You are on page 1of 34

Akrofobi/Agorafobi:

Vestibüler bulgular ve VDR


FOBİ TANIMI
• Bir olguya, objeye ya da bir duruma karşı duyulan mantık dışı korkuya fobi
denir.
• İnsanların küçük olsa da sahip oldukları korkular, beynin vücudun kendisini
koruma içgüdüsünü çalıştırması açısından faydalıdır.
• Korkular günlük yaşamı olumsuz etkileyecek duruma geldikleri takdirde
fobi olarak adlandırılır.
• Kişi korkusunun mantıksız olduğunu biliyor olsa da bu durumla başa
çıkamayarak, daralma, terleme ve nefes darlığı gibi panik atak tarzı tepkiler
verebilir.
• Fobilerin oluşmasında çeşitli etkenler olabilir, çocukken yaşanan travmalar,
her aklına geldiğinde kişide kötü iz bırakmış olan anılar, başkalarının başına
gelmiş talihsiz bir olaylar fobi oluşumunda etkili olabilmektedir.
• İnsanoğlunun gerçekte olmayan bir şeyden şiddetli bir şekilde
korkmasına fobi denir. Bu durum insanları aşırı şekilde rahatsız
etmekle kalmaz aynı zamanda açıklanamama durumu söz konudur.
Bazı bireyler fobilerini çok düşündükleri için yoğun bir stres yaşarlar.
• DSM-5’e göre fobiler, kaygı bozuklukları grubunda yer alır. Başka bir
tanıma göre fobi, tehlikeyle orantılı olmayan, sahip olan kişi için
anlamsız olan herhangi bir nesne veya duruma karşı duyulan aşırı
korkudur
• Şiddeti az olan korkular beynin vücudu koruması yönünden yararlıdır.
Fobilerin en belirgin özelliklerinden biri de yaşanılan korkunun
mantıksızlığıdır.
• Bunun yanında kişi şiddetli bir şekilde baş etmekte güçlük çeker,
daralır, terler, nefes almakta zorlanır.
• Araştırmalar farklı bakış açılarıyla fobilerin nedenini yorumlasa da
çocukluk döneminde deneyimlenen travmalar, unutulması güç zorlu
kötü anılar ve diğer insanların yaşadığı talihsiz durumlar fobinin
meydana gelmesini tetiklediği sonucunu doğurur.
• Fobik uyaranla karşılaşan kişi ilk olarak kaygı tepkisi verir.
• Kalp ritminde hızlı artış,
• ağız kuruluğu,
• idrara çıkma,
• bulanık görme,
• bayılma,
• irkilme,
• ateş basması ve
• genellikle soğuk terleme,
• gözlerde kararma hissi,
• tansiyon değişiklikleri,
• tüylerin diken tiken olması fobi yaratan durum ile karşılaşıldığında
gözlemlenen belirtilerdendir.
Akrofobi ve Klinik Özellikleri
• Yerden yüksek ortamda ortaya çıkan korku hissetme ve panikleme
halidir. Yükseklik korkusunun derecesine göre, hasta yüksek katlı bir
binanın üst katından bir pencereden veya balkondan bakarken ya da
araç ile köprüden karşıdan karşıya geçerken bile korku ve paniğe
kapılabilir.
• Esasen bu durum boşluğa düşmekten tedirgin olmak gibi düşünülüyor
olsa da işin aslı bu durum gözün, yüksekliği hesaplayamayarak beyine
gönderdiği sinyal ile hastanın yere basıyor olması durumunun beyine
gönderdiği sinyallerin beyinde bir algı problemi yaşatması ile oluşan
bir denge problemidir.
• Akrofobi, 20 erişkinden 1’ini etkileyen, aşırı yükseklik korkusuyla
karakterize spesifik bir fobidir.
• Akrofobik davranışlar, yüksek binalarda bulunan merdivenler, teraslar,
apartmanlar ve ofisler ile bazen köprüler ve asansörler de dâhil olmak
üzere çeşitli yükseklik koşullarından kaçınmayı içerir.
• Kaçınılmaz durumların ve uyaranların göze çarpan genişliği göz
önünde bulundurulduğunda, akrofobisi olan bireylerin hareketlerinde
aşırı derecede bozulma ve kısıtlanmış olmaları şaşırtıcı değildir.
• Dahası, günlük yaşamın bir parçasını oluşturan çok çeşitli durumların
yaygın ve kaçınılmasından dolayı, bu bozukluk artan bir sosyal etki
yaratmaktadır.
• Bazı durumlarda akrofobi baş dönmesi ile karıştırılabilmektedir. Çünkü
yükseklik korkusu yaşayan kişinin hissettiği duygu baş dönmesi
şeklinde karşımıza çıkabilir.
• Ancak yaşanan bu durum, yükseklik korkusunda daha farklıdır.
Yükseğe çıkan kişi panikler, tutanabileceği bir şeyler bulmak ister,
kendi duygu dengesine güvenmekte güçlük çeker.
• Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabına göre, Dördüncü
Baskı (DSM-4) (APA, 1994), aşırı bir yükseklik korkusu olan akrofobi,
doğal bir türden fobi olarak kabul edilir.
• Uzun zamandan beri bir bozukluk olarak kabul edilmesine rağmen,
panik bozukluğuna ve agorafobiye benzerlik göstermesi nedeniyle,
tipolojisi hakkında hala bir şüphe vardır.
• Akrofobi, her ikisi de DSM-4'te tanımlandığı gibi, özel fobiye, durumsal
tipe ait olan asansörler korkusu ve uçma korkusu ile yakından
ilişkilidir.
Akrofobinin Belirtileri
• Akrofobiden muzdarip bireyler bilişsel, davranışsal ve fizyolojik
kalıplar ortaya çıkarmakta ve bunlardan aşırı düzeyde
etkilenmektedirler.
• Akrofobik olduğunda hastalar tamamen bir yükseklik durumundan
kaçınamazlar, onlardan beklenti, yüksek düzeyde anksiyete gösterme
eğilimidir.
• Düşme riskini abartmak, yaralanmak ve baş dönmesi, ortak bir
semptom olarak ele alınmaktadır.
• Aynı zamanda baş dönmesi panik bozukluğunda da belirgin bir
özelliktir.
• Bununla birlikte agorafobi sahibi bireylerde de baş dönmesi
görülmektedir.
• Yüksek yere çıkan akrofobik bireyler, çoğunlukla acilen aşağıya inmeyi
ister ve diz üstüne çökerler.
• Genellikle kişide diğer fobi türlerinde görülen fiziksel ve duygusal
belirtiler olduğu gibi titremeyle, aşırı terlemeyle, kalp çarpıntısıyla,
ağlama ve bağırma ile karşılaşılır.
• Dehşete kapılan kişi hareket edememenin yanında sağlıklı da
düşünemez. Bu nedenle yükseklik korkusu kişinin sosyal hayatını ve
yaşam tarzını şiddetli bir şekilde kısıtlamış olur.
• Bu nedenle akrofobik birey, yüksek bir yere maruz kalmamak adına
aktivitelerinden ödün verir, bu tarz mekanlara gitmek istemez ve
merdiven çıkmaktan kaçınır.
• Akrofobik hastaların sadece %11'i, travmatik bir deneyimle akrofobi
sahibi olmaktadırlar.
• Genellikle vakaların çoğunun yükseklik korkusu olmayabilir. Dokuz
yaşından önce yaralanmalar sonucu olan düşüşlerin 11 veya 18 yaşına
kadar olan akrofobi gelişimiyle ilişkili olması bu düşünceyi
desteklemektedir.
• Bu vakaların etiyolojik durumları anlamak açısından önemli olduğu
görülmektedir.
• Sonuç olarak yükseklik korkusunun gelişimini açıklamak yükseklik
uyaranlarının önceliği ve korkunun yetersiz öğrenimi ile ilgilidir.
• Baş dönmesi gibi bedensel belirtiler bir alt denge sisteminin aşırı
duyarlılığı: sağlıklı bireylerde, kararlı bir bedensel dengenin korunması
açısından doğru sonuçtur.
• Proprioseptif sistem tarafından sağlanan denge bilgilerinin
entegrasyonu, denge sistemi içinde görsel ve vestibüler bir yoldur.
• Eğer vestibüler sistem işleyişi bozulursa veya daha az verilirse diğer
kanallara göre kilo, baş dönmesi ve duygu dengesizliği durumlarını da
etkileyebilmektedir.
• Akrofobiden muzdarip insanlar yalnızca bir gökdelenin çatısındayken
gergin hissetmekle veya yerden büyük bir miktar yükselme gerektiren
sporları yapmaktan kaçınmakla kalmazlar,
• Birinci katın penceresinden bakmak ya da alçak bir köprüden geçmek
gibi günlük aktivitelerde de ekstrem zorluklar ve korku yaşarlar.
• Akrofobiye sahip insanlar da aşırı korku yaratan farklı uyaranlar vardır,
herkes aynı uyaranlardan korkmaz. Ayrıca, yükseklik korkusunun farklı
yoğunluk dereceleri vardır.
• Akrofobi görülen bireylerde en yaygın psikolojik ve fizyolojik belirtiler
şunlardır:
1. Anksiyete,
2. Panik,
3. Kontrol kaybı,
4. Baş ağrısı,
5. Baş dönmesi,
6. Gerilme ve kaslarda gerginlik,
7. Şiddetli kalp çarpıntısı,
8. Aşırı heyecan,
9. Panik atak
Vestibüler Belirtiler
• Baş dönmesi, subjektif bir şikayettir, psikiyatrik hastalıklarda özellikle
panik bozukluk, yaygın anksiyete, depresyon ve kişilik bozukluklarında,
nadiren psikozda görülür. En sık görülen epizodik formlar akrofobi ve
fobik postüral vertigodur.
• Psikojenik baş dönmesi hastalarında ana neden bazı uyaranlar veya
sosyal olaylardır, objektif ve sübjektif dengesizlik ayrımı açıktır,
uygunsuz aşırı anksiyete veya korku vardır ve spontan nistagmus
izlenmez.
• Diğer taraftan, primer vestibüler bozukluklar sekonder psikiyatrik
semptomlara neden olabilirler.
Tedavi ve VDR
• Hassas kişiler, yüksek irtifalarda kritik durumlarda, örneğin bir duvara
yaslanarak veya bir desteği kavrayarak, serbest dik duruştan
kaçınmalıdır.
• Aşağıya bakarken, periferik görme alanındaki yakın kontrastlardan
durağan ipuçları elde edilmelidir.
• Otolitleri optimal çalışma aralığının dışına çıkaran aşırı kafa
pozisyonlarından kaçınılmalıdır.
• Dürbün ile bakmak tehlikeli olabilir, çünkü dürbün görme alanını
kısıtlar ve görsel çevreyi uyumsuz bir şekilde büyütür.
• Sanal gerçeklik kullanılarak yükseklik fobisi tedavisi hakkından
geçmişte yapılan deney ve çalışmalar bulunmaktadır.
• Sanal gerçeklik tedavi yöntemlerinin tedavi süreçlerinde
kullanılmasının fayda sağladığına dönük bulgular elde edilmiştir.
• Georgia Teknoloji Enstitüsünde bir grup araştırmacı tarafından
geliştirilen sistemde 45 katlı bir bina içeresinde şeffaf yollar
oluşturarak hastalarının karşıdan karşıya geçmeleri istenmiştir. Yapılan
deneyler ve gözlemler sonucunda hastaların büyük çoğunluğunun
hastalıklarını yendikleri ve daha yüksek katlara çıkabildiklerini
raporlamışlardır (Mast, 2000).
Mast C. (2000). Virtual therapy and phobia.
VAKA
• Akrofobi hastasının ele alındığı bir vaka kontrol çalışmasında,
yükseklik korkusunun vertigoya sebep olduğu gerekçesiyle davranışsal
terapi sonrasında vestibüler rehabilitasyon yapılmıştır.
• Bu hastada yüksekliğe maruz bırakılmak, dizziness semptomlarını
tetiklemekteydi.
• Bay N, başa takılan bir sanal gerçeklik cihazı kullanarak yüksekliklere
maruz kalmayı içeren 8 seans davranış terapisi geçirdi. Ardından kişiye
özel vestibüler fizik tedavi egzersiz programı için 8 haftalık fizik tedavi
uygulandı.

Susan L Whitney, Rolf G Jacob, Patrick J Sparto, Ellen F Olshansky, Gail Detweiler-Shostak, Emily L Brown, Joseph M Furman, Acrophobia and Pathological Height Vertigo:
Indications for Vestibular Physical Therapy?, Physical Therapy, Volume 85, Issue 5, 1 May 2005, Pages 443–458,
• Davranışçı terapi sonrasında, hasta davranıştan kaçınma testi ve
Hastalık Müdahale Derecesi Ölçeği'nde iyileşmeler gösterdi, ancak
hareketli görsel sahnelere baş dönmesi ve vücut salınım tepkileri
azalmadı.
• Vestibüler rehabilitasyon öncesi hastanın test sonuçları:
• Zamanlı kalk yürü testi : 10.7 sn
• Duyusal Organizasyon Testi Kompozit Skoru: 65
• DHI Skoru:60
• ABC Skoru: %35
Susan L Whitney, Rolf G Jacob, Patrick J Sparto, Ellen F Olshansky, Gail Detweiler-Shostak, Emily L Brown, Joseph M Furman, Acrophobia and Pathological Height Vertigo:
Indications for Vestibular Physical Therapy?, Physical Therapy, Volume 85, Issue 5, 1 May 2005, Pages 443–458,
• Tablolardan da görüldüğü üzere seanslar habitüasyon egzersizlerini
içermektedir ve somatosensör girdiyi sağlamak üzere tasarlanmıştır.
• Hasta 8 seanslık vestibüler rehabilitasyondan sonra, egzersizlerin hem
denge hem de yükseklik fobisinde ona çok yardımcı olduğunu
belirtmiştir.
• Fizik tedaviden sonra baş dönmesi ve sallanma tepkileri(sway
responses) azaldı ve denge güveni artmıştır.
• Vestibüler rehabilitasyonun, aşırı yükseklik vertigo ile ilişkili akrofobisi
olan kişilerde sanal gerçeklik davranış eğitimine değerli bir yardımcı
olabileceği görülmektedir.
Susan L Whitney, Rolf G Jacob, Patrick J Sparto, Ellen F Olshansky, Gail Detweiler-Shostak, Emily L Brown, Joseph M Furman, Acrophobia and Pathological Height Vertigo:
Indications for Vestibular Physical Therapy?, Physical Therapy, Volume 85, Issue 5, 1 May 2005, Pages 443–458,
Agorafobi
• Agorafobi“ (eski yunanca) teriminin tercümesi alan korkusu’dur.
Mağdur kişi, evi terk etmekten, kamuya açık yerlerde bulunmaktan,
alışveriş merkezlerine veya dükkanlara girmekten, kalabalık içerisinde,
sinemalarda veya dar ve kapalı odalarda bulunmaktan, ya da trenle,
otobüsle veya uçakla seyahat etmekten korkar.
• Bu nedenle ya bu yerlere gitmekten kaçınır ya da oralarda bulunduğu
sürece büyük korkular yaşar. Panik ataklar ve agorafobi çoğunlukla
birlikte ortaya çıkar. Böyle bir durumda konulacak teşhis Agorafobili
panik bozukluk’tur.
Agorafobi Tanı Ölçütleri
A. Aşağıdaki beş durumdan ikisi (ya da daha çoğu) ile ilgili olarak
belirgin korku ya da kaygı duyma.
1. Toplu taşıma araçlarını kullanma (örn. otomobiller, otobüsler,
trenler,gemiler, uçaklar)
2. Açık yerlerde bulunma (örn. otoparklar, alışveriş merkezleri,
köprüler)
3. Kapalı yerlerde bulunma (örn. mağazalar, tiyatrolar, sinemalar).
4. Sırada bekleme ya da kalabalık bir yerde bulunma.
5. Tek başına evin dışında olma.
B. Kişi, kaçmanın güç olabileceğini ya da panik benzeri ya da
yetersizleştiren ya da utanç veren (örn. yaşlılarda düşme korkusu, altına
kaçırma korkusu) diğer belirtilerin olması durumunda yardım
alamayabileceğini düşündüğü için bu tür durumlardan korkar ya da
kaçınır.
C. Agorafobi kaynağı durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı
doğurur.
D. Agorafobi kaynağı durumlardan, etkin bir şekilde kaçınılır, bir
eşlikçiye gereksinilir ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile buna katlanılır.
E. Duyulan korku ya da kaygı, agorafobi kaynağı durumların yarattığı
gerçek tehlikeye göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
F. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun
sürer.
G. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da
toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında
işlevsellikte düşmeye neden olur.
H. Sağlığı ilgilendiren başka bir durum varsa (örn. inflamatuar bağırsak
hastalığı, parkinson hastalığı) korku, kaygı ya da kaçınma açıkça aşırı
düzeydedir.
I. Korku, kaygı ya da kaçınma, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha
iyi açıklanamaz.
• Agorafobi tanısı, panik bozukluk olup olmadığına bakılmaksızın konur.
• Kişinin klinik görünümü, hem panik bozukluk, hem de agorafobi tanı
ölçütlerini karşılıyorsa her iki tanı birlikte konulur.
• Panik bozukluğu, agorafobi veya her ikisi birden olan hastalar sıklıkla
dizziness ve baş dönmesi belirtileri gösterir. Bu semptomlar genellikle
hiperventilasyonun etkilerine atfedilir.
• Fakat, daha yakından incelendiğinde, panik ataklar sırasında veya
arasında vestibüler sistemi etkileyen belirtiler, örneğin panik ataklar
sırasında veya arasında sola veya sağa düşme, dengeyi kaybetme veya
dengeyi kaybetme eğilimi, dönme hissi ve bazen vertigo gibi belirtiler
ortaya çıkar.
• Panik hastalarda bu tür semptomların gözlemleri, vestibüler veya
denge disfonksiyonu olan kulak burun boğaz hastalarında panik atak
prevalansının artması veya agorafobik kaçınma raporları ile birlikte,
panik bozukluğu olan bazı hastaların vestibüler işlevi değiştirmiş
olabileceğini düşündürmektedir.
• Önceki çalışmalarda, panik bozukluğunda vestibüler fonksiyonu
inceleyen araştırmacıların çoğunda vestibülo-oküler refleks ve
vestibulospinal refleksin standart klinik laboratuvar testleri
kullanılmıştır.
• Bu testlerin bulguları, agorafobisi olan hastalarda yüksek prevelans
göstermektedir.
• Yapılan bir çalışmada da panik atak fakat agorafobi olmayan hastaların
% 14'ünde ve panik atak ve agorafobi hastalarının % 39'unda periferik
vestibüler defektler olduğu öne sürülmektedir(1).
• Yapılan bir diğer çalışmada ise VOR'da tutarsızlıklar saptanmış, ancak
panik bozukluğu olan hastalarda kalorik zayıflık bulunamamıştır(2).
• Panik atak ve agorafobi hastaları ve vestibüler bozukluklar çift yönlü
olabilir, örneğin dizziness aşırı strese neden olabilir, bu da endişe
(panik ataklar ve agorafobi dahil), depresyon ve somatoform
bozukluklara yol açabilir.
• Yine aynı şekilde bu psikolojik sorunlar da şiddetli dizzinessa neden
olabilir.
1)Swinson RP, Cox BJ, Rutka J, et al. Otoneurological functioning in panic disorder patients with prominent dizziness. Compr Psychiatry. 1993;34:127-129.
2)Jacob RG, Furman JM, Durrant JD, Turner SM. Panic, agoraphobia, and vestibular dysfunction. Am J Psychiatry. 1996;153:503-512.
VDR
• Bu tip bireyler için uygulanan ilaç tedavileri etkili bulunmamıştır.
• Çünkü yapılan çalışmalardan çıkarılan sonuçlar vestibüler semptomları
bastıran ilaçların anksiyete üzerinde etkisi olmamasını
gerektirmektedir(benzodiazepin, antihistaminikler).
• Bu nedenle izlenecek terapi seçeneği vestibüler rahabilitasyondur.
• Fakat VR’nin ideal olmadığını savunan yazarlar vardır.
• Beidel ve Horak(2001) anksiyetenin davranışçı tedavisinde ve vestibüler
rehabilitasyon tedavisinde kullanılan prosedürler arasında önemli bir çelişki
olduğunu dile getirmişlerdir.
• Örneğin, vestibüler rehabilitasyon sırasında, hastalar genellikle zor
ortamlara maruz kalma ile ilgili talimatlar alır veya gevşeme egzersizleri
reçete edilir.

Beidel, D. C., & Horak, F. B. (2001). Behavior therapy for vestibular rehabilitation. Journal of Anxiety Disorders, 15 (1±2), 121± 130.
• Jacob ve diğ. yapmış olduğu çalışmada 9 agorafobik hastaya anksiyete
yönetimi ile vestibüler rehabilitasyon tedavisi arasındaki örtüşme
sorununa önleyici bir strateji kullanarak yaklaşmışlardır.
• Hastalar vestibüler rehabilitasyona başlamadan önce kendilerine
yönelik davranışsal maruz kalma talimatları ile ilgili 1 aylık bir kurs aldı.
• Bu yaklaşımla izlenebilecek klinik sorun, maruz kalma talimatlarından
sonra artık semptomları olan agorafobik hastaların vestibüler
rehabilitasyon tedavisi ile yardımcı olup olamayacağı sorusu için ön
veri sağlamaktadır.

Jacob, R. G., Whitney, S. L., Detweiler-Shostak, G., & Furman, J. M. (2001). Vestibular rehabilitation for patients with agoraphobia and
vestibular dysfunction: a pilot study. Journal of anxiety disorders, 15(1-2), 131-146.
• Anksiyete yönetimi prosedürleri, gevşeme egzersizleri veya korku
uyandıran ortamlara maruz kalması dışında, hastalar klinikte uygulanan
standart vestibüler rehabilitasyon programlarına tabi tutulmuştur.
• İlk fizik tedavi değerlendirmesinden sonra bireysel olarak olarak reçete
edilmiş fiziksel manevralar uygulanmıştır.
• Bu egzersizler ile; genel fiziksel koşullandırmayı (tipik olarak bir yürüyüş
programı) geliştirme,
• denge ve koordinasyonu arttırma ve
• bozulmuş vestibüler girdinin habitüasyonu amaçlanmıştır.
• İkinci amaç için, egzersizler özellikle hastanın dizziness semptomlarını
tetikleyen hareketleri içeriyordu.
Jacob, R. G., Whitney, S. L., Detweiler-Shostak, G., & Furman, J. M. (2001). Vestibular rehabilitation for patients with agoraphobia and
vestibular dysfunction: a pilot study. Journal of anxiety disorders, 15(1-2), 131-146.
• Vestibüler rehabilitasyon seansları 1 haftalık aralıklarla planlandı.
• Egzersizde tutarlılığın önemi vurgulandı.
• Hastalara egzersizler sırasında hafif ila orta derecede baş dönmesi
olabileceği söylendi.
• Yeni bir egzersize başlarken, hastalara önce abartılı bir yavaşlama
zamanında ve daha sonra kademeli olarak artan bir hızda yapmaları
talimatı verildi.
• Belirli egzersizlerin önerilen sıklığı genellikle günde iki seans idi.
Hastanın egzersizleri doğru şekilde gerçekleştirdiğinden emin olmak
için, hastalara seanslar sırasında bunlar gösterildi.
Jacob, R. G., Whitney, S. L., Detweiler-Shostak, G., & Furman, J. M. (2001). Vestibular rehabilitation for patients with agoraphobia and
vestibular dysfunction: a pilot study. Journal of anxiety disorders, 15(1-2), 131-146.
• Davranışsal terapi ile hastaların anksiyete skorlarında azalış
sağlanırken VR sonrasında hastalarında denge skorlarında artışlar
saptanmıştır.
• Fizik tedavide not edilen klinik bulgular, hastaların klinik olarak
anlamlı vestibüler disfonksiyon bulguları veya semptomları
yaşadıklarına dair daha fazla kanıt oluşturmaktadır.
• Örneğin, agorafobik hastaların baş / göz hareketleri sırasında baş
dönmesi yaşadığı veya gözleri kapalı bir ayak üzerinde durmakta
güçlük çektiği genellikle bilinmemektedir.

Jacob, R. G., Whitney, S. L., Detweiler-Shostak, G., & Furman, J. M. (2001). Vestibular rehabilitation for patients with agoraphobia and
vestibular dysfunction: a pilot study. Journal of anxiety disorders, 15(1-2), 131-146.
• Vestibüler rehabilitasyonda amaç merkezi telafiyi kolaylaştırarak baş
dönmesini azaltmaktır.
• Harekete bağlı baş dönmesindeki iyileşmelere ilişkin tanımlayıcı
veriler, bu hedefe ulaşıldığını göstermektedir.
• Panik bozukluğu olan birçok hasta sadece panik atak sırasında değil,
ataklar arasında da baş dönmesi gösterir.
• Bu sebeple bu hastalar baş dönmesi yönünden sorgulanmalı
vestibüler rehabilitasyon açısından değerlendirilmeli fakat VR tek
seçenek olarak bakılmamalı, gerekirse transdisipliner bir çalışma ile
semptomlar en aza indirilmelidir.

You might also like