Uluslararası İlişkilerin “Gerçekçi” Teorisi: Kökeni,
Kapsamı, Kritiği
Mustafa AYDIN*
*( Doç.Dr., Ankara Üniversitesi, Siyasi Bilgiler Fakültesi,Uluslararsı İlişkiler Bölümü )
Giriş Her ne kadar uluslararası ilişkiler disiplininde farklı dönemlerde dünya üzerinde yaşanan olayların da etkisiyle farklı farklı düşünce akımları etkili olmuşsa da Realizm teorisi geçmişten günümüze en kapsamlı ve en uzun süreli teori olmayı başarmıştır.
Realist yaklaşımın neden bu kadar uzun süreli egemen
oldu? Realist yaklaşımı uluslararası ilişkilerde tekele sahip olduğunu düşünmenin yanlış olduğu belirtilmiştir. Eserin Özeti
Realizmin Temel Unsurları, Realizmin Kökenleri, Neo
Realizm ve Waltz, Sınırlamaları ve Katkıları başlıkları altında dört bölümde incelenmiştir. Realizmin Temel Unsurları İlk olarak Realizm ortaya çıkış süreci ele alınmış ve I.Dünya Savaşından sonra Uluslararası ilişkiler disiplinine hakim olan idealist görüşün aldığı eleştiriler ve idealist düşüncenin yanıldığı noktalar belirtilmiştir. İki mesele ile uğraştığı söylenebilir. 1) Uluslararası ilişkilerde devletlerin takındıkları tutum nasıl açıklanabilir. 2) Uluslararası ilişkilerin dinamikleri nasıl açıklanabilir. Temel varsayım ve fikirleri dört madde de özetlenebilir. 1. İnsan doğası kötümserdir. Devletler de tıpkı insanlar gibi sadece kendi çıkarlarını düşünürler. 2. Uluslararası ilişkilerin en temel ve en önemli aktörü devletlerdir. Devletlerin en önemli amaçları ulusal çıkarlarını gerçekleştirmektir. 3. İnsan doğası ve uluslararası sistemde merkezi otoritenin bulunmaması nedeniyle bu alanda çatışama ve savaşlar kaçınılmazdır. 4. Uluslararası politikada iç politikadakine benzer gelişmenin olabileceğine şüphe ile yaklaşırlar. Devletlerin ortak özellikleri
1. Devlet bütüncül bir aktördür.
2. Devlet rasyonel bir aktördür. 3. Devletlerin uluslararası arenada karşılaştıkları sorunlar hiyerarşisinde ulusal güvenlik en tepede yer alır. Realizmin Kökenleri Uluslararası ilişkilerde hakim teori olarak kabul edilmesi II. Dünya savaşı sonrasındaki dönem olarak kabul edilse de ,Thucydides (İ.Ö. 460-400), Machiavelli ( 16.yy), ve Hobbes ( 17.yy) tüm analizlerde realizmin öncüleri olarak kabul edilir.
güçsüz olanların bunları kabullenmek zorunda olduklarını” ( Güç, güvenlik, beka ) Machiavelli: Temel siyasi değer ulusal bağımsızlık ve yöneticilerin temel sorumluluğu ulusal bağımsızlığının korunmasını sağlamaktır.
Eğer çıkarlar gerektiriyor ise verilen sözlerin tutulmayabilir.
Hobbes: İnsanların sürekli çatışma halinden kurtulmak
için egemen devletler kurmuşlardır. Fakat uluslararası sistemde bu şekilde egemen bir güç oluşturma imkanı yoktur. Hans J. Morgenthau: “Politics Among Nations” kitabı realizme kavramsal bir yaklaşım getirmiştir.
Uluslar arası ilişkiler teorisine ilişkin altı ilkesi:
1. Siyaset, kökleri insan doğasında bulunan objektif yasalar ile yönetilir. 2.Siyasette temel hareket noktası güç çerçevesinde tanımlanan ulusal çıkardır. 3. Uluslararası politika devletlerin çıkarlarının çatışma alnıdır. Fakat bu çıkarlar sabit değildir, zamanla değişebilir. 4.Devletlerin dış politikadaki eylemleri ahlak dışıdır.Devletler ahlak kuralarına uyma özgürlüğüne sahip değillerdir.
5.Devletlerin siyasi tutumlarını değerlendirirken kendi
çıkarları peşinde koşan devletler olarak görürsek siyasi tutumları konusunda hata yapmayız.
6. Siyaset kendi ilkelerine göre ele alınmalıdır. Bu da bizi
gerçekçilik akımını seçmeye yöneltmektedir. Neo-realizm Waltz Yukarıdan aşağıya doğru yapılan analizde, uluslararası sistem başlangıç noktasıdır. Devletlerin davranışlarını belirleyen uluslar arası sistemin yapısıdır. Devletler kapasiteleri ile birbirlerinden ayrılırlar. Devletler arasındaki güç dağılımının değişmesiyle sistemin yapısının değişir. Büyük güçler sistemin değerlendirilmesinde önemli noktadır. Realizm: Sınırlamaları ve Katkıları Yaklaşımın en önemli özelliği uzun bir süre boyunca etkili olmasıdır.
Uzun süreli bu etkinliğin nedenleri ise;
1. Seçtikleri isim nedeniyle avantajlı konumda başlamaları 2. Betimledikleri dünyanın hali ile devlet adamlarının sahip oldukları dünya imajının örtüşmesi 3. Realizmin önce karamsar bir dünya tanımlayıp sonra da devlet adamlarının nasıl davranmaları konusunda tavsiyeler vermesi ile kendi kendini meşrulaştırması Realizme yönelik eleştireler; 1. Güç kavramını yeterince açık değil ve gücün ölçülemezliği
2. “Ulusal çıkar” tanımlamasının belirgin olmaması
3.Tarihi döngüsel kabul etmesine rağmen soğuk savaşın
bitişini öngörememesi
4. Statükocu ve yeniliğe kapalı yapısı ile adaletsizlikleri
meşrulaştırması
5.Avrupa merkezli bir modelden yola çıkarak tüm dünyayı
anlatmaya çalışması Değerlendirme Realizmin temel unsurları ve kökenleri öncü teorisyenlerin görüşleri çerçevesinde açıklanmıştır.
Özellikle realizme yönelik eleştiriler ve realizmin bu
eleştirilere cevapları makalenin “Realizm:Sınırlamaları ve Katkıları” bölümünde detaylı olarak incelenmiştir. Realizm uluslar arası ilişkiler disiplinine ilişkin eksik ve hatalı yönleri ayrıntılı olarak ortaya konulmuştur. Sonuç olarak; “Realist yaklaşım neden bu kadar uzun süreli hakim bir yaklaşım oldu?” sorusuna doğrudan cevap vermek yerine; kökeni,kapsamı ve kritiğini detaylı bir şekilde ele alınarak sorunun cevabı açıklanmaya çalışılmıştır. Realizm basit,anlaşılır yapısı ve doğru değişkenlere odaklanarak yaptığı açıklamalar ile bunu başardığını söyleyebiliriz.
İdeoloji̇k Hegemonya İçeri̇si̇nde Örgütlenen Si̇yasal Bi̇r Si̇stem Olarak Totali̇tari̇zm Totalıtarıanısm As A Polıtıcal System Organızed Wıthın The Ideologıcal Hegemony Mücella Sakman