You are on page 1of 6
megruiyet kaynagini ‘egemen gicte’ arar Baylece, hukukun kokenineiligkin ne surd- len dogal hukuksal teorilerde ortak degeri ifade eden adale ilkesini ya da kriterini dev- re digi birakur. Aynca bkz., AUSTIN, HUKUK FELSEFESI M. Kills, “Analitik Hukuk”, Felsefe Ansik lopedisi(ed. A. Cevizci) 1. Cilt, stanbul, 2003, 5343-47, ANALITIK MARKSIZM ting. analytical Mar- xis; Fr. marxisme analytigue; Alm. analytische imarxisis], Yirminei yizyilda, Mare tarafin- dan éne sirdlmg olan tarihsel materyalizm- le anaitikfelsefe ve bilim felsfesinin bir sen- tezini yapan alum ya da Marksist gor arth ve toplumla ilgili Marksistiddia ya da éner- smeleri yeniden ele alip fade ederken, caedag felsefe ve metodolojiden yararlanan yaklagim ‘Bu tir bir Marksiae' benimseyen felsefe- cilerden, denegin G. A. Cohen, The Theory of History of Mars: A Defense (Kar! Maren Tarih Teorisi: Bir Savunmal (1578) adh eserinde, Sretim giglerindeki degigimlerin bitin er tophumsal iligkilerdeki degigmelerin kay- nai oldugunu gosteren bir teori olarak gor- <4agi tariht materyaiami, analitikfelsefenin sentaksiyla yeniden ortaya koymaya «ali: rugs. Ayrica bkz,, COHEN, MARKSIZM. T.Bottomore(ed), Marsist Diiince Soni {gev. det. M. Tuncay), istanbul, 1993. ANALITIK PSIKOLO}} ling. analytical psycho- logy; Fe. psychalogie analytiguel. 1875-1961 yl lari arasinda yagamig_ olan Karl Gustav Jung’un, kompleks psikoloj olarak dabilinen vve Freud'un psikolojsi ya da psikanalizinin kapsamint_genisletme cabasiyla belirlenen psikoloj anlayig. Daha genel bir cergevede, fenomenleri kurucu unsutlanina ya da kendilerini mey- dana getiren dgelere ayiema yaklagimiru be nimseyen psikolof anlayist olarak tanimla- ran analitik psikoloj, Jung’ un yaklagim sbz konusu oldugunda ayni zamanda belli bir psikoterapi ya da ruhsal tedavi anlayigini ifade eder. Sée konusu psikoterapi dort evreden meydana gelmektedir: 1 traf ya da arnma;2 Analitik-Sentetik Ayirumi| 95 Jung’a gére, Freud’un kathisin: ifade eden yorumlama; 3 Adler‘in psikolojialanina yap- lugs kathays ortaya koyan egitim; ve nihayet 4 Jung’un bizzat kendi katkisin: dile getiren déngiim evresi. Jung'a gre, bu evrede has- ta biricikligini kegfeder ve anlamun igsel kay- nai olan benle bag kurar. Aynica blz, AD. LER, FREUD, JUNG. ‘AS. Reber, The Penguin Dictionary of Peychology, London, 1985. ANALITIK-SENTETIK AYIRIMI [Ing. dis tinction betoeen analytic and synthetic; Fr dis tinction entre analgtique et symtdtique) Cie, yargi ve Gnerme trleriarasnda, cimle,yar- 1 ve Gnermelerin dogruluklann: géstermek gereken kant yada verlerin dogasina bagh olarak yapulanayirim ‘Buna gre olumlu bir Sane yiklem yargy 1 Snermesi veya cimlesinde, yoklem kavra- ‘muene kavrarundaigertlyarse, ona anal yargi veya Gnerme: yok ierlmiyorsa da sen- {ett yargs ya da Gnerme ai vei. Buna gB- re “bitin san giller sari” Gnermesi “san” tavram “san giller” kavramnda igeridigi igin analitik, oysa “btn goller saridr” anermesi, “sr” kavrar “gl” kavraminds igerimedigi gin sentetik bir onermedir. inkin ya da olumsuslanmas bie geligkiye yolagan analitkyargiileolumsuzlanmasi bit eihiye sebebiyet vermeyen sentetie yarg yrminds, bir kavramin digerinde, onlan ifade etmek gin kullanian terimlerarainda- lg salt bir Bit-parcasligisi degise, Kantgt anlamda igerilebldigi kabul edilir ‘Ayinm Leibniz ve Hume gibi filozoftartara- findan da yepihnig olmakla birt, Kantla neredeyse dadeslepmis gibidr. Kantn gerek Leibniz ve gerekse Hume kargsindski en ‘nem yeni, mantksal ve semantik an ticsentetikayiniminiepistemolojika priori a posterioaysriuyia kipsel ve metafiiksel zo- runlu-olumsslayyimindan farkhlagtrmasin: dan meydana gelr. Bu agidan bakiginda, analitk bir 6nermenin gGzlemden veya dur yudeneyiminden bagimsiz olarak bilinei te anlaminds) priori ve (yang olamayan bir gey olma anlamunds) zoruniu bir dnerme adage agik gibi grnmektedir. Bunun ka- 96 sat gok tartigmal: olmakla birlikte, Kant ma ‘uk, matematik ve metafizikten birtakam 6r- nekler vererek, en azindan bazi zorunlu vea priori énermelerin sentetik oldugunu iddia etmistir Kant sonrasi filozoflar, analitik-sentetik ayinmini bir yandan daha agik ve anlagihr hale getirmeye caligirken, diger yandan onu bitin énermelere genellemeye caligmiglar- dir. Bu baglamda kullanilan tarumlardan, bir ‘cimmlenin andamury en azindan kismen terim- lerinin anlareundan aldara dile getiren birisi, bir cimle ya da énermenin, “salt terimlerinin anlam veya tarumi sayesinde dogru olmast durumunda” analitik oldugunu bildiren bir tanum yapmustir. tkinei bir analitiklik tanum ise, analitik yargiys formel, mantiksal bi dogru olarak ortaya koyan, onun “mantiksal formu nedeniyle dogeu oldugunu” bildiren tanumdi. Ayni gecerli mantiksal forma sahip biitiin onermelerin dogru oldugunu dile geti- ren bu anlayis ya da tanuma gre, analitik bit dogru apasik bir mantiksal dogruyu ifade ceder, Ustined analitiklik tanimina ya da dlgi- tine gore, olumsuzlanmast bir celigkiye yol ‘gan yargi ya da énerme, analitik olmak du- rumundadir. Yiminci yizyilda Quine’mn ayirima yé: nelttii eletirilerden sonra, pek goklan arali- tik-sentetik ayirimim korumanin imkénsiz oldugu sonucuna varmustit. Ya da daha dog ru bir deyigle, “analiiklik” kavraminin ta- rumlanmas: sorusu, Quine'n elestirlerinden sonra cagday felsefede Onemli tartigmalara kaynaklik etmigtir, Onun ayinima, ézellikle de analitiklik kavramuna yénelik elesttisi, analitiklik Kavrarunin saglam bir fesefi te- mele dayanmamasi, dolayisiyla ona iligkin agiklamanin bir kisir déngtiye gatirmesi ve analitiklik kavramuyla ilgili olarak dénguisel ‘olmayan bir tarum verilememesidir. Bu da, analitiklik kavramunin tanummi igin “anlam’ “eganlambihk", “tamim* gibi islemsel kav- ramlara dayanmasi, #62 konusu kavramlann dda dongisel bir gekilde analitik kavramuna dayanmasindan kaynaklanir, Bu yiizden Quine'dan yola gikan pek cok kisi, analitik-sentetik ayinimina, 1 ayinmun, ne kaplamsal olan ne de davranis yoluyla ta: ‘umlanabilir olan, “anlam” ve “kavram' ben- zeriiliskili kavramlar kullanilmakstain,ifade cedilememesi veya tanimlanamamasi, 2 ("Bii- tin kediler hayvandhr” benzeri) bazi Snerme- Teri analitik ya da sentetik diye simflamanin olanaksiz olmasi ve 3 hibit dogru, ciimle ya dda énermenin, yeni empirik veriler kargisin- da yanlislanma veya olumsuzlamadan bagi- fuk olmamast nedeniyle karst sikilmugtir. Ay- rea bk, ANALITIK, A PRIORI, KANT, QUINE, ‘A.J. Ayer, Dil, Dogruluk ve Mant (gev. V. Haakadiroglu) istanbul, 1984; 1. Kant, Crit aque of Pure Reason (trans. by N. K. Smith), London, 1929; W. V. Quine, “Two Dogmas of Empricism”, From a Logical Point of View, Cambridge, 1953; M. S. Regber, “Analitik- Sentetik”, Felsfe Ausiklopedisi (ed. A. Ceviz~ 1 cil istanbul, 2003, ss. 356-361 ANALITIK YONTEM [ing, analytical method; Fr. méthode analytique; Alm. analytiscle metho del. 1 Bir bitin, kendisini meydana getiren parcalara ayirarak inceleme. 2 Bir énermeyi, sbzulecek bir problemi, kanutlanacak bit te- oremi, kendilerinden gikh kendilerine bag. 1h oldugu ilkelere, dnermelere geri gotirme, dayandirma ‘Antik Yunan‘da, bir teoremi ya da énet meyi kanutlarken, kanitlanacak énermeyi dogru kabul etmekten; sonra, karitlamanin dogru ve kesin olabilmesi igin, onun ken sinden sikugy bagka bir dogra aramaktan ve bu stireci, dogrulugu daha nce bu siresten bagimsiz olarak kabul edilmis olan kesin bir dnermeye ulagincaya dek siirdiirmekten ol 4gan yéntemiifade eden analitik yéntem, ca dag felsefede, kavramsal karipkhiklann, dil konusundaki yanlig ve sahte kabullerin, duin- yayla ilgili diigincelerimiai saptirmasint 6n- lemek Uzere, t82, neden, say: ya da varolug gibi genel kavramlan cézimlemekten ve bunlann gergek anlamlann gin isigina gr karmaktan olugan yontem anlamina gelmig- tir ‘Buna karpk, ayn yéntem, modern bi- Himde, Descartes‘in Métitations (Metafizik Diigtinceler] adh eserinde kullandhgs, bir se- yin, sebebten sonuca gecercesine yéntemli bir bisimde kesfedilme ve tretilme yolunu gés- teren ispat veya karlama tiriind ifade et- migtir. Ayrica ble, ANALIZ, DESCARTES. R. Audi, The Cambridge Dictionary of Phi- losophy, Cambridge, 1995; J. Cottingham, Descartes Sozliigi(gev. B. Gozkan -N. Mgici- oglu - A. Citi - A. Kovanlikaya), Istanbul, 196 ANALIZ ling. analysis; Fr. analyse; Alm. analy- se] 1 Bir geyin, bir Bitinlin, bir problemin, a) pargalann ayri ayn incelenmesi b) parcalarin birbirleriyle olan iigkilerinin incelenmesi ya da c) parcalarin bitunle olan ilikisinin arag- tunilmast amaciyla bilesensel dgelerine ayinl- smasi sreci ya da iglemi. 2 Bir Bitiind parsa- Janina ayirmanin sonucunda oftaya gikan sey. 3 Felseff analiz ya da kavram analizi anla- smunda, bir kavram, inang veya teoriyi bile- senlerine, énkabullerine, igerimlerine baka- tak agiklama, agik ve anlagihr hile getirme siiteci; bir énermenin ya da bir inanslarsiste rminin értik anlamunu ve gizli énkabullerini asia gikarma islemi, Bir problemi pars na ay:rarak gzme faaliyeti. Bir bitindi man- tuksal parsalarina ayirma. Bir kavramu égele- rine aywrarak ayrintistyla agiklama, 4 Bir nes- neyi duyu verileriyle ilgili onerme kompleks- lerine indirgeme érneginde oldugu gibi, kav- ramlann, inanglarin, teorilerin, vb, nasil te- 1mel bir kategori meydana getiren dgelere in- dirgenebilecegini gostermekten olusan iglem. 5 Kavramlari ve digiinceyi aragtirmanin eniyi ya da daha dogrusu biricik yolunun di- le iligkin dikkatli arastrma oldugu gérigtiy- le, bilime ve mantksal tekniklere yakinhik duyan, kavram kesinlik ve dakiklige buyok ‘nem veren felsefi yontem, felsefe yapma tar- zi veya stil Filozoflarin iki temel amacindan birinin setafizik, bilgi teorisi ya da etik alanlaninda sisterlerkurmak (sentez) oldugu dikkate al- nirsa, ikinci amaslan sentez icin hazirlik yap- ‘mak, temel fkirleri apkhiga, aydinhiga kavus- turmaktr (analiz). Ote yandan, baz1 filozof- lar, dzellkle de analitik felsefe akimuna men- sup olan digiinirler, senteaden tiimilyle vaz- sgeverek, felsefenin tek iginin analiz, dagtince- Terin aydinhiga kavusturulmasi, kangiklik ve Analiz| 97 anlagmazik yaratan gisluklerin agiklanmast oldugunu dne siirmislerdie. Bu cergeve iginde degerlenditilebilecek bir duisinur olan G. E. Moore, felsefenin amaanin, dogruluklanndan ciddi olarak kkusku duyulabilecek énermeleri analiz et- ‘mek oldugunu éne siirmistir. Ona gre, bit kavram ya da énermeyi analize tabi tutmak, ‘o kavram ya da énermeyi ifade etmek isin keullarulan s62cik veya cimlenin yerine, ona tam olarak esdeger ve anlam bakimundan da- hha agik ve anlagilir olan bagka bie ifade gesir- mekten olugur. Moore'un géziinde analiz, éyleyse, anlam bakimindan karanlik, karma- 4ik ya da anlaglmaz olan ve dolayisiyla da ‘agiklanmak, analiz edilmek durumunda bu- Junan ifadenin analiz edilen (analysendur) olarak sol tarafina, onu agiklayan, anlage lan yeni ifadenin (analysis ya da analysans) ise ‘sag tarafina yerlestiildigi bir egitlik ya da ta- sumsal analizdir. B. Russel, yalruzca aciklik arayrst iginde olup, sagduyunun inanclannin wzagina dig ‘memeyi amaclayan Moore'dan etkilenmmig ol- ‘makia birlikte, bir metafizik geligtirdii icin, aynt tarumsal analizi biraz daha farkli neden ve amaclarla uygulamighr. Russell'n uzun bir sire boyunca matematik ve forme! man- tukla ugrastiktan sonra metafizige gecmesi ol- gusundan hig kugku yok ki etkilenen analiz, anlayiginda amac, kompleks olgulant atomik bilegenlerine ayirmak, kompleks ciimle ya da ‘nermeleri kendilerini meydana getiren ge- lere bolmektir. Ite bu gergevede, nesne tant- muni Aristoteles'in é2ci gelenedi iginde ka- ‘2andigi anlamdan soyup, onu olgusal dinya run cok gest bilegenlerini sayma yontinde bir giriim olarak ifade ettigimiz takdirde, Russell'n analizle nesne tans olusturmay! anladigan séyleyebilir. Nitekim, onun igin felsefenin biricik énemli problemi, gergekli- Bin nihal veen yUksek bilegenlerinin ne oldu- u problemidir. Analitik gelenegin etkisi en yogun olan fi- lozofu Wittgenstein ise, felseff analizi, kav- ramsal veya ontolojik bir tanumdan ok, bit tr indirgeme faaliyeti, dlsel bir dénuistim olarak diglinmiistir. Buna gore, analiz, dil- sel formlar her ne olursa olsun, bilesik éner- 98 | Analiz Paradoksu meleri atomik bilegenlere ve bu énermelerin dogru mantiksal formlarint gésteren baglac- lara indirgemekten baska hisbir sey degildir. Baska bir deyigle, analizin islevinin bilegik ‘nermeleri basitbilegenlerine ve bu bilegen- leri de, dinyadaki basit olgu ve geleri tem- sil eden, analiz edilemez nihaf isim ya da bi rimlere ve onlarin birlesimlerine indirgemek oldugunu distnen Wittgenstein, analizle, dilsel bakimdan yaniltic olan ifadeleri man- tuksal bakimdan dogru olan deyimlere dé- ‘iigtirmeyi anlamigtr "Yine ayn analitik gelenek iginde yer alan Wisdom da, analizden Wittgenstein dakine benzer bir tir indirgeme iglemini anlamustr. ‘Analizin daha az temel ve nihal olan terimle ri daha temel ve nihat olan terimlere indirge- mekten meydana geldigini savunan J. Wis- dom’a gare, birey terimi devlet teriminden, dduyu-veris ve zihin hilleri de bireyden daha temel,ilksel ve nihaidir. Analiz, iste bu baj lamda, zihinlerle ilgili cimle ya da énermele i zihin hilleriyle, maddi nesnelerle ilgili nermeleri de duyu-verileriyle ilgili dnerme- lere indirgemekten meydana gelir. ‘Analitik gelenegin, ya da drnegin Rus- sellin analizin mantigi ve analiz teknikleriy- le ilgili gargler, aynt gelenek iginde yer al- ‘makla birlikte, biraz daha farkh bir amacin pesinde olan mantiks: poritivistler tarafin- dan da benimsenmigtir. Buna gére, Rus- sellin gersekligi oldugu gibi yansitan dogru bir metafizik gelistirmeye calisigs yerde, mantikgi pozitvistler metafizigin anlamsiz oldugunu savunmuslar ve metafizikle doga bilimleri arasina bir sur sizgisi sekmeye ga- gmuslards, ‘Analiz burada metafizikten kurtulmarun ve bilim dilint agikliga, aydinliga kavustur- ‘manun bir yoludur, Buna gore, manbkt po- zitivistler, analizi, metafiziksilerin.kullan- diklar belitl terimlerin ve dolayisiyla da, bu terimleriigeren teorilerin anlamsiz oldukla- rin géstermek icin kullanmuslardir. Olgula- fin ve kavramlarin metafiziksel bir anlami colmadygim: savunan pozitivist duistindrler, ‘bu baglamda dugiinceyle dili Szdeslestirip, dilsel ifadelere dair analizi temel amag yap- muslardr Nitekim, mantikgs pocitviem kapsams iginde ele alinmak durumunda olan Rudolph Carnapta felseffanaliz mantksal analize, fl sefe de mantikbilimine donigir. Analiin di lin sézctkesi ve cimlelerinin anlamlaryla higbiriisis,ilile dinya arasindaki seman tik ikiyle high igisi bulunmadiinw syle. yen dnl: mantiks positivist disanir Car ‘ap, analiadencimielerin kavramlann ve te corlein mantksal analizini anlamamia: ge- rektigini ne sirmistar Sézkonusu analitk gelenegin énemsie bir felsefe olarak gordiga fenomenoiofnin ku rucusu Husserl'de ise, analiz, endisiylenes- nelerin yénelimsel olarak Kuruldugu sktel ve potansiyel sentezin Gzsel yapisinn agi Janoras ve aydinkga kavusturulmnast ania na gelmektedir. Ayrica bla, ANALITIK FEL SEFE, CARNAD, Dil FELSEFES], MANTIKCI PO. Z2itivize, MOORE, RUSSELL, WISDOM WITT GeNsTEI, Russel Felsefe Meseleleri(gev.Hayrullah 1s), Istanbul, 1972; B. Russell, Diy Diinya Userine Bilginizigev. V. Hackadirogtu), Is tanbul, 1988; . Urmson, Plsophical Analy sis, Oxford, 1956; G. Warnock, English Philo. Sophy since 1900, London, 195. ANALIZ PARADOKSU tg, paradox of analy- sis; Fr pare de Tanlysel. Zaman zaman analiikfelaefe gelenegine yénellenelegir- nin bir arac olarak kullanlan ve 7, XY ile aymidn tarnden Snerme formundakifelsett analislerde #82 konusu olan problem ya da prradeks Paradoksa gore, “Z, XY ile aymidt’ for rmundald bir drerme doGraysa, bu takdirde Z ile XY eganlamh olmak durumundadilar. Eger esanlaminysla, 0 zaman Snermenin ya da analzin fell aragtrma agisindan ilging ve Ofreticoldugu saylenemez.FakatZile XY esanlamidefilseler,o zaman da analiz ogra ‘lmaz. Bu durumda paradoks bize,analitik selenek igindefelefenin biricik yontemi ola- Tak kulanlan analizin ayn anda hem iging ve bfretic hem de dog olamayacagim gos termekteir. Aynca bkz,, ANALIZ R. Auai, The Cambridge Dictionary of Pi losophy, Cambridge, 1995; 8. Blackburn, The Oxford Dictionary of Philosophy, Oxford, 1996, ANALOGON RATIONIS. Unlii Alman diisi- ‘iri Leibniz tarafindan, hayvanlarda s62 ko- ‘usu olan en agai bling formlanns ifade et- mek igin kullarilan ve ‘akila benzer’anlamu- na gelen Latince terim. H, Hanler, Estetigin Kia Tari, Istanbul, 1997, ANALO}f [Yunanca aulogia'dan; ing. analogy: Fr. anaogie; Alm. analogie-1 Baslangista, Yu- ran matematigi ya da bilimindeki anlamyla, iki gey arasndaki ortaklik ya da karglkh i Ki 2 Varolan geylerarasindaki benzerlilere, dzellikle de simif benzerligi diginda kalan benzerliklere, yaniislev benzerigne, ilgki ‘benzerligineigaret etme islemi ve iki fey ara- sandaki bencerliklerden yola sikarak, onlarin bagka bakimlardan da benzer olacaklarnt de siren gikarsama. Buna gore, analof, X ve Y'nin a gibi ortak bir Szellikleri,ayrica X'n b gibi ortak bir Seeligt olmasi durumunda, Ynin de b gibi bir Szeligiolacags sonucuna varan ak yi- ‘itmedir. Baska bir deyile, analojie, iki ay- rn geydeki otak bir dzelikten hareketle,o iki seyden birinde bulunan bir ézelikikincsine de yilklenir; fakat, 82 konusu zeligin tkin- cisinde bulunmasi zorunlulugu yoktur. Ben- zerlik, yani ortak Szellklerin say artikg, sonucun dogru olma olasiligi da artmakla be- raber, analoji zorunlu sonuca gotiren bir atalylirtme tir degildir. Ote yandan analojde, higbir zaman bir genelleme séz konusu olmaz, burada bazi olay, olgu ya da nesnelerden bagka bazi olay, cgu ve nesnelere, yan tikeldentkelegidili. Battin bunlara kargin, analojiblimin gelig rmesinde oldukga énemli bir rol oynamustir, dahas: analoji, smegin deneyden cok gézle- ‘me dayali olarak galigan astronom gibi doga bilimlerinde ve sosyoloji gibi tophum bikimle- rinde cok sik Kullamuan bir yéntem dunw- mundadir. 3 Teolojde, Tanr ile yaratklars arasinda bir benzerlik kurup, Taneiun nitelikerinin Anarsi| 99 ve dogasinun bilgisine yaratiklarinin nitelik- lerini ve dogasin mitalda etmek suretiyle erigme. D. Ozlem, Mantsk, 6. baska, Istanbul, 1999; A. Wolf, Textbook of Logic, New York, 1962. ANANKE. Yunan felsefesinde zorunluluk. 1 Evrendeki akildig, amacsiz, yénelimsiz ve denetlenemeyen dge olarak anlagilan fiziksel zorunluluk; maddenin, 82inde varolan bir it kyle, bigim kazanmaya, rasyonel bir gig ta- rafmdan iyi bir ama dorultusunda tam ola- rak gekillendirilmeye kargi koyugu, 2 Atomculardan itibaren, hisbir amag siz konusu olmadan eylemde ya da etkide bulu- nan fizikinedenlerin mekanik zorunlulugu. 3 Platon’da akin fiziki dinyay1 yaraurken di- zene soktugu, dogada varolan akildist ge, Bis. Gecerli bir kategorik tasimda, sonucun fncillerinden ikma ya da tireme tarzi, mantksal zorunluluk. § Aristoteles'te oldu- undan bagka tirld olamama durumu; fizikt Zorunluluk disinda, sonucun Gneillerden z0- runlulukla gkmasi olarak mantiksal zorunlu- luk. Aristoteles, Metfizigev. A. Arslan), is tanbul, 1998; F. M. Cornford, Plato's Cosmo- logy, London, 1937; F. E. Peters, Grek Felsfesi Terinleri Sézhigi(gev. H. Hiinler), Istanbul, 2006, ANARKO-KAPITALIZM. Bkz., ANARSIZM, ANARKO-SENDIKALIZM. Bkz, ANAR- sizm, ANARS (ing. anarchy, Fr anarchie; Alm, anare: hie): 1 Hakimet kontrolinin yoklugunun sonucu olan politik ve toplumsal dizensiz~ lik, kargaga hal; huktmetsiz kalan veya siya~ siktidarin gkarlar farkli hatta zi olan siya- sal, ekonomik ve toplumsal gicler arasinda kendisinden beklenen uzlagtirma gorevini ark yerine getiremedigi toplumun siyasi durumu, 2 Kimi faaliyet alanlaninda, kural- sizhiin, yénlendirici bir ilkeden yoksunlu- gun veya varolanlkelere uyulmamasinin so rnucu olarak ortaya cikan diizensizlik ve kar- gga hal. 3 Kimi disiplinlerde, dmnegin bilim. de birbirlerinden gok fark, hatta kargtilke 100 | Anargist Komiinizm lerin varoluguyla belirlenen agin gogulculuk hal Her tig anlamda da anarginin hikiim sir- ‘mesiniisteyen, anarsizmi destekleyen, bu 3§- ret igin micadele verenkigye ise aursist adi veri. Aynica ble, ANARSIZM. D. Robertson, The Penguin Dictionary of Po- lites, London, 1983. ANARSIST KOMUNIZM. Bla, ANARSIZM. ANARSIZM [Yoksunluk bildiren Yunanca an nekiyle kral, yénetici gig anlamuna gelen arthe sézciklerinin birlesiminden tireyen te- rim. ing. anarchism; Fr. anarchisme; Alm. ‘anarchismus). Deviet ya da hakiimeti olma- yan bir toplumun hem mimkiin hem de arzu ‘edilebilir oldugunu savunan gérditir. Bitin anatsistler dirt ana iddiada bulunurlar: 1 In- sanlarin devletlerin emirlerine uyma gibi bit ‘dev ya da yikiimlilikleri yoktur; 2 devie- tin yikilmasi gerekir; 3 bir tir devletsiz top- lum mimkin ve arzu edilebilirdir; 4 devlet- ten anarsiye gecig gercekci bir stres olugtu- Genel anarsist bakiy acisinda ok sayida {fark konum bulunmasina ragmen, ana poli tik baliinmenin dzel milkiyeti reddetme ve- ya sinirlama egilimi gésteren klisik ya da ‘sosyalist anargizm ile ze] milkiyetisavunan veserbest pazar milbadelesini arzulanan top- Jum igin bir model olarak géren bireyci a sizm arasinda oldugu kabul edilir, Bunlardan lasik anarsizm temelde dogal hukuk anlayt- syla insanin sinursizca geligebilecegini veya yetkinlegebilecegini savunan yetkinlikgi elik anlayigina dayanirken, bireyci anargizm do- al haklar Sgretisini ve egoist etik anlayigin: temele alr. Anarsizmi sinflama yolunda bir diger temel ayirim ise, sz konusu klasik ve bireyci anargist anlayislarin da ihtiva eden fon dokuzuncu yiizyiin eski anargizmi ile Ikinei Dunya Savagt sonrasinda geligen ve fe- minizm, ekoloji ve postmodemizm benzeri akumlarin genel kavrayiglan ve etik vukufla- rindan yararlanan yeni anargizm arasindadir. Burin anarsist gordsler, bir yandan insan- lanin devlete itaat etme gibi bir yikimllik- Jeri bulunmadigin, béyle bir yUkimluhigin insanun moral Szerkligine zarar verdigini sa- vunurken, diger yandan devietin insan Gze- rindeki olumsuz etkilerine igaret edip, devlet ‘olmadan da bir sosyal dizenin tesis edebile- cegine ve bayle bir devletsizlik ya da anargi haline gesigin mimkiin ve gercekci bir imkén oldugunu savunurlar Ii bir hayatin ancak sinilaytey,zorlayse, baskics yapilar olmadigs zaman miimkin ola ccajim: savunan anargizm, dzgiirce secilmig bir hayatla veya hayat tarziyla uyusmayan kurum ya da ahlaklara giddetle karg: ghar, onlan sti bir elegiri sizgecinden gecirir. Bu agidan bakildiginda, anargizm, nispeten columlu bir gergevede, insan dogasinin oz itibanyla iyi oldugunu ve insan yagaminda argiagilan kétdliklerin, temelde insan ize findeki kontrolden ve politi baskidan kay- rnaklandijim savunan akima; toplum iginde- ki politik kontrolin ve siyast baskinun orta- dan kaldirimasini isteyen, devletin insanin en buyk diigmant oldugunu séyleyen ve bi- reylerin ihtiyaglarins karsilamak ve idealler ni gerceklegtirmek icin, kendilerini bir top- lum iginde diledikleri gekilde diizenlemeleri ‘gerektiginiileri siren siyast djretiye karsilk gelir. YUksek bir karmasikhk dizeyine erig- mig fealiyetlerden uzaklasilmasi gerektigini savunan ve basit hazlarla gesirilecek bir ya- sami Sngéren anargizm, bu olumlu boyutu iginde, higgiikten ziyade politik liberalizme yaklagu. ‘Anargizm, olumsuz boyutuyla, toplum- sal ve ahlakt katiklerin kaynaginin deviet oldugunu, bundan dolay: bu ketilaklerin deviet tarafindan ortadan kaldinlamayaca- mn; 824 itibanyla iyi olan insan dogasinin devlet ve kurumlar tarafindan bozuldugu- ru, tim reformlarin degersiz oldugunu, ye- ni bir toplumun devrim yoluyla kurulacag 11, 862 konusu yeni devietsiz toplumun yol géstericisi ak ve adalet olup, bilimsel dene- yimden yardim géren insan ruhunun dogal egilimlerinden tireyecegini one sirerken, bu kez yasaya ya da dizene en kik bit saygt duymayan ve toplumun yikilmasi yo- luyla bir kaosa erigilmesi igin etkin bicimde ‘gaba gésteren inang ya da akim olarak kargt- smuza gikar.

You might also like