You are on page 1of 111

DEPREMLER

MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ
CUT00014.MPG
NORMAL FAYLAR

• Çekme gerilmeleri etkisinde oluşurlar,


• Yerkabuğunun genişlemesi söz konusudur,
• Türkiye’de EGE GRABEN SİSTEMİ,
yani Batı Anadolu Bölgesinde bulunan
faylar bu türdendir,
• Normal Faylar diğerlerine oranla, görece
daha küçük depremlere yol açarlar.
NORMAL FAYLAR
Karlıova doğusunda kalan Doğu Anadolu K-G yönünde yılda yaklaşık 0,8 cm kısalmaktadır.
KAF ve DAF arasında kalan Anadolu bloğu yılda 2,1 cm Ege Denizi üzerine itilmektedir.
TERS FAYLAR

• Basınç gerilmeleri etkisiyle oluşurlar,


• Bu tür fayların bulunduğu bölgelerde
kabuğun daralması söz konusudur.
• Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde bu tür faylar etkilidir.
• Ters Faylar diğer faylara oranla daha büyük
depremlerin oluşmasına neden olurlar.
FAY TÜRÜ İLE DEPREM BÜYÜKLÜĞÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ

• Normal faylanmada kullanılan bağıntı;


• Ms=6.668+0.75 log AD
• (AD=Atım miktarı)
• AD=4 metre için bir örnek;
• Ms=6.668+0.75 log 4
• Ms=6.668+0.75*0.60
• Ms=7.12
FAY TÜRÜ İLE DEPREM BÜYÜKLÜĞÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ

• Doğrultu atımlı faylanmada kullanılan


bağıntı;
• Ms=6.974+0.804 log AD
• (AD=Atım miktarı)
• AD=4 metre için bir örnek;
• Ms=6.974+0.804 log 4
• Ms=6. 974+0.804*0.60
• Ms=7.46
FAY TÜRÜ İLE DEPREM BÜYÜKLÜĞÜ ARASINDAKİ İLİŞKİ

• Ters faylanmada kullanılan bağıntı;


• Ms=6.793+1.306 log AD
• (AD=Atım miktarı)
• AD=4 metre için bir örnek;
• Ms=6. 793+1.306 log 4
• Ms=6. 793+1.306*0.60
• Ms=7.58
ODAK MEKANİZMASI ÇÖZÜM DİYAGRAMI
ODAK MEKANİZMASI ÇÖZÜM DİYAGRAMI
DEPREMLERİN YERYÜZÜNDE DAĞILIMI

• Herhangi bir bölgede meydana gelen


depremlerin frekansı ve şiddeti o
bölgenin sismisitesidir.
• Dünya, meydana gelen depremlerin
frekans ve şiddetine göre;
• A Sismik Bölgeler,
• Pene Simik Bölgeler,
• Sismik Bölgeler olmak üzere üçe ayrılır.
A SİSMİK BÖLGELER
• Asismik Bölgelerde hemen hiç deprem
olmamaktadır. Buralar;
• Kanada Kalkanı,
• Brezilya,
• Orta Australya,
• Kuzey Almanya,
• Kuzey Rusya,Sibirya dır.
• Buralar, levha sınırlarından uzak yaşlı
masiflerdir.
A SİSMİK BÖLGELER

1 • ASİSMİK BÖLGELER
• PENESİSMİK BÖLGELER

3 • SİSMİK BÖLGELER
PENE SİSMİK BÖLGELER
• Bazı bölgelerde çok seyrek ve hafif şiddette
depremler olur. Buralar; Avrupa’da
• Hartz,
• Bohemya,
• Masif Santraller ve
• Doğu Afrika gibi yerlerdir.
• Buralarda nadiren meydana gelen
depremlerde önemli sayılabilecek can ve
mal kaybı ortaya çıkmaz.
SİSMİK BÖLGELER
• Dünya’nın şiddetli ve sık deprem olan
bölgeleri Sismik Bölgeler olarak
adlandırılır.
• Sismik Bölgeler, belirgin olarak iki kuşak
boyunca dağılır.
• Bu bölgeler, aynı zamanda genç
sıradağların ve volkan zincirlerinin de
sıralandığı levha sınırlarına paralel olarak
uzanır.
SİSMİK BÖLGELER
• AKDENİZ ÇEVRESİ (ALP-HİMALAYA) DEPREM KUŞAĞI

– İspanya-Güney Fransa-İtalya,
– Yunanistan-Türkiye-Cezayir,
– İran-Kafkasya-Hazar Denizi,
– Himalayalar,
– Pamir-Baykal çizgisi,
Dünyada başlıca iki büyük deprem kuşağı:
1) Pasifik ve 2) Alp-Himalaya Deprem kuşaklarıdır
SİSMİK BÖLGELER

• PASİFİK ÇEVRESİ DEPREM KUŞAĞI


• Kuzey Amerika,
• Meksika-Orta Amerika,
• Peru-Ekvator-Şili,
• Japonya ve Yeni Zelanda,
• Kamçatka ve Kuril Adaları,
TÜRKİYE’DE DEPREM

• TÜRKİYE’NİN DEPREM BÖLGELERİ

• Kuzey Anadolu deprem zonu


• Batı Anadolu deprem zonu
• Doğu Anadolu deprem zonu
• Orta Anadolu deprem zonu
Kuzey Anadolu Deprem Bölgesi

• Kuzeyde Avrasya Levhasıyla güneyde


Anadolu Levhacığını bir birinden ayıran
yaklaşık 1500 km uzunluğundaki Kuzey
Anadolu Fay Sisteminin kaynaklık ettiği, en
tehlikeli deprem bölgelerinden biridir.
• Türkiye’yi doğu-batı yönde kat eden Kuzey
Anadolu Fayı, sağ yönlü doğrultu atımlı
diri bir faydır.
Kuzey Anadolu Deprem Bölgesi
• KAF Zonunun genişliği ise 10-100 km arasında
değişir.
• KAF boyunca sığ odaklı, yıkıcı depremler oluşur.
• Türkiye’nin yıkıcı depremlerinin önemli bir kısmı
bu fay üzerinde meydana gelmiştir.
• Bilinen en büyük depremlerinden biri 1939 yılında
Erzincan’da meydana gelmiştir.
• 8.0 büyüklüğündeki bu depremde yaklaşık 40 000
kişi hayatını kaybetmiştir.
• Bu depremde yaklaşık 350 km yüzey kırığı
meydana gelmiştir.
Doğu Anadolu Deprem Bölgesi
• Yaklaşık uzunluğu 540 km olan sol yönlü,
doğrultu atımlı bir faydır.
• Bu fay üzerinde hem sığ, hem de orta derinlikte
odağı olan depremler meydana gelir.
• Fay üzerinde aletsel dönemde oluşan en büyük
deprem 22 Mayıs 1971 Bingöl Depremidir.
• 6.8 büyüklüğündeki bu depremde yaklaşık 38 km
uzunluğunda bir yüzey kırığı meydana gelmiştir.
• Tarihsel dönemde çok sayıda yıkıcı depreme
kaynaklık etmiş olan Doğu Anadolu Fayı üzerinde
gelecekte de yıkıcı depremlere kaynaklık etmeye
devam edecektir.
Güneydoğu Anadolu Deprem Bölgesi

Yaklaşık uzunluğu 600 km olan Güneydoğu


Anadolu Bindirme fayı (ters fayı) yıkıcı
depremlere kaynaklık etmektedir.
• Aletsel dönemde oluşan en büyük deprem 6 Eylül
1975’ de olan 6.9 büyüklüğündeki Lice
Depremidir.
• Tarihsel dönemde yıkıcı depremler yaşanmıştır.
• Deprem tehlikesi yüksek olan bölgelerden biridir.
Batı Anadolu Deprem Bölgesi
• Batı Anadolu Deprem Bölgesi, doğu-batı yönünde
uzanan normal faylardan oluşan hort-graben
sistemlerinin egemen olduğu fay sistemleri
tarafından kontrol edilir.
• En önemli graben sistemleri;
• Büyük Menderes Grabeni,
• Küçük Menderes Grabeni,
• Gediz Grabeni,
• Bakırçay Grabenidir.
• Bölgede Aletsel dönemde meydana gelen en önemli
deprem, 28 Mart 1970’de olan 7.2 büyüklüğündeki
Gediz Depremidir.
• Tarihsel dönemde çok sayıda yıkıcı deprem olmuştur.
NORMAL FAYLAR
Orta Anadolu Deprem Bölgesi
• İç Anadolu’daki ana tektonik hatlar;
– Eskişehir Fay Zonu,
– Kırıkkale-Erbaa Fay Zonu,
– Tuz Gölü Fayıdır.
• Eskişehir Fay Zonunda 20Şubat 1956 tarihinde
6.4 büyüklüğünde bir deprem meydana
gelmiştir.
• Tuz Gölü Fayında M.S. 110 yılında ve 1104
yılında çok yıkıcı depremler meydana gelmiştir.
• Akpınar Fayı üzerinde (Keskin) 1938 yılında
6.8 büyüklüğünde deprem meydana gelmiştir.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Depremlerin önceden tahmini denildiğinde;
beklenen depremin yerini, zamanını ve
büyüklüğünü tam ve doğru olarak bilmek
anlaşılmalıdır.
• Bugüne kadar böyle bir tahmin sadece 1975
yılında Çin’de Liaoning bölgesinde yapılmış,
başka da bir örneğine rastlanmamıştır.
• Bölgede çalışan bilim insanlarını doğru
tahmine götüren ipuçları;
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Deprem öncesi bölgede bulunan kayaçlarda
meydana gelen çatlak ve yarıklar,
• Manyetik alan şiddetinde meydana gelen
değişiklikler,
• Hava içinde iyonize olmuş elektrik
parçacıklarının yüksek oranlara ulaşması,
• Bazı vahşi ve evcil hayvanların sergilediği
davranış değişiklikleri..
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Depremlerin önceden tahmini, yaklaşık
olmak kaydıyla, yeri zamanı ve büyüklüğü
anlamında kabaca yapılabilmektedir.
• Bu konuda öncelikle bilinmesi gereken
konular olarak;
• Bölgenin tektonik özellikleri,
• Bölgenin sismo tektonik özellikleri,
• Bölgenin tarihsel depremleri,
• Bölgenin güncel depremleri,
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bölgenin kabuk yapısı vb. olarak
sıralanabilir.
• Ayrıca depremlerin oluşumundan önce diri
fay zonları çevresinde bulunan kaynak ve
kuyu sularındaki radyoaktif elementlerde
önemli artışlar olduğu kaydedilmiştir.
• Bu artış bazen normalin 2-3 kat üstünde
olabilmektedir.
• Bu konuyla ilişkili doğru bir tahmin 1974
yılında Çin’de yapılmıştır.
1976 Gazli (Özbekistan) depreminden önce radon gazı artışı
Radon emisyonu üst merkez uzaklığı arasındaki ilişki
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ

• Yeraltı sularındaki radyoaktif elemetlerde artış,


• Kabuk deformasyonunda meydana gelen anomaliler,
• Aktif tektonik zonlarda gerilme birikmeleri,
• Dünyanın magnetik alan şiddetinin değişmesi,
• Hava içinde iyonize olmuş elektik yükünün artması,
• Birtakım canlılarda meydana gelen panik hali,
• Depremsellik oluş düzenlerindeki değişiklikler.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bu olayda; radyoaktif etkinliğin iki katına
çıktığı ve 15 gün içinde depremin olacağı
bildirilmiş ancak depremin büyüklüğü
hakkında herhangi bir tahmin
yapılamamıştır.
• Gerçekten de 15 gün içinde 4.9
büyüklüğünde bir deprem olmuş, tam
zamanı ve büyüklüğü tam ve doğru olarak
tahmin edilememiştir.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Japonya’da sismologlar, depremden önce yer
kabuğuna sızan helyum ve azot gazlarının
argon gazına göre oranlarında önce yükselme
sonra ise azalma olduğunu belirtmektedirler.
• Radon gazı oranının yerkabuğunda oldukça
yüksek oranlara ulaşması en önemli
belirtilerden biridir.
• Sismik zonlarda, yer altı suyu bünyesindeki
radon gazı oranındaki artışlar deprem
bölgesindeki hacim büyümesinin miktarı
hakkında bilgiler vermektedir.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bu konuda gösterge olarak kabul edilen bir
başka bulgu da deniz seviyesinde meydan gelen
değişmelerdir.
• Gel-git olaylarının izlenmesi sonucu 1946
Nankai depreminden 1.5 gün önce deniz
seviyesinde çok önemli değişimler olduğu
ölçülmüştür.
• Depremden önce, deprem bölgesinde yer altı su
seviyesindeki değişimler de haberci olgular
arasında değerlendirilmektedir.
Nankai (Japonya) depreminden önce deniz seviyesinin saatlik değişimi
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bir başka olgu da sismik gedik tir.
• Belli bir büyüklüğü geçen oldukça uzun faylar
üzerinde, uzunca bir zaman deprem aktivitesinin
olmadığı kesimler, gelecekte ilk depremlerin
olacağı kesimler olarak kabul edilir.
• Bazen büyük bir deprem olmadan önce,adı
geçen depremin odak bölgesinin uzağında
yoğun olarak mikro sismik yoğunluk gözlenir.
• Büyük depremin odak bölgesindeki suskunluk
bir çeşit haberci olarak değerlendirilmektedir.
Hokkaido (Japonya) büyük depremlerin olduğu yerler
Hokkaido yakınlarında meydana gelen önemli depremlerin oluş sıraları
ve zamanın fonksiyonu olarak oluş sıraları
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bazen büyük bir depremin oluşundan önce adı
geçen depremin odak bölgesinin uzağındayoğun
olarak sismik etkinlik gözlenir.
• Büyük depremin odak bölgesindeki bu
suskunluk bir çeşit haberci olarak
değerlendirilmektedir.
• Meksika (Oascaca) yöresinde, 1965 (M 7.3) ile
1968 (M7.1) depremleri arasındaki sismik
gedik, 1978 depremiyle doldurulmuştur.
Haicheng (çin) depreminden önceki saatlik ön şok oluş düzeni
Oascaca (Meksika) yöresindeki sismik gedik
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Sismik dalga hızlarında, P dalgası hızının S
dalgası hızına oranındaki değişmenin
depremlerin önceden tahmini konusundaki en
önemli verilerden biri olduğu kabul
edilmektedir.
• Deprem bölgelerinde yapay patlatmalar
gerçekleştirilerek oluşturulan küçük
depremlerin P ve S dalgalarının istasyonlara
varış zamanı ölçülerek deprem tahmini
yapılmaktadır.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bu konuda ABD’de yapılan çalışmalarda; P ve
S dalga hızlarının değişiklik sürecinde geçen
zamanın onda biri kadar süre içinde deprem
olacağı tahmin edilmiştir.
• Örnek olarak P ve S dalga hızları değişimleri 30
günlük bir süre içinde ölçülmüş ise ve hızlar 30
günün sonunda normale dönmüşse,
• 30 günün 1/10’u olan 3 gün içerisinde depremin
olabileceği tahmininde bulunulmuştur.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bunun yanında hayvanların depremi yaklaşık 5
saat kadar önceden hissettikleri konusunda
ipuçları bulunmaktadır.
• Farelerin, yılanların, köstebeklerin depremden
önce deliklerini terk ettikleri, balıkların suyun
üstüne çıkarıp debelendikleri görülmektedir.
• Çiftlik hayvanlarının ahırlarını panik içinde terk
etmeye çalışıp garip davranışlar sergiledikleri
gözlenmektedir.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• İstatistik yöntemler de başvurulan bir diğer
yoldur.
• Bir bölgede tarihsel ve aletsel dönem deprem
kataloglarına giren depremler veri olarak alınıp
kullanılarak sonuca ulaşılmaya çalışılır.
• Depremlerin tahmininde amaç; büyüklük, yer
ve zamanın tam tam ve doğru olarak
belirlenmesi olduğuna göre, özellikle zamanı
yıl, ay, gün, saat olarak belirleyebilmek
istatistik yöntemlerle imkansız görünmektedir.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Sismik bakımdan aktif bölgelerde depremlerin
oluşmasından önce, yer kabuğunda yatay ve
düşey yönlerde belirgin birtakım hareketlerin
oluştuğu bilinmektedir.
• Bunun nedeni; üst kabukta sismik deformasyon
sırasında, kayaçlarda meydana gelen hacim
artışlarıdır.
• Depremden önce kabukta artan gerilmelere
bağlı olarak pek çok mikro kırık gelişmekte bu
da hacim artışına neden olmaktadır. Bu hacim
artışı da kabukta yükselmelere yol açar.
1964 Nigita depreminden önce ve sonra bölgede
kaydedilen seviye değişimleri
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• 1964 yılında meydana gelen Nigita (M7.5)
depreminde (Japonya) depremden önce
belirlenen kabuk hareketleri tipiktir.
• Aylar öncesinde başlayan yükselmeler, deprem
anına kadar sürmüştür.
• Benzer şekilde; 1930 Kanto ve 1978 İzu-Osima
depremlerinde de kabuk yükselmeleri şeklinde
başlayan hareketler deprem anında kısmi bir
çökme ile devam etmiştir.
İzu Yarımadasında (Japonya) deprem seviye değişimi ilişkisi
Haicheng ve Tangshan (Çin) depremlerinin üst merkezlerinde gözlenen seviye değişimleri
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Büyük ve yıkıcı depremlerin oluşmasından
önce, zaman, yer ve büyüklük olarak tahmini
konusunda bir başka yaklaşım da depremsellik
oluş düzenlerini belirleme çalışmasıdır.
• Bu tür çalışmalar için güvenilir deprem
kataloglarına ve bölgenin tektonik
özelliklerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir.
• Yer ve zaman boyutunda depremsellik oluş
düzenleri dört grupta toplanmıştır. Bunlar;
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
Ön şoklar,
Sükunet,
Haberci ve öncü yığılmalar,
Depremselliğin artması ve azalması,
Deprem etkinliğinin göçü,
Birbirini izleyerek oluşma,
Sismik gedik..
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Paleosismolojik verilerin önemi:
• Son yıllarda aletsel ve tarihsel depremlerin
yanında, geçmiş zaman depremlerini belirlemek
için paleosismolojik verilerden yararlanılmaya
başlanmıştır.
• Depremler, doğada, jeolojik formasyonlar
üzerinde belli başlı izler bırakmaktadır.
• Bu izler doğru okunabildiği taktirde depremin
yeri, zamanı ve büyüklüğü hakkında son
derecede önemli bilgiler elde edilebilmektedir.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Tektonik ve stratigrafik birtakım şekiller,
paleosismolojik veriler olarak önemli ipuçları
sağlamaktadır.
• Örneğin sığ stratigrafik seviyelerde meydana
gelip korunmuş sıvılaşma yapıları,
• Suya doygun kum tabakalarında şiddetli
depremler sırasında ortaya çıkan kum
püskürmesi yapıları,
• Kum kraterleri,
• Depremler sırasında oluşup korunmuş faylar,
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Özellikle genç (Holosen, pleistosen) yaştaki göl
çökellerinde sismik sarsıntı etkilerinin
oluşturduğu deformasyonel şekiller vb.
• Bu konuda önemli ipuçları olarak
değerlendirilmektedir.
• Sığ stratigrafik seviyelerde oluşan sıvılaşma
yapıları; 1971 yılında meydana gelen San
Fernando (Kalifornia) depremi, genç gölsel
çökellerde, orta ve şiddetli depremlerde oluşan
deformasyonel yapıların anlaşılmasına neden
oldu.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Adı geçen depremin üst merkezine 12 km
uzaklıkta bulunan Van Norman Baraj Gölü,
ekonomik ömrü içinde önemli sayılabilecek
birkaç depremi kısmen hasarsız atlatabildikten
sonra son depremde hasar gördüğü için suyu
boşaltılıp devre dışı bırakıldı.
• Gölde 52 yıl boyunca biriken çökeller araştırılmaya
başladı. 1930, 1933, 1952 yıllarında bölgede oluşan 6.0
dan büyük üç depremin bıraktığı izler , üç stratigrafik
düzlemde deforme olmuş yapılar olarak ortaya
çıkarıldı.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bunlar, yük kalıpları, küçük kıvrımlar, deforme
olmuş laminalar vb. dir.
• Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; bu şekiler
deprem anında sediment-su temas yüzeyi veya
ona çok yakın seviyelerde oluşmaktadır.
• Bu seviyelerin yaşı belirlendiği taktirde
deformasyonu yaratan sismik aktivitenin yaşı da
belirlenmiş olacaktır.
• Van Norman Gölündeki adı geçen şekillere VI,
VI ve IX şiddetindeki üç depremin neden
olduğu anlaşılmıştır.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Bu tür yapıların tipik özelliği; sediman-su
sınırında sarsıntı etkisiyle, üstteki killi, laminalı
malzemenin sıvılaşarak buruşması ve çökmesi,
• Daha sonra normale dönen çökelme sırasında
oluşan paralel laminalar tarafından
örtülmesidir.
• Bu şekiller Kuenen tarafından oluşturulan
sarsıntı etkisiyle üretilmiş olan deformasyonel
yapılara çok benzemektedir.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Kum sıvılaşması ve püskürmesi yapıları;
Depremlerde zeminde meydana gelen önemli
yapılardan biri de sığ seviyelerdeki kum
tabakalarında oluşan sıvılaşma ve püskürme
(sand blow) yapılarıdır.
• Suya doygun kum tabakalarında deprem
titreşimlerinin etkisiyle sıkışma ve hacim
daralması eğilimi oluşmaktadır.
• Eğer taneler arasını dolduran suyun drenajı
mümkün olmazsa, boşluk suyu basıncı artmakta,
bu artış düşey yöndeki jeolojik basınca eşit bir
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Mertebeye ulaştığı zaman efektif gerilmeler
sıfırlanmakta ve kum taneleri mukavemetini
kaybederek sıvılaşmaktadır.
• Kumlarda sıvılaşma; genellikle kalın, üniform,
suya doygun sevilerde ortaya çıkmaktadır.
• Ayrıca deprem büyüklüğünün de 6.5 ve daha
yüksek olduğu durumlarda sıvılaşma ve kum
püskürmesi olayları gelişebilmektedir.
• Bu konudaki en tipik örneklerden biri 1964
Nigita (Japonya) depreminde görülmüştür.
DEPREMLERİN ÖNCEDEN TAHMİNİ
• Depremler sırasında oluşup korunmuş fay
vb. yapısal şekiller; Bilindiği gibi depremlerin
büyük bir kısmı fay adı verilen kırılma anında
boşalan enerjiyle meydana gelir.
• Faylar, yeraltında ve üstünde pek çok çizgisel iz
bırakır. Bu izlerin belirlenip ölçülmesi sonucu
hangi büyüklükteki bir depreme neden olduğu
hesap edilebilmektedir.
• Jeolojik formasyonlar içinde korunmuş yapısal
unsurların izleri incelenerek geçmiş depremler
hakkında önemli bulgulara ulaşılabilmektedir.
DEPREMLERİN ETKİSİ

• Deprem sırasında yapıya etkiyen sismik


yatay kuvvet;
• F= m . a
• F=Yapıya etkiyen sismik yatay kuvvet
• a=Yer ivmesinin yatay bileşeninin
maksimum değeri (1g=9.8 m/sn2)
• Yatay kuvvetin büyüklüğü ivmeyle orantılı
DEPREMLERİN ETKİSİ

• Yer ivmesinin değeri;


• Üst merkezle yapıların bulunduğu yer
arasındaki mesafeye,
• Deprem dalgalarının geçtiği ortamın
(zemin, kaya) özelliklerine, doğrudan bağlı
olarak değişmektedir.
• Faydan uzaklaşıldıkça yer ivmesi değeri azalır.
DEPREMLERİN ETKİSİ

• Faydan kabaca 10 km uzaktan itibaren yer


ivmesi belirgin olarak azalmaktadır.
• Faya 5 km mesafede a=0.6-0.7g değeri, 50
km mesafede a=0.1g değerine düşmektedir.
• Kaya zeminde, örneğin VIII şiddetindeki
bir depremde yer ivmesi a=0.1g iken zayıf
gevşek bir zeminde a=0.6-0.7g gibi çok
yüksek değerlere ulaşmaktadır.
DEPREM ŞİDDETİNİ ETKİLEYEN NEDENLER
• DEPREMİN ÖZELLİKLERİ
– TEKTONİK DURUM
• Fayın büyüklüğü
• Faya olan uzaklık
• Yapıların faya göre konumu
• TEMEL ZEMİNİ VE TEMELİNÖZELLİKLERİ
• ÜST YAPININ ÖZELLİKLERİ
• ZEMİN –TEMEL-ÜST YAPI BİRLİKTE VE UYUMLU
DAVRANMALIDIR.
DEPREM DALGALARININ GEÇTİĞİ ZEMİN VE KAYALARIN ÖZELLİKLERİ

• ZEMİN, İÇİNDEN GEÇEN DEPREM DALGALARININ,


DEPREM DALGALARI DA İÇİNDEN GEÇTİKLERİ ZEMİNİN
ÖZELLİKLERİNİ DEĞİŞTİRİR.
• TEMEL ZEMİNİNDE;
– ANİ VE BÜYÜK OTURMALAR,
– GÖÇMELER
• TEMELZEMİNİN SIVILAŞMASI,
• ZEMİNİN ŞİDDETLENDİRME ETKİSİ,
• YAMAÇ VE ŞEVLERDE STABİLİTE
BOZULMALARI,
• ZEMİNDE YUMUŞAMA VE MUKAVEMET KAYBI
DEPREM ŞİDDETİNİ ETKİLEYEN NEDENLER

• TAŞIYICI SİSTEM ÜZERİNDE OLUŞAN


EYLEMSİZLİK KUVVETLERİNİN ŞİDDETİ;
• Yapının kütlesi,
• Taşıyıcı sistemin doğal salınım periyodu,
• Yer ivmesi,
• Zemin – yapı etkileşimine
• Bağlıdır.
DEPREMİN HİSSEDİLECEĞİ ALANIN BELİRLENMESİ

• Jonnston (1992), depremlerin moment


büyüklüğü ile hissedileceği alanın ilişkisini
aşağıdaki şekilde belirlemiştir;

• Mw = - 3.02 + 1.74 log (Ad)

• Ad: Depremin hissedileceği alanın


büyüklüğü (km2)
DEPREMİN HİSSEDİLECEĞİ ALANIN BELİRLENMESİ

• Herhangi bir bölge ve mühendislik yapısı


için maksimum tasarım depremi büyüklüğü
• Olarak ;
• Mw = 7.6 kabul edilirse,

• 7.6+3.02
• Log Ad = -------------- = 6.10
• 1.74
• Ad = 1.258.925 km2 bulunur.
DEPREMİN ÜST MERKEZİNDEBEKLENEN MAKSİMUM ŞİDDET

• I = 5.867+1.500 Mw – 2.100 ln (R+25)

• R= İncelenen yerin odak uzaklığı (km),


• D= İncelenen yerin faya dik (en yakın)
uzaklığı (km),
• h=Depremin odak derinliği (km),
• D=0,
• h=15 km kabulleri ile
• Odak uzaklığı R=15 km
DEPREMİN ÜST MERKEZİNDEBEKLENEN MAKSİMUM ŞİDDET

• I=Imax =5.867+1.500x7.6 – 2100ln (15+25)


• Imax = 9.5 olarak bulunmaktadır.
• R= D2 + h2 nin kare kökü,
• Aktif faydan dik uzaklığı 90 km uzakta olan
D

bir yerde ise; eşitliğin kare kökü alınıp


• R = (90)2 + (15)2 = 91 km
• Bulunur. Buradan bir önceki formüle göre;
• I= 5.867 +1500x7.6 – 2100 ln (91+25) = 7.5
• Bulunur.
DEPREMİN ÜST MERKEZİNDEBEKLENEN MAKSİMUM ŞİDDET

• Odak uzaklığı değişmediği sürece,


depremin büyüklüğü arttıkça şiddeti de
artmaktadır.
• Depremin en büyük şiddeti üst merkezinde
görülür.
• Deprem şiddeti için geçerli olan durum,
maksimum yatay yer ivmesi değeri için de
geçerlidir.
DEPREMLERİN TEKRARLANMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ

• Belli bölgelerde meydana gelen belli


büyüklükteki depremler, belirli aralıklarla
tekrarlamaktadır.
• Bu sürenin belirlenmesi için yıllık
deformasyon miktarı ve olan depremin
büyüklüğü bilinmelidir.
• Bir örnek üzerinden incelenecek olursa;
• L=90 km, aktif fayın uzunluğu (doğrultu
atımlı)
DEPREMLERİN TEKRARLANMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ

• Mw=7.6
• a= 20 mm/yıl, GPS verilerine göre fayın
ortalama kayma hızı
• A0= Fayın ortalama atım miktarı
• A0
• t= --------
• a
• Önce fayın ortalama atım miktarı bulmamız
gerekmektedir.
DEPREMLERİN TEKRARLANMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ

• Fayın atım miktarı (doğrultu atımlı fay için)

• LogA0 = - 6.32 + 0.90 x 7.6 = 0.52


• A0 = 3.31 m
• Fayın ortalama hızı
• a = 20 mm /yıl olarak alınacak olursa
• A0 3310 mm
• t= --------- = ------------- = 165 yıl bulunur.
• a 20 mm
DEPREMLERİN TEKRARLANMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ

• Fayın uzunluğu arttıkça, depremin büyüklüğü ve


tekrarlanma süresi artmaktadır.
• 7 büyüklüğünde bir depremde a = 0.1 mm/yıl
olursa deprem aralığı 10.000 yıl iken, a =
10mm /yıl olduğunda tekrarlanma süresi 100 yıl
olmaktadır.
• Fay kayma hızı değişmediği taktirde artan
deprem büyüklüğü ile tekrarlanma süresi de
artmaktadır.


DEPREMLERİN TEKRARLANMA SÜRELERİNİN BELİRLENMESİ

• Başka bir deyişle; çok yıkıcı depremlerin


tekrarlanma süresi uzamaktadır.
• Türkiye’de bulunan Kuzey Anadolu Fayı ile
ABD’de bulunan San Andreas Fayı’nın
yıllık kayma hızı yaklaşık 20-30 mm dir.
• Her iki fay da bu mertebedeki yıllık kayma
hızları ile “çok yüksek sismik aktivite
grubu”nda yer almaktadırlar.

You might also like