You are on page 1of 23

HUKUK KURALLARININ

UYGULANMASININ SINIRLARI

• Hukuk Kurallarının Yer Bakımından


Uygulanması
• Hukuk Kurallarının Zaman
Bakımından Uygulanması
İÇİNDEKİLER

• Hukuk Kurallarının Yürürlüğe


Girmesi
• Hukuk Kurallarının Yürürlükten
HUKUKUN TEMEL
Kalkması KAVRAMLARI
• Hukuk Kurallarının Zaman
Bakımından Uygulanmasında Doç.Dr. Cem
Hâkim Olan İlkeler
• Hukuk Kurallarının Kişi Bakımından ŞENOL
Uygulanması
• Cumhurbaşkanı
• Yasama Dokunulmazlığı
• Milletvekili Sorumsuzluğu
• Diplomatik Dokunulmazlık

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Hukuk kurallarının uygulanmasının
HEDEFLER

sınırları konusunda genel olarak bilgi


sahibi olacak,
• Bir hukuk kuralının yer ve zaman
bakımından uygulanmasında hâkim
olan ilkelerin neler olduğunu
öğrenecek,
• Bir hukuk kuralının kişi bakımından ÜNİTE
uygulanmasının ne ifade ettiğini

2
anlayacak ve kişi bakımından
uygulamanın istisnaları hakkında
bilgi sahibi olacaksınız.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

Yürürlüğe Girme

Yer Bakımından Uygulama


Yürürlükten Kalkma
HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI

Zaman Bakımından Uygulama Derhal Uygulama

Geçmişe Yürüme

İleriye Yürüme

Cumhurbaşkanı

Kişi Bakımından Uygulama Milletvekilleri

Diplomatlar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

GİRİŞ
Hukuk kuralları, bir egemen otorite tarafından kabul edilir ve yürürlüğe
konur. Ulus devlet sisteminin geçerli olduğu günümüzde bir kuralı hukuk kuralı
olarak kabul etme, geçerlilik tanıma iradesi asıl olarak devletlerdedir. Devlet ise
millet, egemenlik ve ülke olmak üzere üç temel unsura dayanır. Bunlardan
egemenlik unsuru devletin hükmetme gücünü, tek taraflı eylem ve işlemlerde
bulunabilme kudretini ifade eder. Bir hukuk kuralları koyarak bir hukuk düzeni
yaratmak, devletin egemenlik yetkisinin en önemli görünümlerinden biridir. Devlet
egemenlik yetkisini ise kural olarak ülke unsuru olarak adlandırılan, kara, deniz ve
Hukuk kurallarının hava sahası üzerinde ve buralarda bulunan kişiler üzerinde kullanabilir. Bu sebeple
uygulanmasının, bir devletin hukuk mevzuatı da dünya üzerindeki her yerde, tüm zamanlar
mekân, zaman ve kişi
boyunca ve herkes hakkında uygulama alanı bulmaz. Hukuk kurallarının
bakımından sınırları
vardır. uygulanmasının mekân, zaman ve kişi bakımından sınırları olduğundan, bu kurallar
ancak belli coğrafi sınırlar içerisinde, belli bir zaman diliminde ve belli kişilere
uygulanabilir.
Bir hukuki olaya hangi ülke hukukunun uygulanacağı ya da bu olay hakkında
hangi ülke ya da ülkelerin yargılama yetkisine sahip olduğu, hukuk kurallarının yer
bakımından uygulanmasını ifade eder. Bir hukuki olaya hangi zaman diliminde
geçerli olan hukuk kuralının uygulanabileceği ise zaman bakımından uygulanmayı
oluşturur. Hukuk kurallarının uygulanması bakımından ülkedeki diğer kişilerden
kısmen de olsa farklı hukuki rejime sahip olan kişiler ise hukuk kurallarının kişi
bakımından uygulanmasının konusudur. Bu ünitede hukuk kurallarının yer, zaman
ve kişi bakımından uygulanmasına ilişkin ilkeler ve bu ilkelerden kaynaklanan
sınırlamalar ele alınacaktır.

HUKUK KURALLARININ YER BAKIMINDAN


UYGULANMASI
Türk vatandaşı T’nin, Mozambik vatandaşı M’yi Almanya’da öldürmesi veya
Türk vatandaşı T ile Fransız vatandaşı F’nin İngiltere’deki boşanma davasında, bu
davalarda yargılama yetkisinin hangi ülke ya da ülkelere ait olduğu ve bu davaların
hangi ülkenin hukuk kurallarına göre çözümleneceği sorunu ortaya çıkar. Hukuk
kurallarının yer bakımından uygulanması, bir hukuki uyuşmazlığı yargılama
yetkisinin hangi devlete ait olduğu ve uyuşmazlığa hangi ülke hukukunun
uygulanacağının belirlenmesine ilişkin ilke ve kuralları ifade eder [1].

Hukuki Uyuşmazlığı Yargılama Yetkisinin Hangi Devlete Ait


Olduğunun Belirlenmesi
Hukuk kurallarının yer bakımından uygulanmasına ilişkin kuralların birinci
görünümü, bir uyuşmazlığı yargılama yetkisinin hangi devlete ait olduğudur. Bir
hukuki uyuşmazlığı yargılama yetkisine sahip olan devletin belirlenmesinde
mülkilik, şahsilik, koruma ve evrensellik olmak üzere başlıca dört ilke vardır
[1][2][3][5].

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

Mülkilik (Ülkesellik) ilkesi


Ulus devlet sisteminde hukuk kurallarının yer bakımından uygulanmasında
asıl ilke olan mülkilik ilkesi, taraflarının vatandaşlık bağı ne olursa olsun yargılama
yetkisinin, hukuki uyuşmazlığın ülkesinde meydana geldiği devlete ait olmasını ifade
eder. Dolayısıyla bu ilkeye göre bir hukuki uyuşmazlığı yargılama yetkisi, o
uyuşmazlığın meydana geldiği devlete ait olup, uyuşmazlığı yargılamakla yetkili
devletin belirlenmesinde, uyuşmazlığın taraflarının vatandaşlık bağı, o devletin
vatandaşı olup olmadığı önem taşımaz [1][2][5].

•Örneğin Japon vatandaşı J ile Alman vatandaşı A arasında Türkiye’de


Örnek

gerçekleşen alım satım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığı ya da


Fransız vatandaşı F’nin Hollanda vatandaşı H’yi Türkiye’de
yaralamasından kaynaklanan kasten yaralama suçunu yargılama
yetkisinin kural olarak Türk mahkemelerine ait olması, mülkilik ilkesinin
bir sonucudur.

Şahsilik (Vatandaşlık) ilkesi


Bir hukuki uyuşmazlığın çözümlenmesi yetkisinin hangi devlete ait olduğunun
ya da hangi ülkenin hukuk kuralının uygulanacağının belirlenmesinde, uyuşmazlığın
Şahsilik ilkesi, hukuk meydana geldiği yeri değil, uyuşmazlığın taraflarının vatandaşlık bağını dikkate alan
kurallarının ilkeye şahsilik ilkesi denir. Dolayısıyla şahsilik ilkesi, kişinin milli hukuku olarak
uygulanmasında tanımlanan vatandaşı olduğu ülke hukukunun kendisini yurtdışında da izlediği ve bir
uyuşmazlığın kişinin yabancı ülkede olsa bile vatandaşı olduğu devletin kanunlarına tabi olduğu
taraflarının vatandaşlık kabulünün bir yansımasıdır [1][2].
bağını esas alır.

•Örneğin Türkiye'de görülen, İngiltere vatandaşı İ ile Meksika vatandaşı


M arasındaki boşanma davasına, Türk Medeni Kanunu'nun değil de
Örnek

uyuşmazlığın taraflarının vatandaşı olduğu devlet ya da devletlerden


birinin hukukunun uygulanması ya da Türk vatandaşı T'nin, Belçika'da,
Avusturya vatandaşı A'yı öldürerek Türkiye'ye kaçması durumunda, T'nin
Türk vatandaşı olması nedeniyle Türk mahkemelerinin bu uyuşmazlığı
yargılama yetkisine sahip olması şahsilik ilkesinin bir sonucudur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

Bir hukuki uyuşmazlıkta en az iki taraf bulunduğundan, şahsilik ilkesinin


uygulanmasında, özel hukuk uyuşmazlıklarında davacının ya da davalının, ceza
hukuku uyuşmazlıklarında da mağdurun veya failin vatandaşlık bağının dikkate
alınması söz konusu olabilir. Bu bağlamda şahsilik ilkesi, yurtdışında işlenen bir
suça ilişkin yargılamada devletin yargı yetkisinin belirlenmesinde failin veya
mağdurun vatandaşlık bağının esas alınmasına göre, faile veya mağdura göre
şahsilik olmak üzere ikiye ayrılır. Yurtdışında işlenen bir suçta, yargılama yetkisinin
belirlenmesinde suç failinin vatandaşlık bağının esas alınmasına faile göre şahsilik;
bunun aksine suçun mağdurunun vatandaşlık bağının esas alınmasına ise mağdura
göre şahsilik ilkesi denir [2][3][5].
Yukarıda verilen, Türk vatandaşı T’nin Belçika’da Avusturya vatandaşı A’yı
öldürmesi örneğinde, işlenen insan öldürme suçunun yargılanması açısından failin
vatandaşı olduğu Türkiye’nin yargı yetkisi kazanması, faile göre şahsilik ilkesi;
suçun mağdurunun vatandaşı olduğu Avusturya Devletinin yargı yetkisi kazanması
mağdura göre şahsilik ve suçun işlendiği Belçika Devletinin yargı yetkisi kazanması
da mülkilik ilkesine göre mümkün olur.

Koruma ilkesi
Koruma ilkesi, bir devletin, çıkarlarını ihlal eden fiilleri, söz konusu fiil o
devlette işlenmese veya suçun faili çıkarları ihlal edilen devletin vatandaşı olmasa
Koruma ilkesi büyük bile yargılama yetkisine sahip olmasını ifade eder. Koruma ilkesi büyük ölçüde
ölçüde ceza hukuku ceza hukuku alanıyla ilgili bir ilkedir. İlke gereğince, devletler çıkarları aleyhine
alanıyla ilgili bir ilkedir. başka ülkelerde kendi vatandaşı olmayan kişilerce işlenen suçlar üzerinde de
yargılama yetkisi kazanmaktadır. Bu ilkeye hukukumuzda, Türk Ceza Kanunu’nun
(TCK) 10, 12 ve 13. maddelerinde yer verilmiştir [2][3][5].

•Örneğin, Türkiye, İspanya vatandaşı İ’nin, Türkiye’nin İspanya’nın


Örnek

başkenti Madrid’te bulunan elçiliğine yönelik gerçekleştirdiği saldırıya


ilişkin, koruma ilkesi sayesinde yargılama yetkisi kazanır.

Evrensellik ilkesi
Evrensellik ilkesi, bir devletin kendi ülkesinde işlenmeyen, taraflarının kendi
vatandaşı olmadığı ve kendi çıkarlarına karşı işlenmeyen bir fiilden kaynaklanan
hukuki uyuşmazlıklar hakkında yargılama yetkisi kazanabilmesini ifade eder.
Dolayısıyla bu ilke bir devlete, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir kişi
tarafından işlenen fiiller üzerinde yargılama yetkisi verir. İlkenin temelinde tüm
insanlığa ait olduğu düşünülen, çevrenin korunması, insan ırkının korunması gibi
hukuki değerlerin ihlalini yargılama yetkisinin bütün devletlere ait olduğu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

düşüncesi vardır [2][3][4][5]. Koruma ilkesi gibi evrensellik ilkesi de asıl olarak ceza
hukuku alanda geçerli bir ilkedir.

Evrensellik ilkesi bir •Örneğin, soykırım suçunun tüm insanlığa karşı işlenen bir suç olduğu
devlete, Dünya’nın
Örnek kabul edilir. Bir devletin, soykırım suçunun, kendi toprakları dışında,
herhangi bir yerinde kendi vatandaşı olmayan kişiler tarafından, kendi ülkesinin vatandaşı
herhangi bir kişi olmayan kişilere karşı işlenmesi durumunda bile yargılama yetkisi
tarafından işlenen fiiller kazanması evrensellik ilkesi sayesinde mümkün olur.
üzerinde yargılama
yetkisi veren bir ilkedir.

Hukuki Uyuşmazlığa Hangi Ülke Hukukunun Uygulanacağının


Belirlenmesi
Hukuk kurallarının yer bakımından uygulanmasının ikinci boyutu, bir
uyuşmazlığı yargılayan mahkemenin, uyuşmazlığın çözümünde hangi ülkenin
hukuk kurallarını uygulanacağının belirlenmesidir. Bir hukuki uyuşmazlığın, hangi
ülke hukukuna göre çözümleneceği konusunda, bu uyuşmazlığın kamu hukuku ve
özel hukuka ilişkin olmasına göre farklılıklar söz konusu olabilmektedir. Devletin,
dolayısıyla kamu gücünün hâkim konumda olduğu, anayasa, idare, ceza ve vergi
hukuku gibi kamu hukuku uyuşmazlıklarının çözülmesinde uygulanacak hukukun
belirlenmesinde mülkilik ilkesi esas alınır [1]. Mülkilik ilkesi, bir hukuki uyuşmazlığa
uygulanacak hukukun belirlenmesinde, söz konusu hukuki uyuşmazlığın,
yargılamanın yapıldığı ülkenin hukuk kuralları uygulanarak çözümlenmesini
öngörür [4].
Taraf iradelerinin eşit değerde olduğu eşya, borçlar, aile, miras, ticaret
hukuku gibi özel hukuk uyuşmazlıklarına uygulanacak hukuk, uyuşmazlığın
özelliğine göre mülkilik veya şahsilik ilkelerine göre belirlenebileceği gibi, kimi
durumlarda da tarafların bu konudaki iradesi esas alınarak belirlenir. Örneğin,
taşınmaz ya da taşınır mülkiyeti gibi ayni haklara ilişkin hukuki uyuşmazlıklar,
gayrimenkulün bulunduğu ülke hukukuna göre çözümlenir (Milletlerarası Özel
Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun m.21, m.22). Dolayısıyla bu gibi özel hukuk
uyuşmazlıklarında uygulanacak hukuk kuralının belirlenmesinde de mülkilik ilkesi
geçerli olup, Türk mahkemeleri bu gibi uyuşmazlıkları, Türk hukukundaki konuya
ilişkin hükümlere göre çözer. Bunun aksine mirasa ilişkin uyuşmazlıkların
çözümünde uygulanacak hukuk kuralının belirlenmesinde ise şahsilik ilkesi
geçerlidir. Bu nedenle Türk mahkemeleri, taşınmaz hariç, mirasa ilişkin
uyuşmazlıkların çözümünde ölen murisin vatandaşı olduğu ülke hukukunu esas alır
(Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun m.20). Örneğin,
Türkiye’de ölen bir Rus vatandaşından geriye kalan mirasa ilişkin Türk
mahkemelerinde açılan davada Türk mahkemeleri uyuşmazlığı, Rusya Devletinin
miras hukuku kurallarına göre çözer. Bunların aksine sözleşmelerden doğan borç
ilişkilerinden ve fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkların

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

çözümüyse tarafların kendi iradelerine göre seçtikleri hukuka göre yapılır


(Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun m.23, m.24 ve m.28).
Dolayısıyla bu durumda uyuşmazlığın hangi ülke hukukuna göre
çözümleneceğinde mülkilik veya şahsilik değil, taraf iradeleri esas alınır. Örneğin,
Türkiye’de yaşayan ve ticaret yapan bir İngiliz bir de Çin vatandaşı arasında çıkacak
uyuşmazlığın İsviçre hukukuna göre çözümleneceğini öngören satım
sözleşmesinden kaynaklanan davayı yargılamakla görevli Türk mahkemesi,
uyuşmazlığı İsviçre Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre çözer.
Muhakeme hukukuna dair kuralların uygulanmasında mülkilik ilkesi
geçerlidir [2][4]. Bu sebeple mahkemeler gerek kamu hukuku gerek özel hukuktan
kaynaklanan davalarda yargılamayı, Türk medeni, idari veya ceza muhakemesi
kurallarına göre yaparlar. Bu sebeple yukarıda verilen örnekte İngiliz ve Çin
vatandaşları arasında Türk mahkemelerinde görülen davanın esasını oluşturan
maddi hukuk boyutu İsviçre hukuku kurallarına göre çözümlenmesine karşın,
yargılama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre yapılır.

HUKUK KURALLARININ ZAMAN BAKIMINDAN


UYGULANMASI

Hukuk kurallarının uygulaması belli bir coğrafi alanla sınırlı olduğu gibi, belli bir
zamanla da sınırlıdır. Hukuk kuralları usulüne uygun olarak yürürlüğe girdikten
sonra ilanihaye yürürlükte kalmaz, belli bir süre sonra yürürlükten kalkar.
Hukuk kuralları usulüne Gerçekleşen bir olaya o ülkedeki zaman bakımından önceki ve sonraki kurallardan
uygun olarak yürürlüğe hangisinin uygulanacağı ya da bir hukuk kuralının yürürlüğe girmeden önce veya
girdikten sonra yürürlükten kalktıktan sonra gerçekleşen olaylara uygulanıp uygulanamayacağı
ilanihaye yürürlükte gibi sorunlar, hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması probleminin
kalmaz, belli bir süre içeriğini oluşturur [1].
sonra yürürlükten
kalkar. Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanmasında ana kural, bir hukuk
kuralının yürürlüğe girdikten sonra, yürürlükten kalkana kadar kapsamına giren
olaylara uygulanmasıdır. Bu nedenle bir hukuk kuralı, kanunda açıkça istisna
olarak belirlenen hâller haricinde, yürürlüğe girmeden önceki ve yürürlükten
kalktıktan sonraki olaylara uygulanmaz. Ancak kanun koyucu kimi durumlarda
hukuk kuralının, yürürlüğe girmeden önceki ve sonraki olaylara uygulanmasını da
kabul etmektedir. Dolayısıyla hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması
sorunu, hukuk kuralının ne zaman yürürlüğe girdiği ne zaman yürürlükten kalktığı
ve hukuki uyuşmazlığa hangi hukuk kuralının uygulanacağı gibi üç ayrı konuyu
kapsar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

• F, sevdiği kız olan K’yı 25 Mayıs 2005 tarihinde kaçırmış, K, polis

Bireysel Etkinlik
tarafından 3 Haziran 2005 tarihinde kurtarılmıştır. 1 Haziran
2005 tarihinde ise 5237 sayılı TCK, 765 sayılı TCK’nın yerine
yürürlüğe girmiştir. F’nin işlediği kişiyi hürriyetinden yoksun
kılma suçuna ilişkin yargılamada hâkim, 5237 sayılı TCK'ya göre
mi, yoksa 765 sayılı eTCK'ya göre mi hüküm kuracaktır?

• Mahkeme baktığı bir davada 12 Mart 2017 tarihinde sanığın


Bireysel Etkinlik

dördüncü dereceden kan hısımı olan amcasının oğlu T’nin 17


Mayıs 2017 tarihli duruşmada tanık olarak dinlenmesine karar
vermiş, ancak duruşmanın yapılmasından önce yapılan bir kanun
değişikliğiyle, daha önce tanıklıktan çekinme hakkına sahip
olmayan dördüncü derece kan hısımlarına da tanıklıktan
çekinme hakkı tanınmıştır. T, duruşmada tanık olarak
dinlenmesine karar verildiğinde var olmayan, ancak tanık olarak
dinlenmesinden önce yapılan kanun değişikliğiyle kendisine
tanınan tanıklıktan çekinme hakkını kullanabilir mi?

Hukuk Kurallarının Yürürlüğe Girmesi


Bir hukuk kuralı ancak yürürlüğe girmesinden sonra hukuki etki ve sonuç
doğurur. Bu sebeple hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin
bir problemle karşılaşıldığında yapılması gereken ilk iş, çözülmesi gereken
uyuşmazlığın ortaya çıktığı anda yürürlükte hangi hukuk kuralının bulunduğunun
belirlenmesidir. Hukuk kurallarının yürürlüğe girme usulü, hukuk kuralları arasında
değişiklikler gösterir.
Kanunlar, milletlerarası antlaşmalar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve
yönetmelikler Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girerler. Örneğin, kanunun
yürürlüğe girmesi açısından iki ihtimal söz konusudur [1]. İlk ihtimal, söz konusu
kanunun yürürlüğe gireceği tarihin kanunda açıkça gösterilmesidir. Bu durumda
söz konusu kanun belirtilen bu tarihte yürürlüğe girer.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

•12 Ekim 2004 tarih ve 2004/25611 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak


yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın yürürlük başlıklı 344. maddesi şu
şekildedir: “1) Bu Kanunun; a) “İmar kirliliğine neden olma” başlıklı 184
Örnek
üncü maddesi yayımı tarihinde, b) “Çevrenin kasten kirletilmesi” başlıklı
181 inci maddesinin birinci fıkrası ile “Çevrenin taksirle kirletilmesi”
başlıklı 182 nci maddesinin birinci fıkrası yayımı tarihinden iki yıl sonra, c)
Diğer hükümleri 1 Haziran 2005 tarihinde, Yürürlüğe girer.” Dolayısıyla
söz konusu Kanun’un 184. maddesi yayım tarihi olan 12 Ekim 2004
tarihinde; 181 ve 182. maddelerinin 1. fıkraları, yayım tarihinden iki yıl
sonra 12 Ekim 2006 tarihinde; diğer maddeleri ise Kanun’un madde
metninde gösterilen 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girer.

Bir Kanun’un yürürlüğe girmesi açısından ikinci ihtimal, kanunun yürürlüğe


gireceği tarihin kanunda açıkça belirtilmemiş olmasıdır. Bu durumda ise söz
konusu kanun, Resmî Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan
yönetmelikler, yürürlükleri için yayımdan sonraki bir tarih ayrıca belirlenmemişse,
Resmî Gazete’de yayımlandıkları gün yürürlüğe girer. Anayasa m.124/2 uyarınca,
hangi yönetmeliklerin Resmî Gazete’de yayımlanacakları kanunla belirlenir.

Hukuk Kurallarının Yürürlükten Kalkması


Hukuk kuralları sonsuza kadar yürürlükte kalmaz, belli bir süre yürürlükte
kaldıktan sonra, yürürlükten kalkarak hukuki geçerliliklerini kaybederler. Hukuk
kurallarının yürürlükten kalkması dört farklı şekilde olur.
Açık İlga: Yürürlükte bir hukuk kuralının yürürlüğe giren yeni tarihli bir başka
hukuk kuralıyla açıkça yürürlükten kaldırılması
Bu durumda yürürlükte olan bir hukuk kuralı, kendisini kabul eden merci
tarafından aynı usulle kabul edilmiş normlar hiyerarşisindeki aynı veya daha üst
basamakta yer alan bir başka hukuk kuralı tarafından yürürlükten kaldırılır. Bir
hukuk kuralının başka bir hukuk kuralını ismen belirterek yürürlükten kaldırmasına
“açık ilga” denir [1]. İlga edilen hukuk kuralı “mülga” düzenleme olarak anılır.
Hukuk kuralının bu şekilde yürürlükten kaldırılması, eski düzenlemenin yerine yeni
bir kural konulması ihtiyacının ortaya çıkmasından ya da o konunun hukuken
düzenlenmesine ihtiyaç kalmamasından kaynaklanabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

•08.02.2001 tarih ve 24607 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak


yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Yürürlükten

Örnek
kaldırılan kanun” başlıklı 1028. maddesi şu şekildedir: “17 Şubat 1926
tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi yürürlükten kaldırılmıştır.”
Dolayısıyla kanun koyucu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nu kabul
ederek, 1926 yılından beri yürürlükte olan aynı konuyu düzenleyen
743 sayılı Medeni Kanunu, 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren açıkça
yürürlükten kaldırmıştır.

Zımni İlga: Yürürlüğe giren hukuk kuralının yürürlükteki bir kuralı


zımnen yürürlükten kaldırması
Yürürlüğe giren bir hukuk kuralının, yürürlükte bulunan bir hukuk kuralı ile
aynı hususları düzenlemesi nedeniyle kapsam bakımından tamamen örtüştüğü bu
hukuk kuralının hukuki geçerliliğine son vermesine “zımni ilga” denir [1].
Dolayısıyla zımni ilgadan bahsedilebilmesi için,
 Yürürlükte bir hukuki düzenleme olmalı,
 Bu düzenlemeden sonraki tarihte kabul edilen ve normlar hiyerarşisinde
bu düzenleme ile aynı veya daha üst basamakta yer alan ikinci bir hukuki
düzenleme yürürlüğe girmeli,
 İkinci düzenleme ilk düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığına yönelik açık
bir hüküm içermemeli,
 Yürürlüğe giren düzenleme, içerik bakımından yürürlükteki düzenlemenin
konusunu tamamen kapsamalıdır.
Zımni ilga hâlinde aynı Zımni ilga hâlinde aynı hukuki durumu düzenleyen, biri diğerinden daha
hukuki durumu sonraki tarihte yürürlüğe giren ve görünüşte her ikisi de yürürlükte olan iki
düzenleyen, biri düzenleme vardır. Bu durumda bir hukuki uyuşmazlıkta bu düzenlemelerden
diğerinden daha
hangisinin uygulanması gerektiği, sonraki kanunun, önceki kanunu zımnen ilga
sonraki tarihte
yürürlüğe giren ve ettiği kuralına göre çözümlenir. Sonraki hukuk kuralının önceki hukuk kuralını
görünüşte her ikisi de tamamen ilga ettiğinden bahsedilebilmesi için, sonradan yürürlüğe giren kuralın
yürürlükte olan iki normlar hiyerarşisinde ilk kuralla en azından aynı ya da daha üst basamakta olması
düzenleme vardır. ve içerik olarak önceki düzenlemeyi kapsaması gerekmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

•Örneğin, Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) göre, Anayasa m.90'a


uluslararası anlaşmaların iç hukuktaki değerine ilişkin olarak 7 Mayıs
2004 tarihinde eklenen, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak
ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı
Örnek
konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda
milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” hükmü gereğince,
Türkiye’nin taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesine Dair Sözleşme’nin 16. maddesi, 1 Ocak 2002 tarihinde
yürürlüğe giren ve kadının evlilik birliğindeki soyadını düzenleyen Türk
Medeni Kanunu’nun 187. maddesini zımnen ilga etmiştir. Bu yüzden
evlenen kadın, kocasının soyadını taşımak zorunda değildir. Dikkat
edilirse bu durumda Medeni Kanun’un 187. maddesini açıkça ortadan
kaldıran bir düzenleme olmamasına rağmen, sonraki tarihli
düzenlemenin, görünüşte yürürlükte olan önceki tarihli düzenlemeyi
zımnen ilga etmesi söz konusudur.

Kendiliğinden yürürlükten kalkma: Süreli veya geçici hukuk kurallarının


sürenin veya durumun ortadan kalkması ile yürürlüğünün kendiliğinden sona
ermesi
Kural koyucu, kimi durumlarda hukuk kuralları yürürlüğe girerken belli bir
süre boyunca veya durum var olduğu sürece yürürlükte kalmasını açıkça düzenler.
Hukuk kuralının önceden metninde belirlenmiş bir süre ile yürürlükte kaldığı
hukuk normlarına süreli normlar denir. Örnek, Bütçe Kanunları, bir takvim yılı için
kabul edilir, bu sebeple bir yıl boyunca yürürlükte kalır. O takvim yılının sona
ermesi ile birlikte kendiliğinden yürürlükten kalkar [2][3][5].

Belli bir durum var oldukça yürürlükte kalan ve o durumun ortadan kalkması
ile birlikte yürürlüğünü yitiren normlara da geçici normlar denir. Örneğin,
Sıkıyönetim Kanunu, Olağanüstü Hâl Kanunu, sıkıyönetimin veya olağanüstü hâlin
devam ettiği belirsiz bir süre boyunca yürürlükte kalacağından geçici kanunlardır
[2][3][5].
Belli bir durum var
Süreli ve geçici normlar, belli bir süre ve olayın varlığına bağlı olarak kabul
oldukça yürürlükte
kalan ve o durumun edildiklerinden, diğer hukuk kurallarından farklı olarak, kendilerinden sonra
ortadan kalkması ile yürürlüğe giren eşdeğer başka bir hukuk kuralı tarafından değil, sürenin dolması
birlikte yürürlüğünü veya varlık sebebi olan olayın ortadan kalkması ile kendiliğinden yürürlükten
yitiren normlara geçici kalkar [2][3][5].
normlar denir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

•Süreli bir kanun olan 2018 yılı Bütçe Kanunu’nun 2018 yılının bitimiyle;

Örnek
geçici bir kanun olan Olağanüstü Hâl Kanunu’nun ise varlık sebebini
oluşturan olağanüstü hâlin sona ermesi ile birlikte yürürlüğü
kendiliğinden sona erer.

Mahkeme tarafından iptal edilme


Hukuk devleti ilkesi gereğince hem kanunlar hem de idarenin işlemleri
yargısal denetime tabidir. Kanunların anayasaya uygunluğu Anayasa Mahkemesi
(AYM) tarafından, soyut veya somut norm denetimi yoluyla yapılır. Bunlardan
soyut norm denetimi, bir kanunun yürürlüğe girdikten sonra, Cumhurbaşkanı,
iktidar veya ana muhalefet partisi meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyenin Anayasa Mahkemesi’ne
başvurarak söz konusu kanunun iptalini talep etmesiyle olur. Somut norm
denetimi ise kanunu somut bir davada uygulaması gereken mahkemenin, kanunun
anayasaya uygun olup olmadığının denetimini istemek amacıyla Anayasa
Mahkemesi’ne yapacağı başvuruyla olur. Her iki hâlde de iptal edilen norm ya da
normlar, AYM tarafından ayrıca bir tarih belirlenmediği sürece, iptal kararının
Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. AYM tarafından verilen
iptal kararı geçmişe etkili olarak sonuç doğurmaz [1].

İdarenin genel İdarenin genel düzenleyici işlemlerinin iptali amacıyla da Danıştay’da iptal
düzenleyici işlemlerinin davası açılması mümkündür. AYM’nin aksine idare mahkemeleri tarafından verilen
iptali amacıyla da iptal kararları geçmişe etkili olarak sonuç doğurur. Bu nedenle Danıştay’ın
Danıştay’da iptal davası hakkında iptal kararı verdiği kurallar da geçmişe etkili olarak sonuç doğurur.
açılması mümkündür.
Hukuk Kurallarının Zaman Bakımından Uygulanmasında Hâkim
Olan İlkeler
Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması konusunda, derhâl
uygulama, geçmişe yürüme ve ileriye yürüme olmak üzere üç ilke bulunmaktadır.

Derhâl uygulama ilkesi


Derhâl uygulama ilkesi, bir hukuk kuralının, yürürlükte bulunduğu süre
içinde, yürürlüğe girdiği tarihten yürürlükten kalkacağı tarihe kadar kapsamına
giren tüm olaylara uygulanmasıdır. Dolayısıyla bu ilke gereğince, somut bir olayda
maddi hukuk kurallarının uygulanmasına yönelik bir hukuki uyuşmazlığa
uygulanacak hukuk kuralının belirlenmesinde, uyuşmazlığa neden olan işlem ya da
fiilin gerçekleştiği tarih, muhakeme hukukuna ilişkin hukuk kurallarının
uygulanması açısından ise söz konusu muhakeme işleminin yapılacağı tarih esas

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

alınır [2][3][4][5]. Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhâl


uygulama ilkesinin kabul edilmesinin üç temel sonucu vardır.

 Bir maddi hukuk uyuşmazlığı, uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte geçerli


olan hukuk kurallarına göre çözülür. Bu sebeple konunun başında verilen
ilk örnekte fail, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu 3 Haziran 2005
tarihinde işlediğinden, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı
TCK kapsamında cezalandırılır.
Bir muhakeme işlemi,
işlemin yapıldığı tarihte  Bir muhakeme işlemi, işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan kurallara
yürürlükte olan göre yapılır. Bu sebeple konunun başında verilen diğer örnekte sanığın
kurallara göre yapılır. dördüncü dereceden kan hısımı olan amcasının oğlu T, tanık olarak
dinlenmesine karar verilen tarihte var olmayan ancak tanık olarak
dinleneceği 17 Mayıs 2017 tarihindeki duruşmadan önce yürürlüğe giren
kanun değişikliğinin kendisine tanıdığı tanıklıktan çekinme hakkından
yararlanabilir.
 Önceki kanun döneminde yapılan işlemler, kazanılmış haklara saygı ve
hukuk güvenliği ilkesi gereğince, kamu düzenine ve insan onuruna açık
aykırılık gibi bir durum söz konusu olmadığı sürece geçerliliğini korur. Bu
sebeple örneğin, birden çok kişiyle evlenmenin serbest olduğu bir ülkede
bu durumun yasaklanması hâlinde, yasaklamadan önce yapılan evlilikler
hukuki güvenlik ilkesi gereğince yasaklamadan sonra da geçerliliğini korur.
Ancak kölelik kamu düzenine ve insan onuruna dair bir konu olduğundan,
köleliğin serbest olduğu bir ülkede köleliğin yasaklanması durumunda
bütün kölelik ilişkileri derhâl sona erer.
Hukuk kuralının zaman bakımından uygulanmasında temel ilke, derhâl
uygulama ilkesidir. Bu yüzden aksine açık bir hüküm bulunmadığı sürece hukuk
kuralları açısından derhâl uygulama ilkesi geçerlidir [1][4][5].

Geçmişe yürüme ilkesi


Bir hukuk kuralının Bir hukuk kuralının geçmişe yürümesi, yürürlüğe girmesinden önce
geçmişe yürümesi, gerçekleşmiş işlem ve/veya eylemlere uygulanmasını ifade eder. Dolayısıyla
yürürlüğe girmesinden geçmişe yürüme ilkesi hukuk kurallarının yürürlüğe girerek geçerlilik
önce gerçekleşmiş kazanmasından önceki olaylara uygulanmasına imkân veren, böylece uygulama
işlem ve/veya alanını geçmişe doğru genişleten bir ilkedir. Geçmişe yürüme ilkesi, hukuk
eylemlere
güvenliği gereğince, ancak istisnai olarak kanunda açık hüküm bulunan hâllerde
uygulanmasını ifade
eder. uygulama alanı bulur [1]. Türk hukukunda geçmişe yürüme ilkesi, TCK m.7/2’de
failin lehine olan ceza kanunları açısından kabul edilmiştir [2][3]5].

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

•Örneğin, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK


m.235'de düzenlenen ihaleye fesat karıştırma suçunun beş yıldan on iki
yıla kadar olan hapis cezası, 11 Nisan 2013 tarihinde yürürlüğe giren
değişiklikle, ihaleye fesat karıştırılan hâllerde kamunun zarara uğraması
Örnek
durumunda üç yıldan yedi yıla, zarara uğramaması durumundaysa bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Bu sebeple 11
Nisan 2013 tarihli değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce bu suçu
işleyen kişilerin, derhâl uygulama ilkesi gereğince beş yıldan on iki yıla
kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları gerekse de TCK m.7/2’de ceza
kanunlarının uygulanmasında failin lehine olan düzenlemenin geçmişe
etkili olarak uygulanması kabul edildiğinden, haklarında verilen ceza
kesinleşmiş ve infaz aşamasına geçilmiş olsa bile, 11 Nisan 2013
tarihinde yapılan değişiklikle belirlenen daha kısa süreli cezalar tatbik
edilecektir.

İleriye yürüme ilkesi


İleriye yürüme, bir hukuk kuralının yürürlükten kalktıktan sonra da
uygulanabilmesini ifade eder. Dolayısıyla ileriye yürüme ilkesi, bir hukuki
uyuşmazlığın çözümünden önce yürürlükten kalkarak hukuki geçerliliğini yitirmiş
olan hukuk kuralının, bu uyuşmazlığa uygulanması suretiyle çözümlenmesine
imkân verir. Bu sebeple ilke, hukuk kuralının uygulama alanını, yürürlükten
kalktıktan sonra da geleceğe etkili olarak genişletme imkânı veren bir etkiye
sahiptir. Türk hukukunda hukuk kurallarının yürürlükten kalktıktan sonra da ileriye
etkili bir biçimde uygulanması, süreli veya geçici hukuk kuralları açısından kabul
edilmektedir. Buna göre süreli veya geçici bir hukuki düzenleme, yürürlükte
bulunduğu süre içerisinde kendisinden doğan bir uyuşmazlığın çözümüne,
yürürlükten kalktıktan sonra da uygulanır [2][3][5].

•Örnek, 10 Mayıs 2017’den itibaren üç ay boyunca kanatlı hayvan


ithalini yasaklayan ve bu hükme aykırı hareket edenlere hapis ve adli
Örnek

para cezası öngören bir Kanun hükmü, 8 Haziran 2017’de bu yasağı ihlal
eden kişi hakkında, yürürlük süresi olan üç aylık sürenin bitiminden
sonra da uygulama alanı bulur. Yargılamayı yapan mahkeme süreli ve
geçici kanunlarda derhâl uygulama ilkesi geçerli olduğundan, söz
konusu yasağı ihlal eden kişi hakkında hüküm verirken, üç aylık sürenin
bitmesi nedeniyle yürürlükten kalkmış olan hükme dayanarak ceza
verebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

Ceza Yasalarının Zaman


Bakımından
Uygulanmasında İlkeler

Derhâl Uygulama Geçmişe Yürüme İleriye Yürüme


Yasaların yürürlüğe girdiği Sonraki tarihte yürürlüğe Yürürlükten kalkmış olan bir yasanın,
tarihten itibaren yürürlükte giren bir yasanın yürürlük yürürlükten kalktıktan sonra yürülükte
bulunduğu süre içerisinde tarihinden önce gerçekleşen bulunduğu süre içerisinde gerçekleşen olaylara
gerçekleşen tüm olaylara olaylara uygulanmasını ifade ilişkin davaların yargılamasında uygulanmasını
uygulanmasını ifade eder. eder. ifade eder.

HUKUK KURALLARININ KİŞİ BAKIMINDAN


UYGULANMASI
Hukuk kuralları, eşitlik ve mülkilik ilkelerinin bir sonucu olarak ülkede
bulunan herkese uygulanır. Ancak bu kurala gerek Anayasa gerek uluslararası
anlaşmalar gerekse de kanunlarla çeşitli istisnalar getirilmiştir. Bunlardan en
önemlileri, Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu, milletvekili sorumsuzluğu,
milletvekili dokunulmazlığı ve diplomat kişilere yönelik bağışıklık öngören
kurallardır [1][2][3][4][5].
KİŞİ BAKIMINDAN
UYGULAMANIN
İSTİSNALARI

CUMHURBAŞKANI,
YARDIMCILARI ve MİLLETVEKİLİ DİPLOMATLAR
BAKANLAR

DOKUNULMAZLIK SORUMSUZLUK

Cumhurbaşkanı
Ceza kanunlarının ayırım gözetilmeksizin herkese uygulanması kuralının ilk
istisnası Cumhurbaşkanı’dır [4]. Cumhurbaşkanı’nın işleyebileceği suçlar, şahsi
suçlar ve görev suçları olmak üzere ikiye ayrılır. Cumhurbaşkanı’nın gerek şahsi
gerek görev suçlarından sorumluluğu Anayasa m.105’de düzenlenmiştir. Buna
göre, Cumhurbaşkanı’nın bir suç işlediği iddiasının varlığı hâlinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma
açılabilir. Önerge üzerine soruşturma açılmasına karar verilebilmesi için, Meclis
Yüce Divan’da üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyu gerekir. Soruşturma açılması hâlinde
seçilmeye engel bir soruşturma, on beş kişilik bir komisyon tarafından yapılır. Komisyon tarafından
suçtan mahkûm edilen soruşturma sonucunda hazırlanan rapor Genel Kurul’da görüşülür. Görüşme
Cumhurbaşkanı’nın
sonunda Cumhurbaşkanı’nın yargılanabilmesi için, TBMM’nin, üye tamsayısının
görevi sona erer.
üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divan’a sevk kararı alması gerekir. Yüce Divan

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

yargılaması Anayasa Mahkemesi tarafından yapılır ve üç ay içinde tamamlanır.


Yargılama bu sürede tamamlanamazsa üç aylık ek süre verilir. Yargılamanın bu
süre içerisinde bitirilmesi zorunludur. Yüce Divan’da seçilmeye engel bir suçtan
mahkûm edilen Cumhurbaşkanı’nın görevi sona erer. Cumhurbaşkanı, görevde
bulunduğu süre içerisinde işlediği iddia edilen suçlardan, görevi bittikten sonra da
bu maddede öngörülen usule göre yargılanır[4].
Cumhurbaşkanı için öngörülen dokunulmazlık usulünün benzeri, Anayasa
m.106’da, sadece görevleri sırasında işledikleri suçlarla sınırlı olarak,
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar için de öngörülmüştür.

Yasama Dokunulmazlığı
Anayasa m.83’de düzenlenen yasama dokunulmazlığı, milletvekiline, işlediği
iddia edilen suçlardan yargılanması konusunda görev süresiyle sınırlı, geçici bir
bağışıklık sağlar. Dokunulmazlık, milletvekili hakkında dört ceza usul ve bir ceza
infaz işleminin yapılmasına engel olur. Buna göre bir milletvekili meclis kararı
olmaksızın: Yakalanamaz ve gözaltına alınamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz,
yargılanamaz, milletvekili seçilmeden önce veya sonra verilmiş olan ceza
hükmünün infazı, milletvekili sıfatının sona ermesine kadar ertelenir. Bunların
dışında kalan muhakeme işlemleri ise yapılabilir. Örneğin, evlerinde arama
yapılabilir, tanık olarak dinlenebilirler, haklarındaki hazırlık soruşturması
yürütülebilir, dava açılabilir [2][4].

Dokunulmazlığın başlama ve bitiş anı


Dokunulmazlık, il seçim kurulundan o kişinin milletvekili seçildiğini tasdik
eden mazbatanın alınmasıyla başlar. Milletvekili sıfatının herhangi bir sebeple
Dokunulmazlık, il seçim sona ermesiyle birlikte biter.
kurulundan o kişinin
milletvekili seçildiğini Dokunulmazlığın istisnaları
tasdik eden mazbatanın
alınmasıyla başlar.  Bir milletvekili suçüstü hâlinde yakalandığı ağır ceza mahkemesinin
görevine giren bir suça ilişkin olarak dokunulmazlıktan yararlanamaz.
 Bir milletvekili, seçimden önce soruşturulmasına başlanılmış olması
kaydıyla, Anayasa m.14 kapsamına giren suçlara ilişkin olarak
dokunulmazlıktan yararlanamaz.

Dokunulmazlığın kaldırılması
Dokunulmazlık geçici nitelikle olduğundan, kişinin milletvekilliği görev
süresinin sona ermesi veya istifası ile birlikte kalkar. Ayrıca milletvekili görevinin
devamı sırasında da dokunulmazlığın kaldırılması mümkündür. Buna göre
dokunulmazlığın kaldırılması için gerekli talep, fezlekeyle TBMM Başkanlığı’na
gönderilir, Meclis Başkanı talebi, Anayasa ve Adalet Komisyonlarının üyelerinden
oluşan karma komisyona havale eder. Bu Komisyon ya dokunulmazlığın
kaldırılmasına ya da kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar verir. Komisyonun kararı erteleme yönünde olursa bu karar
Meclis Genel Kurulu’nda okunur. On gün içinde yazılı olarak itiraz edilmeyen karar
kesinleşir. İtiraz olursa Genel Kurul’da görüşme açılır. Komisyonun görüşmeleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

sırasında ilgili milletvekili bizzat kendisi veya kendisini temsil eden bir başka
milletvekili aracılığıyla Komisyon veya Genel Kurul’da savunma yapabilir [2][4].

Yargı yolu
Meclis Genel Kurul’unda dokunulmazlığın kaldırılmasına karar verilirse ilgili
milletvekili veya herhangi bir başka milletvekili, Anayasa ve içtüzük hükümlerine
aykırılık iddiasıyla bir hafta içerisinde AYM’ye başvurarak dokunulmazlığın
kaldırılması yönündeki meclis kararının iptalini isteyebilir.

Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının sonuçları


Bir milletvekilinin dokunulmazlığı sadece ilgili suç isnadı ve dava açısından
kaldırılabilir. Dokunulmazlığın genel ve sürekli biçimde kaldırılması mümkün
değildir. Dokunulmazlığın kaldırılmasından sonra milletvekili hakkında,
dokunulmazlığının kaldırıldığı suç veya suçlara ilişkin her türlü muhakeme işlemi
yapılabilir. Ancak dokunulmazlık infaz açısından kaldırılamaz. Bir milletvekili
hakkında milletvekilliği devam ederken mahkûmiyet kararı verilirse, verilen bu
karar ancak milletvekilliği görevinin sona ermesi ya da milletvekilliğinin
düşmesinden sonra infaz edilebilir.

Milletvekili Sorumsuzluğu
Milletvekili sorumsuzluğu (mutlak dokunulmazlık), milletvekillerinin; meclis
çalışmalarındaki oy, söz ve düşüncelerinden dolayı cezai sorumluluklarının
bulunmamasını ifade eder. Dokunulmazlığın bu türü milletvekilleri açısından bir
şahsi cezasızlık sebebi oluşturur ve geçici yasama dokunulmazlığının aksine belli bir
süre için geçerli yargı bağışıklığı değil, mutlak/istisnasız/sürekli bir cezai
sorumsuzluk sağlar. Milletvekillerine bu nitelikte bir sorumsuzluğun tanınmasının
nedeni, milletin temsilcisi olan vekillerin yasama çalışmalarına özgürce katılmasını,
çalışmalar sırasında kendilerini herhangi bir ceza baskısı altında hissetmeden
görüşlerini serbestçe ifade etme imkânını sağlamasıdır. Milletvekili
sorumsuzluğunun mutlak niteliğinin bir sonucu olarak milletvekilinin
sorumsuzluktan vazgeçmesi mümkün olmadığı gibi, sorumsuzluğun meclis kararı
ile kaldırılması da söz konusu olamaz. Milletvekili sorumsuzluğu sadece ceza
hukuku alanında geçerli bir şahsi cezasızlık sebebi oluşturur. Milletvekili
sorumsuzluğu fiilin hukuka aykırılık- suç vasfını ortadan kaldıran bir hukuka
uygunluk sebebi olmadığından, hukuki - tazminat yükümlülüklerini ortadan
kaldırmaz [2][4][5].

Diplomatik Dokunulmazlık
Hukuk kurallarının kişi bakımından uygulanmasında istisna teşkil eden
durumlardan birisi de diplomatik dokunulmazlıktır [2][3][4][5]. Diplomasi
ajanlarının sahip olduğu diplomatik dokunulmazlık konusu 1961 tarihli Viyana
Sözleşmesi ile düzenlenmiştir. Sözleşmeye göre dokunulmazlıktan yararlanacak
olanlar; misyon şefleri (büyükelçi, elçi, orta elçi, maslahatgüzar), diplomatik
personel (müsteşar ve ateşeler) ve bunlarla birlikte görev yapan teknik personel

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

(hukuk müşaviri, doktor, kançılarya memurları vs.) dir. Bunların eşleri, çocukları ve
birlikte oturdukları anne ve babaları da yargı bağışıklığı kapsamındadır.
Konsoloslar ise devleti temsil yetkileri olmadığı için 1961 tarihli Viyana
Sözleşmesi kapsamında değildirler ve diplomatik dokunulmazlıktan
Milletvekili yararlanamazlar. Konsolosluk memurlarının durumu 1963 tarihli Viyana
sorumsuzluğu fiilin Sözleşmesi ile düzenlenmiştir. Sözleşme konsolosluk memurlarının gözaltına
hukuka aykırılık/suç alınmaları veya tutuklanmalarını ağır suç işlemiş olma hâliyle sınırlandırmıştır.
vasfını ortadan kaldıran Dolayısıyla konsoloslar ve çalışanlarına yönelik sınırlı bir muafiyet söz konusudur.
bir hukuka uygunluk
Ancak devletler kendi aralarında yaptıkları ikili anlaşmalar ile konsoloslara daha
sebebi değildir.
geniş yargı muafiyeti sağlamaktadırlar. Yabancı ülkeyi ziyaret eden devlet
başkanları, dışişleri bakanları, BM daimî temsilcileri, Adalet Divanı üyeleri ve bir
devleti temsilen resmî konferanslara katılan delegeler de diplomatik
dokunulmazlıktan yararlanırlar [1][2][4][5].

Dokunulmazlığın kapsamı
Diplomatik dokunulmazlıktan yararlananlar:

 Bulundukları ülke tarafından yargılanamaz, cezalandırılamaz, gözaltına


Diplomatik alınamaz, tutuklanamaz ve tanık olarak mahkemeye çağrılamazlar. Ancak
dokunulmazlıktan
isterlerse kendileri tanıklık yapabilirler.
yararlananların
konutları ve elçilik  Konutları ve elçilik binaları da dokunulmazlığa sahip olduğundan,
binaları da aranamaz.
dokunulmazlığa sahip  Malları hakkında müsadere kararı verilemez.
olduğundan,  Haberleşme dokunulmazlığına sahip olduklarından kendi hükümetleriyle
aranamazlar. olan haberleşmelerine müdahale edilemez.
 Arşiv dokunulmazlığı nedeniyle, resmî yazışmalarına bakılamaz, diplomatik
çantaları açılamaz, diplomatik kuryelerin taşıdığı postalara dokunulamaz.
 Diplomat kişiler, yargı bağışıklığı dışında, vergi ve gümrük
bağışıklığına/muafiyetine de sahiptirler [2][4].

• Bir hukuki uyuşmazlıkla ilgili olarak iki farklı devletin yargılama


Bireysel Etkinlik

yetkisi kazanması durumunda yargılamayı hangi devletin


yapacağını tartışınız.
• Hukuk kurallarının kişi bakımından uygulanmasında istisnalara
yer verilmesinin nedenlerini araştırınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

•Bir hukuk kuralı, dünya üzerindeki her yerde, tüm zamanlar boyunca ve
herkese uygulanmaz. Hukuk kurallarının uygulanmasının, mekân, zaman ve
kişi bakımından sınırları vardır. Bu nedenle ancak belli coğrafi sınırlar
içerisinde, belli bir zaman diliminde ve belli kişilere uygulanır.
•Hukuk kurallarının yer bakımından uygulanmasına ilişkin olarak hukuki
uyuşmazlığı yargılama yetkisine sahip olan devletin belirlenmesinde
Özet
mülkilik, şahsilik, koruma ve evrensellik olmak üzere başlıca dört ilke vardır.
•Hukuk kurallarının yer bakımından uygulanmasının ikinci boyutunu, bir
hukuki uyuşmazlığı yargılayan mahkemenin, söz konusu uyuşmazlığın
çözümünde hangi ülkenin hukuk kurallarının uygulanacağının belirlenmesi
oluşturur.
•Hukuk kurallarının uygulaması belli bir coğrafi alanla sınırlı olduğu gibi, belli
bir zamanla da sınırlıdır. Hukuk kuralları usulüne uygun olarak yürürlüğe
girdikten sonra ilanihaye yürürlükte kalmaz, belli bir süre sonra yürürlükten
kalkar. Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması bakımından ana
kural, bir hukuk kuralının yürürlüğe girdikten sonra, yürürlükten kalkana
kadar kapsamına giren olaylara uygulanmasıdır.
•Gerçekleşen bir olaya o ülkedeki zaman bakımından önceki ve sonraki
kurallardan hangisinin uygulanacağı ya da bir hukuk kuralının yürürlüğe
girmeden önce veya yürürlükten kalktıktan sonra gerçekleşen olaylara
uygulanıp uygulanamayacağı gibi sorunlar, hukuk kurallarının zaman
bakımından uygulanması probleminin içeriğini oluşturur.
•Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması sorunu, hukuk kuralının
ne zaman yürürlüğe girdiği, ne zaman yürürlükten kalktığı ve hukuki
uyuşmazlığa hangi hukuk kuralının uygulanacağı gibi üç ayrı konuyu kapsar.
•Hukuk kurallarının zaman bakımından uygulanması konusunda ise derhâl
uygulama, geçmişe yürüme ve ileriye yürüme olmak üzere üç ilke
bulunmaktadır.
•Derhâl uygulama ilkesi, bir hukuk kuralının, yürürlükte bulunduğu süre
içinde, yürürlüğe girdiği tarihten yürürlükten kalkacağı tarihe kadar
kapsamına giren tüm olaylara uygulanmasıdır.
•Bir hukuk kuralının geçmişe yürümesi, yürürlüğe girmesinden önce
gerçekleşmiş işlem ve/veya eylemlere uygulanmasını ifade eder. Dolayısıyla
geçmişe yürüme ilkesi hukuk kurallarının yürürlüğe girerek geçerlilik
kazanmasından önceki olaylara uygulanmasına imkân veren, böylece
uygulama alanını geçmişe doğru genişleten bir ilkedir.
•İleriye yürüme, bir hukuk kuralının yürürlükten kalktıktan sonra da
uygulanabilmesini ifade eder. Dolayısıyla bu ilke, bir hukuki uyuşmazlığın,
çözümünden önce yürürlükten kalkarak hukuki geçerliliğini yitirmiş olan bir
hukuk kuralının uygulanması suretiyle çözümlenmesine imkân verir.
•Hukuk kuralları, eşitlik ve mülkilik ilkelerinin bir sonucu olarak ülkede
bulunan herkese uygulanır. Ancak bu duruma bazı istisnalar getirilmiştir.
Bunlardan en önemlileri; Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu, milletvekili
sorumsuzluğu, milletvekili dokunulmazlığı ve diplomat kişilere yönelik
bağışıklık öngören kurallardır.
•Cumhurbaşkanı’nın işleyebileceği suçlar, şahsi suçlar ve görev suçları olmak
üzere ikiye ayrılır. Cumhurbaşkanı’nın gerek şahsi gerek görev suçlarından
sorumluluğu Anayasa m.105'de düzenlenmiştir.
•Anayasa m.83'de düzenlenmiş olan milletvekili dokunulmazlığı,
milletvekiline işlediği iddia edilen suçlardan yargılanması konusunda görev
süresiyle sınırlı, geçici bir bağışıklık sağlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi bir uyuşmazlık hakkında yargılama yapmaya yetkili
devletin belirlenmesinde kullanılabilecek ölçütlerden biri değildir?
a) Şahsilik ilkesi
b) Mülkilik ilkesi
c) Koruma ilkesi
d) İleriye yürüme ilkesi
e) Evrensellik ilkesi

2. Türk vatandaşı T, Belçika’da Avusturya vatandaşı A’yı öldürür ve


Türkiye’ye kaçar. T, işlediği bu suçtan dolayı Türkiye’de yargılanır.
T’nin Türkiye’de yargılanması aşağıdaki ilkelerden hangisinin bir
sonucudur?
a) Faile göre şahsilik ilkesi
b) Mağdura göre şahsilik ilkesi
c) Mülkilik ilkesi
d) Geçmişe yürüme ilkesi
e) İleriye yürüme ilkesi

3. Türk ceza hukukunun yer bakımından uygulama açısından kabul ettiği


temel ilke aşağıdakilerden hangisidir?
a) Mağdura göre şahsilik ilkesi
b) Evrensellik ilkesi
c) Mülkilik ilkesi
d) Koruma ilkesi
e) Faile göre şahsilik ilkesi

4. Yürürlüğe gireceği tarih metninde açıkça belirtilmeyen bir kanun aşağıdaki


durumlardan hangisinde yürürlüğe girer?
a) Resmî Gazete’ de yayımı tarihinde yürürlüğe girer
b) Resmî Gazete’ de yayımlanmasını takip eden günden itibaren kırk
beşinci günün sonunda yürürlüğe girer
c) Resmî Gazete’ de yayımlanmasını takip eden günden itibaren otuzuncu
günün sonunda yürürlüğe girer
d) Resmî Gazete’ de yayımlandığı günden hesaplanmak üzere altmış gün
içinde yürürlüğe girer
e) Resmî Gazete’ de yayımlandığı günden hesaplanmak üzere on beş gün
içinde yürürlüğe girer

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’u m.1028 ile 743 sayılı Türk Kanunu
Medenîsi yürürlükten kaldırılmıştır.
Bahsedilen yürürlükten kaldırma aşağıdakilerden hangisinin bir örneğidir?
a) Örtülü ilga
b) Kendiliğinden yürürlükten kalkma
c) Mahkeme tarafından iptal edilme
d) Zımni ilga
e) Açık ilga

6. Aşağıdakilerden hangisi Türk hukukunda geçmişe yürüme ilkesinin kabul


edildiği durumlardan biridir?
a) Failin lehine olan ceza kanunlarının geçmişe yürümesi
b) Davalının lehine olan sözleşme hükümlerinin geçmişe yürümesi
c) Muhakeme hukuku kurallarının geçmişe yürümesi
d) İdarenin genel düzenleyici işlemlerinin geçmişe yürümesi
e) Süreli veya geçici kanunların geçmişe yürümesi

7. Aşağıdakilerden hangisi bir milletvekiline yasama dokunulmazlığının


sağladığı bağışıklıklardan biri değildir?
a) Milletvekilinin gözaltına alınamaması
b) Milletvekilinin yargılanamaması
c) Milletvekilinin tutuklanamaması
d) Milletvekilinin evinin aranamaması
e) Milletvekilinin sorguya çekilememesi

8. Cumhurbaşkanı’nı, işlediği iddia edilen bir görev suçundan dolayı


yargılama yetkisi aşağıdakilerden hangisine aittir?
a) Danıştaya
b) İdare mahkemesine
c) Anayasa Mahkemesine
d) Ağır ceza mahkemesine
e) Yargıtay ceza dairesine

9. İsveç’in Türkiye Büyükelçisi İ, eşi E ve annesi A ile birlikte Ankara’da


yaşamaktadır. İ’nin kardeşi K ise hukuk müşaviri olarak elçilikte
çalışmaktadır. İ’nin babası B de yılda on günlüğüne İ’yi ziyaret etmektedir.
Yukarıdakilerden hangisi diplomatik dokunulmazlıktan yararlanamaz?
a) Büyükelçi İ
b) İ’nin kardeşi K
c) İ’nin eşi E
d) İ’nin annesi A
e) İ’nin babası B

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

10. Bütçe kanununa ilişkin olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?


a) Geçici bir kanundur.
b) Süreli bir kanundur.
c) Bütçe kanunu geçmişe yürüme ilkesinin tipik bir örneğidir.
d) Bütçe kanunu kural olarak zımni ilga yöntemi ile yürürlükten kalkarlar.
e) Bütçe kanunları Resmî Gazete’de yayım tarihinden itibaren altmış gün
sonra yürürlüğe girerler.

Cevap Anahtarı
1.d, 2.a, 3.c, 4.a, 5.e, 6.a, 7.d, 8.c, 9.e, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Hukuk Kurallarının Uygulanmasının Sınırları

YARARLANILAN KAYNAKLAR
[1] Gözler, K. (2015). Hukukun Temel Kavramları, Bursa: Ekin Yayınevi.
[2] Artuk, M. E. & Gökcen, A. (2017). Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara:
Adalet Yayınevi
[3] Hakeri, H. (2016). Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara: Adalet Yayınevi.
[4] Centel, N. & Zafer, H. (2017). Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul: Beta
Yayıncılık.
[5] Koca, M. & Üzülmez, İ. (2017). Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara:
Seçkin Yayıncılık.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

You might also like