You are on page 1of 140

T.C.

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

ŞEYHÜLİSLÂM ÂRİF HİKMET BEYİN TEZKİRETÜ’Ş


ŞU’ÂRÂSI VE TRANSKRİPSİYONLU METNİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

M. NURİ ÇINARCI

GAZİANTEP
OCAK 2007
T.C.
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

ŞEYHÜLİSLÂM ÂRİF HİKMET BEYİN TEZKİRETÜ’Ş


ŞU’ÂRÂSI VE TRANSKRİPSİYONLU METNİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

M. NURİ ÇINARCI

Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. H.İbrahim YAKAR

GAZİANTEP
OCAK 2007
T.C.
GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

Şeyhülislâm Ârif Hikmet Beyin Tezkiretü’ş Şu’ârâsı ve Transkripsiyonlu Metni

M. Nuri ÇINARCI
Tez Savunma Tarihi: 11.01.2007

Sosyal Bilimler Enstitüsü onayı

Prof. Dr. Osman ERKMEN


SBE Müdürü

Bu tezin Yüksek Lisans tezi olarak gerekli şartları sağladığını onaylarım.

Yrd. Doç. Dr. Behiye KÖKSEL


Enstitü ABD Başkanı

Bu tez tarafımca okunmuş, kapsamı ve niteliği açısından bir Yüksek Lisans tezi
olarak kabul edilmiştir.

Yrd. Doç. Dr. H.İbrahim YAKAR


Tez Danışmanı

Bu tez tarafımızca okunmuş, kapsam ve niteliği açısından bir Yüksek Lisans tezi
olarak kabul edilmiştir.

Jüri Üyeleri:
İmzası

Yrd. Doç. Dr. H. İbrahim YAKAR

Yrd. Doç. Dr. Murat CERİTOĞLU (Jüri Başkanı)

Yrd. Doç. Dr. Murat ÇELİKDEMİR


i

ÖZET

ŞEYHÜLİSLÂM ÂRİF HİKMET BEYİN TEZKİRETÜ’Ş ŞU’ÂRÂSI VE


TRANSKRİPSİYONLU METNİ

ÇINARCI, Mehmet Nuri


Yüksek Lisans Tezi, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. H. İbrahim YAKAR
Ocak 2007, 132 sayfa

Transkripsiyonunu yaptığımız Ârif Hikmet tezkiresi 1592-1837 yılları


arasında hem Osmanlı topraklarında hem de Kırım, İran, Azerbaycan ve
Hindistan’da yaşamış olan Türk şairlerinin Türkçe ve kısmen Farsça yazılmış
şiirlerinden oluşmaktadır. Tezkire şairlerinin eserleri dışında hayatlarına ve o
dönem yapmış oldukları icraatları, bulundukları mevkilerin isimlerini ve bu
mevkiye hangi tarihte geldikleri hakkında da bilgi vermektedir. Yazar, kendi
döneminden önce yaşamış ve eserleri ile hayatları hakkında malumat sahibi
olamadığı bazı şairlerden bahsederken yararlanmış olduğu kaynakların isimlerini
açıkça zikretmektedir. Eserin oluşumunda elif-ba yani Arap alfabesinde bulunan
harflerin alfabetik sıralamaları göz önünde tutulmuş ve şair isimleri buna göre
sıraya konmuştur. Şair hayatları dışında eserin sonunda Arif Hikmet Bey’in yazmış
olduğu birkaç Arapça beyit ve tezkirede bulunan şairlerin isimlerinin bulunduğu
dizin kısmı vardır.
Anahtar kelimeler: Tezkire, Şairler, Divan şiiri, Şair hayatları
ii

ABSTRACT

THE TRANSCRIPTION AN ANALYSE OF TEZKİRETÜ’Ş ŞUARA OF


ŞEYHÜLİSLAM ARİF HİKMET BEY

ÇINARCI, M. NURİ
M.A. Thesis, Department of Literary
Supervisor: Assist. Prof. H. İbrahim YAKAR
January 2007, 132 pages

The tezkire that we work on, originated from the work of the poets who lived
both on the Ottoman Empire’s land and Crimea, Iran, Azerbaijan and İndia,
between the years 1592-1832. Except works of the poets, tezkire, informs us about
their lives, they have been able to get those sitations.The poets mention clearly the
names of the resources that he benefited from the talk about some poets which he
knows nothing about their works and who lived far before his time. In the
formation of the work, its paid attention to the alphetical order of the letters in the
Arabic alphabet that is, elif-ba and the names of the poets put into order by this
way. Except the lives of the poets, at the end of the work. Here is on the index part
that consist some of the Arabic verse that Arif Hikmey Bey has written and the
names of the poets took place in the tezkire.

Key words: The tezkire, Poets, Poems of divan, Life of poets


iii

İÇİNDEKİLER
ÖZET ...................................................................................................................... i

ABSTRACT ........................................................................................................... ii

İÇİNDEKİLER..................................................................................................... iii

ÖN SÖZ................................................................................................................. iv

KISALTMALAR LİSTESİ ....................................................................................v

1.GİRİŞ ...................................................................................................................1
1.1.GİRİŞ .............................................................................................................1

2.ŞEYHÜLİSLAM ARİF HİKMET BEY .............................................................4


2.1.HAYATI.........................................................................................................4
2.2.ESERLERİ .....................................................................................................7
2.2.1. TEZKİRETÜ’Ş ŞU’ÂRÂ........................................................................9
2.2.2. TEZKİRENİN ÖZELLİKLERİ .............................................................12
2.2.3. TEZKİRENİN NÜSHASI .....................................................................12
2.2.4. ŞAİRLERİN LİSTESİ..........................................................................13

ẔKİRET’ÜŞ ŞU’ÂRA (METİN) ................................................................20


3. TEẔ

4.MATERYAL VE METOD..............................................................................122
4.1. MATERYALLER......................................................................................122
4.2. TEZKİRENİN TRANSKRİPSİYON METODU ........................................122

5.BULGULAR VE TARTIŞMA ........................................................................124


5.1. ŞU’ÂRA TEZKİRELERİ...........................................................................124
5.2. TRANSKRİPSİYONU YAPILAN TEZKİRENİN TANITIMI ..................124

SONUÇ................................................................................................................125

KAYNAKLAR....................................................................................................126

EKLER................................................................................................................129
EK A. TEZKİRE METNİNDEN ÖRNEKLER ..................................................130

DİZİN..................................................................................................................131

ÖZGEÇMİŞ........................................................................................................135
iv

ÖN SÖZ

Kendi alanında tanınmış olan insanların hayatları ve eserleri hakkındaki


bilgileri sonraki kuşaklara aktarma çabası, tezkire türünün ortaya çıkmasına
zemin hazırlamıştır. Tezkireler özellikle Osmanlı edebiyatı üzerine araştırma
yapacak kişiler için ilk elden üzerinde çalışılması gereken kaynaklar arasında
yer almaktadır. Şairlerin dönemlerinde zuhur eden tarihi olayları anlatması
nedeniyle de aynı zamanda birer tarihi vesika konumundadırlar. Bu
çalışmamızda 19 y.y. şair ve aydınlarından biri olan Ârif Hikmet Bey’in Şu’ârâ
Tezkiresini günümüz harflerine transkripsiyon alfabesiyle aktarmaya çalıştık.
Elimizde eserin tek bir nüshası olduğu için başka nüshalarla mukayese etme
fırsatı bulamadık. Metin içerisinde bulunan Farsça şiirleri ve Arapça bir metni
ve yine Arapça birkaç şiiri Arap alfabesinin harfleriyle aktardık. Tezkirenin
tertip ve düzenini daha önceden tezkireler üzerinde çalışmış hocalarımızın
eserlerinde uygulamış oldukları yapıya göre tasarladık. Çalışmamızda metnin
transkripsiyonu dışında, şairin yaşamı ve eserleri, tezkire ile ilgili geniş bilgi,
tezkire nüshasının tanımı ve giriş kısmında da tezkire ve tezkireciliğin tarihsel
gelişimi hakkında kısa bir bilgi aktarımı gerçekleştirmeye çalıştık.Eserin
sonunda bulunan dizinde yine tezkirede hangi şairin kaçıncı sayfada olduğu
hakkında bilgi verilmektedir. Çalışmamız esnasında değerli fikirlerinden
sürekli istifade ettiğimiz ve metnin okunmasına öncülük eden sayın hocam
Yard. Doç. Halil İbrahim YAKAR Bey’e tavsiyelerinden dolayı Doç. Dr. Bilal
Kemikli’ye ve hem metnin incelenmesi esnasında hem de yaptığımız çalışmayı
teşvik edici olması münasebetiyle gerekli sabır ve dirayeti göstermiş olan Prof.
Dr. Muhsin Macit’e teşekkür ederim.

Gaziantep 2007 M. Nuri ÇINARCI


v

KISALTMALAR LİSTESİ

Adı geçen eser : a.g.e.


Adı geçen makale : a.g.m.
Sayfa : s.
Sayfalar : ss.
Cilt : C.
Türk Dil Kurumu : TDK
Türk Tarih Kurumu : TTK
Atatürk Kültür Merkezi : AKM
Üniversite : ünv.
Ve benzeri : vb.
1

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

1.1.GİRİŞ
Arapça zikr sözcüğünden türemiş olan tezkire sözcüğü dilimizde farklı
anlamlarda kullanılmıştır.Aynı memlekette bulunan resmi daireler yahut şahıslar
arasında te’ati olunan yazılı kağıt, çeşitli sebeplerle esnafa veya bazı şahıslara verilen
resmi evrak, reisülküttab tarafından Dîvân-ı Hümâyûn katiplerine verilen hüviyet
varakası gibi1 çok farklı anlamlara gelmesine rağmen bizim açımızdan önemli olan
tanımı ise, yaşadığı dönemde herhangi bir meslekte tanınmış kişilerin ve özellikle
şairlerin biyografilerini yazdıkları şiirleriyle birlikte ortaya koyan eserlerdir.Bir
edebiyat tarihçisi için en önemli belge eserin kendisi olmakla birlikte eserin daha iyi
anlaşılabilmesi için ne zaman ve ne gibi şartlar altında yazıldığının bilinmesi gerekir.
Dolayısıyla bir edebiyat tarihçisinin tarihi vesika ve diğer kaynakların yanında ilk
başvuracağı kaynaklar tezkirelerdir.2
İlk örneklerini Arap edebiyatında gördüğümüz bu tür daha İslamiyet’in ilk
dönemlerine yani Hz. Peygamber’in hayatı ve yaptıklarının incelenmesiyle
başlamıştır denilebilir. Bilindiği gibi Arapların soy sopla övünme alışkanlıkları
kaçınılmaz bir olgu olarak biyografi türünün tarihte önemli bir yer almasını
sağlamıştır. XII. yüzyıla kadar Arap kültüründe kayda değer bir önem taşıyan
tezkire, bu mirasını yavaşça o dönemde Farslara bırakmaya başlamıştır. Fars
edebiyatının ilk örneklerinden biri olan ve Anadolu’da daha sonra gelişecek olan
tezkire geleneğinde mühim tesirlere sahip olacak Molla Câmi’nin Nefahât’ül Üns ve
Bahâristan adlarındaki tezkireleri bu dönemde yazılmıştır. Arap ve Fars
edebiyatlarında yazılmış olan tezkireler, şairlerin hayatlarından ve şiir örneklerinden

1
Sami Şemsettin, (1997) Kamus-ı Türki, Çağrı Yay., İstanbul, s. 319
2
İpekten Haluk, (1968) Türkçe Şu’ara Tezkireleri, Atatürk Ünv. Fen-Edebiyat Fak Yay, Erzurum, s.8
2

bahsetmelerine rağmen daha çok kendi dönemlerinde şöhret sahibi olmuş padişah,
devlet adamları ve meşâyyihin biyografilerini ön plana çıkarmışlardır.

Türk edebiyatında Bahâristan ve Devlet Şâh tezkirelerinin de ilham kaynağı


olması vesilesiyle yazılmış olan ilk tezkire Ali Şir Nevâ’i’nin Mecâlis’ün Nefâ’is
isimli eseridir. Edebiyatımızda yazılmış olan tezkireler küçük farklılıklar göstermek
suretiyle ortak bir medeniyetin ürünü oldukları için Herat ve Anadolu ekolü olarak
ikiye ayrılırlar. Anadolu sahası tezkireciliğine bakıldığı zaman edebi anlamda
yazılmış olan ilk tezkire Sehi Bey tezkiresidir. Sehi Bey’den sonra başta Latîfi ve
Aşık Çelebi olmak üzere tezkire geleneği en olgun örneklerini XV. yüzyıldan
başlayarak XIX. yüzyıla kadar vermiştir. Başlangıç tarihinden son örneğine kadar
yazılmış olan tezkireleri şöyle sıralayabilririz:3

Tezkire Yazarı Tezkire İsmi


1. Ali Şir Nevâ’i Mecâlis’ün Nefâ’is
2. Sehi Bey Heşt-Bihîşt
3. Latîfi Tezkire-i Şu’âra
4. Aşık Çelebi Meşâirü’ş Şu’âra
5. Hasan Çelebi Tezkiretü’ş Şu’âra
6. Ahdi Gülşen-i Şu’âra
7. Beyâni Tezkire-i Şu’âra
8. Ali Künhü’ül Ahbâr’ın Tezkire
9. Sâdıki Mecmâü’l-havâs
10. Riyâzi Riyâzu’ş-şu’âra
11. Fa’izi Zübdetü’l Eş’âr
12. Rızâ Tezkire-i Şu’âra
13. Yümni Tezkire-i Şu’âra
14. Asım Zeyl-i Zübdet’ül Eş’âr
15. Güfti Teşrifâtü’ş-şu’âra
16. Mûcib Tezkire-i Şu’âra
17. Safâyi Tezkire-i Şu’âra
18. Sâlim Tezkire-i Şu’âra
3

19. Belîğ Nuhbetü’l-asar li Zeyli Eş’âr


20. Safvet Nuhbetü’l-asâr fi Fevâidi’l Eş’âr
21. Râmiz Adâb-ı Zurefâ
22. Silahdarzâde Tezkire-i Şu’âra
23. Esrâr Dede Tezkire-i Şu’âra-yı Mevleviye
24. Akif Mir’ât-i Şi’r
25. Şefkât Tezkire-i Şu’âra
26. Esâd Efendi Bahçe-i Safâ-endûz
27. Ârif Hikmet Tezkire-i Şu’âra
28. Fatin Hatimetü’l Eş’âr
29. Tevfîk Mecmuâ-i Terâcim
30. Mehmed Tevfîk Kafile-i Şu’âra
31. Fa’ik Reşâd Eslâf
32. Mehmed Siraceddin Mecmu’â-i Şu’âra
33. Ali Emîri Tezkire-i Şu’âra-yı Âmîd
34. Aga Muhammed Riyazü’l Aşıkîn
35. M. Kemal İnâl Son Asır Türk Şairleri
36. Na’il Tumân Tuhfe-i Nâ’ili

3
İsen Mustafa, (2002) Şair Tezkireleri, Grafiker yay. Ankara, s. 11
4

İKİNCİ BÖLÜM
ŞEYHÜLİSLAM ARİF HİKMET BEY4

2.1.HAYATI
Ârif Hikmet Bey Osmanlı Devletinin son dönemlerinde yaşamış, sadece
şairlik sıfatıyla değil âlimlik yönüyle de edebiyat kaynaklarında ismi çokça
zikredilen mühim bir şahsiyettir. Dönemin aydınlarına, kültür merkezi olması
münasebetiyle ev sahipliği yapmış İstanbul şairimizin de yetiştiği ve kültürel açıdan
temel dinamiklerini aldığı bir yerdir. 1786 yılında İstanbul’da doğan Ârif Hikmet
Bey Osmanlı Devletinde uzun bir dönem devletin yönetim kademelerine diplomat
yetiştirmiş köklü bir aileye mensuptur. Bu açıdan bireyin yetiştirilme süreci göz
önünde bulundurulduğunda denilebilir ki Ârif Hikmet Bey alimlik ve şairlik yönünü
yetiştiği ortamdan yani ailesinden almıştır. Bunun en somut örneği de onun Osmanlı
Devletinde ciddi mevkilerde bulunduğu ve sonuçta Şeyhülislamlık makamı gibi
yönetim dairesinde önemli bir konuma sahip olduğu gerçeğidir. Başta I. Abdülhamid
olmak üzere III. Selim II. Mahmud ve Abdülmecid gibi birden fazla padişahın
dönemlerine tanıklık etmiş ve tezkireden de anlaşıldığı üzere III. Selim ile ciddi
münasebetleri olmuştur. Doğumundan itibaren babasının memuriyeti sebebiyle farklı
kültürlerin ve farklı dillerin konuşulduğu bölgelerde yetişmiştir. Eserlerinde Arapça
ve Farsça şiirler yazacak derecede bu dillere vakıf olan şairin bu yönünü o dillerin
konuşulduğu bölgelerde yetişmesi sebebiyle elde ettiği son derece aşikardır. Ârif
Hikmet Bey babasının devlet memurluğu sebebiyle yabancı devletlerde bulunduğu
dönemler hariç ilk gençlik yıllarını İstanbul’da medrese eğitimini ikmal etmekle
sürdürmüştür. İstanbul’da medrese eğitimini bitirmeye müteakiben Hacca gitmiş ve

4
Esas konumuz Arif Hikmet Bey’in hayatı olmadığı için, şairin hayatını Bilal Kemikli’nin
“Şeyhülislam Arif Hikmet Bey, Hayatı, Sanatı, Eserleri, (2003) kitabından aldık.
5

dönüşünde II. Mahmud ve I. Abdülmecid dönemlerinde önemli görevler üstlenmiştir.


Ârif Hikmet’in ilk görevi 1819 yılındaki Kudüs kadılığıdır. Arif Hikmet Bey bilgi
birikimiyle çağının önde gelen alimlerinden ve ahlaken dirayet sahibi olduğu için
sultan buyruğuyla Beyazıt müderrisliğinden Kudüs kadılığına atanmıştır.Halka karşı
adil ve son derece lütufkar olan Arif Hikmet Bey kadılık yaptığı bölgede halktan
devletin mahkeme karşılığı almış olduğu parayı almamıştır.
Osmanlı Devletinin idarî yapısında mevleviyetlerin görev süreleri toplam 1
yıldır. Arif Hikmet Bey’e de 1 yıl sonra Mısır kadılığı neseb olunmuştur. Ancak
Kudüs kadılığında iken karısı ve kızını da kaybetmiştir. Mısır, Ârif Hikmet Bey için
Arap dili ve belagatının son raddesine kadar tadına varmasını sağlayan bir yerdir.
Bununla da kalmamış Mısır’da dönemin alim ve şairleriyle tanışmış ve onlarla bilgi
alış verişinde bulunmuştur. Bu görevinden sonra ise 1823’te Medine kadılığıyla
görevlendirilmiştir. Şairimiz Medine’deyken Hazreti Peygamber devrinin uhrevi
havasını sindirmiş ve her müslümanda olduğu gibi Muhammed Mustafa sevgisi
tezahür etmiş, neticede bu muhabbet kendini edebi anlamda şiir olarak ifade
ettirmiştir. Şairin Medine’ye gitmesi Türk edebiyatının dehaları olan Fuzûlî, Nâbî ve
diğer büyük şairlerin ulaştığı edebi inceliği bir şekilde hissettiren güzel naatler
kaleme almasına zemin hazırlamıştır. 1826’da İstanbul payesine atanan Arif Hikmet
Bey kısa bir müddet sonra da İstanbul kadılığıyla taltif edilmiştir. Ancak o yaşadığı
dönemin sosyal, ekonomik ve özellikle siyasi sebepleri neticesinde bu görevi kabul
etmemiş ve affını istemiştir.
II. Mahmud dönemini de gören şairimiz bu dönemde özellikle siyasî ve
askerî alanlarda birçok ıslahatın yapılmasına tanıklık etmiştir. Bu ıslahat
hareketlerinden biri de nüfus sayımı esnasında halkın kemîyyet ve keyfîyyetini
öğrenmeye yönelik bir çalışma olan nüfus tahrirliğidir. Dönemin padişahı da bu
görevi bilhassa itimat ettiği ilmiye sınıfından insanlara vermiştir. İlmiye sınıfının
önde gelen simalarından Arif Hikmet Bey de 1829 yılında tahrir memuru olarak
Rumeli’ye gönderilmiştir. Bu görevlerden sonra seyyid ve şeriflerin nezareti ile
onların şecerelerini kaydeden ve koruyan Nakıb’ül Eşraflığa (1831), Osmanlı ilmiye
teşkilatı içerisinde dinî, ilmî ve hukukî en yüksek mevki olan Anadolu
Kazaskerliğine (1833) ve daha sonra Rumeli Kazaskerliğine (1838) atanmıştır. Şairin
yaşadığı dönemin şartları göz önünde tutulduğunda Osmanlı Devleti başlangıcı 1718
tarihine dayanan ve bu dönemde de artık ciddi etkileri görülen Batılılaşma
6

hareketlerinin yoğun tesiri altındadır. Özellikle II. Mahmud ve III. Selim


dönemlerinde yapılan ıslahat hareketlerinin yeterli olmadığı görülmüş, neticede
teknik idari ve askeri alanlarda yapılan yeniliklerin geniş açılımlar getirilerek
özellikle sosyal hayata yansıtılması gerektiği üzerinde ortak kanıya varılmıştır. Bu
gayeye uygun bir davranış olarak da 1839’da Gülhane-i Hatt-ı Hümayun ya da halk
arasında ve kitaplarda bilinen ismiyle Tanzimat Fermanı ilan edilmiştir.
Toplumların alışmış oldukları değer yargıları, kültür, anane vb. dışındaki
değerlerin dayatmayla telkini ister istemez toplumsal bir reaksiyonu da beraberinde
getirmektedir. Tanzimat Fermanı ve onun esasları da hem merkez ve özellikle de
taşrada yaşayan avam için sindirilebilirlik açısından son derece yeniydi. Bu nedenle
Tanzimat’ın esaslarını anlatmak ve toplum içerisindeki işleyişini hem hızlandırmak
hem de ciddi bir muhalefetin oluşmasını engellemek amacıyla merkez teşkilatından
bu bölgelere gönderilmek üzere müfettişler atanmıştır. Arif Hikmet Bey de hem
ilmiye içerisindeki saygınlığı hem de nüfus tahrir memuriyeti esnasında edindiği
deneyimler neticesinde 1840 yılında Rumeli müfettişliğine atanmıştır. Bu görev
sırasında devlet namına yararlı işler yapmıştır. Ayrıca yine II. Mahmud döneminde
kurulan başta Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye olmak üzere Dar’üş Şu’ara-yı
Askeri, Meclis-i Muvakkat, Meclis-i Me’arif, ve Encümen-i Daniş gibi meclislerde
azalık görevleri üstlenmiştir. Nihayet Osmanlı yönetim kademesinde ve özellikle
dini alandaki en yüksek mevki olan “Şeyhülislamlık” makamına Mekkîzâde Mustafa
Efendi’nin ölümüyle geçmiştir. (1846) Uzun bir müddet Şeyhülislamlık makamında
kalan Ârif Hikmet Bey 1854 yılında bu görevden ayrılmıştır. Görevden ayrılış
sebepleri üzerinde kaynakların verdiği farklı görüşler vardır. Bu görüşlerden birine
göre Ârif Hikmet Bey bu görevden kendi rızasıyla ayrılmıştır. Bir diğer görüşe göre
ise dönemin önde gelen devlet adamlarından, Mustafa Reşit Paşa’yla itilafa düştüğü
için ayrıldığı belirtilir. Dönemin siyasi çekişmeleri ve Arif Hikmet Bey’in bulunduğu
mevkinin, devlet yapısı ve toplum düzeyindeki etkisi düşünüldüğünde ikinci görüşün
daha ağır bastığı söylenebilir. Nitekim Rusya’nın Osmanlı topraklarındaki Hristiyan
tebayı (özellikle Ortodoksları) himaye etme gerekçesiyle devletin iç işlerine
karışmakta ve bu durum siyasal gerginliğe neden olmaktaydı.Bu gerginlik
neticesinde de Osmanlı Devletinde çeşitli gruplaşmalar ortaya çıkmaktaydı. Mustafa
Reşit Paşa ve taraftarları işi diplomasi ile çözmeyi teklif ederken buna mukabil
Damat Mehmet Ali Paşa’nın başını çektiği grup sorunun savaş yoluyla çözüleceği
7

fikrindeydi. Sonuç olarak tarihte Softalar Vakası diye bilinen ve İstanbul’da geniş bir
toplumsal ayaklanmaya dönüşen büyük bir olay patlak vermiştir. Olay esnasında Arif
Hikmet Bey’in olay karşısında sessiz kaldığı, siyasi iradesini kullanmadığı ve
Mustafa Reşit Paşa’yı desteklemediği gerekçesiyle görevden azledildiği öne sürülür.
Arif Hikmet Bey şeyhülislamlık görevinden ayrıldıktan sonra kendi köşesine
çekilmiş ve zamanını konağında döneminin aydınlarıyla fikri muhasebe yaparak
geçirmiştir. Son yıllarını İstanbul’dan ayrılarak Medine’de geçirmek düşüncesinde
olduğu halde 22 Mart 1859’da vefat etmiştir. Mezarı Kartal Baba tekkesi (Kartal
Baba Camisi) karşısında bulunmaktadır.5

2.2.ESERLERİ
Ârif Hikmet Bey divan sahibi olan nadide münevverlerden biridir.
Divanında Türkçe şiirler yanında Farsça ve Arapça yazılmış şiirler de bulunmaktadır.
Şair olması dışında edip olması onun manzum ve mensur eserler de vermesini
sağlamıştır. Mensur eserleri üzerinde fazlaca bir çalışma yapılmamıştır. Mensur
eserleri bahis konusu olduğunda bunların başında Tezkiretü’ş Şu’arası gelmektedir.
Millet kütüphanesinde, Ali Emiri bölümünde bulunan bu eserin şu an elimizde
sadece tek bir nüshası bulunmaktadır. Tezkireyi Türk edebiyatında yazılmış olan
diğer tezkirelerden ayıran en büyük özellik, Anadolu’da yaşayan Osmanlı dönemi
şairlerinin dışında Kırım, İran, Azerbaycan ve Hindistan yetişen Türk asıllı şairlerin
de hayatlarına yer vermesinden kaynaklanmaktadır. Bunun dışında mensur eserleri
içerisinde zikredilecek bir diğer eseri de Tanzimat defteridir. Arif Hikmet Bey’in
biyografi ve biblografya tarzında yazılmış olan eserleri üzerinde şimdiye kadar
herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Şairin eserlerinin bir kısmı Millet
kütüphanesinde diğer bir kısmı ise İstanbul Üniversitesi kütüphanesinde İbnülemin
Mahmut Kemal kitapları arasında bulunmaktadır.
Dîvân-ı Hikmet:Ârif Hikmet Bey divan şiirinin son temsilcileri arasında
bulunan mühim bir şahsiyettir. Onun hatırı sayılır derecede sadece Türkçe değil aynı
zamanda Arapça ve Farsça şiirlerinin bulunduğu bir divanı vardır. Şair hayattayken
divanını tertip edememiş, ölümünden sonra matbu olarak basılmıştır. Şiirleri,
öğrencilerinden Tırnakçızâde Ziver Bey ve dostları tarafından çeşitli mecmu’alardan

5
Kemikli Bilal, (2003) Ârif Hikmet Bey Hayatı, Sanatı, Eserleri, MEB. Yay. Ankara, s.6
8

derlenerek bir araya getirilmiştir. Bununla birlikte şiirler aynı zamanda kütüphane
kataloglarında Mecmûa-i Eş’âr ismiyle kayıtlı bulunan Ârif Hikmet’in şiirlerinden
oluşmaktadır.6 Mecmuâ-i Eş’âr’da, şairin şiirlerinden başka şiirler de bulunmaktadır.
Yine ona ait Mecmua’-yı Arif Hikmet’te ise şairin bazı şiirlerinden başka, şiirle
alakası olmayan bazı notlar da bulunmaktadır. Divan, muhtemelen Mehmet Ziver
tarafından 1282’de (1865-1866) tertip edilmiştir. Divan, tertibi esnasında hükümdar
olan Abdülaziz’in medhi ile başlamaktadır. Ayrıca divanın tertip nedenleri ve bu
hususta şairin edebi kişiliği ve üç dilde şiir yazmaktaki hüneri vb. konuları
içermektedir. Divan 1283 yılında Matbaa-ı Amire’de basılmıştır.7
Mecmu’âtüt Terâcüm:Ârif Hikmet Bey’in şu’ara tezkiresinden sonra
Arapça yazılmış biyografik bir eseridir. Müellif, döneminde tanınmış şair, yazar,
meşhur alim ve meşayihin biyografilerini yazmıştır. Eserin bilinen tek nüshası Millet
Kütüphanesi Ali Emiri bölümü, nr. 788’ de bulunmaktadır. Esere Mecmu’âtüt
Terâcüm denilmesinin sebebi ebced hesabıyla eserin yazıldığı yılı
göstermesindendir. Tezkiret’üş Şu’arâsında olduğu gibi bazı kişilerin hayatlarından
teferruatlı bilgiler verdiği halde bazı şairlerin ise sadece isimlerini zikretmekle sınırlı
kalmıştır. Bunun dışında isimlerini yazıp açıkladığı bazı kişilerin de alt kısımlarını
boş bırakmıştır. Bu durum şairin teferruatlı bilgi elde ettikten sonra boş kalan
kısımları dolduracağı fikrini ortaya koymaktadır.
Hülâsat’ül Makalât Fi Mecâlis’il-Mukâlemet: Ârif Hikmet Bey’in tarihle
ilgili bu eseri babası İsmet Bey’in Osmanlı Devleti adına katıldığı uluslar arası
antlaşmaları ve bu antlaşmaların maddelerini içermektedir. Tek nüshaya sahip olan
bu eser II. Mahmut döneminde zuhur eden siyasi olayları, özellikle dış politika
hakkındaki izlenimleri ortaya koyması açısından mühim bir tarih kitabıdır. Eser,
bilhassa Fransa’nın Mısır’ı işgali esnasında gelişen siyasi olayları ve Osmanlı
Devleti’nin Fransa, İngiltere ve Rusya ile olan ilişkileri ele alınmaktadır. Eserin
bilinen tek nüshası müellif nüshası olup İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar
5832’de bulunmaktadır.
Keşfü’üz-Zünûn Zeyli: Ârif Hikmet Bey’in Keşfü’z-Zünûn isimli esere bir
zeyl yazdığı, Bağdatlı İsma’il Paşa’da bulunduğu söylenen asıl nüsha, Yapı Kredi
Kütüphanesi’nde 835 numara ile kayıtlı nüshadır ve bu nüsha 42 varak 180 x 115

6
Tansel Fevziye Abdullah, (1997) Arif Hikmet Bey Maddesi , MEB. Yay. İ. A. İstanbul C. I, s.566
7
Levend Agah Sırrı, (1984) Türk Edebiyatı Tarihi I, TTK, Ankara, , s.419
9

ölçüsünde Avrupa kağıda ta’lik ile yazılmış ciltsiz bir defterdir.8 Ayrıca bu eserle
ilgili olarak İbnülemin asıl nüshanın Bağdatlı İsmail Paşa’da olduğunu
söylemektedir.9
El-ahkâmül-Meriyye Fi Arâzil-Emiriye: Bu eserin Arif Hikmet Bey’e ait
olup olmadığı kesin değildir. Müellifin eserlerine sahip olduğu söylenen Bağdatlı
İsma’il Paşa şairin eserleri arasında ismi zikredilen eseri de saymaktadır. Eserden ilk
bahseden Bursalı Mehmed Tahir’dir.10 Fevziye Abdullah Tansel,11 Osmanlı
müelliflerinde bu eser hakkında, Arif Hikmet’ten bahseden kaynak ve tetkiklerde
herhangi bir bilginin olmadığı gerekçesiyle Mehmed Tahir’in yanılabileceğini ve
eserin Arif Hikmet’in muarızlarından Arif Efendi’ye ait olabileceğini
söylemektedir.12
Ancak son dönemlerde Arif Hikmet Bey üzerine geniş çalışmaları olan Bilal
Kemikli’ ye göre söz konusu eser Arif Hikmet’e ait değildir. Bahsi geçen eserin
sonunda Arif Hikmet’in adının geçmesi bu yanılgılara sebep olmuştur. Onun
isminin eser sonunda zikredilmesi esere yazdığı takriz nedeniyledir. Eserin sonuna
eklenen takriz metninin başında ‘takriz’ notunun bulunmaması araştırmacıların aynı
hatayı tekrar etmelerine yol açmıştır. Oysa Divân-ı Hikmet’in içerisinde bulunan
takrizat kısmında bahsi geçen eserin sonunda bulunan metnin aynısı burada da yer
almaktadır.

2.2.1. TEZKİRETÜ’Ş ŞU’ÂRÂ


Herat’ta, Ali Şir Nevai’nin Mecâlis’ün Nefâ’is eseriyle başlamış olan Türk
edebiyatındaki tezkirecilik geleneği daha sonra Anadolu’ya kadar gelmiştir.
Tezkireciliğin ilk örneklerini verenler Ali Şir Nevai’nin eserinden başlangıç
itibariyle kendilerine örnek teşkil edecek şekilde yararlanmıştır. Anadolu’da yazılmış
olan tezkireler muhteva itibariyle iki gruba ayrılırlar:

A) Biyografik Şair Tezkireleri: Türk edebiyatında yazılmış olan tezkirelerin


çoğu bu guruba dahildir. Bu tür eserlerde şiir örneklerinden ziyade, şairin hayatı,

8
Kemikli Bilal, (1999) Bir Osmanlı Şeyhülislamı: Arif Hikmet Beyefendi, İslami Araştırmalar
(Osmanlı’ya Dair, III,IV), XII / 3-4 s. 21
9
Tansel Fevziye Abdullah, a.g.e. s. 567
10
Bursalı Mehmed Tahir, (1333) Osmanlı Müellifleri I, İstanbul, s.374
11
Tansel Fevziye Abdullah, a.g.e. s.567
10

sanatı, çevreyle olan ilişkileri üzerinde durulur. Ya da şairin hayatı ve eserleri aynı
oranda yer alır.

B) Antolojik Şair Tezkireleri: Bu gruba dahil edilen tezkirelerde, eser daha


farklı bir deyişle şiir örnekleri biyografinin önüne çıkar. Ancak bu tezkire türü Türk
edebiyatında fazlaca ilgi görmemiştir. 13
Bundan hareketle Şeyhülislam Ârif Hikmet Tezkiresi Osmanlı Devleti’nin
son dönemlerinde yazılmış olan bir tezkire örneğidir. Tezkirenin içeriği göz önünde
tutulduğu zaman şairin hayatına ve şiirlerine eşit derecede yer verdiği için biyografik
tarzda hazırlanmış bir tezkire örneğidir. Yine Anadolu sahasında yazılmış olan
tezkirelerin düzeninin oluşturulmasında müelliflerin uymaları gereken belli başlı
kriterler vardır. Buna göre tezkire öncelikle bir ön sözle başlar. Burada yazar,
Tanrı’ya hamd, peygambere dua ettikten sonra sebeb-i telif kısmına geçer ve kitabı
niçin yazdığını anlatır.14 Şeyhülislam Arif Hikmet Bey’in tezkiresi bu geleneğin
biraz dışında yazılmıştır.
Şeyhülislam Ârif Hikmet Bey’in en önemli mensur eseri olan şu’ara
tezkiresi 1592 ve 1837 (1000-1252) tarihleri arasında yaşamış olan 203 şairi
içermektedir. Şu anda elimizde bulunan tek nüshası Millet Kütüphanesi, Ali Emiri
Efendi bölümünde bulunmaktadır. Tezkirenin giriş kısmında Ali Emiri’ye ait notta
kitabın asıl nüshasının Bağdatlı İsmail Paşa’da olduğu ve bununla birlikte birçok
malumatının da olduğundan bahsedilir. Ancak İsma’il Paşa’da bulunan nüsha elde
edilememiştir. Ârif Hikmet tezkiresi diğer şair tezkirelerden farklı olarak önsöz
yerine III. Selim divanında bulunan na’atle başlar ve yine İlhami (III. Selim)
divanından alındığı belirtilen şiirlerle devam eder. Tezkirenin ilk şairi Arif Hikmet’in
yaşadığı dönemde samimi ilişkiler kurduğu dönemin padişahlarından biri olan III.
Selim’dir. III. Selim’in hayatıyla birlikte ayrıca döneminde yapmış olduğu ıslahat
hareketleri hakkında bilgi verilmesi, esere tarihsel bir kimlik de kazandırmaktadır.
Daha sonra elif-bâ sistemine uyularak tezkire devam ettirilir.
Tezkirenin en önemli özelliklerinden biri içerdiği şairlerin, Anadolu ya da
Osmanlı şairleriyle sınırlı kalmamasıdır. Türk edebiyatındaki tezkire örneklerine
bakıldığında Ahdi tezkiresi hariç Osmanlı toprakları dışında yaşamış Türk şairlerine

12
Kemikli Bilal, (2003), a.g.e. s. 40
13
Kılıç Filiz, (2005) Şefkat Tezkiresi, Bizim Büro Basım Yay. Ankara, s. 1
11

tezkireler yer vermemiştir.15Ârif Hikmet Bey’in tezkiresi de yerli şairler dışında


Kırım, Hindistan, Buhara, İran gibi bölgelerde yaşayan Türk asıllı şairlerin de
hayatlarını ve özellikle Farsça şiirleri hakkında bilgi ve örnek vermiştir. Anadolu
dışındaki şairlerden bahsederken de sadece eserleriyle sınırlı bir anlatım yoktur.
Bununla birlikte şairin nerede yaşadığı, yaşadığı şehrin hatta köyün ismi, şairin
yaşayıp yaşamadığı, yaşıyorsa hangi işle iştigal ettiği, öldüyse ölüm sebebinin ne
olduğu hakkında bilgi verilir.
Tezkireden anlaşıldığı kadarıyla, muharrir eserini yazarken şairlerin eserleri
ve hayatları hakkında malum bilgileri dışında üç kaynaktan beslenmiştir: Bu
kaynaklardan ilki kendisinin tanık olmadığı ancak şifahi yoldan ahbaplarından
edindiği bilgilerdir. Nitekim tezkire şairlerinden olan Bahar’dan bahsedilirken “İş bu
mısra’ seng-i tabi’atı asliye ki oluverir mi latîfe yüzünden takiyeye ima itdiği
mesmû’-ı fakîr olmuştur.” sözü muharririn bazı şairler hakkındaki bilgileri
çevresindeki insanlardan duyarak yazdığını ortaya koymaktadır. Ârif Hikmet Bey’in
ailesi köklü bir geçmişe sahip olduğu ve Osmanlı devlet kademelerinde hatırı sayılır
mevkilerde bulundukları için köşkleri de dönemin şair ve alimlerinin toplandığı bir
kültür merkezi konumundadır. Şair Şükri maddesinde “Vefâtından birkaç ay
mukaddem pederime, sahilhâneye geldi. Pederim ikrâm etti. Kendisinden bazı
eş’ârını taleb ettim.” şeklinde birinci ağızdan şiir derlediğini belirtmektedir. Yine
alim bir yönü olan babasından bazı şairlerin hayatlarını öğrenmiştir. Ref’et
maddesinde bu durum “Ceddimizden müntekildir.” şeklinde geçer. Son olarak da
şairin istifade ettiği en önemli kaynak dönemin tezkireleri ve özellikle Şefkat
tezkiresidir. Eserini vücuda getirirken yararlanmış olduğu eserler: Şefkât, Safâyi,
Râmiz ve Sâlim tezkireleri ile Mecelle-i Müstakîmzade’dir. Ârif Hikmet Bey, Şefkât
tezkiresinde bazı şairlerin şiirlerini bulamadığı için müracaat etmiş ve bunu tezyil
notuyla “Tezkire-i Şefkât’te muharrerdir.” şeklinde kara kalemle not düşmüştür.

Eserin giriş kısmında Ali Emiri’ nin de ifade ettiği gibi “Merhûm müşarün
ileyh Arif Hikmet Beg Efendi güzel tedkikât icrâ etmiş ve yazık ki ikmâl
edememiştir.” şeklindeki ifadesi tezkirenin tamamlanamadığını gösterir. Bunun en
somut verileri ise fihrist kısmında ismi bulunduğu halde eserde hayatları olmayan

14
İsen Mustafa, (2002), a.g.e. s. 5
15
Solmaz Süleyman, (1996) Gülşen-i Şu’ara, Tenkitli Metin, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, s.20
12

bazı şairlerin olması ve Arif Hikmet’in çoğu şairin hayatını anlattıktan sonra boş bir
alan bırakması ve buraya da “ Şairin asarındandır “ demesi bu durumun en büyük
kanıtıdır. Yine bazı şairlerin hayatları hakkında detaylı bilgi verilirken, bazı şairlerin
hayatları hakkında ise sadece bir cümlenin yazılması muharririn şairler hakkında
bilgi topladığı ve uygun bir zamanda bunları ekleyeceği ancak çeşitli sebeplerden
dolayı bunu yapamadığı ve tezkirenin eksik kaldığı görülmektedir. Bunun dışında
elbette muharririn içinde bulunduğu kültürel tabaka göz önünde tutulduğunda
bahsetmek isteyeceği başka şairlerin de olacağı aşikardır. Yine de bu durum
tezkirenin kıymetini menfi yönde etkilememektedir. Çünkü başta İbnülemin olmak
üzere pek çok edebiyat tarihçisi bu eserden doğrudan yararlanmıştır.

2.2.2. TEZKİRENİN ÖZELLİKLERİ


Sade bir Türkçeyle yazılmış şuara tezkiresi siyah mürekkep kullanılarak
rik’a ile yazılan nüshaya müstensih bazı şairler hakkında siyah kurşun kalem
kullanarak tezyil notuyla ilavede bulunmuştur. Tezkire geleneğine uyularak yazılmış
olan çoğu tezkirede muharririn amacı hem şair hakkında bilgi vermek hem de süslü
ve ağdalı bir dil kullanarak hünerini göstermektir. Ârif Hikmet’in tezkiresinde böyle
bir tarza rastlamak oldukça güçtür. Özellikle düz yazıda bolca kullanılan seciyi onun
bu eserinde ancak birkaç yerde görebiliriz. Bunun dışında kullandığı dil her düzeyde
insanın anlayabileceği sade ve basit bir dildir. Eser Latifi’nin başlatmış olduğu elif-
ba sırasına göre düzenlenmiştir. Muharrir şairler hakkında bilgisi olmadığı
durumlarda başka tezkirelerden birebir alıntı yapmış ve alıntı yaptığı tezkirelerin
isimlerini de eserinde zikretmiştir.

2.2.3. TEZKİRENİN NÜSHASI


Ârif Hikmet Bey’in tezkiresinin şu anda elde bulunan tek nüshası vardır. Ali
Emiri’nin ifadesine göre asıl nüsha Bağdatlı İsmail Paşa’dadır. Ancak asıl nüshaya
henüz ulaşılamamıştır.Tezkirenin müstensihi Ali Emiri’dir. Eserin tek nüshası Millet
Kütüphanesi, Ali Emiri Efendi bölümü nr. 789’da bulunmakta olup bünyesinde 203
şairi barındırmaktadır.
13

2.2.4. ŞAİRLERİN LİSTESİ

Varak Mahlası Adı Mensubiyeti Mesleği Eseri Vefatı


2b İlhâmi III. Selîm İstanbul Padişah Divan 1223
3b İhyâ Yahya İstanbul Müderris Divan 1228
4a Edâ Sultan Semerkand Sultan - -
4a Edîb Mehmet İstanbul Vaka’nüvi Divan, Elfaz Manzumesi, 1216
Tarih-i Müdevenn.
4b Erşed Abdülhamid İstanbul - Kamet-i Elfaz, Divan 1170
4b Es’ed Ağa - - Gümrükçü - -
5a Eşref - İstanbul Müderris - 1206
5a Efgân Mehmed Kandahar Asker - 1230
5b Emîn İsmail - Kadı - -
6a Bâ’is Ahmed Bursa Katib Divan -
6b Bâki Abdülbaki İstanbul Ha’ce - 1227
7a Pertev Mehmed - Ha’ce Divan 1222
8a Burhân Burhan Badehş Ha’ce - 1230
8b Berri Abdullah - Kethüda - 1230
8b Bekâyi - Darende Ha’ce Seyit Battal Kıssası man., Ha 1200
dikat’üs süeda manz., Mevlid
nazmı
9a Bülbül - İstanbul - - -
9a Bahâr Ali İran Müderris - 1228
9b Behcet Ali Musul Müftü Divan 1197
10a Behcet Mustafa İstanbul Müderris - -
10b Behcet Hudaydad Tiflis - - -
10b Behcet - Ha’rezm - - -
10b Ta’ib İsmail Erzurum - - -
11a Ta’ib - - - - -
11a Tevfîk Ef. Yahya - - - 1205
11b Câhi - - - - -
11b Celâli Ebubekir İstanbul Divan 1233
14

12a Celâli Celal Buhara - - -

12a Cemâl Mehmed Kars - - -

12b Cenâbi - Ayıntab Başkatib - -

12b Cevdet İbrahim - Kadılık - -

13a Cevdet - - Kethüda Dibace (Musarra-ı Azade) 1247

13b Halet Mehmed - - - -

13b Hazık Mehmed Erzurum Müftü Divan 1176

14a Hakîm Mehmed - Katib Şerh-i Şevket (İrani ) 1185

14b Hamid - - Ha’ce Divan -

15a Hamid - Ayıntab Vaka’nüvis - -

15a Hasret - Senendec Divan-ı Farisi 1240

15b Hasan M. - Dağıstan Han - 1237

16a Hasîb Beg - Çorum - Divan -

16a Hüseyin H. - Dağıstan Han - -

16b Haşmet - İzmir - - 1282

16b Husûli - Ayıntab - - -

16b Halimgirây S. - Kırım Han - 1182

17a Hamdi Beg Mustafa - Ha’ce Divan 1207

17b Hamdi - - - - -

17b Hamdi Hamdullah - - - -

18a Hanîf - - Yazıcı Seyr manzumesi, Şerh-i 1217


Tufan
18a Hayret Mehmed Larende Katib Müdevvin İnşa 1239

18b Hayret - Ayıntab Şeyh Divan -

18b Hayret E. - - - - -

19a Hadîm - Şiraz - Divan-ı Farisi -

19a Hakan F. Ali İran Şah - -

19b Hâki - - Ha’ce - 1172

19b Hâlis Salih Buhara Ha’ce - -

19b Hâlis - - Şeyh - 1202

20a Hüsrev H. Mehmed Ali Senendec Sultan - 1250

20a Hürrem Fethullah Senendec - - 1228


15

20b Hâsımi - Behisni - Divan -

21a Hâzer - Süleymaniye Kitapçı - -

21a Hâledi - Ayıntab - - -

21a Hayri Hayreddin İstanbul - - -

21b Dâniş Süleyman - Ha’ce Divan 1180

21b Mir Dâniş Mehmed - Katib Hüsn ü Aşk Naziresi, Celal 1245
ü Cemal Mesnevisi
22a Dervîş Mehmed - Kadı Divan, Risale, Şerh-i 1248
Arayib-i
22b Dilâver Kuluhan Ha’rezm Vezir Divan -

22b Zâ’ik Emin Bursa Post-nişin - -

22b Zikri Baba - - - - -

23a Zekâ’i - İstanbul Şeyh - 1227

23a Zihni Mehmed Keşan Katib Divan, Vasl-ı Abad -

23b Râ’if İsmail Paşa - Nazır - 1199

23b Râ’if Mehmed - - - -

24a Râ’if Mehmed - Ha’ce Kaside-i Berriye Tahmisi 1210


Mollacıkzâde
24b Re’fet Abdullah - Ha’ce - 1158

24b Ref’et İsmet - - - -

25a Râtıb Ahmed P. - Vali Divan 1071

25a Râtıb Ebubekir Tus Ha’ce Divan 1214

25b Râsim Yusuf İstanbul Hattat Divan 1169

26a Râsim Ömer Faracık Defterdar Divan -

26a Râsim - - Ha’ce - -

26b Râşid Mehmed İstanbul - - 1219

26b Râşid Raşid Kayseri Reisülküttab - 1259

27a Râşid - İstanbul Katib - 1247

27a Râşid Mehmed İstanbul Defterdar - -

27b Râkım Murad Ha’rezm Müftü - -

27b Râmiz Abdullah P. Kırım Kadı Divan -

28a Rahmi Abdülrahim Erzurum - - 1223


28b Rahmi Ahmed Ayıntab Attar - -
16

28b Rahmi Abdurrahma Kerkük - - -


28b Rüşdi Velüyiddin - Katib - -
29a Rüşdi İbrahim Erzurum Yazıcı - -
29b Reşîd Mustafa - Müderris - 1184
29b Rızâ Hân Muhammed Kazvin Sefir - 1234
30a Rızâ Ali Anadolu - - -
30a Re’fet Mustafa - Kadı - 1171
30a Rıfkı - Keliz - Divan 1197
30b Rıfkı Mehmed İstanbul Türbedar - -
30b Refi’i Mehmed Diyarbakır - - 1241
Âmedi
30a Refi’i - - - - 1234
Esîrizâde
30a Refik - - - - -
30b Ruhâni - Semerkand - - 1232
30b Rûhi Mustafa Keliz - Ruh’ül Şuruh, Divan 1214
32a Revnâk - Ha’rezm - Divan 1210
32a Revnâk Halil Buhara Şeyh - 1227
32b Zâki Abdullah Bağdad - - 1238
33a Zekâ’i Abdullah - Şeyh - -
33a Zülâli Feyzullah Gucedvan - - -
33b Zeyni Zeynelabidin Buhara - - -
33b Ziver Sa’id - - - -
34a Sâlik Abdullah - Ha’ce - -
34a Sâlim - İstanbul Müfettiş Hüsrev-i Şirin -
34b Sermed Feyzullah - - Divançe 1202
34b Surûri Osman Adana - 1229
35b Surûri Rasim - - - -
36b Surûri - Buhara - - -
36b Sa’id Ahmed - - - -
Ahmed
36b Sa’id - - - - 1190
37a Sa’id - - - - -
37a Sa’id - - Vali - -
37a Sevda Mirza Refi’i Hindistan - Divan-ı Farisi Arabi Hindi 1200
37b Selîm Sırrı Beg - Tezkireci - -
37b Siyret Mehmed Diyarbakır - - -
37b Seyfi - - - - -
38a Şâkir - - Hücre-nişin - -
17

38a Şâkir Pâşâ - - - - -


38b Şâni Abdülkerim Van Defterdar Tarih-i Na’ima, Tezkire, 1180
Divan
38b Şerîf Mehmed - - - -
39b Şu’bi - - - - -
39b Şefi’i - İstanbul - - -
39b Şükri Şükri İstanbul Katib - -
40a Şur ‘Âşık Sadeddin Kabil Şeyh - -
40a Şehri Ali Malatya Ha’ce - 1071
40b Mirzâ Sâdık - Buhara Münşi Divan 1235
41a Sâfi Ahmed Bolu - - 1076
41a Sâlim - - - - 1227
41b Sabîh Ahmed Katib 1198
42a Sıdki Abdullah - İmam Divan -
42b Sıddık Yahya - Kadı Divançe-i Şiir -
42b Zâ’ifi - Ayıntab - - -
43a Tâlib İslambuli İstanbul Katib - -
43a Tâlibi - Küfe - - -
43a Tâhir Mehmed İstanbul Kadı Tefsir-i Sure-i İhlas -
43a Tab’i Mustafa İstanbul - - 1178
43a Tal’ât - - - - -
43b Tayyâr Pâşâ Mahmud Canik Kaymakam - 1223
44a Zârifi Arif İstanbul Şeyhülisklam - -
44a Zarifi - - - - -
44b ‘Ârif - Kastamonu - - 1226
44b ‘Ârif Beg - - Sefir - 1237
45a ‘Ârif - - - - 1240
45b ‘Ârif - Ankara Asker Divan 1247
Müderris
zâde
46a ‘Ârif Şerif Naki İsfahan Kadı - -
46b ‘Âsım Ahmed Ayıntab Katib - -
47b ‘Âkif Mehmed Diyarbakır Reisülküttab - -
47b ‘Amir Beg - - Defterdar - -
48a ‘İzzet Ahmed İstanbul - - 1138
48b ‘İzzi Kastamonu - - 1225
48b ‘İsmet İbrahim İstanbul Kadı - 1222
49b ‘Afet - Bursa Müderris - -
49b ‘Afîf Salih İstanbul - - 1227
18

49b Mirzâ ‘Ömer - Çarbegir Han - -


49b ‘Ulvi - Ayıntab - - -
50a ‘Ayni Hasan Ayıntab - Nusretname, Sakiname,
Divan, Tarih
51b Gâlib Dede Mehmed İstanbul Şeyh 1213
51b Gâlib İbrahim - Müftü - -
52a Mirzâ Gâni Mirza Gani Buhara Münşi - 1200
52b Fâ’iz Mehmed - İmam Divan 1207
52b Ferri - - - Divan -
53a Fazlı Nasûhi Mehmed - Ca-nişin - 1218
53a Fakîr Şemseddin Hindistan - Dibace -
53a Fehîm Mehmed Adana Müftü - 1190
53b Kâ’il Mustafa - - - -
53b Kasım - Kabil Tüccar Divan -
Ha’ce Ahrâr
54a Kadri - Horasan Seyyah - -
54b Kâtib Süleyman Süleymaniye - - -
54b Kâmi - Ha’rezm - - -
55a Kâni Efendi - Tokat Katib Divan 1202
55b Kâni Ebubekir - - - 1206
56a Kirâm Abdullah Buhara Münşilik Divan-ı Farisi -
56b Lâmi - - - - -
57a Mübârek Mustafa Erzurum - - -
57a Mücdevi Mehmed Bağdad Sultan Divan 1249
57b Mücrîm - Ha’rezm Münşi Divan-ı Farisi ve Türki 1230
57b Muhlîs Yusuf Siroz - - -
58a Müstakîm Süleyman Buhara - - -
58a Mestûre - Senendec - Divan -
58b Mukîm Cân Mehmed Buhara - - -
58b Mekki Mehmed - Şeyhülislam - -
59a Münîb Mehmed Ayıntab - - 1238
59b Nâ’il Mustafa - Defterdar - 1170
59b Nâdim Hüdayi Nazır Ha’rezm İmam - -
60a Nâtık - İran - - -
60a Nâzır - Buhara - - -
60b Nâyâb Şerif - Ha’ce - 1231
60b Nebîl Beg Mehmed - - - -
60b Nedîm - Erzurum - - -
61a Neş’et - - - - -
19

Hâ’ce
61a Nusret Ebubekir Harput - Divan-ı Arabi, Türki, -
Farisi Tefsir-i Hetk’ül
Esrar,
61a Nazîf Mehmed - Kadı - 1239
62a Nâ’ti - Ayıntab Halıcılık - -
62a Ni’met Abdürrahim - Müderris - 1188
63a Nevres İstanbul - - -
63a Nûri Mehmed Ayıntab Vali - -
63b Vâsıf Ahmed Bağdad Vakanüvis - 1221
63b Mîr Vâsıf Osman - - - -
64a Vâzıh - Buhara - Divan -
64a Vâkıf - Karabağ - - 1211
64b Vefâ’i Mirza Meşhed - - 1213
65a Seyid Vehbi Hüseyin Haleb - - 1149
65b Vehbi Sünbülzade - - Tuhfe, Nuhbe, Divan-ı 1224
Belagat, Şevkengiz,
Lutfiyye
66a Haşim - Maraş - - -
66a Himmet Mirza Sadık Buhara - - -
20

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ẔKİRET’ÜŞ ŞU’ÂRA (METİN)


3.1. TEẔ
(1a)
ŞeyMülislam ‘Arif Hikmet Beg Efendi merNûmun teOkire-i şu’arâsıdır.
PaQQ-ı destiyle merMûm İsmâ’il Paşâ’da olan teOkiresinden yazılmıştır. Merhûm
müşârün ileyh ‘Ârif Pikmet Beġ Efendi güzel tedSiSât icra etmiş ve yazık ki ikmâl
edememiştir. BuTunla beraber birçok fevâ’idi bilmediğimiz ma’lumâtı Mâvidir.
NüsNâ-i nâdiredir hıfU olunmalıdır. Rahmetullahi aleyh.

‘Ali EMİRİ

Cevher-i Nâk-ı Sudûmı tûtiyâdır çeşmime


Hâk-i râhı rûşen eyler rûz-ı MaşrıT Uulmetin

İki ‘âlem âfitâbı sensin ey faNr-ı resûl


Pertev-i mihriñle buldu din ü dünya ziynetin

Eylemezsin bu Sûlundan luQf u iMsanıñ diriġ


Ey şehinşeh-i cihân luQf et reva Sıl Macetin

Mülhem oldum yazmaġa ben nüsMa-i evWâfını


Eyledim ben şefâ’at na’at-ı pâk-i Mıdmetin

Şânına layıS nice evWâfa olsun Sudretim


LâyıSınca haS ider ta’Uîm-i NulS-ı izzetin

Ey kerem-Sâni Uüllâm-ı ġamdan azâd et beni


21

Câhlar çünkim diriġ itmez Sûlundan râfetin

Şem’-i şevkiñ pertevi her dem derûnumda yanar


Sine-i pür-sûzum efzûn eyledi germiyetin

Tâ feleklerde melekler ins ü cin hep bizdedir


Hıdmetinde pâdişâhlar buldu şân u şöhretin

Da’imâ Uikr ü Welâtı ola evrâdım benim


Nice iderse ol şeh taNt-ı risâlet himmetin

Biñ Walât eyle selâm olsun revân-ı pâkine


Eyler İlhâmi ricâ na’at-ı şefâ’at-raNmeti

Bu SıQa’-i şahâneyi daNi bâ-tanUîm-i ravżâ-i mu’aQQarada minber-i sâ’adet


civârında birinci sütûn-ı ‘uluvviyet numûn üzerine Qastir ettirmişlerdir.

Es-selâm ey mehbiQ-i vahy-i emin


Cânla ‘aşıS sana rûM’ül emin

Asumâna faMr eder yerden göğe


Câ-yı cism-i pâkiñ olmağla zemîn

Zâk-ı gerdûn ummâ-yı şevketüñ


Oldu ma’nide zihi rükn ü rikkatin

Destgîri ol Selim [ân’ıñ meded


Kim Savim ola Sıyâm-ı mülk ü din
(1b)
Diğer süQûn-ı sâ’adet üzerine imlâ buyurduSları SıQa’-ı beliġe-i şahâneleri

Ey kerem mülküne sulQân-ı kerim


\ûlluġun faMr bilür Şâh-ı Selim
22

Yapışub Satına arz gibi


Şer’in erkânına eyler ta’Uîm

Bende-i NaWdır iMsân eyle


Dü cihânda bana ey luQf-ı ‘amîm

RavOa-i pâkiñe yüz bin Walavât


Her biri başına yüz biñ teslîm

Diğer sütun-ı mübârek üzerine Qastîr buyurduSları kıta’-i celile-i mülûkâneleri

Ey gül-i ravUa-i dîn-i İslâm


Sana her demde hezârân selâm

Nice yeşil- âver yaSut olmaz


\aWrına oldu sütûn seng-i rûNam

PabbeOâ Şâh Selim-i Sâlis


\ıldı rif’atle bu Mı]mette Sıyâm

Kerem eyle aña ey ekrem-i Nulk


LuQfdur bendelere dâbb-ı kirâm

Diger sütûn-ı hümâyûn üzerine naSşQırâz-ı ubudiyet eyledikleri SıQa’-i nefise-i


pâdişâhâneleri:

Mu’alla ravUa-i faMr-ı risâlet


Anıñ tahtındadır gülzâr-ı cennet

Sütûn-i rif ‘atin tûba göreydi


Olurdu cihân fersâ-yı ferâġat

Selîm Hân İbni SulQân MusQafa’ya


Zihî devlet nasîb oldu bu Nı]met
23

Aña dünyâda himmet aNirette


Şefâ’at yâ Resûlallah şefâ’at

Bir gazel-i beliġ-i mülûkâneleri daNı teberrüken derc ü Qastir olunmuş.

Söyle ey bâd-ı seMer şûh-ı cihânım nicedir


Ġamda mı yoSsa ferâMnâk mı cânım nicedir

Ne olur Worsañ eğer Mâl-i dil-i bimârım


Disen ayâ nice bî-tâb ü tüvânım nicedir

Ben anıñ bülbülüyem zâr iderim leyl ü nehâr


Bilmem amma ki benim ġonce dehânım nicedir

Gösterişli yüzü ġayette beyâż olmasa da


Püsn-i esmer büt-ı şîrîn-zebânım nicedir

Var mı İlhâmi’ye ey peyk-i Wabâ tâze Maber


Birini sordun mu ol tâze fidânım nicedir
(2b)
İLHÂMİ
Es-sulQân Selîm [ân-ı Es-sâlis İbni Es-sultân MuWQafa [ân-ı Es-sâlis. (Tezyil)
`âMib-i teOkire cenâb-ı ŞeyNülislâm ‘Arif Pikmet Beġ Efendi ser-levhâ-i teOkire
olmaS üzre SulQân-ı müşârünileyhin ismini ve balâdaki ibâreyi taMrir buyurmuş ise
de elimize geçen nüsNada mabadı yazılmaS olduġu görülmekle teberruken taMrir
olundu.
Müşârünileyh SulQân Selîm [ân-ı sâlis [azretleriniT maMlaW-ı şâhâneleri bilâre
gösterildiği vechle İlhâmi olub biT yüz yetmiş beş senesi Cemazi’ül ulasını yigirmi
beşinci penşembe günü sâ’at birde gehvâre-pirây ü iki yüz üç senesi RecebiniT on
birinci Walı günü bilâ’arş’ül istihSâS-ı Mâlebi evreng-i asmân-ı rivâS oldu. SelâQin-i
mu’aUUama-ı ‘OWmâniye’niT yigirmi evWâf-ı ‘Âliye’ye nihâyet ve asâr-ı Wulblarına
Mad ü ‘inâyet olmayan selaQin-i mu’aUUamadandır. Ebu Eyüb EnWâri (Radyallahuanh)
El-Bari [ażretleriniT türbesi eQrafına sim-i NâliWden şebekiye yapdırmıştır ki alân-ı
24

teşrin’ül nâUırîn olaraS mevcûddur. Bundan başSa türbe-i şerîfe-i meOkûreyi altun
Sandillerle tezyîn ve nezdinde vak’i Fatih Cami-i şerîfini müceddeden inşâ
ettirmiştir.
Zopçu ve ‘Arabacı neferâtı için ZopNâne’de ve Dedeoġlunda ve NiUâm-ı
Cedîd ‘askeri için Levend çiftliğinde ve Üsküdâr’da Sışlalar ve tersânede havż-ı
kebir ve Surbunda Salyoncular için müceddeden bir Sışla ve [aWköy’de hendeseNane
ve Üsküdâr’da cisim anbarları yapdırdı. [umbaraNâne Sışlası derûnundaki cami-i
şerîf ile Üsküdar’da Selimiye Sışlası civarındaki cami’-i laQif vesa’ir İbniye-i
[ayriye ve Miriye daNı aaâr-ı celilelerindendir.
(3a)
Daha buTlar gibi pekçoS asârMâneleri vardır. ‘AWrında yapılan İbniyenin
Uerâfeti nezâket-i Qab’ına delildir. UWûl-i cedîde üzre top
iWagası ve gemi inşası ve Avrupa kârı barut ‘imâli gibi edevât-ı ceriyeye ve
tehekkümal-ı kuvve-i berriye vü baMriyeye ‘aUîm-i himmetler itdiği eanâda aSmişe-i
Hindiye ve Afrenciye’den istiġnâ MâWıl olmaS içün Üsküdâr’da Sumaş karNâneleri
binâ ve neşr-i ‘ulûm ü ma’arif içün Dar’ültQibâ inşâ ile Wan’at-ı Qibâ’atıT
teraSSiyesine sa’y-i avfı buyurdu. Hele ‘ulûm-u riyâżiyetiT ilerlemesin ol Sadar
iltizâm eylerdi ki Râmiz Efendi’yi [umbaraNâne nâUırı itdikde Hendesebâneyi daNı
anıT neUâretine virüb Nâceler ta’yin ve dersleriT tertibi hususunda kendüsiyle dâ’ima
muMarrisâne muNâbere itdiği WoTradan aâbit olmuştur. ElMâsıl muMâsin-i aaârı çoS ve
devletiT sa’âdet-i Mâli içün sa’yi ve himmetine nihâyet yoS idi. ’Âli himmet ü ‘âli
mekremet, Nûb-Wûret, pâkize siret, güzel ta’liS yazar ve fenn-i musikîde behresi var.
Ve İlhâmi taNallüW idüb câ-becâ şi’ir söyler ve ‘ulemâ ve şu’arâya ri’âyet-i ziyâde
ri’âyet eyler idi. Kelâm’ül mülûk, mülük’ül İslâm, kelâm-ı ‘alisi kamet-i ziba-yı
belagâtına şayân bir padişah-ı zi-şân Wahib-i divan idi. Ba’zı asâr-ı mübâreke-i
şahânelerinin taWtîriyle iktifâ olundu. Bu na’at-ı beliġeleri ravża-i mu’aQQıra-i risâlet-
penâhta sekiz ‘aded sütûn-ı tuba-numûn üzerinde müzehhiben menSûşdur. BiT iki
yüz yigirmi üç senesinde terk-i daġdaġ-i dünyâ eylemekle Cenâb-ı şeyNülislâm tariN-
i vefât-ı şahâneleri olmak üzre: ” MüverriN-i şehir surûrunda Mayf-ı cevr-i devr ile
SulQân Selîm oldu şehid. Sene 1223.” mıWra’-ı târiNini teUkireleriniT bir köşesine
Sayd etmiştir. On QoSuz sene yedi ay on gün serîr-i salQanat vücûd-ı şahâneleriyle
müşerref olmuş ve müddet-i ‘ömr-i şahâneleri kırk sekiz seneden ‘ibâret bulunmuş
idi.
25

No’la faMr itse yazarken Nâme na’t-ı Nıdmetin


Ol resûl-u kibriyânıT vaWf-ı Oât-ı devletin

PabbeOâ maMbûb-ı MaSdır görmemiş mialin felek


Nûrdan bir serve benzetmiş görenler Sâmetin

[ilSat-ı dünyâya bâ’ia zât-ı pâkidir anıT


‘Arş-ı ‘alâ ile nisbet Sılsam Sadr ü rif ‘atin

Pamd ola PaSSa bizi çün ümmetinden eyledi


Nice mümkündür edâ itmek bu şükrün ni’metın

Da’vi-i küfrüm cehâlet eyleyen bed-meşrebân


Geldiler imâna gördükde Uuhûr-ı şevketün
(3b)
İPYÂ YAPYA EFENDİ
ŞeyNülislâm `âliM-zâde MeMmed Es’ed Efendi MażretleriniT mektubileridir.
(1208). DâNil-i zümre-i müderrisine QariS olmuştur. ĠalaQa’da kâ’in ‘Arab Câmi-i
şerîfi imâmı MeMmed Efendi nâm bir merd-i WâliMiT oġlu ve ŞeyNülislâm `âliM-zâde
Es’ed Efendi merMûmuT müddet-i medîde mektupçusu YaMya Efendi’dir. MavWile-i
Süleymâniye medreselerinden destini yetmişe Sarib iken Allah’a intiSâl eyledi. Şâ’ir
İMya târiNinde ya’ni biT iki yüz yigirmi sekiz sâl-ı bilâlinde menzile intiSâl etmiş ve
ol metin’ül Sûl \asım Paşa’da Çöreklik nâm maSberede defn olunmuştur. Diğer
tariM-i faSir :” Eyvâh şâ’ir İMyâ, eyvâh şâ’ir İMyâ .” TariN-i diğer Faris’ül hikmet: ”
Ez-cihân reft hüner-ver İMya.” `âhib-i divân ve münşi’-i raSîSedendir. (TeOyil) Bu
na’at-ı belîġi divân-ı belâġat ‘ünvânından taMrîr olundu.

‘Âlem esîr-i ‘aşSı şu cânâne cân fedâ


Âzâde serv-i gülşen-i ‘irfâna cân fedâ

Ya’ni ki müfni’ül şeSlin efżel-i resul


MaMbûb-ı PaS Muhammed o sulQâna cân fedâ
26

Lûlû-yu Wâf lemi’- firuziyem vücûd-ı ben


Ol gevher-i Nazine-i imkâne cân fedâ

Ol şâh sâMib-efser-i levlâke dil-i ġulâm


Ol ‘âlem üzre raMmet-i raMmâna cân fedâ

Dil-i merdgân cürmü şefa’atle Maşirde


İMyâ eden o menbi-i iMsâne cân fedâ
(4a)

Diger Ġazel
Murġ-ı tecridem ‘alâyıS dâm-ı Oillettir baTa
Câ-yı pervâz evc-i istiġnâ-yı ‘iffettir baTa

İntiUâm-ı Mâl göstermez fenâ-yı ‘âlemi


Rabne-i divâr-ı sâmân çeşm-i ‘ibrettir baTa

Ben leb-i maMbûb-cûdum buse dâdımdır ne’am


Parf-i lâ dâ’im giribân-ı çâk-ı Masrettir baTa

Şem-veş asûdeyem bâd-ı ġurûr-u Masmdan


[ande-rûyu şu’le-i fanûs-ı ‘ismettir baTa

Fülk-i sâMil zib-i deryâ-yı Sana’attır göTül


Gerdiş-i çeşm-i Qam’a girdâb-ı vaMşettir baTa

`aySal-ı piri nümâyân eylemişdir mû-be-mû


Çîn-i cebin cevher-i mir’ât-ı riSSattir baTa

Serde sevdâ-yı perişân-kâkül-i Nam-der-bamıT


Gird-bâd-ı fitne-i deşt-i muhâbettir baTa

Evc pervâz-ı kemâl isem değil İMyâ ‘aceb


Anı cevelângâh iden şeh-bâl-ı muMabbettir baTa
27

EDÂ
SulQân [ân. [a’ce ‘Ubeydullah AMrar Nażretleri neslinden (Semi’-i min Nalil-i
WâMib) SemerSandü’l aWldır. Bunlar dört Sarındaş imiş. Biri mütercim biri BaSırNân
ve biri MaMmûd [ân ve biri Aayan [ân. MaMmûd [ân ġâyet Wâhib-i şecâ’at imiş.
Virdi daNi şu’arâdan imiş. MaMmûd [ân şâ’ir değilmiş. (Sem-i min Malil-i WaMib)
MütercimiT bir maMbûbı geldik de bu laQifeyi etmiştir: “ jlh qr pj oh mn klhij ij gh ef
vlh ir ktuh vlh qv ktuh"

Ġazel
mnwr x mnhj yhgz {|xq p} ~ €u e‚
ƒnhv x mnhq„ …u†‡ ~v ˆi‰f ƒgr €r

mqhj| €uw| qln Šwr‹h Œtwl pj gh


mnhj e mnhg Ž‰| ‘w† luj|’ x„

hvx Œ“” x•| j” mhj w– ~nxq —˜’


mnhj e mnwvl– xf ˆw}| vwl– wl–

xh u gh ƒ†|w™ ƒw|”j– €x– šw‘}


mnhj x mnwlh qj q}” x jt” yw‘–

p‘f q}› gx|œ x q’ šq› šrž j|}


mnhj x ƒnhq wœ mlq ~hx•Ÿ  w–

ql šœ ˆw‘ yw‘ €Ÿœ y„q}h hjh


mnhj e mnhq› …”xf w– €qj ¡|}–

EDÎB
BiT iki yüz SırS sekiz Milâlinde riyâsetten ma’zûlen vefât eden Es-seyid
Süleymân Necib Efendi merMûmuT pederi teşrifâtı esbaS-ı MeMmed Edîb
Efendi’dir. BiT iki yüz on altı senesi Mudûdunda vefât idüb FındıSlı civârında kâ’in
[atûniye zâviyesi maSberesinde Şâhrâh’da defn olunmuştur. Dîvânı, ElfâU
28

ManUûmesi ve evâ’il-i salQanat-ı Selim [âni’de iki defa vak’anüvis olmaġla TariN-i
Müdevveni vardır. (Tezyil). Bu ġazel aaârındandır.
(4b)

ERŞED
‘AbdülMamid El-med’uvv Yusûf-zâde. Beş cüz miStârı \âmet-i ElfâUı libâsı
MüsnüTden ‘âri. Çehre-i ma’ânisi her heft vaSitten biri divânı meşhûr olmuştur.
Mekke-i Mükerreme Sażâsıyla be-kâm olmuş Yusuf-zâde MeMmed Emîn Efendi’niT
neclidir. 1170 senesine Sadar târiNleri vardır. (Tezyil). TeOkire-i Râmiz’de mesQûr
olduġu üzre 1137 senesinde tevellüd ve QarîS-i mülâzemete dâNil olarak 1172
senesinde ve teOkire-i ŞefSat Savlince 1170 tariNinde vefât etmiştir. Yavdud
iskelesinde [adime SulQan Cami-i şerifi muSabilinde defn olunmuştur. Pederi
Yusuf-zâde ve birâderi Re’fet efendiler daNi şâ’ir idi. Pek genç vefât etmiş olmasına
naUaran şiirindeki neSayiWi ma’Oûr görülebilir. Bu ġazel aaârındandır.

Zâr-ı hezâre baS So yeter nâ-becâlıġı


SaTa düşürmem ey gül-i ter bi-vefalıġı

Zib-i miyâne-bendiT olan bançer-i çerb


Güyâ ki baMr-ı şive de mercân balıġı

Bigânedir disen bile pazâr-ı ‘aşSda


Kesmem seniTle aSmişe-i âşinâlığı

Enf-ı raSîbe fiske ur ey dest-i pür-hüner


Burnu büyüdü Naylice vardır Sabalıġı

Bâri bu na-şenîde zeminimle Erşedâ


Erbâb-ı naUma göstereyim Noş edâlıġı

ES’ED ÂĠÂ
Erzen-i rûm gümrükçüsü.
(5a)
29

EŞREF
Tercemesi âti ŞeyNülislâm Küçük Çelebi-zâde ‘ÂWım Efendi merMûmuT Mafîdi
ŞeyMülislâm merMûm Es-seyîd MeMmed Zeynel’Âbidin Efendi’niT birâder-i mihteri
mevâliden `urre Emin-zâde ‘Ömer Efendi’niT necl-i ekberidir. BiT iki yüz altı
MuNarreminde kibâr-ı müderrisinden iken vefât idüb cedleri civârında medfûndur.
’Ulûm-ı edebiyeye aşinâ bir maNdûm imiş. Şerefullahi Te’âla bilmağfire. (Tezyil).
TeOkire-ı ŞefSât’te ba’żı târîN ve aaârı müzerrecdir. Bu ġazeli teUkire-i meOkûreden
taMrîr olundu.

BulanursuT da bulan ey dil-i pâk âb gibi


`âf olub kimseye zehr olmada tiz-ab gibi

Parem-i râz-ı dile maMrem olayım der idi


Kime açıldım ise nâle ile bâb gibi

Asumân ise yeriT dâNi tevâżu’ ile hemân


YüzüTü yirlere sür her gece mehtâb gibi

El açub Seyf-i dua’sın oSudum göTlümden


Göricek ebrû-yı dil-dârımı miMrâb gibi

Dili müstâġni-i her şem-i şeb-ara itdi


Leyl-i zülfüTde ruNuT gevher-i şeb-tâb gibi

Nice dil râMat-ı emniyyeti bulsun Eşref


Dost düşmen gibi düşmen ise ahbâb gibi

EFĠÂN BEG
Gül MeMmet Beg’dir. \andahar’da sâkin Ġulamca’i Efġâni Ekâbir-
zâdelerinden olub pederi pederiniT ismi FetiM MeMmed [ân imiş. Nâdir Şâh
‘askerinden olduġundan merSûmuT vefâtından WoTra pederi Buhârâ’ya intiSâl etmiş.
Mütercim Buhârâ’da tevellüd eylemiştir. BiT iki yüz otuz yâNud yigirmi Qokuz
senelerinde Bubârâ’da aNirete intiSâl etmişdir. Şâh Murâd Beg zamânında Nayli
mu’teber imiş. Liken oġlu Mir Paydar zamânında ol Sadar ‘itibâr bulmamış.
30

(5b)

Patta birSaç kerre belâde Makim-i neWeb ü ‘azl ü müWâdere etmiş. Payli
bahadır ü şecâ’i kimesne imiş. [aQerici iSlimine de Mâkim olmuş. ANir-i ‘ömründe
birSaç sene meflûc olub vefât etmiştir. (Evre tepeye Mâkim olmuştur.)

m‘ £j|• he¤ jle“ €} ˆe“” ~‰h q–


ƒ¤ £j|• Šw“q ij jxj w ›h €}

~”¥} ¦lh ~j §gw| pzwn ¨wr


ƒ‘ £j|© ~˜} m|–” …”l” ve–

m ›q~ ”l•ghyx–€’q¤ƒl|€–
ƒ¤ £j|• hq” m|hj| š”hj ª”| €„

~”xqvx”ƒhˆqlf”vhx~w„
ƒ‘ £j|• Šwf“ gh y™qe ƒh ˆj|he•|

~w«›h j|u– v” š•q ~ gh ~w„


m¤ £j|• Šw qj ~ …¥w| š”} €“

EMÎN BEG
YeTişehirli BaSSal İsma’il Paşâ-zâdedir. \udus-ı şerîfe ka]ı olmuş. Pubûbat
neUâreti bı]metiyle müstaMdem olan YeTişehir’den ma’zûl MollacıS-zâde ‘AQQaullah
Efendi’ye Masb’ül QarîS Mekke-i Mükerreme każâsı tevciye olunmaġın \udüs’den
ma’zûl iken maMaline mütercim neWeb olunmuş. (Tezyil). İhya, (Seray-ı ‘âdnı Emin
Beg Efendi etdi mekân.). Emin Beg’dir yine bu demde İstanbul Efendisi.

İstanbul mollası (1210)


ĠalaQa mollası (1202)
(6a)

HARF’ÜL BA
31

BÂ’İS
İsmi AMmed’dir. Burusa meyNâlecinde Uuhûr ve Asitâne’ye vurûd ve Şehzâde
Medresesinde sâkin ve Feraâki Pasan Efendi’den aNO-ı ‘ulûm-u lezi’ül imtiMân aMO-ı
mülâzemet idüb Bayburdi-zâde’niT Wulb-ı mevleviyyetinde Nı]met-i Sısmetinde
müstaMdem ve Bekir Pâşa-zâde Pamdullah Beg’iT Edirne mevleviyyetinde çend
mâh mektubi olub ve birSaç mâh ‘Abdullâh Mollâ-zâde’ye muWâMabat ve ba’de
Palimgirây SulQân’a NâceliS ile Rumeli’nde Vize sarâyına vardı. Ve ba’de Yenice
ayanı Zopli-zâde MuWQafa Aġa’ya kâtib olub ba’de Ulvi Paşâ merSûma istiWMâb idüb
vezir-i merSûmuT Satline irade-i seniye ta’alluS itdük de mütercim-i merSûmuT
taMrîr etttiği şuSSe Ba’is użvi olduSda dîvân kitâbetiyle tekrîm itmişdir.
Ma’iyetiyle İstanbul’a vurûdunda bir taSrib firâr itdükde ‘İzzet Pâşâ
merkûmuT Mâline (merhameten) maliye teOkireciliği pâyesiyle Dîvân-ı Hümâyûn
Nâ’celiği iMsân ve Rumeli Valisi Şinâsi-zâde mektubculuğuyla irsâl idüb
mumaileyhden müfâreSetten soTra Ulvi Pâşâ’nıT ketNüdâlıġından na’il-i vezâret
olan Değirmenci MuWQafa Pâşâ’ya dîvân kitâbetiyle müstaNdem olub pâşâsınıT
fevtinden soTra ‘arşiden, avdetinde Mar’aşda fevt olmuştur. Mısra’-ı Mihrullah : ”
[ayra her dem ola Ba’is AMmed” dir. Dört cüz’ miSdârı dîvân-ı ‘âşıSâne beyânı
vardır. VaQan-ı aWlında \aWWab-zâdelikle şöhret-şi’ârdır. Sinin-i sinni vâWl-ı derece-i
erba’in olmuş idi.
(6b)

BÂ\İ (‘ABDULBÂKİ EFENDİ)


Zorûn-zâde Emin Efendi’niT KetNüdâsı idi. Eşrâf-ı Sużżâtdan iken terk idüb
Salemine naSl-ı QarîS itdi. Sünbülzâde Vehbi merMûmuT birâder-zâdesi idi. MuWQafa
Pâşâ vaS’asında beraber gelüb yaġmâ-yı menâWıbda bunuT dâNi MaWWasıne teOkire-i
aani manWıbı düşmüştür. Ba’dül fitne Nalâs olub soTra bir me’mûriyetle Şemeni’ye
irsâl olunub anda maQ’ûnen fevt olmuşdur. Ati’ül terceme Sünbül-zâde Vehbi
merMûmuT lâb büyük birâderi olub Pîri-zâde ‘Osmân Molla merMûma mektubcu olan
eşrâftan münşi’ Fâżıl MeMmed Emin Efendi’niT oġlu ‘AbdülbâSi Efendi’dir.
(7a)
Eşrâf-ı Sużżât-ı Rumelinden iken iki yüz yigirmi bir evâNirinde amedi oQasına
me’mûriyetiyle QarîS-i [âce \âni’ye dâNil ve yigirmi üçte teOkire-i aâni câhına vasıl
olmuşdur. “Şemeni’de BâSi öldü Qâ’ûndan şehid.” manQûSunca yigirmi yedi Nilâlinde
Belgrad’a Qoğru bir me’mûriyetle gider iken Şemeni’ye uġrayub orada maQ’ûnen fevt
32

olmuştur. Câ-becâ eş’âr-ı mużâmîn-i medârı ve taMrîr-i inşâ-yı mütedâvileye iStidârı


var idi.

PERTEV
MeMmed Efendi. Zümre-i Nâcegândan ve Neş’et [âce şakirdânındandır. Evvel
maNlaWı Nûri imiş. SoTra ‘âdeti üzre [â’ce Neş’et teġyîr idüb bir maNlâW-nâme ile
maNlâW-ı mezbûru vaż’i etmiş. Nedîm eQvârına külliyetli dîvân-ı eş’ârı vardır.
TeOkire-i şu’ara taMrîriyle iştiġâlini iNbâr eder imiş. Liken mânend-i ‘anSâ ism-i bi-
müsemmi Salmış. EvâNir-i ‘ömründe bir miSdâr vak’anüvis oldu. Orduda 1222
senesi râMile-bend-i sefer-i aNiret oldu. TarîM-i ManSûQ’ül Surûri : ”Söndü gitti
pertev-i şem. (1222).” SulQân AMmed MuvaSSit-zâde İslambuli MeMmed Nûri
Efendi’dir. Neş’et Efendi merMûma intiWâb itmekle Sâ’idesi üzre ‘Pertev’ maMlaWı
‘iQâ buyurmuştur. VâWıf Efendi re’is olduSda vaSâ’nüvis olmuş idi. Yigirmi ikide
Mevkib-i Hümâyûn’da amedi iken vefât itmişdir. Ekaer ebyâtı Nedîm Qarzındadır.
Divân-ı şi’iri vardır. [â’ce merMûmuT aMvâl-ı şakirdânından ‘ibâret bir teOkire tertib
etmiş ise de nâ-müQ’alâya mebni ise maMv ü ketm eylediği menSûldür. Surûri : ”
YaSdı Pertev sûz-ı hicrânıyla aMbâbın meded”.(1222)
(Tezyil) Zâde-i Qab’ı ve naSş-ı Nâtemi olan (Pertev geda-yı lem’-i nur-
maMdem) mıWra’ında maMlâW-ı sabıSâne dâNi telmîM etmişdir. Vefâtına Surûri Efendi
târîN-i mü’eccem olaraS : (Şa’irânıT şem’-i ümidinde pertev Salmadı) mıWrâ’ını daNi
söylemiştir. Silistre’de iken nâ-mizâc olub Ordu-yu Hümâyûn ile Edirne’ye
duMûlünde Netm-i ceride-i Mayât itmekle Edirne’de Zarîkât-ı ‘Aliye-i Gülşeniye’de
Sezâyi PażretleriniT (Pertev) türbesi nezdinde defn olunmuştur. Es-seyid
MuMammed Sa’id Efendi. Tuman’ül aWldır. PadişâhımızıT ‘aWr-ı bahr’ül nazırı ricâl-ı
vażi’ül feżâl ve şuarâ-yı belâġat maSâlinden sabıSâ Reis’ülküttab ve hâlâ Kethüdâ-yı
`adr-ı ‘Âlicenâb Es-seyid MeMmed Sa’id Efendi’dir. ’Ömre Allah Te’ali. İnşâsı ser-
müşS-i üdebâ ve eş’ârı pes-nadîre-i büleġâdır. Bu ġazel aaârındandır.
(8a)
BURHÂN
Badebşi‘ül-aWldır. Yigirmi senesinden muSaddem Asitane-i ‘Âliye’ye gelüb ve
anda bir miSdâr iSâmetden WoTra MıWır cânibine ‘azimet ve anda teveQQün itmişdir ve
otuzdan muSaddem anda vefât eylemişdir. Sâdâtdan olmaġın [a’ce Burhân dirler
idi.
(8b)
33

BERRİ
Es-seyid Abdullah Berri Efendi. El-hac Ebubekir Aġa ‘azlinden kethüdâ-yı
Wadr-ı ‘âli olmuş. ( 14 Cemaziyyelevvel. 1209. Pazar)

BE\ÂYİ
Dârendevi’laWl. Payret Efendi’niT birâder-i mihteridir. Beldelerinde kâtib-
zâdelikle müştehirdirler. Dârende Nanedânlarındandır. Büyük ‘Abdi Pâşâ ism-i
aġalarından imiş. Ve’ indinde ġâyet maSbûl imiş. Gâyet mükeaaer naUımda selâset
üzre cahilâne Fużûli mertebesinden aşaġıca şi’iri vardır. Seyyit BaQQâl SıWWasını
tamamen naUm itmiş. Ve PadiSa’tüs Süedâyı naUm etmiş ve Mevlid-i Nebiullah EW-
Welat’üs `elâmı naUm etmiş ve iki yüz Mudûdunda beldesinde vefât etmiş.
(9a)

BÜLBÜL
İslambul’da MaMmûd Pâşâ-yı Veli Câmi’ civârında ka’in MehgeneNâne
pişgâhında olan Güzelce Mahmûd Pâşâ çeşmesine münteMib olan tariNi bulmuştur.
AMvâl-ı sâ’iresine teWâdüf olunamadı. FaSaQ mecelle-i Müstakimzâde’de şâ’ir-i Rumi
diyü yazılmışdır.

Çünki devletle cülûs eyledi SulQân AMmed


MeMd-i ‘adli bu cihân milketine saldı żiyâ

O şeh baMr ü beriT devlet-i hengâmında biz


\ıldı bir bendesi bu çeşmeyi ecriyle binâ

Kimdurur diyü su’âl eyler isen ol Sûlunu


Padişâh Mahmûd Pâşâ

Reh-i Uulm içre düşüb Nâk-ı ġâma Salmış iken


Destgîr oldu aTa Hızır-veş ol zıll-ı Hüda

[âkdan kaldırub anı Sıldı çerâġ


34

[âS içün ol daNı nezr itdi ide çeşme binâ

Yapdı bu çeşmeyi ‘ahdine Qurub ol server


Nûş idenler Wuyunu padişâha ide du’â

Bülbülî gördi çü itmâmını didi târîN


Yapdı NâS yoluna bu çeşmeyi MaMmûd Pâşâ

1014

ÇeşmeniT ta’miri 19 Sefer (1182)

BAHÂR
İsmi ‘Ali’dir. (1202). TevfiS Efendi işâretiyle zümre-i müderrisine iltihâS
etmiş. AWlı ‘Acem’dir. Daġıstani Hüseyin Efendi, Revani’ül müvellid olduġun iNbâr
etdi. Liken kendini BuNara’ya nisbet ederdi. [ayli hikmet-dân Oât idi. Eş’âr-ı
Fârisiye ve Türkiyesi vardır. (1227) Üsküdar ka]ısı oldu. Kimya sevdâsına düçâr
olduġundan da’imâ taMWîl itdiği aSçeyi ol cihete Warf ider. Ve elleri aNiren seMS ü
taSQirinden müvessaN ü müteġayyir’ül levn biT iki yüz yigirmi sekiz senesi Milâlinde
fevt olmuşdur.
(9b)
İrâni’ül aWl ve BuNârâ’ül şehr ‘Âli Efendi’dir. İslambul’a gelüb tercemesi
ŞeyNülislâm TevfiS Efendi merMûmuT on üç gün müdette meşiNatı eanâsı işâretiyle
müderris olmuştur. Ve müşarü’ileyhiT andan ġayrı müderrisi yoSdur. BiT iki yüz
yigirmi sekiz Milâlinde Üsküdâr każasından ma’zûlen fevt olmuştur. Şundan aabıSa
‘ulûm-ı sâ’ireye intiWâbı MuWuWen riyâżiyette mahâreti var idi. NaSş-ı Nâtemi “Allah
bâdâ hemişe gülşen-i ömr-i ‘Ali Bahar.” mıWra’ı olmaġla Reis’ülküttâb Ârif Efendi
merMûm Bahâr Efendi. İş bu mıWrâ’ seng-i Qabi’at-ı aWliye ki oluverir mi diyü laQife
yüzünden taSiyeye imâ itdiği mesmu-ı fakir olmuştur.

BEHCET
MûWullu ‘Âli Efendi. Bir miSdâr-ı eyyâm Paremin müftisi olub Sudemâ-yı
müderrisinden iken biT yüz QoSsan yedi senesi vefât itmişdir. ’Ârabi ve Fârisi ve
Türki eş’âr ü SaWâ’idi ve Arabi’ül ibâre ba’żı taMrîrâtı müşâhede olunmuştur. ’Ûlemâ
35

ü üdebâdan bir Oâtmış. 1197 senesi ŞevvâliniT ikinci günü vefât itmişdir. TariN’ül
Sûruri: “MerSed-i Behcet Efendi nur ola.” (Tezyil). Şefkât teOkiresinde iki ġazeli
muMarrerdir. Bu ġazel andan ahO ü taMrîr olundu.
(10a)

Her çend bu dâr-ı neş’ede çendan oSur yazar


AncaS NaQ-ı piyâleyi rindân oSur yazar

Remz-i kitâb-ı hikmet’ül işrâSâ ruNlarıT


Bilmez Mâkîm-i Wahib ü vicdan oSur yazar

Dil NaQQ-ı yâri vaWf ile naSş-ı żamîr eder


Bir Qıfldır hemişe Gülistan oSur yazar

TesMir için ol Qıfl-ı peri-zâd tal’atı


‘AşıS hezâr ruSye vü destan oSur yazar

Dûd-ı siyah ah ile feryâd ü zâr ile


Dildâra name ‘aşk-ı nâlân oSur yazar

Raġbet mi var zemânede kalâ-yı danişe


Bi-hûde yere Qalîb-i ‘irfân oSur yazar

Behçet Şerif Efendimizin nazm-ı pâkine


Söyler nazire nadire guyân okur yazar

BEHCET
Pekimbâşı [ayrullâh Efendi’nin Mafîdi MuWQafa Behcet Efendi. (1188).
Eyüb’de müteSâ’id MuWQafa Pâşâ’nıT divân kâtibi MeMmed Emin Efendi’nin de
sulbünden Sadem-nihâde-i mehd ü Wadr olmuşdur. BiT iki yüz altı senesi Receb-i
Şerifin beşinde zümre-i müderrisine iltiMâS etmiş.

NaWiMât nâ-becâdır telh-kâm-ı merd-i pür-şûre


Zamânı gelmeyince Qatluluk kisb eylemez ġurre
36

İder şukûfe -zar daġ-ı sinem her seher yâ Râb


ASar bu çeşme-sâr-ı dîdeden Wu iki maMure

Hüner-ver irtiWa’-ı ġayrdan kisb-i Wafâ eyler


Gelür mi nükbenin leOOetinden bihre zenbure

Beyt
O şuNuT gerçi kim reng-i vefâdan Nali Nalıdır
Reg-i nabż nigeh-i çeşm-i bimârı ġazalıdır
(10b)

BEHCET
Nâmı [udâydâd [an’dır. Tiflüs’ül-aWldır. ’Acem şâhı FetMi Ali Şah’ıT
fevtinden WoTra ‘Acem şâhı olan Mirzâ ‘Abbas’ıT oġlu MeMmed Şâh Qarafından
sefâretle biT iki yüz elli bir senesi evâ’ilinde Asitâne’ye vurûd etmiş.

BEHCET
[ârezm’de yâNûd BuNârâ’da bir şâ’ir imiş. 24 tahminen Mayâtta imiş.TaWMiMe
muMtac.

HARF’ÜL TÂ

TÂ’İB
İsma’il Efendi. Erzen-i Rum Surrasından Şeki-Wûr nâm Sariyede tevellüd
etmiştir.
(11a)

TÂ’İB
Cennet-mekân SulQân AbdulMamîd [ân Pażretleri’niT cülûs-ı hümayûnlarına
söylediği târîN intiNâb olunmuş ise de terceme-i aMvâli görülemedi.
37

TEVFİ\ EFENDİ
ŞeyNülislâm MeMmed TevfiS Efendi. FuSahâ ü müderrisin ü üstânde-i
Wekkâkinden Eyyûb Efendi’niT necli Es-seyid YaMya TevfiS Efendi’dir. NaSş-ı
Nâtemi olan: “ Allah ez-TevfiS tevsid-i bâd-ı YaMya.” mıWrâ’ı târîN-i vilâdetidir.
(1128) ŞeyNülislâm iken 1205 senesi riya-yı faWidden dâr-ı ‘uSbâya irtiSâl
eylemiştir. Yedi ‘aded ġazeli mevcuttur.

Ey dil aldanma felek itse de ikbâl saTa


[ayır-bâh ola mı düşmen-i mubtâl saTa

Olma meftûn ü firîb-i felek-i kine güzâr


Gösterüb babr-i serâb etmededir âl saTa

Çemene Qoġru bıramaT görüb ey serv-i revân


Akdı sûlar gibi bu baQır-ı meyyâl saTa

[ak-bûsuT hevesi ‘âSibet ey mihr-i cihân


Sâye-veş zülfüTü de eyledi pâ-mâl saTa

Deverân eyleyicek ey meh-i raSSaW oldu


Gerdiş-i nûr-ı nigeh ziver-i balbâl saTa

RublarıT lâleye teşbih edeli kem-naUarân


Dâġ-ı ber-dil idiğin gösterir ol Mâl saTa

Çekme ġam gerdiş-i dûlâb-ı felekden TevfiS


Dem-be-dem mazi vü müWtaSbel olur Mâl saTa
(11b)

HARF’ÜL CÎM

CÂHİ
BiT sekiz senesinde naUm itdiği târîN intibâb olunub aMvâl-ı sâ’iresi
bilinemedi.
38

CELÂLİ
Ebubekir Celâleddin Efendi. Eşrâf-ı Sużżât-ı Rûm ilinden. Mirâren Tahtabaşı
olan Yıldız ‘Abdullah Efendi-zâdedir. Kendü AnaQolu Sużatı eşrâfından idi. BiT iki
yüz otuz üç senesi sinni altmış mütecâviz iken vefât idüb WaMn-ı İslambûl
ebvâbından Edirne \apusı bâricinde kâ’in Zülâli çeşmesi civârında defn
olunmuşdur. Kendü divân tertib etmişdir. Paleb müftisi iken vefât iden Süleymân
Mollâ’nıT büyük birâderidir.

O tıfl-ı nazâ sefercel verilmesin yaramaz


Dabı resîde degildir o menzile varamaz

Ne Mamr-ı aMmere ne aWfere baSar yaramaz


Hemân piyâle piyâle çâSer yarar yaramaz

Rakîbi de seni de ‘aşıSı bilir ey dil


Zamâne yâri mecâz ü MaSîSâti aramaz

Mu’aSSad olmayıcak rişte nesne bend etmez


OnuTçün ol Waçı sünbül külâlesin Qaramaz

O nâ-mülâyimi te’sîr-i âh ile ‘âşiS


Efendi dâġ-ı dile merhem etse de Waramaz

Celâli çoSdur eden baMr-ı naUmı geşt ammâ


Bu fülk-i pür-güheri degme kimse akdaramaz
(12a)

CELÂLİ
BuNârâ’da maMdûm Celâl derler bir şâ’ir imiş. Genç imiş.(1234) Payâtta imiş.
Zâleb-i ‘ilm imiş. Mîr Paydar’ıT şakirdânından imiş.

CEMÂL
Şâhid’ül-müverriNin’de buyurur ki: ”Pâlâ mavsile-i Süleymâniye
39

medreselerinden İtmekçi-zâde AMmed Efendi merMûmuT dersinde şerîk-i dâniş-i


Sarinimiz”. \arWi [â’ce MeMmed Efendi-zâde MeMmed Cemâleddîn Efendi’dir.
BirSaç târîNi intiNâb olunmuş ve iş bu dürc’ül durer-i intiNâbada işâret olunan
Şâhid’ül MüverriNin fıSrasını târîN düşürmüşdür. Nal-ı mâyetminâh. (1247)

CENÂBİ
‘Ayıntâbi’ül-aWl ve mütercim-i Sâmûs ‘ÂWım Efendi’niT pederidir. ’Ayıntâb
maMkemesinde başkâtib. ’İlm ü hünerde yegâne fenn-i Wukûka kemâl-i dirâyeti
aşikâr ve NaQQ-ı nüvisi Oü-iStidâr bir kimesne imiş. ANirinde cünûna mübtelâ ve ol
Mâlinde ‘azm-ı dâr-ı ‘uSba olmuş.
(13a)

CEVDET
İbrahîm Beg. Müddet-i ‘arifiyesini tekmîl ettikde İslambûl Sa]ılıġı mütercime
tevciye olunmuşdur. 28 MuMarrem 1222.

CEVDET
Ricâl-ı ‘aWr-ı ‘AbdulMamîd [âni’den meşhûr Recâ’i Efendi’niT müfîdi ’inni
şuarâ-i Nâcegândan Recâyi-zâde Münîb Efendi’niT oġlu ve mektûbi defteri
Saleminde - kethüdâ kâtibi oQası bulefâsından imiş - bir civân-Qab’ kâtib-i reşîd idi.
BiT iki yüz SırS yedi senesi maQ’unen eyyam-ı cevânide ‘azm-ı aNiret etmişdir.
MuWarra’-ı Âzâde’ye dibâce-bend-i cem’ ü tertib, yine cem’ ü intiNâb eylediği
ebyâta vefâtından WoTra küçük dâderi dânişmendân-ı Nulefâ-yı Salem dîvânından
Kemâl Efendi bir zengin dibâce yazıb nâm-ı merMûmu iMyâ eylemiştir. ’Ömre Allah
Te’ali.
(13b)

HARF’ÜL HA

PALET
Palet Seyyid MeMmed Sa’id Efendi. (Bu Oat Pâkimden WoTra yazılacaStır.)

Ġazel
Döşekden ‘aks-i rûyuT çeşm-i ġâm-ı me’yûs gülgündür
40

O şem’-i cândır agûş eyleyen fanûs gülgündür

ÇıSardım Mayf elimden dâmen-i ol lâle ruNsârıT


Serimde şimdi naSş-ı seyl-î efsûs gülgündür

Boyundan aştı mevc-i Nûn nâ-NaS ol sitem-NûnuT


O ma’nadır başında şal-ı Sartus gülgündür

Dil-i pür-Nûna varmış sırr-ı la’linden Naber aldım


Anınçün naSş-ı pâ-yı Nâme-i casûs gülgündür

Olunca tâze ma’nâ lafUîde rengin lazımdır


‘Arûs-ı bikre zirâ perde-i namûs gülgündür

Görünce sabıSatın şebdîz gülgün ‘öOr idüb Mâlet


[icâletle temenni eyleyen pa-bûs gülgündür

P­IK
Erzen-i Rûm müftüsü MeMmed Efendi’dir. FuMûl-i ‘ulemâdan nice müddet
tedrîsi ile iştiġâl etmiş bir Oât idi. Müretteb divânı vardır. BiT yüz yetmiş altı senesi
leyle-i \adirde intiSâl etmiştir. Evvelâ beldesinde İNlâsiye medresesi müderrisi
müftü ‘Ömer Efendi’den taMsîl-i ‘ulûm-u âliye ve ba’de ‘allâme-i afâS \azabadi
AMmed Efendi’niT derslerinden nice müddet kisb-i kemâlât idüb Feyżiye medresesi
müderrisi pederleri İspiri Ebubekir Efendi’den tekmîl-i nesN-i meşhûre etmiştir.
Beldesinde elli sene miSdarı ta’lîm-i ‘ulûm-i mütenevv’i ile ‘aSd-ı mecalis-i dürûs ü
iMyâ-ı nüfus idüb ta’lîm-i ‘ulûm-i mütenevvi’eden Nâli olmayub nice fuhûlden
me’zûnları vücûda gelüb neşr-i ‘ulûma iştiġâl etmişlerdir.
(14a)
AvâNirinde beldesiniT manWıb-ı iftâsı kendülerine tevciye olduSda altı mâh
murûrunda `ûlMi nâm şaNıW Suvvet-i mâliye ile mütercimi ‘azl ü manWıbı kendine
tevciye ettirib \uyruS `âlih nâm şaNWı kâtib-i fevti neWeb ettikde ikisinde daNi ‘adem
ehliyetine işârat ile mütercim bu beyti inşâd buyurmuşdur.

Bir zamân Nayli semîn idi semend-i fetvâ


41

\uyruġa düşdü zebûn oldu diriġa Mayfâ

Velehu
Dünyâda kimse sûNte-i Masret olmasun
FirSatte intiUâr-keş-i vuWlat olmasun

TaWMîf-i miMnet oldu muMabbet zemânede


Yarâb Wefâ-yı ‘işretimiz ‘usret olmasun

Elâm-ı çeşm-i yâr ile bimâr-keşteler


Hergiz ümîd-dâşte-i WıMMat olmasun

Ümîd-i la’li NaQır-ı zühhâde düşmesün


Nâ-dân içinde mey gibi bi-Mürmet olmasun

PaOıS cihânda kambur olmazsa olmasun


Tek rast kaddi Nam-şedde-i minnet olmasun

PAKİM
Vak’anüvîs Es-seyyid MeMmed Efendi’dir. Cebecilik kâtibi olmuştur. (Der-
tevcihât 42 Şevvâl 1172) Sipâhi kâtibi şod. (Der-tevcihât 22 Şevval 1174) Küçük
Rûznâme manWıbından ma’zûlen biT yüz seksen dört. 1185 Rebi’ülaNirinde intiSâl
etmiştir. Şevket’e şerh yazmıştır ve inşâsınıT ‘ayyârı VâWıf Efendi’niT târîN-i
dibâcesinde beyân olunmuşdur.
(14b)

[amûş ol sırr-ı ‘aşS-ı yârdan laf urma seslenme

PÂMİD NEFÎF-ZÂDE
Kitâbette aâni-i ‘imâd olan NaUîf merMûmuT neclidir. Zümre-i
Nâcegândandandır. KendüniT daNi NaQQ-ı ta’lîS-i laQîfi olmaġın ekaeryen kitâbetle
evSât-güOâr idi. ZarîS-i Nâcegâniden ġaliba ‘aQiye ve mevSûftan ġayrı bir nef’i yoN
idi. Bî-nihâye ġazelliyâtı var. Ekaerisi elfâU-ı rengînle müteMalli ve ma’nâ ve
vezinden müteNallidir. Ber-miWdâS Allah eğerçi vezn ne-dâred ü lik bi-ma’aniyet.
42

Ġazel
Parim-i ġonceden renk aldı dil-i me’nûs gülgündür
Gül-i Waġâr o şem’-i bezme bir fanus-ı gülgündür

Behm-i peyveste-Nûndur riNte-i müjgân kim şimdi


Gülân dest-i ‘anâdan daNi efsûs-ı gülgündür

Aġardı çünkü ey gül-pirâhen çeşm-i Nayâl âhir


Te’essürle gül ba-dâm-veş me’yus-ı gülgündür

Serâyi reng-i Mürmet eyleyüb zâhid giymişdir


Anınçün târ ü pûd-u hırka-i salûs-u gülgündür

Yed-i Sudret rek-i Wad bergden bir NaQ çeküb rengin


İşârât-ı lebinde nükte-i maNsûs-ı gülgündür

Yanar âteş kesildi vaWf-ı la’linde ne Mâlettir


Gül züSSar-ı Nâme güyiyâ tekevvus-ı gülgündür

O rütbe şu’le-i dîdârı Pâmid eyledi nâ-seyr


Nigâhım dest-i müjgânımda sanki Savs-ı gülgündür
(15a)

PÂMİD
VeSayi’nüvis ‘ÂWım ‘Ayıntâbi Efendi merMûmuT necli Mâcegân-ı dîvân-ı
mu’alli-i erkândan el-veleddüs-serayin nüktesine maUhâr bir Oât-ı ma’ârif imiş.

PASRET
Kürdistan’da Senendec nâm şehirdendir. Pacı ‘Ali nâm kimesne ferzendidir.
AWlı ‘Acemistân’dandır. AncaS çend sâl Senendec’de iSâmet etmekle aTa niWbet
olunmuşdur. Bir Salender-mest ve hemişe Narâbatiyânla dest-be-dest imiş. Hindi
ŞeyN MuMammed NaSşibendi ki müfret Nâlde mu’ârıż idi. FısS ü fücûruna binâen bir
gün Senendec’de mütercimiT rîşeni traş ve bu vechle meydân-ı rüsvâydı. Kebîr-i
43

divan-ı Fârisi’si vardır. ’Arabi eş’ârı dabi vardır. Teşelân nâm şehirde vefât etmişdir.
1240 tahminen.

m¯| ° e
qt” ~lh qv vhv hv© vhj hj• ~‹ gh
qt” ~lh qv vhv hv•– {l˜• j|jqr

Diger \ıQa’
(15b)

jqhj| wf w yr qœ €
jqhj| w w– w›e x qtŸ q

Žv …¥¤ € ›q} ¦qt ~w|¤


jqhj| w‘ x q± §l pv qv €}

Diger \ıQa’
ƒjl¥} ~hj|• p} yh š‰xq oh
mjl¥r¥r €uw|r ƒvl|wn›

šq e„ pw} ²q³ ¨l gh


ƒj¥lw} ygw–™”’ ƒ¥†–

PASAN MEPMED [ÂN


İbni Püseyin [ân İbni Pasan Beg İbni Pâcı Çelebi. Daġıstan’da Şeki [ânı idi.
Pederinden WoTra mütercim câ-nişîn olmuş. Fârisi ve Türki’de mahâret-i şi’iriyesi
olub şeci’ vü bahadır, vecih ü vaSûr muMibb-i ‘ulemâ vü mâ’il-i istim’â-ı mübâhia-i
‘aliye vü evrâd ü eOkâre müdavim idi. [ayli müddet Şeki’de Nân olub Şeki ahâlisi
MosSo istilasından muSaddem ġuluvv edib iNrâc edib Sarındaşı Selîm Hân’ı Nân
neWeb etmişler. Ba’de 1237 Mudûdunda EOderbân’da vefât etmiştir.
(16a)

PASÎB BEĠ
Çorum’dandır. MuNtaWarca dîvânı vardır. Ba’Uı muvaffaS-ı mesâmini var ise
44

de seSâmet-i ‘ibâreden Nâli değildir.

PÜSEYİN [ÂN
İbni Pasan Beg ibni Pâcı Çelebi Daġıstan’da Şeki [ânı idi. Mahâret-i
şi’iriyesi menSûldur. Pederi Pâcı Çelebi Tebriz’e Sadar Mükm edib iSâme-i Mâkim
etmiş imiş.
(17b)

PAŞMET
‘Ulemâ-i fihâmdan YeTişehri ‘Abbâs EfendiniT necl-i ercümendidir. BeOâOet
lisân sebebiyle İstinye’de pederi sâhilNânesinde iSâmete me’mûr olmuştur.1172.
(Tezyil) 1172 senesinde maMruse-i Burusa’ya nefi vü iclâ olunaraS beş sene miSdârı
iSâmet ve ba’de menfâsı İzmir’e taMdil olunmaġla biT iki yüz seksen iki senesinde
Medine-i Münevvere’de dâr-ı beSâya rıMlet eyledi. `âMib-i teOkire Râmiz Efendi
vefâtına bu târîNi inşâd eylemiştir :

Şâ’ir-i nâdire-gû Nażret-i ‘Abbas-zâde


ÇarN devn itmiş iken anı esîr-i ġurbet

Payf nâ- kâm idicek terk-i cihân-ı fâni


Sâl-ı târiNini Ramiz dedi gitti Paşmet

Müşârün ileyh üdebâ-yı ‘Osmâniye’niT birinci mertebede Mażır cevâblarından


olmaġla letâ’if-i keairesi Mâlâ naSl-ı meclis-i yârân Wafâdır. Bu ġazel maQbû’-ı
dîvânından taMrir olundu.

PU`ÛLİ
‘Ayıntab’ül-aWldır ve mütercim-i Samûs ‘ÂWım Efendi’niT ceddidir. Kendi binâ
ettiği meştâya inşâd ettiği tariNtir: ”Pusûli yaptı bir meştâ-yı zibâ 1142.”

PALİMĠİRÂY SULZÂN
\ırım [ânlarından ŞehbâzgirâyıT neclidir. Vize Sarâyı Surbunda Eyder nâm
45

Saryede vücûda gelmiştir. Leylet’ül aMd. 12 MuMarrem 1182.


(17a)

PAMDİ BEG
1180 iken ‘Ali PâşânıT Wulbundan ‘alem-i şûhuda gelmişdir. İsmi MuWQafa’dır.
Ser-bevvâbin-i dergâh zümresine iltiMâS edib aNir-i ‘ömürlerinde köşe-nişîn-i Nâne-i
‘uzlet bulunduġu QarîSten dest-keş-i ferâġat ve bâb-ı MaSSa mülâzemet ve 1207
‘azm-ı cennet edib Eyyüb Cami’-i şerîfi miMrâbınıT cânib-i yesârında vaWiyyetleri
üzre defn olunmuştur.
­âtında Mamîde biWâl ü WâMib-i Mâl olub Wefer-i sinînden beri mu’ârefe beOl-i
maSdûr ve az vaSitde taMWîl-i kemâlât edib ‘Arabiye’yi ve Fârisiye’yi ASgermani
MuWQafa \a’il Efendi’den taMWîl etmişlerdir. Eş’ârları pek de çeşniden Nâli değildir.
Müretteb beş cüz’ miSdârı dîvânı vardır.
(17b)

PAMDİ PALÎFE-ZÂDE
Kale’ Malîfesi-zâde. 1209 ­ilhicce ġurresinden mu’teber Edirne pâyesi
verilmişdir.

PAMDİ
ŞeyNülislâm ‘Arab-zâde MeMmed ‘Arif Efendi [ażretleriniT maMdûmu
Pamdullah Molla’dır.
(18a)

PANÎF
BalQacı zümresinden yazıcı olub ‘azlinden WoTra tecennün etmişdir. Çend sâl
murûrunda bu Mâl üzre vefât etmişdir. Kearet üzre ‘aşıSâne eş’ârı vardır. Cünûndan
nev-‘amâ ifâSet geldikde Pac’ca gitmiştir. ’Seyr’ manUûmesi vardır. Neş’et
[âce’niT ‘Zûfân’ını Türkçe şerN etmişdir. Bu daNi Neş’et telâmiOindendir. TârîM-i
vefâtiş-i Pertev:

Püzünle nâçâr târîNin dedim


‘Adna maMviyyet ile gitti Panîf (1217)
46

Merhametsiz dil-ber-i cevvârsıT bildim seni


LuQfu yok âzârı çoS ġaddarsıT bildim seni

CeObede esbâb-ı hüsnüT hep yerinde n’eyleyim


Bir felek-meşreb edâ-mekkârsıT bildim seni

Dün gece meclisde aldım çeşme-i şûbuTdan baber


Nâzenînim mâ’il-i aġyârsıT bildim seni

Âferin ey nây-ı nâle sînede artsın demiT


ŞevS-babş-ı meclis-i dil-dârsıT bildim seni

Ġâliba olmuş Panîfâ târ-ı dil-bend-i figâr


Şimdi ol Sayd ile pür-efkârsıT bildim seni
(18b)

PAYRET
Lârendeli Nâcegândan Seyyid MeMmed Efendi’dir. Evvela ba’żı vüzerâ
da’iresinde aNiren MıWır’da dîvân kâtibi iken biT iki yüz otuz QoSuz senesi mat’unen
vefât etmişdir. Müdevvin ve maQb’û inşâsı ve na’atden manUûme ve diger aaârı
vardır.

PAYRET
‘Ayıntâb’ül-Mavldir. Beldesinde pederi Özbek tekiyyesinde şeyN olmaġın ba’d-
ı vefâtullah mütercim, pederi maSamına Sa’im olmuşdur. Senesi Asitâne’ye ba’żı
NuWûW için vurûd edib Üsküdar’da SulQân Tepesi nâm maMalde ka’in Özbek fıSrasına
mahWûW Pâcı [âce [ânSâhında bir sene mikdârı iSâmet ve ba’d \ażaż’ül maWlaMa
beldesine ‘avdet etti. Bu eanâda sinni yigirmiyi tecâvüz etmişdir. Münâsib ta’lîS
NaQQı olub bi-dil dîvânı emaâli kendi için Nayli nesne taNrîr etmiştir.

PAYRET EFENDİ
[arpuQi Pasan Efendi’den taWavvurâta Sadar Sıra’at etmiş. Âsitâne’ye iki yüz
altı Mudûdunda gelmiş ve ‘Ayni’den Fârisi Sırâ’at etmiş. Âsitâne’de ve Dârende’de
yine andan QuMfe Sırâ’at etmiş ve muSaddemâ maMlaW-ı diger olub ‘Ayni Efendi
47

Payret’e tebdîl etmiş.


(19a)
HARF’ÜL PÂ

[ÂDİM
Şirâz’ül-aWldır. \alender siyâSında Baġdâd-ı bihişt-âbâda biT iki yüz otuz
senesi eanâsında gelüb çend müddet iSâmet edib anda vefât etmiş. Pâkize ġazalliyatı
ve Sasa’id-i Fârisiyesi vardır.

Ġazel
¨}q  q– qt —w  šhq yl’ €} w|w¤ x}Ÿ
¨}q  q– ¨‰© q „ x qh´}– ƒj™ w– mœ xf

jg mql – x} qhxt” ¨‰} ~w–q™ ƒe”


¦}qf q– qw| gh š–¥ €| x vlj ƒ|f ˆq §w•–

yj|gq› €|hgq› xh e„ yf‰} qjwŸ jqhj|


¨l}q  q– x qlf µl ~lœ ¨x x– ~ww} Œx} xf

€|w•l yx vg ƒv™ ef yue¥Ÿ q} j‘ gh


¨}q  q– £vw– mjw• š}”‹ gh šjœ´ ¶wj

[A\AN FETPİ ‘ALİ ŞÂH


Pâlâ İrân-zemîn padişâNıdır. AWlı Qâ’ife-i \açariye’dendir. ’Acem
Türkmenlerindendir.

\ıQa’
w‘} ~h x w¤} ~‰h wh v|qhg ~w‘ x m‘
w‘“ ~h x w‘} ~lh wh j|qw}zh xj qœ

ƒgr š}x w|lœ ƒ”„ e mgq ˆw} ~w™w ·l 


w¤} ~h x w‘} ~lh wh j|qw–|x• xv qœ
(19b)
48

[AKİ
Şu’arâ-i Nâcegândan idi. Fevt şod (1172). TârîN-i meşhûr ki “Ketebe Soysa
sezâdır buTa SulQân MaMmûd.” mıWraı’dır. Zâde-i tab’-ı nebâġat-ı nebi’dir.”

[ÂLİS
BuNara’da Qaleb-i ‘ilm bir Oât. Mir Paydar’ıT şâkirdânından. Dâ’ima andan
Sıra’ât edermiş. İsmi Molla `aliM imiş. Bu târîNte Mayâtta imiş. 1234 ve sinni otuz
beşe reside olmuş. Tahminen aaârındandır.

j|w €uw| j|w pj– €„|h ƒg– gh ~f™q


j|w €uhx x hjl” x  {w‰f‡h gh š•x pv

ƒflq} ~hj|„ x  ¸¥g {w‰f”h qj


j|w €¥wœ e„ ¦qxj– ¸¥g ~w– m}”h

[ALİS
Nezîl-i Asitâne-i ‘Aliye Nanedân-ı BuNara’dan Mirza ‘Abdülsettar
Nıdmetleridir. VekâyiS-i zebân-i Fârisiye’ye vaSıf bî-dil ü şevket-i müşkilâtını Male
Sadar bir pîr-‘ariftir. Nâl-ı murada. 1202 ŞevvaliT on QoSuzuncu gecesi sa’at beş
Mudûdunda maQ’ûnen vefât edib Nânesi Surbunda ŞeyN Vefâ NaQırasına defn
olunmuşdur. Aleyh’ül rahm. Eyüb’de \alenderNâne meşiNati kendisine tevciye
olunmaS üzre idi.
(20a)

[ÜSREV [ÂN
İsmi MeMmed ‘Alidir. Pâkim-i Senendec ‘Umanallah [ân’ın ferzendidir.
Zümre-i Şii’yândandırlar. 1242 pederi Mâkim iken fevt olub FetMi ‘Ali Şâh
mütercimi pederi maSamına yigirmi yaşında iken neWeb etmiş. Senendeci Fażlullâh
Beg ki aaîm-i taNallüs eder. ’Umanallah [ân’ıT vefâtını ve mütercimiT maMal-ı
pederine Su’udiyete evMâl ü iMrâc QarîSiyle bu târîNi naUm etmiştir.

mjwf› šq“z ¹jhx qv y–”


xj x §  qj|h y’q qt– gh
49

jt’ ¹¥h x šw›e qt– gh mœ


xj xq ºx¥¤ qt– gh mœ

šuwlh §¥ gh €} wfz} mq‹


xq‹ š”| e j” €uh ~wh
(1242)

Sekiz sene miSdârı Mükümet edib 1250 senesi fevt olmuştur. MütercimiT
vefâtından Yüsri Ġulâm Şâh maMaline Su’ûd etmiştir ve Ġulâm Şâh’ın validesi
‘Acem Şâhı FetMi ‘Ali Şâh’ıT duNteridir. Mütercim aa’ir-i şirîn-güftâr imiş. Bu
rubâ’i Oâde-i Qab’ıdır ki mâderiniT seng-i mezârına nakş ettirmiştir.

ºqf šl| xj mng oh šuj xq‹


ºqf šlŸ| x ˜rˆ qr ~w‘ qv

ºq l š‰›w’ qw} x q± gh q}


ºq  šlq} w– qw“ x q w¤|h
(20b)

[ÜRREM
Kürdistan’da Senendec nâm beldedendir. İsmi Mirzâ FetMullâh İbni Mirza
‘Abdullah’tır. NaUm-ı Fârisi’niT Sasâ’id ü tevâriNinde Suvvet-i beliġasi var idi.
Ġazelleri ol Sadar maSbûl değildir. Ba’żen tuġyân itmegin FetMi ‘Ali [ân’dan
muSaddem ‘Acem Şâh’ı olan Aġa MeMmed [ân mütercimiT iki çeşmini kör
etmiştir. 12 Zilka’de 1228 senesi Senendec’de vefât etmiştir. Bülend Sad Noş Wuret
şec’i vü bahadır Nûb-Wohbet. Kendi miSdârınca Wâhib-i ‘ilm ġâyet ‘aSl ü zeyrek
kimesne idi. ’AbdülMamid nâm kimesne ki yâvelidir. TâriM-i vefâtın böyle beyân
etmiştir. (Şod meh-i cem’ heft hem yekşenbe der-bezm-i cihân). ’AbdülMamid daNi
Senendec’de ba’d 1240 fevt olmuştur. ’İlmi Salîl ise de ġâyet eOkiyâdân idi. ’Arabi
ve Fârisi eş’ârı vardır.

[A`IMİ
Behisni mużafatında Zut Sariyesinde vücûda gelmiştir. Tedvin-i dîvân-ı eş’âr
eylemiştir. Ol iSlimde ber-WuNân-ver-i ma’ârif-ver imiş.
50

(21a)

[AŻER
Süleymâni’ül-aWldır. Ekrâddan bir seyyid-i WaliMtir. Asitâne’ye gelip SonaSlara
ketebe gezdirib bayi’iyle ta’ayyuş eder. (MıWr’a-ı mihr ez-[ażer ). Be- luQf-ı [udâ
şod MeMmed Şerîf.

[ALEDİ
‘Ayıntabi’ül-aWl. BaSSal ‘Ali nâm kimesne Wulbundan vücûda gelmiş bir şâ’ir
imiş. ’İlmle iştiġâl idüb nesb-i mütedâvile tekmilen Sıra’ât etmiş ve mertebe-i
dirâyete yetmiş imiş.

[AYRİ
Sünbül-zâde Vehbi merMûmuT ortanca oġlu eşrâf-ı Sużżât-ı Rum ilinden
[ayreddin Efendi’dir. Şa’ir ibni şa’ir vü sezâdâr-ı ikrâm-ı vâfirdir.
(21b)
HARF’ÜL DÂL

DÂNİŞ
Enderûn-ı Hümâyundan Nâcegânlık ile çerâġ ve Raġıb Pâşâ Wadâretinde
muWarrıf-ı şehriyâri olan Süleymân Efendi’dir. BiT yüz seksen MilâliTde \alyonlar
kâtibi iken ġârîS-i deryâ-yı raMmet olmuştur. Müretteb dîvânı vardır. (Tezyil) Bu
ġazel divânından taNrîr olundu.

MÎR DÂNÎŞ
‘AWr-ı MuWQafa [ân-ı aâlia. ’Aliye-i ġufran’ül melik’ül ba’is WadraUamlarından
MuWQafa Pâşâ-zâde ser-bevvâbin Pasan Beg oġlu silâM-şurândan ‘Ali Beg’iT pür-
Oekâ mefQûru, Dîvân-ı Hümâyun kalemi, mühimme nivisânından ve ser-amed-i
civân-ı Qab’andan MeMmed Beg’dir. ­ekâ ve dirâyet ve hafıUa ve fitnati şol
mertebede idi ki muSaddemât-ı’ ulûmu tamamıyla görmeden ü esb-i istifâdeyi feżâ-
yı medârise sürmeden mütedenn-i muhtaWara-i naUire-i evlâda ezber ve bu taSrîble
muNtaWar veSayıSını Nod-be Nod istiNrâc eder idi. Es-sene-i aelâaede naUm-ı
mu’tebere Sadir ve her bir lisânıT veSâyıSını istiNrâc ve isti’mâle muStedir bir
51

vücûd-ı nâdir idi.


(22a)
Pasb’ül Uâhir ġurûr-ı ma’lûmât ve çeşitden nâş merâtibi sinn ü câh
gözetmeyerek muMâveresi dil-Nıraş ve bu münaWebetle difa’ât-ı nebl-i emelinden
me’yus olaraS mübtelâ-yı żeyS-i muMaş olduġu Malde mebQûn ve yigirmi beş yaşına
varmadan iki yüz SırS beş senesi Ramażanında ‘aşere aanisinde Oayi’e-i gerdun
maMalde medfûn olmuştur. Püsn ü ‘AşS naUiresi Celâl ü Cemâl nâm mesnevi-i
Türkisi ve sebk-i Fârîsi’de bir Sâ’ide-i vaWWafane ibtidâr Sıldıġı teOkiret’üş
şu’arasından biraz evraS ü ba’żı ġazalliyat ü Sasâ’idi mevcuttur.

DERVİŞ
‘Oamâniye MaQibi Palebi El-Mac Püseyin Efendi’niT maNdûmu Es-seyid
MeMmed Derviş Efendi’dir. Bâ-imtiMân QarîS-i tedrise duNûl edib biT iki yüz SırS
sekiz senesi Medine-i Münevvere Sa]ısı iken anda vefât etmiştir. Mecmûâ-ı eş’ârı
ve adâbdan bir risâlesi ve Arayib-i [ademi üzre bir şerMi vardır.
(22b)

DİLÂVER
[arezm’de bir şa’ir-i be-nâm imiş. Mülk’ül şu’arasa imiş. Kendüsi daNi vezir
imiş. Zuġ u ‘ilm WaMibi imiş. Eş’âr-ı Çaġatiyyesi vardır. Nâmı Pubbi \ûlu [ân imiş.
1240 Mayâtda imiş. Pederine de [âce NâSıb derler imiş. Bu târiNte taMminen SırS beş
yaşında imiş.

HARF’ÜL ZAL

­Â’İ\
MaMrusa-i Burûsa’da vâS’i MıWri [ażretleri râviyesinde Mâlâ post-nişin Es-
seyyid MuMammed Emin Efendi’dir.

­İKRİ BABA
Şu’aradan. Âsitâne’de göçmüş. Ġalib vefâtına târiN yapmış.
(23a)
52

­EKÂ’İ
[alvetiyeden Şa’baniye şu’besinden İslambûl’da Ümmi Sinân tekyesi ŞeyNi
Ketselli Şeyh Pasan Efendi’nin Nalifesidir. VasaQ eş’arları vardır. 1227 intiSâl
buyurmuşlardır. TâriN-i Kelayi : “ Bezm-i ‘irfândan ­ekâ’i etti ‘azm’-ilâ-mekân.”
Târih-i diger : “Hû ile ‘arif ­ekâ’i ‘azm-ı lâhût eyledi. 1227.” Üç ġazeli vardır.

Gülistân içre göTlüm derd ile nâlân olur sensiz


Olursa ravża-i cennet baTa zindân olur sesiz

Hücûm-ı nâr-ı Masret aubMa dek cismim kebâb eyler


Derûn-ı câme-bâbım âteş-i sûzân olur sensiz

Temevvüc eyleyip deryâ-yı çeşmim intiUârıTla


Sirişkim dem-be-dem emvâc-ı bûn-efşân olur sensiz

Döner gülşende ‘aynı nergis ü sünbül muġaylâna


CihânıT WafMa-i gülzârı bâristân olur sensiz

`afâ-yı bâQır olmaz bezm-i meyde n’eylesin ‘aşıS


Bu dehriT ‘ayş ile nûşu belâ-yı cân olur sensiz

N’ola ebrûlarıT fikriyle çâk etsem girîbânım


Vücûdum dâġ dâġ nâvek-i hicrân olur sensiz

Yetiş ey Pızr-ı cânım semt-i maSsûda delâlet Sıl


­ekâyi yine ġamda vâlih ü bayrân olur sensiz

­İHNİ
Keşâni Es-seyyid MeMmed Efendi’dir. Müdevven dîvân-ı kebiri ve VaWl-ı
Abâd nâm ‘aşıS beyânında kitâb-ı menaûru görüldü. Pest-mertebe ve seSâmetlüdür
cümlesi. Dibâce-i dîvânında biT yüz seksene dek olan eş’ârını QarN ü Qard bu târiNten
QoSsan altıya Sadar olan eş’ârını cem’ ü tedvîn etdiğin ifâde etmiştir. (Tezyil)
TeOkire-i Şefkât’te altı ‘aded ġazeli muNarrerdir. Fakat târiN-i vefâtı anda da
göstermemiştir. Bu ġazel teOkire-i meOkûreden muStebestir.Memleketi maMkemesi
53

kâtibidir.

Lebleri mercân-ı aMmer mi ‘aSîS-i sâde mi


Dâne-i dendânı dür mü kendi dür-irâde mi

BaşıTa çıSdı belâ oldu ferâġat eylemez


SaTa cânâ söyle kaş baWdıTda hen dil-dâde mi

MeskeniT gülşen refîSiT ġonca-i bâġ-ı İrem


Bülbülâ raMatça dur meyliT hemân feryâda mı

VâSı’â âaâr-ı ta’biriT Uuhûr etmez ‘aceb


Ey mu’abbir bu seSâmet sende mi rü’yâda mı

Kesb eden fenn-i rumûzât-ı Masîbi ­ihniyâ


Sırr-ı kenz-i naUmı tefhîm etmege âmâde mi
(23b)

HARF’ÜL RÂ

RÂ’İF ES-SEYİD İSMA’İL PÂŞÂ


Kürd İbrâhim Pâşâlıġla şöhret-şi’âr olan vezîr-i delirin necl-i necibidir. 20
Cemaziyelevvel 1172 `ıdSı Efendi yerine NaUır-ı [arbNâne neWeb olunub 2 Şevvâl
1179 ‘azl ve yerine MeMmed ‘İzzed Efendi neWeb olunmuştur. Pederi İbrâhîm Pâşâ
Belgrad valisi iken anda vefât ve defn ile iltiMâS-ı emvât etmiştir. Surûri: “Ra’if
İsma’il Pâşâ eylesün ‘adni mekân.1199.”

RÂ’İF
Genc MeMmed Pâşâ-zâde EM-Mac İbrâhîm BegiT necl-i necibidir.
(24a)

RA’İF MOLLACI\-ZÂDE
54

`adr-ı Rum’dan ma’zûl iken biT yüz QokWan beş târiMinde fevt ve Bozdoġan
Kemeri civârında ka’in \apudan Pâşâ Cami’i NaQırasında medfûn olan MollacıS-
zâde İsMaS Efendi merMûmuT maNdûm-ı aânîsi ya’ni MuNtar Efendi’niT küçüğü ve
‘AQa Efendi’niT büyüğü olub kibâr-ı müderrisinden iken vefât eden Besîm Efendi
merMûmuT küçük oġlu her fenne vaSıf MeMmed Ra’if Efendi’dir. BiT iki yüz on
MuMarremi ġurrasında daMil-i QarîS-i ‘ulemâ ve SırS senesi YeTişehir’e molla ve
żabQından üç mâh murûrunda vefât eylemiş ve şehr-i meOkûrede Şâhoġlu Cami’i
NaQırasına defn olunmuştur. (‘Ömer Dede Cami’inde medfûn ). ’İlm-i ferâ’iż-i
muNaSSer ve müfîd-i naUm idüb \aside-i Berri’ye Türki taMmisi daNi vardır. Şi’ir ve
‘inşâda mahir idi. Mecmua-ı eş’arı bulunamadı. Aleyh’ir rahm.
(24b)

REF’ET
`adr-ı eWbâS Rami Pâşâ’nıT necli Nâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûn müşeyyid’ül
erkândan ‘Abdullah Beg’dir. Emin-i `urre-i Hümâyûn olub Pacc-ı şerîfden
‘avdetinde biT yüz elli sekiz senesi vefât etmiştir. (Tezyil) TeOkire-i `alim’de ba’żı
âaârı mündericdir. Şu beyitler teOkire-i Ramizden tahrîr olundu.

\apıldıT ol gül-i bûya ya zâr olmaS mı istersin


Cefâ-yı Nar-ı bedden zahm-ı Nâr olmaS mı istersin

ZururSen cilvegâh-ı gülşen-ı Sûyunda ey zâhid


`arıldıT ol nihâl-nâze bâr olmaS mı istersin

Bu gûne sûz-ı dili iOhârı ne Ref’et ‘aceb bilsin


Reh-i ‘aşSıTda yâriT nâle-kâr olmaS mı istersin

REF’ET
‘İsmet Beg-zâde Es-seyid ‘Abdullah Beg. FâSîr Câmi’ül PurûfuT biraderi.
Ceddimizden münteSil \uzguncuS taMtına ka’in WâMilNânede biT iki yüz QoSuz senesi
Şevvâl-ı şerîfiT yedinci Pazar gecesi ġurûb-ı afitâbdan QoSuz sa’at yigirmi iki dakika
mururunda Sadem-nihâde-i vücûd olmuştur. Žl‘uh p}uh g¼w‹ Žlx uh q†u– w– yuw†f €¥h ˆq’
(25a)
55

RATIB APMED PÂŞÂ


YeTişehirfenarı Wadr’ül vüzerâ Topal ‘Oaman Pâşâ merMûmuT necli Vezir
AMmed Pâşâ’dır. Mora valisi iken, MosSof teslim târibînde ki biT yüz yetmiştir,
vefât etmiştir. Püsn NaQQı ve divân-ı eş’ârı vardır. ZariSat-ı ‘Aliye-i NaSşidendiye-i
müceddidiyeden ASovalı [âtem Efendi Suddus-u sırrahudan abO-ı QarîSat daNi
etmiştir. €eq yuw†  €uh ½xq (Tezyil). TeOkire-i Şefkat Savlince biT yetmiş bir senesi
­i’l-ka’desiniT on yedinci günü vefât etmiş. MüstaSim-zâde buTa târîN demiştir:
”ManWıbıT kişver-i mevâ’ ola AMmed Pâşâ.” Bu ġazel dîvânından taNrîr olundu.

RATIB
Suben-sâr ü nâdire-dan ehl-i ‘ilm ve WâMib-i ‘irfân Zusevi Es-seyyid Ebûbekir
Efendi En-naSşibend. Riyâset-i küttab câhından ma’zûlen menfâsı olan Rodos’da
ecl-i każâ ile biT iki yüz on dört senesi Milâlinde vefât etmiştir. TâriN-i Sururi: “Ratıb
Efendi çekti dünyâdan el Rodos’ta.” TâriN-i digerle: “Eyleye Ratıb Efendi meskenin
mevâyı cenân.” Ser-felâSet-zedesi \anlıca’da mürşîdi olan ŞeyN ‘AQa żâviyesinde
medfûndur. Dîvân-ı şi’irini ati VaWıf Beg gibi iMrâS-ı bil’nâr mesmu’dur. Nûr-u
Allah Te’ali marSede.
(25b)

RÂSİM
Üstânde-i NaQQatiden Çelebi Efendi ve Nânesine nisbetle Eġri \apulu denmekle
ma’rûf QariSa-i ‘Aliye-i NaSşibendiye’de ToSati Emin Efendi Suddus-ı sırradan
mustablef MeMmed bin Yusuf’dur. Yetmiş yaşında iken biT yüz altmış QoSuz
leylet’ül berâtında irtiMâl etmiştir. Divânçe-i eş’âr ve Sayd ü aebte Wâlih güftarı
vardır. (Tezyil) Bu ġazel TeOkire-i `âlimden taNrîr olunmuştur.

Behçet-efzâdır ‘araS la’linde ol nâzik femıT


Ġoncaya maMU-ı Qerâvettir vücûdu şeb-nemiT

Ey büt-i Wayyâd-ı i’câz- âferin âyâ nice


`ayd eder murġ-ı dili bi-dâne dâm-ı perçemiT

Bir perişân-Qavr-ı ser-keştir siyeh-dildir WaSın


Yüz virüb başdan çıSarma kakül-i Nam-dır NamıT
56

İftibâr-ı dâniş-i ecdâd ile gelmez şeref


Neş’e vermez nâmı bezm-i bi-meye câm-ı cemiT

Ülfet-i bîsyâr olur bâdî-i naSW-ı i’tibâr


Parf-i vaMiddir ‘adedde hükmü Marf-i müdġamıT

Saġâr-ı zehr-âb-ı ġamdır mest iden Râsim dili


Meclisinde görmedik câm-ı Wafâsın ‘âlemiT
(26a)

RÂSİM
‘AWrımızıT şi’ir ü inşâda yegânelerinden WâbıSâ defterdâr kisedârı Nâcegân-ı
Divân-ı Hümayundan FaracıSlı ‘Ömer Efendi’dir. PederiniT ismi MaMmûd’dur.
Mecmua-ı eş’ârı ve divân-ı inşâ ve aelâaet-i şi’ârı vardır. Dam-ı Mu’azzezen.

RÂSİM
‘İnn-i Nâcegân. Fakîr Pacc-ı şerîfden geldikte vermiştir.

Beyt-i Ma’mûr derûnun etti leb-riz-i Wafâ


Gösterüb [aS ravża-i Peygamberi ‘Arif Beg’e

Eyledim ta’lîS bâb-ı \a’be’ye târiNini


[aS muSadder Sıldı Pacc-ı ekberi ‘Arif Beg’e
(26b)

RÂŞİD
Parempâşâ-zâde MeMmed Beg’dir. YeTişehir’den ma’zûlen vefât etmiştir.
TâriN-i ‘Ayni Efendi: “MeMmed Beg Efendi cennet-i me’vâyı cây etti.1219.”

RÂŞİD
Reis’ülküttab \ayseriye MeMmed Râşid Efendi. İnMirâf mizâcı olub birSaç
def’a istifâ etmeġin neWeb-i riyâsetten ma’zûl ve Nânesinde istrâMata me’zûn olmuş.
23 MuMarrem 1259 `alı. Ve yerine Dürri Efendi re’is olmuştur.
57

(27a)

RÂŞİD
İslâmbûlidir. Ba’żen vüzerâya dîvân kâtibi olub biT iki yüz SırS yedi bilâlinde
beldesinde intiSâl ve muvaffaS olduġu târiNi ‘İzzet Molla merMûm intiNâb etmiştir.

RÂŞİD
Mektûbi-i defteri Nulefâsından İslâmbûli MeMmed Efendi’dir. `abıSâ Rodos
muMâfıUı ve Mâlâ İzniki’de mütesellim vü kereste naUırı Şükrü Beg’iT Nıdmet-i
kitâbetinde müstâNdemdir. İzniki’de teşrîf-i şâhâne vuS’ûnda bir târiN-i âlâya
muvaffaS olmuştur. Nâl-ı aminîyete.
(27b)

RÂ\IM
[â’rezm’de bir şâ’ir imiş. İsmi Mollâ MeMmed Murad imiş. Şehr-i [ive’de
müftü imiş. Pîr-âdem imiş.1234 hayatta imiş.Eş’âra-ı Nevâinin na’tını taMmîs etmiş.

­âtıT oldu maUhar yâsin-i Surân’ül Makim


La’l-ı şekker bârına aMbâb can-ı ‘azm-ı remîm
Leylet’ül mi’râc şerNi zülfüTe na’t-ı Sadîm
Bar mı ol iki râv dil-keş gisû-yı ‘anber şemîm
Yâr etek Walmış MeMmed yarlıġan iki mîm

Zâhidâ cennet-i hevâs RaSım’a SuyuT müdâm


Zartıb an bülbülân efzûn-raS nevâlar WubM ü şâm
Yayıtıb bu bi-nevâlıSda ümidi çün be-kâm
TaT imesdir ger nevâ bostânide QapSa-yı maSâm
Kim Nevâyi özni na’tıT kûyide Sıldı muSîm

RÂMİZ ‘ABDULLAH PÂŞÂ


SabıSda \ırım \a]ıları Feyżullah Efendi’niT oġlu olub biT iki yüz on bir
Milâlinde QâriS-i tedrise dabil ve biraz eyyâm MaMmûd Pâşâ maMkemesinde ser-
ketebe Nıdmetiyle varaS-gerdân-ı be-gur ü aMâ’il olub WoTra MıWır Weferine Ordu
\a]ısı niyâbetiyle ‘azimet ve bir Qarz-ı münâWebetle QarîS-i Nâcegâniye duMûl idüb
58

ba’d ber-hüttemin’üz zamân ‘Alemdâr MuWQafa Pâşâ ma’iyetiyle Asitâne’ye gelüb o


eanâda vuS’û bulan yaġmâ-yı menâWıbde bunlarıT daNi haWWalarına \apudan PâşâlıS
düşüb biT iki yüz yigirmi üç sene leyle-i \adir’de vuS’û bulan vaS’a-ı fâci’ada
iUhâr-ı ġayret etmiş ve ertesi gün yine aebât göstermiş ise de kıWWa-i pür haWWa-i
‘aSibet-i ġuWWaları maMal-ı aNirden iQla’a muMtaçtır.
(28a)
[ülâsa ertesi gün süvâr-keşt-i firâr ve Rum kenarlarında bir maMale nüzûl ve
tebdil-i elbise ile MosSo cânibine mehmizzen güOâr olub WoTra Boġdan cânibine
çıSub bi-sebeb anda Satl olunmuştur. Mecmûa-ı eş’ârı vardır. Na’ibi Efendi: “Ramiz
baMr-ı leddüni \apûdân Pâşâ’dır. 1222.” Ahd-ı sabıSda \ırım Sa]ıları olub silsile-i
nesebi Baġçesarây’da medfûn kibâr-ı ehl-i ilahdan Ulu Ebûbekir’e münteMir olan
Feyżullah Efendi’niT oġludur. 1211 Milâlinde QarîS-i tedrise dâbil ve biraz eyyâm
MaMmûd Pâşâ maMkemesinde ser-ketebe olub ve Püseyin Beg ile \udüs-ü Şerîf’e
niyâbete gidüb ve MıWır Weferine Ordu \a]ısı niyâbetiyle Mu’asSer-i Hümâyun’da
QarîS-i Nâcegâniye girib ba’d ber-hüttemin’üz zamân ve ġabb-ı iktisâb’ül şân yigirmi
üç bilâlinde vezâretle \apudân-ı deryâ olub ba’de vezâret-i merSûm iken bundan da
resen geli-gir-i ecel-i Sażâ ile enfâs-ı ma’dudesini itmâm etmiştir. Mecmua-ı eş’ârı
vardır. Aleyh’ül rahm.

RAPMİ
‘AbdülraMîm Erzen-i rumidir. Vefâtiş 1223 (Bir isim soTra yazılacaStır.)

Be-kâm oldu hezâr ehl-i Qâleb nâ-kâm ben Saldım


Merâma erdi ol kim eyledi ibrâm ben Saldım

Süvâr-ı eşheb se’y oldu vâWıl-ı menzil yine


Piyâde ‘azm-ı râha eyledim iSdâm ben Saldım

Tef Maremi ile çoS yüz Sızdırub bâġ-ı temennâda


Niçe nâ-pobte pobte oldu ancaS Nâm ben Saldım

Serâ-pâ ehl-i bezmi eylediT seyr-âb-ı iMsânıT


Meded luQf et baTa da saSiyâ ber-câm ben Saldım
59

Ta’bsız kimesne irmez RaMmiyâ gencine-i kâma


Bilüb encâm-ı âmâl olduġun âlâm ben Saldım
(28b)

RAPMİ
‘Ayıntab’ül-aWldır. Gül AMmed-zâdelikle müştehir ve ma’şiyeti ‘aQQarlık
eşġâline münNasır Fârîsi-dân ve NaQQat bir kimesne imiş. Ekaer evSâtta Qâlebine
ta’lîm-i lisân-ı Fârisi ile iştiġâl üzre imiş. ’Ayıntab’da mîr-i mîrândan Nûri Pâşâ’nıT
binâ itdiği câmi’iT miMrâbına inşâ itdiği târiN sâmi’e-zed olmuştur. “Münîb ol der ki
PaSSa teveccüh eyle miMrâba 1197.”

RAPMİ
Kerküki AbdurraMman Efendi’dir. Ez-zâde-i Qab’iş.

Sebk-i ab-rîz-i Wubendir nubbe-i efkârımız


NaUm-ı şehvâr-ı ġazeldir tuMfe-i âaârımız

Kefe-i ikbâlimiz memlû-yı nâ-kâmı ise


‘Ayn-ı yenbu’-ı Mükmdür mu’aciz-i güftârımız

İMtirâz-ı tiġ-i baWmımdan baTa Mâcet mi var


BerS-i Nırmen sûz-ı cândır âteş-i girdârımız

Mekteb-i riSSatde itdim kesb-i Sânûn-ı edeb


Olsa lâyıSdır pesend-i ehl-i dil-eQvârımız

Burc-u tevMîd-i hüviyetde niyâz ü ‘aşSla


Yekdir Allah etmedir şeb tâ seher eOkârımız

Cevf-i eWdâf-ı ma’âni baMrinde Sa’rında da


Mübdi’-i dürri hünerdir ebr-i nisân bârımız

RaMmiyâ ol Yusuf Müsne giriftâr olalı


Rûd-ı Nîl-i MıWır’a beTzer dide-i Nunbârımız
60

(29a)

RÜŞDİ
Ayaş ahâlinden EM-Mac AMmed nâm bir merd-i WâliMiT oġlu [âcegân-ı Dîvân-ı
Hümâyun’dan El-Mac Velüyyiddîn Efendi’dir. MuSaddemâ ba’żen vüzerâ-yı ‘aUâma
kâtib-i divân ve aNiren AnSara’da iMtisâb-ı neUâretiyle ferMân olub Mâlâ der-i
‘Aliyede dua’-yı bekâ-yı padişâhiye meşġûl ve NaS bu kim şi’ir ve inşâsı maSbûl,
fuhûl ü biża’i-i dirâyeti müsellem erbâb-ı ‘uSûldur.

RÜŞDİ
Erzen-i rum ‘ulemâsından Çelebi-zâde MeMmed Efendi nâm OâtıT oġlu
İbrâhîm Efendi’dir. Pâlâ TesvidNâne-i Dâr-ı Fetvâda keşide-masQar-ı istiNdâm bir
dânişmend-i Oekâvet-i irtismâmdır. Nâl-ı mûrada.
(29b)

REŞÎD
VaS’anüvîs Çeşmi-zâde MuWQafa Efendi’dir. (Mât-ı MuWQafa Reşid) târîNinde
ya’ni biT yüz seksen dört sâlinde dâr’ül Madia Süleymâniye müderrisi iken vefât
etmiştir. (Tezyil) TeOkire-i ŞefSat’te dört ġazel ve iki beyti mesQûrdur. Bu ġazel
andan yazıldı.

Düşer girdâb-ı ‘aşSa fülk-i dil sevdâ-yı nâfından


Görünse câme-i zer-bâfınıT gâhî şikâfından

Gelince rûyuna NaQ fitne düşdü kişver-i Müsne


Bu aTlanmışdı ol mihr-i cemâliT inkisâfından

Şemim-i zülf-i müşgîniT meşâm-ı câna geldikçe


\omuşlar nâfeye ‘aşıSlarıT Nûn-ı ru’afından

Aman bir laMUa çeşm-i mestiT etme Nâ’bdân bî-dâr


Biraz şemşir-i ġamzeT çıSmasın Ualim ġılâfından

Ricamendim bu naUm-ı dil-keşe tanUir içün ġâyet


61

Reşîdâ PâkimîT Qab’-ı ma’ârif-ittiWâfından

RIŻÂ [ÂN
İsmi MuMammed’dir. \azvinidir. İbtidâ Fransa’ya âvâNir-i devr-i SulQân Selîm
[ân’ide Wefâretle Rum’a gelmiştir. Surûri vurûduna bu gûne târiN-i per-dâz
olmuştur. ” Be-Rum amed Wefîri ez-reh-i İrân Rıza [ânest. ” ve WoTra evâ’il-i
MaMmûd [ân’ide yine Asitâne’ye Wefâretle biT iki yüz otuz dört (1234) senesi
taMmînen sinni altmışa reside olduSda \azvin’de fevt olmuştur. Şi’ir ve inşâda
mahâret-i tammesi olub müstevfi-i devlet-i İrân olmuş ve ba’zı nâmeler mütercimiT
tesvîdiyle imiş. ’Azîmet-i evlâsı avaskere Selimiye’deki câmi’i tamam olmaġın
merSûm bu vechle târîN inşâd etmiştir. (Bina-ı Ka’be-i aâni nihâd Şâh Selim) 1219.
(30a)

RIŻÂ
`adr-ı esbaS Pakim-zâde ‘Ali Pâşâ merMûmuT kerime-zâdesi sabıSâ Wadr-ı
AnaQoli Es-seyyid ‘Ali Rıża Beg’dir.

REF’ET
Ref’eti-zâde MuWQafa Ref’et. MıWrâ’ına mâsdaS efendi-i ma’ârif-semiredir.
1171’de müderris olub biT yüz QokWan QoSuz senesi \udüs-i Şerîf’de Sa]ı
iken (Sene-i meOkûre Zilhiccesinde) vefât etmiştir.

RIF\I
Keliz’de tevellüd idüb `efer-i sininde pederiyle Âdana şehrine hicret ve taMsil-
i ‘ilme iştiġâlle nice zamân anda iSâmet ve ba’de MıWır ve Rum caniblerine bir
miSdâr seyâMatden WoTra yine Âdana şehrine rica’at ve anda QoSsan yedi senesi
‘azim-i cennet etmiştir. TârîN-i Surûri: “BeSâda PaS ide RıfSı faSîre en’amı. 1197.”
Girye’ül manUar, kösec liMye, esmer alun, ‘ucûbe-peyker, reis’ül Oekayâ WâMib, Oihn-i
aaSıb, ’alim ü fażl-ı kemal ġażabından Qab’i, eM-Mâciye mâ’il bir Oât imiş. Beş cüz’
miSdârı dîvânı var imiş. Latif ta’lik hattıolduğundan daima divanını taMrîr ile iştiġâl
imiş.
(30b)

RIF\I
62

ŞeyN Behçet Üsküdari müridânından Mâlâ iMyâ-kerde-i SuQb-ı zamân olan


\apan RaSîS civârında ŞeyN Seyyid ANmed BuNari türbedârı ve şeyNidir.İsmi
MeMmed’dir ve mevlidi Getrûz’da \uru Şile Sariyesidir. Bir târîMi intiMâb olunmuş
ve neş’et-pesend ba’zı güftârı görülmüştür.
(31a)

REFİ’İ AMÎDİ
Es-seyyid MeMmed Refi’i Diyarbakıridir.Perişân-eQvâr olduğundan Deli Refi’i
denmekle şöhret-şi’âr idi. Amed’de 42 1129 Şa’ban-ı şerîfin dördüncü Çehâr-şenbe
günü ‘aleme vazi’-i Sadem etmiştir. MeşMûr WâMib-i divân Seyyid Lebîb Amedi’nin
oġlunun oġludur. TârîN-i faSîr-i hikmet: “ ‘Adni mekân eyledi şa’ir Refi’i. 2
Muharrem 1241.”

REFİ’İ ESÎRİ-ZÂDE
NaSSaş nâm maMalde maNdûmûnuT kâ’in, vâlidesiniT saMilNânesinde 1234
Cemaziyelevveliyesi’nde Pazar gecesi fuca’aten vefât etmiştir. (Tezyil) TeOkire-i
ŞefSat Savlince Esîrizâde İsma’il Efendi’nin maNdûmudur.Bu ġazel teOkire-i
meOkûreden me’NuOdur.

Eşkimde reh-i ‘aşkıTda ne dûn u ne ziyâde


‘UşşâS-ı cefâ-cûya budur mâ-cerâ’ül-‘âda

Gûyâ ki siyeh şâla girüb Qurrelerinden


[âl-i Pabeşî Ka’be-i Müsn içre `afâda

[aQQ-ı rubu mâni’ degil esbâb-ı cemâle


Bî-bâr olamaz ġonca bu gülşende küşâde

Dil rehn-i bayâliyle verir naSd-i sirişki


Bî-çâre-yi seyr eyle gözi semt-i nemâda

Dürr-i subânım gibi cevâhir bulunursa


AncaS bulunur Mekkî-i pâkîze-edâda
63

Bu naUm-ı nev-îcâdımı tanUîre Refî’â


Var ise Walâ kimse gürûh-ı şu’arâda

REFÎ\
ŞeyNülislâm ‘Arab-zâde ‘Arif Efendi merMûmuT Wadâretine bulunan tevârîM-i
münteMibe tevârüd etmiştir. Terceme-i aMvâli taMSîS olunamadı.
(31b)

RÛPÂNİ
SemerSandi’dir. Pîr adem imiş. NâUıri BuMari Savli üzre 1232 senesi vefât
etmiş. ‘Abdülkerim Savli üzre taMminen 1234. Edâ maNlaWı SulQân [ân’ın gerek
mütercim ve gerek Kel ‘İnâyet nâmında iki şâ’ir nimek-i meclis imiş. SulQân [ân’la
Kel ‘İnâyet laQîfe cihetinden iştirâka mütercimi hicv etmişler. Mütercîm daNi bu
gûne cevâb vermiş.

j|} k|w–• ¹e’j q} kuz p‘  k–


j|} k|w”›h Ž}w} ku} €“ j|w ~hj– ~–h

NaUîri Savli üzre bu beyt Şâhid-i SemerSandi’nin olub ancaS taNrîr olunan
çend terceme Şahid’in aMvâline daNi muvaffaS olunduğundan ca’iz ki RuMâni daNi
taNallüW etmiş ola.

RÛPİ-İ KELİZİ
İsmi MuWQafâdır. MasSaQ-ı re’si olan Kelîz’de biT iki yüz on üç senesi irtiMâl-ı
dâr-ı beSâ etmiş. TâriN-i Surûri : “Cihândan MuWQâfa RuMi Efendi göçdü
cennete.1214.” ‘Ulemâdan ve WuleMâdan bir pîr-i sâl-Norde imiş. Şâ’ir-i mâhir imiş.
Pinn-i vefâtında sinni Şemanin’i güzâran etmiş.Ekaer âmed-şod eden vüzerâdan
mükerrem olub kendü daNi ol havâlîde Paleb gibi ba’żı memâliki devr ettikde
ahâlisi ziyâde ‘izâz ü ikrâm ederler imiş. Aaâr-ı yarâ’e-i berâ’e Wanâ’ilerınden Pend-i
ÂQQar üzerine RûM’ül ŞurûM nâm bir şerM-i ‘aUîmi ve on cüzi’ mütecâviz dîvân-ı
eş’ârı var imiş. AWârından bu târîM-i ra’nâya dest-res olduk: ”Gece sâ’at ikide zelzele
yıkdı Şâm’ı. 1173. “
(32a)
64

REVNÂ\
[ârezmi bir şâ’ir imiş. Lisân-ı Çaġatay üzre müretteb divânı var imiş.
TaMmînen 1210 Saribde vefât etmiş.

REVNÂ\
Üsküdâr’da SulQân Tepesinde Pâcı [âce NanSâMınıT şeyMi Es-seyid [alîl
BuNârîdir.BiT iki yüz yigirmi yedi senesi Ramâżân-ı şerîfte Qa’ûndan intiSâl edib
maMal-ı merSûmda defn olundu. Tekye-i merSûmada köşe-gîr-i Sana’ât olub
kimesneye ‘arż-ı Mâcet itmeyüb ancaS def’-i żarûret için gâh ebri kâġıd ve gâh
feşeng ‘amâliyle ta’ayyun ederdi. Kendüyi seven yaSın aMbâblarıyla ülfet idüb
Nânelerine gelüb evSât-ı sa’irede tekiye-nişîn olurdu. Ve gâh ol Qarafdaki evlâd-ı
cirâne ta’lîm-i zebân-ı Fârîsiyle iştiġâl eder. PâfıU ve Gülistân ve Bostân emaâli
kitâblar Sırâ’atiyle PâfıU-ı Kur’an idi. ¾arîf’ül Qab’ bafîf’ül rûM ebleh-nümâ kimesne
idi. TârîN’ül faSîr-i hikmet: “RevnaS-ı meclis idi gitti [alîl.1227.”

vq“ qw}›h hquj šxj yw™‘ ql 


vq} qhq™ kl hqwŸ {wl ”h jqj gh

š eq š™x €} ˆjw– qwl– k™w


jq} qh´†u} ƒn hqw• m¥j §uŸ

¦h €‡l¿ jx– yixj €|l} e kue °l}|


ji} iwrlx‘ ° £jlÀi i}‘ °x•

k‹i  hihj© °‹ ihet‡ yh


ji} iho iw} ° q ir {‡’ yhvx

j|l‡ … }Á k}‰ {”’ š˜}‡ oh


ji} qhjr hijx• ºu‘Ÿ š›q ixÁŸ

jir ˆhi {”’ ƒi ij €} {‡w’ qœ


vi} iwÂ|h hi|w‘ iœx‘ x jx‘x v™Á

jx”} q– ˆjqà p} Äi oh €} wr jw–


65

vi“ ihgœ yqhg x €uw| §‡i oh prur

jl±i ¨e ¨x}– €uw| ˆhx vwlq›


vi“ ihÀ} °x|‘r ¸Åu yeq oh k¥lu

v‡ Šw‘‹ qj miw¯Á gh €} ¨•i qtŸ


ji} iwf ywtr” €‚ ˆwl± hiw ygei

šh q™‹Ÿ xh q¯| ij °}xq §¥Ÿ


jq} iw}| Æ¥o i± q– šj k} k±}iœ

jÁ±q k} jxǙŸ po|Ÿ– €È|w© gh


vi} iwŸ© Ézj ˆj}lŸr k}|h ¨x©

eh €}|h hiw’ €¥‘œ š‡“ pxr}Ÿ


ji} iwl xirh ƒ• gh š’wÅ hqt

¦l• kÇx• iœ hx•Á j™ gh i} °x|‘Ÿ


jq} iw}Á ¸ug …™u© oh ve© ql‘|g

ƒœ jlŸ| ƒ¥w’jr hq™‡’ jq itŸ


jq} qw} vi} poh gxq lÁ hilh

yi“l¿ ˆw Äq iwÊ |h ij {|xi


jq“ qwt– qrh x‚ yiw‚ §‡h ˜l

Bu ġazel dabı teOkire nihâyetinde boş bir maMalde mubarrerdir.

š|Ÿ qhg €u {”’ ¦fh


²±ÁŸ iwtr €f•x ƒj €rŸj

k–wfl– yxi gh š™i› ”


š|Ÿ qw} ɟ‡ x‚ °vq} €li}
66

ƒiho …¥w| ˆh gh ” x gxi


š| qhiÈl– jqj oh §u›

°wÁw‘ yxqrh il‡Ÿ‡ m•o


š±Á iw}› …|l mœiŸ

°lil” mn gh jwœi›x ‚Ÿœ


šÁŸ iwt}– °hqhgœ j

°x|‘Ÿ k™”w’ ¸ j|g oh €‚


š|Ÿ iw±i” e‚ °w–wlr ij

~Ÿ‚ °˜rur oh xh šl|


š| qho x ˆh ˆw}qt iœ

°wÁw‘ Œqxj x {‡’ ƒn gh


š| qhÀ}œ qr m}”h Žl

ˆËŸ i‰  €r hi™w‡’ pj


š|Ÿ ihet‡ iw} ¨ • xj

~j ˆi} k•i šl| {›‡ gh


šÁŸ qhi‡ i¿ ˆh ¨fh oh

iwt– k–wœi–h Ì|w› ij


šÁŸ iw–}‡h m‡‚ gh €”

iwl oh mx” hj‘ °w}͟ j™


šÁŸ qwÁ} qj §‡h mou™

¨‰ x±‰} yhjx x Ε §|i


š|Ÿ iw}Ÿn q‘œ ‡ ij

vx‡}Á ˆi} €†Ÿx‹ oh {Áxi


67

šÁŸ iwlf©h €|w•lŸ ye

jxŸi› ¦x• €‚ hi€f}| °lh ²}‹


š| iho| pj ¶hj €u
(32b)
HARF’ÜL ZÂ

­ÂKİ
İsmi ‘Abdullah’dır. Kürdi’ül aWl bir genç ‘âmâ idi. NaQûS Sâbiliyeti Uâhir,
taNminen yigirmi yigirmi üç sininde idi. Ġâlibâ Baġdad’da tevellüd etmiş ve ‘Acem
eQrâfına gitmiş ve Fużûli eQrâfında eş’ârı der-kâr. TaNminen SırS yedi senesi
avâNirinde Asitâne’ye gelmiş ve SırS sekiz senesi maQ’unen Süleymâniye’de Tiryaki
çarşusundaki medresede vefât etmiştir. TârîN-i ŞeyN [ıżır `aMMaf : “Koned ­âki
Efendi baWir-i bina be-uSba’ül dâr. 1237 şehr-i Rebi’ülevvel.”
Diyâr-ı Kürdistân’dan Erbili, Narîr ve Oeki ve molla idi. TaMsîl-i ‘arżıyla SırS
yedi Milâlinde Asitâne-i ‘Aliye’ye gelüb EbulfetM Câmi-i şerîfi civârında OtlaSçı
yoSuşunda ka’in ŞeyMülislâm `amani–zâde ‘Ömer [ulûWi Efendi merMûmuT
NâneSâMında sâkin iken taSriben yigirmi beş yaşında 1238 şehr-i Rebi’ülevvelinde
maQ’unen fevt oldu. Bedihe-gû, ve bir mecliste yüz beyt naUmına Sadir idi.
Müsâ’ade-i rüzgâr ile reviş-i şi’ire verziş ide idi. İWti’dâdı delâletince WâMib-i âaâr
olmuş me’mûl idi. Yine eOkiyâdan ‘Ali nâmında bir birâderi merMûmuT fevti günü
Asitâne’ye gelüb çend rûz murûrunda öldü ‘illet-i mezbûreden intiSâl eyledi.
’Aleyh’ül rahm.
(33a)

­EKÂİ
ZarîSe-i ‘Aliye-i Palvetiye’niT Şabaniye şubesinden İslâmbûl’da Ümmi Sinân
tekyesi şeyNi ve Kestelli Pasan Efendi’niT Nalifesi ‘Abdullah Efendi’dir. NâW
‘indinde vaki’ ve ‘itibârı mevcûd bir şeyN-i musinn ü WâliM bir me’dûd imiş.

­ÜLÂLİ
El-Mâc Feyżullah En-naSşıbendi. Aslı Ġucedvân’dandır. Arzû-yı Paccla
seyâMate çıSub ba’delMac İslambûl’da nice müddet ikâmet ve kibâr ü Wıġârdan
68

nevâziş ve iltifât görerek ülfet ü WoMbet etmiştir. LaQîf NaQQ-ı ta’liSi olmaġın arzû-
mend olan yârâna ücretiyle ekaer divân-ı Şevket taNrîr ederdi. LaQîf Mayli eş’âr-ı
Fârîsiyesi vardır. BiT QoSsan beş senesi arzu-yı vaQan ile Dâr-ı SalQanat-ı ‘Aliye-i
\onstantiniye’den fekk-i lenger-i ikâmet, bâdbân-keşâ-yı ‘azimet oldukda âb-rû-yı
şu’ara-yı Rum, Sünbülzâde Vehbi’ merMûmuT inşâd ettiği târiNdir : ” ­ülâli
maveraünnehre deryâdan revân oldu.” Der-poşt-ı maSamat [âce AMrâr niviştend.

iœj £jhoh ¸ ir m|“ qwf jx‡ €‚


m €ujrh ihi‹h …‘hx• …|l
(33b)

­EYNİ
Silsile-i nesebi BuNari’ül aWl olub Elmalı’da medfûn Eş-şeyN Ken’ân \uddus-
u sırrahu’l Menân Mażretlerine müntemi ve ŞeyNülislâm EsbaS MuWQafa ‘Aşir
Efendi’nin pederi reis’ülküttâb El-Mâc MuWQafa Efendi’niT \asQamonu’da vâki’
medresesinin müderrisi fuhûl-ı ‘ulemâ vü meşâhir-i WuleNâdan biT iki yüzde intiSâl
eden \ale’cikli İbrahîm Efendi’nin necli. Pâlâ imâm-ı evvel Nażret-i padişâh
mükârem-lüzûm ve Püseyin Tebyîż, Şahid’ül Müverrihin’de Wadr-ı ‘alikadr-ı Rum
olan Es-seyid MuMammed Zeynel’abidin Efendidir. AMlâS-ı Mamîde ve eQvâr-ı pesen-
didesi müsellem-i cihân ve ‘ilm ü fażl ü Qabi’at-ı şi’iriyesi müstaġni-i beyândır.
Selimullah te’âli ve ebkâh.

­İVER
Mîr MuMammed `a’id. Mevâli-i kirâmdan ZırnaSçı-zâde enderundan muNarrec
MuWQafa Beg’iT ferzend-i ercümendidir.
(34a)
HARF’ÜL SİN

SÂLİK
Ba’żı vüzerâ muvaMMiren ricâl-ı ‘aWrımızdan Püsnü Beg’iT ceddi Sapudân-ı
deryâ vezîr Püseyin Pâşâ’ya divân kâtibi olub müşarün ileyhiT iltimâsıyla biT yüz
yetmiş QoSuz târîNi Milâlinde Qarîk-i Nâcegâniye salik olan ‘Abdullah Efendi’dir.
EvâNir-i ‘aWr-ı MuWQafa [ân-ı aâliade fevt olmuştur. ’Alimâne şi’iri ve üstâdane
mecmua-ı inşâsı menUûr-ı MaSir olmuştur.
69

SÂLİM
Rumeli eşrâfından TevfiS Efendi ketMüdâsı MuWQafa Râşid Efendi’nin oġlu ve
sâbıS’ül beyân İMyâ Efendi’nin rebîbidir. \a]ı iken himmet ve ıWlâM-ı İMya ile
müderris ve şâ’ir olmuş ve ba’żı güftârı ve bâNuWûW [üsrev ü Şîrîn manUûmesi
meydane çıkmıştır. Vezir-i müfettiş ü şeri’ati olaraS aNO-ı Burûsa’da müfettiş vekili
olduġu halde vefât eylemiştir. ’Aleyh’ül rahm
(34b)

SERMED ŞEKERCİ-ZÂDE
Es-seyid Feyżullah Efendi’dir. Selânik Sazâsından ma’zulen 1202
MuMarrem’ül MaremiT yigirmi birinci günü vefât etmiş. Tevekkület-i ’ali’ül hami’ül
Sayyum 1202 târiNinde fevt olub Üsküdâr’da Miskînler civârında ŞeyN’ül [aQQatiT
canibinde pederi Es-seyid MuMammed El-müderris yaTında defn olunmuştur. [aQQât-
ı be-nâm ve cüzziyât ü külliyâtda WaMib-i nisâb-kâm idi. Divânçe-i şi’iri vardır.

SURÛRİ
Es-seyid ‘Oaman. MaWSat-ı re’si Adana şehridir. BiT yüz altmış beş senesi
Rebi’ülevveliniT yigirmi beşinci günü tevellüd etmiştir. PederiniT ismi Musa’dır.
`uleMâ-i beldeden MâfıU bir Oât imiş. Ġarâib-i ittifâfdandır ki velâdeti ve beldesinden
Nurûcu ve pederiniT vefâtı, cümlesi Rebi’ülevvel yigirmi beşinde vâki’ olmuştur.
TevfîS Efendi Mekke-i Mükerreme Sażâsından avdette Müccacla şehr-i merSûma
geldikde mütercim-i mumaileyhiT ‘arż ettiği SaWidede iWtid’âsı üzre biT yüz QoSsan
üç senesi Rebi’ülevveliniT yigirmi beşinci günü istiWMâbla İslambul’a reh-i ber-râh-ı
‘azîmet olmuşlardır.
(35a)

İslambul’a duNûlden çend rûz murûrunda TevfîS Efendi Mimmetiyle


mülâzemetle be-kâm ve QoSsan beş senesi Şevvâlinde Payâti-zâde Efendi AnaQolu
Sa]ı-askeri iken Qarîk-i Sażâdan bir manWıba duNûlle maSz’ül merâm olmuştur. BiT
iki yüz üç senesi Ramażân-ı şerîfinde Sünbül-zâde Vehbi Efendi’niT manWıbı olan
Eski Zaġre’ye ma’iyetle ‘azîmet ve anda yedi mâh Vehbi Efendi ile ikâmet ve üç
mâh daNi kendüsi ikâmetten WoTra avdet etmiştir. Pikmet “Surûri reft ez- dünyâ.
70

1229 `efer.” ‘İzzet Es’ed Ref’et “ Surûri’nin vefâtı mucib-i Mazân oldu aMbâba.
1229.” Bu daNi ŞeyNülislâm’ıT NaQQ-ı destiyle muNarrer olan kitâb-ı derûnunda bir
pusulada meWQûrdur. Serv-i Noş-birâm, bostân-ı fesâMât, QûQi-i sebz-endâm, çemen-
Wafa-i belâġat, seyyid-i şu’âra-yı Rum, ġıbQa-i büleġâ-yı her merzbûm Surûri Efendi
merMûmdur ki nâm-ı be-nâmı ‘Oamân ve şime-i kerime, Malim ve Mayâ ile aani-i ibni
‘Affan idi. Maġrûż-ı mezbûr Adana beldesinde Musa Efendi nâm Oat-ı nurâni-
aimâtıT şule-i tecelligâh-ı hayâtı, şöhre-i şecere-i vücûd-ı kesir’ül bereSâtı olub
1124 târîNinde Qûr-ı pür-nûr Wulb-ı pederinden mâlik yed-beyżâ ve Wafâ baWâr-ı
mader-zâdesiyle maUhar-ı mümnüi’yyet beş terâni olub muMtâc-ı ‘aWi olduSta peder
ve mâderi şefSatleri müttekeżâsınca terbiyesinde dikkat. Bu dabı varaSa-i mezbûrede
muMarrerdir.

.kueÅw|h v˜r ~Ÿ €|jh £jur k›¸uh e €fП e °l  x Érih €|± k› j¥xf yqxq °wŸÂ’ jl ƒx‹iuh kuxŸuh
šw“ гlruh j‰iœÀh e .i‘‡uh šhÀ ieÅ k› ÉÅw±uh jue uh qg›h keŸ ie›nŸuh u Éuş ~Ÿ ÉuÅ
§ruh °‹ k› € †rÅ °eiwœ €Áw’h e m˜}uh šr k|j’ e ƒu} h °±‹– €Ÿlu} pžŸ kuw†  €uh€È |he hi†‡uh £i‹
jŸ‹h kw‹uh °rhmt›Ÿuh w|eÀ‹Ÿ e ƒq}Ÿuh w|lueŸ šlr k› €r q e .€fij™u °wœi– °helj €ue mwÊfÁ h e
.€Ÿ}‹u i†‡uh ~Ÿ °h qhq±h ¸Èhe iœ e .€}‹uw–itf‡Ÿuh Æiw’

e .ºu‘ k› ie‹uh ƒwŸÅ q³ w‹Ÿu› Ò‹u €luh mwŸÎ¥h ‹h °w} e .wÅqzŸ Ñe}h €Ÿ‘i ¥h ‹w °w“ e
kuh p“wÁ p– .qwś h k› jljÈuh h´œ ~w} °h wlueŸ wl me‹quh Žw™› .p} ˜– ˆj¼wuh ‹w ih e vlj™ m‹u kfh
p}he li™ ½wruh š™e ° jlj™uh p}h v’w±l  š™euh ~ €†Ó h i¼wr iŸÐf wÁlueŸ wl Žw™› ie‹±uh š™e
Ôvlj” w}‹Ÿ‹ º¥‘Ÿ iw³‹ §Ÿ³› .jl†– £j‹‹he € Á± kz vlj™¥h
Bu dahi Şahid’ülmüverrihinden naklen Cenâb-ı şeyhülislâmın hattıyla derûn-u
kitapta muharrerdir.
(35b)

SURÛRİ
MuWaMat-ı ismi Rasim ‘Oamânidir. Es-seyyid ‘Oamân Surûri bin Mûsa. İş bu
Şâhid’ül Müverrihin’iT müretteb-i evveli ve fih-i târîMiT üstâd-ı ekmelidir ki
dibâcede işâret olunduğu üzre biT iki yüz yigirmi QoSuz `eferiniT on birinci günü
altmış dört yaşında vefât idüb ZopSapusu Nâricinde tercemesi atiye Sünbül-zâde
Vehbi yanında defn olunmuştur. AMvâlini dîvânında târîN-i naUım “Bâ-aMvâl-ı bîş”
dediği faWılda yazmıştır. Mürâca’at oluna. Mütercîm-i mumâileyh Rahmetullahi
71

te’âli ‘aleyh bilttab’-ı belîġ ü faWîh ü ma’âni aşinâlıġı vâreste-i beyân’ül SarîM olub
serâ-pâ eş’âr-ı muMâverât ü güftârı ġalaQ-ı musâmaMadan ‘âri ve raWıS-ı meżâmîni
MaS bu kim ‘urûS-ı neş’eye sâri idi.
(36a)
Patta Sünbülzâde Vehbi merMûmuT bir ‘Arabi beytinde Yusuf ismi ‘ilm olub
Marf-ı ta’arifiT duNûlü câ’iz değil iken maârifi-i vaSi’ olmaSla Sa’ide-i meOkûreden
ġâfil iken şu beyitte bir rekâket olmalıdır. Zirâ Qab’ Sabul etmiyor diyü vekâyi’nüvis
‘ÂWım Efendi merMûmdan istignâh ettikte NaQâ-ı meOkûru iNtâr ettim diyü mumaileyh
naSl etmiştir. Medine-i Münevvereden Navâric-i Qardına yazdığı: “Be- feth-i Yesrib
amed cünd-i Şâhi, reft nâ-merdân.” târîN-i müfni’ine mu’aWırından şâ’ir geçinür bir
sâde dil müddei-i menSûl: ” Bunda nâ-merdân cem’ sıġasıyla olmaSla “reft” fi’iliniT
daNi cem’ olması lazımdır.” diyü güyâ itirâż etmişti. ¾urefâ-yı ‘aWırdan bir dânâ:
”Dil-i Surûri’nin mısra’ı tamam kaide-i nehv üzre bigânedir.” didükde el-kâfirûn
diyü ‘alî QarîS’ül ol tevriye bir cevâb-ı nükte niWâb vermişdir ki Mevlâna [ıżır Beg
merMûmuT [âce-zâdeniT “zâde” kelimesinde ‘itirâżında verdiği cevâbı ki şakâyikte
mesQûrdur. [aS bu kim bastırmıştır. Ve yine feth-i mübîn-i meOkûre Surûri’nin naUm
ettiği: “Gidüb Medine’ye girdi sipâh [ân Mahmûd.” târîNiniT bâlâsında du’â-yı
pâdişâhide yazdığı: “Hemişe ola mu’ayyen-i Allâh [ân MaMmûd.” mıWra’ında
menSûl-ı meOkûruT “Allah” ism-i celîli min hişü’l ‘Ârâb, [ân MaMmûd’a mużâf
olmuş. Bu ise taMsîs-i ifâde eder. Mu’izzilin-i dâr-ı bâri te’âli ve taSdis-i Allâ’ül
‘alemîndir. \avl-ı nâ-becâsıyla baTa ‘itirâż eyledi diyü naUım-ı mumaileyh faSire
Mikâyet ettikte faSir daNi Secânallah bu mu’attarıżı Savâ’id-i Arabiye’yi bilmediğini
biliyoruz. Liken mektebe daNi varmamış zirâ: ” wœj”h w«url °h §ri e hi›” ayet-i
kerimesinde rebbük, kâf-ı Nitâbe iżâfeti muWâMMar-ı Wadr Matta ayet-i kerime-i
meOkûre “Fâ’sız” tilâvet olundukda seng-i târîNiT vezninde vaSi’ olur diyü iNtâr
ettikte “Hamdallah Te’âli, bu tesâdüf benim Müsn-i Qab’ım bir bürhândır. Eğer benim
terceme-i Mâlim seng SalmaSla bir yere Sayd olunursa şu SıWWâyı yaz diyü sipâriş
idüb güyâ yigirmi sene WoTra be-Tevfîk Allah Te’âli müşerref olunacak
me’muriyetimize keşf ü işâret etmiş dense sezâdır. Aleyh’ül rahm. Molla Es’ed
merMûmuT Şahid’ül Müverrih’in terâcümünden naSl olundu.
(36b)

SURÛRİ
BuNâra Surrasından altı sa’at mesâfede TaSlaSa nâm Sariyeden imiş.
72

BuNâra’da sâkin imiş. Ba’żen Sariyesine gider imiş. Çaġatay lisânı üzre Mayli eş’ârı
var imiş. 1224 Mayâtta imiş.

SA’ÎD APMED
ŞeyNülislâm Sa’adeddin-zâde `adıS Efendi’niT de aSrabasından AMmed
Efendi’dir. TâriN-i fevti bulunmadı.

SA’ÎD
[âcegândan şa’ir Şehri Efendi’niT de oġludur ve Nâcegândandır. BiT yüz
QoSsandan sonra vefât etmiştir.
(37a)

SA’ÎD
­ikri sabıSat eden Re’is Payri Efendi’niT damadıdır.

SA’ÎD
Cidde vâlisi iken intiSâl-ı dâr-ı beSâ eden Şerif Pâşâ merMûmuT necl-i
necibidir.

SEVDÂ MİRZÂ REF’İ


Bilâd-ı Hind’den LekneMûr nâm beldedendir. Zebân-ı ‘Arabi ve Fârisi ve
Hindi’de eş’ârı ve her birinde müdevvin dîvânı var imiş ve dîvânını Qaraf-ı Hind’de
Qab’ etmişler. BiT iki yüzden WoTra vefât etmiş. Ol etrafta mâlik’ül şu’ara imiş ve
da’ima şa’ir Fedvi ile müşa’âre ve mu’areże ederler imiş. Kendüye… (Bu bir aşaġı
yazılacaStır)
(37b)

SELÎM
Tepedenli ‘Ali Pâşâ-zâde Veli PâşânıT ortanca oġlu Mâla maliye teOkirecisi
Selim Sırrı Beg’dir. Suben-şinâslıġı ve suhen-sârlıġı etemm ve Oekâ ve dirâyet ve
ma’ârif ve fiQneti müsellemdir. Selamullah Te’âli.

SİYRET
Âmedi Es-seyid MeMmed.
73

SEYFİ
BiT iki yüz yigirmi yedide târîN-i Mesâb etmiştir. ÂMvâli görülemedi.
(38a)

HARF’ÜL ŞİN

ŞÂKİR
Pâlâ Midilli ceziresi müftüsü Ebubekir Efendi’niT veled-i reşîdi olub çend sâl
muSaddem dâr’ül taMsîl’ül mirâr, Asitâne’ye Sâdem ve Pamidiye medresesinde
hücre-nişîn istifâde olaraS mülâzım ve elli senesi Rebi’ülevvelinde vâSi’-i rüvves
imtiMânında Naricle şâdân olan elli dört nefer-i münteMiyâtıT otuz yedincisi olarak
nâ’il-kâm olmuştur. Fi Madd-ı Oata erib ve reşîd ve edebiyeden verziş üzre olduġu
Malde nikât-ı büleġâ-yı müstefiddir. MuvaffaS olduğu târîN-i sâl intiNâb olunmuştur.

ŞÂKİR PÂŞÂ

Şûrîde-ter eyler dili çün lâle piyâle benzer gül ele


Bülbül-Wıfat elbet getirir Sâle piyâle etsem nola nâle

Ol mihr ruNun tâbiş-i Müsnünden olub yandı ol pür-şerm


Dûr etme çün şu’le-i cevvâle piyâle berüce ‘acele

Rindân sebuk vasf eder cân ü dilin şen hem çeşmini rûşen
Pâlette mehdir dil-i meyyâle piyâle cânlar aTa hâle

Raht-ı zerriT eşkime idüb Mürmetin aNir al câriyedir der


Hemşîresin ‘arż eyledi dellale piyâle manende-i kâle

Bir câmla nerm oldu o bançer be-kef-i nâz tend iken o Qınnâz
Güyâ seyr oldu ser-piyâle piyâle-i Wan çekdi Mavâle

Vird-i tere keyfiyet-i meh-bâyı çü bülbül nakl eyledi SulSule


74

`adr-ı felekle aldandı gül âle piyâle San aġladı jâle

Şakir Mased ol rind-i mey âşâma ki her şâm sâSi-i gül-endâm


Evra dehed ez-bâde-i yek-sâle piyâle vü ez- bûse nevâle
(38b)

ŞÂNİ
`âMib-i târiN-i na’imâ ve WâMib-i teOkire. `afâyi Savllerince Vani ve MüstaSim-
zâde taNrîrince Amedi Abdulkerim Efendi’dir. [âcegândan olub müeyyiden Van
defterdârı iken biT yüz seksende `afâyi sözünce Van’da ve MüstaSimzâde
taMkîkince Pacca gider iken sinn-i meOkûrede Şâm’da vefât etmiştir. Divânı vardır.

ŞERÎF
ŞeyNülislâm MeMmed Efendi ibni ŞeyNülislâm es-seyid Es’ed Efendi.
Mevlânâ-yı mumaileyh iki yüz dört Ramażân-ı şerîfiniT QoSuzuncu günü ecil-i
mev’ûdlarıyla neUl-i Mayât-ı muWta’âr ve ‘azm-ı dar’ül Sarâr eylediler. (Terceme).
MaNdûm-ı müşarünileyh ŞeyNülislâm-ı be-nâm Es’ed Efendi merMûmuT şöhre-i
şecere-i vücûdudur. Yüz otuz altı târîNinde zib-ârâ-yı mihr-i vücûd olub bâliġ-i
mertebe-i temyîz oldukda tahsil-i kemâl ve mu’ârefe-meşġûl ve ‘aWırları
‘ulemâsından aMO-ı menSûl ü ma’Sûl ettiler.
(39a)
Elli târîNinde silk’ül lâl müderrisin-i kirâma daMil ve dûr-ı medâris ü bik’a
ederek altmış yedi târîMinde DiyarbaSır mevleviyyeti ve yetmişde \udüs-ı şerîf
pâyesiyle manżûme-i ikbâli müsteżâd ve yetmiş dörtte Burûsa każasıyla ber-murâd
ve ol Milâlde Mekke-i Mükerreme pâyesi ve seksen târîNinde İstambûl Sa]ılıġı ve
seksen beşde AnaQoli ve seksen QoSuzda Rumeli Wadâretleriyle icrâ-yı aNSâm ve
QoSsan ikide şeref-i tekerrür ile nâ’il-i merâm olub birSaç günden WoTra Sûsvâ-yı
merâtib-i ‘ilmiyye olan câ-yı vâlâ-yı fetvâ zât-ı ‘alileriyle keab-i behçet ü bahâ ve
dört buçuS seneye Sarib kemâl-i ‘iffetle lâzıme-i müşaNât-i İslâmiyyeyi icrâ ve
ba’d’ül infiWâl-ı köşe-nişîn, Mamûl ve inżivâ olmuşlar idi. İki yüz üç senesi
Zilkâ’desinde eğerçi mükerreren şeyNülislâm ve müfti’ül nâm olub ancaS ‘illet
mizâc ve za’if piri muMavvel-dûş himmetler olan emr-i ‘aUîm meşiNâte bâ’ia-i taSWîr
olmaSla altmış günden WoTra maSâm-ı fetvâdan tenUîl ve Nânesinde ikâmetle tebcîl
ve târîN-i meOkûrede: “ Heyhât mafi’ül nâs min Nalid.” diyerek QarîS-i Qarf ü talid
75

der-‘izzed-i Sulûb-ı eSârib ve ‘abâ’id oldular. PaSSa ki ‘afîf ve perhizkâr-ı


mutaWellib ve rîndân, gayretkeş-i dîn ü devlet, Mâris-i Savânîn-i Sudûm-u QarîSat olub
reşâşe-i ber-Qîl ve reşâden dân-ı ‘ismet-pâk-ı müneccem-hâvâyicnâs olan ebrîz-i
NâliW, naUar-ı ‘itibarlarında kem-ter-i ez-Nak idi. AncaS bir müteSeżâ-yı veSâr ve
anfe her şaNıWa taMrik-i şifâ etmeyüb, Savl ve fi’ili iNtiWâr üzre olduġunu ba’żılar
iş’âr edüb bu daNi ba’żı nâ-ehl ü istiMSâSlar ve dil-bend-i ümîd olduSda muQâleb-i
ġayr-ı layıSânıT teNellüfünden neş’et eylediği Uâhirdir. MerMûmuT es-sene-i aelâaede
olan âaâr-ı naUm ü neairleri sencide-i mizân-ı ‘itibâr olub ve bu kıta’ daNi zâde-i
Qab’-ı şerîfleridir.

\ITA’
mw}‹h ²Èlȋr k|hj| šlŸu’ {‹
¨wr mx §˜›h ij {lȋ  °e‚

°wŸœ š±l}w‹ j|xhj• l«uh muw’


¨w– m‘|Ÿ x  q} jxr g} š•±

1204 kuh 1202 ~Ÿ Äiwf °’


(39b)

ŞU’Bİ
ZoSuz yüz altmış altıda târîN söylemiştir. EvWâf ü aMvâl-i bakiyesi görülemedi.

ŞEFİ’İ
\użżattan olduğu teOkire-i Riyâzi’de meOkûrdur. (Tezyil) Şu beyti teOkire-i
meOkûrede mesQûrdur.

NaUar-ı Sabl her dem aSan Sana cism-i dâġdârımdan


Benim her tâze dâġım Sanlar aġlar rüzgârımdan

ŞÜKRİ
[arbNâne kâtibi Üsküdari Şükri Efendi’dir. Göyce Emin Efendi’nin
birâderidir. BiT iki yüz yigirmi bir senesi Rebi’ülevveliT on ikinci günü irtiMâl idüb
Üsküdar’da AyrılıS çeşmesi maMaline Sarîb gider iken QarîS üzre Qaraf-ı Yesâr’da
76

defn olunmuştur. PederimiT eş’ârda üstâdıdır.Vefâtından birSaç sene muSaddem


pederime saMilNâneye geldi. Pederim ikrâm etti. Afyona devam edib ve pîr-i sâl-
Norde ve nahif’ül mizâc olduġundan ġayet müneMni, ve mıWır vezinesine dönmüştü.
Kendisinden ba’żı eş’ârını Qaleb ettim. Kendisinde olmayub cümlesi żayi’ olduġunu
iş’âr ve ‘itiOar ederek aMbâbdan ne tedârik edebiliyor isem diyü gidüb iş bu
ġazelliyatı iraâl etmiş. Şikeste Sarib ġayet laQîf NaQQı var idi.
(40a)

ŞÛR-I ‘AŞ\
Eş-şeyN Sa’adeddin. EQrâf-ı Kabil’de Dihi YaMya nâm Sariyede tevellüd ve
belde-i Kabil’de neşv ü nemâ bulmuş. ’İlm ve ma’arifete sa’y-i cemîl etmiş ve
tekmîl-i sülûk etmiş ve niçe kimesne teslîk etmiş ve Mayli müridleri var imiş.
BuMâra’ya bir defa gelmiş. İyi Qebâbet daNi bilirmiş. Palîl-i WâMibden ‘ilmi Salîl imiş
ve Qebâbet bilmeyüb ‘azimet Nân imiş. Bir kitâb cem’ etmiş. Bir Malifesi BuNâra’ya
getirmiş. Ehl-i BuNâra o kitâb için tekfîr etmişler ve “Pacı Dîvâne” dinmekle şöhret-
şi’âr imiş. VelMâl oġlu BuNâra’da Qebâbetle müştehîr imiş ve oġluna daNi Şûr-ı ‘AşS
derler imiş.

ŞEHRİ
[âcegândan Malatyalı ‘Ali Efendi’dir ve Nef’i’niT telmîOidir ve teOkireci daNi
olmuştur. BiT yetmiş birde vefât etmiştir.
(40b)

HARF’ÜL SÂD

MİRZÂ `ADI\
Mütercim-i mumâileyh BuNâra Surrasından Candar nâm Saryede tevellüd idüb
WoTra BuNâra’ya vurûd birle mu’ârefe-i sa’yi ve guşeş ederek zümre-i küttaba iltiMâS
etmiş. `oTra münşi’lik mezcinde Sarar etmiş. BuNâra’da küttab iki Sısım. BiriTe
şakirdân-ı müşrîf diğerine şakirdân-ı münşi’ iQlâS ederler imiş. Birinin rütbesi Mirzâ
müşrif ve diğerinin rütbesi Mirzâ münşi dirlermiş. Mütercim BuNâra pâdişâhı Murad
Beg zamânında bu Nıdmete neWeb olunub otuz seneye Sarib bu Nı]mette müstaNdem
olmuş. NiMâyet biT iki yüz otuz beş senesi BuNâra’da fevt olub manWıbı
şakirdânından Mirzâ Şerîfi’ye verilmiş. Târif’ül Qab’-ı ‘azîm’ül cüsse, muhib’ül şekl
77

bir Oât-ı leQâfet-simât imiş. ’İlmden daNi bi-bihre değilmiş. Eş’âr-ı Fârîsiyeyi kearet
üzre imiş. Âaârından bu ġazele dest-res olduk. TaMminen otuz beş cüz’ miSdârı
dîvânı ayâdet-i nâWda mütedâvildir.

vl‚¿ e vglq“ qr ¸ug ր„Á¿ w 


vl„à e jglq} q lÂr jqe• w  € ”q €}

šÁwl keŸ qevr šœwl ¸ug ˆvwf›


vl‚¿ e vglq} q} qjÁh €“ qwŸ §|qr

iwlr šu›n Žv vw ›h €Âjw mhjr


jl„¿ e jglq} ql•r je• gh €“l q¼wÅ e„

mÁw‡› §”h m”‚ —e vÁg q‹r keqr


jl„¿ e vglq} qr h vq“ £vlv ƒq” gh

{jw u e“f›“ mq“ ver €}luzŸr


vl„¿ e vglq} ii” ke €r ɟ” °wrg
(41a)

`AFİ
MüstaSîm-zâde Savlince YeTişehirfenâr’dan ve `afâyi taNrîrinde Bolulu derviş
AMmed’dir. BiT yetmiş altıda vefât etmiştir.

`ÂLİM
`âliM-zâde ŞeyNülislâm Es-seyyid MeMmed Es’ed Efendi NażretleriniT necl-i
ercümendidir. Surûri: “ ‘Afîf ü Waf-dil `âlim Efendi göçdü cennete.1227 “
(41b)

`ABÎP
ĠalaQa gümrüğünde kâtib-i evvel AMmed bin Püseyin nâm bir şâ’ir-i be-
nâmdır. BiT yüz QoSsan sekiz sâlinde vefât etmiştir. (Tezyil) Tezkire-i Şefkat’te iki
gazeli meOkûrdur. Bu gazel aaârındandır.
78

Bu nâlişgehde bülbül gibi feryâd etme seslenme


[amûş ol ġonca-veş iUhâr-ı bûy etme nefeslenme

Ġaraż şem’-i muMabbetle vücûduT maMv ise Wûfî


Hemîşe şîve-i pervâneden ġayra heveslenme

Bu menzilgehde olma Sârvân-ı nâle-i âmâl


AWılma gerden-i cemmâze-i dehre cereslenme

Hümâ-pervâz olup her tu’me-i nâ-çîze meyl etme


Bu çerb-i ‘ankebûtî-bânede ey dil megeslenme

`abîMâ kâle-i şeh-bender-i bâzâr-ı ‘irfâna


Hemân naSdîne-i ma’nâyı Warf ile nekeslenme
(42a)

`ID\İ
İslambul’da Davud Pâşâ Surbunda Cami’-i SulQân Beyâzid-ı cedîd imâmı ve
Enes Pasan Efendi’niT Nulefâsından ‘Abdullah Efendi’dir. BiT yüz otuz senesi
eanâsında şeyN-i meOkûruT muSîm olduġu [alvetiye’ye maNWûW Aydın tekyesinde
Nı]metlerinde iken bir gün ‘Abdullah “Sinn-i Küfe’ye iraâl edeceğim”
buyurduSlarında ‘ale-l-res diyüb hemen seyyâresleri buyurduSları gûş-u hûşla
istima’ idüb der-‘aSeb bir sefine tedârikine şuru’la ertesi evlâd ü ‘ıyâliyle boġaza
varub bir sefineye süvâr ve Küfe’ye vüWûlla üç sene miSdârı anda ta’lim-i [alvetiye
ile Sarâr idüb yine şeyNiT emriyle Asitâne’ye tenhâ gelüb naSlini emir
buyurduSlarında yine Küfe’ye ‘avdet ve ŞeyN Pasan nâm kimesneyi Küfeli teMlif ve
maSâmına ikâmetle ‘ıyâl ü evlâdını alub Asitâne’ye gelmiş. \ırS sene miSdârı daNi
mu’ammer olub yetmiş üç yaşında intiSâl ve \oca MuWQafa Pâşâ Câmi’i NaQırâsında
medfûn olmuş. Aleyh’ül rahm. Çeşni-i Nâliden ġayr-ı Mâli on cüz’ miSdârı dîvânı
meşhûr olmuştur. İsma’il nâm ferzendi evrâSından cem’ etmiştir.
(42b)

`IDDI\
AyâWofya vâ’iUi Fażıl Süleymân Efendi’niT necli YaMya Efendi’dir. Mekke-i
79

Mükerreme’ye Sa]ı ve biT yüz altmış beş senesi vefât idüb medfeni eşref-i arażi
olmuştur. Dîvânçe-i eş’ârı vardır. (Tezyil) TeOkire-i `afâyi ve Sâlim ve Ramiz’de
terceme-i aMvâli müOdericdir. Bu ġazel aaârındadır.

Her ne dem bülbül terennümle leb-i Mâmûş açar


İstimâ’a ġonce-i niş-gufteler hep gûş açar.

RûMdur te’ire-neş’e yoNsa kem miSrâż-ı şem’


Şu’leye aġuşu pervâneyle düşe düş açar

İstemez bîgâne Nâhiş-mend-i vuWlat ol peri


Ebrûvâni kendi şûN-ı çeşmine aġûş açar

Naġme-i muQrible ancaS şevk gelmez meclise


Şâhid kerimmiyeti gülbânıT nûşa nûş açar

Etdiler Naddiyle her şeyiT ‘ilâcın ey `adıS


`a’de men mest-i bumâr alûdeniT mey-hûş açar

HARF’ÜL DÂD

ŻA’İFİ
‘Ayıntabi. Müfesser.
(43a)
HARF’ÜL TÂ

ZÂLİB
Divân ketebesinden İslâmbûli Efendi’dir. `an’at-ı bedi’e-i târîNiT QuruS-ı
MeWâbını MaS bu kim meleke etmiştir. Şâyeste-i iltifât bir Oattır. Filibe’de binâ olunan
SırS ‘aded çeşme-tere ‘Ayni Efendi’nin bulduġu SırS bir târiN-i naUiresinde QoSsan
iki târîN bulub bir risâle yapmışdır. Nâl-ı murâda.

ZÂLİBİ
BiT ‘aWrı şu’râsından Küfevi olduġu mecellede muNarrerdir. Sâ’ir-i aMvâli
80

görülemedi.

ZÂHİR
Mekki-zâdelikle mükenni İslâmbûli MeMmed Efendi’ dir. \udüs-i şerîfden
ma’zûl iken biT seksen sekizde fevt ve Edirne Sapusu Nâricinde medfûn olmuştur.
Sûre-i İNlâs-ı şerîfe üzerine ‘Arabi ve Türki tefsîrleri ve eş’âr-ı müneSSiMesi vardır.

ZAB’İ
Rumeli eşrâfından MuWQafa Efendi’dir. Zab’ı pâk bir şâ’ir olub biT yüz yetmiş
sekizde vefât etmiştir.

ZAL’AT
Mecellede : “BiT senesi şâ’irlerindendir.” diyü muNarrerdir.
(43b)

ZAYYÂR PÂŞÂ
Canikli ‘Ali Pâşâ’nıT oġlu MaMmûd Pâşâ’dır. [üdâvendigâr-ı sabıS MuWQafa
[ân-ı râb’i Qâb-aerâh-ı ahdinde Sâ’imi-makam rikâb olub yine ‘aWr-ı meOkûrede
ba’d’ül ‘azl Şemeni’ye menfi ve biT iki yüz yigirmi üç Milâlinde sinni taSriben
SırSdan mütecâviz iken menfâsında tend-bâd-ı ecel-i Saża şem’-i Mayâtı münQefi
oldu. [âcesi ‘Ayni Efendi’niT himmetiyle dîvânçe-i şi’ir tertîb etmiş ve mevlânâ-yı
mumaileyh : “Zayyâr Pâşâ Cem gibi tertib-i divân eyledi.” târîNini yazmıştır. Surûri
: “Ankâ-yı Rûm Zayyâr ‘uSbâya Sıldı pervâz. 1223”
(44a)
HARF’ÜL ZÂ

¾ARÎF
ŞeyNülislâm ibni şeyNülislâm ‘Arabzâde MeMmed ‘Arif Efendi. MerMûmuT
‘amâmı Rûmeli eşrâfından Mâlâ dâMil-i Waf-keşân-ı Mayât ‘Ârif Efendi’dir. MerMûm
müşarüileyhiT Rûmeli Wadâretine bulunan târîN-i münteNibe nevârid etmiştir ve
Oâtında daNi Uürefâdandır.

¾ARÎFİ
81

BiT yüz seksen yedide târîN inşâd etmiştir. AMvâl-ı sâ’irine Uafer bulunamadı
(44b)

HARF’ÜL ‘ÂYN

‘ÂRİF
Reis’ülküttab eşrâf-ı Sużâttan \asQamoni MeMmed Sâlim Efendi’nin oġludur.
Difa’-ı aâliaede tevkî’i olan manWıbından ma’zûlen biT iki yüz yigirmi altı `eferiniT
yigirmi yedinci günü vefât etmiş ve `ovuS çeşme civârında vâSi’-i ziynet SulQân
Câmi’i Sabristânına defn olunmuştur. Es-sene-i aelâaede naUm-ı eş’âr ve fi’lMaSîSa
suMen-şinâslıSta WâMib-i iStidâr idi.

‘ÂRİF BEG
Küçük teOkirecilikten ma’zûlen fevt olan şâ’ir-i mâhir ve NıWmını ilzâma Sadir
Nesibâ Efendi’niT dâderi `âlim Efendi’niT oġludur. Evvelâ mektûbi ba’de amedi
oQalarına me’mûr ve beş on seneden WoTra biT iki yüz otuz altı tevcihâtında
MosSof’a şecî’iliS reviyyet-i câhına mesQûr olub ba’d’ül ‘azl Müfti-zâde Püseyin
Pâşâ’nıT muNâlefât-ı zabQına me’mûren \ayWeriye’ye sâ’iS-i semend-i hareket ve altı
mâh murûrunda evrâda fevtle ŞeyN İbrâhîm Tenevvüri Suddus-ı sırrahu merSadi
dâ’iresinde defin-i türbet olmuştur. TârîN-i ‘Ayni Efendi: “\ıldı ‘Ârif Beg Efendi
cennet’ül me’vâyı cây.1237.” ‘Ulûm-ı ‘Arabiye’de mâyesi ve suMen-şinâslıSda ‘ali
pâyesi olub Matta kalemde iken taNrîrât-ı ‘Arabiye mütercimi idi. Dîvânçe-i eş’âr-ı
ma’nidârı vardır.
(45a)

‘ÂRİF
\urşuncubaşı-zâdelikle şöhret-şi’ârdır. Pederi ‘aWr-ı Selim [ân’da cünd-i
mu’allem biTbaşılarıTdan AMmed Aġa vâlidesiniT pederi \urşuncubaşı olmaġla
ögniye ġâlebe etmiştir. Tercemesi ati Tüfenkçibaşı ‘Arif Efendi merMûma iltibâsdan
maMlaWını sâbıSa tebdîl etmiştir. ’Ahd-ı ‘adl-i padişâh zamânında rikâbdârlıStan
Filibe’de kâ’in Şahâbeddin Pâşâ tevliyetiyle çerâġ olub biT iki yüz SırS sâli leyle-i
zifâfda mużâc’at vefât etmiştir.
(45b)
82

‘ÂRİF MÜDERRİS-ZÂDE
Pâcı Bayrâm Veli Suddus-ı sırrahu silsilesine münteMi olub MuWQafa [ân-ı
×âlîa NażretleriniT devri evâNirinde Asitâne-i ‘Aliye’ye fenn-i nücûmda maMâreti
olmaSla ba-emr-i sulQân celb ve ol ‘ahdde fevtle Üsküdar’da Miskînler civârında
defn olunan ‘alim ve şâ’ir ve NuWûWân fenn-i nücûmda mâhir AnSaravi ŞeyN MuWQafa
Efendi’niT küçük oġludur. PederiniT fevti eanâsında Enderûn-ı Hümâyun’a alınub
‘ahd-ı Selîm [ân-ı aalîa Qâb-aerâhda Tüfenkçibaşı ba’de İnNitâr Aġası olduStan WoTra
iki yüz on sekiz Milâlinde altmışlı rütbesinde rüvves tedrîsi ve EbulfetM SulQân
MeMmed [ân “Zayyibullah Te’âli rûMa” evSâf-ı şerîfesi rûznâmeciliğiyle çerâġ olub
muNarrecden Selanik ve Bilâd-ı erbâ’adan Edirne’yi bil’fi’il ve Mekke-i Mükerreme
ve İstânbûl Sażâlarını pâye ile ba’d el-zabd ve’l- iNrâż yetmiş altı yaşında iken iki
yüz SırS yedi ­ilSa’desi müntaWıfında vefât idüb pederi civârında defn olunmuştur.
Üdebâ-yı ‘ulemâdan suMen-şinâs ve na’atden kendiye maNWûW Qavırda WâMib-i
dîvândır. TâriN-i VaWWaf gibi bikr-i fikri MaS bu kim kâmilâne Pülâgü’nüT Baġdad
vaS’asıTa Sadar şerN etmiş ve biraz âaâr-ı Salemiyesini daNi üdebâ-yı iaâra yadigâr
bırakmıştır.
(46a)

‘ÂRİF
Molla MeMmed Şerîf Aġa NaSi. PederiniT ismi Aġa MeMmed NaSi olmaSla
kendüye laSab olmuş. Pederi İWfahâni’ül aWl olub BuNâra Mâkimi RaMîm [ân
zamânında pederi esîr olub BuNâra’ya furûNt olmuş. Mütercim BuNâra’da tevellüd
eylemiş. ’İlm ü WalâM QarîSine sülûk etmiş ve tekmîl-i sülûk etmiş. Ekaer zamânında
Sa]ılık ile eQrâf-ı BuNâra’da evSât-güOâr olurmuş ve ba’żen câmi’lerde imâmet
edermiş ve zümre-i küttab-ı münşi’yâne daMil olmuş. [âcegân-ı cûy-bâr ziyâde
ikrâm ü izâz ederlermiş. BuNara Mâkimi Şâh Murâd Beg kendüye ikrâm
etmediğinden bir nice ebyâtla hicv etmiş. Bu beyt andandır.

gwr €™‹ Äq‚ qw} q•Ÿf qj j‡wrÁ q}


j|} °eŸlŸ hq„ w‰h qw•r qt” ƒ}w‹

Bu daNi ol bâbda onundur.


83

~eg›h ¨f›w} ²›hq” gh


~eŸlŸ ֈvwŸe ²w•u} q|

Şâh Murâd’ıT gözleri ġâyet küçük ve çehresi ‘acîb’ül şekl olduġundan


meymûna teşbîh etmiş. Kendüye vâWıl olduSda beş ay miSdârı bir çâhda Mabs idüb
WoTra iQlâS etmiş. Bir def’a Cûybâre Sa]ı olmuş liken çabuS ‘azl olmuş. Sebebi
böyle imiş ki Bubâra’da ‘ulemâdan bir mollâ \urban nâm şahWı var imiş ki birinci
laSabıyla mülekkab imiş ve ‘indlerinde ‘Aceme-mâş ta’bîr ederlermiş. Mütercimi
neWeb ettiklerinde Mollâ \urban mezbûr bu SıQa’yı naUm etmiş.

qf vÁur jÁl”lÁ €„ oh ¡Áqr gh ¦w


iwrle¤r ؙwÁ ր†r” šh v” ØÙw™
(46b)

Bu beyt Mîr Paydar’a vâWıl olduġu gibi mütercimi ‘azl ve Molla \urban’a
neWeb etmiş.

v”wr €f•lq ڏwÁ °e© qj q}h muÊ ŽwŸ}


šlÁ ²¤w —w¤‹ jer §–oeh Ø}l ؟lu™h qv

Birgün attan düşüb bir Nademe ile bi-Nuş olmaSla bir maMbûbu var imiş.Gelüb
kaldırıb ayılttıSda bu beyti inşâd etmiş.

kqà qwr eh gh qwl eh š‰Á ²lÁ


kqà vq} mflrq  š«u elv jg €„ q}

ƒœ ¦fv” µw• Žv v‡ h ²lw›¤ gh wtÁf €Á


mœ ¨ÁŸ”vr vo wl| º} kjq“ €„Áh ° w– ef

vl e ql €u ƒqhgŸ µÁ gh qw•yw¤r


mœ °jqŸ j†r ²lwz¤ ¶hj gh jlŸe
84

š›¥} րlwŸ q €Á ²Ÿl™ wr hq© wrh €Á


mœ °‡u} §Áq e jw‰r °•u}q “w© jeq

°vq} q´‹ vlwrl ²le q q} {¥†f


ƒœ °ge ˆe} vq} w‹lŸ wr ˆq °lh qj

Æqw’ Øf•lq ²q“› —ij gh °• qv °w|„


mœ °‹h vÁf›} °lq›h °w›lq‹ š†rÅ qr €}

‘Â`IM
VaSa’nüvîs ‘Ayıntâb’da dûdmân-ı ‘ilm ü edebden maMkeme başkâtîbi Cenâni
bin PuWuli eş-şâ’iriT oġlu Es-seyid AMmed Efendi’dir. BiT iki yüz altı Milâli bâb’ül
murâd Asitâne-i devlet-i âşiyâneye gelmiş ve on bir târîNinde terceme-i bürhânı
SaQi’-i ‘arż ettikde müderris olmuş ve VâWıf Efendi’niT riyâsetiTde vaS’anüvîs olan
Pertev Efendi’niT fevtinde ol Mi]met-i celîle ile mefMâret bulmuştur.
(47a)
YeTişehir’den ma’zûlen otuz beş `eferinde rıMlet ve Miskînler civârında kesb-i
raat etmiştir. \amûs-ı muMîQ tercemesi ve siyerden İbrahîm PalebiT kendi ercûzesine
yazdıġı şerNe tercemesi gibi tuMfeleriTi vesâ’ir âaâr ve inşâsını enâma yadigâr
etmiştir. Es-seyid AMmed ‘AWım bin Cenân bin PuWûli pederi Cenâni ‘Ayıntâb
maMkemesinde başkâtib idi. [aQQı nefîs Wükûka aşinâ ‘ulemâdan şu’âradan bir
kimesne imiş. ANirinde cünûn götürmüş ve bu Malde vefât etmiş. ’AWım daNi
maMkemeye bir müddet devâm etmiş, taWavvurâta Sadar oSumuş ve Şâfi’i
Efendi’lerden Madia Sıra’at etmiş. ’Ayıntâb NânedânıTdan BaQQal-zâde Nûri MeMmed
Beg’e ‘Ayıntabı mîr-i mirânlıSla tevciye ettiklerinde aTa dîvân kâtibi olmuş ve bir
müddet Mı]met idüb pâşâ-yı merSûma fermânlı olduSda ‘AWım Paleb ve Kilîs
câniblerine Sarar etmiş ve Kilîs ravżı ile ‘Ayıntab’a geldikde ülfet idüb andan o
beyân-ı aNO etmiş. Ol cânibden Asitâne’ye sinni Mudûdlarında gelmiş. VâWıf Efendi
vesâWetiyle ‘Abdullah Mollâ’ya talîS-i kesb etmiş ve anlarıT vâsıQasıyla rüusâ nâ’il
olmuş. ’Ayıntâb’da Şafi’i Efendi’ler ‘ulemâdan muMaddiaden ve WuleMâdan
rüşdânlardan idiler. İki Sarındaş idiler. Kebiri El-Mâc MeMmed Efendi saġiri El-Mâc
AMmed Efendi. İkisi Keki ‘Abdi Pâşâ vaS’asında bir Cuma günü Boyacı Câmi’inde
şehid olmuştur.
85

‘ÂKİF
Diyarbakır’ül menşe’ ve BozoS’ül muvattın MeMmed Efendi nâm fażılıT necli.
Pâlâ reis’ülküttab ve her fende fażl ü kemâli müsellim, evlâ’ül-bâb MeMmed ‘Âkif
Efendi’dir. Ömre Allah Te’âli.

‘ÂMİR BEG
DefterNâne Nulefâsından Himmetî Efendi’niT necl-i necibidir. Zümre-i
Nâcegâna iltiNâSla ba’żı menâWıbı devr ederek maliye teOkirecisi daNi olmuş. Üç
birâder idiler. Kebîrî Besîm Beg ve digeri ‘Ali Beg’dir.
(48a)

‘İZZET
[âcegân-ı Dîvân-ı mu’alla erkândan İsma’îl Re’fet Beg Efendi’niT necli
AMmed ‘İzzed Beg’dir. Asitâne-i ‘Aliye’de TemûrSapu Surbunda biT yüz QoSsan
dört senesi Sadem-nihâde-i mehd-i imkân bir miSdâr SaWîl-i mu’ârefe, MuWûWân NaQQ-ı
nüsNâ Marf-ı ezmân idüb devr-i Selîm [ân 1210 senesi Enderûn-ı Hümâyûn’da
hazine oQası aġayanına mülteMiS ve anda Wan’at-ı NaQQı resîde-i derece-i kemâl etmiş.
ÜstâOı Üsküdari ‘İzzet Efendi’den aNO-ı edeble neyyîr-i feNârı meşriS olmuş. [aQQ-ı
nefîsiyle birSaç muWMâf-ı şerîfi ve tefsîr-i tebâyân ve terceme-i mektûbât-ı Fârûki’ye
ve terceme-i mevâhib-i leddüne emaâl-i kutub-ı müte’addide vesâ’il-i şerîfe ve
müte’addid şifâ-ı şerîf ve delâ’il-i şerîfeleri taMrîr idüb birSaç gün ‘illet-i sil ile marîż
ü bimâr olaraS biT iki yüz otuz sekiz senesi Ramażân-ı şerîfiniT yigirmi üçüncü
cuma’ gecesi dâderleri ati’ül-Oikr Ferid Beg el-lezinin Üsküdar’da kâ’in Nânelerinde
‘azm-ı cennet ve \aracaMmed Surbunda Şâhrâh’da defnle mülMâS-ı emvât olmuşdur
ve NaQQ-ı ta’lîSde daNi mahâreti var idi ve Fârîsi’yi [âce Şâkir Efendi’den ve
birâderleri Ferid Beg’den taMWîl etmişdir.
(48b)

‘İZZİ
Nu’mân. \asQamonu’da meşâyiMden Abdul’aziz-zâde Efendi’niT neclidir.
Sinni otuza resîde olmadan vefât etmiş. MüSeddemât-ı ‘Arabiyeden ba’żısını
oSumuştur. TârîN-i Surûri: “Şâ’ir idi eyledi ‘İzzi vefât 13 Şa’ban 1225 der-müfniyâ.”
Diğer Surûri : “Şa’ban içinde gitti mülk-i beSâya ‘İzzi.”
86

Li’İzzi \ıQa’
Gittikçe yâri görmeğe aġyârı görmesem
Görsem o nûr-ı bâWireyi nârı görmesem

‘İzzi-i nigâh etmez idim bu zemîne ben


NaUm-ı Mâlîm mu’cize-i âaârı görmesem

Diger
Zamân olur ki bir içim Wu virmez ehl-i dile
Nedir bizimle ‘aceb macerâ-yı ‘alem-i âb

‘İ`MET
Râ’if İsma’îl Pâşâ-zâde Es-seyid İbrahîm ‘İsmet Beg Efendi. ”Me’mûr şoden
‘İsmet Beg be-Ziştuy berâ-yı muSâleme-i aMvâl-ı WulM-ı Nemçe.” BiT iki yüz beş
senesi MuMarrem’ül MaremiT yigirminci günü sabıSâ haleb’ül şehbâdan ma’zûl
‘İWmet Es-seyid İbrahîm Beg’e Mekke-i Mükkereme pâyesi iMsân olunub le-ecl’ül
mukâleme Ziştûy cânibine sevS ü tesyîr Sılındı. ’Ahd-ı târiM min 203 ali 202.
Velâdetleri leylet’ül cuma’ Qulu’-ı fecrden yigirmi daSîSa murûrunda vuS’u
bulmuşdur. MuMarrem’ül MaremiT on yedinci günü târîN’ül vâlide Râ’if Pâşâ: ”
Ziynet-i gülzâr cânım geldi İbrahîm Beg. 1224”
(49a)
ZarîSi-i tedrîsiye ibtidâ-Nâricden yetmiş QoSuz senesi ­ilSa’deniT on ve resiye-
i İbrahîm Pâşâ-zâde ile dâNil olmuştur.13 ­ilSa’de 1178 diger maMalde muNarrer-i
müderris şod. [amâseden Paleb Sażası tevciye olundu. 19 MuMarrem 1202 żabQın
Temmuz. 10 ­ilSa’de 1179. Ordu \a]ısı neWebi 17 MuMarrem 1205. Mekke-i
mükerreme pâyesi tevsîMi 17 MuMarrem 1205. Bekriş müWâleMesinde rahż-ı aâni
neaeb olunub muntâm-ı müWâMalede İslambûl pâyesi ‘iQa olundu. 18 Zilhicce 1205.
Tevciye-i Saża-ı İslâmbûl 10 Zilkâ’de 1205 .Pûbubât Nazinesi iMdâaında adem-i
iMdâaı żeminde ba’żen mu’âreNeleriyle SıWWa-i Qe’vile menbi’. Burûsa’ya iclâ olundu.
20 `efer 1208.IQlâSiş-i arasat Cemâziyyelevvel 1208. Bâb-‘âli’de mukâlemete ve
şurâ-yı NaWWa me’mûr buyurduSda AnaQoli pâyesi ‘iQâ olundu. 11 MuMarrem 1212.
Ba’de Rûmeli pâyesi ‘iQâ olundu. 5 MuMarrem 1213. `adaret-i Rumeli evla 5. 1214.
`adâret-i Rûmeli aâniyen 5 `efer 1213. Şerîf-zâde ‘AQa Efendi meşihâti teşrîflerinde
üzerlerinde evlâ niSâbı bunlara tevciye buyurdular. 1221. Târîh-i ‘Ayni : “Eyledi
87

‘İWmet Beg’i MaWb-ı Resulullah naSîb.” İslâmbûl’da `amanveren maMlesinde ka’in-i


SonaSlarında vefât buyurdular. Yevm’ül Cuma’ ba’d’ül ‘öżr 17 MuMarrem 1222.
Târîh: “ Mât-ı ‘alâmet-i el-dehr 1222.” Surûri: “ Gitti lâhuta re’is’ül ‘ulemâ ‘İWmet
Beg. 1222.” ‘Arif Hikmet Beg: “Göçdü ‘İsmet Beg Efendi ‘alim-i mâhir idi.1222.”
(49b)

‘İFFET
Burûsa’da tevellüd idüb belde müderrisini zümresindendir. Bu beyt anıTdır.

[aQQınla la’l-i lebiTden cevâb istedim


Şarâb istedim amma küttab istemedim
(49b)

‘AFÎF
`âliM Efendi. Eyvânsarây semtinde Nânesinde müddet-i medîde inzivâ ve
iSâmet etmegin nisbet-i meOkûre ile müştehir olmuş idi. Yigirmi altı senesi aNirete
intiSâl etmiştir. ’Arif Hikmet Beg : “ ‘Afif ehl-i suMen vâWıl oldu mevâya. 1227”

MİRZÂ ‘ÖMER [ÂN


TeOkire derûnunda mevcûd bir varâSa üzerinde muNarrer olmaSla oradan aNO
ü taNrîr olaraS MeşS-i dihlâ Mirza ‘Ömer Hân. AWliş ez- Çarbegîr-est ki anca
mütevellid şode-est.

v” mqŸ ihvuj u §ÁqlÁ €r wf m}”q


v” ƒgg h j” qf ²e™wl v” p†u v” qt“

¦qhlj ˆw}u¤f qj m ”q ²Ÿ¥Û Žv


v” muw’ v” jl”qe© v” wftŸ v” qeÅ Ž wt|

mg– qv Äe” °lŸhj} hqwl v‡ geq›h wf’


v” mn րr¥“ j‡ hq mfwŸ v” ˆw‚ qŸ™ €}

mq™› րru} qj kq¿ §”q khe  kjlŸhq•


v” mq‹ ºejq› €r†} j‡ ƒqh °wf¥}
88

qÅw• ij qwf›h ¨u}w} Šwf„‰¿ kheœ


j‡ m©qà kel} v” ql¤|g j” ƒhj m”evr

~”eq e wr mgw mfhe• hquv jqj geŸq


j‡ ƒqwŸj ˆh v” €uwÁ j” k›Á jŸh ¥r

kvlŸe| §| vg mje ¨Áfhqr ~lr¤


v” mœq €|l wr wlÎeÅ m‡‚r pjÁŸ qr

jg šrŸ ¸ wf ˆjhg k}Áq› ~h wr qŸ’


j” ƒu’ kheq v” €|helj v” €Áw“r ~l´q

Müşki Ömer Hân


Meni kim mest-girîn gözleri öldürdü saġ olsun
GözüT bir çeşmesi ol iki ahûġa belâġ olsun

Tebessüm-ı Uahir et şîrîn leblerin inżi’âl eyle


Şekker band ile seng-i gülġunçâ endîş-i bî-dimâġ olsun

Seng-i gevher-i teşekkeni vaWfını diriġâ ‘arż eyleye


`adef-i anı iştimânıTa serâ-pâ bir Sulaġ olsun

Perişân Mâlime meşşâQe eylegin reşkden her dem


Anın da saçınġa yâ Râb Maste göTlümden Qaraġ olsun

Yüzüng gülşende açġıl gül yaSasın çak çak itsün


\ara Malingni körgeç lâle-dâġ üstinge dâġ olsun

Bu gülşen Suşları gülzâr-ı rubsarnıngnı şeydâsı


Emîri-bâh-gedâdır bâhi bülbül bâhi zâġ olsun

‘ULVİ
‘Ayıntâb’da Pâcı-zâdeniT Wulbundan tevellüd etmiş. ­ekâda mâ’id-i Oükkâ,
89

semâ’-ı iştihârı pür-Nayâ etmiş. Bir cevân-ı serâ-pâ hüner, Middet-i feQâneti berS-i
NâQeme rehber bir Oât imiş. Bir lâzıme-i evWâf-ı sâbıSa ‘anfuvân-ı şebâbında çerN-ı
çerN-eaîre esîr ü gerden-i nâziki rencber-i mâr-zencîr olub SaWd-ı istiafâ ile Paleb’de
Bâb nâm maMale iWâl olunub taMminen sinin-i ‘ömrü yigirmi beşe taSrîb etmiş
olduġu MaWda rehâyâb-ı Sayudât-ı ‘umûm ve vâWıl-ı ‘azn-ı cennet-i maġfiret lüzûm
olmuştur.
(50a)

‘İNÂYET
BuNâridir. Kel ‘İnâyet denmekle şöhret-şi’âr imiş. Pederi meşk-âb ya’ni süSSa
imiş. \ırS senesinden muSaddemce Mayâtda imiş. Zümre-i münşi’yândan bir şâ’ir-i
be-nâm imiş. MaN]ûma SulQân [ân Edâ maMlaWıT NavW-ı meclisinden imiş. SulQân
[ân Ferġâna’da muSîm olduSda mütercim BuNâra şâhı Mîr Paydar’a intiWâb-ı peydâ
etmiş. Da’imâ andan cüdâ olmaz imiş. Pîr adem imiş. Hemşire-zâde-i vâżi’ imiş.

‘AYNİ
Es-seyid Pasan İbni Püseyün’ül Ayıntâbi. 1180’de tevellüd etmiş. 1200 senesi
Asitâne’ye gelmiş. VaQanından Keki ‘Abdi Pâşâ vâS’asında 1198 Mudûdunda
‘Ayıntab’dan Nurûc ü Mar’aş’da dört sene miSdârı Sarâr andan Elbistan’a gelüb
Payâti Efendi’ye mülâki olub andan bir sene miSdârı iSâmed idüb Çelebi Efendi
Wurre emini olub Küçük ‘Ali oġlu Mavfından Elbistân üzerinden gidüb anda
mütercim Veli Qüvfa naUmını târîN düşürüb verdikde yidi ġuruş câ’ize virmiş, andan
Dârende’ye gelmiş. Dârende’de iki sene miSdârı iSâmet etmiş anda iken SulQân
Selîm cülûsu vaSi’ olmuş ve Payret Efendi ile anda mülâSat etmiş. BunlarıT
cümlesinden taMWîl-i ‘ilmde imiş.
(50b)
Anda 1205 Şevvâlinde Asitâne’ye gelüb SulQân AMmed medresesiTe girmiş
altı sene miSdârı anda taMWîl ile meşġûl olub [arpûQi Pasan Efendi’den taWavvurâta
Sadar oSumuş. AnıT vefâtında PalabıyıġıT bir miSdâr celâline gitmiş. `oTra
KütaMyalı MeMmed Efendi ile ülfet idüb ve aTa WoTra bacanak olmuş ve Zayyâr Pâşâ
o eanâda İslâmbûl’a gelmiş mütercimden Fârîsi ve PâfıU ve ‘ArûW-ı VaMîd-i Tebrîz
Sırâ’at etmiş ve Velüyüddin-zâde’nin ġâliba def’a-i aâniyesinde Rûmeli Sużâtı
silkine girmiş ŞeyNülislâm Dürrizâde def’a-i aâniye meşiNatinde
90

MıWra’ :”Arif Efendi yine müftü oldu cihâna”

târîNine câ’ize olaraS mülâzemet vermiş. Bir miSdâr BaWmaNâneye muWaMMiM


olub muSaddem Râtib AMmed Efendi’ye intiWâb etmiş. Oġlunu ve damadını
oSutmuş. `oTra Zayyâr Pâşâ Sa’im-maSâmlığında kitâbcı ve WoTra Râmiz Pâşâ’ya
Sapudân pâşâlıġında kitabçı olmuş. Râmi Çiftliġinde iken şevketlü ‘arzı ile Cine
manWıbını kendüye taSâ’üd vermişler ve kendüsi muSaddemâ QarîS-i Rûmelini terk
etmiş idi. BiT beyit miSdârı NuWretnâmesi vâS’a-i ref-ı’ ocaġı müştemîle manUûmesi
ve NaUm’ül cevâhir nâmında se-zebân lüġat-i manUûmesi ve iki biT otuz beyit
miSdârı SâSinâmesi ve Fârîsi’den ve Türki’den mürekkeb ve târîN-i keaire ile dîvânı
vardır.

PüsnüTe yüz vech ile taMsin olur âyineden


Bir naUar Sıl kendiTe tebyîn olur âyineden
(51a)

Ehl-i isti’dâd eder rûşen-dilândan kesb-i feyż


Nev-‘arûsân-ı cihân tezyîn olur âyineden

Ol peri-zâdım o deTli Müsnüme âşüfte kim


‘Aksini gördükçe Mayret-bîn olur âyineden

Cilve-i mehtâb-ı Müsn-i yâr ile her şeb baTa


Ferş olur sîm-âbdan bâlîn olur âyineden

MużQarîbdir Oât-ı erbâb-ı hünerden câhilân


Cebhe-i bed-Wûretân pür-çîn olur âyineden

Püsnüne pek baSmasın ol Nod-perest-i nâz kim


Kâfîr-i zülfü gibi bî-dîn olur âyineden

Bir ġazel söyletdi ‘Ayni baTa şevS-i Müsn-i yâr


ZûQiye sırr-ı süNân telSîn olur âyineden
91

Gül ruNun eyler ‘araS-rîz eşk-bâr olduSça ben


PüsnüTe revnâS verir âteş-niaâr olduSça ben

Âteş-i seyyâleye berS-i ‘araSla fer verib


Yandırır ol mest-i nûrum pür-Numâr olduSça ben

Çeşm-i mihre QuQiyâ eyler felek her Oerremi


Ol mehiT tâ reh-güOârında ġubâr olduSça ben

Cân şihâb-ı ġamze dil berS-i nigehden Navf eder


Fikr-i NâliTle gece encüm-şumâr olduSça ben

Palka-i fitrâk-i zülfüT pâyıma zencîr eder


VaMşetimden ‘âzim-i Wayd ü şikâr olduSça ben

Velvele-sâz-ı füsûs oldu zemîn ü asmân


Derd-i hecr-i yâr ile zâr ü nizâr olduSça ben

‘Ayniyâ bu heft beyti QâS-ı ‘arşa asdıġım


Söylerim ol çâr-ebrûya düçâr olduSça ben

Pür olur câm-ı tecelli bâde-Nâr olduSça sen


Fer verir mihre cemâliT neşve-dâr olduSça sen

PalSa-i fitrâS-ı ‘aşSa bend olur ‘anSâ daNi


Şâhbâz-Wayd için gülgün-süvâr olduSça sen

Künc-i şişe-Nânede mecnûn olursun ey göTül


Her periye çarpılıp ‘aşSa düçâr olduSça sen

BerS-i neş’e şu’le-tâb eyler fetîl-i zaNmımı


Tîġ-ber-kef mest olub âteş-‘iOâr olduSça sen

Dil yem-i sim-âb ü müjgânım reg-i cevher olur


92

‘Arż idüb mir’ât-ı MüsnüT cilve-kâr olduSça sen

Teşne-i yâb feyż eder rûM-ı Cem’i her Satresi


Bezm-i meyde sâSiyâ cur’a-niaâr olduSça sen

Bezm-i gülşende çerâġan itsün ol lâle-‘iOâr


Âteş-i Masretle ‘Âyni dâġ-dâr olduSça sen

Fârisi
ƒ|e¤ ƒq} €Ÿ kh ef qhvlj Úefqv ºr gh
m|whj vq} jqhj €uhe¤ րu†”q hq”

v” ²qr’ ¨•rfehqÅ m“”h ƒÁr” °”u}r


m|w}˟ qw© gh j}‚ ؜w“h Ül› qwtr

he“” šru Ž†u šq‹ gh ƒ|} q} ²Ÿr


ƒÁwrlq} §w‚ gh v”e¤°Ÿ ր‡| qwŸ•

š›wl šqeÇ ˆqw¿ jÇ Ö€Állh oh €“ ƒlelœ


m|hil‹ jÁÁlrlŸÁ °Ÿ qj Ø}f“f”h hq‚

š•w °e‚ ؓv|g e §qŸ ºlÅwÁ™Ÿ oh ¨nl  w³™


ƒ|wÅun ²lqŸ’ je• ˆw}uŸr °w¤ ~œh ~Ÿ
(51b)

vÁjq“ lfif mfuh mgr ր|w•lulur


ƒ|hjlŸÁ kqwl”œ e Ž™’ ƒ|e|¤ šŸl

mihj °w›eŠրlq} m™”’ jhg” h ~Ÿ


mÁhqle §‡h Žl gh mÁwÁ ˆh {qrr

¸“ qr wǒ v™ ˆv‰• w¿ €Áœqr i ˆjw”}


ƒÁwÁw¤ ke} jqe|œq ØÁl’ o¤’ keqr
93

PARF’ÜL ĠAYN

ĠÂLİB DEDE
ĠalaQa mevlevihânesi şeyNi. İsmi MeMmed. Evâ’il-i Mâlinde maMlaWı Es’ad’dir.
1213 vefât etmiştir. TârîN-i Nebîl Beg : “Göçdü Ġâlib Dede yâ Hû diyüb ehl-i Mâle.”
Surûri :

Göçdü 27
Ġâlib 1022
Dede 12
Cândan 108
Yâ Hû 22
1213

ĠÂLİB
SâbıSa Pâremin müftüsü İbrahîm Efendi-zâde. MaMmûd Pâşâ maMkemesinde
küttâbdan imiş.
(52a)

MÎRZÂ ĠÂNİ
­ikri sabSat eden Mirzâ `âdıS münşiniT damâdı Mîrzâ Şâkir’iT necl-i necibi
BuNâri Mîrzâ Ġâni’dir. BuNâra’da tevellüd idüb reside-i sinni temyîz olduSda
zümre-i küttâb-ı münşiyâne iltiMâSla türbeti-yâfte olmuş. Bir muSteżâ-yı Qab’-ı
naUma daNi isti’dâd-ı kisb etmiş. TaMminen biT iki yüz Mudûdunda tevellüd etmiş.
(52b)

HARF’ÜL FÂ

FÂ’İZ
BıçaSçılar imâmı Mafîd-i Es-seyid MeMmed Efendi. NaSîb olmuştur. Dîvânı
vardır. BiT iki yüz yedi Şevvâlinde intiSâl etmiştir. Fâ’iz TevfîS Efendi şeyNülislâm
olduSda uhdelerinde olan Nı]met-i niSâbet-i şerîfe maMal olmaġın sabıSâ Edirne
94

pâyesi olan Es-seyid MeMmed Fâ’iz Efendi, mesned-i şerîf-i niSâbete ihsâle olundu.

FERRİ
Neş’et [âce şakirdânlarından imiş. Post-rütbe, dîvân-ı eş’ârı ru’yet olundu.
(53a)

FAŻLI NA`ÛPİ-ZÂDE
Şeyh NaWûMi Ala’addin Efendi’niT necli MeMmed Fażlullah Efendi’dir.
Üsküdâr’da Zuġancılar nâm maMalde cedleriniT ceddi NaWûhi NażretleriniT tekyesine
pederleri yeriTe câ-nişîn ve şeyN, 5 Zilhicce 1218 târîNinde intiSâl ile cedleri ve
pederleri canibinde Subbe derûnunda defn olunmuşlar.

Entâc-ı muWavver değil eşkâl-ı emelde


Bî-fa’ide da’vâ-yı hüner cümle Wûrede

MaWlûb-ı füWûlunda bu devriT hele râWt


YoS cins-i Wafâ aTladıġım nev’-i beşerde

FA\ÎR
Şemseddân ‘Abbas Dihlevi’dir. Hind’de vâlih, Daġıstâni’ül aWlıT dîvânını cem’
idüb bir dibâce-i belîġe taNrîr etmiştir.

FEHÎM
İsmi MeMmed’dir. Na’lband-zâdelikle müştehîrdir. MasSâQ-ı re’si olan Adana
şehrinde müftü iken biT yüz QoSsan dört senesi irtiMâl-ı dâr-ı beSâ etmiştir. TârîN-i
Surûri: “Allah bihişte nâ’il ola Na’lband-zâde Fehîm.” Ulemâdan bir Oât imiş. Sinni
elliye Sarîb olduSda fevt olmuştur. AaârıTdan bu târîNten ma’âdına dest-res
olamadık. Berâ-yı veled-i Nod ‘ömr-i Qavil iMsân ede YaMyâ’ya Mayy-ı müste’ân.
1188 Rebi’ülevvel.
(53b)

HARF’ÜL KÂF
95

\Â’İL
ASgermâni MuWQafa Efendi. (Tezyil) TeOkire-i ŞefSât’te külliyetli olduġu
mesQûr dört ‘aded ġazel muNarrerdir. Bu ġazel andan me’NuOdur.

Nüvâziş etse de dil-ber inanma ey göTül dekdir


Ki onuT baMr-i zu’munda her âdem şaşSın ördektir

Ne mümkin yâra çift olmaS Uerâfetle neUâketle


Dabı SundaSdan ol ‘ayyâr fenn-i Mîlede dekdir

Şeb-i firSatda Sanlar yutmalı bir mâha ‘âşıSsaT


ŞafaS aTlarsıT ey dil saTa bir rengîn ördektir

Erir ‘aşıS olan nâm-ı dil-ârâyı iştdikde


Nigîn-i yâr aTunçün defter-i ‘uşşâkdan Makdir

Nice âyîne-i dil münkesirdir dest-i cevrinden


SaSın ey şîşe-i bâQır anuT sengiT-dili pekdir

AnuT WıS WıS cefâsından fiġân etmektedir dil hep


Müyesser olsa da geh geh vefâsı lîk seyrdir

Dürûġ-ı va’de-i vuWlatla yârı ittihâm etdim


Demiş inWâf edip \â’il belî Savlinde gerçekdir

\ASIM [ÂCE APRÂRİ


Kabili’ül aWldır. Zaraf-ı Hind’e seyâMat etmiş. Ticâretle meşġûl imiş. ANir-i
‘ömrüTde ticâreti terk idüb Qebâbetle iştiġâl eder imiş. `oTra Yârkend’de sâkin olub
evlâd ü ‘iyâl peydâ idüb anda vefât etmiştir. ¾arîf’ül Qab’, laQîf’ül mu’âşere kimesne
imiş. Müretteb dîvânı var imiş. Fârs-ı deçây MaSSında bir meanevisi var imiş.
(54a)

\ADRİ
İSlîm-i ‘Acem’de [orâsân’dan bir derviş-i seyyâM imiş. Bülend kad, kösec’ül
96

lihe.1240 zinde imiş. Bu ġazel zâde-i Qab’ıdır.

€f±‡| ˜r ¨Ÿ”‚ ej Ø¥he‹r


€f”| w¤rw¤ mœ Øulu jql“ €ulr™ e‚

¦|l‹ £w“´ vœj €“ €er ev µ‰ khqr gh


€ ”| hj} qj™ €‚ ~“ qÛÁ hq€|w© ij €}

¨wr hv© qr €”lŸœ ef kij™ qwl m”‚ ej oh


€f”| w¤rw¤ €Ÿœ ¨iej €Áfz e ˜r €}
(54b)

HARF’ÜL KEF

KÂTİB
Süleymâniye vâlisi AbdurraMmân Pâşâ münteWibânıTdan Rüstem Aġa bin
MaMmûd Aġa’nıT ferzend-i ercümendi Süleymân Efendi’dir. TaMminen
Süleymâniye’de 1217 sinn-i senesi MudûduTda Sadem-nihâde-i ’alem-i vücûd olub
sinni dört beşe resîde olduSda pederi fevt olmaSla yetîm Salub Senendec’e
validesiyle NallarınıT a’ini, vâlidesiniT birâderleri yaTına gitmişler. Beş altı sene
anda iSâmet idüb andan Süleymâniye’ye ‘avdetle iktisâb-ı hüner ü ma’rifete dâ’ir ve
vali-i müşarün ileyhe müntesib olaraS inşâ-yı Fârîsi ve şi’iri taMWîl ve kendüye lâzım
olan ma’ârifi tekmîl etmiş.

KÂMİ
[ârezm’de bir şâ’ir imiş. Çaġatayi eş’ârı var imiş. 1234 senesi Mayâtta imiş.
(55a)

KÂNİ EFENDİ
Mûmaileyh ‘inn-i aWl-ı menşe’ meşâhîr-i aWMâb-ı hüner olan medine-i
ToSat’tan sinn ü sâli henüz bâliġ-i niWâb-ı şebâb olmazdan aSdem-i ‘Arabi ve Fârisi
ve Türki eş’ârı manUûm ü menaûr-u münşe’et ve aaârı maSbûl, üdebâ-yı zemân
olduSdan ġayrı ZariSât-ı ‘Aliye-i Mevleviye’ye intiWâbı olmaSla ToSat şeyNi
Nı]metiTde sikke-pûş bir nev-cevân iken ŞeyN’ül vüzerâ Pekimbaşı-zâde ‘Ali Pâşâ
97

merMûm Zrabzon’dan üçüncü ref’e Wadâret-i ‘uUmâya müddet-i mevâ gelürken


ToSat’a uğradıSta SaWide ve târîN Wunub müşarün ileyh SadriTi ‘ârefe olmaġın iOn-i
şeyNle dâ’irelerine alub Asitâne’ye getirmişler idi. Liken muSteżâ-yı cevelân-Qab’ bir
vâdide aabit-Sâdem ve bir Wuretle hem-dem olmayub ülfete ve lâübâli meşreb
olmaSla QariS-i Nâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyun’a idMâl olunmuş iken o maSûle Sayûdât
Wurrı kendüye pây-bend ta’alluS olmayub gâh dîvân kâtibi kaleminde âvân-güOâr ve
gâh dîvân kitâbetleriyle Qaşra maMallerde keşt ü güOâr ederdi. Evâ’il-i Mâlinde mey ü
maMbûb-mâ’il ve avâNirinde bereket-i ZariSât-ı ‘Aliye ile rütbe-i WalâM-ı Paleb’e
vâWıl olub bu ref’e, Sayûdât-ı dünyeviyyeden külliyen dâmen-keş-i ferâġ ve ‘ûzlet ü
‘âzm-ı Sarîb, civâr-ı raMmet oldular. Hevâyi Qarzında hezelliyâtını gören yârân ve
ba’żen ser-güzeştiş istimâ’ iden iNvân-ı Wâde-dilân, Kâni’nin ne ‘âyârda olduġunu
derk edemeyüb: “ [arâbâtı görenler her biri bir Mâletiş söyler.” feMvâsınca herkes
MaSSında bildiği Sadar söylerlerdi. Pâlbûki merMûmuT ayine-i Qab’ı Waf, sine-i
sekînesi, Sudûret-i Sayd-ı nâmûWundan pâk ü şeffâf olmaġın ba’żı Nabis’ül Qab’
hezeller eQrâfıT alub ” Kâni Efendi şu Sâfiyede bir beyt buldum, Sâfiyede teng
ancaS” diyerek teMyîc-i Qab’ ederlerdi.
(55b)

Ol vechle hezelliyâtı sâ’ir-i aaârından çoStur. Liken ‘Arabi ve Fârîsi ve Türki


bî-naUır-ı na’t-ı şerîfleri ve vâradât-ı evliyâullah bî-Mesâb neUâ’ir-i taNmîsleri ve nice
naUm-ı pâkizeleri vardır ki maSbûl-ı erbâb-ı inWâftır ve münşi’eti eş’ârına ġalibdir.
Ser-âmed-i şu’ârâ-yı ‘aWr Vehbi Efendi’niT vefâtı için didiği târiNtir : “Gitti gevher
idi güyâ o ma’ârif Kâni.” TârîN-i Surûri : “Her sözü ma’den-i cevher idi, gitti
Kâni.1202.” Rahmetullahi ‘aleyM .Ez-târih min 202 ali 202.

KÂNİ
İsmi Ebûbekir’dir. BiT iki yüz altı senesi Rebi’ülevvelinde peymâne-i ‘ömrü
temâm ve Sarîb-i Hazreti Ebu Eyüb Ensâri’de ġunude-i yested-ârâm olmuştur. Seng-
i mezârlarıT aNirine taNrîri mu’tâd olan El-fâtiMa lafUı bunlarıT marSedlerinde
yoStur. Hinn-i vefâtında “ Seng-i mezârıma taNrîr edib beni nâWdan FâtiMâ der-yûze-
giri etmeyin.” Kendüsi men’ etmiş. Ba’żı aMbâbdan böyle istima’ olundu. El’ahde-i
‘ali’ül râvi.
(56a)
98

KİRÂM
‘Abdullah [ân. BuNâra padişâhı zamânında münşi’lik manWıbında bir şâ’ir-i
be-nâm imiş. Fârîsi dîvân-ı kebîri varmış.

\ıQa’
¨wr €f›wr ˆqtr €„ v”wrÁ wlÁj gh €} ²Ÿ|hv|
jqhvÁ Žw© e ŕ e ¸ug °hqwÊÁ ij“ ؍“

Žwr™h }e“ ÝeuÅ v‡wr|¨lr gei ej


vqhvÁ Žheo Ø} ŽwrÈh e ²¥ev mhq}
(56b)

HARF’ÜL LÂM

LÂMİ’
Rûmeli Wadrını ‘İWmet Beg Efendi yine
Virdi istiMSâS-ı zâtiş ile te’yîd-i MaS

Hamdullah ol emânet buldu şâyân-ı ehlini


An lev’-i devâ emrîne Oâtında oldu maWdaS

Ref’-i QariS-i afâS etdi nûr-ı fażılla


Rûşeni babş-ı cihân olduSda mânend- şafaS

Ol şeref-babş-ı mu’alla-Wadr-ı ‘izz ü devleti


‘Ömr ü iSbâliyle dâ’im eylesün Rabb’ül MalıS

Nûr-veş-i târîN-i Lami’ bendeye etti Qulû’


Rumeli câhına ‘İWmet Beg yine oldu aMaSS
(57a)

HARF’ÜL MÎM

MÜBÂREK
99

İsmi MuWQafa’dır. Erzen-i Rûmdandır. Bu ġazel’ül-muNarrere Mübârek ser-


levhâsıyla ta’lîk NaQQıyla TeOkire-i ŞeyMülislâm meyânında mevcûttur. Şu Mâlde
mütercimiT NaQQı nefis olduġu gibi ŞeyNülislâm Lami’niT mu’âWırı olduġu
anlaşılıyor.

Sipihre Qa’n edenler maUhar-ı ikrâm ben Saldım


[alâyıS-ı rize-çîn Wufr-i en’âm ben Saldım

Süvâr-ı tapusun iSbâl vardı hilye-i kâma


Semend-i nekbet-i bed-neMbet ile nâ-kâm ben Saldım

Nikîn-kâm yana durdu acânib-i nâm-ı maSWûdu


Meded ey lâle-ruN devriTde bir bî-nâm ben Saldım

Olub bezmiTde sâSi saġâr-ı ser-şâr-ı mevc-engîz


Hemân teşne-leb-i câm-ı mey-i gülfâm ben Saldım

Zavâf-ı Ka’be-i maSWûd etdi yek bîn-i züvvâr


Mübârek mâMWal-ı pûşîde-i iMrâm ben Saldım

MÜCDEVİ
Baġdâd civârında Baban hükkâmından [âled Pâşâ’nıT ferzend-i necîbi
MeMmed Pâşâ’dır. BiT iki yüz kırk QoSuz senesi Kerkük’te ecil-i Sażâ ile fevt olub
anda medfûndur. Molla MaMmûd Zengi’nin tekyesi civârında kendüsi Nâric-i
Kerkü’te sâkin idi. Şi’ir-i Fârîsi ve ‘Arabîsi vardır. \aWâ’id ü meanevi vü ġazel,
Nülâsa envâ’-ı şi’irde, eş’ârı keaîresi var imiş. Cümle-i suNenindendir.

{”’ ˆq qj €|Ÿ kwà je• q jlŸ wr


² j™ Žeh ¨f©wr q €¥‹qŸ ~lqj|w}
(57b)

MÜCRÎM
AWlı [ârezm’den imiş. BuNâra’da sâkin imiş. Zümre-i münşi’yândan imiş.
100

Fârîsi ve Türki müştemîl divânı var imiş. 1230 Mudûdunda yâMûd bir sene WoTra
BuNâra’da vefât etmiş. Ġâyet pîr imiş.

MU[Lİ`
Sirozi İsma’il Beg-zâde Yusûf Pâşâ’dır.
(58a)

MÜSTA\ÎM
Pâcı Süleymân BuNâri’dir. TâriN-i vefât-ı MüstaSîm Süleymân Endegâni.

Lî-‘Ayni
‘Adne gitti maverâünnehirden kevaer için
Fażl-ı örnek MüstaSîm’ül Qab’ idi miali ‘adem

‘Ayniyâ târîN-i manSûQ-ı vefâtın söyledim


Sû-yı cennete çıSar ancaS WırâQ-ı müstaSîm

MESTÛRE
Senendec’ül aWl. MeMmed \âdir nâm kimesneniT oġlu Eb’ul Pasa’nıT duNter-i
pâkizesidir. El-Mâl Mayâttadır. Envâ’-ı şi’irde Sâbîliyeti vardır ve NaQQı daNi Nûb imiş.
Pâkim-i Senendec Püsrev [ân kendüye ‘aSd etmiş imiş. Kebîr-i dîvân-ı eş’ârı
vardır.
(58b)

MU\ÎM CÂN
Nâmı MeMmed. Pederi MeMmed Selîm’dir. BuNâra’da bir cevân-ı Nûb-liSâ
imiş. Pederi Hindi’ül-aWl imiş. Kendi BuNâra’da tevellüd etmiş. Vâlidesi ‘Ömer [ân
bin Mîr Paydar’ıT gügesi ya’ni süt vâlidesi imiş. Bu münâWebetle ‘Ömer [ân
BuNâra Padişâhı olduSda irtibâQ-ı tam-peydâ idüb nezd-i padişâhîde umûra müdaNâle
eder. Sâhib-i nüfûz olmuş. ’Ömer [ân’ıT birâderi Bahâdır [ân BuNâra’ya ġalebe ve
Mükümet-i birâderinden nez’ ettikde bu eanâda merSûm iNtiżâ etmiş. Derûn-ı muNtefi
olduġu Sarşudan İbrahîm Beg mihterce Bahâdır [ân Qarafına iNbâr etmiş. Bu mıWra’-
ı ‘aşıSâne anıTdır.
101

qhq™ jql} w¤} ° qw–n k ‡Ÿ ~lh qwl

MEKKİ
ŞeyNülislâm MeMmed Mekki Efendi’dir. Pîrliğine binâ’en biT iki yüz altı
senesi ­ilSa’desiniT yigirmi ikinci günü ma’zûl olub Nânelerinde iSâmetle ‘izzaz
oldular. (Tezyîl) Bu ġazel-i ‘alîleri TeOkire-i ŞefSât’ten taNrîr olundu.

Bezm-i ‘alemde meserret baTa canân iledir


İnbisâQ-ı ezelî vâWıQa-i cân iledir

Kafir-i ġamzesi çoS kimseleri etdi esîr


Bu reviş mülk-i derûna Waf-ı müjgân iledir

La’l-ı bûy-gerdeT ile meyde Mabâb-engîz ol


Zîver-i rişte-i dür-dâne de mercân iledir

Dâġ-ı Masretden olub firSât ile pür-te’aîr


‘ÂşıSıT her subanı çâk-i girîbân iledir

Mekkiyâ ‘ârif olan balSa tekâpû etmez


İ’tibârı kişiniT mâye-i ‘irfân iledir
(59a)

MÜNÎB
‘Ayıntâbi Es-seyid MeMmed Efendi’dir. ’Allâme-i Oü-fünûn Wa’d-ı zemân ve
seyyid-i avândır. Pederi Debbâġ zümresinden olmaġın beldesinde DebbâġlıSla
şöhret-şi’ârdır. Münîb Efendi’niT aWıl Nâcesi Sale’ imâmı Ebubekir Efendi’dir.
Vefâtiş min 20 Şevvâl 1238 der-GüzelMiWâr Aydın. (Tezyil) Bu ġazelleri TeOkire-i
ŞefSat’ten me’NûOdur.

Ġazel
YâriT Qutalım ġamze-i nâvek-eaeri var
‘AşıSlarınıT sîne gibi bir siperi var
102

Bûs-ı lebini başıTa SaSsa n’ola dil-ber


­evS-i meyiT elbette göTül derd-i seri var

Meyl etdirir eşk-i rub-ı zerdim baTa yârı


Pâlince faSîriT de biraz sîm ü zeri var

DiSSatler ile yoSladım ol mûy-miyânı


Bir bançeri var WoSunu bir kemeri var

Yapsa ġazel-i Es’ada ebyât-ı neUâ’ir


Bu Qâze zemîn içre Münîbâ da yeri vardır

Bâr-âver-i ‘irfân ola tâ gülşen-i hestî


Yârî Sıla ol nabl-i kemâl ü hüneri var

HARF’ÜL NÛN

NÂ’İL
Râmi Pâşâ-zâde MuWQafa Beg’dir. MuSaddemâ defterdâr olub ba’de ‘azl ve
ba’de tevkî’i manWıbıyla ‘izzâz olunub bu manWıbda iken 2 MuMarrem 1170 ‘azm-ı
cennet-i ‘aliyât etmiştir.

NÂDİM
İsmi Molla [udâyi NaUır imiş. AWlı [ârezm’den imiş. BuNâra’dan ve
Ebkend’de sâkin olmuş. ’Ulemâdan imiş. Türki ve Fârîsi eş’ârı var imiş. 1234
Mayâtta imiş ve Ebken’de Sal’ede imâm imiş. Ders oSutmak üzre evSât-güOâr imiş.
(60a)

NÂZI\
‘Acem şu’arâsından ‘aWrımızda mevcûd idi. TârîN ve SaWâ’idde yed-i Qûla
WâMibi imiş. BirSaç mâh Baġdâd ve Kürdistân eQrâfına gelmiş ve Senendûc’da iSâmet
idüb’avdet etmiş.

N¾IR
103

BuNâra’da bir şâ’ir imiş. Mîr Paydar’ıT nedimâsından imiş. Dâ’imâ


bezminden cüdâ olmaz imiş. BuTlar iki kimesne imiş. Biri ‘İnâyet diğeri mütercim.
1234 Mayâtta imiş. TaMmînen ‘ömrü SırSa resîde olmuş.
(60b)

NÂYÂB
Şerîf MeMmed Beg. Evâ’ilinde -Dîvân-ı Hümâyun Salemi şi’abâtından teMvîl
Salemi ki müeMMiren Nişân-ı \aleme Saleb olmuştur. - Dîvân Salemi ketebesine
iltiMâSla kesb-i hüner etmiş ve Seyyid MeMmed Pertev Efendi’den ta’lîm-i Farisi ve
fenn-i eş’âr Sılmış ve ba’żen vüzerâya Sapu-kethüdâlıS ile evSât-güOâr olur idi ve
QarîS-i Nâcegâniye dâMil olmuş idi. Cem’-i şerîf’e ‘azimete niyyet ve belki sefîne ile
isticâr etmiş iken tebdil-i taSdîr ile Mora Mudûdu Sat’ına İsma’il Beg’e irsâl olundu.
`onra bir buçuS sene miSdârı ol maWlaMatla ol Qaraflarda keşt ü güOâr idüb
Asitâne’ye gelmiş ve mevsim-i Wayfda yine cem’-i şerîf’e ‘azimet niyetinde iken
mevsim-i şitâda Mulûl-ı ecel mev’ûd ile ‘azm-ı bihişt-i câvidâni etmiştir. Üsküdâr
Naricinde Nerdübân Sariyesi canibinde birSaç seneden beri iştirâ ettiği çiftliġinde
sâkin olmaġın, maMal-ı merSûmda vefât, Sarye-i meOkûrede mezâristânıTda defîn-i
MaS olmuştur.1231.

NEBÎL BEG
İsmi MeMmed’dir. ŞeyNülislâm ‘Aşir Efendi’niT Mafîdidir. 1210 müderris olub

NEDÎM
Merzbûm-u Erzen-i Rûm’da peydâ ve ‘unfuvân-ı şebâbında QarîS-i
nedâmetgâh, dâr-ı fenâ ve Nedîm bezmgâh-ı Wûrre olmuştur. Bu beyit neş’e-engîz
NumNâne-i ‘alemdeki yâdigârlarındandır. Mîfr ü şân-ı zemâne ġazel almaz yoNsa.
(61a)

“Der idem bûs-ı leb-i yâre sezâdır ġazelim.”


104

Üstâd-ı Erzen-i Rûmi RaMmi Efendi’den menSûldür. Hatta kendü akrabalarından


imiş.

NEŞ’ET [ÂCE
Surûri : “Neş’et Efendi göçtü cennet ola menzîli.”

Derd-i dilden dem urur cân nefesden nefese


‘ÂşıSân-ı maUhar-ı iMsân nefesden nefese

Nefes evlâdımızın ıraiyle bize erdi bu dem


Zayyib-i enfâs-ı ‘azizân nefesden nefese

Ye’s-i enfâsladır debdebe-i devlet-i ‘aşS


Genc-i bâd-âver-i cânân nefesden nefese

SâMil-i sâmi’e göTlümle demâ-dem pürdür


Mevc urur gevher-i ‘ummân nefesden nefese

Şîr-i mâder nefesi dem-be-dem ahû peçeye


Âfet olsa n’ola canân nefesden nefese

Mûra iMsân olunurken yine yoS Qâlebi Mayf


Raygân-ı mülk-i Süleymân nefesden nefese

Münceli dilde hilâl-ı meh-i ken’ân her dem


‘Iyd-ber-’ıyd-ı ‘azizân nefesden nefese

BaşSa bir neş’esi var Neş’ete ermiş gibidir


Neş’e-i Mużret-i âşiyân nefesden nefese

NU`RET
[arpuQi Ebûbekir Efendi’dir. Beldesinde ÇanSal-zâde denmekle şöhret-şi’âr
imiş. SeyâMat QarîSiyle beldesinden Baġdâd’a ‘azimet ve anda Meftullah Efendi ve
anıT emaâli nice ‘ulemâya muSârenet ve andan İrân semtine seyâMat ve andan Şâm’a
105

gelüb andan İslâmbûl’a gelmiş. Payli fünûna âşina ve kimyagerlik sevdâlarına


mübtelâ imiş. ’Oamânlı kütüNhânesine MafıU-ı kütüb olub andan vefât etmiş. Herkese
devâ saġlıS verir ve dâ’imâ Fârîsi ta’lîm eder ve herkesin ‘indinde muvaSSer ve
şeyN-i celîl’ül Sadr olarak destîni teSbîl eder.
(61b)
Zıbb-ı rûNâni ve cismânide mücerrebâtını cem’ idüb “PâWafr” ismiyle Türki
risâlesi ayâd-ı nâWda şâyi’dir. Türki, ‘Arabi, Fârîsi’den ‘ibâret altı yedi cüz’ miSdârı
dîvânı vardır. Sâ’ib merSûmuT elif ve tâ Safiyelerinden bir miSdâr ġazalliyâtını şerN
etmiş. Her ne Sadar Uâhir ise de taWavvûfa meyl eder. `oTra yine her Safiyesinden
bir miSdâr ġazelliyâtını yine bu siyâS üzre şerN etmiş. Dâ’imâ kitâbet ve ta’lîm-i
ders ile müşteġil bir WâliM-Oât imiş. Müfdi’niT Hetk’ül Esrâr nâm tefsîr-i
taWavvufiyesiTi iNtiWâr etmiştir. Kendi NaQQı ile nüWNâsı faSîrdedir. (Tezyil) Bu ġazel
TeOkire-i ŞefSat’ten naSl ü tesQîr olundu.

Etdi her târını bir nâQıSa sanQûr saTa


Etmedi Mayf eaer-i güfte-i mehcûr saTa

Yine Wad pâresiT ey kûh-ı taMammül bilmem


Hele bul kendiTi ta’n eylemesin Zûr saTa

ÇeşmiTi seyr ede Mâşâ ki Süleymân-ı felek


[ırmen-i encümü babş eylese ey mûr saTa

Bir de baQ geldi edip dûş-ı cemâliT tezyîn


×ıSlet etmez mi efendi iki semmûr saTa

Dügmesin çözmiyecek olmadı çeşmiT Rûşen


Her zamân böyle muMabbet mi gerek nûr saTa

Âferîn meşrebiTe var pesendim NuWret


Neş’e-i bâde verir dîde-i mabmûr saTa

NA¾ÎF
MeMmed Efendi. Velâdetiş 1180 Şevvâl. Üsküdâr Sa]ısı oldu. 20 Şevvâl 1239.
106

Üç mâh daNi medd olunub MuMarremiT yigirmisinde mun’azil oldu.


(62a)

NA’Tİ
‘Ayıntâbi’ül-aWl. Beldesinde kefşgerlik Wan’atıyla müşteġil bir şâ’ir-i Sadir
olub 1200 sene Sadar labis’ül bâs-ı musta’âr-ı Mayât imiş.

Nİ’MET EFENDİ
Ordu-yu Hümâyun Sa]ısı olan Ni’metullâh Efendi sinn-i şeyNûNata resîde ve
\artal ve BabaQağı vâSi’atıT bil’nefs müşâhâde eyleyüb sâl-Norde olmaS Masebiyle
manUûr-ı çeşm-i ‘itibâri olan vaSa’-ı fâci’a-ı meOkûreden müteeaair ü mübtelâ
olduġu wlÁe›u› illeti we¿› we¿ müşted olub, devâsı ‘ind’ül ıQba müteessir olmaġın
giderek rûM-ı müsta’ârı temettu’-ı Suvvadan binevâ ve ‘akibet’ül emr, 1182 senesi
ŞevvâliniT on ikinci Çehâr-şenbe günü avâze-i cânistân-ı arWı’ı ile reh-i peymâ-yı
bâtın me’vi olub Şemeni SaWabası mesâcidinden Câmi’-i ‘AtiS finâsininde idâ’-ı
Mafre-i fenâ olmuşdur.

Terceme
Mumaileyh Ebu Eyyüb EnWâri rûznâme Cesîmâ Abdülrâhîm Efendi.
Sülâlesinden yüz on iki târîhlerinde kadem-nihâde-i ‘alem-i şuhûd olub, hengâm-ı
Qufûlliyetinde yetîm ve vâlidesiniT pederi mevâliden Selânikli Mektûbi ‘Osmân
Efendi’niT hecr-i türbeyesinde mukîm olmagın vâdi-i sa’adet, mübâdi-i ‘ilm ü
ma’rifete ‘azm ü ceddi merkûmdan mülâzem olub SırS üç bilâlinde Mîrzâ-zâde Şeyh
MeMmed Efendi merMûmuT zamân-ı meşîMatinde silk-i müderrisine münsilik ve
tahsil, dest-mâye-i iştihâre münhemik olmuş idi. Merhûm, şâ’ir ü Uarîf ve herkesle
mu’âşîr ve elîf olmakdan nâş, Köseci Pâşâ ile taMWîl-i münâsebet ve ol vechle kibâr-ı
Qarîkden ba’żılarıyla meyânlarında munâġasat-ı mevWile-i münâferet vâki’ olmagın
Dâmad-zâde şeyhülislâm mulġında müderrisliği §‹ ɏŸ ve QarîSinden mehcûr ve
§©ÁŸ olub bir eyyâm-ı güzârân eyledikden soTra yine QariSe duhûl ve ba’żen
meşâyiM-i İslâm bidmetleriyle meşġûl oldular. Bundan soTra `udûr-ı Kirâm-ı
Evkâf’ı teftîş ve mukarreren Ahi Çelebi ve Mahmûd Pâşâ niyâbetleriyle imrâr-ı
zamân ve Dâr’u Sa’âde Aġası maStûl Beşîr Aġa vaSitlerinde beş buçuS sene
miSdârı Haremin Müftüsü olmaġla ibtiyâz-ı şöhret ü şân ve altmış, altmış sekiz
senesi eanâsında ĠalaQa manWıbı ile maMsûd-ı emaâl ü aSrân olmuştur. Ba’de MıWır,
107

\âhire ve Mekke-i Mükerreme mehâkîmin-i deverân ve İslâmbûl Kadılıġına


müteheyyi iken miyâne-i işbâhından intibâb ve İslâmbûl pâyesi ‘iQâsıyla selefi
Altunizâde Abdullah Efendinin yerine Ordu-yu Hümâyûn’a irsâl olunub seksen üç
senesi evâsâQında Tevki’i ‘Ali Pâşâ Wadâreti evâhirinde Babataġı meştâsına vurûd ve
şeccâde-i şerîfe Su’ûd eyleyüb bu defâ dabi üç seneye Sârîb, Şeri’ât-ı ‘Aza’ya
bıdmet ve zull olunduġu vechle tenkenâ-yı ‘alem-i fâniden fûshet-serâ-yı ‘adna rıhlet
eyledi. Efendi-i mumâileyh nefsinde râh ü resm-i Devlet-i ‘Aliye’yi ‘ari ve olduSça
zibâya-yı umûr-ı salQanata vâSıf olan zümre-i bayır-babân, kâr-ı elhândan
olduġundan başSa Oikr olunduġu üzre niWâb-ı şi’ir ü inşâdan bihre-dâr bir Oât, füccete
eQvâr olub cümle-i eş’ârından hâme-i çîre-destle çîre ve yâdigâr olmaS üzre nivîşte
olan mıWra’ıdır ki târîb olmaS üzre SulQân MaMmûd merMûmuT binâ eyledikleri
bende inşâd eylemiştir. Dört end-bend etti. Bu bend-âb-ı Mayâtı sû-be-sû mevlânâ-yı
mumâileyhiT divânçesi, Kartal vaSı’asında ‘arż-ı telef olduġu kendi lisânıTdan
mesmû’ olmaSla sâ’ir-i aaârına dest-res olmaS düşvâr belki teftîş-i dâ’iyyesine
düşenler cûyende-gân-ı muMâlat-ı ‘addadından şumâr olunur ve ehemmisi bâz-gîr-
hâme-i ‘ucûbe-nikâr olmaġın iabât-ı mıWra’-ı merMûmla iktifâ olunmuş. Ahn-ı TârîM-i
Sa’dullâh Enveri, min 1182 ‘ali 1188. (Tezyîl) Cenâb-ı Şeyhülislâm şu ‘ibâreyi
‘aynen Enveri’den naSl ettiği işâret etmiş olmuştur. NaUıren kendüleri Qarafından bir
şey yazmaġa vaSitleri müsâ’id olmadıġı anlaşılmıştır. Palbûki Wâhib-i tercemeniT
aaârı beyânen olduġu derecede külliyen nâdir-i ziyân olmayub ez-cümle TeOkîre-i
Şefkât’te dört Sıta’ ġazel mubarrerdir. İş bu ġazel andan me’bûzen taMrîr olundu.

Yâr-ı sîmîn-bedenim Sadr-ı niyâzı bilmez


Nicedir Sâ’ide-i bende-nüvâzı bilmez

Girye-i telbe eder bande-i şîrîn-kârı


Pâl-i Ferhâda degil vâSıf o râzı bilmez

Olmamış Sâfile-i râh-ı cünûna pey-rev


\ıWWa-i silsile-i zülf-i dırâzı bilmez

Rehen-i buld-i sitâyişde ser-efrâz olmuş


Dûzâb-ı derde Sonan sûz-u güdâzı bilmez
108

NaUar-endâz-serâ-perde-i vaMdet Ni’met


Fenn-i taMSîS reh-i ‘aşS-ı mecâzı bilmez
(63a)

NEVRES
Bağdâd Vâlisi ‘Ali Pâşâ’nıT dâ’iresinde Süleymân nâm kimesneniT ġulâmı.
Sakız cezîresinden Rûmi’ül aWldır. Bir ġulâm peçedir. Anda tebziye olub Fârisi
eş’ârı ta’allim etmiş. Kâbîliyeti dergârdır. Tahminen 1251 senesi sinni 15 resîde
imiş.

NÛRİ
Mehmed Pâşâ mîr-i mîirândır. ’Ayıntâb bânedânlarından Battal-zâde hem
‘ulemâdan ve hem şu’âradan imiş. Yörüki Köse MeMmed Pâşâ Wefere gitmemek
töhmetiyle ‘Ayıntâb Sal’esinde ba’d’ül muMârebe Satl etmiş.
(63b)

HARF’ÜL VÂV

VÂ`IF
AMmed Efendi. Bağdâd’ül aWldır. Vâlidi [arpûQi Ebulbekâ Pasan Efendi
Bağdâd’da sâkin, ‘ulemâdan dersle meşġûl bir kimesne imiş. AnaQoli
muMâsebeciliğinden ma’zûl ve vak’anüvîs iken Midilli’ye nefi olunmuş. Evâ’il-i
MuMarrem 1209 ba’de, ıQlâS olunmuş. Surûri : “VâWıf AMmed şiyem Sıldı
vefât.1221.”

MÎR VÂ`IF
‘Osmân Beg. Enderûn-ı şahâneden çıSmadır.
(64a)

VÂŻIP
Bubâra’da bir şâ’ir-i be-nâm imiş. Dîvân tertîb eylemiş. AWlı Bedebşân’dan
imiş. `efer-i sininde Bubarâ’ya gelmiş. Nâmı Molla Pâcı Bâki imiş. Ziyâde pîr
kimesne imiş. 1234 Mayâtta imiş.
109

VÂ\IF
Daġıstân Sıt’âsında Karabaġ nâm ülkede \azaS Qâ’ifesinden Uuhûr 1211 senesi
umerâdan MeMmed Beg emriyle Satl olunub terk-i dâr-ı ġurûr etmiştir. Zebâbetle
müşteġil bir şaMW-ı Sâbil imiş. Aaârından beyit müfred-i gûşe-zed olmuştur.

m|hvlŸ ~ €} šÁh ° qhjt“Á q}


jqhvlŸ €“| §| Ž«– qj hq €”l”

Şîşeden murâd tevriye QarîSiyle belde-i meşhûredir. Bir kıWWaya menbi’dir.


Belde-i merSûma âlân-ı lisân-ı ‘avâmda Şûşû Sal’esi diyü meşhûrdur. \arabaġ’ıT
bânları anda iSâmet ederler idi. İbrahîm [ân’ıT pederi Penâh Hân binâ ettiğinden
Penâh-âbâd dabi tesmîm ederler. Mütercem [âdîm Şâh \arabaġ’a istilâsında Mabs
edib Satl edecek iken ertesi Hâdîm Şâh’ı iQbâ’ı Satl idüb mütercem halâs olmuş.

Et-tereccüm
~l qr š”tr ¶wr ¶wrhq™
¨l qrÁ’ ¨¥} e ²¥} ¦œwl}
(64b)

VEFÂ’İ
İsmi İmâm \ûlu Mîrzâ’dır. Nebîre-i zâde Nâdir Şâh’dır ki nesebi böyle ittiWâl
bulur. İmâm \ûlu Mîrzâ ibni Şâhrub Mîrzâ ibni Rıżâ \ûlu Mîrzâ îbni Nâdir Şâh
Afşar. Nâdir Şâh Afşar \arabli ‘aşîretindendir. Bu Vefâ’i ve birâderleri Meşhed’de
sâkin MeMmed iken [âdim Hân dimekle meşhûrdur. BiT iki yüz on iki senesi
Meşhed’i żabQ ve bakiye-i bazine-i Nâdiriyeyi yaġma ettikde bunlar Herât’a firâr ve
bu iki birâder biri mütercem ve biri Paydar Mîrzâ Bubâra’ya ilticâ etmişlerdir.
Diğerleri Herâtt’a Salmışlar ve bir sene iSâmet etmişler. Sinni ziyi ile tezeyyi
etmişler. Liken ziyâde iltifâta maUhar olamadıSlarından cânları sıkılmış. Bir sene
soTra gitmeġe rubWat istemişler. Kerhen izn vermişler. SoTra Şâh Murâd Beg giden
adamlara deryâ-yı Âmûye’den güzâr ederken ġark edin diyü tenbih etmiş. Liken dü
birâder SayıSta şikeste-maMal müşâhede idüb teferrüs idüb der-‘aSeb-i sed etmişler
ve keşti-bâbları ġarkdan men’ etmişler. Liken Sarşıya vardıSda leb-deryâdan iki
110

sâ’at mesâfede olan Sal’e-i Çarcû’ya vardıSda anda Satl etmişler. BiT iki yüz on üç
senesinde Satl etmişler. Bu vaS’adan iki mâh muSaddem bu ġazeli inşâd etmiş imiş.

ƒlh ˆvwf›h ˜r qv °ejq“ ÄiÞ kw›¤ oh


ml ˆjw ›h ˜frŸ kql™› e krlg’ qj

~lŸg °hq‰h qj ƒljer j© §¥ ˆw”vw¿


mlh ˆjwf›h heÁlr ¡Á}r °hqef qj §lu
(65a)

wŸ ˆw¤ g’ ver šjw† —eh ֈeqo


ƒlh ˆjw ›h ˜frŸ šrqn §w• ؛l› qj

qeqn Žt¤gh mlfÁhjÁh q ej qj™


mlh ˆjwf›h hj“ ŽÂ °hq“lj qt‡r w 

¦wr jw” e ¦wr vw” e ¦wr jw” hq•r yh


mlh ˆjwfzh hj“ °e‚ ŒÁwŸt ²qt”r Œ”“

hv• ¸Î¥ qr• šl| šql“fj ßw›e yh


mlh ˆvwf›h hv© w| Ør wŸ €} Œf” }°lh qvwf

ES-SEYYİD VEHBİ
Devr-i AMmed [âni’de şâ’ir-i şöhret-şi’âr, mevâliden Püseyin Efendi’dir.
Paleb’den ma’żûl biT yüz SırS dokuz senesi ‘âzm-ı ‘alîyin ve CerrâMpâşâ Surbunda
Cânbaziye Câmi’i baQırasında defîn-i bâk-ı ‘ıQr-ı âkîn olmuşdur. Târîb-i Necîb
Eyyubi : “Âh Vehbi-i hüner-pîşe cihândan gitdi. 1149.”
(65b)

VEHBİ
Sünbül-zâdelikle şöhret-şi’ârdır. Lügât-ı Fârisiye’yi müştemîle ZuMfe ismi ile
müsemma ve lüġât-ı ‘Arabiye’yi müştemîle Nubbe ‘ünvânıyla mu’anven iki ‘aded
manUûmesi vardır ve [ayriye-i Nâbî siyâSında LuQfiyye nâm meanevisi vardır. Bir
111

hikâye-i hezel-âmîzi müştemîl Şevk-engîz nâm meanevisi vardır. Kasâ’id ü


gazalliyat-ı ‘Arabiye vü Fârisiye vü Türkiye, müştemîl yigirmi cüz’ miSdârı Dîvân-ı
Belâġat ‘ünvânı pirâye-babş-ı ayâdi-i nâWdır. Surûri : “Cennet olsun ravża, Vehbi
Efendi’niT mekânı. 1224.”
(66a)

HARF’ÜL HÂ

HÂŞİM
Mar’aşi. ’Âlim ve şâ’irdir. \alender-zâdeden oSumuş ve [asmi’den ahO-ı şi’ir
etmiştir.

HİMMET
Hemşire-i zâde Mîrzâ `âdıS. Menşe’i Bubâri’dir. 1234 Mayâtta imiş tahminen.

”Ÿh jer €“ ~wŸtŸ ˆqt‚u“ °h šŸœ mÁhj|


¨qhgu} ¸qÅ gh wrÇ vlh ؟ §w‚ °wrl q}
112

1. İlhâmi (III. Selim) 26. Pertev


2. İMyâ YaMya Efendi 27. Berri
3. Enveri Sa’dullâh Efendi 28. Behcet ‘Ali MuWûli
4.Es’ed Beg. Meş’aleci-zâde (Surûri: 29. Bahâr ‘Ali
“Cennet içre Sılsa Es’ed Beg’i hem-dem 30. Behcet Pekimbaşı
şu’ara.1228.”) 31. Bâ’is
5. Eşref ‘Ali 32. Burhân
6. Esrâr Dede El-mevlevi 33. Bülbül
7. Emin Beg Yeñişehri 34. BeSâyi
8. Efġân Gül MeMmed Beg 35. TevfiS ŞeyNülislâm
9. İMyâ Enderûni 36. Tâ’ib İsmâ’il Erzen-i Rûmi
10. Es’ed Derviş Beg 37. TaMsin ‘Arif Beg
11. Enveri ‘Ali Efendi (Surûri: 38. Tâ’ib
”MerSed-i Enveri ola rûşen.1209.”) 39. ×âbit
12. Esrâr Enderûni AMmed Çavuş 40. Cevdet
13. Edâ BuNâri 41. Cevdet
14. Es’ed `aMâflar ŞeyNi-zâde 42. Celâli
15. İMsân Divân Kâtibi 43. Câzem
16. Enveri El-Mâc Sa’dullâh 44. Celâli Bubâri
17. Edîb MuWûli 45. Cemâl
18. Edîb 46. Câhi
19. Enis MeMmed Bandırmalı-zâde 47. Cenâni
20. Es’ed MuWûli 48. Pamdi [alîfe-zâde
21. Es’ed Aġa 49. Pamdi ‘Ali Pâşâ-zâde
(66b) 50. Pasîb Beg Çorumi
22. Erşed 51. Palimgirây SulQân
23. Behcet Tiflisi 52. Pâmdi NaUîf-zâde
24. BâSi 53. Pâmid
25. Pertev 54. Pânîf
113

55. Pâlet MeMmed Sa’id 87. ­âtıS


56. Payret 88. ­ihni
57. Pamdi ‘Arab-zâde 89. RaMmi Erzen-i Rûmi
58. PuWûli 90. Râşid Parem- Pâşâ-zâde
59. Pasret 91. Râşid Reis’ülküttâb
60. Pasan [ân 92. Râtıb Reis’ülküttâb
61. Püseyin [ân 93. Râfet Surûri
62. PâOıS 94. RevnâS Bubâri
63. Payret 95. Refî’i Âmedi
64. Paşmet 96. Refî’i Kâlâyi
65. Pâmid 97. Refî’i İspiri-zâde
66. Pâkim 98. Ra’nâ Pâşâ
67. [ayri Reis’ülküttâb 99. Ra’ûf Emîn Pâşâ-zâde
68. [ayri Sünbül-zâde 100 .Râ’if MollâcıS-zâde
69. [aSan Şâh-ı ‘Acem 101. Râşid Veli Pâşâ Dîvân Kâtibi
70. [âdem ‘AUîm-i Âbâdi 102. Râtıb AMmed Pâşâ
71. [âliW Bubâri 103. RefîS
72.[âled Kürdi ŞeyM-i En-naSşibendiye 104. Râsim Şa’bân-zâde (Surûri: Göçdü
73. [âdem Şa’bân-zâde Râsim ah kim Şevvâl’de)
74. [üsrev 105. Râ’if İsmâ’il Pâşâ
75. [âledi 106. Râsim ‘Ömer
76. [âżer 107. Râmiz Pâşâ
77. [âsımi 108. Râ’if İbrâhîm Beg-zâde
78. [âled 109. Rıżâ Beg
79. [âliW 110. Re’fet Abdullâh Beg
80. [âki 111. RûMâni Semerkendi
81. [âtem (67a)
82. Dilâver 112. Rıżâ [ân-ı ‘Acem
83. Mîr Dânîş 113. Râsim Enderûni
84. Dâniş 114. Rüşdi Dîvân Efendi
85. Dervîş 115. Râġıb \apucıSlı-zâde
86. ­ekâ’i 116. Râmiz AMmed Beg
114

117. Rıżâ `âlim Efendi-zâde 148. Sâlim Nebîre-i İMyâ


118. Reşîd EğriSapuli-zâde 149. Surûri (29)
119. Ref’et 150. Seyfi \arafaralı
120. Râ’if 151. Siyret Âmedi
121. RûMi-i Kelîzi 152. Sâlik
122. RıfSı 153. Seyfi \arafaralı
123. Râşid 154. Selîm
124. Rüşdi Erzen-i Rûmi 155. Sa’id AMmed
125. Reşîd Vaka’nüvîs 156. Sa’id
126. RaMmi-i Kerküki 157. Sa’id Birâder-i [ayri
127. RevnâS [ârezmi 158. Siyret Amedi
128. RâSım [ârezmi 159. Salik
129. RaMmi ‘Ayıntâbi 160. Selîm
130. RâSımi Türbedâr 161. Seyfi
131. Re’fet ‘İWmet Beg-zâde 162. Sa’id Ahmed
132. Re’fet Râmi Pâşâ-zâde 163. Sâlim Mollâ Salih-zâde
133. Râsim 164. Mirzâ Sadık Buhâri
134. Râsim EğriSapuli 165. Sâfi Baba
135. RefîS 166. Sıdkı
136. Zülâli-i Bubâri 167. Sâfi Derviş Ahmed
137. Zeyni 168. Sabih
138. Zekâ’i 169. Sıddık
139. Zîver 170. Za’ifi Ayıntâbi
140. Zîver 171. Tayfur Beg
141. Zâki 172.Tayyâr Pâşâ
141. Surûri 173. Tâlebi
142. Sa’id Zorun-zâde 174. Tâlib
143. Sermed Şekeri-zâde 175. Tab’i
144. Sa’id Beg Şerîf Pâşâ-zâde (67b)
145. Sa’id [ayri Damâdı 176. Tal’ât
146. Mîrzâ Sevdâ Hindi 177. Zarîfi
147. Sâmi Ebûbekir Pâşâ 178. Zarif
115

179. ’İsmet İbrâhim Beg 210. ’ Ârif


180. ’Âsım Ayıntâbi 211. Gâlib Es’ed Dede
181. ’Ayni 212. Gâlib Haremin Müftisi-zâde
182. ’Ârif Müderris-zâde 213. Gayûr Ref’i Âmedi
183. ’İzzet Keçeci-zâde 214. Mirzâ Gâni
184. ’İzzi Kastamoni 215. Fa’iz
185. ’İzzet Enderûni İsmâ’il Beg-zâde 216. Fehîm
186. ’Urfi 217. Fazlı Nasûhi-zâde Fazlullâh Efendi
187. ’Ârif Sultân Kethüdâsı 218. Fazıl Beg (‘Ârif Hikmet: Eyledi
188. ’Afet Atçeken Ağası-zâde Fazıl gice ‘azm-ı cenân. 1225), (Surûri:
189. ’Urfi-i Üsküdâri Göçdi Fazıl Beg gice, ahbâbı nalân
190. ‘Ata Şeyhülislâm Şerif-zâde eyledi. 1225.) ( Surûri: İlâhi ola na’il
191. ’Afet Kassâm Yenişehri ‘Adn’a Fazıl. 1225)
192. ’Ata Yenişehri 219. Fazıl Haffân
193. ’Âmir Beg 220. Ferri Mehmed Tatarpazâri
194. ’İzzet Beg (Surûri: Menzilin dâr-ı 221. Ferid İbrâhîm Beg
cenân eyleye Rabb, ‘İzzet, 1221 ) 222. Fetta Beg (Feti)
195. ’Ârif Tahsin Beg 223. Fa’iz Es-seyid Mehmed Efendi
196. ’Âtık (68a)
197. ’Ârif Enderûni 224. Fakîr
198. ’İnâyet Buhâri 225. Kudsi-i Kelîzi
199. ’Afîf 226. Kudsi-i Hâlebi
200. ’Âkif Lütfullâh Efendi 227. Kâ’il Mustafa
201. ’İzzet Nûri Pâşâ Haznedâri 228. Kasım
202. ’Ârif Beg Nesibâ Birâder-zâdesi 229. Kasım Ha’ce Ahrâr
203. ’İzzet Ma’mâyi 230. Kadri
204. ’Afet Burûsâli 231. Kâni
205. ’Ârif İsfahâni 232. Kirâmi
206. ’Ulvi 233. Kebi-i Edirnevi
207. ’Ârif Kastamoni-zâde 234. Kâmi
208. ’Âkif 235. Kâmil
209. ’Ârif 236. Kâtib
116

237. Lâmi 269. Nâdim


238. Mukayyed İsmâ’il 270. Neş’et Ha’ce
239. Mekki Şeyhülislâm 271. Nâşid İbrâhîm Beg (Surûri: Nâşid
240. Müstakîm Endegâni Sülaymân İbrâhîm Beg ‘Adn’ı kıldı cây.1202)
241. Meyhi 272. Nusret Ebûbekir Harpûti
242. Muâ’ciz (68b)
243. Münîb Ayıntâbi Kaz’asker 273. Nâ’im Mektûbi-zâde o Tezkireci-
244. Mübârek Mustafa Erzen-i Rûmi zâde
245. Mukîmcan Buhâri 274. Vâsıf Ahmed Ni’dâdi Reisi’küttâb
246. Muhlis Yusûf Pâşâ Es-sirozi 275. Vâsıf Beg Enderûni
247. Mesti Erzen-i Rûmi 276. Vâsıf
248. Müştâk Bidlisi 277. Vehbi Sünbül-zâde El-mar’aşi
249. Mestûre 278. Vâhid Pâşâ
250. Mücdevi 279. Vahyi Süleymân
251. Mücrîm 280. Vâkıf
252. Nebîl Beg 281. Vehbi-i Kadim
253. Nûri Beg 282. Vefâ’i
254. Neyyîr Dede 283. Vazîh
255. Nedîm Erzen-i Rûmi 284. Hâdi Recâi’-zâde
256. Nûri-i Kürdi 285. Hatıf Mezheb-başı
257. Nezîr-i Buhâri 286. Hâşim
258. Nevâ’-ı ‘Âcem 287. Yahya Efendi
259. Nâzır-ı Buhâri 289. Yâver
260. Nesib (69b)
261. Nedîm Mahmûd Beg
262. Na’ti
263. Nevres
264. Nâyân
265. Nâtık
266. Nazif
267. Nazif
268. Nâ’il
117

1. Amâni 29. ’Abdi :1096 (Riyazi)


2. Behrâm: 1083 30. ’Urfi :1166 (Ya Rab şerife rütbe-i
3. Behrâm: 1018 mev’i makam ola)
4. Tâ’ib: 1187 31. ’Arşi :1063 (Riyazi)
5. Tecli: 1197 32. ’Aşki : 1063 (Riyazi)
6. Tîri: 1003 33. ’Ulvi :1010 (Riyazi)
7. Senâyi: 1072 34. ’Ahdi : 1063 (Riyazi)
8. Câhi: 1008 35. Kerîm :1183
9. Cenâni: 1180 36. Kelîm :1032
10. Cenâni: 1008 37. Kelîm :1137
11. Cenâni: 1080 (Tezkire-i Riyâzi) 38. Kelîm-i Kaşâni :1056
12. Hayli: (Zeyl-i Şeyhiden) 39. Lebîb :1172
13. Refik: 1220 40. Es-seyid Lebîb
14. Rûhi: 1138 41. Mâcid :1122
15. Rûhi: 1016 (Riyazi) 42. Necli :1099
16. Rûhi: 1150 43. Necîb :1210
17.Zâki: 1079 44. Nûri :1223
18. Sa’id: 1082 45. Nehâri :1083
19. Sa’id: 1135 46. Vâ’iz-i Kazvini :1067
20. Sa’id :1185 47. Vehbi Dede :1110
21. Seyfi :1227 48. Hatıf :1092
22. Şu’bi :1066 49. Hâtıf .1130
23.Şâni :1051 (Zeyl-i Şeyhiden) 50. Hâdi :1080 (Riyazi)
24. Sâfi :1080 51.Hüdâyi :1080
(70a) 52. Yâver :1139
25. Sâdık :1215 53. Yahya :1122
26. Tal’ât :1182 54. Yahya :1093
27. Tâyîbi :1003 55.Yahya : 10 (Süleymâniye târîhi
28. Zarîfi :1187 vardır.)
118

Şeybülislâm ‘Ârif Pikmet Beg’iT Medine-i Münevvere’ye vaSf eyledikleri aaâra


basılmaS üzre basılmış olan mühürlerinin ‘ibâresidir.

€u’ .mli}uh pe±iuh € ÁljŸ k› k|l‹uh €uh € Ÿ’ °r €uh ²Ÿ}‹ ¸iw’ jŸ‹h kÁ›uh €rfi kuh il™›uh j†uh €›™ e w‹
1266 .€fÁwŸh ku’ pe‹©Ÿ °Ÿe•uhe €fÁh ho‹ °’ àli‹l  °h Åi”f .m‰uf¥h e £euuh €uh ku’ e
(70b)

BAZI ŞAİRLERİN ÖLÜMLERİNE DÜŞÜLEN TARİHLER

Surûri
Can borcun edâ eyledi gitti oda Müş’i. (1206)

Velehû
Şerbeti sundu Şükrü-zâde’ye sâki-i ecel

Velehû
Rûh-ı Şemseddin Efendi eyleye ‘Adni makâm. (1223)

‘Abdi
Tac-beg-zâde gitdi dünyâdan. (1096)

Behrâm
Kodı bâre-i bedeni cân-ı ‘Azîzi gitdi. (1083)

‘Ulvi
Eyleye hak ana cennet-i turân. (1010)
Yakîni gitdi dehr-i bî-vefâdan. (1076)

Behrâm
Nisyâ’nın makâmı cennet olsun. (1018)
119

Târîh-i Dürri Efendi Şeyhülislâm


Afâk-ı qŸ nüzûl eyledi Dürri Münîr. (1139)

Teslim kıldı ravzı Hacı Emin Efendi (1226)


(71b)

El-hac Emin Efendi

Meydâne geldi ni’met uzmâ-yı pür-nemek


Yedim huzûr-ı kalble ‘ömrümde bir yemek

`â’ib
º›| jo e±lŸ €} iœ ²g’ —eh ¨˜  ij
° ”l• pheo ij vqhv jl‡ie• °e„ k†

`â’ib
šl‚ šŸ}‹ jor k eq› h hqÃe‚
¨le• £jieià °jir ei› oh jlh ¨Ÿq‡

`â’ib
jŸh €|w•f– gh €Á j‡ kœe › j‘ oh €|
jh §Ár ƒjlh ywà m ›i €} |w‘ itr
120

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MATERYAL VE METOD

3.1. MATERYALLER
Bu çalışmanın kaynağı 1592-1836 yıllarında yaşayan şairlerin hayatlarını ve
şiirlerini içeren Şeyhülislâm Ârif Hikmet Beyin “Tezkirtü’ş Şu’ârası” ndan
oluşmaktadır. Tezkirenin mikro filmi Milli Kütürhane’den alınmış ve transkripsiyon bu
mikro filmlere göre yapılmıştır.
Transkripsiyon çalışması esnasında metnin doğru okunabilmesi için “Kamûs-ı
Türki”16 kelimelerin yazımında ise “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgât”17 sıkça
başvurulan sözlükler olmuştur. Bunun dışında metinde geçen Farsça şiirleri çözümlemek
için “Farsça-Türkçe Sözlük”18 ten yararlanılmıştır. Ârif Hikmet Beyin hayatı ile ilgili
bilgiler içn “Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey, Hayatı, Sanatı, Eserleri”19 kitabından istifade
edilmiştir. Kelimelerin günümüz Türkçe’siyle doğru okunup okunmadığını tespit
edebilmek için “Türkçe Sözlük”20 e müracaat edildi.

3.2. TEZKİRENİN TRANSKRİPSİYON METODU


Metin tespitinde tenkidli basımı yapılan ilmi eserlerde uygulanagelen
transkripsiyon sistemi uygulanmıştır:

1- Arap alfabesin de bulunup da Türk alfabesinde bulunmayan işaretler ve

16
Sami Şemsettin, a.g.e. ss. 1-1574
17
Devellioğlu Ferit, (1999) Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgât. Aydın Kitab Evi, Ankara, ss. 1-1195
18
Kanar Mehmet, (1998) Türkçe-Farsça Lûgât. Birim.Yay. İstanbul, ss. 1-711
19
Kemikli Bilal, (2003) a.g.e. ss. 5-44
121

harfler şöyle gösterilmiştir.

‘Hemze Ö
PM ½
[b Ä
­O ´
` á
Żż, â] Ü
ZQ Å
¾U Ê
‘ Ý
Ġġ ¶
\S {
T §

2- Arapça ve Farsça kelimelerdeki huruf-ı medd denilen harfler şöyle


gösterilmiştir:
Ââ ( h ), Îî ( y ), Ûû ( e )

20
TDK, (1997) Türkçe Sözlük TDK Yay. Ankara
122

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BULGULAR VE TARTIŞMA

4.1. ŞU’ÂRA TEZKİRELERİ


Tarihte önemli mevkilerde bulunan kişilerin hayatları daima merak konusu
olmuştur. İşte bu alanda bulunan eksikliği gidermek amacıyla yapılan çalışmalardan biri
de şu’ârâ tezkireciğidir. Şu’ârâ tezkireciliği döneminde önemli mevkilerde bulunan
insanların hayatlarını ve şiirlerini konu edinir. Bu açıdan hem şairlerin unutulup
gitmesini engellemek hem de şairlerle ilgili çalışma yapacak insanlar yardım etmek
açısından tezkirelerin edebiyatımızda önemli bir yeri vardır.
Bu çalışmada 1786-1859 tarihleri arasında yaşamış Osmanlı münevverlerinden
Şeyhülislâm Ârif Hikmet Beyin “Tezkiretü’ş Şu’ârâ” sı ele alınmıştır.

4.2. TRANSKRİPSİYONU YAPILAN TEZKİRENİN TANITIMI


1592- 1836 yılları arasında yaşamış 203 şairle ilgili özellikleri, çalışmamızın
başında bulunan şairler listesinde geniş bir şekilde aktardık. Bu tabloda şairin mahlası,
asıl ismi, işi, doğduğu yer ve ölümü hakkında bilgiler verilmiştir. Osmanlı toprakları
dışında yaşayan 23 şairin hayatına yer verildiği görülmüştür.Tezkirenin sonunda
bulunan şairlerin hepsinin tezkirede mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
123

SONUÇ

Üzerinde çalıştığımız eser özellikle Divân edebiyatında XVI. yüzyıldan


başlayarak XX. yüzyıla kadar gelişimini sürdürmüş bir tür olan tezkiredir. Tezkireler
şairlerin hayatlarına ve eserlerine yer vermeleri münasebetiyle önemli bir konuma
sahiptirler. XIX. yüzyılda yazılmış olan Ârif Hikmet Beyin “Tezkiretü’ş Şu’ârâ” sı da bu
alanda yapılmış önemli çalışmalardan birisidir. 1592-1836 (1000-1252) yılları arasında
yaşamış 203 şaire yer veren tezkire sadece Osmanlı topraklarında yaşamış şairlerle
sınırlı kalmamış aynı zamanda Hindistan, Kırım, İran, Afganistan gibi ülkelerde yaşamış
Türk şairlere de yer vermiştir. Eserde şairlerin hayatları ve şiirleri dışında bazı şairlerin
de ölümlerine ölümlerine tarih düşülmüştür. Ârif Hikmet Bey bazı şairlerin hayatlarına
geniş oranda yer verirken, bazı şairler hakkında ise çok kısa bilgi vererek hemen
geçmiştir. Eser günümüz harflerine aktarılırken Millet Kütüphane’sinde bulunan tek
nüshasından istifade edildiği için başka nüshalarla mukayese edemedik.
124

KAYNAKLAR
Ahmet RİF’AT, (1299), Lugat-ı Tarihiye ve Coğrafiye, İstanbul, ss.150-155
Banarlı Nihat SAMİ, (2001), Resimli Türk Edebiyatı Tarihi II, MEB. Yayınları
İstanbul, 838-843
Çapan PERVİN, (2005), Safayi Tezkiresi, AKM. Yayınları s. 36
Devellioğlu FERİT, (1999), Osmanlıca-Türkçe Lugat, Aydın Kitap Evi, Ankara, 1-
1107
Gibb E.J.W. (1900-1902) A History of Otoman Poetry, Volume III, London, ss.
245, 626
İbnülemin Mahmud KEMAL, (1969) Son Asır Türk Şairleri, MEB. Yayınları
İstanbul, ss. 110, 624-628
İnce ADNAN, (2005), Salim Efendi Tezkiresi, AKM. Yayınları Ankara, s. 25
İslam Ansiklopedisi, (1997) MEB. Yayınları C. I, I2/I, İstanbul, s. 226-227
İsen MUSTAFA, (1998), Latifi Tezkiresi, Akçağ Yayınları, Ankara, ss. 9-10
İsen MUSTAFA, (1998), Sehi Bey Tezkiresi, Akçağ Yayınları, Ankara, ss. 15-17
İsen MUSTAFA, (2002), Şuara Tezkireleri, Grafiker Yayınları, Ankara, ss. 7-13,
141
İpekten HALUK, (1986), Türkçe Şuara Tezkireleri, Atatürk Ünv. Yayınları,
Erzurum ss. 18-31
Kanar MEHMET, (1998), Türkçe-Farsça Lugat, Birim Yayınları, İstanbul ss. 1-
711
Kemikli BİLAL, (2003), Arif Hikmet Bey, Hayatı, Sanatı, Eserleri,
MEB.Yayınları, ss. 5-56
Kılıç FİLİZ, (2005), Şefkat Tezkiresi, Bizim Büro Yayınları, Ankara, Ön söz
Kutluk İBRAHİM, (1997), Beyani Tezkiresi, TTK. Yayınları, Ankara, ss. 2-3
Kutluk İBRAHİM, (1989), Kınalızade Hasan Çelebi Tezkiresi I-II, TTK.
Yayınları, Ankara, ss. 18-32
125

Levend Agah SIRRI, (1984), Türk Edebiyatı Tarihi I, TTK. Yayınları, Ankara, ss.
6-254
Özcan ABDULKADİR, (1989), Şakayık-ı Numaniye ve Zeyilleri, Çağrı
Yayınları, İstanbul, ss. 56-57
Sami ŞEMSEDDİN, (1996), Kamus-ı Türki, Çağrı Yayınları, İstanbul, ss. 1-1574
Steingass F.A. (1975), Comprehensive Persian-Englısh Dictionary, Beyrut, ss. 1-
1100
Uzunçarşılı İbrahim HAKKI, (1983), Osmanlı Tarihi, VI./2 TTK. Yayınları,
Ankara, ss. 248-250
126

EK A
127

EK A
128

DİZİN
Dâniş (Mîr), 53, 54
Ârif, 85
Dervîş, 54
Ârif Bey, 86
Dilâver, 55
Ârif (Kurşuncubaşızade), 86
Edâ, 28
Ârif (Müderriszade), 86
Edîb, 29
Ârif (Mollâ Mehmed Şerîf Ağa), 87,88
Erşed, 29, 30
Âsım (Vak’anüvis), 89
Esâd Ağa, 30
Âkif (Diyarbakırlı), 89
Eşref, 31, 30
Amir Bey, 90
Efgân Beg, 31, 32
Afîf, 92
Emîn Beg, 32
Ayni, 94,95,96
Fâ’iz, 99
Bâ’is, 32
Ferri, 99
Bâki Bey, 33
Fazli (Nasûhizâde), 99, 100
Burhân, 34
Fakîr, 100
Berri, 34
Fehîm, 100
Bekâyi, 34,35
Gâlib Dede, 98
Bülbül, 35
Gâlib, 98
Bahâr, 35,36
Gâni (Mirzâ), 99
Behcet (Musûllu ‘Ali), 36,37
Hâlet (Seyyid Mehmed Sa’id), 41, 42
Behcet (Mustafa Hekîmbaşı), 37,38
Hazık, 42, 43
Behcet (Hudâydâd Hân), 38
Hâkim, 43
Behcet (Ha’rezmi), 38
Hamîd (Nefîfzâde), 44
Câhi, 39
Hamîd (Ayıntablı), 45
Celâli (Ebûbekir Celâleddin), 39,40
Hasret, 45
Celâli (Buhâri), 40
Hasmi (Mehmed Hân), 46
Cemâl, 40
Hâsib, 46
Cenâbi, 41
Hüseyin Hân, 46
Cevdet (Recâ’i Efendi hafîdi), 41
Haşmet, 46, 47
Cevdet, 41
Husûli, 47
Dâniş, 53
129

Halîm Girây, 47 Kadri (Horasânlı), 101


Hamdi Bey, 47 Kâtib (Hâ’rezmli), 102
Hamdi (Halifezâde), 47 Kani (Ebubekir), 102, 103
Hamdi (Ârif Efendi’nin oğlu), 48 Kirâm, 103, 104
Hanîf, 48 Lâmi, 104
Hayret (Seyyid Mehmed), 49 Mübârek, 104, 105
Hayret (Ayıntabi), 49 Mücdevi, 105
Hayret, 49 Mücrîm, 105
Hadim, 49, 50 Muhlîs, 106
Hakan (Fethi Ali), 50 Müstakîm (Buhâri), 106
Hâki, 50 Mestûre (Senendec), 106
Hâlis, 50 Mukîm Cân, 106
Hâlis (Buhâri), 51 Mekkî, 107
Hüsrev Hân, 51, 52 Münîb, 107, 108
Hürrem (Mirza Fethullâh), 52 Nâ’il, 108
Hasmi, 52 Nâdim, 108
Hızır, 52 Nâtık (Âcem), 108
Huldî, 53 Nâzır (Buhâri), 109
Hayri, 53 Nayâb, 109
Hâşim, 117 Nebîl Beg, 109
Himmet, 117 Nedîm, 109, 110
İlhâmi (III. Selim), 24, 25, 26 Neş’et Hâ’ce, 110
İhyâ Yahyâ, 26, 27 Nusret, 111, 112
İzzet, 90 Nazîf, 112
İzzi, 90, 91 Nâti, 112
İsmet, 91 Nimetullâh, 112, 113, 114
İffet, 92 Nevres (Rûmi), 114
İffet, 92 Nûrî (Mehmed Pâşâ), 114
İnâyet, 94 Ömer (Mirzâ), 92, 93, 94
Kâ’il, 100, 101 Pertev, 33, 34
Kasım (Kabûli), 101 Râ’if (Seyyid İsmâ’il Pâşâ), 56
130

Râ’if, 56 Revnâk (Hâ’rezmi), 67


Râ’if (Mollacıkzâde), 56, 57 Revnak (Üsküdari), 67, 68
Ref’et (Abdullâh), 57 Sâlik, 72
Ref’et (İsmâ’il Begzâde), 57 Sâlim, 73
Râtib (Ahmed Pâşâ), 58 Sermed (Şekercizâde), 73
Râtib, 58 Surûri (Adanalı), 73
Râsim Çelebi, 58, 59 Surûri (Osmân), 73, 74
Râsim (Farâcıklı Ömer), 59 Surûri (Buhâri), 74, 75
Râsim, 59, 60 Sâ’id (Ahmed), 76
Râşid (Mehmed Beg), 59 Sâ’id, 76
Râşid (Reisülküttâb), 60 Sâ’id, 76
Râşid (İstanbullu), 60 Sâ’id, 76
Râşid (İstanbullu Mehmed), 60 Sevdâ, 76
Râkım, 60, 61 Selîm, 76, 77
Râmi (Abdullâh Pâşâ), 61 Siyret, 77
Râmiz, 61 Seyfi, 77
Rahmi (Ayıntablı), 61, 62 Şâkir, 77
Rahmi (Kerküki), 62, 63 Şâkir Pâşâ, 77, 78
Rüşdi (Ahmed), 63 Şâni, 78
Rüşdi (İbrahîm), 63 Şerîf, 78, 79
Reşîd (Çeşmizâde), 63, 64 Şu’bi, 79
Rızâ Hân, 64 Şefi’i, 80
Rızâ, 49 Şükri, 80
Ref’et, 65 Şûr-ı Aşk, 80
Rıfâti, 65 Şehri, 80
Rıfâti (Mehmed), 65 Sâdık (Mirzâ), 81
Refi (Âmîdi), 65 Sâfi, 82
Refi (Esirizâde), 66 Sâlim, 83
Refîk, 66 Sâbih, 83
Ruhâni, 66, 67 Sıdkî, 83, 84
Rûhi, 67 Sıddık, 84
131

Tâib (İsmâ’il), 38 Vefâ’i, 116, 117


Tâib, 38 Vehbi (Seyyid), 117
Tevfîk, 38, 39 Zâki (Abdullâh), 96
Tâlîb, 84 Zâki, 71
Tâlîbi, 84 Zekâ’i, 71
Tâhir, 84 Zülâli, 71, 72
Tâbi, 84 Zeyni, 72
Talât, 81 Zîver, 72
Tayyâr Pâşâ, 81, 82 Zârif, 85
Ulvi, 94 Zârifî, 84
Vâsıf (Ahmed), 114 Zâ’ik, 54
Vâsıf (Mîr Osmân), 115 Zikri Baba, 54
Vâzıh (Buhâri), 115 Zeka’i, 54, 55
Vâkıf (Dağıstan), 115 Zihni, 55
Zâ’ifi, 84
132

ÖZGEÇMİŞ
M. Nuri ÇINARCI 1983 yılında Van, Çaldıran’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini
Çaldıranda tamamladı. 2003 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Şu anda edebiyat öğretmeni olarak görev
yapmaktadır.

VİTAE
M. Nuri ÇINARCI was born in Çaldıran from Van in 1983. He completed his first
education in Çaldıran. In 2003 he graduate from University of Yüzüncü Yıl of Education
Faculty. Now he has been working as a literatur teacher.

You might also like