You are on page 1of 8

SAĞLIK, HASTALIK VE TEDAVİ İLE İLGİLİ KIRK HADİS

SAĞLIK

ُ‫الص َّحةُ َوال َفَراغ‬ ِ ‫ان َم ْغبُو ٌن فِي ِه َما َكثِريٌ ِم َن الن‬
ِّ :‫َّاس‬ ِ َ‫نِعمت‬
َْ
Şu iki nimet konusunda insanların çoğu aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.
(Buhârî, Rikâk 1)

‫ني َخْيًرا ِم َن الْ َعافِيَ ِة‬


ِ ‫َح ًدا مَلْ يُ ْع َط َب ْع َد الْيَ ِق‬ ِ ِ
َ ‫سلُوا اللَّهَ الْ َع ْف َو َوالْ َعافيَةَ فَإ َّن أ‬.
َ
Allah’tan affedilmeyi ve afiyette olmayı dileyiniz. Çünkü hiç kimseye sağlam imandan
sonra afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.

(Tirmizî, Daavât 105)

ِ ‫ِ يِف‬ ِ ُّ ‫ك الْ َعافِيَةَ يِف‬


َ َ‫ك الْ َع ْف َو َوالْ َعافيَةَ دييِن َو ُد ْني‬
‫اي‬ ْ ‫ اللَّ ُه َّم إِيِّن أ‬،‫الد ْنيَا َواآْل خَر ِة‬
َ ُ‫َسأَل‬ ْ ‫اللَّ ُه َّم إِيِّن أ‬
َ ُ‫َسأَل‬
‫َوأ َْهلِي َو َمايِل‬
Allahım, Sen’den dünyada ve âhirette afiyet dilerim. Allahım, Sen’den dinimde,
dünyamda, ailemde ve malımda af ve afiyet dilerim.

(Ebû Dâvûd, Edeb 101)

،‫ َو ِغنَاءَ َك َقْب َل َف ْق ِر َك‬،‫ك‬ ِ


َ ‫ك َقْب َل َس َق ِم‬َ َ‫ َو ِص َّحت‬،‫ك‬َ ‫ك َقْب َل هَر ِم‬َ َ‫ َشبَاب‬:‫س‬ ٍ ْ‫ا ْغتَنِ ْم مَخْ ًسا َقْبل مَخ‬
َ
ِ
‫ك‬َ ِ‫ك َقْب َل َم ْوت‬
َ َ‫ َو َحيَات‬،‫ك‬َ ‫ك َقْب َل ُش ْغل‬َ ‫َو َفَرا َغ‬
Beş şey gelip çatmadan evvel şu beş şeyi ganimet bil: Yaşlılığından evvel gençliğini,
hastalığından evvel sağlığını, fakirliğinden evvel zenginliğini, yoğunluğundan evvel
boş vaktini, ölmenden evvel de hayatını.
(Hâkim, Müstedrek, IV. 341)

ُ‫ إِنَّهُ أ َْر َوى َوأ َْبَرأ‬:‫ول‬ ِ ‫اهلل صلَّى اهلل َعلَْي ِه وسلَّم يَتَنفَّس يِف الشَّر‬
ُ ‫ َو َي ُق‬،‫اب ثَاَل ثًا‬ ِ ‫ول‬ ُ ‫َكا َن َر ُس‬
َ ُ َ َ َ َ ُ َ
ُ‫َوأ َْمَرأ‬
Allah Rasulü (sav) herhangi bir şey içtiği zaman üç nefeste içer ve şöyle derdi: Bu
şekilde içmek, daha kandırıcı, daha sağlıklı ve daha faydalıdır.
(Müslim, Eşribe 123)

1
ٌ‫ص َدقَة‬ ِ ِ ‫ُك ُّل سالَمى ِمن الن‬
َ ‫َّاس َعلَْيه‬ َ َ ُ
İnsanların, (vücutlarında bulunan) her bir kemik için bir sadaka vermeleri
gerekir.
(Buhârî, Sulh 11)

TEDAVİ

ِ ِ ِ
َ ‫ض ْع َداءً إِالَّ َو‬
ً‫ض َع لَهُ ش َفاء‬ َ َ‫يَا عبَ َاد اللَّه تَ َد َاو ْوا فَِإ َّن اللَّهَ مَلْ ي‬
Ey Allah’ın kulları, tedavi olunuz. Çünkü Allah her bir hastalığın şifasını da
yaratmıştır.
(Tirmizî, Tıb 24)

‫ َو َج َع َل لِ ُك ِّل َد ٍاء َد َواءً َفتَ َد َاو ْوا َواَل تَ َد َاو ْوا حِب ََر ٍام‬،َ‫َّواء‬ ِ
َ ‫إ َّن اللَّهَ أَْنَز َل الدَّاءَ َوالد‬
Allah, hem derdi, hem de devayı yaratmış ve her derdin bir de devasını
vermiştir. Şu halde tedavi olun, ancak tedavide haramı kullanmayın.
(Ebû Dâvûd, Ṭıb 11)

ِ
ِ ‫َّاء برأَ بِِإ ْذ ِن‬
‫اهلل َعَّز َو َج َّل‬ ِ ِ ٍ ِ
ََ ‫يب َد َواءُ الد‬
َ ‫ فَإذَا أُص‬،ٌ‫ل ُك ِّل َداء َد َواء‬
Her derdin bir devası vardır. İlaç, hastalığa denk geldiğinde Yüce Allah’ın izniyle
hasta iyileşir.
(Müslim, Selam 69)

ِ ِ ِ ِ َّ ِ‫ وداووا مرضا ُكم ب‬،‫الز َك ِاة‬ َّ ِ‫صنُوا' أ َْم َوالَ ُك ْم ب‬


َ‫ُّعاء‬
َ ‫ َوأَعدُّوا' ل ْلبَاَل ء الد‬،‫الص َدقَة‬ ْ َ َْ ُ َ َ ِّ ‫َح‬
Mallarınızı zekatla koruyunuz. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Belaları da dua
ile karşılayınız.
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, no: 10196)

‫ض ِام ٌن‬ ٌّ ‫ َواَل يُ ْعلَ ُم ِمْنهُ ِط‬،‫ب‬


َ ‫ َف ُه َو‬،‫ب‬ َ َّ‫َم ْن تَطَب‬
Kim bilgisi olmadığı halde doktorluğa kalkışırsa, sebep olacağı zararı öder.

(Ebû Dâvûd, Diyât 23)

2
HASTALIK

ِ ِ ِ ‫الس َقم مُثَّ أ َْع َفاه اللَّه ِمْنه َكا َن َكفَّارةً لِما م‬ ِ
ُ‫ضى م ْن ذُنُوبِه َو َم ْوعظَةً لَه‬
ََ َ َ ُ ُ ُ َ ‫إِ َّن الْ ُم ْؤم َن إِذَا أ‬
ُ َّ ُ‫َصابَه‬
‫يما يَ ْسَت ْقبِ ُل‬ِ
َ‫ف‬
Allah, hastalanan bir mümine şifa verdiğinde, bu onun geçmiş günahlarına keffaret,
geleceği için de bir öğüt olur.
(Ebû Dâvûd, Cenâiz 1)

ِ َّ ِ ِِ ‫ص ُ ِ ٍ ىِف‬ ِِ ِ ‫ما أ‬
َ ‫اب ببَالَء َج َسده إالَّ أ ََمَر اللَّهُ احْلََفظَةَ الذ‬
: ‫ين حَيْ َفظُونَهُ َف َق َال‬ َ ُ‫ني ي‬ َ ‫َح ٌد م َن الْ ُم ْسلم‬َ َ
‫ا ْكتُبُوا' لِ َعْب ِدى ىِف ُك ِّل َي ْوٍم َولَْيلَ ٍة ِم ْثلَ َما َكا َن َي ْع َم ُل ِم َن اخْلَرْيِ َما َكا َن حَمْبُوساً ىِف ِوثَاقِى‬
Vücudunda bir hastalığa yakalanan her Müslüman hakkında Allah, onu koruyan
meleklerine şöyle emreder: “Bu kuluma, benim bağımda tutuklu olduğu sürece her
gün ve gece, (sağlığında) yapmakta olduğu iyiliklerin aynısını yazın."
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, II. 194)

‫يحا‬ ِ ‫ ُكتِب لَه ِمثْل ما َكا َن يعمل م ِقيما‬،‫ أَو سا َفر‬،‫إِ َذا م ِرض العب ُد‬
ً ‫صح‬َ ً ُ ُ َ َْ َُ ُ َ َ َ ْ َْ َ َ
Bir kul, hasta olduğunda yahut yolculuğa çıktığında (yapamadığı amellerin ecri),
mukim ve sağlıklı iken yaptığı ameller gibi kendisine yazılır.
(Buhârî, Cihad 134)

ُّ ُ‫ َك َما حَت‬،‫ط اللَّهُ لَهُ َسيِّئَاتِِه‬


َّ ‫ إِاَّل َح‬،ُ‫ض فَ َما ِسواه‬ ِ ِ ِ
ُ‫َّجَرة‬
َ ‫ط الش‬ َ ٌ ‫ َمَر‬،‫َما م ْن ُم ْسل ٍم يُصيبُهُ أَ ًذى‬
‫َو َر َق َها‬
Rahatsızlık, hastalık gibi başına sıkıntılar gelen her Müslümanın günahlarını Yüce
Allah tıpkı ağacın yapraklarını döktüğü gibi döker.
(Buhârî, Merdâ 13)

ِ ِ ‫الَ يتَمَّن َّ أَح ُد ُكم املو‬


ْ ‫ اللَّ ُه َّم أ‬:‫ َف ْلَي ُق ْل‬، ‫ فَِإ ْن َكا َن الَ بُ َّد فَاعاًل‬،ُ‫َصابَه‬
‫َحيِيِن َما‬ َ ‫ضٍّر أ‬
ُ ‫ت م ْن‬َ َْ ُ َ ‫َ َ نَي‬
‫الوفَاةُ َخْيًرا يِل‬ ِ ِ ِ
َ ‫ َوَت َوفَّيِن إ َذا َكانَت‬، ‫َكانَت احلَيَاةُ َخْيًرا يِل‬
Kimse başına gelen bir sıkıntıdan dolayı ölümü dilemesin. İlla bir şey diyecekse şöyle
desin: “Allahım, benim için hayat daha hayırlıysa beni yaşat. Vefat daha hayırlıysa
benim canımı al.”

3
(Buhârî, Merdâ 19)

‫اب فَِإ َّن اللَّهَ يُطْعِ ُم ُه ْم َويَ ْس ِقي ِه ْم‬


ِ ‫ضا ُكم َعلَى الطَّع ِام والشَّر‬
َ َ َ ْ َ ‫الَ تُ ْك ِر ُهوا َم ْر‬
Hastalarınızı yeme ve içmeye zorlamayınız. Çünkü Allah onları yedirir ve içirir.
(İbn Mâce, Tıb  4)

HASTA ZİYARETİ

‫العايِن‬ ‫وا‬ ُّ ُ‫ وف‬،‫يض‬


‫ك‬ ‫ر‬ِ ‫ودوا امل‬‫ع‬ ‫و‬ ، ‫ع‬ ِ‫أَطْعِموا' اجلائ‬
َ َ َ َ َ ُ ُ َ َ َ ُ
Aç olanı doyurun, hasta olanı ziyaret edin, esiri özgürlüğe kavuşturun.
(Buhârî, Merdâ 4)

ُ‫ َوإِ َجابَة‬، ‫ َواتِّبَاعُ' اجْلَنَائِِز‬، ‫يض‬


ِ ‫ َو ِعيَ َادةُ الْ َم ِر‬، ‫السالَِم‬
َّ ‫س َر ُّد‬ ِِ ِِ
ٌ ْ‫َح ُّق الْ ُم ْسلم َعلَى الْ ُم ْسلم مَخ‬
‫س‬ِ ‫اط‬ِ ‫ وتَ ْش ِميت الْع‬،‫َّعو ِة‬
َ ُ َ َ ْ ‫الد‬
Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selamı almak, hastayı ziyaret etmek,
cenazeye katılmak, davete katılmak ve aksırana dua etmek.
(Buhârî, Cenâiz 2)

ً‫سبعني خريفا‬ ‫َّم مسري َة‬ ِ ِ


َ َ ‫سلم حُم تسباً بُوع َد من جهن‬
َ ُ‫وع َاد أخاهُ امل‬
َ َ‫َمن توضَّأ فأحسن الوضوء‬
Kim güzelce abdest alır ve sevabını Allah’tan umarak hasta olan Müslüman bir
kardeşini ziyaret ederse cehennemden yetmiş yıllık bir mesafe kadar uzaklaştırılır.
(Ebû Dâvûd, Cenâiz 3)

‫ك؛ فَِإ َّن ُد َعاءَهُ َك ُد َع ِاء الْ َماَل ئِ َك ِة‬ َ ‫إِذَا َد َخ ْل‬
ٍ ‫ت َعلَى َم ِر‬
َ َ‫ فَ ُم ْرهُ أَ ْن يَ ْدعُ َو ل‬،‫يض‬
Bir hastanın yanına ziyaret için girdiğinde ondan sana dua etmesini iste, çünkü onun
duası, tıpkı meleklerin duası gibidir.
(İbn Mâce, Cenâiz 1)

‫ت ِم َن اجْلَن َِّة َمْن ِزاًل‬ ِ ِ َّ ‫ نَادى منَ ٍاد ِمن‬،‫من عاد م ِريضا‬
َ ْ‫ َوَتَب َّوأ‬،‫اك‬
َ ‫اب مَمْ َش‬
َ َ‫ َوط‬،‫ت‬
َ ‫ طْب‬:‫الس َماء‬ َ ُ َ ً َ َ َ َْ
Kim bir hastayı ziyaret ederse, gökten bir (melek) şöyle seslenir: Çok iyi yaptın,
ziyaretin çok makbule geçti böylece cennette kendine bir ev hazırlamış oldun.
(İbn Mâce, Cenâiz 2)

4
‫ت فِ ِيه‬ ِ
ْ ‫اض الرَّمْح َةَ َحىَّت إِذَا َق َع َد عْن َدهُ َقَّر‬ َّ ‫إِذَا َع َاد‬
َ ‫الر ُج ُل الْ َم ِر‬
َ ‫ َخ‬،‫يض‬
Kişi bir hastayı ziyaret ettiğinde rahmetin içine dalar. Onun yanına oturunca rahmet
onun gönlüne yerleşir.
(Mâlik, Muvatta, Ayn 7)

‫يضا مَلْ َيَز ْل ىِف ُخ ْرفَِة اجْلَن َِّة َحىَّت َي ْر ِج َع‬


ً ‫َم ْن َع َاد َم ِر‬
Her kim bir hastayı ziyaret ederse, dönünceye kadar cennetin meyveliğindedir.
(Müslim, Birr ve Sıla  40)

ُ‫ال لَه‬
َ ‫ودهُ َف َق‬ ٍ ‫َو َكا َن النَّىِب ُّ صلى اهلل عليه وسلم إِ َذا َد َخل َعلَى َم ِر‬
ُ ُ‫يض َيع‬ َ
ُ‫ور إِ ْن َشاءَ اللَّه‬ َ ْ‫الَ بَأ‬
ٌ ‫س طَ ُه‬
Hz. Peygamber bir hastayı ziyaret etmek için girdiğinde ona şöyle derdi:
“Fazla bir şeyin yok, geçmiş olsun! İnşaallah bu hastalık, (günâhlarını)
temizleyicidir.”
(Buhârî, Menâkıb 25)

ِ ‫يب بَِن ْف‬ ِ ِ


‫س‬ َ ‫َج ِل فَِإ َّن َذل‬
ُ ‫ك الَ َيُر ُّد َشْيئًا َو ُه َو يَط‬ َ ‫ِّسوا لَهُ ىِف األ‬ ِ ‫إِ َذا َد َخ ْلتُ ْم َعلَى الْ َم ِر‬
ُ ‫يض َفَنف‬
ِ ‫الْ َم ِر‬
‫يض‬
Hastanın yanına girdiğinizde iyileşip yaşayacağı konusunda ona moral verin. Çünkü
bu, hiçbir şeyi önleyemezse de onun gönlünü hoş eder.
(İbn Mâce, Cenâiz 1)

HASTAYA OKUMA

ِ ‫ث علَي ِه بِالْمع ِّو َذ‬


‫ات‬ ِ ِ ِ ‫ول اللَّ ِه صلى اهلل عليه وسلم إِ َذا م ِرض أ‬
َ ُ ْ َ َ ‫َح ٌد م ْن أ َْهله َن َف‬
َ َ َ ُ ‫َكا َن َر ُس‬
(Hz. Âişe şöyle der): Ailesinden biri hastalandığında Allah Rasulü (sav) Nâs ve Felak
Surelerini okuyarak onun üzerine üflerdi.
(Müslim, Selam 114)

5
ِ ْ‫ الَ َشايِف إِاَّل أَن‬، ‫الشايِف‬ ِ ‫ ا ْش‬،‫اس‬ ِ َ‫ب الب‬ ِ ِ ‫ب الن‬ َّ ‫اللَّ ُه َّم َر‬
ً‫ ش َفاء‬،‫ت‬
َ َ َّ ‫ت‬ َ ْ‫ف أَن‬ َ ‫ ُم ْذه‬،‫َّاس‬
‫الَ يُغَ ِاد ُر َس َق ًما‬

(Rasulullah (sav) hastaları ziyaret ettiğinde şöyle dua ederdi:)


“Ey insanların Rabbi olan ve sıkıntıları gideren Allahım! Şifa ver Sen, Sensin şifa
veren. Yoktur Senden başka şifa veren. Öyle bir şifa ver ki, hiçbir hastalık kalmasın.
(Buhârî, Tıb 38)

‫ب الْ َع ْر ِش الْ َع ِظي ِم‬ ِ َّ ِ ِ َ ‫من عاد م ِريضا مَل حَي ضر أَجلُه َف َق‬
َّ ‫يم َر‬ ْ ‫ال عْن َدهُ َسْب َع مَرا ٍر أ‬
َ ‫َسأ َُل اللهَ الْ َعظ‬ ُ َ ُْ ْ ْ ً َ َ َ ْ َ
ِ ِ
ِ ‫ك الْ َمَر‬
‫ض‬ َ ‫ك إِالَّ َعافَاهُ اللَّهُ ِم ْن َذل‬
َ َ‫أَ ْن يَ ْشفي‬
Kim eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eder de onun yanında yedi defa “Yüce
Allah’dan, yüce arşın Rabbinden sana şifa vermesini dilerim” diye dua ederse Allah
onu bu hastalıktan kurtarır.
(Ebû Dâvûd, Cenâiz 8)

ِ ٍ ِ ‫س أَو ع ٍ أَو ح‬ ِ َ ‫يك ِمن ُك ِّل َشى ٍء ي ْؤ ِذ‬ِ ِ ِ


َ ‫اسد اللَّهُ يَ ْشف‬
‫يك‬ َ ْ ‫يك م ْن َشِّر ُك ِّل َن ْف ٍ ْ َنْي‬ ُ ْ ْ َ ‫ب ْس ِم اللَّه أ َْرق‬
ِ
َ ‫بِ ْس ِم اللَّ ِه أ َْرق‬
‫يك‬
(Cebrail (as), rahatsızlanan Hz. Peygamber (sav)'e gelerek şöyle dua etmiştir:
Allah'ın ismiyle okuyarak, seni rahatsız eden her şeyden, her nefsin, her gözün ya da
her hasetçinin şerrinden kurtulman için O'na sığınırım. Allah sana şifâ versin.
Allah'ın ismiyle sana okurum.
(İbn Mâce, Tıb 36)

ِ ُ‫ واجْل ن‬،‫ص‬
،‫' َواجْلُ َذ ِام‬،‫ون‬ ِ َ ِ‫ اللَّه َّم إِيِّن أَعوذُ ب‬:‫ول‬ ِ
ُ َ ِ ‫البَر‬
َ ‫ك م َن‬ ُ ُ ُ ‫صلَّى َعلَْيه َو َسلَّ َم َكا َن َي ُق‬ َّ ‫أ‬
َ َّ ‫َن النَّيِب‬
‫َس َق ِام‬ ِ
ْ ‫َوم ْن َسيِّ ِئ اأْل‬
Hz. Peygamber şöyle dua ederdi:

Allahım, alaca, cinnet, cüzzam ve her türlü kötü hastalıktan sana sığınırım.

(Ebû Dâvûd, Zekat 32)

6
MUSİBETLER

ِ ِ ٍ ‫ ولَيس ذَ َاك أِل‬،‫ إِ َّن أَمره ُكلَّه خير‬،‫عجبا أِل َم ِر الْم ْؤ ِم ِن‬
َ ‫ إِ ْن أ‬،‫َحد إِاَّل ل ْل ُم ْؤم ِن‬
ُ‫َص َابْتهُ َسَّراء‬ َ َ ْ َ ٌَْ ُ ُ َْ ُ ْ ًَ َ
ُ‫صَبَر فَ َكا َن َخْيًرا لَه‬ َ ،ُ‫ضَّراء‬ َ ‫ َوإِ ْن أ‬،ُ‫ فَ َكا َن َخْيًرا لَه‬،‫َش َكَر‬
َ ُ‫َص َابْته‬
“Müminin hâli ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine
mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir
sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur.”
(Müslim, Zühd 64)

ِ ‫ اللَّه َّم ِعْن َد َك أَحتَ ِسب م‬،‫ إِنَّا لِلَّ ِه وإِنَّا إِلَي ِه ر ِاجعو َن‬:‫صيبةٌ' َف ْلي ُقل‬
ِ
، ‫صيبَيِت‬ ُ ُ ْ ُ ُ َ ْ َ ْ َ َ ‫َح َد ُك ْم ُم‬
َ‫تأ‬ َ ‫إِذَا أ‬
ْ َ‫َصاب‬
‫ َوأَبْ ِد ْل يِل هِبَا َخْيًرا ِمْن َها‬،‫آج ْريِن فِ َيها‬ِ َ‫ف‬
Sizden birine bir musibet geldiğinde şöyle desin: Biz Allah’tan geldik ve yine O’na
döneceğiz. Allahım musibetimin ecrini senden isterim, bana onun ecrini ver ve bunu
benim için daha hayırlı olan ile değiştir.
(Ebû Dâvûd, Cenâiz 18)

‫الص ْد َم ِة األُوىَل‬
َّ ‫الصْب ُر ِعْن َد‬
َّ
Sabır, musibetin başa geldiği ilk anda yapılandır.
(Buhârî, Cenâiz 31)

‫َّس اهللُ َعْنهُ ُك ْربَةً ِم ْن ُكَر ِب َي ْوِم الْ ِقيَ َام ِ'ة‬
َ ‫ف‬ ‫ن‬
َ ،‫ا‬َ‫ي‬‫ن‬ْ ُّ
‫الد‬ ِ ‫من نَفَّس َعن م ْؤ ِم ٍن ُكربةً ِمن ُكر‬
‫ب‬ َ ْ َْ ُ ْ َ َْ
Kim bir müminin dünyalık sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun kıyamet
günü sıkıntılarından birini giderir.
(Müslim, Zikir 38)

SALGIN

ِ ِ ‫هِب‬ ٍ ‫ َوإِ َذا َوقَ َع بِأ َْر‬، ‫ض فَالَ َت ْق َد ُموا َعلَْي ِه‬
ٍ ‫إِ َذا مَسِ ْعتُ ْم بِِه بِأ َْر‬
ُ‫ض َوأَْنتُ ْم َا فَالَ خَت ُْر ُجوا فَر ًارا مْنه‬
Bir yerde veba salgını çıktığını işittiğinizde, oraya gitmeyiniz. Eğer bu salgın sizin
bulunduğunuz yerde olmuşsa, ondan kaçmak için oradan çıkmayınız!
(Buhârî, Tıb 30)

7
ِ ‫ يعلَم أَنَّه الَ ي‬،‫ث يِف بلَ ِد ِه صابِرا حُمْتَ ِسبا‬
‫صيبُهُ إِاَّل َما‬ َّ ٍ ‫لَيس ِمن أ‬
ُ ُ ُ َْ ً ً َ َ ُ ‫' َفيَ ْم ُك‬،‫َحد َي َق ُع الطاعُو ُن‬
َ ْ َ ْ
ٍ ‫ إِاَّل َكا َن لَه ِمثْل أَج ِر ش ِه‬،‫َكتب اللَّه لَه‬
‫يد‬ َ ْ ُ ُ ُ ُ ََ
Kim veba salgınına yakalanır da sabrederek ve kendisine ancak Allah’ın yazgısının
geleceğine inanarak ve ecrini Allah’tan umarak beldesinde kalırsa ona tıpkı bir şehit
ecri verilir.
(Buhârî, Enbiyâ 54)

ِ ‫اَل يو ِرد الْمم ِرض علَى الْم‬


‫ص ِّح‬ ُ َ ُ ُْ ُ ُ
(Bulaşıcı) Hastalığı olan, sağlıklı olanın yanına yaklaşmasın.
(Müslim, Selam 104)

‫ َواملطْعُو ُ'ن َش ِهي ٌد‬،‫املْبطُو ُ'ن َش ِهي ٌد‬


َ َ
Karnındaki bir hastalık sebebiyle ölen, (hükmî) şehittir. Salgın sebebiyle ölen de
(hükmî) şehittir.
(Buhârî, Tıb 30)

ENGELLİ

‫ض لَهُ َث َوابًا ُدو َن اجلَن َِّة‬


َ ‫ب مَلْ أ َْر‬
َ ‫احتَ َس‬
ْ ‫صَبَر َو‬
ِ
َ َ‫ت َحبِيبََتْيه ف‬
'ُ ‫ َم ْن أَ ْذ َهْب‬:‫ول اللَّهُ َعَّز َو َج َّل‬
ُ ‫َي ُق‬
Yüce Allah şöyle buyurdu: “İki sevgili (gözünü alarak) sınadığımda kulum
sabrederse, ona sevap olarak ancak cenneti veririm.”
(Buhârî, Merdâ 7; Tirmizî, Zühd 57)

ÖLÜM ÖNCESİ

ُ‫لَقِّنُوا' َم ْوتَا ُك ْم اَل إِلَهَ إِاَّل اللَّه‬


Ölmekte olan hastalarınıza Lâ ilâhe illallah’ı telkin edin.
(Tirmizî, Cenâiz 7)

َ‫آخُر َكاَل ِم ِه اَل إِلَهَ إِاَّل اللَّهُ َد َخ َل اجْلَنَّة‬


ِ ‫من َكا َن‬
َْ
Son sözü “Lâ ilâhe illallah” olan kişi cennete girer.
(Ebû Dâvûd, Cenâiz 16)

You might also like