Professional Documents
Culture Documents
Giriş
Fransız İhtilali gerçekleştiği tarihten itibaren Avrupa’yı derin ve kapsamlı bir kargaşanın içine
sokmuştur. İhtilalin yankıları kıtanın en uzak yerlerine dahi ulaşmış, Avrupa’nın siyasi ve içtimai
düzenini yerle bir etmiştir. Rönesans ve reform hareketleri ile başlayan geleneksel düzene başkaldırma
eğilimi, Fransız ihtilali ile zirveye ulaşmış demokrasi, eşitlik gibi anti-monarşik fikirlerle yeni bir
vücuda bürünmüştür. Devrim, taraftarları için geleneksel düzenden, aristokrasiden ve dinin devlet
üzerindeki egemenliğinden kurtuluş vaat etmekteydi, buna karşılık olarak karşıtları için ise terörist
olarak damgalanarak giyotinde can vermek anlamlarına gelmiştir. Barışçıl bir hayat sözü ile gelen
devrimciler kısa sürede Fransa’yı terör merkezi haline getirmiştir. Bu kargaşa dolu ortama yakından
şahit olan ve devrim ilkelerinin korunmasında bizzat görev alan Napoleon Bonaparte, kimileri tarafından
Avrupa’nın büyük komutanı kimileri tarafından Avrupa’yı birbirine katan zalim olarak görülmektedir.
Bonaparte, devrimin ne amaçla gerçekleştiğini ve ne vaat ettiğini çok iyi bilse de, halkın desteğini alana
kadar devrim yanlısı, siyasi nüfuza ulaştığında ise monarşi yanlısı bir tutum takınmıştır. Bu durumun
ana nedeninin kişisel sebeplerden dolayı olduğu ya da ilmi-siyaset icabı davrandığı tezleri günümüzde
dahi sorgulanmaktadır. Sebepleri her ne olursa olsun, yaptığı savaşlarla, gerçekleştirdiği reformist
icraatlarla Avrupa’yı derinden etkilemiş bir komutandır. Genç yaşlarda cumhuriyet generalliğine terfi
ettirilen Bonaparte, eşi benzerine az rastlanan bir yükseliş ile Fransa’da iktidarı ele geçirmiş, giriştiği
savaşların çoğunu kazanarak Avrupa’yı hakimiyeti altına almayı başarmıştır. Ancak Avrupa’ya olan
saldırgan tutumu hasebiyle Avrupa’nın kendisine karşı birlik oluşturmasına ve Almanya, İtalya gibi
devletlerin gelecekte siyasi birliklerini kurmalarına zemin hazırlamıştır. 1800 ile 1815 yılları arasında
yapılan savaşlar, Avrupa’yı derin bir kaos içine sokmuş ve Avrupa’da yarattığı etki sebebiyle Napolyon
ismi tarihte Napolyon Savaşları olarak bilinen bir döneme atfedilmiştir.
Sonuç;
Tarihte kısa bir süre içinde dünyanın zirvesine çıkıp, hızla çöküşe geçen insanlara az rastlanır.
Moğollar ve Hitler örneği haricinde Napolyon’un benzerine nadir rastlanan yükselişi ve önlenemeyen
düşüşü, hayatını oldukça marjinal bir hale getirmiştir. Napolyon, devrimin gerçekleştiği yıllarda ihtilal
yanlısı gözükmüş, Fransa’da iktidarı ele aldığında ise imparatorluk politikasını benimsemiştir.
Napolyon’un hayatında bu tezatlar oldukça fazladır. Fransa, devrimden itibaren, kendisini dünyaya
devrim ilkelerinin koruyucusu olarak tanıtmış ancak ilhak ettiği topraklardaki ulusların halklarını
görmezden gelmiştir. Napolyon, Almanya ve İtalya gibi ülkeleri Fransa hakimiyetine almış, istemeden
de olsa gelecekte bu devletlerin siyasi birliklerini kurmalarına zemin hazırlamıştır. Zira devrimin özü
‘‘bir ve bölünmez bir Fransa’dır’’. Napolyon bu ölçüyü daha da genişletmiş bir ve bölünmez bir Avrupa
yolunda mücadele etmiştir. İşte bu bir ve bölünmezlik fikrini Almanya ve İtalya gibi devletler
kendilerine uyarlayarak siyasi birliklerini kurabilmişlerdir. Napolyon’a göre Avrupa’nın gelişmesi için
aynı ilke, aynı sistem, ortak para, ortak yargı sistemi ve ortak yasalar altında tüm Avrupa halkları
kendisini aynı vatanda hissetmelidir. Napolyon’un icraatları elbette savaşlardan ibaret değildir. Bir
devlet adamı olarak Yahudi ve diğer dini azınlıkları özgürleştirmiş; orta sınıfın yasalar önünde eşitliğini
sağlamış, feodalitenin kalıntılarını da yok etmiştir. Günümüzde dahi hukuk fakültelerinde ders olarak
okutulan Napolyon kanunlarını hazırlayarak kalıcı bir hukuki başarı elde etmiştir. Sosyal ve hukuki
alandaki başarıları; Avrupa için idealleri her ne olursa olsun, tarihte Napolyon savaşları olarak bilinen
dönemde Avrupa’da toplam 2.511.806 askerin ve 1 milyon sivilin hayatını kaybetmesinde büyük bir rol
oynamıştır…
3- Roberts, J.M, Avrupa Tarihi, çev. Fethi Aytuna, İnkılap Yayınları, İstanbul 2015.
4—Davies, Norman, Avrupa Tarihi, çev. ed. Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi.
5- Şimşek, Kamuran, ‘‘Tarih-i Cevdet’e Göre Napolyon’’, Pamukkale Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, s.85-93.
6-Bağçeci, Yahya ‘‘Osmanlı Belgelerine Göre Napolyon Bonapart’ın İmparator Unvanının
Osmanlı Devleti Tarafından Tanınması Meselesi’’, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi,
s.70-83.
HAZIRLAYAN:
BURAK KAYHAN AYGÜN
BARTIN ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH PROGRAMI