You are on page 1of 18

EMEVILER

ei-Cüveyni, Gazzali ve Ebü İsha k ei-İsfe­ kelimesi Kur'an-ı Kerim'de biri " insanı hadis kaynağında yer alan bu rivayete
rayini gibi Eş ' ari alimlerinin görüşlerine oyalayan, ahiretini unutturan dünyevi ar- göre Hz. Peygamber toprağa önce bir
rastlanmaktad ı r. Arnmar Talibi. İbnü 'I­ zu ve tutkular" (el -H icr ı 51 3), diğeri de kare çizmiş, karenin ortasından dışına
Arabi'nin Doğu gezisi esnasında topla- mutlak olarak "arzu edip ümit bağlama" taşacak şekilde uzun bir çizgi ve bunu
dığı kitapların listesini verirken Ebü' I - (ei-Kehf ı 8/ 46) anlamına gelecek şekil ­ dik olarak kesen paralel çizgiler çekmiş­
Kasım el- Kuşeyri'nin Es ma' ullö.hi'l -hüs- de iki ayette geçmektedir. İkinci ayette. tir. Resül-i Ekrem, merkezinde insanın
na'sı ile İbn Fürek'in el-Esma' ve 'ş­ "hem sevap yönünden hem emel yönün- bulunduğu bu karenin insanı kuşatan
şıfat'ını da zikreder (A ra'ü Ebf Bekr, ı. den daha hayırlı " olarak nitelendirilen ecel, dışarı taşan çizginin insanın emeli,
65; ll, 505). Müellifin bunlardan da isti- "baki olan salih işler " Allah rızasına uy- bu çizgiyi kesen paralel çizgilerin de in-
fade etmiş olması kuwetle muhtemel- gun düşen ibadetler, zikirler, dünya ve sanın hayatta karşılaştığı kaçınılmaz sı­
dir. Ayrıca el-Emedü'l-aksa ile Abdül- ahiret için faydalı, özellikle ahirette en kıntı ve üzüntüler olduğunu belirtmiş­
kahir ei-Bağdadi'ye ait el-Esmcl' ve'ş­ güzel akıbeti elde etmeye yarayan ha- tir. Kaynaklarda bu hadisteki şekilleri
şıfat arasındaki metot ve muhteva ben- yırlı işlerin tamamı şeklinde yorumlan- tasvir etmek üzere farklı çizimler yapıl­
zerliğine bakarak İbnü'I-Arabi'nin Bağ­ mıştır (Taberi, XIV, 5; ibn Kesir, ll, 422) mıştır. Mesela İbn Hacer ei -Askalani'nin
ctadi'den faydalandığını söylemek müm- Emel kavramı hadislerde daha sık geç- Fethu '1- bari adlı Bu ha ri şerhinde beş
kündür. mektedir (bk. Wensinck, el-Mu c cem, "eml" değişik çizim görülmektedir (XXIV, I 3).
el -Emedü '1- akşa 'nın. tesbit edilebil- md. ). Bu hadislerde ve zamanla bunlar BiBLiYOGRAFYA:
diği kadarıyla Türkiye kütüphanelerin- etrafında gelişen yorum ve tahlillerde Feyyümf. el-Mişbahu'l-münfr, "eml" md. ;
de bulunan iki yazma nüshasından baş ­ emelin, çoğunlukla zühdün karşıtı ola- Tacü 'l-'arüs, "eml" md.; Wensinck. el- Mu'cem,
ka (H ac ı Selim Ağa Ktp ., nr. 499 ; Süley- rak temelinde bedeni hazların tatmini "eml" md.; M. F. Abdülbakf. el -Mu'cem, "eml"
maniye Ktp., Şe hid Ali Paşa , nr. 37 1) Ra- ve dünya sevgisi bulunan arzuları ifade md. ; Bu harf, "Rikiik", 3, 4, 5, 7 ; Tirmizi, "Edeb",
83; Taberf. Ca~i'~'l-beyan, Kahire 1945, XIV,
bat'ta (Hi zanetü 'l- vesaik, nr. K. 4; el-Hi- etmek üzere kullanıldığı; insanın uzun
5; Maverdf, Edebü 'd -dünya ue'd-dfn, İ stanbul
zanetü'I-Haseniyye, nr. 2872, el-Hizane- vadeli arzular taşıması , zihnini yoğun bir 1304/ 1886, s. 108; Gazzali. ihya' , ıv, 452-455;
tü'l -amme, nr. K. 2670, son kısmı eksik) ve şekilde bunlarla meşgul etmesi ve ça- Zemahş erf. el - Keşşa{ (Kahire), ll, 386 ; İbn Ke-
RampOr State Library'de de (bk . Brockel- balarını büyük ölçüde bu arzuların ger- sfr. Te{sfrü' l·Kur 'an, istan bul1 985, ll, 422; İbn
mann, I, 733) nüshaları mevcuttur. çekleştirilmesi yolunda harcamasına tül-i Hacer, Fetf:tu'l-barf(Sa'd). XXIV, 10-13; Elma -
lılı. Hak Dini, V, 3038. ı:;;:1
BİBLiYOGRAFYA : emel, istek ve arzularına sınır koyarak · M M. ZEKi D uMAN
Ebü Bekir İbnü'I-Arabi, el - Emedü'l-akşa, özellikle ahiret hayatı için yararlı olacak
Üsküdar Selim Ağa Ktp ., nr. 499; a.e., Süleyma- işlere önem vermesine de kasr - ı emel
niye Ktp. , Şehid Ali Pa şa, nr. 371 ; a.mlf.. Kanü· EM EViLER
denilmiştir. Hz. Peygamber'in, " Yaşlı ki-
nü't-te 'u fl (nşr. Muhammed es-Süleymani).
şinin bütün güçleri zayıflasa da dünya
( WY.Y'~\ )
Beyrut 1990, s. 130, 242, 278, 300, 306, 329,
342, 361; a.mlf.. Ahkamü'l-Kur'an, ll, 802,
sevgisi ve uzun emeller konusunda gön- Hulefa-yi Raşidin'den sonra
808, 815; a.mlf.. 'Ariiatü'l-Af:t ue?f, Beyrut, ts. lü hep genç kalır " (Buhari, "Ril._{al._{", 5) me- 661- 750 yılları arasında
(Darü'I-Kütübi'l- ilmiyye), XIII, 34, 43 ; a.mlf.. alindeki hadisini de dikkate alan müslü- hüküm süren ilk İslam hanedanı.
el- 'Auasım (İ s tanbü li) , naşir Muhibbüddin ei- man ahlakçılar ernelin bütünüyle sön-
Hatfb'in mukaddimesi, s. 21 -22 ; Makkarf, 1'/ef- I. SiYASİTARİH
dürülmesinin mümkün olmadığını, hatta
f:tu 't-ffb, ll, 242 ; Brockelmann, GAL Suppl. , ı , II. MEDENiYET TARİHİ
hırsa dönüşmediği sürece insana yaşa­ L _j
733; Arnmar Tali bl, Ara' ü Ebf Bekr b. el- 'Ara-
br el-Kelamiyye, Cezayir, ts. (eş - Şirketü ' l - Vat a- ma arzusu ve istikbal ümidi veren olum-
niyye). ı , 65, 74, 261 ; ll, 505 ; Safd A'rab, Ma'a'l· lu bir emel duygusunun faydalı ve gerek- I. SiYASİ TARİH
Kiidf Ebf Bekr b. el- 'Arabr, Beyrut 1987, s. 127- li olduğunu düşünmüşlerdir. Maverdi bu Hulefa-yi Raşidin döneminden sonra
128. r:ı;:ı
görüşü ariflerden birine isnat ettiği ,
M İLYAS ÇELEBİ (632-66 1) Suriye'nin merkezi Dımaşk' ta
"Emel ümmetiçin rahmettir; eğer emel kurulan İslam tarihinin bu ilk hanedan-
olmazsa işlerin çoğu yüzüstü kalır, hayat devleti, adını kurucusu Muaviye b. EbQ
EMEL
bağları kopar" şeklindeki rivayetle teyit Süfyan'ın mensup olduğu Beni Ümeyye
( J..~l )
eder (Edebü 'd-dünya ve 'd-dfn, s. 108). (Ümeyye oğulları , Emeviler) kabilesinden
Gerçekleştirilmesiuzun zamana bağlı İslam ahlakçıları içinde emel konusu- almıştı r. Muaviye ve ondan sonraki iki
ümit ve arzular için kullanılan nu en geniş şekilde ele alanlardan biri halife bu kabilenin Süfyani kolundan,
bir terim.
L _j olan Gazzali, emele dair bazı hadis ve diğer on bir halife ise aynı ailenin Mer-
haberleri naklettikten sonra tül-i erne- vani kolundandır.
Arapça 'da "istemek, ummak" anlamın­ lin genellikle bilgisizlik ve dünya tutku- Adını ümeyye b. Abdüşems'ten alan
da bir masdar olup sözlüklerde genellik- sundan kaynaklanan psikolojik sebeple- Beni Ümeyye kabilesi Cahiliye dönemin-
le reca ile eş an l amlı bir isim olarak kul- rini incelemekte ve bunlardan kurtulmak de Mekke idaresinde önemli bir yere sa-
lanıldığı belirtilir. Ancak bazı dilciler, erne- için güçlü bir ahiret imanına dayalı ça- hipti. Şehrin ve Kabe'nin idaresiyle ilgili
lin gerçekleştirilmes i uzun zamana bağlı reler göstermektedir (if)ya', IV, 452 vd ) olarak kabileler arasında dağıtılan gö-
bulunan istekleri, recanın orta vadedeki Hz. Peygamber'in, emel duygusunu ve revlerin en önemlilerinden olan başku­
beklentileri ifade ettiğini , kısa sürede bu duygunun insan hayatı içindeki yeri- mandanlık vazifesi bu kabile tarafından
gerçekleşmesi umulan şeyler içinse ta- ni bazı geometrik şekiller çizerek açıkla­ yürütülüyordu. Hac için Mekke'ye gelen
ma' (tamah) kavramının kullanıldığını söy- dığını anlatan bir rivayet, hadis ve ahlak Araplar'a su ve yiyecek temini görevleri
lemişlerdir (Feyyümi, Mi.şbaf)u ' l-münfr, alimlerinin geniş ölçüde dikkatini çek- ise Hz. Peygamber'in kabilesi Beni Ha-
"eml" md .; Tacü 'l- carüs, "eml" md .). Emel miştir. Başta Buhari olmak üzere birçok şim'in uhdesinde bulunuyordu. Haşimi-

87
EM EVILER

ler ile, kardeşi Abdüşems'in oğlu Ümey- Suriye üzerine gönderilen dört ordudan cl tarafından şehid edilmesinden sonra
ye'ye nisbet edilen Emevfler arasında bir birinin başına getirilen ağabeyi Yezfd'in Suriye halkından "emfrü'l-mü'minfn" un-
rekabet mevcuttu. Haşimfler ' in yürüt- ordusunda ona yardımcı olarak görev- vanıyla biat aldı. Hz. Ali'nin yerine halife
tükleri bu görevler onlara Arap toplumu lendirilmişti. Bu görevi sırasında Ürdün seçilen Hz. Hasan'ın Irak ordusuna gü-
üzerinde önemli bir manevi nüfuz sağ­ sahil şehirlerinin fethinde büyük başa­ venememesi ve diğer bazı sebeplerle
lamıştı , Emevfler ise maddi nüfuzu tem- rı sağladı. 17 (638) yılında Ürdün ve ci- mücadeleden vazgeçerek kendisine biat
sil ediyorlardı. Bu iki kabile arasındaki varına idareci olarak tayin edildi. Bir yıl etmesiyle 41 yılı Rebfülewel ayının son-
rekabet islamı dönemde farklı bir bo- sonra Yezfd 'in vebadan ölümü üzerine larında (Temmuz 661) islam dünya sının
yut kazandı. Haşimfler Hz. Muhammed'e Hz. Ömer tarafından onun yerine Dımaşk tamamını hakimiyeti altına aldı ; böyle-
diğer kabHelere göre daha olumlu dav- valiliğine getirildi. Hz. Osman zamanın ­ ce yaklaşık doksan yıl müslümanları ida-
randılar. İçlerinden bazıları ilk müslü- da 24 (645) yılında Suriye umumi valisi re edecek olan Emevf Devleti'ni kurmuş
manlar arasında yer alırken yeni dine oldu. Hz. Osman'ın şehid edilmesine ka - oldu. Muaviye'nin halifeliğini resmi ola-
girmekte gecikenler de amcası Ebü Le- dar (35 1 656) Suriye valiliği ni yürüttü. rak Hakem Vak'ası'nın ardından veya
heb hariç onu desteklediler; Hz. Pey- Muaviye, Hz. Osman hakkında ilgisiz Hz. Ali'nin ölümünden sonra ilan ettiği
gamber'in diğer amcası Ebü Tali b baş­ kaldığını ve suç ortağı olduğu isyancıla­ hususunda farklı rivayetler bulunmak-
ta olmak üzere Mekke dönemi boyunca rı ordusunda barındırdığını ileri sürerek tadır. Ancak Sünni görüş, onun halifeli-
onun yanında bulundular. Bilhassa müs- Hz. Osman'ın yerine Medine'de halife ğinin Hz. Hasan'ın kendisine biatından
lümanların Ebü Talib mahallesinde mu- seçilen Hz. Ali'ye biat etmedi. Hatta ye- sonra geçerlilik kazandığını kabul eder.
hasara altında tutuldukları üç yıl süre- ni halifeye isyan etmekle kalmadı, Hz. Hulefa-yi Raşidfn "halffetü resülillah"
since hayatlarını ortaya koyarak onu ko- Osman'ın yakın akrabası olarak huku- (Allah resulünün halifesil veya "emirü'l-mü'-
rumaya çalıştılar. ken onun kanını dava etme hakkına sa- minfn " unvanını kullanmışken "halffetul-
Ümeyye oğulları içinde Hz. Osman gi- hip ol duğunu söyledi ve bunu gerçek- lah" (AII ah' ın halifesi) unvanını kullanan
bi ilk müslümanlar arasında yer alanlar leştirmek şartıyla Şam halkından biat Muaviye'nin hilafet makamına geçmesiy-
bulunmakla birlikte bunların sayıları az- a ldı. Daha sonra Mekke'de Hz. Aişe, Tal- le İslam tarihinde yeni bir dönem başla­
dı. Ümeyye ailesi ileri gelenleri, Hz. Pey- ha ve Zübeyr üçlüsü etrafında, haksız mıştır. Hilafetin saltanata dönüşmesi ola-
gamber'in islam'a açık davetinin ilk gün- yere öldürülen halifenin kanını dava et- rak tanımlanan bu değişiklik, onun ilk
lerinden itibaren halkın müslüman ol- mek için toplanan gruplarla, katillerin dört halifenin seçilme usullerinden farklı
masını engellemeye çalıştılar. Bu husus- cezalandırılması hususunda acele edil- olarak, yakın akrabası sıfatıyla Hz. Os-
ta diğer müşrik liderlerle birlikte hare- memesi gerektiği görüşünde olan Hz. Ali man'ın kanını dava etme gerekçesiyle
ket ettiler ; hatta şehirdeki nüfuzları se- arasındaki mücadelenin sonucunu bek- başlattığı kabile hakimiyeti yönü ağ ı r ba-
bebiyle bu hareketin elebaşısı oldular. lemeyi tercih etti. Cemel Vak'ası ' nda ga- san bir mücadeleyi kılıcının kuwet iyle ka-
islam davetini önleme faaliyetini Emevf- lip gelen Hz. Ali'nin kendisini tekrar ita- zanması neticesinde ortaya çıkmıştır. İlk
ler'le, nüfuz bakımından onlardan sonra ate davet etmesi karşısında ona Hz. Os- dört halifenin seçimlerinde, ilk müslü-
gelen Mahzümoğulları'nın liderleri yön- man'ın katillerini kendisine teslim etme- manlardan ve Hz. Peygamber'in yakın ar-
lendiriyordu. Nitekim Hz. Peygamber'in sini ve halifeliği bırakarak şura tarafın ­ kadaşlarından biri olma ve istişare yolu
Medine'ye hicretinden sonra müslüman- dan yeni bir halife seçilmesi iş i ni sağla­ ile seçilme prensipleri dikkate alınmışken
larla müşrikler arasında cereyan eden masını teklif etti. Onun bu tavrı iki ta- Muaviye'nin, daha sonra Ehl -i sünnet ta-
savaşlarda müş riklerin kumandanlığını rafı Sıffin'de karşı karşıya getirdi. rafından bir "ictihad hatası" olarak yo-
Emevf liderleri yapmışlardı. Bedir Gaz- Aralıklarla üç ay süren savaşın son gü- rumlanan siyasi mücadele sonunda hila-
vesi'nde Abdüşemsoğulları'ndan Utbe b. nünde çarpışmaların Hz. Ali lehine sona fet makamını işgal etmesi hilafet siste-
Rebfa, Uhud ve Hendek gazvelerinde ise ermek üzere olduğunu gören Muaviye, minin özünde büyük değişiklikler meyda-
Emevfler'den EbG Süfyan bu görevi yü- Amr b. As'ın teklifiyle mızrakların ucu- na getirmiştir. Bu değişiklikler. Hz. Os-
rütmüştü. Mekke'nin fethine kadar müs- na Kur'an sayfaları taktırarak savaşın man'ın kanını dava etmenin hilafet me-
lüman olmamakta direnen Emevfler'in durdurulmasını ve işin hakemiere hava- selesiyle hiçbir ilgisi olmadığı halde s ırf
büyük çoğunluğu, fetih esnasında baş­ le edilmesini sağladı. Böylece ordusunu bu motifi kullanarak hilafet makamına
ta reisieri EbG Süfyan olmak üzere di- kesin mağlübiyetten kurtardığı gibi işin oturan Muaviye'nin, oğlu Yezid'i veliaht
ğer müşriklerle birlikte İslamiyet'i ka - hakemiere havale edilmesini temin ede- tayin etmesi ve halifeliğin intikalinde ve-
bul etti. rek Hz. Ali'nin ordusunun parçalanma- raset sisteminin ortaya çıkmasıyla yeni
Emevi ileri gelenleri islam'a katılma sına ve sayıları 12.000'i bulan Harici'ler'in bir boyut kazanmıştır. Halkın yönetimin-
hususunda geç kalmış olmakla birlikte ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Ha- de Kitap ve Sünnet'in uygulanmasını sağ­
idari konularda tecrübeli oldukları için kem Vak'ası'nın meseleyi çözmek yeri- layan, Hz. Peygamber'in vekili sıfatıyla iş
erken tarihlerden itibaren çeşitli mevki- ne daha karmaşık hale getirmesi de sa- gören ve devletin menfaatleriyle şahsi
lere getirildiler. Hz. Peygamber tarafın­ dece onun işine ya radı. Haricfler yüzün- ve ailevi menfaatlerini birbirinden ayı ­
dan görevlendirilen Emevi gençleri ara- den büyük kuwet kaybına uğrayan Hz. ran ideal raşid halifelerin yerini dini ikin-
sında katiplik vazifesi verilen Ebu Süf- Ali'nin asker toplamakta zorluk çekme- ci plana atan, kuwete dayanarak devle-
yan'ın oğlu Muaviye de bulunuyordu. sinden istifade ederek durumunu daha ti hilafet-saltanat karışımı mutlak-teo-
Hicretten on beş yıl önce doğan ve aile- da güçlendirdi. Mıs ı r başta olmak üzere kratik- irsi bir monarşi ile idare eden
sinin diğer fertleriyle birlikte Mekke'nin halifeye bağlı bazı önemli yerleşim mer- halifeler aldı. Artık halife resmi unvanı
fethedildiğ i gün müslüman olan Muavi- kezlerini hakimiyeti altına alan Muavi- bakımından olmasa bile fiilen hüküm-
ye, Hz. EbQ Bekir zamanında (632-634) ye, Hz. Ali 'nin 40 (661) yılında bir Hari- dardı. Emevi halifeleri namazlarda hal-

88
EM EV)LER

ka imamlık yapsalar da bir kisra veya dilerinden olmayan müslümanların ka- ve Kapıdağ yarımadasında mevcut kuv-
kayser gibi davranıyorlar. muhaliflerinin nını akıtmayı dini bir mecburiyet sayan vetler Muaviye'nin ölümünden sonra Bo-
tenkit için kullandığı bu tabirleri kendi- ihtilalci Haricfler'le, halifeliğin Hz. Ali ev- ğaziçi ve Ege sularından çekildiler. Ho-
leri de benimsiyorlardı. Bu dönemde dev- ladının hakkı olduğunu iddia eden Hz. rasan ve Sind bölgesinde ise iç karış ı k­
let yönetimi dünyevf bir mahiyet kazan- Ali taraftarları olarak iki ana gruba ay- lıklardan faydalanarak isyan eden bazı
dı. Bu sebeple Emevf hilafetinin meş­ rılıyordu. Önemli iç savaşlardan çıkmış merkezler itaat altına alındıktan sonra
ruiyeti İslam tarihi boyunca tartışılan bir ve büyük ölçüde siyasete kaymış olan is- yeni fetihler gerçekleştirildi. Sicistan'da-
konu olmuştur. Hz. Peygamber'in kur- lam toplumunun başına geçen Muavi- ki şehirleri alan birlikler Kabil' e kadar
duğu isti şare temeline dayalı. ehliyeti ye'yi bekleyen en önemli mesele bu iki ulaşıp bu şehri de fethettiler. Hindis-
esas alan hilafet müessesesini saltana- muhalefet grubunun itaat altına alın­ tan'ın bir bölümünü vergiye bağladılar.
ta dönüştüren Emevfler'e karşı oluşan masıydı. Her iki grubun da merkezi Irak Horasan'ın bir kısmı. Taharistan ve Ku-
ŞiT. Zübeyr! ve Harici muhalefet. propa- bölgesi olduğundan Muaviye bu bölge- histan zaptedildi. Ceyhun'u geçen kuv-
gandalarını onların hilafetinin meşrü ol- ye büyük önem verdi. Küfe ve Basra va- vetler Buhara ve Semerkant' ı ele geçir-
madığı idd i asına dayanarak yürütmüş­ liliklerine yetenekli kişiler getirdi. Basra diler. Ukbe b. Nafi' tarafından gerçek-
tür. Şii ve Harici isyanlarıyla mahallf veya Valisi Mugıre b. Şu ' be ve onun ölümün- leştirilen fetih ler sayesinde İfrfkıye ·de
kabilevi sebeplere dayanan diğer ayak- den sonra Basra valiliğini de üstlenen ve Afrika içlerinde önemli başarılar sağ­
lanmalarda hep Emevf hilafetinin meşrü Küfe Valisi Ziyad b. Ebfh ikilisi sayesin- landı. Ukbe, müstahkem bir askeri gar-
olmadığı gerekçesi ileri sürü l müş. halk de bölgede istikrarı sağladı. Toplayabil- nizon kurmak gayesiyle Kayrevan şehri­
onları devirmek için Kitap ve Sünnet et- dikleri küçüklü büyüklü birliklerle sık sık ni inşa ettirdi. Başarılı yönetimiyle Ser-
rafında toplanmaya çağırılmıştır . Emevf isyanlar çıkaran Haricfler'e karşı şiddet beriler'in islam'a girmesini hızl andırdı.
Devleti'nin çöküşüyle sona eren meşrui ­ kullanırken zamanında fiili harekete gi- Bu sayede bölgede islam hakimiyeti güç-
yet fikrinin meyvelerini ise gizli propa- rişmeyen Hz. Ali eviadını kontrol altında lenmiş oldu.
gandalarını çeyrek asır Hz. Ali eviadı adı­ tutmanın yollarını aradı ve bunda büyük Gücünü kendisine samimi bir şekilde
na yürüten Abbasiler topla mıştı r. ölçüde muvaffak oldu. Halifeliği süresin- bağlı olan Suriye ordusundan alan Mu-
Meseleye dini prensipler açısından yak- ce onları isyancı bir unsur olmaktan ç ı ­ aviye, islam toplumunun içinde bulun-
laşan fıkıh alimleri de Emevf halifeliği ­ karmayı başardı. Hatta taraftarl arını Ha- duğu şartları iyi bir şekilde değerlendi­
ne aynı gözle bakmıştı r. En kuwetli şek­ ricfler'e karşı yapılan savaşlarda kullan- rerek kurucusu olduğu devletin temel-
liyle Küfe'de görülen. şeriat adına hak dı. Irak valilerine büyük yetkiler veren lerini sağlamlaştırdı. islam öncesinde
ve hukukun temsilcisi durumunda olan Muaviye. beklediğinden daha başarılı Bizans hakimiyeti altında yaşayan ve dü-
bu dini muhalefet otoriteye değil yöne- olan Ziyad b. Ebfh'in uyguladığı şiddet zenli bir devlet müessesesine. askeri ve
timin meşruiyetine karşı çıkıyordu . Mu- politikasına şahsen zıt bir politika ter- siyasi disipline aşina olan Suriye halkı
aviye'yi hilafeti saltanata çevirmekle it- cih etmesine rağmen göz yumdu. Diğer yeni hükümdarları Muaviye'yi de kolay-
ham eden alimler halifeliğin Emevfler'le önemli bir bölge olan Mısır ' da da em- lıkla benimsemişler. kendi gelenekleri-
sona erdiğine inanıyor, ancak toplumu niyet ve asayiş, önceden iş birliği ettiği ne göre meşrü buldukları bu saltanatı
iç savaşa sürükleyecek isyanlardan ka- Amr b. As'ın başarılı idaresi sayesinde Kur'an ve Sünnet'e uygun l uğu bakımın­
çınmak düşüncesiyle mevcut idareye ita- temin edilmişti. dan tenkide gerek görmem i şlerdi. Mua-
ati tercih ediyorlardı. Devlet merkezinin Muaviye ülkede siyasi istikrarı sağla­ viye. muhalifleriyle aniaşabilmek için on-
bulunduğu Suriye'deki alimler hariç Irak. dıktan sonra uzun süreden beri durmuş ların anlayacağı dilden konuşmayı pren-
Hicaz. İran ve Mısır bölgesinde yaşayan olan fetihleri yeniden başlattı. Bu fetih - sip edinmişti. Siyasetinin inceli ği "hilim"
alimierin büyük çoğunluğu Emevf rejimi- ler üç ayrı cepheye yöneliyordu. Suriye idi; kuwete çok zor durumlarda başvu­
nin şiddetle karşısında olduklarından Ha- orduları Bizans hakimiyetindeki Anado- rurdu. Ancak Ziyad b. Ebfh örneğinde ol-
rici isyanlarının dışındaki diğer isyanları lu ve Ermenistan, Irak orduları Horasan. duğ u gibi valilerinin sertliğine göz yu-
genellikle desteklediler. Hilafet hakkının Maveraünnehir ve Sind. Mısır orduları muyor, zaman zaman bunu teşvik edi-
Hz. Ali eviadına ait olduğu inancını benim- da Kuzey Afrika topraklarında savaştı­ yordu. Bu arada kendi kabilesinin nü-
semedikleri halde onların isyanlarını h aklı lar. Anadolu'ya yapıla n seferler yaz ve fuzu altına girmemeye çalışan Muavi-
gördüler. Ümmetin birlik ve beraberliğini kış aylarında olmak üzere yılda iki de- ye, Hz. Osman'ın durumuna düşmernek
korumaya büyük önem vermelerine. fıt­ fa düzenleniyordu. Bu seferterin ana için önemli eyaletlere başka kabilelere
ne ve ihtilaflara karşı olmalarına rağmen hedefi Bizans· ın başşehri İstanbul' du. mensup valiler tayin etti. Kabile reisie-
pek çoğu muhalif grupların isyaı'i'l arına Kara ve deniz yoluyla gelen İslam kuv- rine değer verdiğini gösterecek her şeyi
zaman zaman haklılık tanıdı. vetleri 49 (669) yılında ilk istanbul ku- yaptı. Başşehirdeki kabile şeyhlerinden
Muaviye belirli şarttarla Hz. Hasan· ın şatmasını gerçekleştirdiler; daha son- ve şehirlerden gönderilen kabile heyet-
biatını alarak "birlik yılı" (amü'l -cemaa) ra Kapıdağ yarımadasını ele geçirerek lerinden önemli ölçüde istifade ediyor-
adı verilen 41 (66 1) yılında ülkenin tama- istanbul'a yapılacak seferler için emni- du. Kabile reisierinden sağladığı bu des-
mını hakimiyeti altında top ladı. Ancak yetli bir üs haline getirdiler. Kış mev- teği oğlu Yezfd'i veliaht tayin ederken
Emevf muhalifleri mücadelelerini bırak­ simlerini burada geçirip baharda sefe- fazlasıyla kullandı. Yemen asıllı Kelb ka-
madılar. Ümmetin birliğini korumak için re çıkan kuwetler, birinci muhasaradan bilesinden yaptığı evlilikle islam öncesin-
Muaviye'ye itaati tercih eden pasif dini dört yıl sonra başlattıkları istanbul'a kar- de Suriye'ye yerleşen bu güçlü kabilenin
muhalefet bir tarafa bırakılırsa Emevf şı akınlarını yedi yıl süreyle devam et- desteğini garantiye aldı. Yezfd'in veliaht-
muhalifleri. dinin bazı emirlerini diğer tirdiler. Bu arada Rodos'u ve diğer bazı lığının kabul edilmesinde bilhassa anne-
gruplardan çok farklı yorumlayan ve ken- adaları da fethetmişlerdi. Bu adalarda sinin mensup olduğu bu kabilenin önemli

89
EM EVILER

payı olmuştur. Kabile reisierine kendile- ler de olmuştur. Mesela İbn Haldun, Mu- biat edildi. Bu konuda problem çıkaran
rinden biri gibi davranan, bilgisi, fesahati aviye'nin oğlu Yezid 'i veliaht tayin et- tek şehir Medine oldu. YezTd'in halifeli-
ve heybetiyle bir Arap soylusu vasfina sa- mekle içinde bulunulan şartlara göre ğini tanımayan Hz. Hüseyin ve Abdullah
hip olan Muaviye, onların üzerinde kur- müslümanların hayrına olanı yaptığı gö- b. Zübeyr, kendilerinden zorla biat al-
duğu şahsi nüfuz ve itibar sayesinde oğ­ rüşündedir. Ona göre Hulefa-yi RaşidTn makla görevlendirilen valinin takibatın­
lu Yezid için biat alarak kabilesine yet- dini motifın hakim olduğu, saltanat mo- dan kurtularak Mekke'ye gittiler. Onla-
miş yıllık iktidar şansı sağlamıştır. tifinin henüz ortaya çıkmadığı bir dö- rın bu davranışıyla birlikte Muaviye za-

Devletini bazı Bizans müesseselerinden nemde yaşamıştı. Muaviye'den itibaren manında kontrol altında tutulan muha-

faydalanarak kuran ve istikrarlı bir duru- din motifi zayıflamış , kabile asabiyeti lefet harekete geçti. Bu işin başını da
ma getiren Muaviye gayri müslimlere ve mülk motifi onun yerine geçmiştir. Küfeliler çekiyordu. Bunlar Mekke'ye sı­
karşı çok iyi davranarak gönüllerini ka- İbn Haldun, dinin öngördüğü şartlar dik- ğınan Hz. Hüseyin'e elçi ve mektuplar

zanmış, bunların bazılarını da sarayında kate alınarak bir halife seçilseydi ona göndererek kendisini Küfe'ye davet et-
görevlendirmiştir. Mesela müşavirlerin­ itaat edilmeyeceğini, toplumun birlik ve tiler. Davetlerini kabul edip şehirlerine
den Sercan b. MansOr bir hıristiyandı. beraberliğinin yeniden bozulacağını söy- geldiği takdirde kendisini halife ilan ede-
ler. Muaviye, halkın itaatini kolaylaştır­ ceklerini ve bayrağı altında YezTd'e kar-
Halifeliği, kabile asabiyeti temeline
mak için asabiyet motifini esas alarak şı savaşacaklarını bildirdiler. Hz. Hüse-
dayanan bir mücadele sonunda ele ge-
çirmiş olan Muaviye'nin en önemli icra-
yirmi yıllık iktidarı sırasında halk üzerin- yin'in durumu araştırmak üzere gönder-
de otoritesini temin etmiş olduğu aile- diği amcasının oğlu Müslim b. AkTI Kü-
atı oğlu Yezid'i veliaht tayin etmesidir.
Onun bu konudaki çalışmalarını Küfe Va- sinden birini veliaht tayin etmiştir (Mu· fe'de çok müsait bir zemin buldu; barış
lisi MugTre b. Şu'be'nin teklifi üzerine kaddime, 1, 364-365, 372 - 374). İbn Hal- sever vali Nu'man b. Beşir'in mOsama-
başlattığı rivayet edilir. Muaviye oğlunun
dün'un bu yaklaşımı özellikle çağdaş Sün- hasından da faydalanarak Hz. Hüseyin
ni yazarlar tarafından da benimsenmiş­ adına halktan biat aldı. Ardından da Hz.
halifeliğe layık olduğunu gösterebilmek
için bazı teşebbüslerde bulunmuş, bu tir. Ahmed Cevdet Paşa (Klsas-l Enbiya, Hüseyin'i Küfe'ye çağırdı.
maksatla onu alelacele SO (670) yılında I, 620, 627). Ziyaeddin Reyyis (islamda Si- Gelişmelerden haberdar olan Yezid,
İstanbul seferine göndermiştir. Yezid'in yasr Düşünce Tarihi, s. 251 vd.), M. Hu- Basra Valisi Ubeydullah b. Ziyad'ı Küfe
hacca gitmesi ve Hicaz halkına bol yar- dari Bek (MuJ:ıaçlarat, ll, ı 19 vd.), Yusuf valiliğine getirerek isyanı önlemekle gö-
dımlar yapması da buna bağlanmıştır.
ei-Uş (ed-Deuletü'l-Ümeuiyye, s. 340). Ab- revlendirdi. Göreve başladıktan hemen
Muaviye, başlangıçta sadece valilerine dülmün'im Macid (et- Tarf!Ju 's -siyas[, ll, sonra Müslim b. Akrl ve arkadaşlarını öl-
açtığı niyetini bu işe pek olumlu bak- 62) ve Abdüşşafi Muhammed Abdüllatif dürten Ubeydullah, gönderdiği kuwet-
mayan Ziyad b. Ebih'in ölümünden son- (el-'Alemü 'l-isli!i.m[, s. 124 vd.) bu tarih- lerle Küfe'deki yeni gelişmelerden ha-
ra (53 / 673) açıklamıştır. Müslümanların çiler arasındadır. Bu yaklaşıma göre Mu- bersiz olarak Küfe'ye gelmekte olan Hz.
hilafet meselesi yüzünden yeni bir iç sa- aviye, YezTd'i duygularının tesiriyle de- Hüseyin'in yolunu kestirdi. 10 Muhar-
vaşa sürüklenmemesi için böyle bir yo- ğil daha ziyade müslümanları ihtilaftan rem 61 ( 1O Ekim 680) Cuma günü Ker-
lu zaruri gördüğünü ileri süren Muavi- kurtarma noktasından hareketle şart­ bela'da cereyan eden çarpışmalarda Hz.
ye Hicaz dışında önemli bir muhalefetle ların gereği olarak veliaht yapmıştır. Dev- Hüseyin ve beraberindekilerin tamamı­
karşılaşmamış, kabile liderleri üzerin- letin ve ülkede gerçekleştirilen istikra- na yakını hunharca katiedildL İslam ta-
deki hakimiyeti sayesinde hedefine ko- rın devamını sağlamak için yerine geçe- rihinin en büyük faciası olan ve asırlar­
laylıkla ulaşmıştır. Ancak Medine'de Hz. cek kişiyi sağlığında belirlemeyi zaruri ca devam edecek mücadelelerin teme-
Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah görmüş, örneğini Bizans ve diğer çağ­ lini teşkil eden bu hadise, ŞiTiiği siyasi
b. Ömer, Abdurrahman b. Ebü Bekir ve daş devletlerden aldıgı erkek çocuğu bir taraftarlık olmaktan çıkarıp hilafe-
diğer bazı önde gelen sahabiler onun veliaht tayin etme . usulünü getirmiştir. tin Hz. Ali eviadının hakkı olduğu inan-
bu uygulamasını istişari hilafeti salta- ll. Muaviye'nin yerine geçecek halifeyi cını bir nas olarak kabul eden bir grup
nata çevirmek olarak değerlendirdiler beliriemeden ölmesinden sonra ortaya haline getirdi. Müslümanların iki züm-
ve şiddetle karşı çıktılar. Bunun üzerine çıkan karışıklık ve iç savaşlar, veliahtın reye ayrılmasının esasını teşkil eden bu
bizzat Hicaz'a giden Muaviye, bazı tarih- belirlenmesinin zaruretini ve Emevi aile- facia yüzünden başlatılan isyanlar Eme-
çilerin ihtiyatla karşıladığı bir rivayete sinden olmayan bir halifeye itaatin zor vTier'in yıkılışının önemli sebeplerinden
göre (Yusuf el-Uş, s. 164) Mekke'ye kaç- olacağını gösteren bir delil olarak ileri biri olmuştur. Halkın Emevi idaresine
mış olan bu üç kişiyi ikna edemedi ve sürülmüştür. Ömer b. Abdülaziz de isti- karşı nefret duygularını tahrik eden bu
biatlarını ancak tehdide başvurmak su- şari hilafeti getirmek istemesine rağ­ olay Hicaz bölgesini daha duyarlı hale
retiyle alabildi. Onların biatının ardından men Emevi ailesinin karşı çıkması yü- getirdi. Hz. Hüseyin'in şehactetinden son-
Mekke ve Medine halkı da Yezid'in veli- zünden bundan vazgeçmiştir. Bu kana- ra Mekke'de yalnız kalan Abdullah b. Zü-
ahtlığını kabul etti (Taberi, II, 73 vd.; ib- atte olan Yusuf ei-Uş Muaviye'nin icti- beyr'in gizlice biat almaya başlaması ve
nü'l-Esir, III, 503 vd.). hadının vakıaya uygun olduğunu, bu uy- Emevi valisinin namazda imamlığına en-
İlk İslam tarihçilerinin çoğu, başta oğ­ gulamanın daha sonra kurulan İslam gel olması , öte yandan Medine halkının
lu Yezid'i veliaht tayin etmesi olmak üze- devletlerinde de devam etmesinin bunu sefihliği ve eğlenceye düşkünlüğü yü-
re çeşitli sebeplerle Muaviye'yi tenkit gösterdiğini ifade etmektedir (ed-Dev· zünden Yezid'e biattan ayrılması bölge-
etmişlerdir. Bunların Ömer b. Abdülaziz letü'l-Ümeuiyye, s. 164). de Emevi otoritesini iyice sarstı. Yezid 'in
istisna edilirse diğer EmevT halifelerine Muaviye'nin 60 yılı Receb (Nisan 680) bu isyanları bastırmak için gönderdiği
bakışları da aynıdır. Ancak daha sonra- ayında vefatının ardından başşehir Dı­ Suriyeli askerlerden oluşan 12.000 kişi­
ki dönemlerde farklı görüşler ileri süren- maşk'ta ve diğer merkezlerde YezTd'e lik bir ordu, Harre Savaşı'nda Emevi yö-

90
EM EVILER

netimine karşı isyan eden Medineliler'i let katipliğigibi en yüksek bir makama kardeşi ve Basra Valisi Mus'ab'ın üzeri-
bozguna uğrattı; hatta rivayete göre getirmiştir. Mervan kısa bir süre sonra ne yürüyerek onu mağlüp etti ve Irak
kazandığı zaferin ardından şehri yağma­ halife adına kararlar vererek İcraatiar­ bölgesini itaat altına aldı (7 ı 1 69 ı). Ar-
lamaktan ve şehirde pek çok kötülüğü da bulunmuştur. Mervan'ın halife olma- tık en önemli rakibi olan Abdullah b. Zü-
işlernekten çekinmedi. Daha sonra Mek- sıyla başşehir Dımaşk'ta tehlike orta- beyr'in üzerine gidebilirdi. Bu işi meşhur
ke üzerine giden ordu şehri muhasara dan kalkmış olmuyordu. Çünkü Kays ka- kumandanı Haccac b. Yüsuf es-Sekafi'-
ederken Yezid'in ölüm haberi gelince bilesi Abdullah b. Zübeyr'i destekleme- ye havale etti. Uzun süren bir muhasa-
kuşatmayı kaldırarak Dımaşk'a döndü. ye devam ediyordu. Mervan, Beni Kelb ra sonunda Abdullah b. Zübeyr'i ortadan
Devlet işlerinden ziyade eğlence alem- kabilesi ve Emevi hanedanına sadık Su- kaldırarak Mekke'yi ele geçiren Haccac'ı

leriyle meşgul olan Yezid, Hz. Hüseyin'in riye ordusu sayesinde Mercirahit Sava- Hicaz valiliğiyle taltif etti (73 1 692) Böy-
öldürülmesi ve mukaddes şehirlerin ta- şı'nda (64 / 684) Dahhak b. Kays kuman- lece Arabistan'ı da itaat altına alan Ab-
lan edilmesi, Kabe'nin mancınıkla taş­ dasındaki KaysTier'i mağlüp etmeyi başa­ dülmelik'in karşısındaki birinci mesele,
lanması gibi İcraatları yüzünden müslü- rarak hakimiyetini sağlamlaştırdı. Erne- İran'daki şehirleri kana bulayan Ezraki
manların hafızasında İslam tarihinin en vi iktidarının devamını sağlayan bu sa- koluna mensup Hariciler'in isyanlarını
kötü isimlerinden biri olarak yer etmiş­ vaş, Kelb ve Kays kabileleri arasında so- bastırmaktı. Bu hususta, Haccac'dan son-

tir. Yezid'in yerine geçen ve çok kısa sü- nu gelmeyen kabile savaşlarının ilk hal- ra ikinci önemli sima olan Mühelleb b.
ren halifeliği sırasında önemli bir icra- kasını teşkil etmiş, aynı zamanda Erne- Ebü Sufre'den faydalandı. Başlangıçta
atı olmayan oğlu ll. Muaviye'nin ölümü- vi hakimiyetinin temellerini sarsan bir başarı gösteremeyen Mühelleb, Haccac'ın

nü Emevi tahtını sarsan hadiseler takip savaş olmuştur. Mercirahit zaferiyle Su- Irak umumi valiliğine tayin edilmesi (75 /
etti. Muaviye'nin başarılı siyasetiyle ört- riye'yi itaat altına alan Mervan, Filistin'e 694) ve lraklılar'ı zorla cepheye sevket-
bas ettiği ihtilaflar daha da kuwetlene- yönelen Abdullah b. Zübeyr'in saldırıla­ mesi sayesinde sonuç alabildi. Bu isyan-
rek ortaya çıktı. Fikri anlaşmazlık, kabi- rını durdurdu ve bizzat Mısır üzerine yü- lar 78 (697) yılında tesirsiz hale getiril-
leeilik ve bölgeler arası rekabet gibi se- rüyerek bölgeyi onun taraftarlarının elin- mişti. Ancak Harici isyanlarının bastırıl­

beplere dayanan bu ihtilaflar yüzünden den aldı. Mısır dönüşünden kısa bir sü- ması ve devlet otoritesinin sağlanma­

müslümanlar ikinci bir iç savaşın eşiği­ re sonra da öldü (65/685). Mervan, Ca- sında büyük emeği olan Haccac'ın aşırı

ne geldiler. Abdullah b. Zübeyr, ll. Mua- biye toplantısında halifeliğe yükselebii- sertliği devletin temellerini sarsan bir

viye'nin ölümünden sonra Mekke'de mu- rnek uğruna veliahtlıklarını kabul etmek isyana yol açtı. Haccac tarafından Sicis-
halefetini devam ettirdiği gibi Ehl-i beyt zorunda kaldığı Halid b. Yezid ile Amr tan valiliğine tayin edilen ve bölgenin
mensuplarının desteğini de sağlayarak b. Said'i. oğulları Abdülmelik ve Abdüla- fethiyle görevlendirilen Abdurrahman b.
Irak'ta nüfuz tesis etmişti. Emeviler'in ziz lehine bu makamdan uzaklaştırmak Muhammed b. Eş'as 81 (700) yılında ön-
merkezi Dımaşk'ta dahi Kays kabilesi için çok uğraşmış ve neticede arzusuna ce Haccac'a, ardından Abdülmelik'e kar-
onu destekliyordu. Emevi hanedanının kavuşmuştu. Cabiye toplantısında hali- şı isyan bayrağını açtı. Kinde krallarının

devamını sağlayacak Mervan b. Hakem fe seçildikten sonra EmevTier'i çöküşten soyundan gelen İbnü' I- Eş'as daha son-
dahi iktidara gelme ümidini kaybederek kurtaran ı. Mervan, kısa bir süre içinde ra isyanına dini bir hareket süsü vere-
Abdullah b. Zübeyr'e katılmayı düşünü­ sağladığı başarılarla bu hanedanın ken- rek mevali ve diğer muhalif grupların
yordu. Ancak bu sırada Basra'dan Dı­ di adıyla anılan ikinci kolunun (Merva- desteğini sağladı. Haccac'ın baskısından

maşk'a gelen Ubeydullah b. Ziyad'ın tek- nller) iktidarına devamlılık kazandırmış bunalan mevalinin yanı sıra iktidarın

lifi üzerine halifeliğe niyetlendi. Mervan oldu. meşrü olmadığına inanan Irak alimleri-
bu maksatla yapılan Cabiye görüşmele­ Mervan'ın yerine geçen oğlu Abdülme- nin ekseriyeti İbnü'l-Eş'as'a destek ver-
rinden halife olarak çıkmayı başardı. Su- mişlerdi. Askerinin sayısını gittikçe art-
lik'i bekleyen en önemli mesele, Abdul-
riye'nin büyük kabilesi Beni Kelb'in des- lah b. Zübeyr'in hakimiyeti altında bu- tıran İbnü'l- Eş'as Basra ve Küfe'yi ele
teklediği Yezid'in oğlu Halid birinci, Erne- lunan Arabistan ve lrak'ı itaat altına al- geçirdi. Irak bölgesinin Suriye'ye baş kal-
vi ailesinden Amr b. Said el-Eşdak ise dırışı olarak da yorumlanan bu isyan
maktı. Diğer taraftan Ehl-i beyt taraf-
ikinci veliaht kabul edildi (3 Zilkade 64 / tarları ve Hariciler mücadele ve isyanla- Irak'ta Emevi iktidarını sona erdirmek
22 Haziran 684) rını bütün şiddetiyle devam ettiriyorlar- üzereyken Haccac Deyrülcemacim Sa-
Mervan'ın babası Ümeyye oğulların­ dı. İran ve Horasan civarı sık sık saf de- vaşı ' nda İbnü' I - Eş'as'ı büyük bir yenil-
dan Hakem b. Ebü'I-As, İslamiyet'i ka- ğiştiren kabileler arasında şiddetli ça- giye uğrattı (Cemaziye!ahir 82 / Temmuz
bulünden önce Hz. Peygamber'e düş­ tışmalara sahne oluyordu. Bu iç müca-
70 ı). ardından da onu tamamen berta-
manca tavır takınan, hatta ona eziyette delelerden istifadeye kalkan Bizans da raf etti.
bulunanlardandı. İslamiyet'i kabul ettik- saldırılarını arttırmıştı. Abdülmelik gös- Başlangıçta saldırılarını durdurması
ten sonra da samimi bir müslüman ola- terdiği üstün başarıyla bütün bu karı­ için Bizans'a ağır bir vergi vermeyi ka-
mamış, müslümanların sı rla rın ı ifşa et- şıklıkları ortadan kaldırmaya muvaffak bul eden Abdülmelik, içeride süküneti
tiği için Hz. Peygamber tarafından Taif'e oldu. Hz. Hüseyin'in intikamını alma pa- sağladıktan sonra ordularını Bizans ha-
sürülmüştü . Hakem ve oğlu Mervan ·ın rolasıyla siyaset meydanına çıkan ve Kü- kimiyetindeki Anadolu üzerine gönder-
sürgündeki yaşantıları Hz. Ebü Bekir ve fe'yi Abdullah b. Zübeyr'in elinden alan meye başladı. Bu ordular kaybedilen ba-
Hz. Ömer dönemlerinde de devam et- Muhtar es-Sekafi Abdülmelik'in gönder- zı yerleşim merkezlerini geri aldığı gibi
miş, ancak Hz. Osman halife olduktan diği orduları da yEmmişti. Abdülmelik yeni bazı merkezleri de fethederek Bi-
sonra onun müsaadesiyle Medine'ye ge- bundan sonra Abdullah ile Muhtar'ın he- . zans için tehlikeli bir hale geldiler. Bu
lebilmişlerdi. Hz. Osman kendilerine bir- saplaşmasını beklemeyi tercih etti. Bu başarılar Velid zamanında gerçekleştiri­
çok ihsanda bulunmuş, Mervan'ı da dev- hesaplaşmadan galip çıkan Abdullah'ın lecek fetihler için bir zemin teşkil etmiş-

9~
EMEVfLER

tir. Kuzey Afrika'da Bizans'ın destekle- civarının fatihi Muhammed b. Kasım es- geliyordu. Birincisi doğrudan cezalandı­
diğ i BerberT isyanlarını da bastıran ve Sekafi, Anadolu gazalarının meşhu r is- rıldı, ikincisi ise isyan etmek zorunda bı­
Endülüs'ün fethine başlangıç olmak üze- mi kardeşi Mesleme b. Abdülmelik, is- rakıldıktan sonra ortadan kaldı rıldı. Öte
re bölgeyi tahkim eden Abdülmelik ülke- panya fatihleri Tarık b. Ziyad ve Musa yandan Musa b. Nusayr da kötü mua-
de otoritesini bütünüyle kurdu ve Erne- b. Nusayr gibi İslam tarihinin en ünlü meleye maruz kaldı ve oğlu Abdülaziz
vi saltanatının temellerini yeniden s ağ­ kumandanlarını n fetihleriyle dopdolu ola- öldürüldü.
lamlaştırdı. rak geçti. Bu fetihler sayesinde ülkenin Süleyman zamanında gerçekleşti rilen
Emeviler'in en büyük hükümdan ola- sını rları Türkistan' dan Fransa içlerine. en önemli askeri harekat, hazırlıkları kar-
rak gösterilen (Wellhausen, Arap Dev leti Anadolu'dan Hindistan sınırl arına kadar deşi Velid zamanında tamamlanan or-
ve Sukutu, s. 105) Abdülmelik bir taraf- genişlemişti. Emevi Devleti onun zama- dunun Mesleme b. Abdülmelik kuman-
tan iç ve dış düşmanlarıyla mücadele nında askeri gücünün zirvesinde bulu- dasında istanbul'u kuşatmasıdır (99 /
ederken diğer taraftan devletin ilerle- nuyordu. Müslümanlar dünya hakimiye- 717). Bir yıl süren bu kuşatma başarıs ı z­
mesini sağlayan yeni bazı tedbirler al- tine doğru önemli bir mesafe katetmiş­ lıkla sonuçlanmış , önemli kayıplar veren
mıştır. İlk İslam parasını bastı rması ve tL Yine bu fetihler neticesinde, gelecek- islam ordusu Süleyman'ın yerine geçen
devlet dairelerinde Arapça 'yı resmi dil te islam ' ın bayraktarlığını yapacak olan Ömer b. Abdülaziz 'in emriyle geri çekil-
olarak kabul edip mahalli dillerle tutu- Türkler'in islamiaşması gibi son derece miştir.
lan divanları Arapça 'ya tercüme ettir- önemli bir başarı elde edilmişti. Devlete büyük hizmet vermiş vali ve
mesi kurumları İslamileşti rme faaliyeti- Ülkenin imarına da büyük önem ve- kumandanları şahsi Slilbepler yüzünden
nin başında gelir. Devletin değ i şen siya- ren ı. Velid, Kudüs'teki Mescid- i Aksa cezalandırma hatasına düşen ve bu se-
si ve iktisadi bünyesini dikkate alarak ile Dımaşk' taki Emeviyye Camii başta ol- beple kabile mücadelelerini arttıran Sü-
devlet teşkilatında da düzenlemeler ya- mak üzere camiler, köprüler inşa ettir- leyman • sefahate çok düşkündü. Üç yıl­
pan Abdülmelik öldüğü zaman oğlu Ve- di ve yeni yollar açtırdı. Sağlık işlerine dan daha az süren halifeliği , Emeviler
lid' e, Atlas Okyanusu'ndan Ceyhun neh- eğilere k hastahaneler yaptı rdı; cüzzam- için duraklama n ın başladığı dönüm nok-
rine kadar uzanan geniş topraklara ha- lılar, amalar ve kötürümlerin her türlü tası olarak kabul edilmektedir. Onun za-
kim, siyasi, askeri ve idari bakımdan sağ­ ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle onları manında dikkat çeken önemli bir geliş­
lam bir devlet bı rakmıştı . Aşırı hareket- devletin himayesi altına aldı. Dindarla- me din adamlarının halife üzerindeki nü-
leriyle ülkeyi kana bulayan Haricilik bü- rın üstündeki baskıyı kaldırıp islam · ın fuzlarının artmasıdır. Abdülmelik zama-
yük ölçüde güç kaybetmiş, açık müca- devlet dini olarak yükselmesine hizmet nında Kabisa b. Züeyb ve Reca b. Hay-
dele sahasında başarısız kalan Şii unsur- etti. Medine alimlerine zalimane davra- ve ile başlayan din alimlerinin halifeler
lar yer altına çekilerek gizli propaganda nan vali Hişam b. ismail'i görevden ala- üzerindeki nüfuzları, Süleyman zamanın­
faaliyetine girmek zorunda kalmıştı. rak yerine d i ndarlığıyla meşhur amca- da bilhassa Reca ile yüksek bir noktaya
Abdülmelik' in yirmi yıllık hilafeti sü- zadesi Ömer b. Abdülaziz'i getirdi. Bu ulaşmıştır. Nitekim Süleyman ölüm ya-
resince yönetim, bilhassa devlet menfa- tutumuyla, hanedanın yıkılınası için ça- tağında iken onun telkinleriyle, yerine
atinden başka bir şey düşünmeyen ve lışan muhalif mezheplere karşı Sünnili- tayin edebileceği oğlu ve kardeşleri var-
bu uğurda zulme başvu rmaktan dahi ğin öncüleri olan bir dini zümrenin ge- ken amcazadesi Ömer b. Abdülaziz gibi
çekinmeyen Haccac ' ın desteğiyle mer- lişmesine yardımcı oldu. dindar birini veliaht göstermiştir.
keziyetçi bir özellik kazanmıştı . Emevi On yıllık iktidarı döneminde Emevi Dev- Hiç beklemediği bir anda halifeliğe
Devleti'ni adeta ikinci defa kurarak güç- leti'ni zamanın en büyük devleti haline getirilen Ömer b. Abdülaziz iyi bir dini
lü bir hale getiren ve uzun saltanatı sı­ getiren Velid, dedesi Mervan ve babası eğitim ve öğretim görmüştü . Tahsilini
rasında mutlak bir hükümdar özelliğine Abdülmelik gibi tahtını oğluna bırakmak tamamladığı Medine'nin valiliğini yürüt-
bürünen Abdülmelik babasının yaptığ ı arzusuna kapılmıştı. Bunun için de ba- tüğü 87-93 (706-712) yılları arasında
gibi halifeliği kendi oğulla rına bırakmak basının ikinci veliaht tayin ettiği karde- şehrin en meşhur on din aliminden olu-
istiyordu. Bu amacına ulaşmak için, ba- şi Süleyman'ı bu makamdan uzaklaştır­ şan bir meclis kurdurmuş, önemli işleri
bası Mervan ta rafından kendisinden son- ması gerekiyordu. Kardeşinin veliahtlık onlarla müzakereden sonra karara bağ­
ra yerine geçmek üzere ikinci veliaht ta- hakkından feragata yanaşmaması Ve- lamıştı. Halife olarak da selefieri ve ha-
yin edilmiş olan ka rdeşi Mısır Valisi Ab- lid 'in bu arzusuna ulaşmasını engelledi. lefleri arasında çok farklı bir zihniyete
dülaziz'i veliahtlıktan feragat etmeye Süleyman'ı zorla yola getirmeyi düşünen sahipti. islam dininin bütün kurallarını
zorladı. Abdülaz'fz'in buna yanaşmama­ Velid, başarılarının en önemli sebebi olan yaşamak ve yaşatmak için çalışan bir
sı yüzünden iki kardeş birbirine düşmek Haccac ve meşhur kumandanı Kuteybe'- devlet başkanı olan Ömer b. Abdülaziz
üzere iken Abdülaziz öldü. Abdülmelik nin desteğini sağladıysa da bu isteğini ile birlikte Hulefa-yi Raşidin dönemin-
bunun üzerine oğulları Velid ve Süley- gerçekleştiremeden vefat etti. Velid 'in deki halifelik zihniyeti tekrar gündeme
man'ı veliaht tayin etti. ölümü üzerine hilafet makamına geçen geldi. Bu makama çıkınakla en ağır yü-
Babasından her bakımdan kuwetli bir Süleyman b. Abdülmelik, Haccac tara- kü omuzladığına inanıyor, Allah' a kar-
devlet devralan Velid, başta Irak umumi fından hapse atılan binlerce mahkümu şı sorumluluğunun şuuruna ererek dai-
valisi Haccac olmak üzere bu başarıda bırakmak ve Velid'i destekleyerek ken- ma İslam esaslarına uygun olanı yap-
payları olan valileri görevlerinde bırak­ disini veliahtlıktan uzaklaştırmaya çalı­ maya çalışıyordu. Bu hususta onun en
tı. Onların tecrübelerinden faydalandı ve şan devlet adamlarını cezalandırmakla yakın danışmanları zamanın meşhur din
İslam tarihinin ikinci büyük fetih hare- işe başladı. Kurbanların başında Sind fa- alimleriydi. Ülkenin çeşitli merkezlerin-
katını başlattı. Onun zamanı Maveraün- tihi Muhammed b. Kasım es-Sekafi ve de yaşayan tanınmış alimierin her bi-
nehir fatihi Kuteybe b. Müslim, Sind ve Maveraünnehir fatihi Kuteybe b. Müslim rinden rapor ve tavsiyeler isteyen Ömer ·

92
EM EVILER

b. Abdülaziz onların görüşlerine büyük olan Serberiler ile İslam adına istikbalin meşrep bir tabiata sahip olan ll. Yezid
değer verdi, uyarılarını dikkate aldı. Sün- hakimi olacak Türkler'in İslamlaştırıl­ ise zamanının büyük kısmını iki gözde
ni ekolün temsilcileri onun sayesinde bü- ması gibi önemli bir sonuç elde edildi. cariyesiyle birlikte geçiriyor. yakınlarının
yük güç kazandılar. Bağımsız ilmi çalış­ Böylece Arap toplumu içinde asimile ol- uyarısına aldırmıyordu.
malarıyla fıkıh ve ketarn sisteminin ol- muş küçük unsurlardan çok farklı, miiiT ll. Yezid'in yerine geçen kardeşi Hi-
gunlaşmasını sağladıla r. Kelam ve fıkıh duygularına bağlı iki büyük ırk şekillen ­ şam'ın halifeliği yaklaşık yirmi yıl sür-
zihniyeti 1. (VII.) yüzyılın sonlarına doğru mekte olan islam medeniyeti çerçevesi- dü. Emevi hanedanının üçüncü ikbal ve
artık asli şeklini kazanmış bulunuyordu. ne girdi. İslam dünyasının iki ucunda yükselme devri olarak da değerlendiri ­
Ömer b. Abdülaziz, halka zulmeden bulunan bu iki ırk. hem daha sonra ka- len bu dönemin sonuna doğru devletin
ve halk tarafından sevilmeyen vali ve di- zanılan başarıların büyük bir kısmına temelleri sarsılmaya başladı. Halid b. Ab-
ğer önemli devlet memurlarından büyük imza atmış. hem de islam medeniyeti- dullah ei -Kasri'nin on beş yıl başarıyla
bir kısmını görevden alarak yerlerine bil- nin gelişmesine katkıda bulunmuştur. idare ettiği Irak, onun görevden alınışın­
gili, dindar. dürüst ve güvenilir kimse- Halifeliğinin ilk günlerinden itibaren dan (120 / 738) bir süre sonra Hz. Ali ev-
ler tayin etti. Daha önce görev almak- iç meselelerle uğraşmayı gerekli gören ladından Zeyd b. Ali'nin isyanına sahne
tan kaçınan bazı alimler halife ile çalış­ Ömer b. Abdülaziz'in ilk İcraatlarından oldu, ancak isyan vaktinde haber alına­
mayı gönülden benimsemişlerdi. Halife. biri, devam etmekte olan istanbul ku- rak kolayca bastırıldı. Bazı din alimle-
suçlu olduklarını söylemekten çekinme- şatmasını kaldırmak ve Anadolu içlerin- rinin de desteklediği bu hareketin. 100
diği selefieri tarafından haksız yere el de müstahkem bir mevki olan Tuvana'- (718) yılından itibaren Emevi Devleti'ni
konulmuş eşya ve malları hazineye dev- yı boşaltmak olmuştur. Beşinci raşid ha- yıkmak gayesiyle gizli bir faaliyet baş­
retti. Bu hususta yakınlarından gelen life olarak kabul edilen Ömer b. Abdüla - latmış olan Abbasi muhalefetini güçlen-

tehditlere boyun eğmedi. Toplumun her ziz'in halifeliği yaklaşık iki buçuk yıl sür- dirdiği kabul edilmektedir.
kesimine haklarını vererek onları men- dü. Hilafeti istişari mahiyete çevirmek Hişam zamanında doğuda Soğdlular
nun etmek isteyen halife yönetime mu- ve ehil olan birinin istişari yolla halife ve Türkler'le bilhassa Hazar denizi civa-
halif gruplarla barışmanın yollarını ara- seçilmesi sistemini yeniden başlatmak rında şiddetli savaşlar yapıldı. Bizans'la
dı. Çeşitli unsurları birbirleriyle kaynaş­ isteyen Ömer b. Abdülaziz, Emevi aile- olan çarpışmaların da arttığı bu dönem-
tırmaya çalıştı. Hz. Ali eviadına ve onları sinin şiddetle karşı çıktığı bu arzusunu de Endülüs'te daha büyük hadiseler ya-
destekleyenlere karşı çok iyi davrandı. gerçekleştiremede n vefat etti. Yerine şandı. Abdurrahman ei-Gafikl kuman-
Emevi hanedanının özel mülkü haline Süleyman tarafından veliaht tayin edil- dasında Pireneler'i geçen islam ordusu.
getirilmiş olan Fedek arazisini Ali evia- miş olan Yezid b. AbdOlmelik geçti ve Fransa'da Tours ve Poitiers arasında Be-
dına iade etti. Hariciler'e karşı ikna yo- hilafet yeniden saltanata dönüştü. latüşşüheda denilen yerde Charles Mar-
luyla mücadeleyi prensip edindi. Onların Emevi halifelerinin en başarısızların­ tel kumandasındaki Frank ordusuna ye-
temsilcilerini çağırarak ihtilaf sebepleri- dan biri olan ll. Yezid'in saltanatı, dev- nildi (ı ı 41 732) Tarihin akışını değişti­
ni fikri tartışma ile çözmeye çal ıştı. Ha- letin bünyesini sarsan ve Irak bölgesin- ren bu mağiObiyetin ardından Kuzey Af-
riciler'i bütünüyle ikna edemediyse de de Yemen asıllı Ezd ve Rebia kabilele- rika' da önemli Serberi isyanları meyda-
isyanlarını geçici olarak durdurmayı ba- riyle Kuzey Arapları'ndan Temim ve Kays na geldi.
şardı. Devletin kuruluşundan beri adeta kabilelerini ş iddetli savaşlara sevkeden Ciddi bir devlet adamı ve dindar bir
ikinci sınıf insan muamelesi gören ve Yezid b. Mühelleb isyanıyla başladı. ll. halife olan Hişam bu olumsuzluklara rağ­
mevali adı verilen gayri Arap müslüman- Yezid Haccac'ı destekleyenlerdendi ve men ülkede istikrarı büyük ölçüde ko-
lardan alınan haksız vergileri kaldırarak onun yeğeniyle evlenmişti. Haccac'ın ya- rudu. Ancak gittikçe gücünü arttıran ve
bütün müslümanları eşit hale getirdi. kınlarını ortadan kaldıran ve o sırada mevali tarafından da desteklenen Abba-
Gayri müslimlerin hukukuna da riayet Ömer b. Abdülaziz tarafından hapsedil- si muhalefetiyle Harici propagandasını
eden halife islam hukukunun onlara ta- miş olan Yezid b. Mühelleb. ll. Yezid'in önleyecek tedbirler alamadığı için dev-
nıdığı bütün haklarını vermeye çalıştı. bu makama oturduğu takdirde kendisi- let onun vefatının üzerinden birkaç ay
Ülkede yaşayan diğer din mensupları ni cezalandıracağını biliyordu. Bu yüz- geçer geçmez tam bir kargaşaya düş­
(zimmTier) arasında İslam dinini yaymak den hapisten kaçarak Ezd ve Rebia ka- tü. Hişam'ın yerine geçen Yezid b. Ab-
için faaliyet gösteren ömer b. Abdüla- bilelerinin desteğiyle Basra'yı ele geçir- dülmelik'in oğlu ll. Velid, yıkılmaya yüz
ziz bu vazifeyi tebliğ heyetleriyle yürüt- di. Şiddetli çarpışmalardan sonra bastı­ tutmuş devletin idaresiyle meşgul olma-
tü. Onun bu çalışmaları sayesinde bil- rılan bu isyanın ardından Emevi Devle- yı bir tarafa bırakıp günlerini içki alem-
hassa Kuzey Afrika'da Berberiler. doğu­ ti'ne üstün hizmetler vermiş olan Mü- leri ve av partileriyle geçirdi. Her türlü
da Maveraünnehir ve Sind bölgelerinde helleb b. EbO Sufre oğulları kılıçtan ge- kötülüğe müsait bir yapıda olduğu ve
Türkler arasında İslamiyet hızla yayıl ­ çirildi. Daha sonra Irak valiliğine getiri- mukaddes değerlerle alay ettiği nakle-
dı. Bazı mahalli hükümdarlar halklarıyla len Ömer b. Hübeyre'nin de Yemenliler'e dilen Velid. kısa bir süre sonra Emevi
birlikte müslüman oldular. Böylece Ab- karşı kötü muamelede bulunması. Ömer ailesinden pek çok kişinin de yer aldığı
dülmelik zamanında temelleri atılan ve b. Abdülaziz zamanında kü llenmiş ka- kuwetli bir muhalefetle karşılaştı. Erne-
oğlu Velid döneminde gerçekleştirilen bilecilik hareketini alevlendirdi. Yezid b. vi ailesi ilk defa kendi içerisinde de par-
büyük fetihler sonucunda ele geçirilen ömer b. Hübeyre'nin bu göreve getiril- çalanmıştı. Öte yandan Irak'ta Yemenli
bölgeler. halklarının tamamına yakını­ mesi ise devletin en önemli dayanağı unsuru destekleyen Halid b. Abdullah ei-
nın İslam'a girmesiyle yeni bir mahiyet olan Yemen asıllı kabileterin düşman­ Kasri'nin yeni Irak valisi YOsuf b. Ömer
kazandı. Bu dönemde, Kuzey Afrika ve ca tavır almalarına sebep oldu. Halifelik es -Sekafi tarafından öldürülmesi, Ye-
Endülüs tarihinde önemli bir yere sahip makamına yakışmayacak ölçüde hafif- men asıllı kabileterin Velid'e düşman

93
EMEV1LER

kesilmesine yol açtı. Velid'e karşı gittik- hak'ı ortadan kaldırmaya muvaffak ol- güçlerini ispat etmek üzere giriştikle­
çe yaygınlaşan bu hoşnutsuzluk, Emevi du. Ancak Suriye ve Irak bölgelerinde ri bir teşebbüs olarak değerlendirip bu
ailesinden lll. Yezid b. Velid b. Abdülme- cereyan eden bu olaylar onun asıl bü- teşebbüste dinin ancak ikinci derecede
lik'in liderlik ettiği bir isyana sebep ol- yük tehlikeyi görmesini engellemişti. ll. rol oynadığını göstermek istemiştir. Bir
du. ll. Velid öldürülerek (126/ 744) yeri- Mervan'ın Horasan valisi Nasr b. Sey- hıristiyan Arap olan Hitti Emevr Devle-
ne lll. Yezid halifeliğe getirildi. yar'ın bütün ikazla rına rağmen ilgilene- ti'nde ırki ve iktisadi unsuru öne almak-
Selefinin arttırdığı maaşları Hişam za- mediği bu tehlike Emevf iktidarına son tadır. Winckler ve Caetani gibi müsteş­

manındaki seviyeye indirmekle işe baş­ verecek olan Abbasf ihtilal hareketiydi. rikler ise müslüman Araplar'ın fetihleri-
layan ve idarede Ömer b. Abdülaziz'i ör- Horasan ve civarı halkının yönetime mu- ni, kıraç yarımadalarının kuzeyinde da-
nek alacağını açıklayan lll. Yezid, terci- halif bütün unsurlarını bir araya topla- ha verimli topraklar bulmak için hare-
hini iktidarını borçlu olduğu Yemen asıllı yan ve bilhassa mevalf tarafından des- kete geçen çöl kabilelerinin savaş ve gö-
kabileler lehine kullandı. Ancak otorite- teklenen Ebü Müslim ei-Horasanf, imam çü şeklinde açıklamak istemişlerdir.
sini ülkenin yalnızca bir bölümünde ka- İbrahim' in gönderdiği siyah bayrağı aça- İslam Ansiklopedisi'ndeki "Emevf-
bul ettirebildi. Horasan ve Azerbaycan rak Abbasf isyanını başlattı (129 / 747) . ler" maddesini yazan Della Vida, din un-
valilerinin itaatini atamadan yaklaşık al- isyancılar önce Horasan ile Fars eyale- surunun önemini azaltmak maksadıyla
tı ay. halifelik yaptıktan sonra vefat etti. tini, ardından Irak bölgesini ele geçir- tarafsızlıklarını yitiren meslektaşların­
Veliahdı olarak yerine geçen kardeşi İb­ diler. Halkı Hz. Peygamber sütalesinin dan farklı düşünmektedir. lrkf ve ikti-
rahim iş başına geldiği sıralarda iç karı­ etrafında toplanmaya çağıran Abbas ı­ sadi faktörlerin de ihmal edilemeyece-
şıklıklar iyice artmış bulunuyordu. Onun ler, Küfe'nin ele geçirilmesinden son- ğini belirten yazar din faktörünün ikin-
halifeliğini kabul etmeyen irminiye ve ra birden bire meydana çıkarak Küfe'- ci plana atılmasının yanlış olduğu kana-
Azerbaycan Valisi Mervan b. Muhammed, de Ebü'l-Abbas es-Seffah ' ı halife ilan atindedir. Bu tür yaklaşımların Emevf
ll. Velid 'in çocuklarının halifelik hakkını ettiler. Ebü'l-Abbas Zap Suyu kenarın­ devlet adamlarının daha ziyade Cahili-
müdafaa maksadıyla Suriye üzerine yü- da mağlüp ettiği 11. Mervan'ın peşini bı­ ye devrinden kalma. seyyid kafası ve iş
rüdü. Mervan. uzun süre kaldığı bu gö- rakmadı. Abbasf kuwetlerinin önünden adamı zihniyetine sahip oldukları fikri-
revi esnasında kendisine bağlı güçlü bir ei-Cezfre'ye ve ardından Suriye'ye ka- ne dayandırıldığına işaret eden Della Vi-
ordu kurarak Bizans'a karşı başarılı sa- çan Mervan en sonunda Mısır'da öldü- da bu fikrin tarihi gerçeklerden uzak-
vaşlar yapmıştı. Karşısına çıkan kuwet- rüldü (27 Zilhicce 132/ 6 Ağustos 750). laşmak olduğunu söyler ve Emevfler za-
leri mağlüp ederek Dımaşk'a geldi. Şeh­ Onun ölümüyle Emevfler tarihe karış­ manındaki zaferierin İslam sayesinde
ri ele geçirdi ve haklarını savunduğu ll. mış oluyordu. Emevf ailesi mensupları­ gerçekleştirildiğini belirtir. Gerçekten de
Velid 'in çocuklarının öldürülmesinden nın tamamını ortadan kaldırmak iste- kabile asabiyetini her şeyin üstünde tu-
de faydalanarak kendisini halife ilan et- yen Abbasfler, Kuzey Afrika'ya kaçıp ora- tan ve bu uğurda her türlü tehlikeyi gö-
tirdi. İbrahim'i teslim aldıktan sonra af- dan Endülüs'e geçerek Endülüs Emevf ze alan savaşçı Araplar, Hz. Peygamber
fetti. Devleti'ni kuran Abdurrahman b. Mua- döneminde birlik ve beraberliğe islam
Gücünü Kuzey Arabistan menşeli ka- viye b. Hişam dışındakilerini katlettiler. kardeşliği sayesinde ulaşmışlardı. Ara-

bilelerden alan ll. Mervan, hilafet mer- AbbasHer zamanında yaşayan islam bistan'ın tamamını bayrağı altında top-

kezini bu kabileterin çoğunlukta olduğu tarihçilerinin, Hz. Osman'ın kanını dava layan bu birlik Hulefa-yi Raşidfn döne-
Harran şehrine taşımak zorunda kaldı. etmek maksadıyla Suriye Valisi Muavi- minde Irak. İran , Mısır ve Suriye'nin fet-
O sırada ülkenin içinde bulunduğu şart­ ye liderliğinde Beni ümeyye adına baş­ hiyle yarımada dışına taşmıştı . Bu sınır­
lar son derece ağırdı. EmevTier arasın­ latılan bir mücadele sonunda kurulan lar Emevfler zamanında daha da geniş­
daki aile birliği bozulmuş, aynı aileden Emevf Devleti'ne karşı sert bir tutum ta- lemiş, yeni fethedilen bölgelerde yaşa­

çeşitli kişiler halifeliği ele geçirmek mak- kındıkları umumiyetle kabul edilmek- yan gayri Arap unsurlar da umumiyetle
sadıyla isyanlara teşebbüs etmeye baş­ tedir. Bu tutumlarında Sünni ulemanın müslüman olarak din kardeşleriyle ay-
lamıştı. Emevi saltanatının devamını sağ­ Emevf aleyhtarı düşünceleri de etkili ol- nı saflarda cepheden cepheye koşmuş­

layan Suriyeli askerler de ll. Mervan ' a muştur. Muaviye'yi hilafeti saltanata çe- lardır.

düşman kesilmişler ve ekseriyetle isyan- virmekle itharn etmekle birlikte toplu- Emevf halifeleri fetihlerle islam'ın ya-
cıların yanında yer almışlardı. Harran'a mu iç savaşlara götürecek isyanlardan yılmasının aynı şey olduğu düşüncesini
çekilmesinden sonra Suriye'de çıkan is- kaçınmak düşüncesiyle mevcut durumu taşımışlar, dindarlıkları veya siyaset ya
yanları haber alan ll. Mervan derhal böl- kabullenmeyi tercih eden bu alimierin da masiahat icabı ordularını sevkeder-
geye gitti. Kınnesrin ' de isyan eden Erne- bir kısmı devlete karşı girişilen bazı is- ken islam ' ı bütün dünyaya yayma mak-
vf ailesinden Süleyman b. Hişam'ı mağ­ yanlara destek vermişlerdir. İlk İslam sadını gütmüşlerdir. Hatta çok defa ken-
IQp etti, ardından Humus isyanını bas- tarihçilerinin bir ölçüde haklı görülebi- di ailelerinden seçtikleri kumandanlara
tırdı. Aynı sıralarda Küfe bir Şif isyanı­ lecek bu tavrına bazı müsteşrikler şid­ verdikleri talimatlar. askerlerine yaptık­
na sahne oldu. isyanın bastırılmasının detle tepki göstermişlerdir. Wellhausen ları konuşmalar, onları savaşa teşvik et-
ardından şehri bu defa Dahhak b. Kays ve Lammens gibi şarkiyatçıların Emevf- mek ve cesaret vermek için yazdıkları
eş-Şeybanf liderliğindeki Hariciler ele ge- ler'e aşırı destekçi bir tutum takınma­ mektuplar bu gerçeği açıkça ortaya koy-
çirdi. Başta EmevTier'in Irak valisi ve Sü- larında şüphesiz islam aleyhtarı olmala- maktadır. Onların bu gayret ve başarı­
leyman b. Hişam olmak üzere bazı Erne- rının da büyük rolü vardır. Wellhausen, ları sayesinde İslamiyet geniş toprakla-
vf gençleri de Dahhak' a katıldılar. Bu Emevfler'i anlatan meşhur eserine Arap ra yayılarak bir dünya dini haline gel-
isyanlar karşısında cepheden cepheye Devleti ve Sukutu adını vermiş ve bu miştir. Emevf halifelerinin çoğunun din-
koşmak zorunda kalan ll. Merva11 Dah- devleti, Araplar'ın dünyada millet olarak dar olmaması fetih hareketinin bu he-

94
EM EVILER

defini değiştirmez. Kaldı ki fetih hare- Emevfler mevaliyi divanlarda ve özellik- li divanlardı. Deyrülcemacim Savaşı'nda
ketinin yoğun olduğu dönemlerin hali- le vergi işlerinde Arap amirierin maiye- bütün divanların yanması. Emeviler za-
feleri dindarlıkları ile bilinmektedir. Dinf tinde görevlendirmişlerdir. Müslüman manında divanın nasıl işlediği konusun-
kurallara aykırı davranışlarıyla meşhur halkın önemli bir kesimini meydana ge- da bilgi edinilmesini engellemektedir.
olan halifeterin zamanları genelde iç ka - tiren mevalinin bilhassa ilmiye sınıfı için- Başşehir ve diğer büyük merkezlerde
rışıklıklarla geçmiş, önemli bir fetih ger- de müstesna bir yer kazandığı, bazıları­ asayiş şurta teşkilatı tarafından sağla­
çekleştirilememiştir. Öte yandan Emevf nın kadılık görevine de getirildiği bilin- nırdı. Başlangıçta kadılık makamına bağ­
halifeleri, dinf veeibeleri ihmal etmek- mektedir. Yine son zamanlarda askerin lı olarak çalışan ve kadıların verdiği ce-
ten ziyade istişare temeline dayanan ve önemli bir kısmı mevali sınıfına mensup- zaları uygulayan bu teşkilat bir süre son-
ehliyeti esas alan hilafet sistemini de- tu. Bilhassa Ömer b. Abdülazfz dönemin- ra müstakil hale getirilmiştir. Görevi suç-
ğiştirmek ve onun yerine kuwete daya- de· gayri Arap unsurlar arasında hızlı bir luları takip ederek yakalamak olan şur­
nan ve verasetle intikal eden saltanat İslamiaşma faaliyeti gerçekleştiri lmiş, ta teşkilatının başında, merkezde genel-
uygulamasını baş l atmak yüzünden ten- çoğunluğunu İranlılar. Türkler ve Berbe- likle nüfuzlu ailelerden seçilen ve "sahi-
kit edilmişlerdir. rfler'in teşkil ettiği bu müslüman taba- bü'ş-şurta" denilen bir görevli bulunur-
Emevfler'in yıkılışma zemin hazırlayan ka İslam medeniyetinin tekamülünde fa- du. Vilayetlerde valilerin emrinde çalı­
önemli sebeplerden biri Şif ve Harici is- al bir rol üstlenmiştir. şan şurtanın görevi de asayişi korumak
yanlarıdır. Abdullah b. Zübeyr' in. İbnü' I - ve suçluların yakalanmasını sağlamaktı.
Eş'as'ın ve Yezfd b. Mühelleb'in isyanla- EMEV[ HALiFELERi İslam devletinin en geniş sınırlarına
rı da bu sebepler arasında zikredilebilir. ulaştığı Emeviler zamanında ülke, dev-
Süfyanı Kolundan Gelen Halifeler
Yemenli ve Mudarf kabileler arasındaki let merkezi olan Suriye ve civarı dışın­
Muaviye b. Ebü Süfyan {41 /661)
mücadeleler ve bu yüzden çıkan iç sa- .ı Yez1d b. Muaviye {60/680l da, valileri (umumi vali) halife tarafından
vaşlar devleti önemli ölçüde yıpratmış­ 11. Muaviye b. Yez1d {64/683) tayin edilen beş büyük eyalete ayrılıyor­
tır . Askeri teşkilatın kabile temeli üzeri- du. Eyalet valisi, kendisine bağlı şehir­
Mervanı Kolundan Gelen Halifeler
ne oturması ve halifelerin kabile asabi- lerin valilerini bizzat tayin hakkına sa-
ı. Mervan b. Hakem {64/684)
yetiyle hareket etmeleri bu mücadele- hip bulunuyordu. Bu eyaletler. merkezi
Abdülmelik b Mervan {65/685)
yi büyük ölçüde körüklemiştir. Bilhassa {86/705) Medine şehri olup Arabistan'ın tamamı­
ı. Velid b. Abdülmelik
Emevf idaresinin temel dayanağı olan Süleyman b. Abdülmelik {96/715) nı içine alan Hicaz; merkezi Küfe olan
Yemenli kabHelerin son zamanlarda dev- ömer b. Abdülaz1z {99/717) ve Basra, Uman, Bahreyn, Kirman. Sicis-
letin aleyhine dönmesi yıkılışı çabuklaş­ ll. Yez1d b. Abdülmelik {101 /720J tan. Horasan ve Maveraünnehir bölge-
tıran bir rol oynamıştır. Halifelerden bir- Hişam b. Abdülmelik {105/724) lerini içine alan Irak (Horasan'ın merkezi
ll. Velid b. ll. Yez1d {125/743)
çoğunun dinf hayattan uzak, israf için- olan Merv, bazan doğrudan halife tarafın­
111. Yez1d b. ı. Velid {126/744)
de yaşamaları ve veliahtlık uygulaması
ibrahim b. ı. Velid {126/744)
dan tayin edilen valilerce yönetil miştir); İr­
sebebiyle hanedan mensupları arasında ll. Mervan b. Muhammed {127 -132 /744· ?SOl miniye, Azerbaycan ve Anadolu'nun müs-
çıkan ihtilaflar da bu sebeplere ilave lümanların elinde olan kısımlarını içine
edilebilir. Ayrıca Arapçı lık taassubuyla alan el-Cezire; Mısır; önceleri Mısır'a
bilinen Emevi halifelerinin mevaliyi Arap- II. MEDENiYET TARİHİ bağlı iken müstakil hale getirilen ve mer-
\
lar'ın faydalandığı b i rtakım haklardan A) İdari ve Siyasi Teşkilat. Halifelik mü- kezi Kayrevan olan İfrikıye'den ibaretti.
mahrum etmeleri çöküşü hızlandırmış­ essesesini mutlak verasete dayalı bir hü- Endülüs de buraya bağlıydı ve valileri İf­
tır. Haklarının verilmediğini görerek yö- kümdarlık haline dönüştüren Emevfler rikıye valisi tarafından tayin edilirdi.
netime muhalif güçleri desteklerneyi biat uygulamasını şeklen de olsa devam B) Askeri Teşkilat. Hz. Ömer'in başlat­
kendine prensip edinen mevalinin en so- ettirmişlerdir. Devlet güçlerinin hepsi tığı askeri teşkilatlanmayı, ortaya çıkan
nunda Abbasi davetine katılması, Erne- halifenin elinde toplandığından bu dö- yeni şartlara göre geliştirmeyi düşünen
viler'in yıkılmasını amaçlayan bu hare- nemde vezirlik hukuki bir statüye kavuş ­ Emevi halifeleri mecburi askerlik siste-
ketin sonuca ulaşmasını sağlamıştır. mamıştır. Muaviye zamanında hüküm- mini getirdiler. Dfvanü' I- cü nd tarafın­
Emeviler'in yıkılışıyla Suriye'nin öne- darlık merasim ve protokollerinin orta- dan idare edilen Emevf ordusunun esa-
mi azalmış, ağırlık merkezi lrak'a kay- ya çıkmasıyla birlikte haciblik görevi ih- sını, "mürtezika" denilen nizarnı ve dai-

mıştır. Yönetimin sadece. Arap unsuru- das edilmişti. Sarayda önemli bir yeri mi statüdeki muvazzaf askerler teşkil
na dayanmış olması bakımından dev- olan hacibin vazifesi halifenin güvenli- ediyordu. Bu askerler devletten maaş alı­
letin çöküşü bazı tarihçiler tarafından ğini sağlamak, halk tarafından meşgul yorlardı. Cihadın faziletinden istifade et-
Araplığın sonu gibi gösterilmiştir. Buna edilmesini önlemek ve yapacağı görüş ­ mek için kendi arzuları ile cepheye ko-
karşılık isyanlarında İranlılar'dan büyük meleri düzenlemekti. Merkez teşkilatın­ şan ve "mütetawla" denilen gönüllülere
destek gören Abbasiler İslam alemini da diğer yüksek rütbeli görevliler ise di- ise maaş ödenmezdi. Bunlar sadece ele
İranlılaştırmakla itharn edilmiştir. Bu van başkanlarıydı. Resmi yazışmaları yü- geçirilen ganimetten pay alırlardı.
kanaate götürecek önemli sebepler bu- rüten Divanü'r-resail. halifenin mektup- Ordu Emeviler'in ilk dönemlerinde yal-
lunmakla birlikte böylesine kesin çizgi- larını yazıp gerekli yerlere gönderme işi­ nız Arap unsurundan teşekkül ediyor-
ler çizmek hayli mübalağalı bir yakla- ni üstlenen Divanü'l-hatem, devletin çe- du. Daha sonra Arap asıllı olmayan müs-
şımdır. Emevfler zamanında saray gö- şitli mali işlerine bakan Divanü'l- ha ra c, lümanlar da (mevali) askere alınmaya
revlilerinin, vali ve kumandanların Arap- posta ve istihbarat işlerini yürüten Df- başlandı. İranlı, Berberf ve Türk asıllı
lar'dan seçildiği ve mevalinin Araplar'- vanü'l- berid, askeri işlere bakan Diva- müslümanlardan askere alınanların sa-
la eşit tututmadığı bir gerçektir. Ancak nü'l-cünd Emevfler devrindeki en önem- yısı son zamanlarda iyice artmıştı. An-

95
EM EVILER

cak bunların kumandanlık ma kam ına ge- kil beş grup görevlinin hazır bulunması için yazılan şiirlerden çölü anlatan şiir­
tirilmesi çok nadir olurdu. gerekirdi. Iere kadar her türde islami motifler bu-
Emevi ordusu kılıç, kalkan ve mızrak D) ilim ve Kültür Hayatı . Emevfler za- lunmaktadır. Öte yandan bu dönemde-
taşıyan piyadeler (müşat veya reccale), kı­ manında, Hz. Peygamber ile başlayan ki siyasi rekabet ve çalkantılar da canlı
lıç, kalkan. mızrak, savaş baltası, yay ve ve mescidlerde merkezileşen eğitim ve bir şekilde şiire yansımıştır . Emevi ha-
öğretim faaliyetinin iyice yoğunlaştığı nedanı. Zübeyriler. Şia ve Hariciler'in si-
ok kullanan süvariler (fürsan), okçular (ru-
mat), neft ateşi atmakla görevli asker- görülmektedir. Büyük camiler, dini ilim- yasi fikirlerini savunan şairlerin bulun-
lerin öğretimi için kurulan ders halkala- ması ve itikadi mezheplerin ortaya çık­
ler (neffatOn), mühendisler ve istihkam-
rında bir araya gelen talebelerle dolup ması da şiir üzerinde etkili olmuştur. Bu
cılardan meydana geliyordu. Emevfler za-
taşardı. Mescidlerin yanında alimierin fırkaların her biri ilkelerini dile getiren
manında iranlılar' dan beşli ta'biye usu-
evleri ve saray da önemli birer ilim mü- meşhur şairler yetiştirmiştir.
lü alınmıştı. Buna göre ordu ortada baş­
kumandanın emrinde savaşan birlikler essesesi hüviyetini kazanmıştır. Aynı dö- Emevfler döneminde çok sayıda medih
(kalbü ' l-ceyş), sağ kanat (meymene), sol
nemde okuma yazma öğretilen ve "küt- ve hiciv şairi yetişmiştir. Halifeler, dev-
kanat (meysere). süvarilerden oluşan ön- tab" adı verilen ilk mekteplerin sayısı let adamları ve kumandanlar için yaz-
cü birlikler (talia veya mukaddeme) ve art- da artmıştır. Bu mekteplerde okuma yaz- dıkları medhiyeler sayesinde büyük bah-
manın yanında temel dini bilgiler. lugat, şiş ve ödüller alan bu şairlerin başında
çı birliklerden (sakatü'J-ceyş) meydana ge-
liyordu. nahiv ve aruz ilimleri okutuluyordu. Bu- Nusayb b. Rebah, Kutami, Ka'b b. Ma'-
ralarda yetişenler kabiliyetlerine göre dan ve Ziyad ei-A'cem gelmektedir. Med-
Emevfler kara birlikleri kadar deniz
mescidlerde kurulan ders halkalarına de- hiyelerle birlikte yürüyen hiciv şiiri de za-
birliklerine de önem vermişlerdir. islam vam ediyorlardı. Ayrıca l<;aynaklarda ve- man zaman tarafları savaşa kadar gö-
donanmasının kurulmasında en önemli
rilen bilgilerden mescidlerde de okuma türen kabilecilik ruhundan ilham almış­
isim olan Muaviye'nin teşkil ettiği do- yazma öğretildiği anlaşılmaktadır. tır. Dönemin en önemli hiciv şairleri ara-
nanma Bizans'ı mağ!Op ederek elinde-
ilk mektepleri başarıyla bitirenlerin sında İbn Müferriğ, Hakem b. Abctel ve
ki bazı adaları almak ve defalarca is- Sabit b. Kutne dikkat çekmektedir. Me-
devam ettiği mescidlerdeki ders halka-
tanbul' a ulaşmak başarısını göstermiş­ dih ve hiciv türünün her ikisinde şöhret
ları çok kalabalık oluyordu. Mescidlerde
tir (bk. BAHRİYE) kazanan şairler ise Emevfler devrinin ve
hocaların ihtisasına göre farklı dini ilim-
C) Adli Teşkilat. Emevfler'de adiiye iş­ ler okutulurdu. Emevfler'in ilk zaman- aynı zamanda Arap edebiyatının en bü-
leri kadılık teşkilatı. hisbe teşkilatı ve larında bu ders meclislerinin üstatları yü k nekaiz* şairleri kabul edilen Ahtal,
mezalim mahkemeleri tarafından yürü - genellikle genç sahabiler kuşağına men- Ferezdak ve Cerir b. Atıyye üçlüsüdür.
tülüyordu. Adiiye işlerinde fakihler ara- sup alimlerdi. TabiTn tabakasına men- Siyasi grupların fikirlerini şiirleştiren
sından seçilen hakimler görevlendirilirdi. sup Emevfler devri alimlerinin ilk nesli şairlere gelince, bunlardan İbn Kays er-
Doğrudan halife veya eyaJetlerde umu- onların derslerinde yetişti. ilmi çalışma­ Rukayyat Zübeyriler grubunun şairidir.
mi valiler tarafından tayin edilen kadı­ lar zamanla Medine, Mekke, Küfe. Bas- imran b. Hıtta n ve Tırımmah Hariciler'in.
ların görevi genellikle dini meselelerle ra. Dımaşk ve Fustat şehirlerinde yoğun­ Küseyyir ve Kümeyt ei -Esedi Hz. Ali ev-
ilgili davalara bakmak, muhtesib ve ma- luk kazandı. ladının ilkelerini savunmuşlardır. Döne-
iyetinin görevi ise genel ahlak ve asayiş­ Emevfler döneminde ilmi hareketin min meşhur şairlerinden A' şa Hemdan.
le ilgili durumu kontrol etmek ve bu ara- ağırlık merkezini dini ilimler ve bu ilim- Abdülmelik b. Mervan zamanında isyan
da süratle sonuçlandıniması gereken lerle yakından ilgili olan islam tarihi teş­ eden ibnü'l - Eş'as ' ın şairi olarak tanınır.
davalara bakımaktı. Vazifesi "emir bi'l- kil ediyordu. Bunun yanında tıp ve kim- Sayıları hayli kalabalık olan Emevi ha-
ma'rüf nehiy ani'l-münker" şeklinde ya gibi önceki milletlerden alınan ve "u!O- nedanının şairleri ise genellikle yönetimi
özetlenen hisbe teşkilatı ayrıca çarşı ve mü'l-evail" denilen ilimlerde tercüme fa- savunmuştur. Abdullah b. Zübeyr el-Ese-
pazarları, ölçü ve tartı aletlerini, gıda aliyeti bu dönemde başladı. Halid b. Ye- di ile Adi Rika' ed-Dımaşki bunlardan-
maddelerini kontrol eder, borçluların zid b. Muaviye gibi bazı ki şiler bu tercü- dır.
borçlarını vaktinde ödemelerini sağlar. me faaliyetini başlattılar ve bizzat bu Bu dönemde Ömer b. EbG Rebia, Ah-
sokak ve caddelerin temiz tutulmasını ilimlerle meşgul oldular. vas, Kays b. Zerih ve Cemilü Büseyne gibi
temin ederdi. 1. Dil ve Edebiyat. Arap şiiri Emevfler meşhur gazel şairleri yetişmiştir. Ebü'l-

Mevki ve nüfuz sahibi kimselerin hak- zamanında dini, siyasi ve sosyal geliş­ Esved ed-Düe!T ve Sabık el - Berberi zühd
sızlık yapmalarına engel olmak için ku- melerden etkilenerek yeni temalar ve konusunda, ll. Velid içki ve eğlence, Zür-
rulan mezalim mahkemeleri kadılık teş­ yeni yönelişler kazanmıştır. Şiiri etkile- rumme de tabiat konusunda şiir yazan
kilatından daha yetkili bir adli otoriteyi yen önemli sosyal gelişmelerden biri. fet- şairler arasında yer alır.

temsil ediyordu. Kadı ların bakmaktan hedilen topraklarda müslüman Araplar'la Emeviler zamanında şii rin yanında
aciz kaldıkları davalara bakan bu üst diğer ırklardan olan ve ekseriyeti islam hitabet de siyasi ve dini ihtilaflardan
mahkemeler, doğrudan halife veya umu- dinini yeni kabul eden toplulukla rın bir önemli ölçüde etkilenmiş , her grup fi-
mi vali ya da onlara vekalet eden bir "ka- arada yaşamasıdır. Arap dilini öğrenen kirlerini hamasetle savunan ateşli hatip-
dı'l-mezalim" başkanlığında akdedilirdi. ve bu dille konuşup yazmaya başlayan ler yetiştirmiştir. Emeviler'in meşhur
Bilhassa üst seviyedeki idarecilerin yar- bu topluluklar vasıtasıyla Arap şiirine valilerinden Ziyact b. Ebih ve Haccac b.
gılandığı fevkalade yetkilere sahip me- . önceki kültür ve medeniyetlerinden ye- Yusuf es-Sekafi ile Ahnef b. Kays bu ha-
zalim mahkemesinde duruşmaların ya- ni mefhumlar girmiştir. Bu dönemde şi­ tiplere örnek olarak gösterilebilir. Dini
pılabilmesi için muhafızlar. kadılar. fa- irin bütün nevilerinde tesirini gösteren eğitim alanında vaaz ve kıssa sahasın­
kihler, katipler ve şahitlerden müteşek- diğer bir husus da dini motiftir. Cihad daki hitabetiyle şöhret kazananların ba-

96
EMEV]LER

şındaise büyük alim Hasan-ı Basri gel- farklılıklarıda muhafaza edilerek Hz. bü' 1- Kur'an üzerinde çalışma yapanlar
mektedir. Peygamber'e nazil olduğu şekliyle gele- da vardır. Tefsirin dallarından sayılan
Nahiv Çalış maları. Arap olmayan müs- cek nesillere aktarılmıştır. "el-vücüh ve'n-nezair" ilminin ilk örnek-
lümanların Arapça'yı öğrenmekte karşı­ Emeviler döneminde yetişen kıraat leri de bu dönemde kaleme alınmıştır.
laştıkları güçlükler ve farklı lehçelere sa- alimleri ilim halkalarında hocalarından Abdullah b. Abbas Emeviler devrinin
hip Arap kabilelerinin bir arada yaşama­ dinledikleri kıraat vecihlerini sistemleş­ en meşhur müfessirlerinin başında ge-
ları gibi sebeplerle ortaya çıkan i'rab ha- tirmeye başlamış ve bu suretle kıraat lir. Mekke tefsir ekolünün kurucusu sa-
taları nahiv çalışmalarını önemli bir ih- ilminin gelişmesine büyük katkıda bu- yılan İbn Abbas "müfessirlerin sultanı''
tiyaç haline getirmiştir. Ancak bu çalış­ lunmuşlardır. Bu dönemde çok sayıda ve "Kur'an ' ın tercüman!" diye anılmış­
maların en önemli sebebi Kur'an-ı Ke- kıraat alimi yetişmiş , bunlardan bazıla­ tır. İbn Abbas' ın talebeleri Kur'an-ı Ke-
rim 'i dil hatalarından koruma gayreti rı ilmi mesailerini tamamen Kur'an'ın rim'de ka rşılaştıkları bütün müşkülleri
olmuştur. Nahiv ilminin temelleri, Erne- okunuşuna hasretmişlerdir. Kıraat ilmin- hocalarından sorup öğrenmişler, bu bil-
viler döneminde insan unsurunun ırk, de yegane müracaat mercii haline ge- gilere kendi araştırmalarını da ilave ede-
din ve dil bakımından çok karışık oldu- len kıraat-i seb'a imamlarından üçü bu rek tefsir ilmine dair ilk eserleri ortaya
ğu Basra 'da Ebü'I-Esved ed-Düeli ve dönemde yetişmiştir. Bunlar Suriye böl- koymuşlardır. İbn Abbas ' ın talebelerin-
talebeleri tarafından atılmıştır. Basra gesinin kıraat üstadı İbn Amir el- Yah- den Ata b. Ebu Rebah, Tavos b. Keysan.
şehri Emeviler'in son zamanlarına kadar subi, Mekke'nin kıraat imamı İbn Kesir Mücahid b. Cebr, Said b. Cübeyr, İbn EbQ
bu ilmin de yegane merkezi olarak kal- ve KQfeliler'in imamı Asım b. Behdele'- Müleyke. İkrime, Amr b. Dinar ve Mey-
mış, burada yetişen alimlerden bazıları­ dir. Kaynaklar İbn Kesir'in bu sahada ki- mon b. Mihran gibi isimler tefsir ilmin-
nın çalışmalarıyla Küfe nahiv mektebi te- tap yazdığım zikretmekte ve bazı eser- de temayüz etmişlerdir.
şekkül etmiştir. lerinin adını vermektedir. Esasen kıraat Medine'de sahabeden Übey b. Ka'b'ın
Hz. Ali 'nin yakın dostlarından olan ilmine ait ilk eserler Emeviler dönemin- rehberliğinde başlayan tefsir çalışmala­

Ebü'l-Esved Kur'an metnine ilk defa ha- de yazılmaya başlanmış, pek azı zama- rı da bu dönemde pek çok müfessirin

rekeleri gösteren işaretleri koymuştur. nımıza ulaşabilen bu eserler daha son- yetişmesine imkan hazırlamıştır. Saha-

Arap dil biliminin temelini atan, meto- raki çalışmalara kaynak teşkil etmiştir. benin ekseriyeti bu şehirde bulunduğu
dunu belirleyen alim olarak kabul edilen Yine ilk defa bu dönemde Kur'an met- için çok sayıda sahabiden istifade etme
Ebü'l- Esved 'in başlattığı çalışmaları ta- nine nokta ve harekeler konmuş, mus- şansına sahip olan Medine müfessirle-

lebeleri devam ettirmiştir. Bu çalışma­ haf cüzlere, ta'şir ve tahmislere ayrıl­ rinin başında Ebü'l-Aliye er-Riyahi, Mu-
lar genellikle Kur'an ve kıraatle ilgilidir. mıştır. Ayetlerin sayısına ve durak yerle- hammed b. Ka'b el-Kurazi, Zeyd b. Es-
Ebü' l-Esved'in yetiştirdiği nahivcileri ilk rine ait ilk eserler de aynı dönemin alim- lem el-Adevi gibi kişiler gelmektedir.
sıralarında, benzer harfleri birbirinden lerince telif edilmiştir. Irak bölgesinde ilk tefsir çalışmaları
ayıran noktaların mucidi Nasr b. Asım Emeviler zamanındaki tefsir çalışma­ Abdullah b. Mes'Qd ve talebeleri tara-
el-Leysi, kıraat ilminde ilk telif sahibi ola- larına, ilmi faaliyetlerle görevli olarak fından gerçekleştirilmiştir. Katade b. Di-
rak kabul edilen Yahya b. Ya'mer, Anbe- veya başka sebeplerle önemli merkez- ame. Mürre b. Şerahil. İsmail b. Abdur-
se b. Ma'dan ei -Fil, MeymOn b. Ma'dan Iere yerleşen müfessir sahabiler öncü- rahman es -Süddi (Süddl-i Kebir). EbQ Ab-
ve zamanın büyük kıraat alimlerinden lük etmiştir. Bu dönemde tefsir çalış­ durrahman es-Sülemi onun en tanınmış
sayılan Medineli alim Abdurrahman b. maları Mekke, Medine ve Küfe'de yo- talebeleridir. Atıyye el-Avfi ve Rebi' b.
Hürmüz el-A'rec gibi isimler gelmekte- ğunluk kazanmıştır. Abdullah b. Abbas Enes el-Basri de bu ilirnde eserler yaz-
dir. gibi ömürlerinin önemli bir bölümünü mışlardır. Horasan bölgesinde Dahhak b.
2. Dini İlimler. Daha önce olduğu gibi Emeviler zamanında geçiren ashabın Müzahim ve Ata b. Müslim el-Horasani,
Emeviler zamanında da dini konularda- genç nesiine mensup müfessir sahabi- Mısır'da Ata b. Dinar tefsir ilminin ön-
ki ilmi faaliyetler esasta Kur'an ve ha- lerin tefsirle ilgili açıklama ları onların de gelen isimleri arasında yer alır. Mu-
disler etrafında sürdürülmüştür. Alim talebeleri tarafından kayda geçirilmiş, hammed b. Cerir et-Taberi ve Sa'lebi gi-
sahabilerin birbirine hadis nakletmesi, tabiinin ilk tabakasına mensup bu mü- bi daha sonraki dönemlerde yaşaya n mü-
ayrıca bazılarının hadisleri kendilerine fessi rlerin tuttuğu tefsir notla rı bu alan- fessi rler Emeviler devrinde yazıla n. an-
ait sayfalara kaydetmesi şeklinde baş­ daki yazılı çalışmaların ilk örneklerini cak zamanla kaybolan tefsir kitapların­
layan bu ilmi faaliyet, tek bir konuya dair teşkil etmiştir. Mücahid b. Cebr'in, ma- dan önemli ölçüde istifade etmişlerdir.
hadislerin bir araya toplanması ile de- nası zor anlaşılan ayetleri açıklamak için Günümüze ulaşan tefsir kaynaklarında
vam etmiş, bu gruplandırma sonucun- yazdığı günümüze intikal eden tefsiri yer alan malzemenin büyük bir bölümü-
da zamanla müstakil dini ilimler teşek­ gibi (Te{sfru Mücahid) ilk tefsir kitapları nün Emeviler devrinde yetişen müfes-
kül etmiştir. da bu dönemde kaleme alınmıştır. Aynı sirlere ait olduğu veya onlar tarafından
a) Kıraat ve Tefsir. Hz. Osman tarafın­ devirde yazılan, ancak zamanla kaybo- aktanldığı görülmektedir.

dan istinsah ettirilen Kur'an nüshaları , lan pek çok tefsir kitabı, eserleri bugü- b) Hadis. Hadis ilmi başlangıçta dini
kıraat vecihlerini iyi bilen alimler vasıta­
ne ulaşan müfessirlerin ana kaynakları konuların tamamını içine alıyordu . Esa-
arasında yer almıştır. sen bu dönemde ilim denilince umumi-
sıyla büyük merkeziere gönderilmiş ve
yine onlar tarafından okutulmuştur. Bu Bu dönemde yetişen Katade b. Diame yetle hadis rivayeti ve hadislerin ihtiva
görevliler ve kıraat vecihlerini bilen di- ve Ata b. Müslim el-Horasani gibi mü- ettiği konulara dair bilgiler anlaşılmak­
ğer alimler bulundukları merkezlerde fessirler Kur'an'daki nasih ve mensuh taydı. Bu durum 1. (VII ) yüzyılın ikinci
kıraat ilminin öncüleri olmuşlar, bunlar ayetlerle ilgili eserler yazmışlardır. Yine yarısına kadar devam etmiş , bu tarihten
sayesinde Kur'an-ı Kerim bütün okunuş bu devirde Ata b. Ebu Rebah gibi gari- sonra dini bilgiler giderek dallara ayrıl-

97
EM EVILER

maya başlamıştır. Dini ilimierin müsta- da Emevıler döneminde yazılıp günümü- siyetleri kadar içinde bulundukları çev-
kil dallar halinde teşekkülü Abbasiler'in ze ulaşan başka hadis sayfaları da mev- re ve kültürden de oldukça etkilenen ta-
ilk dönemlerinde gerçekleşmiştir. cuttur. bifn fakihleri her bölgede ayrı bir ilmi
Hadis ilmi başlıca üç safha geçirmiş­ c) Fıkıh. Dört halife devri fıkıh ilminin gelenek ve muhit kurmuşlardır. Bunlar
tir. Birinci safha hadislerin yazılmasıdır. gelişimi açısından hazırlayıcı , genç sa- arasında , "Hicaz ekolü " ve · ırak ekolü"

habilerle tabiinin yaşadığı Emeviler dev- şeklinde adlandırılan iki grup (Emevi-
Ashap devriyle tabiinin ilk zamanlarını
içine alan bu dönemde hadisler "sahife" ri ise ayrı bir ilim dalı halinde kurulma- Ier'in sonu ile Abbasiler devrinin başlan­
adı verilen küçük kitapçıklarda toplan- ya başladığı dönem olarak kabul edilir. gıcında bu iki ekol ehl-i hadis• ve ehl-i

mıştır. İkinci safha, çeşitli hadis sayfa- Hz. Peygamber ve dört halife tarafından re'y* ad ları yla a nılmaya başlayacaktır) bu
larının bir araya getirildiği tedvin mer- İslam'ı tebliğ edip öğretmek, dini prob- dönemi simgeleyen bir özellik gösterir.
halesidir. Bu dönem ı. yüzyılın sonlarıy­ lemleri çözmek, idari, adli ve mali teşki­ Merkezi Medine olan Hicaz fıkıh ekolü
la ll. yüzyılın başlarını içine alır. Hadis il- latlanmayı sağlamak gibi görevlerle muh- veya diğer adıyla Medine ekolü Hz. Ömer.
. minin üçüncü safhası ise Emeviler' in telif bölgelere gönderilen sahabilerle fe- Hz. Aişe, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Ab-
son devrinde başlayıp Abbasiler zama- tihler sonucu çeşitli şehirlere yerleşen bas gibi sahabilerden intikal eden zen-
nında tamamlanan hadislerin tasnifi, ya- fakih sahabiler Kur'an ve Sünnet'e da- gin bir fıkhi mirasa sahip olup önderli-
ni konulara veya ravilere göre düzenlen- yalı dini bilginin ortaya konmasında, re'y ğini Said b. Müseyyeb yapmaktaydı. "Me-

mesi safhasıdır. ve ictihad faaliyetlerinin gelişmesinde dineli yedi fakih" olarak anılan Urve b.
önemli rol üstlenmişlerdir. Tabifn nesli Zübeyr. Kasım b. Muhammed, Harice b.
Ashaptan bazılarının daha Resülullah'ın
özellikle Küfe, Basra, Medine, Mekke, Dı ­ Zeyd, EbO Bekir b. Abdurrahman, Süley-
sağlığında ondan izin alarak başlattık­
maşk gibi belli merkezlerde sahabilerin man b. Yesar, Ubeydullah b. Abdurrah-
ları hadis yazma faaliyeti Emeviler za-
etrafında geniş ilim halkaları oluştur­ man b. Utbe ve bu neslin öğrencileri du-
manında yoğunluk kazanmıştır. Döne-
muş , onlardan aldıkları bilgileri sonra- rumundaki Zühri, Nati', Ebu Bekir b.
min hadis alimleri sayfalarında yer alan
ki nesillere geliştirerek aktarmışlardır. Hazm. Rebla b. EbO Abdurrahman gibi
hadislerle hocalarından dinledikleri ha-
Ancak dört halife döneminde fıkhın gün- iilimler bu ekolün önemli isimleri arasın­
disleri kitaplarda toplamışlardır. Hadis-
lük yaşayış , sosyal hayat ve yönetimle da yer alır. Irak fıkıh ekolünün merkezi
lerin tedvininde büyük rolü olan Ömer
yakın ilişki içinde olup pratik bir karak- ise KOfe'dir. İlk hacası sahabedgn Ab-
b. Abdülaziz, hadis alimlerinin vefatı se-
ter arzettiği, Emeviler devrinde ise gi- . dullah b. Mes'Od olan ve Hz. Ömer, Hz.
bebiyle ilmin uğrayacağı kaybı dikkate
derek ferdileştiği ve nazari bir üsiOp ka- Ali. Muaz b. Cebel. Ebu Musa ei-Eş'ari
alarak valilere ve ülkedeki hadis alimle-
zandığı görülür. Ömer b. Abdülazlz hariç gibi sahabilerin fıkhını bu kanalla teva-
rine mektuplar göndermiş ve ResOiul-
Emevl halifelerinin dini ve fıkhi mesele- rüs eden bu ekolün temsilcisi İbrahim
lah'tan nakledilen hadislerin toplanma-
lere karşı ilgisiz tavırları fıkhın ferdi gay- en-Nehai'dir. Alkame b. Kays, Mesrük b.
sını emretmiştir. Bu emri ilk olarak ye-
retlerle ve hoca- talebe ilişkisi içinde ekai- Ecda', Esved b. Yezld, Kadi Şüreyh , Şa'­
rine getiren kişi hadis tarihinin buyük
leşerek gelişmesine yol açmış, özellikle bl gibi fakihler bu ekolün önemli isim-
ismi, Hicaz ve Şam bölgesi alimi Muham-
Medine'deki sahabe ve tabiin nesiinin lerindendir. Her iki ekol arasında hadisi
med b. Şihab ez-Zühri olmuştur (ö . 124/
sünnetin tesbitine. Kitap ve Sünnet' e da- delil olarak alma ve re'ye başvurma ko-
742\ Çağdaşı olan diğer hadisçiler de
yalı fıkhi hükümlerin tesisine yöneltmiş­ nusunda bazı prensip ve metot farkları
onun yolunu takip etmişlerdir.
tir. Onlar bu davranışlarıyla hem önceki bulunmakla birlikte asıl fark daha çok
Hadiste isnad uygulaması Emeviler nesillerden devralınan dini bilgilerle ge- ortam, kültür ve üstartan doğmaktadır.
devri hadisçileri tarafından başlatılmış­ leneği korumayı ve ümmetin yeni me- Her iki grup da Kitap, Sünnet ve sahabe
tır . Bu uygulamanın başlamasında, Hz. selelerini bu çerçevede çözmeyi, hem de icmaına dayanmakla birlikte Hicazlılar
Osman'ın şehid edilmesinden sonra orta- yöneticilerin dini esaslara aykırı tutum Medine'de yaşanan İslam'a ayrı bir de-
ya çıkan hadis uydurma faaliyetinin bü- ve davranışiarına tepki gösterıneyi amaç- ğer verirlerdi. Bulundukları ortam icabı
yük rolü olmuştur. Alimler sadece doğ­ lamış oluyorlardı. Bazı Em evi yöneticile- hadis malzemeleri de zengindi. Kur'an
ruluğuna inandıkları kişilerin naklettik- rinin tasvip edilmeyen tutumları, çeşitli ve hadise dayanan meseleler dışında ka-
leri hadisiere itibar etmişler ve bu ha- dönemlerde baş gösteren fitne ve ayak- lan konularda fetva vermekten kaçınır,
disleri kimlerden aldıklarını da belirtmiş­ lanmalar, yeni kültürlerle tanışmanın ge- zaruret olmadıkça re'y ve ictihad yoluy-
lerdir. tirdiği fikri tartışmalar ve gelişmeler fık­ la hüküm vermek istemezlerdi. Yaşa­
Emeviler döneminde hadis kitabeti ve hın sistematiğini ve ilgi alanlarını da ya- dıkları ortamın özellikleri. aynı kültüre
tedvini ile meşgul olan alimlerden bazı­ kından etkilemiştir. Bunun yanında fık­ sahip halkın sade bir hayat sürmesi se-
ları genç sahabiler nesiine mensuptur. hın ayrı bir ilim dalı halinde okutulup fa- bebiyle çok az problemle karşılaşmaları
Bunların başında, yazdıkları hadis say- kihlerce verilen fetvaların ilim meclisle- onların işini büyük ölçüde kolaylaştırı­
falarıyla tanınan Abdullah b. Amr b. As, rinde tartışılması ve farklı görüşlerin yordu. Iraklılar ise ayete, hadise ve sa-
Abdullah b. Abbas, Semüre b. Cündeb, ortaya çıkması da fıkhın giderek günde- habe icmaına öncelik vermekle birlikte
Cabir b. Abdullah gibi isimler gelmekte- lik hayattan uzaklaşıp nazari- doktriner hakkında nas bulamadıkları konularda
dir. Tabiin tabakasına mensup Hemmam bir ilim haline gelmesinin başlıca sebep- re'y ile fetva vermekten çekinmezler,
b. Münebbih'in, hadis tarihinin önemli leri arasında yer alır. hadisleri kabul veya reddederken de için-
vesikalarından olan ve günümüze kadar Emeviler döneminde belli başlı şehir­ de bulundukları şartlar gereği daha ti-
ilk şekliyle ulaşmış bulunan hadis sayfa- lerde faaliyet gösteren sahabiler tabiln tiz ve şüpheci davranırlardı. Re'y taraf-
sı dönemin hadis çalışmaları için önemli neslinden çok sayıda müctehid yetiştir­ tarı fıkıhçtiarın özellikle Irak bölgesirıde
bir örnektir. Hemmam ' ın sayfası dışın- diler. Hocalarının ilmi metot, bilgi ve şah- yetişmiş olmasının önemli sebepleri var-

98
EM EVILER

dır. Bu bölgede fıkhf çalışmaların Hz. fesi Harünürreşfd zamanında (786-809) fatından sonra onun hayatına dair bil-
Ömer 'in Küfe'ye gönderdiği Abdullah b. yaygınlaştığı anlaşılmaktadır. Bu ifade- gileri toplamayı kendilerine bir görev bi-
Mes'üd tarafından başlatılması , hadis lerin kullanıldığı elde mevcut en eski kay- len bazı sahabiler bunları sayfalara kay-
uydurma hareketine iştirak eden çeşitli naklar Cahiz'in (ö 255 1 869) eserleri dir. dediyorlardı. 38'de (658-59) doğan ve 93
fırkaların orada ortaya çıkması yüzün- Hz. Osman 'ın şehid edilmesiyle başla­ (711 -12) yılında vefat eden Hz. Ali ' nin
den hadisleri kabul hususunda ihtiyat- yan ve Sıffin Savaşı'ndan sonra hakem tarunu Ali b. Hüseyin 'in, "Biz Kur'an'-
lı davranma ihtiyacı, farklı kültürlere tayini meselesiyle devam eden siyasi olay- dan bir süreyi öğrendiğimiz gibi Hz. Pey-
mensup insanların bir arada yaşaması ların müslümanlar arasında devlet baş­ gamber'in megazfsini de öğrenirdik "
ve hadis külliyatının Irak bölgesinde he- kanlığı (hilafet) konusunun itikadf yönü- (İbn Kesir, lll, 242) demesinden, bu dö-
nüz yeterince yayılmamış olması bu se- nü gündeme getirmesi, öte yandan ka- nemde Hz. Ali eviadının siyer konusuna
beplerin başında gelmektedir. Bununla der. irade, kebfre, iman ve küfür kavram- büyük önem verdiği anlaşılmaktadır . Hz.
birlikte Irak bölgesindeki fakihler ara- larıyla ilgili tartışmaların ortaya çıkma­ Peygamber' in amcazadesi Abdullah b.
sında hadis, Hicaz bölgesi fakihleri ara- sı . kelamın doğuşuna tesir eden ilk grup- Abbas'ın (ö . 68 / 688) Resülullah'ın nese-
sında da re'y taraftarı olanlar mevcut- ların oluşmasına zemin hazırlamıştır. Şia, bine ve siyerine dair bilgileri de yazdığı ,
tu. Öte yandan Medine ve Küfe gibi mer- Havaric, Kaderiyye, Cebriyye ve Mürcie ayrıca derslerinin bir kısmını megazf öğ­
kezler dışında Mekke'de Mücahid, Ata olarak adlandırılan bu fırkalar daha son- retmeye tahsis ettiği rivayet edilir. Di-
b. Ebü Rebah; Basra'da Hasan-ı Basri, ra kendi aralarında çeşitli koliara ayrıl­ ğer taraftan Abdullah b. Amr b. As'ın (ö
Muhammed b. Sfrfn, Katade; Dımaşk'ta mışlardır. Emevfler döneminde kader 65 / 685) meşhur eş-ŞaJ:ıifetü's-sô.dıka'­
Ömer b. Abdülazfz, Mekhül ; Yemen· de konusunu gündeme getirerek insan hür- sının bir kısmında Hz. Peygamber'in si-
Tavüs b. Keysan; Mısır' da Yezfd b. Ebü riyetini savunan ilk kişilerin Ma'bed ei- yer ve megazfsine dair bazı hadislerin yer
Habfb gibi şahıslar bu dönemin önemli Cühenf ile Gaylan ed-Dımaşki, cebir gö- aldığı bilinmektedir. Yine sahabi Bera b.
fakihleri arasında sayılabilir. rüşünü destekleyenlerin Ca'd b. Dirhem Azib ' in (ö 74 / 693) siyere dair çeşitli ko-
Hadisler fıkıhtan önce yazılı kaynak- ile Cehm b. Safvan olduğu, ilk i'tizal hare- nuları içine alan rivayetlerinin (Buhar! bu
larda toplanmış, ancak bunların belli sis- ketini de Vasıl b. Ata ile Amr b. Ubeyd'in rivayetlerin çoğunu eserine almışt ır) yazılı
temlere göre tasnifi fıkhın tasnifinden başlattığı kabul edilir. Dönemin itikadf
metin halinde olması kuwetle muhte-
sonra gerçekleştirilmiştir. Konulara gö- görüşleriyle merkezi bir konumda yer
meldir. Ensardan Sa'd b. Ubade'nin to-
re ilk fıkıh kitaplarının Emevfler döne- alan iki önemli şahsiyeti Hasan-ı Basri runu Şürahbil b. Said (ö 123 / 7401 aile-
minde yazıldığı bilinmekte olup bunlar- ile Ebü Hanffe'dir. sinin yolundan giderek megiizf sahasın­
dan çok azı günümüze ulaşabilmiştir. Ni- Bu gelişmele r, bazı araştırmacıların ke- da eser vermiştir. Bu alandaki çalışma­
tekim kaynaklarda Zeyd b. Sabit'in fera- lam ilminin yegane kaynağı olarak ileri lar, Emeviler devrinde büyük bir yoğun ­
iz ve diyetle ilgili eserinden, Medineli ye- sürdükleri yabancı kültür kaynaklarıyla luk kazandı. Tabifn tabakasından olan
di fakihin fıkhının toplandığı kitaplar- temas olayından çok önce başlamıştır. İs­ zamanın alimleri siyer ve megiizf ilmini
dan, Kadf Şüreyh'in fıkıhla ilgili eserin- lam coğrafyasının hızla genişlemesi so- öğrenme uğru nd a büyük gayret göster-
den, Zührf'nin üç ciltlik, Hasan-ı Basri'- nucu diğer din ve medeniyetlerle müna- diler. Bir kısmı çalışmalarının büyük bö-
nin yedi ciltlik fetva kitaplarından ve ta- sebetlerin artması. iç tartışmaların ya- lümünü bu alana ayıra rak tedvfn faali-
bifnden yirmiye yakın fakihin eserinden nında islam inancının korunması ve doğ­ yetine başladıla r. Bu dönemde yazılan
söz edilir ve bunların bazılarından alın­ ru olarak takdim edilmesi problemini de ilk siyer sayfaları günümüze u l aşmamış­
tılar yapılır. Günümüze kadar ulaşanlar doğurmuştur. Özellikle İran ve Hint men- tır. Ancak bugüne intikal eden ilk eser-
arasında Süleym b. Kays ei-Hilalf'nin fı­ şeli düalist düşüncelerle Emevfler döne-
lerin müellifleri bu sayfaları kaynak ola-
kıh kitabı, Katade b. Diame ve Zeyd b. minde başlayan ve iki ası r kadar süren rak kullanmışlardır. Çalışma l arıyla siyer
Ali'nin haccın usul ve adabıyla ilgili eser- fikri mücadele zarureti, tartışmaya da- ve megiizf ilminin temellerini atan ve bu
leri, yine Zeyd b. Ali'nin el-Mecmuc adlı yalı bir kelam ilminin kurulmasında di-
ilmin ana malzemesini hazırlayanlardan
eseri sayılabilir. Bütün bu eserler, fıkıh­ ğer önemli bir etken olmuştur.
biri de Hz. Osman'ın oğ l u E ban'dır (ö
ta tedvfnin Emeviler devrinde başladığı ­ Emevfler devrinde Halid b. Yezfd b. ı 051 723) Megazfye dair hadisleri bir
nı gösterdiği gibi sonraki dönemlerde Muaviye gibi kiş ilerin özel mera kıyl a fel- araya t oplayan Eba n ' ın megazf h akkın ­
yazıla n eseriere kayna klı k etmeleri ba- sefi ilimiere ka rşı bir ilgi d oğ m uşsa da da bir eseri b u l u nd uğ u bilinmektedir (Zü-
kımından da hayli önem taşırlar. bu alanda yoğun bir çalışmadan bahset- beyr b. Bekkar, Al]barü ' l·muvaf{akıyyat,
d) Keliim. EmevTier devri, ketarn tarihi mek için Abbasiler ·dönemini beklemek s. 331- 333) . Hz. Peygamber'in hayatı ve
açısından itikadf konularda tartışmala­ gerekir. Emevf döneminden günümüze savaşları konusundaki kitapları daha
rın başladığı ve ketarn ilminin temelleri- kadar ulaşan ketarn literatürü arasında sonraki alimler için önemli kaynak olan
nin atıldığı bir devir olarak kabul edilir. Hasan-ı Basri'nin RisaJe fi'l - ]f.ader 'i ile bir diğer alim de Urve b. Zübeyr'dir (ö
Bu bir asırlık dönem içinde şahıslar et- Vasıl b. Ata· nın Ijutbetü Vô.şıl b. cA ta 94 / 712) Aynı zamanda şair olan ve Arap
rafında bazı gruplaşmalar meydana gel- adlı risalesi sayılabilir. şiirini, fıkıh, hadis ve sünneti çok iyi bi-
mişse de büyük itikadf ekaller henüz te- 3. Diğer İlimler. a ) Tarih . islam tarihçi- len Urve megiizf ve tarih ilminin ilkelerini
şekkül etmemiştir. Bu sebeple Ernevf- liği Hz. Peygamber'in hayatı, tebliğ mü- tesbitte öncülük yapmıştır. Urve Emevf
ler devri kelam ilminin hazırlayıcı saf- cadelesi ve savaşlarını konu alan siyer halifelerinin, emirlerinin ve diğer alim-
hası olarak değerlendirilebilir. İtikadf tar- ve megazf çalışmalarıyla başlamıştır. Bu lerin megiizf konusunda başvurdukl arı
tışmalar ashab-ı kiramın son yıllarından ilme dair çalışmaların başlangıcını konuy- bir otorite idi. Kendisine sorulan sorula-
itibaren başlamışsa da "kelam" ve "mü- la ilgili hadislerin bir araya toplanması rı yazılı veya sözlü olarak cevaplandırma­
tekellimfn " gibi tabirlerin Abbasf Hali- teşkil etmektedir. Hz. Peygamber 'in ve- sı megiizf sahasında onu eser vermeye

99
EM EVILER

teşvik etmiştir. Urve yalnız megazl üze- Başta büyük fakih Yezld b. Ebü Ha- vali" denilen Arap dışı unsurlara ayrılı­
rinde değil raşid halifeler dönemine ait blb olmak üzere Mısır tarihçilerinin baş­ yordu. Emevı tarihinin sonuna kadar si-
tarihi olaylarla da meşgul olmuştur. Ha- lattığı mahalli tarih araştırmalarının ilk yası, askeri ve idari otoriteyi ellerinde
life Abdülmelik b. Mervan, Hz. Peygam- yazılı örnekleri Emevller zamanına ait- tutanlar daima Araplar olmuştur. Hule-
ber' in gazveterine dair çeşitli konuları tir. Yezld 'in ve yine Mısır'da yetişen Ebü fa-yi Raşidln döneminden başlayarak sü-
yazılı olarak Urve'den sorar, o da kendi- Kabll Hay b. Hani'nin Mısır tarihiyle ilgili regelen fetihler sırasında genellikle ele
sine yazılı olarak cevap verirdi. Taberl, risaleleri, daha sonraki dönemlerde ya- geçirilen bölgelerde kurulup kısa süre-
Urve ' nin Abdülmelik'e verdiği cevapları şayan ve eserleri zamanımıza ulaşan Mı­ de canlı merkezler haline gelen yeni şe­
kaydetmiştir. Bu sahanın diğer büyük sır tarihçilerinin başlıca kaynakları ara- hirlere iskan edilen Araplar genellikle,
bir ismi Vehb b. Münebbih'in megazlye sında yer almıştır. Mudarller ve Yemenller adıyla anılan iki
dair yazmış olduğu eserin bir bölümü b) Ulumü' l- evail. Felsefe başta olmak büyük kala mensupturlar. Bölgesel ola-
zamanımıza ulaşmıştır. Emevller devri üzere astronomi, matematik, tıp ve kim- rak yoğunlukları değişen ve zaman za-
siyer ve megazl alimlerinin belki de en ya gibi ilimiere ait eserlerin Arapça'ya man aynı ordularda omuz omuza sava-
büyüğü meşhur hadis alimi Zührl'dir. çevrilmesi ve böylece yabancı ilim ve kül- şan bu iki grup belli merkezlerde bir ara-
Onun da bu alanda kitaplar yazdığı bi- tür ürünlerinin islam toplumu içinde ya- da yaşıyor, fakat siyası. kabilelif veya ma-
linmektedir. Siyer ve megazl sahasının yılmaya başlaması da yine bu döneme halli sebeplerle sürekli bir mücadele için-
en tanınmış alimlerinden olan ibh ishak, rastlar. Tercüme hareketini ilk başlata­ de bulunuyordu. Bunların yanı sıra Ha-
ibn Sa'd ve Vakıdl gibi eserleri bugüne nın Emevl hanedanından Halid b. Ye- rici ve Şii isyanlarında olduğu gibi isla-
ulaşan şahsiyetterin kendilerinden çok- zld olduğu ve ilk tercümeterin de astro- mi ilkeleri anlama hususundaki ihtilaf-
ça rivayette bulundukları Abdullah b. Ebü nomi, kimya (simya) ve tıp alanlarına ait lar da iç çatışmaları körüklüyordu. özel-
Bekir b. Hazm, Şa'bl ve Asım b. Ömer b. bulunduğu bilinmektedir. Halid, Mervan likle Irak ile Horasan kabile ve mezhep
Katade Emevı1er devrinin önde gelen si- b. Hakem tarafından veliahtlıktan uzak- mücadelelerinin arenası haline gelmiş­
yer alimleridir. Emevl Halifesi Ömer b. laştınldıktan sonra kendisini kimya araş­ ti; Endülüs dahi kabile rekabetinden ve
Abdülazlz Dımaşk' a davet ettiği Asım b. tırmalarına vermiş, tıp ve astronomi ala- iç mücadeleden kendini kurtaramamış­
Ömer b. Katade'ye, kendisinden önceki nında bazı kitapların tercümesini sağla­ tL Bazı isyan hareketlerine Arap kabile-
Mervanl kolundan gelen bazı Emevl ha- mıştır. Zengin bir kütüphaneye sahip ol- lerinin yanında mevall de iştirak ediyor-
lifelerinin Hz. Peygamber'in megazlsi ve duğu söylenen Halid'in Mısır' da yaşayan du. Müslüman Araplar'ın Emevller için-
ashabının menakıbı ile meşgul olmak- bazı bilginleri getirterek tercüme işini deki toplam nüfusu hakkında yeterli bil-
tan hoşlanmadıklarını söyledikten son- onlara yaptırdığı, ayrıca kendisinin de gi yoktur; ancak bugüne, çeşitli bölge-
ra Dımaşk Camii'nde halka megazı an- kimya ile ilgili bazı risaleler yazdığı riva- lerde askeri divandan maaş alanların
latmasını ve öğretmesini emretmiştir. yet edilmektedir. Emevl halifelerinin baş­ sayısıyla ilgili bazı rakamlar ulaşm ı ştır.
Emevller döneminde tarihçilerio meş­ şehir Dımaşk'ta bir de rasathane inşa Muaviye zamanında Mısır'da 40.000 (Ha-
gul olduğu alanlardan biri de Cahiliye etiirdikleri tesbit edilmiştir (Yusuf ei-Uş. san İbrahim , ll, 25 ı), Mervan b. Hakem
dönemi tarihidir. Bu konuda çalışanla­ s. 348). Tıp ilmine dair eserlerin tercü- zamanında Humus'ta 20.000 ve Velid b.
rın başında, eserleri günümüze ulaşan me edilmesinde halifeler özel bir dikkat Abdülmelik zamanında Dımaşk ve civa-
Ubeyd b. Şeriyye el-Cürhüml ve Dağfel göstermişler, devrio meşhur doktorları rındaki ordugahlarda 45.000 kişinin di-
b. Hanzale ile kitap l arı kaybolan Ziyact halifelerin ve diğer devlet ricalinin özel vanda kayıtlı bulunduğu belirtilmekte-
b. Eblh ve Suhar b. Abbas gelmektedir. doktorları olarak görev yapmışlardır. He- dir (Hitti, ll, 364). Diğer taraftan Vlll. yüz-
Hz. Ömer tarafından divanı hazırlamak­ men hepsi gayri müslim olan bu tabip- yılın başlarında Suriye ve Filistin'e yer-
la görevlendirilen Akil b. Ebü Talib, Cü- ler tıp sahasında bazı eserleri Arapça'ya leşen Arap nüfusun toplam 250.000 ol-
beyr b. Mut'im ve Mahreme b. Nevfel çevirmiş ve bazı risaleler telif etmişler­ duğu söylenmektedir (Mantran, s. ı 16).
üçlüsü de zamanın büyük nesep bilgin- dir. Maserceveyh el-Basri ile iskenderi- iık islamı fetihterin ardından kendi is-
leri arasında yer alır. ye okulu alimlerinden Abdülmelik b. Eb- tekleriyle müslüman olan ve çoğunluğu­
Aynı dönemde umumi tarihle meşgul cer ei-Kinanl Emevller dönemi tabiple- nu iranlılar'la Türk ve Berberller'in teş­
olarak dünyanın yaratılışı, geçmiş pey- rinin en meşhurlarıdır. Diğer taraftan kil ettiği gruplar daha çok önceden ya-
gamberler ve milletierin tarihine dair Halife Velid b. Abdülmelik 88 (707) yı ­ şadıkları kendilerine ait bölgelerde yo-
eserler kaleme alan tarihçiler de yetiş­ lında cüzzamlılar için bir hastahane in- ğunluk arzediyorlardı. Bunlar esas itiba-
miştir. Vehb b. Münebbih gibi çoğu Ehl-i şa ettirmiş, körlere ve felçiiiere yardım ­ riyle iki ayrı gruptan meydana gelmişler­
kitaba mensupken ihtida etmiş olan bu cı olmak üzere elemanlar görevlendir- di. Emevller zamanında sayısı çok aza-
kişiler Kur'an-ı Kerim'de yer alan es- miştir. islam tıp tarihi için büyük önem lan birinci grup, savaşlar sırasında esir
ki deviriere dair muhtasar bilgileri. ya- taşıyan bu faaliyet islam dininin insana, alınmış ve efendileri tarafından serbest
hudi - hıristiyan kültürüne ait geniş mal- özellikle insan hayatına verdiği değeri bırakıldıktan sonra onların mevlilları sta-
zeme birikimiyle açıklamış ve genişlet­ göstermesi bakımından da önemlidir. tüsüne girmiş azatlılardı. Çoğunlukta bu-
mişlerdir. E) İçtimai ve İktisadi Hayat. Emevı1er za- lunan ikinci grup ise Arap kabilelerinin
Bu devirde Emevl tarihçilerinin Erne- manında islam toplumu müslümanlar, himayesine girmiş yabancı kökenli müs-
viler zamanında cereyan eden savaşlar zimmller ve köleler olmak üzere başlıca lüman topluluklardan oluşuyordu. Çün-
ve diğer siyası olaylarla ilgili kitap telifi- üç tabakadan meydana geliyor. çoğun­ kü aslen Arap olmayan kabilelerin, ne-
ne başladıkları da görülmektedir. Cabir luğu teşkil eden müslümanlar da isla- sebe büyük önem verilen sosyal yapıda
ei-Cu'fi, Avane b. Hakem ve Ebü Mihnef miyet'in ilk unsuru olan fatih Araplar'la iyi bir yer edinebilmek için Arap kabile-
bu sahanın en meşhur simalarıdır. fetihlerden sonra islam'a giren ve "me- lerinden herhangi biriyle sözleşme ya-

100
EM EViLER

parak ona bağlanıp himayesine girme- fatih- muharip sınıf kimliğini önemli öl- Sosyal tabakaların sonuncusunu kö-
si. yani o kabilenin mevlası (mevla'l-ahd) çüde koruyan Araplar'ın ilim konularını leler teşkil ediyordu. Kölelik hukukunu
olması gerekiyordu. Asıl mevali sınıfını ve diğer savaş dışı alanları onlara bırak­ ıslah eden İslamiyet aynı zamanda bu
teşkil eden bu grup eskiden beri hür ol- mış olmasıdır. sınıfın kaynaklarını savaş esirleriyle sı­
duğu ve sonraları böyle bir anlaşmaya Mevali Emeviler'e karşı girişilen isyan- nırlandırmıştır. İlk İslam fetihleri sırasın­
duyulan ihtiyaç da ortadan kalktığı için lardaki tutumuyla önem kazanmıştır. Bu da savaşa sahne olan şehir ve kaleler-
mevali kavramının kapsamı genişletil­ gruba mensup olan kitleler Şii baş kal- deki halk ile muharip esirlerden hayat-
miş ve aslen Arap olmayan müslüman- dırmaları ve Abbasi ihtilal hareketi gibi ta bırakılanlar köle veya genellikle cizye
ların tamamını içine almıştı-r. Başlangıç­ birçok ayaklanmaya büyük destek ver- ve haraç vergilerini ödeyen hür tebaa
ta sayıları az olan mevali İslam'ın yayıl­ mişlerdir. Ancak verilen desteği sadece statüsünde sayılmışlardır. Hz. Ömer Irak,
masıyla birlikte toplumun önemli bir ke- ırk faktörüne bağlamak doğru değildir; Suriye ve Mısır halkını ikinci statüye ko-
simi haline gelmiştir. Daha Emeviler'in mezhep ihtilafları , bölgesel farklılıklar yup onları hür kabul etmiştir (Belazüri,
kuruluş yıllarında henüz Muaviye hayat- ve çeşitli sosyal sı kıntı la r da buna tesir Fütah, s. 627) : Em eviler de Bizans. Türk
ta iken Küfe şehrinde 20 .000 mevali- etmiştir. Ayrıca bu ayaklanmalardan her- ve Serberi savaşlarında aynı uygulama-
nin yaşadığı bildirilmektedir (Dineveri, hangi birini her yönüyle bir mevali isya- yı yapmışlardır. Ancak İslamiyet köleleri
s. 288) . nı olarak görmek de mümkün değildir. serbest bırakınayı kuwetle teşvik etmiş
Fethedilen topraklardaki insanlardan ve bunu bazı önemli günahların kefare-
Sosyal tabakaların ikincisini teşkil eden
kendi arzularıyla İslamiyet'i kabul eden- ti olarak tövbe kapısı ve sevap kazanma
zimmiler (ehlü'z -zimme). İslam devletinin
ler hukuken Arap müslümanlar gibi bü- yolu haline getirmiştir. İslam tarihinde
gayri müslim tebaası olan hıristiyan ve
tün haklara sahip oluyorlardı; çünkü is- kölelerden çok azatlılardan bahsedilme-
yahudilerdir; küçük azınlıklar şeklinde
lam dini ırklar arasında hiçbir fark gö- si de bu durumu göstermektedir.
kalan Sa biiler ve MecGsiler de onlara da-
zetmiyordu. Ancak Emeviler zamanında hil edilmiştir. Zimmiler önceden olduğu Emeviler zamanında fetihler sonucu
mevalinin bazı haklardan Araplar kadar gibi İslam devletinin kendilerine sağla­ özellikle toplumun belirli kesimlerinde
faydalanamadığı görülmektedir. Ernevi- sağlanan zenginlik ve bollukla birlikte bu
dığı himaye karşılığında cizye ödüyor. ki-
ler'in ırkçılık yaptıklarına ve Arap olma- şi başına ve sadece askerlik yapabilecek
çevrelerde lüks ve konfor yayıldı. Hayat
yan müslümanları tahkir ettiklerine dair standardı ve başta yiyecek içecek madde-
erkeklerden alınan bu vergi mukabilin-
çeşitli rivayetler vardır. Bununla bera- de askerlik vazifesinden muaf tutulduk- leri olmak üzere tüketim malzemelerinin
ber Emeviler'in mevaliye karşı bu yak- ları gibi canlarının, mallarının ve dinleri-
kalitesi yükseldi. Daha sağlam ve yüksek
laşımını, devletin resmi politikası olmak- nin korunması hakkını da kazanıyorlar­ binalar yapılıp kıymetli eşya ile donatıl­
tan ziyade hakim sınıf ile diğer güç odak- dı. Halifeler ve devlet ricali ise muhte-
dı. Bu sayede onların ibadethanelerine
ları arasındaki rekabetin bir yansıması şem saray ve kasırlarda oturuyordu.
dokunulmuyor, din değiştirerek müslü-
şeklinde değerlendirmek de mümkün- man olmaları hususunda da kendilerine Araplar'ın Rum, Fars, Türk ve Serbe-
dür. Nitekim mevali tarafından Ernevi- herhangi bir baskı yapılmıyordu . Müslü- riler gibi farklı din ve ırkiara mensup in-
ler daima Arap hakimiyetinin mümessi- manları ilgilendiren durumlar hariç me- sanlarla karışması sosyal hayata tesir
li olarak kabul edilmiştir. Haccac'ın yap- deni hukuk ve ceza hukuku davaları ken- etmiştir. Siyasi açıdan liderliğini kaybe-
tığı gibi onlara karşı yürütülen şiddet dilerine bırakılıyor. dini liderlerince yö- den ve Şam'a bağlı bir vilayet haline ge-
politikası ve ırki faktörler aradaki reka- netilmelerine izin veriliyordu. İslam dev- len Medine ve komşu şehir Mekke'de ol-
beti etkilemiş (Necde Hammaş, eş-Şam letinin gayri müslim vatandaşlarına tanı­ duğu gibi birçok yerde zengin ve işsiz
· tr şadri'l- islam, s. 123). sonuçta bu reka - dığı bu statü, fetihler sırasında Ya'kübi gençler boş vakitlerini hoş geçirmek için
bet mevali gruplarının Emeviler'i devir- ve NastGri hıristiyanlarının Bizans'a kar- mOsikiye rağbet gösterdiler. MOsikişinas
mek için girişilen bazı isyanları destek- şı müslümanları desteklemesinin önem- Fars ve Rum asıllı köleler veya mevali de
lemelerine yol açmıştır. li bir sebebi olmuştur. Emeviler döne- bu hususta onları yönlendirdi ve arala-
Emevi idarecileri resmi işlerde özel- minde geniş bir müsamahadan fayda- rından önemli bestekarlar çıktı. Proto-

likle divanlarda mevaliye önemli görev- lanan zimmiler, Ömer b. Abdülaziz'in ha- koller bakımından Bizans sarayından et-
ler vermişlerdir. Abdülmelik b. Mervan'ın lifelik süresi hariç sarayda dahi istihdam kilenen Emevi sarayı bazı halifeler za-
Divanü'r-resail, Divanü'l-cünd ve Diva- edilmişlerdir ve ilk önce devletin kurucu- manında müzik'li eğlence merkezi halini
nü' l-harac'da mevaliden bazı kimseleri su Muaviye tarafından hıristiyan maliye- aldı ; özellikle Il. Yezid ve kendisi gibi kö-

görevlendirdiği , daha sonraki halifeler cilerle hakimiere görev verilmiştir. Gün- tü ahlakıyla meşhur olan oğlu ll. Velid
arasında da aynı yolu takip edenlerin ol- lük hayatta müslümanlarla iç içe yaşa­ müziğe ve şarkıcılara son derece düşkün­

duğu bilinmektedir. Yine vilayetlerin ida- yan gayri müslimler onlarla aynı mahal- düler. Sarayın dış çevresinde de avetlık
resinde ve vergi işlerinde onlardan önem- lelerde oturabilirlerdi. Hıristiyan şair Ah- ve at yarışları büyük itibar görüyordu.
li ölçüde faydalanılmış, hatta ordudaki tal'ın ipek elbiseler içinde ve boynunda Av meraklısı halifelerin başında gelen ı.
mevali askerin sayısı gittikçe arttığı için altından bir haç olduğu halde mescide Yezid tazılarına altın tasma ve ziller tak-
yaygın olmasa da bazı birliklerin başına girip şiir okuduğu bilinmektedir. Dolayı­ tırmıştı. Hişam başta olmak üzere hali-

kendi aralarından kumandanlar tayin sıyla zimmiler Emeviler döneminde sa- felerden bazıları at yarışlarıyla ilgileni-
edilmiştir. Mevali sınıfı bilhassa ilmi alan- kin bir hayat yaşamış ve gayri müslim yorlardı ve at yetiştirmek için büyük ha-

da kendini göstermiş ve dönemin büyük olmaları yüzünden kayda değer bir bas- ralar yaptırmışlardı.
alimlerinden pek çoğu onların içinden kıya maruz kalmamışlardır; sonuçta da Dini bayramiara büyük önem verilirdi.
yetişmiştir. Mevali çeşitli meslek alanla- bu dönemde büyük bir kısmı müslüman Cuma ve bayram namaziarına beyaz el-
rında da ileri çıkmıştır ki bunun sebebi, olmuştur. bise ve çeşitli mücevherlerle süslenmiş

101
EM EVILER

beyaz sarık giyerek katılan halifeler biz- giler koydukları bilinmektedir. Beytül- den toplanan cizye gibi haracı da az bu-
zat imamlık yaparlar ve minbere elle- malin en önemli fonunu teşkil eden fey lan AbdOlmelik miktarları yeniden be-
rinde halifelik alameti sayılan mühür ve gayri müslim tebaadan kişi başına alı­ lirlemiştir. Ubeydullah b. Ziyad'ın valili-
asa olduğu halde çıkarlardı. nan cizye, savaş yoluyla ele geçirildikten ği sırasında 135 milyon dirhem olan Se-
Kılık kıyafet halkın maddi gücü, sos- sonra eski sahiplerinin elinde bırakılan vad bölgesinin yıllık haraç tutarı Eme-
yal durumu, yaşadığı coğrafya ve iklim topraklardan tahakkuk ettirilen haraç, vıler'in son zamanlarında 100 milyon ci-

şartlarına göre değişirdi. Emeviler ge- barış yoluyla kazanılan topr.aklara ko- varına inmiştir. Aynı şekilde Abdullah b.

nellikle beyaz rengi tercih etmekle be- nulan vergi, müslüman ve gayri müslim Sa'd b. Ebü Serh 'in valiliği döneminde 14
raber çok desenli pamuk, saf ipek ve tüccarların mallarından farklı oranlarda milyon dinara ulaşan Mısır haracı Erne-
"haz" denilen ipekli kumaşlar da giymiş­ alınan uşür vergilerinden meydana geli- viler zamanında sürekli bir düşüş gös-
lerdir. Başlarına giydikleri kısa külah (ka- yordu. termiş ve Süleyman devrinde 12 milyo-
ıensüve) üzerine umumiyetle sarık sa- Bulüğ çağına ulaşmış gayri müslim er- na inen bu rakam giderek daha da azal-
rar. uçlarını yana bırakırlardı. Yüksek ta- kekler üzerine konulan cizye Hulefa-yi mıştır. Bu düşüş, bölgede çıkan karışık­

baka, iç çamaşırı yerini tutan izar üzeri- Raşidin döneminde ayni veya nakdi ola- lıklar yüzünden ziraatın ihmal edilmesiy-

ne sırasıyla gömlek, cübbe ve bürde (kaf- rak alınıyor, bu vergi belde halkına top- le ilgili görülmektedir. Hişam gibi bazı
tan) giyerdi. Şalvar (sirval) genellikle ka- tan konulabildiği gibi bunların müslü- halifeler, bütçelerinin en önemli harca-
dınlar tarafından giyilirken sonradan er- manlara yaptıkları yardımlar karşılığın­ ma kalemi olan haraçtaki düşüşü önle-
kekler arasında da yayılmıştır. Av ve bi- da da kaldırılabiliyordu. Emevi halifele- mek ve gelirleri çağaltmak için bir yan-
nicilik esnasında önceleri sadece gemi- rinden bazılarının bu konuya yeni dü- dan haraca tabi arazilerin, bir yandan da
ciler tarafından giyilen "tübban" denilen zenlemeler getirerek önceden kararlaş­ vergi miktarlarının arttırılması yoluna
iç donu giyilirdi. Omuzlara poşuya ben- tırılan cizye miktarını arttırma yoluna gitmişlerdir (Makrizi, I, 98).

zer bir pelerin (taylasan, rida, bürde) alı­ gittikleri görülmektedir. Mesela Cezire Haraç vergisinin toplanmasını sağla­
nırdı. Ayaklara rahatlığı açısından umu- bölgesinde toplanan cizyeyi az bulan Ab- yan bölge valileri, divanda kayıtlı asker-
miyetle bağcıklı sandal giyilmekle bera- dülmelik mükelleflerin yeniden sayımını lerle diğer memurların ve yakınlarının
ber mest ve üzerine giyilen tozluk veya yaptırıp kazanç ve harcamalarını hesap maaşlarını bu gelirden öderlerdi. Köprü
bat da yaygındı. etiirdikten sonra her birinin üzerine 4'er ve yolların. sulama kanallarının yapımı
Bedeviler klasik Arap elbisesi izar ve dinar daha koymuştur (Ebü Yüsuf, s. 49) . gibi bayındırlık faaliyetleri için gerekli
kamis üzerine topuğa kadar inen bir kaf- Diğer taraftan cizye mükellefi zimmiler harcamaları da bu fondan yaparlar, ka-
tan giyer. onun üzerine de aba alırlardı. müslüman oldukları takdirde bu vergiyi lan miktarı hilafet merkezindeki bey-
Kadınların gömleği topuklarına kadar ödemekten kurtuluyorlardı. Daha son- tülma!e gönderirlerdi. Mesela Muavi-
uzanır, renk, desen ve kumaş olarak er- raki yıllarda zimmi statüsünde bulunan ye zamanında Ziyad b. Ebih' in 60 mil-
keklerinkinden ayrılırdı. Hanımlar soka- hıristiyan , yahudi. Mecüsi, Sabii ve Sa- yon dirhem tutan Basra haraç gelirin-
ğa çıktıklarında bütün bedenlerini örten miriler arasında İslam'ın yayılışı son de- den 4 milyonu, 40 milyon tutan Küfe
geniş bir car giyerlerdi. "Bornos" deni- rece hızlanmış ve bunların büyük kısmı gelirinden ise 4 milyonun üçte ikisini Dı­
len başlıklı mantolar da hanımlar tara- ihtida etmişti. Bu durum hazine gelir- maşk ' a gönderdiği, Mısır Valisi Mesle-
fından giyilirdi. Yemen, Küfe ve İsken­ lerinde önemli bir azalmaya yol açınca me b. Muhalled 'in de gerekli harcamala-
deriye'de imal edilen nakışlı alaca ku- Emevi halifeleri, müslüman olan ve me- rı yaptıktan ve Hicaz bölgesine bir mik-
maşlar çok meşhurdu ve özellikle Süley- vali sınıfına geçen bu tebaadan cizye al- tar buğday ayırdıktan sonra geriye ka-
man b. Abdülmelik zamanında halkın maya devam etmişlerdir. Bu uygulama, lan 600.000 dinarı Dımaşk'a yolladığı bi-
çoğu bunları kullanıyordu. Emevi halife- ilave vergilere ve haksızlıklara son veren linmektedir (Necde Hammaş , eş-Şam tr
leri Ömer b. Abdülaziz gibi bir ikisi ha- Ömer b. Abdülaziz döneminde durdu- şadri'l- İslam, s. 315- 317). Herhalde bu ra-
riç pahalı ve süslü elbiseler giyerlerdi. rulmuşsa da ondan sonra yeniden baş­ kamların içinde bütçede aynı kalemde
Evlerinde rahat elbiseyle oturan seçkin- latılmıştır. toplanan cizye, haraç ve öşür vergileri
ler sultanları ziyaretlerinde "mitray" de- Müslümanlar tarafından fethedilme- de bulunuyordu.
nilen nakışlı palto giyerlerdi. Tavüs b. sinin ardından ümmetin ortak malı sa- Ümmetin ortak malı kabul edilen ha-
Keysan'ın pars kOrklerinin satışını hoş yılarak eski sahiplerinin elinde bırakılan raci arazilerin alınıp satılması hoş karşı­
görmemesi (İbn Ebü Şeybe , V, 14), Şa'bi'­ araziler üzerine Hz. Ömer zamanında lanmamış, müslümanların bu toprakları
nin kürk giymeyi caiz sayması ve aslan konulan haraç vergisi Emeviler devrin- zorla almaları da uygun bulunmamıştır.
postu üzerinde kadılık yapması gibi ri- de de devletin en önemli gelir kaynağı­ Çünkü geliri halkın tamamına yönelik
vayetler (İbn Sa'd, VI, 253-254; VII, 10) bu nı oluşturmuştur. Ya'kübi'ye göre Filis- hizmetlere tahsis edilen bu toprakların
dönemde kürk kullanımının da yaygın tin, Ürdün, Dımaşk, Humus, Kınnesrin, özel mülk haline gelmesinin kamu hiz-
olduğuna işaret sayılabilir. Avasım, Cezire, Diyarımudar ve Diyarı­ metlerini önemli ölçüde aksatacağı mu-
EmevTier zamanında devletin başlıca rebia merkezlerini içine alan Şam ver- hakkaktır. Ancak Emeviler zamanında
gelir kaynakları fey, humus ve zekat de- gi bölgesinden toplanan haracın mikta- belirli çerçevede de olsa bu kuralın ihlal
nilen vergilerdi. Emeviler vergilerin top- rı 1.430.000 dinara ulaşıyordu (Tarf!], ll, edildiği anlaşılmaktadır. Hulefa-yi Ra-
lanmasında genellikle Hz. Ömer zama- 233) . Bu bölgeden elde edilen gelirin za- şidin döneminin hilafet anlayışını ihya
nında konulan kaideleri uygulamışlar­ manla azaldığı görülmektedir; bunun se- eden ömer b. Abdülaziz'in bu toprakla-
dır. Ancak bunların miktarı , toplanması bebi, haraci arazilerin bir bölümünün ze- rın satışını yasaklaması (İbn Sa'd, V, 376)
ve harcanma yerleri hususunda birtakım kata tabi öşri araziye dönüştürülmesi ve söz konusu kuralın selefierince çiğnen­
değişiklikler yaptıkları ve bazı ilave ver- ziraatın ihmali olsa gerektir. Bu bölge- diğini göstermektedir. Hişam zamanın-

102
EM EVILER

da bu yasak kaldırılmış, ancak satış iş­ viler'de, Ömer b. Abdülaziz zamanı ha- likle Irak'taki muhalif gruplar, bölge sa-
lemi devlet iznine bağlanmıştır. riç, yıla dikkat edilmeksizin malın her kinlerinin haklarının yendiği ve buradan
Divanü'l-harac kayıtları fethedilen böl- girişinde alınmıştır (Necde Hammaş, eş · toplanan vergilerin Şam halkına harcan-
ge halkının konuştuğu dille tutuluyor- Şam tr sadri'f.İs lam, s. 309) Müslüman dığı iddiasında bulunmuşlardır. Harici ve

du. İlk fetihlerin ardından Hz. Ömer'in tüccarların ödediği uşür zekat fonuna. Şii isyanlarında bu iddia en önemli pro-

zamanında başlayan bu uygulama Ab- zimmi ve yabancı ülke tüccarlarının öde- paganda vasıtası haline getirilmiştir. Ni-
dülmelik b. Mervan'ın halifeliğine kadar dikleri ise fey fonuna dahil edilmiştir tekim Zeyd b. Ali'nin Küfe halkından biat
devam etti. İlk İslam parasını bastıran (Ebü Yüsuf. s. 160) alırken biat metnine. toplanan vergile-
Abdülmelik divan sicillerinin Arapça'ya Fetihlerde ele geçirilen ganimetierin rin hak sahiplerine dağıtılması şartını
çevrilmesi faaliyetini de başlatmıştı. Onun beşte biri (humus) Hz. Peygamber ve Hu- da koyduğu bilinmektedir.
emriyle, daha önce Yunanca tutulan Şam lefa-yi Raşidin dönemlerinde beytülma- Toplumun bazı kesiml eri. düzenli ma-
bölgesi divan sicilleriyle Farsça olan Irak le gönderiliyor ve Enfal süresinin 41 . aye- aşları ve ganimetten aldıkları pay saye-
bölgesi haraç defterleri Arapça'ya çev- tinde belirtilen kalemiere harcanıyordu. sinde maddi bakımdan iyi bir durumda
rildi ve bu faaliyet oğlu Velid zamanın­ Zamanla, Resülullah ve yakınlarına ait bulunurken son zamanlarda geniş halk
da Mısır, diğer oğlu Hişam döneminde olan iki hissenin cihad hazırlığı ve faali- kitlesi geçim sıkıntıs ıyla yüzyüze gelmiş­
de Horasan bölgesinde sürdürüldü. yetlerine harcanması görüşünde birle- ti. Maaş divanına kayıtlı muharip sınıfla
Fetihlerden sonra ele geçirilen ülke- şildL Emeviler'in bu fondan gelen gelir- EmevTier zamanında eski nüfuz ve kuv-
lerdeki eski idarecilere. asilzadelere ve leri cihad için silah, at ve erzak alırnma vetlerini devam ettiren İranlı çiftlik sa-
din adamlarına ait arazilerle sahipleri harcadıkları sanılmaktadır (Necde Ham- hipleri dışında kalan Araplar ve mevali
tarafından terkedilmiş olanlar beytülma- maş, el-İdare fi'l- 'aşri'l-Ümeuf, S. 205) önemli bir iktisadi buhran içinde bulu-
lin mülkiyetine alınmıştı. Savafi veya da- Öşri arazilerde yetiştirilen ürünlerden nuyordu. Suriye ile diğer bölgeler ara-
ha sonra ikta arazilerine dönüşmesi ba- alınan zekat geliri aynı beldede ilgili ayet- sındaki siyasi rekabet, kabile mücade-
kımından "katai' " denilen bu topraklar te (et-Tevbe 91 60) gösterilen kalemiere leleri ve muhalif grupların bitmeyen is-
haraç suyu ile sulandığı takdirde haraç harcanır. zekat memurlarının ücretleri yanları durumu daha da kötü leştirmiş­
vergisine tabi tutuluyor, aksi halde öş­ de bu fondan ödenirdi; Allah yolunda ci- ti. Bu yüzden idarecilerin değişmesi sı­
ri sayılıyordu (Ebu Yusuf, s. 160). Yeniden had edenlerin payı ise savaştıkları sınır­ kıntıya düşen kesimlerin neredeyse or-

tesbitlerini yaptıran Muaviye'nin bu top- lara nakledilirdi (Maverdi, s. 124). Ömer tak amaçları haline gelmişti. Buna kar-
rakları hanedanın mülkü haline çevire- b. Abdülaziz'in beytülmali üç şubeye ayır­ şılık yönetimin bu insanları rahatlatacak
rek akrabalarına ve yakınlarına ikta et- dığı, beytü'l-fey adı verilen birinci fon- önlemleri almamakta ısrar etmesi dev-
tiği bilinmektedir (Ya'kübi, 11, 234) . Eski da haraç, cizye ve gayri müslim tüccar- letin yıkılışının önemli sebeplerinden bi-
savafl arazileri divanda ikta sahipleri adı­ lardan alınan uşürları , ikinci fonda ze- rini oluşturmuştur.
na kaydedilmişti. Bu uygulamanın hal- katları ve üçüncü fonda da ganimetier- EmevTier dönemi iktisadi hayatının en
kın tepkisini çektiği ve etkilerinin uzun den ayrılan humus gelirlerini topladığı önemli olaylarından biri Abdülmelik b.
süre devam ettiği görülmektedir. Nite- bilinmektedir (İbn Sa'd, V, 400) Ömer b. Mervan tarafından ilk İslam parasının
kim Muhammed b. Eş'a s ei-Huzai isya- Abdülaziz, harcamalar üzerinde büyük bastırılmasıdır. Onun zamanına kadar
nı sırasında Kufeliler arazi sicillerini yak- titizlik gösterip selefierinin humusu ye- ülkede Bizans dinarı ile İran dirhemi kul-
mış, her topluluk bulunduğu beldede- rinde ku llanmadıklarını söyleyerek bu- lanılıyordu. Hz. Ömer ve daha sonraki
ki toprakların kendine ait olduğunu id- nun Kur 'an'da bildirilen yerlere sarfını halifeler para ıslahı ve tevhidi yoluna git-
dia etmeye başlamıştı (Belazüri, FütO.J:ı, karar altına almış ve borçlulara yardımı mişlerdi. Ancak tam anlamıyla İslam pa-
s. 380 vd.) da zekat fonundan yapmıştır (a.g.e., V, rası Abdülmelik tarafından darbettiril-
EmevTier'de görülen dikkat çekici di- 350 vd.) Ayrıca fakir ve muhtaçlar için miştir. 76 (695) yılında Dımaşk'ta ilk İs­
ğer bir uygulama da "iltica" usulüdür. açtırdığı aşevinden devlet memurlarının lam dinarının basımını gerçekleştiren
Buna göre bir arazinin sahibi, vergi me- yemek yemesine izin vermemiştir. Abdülmelik, valisi Haccac'ı da Irak'ta ilk
murunun baskı ve zulmünden uzak ka- Ebü Yusuf, Ya'ki:ibi ve İbn Sa'd gibi dirhemi bastırmakla görevlendirmiş, bu
labilmek için beylerden birine iltica edi- müelliflerin eserlerinde yer alan bazı ri- şekilde Bizans' la süregelen askeri mü-
yor ve arazisini onun adına kaydettiri- vayetlerden, Emevi idarecilerinin bu ver- cadele iktisadi bir boyut kazanmıştır. Bu
yordu; bu durumda kendisi de onun zi- gilerle yetinmeyip Hulefa-yi Raşidin dö- şekilde ülkesini Bizans parasına bağım­
raatçısı oluyor, hükümet kayıtlarına bu neminde olmayan ilave vergiler koyduk- lılıktan kurtaran halife, arkasından da
şekilde geçiyordu. Mesela Batına bölge- ları anlaşılmaktadır. Ömer b. Abdülaziz devletin mali yapısını pekiştirip iktisa-
sindeki pek çok arazi sahibi Mesleme b. tarafından kaldırılan bu vergiler arasın­ di durumunu güçlendirmiştiL İki devlet
Abdülmelik'e iltica ederek topraklarını da, ekilen ve ekilmeyen araziler üzerine arasında bu yüzden başlayan mücadele
onun adına yazdırınıştı (a.g.e., s. 413). konulmuş vergilerle eski Sasani gelenek- sırasında resmi yazışmalarda kullanılan

Uşür denilen ticari vergiye gelince, el- lerine göre Nevruz ve Mihrican günlerin- hıristiyan! ibareler de çıkarılarak yerle-

lerindeki mal miktarına göre yabancı tüc- de halifeye gönderilen değerli hediyeler, rine İslamTier'i konulmuştur.
carlardan onda bir, zimmi tüccarlardan resmi müracaatlarda kullanılan kağıtla­ Emeviler'de de çağdaşı devletlerde
yirmide bir, müslüman tüccarlardan da rın bedelleri, darphane işçilerinin ücret- olduğu gibi ekonomik hayatın temelleri
kırkta bir olarak alınıyordu . Yabancı tüc- leriyle nikah parası bulunmaktadır. tarım üzerine kurulmuştu . · Bunun için
carların İslam ülkesine mal getirmeleri EmevTier döneminde bazı kesimlerin idareciler sulama işine büyük önem ver-
durumunda bu vergi Hulefa-yi Raşidin maddi sıkıntıya düştüğü ve vergi öde- diler ve çeşitli kanallar açtırıp bentler
döneminde yılda bir defa alınırken Erne- mekte zorlandığı görülmektedir. Özel- yaptırdılar. Muaviye, özellikle Irak top-

103
EM EVILER

raklarının en önemli problemi olan ba- Bekir ez- Zübeydi. Taba~iitü 'n · nafıviyyfn ve'l · Yardım), İstanbul 1976 ; Talat Koçyiğit, Hadis
taklık bölgelerini ziraata açmak için fa- lugaviyyrn, Kahire 1954 ; İbn Cülcül, Taba~ii· Tarih~ Ankara 1977, s. 9-214; B. Lewis, Tarih-
tü 'l -etıbbii', Kahire 1955; İbnü'n -Nedim . el- te Araplar (tre. H a kkı Dursun Yıldız), İstanbul
aliyet gösterdi. Yıllık mahsulü S milyon
Fihrist, Riyad 1966; Dani, Kitabü 'n- na~~ İs­ 1979; Necde Hammaş. el-idare {i 'l· 'asri'l-Üme-
dirhem tutan bir araziyi ekilebilir hale
tanbul 1932 ; Maverdi, e l -Afıkamü's-su ltaniy­ vf, Dımaşk 1980; a.mlf.. eş-Şam tr şadri ' l-is­
getirdi (Belazüri. Fütüfı, s. 411 ). Ayrıca ye, Kahire 1973, s. 124; Hatfb ei-Bağdadi, Ta~· lam, Dımaşk 1987; Hitti, İslam Tarihi, ll, 301·
lrak'a vali tayin ettiği Ziyad da bu işlere yrdü 'l -' ilm, Dımaşk 1949; İbnü'l-Esir. el·Ka- 441; R. Mantran, islamın Yayı/ış Tarihi (tre.
büyük önem verdi; taşkınları önlemek mil, III-V ; İbnü'l-Kıfti, il] biirü'l·'ulema', Ka- İsmet Kayaoğlu). Ankara 1981 , s. 116; İsmail
için bentler, sulama amacıyla kanallar hire 1326; a.mlf., inbahü 'r -ruvat, 1-IV, tür. yer.; Yiğit, Emeviler Devrinde ilmi Hareket (dok-
İbnü 't -Tıktaka , el-Fahrf, s. 103·149; İbn Ebu tora tezi, 1981 ). MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü ;
ve üzerlerine köprüler yaptırdı. Ernevf-
Usaybia, 'Uyünü 'l-e~bii', Kahire 1882; İbn M. Watt. islam Düşüncesinin Teşekkül Devri
ler'in mühendisi olarak tanınan 1. Yezfd, Hallikan, Vefeyat, !-VIII, tür.yer.; Zehebi. Te?- (tre. Ethem Ruhi Fığlalı). Ankara 1981 , s. 1-
Dımaşk'ın Güta bölgesinde kendi adıyla kiretü 'l-hu{{az, 1-IV, tür. ye r.; a.mlf.. A'lamü 'n- 183 ; Abdülmün'im Macid, et·Tarrl].u's·siyasr
bilinen kanalı (Nehrü Yezid) açtırdı. Böy- nübela', 1- XXnı , tür.yer. ; İbn Kesir, el-Bida- li'd-devleti'l- 'Arabiyye, Kahire 1982, ll, tür.yer.;
lece Güta'nın az bir kısmı sulanabilir- ye, lll ; VIII-X; İbn Haldun. el -'iber, lll, 4-168 ; a.mlf., el-l:ficiiz ve 'd-devletü 'l -islamiyye, Bey·
a.mlf.. Mu~addime, 1, 364·365, 372-374; İb­ rut 1983; Abdüşşafi M. Abdüllatif, el- 'Alemü'l-
ken bu kanal sayesinde verimli arazinin
nü'I-Cezerf, Giiyetü'n·nihaye, 1-11 ; Makrizi, el· islamr {i ' l -'asri'l ·Ümevf, Kahire 1984; Hasan
tamamı sulanır hale geldi. Meşhur Erne-
ljıta~ 1, 98; Süyuti. Bugyetü 'l ·vu'at, Kahire İbrahim, islam Tarihi, ll, 251; İbrahim Beydun,
vi valisi Haccac da pek çok kanal açtır­ 1326; a.mlf., Tarrhu'l-hulefa', s. 194·259 ; İb­ ed-Devletü'l-Ümeviyye ve'l-m u'arai!i, Beyrut
mış, ayrıca tarımın gerilememesi için şe­ nü 'I-Murtaza, Taba~iita'l ·Mu'tezile, s. 54·55, 1985 ; Yusuf ei - Uş , ed·Devletü'l·Ümeviyye, Dı ­
hirlere göçü yasaklayarak kırsal kesim- 58·59 ; Mücahid b. Cebr, Te{srr (n şr. Abdurrah- maşk 1985; G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Ta-

den gelenleri geri dönmeye mecbur et- man et-Tahir). Doha 1978; Taşköprizade, Mev- rihi (tre. Fikret J şı ltan). Ankara 1986; Hüse-
züatü'l-ulüm, İstanbul 131 3; Keş{ü 'z-zunün, yin Atvan. el-Fıra~u'l-islamiyye, Beyrut 1986;
miştir (İbnü'I-Esir, V, 465).
1-11 ; Hediyyetü'l -'ari{rn, 1-11 ; Ahmed Cevdet Pa- a.mlf.. ed·Da'vetü 'l · 'Abbasiyye, Beyrut, ts.;
Hişam b. Abdülmelik zamanında baş­ şa, Kısas·ı Enbiya, İstanbul 1331, 1, 620, 627; Nayif Ma'ruf, el-ljavaric fi'l- 'aşri'l-Ümevf, Bey-
şehirden geçen Serada nehrinin kolları­ H. Lammens, Etudes sur le regne du calife rut 1987 ; Mahmüd Mikdad. el-Mevali ve niza-
nın sayısı on üçün üzerinde idi. Onun Irak Omeyyade Moawia, Leipzig 1908 ; a.mlf., E tu- mü'l-vela, Dımaşk 1989, s. 130-328 ; Hayred-
valisi Halid b. Abdullah el -Kasrf sulama des sur le siecle des Omeyyades, Beyrut 1930; din Karaman, islam Hukuk Tarihi, İstanbul 1989,
a.mlf., "Mervan I", iA, VII, 777·778 ; a.mlf., "Mu- s. 161 ·168 ; Ziyaeddin Reyyis, islamda Siyasi
işlerine büyük para harcayarak çeşitli
aviye", a.e., VIII, 438-444; C. Zeydan. Medeniy· Düşünce Tarihi (tre. Ahmet Sarıkaya). istanbul
kanallar açtırdı ve barajlar, köprüler yap- yet-i islamiyye, 1-11, 3-32; lll; Ahmed Emin, 1990; Mustafa Nevin Abdülhalık, islam Siyasr
tırdı. Bu gibi faaliyetlerin birçoğunda Fecrü 'l-islam, Kahire 1945 ; Abdiiiaziz ed - Du- Düşüncesinde Muhalefet (tre. Veedi Akyüz). İs­
meşhu r mühendis Hassan en-Nabatf'nin ri. el- 'Aşrü'l- 'Abbiisiyyü 'l -evvel, Bağdad 1945; tanbul 1990; İrfan Aycan, Muaviye b. Ebr Süf-
katkılarından faydalanılmıştır (Belazüri, a.mlf., ilk Dönem islam Tarihi (tre. H ayrettİn yan, Ankara 1990 ; a.mlf. - İbrahim Sarıçam,
Yüeesoy) , İstanbul 1991 ; C. Brockelmann, is- Emevfler, Ankara 1993; Vecdi Akyüz, Hila{etin
Fütafı, s. 411 ). Mısır'ın Nil nehrine dayalı
lam Milletleri ve Devletleri Tarihi (tre. Neşet Saltanata Dönüşmesi, İstanbul 1991; Hodgson,
sulamacılığına da gereken önem veril-
Çağatay). Ankara 1954, s. 57-58 ; a.mlf.. Tarr- islam 'ın Serüveni, ı , 160-175, 189-232; İbra­
miş, ayrıca nehir üzerinde ye·ni bir mik- hu'l-edebi'l- 'Arabi (tre. Abdiiihalim en-Nee- him ei-Ebyari, Mu'aviye, Kahire, ts.; K. W. Zet-
yas yaptırılmıştır (bk. MİKYASÜ'n-NİL). J. ~ar), Kahire 1959; Kehhale. Mu'cemü'l-mü'el- tersteen. "Abdülmelik", iA, ı , 95·97; a.mlf .,
Sauvaget ve O. Grabar, Emevf halifele- li{fn, 1-XV, tür. yer.; a.mlf.. 'Ulümü 'l-bafıte {i' l- "Hişfuıı", a.e., V / 1, s. 540 ; a.mlf.. "Ömer", a.e.,
rinin Badiyetüşşam ' da inşa ertirdikleri 'uşüri' l·islam iyye, Dıma şk 1972; T. J. De Boer, IX, 462·465 ; G. Levi Della Vida, "Emeviler", ae.,
islamda Felsefe Tarihi (tre . Yaşar Kutluay), An- N, 241-248; T. W. Arnold, "Halife", a.e., V/ 1,
kasır ve sarayların da ziraı üretimi art-
kara 1960, s. 3-47 ; Sezgin, GAS, I·IX, tür.yer.; s. 148-155 ; Hakkı Dursun Yıldız, "Velid I" , a.e.,
tırma işlevi gördüğünü ileri sürmüş ve M. Hüseyin ez-Zehebi, et- Te{sfr ve'l-mü{essi- Xlll, 292-297; a.mlf.. "Yezid b . A bdülmeli.k",
bu yapıların etrafında görülen kanalları, rün, Kahire 1961; J . Wellhausen. Arap Devle· a.e., XIII, 409·411; a.mlf., "Yezid b . Mu'avi-
su arklarını ve samıçiarı delil göstermiş­ ti ve Sukutu (tre. Fikret lşıltan) , Ankara 1963; ye", a.e., XIII, 411 -413 ; a.mlf., "Abdülmeli.k b.
lerdir (bk. Necde Hammaş , eş-Şam {f şad· a.mlf., islamiyetin ilk Devrinde Dinf-Siyasr Mervan", DiA, ı , 266·270. r:;:ı .
Muhalefet Partileri (tre. Fikret lşıltan). Anka- . • ISMAİL YiGİT
ri'l-İslam, s. 326).
ra 1989; M. Harnfdullah. Kur 'an· ı Kerim Ta·
BİBLİYOGRAFYA : rihi (tre. M. Sait M utlu). İstanbul 1965, s. 42-
Hasan-ı Basri, Risale fi'l-~ader (nşr. M . Ama- 64; a.mlf.. Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahi{e-i F) Sanat. Emevi hanedanının hakimiye-o
re. Resa'ilü'l - 'adi ve't-tevhfd I içinde), Kahire Hemmam b. Münebbih (tre. Kemal Kuşçu). İs· ti altında doğan ve gelişen Emevi sanatı ,
1971, s. 81-93 ; Vasıl b. Ata, Hutbe: Wasil lbn tanbul 1967 ; Ali Hasan Abdülkadir, Nazratün
her şeyden önce İslam sanatının esasları­
'Ata als Prediger und Theolog~ (~şr. H. Daiber). 'amme tr tarfl].i 'l·{ıkhi 'l-islamf, Kahire ·1965,
Leiden 1988, s. 22-36; Ebu Yusuf. el-ljarac, s. 106-190 ; Seyyid Abdiiiaziz Salim, et-Tarfl]. nın tesbit edilip temellerinin atıldığı dev-
Kahire 1346, s. 49, 160; İbn Sa'd, et-Taba~iit, ve ' 1-mü' erril].üne ' 1· 'Arab, lskenderiye 1967 ; ri temsil eder. Mimari ve diğer sanat kol-
1-IX, tür.yer.; İbn Ebu Şeybe. el-Muşanne{(n şr. a.mlf., Taril]u'd-devleti'l-'Arabiyye, Beyrut 1986; larında ana formların ortaya çıkması,
Kemal Yüsuf ei-Hut), Beyrut 1409 / 1989, V, Şevki Dayf, el-Medarisü'n-nafıviyye, Kahire
kaidelerin tesbit edilmesi ve ana şerna­
14 ; Halife b. Hayyat, et-Tari!]. (Zekkar), s. 203- 1968; a.mlf.. Tarfl].u ' l-edebi' l· 'A rab f, Kahire,
409; Cahiz, el-Beyan ve' t-tebyin, 1-IV, tür. yer.; ların belirlenmeye başlaması bu döne-
ts., 1·11; Zirikli, el-A'lam, 1-X, tür.yer.; Selahad-
Zübeyr b. Bekkar. Al].barü'l-muva{fa~ıyyat, Bağ­ din el- Müneccid. Mu' ce mü Benr Ümeyye, Bey- me rastlamaktadır. Emevf sanatı, sınırlı
dad 1972, s. 331-333; Belazüri, Ensab, 1-IV, rut 1970; a.mlf.. Mu'cemü 'l·mü' erril].ine 'd - bir teşekkül süresi içinde kaldığı ve ha-
tür. yer.; a.mlf., Fütafı (nşr. A. Enis). Beyrut 1987, Dımaşkıyyrn, Beyrut 1978; M. Hudari Bek. Ta-
kim olduğu bölgelerin İslam öncesi kül-
s. 380 vd., 411 , 413, 627; İbn Kuteybe, el-Ma'a- rfl].u 't·teşrr'i'l-islamf, Kahire 1970 ; a.mlf., Mu-
ri{ (Ukkaşe). tür.yer.; a.mlf., el-imame ve's·si· hadarat (Emeviyye), ll, 22-226; Abdullah Mah-
türleriyle yakın temas halinde bulundu-
yase, Beyrut, ts.; Dineveri, e l-AI].barü 'Hıval, s. ~üd eş-Şehhate. Tarfl].u ' l ·Kur'an ve 't -te{srr, ğu için daha sonra tam anlamıyla şah ­
288, 295-366; Ya'kübi, Tari!]., ll, 216 ·338; Ta- Kah i re ı 392 / 1972, s. 1 ·112 ; Abdülemrr Dek- siyet kazanacak olan İslam sanatından
beri. Tarfl]. (Ebü'I-Fazl). ll; V-VII; Mes'udi. Mü· sen. el -ljila{etü ' l-Emeviyye, Beyrut 1974 ; Ha- değişik bazı özellikler göstermektedir.
rücü '?-:?eheb (Abdü lhamid ). lll, 20-270; Sira- şim Cemll Abdullah. Fıkhu Sa 'rd b. Müsey-
Bilhassa ihtişam ve zenginliğin ortaya
fi. Al]barü 'n·nafıviyyine 'l - Başriyyfn (n şr. F. yeb, Bağdad 1974 ; M. Esat Kılıçer. islam Fık­
Krenkow), Beyrut 1936; Ebü't-Tayyib ei-Lu- hında Rey Taraftarları, Ankara 1975 ; Ahmed konulduğu mimari tezyinatta hemen far-
gavi. Meratibü'n-nahviyyrn, Kahire, ts. ; Ebu Çelebi, islamda Eğitim-Öğretim Tarihi (tre. Ali kedilen bu durum, Emevi hükümdarla-

104

You might also like