You are on page 1of 9

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uluslararası bir teşkilat olan Avrupa Konseyi'ne bağlı olarak 1959
yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle
güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve
diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. 46 Avrupa Konseyi üyesi,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa'nın Strazburg şehrinde
bulunmaktadır.
Avrupa Birliği'nin günümüzde Avrupa Konseyi'ne ait bayrağı kullanıyor olması çeşitli kafa karışıklıklarına yol
açıyorsa da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Avrupa Birliği'nin değil, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin
üyesi olduğu ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi'nin organıdır. Ancak, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihadı, Avrupa Birliği için de olmazsa olmaz asgarî
standartları oluşturmaktadır.
Mahkemeye başvuru
Bir kişinin AİHM'ye başvurabilmesi için öncelikle kendi ülkesinde hakkını araması, yani iç hukuk yollarını
tüketmesi gerekmektedir. Kişiler, iç hukukta haklarını aradıktan sonra ve bu konuda olumsuz nihaî karar
alındıktan sonraki 4 ay zarfında yazılı olarak Strazburg'da bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne
başvurmalıdır. (Eskiden başvuru süresi 6 aydı. Ancak internet üzerinden başvuruların alınmaya başlamasından
sonra, herkesin bu imkâna sahip olduğu düşünüldüğü için, başvuru süresi kısaltıldı.) Mahkemenin yargı
dili İngilizce veya Fransızca'dır. Ancak başvuru, konsey üyesi devletlerin birinin diliyle (örn. Türkçe) de
yapılabilir.[1] Mahkeme, yapılan başvuruların ön koşullarının yerine getirilip getirilmediğini inceler, bir eksiklik
görmezse başvurunun esastan incelenmesine karar verir. Ön koşulları taşımayan başvuruların reddine karar
verilir. Bu karar kesindir, karşı başvuru yolu yoktur. Mahkeme, ön koşullar açısından kabul edilebilirlik kararı
verdikten sonra esas hakkında karar vermeden önce, taraflara "uzlaşma" önerebilir. Taraflar kendi aralarında
uzlaşır ve bu uzlaşı da mahkemece teyîd edilir ise, başvuru sonuçlanmış olur. Dostâne çözüm yoluyla da bir
sonuca ulaşılamamışsa, mahkeme başvuruyu yeniden inceler, tarafların yazılı görüşlerini alır. Gerekli görürse
duruşma yapar, tanık dinler, soruşturma ve araştırma yapar. Mahkeme, başvuru sahibinin sözleşmede tanınan bir
hakkının devlet tarafından ihlâl edildiği kararına varırsa, "hakkaniyete uygun bir surette, zarar gören tarafın
tatminine hükmeder". Yâni Mahkeme, devletin tazminat ödemesine karar verir. Mahkemenin kararlarının
uygulanıp uygulanmadığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenir.
Yapısı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin şu anki idârî düzeni 1 Kasım 1998 yılında yürürlüğe giren "AİHM İç
Tüzüğü"nde ayrıntılarıyla belirtilmiştir. Buna göre AİHM;
 Genel Kurul
 Komite
 Tek yargıç (14 nolu protokol ile oluşturulmuştur 1 Haziran 2010)
 Daire
 17 Yargıçlı Büyük Daire'den oluşur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sözleşmeye taraf olan devletlerin sayısına eşit sayıdaki hâkimlerden
oluşmakta ve hâkimler, mahkemeye geldikleri devlet adlarına değil, kendi adlarına mahkemeye katılma sahip
olurlar[2]. 9 yıllık bir süre için seçilen hâkimler yalnızca bir dönem görev yapabilirler. Ancak hâkimler, her
durumda yetmiş yaşında emekli olurlar. Mahkemenin çalışmasında bir aksaklık olmaması amacıyla her hâkimin
yenisi gelene kadar görev yapması esası da benimsenmiştir (Sözleşme, md. 20-23) [3] .
Kaynakça
1. ^ "Üye ülkelerin dillerinde başvuru formları" (HTML). 4 Mayıs 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim
tarihi: 9 Ocak 2013.
2. ^ "AİHM Yapısı hakkında bilgi" (PDF). 13 Ekim 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
3. ^ "AİHM Bilgi". 2 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi.

1
1. Mahkemenin Tarihçesi
Başlangıçta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin denetim mekanizması İnsan Hakları Komisyonu ve
Avrupa İnsan Hakları Divanından oluşmaktaydı.[1] Komisyonda denetim süreci, Sözleşmeye taraf herhangi bir
devlet Sözleşmeye aykırı davrandığını iddia ettiği diğer bir Taraf Devletin veya mağdur olduğunu iddia eden
herhangi bir gerçek kişi, hükümet dışı kuruluş veya insan topluluğu Sözleşme ile güvence altına alınan hak ve
özgürlüklerini ihlal ettiği iddiası ile Taraf Devletlerden birini (hakkında şikayette bulunan devletin Komisyonun
bu konudaki yetkisini kabul etmesi koşuluyla) şikayet etmesi ile başlıyordu.[2]
Divan ise Avrupa Konseyine üye devletler sayısınca yargıçtan oluşan ihtiyari bir denetim mekanizması olarak
öngörülmüştür.[3] Bir şikâyetin Divanın önüne gelebilmesi Taraf Devletlerin ayrı bir beyanla yargı yetkisini
tanımasına bağlanmıştır.[4] Aynı zamanda bir şikâyet ancak Taraf Devletlerce veya Komisyonca üç aylık süre
içinde yapılacak başvuru ile Divanın önüne taşınabilmiştir.[5]
Sözleşmenin öngördüğü denetim mekanizması kabul edilen Ek Protokollerle değişikliğe uğramış ek yetkiler
tanınmıştır. 21.09.1970 tarihli 2’nci Ek Protokol ile Divana istişari mütalaa verme yetkisi tanınmıştır.
[6] Devamında 3’üncü, 5’inci, 8’inci,9’uncu ve 10’uncu Ek Protokollerle değişiklikler yapılmıştır. Son olarak
11’inci Ek Protokol imzaya açılmış 01.11.1998 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu Protokol ile Sözleşme’nin
18’inci maddesinden sonraki tüm maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Komisyon ve Divan birleştirilerek sürekli
görev yapan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kurulmuş, bireysel başvuru hakkının, Mahkemenin yargı
yetkisinin tanınması zorunlu hale getirilmiştir.
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yapısı, İşleyişi
a. Mahkemenin Yargıçlarının Sayısı, Nitelikleri, Seçimi
AİHM, AİHS’e Taraf Devlet sayısı kadar yargıçtan oluşmaktadır. Yargıçlar, her Yüksek Sözleşmeci Taraf adına,
beher Yüksek Sözleşmeci Tarafın sunacağı üç adaylık liste üzerinden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
tarafından oy çokluğu ile seçilirler.[7] Yargıçlar dokuz yıllık bir süre için seçilirler.[8] Tekrar seçilmeleri
mümkün değildir. Yargıçların görev süresi 70 yaşına ulaştıklarında sona erer. Bir yargıç, diğer yargıçlar
tarafından üçte iki çoğunluk ile alınmış ve yargıçlık için gerekli koşulları artık taşımadığına dair bir karar
olmadıkça, görevden alınamaz.[9] Son olarak Mahkemede İç Tüzükte belirtilen görevleri yerine getirmek üzere
çok sayıda Raportör Yargıç görevlendirilmektedir.
b. Mahkemenin İdari Birimleri
1. Mahkeme Genel Kurulu
Mahkeme üyesi olan tüm yargıçların katılımı ile oluşan Mahkemenin Genel Kurulu’nun; Sözleşmeye göre belirli
süreler için Daireler oluşturma, Mahkeme İç Tüzüğünü kabul etme[10], Mahkeme İç Tüzüğünde yer alan
düzenlemeler doğrultusunda Mahkeme Başkanı’nı, Mahkeme Başkan Yardımcılarını, Bölüm Başkanlarını, Yazı
İşleri Müdürü’nü, Yazı İşleri Müdür Yardımcılarını seçme ve Mahkeme Başkanı ve yargıçlar arasında çıkan
uyuşmazlıkları karara bağlama, belirli koşullarda yargıçların görevine son verme[11] gibi idari görevleri
bulunmaktadır.
2. Mahkeme Başkanlığı
Genel Kurul halinde toplanan Mahkeme yargıç olarak görev aldıkları süreleri aşmamak kaydıyla üç yıllık bir
dönem için Başkanını ve iki Başkan Yardımcısını seçer.[12] Mahkeme İç Tüzüğüne göre Mahkeme Başkanı,
Mahkemenin çalışmasını ve idaresini sağlar ve Mahkemeyi temsil eder. Aynı zamanda Mahkeme’nin Avrupa
Konseyi ile ilişkilerini yürütür.[13]
3. Bölümler
Mahkeme her biri idari bir birim olan beş Bölümden oluşmaktadır ve her bölümde bir Başkan, bir Başkan
yardımcısı, belirli sayıda yargıç, Yazı İşleri Müdürü ve Yazı İşleri Müdür Vekili bulunur.[14]
4. Başkanlık Kurulu
Mahkeme Başkanı, Mahkeme Başkan Yardımcıları ve Bölüm Başkanlarından oluşmaktadır. Başkanlık Kurulu,
Mahkemenin iş ve iradesini sağlama hususundaki görevini yerine getirirken Başkana yardımcı olmaktadır.
[15] Mahkeme Genel Kuruluna çeşitli konularda önerilerde bulunmak ve raporlar vermek gibi görevleri de
bulunmaktadır.[16]
5. Yazı İşleri Müdürlüğü
Yazı İşleri Müdürü ve Müdür Vekili, Mahkeme Genel Kurulu tarafından gizli oyla seçilir. Adaylar yüksek ahlaki
niteliklere hukuk ve dil bilgisine ve gerekli tecrübeye sahip olmalıdır. 5 yıllık süre ile seçilirler. [17] Yazı İşleri
Müdürü Mahkeme önüne getirilen bütün davalarda yapılan yazışmaları yürütür ve Mahkemenin arşivini tutar.
[18]
c. Mahkeme’nin Yargısal Birimleri
AİHS’in 26’ıncı maddesi gereği Mahkeme, önüne gelen başvuruları incelemek üzere Tek Yargıç, üç yargıçlı
Komite, yedi yargıçlı Daire ve on yedi yargıçlı Büyük Daire düzeninde toplanır.

2
1. Tek Yargıç
Mahkeme Başkanı tarafından Tek Yargıç listesi oluşturulur. Bu listede bulunanlar üyesi oldukları Bölümlerdeki
diğer görevlerini sürdürmeye devam eder.[19] Tek yargıç düzeninde görev alan yargıç, adına seçilmiş bulunduğu
Yüksek Sözleşmeci Taraf aleyhine yapılmış hiçbir başvuruyu inceleyemez.[20]
2. Komite
Komiteler Bölüm bünyesinde yer almakla birlikte 3 üyesi bulunur. AİHS’in 28’inci maddesi uyarınca
uyuşmazlığın tarafı olan Yüksek Sözleşmeci Taraf ile ilişkili olarak seçilmiş yargıç, eğer Komitenin üyesi
değilse, Komite usulün her aşamasında, oy birliği ile o yargıcı üyelerinden birinin yerine geçmek üzere
bünyesine davet edebilir.[21]
3. Daire
AİHS’in 26’ıncı maddesi uyarınca Daire kural olarak yedi yargıçtan oluşmaktadır. Mahkeme Genel Kurulu’nun
talebi üzerine, Bakanlar Komitesi, Daire yargıçlarının sayısını, oybirliği ile alacağı bir kararla ve belirli bir süre
için, beşe düşürebilir. Uyuşmazlığa taraf olan Yüksek Sözleşmeci Taraf adına seçilmiş olan yargıç, Daire’nin
doğal üyesidir. Bu yargıcın yokluğunda veya görev almasının mümkün olmadığı durumlarda, ilgili tarafın
önceden sunacağı listeden Mahkeme Başkanı’nca seçilen bir kişi yargıç sıfatıyla görev alır.[22]
4. Büyük Daire
Büyük Daire, on yedi asil ve en az üç yedek yargıçtan oluşur. Büyük Daire’de Mahkeme Başkanı ve Başkan
Yardımcıları ile Bölüm Başkanları yer alır. Bir Mahkeme Başkan Yardımcısı’nın veya Bölüm Başkanı’nın
Büyük Daire’de yer alamayacak olması halinde, ilgili Bölümün Başkan yardımcıları yerlerini alır. İlgili
Sözleşmeci Taraf ile ilişkili olarak seçilen bir yargıç Büyük Daire’de resen yer alır.[23]
5. Büyük Daire Kurulları
Büyük Daire bünyesinde beş yargıçtan oluşturulan kurul, Daire kararının üç ay içinde ve istisnai durumlarda,
taraflardan herhangi birinin talebi üzerine Büyük Daireye gönderilmesi istemini incelemektedir. Söz konusu
talebin Büyük Daire bünyesinde oluşturulan kurul tarafından uygun görülmesi gerekmektedir.[24]
Aynı zamanda 16’ncı Ek Protokol ile getirilen yenilikle danışma görüşü istemlerine Büyük Daire bünyesinde beş
yargıçtan oluşan bir Kurul karar vermektedir.[25]
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Yetkisi ve Tarafların Yükümlülüğü
Sözleşmenin 1’inci maddesine göre “Yüksek Sözleşmeci Taraflar kendi yetki alanları içinde bulunan herkesin,
bu Sözleşme’nin birinci bölümünde açıklanan hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlarlar.” Sözleşmede
yer alan bu düzenleme Taraf devletler için Sözleşme hükümlerinin kişi, konu, yer, zaman bakımından yetkisini
ve Taraf Devletlerin pozitif yükümlülüğünü belirtmektedir.
a. Mahkemenin Yer Yönünden Yetkisi
Sözleşme’nin 1’inci maddesi Taraf Devletlerin yetki alanı içerisinde bulunan herkesi kapsamaktadır. Taraf
Devletlerin yetki alanı Sözleşmenin 1’inci maddesinde belirtilmemekle birlikte 1969 tarihli Viyana Antlaşmalar
Hukuku Sözleşmesinin 29’uncu maddesi ile değerlendirildiğinde yetki alanı kural olarak siyasi sınırlar içinde
bulunan coğrafi bölgeyi ifade etmektedir.
Mahkeme içtihatlarına bakıldığında Taraf Devletlerin yetki alanlarının ülke ile sınırlı olarak değerlendirilmediği
ülke dışındaki bir bölgede ve orada yaşayan insanların etkili bir biçimde kontrol edilmesi durumunda yetki
alanının buraları da kapsayacağı belirtilmektedir.[26] Aynı zamanda Mahkemenin içtihatlarında sınır dışı edilme
kararlarında da yetki alanının genişletilmesi yönünde değerlendirilmelere yer verilmektedir.
b. Mahkemenin Kişi Yönünden Yetkisi
Sözleşmenin 33’üncü ve 34’üncü maddesine göre her Yüksek Sözleşmeci Taraf, gerçek kişi, hükümet dışı
kuruluş veya kişi topluluğu Mahkemeye başvurabilir.
Devletlerarası başvurular kapsamından her Yüksek Sözleşmeci Taraf diğer bir Yüksek Sözleşmeci Tarafa karşı
Sözleşme ve Protokollerinin ihlal iddiası ile Mahkemeye başvurabilir. Her Taraf Devletin hak ve özgürlüklerin
korunması bakımından yükümlülüğü bulunmaktadır. Devletlerin üçüncü taraf sıfatıyla davaya katılması da
mümkündür. Sözleşmeye göre “Kendi vatandaşlarından birinin başvurucu konumunda olması halinde, her
Yüksek Sözleşmeci Taraf, Daire ve Büyük Daire önündeki davalarda yazılı görüş sunma ve duruşmalara katılma
hakkına sahiptir.”
Mahkeme başkanı, adaletin gereği gibi yerine getirilmesi amacıyla, davaya taraf olmayan herhangi bir Yüksek
Sözleşmeci Tarafı ya da başvurucu dışında davayla ilgili her kişiyi yazılı görüş sunmaya veya duruşmalara
katılmaya davet edebilir.[27]
Sözleşmenin 34’üncü maddesine göre Sözleşme ve Protokollerde düzenlenen hakların bir Sözleşmeci Devlet
tarafından ihlal edilmesinin mağduru olduğunu ileri süren gerçek kişiler. Hükümet dışı kuruluşlar ve kişi grupları
Mahkemeye başvurabilmektedir.
Gerçek kişinin şikâyet ettiği Taraf Devletin vatandaşı olması veya ülkesinde ikamet etmesi şartı aranmamaktadır.
Hükümet dışı kuruluşların başvurusunda Mahkemenin esas aldığı ölçüt işlem ve eylemlerinde kamu gücü
kullanılmayan kuruluşları ifade ettiğidir. Bu sebeple Mahkeme bir kuruluşun hükümet dışı kuruluş olup

3
olmadığının tespitinde yasal statüsüne bu statünün ona verdiği yetkiye gerçekleştirdiği faaliyetin niteliğine
bakmaktadır.[28] STK’lar, gönüllü kuruluşlar, dernekler, vakıflar, sendikalar, dini örgütler siyasi partiler
hükümet dışı kuruluşlara örnek olarak verilebilmektedir.
Tüzel kişiliği olmayan kişi grupları bireysel başvuruda bulunabilmektedir. Tüzel kişiliği olmayan kişi gruplarının
mahkemeye başvurabilmesi için topluluğu oluşturulan kişilerin başvuruyu birlikte imzalamaları ya da kişi
topluluğu adına başvuran kişilerin adına başvurduğu kişilerden temsil yetkisi alması gerekmektedir.[29]
Sözleşmenin 33’üncü ve 34’üncü maddelerinden açıkça anlaşıldığı üzere başvurular, Sözleşmeyi ihlal ettiği ileri
sürülen Taraf Devletlere karşı yapılır. Taraf olmayan devlete karşı yapılan başvurular kişi yönünden yetkisizlik
sebebiyle reddedilir.
c. Mahkemenin Konu Yönünden Yetkisi
Sözleşmenin 1’iinci maddesinden anlaşıldığı üzere Taraf Devletler yetki alnı içinde bulanan herkesin
Sözleşmenin Birinci Bölümünde yer alan hak ve özgürlüklerden yararlanmalarını sağlamakla yükümlüdür.
Sözleşmenin Birinci Bölümü Mahkemenin konu bakımından yetkisi içinde yer almaktadır. Mahkemenin konu
yönünden yetkisi zamanla Ek Protokollerle genişletilmiştir. Protokollerde yer alan “Sözleşme ile Bağlantı”
başlıklı madde Sözleşmenin Birinci Bölüm ile ilişkisini kurmaktadır. Bu nedenle Mahkemenin konu yönünden
yetkisi Sözleşme ve Ek Protokollerle güvence altına alınan hak ve özgürlüklerdir. Sözleşmenin 35’inci
maddesinin 3’üncü fıkrası gereği Sözleşme ve Ek Protokoller dışından kalan hak ve özgürlüklere ilişkin
başvurular kabul edilemez bulunmaktadır.
d. Mahkemenin Zaman Yönünden Yetkisi
Mahkemenin zaman bakımından yetkisi Sözleşme ve Ek Protokollerin Taraf Devletler açısından yürürlüğe
girmesiyle başlar. Mahkeme, uluslararası hukukun genel ilkeleri gereği Sözleşme hükümlerinin Sözleşmenin
yürürlüğe girdiği tarihten önceki eylemlerin Taraf Devletleri bağlamadığını ifade etmektedir.[30]
Sözleşme ve Protokollerin herhangi bir Taraf Devlet bakımından yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara
uygulanmamasının istisnası devam eden ihlaller oluşturmaktadır. Mahkeme, Sözleşmenin yürürlüğe
girmesinden önce başlayan, ancak Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra da devam eden ihlalin söz konusu
olduğu durumlarda zaman bakımından yetkinin genişlemesini kabul etmiştir.[31]
4. Mahkemeye Başvuru ve Başvuruların İnceleme Usulü
Mahkemeye başvuru ve yargılama usulü Sözleşme ve Mahkeme İç Tüzüğünde belirtilmiştir. Mahkemeye
başvurular yazılı olarak sunulmaktadır. Başvuru başvuran veya başvuran temsilcisi tarafından imzalanır ve
aşağıda belirtilen adrese posta yoluyla gönderilmektedir.
Bir başvurunun sivil toplum örgütü veya bir kişi grubu tarafından yapılması halinde, başvuru, bu örgütü veya
grubu temsil etmeye yetkili kişiler tarafından imzalanır. Başvuruyu imzalayan kişinin yetkisi olup olmadığı
hususunda, ilgili Daire veya Komite karar verir. [32]
İletişim ve haberleşme teknolojilerinde yaşanan gelişmelerden yararlanan Mahkeme, İç Tüzükte belirtilen
istisnalar hariç, oluşturduğu Elektronik Haberleşme Servisi üzerinden yapılan elektronik yazışmaları ve yine
istisnai durumlarda faks yoluyla gönderilen talepleri de kabul etmektedir.[33]
Mahkeme'nin resmi dilleri İngilizce ve Fransızcadır. Başvuruların Mahkemenin resmi dili yapılması tercih
edilmektedir.[34] Ancak imkân bulunmaması halinde başvurunun “Sözleşmeci Tarafın resmi dillerinden biriyle
yapılması mümkündür.[35]
a. Devletlerarası Başvuru ve İnceleme Usulü

AİHS’in 33’üncü maddesine göre her Yüksek Sözleşmeci Taraf, diğer bir Yüksek Sözleşmeci Tarafa karşı
Sözleşme ve Protokollerinin hükümlerinin ihlali iddiası ile Mahkeme’ye başvurabilir.
Mahkemeye başvurmak isteyen Sözleşmeci Taraf veya Taraflar, aşağıdaki hususları içeren bir başvuruyu Yazı
İşleri Müdürlüğüne gönderir:
 Aleyhine başvuru yapılan Sözleşmeci Devlet’in adı;
 Olaylara ilişkin açıklama;
 İddia edilen Sözleşme ihlal/ihlallerine ve dayanaklarına ilişkin açıklama;
 AİHS’in 35’inci maddesinde belirtilen kabul edilebilirlik kriterlerine uyulduğuna ilişkin bir açıklama;
 Başvurunun amacı ve zarar gördüğü iddia edilen taraf veya taraflar adına AİHS’in 41’inci maddesi uyarınca
yapılan adli tazmin talebinin genel olarak belirtilmesi;
 Temsilci olarak atanan kişi veya kişilerin ad ve adresleri;
 Başvurunun amacıyla ilgili yargısal olan veya olmayan, ilgili her türlü belgenin ve özellikle kararların birer
kopyası.[36]
Mahkeme Başkanı bu başvuruyu derhal davalı Sözleşmeci Tarafa tebliğ eder ve başvuruyu Bölümlerden birine
havale eder. Başvuran ve davalı Sözleşmeci Taraf ile ilişkili olarak seçilen yargıçlar davayı görmek üzere
oluşturulan Dairede resen yer alır.[37] Devletler arası başvuruda talep üzerine veya resen, kabul edilebilirlik

4
hususunda veya esas incelemesinde duruşma yapılabilir.[38] Devlet başvurularında yerinde inceleme veya
soruşturma yapma yöntemine de başvurulabilmektedir.[39]
b. Bireysel Başvuru ve İnceleme Usulü
AİHS’in 34’üncü maddesine göre bireysel başvuru, Mahkeme tarafından aksi yönde bir karar verilmedikçe, Yazı
İşleri Müdürlüğü’nün hazırladığı başvuru formu ile yapılır. Başvuru formu Mahkeme’nin internet sitesinde
erişime sunulmuştur.
Başvuru formunda aşağıda bilgiler yer alır:
 Başvuranın adı, doğum tarihi, uyruğu ve adresi; tüzel kişi ise, tam adı, kuruluş veya tescil tarihi, resmi sicil
numarası(şayet varsa) ve resmi adresi;
 Şayet varsa, başvuranın temsilcisinin adı, mesleği, adresi, telefon ve faks numarası ve e-posta adresi;
 Başvuru sahibinin temsil edildiği durumlarda, başvuru formunun yetki bölümünde başvuru sahibinin tarihli ve
orijinal imzası ile temsilcinin başvuru sahibi adına hareket ettiğini gösteren orijinal imzası da bulunmalıdır;
 Aleyhine başvuru yapılan Sözleşmeci Taraf veya Tarafların adı;
 Olaylara dair kısa ve öz açıklama;
 İleri sürülen Sözleşme ihlal veya ihlalleri ile bu husustaki görüşlere dair kısa ve öz açıklama;
 Başvuranın Sözleşme’nin 35/1 maddesinde öngörülen kabul edilebilirlik kriterlerine uyduğunu doğrulayan kıza
ve öz açıklama.[40]
Başvuru formunun ilgili bölümünde “olaylara dair kısa ve öz bir açıklama” ve “kabul edilebilirlik kriterlerine
uyduğunu doğrulayan kısa ve öz bir açıklama” nın tamamı Mahkeme tarafından, başka herhangi bir belgeye
başvurmaya gerek kalmaksızın, başvurunun mahiyetinin ve kapsamının belirlenmesine imkân verecek nitelikte
olmalıdır.[41] Bununla birlikte başvuran 20 sayfayı geçmemek üzere olaylara, ileri sürülen Sözleşme ihlallerine
ve bu husustaki görüşlere ilişkin daha ayrıntılı bilgileri başvuru formuna eklemek suretiyle bilgi ilavesinde
bulunabilir.[42]
Başvuru formu, başvuran veya başvuranın temsilcisi tarafından imzalanır ve aşağıdaki belgelerle birlikte teslim
edilir:
 Şikâyete konu olan adli veya farklı nitelikteki karar veya önlemlere ilişkin belgelerin suretleri;
 Başvuranın, Sözleşme’nin 35’inci maddesinde öngörülen iç hukuk yollarının tüketilmesi şartı ve süre kuralına
uyduğunu gösteren belge ve kararların suretleri;
 Uygun olduğu takdirde, uluslararası düzeydeki diğer her türlü uluslararası soruşturma veya çözüm usulüne
ilişkin belgelerin suretleri;
 Başvuranın hükümet dışı bir kuruluş olması halinde başvuru yapan temsilcinin, temsile yetkili olduğunu gösteren
belge veya belgeler.[43]
Başvuruyu desteklemek amacıyla ibraz edilen belgeler, tarihe göre listelenir, ardışık olarak numaralandırılır ve
açık bir şekilde tanımlanır.[44]
Kimliklerinin kamuya açıklanmasını istemeyen başvuranlar, bu hususu belirterek, Mahkeme önündeki
yargılamalar hakkında kamunun bilgi edinmesini öngören normal kuraldan ayrılmayı haklı kılabilecek
gerekçeleri gösteren bir beyanda bulunur. Mahkeme, başvuranın kimliğinin gizli tutulması talebini kabul edebilir
veya bu yönde resen karar verebilir.[45]
Başvuran, adresindeki veya başvuruyu ilişkin koşullardaki herhangi bir değişikliği de Mahkemeye bildirir.[46]
1. Başvuruların Karar Verilmek Üzere İlgili Birimlere Gönderilmesi
Başvurular, her gün yaklaşık 1,500 adet mektup alan Mahkeme’nin Merkez Bürosu’na ulaşmaktadır. Mahkeme
çok sayıda mektup alması sebebiyle, başvurunun hemen aldığını teyit edememektedir. Merkez Büro mektupları
ayırarak başvuruyu ilgili hukuk divizyonuna, yani aleyhine başvurunun yapıldığı ülkeden sorumlu hukuk
divizyonuna göndermektedir. Sonrasında başvurulara bir numara verilerek bir hukukçu tarafından incelenir. Bu
durum, başvurunuzun Mahkeme tarafından kabul edildiği anlamına gelmemekte; yalnızca kayda alındığını ifade
etmektedir.[47]
Esas kaydı yapılan bireysel başvurular, Mahkeme Başkanı tarafından iş yükü ve uyuşmazlığın tarafı olan Yüksek
Sözleşmeci Devlet ile ilgili olarak seçilmiş yargıç göz önünde bulundurulmak suretiyle Bölümlere
paylaşılmaktadır. Davayı görmek üzere kendisine havale edilen Bölümün Başkanı, dosya üzerinde bir ön
inceleme yapması için bir raportör yargıç görevlendirmektedir.[48]
Raportör yargıç başvuruyu incelerken, başvuruda yer alan maddi olaylara ilişkin olduğunu düşündüğü, bilgi,
belge veya materyalleri, taraflardan belirlenen süre içerisinde sunmasını isteyebilir.[49] Bölüm Başkanı
tarafından davanın bir Daire veya Komite tarafından görülmesi talimatı verilmediyse, raportör yargıç,
başvurunun Tek Yargıç, Komite ya da Daire tarafından görülüp görülmeyeceğine karar verir ve hazırladığı
raporları taslakları ve diğer belgeleri ilgili oluşuma sunar.[50]

5
3. Kabul Edilebilirlik İncelemesi
Sözleşmede yer alan kabul edilebilirlik koşullarının yer alıp almadığının tespitine ilişkin incelemenin yer aldığı
aşamadır.
Kabul edilebilirlik koşulları Sözleşmenin 35’inci maddesinde yer almaktadır. Devletlerarası başvurular için
aranan kabul edilebilirlik koşulları; başvurunun sözleşme ile bağdaşır nitelikte olması, iç hukuk yollarının
tüketilmesi, başvurunun 6 aylık süre içinde yapılması yer almaktadır. Bireysel başvurular için aranan kabul
edilebilirlik koşulları 9 başlıktan oluşmaktadır.
a. Başvurunun Sözleşme ile Bağdaşır Nitelikte Olması
Başvurunun konu bakımından Sözleşme ve Protokoller ile bağdaşmaması kabul edilmezlik sebebidir.[54] Bu
husus mahkemenin konu, zaman, kişi, yer bakımından yetkisini belirlemektedir.
b. İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi
Mahkeme’ye ancak, uluslararası hukukun genel olarak kabul edilen ilkeleri uyarınca iç hukuk yollarının
tüketilmesinden sonra ve iç hukuktaki kesin karar tarihinden itibaren altı aylık bir süre içinde
başvurulabilir[55] Bu kural Sözleme ve Protokollerde düzenlenen hak ve özgürlükleri korumada denetim
mekanizmalarının ikincil nitelikte olmasının gereğidir. Esas koruma görevi Taraf Devletin sorumluluğundadır.
Birincil olarak bireyin hak ve özgürlüklerinin korunması Taraf Devletin yükümlülüğündedir.
Mahkeme içtihatları gereğince bu koşul başvurucuya iç hukukta mevcut, erişilebilir ve etkili tüm hukuk yollarını
tüketme yükümlülüğü vermektedir.
İç hukuk yollarının tüketilmiş olması için, başvurucunun yalnızca ulusal hukukta öngörülen mercilere başvurmuş
ve bunları tüketmiş olması yeterli değildir. Başvurucunun aynı zamanda bu merciler önünde ihlal edildiğini iddia
ettiği Sözleşme hükmünü açık veya zımni şekilde özü itibariyle ileri sürmüş olması gerekmektedir.[56]
Türk yargı sisteminde Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yolu ile tüketilmesi gereken bir iç hukuk yoludur.
Anayasa Mahkemesi 23.09.2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak
başvuruları incelemektedir. İç hukukta yargısal yollar dışında idari yollar da hak ihlallerinin ortadan kaldırılması
için öngörülebilmektedir. Başvurulması zorunlu bir yol olarak iç hukukta düzenlenen idari yolların da
tüketilmesi gerekecektir. 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrasında 685 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Mahkeme tarafından kabul edilen idari
başvuru yoluna örnektir.
c. Başvurunun 6 Aylık Süre İçinde Yapılması
Sözleşmenin 35’inci maddesine göre başvuru konusu ihlalin gerçekleştiği andan veya iç hukuk kralları gereği
verilen kesin karar tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde yapılmalıdır.[57]
Mahkeme içtihatlarına göre sözleşmeye ilişkin kural kamu politikasıdır ve mahkeme tarafından resen denetlenir.
6 aylık sürenin başlangıcında olağan hukuk yollarının tüketilmesi esas alınır. 6 aylık sürenin sona ermesinde
başvuru dilekçesinin veya formunun Mahkemeye ulaştığı tarih değil gönderildiği veya postaya verildiği tarih
esas alınmaktadır. Ancak faks yoluyla gönderilen başvurular Sözleşmede belirlenen altı aylık süre sınırın
işleyişini durdurmamaktadır. Başvuranlar aynı zamanda 6 aylık süre sınırı içerisinde imzalı asıl nüshayı posta
yoluyla göndermek zorundadır.[58] 15’inci Ek Protokol ile Mahkeme başvuru süresinin 6 aydan 4 aya
düşürülmesi öngörülmektedir. Bu Protokol Türkiye tarafından 13.09.2013 tarihinde imzalanmış 30.01.2016
tarihinde kabul edilen onay kanunu ile uygun bulunmuş ve bu kanun 18.02.2016 tarihinde Resmî Gazete’de
yayınlanmıştır.[59] Protokol Sözleşmeye imza atan tüm Yüksek Sözleşmeci Tarafların protokolün bağlayıcı
olması hususunda rızalarını bildirdikleri tarihten itibaren üç aylık sürenin sona ermesini izleyen ayın birinci günü
yürürlüğe girecektir.[60]
d. Başvurucunun Kimliğinin Belli Olması
Başvuranın adı, doğum tarihi, uyruğu ve adresi; tüzel kişi ise tam adı, kuruluş veya tescil tarihi, resmi sicil
numarası (şayet varsa) ve resmi adresi başvuru formunda yer almalıdır.[61] Haklı gerekçelerin gösterilmesi
halinde başvuranlar kimliklerinin gizli tutulmasını talep edebilirler. Mahkeme gerekçeleri değerlendirerek talebi
kabul edebilir veya resen karar verebilir.[62]
e. Başvurunun Daha Önce Mahkeme Tarafından İncelenmiş Bir Başvuru İle Esas İtibariyle Aynı Olmaması
Sözleşmenin 35’inci maddesine göre Mahkeme tarafından daha önce incelenmiş bir başvuru ile esas itibariyle
aynı ise yeni olgular içermiyorsa kabul edilmez bulunarak reddedilir. Mahkemeye göre bir başvurunun önceki
bir başka başvuru ile Sözleşmenin bir hükmü anlamında esas itibariyle aynı kabul edilebilmesi için her iki
başvurunun sadece aynı olay olması yetmemekte; ayrıca başvurucuların da aynı olması gerekmektedir.
f. Başvurunun Uluslararası Diğer Bir Soruşturma veya Çözüm Merciine Daha Önce Sunulan Meseleyle
Esas İtibariyle Aynı Olmaması
Sözleşmeye göre bir bireysel başvuru uluslararası diğer bir soruşturma veya çözüm merciine daha önceden
sunulmuş bir başka başvuruyla aynı olup esasen yeni olgular içermiyorsa mahkeme tarafından ele
alınmayacaktır.

6
g. Başvuru Hakkının Kötüye Kullanılmaması
Sözleşmeye göre bireysel başvuru hakkının kötüye kullanılması halinde Mahkeme başvuruyu kabul edilemez
olarak değerlendirmektedir.
Mahkeme bu hükmü;
-Başvuruda bilerek gerçek dışı olaylara dayanılması,
-Başvuranın Mahkeme ile iletişiminde rahatsız edici, aşağılayıcı ve tehdit edici veya kışkırtıcı bir dil kullanması
olmak üzere bu iki durum için kullandığını vurgulamaktadır.[63]
h. Başvurunun Açıkça Dayanaktan Yoksun Olmaması
Sözleşmenin 35’inci maddesine göre bir başvuru yukarıda açıklanan kabul edilebilirlik koşullarını taşısa bile
açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilmezlik kararı verilebilir.
Mahkeme tarafından hazırlanan Kabul Edilebilirlik Kriterlerini Uygulama Rehberi’nde açıkça dayanaktan
yoksun şikayetler:[64]
-Dördüncü derece mahkemesi şikayetleri,
-Açıkça veya görünür şekilde ihlalin bulunmadığı şikayetler,
-Kanıtlanmamış şikayetler,
-Karmaşık ve zorlama şikayetler
olmak üzere dört kategoriye ayırmaktadır.
ı. Başvurucunun Önemli Bir Dezavantaj Yaşaması
Mahkemenin iş yükünü azaltmak amacıyla 14’üncü Protokol ile bu kabul edilebilirlik koşulu getirilmiştir.
Başvurunun “önemli bir dezavantaj” yaşamadığı durumlarda Mahkeme başvuruyu kabul edilemez bulma
yetkisine sahiptir. Ancak Sözleşmeye göre iki istisna yer almaktadır. Bu istisnalardan biri Sözleşme ve Ek
Protokollerde belirtilen, insan haklarına saygı ilkesinin başvurunun esastan incelenmesini gerektirmesi; bir diğeri
ise başvuruya konu olayın ulusal mahkeme tarafından yeterince incelenmemiş olması. Bu iki durumda
başvurucun önemli bir dezavantaj yaşayıp yaşamadığına bakılmamaktadır.[65]
4. Mahkemenin Esas Denetiminde Kullandığı Özel Usuller
a. Pilot Karar Usulü
Mahkeme tarafından incelenen davaların çoğu benzer konular ve ulusal düzeydeki yapısal sorunlardan
kaynaklanabilmektedir. Bu tarz mükerrer davaların altında yatan yapısal sorunların önüne geçebilmek amacıyla
Mahkeme tarafından pilot karar usulü geliştirilmiştir. Bu usul ile başvurucuların zararlarının daha hızlı bir
şekilde önlenmesi ve Mahkemenin iş yükünün daha etkin bir şekilde yönetilmesi amaçlanmaktadır.[66]
Mahkeme tarafından pilot karar usulünü, 1980’li yıllarda İtalya’ya karşı adil yargılanma hakkına ilişkin
başvurularda geliştirmiştir.[67] Pilot karar usulü, Sözleşmede herhangi bir değişiklik yapılmadan taraf devletlere
pozitif yükümlülük yükleyen Sözleşmenin 1’inci maddesi ile Mahkeme kararlarının bağlayıcı olduğu ve
infazının Bakanlar Komitesi tarafından denetleneceğini hüküm altına alan 46’ncı maddesine dayanılarak
Mahkeme tarafından uygulanmaya devam edilmiştir.
21 Şubat 2011tarihinde AİHM Genel Kurulu kararıyla Mahkeme İç Tüzüğüne “pilot karar usulü” başlığını
taşıyan madde eklenmiştir. Mahkeme İç Tüzüğüne göre Mahkeme bir veya iki tarafın talebi üzerine
başlatabileceği gibi resen de başlatabilir.[68] Aynı yapısal ve sistematik sorundan kaynaklı veya işlevsel
bozukluktan kaynaklı olduğu düşünülen derdest başvurulardan biri veya birkaçı pilot karar usulü uygulanmak
üzere seçilir ve taraflardan söz konusu usulün uygulanmasının uygunluğuna ilişkin görüş istenir. Mahkeme
tarafların görüşleri ile bağlı değildir. Pilot karar uygulaması için seçilen başvuru İç Tüzüğe göre öncelikli olarak
işlem görür.[69]
Pilot kararın ayırt edici özelliklerinden biri Mahkeme tarafından tespit edilen yapısal sorunlara ilişkin
Sözleşmeci Devletin iç hukukunda alması gereken önlemlerin türü kararda açıkça ifade edilmektedir.[70] Ayrıca
Sözleşmeci Devlete önlemlerin yerine getirilmesin süre öngörülmektedir.[71]
Mahkeme, yapısal ya da sistematik sorunun varlığına dikkat çeken bir pilot karar hususunda Bakanlar Komitesi,
Avrupa Konseyi, Parlamenterler Meclisi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri ve Avrupa Konseyi insan Hakları
Komiserini bilgilendirir. Ayrıca pilot karar usulü, verilmesi ve icrası sürecine ilişkin bilgi Mahkeme internet
sitesinden yayınlanır.[72]
Pilot kararların icrasını nihai kararlarda olduğu gibi denetleyen organ Bakanlar Komitesidir. İlgili Sözleşmeci
Taraf pilot kararın hüküm kısmına uygun davranmaması halinde Mahkeme, aksi yönde bir karar vermedikçe,
ertelenen başvuruların incelemesine yeniden devam etmektedir.[73]
b. Dostane Çözüm Usulü
Sözleşmenin 39’uncu maddesinde düzenlenen usul “dostane çözüm usulü” olarak isimlendirilmiştir. Sözleşmeye
göre yargılamanın her aşamasında, Mahkeme davanın Sözleşme ve Protokolleri ile tanımlanan insan haklarına
saygı ilkesinden esinlenen dostane çözüm yoluyla sonuçlanmasını sağlamak için yardımcı olabilir.[74] Mahkeme
İç Tüzüğünün 61’inci maddesi gereği bir başvurunun kabul edilebilirliğinin beyan edilmesi durumunda dostane

7
çözüme ulaşılabilmesi amacıyla ilgili taraf ile iletişime geçilebilmektedir. Dostane çözüm sürecine gizlilik ilkesi
hakimdir.[75]
Dostane çözüm süreci tarafların anlaşmasıyla neticelenebilir. Davaya bakan Daire tarafların dostane çözüm
üzerinde anlaştıkları üzerine bilgilendirilmesi ile Daire ulaşılan çözümün Sözleşme ve Ek Protokollerde
tanımlanan insan haklarına saygı esasına dayandığını tespit ettikten sonra davanın kayıttan düşmesine karar
verir.[76] Kararların icrasını denetleyecek olan mercii Bakanlar Komitesidir.
Taraflar karşılıklı olarak dostane çözüme ulaşsalar bile Mahkeme bunu Sözleşme ve Ek Protokollerle uyumlu
bulmayabilir bu durumda davayı görmeye devam eder.[77]
Başvuranın yapılan bir dostane çözüm teklifinin şartlarını kabul etmemesi durumunda, ilgili Sözleşmeci Taraf
başvurunun kayıttan düşürülmesini Sözleşmenin 37’inci maddesi gereği talep edebilir bu türden bir talepte
bulunulması halinde yeterli tazminatın talep edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasını içeren bir taahhüt,
Sözleşmenin ihlalini kabul eden bir deklarasyon yer almalıdır. Mahkeme Sözleşme ve Ek Protokollerde
tanımlanan insan haklarına saygı ilkesi gereği başvurunun incelenmesine devam edilmesinin gerekli olmadığı
durumlarda, deklarasyonun yeterli bir gerekçe sunduğu kanaatine varırsa, başvuran başvurunun incelenmesine
devam edilmesini istese dahi, başvurunun tamamının veya bir bölümünün kayıttan düşürülmesine karar
verilebilir.[78]
5. Mahkeme Kararları
a. Kabul Edilebilirliğe İlişkin Kararlar
Kabul edilebilirliğe ilişkin kararlar Tek Yargıç, Komite, Daire veya Büyük Daire tarafından verilebilmektedir.
Tek Yargıç, Komite, Daire veya Büyük Daire tarafından verilen kabul edilebilirliğe ilişkin kararlar kesindir.
b. Esasa İlişkin Kararlar
Esasa ilişkin kararlar kural olarak Daire ve Büyük Daire tarafından verilmektedir. Sözleşme’nin 28’inci
maddesine göre ancak davadaki temel sorun Sözleşme ve Protokollerinin uygulanması veya yorumlanması ile
ilgili olup zaten Mahkemenin yerleşik içtihadının konusu ise Komite de esasa ilişkin karar verebilmektedir.
Komitenin bu kararı kesindir.
c. Adli Tazmin Kararı
Sözleşme’nin 41’inci maddesine göre “Eğer Mahkeme bu Sözleşme ve Protokollerinin ihlal edildiğine karar
verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Tarafın iç hukuku bu ihlalin sonuçlarını ancak kısmen ortadan
kaldırabiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören taraf lehine adil bir tazmin verilmesine
hükmeder.” Sözleşmeye göre adil tazmine hükmedilebilmesi için ihlal tespiti gerekli olmakla birlikte ortaya
çıkan bir zarar söz konusu olmalı, iç hukukta bütünüyle giderilmesine olanak bulunmamalı, tazminat ve ihlal
arasında illiyet bağı olmalıdır. Aynı zamanda bu koşullara ek olarak başvuranın bu yönde özel talebinin olması
gerekmektedir.
2007 yılında hazırlanan adli tazmine ilişkin Uygulama Yönergesi de bulunmaktadır.
d. Kayıttan Düşme Kararları
Sözleşmeye göre Mahkeme yargılamanın her aşamasında başvuru sahibi davasını takip etme niyetinde değilse,
ihtilaf çözümlenmişse, başvurunun sürdürülebilmesi için haklı bir neden bulunmuyorsa başvurunun kayıttan
düşürülmesine karar verilebilir.
e. Yorum Kararları
Mahkeme İç Tüzüğüne göre taraflardan biri açıklanmasından itibaren bir yıl içinde kararın yorumlanması
talebinde bulunabilmektedir. Bu Talep Yazı İşleri Müdürlüğüne gönderilir ve talepte yorumlanması istenen
kararın hüküm fıkrasında hususlar belirtilir.
f. Gözden Geçirme Talebi Üzerine Verilen Kararlar
Mahkeme İç Tüzüğüne göre taraflardan biri mahiyeti gereği nihai karar üzerinde belirleyici bir etkisi olan ve
kararın tefhim edildiği tarihte Mahkeme tarafından bilinmeyen, kendisi tarafından da bilinmesi mümkün
olmayan bir olayın varlığını öğrendiği takdirde bu olayı öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde Mahkemeden
kararın gözden geçirilmesini isteyebilir.[79]
g. Karardaki Hataların Düzeltilmesi
Mahkeme bir kararın yazım hatalarını, hesap hatalarını ve açık yanlışlıklarını, açıklandığı tarihten itibaren bir ay
içinde resen ve taraflardan birinin talebi üzerinde giderebilir.[80]
h. Danışma Görüşü
01.08.2018 tarihinde yürürlüğe giren 16’ıncı Ek Protokol ile kabul edilmiş bir usuldür. Bu Protokol Türkiye
tarafından 20.12.2013 tarihinde imzalanmış ancak henüz onaylanmamıştır. Danışma görüşü verme yetkisi
Protokol ile genişletilmiş Bakanlar Komitesine verilen danışma görüşünün yanı sıra ulusal makamlar da danışma
görüşü talebinde bulunabilecektir.
6. Mahkeme Kararlarının Kesinleşmesi ve Bağlayıcılığı, İnfazı
Sözleşmeye göre Mahkeme kararları aşağıdaki hallerde kesinleşir:

8
 Tek yargıcın, yapılan bireysel başvuru hakkında verdiği kabul edilmezlik veya kayıttan düşürme kararı kesindir.
[81]
 Bir Komitenin bireysel başvuru hakkında verdiği kabul edilmezlik ve kayıttan düşürme kararı ile davayı kabul
edilebilir bulup aynı anda davanın esasına ilişkin verdiği kararlar kesindir.[82]
 Bir Daire kararı tarafları davanın Büyük Daireye gönderilmesini talep etmeyeceklerini beyan etmeleri halinde
kesinleşir.[83]
 Bir Daire kararı, karadan itibaren üç ay içinde davanın Büyük Daireye gönderilmesi talep edilmemişse
kesinleşir.[84]
 Bir Daire kararının Büyük Daireye gönderilmesi talep edilmiş ancak Büyük daire bünyesinde oluşturulan beş
kişilik Kurul talebi reddetmişse Daire kararı kesinleşir.[85]
 Büyük Daire kararı kesindir.[86]
Mahkemenin ihlal tespiti yönündeki kesinleşmiş kararı kendiliğinden ulusal hukuku etkilememektedir.
Mahkemenin ihlal kararı başvuruya konu işlemi iptal etmemektedir. Mahkeme sadece söz konusu işlem ile
Sözleşmenin ihlal edildiğini tespit etmektedir.
Sözleşmenin “kararların bağlayıcılığı ve infazı” başlıklı 46’ıncı maddesine göre “Sözleşmeci Devletlerin taraf
oldukları davalarda Mahkemenin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ettikleri ifade edilmektedir.”
Sözleşmeci Taraf Devletlerin almış olduğu tedbirler bireysel tedbirler ve genel nitelikteki tedbirler olarak ikiye
ayrılmaktadır. Mahkeme tarafından verilmiş ihlal kararın yerine getirilmesi; tespit edilen ihlalin son erdirilmesi
bu ihlalden doğan sonuçların telafi edilerek ortadan kaldırılması ve ihlal öncesi durumun sağlanması, telafi
edilmediği halde adil tazminat ödenmesi ve benzer ihlallerin önlenmesi anlamına gelmektedir. Örnek vermek
gerekirse alınan bireysel ve genel tedbirler, tazminat ödenmesi, mevzuat değişikliği yapılması, etkili iç hukuk
yolunun getirilmesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesi bakımından gerekli mekanizmaların oluşturulması, farklı
etnik kökene mensup bireylere yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesi şeklinde sıralanabilmektedir. Taraf devletler
ihlal kararın yerine getirilmesinde kullanacağı yolları seçmekte serbesttir.

Mahkemenin kesinleşmiş kararlarının gereğinin yerine getirilmesi ve söz konusu ihlalin gerekli kıldığı
tedbirlerin alınması Taraf Devletlerin yetkisindedir. Bakanlar Komitesinin görevi kararların infazını
denetlemektir. Mahkeme tarafından alınan kararların infazına ilişkin özel yöntemler benimseyen Bakanlar
Komitesi ayrıca Mahkeme kararına uymayan ve gereklerini yerine getirmeyen Devletler Avrupa Konseyi Statüsü
’nün 3’üncü ve 8’inci maddeleri gereği Devletleri Konseyden çekilmeye davet eder. Bu davet dikkate
alınmadığında bizzat belirleyebileceği tarihten itibaren Konsey üyeliğinin sona erdiğine karar verebilir.

You might also like