Professional Documents
Culture Documents
Düzleyici al-Hakim
Daha kü çü k yaşta, babasının ö lü mü yle halife olan al-Hakim, ergenlik çağ ına kadar
babasının da veziri olan Barcavan’ın vesayeti altında bü yü dü . Bu sü re içinde sefih bir
saray hayatı sü ren Barcavan, tü m devlet idaresini yakın akraba ve yandaşları arasında
paylaştırmıştı. Halkın sorunlarına ilgisiz olan Barcavan, nazik bir sosyal dokuya sahip
olan Mısır’da, debdebeli yaşamıyla bü yü k bir hoşnutsuzluğ a neden oldu.
15 yaşında idareyi eline alan al-Hakim’in ilk işi şaşalı bir yaşam sü ren, sarayda
yozluklara ve çü rü meye neden olan Barcavan’ı azletmek ve yaptıklarından dolayı da
idam ettirmek olmuştur. Ardından da ü lkenin yö netimini ve ö zellikle de ekonomisini ve
devle kasasını yü zyıllardır elinde tutan ayrıcalıklı sınıfa, Kıptilere ve diğ er hıristiyan
çevrelere aldığ ı tedbirlerle ö nemli bir darbe indirmiştir. Bununla al-Hakim, yö netim ve
toplumsal yaşamın kenarına itilen kesimleri, ö zellikle de sü nni ahaliyi, onların sosyal
statü sü nü iyileştirerek, ayrıcalıklı bir konuma getirmiştir. Yö netici kesimlere yö nelik
uygulamalar o denli radikaldi ki bunu tarihçiler, “o dö nemde neredeyse yü ksek
tabakadan kimse eceliyle ö lmemiştir” diye ifade ettiler. (4)
Bir başka açıdan ifade etmek gerekirse al-Hakim, 1000-1021 yılları arasında, kelimenin
gerçek anlamında bir dü zleyici olmuştur. Yoksulların ve kenara sü rü lmü şlerin
koruyucusu al-Hakim ö lü rken, daha doğ rusu boz eşeğ inin ü zerinde kayıplara karışırken
de, bu “yalancı dü nyadan” ü zerinde hü kü mdarlara has olmayan, sade ve siyah kaftanıyla,
çekip gitmiştir.
Dipnotlar:
1.Ne yazıkki çok sayıda ansiklopedi ve eser, al-Hakim ekseninde yü rü tü len tartışmalara
olumsuz katkı yapmışlardır. Ö zellikle Diyanet İşleri Yayınlarında çıkan M.Hammadi’ye
ait “Batınilerin ve Karmatilerin İçyü zü ”,Diyanet İşleri Yay., Ankara 1948, adlı kitap, ü nlü
İslam tarihçisi Brockelmann’ın yazdığ ı “Devletler ve Milletler Tarihi”, İl.Fak.Yay. Ankara
1975, İslam Ansiklopedisi’nin Hakim Bi-Emrillah Maddesi, ve “Religionsgeschichte”,
Handbuch der Orientalistik, Bd.8, Leiden-Kö ln 1969 içinde ö nemli bir bö lü mü n yazarı
olan B. Spuler vs. bu kanaati taşıyorlar.
2. Hammadi:”Mısır’da ortaya çıkan bu harici (Hakim Biemrillah) kendisi ve ataları kafir,
zındık ve dinsiz olup mü slü manlığ ı inkar etmiş, namusuzluğ u caiz gö rmü ş, içkileri helal
kılmış, peygambere dil uzatmış ve Allah oldukları iddiasına kalkışmış kimselerdir”. s.29
3. P.Hitti:Arap Tarihinin Mimarları,s.138, Brockelmann:Devletler Tarihi, s.169
4. J.v.Ess: Chiliastische Erwartungen und die Versuchung der Gö ttlichkeit, s.66
5. B.Spuler:Religiongeschichte, s.290
6. J.v.Ess: Chiliastische Erwartungen, s.79
7. İslam Ansiklopedisi’nin Hakim Bi-Emrillah Maddesi, s.104
8. J.v.Ess: Chiliastische Erwartungen, s.32,33
9. İslam Ansiklopedisi, Hakim Bi-Emrillah Maddesi, s.103 vd.
10. J.v.Ess: Chiliastische Erwartungen, s.22
11. A.g.e. s.23
12. A.g.e. s.23
13. A.g.e. s.23
14. A.g.e. s.30
15. A.g.e. s.27
16. A.g.e. s.27
17. Binbir Gece Masalları(Almanca), Insel Ver., Wiesbaden, 1981, Bd. 3/1, s.341 vd.
18. C.Brockelmann:İslam Milletleri ve Devletleri Tarihi, İl.Fak.Yay., Ankara 1975, s.169
vd.
19. Geschichte der Philosophie, Bd.1, DVW Ver., Berlin 1960, s.206 vd.
20.J.v.Ess: Chiliastische Erwartungen, s.33-34
Kutu:
İsmialiler ve Fatimiler hanedanlığı
Ü nlü Sıffin Savaşı(657)’ndan sonra bö lü nen İslam Cemaati, Muhammed’in ifadesiyle, bir
daha birleşmemek ü zere “yetmiş iki millete” bö lü ndü .
Yasal açıdan Ali’nin halifeliğ ini gü ndeme getirenler, Ali’nin bir Harici tarafından
ö ldü rü lmesinden sonra davalarını Muaviye ve oğ lu Yezid’e karşı daha militan bir şekilde
savundular. Bu tarihten itibaren Ali yandaşları kendilerini Şia/Şii(parti) diye
adlandırdılar. İslamdaki bu bö lü nme, Ortadoğ u’da yü zyıllar sü ren bir savaş sü reci
başlattı. Ö zellikle Ali’nin oğ lu Hü seyin’in Kerbela’da dramatik bir şekilde katledilmesi,
şiilerin direniş bilincini şehitlerlerin anılarıyla yeniden ve yeniden biledi.
Ali ve çocuklarından itibaren devralınan halifelik makamı, Şiiler buna “imamlık” da
diyorlar, Cafer-i Sadık’a kadar geldi. Ancak Cafer-i Sadık’tan sonra onun oğ lu İsmail’e
geçmesi gereken imamlık ü nvanı, İsmail’in 760 yılında ö lü mü yle Cafer-i Sadık’ın diğ er
bir oğ lu olan Musa el-Kazım’a geçti. Bu duruma itiraz eden İsmail yandaşları imamlığ ın
ö ldü ğ ü halde İsmail’e ve ordan da onun oğ ullarına geçmesi gerektiğ inde ısrar ettiler.
Hatta bunlar bir dö nem sonra İsmail’in babası Cafer-i Sadık’a da mesafeli durmaya
başladılar ve “Yedi İmam” ö ğ retisini geliştirdiler. Bu ö ğ retiyi daha sonra İsmail’in
“kaybolan” kü çü k oğ lu Muhammed’le de geliştiren İsmaililer, “Mehdi” kavramını ortaya
attılar. Onlara gö re İsmail’in oğ lu kü çü k “Muhammed” kaybolmadı, “gaibe karıştı ve
yeryü zü ne yeniden Mehdi olarak inecek ve kıyamete kadar sü recek olan eşit, ö zgü r ve
adaletli bir dü zen kuracaktır”.
Mistik bir ö ğ reti haline dö nü şen İsmaili ö ğ retisi kendisini, “batıni” olarak da
adlandırıyordu. İsmaililere gö re Kuran ayetlerinin hem dışsal hem de içsel anlamları
vardır. Muhammed Kuran ayetlerinin zahiri, yani dışsal anlamını açıklarken, içsel anlamı
mü minlere Mehdi tarafından açıklanacaktır. Bu nedenle de İsmaililer saflarına
katılanları, kimi zaman yedi kimi zaman da dokuz basamaktan oluşan eğ itimden sonra,
almaktaydılar. Bu basamaklarda kadrolara, Kuran’ın batıni anlamı kavratılıyordu.
Daha sonra bu ö ğ reti, semerci ustası Hamdan Karmat tarafından sınıfsal ve militan bir
ideolojiye dö nü ştü rü ldü . Hamdan Karmat’ın oğ lu olduğ unu iddia eden Ubeydullah, 10.
yü zyılın ortalarından sonra ö nce Tunus, ardından da Mısır’ı fethederek, İsmaililere
somut bir devlet gü cü kazandırdı.
Ubeydullah’ın savaşında kullandığ ı en ö nemli argü manı onun, yalnız Ali soyundan değ il,
aynı zaman da doğ rudandan doğ ruya Muhammed’in kızı ve Ali’nin eşi Fatma’yla da
akraba olduğ unu idda etmesiydi. Bö ylece Ubeydullah, Fatimi hanedanlığ ını/halifeliğ ini,
Abbasi hanedanlığ ı karşısında geneolojik açıdan daha sağ lam bir zemine oturtuyordu.
Bu tarihten itibaren de kendilerini Fatimi hanedanlığ ı olarak tanımladılar.
Ancak tarihçiler “Fatimiler” kavramının kö keninin Ali’nin eşi ve Muhammed’in kızı
Fatma’dan değ il, İsmail’in eşi Fatma’dan geldiğ ini ileri sü rmektedir ki, bu tartışma bugü n
hala tam olarak açıklığ a kavuşmamıştır.
Daha sonra bu İsmaili ö ğ retisi, tü m İslam dü nyasını, ö zellikle de 10. 11. ve 12. yü zyılın
bilim ve dü şü n adamlarını etkisi altına alan İhvan-ü Safa hareketi şahsında etkili bir
eşitlikçi harekete dö nü ştü . Gene aynı şekilde bu ö ğ reti 10. yü zyılın başından itibaren
Basra’nın ü nlü Zenci ve Arap Yarım Adasında etkili olan Karmati hareketlerinin ideolojik
altyapısını da oluşturdu.
Kaynak:
C.Cahen: Der Islam, Vom Urpsrung bis zu den Anfaengen des Osmanenreiches, Weltbild
Ver., Frankfurt 2000
M. Ebu Zehra: İslamda Siyasi ve İtikadi Mezhepler Tarihi, Yağ mur Yay., İstanbul 1970