Paradigms are the fundamental frameworks that shape our understanding of the world. They serve as the lenses through which we perceive and interpret reality, influencing our thoughts, beliefs, and actions. These frameworks are not fixed or universal but are instead shaped by cultural, social, and historical contexts. Different disciplines and fields often operate within distinct paradigms, leading to diverse ways of understanding and approaching phenomena.
Paradigms are the fundamental frameworks that shape our understanding of the world. They serve as the lenses through which we perceive and interpret reality, influencing our thoughts, beliefs, and actions. These frameworks are not fixed or universal but are instead shaped by cultural, social, and historical contexts. Different disciplines and fields often operate within distinct paradigms, leading to diverse ways of understanding and approaching phenomena.
Paradigms are the fundamental frameworks that shape our understanding of the world. They serve as the lenses through which we perceive and interpret reality, influencing our thoughts, beliefs, and actions. These frameworks are not fixed or universal but are instead shaped by cultural, social, and historical contexts. Different disciplines and fields often operate within distinct paradigms, leading to diverse ways of understanding and approaching phenomena.
megruiyet kaynagini ‘egemen gicte’ arar
Baylece, hukukun kokenineiligkin ne surd-
len dogal hukuksal teorilerde ortak degeri
ifade eden adale ilkesini ya da kriterini dev-
re digi birakur. Aynca bkz., AUSTIN, HUKUK
FELSEFESI
M. Kills, “Analitik Hukuk”, Felsefe Ansik
lopedisi(ed. A. Cevizci) 1. Cilt, stanbul, 2003,
5343-47,
ANALITIK MARKSIZM ting. analytical Mar-
xis; Fr. marxisme analytigue; Alm. analytische
imarxisis], Yirminei yizyilda, Mare tarafin-
dan éne sirdlmg olan tarihsel materyalizm-
le anaitikfelsefe ve bilim felsfesinin bir sen-
tezini yapan alum ya da Marksist gor arth
ve toplumla ilgili Marksistiddia ya da éner-
smeleri yeniden ele alip fade ederken, caedag
felsefe ve metodolojiden yararlanan yaklagim
‘Bu tir bir Marksiae' benimseyen felsefe-
cilerden, denegin G. A. Cohen, The Theory of
History of Mars: A Defense (Kar! Maren Tarih
Teorisi: Bir Savunmal (1578) adh eserinde,
Sretim giglerindeki degigimlerin bitin
er tophumsal iligkilerdeki degigmelerin kay-
nai oldugunu gosteren bir teori olarak gor-
<4agi tariht materyaiami, analitikfelsefenin
sentaksiyla yeniden ortaya koymaya «ali:
rugs. Ayrica bkz,, COHEN, MARKSIZM.
T.Bottomore(ed), Marsist Diiince Soni
{gev. det. M. Tuncay), istanbul, 1993.
ANALITIK PSIKOLO}} ling. analytical psycho-
logy; Fe. psychalogie analytiguel. 1875-1961 yl
lari arasinda yagamig_ olan Karl Gustav
Jung’un, kompleks psikoloj olarak dabilinen
vve Freud'un psikolojsi ya da psikanalizinin
kapsamint_genisletme cabasiyla belirlenen
psikoloj anlayig.
Daha genel bir cergevede, fenomenleri
kurucu unsutlanina ya da kendilerini mey-
dana getiren dgelere ayiema yaklagimiru be
nimseyen psikolof anlayist olarak tanimla-
ran analitik psikoloj, Jung’ un yaklagim sbz
konusu oldugunda ayni zamanda belli bir
psikoterapi ya da ruhsal tedavi anlayigini
ifade eder.
Sée konusu psikoterapi dort evreden
meydana gelmektedir: 1 traf ya da arnma;2
Analitik-Sentetik Ayirumi| 95
Jung’a gére, Freud’un kathisin: ifade eden
yorumlama; 3 Adler‘in psikolojialanina yap-
lugs kathays ortaya koyan egitim; ve nihayet 4
Jung’un bizzat kendi katkisin: dile getiren
déngiim evresi. Jung'a gre, bu evrede has-
ta biricikligini kegfeder ve anlamun igsel kay-
nai olan benle bag kurar. Aynica blz, AD.
LER, FREUD, JUNG.
‘AS. Reber, The Penguin Dictionary of
Peychology, London, 1985.
ANALITIK-SENTETIK AYIRIMI [Ing. dis
tinction betoeen analytic and synthetic; Fr dis
tinction entre analgtique et symtdtique) Cie,
yargi ve Gnerme trleriarasnda, cimle,yar-
1 ve Gnermelerin dogruluklann: géstermek
gereken kant yada verlerin dogasina
bagh olarak yapulanayirim
‘Buna gre olumlu bir Sane yiklem yargy
1 Snermesi veya cimlesinde, yoklem kavra-
‘muene kavrarundaigertlyarse, ona anal
yargi veya Gnerme: yok ierlmiyorsa da sen-
{ett yargs ya da Gnerme ai vei. Buna gB-
re “bitin san giller sari” Gnermesi “san”
tavram “san giller” kavramnda igeridigi
igin analitik, oysa “btn goller saridr”
anermesi, “sr” kavrar “gl” kavraminds
igerimedigi gin sentetik bir onermedir.
inkin ya da olumsuslanmas bie geligkiye
yolagan analitkyargiileolumsuzlanmasi bit
eihiye sebebiyet vermeyen sentetie yarg
yrminds, bir kavramin digerinde, onlan
ifade etmek gin kullanian terimlerarainda-
lg salt bir Bit-parcasligisi degise,
Kantgt anlamda igerilebldigi kabul edilir
‘Ayinm Leibniz ve Hume gibi filozoftartara-
findan da yepihnig olmakla birt, Kantla
neredeyse dadeslepmis gibidr. Kantn gerek
Leibniz ve gerekse Hume kargsindski en
‘nem yeni, mantksal ve semantik an
ticsentetikayiniminiepistemolojika priori a
posterioaysriuyia kipsel ve metafiiksel zo-
runlu-olumsslayyimindan farkhlagtrmasin:
dan meydana gelr. Bu agidan bakiginda,
analitk bir 6nermenin gGzlemden veya dur
yudeneyiminden bagimsiz olarak bilinei
te anlaminds) priori ve (yang olamayan
bir gey olma anlamunds) zoruniu bir dnerme
adage agik gibi grnmektedir. Bunun ka-96
sat gok tartigmal: olmakla birlikte, Kant ma
‘uk, matematik ve metafizikten birtakam 6r-
nekler vererek, en azindan bazi zorunlu vea
priori énermelerin sentetik oldugunu iddia
etmistir
Kant sonrasi filozoflar, analitik-sentetik
ayinmini bir yandan daha agik ve anlagihr
hale getirmeye caligirken, diger yandan onu
bitin énermelere genellemeye caligmiglar-
dir. Bu baglamda kullanilan tarumlardan, bir
‘cimmlenin andamury en azindan kismen terim-
lerinin anlareundan aldara dile getiren birisi,
bir cimle ya da énermenin, “salt terimlerinin
anlam veya tarumi sayesinde dogru olmast
durumunda” analitik oldugunu bildiren bir
tanum yapmustir. tkinei bir analitiklik tanum
ise, analitik yargiys formel, mantiksal bi
dogru olarak ortaya koyan, onun “mantiksal
formu nedeniyle dogeu oldugunu” bildiren
tanumdi. Ayni gecerli mantiksal forma sahip
biitiin onermelerin dogru oldugunu dile geti-
ren bu anlayis ya da tanuma gre, analitik bit
dogru apasik bir mantiksal dogruyu ifade
ceder, Ustined analitiklik tanimina ya da dlgi-
tine gore, olumsuzlanmast bir celigkiye yol
‘gan yargi ya da énerme, analitik olmak du-
rumundadir.
Yiminci yizyilda Quine’mn ayirima yé:
nelttii eletirilerden sonra, pek goklan arali-
tik-sentetik ayirimim korumanin imkénsiz
oldugu sonucuna varmustit. Ya da daha dog
ru bir deyigle, “analiiklik” kavraminin ta-
rumlanmas: sorusu, Quine'n elestirlerinden
sonra cagday felsefede Onemli tartigmalara
kaynaklik etmigtir, Onun ayinima, ézellikle
de analitiklik kavramuna yénelik elesttisi,
analitiklik Kavrarunin saglam bir fesefi te-
mele dayanmamasi, dolayisiyla ona iligkin
agiklamanin bir kisir déngtiye gatirmesi ve
analitiklik kavramuyla ilgili olarak dénguisel
‘olmayan bir tarum verilememesidir. Bu da,
analitiklik kavramunin tanummi igin “anlam’
“eganlambihk", “tamim* gibi islemsel kav-
ramlara dayanmasi, #62 konusu kavramlann
dda dongisel bir gekilde analitik kavramuna
dayanmasindan kaynaklanir,
Bu yiizden Quine'dan yola gikan pek cok
kisi, analitik-sentetik ayinimina, 1 ayinmun,
ne kaplamsal olan ne de davranis yoluyla ta:
‘umlanabilir olan, “anlam” ve “kavram' ben-
zeriiliskili kavramlar kullanilmakstain,ifade
cedilememesi veya tanimlanamamasi, 2 ("Bii-
tin kediler hayvandhr” benzeri) bazi Snerme-
Teri analitik ya da sentetik diye simflamanin
olanaksiz olmasi ve 3 hibit dogru, ciimle ya
dda énermenin, yeni empirik veriler kargisin-
da yanlislanma veya olumsuzlamadan bagi-
fuk olmamast nedeniyle karst sikilmugtir. Ay-
rea bk, ANALITIK, A PRIORI, KANT, QUINE,
‘A.J. Ayer, Dil, Dogruluk ve Mant (gev. V.
Haakadiroglu) istanbul, 1984; 1. Kant, Crit
aque of Pure Reason (trans. by N. K. Smith),
London, 1929; W. V. Quine, “Two Dogmas of
Empricism”, From a Logical Point of View,
Cambridge, 1953; M. S. Regber, “Analitik-
Sentetik”, Felsfe Ausiklopedisi (ed. A. Ceviz~
1 cil istanbul, 2003, ss. 356-361
ANALITIK YONTEM [ing, analytical method;
Fr. méthode analytique; Alm. analytiscle metho
del. 1 Bir bitin, kendisini meydana getiren
parcalara ayirarak inceleme. 2 Bir énermeyi,
sbzulecek bir problemi, kanutlanacak bit te-
oremi, kendilerinden gikh kendilerine bag.
1h oldugu ilkelere, dnermelere geri gotirme,
dayandirma
‘Antik Yunan‘da, bir teoremi ya da énet
meyi kanutlarken, kanitlanacak énermeyi
dogru kabul etmekten; sonra, karitlamanin
dogru ve kesin olabilmesi igin, onun ken
sinden sikugy bagka bir dogra aramaktan ve
bu stireci, dogrulugu daha nce bu siresten
bagimsiz olarak kabul edilmis olan kesin bir
dnermeye ulagincaya dek siirdiirmekten ol
4gan yéntemiifade eden analitik yéntem, ca
dag felsefede, kavramsal karipkhiklann, dil
konusundaki yanlig ve sahte kabullerin, duin-
yayla ilgili diigincelerimiai saptirmasint 6n-
lemek Uzere, t82, neden, say: ya da varolug
gibi genel kavramlan cézimlemekten ve
bunlann gergek anlamlann gin isigina gr
karmaktan olugan yontem anlamina gelmig-
tir
‘Buna karpk, ayn yéntem, modern bi-
Himde, Descartes‘in Métitations (Metafizik
Diigtinceler] adh eserinde kullandhgs, bir se-
yin, sebebten sonuca gecercesine yéntemli bir
bisimde kesfedilme ve tretilme yolunu gés-teren ispat veya karlama tiriind ifade et-
migtir. Ayrica ble, ANALIZ, DESCARTES.
R. Audi, The Cambridge Dictionary of Phi-
losophy, Cambridge, 1995; J. Cottingham,
Descartes Sozliigi(gev. B. Gozkan -N. Mgici-
oglu - A. Citi - A. Kovanlikaya), Istanbul,
196
ANALIZ ling. analysis; Fr. analyse; Alm. analy-
se] 1 Bir geyin, bir Bitinlin, bir problemin, a)
pargalann ayri ayn incelenmesi b) parcalarin
birbirleriyle olan iigkilerinin incelenmesi ya
da c) parcalarin bitunle olan ilikisinin arag-
tunilmast amaciyla bilesensel dgelerine ayinl-
smasi sreci ya da iglemi. 2 Bir Bitiind parsa-
Janina ayirmanin sonucunda oftaya gikan
sey.
3 Felseff analiz ya da kavram analizi anla-
smunda, bir kavram, inang veya teoriyi bile-
senlerine, énkabullerine, igerimlerine baka-
tak agiklama, agik ve anlagihr hile getirme
siiteci; bir énermenin ya da bir inanslarsiste
rminin értik anlamunu ve gizli énkabullerini
asia gikarma islemi, Bir problemi pars
na ay:rarak gzme faaliyeti. Bir bitindi man-
tuksal parsalarina ayirma. Bir kavramu égele-
rine aywrarak ayrintistyla agiklama, 4 Bir nes-
neyi duyu verileriyle ilgili onerme kompleks-
lerine indirgeme érneginde oldugu gibi, kav-
ramlann, inanglarin, teorilerin, vb, nasil te-
1mel bir kategori meydana getiren dgelere in-
dirgenebilecegini gostermekten olusan iglem.
5 Kavramlari ve digiinceyi aragtirmanin
eniyi ya da daha dogrusu biricik yolunun di-
le iligkin dikkatli arastrma oldugu gérigtiy-
le, bilime ve mantksal tekniklere yakinhik
duyan, kavram kesinlik ve dakiklige buyok
‘nem veren felsefi yontem, felsefe yapma tar-
zi veya stil
Filozoflarin iki temel amacindan birinin
setafizik, bilgi teorisi ya da etik alanlaninda
sisterlerkurmak (sentez) oldugu dikkate al-
nirsa, ikinci amaslan sentez icin hazirlik yap-
‘mak, temel fkirleri apkhiga, aydinhiga kavus-
turmaktr (analiz). Ote yandan, baz1 filozof-
lar, dzellkle de analitik felsefe akimuna men-
sup olan digiinirler, senteaden tiimilyle vaz-
sgeverek, felsefenin tek iginin analiz, dagtince-
Terin aydinhiga kavusturulmasi, kangiklik ve
Analiz| 97
anlagmazik yaratan gisluklerin agiklanmast
oldugunu dne siirmislerdie.
Bu cergeve iginde degerlenditilebilecek
bir duisinur olan G. E. Moore, felsefenin
amaanin, dogruluklanndan ciddi olarak
kkusku duyulabilecek énermeleri analiz et-
‘mek oldugunu éne siirmistir. Ona gre, bit
kavram ya da énermeyi analize tabi tutmak,
‘o kavram ya da énermeyi ifade etmek isin
keullarulan s62cik veya cimlenin yerine, ona
tam olarak esdeger ve anlam bakimundan da-
hha agik ve anlagilir olan bagka bie ifade gesir-
mekten olugur. Moore'un géziinde analiz,
éyleyse, anlam bakimindan karanlik, karma-
4ik ya da anlaglmaz olan ve dolayisiyla da
‘agiklanmak, analiz edilmek durumunda bu-
Junan ifadenin analiz edilen (analysendur)
olarak sol tarafina, onu agiklayan, anlage
lan yeni ifadenin (analysis ya da analysans) ise
‘sag tarafina yerlestiildigi bir egitlik ya da ta-
sumsal analizdir.
B. Russel, yalruzca aciklik arayrst iginde
olup, sagduyunun inanclannin wzagina dig
‘memeyi amaclayan Moore'dan etkilenmmig ol-
‘makia birlikte, bir metafizik geligtirdii icin,
aynt tarumsal analizi biraz daha farkli neden
ve amaclarla uygulamighr. Russell'n uzun
bir sire boyunca matematik ve forme! man-
tukla ugrastiktan sonra metafizige gecmesi ol-
gusundan hig kugku yok ki etkilenen analiz,
anlayiginda amac, kompleks olgulant atomik
bilegenlerine ayirmak, kompleks ciimle ya da
‘nermeleri kendilerini meydana getiren ge-
lere bolmektir. Ite bu gergevede, nesne tant-
muni Aristoteles'in é2ci gelenedi iginde ka-
‘2andigi anlamdan soyup, onu olgusal dinya
run cok gest bilegenlerini sayma yontinde
bir giriim olarak ifade ettigimiz takdirde,
Russell'n analizle nesne tans olusturmay!
anladigan séyleyebilir. Nitekim, onun igin
felsefenin biricik énemli problemi, gergekli-
Bin nihal veen yUksek bilegenlerinin ne oldu-
u problemidir.
Analitik gelenegin etkisi en yogun olan fi-
lozofu Wittgenstein ise, felseff analizi, kav-
ramsal veya ontolojik bir tanumdan ok, bit
tr indirgeme faaliyeti, dlsel bir dénuistim
olarak diglinmiistir. Buna gore, analiz, dil-
sel formlar her ne olursa olsun, bilesik éner-98 | Analiz Paradoksu
meleri atomik bilegenlere ve bu énermelerin
dogru mantiksal formlarint gésteren baglac-
lara indirgemekten baska hisbir sey degildir.
Baska bir deyigle, analizin islevinin bilegik
‘nermeleri basitbilegenlerine ve bu bilegen-
leri de, dinyadaki basit olgu ve geleri tem-
sil eden, analiz edilemez nihaf isim ya da bi
rimlere ve onlarin birlesimlerine indirgemek
oldugunu distnen Wittgenstein, analizle,
dilsel bakimdan yaniltic olan ifadeleri man-
tuksal bakimdan dogru olan deyimlere dé-
‘iigtirmeyi anlamigtr
"Yine ayn analitik gelenek iginde yer alan
Wisdom da, analizden Wittgenstein dakine
benzer bir tir indirgeme iglemini anlamustr.
‘Analizin daha az temel ve nihal olan terimle
ri daha temel ve nihat olan terimlere indirge-
mekten meydana geldigini savunan J. Wis-
dom’a gare, birey terimi devlet teriminden,
dduyu-veris ve zihin hilleri de bireyden daha
temel,ilksel ve nihaidir. Analiz, iste bu baj
lamda, zihinlerle ilgili cimle ya da énermele
i zihin hilleriyle, maddi nesnelerle ilgili
nermeleri de duyu-verileriyle ilgili dnerme-
lere indirgemekten meydana gelir.
‘Analitik gelenegin, ya da drnegin Rus-
sellin analizin mantigi ve analiz teknikleriy-
le ilgili gargler, aynt gelenek iginde yer al-
‘makla birlikte, biraz daha farkh bir amacin
pesinde olan mantiks: poritivistler tarafin-
dan da benimsenmigtir. Buna gére, Rus-
sellin gersekligi oldugu gibi yansitan dogru
bir metafizik gelistirmeye calisigs yerde,
mantikgi pozitvistler metafizigin anlamsiz
oldugunu savunmuslar ve metafizikle doga
bilimleri arasina bir sur sizgisi sekmeye ga-
gmuslards,
‘Analiz burada metafizikten kurtulmarun
ve bilim dilint agikliga, aydinliga kavustur-
‘manun bir yoludur, Buna gore, manbkt po-
zitivistler, analizi, metafiziksilerin.kullan-
diklar belitl terimlerin ve dolayisiyla da, bu
terimleriigeren teorilerin anlamsiz oldukla-
rin géstermek icin kullanmuslardir. Olgula-
fin ve kavramlarin metafiziksel bir anlami
colmadygim: savunan pozitivist duistindrler,
‘bu baglamda dugiinceyle dili Szdeslestirip,
dilsel ifadelere dair analizi temel amag yap-
muslardr
Nitekim, mantikgs pocitviem kapsams
iginde ele alinmak durumunda olan Rudolph
Carnapta felseffanaliz mantksal analize, fl
sefe de mantikbilimine donigir. Analiin di
lin sézctkesi ve cimlelerinin anlamlaryla
higbiriisis,ilile dinya arasindaki seman
tik ikiyle high igisi bulunmadiinw syle.
yen dnl: mantiks positivist disanir Car
‘ap, analiadencimielerin kavramlann ve te
corlein mantksal analizini anlamamia: ge-
rektigini ne sirmistar
Sézkonusu analitk gelenegin énemsie bir
felsefe olarak gordiga fenomenoiofnin ku
rucusu Husserl'de ise, analiz, endisiylenes-
nelerin yénelimsel olarak Kuruldugu sktel
ve potansiyel sentezin Gzsel yapisinn agi
Janoras ve aydinkga kavusturulmnast ania
na gelmektedir. Ayrica bla, ANALITIK FEL
SEFE, CARNAD, Dil FELSEFES], MANTIKCI PO.
Z2itivize, MOORE, RUSSELL, WISDOM WITT
GeNsTEI,
Russel Felsefe Meseleleri(gev.Hayrullah
1s), Istanbul, 1972; B. Russell, Diy Diinya
Userine Bilginizigev. V. Hackadirogtu), Is
tanbul, 1988; . Urmson, Plsophical Analy
sis, Oxford, 1956; G. Warnock, English Philo.
Sophy since 1900, London, 195.
ANALIZ PARADOKSU tg, paradox of analy-
sis; Fr pare de Tanlysel. Zaman zaman
analiikfelaefe gelenegine yénellenelegir-
nin bir arac olarak kullanlan ve 7, XY ile
aymidn tarnden Snerme formundakifelsett
analislerde #82 konusu olan problem ya da
prradeks
Paradoksa gore, “Z, XY ile aymidt’ for
rmundald bir drerme doGraysa, bu takdirde Z
ile XY eganlamh olmak durumundadilar.
Eger esanlaminysla, 0 zaman Snermenin ya
da analzin fell aragtrma agisindan ilging
ve Ofreticoldugu saylenemez.FakatZile XY
esanlamidefilseler,o zaman da analiz ogra
‘lmaz. Bu durumda paradoks bize,analitik
selenek igindefelefenin biricik yontemi ola-
Tak kulanlan analizin ayn anda hem iging
ve bfretic hem de dog olamayacagim gos
termekteir. Aynca bkz,, ANALIZ
R. Auai, The Cambridge Dictionary of Pi
losophy, Cambridge, 1995; 8. Blackburn, TheOxford Dictionary of Philosophy, Oxford,
1996,
ANALOGON RATIONIS. Unlii Alman diisi-
‘iri Leibniz tarafindan, hayvanlarda s62 ko-
‘usu olan en agai bling formlanns ifade et-
mek igin kullarilan ve ‘akila benzer’anlamu-
na gelen Latince terim.
H, Hanler, Estetigin Kia Tari, Istanbul,
1997,
ANALO}f [Yunanca aulogia'dan; ing. analogy:
Fr. anaogie; Alm. analogie-1 Baslangista, Yu-
ran matematigi ya da bilimindeki anlamyla,
iki gey arasndaki ortaklik ya da karglkh i
Ki
2 Varolan geylerarasindaki benzerlilere,
dzellikle de simif benzerligi diginda kalan
benzerliklere, yaniislev benzerigne, ilgki
‘benzerligineigaret etme islemi ve iki fey ara-
sandaki bencerliklerden yola sikarak, onlarin
bagka bakimlardan da benzer olacaklarnt
de siren gikarsama.
Buna gore, analof, X ve Y'nin a gibi ortak
bir Szellikleri,ayrica X'n b gibi ortak bir
Seeligt olmasi durumunda, Ynin de b gibi
bir Szeligiolacags sonucuna varan ak yi-
‘itmedir. Baska bir deyile, analojie, iki ay-
rn geydeki otak bir dzelikten hareketle,o iki
seyden birinde bulunan bir ézelikikincsine
de yilklenir; fakat, 82 konusu zeligin tkin-
cisinde bulunmasi zorunlulugu yoktur. Ben-
zerlik, yani ortak Szellklerin say artikg,
sonucun dogru olma olasiligi da artmakla be-
raber, analoji zorunlu sonuca gotiren bir
atalylirtme tir degildir.
Ote yandan analojde, higbir zaman bir
genelleme séz konusu olmaz, burada bazi
olay, olgu ya da nesnelerden bagka bazi olay,
cgu ve nesnelere, yan tikeldentkelegidili.
Battin bunlara kargin, analojiblimin gelig
rmesinde oldukga énemli bir rol oynamustir,
dahas: analoji, smegin deneyden cok gézle-
‘me dayali olarak galigan astronom gibi doga
bilimlerinde ve sosyoloji gibi tophum bikimle-
rinde cok sik Kullamuan bir yéntem dunw-
mundadir.
3 Teolojde, Tanr ile yaratklars arasinda
bir benzerlik kurup, Taneiun nitelikerinin
Anarsi| 99
ve dogasinun bilgisine yaratiklarinin nitelik-
lerini ve dogasin mitalda etmek suretiyle
erigme.
D. Ozlem, Mantsk, 6. baska, Istanbul, 1999;
A. Wolf, Textbook of Logic, New York, 1962.
ANANKE. Yunan felsefesinde zorunluluk. 1
Evrendeki akildig, amacsiz, yénelimsiz ve
denetlenemeyen dge olarak anlagilan fiziksel
zorunluluk; maddenin, 82inde varolan bir it
kyle, bigim kazanmaya, rasyonel bir gig ta-
rafmdan iyi bir ama dorultusunda tam ola-
rak gekillendirilmeye kargi koyugu,
2 Atomculardan itibaren, hisbir amag siz
konusu olmadan eylemde ya da etkide bulu-
nan fizikinedenlerin mekanik zorunlulugu. 3
Platon’da akin fiziki dinyay1 yaraurken di-
zene soktugu, dogada varolan akildist ge,
Bis. Gecerli bir kategorik tasimda, sonucun
fncillerinden ikma ya da tireme tarzi,
mantksal zorunluluk. § Aristoteles'te oldu-
undan bagka tirld olamama durumu; fizikt
Zorunluluk disinda, sonucun Gneillerden z0-
runlulukla gkmasi olarak mantiksal zorunlu-
luk.
Aristoteles, Metfizigev. A. Arslan), is
tanbul, 1998; F. M. Cornford, Plato's Cosmo-
logy, London, 1937; F. E. Peters, Grek Felsfesi
Terinleri Sézhigi(gev. H. Hiinler), Istanbul,
2006,
ANARKO-KAPITALIZM. Bkz., ANARSIZM,
ANARKO-SENDIKALIZM. Bkz, ANAR-
sizm,
ANARS (ing. anarchy, Fr anarchie; Alm, anare:
hie): 1 Hakimet kontrolinin yoklugunun
sonucu olan politik ve toplumsal dizensiz~
lik, kargaga hal; huktmetsiz kalan veya siya~
siktidarin gkarlar farkli hatta zi olan siya-
sal, ekonomik ve toplumsal gicler arasinda
kendisinden beklenen uzlagtirma gorevini
ark yerine getiremedigi toplumun siyasi
durumu, 2 Kimi faaliyet alanlaninda, kural-
sizhiin, yénlendirici bir ilkeden yoksunlu-
gun veya varolanlkelere uyulmamasinin so
rnucu olarak ortaya cikan diizensizlik ve kar-
gga hal. 3 Kimi disiplinlerde, dmnegin bilim.
de birbirlerinden gok fark, hatta kargtilke100 | Anargist Komiinizm
lerin varoluguyla belirlenen agin gogulculuk
hal
Her tig anlamda da anarginin hikiim sir-
‘mesiniisteyen, anarsizmi destekleyen, bu 3§-
ret igin micadele verenkigye ise aursist adi
veri. Aynica ble, ANARSIZM.
D. Robertson, The Penguin Dictionary of Po-
lites, London, 1983.
ANARSIST KOMUNIZM. Bla, ANARSIZM.
ANARSIZM [Yoksunluk bildiren Yunanca an
nekiyle kral, yénetici gig anlamuna gelen
arthe sézciklerinin birlesiminden tireyen te-
rim. ing. anarchism; Fr. anarchisme; Alm.
‘anarchismus). Deviet ya da hakiimeti olma-
yan bir toplumun hem mimkiin hem de arzu
‘edilebilir oldugunu savunan gérditir. Bitin
anatsistler dirt ana iddiada bulunurlar: 1 In-
sanlarin devletlerin emirlerine uyma gibi bit
‘dev ya da yikiimlilikleri yoktur; 2 devie-
tin yikilmasi gerekir; 3 bir tir devletsiz top-
lum mimkin ve arzu edilebilirdir; 4 devlet-
ten anarsiye gecig gercekci bir stres olugtu-
Genel anarsist bakiy acisinda ok sayida
{fark konum bulunmasina ragmen, ana poli
tik baliinmenin dzel milkiyeti reddetme ve-
ya sinirlama egilimi gésteren klisik ya da
‘sosyalist anargizm ile ze] milkiyetisavunan
veserbest pazar milbadelesini arzulanan top-
Jum igin bir model olarak géren bireyci a
sizm arasinda oldugu kabul edilir, Bunlardan
lasik anarsizm temelde dogal hukuk anlayt-
syla insanin sinursizca geligebilecegini veya
yetkinlegebilecegini savunan yetkinlikgi elik
anlayigina dayanirken, bireyci anargizm do-
al haklar Sgretisini ve egoist etik anlayigin:
temele alr. Anarsizmi sinflama yolunda bir
diger temel ayirim ise, sz konusu klasik ve
bireyci anargist anlayislarin da ihtiva eden
fon dokuzuncu yiizyiin eski anargizmi ile
Ikinei Dunya Savagt sonrasinda geligen ve fe-
minizm, ekoloji ve postmodemizm benzeri
akumlarin genel kavrayiglan ve etik vukufla-
rindan yararlanan yeni anargizm arasindadir.
Burin anarsist gordsler, bir yandan insan-
lanin devlete itaat etme gibi bir yikimllik-
Jeri bulunmadigin, béyle bir yUkimluhigin
insanun moral Szerkligine zarar verdigini sa-
vunurken, diger yandan devietin insan Gze-
rindeki olumsuz etkilerine igaret edip, devlet
‘olmadan da bir sosyal dizenin tesis edebile-
cegine ve bayle bir devletsizlik ya da anargi
haline gesigin mimkiin ve gercekci bir imkén
oldugunu savunurlar
Ii bir hayatin ancak sinilaytey,zorlayse,
baskics yapilar olmadigs zaman miimkin ola
ccajim: savunan anargizm, dzgiirce secilmig
bir hayatla veya hayat tarziyla uyusmayan
kurum ya da ahlaklara giddetle karg: ghar,
onlan sti bir elegiri sizgecinden gecirir. Bu
agidan bakildiginda, anargizm, nispeten
columlu bir gergevede, insan dogasinin oz
itibanyla iyi oldugunu ve insan yagaminda
argiagilan kétdliklerin, temelde insan ize
findeki kontrolden ve politi baskidan kay-
rnaklandijim savunan akima; toplum iginde-
ki politik kontrolin ve siyast baskinun orta-
dan kaldirimasini isteyen, devletin insanin
en buyk diigmant oldugunu séyleyen ve bi-
reylerin ihtiyaglarins karsilamak ve idealler
ni gerceklegtirmek icin, kendilerini bir top-
lum iginde diledikleri gekilde diizenlemeleri
‘gerektiginiileri siren siyast djretiye karsilk
gelir. YUksek bir karmasikhk dizeyine erig-
mig fealiyetlerden uzaklasilmasi gerektigini
savunan ve basit hazlarla gesirilecek bir ya-
sami Sngéren anargizm, bu olumlu boyutu
iginde, higgiikten ziyade politik liberalizme
yaklagu.
‘Anargizm, olumsuz boyutuyla, toplum-
sal ve ahlakt katiklerin kaynaginin deviet
oldugunu, bundan dolay: bu ketilaklerin
deviet tarafindan ortadan kaldinlamayaca-
mn; 824 itibanyla iyi olan insan dogasinin
devlet ve kurumlar tarafindan bozuldugu-
ru, tim reformlarin degersiz oldugunu, ye-
ni bir toplumun devrim yoluyla kurulacag
11, 862 konusu yeni devietsiz toplumun yol
géstericisi ak ve adalet olup, bilimsel dene-
yimden yardim géren insan ruhunun dogal
egilimlerinden tireyecegini one sirerken,
bu kez yasaya ya da dizene en kik bit
saygt duymayan ve toplumun yikilmasi yo-
luyla bir kaosa erigilmesi igin etkin bicimde
‘gaba gésteren inang ya da akim olarak kargt-
smuza gikar.