You are on page 1of 4
168 | Augustinus ‘A. Ceviaci, Aydunlanma Felsefesi Tari, Bursa, 2002; L. Goldmann, The Philesopy of Enlightenment, London, 1968; J. W. Yolton, The Blackvell Companion to the Enlightenment, Oxford, 1951. AUGUSTINUS. 354-430 yillars arasinda yaga: ‘mig olan nl Hiristiyan digindr. Temel eserleri Civitas Dei (Tanr: Devietil, Confessi- ones itiaflar] ve Epistolae (MektuplarY dir. Teknik dizeyi oldukga yiiksek olan bir felsefe sergilemekle birlikte, ‘Anlayabilmek igin, inaryyorum’ anlayisiyla felsefeyi dine ‘bi alma olan Augustinus, Hiristiyan di rin temel agretilerini temellendirebilmek isin, Yeni-Platonca felsefeden ve Platoncy kavramlardan yararlanmigtr. Inancr temele alan Augustinus'a gore, akhn gorevi, tannsal vahiy temeli izerinde, inang yoluyla bilinen seylerin agiklanmasi ve aydinhiga kavustu- rulmasidir Tanr Gérilsit: Hakikati arayan, fakat onu bulamayan insain mutlu olamayacagini syleyen ve kendi kisisel hayatinda, kusku: cculugun yarattigr belisizlik, sallanti ve act- lardan cok muzdarip olan Augustinus, Tan- n'ya bilgi konusundan hareket ederek ulag- rmushr. Bundan dolays, onu en fazla mesgul ‘eden iki soru, “bizim bir geyi bilip bilemeye- cegimiz” ve “biz insan varliklarinin bilgide kesinlige ulagip ulagamayacagumuz, ulasabil- digimiz takdirde de, ona nasil ulagabilecegi- iz” sorulars olmustur.Yani, giipheciligi ag- tuktan sonra, “sonluy, sirurh ve degigen, yal- nizca duyusal varlklani bilmeye yetili olan insan varhklari, kendisini her bakimdan agan, degigmez, ezeli-ebedi dogrulart nasil bilebilir?” sorusu, Aziz Augustinus'y Ta nya gotirdiga icin, onun felsefesinde bilgi anlayigt ance gelir, Bilgi gérdginde gelistirdigi aydinlatma teorisi, Augustinus’a Tann‘nin varolugu isin bir kart saglamigtr, Karan hareket noktasi, zihnin zorunlu ve degismez dogrulara iligkin kavrayipidir. Augustinus’a gre, zorunlu ve ‘ezeli-ebedi bu dogrular, sonlu insan zihninin 0k dstindedir, zira insan zibni onlann kar- sisinda efilmek ve bu dogrulan: kabul etmek durumundadir Insan zihni bu dogrulan ken- dince uydurmadigs gibi, depigtiremez de. Zi- hin yalruzca, kendisini aan bu dogrularin bi- lincine varir ve digiincesini onlara gore dil- zenler. O, upka imgelerimizin, kendisinde or- ‘aya kts zihnin degisken ve yetersizligini, duyum ya da izlenimlerimizin de, kendile- inden tiredikleri cisimsel ya da duyusal varliklari maddilik ve olumsalligint yansit- ‘masi gibi, bu dogrularin da zorunlu ve ezel bedi bir varhgi yansitugiru veya onlarin, bi- (tin hakikatin temelini olusturan tinsel bir varhkta temellenmek durumunda olduguny séyler. Biz insan varhklan, insan davranisla- rin az ya da cok adil olan eylemler olarak yargilyorsak, yargilarimiz keyfi ve geligigil- zel olmayip, zorunlu ve ezeli-ebedi bir dlc, dz ya da Ideaya gore olmak durumundadir, Ite bu d2 ya da alg ezell-ebedi ve yetkin bir vvarhkta bulunmak ya da temellenmek duru- smundadir. Bu varhkise, Tann‘di. ‘Zaman zaman veya bap sikigtiginda koz- molojik kanuti veya ilk neden delilini de kul Janan Augustinus, bu gerceve iginde yaratk- lardan, dogadaki diizenden hareket etmis, cesdeyisle dizen ve arag Karutins kullanrmas- tur. Ona gore, dogadaki dizen ve birlik en yiiksek derecede aki: ve her geyi bilen bir Tannin varoluguna, yetkin Yaraticnin bir- ligine igaret eder. Yine, yaratiklarin iyiligi, onlanin sahip oldugu poaitif gerceklik Tan- n'nuniyiliginin ve evrendeki sureklilik ve ka hoihk da, O'nun distin bilgeliginin bir delili olmak durumundadir. Ote yandan, Tani kKendinden-kaim olan, ezelt-ebedi ve degi- ‘mez; ve yine, sonsuz oldugu isin de, sonlu in- san zihni tarafindan kavranamayan Var- hik’ur. Tann, ayrica bast olan, kendisinde bi- legikhicbir yan bulunmayan yetkin Var- ik'ur; Tann’da 2 ve varolus bir olup, O'nun bilgeligi ve bilgisi, iyiligi ve kudreti, d2diniin ayrilmaz bir parcasin: meydana getirir Su hilde, O, tinseligi, sonsuzlugu ve basitigiy- le mekaru, ezel-ebediligiyle de zaman agar. Tann, yetkin bir bilgiye sahip olduktan Dagka, gicii de sirursizdir, Yaratlmip tim vvarlik tirlerinin, O’nda Idealan ya da tohum- Jan vardir ve Tanti bu Idealari, kendisinin ‘mimkiin yansima ya da tezahdrleri, yarata- ‘cag seyler olarak, ezell-ebedi bir tarzda, gor- rmiig ve bilmigtr. $u hide, séz konusu grt ya da ezelt-ebedi bilgi ediminde, Tanti her ge- insanin ézgir eylemlerini bile, Snceden bili. Augustinus, yaratig ve Tanti'nin mut- lak gic konusunda, Hiristiyan inanaina uy- gon olarak, diinyanin Tann tarafindan hig- ten, dagiirce yaratilmig oldugunu éne sit- rmiistir. Yunanklann ezelt maddeye bigim vvermekten olugan yaratma anlayisina ve da- ha zel olarak da, Plotinos‘un tirim ya da sudGr Ogretisine karst cikan filozof, higten dagir yaratilg ve Tancvnin yiicelifi ve us tnligiyle, dunyanin Tann’ya bagimblgi onusunda srarh olmugtur Tanrt-Dinya iligkis: Augustinus felsefe- sinde daha sonra degere dayali bir varhk hi- yerarsisiyle, Tann ile dinya arasindaki ili yi aciklamaya ve bu arada tlk problemi- ne bir goztim getirmeye algmustr. Hiyerar- sik vari arlayigina gore, bi sey daha iyi ve daha degerlioldugu, daha yiksek bir degere sahip bulundugu sirece, var hiyerargisin- de, daha yiksekte bir yerlerde bulunur. Buna gore, en yetkin, en yiksek deere sahip, en {yi varhlc olan Tann,hiyerarginin en tepesi de bulunmaktadit. Maddi varbllar, fiikt seyler hiyerarsinin en altinda bir yerlerdedit ‘Buna karin, insanlaninruhlany, Tann’yla fiz i variklar arasinda, ortalarda bir yerde bu- unmaktadir Hiyerarside yer alan varhklar, en yi ve en yetkin varlik Tanti olacak gekilde, Iyilikten degigen derecelerde pay abirar. Bundan dola 1 cetvelde, iylikten higbir gekilde pay alma- ‘yan ve timiyle kts olan tek bir vari bu- Junmaz. Ketukigiin yokluk ya da higlkle ejanlaml oldugunu, kendisinde iyi higbiege- yin bulunmadigi bir varhkta gerceklik de bu- Iunamayacagins, onun hicbir gelilde varola- mayacafini dile getren s6z konusu hiyerar- sik deger ve varhk anlayisina gore, varolan her sey, s8yle ya da bayle iyi olmak dur mundadir. Dinyada mutlak kotilik diye bir sey s6z konusu olamaz. Ketilk Problemi: Avgustinus'un degere dayal: hiyerargik varhlegorg, varie cetve- linde daha yukarida bulunan geylerin goreli olarak daha agagida bulunanlan yonetmesi, yénlendirmesi, onlarzerinde bie glice ve et Augustinus | 169 kiye sahip bulunmasi gerektigini sdyler. Hi- yerarsiye gore, nedensel etki kendisini, asa an yukanya dojru defil, yukandan agaiya dogru géstermelidir. Buna gére, varhk cetve- linde seyler olmalari gerektigi gibi olduklar, bulunmalant gerektigi yerde bulunduklan, daha iyi olup, daha Ustte bulunan altindakini ryénettigive altaki varhk da dstindeki varls Ja tAbi oldugu sirece, her sey diizen icinde olup, adil bir bigimde ayarlanmustir; aki tak. dirde, varliklarin dizeni bozulmus olup, on: lar kargasa ve adaletsialik iginde kalmuslar dir. iste Augustinus, kétuldgi: bu cergeve isinde degerlendirir ve onu, nedensel etkinin agagidan yukariya dogru gitmesi, daha aga Bidakilerin daha Usttekileri bastan gikanp, Uistekilerin alttakilere tabi olmasi, diizenin ozulmasi ya da tersine cevirilmesi, yani di zensizlik ve adaletsizlik olarak tanimlar. Bundan dolayi, kétuluk, varlik cetvelinde gercekten varolan pozitif bir sey olmaysp, seylerin dogal diizenlerinden wzaklagmasi, normalde olmasi gereken diizenin tersine evrilmesi olarak ortaya gikar. Bu nedenle, Augustinus’a gore, diinyada kotalugin ne zaman ortaya giktigim sormak, daha asagi dereceden veya daha agagida bulunan seyle- rin nasil olup da daha yuksek varhklara yin, verebildigini sormaktir. Yani, insanda ruh bedeni ve bedenin araslanu, Bitiintin amacr na uygun olarak yénlendirmek durumun- dayken, katdltigin ortaya gikigi bu diizenin bozulmast, ruhun akilh pargas tarafindan vyonetilmek ve sinurlandirilmak durumunda olan tutku, duyusal istek ve cinsel arzularin ruha tahakkiim etmesi anlamina gelir. Bundan dolay1, ister ablakt, ister fiziki ya da ister metafiziksel bir gergeve iginde ortaya ‘iksin, kbtulgin sorumlulugu, Augustinus'a gore, Tann’ya deil,insana aittr. Her geyin yaratias olan Tanti, onlari adil bir bicimde, yyani her birine hakkin: vererek, bulunmalar igereken yerde ve sahip olmalari gereken di- zen iginde yaratmstir.Fakat, bu dzen bir se- kilde bozulmus ve tersine gevrilmigtir. O, bu- ‘nu d2gir iradesiyle insarun yapmis oldugunu. séyler; insan, é2guriradesiyle daha agags sey- lerin daha yiiksek seyler izerinde gig ve de er kazanmasina neden olmustur; ketillk, Augustinussu Dil Anlayigt yaratilms iradenin, Tann'ya yiiz cevirmesi- nin, sonsuz Tann'dan uzaklagmasinin bir so- rucu olmak durumundadir Erigi: Aziz Augustinus, insarun ablaki du- rumunu, yine séz konusu dejere dayal var- Luk hiyerarsisiyle ve bir yandan da, insan do- {asinailigkin digincelerini, Tanry'nin dogast ve yaratls olgusuyla ilgili degerlendirmele- ini bit araya getirerek agiklar. Insan varhs, fona gore, yagami boyunca mutlulugu araya- cak sekilde kurulmugtur. tnsan mutlulug ccksikli ve kusurlu olusundan, sonlu olusun- dan dolayi, tamamlanmak arzusuyla arar. te yandan, insanin mutlulugu Tannida ara smasi da bir raslant: degildir, ginkii o Tanti tarafindan, mutlulugu yalnzca Tannida bu- lacak sekilde yaratimustir; zira, sonlu insan 1 yalnizca sonsuz olan Tanni tamam- layabilir. Sonlu bir varhk olan insanin dogast 0 sekildedir ki, ona en yiiksek ve gercek do- ‘yomla mutlulugu yalnizca sonsuz varlik olan Tann sajlayabilir. Tanri'y, sevmek, insanin rmutlulugu igin vazgesilemez bir seydir, cin- Iki insana agi bir gereksinim olan sonsuz: lok ihtiyacint yalruzea sonsuz bir varlik ola- tak Tanti kargilayabilir: Siyaset Felsefesi: Askin, yalruz bireyinde- rug. Insankik tarihini gokytie6 devletiyle yeryilat devietinin, bagka bir deyisleinsanun bedensel ya da duyusal yaniyla rubsal ya da tinsel yanirun satizmasinin bi tachi olarak goren Augustinus'a gore, yeryiizi devieti, ‘blisin ayaklanmasiyla baglayip, Asur ve Ro. ma imparatorluklariyla.geligen, geytanin keralgidr. Buna kargn,gokytiai devieti, Yor hhudi halkinda ortaya gikan, kendlsni Hiristi- yank inanet ve Kilisenin dogmalanyla sr- dren fsa'nin kralhidir. O, yeryézd devlet- Jerinin deneklerni olugturan Asur ve Roma imparatorluklarinin yikihp gittigin, zira bu devletlerin gesici oldugunu, gokyizt devle- tinin son goziimlemede safer kazanacajins séyler. Onun géztinde, Hristiyanhk ve Kili se, gokyiiati devleinin etkisini duyurmaya basladigims gésteren yapi taslandie. Aynca bz, ORTAGAG FELSEFESL ‘Augustinus, ltraflarev. D. Pamin),istan- bul, 1999; A. Ceviaci, Orta Felsfesi Tarihi, Bursa 2. basa, 2001; H. Chadwick, August ne, Orford, 1986; E. Gilson, Introduction & Uebtude de St. Augustin, Paris, 1930;2. Ozcan, Augustinuste Taw ve Yeraina, istanbul, 1988, i fata biteylerden meycana gelen bir top. AUGUSTINUSCU DIL ANLAYISI ling. Ai- Jumun da itic gcd oldugunu dne siren filo- zof, yine agk ogretisinden hareketle tink yer- iia ya da diinya devieti ve gokytizd ya da Tann devieti ayinmuna ulagmigtr, Buna gore, ‘nasi ki biti iyi ve uygun agk, digeri de kati ve diizensiz agk olmak izere, iki tir ask var- sa, bu ayirimun iki ucuna kargilik gelecek ge- kilde, biti yeryiizi devleti, digeri de Tannt devleti olmak tzere, iki devlet anlayigt var- dir. Augustinus, iste bu gergeve iginde, Tan- nya yonelmek yerine maddeye yénelen, ‘Tann‘dan cok yeryiiztind ve kendisini seven lerin, rublantensel yénlerinin, duyusal istek lerinin hizmetine girmis olanlarin bir araya agelerek yeryiiat devietini kurduklanm, buna karsin iyi ve gergek agk iginde olup, ruhsal yyénlerini temele alarak yagayan ve Tansy) sevenlerin de gdkyizii devletinde birlestikle- Fini soylemigtr. ‘Augustinus bu bakig agisin siyasetfelse- fesinden bagka, insanlik tarihine de uygula {gustinean picture of language). Ortagag duis ‘Url Aziz Augustinus'un, kendi iginde yeni ‘ve ondan énceki ya da sonraki dil gdrislerin- den cok farkh bir unsur igermemekle birlikte, linld cadag dlisiniir Wittgenstein’ Plilo- sophical Investigations(Felse Sorusturmalar} adh eserinin daha hemen baginda, kendi kul- Jarumsal anlam teorisi ve bir oyun olarak dil {gorlistinn karsisinda bulunan, dili gergekdi Bin Gziind yansitmakla gérevii kalmus bitin Klisik veya kendi deyimiyle “ilin igleviyle ilgili bitin ilkel gorislerin” érmegi veya tem- silesi diye verdigi, dil gordgii Wittgenstein’in birgok karmagik felsefi te- orinin temelinde bulundugunu sdyledigi ve bu arada, die ilgili hayli geligmis bir dil te- orisinden ziyade, dile dair proto-teoretik bir paradigma diye niteledigi, séz konusu Au- gustinuscu dil resminin temel iddialari sun- lardir: 1 Tek tek her biteysel sézcigiin bir “anlami vardir. 2 Bitiin sézcikler isimler olup, nesnelerin yerini tutar 3 Bir sdzcigiin anlamu, onun yerini tuttugu nesnedir. 4 S6z- cciklet veya isimlerle onlarin anlamlan ara- sindaki iligki sdzcikle nesne arasinda zihin- sel bir gagrigim yaratmakla yiktimlenmig ta rum tri, yani gostererek yapilan tanimlar tarafindan saglanit. 5 Ciimlelerisimlerin bir birlesimi olmak durumundadi. ‘Augustinus’un dil resminin bu bes temel iddiasndan, Wittgenstein’a gére, hemen iki temel sonus ¢ikar: 6 Dili biricik gérevi ya da {glevi gercekligi temsil etmektir; buna gére, sbecikler génderimde veya atifta bulunur, ccimleler ise betimler. 7 Gocuk sozcik ile nes- nearasindaki bagi yalnizca digtinme yoluyla kurabilir; bu ise gocugun, genel karnusal dile sahip olmazdan énce, dzel bir dile sahip ol- ‘mak zorunda oldugu anlamina gelit ‘Wittgenstein’a gore, bitin bu iddia ve so- rnuslar, kendisinin her birini tek tek elestirdi- i dort buyak baghk altinda toplanur: 1 Gon- derme veya referans anlami ya da sizcik-an- lami konsepsiyonu:; II cimle baglamunda be- timleyici bir gOrii; IM dilin temellerini "gOs- tererek yapilan tanumlar"in sagladigi gortigi ve IV genel, kamusal dilin gerisinde bir di- since dilinin, 6zel bir dilin bulundugu anla- vig. Wittgenstein’in dilin biricik gérevinin temsilolmadiginu, dilin gerceklige tutulan bir ayna olmak yerine kendi kurallan olan bir oyun oldugunu ve dolayisiyla dil oyunlart- nin goklugu olgusunu atladigin: siyleyerek kendisine kargi giktgi bu anlayig, ona gére, kkimi simirlama veya belirlemelerle Platon, Atistoteles, Mill, Saussure, Bolzano, Meinong, ve Frege gibi filozoflartarafindan benimsen- sig olan ayni dil resmini ifade eder. Ayrica biz, DiL FELSEFES), WITTGENSTEIN, H.J. Glock, A Wittgenstein Dictionary, Ox- ford, 1996; L. Wittgenstein, Felsef Sorusturma- lar(gev. D. Kanu, Istanbul, 2000. AURA. Blz., HALE, AUSTIN, JOHN. 19. yii2yihn en etkili ve ‘nemli hukuk felsefedis. Iingiliz digiinirler J. Locke ve Jeremy Bentham’dan etkilenmi olan Austin, hukuk Austin, John | 171 fle alk arasindaki ayinm ve farkblig ask hale getirmek iin, hukukun ayant bir tani- smuns yapmus, hukukun ne oldugu ve ne ol- smasi gerektii sorularint yanstlamaya calig- must. Baska bir deyigle, o bastan beri karit- rms oldugunu digindigi iki soruyu, hu- ukun ne oldugu sorusuyla ne olmasi gerek- tii sorusunu birbirinden aysrmaya, birincis i acikliga kavusturara, ikincisi ign salam bir temel olugturmaya galigmighr. Austin, da- hasi, empiik bir yaklagimdan ziyade, anali- tik bir yaklagim benimsemig, tarihsel veya sosyolojk soru ve meselelerle hig ilgilenme- yip, kavram analiziyle meggul olmustut. Ya sayla hukuk kavramlani derine sistematik bir analiz gergeklegtiren Austin, nihayet soz onusu analiz yoluyl,insanlara hukukl bir sistemin 6zsel ézelliklerini anlama imkani verecek genel bir hukuk teorsi geligtrmigtir. ( hukuk felsefesine dairaragtirmalar:so- rnucunda, anceliklepozitf hukuk veya huku- 1 yasarun (hukukt yasayla analoji temeli ‘izerindeiligkilendiriler lah yasa veya (ona bir eretileme yoluyla baglanan) fizikt doga yasasina butiniyle kargi oldugunu séyle. ‘nun géztinde, hukukt yasa plik bakim- dan bajumsiz bir toplumda, bir egemen tara- findan uyruklar igi konulmus bir kurald. ural ise bell ir buyruk tri olarak tarum- Janur.O bireyieri bell bir eylem tirtint ger- «eklegtrmekle yikiimleyen bir emitdir. Aus- tin'de yaptirim,egemenik ve yukiimlilik ya dda ddev kavramumsihtiva eden buyruk kavra- smi en témel kavramalit. Baska bir deyile, 0 tim yasalarin bir egemenin buyruklan oldu- unu savunur. Buyurma, bir bagkasinin bir eylemi yapmasini veya bir eylemden sakin- ‘masini ingéren ve uymama halinde bir yap- turim tehdi ile desteklenenistek ifadesci. Buyurulaneylemise, Austin’e gore, bir Sdev- dir. 0 ig tr 6devi birbirinden ayinr. Birinci turden édevler, en yiksek fayda ilkesini ha- yata gesiren dint édevlerdir. Bu Sdevler, in- san varkkarinin en yiksek muthulagunt is- teyen Tan tarafindan buyurulurlar. Austin onlara, bir egemen, bir Ustin gig tarafindan ‘buyurlduklanigin, devier adi vermekte, séz konusu egemen Tann oldugu icin de, on-

You might also like