Professional Documents
Culture Documents
vazgeçmek [f.]
aşırı serbest [f.]
yetenek [i.]
gücü yeten [s.]
konusunda [zf.]
yukarıda [zf.]
gurbet [i.]
yokluk [i.]
dalgın [s.]
salt [s.]
kesinlikle (cevap olarak) [zf.]
emmek [f.]
suistimal [i.]
öğretim görevlisi [i.]
üzerinde durmak [f.]
almak [f.]
makbul [s.]
giriş [i.]
beklenmedik olay [i.]
rastlantısal [s.]
hasbelkader [zf.]
yatacak yer [i.]
katılmak [f.]
üzere [ed.]
avlamak [f.]
izahat vermek [f.]
dakik [s.]
doğru olarak [zf.]
suçlamak [f.]
ulaşmak [f.]
edinim [i.]
iğneleyici [s.]
doğruluğunu kabul etmek [f.]
sonraları [zf.]
tekrar [zf.]
ters olarak [zf.]
eskimek [f.]
yıllanmış [s.]
faaliyet [i.]
vekil [i.]
kavgacı [s.]
önce [zf.]
razı olmak [f.]
anlaşma [i.]
ileriye [zf.]
yardımcı olmak [f.]
amaç [i.]
hava [s.]
hava taşıtı [i.]
hava limanı [i.]
korkutmak [f.]
paniğe kapılmış [s.]
panik yaratan [s.]
içki [i.]
ayyaş [i.]
sağ [s.]
hepsi [zm.]
birbirine bağlı [s.]
kabul etmek [f.]
imkan tanımak [f.]
yolunda
katmak [f.]
takriben [zf.]
bikes [s.]
yanına [zf.]
yan yana [zf.]
abece [i.]
abecesel [s.]
halihazırda [zf.]
da [zf.]
hadım etmek [f.]
şık [i.]
alternatifli olarak [zf.]
gerçi [bağ.]
tümüyle [zf.]
daima [zf.]
afallatmak [f.]
hayret etmiş [s.]
hayrete düşürücü [s.]
bir şeyi elde etme tutkusu [i.]
ambülans [i.]
arasına [ed.]
meblağ [i.]
anlamına gelmek [f.]
avundurmak [f.]
komik [s.]
çözümlemek [f.]
tahlil [i.]
antika [s.]
sonra [zf.]
hiddet [i.]
saptırmak [f.]
öfkeyle [zf.]
hiddetli [s.]
hayvani [s.]
ayak bileği [i.]
yıl dönümü kutlaması [i.]
ilan etmek [f.]
can sıkmak [f.]
kızgın [s.]
sinirlendirme [i.]
bir yıllık ömrü olan bitki [i.]
yıllık olarak [zf.]
ikinci bir [s.]
cevap vermek [f.]
giderici
sezmek [f.]
tasa [i.]
huzursuz [s.]
her [s.]
herhangi biri [i.]
herhangi bir kimse [zm.]
bir şey [zm.]
hem [zf.]
herhangi bir yerde [zf.]
başka [zf.]
-den ayrı olarak [zf.]
apartman dairesi [i.]
özür dilemek [f.]
belirgin [s.]
anlaşılan [zf.]
cazibe [i.]
belirmek [f.]
görünüş [i.]
uygulama [i.]
müracaat etmek [f.]
tayin etmek [f.]
randevu [i.]
takdirle karşılamak [f.]
yaklaşım [i.]
uygun [s.]
onay [i.]
kabul etmek [f.]
onaylanıyor
andırmak [f.]
aşağı yukarı [zf.]
nisan ayı [i.]
bölge [i.]
belli etmek [f.]
sav [i.]
kalkmak [f.]
sarılmak [f.]
silahlandırılmış [s.]
silahlar [i.]
topluluk [i.]
etrafında [zf.]
hazırlanmak [f.]
düzenleme [i.]
tevkif etmek [f.]
geliş [i.]
gelip çatmak [f.]
yerine ulaşmak [f.]
ok işareti
maharet [i.]
(sözleşmede) madde [i.]
suni [s.]
yapay [zf.]
sanatçı [i.]
sanatsal yönü olan [s.]
dahi [zf.]
utandırılmış [s.]
bir kenara [zf.]
dışında [ed.]
çağırmak [f.]
uyuşuk [s.]
yön [i.]
yardım etmek [f.]
destek [i.]
yardımcı [s.]
iş arkadaşı [i.]
ilişkili [s.]
birleşme [i.]
farz etmek [f.]
sigorta etmek [f.]
haliyle [ed.]
gazyuvarı [i.]
çok az miktar [i.]
iliştirmek [f.]
ilişik [s.]
atak [i.]
kalkışmak [f.]
teşebbüs edilen [s.]
hazır bulunmak [f.]
ilgilenmek [f.]
ilgi [i.]
düşünce [i.]
avukatlık [i.]
çekmek (çekici olma vb) [f.]
sempati [i.]
çekici [s.]
izleyici [i.]
ağustos ayı [i.]
yenge [i.]
muharrir [i.]
uzman [i.]
otomatik tabanca/tüfek [i.]
kendiliğinden [zf.]
hazan [i.]
mevcut [s.]
belirli bir miktar tüketmek [f.]
sakınmak [f.]
uykudan kalkmak [f.]
mükafat [i.]
vakıf [s.]
uzakta [zf.]
müthiş [s.]
son derece [zf.]
zorluk çıkaran [s.]
hantal bir şekilde [zf.]
şımartmak [f.]
sırt [i.]
ardyöre [i.]
bilgisayar yedeklemek [f.]
yavaş öğrenen [s.]
geri [zf.]
bakteri
yıkım [i.]
berbat bir şekilde [zf.]
huysuz [s.]
çanta [i.]
ordu yükü [i.]
pişmek [f.]
bakiye [i.]
bilye [i.]
menetmek [f.]
şerit [i.]
bandaj [i.]
kümelenmek [f.]
demir çubuk [i.]
değiş tokuş etmek [f.]
hail [i.]
baz [i.]
temeli [s.]
esas kabul etmek [f.]
ana [s.]
aslen [zf.]
kök [i.]
banyo yapmak [f.]
banyo odası [i.]
batarya [i.]
dövüşmek [f.]
ürümek [f.]
var olmak [f.]
plaj [i.]
gaga [i.]
taşımak [f.]
meydan okumak [f.]
yenmek [f.]
saldırmak [f.]
ahım şahım [s.]
hoşça [zf.]
nadide parça [i.]
zira [bağ.]
dolayı [bağ.]
became - become [f.]
oturtmak [f.]
şebistan
et [i.]
ingiltere'de yerleşim yeri
daha önce [zf.]
began - begun [f.]
ilk adım [i.]
namına [i.]
hizaya gelmek [f.]
hareket tarzı [i.]
geriye [zf.]
artakalmak [f.]
iman [i.]
kanmak [f.]
güvenmek [f.]
böğürmek [f.]
uygun olmak [f.]
üyesi olmak [f.]
altta [zf.]
kemer [i.]
eğilmek [f.]
aşağıdan [zf.]
çıkar [i.]
azmetmek [f.]
diğer taraftan [zf.]
baskın çıkmak [f.]
bahis [i.]
ıslah etmek [f.]
bahis
ortada [zf.]
ötesi [ed.]
bisikletle gezmek [f.]
kapı gibi [s.]
bisiklet sürmek [f.]
ilan etmek [f.]
bisküvi [i.]
ikili savmak [f.]
bit - bitten [f.]
bitter (çikolata) [i.]
için için [zf.]
siyah [s.]
uzun yaprak [i.]
kabahat [i.]
silmek [f.]
kör etmek [f.]
blok [i.]
sarı [i.]
dem [i.]
darbe [i.]
söndürmek [f.]
havaya uçurmak [f.]
har vurup harman savurmak [f.]
kurul [i.]
kayık [i.]
vücut [i.]
çıban [i.]
fiyasko ile sonuçlanmak [f.]
kılçıklarını ayıklamak (balık) [f.]
deftere işlemek [f.]
kovmak [f.]
kenar [i.]
sıkmak [f.]
bıkkın [s.]
sıkıcı [s.]
doğmuş [s.]
alıntı yapmak [f.]
idare etmek [f.]
her ikisi (de) [s.]
sıkmak [f.]
şişelemek [f.]
bir temel üzerine yerleştirmek [f.]
sıçramak [f.]
kase [i.]
kutuya koymak [f.]
oğlan [i.]
erkek arkadaş [i.]
kafa yarmak [f.]
dal [i.]
markalamak [f.]
göğüs germek [f.]
geçim [i.]
bozmak [f.]
bozmak [f.]
kahvaltı
yarıda kesmek [f.]
hırsızlık amacıyla bir yere girmek [f.]
aniden kesmek [f.]
başlamak (savaş/yangın) [f.]
ilişkiyi kesmek [f.]
göğüslemek [f.]
nefes [i.]
soluk almak [f.]
can kulağıyla dinlemek [f.]
soluma [i.]
soy [i.]
tuğla döşemek [f.]
arayı kapatmak [f.]
talimat veya bilgi vermek [f.]
kısaca [zf.]
şaşaalı [s.]
parlak bir şekilde [zf.]
nefis [s.]
neden olmak [f.]
hayata döndürmek [f.]
düşürmek [f.]
erken tarihe almak [f.]
piyasaya yeni mal sürmek [f.]
çocuklardan sakınmak [f.]
liberal [s.]
saçmak (tohum) [f.]
ayrıntılı olarak [zf.]
bozuk [s.]
gardaş [i.]
kararmak [f.]
değmek [f.]
kaynamak [f.]
bütçeye uygun [s.]
toparlanmak [f.]
bina [i.]
toparlanmak [f.]
im [i.]
toplamak [f.]
burned/burnt - burned/burnt [f.]
kavrulmuş [s.]
burst - burst [f.]
aceleyle girmek [f.]
haykırmak [f.]
defin yapmak [f.]
otobüsle taşımak [f.]
kaplamak [f.]
mesele [i.]
tüccar
hareketli [s.]
itiraz [i.]
yağ sürmek [f.]
iliklemek [f.]
almak [f.]
müşteri [i.]
-e bakarak [zf.]
hoşçakal [ünl.]
bakanlar kurulu [i.]
telgraf çekmek [f.]
kaplanmak [f.]
güvenmek [f.]
hesap sonucu [i.]
çağrı [i.]
dönmek [f.]
adlı [s.]
gerekmek [f.]
yüksek sesle okumak [f.]
hatırına gelmek [f.]
serinkanlı [s.]
yatıştırmak [f.]
güzel güzel [zf.]
fotograf makinesi [i.]
kamp [i.]
mücadele vermek [f.]
kampçılık [i.]
iptal [i.]
kötü şey [i.]
talip [i.]
şerbet içinde kaynatmak [f.]
kep [i.]
becerikli [s.]
yeterlik [i.]
kapital [i.]
kaptanlık etmek [f.]
ele geçirmek [f.]
ingiltere'de tekerlekli, motorlu veya motorsuz kara taşıma aracı [i.]
taramak [f.]
kalın karton [i.]
özen göstermek [f.]
son hızda gitmek [f.]
çocuk büyütmek [f.]
düşünen [s.]
idareli biçimde [zf.]
aldırışsız [s.]
umursamadan [zf.]
örtmek [f.]
ödül/teşvik [i.]
satışa sunmak [f.]
şamata etmek [f.]
yürütmek [f.]
kasa [i.]
peşin [s.]
cast - cast [f.]
kast [i.]
kusmak [f.]
yetişmek [f.]
büyülemek [f.]
tabaka [i.]
neden olmak [f.]
compact disk
durdurmak [f.]
gemide iç kaplama [i.]
yönetmek (ayin) [f.]
kutlama [i.]
oda (manastır vb içinde) [i.]
terbiye [i.]
kavramak [f.]
yüklük [i.]
gem vurmak [f.]
çare [i.]
meraklı [s.]
ilginç biçimde [zf.]
ondüle yapmak [f.]
kıvrılmak [f.]
kıvırcık [s.]
cari [s.]
şu anki [zf.]
perde takmak [f.]
kavis [i.]
eğilmiş [s.]
gelenek [i.]
tip [i.]
adap [i.]
kesik [i.]
geri dönmek [f.]
kısıntı yapmak [f.]
ayırmak [f.]
yenmek [f.]
yok etmek [f.]
pedal çevirmek [f.]
bisikletçilik [i.]
babacık [i.]
geçim [i.]
hasar [i.]
rutubetli [s.]
sıçramak [f.]
rakkase [i.]
oynama [i.]
varta [i.]
riskli [s.]
meydan okumak [f.]
belirsizlik [i.]
girdi [i.]
zaman [i.]
ilişki [i.]
gündüz [i.]
çok [s.]
kulak asmayan [s.]
iş yapmak [f.]
meşgul olmak [f.]
üstesinden gelmek [f.]
tatlı kimse [i.]
katil [i.]
tartışma [i.]
hesap [i.]
onlu grup [i.]
düşmek [f.]
aralık ayı [i.]
azmetmek [f.]
hükmetmek [f.]
emir [i.]
ilan etmek [f.]
geri çevirmek [f.]
süsleyip püslemek [f.]
iç mimari [i.]
süsleyici [s.]
düşüş göstermek [f.]
derince [s.]
içten [zf.]
mağlup etmek [f.]
savunma silahları [i.]
kanat açmak [f.]
belirtmek [f.]
mahdut [s.]
elbette [zf.]
vuzuh [i.]
aşama [i.]
rötar [i.]
üzerinde durmak (düşünmek vb) [f.]
kasti olarak [zf.]
kolay kırılabilen [s.]
zevk vermek [f.]
hoşnut edilmiş [s.]
yapıştırmak [f.]
teslim [i.]
talep [i.]
kanıtlamak [f.]
diş tabibi [i.]
reddetmek [f.]
bölüm [i.]
feragat [i.]
güvenmek [f.]
inanmak [f.]
koymak [f.]
içini karartmak [f.]
morali bozuk [s.]
acıklı [s.]
bilinçaltı [i.]
yola çıkmak [f.]
sağlamak [f.]
tarif etmek [f.]
tarif [i.]
ıssız [s.]
kimsesiz [s.]
hak kazanmak [f.]
tasarım [i.]
arzu etmek [f.]
kürsü [i.]
her şeyi göze alabilen [s.]
ümitsizce [zf.]
garez [i.]
kül etmek [f.]
yıkım [i.]
ayrıntılı anlatmak [f.]
detaylı [s.]
azim [i.]
belirlemek [f.]
kararlı [s.]
yıkamak (film) [f.]
adet edinme [i.]
nişan [i.]
adamak [f.]
merbut [s.]
-e vakfetmek [f.]
diyagram ile göstermek [f.]
baklava şekli [i.]
günce [i.]
kamus
kandilin yağı tükenmek [f.]
gürültü yavaş yavaş kesilmek [f.]
nesli tükenmek [f.]
perhiz vermek [f.]
dava [i.]
başka [s.]
farklı bir biçimde [zf.]
zorlu [s.]
açmazlık [i.]
kazı yapmak [f.]
parmağa ait [s.]
günün esas yemeği [i.]
yönetmek [f.]
yön [i.]
direkt [zf.]
müdür [i.]
toz [i.]
kirli [s.]
özürlü [s.]
zarar [i.]
aynı düşüncede olmamak [f.]
münazaa [i.]
gözden kaybolmak [f.]
ümidini boşa çıkarmak [f.]
hayal kırıklığı uğramış [s.]
hayal kırıklığı yapan [s.]
ümidi boşa çıkma [i.]
onaylamama [i.]
karşısında olmak [f.]
afet [i.]
ağırşak [i.]
cezalandırmak [f.]
iskonto [i.]
anlamak [f.]
keşif [i.]
müzakere etmek [f.]
bahis [i.]
illet [i.]
bezdirmek [f.]
nefret edilmiş [s.]
çirkef [s.]
oymak [f.]
mürtekip [s.]
plak [i.]
hoşlanmamak [f.]
işten atmak [f.]
teşhir [i.]
son vermek [f.]
geride bırakmak [f.]
farkı görmek [f.]
bölmek [f.]
dağıtım [i.]
bölge [i.]
düşündürmek [f.]
taciz [i.]
bozuşmak [f.]
göz [i.]
boşama [i.]
boşanmış
tahrif etmek [f.]
kanıtlamak [f.]
bozulmak [f.]
dolar
hizmetçi [i.]
egemen olmak [f.]
eşik [i.]
nokta koymak [f.]
iki kat [i.]
şüphe [i.]
bağlamak [f.]
yetinmek [f.]
onsuz yapabilmek [f.]
alaşağı etmek [f.]
alt kat [i.]
aşağıya doğru olan [s.]
zemin düzeyinden aşağı
on iki tane [s.]
planlamak [f.]
bulaştırmak [f.]
dramatik durum [i.]
hareketli [s.]
önemli ölçüde [zf.]
çizmek [f.]
barmen [i.]
çizim [i.]
hayal [i.]
giysi [i.]
giyimli [s.]
giyinip süslenmek [f.]
drank - drunk [f.]
dürtü [i.]
arabayla gitmek [f.]
arabayla gitmek [f.]
makinist [i.]
sürücü [i.]
düşüş [i.]
okulu bırakmak [f.]
ilaç vermek [f.]
çağırmak [f.]
içki alemi [i.]
kurumak [f.]
körelmek [f.]
istihkak [i.]
mat [s.]
yığmak [f.]
sırasında [ed.]
tozunu almak [f.]
saygı [i.]
kıkırdama [i.]
beher [s.]
birbirini [zm.]
kulak [i.]
erken [s.]
kazandırmak [f.]
zemin [i.]
rahatlamak [f.]
kolayca [zf.]
gündoğusu [i.]
doğu [s.]
basit [s.]
ate - eaten [f.]
dışarıda yemek
kökünü kurutmak [f.]
hesaplı [s.]
idare [i.]
uç [i.]
edisyon [i.]
gazete müdürü [i.]
terbiye etmek [f.]
eğitimli [s.]
öğrenim [i.]
sonuca vardırmak [f.]
etkili [s.]
etkin olarak [zf.]
verimli [s.]
etkin [zf.]
gayret [i.]
pürüzsüz [s.]
son evreler [i.]
yarışma [i.]
sonunda [zf.]
daima [zf.]
alışılmış [s.]
herkes [zm.]
elalem
her şey [zm.]
her taraf [zf.]
açığa vurmak [f.]
kötü [s.]
tam [s.]
aynen [ünl.]
büyütmek [f.]
mübalağalı [s.]
muayene [i.]
sınav [i.]
yoklamak [f.]
numune [i.]
faziletli [s.]
dışında [ed.]
sıradışı durum [i.]
bozdurmak [f.]
coşturmak [f.]
coşkulu [s.]
coşku [i.]
heyecanlandırma [i.]
dahil etmemek [f.]
müstesna [s.]
özür [i.]
idari [s.]
egzersiz [i.]
ortaya koymak [f.]
şölen [i.]
bulunmak [f.]
varoluş [i.]
ölmek [f.]
genişletmek [f.]
ümit etmek [f.]
olasılık [i.]
beklenilen [s.]
gider [i.]
pahalıya mal olan [s.]
görmek [f.]
deneyim edilmiş [s.]
deney uygulamak [f.]
uzman [i.]
izah etmek [f.]
anlam [i.]
yanlış olduğunu göstermek [f.]
tetkik etmek [f.]
galeyan [i.]
dışarıya mal göndermek [f.]
etkisine açık bırakmak [f.]
belli [s.]
söz [i.]
uzatmak [f.]
artırma [i.]
kapsamlı [s.]
derece [i.]
ilave [i.]
olağanüstü [s.]
aşırılık [i.]
aşırı [zf.]
süzmek [f.]
karşı olmak [f.]
önlemek [f.]
vasıta [i.]
vak’a [i.]
etmen [i.]
imalathane [i.]
bitmek [f.]
yapmayış [i.]
bitkin düşmek [f.]
50 [i.]
savaşmak [f.]
mücadele [i.]
yer almak [f.]
anlamak [f.]
kayda geçirmek [f.]
şişirmek [f.]
form doldurmak [f.]
doldurmak (form vb) [f.]
doldurmak [f.]
filme almak [f.]
kesin [s.]
velhasıl [zf.]
finans [i.]
finansal [s.]
rastlamak [f.]
anlamak [f.]
hoş [s.]
ince ince [zf.]
katılmak [f.]
bitmek [f.]
tamam [s.]
bitirmek
yangın [i.]
sert [s.]
sımsıkı [zf.]
önce [zf.]
avlamak [f.]
balık avı [i.]
zinde [s.]
geçmek [f.]
iskambilde beşli [i.]
tamir etmek [f.]
sağlanmış [s.]
bayrak [i.]
öfkelenmek [f.]
ışıltı [i.]
yassı [s.]
tat duyusu [i.]
derisinden eti sıyırmak [f.]
yağmur (kurşun, ok vb) [i.]
kurmak (şirket) [f.]
tufan [i.]
suyla kaplı [s.]
sel [i.]
yer [i.]
un haline getirmek [f.]
debi [i.]
çiçeklenmek [f.]
influenza
flew - flown [f.]
uçan [s.]
odak noktası [i.]
kat [i.]
kırma [i.]
kollamak [f.]
izleyen [s.]
araştırmak [f.]
gıda [i.]
hesaplamak [f.]
amerikan futbolu [i.]
zarfında [ed.]
mecbur etmek [f.]
forecast - forecast [f.]
yurtdışı [s.]
ormanlaştırmak [f.]
sonsuza dek [zf.]
ihmal etmek [f.]
forgave - forgiven [f.]
çatalla kaldırmak [f.]
oluşturmak [f.]
samimiyetsiz [s.]
resmi olarak [zf.]
biçimlendirici [i.]
eskiden [zf.]
tertip [i.]
kırkıncı [s.]
kısmet [i.]
40 [i.]
yollamak [f.]
kalıba dökmek [f.]
kuruluş [i.]
dört rakamı 4 [i.]
on dört [i.]
ondördüncü [s.]
dördüncü [s.]
kurmak [f.]
muaf [s.]
irade [i.]
isteyerek [zf.]
buz kesilmek [f.]
ayağı alışmak [f.]
çoğu zaman [zf.]
dirilik [i.]
yeni [zf.]
dolap [i.]
arkadaş [i.]
cana yakın [s.]
uhuvvet [i.]
dehşete düşürmek [f.]
korkutup kaçırmak [f.]
korkmuş [s.]
muhatara [i.]
-den [ed.]
cephe [i.]
kalpsiz [s.]
meyvelenmek [f.]
kızarmak [f.]
yakmak [f.]
tam [s.]
iyiden iyiye [zf.]
eğlenmek [f.]
fonksiyonlarını yerine getirmek [f.]
fon [i.]
temel [i.]
problem [i.]
güldürücü [s.]
kürk ile kaplamak [f.]
mefruşat [i.]
yardım etmek [f.]
gelecekte olacak şey [i.]
edinmek [f.]
4,55 litre [i.]
oynamak [f.]
kumar oynama [i.]
maç [i.]
boşluk [i.]
garaja çekmek [f.]
süprüntü [i.]
bahçede çalışmak [f.]
övünmek [f.]
benzin
gişe hasılatı [i.]
toplamak [f.]
hazırlamak (bir durum/grup veya kullanım için) [f.]
tarikat lideri [i.]
genel olarak [zf.]
meydana getirmek [f.]
kuşak [i.]
eli bol [s.]
kibar [s.]
kibar kimse [i.]
kibarca [zf.]
özgün [s.]
canıgönülden [zf.]
coğrafya
kazanmak [f.]
atlatmak [f.]
çalıp kaçmak [f.]
iade etmek [f.]
idare etmek (geçim) [f.]
girmek [f.]
girmek [f.]
arabadan inmek [f.]
iyi gitmek [f.]
biriyle iyi geçinmek [f.]
dışarı çıkartıp uzaklaştırmak [f.]
kurtulmak [f.]
(sporda) belirli bir uzaklığı belirli sürede tamamlamak [f.]
ağababa [i.]
nine [i.]
büyükbaba veya büyükanne [i.]
bağış [i.]
çim [i.]
tatminkar [s.]
ciddi biçimde (yaralanmak vb.) [zf.]
müthiş [s.]
fazlasıyla [zf.]
yeşermek [f.]
gri [i.]
bakkal dükkanı [i.]
yer [i.]
toplanmak [f.]
grew - grown [f.]
geliştirme [i.]
vuku bulmak [f.]
kefil olmak [f.]
muhafız [i.]
sanmak [f.]
konuk [i.]
rehber [i.]
kabahatli [s.]
vurmak [f.]
alay etmek [f.]
adet [i.]
kıl [i.]
berber [i.]
devre [i.]
büyük salon [i.]
dövmek [f.]
(elden ele) vermek [f.]
işitme [i.]
(adını) duymak [f.]
gönül [i.]
ısı [i.]
kızdırma [i.]
kızıştırmak [f.]
tanrı [i.]
aşırı derecede [zf.]
fedai [i.]
topuk pası vermek [f.]
yükselti [i.]
tamu [i.]
merhaba [ünl.]
fayda etmek [f.]
yararlı [s.]
sebebiyle [zf.]
ondan [zm.]
burda [zf.]
bahadır [i.]
onun [zm.]
dişil kendisi [zm.]
tereddütte bulunmak [f.]
merhabalar
saklamak [f.]
öfkelenmek [f.]
aydınlatmak [f.]
gayet [zf.]
ekspres yol [i.]
tepelemek [f.]
(erkek) onu [zm.]
kendi [zm.]
kaba et [i.]
kira [i.]
onunki [zm.]
tarihsel [s.]
tarihçe [i.]
isabet etmek [f.]
merak [i.]
tutmak [f.]
saklamak [f.]
devam etmek [f.]
-e tutunmak [f.]
önermek [f.]
gecikmek [f.]
delmek [f.]
tatil yapmak [f.]
içi boş [s.]
mukaddes [s.]
yuvasına dönmek [f.]
ödev [i.]
sahiden [s.]
doğrusu [zf.]
şeref [i.]
çengel şekline sokmak [f.]
ümit etmek [f.]
ufki [s.]
boynuzlamak [f.]
yılgı [i.]
oynamak [f.]
darülaceze [i.]
ağırlamak [f.]
kızgın [s.]
saat [i.]
ev sağlamak [f.]
mesken [i.]
konutlar [i.]
yapma tarzı [i.]
ama [zf.]
devasa [s.]
insanlık [i.]
nükteli [s.]
eğlendirmek [f.]
yüz sayısı, 100 [i.]
aç [s.]
av [i.]
av [i.]
telaş [i.]
elini çabuk tutmak [f.]
yaralamak [f.]
idareli kullanmak [f.]
iyodun simgesi [i.]
buzda soğutmak [f.]
tasarım [i.]
mefkure [i.]
tanımak [f.]
kendini biriyle özdeşleştirmek [f.]
ayrımsızlık [i.]
yani
şart [i.]
ıska geçmek [f.]
illet [i.]
yasadışı [s.]
yasadışı yollarla [zf.]
sayrılık [i.]
sergilemek [f.]
imaj [i.]
muhayyel [s.]
tasavvur [i.]
farz etmek [f.]
hazır [s.]
derhal [zf.]
faziletsiz [s.]
etki [i.]
hoşgörüsüz [s.]
(bir kimseyi olumsuz bir şeye) karıştırma/bulaştırma [i.]
-e işaret etmek [f.]
içeri aktarmak [f.]
etki [i.]
gururlu [s.]
bizzat [zm.]
zarf [i.]
sıkışmak [f.]
ocak ayı [i.]
hasetçi [s.]
blucin [i.]
pelteleştirmek [f.]
cevahir [i.]
kiraya vermek [f.]
katmak [f.]
karışmak [f.]
birleşme yeri [i.]
birlikte [zf.]
espri yapmak [f.]
gazeteci yazar [i.]
yolculuk etmek [f.]
sevinç [i.]
hakim [i.]
kanı [i.]
benzin [i.]
temmuz ayı [i.]
atlamak [f.]
haziran ayı [i.]
yaşça küçük kimse [i.]
yalnızca [zf.]
dürüstlük [i.]
haklı
hak vermek [f.]
ağıt yakmak [f.]
kept - kept [f.]
dışarıda bırakmak [f.]
geçindirmek [f.]
ayak uydurmak (çağa/zamana) [f.]
coşturmak [f.]
org [i.]
tekme [i.]
küçük çocuk [i.]
öldürme [i.]
vurgun [i.]
kilogram
bin metre
cins [i.]
içten [s.]
iyilik [i.]
hükümdarlık [i.]
hafifçe dokunmak [f.]
nevale [i.]
diz ile vurmak [f.]
arkadan vurmak [f.]
özel iğnelerle örmek [f.]
örme [s.]
triko [i.]
kapıyı vurmak [f.]
mezatta çekici vurup malı son fiyatı verenin üzerine bırakmak [f.]
yenmek [f.]
düğüm [i.]
knew - known [f.]
bili [i.]
hat [i.]
bağ [i.]
kenar [i.]
mayi [i.]
kaydetmek [f.]
dinlenmek
kaynak [i.]
küçük [s.]
civelek [s.]
ile beslenmek [f.]
zorluklara rağmen başarmak [f.]
beraber yaşamak
geçim [i.]
yükletmek [f.]
borç [i.]
yerli [s.]
yöresel [zf.]
yerini tespit etmek [f.]
kain
iskan [i.]
kapanmak [f.]
bloke etmek [f.]
eseme [i.]
mantığa uygun [s.]
kasvetli [s.]
susamak [f.]
bakış [i.]
bakımını üstlenmek [f.]
gözden geçirmek [f.]
küçümsemek [f.]
can atmak [f.]
araştırmak [f.]
katılmadan seyretmek [f.]
bay [i.]
dövmek [f.]
erkek [i.]
yönetmek [f.]
yönetim [i.]
yönetici [i.]
tutum [i.]
uydurmak [f.]
üreticisi [i.]
üretim [i.]
çoğu [i.]
saptamak [f.]
mart ayı [i.]
mart ayı [i.]
işaret [i.]
piyasa [i.]
piyasaya sunma
nikah [i.]
başı bağlı [s.]
evermek [f.]
kitle [i.]
çok büyük [s.]
üstesinden gelmek [f.]
eş [i.]
eşleştirme [i.]
eşleştirmek
eş olmak [f.]
malzeme [i.]
matematik
cisim [i.]
maksimum [i.]
mümkün olmak [f.]
mümkün olmak [f.]
belki de [bağ.]
belediye başkanı
beni [zm.]
sofra [i.]
anlamına gelmek [f.]
anlam [s.]
vesile [i.]
iken [zf.]
ölçü [i.]
mesaha [i.]
öz [i.]
radyo [i.]
tıp [i.]
katlanmak [f.]
çare [i.]
görüşme yapmak [f.]
miting [i.]
buluşmak [f.]
ile görüşmek [f.]
ergitmek [f.]
mensup [i.]
azalık [i.]
hafıza [i.]
kaçık [i.]
zihinsel olarak [zf.]
zikretmek [f.]
bir restoranda mevcut yiyecek ve içeceklerin listesi [i.]
yalnız [s.]
safi [zf.]
dağınıklık [i.]
resmi bildiri [i.]
madde [i.]
yöntem [i.]
vezin [i.]
öğlen [i.]
orta yer [i.]
-abilir [f.]
küçük yumru [i.]
deniz mili
militer [s.]
faydalanmak [f.]
miligram
milimetre
akıl [i.]
benimki [zm.]
maden filizi [i.]
en düşük derece [i.]
vaizlik yapmak [f.]
vekillik [i.]
ergin olmayan kimse [i.]
reşit olmama [i.]
ayna tutmak [f.]
kaçırmak [f.]
noksan [s.]
atlamak [f.]
yanlış [i.]
yanlışlıkla -e benzetmek [f.]
yersiz [s.]
karışmak [f.]
katkılı [s.]
karma [i.]
kafasını karıştırmak [f.]
seyyar [s.]
mankenlik yapmak [f.]
modern kimse [i.]
cevher [i.]
patpat [i.]
takip etmek [f.]
yılın on iki bölümünden her biri
mizaç [i.]
dalgın dalgın dolaşmak [f.]
prensip sahibi [i.]
manevi açıdan [zf.]
fazla şey [i.]
dahası [zf.]
başlama [i.]
en fazlası [i.]
bilhassa [zf.]
anne gibi davranmak [f.]
hareket [i.]
otomobille götürmek [f.]
motorlu bisiklet [i.]
motosiklet
çıkmak [f.]
cebel [i.]
fare tutmak [f.]
dudaklarını oynatarak konuşur gibi yapmak [f.]
hareket etmek [f.]
içeri girmek [f.]
saatin parçaları [i.]
dışarı çıkmak [f.]
film [i.]
nağme [i.]
müzikal [s.]
çalgıcı [i.]
-malı [f.]
kendim [zm.]
anlaşılmaz [s.]
gizem [i.]
çivi [i.]
çaresiz [s.]
ismiyle çağırmak [f.]
kısmak [f.]
halk [i.]
yurttaş [s.]
natürel [s.]
doğuştan [zf.]
tabiat [i.]
donanma [i.]
yaklaşmak [f.]
yakın [s.]
yaklaşık olarak [zf.]
sek [s.]
temiz [zf.]
ister istemez [zf.]
gereken şey [i.]
sarılmak [f.]
gereksinim [i.]
sinirlendirmek [f.]
etkisiz hale getirmek [f.]
yaklaşmak [f.]
muhit [i.]
ne bu ne öteki [zm.]
kardeş çocuğu [i.]
cesaretlendirmek [f.]
asabi [s.]
gergin/heyecanlı biçimde [zf.]
yuvaya yerleşmek [f.]
ağ [i.]
bağlamak (ağı) [f.]
katiyen [zf.]
bununla beraber [zf.]
değişik [s.]
yakın zamanlarda [zf.]
bilgi [i.]
gazete
en bitişik [s.]
hemen yanındaki [ed.]
hoş [s.]
iyi [zf.]
kardeş çocuğu [i.]
karanlık [i.]
9 [i.]
on dokuz sayısı [i.]
on dokuzu [s.]
90 [i.]
dokuzuncu [s.]
red [i.]
bir hiç [i.]
gürültü etmek [f.]
gürültüyle [zf.]
patırtılı [s.]
değil [ök.]
hiç de [zf.]
anlamsız [s.]
standart [s.]
genelde [zf.]
kuzeye bakan [s.]
kuzeye ait [s.]
yavaş ilerlemek [f.]
asla [zf.]
nota [i.]
yazmak [f.]
önemsiz (şey) [i.]
duyuru [i.]
açık [s.]
acayip [s.]
derhal [zf.]
hiçbir yerde [zf.]
nükleer başlıklı füze [i.]
sayı [i.]
bakıcılık yapmak [f.]
baş [i.]
sadakat göstermek [f.]
karşı çıkmak [f.]
nesnel [s.]
rasat [i.]
gözetlemek [f.]
almak [f.]
bariz [s.]
açıkçası [zf.]
sebebi olmak [f.]
sık görülmeyen [zf.]
meşgul [s.]
yatmak (yatakta) [f.]
olmak [f.]
derya [i.]
tuhaf [s.]
tuhaf tuhaf [zf.]
hakkında [ed.]
kalkmak [f.]
saldırı [i.]
küstürmek [f.]
kırgınlık [i.]
saldırı [s.]
teklif etmek [f.]
büro [i.]
idare etmek [f.]
yetkili [i.]
resmi olarak [zf.]
sık [zf.]
biz [zm.]
dışarı [zf.]
açık [s.]
açıkta [zf.]
dış [s.]
özetlemek [f.]
randıman [i.]
dışarısı [zf.]
seçkin [s.]
fırın [i.]
üstüne [ed.]
tüm [s.]
alt etmek [f.]
minnettar olmak [f.]
itiraf etmek [f.]
malik [i.]
paket [i.]
paket [i.]
paketleme [i.]
paket [i.]
kaçmak [f.]
sayfaya numara vermek [f.]
ıstırap [i.]
ıstırap [s.]
portresini yapmak [f.]
ressam [i.]
ressamlık [i.]
eşlemek [f.]
palas
kazık çakmak [f.]
lambriyle kaplamak [f.]
paçalı don [i.]
zımparalamak [f.]
kıyaslamak [f.]
ata [i.]
bırakmak [f.]
millet meclisi
taraf [i.]
nokta [i.]
ille [zf.]
komple olmayan [zf.]
ortak etmek [f.]
mudaraba [i.]
(parti yaparak) kutlamak [f.]
geçiş [i.]
geçit [i.]
göçmek [f.]
önünden geçmek [f.]
işten kaytaran kimse [i.]
geçirme [i.]
devam etmek [f.]
dışarı çıkmak [f.]
pasaport [i.]
geliştirmek [f.]
eksiksiz [zf.]
yapmak [f.]
başarım [i.]
müzisyen [i.]
belki [zf.]
devir [i.]
perma [i.]
sürekli olarak [zf.]
izin [i.]
izin [i.]
kimse [i.]
özel [s.]
önemli kişi [i.]
kendi [zf.]
aklını çelmek [f.]
evcil hayvan [i.]
benzin
aşama [i.]
ilm-i hikmet [i.]
telefonlamak [f.]
resim vermek [f.]
fotokopisini çekmek/çıkarmak [f.]
resmini çekmek [f.]
resimci [i.]
fotoğraf [i.]
uygun sözcük ve cümlelerle ifade etmek [f.]
fiziksel [s.]
fiziksel olarak [zf.]
fiziksel
hafif [s.]
gitar penası [i.]
radyoda duymak [f.]
zihninde canlandırmak [f.]
parça koymak [f.]
yavrulamak (domuz) [f.]
tepeleme doldurmak [f.]
karaya oturtmak [f.]
hap/ilaç vermek [f.]
yol göstermek [f.]
açmaza almak (satranç) [f.]
süngü ile delmek [f.]
yarım litrelik sıvı ölçü birimi [i.]
borularla getirmek nakletmek [f.]
kur yapmak [f.]
şefkat [i.]
yerleştirmek [f.]
yalın [s.]
plan [i.]
uçak [i.]
gezegen
tasarım [i.]
bitki [i.]
biçim verilebilir [s.]
tabak [i.]
podyum [i.]
oyun [i.]
sporcu [i.]
ellemek [f.]
hoş [s.]
hoş bir şekilde [zf.]
gönlünü hoş etmek [f.]
keyifli [s.]
bağlayıcı [s.]
zevk [i.]
mebzuliyet [i.]
hikayenin konusu [i.]
durdurmak [f.]
sokmak [f.]
saklamak [f.]
biçim [i.]
şiir sanatı [i.]
puan [i.]
keskin [s.]
ifade etmek [f.]
zehir katmak [f.]
ağılı [s.]
sırıklamak [f.]
yürütmek (kanun/anlaşma) [f.]
idare [i.]
cila [i.]
görgülü [s.]
nazikçe [zf.]
siyasi [s.]
kurnazca [zf.]
siyasi [i.]
politika [i.]
kirletme [i.]
toplamak [f.]
yoksul [s.]
pat diye sormak [f.]
halka hitap eden [s.]
sekene [i.]
geminin sol tarafı [i.]
şaşkınlık uyandırmak [f.]
makam [i.]
pozitif [s.]
haiz olmak [f.]
almak [f.]
ihtimal [i.]
olanaklı [s.]
olabilir [zf.]
direk [i.]
postahane
bilardo topunu deliğe sokmak [f.]
kafa [i.]
güç [i.]
olanak dahilinde
çakmak [f.]
yağmak [f.]
toz serpmek [f.]
yetki [i.]
kuvvetli [s.]
tatbiki [s.]
pratik bir şekilde [zf.]
yapmak [f.]
pratik yapmak [f.]
övgü [i.]
namaz kılmak [f.]
niyaz [i.]
titizlikle yapılmış (iş) [s.]
kesinlikle [zf.]
önceden söylemek [f.]
yeğ tutmak [f.]
tercih hakkı [i.]
bebek beklemek [f.]
taşınmaz mülk [i.]
hazırlanan ilaç [i.]
ihzar etmek [f.]
amade [s.]
ön [i.]
şimdiki zaman [i.]
arz [i.]
zarardan korumak [f.]
cumhur reisi [i.]
basmak [f.]
baskılamak [f.]
muhtemelen [zf.]
numara yapmak [f.]
güzel [s.]
engellemek [f.]
önceden olan [s.]
evvelce [zf.]
ücret [i.]
tüylerini kabartmak (kuş) [f.]
karabaş [i.]
başlıca [zf.]
ana [s.]
başbakan
emir [i.]
ahlak [i.]
baskı [i.]
basıcı [i.]
basma [i.]
ileriye itmek
hamletmek [f.]
ayırmak [f.]
yerine koymak [f.]
not etmek [f.]
meydana atmak [f.]
uğramak [f.]
alıkoymak [f.]
giymek [f.]
vermek (ısı) [f.]
telefona bağlamak [f.]
monte etmek [f.]
artırmak (fiyat) [f.]
sineye çekmek [f.]
kalifikasyon [i.]
vasıflı [s.]
sınırlandırmak [f.]
kaliteli [s.]
miktar [i.]
yerleştirmek [f.]
ece [i.]
sorgulamak [f.]
çabuk [zf.]
süratle [zf.]
sessiz [s.]
usulcacık [zf.]
tahliye etmek [f.]
epey [zf.]
iktibas etmek [f.]
ırk [i.]
koşma [i.]
telsizle haberleşmek [f.]
parmaklık [i.]
mecbur etmek [f.]
tren [i.]
yağmur gibi yağdırmak [f.]
artırmak [f.]
çeşitlilik [i.]
kademe [i.]
kuduruk [s.]
çarçabuk [zf.]
seyrek [s.]
az [zf.]
addetmek [f.]
epey [zf.]
hamlık [i.]
erişmek [f.]
tepki vermek [f.]
tepki [i.]
çözmek [f.]
eleştirmen [i.]
konferans [i.]
dışından okumak
tamamen okumak
peşin para [i.]
taşınmaz [s.]
gerçeğe uygun [s.]
realite [i.]
farkına varmak [f.]
cidden [zf.]
kaldırmak [f.]
gerekçe [i.]
uygun [s.]
kararınca [zf.]
geri istemek [f.]
fiş vermek [f.]
teslim almak [f.]
taze [s.]
geçenlerde [zf.]
(cep telefonu için) çekme/sinyal [i.]
gözüyle bakmak [f.]
beklemek [f.]
teşhis [i.]
bilmek [f.]
önermek [f.]
plak [i.]
kayıt (kaset/plak vb'ne ait) [i.]
sağalmak [f.]
kırmızı [s.]
yerine oturtmak (kırık) [f.]
düşürme [i.]
kastetmek [f.]
söz etme [i.]
adlandırmak [f.]
ifade etmek [f.]
düzelmek [f.]
dolap [i.]
ret [i.]
dikkatle bakmak [f.]
bakma [i.]
havali [i.]
mevzii [s.]
kayıt [i.]
esefle karşılamak [f.]
düzenli [s.]
devamlı olarak [zf.]
regülasyon [i.]
kabul etmemek [f.]
arasında bağlantı kurmak (olaylar/durumlar/insanlar) [f.]
ilişkin [s.]
ile ilgili olmak [f.]
ilişki [i.]
bağlantı [i.]
nispi [s.]
görece [zf.]
dinlenmek [f.]
gevşemiş [s.]
gevşetici [s.]
satışa çıkarmak [f.]
ilgili [s.]
rölöve [i.]
diyanet [i.]
dini [s.]
inanmak [f.]
yaslanmak [f.]
kalmak (sessiz/hareketsiz) [f.]
kalık [s.]
ceset [i.]
görüş [i.]
dikkate değer [s.]
anmak [f.]
ansıtmak [f.]
hatırlatmak [f.]
dolaylı [s.]
çıkarma [i.]
gidermek [f.]
kira getirmek [f.]
onarım [i.]
tekerrür etmek [f.]
tekrar edilen [s.]
durmadan [zf.]
yenisiyle değiştirmek [f.]
yanıt [i.]
ihbar etmek [f.]
anlatmak [f.]
temsili [s.]
kopyasını çıkartmak [f.]
nam [i.]
rica [i.]
gerek duymak [f.]
talep [i.]
hacizden kurtarmak [f.]
araştırma yapmak [f.]
tereddüt [i.]
ayırtmak [f.]
oturan [i.]
karşı koymak [f.]
rezistans [i.]
aklına koymak [f.]
gitmek [f.]
son çare olarak kullanmak [f.]
kaynak [i.]
hürmet [i.]
karşılık vermek [f.]
cevap [i.]
uhde [i.]
sorumluluk sahibi [i.]
dinlenme [i.]
doyumevi [i.]
düzen sağlamak [f.]
hasretmek [f.]
sınırlamalı [s.]
kısıtlanma [i.]
sonuç vermek [f.]
ile sonuçlanmak [f.]
ücretle tutmak (avukat vb) [f.]
uzaklaşmak [f.]
münzevi [s.]
gizli yer [i.]
iade etmek [f.]
açığa vurmak [f.]
geri gitmek [f.]
tekrar gözden geçirmek [f.]
gözden geçirerek değiştirmek (metni) [f.]
revizyon [i.]
dönüş [i.]
ödül [i.]
nabız atışı [i.]
pilav [i.]
bol bol [s.]
kurtarmak [f.]
rode - ridden [f.]
ek (belge vb) [i.]
komik [s.]
binme [i.]
haklı [s.]
emin olarak [zf.]
daha sonra aramak [f.]
yükseliş [i.]
riske etmek [f.]
çekişmek [f.]
akış [i.]
uyulan ilke [i.]
talan etmek [f.]
şok etmek [f.]
rol [i.]
rulo [i.]
romantik kimse [i.]
çatı yapmak [f.]
kalmak [f.]
eşelemek [f.]
kementle tutmak [f.]
kaba saba [s.]
kabalıkla [zf.]
etrafında dönmek [f.]
yuvarlatılmış
sevk etmek [f.]
adet [i.]
kraliyet ailesinden kimse [i.]
sürtmek [f.]
lastik kaplamak [f.]
çöp [i.]
nezaketsiz [s.]
terbiyesizce [zf.]
harabe [i.]
beş paralık [s.]
kural [i.]
çizgi çizerek iptal etmek [f.]
cetvel [i.]
yaymak [f.]
işletmek [f.]
peşinde koşmak [f.]
kaçmak [f.]
haberci [i.]
işletme [i.]
sona ermek [f.]
çiğnemek [f.]
çabucak gözden geçirmek [f.]
kırsal [s.]
telaş etmek [f.]
torba [i.]
üzgün [s.]
üzüntülü bir şekilde [zf.]
keder [i.]
güvende [s.]
güvenli bir şeklide [zf.]
emniyet [i.]
yelkenli [i.]
yelkencilik [i.]
kalyoncu [i.]
manzara [i.]
çizelgelemek [f.]
dolap çevirmek [f.]
terbiye etmek [f.]
beceri [i.]
fenni [s.]
bilgin [i.]
makas
almak [f.]
çizmek [f.]
çığlık [i.]
örtmek [f.]
geçirmek [f.]
dalga [i.]
fok [i.]
kapatmak [f.]
araştırma [i.]
baharatını katmak [f.]
oturacak yer [i.]
ikinci dereceli şey [i.]
sır [i.]
yazı masası [i.]
için için [zf.]
bölüm [i.]
bölge [i.]
iyice kapamak [f.]
korkusuzluk [i.]
saw - seen [f.]
bakmak [f.]
çekirdeğini çıkarmak [f.]
peşinde koşmak [f.]
görünmek [f.]
çaresine bakmak [f.]
seçmek [f.]
ayırma [i.]
özellik [i.]
otomatik [ök.]
sold - sold [f.]
tümünü satmak [f.]
bir şeyin sahipliğini satmak [f.]
senato
senato üyesi
sent - sent [f.]
ısmarlamak [f.]
postalamak [f.]
son sınıf öğrencisi [i.]
his [i.]
etkilenebilir [s.]
içli [s.]
hüküm vermek [f.]
ayrıştırmak [f.]
ayrık [s.]
ayrı ayrı [zf.]
ayrılma [i.]
seriler [i.]
ağırbaşlı [s.]
ağır [zf.]
ayvaz [i.]
tapmak [f.]
hizmet etmek [f.]
seans [i.]
set [i.]
ateşlemek [f.]
koyulmak [f.]
konmak [f.]
uslanmak [f.]
durdurmak [f.]
VII [i.]
onyedi [i.]
yedisi
yetmişinci
LXX [i.]
ayrı [s.]
sert [s.]
acı [zf.]
sewed - sewn/sewed [f.]
dikilecek şey [i.]
cinsiyetini belirlemek [f.]
cinsel [zf.]
saklamak [f.]
karartmak [f.]
titremek [f.]
kararlılık, niyet, plan bildiren gelecek zaman yardımcı fiili [f.]
düzlemek [f.]
utanma [i.]
şekil vermek [f.]
şekilli [s.]
pay [i.]
tizleştirmek [f.]
LX [i.]
ölçü [i.]
uz [s.]
ustaca [zf.]
hüner [i.]
usta [s.]
ten [i.]
uzak durmak [f.]
havaya atmak [f.]
slept - slept [f.]
manşon (boru için) [i.]
kesmek [f.]
kaydırak [i.]
önemsememek [f.]
belli belirsiz [zf.]
sürçmek [f.]
yokuş [i.]
yavaş [s.]
yavaş yavaş [zf.]
az [s.]
akıllı [s.]
kırıp dökmek [f.]
koku [i.]
gülücük yapmak [f.]
duman tütmek [f.]
dumanlama [i.]
düz [s.]
kolayca [zf.]
yılan gibi kıvrılmak [f.]
kar yağmak [f.]
öyle [zf.]
açmalık [i.]
toplumsal [s.]
cemiyet [i.]
tokatlamak [f.]
budala [i.]
hafifçe [zf.]
bilgisayarlı yazılım sistemi
pisletmek [f.]
işçi [i.]
katı cisim [s.]
eriyik [i.]
içinden çıkmak [f.]
bazı [s.]
şahsiyet [zm.]
nasıl olsa [zf.]
bir kimse [zm.]
belirli [s.]
bilhassa [zf.]
konuşma yeteneği [i.]
sped/speeded - sped/speeded [f.]
hız yapmak [f.]
spelled/spelt - spelled/spelt [f.]
imla [i.]
spent - spent [f.]
çeşni katmak [f.]
şık [s.]
istavroz dişlisi [i.]
spun - spun [f.]
ruh [i.]
amerikalı siyahilerin yarattığı bir ilahi türü [i.]
nispet vermek [f.]
split - split [f.]
ayrılmak (gruplara vb) [f.]
şımartmak [f.]
konuşulan [s.]
çıkmak [f.]
oynamak [f.]
nokta [i.]
serpmek [f.]
spread - spread [f.]
genişlemek [f.]
kaynak [i.]
karelere ayırmak [f.]
tıkıştırmak [f.]
değişmez [s.]
kadrosu olmak [f.]
evre [i.]
merdiven basamağı [i.]
pul [i.]
(teklif) geçerli olmak [f.]
sembol [i.]
gerilemek [f.]
hazır beklemek [f.]
aday olmak [f.]
ayrılaşmak [f.]
savunmak [f.]
taraftarı olmak [f.]
yıldızlarla süslemek [f.]
gözlerini dikip bakmak [f.]
başlama [i.]
yola çıkmak [f.]
yolculuğa çıkmak [f.]
şaha kalkmak [f.]
ifade etmek [f.]
söz [i.]
tayin etmek [f.]
yontu [i.]
durum [i.]
kalma [i.]
tedarik [i.]
destek çıkmak [f.]
arka çıkan kimse [i.]
sanmak [f.]
soruşturmak [f.]
elbette [zf.]
ortaya çıkmak [f.]
soyadı [i.]
şaşkınlık [i.]
şaşmış [s.]
hayrete düşüren [s.]
çevrelemek [f.]
kuşatma [i.]
çevre [i.]
göz gezdirmek [f.]
atlatmak [f.]
şüpheli [s.]
az miktar [i.]
şüpheci [s.]
aldanmak [f.]
küfretmek [f.]
lanet okuma [i.]
sweat/sweated - sweat/sweated [f.]
sömüren işveren [i.]
önüne katmak [f.]
tatlı şey [i.]
swelled - swollen/swelled [f.]
şişlik [i.]
swam - swum [f.]
yüzücülük [i.]
mevzu [i.]
kendilerine [zm.]
o zamanki [s.]
nazariye [i.]
ora [zf.]
bu yüzden [zf.]
kalınlık [i.]
yoğunluk [i.]
hırsız
zayıf [s.]
olay [i.]
thought - thought [f.]
tasarlamak [f.]
düşünüş [i.]
düşünmek (bir şey yapmayı) [f.]
üzerinde düşünüp taşınmak [f.]
yaratmak [f.]
üçüncü olarak [zf.]
kurak [s.]
on üç [i.]
onüçüncü [s.]
otuzuncu [s.]
30 [i.]
bu kadar [zf.]
kusursuz [s.]
iyicene [zf.]
fakat [zf.]
fikir [i.]
binlik [s.]
demek ki [zf.]
etiket koymak [f.]
toparlamak [f.]
alaka [i.]
bağlanmak [f.]
sıkışmış [s.]
sıkı olarak [zf.]
sürmek [f.]
müddet [i.]
tarife (tren/uçağa/vapur/otobüs ait) [i.]
kalay tabakasıyla kaplamak [f.]
minicik [s.]
dokunmak [f.]
devirmek [f.]
tekerlek [i.]
yorgun düşmüş [s.]
bıktırmak [f.]
yorulmuş [s.]
isimlendirmek [f.]
kadar [zf.]
bu günlerde [zf.]
burun takmak (çorap/ayakkabı vb'ne) [f.]
kuyruk (kimse) [s.]
makyaj [i.]
aşırı [s.]
aletle işlemek [f.]
dişlemek [f.]
üst [i.]
bahis [i.]
bulmak [f.]
tamamıyla [zf.]
değmek [f.]
zor [s.]
tur [i.]
seyyah [i.]
-e doğru [zf.]
kurulamak [f.]
kale gibi yükselmek [f.]
şehir merkezi [i.]
eğlenmek [f.]
izlemek [f.]
iz [i.]
takas etmek [f.]
iş hacmi [i.]
adet [i.]
göreneksel [s.]
karakteristik olarak [zf.]
iş yapmak [f.]
tren [i.]
idman [i.]
devretmek [f.]
çevirmek [f.]
tercüme yapmak [f.]
tebdil [i.]
belli [s.]
nakil [i.]
ulaştırma [i.]
ata süslü çul örtmek [f.]
yolculuk etmek [f.]
yolcu [i.]
muamele etmek [f.]
değerlendirme [i.]
çarmıh [i.]
eğimli olmak [f.]
deneme [i.]
gönye [i.]
kandırmak [f.]
gezi [i.]
dönencel
zahmet [i.]
pantolon
trampa etmek [f.]
doğru [s.]
sahiden [zf.]
inancı olmak [f.]
gerçek [i.]
yoklamak [f.]
elbise denemek [f.]
tasfiye etmek [f.]
tüp içine koymak [f.]
nağme [i.]
içgeçit [i.]
çevirmek [f.]
geri çevirmek [f.]
kıvırmak [f.]
çevirmek [f.]
elektronik eşyaları kapamak [f.]
kapatmak [f.]
devretmek [f.]
çevrilmek [f.]
çark etmek [f.]
kapıya dayanmak [f.]
on ikinci [s.]
on iki [i.]
yirmisi [i.]
20 [i.]
iki kere [zf.]
bir başka okulla veya şehirle eşleşmek [f.]
bükmek [f.]
bükülmüş [s.]
iki rakamı [i.]
tip [i.]
özgün [s.]
tipik olarak [zf.]
sur [i.]
umulmadık [s.]
bet [s.]
aşırı [s.]
en sonunda [zf.]
koruyucu [i.]
elinden gelmez [s.]
kabul olunamaz [s.]
şüpheli [s.]
enişte [i.]
rahat olmayan [s.]
şuursuz [s.]
kontrol altına alınmamış [s.]
az [s.]
yeraltı geçidi [i.]
bir şeyin alt kısmı [i.]
understood - understood [f.]
anlayış [i.]
su altında olan [s.]
iç giyim [i.]
felakete sürüklemek [f.]
boş [s.]
işsizlik [i.]
ummadık [s.]
ansızın [zf.]
adaletsiz [s.]
insafsızca [zf.]
talihsiz [s.]
maalesef [zf.]
samimiyetsiz [s.]
şanssız [s.]
yeknesak [s.]
önemsiz [s.]
birlik [i.]
kendine mahsus [s.]
bir [i.]
raptetmek [f.]
birleşik [s.]
evren [i.]
bilimyurt [i.]
kaba [s.]
ünsüz [s.]
-mazsa [bağ.]
birbirine benzemeyen [s.]
uzak (olma ihtimali) [s.]
boşaltmak (yük) [f.]
fırsat yoksulu [s.]
abes [s.]
nahoş [s.]
mantıksız [s.]
düzensiz [s.]
akim [s.]
dağınık [s.]
dek [ed.]
olağandışı [s.]
aşırı derecede [zf.]
kafasının dikine giden [s.]
gönülsüzce [zf.]
artırmak [f.]
üstünde [ed.]
saya [i.]
üzgün [s.]
üzücü [s.]
allak bullak [zf.]
yukarı kat [i.]
yükselen [s.]
daha fazla [zf.]
şehir [i.]
ısrar etmek [f.]
kaçınılmaz [s.]
bizi [zm.]
kullanma [i.]
kullanışlı [s.]
yararsız [s.]
tüketici [i.]
dibini bulmak [f.]
alışılagelmiş [s.]
çoğu zaman [zf.]
izin [i.]
yerinde [s.]
dere [i.]
mücevherat [i.]
değer biçmek [f.]
kanat [i.]
fark [i.]
değiştirilmiş [s.]
sosis [i.]
birkaç [s.]
farklı olmak [f.]
engin [s.]
göveri [i.]
vasıta [i.]
riske atmak [f.]
tercüme [i.]
dikey [s.]
bile [s.]
kanalıyla [ed.]
mağdur [s.]
başarı [i.]
video filmi [i.]
bakış [i.]
şehir ve kasabalardan küçük ama kalıcı yerleşim birimi [i.]
zorlama [i.]
yaman [s.]
öldüresiye [zf.]
neredeyse [zf.]
virus
gözle görülür [s.]
görme kuvveti [i.]
gezmek [f.]
zair [i.]
hayati [s.]
söz dağarcığı [i.]
dile getirmek [f.]
yoğunluk [i.]
oylamak [f.]
sürdürmek [f.]
geminin orta kısmı [i.]
bekleme [i.]
garson
woke/waked - woken/waked [f.]
yürüyerek gitmek [f.]
yürüme [i.]
ayrılmak [f.]
yukarıya yürümek
ayırmak [f.]
portföy [i.]
amaçsızca dolaşmak [f.]
isteklenmek [f.]
savaş halinde olmak [f.]
ılık [s.]
ateşlilik [i.]
kızdırmak [f.]
ikaz etmek [f.]
uyarı [i.]
yıkamak [f.]
suyla çıkarmak [f.]
bulaşık yıkama [i.]
yüzeyini yıkamak [f.]
yıkayarak çıkarmak [f.]
elini yüzünü yıkamak [f.]
sarfiyat [i.]
gözlemek [f.]
dikkat etmek [f.]
ıslatmak [f.]
dalga [i.]
tarz [i.]
güçsüz [s.]
cansızlık [i.]
servet [i.]
pusat [i.]
aşındırmak [f.]
tüketmek [f.]
eskimek [f.]
tükenmek [f.]
yalpalamak [f.]
anahtar dili [i.]
ağ sitesi
evlenme [i.]
hafta [i.]
haftasonu [i.]
haftalık dergi [i.]
kantara vurmak [f.]
ağırlık [i.]
hoş karşılamak [f.]
iyi [s.]
yine de [zf.]
seni [zm.]
döl [i.]
sizin [zm.]
kendini [zm.]
uşak [i.]
yazının sıfır derecesi [i.]
bir yerde ancak belirli bir faaliyete izin vermek [f.]