Urban design has played a crucial role in shaping the world's cities throughout history. This document traces the evolution of urban design from ancient civilizations to the modern metropolis. By examining key developments and influential urban planners, this document provides a comprehensive overview of how urban design has evolved to meet the changing needs of societies over time.
Original Title
The Evolution of Urban Design: From the Ancient World to the Modern Metropolis #GHI789
Urban design has played a crucial role in shaping the world's cities throughout history. This document traces the evolution of urban design from ancient civilizations to the modern metropolis. By examining key developments and influential urban planners, this document provides a comprehensive overview of how urban design has evolved to meet the changing needs of societies over time.
Urban design has played a crucial role in shaping the world's cities throughout history. This document traces the evolution of urban design from ancient civilizations to the modern metropolis. By examining key developments and influential urban planners, this document provides a comprehensive overview of how urban design has evolved to meet the changing needs of societies over time.
168 | Augustinus
‘A. Ceviaci, Aydunlanma Felsefesi Tari,
Bursa, 2002; L. Goldmann, The Philesopy of
Enlightenment, London, 1968; J. W. Yolton,
The Blackvell Companion to the Enlightenment,
Oxford, 1951.
AUGUSTINUS. 354-430 yillars arasinda yaga:
‘mig olan nl Hiristiyan digindr. Temel
eserleri Civitas Dei (Tanr: Devietil, Confessi-
ones itiaflar] ve Epistolae (MektuplarY dir.
Teknik dizeyi oldukga yiiksek olan bir
felsefe sergilemekle birlikte, ‘Anlayabilmek
igin, inaryyorum’ anlayisiyla felsefeyi dine
‘bi alma olan Augustinus, Hiristiyan di
rin temel agretilerini temellendirebilmek
isin, Yeni-Platonca felsefeden ve Platoncy
kavramlardan yararlanmigtr. Inancr temele
alan Augustinus'a gore, akhn gorevi, tannsal
vahiy temeli izerinde, inang yoluyla bilinen
seylerin agiklanmasi ve aydinhiga kavustu-
rulmasidir
Tanr Gérilsit: Hakikati arayan, fakat onu
bulamayan insain mutlu olamayacagini
syleyen ve kendi kisisel hayatinda, kusku:
cculugun yarattigr belisizlik, sallanti ve act-
lardan cok muzdarip olan Augustinus, Tan-
n'ya bilgi konusundan hareket ederek ulag-
rmushr. Bundan dolays, onu en fazla mesgul
‘eden iki soru, “bizim bir geyi bilip bilemeye-
cegimiz” ve “biz insan varliklarinin bilgide
kesinlige ulagip ulagamayacagumuz, ulasabil-
digimiz takdirde de, ona nasil ulagabilecegi-
iz” sorulars olmustur.Yani, giipheciligi ag-
tuktan sonra, “sonluy, sirurh ve degigen, yal-
nizca duyusal varlklani bilmeye yetili olan
insan varhklari, kendisini her bakimdan
agan, degigmez, ezeli-ebedi dogrulart nasil
bilebilir?” sorusu, Aziz Augustinus'y Ta
nya gotirdiga icin, onun felsefesinde bilgi
anlayigt ance gelir,
Bilgi gérdginde gelistirdigi aydinlatma
teorisi, Augustinus’a Tann‘nin varolugu isin
bir kart saglamigtr, Karan hareket noktasi,
zihnin zorunlu ve degismez dogrulara iligkin
kavrayipidir. Augustinus’a gre, zorunlu ve
‘ezeli-ebedi bu dogrular, sonlu insan zihninin
0k dstindedir, zira insan zibni onlann kar-
sisinda efilmek ve bu dogrulan: kabul etmek
durumundadir Insan zihni bu dogrulan ken-
dince uydurmadigs gibi, depigtiremez de. Zi-
hin yalruzca, kendisini aan bu dogrularin bi-
lincine varir ve digiincesini onlara gore dil-
zenler. O, upka imgelerimizin, kendisinde or-
‘aya kts zihnin degisken ve yetersizligini,
duyum ya da izlenimlerimizin de, kendile-
inden tiredikleri cisimsel ya da duyusal
varliklari maddilik ve olumsalligint yansit-
‘masi gibi, bu dogrularin da zorunlu ve ezel
bedi bir varhgi yansitugiru veya onlarin, bi-
(tin hakikatin temelini olusturan tinsel bir
varhkta temellenmek durumunda olduguny
séyler. Biz insan varhklan, insan davranisla-
rin az ya da cok adil olan eylemler olarak
yargilyorsak, yargilarimiz keyfi ve geligigil-
zel olmayip, zorunlu ve ezeli-ebedi bir dlc,
dz ya da Ideaya gore olmak durumundadir,
Ite bu d2 ya da alg ezell-ebedi ve yetkin bir
vvarhkta bulunmak ya da temellenmek duru-
smundadir. Bu varhkise, Tann‘di.
‘Zaman zaman veya bap sikigtiginda koz-
molojik kanuti veya ilk neden delilini de kul
Janan Augustinus, bu gerceve iginde yaratk-
lardan, dogadaki diizenden hareket etmis,
cesdeyisle dizen ve arag Karutins kullanrmas-
tur. Ona gore, dogadaki dizen ve birlik en
yiiksek derecede aki: ve her geyi bilen bir
Tannin varoluguna, yetkin Yaraticnin bir-
ligine igaret eder. Yine, yaratiklarin iyiligi,
onlanin sahip oldugu poaitif gerceklik Tan-
n'nuniyiliginin ve evrendeki sureklilik ve ka
hoihk da, O'nun distin bilgeliginin bir delili
olmak durumundadir. Ote yandan, Tani
kKendinden-kaim olan, ezelt-ebedi ve degi-
‘mez; ve yine, sonsuz oldugu isin de, sonlu in-
san zihni tarafindan kavranamayan Var-
hik’ur. Tann, ayrica bast olan, kendisinde bi-
legikhicbir yan bulunmayan yetkin Var-
ik'ur; Tann’da 2 ve varolus bir olup, O'nun
bilgeligi ve bilgisi, iyiligi ve kudreti, d2diniin
ayrilmaz bir parcasin: meydana getirir Su
hilde, O, tinseligi, sonsuzlugu ve basitigiy-
le mekaru, ezel-ebediligiyle de zaman agar.
Tann, yetkin bir bilgiye sahip olduktan
Dagka, gicii de sirursizdir, Yaratlmip tim
vvarlik tirlerinin, O’nda Idealan ya da tohum-
Jan vardir ve Tanti bu Idealari, kendisinin
‘mimkiin yansima ya da tezahdrleri, yarata-
‘cag seyler olarak, ezell-ebedi bir tarzda, gor-rmiig ve bilmigtr. $u hide, séz konusu grt
ya da ezelt-ebedi bilgi ediminde, Tanti her ge-
insanin ézgir eylemlerini bile, Snceden
bili. Augustinus, yaratig ve Tanti'nin mut-
lak gic konusunda, Hiristiyan inanaina uy-
gon olarak, diinyanin Tann tarafindan hig-
ten, dagiirce yaratilmig oldugunu éne sit-
rmiistir. Yunanklann ezelt maddeye bigim
vvermekten olugan yaratma anlayisina ve da-
ha zel olarak da, Plotinos‘un tirim ya da
sudGr Ogretisine karst cikan filozof, higten
dagir yaratilg ve Tancvnin yiicelifi ve us
tnligiyle, dunyanin Tann’ya bagimblgi
onusunda srarh olmugtur
Tanrt-Dinya iligkis: Augustinus felsefe-
sinde daha sonra degere dayali bir varhk hi-
yerarsisiyle, Tann ile dinya arasindaki ili
yi aciklamaya ve bu arada tlk problemi-
ne bir goztim getirmeye algmustr. Hiyerar-
sik vari arlayigina gore, bi sey daha iyi ve
daha degerlioldugu, daha yiksek bir degere
sahip bulundugu sirece, var hiyerargisin-
de, daha yiksekte bir yerlerde bulunur. Buna
gore, en yetkin, en yiksek deere sahip, en
{yi varhlc olan Tann,hiyerarginin en tepesi
de bulunmaktadit. Maddi varbllar, fiikt
seyler hiyerarsinin en altinda bir yerlerdedit
‘Buna karin, insanlaninruhlany, Tann’yla fiz
i variklar arasinda, ortalarda bir yerde bu-
unmaktadir
Hiyerarside yer alan varhklar, en yi ve en
yetkin varlik Tanti olacak gekilde, Iyilikten
degigen derecelerde pay abirar. Bundan dola
1 cetvelde, iylikten higbir gekilde pay alma-
‘yan ve timiyle kts olan tek bir vari bu-
Junmaz. Ketukigiin yokluk ya da higlkle
ejanlaml oldugunu, kendisinde iyi higbiege-
yin bulunmadigi bir varhkta gerceklik de bu-
Iunamayacagins, onun hicbir gelilde varola-
mayacafini dile getren s6z konusu hiyerar-
sik deger ve varhk anlayisina gore, varolan
her sey, s8yle ya da bayle iyi olmak dur
mundadir. Dinyada mutlak kotilik diye bir
sey s6z konusu olamaz.
Ketilk Problemi: Avgustinus'un degere
dayal: hiyerargik varhlegorg, varie cetve-
linde daha yukarida bulunan geylerin goreli
olarak daha agagida bulunanlan yonetmesi,
yénlendirmesi, onlarzerinde bie glice ve et
Augustinus | 169
kiye sahip bulunmasi gerektigini sdyler. Hi-
yerarsiye gore, nedensel etki kendisini, asa
an yukanya dojru defil, yukandan agaiya
dogru géstermelidir. Buna gére, varhk cetve-
linde seyler olmalari gerektigi gibi olduklar,
bulunmalant gerektigi yerde bulunduklan,
daha iyi olup, daha Ustte bulunan altindakini
ryénettigive altaki varhk da dstindeki varls
Ja tAbi oldugu sirece, her sey diizen icinde
olup, adil bir bigimde ayarlanmustir; aki tak.
dirde, varliklarin dizeni bozulmus olup, on:
lar kargasa ve adaletsialik iginde kalmuslar
dir. iste Augustinus, kétuldgi: bu cergeve
isinde degerlendirir ve onu, nedensel etkinin
agagidan yukariya dogru gitmesi, daha aga
Bidakilerin daha Usttekileri bastan gikanp,
Uistekilerin alttakilere tabi olmasi, diizenin
ozulmasi ya da tersine cevirilmesi, yani di
zensizlik ve adaletsizlik olarak tanimlar.
Bundan dolayi, kétuluk, varlik cetvelinde
gercekten varolan pozitif bir sey olmaysp,
seylerin dogal diizenlerinden wzaklagmasi,
normalde olmasi gereken diizenin tersine
evrilmesi olarak ortaya gikar. Bu nedenle,
Augustinus’a gore, diinyada kotalugin ne
zaman ortaya giktigim sormak, daha asagi
dereceden veya daha agagida bulunan seyle-
rin nasil olup da daha yuksek varhklara yin,
verebildigini sormaktir. Yani, insanda ruh
bedeni ve bedenin araslanu, Bitiintin amacr
na uygun olarak yénlendirmek durumun-
dayken, katdltigin ortaya gikigi bu diizenin
bozulmast, ruhun akilh pargas tarafindan
vyonetilmek ve sinurlandirilmak durumunda
olan tutku, duyusal istek ve cinsel arzularin
ruha tahakkiim etmesi anlamina gelir.
Bundan dolay1, ister ablakt, ister fiziki ya
da ister metafiziksel bir gergeve iginde ortaya
‘iksin, kbtulgin sorumlulugu, Augustinus'a
gore, Tann’ya deil,insana aittr. Her geyin
yaratias olan Tanti, onlari adil bir bicimde,
yyani her birine hakkin: vererek, bulunmalar
igereken yerde ve sahip olmalari gereken di-
zen iginde yaratmstir.Fakat, bu dzen bir se-
kilde bozulmus ve tersine gevrilmigtir. O, bu-
‘nu d2gir iradesiyle insarun yapmis oldugunu.
séyler; insan, é2guriradesiyle daha agags sey-
lerin daha yiiksek seyler izerinde gig ve de
er kazanmasina neden olmustur; ketillk,Augustinussu Dil Anlayigt
yaratilms iradenin, Tann'ya yiiz cevirmesi-
nin, sonsuz Tann'dan uzaklagmasinin bir so-
rucu olmak durumundadir
Erigi: Aziz Augustinus, insarun ablaki du-
rumunu, yine séz konusu dejere dayal var-
Luk hiyerarsisiyle ve bir yandan da, insan do-
{asinailigkin digincelerini, Tanry'nin dogast
ve yaratls olgusuyla ilgili degerlendirmele-
ini bit araya getirerek agiklar. Insan varhs,
fona gore, yagami boyunca mutlulugu araya-
cak sekilde kurulmugtur. tnsan mutlulug
ccksikli ve kusurlu olusundan, sonlu olusun-
dan dolayi, tamamlanmak arzusuyla arar.
te yandan, insanin mutlulugu Tannida ara
smasi da bir raslant: degildir, ginkii o Tanti
tarafindan, mutlulugu yalnzca Tannida bu-
lacak sekilde yaratimustir; zira, sonlu insan
1 yalnizca sonsuz olan Tanni tamam-
layabilir. Sonlu bir varhk olan insanin dogast
0 sekildedir ki, ona en yiiksek ve gercek do-
‘yomla mutlulugu yalnizca sonsuz varlik olan
Tann sajlayabilir. Tanri'y, sevmek, insanin
rmutlulugu igin vazgesilemez bir seydir, cin-
Iki insana agi bir gereksinim olan sonsuz:
lok ihtiyacint yalruzea sonsuz bir varlik ola-
tak Tanti kargilayabilir:
Siyaset Felsefesi: Askin, yalruz bireyinde-
rug. Insankik tarihini gokytie6 devletiyle
yeryilat devietinin, bagka bir deyisleinsanun
bedensel ya da duyusal yaniyla rubsal ya da
tinsel yanirun satizmasinin bi tachi olarak
goren Augustinus'a gore, yeryiizi devieti,
‘blisin ayaklanmasiyla baglayip, Asur ve Ro.
ma imparatorluklariyla.geligen, geytanin
keralgidr. Buna kargn,gokytiai devieti, Yor
hhudi halkinda ortaya gikan, kendlsni Hiristi-
yank inanet ve Kilisenin dogmalanyla sr-
dren fsa'nin kralhidir. O, yeryézd devlet-
Jerinin deneklerni olugturan Asur ve Roma
imparatorluklarinin yikihp gittigin, zira bu
devletlerin gesici oldugunu, gokyizt devle-
tinin son goziimlemede safer kazanacajins
séyler. Onun géztinde, Hristiyanhk ve Kili
se, gokyiiati devleinin etkisini duyurmaya
basladigims gésteren yapi taslandie. Aynca
bz, ORTAGAG FELSEFESL
‘Augustinus, ltraflarev. D. Pamin),istan-
bul, 1999; A. Ceviaci, Orta Felsfesi Tarihi,
Bursa 2. basa, 2001; H. Chadwick, August
ne, Orford, 1986; E. Gilson, Introduction &
Uebtude de St. Augustin, Paris, 1930;2. Ozcan,
Augustinuste Taw ve Yeraina, istanbul,
1988,
i fata biteylerden meycana gelen bir top. AUGUSTINUSCU DIL ANLAYISI ling. Ai-
Jumun da itic gcd oldugunu dne siren filo-
zof, yine agk ogretisinden hareketle tink yer-
iia ya da diinya devieti ve gokytizd ya da
Tann devieti ayinmuna ulagmigtr, Buna gore,
‘nasi ki biti iyi ve uygun agk, digeri de kati
ve diizensiz agk olmak izere, iki tir ask var-
sa, bu ayirimun iki ucuna kargilik gelecek ge-
kilde, biti yeryiizi devleti, digeri de Tannt
devleti olmak tzere, iki devlet anlayigt var-
dir. Augustinus, iste bu gergeve iginde, Tan-
nya yonelmek yerine maddeye yénelen,
‘Tann‘dan cok yeryiiztind ve kendisini seven
lerin, rublantensel yénlerinin, duyusal istek
lerinin hizmetine girmis olanlarin bir araya
agelerek yeryiiat devietini kurduklanm, buna
karsin iyi ve gergek agk iginde olup, ruhsal
yyénlerini temele alarak yagayan ve Tansy)
sevenlerin de gdkyizii devletinde birlestikle-
Fini soylemigtr.
‘Augustinus bu bakig agisin siyasetfelse-
fesinden bagka, insanlik tarihine de uygula
{gustinean picture of language). Ortagag duis
‘Url Aziz Augustinus'un, kendi iginde yeni
‘ve ondan énceki ya da sonraki dil gdrislerin-
den cok farkh bir unsur igermemekle birlikte,
linld cadag dlisiniir Wittgenstein’ Plilo-
sophical Investigations(Felse Sorusturmalar}
adh eserinin daha hemen baginda, kendi kul-
Jarumsal anlam teorisi ve bir oyun olarak dil
{gorlistinn karsisinda bulunan, dili gergekdi
Bin Gziind yansitmakla gérevii kalmus bitin
Klisik veya kendi deyimiyle “ilin igleviyle
ilgili bitin ilkel gorislerin” érmegi veya tem-
silesi diye verdigi, dil gordgii
Wittgenstein’in birgok karmagik felsefi te-
orinin temelinde bulundugunu sdyledigi ve
bu arada, die ilgili hayli geligmis bir dil te-
orisinden ziyade, dile dair proto-teoretik bir
paradigma diye niteledigi, séz konusu Au-
gustinuscu dil resminin temel iddialari sun-
lardir: 1 Tek tek her biteysel sézcigiin bir
“anlami vardir. 2 Bitiin sézcikler isimlerolup, nesnelerin yerini tutar 3 Bir sdzcigiin
anlamu, onun yerini tuttugu nesnedir. 4 S6z-
cciklet veya isimlerle onlarin anlamlan ara-
sindaki iligki sdzcikle nesne arasinda zihin-
sel bir gagrigim yaratmakla yiktimlenmig ta
rum tri, yani gostererek yapilan tanimlar
tarafindan saglanit. 5 Ciimlelerisimlerin bir
birlesimi olmak durumundadi.
‘Augustinus’un dil resminin bu bes temel
iddiasndan, Wittgenstein’a gére, hemen iki
temel sonus ¢ikar: 6 Dili biricik gérevi ya da
{glevi gercekligi temsil etmektir; buna gére,
sbecikler génderimde veya atifta bulunur,
ccimleler ise betimler. 7 Gocuk sozcik ile nes-
nearasindaki bagi yalnizca digtinme yoluyla
kurabilir; bu ise gocugun, genel karnusal dile
sahip olmazdan énce, dzel bir dile sahip ol-
‘mak zorunda oldugu anlamina gelit
‘Wittgenstein’a gore, bitin bu iddia ve so-
rnuslar, kendisinin her birini tek tek elestirdi-
i dort buyak baghk altinda toplanur: 1 Gon-
derme veya referans anlami ya da sizcik-an-
lami konsepsiyonu:; II cimle baglamunda be-
timleyici bir gOrii; IM dilin temellerini "gOs-
tererek yapilan tanumlar"in sagladigi gortigi
ve IV genel, kamusal dilin gerisinde bir di-
since dilinin, 6zel bir dilin bulundugu anla-
vig.
Wittgenstein’in dilin biricik gérevinin
temsilolmadiginu, dilin gerceklige tutulan bir
ayna olmak yerine kendi kurallan olan bir
oyun oldugunu ve dolayisiyla dil oyunlart-
nin goklugu olgusunu atladigin: siyleyerek
kendisine kargi giktgi bu anlayig, ona gére,
kkimi simirlama veya belirlemelerle Platon,
Atistoteles, Mill, Saussure, Bolzano, Meinong,
ve Frege gibi filozoflartarafindan benimsen-
sig olan ayni dil resmini ifade eder. Ayrica
biz, DiL FELSEFES), WITTGENSTEIN,
H.J. Glock, A Wittgenstein Dictionary, Ox-
ford, 1996; L. Wittgenstein, Felsef Sorusturma-
lar(gev. D. Kanu, Istanbul, 2000.
AURA. Blz., HALE,
AUSTIN, JOHN. 19. yii2yihn en etkili ve
‘nemli hukuk felsefedis.
Iingiliz digiinirler J. Locke ve Jeremy
Bentham’dan etkilenmi olan Austin, hukuk
Austin, John | 171
fle alk arasindaki ayinm ve farkblig ask
hale getirmek iin, hukukun ayant bir tani-
smuns yapmus, hukukun ne oldugu ve ne ol-
smasi gerektii sorularint yanstlamaya calig-
must. Baska bir deyigle, o bastan beri karit-
rms oldugunu digindigi iki soruyu, hu-
ukun ne oldugu sorusuyla ne olmasi gerek-
tii sorusunu birbirinden aysrmaya, birincis
i acikliga kavusturara, ikincisi ign salam
bir temel olugturmaya galigmighr. Austin, da-
hasi, empiik bir yaklagimdan ziyade, anali-
tik bir yaklagim benimsemig, tarihsel veya
sosyolojk soru ve meselelerle hig ilgilenme-
yip, kavram analiziyle meggul olmustut. Ya
sayla hukuk kavramlani derine sistematik
bir analiz gergeklegtiren Austin, nihayet soz
onusu analiz yoluyl,insanlara hukukl bir
sistemin 6zsel ézelliklerini anlama imkani
verecek genel bir hukuk teorsi geligtrmigtir.
( hukuk felsefesine dairaragtirmalar:so-
rnucunda, anceliklepozitf hukuk veya huku-
1 yasarun (hukukt yasayla analoji temeli
‘izerindeiligkilendiriler lah yasa veya (ona
bir eretileme yoluyla baglanan) fizikt doga
yasasina butiniyle kargi oldugunu séyle.
‘nun géztinde, hukukt yasa plik bakim-
dan bajumsiz bir toplumda, bir egemen tara-
findan uyruklar igi konulmus bir kurald.
ural ise bell ir buyruk tri olarak tarum-
Janur.O bireyieri bell bir eylem tirtint ger-
«eklegtrmekle yikiimleyen bir emitdir. Aus-
tin'de yaptirim,egemenik ve yukiimlilik ya
dda ddev kavramumsihtiva eden buyruk kavra-
smi en témel kavramalit. Baska bir deyile, 0
tim yasalarin bir egemenin buyruklan oldu-
unu savunur. Buyurma, bir bagkasinin bir
eylemi yapmasini veya bir eylemden sakin-
‘masini ingéren ve uymama halinde bir yap-
turim tehdi ile desteklenenistek ifadesci.
Buyurulaneylemise, Austin’e gore, bir Sdev-
dir.
0 ig tr 6devi birbirinden ayinr. Birinci
turden édevler, en yiksek fayda ilkesini ha-
yata gesiren dint édevlerdir. Bu Sdevler, in-
san varkkarinin en yiksek muthulagunt is-
teyen Tan tarafindan buyurulurlar. Austin
onlara, bir egemen, bir Ustin gig tarafindan
‘buyurlduklanigin, devier adi vermekte,
séz konusu egemen Tann oldugu icin de, on-