Professional Documents
Culture Documents
SORULAR
11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 37 Cevabı
14. “Gılgamış Destanı ve Hammurabi Kanunları”nı tabletlere yazarak düşüncenin yazılı kültüre
aktarılmasını sağlayan ilk medeniyet aşağıdakilerin hangisidir?
A) Hint
B) Çin
C) İran
D) Mısır
E) Sümer
• Cevap: E
15. Konfüçyüs, “İdeal Bir İnsan ve Topluma Dair Konuşmalar” adlı eserinde “Erdem, erdem içindedir.”
sözüyle bir erdemin diğer erdemle birbirini tamamlayan bir yapıda olması gerektiğini ifade etmektedir.
Bu duruma uygun düşecek örnek durum aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
A) Kurnaz esnafın müşterilerine karşı güler yüzlü davranması
B) Evde canı sıkılan adamın eşine ev işlerinde yardım etmesi
C) Mahalle sakinlerinin mahalle çeşmesini tamir etmesi
D) Akrabalık ilişkilerini seven bir gencin bayram ziyaretlerine katılması
E) Kişinin şans oyunlarını haksız kazanç olarak görmesi
• Cevap: D
16. Thales; evrenin ana maddesini, ilk nedenini aramış, doğadaki her şeyin temelinde suyun olduğunu
iddia etmiştir. Thales’ten sonra Anaksimandros, arkhe olarak sonlu bir varlık olan suyun sonsuz sayıda
varlığın oluşumunu açıklamada yetersiz olduğunu söyleyerek arkheyi sonsuz olan “apeiron” kavramı
ile açıklamıştır.
Buna göre aşağıdakilerden hangisi “apei- ron”un bir özelliği olamaz?
A) Nicelik olarak sınırsızdır.
B) Duyusal, somut bir varlıktır.
C) Sonsuzluk niteliği vardır.
D) Bütün varlıkların temelidir.
E) Nitelik olarak belirsizdir.
• Cevap: B
17.
I. Diogenes
II. Lukianos
III. Aristoteles
IV. Thales
V Ksenofanes
Yukarıda numaralandırılmış filozofların hangileri Anadolu’nun batısında yaşayanlar arasında
sayılmaz?
A) I-II
B) II-III
c) n-m-ıv
d) m-ıv-v
e) ı-n-m-ıv-v
• Cevap: A
18. Girdiği evin her köşesine bakan hırsız, bulduğu tüm kıymetli eşyaları çantasına koyar. Kıymetli
başka eşyaların da kaldığına dair şüphelerine rağmen çantasını alarak evden uzaklaşır.
Örnek olay aşağıda verilen felsefi düşüncelerin hangisine karşılık gelir?
A) İnsan, her şeyin ölçüsüdür.
B) Doğru, güçlünün işine gelendir.
C) Hiçbir şey yoktur, olsa da bilemeyiz.
D) varlık var olandır, var olmayan değildir.
E) İnsan, bilerek ve isteyerek kötülük yapmaz.
• Cevap: C
19. Değişme karşısında değişmeden kalan asıl varlığı bilmenin insan hayatına faydası hangi
seçenekte doğru olarak verilmiştir?
A) varlığın yapısının araştırılması ve “ark- he”nin ne olduğu sorusunun yanıtlanması
B) İnsanın gerçek varlığı ve değerli olanı bilmesiyle eylemlerine anlam vermesi
C) Duyuların bitmeyen bir değişmeyi ve oluşu işaret ederek insanı çevresine yöneltmesi
D) Değişmenin varlığın asıl gerçeği olup olmadığı konusunda insanı şüpheye düşürmesi
E) Değişmenin gerisinde değişmeden kalan ve üstün olan asıl varlığın olduğunu bilmesi
• Cevap: E
“11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 38 Cevabı” ise önce sorular yazıldı daha sonra
kitabın üzerinde çözülerek gösterildi. Önce sorular hemen ardından ise cevaplar mevcuttur.
SORULAR
11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 38 Cevabı
20. Lao Tse’nin düşüncesinde evrendeki her türlü değişimin beslendiği sonsuz kaynak
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tao
B) İdea
C) Madde
D) Form
E) Aperion
• Cevap: A
SORULAR
11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 66 Cevabı
• Cevap:
1. Tanrı kanıtlamalarında 2-15. yüzyıl felsefesinde Ontolojik ve Kozmolojik kanıtlar kullanılmıştır.
2. Hristiyan felsefesi Patristik ve Skolastik dönem olarak ikiye ayrılır.
3. Tümellerin ayrı bir varlık olarak Tanrının zihninde olduğu düşüncesi Kavram realizmi olarak
adlandırılır.
4. Beytü’l Hikme, İslam coğrafyasında Bağdat’ta bulunan çeviri merkezidir.
Aşağıda Romen rakamlarıyla verilen önermeler ile harf ile verilen kavram ve filozofları doğru
olacak şekilde eşleştiriniz.
• a) İbn Rüşd
• b) İbn Haldun
• c) Meşşailik
• ç) Augustinus
• d) Dehriyye
• e) Ochamlı WiUiam
Cevap: I-ç, II-a, III-e, IV-c, V-b
I. İnsanın ölünce bu dünyada bedenini bıraktığını, ruhunu ise öteki dünyaya götürdüğünü ifade eden
filozoftur. (ç)
II. İnayet ve ihtira delilini savunan filozoftur. (a)
III. Tümellerin soyutlama olduğunu belirten filozoftur (e)
IV Akla dayanan inancı savunan İslam felsefesi görüşüdür. (c)
V. Devleti canlı organizma gibi doğan,büyüyen,ölen bir varlık olarak gören filozoftur. (b)
Aşağıda verilen açık uçlu soruların cevaplarını ilgili alanlara yazınız.
6. MS 2-MS 15. yüzyıl felsefesini MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinden ayıran temel farklar nelerdir?
Açıklayınız.
• Cevap: MS 2-MS 15. yüzyıl felsefesini MÖ 6-MS 2. yüzyıl felsefesinden ayıran temel farklar
nelerdir? Açıklayınız.MÖ 6 yy. ve MS 2.yy’lardan yapılan felsefi akımlar ile MS2-MS15 yy’da felsefi
düşünceler birbirinden oldukça farklıdır. Bu iki yüzyılları birbirinden tamamen ayıran belirli
düşünceler vardır. Bunların başında şunlar gelir:
MÖ 6 yy ile MS 2yy’da filozoflar tamamen doğa olayları, insanın kendini anlaması, bilgi ve varlık
üzerinde daha çok durmaktadır. Genel olarak doğa felsefesi ile uğraştıkları için onlar için ilk
problemin kaynağı ise varlık olmaktadır. Varlığın ilk nedenini bulma çabası içine girmiş olan bu
yüzyıldaki filozoflar ayrıca bilgi ve değer problemleri ile de ilgilenmişlerdir. Onlara göre evrenin
kaynağı, insanın yaşamının amacı nedir gibi soruları akla dayandırarak açıklamaya çalışmışlardır.
MS 2-MS 15 yüzyıl felsefelerinde ise yukarıdaki yüzyıllara oranla çok farklı felsefi düşüncede temel
farklılıklar vardır. Bu yüzyılda filozoflar felsefi düşünceleri daha çok dini temel alarak ele almışlar.
Rasyonel bir bakış açısı olan bu düşüncelerde, Tanrı temelli bir felsefeden oluşmaktadır. Çünkü bu
dönem filozoflarının birçoğu din adamı olmasından ötürü, yapılan felsefi düşüncelerin temeli de dine
dayandırılmıştır.
7. İslam coğrafyasında 8-12. yüzyıl çeviri faaliyetlerinin İslam felsefesinin gelişmesine katkısı
nelerdir? Açıklayınız.
• Cevap: Bu yüzyıllarda İslam coğrafyasında felsefi düşünceler altın çağını yaşamıştır. Felsefinin
temeli oluşturacak bazı düşünceler sayesinde İslam coğrafyasının felsefeye bakış açısına farklı bir
temel atılmıştır. Bunun ilk nedeni ise tabi ki kendinden önceki dönemlerde yapılan farklı dillerdeki
düşüncelerin Arapça’ya çevirisiyle gerçekleşmiştir. Medeniyetlerdeki çeviri faaliyetleri sayesinde
görüşleri anlama olanağı doğmuş ve bu dönemde de İslam felsefesine katkı sağlamıştır.
Bu yüzyılda çeviriler yapıldıkça kültürel düşüncelerde değişmiştir. Özellikle bilgi evleri kurularak bu
düşünceler tek tek irdelenmiş, farklı bölgelerdeki kurulan okullar sayesinde Yunan felsefi
düşünceleri ile tanışma olanağı sağlanmış. Bununla beraber savaşlarla, ticaretlerle, fethedilen
yerlerin kültürlerinde ortaya çıkmış eserler tek tek ele alınıp, çevrilmiştir. Bu eserlerin çevirilmesinde
de halifelerin de etkisi büyüktür. Abbasi halifelerin isteği doğrultusunda farklı dillerdeki eserler
Arapça’ya çevrilmiş, hatta Yunan filozofların birçok eserleri çeviriler sayesinde anlaşılmış, bu
düşünceler İslam filozoflarına temel oluşturacak bazı düşünceleri ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla
İslam coğrafyasındaki felsefi akımlar git gide gelişerek, felsefeyi merkez haline getirmeyi
başarmışlar.
SORULAR
11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 67 Cevabı
8. Augustinus, “İtiraflar” adlı eserine göre Tanrının hakkaniyeti dürüst olmayan kişilere hoş gelmez.
Kötüler aşağı seviyelere daha çok uyum sağlayarak iyi insana olan benzerliklerini yitirirler. Tanrı’ya
benzemeye çalışanlar ise üstün yaratılanlar ile daha çok uyum içine girerler.
Metinden hareketle insan iyiliği ve kötülüğü nasıl edinir? Belirtiniz.
• Cevap: Augustinus’a göre bazı insanlar Tanrının inayetinden pay almazlar. İyilik Tanrının insana
verdiği bir şeydir, bazılarını da bundan mahrum tutmuştur. Fakat şu şekilde açıklamak
gerekirse:İnsan, iyiliği; kendi inancı doğrultusunda (Augustinus’a göre) Tanrının gölgesinde ve
emirlerinin doğrultusunda hareket etmek, örneğin, Tanrının istediği gibi fakir ile ekmeğini
paylaşmak, yalan söylememek, yardıma muhtaç hastalara yardım etmek, başkasının müsaadesi
olmadan malına el sürmemek gibi … (örnekler daha da çoğaltılabilir.)
Bütün bu saydıklarımız, Tanrının sıfatlarıdır ve bu sıfatlara uygun hareket ettiğimizde Tanrıya
benzeyen daha doğrusu onun gösterdiği yolda giden ve dolayısıyla Tanrıya yaklaşmış dürüst, iyi,
güvenilir ve ahlaklı insanlar oluruz. Böyle güzel ahlaka sahip kişiler çevrelerinde her zaman daha
fazla sevilir ve saygı duyulurlar. Bu nedenle Tanrı’ya ait bu vasıfların insanlarda olması güzeldir ve
Tanrı’da zaten bunu ister.
İnsanlar fıtrat gereği çabuk etkilenen ve karşısındakine hemen meyleden varlıklardır. İnsanın iyi
olması önce ailede başlar ve çevrede devam eder. Eğer hep iyi insanların yakınında durulursa iyiye
doğru bir etkileşim olur ve insan bu güzel huyları edinerek sevilen biri haline gelir.
Ancak kötü huylu kişiler yapılan bu iyilik ve yardımları bir türü kabul edemez ve yardım eden kişiler
bile öfke duyarak onlara düşman olurlar.
Aslında hiç kimse “kötü” biri olarak doğmaz. İnsanı kötü yapan aile ve yaşadığı çevredir. Güzel bir
atasözü var. “Üzüm üzüme baka baka kararır” diye. İşte iyi insanlarda kötülükleri ağır basan kişilerle
sürekli bir arada olurlarsa mutlaka bir süre sonra onlara benzeyecekleridir. Çünkü çekim kuvvetliden
zayıfa olur. Eğer siz iyilik yönünüzden zayıfsanız çevrenizdeki kişileri iyi yönde etkileyemez ve siz
onların ağır basan kötülüklerine ortak olursunuz.
9. Gazâlî’nin “el-münkız mine’d-dalâl(hakikate giden yol)” adlı eserine göre insan, hakikatin bilgisine
ulaşmak için akıl ve deneyi geride bırakmalıdır.
Gazâlî’nin bilginin kaynağına yönelik eleştirisinin temel dayanağı nedir?
• Cevap: Pozitif bilimlerde bir bilginin doğruluk kaynağı ancak bilimsel araştırmalarla ispatlanmış
olmak zorundadır. Bilimsel araştırmalar ise, deneysel çalışmalar, deneyimler ve gözlem yoluyla bir
bilginin kesinliği bilinebilir. Gazali’de önce duyu organlarına bakmış ve akıl prensipleri dışında olan
bilgilerin doğruluğu hakkında şüpheye düşünmüştür. Bunun nedeni ise duyu organlarındaki en
kuvvetli olan gözü düşünmüş ve gözümüzle dünyayı ve yıldızları incelediğimizde, yıldızların küçük
ve parlak olduklarını görebildiğimizi söyler.Ancak astronomi bilgisi yıldızların aslında küçük değil
dünyadan kat ve kat daha büyük olduğunu savunur. İşte tam burada gözle görülenlerin bilgisinin
yetersiz olduğu ve akıl tarafından tam olarak kabul edilmediği ortaya çıkar. Gazali akılla kabul edilen
bilgilerin de bir süre sonra duyu organlarında olduğu gibi başka bir delille çürütülüp geçersizliği
konusunda birçok şüpheye düşer.
Bu tür vesveselerden kurtulmak için çareler arayan Gazali, ancak Allah’ın yardımıyla akli bilgileri
kabul etmeye başlar. Artık vicdanı rahatlamış ve zorunlu akli bilgileri geçerli görmeye, onların
doğruluklarını kabul etmeye ve güvenmeye başlamıştır. Bu durumu pozitif bilimler açısından
açıklamak biraz güçtür. Gazali’nin bur durumdan kurtuluşu “Tasavvuf” ilmiyle açıklanabilir.
10. Patristik felsefe ile skolastik felsefe arasındaki temel farklar nelerdir?
• Cevap: Patristik felsefe MÖ 8 yüzyıla kadar sürmüş, skolastik felsefe ise 8. yy. başlayarak 15.
yüzyıla kadar devam etmiştir. Patristik felsefenin temel düşünceyi oluşturan alt yapısı kilise
babalarının düşüncelerinden oluşur. Bunun başlıca nedeni ise o dönemde yaşamış olan filozofların
din görevlisi olmasından dolayıdır. Bundan dolayı da düşüncelerde inancın yeri oldukça yüksektir ve
temeli de inanca bağlıdır. Hatta patristik felsefe inancında akıl bir yere kadar geldiğini, akılla
çözülemeyen durumlarda ise inancın üstünlüğüne başvurulmuştur. Yani aklın ilk şartı olarak inanç
görülmüştür.Skolastik felsefe ise inanç ve akıl ikilemine farklı bir bakış açısı getirilmiştir. Bu
dönemde inanç tabi ki ortadan kaldırılmamış fakat inanç akıl ikileminde aklın önemi daha çok
artmaktadır. Yani inancın temellerini aklın sayesinde daha sistematik hale getirilmeye çalışılmış. Bu
dönemin ünlü filozofları olan Aristoteles, Platon, Aquinolu Thomas, Ochamlı William düşüncelerinde
akıl-inanç ikilemi üzerinde durmuşlardır. Sonuç olarak bu dönemin patristik felsefe döneminden
ayrılan önemli unsurları din ve felsefinin birbirinden ayrılmaya çalışılması ve dinin var olan
kalıplaşmış temellerini akıl sayesinde açıklanmaya çalışılmasına gayret edilmiştir.
11. Tasavvuf düşünürleri, insan ile ilgili konuları ele alırken İslam’ın tavsiye ettiği insan
modelini yorumladıkları görülür. Düşünürlerin insan konusundaki görüşlerinde benzer yönler
var mıdır? Açıklayınız.
• Cevap: Tasavvuf düşünürleri insanı ele alırken İslami düşüncenin temelinden hareketle
düşüncelerini ortaya koymuşlardır. Özellikle bu dönemde görüşleri önemli olan bazı düşünürler
insanın yaratıcı tarafından yaratıldığını kabul etmektedir. Eşari, bu konuda insanın olgunluğa geçiş
dönemini kendi başına sağlayamayacağını ve bunun ancak bir yaradan sayesinde
gerçekleşebileceğini savunur. Ayrıca insanın yaratılmasında delil olarak Kuran-ı Kerim’den ayetlerle
ispatlar. El Kindi ise Dünya aleminde bir düzen olduğunu ve bu düzende var olan insanların bir
yaratıcı sayesinde var olduklarını düşünmektedir. İbn Rüşt ise tabiattaki her şeyin insanlarla olan
uyumundan bahseder. Tabi ki bu uyumunda mutlaka bir sağlayıcısı vardır. Bu sağlayıcısı da elbette
yaradan olarak görmüştür.Dolayısıyla genel olarak baktığımızda İslam filozofları insan hakkındaki
görüşlerini açıklarken farklı yolları seçse de yolların birleşimindeki varılan sonuç aynıdır. Hepsi
insanın bir yaratıcı sayesinde akıl ve inanca sahip olduklarını dile getiriyorlar. Dünya hayatında bir
düzen, bir sistem varsa bu tamamen yaratıcı olduğunun kanıtıdır. İnsan konusundaki düşünceleri de
bu şekilde benzerlik göstermektedir.
12. Clemens’in “Anlamak için inanıyorum.” yargısını A. Thomas “İnanayım diye biliyorum.”
yargısına dönüştürmüştür. Bu dönüşümün akıl ile inanç ilişkisi açısından farkı aşağıdakilerin
hangisinde verilmiştir?
A) Aklın inançtan önce gelmesi
B) İnancın akıldan önce gelmesi
C) Akıl ve inancın birbiriyle açıklanması
D) Akıl ile inancın alanlarının farklı olması
E) İnancın aklın sınırlarını geçmesi
• Cevap: D
13. Hacivat ve Karagöz, gölge oyununda oldukça tanınan karakterlerdir. Perdenin arkasında zorunlu
bir el tarafından hareket ettirilmeye ihtiyaçları vardır. Onların varlık nedenleri izleyenleri düşündürme,
güldürme ve şaşırtmaktır. Perdenin arkasına geçemez ve kendilerine ruh veren varlığı bilemezler.
Oyunu bitiren elden sonra ne Hacivat ve Karagöz’ün perdeye yansıyan gölgeleri ne de perde kalır.
Gölge oyunundaki perdenin ön ve arkasında yer alan varlıkların varoluşlarında bahsedilen
farklılık, aşağıdaki seçeneklerde verilen görüşlerden hangisini açıklar?
A) İbn Sînâ, “Sudûr görüşü”
B) El Kindî, “Yaratıcı-âlem görüşü”
C) Augustinus, “Ruhun ölümsüzlüğü görüşü”
D) Tertullian, ”Akıl-inanç görüşü”
E) İbn Haldun, “Toplum ve devlet görüşü”
• Cevap: A
SORULAR
11. Sınıf Meb Yayınları Felsefe Ders Kitabı Sayfa 68 Cevabı
14. İnsanın irade özgürlüğü probleminin tek başına insanın ya da tamamen Tanrı’nın iradesine
bağlanarak açıklanamayacağını savunan İslam felsefesine ait görüş aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Cebriye
B) Mu’tezile
C) Eş’ariyye
D) Maturidi
E) İşrakilik
• Cevap: C
15.
I. İhtira ve inayet
II. Sudûr
III. Hudûs
IV Ontolojik
V Kozmolojik
Yukarıda Yaradan’ın varlığına ilişkin olarak verilen delillerden hangisi ya da hangileri İslam
felsefesine aittir?
A) Yalnız I
B) I-II
C) I-II-III
D) I-II-III-IV
E) I-H-m-IV-V
• Cevap: C
16 ve 17. soruları aşağıda verilen metinden hareketle cevaplayınız.
I. Fârâbî’nin “El -Medinetü’l Fâzıla” adlı eserine göre insan; akılsal tabiatı gereği dikkatli ve analiz
ederek düşünür. II. Düşündüklerini birbirine bağlayarak sonuca gider. Sonuçlar, insanda kaçınma ya
da yönelim oluşturur. III. İnsanda duyuların ve hayal etmenin sonucu oluşan iradi eylemler; derin
düşünmeyi, arzu ve bilgiyi bir arada taşımalıdır. IV. Böylece insan eylemleri, mutluluk getiren ve iyi
eylemler hâlini alır. Erdemli insan, kendini mutsuz eden eylemden kaçınıp akli seçimlere yönelmelidir.
V. İnsanın varlığından güç toplayacağı bir maddeye gereksiniminin olmadığı mertebenin adı
mutluluktur.
16. Metinden hareketle Fârâbî’nin insanın mutluluk ve erdemini bağladığı eylem aşağıdakilerin
hangisinde verilmiştir?
A) Düşünme
B) Akli seçim
C) İradi eylem
D) İdrak etme
E) Duyum veya hayal etme
• Cevap: B
17. Epikürosçuluğun mutluluk için dünyevi hazlardan uzak durulması gerektiği düşüncesi,
inanç unsurlarını içine alan bir hayatın temeli olarak düşünülmüştür. Metinde verilen
numaralandırılmış ifadelerin hangisi bu düşünceyle benzerlik göstermektedir?
A)I B)II C)III D)IV E)V
• Cevap: E
18 ve 19. soruları aşağıda verilen metinden hareketle cevaplayınız.
Kuzey: İnanca dayanan ve temeli olan düşüncelerin insanda farklı bir cazibesi vardır. İnancın belli
düzeyde aklın imkânlarını ve deneyimin gözlem gücünü kullanması, bunların şüphe süzgecinden
geçirilmesi onu vazgeçilmez hâle getirir. Beyza: İnancı oluşturmak ve Tanrı’yı anlamak için varlıkları
gözlemleme ve düşünme yoluna girildiğinde insanın sanat, fizik ve doğaya yönelmesi gerekir. Bu yolla
Tanrı ve âlem arasındaki uyumu, doğadaki nedenselliği anlamak için gösterdiği çabanın insana
dönüşü olacak mıdır? Zeynep: Tanrı yalnızca kendisini ve yarattıklarının bilinmesini istemez. İnsanın
ruhsal ve dünyevi bakımdan doyuma ulaşmasını da ister. İnanç ve Tanrı ile ilgili düşünceler, açık zihin
ve mistik bir kavrayış yoluyla oluşur. Bu düşüncelerin bilgisi, doğru kaynaklardan elde edilmelidir. Bu
bilgiler, dinî tecrübe sırasında bireysel seçimlere dönüşür.
18. Aşağıda verilen konuşmacılardan hangisinin fikri, inancın akılla anlaşılacağı konusunda
kaygı taşımaktadır?
A) Kuzey
B) Beyza
C) Zeynep
D) Kuzey ile Beyza
E) Zeynep ile Kuzey
• Cevap: B
19. Metinden hareketle Fârâbî’nin insanın mutluluk ve erdemini bağladığı eylem aşağıdakilerin
hangisinde verilmiştir?
A) Akıl-inanç
B) Tanrı-âlem
C) Yaratıcının varlığı
D) İrade özgürlüğü
E) Ruhun ölümsüzlüğü
• Cevap: E