Professional Documents
Culture Documents
Halifelik kurumunun gelişimi ve halifenin islam toplumundaki yeri hakkında genel bir
değerlendirme yapınız.Ebubekir döneminde ortaya çıktı ardından muaviye ile verasete döndü
Abbasilerle beraber daha da farklı bir konuma geldi dini anlamda daha da kuvvetlendi.Mısıra
gitti.Mısırdan Osmanlılara geçti.En sonunda 3 Mart 1924 te kapandı.Siyasi olarak birleştirici
bir makam.Sünni islamiyetin lideri.İslamın Orta Çağı tamamen halifenin etrafında
şekilleniyor.Halifeler zamanla etkisini kaybetse de öyle ya da böyle İslam dünyasında son söz
Halifelere ait olmaktadır.Bütün siyasi,sosyal dini hayat halife etrafında
şekilleniyor.Devletlerin halifeye bakış açısına değinmek gerekirse halifeyi ve ondan aldıklar
şeyerle bir meşruiyet sembolü olarak bakıyorlar.Her devlet egemen olduğu sahada gücünü
pekiştirmek amacıyla halifeye mecburdur.Bu bakış açısı yüzden halife sürekli en üst konumda
kalmıştır.Böylelikle bu devletler bu psikolojiyi halka yayıyorlar ve halkın zihninde halife hiç
unutulmaz veya gözardı edilemez bir kişi olarak kalıyor. Bunların aksine Selçuklular halifeyi
sürekli baskı altında tutma politikası gütse de El müsterşid döneminde tekrar bu makam
güçleniyor.Baybars halifenin birleştirici gücünden faydalanmak için Mısıra getiriyor.
Taht Taç Sikke Çetr Nevbet Bayrak Tıraz Hil’at GaşiyeOk ve Yay Yüzük ve Mühür Çadır Tevki
ve Tuğra
Bir saltanat sembolü olarak şetrin ifade ettiği anlam ve önemi hakkında bilgi veriniz.
Şetr ve saçak yüksekte sultanın bulunduğu yerde olması lazım çünkü asker onu görür.Eğer
onu çukur bir yere yerleştirirsen asker göremez ve sıkıntı çıkar. Salahaddin Eyyubi’nin cibabı
türkmen savaşında olduğu gibi karşı tarafın şetri alçak yere yerleştirmesi selahattine savaşı
Hacib nedir
Gulam
Gulamhanelerde yetişir burada babayan adlı görevliler onları eğitirdi.Acemi gulamlara kara
gulam denirdi.
Afrika’dan Asya’ya kadar tüm İslam coğrafyasında farklı isimler altında görülen köle askerlik
kurumunun ilk teşkilatlı örneği, Gulam sistemidir. Gulam, Selçuklu, Eyyûbî, Memlûk ve
Osmanlı devletlerine, İslami bir sistem olarak girmiş ve siyasi, askeri ve sosyal alanlarda etkin
bir şekilde görülmüş bir sistemdir. ;
“esir veya köle olarak hizmete alınan kimselerin, kabiliyetleri ve aldıkları eğitim neticesinde
kazandıkları becerileri doğrultusunda başta ordu olmak üzere çeşitli devlet hizmetlerinde
istihdam edilmesi suretiyle işleyen mekanizma”ya gulâm sistemi (military slave system,
military slavery) denmektedir
Gulam sistemi, İslami bir müessese olarak ortaya çıkmış ve dönemin Orta Çağ İslam
devletlerinde uygulanmış bir sistemdir.
Orta Çağda bir sosyal ve siyasi zümre olarak değerlendirilen köle orijinli unsurlar,
kullanılacakları alanlara göre sınıflandırılmışlardır. Şahsi hizmete alınacak olan köleler, belli
bir mesleğe sahip olanlar, askeri teşkilat için kullanılacak olanlar ayrı ayrı
değerlendirilmişlerdir
Bir gulam, efendisine bağlı ücretli asker olarak, kendi efendisi haricinde başka bir otorite
tanımazdı. Efendisinin verdiği emri sorgusuzca yerine getiren ve bu uğurda padişahı bile yok
sayabilen bir sıhriyet bağı vardı. Ancak gulamlar, efendilerini değiştirebiliyordu. Bu değişim,
sahibinin rızasıyla olabildiği gibi, sahibinin onu satmasıyla da mümkündü. Ayrıca
hükümdarın isteği doğrultusunda hizmete alınabilir veya taltif edilebilir veyahut hediye olarak
sunulabilirdi. Bir gulam efendisine sadık bir şekilde hizmetini sürdürmeliydi. Buna karşılık
efendisi de onun bireysel ve sosyal haklarını temin ve tesis etmek zorunda id
devletler için IX. yüzyılda esir ticareti önemli bir kazanç vasıtası oldu. Aynı
yıllarda kurulan diğer devletlerin orduları için de Türk esirlerine büyük bir
talep başlamıştı. Orta Asya bozkırlarındaki bu esir trafiği önce Tâhirîler’in,
sonra da Sâmânîler’in kontrolünde bulunuyordu. Ticaretin yanı sıra Tâhirîler
ve Sâmânîler de ordularına gulâm asker almışlardır. Başlangıçta bu
devletlerin yöneticileri, garnizon şehirlerine yerleşmiş Arap unsurlarla
mahallî İranlı askerlere dayanmaktaydı. Zamanla bu yöneticiler ordularını,
efendilerine daha bağlı oldukları için profesyonel gulâm askerlerden teşkil
etmeye başladılar. Gulâm hukuken efendisine aitti ve onun ölümünde
herhangi bir menkul mal gibi mirasçısına intikal ediyordu. Mahmûd-ı
Gaznevî’nin âzat etmeyip oğlu Mesud’a miras bıraktığı gulâm kumandanı
Anuş Tegin Hassa ölümünden az önce isteği üzerine âzat edildi. Sultan
onun şahsî gulâmlarının dağıtılmasıyla ilgili son arzusunu da kabul etmiş ve
onları saray hizmetine alarak otuz tanesini kendisi için ayırdıktan sonra
diğerlerini oğullarına paylaştırmıştı. Selçuklular’da da ölen sultanın
gulâmları yeni tahta geçen hükümdarın hizmetine giriyordu. Selçuklu
Sultanı Melikşah’ın saltanatı sırasında gulâm Anuş Tegin Garçeî taştdâr idi.
Daha sonra Hârizm valiliğine tayin edilince burayı özerk bir bölge gibi idare
etti ve onun soyundan gelenler Hârizmşahlar Devleti’ni kurdular. Gazneliler
Devleti’nin kurucusu Alp Tegin, Sâmânî Emîri Ahmed b. İsmâil’in gulâmı idi.
Alp Tegin’in de Sebük Tegin dahil olmak üzere 2000’den fazla gulâmı vardı.
XI. yüzyılda İran’a hâkim olan Türk hânedanları, kendi kabile gruplarından
çok gulâm birliklerine güvendiler ve ordularını büyük ölçüde bunlardan teşkil
ettiler. Karahanlı hükümdarlarına ait gulâmların sayısı, Selçuklu Sultanı
Sencer zamanında 12.000’i bulmuştu. Selçuklu devrinde saray en büyük
gulâm yetiştirme merkeziydi. Bunun dışında gulâmlar genelde sahipleri
tarafından eğitiliyordu. Orduda gulâmların çok önemli bir yeri vardı:
Gulâmlıktan yetişme kumandanlar özellikle batı yönündeki genişlemede ve
buradaki mahallî hânedanlara karşı yapılan savaşlarda başarılı olmuşlardı.
Ayrıca bunlar, efendileri olan Selçuklu sultanlarına öteki Türk ve Türkmen
grupları karşı çıktıkları zamanlarda sadık kalmışlardı. Meselâ Melikşah’ın,
amcası Kavurd Bey’e hükümranlığını kabul ettirme mücadelesinde Emîr
Savtegin önemli rol oynamıştı. Gulâm kumandanları bazan genç sultanlar
üzerinde etkili oluyor ve onları baskı altında tutuyordu. Hatta Sultan
Sencer’in dahi başarılı gulâmların etkisinde kaldığı rivayet edilir. Vezir
Nizâmülmülk’ün çevresinde de âdeta bir hükümdar gibi gulâm birliği
toplanmıştı. Onun ölümünden sonra “Nizâmiyye” adıyla anılan bu gulâmlar
devlet siyasetinde birleştirici bir rol oynamış ve Sultan Melikşah’ın
ölümünün ardından oğlu Berkyaruk’u tahta çıkarmışlardı. Devletin
çökmeye başladığı dönemde bazı gulâm kumandanları genç şehzadelere
atabeg ve nâib tayin edildiler; böylece kuvvet ve kudret onların eline geçti.
Bu atabegler, Selçuklu ülkesinin çeşitli yerlerinde İldenizliler (Azerbaycan),
Zengîler (Suriye ve el-Cezîre), Ahlatşahlar (Van) gibi hânedanlar kurdular.
Hacib
Vezirlik
Divan