Bu millete karşı M. Kemal'den Ekrem Müdafa'ya kadar
ihanet bağı! Bunlardan birisi tarihin kara sayfasına karışan. Diğeri de bu kara sayfanın kopyasını ortaya yeniden koymaya çalışan ve atası gibi kimliğini değiştiren şahsiyetler! İkisi de bir arayış içerisinde ve kimliklerinden memnun görünmüyorlar ve isimlerini değiştiriyorlar. Birisi Mustafa Kemal'den – Kemal Atatürk'e, diğeri ise Ekrem Müdafa'dan – Ekrem İmamoğlu'na. İkisinin de özellikle İngiliz sefirleri ile itinalı ilişkileri ve bağları var. Kendi insanını bu sefirlerin vaatleri uğruna feda edebilecek konumdalar. Bir taraftan insanımızın yanında yer alarak batılı güçlere karşı savaş etmek varken.. Diğer taraftan bu emperyal güçlerin yanında yer alarak, dinlerini, kültürlerini ve insanını feda etmek var... Bu maneviyattan uzak olan satılık çevrenin çıkarları nereye doğru odaklanıyorsa, oraya doğru meyilli olduklarına tarih şahitlik etmiştir. Bir yerlere ve mertebelere gelene kadar dua ederler ve Müslüman gibi görünürler. O makama gelince de İslam dinine karşı ve Kuran'a karşı acımasız bir savaşa girişirler. Bunlar iki taraflı ajan, ikiyüzlü ve nice kişiliksiz sıfatlara sahip birer figüranlardır. Zamanımızdaki Ekrem ´in acemiliğine binaen, yaptıkları ettikleri hemen su yüzüne çıkıyor. M.Kemal'e gelince, 100 seneyi aşkın bir zaman geçti ve bu kimliği askıda olan insanın yaptıkları halen gizlenmekte ve kanunlarla da korunmaktadır. M. Kemal'in İngiliz elçileriyle birlikte 'Osmanlıya ihaneti' ve kendini pazarlaması! Tarih sayfalarını açalım ve M. Kemal'in Osmanlıya karşı ihanetini, kaynaklarıyla birlikte okuyalım. Bunları okudukça Ekremleri daha iyi tanıyacağız. “Bundan başka, İngilizlerin İstanbul’da hafiye teşkilatını yapan, “İngiliz Muhibler Cemiyeti” ni kuran, hülasa Şark’ta İngilizlerin siyasi emellerini temine çalışan Rahip Frew, daha evvel M. Kemal ile temasa geçmişti. Hatta M. Kemal, Pera Palas Oteli’nin müdürü, Fransız, fakat İngiliz ajanı Mösyö Martin vasıtasıyla müteaddid defalar vaki olan mülakatlarında Rahip Frew’yu, “insaniyete hadim adalete hizmetkâr bir zât-ı faziletkâr telakki etmiş olduğunu” bizzat ifade etmektedir.”[1] “M. Kemal’i her fırsatta göklere çıkaran yaveri Cevat Abbas da hatıralarında şunları yazmaktadır: “Atatürk, İstanbul’da bulunduğu ayların sonlarına doğru İtalya mümessili Kont Sforzia ve Papaz Mister Frew ile de ayrı ayrı ve fasılalı tarihlerde görüşmüştü.”[2] Cephede İngilizlere 75 bin Mehmetçiği teslim eden M.Kemal: M. Kemal, Filistin Cephesi’nde İngiliz Ordusu Kumandanı General Allenby’e karşı savaşmak yerine kaçmayı tercih etmiş ve o cephede 75 bin Mehmetçik esir bırakılmıştı. Birinci Cihan Harbi’nde esir düşenlerin sayısı 202 bin kadardır. Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, en çok esiri, 75 bin kişiyle M. Kemal Paşa’nın kumanda ettiği Filistin cephesinde verdiğimizi yazmaktadır. [2.1] “M. Kemal’in henüz İstanbul’dan ayrılmadan, İngiliz istihbaratına mensup bazı kimselerle gizlice görüştüğünü Von Mikusch da doğrulamaktadır.”[3] Stanford Shaw’un Türk Tarih Kurumu tarafından İngilizce basılan 6 ciltlik eserinin birinci cildinde: M. Kemal’in, Osmanlı Savaş Bakanlığı’nda İngiliz Kontrol Subayı olarak görev yapan ve aynı zamanda İngiliz İstihbaratının (M.İ.6) İstanbul’daki başı olan J. G. Bennett’e, -sıkı durun- şu çarpıcı planı önerdiği yazmaktadır: “İngiliz kontrolü altında bir Türk ordusu kurmak.”[4] Evet, yanlış okumadınız… M. Kemal Atatürk, “İngiliz kontrolü altında bir Türk ordusu kurmak” istiyor. M. Kemal Atatürk 14 Kasım 1918 günü, İngilizlerin Daily Mail Gazetesi’nin muhabiri G. Ward Price’ı aracı yaparak General Harington’la da görüşmek istemişti. Price, M. Kemal’le Pera Palas’ta yaptığı görüşmeyi hatıralarında şöyle aktarıyor: “M. Kemal, yapmak istediği bir teklif için Britanya resmi makamlarıyla nasıl temas edeceğini” bildirmemi rica etti. “Bu harpte yanlış cephede savaştık, dedi, eski dostumuz Britanyalılarla asla kavga etmek istemezdik… Biliyoruz, partiyi kaybettik… Anadolu’nun Müttefik Devletler tarafından işgal edileceğini tamamen biliyordum… Bu topraklar üzerindeki bir Britanya idaresinden o kadar hoşnutsuzluk gösterilmemesi gerektir.” Anadolu’da İngiliz idaresinden o kadar da rahatsızlık duyulmaması gerektiğini söyledikten sonra M. Kemal, bu topraklar üzerindeki İngiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir: “Eğer İngilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa, Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim…”[5] Velhasıl.. M. Kemal'in İngilizler adına bir muhbir olarak çalıştığını ve onlara vatanı nasıl peşkeş çektiğine tarih şahitlik yapmıştır. İngilizler, Osmanlıya karşı asıl cepheyi içerimizde yerleştirdikleri askeriye ve siyasetteki ajanları sayesinde açmışlardır. Kendi milletine ve devletine hainlik yapabilen M. Kemaller ve Ekremler olduğu sürece, düşmanlarımız da bunları kullanmasını bileceklerdir. Her devirde de var olacaklardır ve yenileri de eklenecektir. Devleti ve milletiyle birlikte (batılılara) kendi şeref ve şahsiyetlerini satacak kadar, Pazar değeri sıfırlanmış insanlar, her zaman diliminde varlığını koruyacaktır. M. Kemaller ve Müdafalar gibi satılık insanların kuruş değeri ortaya çıktıkça, insanımız da onları satıldıkları İngilizlerin ve Yunanların cephesine kadar kovalamasını bilecektir. _______________________________________________ ___________________________________________ [1] M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild 1, sayfa 302. [2] Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer, Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, (Derleyen Turgut Gürer), Gürer Yayınları, 6. Baskı, Istanbul 2008, sayfa 214. [2.1] Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı’nın Çöküşü, Timaş Yayınları, Istanbul 2014, sayfa 76. [3] Dagobert Von Mikusch, Ghazi Mustapha Kemal (la Résurrection d’un peuple), Gallimard, Paris 1931, sayfa 164. [4] Stanford Shaw, From Empire to Republic, The Turkish War of National Liberation, cild 1, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2000, sayfa 358, 359. [5] Price’ın Extra-Special Correspondent (Çok Özel Yazışmalar) adlı kitabından (1957, sayfa 104) aktaran Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile Ilgili Ingiliz Belgeleri, Çeviren: Cemal Köprülü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991, sayfa 98.