Professional Documents
Culture Documents
donun (1210) Lâtince tercemesi Inlilano'- da bir kaç yazmaya dayanarak Kur'ân'-
da yazma halinde bulunmaktadır". m bir metnini, ihtimamh bir Lâtince
tercemesi ile birlikte iki cild halinde
Rönesans hareıketiıiin A^mıpa'yı
neşretti. Marracci'nin 40 senesini Kur'
uyandırması, rtatbaamn keşfi ve Türk
ân araştırmalarına tahsis ettiği ve dev
lerin Avrupa içlerine doğru ilerlemesi,
rindeki ileri gelen Müslüman müfessir-
Avrupada X V I . asırdan itibaren islâm
lerle münasebetler kurduğu söylenir.
üzerindeM çahşmalarin ' neticelerinin
Bu zat, amansız Türk ve İslâm düşmanı
birleştirilmesine yol açti. Bu çatışmala
olan ve Avrupa'da Türkler aleyhine it
ra 1530 senesinde Venedlk*fe neşredilen
tifaklar imzalatan Papa Innocent X I
Kur'ân'm bir-Afapça metöî de ilâve e-
(1691-1700) in yakın dostu idi. Eseri
dildi*». Yukârıdâ tia zikrettiğimiz gibî^
nin birinci cildinde Peygamber ve İs
Robert of Ketton'ım Lâtince tercemesi
lâm Dîni hakkmda şiddetli suçlamalara
Theodor BMander taraûridaıi 1543 se-
yer^ vermekte ve Kur'ân'a hücumlar
öesıftly Bâle'de diğer çalışmalarla bir-
yapmaktadır. ESbette böyle bir eser mu-
lötte n^^edilmişfil Bü eser aynca Zu-
tassıb Hristiyanlrk tarafından rağbet
rioh'de İ550 ve 1556 seneleiiıide tekrar
görecek ve pâpahk tarafından teşvik
b^dÖiı^.^^"îîrie 15®"sfenesinde Paris-
edilecektir".
de Gaillaume PöSteiHn «Alcorani seu
le]^s Mahomefi et Evangefetorum Con- İlmî seviyede olduğu söylenilen, bir
cordiâe libero, adli ııeşredilnHŞK." çalışma da George Sale'nin ingilizce
(1548 -1547) SeneMrrfe Andrea Arriva- tercemesidir. Bu terceme kısa mukad
bene'nin, Robert de Reteûfinsis'in Latin dimesi ile birlikte 1734 senesinde Lond
ce tercemesinâen, ttalyâiıca'ya adaptas- ra'da neşredildi. Sale'nin bu terceme-
3«sftühu görmektejrüz. Muhammed ve Is-
llbn. hakkında bir araştırmayı da ihtiva 17) Aynı eser, p. LX.
«İer^. Daha sonra bu Retines'in teree- 18) Bu Arapça metin 1530 senesinde ital
mesi Salamon Sohweigger tarafıııdaıl yan matbaacı Paganini tarafından basılmış, fa
kat bu nüshalar Papa Clement VII (Jules de
Almanca'ya (Nüreriberg 1608) ve Hol
MĞdicls) (1523-1534) tarafından yoktırılmıştır.
landa diline çevrîlmiştir (Hambuı^ (Bkz. R. Blachâre, Le Coran, que sais-je, Paris
1641) X V n . asırda bü sahadaki çsOış- 1966, p. 10: M. Kasımirski, Le Coran, Introducti
riiâlâr. devâm ^tiniş, ortaya" çıkan eser on (G. H. Sousquet) p. 28, Le Saint Coran. p.
ler arasmda Fransız Andr^sien du Ryer LX.
19) Grand Dictionnaire Üniversel du XIX e
(1580 -1660) uzun müddet Mısırda kal
siecle. Paris 1874. Xil. 1501
mış, s6nrâ I6â0 seneİerindfe tstanbıd'â 20) Introduction au Coran, p. 266; Le Co-
gelmiş ve TÜJİş dili iizerine etüdler yap- ran, p. 10.
İtıı4 ^e yin^ ayni sene içerisinde bir türk 21) Introduction au Coran, p. 266; Le Sa-
dili grameri yazmıştt «Alcoran de Ma- inte Coran, p. LIX.
22) Introduction au Coran, p. 267 (Histoire
ohmet» adı altinda bir Kur'ân terceme
des Orientatlstes'de bu tercemenin 1634 de ya-
si 1647 senesinde Paris'te görülür'^. Du pıklığı söylenir. Tome I. p. XXVII).
Ryer'in bu tercemesi 1649 da, bir isköç 23) Bell's Introduction to the Qur'an, p.
olan Alexander Ross tarafından ingiliz- 173; Le Saint Coran, p. XLVIll.
ceye^^ 1698 de Hollanda diline ve daha 24) Introduction au Coran p. 266; Le Saint
Coran, P. LIX.
sonra da Almanca'ya çevrilmiştir".
25) Bu zatın eserinin birinci cildi 1691 de
1694 tarihinde Abraham Hinckel- Römoda, Metin ve terceme ise 1698 de Padua'-
mann adlı bir Alman matbaacı, Ham da neşredilmiştir. (Grand Dictionnaire Üniver
burg'da Arapça Kur'ân basmmu yap sel du XIX. Siecle, Paris 1873. X. 1246.; Bell's
Introduction to the Qur'an p. 174; Introduction
mıştır. Fakat ilmî usûlün yeni bir dere
au Coran, p. 268; Le Coran, p. 11; Selected
cesini İtalyan rahibi Ludivico Marracci Works of C. Snouck Hurgronje, p. 110.; Arnold,
görmekteyiz. 1698 senesinde Padua'- The koran and the Bible, londan 1866. p. 472.
B/.TIDA KUR ÂN TETKİKLERİ 329
karşı sevgi ve takdir hisleri beslerken, görünüyorsa da, ilimde objektif olabil
islâma karşı aynı usûlü kullanmaktan mek en zor olan şeylerden biridir. Av
kaçınır. Genellikle batıklar için, İsa ve rupa Orientalizm hareketinde misyoner
Budda tam, m ü k e m m e l , kolayca anla lik unsuru kıymetini son asırlarda kay
şılabilir, inandırıcı olarak takdim edihr- betmeğe başlamışsa da' onun terakki
ken, aksine İslâm'ın peygamberi karı sinde müstemlekecilik hareketi m ü h i m
şık, muğlak olarak tanımlanır ve mü bir rol oynamıştır. Misyonerlik, m ü s
savi olmayan şartlar altında incelenir.^' temlekecilik ve siyaset gibi hususlarda
Kişi çocukluğundanberi aldığı dîni tel bir fayda tevehhüm etmeksizin su'f i l i m
kinlerin tesirinden kolay kolay kurtula için çalışan orientalistlere kolay rastla-
maz. Hatta farkında olmayarak bu alış namamaktadır. Orta çağa ait görüşü en
kanlıklarım d&vam ettirir. Müsteşrikle güzel Dante'nin İlahi komedyasında gö
r i n ve bilhassa İslâm Dîni ile meşgul rürüz. O, Muhammedi hileciler ve boz
olanların h a y a t l a r ı tetkik edilirse görü- guncular arasında gösterir. D'herbelot'-
lürki, onların hemen hemen ekserisi da, Muhammmedin meşhur bir aldatıcı,
Hristiyan veya Yahudi ilâhiyatını oku Muhammedilik adı verdiğimiz dalalet
muş kimselerdir. Orientalistler genel dininin kurucusu olduğunu söyler."
likle Hristiyan ve Yahudi menşeden
geldikleri için, İslâm'ın dînî fikirlerini Yeni Orientalistler eskiler gibi, İs
takdir etmek, böyle bir muhitte yetişen lâm'a karşı şiddetli oknasalar da, kü
bir şahıs için kolay değildir. Derinliğe çüklüklerinden beri ahnış oldukları tel
ve zenginliğe vasıl olacak en i y i imkâ kinlerin hepsinden tam mânâsı ile kür-
nı, Hristiyanlara veya yahudilere veren tulamamışlardır. İnsanların bir çok dav
vasıtalar Hristiyan veya Yahudi fikir ranışlarında bu telkinlerin gizli veya
ler olacaktır. Aynı şey Müslümanlar için âşikâr tesirleri görülür. Bu hususu mua
de vârittir. Başka bir din üzerinde araş sır müsteşriklerden pek çoğu itiraf et
tırma yapan bir araştırıcıya tesir eden mektedirler. «...Batmm iîâliiyat husu
en m ü h i m âmillerden biri, araştırmacı sundaki peşin hükümlerinin izleri halâ
nın halihazır yaşadığı hayat ve bu ha bazı modern âlimlerin eserlerinde ve
yatın çocukluğundan beri kendisine ilmî bahislerin dipiiotlanmn arkasmda
yaptığı tesirdir. X V H . asırdan itibaren gizli olarak görünür. Ama modem ta
Avrupalının muhayyilesinde din tesiri rihçiler böyle büyük bir hareketin, sah
nin b ü y ü k bir kısmını kaybetmeye baş t e k â r bir menfaat perest taraî-ndan baş
lamış, böyle bir anlayış karşısında latılacağına inanmıyacakîardıro^'^. «Son
X V I I I . asırda ortaya çıkmaya başlayan zamanlarda da İslâm ve Hristiyanlık
deizm hareketine b ü y ü k bir hız vermiş arasındaki anlayış farkında fazla bir
t i . Jean-Jacques Rousseau, dînî duygu değişiklik olmadı. Böylece Kıisiiyaniar
larını içli bir şekilde yayarak, şöyle der : aynı tenkidi yapmaya meylettiler. Bu
«Allah, uygun bir şekilde kullanıldığı na rağmen oldukça modern zamanlaraa
zaman, b ü t ü n dinlerin i y i olduğuna ina- bile, bazı yazarlar, Hrisüyaıü davrr.nıjj-
myorum. Esas inanç kalbî olandır. A k
sine felsefecilerin ateizmi, b ü t ü n dinle 43) Frithjof Schuon. Comprendte I'lslam.
rin kurucularını hilebaz, şarlatan veya (Gallimard imprime en Fronco 1961) p. 117-
şeytan olarak tanımlar». Rousseau bun 44) LMslam en Occident Europe-Afriqus.
lara karşı şöyle h a y k ı r ı r «Dinlerinizin p. 155.
kurucularına karşılıklı h ü r m e t ediniz»-''' 45) Dante, İlahi komedya, Istanbul. 1353
(Çev. Dr. Feridun Timur), s. 292.
X I X . asırda dinler üzesine yapılan ilmî D' Herbeîot de Molainville, Bib«otheğus
tetkikler, batı düşüncesini eski h ü k ü m Orientale ou Dictionnaire Üniversel Poris. 1697.
P. 598.
lerinden vazgeçirmeye mecbur oldu gibi
46) Ttıe Arabs in History, p. 48.
Doç. Dr. iSIWViL CERRAHOĞLU
bu zât aynı eserinde, orta çağda İslâm Bunlara şâir dinlerin tarihinde tesadül
hakkında Batıda yaygın olan efsaneyi edemeyiz. Bundan dolayı İslâmiyet'tah-,
şöyle hülâsa eder. «Muhammed bir ribkâr bir tenkide en çok maruz kalabi
muhteris, papalık seçimlerinde muvaf lecek bir dindir. Hakikatte İslâmiyet'in
fak olamamış işi bozulmuş bir Ro tevellüdü meselesi oldukça muğlak'bir
men kardinali ve nihayet yalancı şekilde ve gayet karanlık ahval ve şerâît
peyfanb^rliğini ilan etmiş şahıs ola dahilinde manzûr olmaktadır... Bizi en
rak gösterilir»". Daha orada Orta çok alâkadar eden vaka yani Muham
Çağın akıl almaz polemik küfürleri, med'in ruhunun psikolojisi tekâmülü,
Woltaire'in Peygamber hakkındaki hi- neşri dine kendisini sevkeden âvâmil,
civli ve yalan sözleri yer almaktadır. muzafferiyeti azimenin hakikî -sebeble-
«Muhammed'in nasihatlanna başlayı ri büyük bir karanlık-içindedir..
şından önceki şahsiyeti iyi bilinememek Caetani'nin şu fikirleri orla çağdaki gö"-
tedir. Bu hususta Kur'ân'dan hiç malu rüşten daha hafif değildir. «...Daha .az
mat elde edememekteyiz. Ondaki kıssa yüksek avâmilin tesiriyle hareket eden
ların karekterlerinden ve nisbî tarihî adam nerede?. Ahzu intikam hisleri,-si
değerlerinden dolayı peygamberin bi yasî âmali, mevki-i iktidar hırsı, müba-
yografisine mâlik olamamaktayız. Biz reze-i hayat mecburiyet-i şedidesi-hangi
zat hayatının kronolojisini tesbit etmek noktada başladı?. Muhammed -öyle bir
imkânsızdır»^^ «...Muhammed M.S. 570 tabiat ile doğmuştu ki, bu tabiatlarda
senelerine doğru doğdu. Fakat ilk genç hissiyatın kuvveti galibtir. Yani- Mu^
liği ve delikanlılığı, tarihin söylediğine hammed'in rûhunun tekâmül safahatını
göre çok az bilinmektedir.»" R. Blac- batmiyyeye şikâr olabilirdi- ki,- bütün
here, Muhammed'e vahy başlamadan melekâti fikrijryesi karandı... Nefsine
evvelki devrin malûm olmadığını göz karşı azim ve bipayan bir itimadı oldu
önünde tutarak «Kur'ân'ın biyografik ğu için en cüretkârane teşebbüslere kö
bir kaynak olarak kullanılması mümkün rü körüne atıldı ve kendisinin fikriy-
değildir. Onu tamamlamak için ikinci yat-i mânevîyyesine meclûp ve meftûn
olan, bununla sermesi olan bütün taraf
kaynak olan Hadis'e ihtiyaç vardır»
tarlarını arkasından sürükledi»'". Yine
demektedir^". Biyografik Hadis'ler hak
devamla «...Çünkü büyük istikbalinden
kında da, müsteşriklerin durumunun
bihaber olan Muhammedin o zamanki
çok çeşitli olduğunu söyleyerek, Ibn
siamsını tayin ve tasvir etmemize ha
Sa'd, et-Taberi ve Ibn Hişam gibi tarih
dim olacak anâsır elimizde yoktur. Va-
çilerin eserlerinin 1858 den sonra Avru
zife-î risâletinin bidayetine kadar Mu
palılarca bilinmesiyle, 1858 de Muir ve
hammed o kadar şiddetli bir heyecaiı-ı
1861de Sprenger, Peygamber hakkın
ancak bu malûmat sayesinde tasvir ve
daki büyük etüdlerine başladılar ve bu
hikâye edebilecektir. İlk kırk seneki ha-
tetkiklerden sonra, Muhammed'in biyo
grafisi hakkındaki eski görüşlere köh
nelik damgası vurulduğunu söylemek- 52) Aynı eser, p. 47.48.
tedir.^* L . Caetani bu hususta «Muham 53) Dominique Sourdel, L'Islâm (Que sais-
med tarihi zamanların aydınlığı içinde je) Paris 1968, p. 9.
yeni bir din-i kâzib icad eden gayet nâ 54) A.C. Bouquet, Comparative Relig.ion
•"'«^nauin Books) Great Britain 1956, (Fifth ed'
dir, tarihi bir peygamber misalini arze-
tion) p. 266.
der gibi telâkki olunmuştur. Böyle bir 55) R. Blachere, Le Probleme de Maho
telâkki hakikate istinad eder gibi görü met, Paris 1952, p. 2.
nür... Filhakika İslâmiyet'in tevellüdü 56) Aynı eser, p. 9.
ve tekâmülü hakkında hadsiz hesapsız 57) L. Caetani, islâm Tarihi (Hüseyin Câ-
hid) İstanbul 1924. I . 281 -283.
bir çok tafsilât ve teferruata vâkıfız.
58) Aynı eser, II. 78-79
336 Doç. Dr. İSMAİL CERRAHOĞLU
mî fikirlerin özü, temeli ile meşgûl ol ret âlemine ait bir çok hususların Yahu
maksızın sadece dil ve lügat çerçevesi di ve Hristiyan cemiyetinden alındığını
içinde kalmaktan başka bir vazife yap ve bunlar alınırken alman fikirlerin
madı. Bu sahada Rene Basset'in «mille tecrid edilmeye çalışıldığını»*'* söyler.
et un Contes, recits et legendes arabes, «... B ü t ü n mesele Muhammed nezdin-
(Paris 1927) adlı eserinin üçüncü cil de dine meyi nasıl doğmuş ve dînî an
dindeki legendes religieuses, kısmında layışı nasıl cezbedebilmiştir?... Başlıca
Yahudi kaynaklardaki İslâiliyatı topla fikirleri,bazı değiştirmelerle Yahudi ve
mıştır. İslâm'da îsrâiliyat mecmuası son Hristiyanlardan ödünç alınmaktadır.
zamanlarda zengin bir şekilde Rudi Pa- Bazen de onlar, Yahudi ve Hristiyan
ret tarafından meydana getirildi. (Fru- kanaviçesi üzerine serbest bir tefekkür
harabiche Liebesgeschichten, Bern le işlenmiş nevidendir, denildikten son
1927). îsrâiliyat konusu Lidzberski ve ra, Mekke devrinde diğer dinlerin tesi
Goldziher tarafnıdan da işlenmiştir. r i n i n fazla olmadığı, Medine'de ise mü
Bunlardan başka Kur'ân'ın menşeini nakaşalar başladığı ve Güney Arabis-
araştıran şu çalışmaları da sıralıyabi- tandaki Hristiyanlarla münasebete giri-
liriz.«'. şildiği... ve Muhammed'in Arabistan'da
mevcud olan Yahudilik ve Hristiyanhk
A. Geiger, Judaism and islâm, Madres 1893.
hakkında çok sathî bir malûmata sahip
M. De Goeje, Quotations from tlıe Bible
olduğu, anlatılmaktadır»'-'.
In the Qoran and the tradition (Semitic Studies
in Memory of Alexander Kohut, 1897). Brockelmann «Muhammed'in âhiret
H. Grimme, The Origin of the Qoran. hakkındaki tasavvurları doğrudan doğ
Hartwig Hirschfeld, Judische element Itn ruya Yahudi kaynaklar, dolayisiyle de
Koran, Berlin 1878. İ r a n ve Babilonya kaynaklarına daya
CI. Huort, line Nouvelle source du Qoran, nır»^". «Muhammed Mekke'de iken i k i
Journal Asisatlque 1904. defa, Medine'de Yahudileri örnek tuta
Jaspis, Joh. Sigm, Koran und Bible, Leipzig rak üç defa namaz kıldığı halde, daha
1905.
sonra bu âdeti İ r a n tesiriyle, sabah,
Leblofs. Louis, Le Koran et la Bible Hebral-
öğle, ikindi, akşam ve yatsı olmak üze
que, Strasbourg 1887.
re beş vakte çıkardı»^'. Onun ruh dün-
St. Clair - Tlsdoll, W., The Original Sources
Religieuse de l'lslâm (Traduit de l'Anglais paı
of the Qur'on. London 1905.
yasının ancak pek cüz'î bir kısmı k e n d i
C. Snouck Hurgronfe, La Leğende Qorani-
que d'Abraham et la politique religieuse du öz malı idi. O bilgiler peygambere, ek
Prophet Muhammed, 1880. seriya Yahudilikten ve Hristiyanlıkları
Karl Ahrens, Christliches Im Qoran, {2DMG. gelmekte, fakat o bunları maharetle
L X X X I V . 1930). kavminin dinî ihtiyaçlarına uydurmak
Heinrlch Speyer, Die Biblischen Erzohlun- ta idi»^^ demektedir. Tritton'da, Kur'-
gen Im Qoran, Grafenhoinfchen 1931
D. Sidersky, Les Orlglnes des Legendes 83) Bu konuda ç a l ı ş m a l a r pek çoktur. B'i
Masiilmanes dans le Coran, Paris 1933. burada bunlardan bir kacmı sıraladık. Bu husus
D. Masson, Le Coran et la Revelation da daha fazla bilgi için bkz. (Index is!ami.<^ux
Judeo - Chr6tienne, Paris 1958. Bibliograp hie des Ouvrage Arabes; Handbuc'ı
D. Künstlinger, Christliche Herkunft der der Islâm-Literatur; Bell's Introduction to the
Qur'an).
Kuranischen Lot-Leğende, Lwow 1930.
84) Tor Andrae. Les Orlgines do, l'lslöm
Joshua Finkel, Old Israelitlsh Tradition In
et le Christianisme (traduit de -i'ailemand pnr
the Koran, 1930-31.
Jules Roche, Paris 1955), p. 6 8 - 9 1 .
Kur'an'in menşeini araştıran bu e- 85) Selected Works of Snouck Hurgranje.
serlerden başka, diğer müsteşrikler de p. 119
86) islam Milletlerive Devletleri Tarihi, s. 34.
eserlerinde bu hususta çeşitli sözler söy 87) Aynı eser. s. 36.
lemişlerdir. Meselâ Tor Andrae «Âhi- 88) Aynı eser, s. 33. • •
DOÇ. D r . I S M A I L CERRAHOĞLU
340
Biz müslümanlara göre, Kur'ân bir Makalemizde kısa hatlarla izah et
vahy mahsulüdür. Ve bu teolojik bir meğe çalıştığımız batıdaki Kur'ân tet
mesele olarak telâkki edilir. Halbuki kikleri, Orientalizmin diğer şubelerin
Avrupalılar bu meseleyi sosyal ilimler de olduğu gibi, genellikle misyonerlik,
açısından ele aldıklarından, iki taraf a- ticaret ve sömürgeciliğin öncülüğünü
rasında bir uygunluk mümkün olama yapmakla kalmamış, aynı zamanda is
maktadır. Aslında, tecrübî ve sosyal lâm akidesinin temeline de dinamit
ilimlerin metodunu metafizik bir me koymuştur. Müslümanların miras ola
sele olan vahye tatbik edemeyiz. Çün rak aldıkları yüksek değerleri, bir hiç
kü vahyin mantığı tecrübî ilimlerinki- mesabesine indirmek, batılılar için
ne benzemediği gibi, onlarla mukayese zevkli bir çahşma tarzı olmuştur. K e n
etmek te imkansızdır. Vahyin sahası di memleketlerinde gereken İslâmî kül
ve bildirdikleri, teccrübi ilmin bildir türü alamıyan, İslâmı batılıların eser
diklerinden ve onun sahasından tama lerinden öğrenmeye kalkışan bazı m ü
men ayrıdır. Tabiat, tecrübî ilimler ta minler ne yazık ki batılıların gayeleri
rafından determinizim pirensibine göre ni tahakkuk ettirmeye hizmet etmekte
incelenir ve tecrübî bilgiler, tüme va dirler. Kısacası, onlar bu çalışmaları ile,
rım veya tümden gelim yollarından bi Müslümanlar arasında tarihlerini inkâr
riyle elde edilirler. Halbuki vahy, fıtrî eden bir nesil yetiştirmeye ve yine bun
olan beşeriyetten bir an sıyrılmaktır. lar vasıtasiyle fikirlerini kabul ettirme
Bu da insanın gücü ile elde edebileceği ye çalışmaktadırlar. Nitekim X X . asır
bir şey değildir. Kısacası vahy hâdisesi, da İslâm ülkelerinde görülen ilhâd ha
pozitif ve negatif elektirik uçlarının bir reketleri, bu çalışmaların bâriz bir neti
leşmesiyle meydana gelen bir ışık olayı cesidir,
gibi izah edilemez. Avrupa Orta Çağ'dan beri kaba
Şunu unutmamak gerekir ki, Bu kuvvet ile yaptığı mücadelelerde m a ğ
gün ilim buldukları ile haklı olarak
lûp edemediği Doğuyu, şimdi açmış ol
öğünmekte, fakat bilmedikleri yanında
duğu fikir savaşı ile mağlûp etme yo
bildikleri bir hiç mesabesinde kalmak
lundadır. Onların bu mes^dan okum.ala
tadır, îlim ve tekniğin başarılarına rağ
men, insan oğlunun rûhi hallere âit bil rı karşısında susuşumuz, varlığımızı in
gisi çok kısırdır. Dâima kendisinin bir kar etmekten başka birşey olamaz. O-
beşer olduğunu ifâde eden Hazret-i nun için, içinde bulunduğumuz gafla t
Peygamber'in maddi alemden tecerrüd uykusundan uyanıp silkinmemiz gere
edip, melek tabiatına bürünerek mane kir. Nasıl ki, cehalet karanlığı içinde,
vî âleme yönelmesi ve en jrüce melce vaktile İslâm bir güneş gibi doğup, â-
ile irtibat temin edip ilâhî hitabı din lemleri aydınlattı ise, şimdi de içimizde
lemesi, beşer gücünün tahammül ede mevcûd olan islâmî nûr zerresini bir
ceği işlerden değildir. Bu işin ağırlığını
yanardağ misali, harekete geçirmek za
bizzat Kur'ân: «hakikat biz sana ağır
rureti vardır. Bu her müslümanm vazi
bir söz vahyediyoruz»"' demekle teyid
eder. Hakikatim kaAmjramıyoruz diye fesi olduğu gibi, bu işin asıl ağırlığının
bir şeyi inkara kalkışmak akıl kârı de genç ilâhiyatçıların omuzlarına yükle n-
ğildir. mi şolduğu unutulmamalıdır.
lOl)- el-Mûzzemmil, 5.
A TABLE. .-mhfufnfirrii.i.
: ,^1 •--et.»''^-: ,
• . De ArabifcIîC
ALKORAR Door de
Zafazijnfche en de Turckfche Propbetc
M A H O M E T H.
in drie onderfcheyden dcelen bcgrepcıv. van derTurckea
RcIigic,GheIoovc,AcImocncn,Vaflcn,Glicbcclcn,Bcc!cvacrt
naMecha,met t'famcnfijnGod<-dicnftcn',cndcCcrcmonien,
, ..• Wcttcn'cndeRcchcen;- • " .? ' *
U N EE LL QO. V A
A LL S ıI C O N T Iı E ' '•' Ji H
i ;v , ^
N E L A D O T T R I N A , ^ r.^Vyu
^. ST VMI, E T L E
% L B G G l SVE.
. . . . . ! . r?../ • _^ - ~
1548 de Venedik'te İtalyanca bosıian Kur'an'ın ilk sahifesi (British Museum : 483 b. 28)
CERRAHOĞLU,
-t
> STVMI» E T L E
. İ.EGGl S VE.
îl • .1
t - -s
V
4fe
vet
1548 d» Vsmdik'te İtalyanca bosilan Kur'an'ın İlk sahHesl (British Museum: 483 b. 28)
Ji^- COMMONLY CALLED '
, T h e itkor.ıu M O K A . M N T î'! D ,
«1(T. r"' '* ' ^ ' ' ' ' 'M-^' " ' '''' " ^ • "i -12!XtP L A N A T ö:Rk%, z< OMr
'S *<ı e x m f Udiu iluırge /
Û fiit'MtoinefUfnt* dHitt S}tkr3t^\_ •, . T A K. E N F R O :Cr '« T*y E'' P.î O f
fe- . .s ^ trcririUMfiııt. " ,-*'|^ Ji. Utemff- epi'il 't'fijtıırttt i CtuSİMuin
'.A V î î o m de Dien element Se miTericordieux.''
•» ' Dı« MIX izıl:dcIlft,DJeu eft eteroelıil n'eDgeodıe' '*'•• ' jtet & O^iı'trsdtt f^jftıufit -
A p p rv;o VED cO ]•: N - I - A T O :< s.
j<:s, il n'eft ptt e n g e n d ı j , 6c nM point de Compa»: r; î < i, î Autrıs yü-yuguient tfditrift» __
• • S"""'- , , ; •. • - luy leutt ]in* defitueur , tan* 'auıtj TO WHJCM ı s V K ). I I Xfcı>, .
•.^ • • • .. - ; • •••
furu!e$tuentMii'aııxajfairefr -*
l^ChAiitttdeU S EV^R ^T10H,emtm*tıtti>if :
•'ftsfihj*tt: £n Ufmw» d*qııtıy,m ^
LONJbON,
Vı'.r.-.ei hr L . ^/^u j : , W. CtAftKB', and R;CöttJjri, ,at t))*
CERRAHOĞL
THE
ALCORAN OF
MAHOMET,
Tranflated out o f Araltque into French',
/ \ . BY THE
M^te^îr, andReHdenc b r t n s
K i n g o f F r 4 « f 5 5 at
ALEXANDRIA.
Andne:ıljF.r,ırŞ^c;L fcr the [atiifdUicn of
cUthAt clejireto look i.'iîo tht T.oilfh va-
mîîeSo ^
LONDON.,
Printed, yimio
I 64 f.
K Ö R Â M
C H A P. X. i
. îniiikd, j o N A S ' î revealed aCMzccÂ..
• H e t T w e e d e : ^ " ^ ^ c k
D E S '
A L K O R A îsT S.
> I n deh w c l c k e n begrepen w c r t die W e t , d i ç M a h o '
^ m e t d e n Sarafijnen gegcven heeft.
SURA ,GXIV.
H o M I N E S.
M E C C A N A :
C oM M A TU M S E X .
N O T A ,
R E F ü T A T I O N E S.
E n i c f t , ıjnöJ, cîım Alcoranu» ibc- bis ıııfania « r c t / dûmGcnioi SatanisJ fei
^ ftîis , ncmpc h inctEpcrit , Diaboli'; , & hominibus diftinguit, c ı ı m , ut a-
(î 4*^'""'»' Homilies: & poft tot in. Jibi oftcndimus , & ex Sams licteris manifcftıi
/anias, aliquem tandem fani habc- proinvimas , Gcnii , ac Satan; iidcm&nc , MC
vide»tur, V«tua>,neinexttcmi* şuidcmver- JJUO modo «ıtcrfc 4iftinguantur ',
F I N I s;
I5-
mm
ilk SLİllüt;-.
r
^.1 \
\ H .
ir
Ex corrcclioribus Arabum cxcmpiaribus fumni:
iidc, atquc pulchcrriı'nis charadcribiıs
clcfcriptııs,
^ PRODROMUS
Totum prioremTomum implens
- In-,quo contenta indicantur pagina fequenti,
A U C T O R E
b a v ı C O M A R R A C CIo
^*y- - - Congregatione Clericomm Regular'mm J\datris Dei,
fm N o C E N T I
Glorioüfliına: mcmoriîE olim Confeflârio.
î
PATA VIÎ,
M. DC. XCVIII.
Ex Typographia Seminarü.
SUJP£RIOJLUJİ ^£RMISSt/.