Professional Documents
Culture Documents
YANSITMA KURAMI I
PROF.DR.SAADETTİN YILDIZ
LEFKE-2020
PLATON /Eflatun (M.Ö. 428 /427 veya 424/423 – 348/347)
• https://www.edebiyatfakultesi.com/yansitma-teorileri.htm (e.t.15.10.2020)
Platon’a göre sanat, duyular dünyasını, yani taklidin taklidini yansıtıyor
demektir. Dolayısıyla da sanatçı hakikatten uzaklaşan adamdır. Zaten o, yazdığı
konularda yetkin de değildir.
«Sanat aklı değil, duyguları besliyor. Eflatun’a göre sanatçı ve sanat şöyle
oluşuyor: Musalar (esin / ilham perileri) sanatçıyı (yaratıcı yazarı) etkileri altına
alıyorlar, yazar, ne yaptığını bilmeyen bir çeşit meczup, Musaların etkisiyle yazıyor,
yazdığının bilincinde değil pek. Bir de, asıl yazarın ürettiğini yineleyen rapsodistler
var. Rapsodist (başka bir ozanının metnini sunan anlatıcı ya da şarkıcı) de, asıl
yazarı kopyalıyor.» (FatmaErkman-Akerson, Edebiyat ve Kuramları, İthaki,2010,s.60)
Berna Moran diyor ki:
«Platon’un edebiyata itirazlarını özetlemek istersek bunların başlıca iki yönden
yapıldığını söyleyebiliriz: 1)Bilgi yönünden. 2)Ahlâk yönünden. Bilgisel yönden
itirazı iki temele dayanıyor:
a)Şair, bizi asıl gerçeği teşkil eden idealardan uzaklaştırır.
b)Şairin yetkiyle konuşacağı hiçbir konu yoktur.
../..
Ahlâk yönünden olan itirazları da üç temele dayanıyor:
a)Eserlerde gençlere fena örnek olacak parçalar var.
b)Tragedyalarda ve destanlarda kötü kişileri taklid ederek temsil etme fena etkiler bırakır.
c)Edebiyat, dizginlememiz gereken duygusal yanımızı coşturur. (Edebiyat Kuramları ve Eleştiri,
9.Baskı, 1994, s.4)
https://platonun-magara-benzetmesi.nedir.org/ (E.T.16.10.2020)
MAĞARADAN DIŞARIYA ÇIKMIŞ OLAN BU ADAM,
YILLARCA KARANLIKTA KALDIĞI İÇİN GÜN IŞIĞINA
ALIŞAMAZ VE DIŞARIDA HİÇBİR ŞEY GÖREMEZ.GÖZÜ
ALIŞTIKÇA GÖRMEYE BAŞLAR. MAĞARA DÖNER, BU
SEFER DE KARANLIĞA YABANCIDIR!
2. Tarih yazarı ve ozan, biri düzyazı, öteki nazım yazdığı için birbirlerinden
ayrılmazlar. Çünkü, Herodotos'un yapıtının mısralar haline getirilmiş olduğu
düşünülebilir. Bununla birlikte, ister nazım, isterse düzyazı biçiminde olsun,
Herodotos'un yapıtı bir tarih yapıtıdır. Ayrılık daha çok şu noktada bulunur:
Tarihçi daha çok gerçekten olan'ı, ozansa olabilir olan'ı anlatır.
3. Bunun için şiir, tarih yapıtına oranla daha felsefi olduğu gibi, daha üstün
olarak da değerlendirilebilir.
Çünkü şiir, daha çok genel olanı, tarihse tek olanı anlatır. Genel olan deyince de,
olasılık ya da zorunluluk yasalarına göre, belli özellikteki bir kişinin böyle ya da
şöyle konuşmasını, böyle ya da şöyle eylemde bulunmasını anlıyoruz.» (Aristoteles,
Poetika, Çev.İsmail Tunalı, Remzi Kitabevi, İst.1987, s.30-31)
Buradan anlaşıldığı gibi, Aristoteles sanatın tek olanı değil geneli yansıttığını kabul
eder. Yani Platon’un tek olanı yansıttığı için sanatın gerçeği ifade edemeyeceği
düşüncesi, sanatın geneli / bütün hayatı yansıttığı tezi ile geçersiz kılınmaya
çalışılmış ve ideaların da duyular dünyasına dahil olduğu ileri sürülerek bütüncül bir
değerlendirme yapılmıştır.
Yansıtılan, gerçek hayattan daha iyi veya daha kötü olabileceği gibi, gerçek
hayattakinin tam karşılığı da olabilir. Bu görüşüyle Aristoteles, sanatın/ sanatçının
özgürlük alanını genişletmiştir.
Aristoteles’e göre dışavurum, mimesis (gösterme) ve diegesis (söyleme / ifade etme)
olmak üzere iki tarzda olur. Bunlar ayrı ayrı kullanılabileceği gibi metin türüne göre
birlikte de kullanılabilir:
Yani, sanat eseri bir yandan hayatı taklit ederek izleyiciye yararlı örnekler sunacak,
bir yandan da ondan belli oranda haz alacak…
“Platon’da şair sadece tanrının aracısı, onun sözlerini insanlara aktaran (Yansıtma
işiyle görevli kişi. S.Y.) ve hiçbir yaratıcı yönü olmayan bir araçken, Aristoteles’te
bu yaratıcılık çok sınırlıdır; o yaratıcılık da sadece gerçekliği en ideal biçimde taklit
etme işlevi için gereklidir. (…)
../..
Platon ve Aristoteles’in farklı gerekçelerle ve farklı bakış açılarıyla da olsa bireysel
yaratıcılığı kabul etmemeleri, yine farklı bir gerekçeyle Ortaçağ’da da devam eden
ve genel kabul gören bir düşünce olarak gelişen bir olgudur ve ortaya çıkan bu yeni
durum, şairin ve sanatçının daha sonra 18.yüzyılın ikinci yarısından itibaren
tanrıdan sonra ‘ikinci derecede’ yaratıcı olarak görülmeye başlamasına zemin
hazırlar.” (Metin Toprak, a.e., s152)
Platon ve Aristoteles’in görüşlerine dayanan Yansıtma I kuramına göre sanat neyi
yansıtır?
b)Aristoteles’e göre: Sanat genel olanı / özü yansıtır. Tek olanı kullanarak genel
olanı açıklar. Sanatçı seçerek yansıtır. Olması gerekeni esas alır. Dolayısıyla da
ideal olanı / olması gerekeni yansıtmış olur.