You are on page 1of 217

Eğitim Psikolojisi

Temel Kavramlar
EĞİTİM

Bireyin davranışında
kendi yaşantısı
yoluyla ve kasıtlı
olarak istendik
değişme meydana
getirme sürecidir.

2
BİREY

Biolojik
Kültürel
Sosyal

3
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
YAŞANTI

 Bireyin diğer
bireylerle ve
çevresiyle
etkileşiminin
bireyde bıraktığı
izlenimdir.

5
DAVRANIŞ

 Psikologlara göre;
organizmanın etkiye
karşı gösterdiği tepki
veya tepkiye karşı
gösterdiği etkidir.
 Eğitimcilere göre;
organizmanın
gözlenebilir, ölçülebilir ve
istendik olan
hareketleridir.

6
İSTENDİK
 Söz konusu değişmenin
önceden tasarlanmış
olduğunu belirtir.

7
KASIT
 Tasarlanmış bir değişikliği
sadece bir tesadüf eseri
yaratan ve belki farkında
bile olunmayan durumları
dışarıda tutmak yani
istenilen değişimlere bizi
ulaştıracak planlamaları
yapmak gereğini
vurgulamak için
kullanılmıştır.

8
SÜREÇ
 Belli bir sonuca ulaşmak veya bir oluşumu gerçekleştirmek
için birbirini izleyen olayların yada durumların akışıdır.

9
Eğitim

 …bireyin davranışında kendi


yaşantısı yoluyla ve kasıtlı
olarak istendik değişme
meydana getirme sürecidir.
 …yaşantılar, deneyimler,
gözlemler ve deneme-
yanılma yoluyla bireyin kendi
bilişsel şemalarını
yapılandırma sürecidir.
 yeni bir davranış kazanma
biçiminde olabileceği gibi,
önceden sahip olduğu
istenmeyen davranışları terk
etme şeklinde de olabilir.
Eğitim
İstendik
 Davranış değişikliklerinin neler
olacağının daha önceden
tasarlandığını vurgular.
Kasıt
 Bireyde oluşması istenilen
davranış değişikliklerinin daha
önceden seçilmiş, ve tesadüfi
olmadığını belirtir.
Süreç
 Belli bir sonuca ulaşmak veya
bir oluşumu gerçekleştirmek
için birbirini izleyen
olayların yada durumların
akışı, işler dizisi.
Eğitim

İnformal Eğitim
Formal Eğitim
(Günlük yaşam
Planlı, programlı
deneyimleri)

Örgün Eğitim
Yaygın Eğitim
Belli yaş grupları, aşamalı
ve kademeli okullarda İlgi ve gereksinimlere
yapılır kademeli değildir.

Hizmet içi Halk eğitimi


İlköğretim Ortaöğretim Üniversite eğitim Çıraklık
Eğitimin Özellikleri
 Kapsamlı, karmaşık ve çok boyutludur.
 Sürekli ve dinamiktir.
 Yaşantı yoluyla davranıştaki istendik değişime odaklanır.
 Hem kültürü etkiler hem de etkilenir.
 Kültürü aktarır.
 Bireyi sosyalleştirir.
 Tutarlı, amaca yönelik ve bütünleyicidir.
 Oldukça geniştir, zaman ve mekan yönünden
sınırlandırılamaz.
 Değişime, kültürden daha az direnç gösterir.
Öğretim

 Eğitimin okulda ya da sınıf ortamında, planlı ve programlı


olarak yürütülen kısmıdır.” (Küçükahmet, 2002)

 Belirli bir öğrenci grubu ve belirli bir içerik için belirli bir
ortamda öğrenmenin gerçekleşmesine rehberlik eden ve
planlı olarak gerçekleştirilen etkinliklerden oluşan bir
süreçtir. (Fer, 2009)
Eğitim ve Öğretim

Eğitim Öğretim

 Bireyin gerek okulda ki  Öğretim süreci ister evde


gerekse okul dışındaki yaşam ister okulda
boyu süren eğitiminin, planlı gerçekleştirilsin, planlı olup
olarak düzenlenen ve olumlu değişmeleri
uygulanan tarafı bireyin hedefler.
öğretimini oluşturur.
 Öğretim, öğrenmeyi
 Hem rastlantı eseri hem
planlanmış olarak yaşantılar
gerçekleştirdiği takdirde,
kazanmak mümkündür. eğitimin bir değeri olur.
Öğrenme

 Yaşantı ürünü olarak davranışta meydana gelen nispeten kalıcı


izli değişme
 Bireyin davranışlarındaki gözlemlenebilir değişimlerdir.

 Dışsal uyarıcıların içsel ya da zihinsel süreçlerle işlenmesidir.

 Öğrenenin duyu organları aracılığıyla algıladığı nesne, olay,


olgu ya da kavramlara ilişkin zihninde kendi gerçeğini
yapılandırması ya da önceki deneyimlerine dayalı olarak
gerçeği yorumlaması sürecidir.
Eğitim Programı
 Okulda ve okul dışında planlanmış etkinlikler
yoluyla sağlanan öğrenme yaşantıları düzeneğidir.
 Bireylerin milli eğitimin amaçları doğrultusunda
eğitmek amacı ile oluşturulmuş olan plan..
 Okul içinde ve dışında yapılabilecek tüm
uygulamalar
Psikoloji
 Temel ilgi alanı “insan”dır.
 İnsan davranışının altında yatan temel nedenleri bulmaya
çalışan bilim dalıdır.
 İnsan davranışının oluşum biçimini ve nedenlerini, içinde
bulunulan koşullara göre gelişimini inceler.
 Çevre, İnsan, Davranış
 Uyarıcılar x Tepkiler
Davranım – Davranış
 Davranım: davranışın küçük birimidir.
Örn. tek bir sinir hücresinin harekete geçmesi
 Davranış: bir çok davranım dizisinden oluşmuş bir
örüntüyü ifade eder.
 gözlenebilir, yordanabilir ve ölçülebilir
 Sinir sistemi etkinlikleri ve fizyolojik ihtiyaçlar (Nöro-fizyolojik
faaliyetler; terleme vb.)
 Dolaylı olarak gözlenebilen davranışlar (düşünme, problem çözme,
üzüntü vb.)
 Doğrudan gözlenebilen davranışlar (jest ve mimiklerle konuşma)
Davranışın Temel Boyutları
 Bilişsel
 Algılama, hatırlama ve düşünme gibi düşünsel süreçler
 Duyuşsal
 Duygularla ilgilidir
 Psiko-motor
 Davranışın bilişsel ve duyuşsal yönüne bağlı olarak ortaya çıkar
ve gözlenebilir ve ölçülebilir bedensel hareketlerle ifade edilir.
 Zihin ve kas koordinasyonu gerektirir.
Psikolojinin Alt dalları
 Psikoloji, biyolojik bilimler ile sosyal bilimler yakından
ilişkilidir.
 Deneysel psikoloji
 Fizyolojik psikoloji
 Sosyal psikoloji
 Psikometrik psikoloji
 Uygulamalı psikoloji
 Klinik psikoloji
 Danışmanlık psikolojisi
 Endüstri ve örgüt psikolojisi
 Eğitim Psikolojisi
Eğitim & Psikoloji
 Eğitim uygulamaları bireyin gelişim özelliklerine ve
nasıl öğrendiğine dayalı olarak şekillendirilir.
 İnsan gelişimi nasıl gerçekleşir?
 Hangi evrelerden oluşur?
 Bu evrelerde hangi özellikleri gelişir?
 En uygun öğretim yöntem ve tekniklerin seçilmesi
 Bireyin neyi, ne zaman, ne şekilde öğrenebileceğinin
bilinmesi
Eğitim Psikolojisi

 İnsanların gelişim özelliklerini ve öğrenme ilkelerini


inceleyerek,
 eğitim ortamlarını etkili bir biçimde düzenlemeyi
 eğitim-öğretimi verimli biçimde gerçekleştirmeyi amaç
edinen uygulamalı bir bilim dalıdır.
Eğitim Psikolojisi  Öğretim ve öğrenme süreçlerini araştıran bilim dalı

Psikolojinin yöntem ve kuramlarını uygulamaya koyar, kendi kuram ve
yöntemlerine de sahiptir.

Eğitim Psikolojisi bu konuları kapsar  gelişim (temel)


 öğrenme (temel)
 motivasyon
 sınıf yönetimi
 öğretim stratejileri
 değerlendirme

Hepsini kuram ve araştırmayla bağlantılı olarak çalışılır
Neden Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi
Öğrenmeliyiz?
İyi Öğretmen Özellikleri (Yeterlikleri)
 Konusu hakkında bilgi sahibi olması

 Öğrenci ve öğrenci özellikleri hakkında bilgi sahibi olma

 Eğitim kuramları ve araştırmaları konusunda bilgi sahibi olma

 Öğretim yöntem ve teknikleri


 Sadece bilgi yeterli değildir.

 Kişilerarası beceriler
 Empati kurma becerisi
Gelişim
 Hayatın başlangıcından ölüme dek süregelen nitel ve
nicel değişimler
 Sıralı ve uyumlu değişimler
 Büyüme, olgunlaşma ve öğrenme
 Gelişim Alanları
 Bedensel,
 Zihinsel,
 Duygusal
 Cinsel
 Dil
 Sosyal gelişim
Gelişim Alanları
 Fiziksel gelişim
 Vücuttaki fiziksel değişimler
 Sosyal gelişim:
 Bireylerin sosyal davranışları (toplumdaki diğer kişilere bağlı
olarak gösterdikleri davranışlar)
 Psikolojik gelişim
 Bireyin duyguları ve kişiliği
 Ahlaki gelişim
 Bireylerin kültür, din ve evrensel ilkeler tarafından etkilenen ahlaki
davranışları ve doğru/ yanlışa ilişkin değerleri
 Psikoseksüel gelişim
 Bireylerin seksüel davranışlarındaki değişimler
 Bilişsel gelişim
 Düşünme becerisindeki değişimler
Gelişim Psikolojisi
 İnsanın oluşumundan ölümüne kadar geçen zaman içindeki
gelişim dönemlerini, her dönemin temel özelliklerini
ortaya çıkaracak araştırmalar yoluyla davranış örüntülerini
ortaya çıkarmaya çalışır.

 Gelişim psikolojisinin sunduğu bilgilerden eğitimde


yararlanıldığının bir örneği olarak, ilköğretime başlama
yaşının 7 yaş olması gerektiği verilebilir.
Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları
Gelişim
 Organizmada gözlenen düzenli ve sürekli değişikliklerdir.
 Nitelik ve nicelik boyutundaki değişiklikleri içerir.
 Büyüme, olgulaşma ve öğrenme süreçleri ile gözlenen
değişiklikler kümesidir.
Büyüme
 Organizmada boyun uzaması ve kilonun artması gibi
hacimsel artıştır.
 Yaşa bağlı gözlenen değişikliklerdir.
Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları
Olgunlaşma
 Vücut organlarının kendilerinden beklenen fonksiyonu yerine getirebilecek düzeye
gelmesi için kalıtımın etkisiyle geçirdiği biyolojik değişme
 İki ayak üzerinde durmaya başlama; sonrasında ilk adımları atma; ve yürüme
 Olgunlaşma öğrenme yaşantılarından / çevre faktörlerinden bağımsızdır.
Öğrenme
 Yaşantı ürünü kalıcı izli davranış değişikliği
 Yeni davranış kazanmada çevre desteği önemlidir.
 Örn.Yazı yazmayı öğrenme
Hazırbulunuşluk
 Yeni bir öğrenme durumunda, bireyin önceden sahip olduğu özelliklerin tümünü
kapsar.
 Bireyin yaşı, gelişimi, olgunluk seviyesi, tutumu, motivasyonu ve sağlık durumu vb.
Kritik dönem
 Eğitim ortamında bireylerin yaş değişkenine göre belirli becerileri kazanma ve
öğrenme konusunda avantajlı olduğu dönem
 Belirli gelişim ve öğrenmelerin gerçekleşmesinin daha etkili ve kolay olduğu dönem
 Örn. Kalem tutmayı öğrenmek için kritik dönem ne zamandır?
Gelişimi etkileyen faktörler
 Kalıtımsal Faktörler
 Kromozom yapısındaki genlerle taşınan özellikler
 Down sendromu
 Akdeniz anemisi
 Çevresel faktörler
 Kromozom ya da gen yapısında herhangi bir sorun olmamasına
rağmen ortaya çıkan ve gelişimi etkileyen faktörler.
 Doğum öncesi, sırası, sonrası
Gelişimin İlkeleri
 Baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
 Devamlıdır.
 Belirli bir sıra izler.
 Sayı sayma  yaklaşık bir yıl üzerinde çalışma, daha sonra işlem
yapmaya geçme
 Çevre ve kalıtımın etkileşimi sonucunda ortaya çıkar.
 Alanlar birbirleriyle ilişkilidir.
 İlköğretim 1. sınıf öğrencisinin kalem tutma, yazma okuma, hesap
yapma ve sınıf kurallarını öğrenmesi.
 İlk yıllar önemlidir.
 Zihin gelişiminin 3/2’si, sinir gelişiminin 5/4’nü ilk 5 yıl içinde
tamamlar.
 Temel kişilik özelliklerinin kazandırılmasında da ilk 5 yıl çok
önemlidir.
 Bireysel farklılıklar vardır.
Gelişim Dönemleri & Gelişim Görevleri
 Farklı alanlarda doğumdan ölüme kadar devam eden
gelişim süreci belirgin özellikleri bakımından çeşitli
devreler halinde yani Gelişim Dönemleri olarak
incelenir.
 Her gelişim döneminde bireyin yerine getirmesi gereken
birtakım Gelişim Görevleri vardır.
 Havighurts tarafından ortaya konmuştur.
 Her yaşam döneminde başarılması önemli olan ve bireyi
mutluluğa, çevreyle etkileşime götüren beceriler, özellikler ve
davranışlardır.
 Kritik dönemlerdir. Çocuk gereken olgunluğa gelmişse ve
davranışı göstermesini sağlayacak destek verilmelidir.
Gelişim Dönemleri
I. Doğum öncesi dönem Döllenmeden doğuma kadar
II. Doğum sonrası dönem
1. Bebeklik dönemi 0 – 2 yaş
2. İlk çocukluk (oyun) dönemi 2 – 6 yaş
3. İkinci çocukluk (okul) dönemi 6 – 11 yaş
4. Ergenlik dönemi 11 – 18/20 yaş
6. Genç yetişkinlik dönemi 20 – 35 yaş
7. Orta yetişkinlik dönemi 35 – 60 yaş
8. İleri yetişkinlik dönemi 60 ve sonrası

Sınırlar belli yaşlarla kesin olarak çizilemez; gelişim bir


bütündür ve kesintisiz devam eder.
Bebeklik Dönemi (0-2 yaş)
 Doğum sonrasında çevredeki değişikliklere uyum sağlama
 Yürümeyi öğrenme
 Belli zamanlarda uyumayı ve uyanık kalmayı öğrenme
 Katı yiyeceklere alışma
İlk Çocukluk Dönemi (2-6 yaş) Gelişim
Görevleri
 Olgunlaşmaya bağlı olarak dil ve ifade yeterliliğini geliştirme
 Yemek yeme, kendi başına giyinebilme, temizlik gibi “özbakım
becerilerini” geliştirme
 El-göz koordinasyonlarını sağlama
 Cinsel farklılıkları öğrenme ve cinsel kimliğini kazanmaya
başlama
 Yaşıtları, kardeşleri, ebeveyn ve öğretmen ile ilişki kurmayı
öğrenme, onlara yönelik duygularının farkında olmaya başlama
 Sevilmeyi, sevmeyi ve sevgiyi paylaşma ve ifade etme yollarını
öğrenme
 Yanlış ve doğruya ilişkin toplumsal kuralları ve toplumsal rolleri
öğrenmeye başlama
Son çocukluk dönemi (7-11 yaş) gelişim
görevleri

 Büyük ve küçük kaslarını kullanmayı öğrenme


 Okuma-yazma ve temel matematik becerilerini kazanma
 Vicdan ve değerler sistemini geliştirme
 Zaman kavramlarını öğrenme
 Kurumsal kurallara uyarak yaşamayı öğrenme
 Sosyal gelişimine bağlı olarak yaşıtlarıyla iyi geçinmeyi
öğrenme, kişiler arası ilişkilerini zenginleştirme
 Anne-baba dışındaki başka yetişkinlerle ilişki kurabilme
 Bedenini kendine özgü nitelikleri ile tanıma ve kabul etme
 Somuttan soyuta uslamlama gücünü kazanma
Ergenlik dönemi (12-18 yaş) gelişim
görevleri
 Dil, sayılar, şekiller ve benzeri simgelerle düşünmesini,
bunları etkili biçimde kullanmasını öğrenme ve soyut
kavramları anlama, oluşturma yeteneği geliştirme
 Kendine özgü değerler sistemi oluşturma
 Yetişkin bir kadın ve erkekten beklenen sosyal role
uygun davranma
 Kendi yaşıtları içinde bir yer edinme
 Bir mesleğe yönelme
 Evliliğe ve bir aile kurmaya hazırlanmaya başlama
 Toplumsal sorumluluklar üstlenme
 Hızla değişen ve gelişen bedenine uyum gösterme
Genç yetişkinlik dönemi (18-30 yaş)
gelişim görevleri
 Eş seçimi ve evlilik sorumluluğu
 Çocuk yetiştirme
 Ev idaresi
 Meslek kariyeri geliştirme
 Vatandaşlık görevleri
 Topluma katılım ve uyum
Orta yetişkinlik dönemi (35-60 yaş)
gelişim görevleri
 Yetişkin sorumlulukları
 Ekonomik düzen
 Ergenlere rehberlik
 Serbest zaman etkinlikleri
 Evlilik uyumu
 Fizyolojik değişimleri kabul
 Kendi ebeveynlerinin bakımı
İleri yetişkinlik dönemi (60 yaş ve
sonrası) gelişim görevleri
 Fizyolojik değişimlere ve sağlık sorunlara uyum
 Gelir durumundaki değişikliğe ve emekliliğe uyum
 Eş kaybına uyum
 Sosyal hayat
 Toplumsal sorumluluklar ve vatandaşlık görevleri
 Daha doyurucu yaşam koşulları oluşturma
FİZİKSEL GELİŞİM

BEDENSEL VE DEVİNSEL (Psikomotor) GELİŞİM


Gelişim

 Hayatın başlangıcından ölüme dek süregelen nitel ve nicel


değişimler
 Sıralı ve uyumlu değişimler
 Gelişim Alanları
 Fiziksel
 Zihinsel,
 Duygusal
 Cinsel
 Dil
 Sosyal gelişim
Fiziksel Gelişim

 Beden ve fiziksel görünüşteki değişim ve buna bağlı olarak psikomotor


(devinsel) becerilerdeki farklılaşmalar
 Bedensel gelişim
 Boy, ağırlık ve hacimde artış ve
 Vücudun sistemlerinin kendilerinden beklenen fonksşyonları yerine getirecek
duruma gelmesini kapsar
 Devinsel (psikomotor; motor; devinişsel) gelişim
 Vücudun kontrol altına alınmasında gösterilen becerinin artması
 Çocuğun kol ve bacakları ile tüm organlarını kullanmada güç ve hız kazanmasına,
beden organları arasında eşgüdüm sağlamasına ve
 onları denetim altına almada becerikli duruma gelmesini kapsar.
 Duyu organları, kas ve sinir sistemleri koordineli olarak çalışmak durumundadır.
Bedensel Gelişim ve Büyüme

 Kişilik Gelişimi
 Bedensel büyüme ve gelişmenin bireyin kişiliği üstünde çok
büyük bir etkisi vardır.
 Bedensel büyüme ve gelişme bireyin tüm olarak gelişmesini
de etkiler.
 Kişilikte bu etkileşim sonucu oluşur.
Devinsel Gelişmede Etkili Olan
Yeterlilikler
 Eşgüdüm (koordinasyon)  Dikkat
 Beden organları arasındaki uyum;  Psiko-fizik enerjinin bir noktada
olgunlaşma ve alıştırmaya bağlıdır. toplanması, yoğunlaştırılmasıdır.
 Güç  Bireyin yaptığı işlerde dikkatin önemli
bir yeri vardır.
 Kasların ve kemiklerin büyümesine ve
bedenin olgunlaşmasına bağlıdır.  İnce ve hızlı yapılan işlerde bu önem
daha da artar.
 Her psiko-motor etkinlik belli bir gücü
gerektirir.Bebeğin gücünün artması  Denge
kemiklerin,kasların büyümesine ve
bedenin olgunlaşmasına bağlıdır.  Devinsel etkinliklerde bedeninin
dengede durması gerekir.
 Tepki ve hız Örneğin;bisiklet kullanmada olduğu gibi
 Tepki,uyarıcıya verilen yanıttır.  Esneklik
 Bir kimsenin bir uyarıcıya karşılık  yaş ilerledikçe esneklik azalır.
vermesine kadar geçen zamana tepki hız
denir.
Doğum Öncesi Fiziksel Gelişim
 Bu dönemdeki gelişim hızı hayatın hiçbir döneminde olmadığı kadar yüksektir.
 3 döneme ayrılır.
1. Zigot (dölüt) Dönemi: Döllenme gerçekleştikten sonraki 15 günü
kapsamaktadır. Bu süre içerisinde dölüt bölünerek hızla büyümeye başlar.
Dönemin sonunda rahim duvarına yapışan dölüt tüm oksijen ve besin
ihtiyacını anneden karşılar.
2. Embriyo dönemi: 3.-9. hafta. Bu dönemim sonunda organizma insan adını
alabilir çünkü kalp atışı başlamış, organlar belirginleşmiş ve iç organlar
biçimlenmiştir.
3. Fetus Dönemi: 3.ay – doğum. Anne karnında ki organizmaya fetus adı
verilir. Zigot ya da embriyo dönemindeki kadar büyüme hızına rastlanmasa
da doğum sonrasında ki büyüme hızına karşın daha hızlıdır.
Yenidoğanda görülen bazı refleksler

 Refleks: Kurulu davranışlar tepkiler dizisi


 Yaşamı sürdürme amacı güder.
 Emme, Arama refleksi,Yutma
 Babinski refleksi
 Tonik boyun refleksi: Bedenini yana çevirmesini sağlar
 Moro refleksi
 Yakalama refleksi
Babinski
Aylara göre devinsel gelişim
Ay Davranışlar
1-2 Saniyelik sürelerle baş kaldırma,Refleksler ve kolları ve başı
kaldırmak.
3-4 Nesnelere vurulur,baş dik tutulur,eller izlenir,kucakta destekle
oturur.
5-6 İstemli dönüşler.Oyuncakla oynama,nesneleri avuçla yakalamak.

7-8 Desteksiz oturmak.Kollardan tutulduğu müddetçe ayakta durmak.

9-10 Tutunarak ayakta durma,kendi kendine oturma ve emekleme.

11-12 Tutunarak yürüme,eğilme,kalem tutma,karalama,tutunarak kalkmak.

13-14 Yardımsız ayakta durmak,yürümek.Nesneleri tutmak,basamak


tırmanmak.
15 Ellerinde yardımıyla merdiven çıkmak.
OKUL ÖNCESİ DÖNEM

 Bedensel büyüme ve gelişim


 büyüme ve gelişme diğer yaşam dönemlerine göre daha hızlıdır.
 bedensel gelişme hızı bebeklik dönemine oranla yavaşlar.
 Çocuğun yaşı ilerledikçe organları da orantılı olarak büyür ve 6. yaşlarına geldiğinde
bedeni bir yetişkini andırmaya başlar.
 Devinsel büyüme ve gelişim
 Bebekler bedenlerini hareket ettirmeyi sağlayan genel yetenek ve refleksle doğarlar.
 Her yeni hareketle sinir bağlantıları zorlanır.
 Önceleri hareketler tam kesinlik kazanmaz.
 Öğrenme devreye girer ve doğru hareketleri yapmayı öğrenir.
 Bir hareketi öğrenmeden asla diğerine geçmezler.
 Bedensel ve motor gelişmenin en hızlı olduğu dönem yaşamın ilk yılıdır.
OKUL ÖNCESİ DÖNEM

 Bedensel büyüme ve gelişimin en hızlı olduğu dönemdir.


 Beden orantılarında değişiklikler görülür:
 2 yaş- baş toplam beden boyutunun ¼ ‘ünü kapsar.
 5,5 yaş - baş toplam beden boyutunun 1/6’sı kadar olur
 Temel hareket ve becerileri okul öncesi dönemde kazanılır.
 Motor gelişim ilk aylarda büyüme ve olgunlaşma temeline bağlıdır.
 Bedensel ve motor gelişmenin en hızlı olduğu dönem ilk 1 yıldır
 Bebek ilk yılın sonunda yürümeye başlar.
 Kaba motor kaslardaki gelişme, ince motor hareketleri sağlayan kaslara oranla
daha fazladır.
 El-göz uyumları yetersizdir.
 Gözlerini küçük nesnelere ya da ayrıntılara odaklayamazlar.
İLKÖĞRETİM DÖNEMİ
Bedensel büyüme ve gelişim
 Büyüme hızında düşme 10-11 yaşlarına kadar süregelir.
 İlköğretimin ilk yıllarında büyüme yavaş olmasına karşın 10 yaşına doğru kız
çocuklarında ani bir boy artışı
 Erkek çocukları bu yaşlarda kızlardan daha iri ve uzun bedene sahip olmalarına rağmen
ilköğretimin son yıllarına doğru kızlardan daha ufak bir görünüme bürünürler.
Devinsel büyüme ve gelişme
 Motor yeteneklerde,okul öncesi döneme oranla her iki cinste de gelişme gözlenir.
 İlköğretim çocukları rahatlıkla koşar,tırmanır,bisiklete binme gibi beceriler kazanır.
 Okulda el ve parmak hareketlerinin denetlenmesi en çok yazı dersinde gerekli olur.
 Okul yaşamının ilk 3 yılında harfler çocuklara yumuşak ve büyük bir kurşun kalemle ve
iri harflerle yazdırılmalıdır.
 İlköğretim başlangıç yıllarında çocuklara uzun süreli yazı ödevi vermek sakıncalıdır.
ORTAÖĞRETİM DÖNEMİ

Bedensel büyüme ve gelişim


 Çocukluk döneminde göreceli olarak yavaşlayan bedensel büyüme ve
gelişme,ergenlik döneminde yeniden hızlanarak,bu dönem sonunda
yetişkinlikteki yapısına ulaşır.
 Genç için hızlı bir gelişim sürecine girilen ergenlik dönemi,oldukça
çalkantılı bir dönemdir.
 11-12 ile 17-18 yaşları arasını kapsayan ergenlik döneminde fizyolojik
ve hormonal değişiklikler kendini gösterir.
 Ergenliğe ulaşma yaşına bağlı olarak bedensel görünümde değişikliğe
uğramaktadır.
 Ergenlik öncesi çocuk görünümünde ki bedensel yapı ergenlik sonrası
bir yetişkin görünümüne sahip olur.
ORTAÖĞRETİM DÖNEMİ

Devinsel büyüme ve gelişim


 Ergenlik döneminde güçte,hızda eş güdümlenmiş hareketlerdeki
kazanımlar sayesinde genç beden gücünün hemen hemen en yüksek
noktasına erişir.
 Ergenlik dönemindeki kızlar ve erkekler karşılaştırıldıkları zaman
erkeklerin özellikle kas ve hız hareketleri söz konusu olduğunda kızlara
göre daha başarılı oldukları görülmüştür.
 Hız ve güç gerektiren etkinliklerden çok beceri ve eş güdüm söz
konusu olduğu zaman ortaya çıkan farkın cinsiyet etkeninden çok
alıştırmalara bağlı olduğu saptanmıştır.
 Bedensel eylemlerde enerjik olma dürtüsü,ergenlik yıllarının sonuna
doğru hızını kaybeder.
ORTAÖĞRETİM DÖNEMİ
 Hızlı bir büyüme ve gelişim
 Hormonal değişikler
 Kızlar daha erken girer
 Fiziksel farklılıklar oluşur
 Fiziksel görünüm önem kazanır ve dış görünüşleri beden algıları benlik algılarını
büyük ölçüde etkiler
 Kendi bedenleriyle çok ilgilidirler
 Kendilerini beğenmez ve daha çok kusurlu yanlarına dikkat ederler
 Benlik kavramını etkiler
 Eşgüdümlenmiş hareketlerdeki kazanımlar sayesinde beden gücü en yüksek
seviyededir
 Etkin olma isteği oldukça yüksektir
 Kas ve hız hareketlerinde erkekler daha başarılıdır.
Ergenlikte Cinsel Gelişim

 Cinsel gelişme yaklaşım olarak beynin tam karşıtı bir gelişme


göstermektedir.
 Beyindeki hızlı gelişim süreci cinsel gelişmenin en yavaş olduğu döneme
rastlar.
 Buna karşın cinsel gelişmenin en hızlı olduğu dönemde beyin gelişmesi çok
yavaşlar.
 14-20 yaşlar arası cinsel gelişme hızlıdır
 Ergenin topluma uyumu kendinde oluşan yeni gelişim özelliklerine sağlıklı
bir şekilde uyum yapabilmesine ve kendi cinsiyle olduğu kadar karşı cinsle
de normal ilişkiler geliştirebilmesine bağlıdır.
 Birincil ve ikincil cinsiyet özellikleri gelişimi belirler
 Birincil cinsiyet özellikleri cinsel organlardaki gelişme;
 İkincil cinsiyet özellikleri ise;bedenin diğer kısımlarında yine cinsiyete özgü değişmelerdir.
Fiziksel Gelişimin Eğitim Açısından
Doğurguları

Okulöncesi dönemde
 Çocukların vücutları doğal olarak çok esnek ve etkinlik düzeyleri çok
yüksektir.
 Çok ilgi çekici bir etkinlikle uğraşmadıkları takdirde uzun süre bir yerde
oturmaları mümkün değildir.
 Özellikle erkeklerin büyük kas gelişimi küçük kas gelişiminden daha
ilerdedir.
 Büyük kas etkinliklerinden daha çok zevk alırlar.
 Görsel algılamalarındaki yetersizlikler birçok becerideki yetersizliğin
nedenidir.
Fiziksel Gelişimin Eğitim Açısından
Doğurguları
İlköğretim döneminde
 Görsel algılama normal seviyeye gelir.
 Küçük kas becerileri OÖD göre daha gelişir.
 İlk yıllarda küçük ve büyük kaslar birçok etkinliği yapabilmek için gerekli olgunluğa ulaşmıştır.
 Büyük ve küçük kas gelişimi için öğrenmeye ihtiyaç vardır.
Ergenlik dönemi
 Fiziksel gelişim çok hızlıdır.
 Vücut görüntüsündeki ve fizyolojisindeki hızlı değişmelere ayak uydurmak, onlarla baş etmek
durumundadır.
 Birden bire hızlı büyümenin etkisiyle ergende vücut koordinasyonunda yetersizlikler, psiko-
motor becerilerde acemilik gözlenebilir.
 Becerisizlikle suçlanmamalı, kendini algılayışı üstünde olumsuz bir etki yaratılmamalıdır.
 Olumlu atlatabilmesi için enerjisini olumlu şekilde kanalize edebileceği etkinliklere
yönlendirilmelidir. Zihin-kas koordinasyonu gerektiren öğrenme-öğretme ortamları
sağlanmalıdır.
Bilişsel Gelişim ve Dil Gelişimi -I

Yrd.Doç.Dr.Gülçin TAN ŞİŞMAN


Biliş – Bilişsel Gelişim
Biliş
 Düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçleri
 Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli
duruma gelmesi (TDK)
Bilişsel gelişim
 Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan,
aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişim
 Bebeklikten yetişkinliğe kadar bireyin çevreyi dünyayı anlama
yollarının daha kompleks ve etkili hale gelmesi sürecidir.
 Akıl yürütme, düşünme, bellek ve dildeki değişmeler
 Genetik potansiyel ve çevre
 Olgunlaşma, yaşantı ve sosyal etkileşim
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
 Çocuk dünyanın pasif alıcısı değildir.
 Değişik yaşlardaki çocuk ve yetişkinlerin dünyaları
birbirinden farklıdır.
 Bu farklılığın nedenlerine odaklanarak, bireyin dünyayı
anlamasını sağlayan bilişsel süreçleri açıklamaya çalışmıştır.
 Bilişsel gelişim ve biyolojik ilkeler
 Gelişim = Kalıtım + Çevre etkileşimi
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı

Bilişsel Gelişimi Etkileyen Faktörler

Olgunlaşma Yaşantı Uyum Örgütleme Dengeleme


Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
 Olgunlaşma ve yaşantı kazanma arasındaki sürekli
etkileşimin ürünü
 Uyum yeteneği
 Tüm canlılar için ortak bir yetenektir.
 Bilişsel gelişim, dünyayı öğrenme yolunda bir denge, dengesizlik
yenir denge sürecidir.
 Örgütleme
 Her bir uyum hareketi organize edilmiş bir davranışın
parçasıdır.
 Sistemin düzenini koruyucu ve geliştiricidir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
 Uyum ve Örgütleme (Organizasyon)
 Fonksiyonel değişmezler
 Organizmanın gerek biyolojik , gerek psikolojik, gerekse bilişsel
fonksiyonlarını yerine getirmesinde, duruma uyum sağlaması ve
bu uyumu bir koordinasyon içinde gerçekleştirmesi yaşamsal
bir öneme sahiptir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
 Zeka
 Bireyin çevreye en iyi şekilde uyum sağlama yeteneği
 Organizmanın çevreye etkin bir şekilde uyum sağlamasına
yardım eder. Gerek organizma gerekse çevre sürekli
değiştiğinden, bu ikisi arasında zekice etkileşimlerde değişmek
zorundadır.
 Bir takım test maddeleriyle belirlenir görüşüne karşıdır.
 Şema
 Yeni gelen bilginin yerleştirileceği çerçeve
 Temel zihinsel yapılar
 Sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantı kazanma etkileşimi
sonucunda değişir.
 1 yaş çocuğunun şemaları ile 4 yaş çocuğunun şemaları farklıdır.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
Şema
 Merve ilkokul 1.sınıfa başlamış ve okulda her sabah
söyledikleri “AND”ı evde tekrar etmektedir. “Türküm,
doğruyum, çalışkanım, yasam; büyüklerimi saymak,
küçüklerimi korumak…” bu sırada halası Merve’ye sorar
“Büyüklerimi saymak ne demektir?” Merve odadaki
dedesini, anneannesini, ağabeyini saymaya başlar, 1,2,3”
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
 Bilişsel gelişim ise dünyayı öğrenme yolunda denge
dengesizlik yeni denge kurma sürecidir.
 Karşılaşılan her yeni durum DENGESİZLİK
yaratmaktadır.
 DENGELEME sağlanması için varolan bilgilerle yeni
bilgiler arasında yapılan zihinsel işlemlerdir.
 Uyum sağlama ve Örgütleme
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
 Öğretmenler, çocukların düzeyinin altında davranışlar
kazandırmaya çalışırlarsa,
 verilen bilgiyi kolaylıkla özümleyeceklerinden ilgileri dağılır.
 Onlar için bir dengesizlik söz konusu olmadığından denge
kurmak için bir çabaları da olmayacaktır.
 Çocukların düzeyinin çok üstünde problem çözmeleri
beklendiğinde de,
 var olan şemalarıyla harekete geçmeleri mümkün
olamayacağından problemi çözmekten vazgeçerler.
 Her iki durumda da dengeleme meydana gelmez.
 En üst düzeydeki bilişsel gelişim, özümleme ve düzenleme
dinamik bir dengede olduğu zaman gerçekleşir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı
Doğuştan gelen iki temel özellik
 UYUM SAĞLAMA
 ÖRGÜTLEME
 Zihindeki düşünce ve bilgi parçacıkları birbirinden bağımsız
değildir.
 Sistematik ve tutarlı şemalar haline getirme, birleştirme,
koordinasyon sağlama, ilişkilendirme bütünleştirme süreci
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
 Bilişsel gelişimi 4 temel evreye ayırmıştır.
 Duyusal-motor
 İşlem öncesi
 Somut işlemler
 Soyut işlemler dönemi
 Tüm çocuklar bu gelişim aşamalarını sırasıyla geçirir.
 Atlayarak geçiş yoktur, fakat gelişim dönemlerine girme ve
tamamlama yaşları kültürden kültüre farklılık
gösterebileceği gibi aynı kültür içinde de birbirinden
farklılık gösterebilir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş)
 Duyular ve motor becerileri kullanma
 Refleksler – ilk biliş şemaları
 Bilişsel yetenekler başlangıçta duyu organları ve
hareketleriyle ortaya çıkar.
 Nesne Devamlılığı
 görmediği nesnelerin hala var olduğunu, kaybolmadığı
bilmesidir.
 Deneme-yanılma öğrenmesi
 Problem çözmeye ilk adım
 Düşünmenin başlangıcı
 Refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara geçer.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
 İki döneme ayrılır
 Sembolik dönem ya da kavram öncesi dönem (2-4 yaş)
 Sezgisel dönem (4-7 yaş)
Piaget’in Bilişsel Gelişim Dönemleri
İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
I. Sembolik Dönem 2-4 yaş
 Hızlı dil gelişimi
 2 yaşta 250 kelime iken 6 yaşta birkaç bin kelime olur.
 Sözcükleri anlama ve kullanma yeteneğinde artış olur.
 Kavram ve sembollerin anlamları kendilerine özgüdür.
 “su çok fazla, dökeceksin” dendiğinde “çok fazla” gibi kavramları anlayamadığı için suyu döker.
 Sembollerle düşünme
 Bir nesne ya da davranışın bir diğerini temsil için kullanılması (saç fırçası-mikrofon)
 Sembolik oyunlar
 Göz önünde bulunmayan ya da hiç mevcut olmayan nesne, olay, kişi, semboller geliştirir.
 Bir çubuğu at olarak kullanabilir.
 Ben merkezli düşünme
 Objeleri tek bir özellik açısından sınıflandırma
 Bir özellik bakımından farklı olan nesnelerin farkını göremezler (yeşil
üçgenlerle, yeşil kareleri birlikte gruplandırma)
 Mantık yürütmede tümevarım/tümdengelim yollarını kullanamazlar.
Piaget’in Bilişsel Gelişim Dönemleri
İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
II. Sezgisel Dönem 4-7 yaş
 Sezgilere dayalı akıl yürütme
 Hızlı dil gelişimi
 Yaşantıları yoluyla kazanılan davranışların sembolleştirilmesi
 Sınıflama henüz üst düzeye çıkmamıştır.
 Biçim ya da renklerine göre sınıflayabilir fakat ilişkilerin tam
anlamıyla farkı değillerdir.
 Bütün-parça ilişkisini kuramazlar.
 Sınıftaki kızlar mı çok erkekler mi? Sorusuna doğru cevap verebilir,
fakat sınıftaki bütün öğrenciler mi yoksa erkekler mi çok sorusuna
erkekler çok cevabını verir.
Piaget’in Bilişsel Gelişim Dönemleri
İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
 Çocuğun düşünmesi, fiziksel etkinliğe ve nesnelerin dikkat
çeken görünüşüne bağlı olduğundan doğru mantık
yürütemezler, işlem yapamazlar.
 Korunum kazanılamamıştır.
 Duyumlarıyla elde edilen verilerin ötesine geçemezler.
 Bu dönemin sonuna doğru somut nesnelerle küçük sayıları
toplar ve çıkarabilirler.
 Son dönemde yapılan araştırmalar
 Korunum daha erken yaşlarda kazanılabilir.
 Ben merkezli düşünmede değişebilir. Başkalarının görüşü açısından
düşünebilme kazanabilirler.
 Anne, çocuğa hasta olduğunu söyleyip yattığında çocuğun annesinin üzerine
battaniye örttüğü, daha sessiz oynadığı gözlemlenmiştir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
Somut İşlemler Dönem (7-12 yaş)
 Bilişsel yeterliliklerde çok hızlı değişim ve gelişim
 Tersine çevirebilme kavramı
 Somut olduğu sürece karmaşık problemleri çözebilme
 En üst düzeyde gruplama
 Olayları ve dünyayı, başkaları açısından görme
 Korunum
Korunum için kullanılan testler
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
Somut İşlemler Dönem (7-12 yaş)
Korunum ilkesi
 Nesnelerin fiziksel yapılarında ya da mekandaki
konumlarında değişmelerle, miktar, hacim sayı vb.
özelliklerinde değişme meydana gelmeyeceği yargısı
 Algılanan görüntüye göre değil, gerçeği anlayarak
tepkide bulunurlar.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
Soyut İşlemler Dönem (12 yaş +)
 Soyut düşünme
 Problemin çözümü somut yollarla sınırlanmaz.
 Problemde bulunan değişkenler arası ilişkileri bulur.
 Olası denenceleri geliştirir, test eder, çözümü sistem olarak yapar.
 Atom, saygı, sevgi, hoşgörü, barış vb. gibi soyut kavramları da
anlayabilir.
 Tümevarım tümdengelim yoluyla akıl yürütme
 Ergenlikte beyin olgunluğu ve çevre ile olan etkileşim
 Bireyin soyut işlemler yapabilmesi için, bu tür düşünme tarzını
gerektirecek karmaşık problemlerle karşılaşması gerekir.
 Bir olayın çok değişik yönlerini görebilme ve bilgiyi soyut
olarak üretebilme
 Dil gelişimi
 Deyim, atasözü
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramının
Eğitime Yansımaları
 Eğitimin temel amacının sadece önceki nesillerin
ürettikleri bilgileri yeni nesillere aktarmak değil, aynı
zamanda yeni bilgiler üretebilen eleştirici, yaratıcı, problem
çözebilen bireyler yetiştirmektir.
 Eğitimin görevi, bireyin sosyal çevresine uyumunu
sağlamaktır.
 Çocuğun kalıtımla getirdiklerini bilişsel gelişimine uygun
etkinliklerle desteklenmelidir.
 Okul çocuğa dışarıdan baskı yapmak yerine, çocuğun
kendi çabasını kendisinin yönlendirmesine izin vermelidir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramının
Eğitime Yansımaları
Piaget’in “Eğitim” Anlayışı
 Gelişim teorilerine dayalı olmalıdır.
 Hedef ve öğrenme yaşantılarının çocukların gelişim düzeyine uygun olması ve onları nasıl
etkileyeceği bu teorilerle öğrenilir.
 Çocuğun biliş yapılarını zenginleştirmesine fırsat verecek en uygun çevreyi
düzenlemek ve öğrenmesine rehberlik etmek gerekir.
 Çocuğun çevresindeki nesnelerle, olaylarla, arkadaşlarıyla, öğretmeni ve diğer yetişkinlerle
kolayca etkileşimde bulunmasına fırsat vermelidir.
 Çocuk öğrenme ortamında etkin ve aktif olmalıdır.
 Okul yaşama hazırlayıcı değil, yaşamın kendisi olmalıdır.
 Eğitim/öğretim programları ve uygulanan yöntemler, çocukların biliş yapılarına uygun
olmalı; özümleme ve yeniden düzenleme yoluyla zenginleştirmelerine fırsat
yaratılmalıdır.
 Hazırbulunuşluk çok önemlidir. Bulundukları düzeyden alıp bir üst düzeye
çıkarabilmelidir.
 Çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına uygun öğrenme yaşantıları oluşturulmalıdır.
 Sınavlar belleğe dayalı olmamalıdır. Değerlendirmelerde çocukların gelişim
dönemleri ve bilgi yapıları düzeyi esas alınarak yapılmalıdır.
 Bireyselleştirilmiş eğitim – Aktif okul – Açık sınıf
Bruner’in Bilişsel Gelişim Kuramı
Bilişsel Gelişim
 Tepkilerin uyarıcılardan bağımsız hale gelmesidir.
 Yaşamın ilk yıllarında uyarıcılara bağlı olan tepkiler
ilerleyen yıllarda bireyin duygu, düşünce ve değer
yargılarıyla birleşerek uyarıcılardan bağımsız hale gelir.
 En etkin anahtar DİL
 Öğreticinin rolü
 Aile, yetişkinler ve öğretmenlerin koordineli etkileşimleri
 Birbirini izleyen 3 evre
 Eylemsel Dönem (0-3yaş)
 İmgesel Dönem (3-7 yaş)
 Sembolik Dönem (7yaş +)
Bruner’in Bilişsel Gelişim Dönemleri
Eylemsel Dönem (0-3yaş)
 Çevreyi eylemlerle anlar.
 Çevresindeki nesnelerle ilgili yaşantıyı onlara dokunarak,
ısırarak, vurarak, hareket ettirerek kazanır.
 Nesneler eylemleri yaptıkları şeylerdir.
 Kaşık yemek yediği, bisiklet bindiği bir nesnedir.
 En kolay psiko-motor eylemlerle öğrenebilirler.
 Yaparak öğrenme söz konusudur.
 Sözcükleri de onlara ilişkin eylemlerle öğrenir.
 En kolay anlaşılabilir mesajlar eylemlerdir.
Bruner’in Bilişsel Gelişim Dönemleri
İmgesel Dönem (3-7 yaş)
 Bilgi imgelerle taşınmaktadır.
 Görsel bellek gelişmiştir.
 Görmeden zihninde canlandırabilir.
 Nasıl algılarsa zihninde o şekilde canlandırır.
 Çocuk doğrudan nesnelerle etkileşime geçmeden o
nesneler için zihninde oluşturduğu imgelerle işlem yapar.
 Piaget – İşlem Öncesi Dönem
Bruner’in Bilişsel Gelişim Dönemleri
Sembolik Dönem (7 yaş +)

 Etkinlik ve algının anlamını açıklayan semboller kullanır.


 Dil, mantık, matematik, müzik vb. alanların sembollerini
kullanarak iletişim kurabilir.
 Semboller yoluyla az sembolle çok şey ifade edebildiği gibi,
eylemlerle ve imgelerle açıklanamayan olay, nesne ve
durumlar daha kolay ve etkili olarak ifade edilebilir.
Vygotsky’nin Bilişsel Gelişime İlişkin Görüşleri
 Çocuğun sosyal çevresi bilişsel gelişimde önemli bir etkiye
sahiptir.
 Çocukların kazandıkları kavramların, fikirlerin, olguların,
becerilerin, tutumların kaynağı SOSYAL ÇEVREleridir.
 Bilişsel gelişimin kaynağı, kişisel psikolojik süreçlerden
önce insanlar ve kültür arasındaki etkileşimdir.
Temelinde DİL vardır.
 Çocuğun bilişsel gelişimini etkilemede yetişkin rolünün
çok önemli olduğunu vurgular.
 Yetişkin ya da akranla işbirliği içinde çalıştıklarında bilişsel
gelişim zenginleşir.
Vygotsky’nin Bilişsel Gelişime İlişkin Görüşleri
Yakınsal Gelişim Alanı Uzmanın (öğretmen) yol
 Öğrenme sosyal etkileşim göstermesi ve işbirliğine dayalı
öğrenme ile sosyal etkileşim
sürecinde meydan gelen sonucu potansiyel yetenek sınırı
bilişsel gelişimdir.
 Çocukların kendi başlarına
Yakınsal
ve başkalarının yardımıyla gelişim alanı
yapabildikleri şeyler
arasındaki farktır. Bireysel
yetenek
 Yetişkinler ve akranlarla
sınırı
etkileşim bilişsel gelişimi
artırır. Bireysel öğrenme
-Bilişsel gelişim
-Çocuğun
yetenekleri
Vygotsky’nin Bilişsel Gelişime İlişkin Görüşleri
 Öğrenme için çevreye gereksinim vardır.
 Öğretmen
 Arkadaşlara danışma yoluyla
 Zihindeki şemalar genişler ya da yeni şemalar oluşur.
 ÖĞRENME SOSYAL BİR ETKİNLİKTİR.
 Bütün sosyal etkileşimlerden ayrı tutularak yapılan şey
ÖĞRENME DEĞİLDİR.
Piaget – Bruner - Vygotsky
 Çocukların nasıl düşündüğü, bilişsel gelişimin nasıl oluştuğu ve
öğretimin nasıl olması gerektiğini belirleyen kuramcılar
 Bilişsel empati
 Okul öncesi ve ilköğretimde somut nesneler, olaylar, materyallerle
öğrenme sürecine aktif katılarak olmalıdır.
 Piaget ve Bruner – çocuğun kendi buluş/keşifleriyle
 Vygotsky – Yetişkin ve/ya daha üst düzeyde akranlarla doğrudan
öğretim
 Bilişsel süreçlerin aşamalarına uygun olarak tasarlanmış öğrenme
yaşantıları
 Kazanılacak yeni yaşantılar, eski yaşantılara uygun olmalıdır.
 Yakından-uzağa öğretim ilkesi
 Öğrenme hızı farklılık gösterir.
 Öğrenmenin sosyal boyutu mutlaka desteklenmelidir.
Dil Gelişimi
Dil Gelişimi
Dil nedir?
 Başkalarıyla iletişim kurmanın bir yoludur.
Anadil
 Başka dillerden ayrılan, hem ses nitelikleri değişik, hem de
zihinde evreni belli bir biçime sokan bir düşünce dizgesi.
 Diller, toplumların
 duygu ve düşünce tarzına,
 sosyal durumlarına,
 oturdukları yerlere ve iklim şartlarına,
 tarihteki geçmişlerine,
 zaman içinde uğradıkları değişime ve gelişmelere göre, şekil ve
işleyiş biçiminden ayrılırlar.
Dil Gelişimi
 Hem sözlü hem de yazılı iletişimi kapsar.
 Sözel iletişim daha erken gelişir.
 2-5 yaşları arasında konuşmanın gelişimi çok hızlıdır.
 3 yaşında iyi bir konuşmacı olabilir.
 3-4 sözcüklü cümleler kurabilir, cümlelerde fiillerin zamanını
doğru kullanabilir.
 Bu dönem sonuna doğru sayısız cümleyi anlayabilir ve gramer
kurallarına uygun olarak konuşabilir.
 Sadece sözcük öğrenilmesi değil, sözcük ve cümle yapısına
ilişkin kurallar
 Çoğul yapma, sözcük üretme vb.
Dil Gelişimi
 Çeşitli dönemlerde
 sözcük sayısı,
 kurdukları cümle yapısı,
 ses tonlamaları
 vurgulamaları benzerlik gösterir.
 12 aylık: İlk anlamlı sözcükler
 18 aylık: 20 sözcük
 2 yaş: 200 sözcük
 5 yaş: 2000 sözcük
 Fiziksel gelişim, motor gelişim, ve bilişsel gelişim zemin
hazırlar.
Dil Gelişimi
Dil gelişiminde 3 temel yaklaşım vardır
 Psikolinguistik yaklaşım
 Kuramcısı Chomsky’dir.
 Bireyler doğuştan dil öğrenme yeteneğiyle doğarlar.
 Konuşma, doğuştan var olan biyolojik bir mekanizma sayesinde
gerçekleşir.
 Belli olgunluk düzeyine geldiklerinde konuşmayı öğrenirler.
 Davranışçı yaklaşım
 Çocuğun duyduğu sesleri taklit ederek ve çıkardığı sesler pekiştirildikçe
konuşma öğrenilir.
 Çevrenin tepkileri dil gelişimi üzerinde belirleyicidir.
 Pekiştirilen ses ve sözcüklerin kullanım sıklığı artar.
 Sosyal öğrenme kuramı
 Çocuğun dili yakın çevresinde bulunan anne-babayı model alma ve taklit
etmesiyle kazandığı görüşünü benimser.
 Şive farklılıklarını en iyi açıklayan kuramdır.
Dil Gelişim Evreleri
 Konuşma Öncesi Evre (Kategorik Algılama – 0-1 yaş)
 Ağlama evresi (0-2 ay):
 Konuşmaya temel teşkil edecek sözcükler bilinçsizce çıkarır.
 Babıldama evresi (2-5 ay):
 Ünlü ve ünsüzleri birlikte çıkarır
 Evrensel olduğu görülmüştür
 Çağıldama-heceleme evresi (6-12 ay):
 Sesleri kullanarak sözcükleri oluşturur
 İlk heceleri çıkarmaya başlar
 Tek Sözcük Evresi (13-18 ay)
 Tek bir kelimeyle bütün bir cümleyi anlatma, aşırı genelleme yapma, söyleneni anlama. MORGEM: “düt”
otomobil, kamyon, tren
 İki Sözcük Evresi (Telgrafik Konuşma – 18-24 ay)
 İki sözcüklü cümleler, aşırı genelleme yapma “anne mama”
 Gramer Kullanım Evresi (2-5 yaş)
 Soru sorma ve konuşma isteği artar
 3-4 sözcüklü cümleler kurar, isim, fiil, sıfat vb. yapıları öğrenirler
 Genellemeler azalır, kurallara uygun kullanım, sözcük dağarcığında gelişme
 Aşırı kurallaştırma (örn. manavcı), Eksik kurallaştırma (“akşam yemeğinden önce ellerini
yıkamalısın” kahvaltı, öğle yemeğinden önce ellerini yıkamaması).
0-5 Yaş Çocuğunun Dil Gelişimi
Yıllar Tanımlama Örnekler
I.Yıl Bebek birinci ayda konuşma sesini yetişkinlerin yaptığı gibi Ba ba
Kategorik algılama kategoriler
3-4 aylarda agulama başlar. Didi
Agulama 1.Yılın sonunda bebek kendi dilinin seslerini tam olarak Geh-geh
öğrenir ve ilk sözcüğünü üretir. Ma ma

II. Yıl 18.ayın sonuna kadar bir düzine sözcüğü tek tek söyleyebilir. Aç, Yap, O, Top
Tek sözcük Duyusal-motor düzeyde kazandığı bilgiyi yansıtan iki sözcükle Mama ye, kapı aç,
İki sözcük konuşma Top vur
III. Yıl Dilbilgisi kurallarını kullanma, “büyüme hataları” kuralların Manavcı amca
Anlamlı konuşma yanlış genellemeleri
2,5 yaş – 400 kelime. Sözcükleri bir/iki kere duymada öğrenir.
IV.Yıl Dilbilgisi kuralları bilinir ve kullanılır. Edilgen koşullu cümleler Babam gidecek mi?
Doğru fakat kullanamaz, gelecek zaman kullanmaya başlar.
karmaşık olmayan 3 yaşına kadar cümleyi olumsuz hale getiren ekleri kullanır. 4 Ayşe niçin ağlıyor?
bir dil yaşında soru cümlesini yetişkin gibi kullanabilir.
V.Yıl İki ya da daha fazla fikri, düzgün olarak bir birleşik cümlede Ne yaptığını gördüm.
Hızlı bir şekilde ifade edebilir. Sen onu benim
yetişkin modellere yaptığımı sanıyorsun ,
benzeyen bir dil fakat yapmadım.
Bilişsel Gelişim
Ve Dil Gelişimi - II
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
Bilişsel gelişimi 4 temel evreye ayırmıştır.
 Duyusal-motor Dönemi Önemli Olayları
 Refleksif davranışlardan amaçlı davranışlara geçiş
 1 aylık bebeğin uyanıkken ya da yarı uyanıkken gülümsemesi
 4 aylık bebeğin gülümsemesi
 Sosyal gülümseme/amaçlı davranış
 Ses bulaşması
 Ağlama sesi duyduğunda kendisi de ağlamaya başlar.
 Taklit
 Gördüğü bir davranışı model alır ve aynısını yapar.
 Alkışlama
 Ertelenmiş taklit
 Başlangıçta gördüğü modeli taklit eden bebek sonraları model yokken de
modele ait davranışı gösterebilir.
 Bellek gelişimine ilişkin önemli bir göstergedir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
 Duyusal-motor Dönemi Önemli Olayları
 Nesne sürekliliği
 8. ay
 Önünde ilgi gösterdiği oyuncakla kendisi arasına oyuncağı kapatacak bir
kâğıt parçası konduğunda, oyuncağa olan ilgisi kaybolur.
 Bu da bebeğin oyuncağın hala kâğıdın arkasında gizli olduğunu
“bilmediğini” gösterir.
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
 İşlem Öncesi Dönemi Önemli Olayları (2-7 yaş)
 Somutluk
 Sembolleri olaylara katarak kullanma (analiz ve sentez yapamama)
 Geriye Dönüşebilirlik
 İşlemler tersine döndürüldüğünde başa gelineceğinin bilinmesi -
Kazanılamamıştır.
 Piaget: Ali hiç kardeşin var mı?
 Ali: Evet. Bir tane. Adı Ezgi.
 Piaget: Ali, Ezginin hiç kardeşi var mı?
 Ali: Hayır.
 Merkezileşme/Odaklanma/Tek boyutlu düşünme
 Nesne/olayların tek boyutunu merkeze alma ve ona göre karar verme
 Odaktan uzaklaşma
 Olay, durum/nesneyle ilgili çok sayıda değişkeni hesaba katarak düşüme karar
verme - Kazanılamamıştır.
 Özelden özele akıl yürütme
 Olaylar/durumlar hakkında tek yönlü düşünerek özel bir durumdan bir başka özel
durumu çıkarabilme
 Notebook nedir? - Defter
 -Book nedir? - Ter
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
 İşlem Öncesi Dönemi Önemli Olayları (2-7 yaş)
 Genelden özele - Özelden genele akıl yürütme
 Tümdengelim ve Tümevarımsal düşünme Gelişmemiştir.
 Benmerkezcilik (Kendine odaklanma)
 Başkalarına göre düşünme yeteneği Gelişmemiştir. (kendisi çikolatayı seviyorsa,
herkesin çikolatayı sevdiğini düşünür. )
 Telefonda işteki annesiyle konuşan bir çocuk kendisine “anne bak, kırmızı elbisemi
giydim” diyebilir ve kendisinin gördüğü şeyi annesinin de görebileceğini zanneder.
 Paralel oyun
 Bir arada oyun oynarlar, fakat herkes kendi oyununu kurar ve oynar.
 Animizm
 Gerçekte canlı olmayan bir varlığı canlıymış gibi sembolik olarak kullanır. Canlı ve
cansız ayrımını yapamazlar. Canlı cansız ayrımını harekete göre yüklerler.
 Yapaycılık (Artifikalizm)
 Çeşitli doğa olaylarını, birisinin yaptığına inanmasıdır. (Rüzgarı birisinin boruya
üfleyerek oluşturduğunu düşünmesi)
 İşaretsel işlev
 Sembollerin anlamını fark etmesi ve doğru olarak kullanması (“Kamyon çiz”
dendiğinde kamyonu görmeden resmedebilir)
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
 Somut İşlemler Dönemi Önemli Olayları (7-11 yaş)
 Genelden özele - Özelden genele akıl yürütme
 Tümdengelim ve Tümevarımsal düşünme - Somut problemler
 Dağılma
 Benmerkezicilikten kurtulma
 Tersine çevirebilme
 Korunum (Miktar – Ağırlık – Hacim)
 Çocuklar öncelikle miktarların (sayılar, uzunluk, alan) korunumu, sonra ağrılık,
sonra da hacim korunumu edinirler.
 Piaget buna gelişimde ardışıklık adını vermiştir.
 Odaktan uzaklaşma
 Nesne ve olayları birden fazla özelliğine göre sınıflama (Taşıtlar, kara, hava, su)
 Somut düşünebilme
Piaget’nin Bilişsel Gelişim Dönemleri
 Soyut İşlemler Dönemi Önemli Olayları (12 yaş +)
 Hipotetik Düşünme (Varsayımsal akıl yürütme)
 Günlük yaşamda karşılaştıkları bir soruna çözüm bulmak amacıyla olası çözüm yolları üretmesi
ve bunları bir düzene koyacak şekilde düşünmesi
 Düşünce biçiminde sorunun ötesine geçilerek çözüme yönelik yolların bulunması
 Ergen benmerkezciliği
 Yaşantı, duygu ve düşüncelerinin sadece kendine özgü, eşsiz olduğuna inanma durumu.
 Yetişkinlerden daha iyi ve özgün düşündükler,ini ve daha orijinal fikirler ürettiklerini
düşünürler.
 Hayali seyirciler
 Hayali seyircilerin kendisini izlediğini zannederek dış görünüşüyle aşırı olarak ilgilenirler.
 Kişisel efsane
 Her şeyin en iyisini kendileri yaparlar. Kötü olaylar başkalarının başına gelir. Başkalarının duygu
ve yaşantıları asla kendi yaşantılarına benzemez.
 Omnipotent düşünce
 Kendilerinin her şeyi yapabilecek güçte görme
 Yetişkinlerin uyarılarını gereksiz abartılar olarak değerlendirme
 Aşırı İdealizm
 Kendisinde ya da başkalarında olmasını istediği ideal özellikleri düşünür.
 Kendisi ve İdealinde olan özellikler
Piaget’nin Kuramına Yönelik Eleştiriler
ve Son Dönemde Yapılan Araştırmalar
 Piaget farklı kültürlerden çocuklarla çalışmamasına rağmen gelişim
kuramının evrensel olduğunu savundu.
 Bilişsel gelişimde kültürün etkisi de önemsenmelidir.
 Değişik kültürlerle yapılan çalışmalar her bir dönem için belirtilen zaman
aralıklarında kimi farklar olsa da gelişimsel sıranın farklı kültürlerde de
Piaget’nin belirttiği sırayı takip ettiğini göstermiştir.
 Her bir gelişimsel dönem katı çizgiler halinde açıklanmıştır.
 Gelişimsel değişim süreci genel çizgileriyle Piaget’nin ifade ettiği sıra içinde
gerçekleşmesine rağmen katı sınırlarla çizmek doğru değildir.
 İki dönem arasındaki geçişin daha esnek, daha az bir keskinlikle ve bu geçiş
zamanlarının her iki döneme ait özellikler taşıdığı bulunmuştur.
 Sadece duyusal-motor dönemde Piaget’nin vurguladığı karakteristikler
üzerinde evrensel bir fikir birliği vardır.
Piaget Sonrası Yapılan Araştırmalar
 Wimmer ve Perner’in Maxi’nin Çikolata Testi (1983)
 “Maxi adında bir çocuk mutfak tezgâhının üzerine çikolatasını koyar ve
koşarak dışarı oynamaya gider. Maxi dışarıda oynarken, annesi mutfaktaki
işlerinden dolayı Maxi’nin çikolatasını kaldırır mutfak masasına koyar. Maxi
oyundan geri döndüğünde çikolatasını ister.
 Wimmer ve Perner deneylerine katılan değişik yaş gruplarından çocuklara
“Maxi mutfağa döndüğünde çikolatasını nerede arar?” diye sorar.
 Üç yaşındaki çocukların çoğu
 Maxi’nin çikolatayı mutfak masasında arayacağını söyler.
 4 yaşındaki çocukların çoğu ve 5 yaşındaki çocukların neredeyse hepsi
 “Maxi’nin çikolatayı mutfak tezgâhının üzerinde arayacağını çünkü
annesinin çikolatanın yerini değiştirdiğini bilmez” diye yanıt verirler .
 Bu bulgular Piaget’nin
 6-8 yaş çocuklarda oluşan aklın teorisi fikrinin daha önce de oluştuğuna
işarettirler.
 Dolayısıyla 5 yaşında çocukların başka bir insanın yerine kendilerini
koyabileceklerine de işaret etmektedirler.
Piaget Sonrası Yapılan Araştırmalar
 Korunum daha erken yaşlarda kazanılabilir.
 Lise son sınıf öğrencilerinin ancak %30-35’nin soyut
işlemsel döneminin özelliklerini taşıdıklarını bulmuştur
(Kuhn, Langer, Kohlberg & Haan, 1977).
 Piaget çocukların 11 yaşından sonra çoğunluğunun soyut
işlemsel geçmelerini öngörmüştü.
Dil Gelişimi-II
Dil
 Sembollerden oluşan bir dizge
 Çocukların sembollerle düşünmeye başlamasına
paralel olarak dilin edinilmesi meydana gelir.
 Yazılı ve konuşma dili olara ikiye ayrılır.
 Yazılı dil daha özenle yapılandırılmış kurallarla işlerken
 Konuşma dilinin temel amacı kolaylık ve kullanışlılık olduğundan,
daha düzensizdir.
 Yazı dilinde daha çok sözcük varken,
 Konuşma dili tekrarlar, vurgular ve sözel olmayan dilin
zenginliklerini de taşır.
Dil Gelişimi
 Fiziksel ve bilişsel gelişime paralel olarak ortaya çıkar.
 Yaşla paralel bir gelişim izler.
 Benzer yaştaki çocuklar dil gelişimi açısında benzerlikler
gösterirler.
 Bireysel ve kültürel kimi farklar da taşırlar.
 Çocukların içine doğdukları ortamda konuşulan ve ilk
öğrendikleri dil ana dilleridir.
Dil Gelişimi
Dil gelişiminde 3 temel yaklaşım vardır
 Davranışçı yaklaşım
 Çocukların yetişkinleri konuşmalarını tekrar etmek suretiyle ve
konuşmaları ne derece yetişkin konuşmasına benziyorsa buna denk
derecede pekiştirildiklerini ve böylelikle dili öğrendiklerini savunurlar.
 YAPILAN ELEŞTİRİLER: Aynı ailenin çocuklarının aynı anda
konuşmaya başlamadıklarını ve dünyanın farklı yerlerindeki bebeklerin ilk
çıkardıkları seslerin benzer olmasını kanıt olarak göstererek davranışçı
kuramın önerilerinin eksikliğine işaret ederler.
 Sosyal öğrenme kuramı
 Gözlem ve model alma ve taklit yoluyla öğrenildiğini savunurlar.
 YAPILAN ELEŞTİRİLER: Neden aynı çevrede yaşamış bireyler
arasında kimilerinin ortalama düzeyde dili bildikleri ve kullandıkları halde
kimileri uluslararası başarılar kazandıracak derecede üstün dil becerileri
sergileyen yazarlar olduklarını izah edemez.
Dil Gelişimi
Psikolinguistik yaklaşım
 Kuramcısı Chomsky’dir.
 İnsanın dil öğrenmeye yatkın bir mekanizma ile doğduğunu ve dili ne zaman nasıl
öğreneceklerinin bu mekanizma dâhilinde olduğunu savunur.
 Çocukların dilsel öğeleri seçebilmeleri ve dil ediniminin gerçekleşmesi bu
mekanizma sayesinde gerçekleşir.
 Dil edinme mekanizması, biri temel biri de yüzeysel olmak üzere iki yapıdan
ibarettirler:
 Temel yapı kavramların düşünsel düzeyi ile ilgiliyken,
 Yüzeysel yapı da sözcüklerle ilgilidir.
 Dil gelişiminde bu iki süreç hem beraber hem de ayrı ayrı işler.
 Temel yapı genellikle yüzeysel yapıdan önce oluşur.
 Çocuklar önce seslerin ilgili oldukları anlamları kavradıktan sonra ilgili yüzeysel
yapıyı oluştururlar.
 Chomsky’nin kuramı hakkında hatırlanması gereken en önemli noktalardan biri de,
dil edinme mekanizması kısmen dilsel çevreden bağımsız işliyor olsa da
(Goldin-Meadow, 1977) ancak dilin konuşulduğu sosyal bir ortamda etkili bir
şekilde işlerlik kazanır.
Dil Gelişimi
Psikolinguistik yaklaşım
 Bu yaklaşımı destekleyen iki temel bulgu vardır.
 Birincisi, çocukların dil gelişimi seyri ve bu seyirde olup biten temel
değişimlerin bütün dil ve kültürlerde paralellik göstermesi.
 İkincisi, çocuklar yapılandırılmış bir dile yeteri kadar maruz kalmadıklarında
dahi belli bir düzeyde dil edindikleridir.
 İşiten anne-babaların doğuştan duymayan bebekleriyle yapılan
çalışmalarda görülmüştür. Bu ebeveynlerden bir kısmı, çocuklar konuşma dilini
öğrenebilsinler umuduyla- bilerek çocuklara işaret dili öğretmezler.
 Goldin-Meadow (1977) bu bebeklerle yaptığı çalışmada bu çocukların
ebeveynlerinden gözlemlediklerinin dışında işaretlerle kendilerini ifade etmeye
çalıştıklarını gözlemlemiştir.
 Chomsky dili öğrenmek ile yürümeyi öğrenmenin benzer olduğunu
ve her ikisinin de temelde olgunlaşma sürecince belirlenen bir seyre göre
değişim gösterdiğini savunur.
Kişilik Gelişimi
Kişilik nedir?

 Bireyi diğer kişilerden ayıran, bireye özgü ve tutarlı


olarak gösterilen davranışlar

 Bireyin belli bir dönemdeki kişilik özellikleri onun diğer


gelişim özellikleriyle ilişki içindedir.

 Kişilik doğuştan gelen kalıtsal özelliklerle çevresel


etmenlerin etkileşimine bağlı olarak şekillenir.
Kişilik nedir?

Mizaç
Karakter
(Huy)
Kişiliğin bireyi diğerlerinden
ayıran doğuştan getirilen Yaşantı/çevre yoluyla oluşur.
(kalıtsal) özellikleri KİŞİLİK
Biyolojik alt yapıya göre Kişiliğin ahlaki yönü
şekillenir.

Kişiliğin duygusal yönü Yaşantı ile kazanılabilir ve


değişebilir.

Değiştirilemez
Kişilik Gelişimi

 Çocuklar, yetenekleri giderek gelişen küçük bilgisayarlardır.


 KÜÇÜK BİLGİSAYARLAR DEĞİLDİRLER!
 Çocukların bilişsel becerilerinin yanı sıra, benlik kavramları,
başkalarıyla etkileşim biçimleri, dünyaya karşı tutumları yani
kişilikleri gelişir.
 Kişilik gelişimi de diğer alanlar gibi bireysel bir hızla ilerler.
 Sosyal bakımdan arkadaşları tarafından sevilen, kabul edilen bir
çocuk
 Duygusal bakımdan olumlu özellikler kazanır.
 Mutlu, kendini ve başkalarını seven, kendine güvenen birey
Kişilik Gelişim Kuramları

 Sigmund Freud - Psikoanalitik Gelişim Kuramı

 Erikson- Psikososyal Gelişim Kuramı


Psikoanalitik kuram

• Freud hastaları ile yaptığı çalışmalara


dayalı olarak geliştirmiştir
• Topografik kişilik kuramı
• Yapısal kişilik kuramı
• Psikoseksüel gelişim

1856-1939
Topografik Kişilik Kuramı

 İnsanların kaydettikleri yaşantılardan yola çıkmıştır.


 Kolaylıkla hatırlama – hiç hatırlamama
 İnsan davranışının bilinçaltı materyallerle ilişkili olduğunu
vurgular.
 İnsanın kişilik yapısı buzdağı gibidir. Çok az bir kısmı
görülür, insanın her davranışı tümüyle bilinçli, mantıksal
düşüncenin ve istencin ürünü değildir.
 Çeşitli korku, kaygı ve çatışmalar bilinçaltında saklıdır ve
birey bunun farkında değildir (savunma mekanizmaları vb.).
Hipnoz, serbest çağrışım, rüya analizleri ile açığa çıkarılabilir.
Topografik Kişilik Kuramı
 Bilinç (mantıksal düşünce egemen)
 Farkında olduğumuz, dış dünyadan ya da bedenin içinden gelen algıları fark
edebilen zihin bölgesidir. Düşünce-duygu ve anılardaki neden-sonuç ve yer
bağlantıları gerçeğe uygun olarak bilinç düzeyinde kurulur. En iyi hatırladığımız
yaşantıların kaydedildiği yerdir.
 Bilinç Öncesi:
 O anda farkında olmadığımız ancak ufak bir çabayla hatırladığımız ve bilincinde
olduğumuz tüm deneyimleri kapsar. Dikkati zorlama, çağrışım, benzer öğe
transferi
 Şu anda üniversite sınavına girdiğiniz günün detaylarını hatırlayamayabilirsiniz.
Çünkü bu yaşantı bilinç öncesi düzeyinizdedir. Fakat biraz çaba harcadığınızda,
düşündüğünüzde (belki de bu örneği okurken) üniversite sınavına girdiğiniz o
güne ilişkin çoğu detayları hatırlayabilirsiniz.
 Bilinçdışı
 Bireyin farkında olmadığı arzuları, istekleri, dürtüleri, düşünceleri, duyguları ve
yaşantıları içeren düzeydir.
 Bilincin dışında olan ve özel bir takım tekniklerle bilinç düzeyine çıkarılabilen
bu yaşantılar, insanın davranışlarının temel yapı kaynağıdır.
Yapısal Kişilik Kuramı

 Kişiliğin 3 ana sistemi

 İD

 EGO

 SÜPER EGO
Yapısal Kişilik Kuramı
• Kalıtımla getirilen özellikler ve içgüdüsel dürtüler ve arzular
• Bilinçdışı ve kuralsızlık (örn. açlık, cinsellik, saldırganlık, mantıksız dürtüler)
İD • Zevk (haz) ilkesine göre işler.
• Doğumdan bebekliğe: tatmin edici/ zevkli olan ne varsa onu ister ve hemen ister.
(Alt Benlik)

• Kişiliğin gerçekçi ve mantıklı yönü


• Gerçek dünya ve İD arasındaki dengeyi kurma (Arabulucu)
• Savunma mekanizmaları
EGO • Kişiliğin yöneticisidir (Kararları verir, eylemleri kontrol eder, üst düzey düşünme ve
(Benlik) problem çözme yapar)

• Toplumun doğru ve yanlışlarını temsil eder (aile, kültür vb.)


• Çocukluk yılları süresince benliğinde oluşan ahlaki davranış ve değerleri içeren
yapı
SÜPER EGO • Kişiliğin mükemmeliyetçi yapısıdır.
• Katı çerçevesinde, özellikle de id’in cinsellik ve saldırganlıkla ilgili isteklerini ahlaka
(Üst Benlik) uygunluğu açısından denetler.
Yapısal Kişilik Kuramı

 Sağlıklı bir kişilik gelişimi için üçüne de ihtiyaç vardır


ancak denetimin ego’nun elinde olması gerekir.

 id___________ego ___________ superego


istekler arabulucu id’in isteklerini engelleme
Yapısal Kişilik Kuramı

 “Sinirlerim çok bozuk, hemen burada ağlamak istiyorum”


 İd

 “Toplum içinde ağlamak kabul edilemez”


 Süperego

 “Biraz sabret, eve gidince ağla”


 Ego
Yapısal Kişilik Kuramı

Savunma Mekanizmaları
 Psikolojik yönden sağlıklı bireyler güçlü bir ego (ben)
geliştirerek stres yaratan durumlarla gerçekçi yollarla baş
ederler.
 Ancak bazen ego (id ve süper ego arasındaki savaşta
bir uzlaşma sağlamak amacıyla) savunma
mekanizmalarından yararlanabilir.
Yapısal Kişilik Kuramı

Savunma Mekanizmaları
 Bastırma
 Hoş olmayan ya da kabul edilmesi zor bir anıyı, düşünceyi ya da dürtüyü
bilinçdışına itme. Bu şekilde, artık aktif biçimde bizi rahatsız etmekten
çıkar.
 Çok utandığınız ya da kırıldığınız bir durumu tamamen unutmak
 Gerileme
 Daha erken bir gelişimsel düzeydeymiş gibi davranmak.
 Yeni kardeşi olan ilkokul çocuğunun bebekleşmesi
 Yön değiştirme
 İstenmeyen duygu ya ad davranışları asıl hedef olan daha güçlü kişiden
daha güçsüz ve tehdit edici olmayan birine yönlendirme.
 İşyerinde patronunuza sinirlenip evde çocuklarınıza bağırmanız
Yapısal Kişilik Kuramı
Savunma Mekanizmaları
 Mantığa Bürünme/Bahane Bulma
 Gerçeği çarpıtma ve mantıklı sebep bulmaya çalışma
 Kişi aslında çok istediği bir ödülü kaçırdığında “zaten istemiyordum ki” demesi
 İnkar
 Kaygı yaratan bilgiyi kabul etmeyi reddetme.
 Dersten kaldığınızı öğrendiğinizde “hayır bu olamaz” diyerek inanmakta güçlük
çekmeniz. Sınavların hesaplanmasında bir yanlışlık yapıldığının düşünülmesi
 Yansıtma
 Kendindeki istenmedik dürtü ve duyguları başkasına yükleme.
 Çocuklarını döven bir annenin “onlar bunu istiyor, o zaman uslanıyorlar” demesi.
 Yüceltme
 Kabul edilemez ve istenmedik dürtüleri toplumsal açıdan kabul edilebilir düşünce,
duygu ve davranışlara dönüştürme.
 Şiddeti ve kanı seven birinin kasap olması
Psiko-seksüel Gelişim Evreleri

 Freud, ilk altı yaş içindeki yaşantıların kişilik özellikleri


üzerinde belirleyici rolü olduğunu savunur.
 Normal gelişimin sağlanması için gelişimin her döneminde
bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulması gerekmektedir.
 Karşılanmazsa kişilik gelişimi engellenir.
 5 Temel Dönem
 Oral Dönem (0-1/1,5 yaş)
 Anal Dönem (1,5-3 yaş)
 Fallik Dönem (3-6 yaş)
 Latent (Gizil) Dönem (6-11 yaş)
 Genital Dönem (12-genç yetişkinlik)
Psiko-seksüel Gelişim Evreleri

 Freud, ilk altı yaş içindeki yaşantıların kişilik özellikleri


üzerinde belirleyici rolü olduğunu savunur.
 Normal gelişimin sağlanması için gelişimin her döneminde
bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulması gerekmektedir.
 Karşılanmazsa kişilik gelişimi engellenir.
 5 Temel Dönem
 Oral Dönem (0-1/1,5 yaş)
 Anal Dönem (1,5-3 yaş)
 Fallik Dönem (3-6 yaş)
 Latent (Gizil) Dönem (6-11 yaş)
 Genital Dönem (12-genç yetişkinlik)
Oral Dönem (0-1/1,5 yaş)

 Bebeğin ihtiyaçları, algılamaları ve kendini ifade yolları


daha çok ağız bölgesinde odaklanmıştır.
 Haz ilkesi baskındır.
 Kısıtlanması ya da aşırı karşılanması halinde bu
dönemdeki gereksinimlerinin gerektiği gibi
karşılanamaması anlamına gelir.
 Verilen bakımın niteliği yetişkinlik döneminde kişinin
bağımlılık ve güven düzeyini belirler.
 Ayrılma anksiyetesi, oral döneme saplanma (tırnak yeme, parmak
emme) ve bağımlı kişilik oluşumu
Anal Dönem (1,5-3 yaş)

 Anüs ve anüsle ilişkili olan eylemlerden doyum


sağlamaktadır.
 Kendini denetlemeyi ve kurallara uymayı öğrenir.
 Edilgenlikten bağımsızlığa giden ilk eylemler ortaya
çıkar.
 Bu dönem çocuğun tuvalet eğitimi aldığı dönemdir.
 Bağımsızlık ve bireyselleşme duygularının gelişimi etkilenir.
 Tuvalet eğitimi çok katı bir biçimde verilirse; aşırı düzenlilik,
katı görüşlülük, inatçılık, dik kafalılık ve cimrilik
 Uygun bir tuvalet eğitimi; özerklik, bağımsızlık, girişimcilik,
kararlılık ve işbirliği yapabilme
Fallik Dönem (3-6 yaş)
 Bu dönemde cinsel kimliğin temelleri atılır.
 Karşı cins ebeveynle yakınlaşır, aynı cins ebeveynle çatışır
 Oedipus kompleksi: Erkek çocuk anneye yakınlaşır ve babanın onu
cezalandıracağını düşünerek kaygı duyar.
 Elektra kompleksi: Oedipus’un tersi.
 Aynı cinsten ebeveynle özdeşim kurması gerekir. Anne-
babanın kendi cinsiyet rollerine yaklaşımları çocuğunkini de
şekillendirir.
 Anne-babaların tutumu ve vereceği bilgiler çocuğun
ahlaki standartlarını belirlemesinde önemli bir rol oynar;
yoğun suçluluk vb.
Gizil (Latent) Dönem (6-11 yaş)

 Toplumsal rolleri öğrenmeye başlar.


 Cinsiyetle ilgili konulardan hoşlanmaz.
 İlgi, okula, arkadaşlık ilişkilerine, oyuna ve ders
çalışmaya yönelir (sosyal ve entellektüel beceriler).
 Sosyal beceriler, özerklik duygusu kazanma, girişimcilik
 Ergenlik öncesi durgunluk dönemi
Genital Dönem (12, 15-20 yaş)
 Son gelişim dönemi
 En fırtınalı dönem
 Bu dönemde aile ile ilgili çözümlenememiş geçmiş
dönemlerle ilgili sorunlu durumları gözden geçirir ve çözüm
arar.
 Cinsel ilgi odağı kendisi ve ailesi dışındaki bir diğer kişi olur.
 Bu dönemi sağlıklı geçirenler, tutarlı bir kişilik
geliştirirler, sağlıklı ilişki kurarlar, yaratıcı, üretken, mutlu
olurlar.
 Aksi halde, toplumsal ve bireysel düzeyde sağlıklı ve tutarlı
ilişkiler oluşturması ve bağımsız davranışlar sergileyebilmesi
güçleşir.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal
Gelişim Kuramı
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

 Freud “biyolojik/ fizyolojik” etkenlere ağırlık vermiştir (dürtüler,


istekler, saldırganlık güdüleri)
 Erik Erikson “sosyal” etkileşim, kültür, toplum vb. ön planda
 Erikson’ın kuramı 8 gelişimsel evreyi yani tüm yaşamı
kapsar.
 Diğer kuramlar gelişimi daha çok çocukluk ve ergenlikle sınırlar.
 Evrelerden her biri gelişimsel bir kriz içerir ve birey olumlu (krizin sağlıklı
çözümü) ve olumsuz (sağlıksız) 2 alternatifle karşı karşıyadır. Başarıyla
atlatılan kriz o dönem özgü temel gelişim görevi olur.
 Bu evreler kendi arasında birbirine bağlıdır (Epigenetik ilke)
 Biyolojik olarak atılmış hiyerarşik bir sıra ile ortaya çıkar.
 Bir önceki dönemin başarılı çözümü, bir sonrakine sağlıklı geçişi sağlar. Ancak,
sağlıksız atlatılmış bir evre bir sonrakinin de mutlaka sağlıksız olacağı anlamına
gelmez.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

EVRE (YAŞ ) PSİKO-SOSYAL KRİZ

1. 0 – 1 BEBEKLİK GÜVENSİZLİĞE KARŞI GÜVEN

2. 1 – 3 ÇOCUKLUK UTANÇ VE KUŞKUYA KARŞI ÖZERKLİK

3. 3 – 6 OKUL ÖNCESİ SUÇLULUK DUYGUSUNA KARŞI GİRİŞKENLİK

4. 6 – 12 OKUL ÇAĞI AŞAĞILIK DUYGUSUNA/YETERSİZLİĞE KARŞI BAŞARI


/ÇALIŞKANLIK
5. 12 – 18 ERGENLİK KİMLİK KARGAŞASINA KARŞI KİMLİK EDİNME

6. 20 – 40 GENÇ YETİŞKİNLİK YALITILMIŞLIĞA KARŞI YAKINLIK

7. 30 -65 ORTA YETİŞKİNLİK DURGUNLUĞA KARŞI ÜRETKENLİK

8. 65 + İLERİ YETİŞKİNLİK UMUTSUZLUĞA KARŞI BÜTÜNLÜK DUYGUSU


Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

1.Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0-1 yaş)


 Bebekte güven duygusunun gelişimini beslenme, uyku gibi
ihtiyaçların giderilmesinde bir düzen ve rahatlığın bulunuşu ile
mümkündür.
 Düzenli ve tutarlı biçimde ihtiyaçları giderildiğinde, sevildiğinde ve
bakıldığında bebekte güven duygusu gelişir.
 İhtiyaçların giderilmemesi ise güvensizlik duygularının
gelişmesine neden olmaktadır.
 Çevre üzerinde kontrol yoktur ve bebek-anne ilişkisi çok
önemlidir.
 Olumlu gelişimsel sonuç için sıcaklık, şefkat ve sevgi dolu
etkileşim önemli etkenlerdendir.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

2.Bağımsızlığa Karşı Kuşku ve Utanç (2-3.5 yaş)


 Dünya onların kontrol ettiği mi yoksa onları kontrol eden bir şey
midir?
 Çocuğa kendi eylemlerini kontrol olanağı vermek özerklik
duygusunu geliştirmesine yardımcı olur.
 Eğer çocuk bu şekilde temel motor ve bilişsel becerilerini
geliştirme şansı bulamazsa, bu becerilerinden kuşku ve utanç
duymayı öğrenir.
 Aşırı koruyucu anne-baba tutumu özerkliği engeller.
 Baskıcı bir anne-baba tutumu çocuğun kendi kapasitesine yönelik
kuşkuya düşmesine ve utanç duymasına yol açar: “tek başına
hiçbir şey beceremem”
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

2.Bağımsızlığa Karşı Kuşku ve Utanç (1-3 yaş)


 Dünya onların kontrol ettiği mi yoksa onları kontrol eden bir şey
midir?
 Çocuğa kendi eylemlerini kontrol olanağı vermek özerklik
duygusunu geliştirmesine yardımcı olur.
 Eğer çocuk bu şekilde temel motor ve bilişsel becerilerini
geliştirme şansı bulamazsa, bu becerilerinden kuşku ve utanç
duymayı öğrenir.
 Aşırı koruyucu anne-baba tutumu özerkliği engeller.
 Baskıcı bir anne-baba tutumu çocuğun kendi kapasitesine yönelik
kuşkuya düşmesine ve utanç duymasına yol açar: “tek başına
hiçbir şey beceremem”
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

3. Girişkenliğe Karşı Suçluluk Duygusu (3-6 yaş – Okul


öncesi)
 Çocuk aktif olmaya devam eder (dili kullanma, bilişsel ve sosyal
yetenekler) ve etrafında olup bitenlere merakı artar.
 Kendi dünyasında bilinmeyenleri araştırma ve inceleme imkanı
verilirse, girişimcilik desteklenmiş olur.
 Yetişkinleri örnek alıp, taklit etmeye çalışırlar.
 Daha bağımsız davranmaya başlarlar.
 Destekleyici ebeveynler ve yetişkinler önemlidir. NEDEN?
 Desteklenen, hatalarını keşfetmesine yardımcı olunan,
yüreklendirilen çocuk daha girişken olur.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

3. Girişkenliğe Karşı Suçluluk Duygusu (3-6 yaş – Okul


öncesi)
 Çocuğu Nasıl Desteklemeliyiz?
 İstenmeyen bir davranış yapıldığında eleştirimiz çocuğun kişiliğine değil
yaptığı davranışa yönelik olmalıdır
 Çocuğa istediği hedefe ulaşmak için doğru davranışın ne olduğu
gösterilmelidir.
 Çocuğun kendine uygun seçimler yapabilmesine yardımcı olmalıdır.
 Çocuğun bu girişimciliği desteklenmezse, sürekli engellenir ve cezalandırılırsa
suçluluk duygusu gelişir.
 Kısıtlayıcı ve koruyucu anne-babalık, girişimciliği engellediği için suçluluk
duygusunun gelişmesine sebep olur.
 Sorumluluk verildiğinde, bu onun doyum alma ve başarı duygularını güçlendirir.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

4. Çalışma ve Başarılı Olmaya Karşı Yetersizlik/Aşağılık


Duygusu (6-12 yaş, İlköğretim):
 Akademik ve sosyal konulara odaklanır, kendini akranlarıyla kıyaslar.
 Eleştiri, yaşıtlarıyla kıyaslama yetersizlik duygusunu geliştirir.
 Başarılarıyla takdir görmek ister.
 Hataları olumsuz ve zarar verici bir biçimde eleştirilmemelidir.
 Aşağılık duygusuna kapılır ve yetersiz hisseder.

 Çocuk yaptığı işleri başarıyla tamamladığında özgüven kazanır ve daha


zorlarına girişir.
 Okul, öğretmen, anne-babanın olumlu tutumu çok önemlidir.
 Sorumluluk vermeli, takdir etmeli, çocuğun başarılı olabileceği alanlara
yönelmesini sağlamalı
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

5. Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası (12-18 yaş)


 Ergenlik yılları
 Temel konu yetişkinliğe sağlıklı ve sağlam bir temel oluşturacak
kendine has bir kimlik geliştirmektir.
 Bedensel ve hormonal değişimler
 Ben kimim?
 Her ergen bu dönemde belirli ölçülerde kimlik bocalaması
yaşamaktadır.
 Kimlik gelişimini başarı ile tamamlamak, ergenin, toplumun
taleplerini karşılayabilmesi ve aynı zamanda kendi
ihtiyaçlarını da göz ardı etmeksizin tamamlayabilmesine olanak
sağlar.
Ergen Neden Kimlik Geliştirmeye İhtiyaç Duyar?

 Düşünce sistemindeki değişimler


 Soyut düşünce
 Model alma
 Cinsiyet rollerindeki değişmeler
 Meslek seçimine yönelme
 İlgi ve yetenekleri tanıma
Kimlik Gelişimi

 James Marcia (1966) 4 farklı kimlik gelişimi


tanımlamıştır.
1. Kimlik kargaşası ya da bocalaması
2. Bağımlı kimlik ya da kimliğin başka bir kimlik tarafından
gölgelenmesi
3. Kimlik arayışı ya da kimliğin ertelenmesi
4. Kimliğin kazanılması
bocalaması

 Birey inançları, görüşleri, değerleri ilgili olarak veya


mesleki konularda bir karara varmış değildir.
 Herhangi bir amacı, doğrultusu ve seçimi yoktur.
 Bu durumda genç kendi kimliğini bulmak için hiçbir
çaba sarf etmek istemeyebilir.
 Ergenlik döneminin gerektirdiği sorumlulukları
yerine getirmekte güçlüklere uğrayabilir.
 Örneğin, okul başarısızlığı, arkadaş edinmede
zorluk, gelecekle ilgili planlar yapamama gibi
sorunlar kimlik kargaşası yaşayan gençlerde sıklıkla
gözlenebilir.

148
2. Bağımlı kimlik
 Birey anne-babasının veya çevresinden bir otorite figürünün
inançlarını, değerlerini veya seçimlerini sorgulamaksızın
kabullenir ve özümser.

 Dolayısıyla bu aşamada ergen herhangi bir kriz ve arayış


yaşamaksızın kesin bir karara varmış olur.

 Bu durum herhangi bir alandaki kimlik gelişiminde ortaya


çıkabilir.

 Örneğin, genç mesleki kimlik alanında tamamen babasını model


alarak, kendi ilgi ve yeteneklerine uygun olmasa bile, aynı
mesleği sürdürebilir.

149
3. Kimlik arayışı ya da kimliğin
ertelenmesi
 Bireyin farklı seçenekleri araştırdığı ve bu seçenekler
hakkında gerekli bilgileri topladığı bir aşamadır
 Bu aşamada birey kendini daha iyi tanımaya çalışır ve
çevresini ayrıntılı bir şekilde inceler
 Bu süreçte gençler kimlik geliştirme süreci içinde
kendi gerçek kimliklerini bulana kadar model aldıkları
değişik kimlikleri denerler.
 Örneğin, genç bir gruba katılarak grubun ortak
kimliğini benimser.

150
4. Kimliğin kazanılması
 Birey bir arayış döneminin ardından inançları, değerleri,
yaşam biçimi veya mesleği hakkında bir karara varır
 Böylece, birey kendine has bir kimlik geliştirmiş olur.

151
Öğretmenler neler yapabilir?
• Özellikle kimlik bocalaması yaşayan ergenlere
dikkatle yaklaşılmalı, anlayışlı ve sabırlı olunmalı

• İlişkide karşılıklı güven önemli

• Ergene karşı tutumlarda tutarlılık

• Ergenlerin kuşku ve korkularına duyarlı olmak

• Uygun rol modelleri ile karşılaşmalarına olanak


sağlamak

• Okul-aile işbirliği
Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık (genç yetişkinlik, 20-40’lu
yaşlar):

 Arkadaşlık ve dostluk gibi yakın ilişkiler, karşı cinsle ilişiler


kurma önem kazanmaya başlar. Özgüven, sosyal ilişkilerin
niteliği ve düzeyi ile belirlenir.

 Bu dönemde sağlıklı ve yakın ilişkiler kurabilen genç yetişkin


“yakınlık” konusunda başarılı çözüme ulaşmıştır.

 Yakınlık bireyin kendi bütünlüğünü koruyarak bir başkasının


kişiliği içinde kendini bulması anlamına gelmektedir

 Başarılı kimlik geliştirememiş, sorumluluk alamayan kişiler yakın


ilişkiler kuramayarak uzak kalmayı yeğler ve yalnız kalırlar.
Üretkenliğe Karşı Durgunluk (Yetişkinlik, 40-65’li yaşlar):

• Bu dönemdeki birey bir sonraki ve gelecek nesiller için çalışma


ve yol gösterici olma amacı taşır.

•Topluma yararlı olmak ister. Öğretme ve bakımı üstlenmek, verimli


ve üretken olmada önemli bir yoldur.

• Olumlu çözüm üretkenlik, yaratıcılık sonucunu ortaya çıkarırken


aksi halde durgunluk (yavanlık, sönüklük, aktif olmama) yaşanır.

• Bu durumda kişi sürekli şikayet eden, yalnız, yaşadıklarından


pişman, içine kapanık ve durgunluğun hakim olduğu birine
dönüşür.
Benlik bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (İleri
yetişkinlik, 65+):
 Yaşamın ileri yıllarında, geçmiş yaşantımıza bakar ve bir
değerlendirmesini yaparız.

 Benlik bütünlüğü sağlayan kişi yaşamını değerlendirdiğinde


yaptıklarından tatmin ve hoşnutluk duyar, geçmişi olduğu gibi
kabul eder ve ölümle yüzleşebilir.Yaşlılığın tüm biyopsikososyal
streslerine rağmen uyumlu, mutlu ve huzurludur.

 Umutsuzlukta geçmişiyle ilgili tatmin yaşamaz, ömrünü boşa


geçirdiğini düşünür ve umutsuzluğa düşer, ölüm korkusu yaşar.

Arkadaşlar, akrabalar, çocuklar, eş, içinde yaşanılan toplum/ topluluk,


manevi değerler
Psikososyal gelişim kuramının eğitim açısından ne gibi
sonuçları bulunmaktadır?

Öğretmenlerin okul hayatı boyunca psikososyal gelişimdeki


rolleri nelerdir?
Erik Erikson’un Psiko-sosyal
Gelişim Kuramı
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

 Freud
 “biyolojik/ fizyolojik” etkenlere ağırlık vermiştir (dürtüler, istekler,
saldırganlık güdüleri)

 Erik Erikson
 “sosyal” etkileşim, kültür, toplum vb. ön planda
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

 8 gelişimsel evreyi yani tüm yaşamı kapsar.


 Diğer kuramlar gelişimi daha çok çocukluk ve ergenlikle sınırlar.
 Evrelerden her biri gelişimsel bir kriz içerir ve birey olumlu
(krizin sağlıklı çözümü) ve olumsuz (sağlıksız) 2 alternatifle karşı
karşıyadır. Başarıyla atlatılan kriz o dönem özgü temel
gelişim görevi olur.
 Bu evreler kendi arasında birbirine bağlıdır. (Epigenetik ilke)
 Biyolojik olarak atılmış hiyerarşik bir sıra ile ortaya çıkar.
 Bir önceki dönemin başarılı çözümü, bir sonrakine sağlıklı geçişi
sağlar. Ancak, sağlıksız atlatılmış bir evre bir sonrakinin de mutlaka
sağlıksız olacağı anlamına gelmez.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

EVRE (YAŞ ) PSİKO-SOSYAL KRİZ


1. 0 – 1 BEBEKLİK GÜVENSİZLİĞE KARŞI GÜVEN

2. 1 – 3 ÇOCUKLUK UTANÇ VE KUŞKUYA KARŞI ÖZERKLİK

3. 3 – 6 OKUL ÖNCESİ SUÇLULUK DUYGUSUNA KARŞI GİRİŞKENLİK

4. 6 – 12 OKUL ÇAĞI AŞAĞILIK DUYGUSUNA/YETERSİZLİĞE KARŞI


BAŞARI /ÇALIŞKANLIK
5. 12 – 18 ERGENLİK KİMLİK KARGAŞASINA KARŞI KİMLİK EDİNME
6. 20 – 40 GENÇ YALITILMIŞLIĞA KARŞI YAKINLIK
YETİŞKİNLİK
7. 30 -65 ORTA DURGUNLUĞA KARŞI ÜRETKENLİK
YETİŞKİNLİK
8. 65 + İLERİ UMUTSUZLUĞA KARŞI BÜTÜNLÜK DUYGUSU
YETİŞKİNLİK
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

1.Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0-1 yaş)


 Bebekte güven duygusunun gelişimini beslenme, uyku gibi
ihtiyaçların giderilmesinde bir düzen ve rahatlığın bulunuşu ile
mümkündür.
 Düzenli ve tutarlı biçimde ihtiyaçları giderildiğinde, sevildiğinde ve
bakıldığında bebekte güven duygusu gelişir.
 İhtiyaçların giderilmemesi ise güvensizlik duygularının
gelişmesine neden olmaktadır.
 Çevre üzerinde kontrol yoktur ve bebek-anne ilişkisi çok
önemlidir.
 Olumlu gelişimsel sonuç için sıcaklık, şefkat ve sevgi dolu
etkileşim önemli etkenlerdendir.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

2.Bağımsızlığa Karşı Kuşku ve Utanç (2-3.5 yaş)


 Dünya onların kontrol ettiği mi yoksa onları kontrol eden bir şey
midir?
 Çocuğa kendi eylemlerini kontrol olanağı vermek özerklik
duygusunu geliştirmesine yardımcı olur.
 Eğer çocuk bu şekilde temel motor ve bilişsel becerilerini
geliştirme şansı bulamazsa, bu becerilerinden kuşku ve utanç
duymayı öğrenir.
 Aşırı koruyucu anne-baba tutumu özerkliği engeller.
 Baskıcı bir anne-baba tutumu çocuğun kendi kapasitesine yönelik
kuşkuya düşmesine ve utanç duymasına yol açar: “tek başına
hiçbir şey beceremem”
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

3. Girişkenliğe Karşı Suçluluk Duygusu (3-6 yaş – Okul


öncesi)
 Çocuk aktif olmaya devam eder (dili kullanma, bilişsel ve sosyal
yetenekler) ve etrafında olup bitenlere merakı artar.
 Kendi dünyasında bilinmeyenleri araştırma ve inceleme imkanı
verilirse, girişimcilik desteklenmiş olur.
 Yetişkinleri örnek alıp, taklit etmeye çalışırlar.
 Daha bağımsız davranmaya başlarlar.
 Destekleyici ebeveynler ve yetişkinler önemlidir. NEDEN?
 Desteklenen, hatalarını keşfetmesine yardımcı olunan,
yüreklendirilen çocuk daha girişken olur.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

3. Girişkenliğe Karşı Suçluluk Duygusu (3-6 yaş – Okul


öncesi)
 Çocuğu Nasıl Desteklemeliyiz?
 İstenmeyen bir davranış yapıldığında eleştirimiz çocuğun kişiliğine değil
yaptığı davranışa yönelik olmalıdır
 Çocuğa istediği hedefe ulaşmak için doğru davranışın ne olduğu
gösterilmelidir.
 Çocuğun kendine uygun seçimler yapabilmesine yardımcı olmalıdır.
 Çocuğun bu girişimciliği desteklenmezse, sürekli engellenir ve cezalandırılırsa
suçluluk duygusu gelişir.
 Kısıtlayıcı ve koruyucu anne-babalık, girişimciliği engellediği için suçluluk
duygusunun gelişmesine sebep olur.
 Sorumluluk verildiğinde, bu onun doyum alma ve başarı duygularını güçlendirir.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

4. Çalışma ve Başarılı Olmaya Karşı Yetersizlik/Aşağılık


Duygusu (6-12 yaş, İlköğretim):
 Akademik ve sosyal konulara odaklanır, kendini akranlarıyla kıyaslar.
 Eleştiri, yaşıtlarıyla kıyaslama yetersizlik duygusunu geliştirir.
 Başarılarıyla takdir görmek ister.
 Hataları olumsuz ve zarar verici bir biçimde eleştirilmemelidir.
 Aşağılık duygusuna kapılır ve yetersiz hisseder.

 Çocuk yaptığı işleri başarıyla tamamladığında özgüven kazanır ve daha


zorlarına girişir.
 Okul, öğretmen, anne-babanın olumlu tutumu çok önemlidir.
 Sorumluluk vermeli, takdir etmeli, çocuğun başarılı olabileceği alanlara
yönelmesini sağlamalı
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

5. Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası (12-18 yaş)


 Ergenlik yılları
 Temel konu yetişkinliğe sağlıklı ve sağlam bir temel oluşturacak
kendine has bir kimlik geliştirmektir.
 Bedensel ve hormonal değişimler
 Ben kimim?
 Her ergen bu dönemde belirli ölçülerde kimlik bocalaması
yaşamaktadır.
 Kimlik gelişimini başarı ile tamamlamak, ergenin, toplumun
taleplerini karşılayabilmesi ve aynı zamanda kendi
ihtiyaçlarını da göz ardı etmeksizin tamamlayabilmesine olanak
sağlar.
Ergen Neden Kimlik Geliştirmeye İhtiyaç Duyar?

 Düşünce sistemindeki değişimler


 Soyut düşünce
 Model alma
 Cinsiyet rollerindeki değişmeler
 Meslek seçimine yönelme
 İlgi ve yetenekleri tanıma
Kimlik Gelişimi

 James Marcia (1966) 4 farklı kimlik gelişimi


tanımlamıştır.
1. Kimlik kargaşası ya da bocalaması
2. Bağımlı kimlik ya da kimliğin başka bir kimlik tarafından
gölgelenmesi
3. Kimlik arayışı ya da kimliğin ertelenmesi
4. Kimliğin kazanılması
Kimlik Gelişimi

1. Kimlik kargaşası ya da bocalaması


 Birey inançları, görüşleri, değerleri ilgili olarak veya mesleki
konularda bir karara varmış değildir.
 Herhangi bir amacı, doğrultusu ve seçimi yoktur.
 Bu durumda genç kendi kimliğini bulmak için hiçbir çaba sarf
etmek istemeyebilir.
 Ergenlik döneminin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmekte
güçlüklere uğrayabilir.
 Okul başarısızlığı, arkadaş edinmede zorluk, gelecekle ilgili planlar yapamama
gibi sorunlar kimlik kargaşası yaşayan gençlerde sıklıkla gözlenebilir
Kimlik Gelişimi

2. Bağımlı kimlik
 Birey anne-babasının veya çevresinden bir otorite figürünün
inançlarını, değerlerini veya seçimlerini sorgulamaksızın kabullenir
ve özümser.
 Dolayısıyla bu aşamada ergen herhangi bir kriz ve arayış
yaşamaksızın kesin bir karara varmış olur.
 Bu durum herhangi bir alandaki kimlik gelişiminde ortaya çıkabilir.
 Genç, mesleki kimlik alanında tamamen babasını model alarak, kendi ilgi ve
yeteneklerine uygun olmasa bile, aynı mesleği sürdürebilir.
Kimlik Gelişimi

3. Kimlik arayışı ya da kimliğin ertelenmesi


 Bireyin farklı seçenekleri araştırdığı ve bu seçenekler hakkında
gerekli bilgileri topladığı bir aşamadır
 Bu aşamada birey kendini daha iyi tanımaya çalışır ve çevresini
ayrıntılı bir şekilde inceler
 Bu süreçte gençler kimlik geliştirme süreci içinde kendi gerçek
kimliklerini bulana kadar model aldıkları değişik kimlikleri
denerler.
 Genç bir gruba katılarak grubun ortak kimliğini benimser.
Kimlik Gelişimi

4. Kimliğin kazanılması
 Birey bir arayış döneminin ardından inançları, değerleri, yaşam
biçimi veya mesleği hakkında bir karara varır
 Böylece, birey kendine has bir kimlik geliştirmiş olur.
Kimlik Gelişimi

Öğretmenler neler yapabilir?


 Özellikle kimlik bocalaması yaşayan ergenlere dikkatle
yaklaşılmalı, anlayışlı ve sabırlı olunmalı
 İlişkide karşılıklı güven önemli
 Ergene karşı tutumlarda tutarlılık
 Ergenlerin kuşku ve korkularına duyarlı olmak
 Uygun rol modelleri ile karşılaşmalarına olanak sağlamak
 Okul-aile işbirliği
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

6.Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık (Genç yetişkinlik, 20-40’lu


yaşlar):
 Arkadaşlık ve dostluk gibi yakın ilişkiler, karşı cinsle ilişiler kurma
önem kazanmaya başlar.
 Özgüven, sosyal ilişkilerin niteliği ve düzeyi ile belirlenir.
 Bu dönemde sağlıklı ve yakın ilişkiler kurabilen genç yetişkin
“yakınlık” konusunda başarılı çözüme ulaşmıştır.
 Yakınlık bireyin kendi bütünlüğünü koruyarak bir başkasının kişiliği
içinde kendini bulması anlamına gelmektedir
 Başarılı kimlik geliştirememiş, sorumluluk alamayan kişiler yakın
ilişkiler kuramayarak uzak kalmayı yeğler ve yalnız kalırlar.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

7. Üretkenliğe Karşı Durgunluk (Yetişkinlik, 40-65’li yaşlar)


 Bu dönemdeki birey bir sonraki ve gelecek nesiller için çalışma ve
yol gösterici olma amacı taşır.
 Topluma yararlı olmak ister. Öğretme ve bakımı üstlenmek, verimli
ve üretken olmada önemli bir yoldur.
 Olumlu çözüm üretkenlik, yaratıcılık sonucunu ortaya çıkarırken
aksi halde durgunluk (yavanlık, sönüklük, aktif olmama) yaşanır.
 Bu durumda kişi sürekli şikayet eden, yalnız, yaşadıklarından pişman,
içine kapanık ve durgunluğun hakim olduğu birine dönüşür.
Erik Erikson’un Psiko-sosyal Gelişim Kuramı

8. Benlik bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (İleri yetişkinlik, 65+)


 Yaşamın ileri yıllarında, geçmiş yaşantımıza bakar ve bir
değerlendirmesini yaparız.
 Benlik bütünlüğü sağlayan kişi yaşamını değerlendirdiğinde
yaptıklarından tatmin ve hoşnutluk duyar, geçmişi olduğu gibi kabul
eder ve ölümle yüzleşebilir.Yaşlılığın tüm biyo-psikososyal streslerine
rağmen uyumlu, mutlu ve huzurludur.
 Umutsuzlukta geçmişiyle ilgili tatmin yaşamaz, ömrünü boşa
geçirdiğini düşünür ve umutsuzluğa düşer, ölüm korkusu yaşar.
 Arkadaşlar, akrabalar, çocuklar, eş, içinde yaşanılan toplum/ topluluk,
manevi değerler
AHLAKİ GELİŞİM
Joe’nun babası, 50 dolar kazandığı takdirde onu kampa
götüreceğine söz vermiştir. Ancak daha sonra fikrini
değiştirmiş, Joe’dan kazandığı parayı kendisine vermesini
istemiştir. Joe da yalan söyleyerek 10 dolar kazandığını
söylemiş; 40 doları kampta kullanmak üzere kendisine
ayırmıştır. Joe kampa gitmeden önce, küçük kardeşi Alex’e
babasına yalan söylediğini ve kazandığı para miktarını
söylemiştir. Alex bu durumu babasına söylemeli
midir?

Örnek Durum 1:
Avrupa’da bir kadın, hasta ve ölmek üzeredir. Hayatını
kurtarabilecek bir ilaç, aynı kasabada oturan bir eczacı
tarafından bulunmuştur. Eczacı, ilaç için 2000 dolar
istemektedir. Bu fiyat, ilacın maliyetinin 10 katıdır. Hasta kadının
kocası Hans borç para alabileceği her yere gider. Fakat
topladığı paralar, ilaç fiyatının yarısı kadardır. Hans, eczacıya
karısının ölmek üzere olduğunu söyleyerek ya ilacı biraz ucuza
satmasını ya da daha sonra ödemesine izin vermesini ister.
Ancak eczacı bunu kabul etmez. Hans çaresiz bir durumdadır.
Eczanenin camını kırarak karısı için ilacı çalar. Bu durumda
hasta kadının kocası ne yapmalıydı? Niçin?

Örnek Durum II:


Temel Kavramlar
Ahlak; bireyin doğru ve yanlışı ayırt edebilmesini sağlayan değerler bütünüdür

Ahlaki gelişim; ise çocuğun toplumun normları doğrultusunda, doğru ve


yanlışa ilişkin kendi kişisel değerlerini oluşturabilme sürecidir.

Ahlaki Olgunluk: Bireyin duygu, düşünce ve yargı, tutum ve davranışlarındaki


her türlü ahlak dışılığı ve sapmayı hemen hissedebilmesini sağlayan
mükemmellik düzeyidir

Ahlaki Kişilik: bireyler, kendi benliğini, öz’ünü, bazı ahlaki taahhütler ve ahlaki
özelliklerle tanımlarlar.Yaşamları açısından bu taahhütleri merkezi bir yere
koymakta ve onları aşmaları durumunda benlik bütünlükleri tehlikeye
girmektedir.
Ahlak Nedir?
 Toplumun çoğunluğunun vicdanında kabul gören kurallardır.
 Kuşaktan kurağa aktarılan değerlerdir.
 Yazılı olmayan toplum kurallarıdır.
 Bireyin doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmesine yarayan
ilkeler ve kurallar bütünüdür.
 Kişinin doğruyu ve yanlışı ayırmasındaki içsel sesidir.
 Ahlak, bireyin uyup uymaması kendi tercihine bırakıldığı
kurallardır.
 Kişinin kendisinin oluşturduğu, toplum tarafından da kabul
gören, kişinin yaşam biçimi ve davranışlarında gözlenen idealler
ve ilkelerdir.
Ahlaki Gelişim Kuramları

Psikanalitik Kuram: İçgüdüler denetlenmelidir. Suçluluk


hissetmek iyidir.
Sosyal Öğrenme Kuramı: İyi modeller sunulmalı ve yetişkin
normları benimsenmelidir.
Bilişsel Gelişimsel Kuramlar : Piaget ve Kohlberg
Piaget Ahlaki Gelişim Kuramı: Zihinsel gelişime paraleldir,
yüzeysel ve somut olandan, derin ve soyut olana doğru ilerler
Kolhberg Ahlaki Gelişim Kuramı : Bireyselden, toplumsala,
toplumsaldan evrensele ilerleyen üç aşamalı gelişim
Ahlaki davranış değil, ahlaki yargılama yeteneği araştırılmaktadır.
Ahlaki gelişim tüm dünyada, aynı sarı ile ve benzer yaş aralığında
ilerler.
Bilişsel –Gelişimsel Ahlaki Gelişim Kuramcıları:
Piaget ve Kohlberg

Ahlak gelişimi ile öncelikle Piaget ilgilenmiştir. Kohlberg daha


sonra kuramını Piaget’in görüşleri doğrultusunda açıklamıştır.
Her iki kuramda da;
 Bilişsel gelişimin ahlaki gelişim için ön koşul olduğu kabul edilir.
 Çocukların ahlaklı davranışlarından ziyade ahlaki yargı
düzeyleriyle ilgilenmişlerdir.
 Ahlaki yargı gelişimini ölçmek için çocuklara ahlaki ikilemler
(dilemma, çelişki) içeren öyküler sunmuşlardır.
 Örn. Piaget: yardım etme niyetiyle kırılan 6 yumurta, bilerek
kırılan 2 yumurta. Kohlberg: Hans öyküsü… gibi
Piaget’nin Ahlaki Gelişimi Kuramı

• Ahlak Öncesi Dönem: (0 – 4/5 yaş): Çocuk benmerkezci eğilimden dolayı


başkasının bakış açısını anlayamaz, oyunda ve sosyal yaşamda kuralların varlığından
haberdar değildir.

• Dışa Bağımlı Evre (Ahlaki Gerçekçilik) (6 – 11 yaş): Çocuk bu dönemde


kuralların ve ilişkilerin sorgulanamaz olduğunu düşünmekte ve otoritenin
görüşünü aynen kabul etmektedir. 7 – 8 yaşlarında eşitlik ilkesi devreye girer. Suç -
ceza derecesini oranlar. Daha şiddetli cezalandıran suçlar, daha kötü suçtur.

• Özerk Ahlak Evresi: (Ahlaki Görecelilik) (12 yaş ve üstü): Çocuk kuralların
değiştirilemez olmadığını, istenirse anlaşılarak değiştirilebileceğini, kuralların
çiğnenmesi durumunda sonuçlara göre değil niyete ve koşullara göre karar
verilmesi gerektiğini düşünmektedir. Kuralları her oyunda değiştirme, birlikte
belirleme
Lawrence Kohlberg (1927-1987)

 1927 Yılında New York’da, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve
Massachusetts’deki başarılı öğrencilerin gidebileceği Andover Akademi adlı özel bir lisede
ortaöğretimini tamamlamıştır.

 İkinci dünya savaşına denk gelen yıllarda üniversite eğitimine devam etmek yerine, İsrail
davasına hizmet etmek amacıyla eğitimine ara vermiş ve İngiliz Ablukası altındaki İsrail’e
Avrupa’dan mülteci taşıyan bir yük gemisinde çalışmıştır.

 1948 yılından sonra üniversite eğitimine dönmüş ve. Chicago Üniversitesindeki psikoloji
eğitiminin devamında ahlaki gelişim alanına yönelmiştir1. Aynı üniversitede, 1958 yılında
doktora derecesini almıştır.

 Doktora konusu, çocuk ve ergenlerdeki ahlaki gelişim ve ahlaki yargılamanın gelişimidir. Bu


amaçla, yaşarı 10, 13 ve 16 arasında değişen 72 erkek çocuk ve ergen ile klinik yöntem ile
derinlemesine görüşmeler yapmış ve görüşmelerinin sonucunda, ahlaki gelişimin üç temel
düzey ve bu düzeylere dayanan altı gelişmişlik evresi ile ilerlediğini sonucuna varmıştır.

 Kolhberg ve diğer bazı meslektaşları tarafından Amerika, Meksika, Tayvan, Türkiye, İsrail,
Kenya, Bahama ve Hindistan gibi ülkelerde kuramın evrenselliğini sınayan çalışmalar
yapılmıştır.
Kohlberg’e Göre Ahlak Gelişimi
• Kohlberg (1969) Piaget’in kuramını geliştirmiştir. Kohlberg de
Piaget gibi, kültürel sınırları aşan, doğal olan ve bilişsel temele
dayanan ahlak gelişimi evreleri üzerinde durmuştur.

• Kohlberg deneklerine Piaget’in hikâyelerinden daha karmaşık ve


daha derin ahlaki çatışmalar içeren hikâyeler okumuştur.

• Dolayısıyla da, Piaget’in ikili devresinin ötesine geçerek altı devreli,


ergenlik ve yetişkinliğe uzanan ahlak gelişimi devreleri ortaya
koymuştur.

• Kohlberg’in ahlak gelişimi devreleri giderek yükselen bir ahlak


anlayışını içeren üç düzey ve bunların her birindeki iki devre ile
belirlenir.

Kohlberg’in Ahlaki Gelişim Evreleri
I.DÜZEY; Gelenek Öncesi Düzey; (Egosantrik Düzey)
Bu düzeyde kişi iyi-kötü, doğru-yanlış gibi kültürel kural ve değerlere açıktır. Ancak bunları, ceza ödül gibi fiziksel sonuçlarına göre ya
da bu kuralları ortaya koyan kimselerin fizik gücüne göre değerlendirir. Bu düzey iki devreyi kapsar;
(Hans suçludur. Polisler onu yakalar ve cezalandırır.)
(Hans suçsuzdur. Karısı için böyle yapmıştır. İnsan karısı (kocası) için böyle davranmalıdır. Karısı da Hans için böyle yapardı.)

II. DÜZEY; Geleneksel Düzey:


Bu düzeyde, kişinin bir üyesi olduğu ailenin, arkadaş grubunun yâda çevrenin beklentileri kendi başına değer taşır. Seçilen referans
grubunun doğru kabul ettikleri, çocuğun gözünde de doğrudur. Buradaki tutum sadece sosyal düzen ve beklentilere uymak değil
aynı zamanda onlara sadakattir. Mevcut sosyal düzenin korunması ve desteklenmesi ve bu düzenin kurum ve gruplarıyla
özdeşleşmek önemlidir. Bu düzey iki devreden oluşur;
Hans suçludur. Toplumdaki insanlar onu ayıplarlar.)
(Hans suçludur. Kanunlara aykırı davranmıştır. Kanunlar toplumsal düzeni sağlamaya yarar. Hans toplumsal düzeni bozmuştur.)

III. DÜZEY; Gelenek Üstü ( Özerk ya da İlkeli) Düzey:


Bu Düzeyde geçerliği ve uygulanırlığı olan ahlaki değerleri ve ilkeleri, bunları ortaya koyan grup ya da kişilerin yetkilerinden ve kişinin
bu gruplarla özdeşleşmesinden bağımsız olarak tanımlama çabası görülür. İlk düzeyde otorite kişinin tamamen dışındadır. İkinci
düzeyde kişi otoriteyi içselleştirmiştir, ancak sorgulamaz. Bu üçüncü düzeyde ise kişisel otorite oluşur. Kişi kendi seçtiği, üzerinde
düşündüğü ahlak ilkelerine göre yargılarda bulunur. Bu düzeyde de 2 devre vardır;
(Hans suçludur. İnsanlar toplum içinde birbirlerinin özel eşyalarına saygı göstermek zorundadır.)
(Hans suçsuzdur. İnsan hayatı her şeyden önemlidir. Bir insanın hayatı söz konusu ise hırsızlık “caizdir”)
I. Düzey- I.Basamak:
İtaat ve Ceza Yönelimi

Bu devrede davranışın sonuçları, o davranışın iyi ya da kötü olduğunu tayin eder.


Bir davranış cezalandırılıyorsa kötü, cezalandırılmıyorsa iyidir. Davranış
bütünüyle dışardan denetlenir. Cezadan kurtulmak ve yetkiye karşı tam riayet
kendi başına değerlidir. Çocuk için büyüklerin sözünden çıkmamak önemlidir,
çünkü onlar büyük ve güçlüdür. Başın derde girmemesi önemlidir.
Otoriteye körü körüne bağlıdır (çocuk yetişkinlerin söylediklerini anlamadan
papağan gibi taklit eder)
Davranışlar fiziksel sonuçlarına göre değerlendirilir.
Eşyalara ve insanlara maddi zarar vermekten ve cezadan sakınılır.
Doğruyu yapma nedeni cezadan kaçma ve otoritenin isteğidir.
(Hans suçludur. Polisler onu yakalar ve cezalandırır.)
I. Düzey- 2. Basamak:
Saf Çıkarcı Eğilim - Pazaryeri Ahlakı

Değiş – tokuş Ahlakı - Al Gülüm-Ver Gülüm Ahlaki olarak da bilinir.


Bireyin gereksinimlerini gideren her şey doğrudur. Pragmatik alış-veriş
kavramı (sen bana yardım et, ben sana ederim), sevgi, bağlılık ve
adalet kavramı yerine geçerlidir. Çocuk, ödüllendirilen davranışları
yapar, cezalandırılanlardan çekinir. Ayrıca bireyler arasındaki anlaşma
ve söz vermelere değer verilir. Örn. kaz gelen yerden tavuk
esirgenmez.
Bireycilik ve çıkara dayalı alış - veriş ön plandadır.
Çocuk kendi çıkarlarıyla başkalarının çıkarlarının farklı olabileceğini
anlar. Bu durumun bana faydası ne? sorusu sorar.
Kurallara çıkarlar ölçüsünde uyar ve herkesinde böyle yapacağını
varsayar.
Karşılık ve eşitlik ilkesi ile adil olmaya çalışır (göze göz, dişe diş).
(Hans suçsuzdur. Karısı için böyle yapmıştır. İnsan karısı (kocası) için
böyle davranmalıdır. Karısı da Hans için böyle yapardı.)
2. Düzey-3. Basamak:
Akran Kanısı Ahlakı - İyi Çocuk Eğilimi

Bu devrede iyi davranış, yakın çevreyi memnun eden, onlara yardımcı olan ya
da onlar tarafından takdir edilen davranıştır.
Bireyin kendinden bekleneni yapması en doğru hareket biçimidir. Davranış
niyete göre değerlendirilir. ‘İyi niyetli olmak’ önem kazanır.
Güven, sadakat, saygı, karşılıklı ilişkilerin devamlılığı ve minnettarlık önemlidir.
Yakın çevrenin düşüncelerine önem verilir.
İyi olmak, başkalarının duygularıyla ilgilenmek, sadık ve güvenilir olmak,
beklentiler ve kurallar doğrultusunda davranmak önemlidir.
Dışlanmak ve ayıplanmak temel korkudur.
(Hans suçludur. Toplumdaki insanlar onu ayıplarlar.)
2. Düzey-4. Basamak: Kanun(Yasa) ve Düzen

Bu devrede önemli olan, başkalarını memnun edecek davranışlarda


bulunmak değil, yerleşmiş kurallar ve sosyal düzeni korumaktır.
Doğru davranış, görevini yapmak, otoriteye saygı göstermek, kural ve
yasalara uymaktır. Kurulu sosyal düzen eleştirilmeden kabul edilir.

Bakış açısı yakın çevreden bütün topluma genişlemiştir.


Doğru; toplum düzenini korumak, grubun ve toplumun refahı
doğrultusunda davranmaktır.

Göreceli Kavramlar (sorumluluk, adalet, hoşgörü vs) kazanılmış ve


içselleştirilmiştir.
Kurallar değişmez ve herkes için geçerlidir.
(Hans suçludur. Kanunlara aykırı davranmıştır. Kanunlar toplumsal
düzeni sağlamaya yarar. Hans toplumsal düzeni bozmuştur.)
3. Düzey-5. Basamak:
Sosyal sözleşme- Sosyal Kontrat- Sosyal Antlaşma

Bu devrede doğru davranış, insan hakları ve toplum yararı gözetilerek toplum


tarafından incelenip kabul edilmiş ilkelere uygun davranıştır.
Bireyin fikir ve değerlerinde farklılıklar gösterdiği bu devrede, görüş birliğine varma
teknikleri önemsenir. Ancak doğru ve yanlışın kişisel değer sorunu olduğu da
kabul edilir.Yasal görüş kabul edilmekle birlikte, topluma daha fazla yarar
sağlayabilmek için yasaların değişebileceğine inanır. (4. devreden bu bakımdan
farklıdır).
Sözleşme ve anlaşmalar yapıldıktan sonra her iki tarafı da bağlayıcı bir özellik taşır.
Kurallar insanlar tarafından konulmuştur. İşlemiyorsa, yine toplumun onayıyla
değiştirilebilir.Yani eleştirel gözle bakar yasalara. Ancak bunun dışında kurallara
her zaman uyar.
Tarafsızlık ön plandadır (Ya eczacının hakkı- Kişisel mülkiyete saldırı?)
(Hans suçludur. İnsanlar toplum içinde birbirlerinin özel eşyalarına saygı göstermek
zorundadır.)
Diğer taraftan; Hans çalmalıdır, çünkü insan hayatı yazılı yasalardan daha önemlidir).
(Hans suçsuzdur. İnsan hayatı her şeyden önemlidir. Bir insanın hayatı söz konusu ise
hırsızlık “caizdir”)
3. Düzey-6. Basamak:
Evrensel Ahlak İlkeleri

Bu en yüksek devrede doğru ve yanlış, sosyal düzenin yasa ve kurallarıyla değil,


kişinin kendi vicdanıyla ve kendi geliştirdiği ahlak ilkeleriyle tanımlanır.
Bu ilkeler somut ahlak kuralları olmayıp genel soyut ilkelerdir. Bunlar, evrensel
adalet ilkelerini, insan haklarını ve insana saygıyı içerebilirler.
Bütün insanlığın uyması gereken evrensel ahlaki prensiplerde klavuzdur
Ahlaki prensipler, insan haklarına, insana ve insan onuruna saygı içermektedir.
Mevlana,Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Mahatma Gandi , Rahibe Teresa,… gibi
kişilerin bulunduğu evredir.
Evrelerin ve Basamakların Değerlendirilmesi

Kohlberg’e göre ahlak gelişimi bu sıralamada oluşur, çünkü her


devrede bir önceki devrede erişilen ahlak gelişiminin bir sentezinin
yapılması ve onun ilerisine erişilmesidir.

Ancak, her birey 6. devreye kadar çıkamayabilir. Hatta Kohlberg’in


araştırmalarına göre yetişkin bireylerin büyük bir çoğunluğunun, 3.
ve 4. basamakta kaldığına inanılmaktadır.

Kohlberg ahlak devrelerini saptayabilmek için deneklerine 9 hikâye


vererek, her hikâye hakkında çeşitli sorular sormuştur. Bu
hikâyelerden bazı örnekler aşağıda verilmiştir;
1. Öykü: Heinz (Hans) Öyküsü
• “Avrupa’da Heinz adlı bir adamın karısı az rastlanan bir kanser
tütünden ölmek üzeredir. Doktorlar bir ilacın onu kurtarabileceğini
söylerler. Bu ilaç aynı şehirde oturan bir eczacının keşfettiği bir çeşit
radyumdur. Bu ilaç pahalıya mal olmuştur, fakat eczacı ilacı
maliyetinden de 10 misli fazlaya satmaktadır. Radyuma 200 dolar
verdiği halde ilacın küçük bir miktarı için 2000 dolar istemektedir.
• Heinz tanıdığı herkesten borç alarak ancak 1000 dolar toplayabilir.
Eczacıya karısının ölmek üzere olduğunu söyler, ondan ilacı ya daha
ucuza vermesini ya da paranın yarısını sonra almayı kabul etmesini
ister. Fakat eczacı ‘Hayır ilacı ben keşfettim, ondan para kazanacağım.’
diyerek Heinz’in isteğini kabul etmez. Bunun üzerine çaresiz kalan
Heinz eczaneye girip karısı için ilacı çalar.”
2. Öykü: Kore Savaşı
 Kore savaşında, bir denizci bölüğü sayı kaybetmiş ve düşman karşısında geri
çekilmeye başlamıştır. Bölük nehir üzerindeki köprüyü geçmiş ama düşman
diğer tarafta sesiz durmaktadır. Eğer içlerinden biri geri gidip köprüyü
uçurursa bir olasılık kurtulabileceklerdir. Köprüyü uçurmak için gidecek
olan kişi, büyük bir olasılıkla kurtulamayacaktır. Dörtte bir olasılıkla ölmüş
olacaktır. Geri çekilmeyi en iyi yönlendirecek olan bölük komutanıdır.
 Komutan, bu görevi gönüllü olarak yapmak isteyenleri sorduğunda kimse
gönüllü olmamıştır. Eğer kendisi giderse, geri kalanlar sağ salim geri
dönemeyeceklerdir çünkü sadece kendisi geri çekilmeyi yönlendirmeyi bilen
kişidir. Bölük komutanı, bu zor görev için birini görevlendirmeli mi,
yoksa kendi mi gitmelidir? Neden?
3. Öykü: Valiean ve hırsızlık

 Avrupa’nın bir köyünde, Valjean adlı fakir bir adam, ne kız kardeş,
ne de erkek kardeşi iş bulamıyorlarmış. Valjean, parasızlıktan
gerekli ilaç ve yiyeceği çalıyormuş. Yakalanmış ve 6 yıl hüküm
giymiş. Birkaç yıl sonra hapisten kaçarak yeni bir ad altında
ülkenin başka bir yöresinde yaşamaya başlamış. Para biriktirmiş
ve yavaş yavaş büyük bir fabrika kurmuş.
 Çalışanlarına en yüksek maaşları vermiş ve kazancının çoğu ile
tıbbi yardıma muhtaç kişiler için bir hastane yaptırmıştır. Bir
terzi, bu fabrikatörün, yöresindeki polis tarafından aranan,
hapishaneden kaçmış, eski suçlu Valjean olduğunu fark ettiğinde
20 yıl geçmiştir. Terzi, Valjean’ı polise bildirmeli midir? Neden?
Deneklere Heinz’in doğru mu yanlış mı yaptığı nedenleri ile sorulur.
Doğru ya da yanlış yargılardan çok bu yargıların dayandığı ahlaki düşünce tarzı
üzerinde durulur.
Yukarıdaki hikâye için çeşitli devrelerdeki ahlaki düşünce tarzları için Kolberg’den
alınan örnekleri incelersek:

II. Düzey/3.devre cevapları: (Davranış güdüye ve davranışı yapan kişiye göre


değerlendiriliyor. Bir davranış eğer <iyi>, özgecil(diğerkâm) bir güdüye dayanıyor
ya da böyle bir kişi tarafından yapılıyorsa, iyidir, bunun tersi ise kötüdür.)

Evet- <İlacı çalmalı. İyi bir kocanın yapması doğal olan bir şeyi yaptı. Karısını sevdiği
için yaptığı bir şeyden dolayı onu suçlayamazsınız. Eğer karısını kurtaracak kadar
sevmeseydi o zaman suçlanırdı.>

Hayır- <Çalmamalı. Karısı ölürse, Heinz suçlanamaz.Yasal yollarla yapabileceği her


şeyi karısını sevmediği ya da kalpsiz olduğu için yapmamış değil. Bencil ve kalpsiz
olan eczacıdır.>

• III. Düzey/6.devre cevapları: (İyi niyet, bir davranışı doğru ya da
yanlış yapmaz. Ancak bir davranış, kişisel olarak seçilmiş ilkelere
dayanıyorsa yanlış olamaz. Kurallara uymamak aslında doğru bir
davranış olabilir, fakat bu sadece kuraldan sapma ile bir ahlak ilkesine
kesinlikle ters düşme arasındaki bir tercih durumunda söz
konusudur. Ahlak ilkelerininde yasal kurallar kadar, hatta daha fazla
önemi olduğuna inanılır).

• Evet- <Bu durum Heinz’ı çalmakla karısını ölüme terk etmek
arasında bir tercihe zorlamaktadır. Bir tercih yapılması zorunlu
olduğu zaman çalmak ahlaken doğrudur. İnsan hayatını koruma ve
ona saygı gösterme ilkesine dayanarak hareket etmesi gerekir.>

• Hayır- < Heinz, karısı kadar ilaca ihtiyaç duyan başka insanlarda olup
olmadığı konusunda bir karar verme durumundadır. Heinz karısına
karşı duyduğu kendi hislerine göre değil, söz konusu olabilecek
bütün insanların hayatının değerini göz önüne alarak hareket
etmelidir>.
Basmaklara İlişkin Bir Başka Örnek;
• Yağmur ormanlarını yok oluşuna dur kampanyasına
katılma/katılmama gerekçesi;

• Bir yaptırımı yok diye katılmadım (I)


• Bana ne orda oturan akrabam mı var (II)
• Bunu öneren hocayı sevdiğim için hoşuna gideceğini
düşündüm (III)
• Toplumsal uyanış, inandığım için katıldım (IV)
• Dünya ve insanlığın geleceğini korumak için katıldım. (V - VI)
Kolhberg’in Kuramına Yönelik Eleştiriler

 Kolhberg’in çalışmasını erkek çocuklarla /erkek deneklerle


yapmış olması eleştirilmektedir.
 Diğer bir eleştiri, ahlaki yargılama ile ahlaki davranışın paralel
gitmemesidir.
 Ahlaki davranıştan ziyade ahlaki yargılamaya odaklanılması,
 Çocukların ahlaki yargılama kapasitesinin küçümsenmesi
 Ahlaki yargılamada kullanılan öykülerin soyut olması ya da
öykülerdeki durumların kişi için tanıdık olmaması,
 , Kuramın evrelerinin evrenselliği ve sıralaması
 Evrelerin ortaya çıkma yaşının daha gecikmeli olduğu …
Carol Gilligan (1936, ….)
İnsanlar oyun bahçesine bakıp erkek çocukların
top oynadıklarını, kızların da hiçbir şey
yapmadıklarını söylerlerdi. Ama kızlar hiçbir şey
yapmıyor değillerdi – onlar konuşuyorlardı.
Birbirleriyle dünyayı konuşuyorlardı. Bunda da
oğlanların hiç olmadıkları kadar uzmanlaştılar.”

Carol Gilligan – In a different voice:


Psychological Theory and Women’s
Development

1.Evre: Bencil Evre: “ben incinmek istemiyorum”


2. Evre: Fedakarlık Evresi “başkalarının incinmesini istemiyorum”
3. Evre: İlkeli Evre: Ayrıştırmadan ziyade bütünleştirmeye odaklanan ve başkalarıyla
derin içsel/duygusal bağların daha çok farkına vardığı bir aşama olarak kabul eder.
Burada aynı zamanda özgür seçimlerinin sonuçlarını üstlenme ve sonuçlarına
katlanma bulunmaktadır. Bu evrede kadınlar, kendi istekleri ile çevrenin talepleri
arasında bir denge kurmaya çalışırlar
Ahlaki Gelişime Cinsiyetçi bakış;
Kohlberg’in kuramını erkek örneklemle çalışmasını eleştirmiş, buna karşılık kendisi de
ağırlıklı olarak kadın örneklemlerle çalışmıştır.

Bu çalışmalarda, ahlaki ikilem içeren öyküler yerine, gerçek yaşam durumları içeren kriz
durumlarını incelemiştir. Her iki cinsiyetin gerçek yaşama dair konularla test edilmesi
adına, kadın deneklerden kürtaj konusunu, genç erkeklerden ise,Vietnam Savaşı için
askere alınmayı yorumlamalarını istemiştir.

Feminizm Akımının güçlü olduğu 1970’li yıllarda çalışmalarına başlayan Gilligan, kendisi
de koyu bir feminist olarak yol almıştır.
Erkek karşıtı bu tutumun, hem genç kızların, hem genç erkeklerin örselenmesine neden
olduğuna inanılmaktadır.

Nitekim Gilligan’da Harvard Üniversitesi, kadın psikoloji ve çalışmalarıyla ilgili birimde,


önceleri kadın ve genç kızların güçlendirilmesi mantığıyla başladığı çalışmalarına, genç
erkekleri güçlendirme ve erkek kültürel koşullarını inceleyen bir çalışma ilave etmiştir.
Ahlaki Eğitim
Geleneksel yöntemler: Model olma- Öğüt verme
İyilik/erdem her zaman kazanır anlayışı
Ödül ve ceza yöntemleri

Bilişsel yöntemler: Bilişsel yapılandırma


Adil toplum programları

Çağdaş yöntemler: Değerler eğitimi/karakter eğitimi programları


Proaktif ebeveyn olmak
Topluma hizmet programları
Toplumsal duyarlılık projeleri
Hizmet ederek öğrenme
İlgili kaynaklar (yayın ve siteler)
Dünyadaki Durum: Özellikle Amerikada 1980’lı yıllardan itibaren çok yoğun bir şekilde,
ahlaki eğitim kapsamında, değerler eğitimi/karakter eğitimi çalışmaları yürütülmektedir.

Ülkemizdeki Durum;
Ülkemiz, tarihsel olarak kökü çok eskilere dayanan, güçlü bir ahlaki eğitim geleneğinden
gelmektedir.
Mevlana, Ahmet Yesevi,Yunus Emre, Hacı Bektaşi veli, Pir Sultan abdal bu kültürün orta
kuşak değerler eğitimcilerinden bazılarıdır.

Gerek İslam kültürü, gerek islam öncesi Türk kültürünün ahlaki olarak oldukça sağlam
dayanakları yüzyıllardan beri süzülerek, yeni kuşaklara aktarılmaya devam etmektedir.

1- Güncel ahlaki eğitim çabası olan değerler eğitimi/karakter eğitimi 1990’lı yıllar ve
2000’li yılların başından itibaren bu konudaki çalışmaların yoğunlaştığı görülmektedir.
1979 Yılında, Bekir Onur tarafından doçentlik tezi olarak hazırlanan Ahlaki Eğitim
konusundaki çalışma, ülkemizdeki güncel ahlaki eğitim çalışmalarının başlangıç
çalışmalarından birisidir.
Değerler Eğitimi Merkezi Dergisi (8. Sayı)

Ülkemizde, güncel değerler eğitimi çabaları içinde


gösterilebiecek, öne çıkan bir merkez; İstanbul’da
hizmet veren ve Değerler Eğitimi Merkezi adıyla
bilinen bir girişimdir.

Değerler Eğitimi Merkezi'nin faaliyet Faaliyetlerine


2003 yılı başında başlayan Değerler Eğitimi
Merkezi;

değerler ve eğitimi konusunda araştırmalar, proje


ve atölye çalışmaları, seminer ve sempozyum
organizasyonları, süreli yayın, kitap ve sanal yayın
faaliyetleri, kütüphane

derlemesi gibi birçok alanda çalışmalarını yürüten


Değerler Eğitimi Merkezi, ulusal ve uluslararası
camiada konusunda uzmanlaşan bir kurum olarak
adından söz ettirmektedir.
(http://www.dem.org.tr/index.php?sayfa=hakkimizd
a)
Değerler Eğitimi Dergisi (24. Sayı)

Değerler Eğitimi Merkezi'nin faaliyet


gösterdiği etkinlik alanları:
Eğitim
Araştırma
Derleme - Yayın
Eğitim Etkinlikleri ile;

Değerler eğitimi alanında eğitim


programları düzenleyerek yetişmiş
insan gücünü geliştirmeyi,
Araştırma etkinlikleri ile;
Değerler eğitimi konusunda araştırmaya
ihtiyaç duyulan konuları belirleyerek bu
konularda bilimsel çalışmalar
yürütülmesini amaçlamaktadır.
PERESE Değerler/Karakter Eğitimi Programları

EDAM tarafından yayınlanan ve her biri


farklı bir değeri içeren , öğretmen ve
öğrencilere yönelik kitapçıklar
bulunmaktadır.

PERESE: Saygı, Sorumluluk, Hoşgörü,


Adalet, Sabır vb..
Merkez aynı zamanda çeşitli okullarda
talebe bağlı olarak değerleri eğitimi
programları yürütmektedir.

Eğitim Danışmanlığı Araştırmaları


Merkezi (EDAM), Eylül 2000'de faaliyete
geçmiş bir araştırma ve danışmanlık
kuruluşudur.

(http://edam.com.tr/danismanlik/karakter-
okulu-danismanligi)
Bağlanma, psikolojide bireyin başka bir kişiden yakınlık bekleme
eğilimi ve bu kişi yanında olduğunda bireyin kendisini güvende
hissetmesidir.
Bağlanma, genelde çocuk ile yetişkin bir birey -çoğu zaman anne-
arasındaki olumlu bağı ifade etmek için kullanılan bir terimdir.
Bebeğin, ana-babasıyla iletişiminde kullandığı ve hayatının ilk
dokuz ayında geliştirdiği davranışlarına bağlanma davranışları
denir.
Emme, sokulma/uzanma, bakış, gülümseme, ağlama bebeğin
başlıca bağlanma davranışlarıdır.

BENLİK GELİŞİM KURAMI-BAĞLANMA KURAMI


(John Bowlby ve Ainsvorth)
Emme: Çocuklar yalnızca süt emmek için annelerini emmezler, aç olmadıklarında da stresten uzaklaşmak için sürekli annelerini
emmek isterler. Modern toplumlarda bu isteği yerine getirmek mümkün olmadığından bebekler parmaklarını ya da
emziklerini, emilebilecek her türlü nesneyi emmeye alışırlar.

Sokulma/uzanma:Bütün memeli türlerinde yavruların anneyle yüz yüze gelmeye ve ona dokunmaya yönelik refleksleri vardır.
Örneğin maymunlar, doğar doğmaz annelerinin üzerine tırmanırlar. İnsan yavruları doğduklarında kendi kendilerine ayakta
duramaz ve yetişkinlerin ellerinde taşınmak zorundadırlar. Ancak onlar da kaskatı durmak yerine vücutlarını kendilerini
taşımakta olan yetişkine kolaylık sağlayacak bir biçimde gevşek ve şekillendirebilir bir biçimde tutarlar. Bazı kalıtımsal beyin
hasarları nedeniyle bu özelliği gösteremeyen bebekler, kendilerini ellerinde tutan yetişkinler tarafından pek sevecen olmayan
bebekler olarak tanımlanmışlardır.

Bakış: Çok küçük bebekler bile anne ile göz kontağı ararlar ve bu arayışa anneden bir karşılık gelmezse ağlayıp huysuzlanarak
tepki gösterirler.

Gülümseme: Doğumlarından itibaren ilk 1 ay içinde bebekler yüksek seslere gülümseyerek karşılı verirler. Bebekler yüzlere,
özellikle de hareket halindeki yüzlere gülümserler. Hareket eden bir maske bile bebekte gülümseme davranışını doğurur. 3
aylıktan itibaren bebekler aralarında özel bir bağ kurdukları anne, baba gibi kişiler kendilerine yaklaşırken gülümsemeye
başlarlar ve bunun bağlanma açısından önemi çok büyüktür.

Ağlama: Çocuklar acıktıklarında, üşüdüklerinde, acı duyduklarında ağlarlar ve bu ağlama sesi yetişkinleri çok rahatsız eder. Ağlama,
bebeklerin yetişkin ilgisine ve yardımına ihtiyaç duyduklarında kullandıkları bir sinyaldir.

A.Bağlanma Davranışları
Güvenli bağlanma: Bu bağlanma tarzına sahip bireyler, hem kendilerin hem de başkalarını
olumlu görme eğilimindedirler.Yakın ilişkilere değer verirler, bu tür ilişkileri başlatmakta ve
sürdürmekte başarılıdırlar. Ancak bu ilişkiler sırasında kişisel özerkliklerini yitirmemeyi de
başarırlar.

Kayıtsız bağlanma: Bu bağlanma tarzına sahip bireyler, kendilerini olumlu, başkalarını olumsuz
görme eğilimindedirler. Bağımsızlıklarına düşkündürler, kimse ile kolay kolay yakın ilişki
geliştirmezler. Başkalarına duydukları gereksinimi ve yakın ilişkilerin önemini reddederler.

Saplantılı bağlanma: Çocukluktaki ikircikli bağlanmaya karşılık gelir. Bu bağlanma tarzına sahip
bireyler kendileri hakkında olumsuz, başkaları hakkında olumlu düşünme ve hissetme
eğilimindedirler. Başkalarının onayını kazanmak bu kişiler için çok önemlidir. Başkalarını
zihinlerinde idealize ederler.Yakın ilişkilerinde karşı tarafa çok bağımlıdırlar ve duygularını
abartılı bir biçimde ifade ederler.

Korkulu/kaygılı bağlanma:Bu bağlanma tarzına sahip olanlar, hem benlik hem de başkaları
modeli olumsuz olan bireylerdir. Kendilerine de başkalarına da güvenmezler.

B. Yetişkinlerde Bağlanma:
 Rogers, kişilik gelişimini benlik gelişimiyle açıklamıştır. Ona
göre her birey kendisinin merkezinde yer aldığı dinamik
bir yaşantı dünyasında yaşar. Bireyin merkezinde yer aldığı
bu dünyaya fenomenal alan adını vermiştir.
 Fenomenal alan kişiye özgü olduğuna göre, bireyin bu
dünyada karşılaştığı uyarıcılara verdiği tepkiler de kendine
özgüdür.

Carl R. Rogers - Benlik Kuramı


(Fenomenolojik Kuram)
Rogers'ın kişilik kuramında önemli bir kavram olan benlik;
kişinin kendisi hakkında sahip olduğu algıları, düşünceleri
ve değerleri içerir. Özellikle "Ben neyim?" gibi bireyin var
olduğunun ve "Ben ne yapabilirim?" gibi kapasitesinin
farkında olmasıdır.
Benlik, bireyin doğuştan itibaren içinde geliştiği çevre ile
etkileşimleri sonucunda oluşmaktadır. Bireyler zaman
içerisinde geçirdikleri yaşantılara bağlı olarak benlik
kavramlarını da değiştirebilirler .
Ben böyleyim der, değişemeyeceğimi düşünürdüm. 4 yıllık fakülte
hayatımın, orada tanıştığım arkadaşlarımın etkisini bugün daha
iyi anlıyorum, Her insan değişiyormuş meğersem... Ben de
değiştim.
Rogers`ın kuramında vurgulanan gerçek benlik (benlik
imgesi) ve ideal benliğin yanı sıra bedensel benlik, sosyal
benlik, bilişsel benlik, reflektif benlik, akademik benlik,
kavramları da bu kapsamda ele alınabilir.
Gerçek benlik, bireyin kendisine bakış açısı, kendisini nasıl
gördüğü, kendisi hakkındaki değer yargılarını içerir.
İnsan hoşnut olmadığı özelliklerinden kurtulmak, daha az
düzeyde sahip olduğu ve beğendiği özellikleri geliştirmek
isteyebilir. Bu nedenle kişinin sahip olmayı özlediği
özellikler bütünü olarak bir de ideal benlik kavramında
söz edilmektedir.
Abraham H. Maslow –
İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Maslow, kişilik gelişimini motivasyonel (güdülenme)


faktörlere bağlamıştır. İnsanların davranışlarını güdüleyen
temel faktör ihtiyaçlarıdır. Oluşturduğu ihtiyaçlar
hiyerarşisi kuramında, bireylerin ihtiyaçlarını hiyerarşik bir
sırayla dizmiş ve her insanın kendini gerçekleştirme
arzusunda olduğunu belirtmiştir. Kendini gerçekleştirme
ihtiyacı, hiyerarşinin en üst basamağını oluşturmuştur.
Genel olarak, alt basamaktaki bir ihtiyaç yeteri kadar
doyurulmadan, diğeri bireyin yaşantı alanına
girmemektedir.
Kendini gerçekleştiren insanın özellikleri

Kendilerini, başkalarını ve doğayı olduğu gibi kabul ederler. Kuvvetli ve zayıf


yönleriyle kendilerini ve başka insanların farklı duygu ve düşüncelerini hoşgörü
ile karşılayıp oldukları gibi kabul ederler.
Gerçeği olduğu gibi algılayıp içinde bulundukları ortama kolay uyum sağlarlar. Eksik
ve hatalardan aşırı düzeyde rahatsız olmazlar.
Daha derin ilişki kurabilirler. Kendilerine güveni tam olan bu insanlar herkese karşı
sevgi ve saygı duyarlar.
Yaşamdan büyük zevk alırlar.Yapılacak işler onlar için birer "oyun" gibidir.
Özerk bir yapıları vardır; çevrelerinden bağımsızdırlar. Düşünce ve davranışlarında
özgürdürler. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendi özerk değerler sistemine
uygun olarak karar verirler.
Demokratik bir kişilik yapısına sahiptirler. Herkesten bir şeyler öğrenebileceklerine
inanırlar.
Doğal, içlerinden geldiği gibi davranırlar; yapmacık davranma gereği hissetmezler.
Amaçlar ve araçlar arasında uygun ayırımı yapabilirler.
Yalnız kalabilme gücüne sahiptirler.
Güçlü bir mizah anlayışına sahiptirler. Ancak, yaptıkları espriler başkalarını
küçültücü değildir.

You might also like