Professional Documents
Culture Documents
MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ
KİMYA MÜHENDİSLİĞİ
1. Deneyin Amacı
2. Teori
2.1. Kontrol Edici Tipleri
2.1.1. Otomatik Kontrol Döngüsü
2.1.2. Otomatik Kontrol Türleri
2.1.2.1. Açık-Kapalı Kontrol (On-Off)
2.1.2.2. Oransal Kontrol (Proportional Control)
2.1.2.3. Oransal – İntegral Kontrol (Proportional – Integral)
2.1.2.4. Oransal – Türevsel Kontrol (Proportional – Derivative)
2.1.2.5. Oransal – Integral – Türevsel Kontrol (Proportional – Integral –
Derivative)
2.1.2.6. Zaman Oransal Kontrol (Time Proportioning Control)
2.2. Kontrol Vanaları
2.2.1. Kontrol Vanaları Kullanım Amaçları
2.2.2. Kontrol Vanası Akış Karakteristiği Çeşitleri
2.2.3. Kontrol Vanaları Kullanım Yerleri
2.2.4. Selenoid Vanalar,
2.2.5. Diyafram Vanalar
2.2.6. Motorlu Vanalar
2.2.7. Pilot Kumandalı Vanalar
3. Deneyin Yapılışı
3.1. Kalibrasyon
3.2. Kontrol Edicilerin Kullanımı
4. Hesaplamalar ve Sonuçlar
4.1. Kalibrasyon
4.2. Kontrol Edicilerin Kullanımı
4.2.1. Oransal (P) Kontrol
4.2.2. Oransal – Integral (PI) Kontrol
4.2.3. Oransal – Integral – Türevsel (PID) Kontrol
5. Yorumlar
6. Referanslar
1. Deneyin Amacı
Bir akış ölçer sisteme en uygun kontrol edici türünün seçimi
2. Teori
2.1. Kontrol Edici Tipleri
Otomatik kontrol sistemlerinin endüstri uygulamaları 1700'lü senelerde buhar kazanları ile
başlamış olup, matematiksel olarak incelenmesi ve sistemlerin kararlılık analizlerine ilişkin pek
çok kavramı içeren teorik çalışmaları ise 1860'lı yıllara rastlamaktadır. Günümüzde en basit
uygulama alanlarından en karmaşık endüstriyel tesis uygulamalarına kadar her yerde yaygın
olarak kullanılan otomatik kontrol sistemleri; temelde tüm fiziksel kimyasal değişkenlerin insan
gücüne bağlı olmaksızın denetlenmesi ve kontrol altında tutulması amacına hizmet eder. [2]
Domestik veya Endüstri ortamında gerçekleştirilmiş bir otomatik kontrol sisteminden;
- Sistemin güvenliği ve kararlılığını sağlaması,
- Kolay anlaşılır, tamir edilebilir ve değiştirilebilir olması,
- Sistemin performansını istenen düzeye çıkarması.
- Yatırım ve işletme maliyeti açısından ucuz olması istenir.
Ölçüm elemanı tarafından, kontrol edilen değişkendeki değişim miktarı veya sistem çıkış
büyüklüğünün gerçek değeri ölçülerek geri besleme sinyali elde edilir. Ölçülen değerin gerçek
değere yakınlığı Doğruluk ve ölçülen değerdeki değişikliğin ölçümde meydana getirdiği
değişiklik ise Duyarlılık olarak tanımlanabilir. Kıyaslayıcı blok, sabit tutulmak istenen kontrol
noktası ile ölçüm elemanından alınan geri besleme sinyalini mukayese ederek hata sinyalini
(ölçülen değerle olması gereken değer arasındaki fark) oluşturur. Hata sinyali Yükseltici Blok
tarafından değerlendirilir ve hatayı küçültecek ya da yok edecek uygun bir kontrol sinyali
üretilerek Nihai Kontrol Elemanına gönderilir. Nihai Kontrol Elemanı, aldığı kontrol
sinyalinin değerine ve şekline göre yeni bir mekanik pozisyon kazanır. Nihai kontrol elemanın
yeni durumuyla kontrol edilen sistemdeki enerji aktarımı değişir ve böylece kontrol sisteminin
müsade ettiği toleranslar mertebesinde hata yok edilir. Yukarıda gösterilmiş blokların giriş ve
çıkış değişkenleri arasındaki ilişkiyi, LaPlace denklemi veya Z-denklemi gibi matematiksel
ifadelerle açıklamak da mümkündür. [2]
İki konumlu kontrol türünde; nihai kontrol elemanı bir konumdan değerine geçiş anı dışında ya
tam açık veya tam kapalı konumdadır. Kontrol edilen değişken, kontrol noktasına geldiğinde
nihai kontrol elemanı belirlenmiş bir konuma (tam açık veya tam kapalı) gelir ve kontrol edilen
değişken değişmediği sürece bu konumda kalır. Kontrol edilen değişken, kontrol noktasından
belirli bir düzeyde uzaklaşınca nihai kontrol elemanı ikinci konumunu alır. Nihai kontrol
elemanının hareketsiz kaldığı bu iki nokta arasındaki değere fark aralığı denir. Kontrol edilen
değişken, fark aralığının iki sınır değerinden birine erişmediği sürece nihai kontrol elemanı
hareket ettirilmez. İki konumlu kontrol cihazı ile kontrol edilen bir sistemin kontrol edilen
değişken zaman eğrisi yukarıda verilmiştir. [2]
Oransal kontrol cihazı prosesin talep ettiği enerjiyi sürekli olarak ayar değişkenini ayarlayarak
verir. Gereksinim duyulan enerji ile sunulan enerji arasında bir denge vardır. Elektrik enerjisi
kullanılarak ısıtma yapılan bir proseste, oransal kontrol cihazı ısıtıcının elektrik enerjisini
prosesin sıcaklığını set edilen değerde tutabilecek kadar, prosesin gereksinim duyduğu kadar
verir. Enerjinin %0’dan %100’e kadar ayarlanabildiği, oransal kontrol yapılabilen sıcaklık
aralığına ORANSAL BAND denir. Genel olarak oransal band, cihazın tam skala (span)
değerinin bir yüzdesi olarak tanımlanır ve set değeri etrafında eşit olarak yayılır. Örneğin
1200°C’lik skalası olan bir cihazda %5’lik bir oransal band demek 0.05 x 1200°C = 60°C’lik
bir sıcaklık aralığı demektir. Bu 60°C’lik aralığın 30°C’si set değerinin üzerinde 30°C’si set
değerinin altında yer alır ve kontrol cihazı 60°C’lik aralıkta oransal kontrol yapar. Oransal
kontrol cihazı tranfer eğrisi Şekilde görülmektedir. Set değeri 400°C’ye ayarlanan, %5
oransal band verilen bir oransal kontrol cihazında 370°C ve 430°C’ler bandın uç noktalarıdır.
Kontrol cihazı düşük sıcaklıklardan başlamak üzere 370°C’ye gelinceye kadar ısıtıcılara
%100 enerji verilir, yani enerji tamamen açıktır. 370°C’den itibaren set değeri olan 400°C’ye
kadar sıcaklık yükselirken ısıtıcıya verilen enerji yavaş yavaş kısılır. Set değerinde sisteme
%50 enerji verilir. Eğer sıcaklık set değerini geçip yükselmeye devam edecek olursa
430°C’ye kadar enerji giderek kısılır ve 430°C’nin üzerine geçtiği taktirde artık enerji
tamamen kapatılır. Yani sisteme %0 enerji verilir. Sıcaklık düşüşünde anlatılanların tam tersi
olacaktır. Oransal band örneğin %2’ye düşürüldüğü taktirde; 0.02x1200°C=24°C’nin yarısı
olan 12°C üstte ve 12°C altta olmak üzere köşe noktaları 412°C ve 388°C olacaktır. Değişik
proseslerde ve değişik şartlarda duruma en uygun oransal band seçilerek oransal kontrol
yapılır. Aynı sistemde geniş ve dar, iki farklı oransal banda örnek alalım. Şekil 6’da geniş
oransal band seçilmiştir. Bu seçilen banda göreceli olarak reaksiyon eğrisi verilmiştir. [1]
%100
Kazanç =
% Oransal Band
Şekilde görüldüğü üzere, sensör yardımıyla algılanan sıcaklık sinyali ortam sıcaklık
kompansasyonu yapıldıktan sonra yükseltici bir devreden geçerek set değeri ile karşılaştırılır.
İkisi arasındaki fark alınarak hata değeri veya fark değeri bulunur. Eğer bu değer pozitif ise
proses, set değerinin altındadır. Negatif ise proses set değerinin üzerindedir. Fark sıfır ise
proses set değerindedir.
Fark değeri oransal kontrol devrelerinden geçerek uygun çıkış formuna gelir. Fark değeri sıfır
olduğu anda oransal çıkış %50’dir. Yani set değerinde çalışıyor demektir. %50’lik çıkışı
koruyup prosesi tam set değerinde tutmak zordur. Denge durumuna gelinceye kadar sıcaklık
değişimi olması, hatta sıcaklık değeri ile set değeri arasında belli bir fark kalması oransal
kontrolün en belirgin özelliğidir.
Set değeri ile sistemin oturduğu ve sabit kaldığı sıcaklık arasındaki farka offset denir. Offseti
azaltmak için oransal band küçültülebilir. Ancak, daha önce de belirtildiği gibi oransal band
küçüldükçe, açık-kapalı kontrolle yaklaşıldığı için set değeri etrafında salınımlar artabilir.
Geniş oransal bandda offset’in büyük olacağı düşünülerek prosese en uygun oransal bandın
seçilmesi gerekir.[1]
Oransal kontrolde oluşan offset, manuel veya otomatik olarak kaldırılabilir. Otomatik
resetleme için kontrol cihazı, elektronik integratör devresi kullanılır. Ölçülen değer ile set
edilen değer arasında fark sinyalinin zamana göre integrali alınır. Bu integral değeri, fark
değeri ile toplanır ve oransal band kaydırılmış olur. Bu şekilde sisteme verilen enerji otomatik
olarak artırılır veya azaltılır ve proses sıcaklığı set değerine oturtulur. İntegratör devresi
gerekli enerji değişikliğine set değeri ile ölçülen değer arasındaki fark kalmayıncaya kadar
devam eder. Fark sinyali sıfır olduğu anda artık integratör devresinin integralini alacağı bir
sinyal söz konusu değildir. Herhangi bir şekilde bazı değişiklikler olup, sıcaklık değerinden
uzaklaşacak olursa tekrar fark sinyali oluşur ve integratör devresi düzeltici etkiyi gösterir. [1]
Şekilde oransal-integral kontrol formu blok şema halinde verilmektedir. Ayrıca offseti
kalkmış reaksiyon eğrisi de verilmektedir.
Oransal-İntegral kontrolün en belirgin özelliği sistemin sıcaklığı ilk başlatmada set değerini
geçer, önemli bir miktar yükselme yapar (overshoot). Set değeri etrafında bir-iki salınım
yaptıktan sonra set değerine oturur.
Şekil 6. Oransal – İntegral kontrol blok şeması
Türevi alınan fark sinyali tekrar fark sinyali ile toplanır ve oransal devreden geçer. Bu şekilde
düzeltme yapılmış olur.
Şekil 8, blok şema haline oransal-türevsel kontrolü göstermektedir. Ayrıca göreceli olarak
reaksiyon eğrisi verilmektedir. Görüldüğü gibi overshoot ve undershootlar daha azdır.
Türevsel etki düzeltici etkisini hızlı bir şekilde gösterir. Banyo tipi proseslerde yani daldır-
çıkar gibi uygulamalarda hızlı değişimlere ayak uydurmak üzere PD seçilebilir. Sürekli tip
uzun süreli fırın ya da proseslerde ve offset arzu edilmeyen hallerde PI tip seçilebilir.
Uygulayıcı birçok faktörü göz önüne almalıdır. [1]
Şekil 8. Oransal – Türevsel kontrol blok şema ve reaksiyon eğrisi
P ,I, D parametrelerinin iyi ayarlanıp ayarlanmamasına bağlı olarak elde edilen kontrol eğrisi
değişebilir.
Gerek dengeye oturma zamanı, gerek reaksiyon zamanı ve gerekse de üst ve alt salınımların
optimum değerleri prosesten prosese değişiklik göstereceğinden her proses için P,I,D değerleri
ayarları birbirinden farklı olmalıdır. Daha önce ayarlanarak optimum değerleri tespit edilmemiş
bir PID kontrol cihazının PID parametrelerinin, ilk işletmeye alma esnasında optimum kontrol
için ayarlanmaları gerekmektedir. En pratik ve basit ayar yönetimi;
- İlk olarak P'yi % 100'e, I'yı maksimuma (OFF) ve D'yi minimuma (OFF) getirerek, cihazın
integral ve türevsel etkiden yoksun olarak sadece oransal cihaz olarak çalışmasını sağlayınız.
- Kontrol cihazının set değerini istediğiniz değere ayarlayarak sistemi devreye alınız. Sistemin
devreye alındığı andan itibaren, proses değişkeninin set değerine ulaşmasına kadar geçen
zamanı not ediniz. Bu zaman, sistemin reaksiyon zamanı'dır.
- Proses değişkenindeki salınım gittikçe azalan bir osilasyon (salınım) izliyorsa, P'yi % 20 kadar
azaltarak yine salınımı izleyiniz. % 20'lik azalmaları, sistem sabit salınımlara erişinceye kadar
devam ettiriniz.
Sistemin sabit genlikli osilasyona girdiği değer, prosesin kritik noktası olup; ilk iki üst tepe
değeri ile ikinci üst tepe değeri arasındaki zamanı Salınım zamanı (tk) saniye cinsinden not
ediniz. Ayrıca, sistemin sabit genlikli osilasyonu yakaladığı P değerini, Pk değeri olarak not
ediniz.
- Yukarıdaki işlemlerden sonra;
değerlerini PID parametreleri olarak kontrol cihazına giriniz. Yukarıdaki işlemlerden sonra
eğer istenirse sistem reaksiyonları bir süre daha izlenebilir ve bu değerler bir miktar azaltılır
veya artırılabilinir. Bu şekilde ayarlanmış bir sistemde, salınım dizileri bir süre sonra ayar
değeri noktasına oturacaktır. Sistemin çalışmaya başladığı andan, ayar değeri noktasına
sistemin oturmasına kadar geçen süreyi oturma zamanı olarak tanımlayabiliriz. Oturma
zamanı, sistemden sisteme değişkenlik göstermekle birlikte 15 dakika ile 6 saat arasında
olabilmektedir. [2]
Oransal kontrol formları içinde özellikle elektrik enerjisi ile çalışan sistemlerde en yaygın
kullanılan kontrol formlarından olan zaman oransal kontrolde enerji yüke belli bir periyodun
yüzdesi olarak verilir. Şekilde görüldüğü gibi 12 saniyelik bir periyodda sisteme 9 saniye
enerji veriliyor, 3 saniye kesiliyor. Bunun anlamı sisteme 12 saniyelik periyodun %75’inde
enerji veriliyor, %25’inde kesiliyor demektir. [1]
Bu tip çıkış en uygun biçimde, son kontrol elemanı kontaktör veya triak, tristör olan
proseslerde görülür. Triak, tristör son kontrol elemanı olarak kullanıldığı zaman enerji kesilip
verme süreleri çok küçük aralıklara kadar indirilebilir. Bu süre 50 Hz’lik şehir gerilimi
periyodu altında düşecek olursa rastgele bir ateşleme, güç problemleri doğuracaktır. Bu
yüzden, ateşleme sıfır geçişlerinde yapılır. Şekil, “sıfır geçişi ateşleme” prensibine uyulmadan
kesilen sinüzoidal dalgayı göstermektedir. [1]
Aşağıdaki şekilde zaman oransal kontrol formu anlatılmaktadır. Şöyle ki: zaman oransalda Xp
parametresi olarak bir oransal band saptanır. Ayrıca Xt parametresi olarak bir periyod
saptanır. Kontrol cihazı set edilen değere geldiğinde seçilen Xp oransal band içinde yine
seçilen Xt periyodunun %50’sinde sisteme enerji verir, diğer %50’sinde enerjiyi keser. Yani
tüm set değerlerinde enerji %50 olarak yüke sürülür. Şekil 14’te A noktası. Sistemde set
değerinin üzerine doğru yüksetilecek olur ise enerjinin gidilerek kısılması başlar yani sisteme
daha az enerji verilir. Aynı Xp oransal bandda ayarlanan Xt periyodunun küçük bir aralığında
enerji yüklenir. B noktası örnek gösterilebilir. Sistem set değerinin altına düşecek olur ise bu
takdirde daha çok süreli enerji verilmelidir. Bu işlem yine aynı Xp ve Xt parametreleri için de
otomatik olarak yapılır. Örneğin C noktasında ayarlanan Xt periyodunun daha uzun süresinde
sisteme enerji verilir. [1]
K1 ve K2 noktaları alt ve üst limitlerdir. Bu limitler arası seçilen Xp oransal banddır. K1’in
altında sisteme enerji %100 verilir, K2’nin üstünde enerji komple kesilir. Arzu edilen bir
kontrol sağlanabilmesi için Xp ve Xt ayarları iyi yapılmalıdır.
Kontrol vanası; bir kontrolörden gelen sinyalin yönlendirdiği şekilde akış geçidinin boyutunu
değiştirerek akışkanı kontrol etmek için kullanılan vanadır. Kontrol vanaları, akışkanın
bulunduğu tüm proseslerde basınç, sıcaklık, debi ve seviye kontrolü yapılmasını sağlar.
Vanaların temel olarak 2 tür işlevi vardır. Birinci tür vanalarda on/off kontrol şekli ile vana
tam olarak açılır veya tam olarak kapanır. Bu tür vanalar akışkanı tam olarak keser yada
serbest bırakır. Diğer tür vanalarda ise akışkanın debisi oransal olarak kontrol edilir ve istenen
oranda akış sağlanır. Bu tür akışkanı kontrollü bir şekilde geçiren vanalara oransal kontrol
vanası da denir.
Kontrol vanaları işletmelerde enerji harcanarak üretilen soğuk su, sıcak su, buhar, kızgın su,
buhar ve gaz vb. akışkanları herhangi bir kayba uğramadan taşınabilme ve kontrol edilmesini
sağlar. [3]
Vana klapesinin hareket yüzdesi ile vanadan geçen akışkan yüzdesi arasındaki bağlantı
vananın akış karakteristiğidir. Yandaki şekilde 3 ana vana karakteristiği gösterilmektedir. [3]
1) Çabuk açar: Klapenin az bir hareketi ile akış nihai değerine süratle yaklaşır. Çabuk açar
karakteristikli vanalar açık-kapalı (On-off) kontrol vanalarında ve maksimum kapasiteye ani
ihtiyaç duyulan durumlarda kullanılır.
2) Lineer (Doğrusal) : Debi yüzdesi klapenin açıklık yüzdesine göre doğrusal olarak artar.
Lineer karakteristikli vanalar;
3) Eşit Yüzde: Klapenin herhangi bir konumda hareketi, bu konumdaki akıştan bağımsız
olarak mevcut akışı eşit bir yüzde ile arttırır. Eşit yüzde karakteristikli vanalar;
-hızlı sistemlerde,
-sistem dinamiğinin iyi bilinmediği durumlarda,
Enerji Santralleri
Gaz Endüstrisi
Su ve Atıksu Tesisleri
Demir-Çelik Endüstrisi
Gıda Endüstrisi
Maden Endüstrisi
Kağıt Endüstrisi
2.2.4. Selenoid Vanalar [4]
Endüstriyel otomasyon sistemlerinde sıkça gördüğümüz Solenoid valflerin temel işlevi, valf
gövdesindeki orifisin açılmasını veya kapanmasını içerir, bu da valf içinden akışa izin verir
veya engeller. Çekirdek, kovanın içinde yükselerek veya alçarak bobini enerjilendirerek ve
orifisi açar veya kapatır.
Çeşitli solenoid valf türleri vardır, ancak genel olarak pilot kumandalı veya direkt çekmeli
olarak ikiye ayırabiliriz. En yaygın olarak kullanılan pilot kumandalı valflerin açma ve
kapatma işlemi bir kumanda bölmesi ile hat basıncı kullanılarak yapılır. Hattaki akışkan,
diyaframın üst bölmesine dolarak hat basıncı ve yay itme kuvveti ile aşağı doğru inerek ana
deliği kapatır. Solenoid bobin elektriklendiğinde çekirdeği yukarı doğru çekerek kumanda
deliğini açar ve diyaframın üzerindeki akışkan tahliye deliği aracılığıyla hattın çıkışına
aktarılır. Diyafram üzerindeki baskı kalktığı için diyafram yukarı doğru kalkar.Direkt olarak
çalıştırılan solenoid valfler, bobin elektriklendiğinde, akışkanın geçtiği delik (orifis) direkt
kapatılır ya da direkt açılır. Direkt çekmeli adını buradan alır.
Bu elektromanyetik vananın iki durumu vardır. Açık veya kapalı olarak konumlanabilen
valflerin çalışma düzeneğini inceleyelim. Solenoid valfler elektrik enerjisini mekanik enerjiye
dönüştürürler. Bu dönüşüm manyetik bir devre ile sağlanır. Solenoid bobine bir gerilim
(230V, 110V, 24V, 12V gibi DC ya da AC gerilimler) uygulandığında, bobin bir
elektromıknatısa dönüşür ve manyetik bir kuvvet üretir. Bu kuvvet vananın içindeki
çekirdeğin hareket etmesini sağlar. Bu harekete göre vana açılır ya da kapanır. Enerji yokken
akışkanın geçmediği durumdaki şekline normalde kapalı, enerji yokken akışkanın geçtiği
durumdaki şekline normalde açık denir. Bahsettiğimiz gibi elektrik akımı geçmeyen Solenoid
valfler kapalı durumdadır. Bu da çekirdeğin akışkanın geçmesi gereken noktayı kapatarak
engellediği anlamına gelir. Orifisi kapatan çekirdeğin uyguladığı basınç sayesinde kapalı
pozisyondadır. Öte yandan elektrik akımının gelmesi ile çekirdek yukarı doğru çekilir ve çıkış
yolu açılır. Bu sayede akışkanlar orifis noktasından geçerek çıkış yoluna
gider. Solenoid vanalar akışkanların geçişini bu şekilde kontrol eder.
Diyafram vana (diğer bir adı Membranlı vana olarak da geçer), içinden geçen suyun basıncına
göre diyafram üzerine yaptığı etkiden dolayı açma kapama düzeneğine sahip vanalardır.
Diyafram vanalar, uzaktan kumanda ile açma-kapama istenen yerlerde kullanılan bir vana
çeşididir. Diğer bir kullanım amacı ise prosesteki akışkanın vana mekanizmaları ile temasının
istenmediği durumlarda kullanılan bir vana çeşididir.
Bu tür vanalarda, “Pilot sistem” olarak tabir edilen; az bir güçle çalışabilen; vana içinden akan
suyun ufak bir miktarına yön vererek, bir miktar suyu diyaframın üst tarafına ya da çıkışa
yönlendiren bir mekanizma bulunur. Pilin yaptığı küçük bir akımla bile çalışabilecek bu
sistem, elektronik bir devre yardımı ile pilot sisteme kumanda ederek vanayı açıp kapatmak
mümkün olabilmektedir. Bu sebepten dolayı, uzaktan kumanda ile suyun akışına yol vermek
ya da akışı kesmek istenen yerlerde tek çözüm diyafram vana görünmektedir.
Diyafram vananın diğer bir kullanım alanı ise kimya laboratuvarları gibi tahrip özellikleri
yüksek kimyasalların, vanaya zarar vermesini engelleyerek akışı sağlamak veya engellemek
istenen yerlerdir. Vana mekanizması ve akışkan arasında bulunan diyafram doğal kauçuk,
PTFE, Viton, Hypalon gibi, kimyasallardan etkilenmeyen malzemelerden, özgün formüller ile
üretilmektedir. Akışkan ile mekanizmanın temasını engellediği için, vana uzun süre sağlıklı
açma kapama yapabilmektedir.
GSD, diyafram vanalar için çözümü Swissfluid markası ile sağlamaktadır. Yapılarda
güvenirlik ve basitlik Swissfluid diyafram vanaların temel özellikleridir. Basit bakım ve
diyafram donanımı, diyafram vanayı hattan çıkarmak zorunda kalmadan değiştirme
imkanından dolayı bu vanayı diğer sektörlerde de popüler bir seçenek haline getirmektedir.
Motorlu vanaların seçiminde yukarıda bahsetmiş olduğumuz ana hususları yerine getirdikten
sonra. Vananın debisini belirlememiz gerekmektedir.
Yani vananın içinden geçecek maksimum ve minimum debi miktarlarını tayin edip buna göre
hareket etmeliyiz.
Debinin yanı sıra debi hızı ve basıncıda çok önemlidir. Üretici firmaların vana gövde çapları
ile doğru orantılı olarak standart verdikleri motorların uyum sağlayıp sağlamadığı konusunda
net bir bilgiye sahip olabilmek için bu bilgiler çok gereklidir.
Aksi taktirde motordan istenen kvs değeri suyun gücünü yenemeyeceği için açma veya
kapama yapamayacak.
KVS Değerinin bir diğer karşılığı ise vananın açık hali ile kapalı hali arasındaki fark
basıncıdır. Bu aralık ne kadar geniş olursa tesisat için o kadar problem teşkil etmektedir.
Ana öğelerden son olarak bahsedeceğimiz kısım ise aktüatör seçiminde yani motorlu vananın
motor seçiminde üç farklı şekilde kontrol etme durumu vardır. Bunların en uygunu tesisatınız
için seçilmesi gerekmektedir.
Bahsettiğimiz bu seçim objeleri aslında tesisatın projesini çizen çizili bir proje yok ise onu
uygulayan mühendisin görevidir.
Herkesin biraz bilgisi olması sebebi ile yazsak da bir mühendis tesisatı projelendirirken ;
Yeni baştan çizilecek bir tesisat da olsa , eski bir tesisatı yenileme işi de olsa, O tesisatın
çalışma prensiplerine göre tesisatın sıcaklığını , istediği minimum kvs değerini , max ve
minimum çalışma basıncını , boru çapından veya borudan kaynaklı basınç kayıpları ,
korozyona sebep olan haller vs gibi durumları görüp buna göre çizdiği tesisatı şekillendirmesi
gerekmektedir.
Motorlu vanalar gövdesel bakımından bir çok çeşiti vardır. Bunların en bilindikleri ise Lineer
Gövdeli Motorlu Vanalar, Fancoil hatlarında kullanılan aynı zamanda balanslama özelliği
bulunan motorlu kombine vanalar, Küresel gövdeli motorlu vanalar, Kazan dairelerinde en
çok kullanılan motorlu vana tiplerinden rotari vanalar ve adını çok duymadığımız manyetik
vanalar yer almaktadır.
Yazımızın devamında bu vana çeşitlerini açarak inceleyeceğiz.
Aynı zamanda Strok adı da verilen lineer vanalar her vana gibi açma kapama yapmaktadır.
Bunun yanı sıra debi düzenlemeside yapan lineer vanalar aunı zamanda karışım yapmak
içinde kullanılmaktadır. Bu sebeple bazı yerlerde karışım vanası olarakda bilinmektedir.
Bahsettiğimiz gibi çeşitli amaçlar ile kullanılan lineer vanalar genellikle kazan dairesi dışında
daha çok endüstriye olarak bilinen enerji santrallerinde , havalandırma ve iklimlendirme gibi
tesisatlarda kullanılmaktadır.
Pilot kontrolden kasıt, valf sızdırmazlığını sağlayan diyafram üzerinde var olan eşit basıncı,
bir şekilde bir fark basınç oluşturup, bu fark basınçla diyaframı yukarı doğru hareket
ettirmektir. Böylece orifis açılacak, vana pozisyon değiştirecek ve akışkan valfin çıkış tarafına
geçecektir.
Solenoid vanalarda diyafram, solenoid vana orifisini kapatarak akışkanı solenoid vana gövde
kapağı ile gövde arasına hapseder. (Diyafram ortasında 1mm çaplı bir delik vardır. Akışkan
diyaframın altını doldurur ve bu delikten yukarı diyaframın üstüne ve kovan içine girer ve
çekirdeğe üst yüzeyinden de baskı yapar ki kapak üzerindeki küçük bay-pas orifisinin deliğini
kapatsın). Diyaframın alt ve üstü sıvı ile dolunca diyafram dengeli bir basınç ortamında
kalmış olur.
Kapak üzerinde bulunan kovan- çekirdek grubuna etki eden solenoid vana bobini
enerjilenince, kovan içindeki çekirdeği yukarı hareket ettirecektir. Yukarı hareket edince
diyafram üzerinde ve kapak arasındaki sıvı, kovan içindeki sıvı, diyafram üzerindeki 1 mm
delikten daha büyük olan orifisten geçerek valfin gövde üzerindeki kapağın içindeki kanaldan
geçerek valfin çıkış tarafına deşarj olur. Bu sırada diyaframın üstündeki sıvı valfin çıkış
tarafına aktığından, diyafram üzerindeki basınç düşmüştür. Diyaframın altındaki basınç ise
hala ayni akışkan basıncıdır. Diyafram üzerindeki delik küçük olduğundan bu delikten sıvı
geçip diyafram üzerine dolarak tekrardan basıncı dengelemesi zaman alır. Bu zaman
diliminden önce diyafram üzerindeki basınç dengesi bozulduğundan diyafram altındaki basınç
diyaframı yukarı doğru kolayca itecek ve kapağın tavanına yapıştıracaktır. Bu durumda orifis
açılmış olacak ve valf de konum değiştirmiş olacağından akışkan orifisten geçerek çıkış
tarafına doğru rahatça hareket edecektir.
Şekil 17. Pilot kumandalı vana
3. DENEYİN YAPILIŞI
3.1. Kalibrasyon
Sisteme pompa ile gönderilen debi, mV
cinsinden ölçülüğünden öncelikle bir kalibrasyon
eğrisi oluşturulmalıdır.
Deney düzeneğinin altında bulunan 4 L’lik bir
şişeye pompa yardımı ile su gönderilir. Pompa
gücü 3 farklı değere ayarlanarak 4 L’lik şişenin
her bir litresinin kaç saniyede dolduğu
kronometre ile ölçülür.
Datalar kaydelilir ve buna göre pompanın
gücüne karşılık debi kalibrasyon eğrisi
oluşturulur.
4. HESAPLAMALAR VE SONUÇLAR
4.1.Kalibrasyon
L 12 mV 12,9 mV 13,3 mV
1 10 s 7s 4s
2 20 s 15 s 11 s
3 31 s 24 s 17 s
4 42 s 34 s 23 s
Tablo 1. Farklı pompa gücü değerlerine göre litre başına ölçülen dolum süresi
13,6
13,4
13,2
13
12,8
Gerilim (mV)
12,6
12,4
12,2 y = -0,2659x + 14,927
12 R² = 0,9073
11,8
0 2 4 6 8 10 12
Debi (L/s)
13,2
13
12,6
12,4
12,2
12
11,8
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 20. P kontrol 1. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:3, ti:0, td:0)
0,2
0,18
0,16
0,14
0,12
Debi (L/s)
0,1
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman(s)
Şekil 21. P kontrol 1. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:0, td:0)
13,2
13
12,8
Gerilim (mV)
12,6
12,4
12,2
12
11,8
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 22. P kontrol 2. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:6, ti:0, td:0)
0,18
0,16
0,14
0,12
Debi (L/s)
0,1
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 23. P kontrol 2. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:6, ti:0, td:0)
13,8
13,6
13,4
13,2
Gerilim (mV)
13
12,8
12,6
12,4
12,2
12
11,8
0 100 200 300 400 500 600
t (s)
Şekil 24. P kontrol 3. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:8, ti:0, td:0)
0,25
0,2
0,15
Debi (L/s)
0,1
0,05
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 25. P kontrol 3. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:8, ti:0, td:0)
4.2.2. Oransal-Integral (PI) Kontrol
Şekil 26. PI kontrol 1. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0)
0,16
0,14
0,12
0,1
Debi (L/s)
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 27. PI kontrol 1. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0)
13
12,5
Gerilim (mV)
12
11,5
11
10,5
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 28. PI kontrol 2. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:3, ti:0,7, td:0)
0,16
0,14
0,12
0,1
Debi (L/s)
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200Zaman
300(s) 400 500 600
Şekil 29. PI kontrol 2. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:0,7, td:0)
13
12,8
12,6
Gerilim (mV)
12,4
12,2
12
11,8
11,6
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 30. PI kontrol 3. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:3, ti:0,3, td:0)
0,16
0,14
0,12
0,1
Debi (L/s)
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 31. PI kontrol 3. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:0,3, td:0)
4.2.3. Oransal-Integral-Türevsel (PID) Kontrol
Şekil 32. PID kontrol 1. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0,07)
0,2
0,18
0,16
0,14
0,12
Debi (L/s)
0,1
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 33. PID kontrol 1. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0,07)
13,6
13,4
13,2
13
Gerilim (mV)
12,8
12,6
12,4
12,2
12
11,8
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 34. PID kontrol 2. deneme için gerilim-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0,04)
0,2
0,18
0,16
0,14
Debi (L/s) 0,12
0,1
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 35. PID kontrol 2. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0,04)
12,9
12,8
12,7
12,6
Gerilim (mV)
12,5
12,4
12,3
12,2
12,1
0 100 200 300
Zaman (s) 400 500 600
Şekil 36. PID kontrol 3. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0,02)
0,16
0,14
0,12
0,1
Debi (L/s)
0,08
0,06
0,04
0,02
0
0 100 200 300 400 500 600
Zaman (s)
Şekil 37. PID kontrol 3. deneme için debi-zaman grafiği (Pb:3, ti:1, td:0,02)
5. YORUMLAR
Deneyde öncelikle oransal kontrol kullanıldı. Oransal kontrol edicilerde offset değeri
oluştuğu biliniyordu. Yapılan 2. ve 3. denemelerde (Pb değerleri sırayla 6 ve 8) 0,1 mV
VE 0,3 mV değerinde offset değerleri gözlendi. İlk denemede offset gözlenmedi. Bunun
nedenni düşük Pb değeri seçilmesi olabilir. Pb, oransal band aralığı, arttıkça set değerine
oturma süresi arttığından en düşük Pb değeri olan 3, yani 1. denemedeki şartlar ile devam
edildi.
Bir sonraki adımda offset değerlerini minimize etmek için oransal kontrol ile beraber
integral kontrol eklendi. Integral kontrolde de overshoot ve undershoot oluştuğu
biliniyordu. Yapılan 3 denemenin hiçbirinde offset gözlenmedi, fakat overshoot ve
undershoot gözlendi. Önceki adım gibi band aralığını azalttıkça overshoot ve undershoot
sayısı azaldı. Bu adımda en uygun kontrol edici türü 3. denemede elde edildiği karar
verildi.
Son olarak oluşan overshoot ve undershoot’ları yok etmek için türevsel kontrol eklendi.
İlk 2 denemede bu amaca çok ulaşılamamış iken, son denemede offset, overshoot ve
undershoot gözlenmediğinden en uygun kontrol edicinin bu olduğu kararına varılmıştır.
Deneyde on-off kontrol edici kullanılmamıştır. Bunun nedeni pompa olarak dişli pompa
kullanılmasıdır. Dişli pompada net bir açma-kapama yapılamadığı için gerçekçi değerler
bulunamayacağı düşünülerek on-off kontrol edici kullanılmamıştır.
Deney boyunca sistemde teknik aksaklıklar olmuş ve bu durumlar belli yerlerde deney
sonuçlarını kötü etkilemiş olabilir. Aksaklıkların çıkmasının nedenleri arasında sistemin
eski olması, pompa gücünün yetersiz olması, debi sansürünün yetersiz olması ve deney
sonuna doğru suyun çok ısınması olabilir.
6. Referanslar