You are on page 1of 44

KÜRESELLEŞME VE EKONOMİK

ENTEGRASYONLAR

Küreselleşme, Bölgeselleşme,
Ekonomik Entegrasyon ve Ekonomik İşbirliği
Kavramlarına Genel Bir Bakış
Küreselleşme (Globalleşme)

 Küreselleşme; ülkeler arasındaki ekonomik, politik, sosyal ilişkilerin


yaygınlaşması ve gelişmesi, ideolojik ayrımlara dayalı
kutuplaşmaların çözülmesi, farklı toplumsal kültürlerin inanç ve
beklentilerinin daha iyi tanınması, ülkeler arası ilişkilerin
yoğunlaşması gibi olguları içeren bir kavramdır.

 En kısa anlatımıyla, «ulusal boyutta yapılanların bütün dünya


küresine taşınabilmesidir.»
Küreselleşme (Globalleşme)

 Başka bir deyişle, ülkelerin kendilerine has maddi ve manevi


değerlerinin, bu değerler etrafında oluşmuş birikimlerinin, milli
sınırları aşarak dünya çapında yayılması anlamına gelmektedir.
 Günümüzde dışa açılmak son derece önemli olmakla birlikte, bir
çok sorunu da beraberinde getirmektedir. İşletmeler öncelikle
uluslararası çevreyi çok iyi analiz etmeli ve globalleşme için
adımlarını sağlam atmalıdırlar.
 Temelinde sağlam olmayan bir dışa açılma ve küreselleşme çabası
işletmelere faydadan çok zarar getirebilir.
Küreselleşme (Globalleşme)
 ABD, 2. Dünya Savaşından sonra, 1945 yılında ekonomik, sosyal ve politik
yapılanmayı hedef almıştır.

 Bu ülkenin liderliğinde, Birleşmiş Milletler sistemi kurulmuş, IMF (Uluslararası


Para Fonu), Dünya Bankası ve GATT (General Agreement on Tariffs and Trade
- Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) , dünya ekonomisinde piyasa
kurallarının işlemesini sağlayacak amaç ve hedeflerle donatılmıştır.

 Bu kuruluşlar ve faaliyetleri çerçevesinde, dünyada küreselleşme ve dayanışma


ortamı sağlanmak istenmiştir.
Küreselleşme
 Küreselleşmenin liberalleşmeyle birlikte ele alınmasıyla, IMF
ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının
gelişmekte olan ülkelere sağladıkları finansman imkanlarını,
bu sürece uyum gösterme şartına bağladıkları, bu yönde
telkin ve tavsiyelerde bulundukları bilinmektedir.
Küreselleşme
 1980-1990 döneminde çok borçlu ülkelerin ticari borçlarını
ertelemesini, borç indirimiyle borç yüklerinin azaltılmasını ve
yeniden yapılanma için mali kaynak sağlanmasını dışa açılma,
ticari ve mali serbestleşme şartına bağlayan uluslararası finans
kuruluşlarının bu tutumu, globalleşme sürecini yayan ve
hızlandıran bir faktör olmuştur.
Bölgeselleşme

 1920’li yılların sonlarında başlayıp, 1930’lu yılların ilk yarısına


kadar süren “Dünya Ekonomik Krizi” uluslararası ticareti
serbestleştirmeye, gümrük duvarlarını aşağıya indirmeye
yönelik uluslararası örgütlenmeleri oluşturmaya doğru bir
arayış başlatmış, 2. Dünya Savaşından sonra uluslararası
ticaretin gelişimine damgasını vurmuştur.
Bölgeselleşme

 Dünya ekonomisinde 1970’li yılların başından itibaren istikrarlı


büyüme sürecinden uzaklaşılması, düşük büyüme hızı, işsizlik,
istikrarsız fiyatlar, koruma politikalarına olan rağbetin yeniden
artmasına sebep olmuştur.
 Bunun sonucunda bazı alanlarda globalleşme devam ederken,
bazı alanlarda da yeni bir akım olan bölgeselleşme (bölgesel
entegrasyon hareketleri) hız kazanmaya başlamıştır.
Bölgeselleşme

 Bu oluşumlar, 1980’li yıllarla birlikte uluslararası ticarette bölgeselleşmeyi


başlatmıştır. Bölgeselleşme ; birbirine yakın coğrafyayı paylaşan ülkelerin bir
araya gelip serbest ticaret anlaşmalarıyla aralarındaki ticareti serbestleştirici
girişimde bulunmaları şeklinde özetlenebilecek olan bir süreçtir.
 Genellikle coğrafi olarak birbirine yakın ülkeler entegrasyon ve işbirliğine
gitmektedirler. Ekonomik bölgeselleşme, komşular arasındaki mal ve pazar
entegrasyondan tüm ekonomik birleşmelerini kapsamaktadır.
Bölgeselleşme
 Günümüzde bölgeselleşme, küreselleşmenin önüne geçmektedir.
 ABD ve AB, bölgesel bütünleşmeler gerçekleştirerek kendi pazarlarını
rakiplerine daha az açıp, dünya pazarlarına daha çok girme kavgası
içindedirler. Bölgeselleşme bir anlamda globalleşmenin karşıtı gibi
görünse de ekonomik ilişkiler arttıkça, küreselleşme için doğal ortam
yaratılmış olacaktır.
Bölgeselleşme
 Bölgeselleşme Dünya Ticaret Örgütü (WTO) hükümlerine uygun
gerçekleştirilmelidir.
 Dünya Ticaret Örgütü (WTO)tarafından 27 Nisan 1995 tarihinde
yayınlanan bir rapora göre 1990-1994 yılları arasında bu tür 33
anlaşma yapılmıştır.
Bölgeselleşme
 Bölgeselleşme globalleşmeye bir alternatif değildir. Tam tersine
biri diğerini tamamlayan iki temel olgu olarak değerlendirilmelidir.
 Bölgesel oluşumlara olanak tanıyan DTÖ (WTO), bu sayede
amaçlanan hedeflerine daha kısa bir sürede ulaşmayı
planlamaktadır.
 Ancak, bölgeselleşme anlaşmaları yapan işletmeler birbirleriyle
ilgili siyasi sorunlarını çözümlemiş olmalıdırlar.
Entegrasyon ve İşbirliği
 Entegrasyon-----Integratio (Latince) yenilemek anlamına
gelmektedir.
 1960 yılından sonra Oxford English sözlüğüne göre; parçaları
bütün içinde birleştirme anlamında kullanılmıştır.

 Ticaret entegrasyonu
 Faktör entegrasyonu
 Politika entegrasyonu
 Tam entegrasyon
Entegrasyon ve İşbirliği
 Ticaret entegrasyonu: Ticareti engelleyen unsurların ortadan
kalkması
 Faktör entegrasyonu: Ülkeler arasındaki üretim faktörleri
hareketlerine serbestlik tanınması.
 Politika entegrasyonu: Ulusal ekonomik politikaların uluslararası
ilişkiler lehine uyumlaştırılması
 TAM ENTAGRASYON: Hepsinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan
entegrasyon.
 Politika entegrasyonundan önce ekonomik entegrasyon
gerçekleşmelidir.
Entegrasyon ve İşbirliği Arasındaki
Farklar
 Entegrasyon ve işbirliği birbirine karıştırılmamalıdır. Her iki kavram birbiriyle
çok yakından ilişkilidir.
 Ekonomik birleşmeye yönelik uluslararası kuruluşlar, aynı coğrafi bölgede
yer alan ülkeler arasında ticareti serbestleştirmeyi, üyeleri arasında farklı
seviyelerde ekonomik bütünleşmeyi amaçlayan, işbirliğinin ötesinde daha
sıkı ekonomik ve politik ilişkileri içeren ve en önemlisi mili egemenlik
yetkilerinin devredilmesiyle uluslarüstü nitelik taşıyan organların oluşturduğu
örgütlerdir.
Entegrasyon ve İşbirliği Arasındaki
Farklar
 Bu son özellik ekonomik birleşmeyi amaçlayan uluslararası ekonomik
kuruluşları diğerlerinden ayırmaktadır.
 Çünkü dünyada hiçbir işbirliği bazındaki örgütte uluslarüstü yetkisiyle
donatılmış yönetim organlarının bulunduğu bir yapı yoktur.
Entegrasyon ve İşbirliği Arasındaki
Farklar
 Ekonomik Entegrasyon ve İşbirliği Arasındaki Farklar:
 Coğrafi bölge açısından farklılık

Entegrasyon süreci genellikle, bir bölgenin oluşmasına yol açmaktadır. Burada


coğrafi bütünlüğü olan ülkeler arasında iç bağımlılık vardır. Oysa, ekonomik
işbirliğinde, coğrafi bölgeye dayanma zorunluluğu yoktur. Yalnız bölgesel
projelerde oluşturulan işbirliği entegrasyonun bir türü olarak düşünülebilir.
 Ekonomik yapılarda önemli değişikliklere sebep olma açısından farklılık

Entegrasyon ülkelerin ekonomik yapılarında önemli değişikliklere neden olur ve


yeni ekonomik yapıların oluşturulmasını amaçlar. Kaldı ki, ekonomik
işbirliklerinin böyle değişiklikler oluşturması zorunlu değildir.
Entegrasyon ve İşbirliği Arasındaki
Farklar
 Ülkeler arasındaki farklılaşmayı kaldırma veya azaltma
Entegrasyon üye ülkeler arasındaki farklılaşmayı toptan kaldırma; işbirliği ise
azaltmadır. Bu şekilde bir anlayışla, ticaret politikası, uluslararası anlaşmalar
ikinciye; ticarete konulan engellerin kaldırılması ise birinciye örnek verebilir.
 Ülkelerin sosyal ve ekonomik alt yapıları açısından farklılık

Entegrasyon, sosyal ve ekonomik alt yapıları birbirine yakın olan ülkeler


arasında oluşturulabilirken, işbirliğinde böyle bir zorunluluk ve kısıtlama yoktur.
Ayrıca, ulusal düzeyde entegrasyon sağlamadan, uluslararası entegrasyona
geçilmesi, ekonomik entegrasyonun başarısını etkiler.
Entegrasyon ve İşbirliği Arasındaki
Farklar
 Uluslarüstü bir otorite – ulusal hakimiyetin korunması
Entegrasyonda uluslarüstü bir otorite ülkeler adına karar almak durumunda
iken ve bunu toplumsal faydayı maksimize etmek, ekonomik kaynakları
karşılıklı harekete geçirmek amacıyla yaparken, ekonomik işbirliğinde ulusal
hakimiyeti korunarak sınırlı ekonomik ilişkiler kurulmaktadır.
Entegrasyon ve İşbirliği Arasındaki
Farklar
 Bu karşılaştırmalar sonucunda, «her entegrasyonun temelinde bir
işbirliği yatmaktadır» diyebiliriz. Ancak, her işbirliği bir
entegrasyon içermemektedir.
 Bu iki kavramı bir çatı altında toplayan uluslararası kuruluşları da,
hem entegrasyon hem de işbirliği niteliği taşıyan hükümetler arası
örgütler olarak niteleyebiliriz.
BÖLÜM 1
KÜRESELLEŞME
GİRİŞ

Siz;
• Güne başlarken Swatch saatinize bakıyor veya iPhone’nuzun alarmı ile uyanıyorsunuz.
• Sony TV’nizden CNN Haberlerini dinliyorsunuz ya da Facebook, Twitter vb. sosyal ağlardan son
gelişmeleri öğreniyorsunuz.
• Duş alıp Braun fön makinenizle saçlarınızı kurutup Nescafe’nizi içiyorsunuz.
Aynı anda dünyanın öbür ucunda ise Japon öğrenciler;
• Lacoste gömlek ve Mavi’den pantolonlarını giyip, Mercedes arabalarına biniyorlar.
• İntel bilgisayarlarını açıp, Google’a bağlanıyorlar.
• Öğlen Coca Cola içip, McDonalds’dan getirttikleri hamburgerlerini yiyorlar.

Sizin ve Japon öğrencilerin ortak noktası nedir?


GİRİŞ

İşte bu;
1. Uluslararası İşletmeciliktir.
2. Küreselleşmenin bir sonucudur.
ULUSLARARASI İŞLETMECİLİĞİN TANIMI

• Uluslararası işletmecilik, iki veya daha fazla ülkenin sınırları dahilinde gerçekleşen
her türlü ticari faaliyete verilen addır veya ulusal sınırların dışında yürütülen, her
türlü işletmecilik faaliyetidir.
• Gittikçe küçülen bir ölçekte olsa da bazı uluslararası işletmecilik faaliyetleri, politik
ve stratejik amaçların gerçekleştirilmesi için halen devletler tarafından
yürütülmektedir.
• Ancak, bununla birlikte, uluslar arası işletmecilik faaliyetleri, çok büyük bir oranda
özel işletmeler tarafından üstlenilmektedir.
ULUSLARARASI İŞLETMECİLİĞİN TANIMI
• Uluslararası işletmecilik faaliyetleri iki ana kategoriye ayrılmaktadır. Bunlar;
uluslararası ticaret ve uluslararası yatırımdır.
• Bir işletme ürün ve hizmetlerin ihracat ve ithalatıyla meşgul olduğu zaman
uluslararası ticaret gerçekleşir.
• Bir işletme, ana ülkesinin dışında işletmecilik faaliyetleri yürütmek amacıyla kaynak
transfer ettiği zaman, uluslararası yatırım meydana gelir.
ULUSLARARASI İŞ ÇEVRESİNDE KİLİT OYUNCULAR

Her tür ve büyüklükte, her sektöre mensup işletme uluslararası iş çevresinde yer almakta ancak katılım
düzeyleri işletmeden işletmeye değişmektedir.

Küçük bir dükkân sahibi yurt dışından yalnızca ürün tedarik ederken, büyük bir firma, dünyanın çeşitli yerlerinde
onlarca fabrika işletebilmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki büyük ölçekli işletmeler, hâlihazırda uluslararası iş
çevresinde hâkim konumdadır.

Ancak Brezilya, Çin, Hindistan ve Güney Afrika gibi gelişmekte olan piyasalardaki işletmeler de artık etkin bir
şekilde küresel pazar payı için rekabet etmektedir.

Küçük ve orta ölçekli işletmeler ise teknolojik gelişmeler sayesinde uluslararası iş çevresinde aktif olarak yer
almaktadır.
ULUSLARARASI İŞ ÇEVRESİNDE KİLİT OYUNCULAR

ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER


Pazarlama veya üretim iştirakleri şeklinde birden fazla ülkede doğrudan yatırım yapan işletmelerdir.

GİRİŞİMCİLER VE KÜÇÜK İŞLETMELER


Küresel Doğan İşletmeler: Uluslararası işletmecilikte rekabetin doğurduğu yeni kavramlardan biridir. Bu
işletmeler kuruluşlarından itibaren veya kısa bir süre içerisinde küresel bir perspektif kazanır ve uluslararası iş
dünyasında yerlerini alırlar. Bu işletmeler yenilikçi kültürler ve bilgi odaklı organizasyonel becerilere sahip
olup, küreselleşme çağında teknolojinin de yardımıyla ihracata daha erken başlamakta ve daha hızlı
büyümektedirler.
Geleneksel ürünler pazarlayan küçük ölçekli işletmeler, teknoloji sayesinde maliyetlerini düşürmekte ve
küresel iletişim konusundaki güçlükleri aşmaktadırlar.
KÜRESELLEŞME

Küreselleşme; ulusal kuruluş ve ekonomilerin ekonomik, kültürel, siyasi ve teknolojik olarak karşılıklı
bağımlılıkları konusunda artan eğilimdir.
Küreselleşmenin özelliği, ulussuzlaşmadır, diğer bir ifadeyle ulusal sınırların önemsiz hale gelmesidir.
Dolayısıyla, bu kavram ulusal sınırlar dışında iş birliği yapan kimlikleri ifade eden uluslararasılaşma
kavramından farklı bir olgudur.

Küreselleşmenin ilk çağı: 1800-1920’li yıllar (Birinci Dünya Savaşı, Rus Devrimi ve Büyük Buhran’a kadar)
Küreselleşmenin yeniden doğuşu-ikinci çağ: 1989 sonrası (Bu çağın itici güçleri; iletişim uyduları, fiber
optikler, mikroçipler ve internet olmuştur.)
KÜRESELLEŞME

Pazarların Küreselleşmesi: Alıcıların tercihlerinin dünya genelindeki pazarlara yönelmesidir.


İşletmelere sunduğu faydalar;
• Pazarlama maliyetlerinin düşürülmesi
• Yeni pazar fırsatları yaratmak
• Düzensiz gelir akışını dengelemek
• Yerel alıcıların ihtiyaçları
• Küresel sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlik; bugünkü ihtiyaçları karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini


tehlikeye sokmadan büyüme ve kalkınmanın sağlanmasıdır.
KÜRESELLEŞME

Üretimin Küreselleşmesi: bir işletmenin üretim faaliyetlerini, mal ve hizmetlerini en düşük maliyet ve en
yüksek kalite ile üretebilmesini sağlayabilecek bölgelere taşınmasıdır. İşletmelere faydaları;
• Düşük maliyetli iş gücüne erişim
• Teknik uzmanlığa erişim
• Üretim girdilerine erişim

Çalışma Sorusu: Sürdürülebilirlikten taviz vermeden mevcut ihtiyaçlar nasıl karşılanabilir?


KÜRESELLEŞMENİN İTİCİ GÜÇLERİ

Pazarların ve üretimin küreselleşmesinin altında yatan iki güç bulunmaktadır: ticaret ve yatırım engellerinin
azaltılması ile teknolojik yenilikçilik. Bu iki unsur küresel iş alanını düzenleyerek ülkeler arasındaki rekabeti
artırmaktadır.

Rekabetin artması işletmeleri dünya genelinde diğer işletmelerle karşı karşıya kalmaya ve iş birliğine sevk
etmektedir. Önceleri zaman ve uzaklık açısından daha izole olan yerel sanayiler binlerce kilometre uzaklıktaki
uluslararası firmalar için artık erişilebilir hâle gelmiştir.

Küçük ve orta ölçekli bazı yerel işletmeler, rekabet üstünlüğü sağlayabilmek için diğer yerel işletmelerle ya da
uluslararası firmalarla iş birliği kurmak zorunda kalmaktadır.

Bu iş birliğini sağlayamayan diğer yerel işletmeler ise bu güçlü rekabet karşısında hayatta kalabilmek için
kendilerini yenilemeye çalışmaktadır.

Söz konusu birleşmeler küresel ölçekte birçok sanayi kolunda daha önce rakip olan işletmelerin, diğerlerine
meydan okuyabilmek için birbiriyle bağlantı kurarak ortak hareket etmelerine neden olmaktadır.
KÜRESELLEŞMENİN İTİCİ GÜÇLERİ
Ticaret ve Yatırım Engellerinin Azaltılması
• Uluslararası Kuruluşların rolleri (GATT, DTÖ, Dünya Bankası, IMF)
• Bölgesel Ticari Anlaşmalar (NAFTA, AB, APEC gibi)
• Ticaret ve mili gelir (Ticaretteki serbestinin milli gelirin artışına sebep olması- GSYH, GSMH, Kişi başına
GSYH ve GSMH)

Teknolojik Yenilikçilik
Küreselleşme üzerinde çok büyük etkileri olan teknolojik yenilikler şunlardır.
• E-posta ve video konferans
• İnternet
• İşletme içi ve dışı ağ sistemleri (intranet ve extranet)
• Ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler
KÜRESELLEŞMENİN ÖLÇÜMÜ

İsviçre Ekonomi Enstitüsü’nün geliştirdiği üç boyut ve 23 farklı değişkenden oluşan bir Küreselleşme
Endeksine göre incelenmektedir.

Ekonomik küreselleşme – ticaret ve yatırım hacmi, ticaret ve sermaye kısıtlamaları


Sosyal Küreselleşme – bilgi fikirlerin yaygınlaşması
Siyasi küreselleşme – diğer ülkelerle siyasi işbirliği
İŞLER VE ÜCRETLER TARTIŞMASI

Küreselleşme Karşıtlarının Argümanları


• Gelişmiş ülkelerdeki işlerin ortadan kalkması
• Gelişmiş ülkelerdeki ücretlerin düşürülmesi
• Gelişmekte olan ülkelerde işçilerin sömürülmesi
Küreselleşme Yanlılarının Argümanları
• Tüm ülkelerde etkinliğin ve verimliliğin artması
• Gelişmiş ülkelerdeki iş gücü piyasasına esneklik sağlanması
• Gelişmekte olan ülkelerde ekonomilerin kalkınması
SONUÇ:
Her iki tarafın da savlarına bakıldığında, küreselleşmenin bir ülkede bazı iş alanlarını tasfiye ettiği, bir yandan da
ülke ekonomisinin farklı sektörlerinde yeni iş imkanları yarattığı görülmektedir. Ancak, bazı insanlar işlerinden
ayrılıp yeni iş yerlerinde çalışmaya başlarken bu durum herkes için kolay olmayabilmektedir. Tartışmanın
tarafları arasındaki temel fark, ulusal ekonomilerin kazançlarının, bireylerin karşılaştığı kayıplara değer olup
olmadığıdır. Küreselleşme yanlılarına göre ulusal kazanımlar bireysel kayıplardan daha önemlidir. Küreselleşme
karşıtları ise bunun tam tersini düşünmektedirler.
GELİR EŞİTSİZLİĞİ TARTIŞMASI

• Aynı ülke vatandaşları arasındaki eşitsizlik


• Ülkeler arasında eşitsizlik
• Küresel eşitsizlik
SONUÇ:
Araştırma sonuçlarına göre; gelişmekte olan ülkeler kendi vatandaşları arasındaki gelir eşitsizliğini
küreselleşmeyi ve küresel ekonomiye entegre olmayı başardıkları takdirde azaltabilirler. Ülkeler arası gelir
eşitsizliği açısından bakıldığında, küresel ticaret ve yatırıma açılan ülkelerin, zengin ülkelerden daha hızlı
büyüme gösterdiği görülmüştür. Öte yandan küresel ekonomiye kapalı ekonomilerin durumu ise daha kötüye
gitmektedir. Son olarak, küresel eşitsizliğin son yıllarda azaldığını söylemekle birlikte, bu düşüşün ne boyutta
olduğu konusunda henüz görüş birliğine varılamamıştır.
KÜLTÜR, EGEMENLİK VE ÇEVRE TARTIŞMALARI
• Küreselleşme ve Kültür
• Küreselleşme karşıtlarına göre, küreselleşme dünyayı homojenleştirerek zengin kültürel çeşitliliği
öldürmektedir.
• Küreselleşme yanlıları ise küreselleşme sayesinde hepimizin farklı zenginliklerimiz ve becerilerimizden
fayda sağlayabileceğimizi öne sürmektedirler.
• Küreselleşme ve Ulusal Egemenlik
Ulusal egemenlik, bir ulus devletin bağımsız olduğu, hükümetini özgürce seçebildiği diğer ülkelerin iç işlerine
karışmadığı, sınırlarındaki faaliyetleri kontrol edebildiği ve uluslararası bağlayıcılığı olan anlaşmalara dahil
olabildiği anlamına gelmektedir.
 Küreselleşme demokrasiler için bir tehdit mi?
 Küreselleşme demokrasinin koruyucusu mu?
• Küreselleşme karşıtları, küreselleşmenin ulusal egemenliğe zarar verdiğini ve yerel yönetimler ile
hükümetlerin otoritelerini sarstığını savunmaktadırlar.
• Küreselleşme yanlıları ise buna karşı çıkmakta ve küreselleşmenin demokrasiyi dünya geneline yaydığını
ve ulusal egemenliğin uzun vadeli bir bakış açısı ile değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadırlar.
KÜLTÜR, EGEMENLİK VE ÇEVRE TARTIŞMALARI
• Küreselleşme ve Çevre
• Bazı çevreci topluluklar küreselleşmenin çevresel koşul ve düzenlemeleri aşağı çeken bir rekabet ortamı
yarattığını savunmaktadırlar.
• Küreselleşme karşıtlarına göre Batılı firmalar, daha sonra ülkelerine ihraç edilecek olan ürünlerin yurt
dışında üretilmesinde sıkı olmayan çevre yasalarının olduğu ülkeleri tercih ettiği ve bundan istifade ettiğini
ileri sürmektedirler.
• Küreselleşme yanlıları ise, uluslararası işletmelerin çoğunun makul çevre yasalarını (en azından) mal ve
hizmetlerin potansiyel yerel pazarlarını genişletebilmek amacıyla desteklediklerini söylemektedirler. Çünkü
bu işletmelerin geleceğin sağlıklı pazarlarının, işletmelerin gelişimindeki sürdürülebilirliğe bağlı olduğunu
bildiklerini savunmaktadırlar.
KÜRESEL İŞ ÇEVRESİ

Uluslararası iletmeleri diğerlerinden ayıran özellikleri açıklayabilmek için en iyi yöntem bir model
belirlemektir. Bu modeli küresel iş çevresi olarak isimlendirmek mümkündür. Söz konusu model 4 farklı
unsurdan oluşmaktadır.

• Küreselleşmenin gücü - Küreselleşme


• Uluslararası iş çevresi – Uluslararası çevre
• Ulusal iş çevresi – Ulusal çevre
• Uluslararası işletme yönetimi – İşletme iç çevresi

You might also like