You are on page 1of 6
na inanmama” suslamasiyla mahkemeye ve- rilen ve argtimanin ya da dustincenin kendi- sini gotirebildigi son’noktaya kadar takipsisi ‘olmayi en temelilke edinmis olan Sokratesin centelektiel Szgirlak talebi, bir yandan da ‘gretme Szgirligu haklaru iceriyordu ve 0 bu talebini, hem tannilann kendisine yikledi- Bibir ddev hem de kendisinin deviete verdi- i Snemili bir hizmet olarak yorumlaysp mes- rulagtirmust. Bununla birlikte digiince dagirligiiniin daha dzel bir sekli olarak akademik ozgir lik, kendisi onu destekleyerek, finanse eden Seel veya kamusal gislerin denetimine tabi colurken bireysel dyelerine gayle ya da biyle belli bir denetim uygulayan akademi veya niversitenin ve biyle bir kurumda érgitlen- mig hoca veya akademisyenler grubunun varlgini éngérlr. Dolayssiyla, akademik 82- {gUrligin tarihi, en erken dniversitenin Ba- tdaki kurulug tarii olan on dgdined yazyila geri gidebilir. Fakat, Ortagai‘da Gniversitele- in, dzellikte ilk kurulus yillarinda, entelektd- el hayatin merkezi olmanin kuruma sagladi- t prestj,onlarin kendi kendilerini disipline etme kapasiteleri ve deviet ile kilisede gorev yapan bu tiniversitelerden yetigmig Snemli gahsiyetlere gosterilen sadakat sayesinde Szerkliklerini baganyyla koruduklart séylene- bilir. Ancak on dgincd yiizyilin ikinei yan sindanitibaren, kilsenin resmi ogretisinin gi- derek artan bir bicimde kablagmasi, sapke lart cezalandirmak amaciyla engizisyonun ortaya cikisiyla birlikte felsee ve teolojide ye- ri duguincelerin savunuculari her zamankin- dden biraz daha sipheli hale gelirken, iniver- siteler dzerkliklerini, hocalar da bireysel 2- giirluklerini yavag yavas yitirme durumuna elmigtr. Bunu takip eden ig yizyilhk streg boyunca, énce Rénesans'ta antik bilgeligin kesfi ve bilimsel aragirmarun canlanmasi, Huristiyanligin tinsel biriginin reformasyon ve kargireformasyon hareketiyle ikiye bs inmesi, digindr ya da aragtirmacs ile kilise arasindaki muhtemel atigma alarant alabil- digine genigletmigtr. Igte akademik Szgir- lk, on altines yizyilda soz konusu dint ve politik atismaiardan dogmustur. Onun te- ‘mel bir talep, olmazsa olmaz bir ézgurlik ‘Adarsu, Bedia| 53 olarak ilk kez yeni kurulmug olan Leiden, Helmstidt ve Heidelberg Gniversteleri tara findan agikga ifade edildigi sdylenebilir G.R Morrow, “Academic Freedom”, The Encyclopedia of Socal Sciences, vol. I, 88. 4-9; R, M. Maciver, Academic Freedom in our Times, New York, Columbia University Press, 1955. AKARSU, BEDIA. 1921 dogumlu Turk felse- fecisi Istanbul Universitesi'nde felsefe tahsil eden Akarsu, 1956-58 yillariarasinda Alman- ya'da gesirdigi arastrma dénemi diginda 6§- renci ve Sfretici/aragtirmaci olarak hemen bitin hayatim istanbul Universitesi Felsefe Boliminde gesirmistir. Emekliliginin ardin- dan Gukurova Universitesi Egitim Fakilte- sinde, Felsefe Grubu Ogretmenligi Béli- smii'niin kuruculugunu yapmustir ‘Akarsu, doktoraya o siralarda Tirkiye'de gorev yapmakta olan Alman felsefesi Ernst vvon Aster‘in yaninda baslamus, Humboldt'ta Dil-Kuiliir Baglantisi adh doktora tezini As- ter'in Skimé Uzerinde ancak bir bagka Alman felsefeci Joachim Ritter yarunda tamamlamis- thr, Doktora tezinin ve danisman hocalarinin adindan da anlagilacag) tzerine die, dil fel- sefesine, dile felsefenin iggt ile yaklagmaya, dil insan igin tagidigi Sremi ortaya koyma- ya ézel énem veren Akarsu, gelenege pek ‘olumlu bir deger bigmeyen Bat, evrenselci bir felsefecimizdir. Gersekten de daha ziyade pratik bir felse- fe tizerinde yogunlagan, bitin bir kariyeri boyunca dil, kltir ve tari varligs olarak so- mut insana yénelen Akarsu‘nun felsefeciligi biraz daha éagil olarak da dil, kiltdr ve Ay- dinlanma temalanetrafinda dénmistir. Ni- tekim o, Tirkler‘n insanhgin oftak bir kite birikimi olarak degerlendirdigi sagdag uy- garlik dizeyine ulagmalanrun felsefitemelle- Fini olusturmak igin saligmig; bu yizden, so- yyut, hayata ilgisiz felsefi meselelerle ugrag- ‘mak yerine, sorumluluk ve dzgirlik, ablak vetarih bilinc, kigi ve yurttas olma gibi Tark Aydinlanmas: ile yakindan lintili temalar Uzerinde durmustur. ‘Akarsu, Turk Aydinlanmasint esas itiba- niyla “disincede devrim hareketi” olarak 54 [Akasa degerlendirmig ama, diisiincede devrimin ancak dilde devrim hareketi ile gergeklesebi- lecegini savunmustur. Baska bir deyigle, tek tek uluslarin evrensel bir kiltire yonelmesi vve bu kiltiirde yer almasi olarak tanimladigt ilerlemeyi pozitivist ve bilimei perspektiften iyade killtirel zeminde degerlendiren Akar- su'ya gare, digiinmeyi yaratan gey dil olup, sadece dilini olusturup gelistiren bir ulus ‘gersek anlamda bir digince etkinligi sergile- yebilir Bir toplumda sosyal deveimlere eslik ‘eden yeni gériilerin yeni kavramlani gerek- tirdigini sdyleyen Akarsu’ya gate, bu tirden temelli bir déniistim geciren Tirkiye'de yeni digtinceler yeni bir ruh yaratacaknr. Bu yiiz~ den Akarsu, bagkaca dil galigmalan yarunda Felsefe Terimleri Sozhigit hazlamus, Tirki- ye'de felsefi digincenin olugup geligmesi igin gerekii bir kogul olarak gérdugu felsefe dilini yaratmak isin yogun micadele vermig- tir. Ayrica ble, TURKLERDE FELSEFE B, Akarsu, Dil ve Kultir Baglants,istan- bul, 2 bask, 1984; B. Akarsu, Max Scheler‘de Kisii Problemi, istanbul, 1962; B. Akarsu, Atatirk Devrimi ve Yorunlan, Ankara, 3. b ks, 1969; B. Akarsu, Fesefe Terimleri Soli, ‘Ankara, 1982; B. Akarsu, Cagis Felsefe, An- kara, 1979;T. Altug, “B. Akarsu”, Fesefe An- siklopedis, Lilt, Istanbul, 2003, ss: 181-83. AKASA. “Ete” ya da “mekan” anlamina gelen Sanskriye sack Hint felefesistemleri de, dinyanin bas- ka fesefe sistemeri gibi tz kategorsinn de aralarinds bulundugu geil ontlojik kate gorilerin varlgin: kabul etmigt, Akasé da, Sesin dayanagi veya maddesi olduguna ina- ula isin, bir tz oldugu ne srl, See dalgalarnileten bir gey olmast sebebiyle eter” geviii Akesi’ya cok daha uygun di mekle bilikte, Nyaya-Vaiseyika Okul'nda © her geyi kugatan, sonst, balnemez, si rebli ve algilanamaz bir dayanak ya da tz olarak tanimlansmish. Budizm’de ise, o var a gelmedigi gibi yok olup gitmeyecek de olan ezel-ebedt bir dhanna tora anlaminds ella ‘Ak. P. Tannone, Dictonmy of World Pilo- soply, London, 2001 AKDER, NECATi. 1901-86 yillan arasinda ya- sams Tirk felsefecisi, Hayats boyuneca soyut bir felsefe salt ente- lektiel bir araguirma olarak felsefeden ziyade tilke sorunlart izerinde odaklagan bir toplum felsefesiyle mesgul olan Akder, Ziya Gokalp- Mehmet izzetcizgisindeki sosyalfelsefe gele- nei iginde yer ali. Bu yzden onun felsefi ‘gonislerini Darilfiinun Felsefe Balimi'nde, Fransa‘da Sarbonne ve Almanya‘da Berlin Cniversitesi‘nde aldigs felsefe eBitimi kadar, Megrutiyet dénemiyle Cumhuriyet‘in kuru: lugu sirasinda yaganan istiklal ve varlik mi- cadelesi, bu baglamda guslenen Tiirkgiilik ‘kim sekillendirmigtir. Akder, bu ylzden Bath felsefi akimlarin yalin nakline, Babys smerkeze alan hiimanizm anlayssina karst gk- ‘mus, kendi diigincesinin oldugu kadar Cum huriyet donemi Turk duisiincesinin de kendi kiltirel degerleriyle Bat: duigtincelerin bir sentezini yapmasirun kaginilmaz bir zorunlu- luk oldugunu dne stirmigti. Buna gre Akder, Turk toplumunun ya- sad derin sosyal doniistimlerin eseri oldu- una inandigi “kiltér ve mefkire” bunali- ‘unt irdelemekle kalmamyg, buna ek olarak evrensel capta bir bunalimn insanin iginde ‘oldugunu ane stirmiistir, Bunalimin gé2d- miiniin gersek bir insan felsefesinde, derin bir hayat bilgeliginde oldugunu iddia eden ‘Akder, bunalima géziim getirecek felsefenin neligini belirleme sabasi iginde bir taraftan kuskuculuktan Sokratik bilgelige, poziti- vvimden pragmatizme, materyalizmden sos- yolojizme, Marksizmden yeni-pozitivizme, Kats: elegtiicilikten yeni ontolojiye, re alizmden idealizme, rasyonalizmden psiko- lojizme kadar biitin Babi felseft gérdleri, diger yandan da Tevfik Fikret, Mehmet Akif gibi Turk edebiyatsilarinin, Ziya Gékalp ben: zeri Tiirk diisinirlerinin gris ve eserlerini incelemistir. Akder sadece pragmatizmin faydac oportiinizmine, Hegel'in spiritualist diyalektigine degil,fakat Sovyet materyalist diyalektigiyle wrk dogmatizmi olarak nasyo- nal sosyalizme de karsi gikarken, din haline gelen ideolojilerin toplumlan: altist edisle finden birtakim énemli sonuslar cikartmaya saligmagtr, Evrensel gaptaki bunalim ve diinya prob- lemleri kargisinda géziim, ona gore, proble- sin odagindaki teorik sabanin soyut karak- teri ile praik faaliyetin somutlagtricseilimi- nin uzlagmasinda bulunmaktaydi Cézuimiin bir aksiyon felsefesi olarak geligecek felsefe- de, insanu her tur yaraticihgin olmazsa olmaz kogulu olan bir anlayrza yikseltecek zihniyet bagumsizhgina ve sahsiyete kavusturacak bir felsefede aranmast gerektigini bildiren Ak- der, daha ziyade makale yazip uzun ydllar ders verdigi Dil ve Tatih-Cografya Fakiltesi Felsefe Bolumi'nde cok sayida 6grenci yeti- tirmigtr. Yetigtirdigi ilk ve en énemli 8Bren- cisi olan Mubahat Turker eliyle de Turk-ls- lam digiincesinden beklenen yeni bir felsefe anlayiginin akademik dinyada giig kazan- ‘masinda azimsanmayacak rol oynamistr. ‘Aynica ble, TURKLERDE FELSEFE (©. Kafadar, Tirkiye'de Killtirel Donigtin- ler ve Felsefe Efitimi, Istanbul, 2000; 0. Kafa- dar, "N. Akder”, Fesefe Ansiklopedisi (ed. A. Cevizei), 1. cit, istanbul, 2003, ss: 183-85. AKIL (ing. reason; Fr. raison; Alm. vernunft). 1 Genel olarak, insanda varolan soyutlama ‘yapma, kavrama, baginti kurma, diiginme, bbenzerliklerin ve farkhhklanin bilincine var- ma kapasitesi, gikarsama yapabilme yetisi Vahiy, inang, sezgi, duygu, duyum, algi ve deneyden farkli olarak salt insana éegi olan bilme yetisi, dogra diistinme ve hikiim ver- me yetenegi, kavram olugturma gilci. 2 Se2- sisel akil anlaminda, apagik dogrulan ya da soyut nesneleri, 6zleri, timelleri, dogrudan ve aracisz bir bigimde sezme melekesi. 3 De- uktif akil anlaminda éneillerden sonuca sgesmek suretiyle cikarim yapma yetenegi ya da giict. 4 Pratik alal anlaminda, genel akil sgictinin bir parcast olarak belirli eylemlerin nigin gerceklegtrilmesi gerektigini, bu ey- Jemlerin kendilerinden siktugs ikeleri ya da bu eylemlerin kendileri igin yalmuzca birer arag oldugu amaslani kavrama yetisi. 5 Dint bir gergeve iginde ise, hak ile bat, gizel ile ‘irkini birbirinden ayirt eden ve bilginin esa- str tegkil eden ilahi gig. tInsan, aki teriminin s6z konusu anlamla- 11 iginde ‘akilh hayvan’ olarak tarumlanmus. Akal] 55 far. Buna gore, aul, iggiidiye karst olup, in- sanin kendisi sayesinde gikanimlar yaptigi ya da dogru oncillerden geserli sonuslar gikar- digs yetiden bagka hicbir sey degildir. Akil yine, duyum, algs, imgelem, duygu ve arzu- ya kargit olarak, su ya da bu anda veya yerde neyin var oldugu ile ilgili dogrulan gikanm- da bulunmadan sezgisel olarak kavrama ye- tisine karglk gelir ‘Akil kavramunin anlami temelde ayn: ol- ‘maka birlkte, bu anlam kimi zaman cain i- gilerine ve dolay:siyla kogullarina bag ola- ak farklihk gésteri, Ornegin, ilkgagda zihin den bagpmsiz varlij: bilen akal, Ortagagda inane hizmetinde olmug; buna karsin, mo- dem dinemde bilimsel disiinceyi kurmakla yukimld olan aki, bilimsel digtincenin gel jiminin bir sonucu olarak pargalanmig hale gelmigtir Saymayt bilme ve bilme yetisi anlamuna gelen Yunanca logor sézciigiinden tiireyen alal kavramu, buna gore, iikeag‘da dunyada- kkigoklugu ve cesitlligi dizene sokan ve hem de varolanu kavramaya yénelen bir insant ye- liyiifade eder. Aki! konusundaki felseft spe- kilasyon, bu nedenle llkcag’da varliga dair felsefi spekiilasyondan aynimazdir, Nitekim, Sokrates éncesi Yuran doga filozoflars herkes {gin bir ve aynu olan seyi,diigincenin ve var Ingin temelini aka yoluyla ortaya koymay: amaslamislardir. Onlarin dinyanin tutarhl im tutarl bir soylemde dile getirmek izere, soklugun gerisindeki birligi, tim fenomenle- fin birick ve kurucu nedenini aramalarinin nedeni budur. Yine, Platon’a gére akil, duyulann sagla- dda defisken ve yanultct doxa ya da empirik Dilgiye kargit olan dogru duistincedir. Akla dayal bilgi, onda dis gériinigleralaninun iis- tine yikkselmemiai saglayarak bizi gercekten varolan idealara gatirir. Iki tir akil veya akalda iki tir bilgi oldugunu sdyleyen Pla- tor’a gore bunlardan birincisidzleri, Idealart dogrudan ve aracisiz olarak kavrayan sezgi- sel akil ve skincisi de matematiksel Idealara ynelen, dolayisiyla matematiksel kanitla- ‘mayla seckinlegen diskirsif akildr. ‘Aki, teorik ve pratikakil teorik akhi da et- kin ve edilgin aki olarak ikiye ayiran Aristo- 56 | Akaleslik teles ise, bunlardan etkin akin, edilgin ya da pasif akla, duyumlanan ya da algilanan nes- nenin duyusal formunu alma olanag verdi- Bini syler. Ote yandan, etkin alal, formu, duyu-deneyinden soyutlamak suretiyle, ont biling igin apk hale getirmek durumundadhr. Ortagag digiincesinde ise, ak inanca ba- mi: ve inancin hizmetindedir. Insanim do- al yetisi olarak aklin bir Szerkligi olabilse ddahi, bu ancak diskiirsf bir aul labilir. Nite- kim, Skolastik felsefenin en biyik ve ‘nemiifilozofu olan Aquinah Thomas, yoritmenin, kavrama nesnesi olan bir nesne- dden bagka bir nesneye gitmek oldugunu” sbylemigtr. islam felsefesinde ise akil, haki- kati, ont dolayimsiz olarak bildiren vahiy- den bagumsiz olarak bilen, dogruyu ve yanh- slayurt etme imkini saBlayan “dogal isk". Modern dénemde aki, modernlegmenin temelindeki yeti olarak inangtan bagimstzdir ve onun gérevi nce bilimsel diistinceyi son- ra da toplumsal dizeni kurmaktir. Dig ger- ‘ekligi temaga eden veya yansitan bir gusten ziyade dizenleyici ve kurucu bir gis olarak kil, Descartes’a gare ttim insanlarda esti ‘Tipka dogrunun ve bilginin dlgiti olarak ak- la sayg: duymanin zoruntu oldugunu séyle- yen Malebranche gibi Leibni2'e gare de, inangtan bagimstz olarak Szerk akin giictinds higbie gey sarsamaz, ‘Kant'ta ise, akil, anlama yetisiyle birlikte iki temel entelektiel yetiyi meydana getirr. Bunlardan anlama yetisi, kendileriyle dene- yime yap kazandirdigi a priori idelere, dene- yimden tretilemeyen saf deneyimde bulun- ‘mayan a priori kavramlara dogustan sahip colur. Oysa akil, anlama yetisinin tersine, ‘mimkin bilginin sinirlan iginde kalmaytp, deneyimin simurlariu agmaya, varolan her ge- yikapsayan kusatcs bir gergeklige iligkin im- kanstz bir kavrayiga ulaymaya saligip zorun: lu olarak eligkilere diger, Bundan dolay: Kant’a gare akil,anlama yetis isin neyin bili- nebilir oldugunu aragtirmakla, deneyime na- sil yapt kazandirildigin: incelemekle yetin ‘eli, bilginin smurlarim agip a priori spekii- lasyonlara kallagmamalidir. Jean-Jacques Ro- uusseau'da ise akl, toplumsal yasalann digits vve yol gastericisi olmak durumundadir. Oysa Hegel'e gre akil,en yiiksek bilme formudur. “Aymica ble, AKILCILIK, ARISTOTELES, KANT, PLATON H. Caygill, A Kant Dictionary, London, 1995; J. Cottingham, Descartes Sozligi, Istan- bul, 1996;.M. Inwood, A Hegel Dictionary, London, 1992; I Leclerc, “Platonism, Aristo- telianism and Modern Science”, International Philosophical Quarterly, 16 (1976). AKILCILIK ting. rationalism: Fe rationalise; ‘Alm. rationalismus] En genel habiyle, hayata yn verilmesinde yegane arag olarak akln dlogra ve geregi gil iletilmesin’ goren, kla ‘uygun yaganmasin biricik dor yol kabul eden yagama felsefes Dogin iseyiginden anlam ve amact si vartan ve bilimi Tannin latufkir pln ve amaslaniya igi birtakim eskiteimlerie di fiinmelten kurtaran siz konasu alle, do- farun neden ve sonuslann,blimsel yénter yu da aki tarafindan Kesfediebilen yasaarea yonetilen dizenl bir sistemi olma anlaminda Zasyonel oldugunu,insan zihni ve toplums nun da dogenin digerislemleri kadar asyo- nel bir yap sergiledigini de sirerken,insan dogas, toplum ve dunya hakkinda iyimeer bir bakig ais berimser. Dinyarin anlapir ve dicent yapusna ya da harakterne,insan akliin bu dizeni tespit edip kavrayabiime yetenegine iman ederken, insarin ve top tun, akin en fyi bigimde tecess im eth bi lim yoluylasuursizen geliebilecebini, dnd sebilecegini ve hattayetkinlegebilecegini sa trunur. S82 kone ehaleign,gok gerierde Kalu bir alin gafdan uzaklagma veya Tan- rnin cennetinden kovulma gsklindetecel den olumsuz bir tarihtelakksi yerin, son dduraginda bir yerydizu cennetibulunan gizgi- selbir tar tsarimayia belrlenen iyimserigi bilimselaragirma ve eftimin insann muti Jugunu arturma ve azgui, fkat bir 0 kadar da aber birtoplumeal diizenin temellerini saglama guile igi bir yimseric.insan dogas ve davransp baglaminds, din veya ge- leneksel yorumlaraalternatif dogale bir an layipgelitren bu tir bir gene! aaleikta, ata ve bilim,iman, geleneksel otorite, bag razhic ve batt itkat yanigeleneksel din to ‘mamen bir kenara atlarak ne gikarihr. Oy- leyse bu acidan bakildiginda akaleabk, kl ye- rine duyguyu éne cikartan romantizmle; in sanin ézelikle de bilme kapasitesinin sirurh- Iigina dair bir kavrayisla, bilginin insandistt temellerine biiyiik énem atfeden vahyi ve bu arada ilahi aydinlanmayt bilgi ve inanclar igin olabilecek yegane salam temel olarak degerlendiren dogatisticilik ve gizemeilik- le; gelenege olumlu bir deger bigen, onu in-

You might also like