You are on page 1of 32

BATIDA KUR'ÂN TETKİKLERİ

Doç. Dr. İsmail CERRAHOĞLU

Batı dünyasında Kur'ân-ı K e r î m


hakkında yapılan terceme ve araştır­ muşsa da, bunlar devirlerindeki büyük
maları ortaya koymak, onların ilmî zih­ karışıklıklar içerisinde boğulup gitmiş­
niyetlerini ve takip ettikleri u s û l ü an- lerdi. O devirdeki âlimler Yunan dilini
layahilmek için, batılıların doğu i l i m ve Arapça'yı bilmediklerinden, ellerin­
dünyası ile münasebetlerini tetkik etme­ deki b i l i m malzemesi insanı doğrudan
miz gerekecektir. Başka bir deyimle, o r i - ziyade, yanlışa götürücü mahiyette za­
entahzmin bir bölümü olan K u r ' â n tet­ yıf i d i . Halbuki Müslümanların Bağdad'-
kikleri, orientalizmin tarihçesi ile sıkı da k u r m u ş oldukları «Dâru'l-Hikme»
bir şekilde alakalıdır. de, gerek Arap dilindeki orijinal eserler
ve gerekse eski Yunan eserlerinin Arap­
insanlık tarihinde, medeniyet tari­
hinin izah edilmesi zor olan devirleri ça tercemeleri tedris edilmekte idi. İşte
mevcuttur. Tarihte çeşitli aydınlık de­ batının karanlık semasını aydinlpJacak
virler gelmiş, bir m ü d d e t sonra da kay­ olan bu eserler üzerine gözler çevrilmiş­
bolmuşlardır. Bazen de medeniyetler t i . B a t r m n , Doğu'yu tanıma veya orien-
ve fikirler, b i r milletten diğerine nak- talizim (istişrak) tarihinin başlangıcını
ledihniştir. Bilindiği gibi i l i m bir mille­ buraya kadar indirebiliriz.
tin, bir devrin veya bir bölgenin malı
değil, insanlığın ortak malıdır. Tarih Haçlı Seferleri sayesinde batılılar,
sahnesine gelen her millet ona birşeyler
karşılarında üstün bir İslâm medeniye­
ilâve etmiştir. Medeniyet tarihinde İs­
lâm medeniyeti, kaybolmaya yüz tut­ t i n i n varlığını kabul etmişler, bu me­
muş Yunan ve şark medeniyetini A v ­ deniyetten bazı kırıntıları memleketle­
rupa'ya nakletmiş ve b u g ü n batının her rine götürmüşlerdi. Artık Avrupa gözü­
alada ilerlemesine en m ü h i m âmil ol­ nü î s l â m medeniyetine çevirm.iş, onu
muştur. İslâm, medeniyet tarihinin en öğrenebilmek için Arapçanm lüzumu
parlak devrini yaşarken, Avrupa ceha­ ortaya çıkmıştı. Batılılar bu dili ve i l i m ­
let ve karanlıklar içerisinde yuvarlan­
lerini öğrenmek için heyetler gönder-
makta idi. İslâm'ın i l k beş asrında de­
vam eden ihnî h ü r r i y e t ve serbest gö­ m.ekte idiler. Şüphesiz Kuzey Afrika,
rüş hareketi sayesinde, îslâmî ilimler Sicilya ve Endelüs, İslâm medeniyeti­
alanmda meydana gelen ilerlemeler ya­ nin batıya intikalinin en ınühim yoU;
nında, felsefe ve i l i m sahasındaki ilerle­ olacaktır. Bu yollarla giren İslâm kül­
meleri göz önünden uzak tutmamak türü, Avrupa'da sağlam bir medeniyetin
lazımdır. Doğu Hristiyan âlemi Müslü­ temelini atmış oluyordu. Son zamanlar­
manlarla komşuluk münasebetlerini sı­
kı bir şekilde devam ettirmişlerdi. İs­ da Avrupalı âlimler ve tarihçiler, taas-
lâm ülkelerindeki b ü y ü k k ü l t ü r mei'- sublarına rağmen, kitablarnıda İslâm
kezlerinde, çeşitli dinlere mensûb k i m ­ medeniyetinin, Avrupa'yı ne derecede
selerin hoca veya talebe olduklarını sık u y a r m a ğ a yardnn ettiğini yazıyoj'lar.
sık müşahede etmekteyiz. Batı H r i s t i ­
yan dünyası ise, G ü n e y d e n Müslüman­ Batı İslâm dünyası, hiç güphesiz
lar tarafından adetâ kuşatılmış durum­ Doğu İslâm düinyasının bir talebesi idi.
da idi. Avrupa'da I X ve X cu asırlarda Doğudaki i l i m ve medeniyM, Kır/,oy Af­
bazı uyanma ve eğitim hareketleri ol­ rika ve Endülüs'teki ilim merkezlerine
Doc. Dr. İSMAİL CERRAHOĞLU
324

aktarılmakta idi. Ağlebiler tarafından Kayravânî ( ö . 292/905) nin tıp konu­


Kayravan'da kurulan «Beytu'l-Hikme» sundaki yedi makalesini^ Lâtince'ye ter­
ceme etti. Konstantin, tabib Ahmed b.
meşhur tıb merkezinin nüvesini teşkil
el-Cezzâr el-Kayravâni (Ö. 369/980) nin
eder. Kayravan medresesinin bu saha­
«zâdu'l, musâfir ve kutu'l, hâdır» adlı
daki talim ve tedris metodu ve tıb âle-
meşhur eserim (peregrinantis viaticum)
mindeki eserleri, Kuzey Afrika ve En­
adiyle Lâtinceye çevirdi. Bunlardan
dülüs'e yayıldı. Bu medrese tam üç asır
başka, Kuzey Afrikanm tıb haricinde
bo3runca bu bölgeyi tesiri altında bırak­
kalan eserini de terceme etmiştir. Mese­
tı. Sonra bu medresenin eserlerinin ve
lâ, Ali b. Ebi'r-Ricâl el- Veziru'l-Afıi-
elde ettikleri neticelerin Güney İtalya'­
ki'nin felek ve yıldızlar hakkındaki «eî-
ya, bilhassa Norman hükümdarlarının
bâri» adh eserini de çevirmiştir.^ Genel­
inşa ettikleri bir manastır (Monte Cas-
likle bu zatın eserleri, tam bir terceme-
sino) a nakledildiğini görüyoruz. Oraya
den ziyade, Arapça tıb eserlerinin izah,
ilk defa idareci olarak Konstantino Afri-
şerh, iktibas hatta intihal suretiyle, nak-
kano getirilmişti. Bu zat Tunus'da, Kar-
ledilmesidir. Her ne olursa olsun onun
taca'da 406/1015 senesinde doğmuş ve eserleri, Avrupa tıb mektebleri ü z e r i n ­
Sanhaciler'den el-Mulz b. Bâdis zama­ de yenileştirici tesirler yapmıştır.
nında KajT^van'da okumuş, Arapça'yı
öğrenmiş ve oradaki tabiblere talebelik Ispanya'lı Müslüman seyyah İ b n
yapmıştı. Bir çok tıb kitabı üzerinde Cübeyr 1185 te Sicilyayı ziyaret ettiğin
ihtisas sahiıbi olmuştu. Daha sonra Fâ- de kral WiUiam I I (1166 - 1189) m Arap­
timiler idaresindeki Mısır'a gitti, riya­ ça ökujmp yazdığını ve Palermo'daki
ziye ilminde bilgisini tamamladı ve Si­ Hristiyanlann, Müslümanlar gibi g i y i n ­
cilya'ya döndü. Norman hükümdarı ta­ diklerini ve onlar gibi Arapça konuştuk­
rafından, yukarıda adı geçen ruhban larını söyler. Sicilyadaki Norman kıaî-
manastırını yönetmekle vazifelendiril­ ları Arapça yazıyı ve hicri tarihi kul­
di. Orada, Afrika tıb kitablarmın Lâtin­ lanmışlar, bastıkları paralarda bile İs­
ce tercemelerine ve tedrisine başladı. O lâm düstûru olan kelime-i tevhid veya
ve arkadaşları tıb ilmini neşretmek için kelime-i şahadeti kullanmışlardı. İ s l â m
çalıştılar. Salerno Üniversitesi'nde me­ hâkimiyetinin ve kültürünün t e z a h ü r ü
todunu koydu. Artık, Kuzey Afrika tıb Frederick I I (1215 1250) zamanında b i ­
kitablannın talim ve terceme hareketi, le devam etmekte idi. Bu h ü k ü m d a r
Napoli, Bologna, Padova Üniversitele­ çok sayıdaki Hristiyan ve Yahudi t e r c ü ­
rinde yayıldı. Bu hareket daha sonra manlara, Arapça'ya çevrilnüş olan Y u ­
• Kuzey italya ve oradan da Almanyaya nan eserlerini Lâtince'ye terceme e t ü r -
geçti. 480/1087 senesinde ölen papaz mişti. Onlar arasında Doğu menşeli bir
Konstantino Afrikano, Kuzey Afrika'­ müneccim olan Theodore' da vardı. O,
nın bütün tıb kitablarmı hemen hemen hijyen ve doğan ile avcılık hususundaki
terceme etti. Meselâ Tabib îshak b. İm- eserleri terceme etti. İspanyada A r a p ç a
rân'nm (Ö. 294 - 295/907 - 908) (melan- ve İbranice'yi öğrenen Michael- Scot,
colia) adlı eserini çok zayıf bir terceme sonradan Sicilyada Frederik I I nin hiz­
metine girdi ve ölünceye kadar orada
ile Lâtinceye çevirdi. Bu eser ves ve-
kaldı. Nihayet Sicilyalı mütercim tabib
se illetinden ve onun tedavi yollarından
bahsetmektedir. Kitâbu'l - Hummayat
(liber de febribus), kitabu'1-bevl (liber
1) Bu makaleler 1515 senesinde Lyon'da
de urinus), kitabul'l. Anasır (liber de
Lâtince (Opera Isaci) adiyle basılmıştır.
elementi) kitâbu'l-hudûd ve'r-rusûm 2) Fazla bilgi için bkz., Hasan Husni Ab-
(liber de definitionibus) gibi eserlerle, dulvahhâb, VVarakât ani'l-Hadareti'l-Arcbiyyeti bi
tabib İshâk b. Süleymân el-Isrâilî el- Ifrikıyyeti't-Tunusiyye, Tunus 1365, 1. 211 -213.
BATIDA KUR'ÂN TETKİKLERİ
325
Farac b. Salim, Râzi'nin b ü y ü k tıbbî e-
len ve Hypokrat'm eserlerinden büyük
serini terceme etti..'
b i r . k ı s m ı Arapça'dan terceme edilmiş­
Hicretin I I I . cü asrından itibaren, ti-".
Bagdad ve Fustat'dan istifade edilerek.
Diğer yönden Papalık, Hristiyanhgı
Kayravan ve Rakkade'de kâğıd imal e-
doğuda yayma gayretleri içerisinde idi.
diliyordu. Kâğıt imal etme sanatı, Ağle-
X I I I . cü asırda Paris'de 20 şark asıllı k i ­
biler devrinde Sicilya'nın h ü k ü m e t mer­
lise mensubundan bahsedilişi, onların
kezi olan Palermo'ya ve daha sonra Gü­
orada yetiştirilip. Doğuda Hristiyanlığı
ney İtalya'da Salerno ve bilhassa Fabri- yayma gayretlerine matuf idi. Böyle bir
ano'ya geçti. Bu sanat daha sonra A l ­ tesis 1 Temmuz 1248 de Papa Innocent
manya'ya intikal etmişti. B u sanatın IV. ün tavsiyesiyle kuruldu Bunu Alex­
mevcudiyeti hiç şüphesiz k i m a t b a a n ı n andre I V (22 Nisan 1258) ve Honorius
keşfine vesile olmuştu. Eğer kagıd olma­ I V (23 Ocak 1285) takip etti. Doğuda
saydı böyle bir keşfin olması şüphe ile Hristiyanhgı ve medeniyetini yaymak
karşılanabilirdi. Avrupa'nın uyanmasın­ isteyen Papa Clement V zamanında
da en mühim âmilin matbaa olduğunda (1311-1312) senelerinde, Viyana'da top­
şüphe yoktur. Kayrıvan'daki kâğıd sa­ lanan dînî meclis (konsil) de Roma, Pa­
nayii bir yönden Sicilya yoliyle İtalya'­ ris, Bologne, Oxford, Salamanca şehir­
ya girerken, diğer yönden de Sebte ve lerinde, Avrupa'daki tedrisatın ısinhı
Endelüs'deki Şâtıbe (Xativa) yoliyle için, İbrani, Arab ve Keldani dillerinin
Fransa'ya geçmekte i d i \ öğrenimine lüzûm görülüyordu. Bu r^-
XII. ci asırdan itibaren İslâm felse­ birlerde kurulan kürsüler, hocaia' \->;-
fesinin, Avrupalılar'a tesir etmesi, Fara- talebeler, Roma'da papalık, Pa)-;s'de
bî, îbn-i Sina ve Gazalî'nin eserlerinden kral ve diğer îjehirlerdeküer ise. kilise,
mülhem olarak, Aristoculuk fikrinin kollej ve manastır rııhâii: reislerince
propagandası, İspanya ve Sicilya'daki korunmakta ve iaşeleri temin edilmekle
Müslümanlarla, Hristiyanların sıkı mü­ idi," Ernest Renan, Viyana konsiliuin
nasebetleri, Avrupa'daki eğitim ve araş­ k a r a r l a r ı ve Reymond Lull'un gayre'ı-::-
tırmalar için m ü h i m bir hareket olmuş­ rinin, Orientalizm namına ciddi bir fay­
tu. Tuleytula'da terceme heyetinin ba­ da temin etmediğini söylemekledir. Yım-
şında bulunan Gerard de Cremone l ü m a n milletleri arasında mis> on;--iik,
(1114 - 1187) ile Lâtinceye tercemeler yapmış olan Raym.ond Luli, sami'niyct-
başlamış, Domineken keşiş ve filozof siz olan kimseleri İslâm'dan çev^'rn. k
Albert le Grand (1193- 1280) Paris Üni- için, onların dillerinin öğrenilmesi I Ü / J ' ! -
versitesi'nde, Aristoyu İslâm kaynakla­ munu savunmuş ve yukarıda adı gecen
rından mülhem olarak okutmaya başla­ şehirlerde dil kürsülerinin karubnası-
mış ve ders verirken Arapların giydiği na yardımcı olmuşıu. Bunlard'ın hnskn.
elbisesri giymiştir. İngiliz keşişi Micha­ Doğuyu ziyaret eden seyyahla'-nı. Paııa
el Scot 1217 senesinde Toledo'da bulu­ ve kırallara takdim etm.i^ oldukları p]:m-
nuyordu. Şüphesiz orada Arapçayı öğ­ larda, haçhlık ruhunun yaınnda, c;ei'/k
rendi ve tercemeler yaptı. Fransisken
papaz meşhur âlim Roger Bacon ve on­
dan sonra Dominiken papaz Reymond 3) Bernard Lewis, Tho Arabs in History,
Lull X I I I . cü asırda i l i m ve felsefe hu­ London 1956, p. 119-120.
susunda muasırlarının dikkatini doğu 4) VVarakat, I. 207,
etüdlerine çekmeye çalışmışlardı. H ü ­ 5) Th3 Arobs in History, p. 127-13G; Joan-
kümdar Alfonso (1252- 1284) devrinde, Paul Ro'jx, L'İslâm en Occident BSuropo Afriquo.
Toledo'daki tercümanlar okulunda, Aris- Paris 1S59, p. 139-140.
6) L'İslâm en Occident Europe-A';iquo, n.
tonun Organonu, Öklid, Ptolemy, Ga­
154.
Doc. Dr. İSMAİL CERRAHOĞLU
326

ticaretleri ve gerekse oralarda yerleşme masrafları Marsilya Ticaret Odası tara­


fından ödenmekteydi^".
izleri görülür/
Fransa kralı François I. 1530 sene­ Üç büyük İslâm şark dili olan Arap­
sinde College de France'ı tesis etmiş, ve ça, Türkçe ve Farsça'yı, Fransa'da genç
orada şark dilleri kürsülerini açmıştı. Fransızlara öğreterek onlardan b i r ter-
Artık Paris'de çeşitli Doğu dillerinin cümân zümresi yetiştirmek fikri 1669
gramerleri görünmeye başlamış, bilhas­ senesinde Colbert tarafından ortaya atıl­
sa GuiUaume Postel, Avrupa'da ilk A- mış ve 1721 senesinde Jezvitlerin idare­
rapça grameri yazmıştı. Arapça'yı öğ­ si altında bulunan Louis le Grand kolle-
renmek için Asya ve Afrika'da çeşitli jinde bir dil gençleri (dil oğlanları) şu­
seyahatler yapmıştı, ilâhiyatçıların mu­ besinin açılmasıyle tahakkuk safhasına
halefetlerine rağmen, serbestçe ve cesa­ girmiştir. Daha evvel Louis X I I I zama­
retle fikirlerini halk konferanslarında nından beri sarayda kral t e r c ü m a n ı ü n -
savunmuş, bu cesaretinin cezasını, deli­ vanı ile şark dillerini bilen memurlar
dir diye, bir manastıra kapatılmakla çek­ olduğundan bahsedilir. Paris'de 1700 se­
miştir. Öldüpnde 57 tane eser bırakan nesinden itibaren Jezvit kollejine ekse­
bu zat, hakikî ilk fransız müsteşriki ün- risi şarkta sefaret ve konsoloshane ter­
vamnı almıştır*. cümanlığında ve bir de misyonerlikte
kullanılacak olan, Ermeniler a l ı n m a k t a
dilinde eserler basmak için, Roma'da idi. 1721 senesinden itibaren Ermeni ta­
bir matbaa tesis etmişti. 1605 te papa lebe yerine, babaları doğuda bulunan
olan Paul V., Gregoire X I I I ün niyeti­ Fransızlar'ın alınmasına başlandı. Bun­
ni ve projesini tatbik etmiş ve Henri I V lar tahsillerini tamamlamak ve pratik­
ün 22 sene istanbul'da elçiliğini yapan lerini artırmak için İstanbul'a gönderil
Savary de Breves, bu Papa nezdine mekte idiler. Fakat bu müessese Frars
gönderilmişti. Şarkta fetih fikrine sahip sız ihtilâli ile yıkılmışsa da, directoire
olan Savary, Fransa'da tesis ettiği mat­ ve imparatorluk devirlerinde Louis le
baada neşrettiği eserlerle, Asya'da Hris- Grand koUejinde tekrar açılmıştır. B u ­
tiyanlıgı yaymak istedi. Fransa kralı radan mezun olanlar Yaşayan Şark D i l ­
Louis X I I I maliyecilerine, matbaalar leri Okulu'na girerlerdi. Buradan da m?-
kurup, kitablar basılması ve çeşitli şark zun olan gençler hariciye v e k â l e t i n i n
dillerindeki yazmaların satın alınması emrinde tercüman olarak çalışırlardı. 3
için ödeme emirleri vermekte idi». Mart 1781 tarihli emirnamede d i l g e n ç ­
lerini tayin etmek için t e r c ü m a n l a r ı n
Louis X I V 1691 senesinde şark harf­
lerini ihtiva eden bir kırallık matbaası
kurdu. Doğudaki yazmaları toplamaları 7) Orientalizmin tarihi hal<l<ında daha toz­
la bilgi için bkz., Gustave Dugat, Histoire des
için, âlimler ve misyonerler gönderdi.
Orientalistes de {'Europe du XI e au XIX. siecla,
Bidayette kilise ve kırallar tarafından Paris 1868 (iki cild), Tome I, p. V - L I . ; John
din neşri vasıtası olarak kullanılmak is­ Muehleisen - Arnold B.D., The, Koron and the
tenen Orientalizmin yeni bir veçhesini Bible or Islam and Christianity, London, 1865.
açık olarak görmeye başlıyoruz. O da P. 469 - 470.
8) Histoire des Orientalistes, Tome I , p.
diplomasının yardımcısı olan siyasî ve
XVII - XVIII; Pierre Larousse, Grand Dictionnaire
ticarî hulûl politikasıdır. 18 Kasım 1669 Üniversel du XIX. siecle, Paris 1874, XII. 1501.
tarihli krallık konseyi kararı ile Fran­ Papa Gregoire X I I I (Ö. 1595) Arap
sa'da doğmuş altı genç, İstanbul ve İz­ 9) Aynı eser, Tome I, p. X X - XXII?;
mir'e şark dillerini öğrenmek için gön­ 10) Aynı eser, Tome I , p. XXIII. Avrupoliia-
nn misyonerlik çalışmaları h a k k ı n d a fazla bilgi
derilmişti. 7 Haziran 1718 tarihli karar­
için bkz: John Muehleisen Arnold, The Koran
la da İstanbul'a gönderilecek talebe sa­ and the Bible or İslâm and Chistianity, London.
yısı 12 ye çıkarılmıştı. Bunların ikamet 1866. p. 468 - 496
BATIDA KUR'ÂN TETKİKLERİ 327

oğullan, torunları ve yeğenleri tercih rak ilgilenmelerinin ilkini Cluny'nin


sebebi oluyordu". baş papazı Pierre le Venerable (1092-
1156) (Peter the Venerable) nin X I I .
Modern Orientalizmin başlangıcı,
asrın ortalarına doğru Toledo'yu ziya­
Fransız inkilâbından sonra cumhuriyet­
ret etmesiyle başladığını söyleyebiliriz.
çi hükümeti 29 Nisan 1795 de Pariste
Bu zat, İslâm'la aklî bir şekilde mücade­
I'Ecole Superieur des Langues Orienta-
le etmek ve İslâm'ın b ü t ü n problemle­
les Vivantes (yaşıyan şark dilleri okulu­
riyle meşgul olacak b i r ekip teşkil etti
nun) tesisi ile başlar. Syivestre de
ve onları zamanlarının ilmî temellerine
Sacy'nin k u r d u ğ u ve idare ettiği bu
o t u r m u ş çalışmalar yapmakla görevlen­
mektep b ü t ü n Avrupa'ya orientalist ho­
dirdi. B u serinin i l k çahşması diyebile­
calar yetiştirmiştir. Çok enteresandır k i ,
ceğimiz faaliyet Kur'ân-ı Kerim'in Lâ­
bu okulun k u r u l u ş kanununun birinci
tince'ye tercemesi işi idi. İngiliz Robert
maddesi ş ö y l e d i r : «Politika ve ticaret
de Retines (Robertof Ketten) (Rober-
için faydası düşünülen, yaşıyan şark
tus Retenensis) ile Dahnaçya'h Her-
dillerini öğrenme hususunda k u r u l m u ş
mannus, 1143 senesinde Kur'ân'ı Lâtin­
bir halk okulu, millî k ü t ü p h a n e n i n du­
ce'ye terceme etmişlerdi". Bu terceme-
varları içinde tesis edilecektir.»'^ Bura­
n i n ve m ü ş t e r e k çalışmalar serisinin,
dan da anlaşıldığına göre, şark dillerini
ilerideki İslâmî a r a ş l ı n n a l a r m tekamü­
öğrenme, politika ve ticaret için âlet edil-
lünde fazla bir ehemmiyeti olmadığı,
mektecMr.
daha doğrusu ilerideki çalışmah-.ra ışık
Avrupa'nın çeşitli memleketlerin­ tutamadığı söylenir. Zaten yapilaıı hu
K u r ' a n tercemesi ancak 1543 senelerin­
den koşup gelen gençler, Paris'deki bu
de Lüter'in tavsij-esiyle Theodor Bibli-
okuldan, lâzım gelen bilgileri aldıktan
ander tarafından bascılacaktır. Bu sn-a-
sonra, memleketlerinde orientalizmi te­
da yazılan şeyler, kalem münakaşala­
sis etmişlerdir. Şüphesiz Rönesans ha­
r ı n d a n daha ileri bir safhaya gid?în2-
reketi Avrupa'da çok b ü y ü k bir canlı­
mişti. Bazen bu münakaşalar a(j;k kü­
lık meydana getirmiş, fakat X V I I I . as­
fürlere kadar varmakUi i d i " . Alplıoıv
rın sonları ve X I X . asrın başlangıcında­
se X. (1252- 1284) nun emriyİG Don Ab­
k i orientalistler, insanlık tarihinin en
raham de Toledo K u r ' â n ' ı ispanyolca'­
eski âbidelerini i y i b i r şekilde tetkik
ya terceme etmiştir.'"' Bu e.ser Bo!::;a-
ederek rönesansı t a m a m l a m ı ş oldular.
ventura de Seve tarafından Fratisızca'-
X V I I I . asrın sonlarına kadar, misyoner­
ya terceme edilmiştir." Marc de Tole-
lik, diplomasi ve ticaret işleri için yetiş­
tirilen orientalistler, yavaş yavaş şark 11) Histoire des Orientalistes, Tomo I . p.
dillerinden başka, o milletlerin t a r i h ve XXIV.; Grand Dictionnaire Üniversel. I X . C 3 5 . ;
içtimai hayatları, sanaatları ile de alâ­ Bkz. Keza, Prof. Toyyib Okiç, Hadiste Tercürnân
kadar olmaya başladılar. Artık Orienta- İlâhiyet Fakültesi Dergisi XIV. 38.
12) Histoire des Orientalistes, Tome I. p.
Uzm hareketi A v r u p a ' n ı n m ü h i m mer­
XXXI.
kezlerine yayılmış, şark dilleri, ü n i v e r ­ 13) R. Blachere, introduction cu Coron,
sitelerinde okutulmaya başlanmıştı. B u Paris 1959, p. 264 - 265; Montgomery Vvoli, Boil's
okullardan yetişen zevat X X . asırda ori- Introduction to the Qur'on, Edinb-jrgh, 1970, p.
entalizim sahasında gerek metodları ve 173.; Jean-Paul Rojx tercemenin 1141 de yn-
pıldığını ve bu terccrneve dominiken Roco'do (o-
gerekse meydana getirdikleri eserlerle rafmdan bir reddiye yazıldığını kaydeder. (LMs-
temayüz ettiler. lâm en Occident Europe-Afrlque, p. 153.)
14) Bells Introduction to the Quran, p.
Orientalizmin tarihçesine kısaca b i r
173.
göz attıktan sonra, batılıların K u r ' â n - ı 15) Jewish Encyclopedia, Kur'ân maddesi.
Kerîm üzerindeki çalışmalarına geçebi­ 16) Muhammed Hamiduiloh, Le Saint Co-
liriz. Avrupalılar'm, K u r ' â n ile ilmî ola­ ran, Paris, p. LVI.
328 Doc. Dr. ISMAmOERRAHOĞLU

donun (1210) Lâtince tercemesi Inlilano'- da bir kaç yazmaya dayanarak Kur'ân'-
da yazma halinde bulunmaktadır". m bir metnini, ihtimamh bir Lâtince
tercemesi ile birlikte iki cild halinde
Rönesans hareıketiıiin A^mıpa'yı
neşretti. Marracci'nin 40 senesini Kur'­
uyandırması, rtatbaamn keşfi ve Türk­
ân araştırmalarına tahsis ettiği ve dev­
lerin Avrupa içlerine doğru ilerlemesi,
rindeki ileri gelen Müslüman müfessir-
Avrupada X V I . asırdan itibaren islâm
lerle münasebetler kurduğu söylenir.
üzerindeM çahşmalarin ' neticelerinin
Bu zat, amansız Türk ve İslâm düşmanı
birleştirilmesine yol açti. Bu çatışmala­
olan ve Avrupa'da Türkler aleyhine it­
ra 1530 senesinde Venedlk*fe neşredilen
tifaklar imzalatan Papa Innocent X I
Kur'ân'm bir-Afapça metöî de ilâve e-
(1691-1700) in yakın dostu idi. Eseri­
dildi*». Yukârıdâ tia zikrettiğimiz gibî^
nin birinci cildinde Peygamber ve İs­
Robert of Ketton'ım Lâtince tercemesi
lâm Dîni hakkmda şiddetli suçlamalara
Theodor BMander taraûridaıi 1543 se-
yer^ vermekte ve Kur'ân'a hücumlar
öesıftly Bâle'de diğer çalışmalarla bir-
yapmaktadır. ESbette böyle bir eser mu-
lötte n^^edilmişfil Bü eser aynca Zu-
tassıb Hristiyanlrk tarafından rağbet
rioh'de İ550 ve 1556 seneleiiıide tekrar
görecek ve pâpahk tarafından teşvik
b^dÖiı^.^^"îîrie 15®"sfenesinde Paris-
edilecektir".
de Gaillaume PöSteiHn «Alcorani seu
le]^s Mahomefi et Evangefetorum Con- İlmî seviyede olduğu söylenilen, bir
cordiâe libero, adli ııeşredilnHŞK." çalışma da George Sale'nin ingilizce
(1548 -1547) SeneMrrfe Andrea Arriva- tercemesidir. Bu terceme kısa mukad­
bene'nin, Robert de Reteûfinsis'in Latin­ dimesi ile birlikte 1734 senesinde Lond­
ce tercemesinâen, ttalyâiıca'ya adaptas- ra'da neşredildi. Sale'nin bu terceme-
3«sftühu görmektejrüz. Muhammed ve Is-
llbn. hakkında bir araştırmayı da ihtiva 17) Aynı eser, p. LX.
«İer^. Daha sonra bu Retines'in teree- 18) Bu Arapça metin 1530 senesinde ital­
mesi Salamon Sohweigger tarafıııdaıl yan matbaacı Paganini tarafından basılmış, fa­
kat bu nüshalar Papa Clement VII (Jules de
Almanca'ya (Nüreriberg 1608) ve Hol­
MĞdicls) (1523-1534) tarafından yoktırılmıştır.
landa diline çevrîlmiştir (Hambuı^ (Bkz. R. Blachâre, Le Coran, que sais-je, Paris
1641) X V n . asırda bü sahadaki çsOış- 1966, p. 10: M. Kasımirski, Le Coran, Introducti­
riiâlâr. devâm ^tiniş, ortaya" çıkan eser­ on (G. H. Sousquet) p. 28, Le Saint Coran. p.
ler arasmda Fransız Andr^sien du Ryer LX.
19) Grand Dictionnaire Üniversel du XIX e
(1580 -1660) uzun müddet Mısırda kal­
siecle. Paris 1874. Xil. 1501
mış, s6nrâ I6â0 seneİerindfe tstanbıd'â 20) Introduction au Coran, p. 266; Le Co-
gelmiş ve TÜJİş dili iizerine etüdler yap- ran, p. 10.
İtıı4 ^e yin^ ayni sene içerisinde bir türk 21) Introduction au Coran, p. 266; Le Sa-
dili grameri yazmıştt «Alcoran de Ma- inte Coran, p. LIX.
22) Introduction au Coran, p. 267 (Histoire
ohmet» adı altinda bir Kur'ân terceme­
des Orientatlstes'de bu tercemenin 1634 de ya-
si 1647 senesinde Paris'te görülür'^. Du pıklığı söylenir. Tome I. p. XXVII).
Ryer'in bu tercemesi 1649 da, bir isköç 23) Bell's Introduction to the Qur'an, p.
olan Alexander Ross tarafından ingiliz- 173; Le Saint Coran, p. XLVIll.
ceye^^ 1698 de Hollanda diline ve daha 24) Introduction au Coran p. 266; Le Saint
Coran, P. LIX.
sonra da Almanca'ya çevrilmiştir".
25) Bu zatın eserinin birinci cildi 1691 de
1694 tarihinde Abraham Hinckel- Römoda, Metin ve terceme ise 1698 de Padua'-
mann adlı bir Alman matbaacı, Ham­ da neşredilmiştir. (Grand Dictionnaire Üniver­
burg'da Arapça Kur'ân basmmu yap­ sel du XIX. Siecle, Paris 1873. X. 1246.; Bell's
Introduction to the Qur'an p. 174; Introduction
mıştır. Fakat ilmî usûlün yeni bir dere­
au Coran, p. 268; Le Coran, p. 11; Selected
cesini İtalyan rahibi Ludivico Marracci Works of C. Snouck Hurgronje, p. 110.; Arnold,
görmekteyiz. 1698 senesinde Padua'- The koran and the Bible, londan 1866. p. 472.
B/.TIDA KUR ÂN TETKİKLERİ 329

sinde, Müslüman müfessirlere dayandı­ tod tatbik edilmiş, kelimeleri kullanma


ğı ve bilhassa el-Beydâvi'de ı faydalan­ tarzı dikkatle seçilmiş ve Arapça'nın
dığı söylenir. Ayrıca bu terceme izahlı haşmet ve zerafetini gösteren tam bir
notlarla birlikte neşredilmiştir. Bir çok terceme usûlünün tatbik edildiği söyle­
müîihhar basımları yapılmış olan bu nir. Arberry'nin tercemesine esas teşkil
tercenaeden ve notlarmds.n orientalist- eden, «Companion to the Qur'an» (Lon­
İer hala faydalanmaktadırlar'^" don 1967) adlı eseri, açıklayıcı notlany-
le, ingiliz okuyucusunu hazırlamayı he­
1782 - 3 senelerinde Paris'de Claude
def edinir.^"
Savary'nin yeni bir lercemesi görülür.
Mukaddimesinde Müslüman yazarlar­ Burada şu hususu da hatırdan çıkar­
dan ve bilhassa Ebu'l-Fida'dan alınarak mamak lâzımdır ki, Kur'ân'm Avrupa'­
yazılan Muhammed'in hayatı vardır. da yapılan Arapça basımları ve terce­
Eser açık ve meraklı bir ruh ile yazıl­ meleri, herşeyden önce siyasi ve iktisa­
mışsa da, genellikle sathîdir. Kur'ân ter- dî çıkarlar ve bilhassa İslâm memleket­
cemesi, Marraccive Sale ile Arapça met- lerinde sömürgecilik ve misyonerlik ça­
nimn karşılaştırılmasına dayanır. Bu lışmalarını başarıya ulaştırmak için ya­
teıcemenin daha sonra muhtelif basım­ pılmıştır.
ları yapılmıştır.-' J.M. Rodwell (London
1861), ve E . H . Palmer (Oxford 1880) in Makalemizin sonunda, okuyuculara
ingilizce tercemeleri epeyce değer ka­ faydalı olacağı düşüncesiyle, Avrupa'da
zanmış, bir çok basımları yapılmıştır, basılmış bazı eski Kur'ân tercemeleri-
^flim^nn (Grefeld 1840), Henning (Le­ nin fotokopilerini vermeye çalışacağız.
ipzig 1901) in Almanca, Kasımirski (Pa­ X I X . asırda Güstav Flügel'in 1834
ris 1840), E . Montet (Paris 1925) Fran- deki Kur'ân'ın metnini neşr ile başla­
sjzca, Alessandro Bausani (Floranca yan, Kur'ân ilimlerindeki ilerlemeye ay­
1955) İtalyanca, Juan Vernet (Barcelo­ nı za-nanda, Hazret-i Muhammed'in ha­
na 1963) ispanyolca tercemeleri, yüzler­ yatı ile ilgilenen şahıslar büyi-k katkı­
ce |erceıneden bir kaçıdır-"*. İngilizce da bulunmuşlardır. Bunların ilki 1843
tercemeler arasında son zamanlarda da­ senesinde Hazret-i Muhammed'in biyo­
ha fazla değer kazanan eser Marmadu- grafisini yazan, Güstav Weii'dir. Mu­
ke Pickthall'un «The Meaning of the hammed'in biyografisinin tarihi araştır­
Gloriı:ıs Koran an Explanatory Frans- malarının kısır olduğunu söyleyen bu
lation» (London 1930) adlı eseridir. Müs- zat, zihinde kararlaştırılan tez ve teori­
liiman olan bir ingiliz'in çalışması o- lerin de hizmete sokulmasını istedi. Gü­
Işffşk ilgi çekicidir. Bu terceme, Kahi- ya Weil en iyi delillere dayanarak, İs­
re'dpki Müslüman otoriteler tarafından lâm'ın tarihî menşeinin bir tablosunu
kabvd görmüştür^^ Şimdiye kadar İngi- çizmeye gayret ederek, araştırmaların­
li;jcç Kur'ân tercemelerinin dil yönün­ da ileri bir adım attığı zikredilir."
den en memnuniyet verici olanı kabul Weil'in meşhur iki halefi Aloys
edilen Cambridge'li Arthur J . Arberry'- Sprenger ile William Muir'dir. Bunlar
lÜnMdir. «The Holy Koran, an Introduc­
tion With Selections* (London 1953) 26) Bell's Introduction to the Qur'an, p.
174; Le Saint Goran, p. XLVIII.
adı İle neşrettiği eserinde, muhtelif me-
27) Introduction au Goran, p. 270-271.
todların kullanıldığı seçilmiş bölümle­ 28) Kur'ân tercemeleri Icin bkz. introduc­
rin tecrübe mahiyetinde tercemeleri tion ou Goran, p. 254-271; Le Goran, p. 9-12;
vardı. 1955 senesinde «The Koran In­ Le Saint Goran, P. XLIU - LXVll.
terpreted* adlı tercemesini iki cild ola- 29) Bell's Introduction to the Qur'an, p. 178.
ç^ık Jiçiiidra'da neşretti. Bu terccemede 30) Aynı yer.
ronle, Leiden 1957, p. 114.
kısa çizgilerle teferruata giren bir me-
31) Selected Works of C. Snouck Hurg-
Döç. Dr. İSMAİL CERRAHOĞLU
330

Hindistan'da bir çok senelerini harcadı­ şıyan kıraâtlerı, en eskisinden yenisine


lar ve biyografi için en eski ve en güzel kadar tayin etmek idi."
kaynakları buldular. Bu kaynakların Böyle bir mevzu, o günlerde üç âli­
ehemmiyetini belirtme ve uygulama şe­ mi cezbetti: Aloys Sprenger, italyan
refi Sprenger'e âittir. ilk biyografi de­ Michele Amari (bu zat, îslâmî Sicilya'­
nemesi 1851 senesinde Allahabadda in­ nın tarihi alamnda isim yapmağa baş­
gilizce olarak göründü ise de bu eser lamıştı), ve genç alman Theodor Nölde-
lam değildi. Bunun yerine «Das Leben ke idi. Nöldeke 1856 senesinde «Kur'­
und die Lehre des Muhammad» (Ber­ ân'ın menşei ve toplanması» üzerine
lin 1861-65) adlı üç cildlik Almanca çok mufassal Lâtince bir eser neşret-
çalışması yer alır. III. cildin girişinde­ mişti. Daha sonra 1860 de Cîöttingen'de
ki 36 sahifelik bir kısım Kur'ân'a tah­ «Geschichte des Qorans» ( ( K u r ' â n T a ­
sis edilmiştir. Burada, Mekke ve Medi­ rihi) adlı eserini yayınladı. B u eserle
ne'de nâzil olan sûreler arasındaki fark­ Nöldeke, Kur'ân araştırmaları sahasın­
lar ve Kur'ân'ın toplanması müzakere da şöhrete ulaştı ve eseri kendisinden
edilmektedir. Sprenger bu eserinde, İs­ sonra Avrupa'da yapılacak olan K u r ' â n
lâm ile Muhammed'in dini arasındaki araştırmalarına temel teşkil etti. İslâmı
fark kâfi derecede işaret edilmediğini tetkik eden Avrupalılar için elzem b i r
gösterir.''- Muir'de Sprengeri takip etti. kitap oldu. Bununla beraber orientglist
O daha fazla sûrelerin kronolojisi üze­ olmayan bir kimse için, bu eseri kullan­
rinde durdu. Bu mesele hakkındaki ne­ mak zordur. Aynı yazarın «Muham­
ticeleri «Life of Mahomet»- (Muham­ med'in Hajratı» adlı eseri kısa ve popü­
med'in Hayatı) (London 1858-1861) lerdir ve bu sahadaki en iyi eserlerden
Muhammed'in biyografisi için, kaynak­ addedilir.'^
lar hakkında bir denemede zabtedilmiş-
se de, bu fikirler daha ziyade onun «The Nöldeke, Kur'ân tarihi üzerinde
Coran, its Composition and Teaching, yaptığı çalışmalar ve incelemelerinin
and the Testimony it bears to the Holy neticesini göstermek için 1898de ikinci
Scriptures* (London 1878) adlı eserin­ defa neşrini teklif etmişse de, Buna
de daha açık bir şekilde görülür."^ ömrü kâfi gelmemiş, bu vazifeyi talebe­
si Friedrich Schwally üzerine alınıştı.
X I X . asırda Avrupa'da îslâmî araş­ Schwally, ananevi Alman araştırma me­
tırmalarla ilgili gelişmelere, 1857 de todu mükemmelliği ile işe başladı. İşini
«Parisien Academie des Inscription et titizlikle ele alması ve diğer bazı sebeb-
Belles-Lettres» admdaiki kuruluş, Kur'- lerle ikinci basımın neşriyatı senelerce
ân metninin tarihî bir tenkid içerisin­ sürdü. Kur'ân'ın menşei ve dağılışını
de, Muhammed'in monogrofisinin ince­ ihtiva eden birinci cildi 1909 yılında
lenmesine nijet etme fikrine önderlik Leipzig'de, Kur'ân kolleksiyonlannı i h ­
etti.Açıikça izah edildi ki, bu çalışma tiva eden ikinci cildi ise 1919 yılında ba-
Müslüman tarihçilerinin, müfessirleri- sılabildi. Schwally 1919 Şubatında ö-
nin kısaca ilim'adamlarının dâ yardımı lünce, bu işi tamamlama mesuliyetini
ile, basit bir bölümün çeşitli karekter- Königsberg'deki halefi Gotthelf Bergs-
lerini ortaya çıkarmak ve bunların bir- trâsser üzerine aldı. İkinci cildin ikinci
:î;tirilmesi yollarını tayin etmekti. Mu­ kısmı 1926 da ve 1929 da neşredildi. B u
hakkak ki Muhammed'in hayat hâdise­
leri bunlarla alâkâdalKİir. Kur'ân met­ 32) Aynı eser, p. 115.
nindeki değişiklikleri ortaya koymak^ 33) Bell's Introduction to the Qur'an. p.
174 -175.
Muhamined'ih ezber ökuyuşuadan, bu
34) Aynı eser p. 175.
gün elimizde bulunan son şeklindeki du­ 35) Bell's Introduction t o the Qur'an, p.
rumunun karşilâştırilınâsinâ kadar, ya- 175; Selected Works., p. 116.
BATIDA KUR-ÂN TETKİKLERİ 331

işlerle uğraşma ve Bergstrâsser'in 1933 ne ve makalelere rastlamaktayız. Bura­


de beklenmedik bir anda ölüşü, üçüncü da bunların hepsini saymak m ü m k ü n o-
cildin neşrini geciktirdi. B u cildin neşri lamıyacağından-^s m ü h i m olan çalışma­
vazifesini Otto Pretzl yüklendi. Niha­ lardan bahsetmekle iktifa edeceğiz. Bu
yet bu üçüncü cild, eserin i l k neşrinden konuda zikre değer bir çalışma Josef
78 sene sonra.ikinci neşrinin teklif edil­ Horovitz (Berlin 1926) tarafından «Ko-
mesinden 40 sene sonra, 1938 senesinde ranische Untersuchungen» (Kur'ân'ı
neşredildi. B u eserin, birçok kısımları tetkikler) de, genellikle Kur'ân'daki ö-
bu gün tashihe ihtiyaç gösterse bile, zel isimler ve kıssalarla meşgul olur.
Avrupa'daki âlimler işbirliğinin dikka­ Arthur Jeffery'nin «Foreign Vocabu­
te değer b i r çalışması olarak karşımız­ lary of the Qur'ans (Baroda 1938) (Kur'-
da durmaktadır. Derenböurg, R. Geyer an'da yabancı kelimeler adlı eseri, Kur'­
ve İgnaz Goldziher gibi orientalistler, ân'a yabancı bir menşe aramaya kalkı­
batılıların tenkid ihtiyaçlarına cevap şanlar için i y i bir Müracat kitabıdır.
verebilecek tenkidli bir K u r ' â n neşrini Bu eser daha ziyade geçmiş ça­
düşünüyorlardı. Bu proje 1930 da Bers- lışmaları hülâsa etmekte, bu arada yeni
gstrâsser tarafından başlatılmış'"', Bavi- görüşlei'ide ilave etmektedir. Yine aynı
yera akademisi bir K u r ' â n komisyonu zatın «Meterials for the Study of the
k u r m u ş t u . B u komisyonun i l k işi, kûfi text of the Quran* adlı eseri, Bergstrâs­
yazı ile yazılmış ve eski F^ur'ân nüshala­ ser'in çalıştığı sahada ve onun yolunda
rını toplamak olmuştu. Bergstrâsser'in oluşunun bir işareti sayılır. Bu alanda
ölümünden sonra, komisyonun idaresini m ü h i m bir esas teşkil eden diğer biri da
Otto Pretzl ele almıştı. Bu işin Mısır'­ İgnaz Goldziher'dir. Onun «Die Rich-
daki el-Ezhsr ve Mısır Üniversitesi ile tungen der îslâmischer Koranaus-
işbirliği yapmak suretiyle daha başarılı legung» (Leiden 1920) (İslâm Tefsir
olacağı düşünülmüştü. Bu hususta te­ Mezhebleri) adh eseri mühim biryer iş­
şebbüse geçilmiş ise de, dört sene uğra­ gal eder-"'
şılmasına rağmen, çeşitli sebebler ve Son yarım asırda, Kur'ân'ı tetkikle­
bilhassa t k i n c i Dünya Savaşı, bu teşeb­ re zamanlarım vakfeden meşhur üçki-
büsü neticelendirmemişti. şiyi zikretmekle iktifa edeceğiz. Bun­
lardan en yaşh olanı Richard Bell «The
Nöldeke'nin 1860 da basılan eserine
Origin of İslâm in its Christian Envi-
göre, K u r ' â n ' a ait çalışmalar tükenmiş
değildi. Bizzat kendisi başlangıç bölü­
36) Introduction ou Coran, p.195.
münde «Zur Sprache des Korans» Kur- 37) Bell-s Introduction to the Qur'an p. 176
â n ' m d i l i üzerine daha fazla yazılar yaz­ 38) XIX ve X X . as.rlarda Kur'ân üzerine
mış ve K u r ' â n ' ı n menşei olarak sâmi yapılmış inceleme ve araştırma eserleri hakkın­
dili üzerinde d u r m u ş t u r . K u r ' â n üzeri­ da fazla bilgi İçin bkz., Victor Chauvin. Biblio-
ne olan bu çalışmalardan sonra, Hart- grophie des Ouvrage Arabes ou Relatifs aux
176.
wig Hirschfeld 1902de Londra'da «New
Arabes. Publies dans l'Europe Chretienne de
Researches into the Composition and de 1810 a 1885, Paris 1S07, Tome X, Le Coran
Exegesis of the Qoran» (Kur'ânı tertib- et la Tradition, Gustave Pfannmüller, Handbuch
de ve tefsirde yeni araştırmalar) adlı der İslam-Literatur, Berlin 1923.; J.D. Pearson,
eserini neşretti. Muhammed'in tercemei Index Islâmıcus (1906 - 1955), (1956 -1960), (1961 •
1965), (1966- 1970) 1971 - 1972.; R. Blachere, In­
halini yazan Hubert Grimme, biyografi
troduction au Coran, Paris 1959; W. Montgo­
üzerinde çalışırken, K u r ' â n ' ı n kronolo­ mery Watt, Bell's Introduction to the Qur'an,
jisi ve terkibini araştırmanın müstakil Edinburgh 1970.
yollarım a r a d ı . " 39) Goldziherin bu eseri, Abdul-Halim
Neccor tarfindan. (Mezâhibu't Tefsiri'1-islâmı)
XX. asırda, K u r ' â n hakkında daha çok adıyla tenkidli olarak aropçaya tercemo adilmlf
sayıda araştjOTna.^e, inceleme eserleri­ ve 1955 senesinde Kahire'de basılmıştır.
332 Dflt Dr. la^L^.CERRAHOâLU

ronment» (London 1926) (Hristiyanlık Ahnanca tercemesinin tamamlanmasın­


muhitinde tslâm'm menşei) adlı eserin­ da da bulundu. O, Kur'ân'da bulunan
de, Kur'ân üzerindeki çahşmasmda, kı- terimlerin izahlarım yaptı ve bu terim­
raât meseleleri üzerinde durdu. Bu ça- leri tafsilâtlı bir şekilde mukayese et­
lışmasmm mükemmel neticeleri pek ta­ me esasını koyarak, okuyucuya y ü k s e k
mamlanmamış ise de, bunlar daha zi­ bir i':imat telkin ettiği zikrediUr. O,
yade sonradan yazmış olduğu «The Kur'ân'ı ilk defa dinliyenlere, onun
Qur'an: Traslated, With a Critical re­ mümkün olduğu kadar sahih anlamını
arrangement of the Surahs» (Edinburgh vermeye çahştı. Eserde metni izah edi­
1937 - 39) ile «Ihtroduction .to the Qur'­ ci ilâveler olmadığı gibi notlar da yok­
an* (Edinburgh 1953) eserlerinde gös­ tur. Bir dereceye kadar serbest bir ter-
termeye çalışmıştır*". ceme vardır".
İkinci şahsımız Regis Blachere'dir. Orta Çağda, Haçlı Seferleri sebe­
«Le Probleme de Mahomet» (Paris biyle, batılılar Doğu ile sıkı temasa ge­
1952) adlı 6seri, Kur'ân'a esas mukad­ lince, kilise, papalık veya k ı r a l l a n n te­
dime olabilecek mâhiyette olup, Mu- siriyle bir nevi orientalizm meydana
hammed'in hayatı tetkik edilmektedir. gelirken, bu hareketin altmda H r i s t i -
Bü hususta • itimat edilebilecek yegâne yan dininin neşri ve misyonerlik teşki-
kaynaklardan biri olarak kabul edilir. lâtırun faaliyetleri birinci p l â n d a yer
Bu çalışması, Kur'ân üzerine olan ça- almakta idi. X V I I . asırdan itibaren ori-
hşmalanhdan soni-a ortaya çıkmıştır. O- entali::m hareketi, müstemlekecilik ve
nun, sûrelerin nüzûl tarihlerine göre ticaret yönlerinden ele ahnarak p o l i t i ­
yapmış olduğu üç cildîik bir Kur'ân ter- kacıların ehnde siyasî yönden hulûl et­
cemesi «Le Coran: Traduction Selön me vasıtası olmuştu. Osmanlı impara­
un Essai de Reclassement des Sourates» torluğu dahilindeki Hristiyan tebanm
(Paris 1947 - 51), nin ilk cildi tamamen himayesi sevdası, Avrupa h ü k ü m d a r ­
bir girişe tahsis edilmiştir. Bu ilk cildin ları arasında bir rekabet konusu olmuş,
ikinci neşri 1959 senesinde «Introducti- orientalizme bu yönden yanaşmış veya-
on au Coran» adı ile müstakil olarak hutta müstemlekelerindeki M ü s l ü m a n ­
neşredilmiştir. Bu eser, Arab yazısımn ları i y i idare edebilmek için, onların
durumu, vahjr meselesi, Kur'ân'm cem'i dinî ahvalini iyi bilmenin lüzûmu, on­
îıiülrteHf kırâ'âtler, Kur'ân'in dili, üslû­ ları orientalizme sevketmişti. G ö r ü l d ü ğ ü
bu, Müslümanlarda ve -Avrupalılarda gibi, iUm ilim içindir, zihniyeti h â k i m
tenkid metodlân, Avrupa dillerine Kur'- olmamış, ilim daima başka bir maksada
âii'ıh terpeıfteleri gibi konuları ihtiva âlet edilmiştir. Burada şu hususu da be­
etiTjelttedir". . lirtmeden geçemiyeceğiz. Genellikle i l ­
mi başka maksatlar için kullanan bu i n ­
Üçüncü şahsımız ise Rudi Perat'dir.
sanların islâmiyet'le ilgiU tetkikleri de
Uzun zaman Kur'ân üzerinde çalışan bu
kin ve garazlarla dolu olacaktır Ç ü n k ü
zat «Muhammed und der Koran» (Stut-
orientalistlerin ekserisini islâm'î anla­
gart 1957) (Muhammed ve Kur'ân) adlı
maya sevkeden âmil, islâm'ın rûhî ve
eseriyle Peygamberin hayatının kısa bir
kültürel değerlerini ikâr ve onları k ü ç ü k
Hikâyesini çizmektedir. O bu eserinde
düşürmektir. Halbuki onlar, islâm me­
daha ziyade Peygamberin askeri, siyasî
deniyeti dışındaki diğer medeniyetlere
ye dinî görüşlerini temerküz ettirmeye
çalışmıştır. «Der islâm» dergisindeki
çeşitli makaleleri, çalışmalarının siklet 40) BelI'B Introduction to the Qur'an, p.
merkezinin bizzat Kur'ân'm kendisi ol- 177.
41) Bell's Introduction to the Qur'an, p.
fluğum gösteıiyoTsa da 1963 ve 1966 177.
seneleri arasında Ştuttgart'da Kur'ân'm 42) Aynı aser.e p. 177 -178.
BATIDA KUR'ÂN TETKİKLERİ 333

karşı sevgi ve takdir hisleri beslerken, görünüyorsa da, ilimde objektif olabil­
islâma karşı aynı usûlü kullanmaktan mek en zor olan şeylerden biridir. Av­
kaçınır. Genellikle batıklar için, İsa ve rupa Orientalizm hareketinde misyoner­
Budda tam, m ü k e m m e l , kolayca anla­ lik unsuru kıymetini son asırlarda kay­
şılabilir, inandırıcı olarak takdim edihr- betmeğe başlamışsa da' onun terakki­
ken, aksine İslâm'ın peygamberi karı­ sinde müstemlekecilik hareketi m ü h i m
şık, muğlak olarak tanımlanır ve mü­ bir rol oynamıştır. Misyonerlik, m ü s ­
savi olmayan şartlar altında incelenir.^' temlekecilik ve siyaset gibi hususlarda
Kişi çocukluğundanberi aldığı dîni tel­ bir fayda tevehhüm etmeksizin su'f i l i m
kinlerin tesirinden kolay kolay kurtula­ için çalışan orientalistlere kolay rastla-
maz. Hatta farkında olmayarak bu alış­ namamaktadır. Orta çağa ait görüşü en
kanlıklarım d&vam ettirir. Müsteşrikle­ güzel Dante'nin İlahi komedyasında gö­
r i n ve bilhassa İslâm Dîni ile meşgul rürüz. O, Muhammedi hileciler ve boz­
olanların h a y a t l a r ı tetkik edilirse görü- guncular arasında gösterir. D'herbelot'-
lürki, onların hemen hemen ekserisi da, Muhammmedin meşhur bir aldatıcı,
Hristiyan veya Yahudi ilâhiyatını oku­ Muhammedilik adı verdiğimiz dalalet
muş kimselerdir. Orientalistler genel­ dininin kurucusu olduğunu söyler."
likle Hristiyan ve Yahudi menşeden
geldikleri için, İslâm'ın dînî fikirlerini Yeni Orientalistler eskiler gibi, İs­
takdir etmek, böyle bir muhitte yetişen lâm'a karşı şiddetli oknasalar da, kü­
bir şahıs için kolay değildir. Derinliğe çüklüklerinden beri ahnış oldukları tel­
ve zenginliğe vasıl olacak en i y i imkâ­ kinlerin hepsinden tam mânâsı ile kür-
nı, Hristiyanlara veya yahudilere veren tulamamışlardır. İnsanların bir çok dav­
vasıtalar Hristiyan veya Yahudi fikir­ ranışlarında bu telkinlerin gizli veya
ler olacaktır. Aynı şey Müslümanlar için âşikâr tesirleri görülür. Bu hususu mua­
de vârittir. Başka bir din üzerinde araş­ sır müsteşriklerden pek çoğu itiraf et­
tırma yapan bir araştırıcıya tesir eden mektedirler. «...Batmm iîâliiyat husu­
en m ü h i m âmillerden biri, araştırmacı­ sundaki peşin hükümlerinin izleri halâ
nın halihazır yaşadığı hayat ve bu ha­ bazı modern âlimlerin eserlerinde ve
yatın çocukluğundan beri kendisine ilmî bahislerin dipiiotlanmn arkasmda
yaptığı tesirdir. X V H . asırdan itibaren gizli olarak görünür. Ama modem ta­
Avrupalının muhayyilesinde din tesiri­ rihçiler böyle büyük bir hareketin, sah­
nin b ü y ü k bir kısmını kaybetmeye baş­ t e k â r bir menfaat perest taraî-ndan baş­
lamış, böyle bir anlayış karşısında latılacağına inanmıyacakîardıro^'^. «Son
X V I I I . asırda ortaya çıkmaya başlayan zamanlarda da İslâm ve Hristiyanlık
deizm hareketine b ü y ü k bir hız vermiş­ arasındaki anlayış farkında fazla bir
t i . Jean-Jacques Rousseau, dînî duygu­ değişiklik olmadı. Böylece Kıisiiyaniar
larını içli bir şekilde yayarak, şöyle der : aynı tenkidi yapmaya meylettiler. Bu­
«Allah, uygun bir şekilde kullanıldığı na rağmen oldukça modern zamanlaraa
zaman, b ü t ü n dinlerin i y i olduğuna ina- bile, bazı yazarlar, Hrisüyaıü davrr.nıjj-
myorum. Esas inanç kalbî olandır. A k ­
sine felsefecilerin ateizmi, b ü t ü n dinle­ 43) Frithjof Schuon. Comprendte I'lslam.
rin kurucularını hilebaz, şarlatan veya (Gallimard imprime en Fronco 1961) p. 117-
şeytan olarak tanımlar». Rousseau bun­ 44) LMslam en Occident Europe-Afriqus.
lara karşı şöyle h a y k ı r ı r «Dinlerinizin p. 155.
kurucularına karşılıklı h ü r m e t ediniz»-''' 45) Dante, İlahi komedya, Istanbul. 1353
(Çev. Dr. Feridun Timur), s. 292.
X I X . asırda dinler üzesine yapılan ilmî D' Herbeîot de Molainville, Bib«otheğus
tetkikler, batı düşüncesini eski h ü k ü m ­ Orientale ou Dictionnaire Üniversel Poris. 1697.
P. 598.
lerinden vazgeçirmeye mecbur oldu gibi
46) Ttıe Arabs in History, p. 48.
Doç. Dr. iSIWViL CERRAHOĞLU

lâiftfndart 'kfflttdilerim kurtarmayı dene­ Bitaraf olmajraû âlimler Arab biyogra-


diler. Fakat onlar genel olarak, kendile­ filerindeki ve Hadislerdeki hikâyelerden
rini bu düşüncelerdeh kurtarmaya mu- şüphe ederler. Halbuki Peygamber ol­
v|îi^lc 'oî^aaddar»*^ Müslüman Dîni duğundan daha fazla olarak tasvir edil­
fiŞaâÖH(ia ' t o klâsik cevabı, meye çalışılıyordu»*» demekle ilk devir
föilİisffi&mea yalancınm biridir ve yeni hakkında şüphelerini izhar etmektedir.
c^^ienİifferiııin' dalâle* mezhebierin- Genellikle islâm ve onun peygamberi
S î f Şifine ba|lamjdt isterler**. hakkındaki Avrupahnın zihniyeti şöy­
le idi: Allah'm insanlara hidayet reh­
•n-';:¥«öj^sm€şto<Uarla tetkik ve inceleme beri olarak gönderdiği elçisi, papalık
y^paBtiffitvıaşır,miist<şşrikler, peşin hü- maksumna tamah etmiş bir sahtekâr,
h^Ömlşp^eâ ve hissiyattan uzak kaldık- emelleri tahakkuk etmeyince n ü b ü v v e t
lajgtm - l d ^ ^cyiysrlarsa da, Mn ve ga- iddiasında bulunan bir düzenbaz, sihir­
razlannı-i belirli küçük bir nokrada da baz. Şeytan, kilisenin ahlâki faziletleri­
Ç>]sa be^ıjlînekten kendüerini alanuyor- ni yıtenağa gelen bir fâcir olarak kabul
İ£yr. iQeneUikle eserleo^de Peygamber'i edilmekte idi. Hazreti Muhammed'in 40
ve KiHr?â;:n*ı meıçüıeder gibi. görünürler- yaşından evvelki hayatı hakkında mo­
se, de, .eserlerinin ana fikrim ifade eden dern çağm müsteşrikleri dahi k a r a n l ı k
b^ yeyk ¥£rkâç cümlecik içerisinde ts- fikirler ileri sürmektedirler. B u arada
f^'ifi'^teteeHni skrsstcak ve ina^^ sis- kendilerine şu sual sorulabilir. A y m me­
töföinî'^âcâlE fikirlerle karşılamamak todu kendi dinlerinin kurucuları olan
^ İ ı | & ' ' d e İ î d i î ' . Mantıki kâideye gö- Hazret-i Isa Ve Hazret-i Musa'ya tatbik
rfe^fiii^^âseleninesasında bir anlaşma etmeye kalkışsalar acaba ne gibi b i r ne­
5&iâ2s^*dnlarm teferruatım süslemek­ ticeye vasıl olacaklardı? Yoksa bizde
le b|t^tieficeyelılaşnîak mümdkün degil- Emil Ludwig'in Hz. tsa hakkında de­
Şû'^^libî-hâre^ meselelerin esa- diği gibi «Otuz yaşma vardığı zamana
1 ^ İili^feyen insanları cezbetmek, hu- kadar hemen hemen hiçbir şeyini bilme­
ztilarırü ^bozim&k ve kendilerine taraf- diğimiz, ruhun ve kalbin ayinesi demek
pSSSiiâfctajı daha ileri gidemez. olan çizgileri bile bizce meçhul ve son­
B^yİlrSÎPhâreket dte, onların objektif ol- rada, hemen hemen iki yıl m ü d d e t l e ,
r^^adikİanmn b'ü" delilim teşkil eder. iş­ ancak birbirini nakzeder malumattan
te yenil metbdlarla çalıştığım söylediği­ başka birşeyi bulunmayan bir ada­
ni^ p^k"çpk müsteşı^ eserinde iki mın tersimi ve tasviri; güç b i r tersim
meselef gizli veya âşikâr olarak dâima ve tasvirdir. Zira, elimizdeki yegane
KenSınî göstermektedir. Bunlardan biri, membalar, yani dört incil, birbirini
Kazret-f Miıhamıûed'in jpı^amberligi- wis «Muhammed'in iikhayatı ve atala­
nin şıhhatı ve kendisine peyg^berlik rı az bilinir»"^ demekle, meseleyi en ha­
gelmeden evvelki durumu, ikincisi ise, fif bir şekilde geçiştirmek ister. Yine
ICuj'ân'm menşei ve onun bir vahy mah­
sulü olup çlmadığı meselesidir. îşte şim­
di bu iki hîisusu onların eserlerinden 47) Norman Daniel, İslâm and the West,
the Moking of an Image, Edinburgh 1962 (In­
gösterilmeye, çalışacağız. '
troduction) p. 1.
«.\.PeygajnJ)erin biyografisinde da­ 48) I'Isldm en Occident Europe-Afrique.
ha fâila -güçlükler olduğu belirtilmek­ p. t51.
tedir. Tarihî bir tenkide tâbi tutmadan, 49) Alfred Guillaume, L'Islâm {a pe'tcan
book) p. 20.
onun Hayatım anlatanİarm ifadelerini
tenkide eteaeksizin nakletmek yanlış fi­ nakzeder..."" mi diyelim. Bernard L e -
60) Emit ludwiy, Adem oğlu, bir peygam­
kir vermçIc olacaktır. Diğer taraftan ba­ berin Tarihi (Tre. Ruşen Eşref) istanbul 1329.
zı batıh âlimlerin yaptığı gibi meseleyi 8. 9.
genelleştfrtnekte cüretkârhk olacaktır. 51) Th8 Arabs in History, p. 38.
BATIDA KUR'ÂN TETKİKLERİ 335

bu zât aynı eserinde, orta çağda İslâm Bunlara şâir dinlerin tarihinde tesadül
hakkında Batıda yaygın olan efsaneyi edemeyiz. Bundan dolayı İslâmiyet'tah-,
şöyle hülâsa eder. «Muhammed bir ribkâr bir tenkide en çok maruz kalabi­
muhteris, papalık seçimlerinde muvaf­ lecek bir dindir. Hakikatte İslâmiyet'in
fak olamamış işi bozulmuş bir Ro­ tevellüdü meselesi oldukça muğlak'bir
men kardinali ve nihayet yalancı şekilde ve gayet karanlık ahval ve şerâît
peyfanb^rliğini ilan etmiş şahıs ola­ dahilinde manzûr olmaktadır... Bizi en
rak gösterilir»". Daha orada Orta çok alâkadar eden vaka yani Muham­
Çağın akıl almaz polemik küfürleri, med'in ruhunun psikolojisi tekâmülü,
Woltaire'in Peygamber hakkındaki hi- neşri dine kendisini sevkeden âvâmil,
civli ve yalan sözleri yer almaktadır. muzafferiyeti azimenin hakikî -sebeble-
«Muhammed'in nasihatlanna başlayı­ ri büyük bir karanlık-içindedir..
şından önceki şahsiyeti iyi bilinememek­ Caetani'nin şu fikirleri orla çağdaki gö"-
tedir. Bu hususta Kur'ân'dan hiç malu­ rüşten daha hafif değildir. «...Daha .az
mat elde edememekteyiz. Ondaki kıssa­ yüksek avâmilin tesiriyle hareket eden
ların karekterlerinden ve nisbî tarihî adam nerede?. Ahzu intikam hisleri,-si­
değerlerinden dolayı peygamberin bi­ yasî âmali, mevki-i iktidar hırsı, müba-
yografisine mâlik olamamaktayız. Biz­ reze-i hayat mecburiyet-i şedidesi-hangi
zat hayatının kronolojisini tesbit etmek noktada başladı?. Muhammed -öyle bir
imkânsızdır»^^ «...Muhammed M.S. 570 tabiat ile doğmuştu ki, bu tabiatlarda
senelerine doğru doğdu. Fakat ilk genç­ hissiyatın kuvveti galibtir. Yani- Mu^
liği ve delikanlılığı, tarihin söylediğine hammed'in rûhunun tekâmül safahatını
göre çok az bilinmektedir.»" R. Blac- batmiyyeye şikâr olabilirdi- ki,- bütün
here, Muhammed'e vahy başlamadan melekâti fikrijryesi karandı... Nefsine
evvelki devrin malûm olmadığını göz karşı azim ve bipayan bir itimadı oldu­
önünde tutarak «Kur'ân'ın biyografik ğu için en cüretkârane teşebbüslere kö­
bir kaynak olarak kullanılması mümkün rü körüne atıldı ve kendisinin fikriy-
değildir. Onu tamamlamak için ikinci yat-i mânevîyyesine meclûp ve meftûn
olan, bununla sermesi olan bütün taraf­
kaynak olan Hadis'e ihtiyaç vardır»
tarlarını arkasından sürükledi»'". Yine
demektedir^". Biyografik Hadis'ler hak­
devamla «...Çünkü büyük istikbalinden
kında da, müsteşriklerin durumunun
bihaber olan Muhammedin o zamanki
çok çeşitli olduğunu söyleyerek, Ibn
siamsını tayin ve tasvir etmemize ha­
Sa'd, et-Taberi ve Ibn Hişam gibi tarih­
dim olacak anâsır elimizde yoktur. Va-
çilerin eserlerinin 1858 den sonra Avru­
zife-î risâletinin bidayetine kadar Mu­
palılarca bilinmesiyle, 1858 de Muir ve
hammed o kadar şiddetli bir heyecaiı-ı
1861de Sprenger, Peygamber hakkın­
ancak bu malûmat sayesinde tasvir ve
daki büyük etüdlerine başladılar ve bu
hikâye edebilecektir. İlk kırk seneki ha-
tetkiklerden sonra, Muhammed'in biyo­
grafisi hakkındaki eski görüşlere köh­
nelik damgası vurulduğunu söylemek- 52) Aynı eser, p. 47.48.
tedir.^* L . Caetani bu hususta «Muham­ 53) Dominique Sourdel, L'Islâm (Que sais-
med tarihi zamanların aydınlığı içinde je) Paris 1968, p. 9.
yeni bir din-i kâzib icad eden gayet nâ­ 54) A.C. Bouquet, Comparative Relig.ion
•"'«^nauin Books) Great Britain 1956, (Fifth ed'
dir, tarihi bir peygamber misalini arze-
tion) p. 266.
der gibi telâkki olunmuştur. Böyle bir 55) R. Blachere, Le Probleme de Maho­
telâkki hakikate istinad eder gibi görü­ met, Paris 1952, p. 2.
nür... Filhakika İslâmiyet'in tevellüdü 56) Aynı eser, p. 9.
ve tekâmülü hakkında hadsiz hesapsız 57) L. Caetani, islâm Tarihi (Hüseyin Câ-
hid) İstanbul 1924. I . 281 -283.
bir çok tafsilât ve teferruata vâkıfız.
58) Aynı eser, II. 78-79
336 Doç. Dr. İSMAİL CERRAHOĞLU

yatının mütevaziyane karanbğı o kadar Sale ise, Kur'ân tercemesinin mukaddi­


büjrük bir noksan teşkil ediyor ki, bize mesinde Muhammed'i yüceltmeye çalış­
kadar vasıl olan an'anât bunu doldur- tı ise de, Kendine hâkim olan prejüje-
toaya kâfi gelmiyor. Muhammed kendi­ lerden kurtulmaya muvaffak olamadı.
s i de bundan bahsetmeye ehemmiyet Uzun zamandanberi yalancı olarak tav­
vermMoiştir. İhtimal ki, rûhunun elim sif edilen Muhammed'i, Hristiyanhğı
tereddütler ve korkular içinde kemâle müdafaa gayreti vasatından kurtarma­
erdiği bir devreyi pek tahattur etmek ya muvaffak olamadı." Voltaire ise ta­
îstemiyordu»" demektedir. rihî hakikatlere dalmaksızın «Mahomet
ou le Fanatisme» trajedisini yazıyordu.
«Muhammed'in ilhamı sahih mi Bu hayalî eser tarih ile tezatlar teşkü
idi?. Mutlak bir yakîn ile konuştu mu?. etmektedir. Kur'ân için de hemen he­
Tnanılabilir ki, onun karekterinde bazen men her sahifesinde «anlaşılmaz kitap»
şüphesiz bir kasıt, bir şeytanî hesap, diye bahseder. Muhammed için de sah­
tam samimiyet ile uyuşmayan entrika- tekâr ve şarlatan bir Arap peygamberi
mn kurnazhk yolları için bir tercih bul­ der.'' Kenan'da «itiraf etmek gerekir
mak mümkündür, ilham psikolojisi ile ki, eğer peygamberUğin ilk şartı bizzat
alıştırılmış olan bir kimse, Muham­ bir hayal yapmak ise, Muhammed l)u
med'in îmarunm samimiyetinden zor ünvana lâyık olamaz. Onun bütün vahy
ş l ^ h e edebilir'". «Hakikat şudur ki, Mu­ hayatı bir inhiraf, bir tartib, bir siya­
hammed nübüvvet rolünü yüklenince- set idi ki, bu asla ilâhi rü'yete mübtelâ
ye kadar, o yalancı ve meçhul bir K u ­ olmuş bir şevkin karakterine uygun de­
r a l ı idi. 25 yaşlarında iken, zenginler­ ğildir... Mnuhammed hakikaten vazife­
den yaşlı bîr kadın olan Hatice ile ev­ sine inanıyor muydu? şeklinde sual sor­
lenmesi istisna edilirse, onun peygam- mak suretiyle, onun samimiyetsizliğini
barükten önceki hâdiselerinin hemen ortaya koymağa çalışır»».
hemen hiç birisini vâki olmuş kabul ede-
mesîz»'^ denilmektedir. Burada şu hususu hatırlatmak ye­
rinde olacaktır. Meşhur olan bir şahsın
«Muhammedin ilk hayatına âit hiç
meşhur olmadanevvelki durumu ile,
bir şey bilmiyoruz. Kur'ân onun fakir sonraki durumu arasında büyük farklar
ve fazla belirli olmayan bir aileden gel­ olacaktır. Bu hemen hemen her büyük
diğini, ilk yaşlarının yetimlikle başladı- insanın biyografisinde mevcud olan bir
dığmr ve çok mütevazi bir muhitte bü­ haldir. Elbette Peygamberin de pey­
yüdüğünü düşünmeye bizi sevkeder*^ gamber olmadan evvelki hayatı, pey­
Sprenger, Muhammed ne idi? sorusunu gamberlik devrindeki hayatı gibi olma-
sorar ve cevap olarak ta «o histerik bir
adamdı» der'^ Jean Gagnier ise «La Vie
59) Aynı eser, I . 284.
de Mahomet» adlı eserinde «Muham­
60) Tor Andrae, Mahomet So Vie et So
med bütün insanların en cânisi ve A l - Doctrine, Paris 1945, p. 47.
lahım en fazla ölüme mahkûm düşma- 61) Reynold A. Nicholson, A Literary His­
m» olarak vasfedilir"*. Dr. Prideaux'nun tory of Arabs, Cambridge 1956, p. 148.
«Vie de Mahomet» ile XVIII. asır başın­ 62) Selected Works of Snouck Hurgronje,

da H . R^and'm «De Reügione Moham- p. 8.


63) Aynı eser, p. 116
medîca» smda, Muhammed ve Müslü­ 64) Aynı eser, p. 113.
manlar kStü bir şekilde tanıtılmakta- 65) Aynı eser, p. n o .
dır.8^ 1730 larda Comte de Boulainvil- .66) Aynı eser, p. 112.
lier&'in «La vie de Mahomet» adlı ese­ 67) Aynı eser,p. 113.
68) Grand Dictionnaire Üniversel du XIX.
rinde, ise, Muhammed «şerir bir yalan­ siecle tParis 1869), V. 116.
cı» olarak gösterilmektedir.^^ George (69) Aynı eser, V. 101.
BATIDA KUR ÂN TETKİKLERİ 337

sı beklenemez. Sabatino Moscati'de «O- manlara göre K u r ' â n b î r vahy mahsu­


nun gençliği kısa zamanın meşkûkiyeti lüdür, menşeide ilâhîdir. Avrupalılar bu
ve zarureti içerisinde akıp gitti»'" de­ görüşü kabul etmemektedirler. Onlara
mekle, gençliği hakkında fazla b i r bilgi­ göre K u r ' â n bir vahy mahsulü olmayın­
ye sahip olmadığını ifade etmektedir. ca, tabidir k i , ona bir men§e aramak icab
edecektir. Şimdi de biraz onların bu hu­
K u r ' â n ' d a Yeıhudiler ve Hristiyan-
sustaki görüşleri üzerinde duralım.
1ar elhl-i kitaptan addedildiği, Hazreti
Musa ve İsa Müslümanlarca peygamber «Kur'ân'm AUah kelâmı oluşu ve
tanındığı için, biz m ü s l ü m a n l a r ı n onla­ onun Allah tarafından indirilişi görüşü,
ra karşı kullandığımız d i l gayet y u ­ metnî tenkidler ve modem araştırmalar
muşak olabilmektedir. Halbuki putpe­ karşısında, yukarıki inancı elde tutmak
restlere ve mecusîlere sert ve galiz laf­ modern âlimler için m ü m k ü n değildir.
lar ehl-i kitaptan addedildiği, Hazreti Aşırı muhafazakârlar azınlığı bir yana,
ve Hristiyanlar, biz M ü s l ü m a n l a r ı n put­ Yahudi ve Hristiyan âlimler mukaddes
perestler için söylediğimiz galip lafları, kitablramda ilâhî unsurlar olduğu gib.i
bizler için r a h a t ç a söyleyebiliyorlar. B u beşerî unsurun mevcudiyetini de kabul
husustaki malzemeyi yine bizlerden alı­ etmektedirler... K u r ' â n metninin tan­
yorlar. İslâm'ın i l k beş asrında, sağlam zimi keyfi ve gelişi güzeldir... Ahd-rî
b i r iman ve tenkid görüşü h â k i m oldu­ Atîk'deki hikâyeler Kur'ân'da da var­
ğ u n d a n meseleler çekinilmeden açıkça dır.»''^. Görüldüğü gibi hemen hemen
ortaya k o n u l m u ş ve m ü n a k a ş a l a r ı yapıl­ b ü t ü n müsteşrikler, K u r ' â n ' ı kendi mu­
mıştır. Nedense sonradan fikirler kahp- kaddes kitabları ile mukayese etmekte­
laştırılmış ve d o n d u r u l m u ş t u r . Müsteş­ dirler. B u durumda kendi kitabları asıl
rikler, bu bizim i l k k a y n a k l a r ı m ı z a m ü ­ olmaktadır. Halbuki bugün onlarm el-
racaat etmekte, gayelerine ve menfaat­ lerrinde kendi kitablarının asılları 3'ok-
lerine uygun gelen hususları almakta­ tur. B u durumda, K u r ' â n onlarla nasıl
dırlar. Bizler de cehaletimiz y ü z ü n d e n mukayese edilebiHr?. Böyle bir şey
bu kaynaklara inemez, onları anlaya­ m a n t ı k e n imkânsızdır.
maz, veya bazı sebeblerden anlamak
Goldziher'de vahy hakkında «bu
istemez d u r u m d a y ı z . Daha doğrusu,
fevkal beşer kimselere isabet eden bir
din konusunda doğruluk anlayış içeri­
nasatlıktır k i , onlar daha önce meşhul
sinde doğmuş ve b i r önemin yaşamış
olan yeni bir hayat nizamı ortaya ko­
olan müsteşiklerin ekserisi, kendi dinle­ yup, b ü t ü n kötülükleri jnkmaya kendi­
r i n i her dinin ü s t ü n d e t a n ı r k e n , kendi lerinde kuvvet bulurlar. Nebi ve hava­
dinlerinden sonra çıkan b i r dinin k u r u ­ rilerinin gayretleri bu hastalıktan baş­
cusuna karşı k i n ve refretten başka b i r ka birşey değildir.»'" Yine bu zat Kur'­
his beslemesini istemek, hakkımız o l ­ ân hakkında» Kur'an'dan, tenakuzlar­
masa gerek. Aksine, Yahudi ve H r i s t i - dan hali, mütecanis, muvahhid bir aki­
yan peygamberlerinin ismini h ü r m e t la- de mezhebi hülâsa edebilmemiz zor o-
fızlamıyla a n m ı y a n b i r m ü s l ü m a n a ras- kendini alamaz'^, «ilk defa Hıra dağın-
lanamaz. E ğ e r peygamberleri hürmet lan husustandır... Onu tafsilâtıyle tel-
lafızlarıyle anmamak b i r kabahat ise,
bu kabahatlere genellikle, garb mede­ 70) Sabatino T^oscati, Histoire el Civiiiso-
niyetini ve müsteşviklerin eserlerini be­ tion des Peuples Semitiques, Paris 1955, p
nimsemekle alışmışızdır. 203.
71) Alfred Guillaume, islâm (o peücan
Müsteşrikler n a z a r ı n d a Kur'ân'm Book), p. 55-58.
menşei ve onun vahy m a h s u l ü olup ol­ 72) i . Goldziher, el-Akide ve 'ş-Şartn t i ' '•
İslâm, (Mısır, et-tab. Saniye) s. 12.
madığı meselesine gelince : Biz müslü- 73) Aynı eser, s, 78-76.
Dbç: Dr. iSMAlL CERRAHOĞLU

^"ettiğiımzcle' bauzen içinde zıt tâmim- roiiilâhaza edilmiştir. Fakat hakikatte


l|rin' bulundÜğuça rasthyoım»" demek asıl öğrenimini sapık Hristiyan bir din
suretiyle tenlcidlenne devam eder: Tor keşişinden aldı»** demektedir.
.^drae'de, Vâhy ve ilham hakkında İslâm'ın zuhurundan itibaren ge­
feıj^ok şüphelöf serdettikten sonra, Mu- rek Kur'ân-a ve gerekse Peygamberine
fıâmmed h ^ k î bir.Peygamber inidir? yapılan hücumlar az değildir. Mesela,
tnsanîârâ bir mesaj getirmiş audir? gi~- D' .Herbelot, «işaret etmek gerekirki,
bir suallerle, şüpheler ortaya atmaktan Kur'ân akâide ait hatalı fikirlerle dölü­
îia (mağarasında) şahsına has bir hads dür» demektedir*^ X I X . asırdan itiba­
şü|*i!^im gidenfii Orada bir gün, ken­ ren Avrupah müsteşrikler son t e t k i k ­
disinin sonradan nielaike Cebreiü olarak lerin ışığında ' Kur'ân'ın k a y n a k l a r ı n ı
kâbSul. 6ttigi İ5if hayal göründü. İçinde­ keşfetmeye yöneldiler. B u mevzuda
ki,-Jcendisinin Tanrfhih elçisi olduğuna modern çalışma .Abraham Geiger'in
^üir beliren/sesii'-buna isnad etti... Bu
«Wâs hat Mohammed aus dem Juden-
haHerdfe iken. işittiğine inandığı şeyler,
tum aufeenoıiamen?» (Bonn 1833) (Mu-
buidâr.kaybolmr olmaz< vahiy olsu-ak bil­
haniined Yahudilikten ne aldı?) başlı­
dirmeyi adet ediiidi".' Yine ona göre
ğını'taşıyan Almanca eseriyle başladı-
MulWmBd' «nâukaddes harp tahrikçi-
m söyleyebiliriz. Ahrens, Torrey ve
sidi!r»î?. ^ K r 'Avrûpah ijin Peygambe^
künstlingef gibi yazarlar eserlerinde,
laaijfcîirekteri husüsıında doğru bir hük-
İg^ur'ân'daki kıssalar hakkında Yahudi
mejt Vanmâk' aJrdûr.»" 1956 senesinde
verHristiyan tesirlerini göstermeye ça-
Öifi&ibu sözleria sahibinin şu görüşleri
liŞırlarl Sidefsky, bize Kur'ân kıssaları­
îlftiOrta Çağ görüşleri arasında ne fai'k
na ait zengin h i r koUeksiyonu verir.
•ardır.
Frankfurt Ünivetsitesi Profesörlerinden
"^'•'''H. Lammens'de'*«İlicretten evvelki olan Joseph Horovitz, Yahudi i l i m l e r i -
çÖt' eski y^uyler arasında bazıları le ilgili olarak, Kur'ân üzerine i k i çalış-
ıSMtıİhnuş olabilir.. Fakat bize ulaştığı niasını nfeşretti. Biri, Kur'ân'daki Yahu­
gibi, Kur'ân Muhaıîööediri şahsında sa­ di'has isimleri ve bunların iştikakları,
hi^ b i f - eşpç, gibi mülâhaza edilmiştir. ikincisi de,. Kur'ân'î araştırmalar'dır.
Halbuki Kur'amn teşkili ve kuaâtında- Araştırmalarının neticesinde, Horovitz
ğjjgjttilâflai7 bu hususta şüpheler izhar îşlâm'dan önceki Arap, îbrânî, Arâmî,
ştm^tedirs^'* Yine • aynı eserde «Kur'- Süryanî, Mandeen've Habeş d i l l e r i n i n
m^lelder, AHahm- vasıtası gibi tak- ışığı altında, İslâm Dîni'nin ilk temel­
q|^^„'edilir.^ •'Kur'andaki melek bilgisi lerini zenginleştirdiği söylenir. O, İslâ-
^^^-karışıkçadır. : O, ancak Medinde
^gşg©t müıtasebetleriyle ve yahudiler-
74) Mahomet sa Vie et sa Doctrine, p.
ifeOfŞFLlan münakaşalarla tekâmül etti-
48-52. '
4işıigtir.»'" denilmek suretiyle yahudi- . 75) C. Brockelmonn, İslâm milletleri js
l#ı%,teişiri altında kahndığm ifade et- Devletleri Torihi (Çeviren, Prof. N e ş e t Ç a ğ a t a y )
ro^e çalışır," îVi^hjof Schuon ; Kur'an Ankara .1964, s. 14.
hakkında- «karanlıkları ve zıthkları âşi- 76) Ayni eser, s. 21.
kar olan bir mukaddes-metin, Musaya - 77) Aynr eser, s. 32.
78) H. Lammens, L'islâm Croyances et
İSt'îbSzı şeyler takliplerle geçirilmiş bu Institutions, Beyrouth 1943, p. 48.
Üuöûsfa Sünni' tefeirleri araştırmak ye- 7Ö) Aynı eser. p. 64.
tM'jlİdir»"' demektedir. Bu. konuda TSn 80) Comprendre l'islâm, p. 59.
muhs'if olarak gördüğümüz. Blachere 81) i.e Çoran (Que sais-je) Paris 1966, p
brie nii^uhammedin vaazları küise mu­ 7.
82) D'Herbelot de Molainville, Biblioteqve
hitinde Allâh.>tara&ridan ilham edilmiş
.Oricntale ou" Dictiomıaire Üniversel, Paris. 1697,
olduğu söylenerek bir itizal eserî gibi
p. 88.
BATIDA KUR'ÂN TETKİKLERİ 339

mî fikirlerin özü, temeli ile meşgûl ol­ ret âlemine ait bir çok hususların Yahu­
maksızın sadece dil ve lügat çerçevesi di ve Hristiyan cemiyetinden alındığını
içinde kalmaktan başka bir vazife yap­ ve bunlar alınırken alman fikirlerin
madı. Bu sahada Rene Basset'in «mille tecrid edilmeye çalışıldığını»*'* söyler.
et un Contes, recits et legendes arabes, «... B ü t ü n mesele Muhammed nezdin-
(Paris 1927) adlı eserinin üçüncü cil­ de dine meyi nasıl doğmuş ve dînî an­
dindeki legendes religieuses, kısmında layışı nasıl cezbedebilmiştir?... Başlıca
Yahudi kaynaklardaki İslâiliyatı topla­ fikirleri,bazı değiştirmelerle Yahudi ve
mıştır. İslâm'da îsrâiliyat mecmuası son Hristiyanlardan ödünç alınmaktadır.
zamanlarda zengin bir şekilde Rudi Pa- Bazen de onlar, Yahudi ve Hristiyan
ret tarafından meydana getirildi. (Fru- kanaviçesi üzerine serbest bir tefekkür­
harabiche Liebesgeschichten, Bern le işlenmiş nevidendir, denildikten son­
1927). îsrâiliyat konusu Lidzberski ve ra, Mekke devrinde diğer dinlerin tesi­
Goldziher tarafnıdan da işlenmiştir. r i n i n fazla olmadığı, Medine'de ise mü­
Bunlardan başka Kur'ân'ın menşeini nakaşalar başladığı ve Güney Arabis-
araştıran şu çalışmaları da sıralıyabi- tandaki Hristiyanlarla münasebete giri-
liriz.«'. şildiği... ve Muhammed'in Arabistan'da
mevcud olan Yahudilik ve Hristiyanhk
A. Geiger, Judaism and islâm, Madres 1893.
hakkında çok sathî bir malûmata sahip
M. De Goeje, Quotations from tlıe Bible
olduğu, anlatılmaktadır»'-'.
In the Qoran and the tradition (Semitic Studies
in Memory of Alexander Kohut, 1897). Brockelmann «Muhammed'in âhiret
H. Grimme, The Origin of the Qoran. hakkındaki tasavvurları doğrudan doğ­
Hartwig Hirschfeld, Judische element Itn ruya Yahudi kaynaklar, dolayisiyle de
Koran, Berlin 1878. İ r a n ve Babilonya kaynaklarına daya­
CI. Huort, line Nouvelle source du Qoran, nır»^". «Muhammed Mekke'de iken i k i
Journal Asisatlque 1904. defa, Medine'de Yahudileri örnek tuta­
Jaspis, Joh. Sigm, Koran und Bible, Leipzig rak üç defa namaz kıldığı halde, daha
1905.
sonra bu âdeti İ r a n tesiriyle, sabah,
Leblofs. Louis, Le Koran et la Bible Hebral-
öğle, ikindi, akşam ve yatsı olmak üze­
que, Strasbourg 1887.
re beş vakte çıkardı»^'. Onun ruh dün-
St. Clair - Tlsdoll, W., The Original Sources
Religieuse de l'lslâm (Traduit de l'Anglais paı
of the Qur'on. London 1905.
yasının ancak pek cüz'î bir kısmı k e n d i
C. Snouck Hurgronfe, La Leğende Qorani-
que d'Abraham et la politique religieuse du öz malı idi. O bilgiler peygambere, ek­
Prophet Muhammed, 1880. seriya Yahudilikten ve Hristiyanlıkları
Karl Ahrens, Christliches Im Qoran, {2DMG. gelmekte, fakat o bunları maharetle
L X X X I V . 1930). kavminin dinî ihtiyaçlarına uydurmak­
Heinrlch Speyer, Die Biblischen Erzohlun- ta idi»^^ demektedir. Tritton'da, Kur'-
gen Im Qoran, Grafenhoinfchen 1931
D. Sidersky, Les Orlglnes des Legendes 83) Bu konuda ç a l ı ş m a l a r pek çoktur. B'i
Masiilmanes dans le Coran, Paris 1933. burada bunlardan bir kacmı sıraladık. Bu husus
D. Masson, Le Coran et la Revelation da daha fazla bilgi için bkz. (Index is!ami.<^ux
Judeo - Chr6tienne, Paris 1958. Bibliograp hie des Ouvrage Arabes; Handbuc'ı
D. Künstlinger, Christliche Herkunft der der Islâm-Literatur; Bell's Introduction to the
Qur'an).
Kuranischen Lot-Leğende, Lwow 1930.
84) Tor Andrae. Les Orlgines do, l'lslöm
Joshua Finkel, Old Israelitlsh Tradition In
et le Christianisme (traduit de -i'ailemand pnr
the Koran, 1930-31.
Jules Roche, Paris 1955), p. 6 8 - 9 1 .
Kur'an'in menşeini araştıran bu e- 85) Selected Works of Snouck Hurgranje.
serlerden başka, diğer müsteşrikler de p. 119
86) islam Milletlerive Devletleri Tarihi, s. 34.
eserlerinde bu hususta çeşitli sözler söy­ 87) Aynı eser. s. 36.
lemişlerdir. Meselâ Tor Andrae «Âhi- 88) Aynı eser, s. 33. • •
DOÇ. D r . I S M A I L CERRAHOĞLU
340

ân Muhammed'e verilen vahiyleri ihti­ re üç kaynak bulur. «O, Yahudilerin şi­


va eder, demesine rağmsn, Muham- fahî ananelerinden, dinî efsa; -^ierinden,
med'in va'z ettiği din iktitafdır. Fakat Tâlmudik ve Rabbinik nienşeli olan
bu onun hakiki bir din olarak başlama- Haggadah'lanndan pek çok şeyler ö-
sma mâni değildir, demek suretiyle, dünç almıştır... Kelime-i Tevhid'in bi­
îslâmm sağdan soldan devşirilmiş bir le Yahudilerden alınmış olduğunu iddia
din olduğunu belirtmek ister*^. San Ped­ etmektedir. Çoğu apokrif olan İncille-
ro Pascual ise, Kur'ân'ı ve Hadisi bir rin Kur'ân'a kaynak olduğu söylenmek­
^ck tezat, yalanlar ve itizallerle mah­ tedir.»*
kûm eder. Bundaki kıssalar, Ahd-i A- Kasımirski'nin Kur'ân tercemesine
Vikfin sahih olmayan rivayetlerinin ma- bir mukaddeme yazan G.H. Bousquet
ttâsını taşımakta olduğunu söyler"". «Muhammed'in hayatının safhaları
Kur'ân sayesinde, îsa ve Buddanm I n -
Gibb bu hususu şöyle izah etmeye yatına nisbetle çok iyi tanınmaktadır...
çalışır.» Muhammed doktirininin kay­ Mütehassısların çalışmalarına rağmen,
nakları meselesi batıdaki Yahudi ve İslâm'dan önceki Arabistan'ın hakikî
Hristiyan âlimlerini geniş bir şekilde il­ dînî durumu hakkında kâfi derecede
gilendirdi... îslâm geçmiş dinlerin fi­ bir aydınlığa sahip olunamadı. Muham­
kirleriyle bir birlik teşkil etmekte idi... med'in maruz kaldığı Yahudi ve Hris­
Unutmamak lâzımdır ki, Kur'ân dinî tiyan tesirlerinin teferruatını bilmek
sezgi esasları üzerine temellenmiş veya çok zordur... Peygamberlik vazifesin­
onunla uygun halde bulunan umumî den evvelki zamanda, Muhammed yap­
akhn felsefî bir tefsiri olan ilâhi bir eser mış olduğu seyahatlarda Yahudi \ 3
değildir... Hakikattir ki, İslâm'da mu­ Hristiyan doktirinlerini öğrendiği zik­
ahhar bir teolojik sistemin tekâmül edi­ redilir. Daha sonra da, Peygamber va!:;y
şi, çok eski âlimler tarafından hazırlan­ alıyor muydu? şeklinde bir şüpheyi or­
mıştır"'». Yine devamla «Kur'ân Mu­ taya koyar. Böyle bir durumun anormal
hammed ve muakkiblerinin doğrudan psikolojik bir durum olduğu ileri sin ü-
doğruya ilham edilmiş olarak kabul et­ lür. Hattâ onu, Mormon dininin kurur L i -
tikleri, nutuklarımn ve şekli ifadeleri­ su olan Joseph Smith Junior (1805 -
nin tescil edilmiş şeklidir. Son zaman- 1844) ile mukayese etmeye kalkiı ir.
laa-daki araştırmalar kat'î olarak isbat Kur'ân'ın büyıik bir kısmının Yahudi
etmiştir ki, ondaki haricî tesirler. Ahdi ve Hristiyan]ar'H?r ve,-^ Ahd-i A l î k
Atîk malzemelerini ihtiva eden hristi­ peygamberlerinin -arihinden ödünç a-
yan Süryâni menşeine ulaşır.»*^ S. Mos- lınmış old ."nınu sövier»''".
(aıti'de «Muhammedin çocukluğunda
Suriyeye gidişi ve orada Hristiyan ke- 89) A.S. Trijlon, İslâm Belief and Practlcos,
^şe rastlamasıyle ilk monoteist anlayı­ London 195-!. p 15-20.
şın onda teşekkül etmeye başladığım, 90) N o r r r v i ; Oaniel, İslâm end the v;c3t
ArabistandaM Yahudi ve Hristiyanlar- Making of or\ Image, Edinburgh 1962, p. 6?,.
la temas halinde olduğunu söyledikten 81) H.A.R. Gibb. La Structure de la Pensee
Religieuse de I'Islam (Traduit de I'Anglais par
sonra, vaazlanmn esaslarım kolayca
Jeanne et Felix Arm) Pans 1950. p. 25.
Yahudilik ve Hristiyanlıkta bulmak 92) H.A.R. Gibb, Mohammedanism An His­
mümkündür»" demektedir. torical Survay. Oxford University Presse i9'>3
E . Montet'de, Kur'ân tercemesinin (second edition) p. 35-45.
93) Histoire et Civilisation des peupl^s
baş tarafına koyduğu giriş kısmında,
Semitiques, p. 203 - 210.
Kur'ân'a menşe olarak, Yahudi ve Hris- 94) E. Montet, Le Coran, Uaris 1949, p.
tiyan kaynaklar, İslâm'dan önceki kay­ 29-31.
naklar ve Muhammed tarafından va'ze- 95) Kasimirski, Le Coran, introduction !G.
dllen yeni îslâmî elemanlar olmak üze­ H. Bousquet) p. 9-20.
BATIDA KUR'ÂN TETKİKLERİ 341

A. C. Bouquet «Muhammed 12 yaş­ yazanlardan her biri kendisini başkala­


larında ticaret k e r v a n ı ile Suriye'ye gi- rından ayıran hususî bir üslûba sahih­
tiği Yahudilik ve Hristiyanlık hakkında tir. Eğer peygamberlerin mukaddes sa­
bilgi edindiği ihtimal haricinde değildir. yılan kitaplarının hepsi Allah'ın kelâ­
O daha çok şekli bozulmuş Hristiyan- mı olsaydı, aynı üslûbda olurlardı. Fa­
hktan bir şeyler bilmekte i d i . M ü m k ü n ­ kat bu, hakikatte böyle değildir. Kur'­
dür k i , bazı mezhepler arasında kullanı­ ân'm üslûbu, Muhammed'in harukulâ-
lan apokrif inciller hakkında bilgisi var­ de gelişmiş konuşma kudretini aksetti­
dı. O Mekke'nin etrafındaki verimsiz r i r . O kadar k i , Hristiyan Araplar ba­
çölü müteaddid defalar dolaştıktan son­ na K u r ' â n ' m dilindeki gü:.elliğin tesi­
ra, Muhammed'in vücûd hastalığı a r t t ı r i n i derinden hissettiklerini söylsmiş-
ve sesler işitmeğe başladı.» demekte­ lerdi. Fakat bu kitab bile gramer hata­
dir»". ları ve bizzat Allah tarafından söylenen
bir kitaba uygun düşmeyen değişik kı-
B. Lewis'de «...Açıktır k i , o, Yahu­
raatları ihtiva etmektedir. Bu değişik­
di ve Hristiyanlık tesiri altında i d i . . .
likler. Hristiyan Kitab-ı Mukaddss'in-
Onda pek çok eski mukaddes kitapların
deki metin değişiklikleri gibi az ehem­
elemanlarının mevcud olduğunu» söy­
miyeti hâizdir. Fakat tek bir tane dahi
lemektedir."' Hatta bazı müsteşrikle:
olsa yanılışsızlık hususundaki iddiaları
daha ileri giderek, onun vahy mahsulü
çürütmeye kâfi gelebilir.»"'" B u .sözle­
olduğunu kabul etmedikten başka,
riyle Guillaume, Allah'ı bir şahıs gibi
K u r ' â n ' m âyetlerinin tasni edilmiş ol­
mütalâla edip. Onun muhtelif zaraan
duğunu ileri sürmektedirler. S. de Sacy.
ve ven mekânlarda göndermiş olduğu
Kur'ân'da Âli İ m r â n Sûresi'nin 144. âye­
kitablarıdaki üslûbun aynı olmasüiı ic­
tinin tasni edilmiş olduğunu ihtiyatlı
bar etmektedir. Acaba kendisi Kur'ân-ı
bir şekilde ileri sürerken, Weil ise, bu
Kerîm'le mukayese edebilecek, hakikî
âyetle birlikte daha pek çok âyetlerin
bir Allah Kelâmı getirebiliyor mu'.'.
de sonradan idhal edilmiş olduğunu i h ­
X I X . asra kadar loeygambevi vo K u r ' ­
tiyatsızca söyler.»"'.
ânı hiçe sayan müste.'^rikierin. bu de\'-
İslâm Ansiklopedisi'ne Allah Mad­ reden sonra, eski metodiaıı iie gayele­
desini yazan Mc. Donald'da, Kur'ânı rine vâsıl olamıyacaklannı anlumala-; s
peygamberin eseri olarak kabul eder üzerine, bir metod değişikliği >'aijn-_nl;
ve b ü t ü n hük\\mlerini bu nokta üzerin­ mecburiyetinde kalırlar. Guillaumc'r.iıı
den yürütür.^'' .Bu sebebledir k i , pek çok de bu yeni metodu tatbik etmokıo cl-
Avrupalı K u r ' â . ı mütercimi, tercemele- duğunu. ifadesinin sonlarından acık l'ir
rinin baştarafma, K u r ' â n sanki Muham- şekilde anlamaktayız. B u metod, K u r ' -
medin eseri imiş gibi, Mjuhamed ismini ân'la, kendi mukaddes k i t a b l a n n ı aynı
yazmışlardır. Severy, Kasımirski, E. seviyede tutma ve Kur'ân sayesinde
Montet ve makale sonunda klişelerde kendi kitablarına değer kazandırma a-
vereceğimiz tercemelerde olduğu gibi. macmı güdmektedir. Yukarıda verdi­
ğimiz misallerde de görüldüğü gibi,
A. GuiUaume ise, İstanbul Üniver- K u r ' â n dâima, kendi mukaddes ki tab­
sitesi'nde verdiği «Garbde islâm Tet­ l a n zaviyesinden incelenmiştir.
kikleri» konulu konferansında peygam­
berler ayrı ayrı ele alınırlarsa, yazıla­ 96) Comparative Religion, p. 266.
rının bizim kendi yazılarımızda kullan­ 97) The Arabs in History, p. 38
98) Introduction au Coran, p. 194.
dığımız aynı uslûb hususiyetleriyle
99) İslâm Ansiklopedisi, istanbul, 1941, ;
damgalanmış olduğunu görürüz. İyi ol­
360 - 375.
sun kötü olsun, alıştığımız bir üslûbla
100) islâm Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, so­
yazarız. Ahd-i Atîk'i ve Ahd-i Cedîd'i ne 1955, I. cüz 1-4, s. 122.
Doç. Dr. İSMAİL CERRAHOĞLU
342

Biz müslümanlara göre, Kur'ân bir Makalemizde kısa hatlarla izah et­
vahy mahsulüdür. Ve bu teolojik bir meğe çalıştığımız batıdaki Kur'ân tet­
mesele olarak telâkki edilir. Halbuki kikleri, Orientalizmin diğer şubelerin­
Avrupalılar bu meseleyi sosyal ilimler de olduğu gibi, genellikle misyonerlik,
açısından ele aldıklarından, iki taraf a- ticaret ve sömürgeciliğin öncülüğünü
rasında bir uygunluk mümkün olama­ yapmakla kalmamış, aynı zamanda is­
maktadır. Aslında, tecrübî ve sosyal lâm akidesinin temeline de dinamit
ilimlerin metodunu metafizik bir me­ koymuştur. Müslümanların miras ola­
sele olan vahye tatbik edemeyiz. Çün­ rak aldıkları yüksek değerleri, bir hiç
kü vahyin mantığı tecrübî ilimlerinki- mesabesine indirmek, batılılar için
ne benzemediği gibi, onlarla mukayese zevkli bir çahşma tarzı olmuştur. K e n ­
etmek te imkansızdır. Vahyin sahası di memleketlerinde gereken İslâmî kül­
ve bildirdikleri, teccrübi ilmin bildir­ türü alamıyan, İslâmı batılıların eser
diklerinden ve onun sahasından tama­ lerinden öğrenmeye kalkışan bazı m ü ­
men ayrıdır. Tabiat, tecrübî ilimler ta­ minler ne yazık ki batılıların gayeleri­
rafından determinizim pirensibine göre ni tahakkuk ettirmeye hizmet etmekte­
incelenir ve tecrübî bilgiler, tüme va­ dirler. Kısacası, onlar bu çalışmaları ile,
rım veya tümden gelim yollarından bi­ Müslümanlar arasında tarihlerini inkâr
riyle elde edilirler. Halbuki vahy, fıtrî eden bir nesil yetiştirmeye ve yine bun­
olan beşeriyetten bir an sıyrılmaktır. lar vasıtasiyle fikirlerini kabul ettirme­
Bu da insanın gücü ile elde edebileceği ye çalışmaktadırlar. Nitekim X X . asır
bir şey değildir. Kısacası vahy hâdisesi, da İslâm ülkelerinde görülen ilhâd ha­
pozitif ve negatif elektirik uçlarının bir­ reketleri, bu çalışmaların bâriz bir neti­
leşmesiyle meydana gelen bir ışık olayı cesidir,
gibi izah edilemez. Avrupa Orta Çağ'dan beri kaba
Şunu unutmamak gerekir ki, Bu kuvvet ile yaptığı mücadelelerde m a ğ ­
gün ilim buldukları ile haklı olarak
lûp edemediği Doğuyu, şimdi açmış ol­
öğünmekte, fakat bilmedikleri yanında
duğu fikir savaşı ile mağlûp etme yo­
bildikleri bir hiç mesabesinde kalmak­
lundadır. Onların bu mes^dan okum.ala
tadır, îlim ve tekniğin başarılarına rağ­
men, insan oğlunun rûhi hallere âit bil­ rı karşısında susuşumuz, varlığımızı in
gisi çok kısırdır. Dâima kendisinin bir kar etmekten başka birşey olamaz. O-
beşer olduğunu ifâde eden Hazret-i nun için, içinde bulunduğumuz gafla t
Peygamber'in maddi alemden tecerrüd uykusundan uyanıp silkinmemiz gere­
edip, melek tabiatına bürünerek mane­ kir. Nasıl ki, cehalet karanlığı içinde,
vî âleme yönelmesi ve en jrüce melce vaktile İslâm bir güneş gibi doğup, â-
ile irtibat temin edip ilâhî hitabı din­ lemleri aydınlattı ise, şimdi de içimizde
lemesi, beşer gücünün tahammül ede­ mevcûd olan islâmî nûr zerresini bir
ceği işlerden değildir. Bu işin ağırlığını
yanardağ misali, harekete geçirmek za­
bizzat Kur'ân: «hakikat biz sana ağır
rureti vardır. Bu her müslümanm vazi­
bir söz vahyediyoruz»"' demekle teyid
eder. Hakikatim kaAmjramıyoruz diye fesi olduğu gibi, bu işin asıl ağırlığının
bir şeyi inkara kalkışmak akıl kârı de­ genç ilâhiyatçıların omuzlarına yükle n-
ğildir. mi şolduğu unutulmamalıdır.

lOl)- el-Mûzzemmil, 5.
A TABLE. .-mhfufnfirrii.i.

36, th' cbtpttt cf fhod mgtattd , mtamıg Stvtnictn L* A L C o R A N


ibîd.
p^c-fu,ıv',ına«tMçcct, •
m. fıi chattel 0/ Cılıny t,- Pwcr^contamng Fivt Vtrfts,
f^mtten at'Mcua. 387
THE
ALCORAN
JÖ. The chaptertfinfiruffm,mtmingRi^)i.V'tr^tStm'u*
ttn at Medina. . . ibid, M A H O M E T .
j j . Tl)t cliapie,-oftbe ,E4tthqtiitl(e, contaimvg Eight Ferfei, Tr.ınsl.-te d'yh\ıle en FrM^oı\
, wi/ff» rt/Medina; 38İ
100. The Chjstci- efHrifes, eon'-âning Ekv(n VtfftSt w/it' O F
till at Mecca aitd Medina. , ibid. P AR LE
101. Tkcbnytcr of j^j]uthcn, cO/Umifig Eltvtn Vtyfct^
rvfitiiii a: lAtcc».
t'ti. Tnc Chiptet of Aliundanct^ mtitiii'mg E'lgH fr./er,
jSj MAHOMET- S I EV H D V R Y E R,
Sictırcitla Cirde M.ıle;:aif.
<t'(;//!«4/Mecca. ' ibid.
IC}. Tit Ci-j)Id »fİhtEıtnhıg. 390 C H A p. I .
J04. The C'yjpic- of rtTfcuuio/,cmmmgjivcn Veffts,ve,n~
• tin at Mecca. ibid. The ChimofihtrrtfMtyCCiUumr.^fcven I'oft^, rrâtttn
Xof. tK chjpTi- of Elepha^jcS, eentmhig Five Vafss ^ \ atMccci.
• nvj.«ta c Mecca. ibid,
i'tf. Thr Cl'.ipicf of Corns, (Ontaiawg Fm f^tyfts. Writ-' . "yr N fhc Name of GoJ, gncious and merciflil; Pral-
if'jfl'Mecca. 391 ' j fed bt God,gracio'j> and mcrt'fiil : King of the
.jcf. 'ihe O'Ma of ihe Lav, cont/t/ihig Seven l^afts,vnt. \ > Day of Judgement. It is thee v, ho:n \/c ad Jte j it i»
m a! Mecca. ibid. ' f! from t!iec \vc require help. Guide us In the riglit
I o 3 . The C .-.fo- of /JJJTi/r;:;?, ceKtai>mii Thee Vnfn, \ •^"^ way, in t h ; way of thcni th.it thou haft gratified;
iriir.c; J/Mecca. ibM. • •T'nind whom ihiHiha'.l not beendifpleafcd, «c ihall
J09 T':c 0\-p-o- I'J Infidels, coiiralniijg Sir ffi/f r, w,trtcn i nüt be mif-icd.
M(Mecca. _ ! fo.'ix!: L C'/ı'c'nıprimi'e
C H A P . II.
Î 1 0 . ••'1 (/>,./ .'f/ offr..'r<7.a.', coau'tmi Four t^trfes, iviit-
Tht Ch -.f.crff th('\\ (•<:: ' huzJni f :ffiOr: * P A «, r î,
ici i ' Mrcra. il id. a.'iJfrit.t !'iif^,ir-fun J! hLcci.
1 : 1 . 'i Aı t/;,;^ :.r f/" ihe Co d if ?\\m, cmüâıûng EUicn j
C^fz. A m o i n c ılc S o ı n m . ı v i ! ] c ,
/''f.,?;,)v. ' ...Ill Mfc ibiil.
J I t . T:-( ev-.;;,i, t/iJ':.! ; v, ^r./.-.rriVi Toitrl^ofts, ir.il-
jy>}\i N J •.Tof Gc.lç I,.c'^is an J merc'ful.I am thcm/l T-'Erpen-
i ifeCoJ 1 here is n<) nHIT in this Book; Ittiiijcth in- r.'.wyiit
J/Mecca. .Î93 >••: xh: r'f.l : ly , t!i ili.ic are rifjIıteı.J'.ii, wjio believe C, ar;-:^r,'
J I 5 . 7i-{C-up.(fofSff.i-jtton^c ••• > ivcVofr,- I:
V. 'l it ll . ., t, tii-.j ii:k.'(hi'ir Prayers with atfedion, ' _
(f.;.:-Mecca. ibid. A' l;'., a p.i;t ••f ihe Goods that >v: hav;
11^
ibid. ^;:tii r,',) ^xv: t!ie ihii-;;s tlvic are tjifpiied ,
I ..;: h.:vc he:a Pâa:!:cd b.fjrc ilier, •• -
t'a Paris'de basılan Sleur du Pyer'in
fransızco Kur'an tercemesinln İlk sahifesi
|(Brltlsh Museum 696. a. 1.)
1 ' '.n rio Al'^xniidr' i-'SI. (British Museum : I')''.'! ' '
' MÂCŞrVMETIS
SARRA.CENORVM P R I N C I P I S VITA AG DO-
. . * <fhinaornnis,qu3e&IfmahcIııarumIcx,5^
: :' Y• A L C O R AN VM
'clidcur, oc Arabica linguaante C C C c annos in Lannam tranflata,
• n u n c ç dcmum ad g l o r i a n ı D o m i n t IE s V'-j&ad ChrıTr/ana:fide;corı fir
mationcm, dodbarumacpiorum aliquot uirorum, noftrarŞadcörclu
• ; g^omsorthodoxxanriftfnimftudio&authoritaiCjudutetcne-'
^ . . bnsmlucemprotratTtaaıcşcdıta.
Qitouolumi'ncpcrlcdo.pius Siftudiofus lcâcrfatebiaır,Iibrurn nullum
-\ , potuiflcudopportun^ucltcmpcrtiuemagiscdibocrcrum
' • ChriftianarumSCTurdcarumİcara.
- . * " . . •

KStât ^KOij; f«nt Pinnotttmes,Confuutm€i,Sırrice>ıorii!tt ic rerun lurcicıru •?»


, •' D C C C C sr.nhtino^iiif<\^ttmfarımcmoTitiXMmhıâ(>T\Xj,tx^^
«ii montttî tam Ar4l>il?HS,iHmUtinİ5 tir GMcw,^«oVmTÖr<'^
\ : ' - gamKfrj*w/tngKl«Tomi;p47İK4fnmircfmri.
•. .* T E W,
PHILIPPI M E L A N C H T H O N I 5 , u/n docnis.prxmsmuo •
ad Lcctorcın,cum primis p ü 5t crudıta.
• T H E O D O î i . 1 B I B L 5 A K D R I , • facrarum litcrarum in EcdcHa T i -
gurînaprofcfTöriSjUİridoıftıfsımi, pro Alcorani cdirionc ApoIogıa,mu[ta cru
(littoncö(! pictatcrcfcrtajlccftucpdıgnifsima: qusppcin quatnulnsacuahdus.
argumcnris SCuirilitigarorum calumnifs rcrpondctur,cCquâm nen
foluniutiHsjfcd & ncccfTaxia hoc prarfcrü'm fcculcı r.c
Alcorani cditiOjCİcmon ftratur.

C u m Cacfârca: Maicftaos gratia &C privıilc'


gio ad (cptcuntum^ ;

: ,^1 •--et.»''^-: ,
• . De ArabifcIîC

ALKORAR Door de
Zafazijnfche en de Turckfche Propbetc

M A H O M E T H.
in drie onderfcheyden dcelen bcgrepcıv. van derTurckea
RcIigic,GheIoovc,AcImocncn,Vaflcn,Glicbcclcn,Bcc!cvacrt
naMecha,met t'famcnfijnGod<-dicnftcn',cndcCcrcmonien,
, ..• Wcttcn'cndeRcchcen;- • " .? ' *

m^SZ A r a b j m e fp?aîîe/nUUfCUU)CU'jCUSîn£ İ^ODtîJ^î


' î j u p t f ç ö öctcanflatccrt / met f fanıca ccn ûcnljangcnöe ÖÛDI* ,
' ^ tCÖCII/ÖOO? SalomonSwigger, 5p;föUîCCÎreCİîCrcfeC»tot -'
• . . N E V R E N B E R G H. .

Ende nu wcdcrom uyt de Hoogbduylchc inonfcNcdcrlantfche


. Ipraccke overghcfcc. ' ' , • . , .

GcdrncÎLt voorBarcnt Adrîaenrz.Bcrcnrfnıa,Bocck-vcrkoopcf


• toc Hamburgh, 1641. .

1641 de Hamburg'da basılan Salomon Scchweigger'in Hollanda dilindeki tercemesinin


ilk sahifesi (British Museum 14512 c. 9)
CERRAHOĞLU

• - —- —.— - - * — _ ^ — ^ —.r: . ••' V ^".y - • •.- - >^

R>- D I .MACOMETTO. ^i f | j^^, ^ - i " ' Ç

U N EE LL QO. V A
A LL S ıI C O N T Iı E ' '•' Ji H
i ;v , ^

N E L A D O T T R I N A , ^ r.^Vyu

^. ST VMI, E T L E
% L B G G l SVE.
. . . . . ! . r?../ • _^ - ~

1548 de Venedik'te İtalyanca bosıian Kur'an'ın ilk sahifesi (British Museum : 483 b. 28)
CERRAHOĞLU,

-t
> STVMI» E T L E
. İ.EGGl S VE.
îl • .1
t - -s
V
4fe

vet

1548 d» Vsmdik'te İtalyanca bosilan Kur'an'ın İlk sahHesl (British Museum: 483 b. 28)
Ji^- COMMONLY CALLED '

, T h e itkor.ıu M O K A . M N T î'! D ,

•^'r./l.ll.lU-ıl into I V N f î I . t i H .,; I,, • 'y


; tîıc ()rir;ip,!İ A Jl A )', I <•,^, -

j ? " ehtfle» ne le Uıvetont OM, U brnflcra daoı Ic»fl»m-™


«a cfct/'mesct«neneıauecfa ftmme,qtı}portelal ""

«1(T. r"' '* ' ^ ' ' ' ' 'M-^' " ' '''' " ^ • "i -12!XtP L A N A T ö:Rk%, z< OMr
'S *<ı e x m f Udiu iluırge /
Û fiit'MtoinefUfnt* dHitt S}tkr3t^\_ •, . T A K. E N F R O :Cr '« T*y E'' P.î O f
fe- . .s ^ trcririUMfiııt. " ,-*'|^ Ji. Utemff- epi'il 't'fijtıırttt i CtuSİMuin
'.A V î î o m de Dien element Se miTericordieux.''
•» ' Dı« MIX izıl:dcIlft,DJeu eft eteroelıil n'eDgeodıe' '*'•• ' jtet & O^iı'trsdtt f^jftıufit -
A p p rv;o VED cO ]•: N - I - A T O :< s.
j<:s, il n'eft ptt e n g e n d ı j , 6c nM point de Compa»: r; î < i, î Autrıs yü-yuguient tfditrift» __
• • S"""'- , , ; •. • - luy leutt ]in* defitueur , tan* 'auıtj TO WHJCM ı s V K ). I I Xfcı>, .
•.^ • • • .. - ; • •••
furu!e$tuentMii'aııxajfairefr -*
l^ChAiitttdeU S EV^R ^T10H,emtm*tıtti>if :
•'ftsfihj*tt: £n Ufmw» d*qııtıy,m ^

A PrelimİD aryDıTco i: ifc,


. - • •- ttrJttı.,tÇoıuiUh\*l{»*.- - >•;! •
û V Kom de Dieu element U mXttitM&ttxH
fAİrıCfJ'fftic** ptifinttı.eyiktStti
' ^ D î s l e u r , Dieu qui a (eparıf U daittd d'anec ; >
robfcunte n ı e gırdeıa de tous les maux <)u'i1 * v i^< ccu^umis. ^ MMfiitU t, İA"''
creesiiludinseridcsienebrcsdeceuxcjuifbufBetit >v li-niçT mlfix (fiM trtııtt-trcA»^
' tfontıelenDCuddu/iIccdcsfoıciccsScdv* enuieuc. '
V ö L . ır.
1 D E BOVRCOGHEı
I . SAVORNXK Cbofiîi
1^ Chtfilrt du PZV.f t.t , tcatm*ntp»vtrftn,
' rfi/iıâU Mtjıı*' •' . M E İ N A R D E T CoöfoV . By ,G E o R G E S A L E , Cent.
ttrmfftlinSitmOnfib,Z0fi'
• \ V Nom dc tJieu element tt mîftrieordîenk. • , •* . . ' . t ,r
•* »^Disleur.le meçatılcrıy dcs lentatioııs duDIa- Ku.'Ia/^l't ıf-Slrhi tji, ,--jf r,tı bHı{uiJ "jt'i j'rr ifnai. '
Me &c de la nulicc aıı pruplctpaı İ'ayde du Sıigncuı
dııpeUgle,Ro)'dupcupleY _ ,

LONJbON,
Vı'.r.-.ei hr L . ^/^u j : , W. CtAftKB', and R;CöttJjri, ,at t))*
CERRAHOĞL

THE

ALCORAN OF

MAHOMET,
Tranflated out o f Araltque into French',

/ \ . BY THE

M^te^îr, andReHdenc b r t n s
K i n g o f F r 4 « f 5 5 at

ALEXANDRIA.
Andne:ıljF.r,ırŞ^c;L fcr the [atiifdUicn of
cUthAt clejireto look i.'iîo tht T.oilfh va-
mîîeSo ^

LONDON.,
Printed, yimio

I 64 f.

1649 s e n e s i n d e S i e u r du Ryer'in K u r o n tercemesinin Alexander tarafından


yapılan İngilizce tercemesinin ill< saKifesi. British Museum; : 14512 b. 6)
«seorge saıe nın lercemesmaen, l u n u s o u ı o s ı ı n n uu^ıuı.^.v
(British Museum: 14512 d. 11)

K Ö R Â M
C H A P. X. i
. îniiikd, j o N A S ' î revealed aCMzccÂ..

İn ihe ı>ame of the moft merciful G o p.


4?ig;^^jr«'L. K.^ Thefe are tlte fİgiis of the wife
* ^ V ^ ^ 9 ^ booic. Is it a flrange thing untö the„
'^C'^f^\^ m e n e / M E C C A , that we. have tevealedf''
L4p^;"^\C) o'tr 'will uiito a man from among thctn %,>>
jayin^^ Denounce tihreats unt9*men'(^>i&0('*«'
lelicvenat ; and bear good t|iings iint^thofc whi^;
believe, that on the mcrii of iftcirfinceriitjsthey have*
îtn intcreft with their L O R D ? The'unbelievers fay*
This is nranifeil f o r c c r y V e r i l y your L O R D is
tîoo, who harhVreated the heavens and the earth int
fix days j and then afcended it/V throne,, to take ön
himfclf the government of 0)/things. Thcfe is no.
jntcrceiTor, but by his pcrininion *. This is Gojy,
Thl» j.rhjifict ît mentiontd to- ing the KcrA. According, to t^<-
winl-. t!.c vnd of the chapter, p. i j. reailing of fome coj>ie*, the «roıdf .
» Uc the Falim. Difc. \, HI.riiavbe rcndeied, Tlii »tan, (i, «.
r*'?'» r?. ' Mohammed) Umtiitrttaiiam'.'
^ -1 »ı'iı/rsuıtmmjth-»;} Aai «ijijl/fcerırr. ^
i«jt one «i iJicmort potveiful ;imone • Tiff it w Intirtuj^r htt iix •
ihtni ist'isherj lu that the Kirnfl fcrinijl^:,] Theiif %vojdi vert re-
fiiJ it yi'a» a woniJer GçD c<?"ld vcaltd fo rcfijte the fcD.'iih cpiaioa
f.r.J out 110 other mrironçtr llian the of.the iılüiatıoiis Al-'a.-':.', vho iiiis-
fcrj hiii,pii|)il of T«//A (1). pf.^ vheir idcis were io'.czcefTort
*tlnii tiUtnij.Jfjhuiy;] Nlcar.. \V)in GoD for th«nj.
(British Museum)

• H e t T w e e d e : ^ " ^ ^ c k
D E S '
A L K O R A îsT S.
> I n deh w c l c k e n begrepen w c r t die W e t , d i ç M a h o '
^ m e t d e n Sarafijnen gegcven heeft.

. Hctghehtdt derMahometiHen en Titremen, *t rvyelck.jy de.


• Moeder des Alk^rant notmtn,

T N den name des barmhertigen ende goedigen G o d s , des H e e -


J-rcnaller dinghen, rechter des tockomftigcn oordecTs, die dacr altoos hooch
fheprefen is, wy bidden a, ende op u hcbben wy ons vertrouwcn, voerr ons op
cnrcchtenwcch,op dicnwecfi dieghyuuytvercoren hebr, ende niei denge*
nen, oyer welcVteghyvertoorntzijt, namciijck dcr onghcloovighen.
' I. C A P I T T E L. . •
'3:t230ffh fjeffonljct ÖJîpf n ı»l!t!£/ fco fn lionncK f? «ff t mcc e
ccit(cf) beb;o(l) ttitie tot ben g|)clool)e belitcn \uerbrn/toart
<3ijbtt)Cift Dacc Dcoo;cn/oootîfn(noe
öce btoallngöe/ Jjct •tf)fct bftlîotht. fullrn 't\$ toacc
ticctoon&t De tnacc-. »Soöt fnbc fijn îDft met öttı luonbc ted
0*pt acn te of Wc bcftenncu/ mart mttbe torrtbfn fuUtn
0obt U£f fiiööcn/ fp (um UecfaccFifn/ cnbe fuiUn a(fooûn<
_ kiL toîctfcn en&e crrcn, tofccnbeiube ffDa&c DattfI 3i(len gljes
xatthtti.
ten / fnöe at 3Bft Die u fnöf fli/c u too;- 3Bant fp full^n ^oIpD^r fnö« ©etli
3DJt)fc0 ban 42oDtui}rDfn ^ ; m r l Dice 6p îjacf altoo0 buf tenoe marttUfntte en»
bmeöenlöGfoebfn oftoojofn ingotocı be püne tot tcncn looa ontfanoın/bftaö».
flfjltins&e fnöf lj£ir<Jfötinöf Doubffi. I8 fp Iînef[)ten Dec fotibrnjiln/ Boc locl fiı
^c^opcbcc tocBom^tofie tilîıt Dffft (jaf c mf pnen baf c ban xt b;iKn tnb; ioîl
ü5fmafc6txıaf bffflffw Uoo; toofracD*
JlfÖ öf firm / fnöe tfffit afnaljfnomfti W, <enöe a W tttf n pareto/lbf rmatıl/ bat
C(''Jöo;ö{. vî'2crom tDimU kfrctoultlit/ fp De ooföc îD.'t foubf»afnn?r^fn/fo m
t)(f fal öaeı Î^CC; tor î)ft fjcoclipr ooc uoc fftrt'o fp[)ftı tm\pt\x\{n rrfmljjfft te«
MİM/;»1.1 rrr0af;c.i/fp tojiJ.nollffnoi
• ' ;^^^•^r^^<r^;l^];rrftntif^f^j;•r^.

«ICrtffiioo^ /Vii?t' limn «i^ / / ; .;{>;-j7*Jil;iJW0iitiJ«lfiJfi'tlia Worn.


CERRAHOĞLU

C j l i l i : > ^ AJL5S, cyJU) £ 2 ^ -

SURA ,GXIV.
H o M I N E S.
M E C C A N A :
C oM M A TU M S E X .

/« Nomine Dcı Mifcratoris, Alıjericordıs.


ı , T ~ N I c : Confugio ad Dominum Iiomfnutn .»s. Rcgcm Jiomfmını. 3. Drunı
JLy hominum , n» ^jArrc/ mc . 4. A malo İnfufıırratoris fc/c fuhtrahcntis.
^ . Qui L-jfufurrat in ptftora iıominum., 6. A Gcniis, 5c lıominibus .

N O T A ,

luî" lin-HÎomm pıoljıionrtn \1^I^unu-tn^ lııır.ulı»


i iuLibm
„ o J . 4 , «uıbus 1-obci.i. ..J;.:.JIU^ (CICI3I",C.- ^-"'"r -J'l'"'-''" . T' .î"' - • ' •
lolvcbaıııc. " N n u m ı m ; u m IIOITIMU», ijuam l.tnı, l.;- ı
İ V . Jt mtU Infmfmrrtfrlt Itft fıJ/ırthınuı. ] Arı- l">i"">'l'"5\ cum nni.nıc j-ıo.rHcnl coı .ı.i - - .
IlJılııf cUnus I11C
oKı-n^iilur , c,ıı n-!n ir.;-, •. ı.îu:
bicc ly^T^^ Smfmfmrrdttr cxjionitut coRununilcr voniiiic Satana:,«-jiıi inrmurıjî .:ı jT^loıa ho-.\ ^uı;-.-.
jjt^tt*—Jl S*tMU4tt . Jahia*-• o*-"*^^' J U^l^^J ' fccıtııs, mitut Satara*, ad iüU.Uırıanâu n '.n p.U ff
. t-lJI / i liC» (.Jİ o-.t v - O ^ » Tİdö"h.<: ı.«c.gi İ0.-0 , .-.ppclİMİ ha» ü„:ı Suu«
h^.fnrrttw rjl 5<r<M>., 7»." In/^J'! c^rdi Uımmit: &, o « j j . » i t , o u j f i Jlca» i-.ı> r.-.«^M'-a!; CO, ı-u J
Kİi mrnlü ftcld fmcril nd , {MİntAhıı frft ^ O-ffjıl. ' ' _
, ,, • tt , utıaruc inclpUt ı-cı İ-^l f<",^'J'' . ^ ' ••'
7 a m c h ı l c « m s ('uıat (j->-y • I " " »--^'yı, I " - . _ . - .
I. t yy • fıtılMt Zjımlia'VftMi*. t-v . "

L- ^ Jo>j_. i . .'-i ^--.)'' V


/H Mnimx tim/ (honlinis) ^MÎ* »/.'* ap^Tİmit , ft-
( ı r.'.'ı / . «.'ur P/»' -•.•'»- ı-:tı • 7"'"
c » f j t c«»t, /« 7«» ıV.'« rfjIacı.S; ni'H fuhnil ; ^, ,>r.f , .1

L. Maracci t a r a f ı n d a n yapılan Lâtince Kur'an tercemes.nin ve Arapça rr.pinn.n


en-Nas S û r e s i n e ait kısım (British Museum : K5C7 c. 23)
Rcfutationcs in Ş u r a m C X l V . AİGorani . 8 3 5
'JJI'Mffilicct f.ınavcrunt Malıumctum n vcncfido .
Coıu-Iıui.ım JM5 İucpii.ts -fcıhh |.ilnx:Öi CxJjj ı-Ö^ Trr.jhr!^ M.t(ıntncuıs rm'^icl/ai fe fe»t»> cjıtJjaJ fira^
tt*m Jruım , (oHİnn^rl/Jt ambits f.ılnutt maımutt J'tı.t~
(•/(('»; rirmrff e\ptcuat in fas^CJ- Ic^tbat Şuram: Die:
l'.tİ Dcuj ımın ; O" lİMoıt Surat l'cnfit^'iArİAs : demde
tvkf * üf j - j »tyj U^Aİ ,y>:î oAi ^ confricahat utratıttc f-jlmx id, ejmd ff>ttr4t dt corporm
fu9^ İnrlinans (.tput , CJ" eon-verttnt İllud « m far*
tftn ^ qnam Mttrtilabat de tarjıort ftta , hcç ivr ft'
cİciıM.

R E F ü T A T I O N E S.
E n i c f t , ıjnöJ, cîım Alcoranu» ibc- bis ıııfania « r c t / dûmGcnioi SatanisJ fei
^ ftîis , ncmpc h inctEpcrit , Diaboli'; , & hominibus diftinguit, c ı ı m , ut a-
(î 4*^'""'»' Homilies: & poft tot in. Jibi oftcndimus , & ex Sams licteris manifcftıi
/anias, aliquem tandem fani habc- proinvimas , Gcnii , ac Satan; iidcm&nc , MC
vide»tur, V«tua>,neinexttcmi* şuidcmver- JJUO modo «ıtcrfc 4iftinguantur ',

F I N I s;

I5-

mm

ilk SLİllüt;-.
r
^.1 \
\ H .
ir
Ex corrcclioribus Arabum cxcmpiaribus fumni:
iidc, atquc pulchcrriı'nis charadcribiıs
clcfcriptııs,

I Hademque fide, ac pari diligcntla cx A r a b i c o idionıate


in L a t i n u m rranslarus }

Appofitis unicuique capiti n o t i s , atque refutationc


, H i s o m n i b u s D r c c m i f î o s e f t

^ PRODROMUS
Totum prioremTomum implens
- In-,quo contenta indicantur pagina fequenti,
A U C T O R E
b a v ı C O M A R R A C CIo
^*y- - - Congregatione Clericomm Regular'mm J\datris Dei,

fm N o C E N T I
Glorioüfliına: mcmoriîE olim Confeflârio.
î

PATA VIÎ,
M. DC. XCVIII.
Ex Typographia Seminarü.
SUJP£RIOJLUJİ ^£RMISSt/.

1698 de Patavii (Padua) da basılan, Ludivico Maracci tarafından yap.lon Kur'an'ı


Latince tercemesinin ilk sahifesi (British Museum.- 14507 e. 23)

You might also like