Professional Documents
Culture Documents
Hukukun Temel Kavramlari Doç - Dr. Cem Şenol: Ünite
Hukukun Temel Kavramlari Doç - Dr. Cem Şenol: Ünite
UYGULANMASININ SINIRLARI
2
anlayacak ve kişi bakımından
uygulamanın istisnaları hakkında
bilgi sahibi olacaksınız.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları
Yürürlüğe Girme
Geçmişe Yürüme
İleriye Yürüme
Cumhurbaşkanı
Diplomatlar
GİRİŞ
Hukuk kuralları, bir egemen otorite tarafından kabul edilir ve yürürlüğe
konur. Ulus devlet sisteminin geçerli olduğu günümüzde bir kuralı hukuk kuralı
olarak kabul etme, geçerlilik tanıma iradesi asıl olarak devletlerdedir. Devlet ise
millet, egemenlik ve ülke olmak üzere üç temel unsura dayanır. Bunlardan
egemenlik unsuru devletin hükmetme gücünü, tek taraflı eylem ve işlemlerde
bulunabilme kudretini ifade eder. Bir hukuk kuralları koyarak bir hukuk düzeni
yaratmak, devletin egemenlik yetkisinin en önemli görünümlerinden biridir. Devlet
egemenlik yetkisini ise kural olarak ülke unsuru olarak adlandırılan, kara, deniz ve
Hukuk kurallarının hava sahası üzerinde ve buralarda bulunan kişiler üzerinde kullanabilir. Bu sebeple
uygulanmasının, bir devletin hukuk mevzuatı da dünya üzerindeki her yerde, tüm zamanlar
mekân, zaman ve kişi
boyunca ve herkes hakkında uygulama alanı bulmaz. Hukuk kurallarının
bakımından sınırları
vardır. uygulanmasının mekân, zaman ve kişi bakımından sınırları olduğundan, bu kurallar
ancak belli coğrafi sınırlar içerisinde, belli bir zaman diliminde ve belli kişilere
uygulanabilir.
Bir hukuki olaya hangi ülke hukukunun uygulanacağı ya da bu olay hakkında
hangi ülke ya da ülkelerin yargılama yetkisine sahip olduğu, hukuk kurallarının yer
bakımından uygulanmasını ifade eder. Bir hukuki olaya hangi zaman diliminde
geçerli olan hukuk kuralının uygulanabileceği ise zaman bakımından uygulanmayı
oluşturur. Hukuk kurallarının uygulanması bakımından ülkedeki diğer kişilerden
kısmen de olsa farklı hukuki rejime sahip olan kişiler ise hukuk kurallarının kişi
bakımından uygulanmasının konusudur. Bu ünitede hukuk kurallarının yer, zaman
ve kişi bakımından uygulanmasına ilişkin ilkeler ve bu ilkelerden kaynaklanan
sınırlamalar ele alınacaktır.
Koruma ilkesi
Koruma ilkesi, bir devletin, çıkarlarını ihlal eden fiilleri, söz konusu fiil o
devlette işlenmese veya suçun faili çıkarları ihlal edilen devletin vatandaşı olmasa
Koruma ilkesi büyük bile yargılama yetkisine sahip olmasını ifade eder. Koruma ilkesi büyük ölçüde
ölçüde ceza hukuku ceza hukuku alanıyla ilgili bir ilkedir. İlke gereğince, devletler çıkarları aleyhine
alanıyla ilgili bir ilkedir. başka ülkelerde kendi vatandaşı olmayan kişilerce işlenen suçlar üzerinde de
yargılama yetkisi kazanmaktadır. Bu ilkeye hukukumuzda, Türk Ceza Kanunu’nun
(TCK) 10, 12 ve 13. maddelerinde yer verilmiştir [2][3][5].
Evrensellik ilkesi
Evrensellik ilkesi, bir devletin kendi ülkesinde işlenmeyen, taraflarının kendi
vatandaşı olmadığı ve kendi çıkarlarına karşı işlenmeyen bir fiilden kaynaklanan
hukuki uyuşmazlıklar hakkında yargılama yetkisi kazanabilmesini ifade eder.
Dolayısıyla bu ilke bir devlete, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişi
tarafından işlenen fiiller üzerinde yargılama yetkisi verir. İlkenin temelinde tüm
insanlığa ait olduğu düşünülen, çevrenin korunması, insan ırkının korunması gibi
hukuki değerlerin ihlalini yargılama yetkisinin bütün devletlere ait olduğu
düşüncesi vardır [2][3][4][5]. Koruma ilkesi gibi evrensellik ilkesi de asıl olarak ceza
hukuku alanda geçerli bir ilkedir.
Evrensellik ilkesi bir •Örneğin, soykırım suçunun tüm insanlığa karşı işlenen bir suç olduğu
devlete, Dünya’nın
Örnek kabul edilir. Bir devletin, soykırım suçunun, kendi toprakları dışında,
herhangi bir yerinde kendi vatandaşı olmayan kişiler tarafından, kendi ülkesinin vatandaşı
herhangi bir kişi olmayan kişilere karşı işlenmesi durumunda bile yargılama yetkisi
tarafından işlenen fiiller kazanması evrensellik ilkesi sayesinde mümkün olur.
üzerinde yargılama
yetkisi veren bir ilkedir.
Hukuk kurallarının uygulaması belli bir coğrafi alanla sınırlı olduğu gibi, belli bir
zamanla da sınırlıdır. Hukuk kuralları usulüne uygun olarak yürürlüğe girdikten
sonra ilanihaye yürürlükte kalmaz, belli bir süre sonra yürürlükten kalkar.
Hukuk kuralları usulüne Gerçekleşen bir olaya o ülkedeki zaman bakımından önceki ve sonraki kurallardan
uygun olarak yürürlüğe hangisinin uygulanacağı ya da bir hukuk kuralının yürürlüğe girmeden önce veya
girdikten sonra yürürlükten kalktıktan sonra gerçekleşen olaylara uygulanıp uygulanamayacağı
ilanihaye yürürlükte gibi sorunlar, hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması probleminin
kalmaz, belli bir süre içeriğini oluşturur [1].
sonra yürürlükten
kalkar. Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanmasında ana kural, bir hukuk
kuralının yürürlüğe girdikten sonra, yürürlükten kalkana kadar kapsamına giren
olaylara uygulanmasıdır. Bu nedenle bir hukuk kuralı, kanunda açıkça istisna
olarak belirlenen hâller haricinde, yürürlüğe girmeden önceki ve yürürlükten
kalktıktan sonraki olaylara uygulanmaz. Ancak kanun koyucu kimi durumlarda
hukuk kuralının, yürürlüğe girmeden önceki ve sonraki olaylara uygulanmasını da
kabul etmektedir. Dolayısıyla hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması
sorunu, hukuk kuralının ne zaman yürürlüğe girdiği ne zaman yürürlükten kalktığı
ve hukuki uyuşmazlığa hangi hukuk kuralının uygulanacağı gibi üç ayrı konuyu
kapsar.
Bireysel Etkinlik
tarafından 3 Haziran 2005 tarihinde kurtarılmıştır. 1 Haziran
2005 tarihinde ise 5237 sayılı TCK, 765 sayılı TCK’nın yerine
yürürlüğe girmiştir. F’nin işlediği kişiyi hürriyetinden yoksun
kılma suçuna ilişkin yargılamada hâkim, 5237 sayılı TCK'ya göre
mi, yoksa 765 sayılı eTCK'ya göre mi hüküm kuracaktır?
Örnek
kaldırılan kanun” başlıklı 1028. maddesi şu şekildedir: “17 Şubat 1926
tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi yürürlükten kaldırılmıştır.”
Dolayısıyla kanun koyucu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nu kabul
ederek, 1926 yılından beri yürürlükte olan aynı konuyu düzenleyen
743 sayılı Medeni Kanunu, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren açıkça
yürürlükten kaldırmıştır.
Belli bir durum var oldukça yürürlükte kalan ve o durumun ortadan kalkması
ile birlikte yürürlüğünü yitiren normlara da geçici normlar denir. Örneğin,
Sıkıyönetim Kanunu, Olağanüstü Hâl Kanunu, sıkıyönetimin veya olağanüstü hâlin
devam ettiği belirsiz bir süre boyunca yürürlükte kalacağından geçici kanunlardır
[2][3][5].
Belli bir durum var
Süreli ve geçici normlar, belli bir süre ve olayın varlığına bağlı olarak kabul
oldukça yürürlükte
kalan ve o durumun edildiklerinden, diğer hukuk kurallarından farklı olarak, kendilerinden sonra
ortadan kalkması ile yürürlüğe giren eşdeğer başka bir hukuk kuralı tarafından değil, sürenin dolması
birlikte yürürlüğünü veya varlık sebebi olan olayın ortadan kalkması ile kendiliğinden yürürlükten
yitiren normlara geçici kalkar [2][3][5].
normlar denir.
•Süreli bir kanun olan 2018 yılı Bütçe Kanunu’nun 2018 yılının bitimiyle;
Örnek
geçici bir kanun olan Olağanüstü Hâl Kanunu’nun ise varlık sebebini
oluşturan olağanüstü hâlin sona ermesi ile birlikte yürürlüğü
kendiliğinden sona erer.
İdarenin genel İdarenin genel düzenleyici işlemlerinin iptali amacıyla da Danıştay’da iptal
düzenleyici işlemlerinin davası açılması mümkündür. AYM’nin aksine idare mahkemeleri tarafından verilen
iptali amacıyla da iptal kararları geçmişe etkili olarak sonuç doğurur. Bu nedenle Danıştay’ın
Danıştay’da iptal davası hakkında iptal kararı verdiği kurallar da geçmişe etkili olarak sonuç doğurur.
açılması mümkündür.
Hukuk Kurallarının Zaman Bakımından Uygulanmasında Hâkim
Olan İlkeler
Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması konusunda, derhâl
uygulama, geçmişe yürüme ve ileriye yürüme olmak üzere üç ilke bulunmaktadır.
para cezası öngören bir Kanun hükmü, 8 Haziran 2017’de bu yasağı ihlal
eden kişi hakkında, yürürlük süresi olan üç aylık sürenin bitiminden
sonra da uygulama alanı bulur. Yargılamayı yapan mahkeme süreli ve
geçici kanunlarda derhâl uygulama ilkesi geçerli olduğundan, söz
konusu yasağı ihlal eden kişi hakkında hüküm verirken, üç aylık sürenin
bitmesi nedeniyle yürürlükten kalkmış olan hükme dayanarak ceza
verebilir.
CUMHURBAŞKANI,
YARDIMCILARI ve MİLLETVEKİLİ DİPLOMATLAR
BAKANLAR
DOKUNULMAZLIK SORUMSUZLUK
Cumhurbaşkanı
Ceza kanunlarının ayırım gözetilmeksizin herkese uygulanması kuralının ilk
istisnası Cumhurbaşkanı’dır [4]. Cumhurbaşkanı’nın işleyebileceği suçlar, şahsi
suçlar ve görev suçları olmak üzere ikiye ayrılır. Cumhurbaşkanı’nın gerek şahsi
gerek görev suçlarından sorumluluğu Anayasa m.105’de düzenlenmiştir. Buna
göre, Cumhurbaşkanı’nın bir suç işlediği iddiasının varlığı hâlinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma
açılabilir. Önerge üzerine soruşturma açılmasına karar verilebilmesi için, Meclis
Yüce Divan’da üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyu gerekir. Soruşturma açılması hâlinde
seçilmeye engel bir soruşturma, on beş kişilik bir komisyon tarafından yapılır. Komisyon tarafından
suçtan mahkûm edilen soruşturma sonucunda hazırlanan rapor Genel Kurul’da görüşülür. Görüşme
Cumhurbaşkanı’nın
sonunda Cumhurbaşkanı’nın yargılanabilmesi için, TBMM’nin, üye tamsayısının
görevi sona erer.
üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divan’a sevk kararı alması gerekir. Yüce Divan
Yasama Dokunulmazlığı
Anayasa m.83’de düzenlenen yasama dokunulmazlığı, milletvekiline, işlediği
iddia edilen suçlardan yargılanması konusunda görev süresiyle sınırlı, geçici bir
bağışıklık sağlar. Dokunulmazlık, milletvekili hakkında dört ceza usul ve bir ceza
infaz işleminin yapılmasına engel olur. Buna göre bir milletvekili meclis kararı
olmaksızın: Yakalanamaz ve gözaltına alınamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz,
yargılanamaz, milletvekili seçilmeden önce veya sonra verilmiş olan ceza
hükmünün infazı, milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenir. Bunların
dışında kalan muhakeme işlemleri ise yapılabilir. Örneğin, evlerinde arama
yapılabilir, tanık olarak dinlenebilirler, haklarındaki hazırlık soruşturması
yürütülebilir, dava açılabilir [2][4].
Dokunulmazlığın kaldırılması
Dokunulmazlık geçici nitelikle olduğundan, kişinin milletvekilliği görev
süresinin sona ermesi veya istifası ile birlikte kalkar. Ayrıca milletvekili görevinin
devamı sırasında da dokunulmazlığın kaldırılması mümkündür. Buna göre
dokunulmazlığın kaldırılması için gerekli talep, fezlekeyle TBMM Başkanlığı’na
gönderilir, Meclis Başkanı talebi, Anayasa ve Adalet Komisyonlarının üyelerinden
oluşan karma komisyona havale eder. Bu Komisyon ya dokunulmazlığın
kaldırılmasına ya da kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar verir. Komisyonun kararı erteleme yönünde olursa bu karar
Meclis Genel Kurulu’nda okunur. On gün içinde yazılı olarak itiraz edilmeyen karar
kesinleşir. İtiraz olursa Genel Kurul’da görüşme açılır. Komisyonun görüşmeleri
sırasında ilgili milletvekili bizzat kendisi veya kendisini temsil eden bir başka
milletvekili aracılığıyla Komisyon veya Genel Kurul’da savunma yapabilir [2][4].
Yargı yolu
Meclis Genel Kurul’unda dokunulmazlığın kaldırılmasına karar verilirse ilgili
milletvekili veya herhangi bir başka milletvekili, Anayasa ve içtüzük hükümlerine
aykırılık iddiasıyla bir hafta içerisinde AYM’ye başvurarak dokunulmazlığın
kaldırılması yönündeki meclis kararının iptalini isteyebilir.
Milletvekili Sorumsuzluğu
Milletvekili sorumsuzluğu (mutlak dokunulmazlık), milletvekillerinin; meclis
çalışmalarındaki oy, söz ve düşüncelerinden dolayı cezai sorumluluklarının
bulunmamasını ifade eder. Dokunulmazlığın bu türü milletvekilleri açısından bir
şahsi cezasızlık sebebi oluşturur ve geçici yasama dokunulmazlığının aksine belli bir
süre için geçerli yargı bağışıklığı değil, mutlak/istisnasız/sürekli bir cezai
sorumsuzluk sağlar. Milletvekillerine bu nitelikte bir sorumsuzluğun tanınmasının
nedeni, milletin temsilcisi olan vekillerin yasama çalışmalarına özgürce katılmasını,
çalışmalar sırasında kendilerini herhangi bir ceza baskısı altında hissetmeden
görüşlerini serbestçe ifade etme imkânını sağlamasıdır. Milletvekili
sorumsuzluğunun mutlak niteliğinin bir sonucu olarak milletvekilinin
sorumsuzluktan vazgeçmesi mümkün olmadığı gibi, sorumsuzluğun meclis kararı
ile kaldırılması da söz konusu olamaz. Milletvekili sorumsuzluğu sadece ceza
hukuku alanında geçerli bir şahsi cezasızlık sebebi oluşturur. Milletvekili
sorumsuzluğu fiilin hukuka aykırılık- suç vasfını ortadan kaldıran bir hukuka
uygunluk sebebi olmadığından, hukuki - tazminat yükümlülüklerini ortadan
kaldırmaz [2][4][5].
Diplomatik Dokunulmazlık
Hukuk kurallarının kişi bakımından uygulanmasında istisna teşkil eden
durumlardan birisi de diplomatik dokunulmazlıktır [2][3][4][5]. Diplomasi
ajanlarının sahip olduğu diplomatik dokunulmazlık konusu 1961 tarihli Viyana
Sözleşmesi ile düzenlenmiştir. Sözleşmeye göre dokunulmazlıktan yararlanacak
olanlar; misyon şefleri (büyükelçi, elçi, orta elçi, maslahatgüzar), diplomatik
personel (müsteşar ve ateşeler) ve bunlarla birlikte görev yapan teknik personel
(hukuk müşaviri, doktor, kançılarya memurları vs.) dir. Bunların eşleri, çocukları ve
birlikte oturdukları anne ve babaları da yargı bağışıklığı kapsamındadır.
Konsoloslar ise devleti temsil yetkileri olmadığı için 1961 tarihli Viyana
Sözleşmesi kapsamında değildirler ve diplomatik dokunulmazlıktan
Milletvekili yararlanamazlar. Konsolosluk memurlarının durumu 1963 tarihli Viyana
sorumsuzluğu fiilin Sözleşmesi ile düzenlenmiştir. Sözleşme konsolosluk memurlarının gözaltına
hukuka aykırılık/suç alınmaları veya tutuklanmalarını ağır suç işlemiş olma hâliyle sınırlandırmıştır.
vasfını ortadan kaldıran Dolayısıyla konsoloslar ve çalışanlarına yönelik sınırlı bir muafiyet söz konusudur.
bir hukuka uygunluk
Ancak devletler kendi aralarında yaptıkları ikili anlaşmalar ile konsoloslara daha
sebebi değildir.
geniş yargı muafiyeti sağlamaktadırlar. Yabancı ülkeyi ziyaret eden devlet
başkanları, dışişleri bakanları, BM daimî temsilcileri, Adalet Divanı üyeleri ve bir
devleti temsilen resmî konferanslara katılan delegeler de diplomatik
dokunulmazlıktan yararlanırlar [1][2][4][5].
Dokunulmazlığın kapsamı
Diplomatik dokunulmazlıktan yararlananlar:
•Bir hukuk kuralı, dünya üzerindeki her yerde, tüm zamanlar boyunca ve
herkese uygulanmaz. Hukuk kurallarının uygulanmasının, mekân, zaman ve
kişi bakımından sınırları vardır. Bu nedenle ancak belli coğrafi sınırlar
içerisinde, belli bir zaman diliminde ve belli kişilere uygulanır.
•Hukuk kurallarının yer bakımından uygulanmasına ilişkin olarak hukuki
uyuşmazlığı yargılama yetkisine sahip olan devletin belirlenmesinde
Özet
mülkilik, şahsilik, koruma ve evrensellik olmak üzere başlıca dört ilke vardır.
•Hukuk kurallarının yer bakımından uygulanmasının ikinci boyutunu, bir
hukuki uyuşmazlığı yargılayan mahkemenin, söz konusu uyuşmazlığın
çözümünde hangi ülkenin hukuk kurallarının uygulanacağının belirlenmesi
oluşturur.
•Hukuk kurallarının uygulaması belli bir coğrafi alanla sınırlı olduğu gibi, belli
bir zamanla da sınırlıdır. Hukuk kuralları usulüne uygun olarak yürürlüğe
girdikten sonra ilanihaye yürürlükte kalmaz, belli bir süre sonra yürürlükten
kalkar. Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması bakımından ana
kural, bir hukuk kuralının yürürlüğe girdikten sonra, yürürlükten kalkana
kadar kapsamına giren olaylara uygulanmasıdır.
•Gerçekleşen bir olaya o ülkedeki zaman bakımından önceki ve sonraki
kurallardan hangisinin uygulanacağı ya da bir hukuk kuralının yürürlüğe
girmeden önce veya yürürlükten kalktıktan sonra gerçekleşen olaylara
uygulanıp uygulanamayacağı gibi sorunlar, hukuk kurallarının zaman
bakımından uygulanması probleminin içeriğini oluşturur.
•Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması sorunu, hukuk kuralının
ne zaman yürürlüğe girdiği, ne zaman yürürlükten kalktığı ve hukuki
uyuşmazlığa hangi hukuk kuralının uygulanacağı gibi üç ayrı konuyu kapsar.
•Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması konusunda ise derhâl
uygulama, geçmişe yürüme ve ileriye yürüme olmak üzere üç ilke
bulunmaktadır.
•Derhâl uygulama ilkesi, bir hukuk kuralının, yürürlükte bulunduğu süre
içinde, yürürlüğe girdiği tarihten yürürlükten kalkacağı tarihe kadar
kapsamına giren tüm olaylara uygulanmasıdır.
•Bir hukuk kuralının geçmişe yürümesi, yürürlüğe girmesinden önce
gerçekleşmiş işlem ve/veya eylemlere uygulanmasını ifade eder. Dolayısıyla
geçmişe yürüme ilkesi hukuk kurallarının yürürlüğe girerek geçerlilik
kazanmasından önceki olaylara uygulanmasına imkân veren, böylece
uygulama alanını geçmişe doğru genişleten bir ilkedir.
•İleriye yürüme, bir hukuk kuralının yürürlükten kalktıktan sonra da
uygulanabilmesini ifade eder. Dolayısıyla bu ilke, bir hukuki uyuşmazlığın,
çözümünden önce yürürlükten kalkarak hukuki geçerliliğini yitirmiş olan bir
hukuk kuralının uygulanması suretiyle çözümlenmesine imkân verir.
•Hukuk kuralları, eşitlik ve mülkilik ilkelerinin bir sonucu olarak ülkede
bulunan herkese uygulanır. Ancak bu duruma bazı istisnalar getirilmiştir.
Bunlardan en önemlileri; Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu, milletvekili
sorumsuzluğu, milletvekili dokunulmazlığı ve diplomat kişilere yönelik
bağışıklık öngören kurallardır.
•Cumhurbaşkanı’nın işleyebileceği suçlar, şahsi suçlar ve görev suçları olmak
üzere ikiye ayrılır. Cumhurbaşkanı’nın gerek şahsi gerek görev suçlarından
sorumluluğu Anayasa m.105'de düzenlenmiştir.
•Anayasa m.83'de düzenlenmiş olan milletvekili dokunulmazlığı,
milletvekiline işlediği iddia edilen suçlardan yargılanması konusunda görev
süresiyle sınırlı, geçici bir bağışıklık sağlar.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi bir uyuşmazlık hakkında yargılama yapmaya yetkili
devletin belirlenmesinde kullanılabilecek ölçütlerden biri değildir?
a) Şahsilik ilkesi
b) Mülkilik ilkesi
c) Koruma ilkesi
d) İleriye yürüme ilkesi
e) Evrensellik ilkesi
5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’u m.1028 ile 743 sayılı Türk Kanunu
Medenîsi yürürlükten kaldırılmıştır.
Bahsedilen yürürlükten kaldırma aşağıdakilerden hangisinin bir örneğidir?
a) Örtülü ilga
b) Kendiliğinden yürürlükten kalkma
c) Mahkeme tarafından iptal edilme
d) Zımni ilga
e) Açık ilga
Cevap Anahtarı
1.d, 2.a, 3.c, 4.a, 5.e, 6.a, 7.d, 8.c, 9.e, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
[1] Gözler, K. (2015). Hukukun Temel Kavramları, Bursa: Ekin Yayınevi.
[2] Artuk, M. E. & Gökcen, A. (2017). Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara:
Adalet Yayınevi
[3] Hakeri, H. (2016). Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara: Adalet Yayınevi.
[4] Centel, N. & Zafer, H. (2017). Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul: Beta
Yayıncılık.
[5] Koca, M. & Üzülmez, İ. (2017). Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara:
Seçkin Yayıncılık.