You are on page 1of 36

M.

8
26.11.2017 D l ve Edeb yat Araştırmaları/Journal of Language and L terature Stud es » Derg » Derg Park

D l ve Edeb yat Araştırmaları/Journal of Language and L terature Stud es (http://derg park.gov.tr/d ledeara)

ISSN 1308-5069 e-ISSN 2149-0651 Per yot Yılda 2 Sayı Başlangıç: 2010 Yayıncı Türk ye D l ve Edeb yat Derneğ

 6.805 |  51.613

Sayılar

2017
Sayı: 16 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/31757)
Sayı: 15 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/30741)

2016
Sayı: 14 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/30740)
C lt: 1 Sayı: 13 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/30274)

2015
C lt: 1 Sayı: 12 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/29389)
C lt: 1 Sayı: 11 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/29291)

2014
C lt: 1 Sayı: 10 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/29419)
C lt: 1 Sayı: 9 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/4731)

2013
C lt: 1 Sayı: 7 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/4733)
C lt: 1 Sayı: 8 (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/4732)

 Arş v (http://derg park.gov.tr/d ledeara/arch ve)


D l ve Edeb yat Araştırmaları derg s n n 16. sayısı (Ek m 2017) yayımlanmıştır.

D l ve Edeb yat Araştırmaları derg s n n 2018 İlkbahar sayısında yayımlanması planlanan 17. sayısı ç n makale kabulüne
başlanmıştır. Makale göndermek steyen akadem syen ve araştırmacılar 1 N san 2018 tar h ne kadar yazılarını göndereb l rler.

DİL ve EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI/Journal of Language and L terature Stud es (DEA) 2010 yılında yayın hayatına başlayan ve yılda k kez
yayımlanan uluslararası hakeml b r derg d r.
Makale gönder m ve yayın sürec le lg l her türlü let ş m hakeml derg @tded.org.tr (ma lto:hakeml derg @tded.org.tr) adres üzer nden sağlanmaktadır.

DİL ve EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI’na gönder len makaleler değerlend rme sürec nde Thent cate (http://www. thent cate.com/) (akadem k nt hal engelleme
ve benzerl k tesp t programı) le kontrol ed lmekted r.

http://derg park.gov.tr/d ledeara 1/2


26.11.2017 D l ve Edeb yat Araştırmaları/Journal of Language and L terature Stud es » Derg » Derg Park
Saygılarımızla.

DİL ve EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI (Journal of Language and Literature Studies / DEA) is a peer-reviewed international journal published
biannually since 2010.
All queries about paper submission and publication processes should be directed to the e-mail address hakemlidergi@tded.org.tr (ma lto:hakeml derg @tded.org.tr)
All papers submitted to the journal DİL ve EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI are checked through iThenticate (http://www. thent cate.com/) (software for
preventing plagiarism and detecting similarity) during the review and evaluation process.
Kind regards.

(http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/31757) Son Sayı


Sayı 16 - Ek 2017

 Kapak (/d ledeara/ ssue/31757/351336)


Sayfalar 1 - 1
..

 Jener k sayfası (/d ledeara/ ssue/31757/351337)


Sayfalar 2 - 3
..

 İç ndek ler (/d ledeara/ ssue/31757/351338)


Sayfalar 4 - 4
..

 Ed törden (/d ledeara/ ssue/31757/351339)


Sayfalar 5 - 6
..

 Dede Korkut K tabında Saygı (/d ledeara/ ssue/31757/349917)


Sayfalar 7 - 29
 Cafer Özdem r

 Ahmet M that Efend ’n n “Ekonom Pol t k” Adlı Eser nde İkt sadî Serbest yet ve Korumacılık Düşünceler (/d ledeara/ ssue/31757/349221)
Sayfalar 31 - 48
 Eng n ÇAĞMAN

 Ün vers te Öğrenc ler n n Osmanlı Türkçes ne İl şk n Tutumları (/d ledeara/ ssue/31757/349226)


Sayfalar 49 - 66
 Necmett n Özmen, B lal Yıldırım

 Amer ka’dan Boğaz ç ne Uzanan B r Eğ t mc Mary M lls Patr ck’ n “Amer ka’da Kad nlara Mahsus Yüksek Tahs l” R sales (/d ledeara/ ssue/31757/349228)
Sayfalar 67 - 81
 Ahmet Koçak

 Yabancı D l Öğret m nde Eylem Odaklı Yaklaşım (/d ledeara/ ssue/31757/349230)


Sayfalar 83 - 101
 Osman Coşkun, Osman Coşkun

 ‘Yen Hayat’ın ‘Yen Öğretmen’ T p : ‘Kaba Softalıktan’ ‘İdeal st Öğretmenl ğe’ Al Şah n Efend (/d ledeara/ ssue/31757/349231)
Sayfalar 103 - 119
 Gürkan Yavaş

Daha Fazla... (http://derg park.gov.tr/d ledeara/ ssue/31757)

LOCKSS (/d ledeara/lockss-man fest)

Derg de ara 

 Makale Gönder
(//derg park.gov.tr/journal/248/subm ss on/start)

 Kabul Ed lm ş Makaleler
(http://derg park.gov.tr/d ledeara/accepted-art cles)

 Arş v
(http://derg park.gov.tr/d ledeara/arch ve)

 Ed tör Kurulu
(http://derg park.gov.tr/d ledeara/board)

 İlet ş m
(http://derg park.gov.tr/d ledeara/contacts)

 Duyurular
(http://derg park.gov.tr/d ledeara/announcements)

 About
(http://derg park.gov.tr/d ledeara/page/246)

E l l b l
http://derg park.gov.tr/d ledeara 2/2
M.8

Dil ve Edebiyat Araştırmaları


Jı:ı-ırııal of l-aııgtıage ar-ıd l-iteratııre 3tııdits
r4l

Yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlrk ve Türk Kiiltiirü Algrsr:


Kazancakis Örneği

Başak UYSAL-

Ah!..
Kelimeler! Kelimeler! Benim başka kurtuluşum yok.
Emrim altında yirmi altı kurşun asker, alfabenin yir-
mi altı harfi: Seferberlik ilan edip, orduyu toparla-
yıp, ölümle savaşacağım. "
kazancakis

Milletler ve toPluluklar arasındaki ilişkilerin derin yapısı, dini, siyasi ve sosyal


karŞılaŞmalardan çok daha fazlasını içermektedir. Bu derin yapıyı arıa|iz
edebilmek
amacıY7a farklr disiPlinlerde birçok yapılmaktad:r. Edebiyat eğitimi alanrnda
çalışma
dabı amaçla imaj çalışmalanıırı yapıldığı bilinmektedir. Toplumlann ve
uluslann
birbirine Yönelik imaj algısı, edehiyatımızda son zamanlatdasıkça
çalışılmakta olan
konulardan biridir. İmaj ve l«iltiirel algılamalar hakkmd a enfazlabilgi
ve ipucu veren
materyallerden biri de o ulusa/topluma mal o1muş sanatkArlann eserleridir.

Türk İnıajının Arka Planr


Batıdaki olumsuz Türk algısının geçmişi oldukça eskiye dayanmaktadır.
Kökleri Hun hüktimdarı Atii|a'yakadar uzanarıbu korku, değişik zamanlardave
tiirlü sebeplerle ortaya çıkan bir mahiyet gösterir. Tiirk korkusunun önemli se-
beplerinden biri de İstanbul'un fethiyle Hristiyan dünyasında yaşanan travmadır.
* Arş. Gör. Gzi Universitesi, Gzi
Eğitim Fakiiltesi, TiirkçeEğitimi Böliimü -ANKARA
Dil ve Edebiyat Araştıımalan Dergisi, S. 5, Kış 2012 l43

na Uluslararasl Barış ÖOtııti sahibi olan Kazancakis, 1957 yılındaAlmanya'nrn


Freiburg kentinde "ebedi özgürlüğü"ne kavuşmuştur, Girit»i
çevreleyen vene-
dik surlarının altındaki mezar taşında, vasiyeti tizerine, "Hiçbir şeyden kork-
muy orum, hiç b ir ş ey ummuy orum ; ö z gürüm. " 1 sözleri y azılıdır.

kazancakis, xx. yüzyılın en önemli yazar ve filozoflarından birisi ola-


rak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, eserleri diğer dillere enfazlaçevrilen
y azarların başmda gelmektedir.

Yöntem
çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi yöntemi
kullanılmıştır. Nikos kazancakis'in romanlarrrun tümü, çalrşmanın evreni
olarak kabul edilmiştir. Buna göre; Kaptan Mihalis (Özgürlük ve Öıüm;, El
Greco'ya Mektuplar, İspanya: Yaşasın olüm, Zorba, Günahq Son
Çağrı, Yeni-
den Çarmıha Gerilen İsa (Yeniden Çarmıha Geriliş), Assisili Francis (Allah'ın
Fukarası), Kayalı Bahçe, Toda Raba ve Kardeş Kavgası isimli romanlar ince-
lemeYe d6hil edilmiştir. Yazarın sadece foman tiiründeki eserleri inceleme kap-
samrnda alındığından evrenin tamamrna ulaşılabilmiştir. Böylece nitel araştır-
ma Yöntemlerinin en büyük smırlılıklarından birisi olarak gösterilen genelleme
(Yıldınm ve Şimşek, 2008) sorunu da büyiik ölçüde aşılmıştır.

srnrrlrlrkiar
kazancakis'in romanları tarihi roman olarak kabut edilmekle beraber
eserlerde ele alınan olayların tarihi gerçekliği konu dışında kalmaktadır.

Roman incelemeleri sonucu tespit edilmiş bulgu ve yorumlar, incelen-


miş olan baskılara göredir. Bunun yanı srra yunanca aslından
çevirilerde zaman
zamavbazı kısrmlarrn sansüre uğramış olabileceği ihtimali de göz önüne alın-
malıdır. Bu amaçla ulaşılabilen eserlerin İngilizce baskrlarr da incelenmiştir,

Çalrşmanın Önemi
İmaj incelemelerinin tarih, edebiyat, uluslararası ilişkiler ve nihayet kimi
insan algılamalarını ve düşüncelerini gün yüzüne çıkararak siyaset bilimine de
l- "Den elpizo lipota. Denfowmai tipota. Eimai elefihercs. ''
L44 B. I]YSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlıkve Türk Kültürü Algısı:Kazancakis orneği

katkısı olmaktadrr (Millas, 2000: 3). Çalrşma, Yunan toplumunun Türkleri ve


Türk kültiiriinü nasrl algıladığının saptanmasl açısmdan önemlidir. Çok dilli ve
arasr yanlrş a|gıları düzelte-
çok kültiiflü olmasr öngörülen dünyada toplumlar
rek daha gerçekçi bir ortam yaratmak insanlarrn anlaşmaslna daha uygun bir
zemİnhazır|ar.

Türklüğün küresel düzlemde algrlanmasr bakrmından çalışmamızrn


önemli olduğunu düşünüyorum. Bilindiği üzere Avrupa Birliği'nde ekonomik
ve siyasi faktörlerin yaru sıra kültiir faktörü de önem taşımakta, her ülke birli-
getirmektedir. Şüphesiz bu kiiltti-
ğe üye olurken kendi ktiltürünü de yanında
re; önyargılar, kabuller, değerler ve yanılgrlar da dahildir. Avrupa Birliği,nin
1981 doğumlu üyelerinden birisi olan Yunanistan,daki Tiirk imajınrn Avrupa
Birliği'nin sağladığı prestij sayesinde geniş bir coğrafyayı etkilemesi kaçınıl-
mazdır.Yunan toplumunu en iyi yansıtanKazancakis'in romanlafı, bu etkinin
çerçevesini belirleyecek veriler banndırmaktadır.

Bulgu ve Yorumlar
çalışma esnasmda elde ettiğimiz olumlu verilerin yanrnda olumsuz
eti_

ketlemeler de tespit edilmiştir; bununla beraber karşı kryıdan nasıl göriindüğü-


müzü anlamanrn daha objektif bir yolu da yoktur.

Türk ve yunan ilişkilerini tarihi, siyasi, kültürel ve psikolojik süreÇlerle


birlikte düşünmek gerekir. Bu yiizden verilerin değerlendirilip yorumlanma-
sında dönemin tarihi ve siyasi özellikleri de dikkate alınmalıdır.
Çalışma içerisinde romanlar, yazıIış slrasrna göre değil, ele
aldıkları tema|ara
göre srralanmrş ve tematik bir inceleme yaprlmrştır. Bu bağlamda ele almacak
ilk tema, eserlerdeki Tilrklük ve Türk kimliğidir.

Türklük ye Türk Kimliği


Geçmiş zaman|ardaki yengi ve yenilgilerin imaj, algr, duygu, öğreti,
faıtezive bunlarrn mental etkileri yıllar öncesine ait olsa bile nesilden nesile
aktarılabilir. (Rogers, 1979) Türk ve Yunan kavramlarr her iki milletin bireYle-
rine de mental birer miras brrakmıştır. Bu mental miras, sadece Türk ve Yunan
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 20 l 2 r45

ilişkilerinde değil, birden çok toplumun tarihi süreçte gelişen ilişkilerinde de


görülür. Her toplum için bir "öteki", her öteki için bir "düşman" ve her düşman
için bir "müttefik" kavramr muhakkak vardrr.

Tiirkler ve Yunanlar da birbirleri için çogu zalrıan öteki/düşman hiikrniinde-


dirler. Yırnan kelimesinin Tiirk kiiltiirtinde, kawamsal olarak, karşılığ o1mamasma
rağmen Tiirk kimligi Yıınanlarda birden çok karşılığa sahiptir. Millas (2000) :

a. Türkiye'den olan kimse; Türk uyruklu ya da soyından olan


b. Müslüman
c. Sert, yabanıl kimse
ç. Çok öfkeli, kızgın
d. (İçki için) sert (Millas, 1998: 54)

Webster (2010) sözlüğünde ise Türk kavrammrn karşılıkları şu şekildedir:


a. Ttirkiye'de yaşayan veya oranrn yerlisi olan kişi
b. Orta Asya'dakiTatar kabilelerinden birisi
c. Müslüman

Kazancakis'in bu tanrmlara bir yenisini eklediğini görüyoruz: Osmanlı.


Kazancakis'in eserlerinde Türk, Müslüman ve Osmanlı kavramlarmın iç içe geç-
tiği ve kimi zaman birbirlerinin yerine kullanıldığı görülmektedir,."Bu yıl da arpa
tar l al arımı z c an av ar l a ş a c ak Tanrı' y a ş ükür. "

"Arpa? " dedi Kozma şaşkın.


Şalvarlı adam karşıhk verdi:
"Osmanlı cesetleri iyi gübre olur." (Kaptan Mihalis, ]993: 448)

Kazancakis'in eserlerinde Osmanlrnrn ve onu temsil eden çoğu kavra-


mın, boyunduruğundan çıkılması gereken düşman bir öge olarak ele alındığı
görülmektedir. Bu dıırum sadece Kazancakis'e ve onun eserlerine özgü değildir.
Girit'in Osmanlıya bağh olduğu dönemin Tourkokratia olarak terimleştirildiği
tarihi kaynaklarda görülmektedir. Bu etiketleme, dünya edebiyatında da Giovan-
ni Ricci tarafindan Obsessione Turca (Kumralar,2005) olarak isimlendirilmiştir.
Tourkokratia ise Yunanların Osmanlı kurallanyla yaşadıkları döneme verdikleri
isimdir. Bazı tar|h kitaplannda ise bu terim, 400 yıl süren esarete verilen isim
olarak kullanılmakta ve Yrrnanlann karanlık dönemi olarak yansıtılmaktadır. Ka-
|46 B.(IYSAL.YunanNesrindeTürklük,MüslümanlıkveTürkKiiltürüAlgısı:Kazancakisorneü'

(Turkish rule) (Zorba the Greek, 1952:3|)


zancakis ise bu dönemi Ttirk kurallan
olarakadlandırmaktadır.Kazarıçzüçis,inromanlarındadabudöneminetkisioldu-
ğunu göz önüne
almak gerekmektedir,
Bir dağı neden yenemeyelim? (Zorba
the
Türkleri yendik öyle değil mi?
Greek, t952: 100),

diye karşılık verdi öğret,


"Galiba ben de silaha sarılacağım yakında,"
ya, ama çerez, meze, iştah açmak
için; asıl kızartma
men gülerek "Alfube de iyi
348)
Osmanlı." (Kaptan Mihalis, 1993:
dönemden çıkma arzusunun Osmanlrya
Tourkokratia olarak adlandırılan
veonunnezdindeTürkkavramrnrnalgrlanmasrnaolumsuzşekildeyansrdrğr, de
girdiği
zamaıdeyimleşmeler Şeklinde
bu durumun toplum hayatınakimi
görülmektedir.
,,KaptanMihal!,,dedisesinialçaltarak.,,VaftizinizinbaŞıiçinsöyle,
bana
Bugün bakışların hoşuma gitmiyor;
ne alıp veremediğin var benimle?
bakur gibi bakıyorsun"' (Kaptan
Mihalis, 1993: 139)
Osmanlıyu
j5)
(KaptanMihatis, 1993:
O*"rr" *Or" bafu,Osmqnlıgörmüş gibioldu,
20, yuzy{ra özgü değildir, Sonyel'e
Bu algılama ve etiketleme sadece
karşr
ilköğretim kitaplarında Türklere
göre (1992) bugün Yunanistan'daki
kökleşmişveebedileşmişbirnefretinizlerigörülmektedir.Birçokaraştrrma,
gençnesilYunanlarrnTürkiükalgrsrnakarşıdüşmanbirşekildeyetiştirildi-
yılrırıdaAtina'da yaylm-
vurguiamaktadır, Kavgacr ve rrkçr satlrlar, I974
ğini
|anan,,HistoryoJ.ModernTimes,,isimliüçüncüsrnrftarihkitaplarındada
sezilir.YunanlarrnTürkalgısınayönelikbirdiğeraraştlfmaise,,Education
Group for Government" tarafıı-
Advisory Committee of the Parlamentary
Türk ve Yunan tarih dersi kitapları
dan yapılmıştır. Bu çalışma kapsamrnda
incelenmiş,YunankitaplarındakiolumsuzögelerinfazJra|ığıvurgulanmrştrr
(Sonyei, |992:4|,42),
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 2012 I47

Aynı milliyetçi algı, günümüzde de devam etmektedir (Spyrou, 2009).


Öğrenciler, "Kendileri ve Ötekiüer" şeklinde bir tanımlama yaptıklarında Türk-
ler, ötekilerin içindeki en olumsuz etnik grup olarak değerlendirilmektedir.
Türk'ü ötekileştirme konusunda kazancakis de 21. yiJ;zyı| araştırmacılarıyla
aynı fikirdedir. El Greco'ya Mektuplar isimli kitabında yaptığı "içimizdeki ve
dış ımız daki Türkl er " tanrmlamasr nda " öt eki Türk ", kendisini gösterir:

Yavaş yavaş, zaman geçtikçe özgürlüğün eğilmez rampalarını tırman-


maya başladım. Türklerden özgürlüğü kazanmak ilk adımdı; deyamında ve
daha sonra yeni bir mücadele başladı: İçimizdeki Türk'ten-cehaletten, kötü
niyet ve kıskançlıktan, korku ve tembellikten, baş döndürücü yanlış fikirlerden
ye son olarak tüm idollerden -en scıygı değer ve kutsal sayılanlardan bile- kur-

tulqrak özgürlüğü kazanmak (Report to Greco, l965: 68)

Kazancakis'e göre Türklerle savaşmak, ötekiyle savaşmak demektir.


Öyle ki bu, en az aziz olmak kadar kutsaldr:

-Deden aziz miydi? Sen bize onun Türklerle savaştığını söylemiyor muydun?

Ben de:

-İyi ya, aynı şeydir, diyor ve çakımla tüyü kalem hiline sokmak için
sivriltiyordum (BI Greco'ya Mektuplaa s. 67).

Zamanla büyüyüp aklım geliştil(çe mücadele de genışliyoıi Girit ve


yunanistan'dan taşıyoıl bütün zaman ve mekfina yayılıyor, insanlık
tqrihine knnşı-
yordu. Şimdi sovaşan Girit ve Türkiye değildi. İyi ve köfii, ışık ve karanlık, Tann ve

şeytarı.Aynı savaş daima devam edecelcti. İyinin, ışığn ve Tann'nın arkgsında Giit,
kötülük, karanlıkve Şeytan'ın qrkasında ise Türkiye (R.eport to Greco: t965: 62)

Öteki ya da düşman olarak mental mirasta yer eden Türk, Girit'in ve do-
layısıyla iyi ve kutsal olan her şeyin karşısındadrr. Kazancakis'in eserlerindeki
bu algı, kavram olarak Türk ele alındığında daima baki kalır. Ayrıca 1ukanda
açıkça görüldüğü gibi Türk her ttirlü olumsuzluk (cehalet, kıskançlık, tembel-
lik, baş döndürücü yanlış duygular) ve kötülüğün (kötii, karanlık, şeytan) adı
olarak tanımlanmaktadır.
148 B, WSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Müslüınanlıkve Türk Kükürü Algısı:Kazancakis Örneğ

Türk kimliğine yönelik ifadeler, Kazancakis'in de bir dönem büytik


önem verdiği aşırı milliyetçilik akrmrnrn etkisiyle kaleme aldığı kaptan Miha-
lis (Özgürlük ve Öltim) isimli romanında da sıkça görülmektedir.

Kaptan Poliksingis kem küm ettilqe, eveleyip geveledikçe, yalvarıp yakar-


dıkça, sandalyesini usulcq çekip kardaş mardaş diye yaltaklandıkçafesine yas
bezi itiştirip karşısına çıktıkça, yağcılık ettikçe, ensesinden kavrayıp dükkdndan
dışarı atmak, ağır, hakaret dolu sözler söylemek, lan pis zcımpara, lan alçak
rezil, Türk tohumu! demek geliyordu içinden (Kaptan Mihalis, I993:243).

Senin ne işin var burada Poliksingis Bey, senin mahallen Türk mahalle-
si, kapının boyası da yeşil. (Kaptan Mihalis, l993: 304)

Elbette ki iki tarafin da birbirine olan husumetini tamamen mental mira-


sa mal etmek yeterli olmayacaktır. İki milletin birbirine yapıştırdığı etiketler-
de şahit oldukları olaylar ve paylaştık|arı acıları da göz önüne almak gerekir.
TürVYunan savaşlarr, her iki larafta da sarsılmaz izler bırakmıştır.

Matem, insan doğasında kayıp yahut değişiklik sonucu oluşan bir durum-
dur. Sevilen biri öliirse bir matem siirecine girmek kaçınılmazdu. Matem stireci
başarıyla tamamlanrrsa değişiklikler ve kayıplar kabullenilir yeni iç ve dış ilişki-
lere uyum sağlanr ve yaşam devam eder. Ortak bir kayıp ya da değişiklik yaşa-
mış toplumun üyeleri de bireyler gibi bu matem siirecini yaşamalıdırlar. Burada
gruplann canlı bir organizma olduğundan söz edilemez; fakat grubun üyeleri bu
şiddetli olayın etkilerini paylaşacaklardır. Örneğin, Challenger 7 ya da Meksika
depremi gibi felaketlerden sonra hoşa gitmeyen ve anti-patik gelen birçok şaka
görtinmeye başlamlştır. Bu çeşit şakaların yaratılmasr grup mateminin başlangı-
Bu şakalar olaylann iizücü etkilerinin karşıtı ve bu felaketten kurtulanların
crdrr.
paylaştlklan suçluluk duygusuyla ilgilidir. Şiddetli kayıplar meydana geldiğinde
kurtulanlann hisleri sağ kurtulan diğer kişilere karşı, akrabalar ve bu olay sırasın-
da ölen herkese karşı bir suçlama duygusu şeklinde lezahir eder. Olaylann etkisi-
ne bağlı olarak toplum matem siirecini paylaşmak için yeni anlamlar iiıretecektir.
Bunlar geçmiş olaylarr seremoni, şarkı ve sanat şeklinde tekrar canlandrrmak şek-
linde olabilir." §olkan ve ltzkowitz, 1995:8).
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 20I2 l49

Türk ve Yunan toplumu da kendi matem süreleri içerisinde birbirlerine


bu çeşit yansıtmalarda bulunmuşfur. Günlük ifadelerde, deyimleştirmelerde,
metaforlarda, marş ve tiirkülerde bunun izleri görülür.

Dudaklcırına biber tohumu ektim Margaro'nun,


O da bereketli yetişti, koca bir ağaç oldu.
Rumlar biçiyor onu, Türkler taşıyoıi
Margaro da ata binmiş harmanlıyordu (El Greco'ya Mektuplaas. 352)

Comerford, bu izleri bağrmsızlık mücadelesine mal etmektedir. 1820'lerden


bu yana Yunan ve Tiirk kimliği ile Avnıpalı ve Avrupah olmayanr belirleme tartış-
masr sadece 1820'lerdeki bağımszlık müçadelesindeki konuşma ve yazılara etki
etrnemiş, aynı zamaııda şarkılar, şiirler, edebiyat ve diğer sanatlar da bu amaçla
kullanrlmıştır (Comerford, 2000:242). Bağımsızlık, kurtuluş ve özgiirliik kawam-
lan, insanlara ulaşılması gereken hedef olarak gösterilirken milli duygulann h6kim
olduğu marşlardan da sıkça yararlarulmıştır. Burada bağımsızlık sayaşmrn yarathğı
Ttirk imajına katılmakla birlikte, Ttirk imajının olumsuz bir yapı içinde genişlemesi
düşünsel olarak Fraısrz Büü,iik Devrimi sonucu ortaya çıkan milliyetçilik kawa-
mmm ilk etkilerini Osmanlr İmparatorluğu'nda, Rumlar üzerinde, göstermesinden
kaynaklanmıştır. Kazancakis'te bunun ömeğini görmemiz miimkiindıir.

Birden incecik, o cıyak cıyak sesiyle 821 başkaldırmasıntn o ünlü marşı-


nı söylemeye başlamıştı: Ey benim ince keskin kılıcım-sen Osmqnlı'yı kesersin
(Kaptan Mihalis, 1993: I69).

Bununla birlikte Tiirklere çeşitli yabancı ve hatta yerli kaynaklarda atfedi-


len barbarlık srfatından Kazancakis'in Tiirk kahramanları da nasiplerini almrştrr:

Güzel hatırın için ulan, iyi belle bunu, dünyanın öbür ucunda doğdu, o
yubanıl insanların içinde, kımızlq beslendi, cıytn on dördü gibi güzel oldu da
Büyükkale'y e geldi... (Kaptan Mihalis, 1 9 9 3 : 2 0 1 )

Haç çılrararak valışi Anadohılu'yu izkdi. (Ymidm Çarmıha Geriliş, l 99 8 : 2 5 l )

Şimdi, patron, düşünüyorum ki sen benim kaç tane Türk'ün kellesini


kestiğimi ve kaç tanesinin kulağını salamura yaptığımı merak ediyorsundur Bu
Girit\e bir gelenektir (Zorba the Greek, 1952: 12)
l5O B. WSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlıkve Türk Kiiltürü Algısı:Kazancakis Örneği

Kazancakis, Türkleri ve Hristiyanlan bir lerazinin iki ayrı kefesine ko-


yup onlan tartmaktan da çekinmez. Ancak bu durum, son dönemlerde verdiği
eserlerde görülür:

İyilikten dolayı sevinmem, kötülükten dolayı da üzülmem; Yunanlılarrn


İstanbul'u aldığını öğrensem, Türklerin Atina'yı almasıyla aynı şeydir bu
benim için (Zorba, 1984: 1 33).

Bu iyi adamdır, şu kötü. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk!
Hepsi bir benim için (Zorba, ]9B4: 206).

Güney Rusya ile TranskaJkas)da yqrım milyon Yunanlı tehlikede. Bun-


ların çoğu yalnız Türkçe ya da Rusça konuşur; ama kalpleri bağnazca Grekçe
konuşur (Zorba, 1984: 1j0).

Milliyetçilik duygusuyla yollan kesişen Tiirk ve Yun an y a da Müslüman ve


Hristiyanlann savaşna yönelik olarak Kazancakis, 1ukarıdaki alıntılarda görül-
dügü gibi kimizamanher ikitaraftanda karşı tarafı göz|emlemeyi başarabilmiştir.
Nikos Kazancakis, pek çok romarunda bu olguya özelbir yer verir ve Müslüman-
larla - Türklerle- Hristiyanlar arasrndaki banşın bozuhnasının sorumlusu olarak
ikitarafı da olumsuz etkileyen milliyetçiliği gösterir (Pınar, 2008):

Nizamiye q.skerleri de iki dığman hattı arqsına sıkışmış arazide ölüleini göm-
miişler, yaralılannı tedavi ediyoli yq,ııqn ateşe bakıp diğüniiyorlardı sessiz; Anadolu'da-

ki k)yleinde kanlan, çocuklan bir başlanna l«ılmışlardı, tarlalan kim sürecek, bağlan
kim çapalayacaktı, evin nafakısını kimler sağlayacakn,.. Onlar da irısandı, Hristiyan-
lann dedilçlei ğbi ldpek degildiler Q{aptan Mihalis, 1993: 365).

Hristiyan kültüründe Müslüman dünyada da olduğu gibi öteki için hayvan


benzetmeleri yap{dığı bilinmektedir (Kumrular, 2008: 55). Örneklerden de
görüldüğü gibi bu benzetmeler çok dostane değildir. Türklerin dış görünüşleri
ve toplum hayatındaki konumları ele alındığnda Türk toplumunda da kabul
edilen yargılarla paralel tanımlamalar yapıldığ görülmektedir. Bu tanrmlama-
ların örnekleri aşağıda verilmiştir.
Dil ve Edebiyat Araşhrmaları Dergisi, S. 5, Kış 20l2 15t

Bu yoksul mahallelerde yoksul Türklerle Ermeniler otururlardı karışık.


Ermeniler kocaman havanlarda kahve dövüp satarlardı. Türklerse hamallık,
ırgatlık ederlerdi. (Kaptan Mihalis, 1993: 117)

Türk oğlanları da güzeldi, birqz besledin mi kütür kütüa apak olurlardı.


(Kaptan Mihalis, 1993: 151)

Yaşam amacını, srk sık "5 duyuyu hdkim kılmak"2 olarak tanımlayan
Kazancakis'in sıkça yer verdiği algılama çeşitlerinden birisi de kokudur. Dış
dünyaya açılan algı kapılarından birisi olan koklama duyusu ve Türk kokusu,
yazarff| eserlerinde geniş yer tutmaktadr.

Türklere özgü o gülyağ kokusunu duymuştu...(Kaptan Mihalis, 1993: 347)

Oda gübre ve bitbi kokuyordu... Kaptan Mihal başı öne eğik, bu Türk
havasını belli belirsiz bir tiksintiyle soluyordu.

"Ne işim var burada benim? " diye geçirdi aklından. "Türklük koku-
yor" (Kaptan Mihalis, 1993: l9)

Sabah limandan trqmpet sesleri geldi, rıhtım kırmızı feslerle doldu, rıh-
tım ağırlaşmış, Türklük kokuyordu. ... (Kaptan Mihalis, l 9 9 3 :3 0 2)

Psikanalistler, baeyin cinsiyet algısı ve ben kawamının hayatın ilk üç yıhn-


da yavaşça oluşmaya başladığnı söylemektedir. (Itzkowitz ve Volkan, 1 995 : 2). Bu-
radan hareketleKazancakis'in üç yaşlanndayken komşulan olan Ttirkler vasıtasıyla

zibninde Tiirklük algrsr ve kokusunu birleştirdiğini söylemek miimkiindiir:

Hristiyanla Türk'iin kokusunu, hiç yanılmadan birbirinden ayınrdım;


evimizin karşısında sevimli bir Türk ailesi oturuyordu; hanım bize geldiği zaman
kokusu başımı döndürür, bir dal fesleğen a|ıp koklar, yahut da bir amber çiçeği-
ni buınuma sokardım. Fakat bu Fatma Hanım'ın dört yaşlarında bir kızı yardı,
bense üç yaşımdaydım; bu Emine'nin de tuhaf bir kokusu vardır; ne Türk ve Rum

kokusuydu bu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu (El Greco'ya Mektuplaa s. 40).


2 - Bkz. Kayah Bahçe
l52 B. WSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Miislümanlık ve Türk Kültürü Algısı:Kazancakis Örneği

Karakter, Tip ve Unvanlar


Kazancakis'in Türk algsı yukarıda alınan pasajlarla srnrlh kalsaydı
şüphesiz araştllmayl bu noktada sonlandrrarak bir sonuca varmak ve
Kazancakis'in belki de yaşadığı dönem etkisiyle Türklüğe yönelik olumsuz
y afta|ama|ardan öteye gitmediğini söylemek mümkün o lac akfi . F akat Kazan-

cakis, Osmanlı ve Türk'ü kavramsal olarak işlemediği zaman, karakter ve tip


olarak ele alrr. Bu karakter ve tipleri tespit edebilmek amacıyla Kazancakis'in
romanlarrndaki Türkler, unvanlarryla birlikte ele alrnacaktır. Çünkü unvanlar
ve unvanlar dolayısıyla yüklenen sosyal kimliklerin yansrtrlmasında yazar
tarafından daha nesnel davranılmrş; böylece yardımsever, sağlam, zor du-
rumda olana el uzatan Türk karakterler de unvanlarryla birlikte eserlerde yer
almıştır. Dolayısıyla Türklük, kavramın çağrışımı bakrmından, kötü olsa da
esasen bütün Türkler kötü değildir. Aşağıdaki alrntı da bunun somut örnek-
lerinden birisidir.

Bir kış alrşamı limandcı ihtiya,r bir Türk hamalını gördtjk; bir ldşeye biizülmiğ,

titriyordu aıük gece olmuştu. Kimse bizi görmiiyordu; biimizfanilasını, öteki gömleğ-
ni, üçüncümüz de yeleğni çılranp onaverdik. Kendisine sqnlmakistiyordukamayapq-
madık; üzüntülü ve utqnmış bir hdlde oradan aynldık @l Greco'ya Mektuplaa s. I9j).

Kazancakis'in eserlerinde Tiirklere atfedilen hiyerarşik yapnm en üstiin-

de Sultan yer almaktadır. Sultan, romanlara çok sık konuk olmamakla birlikte
varlığıyla İstanbul'dan Girit'teki Türk paşalarrnı ve beylerini tehdit etmek için
yeterlidir. Sultan Selahaddin, Sultan Melek-il Kamil, ismi geçen sultanlardır.

Damietta, Haçlılar tarafından kuşatılmıştı fakat Sultan Melik il-Kamil,


o cesur bir savaşçı ve kabiliyetli bir yönetici olan sultan, şehrin düşmesine izin
yermedi (Saint Francis, 295)

Sultan, Francts'i görünce gülmeye başladı. Bizleri ayağıyla dürttü ve


sordu (dilimizi mükemmel konuşuyordu) Gözlerimi kaldırıp sultana baktım.
Güzel bir adam, gür bir siyah sakal, güzel hatlı kalkık bir burun ve büyük,
derin gözler. Başında yeşil geniş bir türban, üzerinde mercan üzerine işlenmiş
gibi biryarım ay (Saint Francis, 299)
Dil ve Edebiyat Araştırmalan Dergisi, S. 5, Kış 2012 ls3

Tifuk kiilttirtinde ağa kawamı, "Ağanın eli öpülmez.", "Ağalık vermekle


olur." gibi atasözlerinde de görüldügü gibi yerleşik bir konuma sahiptir. Tiirkler-
deki ağalık kawamınrn Batı'daki feodal d{izenin iiriinü olan derebeyi kavramıyla
eşleşmediği bilinmektedir. Girit'e giden Osmanlı ağalarının ise bazen feodal diizen-
deki derebeylerine benzetildiği görüliir. Yeniden Çarmıha Geriliş isimli romanda
Likowissi (Kurt Çeşmesi) Ağası karakteri, bu ağa prototipini yansıtmaktadır. Millas
ise Yeniden Çarmıha Geriliş'tekiağayı; tembel, ul,ırşuk ve sapkın bir kimse (Millas,
2000: 313) olarak tarumlamaktadır.Kazancakjs'in eseri incelendiğinde söz konusu
ağaya satır ara|annda olumlu özellikler atfedildiği de göriilmektedir.

Gidip ağayı buluruz. O köyün hdkimidir; kararı o verir. (Yeniden Çar-


mıha Geriliş, 1998: 39j).

Yine aynı eserdeki Ağa karakterinin hastalıklı oldukları iddia edilerek


köyün içine alınmayan Hristiyan çocuklarına kendi din ve ırkdaşlarına yapma-
dığı yardımı yapmasl, Türklük ve merhamet kavramlarıııkazancakis'in eser-
lerinde de yan yana getirmemize izinvermektedir,

kazancakis'in eserlerind e 4 ağatipine daha rastlanmaktadır. Bunlardan


biri, tevazu sahibi olarak nitelendirilen selim Ağa, diğeri ise köyün en önemli
kişisi olarak tanımlanan sulatzade Ali Ağa'dır. kimi zaman bu ağaların paşa
olarak da nitelendirildiği ve "temiz Anadolulu" (Kaptan Mihalis, |993: l74)
diye adlandınldığına da şahit oluyoruz.

Kazancakis'in romanlarında tipler, karakterler ve aldıkları unvanlara


göre Türklerin de kendi içlerinde bir hiyerarşiye sahip olduğu görülmekte-
dir. Ağa kavramı, örneklerde görüldüğü gibi en üst konumlardan birisidir.
Fakatkazancakis'in kaptan Mihalis isimli romanında bir de Ali Ağa vardır
ki bu ağa, diğerlerinin aksine fakir, sessiz, Hristiyanlarla iç içe yaşayan bir
karakterdir. Bu özelliklerinin yan1 srra ağa olarak nitelendirilmesinin se-
bebi, zıtlıklardan meydana getirilen bir mizah unsuru olarak düşünülebilir.
Çünkü ,\1i Ağa; hem Batı hem Doğu kültüründe zengin, güçlü ve h6kim
olarak tanrmlanan ağahk kavramrnrn tam karşı çizgisinde yer alan bir yaşam
sürmektedir.
L54 B. UYSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlık ve Türk Kiiltürü Algısı:Kazancakis Örneği

Ali Ağa,ya benzer karakterde diğer bir ağa ise Zotba, da kendisini gös_
termektedir. Ali Ağa ile aynı özelliklere sahip olarak tarif edilen bu ağa da
Yunanlarrn yanslttığl geleneksel ağa prototipinden uzaktır:

ya da patron, bütün bunları bana masal gibi anlatabilseydin. Hüseyin


Ağa,nın yaptığı gibi... Bu, benim komşum olan ihtiyar bir Türk\ü; çok ihtiyar
çok yoksuldu; karısı da yoktu, çocukları da... Garibin biri; yemek
piŞirir tahtq
siler, akşamüzeri de babadan kalma evine gelir, ninem ve öbür ihtiyar kom,
şularla avluda oturur, çorap örerdi... Ermiş bir adamdı bu Hüseyin Ağa. Bir
gün beni dizlerine aldı, hayır duası edermiş gibi elini başıma koydu: «Aleksi,»
dedi, sana bir söz söyleyeceğim; küçük olduğun için anlamayacaksın; bü-
<<bak

yüyünce anlarsın. Dinle oğlum; Tanrı»yı yedi kat gökler ve yedi kat yer almaz;
ama insanın kalbi alır. Onun için, aklını başına topla Aleksi, hayır duam senin-
le olsun, dikkat et, hiçbir zaman insan yüreğini yaralama! (Zorba, I984: 25 j)

Yukandaki örnekte dikkat çekici olan bir diğer nokta ise İslamiyetin özüne
olan telmihtir.Hiçbir zaman insan yiireğini yaralamamayı salık veren Tiirk karakter,
Yırnus Emre'nin "Bkkezgönül yıktın ise/Bu kıldığn flamazdeğil" dizeleriyle, "Bir
gönül kıranyetmiş defahacca gitse kabul olmaz." diyenAhmetyesevi'yle ve "kalp
krrmak, Kabe yıkmak gibidir." hadis-i şerifiyle apı felsefeyi temel almaktadır.

paşalık kavramr ise ağalığın yanında daha olumsuzbir imaj olarak yer
almaktadır. Öyle ki Kaptan Mihalis isimli romanda paşanın feodal düzendeki
derebeyleri gibi davrandrğına, haksızlık etmeyi hak gibi gördüğüne, istediğini
öldürdüğüne, istediği takdirde istediği kadını haremine alma hakkına sahip o1-
duğuna dair ifadeler bulunmaktadır.

Bitti artık. Haksızlık edemedikten, istediğini öldüremedikten, istedi,


...

paşa-
ğin kancıkla yatamadıktan Sonra yaşamak nemize? Nerede kaldı benim
lığım Allah kahretsin? Nerede o eski güzel günler, o başka Rum ülkeleri? Dile-
diğim yeni evlilere celladımı yollardım, verirdim eline bir mendil, içinde gelin
için bir elma, güvey için bir kurşun, seçsinlerdi dilediklerini. sıkı mı kurşunu
seçsinler, elmayı seçerlerdi elbet! Hemen o gece gelin huzurumda, süslü ve
gözleri yaşlı. Ben isteyeyim de o gelmesin! (Kaptan Mihalis, 1993: l25)
Dil ve EdebiyatAraştıımaları Dergisi, S. 5, Kış 2012 l55

Rumların yularını çekmesi gerekirdi, pqşa mıydı yoksa sabun helvası


mıydı? (Kaptan Mihalis, 1993: l57)

Romanlarda yer alan bir diğer önemli unvan da Bey unvanrdrr. Bey un-
vanrna sahip kişilerin Nuri Bey ve onun babası Hasan Bey (Kaptan Mihalis,
1993: 350) olduklarını görmekteyiz. Nuri Bey, Türk kimliğinden ötiirü tarihi
bir düşmanı, zatından dolayı ise yakın bir dostu temsil etmektedir. Hasan Bey
ise bir yunan tarafindan öldürülmüş bir Türk'ü temsil etmektedir.

Türkler için kullanılanbir diğer unvan ise Baba unvanıdrr. Bu unvana


sahip iki kişi eserlerde belirtilmektedir: İbrahim Baba ve Mustafa Baba. Mus-
tafa Baba, şu şekilde tanımlanmaktadır:

İhtiyar bir Türk geçti omzunda heybesiyle, Mustafa Baba; ot toplar,


yakıla1 merhemler hazırlardıyaralılara, hastalıklara, sarrhk, samyeli vurgunu,
şarbonu bile iyi ederdi. ...(Kaptan Mihatis, 1993;213)

kazancakis'in romanlannda her türlü Türk karaktere belirli olumsuz


yakıştırmalar yapılmıştır; fakat Baba unvanı alan kişilerin bundan ayrı tu-
tuldukları görülür. Muhakkak ki bunda Baba sözcüğünün arkasındaki derin
dini yapının da etkisi vardrr. Bilindiği gibi Girit'te birçok Alevi Bektaşi
dergAhı bulunmaktadır. Bunlar arasında Horasanlı Ali Baba Dergöhı, Hasan
Baba Tekkesi, ibrahim Baba DergAhı sayılabilir. Belki de bu nedenle Baba
unvanh karakter ve tiplerin toplumun yazsız kurallarını uygulayarak sosyal
hayatı ayakta tutmayl amaçlayan, uzlaşmacr ve derviş tabiallı oldukları gö-
rülmektedir.

kazancakis'in romanlarrnda yer alan unvanlardan biri de Efendi unvanl-


dır. Bu unvana sahip karaktere ise zorba isimli romanda rastlanmaktadır.

Recep Efendi adında, sqntur hocası meraklı bir Türk'ü buldum. Ayak-
larına kapandım. «Ne istiyorsun ulan, Rumoğlu?» diye sordu. «<Ben santur
öğrenmek istiyorum!» <<peki ama, neden ayaklarıma kapanıyorsun?» «sana
verecek param yok da, ondan!» «santura çok mu meraklısın? » <<çok meraklı-
yım!» «peki ulan, otur ben para falan istemem.» Bir yıl yanında kaldım. oğ-
B. WSAL "Yunan Nesrind,e Türklük, Müslümanlıkve Türk Külürü Algısı:Kazancakis Örneğ
156

rendim. Tanrı kemiklerini aziz etsin, şimdi ölmüştür. Tanrı Cennete soksun Re-
cep Efendi'yi! (Zorba, 1984: 15)

Unvanlarve unvanlarayiiklenen sosyal kimliklerdenhareketle Kazancakis'in


eserlerindeki unvan sahibi Ttirk karakterlerin olumsuz bir prototiP Çizmediğini, hat-
tailk ömekte göriildüğüiizere unvanve millikimlikunsurları önplana alınmadığın-
da iki milletin fertleri arasında bir yakınlık oluştuğunu söylemek miimkiindtir.

Türklük ve İslamiyet İlişkisi

Kazancakis'in eserlerinde Türk ve Müslüman kavramları bazı bölümler-


de birbirlerinin yerine kullanılmıştrr. Esasında dünya edebiyatında Türklüğün
Müslümanlıkla bağdaştırllmasl yeni değildir. Bir Yunan şairi olan Diakos'un
şiirinde bu iki kavramrn eş anlamlı olarak kullanıldığı açıkça
görülmektedir:

Eğer bir Türk olursan Diakos'um, inancını da değiştir


Kiliseden ayrıl ve camilerin önünde eğil.
Ama Diakos kqlktı, sinirle cevap verdi:
Sen ve senin dinin, senin yerin
Hepiniz yok olup gidin.
Ben bir Yunan olarak doğdum
Bir Yunan olarak öleceğim. (Baggaly, 1968)-

Milliyet ve dini kimliğin bağdaştırılmasında sözkonusu Yunanlar olunca


Kazancakis onlarln Hristiyanlığından şüphe etmez. Kazancakis'in eserlerin-
deki tüm Yunanlar Hristiyandır, fakat tüm Hristiyanlar Yunan değildir. Müs-
lümanlar ise ekseriyetle Türk, çok seyrek örneklerde ise Arap'trr. Bu kavram
genişlemesinin en açft örneklerinden biri aşağıdaki alrntıda gösterilmiştir:

Metropolit içeri girdi, selamlaşma töreni başladı. Biiyükkale,nin iki bü_


yük kellesi, biri Hrİstİyanlığın, öb:iıru Osmanlı'nın karşı karşıya gelmişlerdi.
(Kaptan Mihalis, 199j: l72)

Kaptan Mihal, Arab,ı yenerse bitiktir osmanlı,nın işi; Arap, kaptanı


yenerse Hristiyanlığın bitiktir işi!." (Kaptan Mihalis, 1993: 128)
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 5, Kş 20I2 |57

Yazann esellerinde çoğu zaman Türk-Yunan çatlşmaslnln din farklı-


lığından kalnaklandığı da belirtilmektedir. Dolayısıyla Türklük, tek başına
Turkokrotia döneminin sorumlusu değildir, onun yanr sıra Müslümanlık da bu
dönemin sacayaklarından birisidir:

Türk ve Hristiyan karşılaştrrmasrnda terazi kullan an Kazancakis' in din


söz konusu olduğunda daha ılımlı olduğu noktalar da eserlerinde sezilmekte-
dir. Bu verilerden de hareketle Kazancakis'in Türklere sadece "öteki" gözüyle
bakmadığ, eserlerinde yer verdiği dinsel imaj ve benzetmelerle Müslümanlık
ve İslam felsefesinden haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Aşağıdaki örnek,
Müslüman imajrnrn nasıl göründüğünü göstermesi açısrndan önemlidir.

"Ben mi kızacaltrnışım?" dedi paşa. "Bilmez misin sen, gerçek Müslü-


man, gerçek müminler hiç kızmazlar? Çok iyi bilirler ki dünyada olup bitenle-
rin tümü alınyazısı, alınyazısıysa silinmez... Tanrı'nın defterine nasıl el qtarım
ben? (Kaptan Mihalis, l993: 173)

Bununla birlike Kazancakis'in Müsliimanik hakk]nda yanlış bilgilere sahip


olduğu anlaşılmaktadır. Buna ömek o|arakHz. Muhammed'ın "Bana kadın ve güzel
koku sevdirildi, gözümün nuru namazda hlındı A\esai, İşretu'n-Nisa 1, 7, 61.)'' şek-
lindeki hadis-i şerifinin aşağrdaki değştirilmiş kullanrmı verilebilir:

Nuri Bey ayağa kalktı, dizleri gevşemişti hafiften, kadına yaklaştı, kade-
hini kaldırdı:

"Sağlığına Emine'm." dedi. "Hocalardan üç şey dinlemişimdiı, üç


şey-
den hoşlanırmış Muhammed'imiz, Tanrı merhametini esirgemesin! kokulur-
dan, kadınlardan, türkülerden; Emine'm sende bunların üçü de var; bin yaşa
e mi, binlerce yıl yaşayasın!" (Kaptan Mihalis, 1993: 32)

Eksik yahut yanlış bilgiden kaynaklanan bir diğer yorumlama hatasr ise
aşağıda verilmiştir.

"Senin için günah." diye sözünü kesti Emine. Senin için, Hristiyansın
sen. Ama ben Müslümanım, benim Allah'ım da ayrı zakonum da. Sen domuz eti
yersin, murdar olmazsın, qma bir erkeği ısırmaya gör, hemen murdar olursun.
r58 B. UTSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Mijslümanlık ve Türk Kültürü Algısı:Kazancakis Örneğ

Bizde tersine; domuz eti haramdır bize, murdar oluruz, yabancı erkekle mur-
dar olmayız. (Kaptan Mihalis, 1993: l79)

Emine karakteri, "(Allah) size, sadece ölü hayvanı kanı, domuz etini ye
Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı lıaram kıldı. (Nahl l15) " ayetiyle
uyuşur şekilde domuz etinin Müslümanlara haram kılındığınr, fakat yaban-
cı erkeğin haram olmadrğını belirtmektedir. Oysaki Kur'an'da bunun tersine
birçok ifade vardır. İsra suresinde gayet net bir ifadeyle -sakın ziıaya yaklaş-
maym; çünkü bu son derece yldızkızartıcl, azglncabir davranış ve çok kötü bir
yoldur (isra, 32),- belirtilmiştir. Bir Müslüman olan Emine'nin bunu söyleme-
si ise Müslüman kimliğiyle bağdaşmamaktadır. Burada yüancı erkekten kasıt
başka dinden erkek anlamrnda olsa bile yine de bir Müslüman kadının bir
Hristiyan erkekle evlenmesi, bu erkek Müslüman olmadıkça, dinen yasaktr.

Hz. Muhammed' e yönelik telmihler Kazancakis' in es erlerind e faz|asıy _

la gÖrÜlmektedir. Hatta Hz. isa'dan sonra adr en çok anrlan peygamberin Hz.
Muhammed olduğu söylenebilir.

"Muhammed'ini seven engel olmasın, bırakın şu herifi sandalye gibi


ikiye ayırayım." (Kaptan Mihalis, 1993: 153)

Sana sahici bir lalıç bafuşlayacagım, göğsüne de kacaman bir madalya taka_
cağm, Muhammed'imizin avucu kadar kocaman. (Kaptan Mihalis, 1993: l70)

kazancakis, iki dinin peygamberine kimi zaman aynı cümle içerisinde,


karşrlaştırmalı bir değerlendirme yapmak amacıyla yer vermiştir. İlk örnekte
iki dinin uzlaşmasr dileği görülürken ikinci örnekte, bir Müslüman'ın İslami-
yet ve Hristiyanhk algısı dikkat çekmektedir.

Kaptan, dedi Ağa, bıyığını silerek. "Eğer bizim Muhammed ile sizin İsa
rakı içip bizim gibi kadeh tokuştursalardı dost olur, birbirlerinin gözlerini oy-
maya kallırnazlardı. (Yeniden Ç armıha Geriliş, l 9 9 8 : I 6 5 ) -

sultan gözleini açtı, şöyle dedi: "Muhammed sadecebir peygamber değildi,


o aynı zamandq bir insandı. Bir adamın sevdiği her şeyi seyer ye nefret ettiği her
şeyden nefret ederdi. Bu benim ona baş eğmemin ve tqpmamın sebebidir Senin
pey,
gambein ise sadece taş ve havadan yapıldı (Assisili Francis, j03). "
Dilve EdebiyatAraştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 2012 159

Aşağıdaki alıntı ise kazancakis'in eserlerinde din kavramrnln tercih un-


suru olarak ele alınması bakımından dikkat çekicidir.

"Hristiyan ol be Efendina. " diye yalvarıyordu Furugatos, "Hristiyan ol


da bir domuzun sırtında cennete gir!"

"olamcım bre çocuklar," diye karşılıkveriyordu Efendina üzgün, "ola-


mam kusura bakmayın. Müslüman doğmuşum bir kez, Müslüman ölmem gerek.
(Kaptan Mihalis, l993: I31)

Efendina tiplemesinin "Müslüman doğmuşum bir kez, Müslüman olmqm


gerek" ifadesinin "Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, yakub da;
Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslam') seçti. O hdlde sadece Müslümanlar
olarak ölünüz (dedi). (Bakara 2,Ayet 132) Kur'An-ı Kerim, 3133-34;2I172.'' ve
"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece
sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün. (Al-i İmran 102)'' ayetleri ile
bağdaştırmak mümkıindür. Daha açık bir kullanım ise "sizden kim, dininden
döner ve kdfir olarak ölürşe, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de
boşa gider (Bakara, 2|7)." şeklindedir.

Deyimleşmiş Kullanrmlar
coğafiaçıdan yakm olan veya geçmişlerinde oıtaklık barındıran topluluk-
lann birbirilerini dönem dönem fı7<ralara, deyimlere, eğretilemelere konu ettiğini
görrnek olasıdır. Daha önce de belffildiği gibi, Volkan, buifadeleri yas siirecinin so-
nı.rnda ortaYa Çıkan anti-patik şakalar olarak açıklar ve felaketten/kıyımdan l«ırhılan
kişilerin suçluluk duygularını bastırma yöntemleri olduğunu söyler
§olkan ,Igg5)
kazancakis' in eserlerinde Türk kültürüne ve imaj ına ait bazı kavramla-
nn, anlamrndan farklı şekillerde, deyimleşmiş kullanımlarının olduğu görül-
ınektedir. Örneğin karamanlr3 olmak, bir şeyden anlamayan insan anlamında
3- Krmanlı, TiirkÇe konuŞm fakat Ymaı harfleriyle yzan Ymanlma verilen isimclir (Volkm ve Itzko
wia, 1995: 220).
Kamanlilr, ayn dinden olduklm içiı Rum-ortodoks patriğine tabidirlen Eremya
Çeiebi Kömüciyan da 17 yiuyıLia
.
Kramanhlmrn Yeükule'de suiçinde otuduklmını belirtir. nBunlar Rm olduklm halde Rumca bilmezler r" riı.tç"
konuŞulm"diYeyzr.DemirisebukişilerinaslenTiirkolduğmubelirterek "1071'denan""g"İŞİnoaoıu,yayerleşen
Tür(kr_in bir b9l'!n!, Histiyanlığ kabul edip Grek harfiuini öğıenmğler ve bu alfabe ile
bİ eİebiyat meydana getir_
mjlkrdir Anadolu'da YaŞayan, Türkçeden başka dil biİ."y"r, Hristiyanlığın Ortoİoks mezhebini benimsemiş 1ürktere
"Karamanlı Türkleri veya Karamanlı" adı verilmiştir (Derır,2009).';
şeklİıde bu grubu tanrmlmaklaür.
Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türke söylertz
Ne Türlqe yazar okuru ne de Rumca söyleriz
Oyle bir mahludi hattı tarikatimiz vardır
Humfumuz Yonanice Türlcçe meram eyleiz (Şakiroğlı 1974:76l).
r60 B. UISAL "yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlıkve Türk Kükürü Algısı:Kazancakis Örneği

kullanılırken Karagözlük yapmak "gereksiz yere gürültii çrkarmak" anlamında


kullanılmaktadrr. Hacivat ise "çok bilen" anlamrndadır.

...seninki kabadayılıksa benimki de kabadayılık; yüzün gülmez diye ca_


navar mı Sqndın kendini, bizimki gülüyorsa karagöz müyüz yani? ...(Kaptan
Mihalis, 1993: 242)
Bu rolü bana yalnız beni kuran o vermiş değil, kendi isteğimle ben de
kendi kendime kuruldum. Neden? Çünkü 'gördüm've Hacivat İlah'ın sahnesin,
de oynadığım eserde, ben de birlikte çalıştım (Zorba, 1l7)

Kazancakis'in eserlerinde Karamanlr kelimesi, Tiirk olup Yrrnan alfabesi


kullananlara verilen bir isim o1makia beraber sıklıkla istihza içerikli kullanılmrŞhr:

...Paşa istediğini desin, Kcıramanlıdır o, bu işlerden anlamaz; Girit bir


kez ateş almaya görsün, kolay kolay söndürülemez(KaptanMihalis, 1993: 328).

Burun kanamayacakmış, bre Karamanlı, kuzusuz düğün olur mu hiç? ...

(Kaptan Mihalis, l993: 280)

Türk Kültürüne Ait Ögeler


Türklerin Şamanizmin de etkisiyle ata verdikleri önem herkesçe bi_
linmektedir. Eski Türkler için en kutsal ve kıymetli kurban, at olarak kabul
edilir. Atlar; efsaneleştirilmiş, onlara olağanüstü özellikler verilmiŞtir. Atın
özellikleri masal, hiköye ve mitlere de konu olmuştur. Türklerin at sevgisi
Kazancakis'in eserlerinde sıkça yer almrştır:
"Öyleyse çektir atını avluya, söyle yaksınlar fenerleri, kes onu gözleri_
min önünde seyredeyim!" (Kaptan Mihalis, l993: 15)

Erkeklere, yasa tanımayan Haçlı Ordusu düşmanlarına gelince; ata

bindikleri zamqn onlarla tek bir vücut oluyorlar. Atın nerede bittiğini, insa-
nın nerede başladığını qnlqmanız olanaksız. İlçi lçafa, altı bacak ve bir ruh...
Hele hükümdarları Sultan Salahaddin, dünyanın en yiğit ve güçlü insanıdır,
Üstünde altın ve incili giysileriyle dört nala koşan atın sırtına atlar. (Assisili
Francis,1995: l03)
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 2012 l6l

Eski Türklerde önemli kişilerin ölümü .j,zerine yapılan cenaze törenle-


rinde; ölen kişiye öbür dünyadayardım etmesi için atının da ölüyle birlikte
mezara konulduğu bilinmektedir. köprülü, Türklerin hayatında atın önemini
şu şekilde anlatmaktadır: " (Bir kişi ölünce) bütün akrabası birer koyun, at
veya sığır kurbqn ederler. Bunlar çadırın haricinde yerlere serilir. sonra hep-
si atlar üzerinde feryatlar kopararak çadırın etrafında yedi defa dönerler; ve
kapıya gelince yüzlerini bıçakla yaralarlar; kan gözyaşlarına karışır. cesedi
gömmek için uğurlu bir zaman seçilmesi ddettir. Bir kimse ilkbaharda veya
yazın ölmüşse, yapraklar dökülünceye kadar sonbaharda veya kışın ölmüşse
yapraklar yeşerinceye kadar beklenir. Evvela ölünün atı yakılır ve külü -ölüye
ait diğer eşyalarla birlikte- cenaze ile beraber gömülür. " (Köprülü, l986)

Bu uygulamanrn benzerini, Nuri Bey intihar ederken vasiyet etmiştir.

....Odqsına çıktı, bir kdğıt alıp yqzmayq başladı: "Ben ölünce atımın
mezqrımın başında kurban edilmesini vasiyet ediyorum." Mührünü bastı. ...
(Kaptan Mihalis, 1993: 276)

kan davası dakazançakis'in önemli eserlerinden kaptan Mihalis'in te-


melini oluşturmaktadır.a Fakat kazancakis'in eseri, kan davasına yönelik içer-
diği deyim bakımından da önem taşrmaktadr. Türk toplumu içinde kanı kanla
ödemek, kan suyuna gitmek, kanı kanla yıkamak gibi kullanımlara rastlamak
mtimkiindür. Buna benzer bir kullanım, bir Türk tarafindan Kazancakis'in ese-
rinde "Babamrn kanr kan ister, sabrrsrz (Kaptan Mihalis, 1993: 2l)" ve bir Yu-
nan tarafından ise "Amcaoğlunun kanı inliyor, onu sustur (Zorba, 1952:287)"
Şekillerinde kullanılarak kan davalarr her iki tarafınkülttirüne de mal edilmiştir.
yine kan kardeşliği de bu eserde işlenmiş konulardandrr.s kazancakis'in
Kaptan Mihalis isimli eserinde bir Tiirk olan Nuri Bey ve bir Yunan olan Kaptan
Mihalis, rittiele uygun biçimde kan kardeşi olmaktadırlar.
4- Km davasr, gruplr arası ilişkilerde yabmcı bir gnrbun üyesiıden gelen ve haksız kabul edilen saldnya misilleme ya
da tePki eylemi olarak çok önceleıde ortaya çllantştf. Terat'ta bile Talion Yasasr'na rastlmaktadır: Göze göz, dişe diş.
Ku'm, bu fomülü alnen alr ve kasıth cinayetlerle ilgili olarak krşılıklık ya da oraııhlığa dayah krsas kmmmu getiğ
suÇludm baŞkasmn öldürülmesini yasaklil. Bu arada km bedeli olm diyet karşılığı olasr bir affın yolmu açık bırakr
(jnsal, 1995: 31). Km davalanm Ymmlada da olduğu, 8 yaşından büyiik erkek çocuklrdan öç alınüğı yalnız kadın ve
genç kızlm hriç tufulduğu bilinmektedir (Ülken, 1969: 35).
5 - Km krdeŞliği törenini şöyle anlatmaktadr: Bu töIen, Türk folklorlmndaki tavsiflerinden mlaşıldığna göre,
şöyle
oludu: iki yabmcı krdeşleşmeye ve dost olnağa karar verirlerse soydaşlmnın hmda kollmnı keserek bir kaba
(ant aYağ'na) kanlarmr akıhrlan Aralmna krlıç, ok veya başka bir sil6h koyarak bu kaptaki kma kımız, süt veya
şarap
kmştırrak beraber içerlerdi. (İnan, 1948: 248)
162 B. WSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Miislümanlık ve Türk Kültürü Algısı:Kazancakis Örneği

gel de kanlanmıa birleştirelim. Kan lardeşi olalım (Kaptan Mihalis, 1993: 25)

Tası aralarına koydula4 ellerindeki bıçakların ucuyla ağır ağır karıştır_


dılqr sessiz... (Kaptan Mihalis, 1993: 26)
,tasın çevresinde Türkçe yazılar vardı, kan kardeşi oldukları gece Nuri
Bey bu yazılan okuyup ona açıklamıştı, yqzı şöyle diyordu: "Ey yolcu, kaldır
başını Suyunu iç Tanrı'ya şükret; kuşlar da su içerken başlarını kaldırıp şükre-
derler Tanrı'ya." ...(Kaptan Mihalis, 1993: 272)

Türklerde ve Dede Korkut gibi önemli eserlerinde sıkça kullanılan 3 ve


7 sayılarına Kazancakis'in eserlerinde de rastlamak mümkündür. 3 sayrsına
tüm kültürlerde sıkça rastlansa da Anadolu'da üçlemelerin özel bir önemi var-
dır. Türklerde 1, 3, 5 ve 7 uğurlu sayılar arasnda kabul edilir. (Bayat, 2000:
19) Özellikle 3 ve'7 sayıları Arap, Çin ülkelerinde ve Batr milletlerinde uğurlu
sayılmaktadır Yunanlarda ise 3 sayıslnln sık kullanılmaslnln dayanakları Eski
Yunan mitoloj isi, Rab-Ruh'ul Kudüs-İsa üçlemesi ile açıklanmaktadır.
yine Anadolu,da birçok yörede iç kez arka arkaya tiikürmenin nazarl
kovduğuna inanılmaktadrr. Hatta bu durum, "Üç tükürük bir kem bakış savar."
şeklinde atasözü olarak da kullanılmaktadır.
Kazancakis'in eserlerinde de bu inanışın izleri vardır:
Heybesini omuzlayıp çıkmıştı odqdan, avluda yürürken eğilip tüh, tüh,
tüh diye üç kez koltukaltına tükürmüştü ...(Kaptan Mihalis, l993: 245)

Üç kez yere tükiirdü çin savarcasına...(Kaptan Mihalis, 1993: 140)


Türklerde ölünün yanlna mühür veya tespih, bazı Oıta Asya halkların-
da çiçek; hatta kolfuklarına söğütten koltuk ağacı konulduğu bilinmektedir.
(Kadirzade, 20a8: 79). Kazancakis,in eserinde ise ölen bir Türk çocuğunun
avucuna, kokulu bir sakız konmaktadır. Bu ritiiel, eldeki mevcut kaynaklara
göre, Müslümanlıkla ya da Türklükle bağdaştırılamamıştır.

Bağdaş kurmak ise doğrudan Tiirkliikle bağdaştırılmıştır. Ayrıca bağdaş


kurarak ve ökçesini dışa getirerek oturmak, Ttirklerde hiiktimdarlara mahsus bir
ofuruş şekli olarak da bilinmektedir (Esin, |970).Bağdaş kurmanın Türklerin ktil-
tiirel bir sembolü olduğu düşünüldüğünde aşağıdaki örnek önemlidir.
Dil ve Edebiyat Araştıımaları Derğsi, S. 5, Kış 2012 l63

Akşamları önümde bağdaş kurup Türkler gibi oturan, ağzını qçıp konu-
şarak dünyayı ferahlatan bir Denizci Sinbad var (Zorba, 1 9B4: S5).
Kazancakis' in eserlerinde müzik ve onunla bağdaşan kavramlar da yer
almaktadır. Bu ögelerden en önemlisi, Aleksi Zorba'rıın çalmasını bir Türk'ten
öğrendiği ve çok değer verdiği santurudur.6 Sanfur, Kazancakis'in ve onun nez-
dinde Zorba'nrn hayatrnda ayrı bir öneme sahiptir.

Santuru öğrendiğmden bei başka bir adam oldum, Gamlı olduğum, ya da


fukaralık bashrdığ zaman santur çalıp hafiflerim. Ben çalarken başkalan konuşsa
dq,rnam; duysam da konuşamam, isterim, isterim qmq, yapamam (Zorba, 1984: B8).

Yine müzikal ögelerin içerisinde Türk amanelerinden de sıkça bahse-


dildiği görülür. Amane, Rumların içinde geçen aman kelimesinden ötürü Türk
şarkrlarrna, Türkülerine ve gazellerine verdikleri isim olarak kullanılagelmiştir.

Zorba isimli eserde Zorba'nınher dertlendiğinde, sevindiğinde ve canr kadar


sevdikleri hayata veda ettiğinde o}mamaya başladığı Zeybek de Comerford'a göre
(2000) Türk havası içeren unsurlardır. Tıırk' e ve tiirkiiye dair bir diğer önemli pa-
saj, Zorba'nınbir Balıkesir tiirkiisü olan İki Keklik'i söylediği böliimdiir:

Zorba birden ince kemikli boynunuyukarı kaldırdı, göğsünü şişirdi ve vqh-


şi, umutsuz bir çığlık attı. Bu korkunç çığlık, birdenbire Türlqe sözler halini aldı,
Zorba'nın td içinden eski, tek sesli, sırf acl ve ya|nızlı|gan oluşmuş bir tiirkii
çıkmaya başladı. Toprağın yüreği yarıldı, en tatlı Doğu zehiri aktı, beni hdld erde-
me ve umuda bağlıyan... İçimdeki bütün bağların çürüdüğünüfark ettim:

İtl tetıit bir tepede ötüyor;


Ötme de keklik, benim derdim yetiyor,

Aman aman! (Zorba, 1984: 274)

Türklüğe ve Türk kiilttiriine ait kabul edilen bir diğer öge, Yeniden Çar-
mıha Geriliş isimli kitapta adı geçen Halime78 adlı eserdir:

6 - Comerford'a göre Siıos ve Selmik'te miizik, Tiiık hiikiimanlığı alhnda gelişmiştiı Kullanılan enskiimaıılar ise kısmen
Tiirklere ve kısmen Ymanlara aittir. Smtur, flüt, lavta Ve ud bmlma ömek olmak verilebilir. (Comerford, 2O0O: 245)
7 - Bu kitabın Grace-Rasp Nui tarafmdm kaleme almş olm Halime adlı eser olduğu düşiinülmekle beraber bu kesin
değildir. Bu eser, eski Tiirk aile hayatın aılatan bir eserdir
164 B. WSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlık ve Türk Küliürü Algısı:Kazancakis Örneği

Hqlime adlı bir kitabım da var Pazar sabahı, herkes kiliseye gittiğinde
ondan bir hikdye okurdum; vakit geçirmek için.

İncil'in kötü olduğunu söylemek istemiyorum, ama Halime iki İnci1 eder
(Yeniden Çarmıha Geriliş, 1998: 169).

Kadına YönelikAlgı8
Kazancakis'in romanlarında kadınlar "han:lm" sıfatıyla anılmakta, fa-
kat bu hanımların kokularından ve görünüşlerinden öte bilgiye rastlanma-
maktadır. Zorba'da doğum yapmak üzere iken can havliyle Meryem Ana'yr
"belki Türkçe bilmiyordur " diye Rumca adıyla çağıran Cafer Hanrm'dan,
Kazancakis'in komşusu olan Fatma Hanrm'dan Kaptan Mihalis'te aslen Çer-
kez o|an Emine'den başka belirgin bir hanım karakteri yoktur. Bu karakterle-
rin de hemen hepsinde olumsuz birtakım özellikler vardır. Fakat bu olumsuz
izlerin kadın olmalarrndan mr yoksa Türk olmalarından mı kaynaklandığı çok
net anlaşılmaz. Nitekim Kazancakis, ayn1 aclmaszlığı eserlerinde Rum kadın
karakterlere de yapmıştır.

Kazancakis'in tiim eserlerinde ana kahramanlarrn erkekler olduğu


görülmektedir. Türkler söz konusu olduğunda da bu kural değişmemekte ve
Türk kadının kimliği, çok net olarak belirtilmemektedir.

Kazancakis'in eserlerinde pasiflikleri, etkisizlikleri, güçsiizlükleri, zayıf-


lıklan, kadınsılıklan ve kibar yaradılışlan nedeniyle hiç kadın kahraman yoktur.
Bu çeşit kişilikler; Zorba, Kaptan Mihalis, Kaptan Poliksigis, Peder Yannaros, Pa-
paz Fotis, Odise ve çok kutsal olanAsisili Francis'in karakterlerini ve azimli ruh-
lannr zedeleyecektir (Poulakidas, I7 7). Do|ayısıylaKazancakis'in eserlerinde hiç
kadın kahraman bulunmaz. Kadnlar, enfazlakendilerini feda etmiş ya da en iyi,
en ideal olanları kendilerinden önce erkeklerin açtıkları yoldan devam etmişlerdir.

Kazancakis'e göre eğer bir adam kendisini tamamen bir kadına adarsa
o ödlek ve dejenere olacaktrr ve bir kadın erkeğin görevini tamamlamasındaki
en büyük engel olacağrndan daima reddedilmelidir (Bien, l971: 257). Tnrk

8 - Dünyada birden çok yüzde görünen tek bir kadın yarr}ır (Kuancakis)
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 2012 165

kadınlar daKazancakis'te bu tanımlamaya uygun şekilde resmedilmiştir. Özel-


likle Kaptan Mihalis'teki Emine Hanım karakteri, Kazancakis'in hayalindeki
yetersiz ve engeloluşfurucu kadın imajının resmedilmiş hAlidir. Emine Hanım
Çerkez'dir ve kendi ağzından da kendisini Türk olarak kabul etmemektedir.
Fakat bir Türk eşi olarak eşinin ulusuna bağlıdır (Karababa, 2007).

"Hatır matır olmaz bu işte; erkekliğine ayıp, karına da ayıp yabancı bir er-
keğe görünmesi, bana da ayıp oturup ona bakmam." (Kaptan Mihalis, 199 j: 28)

Karısından dayakyiyen adama selam verilmez. (Kaptan Mihalis, 1993: 96)

Türk kadınına yönelik en ayrıntılı tanım, Sultan Selahaddin dönemindeki


Türk kadınlarrnı tasvirinden anlaşılmaktadır:

Kadınlar tepeden tırnağa örtünürler hayaletler gibi. Tırnaklarına, qvuç


ye tabanlarınq kırmızı bir boya sürerler. Birkaçını esir aldığımızdan biliyorum,

gördüm çünkü (Assisili Francis, l996)

Sonuç
Yunan edebiyatının önemli yazar|arındaı olan Kazancakis'in eserlerin-
de Türk'e yönelik tanımlamalar, kimi zaman net çizgilerle verilmiş kimi zaman
ise satrr ara|arında gizlenmiştir. Bu bilgilerin tespiti, karşı taraftan nasll görün-
düğümüzü göstermesi bakımından da önemlidir.

Bir toplumun başka bir toplumda yarattığı kültiir algrsını inceleyebil-


mek için verilere disiplinler arası bir bakış açısıyla yaklaşmak gerekmekte-
dir. Kazancakis'in romanlarrna bu felsefeyle yaklaşıldığında dünya edebiya-
tında Türklüğe atfedilen bazı olumsuz yargılarıı Kazancakis'in eserlerinde
de devam ettiği görülmektedir. Fakat söz konusu Türklük yerine Türk oldu-
ğunda Kazancakis'in bakrş açısı değişmekte ve yumuşamaktadır. Çünkü yine
Kazancakis'in ifadesiyle onlar da "Anadolu'daki köylerinde karıları, çocukla-
rı, tarlaları olan, mevsimi gelince bağlarını çapalayan" insanlardrr.

Kavram olarak Türkliik ise Girit'in ttim kötü talihinin sorumluluğunu


üstiinde taşrmaktadır. Bu algılamaların da hiyerarşik sistemle bağlantılı olarak
L66 B. I]YSAL "YunanNesrindeTürklük, MüslümanlıkveTürkKültürüAlgısı:Kazancakis Örneği

şekil değiştirdiği görülmektedir. Örneğin ağalık kavramr krsmen ötekileştirilir-


ken "Baba" unvanı olan Türklerin ise ağırbaşlı ve toplumca kabul gören kişiler
oldukları görülmektedir.

Kazancakis'in kiiltiirün sacayaklarından olan dini kavramlara da hAkim


olduğu ve Türklükle Müslümanlığı sıklıkla birbirine yaklaştırdığı görülür.
Müslümanlığa o1an telmihlerin sıklığına ise en net örnek olarak kitaplarında
Hz. İsa'dan sonra adr en çok geçen kutsal kimliğin Hz. Muhammed olması
verilebilir. Yine Türk kültüründeki bazı kelime ve deyimlerin Yunanistan'da
anlam değiştirdiğini ve yeni kavramlara karşılık geldiğini görmek de
araştırmadan çıkanlabilecek diğer bir sonuçtur.

Türk ve Yunan toplumu, Yrrnanlar tarafındaı Turkokratia olarak adlan-


dırrlan yaklaşık 500 yılhk bir dönemde birlikte yaşadıkları için kültiirel et-
kileşimlerinin olması kaçınılmazdrr. Fakat her iki toplumun da bu dönemin
öncesinde ve sonrasrnda daha eski ve daha köklü bir geçmişe sahip olduğunu,
din ve dillerinin hiçbir zaman birbiriyle kesişmediğini de göz önüne almak
gerekmektedir. Dolayısıyla her iki toplum için ortak bir kültür mirası oluştur-
mayı amaçlamak yahut her iki ülkenin kültiiriinün de birbirlerinden aldıkları
ödünçlemelerle oluştuğunu söylemek doğru olmayacaktır.

Kazanc akis açrsmdan bu durum incelendiğin de Kazancakis' in atalarrnın


Türklükle yatağan|arla yaptıkları savaşr kalemle devam ettirdiğini söylemek
mümkündiir. Şüphesiz ki atalarrnın savaştrğı kimselere dair Kazancakis'in
sadece komşusu Fatma Hanrm'ı anlatması beklenemezdi. Bu durumu,
Kazancakis'in kendisi de söylemektedir:

Ah!...
Kelimeler! Kelimeler! Benim başka kurtuluşum yok. Emrim altında ytrmi altı
kurşun asker, alfabenin yirmi altı harfi: Seferberlik ilan edip, orduyu toparla-
yıp, ölümle savaşacağım. "

Bunun yanrnda Kazancakis, birey olarak Türk'ten bahsederken "öteki"


algısrndan uzak|aşarakkalemini objektif olarak kullanmayı da başarabilmiştir.
Bu algının daha olumluya doğru ilerlemesi, 2|. yizyı| edebiyatçılarrnın tarih
disipliniyle birlikte yapacaklarr çalrşmalara bağlıdır.
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 20l2 167

Volkan'a göre Türk ve Yunan toplumu, l970'lerde oldukça moda olan


"İstanbul, not Constantinople" isimli şarkıyı birlikte söylemeyi başarabildiği
gün, daha iyi komşular olacaklardrr. Bir şarkının yapabileceğini edebiyat fazla-
sıyla yapabilir, Türk ve Yunan toplumlarınınhafızalarında yer eden bu mental
mirasr edebiyat, bir süngerle temizleyerek gerçeklere yeni bir bakış açısı geti-
rilmesini sağlayabilir.

Kaynakça
Auerlioğlu, Yonca. (2009). Tarihi Verilerle Karamanlı Ortodoks Türkler Türk Kültürü ve
Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. Sayı 51. s 171-188.
Baggally, J. W. (1968). Greek Historical Folksongs. Chicago: Argonaut.
Balta, Evangelia (1990). Anadolulu Türkofon Hristiyan Ortodoksların "Ulusal Bilinçlerini"
Araştrrmaya Yarayan Kaynak Olarak Karamanlıca Kitapların Ön Sözleri, Tarih ve
Toplum, 13174, Şıbat.
Bayat, Aii Haydar(2000). Türk Kültüründe Üçlü Sözler: Üçlemeler. İstanbul: Türk Dünyası
Araştrrmalarr Vakfi Yayınları
Bien, P. (1971).Kazantzakis'Nietzschianism. Journal of ModernLiterature2(1971.):245-66.
Bien, P. (2007). Kazaıtzakis,. The Politics of the Sprit. Princeton University Press
Comerford, P. (2000) Defining Greek and Turk: Uncertainties in the search for European
and Cyprus School History Textbooks, A Study in Educational and International
Misundersanding, New Cyprus, S. 1, Nu: 3, Nisan 1985.
Demir, Necati. (2009). Türkiye'de Bulunan Grek Harfli Türkçe Kitabeler ve Karaman Tiirk-
leriniır Dili. Türklerin Dünyası Dergisi.
Demirözii, Daml a. (2007) Yunan Romanrndan Tük Aılatrsrna Yapılan Çeviriler ya da İki Ülke
İlişl<ilerinin Edebiyat Üzerinden Okunması, Littera Hacettepe, 20. CiIt, Hazırarı.
Demirözü, D. <demirozu@humanity.edu.tr> (20 Ekim 2010). Kazancakis Hakkında Bir
Soru. [Kişisel e-posta].
Esin. E. (|970). Bağdaş ve Çökmek: Türk Töresinde iki Oturuş Şeklinin Kadim İkonografisi,
Sanat Tari h i Yı l lı ğı, Il,I, İstanbul. s. 23 l -242.
Grace Rasp-Nuri: Alima. Erlebnisse einer jungen Tiirkin. Reut-lingen: Ensslin & Laiblin
1958.239 S., 40 Zeiçhn. DM 5,80.
Itzkowitz, N. ve Vamık D. Volkan (1995). Turks and Greeks: Neighbours in Conflict. Eng-
land: The Eothen Press.
Jusdanis, G.(1998) Gecikmiş Modernlik ve Estetik Milli Edebiyahn İcat Edilişi, çev: Tun-
cay Birkan, İstanbul: Metis Yayınları.
Karababa, P. (2006). Gender Analysis of National Identity Discourse in Two Novels: The
168 B. WSAL "Yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlık ve Türk Kültürü Algısı:Kazancakis Örneği

Case of Greece and Turkey. Yayrmlanmamlş yüksek lisans tezi. Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitiisü
Kazancakis, N. ( 1967 ) El Greco'ya Mektuplar
Kazancakis, N. (1963). İspanyaYaşasın Öüüm. çev:AhmetAngın. İstanbul: Başaran Matbaasr.
Kazancakis, N. (1984). Zorba. çev A. Angın. İstanbul: Ağaoğlu Basrmevi.
Kazancakis, N. (1993). Kaptan Mihalis. çev: Nevzat Hatko. İstanbul: Can Yayınları.
Kazancakis, N. (1995). Assisili Francis. çev: Sabiha Serim. Yalçın Yayrnlarr: İstanbul.
Kazancakis, N. (2000). Kardeş Kavgası. çev: Aydın Emeç. İstanbul: Can Yayrnları.
Kazancakis, N. ( 1 99 8). Yen i d en ç armı h a g e ri l i s, (2.b asım). İ stanbul : Oda Yayınları.

Kazancakis, N. (1971). Kayah Bahçe. çev: Ahmet Angın. İstanbul: Kitapçılık Ticaret Ltd.
Kazancakis, N. (1965). Report to Greco. New Yord: Simon ve Schuster.
Kazancakis, N. (1952). Zorba the Greek. İngilizceye çev: Carl Widman ve John Lehmann,
John Lehmann Ltd. England.
Kazancakis, N.(. . .. ) Saint Francis. Çev: P.A. Bien
Kazantzakiş H. (1974 ) Kazantzakis and Freedom, Christian Theological Seminary of In-
dianapolis on May 2.
Köpnilü. F. (l986). Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul: Ötüken yayınları
Kumrular, Ö. 1ZOOS;. Dünyada Türk İmgesi. İstanbul: Kitap Yayınevi.
Kumrular, Ö. 1ZOOS;. Avrupa'da Türk Düşmanlığının Kökeni: Türk Korkusu. İstanbul: Do-
ğan Kitap.
Millas. H. (20O0) Türk Romanı ve "Oıeki": Illusal Kimlikte Yunan İmajı. İstanbul: Sabancı
Untversıtesı Yaylnevı.
Millas, Iraklis. (2006) Tourkokratia: History and the Image of Turks in Greek Literafure.
South European Society and Politics, 11: I,47 60.
-
Pınar, H.(2008). Diplomasi ile Siyasetin Birlikteliği: Girit İsyanı ,e Ali Paşa. SDÜ Fen
Edebiyat Fabültesi Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2008, Sayı: l8, ss.1-22.
Rogers, R. (1979). Intergenerational Exchange: Transfere ofattitudes down the generations.
In Modern Perspectives in the Psychiatry of Infancy S. 339-349.
Sonyel, S. R. Disinformation the Negative Factorin Turco-Greek Relations. Perceptions.
March-May 1998, s. 39-49.
Spyrou, Spyros(2006) 'Constructing 'the Turk' as an Enemy: The Complexity of Stereoty-
pes in Children's Everyday Worlds', South European Society and Politics, ||: 1,
95 110.
-
Şakiroğlu, Mahmut (197$: "S. Salaville ve Dallegio, Karamanlıdıka, Bibliographie Ana-
litique D'ourrages en Langue Turque İmpremes en Characteres Muslim identities»,
Cambridge Review of International Affairs, 13: 2, 240 253.
-
Tezcaı,M. (1972) Kan Gütme Olayları Sosyolojisi, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakiiltesi
Yayrnlarr, Nu: 24.
Ülken, H.Z. (1969). Sosyoloji Sözlüğü, MEB Yayınları Sözliik Serisi No: 1, İstanbul.
Dil ve EdebiyatAraştırmaları Dergisi, S. 5, Kış 2012 169

Ünsal. A. Kan Davası. Yapı Kredi Yayınları. t995. Çev: Niyazi Öktem, Emre Öktem
http //www.websters-online-dictionary.
: org, Erişim T arlhi 24 Ekim 20 1 0.
http:/iwww.historical-museum.grlkazantzakis/eniindex.html, Erişim Tarihi 1 Ekim 2010
http :iiwww.kuranmeali. com./, Erişim Tarihi 3 0 Ekim 20 1 0.

Yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlrk ve Türk Kültürü Algrsr


Kazancakis Örneğ
Başak UYSAI

Özet
Yazar, şair ve filozof olarak tanınan Nikos Kazancakis'in eserlerinde yaşamış olduğu dönemin de
etkisiYle Tiirk-Yunan ilişkileri, Tanrı ve insan, din kavramr ve vaıoluşa yönelik sorgulamalar srkça
Yer almaktadrr. Bu kadar geniş alanda eser vermiş olan Kazaıcakis ve eserleri hakkında biıçok aka-
demik Çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar, genellikie Kazancakis'in Hristiyanlık algısı, etkisi altında
kaidığı edebi akrm, eserlerindeki Türk imajı, benimsediği düşünce sistemi, ideolojik bakış açısı, Berg-
son, Nietzsche, Buda ve Lenin etkileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Sözü edilen çalrşmalann yanl sra,
Kazancakis'in romanlarında bazen pasajlar hAlinde bulunan bazense satır aıalannda ele alınan Türk
külti,ir ve geleneği de incelenmesi gereken konulardandır. Eserler incelendiğinde eserlerin düğüm nok-
tasrnı oluşturan karakterlerin genelde TürkJer olduğu görülmektedir; çiiıkii Kazancakis'in romanla_
rında Osmaniı İmparatorluğu'nun o dönemde bir parçası olan Girit, önemli bir yer tutmaktadlr. Bu
Çalrşmada Kazancakis'in Girit'teki Tiiıklere yönelik eserlerinde kullandığı deyim, eğretileme ve günliik
hayatta kullanılan bazr kelime gruplarıyla olgular -Tükler gibi ofurmak, ermiş Tük ihtiyariarı, Türkçe
hirküier, Türk ağası kawaminın algrlanış biçimi, Tiirk gelenekleri, kan kardeşliği vb .- yazarln romanla-
rından yola çıkılarak ele alrnmıştrr. Çalışma sonucunda elde edilen veriler; tarih biiinci, kültür aktarımı,
dilbilim ve toplumsal bellek açısından büyük önem taşımaktadır.
Nite1 araŞtırma yöntemlerinden dokiiman analizi yönteminin kullanıldığı çalrşmanrn sonucunda Tüık
kiilhiriiniin bir Yunan yazarrn algrsıyla nasrl ele alrndrğı sorusunun karşılığının alınmasr amaçlanmak-
tadır. ÇahŞma sonucunda elde edilecek verilerin diinya edebiyatında Türk kültiirü algısı ile Türkçenin
derin ve yüzey yaprsma hizmet edeceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Türk İmajı, Nikos Kazancakis, Türkokrasi, Yunan Edebiyatı

Tiırks, Ttırkish Culture And Muslimism in Prose of Greek


pattern of kazantzakis
Başak UYSAL

Aiıstract
As an author, poet and thinker, Nikos Kazantzakis's work has been included some informations about
Turk-Gıeek relations, God and human, religioon and interrogation to human being. There have been
lots of sfudY about Nikos Kazantzakis and his Works because of his overall Works. Generally these
sfudies have been included image of Christianity and Turk in Kazantzakis' Works, literary movement
influenced, Philosophica1 thought system adopted, ideological perspective, Bergson, Nietzche, Buddha
and Lenin's effects iır his works.
,yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlıkve Türk Kültürü Atgısı:Kazancakis Örneği
17o B. mSAL

been studied, To find informations


Apart from these works, Turkish culture and customs should have
readers have to read between the lines, otherwise, Turkish
about Turkish cu |tııre inkazantzakis' works
charactershavebeenplacedinplotofworks. Becausecrete,theloveofkazantzakis,lifewasapartof
Ottomaı Empire during this historical process,
In this study, idioms, metaphors and phatic communions about
Turks inKrazantzakis, novels have been
examined.
imaging the Turkish culture in
Document analysis method has been used in this study. To determine
termsofaGreekauthor,sperspectiveisaimofthisstudy. Thesedonneesprovidedthroughexamineare
for historical consciousness, culfure transfer, linguistic and collective
memory,
impoftant

Keywords: Image of Turks, Nikos Kazantzakis, Turkokratia, Greek Literature


|46 B.UYSAL,,YuııanNesriııdeTiiı.ktük,MüslümanLıkveTürkKültürüAlgısı:Kazancakisorneği

(Zorba the Greek, 1952:3|)


Zancakis ise bu dönemi Türk kuralları (Turkish rule)
dönemin etkisi oldu_
olarak adlandrmaktadır. kazancakis,in romanlarlnda da bu
ğunu göz önüne almak gerekmektedir,

Tiirkleriyendiköyledeğilmi?Birclağınedenyenemeyelim?(Zorbathe
Greek, 1952: 100).

"Galiba beıı de silqlıa sarılacağım yakında." diye karşılık verdi öğret_


,,Al/abe cle iyi ya, amq
Çerez, meze, iştalı açnıak için;
asıl kızartma
men giilerek
Osnıanlı." (Kaptan Mihalis, l993: 348)

Tourkokratia olarak adlandırılan dönemden çıkma arzusunun


osmanlıya
yansıdığı,
ve onun nezdinde Türk kavramının algılanmaslna olumsuz şekilde
girdiği de
bu durumun toplum hayatına kimi zaman deyimleşmeler şeklinde
görülmektedir.
,,Kaptan Mihal!" cledi sesiııi alçaltarak. "Vaftizinizin başı için söyle,
gitmiyor; baııa
ne alıp veremediğin var benimle? Bugün bakışların hoşuma
osmanlıyabakurgibibakıyorsun.''(KaptaııMihalis,]993:]39)

l993: 35)
Öfkeyle ihtiyarabaktı, osmanlıgörmüş ğbioldu. (Kaptan Mihalis,

Bualgılamaveetiketlemesadece20,yizyı|aözgüdeğildir.Sonyel'e
karşl
göre (1992) bugün Yunanistan,daki ilköğretim kitaplarında Türklere
kökleşmiş ve ebedileşmiş bir nefretin izleri görülmektedir. Birçok
araştlrma,
yetiştirildi_
genç nesil yunanlarln Türklük algısına karşı düşman bir şekilde
satrrlar, i974 yılında Atina,da yaylm_
ğini vurgulamaktadır. Kavgacı ve ırkçı
|anaı "History of Modern Times" isimli üçüncü slnıf tarih kitaplarında
da
"Education
sezilir. yunanlarrn Türk algısına yönelik bir diğer araştlrma ise
AdvisoryCommitteeoftheParlamentaıyGroupforGovernment''tarafin-
danyapılmıştır.BuçalışmakapsamındaTürkveYunantarihdersikitapları
incelenmiş, Yunan kitaplarındaki olumsuz ögelerin fazlalığı
vurgulanmıştır

(Sonyel, |992:4|,42).
B. WSAL "Yunan Nesrinde'0,0'OU,
|42 "

istanbul,unfethiöncesiveSoffasmdavarolanKatoliVortodokskiliseçatrşmasl,
sayesinde mez-
sağladı$ güven ve serbestlik ortamr
Fatih'in ortodoks kilisesine
ayrıca köriikleyecektir,
hepler arasrndaki çatışmayı
ve Neo-kiasizmin
di1ııyaya yayılan milliyetÇilik
Fransrz Dewimiyle tüm
etkisi,RumlandabtiyilkölçüdeetkileyerekonlanAntikYrınan,nkültirrelvansi
olmayaitmi$fu.BuamaçlaVictorHugoYunanistan,agiderek..insanlrğrnTarihi,,
isimliüçciltlikmanzumeseriniyazm|ş,buradaTiirkleriEskiYunanmedeniyetini
yokedenbarbarlarolarakanmrştır.Baudelaire,MidilliAdasrnagelerekKazDağlan
veAnadoluiçinTürklerekarşıhakaretiçerensözlersarfetmiştir.Üdüİngilizozan
LordByron,1897Tiirk-YunansavaşrndaantikYunan,ıntemsilcisiolarakgördüğü
YunanordusundaTiirklerekarşrsavaşmrştır.Yunanaydınlarırııderindenetkileyen
olduğunu biliyoruz,
bu eylem ve öffetilerden
Kazancakis'in de haberdar

UzunyıllarGirit,teyaşamşolanNikosKazancakis,inromanlan,Tiirk-Yıırıan
içeriğe sa_
Zeng}nbir
uru* irı.ı..orti a191arınr takip edebilecegimiz
toplumlannın
hiptir.olumsuzTtirkimajınınoluşmasmanedenolarryazüveşairlerarasında-bıra-
bazı aydınlann varlığnr
Tinklerle hiç karşılaşmamış
kın Tiirklerle birlikte yaşamayl-
dt§iürıdüğilrniüZde,Girit,teTiirklerlebirlikteyaşayanKazancakis,indilegetirdi$a19,
verecektir,
elbette daha objektif bir
değerlendirmeye imkAn

Söz
Kazancakis llakkrnda Birkaç
NikosKazancakis,1883ylındaozamarılarosman]rImparator-luğu,nunbirparça.

srolanGirit,tedoğnuştur.18971rlındaçıkanolaylarnedeniyteKazancakisailesi,Girit,ten
Naksos,agöçetrn§tir.Kazancakis,buradaaldlğlilke$timvasrtasıylaBabkiiltiirtiyle
tanrşmış,devamındaAtinaUniversitesindehul«ıkeğtimialmş,..Yılanve7nmbak,,isirrıli
ilkeserinidebuyüardayaznştıI.Hul«ıkegitiminindevamındaHenryBergson,danfel.
sefeegitimialmış,sonrasırıdaBuddhaveNietzsçhe,ninöğetileriyletanlşmlştıI.

1922yı|lndanitibarenbirçokülkeyidolaşarakedebiyatınçeşitlitiir-
yılında
eserler veren Kazancakis, b\r ara politikaya atılmış; 1945
lerinde
Yunanistan,dabirsolpartininbaşkanrolmuş,Yunanhükümetindebakanolarak
görevyapmış;fakatçoı.g"ç-.oenpolitikaserüvenisonaermiştir.1956Viya-
B. mSAL ,yunan Nesrinde Türklük, Müslümanlıkve Türk Küllirü Algısı:Kazancakis Örneği
17o

been studied, To find informations


Apart from these works, Turkish culture and customs should have
readers have to read between the lines, otherwise, Turkish
about Turkish cu |tııre inkazantzakis' works
charactershavebeenplacedinplotofworks. Becausecrete,theloveofkazantzakis'lifewasapartof
Ottomaı Empire during this historical process,
In this study, idioms, metaphors and phatic communions about
Turks inKrazantzakis, novels have been
examined.
imaging the Turkish culture in
Document analysis method has been used in this study. To determine
termsofaGreekauthor'sperspectiveisaimofthisstudy. Thesedonneesprovidedthroughexamineare
for historical consciousness, culfure transfer, linguistic and collective
memory,
important

Keywords: Image ofTurks, Nikos Kazantzakis, Turkokratia, Greek Literature

You might also like