You are on page 1of 16

GIDA KATKI

MADDELERİ
GİRİŞ
• Dünya toplumları tarih boyunca tüm olanaklarını daha iyinin, daha
etkilinin, daha verimlinin ve daha ekonomik olanın elde edilmesi için
harcamış ve bireyin mutluluğunu hedef almıştır.
• Toplumun insan yaşamı ile ilgili görüşleri en ilkel kavimlerden başlayarak
günümüze kadar hep gelişerek sürmüş ve sonuçta teknolojiye ulaşılmıştır.
Bilim ve teknolojideki gelişmelerle beraber ise insanoğlunun mutlu ve
sağlıklı yaşamı için gerekli iyileştirmeler üzerinde çalışılmıştır.
• Sektörel çabaların içinde insanları en fazla ilgilendiren ve yaşamın temeli
olan konular gıda ve sağlık konularıdır. Günümüzde bu sektör birbirinden
ayrılmayan hatta birbirini tamamlayan birimler halinde çalışmaktadır.
Gıda ve Sağlık hizmetlerindeki gelişmeler ve son yenlikler eski
dönemlerde karşılaşılan bazı sorunları ortadan kaldırırken beraberinde
bazı yeni sorunları getirmiştir.
Örneğin, insan sağlığını etkileyen ve yaşam sürecini kısaltan birçok
hastalık, hijyen bilgilerinin gelişmesi, tıbbın başarısı ve modernizasyonu
sayesinde eski önemlerini kaybetmiş, bunun yanında uygarlıkla ilişkili
kalp-damar, kanser ve karaciğer hastalıkları etkin hale gelmiş, ayrıca
eksik veya yanlış beslenmenin, beslenme ile ilgili faktörleri olumsuz
yönde etkilemesine bağlı olarak beslenme bozukluklarının neden olduğu
bazı hastalıklar yaygınlaşmıştır.
Gıda Katkı Maddelerin Tarihçesi

Gıdalarda katkı maddesi kullanımı neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Bazı bileşiklerin ve katkıların özel fonksiyonları
yerine getirmek için gıdalara eklenmesinin yaygın ve güçlü bir gelenek olduğu görülmektedir. Bunların başında tuz, tütsü,
bazı baharatlar ve safran gelmektedir. Bal, yağ ve sirke de ilk kullanılan gıda katkı maddelerindendir. Gerçi bunlar günümüze
artık gıda katkı maddesi sayılmamakta ve gıdanın bileşenleri arasında yer almaktadır. Ancak safran boyası ve kükürt dioksit
gibi kullanımı antik çağdan günümüze kadar uzanan katkı maddeleri de bulunmaktadır. Mısırlılar 3500 yıl önce gıda katkı
maddesi olarak “renk maddelerini” kullanmıştır. Ülkemizde “nöbet şekeri” olarak bilinen ve kullanılan “khand ?” adlı boyalı
şeker, ilk kez Büyük İskender’e Hindistan’dan Avrupa’ya döndüğünde hediye edilmiştir. Erken dönem kayıtlarına göre Çin’de
doğal boyaların gıdalarda kullanımı MÖ 2600 yılına kadar uzanmaktadır. Hindistan’da da MÖ 2500 yılında gıdaların boyandığı
bilinmektedir. Ayrıca İncil’de safran ve kınanın MÖ 2500’den önce de kullanıldığından söz edilmektedir. MÖ 50 dolayında ise,
eski Romalılar tarafından sağlanan baharatlar İngiltere’de aroma verici olarak kullanılmıştır. Japonya’da 8. yüzyılda gıdalarda
doğal pigmentlerin kullanıldığı bilinmektedir. Bu bileşiklerin, işlenen gıdalara renklendirme amacıyla eklendiği ve özellikle
soya ve adzuki fasulyelerini renklendirmek için kullanıldığı belirtilmiştir. Zamanla kullanılan gıda katkı maddesi sayısı arttığı
gibi uygulanan gıda sayısı da artmıştır. Özellikle 19. yüzyılda gıda katkı maddesi kullanımının kontrolsüz olarak yaygınlaştığı
belirtilmektedir. Bunun başlıca nedeni yasal düzenleme eksikliği ve analiz yöntemi yetersizliğidir. Bu olumsuz gelişme,
modern gıda mevzuatı ve kontrol yöntemlerindeki gelişmelerle kontrol altına alınmıştır.
20. yüzyılda ise, gıda bilimi ve toksikoloji dalındaki gelişmelere bağlı olarak gıda katkı maddeleri için güvenli kullanılma
koşulları belirlenmiştir. Bu amaçla; hangi katkı maddesinin hangi gıdalara hangi miktarda katılabileceği yasal
düzenlemelerle sınırlanmış ve bunun dışındaki uygulamalar yasaklanmıştır. Gıdalarda katkı maddesi kullanımının bir
gereklilikten kaynaklandığı açıktır. Bunun başlıca nedeni, üretim fazlasının bozulmadan korunması ve böylece gıdaların
üretilmediği mevsimlerde ve yörelerde de tüketilmesinin sağlanmasıdır. Başlangıçta bu amaçla tuz, sirke, bal, tütsü, kükürt
vb. katkılar ve yöntemler uygulanmıştır. Peynir, yoğurt, sucuk, pastırma, turşu, reçel gibi farklı gıdaların geliştirilmesi de aynı
gereksinimin sonucudur.
Daha sonra, özellikle endüstrileşme ve kentleşme olgusuna bağlı olarak insanların bir kısmı tarımsal üretimden çekilmiş ve
bunların gıda gereksinimi başkaları tarafından sağlanmaya başlanmıştır. Dolayısıyla, gıdaların daha uzun mesafelere
taşınması ve daha uzun süre korunması gerekli olmuştur. Esasen günümüzde kullanılan birçok gıda katkı maddesi, antik
çağda başlayan uygulamaların devamıdır.
Kayısı ve şarabın kükürtlenmesi (E220) bunun tipik örneğidir. Bunun gibi, reçelin şekerlenmesini önlemek için koyulaştırma
sırasında eskiden daha çok limon suyu kullanılırken, günümüzde çoğunlukla limon tuzu (E330) kullanılmaktadır. Limon tuzu
(sitrik asit) gerçekte limon suyunun başlıca bileşenidir. Her ikisi de sakkarozun belirli oranda glukoz ve fruktoza
dönüşmesine yardımcı olmakta ve böylece şekerin kristalleşmesini önlemektedir. Gıdalarda doğal olarak var olan
alfatokoferolün (E307) yağların oksidasyonunu ve acılaşmasını geciktirdiği eskiden beri bilinmektedir. Günümüzde özellikle
rafine yağların acılaşmasını geciktirmek için, sentez yolu ile elde edilen gamma-tokoferol (E308) ve 352 Beslenme ve
Diyetetik Güncel Konular - IX izinli başka antioksidanlar da kullanılmaktadır. Bir başka örnek de bazı gıdaları kırmızıya
boyamak için kullanılan kırmızı pancar suyu yerine pancara rengini veren ve pancardan elde edilen pigmentin (pancar kökü
kırmızısı/ betanin) katkı maddesi olarak (E162) kullanılmasıdır.
Kimler Araştırır
Günümüz sitemi ile Dünya Sağlık Örgütü(WHO) gıda tadımın örgütünün (FAO)1956 yılında 42 ülkeyle anlaşma yapıptüm katkı
maddeleri baştan aşağı araştırılmasıyla karar verilmiştir. Bugün ise gıda sağlık örgütü uzamanlığında bir araya çalıştığı dünyadaki katkı
maddeleri kullanımı olan Jecfa (Gıda Katkı Maddedeleri Uzman Komitesi) dünyadaki katkı maddeleri konusunda en yetkili mecradır
Jecfa bir katkı maddeleri kullanımına izin vermek amacıyla çeşitli
araştırma basamakları uygular.

1.Sağlık üzerine etkilerine inceler (acceptable Daily İntake) yani


bir insanın ömür boyu tüketilmek üzere kullanıldığı maddeleri bir
günde alınabileceği sakıncasız ya da alınabileceği güvenli dozu
belirler günlük alımda bu dozları birden fazla gıdanın tüketilmiyle
açtığımızda ise sağlık üzerine oluşumuna etkileri ortaya
çıkarabilmektedir.
2.katkı maddesini sağlığı ve reaksiyonlarındaki etkileri inceler
(Ensonunda yaygın tüketim dozunu anket ile ölçüp değerlendirir)
katkı maddeleri listesine dozu ile beraber bu dünyadaki bütün
ülküler anlaşmalar gereği mevzuatlarını hazırlanırken Jecfa’nın
hazırladığı kullanılabilecek katkı maddeleri üst limit raporuna
uymak zorundadır. Jecfa’nın ardından kullanabilecek katkı
maddeler ve dozları ile ilgili Avrupa Birliği gıda bilim kurulu
tekrardan araştırma yapıp değerlendirilmektedir.
Eğer bir katkı maddesini insan sağlığına zarar vermiyorsa.
Tüketiciyi yanıltma amacı gütmüyorsa teklonojik bir ihtiyaç ise
kullanıma izin verilmektedir.
GIDA KATKI MADDELERİ
Tek başına gıda olarak tüketilmeyen, besleyici değeri olan veya olmayan, üretim, işleme gibi aşamalarda
koruma, stabilize etme gibi teknolojik amaçlarla gıdaya ilave edilen, doğrudan ya da
dolaylı olarak o gıdanın bileşeni haline gelen maddelere gıda katkı maddeleri denir.
Gıda katkı maddesi hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın tüketici
açısından zararsız olduğu bilinmelidir.
•Kullanılmasına yasalarla izin verilmiş olması gerekir.
•Kullanım miktarları yasalarla belirtilmiş olmalıdır.
•Gıda maddesinin besleyici değerini ve kalitesini düşürmemelidir.
•Basit yapıda olmalıdır.
•İmalatçı tarafından rahatlıkla satın alınabilmesi için ucuz olmalıdır.
•Reaksiyon alanı geniş olmalı ve içine konduğu gıdanın yapısına homojen
olarak dağılabilmelidir.
•Yetkili kurumlarca saptanmış olan bütün teknik özellikleri yapısında
taşımalıdır.
•Yasalarda belirtilen saflık ölçütlerine uygun olmalıdır.
•Toksikolojik etkisi olmamalıdır.
•Kullanıldığı düzeylerde insan sağlığına zararlı bir etkisi olmamalıdır.
•Gıdaların depolama ve raf ömrünü uzatmalıdır.
•Başka bir muhafaza yönteminin uygulanmadığı veya yetersiz kaldığı
durumlarda kullanılmalıdır.
•Tüketilmelerinden dolayı meydana gelecek sakıncalar en düşük düzeyde
olmalıdır.
•Kimyasal analizlerle kolayca tanımlanabilmelidir.
•Sindirim sistemi enzimlerinin aktivitesine engel olmamalıdır.
Gıdalarda, gıda katkı maddelerinde ve gıda enzimlerinde kullanılan gıda katkı maddelerinin fonksiyonel sınıfları
1. Tatlandırıcılar: Sofralık tatlandırıcılarda veya gıdalarda tatlı tat vermek amacıyla kullanılan maddeler;
2. Renklendiriciler: Gıdalara renk veren veya rengini geri kazandıran, gıdaların doğal bileşenlerini ve genel olarak olduğu gibi gıda olarak
tüketilmeyen doğal kaynakları içeren ve genellikle gıdanın karakteristik bir bileşeni olarak kullanılmayan maddeler ve ayrıca; Gıda
maddelerinden ve diğer yenilebilir doğal kaynaklardan fiziksel ve/veya kimyasal ekstraksiyonla elde edilen diğer besleyici veya aromatik
bileşenleri içermeyecek şekilde pigmentlerin selektif ekstraksiyonuyla oluşturulan preparatlar;
3. Koruyucular: Gıdaları, mikroorganizmaların sebep olduğu bozulmalara ve/veya patojen mikroorganizmaların gelişmelerine karşı
koruyarak raf ömürlerinin uzatılmasını sağlayan maddeler;
4. Antioksidanlar: Yağların acılaşması ve renk değişikliği gibi oksidasyonun neden olduğu bozulmalara karşı koruyarak, gıdaların raf
ömürlerinin uzatılmasını sağlayan maddeler;
5. Taşıyıcılar: Gıdalara besinsel veya fizyolojik amaçlarla ilave edilen gıda katkı maddelerini veya aroma vericileri, gıda enzimlerini, besin
maddelerini ve/veya diğer maddeleri; bu maddelerin teknolojik fonksiyonlarını değiştirmeden ve birbirleri ile herhangi bir teknolojik etki
göstermeden çözmek, seyreltmek, disperse etmek veya fiziksel yollarla modifiye ederek, bu maddelerin işleme, uygulama ve kullanımını
kolaylaştıran maddeleri;
6. Asitler: Asitliği arttıran ve/veya gıdada ekşi bir tat oluşumunu sağlayan maddeler;
7. Asitlik düzenleyiciler: Gıdaların asitlik veya alkaliliğini değiştiren veya kontrol eden maddeler;
8. Topaklanmayı önleyiciler: Gıda parçacıklarının birbirine yapışma eğilimini azaltan maddeler;
9. Köpüklenmeyi önleyiciler: Köpüklenmeyi azaltan veya önleyen maddeler;
10. Hacim arttırıcılar: Gıdaların mevcut enerji değerini önemli oranda artırmadan, gıdaların hacmini artıran maddeler;
11. Emülgatörler: Bir gıda maddesinde, yağ ve su gibi birbiri ile karışmayan iki veya daha fazla fazın homojen bir karışım oluşturmasını veya
oluşan homojen karışımın sürekliliğini sağlayan maddeler;
12. Emülsifiye edici tuzlar: Peynirde bulunan proteinleri dispers hale getirerek yağ ve diğer bileşenlerin homojen dağılımını sağlayan maddeler;
13. Sertleştiriciler: Meyve ve sebzelerin dokularını sert veya gevrek hale getiren veya koruyan veya jelleştiriciler ile etkileşerek jel oluşumunu
sağlayan veya güçlendiren maddeler;
14. Aroma arttırıcılar: Gıdanın mevcut tat ve/veya kokusunu artıran maddeler;
15. Köpük oluşturucular: Sıvı veya katı gıdalarda gaz fazın homojen dağılımını sağlayan maddeler;
16. Jelleştiriciler: Jel oluşumu ile gıdada farklı bir yapı oluşturan maddeler;
17. Parlatıcılar: Yağlayıcılar/kaydırıcılar da dahil gıdaların dış yüzeyine uygulandığında parlak bir görünüm veren veya koruyucu bir tabaka
sağlayan maddeler;
18. Nem vericiler: Gıda maddelerinin düşük nemli ortamdan etkilenip kurumasını önleyen veya toz gıdaların sıvı ortamlarda çözünmesini
kolaylaştıran maddeler;
19. Modifiye nişastalar: Fiziksel veya enzimatik uygulamaya ve asit veya alkali ile inceltmeye veya ağartmaya tabi tutulmuş olabilen yenilebilir
nişastaların bir veya daha fazla kimyasal işleme tabi tutulması ile elde edilen maddeler;
20. Kabartıcılar: Gaz oluşturarak hamurun/yumurtalı soslu hamurun hacmini artıran madde veya madde karışımları;
21. Stabilizörler: Gıdaların fiziko-kimyasal durumlarını korumalarını sağlayan, gıdada bulunan iki veya daha fazla birbiri ile karışmayan fazın
homojen dağılımının sürekliliğini sağlayan, gıdaların var olan renklerini koruyan veya kuvvetlendiren, proteinler arası çapraz bağ oluşturarak gıda
parçacıklarının bağlanmasını sağlayan, gıdaların bağlanma kapasitelerini artıran maddeler;
22. Kıvam arttırıcılar: Gıdanın kıvamını arttıran maddeler;
23. Un işlem maddeleri: Una veya hamura pişirme kalitesini geliştirmek amacı ile ilave edilen emülgatör dışındaki maddeler
E-Kodlu Gıda Katkı Maddeleri
Gıda katkı maddelerine güven sağlamak ve standartlaştırmak için Avrupa Birliği tarafından Europe kelimesinin baş harfi olan E-kodları verilmiştir.
E-Kodları bir dizi uluslararası kuruluşun (Dünya sağlık örgütü, Gıda Tarım Örgütü, Avrupa Birliği Gıda Komitesi, ABD Gıda ve İlaç Dairesi WHO
ve FAO’nun birlikte belirlediği katkı maddeleri üzerine çalışa ortak uzmanlar komitesi JECFA) Gıda katkı maddeleri çoğu bir numaraya sahiptir.

• Gıdalara eklenen orama vericiler 300


civarında çok geniş bir grup olduğundan. E-
kodu numarası verilmemiştir. Gıdalar renk
vermek, için meyve, sebze ve baharatlardan
elde edilen doğal renklendiriciler, enzim ve
aminoasitler de E-Koduna sahip değildir. E-
kodunun sağladığı temel faydalar ; isimleri
uzun olan gıda katkı maddelerinin gıda
etkilerinin daha kısaca belirtilmesi, birden
fazla aynı anlama gelen isme sahip olan gıda
katkı maddelerini, anlam karışıklığını neden
olmasına engellemesi, gıda katkı maddeleri
E-Kodları sayesinde standartlaşması ve
uluslararası gıda ticareti kolaylaştırılmasıdır.
Gıda Katkı Maddelerini Kullanılma Sebeplerine Göre Dört Grupta Toplayabiliriz

1. Koruyucular: Besinleri bakteri, küf, maya bozulmalarından


korumak, raf ömrünü uzatmak maksadıyla kullanılır.
a. Antimikrobiyaller: Nitrit, nitrat, 3. Aromayı ve rengi geliştiriciler:
• benzoik asit, Bunlar aromayı daha cazip hâle getirmek, orijinal aromayı korumak,
• propionik asit, düzeltmek veya artırmak için kullanılır. Lezzetin iki bileşeni tat ve koku
olduğu için, aroma maddeleri, lezzeti de artırır.
• sorbik asit,
Renklendiriciler; işleme ve depolama sırasında kaybolan tabiî rengi
• kükürt dioksit. yeniden kazandırmak, zayıf olan rengi kuvvetlendirmek, gerçekte
b. Antioksidanlar: C vitamini, BHA, BHT, gallatlar. renksiz olan besine renk vermek, düşük kaliteyi gizleyerek tüketici
takdirini kazanmak düşüncesiyle katılır. Bunların katılmaması sağlığımız
• 2.Gıdanın dokusunu, hazırlanma ve pişme özelliğini iyileştirenler: için daha faydalı olacakken, sadece vitrin ve göz zevki için insanlar bu
• a. Asitliği düzenleyiciler: Besinin pH'ını ayarlamak için kullanılır. maddeleri almaya itilmektedir.
Bunlar pH'ı düşürerek, besinde bakteri öldürücü ve bakteri üremesini a. Lezzet artırıcılar: En çok kullanılan lezzet artırıcı madde,
durdurucu tesir de gösterebilir monosodyum glutamattır.
• b. Topaklanmayı önleyenler (Silikat, magnezyum oksit,
b. Lezzet vericiler: Aromalar
magnezyum karbonat): Bunlar tuz, pudra şekeri, süt tozu gibi toz
halindeki karışımların akabilme özelliğini korumak, topaklanmasını c. Renklendiriciler: Tartrazin, indigotin vb.
önlemek için kullanılır. d. Sun'î tatlandırıcılar: Aspartam, sakarin.
• c. Emülgatörler (Lesitin, mono ve digliseritler): Yüzey gerilimini
azaltarak su ve yağın birbirine karışmasını ve homojen dağılmasını 4. Besin değerini koruyucu, geliştiriciler:
sağlamak için kullanılır. a. İşleme sırasında kaybolan besleyici unsurları yerine koyma:
• d. Stabilizatörler (kıvam artırıcılar, tatlandırıcılar): Su ve yağın B1, B2, niasin gibi vitaminler
yeniden ayrılmasını önlemek için kullanılır. e. Mayalanma sağlayıcılar.
• F. Nem ayarlıyıcılar. b. Diyette eksik olabilecek besin unsurlarını ekleme: A, D
• g. Olgunlaştırıcılar. vitaminleri.
• h. Ağartıcılar, dolgu maddeleri, köpük ayarlayıcılar, parlatıcılar.
Gıda Katkı Maddelerinin Bir Kısmı Bazı Hastalıkları Tetikleyebilir Mi?
• Bazı gıda katkı maddelerinin sebep olduğu düşünülen sağlık problemleri şunlardır:
•  Dikkat eksikliği bozukluğu, hiperaktivite sendromu: Bu teori 1970'li yıllarda popüler
olmasına rağmen, genetik farklılık ve yatkınlıklar dikkate alınmadan yapılan kontrollü
çalışmalar sonunda gıda renklendiricilerinin çocuklarda hiperaktiviteye veya öğrenme
bozukluklarına sebep olduğuna dair bir delil bulunamamıştır .  Alerji,
•  Astım,
•  Davranış bozuklukları,
•  Baş ağrısı, migren
• ,  Cilt problemleri: egzama, kurdeşen,
•  Uyku problemleri. Hastalıklara sebep olan bazı katkı maddeleri; Nitrit ve nitratlar
(E250, E251), Bu iki madde hem koruyucu olarak hem de renklendirici ve lezzet arttırıcı
olarak kullanılır. Nitrat ve nitritler özellikle sosis, salam gibi et ürünlerinde bulunur.
Bu katkılar kansere sebep olan nitrozaminleri oluşturur. Ayrıca bunlar kanın oksijen
taşıma kapasitesini azaltır. Bazı araştırmacılar, sucuk ve salam gibi işlenmiş et
ürünlerinde nitrit kullanılması yasaklanırsa, pek çok et ürününün piyasadan kalkacağını,
dolayısıyla hayvan üreticisinin, et teknolojisinin, insan beslenmesinin ve genel
ekonominin önemli ölçüde zarara uğrayacağını iddia etmektedir. Nitritsiz üretilecek et
ürünlerinin kötü renkte ve lezzetsiz olacağı, dayanma sürelerinin azalacağı ve
dolayısıyla gıda zehirlenmeleri yoluyla sağlık problemleri ortaya çıkacağı endişesi
duyulmaktadır. Nitrat ve nitritler bazı bünyelerde baş ağrısı ve kurdeşene sebep olabilir.
Monosodyum glutamat (MSG; E621); özellikle Uzak Doğu ve Türk mutfaklarında
değişik gıdalarda lezzet artırıcı olarak kullanılır. Fazla miktarda monosodyum glutamat
alınmasıyla oluşan reaksiyona "Çin Restorantı Sendromu" denir. Bu, baş ağrısı, bulantı,
ishal, terleme, göğüste sıkışma ve boyun arkasında yanmaya sebep olur.
Renklendiriciler; Hassas kişilerde deri döküntüleri ve astım gibi alerjik reaksiyonlara yol
açabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada incelenen 25 şekerleme örneğinin 11'inde izin
verilmeyen renklendiricilere rastlanmıştır. Örneğin: Karmen kırmızısı: Bir çok yiyecek,
içecek, ilaç ve kozmetiğe pembe, kırmızı, mor renk vermek için yüzlerce yıldan beri
kullanılan bir maddedir. Karmen kırmızısı, sentetik bir boya olmayıp bir böcekten elde
edildiği için doğal bir katkı maddesi olarak kabul edilir. Karmen kırmızısı, derideki basit
döküntü ve kaşıntılardan, ölüme kadar gidebilen anaflaktik şoka neden olduğu bilinen
bir maddedir.
GIDA KATKI MADDELERININ SAGLIK AÇISINDAN ÖNEMI
• Gıda katkı maddesinin sağlık üzerine olan toksikolojik etkileri, kısacası
kanser, doğum kusurları, sinir sistemi ya da diğer organlar üzerinde
olumsuz etkileri laboratuar hayvanları üzerinde deneylerle araştırılır.
Katkı maddeleri kimyasal maddelerdir. İçtiğimiz su, soluduğumuz hava ve
vücudumuzun da kimyasal maddelerden oluştuğu yüzyıllardır bilinen bir
gerçektir. Gıda katkı maddeleri gıdalara istenilerek katılan maddeler olup,
bu maddelerin özellikleri ve gıdalarda kullanım sınırları dünyada
uluslararası düzeyde araştırmalarla ele alınan bir konudur. Bu amaçla
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) ve Gıda Tarım Örgütü (FAO) nun oluşturduğu
gıdalarla ilgili komisyon (CAC : Gıda Kodeks Komisyonu) ve bu kuruluşun
gıda katkı maddeleri ile alt komitesi olan Birleşik Gıda Katkı Uzman
Komitesi (JECFA) katkı maddelerinin insan sağlığı açısından güvenilirliği
konusunda çalışmalar yapmakta ve belirli dozlarda kullanımında sakınca
olmadığı belirlenen maddelerle ilgili listeler hazırlanmaktadır.

You might also like