You are on page 1of 16

Platon namıdiğer "Eflatun" Antik

Yunan felsefesinin en önemli


filozoflarından biridir. Hıristiyan
Ortaçağ felsefesine ve İslam
düşüncesine etkisi bakımından
ayrıca önem taşıyan Platon,
düşünce tarihi boyunca tartışılan
tüm problemleri yüzlerce yıl
öncesinden ele almış ve ilk büyük
felsefi sistemi inşa etmiştir.
İdealist estetik teorisinin
temel kavramı olan 'idea'
kavramını felsefe dünyasına
kazandıran Platon‘dan
başkası değildir. İdea,
Platon düşüncesinde öyle
merkezi bir yerde
bulunmaktadır ki, onun bilgi-
varlık-ahlâk-sanat gibi
görüşlerinin 'idea' kavramı
etrafında şekillendiğini
söylemek yanlış olmaz. Bu
nedenle Platon'un sanat
görüşü, bugün idealist
estetik olarak kabul edilen
teorilerin ilk örneği kabul
edilmektedir.
Platon'un sanat anlayışına göre ortaya
çıkan birçok ürün birbirinin taklitidir.
Platon'a göre zihnimizde "a priori
knowledge" yani önceden tanrı
tarafından verilmiş olan bir idea vardır.
Bu idealara bağlı olarak insanoğlu ortaya
birtakım ürünler ortaya çıkarmıştır.
Halbuki ortaya yeni bir şey çıkmamıştır
çünkü üretilen şeyler zihnimizde daha
önce yer etmiştir. İnsanoğlu zihnindeki
ideaları kullanarak ortaya bir şeyler
çıkarmıştır ama bu ürünler özgün
değildir çünkü zihnimizdeki ideaların bir
imitasyonudur yani taklitleridir.
Örneğin bir kişi sandalye yapmaya
karar verdiğinde aslında onun fikri
daha önceden zihninde vardır.
İnsanoğlu sadece o fikri günışığına
çıkarır ve ürününü ortaya koyar.
Ortaya çıkan ürün aslında bir
imitasyondan yani taklitten ibarettir.
Çünkü Platon'a göre tanrı bize bu
ideaları önceden verdi ve biz onları
kullanıyoruz. Ona göre insanların
ürettiği şeyler zihnindeki ideaların bir
temsilidir aslında orijinal bir şey
yoktur ortada.
• Mağara: Toplum
• Mağarada zincirlenmiş
insanlar: Toplumun parçası
olan bireyler
• Zincir: Toplum içinde
yaşayan insanları sınırlayan
kurallar
• Geçici körlük: Yolunu
kaybetme, şaşkınlık hissi
• Mağara duvarına yansıyan
gölgeler: Toplum tarafından
gerçek kabul edilenler
• Zinciri kıran insan: Filozof
ya da sorgulayan insan
Duyulur Dünya ve İdeal Dünya

Platon'a göre gerçek varlık idea, "düşünce varlığı"dır. Platon,


"düşünülür dünya" (idealar dünyası) ile "duyulur dünya"
(görüngüler dünyası) ayrımına gitmiş; duyulur dünyayı
gölgelerden ibaret bir görünüşler dünyası olarak betimlerken,
düşünülür dünyayı değişmez gerçeklikler diye gördüğü
idealardan oluşan gerçek dünya olarak ilan etmiştir.
Platonun idealizme yönelik arayışları onu İdealar Dünyası
ontolojik (Varlıkbilimsel) bir dualizme (ikicilik)
götürür. Bu dualizmi bir spektrum gibi de hayal
edebiliriz. Bu spektrumun bir ucunda duyular
dünyası, diğer ucunda idealar dünyası vardır
ve bu iki ucun arasında hiyerarşik bir ilişki söz
konusudur.
Bu yapının tepesinde idealar, altında ise
duyulur gerçeklik vardır. Duyulur Dünya
İdeal olanla duyulur olanın arasındaki ilişki, olması gerekenle olanın ilişkileri
gibi düşünülmemelidir çünkü Platon için ideal olan yalnızca olması gereken
ütopik bir öte dünya anlatmaz.
İdeal olan asıl varlık alanına işaret eder. Fakat bu asıl varlık alanı, tam da
duyulur ve maddi bir mahiyetle karşımıza çıkmadığı için bu dünya açısından
bir aşkınlık, bir öte yan olarak kalır.

Platon bu iki kavramın arasındaki köprüyü kurmak için ideaların akılsal


düşünüş, yani felsefi düşünüş ile yakalanabileceğini dile getirir. Filozof her ne
kadar duyulur dünyada yaşasa da akılsal düşünme yetisiyle ideaları
kavrayabilir ve bu dünyada etkin bir yaşamın özü kılabilir.

Örneğin tekil ve göreli olabilecek bir içerikle karşımıza çıkan bireysel adalet
örneklerini değil, adalet olarak adaleti yani evrensel adaleti kavramak gerekir.
Platon ve İdeal Güzellik Anlayışı
Aynı ayrım güzellik kavramı bağlamında da geçerlidir. Bireysel güzellikler
geçici ve sonludur. Duyu algısının içeriğini oluşturan bireysel ve maddi şeyler,
asıl güzellikten sonlu ve eksikli bit tarzda pay alırlar. Bireysel şeyler gelip
geçici bir tarzda güzel olarak nitelendirebilinir, çünkü varlıkları oluşa tabi
olduğu için güzellikleri kalıcı değildir. Ayrıca bireysel güzellik anlayışı görelidir,
birine güzel görünen başkasına güzel görünmeyebilir.

Bir diğer deyişle, duyulur güzellik gelip geçici, göreli ve tekel doğasıyla; akılsal
güzelliğin sonsuz, mutlak ve evrensel karakteri karşısında ikincil ve aşağı bir
nitelik taşır. Bu bağlamda duyulur güzellikten, akılsal düşünüş tarafından
yakalanabilen ideal güzelliğe doğru yükselen bir hiyerarşik yükseliş söz
konusudur.
Sanatın ve Sanatçının İdeal Devletteki Konumu
Platon’un sanat ve sanatçılara dair olumsuz görüşleri Devlet diyaloğunun 3. ve 10. kitaplarında
belirginleşir. Devlet diyaloğunda sanat artık bir “poiesis”, bir yaratma etkinliği olarak değil, bir mimesis,
yani “taklit” etkinliği olarak görülür. Mimesis yalnızca taklit etmek anlamına gelmez; betimlemek,
anlatmak, aldatmak ve yanıltmak gibi yan anlamları da vardır. Bu yan anlamların Platon’un estetiğinin
yani sanat felsefesinin de içeriğini belirlediğini görmekteyiz. Devlet’in 3. kitabında mimesis eğitsel
özelliği bağlamında kullanılır ve etik açıdan olumlu ya da olumsuz bir yargılamaya tabi tutulmaz.
Mimesis ayrıca bir anlatım tekniği olarak ele alınır. Mimesis yani taklit doğrudan anlatım olarak dolaylı
anlatımdan, yani “diegesis”den ayrılır. “Diegesis” dolaylı bir anlatım, yani hikâye etmektir. Mimesis
olarak taklit ise anlatıcının kendini gizlemesi ve anlattığı kişiyi ya da şeyi çeşitli yol ve araçlarla taklit
etmesidir. Bu bağlamda taklit etkinliğinde bir aldatma ve yanıltma öğesinden ya da çabasından söz
edilebilir.
Platon’un bir mimesis etkinliği olarak sanat anlayışının kendine özgü karakteri, idealar
teorisi bağlamında belirginleşir. Bilindiği üzere Platon için duyulur dünya idealar
dünyasının bir tür kötü taklidi ya da kopyası olarak görülür. Sanatçının yaptığı ise
duyulur dünyayı taklit etmek ya da kopyalamak olduğuna göre sanatsal etkinlik bir tür
taklidin taklidi ya da kopyanın kopyası olarak görülebilir. Sanatı bir aynaya, yani görünür
dünyayı yansıtan parlak bir yüzeye benzeten Platon, onu ontolojik ve epistemolojik
bağlamda değerden düşürür. Açıktır ki ontolojik ve epistemolojik bağlamda değerden
düşürülen sanatın ve sanatçının, politik ve etik açıdan değerli bulunması söz konusu
olamaz. Asıl varlık ve gerçeklik olarak ideaların bir taklidi, yansıması olan duyulur şeyleri
taklit etmeye, yansıtmaya çalışan sanat, gerçeklik ve hakikat bağlamında 3. düzeyden bir
değer taşır. Duyulur dünyanın sonlu ve eksikli şeylerini taklit etmenin hem etik ve hem
de estetik bağlamda gözden düşürüldüğünü görmekteyiz.
Sanat bir imgeler (eikonos) ve görüntüler (eidola) alanıdır. Sahnede
gördüğümüz “Sokrates” karakteri gerçek Sokrates olmadığı gibi, ressamın
ya da heykeltıraşın taklidini yaptığı Sokrates da gerçek Sokrates değildir.
Sanat ile uğraşanlar ve sanat yapıtına değer verenler, gerçek ve hakiki
Sokrates’ı gerçek ve hakiki Sokrates’ın kendisinden öğrenmeye hevesli
olanlar değildirler. Sanat ve gösteriş meraklıları genellikle sahte imge ve
görüntülerin peşinde koşan, Sokrates’ı Sokrates’ın kendi söz ve
davranışlarından öğrenmek yerine, komedi yazarı Aristophanes’in
“Bulutlar” adlı yapıtından öğrenmeye çalışanlardır.
I

Platoncu devlet akılsal düşünmeyi elden bırakmayan ciddi ve ağırbaşlı


filozofun yönetiminde olan bir devlettir. Bilgisiz ve cahil çoğunluğun
korku, beklenti ve heyecanlarıyla beslenen sanatsal etkinlik ideal
devletten kovulur. Boş ve yararsız eğlenceyi temel alan sanat ve
sanatçılar değil, devletin ilkeleri ölçüsünde iş gören ağırbaşlı ve ölçülü
sanatçılar devlette önemsiz de olsa bir yer edinebilirler. Örneğin bu
bağlamda gevşemeye değil; disipline olmaya, alay ve ironiye değil;
bilimsel ve felsefi ciddiyete uygun müzik ve tiyatro yapıtları belli bir
oranda olumlanırlar. Diğer sanat yapıtları için sansür ve yasaklama
önerilir. Bu durum Platon’un görüşlerinin günümüzün bazı toplumları
için hala güncel değerini koruduğunu da gösterir.
KAYNAKÇA
https://www.webtekno.com/magara-alegorisi-nedir-ne-anlatir-
h119724.html
Sanat ve Estetik Kitap.pdf
29070 (dergipark.org.tr)
Platon Ve Sanat Anlayışı (wannart.com)
https://www.academia.edu/45109032/PLATON_AR
http://sanatveinsan.com/wp-content/uploads/2021/06/5.1.11.Platon-
ve-Aristotelesin-Antik-Yunan-Guzellik-Anlayisi-Ile-Giacometti-
Heykellerine-Bakmak-Ezgi-Tokdil.pdf

You might also like