You are on page 1of 4
nem tapi. Nitekim, onun bu iddiast 12. ve 13. yizytlarin yaksek Skolastiginin en ciddi harekete gecirici gil olup gikmugtir, Onun temel eserleri,teolojiyle ilgili bir inceleme olan Monologiom, Tansy'nin varolugu ve doga- siyla igi problemleri ele aldigi Proslogiuon [Soylev], bilgi ve etikle ilgili gordslerinin yer aldhga De Veritate (Hakikat Uzerine] ve niha- yet, iginde bir tarziye teorisi gelistirdigi, bas- ka bir anlatimla cisimlesme dogmasin aik- layap temellendirdigi Cur Deus Homo? (Tanni Neden insan Bedenine Birdindi?\dur. ‘Anselmus, imanla akil arasindaki iligkiye, akhn imaru anlagir hile getirmek durumun- da olduguna dair gordglerini Tanni‘nun varo- Juguyla ilgili kanutlaryla éeneklemis veya so- ‘mutlagtirmustir, Buna gére, o énce Tann‘nun vvarolduguna iman eder, fakat sadece inan- ‘ayla yetinen ortalama miminden farkl: ola- rak, burada kalmayip daha sonra O'nun var- Iigim akil yoluyla ispata gecer. Onun Tan- rnin varoluguna iligkin olarak, biti a posteri- or, digeri a priori olan, yani biri deneyimden, duyusal diinyadan hareket eden, digeri tec- Ubi higbir 6ge igermeyip, timiyle akla da- yanan iki kant vardhr. Bunlardan birinci ka- rit, onun Monologivn adh eserinde ortaya koydugu ve “Iyilikten hareket eden deli!” olarak bilinen ve sergiledigi Platonik yapryla temayiiz eden, yani Platon’un Akademi'sin de cok siklikla dillendirilen "bir daha iyinin bulundugu yerde, bir eniyinin de bulunmast gerektigi” tezine dayanan kanittir. Ontolojk argiiman olarak bilinen ve birincisinden cok daha énemli olan ikinci argiiman ise, birinci- sinin diinyadaki iyi geylerden hareket etigi {gin empirik bir deliloldugu yerde, bitiniy- lerasyonel bir karuthr. Dahasi, birinci kanutin "yetkin varhik" olarak Tants'ya delilin sonun- da ulastigi yerde, ontolojik kamitin hareket noktasi, “yetkin varbik” olarak Tanrikavramt ya da fikridir, Yani, onun bu kant, duyusal dinyaya iligkin bir gézlemden yola ¢ikma- yan, deneyimsel bir yénii bulunmayan, fakat dogrudan dogruya “Tanni” kavrarunun ana- lizinden hareket edip, Tann‘run varolusunu bbu analizden gikarmaya calisan bir kant. Anselmus, kanitinda, “Tann” ile neyi anlat- ‘mak istedigimizi sorat. Tanni, ona gore, ken- Axselmus, Aziz | 117 disinden daha yetkini digtindlemeyen veya tasarlanamayan varlikhr. Insanda, boyle bir yyetkin varhk fikri ya da idesi varchr, Hatta, ‘Anselmus'a gére, bu fikir, Tann’‘nin varolma- digan: sdyleyen bir budalada dahi vardi. ‘anni idesi ya da fikrinin bir budalada dabi bulundugunusdyleyen Aziz Anselmus, daha sonra ontun yalnizca zihnimizde olan bir kav- ram mi oldugunu sorat. Acaba Tanti bir ide ya da kavram olarak zihnimizde olduktan bbagka, zihnimizin diginda bir dig gerseklige de tekabil etmez mi? Birinci sikkan gecerli ol- dugunu, Tann‘nin yalnizea zihnimizde, bit kaveam olarak varoldugunu kabul edelim. Bu durumda, ona gore, tam bir ikmaza di- seria, sink, hem ideal ve hem de rel olarak, yyani hem zihinde ve hem de zihnin disinda varolan bir sey, yalnizca zihinde, bir kavram. olarak varolandan kesinlikle daha yetkin ola- caktsr. Oysa, Tann, “kendisinden daha yetki- ni [baydgul digindlemeyen varhk” olarak tarumlanmushir. Burada, Tann’ya zihinden bagimsiz, zihin diginda bir varhk izafe et rmezsek, bu taruma kesinlikle ters diseriz, ya- ri mantiksal bir celigki iginde kalriz, Bundan, dolays, “Tanti hem zihinde bir kavram olarak ve hem de zihin disinda vardir” demek zo- rundayy. ‘Anselmus‘un bu Gnemli karat, mantksal bir stra ve diizen iginde ve tim adimlanyla, yeniden gu gekilde kurulabilir: | Tann’yla, Kendisinden daha buyuik ya da daha dogru- su yetkini digtindlemeyen Varhgs anlatmak istiyoruz, 2 Varsayalim ki, Kendisinden da- ha yetkini tasarlanamayan Varlik, gercekte varolmasin. Bununla birlikte, 3 boyle bir ‘Varligin varoldugu diigiinulebilir. Buna gé- re, 4 Kendisinden daha yetkini tasarlanama- yan Varhk, gercekten varolursa, salt zihinde kavram olarak varolan Kendisinden daha yetkini tasarlanamayan Varhiktan (yani, salt dstincede varolan en yetkin varhga kiyas- Ja} daha yetkin olur. 3 ve 4, dncillerden ha- reketle, 5 Kendisinden daha yetkini tasar namayan Varhik'tan daha yetkin bir varhgt tasarlamak kesinlikle miimkindiir. (6) nolu ‘onerme seligiktir; bu durumda, argiiman ‘Aziz Anselmus'un istedigi sonuca ulagir: yleyse, 6 Kendisinden daha yetkinitasarla- 118 | Ansiklopedi namayan Varlik, yani Tann, gercekten de varolur. Evrenin tek ve mutlak nedeni olan Tan- nun varhgim kanutlayan Anselmus, daha sonra O'nun dztini ve sifatlariu belirlemeye gesmistir. Aziz Anselmus'a gore, insanda {gé2lemlenen nitelikler, kargimiza Tannin yetkinlikleri olarak gikmak durumundads. Tanni‘run kendisi, ona gére, her geyden nce cen istin, en yiice hakikat olup, nesnelerdeki hakikatin nedenidir. Tann, smi olmadan her geyi giren ve her geyi bilendir; O her geyi yapabilen veya giici her geye yeten Kadir ‘mutlakir. Tann, Aziz Anselmus’a gére, ada- letin kendis,iyiligin kendisi,bilgeligin ken- disi, varhgin kendisidir. Tann: basittir, aym: zamanda ezell ve ebedidir. Yani, Tannin zaman iginde bir baslangici ve sonu yoktur © yaratiimamigtr, yok edilemez. Tannt her yerde hazirdit, O mekanin bitin noktalarina Yyaylmughr. Tanda degigme yoktur. Ve ni- hayet, Tann, iyiligini géstermek ve yarahkla- riyla paylagmak igin, evreni iyi bir amaca g6- re, tannsal bir plin ya da modele uygun ola- rak yaratmigtr. Ayrica bkz,, ONTOLOJIK KA. NIT, ORTAGAG FELSEFESL S.Gersh, “John Scotus Eriugena and An- selm of Canterbury”, Routledge History of Phi- Isophy, vol Il, Medieval Philasophy(ed. J. Ma- tenbon); A. Stroll - R. Popkin, Introduction to Philosophy, 2nd edition, New York, 1972 ANSIKLOPEDI {Ing. encyclopedia Fr. encyclo- pédie; Alm. enzyklopidie). Denis Diderot, D’Alembert, Voltaire, J.J. Rousseau, Holbach vve Helvetius gibi, insanin dziitibariyla iyi ol- duguna ve uygun koyullar saglandiginda, olan Diderot’nun girisimleriyle bitindyle ‘Szgiin bir eser, Aydinlanma ideolojisini, Fransiz Aydinlanmasirun resmt ve felsefl tav rim ifade eden bir yapit durumuna gelmistir. Sarayin, din adamlarinin ve Cezvitlerin en: gelleme tegebbiislerine ragmen, yayineinin ve editérlerinin becerisiyle tamamlanabilen bu dev eser, elbette yeni diizenin entelektiel kuruculan yada yaratiallan tarafindan hazie~ lanmistr. Ansiklopedi iste bu hiliyle, her seyden énce meveut insan bilgisini Aydin- lanmanun nokta nazarindan vermeyi amas- lar. Yeni dizende énderlik gérevini dstlene- cek olanlara ihtiyas duyacaklan bilgiyi sagla- yan Ansiklopedi‘nin editér ve yazarlan, rite- kim uygarhgin bir bitin olarak tahrip veya yok olmast durumunda, onu yeniden inga edecek olanlann bagvuracaklan bir kayak olarak tasarlamuslardir. Bunun diginda, ayn zamanda bir polemik araci olarak tasarlanan, ‘Ansiklopedi'nin yazarlan ilerlemeci bir tarih anlayspim, Locke'un duyumeu epistemoloj: sine ve Newton fizigine beslenen inansla be- lirlenen bir ilerlemeciligi, ideal bir yénetim tara olduguna inarulan demokrasi savunu- cculugunu, dinin sadece ahlaklhk ve hayrrse- verlik duygusuna indirgenmesi tavrn, Kili- se ve eski siyasal diizene duyulan nefreti paylagurlar. Aynica ble, ANSIKLOPEDISTLER, AYDINLANMA. ‘A. Cevizei, Aydinlonna Felsfesi Tarihi, Bursa, 2002; Diderot - D’Alembert, Ansklope i Gev. 8. Hilav), Istanbul, 1996; J. W. Yolton, The Blackwell Companion to the Enlightenment, Oxford, 1991. sonsuzcegeliebilecegine ve hatta yetkinlege-ANSIKLOPEDISTLER [ing. encyclopedists; Fr. bilecegine inanan Aydinlanmaci iyimserfilo- zoflann, 1751-1776 yillan arasinda, Fransa‘da 35 cilt hilinde yayinladiklan ve 18, yizyiln bitin bilimsel bilgi ve digiincesini bir bitin olarak serimlemeyi amaclayan dev eser. xgiin adi Encyclopédie ou Dictionnaire Ra- isonné des Sciences, des Arts et des Méters olan Ansiklopedi baslangista, siradan veya her- hangi bir yayin olarak tasarlanmusti. Fakat daha sonra ilk yayin yénetmeni bagrahip Gua de Malves‘in ve eserin gergek editéri encyclopédsts). Bilimlere ve sanatiara iligkin analitik bir sdzIik diye betimlenen Ansiklo- pedi’nin hazirlanmasina, Diderot ve D’Alem- bert'in editérlagi altnda, katka yapmug olan Franstz yazar ve dugliniitler obefi. Voltaire ve Helvetius’un da makalelerini igeren ansiklopedi, dine karst aldigt elegtirel tavurla ve toplumsal ve siyasal alanda gelis- tirdigi liberal gorslerle seskinlesmigti. Bu- nunla birlikte, Diderot, D’Alembert ve arka- ddaslan, kendi caglannin ileri diigincelerini ve bilimse! buluglarini sunmak adina, gesmi- sin bitin bir mirasin reddetmislerdit. Ansiklopedinin olugumuna en biyik kat- Jay: yapmus olan Diderot, eserin genel yéne- timini Ustlendikten Baska, din, siyaset ve fel- sefeyle ilgili maddeleri yazrugtr. Buna kar- fn, genel olarak bilgi konusunu ele alan DrAlembert geometr, matematik ve pozitif bilimler konusunda katks yapmistr. Diderot’nun yakin dostu olan iinlG hekim Chevalier de Jaucourt felsefe, siyaset, edebi yat, savas, despotizm ve monargi gibi konu- larda yazmustr. Rousseau mizik konusunda yazmig olmakla birlikte, siyaset konusunda toplumsal sézlegme teorisini onceleyen kimi makaleler hazirlamistir. Montesquieu'nin yyalnizca ‘begeni’ konusunda tek bir makaley- le kati yaptijt ansiklopedinin diger dnemli yyazarlar arasinda Helvetius, Charles Buffon, ‘inl fizyokrat Turgot ve Baron d’Holbach vardir. Ayrica bke., ANSIKLOPEDI, AYDIN: LANMA. A. Cigdem, Aydinlanna Digiinces, Istan: bul, 1997; Diderot - D’Alembert, Ansiklopedi (ev. S. Hilav), istanbul, 1996, ANTAGONIZM [ing. antagonism Fr. antago- nisme; Alm. antagonism). Kiger, kurumlar, toplumsal grup ya da sinitar, dgreti ya da ‘deolojier arasinda $82 konusu olan uzlag- ‘maz, stesinden gelineme2 gelishi ya da kar- ‘thK durum igin kullanian trim. fk sires, yap ya da organizma arasinda ortaya kan ve eylemlerinin sonuglarinin birbielerine ti- mile karst olmasiylabelirlenen uyusmaz- lik ya da gatigma durumunu ifade eden s52- ik D. Robertson, The Penguin Dictionaryof Po- lites, London, 1983; G. D. Mitchell), A ‘New Dictionary of Sociology, London, 1978, ANTI. Bir seyin kargisinda, bir eye kargi olma anlamuna gelen ve sizcik ya da terimlerin yapisina girerken, karsihk, olumsuzluk, diig- rmanlk ya da bir geye kargi korunma fikrini anlatan ének. ‘Buna gore, emperyalizmin biitin bisimle- rine karg! olmaya dayanan tutum ya da dgre- tiye antiemperyatizm; fagizmin her tirlisiine Antidogalaihk | 119 kkargiolma tavnina antfasizm; kapitalizme, ka pitalis rejimlere kargi takinulanelestirel ya da dtigmanca tavra antikeptalizm; Yahudi dig- smanliina ise antisemitizm adi verilmektedir. Realizmin cok gesitli versiyonlanndan bi- riya da digerini reddeden ve nesnelerin dig diinyada onlarailigkin idelerimizden bagim- siz olarak varoldugunu kabul etmeyen yakla- sam ya da ogretiantiealizm olarak tarumlanur. ‘Bu baglamda, madi nesnelerin varolugu s82 konusu oldugunda, idealizm; timeller ya da soyutvarliklars62 kenusu oldugunda, nomi- nalizm antirenlist gretiler olarak gece. Yine, davraniggiligin dilbilime uygulan- masinin sonucu olan, dili ancak ve ancak onun tretilme veya yaratima sirecine dahil olan dig kogullardan hareketle agiklanabile- cek bir davranis olarak géren zihincilik kars- tndgretiyeantimentalizm ach verilmektedir. R. Audi, The Cambridge Dictionary of Philo sophy, Cambridge, 1995; . Sim, The Routledge Critical Dictionary of Postmodern Thought, ‘Cambridge, 1999, ANTIBILIM ing anti-science; Fe ant-sciene) Unli Franste duginiri Michel Foucaul’da, ‘modem dznenin tahtindan indirilmesine, hi- kim liberal himanist 62ne anlayisron yik- ‘masina katkida bulunan bilim tr Buna gére, insanin dogusunu anal etik- ten sonra, isinde bulundugumuz post-hima- nist ve postmodem epistemik mekinda, epis- temolojik bir dzne olarak aynt dznenin dli- sind ilan eden Foucault, Saneyi tahtindan indiren,onu ll, arzu vebilingdiginin bir etki- siolarak yorumlayan,dzneyikigi-nces gig- lerin bir epifenomeni hiline getiren psikana- lz, dlblim,etnoloj ve arkeoloj gibi bilimle- re antibilim adira vermigtr. Ayrica ble, l- LIM ELESTIRis LIM FELSEFESi, FOUCAULT, METABILIM, POSTMODERNIZM M. Foucault, Siylemin Dizeni(ge. 5. Hi lav), Istanbul, 1992; M. Foucault, Bilginin Ar- Aaoljs(gev. V. Urhan) istanbul, 2000 ANTIDOGALCILIK fing, ant-naturalsm: Fe. ani-naturalsnel insan varhklarinin doga bi limlerinin konusun olugturan nesnelerden sok frkl olduidansgerekgesiye, bert ilim- 120 lerde ya da psikoloji ve benzeri sosyal bilim- lerde, fark bir yaklajumn benimsenmesi ge rektiini, omegin insan davranig ve zihinsel sirelerin fiziksel, kimyasal ya da biyolojik stireglerle agiklanamayacagimi savunan akimn yada avi. Ayrica bk., ANLAMA, DOGALC UK, VERSTHEN, W. Dilthey, Tin Biller’ ve Hermeneutk (ev. D. Ozlem), Istanbul, 1995; §. Hekman, BilgiSosyljisi ve Henmeneutk (ge. H. Arslan ~B, Balk) Istanbul, 1999. ANTIHUMANIZM ing. anti-honanisn Fe. ‘ant-humanisme), Genel olarak himani2min her turd ya da gekline karg elegtirl bir tavir takinan, iimanizmin gu ya da bu versiyonu- nu reddeden yaklagim, 1960/lardan itibaren ézelikle Fransa‘da yapisaellartarafindan benimsenen bir yakla- jm olarak antihimanizm, insan S2girlGgi- rin bir yanulsama oldugunu ifade eder. Nite- kim, énce yapssaeiar ve sonra da, daha be- lirgin olarak postyapisalalarbireyleri sosyal ve linguistk yapslara,ekonomik Uretim tar2r- na ya da bilingdipinat3bi luli ve her tld séylemden dnce gelen insarun a2i distince- sinden bir bitin olarak vazgegmislerdir. Descartes'la baslayan dane merkealifelse- feye ve Aydinlanmanin yilmaz savunuculs- unu yaptigi himanizme siddetle kargt kan ‘postmodernizmin antihkimanizmi ise, hima- rnizmin yaleizca sorgulanmam, digsal defi, igsel olarak dogrulanmig sabit bir referans sergevesine dayanarak yanitlar bulmaya cal jan sozmerkeaci bir istanlati oldugunu dile getirr. Humanizmin insant dzneyi merkeze oydugunu, insarun evrenin her geye huk- rmeden, her jeye karar veren veer geyi kont- rol altindatutan efendisioldugun ima eti- jini éne siren postmodemistler, hiimanist felsefeyi baskic bulur ve dolayisiyla, neyi mahkiim ederler. Himanizm, postmodern ime gore, adalet ve eyitik aradiin ida e- ‘mesine kargn, iberal toplum tarafindan ada- letsizligi ve eitsizlii megrulastirmak igin kallanimstir- Dahasi, himanizm atin distinligind, kultir emperyalizmini, onun bagka Kultiler zerindeki tahakkimiint rmegrulagtirmak izere kullanulmig sahtekar ve ikiytizlt bir ideolojdir. Ayrica bkz., HU: MANIZM, MERKEZSIZLESTIRME, OZNE, POST: ‘MODERNIZM. '. Sim, The Routledge Critical Dictionary of Postmoder Thought, Cambridge, 1999, ANTI-ADEALIZM ling. antiidenism; Fr. anti idéalismel 1 Genel olarak, realist, ama ézelik le de materyalist bir gortg berimseyen filo- 2oflanin sergiledigi idealizm karpthg. 2 O2- gulolarak da, érnegin Alman diiginird Lud- wig Feuerbach’ta, Spinoza, Kant ve Hegel ta rafindan émneklenen rasyonalist ve idealist ‘yaklagima siddetle kargu cikma tavr. Modem felsefenin bastan sona, teolojinin eurmug ya da hazirlamig oldugu geligme giz isi Gzerinde yirddugind savunan Feuer- bach’a gore, ideaizm Tann’ys, duyulan bi- tiniyle bir kenara biraksp, bilinci,akh veya zihni bilgi agsindan tam ve mutlak bir otori- te haline getirmek suretiyle kurtarmaya yé- nelik bir tegebbustir. Ona gore, idealizm ras- yonalizmin dogal bir sonucudur. Bununla birlikte, © sekiler bir yaklasim: temsil ettigi ign, duyularin kesfttigi duinyay1 aciklamak ihtiyac iginde olmustur. Nitekim, idealizem Dbuaciklamayi, once Kant'ta oldugu gibi, ken- disine bitin hakikatlerin baglandigs. all dinyasi ile kendisine gerceklik izafe edilen duyu diinyast arasinda buyuk bir ugurum Dulundugunu éne sip, sonra da gersekligi akla tabi klarak saflayabilmigtir. Hegel haki- kat ile gerceklikarasindaki bu ugurumu, Des- cartes‘inaklitannsallagtirma eylemini bitin birvarhk alanuna yaymak suretiyle kapatma- ya galigmughr. Sonus, Kant’in rasyonel teiz- rminden Heget'in panteistik idealizmine ge- sisten bagka bir sey degilir. Feuerbach idealizme donk bu eletiile- ini materyalist bir “yer felsefe” ile tamam- lamughr. Aynca bkz,, IDEALIZM, FEUER. BACH, L, Feuerbach, Gelecegin Fesefesinin lkeleri (ev. 0. Ozagii Istanbul, 1991 ANTIK FELSEFE {ing. ancient philosophy: Fr philosophie antique. Felsefe tarihiyle ilgili d6- nemlejtirmelerde, bzellikle Bats dugtincesi- nin veya Avrupa felsefesinin bakig agisindan,

You might also like