You are on page 1of 226

YÜKSEKÖRENM KURULU DÖKÜMANTASYON MERKEZ

TEZ VER GR FORMU

YAZARIN Merkezimizde Doldurulacaktr


Soyad: BATÜRK
Ad: Mahmut Bilge Kayt No:

TEZN ADI

Türkçe : Din ve Dini Ayinlerin Urartu Krall’ndaki Toplumsal ve Siyasal Rolü

Yabanc Dil : Social and Political Role of the Religion and Ritual in the Urartian Kingdom

TEZN TÜRÜ : Yüksek Lisans Doktora Doçentlik Tpta Uzmanlk Sanatta


Yeterlilik
[X] [ ] [ ] [ ] [ ]

TEZN KABUL EDLD :

Üniversite : EGE ÜNVERSTES

Fakülte : EDEBYAT FAKÜLTES

Enstitü : SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ

Dier Kurulular :

Tarih: 19 / 06 / 2006

TEZ YAYINLANMISA :

Yaynlayan :

Basm Yeri:

Basm Tarihi:

ISBN:

TEZ YÖNETCSNN
Soyad, Ad : Altan ÇLNGROLU
Ünvan : Prof. Dr.
TEZN YAZILDII DL : Türkçe TEZN SAYFA SAYISI : 162

TEZN KONUSU (KONULARI) : Urartu Dini, Urartu Krall’ndaki Ayinler.

TÜRKÇE ANAHTAR KELMELER :


1- Urartu
2- Din
3- Ayin
4- Silah
5- Hayat Aac
Baka vereceiniz anahtar kelimeler varsa lütfen yaznz.

NGLZCE ANAHTAR KELMELER:(Konunuzla lgili yabanc indeks, abstrakt ve thesaurus’lar kullannz.)


1- Urartian
2- Religion
3- Ritual
4- Arms
5- Sacred Tree
Baka vereceiniz anahtar kelimeler varsa lütfen yaznz.

1-Tezimden Fotokopi Yaplmasna izin veriyorum [ ]


2-Tezimden dipnot gösterilmek artyla bir bölümünün fotokopisi alnabilir [X]
3-Kaynak göstermek artyla tezimin tamamnn fotokopisi alnabilir [ ]

Yazarn mzas Tarih : 21 / 06 / 2006


TÜRKÇE ABSTRAKT (en fazla 250 sözcük):

M. Ö. 9. yüzylda kurulmu olan Urartu Krall’nn getirdii yeniliklerden biri de


Yakn Dou’nun daha önceden tanmad yeni bir dinin douudur. Urartu Krall ile ilgili
bilgilerin önemli bir ksmn, dine ait veriler oluturmaktadr. Bu verilerin sosyoloji,
antropoloji ve din felsefesi araclyla yeniden incelenmesi, Urartu dininin, dolaysyla
Urartu kültürünün anlalmasna k tutacaktr.

Urartu dini, Dou Anadolu’nun zor corafyasnda yaayan halklarn ekolojik artlara
uyum çabasn yanstmaktadr. Urartu yöneticileri bu ekolojik uyarlanmay zirveye tayarak
kendi hakimiyet alanlarn kurarken, sosyal yapy istedikleri yönde dönütürmek amacyla
dini kullanmlardr.
NGLZCE ABSTRAKT (en fazla 250 sözcük) :

M. Ö. 9. yüzylda kurulmu olan Urartu Krall’nn getirdii yeniliklerden biri de


Yakn Dou’nun daha önceden tanmad yeni bir dinin douudur. Urartu Krall ile ilgili
bilgilerin önemli bir ksmn, dine ait veriler oluturmaktadr. Bu verilerin sosyoloji,
antropoloji ve din felsefesi araclyla yeniden incelenmesi, Urartu dininin, dolaysyla
Urartu kültürünün anlalmasna k tutacaktr.

One of the innovations of the Urartian Kingdom, which was formed in the 9. Century
BC, is the appearance of a novel religion unfamiliar in the Near East. The majority of the
knowledge about the Urartian Kingdom is formed by the data related with religion. The
revaluation of these data through anthropology, sociology and religion philosophy will help in
shedding light to the understanding of the Urartian culture.

The Urartian religion mirrors the strive of the peoples living in the though geological
circumstances of the Eastern Anatolia for adaptation to the ecological conditions. The
Urartian rulers used the religion to transform the social structure in the direction they wanted,
while carrying this adaptation process to the top.
Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüüne sunduum Din ve Dini
Ayinlerin Urartu Krall’ndaki Toplumsal ve Siyasal Rolü adl yüksek lisans/doktora
tezinin tarafmdan bilimsel, ahlak ve normlara uygun bir ekilde hazrlandn, tezimde
yararlandm kaynaklar bibliyografyada ve dipnotlarda gösterdiimi onurumla dorularm.

Mahmut Bilge BATÜRK


GR

MÖ. 9. yüzylda kurulan ve Dou Anadolu, Kuzey-bat ran ve Trans-


Kafkasya’da yaklak üçyüzyl boyunca hâkimiyet süren Urartu Krall ile ilgili
verilerimizin önemli bir ksmn dine ait olanlar oluturmaktadr. Öyle ki Urartu krali
yaztlarnn hemen hepsi bir veya birkaç tanrnn anlmas ile balar, yine tanrlarn
anlmas ile sona erer. Urartu tarihi ile ilgili veriler ile dinî veriler öylesine iç içedir ki,
bunlar birbirinden ayr balklar altnda incelemek neredeyse imkânszdr: Urartu
Krall’nn siyasal yapsnn iyi anlalabilmesi için dininin ayrntl biçimde
incelenmesi gereklidir. Bu gereklilik, çalmamzn çk noktasn oluturmutur.

“Din ve Ayinlerin Urartu Krallndaki Toplumsal ve Siyasal Rolü” balkl bu


çalma, Urartu Krall’nn dinini ve bu dinin, kralln siyasi ve toplumsal yaps ile
ilikisini aratrmak amacn tamaktadr. Antik kültürlerin dinlerini tanmlamaktaki
güçlük ve din olgusunun kendisinin karmakl nedeniyle, çalmamzn ilk aamasn
din üzerine temel düünceler oluturmutur. Urartu Krall’nn dini ile ilgili yorumlara
ve çkarmlara girilmeden önce din sosyologlarnn, din felsefecilerinin ve psikologlarn
din üzerine kaleme aldklar eserler incelenmi ve ilk bölümümüzde bunlarn, özellikle
çalmamzda bavuracamz düünürler bata olmak üzere, ksa bir tantm
yaplmtr.

Çalmamzn ikinci bölümünde, ilk olarak Urartu Krall’ndan önce Önasya’da


hüküm sürmü kültürlerin din ile ilgili verileri özetlenmitir. Bu bilgiler ele alnrken,
özellikle Urartu dini için de geçerli olduunu düündüümüz ‘siyasal bir araç olarak
din’ olgusu üzerine durulmu, dinin Urartu Krall ile çada ve Urartu öncesi
toplumlarda oynad ideolojik rol tantlmaya çallmtr. Çalmamzn bu
bölümünün devamnda ise Urartu Krall ile ilgili temel veriler, panteonun
kuruluundan tapnaklarn ina edilmesine kadar geçen süreç içinde verilmitir.

1
Çalmamzn üçüncü aamasn, Urartu Krall’nda dinin kendini gösterdii en
belirgin alan olarak ayinlerin ve bu ayinlerde karmza çkan dinî sembollerin
incelenmesi oluturmaktadr. Bunun için önce Urartu dininde karmza ska çkan dinî
semboller, din felsefecilerinin ve psikologlarnn verileri dorultusunda incelenmeye
çallmtr. Dinî semboller üzerine çalldktan sonra, bu sembollerin hangi tür ayinler
içinde yer aldklar, bahsi geçen ayinler kendi içlerinde gruplara ayrlarak sunulmutur.

Çalmamzn son bölümünde ise Urartu diniyle ilgili olarak incelenen veriler
kullanlarak Urartu Krall’nda dinin toplumsal ve siyasal yap içindeki yeri
yorumlanmaya çallmtr. Bunun için önce Urartu ekonomik sistemi, daha sonrasnda
ise yönetim anlay ve din arasndaki ilikiler incelenmitir.

2
I. BÖLÜM – DNN TANIMI
VE DNE FARKLI YAKLAIMLAR

Urartu dinini incelemeye balamadan önce, dinin farkl disiplin ve yaklamlara


göre tanmlarna ksaca göz atmak yerinde olacaktr. Türk Dil Kurumu Sözlüü,
oldukça net bir tanmlama yapmaktadr1: 1. hlk. Tanr’ya, doaüstü güçlere, çeitli
kutsal varlklara inanmay ve tapnmay sistemletiren toplumsal bir kurum. 2. Bu
nitelikteki inançlar kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan,
salayan düzen. 3. mec. nanlp çok balanlan düünce, inanç veya ülkü.

Yukardaki tanmlama pek çok açdan yeterli olmasna ramen, din birkaç cümle
ile tanmlanabilecek bir olgu deildir ve insanlk birikimine katkda bulunan hemen her
düünce insan, din üzerine görüler belirtmitir. Ancak çalmamzda tüm kuramclara
yer veremeyeceimiz gibi görülerine deinmeden geçemeyeceimiz isimler de
bulunmaktadr. Burada ele ksaca alacamz farkl bak açlar içinde teolojik
yaklamlara yer verilmemitir. Bunun nedeni, teolojinin özellikle erken yorumlarnda,
‘din’ olgusunun tanrnn bir vahyi veya emri dorultusunda olumu a priori (önsel) bir
kategori olduunun kabul edilmesidir. Dinin bizim ilgilendiimiz yönü ise, arkeoloji
bilimi ile kesien yandr: nsan ve onun yaamn ekillendiren, kültürel olarak ispat
mümkün, maddi ve manevi (ama daha çok maddi) verilerin takip edilebildii toplumsal
bir gerçeklik.

Çalmamzn ileriki bölümlerinde de görülecei gibi dinin en belirgin yan, sk


skya organik ba içinde olduu ideolojik yaplanmadr. Dinin tanmlarn, ilk olarak
dini ideolojik bir yap olarak yorumlayan görülerle ele almaya balayacaz2.

1
Türk Dil Kurumu Sözlüü, 1998: ‘din’ maddesi.
2
Dinin tanmlarnn sunulaca bu bölüm, büyük oranda, bu konuda yazlm en kapsaml ve kaliteli
çalmalardan biri, Brian Morris’in dilimize de kazandrlan eseri izlenerek oluturulmutur. Baknz:
Morris 2004; ayrca baknz: Mardin 2002.

3
A – deoloji olarak Din

Kendisinden sonrakileri çok büyük ölçüde etkilemi olan Hegel’e göre (1770–
1831) dinsel bilinç üç ana evreyi kapsar: Doa dinleri, tinsel bireysellik dinleri ve
mutlak din3. Burada Hegel’in felsefesini incelemeyeceiz, ancak Hegel’in ortaya
koyduu önemli temalar öyle sralanabilir: lk olarak herhangi bir dinsel inanç ya da
riti salt “hurafe, hata ve hile” olarak reddetmememiz ya da “onlar yalnzca bir dinsel
duyguyu temsil ediyor diye deerli saymamamz” gerektiini öne sürer. Önemli olan,
onlarda neyin akli olduudur. kinci olarak Hegel, dini evrimsel bir örüntü sergileyen
genel bir olgu olarak görür. Evrimsel emas savunulamaz ise de, belli dinlere yaklam
sosyolojik ve tarihseldir ve kendinden sonraki baz düünürlerinkilere kyasla emas
daha aydnlatc ve inandrcdr 4. Son olarak belirtilmesi gereken nokta, Hegel’in
düüncelerinin, kültürün ve dinin doalc yorumuna öncülük etmeleridir 5.

Kendinden sonrakileri derinden etkileyen düünürlerden biri de Feuerbach’tr


(1804–1872). Feuerbach’ göre “Din, insann en eski ve en dolayl öz-bilgi biçimidir. …
Tanrsal varlk, insan varlndan ya da daha çok, saflatrlm, bireysel insann
snrllklarndan kurtarlm ve nesnelletirilmi insan doasndan baka bir ey
deildir. … Tanr insann tüm uyumsuz unsurlardan arnm öz-bilincinden baka bir
ey deildir; insan kendini dinin içinde özgür, mutlu ve korunmu hisseder. … Yaam ne
kadar bosa Tanr o kadar dolu ve belirgindir. Gerçek dünyann sefaleti ve tanrnn
zenginlii tek bir edimdir. Yalnzca yoksul bir insann zengin bir tanrs vardr. Tanr
bir tek istek hissinden çkar; insan neyin ihtiyacn duyuyorsa … o

3
Morris 2004: 32–33. Birinci evre ya da din türü, ‘Die Naturreligion’ olarak adlandrd ‘doa dini’dir.
Bu tür dinde tin doadan ayrt edilmi deildir ve büyüyü bu evredeki dinin en ‘dolaysz’ biçimi olarak
tanmlamaktadr. kinci evre, tinsel bireysellik dinleridir. Bu evrede tin bir özne, doadan bamsz kiisel
bir tanr olarak kavranr. Hegel bu dinlerde Tanr’nn insanlarn ve doann sonlu dünyas üzerinde
konumlanan akn bir varlk olarak yüceliini öne sürer. Tanr nihai gerçekliktir ve sonlu dünya hiçbir
olumlamaya uramaz. Son evrede ise tüm gerçekler hem olumsuzlanr hem de daha üst bir sentezde
sürdürülür ve dinsel bilincin gelimesi balamnda bu üst düzey sentez, mutlak dindir ve ad
Hristiyanlktr.
4
Morris 2004: 34.
5
Morris 2004: 35.

4
Tanr’dr.”6…“Duygu açk gözlerle gördüümüz bir rüyadr, din uyanan bilincin
rüyasdr, rüya dinlerin esrarnn anahtardr.”7 Snrl da olsa Feuerbach’n felsefesi
hem Marx’n felsefesinde, hem Freud’da, hem de sonraki baz varoluçular üzerinde
etkili olmutur8.

19. yüzyln en büyük düünürlerinden Marx (1818–1883), Aydnlanma


düünürlerinin ve Feuerbach’n materyalist vurgusuyla Hegel idealizminin tinsel
(kültürel) vurgusunu birletirir9. Ancak Hegel’in kavramlatrmasnda tarihin öznesi
olan tin yerine Marx, insan koymaktadr. Marx’n din üzerine düünceleri, öyle
özetlenebilir 10: “… nsan dini yapar, din insan yapmaz. Dier deile, din ya kendini
bulamam, ya da hâlihazrda tekrar kaybetmi nsan’n öz-bilinci ve öz-duygusudur.
Fakat insan dünyann dnda bir yerde mevzilenmi soyut bir varlk deildir. nsan,
nsan’n dünyasdr, devlettir, toplumdur. Bu devlet, bu toplum, tersine çevrilmi bir
dünya bilinci olan dini yaratr, çünkü onlarn kendileri tersine çevrilmi bir dünyadr.
Din, bu dünyann genel kuram, onun ansiklopedik özeti, halkn düzeyine indirgenmi
mant, onun cokusu, ahlaki yaptrm, tesellinin ve hakllatrmann evrensel
temelidir. O, insani özün düsel gerçeklemesidir, çünkü insan özü doru gerçeklie
sahip deildir. … Dinsel sknt, ayn zamanda hem gerçek skntnn ifadesi, hem de
gerçek skntya kar protestodur. Din, ruhsuz bir durumun ruhu olduu kadar, ezilmi
yaratn iniltisi, kalpsiz bir dünyann kalbidir de. O, halkn afyonudur.”11

Engels (1820–1895), dinin ‘ideoloji’ olarak deerlendirilmesinde ele alacamz


bir dier düünürdür. Gerçekten de dinin erken ve öncü materyalist yorumlarn yapan
Marx’tan çok Engels’tir12: Engels’e göre dinler, “insanlarn gündelik yaamlarn
kontrol eden güçlerin, onlarn zihinlerindeki düsel yansmalarndan baka bir ey

6
Morris 2004: 40–41.
7
Mardin 2002: 43.
8
Feuerbach – Marx ve Feuerbach – Freud etkileimleri için baknz: Mardin 2002: 43–44.
9
Ancak her ikisini de eletirdii, hatta eletirilerinde ikisinin düüncelerini birbirlerine kar kulland
unutulmamaldr. Baknz: Morris 2004: 43–70.
10
Bütünüyle Marxist din kuramnn incelenmesi için baknz: Mann 2004.
11
Marx burada sayd özellikleri, dine kar verilmesi gereken savan gerekçeleri olarak açklar. Tam
metin için baknz: Morris 2004: 59–60.
12
Morris 2004: 77.

5
deillerdir. … Tarihin balangçlarnda, bu ekilde yansmalarn ilk kaynaklar doa
güçleriydi, ki bunlar ilerleyen evrimin ak içinde deiik halklar arasnda çok farkl ve
çeitli kiiletirmelere urad. Fakat çok geçmeden doa güçleriyle yan yana toplumsal
güçler etkin olmaya balad; insann karsna (doal olanlarla) eit ölçüde yabanc ve
önceleri yine eit ölçüde açklanamaz olarak çkan güçler. … Yine evrimin daha ileri
bir aamasnda saysz tanrlarn tüm doal ve toplumsal nitelikleri, soyut insann
yansmasndan baka bir ey olmayan her eye kadir bir tek tanrya aktarld. Bu,
tektanrcln kökeniydi.”13 Bu açklamalar pek çok yönüyle tartmaya açk olmalarna
ramen, Engels’in çalmalar dinin yekpare bir olgu olmadn, verili tarihsel
koullarda çeitli yorumlarn ve vurgularn farkl gruplar tarafndan öne
çkarlabileceini açkça göstermektedir. Ayrca dinin yönetici bir snfn çkarlarna bir
ideoloji olarak hizmet etmekle birlikte, farkl snf çkarlarnn da dolayl olarak din
araclyla ifade edildii önerisiyle ortaya çkar 14. Bu konuya Urartu dinini incelerken
skça deineceiz.

B – Teodise15 Olarak Din

Hegelci felsefenin gerilemesi ile beraber, üç yeni düünce akm ilgi çekmeye
balamtr16. Bunlarn birincisi, en büyük ismi Comte (1798–1857) olan pozitivizmdir.
Comte “Pozitif Felsefe Dersleri”nin birincisinde, De Brosses (1709–1777) tarafndan
önerilen “fetiizm” terimini benimser ve ilk dinin temeline bunu yerletirir. Feti,
Latince Facticius kelimesinden türemedir ve büyülü nesne anlamna gelmektedir17.
Bilimsel bilginin bir hiyerari oluturduunu, onun geliiminin hem tarihsel hem
mantksal bir düzen kurduunu, sosyolojinin de bu düzenin en tepesinde yer aldn
düünen18 Comte’nin en bilinen takipçileri Spencer ve Durkheim olmutur.
Pozitivizmden sonra ikinci düünce akm, “bilinçdnn geri dönüü” olarak

13
Dine ilikin bu açklamalar spekülatif ve dahas tarih ddrlar; dahas bunlar Engels’in belli dinleri
incelerken sunduu analizlerden oldukça farkldr. Morris 2004: 79–80. Engels’in spesifik dinler üzerine
incelemeleri için baknz ayn eser, s. 77–85.
14
Morris 2004: 84.
15
Kötülüün varl gerçei karsnda Tanr’nn iyilik ve adaletinin onaylanmas.
16
Ancak Marxist din incelemelerinde Hegel’in etkisi youn biçimde devam etmitir.
17
Challaye 1998: 24.
18
Morris 2004: 88.

6
betimlenebilir19. Bu, insan davranlarnda bilinçd güdülenmenin merkezî rolünü
vurgulayan (en önemlileri Nietzsche, Bergson ve Freud olan) bir grup düünürün
yazdklarna gönderme yapan bir ifadedir. Grubun en önemli ismi Nietzsche’nin ünlü
aforizmas, “Tanr öldü”20, onun görülerinin ve hayatnn bir özeti gibidir. Nietzsche
(1844–1900) ne Hristiyanln, ne de herhangi bir baka dinin metafizik gerçeiyle
ilgilenmitir. Hiçbir dinin gerçek anlamda doru olabileceine ikna olmad için tüm
dinleri toplumsal etkileri açsndan yarglam ve bu bakmdan da onlar hakknda
tamamen olumsuz bir hükme varmtr21. Üçüncü düünce akm Alman idealist
geleneidir ve genelde Kant’n (1724–1804) temel ayrmn esas alr: Doal dünyann
olgularn, anlama kategorileri (mekân, zaman, nedensellik) araclyla anlayan
“bilimsel” akl ile etik gerçeklii sezgi yoluyla anlayan “pratik” akl arasnda temel bir
ayrm bulunur22. Heidelberg okulu ya da yeni-Kantç okul diye bilinen düünür grubu23
pozitivist sosyolojiye eletirel bakmlar ve doal bilimler ile kültürel bilimler arasnda
köklü bir ayrm önermilerdir 24.

Bu üç düünce akmnn unsurlarn birletirme çabas, Weber’den gelir (1864–


1920). Oldukça karmak bir olgu olmasndan dolay dini tanmlamay reddeden25
Weber’in çalmalar, sosyal tarih alanndan hareket eder ve dinî bir sistemin dinî
olmayan alanlara etkilerini belirlemeyi dener 26. Weber’in sosyolojisi, genelde üç
kavram tarafndan oluturulmutur: Gelenek, karizma ve rasyonellik. Gelenek,
Weber’in dinin evrimi tartmasnda animizm öncesi büyüsel bir evreyle özdeletirdii
asli bir kategoridir. Karizma, bir nesne ya da kiinin “olaanüstü gücü”nü ifade eder.
Rasyonellik ise bir yandan amaçlarn tanmlanmasn ve onlara ulamak için en etkili

19
Terimin sahibi Hughes 1958’den aktaran Morris 2004: 90.
20
Nietzsche Zerdüt: 28.
21
Morris 2004: 94.
22
Kant’n din üzerine görüleri için baknz: Kant 1960 ve 1983. Ayrca baknz: Cassirer 1988, özellikle
36–50; 258–271.
23
Windelband (1848–1915), Rickert (1863–1936) ve Dilthey (1833–1911) gibi.
24
Morris 2004: 95.
25
Morris 2004: 120.
26
Kehrer 1996: 25.

7
araçlarn neler olacan ifade ederken, bir yandan da aklilik kavramna yalnzca akln
faaliyetlerini ima etmek üzere ilerlik kazandrr27.

C – Etnolojik – Antropolojik ve Sosyolojik Kuramlar

Weber ortaya koyduu malzeme nedeniyle etnolojik din sosyolojisinin temsilcisi


olarak görülebilir, ancak analizleri genel sosyoloji alanna aittirler. Ancak 19. yüzylda
“egzotik” ktalardaki “vahi” ve “ilkel” yerlilerin dinlerinin incelenmesi ile oluan
etnolojik din sosyolojisi, daha eski bir geçmie sahiptir. Ekolün kurucusu saylabilecek
Tylor (1832–1917), dinin kaynan açkça ilkellerin bilgi eksikliklerinde görmektedir.
Tylor’a göre din, esas itibariyle atalar kültüydü; rüya ve ölüm arasndaki psikolojik ve
biyolojik mekanizmann bilinmemesinden kaynaklanyordu. Bu kült, tutucudur ve hem
dinî, hem de sosyal alandaki gelimelere kar koyar. Dinin bu engelleyici karakteri, onu
insan toplumunun gelime sürecinde kaybolmaya mahkûm eder28. Bu anlamda Tylor,
dinin ilk biçiminin “feti” düüncesinden gelimi “animizm”, yani “canlclk”
olduunu savunmutur29. Dinin temelinde “atalar kültü” yattna ilikin düüncenin
benzerini, Tylor’un çada Spencer’da (1820–1903) da görmekteyiz. Ayn dönemin bir
baka etnolou olan Müller’e göre (1832–1900) din, “ne kadar mükemmellikten uzak ve
ne kadar çocukça olursa olsun, tanr inancnn insan ruhunun ulaabilecei ve
kavrayabilecei en yüksek mükemmellik idealini temsil eder.”30 Erken etnolojik
yaklamlarn üphesiz en ünlüsü, Frazer’n (1854–1941) Altn Dal isimli dev
çalmasdr. Tylor’un büyü, bilim ve din arasnda yapt kavramsal bölünmeyi
benimseyen Frazer’a göre din, büyü – din – bilim evrimsel dizgesinde ikinci sray
almaktadr ve din, bilim tarafndan eninde sonunda alacaktr31: “Balangçta,
doaüstü eylere, insandan o kadar da üstün gözüyle baklmyordu; çünkü bunlar insan

27
Morris 2004: 141–412.
28
Kehrer 1996: 19.
29
Tylor bu görüü Comte’a borçludur. Baknz Evans-Pritchard 1998: 32.
30
Morris 2004: 153.
31
Frazer için ilkel insan, tamamen cahil ve her tür doa olay karsnda edilgendir. Bilimsel düünceye
sahip olmad için doa karsndaki aczini büyü ve din yoluyla çözmeye çalmaktadr. Frazer, kendi
döneminde bile bilimin çoktan dini atna inanmaktayd. Frazer’n görüleri için baknz: Frazer I ve II.

8
tarafndan korkutulabiliyor ve istediini yapmaya zorlanabiliyordu. … Fakat insan,
bilgisinin artmasyla birlikte doann uçsuz bucaksz olduunu, onun yannda
kendisinin ne kadar küçük ve zayf olduunu açkça görür. … O zaman, kendisinin o
kadar zayf ve küçük olduunu hissederken, o dev doa makinesini kontrol eden
varlklar kim bilir nasl büyük ve güçlü sanmaktadr! … Bu nedenle, bilginin ilk
gelimesiyle birlikte, dua ve kurban, dinsel törenlerde önde gelen yerlerini alr; bir
zamanlar yasal bir eit olarak onlar arasnda sraya giren büyü ise, yava yava arkaya
itilir… Ama daha sonra, kendi balarna temel güçler kavram, doa yasasnn
tannmasna yol açtnda, kiisel istençten bamsz, zorunlu ve deimez bir neden ve
etki sürecine dolayl olarak bal olan büyü, … tekrar ortaya çkar ve doadaki
nedensel sralanmalar aratrarak dorudan bilime giden yolu hazrlar.”32

Müller, Spencer, Tylor ve Frazer’n dine bak açlar, genelde benzer çk
noktasn paylarlar: Hepsi insan kültürünü evrimsel bir perspektiften görmü ve dine
psikolojik ve deneysel yarglarla yaklamlardr33. Ekolün bak açsn, Spencer’n u
sözleri özetlemektedir: ilkel insan beyni, ki bu beyin aslnda batllaamam ve dolays
ile uygarlaamamtr, “kuramsal düünemez, eletiri ve genelleme yeteneinden
yoksundur, kendi alglamasnn dnda kavramlara sahip deildir.”34 Bu bak açs,
Durkheim’n ve Wittgenstein’n (1889–1951) youn eletirilerine maruz kalmtr.
Özellikle Wittgenstein’n oldukça ar olan eletirilerinin temelinde u görü
bulunmaktadr: Tylor ve Frazer kendilerinin “uygar” olduklarndan tamamen emin
olarak ilkellerin koullarna “inerken”, Wittgenstein “uygar” insann da “ilkel” olanda
var olan ayn simgeletirme ve ritletirme eilimlerine sahip olduunu ileri
sürmektedir 35.

Weber’in çada ve yakn takipçisi olan Durkheim (1858–1917) için öncelikle


söz konusu olan, din fenomeninin deerlerden ve ideolojiden bamsz bir tanmdr.

32
Frazer I: 34–35.
33
Morris 2004: 172. bu yaklamlarn geni çapl eletirisi için baknz: Evans-Pritchard 1998: 7–58.
34
Spencer’dan aktaran Evans-Pritchard 1998: 125.
35
Tambiah 2002: 86. Wittgenstein’n Frazer’a eletirileri için baknz: Tambiah 2002: 80–92.
Wittgenstein’n din felsefesi için baknz: Wittgenstein 2001 ve 1999.

9
Durkheim, din üzerine görülerini açklad ‘Dinsel Hayatn lksel Biçimleri’nde’
“kutsal” ve “kutsal olmayan (profan)” eyler arasnda bir ayrmdan hareket eder.
Kutsallk yalnz tanrlara özgü bir nitelik deildir. Her ey kutsal olabilir. Ayrca
“kutsal” ile “kutsal olmayan”; iyi ve kötü, hastalk ve salk gibi bir ve ayn olgunun iki
zt kutbu deildir, bunlar iki ayr dünyadr. Ancak birisinden uzaklaldkça dierine
yaklalabilinir 36. Buna göre din, “kutsal eylere ilikin inançlar ve pratiklerden oluan
birleik bir sistem; kutsal eyler, ayr tutulan ve yasaklanan eyler; inançlar ve pratikler
ise, benimseyenlerin tümünü bir araya getiren ve kilise denen moral bir topluluk
oluturan öelerdir.” 37

Durkheim’a göre din, toplumun yapsal bir elementidir ve totemcilik, hem dinî
hem de toplumsal örgütlenmenin atas rolündedir. Din hayalle bir iliki deil, aksine
“gerçekliin muhtevasndan bir ey”dir. Din sosyal bir fenomen olduu ölçüde, toplum
da dinî bir fenomendir. Kutsal eyler de (ilahlar gibi kutsal tasavvurlar da) toplumsal
birliin sembolüdürler. Durkheim’a göre modern toplum da dinîdir ve bunun ifadesi,
milli ve politik sembollerde bulunabilir 38: “Totem her eyden önce bir simge, baka bir
eyin maddi ifadesidir. … tanrnn totemik ilkesi dediimiz eyin dsal ve görünür
biçimidir. Fakat ayn zamanda kararl bir toplum ya da klann simgesidir. … eer ayn
anda hem tanrnn hem toplumun simgesi ise, bu tanrnn ve toplumun bir ve tek
olmasndan deil midir?”.39 Bu noktada, Durkheim’n klasik din tanmna eriiriz:
“kutsal eylere, yani belirgin olarak ayrt edilen ve yasaklanm eylere ilikin birleik
bir inançlar ve uygulamalar toplam; onlara içtenlikle inananlarn tümünden oluan
ahlaki bir topluluu bir arada tutan inançlar ve uygulamalar.”40 “Tanr yalnzca
toplumun soyut ve ekilsel bir ifadesidir”.41 Durkheim ve temsilcilerinin görülerinden
çalmamzda skça yararlanacaz.

36
Durkheim’n din sosyolojisi ve “Dinsel Hayatn lksel Biçimleri’nin geni bir özeti için baknz:
Kösemihal 1993, 98 vd.
37
Kehrer 1996: 20
38
Kehrer 1996: 22.
39
Morris 2004: 193.
40
Morris 2004: 188.
41
Morris 2004: 194.

10
Etnolojik ve sosyolojik yaklamlar içinde sunacaklarmzn bir dieri, genelde
Durkheim çizgisini izleyen Radcliffe-Brown’un (1881–1955) görüleridir. Bu
düünürün görülerinin de temelinde toplumun varl için dinin önemi yatmaktadr,
ancak totemizm üzerine görülerinde küçük farklar bulunmaktadr: Durkheim’n aksine
Radcliffe-Brown, totemik sisteme sahip olmad halde hayvanlar ve bitkilerle ilgili
ritüellere sahip olan pek çok topluluk bulunduunu ileri sürer42. Din üzerine tanm,
ksaca öyledir: “… dinler içinde yer alan herhangi bir dinin, ölümlülük ve hukuk kadar
sosyal mekanizmann bir parças olduunu, insanlarn düzenlenmi toplumsal ilikiler
içinde birlikte yaayabilmelerini salayan karmak sistemin bir bölümü olduunu
savunabiliriz.”43 Radcliffe-Brown’un en önemli kuramsal geliimi, dinsel yorumculua
“yapsalc” ve “ilevselci” yaklamdr: Yapsalcla ilikin olarak jestlerin, ayinsel
eylemlerin, yasaklamalarn, simgesel nesnelerin ve mitoslarn bildirim iaretleri
olduunu ve onlarn anlamlarnn neyi bildiriyorlarsa onda yattn ileri sürmektedir.
Baz halklarn bize saçma ve aslsz gibi görünebilecek gelenek ve mitoslar, “onlarn
yaam ve doa hakkndaki temel düüncelerini ifade ve sistematize etmelerini salayan
araçlar”dr. levselcilik ise, insanlara toplumsal hayat düzen içinde bir topluluk olarak
yaama imkân veren uyum salayc bir mekanizma eklinde bir kültür
44
kavramlatrmasna dayanr .

Durkheim’n çada olan ve ondan büyük ölçüde etkilenmi olan Lévy-


Bruhl’un (1857–1939) çalmalarnn temelinde, ilkel insan ile modern insann
alglaylar arasnda bulunduunu varsayd farkllklar yatar45. Lévy-Bruhl’e göre
ilkel düünce özünde mistiktir ve dünya doal bir anlamda alglanmaz, duygular ve
doaüstü varlklar hakkndaki düüncelerle renklendirilir ve süslenir 46.

Çalmalaryla sonraki çalmalara öncülük etmi bir baka aratrmac, Evans-


Pritchard’dr (1902–1973). Dine, ayn anda hem yorumlamac, hem yapsal, hem

42
Morris 2004: 208.
43
Radcliffe-Brown 1969: 302.
44
Morris 2004: 201.
45
Ancak Lévy-Bruhl ilkel insan hiçbir zaman “cahil” olarak tanmlamaz. Eletirisi için baknz: Evans-
Pritchard 1998: 93–117.
46
Morris 2004: 294.

11
karlatrmal hem de tarihsel olan bir yaklam önermitir47. Çalmamzda yapmay
deneyeceimiz yaklamlar, Evans-Pritchard’n din üzerine incelemelerinde geni çapl
bulunmaktadr: “Dinsel düüncenin kimi niteliklerini anlamak için, toplumun yapsnn
anlalmas gerektii açktr. Dinsel ayinler doum, topluma katlma, evlilik ve ölüm
gibi bireyin ya da toplumun durumuna ilikin tören yapmak için kimi frsatlarda
gerçekletirilir. … Din dier toplumsal ilevlerle iliki içinde olduu zaman – örnein
moral, etik, ekonomik, hukuksal, estetik ya da bilimsel – ayr ayr türden analizler
yaplabilir ve tüm bu noktalar analiz edildii zaman, tüm sosyolojik görünümleri içinde
bu olgu gerçekten kavranabilir.”48

Bu alt baln son ismi, Lévi-Strauss’tur (1908-). Yukarda bahsedilen çou


düünürün çalmalarnda, ilevselci yaklam açk veya kapal olarak kendisini
hissettirmektedir, ancak Lévi-Strauss’un çalmalar, yapsalcln babas olarak
anlmasna sebep olmutur. Klasikleen eseri ‘Yaban Düünce’de49, hem
Malinowski’nin, hem Durkheim’n izleri görülür. Ancak Durkheim’la ayn düüncede
olmad ana nokta, Durkheim’n inançlar ve simgeler ile toplumsal yap arasndaki
iliki üzerinde çok fazla younlamas ve toplum ile doa arasndaki ilikiyi gözard
etmesidir. Lévi-Strauss’un ana ilgi oda bu ikinci tür ilikidir. Malinowski’nin
totemizm üzerine yapt doalc, yararc ve duygusal perspektiflerin (aada
deinilecek) ise tümüne kardr. Bununla birlikte Durkheim’n simgeci ve sosyolojik
perspektifi ile Malinowski’nin doalcl arasnda gidip gelen Lévi-Strauss, insan
düüncesini bu ikisinin, yani doa ile kültürün arasnda araclk eden bir unsur yapar50.

D – Psikolojik Yaklamlar

Dini evrimsel bir çizgi içinde inceleyen Hume (1711–1776), dinin erken
formlarnn çoktanrclk olduunu ve daha sonra tektanrcla geçildiini
düünmektedir. Önemli olan nokta, Hume’un görülerinin temeline insann doal

47
Evans-Pritchard’n antropolojik analizinin üç temel evresi için baknz: Morris 2004: 303.
48
Evans-Pritchard 1998: 131–132.
49
Baknz Lévi-Strauss 2002.
50
Morris 2004: 433–435.

12
tepkilerini ve güdülerini, en baa da “korku”yu koymasdr51: “nsanlarn ilk dini,
balca, gelecek olaylar hakknda duyulan kaygl bir korkudan kaynak almtr.
nsanlarn herhangi bir türden kasvetli vesveseler içindeyken görünmeyen, bilinmeyen
güçler üstüne doal olarak ne gibi fikirler besleyecekleriyse kolaylkla düünülebilir.
ster istemez her çeit öç alma, sertlik, zulüm ve kötülük imgesi ortaya çkacak ve
bunlar, arp kalm dindar bask altnda tutan ürküntü ve deheti arttracaktr. …
Doal korkularmz, eytanca ve kötü yürekli bir tanrsal varlk kavram ortaya koyar:
Yaltaklanma eilimlerimiz ise, bizi üstün ve kutsal bir varl kabul etmeye götürür.”52
Hume geleneini sürdüren Radin (1883–1959) ve Lowie (1883–1957) de dini,
kurumlardan bamsz olarak aknlk, üphe ve korkulardan temellenen duygulara
baml olarak tanmlarlar53. Hume’un düüncesinin, James (1842–1910) tarafndan
gelitirildii görülecektir. James’e göre din, “bireylerin yalnzlklar içinde kendilerini
her ne ekilde olursa olsun tanr olarak düünebildikleri eyle iliki halinde anladklar
durumdaki duygular, edimleri ve deneyimleridir”.54

Yukarda bahsedilen sosyolojik ve psikolojik yaklamlar bizzat yürüttüü


etnolojik çalmalarla bütünletiren ve birletiren Malinowski (1884–1942), dinî
davranlar birey ve toplum ilikisi içinde incelemeye çalacaktr55. Büyü ile dini
birbirinden kesinlikle ayran Malinowski, bu kavramlara hem toplumsal yap, hem de
bireyin maddi – manevi ihtiyaçlar açsndan yaklar: “Din ya da büyü törenlerinde,
aa yukar her edim, yalnzca kendi amaçlarna ve ilk sonuçlarna göre yerine
getirilmez, ayrca bireylerle gruplar arasnda törenin öngördüü gibi er ya da geç bir
ödülle ya da bir kar hizmetle sonuçlanr. Büyü en önemli biçimleri içinde toplumsal
bir kurumdur ve büyücü, büyüyü tüm grup adna yönetmek zorundadr. … Bu hizmetleri
için kendisine hemen küçük armaanlar ödenir… Bununla birlikte, büyücü gerçek
ödülünü kazand saygnlkta, toplumsal durumunun kendisine verdii güçte ve
ayrcalkta bulur. … Genelde büyüden çok dinsel olarak kabul edilen edimlere gelince,

51
Hume ve din üzerine düünceleri ile ilgili baknz: Hume 2004.
52
Hume 2004: 94–95. Hume’un “korku”dan temellenen düüncesi, daha önce Spinoza tarafndan da
önerilmitir.
53
Morris 2004: 229–230.
54
Morris 2004: 231.
55
Malinowski’nin çalmalar için baknz: Malinowski 1990a, 1990b ve 1999.

13
örnein doum ve evlilik törenleri, ölü gömme ve yas ayinleri, eytan, ruhsal varlk ve
mit olmu kiiler kültü gibi edimler… açkça görülen yasal bir yan gösterir. Dinsel
nitelik tayan tüm edimler, kült nesnesi konusunda ahlaksal bir zorunluluk gibi
anlalr: eytan, ruhsal varlk, güç gibi, ayrca buna elik edenin duygusal
gereksinimini de doyurur. … Kendi baat ilevine az çok dorudan bal bir sosyolojik
tarz sunmayan ve dinsel görev niteliine toplumsal görevi katmayan bir tek dinsel edim
bilmiyorum.”56

Pek çok düünürü derinden etkileyen Freud’un eserlerinden özellikle ‘Totem ve


Tabu’ ve ‘Musa ve Tektanrclk’, dine yeni ve farkl bir bak açs sunmutur.
Kurucusu Freud olan psikanalitik ekolün dine yaklam, pek çok farkl kültürde ve
farkl dönemde görülen ortak dinî inanlarn ve mitlerin çou zaman ortak noktalar
paylatklar ve bunun, her bireyin çocukluk döneminde yaad travmalarn
ortaklndan doabilecei yönündedir. Oidipus kompleksi ve psikanalitiin dier
hipotezlerine derinlemesine girmeden, dine psikanalitik yaklam Mann’dan
57
aktaryoruz : “Psikanalitik yaklamn iddias, dinî inançlarn tek tek kiilerin zihninde
ya da bütün toplumda varln sürdürebilmesinin, insanlarn din olgusunun
gerçekliine inanmaya artlanm –gönüllü– olmasndan kaynaklanmaktadr. Bu
artlanma, bebeklik döneminde hissedilen büyük acizlik ve bamllk duygusunun
yaratt psikolojik koullarda, yani bebeklerin dünyay ilk algladklar dönemde
ortaya çkmaktadr. … Çocuklar, büyüklere ve dinî inançlarn önemine ilikin ilk eitimi
almalarndan çok önce, büyülü nesnelerle, kendilerinin ya da erikinlerin bedenlerinin
sahip olduu güçlerle ilgilenmeye balarlar. Emzirilirken, nefes alrken, alarken, çiini
yaparken, kan gördüünde hissettikleri keyif, nefret, korku, dehet ya da kskançlk
ilgilerinin belirtileridir. Çocuklar, uhrevi dünyada yaayan güçlü ruhlarn varl
örenilmeden çok önce aile içindeki süper güçlerle –anne, baba ve kardelerle– uzun ve

56
Malinowski 1999: 34–35. Ayrca baknz: Malinowski 1990a.
57
Mann 2004: 73–75. Burada, psikanalitik metotlar arasndaki farkllkla girme gerei duymadk.
Örnein Freud, hemen her konuda olduu gibi dinin kökenine de libidoyu yerletirmektedir. Oysa Jung’a
göre dinin önemi onun birletirici deneyimidir ve cinsellik bile birlik-bütünlük simgesi olan ‘kutsal’ bir
yönle açklanabilir. Ayrntl karlatrmalar için baknz: Morris 2004: 264–278. Jung’un psikanalitik
metotlar için baknz: Jung 1982 ve 2000. Ayrca Jung ekolünden gelen Campbell’in baz tezleri,
çalmamz içinde yer alacaktr.

14
sürekli deneyimler yaarken, derinlerdeki duygularn da ekillendiriyorlar. …
psikanalitik aratrmaclar, çocuklarn doum sonrasnda yaamaya baladklar acizlik
ve bamllk hissinin, bedensel güçleri ve aile figürünü çarptp abartarak, tuhaf
tasvirlerle alglamalarna neden olduunu ileri sürerler. … toplum küçük çocuklara
kültürel kodlarla (Tanr ve eytan, kurtarc ve iblis, büyülü nesneler ve svlar gibi)
kurgulanm bir mitsel-dinî inançlar sistemi sunduunda, çocuklar yeni karlatklar
ilahi güçleri kendi psikolojik kurgularndaki aile figürleriyle özdeletireceklerdir.
kinciler birincilerin yerini alacaktr. Bu özdelik, dinî inançlar temsil eden ruhlarn ve
tanrlarn dsal gerçeklikte dikkate alnmasna zemin oluturur. Çünkü her birey
çocukluunda bahsedilen güçlerle dorudan deneyimler yaadn düünür.”

leriki bölümlerde sklkla bavuracamz Eliade’nin (1907–1986)


karlatrmal din çalmalar, bu bölümde inceleyeceimiz son verilerdir: “Eliade,
‘dinsel olgularn özünü ve yapsn’ kavramak için karlatrmal incelemelerin gerekli
olduunu ileri sürer. O, kendini tek bir özel dinin ya da kültürün betimsel bilgisiyle
snrlayan türden bir fenomenolojiye kar savla ortaya çkt gibi, dinsel verilerin
basit tipolojilerini yapmaya da ayn derecede kardr. Dinsel bir olgunun tüm tarihsel
davurumlar böylesine bir olgunun ‘ne söylediini’ kefetmek amacyla
incelenmelidir. ‘Yap’ ve ‘anlam’ Eliade için anahtar kavramlardr ve o, kendini hem
bir tarihçi hem de bir din fenomelou olarak deerlendirmektedir. Bu yaklam nda
zorunlu olarak gelinen nokta, Eliade’nin tüm dinsel olgular simgesel bir karaktere
sahip olarak görmesidir ve gerçekten Cassirer ve dierlerini izleyerek, insan varln
homo symbolicus olarak tanmlar.”58

Buraya kadar, günümüzde halen geçerliliini sürdüren bak açlarnn


temellerini atan düünürlerin dine olan yaklamlar ksaca tantlmaya çallmtr.
Elbette ki yukardaki liste çok ksadr ve özellikle son dönem yorumcular dâhil
edilmemitir. Onlarn görülerine, ileriki bölümlerde ilgili balklar altnda
bavuracaz.

58
Morris 2004: 284.

15
Yukardaki gibi ksa bir giri metni ile dahi ‘din’ olgusunun karmakl ve
anlalmazl ortadadr. Bu yüzden, bu çalmaya balarken din için herhangi belirli bir
tanm öncelikli olarak kabul etmeyi reddediyoruz. Amacmz, antik bir dinin elimizde
kalan verileriyle onu tanmaya çalmaktr. Antik dinler üzerine yaplacak bir çalmaya
girimek, aratrmacy – ne kadar iyi hazrlanrsa hazrlansn – genelde öngörülemez bir
bilinmezlik içine çeker. Aslnda ayn durum günümüz dinleri için de geçerlidir: Her
dinin inanannn zihninde yaratt ‘tanr’ ve ‘kutsal’, tamamen kiisel görecelie
sahiptir. Ayrca tapnanlar gözüyle baktmzda, incelenen konu bir süje veya fenomen
deildir ve ‘tanr’ hakknda yaplacak dinî bir tartma, metodolojik açklamalardan ve
nesnel varsaymlardan oldukça farkldr: “Tanr, imanla yaklatmz objedir; Tanr’da
imanla bilinenin dnda hiçbir ey yoktur… Bunun anlam udur: man iman yapan
ey, artsza doru yönlendirilmesidir ve her gerçekliin konumunu artszn gerçeklii
sayesinde belirleyebiliriz.” 59 Ancak burada ‘artsz’ olan kavrayan fiil bir iman fiilidir
ve bu artsz olan, iman fiili dnda kavrayamayz60. Elbette dinler de, Jacques
Waardenburg’un dedii gibi, gözlemlenebilir ifadelere, deerlendirilebilir araçlara ve
kurumsallam tezahürlere sahiptir; fakat ite sorun da, yine ayn aratrmacnn dedii
gibi, bu ifadelerin, vastalarn ve tezahürlerin anlamdr. Dinin dndan birisinin bunlar
anlayabildiini veya dinin inananlarnn birbirlerini ve dinlerini tam tamna
anladklarn söylemek de ayn derecede zordur. Wilfred Cantwell Smith’e göre:
“Dardan birisinin bir din hakkndaki ifadesi o dinin mensuplar tarafndan
‘tasdiklenirse’ o ifade dorudur.”61

u halde, günümüzün son derece kurumsallam ve binlerce yllk pratik


geleneine dayanan dinlerini bile tam anlamyla kavrayabilmek için, o dinin
tapnanlarnn görülerine bavurmaldr. Oysaki kurumlar ve inananlar binlerce yl
önce yok olmu dinlerin çou zaman neredeyse tamamen tahrip olmu eserlerini ortaya
çkaran arkeologlar böyle bir ansa sahip deillerdir. Yine de bu durum, antik dinler
üzerine söyleneceklerin binlerce yl önce tükendii anlamna gelmemektedir: nsanln

59
Tillich 2000: 89.
60
Tillich 2000: 89.
61
Rahman 1999: 165. Aktarmlar bu kaynaktan yaplmtr. Daha geni bir tartma için baknz: Rahman
1999: 163–182.

16
birikiminin ve tarihinin büyük bir ksmn ‘din’ oluturmaktadr ve bu derin kavram
anlamak deilse bile tanmak için elimizde yeterince veri bulunmaktadr. M.Ö. 9.
yüzylda kurulmu olan ve yaklak 2500 yl önce inananlarn yitirmi olan Urartu dini
için yapacamz bu çalma da benzer özellikler tayacaktr. Öncelikle Urartu dini ile
ilgili elimizdeki verileri tantacak, sonra bu verileri dier disiplinlerin de yardmyla
tanmaya, son olarak da bunlara anlamlar yüklemeye yönelik baz çkarmlar yapmaya
çalacaz. Doaldr ki böyle bir çalmada felsefi yorumlara girimek, özellikle de
ontolojik baz çkarmlar yapabilmek hemen hemen imkânszdr, ancak Urartu dinini
tanmaya çalrken, elimizdeki imgeleri açklayabilmek için yine din felsefesinin
yardmlarna bavurmamz gerekecektir. En çok bavuracamz yorumlama
metotlarnn banda ise antropolojik ve sosyolojik yaklamlar gelecektir. Yer yer
psikolojik yorumlara da yer verilecek olmasna ramen, temelde elimizdeki arkeolojik,
yani ‘maddi’ verilere sadk kalmaya çalacaz. Yukarda bahsedilen “artsz”, hemen
herkes için olduu kadar arkeolog için de bilinmezdir; amacmz, Urartu dininin
olumasnda etkin olan çevresel, sosyal ve ideolojik ‘artlar’ anlamaya çalmaktr.

17
II. BÖLÜM – URARTU DNNN OLUUM SÜREC

Urartu dini, tüm Antik Dünya’da görülen dier örneklerden farkl olmayarak çok
tanrldr ve kendine özgü yenilikleriyle beraber, kendinden önceki geleneklerin de
takipçisidir. Her antik kültürde olduu gibi, dine ait veriler, Urartu kültürünü
anlayabilmek için en önemli kaynaklardandr ve Urartu dinine ayrntl bir baktan önce
Urartu öncesi bölge ve çevre dinlerini ksaca tanmak doru olacaktr. Bu aamadaki
amacmz bahsi geçen öncül ve çada dinleri irdelemek deil, Urartu dininin oluum
süreci öncesindeki dinî ve ideolojik altyapy ortaya koymaktr.

A – Urartu Krall Öncesi Çevre ve Bölge Kültlerine Genel Bir Bak

Urartu’nun hem corafi, hem kültürel komularnn banda Mezopotamya


uygarl gelmektedir (Levha I). Kendinden sonraki tüm Mezopotamya kültürlerini
ekillendirmesi açsndan Sümer kültürü, izleri Urartu’ya kadar uzanan derin yansmalar
içermektedir. M.Ö. IV. Binyl’a dek takip edilebilen Sümer dininde, panteonun en
üstünde Gök Tanrs Anu bulunmaktayd. Tanrlarn kral unvanna sahip olan bu
batanr, otoritesini insanlar aras ilikilere kadar yaymt62. Anu’nun asl özellii
krallktr ve insanlara krallk kurumu ve nianlarnn ilk olarak ondan geldiine
inanlmaktayd63. Dünyevi hayatn hiyerarisi ve otoritesi gökyüzünün düzeniyle ayn
anlama gelmekteydi ve Anu’nun yeryüzündeki temsilcisi kraln emirleri, tanrsal kabul
edilmeliydi. Bu noktada, erken dönemde yöneticilik niteliinin – kralln – sadece din
adamlar elinde bulunduunu belirtmek yerinde olacaktr. Bu erken dönemle ilgili
bilgilerimiz, oldukça yetersizdir ancak Erken Sülaleler Dönemi ile birlikte (yaklak
M.Ö. 3000), devaml savaan ehir devletlerinde fark bir otoritenin ortaya çkt
görülmektedir. Artan Sami göçleriyle beraber 64, ehirlerde çok büyük bir nüfus art da

62
Bratton 1995: 36.
63
Oates 2004: 180.
64
Dolukhanov 1998: 400.

18
gözlemlenmekteydi65 ve bu yeni dönem, düzenli askere almayla oluan ordularla
beraber66, sur duvarlarn da beraberinde getirmitir67. Kentlerin rahip yöneticilerinin, bu
sürüp giden aknlara kar koyabilmek için geçici görevle komutanlar atam olmalar
gerekir. Bu komutanlar sava ister kazansnlar, ister kaybetsinler, sonuç
deimeyecektir; eer yenmilerse siyasal erk kazanp, rahiplerin yannda onlarn
zararna gelien siyasal erk odaklar oluturmaya balamlardr. Yitirdikleri zaman ise,
saldran uygarlamam halklarn komutanlar siyasal erki ele geçirmilerdir. Böylece
dinî snf dnda, askeri snftan kiilerin de siyasal ve ekonomik olarak güçlendii
görülmütür. Bunun sonucu olarak da, bata yönetici için en (kutsal rahip), ensi (temel
atan rahip) ve bunlardan türeme patesi gibi unvanlar kullanlrken, ilerleyen dönemde
lugal (daha çok askeri çarml: Sümerce insan veya adam anlamnda lu ve yüksek
anlamnda gal kelimelerinden türeme, büyük adam veya kral anlamnda) unvannn
kullanld görülmütür. Bu durum bilim adamlar tarafndan, her eylemi dinî amaçl
olan siyasal erkten, dinî kökenli (ruhban) olmayan, ancak eylemlerine dinî klf arayan
askeri ve yar laik siyasal erke geçi olarak kabul edilmektedir. Böylece din adamlar
yöneticilikten çkm, ancak güçlü bir siyasi snf olarak kalmlardr68. Ancak bu, dinin
kendi kabuuna çekilmesi olarak anlalmamaldr: Sümerler tarafndan
Mezopotamya’nn ‘orta yeri’ olarak görülen ve tanrlarn toplant yeri olarak kabul
edilen Nippur, kuzeyin en büyük kentiydi. Yars boyutunda bile baka bir kent
bulunmamaktayd. Bu kentin özel bir durumu olduu anlalmaktadr69. Burada
yönetim, olaslkla rahipler elinde kalmt ve Sümer’in ‘özerk’ din merkezi olmutu.
Sümer’in egemeni olduunu ileri süren kent yöneticisinin, bu kentteki din adamlarn
ikna ederek Enlil tarafndan kral seçildiini söylemelerini salamas gerekiyordu70. Aksi
takdirde hükümdarl, içi bo bir iddiadan öteye gidemeyecekti.

65
Baknz Redman 1978: 286–288.
66
E.S.D.’ de bir tür askere almayla oluan bir ordunun bulunduunu ortaya koyan yeterince kant vardr.
Akkad hanedan srasnda kaynaklar, en az 5.400 askerden oluan ordularn varln belirtmektedir.
Dolukhanov 1998: 389.
67
Güney Mezopotamya’ da ilk ehir surunun arkeolojik kant, Erken Sülaleler Dönemi ortalarnda, Ebu
Salabih’ te görülmektedir. Roaf 1996: 82.
68
Bu konuda daha geni bilgi için baknz: Dolukhanov, 1998: 389; enel 1997: 253; Roux 1972: 154.
69
Dolukhanov 1998: 385.
70
Roux 1972: 129.

19
Sümer’de Batanr Anu’nun altnda Hava Tanrs olan Enlil, Su Tanrs Enki, alt
dünyann ve ölümün tanrs Nergal, Ay Tanrs Nan, Güne Tanrs Utu, Ate Tanrs
Gibil, Ana Tanrça nanna, Bahar Tanrs Dumuzi ve dier pek çok tanr
bulunmaktadr71. Çalmamz açsndan Sümer dini ve kozmogonisinin önemi, yukarda
da bahsedildii gibi, Batanr Anu’nun göklerdeki düzeninin, dünyadaki yaama kout
olarak kurulmu olmasdr. Sümer kozmogoni ve mitolojisi, bir yandan doal olgularn
(ay, güne, yeryüzü, yeralt, gökyüzü, hava …) oluumuyla, bir yandan da insann ve
kültür/uygarlk unsurlarnn kökeni ile ilgilidir. Bu öyküler, Sümer toplumsal düzeninin
ideolojik düzlemde nasl meru klndn göstermektedir. Örnein Enlil, ayn zamanda
srlarn, tarm araçlarnn ve uygarlk sanatlarnn da yaratcs olarak gözükmektedir.
Enlil kazmay yaratarak Sümerlilere armaan eder, Enki ise Sümer ülkesini dolaarak
her bir ülkeye yönetici tanrlar atar. Böylece her kentin bir tanrs bulunmaktadr. Bu
tanrlar içinde bazlarnn görevleri önemlidir: Asnan tarlalara, tula tanrs Kabta
kazma ve tula kalplarnn sorumluluuna, Musdamma temellerini att evlerin
gözetimine, Sumukan bitki ve hayvansal hayatn gözetimine, Dumuzi ise ina edilen
al ve tarlalara atanmtr72. Öyle anlalmaktadr ki Sümer toplumunu oluturan
örgütlenme sistemi, yeryüzünden gökyüzüne yanstlmtr ve erki elinde tutanlarn en
büyük dayana olan hiyerarik düzen, tanrlar aracl ile merulatrlmaktadr.
Tanrlar veya panteon ise, “devletin kiiletirilmesi”dir73. Bunun en doal ve açk
sonucu, Sümer dininin bir yönetici dini olmasdr. Tapnaklar, unvanlar ister ensi, ister
lugal olsun, rahiplerin veya krallarn denetimindedir. Tanrlar hiyerarik bir dizgeye
kout olarak sralandklarna göre, hizmetleri de yine hiyerarik bir düzen tarafndan
salanmaldr. Bu yüzden tanrlarn günlük gereksinimleri oldukça kalabalk ve
karmak bir ruhban hiyerarisiyle karlanmaktadr. Sradan bir köylü veya kentlinin
tapnan kapsndan girmesi, tanrsal imgenin tad korkunç ve tehlikeli güçler
nedeniyle ölümcül sonuçlanabilir74. Bu da kraln ve rahiplerin halk adna üstlendikleri
yükün ve ödedikleri bedelin büyüklüünü göstermeye yeter. Bunun karlnda da
sradan bir Sümer vatanda, ancak ylda birkaç kez düzenlenen tanrlar geçidine izleyici

71
Bratton 1995: 36.
72
Özbudun 1997: 80–81; daha geni bilgi için baknz: Hooke 1981, özellikle 21 vd.
73
Woolley 1930: 125.
74
Oppenheim 1977: 196; Özbudun 1997: 79–84.

20
olarak katlmakla yetinecektir. Üretici gücün tamamn oluturan halk, bamsz olarak
kendi tanrlarna muskalar, tlsmlar, idoller, figürinler, açk hava sunumlar ve daha
bilemediimiz pek çok ekilde ulamaya çalrken, yönetici snflar tekelinde bulunan
yaz, bize halk tapmlar ile ilgili neredeyse hiç bilgi vermemektedir.

Mezopotamya’da Sümer’den sonra gördüümüz Akkad, Asur ve Babil


uygarlklar, hem yerel, hem yabanc (örnein Hurri) tanrlarla zenginleirken, dinî
yaplanmada çok büyük bir deiiklik olumamtr. Ancak merkezîleme ile birlikte
dinde de, deiim olmasa bile baz önemli dönüümler gerçeklemitir. M.Ö.
1700’lerde, Hammurabi ve halefleri döneminde, Babil önemli bir ideolojik geliime
sahne olmutur75: Sümer’in ilk dönemindeki yerellii ve küçük-devletçilii inkâra
uratacak yeni bir siyasal ideolojinin gelitirilmesi. Kralln tanrlarn armaan olduu
fikri bu dönemde bolca vurgulanr olmutur. Öte yandan M.Ö. 2000’e doru kayda
geçen “Kral Listeleri” Sümer’in her zaman tek bir kraln yönetiminde birleik bir ülke
olduu propagandasnn ürünüdür. Bu arada Sümer’de her kentin tikel kültü örgütlü bir
imparatorluk panteonu halinde birletirilmi, Sümer kozmogonisi Babil’in tanrs
Marduk’un (Levha II a) yaradl eyleminde barolü oynayaca biçimde yeniden
örgütlenerek (Enuma Eli) standartlatrlm, kraln tanrnn bahizmetkar olduunu
vurgulayan bir devlet ritüeli gelitirilmitir76. Hemen belirtilmelidir ki Enuma Eli
Marduk’un Ea’nn olu olduunu söyler, ancak Marduk’un atalar belirsizdir 77. Bir ilk
olarak saylabilecek bu geliim, siyasal erki tek elde toplayan, ancak yönetimde
etrafnda toplanan erk odaklar arasnda da badatrc görevi üstlenen kral kavramn
ortaya çkartm olmaldr. Belki de bu giriim, politik bakent haline gelen Babil’e
Enlil’in kenti Nippur’u çartran kudret havasn kazandrmak için bilinçli olarak
yaplmtr78. Böylece Babil’in yaratc tanrs olarak tüm tanrlarn üzerinde ve onlar
yaratan, denetleyen, üstelik aralarndaki anlamazlklar çözen bir erk olarak düünülen
Marduk, imparatorluk sürecinde büyüyen “krallk” yetkisi ile de özdeleir: Yaratc

75
McNeil, Mezopotamya’nn merkezileme sürecindeki dört etkenden birincisi olarak bu ideolojik
deiimi göstermektedir. Dier etkenler bürokrasi ve profesyonel ordu, idari tekniklerin yetkinletirilmesi
ve ticaretin gelimesi olarak verilmitir. McNeil 1965: 67–68, aktaran Özbudun 1997: 88–89.
76
McNeil 1965: 67–68’den aktaran Özbudun 1997: 88.
77
Oates 2004: 181.
78
Oates 2004: 182.

21
Marduk’un bahizmetkar olan, tüm krallarn üzerinde, hem kendi tebaasnn, hem dier
krallarn tebaalarnn boyun emek zorunda olduklar, güçlü olduu kadar meru bir
kral. Tanrlarn Tanrsna kout olarak Krallarn Kral.

Önceki Akkad ve sin-Larsa dönemlerinde de benzer giriimler olmasna


ramen79, bu dönem krallarnn amaçlar, kendilerine kafa tutan dier küçük kent
devletlerini bastrmak deil, gerçekten de dünya (en azndan bildikleri kadar)
hâkimiyeti kurmakm gibi gözükmektedir. Asur da Babil gibi ‘dünya hâkimiyeti’
rolüne soyunduunda, karsnda model olarak alabilecei çok fazla seçenek
bulunmamaktayd. Sümer’in mirasnn büyük çounluuna sahip olan Babil, kuzeydeki
Sami topluluklarna da örnek tekil etmekteydi. Örnein Hammurabi’nin çada olan I.
amsi-Adad (M.Ö. 1813–1781), Asur’daki tapnan ina kitabesinde, kendisini evrenin
kral olarak tanmlamaktadr80. Ancak bu yaztta, büyük tanr olarak geçen tanrnn Asur
deil de Enlil olmas önemlidir. Anlald kadaryla, yukarda bahsedilen Sümer
gelenei halen etkisini sürdürmektedir.

Her ne kadar Asur Krall ile ilgili bilgiler, corafi ve kronolojik yaknlk
nedeni ile Urartu ile ilgili verilerin arasnda sunulacak olsa da, benzer bir dönüümün
Asur devletinde de gözlemlendii belirtilmelidir. Asur devletinin batanrs Asur, Urartu
dinine kendinden o kadar çok özellik katmtr ki, bu tanr hakknda ksaca bilgilenmek
yerinde olacaktr:

Asur, Asur ulusunun tanrsdr (Levha II b). Gerçekte ayn ad tayan kentin
yerel tanrs da olabilir; daha dorusu, kentin kendisi bu ekilde kiiletirilmi olabilir
(kent, tanrnn kendisiymi gibi, kent ad verilerek yeminler ediliyordu). Bu nedenle,
Asur yaylmaclnn alan ve gücüyle orantl olarak Tanr Asur, ortaya çkan devletin
ve imparatorluun en üstün tanrs oldu. Bununla birlikte, bu tanrnn da kökeni ve
geliiminin ayrntlar bütünüyle bilinmemektedir. Neticede, Asur’un gelimesi ve
Güney Mezopotamya’yla kültürel temasn artmasyla birlikte, Tanr Asur’u Sümer ve

79
Akkadl Naram-Sin’in memurlar, kendisine “Agade’nin Tanrs” diye hitap ediyorlard. Roaf 1996: 98.
80
LAR I: 43A.

22
Babil panteonundaki belli büyük tanrlarla özdeletirme yönünde bir eilim ortaya
çkmtr. Yaklak olarak M.Ö. 1300 ylndan itibaren onu Sümerli Enlil ile
özdeletirme gayretlerinin izlerini bulabiliriz. Bu, muhtemelen ona tanrlarn lideri
rolünü yüklemeye yönelik bir çabaya iaret eder (Tanr Enlil ve Nippur kentinde
oynad rol belirtilmiti). Daha sonra Asur hükümdar II. Sargon’un (M.Ö. 721–705)
hükümdarlk yllar srasnda Tanr Asur, Babil Yaradl Destan’nda Anu’nun babas
olarak bilinen Tanr Anar ile özdeletirilmeye baland (bu, sadece isim
benzerliinden de kaynaklanabilir). Böylece bu süreç, Tanr Asur’u evrenin
yaradlndan o güne kadar, uzun süre varln sürdüren bir tanr olarak ortaya çkartt.
Sargon’un halefi Sanherib’in (M.Ö. 704–681) saltanat srasnda, Tanr Asur ile Babil
ulusun tanrs Marduk’un mitolojisini ve bu arada Babil’deki Yeni Yl Törenleri’nin
ayinlerini (Enuma Eli) ilikilendirmek yönünde resmi düzeyde bir giriimde
bulunulmutur. Bu giriimin taklit olduu o kadar belirgindir ki, Asur’da bu bayramn
ne yeri, ne zaman tam olarak bellidir. Nisan’da yaplmas gereken kutlama, baz
kaytlara göre bir kez Austos veya Eylül’de, bir kez de Mart aynda
gerçekletirilmitir81. Bu döneme ait baz yaztlarda Marduk’un ad yerine Asur’un
geldii görülmektedir82. Bunun ardnda yatan gerçek neden, açkça, Asur ile Babil
devletleri (ve ehirleri) arasndaki siyasi ve askeri mücadeleydi83.

Tanr Asur’un amblemleri bile Babil tanrlarndan geçmitir. Asur’un hayvan


olan ylan-ejderha, Marduk’tan devralnmtr. Tanr simgeleri koleksiyonunda Tanr
Asur’un Anu ve Enlil’den miras alnan boynuzlu balkla temsil edildii göze çarpar.
Dier tanrlarn sfat ve mitlerini ona aktarmaya yönelik eilimlere ramen veya
tamamen bu eilimler nedeniyle Tanr Asur, kendine ait belirgin bir karakteri ve
ikonografisi olmayan, sönük bir tanr olarak kalr. Asur ülkesinde krallk unvannn
verilmesinin (ya da geri alnmasnn) ancak onun elinde olduu bilinmektedir; Asur
kral da onun barahibi ve yeryüzündeki vekiliydi. Asur krallarnn adlarnda tanrlarnn
adlarnn bulunmas genellikle yaygndr (Asur-nasirpal, Asur-banipal, Asur-ahne-
iddina gibi). Tanr Asur, Asur ordularn destekler ve cesaretlendirirdi. Tanr Asur’a ait
81
Saggs 1990: 208.
82
Grayson 1993: 224.
83
Black – Green 2003: 40–42, Aur maddesi.

23
mühürler, politik öneme sahip belgelerin imzalanmasnda kullanlmtr. Bununla
birlikte, Tanr Asur politik bir birim olarak Asur gücünün, halknn ve ülkesinin
kiiletirilmesinden ibarettir84. Tanr Asur ve Asur devletinin dini, çalmamz içinde
skça geçecektir.

Mezopotamya’da bahsettiimiz süreçler yaanrken, Anadolu bozkrnda daha


farkl gelimeler söz konusudur. Mezopotamya’nn eril gücü vurgulayan tanrlarna
karlk, Anadolu’da Neolitik dönemden itibaren bereket ile ilikili olan Ana Tanrça
kültünü bulmaktayz85. nsann toprakla olan ilikisi ve kadn dourganlnn bereketle
olan benzerlii üzerine kurulmu olan belirgin ideolojik yapnn izleri Paleolitik döneme
dek takip edilebilmektedir. Kendisini Ana Tanrça figürinleriyle 86 ifade eden bu
Neolitik dönem dinini, dönemin tek inanç sistemi olarak alglamak yanltr. Ana
Tanrça’nn erki, kafatas kültü ile ifade edilen bir “atalar kültü” ve özellikle boa
boynuzlar87 ve dikili falluslarla88 temsil edilen bir eril bereket gücü ile
paylalmaktayd. Özellikle dii ve erkek bereketlilii, yani Ana Tanrça – Boa ikilisi,
Orta Anadolu’da Neolitik’ten Erken Tunç Çaa, oradan da Hitit Krall’nn ve
takipçilerinin dinlerine tanmtr.

Hitit dinine baktmzda, elimizdeki tüm verilere karn bir karmaa


görmekteyiz. Anadolu bozkrnn insan hareketlerine açk ve bu yüzden heterojen
yaps, dinde de saysz çeitlilie yol açmtr. Ancak burada da, Hitit dininin ideolojik
yan üzerinde duracaz: “Bin Tanrl” olmasyla ünlü Hitit dinî hiyerarisi,
Mezopotamya’daki örneklerinde olduu Anadolu’da da ruhban snf tarafndan
düzenlenmitir: Ülkenin çeitli inanç merkezlerinde görev yapan Hattual din adamlar,

84
Black – Green 2003: 42.
85
Kadn figürinleri sadece Anadolu’da deil, Mezopotamya ve dier bölgelerde de ele geçmektedir,
ancak Anadolu’dan ele geçen eserlerin nicelik ve nitelikleri dier bölgelere kyasla oldukça ar
basmaktadr.
86
Ana Tanrça kültü ve her figürinin tanrçay temsil edemeyecei ile ilgili tartmalar için baknz: Roller
2004: 46–58.
87
Neolitik dinde tanrça ve boa için baknz: Cauvin 2002: 25–31. Neolitik Çatalhöyük örnek alnrsa
Neolitik Ça insanlarnn canl bir resmini çizen duvar resimleri, sva kabartmalar, hayvan balar ve kült
heykelciklerinin, stilize boa boynuzlar ile birlikte bulunduklar (Mellaart 2003: 53) unutulmamaldr.
88
Fallus biçimindeki dikilitalar da Merkezi Anadolu’dan deil, Mezopotamya’nn uzant olan
Güneydou Anadolu Bölgesi’nde ele geçmilerdir. Baknz: TAY 2: Göbekli Maddesi.

24
resmi bir devlet panteonu yarattlar. Kralln merkezinde ve Hattilerin anayurdu olan
bölgede, en önemli dinsel merkez yeri tam olarak bilinemeyen ancak bakent
Hattua’dan bir günlük mesafe içinde olduu belirtilen Arinna kentiydi ve Hititlerin
erken dönemlerinde baat tanrnn burada tapnlan Wuruemu – Güne Tanrças
olduu görülmektedir. Bu komu kent Arinna tapnann kültü, panteonun çekirdeini
oluturdu. Arinna’nn Güne Tanrças “Hitit Ülkesi’nin Kraliçesi, Yerin ve Göklerin
Kraliçesi, Hatti Ülkesi’nin Kral ve Kraliçelerinin Hanmefendisi, Hatti’nin Kral ve
Kraliçesi’nin hükümetinin yönlendiricisi” olarak ululatrld. Hitit Devleti’nin ve
kraliyetin koruyucusu oldu ve kral, savata ve ulusal bir tehlike annda daima yardm
için ona bavurdu89. Bu tanrçann durumu, Güne Tanrs’nnkiyle karlatrldnda
asla açk bir ekilde tanmlanm deildir. Güne Tanrs mitolojide bütün tanrlarn
kralyd ve antlamalarda tanrlar ahit gösterilirken, tanrlar listesinin banda yer
almaktayd. Babilli ada gibi (ama) hak ve adaletin tanrs olarak görülürdü. Fakat
resmi devlet ideolojisine göre, Arinna’nn Güne Tanrças’nn kocas, Güne Tanrs
deildi. Wuruemu’nun kocasnn, Hatti’nin Frtna Tanrs olduu ve Göklerin Frtna
Tanrs olarak da adlandrld görülmektedir 90. Kendisi de Hatti kökenli olan bu
tanrnn ad “Taru”ydu91 ve panteonda ikinci srada gelmekteydi92. Kars gibi o da
savalardan sorumluydu ve ulusun askeri geleceiyle yakndan ilikiliydi. Bu tanrlar
dnda yerel, Hurri kökenli ve Mezopotamya kökenli pek çok tanr bulunmaktayd,
ancak bunlarn tapmlar ile ilgili yeterli bilgimiz yoktur.

Hitit mparatorluu’nun sonuna doru, Hitit devlet dini kuvvetli bir ekilde
Hurri etkisi altna girmitir93. Bu dönemde önceki dönemin “Arinna’nn Güne
Tanrças” Wuruemu, Teup’un ei Hepat ile, Hattili Frtna Tanrs Taru, Tanr Teup
ile, Wuruemu ile Taru’nun çocuklar olan Nerik ve Zippalanda ise, Teup ile Hepat’n
çocuklar olan Tanr arruma ile özdeletirildi (Teup ile Hepat, ileriki bölümlerde

89
Gurney 2001: 119. II. Muwattalli’nin bata Güne tanrças ve dier tanrlara çok uzun bir dua metni
için baknz: Alp 2001: 101–107. Bu metinde tüm önemli Hitit tanr ve tanrçalar sralanmaktadr.
90
Gurney 2001: 120.
91
Bu tanrnn adnn farkl söylenileri Tarhu, Tarhuna veya Tarhunt’tur. Baknz Alp: 1954: 460, dipnot
39.
92
Gurney 2001: 117.
93
Bu noktada, Kizzuwatna’da Kummanili bir prenses olan Kraliçe Puduhepa’nn rolü büyüktür. Baknz
Gurney 2001: 120–121.

25
daha geni ele alnacaktr). Tüm bu özellikler, tanrlarn ikonografileri ve hiyerarileri
baznda, Yazlkaya’ya yansmtr (Levha III)94.

Kral, barahip olarak yl içinde pek çok festivale katlmak zorundayd. Krallarn
bu festivallerde yapmalar gerekenleri detayl bir ekilde anlatan tabletler
bulunmaktadr. Pek çok festival olmasna ramen, bunlarn ritüelleri esas olarak
birbirine benzemekteydi, öyle ki tek bir ayinden, yani “kraliyet ritüelinden” bahsetmek
yeterli olur 95. Mezopotamya’daki gibi siyasi erk çevresinde odaklanan dinî otoritenin,
her anlamyla resmi ve tek bir panteon oluturma çabas burada da hemen göze
çarpmaktadr. Hititler Mezopotamya’y hem arada tayclk görevi gören Hurri kültürü
araclyla, hem de Babil’e yaplan seferden dolay iyi tanyor olmalydlar: Tapnak
tanrnn evi, rahipler de hizmetkârlaryd. Kral, barahipti. Görünüte kral,
Mezopotamya’daki kadar büyük bir güç tekeline sahip deildi ve yetkilerini bir
meclisle, Panku’la paylamaktayd. Ayn zamanda Hitit krallar, kendilerini tanr
olarak ilan etmemekteydiler. Ancak bu meclis, sadece kraln suç ilemesi durumunda
bir müdahale yetkisine sahipti96. Dahas Hitit krallar öldükten sonra tanr olmaktaydlar
ki, bu da tahttaki çocuklar için oldukça avantajl olmalyd: Kendisi tanr olmayan,
ancak bir tanrnn öz olu olan bir kral. Bütün bunlarn ötesinde, kraliyet ailesinin
hamisi, Güne Tanrças’nn bizzat kendisiydi. Kralln ideolojik yaplanmas,
Anadolu’nun ilk büyük devletinin dinini de deitirmitir: Soyaac Neolitik döneme
kadar inen bereketin ve dourganln mütevaz Ana Tanrças, Hitit Krall ile birlikte
savaç ve kraliyet ailesinin hamisi “ba tanrla” yükseltilmi, erken dönemlerde
onunla bereketlilik erkini paylaan boa, Frtna Tanrs araclyla sava, güç ve
ykmn temsilcisi olmutur97. Ayn tanrlar, Geç Hitit devletlerine ve Frig Krall’na
tanacak, oradan da Yunan ve Roma’nn panteonlarna geçerek olabildiince
yükseleceklerdir.

94
Bu özdeletirmelerle ilgili daha geni bilgi için baknz: Bratton 1995: 130–131; Akurgal 1998: 105;
Gurney 2001: 121.
95
Gurney 2001: 131.
96
Ceram 2001: 128.
97
Teup’un temel özellikleri frtna, gökyüzü ve imek tanrs olmas yannda “mahvediciliidir”. Tarhan
1978: 58.

26
Urartu’ya komu corafyalardan biri, hatta Urartu’nun bir parças da ran’dr ve
bu bölgede de Orta Anadolu ile çok benzer gelimelerin yaanm olmas artcdr.
Haklarndaki bilgilerimiz çok az olmasna ramen, ran’da yükselen ilk büyük devlet
olan Elam’n tanrlar, Mezopotamya tanrlarndan oldukça farklydlar. M.Ö. III.
Binylda, en önemli tanrnn yine bir kadn, Tanrça Pinikir olduu görülmektedir. M.Ö.
II. Binylda bu tanrçann yerini, büyük tanr anlamnda Napiria da denilen Tanr
Humban’n kadn karl olan Liyan Tanrças Kiriria almtr98. Bu arada tüm
Elam’da kutsanan eril güç, “Büyük Tanr” Humban’dr. Bu tanrlar, Elam’n pek çok
yerel tanrs takip etmektedir. Tanrçalarn ve “Büyük Tanr”nn hâkimiyeti, Elam’da
M.Ö. II. Binyln sonlarna dek azalarak da olsa devam etmitir, ancak bu binyln
sonlarna doru büyük bir deiim gözlemlenir. Akkadl Naram-Sin dönemindeki (M.Ö.
2291–2255) bir antlama metninde99 srasyla Tanrça Pinikir ve dier tanrlar
Pakhakikip, Humban, A.MAL, Sit ve Nahiti’den sonra yedinci srada ad geçen bir
tanr, zaman içinde adm adm yükselmeye balamtr. Tamamen Susa kentinin yerel
tanrs olan ve ad Susa’nn efendisi anlamna gelen eril tanr n-uinak, kendinden
önceki tanrçalar ve tanrlar saf d edecek ve ulusal tanr olacaktr. Kral Unta-
Napiria100 döneminde (M.Ö. 13. yüzyl ortalar) “Büyük Tanr” (Humban veya
Napiria) ile e tutulmaya balamtr. Bir yüzyl sonra, Kral ilhak-n-uinak
döneminde101 (M.Ö. 12. yüzyl sonu), bu tanry tamamen ortadan kaldrm ve yerine
geçmitir102. Tanr n-uinak’n yükselii, efendisi olduu kent Susa’nn yükselii ve
Elam yönetiminin Mezopotamya’yla ilikilerinin art ile dorudan ilikilidir. Susa’nn
dorua çkt ve bir imparatorluk bakenti olduu dönemde, bu tanr da öhretinin
doruuna ulamtr. Belki de bu yüzden yldrm tanrs, bereket tanrs veya sava
tanrs gibi belirgin bir karakterle anlmaz. Aslnda yaztlarda geçen tanmlar, bu

98
Roaf 1996: 142.
99
Hinz 1971: 662. Bu antlama, Akkadl Naram-Sin ile Awan prensi arasnda yaklak M.Ö. 2280 ylnda
yaplmtr ve bir dizi tanr, antlamaya tank olarak gösterilmitir. Bu antlamann detaylar ve tüm
tanrlarn incelemesi için baknz: Hinz 1971: 662–673.
100
Bu kraln ad, “Büyük Tanr” anlamna gelen Unta ve GAL ideogramlarndan gelmektedir. Buradaki
“büyük” (GAL) kelimesi, Elam dilinde Napiria veya Humban olarak okunmaktadr ve bu kraln adn
Unta-Humban olarak kullanan akademisyenler olduu gibi, sadece Unta-GAL olarak yazanlar da
bulunmaktadr. Baknz Labat 1975a: 385, dipnot 1.
101
Elam, bu kral döneminde tam bir imparatorluk halini almtr. ilhak-n-uinak dönemi ile ilgili
baknz: Labat 1975b: 488–497.
102
Labat 1975a: 401. Elam dini ile ilgili daha geni bilgi için baknz: Labat 1975a: 399–416.

27
tanrnn öhretini borçlu olduu kurumu gözler önüne sermektedir: “Kraln Tanrs”,
“ehrimizin Koruyucusu”, “Tanrm, Kralm, Atam”103.

Elimizde ran’n Elam ykldktan sonraki erken dinleriyle ilgili çok fazla bilgi
bulunmamaktadr, ancak M.Ö. 7. yüzylda Zerdüt’ün ortaya çkndan önce de atein
ndo-Aryan kabileleri arasnda kutsal olduu düünülmektedir. Antik Aryan ritüelleri
temiz ve açk herhangi bir alanda gerçekleiyor olmalyd. Bu yerler, muhtemelen
insanlarn ayin amaçl toplandklar yüksek yerler ve subalaryd. Özellikle Mahi Dat
ve Hamadan Ovas’n birbirine balayan Horasan geçidi yaknlarnda yükselen
Behistun, Med Ülkesi’nin merkezinde bulunuyordu ve hem kabilelerin buluma noktas
olarak hem de eteklerinden fkran pnar ile ran kültleri için doal bir yerdi104. Bu da,
yukarda bahsettiimiz devlet dini aamasnn ran’da çok sonralar Ahamenidler ile
tekrar ortaya çkmasnda önemli bir rol oynayacaktr.

Urartu’nun çevre corafyasndaki dinlerde gerçekleen ideolojik yaplanma, çok


ksa haliyle yukarda görüldüü gibiydi. Ancak Urartu’yu Urartu yapan temel özellikler,
kralln kurulmu olduu kendine özgü corafyada yatmaktayd. Urartu öncesinde
Dou Anadolu ve Trans-Kafkasya’da kültlerle ilgili en erken veriler, M.Ö. IV. Binyl
sonlarnda yeni bir kültürle ortaya çkmaktadr. Bu yeni kültürün yava fakat emin
admlarla ilerleyerek Trans-Kafkasya, Dou Anadolu, Kuzey-bat ran hatta Akdeniz’in
Levant adyla tannan dou kylar gibi geni bir alana yayld ve “Erken Tunç Ça
Kültürü” olarak ad anlan bölgelere damgasn vurduu görülmektedir. Bu kültürün en
belirgin özellii el yapm, genellikle siyah ve gri, iyi açklanm, bezemesinde
kabartma ve kazma unsurlarn kullanld keramiidir. Dier belirgin iki özellik ise
özellikle dönemin hemen balarna tarihlenen ve Trans-Kafkasya’da daha youn
görülen yuvarlak planl evler ve nal biçimli ocaklardr105. Bu kültüre ait en erken
verilerin Trans-Kafkasya’dan, özellikle Kura – Aras Vadisi’nden gelmesinden dolay

103
Labat 1975a: 405.
104
Eski ran dilinde bu dan adnn Bagastna = “Tanrlarn Yeri” oluu, muhtemelen bu nedenledir.
Ayrntl bilgi için baknz: Boyce 1982: 21vd. Eski ran dilinde “datc” (lütuf ve ihsan datan”)
anlamna gelen Baga kökünden türetilmi pek çok dini kelime vardr ve bu kelimeye “tanr” anlam
yüklenmitir. Boyce 1982: 15–17.
105
Burney 1958: 163; Burney – Lang 1971, 28–35.

28
kültüre Erken Trans-Kafkasya (E.Tr.) Kültürü ad verilmitir106. E.Tr. Kültürü’nü
tayan halklarn, hem Hurri hem de Urartu’larn atalar olduklar konusu çou
aratrmac tarafndan öne sürülmü ve E.Tr. halklarnn, Proto-Hurri-Urartuca konuan
kavimler olduklar düünülmütür107. Çok geni bir corafyaya yaylan E.Tr. kültürünün
ve halklarnn olas kültleri, Urartu öncesine ilikin önemli veriler sunmaktadr108:

Kültürün en karakteristik malzeme grubunu, “ocaklar” oluturmaktadr. Bölgesel


çeitlilik sunan ocaklar farkl form, boyut ve süslemede olabilmektedir. Kültürün yar
göçebe yaylac kimlii ile de örtüen “tanabilir ocaklar” özellikle zengin bir repertuar
sunar. Tanabilir olan örneklerde “at nal” eklinde olanlar ve iki veya üç tane boynuz
eklinde çkntya sahip örnekler oldukça yaygndr. Kültürün yaylm gösterdii geni
corafyann, hemen her alt kültür bölgesinde örnekleri görülen boynuzlu kil objelerin
ilevleri, aratrmaclar arasnda tartma konusu olmutur. “Antropomorfik veya insan
yüzlü ocaklar” eklinde de tanmlanan bu objelerin seremoni amaçl, külte yönelik
objeler olma olaslklar ar basmaktadr. Sabit olan ocaklar daha çok, zorlu iklime
sahip E.Tr. corafyasnn sakinlerinin atele olan ilikisinde önemli bir role sahip
olmulardr. Hatta baz uzmanlar bu objelerin boynuz eklinde çknt ksmlarnn,
“erkek üreme organ”n simgeleyebileceini düünmütür. Böylelikle ataerkil bir yapya
sahip olduu düünülen E.Tr. topluluklarnda bu imgelerin, erkei, kabile-airet reisini
veya atay temsil etmi olabilecei önerilmitir. Dier yandan en güzel örneklerini
Pulur/Sakyol’da gördüümüz oturan insan figürü eklindeki kutsal ocaklarda ise
bereketi simgeleyen kadnn temsil edildii ve buna bal olarak E.Tr. Kültürü için bir

106
Bu kültür hakknda terminolojik tartma devam etmektedir. Piotrovskii ve Munchaev bu kültürü
“Trans-Kafkas Eneolitik Kültürü” (Piotrovskii 1962) olarak adlandrrlarken çou Sovyet arkeolou
“Kura-Aras Kültürü” terimini kullanmaktadr (Chubinishvili 1964; Japaridze 1964). Türk arkeologlar
arafndan önerilen ve uzun süre batl arkeologlarca da kullanlan bir terim de “Karaz Kültürü”dür (Koay
1976). Önerilen dier terimler “Trans-Kafkasya Bakr Ça” (Khanzadian 1967: 102–115); “Yank
Kültürü” (Dyson CAH: 14–16); “Kirbet-Kerak Kültürü” (Maisler – Stekelis – Avi Yonah 1952: 165–
173); “Krmz-Siyah Açkl Mallar” (Braidwood and Braidwood 1960: 398–403); “Dou Anadolu Erken
Tunç Ça Kültürü” (Burney 1958: 164) gibi sralanabilir. Bu çalmada, söz konusu kültürün kökenlerine
gönderme yapmas ve son yllarda daha çok genel kabul görmesi nedeniyle yine Burney tarafndan
önerilmi olan “Erken Trans-Kafkasya Kültürü – E.Tr.” (Burney and Lang 1971: 44) terimi kullanlmtr.
107
Burney and Lang 1971: 49; Diakonoff 1984: 9. Urartularn etnik kökeni ve Urartu Krall’ndaki etnik
yaplanma için baknz Batürk 2003: 7–43, 132–142.
108
Erken Trans-Kafkasya Kültürünün kültlerine ilikin ileriki bilgiler, Ikl 2005’deki verilere ve M.
Ikl ile kiisel görümelere dayanmaktadr. Erken Trans-Kafkasya kültleri ile ilgili baknz: Ikl 2005,
özellikle 167–181.

29
“ana tanrça kültü” öne sürülmütür109. E.Tr. dini ve dine yönelik aktiviteler, konuyla
ilgilenen hemen her aratrmac arasnda uzun boylu bir tartma konusu olagelmitir.
Bugüne dein gerçekletirilen E.Tr. yerleimlerine yönelik kazlarda, açk bir ekilde,
tapnak veya tapnm yeri olabilecek yap veya alanlarn tespit edilememi olmas, bu
tartmann ana nedenlerinden biridir. Özellikle Transkafkasya’daki baz merkezlerde
yaplan kazlarda, ortaya çkarlan baz mekân ve alanlar, bilhassa kazclar tarafndan
tapnak veya kutsal alan/tapnm yeri olarak tanmlanmsa da, bunlar her zaman için
tartma konusu olarak kalmtr110. Ayrca birçok yerleimde farkl nitelikler gösteren
birçok mekân yine kazclar tarafndan “tapnak” olarak görülmek istenmitir. E.Tr.
Kültürü’nde dinsel aktivitelerin hemen her alanda görüldüü gibi ev içi uygulamalar
eklinde gerçekletirilmi olabilecei konusunda neredeyse aratrmaclar arasnda
genel bir görü birliinden söz edilebilir. Dier yandan baz aratrmaclar ise söz
konusu aktivitelerin ikiye ayrldn düünmektedir; buna göre birincisi ev içi
tapnmlar dieri ise ev d –tapnak, tapnm alan, kutsal alan vs.– mekânlarda yaplan
tapmlar olarak tanmlanmaktadr111.

Ev d alanlarda yapld düünülen dinsel aktiviteler konusunda verileri


Amiranis Gora, Kvatskhelebi, engavit ve Baba Dervi’te bulmaktayz. Bu
yerleimlerde toplu tapnmaya ilikin veriler, yukarda bahsedildii gibi kültürün önemli
bir öesi olan ocaklar, toplu gömüler, a boyal duvarlar, yanm hayvan kemikleri,
tahl örnekleri ve insan ve hayvan figürinleridir. Bunlar dnda E.Tr. dinsel
uygulamalarna dair kantlarn büyük bir çounluu ev amaçl kullanlan mekanlardan
ele geçmitir. E.Tr. yaylm corafyasnda hemen her E.Tr. evinde varl gözlenen
merkezî konumdaki ocak veya ate yeri, ayn zamanda aile boyutunda, ev içi dinsel
aktivite alan olarak düünülmütür. Birçok yerleimde bu ocaklarn içi veya etrafnda
tespit edilen çeitli hayvan kemikleri, kil figürinler ve çeitli objeler bu açdan önemli

109
Koay 1979: 77 vd.; Kunareva ve Çubinivili 1971, 162 vd. ’den aktaran Ikl 2005: 169, dipnot 317.
Ayrca son dönemde Ermenistan’daki Gegharot yerleiminde devam eden kazlarda ortaya çkarlan Geç
Tunç Ça’a tarihlenen bir kutsal alanda tespit edilen merkezi konuma sahip yuvarlak ate yeri / ocak
E.Tr. Kültürü’ndeki bu ocaklar anmsatmaktadr. P. Avetisyan ile kiisel görümeyi aktaran Ikl 2005:
169, dipnot 316.
110
Kunareva 1997: 74–78.
111
Ikl 2005: 170.

30
kantlar olarak sunulmutur. Bu durumda E.Tr. Kültürü’nde din alannda tartmasz en
önemli dinsel imgeler ate ve ocak olmalyd. Ate ve ocak imgelerinde younluk
kazanan E.Tr. din ve dinsel aktivitelerinin nasl uygulandna dair ise söylenebilecek
hemen hiçbir ey bulunmamaktadr112. Atein dinî yorumlarna, Urartu dini içinde
ayrntl bir biçimde tekrar döneceiz.

M.Ö. II. Binyl’dan ele geçen veriler ise önceki binyldakinden daha da
belirsizdir. Asur kaynaklarnda bahsedilen “güçlü da kalelerine” ve “güçlü ordulara”
sahip113 beylik sistemlerinin, büyük krallklardaki kadar güçlü olmasa da belirgin bir
dinî kurumsallamaya ulam olmalar gerekmektedir. Gerçekten de bugünkü
Ermenistan snrlar içine kalan Metsamor’dan ele geçen veriler, Erken Demir Ça’da
sur duvarlar ve ekonomik anlamda metal, kemik ve boynuz ilemeciliiyle beraber
tapnak kompleksleri de bulunabileceini göstermitir. Ancak bu faaliyetlerin
Urartu’daki gibi yapsal olarak belirgin kurumlar içinde biçimlenme derecesinin
deerlendirilmesi imdilik oldukça zordur114. M.Ö. II. Binyl boyunca gördüümüz
kültler, tapnaklarn azl ve yokluundan da anlalaca gibi, daha çok mezarlk
alanlarnda gerçekletirilen ölü kültüne iliin uygulamalardr115. Yerleimlerin azl116,

112
Ikl 2005: 171–174.
113
“Rahipliimin banda (tahta çktm ylda) Uruatri Ülkesi benden yabanclat ve dümanlk yaratt
ve efendilerim, Aššur’a ve büyük tanrlara dua için ellerimi kaldrdm; Ordularm seferber ettim, onlarn
güçlü da kalelerine kar yürüdüm. Himme, Uadqun, Bargun, alua, Halila, Luha, Nilipahri ve Zingun
ülkelerini, sekiz ülkeyi, güçlü ordularm ile fethettim. Onlarn 51 ehrini ele geçirdim, yaktm, yktm,
mallarn ganimet olarak aldm. Bütün Uruatri Ülkesi’ni 3 gün içinde efendim Aššur’un ayana
getirdim. Onlarn oullarn seçtim, hizmet etmeleri için aldm, beni onurlandrmaya yönelttim. Bir dalk
bölgeye her zaman için ar gelen harac zorla kabul ettirdim...” Grayson 1972: 527; LAR I: 114.
114
Smith 2004: 63
115
Dou Anadolu’da Erken Demir Ça ölü gömme gelenekleri için baknz Sevin 1987: 35–52; Derin
1993: 47–94.
116
Van Bölgesi ve çevresinde bulunan ve M.Ö. II. Binyl’a tarihlenen yerleimler unladr: Panz Kalesi
ve nekropolü, Avzini, Nurkök, Evditepe, Keçikran, orik, Aliler ve Yoncatepe (Belli 2000a: 365).
simleri verilen bu Erken Demir Ça kalelerinin konumlar, yapm teknikleri ve tasarmlar yukarda
Ermenistan'da Erken Demir Ça kaleleri üzerine yaplan incelemelerden elde edilen sonuçlarla büyük
oranda benzerlik gösterir. Bununla beraber bölgeye özgü kimi özelliklerin Van Bölgesi'nde bulunan
kalelerde bulunduu da bir gerçektir. Örnein Panz Kalesi'nin sur temellerini oluturan talarn kabaca da
olsa ilendii görülmektedir116. Bunun gibi özelliklerin dnda kaleler büyük oranda benzerdir. Erken
Demir Ça’a ait kaleler yüksek bir kayalk üzerine kurulurken eteklerinde de nekropol alanlar yer
almtr (Belli 2000a: 365).

31
bu dönemde bölge halklarnn daha çok göçebe veya yar göçebe bir yaam tarzn
benimsediklerini göstermektedir117.

Urartu “krallk” olarak ortaya çkmadan hemen önce bölgede yaayan halklara
ksaca göz atmak faydal olacaktr: M.Ö. II. Binyl sonuna gelindiinde, Van Gölü
Havzas ve etrafndaki dalk alann snr komular olarak birçok farkl etnik grup göze
çarpmaktadr. Douda, Hint-Avrupal baz kavimlerin Kuzey-bat ran’da M.Ö. 15.
yüzyl itibariyle yerlemeye baladklar görülmektedir. Bunlar, M.Ö. 9. yüzyldan
sonra ortaya çkacak olan Med ve Perslerin atalar olmaldr118. Yerletikleri bölge
dolaysyla, Hint-Avrupa (ndo-Aryan) kökenli bu kavimler M.Ö. III. Binyl’dan
itibaren Kuzey-bat ran’a szm olan Proto-Hurri-Urartu topluluklar ile komu olmu
olmaldrlar. Batda ise yine Hint-Avrupa kökenli fakat ranl olmayan, Trak
kökeninden Frigler ve bunlarla akraba olan Proto-Ermeniler gibi kavimler, Malatya
civarna kadar yaylm bulunuyorlard119. Dou Anadolu’nun kuzeyinde genelde Dou
Karadeniz Dalar’nn batsnda, Çoruh Vadisi batsndan Kzlrmak Kavsi’nin
kuzeyine kadar muhtemelen M.Ö. III. Binyl’n Hattiler’i ve Kakalar’ ile akraba olan,
Bat Kafkas dillerini (Adighe-Abhaz) konuan topluluklar yaamaktayd120. Dou
Karadeniz Dalar’nn dousunda ise Kartvel dillerini konuan ve bugünkü Gürcü ve
Laz etnik gruplar ile akraba olan halklar bulunmaktayd121. Kuzey-douda, Trans-
Kafkasya’da ise M.Ö. III. Binyl’n sonlarna doru bölgeye szmaya balayan Hint-
Avrupa kökenli halklar yayor olmalyd122. Güneyde Kuzey Suriye ve Kuzey
Mezopotamya’da Mitanni Krall’nn ykl ile beraber Hurri etnik kimliinin varl

117
Van Gölü Havzas düünüldüünde M.Ö. II. Binyl’da Erken Tunç Ça (Erken Trans-Kafkasya
Kültürü) sonras bölgede belirgin ve baskn bir kültüre rastlanmamaktadr (Çilingirolu 2001b: 371). Yine
de Van, Gaziantep, Ahlat, Erzurum ve dier baz müzelerde Dou Anadolu’dan elde edilmi pek çok
boyal keramik örnei bulunmaktadr (Çilingirolu 1994 ve 2001b). Çou Süphan Da kenarndaki
Sütay Yaylas gibi yüksek rakmlarda bulunan mezarlarda elde edilen bu keramikler, bölgedeki
höyüklerde hemen hiç ele geçmemektedir. M.Ö. II. Binyl’da Dou Anadolu yayla kültürleri için baknz:
Özfrat 2001.
118
Poroda 1962: 137.
119
Diakonoff 1984: 110.
120
Diakonoff 1984: 45–46.
121
Diakonoff 1984: 102.
122
Japaridze 1993: 475–491.

32
zayflamakta ve güneyden gelen göçlere bal olarak bu bölgeler hzla Arami kültürü
etkisi altna girmekteydi123.

Saylan bu etnik gruplarn hemen tümünün benzer sosyal ve ekonomik yapya


sahip olduklar düünülebilir. Corafyann getirdii koullar, bu halklarn tarm ve
çounlukla hayvanclkla uramalarna zemin hazrlamtr. Yüksek rakml arazilerin
doas gerei, ayn kökenden olan halklar da dâhil, farkl vadi veya yaylalarda
yerleerek yönetimsel açdan kopuk bir görünüm sergilemekteydi. Bu corafi ve etnik
bölünmülük yallar meclisi, halk meclisi veya genellikle askeri yapya dayanan
“eflik” sistemini de beraberinde getirmi olmaldr. Asur ve Urartu kaynaklarnda
geçen “ülkeler”, muhtemelen ite bu kabilesel yönetim birimlerinin yansmasdr124.

simlerini bilebildiimiz Habhi, Himme, Tumme, Daiaeni, Arirgi, Luha, Uatqun,


Maqun (Bargun), Salua, Qummeni, Quti, Katmuhi, Halila, Nilipahri, Zingun,
Pirullumzi, Alzi, Tuali, Kindari, Uzula, Unzamuni, Andiabe, Pilakinni, Aturgini,
Kulibarzini, inibirni, Paiteri, Uiram, Kirhi, ururia, Abaeni, Adaeni, Kirini, Albaia,
Ugina, Nazabia, Abarsiuni vd...125 ve isimleri bilinemeyen, muhtemelen çou Proto-
Hurri-Urartuca konuan – ancak farkl etnik kimliklerin de mutlaka dâhil olduu –
topluluklarn oluturduu büyük küçük birçok kabile beylii, aralarnda en güçlüleri
olan Uruatri ve Nairi etrafnda birlemeye balamlardr126. Corafyann doas gerei
farkl yönetsel bölgelere (ülkelere) ayrlm ve kendi yöneticileri (krallar)127 olan bu
siyasi yap, farkl dönemlerde farkl tehlikelere ve büyük ihtimalle kendi aralarndaki
ilikilerin oluturduu güncel politik yapya göre güçlerini birletirmektedirler128.
Urartu Krall ve onun yansmas olan Urartu dini, ite bu karmaann içinden
domutur.

123
Diakonoff 1984: 102.
124
Diakonoff 1984: 42–44.
125
Tarhan 1978: 91–182; Çilingirolu 1994: 10.
126
Uruatri ve Nairi isimlerinin ortaya çk ve geliimi ile ilgili baknz: Tarhan 1978.
127
Prizm Yazt’nda önce 23 Nairi kralndan bahsedilirken, sonra 60 kral olarak belirtilmektedir (LAR I,
236). Bunun nedeni, büyük – küçük tüm yerleimlerin yöneticilerinin “kral” olarak geçmesi olmaldr.
Baknz: Çilingirolu 1994: 8.
128
Seferlerde saylan Uruatri ve Nairi krallarnn says, hiçbir zaman devamllk salamamaktadr.

33
B – Urartu Panteonu

Bölgede Urartu Krall öncesinde, özellikle din ile ilgili kaynaklarn binlerce yl
boyunca oldukça silik olduklar yukarda görülmütü. Kralln kurulmas ile birlikte,
gelimelerin ba döndürücü bir hzla gerçekletii görülmektedir: Güçlü bir kabile-
beylik lideri olduu anlalan Arame (M.Ö. 858–832), Dou Anadolu’daki beylikleri ilk
kez bir krallk etrafnda birletirmeyi ve kendine bir bakent kurmay baarmtr129.
Ondan sonra taht devralan baka bir kabilenin lideri Lutipri olu Sarduri (M.Ö. 832–
824), bakenti Van Gölü Havzas’ndaki en güvenli yerlerden birine, Tupa’ya tam ve
kendi adna yaztlar diktirmeye balamtr130. M.Ö. 13. ve 12. yüzyllarda balayan
“beyliklerin birleme süreci”, ancak puini dönemine tamamlanm görülmektedir131.
Sarduri olu puini’nin tahta ne zaman çkt tam olarak belli deildir. Asur Kral V.
amsi-Adad’n bir yaztnda ad geçen Upina’nn132 puini olduu kabul edilirse, yeni
Urartu Kral’nn M.Ö. 822 ylnda tahtta olduunu benimsemek zorunda kalrz 133.
Kraln tahta geçtii tarih, olaslkla M.Ö. 825/24 yllar olmaldr134.

puini döneminin en önemli özelliklerinden biri, yeni bir terimin ortaya


çkmasdr. Bu terim, “Biainili” terimidir:

“Tanr Haldi’nin huzuruna, Ardini’ye geldikleri zaman Sarduri olu puini,


yüce kral, güçlü kral, dünyann kral, Biainili Ülkesi’nin Kral, Tupa Kenti’nin
yöneticisi…” 135

129
Arame ile ilgili baknz: Tarhan 1978: 65–69; Çilingiolu 1994: 28–30; Piotrovskii 1967: 45.
130
“Sarduri’nin yaztdr; Lutipri olu, yüce kral, güçlü kral, dünyann kral, Nairi Ülkesi’nin Kral,
hiçbir yerde ei olmayan, muhteem çoban, kendine boyun emeyenlerle savamaktan korkmayan kral.
(Ben) Lutipri olu Sarduri, krallarn kral, her kraldan haraç alan kral. Lutipri olu Sarduri öyle der:
Bu talar Alniunu kentinden getirdim ve bu duvar ina ettim.” UKN I: 1. Ayrca Sarduri ile ilgili
baknz: Çilingirolu 1994: 23–39; Tarhan 1978: 72–82.
131
“birleik devlet” terimi ilk kez E. Bilgiç tarafndan kullanlmtr. Aktaran: Tarhan 1978: 79, dipnot
304.
132
LAR I: 717.
133
Çilingirolu 1994: 42.
134
Çilingirolu 1997: 27.
135
UKN I: 19.

34
Ardini (Musair)’nin puini’nin egemenliine geçiinin anlatld Keliin
Yazt’nda136 ilk kez karmza çkan “Biainili”, Urartularn ilk kez kendilerine
verdikleri bir ismin kendileri tarafndan telaffuzudur. Yaztn Asurca olan ksmnda
“Nairi Ülkesi” olarak geçen terimin yaztn Urartuca ksmnda “Biainili Ülkesi” olarak
verilmesi önemlidir 137. puini’den sonra da hemen tüm Urartu krallarnca kullanlacak
olan bu terim138, Urartu çift dilli yaztlarnda Asurca Nairi ve Urartu terimlerinin
karl olarak kullanlmtr139. Biainili teriminin gerçek politik bir yapy deil, sosyo-
ekonomik bir birliktelii ifade ettii de önerilmitir140. Urartu halknn kendisine verdii
muhtemel çoul isim olan “Biane” veya “Viane” ismi ile Tupa’nn günümüzdeki ad
olan “Van” arasndaki büyük benzerlik dikkat çekicidir 141. Bu aamadan sonra bir
“Urartu Tanrs” ortaya çkmtr: “Urartular” artk kendilerini Asurlarn verdii Nairi
ve Uruatri (Urartu) isimleri yerine “yerel dillerinde, kendi öz varlklarn
tanmlayan”142 “Biainili” kelimesiyle tanmlamaktadrlar.

1 – Panteonun Kuruluu

puini’nin ikinci ve daha önemli bir eseri ise, Van’da, Toprakkale’nin de ina
edildii Zimzim Da’nn göle bakan eteklerindeki bir kaya nii içinde yer alan ve
Meherkap Yazt olarak adlandrlan yazttr (Levha IV). Bu ant halk arasnda “Kör
Kap”, “Hazine Kaps” veya “Yalanc Kap” olarak da adlandrlmaktadr. Yazt 4
metre yüksekliinde, 2.70 metre geniliindedir 143. Ni içindeki yazt iki kez
tekrarlanmtr. Yaztta, Urartu panteonunda kutsanan 79 tanr ve tanrçann ad ve bu
tanr ve tanrçalar için kurban edilecek hayvanlarn türleri ile saylar verilmitir144.
Ayrca bir açk hava kutsal alan olan Meherkap kaya nii, bu alanda kesilecek

136
Yaztn tam metni için baknz: IV. Bölüm, sayfa 134.
137
UKN I: 19.
138
Zimansky 1985: 52, tablo 5
139
Piotrovskii 1967: 50.
140
Zimansky 1985: 51.
141
Aktaran Tarhan 1978: 84, dipnot 331.
142
Tarhan 1978: 84.
143
Çilingirolu 1997: 153.
144
Çilingirolu 1997: 153.

35
kurbanlarn yllk, aylk veya günlük olup olmadklar konusunda bir bilgi
vermemektedir. Urartu Tanrlar’nn bu en eski, tek ve tam listesi öyle balamaktadr:

“Mutlak Hükümdar Tanr Haldi’ye, Sarduri olu puini ve puini olu Menua,
bu kapy ina ettiler ve bir emir buyurdular: Tanrlarn .?.s Haldi, Teieba, iuini,
tüm Tanrlarn Tanrs Haldi’ye 6 genç keçi srayla kurban olarak kesilmelidir...” 145

Bunu bir kurban listesi izlemektedir. Yaztta ad geçen tanr ve tanrçalar ile
onlara kesilmesi gereken kurbanlarn cins ve adetleri öyledir 146:

Tablo 1: Meherkap Tanrlar Listesi

Tanrlar Kurban Cinsi ve Adedi


D
1 Haldi 17 Boa 34 Koyun
D
2 Teišeba 6 Boa 12 Koyun
D
3 Šiuini 4 Boa 8 Koyun
D
4 Hutuini 2 Boa 4 Koyun
D
5 Turani 1 Boa 2 Koyun
D
6 Ua 2 Boa 4 Koyun
D
7 Nalaini 2 Boa 4 Koyun
D
8 Šebuti 2 Boa 4 Koyun
D
9 Arsimela 2 Boa 4 Koyun
D
10 Anapša 1 Boa 2 Koyun
D
11 Diduaini 1 Boa 2 Koyun
D
12 Šelardi 1 Boa 2 Koyun
D
13 Haldi’nin Silahlar’na 1 Boa 2 Koyun
D
14 Atbini 1 Boa 2 Koyun
D
15 Kuera 1 Boa 2 Koyun
D
16 Elipri 1 Boa 2 Koyun
D
17 Taraini 1 Boa 2 Koyun
D
18 Adaruta 1 Boa 2 Koyun
D
19 rmušini 1 Boa 2 Koyun

145
UKN I: 27.
146
UKN I: 27; Piotrovskii 1966.

36
D
20 ILU aluse uruliliue siuali 1 Boa 2 Koyun
D
21 Alaptušini 1 Boa 2 Koyun
D
22 Erina 1 Boa 2 Koyun
D
23 Šiniri 1 Boa 2 Koyun
D
24 Unina 1 Boa 2 Koyun
D
25 Aiaini (Maaralar Tanrs) 1 Boa 2 Koyun
D
26 Zuzumaru 1 Boa 2 Koyun
D
27 Hara (Yollar Tanrs) 1 Boa 2 Koyun
D
28 Araza 1 Boa 2 Koyun
D
29 Ziukuni 1 Boa 2 Koyun
D
30 Ura 1 Boa 2 Koyun
D
31 Artsibedini 1 Boa 2 Koyun
D
32 Arni (Tepeler ve Dalar Tanrs) 1 Boa 2 Koyun
D
33 Haldi'nin Gençlii’ne 1 Boa 2 Koyun
D
34 Haldi'nin Erikinlii’ne 1 Boa 2 Koyun
D
35 Haldi'nin Yall’na 1 Boa 2 Koyun
D
36 Haldi'nin Savaçl’na 2 Boa 4 Koyun
D
37 Teišeba'nn Savaçl’na 2 Boa 4 Koyun
D
38 Artuaraš 2 Boa 4 Koyun
39 Ardini (Musašir) Kenti Tanrs’na 1 Boa 2 Koyun
40 Qumenu Kenti Tanrs’na 1 Boa 2 Koyun
41 Tupa Kenti Tanrs’na 1 Boa 2 Koyun
D
42 Haldi’nin Kenti’nin Tanrlar’na 1 Boa 2 Koyun
43 Artsuniuinu Kenti Tanrlar’na 1 Boa 2 Koyun
D
44 Haldi'nin deiše ’sine 1 Boa 2 Koyun
D
45 Šuba 1 Boa 2 Koyun
D
46 Haldi Kaplar’na 1 Boa 2 Koyun
D
47 Eridia Kenti’nde Teišeba Kaplarna 1 Boa 2 Koyun
D
48 Uišini Kenti, Šiuini Kaplarna 1 Boa 2 Koyun
D
49 Elia 1 Boa 2 Koyun
D
50 Haldi’nin arnie ’sine 1 Boa 2 Koyun
D
51 Haldi'nin Gücü’ne 1 Boa 2 Koyun
D
52 Haldi'nin susi ’lerine 1 Boa 2 Koyun
D
53 Talapura 1 Boa 2 Koyun
D
54 Qilibani 1 Boa 2 Koyun

37
D
55 Ebani (Ülkeler Tanrs) 1 Boa 2 Koyun
56 Dalar (Snrlar) Tanrs’na 1 Boa 2 Koyun
D
57 Suinina (Göller - Denizler Tanrs) 1 Boa 2 Koyun
D
58 Athananau (Kurbanlar Tanrs) 2 Boa 14 Koyun
59 ... Tanrs’na 2 Boa 14 Koyun
D
60 LAN Gamruti (tüm tanrlara) 4 Boa 18 Koyun
D
61 Haldi’nin nirible ’sine 4 Koyun
D
62 Niši Kenti’ndeki Ua Kaps’na 2 Koyun
D
63 Babania (Dalar - Yüksek Ülkeler Tanrs) 10 Koyun

Tanrçalar Kurban Cinsi ve Adedi


D
64 Arubani 1 nek 1 Koyun
D
65 Huba 1 nek 1 Koyun
D
66 Tušpea 1 nek
D
67 Aui 1 nek
D
68 Aia 1 nek
D
69 Sardi 1 nek
D
70 Šinuiardi 2 Koyun
D
71 phari 2 Koyun
D
72 Bartšia 2 Koyun
D
73 Silia 2 Koyun
D
74 Ara 2 Koyun
D
75 Adia 2 Koyun
D
76 Uia 2 Koyun
D
77 Ainau 4 Koyun
D
78 Ardi 2 Koyun
D
79 nuanau 17 Koyun

Artk Yakn Dou’da yalnzca yeni ve güçlü bir devlet deil, yeni bir panteon,
yeni bir ‘batanr’ ve yeni bir kültür domutur. Urartu devlet yaplanmasnda dinin
rolünü anlamaya çalmadan önce, Urartularn – Biainililerin – tanrlarnn özelliklerini
tanmamz gerekmektedir; Urartu devletinin yaps, aada tanyacamz tanrlarla
yakndan ilikilidir.

38
2 – Urartu Panteonu Tanrlar

Biainili tanrlarnn elimizdeki en büyük listesi Meherkap olmasna ramen, bu


liste tam olarak deerlendirilemez. Sonraki pek çok yaztta, Meherkap’da bulunmayan
tanrlarn isimlerinin geçtii görülmektedir. Ancak Meherkap panteonundaki baat
tanrlar, hemen hemen tüm Urartu yaztlarnda da ululanmaktadr ve bunlarn banda,
üphesiz, batanr Haldi gelmektedir.

a – Haldi

Urartu dini ve dolaysyla Urartu etnik kimlii ilgili en çok tartlan nokta,
Önasya tarih sahnesinde daha önce hiçbir ekilde ismini duymadmz yeni batanr
Haldi’nin Urartu Krall ile birlikte ortaya çkm olmasdr147. Öyle ki Tanr Haldi,
Urartularda ulusal kimliin ifadesi olmu ve Haldi ile Urartu Krall e
anlamlymçasna birlikte anlmtr148.

Haldi’nin Urartu Krall’ndaki ve panteondaki ‘batanrl’, arkeolojik ve


epigrafik veriler nda tartlmaz derecede açktr. Meherkap Yazt, Haldi’ye 6 genç
keçinin kurban edilmesi gerektiinin beyanndan sonra tanrlara verilmesi gereken
kurbanlara geçite yine en bata Haldi’ye 17 boa ve 34 koyun adanmasyla devam
etmektedir149. Bununla beraber Tanr Haldi, Meherkap yaztnda 13 farkl özelliiyle
kutsanmaktadr:

lk Srada : Haldi


13. Srada : Haldi’nin silahlar
33. Srada : Haldi’nin gençlii
34. Srada : Haldi’nin erikinlii
35. Srada : Haldi’nin yall
147
Çilingirolu 1994: 46.
148
Burney 1993: 110.
149
UKN I: 27.

39
36. Srada : Haldi’nin savaçl
42. Srada : Haldi ehri tanrlar
44. Srada : Haldi’nin deie’si
46. Srada : Haldi’nin kaps
50. Srada : Haldi’nin arnie’si
51. Srada : Haldi’nin gücü
52. Srada : Haldi’nin susi’leri
61. Srada : Haldi’nin nirible’si

Yukarda pek çok özellii ile beraber Urartu Krall’nda kutsanan Haldi’nin
tam olarak ne zaman ortaya çkt belirsizdir. I. Sarduri’nin (yaklak M.Ö. 832–825)
bilinen ilk ve tek yaztnda Haldi’nin ad geçmemektedir150. Bu isim, Urartu yaztlarnda
ilk kez Sarduri olu puini döneminde ortaya çkmaktadr:

“Sarduri olu puini bu kaleyi(?) yaptrd. Tanr Haldi’nin kudretine(?), puini


olu Sarduri bu binay (saray) yaptrd. Bu kadar görkemli(?) hiçbir ey burada
yaptrlmamt.”151

“Tanr Haldi’nin kudretiyle, Sarduri olu puini bu görkemli(?) binay ina


ettirdi.”152

Yaztlardan da anlalmaktadr ki, Haldi’nin Urartu Krall’nda ortaya çk


puini dönemindedir (M.Ö. 825–810). Bundan sonraki dönemde, daha önce de
bahsettiimiz Keliin ve Meherkap yaztlar bata olmak üzere kralln sonuna dek
Haldi ismi hemen hemen tüm yaztlarda geçmektedir.

Meherkap Tanrlar Listesi’nin 64. srasnda balayan tanrçalarn banda, 1 inek


ve 1 koyun adanarak kutsanan, Haldi’nin konsortu Tanrça Arubani gelmektedir (Levha

150
UKN I: 1.
151
UKN I: 17 (Van’n 1,5 km. kuzeyindeki Kalecik köyünde bulunmu sütun kaidesi parças üzerinde
bulunmu yazttr).
152
UKN II: 371 (Aa Anzaf yaknlarnda bulunmu kumta sütun kaidesi).

40
VI a). Bu tanrçann ad, birkaç yaztta Haldi ile birlikte geçmektedir153. Asur Kral II.
Sargon’un 8. yl sefer kaytlarnda (M.Ö. 714), Musair’in ve burada bulunan Haldi
tapnann yamasn anlatan metinde154 Arubani ismi yerine “tanrças Bagbartu”155
ve “Haldi’nin zevcesi Bagbartu’nun emrinin geçerliliini göstermek için kullanlan,
tamamyla deerli talarla kapl altn bir yüzük-mühür”156 ibareleri bulunmaktadr157.
Bu isim, Asur kaynaklarnda geçmesine ramen158 hiçbir Urartu yaztnda tespit
edilememitir159. Bagbartu, Musair kentinin batanrsdr160. Ancak bu kent puini
döneminde Urartu egemenliine geçince, kentin batanrs olan Bagbartu, Haldi’nin ei
– konsortu haline getirilmitir161. Aksi takdirde ehirde iki batanr olacakt ki bu durum
normal deildir162. Bagbartu’nun, ran-Urmiye bölgesinde bir ahs ismi olarak da
kullanld da önerilmektedir 163.

Urartu batanrs Haldi’nin Urartu kimlii içindeki yerini tartmadan önce,


Haldi’nin baz özelliklerini ksaca saymak yerinde olacaktr: Aksini gösteren birkaç
durum dnda164 Haldi, hemen her zaman bir aslan üzerinde betimlenmitir (Levha V
a). Aslann, Haldi’nin kutsal hayvan olduu ve ikonografik olarak Haldi’yi ifade ettii
anlalmaktadr165. Yine bu ikonografik özelliin yansmas olan ve Musair’deki Haldi
tapnana adak olarak konmu olan166, varln yaztlardan bildiimiz aslan bal bir
kalkan, Ayanis Kalesi kazlarnda tespit edilmitir167 (Levha XX).

153
Piotrovskii 1966: 41.
154
Çilingirolu 1984c: 1–25.
155
Çilingirolu 1984c: 22.
156
Çilingirolu 1984c: 23.
157
Asur metinlerine Bagbartu için baknz: LAR II: 59, 173, 176, 183, 213.
158
Piotrovskii 1966: 41.
159
Salvini 1995: 39.
160
Çilingirolu 1997: 161.
161
Çilingirolu 1984c: 22, dipnot 52.
162
Çilingirolu 1997: 161.
163
Asur yanls Mannea’l Aza’nn öldürülmesi üzerine II. Sargon, Uisdis’li “Bagdatti”yi yakalayarak
derisini yüzdürmütür (LAR II: 56). Bu isim, Bagbartu ile özde olabilir. Baknz: Çilingirolu 1998:
236.
164
Yukar Anzaf’ta ele geçen kalkan üzerinde herhangi bir hayvan üzerinde durmayan Haldi (Belli 1998,
39), baz betimlemelerde boa üzerinde görülmektedir (Eichler 1984: 72).
165
Çilingirolu 1997: 161; Bilgiç – Öün 1964: 90; Kendall 1977: 44; van Loon 1991: 20.
166
Çilingirolu 1984c: 21 vd.
167
Çilingirolu 1997: 117–119.

41
Haldi’nin pek çok özeliinin banda, savalarda ordunun en önünde, elinde bir
klç veya mzrakla ilerleyen ve Urartu’ya zafer kazandran tanr olmas gelmektedir168.
Bu özellikleri, Yukar Anzaf kalkannda açkça görülmektedir169. Yukar Anzaf Kalesi
kazlarnda ortaya çkarlan ve M.Ö. 9. yüzyln son çeyreine tarihlenen170 bir kalkan
parças, Asur ordusu ile savamak üzere ilerleyen tanrlarn betimlendii bir sahneye
sahiptir (Levha VII). Çalmamz içinde skça karlaacamz bu kalkanda Haldi’nin
kendisi ve silah, alevler saçar ekilde betimlenmitir (Levha VI b). Pek çok yaztta
“Haldi šurisi / silah171 ile yola çkt ve … ülkelerini fethetti” ibaresi bulunmaktadr.
Musair tapnann betimlenmesinde tapnan her yannn silahlarla donatlm olmas
bununla ilikili olmaldr. Urartu tapnaklar, ayn zamanda “kalkan evi” olarak da
adlandrlmaktadr172. Pek çok Urartu kazsndan ele geçen mifer, kalkan, sadak ve ok
ucu gibi buluntularn üzerindeki yaztlardan anlald üzere bu silahlar Haldi’ye ithaf
edilmitir173.

Haldi, yalnzca bir sava tanrs deildir. Kralln erken dönemlerinde, tarmsal
üretimdeki art için kanal yapm gereklidir ve bu dönemde Haldi’nin sulama
kanallarndan sorumlu olduu görülmektedir174. Tanr Haldi’nin, Urartu’nun
birletirdii halklarn “tarm ve hayvanclk tanrs” olduu anlalmaktadr175. Adna
ba ve bahçeler yaptrlmaktadr176. Bu özellikleri ile Tanr Haldi, “verimlilik ve tarm
tanrs” görünümündedir. Tanr Haldi’nin tarmsal faaliyetlerle olan ilikisi, Meherkap
Yazt’nn, tanrlara verilecek kurbanlar sralandktan sonraki final bölümünde de ifade
edilmektedir177.

Urartu Krall’nn oluumunda pek çok etnik kimliin yer ald, bu çalmann
birçok yerinde belirtilmitir. Urartu’nun etnik yaps içinde bulunan Proto-Hurri-

168
Çilingirolu 1997: 161.
169
Belli 1998: 37 vd.
170
Belli 1998: 37.
171
šuri = silah için baknz: Çilingirolu 1997: 142.
172
Piotrovskii 1966: 42.
173
Çilingirolu 1998: 232.
174
Taffet – Yakar 1998: 147.
175
Salvini 1995: 44.
176
Çilingirolu 1997: 153.
177
Salvini 1994: 188; UKN I: 27.

42
Urartuca’dan türemi Urartu dilini konuan halklar, Hint-Avrupallar, Demir Ça
kültürlerini Van Gölü Havzas’na getiren farkl kabileler ve daha bir etnik kimlik için
M.Ö. III. Binyl’dan itibaren filolojik ve arkeolojik baz – güçlü veya zayf – kantlarn
izi sürülebilmektedir. Ancak Urartu panteonunda M.Ö. 9. yüzylda aniden ortaya çkan
“batanr” Haldi, daha önceki hiçbir halkn dilinden, kültüründen veya dininden
tannmamaktadr. Hurriler ile Urartular arasndaki akrabalk pek çok tanrdaki özdelik
ile ispatlanabilmektedir. Ancak ne Mari, ne Alalah, ne Nuzi, ne Hattua, ne Meskene,
ne Urki ne de Mittani’ye ait dier Hurrice tabletlerde bu tanrnn adna rastlanmtr178.
Mezopotamya’ya ait, Hurri kültürünün etkin olduu dinî metinlerde de Haldi ad hiçbir
ekilde geçmemektedir. u halde Tanr Haldi, Urartu kültüründe krmz perdahl Urartu
keramii ve Urartu sanatnda herhangi bir öncülü olmadan ortaya çkan “Haldi
tapnaklar” gibi birden bire ortaya çkmaktadr179.

Proto-Hurri-Urartuca konuan halklarn yaad bölgede ve tüm çevre


corafyada yaayan farkl halklarn bir çeit kültürel bütünlemeye uram
olabilecekleri düünülebilir. Ancak bu öneri kabul edilerek batanr Haldi’nin ortaya
çk bölgeye Demir Çalar’da gelen yeni bir halk topluluuna balandnda karmza
bir dizi sorun çkmaktadr: Tanr Haldi’yi kabul eden ve Proto-Hurri-Urartuca kökenli
bir dil konuan Urartu yöneticilerinin, kültürlerinde olmayan bir tanry “batanr” kabul
etmeleri antik dinlerin yapsna aykr gözükmektedir. Hitit Krall örnek alnacak
olursa, Kizzuwatna orijinli, Hurri etnik kimliinden gelen bir hanedann baa geçmesi
ile birlikte Hitit’te yerli Hatti ve Hint-Avrupal dinî öelerin yannda Hurri etnik
kimlii, dinî unsurlar ile birlikte baskn gelmeye balamtr. Hatta yöneticilerin tahta
çkmadan önce Hurri adlar tadklar, tahta çktktan sonra ise Hitit (Hint-Avrupa)
isimleri aldklar bilinmektedir 180. Oysa Urartu için böyle bir veriye sahip deiliz.
Urartu’da Proto-Hurri-Urartuca’dan gelimi ve Hurrice ile akraba olan Urartuca’dan
baka bir dile – belki de sadece henüz – rastlanmamtr181. u Halde, I. Sarduri’nin

178
Salvini 1989: 82.
179
Çilingirolu 1997: 134.
180
Gurney 2001: 32 vd.
181
Urartu’ya ait bir arivin henüz bulunmad unutulmamaldr.

43
yaztnda (Sardurburç) 182 neden Haldi ad geçmemektedir? Ayrca Sarduri olu
puini’nin saltanatnn balarnda da bu tanrnn adna rastlanmamaktadr. Oysa
puini’nin saltanatnn ortalarndan sonra Tanr Haldi, kralln sonuna dek “mutlak
hâkim” ve “tanrlarn tanrs” olarak kalmtr. Bu geliimin açklanabilmesi için bir
dizi öneri gelitirilmitir.

Haldi ad, tanr ismi olarak ilk kez Urartu’da görülmü olmasna ramen, Kuzey
Mezopotamya’da Orta Asur Dönemi’nde Haldi kelimesi ile kurulmu baz ahs
isimlerine rastlanmaktadr183. M.Ö. 13. yüzylda Kidin-Haldi veya idin-Haldi
isimlerine rastlanmaktadr ki her ikisi de “Haldi’nin koruyucusu” anlamndadr184. Yine
i hayatna ait vesikalarda ve mektuplarda görülen baz Asur teofor isimleri (Haldi-
Nasir, Haldi-bni, Haldi-Etir, Haldi-la gibi), Haldi’nin Suriye’deki snr bölgelerinde de
sayg gördüünün ispatdr185. Bu bilgilere göre, Haldi kültünün kökeninin Musair’e
dayandrlabilecei önerilmektedir. puini ve olu Menua döneminde Haldi kültü bu
kentte bulunmaktayd ve yukarda verilen örneklerdeki gibi, kökeni Urartu’nun
kuruluundan oldukça eskiye dayanmaktayd186. Böylece Haldi, Zaros Bölgesi’nde
bulunan kutsal alanda yaayan ancak Urartulu olmayan insanlarn, etnik kökeni belirsiz
bir tanrs olarak görülmektedir 187. Eer bu görü kabul edilirse, puini ve olu Menua
döneminde Musair’e düzenlenen bir “kültürel gezi”188 sonucunda Musair’in tanrs
olan Haldi, Urartu’ya tanm ve kutsanmaya balamtr. Ancak bu da, bölge
halklarnn muhtemelen M.Ö. III. Binyl’dan beri bildikleri Teieba’nn yerine niye
Haldi’nin geçtiini açklayamamaktadr.

Sarduri’nin ve puini’nin erken yaztlarnda ad geçmese de, Tanr Haldi’nin bu


Urartu yöneticilerince bilinmedii varsaylamaz. Aksi takdirde bu tanrnn Urartu
panteonunda ba sraya yükseltilmesini açklayamamaktayz. Öyleyse Tanr Haldi,

182
UKN I: 1.
183
Salvini 1995: 38.
184
Salvini 1989: 84.
185
Piotrovskii 1966: 37.
186
Salvini 1995: 38.
187
Salvini 1995: 183.
188
Salvini 1989: 81.

44
Urartu halknn genel inançlarndan bamsz, krall yöneten hanedan ile ilikili olarak
deerlendirilmelidir.

Haldi kelimesinin etimolojisi açk deildir. Bu kelimenin, Bat Kafkas dillerinde


“gök” anlamna gelen “hal” kökünden türedii önerilmitir189. Ancak bu çalma
srasnda Bat Kafkas dil grubunu oluturan diller (Adighe, Abhaz ve Wubh dilleri)
hem sözlükler hem de dilbilimcilerin etimolojik çalmalar dorultusunda incelenmi
ve bu ekilde bir benzemeye rastlanamamtr190. Ayrca Bat Kafkas dillerini konuan
gruplarn bu bölgeye gelip gelmedikleri arkeolojik ve filolojik olarak oldukça
tartmaldr191. Bat Kafkas dilleri, Urartuca’nn da dâhil olduu Dou Kafkas
dillerinden yapsal olarak oldukça farkldr192 ve Bat Kafkasya’dan bölgeye bir “ikinci
binyl göçünün” arkeolojik olarak kant brakmamas neredeyse imkânszdr193. Eer
Urartu Krall’n kuran hanedan M.Ö. II. Binyl’da bölgeye dardan göç etmise,
verilen etimolojik özdelik (hal=gök) temel alnarak bu hanedann etnik kökeninin Bat
Kafkasya’ya dayandrlmas, yukardaki veriler nda oldukça güç gözükmektedir.

u halde Urartu Krall’n kuran hanedann Tanr Haldi’yi hangi corafi


bölgeden tandnn anlalabilmesi için makro ölçekli corafyalardan daha küçük
corafi bölümlemelere inilmesi gerekmektedir. Kralln erken yöneticilerinin
faaliyetleri göz önüne alndnda birkaç bölge dikkati çekmektedir.

puini’nin bilinen en önemli faaliyetlerinden biri, daha önceden de kutsal kent


olduu belirtilmi olan Musair’e gitmek, oraya bir tapnak ina ettirmek ve bir stel
diktirmektir. Yine puini, Karagündüz Yazt’ndan194 anlald üzere, Urmiye

189
Piotrovskii 1966: 42.
190
Aratrma sonucu “hal” kelimesini karlayacak ve “gök” anlamna gelebilecek bir kelime ya da köke
Bat Kafkas dillerinde rastlanamamtr.
191
Bat Kafkas dillerini konuan topluluklarn, Hattiler balamnda, ç Anadolu’ya kadar inmi
olabilecekleri önerilirken (Diakonoff 1984: 4 vd.) Dou Anadolu’da ancak Çoruh Vadisi Kavsi’ne kadar
gelmi olabilecekleri düünülmektedir (Diakonoff 1984: 45–46).
192
Catford 1977: 283–314.
193
Bat Kafkasya’nn M.Ö. II. Binyl kültürünün tipik göstergesi olan gömü gelenekleri ve dier
özellikler Dou Anadolu ve ran’da hiçbir ekilde görülmemektedir.
194
UKN I: 24.

45
Gölü’nün güney ve güney-batsnda önemli baarlar elde etmitir195. Kralln bu erken
döneminde Bat ran topraklarna olan bu youn ilginin nedeninin, yeni hanedann Bat
ran kökenli olmasna ve Musair’le olan muhtemel ilikisine dayand önerilmitir196.
Bu kanttan yola çklarak, Urartu hanedannn oluumunda “küçük fakat önemli” etkiye
sahip ranl bir öenin varl197 öne sürülmütür. Gerçekten de Tanr Haldi’nin
konsortu olan Tanrça Arubani’nin Musair’deki ad olan ‘Bagbartu’ (ki önceleri
Musair’in batanrsyd) kelimesi, ranl özellikler tamaktadr198. Bu benzerlikler ve
hanedann ilgisi, bölgenin krallk tarafndan önemli bir politik ve dinî alan olarak kabul
edilmesine gerekçe gösterilmektedir 199. Ancak yeni hanedann Bat ran’a olan ilgisini
yalnzca etnik ve dinî kökeninin orada olduu ile açklamak da hatal olabilir200.

Üçüncü bir görü olarak Haldi kültünün tamamen yerel bir kült olabilecei
savunulabilir. Urartu yaztlarnda Teieba ve iuini Mezopotamya kökenli Asur
ideogramlar ile yazlrken, Haldi daima fonetik yazlmtr201. Bu da Urartu’da Haldi
kültünün kralln olumasndan daha önce bölgede kutsanan yerel bir tanr olduunu
düündürmektedir. Ancak bu görü kabul edildii zaman, Tanr Haldi’nin kralln ilk
dönemlerinde niye telaffuz edilmediinin de açklanmas gerekir. Yukarda ksaca
tanmaya çaltmz ve kökeni ile ilgili en basit sorular bile tam anlamyla
cevaplayamadmz Tanr Haldi’nin nasl ve neden Urartu Panteonunun batanrs
olabildiini açklayabilmek için, Urartu dininin elimizdeki tüm verilerine bavurmamz
gerekecektir.

195
Çilingirolu 1994: 50.
196
Taffet – Yakar 1998: 144; Burney 1993: 109.
197
Burney 1993: 109.
198
Burney 1993: 109.
199
Taffet – Yakar 1998: 147.
200
Deniz seviyesinden 1274 metre yükseklii ile Van Gölü Havzas’ndan çok daha alçak ve iklim
açsndan daha yumuak olan Urmiye Gölü ve çevresi, tarma uygun arazi ile olduu kadar hayvan
yetitiricilii açsndan da önemli ekonomik yere sahiptir. Bu bölgede yetitirilen atlar, uzun yllar Asur
ordusunun ihtiyacn karlamtr. Özellikle 8. yüzyln ortasndan itibaren Kuzey-bat ran’a ina edilen
Urartu kaleleri ve yerleimlerinin çokluu, bölgenin Urartu ekonomisi için ne denli önemli olduunun
kantdr. Baknz: Çilingirolu 1994: 49-50; Kleiss – Hauptmann 1976: 28 vd.; Kleiss 1980: 299-304.
201
Piotrovskii 1966: 37.

46
b - Teieba

Meherkap Yazt ve dier çivi yazl metinlerde Asur’un Frtna Tanrs Adad’n
ideogram ile yazlan202 Teieba, Urartu panteonunda ikinci srada yer alan tanrdr.
Meherkap listesinde de görüldüü gibi, kendisi için Haldi’den sonra en yüksek miktar
olan 6 boa ve 12 koyun kurban edilmesi kural getirilmitir. Teieba, Teup ad ile
Hurri panteonundan çok iyi bilinen bir tanrdr. Teup’un temel özellikleri
mahvediciliinin yan sra frtna, gökyüzü ve imek tanrs olmasdr203. Bu özellikleri
ile Teup, daha önce de bahsedildii gibi, M.Ö. 15. yüzyldan itibaren Hurri etkisine
giren Hitit panteonunda da ba sray alm ve Yazlkaya kabartmalarnda tanrlarn
banda gösterilmitir204 (Levha III). Hitit – Hurri panteonunda bu tanrnn konsortu
Halep’te, Samua’da, Uda’da, Hurma’da, Apzina’da ve Qummani’de Teup ile birlikte
tapnlan Tanrça Hepat’tr205. Hititlerin Qummani’si klasik dönemdeki Komana ile
özdeletirilmektedir ve Kapadokya’ya yerletirilmektedir. Komana, sava tanrças Ma-
Bellona’nn kült merkezidir 206. Urartu’ya baktmzda ise Meherkap listesinde 40.
srada kutsanan Qumenu Teieba’nn kutsal kentidir ve Ardini (Musair) bölgesine
yerletirilmesi gerektii önerilmektedir. Yine Hurri kökenli Kumarbi Efsanesi’nde ve
Ullikummi arks’nda “Frtna Tanrs”nn kutsal kenti olarak geçen Kummiya’nn
Frtna Tanrs ve konsortunun kutsand dier kentlerle olan ses benzemesi dikkat
çekicidir 207.

Urartu panteonunda ikinci srada bulunan Teieba ile onun 65. srada yer alan
konsortu Huba’nn, Hurri panteonundan bilinen Teup ile konsortu Hepat olduklar
açktr208. Huba, listede Batanr Haldi’nin konsortu Tanrça Arubani’den hemen sonra
gelmekte ve bir inek ve bir koyun kurban edilerek onurlandrlmaktadr. Teieba,

202
Piotrovskii 1966: 43.
203
Tarhan 1978: 58.
204
Gurney 2001: 120–121.
205
Gurney 2001: 116.
206
Gurney 2001: 116.
207
Tarhan 1978: 108, dipnot 76.
208
Benedict 1960: 103; Piotrovskii 1966: 43.

47
panteonda ikinci sray almasnn yan sra, listede baka özellikleri ile de yer
almaktadr: Listede, 36. srada Tanr Haldi’nin Savaçl’na verilecek kurbanlar
sayldktan sonra 37. srada Tanr Teieba’nn Savaçl’na da 2 boa ve 4 koyun
kurban verildii görülmektedir. Ayrca 47. srada Eridia Kenti’ndeki Teieba Kaplarna
da 1 boa ve 2 koyun adanmtr. Yine bu kentteki Teieba Kaps’nda da bu tanr
savaç olarak görülmektedir 209. Urartu Kral I. Rusa (M.Ö. 734–714) bir ‘Teieba
Kenti’ ina ettirdiini söylemektedir ki bu ehir, Sevan Gölü civarnda, bugünkü
Tsovinar yaknlarndaki Odzaberd Kalesi olabilir 210. I. Rusa’nn torunu II. Rusa’nn ise
D
Teiebai URU (logografik olarak DM-ni URU) yani “ Tanr Teieba Kenti” adyla
bugün Karmir-blur olarak bilinen kenti ina ettirdii bilinmektedir211.

Teieba da dier Urartu Tanrlar gibi genellikle bir hayvan üzerinde tasvir
edilmitir ve boa, Hurri ve Hitit dinlerindeki Teup’ta olduu gibi bu tanrnn kutsal
hayvandr212. Karmir-blur’da bulunan bir bronz heykelciin Tanr Teieba’y
betimledii düünülmektedir. Burada sakalsz, uzun elbiseli ve banda tanrsall ifade
eden boynuzlu balklarla betimlenen tanr, sol elinde bir sava baltas tutmaktadr213.
Bata yanllkla Haldi olarak yorumlanan214, Adilcevaz’da bulunmu olan ve Adilcevaz
Kabartmas olarak bilinen eser, Tanr Teieba’nn en güzel betimlemelerinden biridir 215
(Levha VIII). Bu betimlemede de Tanr Teieba bir boa üzerinde durmaktadr ve bir
elinde kâse tutmaktadr. Dier elinde ise bir çam kozala tuttuu belirtilmektedir216. Bu
sahne, tipik bir “Hayat Aac dölleme sahnesidir” 217.

Bir baka Teieba betimlemesinin de Yukar Anzaf Kalesi’nden ele geçen bir
kalkan parças üzerinde bulunduu önerilmitir. Ancak burada, Tanr Haldi’nin

209
Piotrovskii 1966: 43.
210
Salvini 1995: 186.
211
Salvini 1995: 185.
212
Çilingirolu 1997: 161.
213
Piotrovskii 1966: 43.
214
Burney – Lawson 1958: 216.
215
Piotrovskii 1967: 64.
216
Burney – Lawson 1958: 215.
217
Piotrovskii 1967: 64; Çevik 1997: 230. Ancak bu hayat aaçlar, daha önce farkl aratrmaclar
tarafndan “mzraklar” olarak da yorumlanmtr: Burney – Lawson 1958: 215. Hayat Aac’nn
döllemesi ile ilgili baknz: III. Bölüm, Bitki Simgeleri.

48
arkasndan Tanr Teieba allagelmi ekilde boa üzerinde deil, Haldi’nin kutsal
hayvan olan aslan üzerinde betimlenmitir (Levha IX a). Burada Tanr Teieba ileriye
ve arkaya uzatt her iki eliyle imek demetleri tutmaktadr218. Tanrlarn
ikonografisindeki bu karkla ilerde tekrar deineceiz.

Yukarda sralanan özellikleri ile Tanr Teieba bir gök219 ve sava tanrs
görünümü vermektedir. Özellikle “savaçlna” kurban sunulmas ilginçtir. Oysa bu
özellik, görüldüü üzere, Batanr Haldi’nin temel özellii olarak görülmektedir. Hurri
ve Hititler arasnda frtna tanrs olan Teup gibi Teieba da Mezopotamya’daki Enlil
ve Adad gibi frtna tanrsnn ideogramyla betimlenmektedir ancak önemli olan, her iki
tanrnn da (Enlil ve Adad) sava tanrs olmalardr220. Teieba, muhtemelen M.Ö. III.
Binyln ikinci yarsndan itibaren bölgeye yaylmaya balayan Proto-Hurri-Urartuca
konuan halklarn ortak tanrsyd ve çok geni bir alanda kutsanmaktayd. Teieba’nn,
M.Ö. II. Binyl’da Önasya’nn çok büyük bir ksmnda – Anadolu’daki Teup,
Mezopotamya’daki Enlil ve Adad – olduu gibi sava ve frtna tanrs olarak Van Gölü
Havzas’ndaki halklarn batanrs olmas muhtemeldir. Ancak bu durum, Urartu
Krall ile birlikte bilinçli olarak deitirilecektir.

c – iuini

Meherkap listesinin üçüncü srasnda yer alan iuini, pek çok bilinmezi içinde
barndran bir tanrdr. Meherkap Tanrlar Listesi’nde iuini’ye 4 boa ve 8 koyun
kurban olarak adanmtr221. Listenin üçüncü srasnda yer almasna ramen, Haldi ve
Teieba’ya olduu gibi adna kurulmu veya kült merkezi olabilecek bir merkezin
varl belli deildir222. Ancak Meherkap listesinde 48. srada, Uiini Kenti’nde iuini
Kaps’na 1 boa ve 2 koyun adand görülmektedir. Yine listede iuini’nin konsortu
olarak verilen Tupea’nn, Urartu bakenti Tupa ile olan ses benzerliinden yola

218
Belli 1998: 44.
219
Salvini 1995: 186.
220
Kendall 1977: 43.
221
UKN I: 27; Piotrovskii 1966: 43.
222
Belli 1998: 44.

49
çklarak bakent Tupa’nn iuini’nin de kutsal kenti olduu ileri sürülmütür223.
Gerçekten de listede 66. srada bir inekle kutsanan ve iuini’nin konsortu olan Tanrça
Tupea ile bakent Tupa arasndaki ses ve isim benzerlii dikkat çekicidir. Bakent
Tupa, adn muhtemelen Tanrça Tupea’dan almt224 ve bakentin koruyucu tanrs
da yine bu tanrçayd225. Kült kazanlarnn kenarlarnda bulunan ve kökenleri
muhtemelen Suriye olan226 kanatl kadn (siren) eklentilerinin Tupea’y simgeledii
düünülmektedir227 (Levha VI b). Eer yukardaki öneriler doruysa Tupea, kralln
oluumu öncesinde, beylikler döneminden gelen ve adn bu kente veren bir tanrça
olabilir 228.

Urartu panteonundaki iuini’nin Hurrilerde “güne tanrs” olarak kutsanan


imigi ile ayn tanr olduu bilinmektedir 229. Asur çivi yazsnda günei ve günü ifade
eden ideogram, ayn zamanda güne tanrs ama’n da ideogramdr. Urartu çivi
yazsnda ise iuini, Asur güne tanrs ama’n ideogram ile yazlmaktadr ve Asur
çivi yazsnda olduu gibi günei ve günü karlamaktadr230.

Asur Güne Tanrs ama’n sembolü kanatl güne kursudur231. Bu özellik


Urartu’da da görülmektedir ve güne tanrs iuini’nin sembolü de ayndr232. Urartu
sanatnda mühür ve özellikle tunç kemerler üzerinde sk ilenen kanatl güne kursu
içindeki tanr motifinin, imdilik en erken puini döneminde (M.Ö. 825–810) Asur’dan
alnd bilinmektedir. Olu Menua döneminde (M.Ö. 810–786) kanatl disk içinde

223
Salvini 1995: 188.
224
Çilingirolu 1994: 47.
225
Çilingirolu 1997: 161.
226
Çilingirolu 1984b: 75.
227
Piotrovskii 1967: 37.
228
A. A. Çilingirolu ile özel görüme. Öneri Çilingirolu’na aittir.
229
Çilingirolu 1994: 25.
230
Piotrovskii 1966: 43.
231
Piotrovskii 1966: 43. Güne tanrs ama’n sembolü olan kanatl güne diski Mezopotamya’da ilk
kez Ur III. Sülale döneminde ortaya çkmtr. Msr ve Önasya’da yaygn bir motif olarak kullanlan
kanatl güne diski M.Ö. I. Binyl’da Asur ve Babil’de insan figürlerine kout bir geliim gösterir. Asur
sanatnda yar beline kadar kanatl disk içinde betimlenen tanr, tüm insanlarn güne tanrs olan
ama’tr (Belli 1983: 337).
232
Kendall 1977: 46; Piotrovskii 1966: 43. Bu motif, Anadolu’ya muhtemelen Msr’dan gelmitir. M.Ö.
II. Binyl’da Msr’n krallk simgesi olan bu motif Mittani mühür sanatnn geliimi ile Suriye’de önemli
bir ikonografik eleman durumuna gelmitir. Ayn motif, Hitit’e de muhtemelen yine Msr’dan geçmitir
(Çilingirolu 1984b: 46).

50
boa üzerinde ayakta duran tanr motifi sürekliliini korumutur. Ancak Menua
dönemine ait olmas gereken baz tunç eyalar üzerinde, Asur sanatnda olduu gibi,
kanatl disk içindeki tanr motifi yar beline kadar betimlenmitir. Daha sonra Urartu
sanatnda kanatl güne diski varln sürdürmesine karn, içindeki tanr figürü ortadan
kalkm, ancak geç dönem Altntepe eserlerinde kanatl güne diski içinde tanr motifi
yeniden betimlenmitir. Yine de kanatl disk içinde boa üzerinde ayakta duran ya da
kanatl güne diski içinde yar beline kadar betimlenmi erkek figürünün Urartu
tanrlarndan hangisini yanstt kesin deildir. Kanatl güne diski içinde betimlenen
tanrlarn farkl hayvanlar üzerinde gösterilmeleri nedeniyle, bu sembolün tek bir tanrya
ait olmayp Urartu’da tanrsallk sembolü olarak kullanlm olmas mümkündür 233.
Hatta yalnz tasvir edilmi güne kursunun Tanr Haldi’yi temsil ettii de
önerilmitir234. Burada yine bir ikonografik çeliki görmekteyiz. Haldi ve Teieba için
de geçerli olan Urartu tanrlarnn ikonografilerindeki bu karklk ve bilinmezlik,
ilerde tezimizin önemli kantlarndan birini oluturacaktr.

Karmir-Blur’dan ele geçmi olan bir kemer parças üzerinde Tanr iuini dizleri
üzerine çökmü ve kanatl güne diskini destekler biçimde betimlenmitir235. Karmir-
Blur’daki bu kemer üzerinde betimlenen tanrnn iuini olmas muhtemeldir çünkü
kemerde bir aslan üzerinde duran Haldi ve bir boa üzerinde duran Teieba göz önüne
alnrsa, Meherkap’daki listenin üçüncü srasnda yer alan iuini’nin de kutsal üçlüyü
tamamlad düünülebilir. Yine ayn yerde bulunmu olan bir silindir mühür üzerinde
iuini, kemer parças üzerindeki motife benzer ekilde dizleri üstünde ve güne diskini
destekler biçimde betimlenmitir236 (Levha X a).

Urartu’da kullanlan tanrsallk motiflerinden biri olan kanatl at, iuini


balamnda önemli bir tartma konusu oluturmaktadr237. Urartu sanatnda kanatl at

233
Belli 1983: 338.
234
van Loon 1991: 28.
235
Piotrovskii 1967: 49.
236
Piotrovskii 1967: 72.
237
Asur tanrlarnn geçi törenini gösteren Maltai’deki kaya kabartmalarnda Asur güne tanrs ama,
kanatl bir at üzerinde betimlenmitir (Kendall 1977: 46). Babil ve Grek geleneklerinde de çounlukla
güne, gökyüzünde atlarn çektii araba içinde bir tanr olarak düünülmütür. M.Ö. II. Binyl’daki Asur

51
üzerinde betimlenen tanr örnekleri, pek çok buluntu üzerinde göze çarpmaktadr (Levha
X b). Kanatl at üzerinde durur ekilde betimlenmi tanr örneklerinden biri Adana
Bölge Müzesi’ndeki bir tunç kemer üzerinde238, dieri ise Altntepe’den ele geçen bir
tunç levha üzerinde239 bulunmutur. Yine Altntepe’den ele geçen bir tunç kemer
üzerinde de kanatl at motifine rastlanmtr240. Altntepe’den ele geçen ve üzerinde
kanatl at üstünde bir tanrnn betimlendii disk eklindeki levhada, beline kadar güne
diskiyle ve elinde hilal biçimli bir nesneyle betimlenen tanrnn hangi tanr olduu
belirlenememitir241. Ancak birçok kültürde atlar, at arabalar ve güne tanrs arasnda
olan iliki düünüldüünde, kanatl atn Urartu’da da güne tanrs olan iuini’nin kutsal
hayvan olarak kullanld önerilebilir 242. Boston Müzesi’nde bulunan bir tunç kemer
üzerinde iuini dört kez kanatl bir atn üzerinde durur biçimde tekrarlanmtr243.
Elinde bir yay tutmaktadr. Ancak yukardaki öneriler geçerli kabul edilir ve kanat at,
Güne Tanrs’nn sembollerinden birisi olarak düünülürse, karmza baz sorunlar
çkmaktadr: Yukar Anzaf Kalesi kazlarndan ele geçen kalkan parças üzerinde de
elinde bir yay tutarak betimlenmi olan iuini bu kez bir at deil, bir boa üzerinde
durmaktadr244 (Levha IX b). Tanrlarn ikonografileri yine birbirine karmaktadr.

Ticaret Kolonileri Ça’nda da Anadolu’da, Anadolu grubu silindir mühürler üzerinde atlarla betimlenen
tanrlarn varl görülmektedir (N. Özgüç 1965: 67–68). Kanatl at motifi düünüldüünde ise, ilk
örneklerin Orta Asur döneminde ortaya çkt görülmektedir (N. Özgüç 1974: 857). Kanatl at motifleri,
M.Ö. 7. yüzylda Yunanllar tarafndan da sevilerek kullanlm ve Pegasos motifi ortaya çkmtr
(Pegasos için baknz: Erhat 1997: 239). At, üphesiz ki hem dalk hem de ovalk bölgelerde yaayan
insanlar için – özellikle de Demir Ça’da – çok önemli bir role sahipti. Ancak ekonomileri hayvancla
ve basit tarma dayanan bozkr göçebeleri için bu önem, yerleik halklara kyasla muhtemelen çok daha
fazla olmalyd. Atn Önasya’da Paleolitik döneme kadar giden bir av hayvan olduu bilinmektedir.
Dou Akdeniz’deki baz Erken Holosen yerleimlerinde, örnein Ürdün’deki Beydha’nn keramik öncesi
tabakalarnda, muhtemelen yaban atna ait kemikler bulunmutur (Dolukhanov 1998: 264). Benzer pek
çok örnek Anadolu’nun, Kafkasya’nn, ran’n ve Asya’nn baka yerlerinden M.Ö. VI, V, IV ve III.
Binyl kültürlerinden verilebilir. Ancak atn önemi, özellikle kurumsallam devletler ve yöneticileri için,
atlarn çektii ispitli sava arabalarnn Önasya’da ortaya çk ile artmtr. Bu geliim, yeni bir halk ve
kültür ile açklanmaktadr. Bu halk topluluu, pek çok aratrmac tarafndan Hint-Avrupallar ile
özdeletirilmektedir (Gimbutas 1984: 185–202). Hint-Avrupa dillerinin söz daarc, at için ortak
kelimeler barndrmaktadr (Dolukhanov 1998, 264). Hint-Avrupallar (hem Avrupa’dakiler, hem
dierleri) için at, Ildayan Göün Tanrsnn kutsal gücünün cisimlemi haliydi (Gimbutas 1984: 93).
238
Tayürek 1974: Lev. 7.
239
T. Özgüç 1969: Lev. XXV.
240
N. Özgüç 1974: 848–849.
241
N. Özgüç 1974: 857.
242
van Loon 1991: 28; Kendall 1977: 46.
243
Kendall 1977: 46.
244
Belli 1998: 48.

52
d – Dier Tanrlar

Meherkap Tanrlar Listesi incelendiinde, dikkati çeken önemli özelliklerden


biri, dalarla ilgili pek çok tanr adna rastlanmasdr. Bunlar, listedeki sralarna göre
öyle sralanabilir 245:

18. Srada Adaruta : Andarutta Da


25. Srada Aiaini : Maaralar Tanrs
29. Srada Ziukuni : Muradiye Bölgesi’nde kutsal bir da
30. Srada Ura : Muradiye Bölgesi’nde kutsal bir da
32. Srada Arni : Tepeler ve Dalar Tanrs
54. Srada Qilibani : Bugünkü Zimzim Da
55. Srada Ebani : Ülkeler Tanrs
56. Srada Dalar (Snrlar) Tanrs
63. Srada Babania : Dalar (Yüksek Ülkeler) Tanrs

Urartu Krall’nn yer ald dört bir yandan dalarla çevrilmi corafya göz
önüne alnrsa, dalarn kutsanm olmas oldukça doaldr. Açkça anlalmaktadr ki
Urartu Krall, corafyas içinde bulunan hemen hemen tüm halklarn tanr ve
tanrçalarna da yer vermekteydi246. Krallk snrlar geniledikçe veya yeni yerleim
birimleri ina edildikçe, ulalan corafyadaki tanrlar da krali kutsanmaya
katlmaktayd. Örnein II. Rusa döneminde ina edilen Ayanis Kalesi’nin ad,
Rusahinili Eiduru-kai (Eiduru karsndaki Rusa Kenti) adn tamaktadr. Buradaki
Eiduru, Meherkap’daki tanrlar listesinde ad geçmemesine ramen Ayanis tapnak
yaztnda ilk kez bir tanr olarak kutsanm ve bir koyun kurban edilerek
onurlandrlmtr. Tanr Eiduru, Van Gölü’nün kar kysnda bulunan ve Ayanis
Kalesi’ne adn veren Süphan Da’dr247. Bu da, muhtemelen II. Rusa döneminden
önce de yerel halk tarafndan kutsanan bir tanryd, ancak bölgeye yeni bir kale ina
edilmesi ile birlikte kraliyet yaztlarna geçen bir tanr haline gelmitir. Yaztlara
245
Salvini 1993: 547; Salvini 1994: 205–207; Piotrovskii 1966; UKN I: 27
246
Çilingirolu 1994: 47.
247
Çilingirolu – Salvini 1995: 111–120.Ayrca baknz: Salvini 2001a: 252–259.

53
geçememi olanlar da düünüldüünde Süphan Da gibi kaç da tanrsnn daha Urartu
Krall’nda yaayan halklarca kutsandn bilmek imkânszdr. Örnein Tanr
Adaruta’nn Andarutta Da ile ilikili olduunu, Sargon’un 8. sefer kaytlarndan248 ve
I. Rusa’ya ait çift dilli bir yazttaki “Ben, Rusa, Andaruttu Da’na gittim”249
ibaresinden anlamaktayz. 29. ve 30. sralarda yer alan Ziquini ve Ura, Muradiye
Bölgesi’nin tanrsallam dalardr250. Yaztn 54. srasndaki Qilibani, büyük ihtimalle
Toprakkale’nin karsndaki Zimzim Da’dr ve II. Rusa zamanndaki bakent
Toprakkale’ye adn vermitir (Rusahinili Qilbani-kai = Qilbani karsndaki Rusa
251
Kenti) . Kralln yayld corafyadaki irili ufakl binlerce da göz önüne
alndnda, yaztlarda yer almam muhtemel da tanrlarnn saysn kestirmenin
zorluu ortaya çkmaktadr. Urartu’nun da tanrlar, ya dalk bir bölge için oldukça
normal olan genel da tanrlar (Aiaini, Dalar Tanrs veya Babania gibi), ya da
bölgede bilinen ve dikkat çeken dalardr (Zimzim Dalar ve Süphan Da gibi).
Krallk snrlar dndan bilinen bir baka dan veya dalk bölgenin kutsandna,
imdiye kadarki Urartu metinlerinde rastlanmamtr. Urartu Kralln oluturan
halklar, muhtemelen kendi corafyalarnn, dolaysyla yaam koullarnn en temel
belirleyicisi olan dalar kutsallatrmlardr. Belki de yine ayn koullarn yansmas
olan 27. sradaki Hara (Yollar Tanrs) ve Suinina (Göller-Denizler Tanrs) da
yukardaki tanrlara eklenmelidir.

Meherkap Yazt’nda kurban kesilmesi gereken tanrlarn bir dier grubunu,


krallk içinde kutsanan ehirlerin tanrlarnn oluturduu görülmektedir. Bu tanrlar,
Meherkap listesinde verilen sralamaya göre unlardr252:

39. Srada : Ardini (Musair) Kenti Tanrs’na


40. Srada : Qumenu Kenti Tanrs’na
41. Srada : Tupa Kenti Tanrs’na

248
Salvini 1994: 207.
249
Salvini 1989: 79 vd.
250
Salvini 1994: 206.
251
Salvini 1994: 207.
252
Salvini 1993: 547; Salvini 1994: 205–207; Piotrovskii 1966; UKN I: 27.

54
42. Srada : Haldi’nin Kenti’nin Tanrlar’na
43. Srada : Artsuniuinu Kenti Tanrlar’na
47. Srada : Eridia Kenti, Teieba Kaplarna
48. Srada : Uiini Kenti, iuini Kaplarna
62. Srada : Nii Kenti’ndeki Ua Kaps’na

Ardini (Musair) ve Haldi ile ilgili veriler, önceki bölümlerde tartlmtr,


ancak Musair’e tekrar döneceiz. Listede 40. srada yer alan Qumenu Kenti’nin ise,
Teieba ve konsortu Huba ile ilikili olduu belirtilmiti. 47. sradaki Eridia kenti de
yine Teieba’ya adanm bir kenttir. 41. sradaki Tupa kenti Tanrs, muhtemelen
iuini’nin konsortu Tupea ile ilikilidir ve 48. sradaki Uiini kentinin de iuini’nin
kutsal kenti olduu açktr. 62. srada, Nii kentindeki Tanr Ua Kaps da kutsanmtr.
Bu tanr için listenin 6. srasnda da iki boa dört koyun kurban verilmitir. Ua, Van
Bölgesi’nin kuzey-dousunun (Bergi – Muradiye Bölgesi’nin) yerel tanrsdr ve Nii
kentinin de bu tanrnn kült merkezi olduu anlalmaktadr253.

Tanrlar ile ilikili kentler içinde özellikle Teieba ile ilikili olanlarn çounluu
dikkati çekmektedir. Teieba ile ilikili kentler, yalnzca listedekilerle snrl deildir.
Urartu Kral I. Rusa bir “Teieba Kenti” ina ettirdiini söylemektedir ki bu ehir,
Sevan Gölü civarnda, bugünkü Tsovinar yaknlarndaki Odzaberd Kalesi olabilir254. I.
Rusa’nn torunu II. Rusa’nn ise Teiebai URU (logografik olarak DM-ni URU) yani
“Teieba Kenti” adyla bugün Karmir-blur olarak bilinen kenti ina ettirdii
bilinmektedir255 (Levha XI).

Urartu Krall’n oluturan halklarn bir ksmnn M.Ö. II. Binyl’n ikinci
yarsnda yerleik düzende olduklarn veya en azndan yerleik düzene geçmeye
baladklarn bilmekteyiz256. M.Ö. 9. yüzylda ise Asur kaynaklar, Urartu Krall’nn

253
Salvini 1994: 206; Belli 1998: 56.
254
Salvini 1995: 186
255
Salvini 1995: 185
256
I. Salmanasar’n M.Ö. 1274 tarihli sefer kaytlarndan: 2‘Onlarn (Uruatri’nin) 51 ehrini ele
geçirdim, yaktm, yktm, mallarn ganimet olarak aldm’. Grayson 1972: 527; LAR I: 114.

55
henüz tam olumad erken dönemde bile onlarca ehirden ve hatta Sugunia ve
Arzakun gibi krali kentlerden söz etmektedir. Kralln olutuu dönemden sonra ise
Urartu devlet politikasnn ehir inas ve ehirlemeye ne denli önem verdii tartlmaz
ekilde ortadadr. Urartu Krall’nn yayld corafya düünüldüünde, dalar ve
dalarn getirdii zor yaam koullaryla iç içe olan halk ile ehirlerin koruyuculuuna
snm –veya snabilmi– halk arasnda bir dinî inan farkll olduunu varsaymak
çok da yersiz deildir. ster M.Ö. III. ve II. Binyllarda, ister Urartu yöneticileri
tarafndan ina edilmi olsun, ehirlerin sakinlerinin Dou Anadolu, ran ve Trans-
Kafkasya dalarnda yüksek rakmda zor yaam koullar altnda bulunan halka kyasla
farkl dinî talepler içinde olmalar doaldr. Kentlerin dinî açdan bir farkl yönü daha
vardr. O da, kentlerin bizzat krali gücü ve siyasal otoriteyi temsil etmeleridir. Ülkenin
farkl yerlerine ina edilen kaleler ve kentler siyasal otoritenin varln ve bölge halklar
üzerindeki gücünü pekitirdikleri gibi, ülke içi güvenliinin, ekonomik ve ticari
güvenliin ve snrlarn güvenliinin de garantisidir 257. Ele geçirilen kentler ise o
kentlerde yaayan yerel zanaatkâr ve tüccar snflarn, dolayl ve dolaysz yollardan,
krallk hizmetine girmeleri anlamna gelmektedir. Tüm bu veriler deerlendirildiinde
Urartu yöneticilerinin hem ana corafyalarndaki kentlerin tanrlarn (bakent Tupa
gibi), hem krallk snrlarna kattklar kentlerin tanrlarn (Ardini ve Qumenu kentleri
gibi), hem de bölgesel yönetim birimlerinin tanrlarn (Bergi – Muradiye bölgesindeki
Nii kenti gibi) panteona katmakta saknca görmedikleri ortaya çkmaktadr. Bununla da
yetinilmemi, kralln merkezden uzak bölgelerine ina edilen yönetim birimlerine dinî
özellikler de kazandrlm ve bu kentler, Odzaberd ve Karmir-blur gibi, krallkta en çok
tannlan tanrlara ithaf edilmilerdir.

Urartu Krall’nda kutsanan tanrlar, elbette yukarda saylan gruplar ve


isimlerle snrl deildir. Yukarda bahsedilenler dnda, Anzaf Kalkan üzerinde
betimlendikleri önerilen tanrlar unlardr (Levha VII): Hutuini, her iki elinde de iki
uzun karg tutmaktadr258 ve kavga-sava tanrs olduu önerilmektedir259. Hutuini’nin

257
Zimansky 1985.
258
Belli 1998: 54.
259
Salvini 1995: 186.

56
anlam, muhtemelen “baarnn (galibiyetin) gücü” veya buna yakn bir eydir260. Bu
tanr için Sarduri olu puini, puini olu Menua ve Menua olu nipua tarafndan
Karahan’da bir yazt diktirilmitir261. Hutuini’nin ardndan, Meherkap’da da 5. srada
olan Turani gelmektedir 262. Turani’nin ardnda, daha önce de bahsettiimiz Ua, bir
kanatl ejder üzerinde gelmektedir 263. Bu tanr, Urartu Krall’nn merkezi durumunda
olan Van’n kuzey-dou bölgesinin yerel tanrsdr. Özellikle Van Gölü’nün kuzey-
dousundaki Karahan’daki çok sayda çivi yazl bazalt stel üzerinde ad geçmektedir ve
Menua, yine bu tanr için kutsal stellerle donatlm bir kült alan ina ettirdiini
söylemektedir264. Tanr Ua’nn arkasndan gelen Nalaini, kanatl bir at üzerinde
durmaktadr ve bu tanr da Ua gibi Van Gölü’nün kuzey-dou bölgesinin tanrsdr265.
Nalaini’nin arkasndan gelen tanr, insan yüzlü ve kanatl bir boa üzerinde duran Tanr
ebuti’dir. Bu tanr, Urmiye Bölgesi’nin yerel bir tanrsdr266. Ayn ekilde, ebuti’nin
arkasndan kanatl bir ejder üzerinde gelen Tanr Arsimela da Urmiye Bölgesi’nin yerel
bir tanrsdr267. Arsimela’nn arkasnda bir sfenks üzerinde Anapa268, onun arkasnda
ise kanatl bir koç üzerinde Diduaini ilerlemektedir 269. Bu iki tanrnn ardnda,
Meherkap Yazt’nda 12. srada bulunan, bir sfenks üzerinde ayakta durur biçimde
betimlenen elardi göze çarpmaktadr270. Bu tanrnn ad, Meherkap’da Asur Ay
Tanrs Sin’in ideogram ile yazlmtr271. Urartu Ay Tanrs olan elardi’nin adnn
“dolunay”, yaztta 70. srada geçen Tanrça inuiardi’in adnn ise “yeni ay” anlamna
geldii önerilmitir272.

Urartu dininde, haklarnda az çok bilgi sahibi olabildiimiz tanrlar bunlardr.


Ancak unutulmamaldr ki, Eiduru (Süphan) örneinde gördüümüz gibi, her yeni

260
Salvini 1994: 206.
261
Salvini 1993: 547.
262
Belli 1998: 55.
263
Belli 1998: 57.
264
Salvini 1994: 206.
265
Belli 1998: 58.
266
Salvini 1994: 206.
267
Salvini 1994: 206.
268
Belli 1998: 64.
269
Belli 1998: 66.
270
Belli 1998: 68.
271
Piotrovskii 1966: 44.
272
HChI: 59, 68.

57
bulunan yaztta, daha önce hiç duymadmz bir tanrnn karmza çkma olasl
yüksektir. Hemen belirtmek gerekir ki yukarda Anzaf Kalkan ile ilgili olarak yapm
olduumuz sralandrma, Anzaf Kalesi’nin kazcs O. Belli’ye273 sadk kalnarak
yaplmtr. Tanrlarn ikonografilerinin yukarda skça vurguladmz gibi birbirlerine
karmas ve belirsizlemesi sorununa burada ksaca deinmek istiyoruz:

Tanr Asur’un Asur devletinin batanrs olmas ile ilikili olarak, belirgin bir
ikonografiye sahip olmadn görmütük. Urartu dinindeki durum da buna
benzemektedir. Hiçbir Urartu tanr betimlemesinde, betimlenenin hangi tanr olduu
belirtilmemektedir. Dahas, yukarda gördüümüz gibi, tanrlarn en belirgin
ikonografik özellikleri dahi (yldrm veya güne kursu gibi), atribüleri olan hayvanlarla
karmaktadr. Bunun muhtemel nedeni, batanrnn dier tanrlarn yetkilerini
devralarak onlar bastrmas olmaldr. Bu yüzden çou yerde ‘Teieba’ veya ‘iuini’
diye adlandrmak yerine, bunlar Frtna Tanrs veya Güne Tanrs olarak tanmlamak
daha dorudur. Bu deiimin nedenlerini ileride göreceiz.

C – Urartu Dininde Kutsal Mekânlar

Urartu dininde gerçekletirilen uygulamalar incelemeden önce, bu


uygulamalarn gerçekletii mekânlara deinmek yerinde olacaktr. Kutsal mekân
düüncesi, mekâna bir snr çizerek, onu çevresindeki kutsal olmayan mekândan
soyutlayarak ilksel hiyerofaninin (kutsaln kendini gösterii veya kutsaln görünümü)
yinelenmesi üzerine kuruludur. Kutsal mekânn kutsall, onu ilk kez kutsayan
hiyerofaninin sürekliliinden dolaydr. Hiyerofani yalnzca farkllamam bir kutsal-
olmayan mekânn belli bir bölümünü kutsamaz; burada kutsalln devaml olacan
olabildiince garantiler. Hiyerofaninin kendini tekrarlad yer, bu mekândr. Böylece
mekân, tükenmez bir güç ve kutsallk merkezi haline gelir, herhangi bir insan, buraya
dâhil olabildii ölçüde bu güçten pay alabilir, kutsallkla dolabilir. Bu mekânlar ne
kadar çeitli olsalar da, tümünün tek bir ayrt edici özellii vardr: kutsalla (oldukça

273
Baknz Belli 1998.

58
farkl yöntemlerle) temasa geçmeyi salayacak belirli bir mekân olmalar274. Kutsal
mekann inas, belirli bir arketip, ilk örnek üzerine kuruludur275. Her tapnan
inasnda bu arketip tekrarlanr ve arketipin tekrarlanmas, tapnak imgesi merkezli
kozmik düzenin tekrarna karlk gelir. Merkez simgecilii geni bir bak açsyla
incelenirse, bu simgelerin üç ana unsur etrafnda topland söylenebilir:

1. Dünyann merkezinde, yerle göün birletii “kutsal da” bulunur.


2. Her tapnak ya da saray ve biraz daha geni baklrsa her kutsal ev “kutsal
dala” özdeletirilir ve böylece “merkez” olur.
3. Axis mundi’nin (dünyann ekseninin) geçtii yerler olarak kutsal ehir ya da
tapnak; gök, yer ve yeraltnn birletii yer olarak görülür276.

Urartu Krall’nda, iki tür kutsal mekânn ina edildiini bilmekteyiz.


Bunlardan biri açk hava tapm yerleri, dierleri ise kalelerde bulunan, dier
kurumsallam dinlerde de gördüümüz tapnak alanlardr.

1 – Açk Hava Tapm Mekânlar

Urartu’da dinî pratiklerin uyguland mekân tiplerinden biri, açk hava tapm
yerleri veya açk hava kutsal alanlardr277. Basit anlamda bir kaya niinden oluan
Urartu’nun bu kutsal kaya antlar, “Haldi Kaplar” ad ile bilinmektedir278. puini
döneminde aa Zivistan Kalesi’nin güneyinde yükselen yayvan tepenin bat eteinde
ve Cura deresinin ikiye ayrd küçük vadinin dou yamac üzerinde büyük bir kaya
parçasna oyulmu olan Hazine Piri Kaps (Levha XII a), Haldi Kaplar’nn ilk örnei
olarak kabul edilmektedir 279. Bu ant üzerinde, kült uygulamalarna dair herhangi bir

274
Eliade 2003a: 356.
275
Eliade 2003a: 359.
276
Eliade 2003a: 362.
277
Çilingirolu 1997: 73; Urartu Krall’nda açk hava tapmlaryla ilgili olarak baknz: Ik 1995; Ik
1999.
278
Salvini 1995: 184.
279
Belli – Dinçol 1980: 177.

59
bilgi bulunmamaktadr280. Ancak Hazine Piri kaya nii, devlet kültüne dair bilgi
vermese de öncekilerden farkl bir ifadeye yer vermektedir 281:

“Sarduri olu puini bu ba kurdu (ve bu) meyve bahçesini kurdu. Euri’ye bu
yazt yap(tr)d.”

Burada geçen euri (ewri) unvan, tüm yaztlarda Haldi’nin epitheti olarak
geçmektedir. Böylece Haldi’nin adnn geçtii ilk yerlerden birisi, Hazine Piri Yazt
olarak önerilmitir282. Ancak burada geçen ewri- / ibri- kelimesi Hurri dilinde Teup
için de kullanlmaktadr ve bu nedenle burada geçen tanrnn Teieba olabilecei de
önerilmitir283.

Yine puini döneminde, ancak puini’nin olu Menua ile birlikte yönetimde
olduu284 daha sonraki bir zamanda yaplm olan ve bu çalmann birçok yerinde
anlan Meherkap kaya nii ise içindeki “Mutlak Hükümdar Tanr Haldi’ye, Sarduri
olu puini ve puini olu Menua, bu kapy ina ettiler ve bir emir buyurdular…”285
ibaresinden de anlald gibi bir “Haldi Kaps”dr. Zimzim Da’nn eteklerinde
oyulmu bu kaya niine bir platform ve merdivenle ulalmaktadr286.

Bir dier Haldi Kaps, bugünkü Yeilalç (eski adyla Pagan) köyünün 1 km.
güneyinde, Nazarabad Da’nn güney eteklerinde yer alan Yeilalç Kutsal Alan, bir
dier adyla ‘Haldi Kapsdr’287 (Levha XII b). Kayaya oyulmu, dikdörtgen ekilli ve
etraf üç basamakl bir çerçeve ile çevrilmi niin önünde, yine kayalara oturmu bir

280
Belli – Dinçol 1980: 177.
281
Belli – Dinçol 1980: 173–189.
282
Belli – Dinçol 1980: 179.
283
Salvini 1989: 85.
284
Salvini 1994: 202.
285
UKN I: 27.
286
Salvini 1995: 146.
287
Sevin – Belli 1977: 367.

60
platform yer almaktadr288. Bu platform ve arkasndaki nie kayalara oyulmu bir
merdiven ile ulalmaktadr289.

Haldi Kaplar, bölge halk arasnda “kör kap”, “hazine kaps”, yalanc kap”
gibi yerel isimlerle bilinmektedir. Bu kaplarn temel özellii, bir merdivenle
ulalmalar ve üç kademeli bir çerçeveye sahip olmalardr. Bu özellikleri ile Haldi
Kaplar, standart Urartu tapnaklaryla benzemektedir. Urartu tapnaklarnda da giri,
bir-iki basamakl bir merdivenle salanmakta ve merdivenden sonra üç kademeli bir
geçi ile tapnak avlusunu cellaya balayan koridora girilmektedir. Meherkap ve
Yeilalç kaya nilerinde de bu üç kademeli geçi aynen tekrarlanmtr. Bu iki kaya
niinin standart planl Urartu tapnaklaryla karlatrlmas sonucunda, nilerin iç
çerçeve ve derinliklerinin tapnak kaplaryla yaklak ayn ölçülere sahip olduklar
görülmektedir290. Tapnaklarn ahap ve iki kanatl kaplar291 kapatld zaman,
tapnan önden görünüü bir kaya niini hatrlatmaktadr292.

Haldi Kaplar, yani kayalara oyulmu niler dnda ikinci bir tür açk hava
tapm mekân, özellikle Altntepe’den tandmz ölü kültüne ilikin mekânlardr. I.
Argiti döneminde (M.Ö. 784–764) ina edilmi olan Altntepe’de tespit edilmi
bulunan mezarlarn yannda bir kutsal alan bulunmaktadr293 (Levha XIII a,b). Bu açk
hava tapm mekânnda, dört stel ve onlarn önünde bulunan bir Hayat Aac
bulunmaktadr. Burada stellerin ve Hayat Aac’nn önünde, Hayat Aac’nn
döllenmesi ile ilgili bir ayin gerçekletirilmektedir 294. Benzer açk hava kutsal
alanlarnn en güzel örneklerinden biri de II. Sarduri dönemine (M.Ö. 764–754) ait olan,

288
Sevin – Belli 1977: 368.
289
Sevin – Belli 1977: 368.
290
Tarhan – Sevin 1975: 396.
291
Çilingirolu 1997: 153.
292
Tarhan – Sevin 1975: 397.
293
T. Özgüç 1969: 28.
294
Urartu Krall’nda Hayat Aac ile ilgili ölü kültleri için baknz: Çevik 1998: 419 vd.; Çevik 1997:
335 vd. Ayrca bu konu, çalmamzda III. Bölüm, Bitki Simgeleri balnda incelenmitir. Baknz
sayfa: 67.

61
Van Kalesi’nin kuzey-dou yamacnda kalan ve Anal Kz olarak bilinen açk hava
tapnadr295 (Levha XIV a, b).

2 – Tapnak Alanlar ve Tapnaklar

Urartu Krall’nda dinî merasimlerin uyguland mekânlar söz konusu


olduunda tapnaklar, mezarlk alanlar yanndaki kutsal alanlar ve açk hava kutsal
alanlarnn yannda dinî pratiin uyguland yerler olarak karmza çkmaktadr.
Yaztlar yardm ile haberdar olduumuz ilk Urartu tapna, puini döneminde (M.Ö.
825–810) ina edilmi olmas gereken Ardini (Musair)’deki Haldi Tapna’dr296
(Levha 26) ancak bu faaliyet, bir ina faaliyetinden çok, zaten var olan bir tapnan
Urartu formuna sokulmas da olabilir 297.

Arkeolojik kazlar sonucu tespit edilen Urartu tapnaklar kronolojik sralarna


göre öyle saylabilir:

Menua Dönemi (M.Ö. 810–786):


Aznavurtepe Tapna298 (Haldi’ye adanm, standart planl)
Körzüt Tapna299 (Haldi’ye adanm, standart planl)
Yukar Anzaf Tapna300 (Haldi’ye adanm, standart planl)

I. Argiti Dönemi (M.Ö. 786–764):


repuini (Arin-Berd) Tapna301 (Haldi’ye adanm, standart planl deil)
repuini (Arin-Berd) Tapna302 (wara’ya adanm, standart planl deil)

295
Burney 1995: 206.
296
UKN I: 27, 125–126.
297
Çilingirolu 1997: 70.
298
Balkan 1960: 99 vd.
299
Dinçol 1976: 19–27.
300
Belli 1998: 25 vd.
301
van Loon 1966: 48.
302
UKN II: 396–397.

62
II. Sarduri Dönemi (M.Ö. 764–734):
Çavutepe Aa Kale Tapna303 (rmuini’ye adanm, standart planl)
Çavutepe Yukar Kale Tapna304 (Haldi’ye adanm, standart planl)
Kayaldere Tapna305 (Haldi’ye adanm, standart planl)

II. Argiti Dönemi (M.Ö. 714–685):


Altntepe Tapna306 (Haldi’ye adanm, standart planl, ön avlusu sütunlu)

II. Rusa Dönemi (M.Ö. 685–645):


Ayanis Tapna307 (Haldi’ye adanm, standart planl)
Toprakkale Tapna308 (Haldi’ye adanm, standart planl)

Yukarda saylan tapnaklar dnda, II. Rusa Dönemi’ne ait üç tapnak daha
önerilmitir. Bunlar Bastam, Werachram ve Karmir-Blur tapnaklardr309. Bunlar
dnda, Adicevaz Kef Kalesi’nde de bir tapnak olmas büyük olaslktr310. Böylece
Musair’deki en erken tapnakla beraber, en az 16 Urartu tapnandan haberdar
olmaktayz.

Standart Urartu tapnaklarnn planlarnn, kralln en erken dönemlerinden en


geç dönemine kadar deimeden tekrar ettii görülmektedir (Levha XV a). Standart
Urartu tapnaklar, ksaca kare planl, kare cellal, kule tipli olarak 311 tanmlanabilir.
Yaklak 4 m. kalnlnda duvarlara sahip312 ve köe rizalitleri ile kare biçiminde bir
cellaya sahip olan313 Urartu tapnaklar, dta 10 m. ile 13,80 m. ve cellada 4,50 m. ile

303
Erzen 1978a: 10 vd.
304
Erzen 1978b: 1 vd.
305
Burney 1966: 55 vd.
306
T. Özgüç 1966: 3 vd.
307
Çilingirolu 2001a: 37–65.
308
Barnett 1954: 3 vd.
309
Kleiss 1989: 265.
310
Yerleim yeri gezildiinde, tapnan olmas gereken yer hemen dikkati çekmektedir. Ayrca buradan
ele geçen eserlerin bir tapnaa ait olduklar açktr.
311
Çilingirolu 1997: 67.
312
Kleiss 1964: 2.
313
Naumann 1968: 8.

63
5,30 m. arasnda deien boyutlar314 ile kare yaplardr. Kare cellaya her zaman üç
kademeli bir kap geçidi ve bunu takip eden dar bir koridor ile girilir315. Tapnaklarda
koridor ile cellann kesitii yerde, cellann içine açlan iki kanatl ahap bir kap
olmaldr316. Bu muhtemel kap ile kaya nilerinin girilerinde ayn özelliklerin olduu
daha önce belirtilmiti. Cellann içinde, tanr heykelinin konduu veya sunularn
brakld bir podyum bulunmaktadr. Bütün tapnaklarn önünde, dinî merasimlerin
yapld bir avlu uzanmaktadr317.

Çeitli kazlarda ortaya çkarlan Urartu tapnaklarnda imdiye dek üç ayr farkl
plan tespit edilmitir318. Standart planl bu yaplar, bir örnek dnda319 Haldi’ye
adanmtr. Standart planl olmayan bir tapnak, I. Argiti tarafndan Sevan Gölü
civarndaki repuini kentinde (Levha XV b) bulunmaktadr320. Bu tapnak, standart
Urartu tapnaklarnn aksine dikdörtgen planldr ve köelerinde rizalitleri
bulunmamaktadr (Levha XVI a). M.Ö. 9. yüzyla tarihlenen ve Kral Kattuwa
tarafndan Kuzey Suriye’de Kargam kentinin Frtna Tanrs’na adanm olan bir
tapnakla ilikili olduu belirtilen321 bu tapnak, Urartu yöneticileri tarafndan bu uzak
corafyaya bilinçli olarak tanmtr322. Yine ayn kentte görülen ve standart planl
olmayan bir baka tapnak da ilgi çekicidir (Levha XVI b). Bu tapnak önde sütunlu bir
salon, bunun arkasnda ölçüleri 40 x 8 metreye ulaan dikdörtgen planl uzun bir mekân
ve bu mekâna bal biri cella olan iki odadan meydana gelmitir. Cella olarak
tanmlanabilecek odann ortasnda kare planl bir platform bulunmaktadr323. Bu tapnak
plan, ne Urartu ne de bir baka kültürde görülmektedir. Bu tapnan plan da bir

314
Çilingirolu 1997: 67.
315
Çilingirolu 1997: 67.
316
Tarhan – Sevin 1975: 397.
317
Çilingirolu 1997: 67.
318
Çilingirolu 1997: 67. T. Tarhan, VI. Anadolu Demir Çalar Sempozyumu’nda sunduu bildirisinde
Çavutepe’deki Uçkale’nin bir baka tapnak tipi olarak tanmlanabileceini önermitir.
319
Çavutepe Aa Kale’deki standart tipli tapnak, Tanr rmuini’ye adanmtr (Erzen 1978a: 10).
320
van Loon 1966: 48.
321
Ussishkin 1994: 144–155.
322
Çilingirolu 1997: 72.
323
Çilingirolu 1997: 72.

64
önceki tapnak gibi Urartu’nun kuzey eyaletlerine çeitli yollardan getirilen bir halkn
veya Urartu hâkimiyetinden önce burada yaayan topluluklarn bir gelenei olabilir 324.

Kutsal mekânlarda gerçekletirilen ayinleri incelemeye balamadan önce, birkaç


noktaya dikkat çekmek gerekir: Meherkap’da da tanrlarnn sayca çokluu ve
bunlarn bir dönemin bakenti de (Toprakkale) dâhil olmak üzere ehirlere isimlerini
verdiklerini görmütük. Dalarn Urartular için tad anlam, sadece onlara özgü
deildir: Hitit imparatorluk döneminde (M.Ö. 15. yüzyl) yaplm olan325 Yazlkaya
kabartmalar, etkin bir da kültünü ifade etmektedir (Levha III). Kabartmalardaki
Hurrili “batanr” Teup, da tanrlar Namni ve Hazzi üzerinde ayakta durur biçimde
resmedilmitir326. Karsndaki Hepat ve ana panodaki tüm büyük tanrlar dalar
üzerinde durmaktadr. Muhtemelen kabartmalar yaplmadan önce de bu kayalk alan
tapnak ilevi görmekti327. Dalarn kutsall, bugün dahi Anadolu’nun ve
Kafkasya’nn pek çok yerinde devam etmektedir. Örnein Ankara’da Hasan Dede’nin
yaknlarndaki “Denek Da”, Bingöl Dalar’nn üzerinde bulunan “Kakar Tepesi”,
Elbistan’da “Ali Kayas” gibi siyah talar ve kayalk alanlar halen kutsal saylarak
onlara kurbanlar sunulmaktadr328. Kafkasya’da ise Kafkaslarn en yüksek zirvesi olan
Elbruz, neredeyse tüm Kafkas dillerinde “kutsal da” anlamna gelen bir kelime ile
karlanmaktadr. Bu örnekler saysz ekilde çoaltlabilir.

Urartu kültüründe görülen kaya nilerinin varl yerli bir kültün geliimi olarak
varsaylabilir 329. Ancak Orta Anadolu’da M.Ö. 8. yüzylda ortaya çkan330 Frig
Devleti’nin kültüründe bulunan baz özellikler, Urartu’dan bildiimiz külte oldukça
benzemektedir331. Bu da doaldr; da, göe yakndr ve bu yüzden çift yönlü bir
kutsalla sahiptir: bir yandan akn mekânn simgesini paylar (‘yüksek’, ‘dikey’,
‘yüce’ vb…). Öte yandan atmosfer hiyerofanilerinin kendilerini gösterdikleri yerdir ve

324
Çilingirolu 1997: 73.
325
Gurney 2001: 33.
326
Gurney 2001: 121.
327
Ik 1999: 6.
328
ahhüseyinolu 2000: 33.
329
Da ve kayalarn kutsallnn yerel Anadolu gelenei oluu ile ilgili baknz: Ik 1999: 1–34.
330
Sevin 1982a: 256.
331
Frig kültleri ve uygulamalar hakknda baknz Sevin 1982a: 260; Ik 1999: 1–34; Roller 79–126.

65
bu nedenle tanrlarn evidir332. Her mitolojide tanrlarn konutuu bir kutsal da
bulunur, buna çamz dinleri de dâhildir: Sina Da, Hira Da gibi.

Urartu dini ile ilgili ilk bilgilerimizi tapnaklardan deil, Meherkap ve benzeri
da yüzeylerine oyulmu nilerden elde etmekteyiz. Urartu dininde kaya nilerinin
tapnak kaplar ile benzerlikleri, bu kaplarn içindeki tanrlarn kap açldnda dar
çkacaklar veya tanrlara yaplan sunularn bu kaplar araclyla tanrya ulaacaklar
düüncesinden domu olabilir333. Penceresiz olduklar düünülen Urartu tapnaklarnda
da n sadece kap açld zaman girdii düünülmektedir334. Altntepe örneindeki
gibi335 cellada bulunan kaide üzerindeki tanr heykeli, bu kaplar açld zaman
aydnlanmakta ve “tanrnn tapnak içinden dardakilere görünmesi” – epifani – olay
gerçeklemektedir336. Revanduz yaknlarndaki Herir Batas ve Malazgirt’te içlerinde
birer tanr kabartmas bulunan antsal kaya nileri, bu inanca benzetilebilir 337. u halde,
Urartu dininin geliimi ile ilgili ilk verilere ulamaya baladmz kabul edebiliriz:
Urartular, kendilerinden önceki ve sonraki pek çok halk gibi dalar kutsuyorlard. Her
anlamyla hiyerofanik özelliklere sahip olan bu mekânlar, kurumsallam bir din
olmadan da tapm alan olarak kullanlabilir, muhtemelen kullanlmtr da. Ancak
Meherkap ve Hazine Piri’nde gördüümüz gibi, kurumsallam bir dinin temsilcileri
tarafndan içerideki ‘kutsala’ ulalabilecek bir kap ve ulalacak kutsaln içerii
tasarlandktan itibaren alelade bir hiyerofaniden söz etmek mümkün deildir; bu
mekânn hiyerofanik özellii, Urartu özelinde düünürsek ‘dal’, açkça ilan
edilmektedir. Kanmzca Urartu tapnaklarnn tad ‘kutsallk’, buradan aktarlmtr.
Tapnaklarn kule tipli olduklarn kabul ettiimizde, ‘yüksein’ hiyerofanisi açkça
kendini belli etmektedir. Ayn özellii, Mezopotamya’nn da simgeleyen
338
zigguratlarnda da görmekteyiz. Tapnaklarn kaplarnn kapatldklarnda kaya

332
Eliade 2003a: 114.
333
Ik 1999: 1–34.
334
Çilingirolu 1997: 153.
335
T. Özgüç 1966: 3.
336
Tarhan – Sevin 1975: 397; Çilingirolu 1998: 232.
337
Tarhan – Sevin 1975: 308.
338
Saggs 1990: 206–207.

66
nilerini anmsatmalar339 elbette ki rastlant deildir: Her iki kutsal mekân da ‘Haldi
Kaplar’ olarak adlandrlmaktadr340. Kutsanan dalara açlan, hiyerofanik güce
sembolik olarak ulalmasn salayan kap ve önünde inananlarn dinî pratikleri
gerçekletirebilmeleri için yaplm platformlar (ki bu kaplarn yerlerinin seçimi da
yamaçlarndaki doal seki veya platformlar da olabilir), pekâlâ standart planl Urartu
tapnaklarnn arketipi olabilir. Tapnak ve içindeki tanrnn (heykelin) kaplar açlarak
kendini göstermesi, yani epifani, muhtemelen daha sonraki bir gelimedir. Urartu
dinindeki uygulamalar inceledikten sonra bu konuyu tekrar inceleyeceiz.

339
Tarhan – Sevin 1975: 397.
340
Salvini 1995: 184. Haldi Kaps terimi, tapnaklarn kendisini de ifade etmektedir. Baknz Salvini
2001a: 260 vd.

67
III. BÖLÜM – URARTU KRALLIINDA DNÎ AYNLER

Bir önceki bölümde gördüümüz Meherkap Yazt ve dier pek çok yazt,
Urartu’daki dinî ayinlere ilikin bilgiler içermektedir. Ancak bu durum, Urartu dininin
anlalabilmesine k tutmaktan çok uzaktr. Yaztlarn tek yönlü veri üretmesi,
çounlukla Urartu aratrmaclar için aleyhte bir durumdur, çünkü genelde yaztlar
sadece tanrlarn isimleri ve onlara kesilmesi gereken sunu ve kurbanlardan ibarettir.
Ayinlerin uygulanma biçimleri, özellikle uygulayclaryla ilgili hemen hiç bilgi
verilmez ve ayinlerin uygulamalaryla ilgili çkarmlar çounlukla kurban listelerinin
aralarndaki ipuçlarnda sakldr. Urartu Krall’ndaki ayinlerin yaplarna geçmeden
hemen önce, bu ayinlerde karmza çkan dinî imge ve sembollere göz atacaz. Bu
ksa bölümdeki amacmz Urartu dininde sunu veya kurban olarak skça kullanlan baz
nesnelerin yüklenebilecekleri simgesel anlamlar hatrlamaktr.

A – Urartu Krall’nda Dinî Simgeler

Bir grup insann, herhangi bir nesnenin kendisinden baka bir eyi temsil ettii,
yanstt dorultuda ittifaka varmas halinde o nesnenin simge veya sembol341 olduu
söylenebilir. nsann bütün toplumsal ilikileri, u veya bu ekilde sembollere baldr
(Durkheim bunlara “ortak temsiller” adn veriyordu). Din, bütün sembollere anlamn
veren kuatc sembollerin kaynadr; sosyal kurumlar ann üzerini kaplayan, o
olmad zaman yoksun kalacaklar bir istikrar ve “doruluk” görüntüsü veren bir
kubbedir. Bu ekilde, dinsel ilevler toplumsal kurumlara nüfuz eder ve devamllklarn

341
Örnein bugün hepimizin anlayabilecei simgelerle bir gül akn sembolü olabilirken çatlm klçlar
savan sembolü olabilir. Sembol kelimesi, Yunanca symbolon kelimesinden gelmektedir. Antik dönemde
kilden yaplm bir levha parçalara ayrlarak bu parçalar grup içindeki üyelere datlyordu ve kimlik
kart yerine geçiyordu. Bir araya geldiklerinde ise parçalar birletirerek (Yunanca symbollein) tek bir
grup olduklarn veya grubun ilk üyeleri olduklarn ispat ediyorlard. Daha sonralar symbol kelimesinin
anlam, mistik toplantlardaki ve ritüellerdeki katlmlarda kiilerin birbirlerini tanmalar için kullanlan
iaretleri kapsayacak ekilde genilemitir. Bundan ksa bir süre sonra, dünyada kullanlan genel anlamna
kavumutur: bir nesnenin ister görsel benzerlik, ister onu kullananlarn ortak ittifak sayesinde,
kendisinden baka bir eyi temsil etmesi. Daha geni bilgi için baknz: Liungman 1991: 5–9.

68
salar342. Bizim çalmamzda simgeler, toplumsal fenomenleri yanstmalarnn yan
sra, hiyerofanileri temsil etme ilevi içinde ele alnmaktadr: Simge, bir nesneyi ya da
bir eylemi, kutsal olmayan bir deneyimin gözünde bu eylemin ya da bu nesnenin
olamayaca ‘bir eye’ dönütürür. Herhangi bir nesne, bir simgeyi ifade ettii ölçüde
din ve büyü deneyiminde belli bir deere sahiptir. Bu açdan ele alndnda simge,
hiyerofaninin diyalektiini deitirir: Dorudan hiyerofaniyle kutsanmayan her ey, bir
simgeyi paylaarak kutsal olabilir. Daha açk söylemek gerekirse, ‘simge’ terimi ancak
bir hiyerofaniyi devam ettiren ya da baka bir dinsel – büyüsel biçim yoluyla (ayin, mit,
tanrsal biçim vb…) ifade edilemeyen bir eyi “ifa eden” simgeler için kullanlr.
Simgeler, kendi içlerinde mantkl, tutarl ve düzenli olmaldr çünkü ancak bu ekilde
her gerçeklik düzleminde geçerli olan çok yönlü ve ezamanl anlamlar ortaya
koyabilirler. Bu anlamda simge, belli bir toplulua ait kiilerin anlayabildii bir dildir.
Bu dil, simgeyi tayan kiinin toplumsal snfn, tarihsel ve ruhsal durumunu ve
toplumla ve kozmosla ilikilerini ayn düzeyde ifade eder343.

Urartu Krall’na ait dinî simgeleri, yani kullandklar simgesel ‘dilin’ kodlarn
birkaç balk altnda incelemeye çalacaz. Bunlarn ilki, arkeolojik verilerde
karmza en çok çkan simge grubu olan bitkilerdir.

1 – Bitki Simgeleri

Yalnzca Urartu Krall’ndan deil, tüm Yakn Dou görsel sanatlarndan iyi
tandmz Hayat Aac, Urartu dinindeki bitki sembolizminin en belirgin öesi olarak
karmza çkmaktadr. En erken örnekleri M.Ö. IV. Binyl’a Sümer ülkesine kadar
götürülebilen344 Hayat Aac, Urartu Krall’nn çada Yeni Asur Krall’nda

342
Berger 1999: 83. Bu noktada Durkheim, en garip veya vahi ritüeller veya en acayip hurafelerin dahi
baz insani gereksinimleri; gerek bireysel, gerek toplumsal yaamn baz evrelerini tercüme ve ifade
ettiklerini söyler ve bunlarn ancak sembollere asl anlamlarn veren gerçeklie ulamakla
çözümlenebileceini belirtir. Baknz Durkheim 1996: 140.
343
Buradaki tanmlarn tamam için baknz Eliade 2003a: 416–431.
344
Moortgat 1949: 29.

69
yüzlerce örnekle temsil edilmektedir 345. Urartu Krall’nda da ayn motif farkl
ekillerde ve farkl yerlerde karmza çkmaktadr. Urartu Hayat Aac’nn palmet, nar,
tomurcuk, kozalak gibi farkl biçemlerde resmedilmesinin yan sra, tamamen stilize
edilmi örnekleri de bulunmaktadr346.

Urartu dininde Hayat Aac’nn en belirgin kullanmn, ölü kültü ile ilikili
ayinlerde görmekteyiz: Daha önce de belirtildii gibi Altntepe’de bulunan açk hava
tapm alannn347 önünde, dört stelle beraber bir de içine Hayat Aac dikilmi olmas
gereken andezit bir yuva bulunmaktadr348 (Levha XIII b). Bu buluntu dorultusunda,
Urartu dininde resmedilmi Hayat Aac örneklerinin dnda, gerçek veya portatif
aaçlarn da kullanld önerilmitir349. Toprakkale’den döküm bir Hayat Aac ele
geçmi olmas350, ayinlerde gerçek aaçlarn yan sra, döküm veya ahaptan maketlerin
de kullanldn göstermektedir. Adilcevaz kabartmasnda Teieba tarafndan döllenen
Hayat Aac’nn görünümü de portatif ve eklentili olduunu düündürmektedir 351.
Steller önünde gerçekleen ve Hayat Aac’nn döllenmesini içeren benzer ayinler,
silindir mühürler üzerinde de resmedilmitir352 (Levha XVII). puini ve Menua ortak
krallklar döneminden kalan Karahan Yazt’nda, Bendimahi Çay civarnda da stelli bir
tapm alan yaptrld söylenmektedir 353. Burada da benzer tapmlarn gerçekletiini
düünmemek için bir neden yoktur, ancak bu alann Altntepe gibi ‘ölü kültüne’
ayrlm bir alan olup olmad bilinmemektedir. Benzer stelli kutsal alanlar Pagan354,
Yeilalç 355 ve Alniunu’da (Van – Edremit)356 da bulunmaktadr ve bunlarn da ölü

345
Asur Krall’nda Hayat Aac üzerine çalmalar için baknz: Smith 1926; Sarton 1934; Lambert
1985; Porter 1993; Parpola 1993; Albenda 1994; ayrca Asur Hayat Aac üzerine yazlm tüm eserler
üzerine geni çapl bir inceleme ve kaynakça için baknz: Giovino 2004.
346
Urartu Hayat Aac üzerine baknz: Hançar 1966; Belli 1980a; C. Ik 1986; Çevik 1999.
347
T. Özgüç 1969: 28 vd.
348
Bu andezit blok, çounlukla libasyon suna olarak tanmlanmaktadr Baknz: T. Özgüç 1969: 33; C.
Ik 1986: 1 vd, Abb. 13.; Bu çalmada, bahsi geçen andezit yuvann bir aaç altl olduu önerisi kabul
edilmektedir. Bu öneri için baknz Çevik 1999: 337.
349
Çevik 1999: 338–339.
350
Wartke 1990: 87-88., levha XXV.
351
Çevik 1999: 338.
352
Örnein baknz: Toprakkale’den silindir mühür basks (Lehmann-Haupt 1931: 548–549).
353
Salvini 1994: 547.
354
Sevin – Belli 1977: 375.
355
Sevin – Belli 1977: 373
356
Alniunu ve Van – Edremit özdelii için baknz: Belli 1980b: 115 vd.

70
kültüyle ilikisi belirsizdir, ancak bu alanlarda da Hayat Aac ile ilgili tapmlar
gerçekletirilmi olabilir 357.

Böylece Urartu dininde Hayat Aac’nn kullanm alanlarndan ilki karmza


çkmaktadr: Çounlukla ölü kültü ile ilgili ritüellerde, gerçek ya da portatif bir Hayat
Aac steller veya tanr imgelerinin önüne getirilmektedir. Hatta aaçlarn simgesel
gerçeklii o kadar belirgindir ki, gerçek veya portatif Hayat Aaçlar, ‘sulanmaktadr’,
yani kendilerine can verilmektedir 358. u halde, Urartu dininde aaç ile ölüm arasnda
kurulmu simgesel bir badan söz edilebilir. Hayat Aac, ölüleri dirilten, hastalar
iyiletiren ya da gençletiren tüm mucizevî bitkilerin ilk örneidir359. Mant kolay
kavranabilir niteliktedir: Bitki, yaayan gerçekliin ifadesidir ve kendini sürekli
yenileyen yaamn tezahürüdür360. Bu açdan, her inanç düzleminde bir boyut ve kimlik
deitirme olarak özetlenebilecek yaamdan ölüme geçiin aaç simgecilii ile
birlemesi ender görülen bir olgu deildir. Yaam ve ölüm ikilii361, aacn kendi
morfolojisi içinde sakldr: Aaç, ifade ettikleri sayesinde dinsel bir nesne nitelii
kazanr. Aaç kutsal güçlerle yüklüyse, bu dikey olduu, yerden bittii, yapraklarn
kaybedip yeniden kazand, kendini saysz kez yeniledii, yani ‘ölüp’ ‘dirildii’ ve
süslü ve güzel olduu içindir362.

Urartu Krall’nda Hayat Aac’nn kullanm sadece ölü kültü ile ilgili deildir.
Tapnaklar içinde de portatif Hayat Aaçlar olduu, en azndan bir örnekle kesindir:
Ayanis Tapna’nda, tapnak alannn ana giri kapsnn iki yannda, ortalarnda birer
delik olan iki alabaster kaide bulunmutur. Bu kaidelerin, boyal ve ahap Hayat
Aaçlar’n tadklar önerilmitir363. Benzer kaideler üzerindeki Hayat Aaçlar,
Adilcevaz Kef Kalesi’den ele geçen ta rölyefler üzerinde de gözlemlenmektedir 364
(Levha XVIII). Balam farkl olmasna ramen, Urartu Krall’nda “döllenen” yani

357
Çevik 1999: 341. Ancak bu alanlarda herhangi bir altlk veya sunak bulunmad unutulmamaldr.
358
Çevik 1999: 339.
359
Eliade 2003a: 290.
360
Eliade 2003a: 317. Vurgu Eliade’ye aittir.
361
Yaam ve ölüm ikiliinin aaç ile ilikisi için baknz: Campbell 1995: 126.
362
Eliade 2003a: 270.
363
Çilingirolu 2005: 35–37.
364
Çilingirolu 2005 36.

71
bereket amaçl olarak sulanarak can verilen Hayat Aac, hemen her yerde karmza
çkan belirgin bir dinî simgedir.

Urartu sanatnda gördüümüz bir dier tür Hayat Aac betimlemesi, bu


simgenin daha farkl bir yansmasn göstermektedir ve yukardaki simgeciliin
kaynaklar, muhtemelen daha köklü bir gelenee dayanmaktadr: Karmir-Blur’da ele
geçen tunç kaplar üzerinde bulunan motifler, tapnak üzerinde yükselen aaçlar
göstermektedir 365 (Levha XIX a). Bu buluntularda, kabn merkezinde Tanr Haldi’nin
sembolü olan aslan figürü göze çarpmaktadr366. Benzer bir aaç, Musair’in yamasn
gösteren kabartmada Musair tapnann üzerinde de yükselmektedir367 (Levha XIX b).
u halde, ölü kültü ile ilgili anlamnn dnda, Hayat Aac’nn tapnak ile dorudan
iliki içinde olan bir dier anlam daha bulunmaldr. Bu anlam, muhtemelen Urartu
dininin yaps ile dorudan iliki içindedir.

Tarm kültürleri, kozmik din ad verilen bir olguyu gelitirir, çünkü dinsel
etkinlik merkezî gizemin etrafnda younlamtr: Dünyann düzenli aralklarla
yenilenmesi. Tpk insann varoluu için geçerli olduu gibi (yukarda bahsedilmiti),
kozmik ritimler de bitkisel hayattan alnm terimlerle ifade edilir. Kozmik kutsallk
gizemi, Dünya Aac’nda simgelenir. Evren, düzenli aralklarla, baka bir deile her
yl yenilenmesi gereken bir organizma olarak sunulur. Kozmik aacn, dünyann
merkezinde bulunduu ve üç kozmik bölgeyi birletirdii düünülür; çünkü aacn
kökleri yeraltna uzanmakta ve tepesi gökyüzüne demektedir. Bu noktada kozmik
aaç, axis mundi’nin (dünyann ekseninin) en yaygn ifadesi olarak ortaya çkar368. I.

365
Piotrovskii 1952: ekil 28–32. Bu bezemenin Karmir-Blur kentini veya mezar odasn sembolize ettii
sürülmütür (Barnett 1974: 51). Armavir ve Toprakkale’den de benzer örnekler ele geçmitir (Toprakkale
örnei için baknz: Lehmann-Haupt 1931: 587). Çevik ise bu sembolü Hayat Aac’nn dikildii altlk
olarak yorumlamaktadr (Çevik 1999: 347). En makul yorum, Belli’ye ait gözükmektedir: ‘…
artaanln simgesi olarak kule biçimli tapnak motifleri üzerinden yükselen hayat aaçlar ileniyordu’
(Belli 1980a: 243). Çalmamzda bu motifler, üzerinde aaç bulunan tapnak betimlemesi olarak kabul
edilmitir.
366
Piotrovskii 1952: 56–61, ekil 28–32. Kaplar üzerindeki yaztlar için baknz: UKN I: 259 a-b, 270–
274 a-c.
367
Ancak baz aratrmaclar Musasir Tapna üzerindeki bu motifi mzrak olarak da yorumlam ve
buna dayanarak Adilcevaz Kabartmasndaki betimlemenin de mzrak olduunu önermilerdir (Burney –
Lawson 1958: 215).
368
Eliade 2003b: 59–60, ayrca ayn eser, s. 60, dipnot 28.

72
Bölümde merkez simgecilii sunulurken, kutsal mekânlarn axis mundi’nin geçtii
yerler olarak görüldüünden bahsedilmiti. Yukarda bahsedilen, tepesinde aaç
yükselen tapnak betimlemelerini ele aldmzda, bahsettiimiz sembolizmin birebir
kavramsal karln Urartu dininde görmekteyiz. Urartu Hayat Aac, sadece kendisini
yenileyebilme özelliiyle ölüm – yaam ikiliinin simgesi deildir; tarm ekonomisinin
bir yansmas olarak doann kozmik tekrarn kendi imgesinde toplayan ve bu nedenle
axis mundi olarak kabul edebileceimiz kozmik bir aaçtr. Bu axis mundi, yani
dünyann ekseni olarak yorumladmz Hayat Aac, üzerinde yükseldii Urartu
tapnan gök, yer ve yeraltnn birletii simgesel bir noktaya yerletirir.

Nihayetinde bir tarm toplumunun inanç sistemi olan Urartu dini, uygulanan
ayinlerle ilgili en net ipuçlarn da yine bitki hiyerofanileriyle, özellikle tarm ve bereket
ile ilgili ritüellerle bize ulatracaktr. Yine tarm toplumunun yansmas olan ve dinî
uygulamalarda sunu olarak kullanlan tohum, Urartu dinindeki bir dier bitki
simgesidir.

Tohumun tad simgesel anlamlara ksaca göz atarsak, yüklenebilecek temel


anlam, hiç üphesiz tohum – bereket ilikisidir. Tarmsal üretim güçlerine dayanan
toplumsal yaplarn tüm dinî süreçlerinde tohumun tad önem tartmaszdr: Hemen
hemen tüm antik (ve modern) kozmik dinlerde tohum, yaradl veya dou sürecinin
temel yaptadr. Bu yüzden bereket ile ilgili ayinlerde tohumun kullanlm olmas
bal bana kendi morfolojisini açklar. Tohum ekilir (yeralt dünyasna iner),
bakalam geçirerek büyür (yerüstüne çkarak doar), toplanr (öldürülür), ‘ekin’ verir
(karn doyurur, yani yenilerek tüketilir), verdii ekinin bir ksm yine kendi tohumudur
(kendini üretir), tekrar ekilir (yine yeraltna iner) ve bu ekilde bitkisel üretimin
devamn, yani kozmik düzenin tekrarn salar. Yukarda saylan özellikleri ile beraber
tohum, pek çok farkl düzlemde kendini gösterebilir.

Birinci düzlem, yukarda da bahsedildii gibi tohumun yeryüzüyle


dayanmasdr: Ölüler tohumlar gibi gömülürler, yalnzca onlarn eriebildikleri bir

73
boyuta geçerler369. Burada hemen açmamz gereken bir parantez var: Tarmclar için
tohum, annenin gövdesinde yetiir. Tarlalarn sürülmesi babalk yapmak, tohumun
büyümesi ise doumdur370. Dolaysyla tohumun, spermin sembolik karl olarak
‘dölleyici’ özellii ortadadr ve ‘tarla ekmek’, pek çok dinde açkça cinsel iliki,
sembolik olarak kozmik döngünün balangç noktas olarak görülür371. kinci bir
düzlemde ise büyüyerek kendini üreten yaamn bir arac olarak tarmsal süreç, ölüleri
yeniden doumun, yaradln çevriminin ve tükenmez bereketin gizemi ile cezbeder.
Yeryüzünün rahmine gömülen tohumlar gibi ölüler de yeni bir suret içinde yaama
dönecekleri an beklerler372.

Urartu dininde ‘akdar’ tohumlar olarak karmza çkan tohum sunular


özellikle sadaklar gibi tapnaa sunulan silahlar içinden ele geçmektedir 373. Ayanis
Kalesi tapnak alannda, tapnan payelerine sunu olarak asldklar anlalan pek çok
sadan içinde bu akdar tohumlar ele geçmitir. Sadaklar içinden çkan akdar, bitki
halinde iken saçaklar ve uçlarnda çok sayda daneler oluturarak büyür. Bu bitkinin bu
nedenle bereketi temsil etmesi mümkündür 374. Ayanis kalesindeki tapnan her iki
yannda bulunan ocaklarn yannda da benzer türden tohumlar tespit edilmitir375. Yine
ocak yanna braklan sunulardan biri de azna kadar akdar doldurulmu bir
kemiktir376. Böylece, Urartu dininde tohumun iliki içinde olduu simgeleri öyle
sralayabiliriz: Birinci derecede silah (çünkü tohumlar sadaklar içinde sunulmutur);

369
Eliade 2003a: 339.
370
Campbell 1995: 74.
371
Örnein: “Kadnlar sizin tarlalarnzdr, onlara istediiniz gibi yaklan.” (Kur’an, Bakara 223).
Hemen tüm tarm toplumlarnda tarlalarn ekilmesini veya hasad izleyen dönemlerde gerçekletirilen
orjiler, muhtemelen tarmsal üretim ve cinsel iliki özdeliiyle ilikilendirilmelidir (orjiler ve ilevleri
için baknz: Frazer II: 345–375, ayrca baknz: Eliade 2003a: 345–348). Yaradln sembolik anlatm
olarak hieros gamos, kutsal evlilik törenlerinde bu özdelik açkça görülmektedir: Sembolik bir yatak
üzerinde ‘yaradl’ gerçekletiren Mezopotamya tanr çiftleri arasnda Marduk ve arpanitu, Nabu ve
Tametu, ama ve Aya, An ve Antu saylabilir. Ritüel sevimenin en belirgin örnei ise Dumuzi –
nanna birlikteliinde görülmektedir. Ayrntl bilgi için baknz: Black – Green 2003: Dumuzi maddesi;
ayrca baknz: ayn eser, Fahielik ve Ritüel Seks maddesi. Günümüzün evlenme ritüellerinde yeni
evlenen çiftin, özellikle gelinin üzerine bereket amaçl saçlan buday, arpa ve bunlarn modern yansmas
konfeti ile tohum – sperm ilikisi hatrlanmaya deer.
372
Eliade 2003a: 339.
373
Çilingirolu 2001a: 46
374
Çilingirolu 2004a: 258.
375
Çilingirolu 2004a: 258–259.
376
Çilingirolu 2004a: 258, resim 7.

74
ikinci derecede ocak ve ate (çünkü sunular ocaklarn etrafnda younlamtr ve
güneydeki ocan yannda da küpler içinde tohumlar tespit edilmitir). u halde
tohumun Urartu ritüellerindeki ilevini anlayabilmek için, silahn ve atein simgesel
anlamlarna göz atmak gerekecektir.

2 – Silah

Tanr Haldi’yi tantrken Urartu dininin batanrsnn silahla olan yakn ilikisine
deinilmiti377. Meherkap’da 13. srada Haldi’nin Silahlar’na 1 boa ve 2 koyun
sunulmas gerektiini ve hemen tüm sefer yaztlarnn“Haldi šurisi / silah378 ile yola
çkt…” ibaresiyle baladn hatrlamak gerekir. Urartu kazlarnda, özellikle de
tapnak alanlarnda ele geçen mifer, kalkan, sadak ve ok ucu gibi silahlarn üzerindeki
yaztlardan anlald üzere bunlarn neredeyse tümü Haldi’ye adanarak
sunulmutur379. Yine Ayanis ve Yukar Anzaf kalelerinden ele geçen veriler, bu
silahlarn tapnak alanlar ile dorudan ilikili depo mekânlarnda tutulduklarn
göstermektedir 380. Silah, Urartu dininin olmazsa olmaz parçalarndan biridir.

Urartu dininde silahn bu denli önemli bir yer tutmasnn nedeni neydi? Akla ilk
gelen cevap, kralln kendi yaps ile ilgilidir: Urartu Krall dalk bir alanda
kurulmu, pek çok etnik kimlii bir arada tutmaya çalan bir devletti. Krall ayakta
tutan en önemli, belki de yegâne unsur, üphesiz askeri güçtü. Bunun doal sonucu
olarak Batanr Haldi, tam anlamyla bir Sava Tanrs’dr. Hem yazl hem de görsel
verilerimiz, Haldi’nin Urartu ordusunun banda kendi silahyla yürüdüünü
göstermektedir.

Silahn batanr ile olan bu yakn ilikisi, akla ister istemez Urartu dininin
kurumsallamas öncesi sava gereçlerinin kutsand dini bir arketipi getirmektedir.

377
Baknz I. Bölüm, Haldi bal.
378
šuri = silah için baknz: Çilingirolu 1997: 142.
379
Çilingirolu 1998: 232.
380
Tanr Haldi’ye adanan silahlarn depoland mekânlar ile ilgili baknz: Çilingirolu – Salamtimur
2002: 465–472; Çilingirolu 2003: 413–420; Çilingirolu 2004a: 261.

75
Urartularn atalarnn mezarlara silah brakma geleneine sahip olduklarn biliyoruz, ki
ayn gelenek Urartu Krall döneminde de sürdürülmütür381. Arkeolojik veriler, Urartu
yaztlarndaki baz verilerle de desteklenmektedir: Urartu Krall’nda belli silahlar
tama hakk bulunan (veya bu hakk kazanan) belirli snflar bulunmaktadr382. Urartu
yöneticilerinin, ‘iktidarlarn’ bu snfla ne derece paylatklarn bilmiyoruz, ancak Asur
yaztlarndan ele geçen veriler en azndan hanedann dier üyelerinin de belirli bir
‘silahl iktidara’ sahip olduklarn düündürmektedir383. Bu noktada Urartu’nun
iktidarn tahlil edebilmek için, ‘iktidar’ kelimesinin farkl çarmlarn beraber
düünmek gerektiine inanyoruz. Urartu Krall’nn erkek egemen bir sosyal yapya
sahip olduunu söylemek için geni çapl bir çalma yapmaya gerek yoktur: Yaztlara
baktmzda, ‘ganimet’ listeleri dnda kadndan hiç bahsedilmez. Hatta açkça ‘kraln
kadn’ olarak isimleri verilen kiilerin kraln ei mi, kz m, yoksa annesi mi olduu
net deildir384. Krallktaki en yüksek snfn da ‘silah’ veya ‘klç tayanlar’385 olduu
hatrlanrsa, erkek – savaç – iktidar arasndaki balant daha net görülecektir.

Yukarda bahsedilen veriler, tipik bir erkek egemen toplumda iktidarn ve bunun
arac olarak silahn kutsalla özde klnmas olarak yorumlanabilir. Bu yorumu,
psikanalitik sembolizmin yardmyla bir adm ileri götürebilir miyiz? Bunun
yaplamamas için bir neden yoktur: Erkeklik organ, bedene girme ve yaralama gibi
ortak bir özellie sahip nesnelerle – her türden keskin, kesici silah, bçak, kama, klç,
mzrak gibi aletlerle temsil edilir 386. Cinsellikle av ya da sava ve erkeklii kantlayan
edeerde simgeler olarak penisle silah özde klnmtr. Her türlü av ve savata erkek

381
Erken Demir Ça ve Urartu ölü gömme gelenekleri arasndaki devamllk için baknz: Sevin 1987:
35–52. Erken Demir Ça’da mezarlara silah brakma gelenei ile ilgili baknz ayn yer, 38 vd.
382
UKN I: 448. Bu yaztn detayl bir incelemesi için baknz: Diakonoff 1991: 13–21.
383
“Urartu Kral Ura’y yendim, saysz insann öldürdüm. Onun süvari snfn meydana getiren kral
soyundan 260 kiiyi kendi ellerimle yakaladm.” LAR II: 20. Paralel bir yazt için baknz: LAR II: 154.
“Yürüyüüm srasnda Ura’nn babasnn evi Arbu ehrine ve tarduri’nin ehri Riar’a geldim.
Bunlarn civarndaki, onun kardelerinin krali soyunun yaad tahkimli yedi ehri tahrip ettim, yerle bir
ettim.” LAR II: 165.
384
‘Bu ba Menua kz? Tariri’nindir. Ad Taririhinilidir’. UKN I: 111’de metin içinde geçen sila
kelimesi ‘kz’ olarak çevrilmitir, ancak HChI 40’da König, bu yaztn tercümesinde üpheye
dümektedir: “bu balamda sila, muhtemelen sadece kadn, kz karde, anne veya amuramat gibi bir
saray kadn anlamna gelmelidir”. HChI: 40, dipnot 7.
385
Diakonoff 1991: 14–16, ayrca dipnot 8.
386
Freud 1999: 182. Vurgu Freud’a aittir. Ayrca Freud, ayn yerde ateli silahlarn da ayn temsil
özelliine sahip olduklarn söylemektedir.

76
söyleminin penise neden özel bir önem verdii açktr; dümana boyun edirecek, onu
yola getirecek en iyi silah olduu için387. Pek çok dier toplumda olduu gibi, Urartular
için de bu özdeliin yazl kantn bulmak imkânszdr. Ancak Urartu krallarnn ele
geçirdikleri baz düman liderlerini hadm ettikleri bilgisi, bu simgesel özdelii
destekler niteliktedir: ‘4 kral hadm ettirdim: Saski, Ardarakihi, Baltulhi (ve) Kabiluhi
kabilelerinin krallar. Yerlerine valiler atadm’388. Bir baka yazt: ‘Baateni’yi hadm
ettim’389. Hadm etmek, pek çok farkl kültürden de tandmz bir cezadr, ancak bu
ceza, Osmanl örneinde olduu gibi, genelde cinsel suçlarda eylemin karl, ‘ksas’
olarak verilmektedir390. Urartu Krall’nda ise bu cezann sadece isyanlar bastrldktan
veya sava kazanldktan sonra ele geçirilen liderlere uygulandn görmekteyiz. Urartu
Krall’ndaki bu uygulama, siyasi iktidarn cinsiyetinin391 bir yansmas olmaldr.
Erkeklik organndan arndrlan düman liderinin ald ve verdii mesaj açktr:
‘ktidar’, ‘kendi iktidaryla’ sorgulayan kii, silah elinden alnarak iktidarszlatrlr;
hem gerçek, hem sembolik anlamda.

Düüncemiz, Urartu yöneticilerinin iktidarlarn borçlu olduklar silahlarn,


özellikle de Haldi’nin Silahlar’nn, sadece askeri gücü ifade etmenin ötesinde sembolik
anlamlarla yüklü olduudur. Urartu dininde silahn rolünü daha iyi anlayabilmemiz için,
bir baka simgeyle, atele olan ilikisine bakmamz gerekecektir.

3 – Ate

Atein kutsal ile olan ilikisi, tarih öncesi çalardan günümüze dek neredeyse
kesintisiz olarak yaatlagelmitir. Atein kazand hiyerofani, saysz yaamsal
düzlemde kendisini gösterir: Isnma, besin piirme, aydnlanma, bata çanak-çömlek ve
metal olmak üzere hemen tüm zanaat kollar; örnekler kültürel yaamn tüm alt
bölümlerine ve evrelerine yaylabilir 392. Atein su ve ta gibi hiyerofanik dier

387
Akal 2003: 276.
388
UKN I: 128 A.
389
UKN I: 156.
390
Osmanl mparatorluu’nda hadm cezas için baknz: Akçam 1995: 33; Metin 1998: 76.
391
ktidarn cinsiyetiyle ilgili baknz: Akal 2003, özellikle 213 vd.
392
Ate ve ocak ile ilgili geni çapl bir inceleme için baknz: Uhri 2003.

77
fenomenlerden fark, insan tarafndan üretilebilir olmasdr. Bu özellii atei hem
yaama akn bir hiyerofani ile yükler, hem de insan tarafndan kazanlan doal bir güç
olarak onu bir kültür sembolü haline getirir 393. Kültürel süreçlere ‘dönütürücü’ ve
‘deitirici’ olarak müdahale imkân salamas, atein kutsalla en önemli ban kurar
ve onu dünyay deitirebilecek büyüsel, dinsel bir gücün davurumu, sonuçta bu
dünyaya ait olmayan bir ‘ey’ haline getirir 394. Bu yüzden ate veya ocak simgesi, pek
çok arkaik dinde aileyi – oca koruyan bir tanrya/tanrçaya dönüür395. Bazen,
Zerdütlük gibi dinlerde tapmn dorudan odanda yer alr.

Özellikle Trans-Kafkasya, Dou Anadolu ve ran’n yüksek rakml


corafyasnda yaayan halklar için de bu durumun farkl olduu düünülemez. Urartu
Krall’n oluturan etnik kimliklerden muhtemelen en etkini olan Proto-Hurri-Urartu
kökenli topluluklarn, Erken Trans-Kafkasya Kültürü balamnda bir ocak kültüne sahip
olduklar, hatta atein bu halklarn dinlerinde baat rolü oynadn görmütük.
Dolaysyla Urartu’nun kurulduu corafyada ocak ve ate kültü, rahatlkla M.Ö. III.
Binyl’a dek götürülebilir. Yaam koullarnn bu denli zor olduu ve klarn bu denli
acmasz geçtii bölgede aksi bir gelime beklemek oldukça zor olurdu.

Yukarda Urartu dinindeki bitki simgeciliini ele alrken tohumun, silah ve ate
ile ilikisine deinmi ve ancak birlikte deerlendirildiklerinde anlamsal bir bütünlük
salayabileceklerini ifade etmitik. Bunun için, bu her üç veriyi beraber bulabildiimiz
tek yer olan Ayanis Kalesi’ne bakmamz gerekecektir.

II. Rusa (M.Ö. 685 – 645) döneminde ina edilmi olan Ayanis Kalesi396,
tarihinde daha önce bilinmeyen pek çok yeni veriyi Urartu arkeolojisine katmtr.
Bunlardan biri de, II. Sargon’un 8. seferi sonucu yamalanan Musair’in resmedildii

393
Prometheus efsanesi, tam da bu noktaya oturmaktadr. Bu görü ve atein farkl toplumlarda kullanl
için baknz: Sarkçolu 2002: 24–28.
394
Ate ve sembolik anlamlar ile ilgili baknz: Eliade 2003c, özellikle 84–91.
395
Bu tip kült uygulamasn en belirgin ekilde Yunan (Hestia kültü) ve Roma’da (Vesta kültü)
görmekteyiz. Yunan ev ve aile tanrças Hestia’nn her evde ve tapnakta bir suna (oca)
bulunmaktadr. Ancak Hestia, kiilii olmayan soyut bir kavram olarak kabul edilirdi; baknz: Erhat
1997: 144 ve 290.
396
Çilingirolu 2001a: 15 vd.

78
Khorsabad kabartmasnda görülen ancak 1997 ylnda Ayanis’te bulunana dek varl
tartmal olan aslan bal kalkanlardr397. Tek örnei Ayanis’te bulunan bu kalkann
(Levha XX a-b) önemi sadece umbosundaki aslan bandan deil, ayn zamanda
üzerindeki yaztn da Urartu tarihi için bir ilk olmasndan kaynaklanmaktadr. Kalkann,
yani Haldi’ye adanm bir silahn üzerinde gördüümüz metinsel ipuçlar, silah – tohum
– ate birliktelii ile ilgili yegâne yazl verileri oluturmaktadr:

“Efendisi Haldi’ye, Argiti olu Rusa, bu kalkan yaptrd ve yaam için adad;
onu Rusa’nn Eiduru karsndaki ehrine koydurdu. Haldi’nin yüceliinin yardmyla
ben Argiti olu Rusa, kudretli kral, yüce kral, ülkelerin kral, Biainili’nin Kral, güçlü
kral, Tupa kentinin efendisi.

Rusa der ki: Her kim bu kalkan alrsa, kim ki onu atarsa(?), kim sulara .?., kim
.?., her kim atelerin (ve/veya) topraklarn(?) üzerine toprak atarsa, kim ki benim adm
siler ve yerine kendi adn koyarsa, Tanr Haldi onu, onun tohumunu ve tohumunun
tohumunu Güne() altndan yok etsin.”398

Urartu tapnak alanlarnn Tanr Haldi’ye adanm silahlar ile dolu olduu
belirtilmiti. Ancak bu kalkann yaztnda geçen “atein üzerine toprak atmak” ibaresi
bir ilktir. Ayanis Haldi tapnann bir baka yeni özellii, yukarda bahsedildii gibi
çekirdek tapnan iki yanna yapk olarak ina edilmi iki ocaktr399 (Levha XXI).
Aslan bal kalkann Haldi tapnann iki yanna yerletirilmi ocaklardan400 birinin
yannda bulunmu olmas, ate ile ilikili bir tapm düündürmektedir: Kuzeydeki
ocan yannda bulunan bu kalkan, dümeden dolay oldukça tahrip olmutur401.
Kalkann dümü olmas ve buluntu yeri, bu kalkann çok büyük olaslkla ocan
üzerinde veya yaknnda asl olduunu iaret etmektedir. Ayrca üzerindeki yaz,
kazcsna göre “atein üzerine toprak atlmamas”, yani “atein söndürülmemesi”

397
Çilingirolu 1997: 119.
398
Salvini 2001b: 272.
399
Çilingirolu 2001a: 46.
400
Çilingirolu 2001a: 46.
401
Çilingirolu 2001a: 47.

79
yönünde bir uyardr402. Tapnaa yapk ocaklarda akla ilk gelecek soru, bu ocaklarda
bir ey piirilip piirilmedii olacaktr. Tanr Haldi veya dier tanrlar için kesilen
kurbann küçük bir bölümünün piirilmi olmas ve belli kiilere datlmas
mümkündür, ayrca kesilen kurbann belli parçalarnn krala verildiini Urartu
yaztlarndan bilmekteyiz 403. Piirme ilemi, tapnan iki yanna konmu bu ocaklarda
yaplm olabilir404. Ancak eer söndürülmeyen ocaklarda bir eyler piirilmi ise, bu
eylem ocaklarn asli deil, ikincil ilevi olmaldr çünkü bu düünce sadece et piirmek
için kullanlan atein niye söndürülmemesi gerektiini açklamayacaktr. Her iki ocan
yannda ve çevredeki sadaklar içinde akdar tohumlarnn bulunduunu tekrar
hatrlamakta fayda vardr405.

Ayanis Kalesi’nde ate ile ilgili tek veri, bununla snrl deildir. Ayanis Tanr
Haldi tapnann ön cephesindeki tapnak yaztnn406 tam tercüme edilemeyen
bölümlerinden birinde, aadaki anlalmas zor ibare yer almaktadr:

“Rusa der ki: (O)Her kim Tanr Haldi’nin Kaps’ndan muhteem silahlar,
kusursuz silahlar alp götürürse, (onlar) bir ta kurmaldr (’ahu).” ... “Her kim
kalkan, silahlar, ahap nesneleri, boynuzlar .?. yaparsa, onlar, verimsiz topra
yakmak için ina etmelidir(?). Orada kusursuz (arnm?) olan ne varsa... adunusini
binasna koysunlar...”407

Çevireninin de belirttii gibi408, bu pasajdan herhangi bir anlam çkarmak


oldukça zordur. Ancak burada bir eylem (Tanr Haldi’ye adanan silahlarn ve baz

402
Çilingirolu 2004a: 259. Eer bu yorum doruysa, ki bu çalmada doruluu kabul edilmektedir,
yaklak M.Ö. 675 ylnda ina edilmeye balanan Ayanis Kalesi’ndeki (Çilingirolu 1997: 46–47) Tanr
Haldi tapnak alan içinde, tapnak ile ocan/atein birlikte kullanm ve ate ile ilgili bir ritüelin
tapnakla özdelemesi, ran’da en erkeni I. Kyros (M.Ö. 550 – 530) dönemine tarihlenen (Sevin 1982b:
330) “ate evlerinden” en az yüz yl önceye gitmektedir. Ve yine bu yorum doruysa, “söndürülmeyen
ate”in korunduu tapnaklar (en azndan biri), ran’daki örneklerinden epey erken görülmektedir.
Ahamenid dini ile Urartu dini arasndaki dier balantlar için baknz: Seidl 1994: 107–129.
403
Diakonoff 1991: 16; Salvini 2001a: 260.
404
Çilingirolu 2004a: 261.
405
Çilingirolu 2001a: 46.
406
Yaztn tamam için baknz: Salvini 2001a: 253 vd.
407
Salvini 2001a: 260–261.
408
Salvini 2001a: 261.

80
nesnelerin götürülmesi) karlnda bir yaptrmdan bahsedildii izlenimi
uyanmaktadr. Bu eylem karlnda yaplmas gereken her ne ise – eer bu doru bir
çkarmsa – yakmak ile ilgili bir eylemi içermektedir.

u halde, metinsel ipuçlaryla arkeolojik buluntularn bize sunduu imgelerden


edindiimiz verileri birletirerek tohum – silah – ate üçlüsünün yapsal karakteri ile
ilgili bir kurgu üretebiliriz:

Urartu Kral (veya krallar), kendi yaam için silah (bu örnekte kalkan)
yaptrmaktadr. Bu silah söndürülmemesi gereken atein üzerine veya yaknna
aslmtr ve atein diri tutulmasn emreden yazt, dorudan silahn üzerine kaznmtr.
Emre kar gelmeyi düünen kii, açk ve sert bir tehditle karlamaktadr: Günümüzün
hemen tüm dillerinde de anlalabilecek bir uyar, ‘tohumlarnn’ yok edilmesi. Bu emir
ile korunan ocan etrafnda, yine silahlar içinde tohumlar ele geçmektedir. Ayn
tapnan kapsndaki yaztta ise, tapnak önünde kusursuz, muhteem (arnm?)
silahlarn yer ald, bunlar üzerindeki tabunun ihlali durumunda ise yakmak ile ilgili bir
yaptrmn bulunduu söylenmektedir. Ve sonra yine ‘oradaki’ ‘kusursuz – arnm’
olan nesnelerden, özellikle silahlardan bahsedilmektedir 409.

Yukardaki yapnn analizini birkaç farkl aamada yapacaz. Hemen ilk


aamada göze çarpabilecek yorum, Ayanis tapnak alannda yaam enerjisinin ve
hayatn sürekliliinin sembolü olan atee sunulmu yaam tohumlarnn varldr.
Kozmik devinimi kendi yaplarnda tayan bu semboller, Urartu batanrsna adanm
silahlarn içine konulmaktadr. Bu satrlarn kurgusu geçerli ise, tohumlarn silahlar
içinde korunmaya alnm olduklar düünülebilir. Bu, kozmik düzen ile Urartu
batanrs Haldi’nin arasndaki ilikiyi de ortaya koyar niteliktedir: Eer I. Bölümde
bahsettiimiz gibi Haldi sadece savan deil, ayn zamanda tarmn da tanrs ise, ki

409
Yaztta silahlar sunan LUaueiteni isimli bir snf bulunmaktadr. Ayn satrn devam muhtemelen
“muhteem silahlar sunarlar/sunar” anlamna gelmektedir. Ahap nesnelerin determinatifi ile yazlm
olan GIŠšisi kelimesi, Urartucada mzrak šuri anlamna geldiine göre, bir çeit ahap silah, belki de yay
ifade etmektedir. Eadunusini tapnak alanna bal bir dier yap veya yap bölümüdür ve silahlarla (BE-
L) ilikili olarak aktarlmaktadr (Salvini 2001a: 260).

81
öyle olduunu gösteren yeterince delil vardr410, ocaa yaplan tohum sunularnn bizzat
Haldi’nin silahlarnn korumasna alnm olmas beklenebilir bir sembolik anlatmdr.
Ancak bu tip bir soyutlamada, belli baz noktalar anlam yitimine uramaktadr: Metal
silah ile ate arasndaki yapsal ba, tohum ile ate arasnda kurmaya çaltmzdan
çok daha güçlüdür. Daha açk söylemek gerekirse metal silah, özellikle de demir, ‘atein
muhtevasndan bir eydir’. Ate – metal silah ilikisinde ikincinin önkoulu, birincinin
varldr ve her ikisinin birlikte yer aldklar sembolik bir anlatmda aralarndaki
semantik ban göz ard edilmi olduunu düünmek zordur. Ayrca Urartu tapnanda
yukarda kurguladmz gibi ate ve ocak odakl bir ritüel gerçeklemi ise, bunun niye
Zerdüt tapnaklar gibi merkeze tanmadn da açklamak zorundayz. Atein tapnak
yanndaki tali rolü, kurgumuzun tutarlln zayflatmaktadr. Tam da burada, atein
daha farkl bir yönü üzerinde durmak gerekecektir: Ate, temizlenme / arnma
ayinlerinde karmza çkan en önemli fenomendir. Zend-Avesta, ilenen suç
karlnda arnabilmek için atee odun getirilmesini emreden örneklerle doludur 411.
Ancak atein tek ilevi, suça karlk kefaret deildir. Ate, bal bana ‘temizleyici’ ve
‘arndrcdr’. Aadaki örnek, bunun iyi bir örneidir ve farkl kültürlerden örnekler,
saysz ekilde çoaltlabilir412:

“Ve Rahip Eleazar savaa gitmi olan savaçlara dedi ki, Bu Rabbin Musa’ya
verdii yasann emridir; Sadece altn, gümü, pirinç, demir, kalay, kurun gibi atee
dayankl her eyi, atein içinden geçireceksiniz, ve böylece temizlenecekler.”413

Tevrat’n bu bölümü, savaa giden askerlerin geri dönüte yapmalar gereken


temizlenme / arnma pratikleri ile ilgilidir 414. Burada da metal ile ate arasndaki ba,
yukarda bahsettiimiz ile oldukça benzerdir.

410
Salvini 1995: 44; Çilingirolu 2004a: 255–261.
411
2003 ylndaki çalmamzda, Urartu’daki ate simgesinin Zerdüt dini ile olan balantsna deinmi
ve o zaman bunun Zerdütlükteki gibi kefaret ödenmesi ile ilgili bir uygulama olabilecei üzerinde
durmutuk; baknz: Batürk 2003: 113–120. Zerdütlükte kefaret karl odun için baknz: Darmesteter
VENDDAD, Fargard XIII, XIV, XV, XVI.
412
Atein temizleyicilii ile ilgili baknz: Sarkçolu 2002: 102.
413
Tevrat, Saylar 31, 21–23.
414
Medyanllar üzerine yaplan sefer ve sonrasndaki arnma ayinleri ile ilgili baknz: Tevrat, Saylar 31.

82
Bu aamada, Urartu dininde gördüümüz ate – silah – tohum birlikteliine yeni
bir kurgu ile yaklaabiliriz: Tapnak içinde bulunan ve Haldi’ye adandklarn bildiimiz
silahlarn profan (kutsal d) boyuttan kutsal boyuta geçilerinde, silah üzerine ilenen
sade bir yazt dnda bu dönüüme elik eden baka faktörler de bulunmas gerekir.
Silahn varlnn ön koulu olan ate, bu dönüümün ana etmeni olmaldr.
Düüncemize göre imal edildikten ve üzerlerine tanrya adandklar yazldktan sonra
silahlar, her tür profan öeden arndrlmak için atele ilikiye geçmektedirler. Bunun
sadece ateten geçirerek mi, yoksa ate etrafna aslarak m olduunu bilemiyoruz,
ancak ikincisi daha büyük olaslktr. Ate ile bir ekilde temasa geçen silah, varolu
sürecinde ‘yaradl’ noktasna geri dönecek, bir baka anlamda ‘aslna rücu edecektir’;
bu, tam anlamyla bir arnma demektir. Bu kurgu içinde atein oynad rol,
söndürülmemesi gerekliliini de beraberinde getirecektir: Silahlarn tapnak alanlar
içindeki özel mekânlarda depolandklar unutulmamaldr415 (yani ate ile temasa girdii
hiyerofanik mekândan ayrlmamakta, sadece belli bir bölümüne geçmektedir). Atein
sönmesi, halen ayn mekân içinde barnan silah ile aradaki ba koparacak, sonsuz
kutsallkta sabitlenen zaman kracak ve süreci baa çevirecektir. Düüncemize göre ate
ve silah simgelerinin barolü oynad bir ritüel, Urartu dininde yukarda bahsettiimiz
olgunun, Haldi’nin Silahlar’nn varl ile ilikilidir. Silahlarn ancak yukardaki
süreçten geçtikten sonra tapmn merkezini oluturan ve her tür profan – kutsal d
öeden yaltlm olmas gereken çekirdek tapnaa konarak batanrya adanm
olmalar gerekir416. Bu tip bir uygulama, ate ve civarnda youn bir silah ylmas
tespit edilmesi gerekirdi. Gerçekten de 1 no’lu paye ile cellann kuzey payesi arasnda,
bu ekilde bir ylma vardr: Bu alandan, yüzlerce demir mzrak ucu ele geçmitir.
Ancak ele geçen silahlarn tümünün ayn anda çekirdek tapnaa konamayacan da
unutmamalyz417. Silahlar içinden bazlarnn –atete arndrlanlarn– çekirdek tapnaa
konmu olmalar gerekir: Belki de ocaktan uzakta bulunan silahlar sadece sralarn
beklemektedir veya baka bir ilevle orada tutulmaktadrlar.

415
Çilingirolu – Salamtimur 2002: 465–472; Çilingirolu 2003: 413–420; Çilingirolu 2004a: 261.
416
Silahlarn çekirdek tapnaa konmas ile ilgili baknz: Çilingirolu 2004a: 260. Ancak burada,
silahlarn tapnak alanna aslmadan önce çekirdek tapnaa konduklar önerilmektedir.
417
Ayanis Tapnak Alan’nda silahlar sadece ocak yanndan deil, tüm payeli salondan ele geçmitir
(Ayanis kaz raporlar, Çilingirolu izniyle). Ayrca baknz: Çilingirolu 2001a: 45–46.

83
Urartu buluntu repertuarnn büyük ksmn oluturan sava gereçleri, ancak bu
aamadan sonra Batanr Haldi’nin Urartu ordusunun banda yürürken tayaca
‘kutsal’ silahlar olmaya hak kazanrlar. Batanr Haldi’yi, elinde bu silahlardan birini
tarken ve ordusunun banda yürürken, dahas dümana saldrrken düünebilir miyiz?
Yukar Anzaf kalkann yaratan sanatçlar, bunu düünmüe benziyorlar: ‘Elinde
silahyla yola çkan Haldi’ ve ‘silah’, yalmlar saçmaktadr. Dahas, ayn yalmlar
Haldi’nin dümann içine att ve ‘dümanlarn mahveden’ silahndan, šuri’den de
yükselmektedir418 (Levha IV b).

u halde, tapnaklarda ele geçen ve ate – silah ikilisiyle yakn iliki içinde
olduu anlalan tohumun yeri, denklemin neresine oturmaktadr? Silahn arnma ve
kutsallama sürecinde tohumun bir rol oynam olmas, düük bir ihtimal gibi
gözükmektedir. Tohum, muhtemelen bu süreçten geçmi, yani arndrlp
kutsallatrlm silahlarla iliki içindedir. Artk kutsal d özelliklerinden syrlm
olarak kutsal ‘nesnelere’ dönüen silahlar, yüklendikleri hiyerofanileri içlerindekilere
aktarmak amacyla tohumla doldurulmu olabilirler. Bu ekilde Haldi’nin güçleri ile
yüklü silahlar tohumlar kutsamakta ve onlar sradan tahl ürünleri olmaktan çkararak
kozmik yaradln yaptalar haline dönütürmektedir. Eer bu çkarm doruysa,
yukarda bahsedildii üzere tohumun ‘dölleyici’ olarak sembolik karl sperm ile
silahn ‘iktidar salayc’ olarak sembolik karl penis arasndaki ba, daha da tutarl
hale gelmektedir: çlerindeki tohumlar kendi kutsallklar ile dönütüren silahlar,
sembolik düzlemde sperm dolu penislerdir. Dönüümün yönü ise her iki düzlemde de
ayndr: Tohumun ‘bereketinin’ arttrlmas. Bu ritüelde neden özellikle sadaklarn
kullanldna gelirsek, birinci neden üphesiz ilevselliktir. Sadak, içi kolayca
doldurulabilecek neredeyse tek sava gerecidir419. kinci neden ise ekil benzerlii
olmaldr: Boru eklinde uzanan ve bir az açk olan yaps, sadan fallus simgesi

418
Tanr Haldi olarak yorumlanan betimlemelerin bazlarnda da benzer huzmeleri görmekteyiz
(Çilingirolu 2005). Ancak Tanr Haldi’nin atele ilikili olduunu gösteren hiçbir yazl veya arkeolojik
veri yoktur. Belirttiimiz gibi, ayet Haldi kültü dorudan ate ile ilikili olsayd, ocan veya atein
Urartu sanatnda (ve dini mimarisinde) çok daha farkl ve youn bir yeri olmas gerekirdi.
419
Miferler de benzer bir ilev için uygundur, ancak henüz hiçbir mifer içinde tohum ele geçmemitir.

84
olarak kabulüne uygundur420. Bir rahibin yukar kaldrd bir sadan içinden yavaça
boaltt tohumlar, kutsal silahlarn hiyerofanisiyle yüklü tanrsal tohumlar olduklar
kadar, kutsal falluslardan akan ‘dölleyicilerdir’ 421. Bu iliki içinde ocan rolü oldukça
tartmaldr. Eer ocak, sembolik düzlemde erkeklik organ olan atein (silahla ate
arasndaki ilikiyi hatrlaynz!), kadndaki karl422, yani rahim olarak düünülürse,
bahsedilen tohumlarn bir ksm ocaklara sunulmu, yani ‘dökülmü’ olabilir: Ayanis
tapnanda güney oca yannda küpler içinden ele (Levha XXII a) geçen tohumlarn
ocaa sunulmu kuru saçlar423, bir dier deile rahme sunulmu ‘dölleyiciler’ olma
ihtimali yüksektir. Ancak tohumlarn tümünün bu ekilde kullanlmam, daha farkl bir
amaca yönlendirilmi olmalar gerekir: Kurgulanan kutsallatrma sürecinden sonra, bu
tohumlar ne olmaktayd? Silahlarla beraber depolanmadklarn biliyoruz; Ayanis
tapnak alannda bu silahlarn depolandklar mekânlarda hiçbir sadak içinden tohum
örnei ele geçmemitir424. Dahas, mekânlara geçi için kullanlan 7 no’lu mekânda da,
pek çok sadak bulunmasna ramen içlerinde tohum yoktur. Ancak bu mekânda, tunç
bir kazann ve üç küpün azna kadar tohumla doldurulduu görülmütür425 (Levha XXII
b, c). Yine ayn mekânn bir köesinde, sadaklara koyulmam, ancak belki bir bez ya da
iple birbirine balanm yüzlerce ok ele geçmitir426. Bu, muhtemelen tapnak alannda
tohumlar kutsayan silahlarn depo mekânna indirilirken içlerindeki tohumlarn
boaltlarak yerlerine oklar konulduunu göstermektedir. Silahlar depo alanna
indirilirken, artk kutsanm bulunan tohumlar baka ilemler için küpler ve kazan içine
ayrlm olmaldr.

420
Benzer bir iliki, Freud tarafndan ateli silahlarla penis arasnda kurulmaktadr. Baknz: Freud 1999:
182.
421
Burada, tek örnek olarak kemik içinden ele geçen akdar tohumlar (Çilingirolu 2004a: 258, resim 7)
da hatrlanmaldr. Kemiin buradaki rolünü anlayabilmek oldukça zordur. Campbell, avc toplumlarnda
kemiin, tarm toplumlarnda tohumun tad role sahip olduunu ve tohum gibi yeniden canlanmann
deimez temeli olduunu önermektedir (Campbell: 1995: 289). Bu düünce aklda tutulmakla beraber,
Urartu toplumunun bir avc toplumu deil, tam aksine ileri derecede organizasyona sahip bir tarm devleti
olduu dikkate alnmaldr. Kemik içinden ele geçen tohumlar açklayabilmemiz, u an için mümkün
gözükmemektedir.
422
Atein erkeklik organ, ocan ise rahim sembolü oluu ile ilgili baknz: Freud 1999: 192.
423
Çilingirolu 2004a: 260.
424
Ayanis kaz raporlar, Çilingirolu izniyle. Ayrca dier mekân buluntularyla karlatrmak için
baknz: Çilingirolu – Salamtimur 2002: 465–472; Çilingirolu 2003: 413–420.
425
Çilingirolu 2004a: 260.
426
Ayanis kaz raporlar, Çilingirolu izniyle.

85
imdi, anlamlar üzerine düündüümüz sembollerin ayinlerdeki kullanmlar ve
Urartu ayinlerinin yaps üzerine çalmaya balayabiliriz.

B – Urartu Krall’nda Ayin

Urartu Krall’nda uygulanan ayinlerin toplumsal ve siyasal analizine


geçmeden önce, Urartu dini içinde gerçekletirildiini düündüümüz ayinleri iki balk
altnda inceleyeceiz. Bunlar, yaplarna göre ayrdmz ‘döngüsel’ ayinler ve ‘özel’
ayinlerdir.

1 – Döngüsel Ayinler

Döngüsel ayinlerden amacmz, zamann kesin bir noktasnda (belirli bir yl, ay
veya gün) sabitlenen ve bu belirli zaman içinde tekrarlanmas gereken ayinlerdir.
Bunlarn banda üphesiz, yeni yl ayinleri gelmektedir. Urartu toplumu söz konusu
olduunda ise yeni yln ne zaman kutlandna ilikin en ufak bir verimiz yoktur.
Güne Tanrs aynda Tanr Haldi’ye bir ayin düzenlendiini bilmekteyiz427, fakat ne
yazk ki bu ayn zaman belirsizdir. Asur, Babil veya Hitit kültürlerinden tandmz
bamsz bir ‘yeni yl’ ayininin kant henüz Urartu özelinde ele geçmemitir. Bu
yüzden Urartu Krall’nda ‘yeni yl’ olgusunda etkin olmas gereken muhtemel
unsurlar, Urartu dininin en önemli özelliiyle, yani bir ‘tarm dini’ olmas ile
açklamaya çalacaz. Yukarda bitki sembollerini ve dier sembolleri incelerken,
Urartu dininin en önemli unsurlarnn tarm sembolleriyle iç içe geçmi olduklarn
görmütük. Bunun nedeni, doal olarak, ayinlerin büyük bir ksmnn –özellikle en
önemlilerinin– tarmsal faaliyetlerle ilgili olmasdr:

Tarm toplumlarnn dinsel deneyimlerinde temel biçimlendirici, belirli bir


zaman döngüsü, mevsimlerdir. Bu toplumlar, kapal zaman döngülerine bamldrlar ve
uyguladklar ayinlerin temelinde, kozmik ritimlerin tutarll ve etkinlii yatar: Tüm
tarmsal faaliyetler, mevsimlerin düzenli tekrar üzerine kurulur ve bu düzendeki en
427
Salvini 1994: 206.

86
ufak sapma ihtimali dahi tarm toplumu için sonsuz çelikiler ve gerilimler yaratr. Bu
yüzden, düzenin bozulmas ihtimali, tarm toplumu için ‘tarmn bizzat kendisini’ ayinin
merkezine yerletirir: Tarmsal faaliyetin aamalar, özellikle ekim ve hasat, bir dizi
ritüeli önceden gerekli klar. Ürünü ve çiftçiyi kutsamaya yönelik bu ritüeller, kozmik
düzenin amaz (veya amamas umulan) ritmi gibi, ilikide olduklar tarmsal
faaliyetle ilgili belli zamanlarda tekrarlanma zorunluluunu tarlar428.

Urartu yaztlarnn bize sunduu veriler, belli tarmsal faaliyetlerde


gerçekletirilmesi gereken ritüellere ve Tanr Haldi’nin bu faaliyetlerde olan etkisine
iaret etmektedir 429. Tanr Haldi’nin tarmsal faaliyetlere olan etkisi, Meherkap
Yazt’nn tanrlara verilecek kurbanlar sralandktan sonra gelen sonuç bölümünde
açkça ifade edilmektedir:

“… Tanr Haldi tarafndan, bütün tanrlar tarafndan, Sarduri olu puini ve


puini olu Menua yaamla kutsansn! Sarduri olu puini der ki: puini olu Menua
ve ayn zamanda bütün tanrlar, 3 boa ve 30 koyun … Sarduri olu puini ve puini
olu Menua bir ba ina edilmesini buyurdular. Ayrca Tanr Haldi’ye bir bahçe ina
edilmesini buyurdular. Daha önce orada hiçbir ey ina edilmemiti. Sarduri olu
puini ve puini olu Menua bir kale ina edilmesini emrettiler ve bir emir
buyurdular: Aaçlardaki üzüm hasatlk olduunda, Tanr Haldi’ye 3 koyun kurban
edilmelidir ve tanrlar toplantsna da 3 koyun kurban edilmelidir. Üzüm balarnda …
olduunda ise (üzümler salkm verdiinde olabilir) Tanr Haldi’ye 3 koyun kurban
edilmelidir ve tanrlar toplantsna da 3 koyun kurban edilmelidir. arap
soutulduunda Tanr Haldi’ye 3 koyun kurban edilmelidir ve tanrlar toplantsna da 3
koyun kurban edilmelidir ve arap sunumu yaplmaldr.”430

Yukardaki metin, açkça hasat (babozumu) balamadan önce Tanr Haldi’ye


bir ritüelden bahsetmektedir. Ayrca elde edilen üründen yani araptan tanrlara da

428
Daha geni bilgi için baknz: Eliade 2003a: 324–325.
429
Bu konu ile ilgili baknz: Taffet 1999: 375–377.
430
Salvini 1994: 188; UKN I: 27. Bu metin için farkl çeviriler önerilmitir (HChI 10; Payne 1993: 3.2.1).
Burada esas alnan, Salvini’nin önerisidir.

87
sunulmaktadr431. Hasat veya babozumu ile ilgili ritüeller, dier baz Urartu yaztlaryla
da ispatlanmaktadr. Aadaki örnek, bir stel üzerinden gelmektedir:

“Efendisi Haldi’ye, puini olu Menua bu yazt diktirdi. Tanr Haldi’nin


kaplarn yaptrd zaman görkemli bir kale yaptrd ve ‘Tanr Haldi’nin ehri’ adn
verdi. Bu ba diktirdi, bir bahçe diktirdi. Tanr Haldi’nin kudretiyle puini olu
Menua, güçlü kral, yüce kral, Biainili Ülkesi’nin kral, Tupa Kenti’nin hükümdar.
Menua der ki: Ba teule olduu zaman Tanr Haldi’ye 1 boa ve 3 koyun kurban
olarak sunulsun ve Haldi’nin kaplarndaki törenlerin ayns, yaztn önünde
gerçekletirilsin. Ba ’ahule olduu zaman, Tanr Haldi için bir ayin, Tanr Haldi’nin
Kaplar için bir ayin, Tanr Arubaini için bir ayin Tanr Haldi’nin yazt önünde
gerçeklemelidir.”432

Yaztlardan anlaldna göre balarla ilgili ritüellerin genel özellii, üç


koyunun kurban edilmesiyle gerçeklemeleridir. Boa says, ritüelde yer alan tanrlarn
saysna ve statüsüne göre deimektedir. Bir baka önemli ayrnt, daha önce Haldi
Kaplar olarak gördüümüz Meherkap benzeri kaya nilerinde veya dorudan tapnak
içinde gerçekleen ayinin aynsnn, yaztn dikildii yerde gerçekletirilecek olmasdr.
Yaztn, bahsedilen ban içinde veya çok yaknnda olduu açktr (‘…bu ba
diktirdi…’) ve dorudan tarm arazisinde gerçekletirilen bir ayinden bahsedilmektedir.

Urartu Krall’nda hasat veya babozumu ayinlerinin yannda, doal olarak


aaç ve tarla ekimi ile ilgili ayinlerin de gerçekletirildii görülmektedir. Erimena olu
Rusa dönemine ait olan aadaki yazt, özü itibariyle bir imar faaliyetine ilikin
olmasna ramen, Urartu dininde baz ayinlerin mevsimsel döngülere bamlln
açkça ortaya koymaktadr. Anlalmaktadr ki karlarn erimesi veya göl / nehirlerdeki
sularn çekilmesi, belli ayinlerle kutsanmaktadr. Bu, yukarda bahsettiimiz ‘kozmik
sürekliliin tekrarlanmas’ amaçl ayinlere birebir uyan bir ritüeldir:

431
Roma’daki bir uygulama bu gelenee benzemektedir. Romallar ilk ürün baaklarn Ceres’e, yeni
araplarn ilkini Liber’e sunarlard; rahipler bu sunular yapmadan önce halk ilk ürünü yiyemez, ilk arab
içemezdi (Frazer I: 344).
432
UKN I: 65. Bendimahi Çay ovasndaki Karatavuk’ta bulunmu stel.

88
“Efendim Haldi’nin büyüklüüne ükürler olsun, ben Rusa, Erimena’nn olu,
Tanr Haldi’nin hizmetkârym. … Erimena olu Rusa der ki: Qilbani Da’nn
önündeki toprak çöllemiti, hiçbir ey, ne buday tarlas, … ne arpa vard. (Bir kanal
bile) kazlmamt. Haldi emir verir vermez ben (kanal) iaret ettim. Bu büyük ii
burada yaptm … Bu gölün yerini kazdm. Der ki: hiçbir ey burada yoktu. Kanaln izi
bile yoktu. Bir çeme bile bulunmuyordu. … Rusa der ki: ben bir ritüel ortaya koydum.
Gölde su yükselmeye balad zaman, Haldi’ye bir olak kurban edilecek. Bir boa ve
5 koyun, Haldi’ye kurban edilecekler. Semiz bir koyun ve bir koyun Frtna Tanrs’na,
semiz bir koyun ve bir koyun Güne Tanrs’na, semiz bir koyun ve bir koyun Tanrça
Arubani’ye, semiz bir koyun ve bir koyun Tanrlara, semiz bir koyun ve bir koyun
Tanrçalara, Rusa’nn GI Tanrs’na bir boa, bir inek Rusa’nn Tanrças’na, bir inek
Tanrça Aniqugi’ye, üç koyun Göl tanrlarna, semiz bir koyun ve bir koyun Tanr
Asur’a, semiz bir koyun ve bir koyun Tanr Nalaini’ye, semiz bir koyun ve bir koyun
Tanr Quera’ya, bir boa ve bir koyun Tanr Ura’ya, 3 koyun tüm kutsal dalara. Sular
yükseldii zaman kesileceklerin sonu (kurban töreninin bitii) böyledir. Sular çekildii
zaman, Haldi’ye semiz bir koyun ve bir koyun, Güne Tanrs’na bir koyun, Tanrça
Arubani’ye bir koyun, Tanrlara bir koyun, tanrçalara (kutsal bayanlara) bir koyun,
Rusa’nn GI Tanrs’na bir koyun, Rusa’nn Tanrças’na (kutsal hanmna) bir koyun,
Tanrça Aniqugi’ye bir koyun, Göl tanrlarna 3 koyun, Tanr Asur’a bir koyun, Tanr
Nalaini’ye bir koyun, Tanr Quera’ya bir koyun, Tanr Ura’ya bir koyun, tüm kutsal
dalara bir koyun. …”433

Benzer bir imar yazt, II. Rusa döneminden gelmektedir ve burada, tarmsal
faaliyet için barajlarn kullanlmasnda gerçekletirilmesi gereken ritüeller
anlatlmaktadr. Tarlalarn veya balarn sulanmas, bir baka deile her tarmsal
faaliyete balangç, açkça ayinlerle düzenlenmektedir:

“Efendisi Haldi’ye Argiti olu Rusa bu steli diktirdi. Tanr Haldi’nin


kudretiyle, Argiti olu Rusa der ki: Quarlini Vadisi’nin yeri ekilmemi idi. Orada

433
Gövelek Yazt. Yaztn tamam ve filolojik yorumu için baknz: Salvini 2002: 115–143.

89
hiçbir ey yoktu. Tanr Haldi’nin buyruuyla ben bu üzüm ban diktirdim. Ekilecek
tarla ve meyve bann orada yaplmasn emrettim. … ldarunia Irma’ndan bir kanal
açtrdm. Ad ‘Umeini’ idi. Rusa’nn bu vadisinde birisi kanala bir ey sulatt zaman,
Tanr Haldi’ye bir keçi yavrusu kesilsin ve Tanr Haldi’ye koyun, Tanr Teieba’ya
koyun ve Tanr iuini’ye koyun kurban edilsin. …”434

Buraya kadarki verilerimizle, Urartu Krall’nda gerçekletirilen döngüsel


ayinlerin yapsn kurgulamaya çalacaz: Urartu dininde ekim, hasat ve babozumu,
tarmsal arazide gerçekletirilen ayinlerle kutsanmaktadr. Tarm arazisinde
gerçekletirilen ayinin, tapnaklardaki ayinlerle ayn olmas gerektii özellikle
belirtilmektedir. u halde belli tarmsal süreçlerin belirledii zamanlarda
gerçekletirilen ayinler, iki ayr mekânsal düzleme yaylmaktadr. Birincisi, belirtildii
üzere tarm arazisinin kendisidir. Böylece tarmsal faaliyetin kendisi kutsanmakta ve
‘üretim’, ayinin merkezine yerlemektedir. Dier düzlem ise bir üst düzey, tapnan
kendisidir. Öyleyse, tapnak alannda gerçekleen ritüeller ile tarmsal arazide
gerçekleenler arasnda somut bir iliki aranmaldr.

Bu ayinlerin balca uygulamas, ister tapnakta ister darda olsun Urartu


dininin standart uygulamas olan, bata Tanr Haldi’ye ve belirtilen dier tanrlara
kurbanlar verilmesidir. Kurbanlar içinde saylan ‘semiz koyun’ ile ‘koyunun’
ayrmasnn nedeni, Ayanis Kalesi’nden gelen kemiklerin analiz sonuçlaryla
açklanabilir: Kemik analizleri, ele geçen kemiklerin önemli bir ksmnn da koyunu
olduunu ortaya çkartmtr. Burada bahsedilen ve koyundan ayr olarak belirtilen
‘semiz’ koyunlar, da koyunlar olabilir435. Tarmsal ritüellerde kurban says olarak
tekrarlanan ‘3 koyunun’ nedeni belirsizdir, belki de tarmsal üretimin üç aamasn,
ekim, büyüme ve hasad temsil etmektedir. Ancak bu tip balant kurma çabas hiçbir
ey ifade etmeyecektir, çünkü Urartu dini kabaca ‘kurban listeleri dinidir’ ve tanrlara
sunulan hayvanlara her balamda, her koulda ve her miktarda rastlanmaktadr.
Aradmz iliki, daha elle tutulur ve tutarl olmaldr:
434
UKN I: 281. Zvartnots’da bulunmu olan stel üzerindedir. Bu yaztn II. Argiti zamanndan gelen bir
benzeri için baknz: UKN I: 275.
435
A. Çilingirolu ile kiisel görüme.

90
Tapnak alanlarnda tohumlarn belli bir kutsallatrma sürecinden geçtiklerini
görmütük. Tapnaa getirilen bu tohumlarn, hasat ayininde alnan ‘ilk üründen’ gelme
olasl göz ard edilmemelidir 436. lk ürünün tanrlarn huzuruna getirilmesi, pek çok
dinin kaynaklarnda skça rastladmz bir olgudur437. Urartu tapnanda bulduumuz
tohumlar, gerçekletirildiini bildiimiz hasat ayinlerinde elde edilen ilk tohumlar
olabilir. Urartu tarm ayinlerinde tarmsal ürünün (yukardaki örnekte arap) tanrya
sunu olarak verildiini hâlihazrda bilmekteyiz. Tohumlarn kutsandktan sonra
depolanan silahlardan ayrlm olmalar, bunlarn beli bir amaç için
kutsallatrldklarn düündürmektedir. Bu noktada, bu tohumlarn ekim ayinlerinde
kullanlm olma olaslklar çok yüksektir.

Ekim ve hasat törenlerinde bizzat krallk tarafndan görevlendirilen kiilerin


görev aldklar kesindir. En azndan ‘tohum ekiciler’438 denen bir snf veya meslek
olduunu biliyoruz. Ekim ve hasat süreçlerine müdahale, sadece tohum ekiciler ile
snrl deildir; tarla sürerken kullanlacak öküzlerin dahi filenerek belli merkezlerden
tarm arazilerine gönderildikleri görülmektedir:

“Ardini ehrinden gelen saban öküzünün fiidir.”439

436
Örnein Basutolar arasnda, ürün dövüldükten ve savrulduktan sonra döven alannda bir yn halinde
braklr. Ürüne dokunmadan önce dini bir törenin yaplmas gerekir. Ürün sahipleri alana yeni bir kap
getirir ve danelerden bir bölümünü bu kabn içinde kaynatr. Ürün kaynadnda, “ükürler olsun,
tanrlar; yarnki ekmeimizi de verin bize!” diyerek kaynam üründen ortadaki yna birkaç avuç
serperler. Döven alannda daneyle dolu küçük bir çukur, tanrlara ükran sunusu olarak braklr.
Madagaskarl Hovalar yeni ürünün ilk demetini krala sunar. Ürün olgunlatkça demetler halinde saraya
tanr. Burma’da pangati yemileri olgunlatnda bir ksm yesin diye kraln sarayna götürülürdü,
kraldan önce kimse yiyemezdi bunlar. Assaml Kochlar her yl ilk ürünlerini topladklarnda bunlarn bir
ksmn, adlaryla çararak ve ellerini çrparak atalarna sunarlar. Holar Austos aynda pirinçler
olgunlatnda hasadn ilk ürününü, tanrlarna sunarlar. Hindistan’da Rajamahall yaknndaki dal
kabileler arasnda, kosarane ürünü Ekimde ya da Aralk’n banda biçilirken, yeni ürün yenmeden önce
kurbanlar içeren bir enlik yaplr. Hindistan’n orta eyaletlerinde mevsimin ilk ürünü daima tanrlara
sunulur. Punjaub’ta eker kam kesildiinde ilk ürünler, skma yerine yakn bir yere kurulmu ve eker
kam tanrsna sunulmu bir sunakta tanrya sunulur. Daha sonra ilk ürünler Brahmanlara verilir...
Benzer pek çok örnek için baknz: Frazer II: 335–337. lk ürün sunular ve ayinleri ile ilgili daha geni
antropolojik bilgi için baknz: Frazer I ve II tümü, özellikle II: 335–346.
437
lk ürün sunular hakknda fenomonolojik karlatrmalar için baknz: Sarkçolu 2002: 114, 117.
438
UKN II: 462. “nu-ala buyruk verdi: Tohum ekici Aliau ve Urkia’l Alunata konusunda…” Karmir-
Blur’dan kil tablet. Ayrca UKN II: 460.
439
UKN I: 370. Karmir-Blur’dan bulla.

91
Bahsedilen öküzün Ardini (Musair) kentinden440 Karmir-Blur gibi oldukça uzak
bir ehre gönderilmi olmas, üphesiz Urartu Krall’nda yaanan bir öküz sknts ile
açklanamaz. Ardini’nin Urartu dini içindeki tartlmaz rolü bu çalmann hemen her
yerinde tekrarlanmaktadr ve bu kutsal kentten Sevan Gölü yaknlarndaki Karmir-Blur
gibi çok uzak bölgelere kadar gönderildikleri söylenen saban öküzlerinin dinî bir rolü
olduu açktr. Öküzlerin yaklak 1000 km. uzaa her ekim mevsiminde gönderilmi
olduklarn düünmek zordur, ancak kült merkezinden getirilmi hayvanlarn ölene dek
belirli bir yerde korunduklar ve kayplar durumunda merkezden tamamlandklarn
düünmek daha mantkldr. Kutsal olduklarn varsayabileceimiz bu hayvanlarn
tarlalarn sürülmesi ile ilgili bir ritüelde rol alm olmalar gerekir, aksi halde katettikleri
mesafeyi ve varlklarn açklamak zorlaacaktr. Tarmsal üretimin farkl aamalarnda
gerçekleen bu ayinlerin belirli kiilerce yönetilmi olduklar neredeyse kesindir. Bu
kiilerin yönettii ve önemli bir ksm tarm arazilerinde gerçekletirilen ayinlerin
yaps, muhtemelen aadaki gibidir:

Tarlalarn sürülmesi ve ekim, krallk tarafndan görevlendirilen kiilerce


yönetilen ve özellikle kutsal merkezlerden gelen saban hayvanlar eliinde gerçekleen
bir ayinle balamaldr. Bu ayinlerin merkezinde, Urartu dininin ana temas olan hayvan
kurban rol alacaktr. Ekilen tohumlarn, en azndan ayinde kullanlan ksmnn sradan

440
Aslnda Karmir-Blur’un kuzeyinde, Etiuni Ülkesi’nde bir baka Ardini kenti daha bulunmaktadr:
“Argiti der ki: Ativ Etiuni Ülkesi’nin Ardini ehrinden zirbilani duydum.” UKN I: 127 – V (Bu noktay
hatrlatt için Ali Ozan’a teekkür ederim). Ancak kuzeydeki bu ehir, muhtemelen dier Ardini’den
ayrlmak için ‘Etiuni Ülkesi’nin Ardini ehri’ olarak anlmtr. simleri ayn olan ehirlerin belli
tanmlamalarla birbirinden ayrlmalar Urartu yazmanlarnn oldukça sk bavurduklar bir uygulamadr:
‘Rusahinili’lerin, yani Rusa kentlerinin Qilbani-kai = Qilbani karsndaki (Salvini 1994: 207) ve Eiduru-
kai = Eiduru karsndaki (Çilingirolu – Salvini 1995: 111–120) olarak ayrlmalar gibi. Meherkap ve
dier yaztlara baktmzda Ardini (Musair) için böyle bir tanmlama görmemekteyiz. Bunun muhtemel
nedeni, Ardini’nin Urartu yazmanlar tarafndan kartrlma ihtimalinin az olmasdr. Eer bahsettiimiz
bulla üzerindeki ehir ‘Etiuni Ülkesi’nin Ardini Kenti’ olsayd, bunun yazman tarafndan bildirilmesi
gerekirdi: Ayanis bullalarnda Rusahinili Eiduru-kai’nin Ru. Eiduru-kai veya Ru. E. olarak ksaltld
gibi (Salvini 2001c: 285–286, CB Ay–14 ve CB Ay–16), en azndan ksaltmayla da olsa söz konusu
Ardini’nin Etiuni Ülkesi’nde olduu belirtilmeliydi. Bu yüzden bulla üzerindeki ehrin Etiuni
Ülkesi’ndeki Ardini deil, Urartu Krall’nn kült merkezi olan Ardini (Musair) kenti olmas gerekir.
Tabletin dönemi belli deildir, ancak I. Rusa sonrasna aitse, iki ihtimal ortaya çkmaktadr: Ardini,
yamalandktan sonra da kutsal ilevine devam etmi, veya kutsal hayvanlar gibi bu külte bal öeler,
yine ayn tanmlamayla anlm olabilir. Ancak bahsedilen Ardini eer Musair deilse, o zaman II.
Sargon’un 8. Seferi sonucu elden çkan Ardini’nin yerine kuzeyde, daha güvenli bir yerde yeni bir Ardini
ina edilmi olma ihtimali yüksektir.

92
tohumlar olmayaca tahmin edilebilir ve bu varsaym, tapnaklarda Haldi’nin Silahlar
tarafndan kutsanan ve ‘kutsal dölleyicilere’ dönütürülen tohumlarn ilevini açklar
niteliktedir. Tarmsal süreci balatan ekim ayininde bu tohumlarn tapnaktan getirilerek
kullanlm olmas büyük bir ihtimaldir. Kült merkezinden gelen (veya geldii
varsaylan) bir öküzün çektii saban arkasndan tarlalara kutsal tohumlar saçarak
ilerleyen rahibin yapt açktr: Tarlay ve yeerecek ürünü kutsayarak bereketi
‘garantilemek’. Ancak bu ‘garanti’ üphesiz tarmsal üretim için yeterli olmayacaktr.
Bu yüzden tarlalarn ve balarn sulanmas da yine belirli ayinlerle düzenlenmitir.
Dolaysyla tarmsal sürecin her aamasnn bir ritüeller dizisi eklinde kutsand
anlalmaktadr. Bu sürecin en son safhas, hasat veya babozumu, yine arazide
gerçekletirilen bir ayinle kutsanmaldr. Kurbanlar eliinde gerçekleen bu ayinde
‘ürün’ barolde bulunacaktr441. Ürünün bir ksm tanrlara sunulurken, ki bu sunular
muhtemelen ‘ilk üründen’ ayrlmtr, bir ksm ise tapnaklara gönderilerek yukarda
bahsettiimiz ‘kutsallatrma’ sürecinden geçerek bir sonraki yln ‘dölleyicilerine’
dönütürülecek olmaldr. Bu ekilde kurgulanan bir döngü; yani tanrnn kutsad
tohumun ekilmesi, ritüellerle elik edilen büyüme süreci ve elde edilen ürünün tanrya
döndürülerek tanr tarafndan yeniden kutsanmas, tarm toplumunun baml olduu
kozmik döngüyü de yanstr niteliktedir. Ayinin gerçeklememesi, döngü içindeki
herhangi bir noktann da gerçeklememesi anlamna gelecektir ki bu durum sadece
ürünün heba olmas deil, ayn zamanda kozmik düzenin krlmas demektir: Ktan
sonra bahar gelmemesi kadar korkunç bir durum. Tekrarlanan olgu, dier tüm
dinlerdekinden farkl deildir: Tanr verir ve tanr alr; ükrann sunduun sürece yine
verir. Kozmik döngüyü krmak düzeni bozar, daha açk söylemek gerekirse, tekerrür
etmesi gereken olaylar / olgular dizisi yok edilirse, tarm toplumunu bekleyen tek ey
‘kaos’tur; ayn kozmik düzenin kurulmasndan önceki gibi. Bir baka deile: ‘orada
hiçbir ey yoktur’.

441
Çok farkl bir corafyadan, tamamen farkl bir zaman dilimi ve kültürden gelen antropolojik veriler, bu
tür ayinlerde kullanlan imgelerin birbirine ne kadar benzeebileceini göstermektedir: “Dou Hint
Adalar’ndan Tjumba’da, hasattan önce bir enlik yaplr. Tanrlara bir ükran belirtisi olarak pirinçle
dolu kaplar sunulur. Bundan sonra Hindistan cevizi aacnn dibindeki kutsal taa, kurban olarak kesilen
hayvann kan serpilir ve tanrlar için birazck etle pirinç braklr üzerine. Aacn üzerine mzraklar ve
kalkanlar aslr” (Frazer II: 338).

93
Urartu döngüsel ayinleri ile ilgili yapabileceimiz çkarmlar imdilik bunlarla
snrl. Son olarak, bu ayinlerin en önemli noktas, yani gerçekletirilmek zorunda
olduklar zaman üzerinde duracaz. Aaç ve balarn ekimi, bu dalk bölgede ancak
karlar eridikten sonra yaplabilir. Yukarda, Erimena olu Rusa’nn yaztnda karlarn
erimesinin ve göllerin suyla dolmasnn önemini görmütük. Bunun için ise en makul
zaman, Mays aynn sonlardr 442. Bu zaman dilimi, pek çok dinde kutlanan ‘Bahar
Bayram’ ile de örtümektedir. Ekim ise sonbaharda, Eylül sonu – Ekim banda
yaplyor olmalyd443. Hasat, Austos’un balarnda gerçeklemi olmaldr444.
Üzümlerin hasad için ise Ekim ay uygun bir tarihtir. Bu çkarmlara göre, Urartu
dininde döngüsel ayinlerin gerçekletirildii, dier bir deile kozmik devinimin
sürekliliinde ‘sabitlenmi’ zamanlar, aadaki gibi toparlanabilir:

Aaç – Ba Ekimi ile lgili Ayinler


Mays Ay
(Muhtemel Bahar veya Yeni Yl Ayinleri)

Ekim Ayinleri Eylül Sonu / Ekim Ba

Hasat Ayinleri Austos Ay

Babozumu Ayinleri Ekim Ay

2 – Özel Ayinler

Yln belirli zamanlarnda yaplmas gereken ayinler dnda, Urartu Krall’nn


tarihin ak içinde karlat veya karlamak zorunda kald pek çok olay da
ayinlerle kutlanmakta ve kutsanmaktadr. Bunlarn banda, üphesiz tahta çkma gelmi
olmaldr.

442
Taffet 1999: 376.
443
Taffet 1999: 376. Bu kaynakta ekimin ilkbaharda da (Nisan/Mays) yaplm olabilecei yazmaktadr,
ancak bu konuda herhangi bir yazl kaynak olmamas, bizi bölgesel gözlemlere yönlendirmektedir:
Köylüler ile olan konumalarmzda, günümüzde Van bölgesinde ilkbaharda ekim yaplmad ve ürünün
sadece sonbaharda ekilerek karlar eridikten sonra filiz vermesinin beklendii anlalmaktadr. Daha geni
bilgi için baknz: Salamtemir 2001: 45 vd., ayrca dipnot 137.
444
Taffet 1999: 376’da bu tarih Austos sonu – Eylül ba olarak verilmitir, ancak Van bölgesinde bu
tarih, hasat için oldukça geçtir.

94
a – Tahta Çkma

Urartu Krall gibi varl merkezî otoritenin gücüne borçlu bir devlette, tahta
çkma töreninin nasl bir öneme sahip olduu tahmin edilebilir. Tüm Urartu krallar,
kendilerine kralln Tanr Haldi tarafndan verildiini srarla belirtmektedir. Dahas bu
krallar, ‘babalarnn tahtlarna oturduklarn’ vurgulamaktadrlar ki bu vurgu,
muhtemelen hanedann devamn belirtmek içindir 445. Örnein: “Tanr Haldi’nin
kudretiyle, puini olu Menua Tanr Haldi’nin emriyle babasnn tahtna oturduu
zaman…”446 Bu tahta oturmann gerçekletii yer ise, Urartu Krall’ndaki üphesiz en
kutsal mekân, Musair (Ardini) Tapna’dr. Urartu krallarnn burada nasl tahta
çktklarn ise ne yazk ki Urartu deil, Asur kaynaklarndan örenmekteyiz:

“… onun önünde saltanat asas almam, taç giymemi, nianlar … prens,


çoban, Urartu halk … onu getirdiler ve tahtnn varisi olan oullarndan biri, altn ve
gümüle birlikte sarayndan her türlü deerli hazineyi Musair Kenti’ne, Tanr
Haldi’nin huzuruna getirdiler ve hediye olarak sundular. Saysz besili sr, iman
koyunu onun (Haldi’nin) huzurunda kurban ettiler. ehrinin tümü için bir ziyafet sofras
kurdular. Haldi’nin, onun tanrsnn önünde ona krâli tac giydirdiler ve ona
Urartu’nun saltanat asasn verdiler…”447

Burada tahta çk anlatlan Urartu Kral I. Rusa dnda en az iki Urartu kralnn
daha Musair’de tahta çkt anlalmaktadr. Bu krallar, II. Sarduri (M.Ö. 764–734) ve
babas I. Argiti’dir (M.Ö. 786–764). Bu isimler, Asur Kral Sargon’un Musair
(Ardini) Tapna’ndan ald ganimetler sralanrken geçmektedir ve bahsi geçen
hediyeler, büyük olaslkla sradan ziyaretlerde deil, tahta çkma törenlerinde
braklm sunulardr:

445
Urartu Krallnda hanedann devamll ile ilgili yeni bir çalma için baknz: Ayvazian 2005: 197–
205.
446
UKN II: 372.
447
LAR II: 171. Ayrca baknz: Çilingirolu 1984c: 1–25; Sivas 1991: 139.

95
“… kaidesi dökme bakr olan Urartu Kral pueni olu tarduri’nin krali
yüceliini simgeleyen, dua eder durumda bir heykeli; pueni olu tarduri’nin
dönerek üzerlerine … için döktüü bir boa ve buzasyla beraber bir inek; bir
tanrnn … tacn tayan ve sa eli kutsama pozisyonunda olan, kaidesi ile beraber 60
talent tunç gelen Urartu Kral Argiti’nin bir heykeli; üzerinde kendi marur yazt ‘ki
atm ve bir arabacm ile ellerim Urartu Krall’n kazand’ kaznm olan, kaidesi ile
beraber tunçtan dökme Ura ve iki süvarisiyle bir arabacsnn heykeli…”448

Yaztta sadece Sarduri’nin babasnn ad verilmektedir, o da yanltr: Anlan


puini (M.Ö. 825–810), Sarduri’nin dedesinin babasdr ve aralarnda yaklak seksen
yllk bir fark vardr. Ancak buradaki karkln puini özelinde yaplm olmas
ilginçtir: puini, Musair’e (Ardini’ye) geldiini bildiimiz449 ilk Urartu kraldr ve
dahas, bu kentin tanrsn alarak kurduu Urartu Panteonu’nun bana yerletiren450 de
yine odur. Bu kraln da tacn Musair’de giydiini, en azndan kralln burada ilan
ettiini düünmemek için bir neden yoktur. Gerçek anlamda olmasa da puini, bu kente
gelerek taç giymeye balayan hanedann mecazi babas olarak kabul edilebilir. Hemen
hatrlanmas gereken bir baka nokta, Keliin Yazt’nda puini ve olu Menua’nn
Musair’e beraber gelmi olduklarnn söylenmesidir 451. Bu da Asur metninde geçen,
tahta geçecek kralla beraber gelen veliaht tanmna uymaktadr. Musair’in Urartu
Krall ve krallar için önemini bal bana ayr bir balk altnda inceleyeceimiz için
burada sadece taç giyme ayinlerini kurgulamaya çalacaz:

Prensinden çobanna – ki buradaki çoban, krali sfat olarak da kullanlm


452
olabilir – Urartu halkndan oluan bir kortej, müstakbel krallarn Musair kentine
getirmektedir. Bu kortejde kraln varisi, muhtemelen en büyük olu da bulunmaktadr
ve anlald kadaryla tapnaa sunulacak hediyelerden bizzat sorumludur. Hediyelerin
listesi, burada sayamayacamz kadar uzundur ve Asur kralnn Musair Tapna’ndan

448
LAR II: 173.
449
Baknz Keliin Yazt, UKN I: 19.
450
Meherkap. UKN I: 27.
451
UKN I: 19.
452
‘Çoban’ terimi, Asur ve Urartu yöneticilerince krallk erkinin göstergesi olarak kullanlmaktadr.
Örnein Urartu Kral I. Sarduri, kendisini ‘muhteem çoban’ olarak tanmlamaktadr. UKN I: 1.

96
tadn söyledii servetin büyüklüü, bazen doruluunu sorgulatr niteliktedir. Bu
hediyeler altn ve gümü kalkanlardan tunç heykellere; on binlerce klç, kama ve
mzraktan altn ve gümü kakmal krali alemlere; tunç lambalardan altn ve gümü
mücevherlerle kapl yataklara; gümü kamçlardan tanrça eklinde altn anahtarlara
kadar çeitlilik göstermektedir453. Kortejin getirdii hediyeler tapnaa sunulduktan
sonra çok sayda sr ve koyun kurban sunulmaktadr. Bu kurbanlar, hem darda
rahipler tarafndan, hem de tapnakta kral aday tarafndan kesiliyor olmaldr. Kurban
töreninde bizzat kraln, Tanr Haldi’nin önünde arap sunusu yapt da açktr454. Bu
kurbanlar, doal olarak büyük bir ziyafet sofras izlemektedir. Ayinin son aamas
olarak kral aday, Tanr Haldi’nin (muhtemelen heykelin) huzuruna gelerek taç
giymekte ve kraliyet asasn almaktadr. Bu taç giyme töreninin en önemli temas,
belirgin bir ‘sürekliliin’ salanmasdr455. Urartu özelinde bu süreklilik, en bata
Musair kentinde, yani Urartu krallarnn ‘babalarnn tahtnda’456 giyilen taçla
salanmaktadr. Tüm Urartu krallarnn bu kentte –en azndan M.Ö. 714 ylnda
yamalanana kadar– tahta çktklarn düünmek için yeterince verimiz vardr. Her
koulda salanmaya çallan bu sürekliin nedenini, Urartu Krall’nda siyasal erki
incelerken tekrar gözden geçireceiz.

b – mar Faaliyetleri

Urartu Krall’nda ayinlerle kutsanan imar faaliyetlerinin bata geleni, üphesiz


tapnak inasdr. Ayinlerin gerçekletii mekânlar olan tapnaklarn kendilerinin de
belli ritüeller eliinde ina edildikleri görülmektedir:

“Tanr Haldi’nin kaplar için … (tapnak) yaplm olduu zaman Tanr


Haldi’ye bir olak kurban edilsin. Tanr Haldi’ye ve Tanrça Arubani’ye bir inek

453
Asur ordusunun yamalanan tapnak sunularnn tam listesi için baknz: LAR I: 171, 172, 173. Ancak
bu hediyelerin hepsinin taç giyme töreninde getirilmedii ve bir ksmnn farkl zamanlardaki ziyaretlerde
braklm olduklar unutulmamaldr.
454
Asur ordusunun yamas srasnda bu sunu için kullanlan bir kazann arap dolu olarak bulunduu
belirtilmektedir (LAR I: 173).
455
Urartu taç giyme töreni ile ilgili baknz: Taffet 1999: 374–375.
456
Bu ibarenin mecazi deil, gerçek bir taht ifade etmesi de olasdr (Taffet 1999: 374–375).

97
kurban edilsin. Tapnak yapld ve döendii zaman Tanr Haldi’ye koyun
kesilsin…” 457

“Efendisi Haldi’ye Argiti olu Rusa bu susi binasn yaptrd ve Aza Ülkesi’nin
Teiebani ehrinin Tanr Haldi’nin görkemli kaplarn yaptrd, Tanr Haldi’ye adad.
… Rusa der ki: Tanr Haldi’nin kaplar için gerçekten bir buyruk çkarttm: Yeni
tapnakta Tanr Haldi’ye bir olak kesilsin ve Tanr Haldi’ye boa, Tanr Teieba’ya
koyun ve Tanr iuini’ye koyun kurban edilsin. … Tapnak yapld zaman Tanr
Haldi’ye olak kesilsin, Tanr Haldi’ye boa ve Tanrça Arubani’ye inek kurban edilsin.
Tapnak yaplp döendii zaman Tanr Haldi’ye olak kurban edilsin ve Tanr Haldi’ye
boa kurban edilsin.”458

Kutsal mekann inasnn belirli bir arketip üzerine kurulu olduunu ve her
tapnan inasnda bu arketipin tekrarlandn görmütük. Bu anlamda Urartu kutsal
mekânlarnn inasnda belli ritüellerin tekrarlanm olmas doaldr: Her tapnan
inas, aslnda ilk tapnan inasn ifade eder ve kutsaln tezahür edecei mekan
yeniden yarataca için bu ina faaliyeti bal bana bir ritüeldir.

Tapnan yalnzca inas deil, tamiri de belirli ritüelleri öngörmektedir:

“Sarduri olu Rusa der ki: … Yeni temeller olduu zaman Tanr ebuti’ye bir
koyun kurban edilsin. Susi tapnann bir eyi ykld zaman, bu ayn kurban
gerçekletirilsin. …Kült yaps yeni yapld zaman ebuti’ye bir koyun kurban edilsin.
Rusa, Tanr ebuti’nin hizmetçisi ve Tanr ebuti karsnda vasaldr …”459

Urartu yazl kaynaklar, tapnak inas ile yan yana bir baka imar faaliyetini
iaret etmektedir: Bu imar faaliyeti, Urartu krallarnn balca övünç kayna olan ‘kale
inasdr’. Kralln olutuu erken dönemlerden itibaren büyük önem verilen kale

457
UKN I: 143. Armavir-Blur’da bulunan ta blok üzerinde, Argiti olu Sarduri’ye ait.
458
UKN II: 448. Karmir-Blur tapnann d yüzünden.
459
Mahmud Abad Yazt. Salvini 1977: 126.

98
inas460, kralln sonuna dek devam etmitir. Öyle ki büyük bir askeri ve kültürel
dirili yaratan II. Rusa (M.Ö. 685–645) döneminden sonra461 kralln gücünü yitirmesi,
bu imar faaliyetlerinin durmasn da beraberinde getirmitir. Her devlet sisteminde
olduu gibi, Urartu Krall da ina edebildii sürece ayakta kalm veya ayakta olduu
sürece ina edebilmi, hanedann çöküü ile beraber kraliyetin varlnn en önemli
göstergesi olan imar faaliyetleri de son bulmutur.

Meherkap Yazt’nda kurban kesilmesi gereken tanrlarn bir dier grubunu,


krallk içinde kutsanan ehirlerin tanrlarnn oluturduunu görmütük. Bu ehirleri
tekrar hatrlamak gerekirse, bata Ardini (Musair) Kenti olmak üzere Qumenu, Tupa,
Artsuniuinu, Eridia, Uiini, Nii gibi kentler panteonda kendi tanrlaryla
kutsanmaktadr462. Meherkap’da bunlar dnda Haldi’nin Kenti’nin Tanrlar da ayrca
anlmakta ve kurban listesine alnmaktadr463. Meherkap dnda, Tanr Teieba’ya
adanm Odzaberd464 ve Karmir-Blur465 gibi kentlerden haberdarz.

Ancak Urartu dininde kutsal ehirler, sadece sraladklarmz deildir. Örnein


II. Rusa’nn ina ettirdii Ayanis ve Toprakkale, isimlerini karlarnda yükselen kutsal
dalardan almaktadrlar: Rusahinili Eiduru-kai = Eiduru karsndaki Rusa Kenti466 ve
Rusahinili Qilbani-kai = Qilbani karsndaki Rusa Kenti467. Daha açk söylemek
gerekirse, içinde bir tapnak olduunu bildiimiz tüm Urartu ehirleri, ‘kutsal
kentlerdir’. Bunun nedeni, tapnak ile ‘kent’ arasnda dorudan bir ba bulunmasdr:

Urartu tapnaklar ile ilgili bölümde, merkez simgecilii incelenirken her tapnak
ya da saray ve biraz daha geni baklrsa her kutsal evin “kutsal dala”
özdeletirildiinin ve böylece “merkez” olduunun; axis mundi’nin (dünyann
ekseninin) geçtii yerler olarak kutsal ehir ya da tapnan ise gök, yer ve yeraltnn

460
Çilingirolu 1994: 55.
461
II. Rusa dönemi ve faaliyetleri için baknz: Çilingirolu 1994: 100–110.
462
Salvini 1993: 547; Salvini 1994: 205–207; Piotrovskii 1966; UKN I: 27.
463
UKN I: 27.
464
Salvini 1995: 186.
465
Salvini 1995: 185.
466
Çilingirolu – Salvini 1995: 111–120.
467
Salvini 1994: 207.

99
birletii yer olarak görüldüünün teorik tabann vermeye çalmtk. Bitki sembolleri
bölümünde ise bu merkez simgeciliinin Urartu dininde apaçk ekilde
gözlemlenebildiini ve tapnak tepesinde bulunan Hayat Aac’nn axis mundi olarak
Urartu tapnan gök, yer ve yeraltnn birletii simgesel bir noktaya yerletirdiini
görmütük. Bu merkez simgeciliinin, Urartu kutsal ehirlerinin de yapsn
oluturduunu düünmek mantkl olacaktr.

Bütün kutsal yaplar, evreni simgeler: Çeitli katlar ya da teraslar, “göün


katlaryla” ya da “kozmik düzeylerle” özdeletirilir468. Yalnzca tapnak alan deil,
bütün kent kozmik düzenin dünyadaki taklidi olarak, toplumsal ‘orta kozmos’ veya
‘mezokozmos’ olarak kavranr. Kent, ruhban tarafndan evrenin makrokozmosu ile
bireyin mikrokozmosu arasna yerletirilmitir469. Baka bir ifadeyle kozmik da
yeniden üreten katmanlarn her birisi, “dünyann merkezinde” yer alacak ekilde
birbirine balanmtr. Pek çok gelenee göre, dünya bir merkezden balayarak
yaratlmtr ve bu nedenle ehrin inas, bir merkez etrafnda gelimelidir 470. Çünkü
herhangi bir insan yerleimi, dünyann yeniden kuruluudur. Nihai olacaksa, gerçek
olacaksa, yeni yerleim ya da ehir, ina ritüeli araclyla “evrenin merkezine”
yönlendirilmek zorundadr471.

Urartu Krall söz konusu olduunda, ina kitabelerinin hemen tümünde


‘tapnak’ ile ‘kalenin’ beraber ina edildiklerinin anlatlmas, yukarda tapnak ile kent
arasnda kurmaya çaltmz ilikiyi düündürmektedir. Ayanis tapnak yaztnda, ina
faaliyetleri ile ilgili oldukça uzun bilgi verilmektedir. Bu bilgiler henüz tam olarak
çevrilememesine karn, bata tapnak olmak üzere tüm inaatn aamalarnn ritüellerle
kutsand açktr:

“… Yeni binalar/inaatlarda (bunlar nedeniyle) bir olak Haldi’ye kurban


edilmelidir. Bir öküz ve iki koyun Haldi’ye kurban edilmelidir, Frtna Tanrs’na

468
Eliade 2003a: 360.
469
Campbell 1995: 150.
470
Bahsi geçen geleneklerin incelemesi için baknz: Eliade 2003a: 359–361.
471
Eliade 2003a: 360. Vurgu Eliade’ye aittir.

100
(Teieba) bir koyun, Güne Tanrs’na (iuini) bir koyun, Arubani’ye bir inek,
Hutuni’ye bir koyun, Ay Tanrs’na bir koyun (tam olarak Tanr 30), Haldi’nin
silahlarna bir koyun, Haldi Kaps’na bir koyun, Tanr Eiduru’ya bir koyun, Tanr
Baba’ya bir koyun, Tanr Adia’ya bir koyun, Tanr Sardi’ye bir koyun, Tanr nuani’ye
bir koyun, Tanr Aja’ya bir koyun, Tanr Tupini’ye bir koyun, Tanr nuani’ye ikinci
kez bir koyun, Haldi Kaps’na iki koyun, Bayan Tanrçalara iki koyun. … Bu temeller
için mei ešimei elmuše manuni (ve) ina etmelidir. Birisi töreni gerçekletirdii zaman,
bir olak Haldi için kesilmelidir, bir öküz Haldi’ye ve bir inek Tanrça Arubani’ye
kurban edilmelidir. … Pahazuli ina ettiklerinde bir olak Haldi’ye kesilmelidir, bir
öküz Haldi’ye ve bir inek Tanrça Arubani’ye kurban edilmelidir.” 472

M. Salvini, henüz tamam çözümlenememi olan bu metinde ina faaliyeti ile


ilgili her bir aamann temelden itibaren aktarldn ve bu aamalarda rol alm
olabilecek bir rahip snfndan (LÚpalagi) bahsedildiini önermektedir473. Bahsedilen
ina ayinlerinin yalnzca tapna deil, ina edilen kaleyi de kapsadn düünmek için
yeterince nedenimiz vardr. Tanr Haldi kaplarnn, tapnaklarnn veya stellerin
yaptrld söylenen yaztlarn çounda ‘kale’, kutsal mekânlarn inas ile beraber
anlmaktadr. Örnek olarak aadaki alntlar verilebilir:

“Tanr Haldi’nin kudretiyle puini olu Menua, egemen olan Tanr Haldi’ye bu
susi binas yaptrd ve görkemli bir kale yaptrd.”474

“Efendisi Haldi’ye puini olu Menua bu steli diktirdi. Ayrca Tanr Haldi’nin
kaplarn yaptrd ve görkemli bir kale yaptrd. …”475

“Tanr Haldi’nin kudretiyle Sarduri olu Rusa der ki: … Tanr Haldi’nin
kaplarn ve görkemli bir kale yaptrdm. …”476

472
Oldukça uzun olan bu yaztn tamamnn çevirisi için baknz: Salvini 2001a: 259–261.
473
Salvini 2001a: 260.
474
UKN II: 378. Yukar Anzaf Kalesi’nin eteklerinde bulunmu ta blok.
475
UKN II: 376. Patnos’ta bulunan stel.
476
UKN I: 265. Sevan Gölü kysndaki Berdi-gluh Tepesi’nde, kale duvarnda ta blok üzerinde.

101
na faaliyetlerini aktaran Urartu yaztlarn genel olarak incelediimizde, ilginç
bir nokta karmza çkmaktadr. Yaztlarda ina projesinde yer alan öeler, genelde
önem srasnda göre aktarlmaktadr. Bu önem sras içinde dikkat çeken husus, kaleler
(É.GAL) ile yerleimlerin/ehirlerin (URU) birbirlerinden net bir ekilde ayrlmasdr.
Bunu, benzerlerinin iyi bir örnei olan Ayanis ina kitabesinde görmek mümkündür:

“Haldi’nin yücelii sayesinde, Argiti olu Rusa, bu kaleyi Eiduru Da


karsndaki mükemmeliyete ina etti. Rusa der ki: kaya dokunulmamt, burada
önceden hiçbir ey ina edilmemiti. Bir tapnak ve ayn zamanda bir kaleyi, mükemmel
bir ekilde ina ettim. Burada yeni balar ve bahçeler kurdum ve yeni bir ehir
kurdum…”477

Benzer ina yaztlarnn tümünde kaleler tapnaklar ile beraber anlrken,


yerleim yerleri ba, bahçe, tarla, kanal gibi altyap hizmetleri arasnda saylmtr478
(dorudan tanrlara adanan kutsal ehirler bunlarn dndadr). Bunun muhtemel nedeni,
surlar içinde kalan yaplar ile dardakiler arasnda bulunan hiyerarik farkllktr.
Kalelerin etrafn çevreleyen d kent, pek çok yazttan da anlald üzere çounlukla
Urartulu olmayan ve toplu nüfus aktarmlar ile bölgeye tanan insanlarn yaadklar
alanlardr479. Kale ise Urartu gücünün ve ‘görkeminin’ göstergesi olarak tapnak ile ayn
ilevi yüklenmektedir: Açkça, tapnan ina edilme gerekçesinde de belirtildii gibi480
‘mükemmeliyete’ ina edilmesi ve onu tamamlamas. Bu gerekçe oldukça önemlidir,
çünkü ina projesinin yerinin seçiminde topografik ve stratejik öelerin481 yan sra,
belirli yerlerin Urartular tarafndan tannan hiyerofanik özelliklerinin de dikkate

477
Salvini 2001a: 252. Ayrca baknz: Çilingirolu – Salvini 1995: 111–120.
478
Dier baz yaztlarda ise kale ile ehir srayla anlmasna ramen, net bir ekilde birbirinden ayrlr ve
bunlar, genelde yukarda bahsedildii gibi kutsal ehirlerdir: “Orada Tanr Haldi’nin ehrinde hiçbir ey
yaplmamt. Sarduri olu puini hem yeni bir kale hem de yeni bir ehir yaptrd. Yeni bir ba kurdu,
bir otlak (ve) yeni bir meyve bahçesi kurdu. …” Dinçol – Kavakl 1978: 8.
479
Urartu’da toplu nüfus aktarmlar ile ilgili baknz: Çilingirolu 1983b: 311–317. Ayrca toplu nüfus
aktarmlar ve d kentler için baknz: Konakç 2006: 94–121.
480
Salvini 2001a: 252, 259.
481
Urartu Krall’nda kalelerin ilevleri ne olursa olsun, belirli topografik ve stratejik özellikler dikkate
alnmaktadr. Urartu kale ina teknii ve yer seçimi için baknz: Çilingirolu 1983a: 28–30; Çilingirolu
1997: 50; Çilingirolu 2004b: 205–231; Smith 1999: 55 vd.

102
alnmas gerektiini belirtmektedir. Proje, Ayanis örneinde olduu gibi ‘Eiduru Da
karsnda’ veya bir baka kutsal yerde bulunan, en önemlisi, mükemmellii,
kusursuzluu ina faaliyetini önceleyen hiyerofanik bir mekânda gerçeklemektedir. Bu
ina faaliyetinde Urartu dini inanannn veya ruhbannn yapmas gereken, bu
mükemmellii ‘tamamlamaktr’. Bunun için ilk aamada söz konusu kozmik mekânla
(çounlukla kutsal dala) aradaki hiyerofanik ba kuran mekân, susi ina edilmektedir.
Susi içindeki pek çok öenin, kutsaln morfolojisine uygun olarak arndrldn ve
kusursuzlatrldn, ‘mükemmelletirildiini’ görmütük (Haldi’nin mükemmel
silahlar veya tapnaklarda olduu söylenen kusursuz eyalar gibi). Tapna
merkezinde barndran kale, ina ritüeli araclyla evrenin merkezine yönlendirilen
tapnan altndaki ikinci katmandr ve benzer ina ritüelleriyle kutsal mekânn
hiyerofanisini ‘tamamlamak’ zorundadr: Kale, içindeki tapnak nedeniyle kutsal
deildir, o mekânda her ikisini de önceleyen hiyerofani yüzünden kutsanmak
zorundadr.

Hemen tüm ina yaztlarnda karlatmz ‘orada hiçbir ey yoktu’ ibaresi,
yukarda bahsedilen ve kozmik da üreten katmanlarn yeniden yaratlma aamasnn
balangcn ifade etmektedir. Kozmik düzenin yaratlmas öncesi gibi, önceleri ‘orada’
hiçbir ey yoktur. Yaratnn ilk aamas, kutsaln ortaya konmasdr: Tapnan inas.
Ayn kutsal da gibi gök ile yeri birletiren bu kutsal mekân (bu noktada Hayat
Aac’nn ilevini hatrlaynz!), kozmik düzenden beklenen ekilde ‘mükemmel’ ve
‘kusursuz’ olmak zorundadr. Bu kozmik da yeniden üreten katmanlarn ikincisi,
kozmik dan sembolik gövdesi, kalenin kendisidir. Kalenin (É.GAL) inas ile
mükemmeliyetin büyük bir ksm karlanr, ancak tamamlanmaz. Bunun
tamamlanabilmesi için ormanlar, balar, bahçeler, tarlalar, akarsular (kanallar), göller
(barajlar) ina edilmeli, daha dorusu yaratlmaldr. Kozmik da çevresinde yaratlan
bu kozmik düzen içinde elbette insan yerleimleri de bulunacaktr ve saylan öelerin
tümü, dier ülkelerden tanan insanlarn da yaad Urartu ehrini (URU)
oluturacaktr. Her bir ina faaliyetinin ritüeller araclyla kutsanmas, içinden axis
mundi geçen kozmik da merkezli evreni hiyerarik olarak zirveden etee batan

103
yaratr. Sembolik düzlemde yaratlan bu evren, aslnda Urartu Krall’ndaki toplumsal
gerçekliin dorudan bir yansmasdr.

c – Sefere Çkma ve Askeri Törenler

Urartu Krall’ndaki ‘toplumsal gerçeklik’ söz konusu olduunda, savaa ve


askere deinmeden konumak zordur ve Urartu Krall’nda savan ve silahn
tartlmaz yeri bu çalmann pek çok yerinde tekrarlanmtr. Döneminin (belki de her
dönemin) tüm devletleri gibi Urartu da varln silaha, savata üstünlüe ve baarl
seferler sonucunda ganimetlerden elde ettii gelire borçludur 482. Buna ramen Urartu
dininde ‘sava’ ile ilgili ritüellerle ilgili verilerin azl dikkat çekicidir. Yine de Urartu
krallarnn savaa çkmadan önce belirli ritüeller gerçekletirdikleri açktr:

“Sarduri olu Rusa der ki: Bu kutsal yazt diktirdim: Krallar sefer planlad
zaman Tanr ebuti’ye bir boa ve bir koyun, Tanr Artuarasau’ya bir koyun ve Tanr
ebuti’nin kaplarna bir koyun kurban edilsin. Yeni temeller …”483

mar faaliyetleri içinde de gördüümüz ve Mahmud Abad Tepesi’nde ele geçen


bu yazt, tamamyla Urmiye Bölgesi’nin tanrlarndan olan484 ebuti’ye adanm gibi
gözükmektedir. Bölgeye yaplan bir sefer sonunda gerçekletirilen imar faaliyetlerini
anlatan bu yazt, kraln Batanr Haldi yerine yerel bir tanrya sunduu ükran
duygularyla doludur. Yerel tanrlara adanan yaztlar dier baz örneklerden de
bilinmektedir485, ancak Haldi adnn hiç geçmedii bu yaztta sefere çklrken bir yerel
tanrya kurbanlar sunulmas bilinen tek örnektir. Bunun nedeni, Urartu krallarnn
özellikle sefere çkacaklar bölgenin yerel tanrlarna baz sunular gerçekletirmeleri
olabilir. Ancak bu öneri, elimizdeki verilerin yetersizlii nedeniyle arkeolojik ve
filolojik olarak ispata muhtaçtr.

482
Urartu Krall’nda askeri seferlerin ekonomik yönü için baknz: Salamtemir 2001: 107–113.
483
Bu yazt için Salvini’nin çevirisi esas alnmtr. Yaztn tamam için baknz: Salvini 1977: 125–136.
484
Salvini 1994: 206.
485
Dinçol – Kavakl 1978: 8–14, 19–22, 23–24; Salvini 1980: 169–180.

104
Yukardaki örnek dnda, sefer yaztlarnn önemli bir ksmnda kral, savaa
gittii bölgeleri saymadan önce Tanr Haldi’nin huzuruna çktn486 veya baar için
Haldi’ye yalvardn belirtmektedir487. Bu veriler beraber deerlendirildiinde
çkarlabilecek temel sonuç, Urartu krallarnn savaa giderken Tanr Haldi’ye veya
dier yerel tanrlara kurbanlar sunduklar ve Tanr Haldi’nin huzuruna çkarak dua
ettikleridir. Ne yazk ki hiçbir yaztta zaferler karlnda yaplacak bir ayinden veya
sunulacak kurbanlardan bahsedilmemektedir. Savalardan dönüte büyük askeri törenler
düzenlenmi olmas çok büyük olaslktr, ancak veri eksiklii bu konuda herhangi bir
çkarmda bulunmamz zorlatrmaktadr.

Pek çok Urartu sefer yaztnda geçen ve bu çalmann da çou yerinde


vurgulanm olan bir ibare, savaa giden ordularla ilgili bir baka ritüeli
düündürmektedir: ‘Haldi silah ile sefere çkt’488. Dahas, düman yenenin dorudan
Tanr Haldi ve onun silah olduu belirtilmektedir 489. Israrla tekrarlanan bu ifade,
seferlerde ordunun önünde tanan kutsal bir silah düündürmektedir. Yukarda
bahsedilen Haldi’nin silahlarnn tapnak alanlarnda arndrlarak kutsanan ‘gerçek’
silahlar olduunu ve bu silahlarn Haldi’ye adandktan sonra depolandklarn daha önce
görmütük. Sava zaman ordunun güzergâh üzerindeki bir tapnaktan veya daha tutarl
olarak ordunun yola çkt merkezden bir Haldi silahnn – šuri’nin alnarak ordunun
önünde yürütülmü olmas mantkldr. Böyle bir ritüel, yaztlarn bize anlatmak istedii
ve Yukar Anzaf Kalkan’nda betimlenen ‘tanr tarafndan kutsanan’ sava, Urartu
ordusunda görev yapan askerler için de somutlatracaktr. Bu düünce tarz, ikinci bir
veriyle birbirini destekler niteliktedir. Sefer yaztlarnn bir ksmnda Tanr Haldi’nin
sefere çkt söylendikten ve silahnn gücü vurgulandktan sonra ‘Tanr Haldi önden
gitti’490 ifadesi bulunmaktadr. Bu ibare ordu önünde tanan bir heykeli iaret ediyor
olabilir ve yine heykelle beraber veya onun yerine tanan bir Haldi silahn
düünmemek için neden yoktur. Ancak bu önerinin hiçbir bir görsel/arkeolojik kant

486
Salvini 1980: 167.
487
Örnein baknz: UKN I: 127; UKN I: 128 A, B; UKN I: 130; UKN I: 155 C, D, E, F.
488
Örnek olarak baknz: UKN I: 24.
489
Baknz UKN I: 127.
490
UKN I: 36; Dinçol – Dinçol 1992: 109–117.

105
bulunmamaktadr. Buradaki ifade, somut silahlar veya heykelleri olduu kadar,
tamamen soyut bir tanr imgesini de yanstyor olabilir.

Van Bölgesi’nden ele geçen iki yazt, Tanr Haldi’nin savaç özelliklerinin baz
sava oyunlaryla anldn düündürmektedir 491: ‘puini olu Menua der ki:
Menua’nn bindii Ariba isimli at, bu yerden 22 lokot atlad.’492 Yaztta, kraln bindii
Ariba – Kartal isimli bir atn493 22 lokot, yani yaklak 11,45 m. bir mesafe atlad494
belirtilmektedir. Dier yazt ise bir okçuluk gösterisini anlatmaktadr: ‘Rusa olu
Argiti, Gilurani korusu önündeki bu yerden Batu olu pilini’nin bahçesine kadar,
950 lokot ok att.’495 Burada da kraln yaklak 500 m. uzaa frlatt bir oktan
bahsedilmektedir. Bu yaztlarda verilen bilgiler, binicilik ve okçuluk yarmalarn da
kapsayan baz sava oyunlarnn Sava Tanrs olan Haldi’ye adanm baz festivallerde
gerçekletiridii yönünde önerilere neden olmutur496. Belirli sava veya atletizm
oyunlar yapld kesin gibidir, ancak bunlarn Tanr Haldi veya bir baka tanrya
adanan ayin veya törenler olduunu gösteren kantlara sahip deiliz.

d – Gömü Ayinleri

Urartu buluntu topuluunun önemli bir ksmn elde ettiimiz mezarlar, ayn
zamanda antsal mimarinin de hatr saylr örneklerini ortaya koyarlar. Haklarnda
yazl verilerimiz olmamasna ramen Urartu dininde ölü gömme ayinlerinin nasl
gerçekletiine dair veriler de yine doal olarak mezarlardan gelmektedir.

491
Bu öneri için baknz: Taffet 1999: 378–379.
492
Shke Köyü’nde bulunmu küçük stel üzerinden. UKN I: 110.
493
Ariba – Kartal eitlii ve bu kelimenin Urartucadan Ermeniceye geçii için baknz: Greppin –
Diakonoff 1991: 725–726.
494
Bir uzunluk ölçüsü olarak Urartu lokotu 0,51 – 0,52 m. olan Asur lokotuna eitse, 22 lokot = 11,20 –
11,44 m. Diakonoff, Epigrafika Vostoka V, 1950, 115-116’dan aktaran: Payne 1993: 43, 6.5.17, ayn
yerde dipnot 56.
495
UKN I: 277. Van’da bulunmu küçük bir stel üzerinde.
496
Taffet 1999: 379.

106
Urartu ölü gömme gelenekleri incelendiinde tek bir gömü biçiminin olmad
açkça görülmektedir. Mezar tipleri, aadaki gibi sralanabilir497:

1. Yeralt Oda Mezarlar (Oyma Mezarlar, Örme Mezarlar ve Oyma-Örme


Mezarlar)
2. Ta – Sandk Mezarlar
3. Basit Toprak Mezarlar
4. Küp Mezarlar
5. Urneler
6. Kaya Mezarlar

Yukardaki mezar çeitlilii, gömü ekilleri ile daha önce bahsettiimiz dinî
öeler arasnda olmas muhtemel herhangi bir ilikiye yönelik yorumda bulunmay
güçletirmektedir. Urartu ölü gömme gelenekleri içinde, gömülecek kiiye de iki farkl
uygulama görülmektedir: Yakarak (kremasyon) ve yakmadan (inhumasyon) gömme 498.
Bu konuda da bir çkarmda bulunmak güçtür, çünkü yukardaki her mezar türü içinde,
hem yaklarak hem de yaklmadan gömülmü örnekler bulunmaktadr. Bu iki uygulama
arasndaki farkn nedeni açk deildir. Bu uygulamann Urartu toplumu arasndaki bir
snf farkllndan kaynaklanm olabilecei yönünde öneriler gelitirilmitir: T. Özgüç,
Urartu yöneticilerinin yaklmadan, halkn ise yaklarak urne mezarlara brakldn
önermitir499. B. Öün ise yakarak gömmenin yalnzca halk tabakasna özgü olmadn,
Urartu soylularnn da ayn ekilde gömülmü olabileceklerini savunmutur500. Yakarak
gömmenin kökeni de tartmaldr: M. N. van Loon yakarak gömü geleneinin Urartu
Krall’na tamamen yabanc olduunu ve bu gelenein kölelerle Kapadokya’dan
tandn söylemektedir501. Yakarak gömme geleneinin kralln daha geç bir
döneminde, Kuzey Suriye’den getirtilen esirlerce Urartu gelenekleri arasna sokulduu

497
Urartu mezar tipleri için baknz: Derin 1993: 95–169; Çevik 2000: 6–22.
498
Yakarak gömme için baknz: Çevik 2000: 17–20; Derin 1993: 106–120, 129–141. Yakmadan gömme
için baknz: Derin 1993: 95–106, 141–169.
499
T. Özgüç: 1969: 27.
500
Öün 1974: 447; Ayrca baknz: Öün 1978: 639–678.
501
van Loon 1966: 63–64.

107
da önerilerden biridir 502. Ayrca cesedi yakmann ekonomik ve kolay bir yöntem
olmamasndan dolay bunun fakirlerin deil, ancak zengin ve soylu kesimin bir gelenei
olabilecei de öneriler arasndadr503.

Son yirmi yllk dönemde yaplan kazlar, Urartu topraklarnda yakarak


gömmenin en az yakmadan gömmek kadar eski olduunu ortaya koymaktadr. Çok
yaygn olmamakla beraber, Erken Demir Ça mezarlk alanlarnda yakarak gömü
gelenei baz örneklerle temsil edilmektedir: Bunlar, Dilkaya mezarlk alannda bulunan
ve Erken Demir Ça sonlarna tarihlenen sandk mezarlar ve yakarak gömmeye ilikin
dier kantlardr504. Snf fark tartmas ise daha net bir ekilde açkla kavumu
gibidir: Adilcevaz, Patnos, Dilkaya, Atabindi, Dönerta, irinlikale I-II ve Van
Kalesi’ndeki mezarlar, yakarak gömenin hem sradan halk tabakalar, hem de Urartu
yöneticilerince kullanlm olduunu göstermitir505. Özellikle Van Kalesi’nde bulunan
ve içinde kremasyon kaplarn yerletirmek için yaplm 78 adet oyua sahip mezar,
bakentte yaayan aristokratlarn –en azndan bir ksmnn– yakldklarn ortaya
koyar506. Anlalmaktadr ki Urartu topraklarnda yakarak ve yakmadan gömü gelenei
Erken Demir Ça’dan itibaren, hem sradan halk hem de yöneticiler tarafndan
uygulanmaktadr, üstelik bazen iki ayr tarz gömü, ayn mezar içine yaplmaktadr.
Bunun nedeni belirgin bir inan fark olmaldr, ancak üzerinde yorumlar
gelitirebilmek için henüz yeterince verimiz yoktur. Bu yüzden çalmamzda Urartu ölü
gömme geleneklerini gömü biçimleri deil, fakat gömü ayini srasnda gerçekletirilen
ritüeller açsndan ele alacaz.

Arkeolojik olarak ispat edilebilen gömü ritüellerinin banda, yine kurban


gelmektedir. Bunun en önemli görsel kant, Doubayazt kaya mezar üzerindeki
kabartmadr. Mezar giriinin solunda betimlenmi olan olak, çok büyük olaslkla

502
Çilingirolu 1984b: 86.
503
Çevik 2000: 41.
504
Çilingirolu 1986: 154. Ayrca Ernis–Evditepe, Karagündüz ve Bourtan Mevkii’nde ortaya çkartlan
Erken Demir Ça mezarlarn bir ksmnn da yakarak yaplan gömüler içerebilecei önerilmitir (Derin
1993: 63).
505
Sevin 1980: 151–158. Bu konuda daha geni tartma için baknz: Derin 1993: 179–182.
506
Sevin 1980: 151–158.

108
gömü ayininde kurban edilecek hayvan iaret etmektedir 507. Anlan kurban ritüeline
ilikin somut buluntu topluluu, Urartu mezarlar içinden ele geçmektedir ve kemikler
üzerinde yaplan analizler, mezarlarda sr, koyun ve keçilere ait kemikler olduunu
ortaya çkartmtr. Bunlar büyük olaslkla kurban edilen hayvanlarn belirli
parçalardr508.

Kurbanlarn nerede kesildikleri arkeolojik olarak tam anlamyla belli deildir,


ancak pek çok mezarn yannda veya yaknnda bulunan oyuklar veya kanallar, bu
konuda bir çkarmda bulunmaya yardm edebilir: Atabindi509, Kadembast510 ve
Pekeriç511 mezarlarnn yaknlarnda bulunan bu görece s kanallar, kurban kannn
akmas için açlm olmaldr512. Özelikle Atabindi mezarlarnda kanallarn uçlarnn
dromoslara doru yaplm olmas, kurban kannn mezarlara yönlendirildiini
göstermektedir 513.

Kurban etinin ölüye sunumunda bir ‘ziyafet’ kurguland kesindir514: Braklan


çanak-çömlein miktar ve çeitlilii, bu mezarlara yiyecek yannda içecek de
brakldn ispatlamaktadr515. Mezar odalarna braklan masa, sandalye ve dier
mobilya aksamnn516 çanak-çömleklerle beraber ele geçmesi, bu mekânlarn ölü için bir
‘ev’ haline getirildiini517 göstermektedir. Anlalmaktadr ki bu sunular, bir yandan
ölünün ruhuna verilen hediyelerken dier yandan bir evin döenmesini salamaktadr.
Urartu dininde ölünün soyut bir hayata hazrlanmadn, tam aksine olabildiince
‘gerçek’ bir boyuta geçirilmeye çaltn baka veriler de ortaya koymaktadr:

507
Bu sahnenin yorumlanmas ve farkl kültürlerle karlatrmas için baknz: Çevik 2000: 63–64.
508
Bu kemiklerin önemli bir ksm ön kol parçalardr (Deniz 1980: 112).
509
Bagelen 1986: 29, resim 13-18; Belli 1989: 68 vd., levha II-IV.
510
Belli 1989: 73 vd., levha VII, 2 ve VIII, 1.
511
Ik 1987: 523, resim 36.
512
Bu kanallarn fonksiyonlar için baknz: Belli 1989: 89 vd.
513
Derin 1993: 153. Bu kanallara sadece mezarlarda rastlanmamaktadr. Van kalesi’nde I. Argiti Mezar;
Van çevresinde Yukar Anzaf, Çavutepe, Çelebiba, Deliçay; Kars’ta Maaratepe; Elaz’da Bahçecik
ve Harput; Kuzeybat ran Bastam ve Kuh-e Zambil’de de benzer iaretler tespit edilmitir (Derin 1993:
152–153; ayrca baknz: Belli 1989; Kleiss 1981).
514
Ölü gömme ayinlerinde ziyafetler için baknz: Derin 1996: 135–142; Çevik 2000: 77–78; 87–88.
515
Sevin – Kavakl 1996: 44.
516
Mezarlarda ele geçen mobilya aksamlarnn tasnifi için baknz: Derin 1996: 136.
517
Çevik 2000: 78.

109
Evletirilen mezar yaam, gerçek bir ev döenmesiyle sonlanmaz; ölünün giysileri,
süsleri, taklar, aletleri, silahlar518 ve belki de kendisine ait hayvanlar519 bu mezarlara
konulmaktadr. Kii bana birer tane olmak üzere braklan kandiller, bir yandan
günümüzde de uygulanan mum ada gibi geleneklere balanabilirken, dier yandan
mezarlarn aydnlatlmas gibi daha pratik ilevler üstlenmekteydi520. Ayaklar genelde
boa aya olarak tasarlanm ve bazen gümü521, ama çounlukla tunç levhalarla
kaplanm, üzerlerinde yiyecek ve içecekle dolu kaplar tayan ahap (bazen ceviz
aacndan522) masa ve sandalyelerle donatlm523, kandillerle aydnlatlan bir mezarn
veya ‘evin’ sahibinin sosyal statüsünü tespit etmek bugün için bile zor deildir. Bu
kiiler muhtemelen yöneticiler ve soylular gibi ‘zengin’ kesime aittiler. Yaarken bu
lükse ulaamayanlar, muhtemelen öldükten sonra da ulaamamaktadr: Daha az
görkemli basit toprak mezarlara gömülen kiilerin yanna sadece yiyecek ve içecek
kaplar koyulduunu görmekteyiz. Bunlara bazen silahlar ve süs eyalar elik
etmektedir524.

Yukarda betimlenen sahnelerin neredeyse tamam, yakmadan yaplan gömülere


elik etmektedir. Yakarak gömme geleneinde de ölülerin yanna veya urnelerin içine
kemer, bilezik, ine, fibula, mühür gibi eyalarn brakldn bilmekteyiz525. Ancak
yakarak yaplan gömülerde urnelerin yanna genellikle yiyecek ve içecek kaplar
braklmad görülmektedir. Bunun nedenine yönelik bir öneri, Z. Derin tarafndan
yaplmtr: Ölünün yaklmasndan sonra yanm kemikler dnda bir ey kalmamas,
yukarda betimlenen ‘gerçek’ sahneyi tamamyla bozmaktadr ve ölüye yiyecek ve
içecek brakma gerekliliini ortadan kaldrm olabilir526. Bu da bizi iki farkl gömü

518
Mezarlara braklan nesneler için baknz: Çevik 2000: 77–81.
519
Örnein Altntepe III mezarnda at koum takmlar ile beraber at heykelcikleri de bulunmutur (T.
Özgüç 1969: 20 vd.). Derin 1993’de koumlar bulunan atlarn gömülen kiilerin ahsi mallar olduu ve
ölüyü mezarna tadktan sonra onunla beraber gömüldükleri önerilmitir (Derin 1993: 125–128).
520
Çevik 2000: 80–81.
521
Altntepe III no’lu mezarda ayaklar gümü kapl iki sandalye bulunmutur (T. Özgüç 1969: 20, levha
XIX, 1–2).
522
T. Özgüç 1969: 22.
523
Mobilyalar için baknz: Derin 1996: 135–142.
524
Derin 1993: 141–142, 187–188.
525
Derin 1993: 138–140.
526
Bu öneri için baknz: Derin 1993: 163. Ancak istisna olsa da baz urneler yanna kaplar yerletirildii
de bilinmektedir (ayn yer, dipnot 255).

110
geleneinden öte, tamamen farkl iki mistik dünya anlayna götürecektir, fakat
yukarda da bahsettiimiz gibi bu konuya açklk getirecek verilerden u an için oldukça
uzaz.

Genel olarak özetleyecek olursak; Urartu dininde ölü, sosyal statüsünün imkân
verdii ölçüde ölüm sonrasna hazrlanarak gömülmekte veya yaklmaktadr. ster fakir,
ister zengin olsun Urartu dininde gömülen (veya bazen yaklan) kiiler için kurbanlar
verildiini bilmekteyiz. Bu kurban etlerinin yalnzca ölülere sunulmam, dier
ayinlerde olduu gibi tamamen tüketilmi olduunu düünmek zor deildir. Pek çok
veri, Urartu halknn mezarlk alanlarnda geni katlml yemekler düzenlediini
göstermektedir 527. Bu yemekler hakknda görsel verimiz snrldr528, ancak baz kaz
yerlerinde ele geçen buluntular deerlendirilirse, mezarlk alanlarnda yemek
piirildii529 ve sunulduu ortaya çkmaktadr. Örnein Karagündüz mezarlarnda in situ
olarak ele geçen baz kaplar içinde kuzu veya olak kemii olarak yorumlanan
buluntular tespit edilmitir530 ve bu buluntular, yukarda bahsedilen Doubayazt kaya
mezarndaki olak betimlemesi ile örtümektedir. Özellikle Van Kalesi’nde bulunan,
krallarn ve soylularn gömüldükleri düünülen ç Kale, Neft–Kuyu, Van Kalesi Kaya
Mezar ve Dou Odalar gibi mezarlar önünde yer alan geni platformlar
düünüldüünde söz konusu kurban ve ziyafetlerin nasl bir ihtiam içinde gerçekletii
daha iyi anlalmaktadr. Altntepe’de karmza çkan ve mezarlarn yannda ina
edilmi olan stelli alan531, yetkin bir ölü kültünü ve bu kültün Hayat Aac ile
balantsn göstermektedir (baknz: Bitki Simgeleri). Bu alanda da görkemli törenlerin
yaplm olmas artc deildir. Daha mütevaz ayinler, daha az görkemli mezarlarda
kanallar veya çukurlar banda kurban kesip piirerek gerçeklemi olmaldr.

527
Daha ayrntl inceleme ve karlatrmalar için baknz: Derin 1996: 138–140; Çevik 2000: 87–88.
528
Bir kemer (Kellner 1991: no. 282) üzerindeki betimlemeler Çilingirolu tarafndan ‘ölü gömme
merasimi’ olarak yorumlanmaktadr (Çilingirolu 1998: 38), ancak Çevik bunlarn ‘düün yemei’
olduunu ileri sürmektedir (Çevik 2000: 87).
529
Elaz-Kaleköy kazsnda bulunan iki at nal ekilli ocan (Bakr 1982: 167), ölülerle ilgili ziyafet
veya törenlerde kullanlm olabilecei önerilmitir (Derin 1993: 188, dipnot 49).
530
Sevin – Kavakl 1994: 338; Sevin – Kavakl 1996: 25 vd.
531
T. Özgüç 1969: 28 vd.

111
Urartu dininde gerçekletirilen ayinlerin yöneldikleri amaç deimesine ramen,
ana temalarn sabit kald anlalmaktadr: Buraya kadar incelemeye çaltmz
ayinlerin tümünde (tarm ayinleri, ina ayinleri, tahta çkma, askeri törenler ve ölü
gömme) ortak nokta olarak ‘kurban’ ve ‘ziyafet’ temalar ar basmaktadr. Bunun
nedenini incelemeye balamadan önce, buraya kadar gördüümüz ayinlerdeki balca
uygulamalara ksaca göz atacaz.

3 – Urartu Dininde Balca Ritüel Uygulamalar

Çalmamzn buraya kadar olan bölümünde Urartu Krall’nda gerçekletirilen


ayinlerde kullanlan semboller ve bu ayinlerin pratikleri sunulmutur. Bu balk altnda,
bir Urartu ayininde gerçekletirilen ayinlerin ana unsurlar olarak temizlenme, libasyon
ve kurbana ait verileri özetlemeye çalacaz.

a – Temizlik

Tüm dinlerin ortak noktalarndan olan ibadet öncesi temizlik, muhtemelen


Urartu dininde de bulunmaktadr. Ayanis Tapnak Alan’nda ele geçen bir pimi toprak
küvetin bu amaçla kullanlm olmas mümkündür. Tapnak Alan’na girite, 2 numaral
paye dibine yerletirilmi olan bu küvet, büyük ihtimalle ritüellere katlacak kiilerin
temizlenecekleri su ile doluydu 532. Tapnak Alan’ndaki ayinlere katlacak kral, prens,
yöneticiler ve rahiplerin tapnaa hemen girite bulunan bu kaptaki su ile
temizlendiklerini ve Urartu dinindeki dier ritüellerin bu temizlenme aamasndan sonra
gerçekletirildiklerini düünmek oldukça mantkldr533.

b – Libasyon

Tahta çkma ve balarn kutsanmas gibi farkl ayinlerde arap sunusunun


gerçekletirildiini yukarda görmütük. Elimizde libasyon sahnesinin resmedildii pek

532
Çilingirolu 2005: 33. Farkl dinlerde su ile temizlik için baknz: Sarkçolu 2002: 103–105.
533
Çilingirolu 2005: 33.

112
çok arkeolojik kant bulunmaktadr. Bunlarn banda mühürler ve mühür basklar
gelmektedir. Bu mühür basklarnda steller önünde duran kiilerin, ellerinde tuttuklar
kaplardan önlerindeki sunaklara sv (su, arap veya kan534) boalttklar
görülmektedir535. Yine kemerler üzerinde görülen baz libasyon sahneleri, arkeolojik
olarak da ispat edilmitir: Ayanis Tapnak Alan’nda 3 no’lu paye dibinde bulunan
çömlek (Levha XXIII a), kemerler üzerindeki libasyon sahnelerinde görülen çömleklere
oldukça benzemektedir (Levha XXIII b)536. Bu çömlek, muhtemelen bu alandaki
libasyon ritüelinde kullanlmtr537. Yine ayn kaleden ele geçen ve 1 no’lu paye dibine
yerletirilmi olan kireçta bir altar 538, libasyonun tapnak alanndaki önemine iaret
etmektedir.

Steller, Hayat Aac ve libasyon sahneleri birbiri ile yakn iliki içindedir ve ölü
kültünü de kapsayan bir ritüeller dizisinin parçalar olduklar anlalmaktadr, ancak
bunlar tam olarak yorumlayabilmek için elimizdeki veriler Bitki Simgeleri bal
altnda ve burada sraladklarmzla snrldr.

c – Kurban

Tüm Urartu ayinlerinin üphesiz olmazsa olmaz parças, hayvan kurbandr. Her
ritüele elik eden hayvan kurban hem mezarlklar, tarm arazileri, açk alanlardaki
ayinlerde, hem de tapnak alanlarndaki ayinlerde gerçekletirilmektedir. Tapnak
alanlarnda kesilen kurbanlarla ilgili olarak, elimizde yaztlar dnda arkeolojik veri de
bulunmaktadr: Ayanis Tapnak Alan’nda kesilen kurban kanlarnn akmas için
altndaki bir kanala balanan, 80 cm. çapnda ortas delik andezit bir sunak

534
Çilingirolu 1997: 102.
535
Benzer sunular steller önünde duran Hayat Aac huzurunda da gerçeklemektedir, ancak bu sahneleri,
Hayat Aac’nn sulanmas olarak kabul eden yorumu esas aldmz belirtmitik (stelli alanlar ve Hayat
Aac ile ilgili baknz: Bitki Simgeleri).
536
Baknz: Merhav 1991: 227: Resim 6.3.
537
Çilingirolu 2005.
538
Çilingirolu 2005.

113
bulunmutur539. Kurbanlarn bu sunak üzerinde kesildikleri neredeyse kesindir ve ayn
ileve sahip bir baka ta sunak, Çavutepe Kalesi rmuini Tapnak Alan’nda da
görülmektedir540 (Levha XXIV a). Ayrca Analkz Kutsal Alan’nda541 platform önünde
bulunan geni kanal da bu ilev için kullanlm olmaldr (Levha XIV).

Kurban edilecek hayvanlarn bakmnn da Urartu yöneticilerince veya


rahiplerce karlandn görmekteyiz. Ayinlerde kurban edilecek hayvanlar, yöneticiler
tarafndan tespit ve ina edilen, ad ‘irini’ olan yerlerde baklmaktadr542 (Levha XXIV
b). Bu hayvanlarn bakm sadece beslemeyi deil, korumay da içermektedir. Halkn bir
ksm bu hayvanlar çalmaktadr ve bunun oldukça ar bir suç olduu, yaztlardan
açkça anlalmaktadr:

“puini olu Menua bu yeri irini yaptrd. Menua der ki: Her kim kurbanlk
boalar oradan sürerse, her kim bir yere kaldrrsa, her kim büyükba hayvanlar
oradan çalarsa, her kim bu yazta kar suç ilerse, her kim bir bakasna bunlar
yaptrrsa, Tanr Haldi, Tanr Teieba ve Tanr iuini onu günein altndan yok
etsin.”543

Urartu dininde kurbann tad önemi en açk ekilde gösteren kaynak,


Meherkap Yazt’dr544. Yaztta listelenen tanr ve tanrçalara verilmesi gereken
kurbanlarn sunulmalar gereken zaman dilimleri bilinmemektedir, ancak bir seferde
kesilmeleri halinde ayda binlerce veya senede yüz binlerce hayvann kurban edilecei
görülecektir. Bu saylar ilk bakta oldukça fazladr ve belirtildii gibi listede anlan 382
adet büyük ve küçükba kurbannn yllk, aylk veya günlük olup olmad

539
Çilingirolu 2005. Sunan buluntu yeri depo mekânlardr, ancak sunak, bahsedilen kanaln azna
tam olarak oturmaktadr ve depo mekânlarna buradan tanm olmas büyük olaslktr (Çilingirolu
2004a: 261).
540
Erzen 1978a: 11.
541
Burney 1995: 206; Tarhan 1986: 306.
542
UKN I: 63. irini binas ile baknz: Diakonof 1991: dipnot 26; Tarhan – Sevin 1991: 431; Tarhan –
Sevin 1992: 1082; Tarhan 2000: 197, figür 8.
543
UKN I: 63. Van kalesinin kuzeyinde bulunan kaya üzeride. Ayrca hayvan hrszlarna kar benzer bir
lanet için baknz: Keliin Yazt (UKN I: 19).
544
UKN I: 27.

114
bilinmemektedir545. Bu kurban listesinin tüm Urartu Ülkesi için deil, sadece bakent
Tupa için hazrland önerilmitir546. Ayrca ekonomisi hayvancla dayal Urartu
Krall’nda bu kurbanlarn sadece ylda bir defaya mahsus olmak üzere kesilmi
olduu da öneriler arasndadr547.

Burada kurbanlar ile ilgili verilen saylarn çokluu veya azl herhangi bir
sonuca götürür nitelikte deildir. Eer bu saylarn çok fazla olduunu düünürsek,
farkl dinlerden gelen benzer verilerin, en azndan metinsel bilgi olarak bunu mümkün
kldn hatrlamamz gerekecektir: Saylar’a göre ilk tapnan ina faaliyetini
kutsamak için on iki gün içinde 36 öküz, 144 koyun/kuzu ve 72 keçi/olak kurban
edilmitir. Daha abartl rakamlar da bulunmaktadr: Benzer bir ina ayininde,
Süleyman’n Kudüs’te yaptrd tapnan kutsanmasnda, 22.000 öküz ve 120.000
koyun kurban edildii söylenmektedir 548. Ancak Meherkap listesinde anlan
kurbanlarn hepsinin birlikte, ayn zamanda kesilmi olmalar da gerekmez. Listede
anlan tanrlar ve Haldi’nin gençlii, erikinlii veya yall gibi anlamn tam
çözemediimiz kavramlara sunulan kurbanlarn, bilemediimiz gün ve zamanlarda ayr
ayr kesilmemeleri için bir neden yoktur. Örnein yukarda yapsn incelemeye
çaltmz ‘Haldi’nin silahlar’na kesilen kurbanlar, ordu sefere çkmadan önce veya
sonra kesilmi olabilir. Yine anlan ehirlerin tanrlarna sunulan kurbanlar, kraln o
ehri ziyaretinde kesilmesi gerekenleri ifade edebilir 549.

Nedeni ve zaman ne olursa olsun, hatr saylr miktarlarda kesilen kurbanlarn


sadece tanrlara sunulmadklarn, büyük ziyafet sofralarnda halka datldklarn ve

545
Kurbanlarn günlük olarak sunulmalar halinde, sadece Meherkap’da ylda toplam 139.048 büyük ve
küçükba hayvann kesilmesi gerekmektedir. Eer bu kurbanlar aylk olarak kesilecekse, ylda 4.584 adet
hayvann kurban edilecei görülecektir. Hesaplama 97 boa + 6 inek + 279 koyun üzerindendir. Yaztn
banda kesilmesi istenen 6 olak ve yazt sonundaki 3 boa / 30 koyun farkl bir kapsamda olduu için
hesaplamaya katlmamtr. Yaztn en sonundaki kurbanlar ise hasat – babozumu ritüeliyle ilgili olduu
için ayr tutulmulardr. Benzer çalmalar ve farkl sonuçlar için baknz: Belli 1978: 66; Salamtemir
2001: 75–76.
546
Sevin – Belli 1977: 79.
547
Çilingirolu 1997: 155–159.
548
Tarihler, 2, 7–5.
549
Krallarn ehirleri ziyaretlerinde kurbanlar kesilmesi gerektiini Ayanis (Salvini 2001a: 260) ve
Karmir-Blur (UKN I: 448) yaztlarndan örenmekteyiz.

115
tamamen tüketildiklerini biliyoruz550. Düüncemize göre benzer bir yaplanma, yakn
tarihimizden bilinmektedir: Osmanl padiahlarnn toprak tahsis ederek destekledii
tekke, zaviye, dergâh gibi kurumlar da yukardaki ileve yakn roller üstlenmektedir 551.
Baz zaviyelerde bulunan kazan ve tepsilerin says, hiç olmazsa ayin ve bayram
günlerinde büyük ölçekte yemek datldn göstermektedir. Mesela Hasköy’ün
köylerinde Yamur Olu Hasan Baba zaviyesinde 16 kazan, 37 tepsi ve 16 bakraç
vardr ve senede 350 kadar adak koyunu kesilmektedir 552. Bu küçük zaviyede günde
ortalama bir adak kurban kesildii ve halka datld düünülürse, Urartu
tapnaklarnda özel günlerde kesilen onlarca (belki yüzlerce) kurbann ilevi ve
yukardaki saylarn anlam daha iyi anlalacaktr. Bu ilevi ile kurban kesimi, Urartu
dininin toplumsal (ve üphesiz siyasal) bir kurum olarak üstlendii rolle dorudan
ilikilidir.

550
Diakonoff 1991: 17.
551
Osmanl padiahlar ve Bektailik ile ilikileri için baknz: Akyol 1999: 11–18.
552
Erken dönem Osmanl zaviyeleri için baknz: Barkan 1942: 279–304. Ayrca baknz: Akyol 1999:
14.

116
IV. BÖLÜM – TOPLUMSAL VE SYASAL KURUM
OLARAK URARTU DN

Çalmamzn önceki bölümlerinde Urartu dinini oluturan unsurlar mümkün


olduunca birbirlerinden bamsz fenomenler olarak ele alarak bu fenomenlerin
anlamlar üzerine düünmeye çaltk. Bu noktadan itibaren, önceki bölümlerde
bahsettiimiz dinî unsurlarn oluumunda etkin olduunu düündüümüz toplumsal ve
çevresel etkenler üzerine duracaz. Bu etkenlerin ilki, her toplumda olduu gibi
ekonomik artlardr.

A – Urartu Ekonomik Sistemi ve Din

Urartu Krall’nn kurulduu topraklarda tarmsal faaliyetin M.Ö. III. Binyl’a


dek izlenebildiini görmütük553. M.Ö. II. Binyl’n ilk evrelerine ait verilerimiz
snrldr ve bu dönemde bölge halklarnn olaslkla göçebe veya yar göçebe bir yaam
biçimini benimsemi olduklarndan söz etmitik. Ancak M.Ö. II. Binyl sonunda, Erken
Demir Ça’da Asur kuvvetlerinin Dou Anadolu’daki kalelere saldrdklarn ve bu
beyliklerden ar haraçlar aldklarn biliyoruz554. Sözü edilen ‘güçlü da kalelerine’
sahip beyliklerin tarmsal üretimde bulunmadklarn düünmek zordur, ancak bu
tarmsal üretimin ç Anadolu’da gördüümüz oranda youn olmas Dou Anadolu’dan
beklenemez. Dou Anadolu’nun corafi yaps engebeli ve yüksek dalar arasna
skm küçük verimli ovalar, dar vadiler ve geni da düzlüklerinden olumaktadr.
Yüksek da yamaçlarna kadar uzanan ormanlk alanlar ve koruluklarla kapl akarsu

553
M.Ö. III. Binyl kültleri için baknz I. Bölüm. Erken Trans-Kafkasya halklar büyük ölçüde
hayvanclkla uraan pastoral topluluklar olmalarna ramen Dou Anadolu’da hayvanclk temelli,
tarmsal destekli bir ekonomik geçim stratejisinin varlna dair güçlü ipuçlar söz konusudur. Dou
Anadolu Bölgesi ölçeinde, daha çok alçak ve düz ovalk kesimlerde varlk bulan E.Tr. yerleimleri, daha
yerleik karakterli bir yaam eklinin varln ortaya koymaktadr. Bugünkü snrl aratrma sonuçlar
nda Trans-Kafkasya’daki dalk yamaç kesimlerde gördüümüz geçici–mevsimlik tipte yerleimlere
bir iki istisnai örnek dnda Dou Anadolu Bölgesi baznda rastlanmas söz konusu deildir (Ikl 2005:
188).
554
LAR I, 114. Ne yazk ki alnan ‘ar haraçlarn’ ne olduu konusunda bilgi verilmez.

117
vadileri göz önüne alnrsa ekime elverili topraklarn yetersizlii daha iyi anlalabilir.
Bu tarmsal arazi azlnn yan sra, uzun ve sert geçen k mevsimi ylda sadece tek bir
hasada izin vermektedir 555. Frat, Dicle ve Aras nehirleri bata olmak üzere bu nehirlerin
kollar ve yerel küçük çaylar sayesinde bereketlenen ovalarda yaplan tarm, yaklak
1800 metreye kadar buday, 2000–2100 metre yükseklie kadar da arpa ekimine izin
vermektedir. Bu nedenle bugün dahi bölgenin tarmsal üretimi ancak kendisine yetecek
düzeydedir ve beslenme rejiminde hayvansal ürünler önemli bir yer tutar.

Urartu Krall öncesi bu topraklarda yaayan insanlarn youn tarmsal


üretimde bulunduklarna ilikin verimiz yoktur, ancak Urartu dinini oluturan öelerin
önemli bir ksmnn bitki sembolleriyle ilikili olduklarn ve etkin bir tarm kültürünü
gösterdiklerini önceki bölümlerimizde görmütük. Bu önemlidir, çünkü Urartu dini,
geçmii youn hayvancla ve yar göçer yaam tarzna dayal bir topluluktan öte,
yaamsal kaynaklar tarmsal üretime bal olan yerleik ve yüksek düzeyde organize
bir halkn dinine benzemektedir. Urartu Krall kurulmadan önceki yaklak üç yüz
yllk ‘Beylikler’ Dönemi’nde ne tür bir tapm gelenei olduunu imdilik bilemiyoruz,
ancak tarmsal üretimle ilgilendiklerini ve bununla ilgili tapmlara sahip olduklarn
varsaymak yanl olmayacaktr. Önemli olan ise bu tarmsal üretimin ve buna bal
tapmlarn boyutudur.

Asur yaztlarnda her ne kadar ‘krallar’ olarak tanmlansalar da556 Urartu Krall
kurulmadan önceki yöneticilerin gerçek anlamda krallar deil, kabile efleri veya
bölgesel yöneticiler olduklarn557 görmütük. Urartu dininin kökenlerinde yatmas
gereken tarmsal öeler ve yaztlar araclyla bildiimiz ‘efler’, Urartu Krall
öncesindeki toplumsal sistemin büyük oranda ‘orta boy tarm toplumuna’ dayandna
iaret etmektedir 558. Elimizde Urartu topraklarndan gelen verilerimiz olmamasna

555
Salamtemir 2001: 34–35. Urartu Krall’nda tarmsal üretim için baknz: Salamtemir 2001: 33–71.
556
LAR I 236.
557
Diakonoff 1984: 42–44; Çilingirolu 1994: 8.
558
Orta boy tarm topluluklarnn eflik, büyük boy tarm topluluklarnn krallk oluu ile ilgili baknz:
Diamond 2001: 99.

118
karn, orta boy tarmla uraan bu efliklerin nasl bir ekonomik – dinsel yapda
olduuna ilikin genel bir teorik çerçeve çizilebilir559:

efliklerin en ayrc ekonomik özellii, obalara ve kabilelere özgü olan yalnzca


karlkl dei tokua, yani A’nn B’ye bir armaan vermesine ve B’nin de belirsiz bir
gelecekte A’ya ayn deerde bir armaan verecei beklentisine dayal ekonomiyi terk
etmeleridir. eflikler bir yandan alverisiz ya da parasz karlkl dei toku
sistemini sürdürürken, bir yandan da yeniden datm ekonomisi denen bir sistem
gelitirirler. Bunun en basit örneine göre, bir efe eflikteki her çiftçiden hasat zaman
buday gelir, daha sonra o ef herkese bir ziyafet verir ve ekmek ikram eder ya da
buday depo eder, iki hasat arasndaki aylarda yava yava yeniden datr. Halk
tabakasndan alnan çok miktardaki ey onlara yeniden datlmayp da sakland ve ef
soyu ile zanaatkârlar tarafndan tüketildii zaman yeniden datm bir armaan
durumuna gelir ve böylece vergilerin kökeni efliklerde atlr. efler, yalnzca ürün elde
etmede deil, ayn zamanda halka ait kamu binalarnn inasnda da çallmasn
isterler, böylece kazanç ya halka dönebilir (örnein, herkesi doyurmaya yardmc olan
sulama sistemlerinde olduu gibi), ya da bundan yalnzca efler de yararlanabilir.
eflikler kendileri arasnda farkllk gösterirler. Daha büyük efliklerde genellikle daha
güçlü efler, ef soylar arasnda daha fazla snf fark, eflerle halk tabakas arasnda
daha büyük ayrmlar, eflerin el koyduu eylerde daha yüksek oranlar, bürokraside
daha çok katman, kamuya ait daha görkemli binalar söz konusudur. Ancak halktan,
kendi üzerindeki bu hegemonyay onaylamas ve desteklemesi için bu kurumlarn baz
önlemler almas gerekmektedir: 1. Halk silahszlandrarak seçkinleri silahlandrmak. 2.
Toplanan haraçlarn çounu herkesin houna gidecek ekilde datarak kitleleri
memnun etmek. 3. Genel düzeni koruyarak ve iddeti durdurarak sahip olunan gücü
insanlarn mutluluu için kullanmak. 4. Sistemi hakl çkaracak bir ideoloji ya da din
ina etmek.

559
eflikler ve bunlarn yaplar üzerinde teorik bir tartma bu çalmann kapsamn oldukça
zorlayacaktr. Bu yüzden izleyen paragrafta, Diamond 2001: 369–373 arasndaki tartmadan alnan baz
tespitler ksaltlarak kullanlmtr. Vurgular, daha sonra bu paragrafa atfta bulunulaca için tarafmzdan
eklenmitir, yazara ait deildir.

119
Son madde bizim için önemlidir, çünkü Urartu Krall kurulmadan önceki dinin
yaps ile ilgili baz ipuçlar içermektedir: Obalar ve kabilelerin inançlar merkezî
otoritenin, zenginliin el deitirmesi, ya da akraba olmayan insanlar arasnda bar
korumann gerekçesini hakl çkartmaya hizmet etmez. efliklerin ayrc özellii,
eflerin otoritesini destekleyici, kurumsallam bir dinin ilk iareti demek olan bir
ideolojilerinin bulunmasdr. ef isterse siyasal önderlik göreviyle rahiplii tek kiide
birletirir, isterse ilevi efe hakl ideolojik gerekçeler salamak olan ayr bir grubu,
rahipleri besleyebilir 560.

Urartu Krall (ve dini) kurulmadan hemen öncesinde varlklarndan haberdar


olduumuz efliklerin veya ‘krallarn’ dayandklar sosyal yapnn yukardakine benzer
olmamas için bir neden yoktur: Kendi yerel tanrlar ve rahipleri olan, belirli bir askeri
ve siyasal erke sahip, yetkilerini orta ölçekli tarmla ve çounlukla hayvanclkla
uraan köylü topluluklarndan alan, efliinin veya ‘krallnn’ boyutlar ölçüsünde
yeniden datm gücüne sahip siyasal birimler. Erken Demir Ça’da bu tip bir siyasal
örgütlenmenin varln gösteren yeterince veri bulunmaktadr: Güney Trans-
Kafkasya’daki Erken Demir Ça yerleim sistemleri incelendiinde, da ve ova
arasnda bir ayrmdan söz edilebilir. Dalarda yaplan kaleler, ovalardaki halkn
yöneticilerine aittir ve yaylalardan yamaçlara doru, dikey bir hiyerarik yaplanmadan
söz edilebilir. Baka bir deyile siyasi tabakalama yüksek rakmda siyasi seçkinler ve
ovada tebaa olarak kabaca topografyay taklit etmi görünmektedir. u cümleyi,
Smith’ten aynen aktaryoruz: “Dalar anlalyor ki devlet otoritesinin ve yönetimin
merkeziydi”561. Birbirlerine rakip küçük devletler arasnda bölüülmü tarmsal
arazilerde, siyasi otorite eliyle ina edilmi/ettirilmi sulama sistemlerinin varl
önemlidir562. Geç Tunç Ça’n sonlarna doru ortaya çkm olan bu siyasi birimler ve
ideolojik yaplanma, saylan özellikleri ile Urartu Krall’na gelitirebilecei dinsel ve
siyasi bir model sunacaklardr.

560
Diamond 2001: 373.
561
Smith 1999: 54.
562
Smith 1999: 53–56.

120
Buraya kadar tarttmz verileri bir araya toplayarak Urartu topraklarnda
Erken Demir Ça’a geldiimizde nasl bir dinî yaplanmayla kar karya olduumuzu
kurgulayabiliriz: Dalarn kutsanmas ve bu dalar önünde bulunan doal seki veya
platformlarda dalara tapnlmasn içeren bir arketipin varln daha önce önermitik.
Bölgede Urartu Krall öncesine tarihlenen hiçbir kaya nii bulunmamas bu sav
zayflatmamakta, tersine güçlendirmektedir; aksi takdirde da tapm ile yapsal iliki
içinde olan Urartu kaya nilerinin de Urartu tapnaklar gibi aniden ortaya çktklarn
kabul etmemiz gerekecektir. Dalar kutsadn her frsatta açkça ilan eden bir dinin,
bu fikri tapnaklar ve dier dinî unsurlar kurumsallama aamasn tamamladktan sonra
benimsemesi mantkl bir çkarm gibi gözükmemektedir. Muhtemel geliim silsilesi
öyle olmaldr: Krallk öncesi doal platform veya doal niler, krallkla beraber
seçilen yerlere niler yaplmas, daha sonra ise da yüzeyindeki nii ifade eden bu
arketipin tapnaklara yanstlmas.

u halde, elimizde krallk öncesi dinin ekonomik unsurlarn yanstan iki farkl
veri gurubu bulunmaktadr: Bunlarn ilki, geçmii bölgede binlerce yl öncesine giden,
küçük ve orta ölçekli tarm ekonomisi ile ilikili tarm kültleridir. kinci grubu ise
bölgenin ekolojik yapsnn yansmas olan da kültleri oluturmaktadr. Bu kültlerin
birbirlerinden bamsz olduklarn düünmek (bilmediimiz bir zamanda ayr ayr
gelimi olma ihtimalleri bulunmakla beraber) yanltr, çünkü önceki bölümlerde
gördüümüz gibi her iki grup da ‘gök’ hiyerofanisinin sembolleri araclyla kozmik
bir dinin birbirini bütünleyen öelerini yanstrlar. Bu ‘köylü dininin’ 563 henüz
bilemediimiz bir derecede kurumsallamaya balam olmas gerekir, bu da yukarda
bahsettiimiz eflik düzeni ile kout bir geliimdir.

Urartu Krall’nn kurulmasndan hemen önce var olduunu düündüümüz bu


ekonomik – dinî yaplanmaya, önemli olduunu düündüümüz bir baka etken daha
eklenmelidir. Bu etken, madenciliktir.

563
‘Köylü dinleri’ terimi ve Bat Asya köylü dinleri için baknz: Wach 1995: 323–329. Bu terim ile
kastmz, tapmlarnn merkezine tarm ve bereket ile ilikili kültleri yerletiren kültürlerdir.

121
Bölgede madenciliin Erken Trans-Kafkasya kültürüyle ilikili olarak M.Ö. III.
Binyl’a dek gittiini bilmekteyiz, ancak bu kültürden gelen buluntu topluluu oldukça
kstldr ve madencilii bilmelerine ramen E.Tr. halklarn youn madencilikle
uraan halklar olarak tanmlamak zordur564. Geç Tunç – Erken Demir Ça’da ise
durum oldukça farkldr: Krallk kurulmadan önceki dönem olan Erken Demir Ça’da
Dou Anadolu’da yetkin bir maden – özellikle demir – içilii olduunu Ernis565 ve
Karagündüz566 gibi mezarlk alanlarndan bilmekteyiz. Ernis mezarlarnda demir
silahlarn yan sra, yine demirden üretilmi tarm aletleri de ele geçmitir567. Youn
maden, özellikle demir kullanm, Geç Tunç Ça halklarnn yaplarnda belirgin
deiimlere neden olmaldr: Tunç içiliinin gerektirdii uzun mesafeli ticarete
bamllk, yani bakr ve kalayn bir araya getirilme zorunluluu, demir için söz konusu
deildir. Demir teknolojisini bilen her usta, demir madeninin olduu her yerde üretim
yapabilir. Bunun sonucu ykc olmutur: Tunç içiliinde gereken uzun mesafeli ticareti
elinde bulunduran snflar, demir teknolojisinin yaylmasyla çöküe urar ve o zamana
kadar bu teknolojiye kstl olarak ulaabilen halk ynlar, diyelim ki dal kabileler,
demir, yani üstün bir silah teknolojisiyle tanr. Demir teknolojisinin yaylmasyla
beraber tüm dünyada kurulu sistemlerde bir çökü gözlemlenmektedir. Urartu
Krall’nn doumu da ite tam bu geçi döneminde gerçeklemitir. Asur Krall I.
Tiglat Pileser’in (M.Ö. 1115 – 1077) üzerlerine sefer düzenledii Dou Anadolulu
‘krallar’568 ile yukarda Ernis ve Karagündüz’den ele geçtikleri belirtilen demir
buluntular, kronolojik olarak örtümektedir.

Urartu Krall kurulmadan önce bölgede etkin olduunu bildiimiz demir


teknolojisinin dine ne gibi bir etkisi olduunu bilemiyoruz, ancak burada M. Eliade’nin
‘demir dinleri’ tezinden ksaca bahsetmek gerektiine inanyoruz569:

564
Metal buluntularn çounun tabakas problemlidir ve analizler snrldr (M. Ikl ile kiisel görüme).
565
Belli 1987: 93; Belli 2000b: 175–180.
566
Sevin 2000: 169.
567
Belli 1996: 163, çizim 1, resim 1–2; Belli 2000b: 180.
568
LAR I, 144. Ayrca baknz Grayson 1972: 773, 775.
569
zleyen paragraf, Eliade 2003b: 69–72 arasndaki verilerden derlenmitir. Eliade’nin demir dinleri
teorisi için ayrca baknz: Eliade 2003c tümü, özellikle 57–68; Eliade 1999: 516–519.

122
Madenciliin geliimi, maden yataklarnn ve filizlerinin de dâhil olduu yeralt
kutsalln ortaya çkarr. Madenler topran barnda ‘biter’; maden yataklar ve
maaralar Yeryüzü Ana’nn rahmiyle özdeletirilir. Dünyann her yerinde madenciler
arnmay, orucu, murakabeyi, dualar ve ibadet davranlarn içeren ritüeller yaparlar.
Ritüellere yön veren gerçekletirilecek eylemin niteliidir, çünkü tecavüz edilemeyecei
bilinen kutsal bir alana girilmektedir; tandk dinsel evrenin parças olmayan bir
kutsallkla, daha derin ve daha tehlikeli bir kutsallkla iliki kurulmaktadr. Maden
filizleri bu dünyadan çkarldktan sonra frnlara yönlendirilir. Bu aamada zanaatkâr,
maden filizinin büyümesi ve mükemmelletirilmesi sürecinde Yeryüzü Ana’nn yerini
alr. Frnlar bir anlamda, maden filizlerinin ama karnnda büyümeyi tamamladklar
yeni ve yapay bir rahimdir. Bu nedenledir ki erime ilemine saysz önlem, tabu ve
ritüel elik eder. Madenci, ‘ate efendisi’dir. Maddeyi bir halden dierine ate
araclyla geçirir. Bu nedenlerle demirciler amanlar, büyücüler ve hekimler gibi
‘atein efendileri’ olma hakkn kazanrlar; pek çok mitolojide tanrlarn silahlarn
döverler.

Urartu Krall veya öncesi dinlerinde, yukarda bahsedildii gibi maden


yataklar, ocaklar veya frnlar banda herhangi bir ritüelin gerçekletirildiine dair en
ufak bir veri bulunmamaktadr. Ayrca her ne kadar bir ‘demir uygarl’ olsa da, Urartu
kültüründen tandmz buluntularn çok önemli bir ksmnn tunç olduunu
unutmamalyz. Ancak önceki bölümlerde Urartu dininde kullanlan bir simge olarak
tanmladmz ate ve bunun silahlarla balants düünülürse, Urartu dini içinde
madencilik, tunç imalat ve özellikle demir kültürü ve kültleriyle ilikili baz dinsel
motiflerin bulunduu düünülebilir.

Bu durumda, Urartu Krall’n kurulma aamasnda halkn ve ilk yöneticilerin


kar karya olduu dinsel yap öyle özetlenebilir: Küçük ve orta ölçekli tahl üretimi
ve youn hayvanclk ile ilikili bereket kültleri; bunlarla iç içe geçmi da kültleri;
maden, özellikle demir teknolojisinden kaynan alan ve silah –yani savaç bir seçkin
snf– iaret eden dinî semboller ve belki kültler.

123
Krallk kurulduktan sonra ise yukarda bahsettiimiz eflik sisteminin
gelitirilmesini içeren bir dizi projeyle karlamaktayz. Bunlarn banda, üphesiz
yeniden datm sisteminin gelitirilmesi gelmektedir. Urartu yöneticilerinin ina
ettirdikleri kalelerde bulunan büyük depo yaplar, eflik sisteminde de olduunu
varsaydmz yeniden datm mekanizmasnn Urartu yöneticilerince ne kadar
gelitirildiini göstermektedir570. Beylikler döneminde kökleri atlm olmas gereken
bir dier özellik, sulama sistemleri ve kamu binalarnn yapm için halkn gücüne
bavurulmas571 da yeniden depolama sisteminin gelimesine kout olarak krallk ile
beraber zirveye çkmtr572. Bir önceki dönemde da balarnda konumlanan yerel
siyasi otoriteler, kralln ovalara yaptrd kaleler ile tarmsal arazilere daha yakn
noktalara çekilmekte ve topografik yapnn yansmas olan dikey hiyerarik yaplanma,
mimari anlamda tarmsal arazilerde yeni bir yatay sisteme geçmektedir 573. Kalelerdeki
yüzlerce küpün doldurulabilmesi ve halka yeniden datlabilmesi için gereken youn
tarmsal faaliyetin devlet tarafndan yönlendirildiini ‘döngüsel ayinler’ ve ‘imar
faaliyetleri’ balklar altnda görmütük. Urartu yöneticilerinin tarmsal üretimi
arttrmak zorunda olduklar açktr ve bunun nedeni muhtemelen sadece daha fazla
buday elde etmek deildir: ‘Orta boy tarm topluluklar eflik, büyük boy tarm
topluluklar krallktr’574. Yüksek düzeyde yaplan tarm, beraberinde nüfus artn
beraberinde getirecektir ve nüfus art daha fazla ürün, bir anlamda datm yetkisini
elinde tutanlara daha fazla erk anlamna gelmektedir. Bunun en önemli sonucunu,
Urartu kalelerinde tapnaklara ait depo yaplaryla görmekteyiz. Çavutepe’de rmuini
Tapna yanndaki depo, kaplad alan ve küplerin boyutlaryla dier depo
mekânlarndan ayrlmaktadr ve dorudan ‘tapnan’ deposu olduu

570
Urartu kalelerindeki depo binalar için baknz: Anzaf: Belli 2000a: 203-207; Kayaldere: Burney
1966: 83–84; Çavutepe: Erzen 1978a: 11 vd.; Altntepe: T. Özgüç 1969: 37 vd.; Armavir-Blur: Forbes
1983: 67–68; Karmir-Blur: Barnett 1959: 1 vd., Piotrovskii 1955: 54-60; Bastam: Kleiss 1979: 77 vd.;
Adilcevaz: Bilgiç – Öün 1965: 4 vd.; Ayanis: Çilingirolu 2001a: 67–88.
571
Erken Demir Ça kalelerinde yeniden datm mekanizmas, kamu yaplar ve sulama sistemleri için
baknz: Smith 1999: 52–55. Ayrca baknz: Smith vd. 2004: 1–41.
572
Urartu gölet, baraj ve sulama kanallaryla ilgili geni bilgi ve 1987–2003 yllar arasnda tespit
edilenlerin bir listesi için baknz: Belli 2004: 203–216.
573
Urartu Krall ile beraber yerleim sisteminin deiimi için baknz: Smith 1999: 55 vd.
574
Diamond 2001: 99.

124
düünülmektedir575. Ayanis Kalesi’nde de benzer bir yaplanma görmekteyiz: Kalenin
batsnda bulunan depo mekânlarnn tersine, Tapnak Alan’nn arkasnda kalan dou
depo mekânlarndan ele geçen küpler üzerinde hiçbir ölçek bulunmamaktadr576. Yine
bu mekânlarda herhangi bir bulla veya mühür bulunmam olmas, burada
depolananlarn tapnaa ait olduklarn düündürmektedir577. Son yllarda yaplan
kazlar, benzer depo mekânlarnn Yukar Anzaf Kalesi’nde Tapnak Alan’nda da tespit
edildiini göstermektedir578. Görülen odur ki Urartu kalelerinde biriktirilen ürünün bir
ksmnn yeniden datm hiç düünülmemekte, tam aksine, datlacak olan dier
ürünlerden ayrlarak depolanmaktadr. Dolaysyla nüfus ve ürün art, yeniden
datlmayacak olan ve dorudan tapnan sahiplendii bu mallarn da artn
salayacaktr: Payn artmasyla paydann artmas arasndaki dorudan ba.

Kstl tarm arazisine sahip olan Urartu Krall’ndaki yönetici, bölgesinde


nüfus artn istiyorsa –ki bunu istediklerini ele geçirdikleri topraklardan yaptklar
insan aktarmlarndan biliyoruz– mümkün olduunca çok tarmsal projeye imza atmal
ve tarmsal üretimi olabildiince arttrmaldr. Bunun anlam, bölgenin geleneksel
hayvanc ve küçük ölçekli tarmc ekonomisinde de kökten bir deiiklik olacaktr. Bu
deiimin teorik tabann, M. Harris’ten izleyebiliriz:

lk devletlerin ve imparatorluklarn yaylmac siyasal ekonomilerine yant olmak


üzere insan nüfusunun younluu arttkça ormanlar ve hayvanclk için birim bana
düen ekilmemi otlaklar alan da gittikçe küçülür. Evcilletirilmi hayvanlara sahip
olan bir çiftçi nüfusun hzla artt her yerde, daha çok besin bitkileri yetitirme ile daha
çok hayvan yetitirme arasnda bir seçim yaplmasna gerek duyulur. Eski devletler ve
imparatorluklar her zaman besin bitkileri yetitirilmesine öncelik tandlar çünkü bitki
üretimine harcanan insan çabasnn her kalorisinin getirdii net kalori miktar,
hayvansal üretimden elde edilebilen net kalori miktarndan ortalama on kat fazladr.

575
Buradaki mekân dier depo mekânlarna göre daha küçüktür ve küp says daha azdr. Erzen 1978a: 11
vd.
576
Çilingirolu 1996: 369.
577
Çilingirolu 2001b: 75.
578
Belli – Ceylan 2004: 176, çizim 2.

125
Baka deile, enerji açsndan insanlarn besin bitkilerini yemeleri, bitkilerle insanlar
arasna hayvanlar sokarak beslenme zincirini uzatmalarndan çok daha verimlidir.
Hububat fotosentez yönünden aktif olan güne nn her biriminin yüzde 0,4’ünü
insanlarn yiyebilecei maddeye dönütürür. Srlarn hububatla beslenmesi bu
yüzdenin yüzde 5’i kadar, yani, güne nn orijinal biriminin yüzde 0,02’si kadar et
verir. Böylece hayvan otlana ayrlan arazi alan zararna çiftlik ürünlerine ayrlan arazi
alannn geniletilmesi karar, hayvanlar yetitirip besleme yerine insanlar yetitirip
beslemeyi amaçlayan bir strateji gösterir. Ama evcilletirilmi türler baka ürün ve
hizmetler yönünden deerlidirler. Onlar yetitirip srf etleri için kesmek onlarn yük
çekme makineleri, iplik üreticileri ve gübre salayclar olarak deerlerini yok etmek
anlamna gelir. Evcilletirilmi türlerin bazlarndan ayn zamanda sürekli olarak süt ve
süt ürünleri biçiminde hayvansal protein saland için, evcilletirilmi hayvanlarn bir
et kayna olarak neden gittikçe daha seyrek kullanldklar anlalabilir: Onlarn
canllar ölülerinden daha deerlidir579.

Yukarda gördüümüz teorik taban, Urartu Krall özelinde deneyebiliriz: Yeni


tarmsal arazilerin kullanma açlmasnn Urartu yöneticilerinin balca faaliyetlerinden
olduunu ve bu arazilerdeki verimi pekitirmek için kanallar ve barajlar yapldn
daha önce görmütük. Bu tarmsal faaliyetler, Urartu dinindeki bitki sembolleri ve
tarmsal ritüellerle de tamamlanmaktadr. Ancak hayvanclkla ilgili benzer bir veri
birikimine sahip deiliz. Post, yün, yün kuma gibi hayvansal ürünlere ilikin
verilerimiz olmasna ramen580, hayvanlarn doum zamanna veya otlatma zamanna
ilikin hiçbir veri yoktur. Karmir-Blur depo odalarnda 43 no’lu çömlek içerisinde
bulunduu gibi581, hayvanlar kesilip tuzlandktan sonra depolanmlardr, ancak
kurbanlar dnda hayvanlarn ne zaman kesileceine dair hiçbir veri bulunmamaktadr.
Topraklarnda çok youn hayvanclk yürütüldüünü düündüümüz bir kralln, en
azndan tarlalar, ormanlar, balar, bahçeler yannda otlaklarla da ilgili bilgi vermesi
gerekirdi. Oysa hayvanclk faaliyetleri ile ilgili tek veri, kralln çok erken

579
Harris 1994: 193–194.
580
“… 12 yün kuma, 14 yün … 198 dana postu, 26 yün kuma, 172 koç postu, 18 dii keçi postu …”
UKN II, 283. Karmir-Blur’dan kil tablet üzerinde.
581
Barnett 1959: 7.

126
dönemlerinden, puini hanedanndan gelmektedir 582. Bunun dnda tek bir kelime bile
Urartu yaztlarna yansmamtr. Burada, Urartu Krall’nda hayvanclk yaplmad
gibi bir düünce öne sürmüyoruz. Aksi halde Urartu yerleimlerinden gelen binlerce
hayvan kemiini, örnein Yukar Anzaf Kalesi’ne yaplan bir saldr sonucu içeri alnan
ve kap önünde duman ve izdihamdan boularak ölen 81 sr ve 452 koyun/keçiyi583
açklayamayz. Ayrca Urartu halknn elinde bilemediimiz bir miktar hayvan
olduunu, bunlarn tapnaa getirilerek adanmalar nedeniyle bilmekteyiz584. Söylemek
istediimiz, kralln kurumsallamas ilerledikçe hayvancln asgarî düzeye çekilerek
tarma arlk verilmi olmas gerektiidir. Urartu halk (köylüsü) mutlaka yüzyllardr
sürdürdüü yaam tarzna, youn hayvancla ve buna bal olarak yaylacla devam
etmektedir585. Kazlarmzn yetersizlii nedeniyle köylerde veya mezralarda yaayan
Urartu halknn geçiminde ne tür bir ekonomik sistemin hâkim olduunu bilmiyoruz.
eflik düzeninde veya günümüzde olduu gibi hayvanclk ve orta boyutlu tarma
dayanan bir ekonominin varl büyük olaslktr. Ancak Urartu Krall’nda bildiimiz
büyük yerleimlerin tümünün verimli tarm arazilerine hâkim noktalarda kurulduklarn
ve kalelerin önemli bir ksmn oluturan depo yaplarn586 dikkate alrsak, bunun
ehirlerde oturan halk için de geçerli olup olmad tartmaldr.

Burada sorgulanmas gereken, kralln yeni yerleimlerde, yani geleneklere


dayanmayan ve sosyal yapsn kendisinin oluturaca sistemde hayvancla ne kadar
önem verdiidir. Önemli bir ksmn Urartu topraklar dndan getirtilen insanlarn
oluturduu yeni yerleimlerde hayvanclk ön plana çkarlacaksa, bu insanlara oldukça
fazla sayda hayvan temin edilmesi gerekecekti. Ayn durum, ehirlere yerletirilen
yerel halk için de geçerlidir. Seferlerdeki en büyük ganimet kalemi olan yüz binlerce
hayvan, bu amaçla datlm olabilir. Tarm arazilerinde de olabilecei gibi, baka
ülkelerden alnan hayvanlar halka datlarak bunlardan belli bir oranda vergi alnabilir,
ancak böyle bir ekonomik sistemin kontrolü, yani kii bana kaç hayvan verildii, bu

582
Dinçol – Kavakl 1978: 8. Salvini bu çeviriye katlmamakta ve yaztta otlaktan bahsedilmediini öne
sürmektedir (M. Salvini ile kiisel görüme).
583
Belli 1998: 25.
584
Diakonoff 1991: 17.
585
Çilingirolu 1997: 7.
586
Burney bunlara ‘depo kentler’ demektedir (Burney 1977: 1).

127
hayvanlarn ürünlerinin (süt, yün ürünleri yan sra yavrular) nitelik ve niceliklerinin
denetimi ve yönetimi, hayvancln ancak youn bürokratik bir yaplanma eliyle
yönlendirilebileceini göstermektedir. Hayvancla ayrlm böyle ciddi bir bürokratik
yaplanmann hiçbir kant brakmamas zordur. Düüncemiz, Urartu topraklarnda
hayvancln asgarîye indirilme çabasnn bir sonucu olarak dardan oldukça yüksek
saylarla hayvan getirildii ve doan (veya domas muhtemel) hayvan açnn bu
ekilde karlanmaya çallddr. Hayvanlarn yetitirilmesine harcanacak mesainin
tarma yönlendirilmesi ve hayvan ihtiyacnn bir miktarnn dardan karlanmas,
tarma uygun kstl arazinin bir bölümünün otlak olarak, dier bölümünün ise yonca
gibi hayvan yemlerinin ekilmesinde kullanlmasndan çok daha aklcdr. Böylece en
azndan büyüme süreci asgarî maliyetle karlanabilir ve getirtilen hayvanlar,
ürünleriyle dorudan tüketim sürecine dâhil edilebilir. Bu ise kesinlikle asl geçim
kayna hayvanclk olan bir toplumun yaam tarz deildir.

Bu noktada, tarm ürünlerinde olduu gibi hayvansal ürünlerde de bir çeit


yeniden datm sistemi olduunu düünmekteyiz. Urartu tapnaklarnda / kalelerinde
devlet elinde, irini binalarnda587 tutulan hayvanlarn belli aralklarla kesimi ve kaleler
çevresinde oturan halka datm, günümüz kurban törenlerinde yaplandan daha farkl
bir görünüm sergilememelidir. Eer bu yorum doruysa, irini yaplar bir anlamda
kalelerdeki yeniden datm depolarnn bir baka türüdür: Tek fark, buday, arpa veya
arap dolu yüzlerce küp yerine yüzlerce hayvann devlet korumas altna alnm
olmasdr588. Bu ekilde bir datm mekanizmas oldukça sk ancak kontrollü hayvan
kesimini öngörür. Bu hayvanlarn tapnak himayesinde olduunu hatrlarsak, bu datm
mekanizmasnn ad ‘kurban’ olmaldr. Kurguladmz sistemde tapnaklarn elinde
oldukça çok sayda hayvan bulunmas ve bu hayvanlarn hemen her frsatta, yani yeni
yl, tarlalarn / balarn açlmas, tarlalarn ekilmesi, tarlalarn sulanmas, hasat,
babozumu, kanallarn açlmas, kanallara su aktlmas, kanallardaki suyun çekilmesi,

587
irini binas ile baknz II. Bölüm, Kurban bal. Ayrca baknz: Diakonof 1991: dipnot 26; Tarhan
– Sevin 1991: 431; Tarhan – Sevin 1992: 1082; Tarhan 2000: 197, figür 8.
588
Arkeolojik olarak çok sayda depo yaps ve mekân tespit etmi olmamza ramen, irini olarak
tanmlanabilecek yap says azdr. Bunun muhtemel nedeni, bu yaplarn tapnak kontrolünde olmalarna
ramen kalelerin merkezlerinden uzak bir yerde, belki surlarn hemen dnda bulunuyor olmalardr.

128
göllerin / barajlarn dolmas, bunlarn boalmas, binalarn inas, ypranan yaplarn
tamiri, sefere çkma, seferden dönme, kraln ehri ziyareti ve belki hiç
bilemeyeceklerimiz gibi pek çok durumda kurbanlar kesilmesi gerekecektir. Bu, tam da
Urartu dininde karlatmz söylediimiz durumdur. Kurbanlarn kesilme zamanlar
hasat veya yeni yl gibi ylda bir defa yaplan ayinlerden tahta çkma gibi ender ve
görkemli törenlere veya yaplarn tamiratlar gibi alldk faaliyetlere kadar çeitlilik
göstermektedir (Urartu mimarlarnn balca malzemesinin kerpiç olduu hatrlanrsa,
tamirat ve tadilatlarn oldukça sk olmas gerekecektir). Özel ahslarn kendi balarna
kurban kesemediklerini de biliyoruz: Adak kurbanlar, tapnaa getirilmekte ve burada
yetkili kiiler eliinde kesilerek datlmaktadr. Karmir-Blur yaztndaki anlalmas
zor ilginç bir pasaj, Urartu tapnaklarnda kurban kesiminin ve ‘etin’, ibadet boyutunun
dnda, nasl bir ekonomik sistemin parças haline geldiini göstermektedir. Yaztta
tapnan inasnda sunulmas gereken kurbanlar – Urartu dinindeki rutin uygulama –
sralandktan sonra, farkl bir kurbandan bahsedilmektedir:

“Haldi’nin Tapna’na oullar getirdiklerinde Haldi’ye zorunlu olarak bir


adak adansn. Tapnakta her kim görevini yerine getirmek istemezse, bunun için yemine
uygun olarak, toprakta ne yaptna baklmakszn kraç topraktan ta toplatlsn. …
Koç, Haldi kaplarndan çkt için biri … onu Haldi’nin Tapna’na koysun … biri
koçu Haldi’nin ve Arubani’nin önüne koyduktan sonra gitsin ve mare-adamlarna ait
olan serhane-evinden bir kurban adasn, ama urale-adamlar dier ada talep edince
serhane-evinden onu tapnan önüne koysun, onu yere uzatsn, Haldi için adan
adasn, [ziyafet…] ve sonra gitsin ve Haldi kaplarnn önünde adak adasn. Yönetici
bir hesap yapsn, gitsin ve Haldi kaplarnn önünde saylandan …”589

Bu zor anlalr metni inceleyen Diakonoff, olunu tapnak hizmetine veren


birinin kesmesi gereken kurbandan bahsedildiini belirtmektedir. Metinde mare-
adamlarna ait serhane-evini ahr olarak yorumlayan Diakonoff, mare-adamlarnn ise
sava arabas sürücüleri olduunu önermektedir. urale-adamlar ise klç veya silah
589
Yazt UKN II, 448’dir ve Karmir-Blur Tapna’nn ön cephesine aittir. Yaztn bu bölümünün çevirisi
Melikivili’de (UKN) ve Payne’de bulunmamaktadr (Payne 1993: 11.2.6). Bu yaztn burada verilen
ksm ve filolojik yorumlar için baknz: Diakonoff 1991: 13–21.

129
kökeninden gelen bir snf ifade etmektedir ve Urartu toplumundaki en güçlü snftr590.
Hiçbir resmi içerii olmayan bir adak kurbannda uygulanmas gereken bürokrasi ve
kurbanlarn hesabn tutan yöneticilerden balayarak devreye giren yüksek snflar göz
önüne alnrsa, kurban etinin bir ksmnn kurban sahibine geri verilmesine ramen geri
kalannn belirli kiilerin kontrolünde kald anlalmaktadr. Yaztn devamnda ise
kurban edilen hayvann kannn ve etinin bir parçasnn götürülmesi, ancak dier
parçalara dokunulmamas, bunu yapann aldnn iki katn tapnaa vermesi gerektii
vurgulanmaktadr591.

Yukarda da belirttiimiz gibi, Urartu dininde kurbanlara ve ganimet


listelerindeki hayvanlara ait detayl verilerin yannda hayvanlarla, otlaklarla veya en
azndan hayvanlarn sulanaca göletlerle ilgili (ki bu tip göletlere bugün Dou
Anadolu’nun her köesinde rastlanabilir), tek bir yazttan592 daha fazla yazl veri
beklenirdi. Asur yazl kaynaklar Urartu Krall’ndaki tarm ve hayvanclk faaliyetleri
ile ilgili bilgi verirken bunlar birbirinden ayrmazlar:

“Ulhu Kenti, Kipal Da eteklerinde bir kale … ve halk balk gibi … içmediler,
açlklarn yattramadlar … Ura, onlarn kral ve danman, kalbinin sesini
izleyerek … onlara sularn nereden fkrdn gösterdi. Bu sular tayan bir hendek
kazd ve … Frat gibi bolluk getirdi. Onun yatandan çkan saysz kanal yapt … ve
meyve bahçelerini sulad. Eski zamanlardan beri ssz olan topra … ve yamur gibi
bol meyve ve üzüm üretti. Yüksek çnar aaçlar, saraynn zenginliklerinin … bir
orman gibi, ovaya gölge yapmalarn salad, ve ekilmemi tarlalarnda … tanr gibi,
halkna mutluluk arklar söyletti. Tohum ülkesinin 300 homer tohumunu ekti … ekin
hasatta bol buday verdi. Ekilmemi topraklarn baharda bol bol sulayarak çayra
çevirdi, çim ve ot yaz k eksik olmad; oralar atlar ve hayvanlar için konak yerine
çevirdi…” 593

590
Diakonoff 1991: 17.
591
Diakonoff 1991: 17–18.
592
Dinçol – Kavakl 1978: 8.
593
LAR II, 160.

130
Asur Kral II. Sargon’un hayran kald bu faaliyetler Urartu krallarnn da pek
çok yaztta sklkla vurguladklar övünç kaynaklardr. Ancak bir istisna olarak
ekilmeyen alanlarn otlaklara çevrilmesinden Urartu kaynaklarnda sadece bir kez deil,
daha fazla bahsedilmesi beklenirdi. Örnein “koyunlar kuzuladnda Tanr Haldi’ye …
kurban edilmelidir” veya “Tanr Haldi’nin kudretiyle ben, X olu X, buray
hayvanlarn otlamas için ayrdm” veya “hayvanlarn su içmesi için buraya bu
gölü/baraj yaptm” gibi. Ne yazk ki yoktur. Tüm bunlarn belirli derecede
gerçekletirildikleri üphesizdir, ancak adlarna yazt dikilmesine veya dier hizmetler
arasnda saylmalarna gerek duyulmamtr. Tersine, kurban etinin datmyla ilgili
bürokratik hükümler bir tapnan cephesine kaznacak kadar önemli saylmtr. Bu,
çok ileri derecede hayvanclkla uraan ve saysz hayvan kapsayan sürülere, snrsz
hayvansal ürüne sahip bir krallk için kafa kartrc bir durumdur. Hayvanclk krsal
kesimde yaayan halk için üphesiz vazgeçilmezdi, ancak düüncemize göre nüfusun
önemli bir bölümünü oluturan kentli veya ‘kentliletirilmi’ halk olabildiince bu
uratan uzaklatrlm ve dorudan tarmsal üretime yönlendirilmiti594. Elimizdeki
veriler, Urartu Krall’nda ister yüzlerce hayvandan oluan büyük kurban törenleri,
ister kiisel adak kurbanlar olsun, kurban etinin –ayn depolanan dier yeniden datm
mallar gibi– meta olarak alglanarak kayt altna alndn göstermektedir. Bu ekilde
hayvan tüketimi sk kontrol altna alnabilecei gibi, elinde hayvan bulunmayan
nüfusun et ihtiyac ‘kurban’ ad altnda karlanarak hem devlet, hem tebaa için azami
düzeyde maddi ve manevi çkar salanr595: Her kurban, Urartu tanrlar kadar Urartu
halkn da memnun edecektir.

594
Baz Asur betimlemelerinde Urartu topraklarndan ganimet olarak alnan hayvanlar gösterilmesine
karn Asur yazl kaynaklarnda Urartu topraklarndan ele geçirilen ganimetler içinde hayvan hemen
hemen hiç geçmemektedir. Bunun nedeni A. Çilingirolu’nun belirttii üzere hayvanlarn sefer zaman
yaylalara çkarlmalar olabilecei gibi (Çilingirolu 1997: 7), Asur seferlerinin odaklandklar önemli
Urartu merkezlerindeki hayvanclk faaliyetlerinin asgari düzeye çekilmi olmas da bir ihtimaldir. Bu
tarmsal merkezlerin yapsn ve Asur ordusu için önemini yaztlardan örenmekteyiz: “Ulhu Kenti’nin …
Azna kadar dolu tahl depolarn açtm ve ordumun bereketli tahl snrsz miktarda yiyip tüketmesi için
izin verdim…” (LAR II, 161). Ancak düüncemize göre Asur seferlerinde hayvan alnmam olmasnn en
geçerli nedeni, Asur ordusunun bölgeye baka amaçlarla gitmi olmasdr. Eer Asur ordusunun amac bu
olsayd, ganimet listelerinde saylan ve kaçrlamadklar anlalan pek çok deerli malla beraber
götürebilecei kadar hayvan almasn engelleyebilecek ciddi bir engel yoktu.
595
Hemen hatrlanmas gerekir ki Dou Anadolu’da günümüzde süregelen yaam tarz, et tüketmek
amaçl hayvan kesimini öngörmez. Tam aksine, hayvanlar hastalandklar veya sakatlandklar zaman
kesilir. Hayvan saysnn çok olmas halinde sakatlk ve hastalk da çok olaca için et ihtiyac yaanmaz.
Ayrca hastalk ve sakatlk sonucu kesilen bu hayvanlar komulara veya köydeki herkese datlarak etten

131
Anlalmaktadr ki Urartu Krall kurulduktan sonra Dou Anadolu ve yakn
çevresi, tarihinin en geni çapl deiimini yaamtr. Deiimin boyutlar yalnzca
siyasal erkin tek elde toplanarak hâkimiyetini yayabilme gücünün artyla snrl
deildir. Yeni erk sahipleri sadece politik yapda deil, yerleim sisteminden etnik
yapya, bölgesel kaynaklarn kullanm ve paylamndan yaam ve geçim tarzna kadar
pek çok alanda dönüümler gerçekletirmitir.

Ancak bu nasl oldu? Urartu krallar bölgedeki eflik sisteminden miras aldklar
potansiyeli gelitirirken kendilerini, krallklarn, hâkimiyetlerini, daha dorusu ‘varlk
nedenlerini’ ve uygulamalarn meru klabilmek için nelere bavurdular? Her devlet
sisteminde olmas gereken ‘ideoloji’, Urartu devletinde hangi tabana oturmaktayd ve
dayanaklar neydi? Çalmamzn bundan sonraki aamasnda Urartu dinini, yukardaki
sorular dorultusunda incelemeye çalacaz.

B – Urartu Krall’nda Siyasal Erk ve Din

1 – Klç ve Erk

Urartu krallarnn erklerini dayandrdklar balca güç, üphesiz ‘klç’t. Antik


dönemde farkl etnik kimlikleri geni bir corafyada bir arada tutabilmek için gerekli
olan askeri güç kullanmnn Urartu Krall’na da yabanc olmadn ve silahn gücüne
oldukça sk bavurulduunu yaztlardan biliyoruz. Her eyden önce kralln en önemli
ekonomik girdilerinden birini sava ganimetleri oluturuyordu. Daha da önemli bir
nokta, krallk yönetiminde savaç seçkin snflarn söz sahibi olduu verisidir. Urartu
saray sakinleri ile ilgili bilgi sunan sayl yazl verilerden en önemlisi olan Toprakkale

azami fayda salanr. Böylece sadece ‘et yemek’ amaçl hayvan kesimi köy veya mahalle genelinde
önlenir ve hayvanlar, ancak kendilerinden faydalanlacak dier unsurlar ortadan kalktktan sonra ete
dönütürülür. Beslenme rejiminde ise süt, peynir ve yourt gibi ürünler etten çok daha önemli bir yer
tutar. Ayrca günümüz Dou Anadolu’sunda tarmsal faaliyet youn art gelir üretememesine ramen
beslenme rejimindeki yeri oldukça önemlidir ve bölge ihtiyacn karlar niteliktedir.

132
tableti, sarayda yaayan farkl snflar ve meslekleri sralamaktadr. Bu tablete göre596
Toprakkale Saray’nda görev yapan snflar öyledir:

“…104 Tardae Adam, 1009 Kiri Adam, toplam 1113 Mare Adam; 3784
Harem Aas veya Hadm; 2409 Erkek, 119 Muhasip, 68 Dokumac Kadn, 1188 UR-
ZIR Adam; 300 urale Adam; 90 Serbest Adam; 168 Saray Hizmetlisi:108 Saray
Hadm, 35 Bekâr Adam, 10 arapç, 15 ipika Adam; 52 Unqaita Adam, 15
Ubiabi’nin Önünde Duranlar, 7 Katrc, 20 Garurda Adam, 10 Pulio, Toplam 5507
Kii.”

Burada ad geçen iki snf, yukarda bahsettiimiz ve Karmir-Blur Tapna’nn


cephesine kaznm olan yazttan tandktr: Mare Adamlar ve urale Adamlar.
Belirttiimiz gibi, Diakonoff’a göre Mare Adamlar kale personelinin üst snfna
dâhildir ve muhtemelen sava arabas sürücüsü anlamna gelen bir savaç snf
karlamaktadr597. Bundan daha önemli olan dier bir terim ise, urale’dir. Açkça silah
veya klç kelimesi uri’den türetilmi olan bu terim598, yazta bakldnda saray
muhafzlarn veya sarayda görevli olan silahl bir askeri snf ifade eder gibidir. Ancak
dier yaztlar incelendiinde, durumun böyle olmad görülmektedir: urale snf, yani
‘silahl’ veya ‘klçl’ adamlar, Urartu ordusunda kraln veya sarayn özel birliklerini
oluturmaktadr ve susi tapnaklarnn içinde adak sunabilme ayrcalna sahiptirler 599.
Yine uri kelimesinden türeyen bir baka kelime, bu snf ile Urartu devlet yaps
arasndaki ban önemini vurgulamaktadr: Yaztlarda geçen uraue Ülkesi
(KURuraue), Biainili Ülkesi’nden farkl bir terimi ifade eder ve uraue Ülkesi’nin
Efendisi, Urartu Kral’nn unvanlarndan biridir 600. uraue’nin Efendisi terimi üzerine
iki farkl yorum bulunmaktadr: Diakonoff’a göre, urale’nin Efendisi krallktaki en
baskn snfn, belki de hanedan ile ayn etnik kökenden gelen ayrcalkl zümrenin lideri

596
UKN I, 286.
597
Diakonoff 1991: 17.
598
Diakonoff 1991: 14, dipnot 8. Ayrca uri = silah için baknz: Çilingirolu 1997: 142.
599
Diakonoff 1991: 17.
600
Bu unvan, “urale Ülkesi’nin Efendisi ve Biainili Ülkesi’nin Efendisi”, puini döneminden II. Rusa
döneminin sonuna kadar pek çok kez kullanlmtr. Baknz: Benedict 1965: 35–40; Dinçol – Dinçol
1995: 29–30; UKN I, 19, 70, 72, 155, 156, 168, 281; UKN II, 376; Salvini 2001a: 253–270; Salvini
2001b: 271–272, 276.

133
anlamndadr. Gerçekten de Asur yaztlar, böyle bir snfn varlndan bahsetmektedir:
“Urartu Kral Ura’y yendim, saysz insann öldürdüm. Onun süvari snfn meydana
getiren kral soyundan 260 kiiyi kendi ellerimle yakaladm”601 gibi. kinci bir yorum ise
çift dilli yaztlardan gelmektedir. Akkadça ar kiati (halkn kral) anlamna gelen
KUR.KURME Sümerogramyla yazlan uraue’nin Efendisi terimi, açkça Biainili’den
farkldr ve biri belirli bir snfn kraln vurgularken, dieri tüm Urartu halknn
efendisini ifade ediyor olmaldr602. Bu görüe ksmen katlan Salvini, KUR
uraue’nin
kiileri deil, ancak ülkeyi ifade ettiini, uraue’nin Efendisi’nin ‘Ülkenin Efendisi’
anlamna geldiini belirtmektedir603. Fakat urale’nin anlam ister seçkin bir snf, ister
‘ülkeyi’ ifade etsin604, ‘silah’ kelimesinden türedii ortadadr605.

u halde, Urartu Krall’nda erki elinde tutan ve doal olarak bu erkin devamn
salamak zorunda olan kesimin balca dayanak noktas ‘silah’ olarak ortaya
çkmaktadr. Bu sava ve ölüm arac, sadece onu elinde tutan erk sahiplerinin
hâkimiyetlerini kendi topraklar üzerinde salamlatrmak ve yine bu hâkimiyeti çevre
corafyalara yaymak ilevi ile önem tamaz. Dinî sembollerden bahsederken bu
‘objenin’ kutsal mekânlardaki varln yakndan takip etmi ve yüklenmi olabilecei
anlamlar üzerine düünmütük. Tapnaklarda bulduumuz yüzlerce silah ve yaztlarda
geçen ‘Haldi’nin silahlar’, üphesiz Urartu siyasal erkinin yukarda bahsedilen yaps
ile yakndan ilikilidir. Bata hanedan olmak üzere erki elinde tutan savaç seçkinlerin,
hâkimiyetleri altndaki topraklarn sosyal yapsn ekillendirirken ve kendi sistemlerini
kurarken temel dayanaklar olan silah, dinî sembolizm hiyerarisinde de tepeye oturmu
veya oturtulmutur. Bu, Urartu siyasal erki ve sosyal yaps ile Urartu dini arasndaki
dorudan ba göstermektedir.

601
LAR II, 20. Paralel bir yazt için baknz: LAR II, 154.
602
Diakonoff 1991: 19. Ancak Diakonoff, bu terimin bir corafi ad deil, kesinlikle insanlar ifade
ettiini belirtmektedir (Diakonoff – Kashkai 1981: 82, urele maddesi).
603
Salvini 2002: 128 ve dipnot 14. Ancak Salvini, Asurca ve Urartuca çift dilli yaztlarn her zaman
birebir çevrilmediklerini ve Diakonoff’un önerisinin dikkate alnmas gerektiini belirtir.
604
urele kelimesi üzerine tartmalar için baknz: Payne – Ceylan 2003: 197–199. Burada
aratrmaclar, urele Ülkesi üzerine tartmalar sunduktan sonra bunun Ar Ovas ve Yukar Murat
Havzas’nda, Biainili Ülkesi ile eit öneme sahip bir corafi bölgeyi ifade ettiini önermektedirler.
605
Salvini 2002: 128 ve dipnot 14.

134
Ancak Urartu siyasal erkinin dayanak noktas sadece silah olamazd, aksi halde
dardan gelen ilk ciddi askeri müdahale veya Urartu hanedannn güçsüz kald
herhangi bir gün, dier bir deile ‘silahlarn gücünün’ azalma ihtimali olan her an,
hanedan ve seçkinler için tüm sistemin çökmesi ve çetin uralarla kazanlm
ayrcalklarn dönüümsüz olarak kayb anlamna gelecekti606. Dolaysyla Urartu
topraklarn yöneten snflar ‘meru’ klacak ve bu snflarn varlnn doal sonucu
olan siyasal, ekonomik ve kültürel eitsizlii onaylayacak bir ‘yüksek makamn’ varl
tartlmazdr. Antik bir toplum için yöneticilerin üzerinde ve onlar onaylayabilecek
(veya yetkilerini ellerinden alabilecek) erke sahip yegâne güç, din, burada devreye
girecektir.

2 – Siyasal Erkin Meruiyeti ve Ardini (Musair)

Urartu Krall öncesinde varolan –ve krallk süresince de ksmen devam eden–
farkl tanrlardan oluan dinî yap, hâkimiyetini yerel krallara/yöneticilere ve farkl
sosyal gruplara kabul ettirme iddiasndaki bir snf meru klmak için yeterli deildir.
Bölgesel yönetimlerin tek elde toplanmasna kout olarak dikey bir hiyerariyi meru
klabilecek tek kurum, dünyevi yaamn kozmik sistemdeki yansmas olan ve bir
‘batanr’ ile onun altndaki dier tanrlar ve kutsal güçlerden oluan yetkin bir dinî
sistemdir. Bu sistemin Sümer, Akkad, Babil, Hitit, Asur ve Elam devletlerinde de
tamamen benzer ekillerde çaltn I. Bölüm’de görmütük. Bu anlamda Urartu
hanedannn da tahta çkaca, yani tanrdan yetkilerini devralaca bir kült merkezine
ve daha önemlisi dier sosyal gruplarn –ve tanrlarn– üstünlüünü sorgulamadan kabul
edecekleri bir ‘batanrya’ ihtiyaç duyduu açktr607. Bu çalmann pek çok yerinde

606
Yetkin silah otoritesine dayanan fakat kurumsallaamam yönetimlerin hâkimiyet alanlar karizmatik
liderlerin varlna bamldr ve liderin kayb, genelde sistemin çökmesi ile sonuçlanr: Hun ve Mool
yaylmlar buna örnek verilebilir.
607
Mevcut statü ilikilerinde bir deiiklik yapmay deneyerek sosyal deimeyi salamak yerine, dinin,
sosyal tabakalama için ahlaki temellendirmeler salamas normaldir. Bu balanmann tanmlamalarn,
dini kurumlarn temsilcileriyle tabaka düzeninin koruduklar arasnda ‘ikiyüzlü bir anlama’ olarak
yorumlamaktan kaçnmak gerekir. Baz durumlarda bir kabulün olabildii ispat edilebilirse de,
çounlukla bu tanmlamalara kozmik ve sosyal düzenin –tesadüfî olmayan– birliktelii temel oluturur.
Tabaka sistemi edinilmi statüye dayanan toplumlarn, eitsizliin açkça dini bir meruiyetini
tandklarn gözden kaçrmamak gerekir. Sosyal inklâp için çalmad sürece hiçbir dini sistem,
taraftarlarndan toplumun üst ve alt kesimlerinin ilikilerine devaml muhalefet içinde bulunan dini bir

135
andmz Ardini’ye, dier adyla Musair’e gidilerek bu kült merkezinin ve tanrsnn
Urartu dininin tepesine yerletirilmesinin balca nedeni, bu ihtiyaç olmaldr. Pek çok
yerde göndermelerde bulunduumuz Keliin Yazt’nn tam metnini, burada sunuyoruz:

“Tanr Haldi’nin huzuruna, Ardini’ye geldikleri zaman Sarduri olu puini,


yüce kral, güçlü kral, dünyann kral, Biainili Ülkesi’nin Kral, Tupa Kenti’nin
yöneticisi ve Menua, puini’nin olu, Tanr Haldi’ye bir tapnak ina ettiler. Anayol
üzerine bir stel diktiler. Tapnan önünde Sarduri olu puini görkemli silahlar sundu,
çok kaliteli srlar sundu, bakr …lar sundu, bakr kaplar sundu, … sundu, tekrar
birçok sr sundu. Bunlar Tanr Haldi’nin kaplarna yerletirdi ve yaamn kayna
efendi Haldi’ye verdi. 1112 boa, 9120 kullanm serbest dii keçi ve kuzu ve 12480
büyük dii keçiyi kurban için getirdi. Sarduri olu puini, büyük kral, güçlü kral,
dünyann kral, Biainili Ülkesi’nin Kral, Tupa Kenti’nin hükümdardr. Tanr
Haldi’nin huzuruna, Ardini’ye geldii zaman, Tanr Haldi’nin kudretine bu kale …
Bunlar Tanr Haldi’nin kaplar önündeki yola kondu. Bir eyler satn alacaklar
zaman, Ardini Kenti’nin Tanr Hadi kaplarndan kullanm serbest olan srlar
sürsünler. Tanr Haldi huzuruna, Ardini’ye geldikleri zaman Sarduri olu puini ve
puini olu Menua, Tanr Haldi’ye kurban olarak srlar sundular ve öyle
buyurdular: Her kim ki Tanr Haldi’nin kaplarndan büyükba hayvan
götürürse/çalarsa, o kii mahvn hiçe sayar; her kim bakasnnkini götürmeye
kalkarsa … yöneticisinin emriyle çalnm olan kopartacak … Eer bir kimse Ardini’de
bulunur ve baka birinin Tanr Haldi’nin kaplarndan sr çalmaya kalktn duyar
da bunu saklarsa, Tanr Haldi onun tohumunu yok etsin. Her kim ki bu steli yerinden
sökerse, her kim suç ilerse, kim bir bakasna ‘gel, tahrip et’ der ve bunlar yaptrrsa,
Tanr Haldi, Tanr Teieba, Tanr iuini ve Ardini’nin tüm tanrlar, tohumunu yok
etsinler.”608

hareket biçimi istemez. nsan, kendi dini yaants içinde, her tabakalamada bulunan (‘haksz’
ayrcalklar gibi) ahlaki tutarszlklarn da dini bir yorum kazanmas nedeniyle mevcut durumu savunmay
örenir (Kehrer 1996: 65–66).
608
UKN I, 19. Yazt aktarlrken yaztn Urartuca ve Asurca versiyonlar beraber deerlendirilerek
Melikivili’nin çevirisi esas alnmtr.

136
Yukardaki metinde geçen öelerin hemen hepsi (kurbanlar, silahlar ve kaplar
gibi dier sunular) daha önce incelendii için burada tekrar ele almayacaz. Bu gezinin
sonucu Ardini (Musair) Kenti, en azndan yklaca güne dek Urartu Krall’nn kült
merkezi olarak kalmtr. Hanedann krallk öncesinde de var olduunu bildiimiz609
bakenti Tupa’y kült merkezi, bu kentin Tanrças Tupea’y610 da batanr yapmas,
Asur, Babil ve Elam’da gördüümüz ‘kent tanrsnn batanr olmas’ modeline apaçk
uyacakt. Bu durum, kendilerini Tupa’nn Efendisi olarak adlandran krallarn siyasal
durumunu da açkla kavuturacak, Tupa’nn hâkimiyet alan geniledikçe tanrçasnn
da gücü artacak ve Tanrça Tupea da, Tanr Enlil, Tanr Asur, Tanr Marduk ve Tanr
n-uinak gibi611, bir ehir tanrs olmaktan çkarak devletinin ‘batanrs’ olacakt.
Oysa ilginçtir ki Urartu yöneticileri bu en kolay, geçerlilii ve baars denenmi olan
yola bavurmamlardr. Urartu siyasal erkinin Ardini’yi (Musair) kült merkezi olarak
seçmesinin nedenlerini aada incelemeye çalacaz.

Her ne kadar kendilerini Tupa’nn Efendisi olarak tanmlasalar da, hanedann


etnik kökenlerinin Ardini ve çevresine dayanyor olmas muhtemeldir 612. Ancak puini
– Menua ortak krallklar dönemi öncesinde bu ehrin ve Tanr Haldi’nin adnn Urartu
yaztlarnda anlmamas, Ardini’yi kült merkezi yapma kararnn duygusal olmaktan çok
siyasi olduunu göstermektedir. Etnik kökenleri burada olsa bile, Urartu yöneticilerinin
bölgeye ilgileri bir panteon ve bir ideoloji oluturma çabasyla beraber balam
gözükmektedir.

Tanr Haldi, Urartu panteonuna girmeden önce de Kuzey Suriye ve Kuzey-bat 


ran’da tannan bir tanrdr613. Ardini ise, Musair ad ile Asur Krall’nda bilinen ve
önem verilen bir ehirdi. Urartu Krall kurulmadan önce, M.Ö. 883–859 tarihleri

609
Parpola 1987, 17.
610
Çilingirolu 1994: 47 ve 1997: 161. Salvini, Tupa’nn Tanrça Tupea’dan dolay konsortu Tanr
iuini’nin de kutsal kenti olduunu ileri sürmektedir (Salvini 1995: 188).
611
Bu tanrlar ve geliimleri ile ilgili ksa bilgi için baknz: I. Bölüm, Urartu Krall Öncesi Çevre ve
Bölge Kültlerine Genel Bir Bak.
612
Burney 1993: 109; Taffet – Yakar 1998: 144. König’e göre Ardini kelimesi, Hurrice ehir veya vadi-
kenti anlamna kelen arte kelimesinden türemitir (HChI sayfa 173). Eer bu öneri kabul edilirse,
hanedan üyelerinin bildikleri en eski ve önemi ehrin Ardini olmas muhtemeldir.
613
Salvini 1995: 38; Salvini 1989: 81–84; Piotrovskii 1966: 37. Ayrca baknz I. Bölüm, Haldi bal.

137
arasnda hüküm süren Asur Kral II. Asur-Nasir-Pal’in bir stelinde, Nimrud’daki
(Kalah/Kalhu) sarayn inasnn bitimindeki ziyafet için davet edilen 5000 yüksek
rütbeli delegenin geldikleri 12 farkl bölge arasnda Musair’i de görmekteyiz614. Bu
yaztta Tyre, Sidon, Gurgumu ve Malidu gibi 11 önemli bölge ile beraber Musair’in de
adnn geçiyor olmas, Urartu Krall kurulmadan önce de bu kent ve civarnn Asur
devleti tarafndan –barçl veya emperyalist amaçlarla– ciddi bir muhatap olarak kabul
edildiini göstermektedir 615. Bu iliki, Urartu Krall’nn erken dönemlerinde, Asur
Kral III. Salmanasar (M.Ö. 858–824) döneminde de devam eder: Krallnn snrlarn
belirten Asur hükümdar, elinde olan bölgeler içinde Musair kentini de özellikle
belirtmektedir616. Ayn kraln saltanatnn 31. saltanat ylnda ise, M.Ö. 828 ylnda,
Asur bakomutan Daian-Assur Musair Ülkesi’nin kalesi apparia ve 46 ehrini ele
geçirir 617. Bu yaztn da Kral puini öncesine, Keliin ve Meherkap yaztlarndan
önceye gittiini belirtmek gerekir. puini’den (M.Ö. 825–810) sonra ise, II. Sargon
dönemine dek (M.Ö. 721–705) Asur yaztlarnda Musair adnn geçmemesi, bu süre
zarfnda ehrin Urartu hâkimiyetinde kaldn düündürmektedir. Ancak Urartu
hâkimiyetindeyken bile Asur devletinin bu bölgeye olan ilgisi deimemitir: Urartu
Kral’nn ehre gelerek kurbanlar sunacan haber alan ve bunu engellemek isteyen
Asur Kral II. Sargon’a Musair yöneticisi Urzana’nn verdii cevap ilginçtir: “Bana
yazdn gibi: ‘Hiç kimse kraln izni olmadan ayinde yer almayacak!’ Asur Kral
buraya geldiinde onu durdurabilir miydim? Yapacan yapt. Peki, bunu nasl
durdurabilirim?”618 Metindeki ‘bunu’ ifadesi, açkça Urartu Kral I. Rusa’ya

614
“Kalah’taki saray ina ettiimde, … Suhu, Hindanu, Patinu, Hatti, Tyre, Sidon, Gurgumu, Malidu,
Hubukia, Gilzanu, Kumu ve Musasiru ükelerinin 5000 delegesi ve ileri geleni, … on gün onlara yiyecek
verdim, içecek verdim, banyo ettirdim, takdis ettirdim. Böylece onlar onurlandrdm ve bar ve nee
içinde ülkelerine geri gönderdim” (Grayson 1976: 176). Bu yazt, ‘Banquet Stelea’ (Ziyafet Steli) adyla
bilinmektedir. Yaztn tamam için baknz: Wiseman 1952: 24–44; Grayson 1976: 172–176.
615
II. Asur-Nasir-Pal’in bu kentlerin yöneticilerini ziyafete davet etmesinin nedeni muhtemelen basit bir
dostluk gösterisinden öte, emperyal gücünün boyutlarn, dolaysyla bunun yansmas olan yeni saraynn
ve kentinin görkemini göstermek içindir.
616
“… Nairi ülkelerinin denizinden günein batt denize, Enzi Ülkesi’ne, Musair ehrine, Gilzanu
ehrine, Hubukia ehrinin en uzak snrlarna kadar fetheden.” Kenk Boaz yaknlarndaki kaya yazt.
Yaztn tamam için baknz: Tayürek 1979: 48 vd.
617
LAR I, 588.
618
Salvini – Salvini 2002: 29.

138
göndermedir 619. Bu ksa cevap, Asur krallarnn (en az birinin) Ardini’ye geldiklerini,
belki de burada ayn Urartu krallar gibi kurbanlar sunduklarn göstermektedir.

Ardini’nin tam yerini bugün bilemiyoruz, ancak Urartu topraklarnn


merkezinde, Van Gölü Havzas’nda bulunmad ve havzann güney-batsnda, Kuzey-
bat ran, Dou Anadolu ve Kuzey Mezopotamya’nn kesitii dalk alanda, modern
Revanduz’un kuzeyinde olduu neredeyse kesindir620. Tahta çkmak için bu ehre
gelinse bile Ardini bakent yaplamazd. lk olarak, kent dalk bir bölgenin merkezinde
yer alyordu ve Van Gölü Havzas ile iklim, tarmsal potansiyel ve ulam koullar
yönünden kyaslanamazd bile. Dahas bu kent, corafi olarak kralln merkezî
topraklar yerine en büyük düman Asur’a daha yaknd. Krallk için bu denli önem
tayan bir kentin vazgeçilmezliini düünsek de, tehlikenin ve alnan riskin
büyüklüünün göz ard edilmi olmas mümkün deildir. Ne kadar saygn olursa olsun,
Urartu Krall için tad anlam düünüldüünde Asur devletinin bir gün bu ehri
yamalama ihtimalini Urartu yöneticilerinin görememi olmas zordur. Anlaldna
göre Ardini, Urartu krallarna ‘maneviyat’ ve ‘meruiyet’ ötesinde bir ey sunamazd:
Bu ikili ise antik toplumda siyasal erk peinde olan bir snf için hiç de az deildir.

Siyasal merkezin Ardini’ye tanmas ne kadar imkânszsa, kendi siyasal


varlndan daha eski bir kült merkezinin yerini deitirerek siyasal merkeze tamak da
o kadar imkânszdr. Asur tarafndan Ardini’nin bu kadar iyi biliniyor olmas ve ehrin
ününün Urartu Krall’ndan daha önceki tarihlere dek gitmesi, yukarda saylan
dezavantajlar dengeler niteliktedir: Asur devletinin kuzey ve kuzey-dou snrlarnda
bilinen ve sayg duyulan bir kentin ve bu kentin kültünün Urartu Krall tarafndan
zirveye tanmasnn, bölge halklar ve yerel siyasi otoriteler –özellikle Asur– gözünde
Urartu siyasal erkine tehlikeli ancak önemli bir meruiyet kazandrd kesindir. Ünü
siyasal snrlarn dna taan bir kült merkezine sahip olmak, farkl etnik kökenlerden

619
Salvini – Salvini 2002: 29.
620
Diakonoff – Kashkai 1981: 9, Ardini Maddesi.

139
gelen ve ilikileri birbirleriyle çounlukla kopuk olan yerli halklarn hâkimiyet altna
alnmasnda ve doal müttefikler bulmada etkili olmaldr621.

Kült merkezi olan kent ile siyasal merkezin örtümesi, Mezopotamya


geleneklerinde sk görünen bir unsurdur. Çounlukla homojen bir etnik yapya sahip
olan Asur devletinde ‘Asur’, hem devletin ideolojik varln, hem bir ehir devletinin
tanrsn, hem de ulusal tanry ifade etmektedir 622. Bu gelenein Anadolu’da
uygulanmadn görüyoruz: Daha önce de gördüümüz gibi Hitit dininin en önemli kült
merkezi Hattua deil, ancak yerini bugün (Ardini gibi) bilemediimiz Arinna’dr623.
Urartu özelinde bu durumun nedenlerini tam olarak bilemiyoruz, ancak baz çkarmlar
yaplabilir: Urartu Krall’nn kült merkezi ile bakenti arasndaki ilikiler, hassas
dengelere baldr ve Ardini, Urartu kült merkezi olmas nedeniyle Ayanis veya Anzaf
gibi dorudan bir Urartu kalesi veya ehri olarak kesinlikle düünülmemelidir. Ardini
ile Tupa arasndaki dengeleri daha iyi anlayabilmek için, iki yazta bakmamz
gerekiyor. Bunlarn ilki, Topzava Steli’dir:

“Sarduri olu Rusa der ki: Ardini Kral Urzana, huzuruma çkt. Onun bütün
ordusunu besledim. Bu merhametim nedeniyle, Tanr Haldi’nin emriyle ve Rusa’nn
gönenci için anayol üzerinde tapnaklar yaptrdm. Urzana’y eyaletin yöneticisi olarak
atadm ve Ardini’ye yerletirdim. Ayn yl içinde ben, Sarduri olu Rusa, Ardini’ye
geldim. Urzana’y krali atalarnn yüce tahtna oturttum. Ben… . Urzana, tanrlarn
huzurunda, tanrlarn tapnanda, benim önümde kurbanlar sundu. Ayn zamanda ben,
kapnn egemen efendisi Haldi’ye bir tapnak ve tanrsallna bir ikametgâh yaptrdm.
Urzana bana destek ordular, … sadece ona özgü bir sava arabas verdi. Destek
kuvvetlerini aldm ve Tanr Haldi’nin emriyle ben, Rusa, Asur ehirlerine kar

621
Asur yanls Mannea’l Aza’nn öldürülmesi üzerine II. Sargon tarafndan yakalanan ve derisi yüzülen
Uisdis’li isyan liderinin ad olan Bagdatti’nin Bagbartu ile ilikili olmas kültün yaylm alannn Urartu
için tad öneme örnek olabilir. Bagdatti için baknz: LAR II, 10, 56; ayrca baknz: Çilingirolu
1998: 236. Bagbartu, Asur metinlerinde Tanr Haldi’nin ei olarak verilmektedir ve Haldi’den önce
Musair’in batanrs olma ihtimali yüksektir. Asur metinlerine Bagbartu için baknz: LAR II, 59, 173,
176, 183, 213. Ayrca baknz: Çilingirolu 1984c: 22–23; Çilingirolu 1997: 161; Salvini 1995: 39.
622
Postgate 1992: 251.
623
Baknz I. Bölüm. Benzer örnei Friglerde de görmekteyiz: Frig tanrças Kybele’nin kült merkezi
bakent Gordion’da deil, Pessinus’tadr.

140
yürüdüm. Orada bir katliam gerçekletirdim. Bundan sonra Urzana elimden tuttu, ona
baktm, …, yönetmesi için hükümdar olarak yerine oturttum. Ardini ehrinin halk
oradaydlar; zorunlu klnm tüm balar Ardini ehrine tahsis ettim. Ardini sakinleri
için bir festival verdim. Sonra ülkeme döndüm. Ben Rusa, Tanr Haldi’nin hizmetkâr,
halkn sadk çoban, Tanr Haldi’nin kudreti ve ordularnn gücü sayesinde savatan
korkmayan kii. Tanr Haldi bana ömrüm boyunca güç, erk ve sevinç verdi. Biainili
Ülkesi’ni yönettim ve düman ülkesini bastrdm. …”624

Bu metinde, Ardini’nin ve Urzana’nn sradan bir ehir ve yöneticisi olarak


alglanmadklar gözükmektedir. Çkarlarn karlkll ilkesi açkça gözlemlenebilir:
Urartu krallarnn taç giydikleri bu kentin yöneticisi, yine bir Urartu kral tarafndan
‘atanmakta’ ve tahta çkarlmaktadr. Ancak bu ‘atanan’, Urartu kralna destek
kuvvetleri verebilecek bir güce de sahiptir. Yukardaki yazttan birkaç yl sonra,
muhtemelen II. Sargon’un M.Ö. 714’teki yamasnn hemen öncesinde, Asur basks
sonucu dengelerin Urartu aleyhine bozulduu görülecektir. Aadaki satrlarn da
Topzava Steli’ndekiyle ayn kral, I. Rusa tarafndan yazldn hatrlatmak zorundayz:

“… Atalarm krallar bunlardan Musair’e getirmemilerdi. Ben bir seferde tüm


krallardan daha fazla getirdim. Musair’e geldim; ve kral, tanrnn evinin kapsn
kapayarak Asurya’ya kaçt. Efendi Haldi kapsn tekrar açt; tapnan ortasnda ayin
gerçekletirdim. Urzana’ya kar ben … . Urzana bana kar savamak için ordularn
hazrlad. Haldi’nin emriyle ben, Rusa, Andarutu Da’na gittim ve onu yendim.
Urzana’y ellerimle yakaladm ve zararsz hale getirdim. Krallna devam etmesi için
onu önceki makamna yerletirdim. 14/15 gün Musair’de kaldm ve tüm kurbanlar
Musair’e sundum. Musair halk için … her gün ziyafete katldm. Ben Rusa, Tanr
Haldi’nin hizmetkâr, halkn gerçek çoban, Haldi’nin Evi’ne yaklaan kii, savatan
korkmayan kii…”625

624
UKN I, 264.
625
Movana Steli. Salvini – Salvini 2002: 21–23. Yaztn burada verilen çevirisi Asurca metinden alnd
için Ardini yerine Musair yazmaktadr.

141
Olaylarn trajik boyutunu incelersek: Elinde pek çok hediye ile kendi ülkesinin
ve tanrsnn kült merkezine gelen bir kraln bekleyebilecei en son ey gerçeklemekte
ve kraln kendisi tarafndan atanan yönetici ehir kaplarn kapayarak dümana iltica
etmekte, dahas direni için dalarda ordular toplamaktadr. Bir çatma sonucu bu
yönetici ele geçirilir ve öldürülmez veya hadm edilmez, aksine, ayn makama tekrar
atanr. Kaplarn kapatld Ardini ehrinin halk ise –daha sonra Asur’un yapaca
gibi– esir edilmez veya sürülmez; kurbanlar kesilir, iki hafta boyunca halka ziyafet
verilir, hediyeler braklr ve Urartu Kral I. Rusa, ülkesine döner. Haldi’nin Evi’nin
yöneticisi ve halknn bu ‘küçük’ suçu, oldukça kolay affedilmi gözükmektedir626.

Ardini ile Tupa arasndaki ilikiyi özetleyecek olursak: Siyasal erkin Ardini’de,
‘ayr ve daha eski bir kutsal otoriteye’ onaylatlmas, Urartu yöneticilerinin bilinçli
tercihi olabilir. Böylece silahl seçkinlerin meruiyet talebi, kendi saraylarnn yarats
siyasal alandan (ki zaten bu alann kendisi meruiyet iddiasndadr), bu seçkinleri
önceleyen ve erki sorgulanamayacak kutsal alana kayar. Böyle bir sistemin avantajlar
açktr: Siyasal erk kutsal alann yararna çalt sürece kutsal alan da siyasal erkin
taleplerini karlar. Ayr tutulmalar, bir yönden kutsal alann siyasal erk üzerindeki
muhtemel egemenliini kracaktr. Dier yönden siyasal alandan ayrma, kutsal alann
sahip olduu ve siyasal erke datt meruiyetin sorgulanmasn engeller. Bu ayrma,
üphesiz günümüzün laik ayrmasndan farkldr (slam peygamberinin Mekke’yi ele
geçirdikten sonra orada oturmasna engel olabilecek hiçbir güç yokken Medine’de
yaamay tercih etmesi ve her yl Mekke’ye hacca gitmesi dikkate deer). Urartu
monarisini onaylayan makam Ardini olmasna ramen, monarik gücün kaynandaki
potansiyeller bu kente, kent halkna ve rahiplere baml deildi. Örnein Mezopotamya
tanrlarnn pek çok ehirde tapna olmasna ramen, Asur devletinin ve bakentinin
‘batanrs’ Tanr Asur’a Asur ehrinin dnda hiçbir tapnak yaplamamt627. Hatta
Asur Kral I. Tikulti-Ninurta’nn suikasta kurban gitme nedenlerinden biri de bu kültün

626
Ancak yaklaan Asur tehdidi olmasayd veya Urzana, kült merkezi deil de baka bir ehre yönetici
atansayd muhtemelen bu isyan rutin yollarla, çok daha pahalya ödetilecekti: Urzana öldürülecek veya
hadm edilecek, Ardini halkndan isyana katlanlar katledildikten sonra geri kalanlar buradan sürülecek ve
ehre Urartulu bir vali atanacakt.
627
Postgate 1992: 251.

142
tapmn yeni yaptrd bakente tama çabas olarak düünülmektedir: Tanr Asur’a
tapnma sadece Asur ehrinde yaplmalyd628. Oysa Urartu Krall, yeni ina ettirdii
hemen her ehirde batanrs Tanr Haldi’ye bir tapnak ina edebiliyordu. Bu anlamda
Urartu monarisi, kendisini siyasi erkle kutsayan Haldi’nin Evi’ni saysz kez
çoaltabilir ve ideolojik bir sembol olarak gittii her yere yannda tayabilirdi.

Bahsedilen bu ayrmann Urartu Krall için I. Rusa’nn karlat gibi baz


tehlikeler yaratabilecei kesindir ve benzer tehlikeler tarihin her döneminde, her
monari için geçerlidir 629. Ancak M.Ö. 714 ylnda kült merkezinin yamalanmas,
halknn esir edilerek götürülmesi, tapnan yaklp yklmas630 ve bunu duyan I.
Rusa’nn “kahrndan ölmesine”631 ramen ardl krallar Tanr Haldi’yi yaatmlardr ve
Haldi kültü, Urartu içinde en ufak bir yara almadan devam etmitir.

3 – Kral ve Tanr

Tanr Haldi’nin mi Urartu kralna, yoksa Urartu kralnn m Tanr Haldi’ye


varln borçlu olduunu kestirebilmek zordur. Krallk ile ‘batanr’ arasndaki
ontolojik ba öylesine güçlüdür ki birbirlerinden bamsz iki ayr tarih yazmak
imkânszdr. Bu ontolojik ba, Urartu krallarnn kendilerini ‘tanr’ olarak
tanmlamalarn engellemi gözükmektedir: Urartu kral, Tanr Haldi’nin hizmetkârdr.
Tanr Haldi’nin emriyle, onun eliyle babasnn tahtna oturtulur. Seferlere Tanr Haldi
çkar, zafer krala ‘verilir’. Bunun karlnda kral tapnaklar, steller, kaya nileri ve en
önemlisi ritüeller araclyla Tanr Haldi’nin kültünü tüm krallk sathna yayar.

Urartu krallarnn hizmetkârl açk olmasna ramen, barahipliiyle ilgili


bilgiye sahip deiliz: Hiçbir yaztta bu konuda bilgi verilmemektedir. Kraln

628
Kirschbaum 2004: 67–69.
629
Hilafet’in Osmanl mparatorluu’nun elinde olmas, “dengelerin bozulduu” bir baka zamanda
Mekke ve civarndaki Araplar için çok ey ifade etmemitir.
630
LAR II, 169–175.
631
Kraln ölümüne dair iki ayr veri vardr: Biri hastalanarak öldüünü belirtirken (LAR II, 175), dieri
intihar ettiini söylemektedir (LAR II, 118), ancak ikisinde de vurgulanan neden, kült merkezinin
yamalanmasdr.

143
barahipliini düündürebilecek tek veri, Karmir-Blur ve Ayanis tapnak yaztlarnda
kurban edilen hayvanlarn belirli organlarnn632 krala verilmesi gerektiidir:

“…Tanr Haldi’nin kaplarndan adak olarak ne geçerse, karacieri ve kalbi


Rusa’ya verilsin. Kral Teieba’nn ehrine gelince, karacieri ve kalbi krala
verilsin…” 633

“…Tanr Haldi’nin kapsnn önünde kurban kesen kii, karacieri ve kalbi


Rusa’ya vermelidir. Kral Rusahinili’de olduu zaman … kurban etmek için … krala
verilmelidir. … Bir öküz kurban edilmelidir, karacier ve kalp Rusa’ya verilmelidir.”634

Bu metinlerde krala sakatat verilmesi emredilmesinin nedeni, kraln barahip


olarak karacier falna bakmasnn, extispisi’nin iareti olabilir 635. Yeni Asur
mparatorluu’nun son dönemlerinde astroloji tarafndan ikinci plana itilene dek Asur
dininin en yüksek rütbeli kehanet kurumu, kurban edilen hayvann organlarnn
incelenmesi, yani ‘baru’ idi. M.Ö. Birinci binyl Asur devletinde bu ilem öyle
uygulanyordu: Bir tablete bir soru yazlarak tanrnn önüne braklyordu. Sonra bir
koyun kurban edilerek organlar inceleniyordu. Bundan sonra tanrnn kararnn organ
üzerindeki yansmas olarak kabul edilen boyut, renk, lekeler ve dier anomaliler gibi
belirgin özellikler yorumlanmaktayd. Kâhinlerin elinde, hangi özelliklerin iyi veya kötü
olduunu gösteren ve iç organ (çounlukla karacier) eklinde yaplm kil ablonlar
bulunmaktadr. Pozitif ve negatif özellikler toplanr ve hangisinin çounlukta olduuna
göre tanrnn soruya cevab örenilebilir636.

632
Verilmesi gereken organlar, barzani zieldi olarak yazlmaktadr. Diakonoff, bunu karacier ve kalp
olarak çevirmektedir (Diakonoff 1991: 16). Ayn ibareyi Ayanis Tapnak Yazt’nda gören Salvini,
Diakonoff’un çevirisine göndermede bulunmakta ve barzani zieldi’nin hayvann belirli bir yeri olduunu
belirtmektedir (Salvini 2001a: 260) .
633
Diakonoff 1991: 16; UKN II: 448. Karmir-Blur Tapnak Yazt.
634
Salvini 2001a: 261. Ayanis Tapnak Yazt.
635
Gece yaplan dini bir törende özel olarak kesilmi genç bir koçun karacier, akcier veya spiral
kolonunun özelliklerinin incelendii extispisi, Sümer döneminde özellikle önemliydi. Eski Babil dönemi
ile birlikte extispisi çok gelimi kark bir terminolojiye sahip olmutur (Black – Gren 2003, Kehanet
Maddesi). Asur Krall’nda extispisi’nin uygulama metotlar, karacierin bölümlerinin tad anlamlar
ve yorumlar için baknz: Starr 1990: XXXVI-L; extispisi ile gerçekletirilen kehanet metinleri için
baknz ayn eserin tümü, özelikle 359 vd.
636
Saggs 1990: 217.

144
Ancak Urartu buluntular içinde henüz yukardaki gibi organ eklinde kil bir fal
metnine veya fal bakldna dair herhangi bir yazta rastlanmamtr637. Ritüelleri
‘emreden’ kiinin Urartu kral olduunu biliyoruz, ancak kral tarafndan yönetilen hiçbir
ritüel bilinmemektedir. Metinler, Urartu kralnn da dier inananlar –en azndan bir
ksm– gibi tanrnn huzurunda çkarak tapndn göstermektedir ve yaztlarn tümü
krallar tarafndan braklm olmasna ramen kralla ait ‘özel’ ayinlerden bahsedilmez.
Burada bahsedilen sakatat, fal bakma amacndan farkl olarak, ehre gelen kral
onurlandrmak için kesilen kurbann önemli kabul edilen parçalarnn bir ritüel olarak
krala sunulmas da olabilir 638. Urartu kralnn tad ‘üstün’ nitelikler, tanr veya
barahip olmasnda deil, muhtemelen elinde tuttuu siyasal erkten kaynaklanmaktadr:
nananlar içindeki en güçlü inanan olduu ve bunu en görkemli ekilde gösterebilen kii
olduu için.

Önasya’da her zaman olduu gibi süslü giysiler, asa ve arkasnda emsiye
(parasol) tayan bir hizmetçiyle resmedilen Urartu hükümdarnn –monarinin ba
olmak dnda– ne gibi bir kutsal role sahip olduunu bilemiyoruz. Kraln, en az
günümüzün herhangi bir devlet bakan kadar ulalamaz olduu rahatlkla tahmin
edilebilir. Ancak P. Zimansky tarafndan yaplan bir çalma, Urartu krallarnn baz
hiyerofanik özellikleri kendi kiiliklerinde tayor olabileceklerini önermektedir 639:
Bastam’da bulunan ve ‘Kemik Odalar’ olarak adlandrlan mekânlarda yarm
milyondan fazla kemik640 ve 1400 bulla ele geçmitir641. çinde bullalar bulunmamakla

637
Asur krallarnn baru tekniklerini kullanarak baktrdklar birçok fal metni bulunmaktadr. Baknz:
Starr 1990. Aadaki örnek, Saggs 1990: 218’den alnmtr:
Ey ama, yüce efendi, sana yönelttiim soru hakknda, beni rahatlatacak doru bir cevap ver,
Bugünden, bu Mays aynn üçünden bu yln Austos aynn on birine kadar,
Bu yüz gün ve gece, bu cier falnn süresi boyunca,
Kimmerler, veya Medler, veya Maneallar, veya baka bir dümann ordular,
Benimle savap bana kar komplolar kuracaklar m?
638
Günümüzde Anadolu’da yaygn olarak uygulanan gelenee göre kurban sahibi kurban kesilecei gün
yemek yemez ve günün ilk yemeini kurban edilen hayvann etiyle, özellikle sakatatyla açar (baz
bölgelerde bir gün öncesinden oruç tutulur). Eer kurban sahibi ile kurban kesen farklysa, ikisi de
kahvalt olarak sakatat kavurmas yer.
639
Zimansky 1979: 53–55.
640
Zimansky 1979: 54. Kemikler, evcil ve vahi koyundan sra, da keçisinden eee, hatta köpee
kadar çeitlilik göstermektedir.
641
Zimansky 1979: 53; Zimansky 1988: 107 vd.; Kroll 1988: 103–104.

145
beraber, benzer mekânlara iki farkl yerde daha rastlanmtr. Toprakkale’de ‘Ölü Evi’
olarak adlandrlan alandan, hayvan kemiklerinden oluan ynlar ele geçmitir.
Kemikler arasnda kafataslar tespit edilememitir ve bu yüzden bulunan kemikler,
tapnak kurbanlarnn kalntlar olarak yorumlanmtr642. Karmir-Blur’da da depo
mekânlarnn arasnda küçük bir odada kemik ynlarn tespit edilmitir ve buradaki
kemikler içinde de kafataslar ve büyük kemikler bulunamamtr643. Bastam Kemik
Odalar’na geri dönersek, kemikler ile beraber bulunan ve üzerlerinde trident motifi
tayan bullalarn644 üzerideki yazt, dorudan kraln mührü olduunu belirtmektedir: i-
ni KIŠIB IRu-sa-a IAr-giš-te-hi-ni-i = Bu mühür, Argiti olu Rusa’nndr645.

Yukardaki verileri deerlendiren Zimansky, Urartu krallarnn yedikleri


hayvanlarn kemiklerinin bilemediimiz bir ritüel nedenden dolay atlamadklarn veya
yok edilemediklerini, bu yüzden tapnaklara bal belirli yerlerde depolanm
olabileceklerini önermektedir 646. Urartu krallar için önerilen bu tip bir tabuyu henüz
ispat edememekteyiz. Yar tanrsal kiilie sahip Asur krallarnn pek çok tabuyla
çevrildiini biliyoruz647, ancak çadalar Urartu krallarnn kendilerini ‘tanrnn
gölgesi’ olarak adlandrmaktan kaçnm olmalar, kesin bir analoji kurmay
engellemektedir.

Urartu krallar her ne kadar tanrlarnn karsnda mütevaz hizmetkârlar


olduklarn ileri sürseler de dier metinsel ipuçlar bu alçakgönüllülüü
dengelenmektedir. Urartu krallarnn kendilerini atalaryla kyaslad ‘daha önce hiçbir
kral … yapmamt’ ibareleri, Urartu yöneticisinin de Asur hükümdarlar gibi daha önce
yaplmam benzersiz iler baararak ismini tarihe brakma arzusunu gösterir
642
Piotrovskii 1969: 154–155.
643
Barnett – Watson 1952: 144.
644
Tüm bullalarn bu tipte olmad belirtilmelidir. Bu bullalar için baknz: Seidl 1979: 137–148; Seidl
1988: 145–154. Ayn tip mühürler Toprakkale’den de ele geçmitir. Baknz: Lehmann-Haupt 1931: 56
ve 222.
645
Salvini 1979: 133; Salvini 1988: Kap. IV.
646
Zimansky 1979: 35.
647
Asur kralnn yanna –sarayn bamabeyincisi dnda– veliaht dâhil hiç kimse dorudan giremezdi.
Adet gören kadndan saknmas gereken kral, belli dönemlerde pimi yemek yememeyi kapsayan bir
oruç tutard. Ayn zamanda beyaz kyafetler giyerek evine kapand veya kamtan bir barakaya
kapanarak kendisine hasta muamelesi yapld günler de oluyordu. Asur krallarnn tabi olduu tabular
için baknz: Saggs 1990: 148–151.

146
niteliktedir. smin kalcl Urartu kral için oldukça önemlidir: ster bir tapnak, ister
bir kalkan olsun, çou eser üzerindeki yazt kraln adn vurgulamakta ve silinmesine
kar bir uyar içermektedir (Ben, X olu X, … her kim benim adm siler ve yerine kendi
adn koyarsa, Tanr Haldi onu, onun tohumunu yok etsin… gibi). Dahas Urartu
krallarnn bu korkusu, yalnzca dümandan gelecek bir tehlikeye dönük deildir.
Örnein: “…bir Urartulu veya bir Barbar, her kim benim adm siler ve yerine kendi
adn koyarsa, Haldi, Teieba, Güne Tanrs ve tüm tanrlar onu, onun adn, onun
tohumunu, tohumunun tohumunu günein altndan yok etsinler…”648 Aslnda
yaztlardaki u ibare, Urartu hükümdarlarnn kendileri ile ilgili en ksa fakat en açk
tanmlamadr: Ben söyledim ve ben yaptm!

C – Urartu Toplumu ve Din

Çalmamzn bu bölümünün baln ‘Urartu Halk ve Din’ koyabilmeyi çok


isterdik, ancak çou kültürde olduu gibi ne yazk ki Urartular söz konusu olduunda da
yetinmemiz gereken veri grubu, sadece bunlar tarihe brakabilecek olanaklara
ulaabilen erk sahiplerini yanstmaktadr. ‘Urartu toplumu’ ile kastmz, Urartu
topraklar içinde yaayan ve siyasal yapnn etkisi altna giren tüm sosyal katmanlardr.
Bu katmanlar, toplumsal hiyerarinin tepesinde bulunan mare adamlar (sava arabas
sürücüleri/asiller?), urale (savaç seçkinler/övalyeler) ve bürokrasinin yan sra
rahipler, farkl ülkelerden tanan ve farkl ilerde çaltrlmalarnn yannda asker
olarak da silahlandrlan buradinele; çiftçilik yapan ve tarm ürünlerinden kralla vergi
vermekle yükümlü urordele; sava esirleri, mahkûmlar ve kölelerden oluan purale; ve
henüz hakknda veri sahibi olamadmz pek çok snf ve meslek tarafndan
oluturulmaktadr649. Urartu Krall’nn toplumsal ve siyasal organizasyonunun teorik
kurgusu, bu çalmann kapsamn oldukça zorlayacaktr650. Çalmamzn bu
aamasndaki amacmz, Urartu dini ile Urartu toplumu arasnda belirleyebildiimiz

648
Salvini 2001a: 261. Ayanis Tapnak Yazt.
649
Urartu Krall’n oluturan toplumsal snflar belli deildir ve verilerin kstl olmas nedeniyle bu
konu üzerine yaplm çalma azdr. Burada saylan snflar, Diakonoff 1991’deki çalmadan alnmtr.
650
N. Adontz, C. Toumanoff, F. W. König, I. M. Diakonoff gibi aratrmaclarn bu konu ile ilgili
görülerinin tartmas ve eletirisi için baknz: Zimansky 1985, tümü.

147
karlkl ilikilerin bir analizini yapmaktr: “Her din, sosyal davran için kurallar
koyar ve ampirik olaylar için açklamalar (anlamlandrmalar) yapar. Ayn zamanda
din, ilgili dinî sistemin karakteriyle balantl olarak belli davran biçimleri üretir.
Din, sosyal davran için motivasyon ve olaylarn ak üzerinde düünmedir. Somut
olarak olanlar ile normatif talepler arasnda belli bir mutabakatn olmas, dinin sosyal
öneminin temelidir.”651

Dinsel temsiller, kolektif gerçeklikleri ifade eden kolektif temsillerdir 652. Bu


çalmann pek çok yerinde Urartu özelinde göstermeye çaltmz gibi, antik
toplumda sosyal ‘düzen’ ile kozmik ‘düzen’ arasnda dorudan bir bamllk ilkesi söz
konusudur: Küçük evren olarak toplumun, büyük evren olan mutlak dinî evren düzenine
balamas, bu iki unsur –mikrokozmos ve mikrokozmos– arasnda sabit bir denge
öngörür. Böylece her toplumsal sorun dinsel, her dinsel sorun da toplumsal bir sorun
haline gelir653. Özellikle ekonomik davranlar, zaman zaman birey veya grup tarafndan
ulalmak istenen hedefi tehlikeye düürebilen beklenmedik tabiat olaylarna boyun
eer654. Eer yeterince yamur yamyorsa veya bir felaketle karlalmsa, bu
mikrokozmos ile makrokozmos arasnda bir eylerin eksikliine veya ilikide bir kusura
iaret eder. Köylülerin skntya dümeleri veya ordunun savata yenilmesi durumunda
da ayn ey geçerlidir. ‘Doru’ olmayan olaylar, düzendeki bozukluklarn göstergesi
olduklarna göre, bu problemlere bulunacak çözüm de öncelikle dinseldir: Dinsel
törenler daha büyük dikkatle yaplmal, ayinlerdeki safla gölge düüren eyler
giderilmeli ya da bu acil durum karsnda baz özel dinsel vastalar harekete
geçirilmelidir 655. Bozulan denge ve ortaya çkan istikrarszlk, grubun büyüsel veya dinî
ayinlerle en azndan psikolojik olarak engelleyebilecei bir tehdittir. Ayinler ve dier
dinî pratikler, ortaya çkmas muhtemel ‘gerilimleri’ engelleme amacna hizmet eder.
Grup ayinleri, tüketim kalplar ve besin bolluunun ani dengesizlie dümesiyle
normatif birlii parçalanabilen grubun yeniden bütünlemesine hizmet eder656.

651
Kehrer 1996: 92.
652
Durkheim 1996: 148.
653
Baknz: Berger 1999: 91–92.
654
Kehrer 1996: 74.
655
Berger 1999: 91.
656
Baknz Kehrer 1996: 74–75. Vurgu tarafmzdan eklenmitir.

148
Bu noktada, imdiye dek incelediimiz veriler nda Urartu toplumunu
bekleyen muhtemel ‘gerilimleri’ ve ilikide olduklar dinî unsurlar özetlemeye
çalacaz:

Hemen her toplumun –antik veya modern– temel korkusu, ‘açlk’, Urartu
topraklarnda yaayan halklar için de üphesiz balca tehditti. Tarm ve hayvancla
dayanan ekonomi, iklimsel düzensizliklere kar oldukça krlgandr. Özellikle Dou
Anadolu, Kuzey-Bat ran ve Trans-Kafkasya gibi sert karasal iklimin hâkim olduu
corafyalarda, büyük alanlara yaylan ya da daha dar bölgeleri etkileyen iklimsel
sapmalar her an beklenebilir. Kozmik dengenin bozulmas ölümcüldür: Kar ya
oranndaki düüler, bölgedeki su kaynaklarnn yeterli beslenememesi anlamna gelir.
Su miktarndaki azalma kurak yazla birleince bitki örtüsünde ve tarm ürünlerinde
gözle görülür ani düüler yaanr. Bu durum, tarmsal üretimi –mevsimsel olarak–
tamamen yok edebilecei gibi, dalardaki gözelerde biriken suya ve doal bitki
örtüsüne baml olan besicilik, toplu hayvan ölümleri ile büyük yara alr657. Kozmik
dengenin istikrar için k erken veya geç deil, tam zamannda gelmelidir. Kar, yeterli
miktarda yamal ve hem bitki örtüsünü, hem tohumlar örtmelidir. Ancak bahar da
zamannda gelmeli ve snan toprak içindeki tohumlar üzerine karn yapt basky
azaltmal, karlar eriterek su kaynaklarn doldurmal, doann yeermesini salamaldr.
Ürünlerin (tahl, meyve veya sadece ot) çürümemesi veya yok olmamas için sert ya,
dolu, frtna veya don gibi ‘felaketler’ gerçeklememelidir, fakat kurak yaz iklimini
yumuatmak ve havay nemlendirmek için snrl bir miktar ya da gereklidir.
Bunlardaki en ufak bir sapma, en azndan bir mevsim sürecek ‘açlk’ ve toplumsal
istikrarszlk anlamna gelir. Bu gibi krizlerin Urartu Krall’nda skça görüldüü
tahmin edilebilir: En azndan bakent Tupa dnda, kralln farkl yerlerinde yaayan

657
2000–2003 yllar arasnda benzer bir durumu gözlemleyebildik: Ayanis Kalesi ve çevresindeki düük
kar ya ve kuraklk, doal su kaynaklarn kurutmu ve ekinleri ‘yakmtr’. Rekoltedeki düü yüzde
yirmiye, neredeyse tohumluk oranna kadar gerilerken, köylülerin elindeki hayvanlarn üçte ikisi kadar
ölmütür.

149
insanlarn ciddi beslenme yetersizlikleri ve ktlkla karlam olduklarn gösteren –
kstl da olsa– veriye sahibiz658.

Kozmik denge ve toplumsal istikrar arasndaki bu balantnn en iyi döngüsel


ayinlerde yanstld açktr659. Ad Haldi veya baka bir ey olabilir, ancak merkezinde
bereket tapmlar bulunan kültlerin yalnzca Urartu siyasal erki tarafndan deil,
toplumun tüm alt kesimlerince ve muhtemelen siyasal kurumsallamadan çok önce
benimsenmi olmas gerekir. Krallk eliyle gerçekletirilen hasat, babozumu, ekim
ayinleri gibi grup temsilleri, mutlaka krall önceleyen prototiplere baldr ve siyasal
seçkinler tarafndan yönlendirilen ve düzenlenen kozmik tapmlar dnda, benzer
tapmlarn ister krallk tarafndan yaptrlan ‘açk hava’ tapnaklarnda, isterse dalar,
kayalar, tarlalar, su balar, ormanlar ve hatta ulu aaçlar gibi hiyerofanik mekânlarda,
siyasal otoritenin emrettii dinden bamsz –ancak örtüen– kültler halinde yaatlm
olmas beklenebilir. Ancak krallk erkinin ulat her yerde bölgesel kültlerin ve
ritüellerin tek tipletirilerek resmiletirilmesi, Urartu dininin devaml genileyen bir a
halinde yerel özellik tayan kültleri özümsediini düündürmektedir.

Anadolu, ran, Mezopotamya ve Kafkasya’nn kesitii corafyada yaayan


halklar, Asya’dan Ukrayna steplerine, Avrupa’dan Arap Yarmadas’na kadar farkl
corafyalara uzanan –emperyalist veya deil, ancak her zaman etkili– d basklara
açktr. Bu bask, Urartu Krall’nda özellikle Asur, Kimmer ve skit güçlerinin askeri
hareketleri ile kendini gösterir. D askeri tehditlerin Urartu Krall’ndaki en etkili
sonucu, silahl seçkinlerin siyasal erklerinin meruiyet alann geniletebilmesidir: D
baskya kar koyabilecek güçleri örgütleyebilen silahl bir kurum, siyasi ve yerel
toplumsal yaplar tarafndan bir bedel (ancak kesinlikle dümann neden olduundan

658
Urartu mezarlarndan çkan iskeletlerin analizleri, kemikler üzerinde belirgin ölçülerde Harris çizgileri
bulunduunu göstermektedir (Deniz 1986:). Harris çizgileri, bireyin karlat açlk, ktlk, yoksulluk,
yetersiz beslenme, çeitli salgn hastalklar ve enfeksiyonlar nedeniyle kemiklerde oluan kemikleme
alanlardr. Bakent Tupa’dan ele geçen iskeletlerin di yaplarnn incelenmesi ise burada yaayan
gruplarn daha iyi beslenme artlarna sahip olduunu göstermektedir (ancak incelenen mezarlarn snrl
sayda olmas hatrda tutulmaldr). Tupa örneklerinin incelenmesi için baknz: Yiit vd. 2004: 79–90.
659
Baknz: III. Bölüm, Döngüsel Ayinler.

150
daha makul bir bedel) karlnda desteklenecektir660. Savaçlklarna ve silahlarna
kurbanlar kesilen, ayinler düzenlenen Tanr Haldi ve dier ‘savaç’ özellikler tayan
tanrlarn (Teieba, Hutuni, ebuti gibi) varl, silahl seçkinlerin toplumsal katmanlar
arasndaki hiyerarik yerini de belirler. Böylece tanrlarn koyduklar emirler ve
kurduklar düzen, somut dünyadaki emirler ve düzen ile örtüerek toplumsal kabul
salar ve yöneticilerin erki siyasal alandan toplumsal alana nüfuz edebilir.

Ancak yukarda verilen ‘gerilimlerin’ azaltlmasna yönelik dinî giriimlerin


sorunsuz ilediini iddia etmek, her toplumda olduu gibi Urartu için de oldukça
zordur. Bunun ilk nedeni, krallk geniledikçe bünyesine dâhil olan etnik ve siyasal
kimliklerin saysndaki arttr661. Kralla sonradan eklemlenen bu kimlikleri ikiye
ayrmamz gerekiyor: lk grup, Urartu siyasal hâkimiyetinin bölgelerine ulamasyla
beraber egemenlik altna alnan ve kendi geleneksel siyasi – toplumsal yaplar bulunan
kimliklerdir. Bu gruplarn, zaten kendi bölgesel krallar/yöneticileri ve yerel kültleri
vardr ve Urartu emperyalizminin taleplerini karladklar sürece böyle kalmas da
muhtemeldir: Ele geçirilen topraklarla birlikte bölgesel tanrlarn da panteona
katldklarn görmütük662. Güçlü bir askeri varlk, yetkin bir yeniden datm sistemi,

660
D bask ve ekolojik etkilerin Urartu siyasal erkinin olumasna katks için baknz: Zimansky 1985:
2–3.
661
Urartu Krall’ndaki etnik kimlikler öyle özetlenebilir (ayrntl bilgi için baknz: Batürk 2003):
Yönetici Snf: Bu grup, üst kimlik Biainili’nin mimar ve koruyucusu durumundadr. Dilleri, Dou
Kafkas dillerinin alt kollarndan biri olan Proto-Hurri-Urartuca’dan gelimi Urartucadr. Ne yazk ki
Urartu topraklarnda bu dilden baka bir dilde epigrafik ve filolojik verimiz yoktur. Havza Halk: M.Ö.
III. Binyl’da bölgeye yerleen halklar düünüldüünde, yerel halkn banda Proto-Hurri-Urartu
kavimlerinin bakiyeleri gelmelidir. Yine bölgeye M.Ö. II. Binyl göçleri ile gelen Hint-Avrupal olduu
bilinen ve kökenleri bilinmeyen pek çok etnik kimlik de bu yapnn içinde bulunmaldr. Havza
Çevresindeki Etnik Kimlikler: Bu grup altnda toplanabilecek – isimlerini bilebildiimiz – etnik gruplar
öyle sralanabilir: Medler ve Persler gibi ndo-Aryanlar, Hurriler, Güney Kafkas dillerini konuan
(Gürcü ve Lazlar gibi) halklar, Kuzey Suriye Aramileri ve Kuzey Mezopotamyal Samiler. Yine M.Ö. II.
Binyl’n ikinci yarsndan itibaren batdan gelen Proto-Ermeniler ve Proto-Frigler gibi Hint-Avrupal
kavimlerin bakiyelerinin yannda, Kafkasya’dan inen ve kökenleri halen tartmal olan Mukiler gibi
dier kökenleri bilinmeyen halklarn da Urartu snrlarna zaman zaman dâhil olan çevre corafyada
yaadklar görülmektedir. Krallk Tarafndan Yerletirilen Etnik Kimlikler: Bu etnik kimlikler arasnda,
Urartu yöneticilerinin toplu nüfus aktarm yoluyla bölgeye yerletirdii kimliklerin yan sra, otoriteyle
yaplan anlamalar ya da izin alma yoluyla bölgede yerleen kimlikler de saylmaldr. Bunlara
verilebilecek en güzel örnei, Kuzey Suriye’den getirtilerek Urartu toprana yerletirilen Hint-Avrupa
kökenli Luwiler oluturmaktadr. ndo-Aryan kökenli skitlerin ve Kuzey Kafkasya’dan Urartu
topraklarnda gelen (kökenleri halen tartmal olan) Kimmerlerin de kralln verdii izinle ayn
topraklarda yaadklarn bilmekteyiz.
662
Baknz II. Bölüm, Dier Tanrlar.

151
büyük çapl bayndrlk hizmetleri ve ‘düzen’ kurma iddias gibi kendi ideolojik
araçlaryla gelerek yerel altyapnn üzerine oturan emperyal üstyap, bunlar karlnda
pek çok yükümlülük talep edecektir. Bahsettiimiz kimliin, talepler iki yanl
karland sürece Urartu alt-kimliklerinden biri olarak yaamas mümkün
gözükmektedir. Ancak bu sistem yürütülemedii zaman –bahsedilen kimliin emperyal
araçlarn tanamayaca kadar uzakta bulunmas veya bu kimlik tarafndan Urartu
‘düzenine’ direnç gösterilmesi durumunda– ikinci bir grubun oluturulduunu
görmekteyiz: Sorunlu bölgedeki kimlik, bir dier sorunlu bölgeye tanarak
farkllatrlr663. Bu farkllatrma grubu kimliksizletirmez, ancak varlk nedenini
emperyal güce baml klarak eski kimliinden de tamamen koparr: “Biainili ülkesinin
gücü ve düman ülkesinin denetimi için” ina ettirilen kuzeydeki repuini kentine, Hate
ve Supani ülkelerinden esir alnan 6600 savaç yerletirilirken664, Urartu
tapnaklarndan tamamen farkl bir mimari tarzda, paraleli Kuzey Suriye’den bilinen665
bir de tapnak ina ettirilmitir (Levha XVI a). Tapnan adand Tanr Iwara, bir
Dou Luwi tanrs olarak kabul edilmektedir 666. Eer bu öneri kabul edilirse, sava
ganimeti olarak ele geçirilen düman savaçlarnn, önceki kimliklerinden tamamen
syrlarak Urartu Krall’nn ‘ehir sakinlerine’ 667 dönütürüldüü anlalr. Böylece
baka bir ülkenin batanrsna tapan düman sava esirleri deil, Urartu ‘düzeninin’
üstünlüünü, dolaysyla kendi kimliklerinin ve tanrlarnn ‘taliliini’ kabullenmi bir
grup ortaya çkar: Artk kendileri Urartu Krall’nn, tanrlar ise Urartu Batanrs’nn
tebaasdr. Bu, her Urartu vatandandan talep edilenden farkl bir tutum deildir.
deolojik kimliinden syrlan veya ‘arndrlan’ her grup (ve tanr), kendi içyaplarn
koruyarak ‘tabiler’ arasnda katlabilir. Urartu kültürüne kesinlikle yabanc iki
Mezopotamyal tanrnn –Asur devletinin batanrs Asur ve Babilli Marduk– baz

663
Urartu Krall’nda toplu nüfus aktarmlar ile ilgili baknz: Çilingirolu 1983b: 311–317. Toplu
nüfus aktarmlar ile ilgili yeni bir çalma için baknz: Konakç 2006.
664
UKN I 128 A2.
665
Ussishkin 1994: 144–155’te repuini’deki tapnan M.Ö. 9. yüzyla tarihlenen ve Kral Kattuwa
tarafndan Kargam’n Frtna Tanrs’na adanm olan bir tapnakla ilikili olduu önerilmektedir.
666
Hitit ve Luwi metinlerinde ad geçen Luwi tanrs Immaria (im-ra-as-saa) ile Iwara’nn ayn tanr
olduu düünülmektedir (van Loon 1966: 48. dipnot: 23; Çilingirolu 1997: 72). Ayn tanr II. Rusa
tarafndan yaptrlan Karmir-Blur kentinin tapnak yaztnda da karmza çkar (UKN II, 448).
667
Unutulmamaldr ki ehir sakini olmak, her zaman refah içinde yaamay gerektirmez.

152
Urartu yaztlarnda yerel tanrlar gibi anlmasnn baka bir nedeni olmas oldukça
güçtür668.

Aristokrat, sradan bir köylü, asker veya ar ilerde çaltrlan bir köle, her
Urartulu için bir noktann deimez olduu düünülebilir: Tanr Haldi tarafndan
kurulmu ‘düzen’ ve bu düzenin somut gerçeklikteki yansmas olan krali yaplanma
içinde her grubun hiyerarik kimlii belirlenmitir. Bu koulsuz olarak kabul edildii
sürece, kraliyet tarafndan belirlenmi grup kimliklerinin birine veya birkaçna dâhil
olunabilir. Bir dier anlamda, Urartu ehirlerinden birinde yaayan kiinin üst kimlikleri
(dinî ve siyasal olarak) krallk tarafndan tanmlanmtr: Bata krali yönetim ve Tanr
Haldi; bunun altnda yerel yönetim (vali vd…) ve ehrin tanrs gibi. Bunun altnda,
kiinin balantl olduu sosyal grup veya gruplar gelecektir. Örnein Urartu
hükümranln kabul etmi bir bölgede yaayan veya farkl bir ülkeden tanm tarm
içisi olarak kullanlan bir asker, bu alt kimliklerin her üçüne de farkl ekillerde dâhil
olabilir. Kendi ülkesinin/bölgesinin tanrsn (bir frtna tanrs veya da tanrs) alt
kimlik olarak kutsamasna engel yoktur, ayrca –en azndan döngüsel ayinlerde– yerel
tarm kültlerinin pratiklerini grubuyla paylat düünülebilir. Sava zaman ise
dorudan krali hizmette bulunan bir asker olarak Haldi’nin Savaçl’nn ve Haldi’nin
Silahlar’nn kültü altndadr, ancak kendi yerel sava tanrlarn da üphesiz memnun
etmek isteyecektir. Eer ürünün bereketini arttracana, aç brakmayacana veya
kendisini daha iyi savatrarak yaamn koruyacana inanyorsa, bir vatandan krallk
ideolojisine rakip olmayan bir tanry daha kutsamasnn ne gibi bir zarar olabilir? Bu
kiinin ‘duasnn’ kabulü, Urartu emperyalizmi için sadece daha fazla ürün ve vergi,
savata zafer ve daha güçlü bir devlet anlamna gelir ve bu dua, gerekirse dorudan
Urartu devleti tarafndan tevik edilebilir. Emperyal kimlii kabul ettikleri ve talep
edilen yükümlülükleri karladklar sürece farkl sosyal kimliklerin kendi normatif
birlikteliklerini korumalar, krallk ideolojisinin çkarnadr ve Urartu monarisi
tarafndan müdahale edilmeyen, hatta baz durumlarda desteklenen bir durum olarak
görülmektedir.

668
Urartu yaztlarnda Tanr Asur için baknz: Gövelek Yazt (Salvini 2002); Marduk için baknz:
Karmir-Blur Yazt (UKN II, 450).

153
SONUÇ

M.Ö. II. Binyl sonunda Dou Anadolu’da ortaya çkan Beylikler Dönemi, M.Ö.
9. yüzyl ortalarnda Arame isimli bir ‘savaç efin’ birbirinden bamsz eflik
sistemlerini ortak fakat gevek bir yönetim altnda birletirmeyi baarmas ile sona
ermitir. Bu ilk ‘Urartu kral’, dier eflikleri ‘krallna’ ikna edebilmi ve yirmi yldan
uzun bir süre birleik bir krall yönetmitir669. M.Ö. 832 ylndan biraz önce Van
Gölü’nün güney-dousundaki dalk alandan gelen bir baka savaç grubu, önderleri
Sarduri’yi dier beylere seçtirmeyi baarm670 veya taht dorudan gasp ederek671
önderlerini kralla yükseltmitir. Bakent Tupa’da odaklanan yeni monari,
kendisinden önceki eflik sistemi srasnda temelleri atlm olmas gereken düzenli
ordu, vergi, yeniden datm, bürokrasi, imar faaliyetleri gibi yaplar gelitirmi ve
varlna meruiyet salayacak bir ideoloji oluturma yoluna gitmitir. M.Ö. 810
ylndan bir süre önce, Urartu Kral puini ve olu Menua, muhtemelen kendi etnik
kökenlerinin yatt Ardini’ye (Musair) giderek bu bölgenin tanrs Haldi’yi kutsam,
sonrasnda bu tanrnn ba çektii bir panteonu Meherkap Yazt ile ilan etmilerdir.

Kralln ilk ideolojik ‘manifestosu’ olan Meherkap Yazt672, öncülerini


Hazinepiri673 gibi örneklerde gösteren etkin bir da kültürüne iaret etmektedir. Dalk
bir corafyadan her zaman beklenecei üzere, da kültleri Urartu Krall öncesinde
bölge inançlarnda muhtemelen çok önemli bir yer tutmaktayd674. Dalarn bu
kutsall, Erken Demir Ça’da olumaya balayan bölgesel siyasal birimlerin erk
merkezleri olmalaryla675 da pekimi olmaldr. Hemen her da kültünde kutsal
mekânlar olarak görülebilen doal seki ve platformlarn Urartu Krall öncesinde de

669
Baknz: LAR I, 589; LAR I: 605; LAR I, 614; Piotrovskii 1967: 45; Tarhan 1978: 66; Çilingirolu
1994: 28–37.
670
Sevin 1979: 5; Tarhan 1978: 61; Barnett CAH: 337.
671
Çilingirolu 1994: 39–40; Çilingirolu 1997: 25.
672
UKN I: 27; Salvini 1995: 146.
673
Belli – Dinçol 1980: 173–189; Salvini 1989: 85.
674
Urartu Krall öncesi kültlere ait arkeolojik veriler oldukça snrldr. Erken Demir Ça’daki din
üzerine yaptmz çkarmlarn çou, Urartu Krall süresince varlklarn güçlü olarak hissettiren
inançlarn, kökenlerini bölgenin ekolojik koullarna bal olan ekonomik ve siyasi yaplardan aldklar
düüncesiyle ekillendirilmitir.
675
Smith 1999: 54.

154
tapm alanlar olarak kullanldn düünmemek için bir neden yoktur. Kaya nilerinin
ve da tanrlarnn Urartu Krall’nn bandan sonuna kadar önemini yitirmeyen ana
tapm unsurlar olarak kullanlm olmalar, da hiyerofanilerinin Urartu dinî kültüründe
tad yerin eskiliini ve deimezliini ifade etmektedir. Kralln ideolojik
geliiminin bir parças olarak ortaya çkan tapnaklarn belirgin mimari özellikleri, kaya
nilerinin hiyerofanisini yanstr niteliktedir676. Kült mekânlar arasndaki özdelik,
kutsal kaya nilerinin ve tapnaklarn ayn adla, ‘Haldi Kaps’ olarak anlmalaryla677 da
ispatlanabilir. Düüncemize göre krallk öncesi dönemde önlerinde ayinler
gerçekletirilen doal seki ve platformlar, kralln erken döneminde (puini Dönemi)
kutsal da veya kayalara açlan ‘yapay’ ni ve platformlarla gelitirilmi olmaldr.
Böylece krallk bir yandan geleneksel dinî yapy devam ettirirken, dier yandan ‘ina
edebildii’ kutsallk sayesinde kendi siyasal meruiyetini yayabilirdi. Ksa bir süre
sonra, puini ve olu Menua döneminde Ardini (Musair) ehrine gidilmesi ve bir
panteonun ilanyla birlikte, üzerinde krallk kültlerinin anlatld daha uzun yaztlar
barndran, görkemli niler ve platformlar, dier adlaryla ‘Haldi Kaplar’ ina edilmeye
balamtr. Bunun hemen sonrasnda, puini’nin hanedannn sonuna geldiimizde
(puini–Menua–nipua ortak hanedan) ilk susi yapsndan haberdar olmaktayz.
Arkeolojik olarak tespit edebildiimiz en erken tapnaklar ise puini olu Menua
döneminden ele geçmektedir 678. Bu yeni kule tipli ‘Haldi Kaplar’, nilerin da
kültlerinden aktard ‘akn mekân’ simgelerini (yükseklik, dikeylik, yücelik gibi)
somutlatrarak içinde tanrnn yaad ve belli dönemlerde ‘kendini gösterdii’
(epifani) “Haldi’nin Evi”ne dönütürmü olmaldr. Kozmik da imgesi bu ekilde
farkl tapm alanlaryla çoaltlabilirdi: Halkn tapnma alanlar olarak kaya nileri ina
edilmeye devam ederken yeni tapnaklar, Haldi’nin yeni kaplar, ancak yöneticiler gibi
üst snflarn ulaabilecei kurumlara dönümütür. Eer kurgumuz doruysa, kaya
nilerinden tapnaa dönüüm yaklak yirmi be yl gibi hzl bir süreçte
gerçeklemitir. Bahsedilen süreci hzlandran d etken, Ardini’nin (ve dininin)

676
Kaya nilerinin kademeli geçileri, iç çerçeve boyutlar ve derinlikleri, tapnak kaplaryla
benzemektedir: Tapnaklarn ahap ve iki kanatl kaplar kapatldnda tapnan önden görünüü bir
kaya niini hatrlatmaktadr (Tarhan – Sevin 1975: 396–397).
677
Salvini 1995: 184. Salvini 2001a: 260 vd.
678
Aznavurtepe (Balkan 1960: 99 vd ), Körzüt (Dinçol 1976: 19–27) ve Yukar Anzaf (Belli 1998a: 25
vd) tapnaklar.

155
kurumlarnn benimsenerek dorudan aktarlmas olmaldr. Bu muhtemel geliim
süreci, aadaki tabloda özetlenmitir:

Krallk Öncesi Dönem: Da Kalelerinde Da Kültleri – Doal seki ve platformlar önünde
oluan erk odaklar ve ‘Beylikler Dönemi’ gerçekletirilen ayinler

Erken Krallk: Sarduri ve sonras – Kutsal da ve kayalara açlan ‘yapay’ niler ve
puini Dönemi platformlar önündeki ayinler

puini – Menua Ortak Krall: Panteon ve Kült Merkezinin lan:


Ardini’ye gidilmesi ve ilk d seferler Görkemli Niler ve Platformlar – Haldi Kaplar

Tapnaklar: Niler ve Platformlar:


puini Dönemi sonlar –
Seçkinler için Halk için
Menua ve nipua’dan itibaren
Haldi Kaplar Haldi Kaplar

Tapnak ile saray arasnda kralln en erken dönemlerinden itibaren karmza


çkan balant, yöneticilerin kült merkezi Ardini’de “Haldi’nin Emriyle” tahta
çkmalar ve hükümdarlklarn “Haldi’nin Gücü sayesinde” sürdürebilmeleriyle
ispatlanr. Ancak siyasal erk ile din arasndaki bu yakn ilikiye ramen, Urartu
krallarnn Ardini’yi bakent olarak kullanmadklar görülmektedir. Hiçbir Urartu kral,
kendisini tanr veya onun ‘yansmas’ olarak tanmlamaz, dahas, barahiplik gibi kutsal
bir görevi üstlendiini kantlamak da zordur: Kutsalln, bizzat siyasal konumundan
alm gözükmektedir. Urartu dini, Dou Anadolu’nun zor koullarnda kurduklar
devleti yaatmaya çalan Urartu yöneticilerinin, geçim kaynaklar küçük-orta ölçekli
tarma ve büyük oranda hayvancla dayanan, önemli bir ksm göçebe olan ve farkl
etnik kökenlerden gelen halklarn oluturduu geleneksel sosyal yapya belli
müdahalelerde bulunmak için kullandklar dier siyasal kurumlardan biri olarak
alglanm olmaldr. Kralln uzun süre ayakta kalm olmas, bu kurumlarn erken
dönemlerden itibaren ilevlerini yerine getirdiini ve müdahalelerin baarl olduunu
göstermektedir. Urartu toplumsal yaps ile ilgili ayrntl verilerimiz yoktur, ancak

156
Urartu Krall’nn sosyal yaps içinde dinle dorudan iliki içinde olduunu
düündüümüz ve bu aamaya dek incelemeye çaltmz öeler aadaki ekilde
sralanabilir:

Irk ve Dil Çok sayda


Yerleim ekli Yerleik (+ Göçebe)
Yerleim Türü Kent/Kasaba + Köy/Mezra
Yerleim Hiyerarisi Bakent – Eyalet Merkezi – Kent – Köy
Ekonomik Taban Youn Tarm + Hayvanclk
Nüfus Art Youn (doal + aktarm)
Snfsal Ayrma Var
Okur-yazarlk Az, belli snflarda
Siyasal Erk rsi ve Merkezi
Bürokrasi Pek çok düzeyde
Kamuya Hizmet Youn (Savunma, Bayndrlk, Barnma…)
Kamusal Yükümlülük Youn (gücü, Askerlik, Vergi, Haraç…)

Krallk ideolojisinin kurucusu ve koruyucusu olan savaç snfn kendi


meruiyet zeminini talep etmi olmas doaldr. Hanedanla beraber belirli bir iktidara
sahip olduunu bildiimiz bu ‘silahl seçkinlerin’ hiyerarik konumlar, Urartu dinî
yaps içinde Tanr Haldi’nin nitelikleri ile örtütürülmütür: Tanr Haldi’nin en önemli
özelliklerinden biri savaçldr ve bu özellik, krali yaztlarda “Haldi’nin Savaçl”
ve “Haldi’nin Silahlar” gibi kurban verilmesi gereken ‘kutsal’ kavramlar olarak
karmza çkar. Her iki tanrsal sfatn Urartu tapnaklarnda somutlatrldklar açktr,
öyle ki tapnak alanlarndan ele geçen buluntularn neredeyse tamamn silahlar ve dier
sava araçlar oluturmaktadr. Böylece dinî semboller hiyerarisinde silah, sosyal
yapdaki yerini yanstr ekilde yükselir. Sosyal tabakalanmann zirvesini oluturan
ataerkil savaç snfn meruiyet zemini, bata panteon olmak üzere tüm dinî alt-
sistemler içinde gömülü olarak korunmaktadr679.

679
En önemli tanrçalardan olan Arubani, pek çok yaztta Haldi, Teieba ve iuini’den sonra gelmektedir.
Ancak Tanrça’nn panteondaki konumu, bununla çelimektedir. Mezopotamya ve Anadolu’da
gördüümüzden farkl olarak, Urartu panteonunun ilk sralar tamamen eril tanrlar oluur. Batanr’nn
ei Arubani dâhil dier tanrçalarn tümü 63. sradan itibaren, büyük-küçük tüm dier tanrlar sayldktan
sonra verilmektedir. Urartu Batanrs Haldi’nin de krallk öncesinde muhtemelen bir tanrça olduu ve

157
Bunu tespit ederken Urartu dinini sadece hükümdarlk amacyla kurgulanm
siyasal bir araç olarak deerlendirmek yanltr: Urartu dininin tabannda, bugün
hakknda bilgi sahibi olamadmz köklü bir mitolojinin ve kozmik anlayn yatyor
olmas gerekir. Bata tapnak olmak üzere her imar faaliyetinin ayinler araclyla
kutsanmas, muhtemelen yukarda bahsettiimiz da kozmolojisi ile yakndan ilikilidir.
Siyasal açdan kendisini meru klacak bir tapnak, d tehlikelerden koruyacak bir kale,
kendisi için çalacak insanlarn yaayaca bir ehir ve bu ehir için gereken altyapy
ina eden yöneticinin eylemleri, ayinlerle kutsanr ve bu ‘kutsallatrmann’ nedeni,
muhtemelen sadece kendisine meruiyet kazandrma çabas deildir. Düüncemize göre
ehri oluturan katmanlarn her biri, ina ritüeli araclyla evrenin merkezine
yönlendirilmektedir ve kozmik da merkezli evren, sembolik düzlemde hiyerarik
olarak zirveden etee yeniden ina edilmektedir 680. Böylece akarsular (kanallar), gölleri
(barajlar), bitki örtüsünü (ormanlar, tarlalar, balar…), evleri (ehirler), yükseltileri
(kaleler) ve bunlara akn hiyerofanik zirveyi (tapnak) çoaltabilen siyasal erk, bir
yandan kendi hükümranlk alann belirlerken dier yandan zirvesinde axis mundi’yi
(dünyann ekseni) –Hayat Aac’n– barndran kozmik da, dünyann bir imgesi olarak
(imago mundi) batan yaratmaktadr.

u halde Urartu dininin tad ideolojik mesajlar, sadece silahl bir grubun
hâkimiyet mücadelesinin yansmas olarak deerlendirilemez; altnda daha derin
nedenlerin bulunmas gerekir. Urartu dininde yürütülen ritüelleri incelediimizde, ister
resmi törenler, ister tarm ayinleri, isterse yerel tanrlara yaplan sunular olsun, tüm
ayinlerin merkezinde kurban ritüeli ve ziyafetler araclyla et datm bulunduunu
görürüz. Bunun etkileri, birkaç farkl boyutta kendini göstermi olmaldr: 1) Her ayin
ve ziyafet, tebaasna et datarak karnlarn doyuran ‘büyük adam’ arketipini yaatr ve
‘ziyafet sahibinin’ meruiyet zeminini salamlatrr; bu bir hükümdarlk iddias olarak
deerlendirilemez. 2) Büyük–küçük her ayinde kurban kesilmesi ve datlmas
mecburiyeti, dinî kurumlarn elinde önemli miktarda hayvan bulunmas gerekliliini,
‘tapnak ahrlarn’ yaratr. 3) Tapnak ahrlarndaki hayvanlarn sk ayinler araclyla

cinsiyetinin ideolojik yaplanma ile deitirilmi olabilecei önerisi (Çilingirolu 2004a: 259) bu açdan
üzerinde durulmas gereken bir konudur.
680
Baknz: III. Bölüm, mar Faaliyetleri.

158
kesimi, tarm ekonomisiyle birleince belli gruplarn, özellikle kentlere zorla veya ikna
yöntemiyle yerletirilenlerin hayvanclktan uzaklatrlarak youn tarmsal üretime
yönlendirilebilmesine yarar. 4) Böylece tapnak ahrlar, krali tahl depolarnn yeniden
datm mekanizmasndaki yerine benzer bir ilev üstlenir ve kurban eti, bir meta halini
alr. 5) Ekonomik birim haline dönüen kurban etinin kesimi ve datmnn denetimi,
bizzat yönetimin yan sra belirli snflarn bu döngüye kayt ve pay alma gibi bürokratik
araçlarla müdahalesini beraberinde getirir. 6) Bu müdahale, kiisel adak kurbanlarndan
yerel kültlere kadar pek çok ritüelin siyasal alanda içselletirilerek bunlara resmiyet
kazandrlmasn beraberinde getirmi olmaldr. Resmiyet kazanan her ritüel, kurban
kesme zorunluluu nedeniyle tapnak ahrlarnn, dolaysyla bu ahrlara düzenli hayvan
salayan yönetici snflarn denetimine alnr. Böylesi, üphesiz daha ‘ekonomiktir’.

Muhtemelen yukarda bahsettiimiz geliimin sonucu olarak siyasal/ekonomik


alan dinî alanla örtüür ve bu nedenle Urartu dini içindeki pek çok ayin, ‘tören’
niteliiyle karmza çkar681: Bu ayinlerin bir ksm açkça ‘resmi’ törenlerken (tahta
çkma, savaa gitme, imar faaliyetleri…), dier ksm hasat, babozumu, tarla ekimi
gibi kolektif tarm ritüellerinin yöneticiler eliyle resmiletirilmi formlardr (belki de bu
yüzden Urartu dinine ait verilerimizin tamamna yakn krali kaynaklardan gelmektedir).
Siyasal erkin uzand yerde bulunan her ‘kutsal’ –bu bir da, orman ya da ehir
olabilir– geni tapnma ann bünyesinde özümsenir: Kralla katlan her yeni bölgenin
ve halkn kutsal, panteona katlarak ‘tannr’, bir dier anlamda ‘resmiyet kazanr’. Bu
noktada, esir alnarak nüfus aktarmna tabi tutulan savaçlarn yerletirildikleri yerde
tanrlarna tapnak yaptrlmas ve bu tanrlarn panteona dâhil edilmesi yukardaki
yapyla tutarllk kazanmaktadr. Gerçekletirilen eylem, basit bir ‘dinsel hogörü’
gösterisi deildir: Yeni öe, kendi ‘yabanc’ ve ‘bamsz’ kimliiyle varln
sürdüremez; bu öenin ritüelleri de siyasal-ekonomik konumuna kout olarak yeni bir
alt-kimlik kazanr.

Yukarda bahsettiimiz siyasi – ekonomik yap ve din ilikisi, çalmamzda


incelediimiz veriler dorultusunda aadaki ekilde özetlenmitir:

681
Ayin ve tören ayrm ile ilgili baknz: Özbudun 1997, özellikle 107 vd.

159
SYASAL ALAN DNÎ MERUYET ALANI RTÜEL UYGULAMA

Krallk ve Batanr Haldi’nin


Tahta Çkma Törenleri
Hanedan Üyeleri Emriyle Göreve Gelen
Kral

Haldi’nin Savaçl, Savaç Kültleri


SYASAL YAPI

Silahl Seçkinler Haldi’nin Silahlar, Tapnaklara


Dier savaç tanrlar sunulan silahlar Sefer ve Zafer
Törenleri

Haldi’nin tebaas:
Çok Uluslu ve Çok
Yerel Tanrlar ve Yerel Kültler ve Ritüeller
Kimlikli Tebaa
Yerel Tapnaklar
Siyasal Merkezin Dinî Merkezin
Çoaltlmas: Çoaltlmas: Kale ve Tapnan Kutsanmas:

Kale nas Tapnak nas na Ayinleri

Bereket Tapnaklardaki
Haldi, sembolleri: Döngüsel Ayinler
Tarm Ekonomisi
Dier bereket tanrlar Hayat Aac,
EKONOM

Tohum Sunular Tarm Arazilerindeki


Döngüsel Ayinler

Yeniden Datm
Tapnaa Ait Depolar, Kurban Ritüeli:
Sistemi ve Krali
Kutsal Ahrlar Etin Ziyafet Araclyla Yeniden Datm
Depolar

Yerleimin
Yerleim nas Kutsanmas, Kutsal ehir na Ayinleri
BAYINDIRLIK

ehirler
na Ayinleri Altyap Hizmetlerinde
Kutsanan Baraj, Göl,
Altyap Hizmetleri Gerçekletirilen
Kanallar vd.
Ayinler

160
Urartu dininin, tüm dier benzerleri gibi ekolojik artlara uyarlanma çabasnn
sonucu olarak ortaya çkt görülmektedir. Bu uyarlanma sürecini zirveye tayarak
kendisine bir hâkimiyet alan kurmay baarabilen Urartu yönetici snf, kendisinden
önceki siyasi ve ekonomik yaplar gelitirirken bunlarla dorudan iliki içinde olan dinî
unsurlar da doal olarak dönüüme uratmtr. Önasya’daki dier öncüleri ve
çadalar gibi Urartu dini de yönetici gruplar elinde ideolojik bir kurum haline gelmi
ve sosyal yapnn inasnda kullanlmtr. Urartu batanrs, kendi toplumsal
gerçekliini birebir yanstr: O, yalnzca tebaasn yöneten ve kusursuz, parlak silahlara
sahip muzaffer bir savaç deildir. Haldi, adna tarlalar, barajlar, kanallar ina edilen
bir bereket kayna ve ziyafetler sayesinde halkn bütünletiren bir üst-kimliktir.
Üstlendii görevler, Urartu dininin batanrs Haldi’yi tarihinin hiçbir döneminde
görmedii bir üne kavumutur.

Urartu dininin ve Batanr Haldi’nin Dou Anadolu, Kuzey-bat ran ve Trans-


Kafkasya’da yaklak üç yüzyl süren uzun ve kesintisiz egemenlii, kendisine bu gücü
balayan ideoloji –Urartu devleti– ykldktan sonra ortadan kalkmtr. Urartu
Krall tarih sahnesinden silindikten yaklak yüzyl kadar sonra Xenephon (M.Ö. 430–
357), Dou Anadolu dalarnda yaayan ve zaman zaman Yunanllarla682, zaman zaman
Ermenilerle683 savaan ‘Haldililer’den bahseder. Bu tarihten sonra Tanr Haldi ad,
Urartu kazlar balayana dek tamamen tarihe karr.

Bugüne dek gerçekletirilen arkeolojik çalmalar, Urartu dinini her açdan


deerlendirmemizi salayabilecek yeterli veriyi üretmekten uzaktr. lerde yaplacak
kazlar, Urartu tarihine olduu kadar Urartu dinine de k tutacaktr. Özellikle Haldi’nin
silahlarn döken, ordularnda savaan, ehirlerini ina eden, tarlalarnda çalan ve
hayvanlarn güden halkn inançlarn örenebilmek için, siyasal merkezler olan kaleler
yerine daha çok Urartu höyüünün kazlmasn beklemek zorundayz.

682
Xenophon: Anabasis, IV. 3.4; V. 5.17
683
Xenophon: Cyropaedia, III, 1, 33–34.

161
“Haldililer, söylendiine göre, özgür ve savaç bir halkt.

Mzrak ve örme zrhlar kullanyorlard


…”

Xenophon, Anabasis IV. 3.4

162
KISALTMALAR VE KAYNAKÇA

Akal 2003 C.B. Akal, ktidarn Üç Yüzü, Ankara, 2003.

Akçam 1995 T. Akçam, Siyasi Kültürümüzde Zulüm ve kence, stanbul,


1998.

Akurgal 1998 E. Akurgal, Anadolu Uygarlklar, stanbul, 1998.

Akurgal 2000 E. Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi, Ankara, 2000.

Akyol 1999 T. Akyol, Osmanl’da ve ran’da Mezhep ve Devlet,


stanbul, 1999.

Albenda 1994 P. Albenda, “Assyrian Sacret Trees in the Brooklyn


Museum”, Iraq LVI, 1994, 123–134.

Alp 1954 S. Alp, “The N (N)-formations in the Hittite Language”,


Belleten 18, say 72, 1954, 449–467.

Alp 2001 S. Alp, Hitit Çanda Anadolu, Ankara, 2001.

Ayvazian 2005 A. Ayvazian, “Observations on Dynastic Continuity in the


Kingdom of Urartu”, Iraniqa Antiqua XL, 2005, 197–205.

163
Bakr 1982 T. Bakr, “Kaleköy 1981 Kaz Sonuçlar Raporu”, 4. Kaz
Sonuçlar Toplants, 1982, 165–168.

Balkan 1960 K. Balkan, “Patnos Yaknndaki Aznavur Tepe’de Bulunan


Urartu Tapna ve Kitabeleri”, Anatolia V, 1960, 99–158.

Barkan 1942 Ö.L. Barkan, “stila Devrinin Kolonizatör Türk Dervileri


ve Zaviyeler”, Vakflar Dergisi II, 1942, 279–304.

Barnett – Watson 1952 R.D. Barnett – W. Watson, “Russian Excavations in


Armenia”, Iraq XIV, 1952, 132–147.

Barnett 1954 R.D. Barnett, “The Excavation of British Museum at


Toprakkale Near Van – Addenda”, Iraq XVI, Part I, 1954,
3–22.

Barnett 1959 R.D. Barnett, “Further Russian Excavations in Armenia”,


Iraq XXI, 1959, 1–19.

Barnett 1974 R.D. Barnett, “The Hieroglyphic Writing of Urartu”,


Anatolian Studies Presented to Hans Gustav Güterbock on
the Occasion of His 65th Birthday, stanbul, 43–56.

Bagelen 1986 N. Bagelen, “Dou Anadolu’dan Demir Ça’na Ait Baz


Yeni Bulgular II: Kaya Mezarlar”, Arkeoloji ve Sanat
32/33, 25–31.

164
Batürk 2003 M.B. Batürk, Urartu’nun Etnik Kökeninin Dil ve Din
Açsndan ncelenmesi, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölümü, Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi
A.B.D., Yaynlanmam Lisans Tezi, zmir, 2003.

Belli – Ceylan 2004 O. Belli – A. Ceylan, “2003 Yl Aa ve Yukar Anzaf
Urartu Kaleleri Kazs”, 26. Kaz Sonuçlar Toplants, 1,
2004, 176–188.

Belli – Dinçol 1980 O. Belli – A. Dinçol, “Hazine Piri Kaps ve Aa Zivistan
Ta Ocaklar”, Anadolu Aratrmalar VII, 1980, 167–190.

Belli 1978 O. Belli, “Urartu Sanatnn Sosyo-Ekonomik Açdan


Eletirisi Üzerine Bir Deneme”, Anadolu Aratrmalar VI,
1978, 45–95.

Belli 1980a O. Belli, “Urartularda Hayat Aac nanc”, Anadolu


Aratrmalar VIII, 1980, 237–246.

Belli 1980b O. Belli, “Alniunu Kenti Ta Atölyesinin Kefi”, Anadolu


Aratrmalar VIII, 1980, 115–149.

Belli 1982 O. Belli, “Urartular”, Anadolu Uygarlklar Ansiklopedisi I,


1982, 140–207.

165
Belli 1983 O. Belli, “Urartu Kral puini’ye Ait Çivi Yazl ve Resimli
Tunç Eserler”, Anadolu Aratrmalar IX, 1983, 329–358.

Belli 1987 O. Belli, “Demir Ça’da Dou Anadolu Bölgesi’nde Demir


Metalurjisi”, Anadolu Demir Çalar II (Ed. A.
Çilingirolu), zmir, 1987, 89–107.

Belli 1989 O. Belli, “Urartu Kalelerindeki Antsal Kaya aretleri”,


Anadolu Aratrmalar XI, 1989, 65–119.

Belli 1998a O. Belli, Anzaf Kaleleri ve Urartu Tanrlar, stanbul, 1998.

Belli 2000a O. Belli, “Aa ve Yukar Anzaf Urartu Kaleleri Kazlar”,


Türkiye Arkeolojisi ve stanbul Üniversitesi, (Ed. O. Belli),
2000, 201–210.

Belli 2000b O. Belli, “Van Bölgesinde Bir Erken Demir Ça Mezarl:
Ernis-Evditepe”, Türkiye Arkeolojisi ve stanbul
Üniversitesi (Ed. O. Belli), 2000, 175–180.

Belli 2004 O. Belli, “2003 Ylnda Dou Anadolu Bölgesi’nde Urartu


Baraj, Gölet ve Sulama Kanallarnn Aratrlmas”, 22.
Aratrma Sonuçlar Toplants, 1, 2004, 203–216.

Benedict 1960 W.C. Benedict, “Urartians and Hurrians”, Journal of the


American Oriental Society 80, 1960, 100–104.

166
Benedict 1965 W.C. Benedict, “Two Urartian Inscriptions from
Azerbaijan”, Journal of Cuneiform Studies 19, 1965, 35–40.

Berger 1999 P.L. Berger, “Dinî Kurumlar”, Toplumbilimi Yazlar


(Derleyen ve Çeviren A. Çiftçi), zmir, 1999, 72–136.

Bilgiç – Öün 1964 E. Bilgiç – B. Öün, “Adilcevaz Kef Kalesi Kazlar”,


Anatolia VIII, 1964, 65–91.

Bilgiç – Öün 1965 E. Bilgiç – B. Öün, “Adilcevaz Kef Kalesi kinci Mevsim
Kazlar”, Anatolia IX, 1965, 1–20.

Black – Green 2003 J. Black – A. Green, Mezopotamya Mitolojisi Sözlüü –


Tanrlar, fritler, Semboller, stanbul, 2003.

Boyce 1982 M. Boyce, A History of Zoroastrianism, Volume II,


Handbuch der Orientalistik, Leiden/Köln, 1982.

Braidwood and R. Braidwood and L. Braidwood, Excavations in the Plain


Braidwood 1960 of Antioch. I. The earliest assemblages A-J, Chicago, 1960.

Bratton 1995 F.G. Bratton, Yakn Dou Mitolojisi, stanbul, 1995.

Burney – Lang 1971 C.A. Burney – D. M. Lang, The Peoples of the Hills:
Ancient Ararat and Caucasus, London, 1971.

167
Burney – Lawson 1958 C.A. Burney – R. Lawson, “Urartian Reliefs at Adilcevaz
on Lake Van and Rock Relief from the Karasu near
Birecik”, Anatolian Studies VIII, 1958, 211–218.

Burney 1958 C.A. Burney, “Eastern Anatolia in the Chalcolithic and


Early Bronze Age”, Anatolian Studies VIII, 1958, 157–209.

Burney 1966 C.A. Burney, “A First Season of Excavations on the


Urartian Citadel of Kayaldere”, Anatolian Studies XVI,
1966, 55–111.

Burney 1977 C.A. Burney, “The Economic Basis of Settled Communities


in North-Western Iran”, Bibliotheca Mesopotamica 7, 1977,
1–7.

Burney 1993 C.A. Burney, “The God Haldi and Urartian State”, Aspects
on Art and Iconography: Anatolia and its Neighbors,
Studies in Honor of Nimet Özgüç, Ankara, 1993, 107–110.

Burney 1995 C.A. Burney, “Urartian Funerary Customs”, Archaeology of


Death in the Ancient Near East (Ed. S. Champell – A.
Green), 1995, 205–208.

C. Ik 1986 C. Ik, “Neue Beobachtungen zur darstellung von


Kultszenen auf urartäischen Rolltempelsiegeln”, Jahrbuch
des Deutschen Archäologischen Instituts 101, 1986, 1 vd.

168
Campbell 1995 J. Campbell, lkel Mitoloji Tanrnn Maskeleri, Ankara,
1995.

Cassier 1988 E. Cassier, Kant’n Yaam ve Öretisi, zmir, 1988.

Catford 1977 J.C. Catford, “Mountain of the Tongues: The Languages of


the Caucasus”, Annual Report of Anthropology 6, 1977,
283–314.

Cauvin 2002 J. Cauvin, The Birth of the Gods and Origins of the
Agriculture, Newyork, 2002.

Ceram 2001 C.W. Ceram, The Secrets of the Hittites, London, 2001.

Challaye 1998 F. Challaye, Dinler Tarihi, stanbul, 1998.

Chubinishvili 1964 T.N. Chubinishvili, “The Interconnections between the


Caucasian and the Near East Cultures in the Third
Millennium BC”, Seventh International Congress off
Anthropological and Ethnological Sciences, Moscow, 1964.

Çevik 1997 N. Çevik, “On Urartian Priest”, Archäologische


Mitteilungen aus Iran and Turan 29, 1997, 229–242.

169
Çevik 1999 N. Çevik, “Hayat Aacnn Urartu Kült Törenlerindeki Yeri
ve Kullanm Biçimi”, Anadolu Aratrmalar XV, 1999,
335–367.

Çevik 2000 N. Çevik, Urartu Kaya Mezarlar ve Ölü Gömme


Gelenekleri, Ankara, 2000.

Çilingirolu – A. Çilingirolu – H. Salamtimur, “Van – Ayanis Kalesi


Salamtimur 2002 2001Yl Çalmalar”, 24. Kaz Sonuçlar Toplants, 1,
Ankara, 2002, 465–472.

Çilingirolu – Salvini A. Çilingirolu – M. Salvini, “Rusahinili in front of Mount


1995 Eiduru, The Urartian Fortress of Ayanis”, Studi Micenei ed
Egeo-Anatolici 35, 111–124.

Çilingirolu 1983a A. Çilingirolu, “Urartu Sur Duvarlar Üzerine


Düünceler”, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Dergisi 2, zmir,
1983, 28–44.

Çilingirolu 1983b A. Çilingirolu, “Urartu’da Toplu Nüfus Aktarmlar”,


Anadolu Aratrmalar 9, stanbul, 1983, 311–317.

Çilingirolu 1984b A. Çilingirolu, Urartu ve Kuzey Suriye Siyasal ve Kültürel


likiler, zmir, 1984.

Çilingirolu 1984c A. Çilingirolu, “Tanr Asur’a Bir Mektup”, Tarih


ncelemeleri Dergisi II, zmir, 1984, 1–26.

170
Çilingirolu 1986 A. Çilingirolu, “Van Dilkaya Höyüü Kazlar 1985”, VIII.
Kaz Sonuçlar Toplants, 1, Ankara, 1986, 81–95.

Çilingirolu 1994 A. Çilingirolu, Urartu Tarihi, Bornova, 1994.

Çilingirolu 1997 A. Çilingirolu, Urartu Krall Tarihi ve Sanat, zmir,


1998.

Çilingirolu 1998 A. Çilingirolu, “Urartu’da Tapnma ve Tapnma Yerleri”,


Karatepe’deki Ik Halet Çambel’e Sunulan Yazlar,
stanbul, 1998, 229–241.

Çilingirolu 2001a A. Çilingirolu, “Temple Area”, Ayanis I: Ten Years’


Excavations in Rusahinili Eiduru-kai (Ed. Çilingirolu-
Salvini), Roma, 2001, 37–67.

Çilingirolu 2001b A. Çilingirolu, “Migration in the Van Lake Basin – East


Anatolia in the Late 2nd Millennium BC and the Foundation
of a Kingdom”, Migration und Kulturtransfer Band 6, 23–
26 1999, Berlin, 2001, 371–381.

Çilingirolu 2003 A. Çilingirolu, “Van – Ayanis Kalesi 2002 Yl Kazs”,


25. Kaz Sonuçlar Toplants, 2, Ankara, 2003, 413–420.

Çilingirolu 2004a A. Çilingirolu, “Silah, Tohum, Ate”, Anadolu’da Dodu:


60. Yanda Fahri Ik’a Armaan, stanbul, 2004, 257-267.

171
Çilingirolu 2004b A. Çilingirolu, “How Was An Urartian Fortress Built?”, A
view from the Highlands: Essay in Honor of Charles A.
Burney, 2004, 205–231.

Çilingirolu 2005 A. Çilingirolu, “Ritual Ceremonies in the Temple Area of


Ayanis”, Anatolian Iron Ages 5 (Ed. A. Çilingirolu –
Darbyshire), 2005, 31–38.

Darmesteter J. Darmesteter, The Zend-Avesta, Part I: The Vendidad,


VENDDAD Oxford, 1880 (Zend-Avesta Metinlerinin Çevirisi).

Deniz 1980 E. Deniz, “Urartu Oda Mezarlar Kemik Kalntlar Üzerine


Arkeobiyolojik Aratrmalar”, Ankara Tp Bülteni 2, 102–
109.

Deniz 1986 E. Deniz, “Kazlardan Elde Edilen Yanm Kemikler


Üzerine Arkeobiyolojik ncelemeler”, 2. Arkeometri
Sonuçlar Toplants, 1986, 1–16.

Derin – Çilingirolu Z. Derin – Altan Çilingirolu, “Armour and Weapons”,


2001 Ayanis I: Ten Years’ Excavations in Rusahinili Eiduru-kai
(Ed. Çilingirolu-Salvini), Roma, 2001, 155–187.

Derin 1993 Z. Derin, Demir Ça’da Anadolu’da Ölü Gömme


Gelenekleri, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enst.
Arkeoloji ve Sanat Tarihi Ana Bilim Dal, Yaynlanmam
Doktora Tezi, zmir, 1993.

172
Derin 1996 Z. Derin, “Van Müzesi’ndeki Bir Grup Mobilya Aksam ve
Bunlarn Urartu Ölü Gömme Gelenekleri le likisi”, Ege
Üniversitesi Arkeoloji Dergisi IV, 1996, 135–142.

Diakonoff – Kashkai I.M. Diakonoff – S. M. Kashkai, Geographical Names


1981 According to Urartian Texts, Wiesbaden, 1981.

Diakonoff 1984 I.M. Diakonoff, The Pre-history of the Armenian People,


Anatolian and Caucasian Studies, Newyork, 1984.

Diakonoff 1991 I.M. Diakonoff, “Sacrifices in the City of Teieba (UKN


448) – Lights on the Social History of Urartu”,
Archäologische Mitteilungen aus Iran XXIV, 1991, 13–21.

Diamond 2001 J. Diamond, Tüfek, Mikrop ve Çelik, Ankara, 2001.

Dinçol – Dinçol 1992 A.M. Dinçol – B. Dinçol, “Die urartaische Inschrift aus
Hanak (Kars)”, Hittite and other Anatolian and Near
Eastern Studies in Honour of Sedat Alp, Ankara, 1992,
109–117.

Dinçol – Kavakl 1978 A.M. Dinçol – E. Kavakl, “Van Bölgesinde Bulunmu


Yeni Urartu Yaztlar, Die neuen urartaischen Inschriften
aus der Umgebung von Van”, Anadolu Aratrmalar ek
yayn 1, stanbul, 1978, 8–24.

173
Dinçol 1976 A. Dinçol, “Die neunen urartaischen Inschriften aus
Körzüt”, stanbuler Mitteilungen 26, 1976, 19–30.

Dolukhanov 1998 P. Dolukhanov, Eski Ortadou’da Çevre ve Etnik Yap,


Ankara, 1998.

Durkheim 1996 E. Durkheim, “Din Sosyolojisi ve Bilgi Teorisi”, Din


Sosyolojisi, Ankara, 138–158.

Dyson CAH R. Dyson, “The Archaeological Evidence of the Second


Millennium BC on the Persian Plateau”, Cambridge Ancient
History II/1, 1964.

Eichler 1984 S. Eichler, Götter, Genien und Mischwesen in der


urartaischen Kunst, Berlin, 1984.

Eliade 1999 M. Eliade, amanizm, Ankara, 1999.

Eliade 2003a M. Eliade, Dinler Tarihine Giri, stanbul, 2003.

Eliade 2003b M. Eliade, Dinsel nançlar ve Düünceler Tarihi 1: Ta


Devrinden Eleusis Mysteria’larna, stanbul, 2003.

Eliade 2003c M. Eliade, Demirciler ve Simyaclar, stanbul, 2003.

174
Erhat 1997 A. Erhat, Mitoloji Sözlüü, stanbul, 1997.

Erzen 1978a A. Erzen, Çavutepe 1, Ankara, 1978.

Erzen 1978b A. Erzen, “Çavutepe Yukar Kale ve Toprakkale 1977


Çalmalar”, Anadolu Aratrmalar VI, 1978, 1–7.

Evans-Pritchard 1998 E. Evans-Pritchard, lkellerde Din, Ankara, 1998.

Forbes 1983 T.B. Forbes, Urartian Architecture, BAR International


Series 170, Oxford, 1983.

Frazer I J. Frazer, Altn Dal – Dinin ve Folklorun Kökleri I, stanbul,


1991.

Frazer II J. Frazer, Altn Dal – Dinin ve Folklorun Kökleri II,


stanbul, 1991.

Freud 1999 S. Freud, Psikanalize Giri Dersleri, Ankara, 1999.

Gimbutas 1984 M. Gimbutas, “Primary and Secondary Homeland of the


ndo-Europeans: Comments on Gamkrelidze-Ivanov
Articles”, Journal of Indo – European Studies 12, 1984,
185–200.

175
Giovino 2004 M.D. Giovino, Interpretations of the ‘Assyrian Sacret Tree’,
1849–2004, Yaynlanmam Doktora Tezi, University of
Michigan, 2004.

Grayson 1972 A.K. Grayson, Assyrian Royal Inscriptions I, Weisbaden,


1972.

Grayson 1976 A.K. Grayson, Assyrian Royal Inscriptions II, Weisbaden,


1976.

Grayson 1993 A.K. Grayson, “Assyrian Civilisation”, Cambridge Ancient


History III, 2, 1993, 194–228.

Greppin – Diakonoff J.A.C. Greppin – I.M. Diakonoff, “Some Effects of the


1991 Hurro-Urartian People and Their Languages upon the
Earliest Armenians”, Journal of the American Oriental
Society 111, 4, 1991, 720–730.

Gurney 2001 O.R. Gurney, Hititler, Ankara, 2001.

Hançar 1966 F. Hançar, “Das urartäische Lebensbaummotiv; eine neue


Bedeutungstradition?”, Iraniqa Antiqua 6, 1966, 92–108.

Harris 1994 M. Haris, Yamyamlar ve Krallar: Kültürlerin Kökenleri,


Ankara, 1994.

176
HChI F.W. König, Handbuch der chaldischen Inschriften, Archiv
für Orientforschung, Beiheft 8, Graz, 1955–57.

Hinz 1971 W. Hinz, “Persia c. 2400–1800 BC.”, Cambridge Ancient


History I/2, 1971, 644–673.

Hooke 1981 S.H. Hooke, Middle Eastern Mythology, Middlesex, 1981.

Hughes 1958 H.S. Hughes, Consciousness and Society, New York, 1958.

Hume 2004 D. Hume, Din Üstüne, stanbul, 2004.

Ik 1995 F. Ik, “Das Felsgrab von Köseoglu und Totentempel


Urartus”, Archäologische Mitteilungen aus Iran 28,
1995/1996, 211–234.

Ik 1999 F. Ik, Doa Ana Kubaba, Tanrçalarn Ege’de Bulumas,


Suna-nan Kraç Akdeniz Medeniyetleri Aratrma
Enstitüsü Monografi Dizisi I, stanbul, 1999, 1–34.

Ikl 2005 M. Ikl, Dou Anadolu Erken Transkafkasya Kültürünün


Karaz, Pulur ve Güzelova Malzemesi Inda Tekrar
Deerlendirilmesi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst.
Arkeoloji Ana Bilim Dal, Yaynlanmam Doktora Tezi,
zmir, 2005.

177
Japaridze 1964 O.M. Japaridze, “The Culture of Early Agricultural Tribes
in the Territory of Georgia”, Seventh International
Congress of Anthropological and Ethnological Sciences,
Moscow, 1964.

Japaridze 1993 O.M. Japaridze, “Über die Etnokulturelle situation in


Georgien gegen ende des 3. Jahrtausends v. Chr.”, Between
the Rivers and Over the Mountains, Archaeologica
Anatolica et Mesopotamica Alba PalmieriDedicata (Ed. M.
Frangipane et al), Roma, 1993, 475–491.

Jung 1982 C.G. Jung, Bilinç ve Bilinçaltnn levi, stanbul, 1982.

Jung 2000 C.G. Jung, Analitik Psikolojinin Temel lkeleri, stanbul,


2000.

Kant 1983 I. Kant, Gelecekte Bilim Olarak Ortaya Çkabilecek Her


Metafizie Prolegomena, Ankara, 1983.

Kehrer 1996 G. Kehrer, “Din Sosyolojisi”, Din Sosyolojisi, Ankara,


1996, 7–94.

Kellner 1991 H.J. Kellner, Gürtelbleche aus Urartu, Stuttgart, 1991.

Kendall 1977 T. Kendall, “Urartian Art in Boston: Two Bronze Belts and
a Mirror”, Boston Museum Bulletin, 1977, 27–55.

178
Khanzadian 1967 E.V. Khanzadian, The Culture of the Armenian Highlands
in the Third Millennium BC, Erevan, 1967.

Kirschbaum 2004 E.C. Kirscbaum, Asurlular ( Tarih, Toplum, Kültür), zmir,


2004.

Kleiss – Hauptmann W. Kleiss – H. Hauptmann, Topographische Karte von


1976 Urartu, Berlin, 1976.

Kleiss 1964 W. Kleiss, “Zur Rekonstruktion des urartäischen Tempels”,


stanbuler Mitteilungen 13–14, 1963/1964, 1–4.

Kleiss 1979 W. Kleiss, “Architektur”, Bastam I: Ausgrabungen in den


Urartäischen Anlagen 1972–1975, (Ed. W. Kleiss), Berlin,
1979, 11–98.

Kleiss 1980 W. Kleiss, “Bastam, An Urartian Citadel Complex of the


Seventh Century BC”, American Journal of Archaeology
84, 1980, 299–304.

Kleiss 1981 W. Kleiss, “Felszeichen in Bereich urartäischer Anlagen”,


Archäologische Mitteilungen aus Iran 14, 1981, 23–29.

Kleiss 1989 W. Kleiss, “Zur Reconstruktion des urartaischen Tempels”,


stanbuler Mitteilungen 39, 1989, 265–221.

179
Konakç 2006 E. Konakç, Urartu Krall’nda Toplu Nüfus Aktarmlar
ve Bu Uygulamann Urartu Kültürüne Etkileri, Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst. Arkeoloji Ana Bilim
Dal, Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi, zmir, 2006.

Koay 1976 H.Z. Koay, Keban Project, Pulur Excavations 1968–1970,


METU Keban Project Publication Series III, No.1, Ankara,
1976.

Koay 1979 H.Z. Koay, “Keban’n Pulur (Sakyol) Höyüü Kazsnda


Bulunan Kutsal Ocaklar” Türk Tarih Kongresi 8, Ankara,
1979, 77–80.

Kösemihal 1993 N.. Kösemihal, Durkheim Sosyolojisi, stanbul, 1993.

Kroll 1988 S. Kroll, “Die Kleinfunde”, Bastam II: Ausgrabungen in


den Urartäischen Anlagen 1977–1978, (Ed. W. Kleiss),
Berlin, 1988, 155–165.

Kunareva 1997 K.K. Kunareva, The Southern Caucasus in Prehistory:


Stages of Cultural and Socioeconomik Development from
the Eighth to the Second Mllennium B.C., Philadelphia,
1997.

Labat 1975a R. Labat, “Elam c. 1600 1200 B.C.”, Cambridge Ancient


History II/2, 1975, 385–416.

180
Labat 1975b R. Labat, “Elam and Western Persia, c.1200 1000 B.C.”,
Cambridge Ancient History II/2, 1975, 488–517.

Lambert 1985 W.G. Lambert, “Trees, Snakes and Gods in Ancient Syria
and Anatolia”, Bulletin of the School of Oriental and
African Studies 48/3, 1985, 435–451.

LAR I D.D. Luckenbill, Ancient Records of Assyria and


Babylonia, I, Chicago, 1926.

LAR II D.D. Luckenbill, Ancient Records of Assyria and


Babylonia, II, Chicago, 1927.

Lehmann-Haupt 1931 C.F. Lehmann-Haupt, Armenien Einst und Jetzt 2,


Berlin/Leipzig, 1931.

Lévi-Strauss 2002 C. Lévi-Strauss, Yaban Düünce, stanbul, 2002.

Liungman 1991 C.G. Liungman, Dictionary of Symbols, Oxford, 1991.

Maisler – Stekelis – Avi B. Maisler, M. Stelikis, M. Avi Noah, “The Excavations at


Noah 1952 Beth-Yerah”, 1944–46, Israel Exploration Journal 2, 1952,
165–173.

Malinowski 1990a B. Malinowski, Büyü, Bilim ve Din, stanbul, 1990.

181
Malinowski 1990b B. Malinowski, nsan ve Kültür: Bir Bilimsel Kültür
Kuram ve Öbür Denemeler, Ankara, 1990.

Malinowski 1999 B. Malinowski, lkel Toplum, Ankara, 1990.

Mann 2004 S. Mann, deoloji Olarak Din – Kalpsiz Bir Dünyann


Kalbi, stanbul, 2004.

Mardin 2002 . Mardin, Din ve deoloji, stanbul, 2002.

McNeill 1965 W.H. McNeil, The Rise of the West, A History of the
Human Comunity, Chicago, 1965.

Mellaart 2003 J. Mellaart, Yakndounun En Eski Uygarlklar, stanbul,


2003.

Merhav 1991 R. Merhav, Urartu – A Metalworking Center in the First


Millennium BC (Ed. Merhav), Jerusalem, 1991.

Metin 1998 . Metin, Osmanl’nn Kanl Tarihi, stanbul, 1998.

Moortgat 1949 A. Moortgat, Tammuz, Der Unterblichkeitsglaube in der


Altorientalischen Bildkunst, Berlin, 1949.

182
Morris 2004 B. Morris, Din Üzerine Antropolojik ncelemeler – Bir Giri
Metni, Ankara, 2004.

N. Özgüç 1965 N. Özgüç, Kültepe Mühür Basklarnda Anadolu Grubu,


Ankara, 1965.

N. Özgüç 1974 N. Özgüç, “The Decorated Bronze Strip and Plaques from
Altntepe”, Mansel’e Armaan II, 1974, 847–860.

Naumann 1968 R. Naumann, “Bemerkungen zu urartäischen Tempeln”,


stanbuler Mitteilungen 18, 1968, 45–57.

Nietzsche Zerdüt F. Nietsche, Böyle Buyurdu Zerdüt, stanbul, 2000.

Oates 2004 J. Oates, Babil, Ankara, 2004.

Oppenheim 1977 A.L. Oppenheim, Ancient Mesopotamia – Portrait of a


Dead Civilisation, Chicago, 1977.

Öün 1974 B. Öün, “Urartu Halk Mezarlar”, Cumhuriyetin 50.


Yldönümünü Anma Kitab, Ankara, 443–447.

Öün 1978 B. Öün, “Die urartaischen Bestattungsbrauche”, Studien


zur Religion und Kultur Kleinasiens, Festschrift für
Friedrich Karl Dörner zum 65. Geburstag am 28. Februar
1976, 639–678.

183
Özbudun 1997 S. Özbudun, Ayinden Törene – Siyasal ktidarn Kurulma ve
Kurumsallama Sürecinde Törenlerin levleri, stanbul,
1997.

Özfrat 2001 A. Özfrat, Dou Anadolu Yayla Kültürleri, stanbul, 2001.

Parpola 1987 S. Parpola, The Correnpondance of Sargon II, I: Letters


From Assyria and the West, State Archives of Assyria I (Ed.
I. Starr), Helsinki, 1987.

Parpola 1993 S. Parpola, “The Assyrian Tree of Life, Tracing the Origins
of Jewish Monothism and Greek Philosophy”, Journal of
Near Eastern Studies 52/3, 1993, 161–208.

Payne – Ceylan 2003 M.R. Payne – A. Ceylan, “A New Urartian Inscription from
Ar – Pirabat”, Studi Micenei ed Egeo-Anatolici, 45/2,
2003, 191–201.

Payne 1993 M.R. Payne, Urartu Yazl Belgeler Katalou, stanbul


Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enst. Hititoloji Ana Bilim
Dal, Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi, stanbul, 1993.

Piotrovskii 1952 B.B. Piotrovskii, Karmir-blur II: Resultaty Raskopok 1949–


1950 Godov (The Result of the Excavations of 1940–1950),
Erevan, 1952.

184
Piotrovskii 1955 B.B. Piotrovskii, Karmir-Blur IV, Arhitektura Teiebani,
Erevan, 1955.

Piotrovskii 1962 B.B. Piotrovskii, “The Aeneolithic Culture of Trans-


Caucasia in the Third Millennium BC”, Sixth International
Congress of Prehistoric and Protohistoric Sciences,
Reports, Moscow, 1962.

Piotrovskii 1966 B.B. Piotrovskii, “Urartu Dini”, Dil Tarih Corafya


Fakültesi Dergisi 23 / 1–2, 1966, 37–52.

Piotrovskii 1967 B.B. Piotrovskii, Urartu: The Kingdom of Van and Its Art,
London, 1967.

Piotrovskii 1969 B.B. Piotrovskii, The Ancient Civilizations of Urartu,


Geneva, 1969.

Poroda 1962 E. Poroda, The Art of Ancient Iran, New York, 1962.

Porter 1993 B.N. Porter, “Sacret Trees, Date Palms and the Royal
Persona of Ashurnasirpal II”, Journal of Near Eastern
Studies 52/2, 1993, 129–139.

Postgate 1992 J.n. Postgate, “The Land of Assur and the Yoke of Assur”,
World Archaeology 23, No: 3, Archaeology of Empires,
1992, 247–263.

185
Rahman 1999 F. Rahman, “Din Aratrmalarnda slam’a Yaklamlar”,
Toplumbilimi Yazlar, zmir, 1999, 163–182.

Redman 1978, C.L. Redman, The Rise of Civilisation from Early Farmers
to Urban Society in the Ancient Near East, San Fransisco,
1978.

Roaf 1996 M. Roaf, Mezopotamya ve Eski Yakndou, Atlasl


Uygarlklar Ansiklopedisi 9, stanbul, 1996.

Roller 2004 L.E. Roller, Ana Tanrça’nn zinde – Anadolu Kybele


Kültü, stanbul, 2004.

Roux 1972 G. Roux, Ancient Iraq, Middlesex, 1972.

Saggs 1990 H.W.F. Saggs, The Might that was Assyria, London, 1990.

Salamtemir 2001 A.H. Salamtemir, Urartu Krall’nn Ekonomik Yaps,


Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst. Arkeoloji Ana Bilim
Dal, Yaynlanmam Doktora Tezi, zmir, 2001.

Salvini – Salvini 2002 B.A. Salvini – M. Salvini, “The Bilingual Stele of Rusa I
from Movana (West-Azerbaijan, Iran)”, Studi Micenei ed
Egeo-Anatolici, 44/1, 2002, 5–66.

Salvini 1977 M. Salvini, “Eine neue urartaische Inschrift aus Mahmud


Abed (West-Azerbaijan)”, Archaeologische Mitteilungen

186
aus Iran X, 1977, 125–136.

Salvini 1979 M. Salvini, “Zu den beschrifteten Tontfeln”, Bastam I:


Ausgrabungen in den Urartäischen Anlagen 1972–1975,
(Ed. W. Kleiss), Berlin, 1979, 133–136.

Salvini 1980 M. Salvini, “Note sulle Nuove Epigrafi Urartee del


Discretto di Van”, Studi Micenei ed Egeo-Anatolici, XXII,
1980, 169–180.

Salvini 1988 M. Salvini, “Die Urartaeischen Schriftdenkmaeller aus


Bastam” (1977–1978)”, Bastam II: Ausgrabungen in den
Urartäischen Anlagen 1977–1978, (Ed. W. Kleiss), Berlin,
1979,125–144.

Salvini 1989 M. Salvini, “Le Pantheon de L’Urartu et le Fondement de


L’etat”, Studi Epicrafici e Linguistici sul Vicino Oriente
antico 6, 1989, 79–89.

Salvini 1993 M. Salvini 1993, “Reflections About the Urartian Shrines of


the Stelae”, Nimet Özgüç Armaan Kitab, Ankara, 1993,
543–548.

Salvini 1994 M. Salvini, “The Historical Backround of Meherkaps”,


Anatolian Iron Ages III, 1994, 205–207.

187
Salvini 1995 M. Salvini, Gesschichte und Kultur der Urartaer,
Darmstadt: Wiss. Buchges, 1995.

Salvini 2001a M. Salvini, “The Inscriptions of Ayanis. Cuneiform and


Hieroglyphic – Monumental Stone Inscriptions”, Ayanis I:
Ten Years’ Excavations in Rusahinili Eiduru-kai (Ed.
Çilingirolu-Salvini), Roma, 2001, 251–270.

Salvini 2001b M. Salvini, “The Inscriptions of Ayanis. Cuneiform and


Hieroglyphic – Royal Incriptions on Bronze Artifacts”,
Ayanis I: Ten Years’ Excavations in Rusahinili Eiduru-kai
(Ed. Çilingirolu-Salvini), Roma, 2001, 271–278.

Salvini 2001c M. Salvini, “The Inscriptions of Ayanis. Cuneiform and


Hieroglyphic – Incriptions on Clay”, Ayanis I: Ten Years’
Excavations in Rusahinili Eiduru-kai (Ed. Çilingirolu-
Salvini), Roma, 2001, 279–319.

Salvini 2002 M.Salvini, “Una Stele di Rusa III Erimenahi dalla Zona di
Van”, Studi Micenei ed Egeo-Anatolici, 44/1, 115–143.

Sarkçolu 2002 E. Sarkçolu, Din Fenomenolojisi: Dinlerin Mahiyeti ve


Tezahür ekilleri, Isparta, 2002.

Sarton 1934 G. Sarton, “The Artificial Fertalization of Date-Palms in the


Reign of Ashurnasirpal B.C. 885–860”, ISIS 60, vol. 31/1,
1934, 8–13.

188
Seidl 1979 U. Seidl, “Die Sigelbilder”, Bastam I: Ausgrabungen in den
Urartäischen Anlagen 1972–1975, (Ed. W. Kleiss), Berlin,
1979, 137–150.

Seidl 1988 U. Seidl, “Die Sigelbilder”, Bastam II: Ausgrabungen in


den Urartäischen Anlagen 1977–1978, (Ed. W. Kleiss),
Berlin, 1979, 145–154.

Seidl 1994 U. Seidl, “Achaimendische Entlehnungen aus der


urartaischen Kultur”, Achaemenid History VIII, Continuity
and Change, Proceedings of the Last Achaemenid History
Workshop, Leiden, 1994, 107–129.

Sevin – Belli 1977 V. Sevin – O. Belli, “Yeilalç Urartu Kutsal Alan ve


Kalesi”, Anadolu Aratrmalar IV-V, 1976/77, 367–393.

Sevin – Kavakl 1994 V. Sevin – E. Kavakl, “Van-Karagündüz Erken Demir


Ça Nekropolü Kurtarma Kazlar 1992–1993”, 16. Kaz
Sonuçlar Toplants I, Ankara, 1994, 331–350.

Sevin – Kavakl 1996 V. Sevin – E. Kavakl, Van/Karagündüz: Bir Erken Demir


Ça Nekropolü; Van/Karagündüz: An Early Iron Age
Cemetery, stanbul, 1996.

Sevin 1980 V. Sevin, “Van Kalesi'nden Bir Kaya Mezar ve


Urartular’da Ölü Yakma Gelenei”, Anadolu Aratrmalar

189
VIII, 1980, 151–164.

Sevin 1982a V. Sevin, “Frigler”, Anadolu Uygarlklar Ansiklopedisi 2,


1982, 248–272.

Sevin 1982b V. Sevin, “Anadolu’da Pers Egemenlii”, Anadolu


Uygarlklar Ansiklopedisi 2, 1982, 310–332.

Sevin 1984 V. Sevin, “Urartu Oda-Mezar Mimarisinin Kökeni Üzerine


Baz Görüler”, Anadolu Demir Çalar I (Ed. A.
Çilingirolu), zmir, 1984, 35–52.

Sevin 2000 V. Sevin, “Van-Karagündüz Kazlar”, Türkiye Arkeolojisi


ve stanbul Üniversitesi (Ed. O. Belli), Ankara, 2000, 168–
174.

Sivas 1991 H. Sivas, Urartu ile lgili Assur Kaynaklar, stanbul


Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst. Tarih Bölümü Eskiça
Tarihi ana Bilim Dal, Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi,
stanbul, 1991.

Smith 1926 S. Smith, “Notes on the ‘Assyrian Tree’”, Bulletin of the


School of Oriental Studies 4 (1926–1928), 69–76.

Smith 1999 A.T. Smith, “The Making of an Urartian Landscape in


Southern Transcaucasia: A Study of Political
Architectonics”, American Journal of Archaeology 103, 1,

190
1999, 45–71.

Smith vd. 2004 A.T. Smith, R. Badalyan, P. Avetisyan, M. Zardaryan,


Early Complex Societies in Southern Caucasia: A
Preliminary Report on the 2002 Investigations by Project
ArAGATS on the Tsakahovit Plain, Republic of Armenia”,
American Journal of Archaeology 108, 2004, 1–41.

Starr 1990 I. Starr, Queries to the Sungod: Divination and Politics in


Sargonid Assyria, State Archives of Assyria (Ed. I. Starr,
with contributions by J. Aro and S. Parpola), Helsinki,
1990.

ahhüseyinolu 2000 N. ahhüseyinolu, Anadolu Halk Kültüründe nanç


Motifleri, Ankara, 2000.

enel 1997 A. enel, lkel Topluluktan Uygar Topluma, Ankara, 1997.

T. Özgüç 1969 T. Özgüç, Altntepe II: Mezarlar, Depo Binas ve Fildii


Eserler, Ankara, 1969.

Taffet – Yakar 1998 J. Yakar – A. Taffet, “Politics and Religion on Urartu”,


Bulletin of the Middle Eastern Culture in Japan, Essays on
Ancient Anatolia in the Second Millennium BC., X, 1998,
133–149.

191
Taffet 1999 A. Taffet, “A Tentative Reconstruction of the Urartian
Calendar of Festivals”, Anadolu Aratrmalar 14, 1999,
369–381.

Tambiah 2002 S.J. Tambiah, Büyü, Bilim, Din ve Aklcln Kapsam,


Ankara, 2002.

Tarhan – Sevin 1975 T. Tarhan – V. Sevin, “Urartu Tapnak Kaplar ile Antsal
Kaya Nileri Arasndaki Balant”, Belleten 39, 1975, 389–
412.

Tarhan – Sevin 1991 M.T. Tarhan – Veli Sevin, “Van Kalesi ve Eski Van ehri
Kazlar”, XII. Kaz Sonuçlar Toplants, II, 1991, 429–456.

Tarhan – Sevin 1992 M.T. Tarhan – Veli Sevin, “Van Kalesi ve Eski Van ehri
1990 Yl Çalmalar”, Belleten 56, say 217, Ankara,
1992, 1081–1099.

Tarhan 1978 M.T. Tarhan, M. Ö. 13. yüzylda Uruatri ve Nairi


Konfederasyonlar, Yaynlanmam Doçentlik Tezi,
stanbul, 1978.

Tarhan 1986 M.T. Tarhan, “Van Kalesi’nin ve Eski Van ehri’nin


Tarihi-Milli Park Projesi Üzerine Ön Çalmalar 1”: Ant
Yaplar”, 3. Aratrma Sonuçlar Toplants, 1986, 297–
309.

192
Tarhan 2000 M. T. Tarhan, “Tupa – Van Kalesi / Demir Ça’n Gizemli
Bakenti’ndeki Aratrma ve Kazlar”, Türkiye Arkeolojisi
ve stanbul Üniversitesi, (Ed. O. Belli), 2000, 191–201.

Tayürek 1978 O.A. Tayürek, “Giyimli (Hrkanis) Adak Levhalarndan


Örnekler”, Belleten 168, 1978, 201–221.

Tayürek 1979 O.A. Tayürek, “A Rock Relief of Salmaneser III on the


Euphrates”, Iraq XLI, 1, 1979, 47–53.

TAY 2 Türkiye Arkeolojik Yerleimleri Projesi, 2. Fasikül.

Tillich 2000 P. Tillich, Din Felsefesi, stanbul, 2000.

Uhri 2003 A. Uhri, Atein Kültür Tarihi, stanbul, 2003.

UKN G. A. Melikivili, Urarstkie Klinoobraznye Nadpisi,


Moskova, 1960.

Ussishkin 1994 D. Ussishkin, “On the Architectural Origin of the Urartian


Standart Tempels”, Tel Aviv 21, 1994, 144–155.

van Loon 1966 M. N. van Loon, Urartian Art: Its Distinctive Traits in the
Light of New Excavations, Leiden, 1966.

van Loon 1991 M. N. van Loon, “Urartian Iconography”, Anatolia in the

193
Earlier First Millennium BC:, Leiden, 1991.

Wach 1995 J. Wach, Din Sosyolojisi, stanbul, 1995.

Wartke 1990 R. Wartke, Toprakkale. Untersuchungen zu den


Metalobjekten im vorderasiatischen Museum zu Berlin,
Berlin, 1990.

Wiseman 1952 D.J. Wiseman, “A New Stela of Assur-Nasir-Pal II”, Iraq


XIV, 1952, 24–39.

Wittgenstein 1999 L. Wittgenstein, Yan Deiniler, atanbul, 1999.

Wittgenstein 2001 L. Wittgenstein, Estetik Betimleme, Din ve Freud Üzerine


Dersler, zmir, 2001.

Woolley 1930 C.L. Woolley, Les Sumeriens, Paris, 1930.

Yiit vd. 2004 A. Yiit, P. Gözlük, A.C. Erkman, A. Çrak, N. imek,


“Altntepe Urartu skeletlerinin Paleoantropolojik Açdan
ncelenmesi”, 20. Arkeometri Sonuçlar Toplants, 2004,
79–90.

194
Zimansky 1979 P.E. Zimansky, “Bones and Bullae: An Enigma from
Bastam, Iran”, Archaeology News 32 (6), 1979, 53–55.

Zimansky 1985 P.E. Zimansky, Ecology and Empire: The Structure of the
Urartian State, Chicago, 1985.

Zimansky 1988 P.E. Zimansky, “MB 2 / OB 5 Excavations and the Problem


of Urartian Bone Rooms”, Bastam II: Ausgrabungen in den
Urartäischen Anlagen 1977–1978, (Ed. W. Kleiss), Berlin,
1979, 107–124.

195
LEVHA LSTES

Levha I: Urartu Krall Haritas


Belli 1982: 141.

Levha II: a – Tanr Marduk


Oates 2004: Resim 121.

b – Tanr Asur

Levha III: Yazlkaya


Akurgal 2000: Resim 65.

Levha IV: Meherkap


Fotoraflar: Mahmut Bilge Batürk

Levha V: a – Giyimli Adak Levhas Üzerinde Tanr Haldi


Çilingirolu 1997: Çizim 37.
b – Yukar Anzaf Kalkan Üzerinde Tanr Haldi
Belli 1998: Çizim 18.

Levha VI: a – Tahtta Oturan Tanrça ve Önünde Rahibe


Akurgal 1998: Resim 56.
b – Tanrça Tupea’y Simgeledii Düünülen Siren Eklentileri
Çilngirolu 1997: Çizim 27 ve 28.

Levha VII: Yukar Anzaf Kalkan


Belli 1998: Çizim 17.

Levha VIII: Adilcevaz Kabartmas: Kutsal Hayvan Üzerinde Teieba


Burney – Lawson 1958: Resim 2.

Levha IX: a – Yukar Anzaf Kalkan’nda Aslan Üzerinde Frtna Tanrs


Belli 1998:Çizim 19
b – Yukar Anzaf Kalkan’nda Boa Üzerinde Güne Tanrs
Belli 1998: Çizim 20.

Levha X: a – Güne Kursunu Tayan iuini


Bilgiç – Öün 1964: Çizim 3a-c.
b – Kanatl At Üzerinde iuini
Kendall 1977: Figür 7.
c – Kanatl At Üzerinde Duran Tanr
N. Özgüç 1977: Levha 302a.

Levha XI: Karmir-Blur : Teieba’nn Kenti


Piotrovskii 1967: Resim 63.

Levha XII: a – Hazinepiri Kaya Nii


Belli 1982: 194.
b – Yeilalç Kutsal Alan
Çilingirolu 1997: Resim 50.

Levha XIII: Altntepe Mezarlar ve Steller


T. Özgüç 1969: Figür 31.

196
Levha XIV: a, b – Analkz Kutsal Alan ve Platformlar
Fotoraflar: Mahmut Bilge Batürk

Levha XV: a – Urartu Tapnaklar’nn boyutlarnn karlatrlmas


Kleiss 9189: Abb.1

Levha XVI: a – repuini Kentinde Tanr wara’ya Adanm Tapnak


Piotrovskii 1967: resim 64’ten Detay.
b – repuini Kentinde Standart Planl Olmayan Dier Tapnak
Piotrovskii 1967: resim 64’ten Detay.

Levha XVII: a – Toprakkale’den Mühür: Steller Önünde Hayat Aac Dölleme Sahnesi
C. Ik 1986: Abb. 1.
b – Karmir-Blur’dan Mühür: Haya Aac Dölleme Sahnesi
Barnett 1959: Figür 6.
c – Elaz’dan Mühür: Steller Önünde Hayat Aac Dölleme Sahnesi
C. Ik 1986: Abb. 2.
d – Nevzat Çevik: Altntepe Steller Tapna, Yeniden Kurma Önerisi
Çevik 2000: Levha 80f.

Levha XVIII: a – Adilcevaz Kef Kalesi’nden Paye: Hayat Aac Dölleme Sahnesi
Akurgal 1998: Resim 57c.
b – Adilcevaz Kef Kalesi’nden Paye: Hayat Aac Dölleme Sahnesi – Çizim
Çilingirolu 1997: Çizim 32.

Levha XIX: a – Karmir-Blur’dan Tunç Kaplar: Tapnak Üzerinde Yükselen Hayat Aac
Piotrovskii 1952: Abb. 28b; 29-31b.
b – Musasir Tapna Üzerinde Yükselen Hayat Aac
Çilingirolu 1997: Çizim 36.

Levha XX: Ayanis Kalesi: Aslan Bal Kalkan ve Umbosundaki Aslan Ba
Derin – Çilingirolu 2001: Figür 11–12.

Levha XXI: Ayanis Tapna


Çilingirolu 2001a: Figür 2’den Detay.

Levha XXII: a – Ayanis Tapna Güney Oca


Çilingirolu 2004a: Resim 3.
b – Ayanis Tapnak Alan 7 no’lu Mekan – Akdar Dolu Kazan
Çilingirolu 2004a: Resim 4.
c – Ayanis Tapnak Alan 7 no’lu Mekan – Akdar Dolu Küpler
Çilingirolu 2004a: Resim 5.

Levha XXIII: a – Ayanis Tapnak Alan – 2 nolu Paye Yanndan Libasyon Kübü
Salamtimur 2001: Figür 4.
b – Urartu Kemeri Üzerinde Libasyon Sahnesi
Merhav 1991: 227: Resim 6.3

Levha XXIV: a – Çavutepe rmuini Tapna ve Sunak


Fotoraf: Mahmut Bilge Batürk
b – Van Kalesi – irini yaps
Tarhan 2000: Fig. 8.
c – Van Kalesi – irini yaps – Plan ve Kesitler
Tarhan – Sevin 1991: Resim 4.

197
Levha II

a – Tanr Marduk

b – Tanr Asur
Levha III

Yazlkaya: Da Tanrlar Üzerinde Teup ve Hepat


Levha IV

Meherkap Açk Hava Tapna


Levha V

a – Giyimli Adak Levhas Üzerinde Tanr Haldi

b – Yukar Anzaf Kalkan Üzerinde Tanr Haldi


Levha VI

a – Tahtta Oturan Tanrça ve Önünde Rahibe

b – Tanrça Tupea’y Simgeledii Düünülen Siren Eklentileri


Levha VII

Yukar Anzaf Kalkan


Levha VIII

Adilcevaz Kabartmas: Kutsal Hayvan Üzerinde Teieba


Levha IX

a – Yukar Anzaf Kalkannda Aslan Üzerinde Frtna Tanrs

b – Yukar Anzaf Kalkannda Boa Üzerinde Güne Tanrs


Levha X

a – Güne Kursunu Tayan iuini

b – Kanatl At Üzerinde iuini

c – Kanatl At Üzerinde Güne Tanrs


Levha XI

Karmir – Blur: Teiebann Kenti


Levha XII

a – Hazinepiri Kutsal Alan veKaya Nii

b – Yeilalç Kutsal Alan ve Kaya Nii


Levha XIII

Altntepe Mezarlk Alan ve Stellerin Yeniden Çizimi


Levha XIV

a – Analkz Kutsal Alan ve Bakent Tupa

b – Analkz Kutsal Alan: Niler Önündeki Tören Platformu


Levha XV

Baz Urartu Tapnaklarnn Karlatrmal Boyutlar


Levha XVI

a – repuini Kentinde Tanr wara’ya Adanm Tapnak

b – repuini Kentinde Standart Urartu Tapnak Formuna Uymayan kinci Tapnak


Levha XVII

a – Toprakkale’den Mühür: Steller Önünde


Hayat Aac Dölleme Sahnesi

b – Karmir-Blur’dan Mühür:
Hayat Aac Dölleme Sahnesi

c – Elaz’dan Mühür: Steller Önünde


Hayat Aac Dölleme Sahnesi

d – Nevzat Çevik: Altntepe Steller Tapna,


Yeniden Kurma Önerisi
Levha XVIII

a – Adilcevaz Kefkalesi’nden Paye: Hayat Aac Dölleme Sahnesi

b – Adilcevaz Kefkalesi’nden Paye: Hayat Aac Dölleme Sahnesi (çizim)


Levha XIX

a – Karmir-Blur’dan Tunç Kaplar: Tapnak Üzerinde Hayat Aac

b –Musasir Tapna ve Üzerinden Yükselen Hayat Aac


Levha XX

Ayanis Kalesi: Aslan Bal Kalkan ve Umbosundaki Aslan Ba


Levha XXI
Güney Oca

Akdar Dolu
Pithoslar

Kuzey Oca

Aslan Bal
Kalkan

Ynt
Halinde
Mzrak Ucu
Ayanis Kalesi: Tapnak ve Ocaklar
Levha XXII

a – Ayanis Kalesi:
Tapnak Güney Oca
Akdar Dolu Küpler

b – Ayanis Kalesi:
Tapnak 7 no’lu Mekan
Akdar Dolu Kazan

c – Ayanis Kalesi:
Tapnak 7 no’lu Mekan
Akdar Dolu Küpler
Levha XXIII

a – Ayanis Kalesi Tapnak Alan: 2 no’lu Paye Yanndan Libasyon Kab

b – Urartu Kemeri Üzerinde Libasyon Sahnesi


Levha XXIV

a – Çavutepe Aa Kale: rmuini Tapna Önünde Kurban Suna ve Kan Kanal

b – Van Kalesi: Kutsal Ahr – ‘irini’ yaps

c – ‘irini’ Yapsnn Plan ve Kesitleri

You might also like