You are on page 1of 13

MANTIK KURAMININ BİLEŞENLERİ

ÖTENAZİYİ MANTIK BİLEŞENLERİNE GÖRE AYIRACAK


OLURSAK;

AMACI:
 Ötenaz nedir ve ötenazdaki amaç nedir? Sorusunu sorarak başlayalım,
 İyileşemeyeceği ve dayanılmaz acıları ölümüne kadar tıbbî açıdan benimsenmiş olan, durumu kendisi ve
yakınlarınca bilinen, zihinsel yeterliliğe sahip bir kişinin, kendi bilinci ve özgür iradesiyle vermiş olduğu karar
üzerine kendisini tedavi eden hekim aracılığıyla acısız bir biçimde hayatının sonlandırılmasına ötanazi
denmektedir’’
 Yani böyle bir uygulamadaki temel amaç, acı ve ıstıraba son vermek ve kişiyi huzura kavuşturmaktır.
KONUYLA ALAKALI SORU:

Ötenaz isteyen her hasta bu hakka sahip midir? Sorusu da konuyla alakalı başka bir soru olabilir bunu da inceleyelim.
 Ölümcül bir hastalıkla pençeleşen, dayanılmaz acılar çeken ve bu acılardan kurtulmak için de kendi iradesiyle
yaşamını sonlandırmak isteyen bir hastanın karşısında, hekimin önünde dört seçenek vardır: İlk olarak, hekim hastanın
bu isteğini görmezden gelebilir ve tedaviyi olağan akışına bırakabilir. İkinci olarak, hekim hastanın güçlük çekerek
zorlukla yaşamasını sağlayan tıbbî desteği durdurabilir ve hastanın daha çabuk ölmesine izin verir. Ölüme doğrudan
yol açmadığından ya da hekim hasta üzerinde doğrudan bir müdahale yapmadığından bu seçenek, ‘‘edilgen ötenazi’’
olarak isimlendirilir. Bu tür ötenazide kişinin ne istediğine ve ne düşündüğüne bakılmaksızın alınan bir karar söz
konusu olmaktadır. Bir anlamda hasta ölüme terk edilmekte, acı ve ıstıraplarının sona ermesi için herhangi bir tedavi
uygulanmamaktadır. Edilgen ötenazide bu işlem, hayatının son günlerini yaşayan ölme noktasındaki hastalara, tekrar
şuurunu kazanamayacak derecede beyni zedelenmiş, koma halindeki, daimi bitkisel hayata girmiş kişilere uygulanır.
Üçüncü olarak, hekim hastanın kendi yaşamına son vermesi için gerekli araçları bulmasına yardımcı olabilir.
Sözgelimi, dayanılmaz ve katlanılmaz derecede acı çeken bir hastaya hekim, bu acısından tümüyle kurtulması için ona
ölümcül bir ilaç temin edebilir. Bu uygulama daha çok ‘‘intihara yardım ya da yataklık etme’’ olarak adlandırılır
Dördüncü olarak ise, hekim hastanın yaşamını sonlandırmak için kendisi devreye girebilir ve en acısız bir biçimde
hastayı çektiği çileden kurtarır. Bu durumda hekim, hastanın ölümüne doğrudan neden olduğundan ve kendi elleriyle
onun ölümüne yol açtığından bu seçenek ‘‘etkin ötenazi’’ diye isimlendirilmektedir.
VARSAYIMLAR

Yaşam bir haktır ve herkese verilmiş bir haktır öyleyse bitirebilirmiyiz bitiremezmiyiz? Sorusu üzerine
konuşalım.
 Yirminci asrın insanının yaşama hakkı ile ilgilenmesi kadar kendi ölme hakkı ile de ilgilenmesidir. Artık bu insan,
yaşamı üzerinde söz sahibi olduğu kadar, ölümü üzerinde de söz sahibi olmak istemesidir. Bu anlamda yaşam
destek ünitelerine bağlı ya da başkalarının bakımına muhtaç ve dayanılamayacak şekilde bir acıyla ölüm sürecini
yaşamak için gereken güce ve iradeye sahip olunamayabilir. Özellikle yirminci asırdan itibaren bireyselciliğin ön
plana çıkması ve kendi kaderini belirleme algısı ile insanlar, nerede, ne zaman ve ne şekilde öleceği konusunda
karar vermek istemekte ve bunu bir hak olarak görmektedir. Onların nazarında en önemli ve diğer tüm hakların
önünde bir hak olan yaşama hakkıdır. Bu hak, kişinin kendi iradesi ile kullanımından kaçınılamayan ve
vazgeçilmesi dahi düşünülemeyen tek kişilik hakkıdır.
Yaşama son vermek günah ise ötenazi isteyen kişi günah mı işlemiş olur?
 Tedavisi tıbben mümkün görülmeyen bir hastanın acı ve ıstırapları ne ka­dar dayanılmaz olursa olsun, hayatına son
vermek üzere hekime ötanazi izni vermesi, dinen caiz olmadığı gibi bu izin, hekimin ona ötanazi uygulamasını da
mubah kılmaz. Ama bu durumda ötanazi yapan hekime kısas uygulana­mayacağı gibi hekimin diyet ödemesi de
gerekmez.Şafiî mezhebindeki ikinci bir görüşe göre ise bu izin, ötanazi uygulanma­sını mubah kılmamakla birlikte,
hekimi diyet ödemekten kurtarmaz. Bu görüş­te olan fakihlerin bir kısmı, ötanazi uygulayan hekime kısas
uygulanması ge­rekeceğini ifade etmişlerdir.
 Görüldüğü üzere katle izin verilmesi, bir insanın hayatına son verilmesini caiz kılmadığı, böyle bir fiilin suç ve
günah olduğu hususunda görüş birliği var­dır.Bilindiği üzere hayat, Allah'ın insana bir emanetidir. Dolayısıyla
şartlar ne olursa olsun insanın, hayatına son vermesi için başkasına yetki vermeye hak­kı yoktur. Yaşama ümidi
kalmamış da olsa, gerçek mânada tıbben ölmemiş bir insanın sağlığına kavuşup tekrar hayata dönmesi, tıbbî bir
mucizenin mey­dana gelmesi, az rastlanan bir olay olmakla birlikte imkânsız değildir
UYGULAMALAR VE SONUÇLAR

Ötenaziyi Türkiye’de yasal hale getirsek sonuçları neler olur?


 Türkiye’ de genel olarak doktorlar pasif ötanaziye evet demekte ve zaten mevcut sistem de dolaylı olarak pasif
ötanazinin uygulandığını söylemektedirler. Ve pasif ötanazi olarak görülmeyen doktorun hareketi doğal yollardan
ölüm olarak kayıtlara geçmektedir.
 Bu konu hakkında web de çok bir bulgu bulamadığım için kendim bir şeyler yazmaya çalışıcam;
 Bildiğimiz üzere Müslüman bir ülkede yaşamakla beraber başka dinlere inanan bireylerde ülkemizde yaşamını
sürdürmektedir.Müslümanlar tarafından insanın neden ne olursa olsun kendi yaşamına son vermesi günah sayılır
ama diğer inançlar için bu böyle olmayabilir bu nedenle ülke ikiye bölünebilir.Bir çok din inancını içinde
bulunduran bir ülke olarak anayasaya böyle bir yasa gelmeside imkansız olabilir geldiğini varsaysak dahi bu bizim
ülkemizi ikiye böler diye düşünmekteyim.
BİLGİ(VERİ,KANIT,GÖZLEM)

Ötenazın türleri hakkında ne kadar bilgiye sahibim?sorusuna cevap arayalım


  Pasif ötenazide; hasta olan kişiye uygulanacak olan tedavinin kişiye yardımcı olmadığı durumda, hastanın
hayatını uzatacak olan tedavi işlemleri durdurulur. Hastaya sadece hastalığın semptomlarına yönelik olarak tedavi
verilir. Kişinin hastalığına karşı bir şey yapmayarak sadece acısını dindirerek ölümünün beklenmesi işlemidir.
  Aktif ötenazide; ise bir sağlık çalışanının kişinin ölüm sürecine doğrudan şekilde katıldığı anlamına gelmektedir.
Uzman bir doktorun gerekli prosedürlerin yerine getirilmesinin ardından kişi için belirlenen enjeksiyon
uygulamasını gerçekleştirerek kişinin ölüm sürecine girmesini sağladığı ötenazi çeşididir.
Öteanazın hangi ülkelerde yasal oldu hakkında ne kadar bilgiye sahibim?sorusuna cevap arayalım
 ABD

ABD’de aktif değil, istemli pasif ötanazi hukuka uygun kabul edilmektedir. ABD’de uygulanan pasif ötanazi, genel
kabul gören ötanazi tanımının dışındadır. Hastanın ölümcül hasta olmadığı durumlarda da, hastanın tedavisini kesmek
veya onu yaşam destekleyici araçlardan çıkarmak mümkündür.
 Belçika

Belçika yasalarına göre, ötanazi isteyen hastanın 18 yaşından büyük olması, bu talebini bilinçli ve kendi iradesiyle
yapması, bu isteğini düşünerek ve birkaç defa yansıtması şart koşuluyor. Hastaya ötanazi yapılabilmesi için, “fiziki
veya psikolojik açıdan, tıbbi olarak sürekli ve dayanılmaz acı çekiyor olması, hastalık sürecinde çaresiz bir aşamada
bulunması” gerekiyor
 Hollanda

Mahkeme kararları ile 1984 yılında başlayan ötanazi uygulamasının cezalandırılmaması yaklaşımı, 1994 tarihli bir
yasa ile yasal bir prosedüre bağlanmış olarak sürdürülmüştür.48 10 Nisan 2001 yılında ötanazi hukuka uygun hale
getirilmiştir. Holllanda hukukunda ötanazi şöyle tanımlanmaktadır: Ötanazi, hastanın açık talebi üzerine, doktor
tarafından hastanın yaşamına son verilmesidir.
 Lüksemburg

17 Mart 2009 tarihinde ötanazinin gerçekleştirilmesi hakkında kanun yürürlüğe girmiştir ve böylece ötanazinin
uygulandığı üçüncü Avrupa ülkesi Lüksemburg olmuştur
Türkiyede ötenazi verileri nelerdir,bakış açısı nedir?

 Türk hukukunda hastanın öleceğini öngörmesine rağmen hastanın talebi üzerine doktorun tedaviyi sona erdirmesi TCK m. 85 kapsamında taksirle
öldürme kapsamında değerlendirilmektedir. Doktrinde baskın olan görüşe göre pasif ötanazi, hastanın bir müddet daha yaşamasını sağlayan yaşam
destekleyici tedaviyi sunmayarak veya yaşam destekleyici tedaviyi sona erdirerek ölümü hızlandırmaktır.
 Pasif ötanaziye örnek olarak ise, yaşam destek ünitesinin fişinin çekilmesi, gastrostomi tüpünün çekilmesi, respiratörün çekilmesi gibi durumlar
gösterilmektedir. Kanaatimizce bu durumlar ve doktrinde yapılan pasif ötanazi tanımı uygun değildir. Zira özellikle yaşam destek ünitesine bağlı
olarak hayatını devam ettiren hastalara verilen yaşam desteğinin çekilmesi kanaatimizce belirgin bir “aktif” hareketi içermekte ve böylece hekim,
hareketsiz kalarak değil de, doğrudan bir müdahale ile hastanın hayatının sona ermesine sebebiyet vermektedir. Belirtildiği üzere pasif ötanazi,
hareketsiz kalınan fiil sonucunda mutlak olarak ölüm beklenmiş ve istenmiş ise söz konusu olur. Bu bağlamda, çokça tartışılan kemoterapi gibi sonuç
garantisi olmayan tedavilerin reddedilmesi veya uygulanmaması halinin pasif ötanazi olup olmadığı hususu da netlik kazanacaktır. Kanaatimizce
kemoterapi gibi sonuç garantisi olmayan ve genellikle faydasından çok zararı olan yöntemlerin reddedilmesi kesinlikle pasif ötanazi değildir. Buna
mukabil, yaşam destek ünitesinin fişinin çekilmesi ise yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı aktif ötanazi kapsamında değerlendirilmelidir.
 Günümüzde doktorlar, pasif ötanaziye -yaşam destek ünitesinin fişinin çekilmesi dahil- aktif ötanaziden daha olumlu bakmaktadır. Örneğin ülkemizde
300 doktorun katıldığı bir araştırmaya göre, doktorların % 11’i aktif ötanaziyi desteklerken, bu oran pasif ötanazide %48’e kadar çıkmaktadır.
Kanaatimizce aktif ötanazi-pasif ötanazi ayrımı suni bir ayrımdır ve sonuçlarına bakıldığında da ikisi arasında herhangi bir fark yoktur.
 
KAVRAMLAR(FİKİRLERİ ORGANİZE ETME KATEGORİLER)

 ÖTENAZDAKİ KAVRAMLAR;
 KİŞİNİN YAŞAMI ÜZERİNDEKİ SÖZ HAKKI
 DİNEN HÜKMÜ
 Bu iki zıt kavramı ele almak istiyorum çünkü incelediğimde iki taraflıda düşünmeye çalıştığımda hak verdiğim yönler oldu.Hatta kendime ben olsam
ne yapardım sorusunu sorarak bu kavramları ele almak istedim.
 DİNEN HÜKMÜ

Bir tür intihar olan ötenazi büyük günahlardan biri olan intiharın farklı bir çeşidi olduğu için Müslüman açısından kabul edilebilirlik yanı yoktur.
Hayat imtihandır. İnsan, Rabbinin dilediği bir hayatı onun dilediği zamana kadar yaşamak durumundadır. İnsanın kendi eliyle veya birisini kullanarak
ölümü tercih etme hakkı yoktur. Zira bedenler insana emanettir. Bu nedenle ötenaziye hiçbir şekilde izin verilemez.
  
 İyileştirilemeyen ve dayanılmaz acı ve ıstıraplarla iç içe geçmiş bir hastalıkla yaşamak, bu hastalığı çekmekte olan kişi için gerçekten büyük bir yük
halini alabilir. Bu yüzden kişi, ölümü kendisini tüm bu acı ve ıstıraplardan kurtaracak tek çıkış yolu olarak görmeye başlayabilir.
 Artık insan, yaşamı üzerinde söz sahibi olduğu kadar, ölümü üzerinde de söz sahibi olmak istemesidir. Bu anlamda yaşam destek ünitelerine bağlı ya da
başkalarının bakımına muhtaç ve dayanılamayacak şekilde bir acıyla ölüm sürecini yaşamak için gereken güce ve iradeye sahip olunamayabilir.
Özellikle yirminci asırdan itibaren bireyselciliğin ön plana çıkması ve kendi kaderini belirleme algısı ile insanlar, nerede, ne zaman ve ne şekilde
öleceği konusunda karar vermek istemekte ve bunu bir hak olarak görmektedir.
SONUÇLAR,YORUMLAR(ÇIKARIM,ÇÖZÜMLER,VARILAN KARARLAR)

 Ötenazın yapılmasını kendi açımdan yorumlamam gerekirse;Bana göre de bir intihar demektir.Çünkü zaten
zamanı geldiğinde yaşamımız son bulacaktır.Bizim dinimizde bu inanç böyledir.Evet ötenazdaki amaç acıya son
vermek olabilir fakat yaşamıma son verip bir nevi intihar etmek yerine uyutulmayı isteyebilirdim eğer maksat acı
çekmeyi istememekse.
 Bunu yaptıran insanlara da saygı duyarım tabiki,yukarıda bahsettiğim gibi yaşam hakkı insana özgü bir haktır
bunun kararı kişinin kendinde olmasını talep etmekte kişinin kendi kararıdır.
BAKIŞ AÇIŞI(REFERANS KAYNAK,PERSPEKTİF)

 Benim bakış açıma göre; ötenaz Türkiye’ de yapılabilir bir şey olmalıdır.Evet kötü sonuçlar doğurabilir ama bir
çok dine meshup bireyleri barındıran bir ülkede yaşıyorsak herkes eşit hakka sahip olmalı ve bunu isteyenler
Türkiye’de kendi ülkelerinde ötenazı yaptırabilme hakkına sahip olmalıdırlar.
 Benim bakış açıma göre;ötenazı yapan doktorlar suçlu sayılmamalı.Çünkü bunu zaten hasta kendisi talep ederek
yazılı ve sözlü izin belgeleri düzenleniyo fakat bazı durumlarda doktorlar suçlu sayılabiliyo bu olmamalı.

You might also like