You are on page 1of 2

BİR SİYASAL LİDER, SEVİLEN Mİ, KORKULAN MI OLMALI?

MACHIAVELLI (1469-1527)’ye göre, bir lider halkının onu sevmesine bel bağlıyorsa yandı
gülüm keten helva! Çünkü insan doğası (fıtratı) bencil ve kötüdür. İşler kötüye gittiğinde
insanlar çok sevdikleri lideri yüzüstü bırakıverirler. Ama ondan yeterince korkuyorlarsa ona
kolay kolay ihanet etmezler.
O nedenle “bir yönetici kötü olmayı öğrenmek zorundadır”, diye yazmıştı. “Bir yönetici
hayatta kalmak için her yola baş vurabilmelidir”.
Askerdeyken, asteğmen olarak benim erlere karşı davranışımı fazla yumuşak bulan tabur
komutanım bana şu öyküyü anlatmıştı: “Bir taburda iki yüzbaşı varmış; erler bir tanesini çok
ama çok severlermiş; diğer yüzbaşıdan ise nefret ederlermiş, çünkü çok acımasızmış. Savaş
olmuş. Kötü yüzbaşı vurulup ölmüş, iyi yüzbaşı da vurulup düşmüş ama yaralı. Yaralı olan iyi
yüzbaşı bakmış ki erler kötü yüzbaşının cesedini taşımaya çalışıyorlar. Erlere bağırmış
“Çocuklar o yüzbaşınız öldü; yapacak bir şey yok ama ben yaralıyım, kan kaybediyorum;
beni bir an önce ateş hattının dışına taşımanız gerekiyor. Erler hiç istiflerini bozmamışlar. Bir
tanesi iyi yüzbaşıya demiş ki ‘ Komutanım, onun öldüğünü biliyoruz; sizi de çok seviyoruz
ama vallahi kusura bakmayın yüzbaşım bir dirilirse anamızı öper!”
16ncı yüzyılın anarşi içindeki İtalyasında bir yöneticiye “kötü yüzbaşı” olması gerektiğini
öğütleyen Machiavelli’nin ve tabur yarbayımın haklı olup olmadıklarına bu yaşıma kadar bir
türlü karar veremedim.
Haklı olabileceklerini gösteren, bazıları benim de başımdan geçmiş o kadar çok olay var ve
tersini kanıtlayan o kadar az (neredeyse hiç) örnek var ki.... Tek bildiğim, Machiavelli yerden
göğe haklıysa da ben onun öğütlediği gibi davranamam; elimde değil.
Bu sorunsal karşısında benim bulabildiğim yanıt, devlet dahil her türlü kurumsal yapıların
insan ruhunu ezmekte olduğu, bütün baskıcı kurumların kötü olduğu, doğaya aykırı olduğu
gerçeğidir. Bu kurumların varlığı yüzünden insanlar psikolojik kafeslere tıkılmış vahşi
hayvanlar gibiler. İlk fırsatta ellerine geçeni parçalarlar. Bu tür düşünceye felsefede
“Anarşizm” deniyor. Felsefî anlamda bir anarşistin yıkıcı olması gerekmiyor; çok barışçı bir
insan da olabilir. Ama teşhisi budur.
Prenslere öğütler veren Machiavelli günümüz Türkiyesi’nde olsaydı, jöleli, jölesiz, Altun,
gümüş, bir sürü ünlü danışmanın ayaklarına su bile dökemezdi.
(Machiavelli'nin Prens adlı kitabından alınan ilişikteki sözde mealen "Suçlamalar (dolayısıyla
cezalar) öyle ayarlanmalı ki intikama kalkışılacağından korkun olmasın.

You might also like