restorasyonların marjinlerindeki lezyonlar ya da restorasyonlar veya dolgularla ilişkili çürükler olarak tanımlanmıştır. Sekonder çürükler, konvansiyonel çürüklerin çeşitli nedenlerini restorasyonun ve ilgili restoratif materyalin spesifik özellikleriyle iç içe geçiren karmaşık ve çok faktörlü bir süreçtir. Sekonder çürük patogenezi, demineralizasyon ve dentin çürüğünde olduğu gibi organik bileşenin enzimatik çözünmesini içeren diğer çürük lezyonları ile aynı konsepti takip eder, ancak bir restoratif veya doldurucu madde ile restore edilebilir. Sekonder çürükler: (1) kusurlu bir restorasyonla ilişkili olabilir (esas olarak restorasyon ile diş arasındaki boşluklar, ara yüze asidik sıvıların veya mikroorganizmaların girmesi sonucu) (2) sağlam bir restorasyonda diş sert dokusuna kıyasla restorasyonun daha düşük bir tamponlama kapasitesine sahip olması (3) nedensel olarak restorasyonla ilişkili olmayan, ancak mevcut restorasyonların hemen yanında oluşan çürükler sonucu (örn: esas olarak çürük süreci hasta düzeyinde yeterince dikkate alınmaması sonucu restorasyonun yanındaki yüzey çürük hale geldiğinde) oluşurlar. Sekonder çürük restorasyonlarının kusuruna ilişkin bazı tartışmalar vardır. Çeşitli sekonder çürük modelleri kullanılarak bir dizi in vitro çalışma yapılmış ve sekonder çürük için eşik boşluk değerinin 60 ile 1000 μm arasında olduğu sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte, in vivo çalışmalardan elde edilen bulgular, esas olarak metodolojik sınırlamalar nedeniyle, bu tür eşik boşluklarının boyutlarını zorunlu olarak doğrulayamadı. Bu boşlukların varlığı, örneğin polimerizasyon büzülmesi veya malzemenin yetersiz ışıkla polimerize edilmesi sonucu olabilir. Yine adeziv restorasyonlarda hibrit tabakanın ve dolayısıyla arayüzün hidrolitik bozunmasıyla da oluşabilir.