You are on page 1of 6
rolojk stireglerin ditzen kazanmg yapisiola- sak tanumlatken, bitin bu stireslerin ustun- de ve ctesinde, ayn ve saf bir zihinden sz et renin mimkiin olmadigin belt. Zihnin dogurucu evrim surecinin en son ortaya ¢ kan urind oldugunu belitien filozota gore, Tanei da evrenin kendisine dogru yénelmig oldugu shal ve en yiksek urtindir: yan, Tann étede, ama heniz gergeklesmemis olan son niteliktir. Ona gore, idealistlertarafindan ‘ne suruldigi gekliyle bir gergeklik derece- lerinden sé2 edileme;ziinler yah bigimde ‘bagka er geyin yar sira ve yaru baginda va- rolurlar. Aynica kz, GAGDA$ FELSEFE, YE- NLREALIZM. C. Sena, Flozoflr Ansitlopeds, ct 1, ts tanbul, 1974; M, Aydin Din Flees 8. Bash, amir, 1999;5. Brown -D. Collinson -R. Wil kinson(eds), Biographical Dictionary of Tent eth: Century Philosophers, London, 1996. ALFARABIUS. Unli islam filozofu Fardbi'nin adinun, Latincelesirilmig versiyonu veya ona Hiristiyan Bat'da verilen iki addan biti. ‘Onun Baty'daki, daha az kullanulan diger adi ‘Avennasar'dir H. Z. Ulken, islam Felsefsi 3. bask, istan- bul, 1983; N. Taylan, Anahatlariyla Islém Fels fesi, 2. basta, Istanbul, 1985. ALGI ling, perception; Fr. perception; Alm. per- ception). Caidag psikoloji ve epistemolojide, duyusal olarak uyarilma sonucunda, evler, arabalar, agaglar tirdinden siradan nesnelerle ilgili Kaveayiga verilen ad, Dig duinyayi duyu- lar yoluyla, ig yagantilan ise igebakasla kavra ‘ma yetisi. Insan varliginin kendisini cevrele- yen dig diinyadan duyu organlars araciigiyla edindigi malamat. ‘Sézkonusuen genel anlamuiginde, alg in- sana duyu yoluyla gelen malzemeye uyum ve birlik kazandiran ve dolayisylafiiki, fizyolo- ik, nérolojik, duyumsal ve biligsl bilesenleri olan stireci ifade eder. Bu cercevede alg, bu Sirecin bilincinde ya da aysrdinda olma anla- muna geldigi kadar, duyumsal verilerin bir sentezine de karguik gelir. Yine alg idrak ya da sezgisel kavrayiganlaminda, bir seyin dog- rulugunun bilincine varmayi ifade eder Alguar| 69 ‘Algi bir yandan duyumdan, yani yall smug duyusal nitelikleri idrakten, diger yan- dan da imgeleme, arumsama, kavram olug- turma ve akilyiiritme gibi daha yiksek 2i- hincel streslerden ayit edilir. Bu baglamda alg, yaln duyu verilerinin dizenlenmesi ve yorumlanmasi olarak tanumlanabilir. Bu ger- sevede, strasiyla digimizdaki bir nesneye baglt olan ve duyu verilerini kaveamamizi saglayan ig algiarla, oznenin kendi ig halleri- ni igebakig yoluyla kavrama olanagi veren dig algilardan séz edilebilir. Aynca biz, AISTHESIS, D.J. O'Connor -B. Carr, Introduction to the ‘Theory of Knowledge, Brighton, 1982; R. Verne. aux, Introduction Générale et Logique, Paris, 1964. ALGICILIK ing. perceptionismy, Fr. percepti- ‘nism; Alm, perceptionnismus). 1 Insan varhgi- nin dig dunyayt dogrudan ve aracisiz bigim- de algilayabilecegini savunan dgreti Buna gore, insarun yalruzea kendi zibnin- ddeki ideleri, kendi 2ihin hallerini algilayabi- lecegini ne siren Berkeleyci dznel idealiz- min tam karsisinda yer alan bir gérig olarak algiciik, dig dinyadaki varhklarm nesnel gersekligini tamyan ve bu varhklarin insan tarafindan, goriindiigu sekliyle degil, ercek- te olduklan sekliyle algilandiklanns one si ren anlayiga kargitk gelir 2 Yine algicibk, algisal yanulmalara.duige- bildigimiz igin, algnin guvenilir bir bilgi kaynagi olarak gériilemeyecegini savunan goriglere kargtt olarak, alginin saglam ve gu venilir bir bilgi kaynagi oldugunu ve bize dogrudan dogruya nesnelerin kendilerini verdigini savunur. Aynca bk, alSTHESIS, BERKELEY, EMPIRIZM, AR. Lacey, A Dictionary of Philosophy, London, 1976; A.S. Weil, Dictionnaire des Au- teurs et des Thimes de la Philosophie, Paris, 1991, ALGILAR (ing, perceptions; Fr. perceptions]. Al- 1 verilerine, bir algi ediminde ortaya gikan ya da varolan seylere verilen ad. Timellere, sinflara ve genellemelere igaret eden kav- ramlara, duigiincelere, fikir ve inanclara it 70 |Algnuin Degigebilirligiyle ilgili Argiman olarak, deneydeki somut birimlere karsilik gelen bireysel nesnelere ve tikellere igaret eden terim. Algilar, duyu verisinin esanlamlst olarak kullanilmadygi zaman, zihnin, farkllagma- smug duyu verilerini dizenleme iglemindeki ‘tk adima karsihk gelir R, Chisholm, The Theory of Knowledge, New Jersey, 1966; A. Denkel,Bilginin Temelle ri Istanbul, 1984 ALGININ DEGISEBILIRLIGIYLE iLGiLi ARGUMAN ling. argument from changeability of perception). Bilgiden duyusal bilgiyi anla- yan kugkuculugun, dinyanin algiya daya- nan bilgisine ulagmanun imkénsiz oldugunu gostermek igin Kullandigi kanit ya da argi- manlardan, algidaki degigme gesini &n pl na gikartan aklydritme, Buna gére, kamt, algimn degisen bakog gis iginde bulunulan ortam ve sik kogulla- 1a gibi Genel venesnel durumlara bagh olarak igetik bakumundan degistigini ve séz konusu degisim sebebiyle alginin, insana kendisin- den bagimsiz olarak varolan degismez bit gersekligi dogru ve givenilir bir bigimde vermesinin imkdnsiz oldugunu savunur ve buradan insanun dig dunyayt, en azindan ol- dugu gekliyle bilmesinin s6z konusu olama- yacagi sonucunu gikartir. Ayrica bkz,, AENE. SIDEMOS, KUSKUCULUK. ‘A. Cevizei, "Yunan Kuskuculugunun Bil- ginin Olanakstzliguylallgili Karsan”, Felsefe Diimyasi, 1901996). ALGININ YANILABILIRLIGIYLE iLGiLi ARGUMAN (ing. argument from flltilty of perception}. insan varhgirun dig diinyaya ii kin gergek bir bilgiye ulagmasinin imkansiz oldugunu savunan -kugskucu génig tarafin- dan, likcag felsefesinden beri kullanulan bir anit ya da argiman, Yanulsama, san tirdnden alg: yarulmal runin, yanilma ya da yanilgh s6z konusu oldu- u sirada farkedilememeleri ve hemen her zaman dogru, olant oldugu gibi gisteren al- gilar olarak degerlendirilmeleri olgusundan hareket eden ve siz konusu énciilden, bu du- rumun dogru sayilan her olgu igin gecerli labilecegi ve algisal bilginin imkansiz oldu- Bu sonucunu gikartan argiman ya da kant ‘Aynica bla, AENESIDEMOS, KUSKUCULUK V, Brochard, Les Sceptiques grecs, Paris, 1986; A. Denkel, Bilginin Temellr, Istanbul, 1984, ALGININ TRANSENDENTAL BiRLIGI ling. transcendental unity of perception; Fr unité trenscendentale de la perception). Alman filozofu Immanuel Kant‘m bilgi gérdgiinde, benin, dig diinyaya iigkin deneyimi tecribe tarafindan zorunl kilnan birligi Bilgi gérigtinde, insan zihninin, yalnizca kategorileri araciigiyla kendilerine bir yap kazandirdigi fenomenleri bilebilecegini, fa ‘kat bunun otesine giderek seylerin bizzatihi kkendilerini bilemeyecegini, duyu deneyinde- ki nesnelerin insan zihninin igleyigine uydu- Eu igin bilinebildigini séyleyen ve tim empi- vik yasalan insan zihninin yasalarina indirge- yen Kant, daha sonra benin kendisine ges- mistir Buna gére, Kant zihnin igleyisiyle ilgili analizinde, insan zihninin duyulara verilmig olan ham ve iglenmemig malzemeyi birbirle- riyle baglanuh gelerden meydana gelen tu- tarl bir butiin haline getirdigini, duyu-dene- yinde sé2 Konusu izlenimler goklugundan birlikli diinya resmi ortaya gikardigaru sByler. Bu hal, Kant, duyu deneyimizin yahut tec- ribenin birliginin benin birligini gerektirdi- ini soylemeye gatiirir, zira zihnin gegitlig- lemlerinde,farkl: faaliyetlerinde bit birlik sb2 konusu olmazsa, deneyime dayanan bir bilgi ‘miimkin olamaz. Baska bir deyisle, bilgi, dig diinyadan gelen i2lenimlere yapt kazandit- mayi, duyumu, imgelemi, zihnin sentez faali- yetini ve bellegi igerir. Yani, bir nesneyi du- yumlayanun, onun ézelliklerini animsayanin, fonu zaman ve mekan kaliplanyla nedensellik kategorisi icine yerlestirenin hep ayni benlik ‘olmasigerekir. Sézkonusu duyumlama, algi- lama, arumsama, sentezden gesirme faaliyet- leri hep ayni benlikle gergekleymek duru- mundadir, aksi takdirde bilgiden séz edile- ‘mez, ¢linkii Gznelerden biti yalnizca duyum- Jara, digeri yalmuzca bellege sahip olursa, dar- ‘madagiruk duyumlar ya da izlenimler goklu- fu hight zaman birlgirierek brik bir bi- tin haline getirlemez ‘Duyt ictenimlerin biretierek,onlardan birlikl bir Btn meydana getiren, bu bir ve aym daneye, bizim benlik diye adlandirma- truz gereken bu aneye, Kant, alginin tran sendentalbirigi adira veri Bu turden bir birlk ya da ben, duyu-deneyi yahut fl tee- ibe tarafindan zorunlu kiinmakla beraber, bizim ont dogradan ve arais olarak alga: yamamamiz sebebiyle Kan, siz Konus ben- ik ign transendental deyimini kullair. Oy- leyse,brlki ve tutarh bir dinyaninbilgis- nin Zorunlu kopulu olarak ben diginces, Kant’a gor, a priori bir ncedir. O, bizim duyyedeneyinde igerilen ofeler biregtirmek suretiyle, onlara bie bichk kezandinirken, kenai birlgimizin de bilincine vardigimiz: syle. Baska bie devise, tutarh ve biel bir dlinyanin bilincine varmamiziakendi birii- rin bilincine varmamiz aym zamanda ol- mmaktadi. Ve kendi benimiin bilincine var- mama, Kant'a gore, yine biaim digimadaki nesnelee ilgkin algymizda s62 korwsu olan yetileraraciiylaolur. Yani kendimize iig- kin bilgide de ayn arasla kullair ve dola- ynsiyla kendimize de, bagka her geye bakar en kullandigimiz goaliklerie bakanz. Ve nasil ki, Kendimiz digndaki geylerin, onlara bakarken sahip oldugumaz dzel bag ais- na, kullandigimz gbzldklere uygun gelme- yen yonlerinibilemyorsak,aymgekilde ben- ligimizin de yalmizca sz konusu bakigasim- za uyan yOnlerini bilebiiri. Egdeygle, ken- tli} yatruzea bir fenomen olarak bilebil- ria. Ve benlk, Kant’a gore, yalnaca birlki bir benligin, dig dnyaya iligkin deneyimine dlayanan bilgi. igin kagumliazoldugun- ddan emin olbliri. Ayrca bk, ALG KANT. E. Cassier, Kantfev. D. Ozlen, lamir, 1986; 5. Korner, Kant, Baltimore, 1955; H. He- imsoeth, Inmmuel Kant’ Fesfestgev. T Menguisogiu) Istanbul, 1986. ALGISAL GORECILIK. Bkz,, GORECILIK. ALGORITMA thn, elgrtin Fr. algorithm. Bell verileden hareketle bell tirden so- Algoritma} 71 nuslara gétiren bir hesaplamays, sonlu bir dizi adimda gerceklestiemek icin Kullanilan mekanikiglem. Buna gére, algoritma belirli bir sonuca ulagmak ya da belirli bir problemi cézmek igin acik bir yénergeyi adim adim izleyerek yapilan sonlu bir mekanik iglemdir Gunlik ‘yagamumizda pek cok igi ayirdinda olmadan bir algoritmayla yapari2. Ornegin, bir “agure tarifi, ya da bir “kullanim klavuzu” bir tir algoritmadir. $éz konusu informe! algoritmala- 1, iglem strecinde her adimin acik ve belli ‘oldugu, her tirlt olasihgin dusindldag for- mel algoritmalardan aysrmak gerekir. Zaten, algoritma sdzcig de genel olarak bu tar for- ‘mel algoritinalar anlaminda kullarulir. Oner meler mantifinda bir tamdeyimin (formula) tololoji olup olmadigirs géziimleyici cizelgey- le ya da dogruluk cizelgesiyle sinamak, kagit kalemle yaptigimiz dort iglem, mantiksal ¢1- karim kurallar ile belirli bir kuramdan bir nermenin mantiksal olarak giktigin: goster mek bu tir formel algoritnalara Srnek olugtu- Algoritmalar pek cok alanda uygulan- smaktadie. En eski uygulama bicimi, gind- mizde de kimi Asya ulkelerinde kullanilan, ilk hesaplama aygiti olarak, Abokus diye de bilinen, Cérki’dur. Uzerinde Kullarulan kal: ker tajindan yapilan boncuklar dolayisiyla cals olarak adlandinlmig, daha sonra bu he: saplamanin adi kali olarak yayinlagmmsti. Yakin 2amana kadar kullanilan “mekanik ya ‘2arkasa"lar,algoritmalarin bir bagka uy gula- ma bicimiyai. Onlarin yerini alan “elektronik vyazar kasa“lar da, gergekte bu algoritmalarin programlama aracibgayla uygulanmasina da~ yyanirlar. Yine, elektrik devreleri formel algo- ritmalarin bir bagka uygulama bigimdir, Algoritmalar ginimiizde en yaygin bi simde bilgisayar programcihgy alaninda kul: larulmaktadir, Bilgisayara verdigimiz.her- angi bir "komut”, bir algoritmanin iglem- lenmesinden bagka sey degildir, Bilgisayar bilimleri, problemleri algoritmik tasarimlarla ozme igidir. Coztm algoritmalan gelistirip, bu algoritmalara uygun donanumlar tasarla- mak, algoritmarin donanim tzerinde iglem- lenebililigini saglamak igin uygun program: 7 |Algos lama dilleri (algoritma yazma dilleri)getistir- mek, bu bilimlerin temel galigma alanlaniny olusturur, H. Aslan, “Algoritma”, Felsefe Ansikloped- si(ed. A. Cevizci), cil, Istanbul, 2003, ss 244- 46; R Audiled), The Cambridge Dictionary of Philosophy, Cambridge, 1995. ALGOS. Greksede” Jaana gelen sdzctik Haz anlamina gelen hedone ile birlikte kul- lanilanalgos terimi, Grek felsefesinde Aristip- pos ve Kirene Okulu'ndan baslayip, Epiki- rosguluga kadar uzanan hazct gelenegin te mel terimlerinden biti olarak geger. Terim bz konusu haze gelenek igerisinde, sadece fiziki acy: degil, fakat manevi tztint, keder vve asdirabs da kapsayacak jekilde tanumlan- rmustir. Ayrica bk, HEDONE. F. E. Peters, Grek Felsefesi Terilri Séztt- {Hev. H. Hinler), Istanbul, 2005. ‘keder", “istirap” an- ALICILIK ling. receptivity; Fr. receptivité; Alm. rezeptivtit). Genel olarak, pasif bir bilgilen- me stirecinin karakteri, soyut ve yaratie di sinceye uzak ama duyu-deneyine oldukga yyakin bir blginin dzelligi. Zihnin yaratics, et. kin, amagh ya da yénelimsel faaliyetlerden farkli ve duyumlardan hareketle kavram lugturma, soyut kaveamlarla yaratici dugtin- ime faaliyetine karst olarak, yalnvzca izlenim- ler, duyumlar alma, zihinde imgeler meyda na getirme durumu. Ayrica bkz., ALGL A. S, Reber, The Penguin Dictionary of Psychology, London, 1985. ALIMLAMA [lng. reception; Fr. reception; Alm. ‘empfangl. 1 lletigim sirecinde bir bireyin ken disine iletilmek istenen mesa almasi, onu et- kin bir bigimde yorumlayarak yeniden tet smesi eylemi.2 Bir kiltir deerinin, br filozo- fun digiincelerinin baska bir kiltir gevresi ya da ilkede alics bulmass, iyi ya da hos kar ‘glanmnast durumu, W. Alston, Philosophy of Lnguage, New Jersey, 1964; E Mutu, fetisim Soli, Anka- 3,195 ALISKANLIK (ing, habit; Fr. habitude; Alm. ge- twolinheit].1 Genel olarak tekrar yoluyla kaza- rulan, gok a2 bir diginceyle ya da deerinde hig diginmeden gergekleptiiipifadeedilen, pek bir dizengle kargllagmadan ortaya konan davranig ya da egilimler. 2 Bell eylemlerin tekrarlana tekrarlana bilingdigt ve mekarik hile gelmesinin sonucu olan, sonradan kaza- rug davrany tara 3 Kiginin sek olarak yapmak ve yinele- mek suretiyle kazandige davramug bigimi; bir ig bir hareketi, buyk br gaba géstermeden dleneme yaparak, uygulayarak yapabilme be- ceris. 4 Bie toplumda var olan, siregelen davraniy big Buna gore, aligkankik genel olarak duyu- sal-motor yemaya dayanan, kigiin eylemin amaci ve nedenleri hakkinda duiginmeden vefarkinda olmadan gerceklegtirdii bir dav- ranig drintisidir. Bir davraniy dnintis ri aiskantk haline gelmesi bir sires olup, bu sirecin baginda ki yapiy ie bilinghi ol zak biitin dikkatini verirken stireki tekrar sonunda artkbilingl bir gekildedikat etme- den, adeta farkinda olmadan yapmaya bag lar. Eylemin otomatiklestigi bu noktada, 0 davrarig drtintisitaligkanlikhaline gelmig- tr ‘Aligkanlk kaveamna felsefesinde olumlu bir deger atfeden William James, canh varhk larin en Gnemi 6zlliklerinin onlari bie ahg- anhklar butind olmalarindan kaynaklandt {im aoyler. Vahgi hayvanlar ile insanlar ara sinda aligkaniklarinnitelii balamundan fark vardir. Vahgi hayvanlarda aigkanbk ginlik ‘yagamin: sirdurebilmesiigin hayvanin far- onda olmadan uydugu, dogustan getirilmis davranig Oruntileridir. Insanlarda ise, aly anlklar bik oranda agrenilerek Kazan lr James'e gore igten gelen bir filme yap lan aliskanhiklara iggudit adh verildigi gibi, ‘renilmi bazi aligkanbklar da sanki kiginin uigiinerek yaptigs eylemler gibi kabul eile Aligkanbk,zihinsel eylemlerin baylesine ge- rig bir cercevesini lugturdugu igi aligkanl- fin ne oldugunun ve nasi olustugunun anla- filmasi, James igin zihnin iglevlerinin tam olarak anlagilmas: bakimundan nem kaza- ‘Abgkanliken temelde maddenin bir ele mi oldugundan James‘e gore “aliskankigin felsefesi fizyoloji veya psikolojiden ziyade fi 2igin igi; yani aligkanltk en temelde fizikt bir ilkedir.” Ona gére aligkanlklar ister tir- nak yemek gibi basit ister ige giderken hep ayn yolu kullanmak gibi karmagik olsun si- nit merkezlerindeki refleks bogalimiari ve bu refleks bosalimlarinin baslattigr ve belli bir sara ialeyerek devam eden ve refleks arki ta- mamlandiginda biten kas hareketlerinden sbarettr. James'e gore, aligkanhk felsefesi“ rir sistemimizin tekrar edilen etkinlikler dogrultusunda gelistigini” bildiren bir cuim- lede ifade edilebilr. Algkanbklarin, kisinin yagamint surdirmesinde pratik yararlart vardr. Aligkanhklanin pratikteki yararlarindan, iki, onlarin belli bir sonuca ulagmak igin ge- reken hareketleri basitletirmeleri, daha az hatayla yapilmalarin saglamalari ve boylece yorgunlugu biyuk algide engellemeleridit. Eger aligkanhgin bu eylemleri otomatikletir- me ézeligi olmasaydi, o zaman insan hayatt boyunca son derece kisi sayida eylemde bulunabilidi ve higbirilerlemeden s6z edile- ‘mezdi. Aligkanliklanin pratiktekiikinci sonu- cu, eylemlerimiai gergeklestirirken sarf et ‘mek zorunda oldugumuz bilingli dikkati azaltmas: ve hatta yeterince tekrarlanmus ey- lemlerde tamamen ortadan kaldirmasidir ‘Aliskanlik haline gelmis bir eylem, kiginin bi- lingli gekilde uzerinde digiinmesi gerekme- den birbiri ardi sira gelen ve belli sira ile bir- birin ialeyen bir kas hareketler silsilesi hali ne déniigtr. Aligkanlikiradi eylemlerin aksi- ne higbir gekilde fikir, dgtince,algi veya is- tekle yaneltilme2, ‘Bu 6zellikleriyle aligkanlik toplum hayatt- rin sorunsuz ve pirlizstiziglemesini salar. Boylece, James gore, tim efitim ve Ogretim ashnda aliskanlik olugturmaktan ibarettir. Gocukluktan yirmili yaslara kadar egjtimle Kigisel aligkanhklan kazanutken, yirmili ve otuzlu yaslarda ise akademik ve entelektiiel aliskanbklari ediniri2. Egitimin bitin amact smmkin oldugunca cok sayida yararh: eyle- smi otomatiklegtirerek aligkanhk haline getir- mek suretiyle sinirsisteminiai hayatimizi ko- laylastiracak gekilde galismasins saglamaktr, Boylece ne kadar cok sayida giinlik eylem Ali Suivi 73, aligkanik haline gelirse, zihnin yaraticihgim gelistirmek ign o kadar gok zaman kaht F Atag(der), fnsan Yegannnda Psikolojik Ge ‘isi, istanbul, 1981; W. James, The Principles of Psychology, vol. 1, 1918; K. Gidelek, “Als- anh", Felsefe Ansiklopedisied. A. Cevizci), cit 1, ss. 246-48, ALIAS. “Baska trl” ve “dier adiyla anlar na gelen Latince deyim, E, Ozbayoglu, Latince Ordeyislr, Deyiler ‘Atasbcler, istanbul, 1988, ALL SEDAT. Osmanli Turk digineesinin ‘nem isimlerinden olan Osmanh mantikes: Cevdet Pagan ofl olan Ali Sedat kasi anlamuyla bir Batcsolmadigs gibi, tam olarak bir Tarkg ve bu arada islames da olmamig- ta. Bununla birlikte, Islami digtince gelene- gine sahip gikarak onu Bat diisincesine ka $isavunmustur. Fakat o, bie yandan da pozi- {sf bilimlerin stunligiine ve vazgesilmezl- ine vurgu yapmus, Kendi digince yapisint Bati'da gegen bilimler ile destekiemistt. Bu 1a gare, kendi diigiince gelenegine bagh ol: rakla birlikte, modern bilim her kogul alin- da almak isteyen, Arstoteles mantigina bagit fakat mantktaki yeni geigmelere de agk olan Ali Sedat genelde hem klésik mantgin hhem de modern bilimin savunuculuguna yapmistr. Ali Sedat bunlardan Aristoteles rmanngim degigmeyen ve sabit kalan yapt olarak, skincisinn degigen yapusina karg ko- ruma altina almaya clisiken, bir yandan da moder bilimin degisim dalgasinin yskima ‘arg: keldm ve fk mini kalkan olarak kul- Janmustr. Ayrica bkz,, TURKLERDE FELSEFE HL Ayik, “A. Sedat”, Feliefe AnsiMlopedisi (E4. Ahmet Cevize istanbul, 20031 cits: 249.83; N. Oner, “A. Sedat”, DIA, Istanbul, 1989, 2 cits: 442 ALL SUAVE. 1839-1878 yilla: arasinda yaya smug Osmanl-Tirk fkir ve eylem adam. ‘Yeni Osmanhilar cemiyetinin dyelerinden olan Ali Suavi, Osmanl‘da baslayan modern- legme streclerine sligkin degerlendirme ve ‘gorsleriyle tanunur. Genel fikriyatina paralel olarak felsefe alaninda da Gnemli calismalar 74 | Alius et idem yapmshr. Hatta, antk Yunan flsfesninta- Tihinin olugtaruimas: konusunda en fazla gayretsarfetmig olan Osman minevverl Findenoldugu rahathkla soylenebilr Paris'te sikardhs Ulin adh dergide, Sokrates éncesi Grek filozofiannin gorgeriniayrint olarak tansian yaar kaleme al, Grek digince- sinde gegen kavramlara Turkge kargiklar bulma gabes sergilemigir. Onun bu glia lara igh olarak felsefe tari yancigs ko- nusunda da birtakim gorisler, en azindan birtakam tezler gelitrdiipek cok hig tara findan kabul ediimektedi. ‘Al Suavi‘in antik Yunan felsefesyie iigi- 1 bir bapka galigmasi da, fbn Miskeveyh tara- findan Yunanca’dan Arapga'ya tercire edi- mig oldugu iddiasila Paton’ nispet eden, fakat gergekte Platon’un cagdaslarindan Ki- otos‘a at olan bir diyalogun Rise Abak Tercimesi adiyla yayinlanan gevirsdit, Al Suivi nada yazarak ve birtakim hasiyeler ekleyerek yapmip oldugu bu negrde ek ile titi felsefesinin temel konlarindan bitin alusturduguny digindigi bir probleme, *Kotuhgin insan dogesindan my, yoksa i sana verilen efitimden mi kaynaklandige” sorusuna bir cevap bulmaya gar ‘Séx konusu feast cahgmalarina ramen, [Ali Suavifelsefeye,dzelikle de Ba felsefesi- ne kar olumsz bir tavir taku. Felsfenin tahanint ve fara bir karaktertgsyan escla- rin Islim diginler, delikle de Gazalt tarafindan gratalmig oldugu kanaatinde- dir. Bu yazden ruhu,insanin iiligi ve kati Iuguins, Tanrénin zt ve sftlanns, ahiret, onusuna bitindyle dint esaslar Gzerinde ele alma yolunu seger. Bat’da moder nemde ortaya cikanflsel gelimeleri“dchri- Tk ve katksiz“materyalizm’ olarak ntele- yen Ali Suivi, modernlegme sireqler isinde Bat feleefesinin alinmasina giddetle kar 1 kar, Moderniegmede ortaya gkmasi muhte- roel bir kimiik kaybma karg givence olarak {stam ideolojiyi benimser ve Bat uygaris nin sadece maddt unsurlarinn alinarak Os- rank toplumunun geleneksel kilt sistemi- nin muhafaza edilmesi gerektiginisavunur “Aynica bl, ISLAMCILIK, TORKLERDE FELSE- Fe 1. Dogan, Turk Kiltir ve Egitimine Katklart Agismdan Melamed Minif Paga ve Ali Suavi Uzerinde Mukayeseli Bir Galigma, A. U. Sosyal Bilimler Enstittist, Ankara, 1989; O. Kafadar, ‘Tiirkiye de Ktlirel Désngitnler ve Felsefe Efi ‘mi, Lstanbul, 2000 ALIUS ETIDEM. Ganesin her gin dogup bat ‘mast benzer,periyodik olarak yinelengeyler iin kullarulan ve “farkh ve ayny” anlamina gelen Latince deyim. E.Onbayogl,Latine Ozdeyisler, Deyinler, ‘Alasdzeri, istanbul, 1988 ALKMAION. M. ©. 5. yiizyilda yasamus olan ‘Yunanli hekim-filozof. Alkmaion, antik Yunan digiincesinde Saellikle Miletlifilozoflar tarafindan temsil edilen plysici veya astronom-filozof tipine arg, hekim filozof tipiyle segkinlegmig bir duistndrdur, Daha ance fark Smekleri géz lenmig olan astronomiyle felsefe ve matema- tikle felsefe arasindaki yakinlagmalara Kars. tupla felsefeyi birbirine cok yaklagtirmis ve dolayisiyla bit yandan empirik aragtirmala- rin bir yandan da cesur genelleme ya da spe- kkilasyonlarinilging bir sentezini ortaya kay- smujtur. Pythagorasg: bir filozof olan Alkmaion'y Pythagorascilar‘dan ayiran, onun empirisist bir bilgi anlayigi geligtirmig olmasidir. Buna gére, insarun algilanabilir olmayan geylerle ilgili’ bilgi iddialarina slipheyle bakan, ilahi bilgiyle insant bilgiyi kargi kargiya getiren, Dirincisinin algilanabilir olmayan jeylerle il gili olarak mutlak bir agikhga sahip oldugu- ru sdylerken, insanun ancak algilanan geyle- rin bilgisine erigebilecegini savunan Alka fon, insanlarin bununla birlikte algilanabilir olmayanlarla ilgili olarak, duyum yoluyla ve- rilmig olan gastergeler temeli dzerinde ma- kal yargilar verebileceklerini, akla yatkin &n- gordlerde bulunabileceklerini belirtmigtc Presokratikler arasinda, onun duyu algy- siyla anlama yetisi arasinda bir ayirim yapan ik Yunan digindrd oldugu séylenebilir. Hatta o sd2 konusu ayirimi, salt duyu-algist- za sahip olan hayvanlari hem duyu-algisina ve hem de anlama yetisine sahip olan hay-

You might also like