Professional Documents
Culture Documents
Slawomir MROZEK - STRİPTİZ (Strip-Tease)
Slawomir MROZEK - STRİPTİZ (Strip-Tease)
STRİPTİZ
Sahnede, sağda ve solda göze çarpan iki iskemle ve kapıdan başka bir şey yoktur. Uzaktan
uzağa duyulan bir takım sesler, gümbürtüler, çıtırtılar, cızırtılar gitgide artar. Anında soldaki
kapı açılır ve A içeri dalar. Temiz fakat alışılmış giyimiyle orta yaşlı bir baydır. Elinde çantası
vardır. Zorla dişlenmiş gibidir ve herhalde sahne dışında olup bitenlerin etkisinden
kurtulamadığı içindir ki çevresine katiyen aldırmaz. Bir süre sonra etrafına bakınır, üstünü
başını düzeltir. Kapıyı aralık bırakmıştır. Bu sırada sağdaki kapı açılır ve A’nın ikizi B girer,
A- Sonra birdenbire
B- Şöyle sormak daha yararlı olacak: “Nasıl çıkarıldım?” ya da “Ne çıkardı beni?”
B- Evet, evet bu kelime daha doğru oldu. Ve tabii bir maksatla ilerliyordun.
A- Nasıl bildin?
B- E, apaçık bu. Ben de yürüyordum ve bu da bir ilerlemeydi şüphesiz. Yol almaktaydı. Yol
A- Evet kendim. Önceden enine boyuna düşünerek, dikkatini çekerim, önceden enine
boyuna düşünerek-
1
B- Bütün bilgi ve kanaatlerini inanç ve mantığınla birleştirerek.
A- Neydi öyleyse?
B- Tam bir kanaat beyan etmek kolay değil. Bazen yolu kapatan kocaman bir fildi bu
A- Tamam haklısın, göz gözü görmüyordu, bir şey seçebilmek imkansızdı. Ama yine inat
A- Tabii ya, tabii olmayacak şey de değildi bu, her şeyi hesaba katmıştım. Uzun geceler
B- Ben de, ben de. Her şeyi düşünmüştüm. Daha küçücük bir çocukken.
B- Dev bir testere. Belki de değildi ama bir şey yıktı beni.
A- Ama ne?
B- Ve yıkıldım mı? Al bakalım, bilmeceler, bilmeceler, bilmeceler. Hatta alışılmış, beylik bir
darbemiydi onu bile bilmiyorum. Öte yandan bir darbe yediğime de gayet eminim, hem adeta
biraz biraz-
B- Evet, evet ama doğrusunu söyleyeyim, pek de yakınacak bir durum değildi. Kimseyi
gördün mü sen?
2
B- Bilinmez. Hem zaten sis.. Her şeyi öyle karıştırıyor ki.
B- Ne renkti?
A- Ne ne renkti?
A- Saçma.
B- (A’ya yaklaşır, anlamlı anlamlı durur, sessizlik) Şurdan çıkıp gidiversek ha? Öylece. Rahat
rahat.
A- Olmaz.
B- Korktun mu?
A- Yok canım, korkmadım tabii ama her şey o kadar belirsiz ki, bir şey çıkaramadım da.
B- Sisten.
B- Kim?
B- Neden? İstediğimiz an buradan çıkıp ilerlemeye devam etme ihtimalimiz var bir kere. Hem
A- Suçu kendi üzerine mi almaya çalışıyorsun sen. İkimiz de yolu biliyorduk ve belli bir
noktaya yönelmiştik.
B- Yalnız ne?
A- Kim bilir. Var mısın hiç üstünde durmayalım. Hem buradan çıkmamak iyi olur bana kalırsa.
3
A- Aslında tedirgin olmak için görünürde bir sebepte yok, öyle değil mi?
B- Sıralayalım.
A- Sıralayalım. İkimizde önceden planladığımız üzere evden çıkıp yürümeye daha doğrusu
ilerlemeye başladık. Güzel bir sabah, tatlı bir hava, evde duran ve bize sorumluluk yükleyen
çocuklar. Neyin ne olduğunu pekala biliyoruz. Her ihtimale karşı her noktayı önceden
düşünmüştük. Hazırlanıp, bizler için son derece önemli ve gerekli olan çantalarımızı da alıp
yola çıktık. Ama amacımız belli, bizim bir amaç peşinde olduğumuz besbelli. Adresleri
ezbere biliyorduk ama yine de ne olur ne olmaz diye adres defterine not etmeyi de ihmal
B- Tamamen.
A- Şimdi iyi kulak ver. Dikkatle çizilmiş ve işaretlenmiş yolda ilerlerken bir şey oldu. Bu
şey-Ve burası çok önemli tamamen dışımızda elimizde olmayan ve apayrı bir şeydi.
sis veya başka bir sebepten, tarifi ve tanımı üzerinde bile doğru dürüst anlaşamadığımıza
göre, bu şeyin tamamen dışımızda elimizde olup olmayan ve apayrı bir şey olduğunu kesin
olarak söyleyemeyiz.
B- Özür dilerim.
tanımlayamamaktayız, ha?
A- Ben şahsen hayvana benzer bir şey gördüm ama hayvan olduğundan da yüzde yüz emin
değilim. Aslında bana kalırsa, işin içinde enerji vardı maddeden çok. Rölatif olarak bütün bu
şeyi, boyut ve simgelerin sınırında, renk, biçim, koku, kütle, uzunluk ve genişlik, çizgi, gölge,
4
karanlık ve bu gibi şeylerin temelinde falan dolaşan bir olay olarak tanımlamak en kestirme
yol olacak.
A- (Devamla) Bu şeye karşı bir silahımız olmadığından, biraz da kendi arzumuzla sığınacak
yer aradığımızdan, biraz biraz da baskı altında bulunduğumuzdan, kendimizi o an için bize
A- Nedir bu ne oluyor?
B- Çıkalım demiştim.
A- Durup dururken.
B- Korkuyor musun?
A- Katiyen.
B- Niyeymiş o?
A- Tabii ya? Nedir özgürlük? Özgürlük seçme imkanıdır. Burada oturup şu kapıdan
çıkabileceğimi bildiğim sürece özgürüm ben. Öte yandan kalkıp gittiğim anda bir seçme
5
yaptım demektir. Yani hareket sahamı sınırladım demektir. Özgürlüğüme ihanet ettim
B- İyi ama burada oturup çıkmamakla da bir seçme yapmış oluyorsun. Oturmayı çıkmamayı
seçmiş oluyorsun.
A- Yanlış, yanlış. Eğer oturuyorsam hala çıkabilirim demektir. Ama çıktığım an oturma
A- Yoo, değilim. Eksiksiz bir içözgürlük. Bütün esrarlı dış olaylara karşı benim cevabım budur
işte.
B- (Ayağa kalkar)
A- Ne oluyor?
B- Çıkıyorum.
A- Dalga geçme.
A- Ben ne olacağım?
B- Hoşça kal.
A- Dur, yalvarıyorum bekle azıcık. Aklını mı kaçırdın sen? Orda dışarda ne var bilmiyoruz ki.
B- Hey ne oluyor?
A- Kapanmasın.
A- Beni suçlaman çok hatalı. Asıl sen sakin sakin otursaydın kapılar kapanmayacaktı. Sen
sebep oldun.
A- Hep senin kabahatin. Senin yersiz bir davranışın yüzünden çekilme fırsatımız kalmadı
artık.
6
A- Suss!
A- Ne bileyim.
A- Otur lütfen.
A- Özgürlük potansiyelim azalmış değil ki. Seçme yapıp kendimi sınırlamadım. İmkanlarımı
kısıtlamadım. Kapıların kapanması dış etkenler yüzünden oldu. Ben şahsen hiç mi hiç
B- Bu kapılar canımı sıkıyor benim. Şu duvara vurayım bakıyım. Belki de biri vardır orda.
A- Kendi kişsel özgürlüklerine karşı olan tutumun çok üzüyor beni. Ben de duvara
vurabilirdim ama hiç niyetlenmiyorum. Eğer vurursam mesela çantamda ki gazeteyi okuma
kaldırmış oluyorum.
(B duvara vurup dinler. Sonra papuçlarından birini çıkarıp duvara vurur. Kapılardan biri yavaş
yavaş açılır. Kapıdan eski moda resimlerde kullanılan manşetli işaret parmağı ileri çıkmış
koskoca bir el görünür. Dekorda iyice belirmesi için parlak bir renge boyanmış olmalıdır.
B- Ne bileyim.
(El işarete devam eder. B yaklaşır. El önce hala B’nin elinde duran papucu işaret eder. B
gönülsüzce verir. B öbür papucu da çıkarıp verir. El kaybolur, yeniden görünür, B’nin belini
dürtüklemeye başlar. B anlar, kemerini çıkarıp ele verir. El çekilir, kemeri koyar, geri dönüp
7
A- Ben mi? (Bir iki adımda bir durup kendi kendine konuşarak yaklaşır. El hep işaret
etmektedir.) Ben vurmadım ki, bir kere bile. Beni anlamaya çalışın rica ederim… Seçme
yapmış değilim, hiç seçme yapmadım ben. İtiraf gerekirse o başlayınca birinin geliceğini,
burdan çıkabileceğimizi düşündüm, ama ben vurmadım. Bütün bunları itiraf ediyorum ama
vuran ben değildim. (El papuçları işaret eder.) Protesto ediyorum. Duvara vurma işini
yapmadığım iddiasında ısrarlıyım. Papuçlarımı size vermek için hiçbir sebep göremiyorum.
(Papuç bağlarını çözmek için eğilir.) İç özgürlüğüne değer veren bir kişiyim ben. Biraz
bekleyiverin canım, düğüm olmuş görmüyor musunuz? Şu anda gayet bilinçli olduğum için
şahsen yaptığınız şeye itiraz etmiyorum. Dış özgürlüğüm pahasına da olsa iç özgürlüğümü
korumakta kararlıyım. Onun gibi değilim ben. Yok, yok ona karşı düşmanlık beslediğimi
sanmayın. Hayır ama her koyun kendi bacağından asılır. Diyorum ki, görünüşlerimize göre
davranmalısınız bize, ikimize farklı davranmalısınız. Tamam canım tamam neden bu kadar
acelecisiniz? (Papuçlarını uzatır) İşte. (El belini işaret eder) Benim kemerim yok ki, askı
takarım ben. Tamam, tamam askımı veririm size ille de ver diyorsanız. (Ceketini çıkarır
askısını çözer) Böyle de olmaz ki canım. Tamam, tamam alın işte, alın. Yalnız kusura
bakmazsanız bir maruzatım var, tırnaklarınız çok uzamış. (El kaybolur kapı hafifçe kapanır.)
B- Amma da yağcıymışsın.
papuçlarımı giyme imkanından mahrum etti, bütün bunlar doğru, bir diyeceğim yok. Ama ne
çıkar yani bundan. Bunların hepsi dışta. İçin için hala özgürüm ben. Ne bir şey yaptım, ne de
herhangi bir şeye katıldım. Parmağımı bile kıpırdatmadım. Şurda oturuyorum hala bir yığın
olanağım var ve ben bunlardan birini seçmekte hala özgürüm demektir. Ama sen, sen
8
değilsin. Sen bir şey yaptın, bir seçme yaptın sen, duvara vurdun ve gülünç düşürdün
kendini. Köle!
B- Senin canına okurdum ama yapılacak daha önemli işler var şimdi.
B- İlk önce hep böyle yaparlar- kemerini papuç bağını ve askını alırlar.
A- Sebep?
A- Şu iskemleden kalkmaya bile niyetim yokken, nasıl kalkar da kendimi asarım canım,
A- Öyle olsun. Yalnız şunu söyleyeyim, eğer bu el bey bizim kendimizi asmamızı istemiyorsa
B- Benim canımı sıkan da bu ya. Bizim yaşamımızla ilgili bir şeyler düşünüyor olmalı.
A- Ölmemizle.
Sessizlik
B- Söyler misin bana yapmak istesen ne yapabilirsin şimdi? Papuçların ve askın olmadığını
A- Birçok şey yapabilirim. Örneğin ceketimi tersyüz eder, paçalarımı sıvar ve balıkçı
olabilirim.
B- Başka?
B- Tamam bu kadarı yeter. (Paçalarını sıvar, ceketini tersyüz eder, çoraplarını çıkarır.)
B- Balıkçı olup şarkı söyleyeceğim. Elimdeki her türlü olanağı kullanmak istiyorum. Senin
tam aksine. Belki de Eliş-memiş’imizin balıkçılara sempatisi vardır, salacağı tutar. Nerden
9
bileceksin? Her kapıyı çalmak gerek. Hayal gücün benden kuvvetli mi diye sordum sana. Şu
A- Sen dilediğini yap ama şunu unutma ki benim şu iskemleden kıpırdamaya bile niyetim
yok.
B- Benim için fark etmez. (İskemleye çıkar ve bir şarkı söyler. Kapı yavaşça açılır.)
B- Ne biliyorsun? Belki de sen burada oturup dururken beni salıverecekler burdan. (El işaret
eder) Geliyorum ne istiyorsunuz? (El ceketini işaret eder) Canım eğleniyordum sadece. Ne
çıkar biraz balık avlamaktan. (El tekrar işaret eder) Sadece şakadan… Aslında balıkçı
değilim tabii. (Ceketini verir, el döner pantolonunu işaret eder) Hayır, pantolonumu
vermeyeceğim sana! (El katlanıp yumruk olur ve tehditle kalkar) Peki peki. (Pantolonunu
çıkarır)
A- (Kalkar) Ben de mi? (Cevap bekler alamaz, ceketini çıkarmaya başlar. Bu sırada B
pantolonunu vermiş ve geniş çizgili uzun donla kalmıştır. El pantolonunu alıp çekilir hemen
A’ya işaret eder.) Nasıl isterseniz bir itirazımız yok tabii. Ben bir şey yapmadım, bu hususu
efendim, pantolonum kalabilir değil mi efendim? (El olmaz der) Pekala karşı koymuyorum
işte. (Pantolonunu çıkartıp verir. Donu B’nin kinin aynıdır. El çekilir kapı kapanır) Balıkçı gibi
A- Hayır. Başımızı belaya sokan senin şu gülünç davranışın oldu. Dikkati elbisemize çektin.
B- Dikkat ettiysen görüşlerimiz birbirinden farklı. Sen hiçbir şey yapmadan her şeyi yapmana
izin verilsin istiyorsun- izin verilen sınırlar içinde tabii. Öte yanda ben yasak olan her şeyi
10
B- Yanılıyorsun, bir daha tekrar edeyim, bu striptize benim sebep olduğumu hiç kimse iddia
A- Her halükarda benim tutumumun üstün olduğunu sen de görüyorsun. Ben duvara
A- (Gerileyerek) Ama hakkın yok buna, hakkın yok. Herkes, her kişi, kendine en iyi uyan fikri
A- Peki, yalnız baştan söyleyeyim sana, buna da karşı koymayacağım. Karşı koymak seçme
B- Neye?
B- (Saldırır)
A- (Geri zıplar kaçmaya başlar) Dokunayım demeyesin bana. (Kapı açılır el görünür, işaret
B- Ben mi?
A- Ben mi?
A- Sen de hala teorisiz olmanın, kaba bir deneyciliğin yeteceğine inanıyorsun demek.
(El çığırır.)
11
A- Pekala kimin üstün olduğunu göreceğiz bakalım. (Ele yaklaşır. El onları birbirine
kelepçeler. Kaybolur ve kapı kapanır. B, A’yı sürükler ve hiç ses etmeden çöker.) Ne demek
bu? (Tedirgin) İyisin ya? Bu sefer ciddi bir şey mi dersin ha? Bir şey söylesene canım.
B- Korkarım…
A- Evet
B- Şimdiye kadar, el beyefendi mekan içindeki hareket kabiliyetimizi kontrol altına aldı. Belki
A- Ne demek yani?
(Sessizlik)
A- Ne bileyim ben. Hep senin hareketlerin yüzünden. Git gide daha çok şey kaybetmektesin.
B- (Yalvarır) Lütfen.
A- Neymiş o?
B- Özür dileyeceğiz.
A- Özür mü? Ama niye? Biz ona bir şey yapmadık ki. Eğer özür dilemesi gereken biri varsa-
B- Onu bunu bırak şimdi. Bir deneyelim bakalım, bir özür dileyelim. Kendimizi kurtarmak için.
B- Tamam, tamam ezbere biliyorum sebebini. Ondan özür dilemek bir seçme yapmak, bir
A- Öyle.
B- Sen başının çaresine bak, ben özür dileyeceğim. Yalvar yakar olacağım. Belki de bunu
bekliyordur.
B- Tamam o zaman.
12
A- Dur, dur bir çözüm buldum galiba. Kendinle birlikte özür dilemeye zorlarsın beni. O zaman
seçme sorunum ortadan kalkmış olur, bu işe mecbur edilmiş oluyorum sadece.
(Fısıldar) Önce sen söyle. (İkisi de ele koşarlar. B gırtlağını temizleyip konuşma yapmaya
hazırlanır)
B- Pek muhterem el! Yani pek muhterem bay el. Bizi dinlemek zorunda değilsiniz biliyorum,
ama yine de kalplerimizin en hassas noktasından gelen bir sesi susturmak pek mümkün
olmuyor, yani demek istiyorum ki, izin verirseniz, biraz geç kalmış olmamıza rağmen şey
B- Yürüdüğümüz için, ilerlediğimiz için çok özür dilerim, ifade etmekten acizim her şey için.
Şey olduğu için, olduğumuz için. Yani şey için gerçekten üzüntü duymaktayım. Bizim
hakkımızda sizin bildiğiniz, bizimse bilmediğimiz her şey için, hem tabii bilemezdik ki, nerden
bilelim, yani zaten ne biliriz ki biz? Yani eğer varsa böyle bir şey çok müteessirim…
A- Ben de katılıyorum bu sözlere… Yani, tabii, bir derceye kadar, tabii bir kısmına, baskı
içten itirazlarımı sunuyorum. (Eli öper. Bu sırada ikinci kapı açılmıştır, bir başka el görünür.
B- Şuraya bak.
A- Bizi çağırıyor.
B- Dediğini yapsak iyi olacak. (Birinci el B’nin kafasına kartondan bir külah geçirir.)
Göremiyorum.
A- (Birinci el A’nın kafasına da aynı külahtan geçirir.) Ortalık kararıverdi değil mi?
13
B- Çağırıldığın zaman gitmek zorundasın. (Bileklerinde kelepçe, kafalarında burunlarına
kadar inen külahlar, düşe kalka, ikinci ele doğru zikzaklar çizip yalpalayarak sahnenin
ortasına gelirler.)
SON
14