Bilgen Aydin Mizah Yaratma Eyleminde Nasrettin Hoca PDF

You might also like

You are on page 1of 6

M‹ZAH YARATMA EYLEM‹NDE NASRETT‹N HOCA

Nasreddin Hodja in the Act of Creating Humor

Nasreddin Hodja dans l’acte de la création humoristique

Bilgen AYDIN*

ÖZET
Nükte, alay gibi mizahî ö¤elerin serpifltirildi¤i f›kralar, bir kifliyi ve bir olay› hicvetmek konusunda söz-
lü mizah›n en etkili ürünlerindendir. Nitekim Nasrettin Hoca f›kralar›ndan baz›lar› dikkate al›nd›¤›nda, top-
lumsal ve siyasal yap›daki çarp›kl›klar›n alaysamal› bir söylemle hicvedildi¤i görülecektir. Bu ba¤lamda
amac›m›z, seçilen dört Nasrettin Hoca f›kras›ndaki mizah yaratma eylemini, gülmece kuramlar› çerçevesin-
de irdelemektir.
Anahtar Kelimeler
Mizah yaratma eylemi, hiciv, gülmece kuramlar›
ABSTRACT
The comic anecdotes that have elements of humor like witticism and mockery, are the most effective
products of oral humor in which someone or some event is satirized. When we take Nasrettin Hodja anecdo-
tes into consideration, it is seen that the disruptions in the structure of the society and politics are satirized
in them through a mocking discourse. In this context, our aim is to analyze the act of humor creation in four
Nasreddin Hodja anecdotes in the context of theories of humor.
Key Words
Act of creating humor, witticism, theories of humor
Gülme e¤lendirdi¤i kifliyi de¤il,
kendisiyle e¤lenilen kifliyi öldürür.
— Lunaçarski

Türkçe karfl›l›¤› “gülmece” olarak medi ve mizah hikâyesi gibi uzun ve çok
yerleflen ve Arapça “müzah”, yani flaka, boyutlu türlerde, ana konunun ya bir
lâtife, e¤lence anlam›na sahip mizah›n f›kraya indirgendi¤i, ya da bir f›kra gibi
en yayg›n çeflitlerinden biri hicivdir. kolayca anlat›labildi¤i” görülecektir (Ön-
Türk edebiyat› tarihine bak›ld›¤›nda, gören 1998:26). Bu ba¤lamda, bir tip
sözlü gelene¤in ürünü olan Nasrettin özelli¤i sergileyen Nasrettin Hoca etra-
Hoca f›kralar›ndan, yaz›l› kültürün en f›nda yarat›lan f›kralarda kurulan cüm-
popüler türü olan romana uzanan çizgi- leler ve önerme yap›lar›, gerek biçim ge-
de hicivden yararlan›ld›¤› görülür. Nük- rekse içerik aç›s›ndan incelendi¤inde mi-
te, alay, i¤neleme, yergi gibi mizahî ö¤e- zah›n genel karakteri ortaya ç›kacakt›r.
lerin serpifltirildi¤i f›kralar, bir kifliyi, Bu çal›flman›n amac› da, keskin zekâs›,
bir olay› hicvetmek konusunda sözlü mi- haz›r cevapl›¤›, alaysamas› ve tafllama-
zah›n en etkili ve en eski ürünlerinden- s›yla toplumsal ve siyasal alandaki ak-
dir. F›kralar›n, günümüz mizahî öykü ve sakl›klara dikkat çeken Nasrettin Hoca
romanlar›n›n ana yap›s›n› anlamaya te- f›kralar›ndaki gülme olgusu ile mizah
mel teflkil etti¤i söylenebilir. Çünkü “ko- yaratma eylemini, gülmece kuramlar›

* Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyat› Bölümü Yüksek Lisans Ö¤rencisi

Millî Folklor 25
Y›l: 14 Say›: 55

çerçevesinde irdelemektir. Bu amaçla F›kralarda, kad›l›ktan yumurta sa-


dört Nasrettin Hoca f›kras› seçilmifltir. t›c›l›¤›na kadar pek çok ifli üstlenen Nas-
Mizah›n Toplumsal Ba¤lam› rettin Hoca’n›n tek silah› dilidir. Bu yüz-
Toplumdan topluma, s›n›ftan s›n›fa den Hoca, birçok f›kra arac›l›¤›yla hiciv
farkl› ifllevler yüklenebilen mizahta oklar›n› toplumda gördü¤ü kusurlu kim-
önemli olan, mizah yazar›n›n alay etti¤i, selere yöneltmekten kaç›nmaz. Bu
elefltiri oklar›n› yöneltti¤i hedefi iyi be- amaçla, f›kralarda “idealize edilmifl bir
lirlemesi ve toplumsal ba¤lam› göz ard› ortam”›n tasarland›¤› görülür (Öngören
etmemesidir. Çünkü toplumsal gereksin- 1998:40). Hicvetmenin bir gere¤i olarak
meler yoksa, mizah›n amac›na ulaflmas› ortaya ç›kan bu idealize edifl sonucunda,
söz konusu olamaz. Bu anlamda mizah, be¤enilmeyen özellikler elbette abart›la-
belki de en ciddi ifllerden biridir denebi- cakt›r. Nitekim mizah›n her flekli, Aziz
lir. Nitekim çok yönlü bir mizahî bak›fl›n Nesin’in de belirtti¤i gibi, “kötü buldu¤u,
örneklerini veren Nasrettin Hoca f›kra- halka karfl› buldu¤u bir yönetimi alay
lar›, düflündürücülükten ö¤reticili¤e ka- ede ede çürütüp y›kmak amac›ndad›r”
dar pek çok ciddi ifllevi yerine getirmek- (2001:38). Gerek yarg› mekanizmas› ge-
tedir. Bu aç›dan “[g]örevci ve yararc› gül- rekse padiflah ve beyler bu hücumdan
mece”ye giren Nasrettin Hoca f›kralar›, nasiplerini al›rlar. Ancak bu f›kralarda
Aziz Nesin’in ifadesiyle “bir yarar› olan, “elefltiri ve alay daha kiflileflmemifl, belli
elefltiricilik, yericilik ve olumlu yönde y›- bir insan üzerinde yo¤unlaflmam›flt›r”
k›c›l›k görevi yüklenmifl gülmeceler”dir (Baflgöz 1999:36):
(2001:38). Dolay›s›yla, toplumsal ve si- Adam›n biri yolda Hoca’n›n ensesi-
yasal yap›daki bozukluklar› mizah›n öz- ne bir tokat atar. Hoca da onu mahkeme-
gürlefltirici tüm olanaklar›yla gözler ye verir. Kad› olay› dinledikten sonra
önüne sererek yeren bu f›kralar, gülme- sald›rgan› birkaç kurufl gibi küçük bir
cenin de ötesinde y›k›c›l›k ve sars›c›l›k para cezas› ödemeye mahkum eder. Me-
ifllevine sahiptirler. Çünkü her mizah gi- ¤er adam kad›n›n arkadafl› imifl. Adam:
bi, baz› Nasrettin Hoca f›kralar› da “al›fl- “Kad› efendi yan›mda para yok müsaade
kanl›klarla körelmifl bir toplumda, art›k edin gidip getireyim” diye ç›kar, bir daha
fark edemedi¤imiz alçakl›klara, çarp›k- da dönmez. Beklemekten usanan hoca,
l›klara dikkat çeker; al›flk›n oldu¤umuz kad› efendinin ensesine bir tokat aflke-
fleylerin garipli¤ini, garip sand›¤›m›z der ve der ki benim vaktim kalmad› bek-
fleylerin ola¤anl›¤›n› bir anda keflfetme- lemeye, o paray› siz al›n”. (Baflgöz
mizi sa¤lar” (Koestler 1997:71). Bu an- 1999:46)
lamda, özellikle yarg› ve yönetimle ilgili Yukar›daki f›krada görüldü¤ü gibi,
f›kralarda Nasrettin Hoca tipinin sald›r- yarg› mekanizmas›ndaki aksakl›klar› i¤-
gan ve savunmac› bir e¤ilim tafl›mas› do- neleyici bir dille yeren Hoca, kad› gibi
¤ald›r. ‹lhan Baflgöz, bu özelli¤i nedeniy- üst kademeden bir yarg› eleman›n›n ku-
le Nasrettin Hoca tipini bir “kahraman” surlar›n› gözler önüne serer. Bu noktada
olarak de¤il “kahraman karfl›t›” (anti- komi¤i yaratan ö¤elerden en önemlisi
hero) olarak de¤erlendirir (1999:10). “kusur” olarak ortaya ç›kar ve dikkati-

26 Millî Folklor
Y›l: 14 Say›: 55

miz komi¤in kusurlu yönleri üzerinde etti¤i görülmektedir” (Fenoglio vd


odaklan›r. Nitekim, toplumsal ideal ile 2000:13).
ahlâksal idealin temelde de¤iflik fleyler Alaysamal› Söylem ve Afla¤›la-
olmad›klar›n› kabul eden Henri Bergson ma
da, bizi güldüren fleylerin baflkalar›n›n Alay etti¤i kiflinin kusurlar›n› a盤a
kusurlar› oldu¤unu ileri sürmektedir ç›kararak halt eden Nasrettin Hoca tipi-
(1996:73). Kusur denilen özelliklerin an- nin yaratt›¤› mizahî eylem, toplumu dü-
cak içinde bulunulan toplumun koflullar› zeltme amac›n› da imlemektedir. Nite-
içinde gülmeceyi yaratabilece¤ini belirt- kim Bergson’un belirtti¤i gibi, “[g]ülme-
mek gerekir. Esasen, mizah›n amac›na de her zaman, aç›kça ifade edilmeyen,
ulaflabilmesi için toplumsal ve siyasal komflumuzu afla¤›lama ve bunun sonu-
ba¤lam› göz ard› etmemesi gerekir. Ferit cunda da onu düzeltme amac›n› görü-
Öngören’in de belirtti¤i gibi mizah, “[b]u rüz” (Koestler 1997:40). Afla¤›lama duy-
yap›s›yla di¤er sanatlardan, genelleme gusu, komi¤in kendisini üstün görmesi-
yapan soyut insan u¤rafllar›ndan ayr›l›r” nin bir sonucudur. Platon ve Aristoteles
(1998:29). taraf›ndan ortaya konan ve modern dö-
Nasrettin Hoca f›kralar›n›n ustal›- nemde Thomas Hobbes taraf›ndan güç-
¤›, halk›n gerçeklik beklentisini dikkate lendirilen “Üstünlük Kuram›” çerçeve-
alma ve komi¤i gerçekçi bir zemin üzeri- sinden komik olana bak›ld›¤›nda, “bir-
ne infla etme gereklili¤i üzerine bina denbire içimizi bir yücelik duygusu kap-
edilmelerinden kaynaklanmaktad›r. lar” (Morreall 1997:10). Bu durum, Pla-
Toplumsal ve siyasal yap›daki çarp›kl›k- ton’un ifadesiyle “belirli bir kötülemeyi
lar› mizah›n özgürlefltirici olanaklar›yla içerir” (Morreall 1997:8). Nasreddin Ho-
çeflitli yönlerden yakalayan Nasrettin ca’n›n, f›kralarda di¤erlerinden daha
Hoca f›kralar›nda “hicveden ve edilenin ak›ll› ve erdemli bir tip olarak sunulma-
uymaya söz verdikleri ve halk›n benim- s›, kusurlu olan› kötüleyici bir eylemdir.
sedi¤i ortak bir yasa” vard›r (Öngören Bu kötülemenin bir parças› olarak orta-
1998:141). Bunun için bir olay› hicveden ya ç›kan alaysamal› söylem, her zaman
ürünler, “gerçekli¤in ilgili yanlar›n› hiyerarflilere ve sisteme at›fta bulunmak
abartma, ilgisiz yanlar›n›ysa yal›nlaflt›r- zorundad›r (Hamon 1995:8):
ma ya da bir yana atma tekni¤i”ni kul- Hoca’n›n bir bo¤as› varm›fl, yedi kö-
lanmaktad›rlar (Koestler 1997:70). Bu yün ine¤ine yetermifl. Hükümet, bir ör-
teknik, “mizah› mekanik bir ifllem ol- nek çiftlik yaparak bu bo¤ay› sat›n al-
maktan kurtar›r, ona beflerî bir kimlik m›fl. Gözleri sürmeli gerdan› katmerli,
kazand›rmas›n› bilir“ (Öngören tüyleri p›r›l p›r›l bir inek sokmufllar bo-
1998:29). Dolay›s›yla cemaat kimli¤inin ¤an›n yan›na. Ama bofluna, bo¤a bafl›n›
ifade biçimlerinden biri olan mizah›n, döndürüp yüzüne bakmam›fl bile. Ondan
“[d]o¤ulu toplumlar›n, yaflamak zorunda güzelini bulmufllar, koklam›fl yine be-
kald›klar› h›zland›r›lm›fl de¤iflimler kar- ¤enmemifl. Günler günü bu böyle gitmifl.
fl›s›ndaki kayg›lar› ve hoflnutsuzluklar› Hoca’ya baflvurmufllar, ne oldu bu bo¤a-
ac› alay ve kendiyle alay tarz›nda ifade ya demifller yedi köye yeterdi, bir döl

Millî Folklor 27
Y›l: 14 Say›: 55

alamad›k gitti. Gülmüfl Hoca, elbette de- sindeki deriyi, delilerin ço¤unun çehre-
mifl, öyle olacak; hükümet memuru oldu sinde farketti¤imiz k›r›fl›kl›klara benze-
“bugün git, yar›n gel” diyor. (Bayrak yen bir flekilde k›r›fl k›r›fl eder”
1987:89) (1997:XXII). Bu anlamda, Nasrettin Ho-
Öte yandan, Nasrettin Hoca f›kra- ca hikâyelerinin alegorik bir karakter
lar›n›n Bakhtin’in “karnaval gülmecesi” tafl›d›¤›n› belirten Mehmet Ali K›l›çbay,
dedi¤i fleye yak›n oldu¤u görülür. “Bu halk›n yegâne alegori kayna¤› olan Nas-
gülmecede Bakhtin’e göre, ‘tüm ünvan- rettin Hoca’n›n “merkezi ve yerel güçleri
lar devrilmifl, altüst edilmifl, yukar›daki- protesto etmek” amac›na dikkat çeker:
ler afla¤›ya indirilmifl’tir” (Fenoglio “Nasrettin Hoca kimli¤i bizatihi bir
vd.2000:41). Çünkü egemen de¤erlerle alegori oluflturmaktad›r. Nitekim Timur
yo¤un bir çat›flma içinde olan Nasrettin f›kralar›n›n olay›n meydana geldi¤i 15.
Hoca tipi toplumun tüm de¤erlerini alt Yüzy›lda de¤il de, 17. Yüzy›lda ç›kt›klar›
üst eder ve güçlü olan› küçük düflürür. bilinmektedir. Osmanl› devletinin bu
Dolay›s›yla, sars›c›, y›k›c› ve meydan yüzy›lda ekonomik, siyasal ve toplumsal
okuyucu bir yönü olan mizah, gerçek ha- durumu kötüye gitmektedir. Bu yüzden
yatta üstün olamayan kiflilere bir üstün- halk üzerinde bask› giderek artmakta,
lük duygusu vererek ifllevini yerine geti- yerel güçler gene sahneye ç›kmakta, efl-
rir. Aziz Nesin, mizah›n yaratt›¤› bu üs- kiyal›k ve Celâli ‹syanlar› kangrenlefl-
tünlük duygusunu, onun ayn› zamanda mekte, isyanlar›n ard› arkas› kesilme-
“yeniklerin gülmecesi” olmas›na ba¤lar mektedir. (1996:8)
ve flöyle devam eder: “Yeniklerin gülme- Bu çerçevede, özellikle k›s›tlamala-
cesi, korkunun eseridir. Birçok baflar›s›z r›n oldu¤u, yo¤un bask›lar›n hissedildi¤i
denemelerden sonra, art›k baflkald›rma- bunal›m dönemlerinde mizah›n, müca-
ya, ayaklanmaya yüreklenemeyenler, dele etme araçlar›ndan biri oldu¤u söyle-
kendilerini ezenlerden korktuklar› için, nebilir. Böylelikle mizah›n ac› alay› ile
onlar› alaya bafllam›fllard›r” (2001:43): birlikte duygulanma ortadan kalkarken
Timur, Nasrettin Hoca ile hamama “gülme bir emare” olur (Fenoglio
gider. Bir ara Hoca’ya sorar: “Hoca Efen- 2000:9).
di, ben sat›l›k olsayd›m, bana ne de¤er Yeniklerin Zafer Gülüflü
biçerdin?”. Hoca: “On akçe ederdin sulta- Rahatlama durumunu da berabe-
n›m” deyince,Timur “‹nsaf et Hoca, 10 rinde getiren gülme tepkisi, Albert
akçe benim belimdeki futan›n de¤eridir”. Rapp’›n belirtti¤i gibi “zafer gülüflü”nü
Hoca:”Ben de zaten ona de¤er biçmifltim, bafllat›r (Morreall 1997:14). Bu noktada
yoksa senin gibi bir Mo¤ol parças› befl “Rahatlama Kuram›” ile iliflki kurmak
para etmezdi” der. (Baflgöz 1999:37) mümkündür. Herbert Spencer’den Sig-
Bu f›kradaki alaysamal› söylem, 17. mund Freud’a kadar pek çok isim komik
yüzy›lda Nasettin Hoca f›kralar›na giren olan bir fleye gülünmesi suretiyle sinir-
Timurlenk üzerinde odaklan›r (Baflgöz sel enerjinin boflalt›lmas› konusu üzerin-
1999:36). Hippokrates’in deyifliyle bura- de durmufltur. Rahatlama Kuram›’n›
da “[a]lay gözleri k›sar ve gözün çevre- kendi psikoanaliz kuram› ile uzlaflt›r-

28 Millî Folklor
Y›l: 14 Say›: 55

mak zorunlulu¤u ile hareket eden ve do¤ru olana, düzenbazl›k dürüstlü¤e, fe-
dikkatinin ço¤unu flakalara ay›ran Fre- sat içtenli¤e, ç›kar özveriye, bask› özgür-
ud, “yaln›zca flakalara niçin güldü¤ümü- lü¤e her zaman galebe çalm›flt›r” (Batur
zü de¤il, [. . .] komik durumlara ve miza- 1987:8). Bu nedenle zaman zaman gad-
ha da niçin güldü¤ümüzü aç›klar” (Mor- darlaflan mizah, i¤neleyici diliyle var
reall 1997:46). Ayn› zamanda Freud, ko- olan tutars›zl›¤a dikkat çekerken bir
mik olan bir fleyden zevk al›fl›m›z› aç›k- “zafer gülüflü” yaratarak gülünenden öc
larken daha çok toplum taraf›ndan s›n›r- alacakt›r. ‹çinde güldü¤ü fleyleri “halt et-
land›r›lan, bask› alt›na al›nan duygu ve mekten yermeye” kadar pek çok ö¤e bu-
düflüncelerin bilince ç›kar›lmas› üzerin- lunan bu “zafer gülüflü”, alaysamal› dille
de durur ve ruhsal enerjinin ekonomik kazan›lan bir zaferi imler. Bu öyle bir za-
kullan›m›” formülünü ortaya koyar ferdir ki, zaman zaman tafllama ad› veri-
(Morreall 1997:51): “Freud’a göre, gül- len bir silahla, zaman zaman da i¤nele-
me’deki temel zevk, ruhsal enerjinin bi- me ile amac›na ulafl›r.
riktirilmesidir; gülmek bu enerjinin bafl- Sonuçta mizahî eylem, “[t]oplumsal
ka bir yerde kullan›lmas›d›r” (Morreall sahnenin mevcut düzenini bozar. Özerk,
1997:45). Nitekim Timur’u eflek yerine sürekli öngörülmüfl bir biçimde ak›p gi-
koyan f›kra, bu anlamda kurtar›c› bir decek diye düflünülen toplumsal sahne-
can yele¤idir: nin mevcut düzeni, birdenbire alayc› ya
Hoca ile Timur karfl›l›kl› oturmufl- da ironik bak›fl›n etkisiyle donup kal›r”
lar. Aralar›nda sadece bir minder var- (Fenoglio 2000: 9). Nitekim nükteli söz-
m›fl. Timur Hoca’ya k›zm›fl: “Hoca Efen- cüklerle yap›lan yergilerden s›k s›k ya-
di” demifl “Eflekle senin aranda ne var?” rarlanan Nasrettin Hoca f›kralar›nda
Hoca “Sadece bir minder sultan›m” diye “[y]erginin gülünçlük etkisi, okurun zih-
cevap vermifl. (Baflgöz 1999:38) ninde, bildi¤i toplumsal gerçeklikle, bu
Bu f›kra, “Rahatlama Kuram›” çer- gerçekli¤in tuttu¤u çarp›t›c› aynadaki
çevesinde de¤erlendirildi¤inde, “bask› yans›mas›n›n ayn› anda bir arada bulun-
alt›nda kalan [b]enlik, kendini etkilen- mas›ndan” kaynaklanmaktad›r (Koest-
meye, d›fl gerçeklerin dayatt›¤› ac›y› ya- ler 1997:70-71).
flamaya b›rakmay› reddeder; bunun da Son Söz
ötesinde, bu darbelerin kendisi için bir Sözlü kültürün ürünü olan Nasret-
zevk alma f›rsat›na bile dönüflebilecekle- tin Hoca f›kralar›ndan günümüzün po-
rini gösterir” (Fenoglio 2000:8). püler türü olan romana uzanan süreçte,
Öte yandan bu “zafer gülüflü”, ac› mizahî bak›fl aç›s›n› ve düflünme tarz›n›
bir gülümseyifli imlemektedir. Bu, fiükrü görmek mümkündür. Elbette ki f›kralar,
Kurgan’›n deyifliyle “Türk halk yaflay›fl›- günümüzde kendi kulvar›nda yaflamaya
n›n yüzy›llard›r de¤iflmeyen mutsuz yaz- devam etmektedir. Ancak yads›namaz
g›s›yla aç›klanabilecektir” (Bayrak bir gerçek vard›r ki, Sabahattin Ali’den
1987:89). Nitekim “kara mizah›n ay›rde- Aziz Nesin’e, Kandemir Konduk’tan Sul-
dici bir özelli¤i de, tohumunda görülen hi Dölek’e kadar pek çok mizah yazar›,
koyu umutsuzluktur: [. . . .] E¤ri olan bir düflünme tarz› olarak f›kralarda kar-

Millî Folklor 29
Y›l: 14 Say›: 55

fl›m›za ç›kan mizahî ö¤elerden yararlan- KAYNAKLAR


Baflgöz, ‹lhan, (1999), Geçmiflten Günümüze Nas-
maktad›r. Bununla birlikte, Türk edebi-
reddin Hoca, ‹stanbul, Pan Yay›nc›l›k.
yat›nda genellikle hiciv a¤›rl›kl› bir ze- Bayrak, Mehmet, (1987), Halk Gülmecesi, ‹stan-
minde flekillenen mizahî ürünler, mo- bul, Yorum Yay›nlar›.
dern gülmece kuramlar›na yaslansalar Batur, Enis, (1987), “Kanl› Bir Kristal: Kara Mizah”,
Kara Mizah Antolojisi, ‹stanbul, Hil Yay›n-
da, Nasrettin Hoca gülmecesinde görü- lar›.
len mizah yaratma eylemini yaz›l› kül- Bergson, Henri, (1996), Gülme, (Çev. Yaflar Avunç)
türde devam ettirmektedirler. Özellikle ‹stanbul, Ayr›nt› Yay›nlar›.
Fenoglio, Irene ve François Georgeon, (2000), “Su-
ac› bir alaysama ile baflabafl giden sis-
nufl”, Do¤uda Mizah, (Çev. Ali Berktay) ‹s-
tem elefltirisi modern mizah›n da baflat tanbul, Yap› Kredi Yay›nlar›.
konular›ndan biridir. Mizah› bir araç Bergson, Henri, (2000), “Tunus’ta Cuha”, Do¤uda
olarak kullanan yap›tlarda, yenikler ile Mizah, (Çev. Ali Berktay) ‹stanbul, Yap› Kre-
di Yay›nlar›.
güçlüler aras›nda uzlaflt›r›c› bir denge
Hamon, Philippe, (1995), “Alays›lama”, (Çev. Bar›fl
unsuru olma hâli, mizahî eylemin ortak K›l›çbay), Güldiken, Say›: 7.
bir özelli¤i olarak karfl›m›za ç›kmakta- Hippokrates, (1997), Gülmeye ve Delili¤e Dair,
‹stanbul, ‹ris Yay›nlar›.
d›r. Bu yap›tlarda, Nasrettin Hoca tipi-
K›l›çbay, Mehmet Ali, (1996), “Din, Devlet ve Halk
nin karakteristik özelliklerini tafl›yan Aras›nda Nasreddin Hoca”, Güldiken, Say›:
mizahî karakterler de yarat›lmaktad›r. 9.
Bu çerçevede, gerek sözlü gerekse Koestler, Arthur, (1997), Mizah Yaratma Eylemi,
(Çev. Sevinç ve Özcan Kabakç›o¤lu) ‹stanbul,
yaz›l› kültürde mizahî eylemin yaratt›¤›
‹ris Yay›nlar›.
bir olgu olan “[g]ülme, insan ›rk›nda Morreall, John, (1997), Gülmeyi Ciddiye Almak,
duygudafll›¤a karfl› bir panzehir, di¤er (Çev. Kubilay Aysevener ve fienay Soyer) ‹s-
insanlar›n kusurlar›n›n bunalt›c› etkisi- tanbul, ‹ris Yay›nlar›.
Nesin, Aziz, (2001), Cumhuriyet Dönemi Türk
ne karfl› kalkan oluflturan bir tepki ola- Mizah›, ‹stanbul, Adam Yay›nlar›.
rak do¤mufltur” denebilir (Koestler Öngören, Ferit, (1998), Cumhuriyet’in 75 Y›l›nda
1997:41). Dolay›s›yla, güldürmekten dü- Türk Mizah› ve Hicvi ,‹stanbul, Türkiye ‹fl
Bankas› Kültür Yay›nlar›.
flündürmeye, e¤lendirmekten flafl›rtma-
Semih, Mehmet, (1990), “Mizah, Güler Yüzlü Bir
ya kadar farkl› ifllevler yüklenebilen mi- Kavga Yöntemidir”, Milliyet Sanat, Say›:
zah, zaman zaman suçlama ve küfre 241.
yaklaflsa da, Vedat Saygel’in belirtti¤i gi-
bi “güler yüzlü bir kavga yöntemi”dir
(Semih 1990:37). Bu kavga sonucunda
yarat›lan “zafer gülüflü” ile gülünenden
bir tür öc al›n›r.

30 Millî Folklor

You might also like