Professional Documents
Culture Documents
Aristoteles’in Doğa ve Bilim Anlayışı Ay-altı evren en altta toprak, onun üzerinde de sırasıy-
la su, hava ve ateş öğelerinden oluşur. Dolayısıyla Ay-altı
Bir sağduyu filozofu olan, yani duyularının kendisine evrendeki her bir nesne, kendisini oluşturan bu öğelerden
var olduğunu gösterdiği dünyayı anlamak ve açıklamak hangisi daha fazla ise o öğenin oluşturduğu kürede bulu-
isteyen Aristoteles’e göre, üzerinde yaşadığımız bu dünya nur. Örneğin taş neredeyse tamamen topraktan oluştuğu
gerçektir ve doğduğumuzda karşımızda bulduğumuz ve için toprak küresine, alev ise ateş küresine aittir. Öyleyse
insan tarafından yapılmamış her şeye doğa denir. İnsan evrendeki her bir nesnenin doğal bir yeri vardır. Dolayısıyla
doğayı duyularıyla tanır ve doğanın bilgisini edinir. Du- değişim, bir varlığın doğal yerinin değişmesi demektir. Ör-
yularımız doğada sürekli bir oluş ve bozuluş olduğunu, neğin bir taş havaya fırlatılırsa, doğal yeri değiştirilmiş olur.
varlıkların düzenli bir şekilde değiştiğini gösterir. Toprağa Doğal yerinde bulunmak, doğasına uygun halde yaşamak
atılan tohum başak olur, ağaçlar yaprak döker, meyve verir, da doğa gereği olduğundan, hiçbir nesne veya varlık, dış
Güneş her gün doğar ve batar. Demek ki doğa değişiyor, bir neden tarafından mecbur edilmedikçe, kendi isteğiyle
oluş ve bozuluşa uğruyor. Öyleyse görevi varlığı ve varlık- doğal yerinin dışında bulunmaz.
Aristoteles’in evren modeli
lara ilişkin değişimleri araştırmak olan doğa filozofunun Bu belirlemelerinden hareketle Aristoteles, her tür deği-
yapması gereken de bu değişimlerin nedenlerini bulmak. şimin ya zorunlu ya da doğal olarak gerçekleştiği sonucuna
Duyular aracılığıyla algılanan ve bu yoldan tanınan bir ulaşmıştır. Bir nesnenin dış bir nedenden dolayı uğradığı
dünyada bilimsel araştırmalar yapan Aristoteles, doğal değişime zorunlu değişim, kendi doğal küresine gitmek
olarak tanık olduğu değişimleri anlamak ve açıklamak iste- veya doğasının gerektirdiği bir durumu gerçekleştirirken
mişti. Düşüncelerinin temeline bütünüyle duyuların sağla- uğradığı değişime ise doğal değişim adını vermiştir. Ona
dığı verileri koyduğu için de, sonuçta her şeyin bütünüyle göre ister zorunlu isterse doğal olsun, her tür değişim öz-
duyular aracılığıyla kavranabilen niteliklerine göre (ağır, sel ve ilineksel olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Eğer bir
hafif, yumuşak, sert vb.) betimlendiği bir dünyayı bilgiye nesne, tıpkı bir taşın havaya fırlatılmasında olduğu gibi,
ve bilime konu yapmıştır. Ona göre, duyuların gösterdiği
tek bir evren vardır. Bu evren merkezinde Yer olan, onun
çevresinde de iç içe geçmiş kürelere çakılı olarak sırasıyla Zorunlu ve doğal hareket
Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün dolan-
dığı, büyük bir küresel bütündür. Bu küresel bütünün en
Doğal hareket
t
eke
dışında ise hiçbir değişim ve hareketin olmadığı sabit yıl- u har
unl
dızlar bulunur. Sabit yıldızlar küresi aynı zamanda Tanrı’dır. Zor
Evren tektir, küreseldir ve her türlü varlığı sarmalar, an-
cak homojen değildir. Nitelik bakımından bütünüyle farklı
öğelerden oluşan iki kısma ayrılır. Merkezdeki Yer’den Ay’a
kadar olan kısım Ay-altı evreni, Ay’dan sabit yıldızlar küresi-
ne kadar olan kısım ise Ay-üstü evreni oluşturur.
72
doğal yerinin dışına çıkmış veya çıkarılmış ise Eter mükemmeldir ve doğasındaki mükem- bunun sabit yıldızlar bölgesinde ortaya çıkan
onun uğradığı değişim özseldir. Buna karşılık, melliği evrenin o kısmına da vermektedir. Do- yeni bir yıldız olduğunu belirler. Aristoteles fizi-
bir arabanın bir yerden başka bir yere gitme- layısıyla burada söz konusu olan hareket özsel ğine göre eterden yapılmış olan bu bölge mü-
sinde olduğu gibi, bir nesne doğal küresinin değişime yol açmayan, sadece yer değiştirme kemmeldi ve burada yeni hiçbir şey var olama-
içinde sadece yer değiştirmişse, bu değişim biçiminde gerçekleşen döngüsel yani dairesel yacağı gibi, var olan bir şey de yok olamazdı.
ilinekseldir. Bununla birlikte, kendi doğal küre- bir harekettir. Öyleyse bu yıldız o dönemde etkin tek kuram
sinde doğasına uygun şekilde bulunmak, her olan Aristoteles’in evren kuramının temel ilke-
varlığın doğası gereği olduğundan her türlü Modern Dönem Öncesi Fizik lerine aykırı bir durumun göstergesiydi. Brahe
değişimin bir dış etkenden dolayı olduğunu Aristoteles’in fizik ve evren anlayışı yıllarca bu sorunu henüz çözememişken, 1577 yılında
da bilmek gerekir. Dolayısıyla nedensiz değiş- Doğu’da ve Batı’da neredeyse tartışmasız kabul bu kez bir kuyruklu yıldız gözlemliyor ve bu yıl-
me olmaz. Aristoteles’e göre bilimsel araştırma görmüştür. Klasik Dönemde İslam dünyasında dızın da Ay küresinin çok uzağında olduğunu
yapmak da bu türden değişimlerin nedenlerini “muallim-i evvel” olarak kabul edilirken, saptıyor. Bu da Aristoteles kozmolojisine
ortaya koymaktır. Ortaçağ Hıristiyan dünyasında aykırıdır. Çünkü Aristoteles’e göre,
Aristoteles, doğa felsefesinin temel konu- kuramlarına karşı çıkmanın kuyruklu yıldızlar Ay küresinin
larından biri olan hareketi de bu bakış açısıyla neredeyse kutsal kitaba altında bulunan gök ci-
ele alır ve bir değişim türü olarak kabul eder. karşı çıkmak anlamına simleridir. Böylece Brahe,
Gözlemler, evrenin Ay-altı kısmında hareket geldiği, kutsallaştırılan başlangıçta Aristoteles
şeklinde gerçekleşen değişimin iki türlü ol- bir bilim insanı haline fiziğinin ve evren mo-
Sabit yıldızlar
duğunu göstermektedir: Doğal ve zorunlu. gelmiştir. Bu rakipsiz delinin geçerliliğini sa-
Kuvvet etkisi altında gerçekleşen harekete otorite durumu ve kut- vunmayı ve haklı kılma-
zorunlu hareket, kuvvet ortadan kalktıktan sallaştırılmışlık, kendisi yı amaçlarken, sonunda
sonra, nesnenin kendi doğal yerine gitmek için de bir din bilgini olan bu sistemin geçersizliğini
yaptığı harekete de doğal hareket denir. Zo- Mikolaj Kopernik (1473- ortaya koymak durumun-
runlu harekette, hareketi sağlayan bir dış kuv- 1543) Gökkürelerinin Döngü- da kalmasına, bütün gözlem
vet iken, doğal harekette nesneyi oluşturan sel Devinimi (1543) adlı kitabını bilgilerine ve hesaplamalarına
öğenin niteliğidir. Eğer nesne toprak veya su yayımlayana kadar sürmüştür. Aristarkhos’un evren tasarımı rağmen “Yer hareket ediyorsa, fırlatı-
gibi ağır öğelerden oluşmuşsa merkeze doğru, Batılıların Kopernik Devrimi diye adlandır- lan bir okun hedefine değil, başka bir noktaya
hava ve ateş gibi hafif öğelerden oluşmuşsa, dığı değişim aslında yeni olmaktan çok uzaktı. gitmesi gerekir; bunun gibi Yer hareket edi-
merkezden öteye hareket edecektir. 1850 yıl önce Sisamlı Aristarkhos (MÖ 310- yorsa, yıldızları değişik açılardan görmeliyiz,
Zorunlu hareket de iki türlüdür: Hareketi 230) Kopernik’in söylediklerinin hemen he- ayrıca İncil’e göre Güneş’e hareket verilmiştir,
sağlayan kuvvet, bir kişinin el arabasını sürekli men aynısını ileri sürmüştü. O dönemde Aris- dur dendiğinde duracaktır; dolayısıyla hare-
itmesinde olduğu gibi, nesne üzerindeki etki- tarkhos kendi fizik sistemini kuramadığından, ket eden Yer değil, Güneş’tir” gibi gerekçeler-
sini nesnenin hareketinin her anında sürdürü- Yer’in dolanım hareketi yapmasını fiziksel açı- le Aristoteles fiziğini savunmayı sürdürdü ve
yorsa sürekli zorunlu hareket, bir taşın fırla- dan anlamlandıramamış ve kabul görmemişti. Kopernik’in evren modelini ve Yer’in hareket
tılmasında olduğu gibi, ilk hareketi sağladıktan Aslında aynı durum Kopernik için de söz konu- ettiğini kabul etmedi.
sonra kesiliyorsa süreli zorunlu harekettir. sudur. Bu yüzden Kopernik’in başlattığı deği-
Ayrıca bütün hareketlerin bir ortam içinde şim, ancak Tycho Brahe (1546-1601), Johannes
gerçekleşmesi zorunludur. “Boşlukta” hareket Kepler (1571-1630), Galileo Galilei (1564-1642)
olamaz. Boşlukta hareketin olabileceğini dü- ve Isaac Newton (1642-1727) tarafından ta-
şünmek, hızın sonsuz olabileceğini kabul et- mamlanmıştır.
mek demektir ki, bu saçmadır. Fiziksel temelden yoksun olmakla birlikte,
Evrenin Ay-üstü kısmında ise hiçbir deği- Kopernik’in yeniden ortaya attığı gök modeli,
şim yoktur. Çünkü burası toprak, su, hava ve bilim insanları için gerçek anlamda bir tartışma
ateşten niteliksel olarak bütünüyle farklı olan zemini yaratmıştı. Çok uzun zamandan beri
beşinci bir unsurdan, eterden oluşmuştur. uygulanmakta olan Yer merkezli evren mode-
linin karşısına şimdi Güneş merkezli evren mo-
deli konulmuştu ve hangisinin evrenin gerçek
Sürekli zorunlu hareket doğasını yansıttığının açıklığa kavuşturulması
gerekiyordu. Bunu yapmanın en ideal yolu
da güvenilir gözlemler yapmaktı. Bu gerçeği
Uranienbourg Gözlemevi’nin Brahe tarafından yapılmış resmi
kavrayan astronom Brahe, Danimarka Kralı II.
Frederick’in desteğiyle Hven Adası’nda Urani- Brahe, Kopernik modeline karşı çıkmak için
enbourg Gözlemevi’ni kurdu. bunları ileri sürse de en sonunda kafası karışmış
Brahe, bu gözlemevinde dikkatli bir bi- vaziyette her iki modeli de içeren kendince yeni
çimde gözlemlerini sürdürürken, 1572 yılında bir evren modeli önerdi. Bu model Güneş-Yer
Cassiopea Takımyıldızı’nda yeni ve çok parlak merkezli evren modelidir. Gerçi bunun da mu-
bir yıldız (nova) doğar. Yaptığı hesaplamalarla, cidi kendisi değil Herakleides’tir (öl. MÖ 310).
73
74
75