You are on page 1of 7

1960’larda Nispi Temsil Uygulamaları

Ve Sonuçları
Dilara BOZKURT

ÖZ
Çoğunluk ve Nisbi Temsil sistemi olarak ifade edilen seçim sistemlerinden nisbi temsil sistemi,
daha sonra hesaplama yöntemleri olarak; çevre seçim sayısı, değişmez tek sayı ve milli seçim
sayısı yöntemlerinden bahsedilmiştir. Ülkemizde seçim sistemlerinde kullanılan yaklaştırmalı
nisbi temsilin örnekleri olan milli bakiye, en yüksek ortalama sistemi, d’hont ve en yüksek
bakiye sisteminin özellikleri anlatılarak 1961 Anayasa’sında yapılan değişikliklerden hareketle
milli bakiye sisteminin uygulandığı 1965 ve 1961'den bu yana –1965 Millet Meclisi genel
seçimi ile 1966 Millet Meclisi ara seçimi dışında– bütün milletvekili genel ve ara seçimlerinde
uygulanan ve günümüzde halen uygulanmaya devam eden d’Hont sistemi açıklanılarak
1960’larda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne nasıl yansıdığı çalışma konusu olmuştur.

GİRİŞ
Halkın kendi kendini yönetmesi veya halkın kendini seçtiği temsilciler vasıtasıyla yönetmesi
anlamında kullanılan “demokrasi”, günümüz çağdaş toplumlarında hâkim siyasal doktrindir.
Demokratik rejimlerde yönetim yetkisinin kaynağı, dolayısıyla meşruiyetin temeli seçimlerdir.
O nedenle çok partili demokrasilerde parlâmento seçimlerinin amacı, her şeyden önce, belirli
bir süre için ülkeyi hangi parti veya partilerin yöneteceğini, başka bir deyişle, hükümeti hangi
parti veya partilerin kuracağını; hangi parti veya partilerin muhalefet olarak denetim görevi
yapacağını belirlemektir. Seçim sisteminin bu işlevine “fayda (yarar)” ilkesi denir. Konuya
seçim sonucunda bir hükümetin ülkeyi istikrar içinde yönetme olanağını bulabileceği bir
parlâmento çoğunluğunun ortaya çıkması açısından bakıldığında; bu ilke, “istikrar” ilkesi,
başka bir deyişle, “yönetilebilirlik” ya da her iki terimi birleştirecek biçimde “yönetimde
istikrar” ilkesi olarak adlandırılır (Türk,2006).
Muhalefetin seçimlerle iktidar olabilme umudunu taşıyacağı ve bunun için kendini
güvencede hissedeceği bir ortamın temin edilmesi gerekir. Bunun yanında seçimlerin hür ve
dürüst bir ortamda yapılması, seçim sonuçlarının adil ve şeffaf olması da gereklidir. Seçim
sonuçlarını etkileyen en önemli hususlardan birisi ise seçim sistemleridir. Seçimler için birçok
farklı sistemler türetilmiştir. Seçim çevrelerin büyüklüğü, millet vekillerinin dağılımı, seçim
barajları, artık oyların nasıl değerlendirileceği hususları her sistemde farklı şekillenmiştir.
1.Seçim Sistemleri
“ Bir seçim sisteminin seçilmesi, anayasa ya da kanun koyucunun önündeki en önemli
siyasal tercihlerden biridir. Çünkü seçim sistemi, başta siyasal partilerin sayısı olmak üzere,
siyasal sistemin birçok unsurunu derinden etkiler” (Özbudun,1995). Seçim sistemi; halkın
parlamentodaki temsilcilerini belirlemek için gerekli olan kurallar bütününü gösteren teknik
bir yöntemdir. Yapılan bu tanım herkesçe bilinmesine rağmen kullanılan oyların
değerlendirilmesine, başka bir deyişle, verilen oyların sayılarına göre seçime katılan parti veya
bağımsız adayların parlamentoda kazandıkları sandalye sayılarının belirlenmesine ilişkin bu
yöntemin usulünün ne olacağı konusu çok tartışılmaktadır. Çünkü hiçbir seçim sistemi
seçmenlerin tamamının iradesini parlamentoya yansımasını tek başına sağlayamaz (Unat,
1993: 50). Bu nedenle de seçim sisteminin belirlenmesi demokratik siyasal yaşamın en kritik
soruları arasında yer alır. Demokratik rejimlerin vazgeçilmezi olarak seçimin birçok farklı
işleyişi vardır. Bunlar ülkelerin, hükümet sistemlerine ve işleyişlerine göre değişiklik
göstermekle beraber baskı unsurlarının değiştirici etkisiyle de şekillenmektedir. Seçim
sistemleri çoğunluk ve nispi temsil sistemleri ile başlıklandırmaktadır.

1.2 Nispi Temsil Sistemi


“Nispî temsil veya orantılı temsil, siyasal partilerin güçleri oranında, başka bir deyişle,
seçimde aldıkları oy oranında parlâmentoda temsil edilmelerine olanak veren bir sistemler
grubunun ortak adıdır” (Türk,2006:84). Nispi temsil sistemi, demokratik çoğulculuk ve temsili
adalet ilkelerinin varlığı açısından olumlu yönleri ifade edilse de parlamentoda küçük partilerin
kendilerine temsil imkanını pek tanımaması açısından bir sorunu ifade etmektedir. Aynı
zamanda liste usulünde aday sıralaması çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü her partinin aday
listesinden o partinin kazandığı milletvekilliği sayısı kadar aday, oradaki sıraya göre
milletvekili seçilir. İl genel meclisleri ile belediye meclislerinin nispî temsil sistemine göre
seçilen asıl ve yedek üyeleri bakımından 2972 sayılı Kanun’da açıkça belirtilen bu ilke
1995’ten bu yana milletvekili seçimlerinde daha önce yürürlükte bulunan hükümlere yollama
yapan hükümler ve yerleşmiş seçim gelenekleri doğrultusunda uygulanmaktadır (10.6.1983
tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, m.35 ). Teoride çok basit olan nispi temsil
sistemine göre; milletvekilleri, seçime katılan listeler arasında aldıkları oy oranına göre
paylaştırılacaktır. Bunun yapılmasını sağlayacak hesaplamalara dayanak ölçüt olarak da
“seçim sayısı” benimsenmiştir. Seçim sayısı üç değişik biçimde hesaplanabilmektedir.

1.2.1 Çevre Seçim Sayısı


Her seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların seçilecek milletvekili sayısına bölünmesiyle
bulunmaktadır. Bu yöntemde her şehirden çıkacak milletvekili sayısı önceden bilinmektedir.
Çevre seçim sayısını bulmak için kullanılan formül şudur:
Çevre seçim sayısı (Seçim kotası) = Toplam geçerli oylar: Milletvekili sayısı.
Çevre seçim sayısı hesaplaması sırasında kullanılan matematiksel formüller, oy oranlarına
dayalı bir dağıtım yapılmasını sağlar. Bu da, daha fazla oy alan parti veya siyasi oluşumların
daha fazla milletvekili kazanmasını sağlarken, daha az oy alanların daha az temsil edilmesine
neden olabilir.

1.2.2 Değişmez Tek Sayı


“ Kazanacak adayı saptamak konusunda en belirleyici rolü oynayan sayı, çevre seçim
sayısından farklı olarak kanun koyucu tarafından seçimin başında, bütün seçim bölgeleri için
aynı olacak şekilde saptanır. Seçim çevrelerinde listelerin kazanacağı milletvekillikleri, o
seçim çevresinde aldıkları oyun bu değişmez sayıya bölünmesi suretiyle hesaplanır. Ülkede
seçilecek toplam milletvekili sayısı önceden bilinmez, milletvekili geçerli oy sayısına
bağlıdır” ( Gültekin,2006).

1.2.3 Milli Seçim Sayısı


Tüm ülkede kullanılan geçerli oy toplamının, seçilecek toplam temsilci sayısına bölünmesi
ile elde edilir. Ortaya çıkan sonuç ulusal seçim sayısını oluşturulur. Bu sistemde, seçim
sonuçlarının açıklanabilmesi için bütün seçim çevrelerindeki sonuçların beklenmesi
gerekmektedir. Bu da sistemin en büyük sakıncalarından biridir342. Sistemin en olumlu yönü
ise, temsilde adaleti en üst düzeyde sağlamasıdır (Aydoğdu,2015).

1.3 Yaklaştırmalı Nispi Temsil


Bahsedilen seçim sistemleriyle, seçim çevresinden seçilecek temsilcilerin partiler arasındaki
dağılımını belirleyebilmek için yapılan hesaplamalar her zaman tam sonuç vermeyebilir. Bu
durumun önüne geçebilmek ve temsilciliklerin seçim çevrelerinde partilere tam olarak
dağıtılmasını sağlamak amacıyla birtakım yaklaştırmalara başvurma ihtiyacı ortaya
çıkmıştır.Bu amaçla kullanılan en yaygın sistemler: En yüksek artık sistemi, en yüksek
ortalama sistemi ile d‟Hondt ve en yüksek bakiye sistemidir.

1.3.1 En yüksek Artık Sistemi (Milli Bakiye)


Bu sistemde öncelikle bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oylara göre belirli bir
seçim sayısı elde edilir. Partilerin aldıkları geçerli oy sayılarında bu sayı kaç kez varsa, partiler
o kadar temsilcilik kazanırlar. Ancak, buraya kadar tüm temsilciliklerin dağıtılma ihtimali yok
denecek kadar azdır. Bu aşamada muhakkak artık oylar ortaya çıkacaktır. En yüksek artık
sisteminde, açıkta kalan temsilcilikler partilerin artık oylarının büyüklük sırasına göre dağıtılır.

1.3.2 En Yüksek Ortalama Sistemi


Bu sistemde de, seçim çevresinde partilerin aldığı oylarda seçim sayısı kaç kez varsa,
partiler o kadar temsilci çıkarırlar. Açıkta kalan temsilciliklerin dağıtımı ise şu şekilde
yapılmaktadır: Partilerin aldığı oylar, ilk dağıtım sonucunda kazandıkları temsilcilik sayısına
“bir (1) ilave edilerek bulunan sayıya” bölünür. Tüm partiler için bu bölme işlemi yapıldıktan
sonra elde edilen sonuçlar büyükten küçüğe doğru sıralanarak açıkta kalan temsilcilikler
dağıtılır (Aydoğdu,2015:77).

1.3.3 d’Hont Sistemi


İsmini aldığı Belçikalı matematik profesörü Victor d‟Hondt tarafından geliştirilen bu
sistemde, seçim çevresindeki oyların paylaştırılması işlemi sonrasında açıkta kalan temsilcilik
ve artık oy sorunu söz konusu olmamaktadır. Belirli bir seçim çevresindeki temsilciliklerin
parti listeleri ve bağımsız adaylar arasında paylaştırıldığı bu sistem şöyle işlemektedir:
Öncelikle her bir parti ve bağımsız adayların almış olduğu geçerli oylar alt alta yazılır. Daha
sonra bu sayılar, o seçim çevresinden seçilecek temsilci sayısına ulaĢıncaya kadar sırasıyla
1‟e, 2‟ye, 3‟e vd. bölünür. Bu işlemler tamamlandıktan sonra elde edilen sayılar büyükten
küçüğe sıralanır ve temsilcilikler bu sıralamaya göre partilere (ve bağımsız adaylara) dağıtılır
(Türk,2006).

1.3.4 En Yüksek Bakiye Sistemi


Bu sistemde öncelikle bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oylara göre belirli bir seçim
sayısı elde edilir. Partilerin aldıkları geçerli oy sayılarında bu sayı kaç kez varsa, partiler o
kadar temsilcilik kazanırlar. Ancak, buraya kadar tüm temsilciliklerin dağıtılma ihtimali yok
denecek kadar azdır372. Bu aşamada muhakkak artık oylar ortaya çıkacaktır. En yüksek artık
sisteminde, açıkta kalan temsilcilikler partilerin artık oylarının büyüklük sırasına göre dağıtılır
(Aydoğdu,2015).

2.1961 Anayasası Dönemi


1960 Darbesi Türk siyasal hayatında birçok değişikliği beraberinde getirmiştir.
Darbenin nedenleri arasında siyasi partilerin arasındaki gerilimler, Demokrat Parti ve ordu
ilişkisi, ülkede halk arasında yaşanan siyasi kutuplaşmalar, ordunun siyasi karar alma
süreçlerine müdahale etmek ve ülkenin istikrarını sağlamak gibi bir amaçla 1950 yılında
iktidara gelen Demokrat Parti’nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına
götürdüğü gerekçeleri ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs
1960 sabahı ülke yönetimine el koymuştur. Darbenin ardından feshedilen meclis ve diğer
kurum görevlilerinin Milli Birlik Komitesi’ne devredildiği açıklanmış ve ülke yaklaşık bir yıl
bu düzende yönetilmiştir.
1961’de hazırlanan anayasa ile Türk siyasi hayatı yeniden şekillenmiştir. Böylece çoğulcu
siyasal hayatta yeni siyasi partiler kurulmasının yolu da açılmıştır. Ancak 1965’ten sonra
siyasal ve sosyoekonomik hayattaki değişim, devlet sistemi ve sosyal hayatta yeni siyasi
sorunları da beraberinde getirmiştir. 1961 Anayasası seçimlere bir dizi değişiklik getirmiştir.
Bu dönemde üç farklı seçim kanunu hazırlamıştır, bunlar: “Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun”, “”Cumhuriyet Senatosu Üyelerinin Seçimi Kanunu” ve
“Milletvekili Seçimi Kanunu.
Temsilciler Meclisi 306 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nda "milletvekili seçimi tek
derecelidir; seçim, nispi temsil yöntemine göre genel, eşit, gizli oyla, bütün yurtta aynı günde
yapılır" Bu madde ile birlikte ilk kez seçimlere "nispi temsil" uygulaması getirilmiş olması 306
sayılı yasanın en önemli yanıdır. Bu düzenlemelerle birlikte seçim çevre barajlı d’Hont
sistemine göre yapılmış, 1960 darbesinin ardından oluşturulan siyasal sistemle seçimlere
katılan hiçbir parti tek başına hükümeti kuracak yeterli sayıya ulaşamamıştır. Partilerin
koalisyonuyla hükümet kurulmuş, Türkiye bu düzenlemeler ile koalisyon hükümetleriyle
tanışmıştır (Arslan,2023).
Türkiye’de “1961 Askeri Darbesi”nden sonra birçok parti Türk siyasal hayatına girmiştir.
29 Eylül 1960’ta Demokrat Parti (DP) kapatılmıştır. Darbe sonrasında sadece CHP ve
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) bulunuyordu. Demokrat Partinin (DP) kapatılması
ile sağ cenahta oluşan boşluğun doldurulması ve bu partinin mirasına sahip çıkmak adına
kurulan yeni partiler seçmen tabanının bölünmesine yol açmıştır. Nisbi (orantılı) seçim
sisteminin kabul edilmesi çok daha az oy alabilen partilerin mecliste temsil edilebilme yolunu
da açmıştır. Partiler arasında çok büyük ideolojik veya siyasi ayrışma olmadığı için iki partili
dönemdeki gibi ayrışmalar olmamıştır (Yalansız, 2006: 20,21).
11 Şubat 1961’de sırayla, Adalet Partisi (AP), Çalışma Partisi ÇP), Salih Başer tarafından
kurulan Cumhuriyetçi Mesleki Islahat Partisi (CMIP), Memleketçi Parti (MP), Türkiye İşçi ve
Çiftçi Partisi (TİÇP), Mutedil Liberal Parti (MLP) partileri kurulmuştur. 13 Şubat 1961’de ise
İşçi Partisi (İP), Düstur Partisi (DP), Kemalist Gençlik Parti (KGP), Millete Hizmet Partisi
(MHP), Güven Partisi (GP), Muhafazakâr Parti (MP) ve Yeni Türkiye Partisi (YTP)
kurulmuştur (Barlas, 1961: 2). Bu partilerden sadece ikisi (YTP ve AP) 1961 sonrasında
kurulan koalisyon hükȗmetlerinde yer alabilmişlerdir. 1961 siyasi gelişmeleri içerisinde
kurulan partilerden en önemlisi Adalet Partisi olmuştur.

2.1 1965 Seçimleri


Milli Bakiye Sistemi ve Temsilde Adalet bir başka deyişle ulusal artık sistemi, "ulusal
13.02.1965 tarihli ve 533 sayılı kanunla kabul edilmiştir. Yürürlülükten kaldırılana dek
yalnızca bir seçimi etkilemiştir. 1965 Türkiye Genel Seçimleri’nde seçim bölgelerinde seçim
sonuçlarına yansımayan olarak tüm Türkiye genelinde partilere göre dağıtılmıştır. Bu dağıtım
sonucunda verilen oylar ile temsil düzeyi arasında oluşan hatanın en düşük olması
amaçlanmıştır. Partilerin oy oranları ile mecliste temsil edildiği sandalye arasında %1 gibi
oldukça düşük bir sapma oranı tespit edilmiştir. Bu sistem sayesinde 6 farklı siyasi parti ve 1
bağımsız aday Meclis‟e girebilmiştir. Oyların %52.87‟sini alan AP 240 milletvekili çıkarmış
ve tek başına hükümeti kurmuştur. Bu seçimler ayrıca ilk kez sosyalist bir partinin (Türkiye
İşçi Partisi) Meclis’e girebildiği seçimler olmuştur. Ulusal artık sistemi, tek bir partinin
hakimiyetinin mecliste olmasını engelleyecek bir sistem olarak karşımıza çıkmıştır. Ancak
milli bakiye sistemi Adalet Partisi’nin kendi iktidarını koruyabilmesi adına 1968 yılında
kaldırmıştır.
2.2 1969 Seçimleri
1965 seçimlerinde küçük partilerin parlamentoya temsilci göndermesi iktidar partisini
harekete geçirmiş, bunun üzerine AP, 1968 senato seçimlerinden önce Meclis'e milli bakiye
usulünü değiştiren bir yasa önerisinde bulunmuştur. Parlamentoda TİP ve CHP
milletvekillerinin muhalefetine rağmen 20.03.1968 tarih ve 1036 sayılı kanunla kabul edilen
yasayla, 1961 Anayasasının benimsediği "seçim çevresi barajlı d'Hondt"sistemini geri
getirilmiştir. Ancak bu değişiklik hakkında Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açılması
üzerine Anayasa Mahkemesi, 1036 sayılı kanunun "baraja ilişkin hükmünü" anayasaya aykırı
bularak iptal etmiştir. Anayasa mahkemesinin verdiği bu karar üzerine, kanun koyucunun
öngörmediği bir seçim sistemi; "barajsız d'Hondt" sistemi ortaya çıkmış; bundan sonra yapılan
milletvekili ve Cumhuriyet Senatosu seçimlerinde bu seçim sisteminin uygulanmasına karar
verilmiştir.

Sonuç
Nispî temsil sistemleri, toplumdaki çeşitli siyasal görüşlerin, bunları savunan siyasal
partilerin parlâmentoda farklı derecelerde de olsa adil bir biçimde temsilini sağlar. Adalet
ilkesini en yüksek ölçüde gerçekleştiren nispî temsil türü, ulusal artık (millî bakiye) sistemi
olarak görülmüştür. Diğer nispî temsil türleri, nispîliği ancak yaklaşık bir biçimde
gerçekleştirebilirler. Fakat nispî temsil sistemlerinin aynı zamanda olumsuz yönleri de vardır.
Her şeyden önce nispî temsil, çeşitli görüşlere parlâmentoda temsil edilme olanağı verdiği için;
Türkiye’de de görüldüğü gibi uzun vadede siyasal partiler sayısının çoğalmasına yol açar;
mevcut partilerin bölünmesini kolaylaştırır. Böylece nispî temsilin uzun vadeli siyasal sonucu,
çok partili bir siyasal yapılanmanın ortaya çıkmasıdır.
1961 Anayasası döneminde yapılan seçimlerde üç farklı sistem uygulanmıştır: Çevre barajlı
d‟Hondt sistemi, ulusal artık (milli bakiye) sistemi ve barajsız d‟Hondt sistemi. Bunlardan
temsilde adaleti en güzel sağlayanı ulusal artık sistemi olmuştur. Ancak bu sistemde de
yönetimde istikrar sağlanamamıştır. Çevre barajlı d‟Hondt sistemi küçük partilerin önünü
tıkayarak tepkilere sebep olmuş ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Klasik
(barajsız) d‟Hondt sistemi ise ulusal artık sistemi ile benzer sonuçlar çıkarsa da büyük
partilerin çıkarlarını da korumuştur. Anayasa Mahkemesi‟nin saf nispi temsil istemini
savunduğu yaklaşık 20 yıllık bu dönem Türk siyasi hayatında 1960’lı yılların getirdiği siyasal
süreç ile “koalisyonlar dönemi” oluşmuştur. Bu dönemde uygulanan sistemlerde özellikle öne
çıkan unsurlar bağımsız adayların en yüksek oy aldığı, seçmen katılımın düşük olduğu
olmuştur. Ancak nispi temsil uygulamalarıyla mecliste tek partinin, tek bir ideolojinin
hakimiyetinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Birçok seçmenin düşüncelerini yansıttığı çok
partili meclis, temsili demokrasinin en güzel örneklerini vermiştir.
Kaynakça
Türk, H. S. (2006). Seçim, Seçim Sistemleri ve Anayasal Tercih . Anayasa Yargısı , 22 (1) ,
75-113 .
Özbudun, E. (1995). "SEÇİM SİSTEMLERİ VE TÜRKİYE". Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi 44
Unat, İ. (1993), "Nasıl Bir Seçim Sistemimiz var", Demokrasi Kuşağı, Aylık Siyasi Gençlik
Dergisi, 4(1): 50-53.
Gültekin, İ. (2006). Temsilde adalet ilkesi bakımından Türkiye'de uygulanan seçim sistemleri
(Master's thesis, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü).
Aydoğdu, Y. (2015). Seçim sistemleri ve Türkiye (Master's thesis, Sosyal Bilimler
Enstitüsü).
Arslan, L. (2023). Türkiye’nin 1961-1980 Arası Dönemde Siyasi Açmazları ve Koalisyonlar .
Dünya İnsan Bilimleri Dergisi , 2023 (1) , 141-175 .
Yalansız, N. (2006). Türkiye’de Koalisyon Hükȗmetleri 1961-2002. İstanbul: Büke
Yayınları.

You might also like