You are on page 1of 10

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE

YENİ DEVLET ANLAYIŞI VE


TÜRKİYE

Prof.Dr. MELİHA ENER


Doç. Dr. Esra DEMİRCAN
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
 Küreselleşme kavramı, esas itibariyle 1980’li yılların ortalarında
ortaya çıkmış bir kavramdır. Globalleşme, uluslararasılaşma veya
evsenselleşme şeklinde de ifade edilen bu kavram, genel olarak
ülkeler arasında özellikle de ekonomik ilişkilerde sınır ötesi
faaliyetlerin artışını ifade etmektedir.
 İçinde bulunduğumuz yüzyıl dünya nüfusunun hızla artması ve bu
artışın beraberinde getirdiği istek ve taleplerin karşılanmasını
içeren küreselleşme kavramını ortaya çıkarmıştır. Küreselleşme
kavramı, toplumun ekonomisi ve siyasi kurumların yapısından
birçok alana köklü değişiklikleri de beraberinde getirmiştir.
 Küreselleşme kavramı içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda önceki
dönemlere göre etkisini artırmıştır ve serbest piyasa akımı da
etkisini artırmasını sağlamıştır. Gelişmiş ülkeler bu durum
nedeniyle rekabetçi devlet ekonomi yeniliklerinde bulunmuşlardır.
 Gelişmiş ülkeler için siyasi ve ekonomik anlamda pozitif etkisi
olan küreselleşme, az gelişmiş ülkelerde uygun zemin
oluşmadığından bazı negatif etkiler doğurmuştur.
 Tüm bu durumlar karşısında ülkemiz Türkiye de bu süreçte
birçok çaba göstermesine rağmen ekonomik ve siyasi
sorunlardan dolayı beklentisini elde edememiştir.
 Küreselleşme kavramı, toplumların, ekonomilerin ve siyasal
kurumların yapısında köklü değişiklikler meydana getirmiştir.
 Küreselleşen dünyada sadece kurumlar değil, kurumlara yön
ve biçim veren ilkeler, değerler ve tutumlar da hızla değişmeye
başlamıştır. Bu hızlı değişim 21. yüzyılı bir çok yönden önceki
dönemlerden ciddi oranda farklı kılmıştır
 21. yüzyılda enformasyon devrimi, finans devrimi, ulus üstü
değer ve kurumların varlığı, dünyada değişen ulusal öncelikler,
yeni anlamlar kazanan bireysel ve ulusal güvenlik, yerelleşme
ve serbest piyasa ekonomisinin işlerliği küreselleşmenin
yarattığı sonuçlardan bazıları olmuştur.
 Tüm bu etkenler devletlerin ekonomik rolünün tekrar
düzenleme ihtiyacını doğurmuştur. Bu değişiklikler devletin
müdahalede bulunma işlevini düzenleme ve denetleme işlevine
çevirmiştir.
 İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm dünyada devlet anlayışı
değişmiş ve küreselleşme sürecine doğru hızlı bir ilerlemenin
başlamasıyla dünyada ekonomik ve politika alanlarında önceki
yıllarda görülmemiş bir hızla çok büyük değişimler yaşanmaya
başlamıştır.
 Küreselleşme kavramı, esas itibariyle 1980’li yılların
ortalarında ortaya çıkmış bir kavramdır. Globalleşme,
uluslararasılaşma veya evsenselleşme şeklinde de ifade edilen
bu kavram, genel olarak ülkeler arasında özellikle de ekonomik
ilişkilerde sınır ötesi faaliyetlerin artışını ifade etmektedir.
 İçerisinde yer aldığımız dünya sürekli bir değişim ve dönüşüm
içerisindedir. Bu değişim beraberinde yeni kavramları da
getirmiştir. Bu kavramlardan biri de yeni ekonomi kavramı
olmuştur.
 Yeni ekonomi anlayışı özellikle son 15 yıl içerisinde
ekonominin yapısındaki nitelik ve nicelik olarak değişimi ifade
eden ve temelinde bilgi ve fikir olan ulus ötesi bir ekonomiyi
ifade eden bir kavramdır.
 Yeni ekonomi anlayışını belirleyen faktöreler arasında sürekli
rekabet, yenilik ortamının bir değer haline gelmesi gibi
etmenler sayılabilir. Yeni ekonomi anlayışını belirleyen diğer
etmen ise iletişim teknolojisindeki gelişmelerdir. İletişim
teknolojisindeki gelişmeler sayesinde bütün sektöreler
dünyadaki gelişmelerden hızlı bir şekilde haberdar olmaktadır.
Bu durumla birlikte üretimdeki yeni tekniklerin öğrenilerek
ekonomideki yenilikler hareket ve süreklilik sağlamaktadır.
ekonomideki yenilikler hareket ve süreklilik sağlamaktadır. Yeni
ekonomi anlayışının temellerini şu şekilde sırlanabilir;
 Yeni ekonomik anlayışta, endüstri ve ticaret hizmetlerindeki
ana iletişim aracı internettir.
 Yeni ekonomide teknoloji kullanımı ve teknoloji alanında
yeniliklerin olması devletlerin başarısı üzerinde önemli bir
etkendir.
 Yeni ekonomik düzenin önemli bir işlevi kalkınma üzerine
kurulmuş bir süreci ifade eder.
 Yeni küreselleşme süreci, serbest ekonominin evrensel olarak
benimsenmesini savunmuştur. Bu bağlamda yeni
küreselleşme kavramı kamusal hizmetlerin özelleştirilerek
ekonomideki serbestliği amaç edinmiştir.
 Yeni ekonomi anlayışıyla birlikte evrensel ticarette daha hızlı
kalkınma amaçlanmıştır.
 Küreselleşmeye doğru hızlı ilerlemenin yaşanmasıyla birlikte
dünyada önceki yıllara kıyasla büyük oranda değişim
olmuştur. Bilgi ve iletişimin temelde yer aldığı ekonomi
olarak toplumsal yaşamı etkisi altına alan yeni devlet anlayışı
ortaya çıkmıştır.
 Küreselleşme kavramı 21. Yüzyılda yapı ve işlevi bakımdan
yenilenmiştir.
 Yeni küreselleşme süreci, serbest ekonominin evrensel olarak
benimsenmesini savunmuştur. Bu bağlamda yeni
küreselleşme kavramı kamusal hizmetlerin özelleştirilerek
ekonomideki serbestliği amaç edinmiştir. Yeni ekonomi
anlayışıyla birlikte evrensel ticarette daha hızlı kalkınma
amaçlanmıştır.
 Yenilenen bu anlayışa göre toplumun ihtiyaç ve isteklerine
göre bir devlet anlayışı düşüncesini ortaya çıkarmıştır.
 Yeni devlet anlayışı düşüncesi ulus devlet anlayışını
uluslararası devlet anlayışına bırakmıştır. Tüm bunlarla
bağlantılı olarak küreselleşme kavramının devletleri dışa
bağımlı bir hale getirdiğini söylemek mümkündür.
 Yeni devlet anlayışını getirmiş olduğu olumsuz etkileri
azaltmak amacıyla sivil toplum kuruluşlarına yüklenen önem
de artmıştır.
Küreselleşme devlet anlayışındaki değişimler şu şekilde
sıralanabilir;
●Devletlerin özelleştirilmesi düşüncesi ön plandadır.
●Yeni devlet anlayışında teknolojiye verilen önemin artış
göstermesi hedeflenmiştir.
●Yaşanabilir bir devlet için çevrenin korunmasına ilişkin
çalışmalar amaçlanmıştır.
 Tüm bu ifadelerden hareketle yeni devlet anlayışının tüm
dünyayı etkisi altına alan bir kavram olduğunu ve bu
bağlamda hukuki, siyasi, ekonomi gibi alanlarda sınırlar
kalkacak ve iletişim ve bilgide artış olacağını söylemek
mümkündür.
 Türkiye de 1980’li yıllardan itibaren küreselleşme ve yeni
devlet anlayışı çerçevesinde, ulusal sınırların kalktığı,
rekabetin ağırlık kazandığı serbest piyasa mekanizmasını
uygulamak yolunda atmaya başladığı adımlarla yeni dünya
düzenine adapte olmaya çaba sarf etmiştir. Ancak ülkede peş
peşe yaşanan ekonomik iniş- çıkışlar, bu iniş-çıkışların
yarattığı krizler, siyasi istikrarsızlıklar, sosyal dengesizlikler,
yaşam standartlarının yetersizliği yeni dünya düzenine ayak
uydurmaya engel olmuştur.

You might also like