You are on page 1of 81

Adrenal Gland-Sürrenal bez

• Adrenal bezler, böbreklerin üst


kutuplarında yağ dokusu içine gömülü
olan bir çift organdır.
• Yarımay şeklinde yassılaşmış yapılar olup,
8 gr. ağırlığında, 4-6 cmX1-2 cm
boyutlarda, kalınlığı 4-6 mm’dir.
• Taze bir kesitte tıkız bağdokudan kapsülle
örtülü olduğu görülür.
• BÜ bezini saran kapsül bezin içerisine
trabeküller şeklinde ince septalar gönderir.
• Histolojik olarak 2 tabakadan oluştuğu
görülür.
• Sarı çevresel tabaka olan BÜ Korteksi ve
kırmızı-kahverengi olan merkezi tabaka ise
BÜ Medullası’dır.
• Hem korteks hem de medulla bulunan
hücrelerin kapiller ağıyla kordonlar halinde
gruplandıkları görülür.
• Embriyolojik gelişim sırasında birleşen,
ayrı kökene, işleve ve biçim özelliklerine
sahip 2 organ gibi düşünülebilir.
• Adrenal korteks mezodermden gelişir.
• Medulla aynı zamanda sempatik
gangliyon hücrelerinin de köken aldığı
nöral kristadan oluşmaktadır.
• Damarlanması:
• BÜ bezi, çevrelerindeki çeşitli noktalardan
giren birkaç arter tarafından beslenir.
• Sağ-sol BÜ bezleri üç adet arterden kanlanır.
• a) A.superior suprarenales,
• b) A.inferior suprarenales,
• c) A.mediale suprarenales.
• Bu üç arter kapsülden içeri girdikten sonra,
uzun ve kısa kortikal dallar vererek dallanırlar.
• Uzun olan kortikal dal kortexi geçip,
medulladaki, medullar kapiller ağ oluşturur.
Kısa olan kortikal dallar ise kapsülanın altında
subkapsüler bölgede bir kortikal ağ oluşturur.
• Bu ağdan çıkan sinosoid tipte kapillerlerin
dalları korteks boyunca uzanır.
• Medullaya kadar ulaşır ve burada medulladaki
kapiller ağla birleşir.
• Bu damarlar önce kapsülde dallanırlar, *Kapsül
arterlerini oluştururlar.
• *Kortikal arter-arteriyoller; kapsül altında
subkapsüler pleksus oluştururlar.
• Tekrarlayan biçimde dallanan kortikal arterler bezin
salgı yapan hücreleri arasında uzanarak sinosoid
kapillerleri meydana getirirler. Daha sonra
medullaya geçerek, medüller kapillerlerle
birleşirler.
• * Medulla arter-arteriyolleri, medullada yoğun
kılcal damar ağını oluşturmak üzere korteksin
içinden geçerek medullaya gelirler.
• İki kanlanma düzeneği; medullaya hem
arteriyel kan (medüller arterlerden) hem de
venöz kan (kortikal arterler) getirir.
• Kortikal ve medüller kapiller pleksus; sentral
meduller veni oluşturur.
• V.Suprarenalis olarak BÜ bezini terkeder.
• Kapillerlerin endoteli ince diaframlı-
pencerelidir.
• Endotelin altında sürekli bir BL bulunmaktadır.
BÜ bezi Korteksi
• Hücrelerinin dağılımındaki ve görünümündeki
farklılıklardan dolayı, sınırları insanlarda
genellikle çok net olmayan 3 tabakadan oluşur.
• 1- Zona Glomeruloza (total hacmin %15’ni)
• 2- Zona Fasikülata (%65’ni)
• 3- Zona Retikülaris (%7’ni oluşturur).
• Zona Glomeruloza:
• Bağdoku kapsülünün altındaki tabaka,
kapillerler tarafından sarılan, yuvarlak
kordonlar içerisinde (glomerül yapısı)
prizmatik/piramidal hücrelerden oluşur.
• Zona Fasikülata:
• Hücrelerin, bir ya da iki hücre kalınlığında,
organın yüzeyine karşı dik açılarla seyreden ve
aralarında kapillerlerin bulunduğu, düz hücre
kordonlarından oluşur.
• Fasikülata hücreleri, sitoplazmalarında çok
sayıda lipid damlacıkları bulunan, polihedral
şekilli hücrelerdir.
• Preparasyon sırasında lipidlerin çözünmesi
sonucu, bu hücrelerin çoğu histolojik
kesitlerde vakuollu (spongiyösit) olarak görülür.
• Zona Retikülaris:
• Adrenal medulla ile fasikülata tabakalarının
arasında yeralır.
• Anastomozlaşan düzensiz hücre kordonları
içerisinde yerleşmiş hücrelerden oluşur.
• Z.Retikülaristeki hücreler, diğer tabakadaki
hücrelerden daha küçüktürler.
• Hücrelerdeki lipofuksin pigmenti içeren
granüller büyük ve sayıca fazladır.
• Bu tabakada piknotik çekirdekli düzensiz şekilli
(hücre ölümü - nekroz) hücreler sık
bulunmaktadır.
• Korteks hücreleri salgı ürünlerini
depolamazlar, daha ziyade sadece ihtiyaç
duyulduğu zaman steroid hormonları
sentezlerler ve kapillerlere verirler.
• Steroidler, yağda çözünebilen düşük molekül
ağırlıklı moleküller olarak, plazmalemmadan
serbestçe geçerler.
• Tipik steroid salgılayan hücrelerin özelliklerine
sahiptirler???
• * Lipid damlacıklarından zengindirler.
• * SER ‘den zengindirler.
• * Tübüler şekilli kristalara sahip mitokondriler
bulunur.
• 1- Glukokortikoidler
• 2- Mineralokortikoidler
• 3- Androjenler.
• Z. Glomeruloza; başta aldosteron olmak üzere,
elektrolit (Na+, K+) ve su dengesini sağlayan
mineralokortikoidleri salgılarlar.
• Z. Fasikülata ve muhtemelen Z.Retikülaris;
kortizon ve kortizol, kortikosteron olmak üzere,
glikokortikoidleri sentezlerler.
• Bu glikokortikoidler ayrıca androjenleri, az
miktarda östrojenleri üretmektedirler.
• Asetattan → → → Kolesterol (SER’de)
• Kolesterol → → → Pregnanolon dönüşümü
(mitokondride) olur.
• Pregnanolon → → → progesteron ve
deoksikortikosteron sentezlenmesi için gerekli
enzimler SER’de bulunur.
• Deoksikortikosteron → → → aldosterona
dönüşümü ile ilgili enzimler mitokondride
bulunur.
• Glikokortikoidlerin etkileri:
• Kortizol ve kortikosteron olmak üzere
glikokortikoidler; proteinlerin, lipidlerin ve
karbonhidratların metabolizmasında etki
gösterirler.
• KC’de glikokortikoidler, yağasitlerinin (enerji) ,
aminoasitlerin (enzim sentezi) ve
karbonhidratların (glikoz sentezi) alımını ve
kullanımını arttırır.
• Glikokortikoidler ayrıca glikoneojenez
işlemiyle karbonhidrat olmayan
moleküllerden glikojen sentezini uyarır.
• Glikojenez olarak adlandırılan, glikoz
moleküllerinin glikojene katılmasını
uyarmaktadır.
• Glikokortikoidler glikoz sentezini, sonuçta
ortaya çıkan yüksek kan şekeri düzeyleri
D. Mellitus’a benzer şekilde uyarabilir.
• Ancak KC’rin dışında, glikokortikoidler kas,
deri, yağdokusu gibi çevre organlarda zıt etki
gösterirler.
• Vücudun savunma sisteminde rol oynar.
• Glikokortikoidler dolaşımdaki lenfositleri
yokederek ve lenfosit oluşturan organlardaki
mitoz etkinliğini engelleyerek immun sistemi
baskılar.
• Kortizol, alyuvarlar ve sitokinlerin baskılanması
aracılığıyla anti-enflamatuar ve ayrıca
bağışıklık baskılayıcı özelliklere sahiptir.
• Mineralokortikoidlerin etkileri:
• Esas olarak böbrek tübülleri ve yanısıra
mide mukozası ve tükrük bezlerinde Na+
emilimini uyarıcı yönde etki gösterir.
• Kas ve beyin hücrelerinde K+ derişimini
arttırabilir ve Na+ derişimini azaltabilir.
• Dehidroepiandrosteron: BÜ bezi korteksi
tarafından belirgin miktarlarda salgılanan tek
cinsiyet hormonudur.
• Androstenedion, 11-ᵝ hidroksiandrostenedion
ve testosteron gibi diğer androjenlerde küçük
miktarda salgılanır.
• Dehidroepiandrosteron ve androstenedion
zayıf androjenlerdir ve etkilerini vücutta
testosterona dönüştükten sonra gösterirler.
• BÜ bezi korteksi hormonlarının kontrolü
median eminenste depolanan kendisiyle
ilgili CRH salıverilmesiyle yapılır.
• Bunu pars distalisten salgılanan kortikal
hormonların , ör. Glikokortikoidler,
sentezini ve salgılanmasını uyaran ACTH
veya kortikotropinin salgılanması izler.
• O zaman serbest glikokortikoidler ACTH
salgılanmasını inhibe edebilir.
• Hipofiz inhibisyonunun derecesi,
dolaşımdaki glukokortikoidlerin miktarı
ile orantılıdır.
• Bu inhibisyon hipofiz ve hipotalamus
düzeyinde gerçekleşmektedir.
• Klinik bilgi:
• Bu düzenekten dolayı, kortikoidler ile uzun
süreli tedavi gören hastalarda bu hormonlar
aniden bırakılmamalı, ilaç dozları tedricen
azaltılmalıdır.
• Bu hastalarda ACTH salgılanması baskılanır.
• Böylece korteks kortikoidleri üretmek üzere
uyarılamayacağı için Na+ ve K+ düzeyleri aşırı
düşer.
• Fetal (geçici) korteks:
• İnsanlarda ve diğer bazı hayvanlarda,
yenidoğanın BÜ bezi oran olarak
erişkindekinden daha büyüktür.
• Bu erken yaşta, medulla ile ince kalıcı korteks
arasında fetal korteks olarak bilinen oldukça
kalın bir tabaka bulunmaktadır.
• Doğumdan sonraki dönemde; kalıcı korteks 3
tabakalı yapısını kazanırken, bu geçici korteks
tabakası geriler.
• Fetal korteksin başlıca görevlerinden biri,
plasentada maternal dolaşıma giren aktif
androjenler ve östrojenlere dönüştürülen
androjenlerin sülfat konjugatlarının
salgılanmasıdır.
• Böbreküstü Bezi Medullası
• Kordonlar ve kümeler içerisinde
yerleşmiş olan çok yüzlü parenkimal
hücrelerden oluşur.
• Retiküler bir lif ağıyla desteklenirler.
• Kordonlar arasında bolca kapillerler ve az
miktarda parasempatik gangliyon
hücreleri bulunmaktadır.
• Medüller parenkim hücreleri, sempatik ve
parasempatik gangliyonların postgangliyoner
nöronları gibi nöral krest hücrelerinden
meydana gelirler.
• BÜ bezi parenkim hücreleri, embriyonik
gelişim sırasında aksonlarını ve dendritlerini
kaybetmiş ve salgı hücreleri haline gelmiş
değişime uğramış sempatik postgangliyoner
nöronlar olarak kabul edilebilir.
• BÜ bezi parenkim hücreleri , 150-350 nm.
çapında bol miktarda zarla sınırlı elektron
yoğun salgı granülü içeren hücrelerdir.
• Bu granüller, katekolaminler olan
epinefrin(E) ve norepinefrinden (NE)
birini içermektedir.
• Salgı granüllerinde ayrıca ATP;
kromogranin (katekolamin bağlayıcı protein)
bulunmaktadır.
• Çalışmalar, E ve NE‘in medüllada farklı
hücre tiplerinden salgılandığını
göstermektedir.
• E salgılayan hücreler; daha az elektron
yoğun küçük salgı granüllerine sahiptirler,
salgı içeriği, granülün içini tamamen
doldurur.
• BÜ bezinden salgılanan katekolaminlerin
% 80’i epinefrindir.
• NE salgılayan hücreler; daha elektron
yoğun olan büyük granüller içermektedir.
Granüllerin içeriği şekil bakımından
düzensizdir ve çevresindeki zarın altında
elektron geçirgen bir tabaka
bulunmaktadır.
• Korteks hormonlarının tersine, adrenal
medülla hücreleri pregangliyoner
nöronların kolinerjik uçlarından sinir alır.
• Korteks hücrelerinin aksine, medülla hücreleri
hormonları granüllerde depolamaktadırlar.
• Medüller hücreler ayrıca çeşitli organlarda
olduğu kadar paragangliyonlar içerisinde de
bulunmaktadır.
• Paragangliyonlar, yaygın bir katekolamin
kaynağı olup; otonom gangliyonlara komşu
olan katekolamin salgılayan hücre
topluluklarıdır.
• Klinik bilgi:
• E ve NE yoğun duygusal tepkilere (korku gibi)
yanıt olarak büyük miktarlarda sentezlenir. Bu
maddelerin salgılanmasına medüller hücreleri
innerve eden pregangliyonik lifler aracılık
etmektedirler.
• VK, HT, kalp hızında artış, artmış kan glikozu
gibi metabolik etkiler, artan katekolamin
salınımı sonucu meydana gelir.
• Bu etkiler organizmanın (savaş ya da kaç yanıtı) strese
karşı savunma reaksiyonun bir parçasıdır.
• BÜ bezi işlev bozuklukları:
• Feokromasitoma; BÜ bezi medülla
hücrelerinde tümör sonucu hiperglisemiye ve
kan basıncında geçici yükselmelere neden olur.
• BÜ bezinde aşırı işlev gören hastalıklar:
• BÜ bezi korteksi tümörleri aşırı glikokortikoid
(Cushing sendromu) ya da aldosteron (Conn
sendromu) üretebilirler.
• Cushing sendromu, % 90’ı sıklıkta aşırı ACTH
üreten hipofiz adenomuna bağlı olarak gelişir.
• Cushing sendromu sıklıkla kadınlarda görülen
erkeksi görünüm, kilo alma, hiperglisemi ile
seyreden bir hastalıktır. Hastaların idrarlarında
glikoz bulunur.
• Conn sendromu BÜ bezlerinden artmış
aldosteron salgısı, baskılanmış plazma renin
aktivitesi, hipertansiyon  ve hipokalemi ile
karakterize bir durumdur.
• Nadiren BÜ bezi hiperplazisi sonucu gelişebilir.
• BÜ bezi androjenlerinin aşırı üretiminin etkisi
erişkin erkeklerde azdır, oysa kadınlarda
hirsutizm (aşırı kıllanma) görülmektedir.
Puberte öncesi erkek çocuklarda erken
puberteye, kız çocuklarda virilizasyona
rastlanmaktadır.
• Bu adrenogenital sendromlar, steroid metabolizmasında BÜ
bezi korteksinden artmış androjen üretimine neden olan
çeşitli enzimatik kusurların sonucudur.
• BÜ bezinde düşük işlev gören hastalıklar:
• Addison hastalığı; BÜ bezi korteksinde yıkıma
sebep olan çeşitli hastalıklar sonucu görülür.
 Böbreküstü bezlerinde doku yıkımına bağlı
olarak hormon yapımının durmasıyla gelişir.
Belirti ve semptomlar, bitkinlik ve halsizlik,
zayıflama, TA’de düşüklük.
• Daha genel belirtisi ise deri renginin
koyulaşmasıdır. Dişetleri, yanaklar ve üreme
organlarında koyu benekler ortaya çıkar.
• BÜ bezi karsinomları seyrek görülür, çoğunluğu
kötü huyludur.
Adrenal Glandın embriyolojik
gelişimi

Dr.Selen BAHÇECİ

57
• İki komponentten gelişir.
• 1- Korteksi oluşturan bir mezodermal kısım,
• 2- Medullayı meydana getiren bir ektodermal
kısım.
• IU gelişimin 5. haftasında, gelişmekte olan
gonadlar ile mezenter kökü arasında bulunan
mezotelyal hücreler çoğalmaya başlarlar, altta
uzanan mezenşime doğru girerler.
• Burada BÜ bezinin fetal korteksin (primitif)
oluşturmak üzere, asidofilik organlar haline
farklanırlar.
58
• Kısa süre sonra mezotelyumdan kaynaklanan
ikinci bir hücre dalgası mezenşime girerek,
asidofilik hücre yığınının etrafını sarar.
• İlk hücrelerden daha küçük olan bu yeni
hücreler, bezin kalıcı korteksini
oluşturacaklardır.
• Doğumdan sonra fetal korteks, retiküler
tabakaya farklanacak olan en dış tabakası
dışında, hızla regresyona uğrar. Erişkindeki
korteks yapısına ancak pubertede ulaşılır.

59
• Fetal korteks ortaya çıkarken, sempatik
sistemden kaynaklanan hücreler (nöral krest
hücreleri) bu yapının iç yüzünü invaze ederler.
• Burada kordonlar ve kümeler halinde
düzenlenerek BÜ bezinin medullasını
oluştururlar.
• Krom tuzlarıyla sarı-kahverengi boyanan bu
hücreler Kromaffin hücre olarak bilinirler.

60
61
62
Langerhans Adacıkları
• İnsan pankreasında, kuyruk bölgesinde fazla
olmak üzere, 1 milyondan fazla adacık bulunur.
• Ekzokrin pankreas dokusu içine gömülü
yuvarlak hücre demetleri olarak görülürler.
• Adacıkların çoğu 200 µm çaplı ve birkaç yüz
hücreden oluşmalarına karşın, ekzokrin
pankreas kısmı içinde daha küçük çaplı
endokrin hücre gruplarına da rastlanılır.
• Her adacık kapiller ağı ile ayrılan kordonlar
içerisine yerleşmiş açık renk boyanan çok
köşeli veya yuvarlak hücrelerden oluşur.
• Endokrin hücreler ve kapillerler, sinir dallarını
otonom sinir liflerinden alırlar.
• Retiküler liflerden oluşan ince bir kapsül,
adacıkları çevreler.
• Rutin boyalar ve trikrom boyaları
asidofillerin(α) ve bazofillerin (β) tanınmasına
olanak vermektedir.
• İHK yöntemlerle adacıklarda 4 grup hücre
bulunmuştur.
• 1- A (α) hücre, 2- B (β) hücre
• 3- D hücre, 4- F hücre
 1- Pankreas
asinileri,
2- Langerhans
adacığı,
3- İntralobuler
kanal ve
bağdokusu

03/02/2021 Dr.Selen BAHÇECİ


Hücre tipi Miktarı Ürettiği Hormon
A hücresi % 20 Glukagon

B hücresi % 70 İnsülin

D hücresi % 5’ten az Somatostatin

F hücresi nadir Pankreatik


polipeptid
03/02/2021 Dr.Selen BAHÇECİ
• Bu hücrelerin ince yapısı, polipeptid
sentezleyen hücrelerin ince yapısına benzer.
• İnsanlarda A hücreleri bir zar tarafından
bağlı şeffaf bölge ile çevrili yoğun çekirdeği
bulunan düzenli granüllere sahiptir.
• B hücreleri çinko ile birleşik yapı halinde
düzensiz insülin kristallerinden oluşan
çekirdek içeren düzensiz granüllere sahiptir.
• Adacıklarda bulunan hücrelerin miktarları
değişkendir.
• EM ile adacık hücrelerindeki sinir lifleri
sonlanmaları izlenebilir.
• Gerek sempatik, gerekse parasempatik sinir
uçlarının A,B ve D hücrelerinin yaklaşık %
10’u ile yakın ilişkide oldukları saptanmıştır.
• Gap-junktion tipi bağlantılar, otonom
boşaltım ile ilişkili iyonik değişimleri diğer
hücrelere aktarma görevi yapmaktadır.
TEM of pancreatic islet cells
• Klinik bilgi:
• İnsülin, glukagon, somatostatin ve pankreatik
polipeptid gibi hormonları üreten adacık
hücrelerinden gelişen tümörlerde, klinik
belirtiler değişkenlik gösteririr.
• Diyabetes Mellitus: Adacık B hücrelerine karşı
antikorların gelişmesi ve hücre aktivitesini
baskılaması sonucu meydana gelen otoimmun
hastalıktır.
Pankreasın embriyolojik gelişimi
• Duedenumun iç yüzünü döşeyen
endodermden iki tomurcuk halinde gelişir.
• Ventral tomurcuktan, pankreas başının
inferior parçası ve Unsinat uzantısı gelişir.
• Dorsal tomurcuktan bezin geri kalan
bölümleri gelişir.
• Dorsal pankreas tomurcuğu, dorsal mezenter içinde, ventral
pankreas tomurcuğu ise koledok kanalına yakın olarak
yerleşmiştir.
• Ana pankreas-Wirsung kanalı; dorsal pankreas
kanalının sadece distali ve ventral pankreas
kanalının tümünün birleşmesiyle oluşur.
• Dorsal pankreas kanalının proksimali ise ya
tamamen oblitere olur, ya da aksesuar
pankreas kanalı olarak (Santorini kanalı)
kalabilir.
• Fetal yaşamın 3. ayında pankreasın
parenkimatöz dokusu gelişerek, organın içine
yayılır.
Dorsal tomurcuk,
Stages in development of the pancreas. dorsal mezenter
A. 30 days (~5 mm). içinde,
B. 35 days (~7 mm). Initially, the ventral pancreatic bud lies Ventral tomurcuk
close to the liver bud, but later, it moves posteriorly koledok kanalına yakın
around the duodenum toward the dorsal pancreatic bud. yerleşimlidir.
A.Pancreas during 6 th week of development. The ventral pancreatic bud is in close
contact with the dorsal pancreatic bud.
B. Fusion of the pancreatic ducts. The main pancreatic duct enters the duodenum in
combination with the bile duct at the major papilla.
• İnsülin salgısı 5. ay civarı başlar.
• Glukagon ve somatostatin hormonu salgılayan
hücrelerde parenkimal hücrelerden gelişir.
• Pankreas tomurcuğunun çevresindeki splanknik
mezodermden bezin bağdokusu gelişir.
• Pankreasla ilişkili klinik bilgi:
• - Annüler pankreas: 2 tomurcuk halinde
gelişirken; rotasyondaki bozukluk sonucu ,
duedenumun çevresi pankreas dokusu ile sarılır.
Duedenumda daralmaya-tıkanmaya neden
olabilir.

You might also like