You are on page 1of 23

LAÜ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TDE BÖLÜMÜ

YENİ TÜRK EDEBİYATI V DERS NOTLARI

ÂKİF’İN
“ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE”
ŞİİRİ
PROF.DR.SAADETTİN YILDIZ

LEFKE-2014
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ

MEHMED AKİF ERSOY (H.1290/1873-27 Aralık


1936)

Akif kadar tam zamanında gelmiş


şair çok azdır. O, tam zamanında geldi ve
zaman neyi gerektiriyorsa onu yaptı:
ÇANAKKALE’NİN DESTANINI YAZMA
İŞİNİ –DAHA ÖNCEKİ HAZIRLIKLAR BİR
YANA- O BAŞLATTI, DEVAMINI GETİREN
ÇIKMADI.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ(1) şiiri,
bizim “harp edebiyatı” metinlerimiz içinde
seçkin bir yere sahiptir. Harp edebiyatı
metinleri, olayların heyecanı yatışmadan
kaleme alındıkları için, genellikle düzeltmeye
fırsat bulunamayan, bu yüzden de estetik
açıdan kusurlu metinlerdir. Akif, savaşın
sürdüğü yıllarda yazmaya başladığı bu şiirde
estetik seviyeyi yüksek tutabilmiştir.

•(1) «Çanakkale Şehitlerine» adı sonradan konulmuştur; şair


bu şiire ayrı bir ad vermemiştir.
1/1
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde –gösterdiği vahşetle “Bu bir Arupalı”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakîkat, mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşında,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ
Hani, tâûna da züldür bu rezîl istîlâ!
1/2
GENEL TABLO (17 mısra)
Şair bize, genel bir tablo sunmaktadır:
*Bu harbin dünyada başka bir eşi, benzeri
yoktur
*Bu “hayâsızca tahaşşüd”dür. (yığılma,
yığınak)
*Bu vahşeti işleyenler “medenî” olamazlar.
*Her cins insan toplanmış, gerçek bir
mahşer…
*Görünüş farklı, vahşette ortaklık var…
*Böyle bir istilâ, vebâ hastalığı için bile
alçaltıcıdır.
2/1
Âh o yirminci asır yok mu, o mahlûk-ı asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise, hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz..
Medeniyyet denilen kahbe, hakîkat, yüzsüz.
Sonra mel’ûndaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
2/2
DÜŞMANIN (BATININ) ANA KARAKTERİ (8
mısra)

*Düşman kahpece saldırmaktadır,


*Yapılanlar alçakçadır,
*Bu, Hayâsızca bir saldırıdır,
*Düşman yüzsüzlük etmiştir,
*Mel’anet düşmanın ana karakteridir
=Eller’ndek’ s’lahlarin her b’r’ b’r ]lkey’
HARAP EDECEK G].TED’R/
3/1
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer..
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâ-merd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler…
3/2
SAVAŞIN DEHŞETİ (15 mısra)
*Gök yarılıyor, yer yerinden oynuyor
*Siperlere düşen bombalar Mehmed’in
göğsünde patlayıp sönüyor
*Atılan lağamlardan yüzlerce adam yanıyor
*Gökten ölüm iniyor, yerden ölü püskürüyor
*İnsan enkazının (parçalarının) savrulduğu
bir tipi…
4/1
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat îmân?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sîs-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-ı beşer;
Bu göğüslerse Hüdâ’nın ebedî ser-haddi;
“O benim sun’-ı bedî’im, onu çiğnetme.” dedi.
4/2
MEHMETÇİĞİN YİĞİTLİĞİ (9 mısra)
*Yağmur gibi gülle yağıyor; Mehmetçik
küçümseyerek gülüyor
*Mehmetçik gövdesini “kale” yapmış
adamdır; iman en büyük kale; Allah
yapısıdır, yıkılmaz.
*Orada ileri teknolojiye sahip büyük bir
maddî kuvvet ile iyi donanmış bir manevî
kuvvet karşı karşıya gelmiş;
Mehmetçik”derunî kuvvet”iyle üstün
gelmiştir.
5/1
Âsım’ın nesli… diyordum ya.. nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar..
O, rükû’ olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir Hilâl uğruna, Yârab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i..
Bedr’in arslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe.” desem, sığmazsın.
Hercümerc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb..
Seni ancak ebediyyetler eder isti’âb.
5/1 (Devam)

“Bu, taşındır.” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;


Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gökkubbeyi alsam da, ridâ nâmıyle,
Kanayan lahdine çeksem, bütün ecrâmıyle;
Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağrîbi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
5/2
ŞEHİTLERİ TEBCİL (26 mısra)

*Çanakkale’de şehit düşen “Asım’ın


nesli”dir: Namusunu çiğnetmemek için şehit
olan, Bedr’in arslanları gibi şanlı bir nesil…
*Aynı yolda can veren atalarımız, bu şanlı
neslin alnından öpse yeridir.
*O şehîde her mezar dar gelir; tarih bile onu
içine alacak kadar geniş değildir. Onu
sonsuzluğa gömmek gerekir.
*Asırları / devirleri alt üst eden bir nesli
tarih kitapları nasıl anlatsın?...
5/2 (Devam)

ŞEHİTLERİ TEBCİL (26 mısra)

*Onun mezar taşı Kâ’be olmalı, örtüsü gökkubbe;


nisan bulutu yaralarını yıkamak ve sarmak üzere
tavan olarak çatılmalı.
*Bütün Türk milleti (Akif başta olmak üzere) ona
türbedar olmalı; mehtâbı getirip âvizesini sabaha
kadar doldurmalı…
*O yarayı ne ile saralım? Tül tül süzülen garp
ufuklarını (akşam ufuklarını) sargı yapsak bile o
büyük hâtırayı ihata edemez (kucaklayamaz).
6/1
Sen ki, son Ehl-i Salîb’in kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayrân…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsrân,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… heyhât
Sana gelmez bu ufuklar seni almaz bu cihât…
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âguuşunu açmış duruyor Peygamber.
6/2
ŞEHİDİN TARİHTEKİ YERİ VE AHRETTEKİ MEKÂNI
(10 mısra)

*Türk ve İslâm coğrafyası üzerindeki Haçlı


emellerinin dizginlenmesinde baş rolü
oynayan iki büyük devlet adamı Selâhaddin
Eyyubî (1138-1193 ve II.Kılıç Arslan (1155-
1192) başta olmak üzere tarihteki büyük
kahramanlar Mehmetçiğe hayran olmuştur.
*Onlar hangi mezara nasıl girecekler?
Peygamber, kucağını açmış onları bekliyor.

You might also like