You are on page 1of 24

YDS & YÖKDİL & YDT

KALIPLAŞMIŞ
İFADELER
a hospitable environment yaşanılabilir bir çevre
terminate the contract sözleşmeyi sonlandırmak
stringent precautions katı/sıkı tedbirler
the deterrent effect caydırıcı etki
strictly adhere to something bir şeye sıkıca bağlı olmak
uphold the submission öneriyi kabul etmek , tasdik etmek
attain competence beceri elde etmek
increase exponentially katlanarak artmak, yükselmek
relieve the symptoms belirtileri azaltmak
seriously detrimental to the ekonomiye ciddi ölçüde zararlı
economy
a hospitable environment yaşanılabilir bir çevre
terminate the contract sözleşmeyi sonlandırmak
stringent precautions katı/sıkı tedbirler
the deterrent effect caydırıcı etki
strictly adhere to something bir şeye sıkıca bağlı olmak
uphold the submission öneriyi kabul etmek , tasdik etmek
attain competence beceri elde etmek
increase exponentially katlanarak artmak, yükselmek
relieve the symptoms belirtileri azaltmak
seriously detrimental to the ekonomiye ciddi ölçüde zararlı
economy
ponder on the future geleceği düşünmek
launch rebellion isyan başlatmak
raising consciousness farkındalığı artırmak
means of subsistence geçim kaynağı
a substantial lessening ciddi ölçüde azalma
naturally replenished sources doğal olarak yenilenen kaynaklar
be endowed with sth. bir şeye sahip olmak (doğuştan)
spread quickly hızlı bir şekilde yayılmak
communication medium iletişim aracı
with the advent of printing press matbaanın gelişi
laying concrete foundations sağlam temeller atmak
unanimous verdict oybirliği ile verilen karar
unimpeachable eyewitness şüphe edilmez, güvenilir tanık
marked improvement önemli, ciddi gelişme
a means to an end bir amaca giden yol
conventional wisdom genel kabul
pearls of wisdom akıl dolu sözler
be on the road to recovery iyileşme yolunda olmak
grudging approval istesizce verilen onay
a jointly issued document ortak yayımlanan bir doküman
budget constraints bütçe kısıtlamaları
on a budget düşük bütçe
burst into tears gözyaşlarını tutamamak, ağlamak
insatiable curiosity aşırı derecede meraklılık
assess the implications sonuçları değerlendirmek
profound implications derinden, ciddi sonuçlar
utmost importance son derece önemli olmak
prolonged absence uzun süreli yokluk
communicable disease bulaşıcı hastalık
eradicate completely tamamıyla yok etmek
deterrent force caydırıcı güç
expected outcome beklenen sonuç
widespread belief yaygın inanış
commencement speech mezuniyet konuşması
break a pact anlaşmayı ihlal etmek
acute pain şiddetli ağrı, acı
excruciatingly painful son derece ağrılı
commit crime suç işlemek
deliver a speech konuşma yapmak
make a documentary belgesel çekmek, yapmak
beyond a shadow of a doubt şüphesiz
a draft agreement taslak sözleşme
draw heavily on sth. bir şeyden oldukça faydalanma
overcome a drawback bir engelin üstesinden gelmek
bemoan your fate kaderinden şikayet etmek
unveil a plan bir planı açığa çıkarmak
launch a plan bir planı başlatmak
with all due respect saygısızlık etmek istemem ama ..
assume responsibility sorumluluğu üstlenmek
the threshold of tolerance dayanma, tolerans eşiği/sınırı
be under new management yeni bir yönetim altında olmak
outside your mandate senin yetkinin dışında
be accused of manslaughter adam öldürmekle suçlanmak
a host of problems/issues bir sürü problem/mesele
dominate the market piyasaya hakim olmak/hükmetmek
a rapid expansion hızlı bir yayılma/genişleme
acknowledge the existence of sth. bir şeyin varlığını kabul etmek
be sent into exile sürgüne gönderilmek
strenuous exercise yorucu egzersiz
accurate diagnosis doğru teşhis
profound influence son derece, derinden etki
provide assistance yardım sağlamak
be subject to discrimination ayrımcılığa uğramak, maruz kalmak
unsubstantiated accusations asılsız suçlamalar
be sentenced to death ölüme mahkum edilmek
adverse effect ters, olumsuz etki
gain a reputation ün kazanmak
be heartily welcomed içtenlikle karşılanmak
commonly accepted rules yaygın olarak kabul edilen kurallar
a lack of self-esteem özsaygı eksikliği
a backstreet abortion yasadışı kürtaj
absent without leave izinsiz ayrılan
have no choice but to accept kabul etmekten başka seçeneğin olmaması
at face value göründüğü gibi, olduğu gibi
adjourn a case davayı ertelemek
spiral out of control kontrolden çıkmak
dogged determination son derece kararlı
a deterrent sentence caydırıcı ceza
devise a method bir metot bulmak, düşünmek
log book seyir defteri, gemi defteri
when compared with … ile kıyaslandığında
be characterized by sth. bir şey ile nitelendirilmek
mental impairment zihinsel bozukluk
rapid deterioration hızlı bozulma, kötüye gitme
over an extended period of time uzun bir süre boyunca
intense competition kıyasıya, yoğun rekabet
attract one’s attention dikkatini çekmek
extremely challenging task oldukça zorlayıcı görev
under constant supervision sürekli gözetim altında
relatively low income nispeten, oldukça düşük gelir
meagre resources kıt, yetersiz kaynaklar
severe reduction in food intake yiyecek alımında ciddi azaltma
alleviate poverty fakirliği azaltmak
eliminate racial discrimination ırk ayrımını yok etmek
successfully overcome the difficulties zorlukların üstesinden başarıyla gelmek
convey different meanings farklı anlamlar taşımak, iletmek
abandoned warehouses terk edilmiş depolar
comply with the rules kurallar uymak, itaat etmek
depend entirely on sth. tamamıyla bir şeye dayanmak
call for a ban on sth. bir şeyin yasaklanması çağrısında bulunmak
at an unprecedented level daha önce görülmemiş seviyede
render something possible bir şeyi mümkün hale getirmek
contract a disease bir hastalığın bulaşması
an apparent discrepancy açık / belirgin bir çelişki
decision-making process karar verme süreci
a means of communication iletişim aracı
contrary to widespread belief yaygın inanışın aksine
exponential growth üstel büyüme
roll with the punches zorluklara göğüs germek, katlanmak
remain a mystery sır olarak kalmak
an effective painkiller etkili bir ağrı kesici
comparatively new technology oldukça yeni teknoloji
a wide range of theories çok sayıda teori
carry out an experiment deney yapmak
distinctive trait ayırt edici özellik
hereditary factors kalıtsal faktörler
strike up a conversation bir konuşmaya başlamak
compelling evidence kesin / ikna edici kanıt
inevitable consequence kaçınılmaz sonuç
trust one’s intuition sezgilerine güvenmek
yield results sonuç vermek, elde etmek
a comprehensive study kapsamlı bir çalışma
pave the way for new treatments yeni tedavilere zemin hazırlamak
in the nick of time tam zamanında
in the wake of the crash kazanın sonrasında/ardından
finite resources kısıtlı kaynaklar
contain the disease hastalığı kontrol altına almak
if we are to …. eğer istiyorsak
out of necessity ihtiyaçtan dolayı
alternative means alternatif metotlar, yöntemler
raw materials ham maddeler
preliminary results ön, ilk sonuçlar
play a significant role in sth. bir şeyde önemli bir rol oynamak
openly disputed matters açıkça tartışılan meseleler
take the necessary measures gerekli tedbirleri almak
lack of evidence kanıt eksikliği
plummeting to paltry levels önemsiz seviyelere kadar düşmek, azalmak
incremental climate change artan iklim değişikliği
adversely affected by sth. bir şey tarafında olumsuz etkilenmek
be confined to sth. bir şey ile sınırlı, kısıtlı olmak
remain steady sabit kalmak
depend heavily on ciddi ölçüde bağlı kalmak
maintain a healthy life sağlıklı bir yaşam sürdürmek
develop an illness bir hastalığa yakalanmak
lay the foundations of temellerini atmak
under surveillance gözetim altında
an ongoing argument süregelen, devam eden tartışma
universally accepted evrensel olarak kabul edilmek
on-the-ground investigation yerinde soruşturma, araştırma
compelling evidence ikna edici kanıt
animal husbandry hayvancılık
offset the costs maliyetleri dengelemek
moderate consumption makul tüketim
the spread of contagious diseases bulaşıcı hastalıkların yayılması
a new strain of influenza gribin yeni bir türü
economic prosperity ekonomik zenginlik
successfully implemented plan başarılı bir şekilde uygulanmış plan
the decline in productivity üretkenlikte azalma
a reliable method güvenilir bir method
the scope of agreement anlaşmanın kapsamı
be deeply committed to derinden bağlı olmak
insight into iç yüzünü anlamak, kavramak
lifelong addiction hayat boyu bağımlılık
have a tendency to do sth. eğilime sahip olmak
thorough investigation kapsamlı araştırma
valuable information değerli bilgi
rapid growth hızlı büyüme
gather evidence kanıt toplamak
sustainable development sürdürülebilir gelişim
be widely known as ….. geniş çapta …. olarak bilinmek
highly dangerous oldukça tehlikeli
carefully preserved dikkatlice korunmuş
put forward an idea bir fikir ileri atmak
have in common ortak noktası olmak
long-term sustainability uzun vadeli sürdürülebilirlik
changing global economy değişen küresel ekonomi
a lack of infrastructure service altyapı hizmeti eksikliği
environmental hazards çevresel zararlar
pollution abatement measures kirliliği azaltma tedbirleri
abide by the rules kurallara uymak, itaat etmek
call off cancel iptal etmek
stand for represent temsil etmek
do away with abolish sonlandırmak, kaldırmak
draw on utilize, make use of faydalanmak
pass away die ölmek
pass out faint bayılmak
refrain from avoid kaçınmak
derive from originate -den gelmek
go through experience yaşamak, deneyimlemek
look up to admire hayranlık duymak
figure out discover çözmek, bulmak
put aside save biriktirmek
make up for compensate for tazmin, telafi etmek
cut down on reduce azaltmak
carry out accomplish yapmak, gerçekleştirmek
account for constitute oluşturmak
bring about cause sebep olmak
look into investigate araştırmak
give off emit yaymak
put off postpone ertelemek
can’t help doing sth. bir şeyi yapmaktan kendini alamamak
have a point haklı olmak
be done with bitirmek
to my mind benim fikrimce, bana göre
miss the point anlayamamak
I see anladım
it doesn’t make any sense hiç mantıklı değil
what a pity ne yazık

You might also like