Professional Documents
Culture Documents
Darüşşafaka
Darüşşafaka
İstanbul
Evkâf-i İslâmiyye Matbaası
1927
İSTANBUL-2016
1
HAMİYET SAHİPLERİNİN DİKKATİNE
2
İÇİNDEKİLER
3
Dârüşşafaka Marşı
4
CEM’İYET-İ TEDRİSİYYE-İ İSLÂMİYYE’NİN
TEŞEKKÜLÜ
5
ve bu fikrini arkadaşlarına da açarak onların da muvafakatini
alarak aralarında “Cemiyet-i Tedrîsiyye-yi İslâmiyye” adıyla bir
cemiyet teşkil etmişlerdir.
6
VALİDE MEKTEBİ, İLK CEMİYET-İ TEDRİSİYYE
ERKÂNI
7
muallimi Abdülcebbar, esham muhasebesi Mühimme Odası
hülefasından Mehmed Raşid, Bâb-ı seraskerî mübâyaat
rûznamçeci kalemi hülefâsından Cemal, Maarif muavinlerinden
Beykoz eski nâibi Musa Kazım, Tercüme Odası hülefâsından
Ahmed Kamil, Mehmed Rifat ve Ahmed Rifat Beyler, Dâr-ı Şûrâ
üyelerinden Mirliva Mehmed Selami Paşa, Mekteb-i Tıbbiye
ikinci nâzırı Mirliva..., Meclis-i has üyelerinden Miralay Ahmed
Raşid, Erkân-ı Harbiye kaymakamı Osman Nuri, Tıbbiye-yi
Mülkiye kaymakamı Doktor Kırımî Aziz, Binbaşı Doktor
Hüseyin Sabri, Harbiye Nezareti muvazene kalemi hülefasından
Mehmed Tevfik, Nizamiye Adana sandığı mümeyyizi Emin
Beyler.
Valide Mektebi’nin tedrisat hususunda gösterdiği başarı az
zaman içinde İslâm ve Hıristiyan çıraklarla Bâb-ı Seraskerî’ye ve
diğer resmî kalemlere devam eden kalem efendileri arasında o
derece rağbet uyandırdı ki dershane talebeyi alamadığından
Aksaray semtinde bir şube açmak zarureti hasıl oldu. Bu şube
Cemiyet üyelerinden ve Maarif memurlarından Cevdet Efendi
yönetiminde Dârüşşafaka’nın açılışına kadar devam etmiştir.
(1289)12
Cemiyetin üyeleri gittikçe çoğalarak gelecek için ümitler
kuvvet kazanınca çırak mektepleri tedrisatına devam olunmakla
beraber ayrıca esaslı bir okul tesisi de düşünüldü. Ancak
Cemiyetin asıl maksadı İslâm unsurunun maarifte ilerlemesini
sağlamak olduğundan gerek çırak mekteplerinin ve gerek yeni
açılacak mektebin İslâm çocuklarına hasrı esası kabul edildi.
Cemiyet-i Tedrîsiyye-yi İslâmiyye’nin 1281/1865 tarihinde
tamir edilerek vücuda getirdiği ilk halk mektebi budur. Anılan
senenin Nisanında başlayan eğitim öğretim 1290/1874 tarihine
kadar devam etmiştir. Valide Mektebi’nin kapatılması belirtilen
tarihlerde cemiyetin faaliyet ve mesaisini çekemeyen Maarif
nazırı Münif Paşa emriyle mektebin geri alınması üzerinedir.
Yoksa cemiyet kendiliğinden öğretimi tatil etmiş değildir.
Valide Mektebi’nin açılışında okul gereçleri ve kitaplar dahil
olduğu halde her şey parasızdı ve programı üç sınıf üzerine
düzenlenmişti:
8
BİRİNCİ SINIF
Pazartesi ve Perşembe günleri Çarşı açılmadan evvel: Elifba,
Talîm-i hat (Yazı öğretimi), İlm-i hâl, Kur’ân-ı Kerim, Malûmât-ı
Nâfia (Yararlı bilgiler)
İKİNCİ SINIF
Keza: İmla, Talîm-i hat, Kavâid-i Osmaniyye (Osmanlıca
Kuralları).
ÜÇÜNCÜ SINIF
Salı ve Cumartesi günleri kalem vaktinden evvel 13: İlm-i hesâb
(Matematik), Kitâbet (Yazı), Hendese (Geometri), Coğrafya.
1281/1865 yılında
Derse başlayan: 539
Dersi tamamlayan: 350
1282/1866 yılında
Derse başlayan: 590
Dersi tamamlayan: 373
9
DÂRÜŞŞAFAKA’NIN TESİS VE AÇILIŞI
10
Dersleri gösterilmiş ve ilk tedrisat ikinci sınıfta “Malumat-ı
nâfia” dersleriyle başlamıştır.14
93 Muharebesi İstanbul’a binlerce muhacir döktüğünden
bunlardan bini aşkın kız ve oğlan çocuk Cemiyetçe bir vatan
hizmeti olmak üzere Dârüşşafaka’ya alınmıştı. Bu hadise eğitim
öğretimi altı ay kadar sekteye uğratmış ise de bilahare kız
çocukları İstanbul halkından tâlip olanlara tevdi edildiği gibi
erkek çocuklardan anasız babasızlar mektepte alıkonulmak ve
diğerleri Sanayi Mektebi ile Tophane Sanayi Alaylarına
gönderilmek suretiyle eğitim öğretim eski mecra ve intizamını
almıştır.
11
DÂRÜŞŞAFAKA’NIN ARSASIYLA BİNASI
HAKKINDA BAZI İZAHAT
12
İkinci Kat: Başlangıç sınıfları dershaneleri, kütüphane,
hayvanlar ve bitkiler ve madenler müzesi, konferans ve sinema
salonu, fizik ve matematik dershanesi, elbise depoları.
Üçüncü kat: Yatakhaneler.
13
3. Fasıla (1319-1324)
4. Şimdiki Cemiyet-i Tedrisiyye (1325)
14
DÂRÜŞŞAFAKA’NIN TARİHÎ DEVİRLERİ VE
TEKAMÜLÜ
15
tahsil ve terbiye itibarıyla şimdiki dönem, ilk ilerleme döneminin
daha tekamül etmiş ve modern bir şekli gibi telakki olunabilir.
16
DÂRÜŞŞAFAKA’NIN TAHSİL DERECESİ,
PROGRAM VE KİTAPLAR
17
Hüseyin Remzi, Hikmet-i Tabiiye kitapları Doktor Hafız
Mehmed ve Tevfik, Kimya Doktor Mazlum Beyler tarafından
tercüme ve telif suretiyle vücuda getirilmiştir.
Daha sonra üyelerden ve öğretmenlerden Binbaşı Ali Saib
Bey’in Mufassal Memâlik-i Osmaniye Coğrafyası ve mektep
müdürü Hüseyin Paşa’nın Memâlik-i Osmaniye Ziraat, Ticaret ve
Meâdin, Coğrafya’sı16 ve mezunlardan Mehmed İzzet Bey’in iki
cilt Fenn-i makine kitabı ve tarih öğretmeni Binbaşı İbrahim
Şem’i Bey’in De Kodruva’dan tercüme suretiyle vücuda getirdiği
üç cilt Tarih-i Umumi gibi kıymetli eserler evvelkileri takip ve
irfan sahasındaki boşluklarımızı kısmen olsun doldurdu. O kitap
yoksunluğu devresinde okulun ihtiyacı bu suretle karşılandıktan
başka memleket irfanı adına da büyük hizmetler ifa edilmiş oldu.
Öyle diyebiliriz ki memleketimizde ilk defa olarak öğretim
birliğini içine alan bir program çerçevesinde muhtelif ilim ve
fenlere ilişkin külliyatı öğretmenlerden ve uzmanlardan oluşan
bir aydınlar heyetine telif ve tercüme ve büyük masraflar
yüklenerek karşılayan Cemiyet-i Tedrîsiyye-yi İslâmiyye’dir.
Cemiyetin irfan sahasındaki bu meşkur hizmetini Fransa’daki
FIC ve FGM ilmi cemiyetlerinin mesaisi ile mukayese etmek
yerinde olur. Bu cemiyet de uzmanlardan ve öğretmenlerden
oluşan bir hey’et vasıtasıyla Avrupa’nın birçok özel okullarında
ve devlet okullarında okunan eserleri vücuda getirmiştir.
Dârüşşafaka’nın anılan program ve kitaplarının vücuda
gelmesi hususunda en ziyade Yusuf Ziya, Süleyman ve Sakızlı
Esad Paşaların büyük himmetlerini derin bir şükran ile yad
ettikten sonra eğitim öğretimi hemen umumiyetle ve meccanen
üstlenen askerî emirler ve zabitlerin hizmetlerinden okulun son
derece yararlandığını zikretmek de kadirşinaslık olur.
Üç dört yıllık bir tecrübe neticesinde mektebin maksat ve
gayesine göre tadil olunan ve 1307 (1890) tarihine kadar devam
eden program Süleyman Paşa’nın ders nâzırlığı zamanında
(1292/1875) tertip edilip hazırlanmıştır. Bu programın beşinciden
yukarı sınıflara ait kısımları Cemiyetin kurucularından Sakızlı
Esad Paşa merhumun bizzat Paris’ten getirdiği “Kolej”
programından alınmış ve kitapları da o program dairesindeki
külliyattan tercüme olunmuştur. Son iki sınıf yüksek sınıflardan
sayılmak üzere programın diğer kısımları fen lisesi mahiyetinde
18
tâli tahsil üzerine düzenlenmiş olup tahsil süresi sekiz yıldan
ibaret idi.
Süleyman Paşa o sırada askeri okullar ders nâzırlığında da
bulunduğu için Mekteb-i Harbiye ve Mühendishane’nin seçkin
öğretmenlerinden birçoğunu Dârüşşafaka’da fahrî tedrisat ile
mükellef kılmıştı. Talebenin bu devirde gerek öğretim ve gerek
idare yönünden nail olduğu intizam ve saadet o devri idrak
edenlerin hatıra-yı şükranında ilelebet yaşayacaktır.
Bu devirde program uyarınca matematiğe büyük bir önem
verildiği gibi öğretmenler de kısmen matematik uzmanlarından
olduğundan öğrencide matematik fikri kuvvetle gelişmiştir.
Dârüşşafaka’nın birinci devre mezunlarında elan görülen kuvvetli
matematiğin ve bazıları tarafından vücuda getirilen yüksek ve
kıymetli eserlerin asıl etkeni budur. O derecede ki bunların
arasında Dârülfünûn ve diğer yüksek okullarda matematik
profesörlüğü yapanlar bulunduğu gibi tabiiyât ve edebiyat
sahalarında da telifleriyle temayüz eden kıymetli öğretmenler
yetişmiştir.
Süleyman Paşa tarafından tertip ve Cemiyetçe tadil yoluyla
tasvip ve tatbik olunan program şudur: 17
19
Birinci Sınıf: Elifba [Alfabe], Kur’ân-ı Kerim, Şurût-i salât
[Namazın Şartları], Esmâ-ı Türkiyye, Hikâyat-ı müntahaba
[Seçilmiş Öyküler](Kıraat ve Tahrir), Hüsn-i Hat, Hesâb (A’mâl-
i erba’a=dört işlem)
İkinci Sınıf: Kur’ân-ı Kerim, İlm-i hal (muhtasar), Sarf-ı
Türkî [Türkçe gramer], Fârisî (Talîm-i fârisî), Usûl-i imlâ, Hesâb,
Mülahhas Coğrafya, Hüsn-i hat, Kısas-ı enbiya, Resim.
Üçüncü Sınıf: İlm-i hal-i kebir, Sarf-ı Arabî, Fârisî, Fransızca,
Usûl-i imlâ, Kısas-ı enbiya, Mükemmel Hesâb, Coğrafya-yı
umumi, Hüsn-i hat, Resim.
Dördüncü Sınıf: Nahv-i Arabî [Arapça sentaks], Fransızca,
Fârisî [Farsça], Kavâid-i Osmâniye, Usûl-kitâbet [Yazma usulü],
Numûne-yi inşa [Kompozisyon örneği], Hendese-yi hattiye,
Hesâb (Muamelat), Tarih-i tabiî (muhtasar), Mufassal Coğrafya
(hususi), Tarih-i Osmanî, Resim.
Beşinci Sınıf: İlm-i beyan, Mantık (Miyâr-ı sidad), İnşa ve
Kitabet, Fransızca, Tarih-i tabiî (Madeniyat), Hendese-yi sathiye,
Cebr-i âdi, Hikmet-i tabiiye, Kimya, Coğrafya-yı Osmanî, Tarih-i
Osmânî, Resim.
Altıncı Sınıf: Usul-i münazara (Âdâb-i sedâd), Kitabet,
Fransızca, Tercüme-yi Lisan-ı Fransevî [Fransızca'dan çeviri],
Cebir-i âdi, Hendese-yi mücesseme, Hikmet-i tabiiyye, Kimya,
Tarih-i tabii (nebatat), Tarih-i umumi, Arabî (belagat), Resim.
Yedinci Sınıf: Usûl-i fıkıh (Muhtasar Menar tercümesi),
Kitabet (mebâniyü’l-inşâ), Müsellesat-ı müsteviye ve küreviye,
Hendese-yi halliye, Münhaniyat-ı müstamele, Cebr-i a’lâ,
Hikmet-i tabiiyye, Kimya-yı madenî, Fransızca, Teşrih ve
20
Fizyoloji, Tarih-i umumi, Usul-i defterî, Ziraat coğrafyası 18,
Telgraf-ı elektrikî19, İlm-i servet-i milel, Resim.
Sekizinci Sınıf: Mecelle, Mebâniyü’l-inşa, Hendese-yi
resmiye ve menâzır, Tabakatü’l-arz, Hikmet-i tabiiyye, Fenn-i
makine, Kozmografya, Topografya, Tarih-i umumi, Usûl-i
defterî, Ziraat Coğrafyası, Telgraf-ı elektrikî, Resim.
Bu programın tetkikinden anlaşılacağı gibi Dârüşşafaka’nın o
zamanki ilmi seviyesi, zamanındaki idadilerin çok üstünde idi.
Filhakika bu dersler içinde makine, müsellesat-ı müsteviye ve
küreviye, münhaniyat-ı müstamele, hendese-yi resmiye ve
menâzır, Heyet, Cebr-i a’lâ, Temamî ve Tefazulî gibi kısmen
şimdiki liselerde bile okunamayan riyazî ve Mecelle, Kavânin-i
Devlet-i Aliyye, Usûl-i fıkıh, İlm-i servet-i milel gibi o zamanlar
sırf yüksek okullara mahsus içtimaî ve iktisadî derslerin
mevcudiyeti nokta-yı nazarı teyîde kafi bir delildir. Bilahare
programın bu derece yüklü olmasından dolayı bihakkın
muvaffakiyet ancak nadir yetişen zekalara münhasır kaldığı
görülerek 1307 (1891) senesinde Dârüşşafaka öğretmenler kurulu
tarafından programlarda tadilat yapılmasına lüzum görülmüş ve
anılan tarihte Dârüşşafaka’nın rüsûmat ve telgraf idarelerine
resmen mahreç ittihaz edilmesi ile hedeflenen bu yeni gayenin
icabatına göre yapılan tadilat ile mektebin Maarif İdaresine
geçtiği 1319 (1903) tarihine kadar bu minval üzere devam
olunmuştur.
Mektep, Maarif İdaresinde kaldığı müddet zarfında da
yukarıda belirtilen programa rüsûmat ve telgraf idarelerine ait
bazı hususi dersler ilave edilerek öğrencinin fikrî gelişimini
sağlayacak ders ve konular – orada takip edilen zihniyet
uyarınca- işlenmek suretiyle Meşrutiyetin ilan tarihi olan 1324
(1908) senesine kadar bu tarzda tedrisat icra edilmiştir.
21
Cem’iyet-i Tedrîsiyye-yi İslâmiyye’yi kuruluşundan
toplantının hükümetçe yasaklandığı tarihe kadar terketmeyen iki
muhterem sima.
1304 tarihine kadar idare heyetinin karar defterinde başlıca
görülen imzalar: Nazif Bey (bilahare Maliye Nazırı Nazif Paşa),
Tevfik Bey (Darphane Nazırı), Emin Bey (Tekaüd Sandığı
Muhasebecisi), Ahmed Bey (Bâbı Askerî Muhasebat Dairesi
Kısm-ı Sâni Reisi)
Rıza Bey (12)93’den 1304 tarihine kadar başkanlıkta
bulunmuş ve 1304 tarihinde vezirlik rütbesiyle İzmir valiliğine
nakl-i memuriyet ettikten sonra başkanlık vazifesi bir müddet
daha Nazif Bey tarafından görülmüş ise de 1306 senesinde Nazif
Bey de Cemiyetten çekildiği ve yalnız Tevfik, Emin ve Ahmed
Beylerin devam ettikleri anlaşılmaktadır.
Filhakika Ahmed Bey’in o tarihlere kadar her hafta Çarşamba
günleri düzenli olarak Dârüşşafaka’ya geldiği o zamanı idrak
edenlerin hatırındadır. 1313 senesinden sonraki kararlarda
muallimlerden Halis Efendi ile okul müdürü Hüseyin Paşa’nın
imzaları görülmektedir.
Rıza Paşa 1320 ve Ahmed Bey 1926 (1342) senesine kadar
yaşadığı halde çok sevdikleri okula gelemeyişleri müstebit
hükümetçe cemiyet ve toplantıların yasaklanmasından ileri
gelmektedir.
Mamafih ilk kuruculardan bazıları ve bunların arasında Rıza
Paşa ara sıra Ayakapı yoluyla ve mektebin Sultan Selim
tarafındaki kapısından girmek suretiyle gelir ve Gazi Muhtar Paşa
dahi Mısır’dan izinli olarak İstanbul’a geldiği zaman aynı yolu
takip ederek okulu ziyaretten geri kalmazdı.
Gazi Muhtar Paşa, Meşrutiyetten sonra ihya edilen Cem’iyet-i
Tedrîsiyye-yi İslâmiyye’nin senelik toplantısından birkaçına dahi
gelmiş ve ilk tesisteki hatıralarını anlatmıştı. Ali Naki Efendi
daha çok ilgilenerek evvela fiilî ve sonra fahrî başkan vekilliği
vazifesini vefatına kadar ifa etmiştir.
Ahmed Bey 1926 senesine kadar yaşadığı halde okula ve
Meşrutiyetten sonra cemiyete devamına sağlık durumu engel
olmaktaydı.
Ayrılış tarihine göre Ahmed Bey, Cem’iyet-i Tedrisiyye ve
Dârüşşafaka’yı en son terk eden üye olduğu gibi vefat tarihine
nazaran da ilk kuruculardan en sonra vefat eden zattır.
22
ŞİMDİKİ CEMİYET-İ TEDRİSİYYE VE DÂRÜŞŞAFAKA
23
tüccardan Mani’zâde Hacı Hüseyin Efendi, Tanin gazetesi sahibi
ve Evkaf nazır-ı esbakı Hüseyin Kazım Bey, Postalar müdir-i
umumisi Fahri Bey, Meclis-i Mebûsan reisi Ahmed Rıza Bey.
Tedris Meclisi âzalığına seçilenler:
Ders vekili Halis Efendi, Meclis-i Maarif üyelerinden Salih
Zeki Bey*, Telgraf mühendisi Mehmed Emin Bey*, Dârülfünûn
Mihanik riyazi müderrisi Mehmed İzzet Bey*, Tophane
Mübayaat Komisyonu Reisi Edhem Paşa, Telgraf Nezareti
Fabrika Müdürü Ferid Bey*, Dârüşşafaka muallimlerinden Fatin
Efendi, Telgraf Nezareti Muhasebat-ı Ecnebiye müdür muavini
Hüseyin Remzi Bey*.21
Bu iki heyet Kânun-i sâni 1324'de ilk toplantılarını yaparak
Cemiyet-i Tedrîsiyye-yi İslâmiyye mevcut teşkilatını ikmal ve
gelecekteki ihtiyaçları öngörmüş ve tüzüğü uyarınca fahri
başkanlık zamanın sadrazamı Hüseyin Hilmi Paşa tarafından
kabul olunup genel seçim ile taayyün eden Trabzon mebusu Ali
Naki Efendi'nin başkan vekilliği de başbakanlık makamından
resmen onaylanmıştır.
Cemiyet bu suretle resmi durumunu tespit ettikten sonra bütün
faaliyet ve icraatı Dârüşşafaka'nın idari özerkliğini istirdad ve
eski durumunu iade etmek cihetine masruf olmuştur. İlk defa
olarak Said Paşa başkanlığında toplanan idare ve tedris meclisleri
Dârüşşafaka'nın Cemiyete tahvil-i idaresinin ait olduğu
dönemlerde takip ve intacına aralarından Ahmed Mithat 22,
24
Hüseyin Kazım ve Mehmed İzzet Beyleri ayırıp memur etmiştir.
Yedi ay devam eden haberleşmeler ve yeni takibat üzerine
Cemiyet sarfettiği mesaisi ile memlekete karşı yaptığı hizmetleri
hükümet erkanına da tasdik ve kabul ve bu suretle maksadını
terviç ettirmiş ve mektebi öğretim yılı başlangıcı olan Eylül
1325'ten itibaren idaresi altına almaya muvaffak olmuştur.
Dârüşşafaka'nın Cemiyyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye idaresine
bırakılması nezaretçe tasvip edildiğine dair o zaman Maarif
Nezaritenden başbakanlığa yazılan tezkirede
bilhassa :"Cemiyyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye şimdiye kadar
Osmanlı vatanına kıymetli kişiler yetiştirmiş ve takdire şayan
maarifperverce hizmetlerde bulunmuş olmakla kendi eseri
bulunan Dârüşşafaka'nın anılan cemiyete idaresinin teslimi uygun
görüldüğü" fıkrası iftihar sebebi ve yıllık 6000 Lira yardımda
bulunulacağı da ayrıca belirtilmeye şayan olmuştur.
25
DÂRÜŞŞAFAKA'NIN GAYESİ
26
geçim derdine düştüklerinden kendilerine bu bakımdan da başarı
sağlayacak uygulamalı bilgi verilecektir.
Bu iki esastan birincisi Dârüşşafaka programlarında öteden
beri gözetilmiş ve evvelce de söz konusu olduğu gibi mektebin
programlarına yüksek öğretime ilişkin bazı dersler bile
konulmuştu.
İkinci gayeye gelince:
Öğrenciye esaslı ve amelî feyiz ve sermaye vermek ve
böylelikle kendilerini hayat mücadelesine hazırlamak düsturu
takip olunmuş ve bu hususta taklit edilecek bir kurumumuz
mevcut olmadığından bu gibi maksatlar için tesis olunan yabancı
okulları programları gözden geçirilerek ve buna dair yayımlanan
son eserler tetkik olunarak birçok faydaları görülen devre (Cycle)
nazariyesi cemiyete istihdaf edilen gayeye uygun görülmüştür.
Bu nazariyenin esası öğrenim süresini her biri bir bütün
parçadan oluşan iki veya üç devreye bölmekten ibarettir. Her
devre umumi malumatıyla tam bir bütünlük teşkil eder. Tahsile
istidadı olmayanlara birinci veya ikinci devreden sonra o devreye
mahsus diploma verilir. Üçüncü devreyi tamamlayanlar yüksel
tahsile aday olurlar.24 Filhakika eski bilgilerin daha büyük ölçekte
tekrarından ibaret olan ikinci veya üçüncü devreyi tamamlamaya
kabiliyeti müsait olmayanları tabiatın cebriyle sürükleyip eline
layık olmadığı bir diplomayı vermekten veya hiçbir ehliyet
vesikası vermeksizin onu çıkarıp hayatın tehlikeli dalgalarına terk
etmektense, tamamladığı devreye göre ehliyetini belgelendirmek
elbette daha uygun olurdu.
Öğretim kurulunun bu esasa göre 1327 (1911)de düzenlediği
program şudur:
1 Dinî ilimler
2 Türkçe ve edebiyat
3 Arapça
4 Farsça
5 Fransızca
6 Tarih
7 Coğrafya
8 Riyaziyat
27
9 Ticarî hesap
10 Kozmografya
11 Tabii ilimler (Fizyoloji ile beraber mevâlîd-i selâse)
12 Maddi ilimler (Hikmet ve kimya)
13 Laboratuvar tatbikatı
14 Hukuk-i mevzûa (droits usuels)
15 Sağlık koruma
16 Resim
17 İnşad (diction)
18 Musiki
19 İktisat
20 Cimnastik
21 El işleri
1. Harflerin Terkibi:
Harflerin çeşitleri, seslilerin kuvveti, bitişmeleri, ayrılmaları
ve harekeleri öğretilip talebenin her ismi yazabilmesine gayret
olunacaktır. [Her gün bir sabah bir akşam]
2. Zihnî Hesap:
Birden ona kadar ve ondan yüze kadar sayıları öğretip hasıl
olacak fikre ağırlık ölçüleri tatbikatıyla genişlik kazandırılacaktır.
[saati: 6]
3. Tabii Tarih Musahebesi:
Dört ayaklı hayvanlarla kuşlar ve böcekler ve balıklar
hakkında mükaleme suretiyle umumî malumat verilecektir. [saati:
3]
4. Dinî ve Tarihî Musahebe:
Çocukların dine, vatana ve millete muhabbeti kalplerine
yerleştirilecek surette sade zeminlerle musahebe edilecektir.
[saati: 6]
Öğretim Yılı İkinci Yarısı İçin:
1. Kıraat:
Kur'ân cüzlerinin okunması
cüz-i şerifler 4
28
kıraat 8
toplam saat 12
Arapça vezinleri imla kalıpları adıyla öğretip onlara kıyas
yoluyla masdar, ism-i fail, ism-i meful ve ismi zaman ve mekan,
ismi âlet, ism-i tasgir, mübalağalı ism-i fail, ism-i tafzil,
müzekker ve müennesleri, müfred, tesniye ve cem'-i salim
mükesserleri verilerek bir Arapça kelimeyi imla bakımından
bunlara tatbik ederek tarif ve tahrir edecektir.
Ufak ufak resm-i hat (ortografi). Tedrici Osmanlıca okuma
dersleri. Kur'ân cüzlerinin okunması.
2. İlmihal:
Fevkalade sade ve amelî bir surette itikat meseleleri telkin
edilecek ve namazda okunacak Kur'ân sureleri ile dualar
ezberlettirilecektir. [saati: 3]
3. Zihnî Hesap:
Gayet sade tamsayıların tâdat ve terkîmi ve imali (yüze
kadar), işlemler çok olacaktır. Buçuklara ve çeyreklere dair
bilumum malumat verilecektir. [saati: 4]
4. Hendesî Musahebe:
Geometrik şekiller üzerine musahebe. [saati:2]
5. Tabii Tarih Musahebesi: [saati: 3]
6. İmla, hüsn-i hat [güzel yazı]:
Etrafı çerçeveli tenekelere sülüs meşk yazdırılacaktır. [saati:
3]
7. Beden eğitimi ve el işleri.
8. Musiki.
BİRİNCİ SENE
Haftada 29 ders
Ders müddeti 45 dakika
1. Kur'ân-ı Kerim:
İlk cüz'ü okutmaktan başlayıp tedrici tecvid uygulaması ve
nihayet hüsn-i eda ile tilavet ettirilecek ve namazda okunacak
sureler ezberlettirilecektir. [saati: 6 her gün sabahleyin]
2. Kıraat.
Medeni ve ahlaki malumat, fenni ve sıhhi malumata dair
kolay cümleli kıraat. [saati: 6, her gün akşam]
3. Zihni hesap:
Yeni baştan sayıların dört işlemi tekrar ile beraber hafif
emsile ve problem tatbikatı. Adetler bini geçmemek şartıyla
29
[paralar, ağırlık ve uzunluk ölçüleri bahsi. Geçen sene verilen
fikrin genişletilmesi suretiyle] [saati: 3]
4. Hendese (geometri)
Bütün geometri terimlerinin derslikte ve hariçte gösterilerek
anlatılması. Çizgiler, düzlemler, hacimler gösterilmek şartıyla ve
mücessem resimler üzerinde gösterilerek anlatılacaktır. [saati:1]
5. Coğrafya:
Giriş bilgileri, terimler. Yön tayini, kıtalar. [Evvela mektep
hakkında uygulama. Sonra Hariçte] Sual ve cevap suretinde
okutturulacaktır. Kabartma harita üzerinde terimler
gösterilecektir. [saati:1]
6. İlmihal:
Yine itikat meseleleri ameli olarak öğretilerek, ancak bu
seneki tedrisat daha düzenli ve daha ağır olacak. İslâmın erkânı
ile bazı ahlaki meseleler talim ettirilecektir. [saati:2]
7. Osmanlıca:
Geçen seneki imla kalıpları dersinin rubai mücerred ve
mezîdat bablarına kadar tevsî'i ile beraber manalar ilave edilerek
Osmanlıca'nın muhtaç olduğu Arapça'nın esasını koymak.
Farsça'dan buna münasip ilk malumatı vermek, manaları
itibarıyla birçok Arapça, Farsça kelimeler bellettirilip Osmanlıca
ibareler tertibiyle mezkur kelimeleri kullanmak. Bu dersi ikiye
bölüp bir kısmında muallim imla etmek ve diğer kısmında
öğrenciler belledikleri Arapça, Farsça kelimelerle
kendiliklerinden medeni, ahlaki ve sıhhi malumatı içeren diğer
ibarelerle kıraat. [saati:4]
8. Hüsnihat:
Rik'a harfleri, bitişik ve ayrı olarak. Rehber-i sıbyan, bazı
cümleler. [saati: 2]
9. Tarihî menkıbeler:
(Récits historiques) tarihin büyük simaları ve büyük vakaları
hakkında sade ve ciddi menkıbeler. [saati: 1]
10. Fransızca:
Ağızdan [Metod Berlic- ibtidaî kısım]:
Mükalemeyi kolaylaştırmak için icap eden eşya dershaneye
getirilecek ve bu suret kabil olmadığı halde renkli tablolar
yardımıyla bu vazife ifa olunacaktır. Sene sonunda talebenin
metod dahilinde olmak üzere sorulan sualleri anlayıp cevabını da
en iyi şekilde vermesi icap eder. [Saati: 2]
11. Beden eğitimi ve el işleri.
12. Musiki:
30
İhtar: İlk sınıflarda öğretmen daima öğrencinin dikkat ve
zekasını uyandırmaya ve fikrine bir düzen ve kesinlik vermeye
gayret edecek ve çocuklar gerek kendilerinin ve gerek
arkadaşlarının soru ve cevaplarına bütün dikkatleriyle
katılacaktır.
İKİNCİ SENE
Haftada 29 ders
Ders müddeti 45 dakika
1. Kur'ân-ı Kerim
Tecvid ve eda ile okutmakta devam ile beraber Yasin ve Fetih
suresi, Tebareke, Nebâ' ve Ez-Zuhâ'dan aşağısı
ezberlettirilecektir. Bir hatm-i şerif indirilmeye gayret
olunacaktır. [Saati: 4]
2. Osmanlıca:
Arapça'dan ve Farsça'dan izafet terkipleri ve tavsif terkipleri
ve vasf-i terkibîler ve cer harflerinin kullanılışı ve bunların tarifi
sırasında Osmanlı terkiplerinin anlatılması. Osmanlıca fiil
çekimleri. İmla için okuma kitaplarından muallim söyleyip
öğrenciler yazacak ve öğrenciler kendiliklerinden Osmanlıca
cümleler yapacaktır. [saati:4]
3. Hesap:
Tam sayıların dört işlemi üzerine problemler. Kesirler. Sayı
uygulamaları. Basit kesirler. Sayısal tatbikat. Tahvilat. Mürekkep
sayılar. Santim usulü ve zihni ve tatbikat. [saati:3]
4. Hendese [geometri]:
Bütün geometri gayet özlü ve kısa bilgi ve çok tatbikat ile].
[saati: 2]
5. Coğrafya:
Muhtasar genel coğrafya. [giriş bilgileri ve coğrafya terimleri.
Avrupa, Asya, Afrika, Amerika ve Okyanusya'nın tabii durumu,
nüfus durumu. Irk ve dinler. Hükümetler ve siyasi taksimat ve
kutup arazileri hakkında kısa bilgi]. [saati: 2]
6. Dinî ilimler:
Halim Sabit Efendi'nin üçüncü kitabı talim olunacaktır. [saati:
2]
7. Hüsn-i hat (Güzel yazı):
Rik'a, karalama yazdırılmak şartıyla, divanî. [saati: 2]
8. Fransızca:
31
[Metod Berlic ibtidai kısım] tekrar edilmekle beraber evvela
büyük harfleri ihtiva eden tablolar, heceler gösterilecek ve sonra
Fresko'nun Sillaberi ikmal olunacaktır. Üçüncü deftere kadar
kayiye yazdırılacaktır. Bu sene sonunda öğrenciler Sillaberi
okuyacak, harfleri ve basit kelimeleri yazacak ve Berlice daha
kolay cevap verecektir. [saati: 4]
9. Kıraat (okuma):
Fennî, medenî, tarihî ve ahlakî malumata dair kıraat ve
musahebe. [geçen sene de ilm-i eşya ve çeşitli malumata dair
gerek mükaleme suretiyle ve gerek kitaptan belledikleri bilgileri
takviye edecek bazı konuları dahi ihtiva edecektir.] [saati: 4]
10. Resim.
Tahtada gösterilmek üzere ve büyültüp küçültmek suretiyle
muhtelif çizgilerin çeşitli konumları, resmedilmesi ve sathî
muntazam şekillerin ölçülerek resmedilmesi ve anılan şekillerin
terkibi ile (file) ve (rozans) teşkili. [saati: 1].
11. Musiki: [1 saat]
12. Beden eğitimi ve el işleri.
BİRİNCİ DEVRE
ÜÇÜNCÜ SENE
Haftada 23 ders
1. Osmanlıca:
Osmanlıca nahiv. Osmanlıca terkipler tarif edilirken Arapça
ve Farsça karşılıkları dahi beraberce tarif edilecek. Har kaidenin
misallerini çoğaltıp birçok uygulaması dahi yaptırılacak. Ayrıca
sarf okutmaya Osmanlı lisanının ihtiyacı olmayıp fiil çekimleri
hususundaki kaideleri dahi nahve katarak belletmek ve tasrif
ettirmek. Osmanlıca kıraati sadece ilm-i eşya ve malumat-ı
medeniye derecesinde bırakmayıp tedricen edebiyatla bir surete
koymak ve bazı güzel parçaları ve şiirleri hem imla suretiyle
yazdırmak hem ezberletmek. Gayet basit ve kısa zeminler
üzerine talebeyi tesvide alıştırmak.
2. Hesap.
Bazı nazariyeler ispat edilmek şartıyla umumi hesap. [saati: 2]
3. Hendese:
[Hendese-yi hattiye, sathiye, mücessem] İspatsız bazı sayısal
tatbikat. Alanlarda ondalık usul tatbikatı geçen senekinden
kuvvetli okunacaktır. [baati: 2]
32
4. Coğrafya:
Muhtasar Osmanlı coğrafyası: [Osmanlı memleketlerinin
mevki ve ehemmiyeti, nüfus ve muhtelif unsurlar. Hudut ve
yüzölçümü, yüzey şekilleri ve nehirler, göller, iklimler. Doğrudan
doğruya idare olunan Osmanlı memleketlerinin vilayet ve
sancaklara taksimi. Topraklarımıza katılan vilayetler ve
sancaklar. Girit, Sisam, Kıbrıs adalarıyla Cebel Lübnan, Mısır
hidivliği ve Tunus hakkında özlü bilgi. Osmanlı memleketlerinin
başlıca mahsulat, mamulat ve madenleri ve büyük kara ve deniz
hudutları, kara gücü hakkında biraz malumat verilecek ve harita
çizdirilecektir. [saati: 2]
5. Dinî ilimler.
İlmihal-i kebir. [saati: 1]
6. Hüsn-i hat (güzel yazı):
Yazının çeşitleri, özellikle sülüs ve nesih, dîvânî ve rik'a
üzerine birçok meşkler yazdırılacaktır. [saati: 1].
7. Fransızca:
Birinci ayda Sillaber tekrar edilecek, daha sonra Metod Berlic
(ibtidaî kısmı) okunarak ve sorularak tekrar edilecek, yedinci
deftere kadar yazı yazdırılacak, bu sene sonunda öğrenciler
Berlic'i okuyabildikleri gibi suallere de hatasız olarak sürat ve
selasetle cevap verebileceklerdir. [saati: 4]
8. Malumat-ı medeniye ve ilm-i eşya. [saati: 2]
9. Umumi tarih:
(İlkçağ ve Ortaçağ). Gayet muhtasar. Yalnız mühim simalar
ve mühim vakalar. [saati: 2]
10. Arapça:
Yeni bir usül Arapça'ya tatbik olunacaktır. Arapça konuşma
ve yazma gözetilecektir. [saati: 2]
11. Farsça:
Yeni bir usül tatbik olunacak ve lisan olarak tedris edilecektir.
[saati: 1]
12. Resim.
İkinci sınıf dersleriyle mücessem şekillerin resim usulü ve
talebenin ellerine verilecek ayrı bir deftere de modelden ev eşyası
vs. resminin yaptırılması. [saati: 1]
13. Musiki.
14. Beden eğitimi ve el işleri.
DÖRDÜNCÜ SENE
Haftada 23 ders.
33
1. Osmanlıca:
Edebiyat; Ekrem Bey'in Talim-i Edebiyat'ı esas alınarak
Osmanlı nahvi tatbikatıyla beraber yürütülecek ve mensur,
manzum nefis eserlerden bazı şeyler ezberlettirilecek, basit
sujeler verilerek hikayeler kaleme aldırılacaktır. [saati: 3]
2. Hesap:
Birleşik sayı hesapları; Ticarî malumat ve usul defteri,
mukaddemat-ı cebriye, bazı problemlerin hesap ve cebir kuralları
ile çözümü usulleri. [saati: 2]
3. Hendese:
(İspatlı yüzey geometri, orantı bahsinden bir nebze, üçgenle
ilgili bilgiler).
[saati: 2]
4. Coğrafya:
Genel coğrafya (Muhtasar kozmografya malumatı.
Coğrafyanın tarif ve taksimi. Yerküreye dair tarifler, yeryüzü ve
taksim şekli. Kıtalar ve denizler. İnsan ırkları ve dinler. Avrupa
kıtasının tabii ve siyasi durumu ayrıntılı olarak tarif edilmekle
beraber İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Rusya, İtalya ve
Belçika'nın iktisadi durumundan kısaca bahis olunacak. Asya,
Afrika, Amerika ve Okyanusya kıtalarının tabii ve siyasi
durumları muhtasar olarak gösterilecektir. Burada her kıtanın
haritalarıyla iktisadi durumundan bahis olunacak, memleketlerin
de ayrı ayrı haritaları çizdirilecektir. [saati: 1]
5. Dinî ilimler:
Siyer-i Nebî [saati: 1]
6. Fransızca:
Metod Berlic (ibtidai kısmı) Suallere zaten şifahi cevap
verebilen öğrenciler bu sınıfta sözkonusu cevapları yazılı olarak
da icra edeceklerdir. Fazla olarak bu sınıfta kıraate kuvvet
vermek için Julien adlı muharririn Promier Lektürü okutturulacak
ve kaligrafi için onuncu deftere kadar yazı yazdırılacaktır. [saati:
3]
7. Umumi Tarih:
Yakınçağ ve Osmanlı tarihi en mühim simalarıyla, en mühim
vakalar. [saati: 2]
8. Arapça:
Yeni bir usül takip edilmekle beraber ahlaka dair bazı hadisler
tercüme, tahlil ve ezber ettirilecektir. [saati: 3]
9. Farsça:
34
Yeni usule devam ile beraber Gülistan'dan bazı seçmeler.
[saati: 1]
10. Resim:
Tabiattan muhtelif çizgiler ve geometrik mücessem şekillerin
muhtelif durumlarda resmedilmeleri ve gölge. [saati: 1]
11. Sıhhî Vasiyetler.
12. Tabii İlimlere Giriş:
1. Cisimler üzerine genel bilgi. 2. İnsan vücudu. Yiyecekler
ve sağlık kuralları. Sindirim sistemi. İçecekler. Uyuşturucular ve
Alkollü içecekler. Teneffüs ve sağlık koruma. Sinirler ve hareket.
Beş duyu. 3. Hayvanlar. Tasnifi. Zâtüssedâya. Kuşlar. 4. Bitkiler.
5. Mamul maddeler. Un ve ekmek. Şa'riyeler. Süt. Yağ, peynir,
şarap vesaire. Mensucat. Sağlık koruma. Giyim. Kağıt, papirüs.
Parşömen. Çanak ve çömlek. Çini porselen. Cam. Demircilik.
Bakır. Kalay. Tutya. Kurşun. Altın, gümüş. Alaşımlar. 6.
Malumat-ı hikemiye. Yer çekimi. Rakkas. Ağırlıklar ve
yoğunluk. Cisimlerin dengesi. Teraziler. Sıvıların dengesi.
Ecsâm-ı sâbihanın dengesi, ışık. Aynalar. Ses, yankı, elektrik. İyi
ve az iletken cisimler. Miknatıslar. Cereyanlar, manyetik akım.
Telgraf. [saati: 2]
13. Beden eğitimi, El işleri ve Musiki.
BEŞİNCİ SENE
Haftada 23 ders.
1. Osmanlıca:
Talim-i Edebiyat, Maânî ve Bedî' bakımından genişletilerek
Arapça örnekler vermekle beraber Fransızca kitaplardan dahi
fikir alarak Osmanlıca misaller yaptırmak, nefis eserleri
ezberletmeye devam etmek. Daha yüksek zeminler üzerine inşa
ettirmek. [saati: 2]
2. Özlü Cebir:
Cebir ilmi kısaca okutulacaktır. [saati: 2]
3. Geometri:
Hendese-yi mücesseme ve ölçüm usulü, kat'-ı nâkıs, kat'-ı
zâid ve kat'-ı mekânî eğrilerinin resmedilmesi usulü. [saati: 2]
4. Dinî ilimler.
Muhtasar akâid. [saati: 2]
5. Fransızca:
Metod Berlic (Birinci kısım) yazılı ve sözlü, Promier Lektur
(Julien) manasıyla öğretilecek ve Fransızca izahat verilecektir.
(Muallim her dersin suallerine talebe tarafından yazılacak
35
cevapları toplayıp intizamına göre vereceği notu kendi defterine
ve sınıf defterine yazacaktır.) [saati: 4]
6. Medenî ve Hukukî Malumat. [saati: 2]
7. Genel Tarih:
Yaşadığımız asrın umumi ve siyasi tarihi (Yaşadığımız asır
tarihi daha geniş tutulacaktır). [saati: 2]
8. Arapça:
Dördüncü sınıfın dersi takip edilmekle beraber imla (dikte)
yazdırılacaktır. [saati: 2]
9. Farsça:
Farsça eserlerden seçmeler (Serâmedân-i suhan)dan bazı
parçalar. [saati: 1]
10. Coğrafya:
Büyük ve ayrı kıtalar (Asya, Afrika ve Okyanusya) kıtalarının
tabii durumları. Ahalisi. İklimi. Siyasi durumu. Yerli hükümetler
ve Avrupa hükümetlerinin sömürgeleri. Kutup arazileri,
keşfedilme şekilleri ve ünlü gezginler hakkında malumat.
Japonya, Arjantin ve Şili ülkelerinin iktisadi durumları. Her kıta
ve her memleketin ayrı ayrı haritaları çizdirilecektir.. [saati: 1]
11. Resim:
Kontur almak suretiyle alçıdan mücessem yaprak, meyve ve
"orenman" tersimi. Gölge. [saati: 1].
12. Muhasebe usulü, Defter usulü. [saati: 1].
13. Tabii ilimler. [saati: 3]
14. Beden eğitimi, El işleri, Musiki.
ALTINCI SENE
Haftada 23 saat.
1. Edebiyat:
Talebeye sujeler verilip müsveddeler kaleme aldırmak.
Yazdıkları şeyler üzerinde edebî tahliller, ilmiyye ve hikemiyye
icra ettirmek. [saati: 2]
2. Mükemmel Cebir: [saati: 3]
3. Geometri:
Uygulama ve çizimleriyle tüm geometri. [saati: 1]
4. Dinî İlimler:
Mufassal akâid. [saati: 2]
5. Fransızca:
36
Metod Berlic (ikinci kısım) yazılı ve sözlü. Gramer Berlic
(birinci kısım) yazılı ve sözlü. Ders verme tarzında muallim
beşinci sınıfta açıklandığı gibi hareket edeceği gibi kelimelerden
uzunca cümleler teşkili suretiyle gelecek sene kompozisyonlarına
talebeyi hazırlayacaktır. [saati: 4]
6. Tarih:
İslâm tarihi.
7. Arapça:
Seçmeler, mensur ve manzum Arapça eserler okutulup tahlil
ettirilmekle beraber münasipleri ezber ettirilecektir. [saati: 2]
8. Coğrafya:
Avrupa kıtası mufassal. (Güneş sisteminde dünyanın yeri.
Dünyanın devirleri. Mevsimler. Hareket eden dünya ve dünyanın
uydusu. Güneş ve ay tutulmaları hakkında kısa bilgi. Coğrafya ve
taksimatı, insanoğlu ırkları, mevcut dinler hakkında tafsilat.
Avrupa'nın tabii durumu, genişliği, alanı ve sakinleri. Avrupa
kıtasının hükümetlere dağılım şekli ve her hükümetin ayrı ayrı
tabii, siyasi ve iktisadi durumu. Memleketlerin haritası.) [saati: 2]
9. Hikmet,i tabiiye:
Mihanikî ön bilgiler, çekim, sıvılar, ses ve ısı. [saati: 2]
10. Üçgenler, alan hesaplaması ve topoğrafya. [saati: 1]
11. Resim:
Kontur almak suretiyle alçıdan mücessem ayak, el ve baş
resmedilmesi. Gölge. [saati: 1]
12. Kimya:
Madenî kimya. [saati: 2]
YEDİNCİ SENE:
Haftada 23 ders.
1. Edebiyat:
Suje verilerek müsvedde yazdırılacak ve edebî tahliller
yaptırılacaktır. [saati: 2]
2. Dinî ilimler:
Nikah ve boşanma.
3. Fransızca:
Metod Berlic (Literatur kısmı) yazılı ve sözlü. Gramer Berlic
(ikinci kısım) yazılı ve sözlü. Bu sınıfta muallim bundan evvelki
sınıflarda açıklandığı gibi hareket etmekle beraber ayda iki kere
talebeye mevzu vererek kompozisyon yaptıracak ve asıl notlar
bunun üzerine verilecektir. [saati: 4]
4. Tarih:
37
Osmanlı tarihi. [saati: 2]
5. Arapça:
Evvelki sınıfın tertibi takip olunacak ve bazı kolay mevzular
kaleme aldırılacaktır. [saati: 2]
6. Coğrafya:
Osmanlı memleketlerinin iktisadî coğrafyası. Osmanlı
memleketlerinin tabii durumu ayrıntılı olarak tekrar edilmekle
beraber Avrupa ve Asya ve Osmanlı Afrikası'nın ayrı ayrı tabii
teşekkülatı, jeolojik durumu, iklimi, deniz ticaretinin
ehemmiyetine göre Osmanlı denizleri ve sahilleri hakkında
ayrıntılı bilgi verilecek ve siyasi durumu tekrar edilecektir.
Osmanlı memleketlerinin tarım bölgeleri, tarım iklimleri, toprak
tabiatı, ziraat çeşitleri, hayvanları, ihraç sanayii, imalat sanayii ve
kısımları. Sınaî mahsuller, fabrika ve tezgahları, nakil vasıtaları
ve çeşitleri, mübadele vasıtaları. (Kredi kurumları ve gümrükler
hakkında malumat verilecek ve harita çizdirilecektir.) [saati: 2]
7. Kimya:
Organik kimya. [saati: 2]
8. Hikmet:
Işık ve elektrik kısımları. [saati: 2]
9. Fenn-i mihanik: [saati: 2]
10. Tabii ilimler:
Hayvanlar ilmi (Fizyoloji anatomi ile beraber) [saati: 2]
11. İktisat:
SEKİZİNCİ SENE:
Haftada 23 ders.
1. Yazı Usulü ve Edebiyat:
Resmî ve hususî her nevi mevzu üzerine yazı yazdırılacak ve
edebî tahliller yaptırılacaktır. [saati: 2]
2. Dinî ilimler:
Şer'î ahlak. [saati: 1]
3. Tarih:
Tarihî maksatlar. [saati:3]
4. Riyazî Malumat:
Hesap, cebir ve tatbikatı. Bankalar Muamelatı. Hendese ve
üçgenler ve mihanik derslerine ait çeşitli tatbikat. [saati: 1]
5. Kozmografya.
6. Elektrik tatbikatı:
Telgraf ve telefon. [saati: 2]
7. Kimya:
38
Analitik kimya. [saati: 1]
8. Hukukî Malumat:
[saati: 1]
9. Arapça:
Geçen seneki tertibe devam edilecek, marifetullah ve ahlaka
dair bazı âyet-i kerimeler tefsir ve tercüme ettirilecektir. [saati: 2]
10. Fransızca:
Manuel De Politesse De la Jeunesse adlı kitap okutturularak
izahat talep olunacağı gibi bir taraftan da edebî, ictimaî, iktisadî
mevzular üzerine redaksiyon yaptırılacak. Bu sınıfta Gramer
Berlic (üçüncü kısım) ikmal olunacaktır. Yazılı ve sözlü. [saati:
3]
11. Maliye Usulü.
[saati: 1]
12. Defter Usulü:
[saati: 1]
13. Sağlık koruma.
[saati: 1]
14. Nebatlar ilmi ve yer tabakaları.
[saati: 1]
15. El işleri, daktilografi. [saati: 2]
39
birçok toplantılarda hararetli müzakere ve münakaşalardan sonra
yine devre tatbikatına geri dönülmesi kabul olunarak tahsil
müddeti eskiden olduğu gibi sekiz seneye indirilmiş ve
programlarda da tabiatıyla ona göre tadilat icra edilmiştir. 25
Mektebin halihazırına gelince: Harp ve mütareke devirlerinin
umumî çalkantısından az çok etkilenen Dârüşşafaka millî
idarenin kuruluşu müteakip hükümetçe kabul ve tatbik edilmekte
olan şekilde tedrisata devam ile resmî liselerde olduğu gibi
Dârülfünûn'un muhtelif fakültelerine ve yüksek okullara mahreç
olmak üzere tam devreli lise programlarını kabul etmiş ve
doğrudan doğruya hayat sahasına atılmak isteyen mezunları
teçhize medar olmak üzere lisan derslerine fazla saat tahsis ve
muhasebe usulü, defter usulü ve daktilografi gibi pratik hayatta
yer tutan derslere - teşkilatın temeline zarar vermemek üzere-
ayrıca ehemmiyet verilmiştir.
Aşağıdaki programın incelenmesinden anlaşılacağı gibi 11
senelik tahsilinin Dârüşşafaka'da sekiz senede tatbik ve ikmal
olunabilmesi için mektebin birinci sınıfı ilk mekteplerin dördüncü
sınıfına denk olarak tespit ve tedrisat ona göre tanzim edilmiş,
kabul sınavları da bu esas üzerine icra edilmekte bulunmuştur.
Mektebin programları Maarif Vekaleti Müdürler Encümenince
incelenerek tam devreli lise derecesinde olduğu anılan encümenin
25Dârüşşafaka'da hem lise programı uygulandığı, hem de öğretim
süresinin sekiz seneye indirildiğini söylemekle çelişkiye düşüldüğü
kanısına kapılınmamalıdır. On bir senelik lise tahsilinin Dârüşşafaka'da
sekiz senede verilebilmesi için Cemiyyet-i Tedrîsiyyece buna şu çare
bulunmuştur:
Sekiz senelik Dârüşşafaka'yı mevcut tahsisatı ile idarede bile müşkülat
çekildiği ve arz olunan sebepler dolayısıyla lise programının tatbiki de
zaruri bulunduğu için her sene mektebe alınan talebe haricinde ilk
mekteplerde üç, dört sene okumuş çocuklar arasından yarışma ile
ayıklanarak lise tedrisatının kalan kısımlarının sekiz senede
Dârüşşafaka'da takip ve ikmali suretiyle lise programı Dârüşşafaka'nın
esas ve gayesiyle telif olunmuştur. Sadece bütçe dolayısıyla tatbik
edilen bu usulün bir mühim faydası da olmuştur ki o da her sene
Dârüşşafaka'ya girmek için müracaat eden en az beş, altı yüz çocuk
arasından gerek zekaca gerek sıhhatçe tahsile en çok kabiliyeti olanların
alınmasına imkan vermiş olmasıdır. Halbuki hiç okumak yazmak
bilmeyen çocuklar alındığı zamanlarda bunların bir kısmının iki üç sene
tecrübeden sonra lise tahsilini takibe kabiliyetleri olamadığı
anlaşılmakta ve bundan dolayı ihtiyâr olunan masraf ve emek heder
olmakta idi. Şimdi bu mahzur bertaraf olarak daha işin başında
Dârüşşafaka'ya seçkin öğrenci alınmasına çare bulunmuştur.
40
29 Eylül 1340 tarihli ve 232/6 numaralı kararıyla onaylanmıştır.
Böylece Dârüşşafaka mezunları Dârülfünûn ve şubeleri ile
yüksek okullara - Maarif Vekaleti'nin resmî liseleri mezunları
gibi- sınavla kayıt ve kabul edilmektedir.
Bugün Dârüşşafaka'da uygulanan lise programı ve derslerin
son dağılımı aşağıda olduğu gibidir.
LİSE SINIFLARI
41
Fransızca 5 5 5
Tarih 2 2 2
Coğrafya 2 1 1
Din Dersleri 1 1 0
Malumat-ı vataniye 0 1 1
Hayvanat 2 0 0
Nebatat 0 1 0
Fizyoloji ve Hıfzıssıhha 0 0 2
Musiki 1 1 1
Terbiye-yi Bedeniye 1 1 0
Atelye 1 1 1
Laboratuvar 1 1 1
Toplam 28 28 27
42
Arabî (Arapça) 2 2
0
Farisî (Farsça) 1 1
0
Felsefe 0 2
3
Laboratuvar 2 1 2
Toplam 29 30 30
43
DÂRÜŞŞAFAKA'YA TALEBE KABUL ŞARTLARI
44
DÂRÜŞŞAFAKA'NIN ESKİ VE YENİ TERBİYE
SİSTEMLERİ
45
efendinin evine gidemez, orada kalamaz, yatamaz. Kardeş
olanlar müstesnadır. Sokakta tesadüf ettikçe muallim efendilere,
mektep zabitlerine, meclis âzalarına usulü vechile temenna
edilecektir. Her çocuk yedinci sınıfa terfi etmedikçe hariçte
velisiz gezemez. Yalnız gezerse ve ceketinin düğmelerini
çözerek ve tokasız görülecek olursa üç defaya kadar izinsiz
kalacaktır. Yedinci ve sekizinci sınıf efendileri izin günleri
serbest çıkarlar. Hiç kimsesi olmayanlar izin günleri mektep
hademesinden yahut mubassırlardan biri nezaretinde olarak
harice çıkıp gezeceklerdir."
O zamanın halet-i ruhiyesine göre verilen şu talimatın bugün
için lüzumsuz veya uygulanamaz olan cihetleri şüphesiz tarihe
karışmış olmakla beraber bugün dahi mektep idaresi ciddi bir aile
reisinin evladı üzerindeki nezaret ve murakabesinden farksız
olarak talebeyi mektep dahil ve haricinde teftişten geri
durmamaktadır. Bugünün pedagoji kuralları zapturaptı muhafaza
şartıyla talebeyi hür ve serbest bir hayata hazırlamaya ne kadar
müsait ise Dârüşşafaka talebesi de o kadar bu hayata hazırlanır.
Üstüne hürmet, astına şefkat, akrana nezaket, meşakkatlere
tahammül, azim, kuvvet, iman, derin bir vatan sevgisi hedef
alınan ruhî terbiyenin ana hatlarını teşkil eder.
Eski zamanlarda mektepte tatbik olunan terbiye sistemi cebir
ve baskı esasına dayanırdı. Talebe ayda bir kere izine çıkar, ufak
tefek hatalarla bundan da mahrum kalır, gıdadan, ışıktan mahrum
bırakılır, amirlerinden dayak yerdi. Şüphesiz bu tedhiş sistemi
talebenin sıhhati üzerinde de bir tesir bırakırdı. Dârüşşafaka'nın
halihazırı ile eski halini mukayese için idare heyetinin 1926
senesine ait raporundan aşağıdaki satırların iktibası münasip
görüldü:
"Talebenin ahval-i sıhhiyesi: Talebemizin ahval-i sıhhiyesi
her zamanki gibi mükemmeldir. İstibdat devrinin
Dârüşşafaka'sında talebe sıraca, verem gibi hastalıkların daimî
kurbanı idi. Allah'a şükür bugün bir tek sıracalı ve bir tek veremli
ve müzmin hastalıklı talebemiz yoktur.
Mesaisini geçen seneki raporumuzda övgüyle yad olunan okul
doktorumuz Salim Ahmed Bey'in yorgunluk bilmeyen dikkat ve
itinası sayesinde talebenin en ufak rahatsızlıkları bile
ehemmiyetle takip olunmakta ve ayakta muayene ve tedavileri
icra olunanlara nispeten hastaneye yatırılanlar en düşük düzeyde
kalmaktadır. Bazısı mükerrer olmakla beraber bir sene zarfında
hastanemizde tedavi olunan talebemizin yekunu 48'i tecavüz
46
etmediği ve yalnız altı hastanın sirayet ihtimali dolayısıyla haricî
hastanelere sevk edilerek netice itibarıyla cümlesinin iyileştiği
hastane kayıtlarının tetkikinden anlaşılmıştır.
Hasta olsun olmasın her üç ayda bir bütün talebe muayeneden
geçer. Bu esnada boyları ölçülür. Ağırlıkları alınır ve özel deftere
kaydedilir. Genel zafiyet arazları gösterenler besleyici
yemeklerle ayrıca beslenir, kışın balık yağı içirilir. Hasılı
vehamet melhuz olan hallerin işin başında önü alınır."
47
DÂRÜŞŞAFAKA'NIN MALÎ VAZİYETİ
Lira (Altın)
10841 Hükümet tarafından
2000 Mısır Hidivi İsmail Paşa
1000 Maliye Nazırı Mustafa Fazıl Paşa
500 Sadrazam Mehmed Emin Âli Paşa
400 Sadrı Esbak Keçecizâde Fuad Paşa
400 Şûra-yı Devlet Reisi Kamil Paşa
300 Şeyhülislâm Turşucuzâde Ahmed Muhtar Efendi
150 Mecâlis-i Âliye Memuru Mustafa Naili Paşa
100 Dahiliye Nazırı Rüşdü Paşa
100 Bahriye Nazırı Mahmud Paşa
100 Hariciye Müsteşarı Server Efendi "Şehremini
Server Paşa"
100 Viyana Sefiri Halil Bey
50 Namık Paşa
50 Bağdat Valisi Midhat Paşa
40 Cevdet Paşa
40 Rüstem Paşa
350 Zaptiye Müşiri Hüsnü Paşa
30 Şirketi Hayriye Müdürü Hüseyin Hâki Efendi
30 Mecâlis-i Âliye'ye Memur Rıza Paşa
30 Maarif-i Umumiye Nazırı Safvet Paşa
48
30 Ticaret ve Ziraat Nazırı Kabulî Paşa
70 Rüsumat Emini Kâni Paşa
30 Şûra-yı Devlet Üyelerinden Emin Muhlis Paşa
30 Serdarı Ekrem Ömer Paşa
30 Tophane Müşiri Halil Paşa
250 Paris Sefiri Cemil Paşa
25 Mecâlis-i Âliye'ye memur Mehmed Refik Efendi
25 Teşrifatî-yi Hariciye Kamil Beyefendi
25 Meclis-i Âliye'ye memur Mehmed Paşa
25 Tuna Vilayeti Valisi Ömer Paşa
20 Mısır Kapı Kethüdası Mümtaz Efendi
20 Divan-ı Ahkâm-ı Adliye üyelerinden Afif Bey
20 Mabeyin Başkâtibi Emin Bey
20 Serkurnayı esbak Cemil Bey
20 Trablusgarb Vilayeti Valisi Halet Paşa
20 Edirne Vilayeti Valisi Asım Paşa
20 Altıncı Daire Reisi Salih Bey
20 Mektubî-yi Hariciye Pertev Efendi
20 Âmidî Kalemi hülefasından Hakkı Bey
20 Muteberân-ı sarrafândan Muradzâdeler
20 Şûrâ-yı Devlet üyelerinden Subhi Bey
20 İcra Cemiyeti Reisi Ferid Efendi
20 Âmidî Said Efendi
20 Muhacirin Komisyonu Reisi Osman Paşa
20 Beşinci Ordu Müşiri İzzet Paşa
20 Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî üyelerinden İbrahim Paşa
20 " " " Hüsnü Paşa
20 Mekâtib-i Askeriye Nazırı Galib Paşa
20 Nizamiye Muhasebecisi Yusuf Bey
13741 Sair erbab-ı hamiyet taraflarından
verilen. Cem'an yekün
30712
49
(7) numaralı vesikadan anlaşılacağı üzere mektep açıldığı
sırada masrafı o sene için bir yük 27 kuruş tahmin edilerek karşılık
olmak üzere mülga Maliye ve Adliye Nezaretleriyle Bâb-ı
Seraskerî ve Misafirhane-yi Askerî altlarındaki 108 parça dükkan
Dârüşşafaka'ya terkedilmiştir.
Filhakika ilk senelerde ancak 54 çocuk alındığı ve tedrisat da
Cemiyet âzası ve askerî mektepler muallimleri tarafından fahri
olarak deruhde ve temin edildiği için bu dükkanların iratları
mektebin idaresine kafi gelmiştir.
Fakat seneden seneye yeni talebe kaydedilip diğer sınıflar
açıldıkça tabiatıyla masraf da o nispette artıyor ve ilk gelir
kaynağı masrafları karşılamıyordu.
Artan masraflara karşılık olmak üzere yine ilk senelerde daha
esaslı ve daimi masraf da o nispette gelir kaynakları araştırılarak
"Mülga Yeniçeri Ocağının bölük ve ortalarının mühimmatına ve
fukara-yı taamiyesine meşrûta vakıflar ile hayrat ve bağışlar
yabancı ellere geçmiş mahallerde bulunup mütevellileri mefkud
vakıflar meskenleriı" ve "yangın mahalleri tesviye edilerek
herkesin arsası ve her vakfın hissesi verildikten sonra fazla kalıp
da hiçbir vakfın müstakil olarak malı ve hiçbir arsa sahibinin
hakkı ve hissesi olduğuna hüküm olunamayan arsalar" sanılarak
bedelinin Dârüşşafaka'ya verilmesi ve bu gibi arsalar için
Dârüşşafaka namına senet vermekle yeni bir vakıf tesis edilmiş
olduğu gibi (vesika, numara 9) İzmir vilayetinde Çeşme kasabası
civarındaki Ilıcaların sahil cihetinde hükümete ait arazi ile
denizden doldurularak bunlara ilave edilecek yerler taliplerine
müzayede ile ve parça parça satılarak Dârüşşafaka namına
icaretine raptı kararlaştırılmıştı (Vesika, numara 11) Mamafih
Dârüşşafaka'ya terk ve tahsis olunan bu vakıflardan ancak yangın
zuhurunda, mahlül veya alım satım vukûunda istifade tabii
bulunduğu cihetle ilk senelerde bu vakıflar Dârüşşafaka'ya kan
verici ve yardımcı bir gelir temin edemiyordu.
Gerçi tedrisat ekseriyetle meccanen ifa edildiği için bu
hususta pek o kadar masraf çıkmıyor ve talebenin giyimi ise
hükümetçe İzmit fabrikasından meccanen verildiği için bu
hususta da paraya ihtiyaç görülmüyor idiyse de talebenin
27Eskiden 500 Akçeye bir Kese, 100 000 Akçeye bir Yük, 10 Yüke bir
hazine derlerdi. Kuruş (guruş) ölçü birimi sayıldıktan sonra Akçe yerine
Kuruş kullanılmaya başlanmıştır. Şu halde bir Yük 100 bin Kuruş yani
1000 Liradır.
50
yiyeceği, yegane gelir kaynağı olan 108 adet dükkanın kirasıyla
asla temin edilemiyordu.
Binaenaleyh 1292 tarihinde yani mektebin açılışıyla tedrisata
başlandıktan üç sene sonra kuruculardan Cemal Bey'in himmet ve
delaletiyle anılan sene Martından itibaren Umum Nizamiye Erzak
Ambarı fazlasından ve tasarruflardan hükümetçe ayda 300 kıyye
(okka) pirinç, 70 kıyye sadeyağ ve günde yetmiş kıyye ekmek ve
70 kıyye et tahsis ve i'ta edilmiştir.
Yukarı sınıflar açıldıkça bu erzak da ihtiyaca kifayet
etmemeye ve yine idare hususunda müşkülat çekilmeye başladı.
1300 tarihinde ilk kuruculardan eski sadrazam Said Paşa
Dârüşşafaka'ya gelip (Vesika, numara 10) mektebin idare tarzına
yakından müttali olduktan ve bilhassa iaşede çekilen müşkülatı
gördükten sonra tanzim etmiş olduğu raporu hükümete takdim
ederek hem Dârüşşafaka'nın talebe kadrosunu dört yüze iblağa
hem de iaşe işinde çekilen sıkıntının giderilmesine delalet etmiş
ve bunun üzerine Nizamiye Erzak Ambarından verilmekte olan et
384, ekmek 990, pirinç 2304 ve sadeyağ 450 kıyyeye çıkarılmış
ve daha sonraları mektebin yakacak gibi bir kısım ihtiyaçları da
Hazine-yi hâssaca deruhde edilmiş olduğundan mektebin idaresi
bir dereceye kadar temin ve ıslah edilebilmiştir.
Mamafih seneler geçtikçe ihtiyaçlar artıyor ve yeniden bazı
çareler aranıyordu. Bir aralık kuruculardan Gazi Ahmed Muhtar
Paşa'nın teşebbüsü ve muallimlerden İskender Efendi'nin
muhaberat ve müraselata delaleti ile Hindistan'dan bir miktar iâne
celb edilmiş olduğu gibi nizamnamesi icabınca Cemiyet-i
Tedrisiyye'nin reisi bulunan vaktin sadrazamları da fırsat
düştükçe zenginleri ve hükümetle iş yapan ecnebileri
Dârüşşafaka'ya yardıma teşvikten geri durmazlardı.
Bu cümleden olarak Cevad Paşa'nın sadrazamlığı zamanında
bazı ecnebilere Türkiye'de imtiyaz ve inhisar verildiği sırada
Dârüşşafaka için de bir miktar iânede bulunulması tavsiye
olunduğu gibi 1316 tarihinde vaktin hükümdarının yirmi beşinci
yıldönümü kutlanırken her şirket ve idare bir hediye takdim
etmek isteyerek İstanbul Havagazı Şirketi de bu maksatla
hükümete müracaat ettiği zaman hediyeye mukabil
Dârüşşafaka'nın havagazıyla aydınlatılması kendisine tavsiye
olunmuştur. Bu tavsiye üzerine şirket 350 Lira harcayarak
Dârüşşafaka'yı havagazıyla aydınlatmış ve üç ay aydınlatma
parası almadığı gibi üç aydan sonra da evvelce petrol ile
aydınlatma hususunda mektepçe ne miktar masraf yapılıyorsa,
51
havagazı yandığı zaman da o miktar meblağın alınmasına
muvafakat etmiştir.
Yine bu cümleden olarak 1318 senesinde Susurluk (Su
Sığırlık) Deresi'yle o civarda diğer derelerde vapur, şilep, duba
işletmek üzere Dilaver Paşazâde Rauf Bey'e 61 sene müddetle
imtiyaz verildiği sırada imtiyaz sahibinin her sene Dârüşşafaka'ya
30 Altın vermesi mukavelenameye derc edilmiştir.
İşte bunlardan başka aşağıya derc olunan cetvelde görülen
iâneler bu suretle riyaset makamının ve Dârüşşafaka'yı himaye
edip sahip çıkan diğer hükümet ricali ve hamiyet erbabının
himmet ve yardımlarıyla temin olunmuştur:
52
idaresizlik yüzünden mektebin idaresi 1319 tarihinde Maarif
Nezaretine intikal ettiği zaman nezaretçe Dârüşşafaka'nın
hükümetin diğer yatılı mektepleri gibi idare ve iaşesi ve fahrî
muallimlere de maaş verilmesi cihetine gidilerek bundan dolayı
bütçe açığı bir misli artmış ve tabiatıyla bu açık Maarif
bütçesinden kapatılmıştır.
(12) numaralı vesikaya nazaran 1321 senesinde
Dârüşşafaka'nın esas gelirleri, 469199 ve masrafları ise 1053444
Kuruştan ibaret olup denge hesapları sırasında ortaya çıkan
594244 Kuruş bütçe açığı Maarif veznesinden tediye olunmuştur.
Mamafih evvelce bir müdür ve bir muavin ve üç beş mubassır
ve büyük kısmı fahrî muallim ile idare olunan Dârüşşafaka
kadrosu Maarif idaresinde bulunduğu sırada birçok memurlar ve
seneden seneye maaşları artan muallimlerle idare olunmaya
başladığı için bütçe açığı gittikçe artarak Cemiyet-i Tedrisiyye-yi
İslâmiyye'nin 1325 tarihinde mektebi tesellüm ettiği zaman
859000 Kuruşa baliğ olmuştu.
***
53
karanlık ve tehlikeli sokaklardan geçmeyi göze aldırarak geceleri
gelip mektepte derslerini verirlerdi.
1319'da Maarif Nezareti mektebe el koyduktan sonra resmî
mektepler usul ve talimatını aynen Dârüşşafaka'ya da tatbik
ettiğinden fahrî muallimlik kaldırılmış ve mektep bütçesi he bu
yüzden hem de yeni tayin olunan birçok memurlardan dolayı
birdenbire kabarmıştır.
Türkiye'de hükümet şeklinin meşrutiyete dönüşmesinden ve
ilk defa her idare ve nezaretin masrafları bir bütçe ile tayin ve
tahdit edildikten sonra yukarıda ismi geçen idarelerce özel olarak
Dârüşşafaka'ya vaki olan yardımlar kesilerek mektebin idaresi
kendi gelirlerine ve bir de Maarifçe verilmekte olan yıllık 6000
Liraya inhisar etmişti.
1325 senesinde mektebin idaresi Cemiyet-i Tedrisiyye-yi
İslâmiyyece deruhde olunduğu zaman evvelce olduğu gibi
tedrisatın fahrî bir surette ifası kabil olamamakla beraber
mektebin kendi gelir kaynaklarıyla idaresine de imkan
görülemediğinden buna başka bir çare bulmak zaruret halini
almıştı. Esasen Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye'nin tekrar tesis
ve ihyasını mûcib olan âmillerden biri de budur.
Cemiyet mektebin idaresini deruhde ettikten sonra bir taraftan
yeni yeni âza kaydı suretiyle taahhütleri arttırmaya çalışmakla
beraber hükümet ve mürüvvet ve hamiyet sahipleri nezdindeki
teşebbüslerine de canlılık kazandırarak o âna kadar işgal edilen
dükkanların kira bedeli olmak üzere Hazine-yi Maliye'den
verilmekte olan meblağı bir miktar arttırdığı gibi Maarif
bütçesinden Maliye bütçesinde "Hayır kurumlarına yardım"
faslına nakledilmiş olan 6000 Lirayı da 8000 Liraya iblağ
ettirebilmiştir.
Bu suretle Hazine-yi maliyeden tahsis edilen meblağlar ve
mektebin irat ve akarından alınan dört beş bin Liraya varan âza
taahhütleri ile Cihan Harbinin zuhuruna kadar Dârüşşafaka
dengeli bir bütçe ile idare olunmuştur. Hatta harbin zuhurundan
evvel mektebin onbin küsur altın raddesinde bir ihtiyat akçesi
birikmiş bulunuyordu.
Bu ihtiyat akçesiyle mektebe esaslı bir irat almak tasavvur
olunduğu sırada mektebin tamire muhtaç olduğu söz konusu
olarak o zaman Cemiyet-i tedrisiyye-yi İslâmiyye reis
vekilliğinde bulunan mülga Evkaf nazırı ve şeyhülİslâm Hayri
Efendi merhumun teklif ve teşvikiyle yirmi bin altın kadar tahmin
54
olunan tamirat bedelinin mektepçe ve diğer yarısı Evkaf
bütçesinden sarf olunmak üzere tamirata başlanmıştır.
Mektebin ihtiyat akçesiyle bir kısmı tamir ve bahçenin bir
tarafına yeniden bir jimnastik mahalli inşa edilmiş ise de kalan
kısmın tamiri sırasında Umumi Harbin çıkması ve uzun sürmesi
Devlet ve Evkafça bilumum inşaatın tehirini icab ettirdiğinden
Dârüşşafaka tamiratı da bu yüzden ikmal edilememiştir.
Harp zuhur etmemiş ve Hayri Efendi Evkaftan ayrılmamış
olsaydı o âna kadar Dârüşşafaka'ya ettiği hizmet ve yardımlara
nazaran tamirat işini de en iyi şekilde sonuçlandıracağı
şüphesizdi.
Harbin zuhurundan 1332 senesine kadar geçen müddet
zarfında iaşe müşkülatı hükümetçe bir dereceye kadar
karşılandığı halde harbin sonlarına doğru Dârüşşafaka da diğer
müesseseler gibi çok darlık çekmiştir. Çünkü harbin devamı
mevcut müşkülatı her an için birkaç misli arttırıyordu.
Hayırlı bir barışı bekleyerek bir miktar yardım toplanarak
müşkülat içinde bu devirler atlatılmış ise de harbin, dahil
olduğumuz devletler heyetinin mağlubiyetiyle neticelenmesi ve
bilahare İstanbul'un İtilaf kuvvetleri tarafından işgali dolayısıyla
bu gibi millî ve İslâmî müesseselerin 1334 senesinden sonra
hamisiz kalmış olması mektebin mali durumunu harp
senelerinden daha elim bir vaziyete düşürmüş olduğundan bu
yarım asırlık milli müesseseyi yaşatmak için her tarafa baş
vurulmuş ve mesut inkılabımızın inkişafı tarihi olan 1338
senesine kadar geçen zaman zarfında hükümetin, Evkafın, millî
müesseselerin yardım ve desteğine müracaat edildiği gibi hamiyet
ve fütüvvet sahiplerinden bağış olarak destek görülmüştü.
Aşağıdaki cetvelde yardımların miktarıyla kimler tarafından
verildiği gösterildiğinden burada başkaca tafsilat vermeye lüzum
görülmemiştir.
1332 Senesi
500 Tüccardan Rafael Kamhi Efendi
500 Tüccardan Manizâde Hacı Hüseyin Efendi
100 Arslan Fresko Ticarethanesinin Viyana'daki
vekilleri
--------
1100
55
1333 Senesi
190 Karahisar'da vefat eden Hacı Ahmed Efendi'nin
malının üçte biri.
500 Tüccardan İlyas Bey
500 Donanma Pazarı müdürü Kemal Bey
500 Ebranoszâde Ahmed Sırrı Bey
200 Tüccardan Değirmenciyan Efendi
300 Milli Mahsulat Şirketinden
500 Hayır sahiplerinden ismini bildirmeyen bir zat.
1300 Dahiliye Nezaretinden
1000 Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa
1000 Hayır sahiplerinden ismini bildirmeyen bir zat
1000 Bahriye Nazırı Cemal Paşa
500 Sapancalı Baki Bey
5000 Enver Paşa
300 İstanbul Evkaf Müdiriyetinden
16576 Trablus evlad-ı şühedası iânesinden
(Harbiye Nezareti vasıtasıyla)
250 Zûr sancağında Dilim kazası ahalisi tarafından
500 Tüccardan Habib Bey
------
30116
1334 Senesi
1335 Senesi
56
14,18 Bayezid'de Mevedde Kıraathanesi Sahibi
90 Mektebe odun alınmak üzere tüccardan Mâhî Bey
30 Babilhavz Müessesesi namına Mister Pit
40 Sebze müteahhidi Hristo Efendi
9506 Milli Mahsulat Şirketi 334 senesi temettüatından
bir cihet-i hayra sarfedilmek üzere iki defada.
40 Sapancalı Baki Bey
163,20 Ekmek bedeli olarak Maliyeden
300 Gazi Evranos Bey ahfadından Rukiyye Hanım
220,41 Ekmek bedeli olarak Maliyeden
1484,50 Heyet-i faale delaletiyle tüccardan
toplanan.
522 Heyet-i faale delaletiyle tüccardan toplanan.
214,83 Ekmek bedeli olarak Maliyeden
500 Müteahhitlerden Zeki Bey haremi Adalet Hanım
50 Müteahhitlerden Zeki Bey
1468 Mektebe aynen teberru edilmiş bulunan erzak
bedeli
493,60 Mektepte elektrik tesisatı için Evkaftan
100 Merhume refikası namına Hekimbaşızâde Doktor
Muhyiddin Bey
100 Necmeddin Molla Bey
10 Hafız Şevket Bey
208,80 Ekmek bedeli olarak Maliye'den
100 Kereste tüccarından Musa Reiszâde Ahmed Bey
100 Duhan Osmanlı Şirketi
100 Tüccardan Hacı Mustafa Efendi
250 Ticaret Şirketi
----------------
16105,50
1336 Senesi
57
100 Cemiyet-i Tedrisiyye üyelerinden Prens Hayreddin
Bey
305 Mektebe aynen teberru edilmiş bulunan eşya
bedeli
18 Kiracılardan Adnan Bey
53 Merhum Esad Bey validesi Emine Hanım
2000 Esnaf Cemiyetleri temettülerinden olarak mülga
Evkaf Nezaretinden
2000 Milli Mensucat Şirketi fazla-yı gılâtından
300 Milli Mahsulat Şirketinden
20 Şirketi Hayriye meclis idaresi üyelerinden Talat
Bey
50 Şirketi Hayriye müdürü Ali Bey
---------------
5151
1337 Senesi
1338 Senesi
58
525,20
1339 Senesi
1340 Senesi
1341 Senesi
59
50 Standard Oyil Gaz Şirketi
10 Kurban alınmak üzere Cemiyet-i Tedrisiyye
üyelerinden Hacı Cemile Hanım
10 Yağ Tüccarı Mustafa Asım ve Kazım Beyler
----------------
860
Genel toplam: 6 435 877
Muhammenât
Gelirler Masraflar Fazlası Açığı
Senesi
16602 31761 15159
1333
60154 53250 6904
1334
25104 42909 17820
1335
58403 59121 718
1336
53490 51779 1711
1337
63249 63218 3
1338
46190 51430 5245
1339
60871 69302 8431
1340
73775 66456 7319
1341
72601 75771 3170
1926
60
Tahakkukat
46202 29087 17115
1333
24974 34699 9725
1334
49389 41381 8008
1335
31943 40373 8430
1336
34929 37316 2387
1337
40707 47006 6299
1338
56948 45135 5813
1339
63271 69251 5980
1340
62441 64340 1799
1341
77303 59955 17348 192628
61
tesviye edilerek sokaklar açılıp herkesin arsası ve her vakfın
hissesi o babdaki usül ve teamüle ve mevcut kanunlara göre
verildikten sonra yangın sahasının ötesinde berisinde fazla kalan,
fakat gerek vakıf, gerek arsa sahipleri alacaklarını tamamıyla
almış oldukları için ne vakfa ne de arsa sahiplerine verilemeyen,
tesviye ve tarik fazlalarının satılarak değerinin Dârüşşafaka'ya
tahsisi ve bu gibi arsalardan Dârüşşafaka Vakfı namıyla yeni bir
vakıf kurularak müeccelesinin - zamanına göre kanun mahiyetini
haiz- bir yüksek emir ile Dârüşşafaka'ya verilmesi 15 Şevval
1286 tarihinde takarrür etmişti. O tarihten Meşrutiyetin ilanına
kadar şehir emaneti satmış olduğu bu nevi arsaların muaccelesini
yani ilk satış bedelini alarak Dârüşşafaka'ya bir şey vermemiş,
mamafih satılan arsanın Dârüşşafaka Vakfı namına tashih-i
kaydını Tapu İdaresine bildirerek o suretle bir vakıf teessüs etmiş
olduğundan Cemiyet-i tedrisiyyece Tapu İdaresinden bu vakfın
kaydı çıkarılarak 1287 tarihinden 1324 senesine kadar toplam 40
000 liralık satış vaki olduğu anlaşılıp bu para şehir emanetinden
talep edildiği halde emanet zikredilen vakıf muaccelesinin
kendisine ve müeccelesinin Dârüşşafaka'ya aidiyetini dermeyan
ettiğinden keyfiyet Şûra-yı Devlete sevk edilmiş ve anılan Şura
müteaddit kararla Dârüşşafaka'nın hakkını teslim etmişti. 29
Şûra-yı Devlet'in müteaddit ve sarih kararlarına rağmen bu
meselenin halli on sene sürmüş ve nihayet 1334 senesinde bütün
bu mukarrerat Cemiyet-i Umumiyye-yi Belediyece teşkil olunan
bir encümende tetkik edilerek Dârüşşafaka'nın nokta-yı nazarı
haklı görülüp emanetin mezkur sene bütçesine 40 000 lira
konmuştu. İşte parça parça alınan ve 1341 senesinde son bulan
alacak meselesi de bu suretle halledilmiştir.
Bir taraftan da bazı daimi gelir kaynağı aramaktan geri
durulmamış, bunun için muhtelif teşebbüslere girişilmiştir. Bu
teşebbüslerden biri şeker bayramında Hilal-i Ahmer (Kızılay)
için olduğu gibi her sene kurban bayramının birinci günü rozet
dağıtımı suretiyle kutu dolaştırılarak Dârüşşafaka için yardım
toplanması olup bu hususta vaki olan müracaat hükümetçe tasvip
edilmiştir. (vesika, numara 11)
1336 senesinde başlayan bu teşebbüsün temin ettiği
menfaatler aşağıdaki cetvelde görüldüğü üzere:
62
Lira Senesi
1471 1336
830 1337
2412 1339
2068 1340
2099 1341
2684 1926 (1342)
tedricen artmak üzere her sene mektep için esaslı bir gelir
kaynağı olmuştur. Yalnız 1338 senesinde İstanbul'da işgal
kuvvetlerinin şiddet ve istibdatlarını arttırmaları ve o zamanki
İstanbul hükümetinin zaafı cihetiyle rozet dağıtımı ve yardım
toplanması için izin alınamamıştır.
Yine bu kabilden olmak üzere her sene bir deniz gezintisi
tertip olunarak Cemiyet-i tedrisiyye-yi İslâmiyye âzası,
Dârüşşafaka mezunları ve Dârüşşafaka'ya muhib olan İstanbul
halkı arasında tanışmayı ve dostluğu temin ile beraber onlara
güzel ve eğlenceli bir gün yaşatmak ve sonuçta Dârüşşafaka için
bazı menfaatler elde etmek müyesser olmuştur. Gezinti
teşebbüsünün başından beri mektebe temin ettiği gelirler
şunlardır:
Lira Senesi
1634 1338
2488 1339
1856 1340
2415 1341
1799 1926
Hülasa her iki teşebbüs üst üste Dârüşşafaka'ya yıllık beş bin
lira kadar gelir getirmekte ve bu vesile ile Dârüşşafaka'yı halka
tanıtmak gibi manevi bir gaye de elde edilmektedir.
Deniz gezintisi dolayısıyla İstanbul'un milli ve ecnebi maliye
müesseseleri tarafından vaki olan nakdî yardımı ve Şirket-i
Hayriye idaresinin her sene en güzel vapurunu meccanen bu
hayırlı işe tahsis ettiğini lisan-ı şükranla yad etmek bir borçtur.
Bu şükran borcunu öderken İstanbul vilayeti ile Şehir
emanetine de büyük birer hisse ayırmak icab eder. Filhakika
Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye'nin binbir çareye baş vurarak
İstanbul'un öksüz ve yetimlerinden bir kısmının terbiye ve
tedrisini deruhde suretiyle Vilayet İdare-yi Hususiyesi (İl Özel
63
İdaresi)nin maarif işlerine yardım ettiğini gören Meclis-i Umumi-
i Vilayet 1338 tarihinde Dârüşşafaka'ya yardım için bütçesine
yıllık 3000 lira koymuş ve Meclis-i Umumi değerli üyelerinin
Dârüşşafaka ile yakından alakadar olarak mektebin vaziyet ve
umumi hizmetlerini tetkik ile vardıkları kanaat ve izlenim neticesi
olmak üzere 1341 senesinden itibaren bu meblağ 10.000 liraya
iblağ olunmuştur.
1334 senesinden beri Dârüşşafaka'ya olan borcunu parça
parça ödeyen Şehir emaneti dahi borcun sona erdiği 1341 senesi
bütçesine Dârüşşafaka için yıllık 5000 lira tahsisat koymuş ve
bunu takip eden 1926 (1342) bütçesinde bu tahsisatı 15 000 liraya
çıkarmıştır. İstanbul şehri Maarifi hesâbına vaki olan mesai ve
hizmetlerinin şu iki yetkili heyetçe takdire mazhar oluşu
Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye'yi müteşekkir ve minnettar
bırakmıştır.
Bununla beraber bütün bu mesai Dârüşşafaka gelirlerini
yukarıdaki cetvelin tetkikinden anlaşılacağı üzere henüz 70 000
liraya çıkaramamıştır. Halbuki zorunlu ihtiyaçların yükselmekte
devam etmesi talebenin yiyecek ve giyecek maddelerinin
artmasını mucip olduğu gibi senelerden beri hiçbir zam görmeyen
idare ve tedris heyetleriyle diğer müstahdemlerin esasen pek cüzî
olan maaşlarına birer miktar zam yapılmasını da zaruri
kıldığından gelirleri artırmaya çalışmak mecburiyeti yeniden baş
göstermiş ve vuku bulan teşebbüsler üzerine Cumhuriyet
Hükümetinin ve bilhassa Cemiyetin yüksek reisi Başvekil İsmet
Paşa Hazretlerinin delalet ve destekleriyle 1926 senesinden
itibaren Evkaf bütçesinden yıllık 25 bin lira tahsis edilmiş olması
Dârüşşafaka'nın malî vaziyetini hayli ıslaha medar olmuştur.
Dârüşşafaka'nın mali vaziyeti izah edildiği sırada o vaziyeti
esasından ıslah edebilecek olan bir teşebbüsten de bahse lüzum
hasıl olmuştur. Gerçi bu teşebbüs kuvvede kalıp faaliyata
dönüşememiş ise de ileride belki çözüm yolu bulunur diye
Dârüşşafaka tarihçesinde bahse değeri görülmemiştir. Bahsetmek
istediğimiz mesele Mısırlı Münşavi Paşa Vakfıdır.
Hayır ve hasenat sahiplerinden Mısırlı Münşavi Paşa merhum
hayatta iken büyük servetini İslâm milletinin hayrına ve refahına
tahsis ederek bu babda tanzim etmiş olduğu vakfiyenin
Türkiye'ye ait fıkrasında "vakfından iki bin altının Asâkir-i
Devlet-i aliyye'den gaza ve cihadda şehit olanların fakir ve öksüz
kalan ailelerine ve Hicaz demiryolu iânesine ve mezkur hattın
inşası bitmek üzere olur ise tamamen Osmanlı şehit askerlerinin
64
ailelerinin fakirlerine, yetimlerine ve yardıma muhtaç olanlarına
harcanmasını" şart koşmuştur. Vakfiyenin ilk tatbiki senesinde
giren iki bin liradan evvela beş yüz sonra bin ve daha sonraki
senede bin beş yüz lirası şehit yetimlerinden bir haylisinin kabul,
tedris ve iaşe edilmekte bulunan Dârüşşafaka'ya hükümet ricali
tarafından diğerlerine tercihan verilmişti.
O sırada Hicaz demiryolu Medine'ye kadar giderek kısmen
son bulmuş olması hasebiyle söz konusu iki bin liranın tamamen
diğer şartlara sarf edilmesi gerekmesine ve Dârüşşafaka'da ise
birçok şehit evladı iaşe ve tahsil edilmekte bulunmasına ve
mamafih şart dahilinde mezkur olmakla beraber Hilal-i Ahmer
Cemiyetinin de terfih ve iaşesine çalışmakta olduğu biçareler
arasında pek çok şehit yetim ve dulları mevcut bulunmasına
dayanarak işbu meblağdan o âna kadar tatbik olunarak teamül
haline geldiği gibi bin beş yüz lirasının Dârüşşafaka'ya ve beş yüz
lirasının da Hilal-i Ahmer Cemiyetine tahsisi ve Harb-i Umumi
münasebetiyle haberleşme ve yazışma kesildiği için
gönderilememiş olan birikmiş meblağın gelişinde yine bu nispet
üzerinden taksimine müracaatla hükümetin muvafakatı alınmıştı.
Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye'nin bu işe Hilal-i Ahmer'i
ortak etmesi hem arz olunan mülahazaya binaen vakfedicinin
şartının muhafazası hem de Hilal-i Ahmer'in beynelmilel bir
müessese olması itibarıyla biriken paranın alınması hususunda
yardım ve desteğini temine yönelik olup filhakika paranın
getirilmesi için gerek Hilal-i Ahmer, gerek Cemiyet-i
Tedrisiyyece ortaklaşa çalışılmış ise de uzun müddet Mısır
hükümetiyle siyasi münasebetlerin kurulamamış olması ve
Prenses Fatma Hanım'ın aynı suretle İstanbul Dârülfünûnu'na
vakfetmiş olduğu meblağın bazı sebepler ileri sürülmesiyle
Dârülfünûn'a verilmemek istenmesi Mısırlıların bu babdaki
siyasetlerini göstermekte ve Münşavi Paşa Vakfını da aynı
akıbete uğratmaktadır.
1912 senesinden beri biriken bu paranın alınmasına
muvaffakiyet hasıl olsa idi her halde Dârüşşafaka'ya yüz elli bin
liradan fazla bir menfaat temin edilmiş olacak ve bu para ile
Dârüşşafaka için mühim bir gelir alınmakla beraber mektep de
esaslı surette tamir edilecekti.
Mamafih henüz ümit kaybolmamıştır. Dârülfünûn, Prenses
Fatma Hanım Vakfiyesini halletmek için mesai sarf etmektedir.
Bu mesele hallolunduğu zaman Dârüşşafaka'nın hakkı da tezahür
edeceği tabiidir.
65
Milletlerin birbirleriyle münasebetleri bir kararda
kalmayacağından günün birinde herhangi bir siyasi müzakere
esnasında Dârülfünûn ile Dârüşşafaka'nın haklarının Cumhuriyet
Hükümetimiz siyasi ricali tarafından ihkak ve intac edileceği
şüphesizdir.
İşte bu hayırlı işin hatırlanma vesilesi olur mütalaasıyla şu
satırlar yazılmıştır.
Bu bahse nihayet verirken Dârüşşafaka'nın evvelki bütçesiyle
bugünkü bütçesi arasındaki farkın da gösterilmesi zaruri ve elzem
görülmüştür.
Hayat pahalılığının Cihan Harbinden evvelki zamana nispetle
vasatî olarak onbeş misli artmış olmasına mukabil Dârüşşafaka
gelirlerinin de şimdiye kadar on misline iblağ edilebilmiş olması
gelecek için yeni mazhariyetlerin vaadini taşıyan bir
muvaffakiyet gibi telakki olunabilir.
Bu hususta son on iki seneden beri çekilen müşkülatı ve
bunun sona ermesi için tedricen sarfedilen mesaiyi göstermek
üzere 1914 (1330) ile 1927 seneleri bütçelerinin hülasaları
aşağıya dercolunmuş ve bu hülasalara göre Harpten evvel ve
sonra bir talebe masrafının kaça mal olduğu - diğer bir iki
mekteple de mukayese suretiyle- gösterilmiştir.
66
0 750 Yatakhaneler tesisatı
56 05 300 Yemekhaneler tesisatı
77 83 200 Mefruşat
- - 10006 İnşaat, tamirat
- - 5000 Akarat tamiratı
- - 1500 Vergi, sigorta, harç
- - 425 Tahsil masrafları
- - 1000 Hâliyeye inkılab eden
borçlar
- - 18148 Fevkalade tahsisat
_________________________
10804 20 98240
67
6 30 Osmanlı Bankası'nda mahfuz tahvilat
neması. Bunlardan birincisi varidat-ı müteferrikaya, ikincisi
tahvilat-ı temettüî maddesine ilave edilmiştir.
1100 Tahvilat-ı temettüî
240 40 9000 Varidat-ı müteferrika,
teberruat
3194 10 12500 Akarat bedel-i îcarı
5800 Maarif Nezareti'nden muhassas,
(İşbu tahsilat bilahare Maliye bütçesine nakledilmiştir.)
2605 80 15000 Maliye Vekaletinden
muhassas.
395 25 3000 Dârüşşafaka Evkafı
ferağ ve intikal hasılatı.
10000 İstanbul vilayetinin Dârüşşafaka'ya
muaveneti.
800 Dârüşşafaka evkafı
Muaccelat ve icaratı.
25000 Evkaf bütçesinden
muavenet
7000 Varidat-i müdevvere
15000 Şehir emanetinden
muavenet
12490 82
208 68 Devren alınan kasa mevcudu
---------------------------------------
13699 40 98440
68
masrafı 4 6
---------------------------
Tedaviden 1 65 2
Müteferrik masraflardan 1 65 2
Dershaneler tesisatından 19 14
Yemekhaneler tesisatından 18 10
Yatakhaneler tesisatından - -
Mefruşattan 25 14
------------------------------
Beher talebenin bir senelik masrafı 35 19 33
------------------------------
______________
35 19 33
Maaşlardan 97 80
Yiyeceklerden 132 14
Giyimden 23 21
Talebe harçlığından 2 55
Yakacak ve aydınlatmadan 12 76
Kırtasiye ve ders malzemelerinden 5
--------------------------
Beher talebenin yalnız yiyeceklerden bir günlük
masrafı 26 28
---------------------------
Tedaviden 89
Müteferrik masraflardan 7
Dershaneler tesisatından 89
Yemekhaneler tesisatından 1 07
Yatakhaneler tesisatından 2 67
Mefruşattan 71
İnşaattan 35 85
Vergiden 5 35
Tahsil masraflarından 1 50
Borçlardan 3 57
---------------------------
Beher talebenin bir senelik masrafı 350 64
69
Bu cetvellere göre, talebe masrafı harpten evvelkine nispetle
on misli artmıştır. Halbuki 1927 bütçesinde belirtilen inşaat ve
tamirat masrafı - ki fevkalade bütçeye ait olmak lazım gelir-
çıkarılırsa masraflar on mislinden çok aşağıya düşer.
Dârüşşafaka'da beher talebeye isabet eden masraf hissesi ile
sair yatılı mektepler arasında bir mukayese icrası faydadan uzak
görülmedi. Bunun için yalnız İstanbul'daki yatılı mektep
ücretlerine bir bakmak yeterlidir. Yatılı liseler talebeden senelik
üç yüz, Galatasaray Lisesi dört yüz lira almaktadır. Robert Kollej
beş yüz elli lira alıyor. Fazla olarak burada gündüzcüler de yıllık
180 lira ücrete tabidir. Halbuki gündüzcüler hiçbir suretle
mektebe yük olmaz.
Bütün mekteplerde talebe kitaplarını, elbisesini, çamaşırını,
yatak takımını, hasılı bütün levazımını kendileri tedarik
mecburiyetindedir. Mektep idaresi yalnız iaşe ve tedris
hususlarını deruhde eder. Yetim mektebi olan Dârüşşafaka'da ise
iğneden ipliğe varıncaya kadar bütün bu masrafları mektep temin
etmektedir. Şu hesâba göre Dârüşşafaka'nın sair mekteplere
nispetle çok iktisatlı yaşadığı neticesine vasıl oluruz. Bu iktisat
talebenin yiyecek ve üst başından değil, bilhassa idare ve öğretim
heyetlerinin pek cüzi olan ücretlerinden hasıl olmaktadır.
Mektebe hizmet edenler bunu bir hamiyet borcu bilerek
fedakarlıkta bulunmaktadır. 30
70
DÂRÜŞŞAFAKA'NIN EMLAK VE AKARLARI
71
senesinde cephe duvarları örülüp Hazine defterleri ve evrakının
muhafazasına tahsis edilmek üzere Maliyece kiralanmıştır. Ve
kirasına mukabil 1314 tarihinden itibaren rüsumattan havale
suretiyle Maliye hazinesi namına 100 000 kuruşun
Dârüşşafaka'ya verilmesi idarece uygun görülmüştür. Bu miktar
bilahare arttırılmış ve daha sonra yardım suretiyle verilmekte
olan tahsisat ile mezc edilmiştir.
21 Kagir Dükkan: Adliye binası altındadır. 1331 tarihinde bu
dükkanların da sokak yüzleri duvarla örülerek mahkemeler için
arşiv yapılmıştır. Bu dükkanların kira bedeli olarak Adliye
Vekaletince mektebe yıllık 2880 lira verilmektedir.
13 Kagir Dükkan: Bayezid Meydanında eski askerî
misafirhane ve bugün Dişçi ve Eczacı Fakültesi altındadır. Halen
dükkan olarak istimal ve istifade olunmaktadır. Bugün senede
2016 lira kira bedeli alınır.
57 Kagir Dükkan: Mülga Harbiye Nezareti ve bugün
Dârülfünûn binası meydanının şark cephesinde ve Fuad Paşa ve
Nizamiye Caddeleri üzerindedir. Senede 7956 lira irat
getirmektedirler. Toplam 108 parçaya baliğ olan bu dükkanların
menfaatleri Dârüşşafaka'nın tesis ve açılışı sırasında hükümetçe
bu müesseseye tahsis olunmuştur. (Vesika, numara 7)
1 Arsa: Galata'da Arap Camii yakınındadır. 11 Şevval 1311
tarihinde Mustafa Ağa tarafından yarısı ve 1313 tarihinde
Bahriye Mektebi Dahiliye zabitlerinden Kolağası Ali Mahir
Efendi tarafından da diğer yarısı terk olunarak evkafça irade ile
mukataaya rapt olunmuştur. Bağış sırasında kayıtlı miktarı 20 000
kuruş idi. Son zamanlarda Defterdarlıkça 187 200 kuruş kıymet
takdir olunmuştur.
1 Konak: Heybeliada'da Mektep Sokağı'nda 9 numaralıdır.
1380 zira arsa üzerine mebni 16 odalı ve dört katlıdır. Temyiz
Mahkemesi reisi İbrahim Pertev Bey tarafından 16 Şevval 1317
tarihinde Dârüşşafaka'ya vakf ve teberru edilmiştir. Bugün yıllık
420 lira icar alınmaktadır.
arasında tahsili haiz bir mektep iken mezkur tarihten sonra yüksek
öğretime tahsis olunmuş ve mülkiye idadilerinden çıkan talebe tahsilini
tamamlamak üzere buraya girmeye başlamışlardır. Tanzimattan sonra
tatbik olunan merkeziyet usulünün ve mülkiye teşkilatının tatbikini bu
mektebe borçluyuz. Mekteb-i Mülkiye memlekete çok münevver idare
memurları ve ilim adamları yetiştirmiştir. Dârüşşafaka'nın açılış tarihi
itibarıyla Mekteb-i Mülkiye'ye 5 sene öncelik hakkı vardır. Mekteb-i
Mülkiye Dârüşşafaka'dan bir sene sonra 1298'de talebe çıkarmıştır.
72
1 Kagir Ev ve Dükkan: Beyoğlu'nda Asmalı Mesçit
Mahallesinde 38 numaralıdır. Sekiz odayı ve altında bir adet
dükkanı müştemildir. Telgraf Nazırı İzzet Efendi zevcesi Fatma
Zehra Hanımefendi tarafından 28 Şaban 1318 tarihinde teberru
edilmiştir. (Hayatta bulunduğu müddetçe istediği gibi tasarruf ve
istifade etmek, ölümünden sonra Dârüşşafaka'ya ait olmak ve
kirasından her sene Berat Kandili gecesinde Mektep'te mevlit
okunup talebeye şeker ve helva verilmek ve artan para talebenin
öğretim masraflarına sarfolunmak şartı vardır.)
3 Tarla: Rumeli'de Drama'da Doksad köyünün Toprak adlı
mevkiinde 26 dönüm, ve Valta mevkiinde 13 ve Çayır mevkiinde
19 buçuk dönümdür. 1316 tarihinde Hacı Mollazâde Arif Ağa
tarafından teberru edilmiştir. Hükmi şahısların tasarrufu caiz
olmadığı bir zamanda Dârüşşafaka müdürü Hüseyin Paşa namına
ferağ edilmiş ise de bilahare hükmi şahısların tasarrufuna
kanunen cevaz verilmesi üzerine adı geçenin oğlu Abdullah Bey,
Mahmud Paşa Mahkemesine müracaatla şuhud muvacehesinde
cereyan-ı hali izah ederek tarlaların Cemiyet-i Tedrisiyye-yi
İslâmiyye namına teferruğuna Zilhicce 1334 tarihli bir huccetle
Cemiyet müdürü Cemil Bey'i tevkil etmiştir. Yunanistan'da kalan
bu gibi emlak ile Türkiye'de kalan Rumların emlaki mübadele
edilmesi hasebiyle Cemiyet-i Tedrisiyyece mübadele
komisyonuna müracaat olunarak Tirilye'de yüzbin kuruş kıymette
bir zeytinliğin alınmasına teşebbüs olunmuştur. Muamelesi
tamamlanmak üzeredir.
2 Konak: Beşiktaş'ta Serence Bey Yokuşunda Mazhar Paşa
sokağındadır. Biri 1000, diğeri 850 altın lira kıymetinde idi. 29
Teşrîn-i sâni 1324 tarihinde Ebülhüda Efendi tarafından terk ve
teberru olunmuştur. Sonradan yanmıştır. Yanmamış olan bazı
kısımlarıyla bostan halinde kullanılan arsa ve bahçesinden yıllık
140 lira kadar icar alınmaktadır.
2 Bağ yeri ve zeytinlik: Bursa'da Çekirge'de Kadı Köşkü nam
mahaldedir. Biri 42, diğeri 21 lira kayıtlı kıymetindedir. Cemiyet-
i Tedrisiyye-yi İslâmiyye üyelerinden Selami Paşa tarafından 7
Kânun-i sâni 1331 tarihinde teberru edilmiştir.
1 Kagir ev: Arnavut Köyü'nde birinci caddede yer alır. 480
lira kayıtlı kıymeti vardır. Silahdar Ahmed Ağa ahfadından
merhum Mehmed Kemal Bey'in mahdumu merhum Celal Bey'in
hayratı olmak üzere Züleyha Refet Hanım tarafından 13 Şubat
1334 tarihinde teberru ve ferağ edilmiştir. Bugün Posta ve
73
Telgraf Merkezi olarak kullanılmakta ve yıllık 155 lira icar
alınmaktadır.
1 Kagir ev: Cağaloğlu'nda Ceridehane Sokağında yer alır ve
570 lira kıymetindedir. Ali Rıza Bey'den mahlul kalmış ve zemini
Dârüşşafaka vakfından olduğu için kanunen ve usulen
Dârüşşafaka'ya intikal etmiştir. 17 Nisan 1317 tarihli bir kıta
senetle tasarruf edilmektedir. Senede 360 lira kira alınır.
Hamam Hissesi: Beşiktaş'ta Dolmabahçe Caddesinde 7040
lira kayıtlı kıymetinde ve altında dükkanı ihtiva eden Köprü
Hamamı'nın onikişer sehimden ikişer sehmi Beşiktaşlı Hacı Emin
Efendi kerimesi Züleyha Hanım tarafından 6 Kânun-i sâni 1337
tarihinde terk ve teberru olunmuştur. (Vefatına kadar kendisi
tasarruf ve istifade etmek ve ölümünden sonra Dârüşşafaka'ca el
konulmak) şartları arasındaydı. Züleyha Hanım 30 Teşrîn-i evvel
(1)926 tarihinde rahmet-i Rahman'a kavuşmakla mezkur tarihten
beri Dârüşşafaka'ca mezkur hisselere el konulmuştur. Bu iki hisse
senede 360 lira kira getirir.
Yarım Oda Hissesi: Büyük Çarşı'da sıra odalarda yer alır.
Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye üyelerinden ve havlu
tüccarından Hasan Hüsnü Efendi tarafından 25 Mart 1339
tarihinde teberru olunmuştur. Senede Dârüşşafaka'ya 18 lira
istifade temin etmektedir.
1 Kagir Kuyumcu Dükkanı: Büyük Çarşı'da Uncuoğlu
Sokağında yer alır. Hayır sahiplerinden Vasıf Bey tarafından 15
Kânun-i evvel 1339 tarihinde ferağ edilmiştir. Senede 48 lira icar
bedeli getirir.
74
DÂRÜŞŞAFAKA'NIN NAKİTLERİ VE ESHAMI
Lira Kuruş
23 95 İstanbul kadısı Tevfik Bey zevcesi Emine Hanım
tarafından 8 Rebiülâhir 1308 tarihli bir kıta vakfiye ile
"Ürünlerinden her sene yaz mevsiminde üzüm ve şeftali alınıp
Dârüşşafaka talebesine yedirilmek şartıyla vakf ve teberru
edilmiştir.
57 26 Hayır sahiplerinden Küçük Mehmed Ağa ve
Şeyhülislâm Tosun Paşazâde Mustafa Sadreddin Efendi ve Ali
Paşa vakıfları ürün fazlasından olmak üzere her sene mütevellisi
tarafından mektep hesâbına tediye olunmaktadır.
200 Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa
Hazretlerinin muhterem valideleri Zübeyde ve halaları Emine
Hanımefendiler tarafından "hatim ve mevlit okutturulmak ve her
sene mevsim meyvelerinden birisi alınıp talebeye tevzi edilmek
üzere" 28 Teşrîn-i sâni 1338 tarihinde vakf ve teberru
olunmuştur.
1 49 Dârüşşafaka talebesine iyi su alınmak
için hayır sahiplerinden merhum Miralay Reşid Bey vakfından
olarak her sene mütevellisi tarafından mektep hesâbına tesviye
olunmaktadır.
100 Şirketi Hayriye hisse senetleri. Beykozlu
Mustafa Bey tarafından ölümünden sonra Dârüşşafaka'ya
verilmesi vasiyet edilmiş ve vefatını müteakip veresesi tarafından
mektebe verilmiştir. Halihazırda hisselerin beheri 10 lira
kıymetindedir. Mecmû'u Dârüşşafaka'ya yılda 85 lira temettü
temin etmektedir.
10 İstikraz Dahilî Tahvilleri: Yirmişer liralık olmak
üzere Şehir emaneti Nezafet-i Fenniye müdürü Mehmed Ali Bey
tarafından teberru olunmuştur.
75
----------
951860
76
CEMİYET-İ TEDRİSİYYE VE DÂRÜŞŞAFAKA'NIN
TEŞKİLATI VE KADROLARI
77
"Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye nizamnamesinin pek
münakkah olmasıyla bazı noktalarda idare ve tedris meclislerinin
birbirine karşı vaziyeti açıklığa kavuşamayarak içtihadî
muhalefetler husule gelmekte ve neticede maksada vusul değil
şüru bile müyesser olamamaktadır. Beş seneye yakın bir
zamandan beri cemiyetin bütün üyelerince tam bir muvafakat ile
tesisin maksadında işbirliği yapılması arzu ve iltizam
buyurulduğu halde her nasılsa vaki temenniler meyvesini
verememekte bulunmuştu. Cemiyetin tekrar kuruluş ve
teşekkülünden beri aralıksız idare ve tedris meclisleri
âzalıklarında bulunan Hüseyin Remzi Bey bu suretle ileri
gidilememesinin birinci sebebini içtüzüğün bulunmamasında ve
bazı hususların idari ve ilmi cihetleri içinde toplayan ve
binaenaleyh idare ve tedris meclislerinin her ikisine de nispet ve
taalluku olmaksızın aynı madde hakkında birbirine muhalif
kararlar almasında bulmuş ve bunu mani ve tesis maksadı
dairesinde hareketi kâfil olmak üzere yukarıda zikredilen içtüzük
layihasını kaleme almıştır. Tedris meclisi müdavim üyeleri de
hazır olduğu halde mezkur layiha müzakere edilerek gerektiği
gibi tadil ve tevsi olunarak heyetin tetkik ve tavsiyesine arz
olunmuştur.
Bahsedilen tüzük esasınca bundan böyle idare ve tedris
meclisleri münferit olarak karar almayarak seleflerin ve hatta
cemiyetin tekrar teşekkülü tarihinden iki sene evveline gelinceye
kadar mezkur meclisler âzalığında bulunanların eserlerine
bakarak idare ve tedris meclisleri heyetinde müşterek olarak
karar alacak ve her iki meclis mezkur heyetin birer encümeni
halini kazanacaktır. Dârüşşafaka işlerini aralarından dönüşümlü
olarak seçecekleri iki zatın sıkça teftiş ve murakabesine tevdi
ederek kendileri asıl âzası bulundukları cemiyetin terakki ve
yükselmesine hasr-i mesai ile esas maddeler hakkında karar
alacak ve bu suretle idare ve tedris meclisleri arasında arasıra
zuhur eden ihtilaflar bir taraf olacak ve mektep idaresi de
muhtelif tesirlerden azâde kalarak idare ve tedris meclisleri
heyetinin ıslah ve ikmal edeceği nizamlar ve talimat dairesinde
vazife yapmakta müstakil ve mesul olacaktır."
Cemiyet-i Tedrisiye nizamnamesi üçüncü defa olarak 7
Haziran (1)341 tarihinde tadil olunmuş ve görülen lüzum üzerine
yine bu muaddel şekline 16 Şubat (1)926 tarihinde Haysiyet
Divanı (Disiplin Kurulu) hakkında bir madde tezyil edilmiş ise de
(vesika, numara:6) bu tadilat esasa değil, şekle ait ve teferruat
78
kabilinden olduğundan burada ayrıca izahat verilmesine lüzum
görülmemiştir.
79
CEMİYET-İ TEDRİSİYYE-İ İSLÂMİYYE
80
HEYET-İ İDARE REİS VE AZASININ
MUHTASAR BİYOGRAFİLERİ
81
Bugün Mülkiye Mektebi'nde idare hukuku ve Erkân-ı Harbiye
Mektebi'nde kavânin muallimidir "Hukuk-i İdare", "İdare ve
Kavânîn" adlı iki eseri vardır. Cemiyet-i Tedrisiyye'ye 1325
tarihinde girmiştir. Altı seneden beri heyet-i idare âzalığında
bulunmaktadır.
82
Umûr-i Belediye (5 cilt), Küçük Mecelle-yi Umûr-i Belediye,
İstanbul Şehreminlerinin Tercüme-yi Halleri, Belediye Vergi ve
Resimleri Üzerine Tetkikat ve Mütalaat ve Kolay Elifba matbu
eserleridir. Şehir emaneti Mecmuası'nın yazarlarındandır. 1325
tarihinde Cemiyet-i Tedrisiyye'ye girmiştir. 1330'dan beri idare
heyetinde bulunmaktadır.
83
ENCÜMENLER
Dârüşşafaka Kadrosu:
İdare Heyeti:
Müdür: Ali Kâmi Bey*
Dahiliye Müdürü: Ali Galib Bey
Hesap Memuru ve Mutemet: Nazmi Bey
84
Mübayaat Müdürü: Zekeriya Efendi*
Kütüphane ve Fennî Aletler Muhafızı: Macid Efendi*
Tabib: Salim Ahmed Bey
Depo ve Ambar Memuru: Rifat Efendi
Tahsildar: Ali Efendi*
İmam: Mustafa Efendi
Öğretim Kadrosu:
85
Ramazan Saim Bey Fransızca
Refik Bey* Hesap, Cebir
Rıfkı Bey Türkçe (Daimî muallimdir)
Sadık Bey Tabiat Tetkiki, Yurt Bilgisi ve Türkçe
Salim Ahmed Bey Teşrih-i Hayvanî, Fizyoloji ve
Hıfzıssıhha
Sıraceddin Bey Nebatat ve Arziyat
Suad Bey Edebiyat
Şakir Bey Tabiat Tetkiki (Daimî
muallimdir)
Şevket Bey Fransızca
Şükrü Bey Coğrafya
Şükrü Bey* Yurt Bilgisi
Tahir Bey Edebiyat Tarihi
Tahsin Bey Usul-i Muhasebe ve Usul-i Defteri
Veli Bey Beden Eğitimi (Daimî
muallimdir).
86
DÂRÜŞŞAFAKA MÜDÜRLERİ
87
Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye'nin 23 Kânun-i sâni
1324'de ihyâ edilerek teşekkülünü müteakip müdür vekili Kenan
Bey hizmetinde asaleten ibka edilmiştir. Adı geçen ile beraber
kendisini istihlaf eden müdür ve müdür vekilleri şunlardır:
SeneAy Gün
1. Kenan Bey (22 Eylül 1324) 1 3
2. Fatin Efendi (vekaleten) (23 Kânun-i evvel) 6 23
3. Harun Bey* (15 Temmuz 1326) 8
29
4. Edhem Bey (13 Nisan 1327) 1 1
19
5. Hasan Tevfik Bey (1 Haziran 1328) 1 3 20
6. Satı Bey (12 Eylül 1329) 6 18
7. Fuad Şemsi Bey (vekaleten) (8 Nisan 1330) 1 23
8. İsmail Hakkı Bey (1 Haziran 1330) 1 13
9. Hakkı Bey (14 Temmuz 1330) 10 19
10. Hasan Rıza Paşa (23 Mayıs 1331) 5 28
11. Fuad Şemsi Bey (12 Teşrîn-i sâni 1331) 4 1
14
12. Şevket Efendi (vekaleten) (5 Kânun-i sâni 1335)
2
13. Harun Bey* (vekaleten) (5 Mart 1335) 5 27
14. Mustafa Bey (2 Eylül 1335) 10
17
Ali Kâmi Bey (17 Temmuz 1336)32
88
DÂRÜŞŞAFAKA MUALLİMLERİ
89
vardır. Ahmed Daniş Bey hakkında malumat alınamadı. İsmi
okunamayan diğer kaymakamın hikmet-i tabiiye muallimi
Kaymakam Hafız Mehmed ve tabib binbaşısının da ulûm-i
tabiiye muallimi Hüseyin Remzi Bey olduğu bir sene sonraki
genel imtihan cetvelinin altındaki imzalardan anlaşılmaktadır.
Müderrislere gelince: Bunlar da Mihalıççıklı Mustafa,
Bayezid dersiâmlarından Lütfi ve İsmail Hakkı Efendilerdir ki
aşağıda bunların meslek ve hizmetlerine dair izahat vardır.
1293'de muallimlerin adedi otuz ve 1294'de otuz yediye iblağ
edilerek yukarı sınıflar açıldıkça adetleri seneden seneye
artırılmış ve 1293'de basılan imtihan cetvelinde muallimlerin
isimleriyle okudukları dersler matbu olarak cetvelde
gösterilmiştir.
Bizzat tedrisatta bulunmuş olan Cemiyet-i Tedrisiyye âzası
hakkında - isimleri kayıt ve hıfzedilmemiş olduğu için- tam bir
malumata malik değiliz. Mamafih kuruculardan Manyasîzâde
Refik Bey'in Kitabet ve Kavaid-i Osmaniye ve Ali Naki
Efendi'nin Hikaye-yi Müntahaba ve Kitabet derslerini okutmuş
oldukları anlaşılmaktadır. Daha bazı zevatın da bilfiil öğretim
hizmetinde bulunduklarını ilk mezunlar ifade ediyorlar. Fakat
bunların tedrisatı ya muallim bulununcaya kadar az devam etmiş
veyahut ekseriyetle hükümetin yüksek memurları ve iş sahibi
kimseler oldukları için uzun müddet devam edememişler ve
isimleri de - muallim sıfatıyla- bir yere kaydolunmamıştır.
Fakat Dârüşşafaka'da ders okutmuş olan mekâtib-i askeriye
muallimlerinin büyük kısmının isimleri kayıtlıdır. Asker
muallimler ilk derse başladıkları zaman rütbeleri ne ise deftere o
suretle kaydedilmiş olduğu için aşağıdaki cetvele de öylece
geçirilmiştir. Fakat mülazım ve yüzbaşı iken Dârüşşafaka'da bir
ders deruhde etmiş olan muallimlerden birçoğu liva ve ferik
oluncaya yahut memuriyetle İstanbul'dan başka bir yere
gidinceye kadar Dârüşşafaka'dan ayrılmamışlardır. Bu cümleden
olarak cetvelde tabii ilimler muallimi görülen Binbaşı Yusuf Ziya
ve riyaziyat muallimlerinden Podgoriçeli Binbaşı İbrahim Hakkı
Beyler liva türbesinde oldukları halde son senelere kadar
tedrisata devam etmişlerdir. Ancak ufak rütbeli bazı zabitler yine
fahri olarak tedrisatta bulunmakla beraber mektebe geldikleri
günlerde -o gün kaç ders okutursa okutsun- kendilerine "araba
parası" namıyla birer mecidiye verilirdi.
90
Asker muallimlerin Dârüşşafaka'ya ettikleri hizmet
Dârüşşafaka tarihine altın harflerle yazılmaya değer. 33
Dârüşşafaka; 1297 tarihinden itibaren talebe çıkarmaya
başladığından o tarihten sonra Dârüşşafaka mezunlarının kendi
feyiz menşelerinde fahrî muallimlik ettiklerini görüyoruz. O
suretle ki davet vukûunda, hatta vâki olmadan mer mezun kendi
mektebinde ders okutmayı şükranla kabul eylemiş ve bunu bir
hamiyet borcu addetmiştir. Şu kadar var ki Cemiyet-i Tedrisiyye
âzası gibi Dârüşşafaka mezunlarının da muallimlik etmesi gayet
33 İstanbul'da lise açılışı ilk defa mevzui bahis olarak hükümet
tarafından Galatasaray'ın ve halk tarafından iâne ile Dârüşşafaka'nın
açılmasına teşebbüs olunduğu sıralarda (1284) askerî mektepler
memleketi muhafaza maksadıyla ve askeri ihtiyaçların sevkiyle daha
evvel kurulup teşekkül etmiş ve bunlar ibtidaî,rüşdî idadî ve -ikisi de âli
olmak üzere- harbiye ve erkân-ı harbiye sınıflarını muhtevi bir bütün
halinde varlık göstermişlerdi. Askeri mekteplerin kuruluş zamanı ve
terakki safhalarına bir göz gezdirmek Dârüşşafaka'nın tedris tarihini
aydınlatmaya hizmet edeceği için aşağıdaki izahata mecburiyet
görülmüştür. Askeri mektepler kıdem sırasıyla şunlardır:
Bahriye Mektebi: 1189'da Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın himmetiyle
Kasımpaşa'da "Hendesehane" namıyla açılmış ve ders programını Baron
Dö Tot tanzim etmiştir. Gelenbevi İsmail Efendi bu mektebin ilk
hocasıdır.
Mühendishane: 1210'da Üçüncü Sultan Selim tarafından açılmış ve
1264'de programı tekemmül ettirilmiştir. (Hendese-yi Mülkiye'nin
açılışı daha sonradır ve 1302 senesine rastlar). Hoca İshak Efendi
Mühendishane'nin en ünlü hocalarındandı. Dairetülmaarif'te biyografisi
vardır.
Tıbbiye: 1242'de açılmış ve Fransız lisanıyla tedrisata başlamıştır.
Tedrisat ancak 1286 tarihinde Türkçe'ye çevirilmiştir.
Harbiye: 1250'de açılmıştır. Askeri mektepler arasında Harbiye'nin ıslah
ve tekemmülü diğerlerini de onu takibe mecbur etmiş olduğundan yalnız
bunun terakki ve tekamül safhaları hakkında kısa ve özlü izahat
verilmesi uygun görülmüştür.
1250'de açılan Mekteb-i Harbiye'nin programı -askerliğe ilişkin birkaç
ders istisna edilirse- rüşdiye derecesinde idi. 1261'de Babıali mütercim-i
evveli Fuad Bey (eski sadrazam Keçecizâde) ve sudurdan Arif Hikmet
Bey (Şeyhülİslâm) ve Avrupa'da tahsil etmiş olan Mekteb-i Harbiye
müdürü Emin Paşa'dan mürekkeb bir komisyon teşkil olunarak bunların
tanzim ettikleri layiha üzerine Mekteb-i Harbiye birisi Mekteb-i Ulûm-i
Harbiye, diğeri Mekteb-i Fünûn-i İdadiye namıyla tahsil itibarıyla ikiye
taksim ve her birisine ayrı binalar tahsis olunmuştu. 1263'de program
birkat daha ıslah ve tevsi ve idadi ile Harbiye bir binada birleştirilmekle
beraber Erkan-ı Harbiye sınıfları da açılmıştır. Ve bu tarihten itibaren
bilhassa ordu merkezi olan vilayetlerde birer Askerî İdadisi açılmış ve
91
tabii ve adeta mecburi bir vazife telakki edilerek isimleri bir
deftere bile kaydolunmamıştır. Bu meyanda gerek bizzat
kendilerinden ders okumuş olan mezunlardan, gerek elan idare ve
talim heyetlerinde bulunan zevattan alınan malumata ve bir de
şehadetnamelerin altındaki imza ve mühürlere istinaden
Dârüşşafaka mezunlarından muallimlik edenlerin isimleri tahkik
edilerek aşağıdaki cetvele alınmıştır.
92
Bunlar arasında uzun müddet muallimlik edenlerin başlıcaları:
Salih Zeki, Mehmed İzzet, Mehmed Emin, Hüseyin Remzi,
Hasan Ferid, Mustafa Fuad, Hikmet, Mustafa Subhi, Hasan Şerif
ve Zekeriya Beylerdir.
Dârüşşafaka mezunlarından muallimlik edenler ekseriyetle
hemen mektepten çıkar çıkmaz muallimliğe başladığı için
cetvelde bunların isimleri üzerine bir yıldız işareti konduğu gibi
hangi sene mezunu olduğu da yanlarına işaret edilmiş, mamafih
93
kaydı malum olan bazılarının derse başladığı tarih ile ayrılması
ayrıca gösterilmiştir. Cetvelde isimleri hizasında askerî rütbesi
veya Dârüşşafaka mezunu olduğu gösterilmemiş olan muallimler
ya ulemadan veya diğer mülkiye meslekî erbabındandır.
Dârüşşafaka'nın tedris tarihinde kayda değer bir hadise de
sabah müzakerelerinde ve geceleri dahi Dârüşşafaka'da ders
okunmuş olmasıdır. Evvelce bir münasebetle beyan edildiği üzere
gündüz muallimliğe devamlarına resmi vazifeleri mani olan
mezunlarla diğer muallimler mahalle aralarındaki karanlık ve
tehlikeli sokaklardan geçmeyi göze aldırarak geceleri gelip
mektepte derslerini verirlerdi. Bazısı da mensup olduğu daireler
veya mektepte mesai saati başlamadan evvel erkenden
Dârüşşafaka'ya gelip müzakere vaktinde dersini takrir eder, sonra
vazifesine giderdi. Bugünkü öğretim usulüne aykırı görülen bu
hal muallimlerinin büyük kısmı fahrî olan bir halk mektebi için
bilhassa o devre göre tenkit edilmedikten başka şükran vesilesi
sayılır.
Geceleri tedrisatta bulunanlar arasında Fransızca muallimi İsa
Bey'i bilhassa kayda ve bunun Dârüşşafaka'da Fransızca'nın
öğrenilmesini kolaylaştırma hususunda ifa ettiği büyük hizmetleri
ayrıca zikre mecburiyet görülmüştür. Tahsilini de Rusya'da
tamamlamış olan bu zat Dağıstanlıdır. Erkan-ı Harbiye beşinci
şubesinde mütercim idi.
Yine fahrî muallimler arasında Telgraf ve Posta Fen Kalemi
müdürü ve hükümetin elektrik müşaviri Emil Lakovan Efendi'nin
ismini hürmetle yad etmeyi bir vazife addederiz. Aslen Fransız
olan bu zat Süveyş Kanalı'nda bir vazife deruhde ederek oraya
gitmek üzere İstanbul'a gelmiş iken vukûbulan teklifi kabul
ederek burada kalmış ve uzun müddet Telgraf Fen İşleri'ni idare
etmiş ve kuruculardan Nazır İzzet Efendi merhumun delalet ve
teşvikiyle Dârüşşafaka programına Telgrafçılık dersini ilave
94
ettirerek hem Dârüşşafaka mezunlarının hem de Telgraf
Nezareti'nin ve tabiatıyla hükümetin istifadesini temin etmiştir.
Telgrafçılık nazariyatıyla alet ve edevatının tariflerini ihtiva
etmek üzere yazmış ve mektebe terk etmiş olduğu Fransızca eser
basılarak Dârüşşafaka'da okutturulmakta ve bu ders Fransızca
takip ve tedris edilmekte idi. Emil Lakovan Efendi, ilm-i heyete
olan vukûfu hasebiyle Beyoğlu'nda Mösyö Kombari'nin
idaresinde bulunan Rasadhane'de uzay incelemeleri ile de meşgul
bulunurdu.34
34Nazır İzzet Efendi ile Emil Lakovan Efendi'nin Dârüşşafaka'da
yapmış oldukları feyizli hizmet 1908 inkılabından sonra kesintiye
uğramıştır. Sebebi, bu eser yukarıda da söz konusu edildiği gibi o tarihe
kadar Dârüşşafaka'dan çıkanlar kısmen telgrafa, kısmen rüsumata
memur edilirken Meşrutiyetten sonra bu usulün terkedilmiş ve sonuçta
Dârüşşafaka programlarından Telgrafçılık, Postacılık ve Gümrükçülük
gibi derslerin çıkarılmış olmasıdır.
Mamafih Dârüşşafaka'da kesintiye uğrayan bu hizmet daha geniş ölçüde
hariçte yani Telgraf İdaresi'nde yine Dârüşşafaka mezunları tarafından
sürdürüle gelmiştir. Telgraf ve Posta Nezareti'nin lağvına gelinceye
kadar ayda bir kere neşredilmekte olan Telgraf ve Posta Mecmua-yı
Fenniyesi Dârüşşafaka mezunları tarafından yazıldığı gibi Telgraf
tedrisatı Dârüşşafaka programından çıkarıldıktan sonra mütefenin ve
muktedir telgraf memur ve müfettişi yetiştirilmek için hükümetçe
açılmasına zaruret ve mecburiyet görülmüş olan Telgraf Mekteb-i Âlîsi,
öğretim heyetini de açılışından beri Dârüşşafaka mezunları teşkil
etmekte bulunmuştur.
Bu müddeayı teyit etmek üzere mezkur mektebin bugünkü idare ve
talim heyetlerinin isimlerini ve Dârüşşafaka'nın hangi senesi mezunu
olduklarını zikretmekle iktifa edeceğiz:
Müdür, Medeni Hukuk ve İdare Hukuku muallimi Şükrü Bey (1316),
Fransızca muallimi Mustafa Fuad Bey (1297), Telgraf ve elektrik
muallimi Mehmed Emin Bey (1302), Riyaziyat muallimi Mustafa Subhi
Bey (1306), hendese muallimi Hasan Bey (1310), Telgraf İşletmesi ve
Nizamatı muallimi Hüsnü Sadık Bey (1323), Posta muallimi Ahmed
Avni Bey (1306), kitabet muallimi Ali Kâmi Bey (1307), 1927 senesi
başlangıcında vefat eden Mehmed Ali Bey (1298) gerek mecmuanın,
gerek bu mektebin en büyük hizmetçilerinden idi. Adı geçen uzun
müddet İstanbul Posta Müdürlüğünü ifa etmiş ve uluslararası posta
işlerine vakıf olmuş ve bunda ihtisas kazanmış olduğundan müteaddit
posta kongrelerinde hükümetimizi temsil etmiştir. Posta tarihinde
yegane mütehassıs idi.
Dârüşşafaka'da Elektrik ve Telgrafçılık tedrisatının asıl hizmeti Harb-i
Umumide görülmüştür. Harb-i Umumide hükümetçe telefon şirketine el
konularak tamamen ecnebi olan işletme ve fen memurlarına izin
verildiği sırada Telefon İdaresi'nde iş başına geçen ve telefonu
95
Aşağıdaki cetvelde isimleri kayıtlı olanlardan başka, gerek
asker, sivil, gerek Dârüşşafakalı daha birçok kimselerin
Dârüşşafaka'da tedrisatta bulundukları muhakkaktır. Ancak
anlaşılamayan bir sebepten dolayı 1308 senesinden sonra
umumiyetle fahrî muallimlerin isimlerini bir yere kaydetmekten
sarfınazar edilmiş olduğu için daha kimlerin Dârüşşafaka'da
muallimlik ettiği kesin olarak anlaşılamıyor.
Dârüşşafaka muallimlerinin hemen tümünün isimlerini,
biyografilerini, hatta resimlerini bu tarihçede bulundurmayı çok
arzu ettik. Fakat ümit edilen malumatın alınamaması ve bilhassa
resimlerinin tedarik olunamaması yazı kurulunun bu yüce
arzusunu yerine getirmeye mani olmuştur. Eserin ikinci baskısına
kadar lüzumu olan malumat elde edilir ve resimleri de bulunursa,
bu vazifenin ifasına girişileceği şüphesizdir. 1319 tarihinde
mektebin idaresi Maarif Nezareti'ne intikal ettiği sırada fahrî
muallimlik kamilen kaldırılarak 1 Mart 1320 tarihinden itibaren
gerek mezkur tarihten sonra ücretle istihdam edilmiş ve kadrolu
olan muallimler için de diğer bir cetvel tertip olunarak aşağıya
dercedilmiştir.
96
ve haşiyeli kitaplardan senelerce okunan fakat layıkıyla
öğretilemeyen Arapça'yı Dârüşşafaka'da Arapça metin fakat
Türkçe ibare ve izahlarla tedrise başlamış ve Emsile-yi Cedide ile
Tekmiletü'l-binâ ve sair bu neviden eserlerini bu maksatla
yazmıştır. Bu zata "Dârüşşafaka'nın muallim-i evveli" denilse,
yaraşır. Mustafa Efendi o devre göre tıp dahi tahsil etmiş
olduğundan 1293 Seferinde tabip sıfatıyla orduya katılmıştı. 1270
Kırım Seferinde İngiliz ordusu refakatinde bulunmuştur.
İngilizce'yi bu vesile ile öğrenmiş olması melhuzdur. Fakat
İspanyolca'yı ne suretle öğrendiği anlaşılamıyor. Mufassal hal
tercümesi Osmanlı Müellifleri'nde mündericdir.
Yine ilk zamanlarda ve 18 Ağustos 1289 tarihinde Mehmed
Lütfi Efendi isminde ulemadan bir zatın daimî ve muvazzaf
(kadrolu) muallim tayin edildiği ve 1294 tarihine kadar devam
ettiği kayıtlardan anlaşılmaktadır. Lütfi Efendi, dinî ilimler ve
Arapça öğretiminde Mustafa Efendi'ye yardımcı ve arkadaş
olmuştur. Mustafa Efendi harpten dönüşte Lütfi Efendi'nin
okutmakta olduğu eserlerinden birisinde yapmış olduğu tadilat
dolayısıyla araları açılarak Dârüşşafaka'dan çekilmeye mecbur
olmuştur.
Üçüncü muvazzaf muallim olarak Eylül 1292 tarihinde Hafız
MUstafa Efendi'nin Kur'ân-ı Kerim muallimliğine alındığını ve
bilahare mektep imamlığına tayin olunduğunu görüyoruz. Hafız
Mustafa Efendi 52 seneden beri mektebe müdavim ve bugün
müstahdem olmasına göre Dârüşşafaka'nın şeyhülmuallimîn'idir.
1294'de Mehmed Lütfi Efendi'nin ayrılması üzerine 1 Teşrîn-i
evvel 1294 tarihinde müderrislerden ve Askerî Rüşdiyesi
muallimlerinden Mehmed Halis Efendi daimî ve muvazzaf
muallimliğe tayin olunmuştur. Tayin tarihinden vefatına (1329)
kadar Dârüşşafaka'dan ayrılmamış olmasına göre Halis Efendi 35
sene muallimlik etmiş demektir. Kendisi zamanın derin bilgili
alimlerindendi. Bilhassa Arap edebiyatına derin vukûfuyla
tanınmıştı. Anlatması açık fakat yazma üslubu ağır idi. İsmail
Safa'nın Halis Efendi hakkında 1316 tarihinde yazmış olduğu
manzumenin şu iki beyti merhumun hem medresedeki hem de
Dârüşşafaka'daki hizmetlerini dile getirir:
97
Meşrutiyetten sonra İslâm medreselerinin nazırı demek olan
ders vekaletine hükümetçe tayin edilmiş olması ulema arasındaki
faziletinin derecesini gösterir. Arapça ve Türkçe dört eseri vardır.
Bu eserleri Dârüşşafaka'da bizzat okuturdu. Hal tercümesi
Osmanlı Müelliflerinde'dir.
Eski muallimler arasında musiki muallimi Zekai Dede'ye de
büyük bir mevki tahsisi icap eder. Musiki o tarihlerde hiçbir
mektepte ders olarak okutulmazken Cemiyet-i Tedrisiyye'ce 1293
tarihinde evvela fahrî ve 1300 tarihinden sonra muvazzaf olmak
üzere zamanın en büyük musikişinası olan Hafız Zekai efendi
musiki muallimliğine tayin edilerek 1313 senesine yani vefatına
kadar tedrisatından istifade olunmuş ve vefatında yerine meslek
ve fazilet varisi olan oğlu Hafız Ahmed Efendi tayin edilmiş
olduğu için her ikisinin hizmeti toplanırsa Dârüşşafaka'da yarım
asırdan beri musiki tedrisatının devam ettiği ve baba ile oğulun
bu müddet zarfında birçok musikişinas yetiştirdikleri anlaşılır.
Zekai Efendi'nin ayrıntılı hal tercümesi Esâtîd-i Elhân'ın birinci
cüz'ündedir.
Dârüşşafaka'ya her sene yeni talebe alındığı zaman bunlar bir
araya getirilerek kendilerine bir şey ve ezcümle bir Kur'ân suresi
okutulur ve sesleri iyi olanlarla musikiye yeteneği görülenler
ayrılıp yalnız bunlara musiki dersi gösterilirdi. Yani
Dârüşşafaka'da musiki tedrisatı başlangıçta umumi değil, bu
suretle hususi idi. Dârüşşafaka mezunları içinde hatta
mekteplerde musiki muallimliğini meslek edinmiş olan ve
musikiye dair eserler yazanların bulunması işte bu tedrisatın
sayesindedir. Kudretli bir yazar olduğu kadar kendi şarkılarının
bestesini de bizzat tanzim edecek derecede musikide nasibi
meşhur olan Ahmed Rasim Bey musikiyi Dârüşşafaka'da Zekai
Dede'den öğrenmiştir.
Bugün Dârüşşafaka'da iki türlü musiki okutulmaktadır. Birisi
resmî programa göre genellikle ders olarak Solfej, diğeri de yine
eskisi gibi arzu edenlere özel olarak meşk edilen musikidir. Her
ikisinde de nota tatbik edilmektedir.
Dârüşşafaka'da resim tedrisatına da çok ehemmiyet verilirdi.
Fahrî ve muvazzaf muallimler arasında pek çok resim muallimi
kaydına tesadüf olunması da bunu gösterir. Resim muallimleri
arasında Bahriye Kolağalarından Fahri Efendi'nin hizmeti
bilhassa kayda değer. Yine bu muallimler arasında Arif, Hüsnü,
98
Hilmi, Hayri ve Mehmed Ali Beyler gibi beş Dârüşşafaka
mezununun bulunuşu tedrisatın feyizli semeresini ispat eder.
Şu nokta da bilhassa kayda değer: Ücretli ve muvazzaf
muallimler arasında bir kısmı evvela senelerce fahrî olarak
tedrisatta bulunmuş ve sonra kendilerine ufak bir ücret
verilebilmiştir. Bu cümleden olarak Farsça ve Fransızca muallimi
Habib Efendi 1290 tarihinde Dârüşşafaka'da fahrî muallimliğe
başlamış ve hat muallimi Hafız Tahsin Efendi 1291'den 1297
tarihine kadar fahrî olarak tedrisatta bulunmuş ve aynı zamanda
rik'a mucidi Hattat İzzet Efendi de Dârüşşafaka'da fahrî
muallimlik etmiştir. Habib efendi ancak 1296 tarihinde ve Tahsin
efendi ise İzzet Efendi'nin Mekteb-i Sultanî muallimliğine tayini
üzerine 1298'de Dârüşşafaka'da kadroya alınmıştır. Bu iki
hattatın müşterek olarak tanzim edip yazdıkları Meşk Mecmuası
uzun müddet elden ele dolaşmıştır.
Habib Efendi yalnız Dârüşşafaka'nın değil, o devrin bütün
mekteplerinin Farsça tedrisatında istifade ettiği Sadî'nin Gülistan'ı
ile Bûstan'ını kısaltarak tabettirmiş ve Destûrçe namıyla yazmış
olduğu bir Farsça kurallar kitabını da Dârüşşafaka'ya teberru
etmiştir. Öğrencileri Habib Efendi'den Farsça'dan ziyade Fransız
lisanındaki tercüme kudretinden istifade ettiklerini hatta diğer
lisan hocaları bile müşküllerini Habib Efendi'ye hallettirdiklerini
söylüyorlar.
Dârüşşafaka'da muallimlik edenlerin ehemmiyetle kayda
değer bir hizmetleri de büyük bir kısmı okuttuğu ders için eser
telif veya tercüme edip bu eserin hasılat ve menfaatlerini
tamamen Dârüşşafaka'ya terk ve teberru etmiş olmalarıdır.
Bu eserler içinde o zamana göre cidden mühim bir adet olan
14 defa basılmış olanları vardır. Dârüşşafaka muallimlerinin
eserleri senelerce bütün askerî ve mülkî rüşdiyelerinde okunmuş
ve 1300 tarihinde idadi mektepleri açıldığı zaman bu mekteplerde
ders okutanların ve okuyanların imdadına yine bu eserler
yetişmiştir. Bu suretle Dârüşşafaka'da fahrî başlayan hizmet tüm
memleketi kapsayacak bir vaziyet almış ve aynı zamanda bu
eserler Dârüşşafaka için mühim bir gelir kaynağı olmuştur. Bu
eserlerin başlıcalarıyla müelliflerinin isimleri, tarihçenin baş
taraflarında belirtilmişti. Eserlerin geneli hakkında kitabiyat
bakımından tertip edilen bir cetvel özel kısımda ek olarak
sunulmuştur. (Vesika, numara:15).
Şurasını bir kere daha tekrara lüzum görüyoruz ki tedrisatın
büyük kısmının Mekâtib-i askeriyenin güzide muallimleri
99
tarafından deruhde olunması Dârüşşafaka'da fünûn ve riyaziyata
diğer derslerden ziyade ehemmiyet verilmesini mucip olmuş ise
de bu özellik başka derslerin ihmaline asla sebep olmamıştır.
Bu cümleden olarak Mustafa ve Halis Efendiler gibi
bilginlerin Arapça ve dinî ilimler, Hindli İskender ve Isfahanlı
Habib Efendiler gibi Farsça'da uzmanlıkları malum olan zevatın
Farsça ve yine en ünlü muallimlerin ve bilhassa Mösyö Bilbon
isminde bir Fransızın Fransızca tedris etmiş bulunması ve
bilahare bu muallimlere Dârüşşafaka'dan mezun ve kısmen
Avrupa'da tahsil etmiş bulunanların halef olması Dârüşşafaka'yı
öğretim ciddiyeti hususunda benzeri mektepler arasında mümtaz
bir mevkie çıkarmıştır.
Velhasıl öğretim kadrosu arasında bulunmuş olan her sınıftan
ve her meslekten mümtaz ve uzman muallimlerin himmeti ve
hamiyeti sayesinde Dârüşşafaka mezunları arasında birçok
matematikçi, edip, şair, fen adamı ve bilhassa elektrik mühendisi,
hattat ve ressam yetişmiş ve bunların gerek intisap ettikleri
hükümet memuriyetinde, gerek Dârüşşafaka'da ve diğer
mekteplerde ek olarak ifa etmiş oldukları muallimlik mesleğinde
de büyük hizmetler ifa etmişlerdir.
Bu vesile ile Dârüşşafaka muallimlerinden rahmet-i Rahman'a
kavuşanların ruhunu birer fatiha ile şad ve bugün hayatta olanları
bir kere daha hürmetle yad ederek cetvelleri dercediyoruz.
100
FAHRÎ MUALLİMLER
(Elif)
101
Fransızca
Ahmed Yüzbaşı Hendese,
Efendi Hesap, Cebr-i âdi
Ahmed Erkan-ı Harp Cebr-i âlâ
Tevfik Bey miralayı ,müsellesat
(Üsküdarlı)
Ahmed İstihkam Resim ve Mühendishane
Zahid Efendi Kolağası Hendese muallimlerindendir
.
Ahmed Mülazım-ı evvel Fransızca, 1306'dan 1319'
Ziya Efendi Resim, Hendese, senesine kadar
Kozmografya muallimlik
etmiştir. Müteait
Binbaşıdır ve
bugün askeri
liselerde muallim
ve Türkiye'nin
başmuvakkitidir.
102
Bey* Kimya
İsmail Bey Topçu Erkan-ı Coğrafya,
Harp Binbaşısı Hendese
İsmail Topçu Yüzbaşısı Resim 1294-1296
Hakkı Efendi senelerinde
tedrisatta
bulunmuştur.
Kaşgarlı adıyla
bilinir.
İsmail Bayezid Ulûm-i 1289-1294
Hakkı Efendi müderrislerinden ibtidaiye senelerinde
tedrisatta
bulunmuştur
İsmail Fazıl Kaymakam Makine, İlk Büyük
Bey Hendese Millet Meclisi'nde
Bozok mebusu
olan İsmail Fazıl
Paşa'dır
Emil Telgrafçılık
Lakovan Efendi
Enver Bey (1310) Hesap
(Be)
Bedri Numûne-yi
Bey İnşa ve Farsça
Bekir Osmanlı 1310'da
Bey Coğrafyası tedrisatta
bulunmuştur
Bilal (1314) Hesap ve
Bey* Kavâid
(Te)
103
Efendi Hikmet-i tabiiye Tıbbiye Hikmet
muallimi
Tevfik (1301) Tarih-i tabii
Bey*
(Cim)
(Ha)
104
Hasan Efendi Kolağası Kimya-yı
Uzvî
Hasan Bey Yüzbaşı Fransızca 1307 tarihinde
(Tunuslu) tedrisata başlamıştır
Hasan Şerif (1307) Tarih, İlm-i
Bey* servet, Malumat-ı
hukukiye
Hasan Mecid (1302) İmla
Bey*
Hüsnü Bey Hesâb
Hüsnü Bey* (1306) Resim
Hasib Efendi Mülazım-ı Hesâb
evvel
Hüseyin Bey Yüzbaşı Hikmet ve Mekteb-i
Kimya Harbiye Hikmet
muallimi. Hüseyin
Paşazâde
Hüseyin Bey Kaymakam Osmanlı Dârüşşafaka
Coğrafyası, müdürü Hüseyin
Ziraat, Ticaret Paşa. Matbu
Coğrafyası Ziraat
Coğrafyası'nın
müellifidir
Hüseyin Bey* (1307) Fransızca
Hüseyin Kaymakam Topoğrafya
Hüsnü Bey
Hüseyin Kaymakam Ulûm-i Ulûm-i
Remzi Bey Tabiiye tabiiyeye dair
eserleri ve bilhassa
Mevâlid-i selase'si
Dârüşşafaka'ya
bırakılmıştır
Hüseyin (1302) Ulûm-i tabiiye 1304 tarihinden
Remzi Bey* vefatına (1341)
kadar
Dârüşşafaka'da
tedrisatta
bulunmuştur.
Haydar Bey* (1300) Mebâbi-i
Tarih-i Tabii
Hüseyin Avni Bahriye Kozmografya Mekteb-i
Efendi Yüzbaşısı Osmanî kurucusu
ve müdürüdür.
Dârüşşafaka'-'nın
matbu
Kozmografya'sı bu
105
zatındır.
Hüseyin Kozmografya Evkaf eski
Kazım Bey nazırı (Kadri
Beyzâde) meşhur
ressamlarımızdan
ve Bahriye inşaiye
mühendislerindendi
r
Hakkı Bey* (1304) Coğrafya-yı
Hususî ve
Osmanlı
Coğrafyası
Hikmet Bey* (1304) Fransızca
Hikmet Mecelle, 1301-1302
Efendi Kavâid-i Osmanî senelerinde
tedrisatta
bulunmuştur
Hilmi Bey* (1302) Osmanlı
Coğrafyası
Hilmi Bey* (1309) Resim,
Fotoğraf
Hamdi Efendi Yüzbaşı Cebir ve Mütekait liva
Hesâb beylerbeyi Hamdi
Paşa
Hamid Bey* (1299) Tarih-i tabiî,
Fransızca
(Hı)
106
Paşa'dır. Mektebin
doktoru olarak da
çalışmaktadır.
Hayreddin Bâb-ı Usûl-i defterî Bilahare
Bey Seraskerî'de Darphane
muhasebecisi olan
zattır.
Hayri Efendi Yüzbaşı Hendese-yi 1300-1301
Resmiye
(Dal)
(Zal)
(Rı)
107
Reşad Bey Kitabet
Reşid Efendi Kolağası Resim
Reşid Efendi Yüzbaşı Resim Binbaşılıktan
mütekait ve bugün
Mühendis
Mektebinde resim
muallimidir.
Reşid Bey Kâtib-i hususi Fransızca
Rüşdü Bey Yüzbaşı Münhaniyat-ı
müstamele,
Hendese
Refik Bey Coğrafya-yı Cemiyyet-i
(Manyasizâde) umumi, Kitabet Tedrisiyye
ve Kavaid-i kurucularındandır
Osmanî
Rifat Efendi Yüzbaşı Cebr-i âlâ, Şehzâdegan
(Uşaklı) Hendese Hocası namıyla
bilinir.
(Zı)
(Sin)
108
tedrisatta
bulunmuştur
Selim Bey Tabib Binbaşı Fransızca,
Ulûm-i tabiiye,
Hıfzıssıhha
Siret Efendi Kitabet Bilahare İzmit
mutasarrıfı olan
zattır.
(Şin)
(Sad)
109
Jimnastik muallimi ve Von
der Golç Paşa'nın
muavinidir. 1290-
1295 senelerinde
tedrisatta
bulunmuştur
Salih Bey Kaymakam Tarih-i Mühendishane
Osmanî şeyhülmuallimini
Hoca Salih
Paşa'dır.
Salih Bey* (1309) İmla ve Hesâb
(Hacı)
Salih Zeki (1298) Tamamî-yi
Bey* Tefâzulî, Cebr-i
âlâ, Heyet,
Fransızca,
Hikmet-i tabiiye
Sabri Efendi Topçu Hendese-yi Mühendishane
yüzbaşısı resmiye ve hattiye muallimlerindendir
.
Safvet Efendi Erkan-ı Harp Kozmografya
kolağası
Safvet Efendi Yüzbaşı Coğrafya
(Zad)
(Ta)
110
(Ayn)
111
Ali Rıza Bey* (1314) Terkib-i İbare Bu derslerin
ve Usûl-i İmla, muallim muavini
Kitabet-i resmiye, idi
Tarih
Ali Saib Bey Binbaşı Usûl-i defterî Dârüşşafaka'nı
ve Osmanlı n matbu ve
Coğrafyası mufassal
coğrafyası bu
zatındır.
Ali Rıza Yüzbaşı Resim Meşhur ressam
Efendi
İsa Efendi Süvari Fransızca Mekteb-i
kolağası Harbiye muallimi
Ali Kâmi (1307) Kitabet
Bey*
Ali Kemal 1320-1323
Bey senelerinde
tedrisatta
bulunmuştur.
Ali Reşad Yüzbaşı Hikmet-i
Efendi tabiiye
Ömer Hilmi Mecelle Mecelle
Efendi cemiyeti
üyelerindendır.
(Gayn)
(Fe)
(Kâf)
112
Kazım Bey Hüsn-i hat
Kazım Bey Bahriye Coğrafya
yüzbaşısı
Kazım Bey* (1308) Hesâb, Cebir
Kemal Bey* (1309) Kitabet, Kimyada
Kimya Halid Bey'in
muavini idi.
(Lam)
(Mim)
113
Cebir,
Kozmografya
Mehmed Ali Kolağası Tarih-i tabii,
Efendi Teşrih
Mehmed Ali (1298) Hikmet,
Bey* Fransızca ve İlm-i
servet-i milel
Mehmed Ali (1302) Resim, Hüsn-i 1302'den 1316
Bey* hat tarihine kadar
devam etmiştir.
Mehmed Fikri (1299) Coğrafya-yı Hadikatü'l-
Bey* Hususi maarif Mektebi
kurucusudur
Mehmed Nuri Defter-i Kısas-ı 1295'den
Efendi Hakani Kayıt Enbiya, İmla, 1307'ye kadar
Muzaaf Kâtibi Tarih-i Osmanî tedrisatta
bulunmuştur.
114
Mustafa
Efendi'den sonra
Türkçe tedrisatını
deruhde etmiştir.
Mustafa Fuad (1297) Fransızca, Kozmografya
Bey* Coğrafya, Meşrutiyetin
Kozmografya ilanından sonra
okutmuştur.
Mustafa Nuri Kaymakam Edebiyat Mühendishane
Bey 'nin kitap
muallimidir.
Talim-i Kavaid-i
Kitabet adında bir
eseri vardır.
Mazlum Bey Tabib Kimya
Mazlum Bey* (1309) Fransızca
Mazhar Bey Kavaid-i Habeşistan
Osmaniye, şehbenderi iken
Coğrafya vefat eden zattır.
(Nun)
115
Nesib Bey Bâb-ı Usûl-i defterî 1302'den 1319
Seraskerî'de tarihine kadar
müdür tedrisata devam
etmiştir.
Nasuhî Efendi Erkan-ı Harp Hendese-yi 1307'den 1319
kolağası hattiye ve sathiye senesine kadar
Naim Bey (Babanzâde) Siyer-i Nebi Dârülfünûn
müderrislerindendir
Nureddin Bey Hukuk,
Edebiyat
Nuri Efendi (Batumlu) Fenn-i
Erkan-ı Harp makine, Cebr-i âlâ
Yüzbaşısı ve Tamaî-yi
tefâzulî
Nuri Bey Miralay Resim Mekteb-i
Harbiye Resim
muallimi Osman
Nuri Paşa
Nuri Efendi Topçu Erkan-ı Hendese-yi
(Sakızlı) Harp Yüzbaşısı Mücesseme ve
Resmiye
Nuri Efendi (Zileli) Münhaniyat-ı
İstihkam Kolağası müstamele
(Ya)
MUVAZZAF MUALLİMLER35
(Elif)
116
İbrahim Bey Hıfzıssıhha 1 Mart 320 12 Teşrîn-i
evvel 325
İbrahim Hakkı Riyaziye 1 Kânûn-i 20 Eylül 340
Bey evvel 325
İbrahim Ulûm-i 1 Haziran 318 23 Haziran
Efendi ibtidaiye, Farsça 329
İhsan Efendi Ulûm-i 15 Teşrîn-i 30 Eylül 329
ibtidaiye, Farsça evvel 318
İhsan Bey* Posta 1 Mart 320 12 Teşrîn-i
Muamelatı evvel 325
İhsan Bey* Fransızca 3 Teşrîn-i
evvel 341
Ahmed Efendi Türkçe Hüsn-i 1 Teşrîn-i
hat, Farsça evvel 96
Amhed Efendi Musiki, 13 Teşrîn-i
Kur'ân-ı Kerim evvel 313
Ahmed Bey Jimnastik 1 Kânûn-i
evvel 321
Ahmed Hilmi Daimî 29 Eylül 329
Bey muallim
Ahmed Recai Daimî 1 Ağustos 337 18 Haziran
Bey muallim 339
Ahmed Hamdi Fizik 27 Mart 926
Bey
Ahmed Nazmi Beden eğitimi 1 Kânûn-i
Bey (Terbiye-yi evvel 337
Bedeniye)
Ahmed Cehdi Terbiye-yi 1 Mart 333
Bey Bedeniye (Daimî
muallim)
Edib Bey Fransızca Sarf 1 Mart 320 12 Teşrîn-i
ve Tercüme evvel 325
İsmail Bey Lisan-ı 18 Teşrîn-i 1 Eylül 327
Osmanî evvel 326
İsmail Efendi Ulûm-i diniye 9 Mart 331 1 Mart 333
İsmail Hakkı Tarih-i İslâm 18 Teşrîn-i 1 Şubat 326
Bey evvel 326
İsmail Hakkı Mekanik 6 Teşrîn-i
Bey evvel 329
İsmail Hakkı Hüsn-i hat 1 Teşrîn-i
Efendi evvel 325
(Be)
117
Besim Bey Riyaziye 29 Eylül 329 1 Teşrîn-i
evvel 331
Besim Efendi Akaid 29 Eylül 329 20 Mart 331
Bekir Fahri Farsça 1 Kânûn-i 12 Teşrîn-i
Efendi evvel 321 evvel 325
Bilal Bey* Hesâb 1 Mart 321 25 Teşrîn-i
evvel 326
Bahaeddin Türkçe 1. Kânûn-i
Bey evvel 335
Bilyon Fransızca 1 Mart 301 12 Kânûn-i
(Billion) evvel 312
(Te)
(Cim)
(Hı)
118
Bey Terbiye-yi evvel 335
bedeniye
Hasan Tahsin Arapça, 10 Eylül 312 30 Eylül 329
Efendi Ulûm-i diniye
Hasan Fehmi Riyaziyat 30 Eylül 327
Bey
Hüsnü Bey Kimya 10 Teşrîn-i
evvel 926
Hüsnü Bey* Resim 1 Mart 320 30 Eylül 329
Hüseyin Ulûm-i tabiiye 1 Mart 320 24 Eylül 341
Remzi Bey*
Hüseyin Siret Edebiyat 13 Teşrîn-i
Bey evvel 335
Hüseyin Avni Daimî 1 Teşrîn-i 1 Ağustos 336
Bey muallim evvel 335
Hüseyin Fransızca 20 Teşrîn-i
Münir Bey evvel 326
Hafid Bey* Coğrafya 18 Teşrîn-i 30 Eylül 329
evvel 325
Hakkı Bey Tabakat, 29 Teşrîn-i
Tabiiyat evvel 325
Hakkı Bey Fransızca 15 Kânûn-i 31 Mart 94
evvel 93
Hilmi Bey İmla 1 Mart 320 12 Teşrîn-i
evvel 325
Hulusi Bey Daimî 19 Kânûn-i
muallim sâni 337
Halil Edib Edebiyat 25 Teşrîn-i
Bey evvel 326
Hamdi Bey Daimî 19 Kânûn-i
muallim sâni 337
Haydar Bey Coğrafya-yı 1 Mart 325 12 Teşrîn-i
Osmanî evvel 325
(Hı)
119
Hayreddin Arapça 1 Teşrîn-i
Bey evvel 335
Hayri Efendi Arapça 30 Eylül 337
(Osman
Efendizâde)
(Zal)
(Rı)
120
Ramazan Malumat-ı 6 Teşrîn-i
Saim Bey medeniye, evvel 336
Fenniye,
Fransızca
(Zı)
(Sin)
(Şin)
121
Bey (Eczacı) evvel 98
Şefik Bey Fransızca 1 Nisan 95 15 Nisan 96
Şükrü Bey Fransızca 1 Eylül 331 27 Mart 337
Şükrü Bey Cebir, 1 Şubat 341 19 Eylül 341
Hendese
Şükrü Bey Malumat-ı 1 Teşrîn-i
vataniye evvel 926
Şemseddin Mevâlid-i 15 Kânûn-i 1319
Efendi (Doktor) selase, Hesâb, evvel 98
Coğrafya
Şevket Bey Tarih-i tabii, 1 Kânûn-i 15 Mayıs 97
Kimya evvel 96
Şevket Bey Fransızca 9 Teşrîn-i
evvel 325
Şemseddin Lisan-ı 22 Kânûn-i 22 Şubat 326
Bey Osmanî evvel 326
Şevket Bey Fransızca 1 Mart 333 19 Eylül 341
(Daimî
muallim)
Şevki Bey Daimî 1 Mart 333
muallim
(Sad)
(Zad)
(Ayn)
122
Arif Efendi Arapça Teşrîn-i evvel 27 Temmuz
335 337
123
Ali Suad Bey Edebiyat 9 Teşrîn-i
evvel 341
Ali Rıza Bey Kimya 26 kanun-i 30 Eylül 329
evvel 328
Ali Rıza Bey Coğrafya-yı 18 Teşrîn-i
umumi evvel 326
Ömer Efendi Arapça 30 Teşrîn-i
sâni 336
Ömer Fevzi Malumat-ı 1 Teşrîn-i
Efendi diniye evvel 335
Ömer Sıdkı Daimî 22 Eylül 336 27 Temmuz
Bey muallim 337
Ömer Reşad Hikmet-i 20 Teşrîn-i 30 Eylül 926
Bey tabiiye evvel 326
Avni Bey Fizik 12 Kânûn-i 1 Mart 926
evvel 341
Avni Bey Daimî 29 Eylül 328 16 Nisan 331
muallim
Ali Kâmi Fransızca 1 Mart 320 30 Eylül 329
Efendi Tercüme
(Gayn)
(Fe)
124
Fuad Şükrü Coğrafya 9 Kânûn-i sâni
Bey 321
Fuad Şemsi Coğrafya, 10 Teşrîn-i 2 Kânûn-i sâni
Bey İnşad sâni 331 335
Fuad Münir Malumat-ı 24 Şubat 330 30 Kânûn-i
Efendi ticariye Usûl-i evvel 331
defterî
Fuyiye Fransızca 15 Kânûn-i 19 Eylül 331
(Fouillet) Efendi evvel 325
Feyzi Bey Daimî 24 Eylül 336 6 Kânûn-i
muallim evvel 336
(Kâf)
(Mim)
125
Mehmed Salih El İşleri 1 Şubat 329 12 Mart 331
Bey
Mehmed Ziya Fransızca 14 Mart 339 21 Eylül 340
Bey
Mehmed İzzet Kur'ân-i 1 Teşrîn-i
Efendi Kerim evvel 336
Mehmed İzzet Makine, İlm-i 1325
Bey* Heyet, Cebir,
Hendese, Hikmet-
i tabiiye,
Müsellesat
Mehmed Ali Felsefe 1 Teşrîn-i 20 Eylül 340
Bey* evvel 339
Mehmed Ali Mürebbi 16 Kânûn-i 30 Kânûn-i
Bey evvel 328 evvel 329
Mehmed Ali Coğrafya 15 Kânûn-i
Bey evvel 325
Mehmed Ali İktisat 1 Mart 326 25 Teşrîn-i
Bey evvel 326
Mehmed Ali Hesâb, 18 Teşrîn-i 1 Şubat 328
Bey Hendese evvel 326
Mehmed Ali Hüsn-i hat 1 Mart 321 20 Teşrîn-i
Bey* evvel 326
Muhyiddin Türkçe ve 1 Teşrîn-i
Bey İngilizce evvel 335
Mahmud Bey Fizik 9 Şubat 341 19 Eylül 341
Mahmud Ulûm-i diniye 18 Ağustos 3 Ağustos 94
Lütfü Efendi 1289
Midhat Cemal Lisan-ı 20 Teşrîn-i 15 Eylül 329
Bey Osmanî evvel 326
Mustafa Kur'ân-i 5 Nisan 1292
Efendi (Hafız) Kerim
Mustafa Ulûm-i diniye 1 Teşrîn-i 24 Ağustos
Efendi evvel 95 1302
Mustafa Ulûm-i diniye 16 Teşrîn-i
Efendi (Hafız) evvel 336
Mustafa Arif Fizik 1 Teşrîn-i
Bey evvel 339
Mustafa Kimya 1 Teşrîn-i 1 Kânûn-i
Muhlis Bey evvel 335 evvel 340
Mustafa Edebiyat 15 Haziran 89 3 Kânûn-i sâni
Efendi 89
(Mihalıççıklı)
126
Münir Bey Fransızca 1 Mart 320 1 Kânûn-i
evvel 322
(Nun)
(Vav)
(He)
127
Harunürreşid Elektrik, 1 Mart 320 1 Teşrin-i
Bey* Madenler, Eşya, evvel 332
Tabakatü'l-arz
Hadi Bey Daimî 8 Eylül 337
muallim
Hidayet Bey Daimî 24 Şubat 330
muallim
(Ya)
128
DÂRÜŞŞAFAKA MEZUNLARI
129
müstesna olmak üzere- tamamen bu iki daireye memur
edilmişlerdir.
İşte mezkur daireler erkan ve reislerinin ekseriyetle
Dârüşşafaka mezunlarından olması bundan ileri gelmektedir.
Dârüşşafaka mezunları hakkında gösterdikleri alaka ve himaye
dolayısıyla eski Sadrazam Cevad Paşa ve Telgraf nazırı İzzet
Efendi'nin namlarını daima hayır ile yad etmek Dârüşşafaka
ailesi için bir vecibedir. Son olarak, Tahran eski büyükelçisi
Hüseyin Hasib Bey dahi Dârüşşafaka mezunlarının manevi
feyizlerini takviye ve memlekete kuvvetli ve mütekellif malumat
ile donanmış olarak hizmet edebilmelerini temin etmek halis
emeli ile Şirket-i Hayriye'de mutasarrıfı olduğu 929 adet hisseyi
ölümünden sonra menfaatleri mezunlardan birinci veya ikinci
çıkanlardan Fransızcası kuvvetli olanın Paris, İsviçre ve Belçika
gibi Fransız lisanını konuşan memleketlerden birine gönderilmesi
ile tahsilini tamamlamaları şartıyla Dârüşşafaka'ya terk ve temlik
etmiştir. (24 Mayıs 927)
Binaenaleyh Telgraf nazırı İzzet Efendi ile Hüseyin Hasib
Beyefendi'yi Dârüşşafaka mezunlarının irfan babası sayıp kabul
etmeleri pek tabii olacaktır. Mezunların hayat ve irfanının
yükselmesi için can ü gönülden kopup gelen bu gibi ülkü
sahiplerini, fıtrat-ı mümtaze sahiplerini tarih tebcil etmekle
beraber mezunlar da hiçbir zaman unutmayacaklardır.
Hasib Beyefendi'nin bu hayırlı eseri Medeni Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra "Tesis" adını alan ilk vakıftır. Böyle
asrî bir vakıf tesisinde ilk adımı atmak şerefi adı geçenindir.
Dârüşşafaka'nın buna mazhar oluşu da başkaca şükran sebebidir.
Dârüşşafaka mezunlarının idarî sahadaki hizmetleri devletin
hemen her şubesindeki mahviyetli ve fedakar faaliyetleriyle
kendini göstermiş ve elan göstermekte bulunmuştur. Bugün
Anadolu'nun ne tarafına gidilse Dârüşşafaka'nın gayretli
evlatlarıyla karşılaşılır. Her halde telgraf işlerinin bugünkü
terakki ve tekamülünü temin hususunda bu daireye memur
edilmiş olan Dârüşşafaka mezunlarının büyük etken olduklarını
kabul etmek kadirşinaslık olur.
Milli Mücadele esnasında posta ve telgrafçılar tarafından
gösterilen gayret ve fedakarlıklar yüksek makamların yetkili
ağızlarıyla tekrar tekrar takdir ve tasdik edilmiştir.
Mezunların sıfat ve sosyal durumlarını göstermek üzere özel
bölüme alınmış olan cetvelden de anlaşılacağı gibi aralarında
mebuslar, vekiller, valiler, müsteşar ve genel müdürler
130
bulunduğunu ve hepsinin kendi sahası ve ihtisası dahilinde
memleketin hayır ve menfaatine çalıştıklarını görmek ve
işitmekle Dârüşşafaka haklı olarak iftihar edebilir.
Dârüşşafaka mezunlarının ilim ve irfan sahasındaki hizmetleri
ise müesseseye daha şerefli bir mevki verecek mahiyettedir.
Dârüşşafaka'nın ulum, fen ve bediiyat sahalarında yetiştirdiği
mümtaz şahsiyetler memlekette adını bırakacak eserler
yaratmaya muvaffak oldukları gibi mezunların bir kısmı da
muallimlik mesleğini tercih ile vatanın ücra köşelerine kadar
yayılarak feyiz ışıklarını yaymayı kendilerine ulvi bir vazife
bilmişlerdir.
Bunlardan başka hayat mücadelesine atılan Dârüşşafaka
mezunları içinde mektepten aldıkları iktisadî feyzi zatî
mesaileriyle büyüterek hiç yoktan ticarî bir varlık ihdas ve
maiyetinde birçok memurlar istihdam edecek derecede mühim
mevkiler tutmuş gençler de mevcuttur. Bu nevi mezunlar bilhassa
Meşrutiyetten sonra mektepten çıkanlar ve memuriyete intisap
etmeyenler arasındadır. Şu halde 1324'den evvelki mezunların
hükümet memuriyetinde, tedrisat ve neşriyatta bu memlekete ifa
ettikleri hizmeti Meşrutiyetten sonra telgraf ve rüsumatta
memuriyet kapısı kendilerine kapanan bir kısım mezunlar ticarî
ve iktisadî sahada temin etmişlerdir demekle bir hakikate
tercüman olmuş oluruz.
İlk mezunların çoğunu ecel aramızdan almıştır. Bunların
eserlerini ve hizmetlerini, resmî ve hususî hayatlarını şu
sayfalarda mevzu-i bahis etmek ve adlarını bu suretle ihyaya
vesile olmak isterdik. Tarihçenin çizilen hatları buna müsait
olmadığından içlerinden biri ailm, diğeri riyaziyeci ve üçüncüsü
de afif ve çalışkan bir memur numûnesi olmak üzere başlıca üç
zatın; Salih Zeki, Hasan Ferid ve Hüseyin Remzi Beylerin
haltercümelerini derc ile iktifaya mecbur olduk.
131
SALİH ZEKİ BEY
132
Dört ciltten ibaret olan Âsâr-ı bâkiye, riyaziyatın her şubesine
dair muhtelif zamanlarda yazılmış olan temel kitapları esas alarak
Doğu alimlerinin eski riyaziyat üzerine neler ilave etmiş
olduklarını ve bunların Batılılara ne raddede teslim edildiklerini
bildirmek maksadıyla yazılmıştır ki bir nevi riyaziyat tarihidir.
Âsâr-ı bâkiye, dört cilte bölünmüş ve beş kitap olarak tertip
edilmiştir. Birincisi müsellesata, ikincisi iki kitaptan mürekkep
olmak üzere hesap ve cebire, üçüncüsü heyet ve zîce, dördüncüsü
hendese ve mahrutiyata mahsustur. Bu ciltlerden müsellesat ve
hesâba ait olan iki cildi basılmıştır. Her kitabın sonunda o ciltte
isimleri geçen meşhurlardan her birinin ilmî hayatı ve riyaziye ve
heyete ilişkin eserlerine dair en doğru ve en kesin malumat
eklenmiştir. Cebire ait kısım dahi Maarif Nezareti tarafından
varislerinden satın alınmıştır. Heyet ve zîce ait üçüncü kitabı da
yazılmış ise hastalığı zamanına tesadüfü hasebiyle bir kere daha
tetkike muhtaçtır. Nitekim liselere mahsus ve matbu
Kozmografya da böyledir.
Kâmus-i riyaziyat, riyazî konular ve terminoloji ile Şark ve
Garp riyaziyatçılarının haltercümelerinden ve eserlerinden
bahseder ve altı ciltten oluşur. Salih Zeki bu eserini kısmen
Hamidî devrinde yazmış ve Vidinli Tevfik Paşa tarafından da
görüldükten sonra feyiz menşei olan Dârüşşafaka'ya terketmiş
olduğu için eserin "ifna" kelimesine kadar bahisleri içeren yarım
kalmış bir cildi Meşrutiyetin ilanından evvel mektep hesâbına
bastırılmıştı. Vefatında eserin tamamı ve yeni baştan yazılmış
nüshası Maarif vekaletince varislerinden satın alınarak Devlet
Matbaası'nda hükümet hesâbına tabedilmeye başlanmıştır. İlmin
Kıymeti, Felsefe-yi ilmiye, Felsefe-yi ahlakiye, İlim ve Faraziye,
Mizan-ı Tefekkür Salih Zeki'nin tercüme suretiyle vücuda
getirdiği eşsiz kitaplardır. İlim ve fen meraklıları bu kitapları
okumakla büyük istifade temin eder.
Salih Zeki riyaziyatı talim ve tedriste son derece rüsuh ve
kifayet sahibi olduğu kadar iyi ve yüksek bir riyazi yazarı idi. Fen
alanında kendisine has bir veciz üslup bulmuştur.
Lisanımıza naklettiği eserlerde gösterdiği söz sağlamlığı ve
ifade akıcılığı karşısında herkes iktidar ve talakatını takdir
etmekteydi.
Aşağıda özel bölümde bahsedilecek olan Dârüşşafaka
Mezunları Cemiyeti'nin Çiçek Pazarı'nda gece dersleri için açmış
olduğu mektebin açılış töreninde yaptığı konuşmanın mezkur
kısımda bulundurulan sureti iddiamızı teyit etmeye şahittir.
133
Salih Zeki'nin muhtelif mecmualarda, ezcümle Dârülfünûn,
Dârüşşafaka ve İktisadiyat Mecmualarında müteaddit makaleleri
yayımlanmış olduğu gibi riyaziyatın muhtelif yüksek meslekleri
üzerine Dârülfünûn'da vermiş olduğu konferanslar dahi ayrıca iki
cilt olarak kitap şeklinde basılmıştır. Dârüşşafaka
Mecmuası'ndaki Şahsiyet, Skolastik, İlimlerde Mübadele
Serbestisi gibi bazıları birer şaheserdir.
Salih Zeki iyi huylu, güleç yüzlü, sohbeti etkili ve latif idi.
Kendisiyle görüşenlerin tümü ona karşı özel bir cezbeye kapılma
ile mütehasis olurlar ve herhangi bir riyazi meselenin hallinde
gösterdiği zeka ve kavrama süratine hayran kalırlardı.
Salih Zeki'nin memuriyet hayatı da yine ilim ve marifet
sahasında geçmiştir. Telgrafhaneden ayrıldıktan sonra uzun
müddet Rasathane müdürlüğünü ifa etmiştir. Meşrutiyetin ilanını
müteakip Meclis-i Maarif âzalığında, Galatasaray Lisesi
müdürlüğünde, Maarif müsteşarlığında bulunmuştur. Galatasaray
müdürlüğüne tayini sırasında Maarif Nazırı Emrullah Efendi'nin
Salih Zeki'yi memleketimizin bir alimi sıfatıyla tanıttırmak
istemesi kadirşinaslıktan ziyade bir hakikatın ilamına delaletten
ibaretti. En son memuriyeti Dârülfünûn umum müdürlüğü idi.
Salih Zeki 2 Temmuz 1337 tarihinde vefat etmiştir. Fatih Cami-i
şerifi hatiresinde medfundur. Talebesi ve sevenleri her sene
vefatına tesadüf eden günde tabri üzerinde bir ihtifal
yapmaktadırlar. Vefatında bazı mecmualar Salih Zeki için
fevkalade nüshalar neşretmişlerdir.
***
134
Bugün bu hatırayı ihya etmek maksadıyla Salih Zeki'nin ilk
muallimlik ettiği seneye ait bir resmi ile ilk derse geldiği zamanki
intibalarını gösterenşu satırları merhumun namına ithaf edilmiş
olan Yeni Nesil mecmuasının 14. sayısından naklediyoruz.
Makaleyi yazan Ali Kâmi Bey:
Salih Zeki, diyor, Paris'teki tahsilini başarı ile tamamlayıp
döndüğü zaman biz Dârüşşafaka'nın dördüncü sınıfında
bulunuyorduk. Onun her sene imtihan-ı umumi numaralarını
içeren matbu cetvellerde yıldızlara garkolan tam numaralı zaten
gözlerimizi kamaştırır dururdu. Dârüşşafaka'daki birinciliklerini
Paris'te Fransız talebesi içinde de muhafaza ettiği tevatür oldukça
biz alıklaşır, birbirimize bakardık. Henüz yüzünü görmediğimiz
bu zeka harikasına derin bir hürmet ve meftunluk hasıl etmiştik.
Derken Salih Zeki'nin bizim sınıfa Fransızca muallimi tayin
olduğu haberi şayi olmaz mı? O ne sevinçti yarabbi! Fesini
havaya atanlar, üç ayda mükemmel Fransızca öğreneceğimizi
iddia edenler, Salih Zeki'nin Türkçe'yi unutmuş olduğunu
söyleyenler birbirine karışıyordu.
İlk derse geleceği gün ders düdüğü çalar çalmaz hepimiz
yerlerimize oturduk. Heyecanlı bir sükun içinde bekliyorduk. Ne
kadar da gecikti! Acaba gelmeyecek mi? Hayır işte ayak sesleri...
Salih Zeki tam tasavvur ettiğimiz gibi çok genç, gayet
yakışıklı, zarif, temiz ve uçar gibi çevik ve hafif, dershaneye
girdi. Bir yayla müteharrik imişiz gibi bir anda kalktık. Bütün
gözler birer fotoğraf objektifi gibi ona yönelmişti. Demek
İstanbul'da, Paris'te birinciliği kimselere bırakmayan o zeka
harikası bu idi. Güzelliğinin altından mağrurane bir bakışı ve
bana biraz müstehzice gelen tebessümüyle işaret etti. Yerimize
oturduk. Elimizde galiba Anfans isminde bir lektör vardı. O
bizimle mukaddime şeklinde ufak bir musahabeye bile lüzum
görmeksizin daha evvel Fransızca ne okuduğumuza dair bir iki
sualden sonra bizi birer birer okutmaya ve kendisi dinlemeye
başladı. Manasını anlamadığımız o ibareler kim bilir bizim
ağzımızda ne korkunç şekillere giriyordu! Genç muallim bütün
bu acemilikleri mazur gören yüksek bir tebessümle bizi dinliyor
ve arasıra bazı kelimeleri tashih ediyordu. Bir gün dayanamadı.
"Bu sefer de siz beni dinleyiniz..!" dedi. Galiba cehennem
tasvirine ait bir parçayı bütün velveleleri ve tufanlarıyla coşa coşa
bize okudu. Fransızca'yı işte böyle okumalıydık.
Mamafih Salih Zeki bizim sınıfa Fransızca okutmaktan hiç
zevk almadı. Üç beş kere derse geldikten sonra bizi terketti.
135
Altıncı sınıfa geldiğimiz zaman Salih Zeki'yi fizik muallimi
sıfatıyla tekrar karşımızda bulduk. O bize ilk derste tam bir saat
madde ve kuvvetin ne olduğunu değil, madde ve kuvvetin ne
olduğunun anlaşılamadığını izaha çalıştı. Atom nazariyesi,
Leipniz'in "Dinamizm" namını alan hendesi nokta ve kavis
nazariyesi bütün o akıllara durgunluk veren incelikleriyle genç
dimağlarımıza fen aleminde bir yeni ufuk açıyor. O baş
döndürücü büyük sonsuzlukla kalbi demir pençeleriyle sıkan
küçük sonsuz tasavvurları idrak havsalamızı gerdikçe geriyordu.
Neticede şunu anlamış olduk ki yaratılışın büyük sırları önünde
insanoğlunun dâhi geçinen kafaları henüz kekeleyen birer
oyuncaktan başka bir şey değildir.
Salih Zeki'yi asıl bize Cebr-i âlâ okuttuğu zaman tanıdık. Biz
kendisini anlayacak seviyeyi buldukça o da tedris zevkini daha
iyi idrak ediyor ve her halde yüksek idraklere hitap etmek için
yaratılmış olduğunu her haliyle gösteriyordu. Mamafih onun
anlatışındaki belagat hepimizi büyüler, anlasak da anlamasak da
derin tetebbularının önümüze sayfa sayfa açılan mahsulleriyle
gıdalanmaktan geri kalmazdık. Salih Zeki Dârüşşafaka'nın malı
iken çok geçmeden o kıymetli eserleriyle ve işgal ettiği kürsülerle
bütün memleketin malı oldu. Onun ölümüne bütün memleket
hatta fen ve medeniyet ağlarsa yeridir.
136
FERİD BEY
137
bu merakını sohbet esnasında ekseriye muhatabını sıkacak
dereceye ulaştırırdı.
138
HÜSEYİN REMZİ BEY
139
Remzi mesleğinde yetişmiş olmakla beraber yazılarında o derece
kapalı değildi. Eserleri güvenilir belgelere göre derlenip yazılmış
yeni malumatı içerdiğinden tedrisat hususunda diğer birçok
eserlere tercih edilirdi.
Hüseyin Remzi'nin asıl meziyeti ve şöhreti iyi ve iffetli bir
memur oluşudur. Denilebilir ki, çalışma, iffetliliğini sürdürme ve
doğruluk itibarıyla Hüseyin Remzi her devir için örnek
gösterilecek bir memurdu. Nitekim Telgraf ve Posta Genel
Müdürlüğü merkezini Ankara'ya nakleden Cumhuriyet Hükümeti
son zamanlarda telgraf ve postanın yüzbinlerce lira raddesindeki
mübayatını yalnız Hüseyin Remzi'nin iffet ve faziletine tevdi
etmişti. Merhumu yakından tanıyanlar, beraber çalışanlar, en son
memuriyeti olan Levazım ve Mebânî Müdürlüğünde bulunduğu
zaman kendisiyle iş yapanlar istisnasız olarak bu mütalaanın
isabetini teyid ve temin ederler.
Hüseyin Remzi'nin Dârüşşafaka'ya ve Cemiyet-i Tedrisiyye-yi
İslâmiyye'ye olan hizmet ve bağlılığı ise tariften müstağnidir.
Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye'nin 1908 inkılabını müteakip
ihya edilerek teşkilinden vefatına kadar aralıksız olarak İdare
heyetinde bulunmuş ve 1325'den 1330 senesine kadar Cemiyet-i
Tedrisiyye muhasebeciliğini fahrî olarak ifa etmiştir.
140
DÂRÜŞŞAFAKA MEZUNLARI
1297
Adı Memleketi veya Şimdiki Durumu
Semti
Fahri Efendi İshak Paşa Anadolu
Demiryolları
müfettişlerinden
Mustafa Fuad Efendi Beşiktaş Telefon başkomiseri
Şevki Efendi Sultan Ahmed İstanbul Posta ve
Telgraf Başmüdürü
Tahsin Efendi Girit
Rifat Efendi Yenibahçe
Haşim Efendi Girit
Mehmed Şükrü Müfti-yi Hamam
Efendi
Hakkı Efendi Araplar Dârüşşafaka Hafız-ı
kütübü
1298
Salih Zeki Efendi Küçük Mustafa Paşa Dârülfünûn genel
müdürü
Edhem Efendi Davud Paşa Adapazarı Lisesi'nde
resim muallimi
Mehmed Ali Efendi Molla Aşkî Posta İşleri Müdürü
Osman Nuri Efendi Davud Paşa
İhsan Efendi Bulgurlu
1299
Ahmed Rasim Sarıgez Yazar
Efendi
Raşid Efendi Aksaray Telgraf ve Pastada
Mustafa Nesimi Samatya Telgraf Mekteb-i
Efendi âlisi müdürü
İhsan Efendi Cerrah Paşa Posta İşleri
Müdürlüğünden emekli.
Reşid Efendi Girit Ticaretle meşgul
Hamid Efendi Küçük Mustafa Paşa
Mehmed Efendi Beypazarı Dersaadet
Postahanesi Mühimme
başmemuru
Reşid Efendi Bağdat Telgraf ve Postada
1300
141
Hüseyin Efendi Koca Mustafa Paşa Telgraf ve Posta
müdürlerinden
Şükrü Efendi Mihalıççık Sahra Posta
müdürlüğünden emekli,
muallim
Haydar Efendi Yayla Telgraf ve Postada
Mustafa Efendi Ankara Telgraf ve Postada
Ahmed Nureddin Şehzâdebaşı Yıldız Sarayı
Efendi Telgraf Müdürlüğünden
emekli
Fazlı Efendi Kadıçeşme Telgraf ve Postada
Fehim Efendi Debbağ Yunus Erzurum
mektupçuluğundan
emekli, avukat
Hasan Efendi Girit Telgraf ve Postada
Mustafa Efendi Gül Camii Beyoğlu Telgraf
Merkezi memurlarından
Vasfi Efendi Malta Telgraf ve Postada
Ali Cenab Efendi İbrahim Paşa Bursa İttihad
memuru
Osman Efendi Kayseri Muhabere memuru
Hüseyin Efendi Ova Beşiktaş eski Posta
ve telgraf müdürü
Zekeriya Efendi Hafız Paşa Dârüşşafaka
mübayaat memuru
İhsan Efendi Ağa Yokuşu Bursa eski Posta ve
Telgraf memuru
Ahmed Efendi Molla Gürani Kırım'da muallim
Sami Efendi Tophane Telgraf ve Posta'da
Ahmer Efendi İzmit Eski posta
memurlarından
1301
Faik Efendi Eğin Adapazarı Mektebi
kurucusu
Ahmed Reşid Efendi Tokat Erzurum
valiliğinden emekli
İsmail Efendi Astane Telgraf ve Posta
memurlarından
Hasan Efendi Üsküdar Telgraf Kontrol
Kalemi mümeyyizi
Yusuf Efendi Sarıgez
İbrahim Efendi Dağıstan Telgraf ve Postada
Tevfik Efendi Eyüp Telgraf ve Postada
142
Yusuf Efendi Beşiktaş Miralaylıktan
emekli.
1302
Mehmed Emin Astane Mülga Telgraf
Efendi Nezareti Heyet-i
Fenniye reisliğinden
emekli, telefon
komiserlerinden
Said Efendi Şehzâdebaşı Sanayi Genel
Müdürlüğü'nden emekli
(mühendis)
Hüseyin Remzi Fatih Telgraf ve Postada
Efendi
Ahmed Vefa Efendi Mekke Üdebadan
Hilmi Efendi Beşiktaş
İsmail Safa Efendi Mekke Üdebadan
Mehmed Ali Efendi Üsküdar Dârüşşafaka Tahrirat
kâtibi ve resim ve hat
muallimi
Hasan Mecid Efendi Kıztaşı Muhassesat-ı Zatiye
ketebesinden
1303
Ahmed Hamdi Kangırı Tütün İnhisarı Cibali
Efendi fabrikası müdürlerinden
Mehmed Efendi Kadıköy
Macid Efendi Edirne Sirkeci Postahanesi
memurlarından
Ali Efendi Hasköy
Refik Efendi Sinop İstanbul ve Konya
Hukuk Mektepleri eski
müdürü, bugün muallim
Şakir Efendi Edirne Mühendis
1304
Mehmed İzzet Tophane Şirket-i hayriye
Efendi Memurin müdürü ve
Heyet-i teftişiye reisi
Hakkı Efendi Kapandakik Evkaf-ı İslâmiye
Müzesi eski müdürü
Hikmet Efendi Ayasofya Eski Mabeyin
mütercimlerinden
Hayri Efendi Cerrah Paşa Eski Cîb-i Hümayun
143
Katiplerinden
Mehmed Ali Efendi Sarmaşık Eski Cîb-i Hümayun
Katiplerinden
Abdurrahman Efendi İshak Paşa Eski Cîb-i Hümayun
Katiplerinden
1305
Ferid Efendi Cerrah Paşa İstanbul mebusu
İsmail Efendi Çamlıca Tütün İnhisar İdaresi
İstanbul şubesi
muhasebecisi
Ahmed Hamdi Bıçakçılar
Efendi
Sezai Efendi Altı Mermer (Eski Şehremaneti
muavini) Milli Saraylar
Müdürü
Hüseyin Efendi Kızanlık
Sabri Efendi İshak Paşa Rize Rüsumat
Başkâtibi
Hilmi Efendi Kasım Paşa Gümrükte muayene
ve tahakkuk memuru
Hasan Efendi İhsaniye Maliyede
İbrahim Efendi Kızanlık İstanbul
Postahanesinde
1306
Mustafa Subhi Fatih Dârüşşafaka
Efendi muallimlerinden.
Telgraf Mektebi müdür
muavini.
Ahmed Efendi Yeni Hamam Hendek'te Tütün
İnhisar İdaresi
muhasebecisi.
Mustafa Efendi Kantarcılar Ziraat Bankası'nda
Mustafa Faik Efendi Mimar Sinan Reji İnhisar
İdaresinde
Bekir Efendi Kastamonu Ticaretle uğraşır
Tevfik Efendi Mudanya Mektep müdürü
Ahmed Ragıb Bıçakçılar Telgrafhanede
Efendi
Osman Efendi Tophane
Ahmed Avni Efendi Galata Posta İşleri muavini
Salih Efendi Sirkeci Posta
memurlarından
Şerefeddin Efendi Ayasofya İstanbul İthalat
144
Gümrüğü Müdürlüğü
Başkâtibi
İbrahim Efendi Pınarhisarı İstanbul Rüsumat
Başmüdüriyeti İstatistik
Kalemi ketebesinden
Kamil Efendi Mimar Sinan
Nazmi Efendi Kasım Paşa Sirkeci Gümrüğü
Salon Müdürü
Hüsnü Efendi Baba Haydar
Sami Efendi Selimiye Adliyede
Mustafa Efendi İbrahim Paşa Defterhane
memurlarından
Hüsnü Efendi Batum Defterhane
memurlarından
Kenan Efendi Hisar
1307
Kamil Efendi Mekke Dârüşşafaka müdürü
Ali Efendi Mahmud Paşa Doktor
Sabri Efendi Mekke Kız Muallim
Mektebi
muallimlerinden
(Doktor)
Hüseyin Bahri İzmit Ticaretle meşgul.
Efendi Hazine-yi Hassa Hilal-i
Ahmer eski
memurlarından
Osman Nuri Efendi Vidin
1308
145
Ali Efendi Bosna Erkan-ı Harp
miralaylığından emekli
Mehmed Ali Efendi Sultan Ahmed
Lütfi Efendi Eyüp
Ahmed Refik Efendi Sarıgez Binbaşılardan
Abbas Efendi Hisar Telgraf ve Kontrol
memurlarından
Münir Efendi Sultan Ahmed
Ahmed Efendi Odabaşı İstanbul Telgraf
müdüriyeti idare
memuru
Kamil Efendi Tophane
Yusuf Efendi Beşiktaş Rüsumat
müfettişlerinden
Mehmed Nuri Cerrah Paşa Telgraf Nezareti
Efendi istatistik mümeyyizi
Ahmed Efendi Lofca İstanbul İthalat
Gümrüğü muayene
memuru
Salih Efendi Üsküdar Rüsumat
memurlarından
Rakım Efendi Hırka-yı Şerif Rüsumat Muhasebe
Kalemi
Kazım Efendi Sarıgez Dârüşşafaka
muallimlerinden
Şakir Efendi Girit
Haydar Efendi Fatih
Salih Efendi Molla Aşkî İstanbul Telgraf
Merkez memurlarından
1309
Kemal Efendi Bayezid Bayezid Dairesi
memurlarından
Asaf Efendi Salkım Söğüt Telgraf ve Posta
Nezareti genel müfettişi
Raif Efendi Tophane Kırıl Dize Rüsumat
Başmüdürü
Ramiz Efendi Ayasofya Galata Paket
Gümrüğü müdürü
Yusuf Efendi Tophane Emekli ferik
Ahmed Efendi Hisar İstanbul İthalat
Gümrüğü muhasebe
katiplerinden
Mazlum Efendi Kabasakal İzmir İthalat
Gümrüğü müdürü
Ali Efendi Filibe
146
Haşim Efendi Hisar
Hilmi Efendi Girit Ayıntap Rüsumat
Başmüdürü
Kazım Efendi Kasım Paşa
Cemal Efendi Hisar Rıhtım Şirketi Boru
Şefi
Ahmed Efendi Üsküdar Gümrükte Manifesto
memuru
Salim Efendi Filibe İstanbul İthalat
Gümrüğü Başkâtibi
Süleyman Efendi Beşiktaş Galata Paket
Postahanesinde
Selim Efendi Hamidiye Erzurum Telgraf
Müfettişi
Nazif Efendi Beşiktaş
Ömer Efendi Üsküdar Galata İthalat
Gümrüğü'nde manifesto
memuru
Mehmed Efendi İzmit
Salih Efendi Trabzon Edirne Telgraf
Muamelat müfettişi
Ahmed Efendi Pazarcık
Rifat Efendi Vefa Telgraf ve Posta
memurlarından
Mehmed Efendi Cerrah Paşa
Rauf Efendi Üsküdar
1310
Hasan Efendi Emirgan Telgraf İşleri
müdürlüğünden müstafi
Telsiz telefon komiseri
Mehmed Enver Beylerbeyi İzmir Posta ve
Efendi Telgraf Başmüdürü
İbrahim Efendi Tırnova Balıkesir Telgraf
Fen müfettişi
Hasan Efendi Beypazarı Ticaretle meşgul
Haydar Rifat Efendi Çemberli Taş Avukat
Pertev Efendi Çukur Çeşme Rüsumat Genel
Müdürlüğü Memurin
müdürü
Mehmed Ali Efendi İzmir İstanbul İthalat
Gümrüğü
memurlarından
Hasan Efendi Kadıköy
Osman Efendi Fatih
147
Hasan Efendi Ayasofya Rüsumat Antrepo
memuru
Kadri Efendi Kandilli
Arif Efendi Eyüp Yelkencizâde
vapurları idaresinde
memur
Zühdü Efendi Beylerbeyi
Bahaeddin Efendi Sultan Ahmed Ankara Memurin
Kooperatif Şirketi
memurlarından
Ali Efendi Sarıgez
Eyüp Efendi Beşiktaş
Ahmed Necmeddin Şumnu Galata'da Paket
Efendi Postahanesinde
Muayene memur
Ahmed Efendi Kırk Çeşme
Ziya Efendi Bulgurlu
Yusuf Efendi Beşiktaş Galata İthalat
Gümrüğü Muayene
memuru
Şevket Efendi Çeşmgezek İstanbul Paket
(Çemişgezek) Gümrüğü Muayene
memuru
Mehmed Ali Efendi Hisar Giresun'da
Mahkeme Üyelerinden
Ali Efendi Emirgan Rüsumat Muayene
memurlarından
Mahmud Efendi İsa Kapı Telgraf müdürü
Ahmed Efendi Taşköprü
Abdullah Efendi Sinop
Sabri Efendi Şehremini Kereste
Gümrüğünde manifesto
memuru
1311
Hüseyin Efendi Küçük Ayasofya Telgraf kontrol
mümeyyizi
Cevdet Efendi Çukur Çeşme Telgraf İşleri
mümeyyizi
Kamil Efendi Eyüp Beyoğlu Telgraf
Merkezi Veznedarı
Sadık Efendi Hisar
Ziya Efendi İzmit
Sadık Efendi Kanlıca
Hüseyin Efendi Kadırga Mülga Maarif
Nezareti mimarı
148
Nazmi Efendi Paşa Kapısı Rüsumat Manifesto
memurlarından
Mehmed Efendi Kangırı Galata Ticaret-i
Dahiliye muayene
memurlarından
1312
İbrahim Efendi Tophane Maliye
sermüfettişliğinden
emekli
Ali Efendi Fatih İzmit eski mebusu
Mehmed Efendi Kabataş Ticanretle meşgul
İzzet İhsan Efendi Babıali Posta ve Telgraf
Hukuk müşaviri
Vefik Efendi Yükesk Kaldırım Rüsumat müfettişi
Mehmed Efendi Üsküdar Avukat
İsmail Efendi Gedik Paşa Tüccar kâtibi
Tevfik Efendi Karahisar Mektep müdürü
Nuri Efendi Beşiktaş Avukat
Hüsnü Efendi Süleymaniye İstanbul
Telgrafhanesi Muhabere
memurlarından
Remzi Efendi Koca Mustafa Paşa Çanakkale Rüsumat
müdürü
Hüseyin Efendi Lofça Telgraf ve Posta
Müdürlüğü Tetkikat ve
Muhasebat-ı Ecnebiye
mümeyyizi
Mehmed Efendi Trabzon Rüsumatta
Adem Efendi Beşiktaş İstanbul Merkezi
memurlarından
Mahmud Efendi Tahta Kale Haydarpaşa
Gümrüğü muhasebe
kâtibi
Macid Efendi Selimiye Dârüşşafaka Âlat-ı
fenniye muhafızı
1313
Salim Efendi Kuru Çeşme Mersin İthalat
Gümrüğü müdürü
Tevfik Efendi Halıcılar Zahire Borsası
Muamelat müdürü
Ali Efendi Üsküdar Galata Gümrüğünde
Edib Efendi Mihalıç
İbrahim Efendi Ayasofya İstanbul İthalat
149
Gümrüğünde muayene
memuru
Mehmed Efendi Cibali Mülga Dahiliye
Nezareti
memurluğundan emekli
Yusuf Efendi Kara Gümrük
Kemal Efendi Kuru Çeşme Postahanede
Hamid Efendi Trabzon Reji Memurlarından
İdris Mahir Efendi Üsküdar
Emin Efendi Kangırı
Mustafa Efendi Kanlıca
1314
Sabri Efendi Çemberli Taş Saruhan mebusu
Ziraat Vekili
Harunürreşid Efendi Filibe Erkek Muallim
Mektebi muallimi
Ömer Efendi Küçük Mustafa Paşa
Rıza Efendi Şehzâdebaşı Kiğı kazası müddi-yi
umumi muavini
Nureddin Efendi Cihangir İstanbul Telgraf ve
Posta Başmüdürü
Hasan Efendi Bartın Kimyager, Doktor
Yüzbaşı
Ziya Efendi Samatya Postahanede
veznedar
Muhyiddin Efendi Yeniçeşme Rize'de inşaatla
meşgul
Hüseyin Efendi Yüksek Kaldırım
Bilal Efendi Yeniçeşme Rüsumat Muamelat-ı
Nakdiye Kalemi
ketebesinden
Cemil Efendi Kadıköy Beyoğlu Postahane
Mevrude memuru
Ali Efendi Filibe Heybeliada
muhafaza memuru
Aziz Efendi Yanya Sirkeci
Postahanesinde
Ali Rıza Efendi Vefa Rüsumat Genel
Müdürlüğü Kontrol
Muamelat Ketebesinden
Cemal Efendi Çarşamba Ayakkabıcılar
Kooperatifi genel kâtibi
Halil Efendi Hamidiye
Şükrü Efendi Beşiktaş Posta Kontrol
Kaleminde
150
Şevket Efendi Beşiktaş
1315
Mahir Efendi Eyüp Rüsumat Muayene
memurlarından
Fuad Efendi Beşiktaş Mektep müdürü
Rıza Efendi Firuz Ağa Galata İthalat
Gümrüğü Muayene
memurlarından
Osman Efendi Küçük Mustafa Paşa Postahane
memurlarından
Mustafa Efendi Yanya Rüsumat Genel
Müdürlüğü
memurlarından
Yakub Efendi Şehzâdebaşı Adana Telgraf ve
Posta Başmüdürü
Veli Efendi Beykoz Rüsumat Muayene
memurlarından
1316
Şevket Efendi Kadı Çeşmesi Rüsumat Genel
Müdürlüğü
muhasebecisi
Şükrü Efendi Aksaray Telgraf Mekteb-i
âlisi müdürü
Ahmed Efendi Filibe Rüsumat Muayene
müfettişi
Kenan Efendi Vefa İzmir Posta ve
Telgraf Başmüdürlüğü
murakıbı
Hüsnü Efendi Kadıköy Rüsumat Fener
Antreposu memuru
Tahir Efendi İzmir İzmir-Aydın
şömendöferinde
151
Efendi
Hasan Efendi Tosya Balıkesir Lisesinde
muhasip
Neş'et Efendi Beşiktaş Rüsumatta
Hamdi Efendi Çarşamba Müskirat İnhisar
İdaresi Sevk amiri
Cemal Efendi Fatih Rüsümatta
Bekir Efendi Girit Kastamonu posta
memurlarından
Emin Efendi Emirgan
1317
Hafid Efendi Hisar Avukat
Osman Nuri Efendi Kapandakik İstanbul Şehremaneti
mektupçusu
Hüsnü Efendi Üsküdar Hariciye Mektubu
Kalemi ketebesinden
1318
Hayri Efendi Yedikule Üsküdar İcra
memuru
Mahmud Efendi Hereke Hereke Fabrikası
muhasebecisi
Servet Efendi Üsküdar Rüsumatta
Nazif Efendi Fatih Sirkeci Gümrüğü
Salon memuru
Nureddin Efendi Fatih Zahire Borsası
Muamelat Şubesi
memurlarından
152
Nüzhet Efendi Bayezid Rüsumat Muayene
Memuru
Şemseddin Efendi Fatih Rüsumat Müfettişi
Hüseyin Efendi Sultan Selim Telgrafta hevek
memuru
Cemal Efendi Şehremini Beyoğlu
Telgrafhanesi hevek
memurlarından
İbrahim Efendi Tophane Galata Rüsumat
Paket Muayene memuru
Mehmed Efendi Sivas İstanbul İttihad
mersule memurlarından
İbrahim Efendi Bingazi Galata Rüsumat
Başmüdürlüğü
memurlarından
Fahri Efendi Davud Paşa Reşid Paşa Mektebi
muallimlerinden
Ahmed Efendi Aksaray Ayastefanos Tayyare
Gümrük memuru
Ziya Efendi Aksaray Galata Paket
Postahanesi memuru
İsmail Efendi Trabzon Fener Antreposu
memurlarından
Arif Efendi Cibali Erzurum Sultanisi
Fransızca ve Tarih
muallimi
Hamdi Efendi Ortaköy
1319
İsmail Efendi Aksaray Telgraf fen müfettişi
Zekeriya Efendi Yanya Rüsumatta
Abdurrahman Efendi Emir Buhari Posta ve Telgraf
muamelat müfettişi
İhsan Efendi Eğrikapı İstanbul Ticaret-i
Dahiliye Gümrüğü
müdürü
Selim Efendi Aksaray Posta ve Telgraf
muamelat müfettişi
İhsan Efendi Aksaray Rüsumat Genel
Müdürlüğünden müstafi
Fuad Efendi Çengelköy İzmir-Kasaba hattı
memurlarından
Ahmed Efendi Bayezid İstanbul Ticaret-i
Dahiliye Gümrüğü
muayene memuru
Tahir Efendi Dolmabahçe Beyoğlu Muhabere
153
memurlarından
İsmail Efendi Filibe İstanbul İthalat
Gümrüğü muayene
memurlarından
Musa Efendi Nişantaşı Galata Ticaret-i
Dahiliye Gümrüğü
Muayene memuru
Reşid Efendi Bayezid Kuruçeşme Antrepo
memuru
Ahmed Efendi Kağıthane İstanbul Telgraf
Muhaberat-ı Ecnebiye
memurlarından
Ali Efendi Bebek Galata Reji Satış
memuru
Kemal Efendi Fatih İstanbul Telgraf
Muhaberat-ı Ecnebiye
memurlarından
1320
Mustafa Efendi Üsküdar Ford Acentesi
muhasebecisi
Bekir Efendi Vefa Posta ve Telgraf Fen
müfettişi ve Telefon
Şirketi komiseri
Süleyman Sırrı Fatih Alman Mektebi
muallimlerinden
Mehmed Efendi Fatih Muhtelit Mahkeme
memurlarından
Arif Efendi At Meydanı Ticaretle meşgul
Aziz Efendi Bebek Rüsumat Kontrol
Kaleminde
Mehmed Amir Göztepe İstanbul
Defterdarlığı Varidat
Birinci Şube müdürü
Mehmed Efendi Galata İstanbul
Defterdarlığı Fatih
Şubesi Maktu İstihlak
memuru
Mehmed Efendi Kadıköy Ticaretle meşgul
Mazhar Efendi Altay Rüsumat antrepo
memurlarından
Mehmed Efendi Kumrulu Mescit İstanbul telgraf
154
Merkezi Hevek
memurlarından
1321
Emin Efendi Hereke Hereke Fabrikası
İstanbul Satış Şubesi
muhasebecisi
Hüseyin Efendi Hereke İstanbul Postahanesi
sorumlu muhasibi
Abdullah Efendi İzmit Avukat
Abdullah Efendi Hereke Hereke Fabrikası
memurlarından
Nuri Efendi Halıcılar Yedikule'de Kösele
Fabrikası sahibi
Asım Efendi Büyükdere Ticaretle meşgul
Osman Efendi Yeniköy Galata
Postahanesinde
İbrahim Efendi Bayezid Bursa Elektrik
Şirketi hükümet
komiseri
Naci Efendi Üsküdar Bursa Posta telgraf
başmüdürü
Mehmed Efendi Girit Avukat
Osman Efendi Nişantaşı Emlak-ı Milliye
155
Müdürlüğü
memurlarından
Haydar Efendi Eyüp Talim ve Terbiye
Heyeti mümeyyizi
Hasan Efendi Saraçhane Avukat
Ahmed Efendi Galata
İhsan Efendi Sultan Selim Trabzon Osmanlı
Bankası veznedarı
Münir Efendi Alasonya İstanbul İthalat
Gümrüğü muayene
memuru
Raşid Efendi Konya Seydişehri belediye
reisi
Münir Efendi Kantarcılar Beyoğlu muhabere
memurlarından
Mehmed Efendi Tahtakale Beyoğlu muhabere
memurlarından
Nusret Efendi Trabzon Galata Gümrüğü
memurlarından
Veysel Efendi Fatih Posta ve Telgraf
Kontrol Kaleminde
1322
Abdürrezzak Efendi Cezayir Avrupa'da tahsilde
Vasıf Efendi Emir Buhari Tedkikat ve
Muhasebat-ı Ecnebiye
Kalemi Telgraf kısmı
müdürü
Cemil Efendi Astane
156
Abdullah Efendi Cezayir Gebze Müddei-yi
umumisi
Abdüllatif Efendi Cezayir Telgraf Fen
müfettişi ve Osmaniye
Telsiz Telgraf İstasyonu
mühendisi
Necati Efendi Zeyrek Trabzon Maarif
müdürü
Tevfik Efendi Cezayir Telgraf Fen
müfettişi
Ahmed Efendi Cezayir Mektep müdürü
Abdurrauf Efendi Kuruçeşme Jandarma binbaşısı
Abdullah Efendi Bayezid İstanbul Hukuk
Fakültesi Nazariyat-ı
Cezaiye muallimi
Cuma Efendi Cezayir Müddei-yi umumi
muavinlerinden
Salih Efendi Halıcılar Trabzon Postahanesi
başmemuru
İbrahim Efendi Cezayir Müddei-yi umumi
Hüseyin Efendi Hırka-yı Şerif Nafıa Kondüktör
Mektebinde muallim
İrfan Efendi Defterdar İzmit Rüsumat
memurlarından
İsmail Efendi Koca Mustafa Paşa İzmir'de Müddei-yi
umumi
Salih Efendi Babıali Telgraf
memurlarından
Hüseyin Efendi İhsaniye Çerkeş nahiyesi
müdürü
Ali Efendi Fethiye Trabzon rüsumat
memurlarından
Hüseyin Efendi Kadı Çeşmesi
1323
Hüsnü Sadık Efendi Ayasofya Yataklı Vagon
Şirketi Türkiye
mümessili
Hüsnü Efendi Üsküdar Bursa Telgraf Fen
müfettişi
157
Mustafa Efendi Kumrulu Mescit
Şerefeddin Efendi Eyüp Beyoğlu tahakkuk
memuru
Mahir Efendi Aksaray İstanbul Postahanesi
Post Restant memuru
Halil Efendi Haydar Paşa
Cemaleddin Efendi Kadıköy Galata Postahanesi
memurlarından
1324
Hüseyin Efendi Yeni Zağra Finiks Gaz Şirketi
memurlarından
Nizameddin Efendi İshak Paşa Zonguldak'ta eczacı
Atıf Efendi Yeni Hamam Jandarma zabiti
Ömer Efendi Kütahya Muallim
Hilmi Efendi Kızanlık Kızanlık'ta mektep
müdürü
Celal Efendi Kadıköy
Arif Efendi Nuruosmaniye Avukat
İhsan Efendi Haseki Konya Lisesi
Riyaziye muallimi
Hüsnü Efendi Bayezid
İbrahim Efendi Antalya Galata Rüsumat
Başmüdürlüğü
158
muhasebesinde
Hasan Efendi Çamlıca Galata Postahanesi
memurlarından
1325
Nazmi Efendi Biga İzmir Ticaret
Mektebi
muallimlerinden
Hasan Efendi Varna Telgraf mühendisi
159
ve fen müfettişi
Mehmed Ali Efendi Bosna Adana'da fabrikatör
Şevket Efendi Kale-yi Sultaniye
Fuad Efendi Davud Paşa İzmir Maarif emini
İsmail Efendi Kasım Paşa
Mustafa Efendi Bosna
Kamil Efendi İzmit Avukat
Ferid Efendi Bakırköy
Avukat
Sabih Efendi Langa Kabil Sefareti
Başkâtibi
Osman Efendi Bosna Bursa'da Ford
otomobil
acentesi
Avni Efendi Kumkapı
Yusuf Efendi Astane
Fehmi Efendi Varna Zahire Borsası
Kalem amiri
160
Namık Efendi Koca Mustafa Paşa
Ali Sadi Efendi Fethiye
Yusuf Efendi Ayasofya
Faruk Efendi Kadıköy Muallim
Necati Efendi Atpazarı
Ahmed Efendi Sirkeci
Ahmed Efendi Trabzon
İbrahim Efendi Cezayir
Sabri Efendi Paşabahçe
Hüseyin Efendi Bursa
Avni Efendi Ayasofya Uşak'ta Erkek
Lisesinde Ulûm-i tabiiye
muallimi
Mehmed Efendi Karagümrük
Mehmed Efendi Şehremini
Arif Efendi Karagümrük Muallim
Hüseyin Hüsnü Hırka-yı Şerif
Efendi
Hüseyin Efendi Mekke
Şükrü Efendi Cihangir
Hüseyin Efendi Küçükpazar
Abdullah Efendi Hafız Paşa
Faik Efendi Kasımpaşa Büyükdere Maliye
Tahsil Şubesi Muskefat
Tahakkuk memuru
Hikmet Efendi Beylerbeyi
Salah Efendi Taşkasap
Hasan Efendi İzmit
Talat Efendi Medine
Rifat Efendi Sultan Selim
Hakkı Efendi Bosna Telgraf Fen Şubesi
mümeyyizi
Ömer Efendi Varna Jandarma zabiti
Şevket Efendi Beşiktaş
Osman Efendi Hafız Paşa
Ali Efendi Sultan Ahmed
Nazif Efendi Yenimahalle
Hidayet Efendi Cibali İstanbul Ticaret-i
Dahiliye Gümrüğü
muayene memurlarından
Şemseddin Efendi Beşiktaş
1326
Abdullah Vefa Bosna Ford otomobil
Efendi acentesi
161
Nabi Efendi Plevne
Fahri Efendi Rusçuk İzmir'de manifatura
tüccarı ve belediye
üyelerinden
İsmail Efendi Arnavutköy
Hidayet Efendi Bosna
Mehmed Efendi Kafkasya
Rıza Efendi Mimar Sinan Bursa'da Kız
Lisesinde Ulûm-i taiiye
muallimi ve serbest
doktor
İbrahim Efendi Baba-yı Atik
Mehmed Akif Rusçuk
Efendi
Şurehbil Efendi Çarşamba
Hüsameddin Efendi Mevlevihane
Şefik Efendi Haseki
Zeynel Efendi Edirne
Ömer Hıfzı Efendi Göztepe
Sinan Efendi Yanya
Hüseyin Avni Kercisi
Nuri Efendi Eyüp
Nazif Efendi Beşiktaş
Abdülvehhab Efendi Erzurum Kaza kaymakamı
Hasan Efendi Kütahya
Ahmed Necdet Silistre
Efendi
Nureddin Efendi Aksaray
Rasim Efendi Hereke
Salih Efendi Urfa
Fazıl Efendi Edirnekapı
Faik Efendi Bebek
Abdülvehhab Efendi Şam
Ahmed Hamdi Alasonya
Efendi
Ahmed Efendi Humus
Hakkı Efendi Rusçuk
Ömer Efendi Fatih
Hasan Efendi Bosna
Midhat Efendi Sofular
Ali Selahaddin Kabataş İstanbul Evkaf
Efendi İdaresinde
162
Sabit Efendi Çin
Ali Haydar Sultan Selim
Sami Efendi Üsküdar
Salih Efendi Trabzon
1327
Zeki Efendi Eski Ali Paşa Ankara'da Fen
Şubesi Müdür muavini
Şevki Efendi Bosna
Salih Efendi Mostar Bosna'da
İrfan Efendi Hırka-yı Şerif Jandarma yüzbaşısı
Ziya Efendi Çengelköy Ankara-Sivas
hattında telgraf fen
müfettişi
Ahmed Efendi Varna
Mahmud Efendi Vefa Ankara'da Adliye
Vekaletinde
Nezir Efendi Bosna
Zeki Efendi İslimiye İzmir Divan-ı
Muhasebat
murakıplarından
Cemal Efendi Sultan Ahmed
Salim Efendi Girit
Kamil Efendi Taşköprü
İbrahim Efendi Bosna
Cemal Efendi Akçahisar Arnavutluk'ta
Mehmed Efendi Eyüp Muallim
Hilmi Efendi Beşiktaş Muallim
Nureddin Efendi Bosna Bosna'da muallim
Cafer Efendi Bosna Bosna'da muallim
Ali Kemal Kabasakal Osmaniye Telsiz
Telgraf İstasyonunda
Fen müfettişi
Sabri Efendi
163
Mehmed Ali Efendi Çamlıca
Cemaleddin Efendi Bosna
1328
Ali Efendi Şumnu Rasathane kâtibi
Behcet Efendi Nişantaş Hariciye
memurlarından
Mahmud Efendi Sofular Mühendis
Mektebi'nde hafız-ı
kütüb
Ruşen Efendi Nişantaş Muallim ve yazar
Faik Efendi Girit Esnaf Bankası
müdürü
Niyazi Efendi Beylerbeyi İhtiyat zabiti
Arif Hikmet Efendi Bosna
Mehmed Eşref Filibe
Efendi
Nebi Efendi Tophane
Agah Efendi Üsküdar Cumhuriyet Gazetesi
sorumlu müdürü
Mustafa Efendi Biga
Yakub Efendi Beşiktaş
Raşid Efendi Yanya
Kemal Efendi Yusuf Paşa
Halil Efendi Üsküdar
Kemal Efendi Çamlıca
Ahmed Efendi Kadıköy Ziraat Bankası
muhasebe mümeyyizi
Sami Efendi Kapandakik Maliye
memurlarından
Bekir Efendi Fatih
İsmail Efendi Valide Çeşmesi
Lütfi Efendi Yenibahçe
164
Avni Efendi Ayasofya Ticaretle meşgul
Salih Efendi Taşköprü
Salih Efendi Bergus
Ata Efendi Nişantaş
Ali Efendi Yakacık
Aziz Efendi Taşköprü
Tahsin Efendi Nişanca
Edhem Efendi Kapandakik Telgraf Fen
müfettişlerinden
Cevdet Efendi Bosna
1329
Hilmi Efendi Karamürsel Telgraf Fen
müfettişi
Tevfik Efendi Valide Çeşmesi Telgraf Fen
müfettişi
Rifat Efendi Kayseri Nahiye müdürü
Hüseyin Sadi Efendi Trabzon Telgraf Fen
müfettişi
Bahaeddin Efendi Kumkapı Afyonkarahisar eski
Maarif Müdürü
İsmail Efendi Ayasofya Muallim
Ali Rıza Efendi Cerrah Paşa Muallim
Hasan Efendi Kadırga Ticaretle meşgul
Said Efendi Akka Telgraf Fen
müfettişi
Hasan Fahri Efendi Kasımpaşa Numûne Mektebinde
muallim
Faik Efendi Kütahya İhtiyat zabiti
Haşim Efendi Eski Zağra
Sururi Efendi Amasya
1330
Fethi Efendi Sarıgez
Haydar Efendi Bağdat
İsmet Efendi Karamürsel
Nedim Efendi Bosna
Mahmud Efendi Bosna
Halid Efendi Dersaadet
Cemil Efendi Astane
Ramazan Remzi Bolu
Efendi
Nuri Efendi Bursa
Nevres Efendi Ticaretle meşgul
165
1331
Necib Efendi Ejderhan
İnayetullah Efendi Ejderhan
1335
Halid Efendi Dersaadet Muallim
İhsan Efendi Bolu Muallim
Refet Efendi Filibe Almanya'da felsefe
tahsilinde
1336
Mehmed Emin Dersaadet İzmir'de Sanayi
Efendi Mektebi müdür muavini
166
Hilmi Faik Efendi Dersaadet
Muhyiddin Sebati Amasya Fransa'da resim
Efendi tahsilinde
Ali Esad Efendi Trablusgarp Edirne'de muallim
Danyal Efendi Dersaadet İzmir Sanayi
Mektebi
muallimlerinden
Abdülkerim Şevket Dersaadet Muallim
Efendi
Hüseyin Efendi Bosna
Ali Efendi Aydın Beşiktaş Sineması
sahibi
Nazım Behcet Dersaadet İstanbul Rıhtım
Efendi Şirketi memurlarından
Atıf Hayati Efendi Kırşehri Beyoğlu telgraf
memurlarından
Ali Rıza Efendi Seniçe Muallim
Halid Nazım Efendi Manisa Feyziye Lisesi'nde
muallim
Osman Turgut Dersaadet Komisyoncu ve
Efendi muallim
Ubeydullah Efendi Dağıstan Baytar
yüzbaşılarından
Adni Feyzi Efendi Sinop
Zühdü Arif Efendi Dersaadet Diş Tabibi
Fazıl Efendi Dersaadet Mühendis
1337
Hilmi Efendi İzmir Samsun'da İstiklal
Ticaret Mektebinde
muallim
Ahmed Efendi Dersaadet Muallim
Namık Efendi Dersaadet Zabit
Hasan Efendi Divrik Muallim
Lütfi Efendi Seliçe Tütün Şirketinde
muhasebeci
167
Bedri Efendi Erzincan İzmit'te ticaretle
meşgul
Faik Efendi Rize
Ahmed Hikmet Dersaadet İstanbul İkinci Ceza
Efendi Dairesinde müstantık
muavini
İzzet Efendi Dersaadet Kemaliye kazasında
mülkiye baytarı
Bahaeddin Efendi Dersaadet Şirket-i Hayriye'de
ikinci çarkçı
Osman Efendi Dersaadet Şirket-i Hayriye'de
memur
1338
Zekeriya Efendi Halep Trabzon Rüsumat
Manifesto memuru
Osman Nuri Efendi Dersaadet İstanbul Rüsumat
Muhafaza memuru
Münir Efendi Bandırma Muallim
İsmail Efendi Dersaadet Bostancı İstasyon
memuru
Arif Efendi Dersaadet Afyon Levazımat-ı
Fen memuru
Nüzhet Efendi Dersaadet İzmit Reji memuru
Avni Efendi Dersaadet Tıp Fakültesi'nde
Zihni Efendi Bursa Tıp Fakültesi'nde
Salahaddin Efendi Boyabat Halkalı Ziraat
Mektebi'nde
1339
İsmail Necib Efendi Perlepe Muallim
Hamid Rıza Efendi Kiğı Tıb Yurdu
müdavimlerinden
İbrahim Edhem Priştine Samsun'da ilk
Efendi mektep muallimlerinden
Mehmed Ali Efendi Trablusgarp Baytar Mektebinde
Ahmed Rifat Efendi Dersaadet Adapazarı'nda
Orman Fen memuru
Mehmed Fikret Vize Baytar Mektebinde
Efendi
168
Sacid Daver Efendi Trabzon Tıb Yurdunda
1340
Salih Efendi Trablusgarp Dârülfünûn Fen
Fakültesi Tabiiyat
Şubesinde
Bahaeddin Efendi Dersaadet Zonguldak Maden
Mektebinde
İsmail Hakkı Efendi Erenköy Zonguldak Maden
Mektebinde
1341
Ahmed Ferid Efendi Dersaadet Fen Fakültesi
Riyaziye şubesinde
İbrahim Efendi Bosna Harbiye Mektebi'nde
Hayreddin Efendi Koçana Fen Mekteb-i
Âlîsinde
Mehmed Kadri Dersaadet Cevdet Bey Kömür
Efendi Kumpanyası muhasebe
memuru
Mehmed Ali Efendi Dersaadet Tıp Fakültesi'nde
Necati Efendi Lofça Askeri Eczacı
Mektebi
müdavimlerinden
Rüstem Fahreddin Tedoviçe Askeri Eczacı
Efendi Mektebi
müdavimlerinden
Hasan Mustafa Dersaadet Tıp Fakültesi İhzarî
Efendi şubesinde
Ahmed Hilmi Efendi Ustrumca Ankara-Sivas
hattında memur
Mehmed Recai Istrapar Mekteb-i Mülkiye'de
Efendi
1926
169
Kazım Efendi Dersaadet Askeri Tıbbiyesinde
Adil Efendi Dersaadet Eczacı Mektebinde
Kemal Efendi Dersaadet Mühendis
Mektebinde
Burhaneddin Efendi Bursa Askeri Eczacı
Mektebinde
Halil Efendi Bandırma Mekteb-i Mülkiye'de
Mazlum Efendi Kartal Askeri Eczacı
Mektebinde
Ahmed Fazıl Efendi Kırk Kilise Yüksek Muallim
Mektebi Kimya-Fizik
kısmında
Muhyiddin Efendi Koçana Mühendis
Mektebinde
Refet Efendi Selanik Mühendis
Mektebinde
Cemal Efendi Ürgüp Askeri Tıbbiye
Mektebinde
192736
Tahir Efendi İstanbul Bir taraftan yüksek
tahsile devam, bir
taraftan herhangi bir
suretle kazanç temini
Vasfi Efendi Gümüşhane Hukuk'a veya
Mülkiye'ye devam
edecek. Gazetecilik ve
Avrupa'da tahsil
Kadri Efendi İstanbul Dârülfünûn Kimya
şubesine devam
İbrahim Efendi Bandırma Kimya ve Debağat
tahsili için Almanya'ya
gidecek
Rebi'i Efendi İzmir Yüksek tahsile
devam (Henüz taayyün
etmemiştir)
Hayri Efendi İstanbul Ticaretle meşgul
olacak
Enver Efendi Kemaliye (Eğin) Almanya'da
bankacılık tahsil edecek.
170
DÂRÜŞŞAFAKA HATIRALARI VE
MEZUNLARIN ŞÜKRAN HİSLERİ
171
söylemekte zevk duymaktadırlar. Misal olarak bugün Berlin sefiri
bulunan büyük kumandanlarımızdan Kemaleddin Sami Paşa
hazretlerini zikredebiliriz. Adıgeçen birkaç sene evvel Bursa'da
İstanbul'dan giden muallimlere karşı irad ettiği veciz hitabesinde
bu noktaya işaret ederek Dârüşşafaka'nın öz evlatlarından
olduğunu göstermişlerdir.
Her ne kadar 1324 (1908) inkılabından sonra Dârüşşafaka
mezunları geçimlerini Rüsumat ve Telgraf idarelerinde başka
mesleklerde ve icabına göre memleketin en ücra noktalarında
aramak mecburiyetinde kalarak kısmen İstanbul'dan
uzaklaşmışlar, arkadaşlarından ayrılmışlar ve neticede
Dârüşşafaka ile iştigale vakit bulamamışlar ise de bu geçici
ayrılık ve uzaklıklar Dârüşşafaka'yı kendilerine unutturmamış,
mektebin belirli günlerinde, Cemiyet-i Tedrisiyye'nin toplantı
günlerinde telgrafla hislerini bildirdikleri gibi, İstanbul'a
geldikleri zaman ilk uğradıkları yer yine mektepleri olmuştur.
Bu söz konusu edilen hatıraları ve şükran hislerini
arkadaşlarına tercüman olarak vakit vakit terennüm etmiş ve
eserlerinde yaşatmış birçok Dârüşşafaka mezunu vardır. Bunların
hepsinden bahsetmek, eserlerinden numûneler almak isterdik.
Fakat o zaman tarihçemiz mevzu ve gayesinden hayli uzaklaşmış
ve hacmi birkaç misli artmış olacaktı. Bundan sarfınazarla
evvelki bende de tatbik ettiğimiz usule uyarak burada dahi yalnız
üç Dârüşşafakalının eserleriyle haltercümelerinden bahsetmekle
iktifa edeceğiz. Bunlardan ikisi eski mezunlardan, üçüncüsü şu
satırlar yazılırken henüz son sınıfın imtihanlarını geçirmekte olan
bir talebedir.
Tarihçenin bu kısmı aynı zamanda Dârüşşafaka mezunlarının
yalnız fünûna değil edebiyata da intisap ve hizmetlerini
gösterecektir.
Bu hususta tarafsız kalmak için haltercümelerinden
bahsedeceğimiz yazar Ahmed Rasim ve şair İsmail Safa Beyler
hakkındaki hükümleri ve neticeleri bilhassa Türk Teceddüt
Edebiyatı tarihinden alıyoruz. Mektebin en yeni mahsulü olup
edebi kabiliyeti şimdiden yüksek görülen Vasfi Mahir Bey'in de
ağabeyleri İsmail Safalar ve Ahmed Rasimler gibi Türk edebiyat
tarihinde büyük bir mevki sahibi olacağını ümit etmek
hakkımızdır.
172
AHMED RASİM BEY
173
"Halka Ait Nesğ"den hisseyab olan eserlerin daima canlı ve
hararetli olacağını söyler. Ahmed Rasim Bey'in yarım asra yakın
bir zamandan beri - ki ondan sonra yazı yazmaya başlayan nice
kalem sahipleri ggelmiş geçmiştir- aynı kudreti muhafaza edişi
ancak Fake'nin bu fikriyle izah edilebilir: 37
Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi müellifi İsmail Habib Bey'in
Ahmed Rasim hakkındaki fikirleri ise şudur:
"İşte tam manasıyla bir yazar ki kırk senedir yazı yazıyor;
kırk senedir hiç kesilmeyen bir menba suyu gibi kalemi cümle
akıtıyor. İstibdatta yazdı; Meşrutiyette yazdı; işgal oldu, yazdı;
ülke kurtarıldı, yazdı. Ne bütün kalemleri zincirleyen baskı
zamanları, ne yazılara çörçöplü bir sel manzarası veren taşkın
anlar, ne kara günlerin matemi, ne zafer serdarlarının heyecanı,
o tavrını bozmadan, hiç sekteye uğratmadan mütemadiyen yazdı.
Ne yazdı, neler yazdı? Türk yazarlarının bu muhterem pîri
için bunu saymak mümkün değildir. Hikayeci oldu. Küçük hikaye,
büyük hikaye yazdı. Mensurecilik yaptı. "Gam Kitapları"na
hassas nesirler dizdi. Aruzun gül bahçesine girdi. "Andelib"lerle
biraber manzumeler terennüm etti. İstanbul bahçelerinde sazlar
ve sazendeler dinledi.
Bestekarlara şirin şirin güfteler yetiştirdi.
Musahabecilike marak sardırdı. Ciltlerle "Şehir Mektupları"
vücuda getirdi.
Mizahın iğneli sahasında gezindi. Tutam tutam nükteler ve
telmihler yakaladı, güldü, güldürdü. Mekteplerin talebelerine
baktı. Sıra sıra çocuklar için eserler tabettirdi.
Tarihin engin sahasına daldı. Oradan da koltuğunda kalın
ciltlerle döndüğünü gördük.
Kırk senedir ne kadar günlük gazete çıkmışsa hemen hepsinde
yazdı.
Kurcalamadığı mevzu, görmediği risale, girmediği gazete
kalmamış. Tam manasıyla yazar. Yazarlık deyince bir timsal
halinde tecessüm ediveren bir yazar. O, yalnız kendinin
yazarıdır. O, devirlerin, mekteplerin, cereyanların doğduğunu,
yürüdüğünü, öldüğünü gördü. Fakat hiçbirine mal olmadı. Sanki
bütün bunlar ya onun üstünden aşıp geçiyor, ya o, onların
üstünde kayıyordu. Kendi mektebini kendi kurdu. Orada okutan
yalnız o, okuyan yine yalnız odur.
174
Kendi kendinin üstadı ve öğrencisi ki ne kimseyi taklit etti, ne
kimse onun izinde gidebilir.
Fakat bu kadar nev'i şahsına münhasır olan bu yazarın
kıymeti ne? Hiçbir şey değil yahut pek sade. Mezar kovuklarını
dile getiriyor.
Öyle bir yazar ki maziyi bülbül yapar, büyük yangınların bir
tırpanla silip süpürdüğü o sayısız mahalleler yok mu? Ahmed
Rasim yazdığı vakit derhal o mahallelerin sağdan soldan eski
yılankavi sokakları canlanıp kıvranır. Saçaklarını birbirine
dayamış olur, cumbalarını şişirerek murakabeye dalar. Kafesleri
kımıldatan genç kız gölgeleri pencereden pencereye söyleşirler.
Bekçilerin sopası, narası, tulumbacıların velvelesi, satıcılar,
baskınlı bayram yerleri, dönme dolaplar eminsin ki o mahallede
geziyorsun. Bir yazar ki en feci birer hakikat olan yangınları bile
birer efsane yapmıştır.
Hüseyin Rahmi'nin romanlarıyla Ahmed Rasim'in
makalelerini bir an için ortadan kaldıralım. O iki kalemle
kağıtların satırlarına sinmiş eski İstanbul buhar olmuş bir su gibi
kaybolacaktır."38
Edebiyat tarihindeki mevkii çok doğru bir surette tesbit
edilmiş olan Ahmed Rasim yalnız bu bahis olanları değil,
Dârüşşafaka'yı da hiç unutmamış, her vesileden istifede ederek
eserlerinde yaşatmıştır.
"Gecelerim" adındaki eserinden alınan aşağıdaki satırlar bütün
Dârüşşafakalıların hislerine tercüman olmaktadır.Bu yazılar
Dârüşşafaka'ya talebe kabulünü, talebenin mektebe alışıncaya
kadar mektepte geçirdiği iki üç aylık zamanı, ilk izine çıkışı ve
talebeliğin son merhalesi olan şehadetname aldığı günü, hülasa
Dârüşşafaka'nın birçok hususiyetini tasvir etmekte olduğu için
buraya derci münasip görüldü.39
175
GECELERİM
176
Ben hâlâ akşam üzeri eve gideceğiz zannediyorum. Meğer
kalacakmışım. Akşam suları karardı. Arkadaşıma dedim ki:
- Sen eve gitmeyecek misin?
- Hangi eve?
- kendi evine..
- Artık biz eve gidecek miyiz ya?
- Vay.. Burada mı kalacağız?
Zavallı boynunu büktü. Hazin bir eda ile dedi ki:
- Burada kalacağız.
Ay!.. Bu müthiş. Ben annemi isterim. Olmaz. Gündüzleri ne
ise, geceleri ben o mihriban kadının yanında bulunmalıyım.
Tahammül edemem. Ağlarım. Ağlar mısın? Al sana hocanın
suratından ekşi bir surat daha! Burada ağlarsan dövecekler. Ötede
döverek ağlatıyorlardı. Birbirinin zıttı ama ikisi de acı.
Gazlar yandı. Ben de hasret elemi ile yandım. Annemin o
güzel, bana her türlü himeyeyi gösteren yüzü gözümün önünden
geçiyor; sözlerini işitiyor gibi oluyordum. Ah o muhabbeti nasıl
tasvir edeyim. İki defa falaka yiyeyim, annemi göreyim, yirmi
defa kalfa kulağımı çeksin, ben annemin yanında bulunayım.
Düşünmeye başladım. O zaman ne düşünebilirdim de? Hayat
dönemlerinin hepsinde insan düşünmekten geri kalmıyor. Zahir
tefekkür insanın ruh gıdası imiş. Ben de ozaman içimdeki elemi
düşünüyordum. Annemi hatırlayarak korkumdan için için
ağlayarak düçar olduğum yeis vemahrumiyete çare arıyordum.
kaçayım. Nereye? Boyumun beş misli duvarlar, üç boyumda
kapılar benim ufak bacaklarımın sıçrayışına karşı İskender Seddi
gibi duruyor. Bu öteki mektebe benzemiyor. Helaya gidiyorum
der fırlardım. Yirmi, yirmibeş hizmetçi var. Mubassır var. Kapıcı
var. Hem gece korkarım. Ah o korktuğum gecelere sonra alıştım.
Onlar benim sevincimi, kederimi, gazabımı, kendi nefsime karşı
isyanımı, manevi şekavetimi, rezaletimi, mihnetimi gördüler.
Beni eğlendirirken ağlattılar. Fakat hiçbir zaman mihnetimi
dağıtmadılar.
Sade düşünen ben miydim? Sınıfın hepsi benim halimdeydi.
O gece, otuzüç masum ayrılık elemi ile kalpten ağlıyorduk.
Yalnız birbirimizin kulağına vasıl olan o hazin inilti, garip
tınılarla birleşerek kalpten kalbe çarpıyordu. Otuz üç temiz ağız
bir anda ana diyerek, o kadar göz sevdiği çehreyi görerek, o
kadar kalp şu sefaleti verici mahrumiyetten etkilenerek
duruyordu. O çocuk sürüsü fısıltı arasında yürüyor, benim
177
gözlerim annemin odasını ziyaret ederek onu dikişiyle meşgul
görüyordu.
Acaba beni arıyor muydu? O şimdi yalnız. Ben olsam
eğlendirirdim. Ettiğim yaramazlıklara bu kadar pişman olduğumu
bilmem. "Uslu uslu oturaydım beni bu mektebe vermezdi"
diyerek kendi kendime kızıyordum. Bir düdük daha. Haydi yatsı
namazına!
Namazdan çıkar çıkmaz merdivenlere tırmandık. Ta üst kata
çıktık. Ayrı ayrı odalar, sıra sıra karyolalar. Zabitin biri hepimize
ayrı ayrı yataklar gösterdi.
Soyunduk. Yattık. Bir türlü uyuyamadım. Yerimi yadırgadım.
Yorganı çektim. Boğuluyorum zannettim. Fakat ne çare?
Ağlayacağım. Artık dayanamadım. Boşandım. Bir mubassır
derhal başıma dikildi. Beni teselli ediyor. Yarın anneme
göndereceğini vaat ediyor. Ağzımdaki tatlılık ne? Bir öksürük
şekeri! Fena değil. Ben hem gözümden yaş akıtıyorum, hem de o
şekeri geveliyerek onun vadine kanıyorum. Yarım saat sonra
uyumuşum.
Bir de uçurumdan uçar gibi düştüm. Vücudum tahtalar
üzerine şiddele çarptı. Acıdı. zaten ayrılık yarası yetmiyormuş
gibi bir de maddeten canım yandı. Karyolaya alışmamışım. O
yanıma, bu yanıma döneyim derken aşağıya fırlamışım. Derhal
bir hizmetçi koştu. Beni kucaklayarak yatağıma yatırdı. Ah! O
gece! Uyuyacağım da yine düşeceğim diye sabaha kadar gözümü
kırpmadım
***
178
Ana!... Bu his pek tedrici, pek vahşi. Beni eziyor. Beni
sevindiriyor. Fakat yanımda değil, okuduğum kitapta ana lafzını
görür görmez titrer, derhal yanımdaki çocukla ana hakkında söze
başlardım. O da benim gibi, o da anasını seviyor. Görmek,
boynuna sarılmak, ağlayarak öpmek, başını göğsüne dayayarak
orada uyumak, oradan ayrılmak, ona kul köle olmak, onu
gücendirmemek istiyor. Ah bilseniz bu ortak muhabbet ne kadar
etkilidir. Bilseniz o zaman o masum ağzın natıkasında ne kadar
beliğ bir tesir bulunur. Ben bunların tümünü hissederdim.
Tümünü düşünerek kurardım.
Sade ben mi? Hepimiz öyle idik. Bazen müzakerehanenin
dışarı bakan penceresinden sokağa bakardım. Sokağın başında bir
kadın durmuş, mektebe bakıyorsa herkese haber verirdim.
Hepimiz "Benim anamdır" diye o meçhul varlığı benimserdik.
Birgün hepimiz birden ağlayarak mubassırı da hıçkırıklara
uğrattık. O sert, katı yürekli zabit, o sert muhafız yumuşadı. İki
üç saat yanımıza uğrayamadı.
Doksan gece bu! Düşünmek benim gibi bir ayrılık vurgununa
o yaşta ne olur? O zaman bile anamın sözlerini hatırlayarak kendi
kendime:
- Anne fena ettin. Dalının biri kuruyacak diye kalben ona
kinayeler söylerdim. Fakat kim işitecek. Feryat! Feryat mı? O
duvarlar aksetmez. Aksetse daha fena. Zira yine benim kalbime
çarpacak değil mi? Ben sükun istiyorum. Heyecan ve üzüntüden
kaçıyorum. Mektebe girdiğimin ikinci ayı idi. Teneffüshanede
oturuyordum. Dalmışım. Galiba ders ezberliyordum. Kapı açıldı.
Mubassır bağırdı:
- Rasim Efendi!
Fırladım. Korka korka yanına yaklaştım; elimden tuttu. Beni
götürüyor. Nereye? Acaba mahpese mi? Bir kabahatim yok.
Nasıl yaramazlık ederim? Kolum, kanadım kırık. Bana hâmi yok.
O yok. Ah anam yok. O kalbimin sevgilisi görünmüyor. Şimdi
bütün bütün kimsesizim. O beni döverdi. Fakat beraber ağlardık.
O tesellikâr merhametli kadın, rencide ettiği halde üzüntüme
katılırdı. Beni gece koynunda ısıtarak, vurduğu yerleri ovalayarak
sık sık uyandıkça okşayarak, sabahleyin yüzüme gülümseyerek
gönlümü ederdi. Ben şaşkın şaşkın yürüyordum. Aşağı indik. Alt
katta bir odaya girdik. Aman yarabbi! Gözlerim karardı. Aklım
durdu.Orada birisini gördüm. Onu gördüm. O!... O!... Hani ya
bütün gün ağladığım annem!... Orada oturuyor... Onun
yanındayım ha! O gelmiş beni görecek ha!... Allah masuma
179
acımış, benim dualarımı kabul etmiş, bütün geceki ağlayışlarıma,
ızdıraplı iniltilerime, içimdeki feryada merhamet buyurmuş.
Koştum. Ağlaya ağlaya boynuna sarıldım. Gözyaşlarım onun
akıttığı gözyaşlarıyla birleşti. İkisi de bir mecradan akıyor, ikisi
de bir çehreyi ıslatıyor. İkisi de aynı hararetle onun tenini
yakıyor, ikisi de bir kalbin en ziyade kaynayan menbaından
koparak boşanıyor, iki katre his birleşmesi gibi akışkan bir
numûne gösteriyor, iki göz birbirinin bebeği içinde birbirine
bakışan vücud görüyor. Ben kendimi onun gözünde, o beni kendi
gözünde görüyor. İki ruh karşılıklı bir ayna kesilmiş. Birbirimize
bakıyoruz. İki seven ağız ayrı fakat manen bir yangı ile söylüyor.
O bana yavrum, ben ona anne diyorum. Ne farkı var? Ben
annemden gayrı değilim. Ben oyum.
Zabit dayanamamış, manzarayı görür görmez kendini dışarıya
atmış. Biraz sonra heyecanımızı yatıştırdık. Beni öptü, okşadı. O,
dalında müstakil olarak latif meyvalar görmesini arzu ettiğini
söyledi. Çalışmamı, güzel terbiye kazanmamı rica etti. Peki!
Çalışırım. Ben onun dediklerini yapmazsam kimin dediğini
yaparım.
Bana yemiş getirmiş, kim yer? Sevdiğim yemeklerden birer
parça almış, onlara kim bakar? Karşımda ruhumun gıdası
duruyor. Böyle bir manevi sofra varken başka şeyler göze
görünür mü? Ben sürekli yüzüne bakıyorum. Sürekli gülüyorum.
Sürekli o da beni öpüp seviyor, okşuyor. Bana mendil, çorap,
fanila getirmiş. Ya! Artık kış gelmeye başlamıştı. O beni
düşünmüş. Hiç düşünmez mi? Bana sordu:
- Üşüyor musun?
Ben o zaman soba ile yatsam üşüyeceğim. Hiç üşümez
miyim? Ben annemdeki hayat veren harareti nerede bulurum?
Yine sordu:
- Dövüyorlar mı?
Heyhat! Keşke dövseler! Ben razıyım. O yanımda olsun da
ben her mihnete razı olurum. Yine sordu:
- Aç kalıyor musun?
İştahım yok ki yiyeyim. Açım. Anamın muhabbetine
doyamıyorum.
Yine sordu:
- Sıkılıyor musun?
Patlayacağım. Bu boğucu hasretten kurtulamıyorum.
Nihayet bir saat sonra kalktı. Bana:
180
- Rasim yavrum! Seni göreyim, yüzümü kara çıkarma. Oku,
çalış, ben seni her zaman gelir görürüm. Merceinden izin aldım.
Beni düşünme. Şu mektepten çık! Ben de rahat olayım.
Dedi. Bir kere daha öptükten sonra ayrıldı. O döner, ben
döner. O başını sallar, ben de sallarım. Bahçenin yokuşundan
çıkarken bir daha bakıştık. Ben yerimde çivili gibi kaldım. Hep
ona bakıyorum. Mektebin o koca, demir kapısı açıldı. O zayıf
vücut çıktı. Ağır, ıslak gibi tiz bir sedayı müteakip güm diye bir
şey öttü. Kapı kapandı.
Valide dışarıda ben yine içeride kaldım.
Bu vakadan sonra tam bir ay geçti. Ben yine hasret içinde
kaldım. Validemi göremiyorum. Bir perşembe günü saat altıda
bizi dershaneden aldılar, yukarıya çıkardılar. Yeni urbalar giydik.
Yeni potinler verdiler. Kaput da var. Acaba ne olacak? Zabit
ihtiyatsızlık etti. İzne gideceksiniz dedi. Bu gün mü? Bu gün ya!
Çıldırmak işten değil. Bir velvele koptu. Bu sevinç gösterisi bizi
seyre gelmiş olan müdürü de şaşırttı.
Yine teneffüshaneye indik. Zabit kapıdan bağırıyor:
- Ahmed Efendi!
Haydi. O gidiyor.
- Hüseyin Efendi!
O da gidiyor. Daha ağzını açarken hepimiz baştan aşağıya
kulak kesiliyoruz. Herkes bu kurada öne geçmek istiyor. Kuraya
ne hacet? Zaten hepimiz gönüllüyüz. Ana fedaisiyiz. Öyle değil
mi ya? Vatan ailenin büyüğü değil mi? Biz onu niçin seviyoruz?
Biz onu neden muhafaza için çalışıyoruz? Böyle muhabbetlerin
tecelli ettiği yer olduğu için değil mi? Byle karşılıklı hislerin
kaynağı mukaddes mahal olduğu için değil mi? Vatanını
sevmeyene lanet ediliyor. Allah anaya babaya hürmeti emrediyor.
Of! dedirtmeyeceğiz. Yarab! Sen benim kusurlarımı affet.
Zabit bağırıyordu. Bir isim daha! Acaba ben miyim? Öyle ya
benim! Benden gayri Rasim adlı kimse yok. İlerledim. Bir
hizmetçi bana delalet etti. Müdürün huzuruna çıktık. Gerekli
tembihleri dinledim.40 Ertesi gün saat onbirde isbat-ı vücud
edeceğim. Bir temenna! Kapıdan dışarı fırladım. Annem orada
beni bekliyor. Derhal sarıldım. Aman! Urbalar bana pek
40Sekiz sene, senede oniki defa aynı nakarat olarak her Dârüşşafakalının
dinlediği bu talimatı zapteden, eserinde yaşatan yine Ahmed Rasim'dir.
Dârüşşafaka terbiyesinin hususiyetinde mühim bir etken olan mevzu-i
bahis talimat ve tenbihatın bir sureti tarihçemizin baş taraflarındadır.
181
yakışmış. Artık erkek olmuşum. Asker! Küçük zabit! Mini mini
mektepli. Potinlerim gıcırdadıkça ayağımın altında taşlar eziliyor
zannediyordum. Kaputun düğmelerini mahsus olarak çözdüm.
Parlak toka meydanda duracak. Üzerindeki (Dârüşşafaka)
mübarek cümlesi görünecek. Ben vatanın şefkatine sığındığımı
göstereceğim. Anamın, hayır büyük anamın himayesindeyim.
Ben hakikaten vatanın mübarek ağacının bir dalıyım. Beni yaprak
ve meyvelerle dolu görmek için milyonlarla nüfus lütuf ve atıfet
gözlerini bana dikmiş, bekliyor. Acaba şimdi bu himayeye hak
kazandım mı? Hayır daha hizmet etmeye ahden mecburum. İşte
bu mecburiyet bana bu nefis ve vicdan tercümesini yazdırıyor.
Çocukluk devrimde, gençlik gecelerimde geçirdiğim mesai
saatini nakledeceğim. Çalışmak! Bana ana nasihatidir. Kabil
değil, terkedemem.
Ah o gece! Annemle karşı karşıya, yan yana bulunduğum o
gece! Ne kadar çabuk geçti. O ziyafet neydi? Bir alay yemek. Bir
takım yemiş, komşular geldi. Herkes valideme "Gözün aydın"
diyor. O da bana bakarak tebessümle:
- Çok şükür olsun. Bu yaşa getiren Mevla'ya hamdolsun!
diyordu.
O gece ömrümde en ziyade rahat uyuduğum bir geceydi. O
latif uyku, bahtiyarca istirahatten başka bir şey değildi. Fakat
yirmibeş, otuz saatlik o saadet ne kadar sürer? Ertesi gece ben
mektepte yalnız yatıyor, yine o vefakar enisi düşünüyordum.
***
182
elime, ayağıma sarılarak bir mesai esiri daha husule getirecek?
Buna hiç ihtimal vermiyordum. O gün sevincimden, yolda koşar
gibi yürüyor, acelemin farkına varamadığımdan nefesim
tıkanıyordu. Ya o gurur ne idi? Tahsilimi tamamlamıştım. Ne
kadar hata! Ne kadar eblehlik! Meğer ben daha çalışacakmışım.
Kurtulmak mümkün değil!
Eve yaklaştıkça sevincim ziyadeleşti. Bu sevinç artışı anneme
söyleyeceğim sözlerden kaynaklanıyordu. Bu sözler pek
mühimdi. O zaman çocuk fikirli olduğum halde kendimi
dünyanın akıllıları arasında görüyordum. Ne zannettiniz ya? Ben
tahsilimi tamamladım. Sekiz sene mektebin içinde, mahpesinde,
çiçekli bahçesinde çalışarak, inleyerek, koşarak muvaffakiyete
nail oldum. Ağladım, güldüm, eğlendim, sıkıldım. Ah o bina
benim çocukluğumun bütün mesaisine, mihnetine, sevincine
tahammül etti.
Bazen başımı o duvarlara vururum, canım acır, fakat garip bir
hal dili bana "mukavemet" denilen fikri verir. Bazen o karanlık
dolaplarda hemen aç bir halde günlerce azap çekerim, yine o
hatıf "tahammül" denilen hasleti tavsiye eder. Kâh gözlerime kan
oturuncaya kadar çalışırım, gaipten bir ses şevkimi
tazeleyerek"Leyse li'l-insân illâ mâ sa'y"i okur. Kâh hocam
jurnalin üzerinde adımın önüne bir sıfır koyar. Cezalandırılmış
olurum. Hissiyatım beni zorla uyanmaya davet ederek çalıştırır,
bu inkılaplar beni eğlendirirdi. Eğer bu da olmayaydı, ben
tahsilimi tamamlayamazdım.
Sekiz sene benim için pek uzun geldi.
Kapıdan çıktıktan sonra bir kere arkama dönerek o büyük
binaya baktım. İri pencereleri, geniş merdivenli kapıları, ağaçlı
yolları nazarımda tüttü. Bana hoş göründü. Fakat ne dense fikrim
iç tertibatını zihnen canlandırmada haz etmiyordu. Kendi
kendime:
- Oh! Kurtuldum!
diyordum. Meğer yanılmışım. Ben şu yüce cümleden
büsbütün gafil idim:
"Aile, mektep, vatan bir manayadır. Fakat en küçükleri aile,
ortancası mektep, büyükleri vatandır."
Mektep mahpes gibi hükmettiğinden insan harekat nokta-yı
nazarından sıkıntı çekiyor. Ah şimdi bana sorun. Beni bir daha
oraya alacak olsalar can atacağım. Şimdi kendi evimin müdürü
olduğum halde en ziyade zahmet çekeni benim; bela gören yine
183
benim. Evde kimse karışmıyor. Fakat ben hepsinin hükmü
altındayım.
Neyse. Evin kapısı önüne geldim. Sevinçle tokmağını hızlı
vurmuşum. Odada oturanların tümü fırlamış. Kim o? diyen
diyene.
Açtılar. Gururlu tavrımı bozmayarak validenin yanına girdim.
Elini öptüm. Titrek bir sesle dedim ki:
- Anne! Yüzünü kara çıkarmadım. Şimdi rahat ol.
Koca kadın! Beni öpmek için ayağı kalkmaya davrandı.
Sinirleri gevşemiş. Gözlerinde yaş damlaları olduğu halde beni
yanına çağırdı. Eğildim. Öptü. Analığa mahsus olan bir şefkat ile
beni süzerek:
- Aferin! dedi.
Bana bu mükafat yetmez mi? Zaten bundan büyüğünü
tasavvur edemem. Yok yok daha büyüğü var. Onu ben şimdi
biliyorum.
Annemde benim için yeni bir iştiyak hasıl oldu. Odada ayağa
kalksam:
- Nereye?
diye soruyor. Ben bu iştiyakı anladım. Ah! Pek ziyade sevindi.
Koltukları kabardı. Artık dalı büyüdü. Aile ağacı daha ziyade
yeşillendi. Akşam namazını beraber kıldık. Yatsıyı da kıldık. Ben
koca herif olduğumdan odama çekildim. Bir müddet sonra
uyudum.
İki üç saat geçmiş olmalı, uyandım. Evimin o kağıt kaplı
duvarlarını görerek sevindim. Saate bakmak için dışarıya çıktım.
Annemin odasında ışık var. Acaba ne yapıyor? Saat de sekiz.
Hasta mı oldu? Kapısını açtım.
Ah! O yüce kalp ta sabaha kadar ederek ilahî lutfa teşekkür
ediyor. İleride de ikbale nail olmaklığım için kalpten yakarışlarını
Mevla'nın huzuruna bırakıyor. Bana hayır dua ediyor. Gözlerim
dolu dolu olarak odama çekildim. Yatağa atılarak mesutça
ağlayışlar arasında uyudum. O gecede rahat idim.
Ahmed Rasim
184
İSMAİL SAFA BEY
DÂRÜŞŞAFAKA
1
Dârüşşafaka layıkı her türlü senânın
Öksüzlük içinde çekilen renc ü inânın
Mahisi o, kaşanesidir belki cinanın
Mihman-i yetimiydim evet dâr-ı fenânın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
2
Bânileri yarab ne büyükmüş, bu ne himmet!
41Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi, İsmail Habib, s.564-565.
185
Şâkirdleri elbette olur şâkir-i nimet
Elbette unutmaz bu büyük nimeti ümmet
Melce bugün evladına birçok fukaranın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın!
3
Onaltı yıl evvelce ki mahrum pederden,
Bîvâye vü bîkes, yine vâreste kederden
Masum çocuk, bihaber ahkâm-ı kaderden,
Oldum burada fâriki her sûd u riyanın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
4
Mamur olasın dembedem ey dâr-ı emânım!
Sayende saadetle mürur etti zamanım.
Kafi mi teşekkür bu kadar deyne zımânım
Feyziyle olup namzedi hal-i inânın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
5
Gelsem ne zaman yolda onunla mütenazır
Her revzeni çeşm-i şefkattir bana nâzır
Tebrik ediyor sanki beni cümle menâzır
Bir şey diyorum savt-ı haziniyle cinânın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
6
Üç öksüz o mektep bize mader, peder oldu.
Eyvah.. Vefa korkarım artık heder oldu!
Lakin tanıyan girye ile yâd eder oldu
Birkaç seneler hemdemi "Kâmi"le "Vefa"nın.
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
7
Yarab o ne alemdi sezâvâr bezikr!
Bilmezdim onun kadrini layıktı teşekkür.
Mazinin o hengamını ettikçe tefekkür,
Mahsulü şu söz olmada bir hiss-i tehâlük
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
186
Dârüşşafaka. En büyük âsâra zamime,
Dârüşşafaka.. Sâlib-i ahlak-ı zamîme
Dârüşşafaka.. Câlib-i eşfak-ı amîme
Teskine mahsus yetimâna figanın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
9
Allah! Ne mektebdir o şâyân-ı temaşa!
Bânileri mensû mu kalır dehirde haşa
Bir heykel yekpare olunmuş demek inşa
Rahmet okumaktır demesi bunca lisanın:
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
10
Eytâma o, sermayede nân u nemekdir.
Hâmi o, mürebbi o, müzekki o demektir.
Takdis! Bu mekteb, bu ne kıymetli emektir!
Tenvirine şâyeste nücumuyla semanın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
11
Ey sâye-yi sakfında toplanan etfâl!
Mesudsunuz, tali'iniz gerçi siyehfâl
Gayret! Sizi hiç eylemesin nefsiniz iğfal
Gayret ki eder gıbta size kalbi Safa'nın
Ben sâye-yi sakfında yetiştim bu binanın.
1311/1895
İsmail Safa
187
VASFİ MAHİR BEY
DÂRÜŞŞAFAKA
188
Dârüşşafaka tam o zaman karşıma çıktı,
Düştüm açılan göğsüne, hicranı unuttum.
Yıllarca süren derdimi koynunda uyuttum.
Ruhumda yaşar artık o şefkat ebediyyen.
Ruhum ki bugün feyz alıyor her köşesinden.
İlmim, şerefim, her nemi andımsa onundur.
Nem varsa onun, her ne kazandımsa onundur.
Bazen diyorum kendime ruhuyla Safa'nın:
"Ben sâye-yi şefkatinde yetiştim bu binanın."
189
CEMİYET-İ TEDRÎSİYYE-İ İSLÂMİYYE ÂZASI
(Elif)
Asaf Derviş Paşa Tıp Fakültesi Müderrislerinden
Ağa Bey İstanbul Gümrüğünde Kolbaşı
Agah Efendi Dârüşşafaka muallimlerinden
İbrahim Efendi Galata Gümrüğü Muhasibi
İbrahim Bey Galata Rüsumat Başmüdürlüğü
muayene memurlarından
İbrahim Bey İstanbul Maliye eski başmüfettişi
İbrahim Bey İstanbul Maarif Müdürlüğü
muhasebe refiki
İbrahim Bey Haydarpaşa Başmüdürlüğü
muayene memuru
İbrahim Edhem Efendi (Hafız) Galata Paket Gümrüğü muayene
memuru
İbrahim Edhem Bey İstanbul Merkez Postahanesi
Mevrûde Dairesi Başmemuru
İbrahim Cemal Bey Muallim
İbrahim Hakkı Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
İbrahim Halil Bey Tüccar
İbrahim Hulusi Efendi Unkapanı'nda Elvanzâde imamı
İbrahim Refet Bey (Hacı) Hicaz Fırkası eski Baştabibi
İbrahim Rıfkı Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
İbrahim Rükneddin Bey Beyoğlu Kaymakamı
İbrahim Şükrü Bey İstanbul Postahanesi İttihad ve
Mersûle memurlarından
İbrahim Ziya Bey Tüccar
İbrahim Fazıl Bey Muallim
İbrahim Fevzi Bey Diş tabibi
İbrahim Fevzi Bey Avukat
İbrahim Mükerrem Bey Kimyager
Ebülulâ Bey Dârülfünûn müderrislerinden
İhsan Bey Posta ve Telgraf hukuk müşaviri
İhsan Bey Rüsumat Genel müdürlüğü
Dahiliye Gümrüğü Müdürü
İhsan Bey Kıkızâde, Tüccar
İhsan Bey Posta, Telgraf ve Telefon Genel
Müdürlüğü Posta İşleri
Müdürlüğünden emekli (Cemiyet
Müdürü)
İhsan Bey İtibar-ı Milli Bankası İstanbul
şubesi veznedarı
İhsan Hanım Mahi Bey halilesi.
İhsan Ali Bey Neft Sendikat memurlarından
190
İhsan Namık Bey Anadolu Demiryolları İdare
Meclisi üyelerinden
Ahmed Beş İstanbul Paket Gümrüğü
muayene müfettişi
Ahmed Bey Kadıköyü'nde Çarşı Hamamı
mutasarrıfı
Ahmed Bey Paket Postahanesi Mersûle
memurlarından
Ahmed Bey Mülkiye kaymakamı
Ahmed Bey Muallim
Ahmed Bey Tüccar
Ahmed Bey Vapur Şirketi kâtibi
Ahmed Bey Musa Reiszâde, Kereste
tüccarından
Ahmed İhsan Pendik İlk Birinci Mektep
Muallimi
Ahmed İlhami Bey (Hafız) Dârüşşafaka muallimlerinden
Ahmed Bediüddin Bey İstanbul Lisesi Riyaziye
muallimi
Ahmed Behcet Bey Tüccar
Ahmed Tevfik Bey Düyûn-i Umumiye'de Sayd ü
şikar mukayyidi
Ahmed Cevdet Bey Mühendis
Ahmed Hasib Bey Gerede kaymakamı
Ahmed Hakkı Bey Evkaf Müzesi eski müdürü
Ahmed Hamdi Bey Atlızâde
Ahmed Hamdi Bey Muallim
Ahmed Halil Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürlüğü
muhasebe ketebesinden
Ahmed Refik Bey Galata Rüsumat memurlarından
Ahmed Sedad Bey Jandarma binbaşılığından emekli
Ahmed Said Bey Mülga Meşihat Evrak Kalemi
eski müdür muavini
Ahmed Sadi Bey Şark Demiryolları
memurlarından
Ahmed Sadi Bey Şark demiryolları
memurlarından, Cer kaleminde
Ahmed Sadreddin Bey Aksaray Tramvay Deposu
müdürü
Ahmed Ziya Bey Binbaşılıktan emekli, Sanayi-i
Nefise Mektebi muallimlerinden
Ahmed Ziya Bey Maliye müfettişlerinden
Ahmed Avni Bey Posta İşleri müdür muavini
Ahmed Kemal Bey İstanbul Rıhtım Şirketi Galata
şubesi müdürü
Ahmed Latif Bey Avukat
191
Ahmed Lütfi Bey Doktor stajyer
Ahmed Neşet Bey Galata Rüsumat Müdürlüğü
muayene memuru
Ahmed Necmeddin Bey Galata İhracat Gümrüğü
muhasebe memurlarından
Ahmed Nazmi Bey Hakkâk ve ressam
Ahmed Macid Bey Sirkeci Paket Postahanesi
memurlarından
Ahmed Macid Bey Dârüşşafaka kütüphane memuru
Ahmed Midhat Bey Merkez Rüsumat Satış memuru
Ahmed Muhtar Bey Trabzon mebusu
Ahmed Nuri Bey Yeniköy Belediye Dairesi
başmühendisi
Ahmed Vasıf Bey Avukat
Edhem Usta Şirket-i Hayriye makinisti
Edhem Bey Tüccar
Edhem Bey (Hacı) Tüccarzâde
Edhem Efendi Muallim
Edhem Paşa Tophane Mübayaat Komisyonu
Reisliğinden emekli
Edhem Bey Evkaf Müdürlüğü Heyet-i
Fenniye mutemedi
Esad Bey Başvekalet Müdevvenat-ı
Kanuniye müdür muavini
Esad Bey Diyanet İşleri Başkanlığı
Müessesat-ı Diniye müdürü
(Cemiyet-i Tedrisiyye İdare Meclisi
üyelerinden)
Esad Fuad Bey Hariciye eski memurlarından
Esad Muhlis Bey Namık Paşazâde, Avukat
İsmail Bey Galata İhracat Gümrüğü
muayene memuru
İsmail Bey Bahriye Vekaleti
mutemetlerinden
İsmail Bey İstanbul İhracat Gümrüğünde
memur
İsmail Bey Tüccar
İsmail Bey Haliç Şirketi Seyrüsefer müdürü
İsmail Behzad Bey Komisyoncu
İsmail Cebbare Bey Tüccar
İsmail Rifat Bey Divan-ı Muhasebat âzalığından
emekli
İsmail Fuad Bey İstanbul Postahanesi Pul gişe
memuru
İsmail Hakkı Bey Dârülfünûn müderrislerinden
(İzmirli)
192
İsmail Hakkı Bey Avukat
İsmail Hakkı Efendi Salihzâde (Ankaralı)
İsmail Hakkı Efendi (Hafız) Bakırköy İmamı
İsmail Hakkı Bey Tüccar
İsmail Hakkı Bey İstanbul Evkaf müdürü
(Cemiyyet-i Tedrisiyye İdare
meclisi üyelerinden)
İsmail Hakkı Bey Dârülfünûn müderrislerinden
İsmail Münir Bey Avukat
İsmail Hakkı Bey Tütün İdare-yi İnhisariyesi
İstanbul Şubesi muhasebecisi
(Cemiyyet-i Tedrisiyye İdare Meclisi
üyelerinden)
İsmail Hakkı Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
İsmail Hakkı Bey Maliye müfettişlerinden
Emin Usta Şirket-i Hayriye'de makinist
Emin Bey İstanbul Başmüdürlüğü muayene
memuru
Emin Âli Bey Meclis-i Umumi-yi vilayet
üyelerinden
Emin Âli Bey Muallim
Emin Âli Bey Yüzbaşı
Enver Ağa İstanbul Gümrüğünde kolbaşı
Orhan Şemseddin Bey Posta, Telgraf ve Telefon eski
genel müdürü
(Be)
Bedri Kemal Bey Muallim
Burhaneddin Bey Şekerci
Burhan Cahid Bey Karagöz gazetesi başyazarı
Besim Ömer Paşa Tıp Fakültesi müderrislerinden
Beşir kemal Bey Eczacı
Bekir Sami Bey Tüccar
Bekir Sıdkı Efendi (Hafız) Atik Ali Paşa camii
imamı
(Pe)
Pertev Bey Rüsumat Genel Müdürlüğü
memurin müdürü
193
(Te)
Tahsin Usta Şirket-i Hayriye'de başmakinist
Tahsin Hamdi Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Tahsin Rıza Bey Tüccar
Tevfik Bey Doktor
Tevfik Bey Muallim
Tevfik Bey Muallim
Tevfik Bey Ticaret ve Zahire Borsası
Muamelat müdürü
Tevfik Paşa Eski sadrazam.
Tevfik Fikret Bey İzmir Telgraf Fen müfettişi
Tevfik Fikri Bey Muallim
(Se/Peltek se)
Süreyya Bey Kuruçeşme Antreposu
memurlarından
(Cim)
Celal Bey Sirkeci Rüsumat Başkâtibi
Celaleddin Efendi Dârüşşafaka muallimlerinden
Celal Sahir Bey Yazar
Celal Ferdi Bey Muallim
Cemal Efendi Dağıstanlı
Cemal Bey Umum Ayakkabıcılar cemiyeti
genel kâtibi
Cemal Bey Dolmabahçe'de Kok Fabrikası
başkâtibi
Cemal Bey Meclis-i Umumi-yi vilayet
üyelerinden (Cemiyet-i Tedrisiyye
hesap müfettişi)
Cemil Bey Mülga Maarif Nezareti eski
İstatistik müdürü
Cemil Bey Tüccar
Cemil Bey Büyük Millet Meclisi Daire
müdürü
Cemil Bey Meclis-i Umumi-yi Vilayet ve
Cemiyet-i Umumiyye-yi Belediye
üyelerinden
Cemil Zühdü Bey Maliye istatistik müdürü
Cemile Hanım (Hace) Hayır sahiplerinden
Cevad Bey Emeklilerden
Cevad Mustafa Bey Cibali Tütün Fabrikası veznedarı
Cevdet Bey İkdam Gazetesi imtiyaz sahibi
194
(Hı)
Hasan Efendi Kemancızâde, Bağırsakçı
Hasan Bey Çemberlitaş'ta Halk Kıraathanesi
sahibi
Hasan Bey Sirkeci'de Salon Pasaport
Mukayyidi
Hasan Bey Bahriye yüzbaşılığından emekli
Hasan Bey Tüccar
Hasan Bey Kuleli Askeri Lisesi Riyaziyat
muallimi
Hasan Tahsin Bey Dârülaceze Mektebi
muallimlerinden
Hasan Tahsin Bey (Aynîzâde) Dârülfünûn
müderrislerinden (Cemiyet-i
Tedrisiyye idare meclisi üyelerinden)
Hasan hayri Bey Avukat
Hasan Rıza Bey Telgraf Fen müfettişi
Hasan Şevki Bey Edirne Posta Müdürü
Hasan Seyfi Bey Avukat
Hasan Fâhir Bey Muhlis Bey'in mahdumu
Hasan Ferid Bey Şark Demiryolları hukuk
müşaviri
Hasan Fehmi Bey Avukat
Hasan Fehmi Bey Kız Muallim Mektebi ve
Dârüşşafaka muallimlerinden
Hasan Fehmi Bey Tüccar, Dervişzâde
Hasan Kazım Bey Telgraf Fen müfettişi
Hüsnü Efendi Muallim
Hüsnü Sadık Bey Yataklı Vagonlar Şirketi Müdürü
Hüseyin Efendi (Hacı) Manizâde, Tüccar
Hüseyin Efendi (Hafız) Büyük Reşit Paşa
Numûne Mektebi muallimlerinden
Hüseyin İbrahim Bey Galata Postahanesi Abone
memuru
Hüseyin Besim Bey Muallim
Hüseyin Cahid Bey Eski Tanin bayşazarı
Hüseyin Hüsameddin Bey Avukat, Girayzâde
Hüseyin Hüsameddin Bey Galatasaray Lisesi ve
Dârüşşafaka muallimlerinden
Hüseyin Hüsameddin Bey Komisyoncu
Hüseyin Hakkı Bey Hilal Kundura Mağazası sahibi
Hüseyin Hüsnü Bey Yüzbaşı
Hüseyin Kemal Bey Beyoğlu Telgraf Merkezi
muhasebe memuru
Hüseyin Refik Bey Muallim
195
Hüseyin Siret Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Hüseyin Avni Bey Aksaray Tramvay Deposu
müdürü
Hüseyin Kazım Muallim
Hızır Efendi Komisyoncu
Hafid Bey Avukat (Cemiyet-i Tedrisiyye
İdare Meclisi üyelerinden)
Hakkı Bey Varidat-ı Mahsusa
memurlarından
Hakkı Bey (Hacı) İstanbul Evkaf Müdür
muavini
Hikmet Bey (Babanzâde) Tüccar
Hikmet Paşa Bahriye mirlivası
Hikmet Paşa Refikası hanım
Hikmet Efendi İstanbul Merkez Postahanesi
memuru
Hilmi Bey Galata Paket Gümrüğü muayene
müfettişi
Hilmi Bey Posta ve Telgraf Başmüdürlüğü
İttihad-ı Mevrude memurlarından
Hilmi Nail Bey Karamürsel Çuha Fabrikası
Ticaret kısmı müdürü
Hamdi Bey Eczacı, kimyager
Hamdi Bey Şeker İnhisar İdaresi
memurlarından
Hamdi Nazım Bey Muallim
Haydar Bey Dârülfünûn müderrislerinden
Haydar Rifat Bey Avukat
Haydar Muhyiddin Bey Tüccar, Meclis-i umumi ve
Cemiyet,i Umumiyye-yi Belediye
üyelerinden
Haydar Necib Bey Cemiyet-i Umumiye-yi Belediye
zabıt katiplerinden
(Hı)
Halid Bey (Hafız) Rüsumat Muayene
memuru
Halid Bey Dârüşşafaka ve Posta Telgraf
Mekteb-i âlisi mezunlarından
Hatice Şerife Hanım Erzurum eski valisi Reşid Paşa
halilesi
Hatice İsmet Hanım Dava vekili Esad Muhlis Bey'in
kerimesi
Hatice Neyyire Hanım Hassa Levazım Birinci Şube
196
müdürü Tevfik Bey'in haremi
Hatice Hadiye Hanım Avukat Arif Bey'in halilesi
Hüsrev Bey Trabzon mebusu
Hulusi Bey Ketebe-yi askeriyeden
Halil Bey Âsâr-ı atika Müzeleri müdürü
(Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye
reis vekili)
Halil Bey Galata Rüsumat Başmüdürlüğü
Manifesto memuru
Halil İbrahim Efendi Kırkağaç eski kadısı
Halil Burhaneddin Bey Ford Acentesi satış müdürü
Halil Sıdkı Bey Tüccar
Halil Fevzi Bey Avukat
Halil Kamil Bey Tüccar
Halil Kamil Bey Kâtib-i âdil başkâtibi
Hurşid Efendi Emval-i eytam veznedarı
Hayreddin Sabri Bey Galata Rüsumat memurlarından
Hayri Bey Avukat
(Rı)
Raif Bey Doktor
Raif Necdet Yazar
Refet Bey Bursa tüccarından
Rasim Efendi Attarzâde (Ankaralı)
Rasim Ferid Bey Doktor
Rasim Mehmed Bey Tünel İstasyon amiri
Raşid Ağa İstanbul Gümrüğü Hamallar
Kahyası
Raşid Bey Rüsumat Merkez Muayene
Heyeti kontrolörü
Raşid Bey Ziraat Bankası İstanbul Şubesi
müdürü
Raşid Bey Tüccar (Üsküplü)
Rakım Bey (Hacı) Mülga Meclis-i kebir
Maarif reisliğinden emekli
Ramiz Bey Galata Paket Gümrüğü müdürü
Rami Muhtar Bey Makinist
Rabbani Fehmi Efendi Anadolu Anonim Türk Sigorta
Şirketi ikinci müdürü
Receb Efendi Tüccar
Receb Efendi (Hafız) İzmir'de kereste tüccarı
Receb Bey (Hacı) Meclis-i Umumi-yi
Vilayet üyelerinden
Receb Remzi Bey İlyas Beyzâde
Resul Efendi Mülga Dârülhilafeti'l-aliyye
197
Medresesi müderrislerinden
Reşad Bey Kristal İşletme Atelyesi sahibi
Reşad Bey Çorlulu, Osman Beyzâde
Rüşdü Efendi Komisyoncu
Reşid Bey Mülga Nafıa Nezareti Memurin
müdürü
Reşid Bey Kabataş Antreposunda Rüsumat
memuru
Reşid Paşa Erzurum eski valisi
Rıza Usta Emeklilerden
Rıza Bey Seyyahin Cemiyeti üyelerinden
Rıza Efendi Şirket-i Hayriye'de başmakinist.
Rıza Bey (Doktor) Eskişehir'de oturur.
Rifat Efendi Dârüşşafaka ambar memuru
Rifat Bey Kalyanzâde, komisyoncu
Rifat Bey Mülga Emniyet-i Umumiye
ketebesinden
Hayri Bey Posta ve Telgraf Tetkikat ve
Muhasebat-ı Ecnebiye müdürü
Hayriye Medine Hanım Şadi Bey'in haremi
Refi Bey Muallim
Ramazan Cavid Bey Komisyoncu
Ramazan Saim Bey Dârüşşafaka ve Robert Kolej
muallimlerinden
Ruhat Hanım Bursa Pazarı sahibi Hüseyin
Hüsnü Efendi'nin haremi
Ruhi Bey Komisyoncu, Türkmenzâde
Ruşen Eşref Bey Afyonkarahisarı mebusu
Remzi Bey Maliye müfettişlerinden
(İstanbul Defterdar vekili)
(Zı)
Zekai Efendi Şirket-i Hayriye makine
enspektörü
Zekeriya Efendi Dârüşşafaka Mübayaa memuru
Zahid Şehabeddin Bey Tüccar
Zahide Hanım Avukat Arif Bey'in hemşiresi
Zeyneb Hanım Avukat Muhlis Bey'in haremi
Zeynelabidin Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
(Zal)
Zihni Paşa (Babanzâde), Yanya eski valisi
(Sin)
198
Salim Bey Edirne Ticaret-i Dahiliye
Gümrüğü müdürü
Salim el-Kâtib Bey Tüccar
Salim Ahmed Bey Dârüşşafaka tabibi
Sami Bey Kuleli Lisesi Resim muallimi
Sami Bey (Namık Paşazâde) Avukat
Server Kamil Bey Doktor, müderris
Sırrı Bey Makine mühendisi
Sırrı Bey Eski Rüsumat emini
Sırrı Arif Bey Mimar
Sezai Bey Milli Saraylar Müdürü (Cemiyet-
i Tedrisiyye-yi İslâmiyye hesap
müfettişi)
Sadeddin Ferid Bey Avukat
Sadi Bey Şirket-i Hayriye İşletme müdürü
Sadi Bey (Müftüzâde) Tüccar
Said Bey Muallim
Said Bey Eski Temyiz Mahkemese
üyelerinden
Said Aydoğan Muallim
Selim Efendi Tüccar
Selim Sabri Bey (Hacı) Sokullu ahfadından Şahin
Paşazâde
Süleyman Bey Haydar Paşa Başmüdürlüğü
muhasebe ketebesinden
Süleyman Emin Paşa Eski Sıhhiye reisi
Süleyman Zeki Efendi Tüccar
Süleyman Salim Bey Ankara Defterdarı
Süleyman Sırrı Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Süleyman Sırrı Bey Muallim
Süleyman Sırrı Bey İstanbul İhracat Gümrüğü'nde
memur
Süleyman Şevket Bey Muallim
Süleyman Necmi Bey Samsun Mebusu
Süleyman Neyyir Bey Ticaret-i Dahiliye Gümrüğü
muayene memurlarından
Seniyyüddin Bey Evkaf eski hukuk müşaviri
Sudi Bey Muallim
Seyyid Salih Bey Muallim
(Şin)
Şakir Bey Avukat
Şakir Can Bey Muallim
Şahin Bey Tüccar
Şerif Bey Vefa Orta Mektebi Riyaziye
199
muallimi
Şükrü Bey Muallim
Şükrü Bey Posta ve Telgraf Mekteb-i âlisi
müdürü
Şemseddin Bey Maliye vekaleti Tetkik Kalemi
mümeyyizlerinden
Şevket Bey İstanbul Başmüdürlüğü Antrepo
memurlarından
Şevket Bey Eczacı
Şevket Bey Defterdar mazullerinden
Şevket Bey Rüsumat Genel Müdürlüğü
muhasebe müdürü
Şevket Bey Muallim
Şevket Bey Galatasaray Lisesi ve
Dârüşşafaka muallimlerinden
Şevket Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Şevket Efendi (Hafız) Dârülfünûn müderrislerinden
Şehab Nazmi Bey Muallim
(Sad)
Salih Bey Anadolu Demiryolları muhasebe
müdür muavini
Salih Vehbi Bey Kereste tüccarı
Sabri Bey Doktor, Kız Muallim mektebi
muallimlerinden
Sabri Bey İstanbul Başmüdürlüğü
Manifesto memuru
Sadreddin Bey İzmir Halk Fırkası müfettişi
Safvet Bey İnegöllüzâde, İş Bankası Bursa
şubesi müdürü
Safiye Semiramis Hanım Avukat Haydar Rifat Bey'in
kerimesi
Selahaddin Efendi Muallim
Selahaddin Efendi Gazi Celaleddin Efendizâde
Selahaddin Hüsnü Bey Sanayi ve Meadin Bankası
müdürü
Selahaddin Refik Bey Tüccar
Selahaddin Neşet Bey Avukat
Selahaddin Adil Paşa Tramvay Şirketi erkanından
(Zad)
Ziya Bey Komisyoncu
Ziya Bey Avukat
Ziya Bey Muallim
Ziya Bey Tüccar
200
Ziyaeddin Bey Galata Paket Postahanesinde
memur
(Tı)
Tahir Bey Lise müdürü
Tahir Mevlevi Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Talha Bey Muallim
Talat Efendi (Hafız) İlmiyeden
(Ayn)
Adil Bey (Hacı) Tütün İnhisarı İdaresi
Meclis-i idare reisi
Arif Bey Elektrik Şirketi Hukuk müşaviri
Arif Bey Avukat
Arif Bey (Hacı) Eski İstanbul mebusu
Arif Bey Mülga İaşe Nezareti
mümeyyizlerinden
Arif Efendi Eski müneccimbaşı
Arif Şükrü Bey Nişantaşı Lisesi kâtibi
Akif Bey Yazıcızâde
Akif Behzad Bey Dahiliye Vekaleti İdare-yi
mahalliye-yi vilayat genel müdür
Ayşe Kamile Hanım Hüsnü Sıddık Bey haremi
Ayşe Muhsine Hanım Merhum Fevzi Bey kerimesi
Ayşe Nazmiye Hanım Madenci Fevzi Bey'in kerimesi
Abdurrahman Efendi Takunyacı
Abdurrahman Efendi Muallim
Abdurrahman Mekki Efendi Mülga Harbiye Nezareti
Muhasebat Dairesi müfettişlerinden
Abdurrauf Memduh Efendi Muallim
Abdülhalim Efendi Eski Düyun-i Umumiye
memurlarından
Abdülhamid Ağa İstanbul Gümrüğü'nde kolbaşı
Abdülkadir Bey Manifatura tüccarından
Abdülaziz Mecdi Efendi Mülga Şeriye Vekaleti müsteşarı
Abdülkerim Bey Posta ve Telgraf Mektebinden
mezun
Abdüllatif Bey Posta ve Telgraf ve Telefon
mühendislerinden
Abdullah Efendi (Hafız) Avukat
201
Abdullah Efendi Mülga Dârülhilafeti'l-aliyye
Medresesi müderrislerinden
Abdullah Efendi Yeni Cami Maliye Tahsil Şubesi
tahakkuk memurlarından
Abdullah Safi Efendi Dava vekillerinden
Abdullah Mükerrem Efendi Elektrik mütehassıs
Abdullah Vefa Efendi İstanbul Ford Acentesi
Osman Riyaz Efendi Bursa Ford acentesi
Osman Faik Efendi Hariciye Siyasi İşler kaleminde
memur
Osman Kemal Efendi Maliye Emlak-i Emiriye eski
müfettişi
Osman Nuri Efendi Dârüşşafaka muallimlerinden
Osman Nuri Efendi İstanbul Şehremaneti
Mektupçusu (Cemiyet-i Tedrisiyye
idare meclisi üyelerinden)
Osman Veli Efendi Komisyoncu
Osman Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürlüğü
muhasebe memurlarından
Osman Efendi Muallim
Osman Efendi Saatçi
Osman Efendi Muallim
İzzet Paşa Eski sadrazam
Aziz Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürlüğü
muayenememurlarından
Aziz Bey Avukat
Aziz Salahi Bey Galata Rüsumat Başmüdürlüğü
ambar memuru
Afif Bey Şirket-i Hayriye
Mübayaat memuru
Ali Efendi Tüccar, Eminzâde
Ali Bey bin Cebbare Tüccar
Ali Paşa (Doktor) Hilal-i Ahmer İstanbul şubesi
reisi
Alaaddin Bey Posta ve Telgraf Mektebinden
mezun
Ali Ekrem Bey Muallim
Ali Bahri Bey Cemiyet-i Tedrisiyye tahsil
memuru
Ali Tevfik Bey Tüccar
Ali Haydar Bey Avukat
Ali Haydar Midhat Bey Midhat Paşazâde
Ali Haydar Bey Tütün İnhisar İdaresi Galata Satış
deposu memuru
Ali Rıza Bey (Hafız) Tüccardan
Ali Rıza Efendi Müessesat-ı Diniye Tahrir
202
Komisyonu üyelerinden
Ali Rıza Bey Rüsumat Genel Müdürlüğü
Tahrirat Kalemi ketebesinden
Ali Rıza Bey Beyoğlu Birinci kâtib-i Adl
memurlarından
Ali Rıza Paşa Eski sadrazam
Ali Recai Bey Mahrukat müteahhidi
Ali Reşad Bey Yazar ve tarihçi, Yeni Matbaa
sahibi
Ali Şükrü Bey Galata İhracat Gümrüğü eski
muhasebe kâtibi
Ali Aziz Bey Avukat
Ali Galib Bey Karesi eski mebusu, tüccar
Ali Kemal Bey Hukuk Fakültesi
müderrislerinden, avukat
Ali Kâmi Bey Dârüşşafaka müdürü
Ali Nüzhet Bey Avukat
Ali Nureddin Bey Ticaret ve Zahire Borsası
muamelat memuru
Ali Nadir Bey Ford Acentesi genel müdürü
Ali Vasfi Bey Müteahhit
Ömer Efendi Haydar Paşa Başmüdürlüğü
ketebesinden
Ömer Bey Galata Rüsumat Başmüdürlüğü
manifesto memuru
Ömer Selahaddin Efendi Klişeci
Ömer Faruki Bey Avukat
Ömer Lütfi Bey Müteahhit, Hacı Şükrü
Efendizâde
Ömer Nasuhi Efendi Dârüşşafaka muallimlerinden,
Müftülük müsevvidi
(Gayn)
Galib Bey Dârüşşafaka dahiliye müdürü
(Fe)
Faik Efendi Valide Camii Kayyumu
Faik Bey Antalya Evkaf müdürü
Faik Bey İstanbul Esnaf Bankası müdürü
Fazıl Bey Bursa Sanayi Mektebi müdürü
Fatma Hamiyet hanım Avukat Haydar Rifat Bey'in
kerimesi
Fatma Refika Hanım Mülga Ordu ve Donanma Pazarı
müdürü Kemal Bey'in halilesi
Fatma Şehime Hanım Beşiktaş İshak Bey
203
Apartmanında mukim.
Fatma Güzide Hanım
Fatma Memduhe Hanım Midhat Paşa kerimesi
Fatma Firdevs Hanım (Hacı) İbrahim Refet Bey'in
haremi
Fatma İsmet Hanım Namık Paşa halilesi
Fatma Adalet Hanım Müteahhit mehmet zeki Bey
halilesi
Fatma Seniye Hanım Mesarifat-ı Askeriye Nazırı
merhum Rıza Bey kerimesi
Fatma Saime Hanım Avukat Arif Bey'in validesi
Fahreddin Bey Posta ve Telgraf Mektebinden
mezun
Fahri Efendi (Hacı) Koca Mustafa Paşa İnas Numûne
Mektebi müdürü
Fahriye Hanım Safvet Bey halilesi
Fethi Bey Tahsinzâde, Avukat
Feridun Bey Ankara Lisesi müdürü
Fatin Efendi Rasathane müdürü
Fikri Bey Paket postahanesi emanet
memuru
Fuad Bey Muallim
Fuad Bey Telefon Şirketi komiseri
Fuad Bey Müteahhit
Fuad Ziya Bey Viktorya Dö Berlin Sigorta
Şirketi genel müfettişi
Feyzullah Efendi Muayene memuru
Feyzi Bey Muallim
(Kaf)
Kadri Bey Şehremaneti İktisat müdür
muavini
Kadri Bey Bartın Liman reisi
(Kâf)
Kazım Bey Muallim
Kazım Paşa Müşir
Kamran Bey Doktor
Kemal Bey Altıncı Hukuk Mahkemesi reisi
(Cemiyet-i Tedrisiyye idare meclisi
üyelerinden)
Kemal Bey (Hafız) Muallim mektebi Riyaziye
muallimi
Kemal Muhtar Bey Sıhhiye Vekaleti Hıfzıssıha-yı
Umumiye eski müdürü
204
Kenan Bey Müdafaa-yı Milliye Vekaleti
mümeyyizlerinden
(Lam)
Lamia Hanım Hüsrev Bey haremi
Lamia Nureddin Hanım Nureddin Bey'in kerimesi
Lütfi Bey Muallim
(Mim)
Macid Bey Muallim
Malik Bey Tüccar
Mahi Bey Tüccar
Muharrem Efendi Tüccar, Üsküplü
Muharrem Nail Bey Rıdvan Beyzâde
Mehmed Ağa Edremit'te Havran köyünde
bakkal
Mehmed Efendi Bulgurluzâde, Ankaralı
Mehmed Bey Yirmibeşzâde, Kereste tüccarı
Mehmed İhsan Bey Tüccar
Mehmed İhsan Bey Mardin Mebusu
Mehmed Esad Bey Telefon Şirketi memurlarından
Mehmed Emin Bey Hereke Fabrikası satış mağazası
başkâtibi
Mehmed Emin Bey Tüccar
Mehmed Emin Bey Sirkeci Rüsumat Müdürlüğü
Muhasebe Kalemi ketebesinden
Mehmed Emin Bey Seyr-i Sefain Genel Müdürlüğü
Evrak kalemi mümeyyizi
Mehmed Emin Bey Telefon Şirketi Fen mühendisi
Mehmed Emin Bey Aile Mutfağı kurucusu
Mehmed Bahaeddin Bey Şura-yı Devlet-i Mülkiye ve
Maarif Dairesi başmuavini
Mehmed Tevfik Bey Telgraf Fen müfettişi
Mehmed Refik Bey Dârülfünûn müderrislerinden
Mehmed Raif Bey Şark İdadisi müdürü
Mehmed Receb Efendi Beyoğlu müftüsü
Mehmed Rifat Bey Mülga Ayan reisi
Mehmed Cemal Bey Mülga Harbiye Nezareti
Muhasebat dairesi Genel müdürü
Mehmed Cevdet Efendi Tüccar
Mehmed Hüsameddin Bey İstanbul İhracat Gümrüğü'nde
Mehmed Hilmi Bey Tophane Maliye Tahsil Şubesi
veznedarı
Mehmed Halid Bey Dârüşşafaka Kimya muallimi
205
Mehmed Hulusi Bey Avukat
Mehmed Zühdü Bey İhtiyat zabitlerinden
Mehmed Zeki Bey Telgraf İşleri Müdürlüğü Fen
kısmı muavini
Mehmed Sadullah Bey Süleymaniye Kütüphanesi
müdürü
Mehmed Subhi Bey Karamürsel Mensucat ve Ticaret
Anonim Şirketi Kurucusu ve İdare
meclisi üyelerinden
Mehmed Safvet Bey Umûr-i Umumiye-yi Maliye
müfettişi
Mehmed Sabri Bey Mahkeme-yi Asliye üyelerinden
Mehmed Sadık Bey Muallim
Mehmed Şevki Bey Baytar binbaşılığından emekli
Mehmed Şerefeddin Bey İstanbul Gümrüğü başkâtibi
Mehmed Şükrü Bey Tütün İnhisar İdaresi Galata
Yaprak Ambarları müdürü
Mehmed Said Bey Fatih'te Gündoğdu Eczanesi
sahibi
Mehmed Fazıl Bey Müteahhit
Mehmed Sıraceddin Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Mehmed Şadi Bey İstanbul Merkez Postahanesi
İttihad-ı Mevrude memurlarından
206
memurlarından.
Mehmed Muhlis Bey Emlak-i Milliye eski Genel
Müdürü
Mehmed Muhyiddin Bey Kolison Şirketi makine
mühendisi
Mehmed Muhyiddin Bey Cibali tütür Fabrikası Muhasebe
Kalemi memurlarından
Mehmed Mazhar Bey Galata Rüsumat Başmüdürlüğü
muayene memurlarından
Mehmed Muammer Bey Dârülfünûn talebesinden
Mehmed Necati Bey Edirne Posta ve Telgraf
başmüdürü
Mehmed Nureddin Bey Emlak sahiplerinden
Mehmed Nureddin Bey Alpullu Şeker Fabrikası
kimyageri
Mehmed Nuri Bey Deniz Merkezî Taharri memuru
Mehmed Nuri Bey Askerî Baytar Mektebi eski
müdür ve muallimi
Mehmed Niyazi Bey Tüccar
Mehmed Vehbi Efendi Karesi vaizi
Mahmud Bey Ressam
Mahmud Bey Haydarpaşa Başmüdürlüğü
muayene memuru
Mahmud Bey Efezâde, Tüccardan
Mahmud Hamdi Bey Abdullah Vehbi Bey
taallukatından
Mahmud Halil Bey Yeniköy Dairesi
mühendislerinden
Mahmud Zarif Bey Devlet Matbaası eski müdürü
Mahmud Kamil Bey Arnavutköy Polis başkomiseri
Mahmud Muhtar Paşa Eski Bahriye nazırı.
Mahmud Nedim Bey Rüsumat memurlarından
Mahmud Nuri Bey Galata Rüsumat Müdürlüğü
muhafaza memuru
Muhyiddin Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Muhyiddin Bey Hekimbaşızâde
Muhyiddin Bey Haydarpaşa Başmüdürlüğü
muhasebe ketebesinden
Muhyiddin Sebati Bey Ressam
Muhlis Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürlüğü
eski memurlarından
Muhtar Bey Mülga Hariciye Nezareti
memurlarından
Medhi Said Bey Avukat
Murad Bey Antalya mebusu
Murad Nail Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürü
207
Mesud Bey Ankara Eytam Başmüdürü
Mesud Remzi Efendi Dârüşşafaka muallimlerinden
Mustafa Efendi Dârüşşafaka muallimlerinden
Mustafa Efendi Tüccar, Üsküplü
Mustafa Efendi Muallim
Mustafa Bey Ford Müessesesi veznedarı
Mustafa Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürlüğü
Tahrirat Kalemi ketebesinden
Mustafa Bey bin Cebbare Tüccar
Mustafa Paşa Emeklilerden
Mustafa Burhaneddin Bey Tütün İnhisar İdaresi Cibali
Fabrikası Evrak ve Tahrirat müdürü
Mustafa Cemaleddin Bey Miralay, Muhabere ve Muvasala
müfettişi
Mustafa Hami Bey İstanbul İhracat Gümrüğü
muayene memurlarından
Mustafa Halid Bey Avukat
Mustafa Zühdü Bey Dârülfünûn müderrislerinden
Mustafa Rasim Bey Mahrukat tüccarı
Mustafa Salim Bey Mühendis, Dârülfünûn
müderrislerinden (Cemiyet-i
Tedrisiyye İdare Meclisi
âzalarından)
Mustafa Şükrü Efendi (Hafız) İstanbul Müftülüğü Tahrirat
mümeyyizi
Mustafa Şevket Bey Meserret Oteli Sahibi
Mustafa Subhi Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Mustafa Asım Bey Avukat
Mustafa Asım Bey Muallim
Mustafa Faik Bey (Velizâde) Tüccar
Mustafa Fazıl Bey Binbaşı
Mustafa Fahreddin Bey Bayezid Zukûr Numûne Mektebi
muallimlerinden
Mustafa Fevzi Efendi Saruhan Mebusu
Mustafa Kemaleddin Bey Kozan eşrafından
Mustafa Muhsin Bey İstanbul Lisesi Tarih muallimi
Mustafa Muhlis Bey Şehremaneti Kimyahane müdürü
Mustafa Nuri Bey Topçu binbaşılığından emekli
Mustafa Nuri Bey Düzce'de avukat
Mustafa Nazmi Bey Avukat
Müfid Necdet Bey Ticaret-i Bahriye müdür muavini
Mazhar Bey Ankara eski valisi
Mazhar Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürlüğü
ambarı memuru
Mazlum Bey İzmir Rüsumat müdürü
208
Mükerrem Hanım İzmir Posta ve Telgraf Fen
müfettişi, Tevfik Fikri Bey'in zevcesi
Memduh Bey Cemiyet-i Tedrisiyye-yi
İslâmiyye eski muhasebecisi
Münir Bey Bern sefiri
Münir Bey Çorum mebusu
Münir Bey Galata Rüsumat Başmüdürlüğü
Muhasebe Kalemi ketebesinden
Münir Bey İstanbul İthalat Gümrüğü
Muayene memurlarından
Münevver Hanım Dârülfünûn genel müdürü
merhum Salih Zeki Bey haremi
Musa Kazım Bey Rüsumat muhafaza
memurlarından
Mirza Ağa İstanbul Gümrüğü'nde kolbaşı
(Nun)
Naciye Mustafa Hanım Tütüncübaşı merhum Ali Bey
kerimesi
Nazım Bey Muallim
Nafiz Efendi (Hacı Ahmedzâde) Ankaralı
Namiye Hanım Nuri Bey'in refikası
Nahid Bey Telgraf Fen müfettişi
Nebil Bey Mülga Hariciye Nezareti
memurlarından
Necati Bey Avukat, Şirket-i Hayriye hukuk
müşaviri
Necati Bey Ziraat makineleri mütehassısı
Necmeddin Bey Kastamonu mebusu
Nüzhet Bey Pul Matbaası müdürü
Nusret Bey Şûra-yı Devlet birinci reisi
Nusret Hilmi Bey Gaziantep Rüsumat başmüdürü
Nazmi Efendi Bursa Pazarı sahibi Hüseyin
Hüsnü Efendi'nin mahdumu
Nazmi Bey Darüşşüfaka katip ve mutemedi
Nazmi Bey Ortaköy Gaz Deposu
memurlarından
Nazmi Bey İstanbul Rüsumat Başmüdürlüğü
Manifesto memurlarından
Nazmi Duhanî Tüccar
Nazif Bey Haydarpaşa Rüsumat
Başmüdürlüğü muhasebe
ketebesinden
Nazif Bey Seyr-i Sefâin İdaresi Fabrikalar
mutemedi
209
Naim Bey (Babanzâde) Dârülfünûn
müderrislerinden
Nureddin Bey Maliye müfettişlerinden
Nureddin Bey Samsun Rüsumat Merkezi
Müdürlüğü Muayene memuru
Nureddin Osman Bey Galata Rüsumat Başmüdürlüğü
Manifesto memurlarından
Nevres Bey Mahi Bey Yazıhanesi kâtibi
Nuri Ağa (Hacı) İstanbul Gümrüğü'nde kolbaşı
Nuri Bey Tüccar
Nuri Bey (Hacı) İzmit Mıntıkası Tahrir-i
Muskefat müfettişi
Nuri Bey Büyük Millet Meclisi Muvazene-
yi Maliye Encümeni başkâtibi
Nuri Bey Posta ve Telgraf Genel
Müdürlüğü memurlarından
Nevare Hanım Avukat Haydar Rifat Bey'in
haremi
Niyazi Asım Bey Osmanlı Bankası İdare Meclisi
üyelerinden (Cemiyet-i Tedrisiyye-yi
İslâmiyye üyelerinden)
(Vav)
Vasıf Bey İstanbul İhracat Gümrüğü
ketebesinden
Vassaf Bey Doktor
Vasfi Bey Babıali'de elektrik ve makine
ticarethanesi sahibi
Vefik Bey Galata Paket Gümrüğü başkâtibi
Vefik Bey Rüsumat müfettişlerinden
Veli Bey Dârüşşafaka muallimlerinden
Vehbi Bey Dârülfünûn müderris muavini
Vehbi Bey Muallim
(He)
Haşim Bey Encümen-i Dâimi-yi Vilayet
üyelerinden (Cemiyet-i Tedrisiyye
İdare Meclisi üyelerinden)
Hidayet Bey Yazar
Hidayet bey İstanbul Ticaret-i Dahiliye
Gümrüğü Muayene memuru
(Ya)
Yaşar Efendi (Emin Efendizâde)
210
Yaşar Kazım Bey Muallim
Yahya İhsan Bey Telgraf Mektebi başkâtibi
Yakub Bey Adana Posta ve Telgraf
başmüdürü
Yakub Efendi Mülga Fetvahane
mümeyyizlerinden
Yusuf Bey Muallim
Yusuf Ziya Bey Merkez Tarife Kalemi müdürü
Yusuf Ziya Bey Tüccar
Yusuf Ziya Bey Galata Paket Postahanesi İttihad-
ı Mersule başmemuru
Yusuf Sadi Bey Bursa'da Kemal Bey Eczahanesi
fevkinde mukim
Yusuf Cemal Bey Dârüşşafaka Fransızca muallimi
Yusuf Kenan Bey İttihad-ı Mersule başmemuru
Yunus Bahri Efendi Karesi vaizi
211
VESİKALAR
212
2
Madde-yi Resmiye
213
3
214
sunlar aşağıda beyan olduğu vechile cemiyet üyelerinden olarak
teşkil olunan iki meclis marifetiyle icra olunur.
Onuncu bend- Cemiyetin idaresi cihetine bakacak idare
meclisi on âzadan ve ilmi cihetine düşüncelerini hasredecek
tedris meclisi dahi on âzadan mürekkep olacaktır.
Onbirinci bend- Gerek idare meclisi ve gerek tedris meclisi
üyelerinden genel kurulun oy çokluğuyla seçilip tayin olunur ve
fakat tedris meclisine seçilecek âza cemiyetin mekteplerinde ders
vermesi kararlaştırılmış olan fünûnu okutmaya muktedir zevattan
olmak şarttır.
Onikinci bend- İdare meclisi âzasının yarısı senede bir kere
tebdil olunacaktır ve bir sene idare meclisi âzalığında bulunanlar
ertesi sene için dahi idare meclisine âzaseçilip tayin
olunabileceklerdir.
Onüçüncü bend- İdare meclisinde âzalık sıfatıyla şehremaneti
üyelerinden dahi bir zat bulunacaktır.
Ondördüncü bend- Tedris meclisi âzaları bir kere seçilip tayin
olunduktan sonra istifa etmedikçe asla tebdil olunmayacaktır.
Onbeşinci bend- İdare meclisi ve gerek tedris meclisi oy
çokluğuna müracaatla reislerini aralarında seçip tayin ederler.
Onaltıncı bend- Cemiyetin reis vekili gerek idare meclisine ve
gerekse tedris meclisine icap ettiği vakit riyaset edebilecektir.
Onyedinci bend- İdare meclisi ve tedris meclisi haftada bir
kere Dârüşşafaka'da toplanıp vazifesini yapacaktır.
Onsekizinci bend- İdare meclisi cemiyetin gelir ve giderinin
tahsil ve harcama şekli ve diğer hususları hakkında tanzim olunan
özel nizamnameye (tüzüğe) uyarak hareket edeceklerdir.
Ondokuzuncu bend- tedris meclisinin münhasıran mükellef
olduğu vazifesi tekrar bir program yapmak ve daha sonra
görülecek lüzum üzerine okunan dersleri tadil edip genişletmek
ve cemiyetin mekteplerinde okutulmasına lüzum görülen ilim ve
fenlerin kitaplarını meccanen tercüme ve telif eylemek ve sairleri
tarafından tercüme veya telif olunarak okutulmak üzere cemiyete
gönderilen kitapların konularını tetkik etmekten ibarettir.
Yirminci bend- Tedris meclisi evvela öğretilmesi
kararlaştırılmış olan derslerden tedris olunan konu ve meselelerin
programlara mutabık olup olmadığını anlamak ve özellikle
mevcut talebenin terakkilerini bilmek zımnında icap edenleri
vakitli vakitsiz imtihan eder ve lüzum görünen kitap, risale ve
diğer öğretim araç gereçlerinin satın alınması yolunda iktiza eden
defterini düzenleyerek tutanakla idare meclisine verir.
215
Yirmibirinci bend- Gerek baştan ve gerek icap ettiği için
tebdil edilmek suretiyle tayin olunacak muallimlerin tayini tedris
meclisinin vazifelerinden olup bir muallimin tayin veya tebdili
yazım geldiğinde bu meclis âzası tarafından tutanakla yüksek
başkanlıktan izin alındıktan sonra icabı icra kılınır.
Yirmiikinci bend- Cemiyet merkezi olan Dârüşşafaka erkek
ve kız müslüman yetimlere münhasır bir mektep olup bunun iç
idaresinde özel tüzük uygulanacaktır. Mektebin gelirleri arttıkça
gereken mahallerde mektepler açılacaktır. 14 Muharrem 1289
216
4
217
teklifin gerçekleşmesi durumunda cemiyet marifetiyle tahkik ve
tensip olunduktan sonra akitleri icra olunacak ve içlerinde bazı
zevat-ı kiram dairelerinde çocuk talimi hususunda istihdam
olunmaklığı arzu edenler dahi cemiyet marifetiyle münasip
dairelere verilecektir.
Onuncu bend- Çocukların âdab ve ahlakının muhafazasına
dikkat ve nezaret etmek ve mektebin iç işlerini tesviye ile nezafet
ve taharet hususlarına bakmak üzere Dârüşşafaka'nın muvazzaf
bir müdürü olmak ve kızçocukların ahvaline dikkat etmek ve her
işlerinde müdüre müracaat eylemek üzere bir de müdiresi
bulunur.
Onbirinci bend- Mektebin yazı ve hesap işlerini görmek üzere
aynı şekilde muvazzaf olarak bir katip ile bir de arkadaşı bulunur.
Onikinci bend- Bunlardan başka sözkonusu mektepte
muvazzaf olarak istihdam olunacak olanlar dahi vekilharç ve
başhademe ve bevvab ile icabı kadar hademe ve aşçı ve
çamaşırcı ve bahçıvan ve saireden ibaret olur.
Onüçüncü bend- Müdür ve katip ilehizmetin başında
bulunanların vazife ve hareketleri cemiyetin idare meclisi
tarafından mektebin idaresince kabul edilecek usule göre tanzim
olunacak özel talimat ile tayin edilecektir.
Ondördüncü bend- Sözkonusu mektebe alınacak çocuklara
aşağıda beyan olunan dersler okutturulur:
Türkçe okuyup yazmak. Akâid ilmi. Arapça sarf ve nahiv.
Mantık, Maâni. Genel tarih. Osmanlı Tarihi. Coğrafya. Hesap
ilmi. Hendese. Cebir. Hendese-yi resmiye ve menâzır.
Müsellesat-ı müsteviye. Topoğrafya. Hikmet-i tabiiye. Kimya.
Tarih-i tabii. Makine. İlm-i heyet. Devlet-i aliyye kanunları. İlm-i
servet. Defter tutmak usulü. (Bir nebze)
Onbeşinci bend- Sözkonusu mektebe alınacak kızçocuklarına
aşağıda beyan olunan dersler okutturulacaktır:
Türkçe okuyup yazmak. Akâid ilmi. Arapça sarf ve nahiv.
Genel tarih ve Osmanlı tarihi. Coğrafya. Hesap ilmi. Hikmet-i
tabiiye. Tarih-i tabii. Defter tutmak. Dikiş ve her nevi iğne işleri.
Nakış. Ev idaresi. Musiki.
218
5
219
her sene üçte biri tebdil olunur. Ancak ilk iki sene için tefrik
muamelesi kura ile icra edilir. Âzanın tekrar seçilmesi caizdir.
Altıncı madde- İdare heyeti aralarında seçecekleri bir reisin
başkanlığında ve cemiyetin genel merkezinde toplanarak
cemiyetin maksatları ve emellerinin gerçekleşebilmesi için lazım
gelen tedbirleri alır. Şubeler ve münasip mahallerde
Dârüşşafakalar ve dershaneler kurup açar ve gerektiğinde ihtisas
sahiplerini toplayıp İslâmi terbiyeyi nazar-ı dikkate alarak
mekteplerin ve dershanelerin esas teşkilatlarını tanzim, tadil ve
ıslah eyler ve bunlara ait işlerin, muamelelerin ve tedrisatın düzen
içinde işlemesine nezaret der ve bu hususların gerektirdiği
layihaları, program ve talimatnameleri tertip, tetkik , tadil ve tevsi
eder ve cemiyet muvazzaf memurlarıyla mektep müdürlerini
tayin ve tebdil ve muallimlerle memurların tayin ve tebdilleri
hakkında müdürlerden gelecek raporları tetkik ve icabını icra ve
mektepleri ve hesaplarını teftiş eder. Cemiyetin gelirlerinin
genişletilip arttırılması işinde lazım gelen yollara ve tedbirlere
müracaat eder ve muhtelif şekillerde iane toplamaya gayret
etmekle beraber genel kurul ruznamesini (gündemini) tertip ve
senelik icraat ve tadilat raporlarını tanzim ve bağışlanmış mal ve
emlaki idare etmek ve genel kurulu olağanüstü toplantıya davet
için karar almak vazifelerindendir.
Yedinci madde- İdare heyeti mekteplere ve cemiyetin câri
muamelelerine ilişkin vazifeleri ifa için aralarında üçer kişilik bir
ilmiye heyeti ve bir de faal heyet seçip tefrik ederler. Bu heyetler
de aralarında seçecekleri reisin başkanlığında toplanırlar.
Sekizinci madde- İdare, ilmiye ve faale heyetlerinde art arda
üç toplantıda hazır bulunmayan üyeler müsatfi sayılırlar.
Yerlerine son seçimde en çok oy almış olanlar sırasıyla davet
ediliyorlar.
Dokuzuncu madde- Cemiyetin muvazzaf memurları müdür ve
sorumlu muhasebeci ve tahrirat kâtibi ve tahsil memuru ile icabı
kadar müstahdemlerden ibarettir. Reis vekili tarafından havale
olunan evrak üzerine gereken muamelenin ifası ve idare heyeti
kararlarının tatbiki ve şubeler ile muhabere icrası ve tahsilatın
takibi müdürün vazifelerindendir. Muhasip, cemiyetin hesap ve
nakit işlerinden mesul ve mükelleftir. Günlük tahsilattan
kasasında azami onbin kuruştan ziyade bulunduramaz. Fazlasını
cemiyet namına bankada açılmış olan cari hesâba usulü
dairesinde tevdi eder ve ve ita emrini çıkartacağı meblağı
sarfeder. Her ay onunda makbuzları ve medfuatı açıklayan bir
220
cetvel ve her seni sonunda bir kesin hesap tanzim ederek reis
vekiline verir. Tahrirat kâtibi cemiyetin bütün işlerine ve yazı
muamelelerine ve müzakerelerin zaptına ve evrakın korunmasına
memurdur. Tahsil memuru gelirlerin korunmasından sorumludur.
Onuncu madde- Cemiyet vilayet merkezleri ile liva ve kaza
vemünasip yerlerde şubeler teşkil edecektir. Şubeler İstanbul'da
bulunan genel merkeze bağlıdır. Bunların vazifeleri özel talimat
ile tayin olunacaktır.
Onbirinci madde- İşbu tüzük maddeleri yayımlandığı tarihten
itibaren geçerlidir.
Onikinci madde- İşbu tüzük maddelerindeki hükümlerin
icrasına sadaret memurdur.
7 Zilkade 1333 ve 3 Eylül 1331
221
6
222
meclisin kararlarını icra, cemiyetin mallarına ve eşyasına yasal
hükümlere uyarak tasarruf, muhaberata imza koymak,
harcamalar için ita emri vermek, mahkemelerde ve mahfillerde -
müddei ve müddei aleyh sıfatıyla- cemiyeti temsil, cemiyetin haiz
olduğu mütevellilik vazifelerini kanuni hükümlere ve vakfiyeler
hükümlerine riayet etmek şartıyla ifa eyler.
Madde 10- İdare meclisi, cemiyet ve müesseselerinin
gelirlerinin artmasına çalışır, emlak ve akaratını idare ve bunları
verimli bir hale ifrağ, mektep ve müesseseleri genel kurulca
onaylanmış bütçe dairesinde idare ve mübayaaların usule uygun
olarak icrasını temin, cemiyet ve mektebe ait bilumum memurları
ve muallimleri atama ve azil, mektep programlarını kanun
hükümlerine riayet edilmek üzere zamanın ihtiyaçları ile
mütenasip bir şekilde tanzim, genel kurul gündemini tertip, genel
kurula verilecek mesai raporlarıyla gelecek sene bütçesini ihzar
eder. Velhasıl cemiyetin umumi muamelelerini kanuni hükümlere
riayet edilmek üzere idarede mutlak salahiyet sahibidir.
Madde 11- İdare meclisi, cemiyet ve müesseselerindeki
sürekli murakabesini biri tedrisata diğeri de muamelelere ve
hesaplara bakmak üzere arasından seçeceği üçer kişilik bir
encümen marifetiyle icra ettirebilir.
Madde 12- İdare meclisi mürettep adedinin yarısından bir
fazlasıyla müzakerelere ibtidar ve mevcut azanın oy çokluğuyla
karar alır.
Madde 13- İdare meclisi en az onbeş günde bir defa toplanır.
Peşpeşe üç toplantıda mazeretsiz olarak hazır bulunmayan üye
müstafi sayılır ve yerine genel kurulun son toplantısında hazır
bulunan üyelerin oy çokluğunu kazanan zat davet olunur. Oy
çokluğunu haiz kimse bulunmazsa idare heyeti cemiyet üyeleri
arasında noksanını tamamlayarak ilk toplantısında genel kurulun
onayına sunar. Bu üye makamına geçtiği zatın müddetini
doldurur.
Madde 14- Genel kurul kurucu üyeler ile en az iki seneden
beri cemiyet üyeliğinde bulunmakla beraber bir senelikten fazla
aidat borcu olmayan âmil üyelerden teşekkül eder.
Genel kurul, senede bir defa Teşrin-i sâninin ilk Cumasında
olağan toplantısını yapar.
Olağanüstü durumlarda idare meclisi genel kurulu davet
edebileceği gibi kurucu üyeler ile yukarıdaki şartları haiz olan
âmil üyelerden elli zatın vereceği gerekçeli takrir üzerine de idare
heyeti genel kurulu olağanüstü toplantıya davete mecburdur.
223
Madde 15- Genel kurul celesesi idare heyeti reisi tarafından
açıldıktan sonra genel kurulca bir reis ve iki katip seçilir.
Madde 16- Genel kurulun olağan toplantılarında: İdare heyeti
raporu dinlenilir, bütçe münakaşa ve tasdik edilir, ikmali gereken
idare meclisi üyeleriyle gelecek seneye kadar hesapları ve
muameleleri teftiş ve murakabe etmek üzere iki müfettiş seçilir
ve geçici üyelerin memuriyetleri kabul veya reddolunur.
Madde 17- Olağanüstü toplantılarda: İdare heyetince
gündeme alınan maddelerle müzakere esnasında genel kuruldan
yirmibeş imza ile verilen müşterek takrir üzerine genel kurulca
gündeme ilavesi kararlaştırılan maddeler görüşülüp karar alınır.
Madde 18- Genel kurul kararları isbat-ı vücud eden üyelerin
ekseriyetiyle alınır. Hazır bulunmayan üyeler mevcut olanlardan
birini oy vermeye vekil tayin edemez.
Madde 19- Cemiyet ve müesseselerinin idare suretiyle
memurların ve müstahdemlerin vazife ve salahiyetleri genel
kurulca tanzim olunacak bir talimatnameye tabidir.
İşbu cemiyetin ondokuz maddeden ibaret olan nizamnamesi
tetkik edilerek kanuna uygun görülmekle tasdik kılındı. 7
Haziran (1)341
İstanbul Vilayeti
Umûr,i Hukukiye Müdüriyeti
Zeyil
Madde 20- Genel kurulca gizli oy ile ve iki sene müddetle altı
kişiden mürekkep bir divan-ı haysiyet (disiplin kurulu) seçilir.
Üyelerden cemiyetin maksadına muhalif hareket veya
cemiyetin şeref ve haysiyetini haleldar edecek hareketlerde
bulunduğu anlaşılan olursa idare meclisinin teklifi üzerine
keyfiyet divan-ı haysiyetçe tetkik ve müdafaası dinlendikten
sonra ekseriyetin üçte ikisiyle verilecek kararla kaydı silinir.
Yirmi maddeden ibaret nizamnamenin kanuna muvafık
olduğu tasdik olunur.
16 Şubat (1)926
İstanbul vilayeti Umûr-i Hukukiye Müdiriyeti
224
7
225
8
226
9
227
mahalline göre birkaç parça arsa tabii fazla kalarak komisyon-i
mahsus marifetiyle satılmakta ve bunların müstakillen hiçbir
vakfın malı olduğuna hükmolunup da sened verilememekde
idüğünden hem şu mahzur def'olunmak ve hem de saye-yi
ıslahatvâye-yi hazret-i hilafetpenâhîde derdest-i inşa olan
Dârüşşafaka'ya Evkaf-i hümayun hazinesince dahi bir muâvenet-i
daime edilmiş olmak üzere sâlifü'z-zikr mülga Yeniçeri Ocağı'na
meşruta vakıflar ile hayrat ve müberratı eyâdi-i ecnebiyyeye
geçmiş mahallerde bulunup mütevellileri mefkud olan vakıflar
müskefatına ve harik mevkilerinde fazla zuhur edip de bir vakfın
müstakillen malı olduğuna hükmolunamayan arsalar için
Dârüşşafaka Vakfı namına olarak sened itasıyla cesimce bir vakıf
tanzimi ve icâre-yi müeccele ve muaccelelerinin Dârüşşafaka'da
bulunacak eytamın mesârif-i taamiye şart ve tahsisi ve bu vakfa
meccanen ifa-yı hizmet etmek üzere şimdiden tensib buyurulacak
birinin mütevelli ve bir câbî nasb ve tayini ve zikrolunan
Dârüşşafaka'nın biminneti Teâla ebniyesi resîde-yi hitam olarak
resmen küşadına değin teraküm edebilecek akçenin dahi
mütevelli marifetiyle emniyet sandığında hıfz ve teksiri senedat
idaresinden bâ-müzakere beyan olunmakla ve bu suret muhsinat-ı
asriye-yi cenab-ı padişahî cümle-yi cemilesinden görünmekle
nezd-i hikmetvefd-i cenab-ı vekaletpenahîde dahi rehin-i tensib
ve tasvib buyurulduğu halde emr-i âlisinin ısdarı Evkaf-ı
Hümayun nazırı devletlü Mehmed Hurşid Paşa hazretleri takrir
etmeleriyle ber-mhucib-i takrir beyan olunan suret muvafık-ı
maslahat görünüb fakat mütevelli ve câbî nasb ve tayininden
sarfınazarla namı yine Dârüşşafaka olmak üzere tertib ve tanzim
edilecek işbu vakıf hakkında icra olunacak muamelenin sair
evkaf-ı mazbuta haklarında ve beyan-ı muameleye tatbiki ve
Dârüşşafaka'nın küşadına değin teraküm edebilecek akçenin
memuru marifetiyle istirbahı iktiza edeceğinden ona göre ifa-yı
muktezasının savb-ı vâlâlarına havalesi tensib olunarak bilistîzan
irade-yi seniyye-yi cenab-ı padişahî dahi müteallik buyurulmakla
iktizasının icrasına himmet buyuralar deyü 1286 senesi
Cemaziyelâhirinin yirmidördüncü günü tarihiyle sadır olan
ferman-i âli bi-ibaretihi cihat-i kalemine kaydıyla keyfiyet malum
olmak üzere senedat ve varidat ve tahsilat ve sergi ve ruznamçe
odalarıyla mahkeme-yi teftişe ve şehremanet-i behiyyesine ve
Dârüşşafaka idaresine ve tahrir-i emlak kalemine ve keyfiyet
emniyet sandığı memuruna bi't-tezkire bildirilmek üzere mektubî
odasına başka başka ilmühaberlerinin tahrir ve itası senedat
228
odasından derkenar olunarak keyfiyet bâ-fermân-ı sâmî
kaydolunup diğer ilmühaberleri verilmekle ber-minvâl-i muharrer
senedat odasından dahi işbu ilmühaber verildi. 15 Şevval sene-
yi 1286
229
10
230
ile zuhur edecek taliplerine emsali misilli bi'l-icareteyn satışıyla
mezkur vakıftan gerekli senetlerin tanzim ve ita olunması ve
satılacak mahallerin dahi haritasıyla defterinin tanzimiyle beraber
hasıl olacak akçenin harcama yerinin beyan edilmesi hususunun
emirname-yi sâmî-yi âsafaneleriyle anılan vilayete bildirilmesi ve
hazine-yi celile ve evkaf-ı hümayunca gereken işlemlerin ifası
maddesinin dahi anılan nezarete havalesi tezekkür kılındı ise de
olbabda emrüferman hazret-i men lühü'l-emrindir.
13 Şaban 288, 16 Teşrin-i evvel 287
231
11
232
12
233
13
234
mektepte mevcut olan yediyüzü aşkın talebenin adedi nizamname
mucibince dörtyüze ininceye kadar Maarif veznesinden yardım
icrasıyla idare-yi maslahata çalışılması zaruri görünmüş olmakla
şimdilik mezkur bütçe mucibince sarfiyat icrası ve şu kadar ki
Aydın vilayeti Zebhiye Rüsumu Girit muhacirlerinin masraflarına
karşılık tutulmuş ise de hasılatı muhacirlerin iskan masraflarına
karşılık olmak üzere son zamanlarda devletçe piyango vaz' ve
ihdas olunduğu cihetle yukarıda belirtilen zebhiye rüsumundan
elde edilecek meblağın mezkur bütçede görülen açığa kısmen
karşılık olmak üzere gerekli işlemin yapılması ve mezkur
mektebin yatak ve karyola takımlarıyla bazı tesis levazımının
bildirildiği gibi bu akçeden tesviyesi ve mezkur mazbatanın
cümle-yi münderecatından olduğu üzere mezkur mektep
müdavimleri Telgraf ve Rüsumat idarelerinde istihdam
olunmakta olmasına ve telgraf fenninin tahsili için başka
müessese bulunmamasına dayanarak oraya ziraat ve sanayi
derslerinden ziyade telgraf fennine ve gümrük muamelelerine
dair dersler ilavesiyle mer'î ve cari olan program vechile tahsile
devam ettirilmesi ve Dârüşşafaka Hazret-i Şehinşahî'ninyüksek
sayelerinde esasen ebeveyni olmayan düşkün çocukların ve
yetimlerin meccanen tedris ve talimi için tesis olunmuş olduğu
halde alınan bilgilere göre mevcut talebe arasında ebeveyni
bulunanlar olup onların nizamen kayıtlarının silinmesi gerekirse
de bu öğrencilerin her nasılsa evvelce kabul olunmuş ve bir
zamandan beri tahsil etmekte bulunmuş oldukları cihetle
tahsillerini tamamlayıncaya kadar devamlarına müsaade olunup
ancak bu gruptakilerden münasip miktarda ücret alınması
muvafık olacağından özel komisyon marifetiyle tahkikat
yapılarak zenginlerden ebeveyni olan talebeden yıllık onbeşer lira
ücret alınması hususlarının anılan nezarete tebliği tezekkür ve
mezkur mazbata ve bütçe ilişikte arz ve takdim kılınmakla ol
babda ve katıbe-yi ahvalde emrüferman hazret-i
veliyyülemrindir.
235
14
236
Riyaziyat fikri sağlam muhakemelere alıştırır. Lisan da
medeniyetin tek bir cisim haline koymakta olduğu muhtelif
milletler arasındaki münasebetleri sürdürür ve ıslah eder. Demin
teşkiline karar verdiğimiz encümenlerden biri ki mektebin
terakkilerini düşünecektir, bu iki noktayı nazar-ı dikkate alır
zannındayım. Zât-ı âlileriyle müşerref olduğuma arz-ı teşekkür
ederim.
237
15
Nev-îcad Elifba
Sagîr Hikâyât-ı Müntehabe
Kebir Hikâyât-ı Müntehabe ( 6 türlü hat ile)
Esmâ-i Türkiyye
Ünsü'l-Lugât
Şurût-i Salât
İlm-i hâl-i sagîr
İlm-i hâl-i kebir
Sarf-ı Türkî
Mümârese-yi fârisiyye
Zübdetü'l-beyân
Emsile-yi Cedîde
Tekmiletü'l-binâ
Telhîsü'n-nahv
Tatbikat-ı Arabiyye
Sarf-ı Fârisî
Talim-i Fârisî
Destûrçe-yi Kavâid-i Fârisî
Nasihatü'l-hükema
Berg-i sebz
Gülistan-ı Habîb
Gülistan-ı İskender
Numûne-yi İnşa
Mikyâsü'l-lisân Kıstâsü'l-beyhan
Usûl-i Fıkıhdan Menâr Tercümesi
Akâidü'l-islâm
A'mâl-i hamse "Hesâb"
Muhtasar Kavâid-i İlm-i Hesâb
Mufassal Hesâb
Muamelât-ı Hesâb
Muhtasar Cebir
Mükemmel Cebir
Mukaddemat-ı Hendese
Hendese-yi Hattiyye
Hendese-yi Sathiyye
Hendese-yi Mücesseme
238
Müsellesat-ı Müsteviyye
Müsellesat-ı Küreviyye
Münhaniyat-ı Müstamele
Kozmografya
Mülahhas Coğrafya "Mübtediye Mahsus"
Coğrafya-yı Umumi
Coğrafya-yı Hususiden Avrupa Kıtası, Amerika
Coğrafya-yı Hususiden Okyanusya ve Asya
Mufassal Coğrafya-yı Osmanî
Memâlik-i Osmaniye Ziraat Coğrafyası
Kıtaât-ı hamsenin Boyalı Atlası
Tarih-i tabiî
Muhtasar Tarih-i tabiî
Mevâlîd-i selâse
Teşrih
Rehber-i hitân
Hikmet-i tabiiye "Birinci sene"
Hikmet-i tabiiye "İkinci sene"
Hikmet-i tabiiye "Üçüncü sene"
Kimya "Birince sene"
Kimya "İkinci sene"
Makine "Cild-i evvel"
Makine "Cild-i sâni"
239
16
240
Madde 2- Ölümümden sonra mezkur senetler menfaatleri ile
Dârüşşafaka Mektebi'nin son sınıfından şehadetname birinci ve
ikinci olarak neşet edecek iki efendiden hangisinin Fransızcası
kuvvetli ise o efendi elektrik mühendisliği ve mimarlık ve her
nevi mühendisliğe ait ulum ve fünûnu Avrupa'da tahsil ve ikmal
etmek için Fransa, Belçika ve İsviçre'ye gönderilerek kendisinin
oradaki masrafları temin olunacaktır.
Madde 3- Tesis uzuvları, Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye
idare meclisi heyeti ile küçük hemşirem merhume Fatma
Hanım'ın damadı olup Maliye memurlarından bugün İstanbul
defterdar vekili bulunan Remzi Bey olacaktır. Adı geçen Remzi
Bey'in vefatından sonra tesis uzvu olarak yalnız mezkur cemiyet
idare meclisi heyeti kalacaktır.
Madde 4- Mezkur senetler bugün emaneten mahfuz
bulunduğu Şirket-i Hayriye idaresinde hîn-i vefatıma kadar
eskiden olduğu gibi emaneten mahfuz kalacaktır. Mezkur
senetler ölümümden sonra Şirket-i Hayriye tarafından tesis uzvu
olarak tayin eylediğim Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye idare
meclisi heyetine ita ve teslim olunacaktır.
Madde 5- İleride Şirket-i Hayriye'nin müddetinin hitamında
yahut başka şekillerde tasfiye edilmesi veya fesholunması halinde
tesis eylediğim mezkur hisse senetlerine mukabil alınacak olan
menbalar vesaire her neden ibaret olursa olsun tesis uzuvları
tarafından ikinci maddeye uyularak idare edilecektir.
diye rızası ile beyan ve ikrarda bulunması üzerine mecliste
hazır olup fotoğrafı yukarıya yapıştırılmış ve ibraz edilmiş nüfus
tezkiresinde 1298 tarihinde İstanbulda doğduğu yazılı mezkur
şirket hisse senetleri memuru olup işbu tesis senedini şirket
namına imzaya mezun kılınan Mahmud Aziz Bey bin Fehmi Bey
dahi şirket namına tesis-i vâkiye muvafakat eylediğini beyan
ettiği gibi aynı şekilde mecliste bulunan ve şahıs ve hüviyeti
yukarıda bildirilen şahitler muvacehesinde taayyün edip şuuru
yerinde ve hukuki ve kanuni ehliyeti bulunan ve nüfus
tezkiresinin halen ibrazı kabil olamadığını söyleyen fotoğrafı
yukarıda yapıştırılmış olan Hüseyin Hasib Beyefendinin zevceleri
Hayriye Hanımefendi binti Hüseyin Hâki Bey dahi [Zevc-i
muhteremim Hüseyin Hasib Beyefendi tarafından Dârüşşafaka
Mektebi lehine yapılan işbu tesise muvafakat ve kanunen haiz
bulunduğum itiraz hakkımı iskat eyledim] diye ikrarda bulunarak
işbu resmî tesis senedi bir nüsha olarak mahallinde tanzim ve
alenen ve cehren kıraat ve meali takrir ve tefhim ve
241
münderecatının talep ve ikrar-ı vâkıa mutabık olduğu hazırûn
tarafından ikrar ve tasdik olunduktan sonra altı cümlemiz
tarafından toplu olarak imzalanıp mühürlendi.
24 Mayıs 1927
(Resmî mühür)
Beyoğlu Kâtib-i adli Servet Yesari
242
BİRİNCİ LAHİKA
243
YUSUF ZİYA PAŞA
244
Tedrisiyye-yi İslâmiyye'nin teşkili ve Dârüşşafaka'nın tesisi
memleketimizin sosyal hayatında ve irfan aleminde mühim bir
âmil olduklarından bu bahiste sözün biraz uzatılması zorunludur.
Yusuf Bey Aksaray'da Sofular Mahallesinde ikamet eder ve
her gün Daire-yi Askeriye'ye gelip giderken Büyük Çarşı'nın
açılmasını bekleyen birçok esnaf çıraklarıyla kalfa ve sairenin
Çarşı kapılarında, sokak köşelerinde, şurada burada öbek öbek
toplanarak beyhude vakit geçirdiklerini görür, müteessir olurmuş.
O tarihlerde komşuları bulunan merhum Gazi Ahmed Muhtar
Paşa ve daha sair bazı zevat ile geceleri hanesinde birleşerek bu
zavallıları hiç olmazsa Çarşı açılıncaya kadar olsun biraz okutup
yazdırmak ve hesap ve hendese vesaire gibi ilimlerin
mukaddematından haberdar etmek gayesini fiile getirmek üzere
birkaç zat ile birlikte 1281 tarihinde Cemiyet-i Tedrisiyye-yi
İslâmiyye namıyla bir cemiyet-i hayriyye-yi ilmiyye teşkil
etmiştir.
Bu cemiyetin ilk teşkilatındaki âzası başta Yusuf Ziya Bey
olduğu halde Ahmed Muhtar Bey, Vidinli Tevfik Bey, Ali Naki
Efendi ve daha sair bazı hamiyetli kimselerdir.
Öyle denebilir ki İstanbul'da halk denilen toplumdan özellikle
mektep sıralarında dinî ve içtimai zaruriyetleri tahsile imkan
bulamayan kimselerin velev cüzî olsun okuyup yazmakla beraber
zamanın ihtiyacına göre bir miktar da ilimlerin
mukaddematından haberdar edilmesi işinde hamiyet ve insanlık
sarfedilmesi hislerinin sevkiyle vaki olan şu himmet, Türk irfan
tarihinde altın kalemle yazılacak hususlardandır.
Bu cemiyet kuruluş başlangıcında esbab ve vesait bakımından
pek de kuvvetli görülmediğinden emsali ilmî tesislere nazaran
devamı bile ümit olunmamış iken gösterdiği eserler ve neticeler
umulanın üstünde gerçekleşmiş ve herkesi hayrette bırakmıştır.
Yusuf Bey zikrolunan tarihte resmî rütbesi küçük olduğu
halde cemiyetin faal bir uzvu ve en müteşebbis bir âmili idi.
Tecrübe kabilinden olarak Simkeşhane sebili üstündeki
(İmetullah Kadın Vakfından bulunan Teş Mektebi Maarif
Nezaretinden tesellüm ederek bin güçlükle tamir ettirmiştir.
Vidinli Tevfik Paşa merhumdan işitildiğine göre tamir
esnasında mektebi badana eden ihtiyar ve gülünç sözler eden bir
ermeni nakkaş burada ne yapabileceğini Paşa merhumdan sual
etmiş. Paşa da cevaben:
245
"Çarşıdaki esnaf çıraklarıyla halkı okutacağız!" demesiyle
nakkaş bir taraftan fırça sürmeye devam ile beraber "Anladım
ama geç kalmışsınız!" demiştir.
Anılanın bu sözü o zamanlar cemiyet erkanı için pek etkili bir
ihtar yerine geçmiştir.
Bu mektebi Yusuf Bey ile beraber cemiyetten bilfiil hizmette
bulunan birkaç zat idare etmiş ve ders saatleri kimsenin işine
mani olmayacak surette düzenlendiğinden az zaman zarfında
büyük bir rağbet kazanmıştır. Elde bulunan vesikalara göre 81,
82 senelerinde 1629 talebe derse başlamış ve 723'ü dersi
tamamlamıştır. 83 senesinde de 700 talebe derse başlamış ve
437'si ikmal etmiştir ki 82 senesinde kolera belası münasebetiyle
iki ay kadar dersler tatil edildiğinden yalnız sekiz ay ders
okunabilmiş olmasına rağmen yine büyük bir muvaffakiyet
demektir.
Yusuf Bey bu küçücük dershanenin terakkileri uğrunda gerek
malca gerek bedenen fedakarlıktan bir an geri kalmamış ve çırak
mektebinde bizzat defter usulü ve hesap da okutmuştur.
O tarihlerde ondalık sisteme tamamıyla vakıf kişiler sayılı
olmakla beraber öğretmekte de kıskançlık hakimdi. Yusuf Bey bu
usulü umuma ilk defa tamim edenlerden biridir.
Simkeşhanede yapılan bu tedrisattan umulanın üstünde rağbet
ve netice alındığından bu hayırlı işi daha mazbut ve muntazam
bir şekle ifrağ etmek emeliyle Dârüşşafaka'nın tesisine teşebbüs
edilmiş ve mektebin Sultan Selim'de tesisi, arsanın alınması,
inşaatının takibi ve sonuçlandırılması hususlarında Yusuf Bey'in
özel çabası görülmüştür.
Dârüşşafaka'nın inşaatının bitimini müteakip geometri araç
gereçleriyle öğretim malzemelerinin büyük bir kısmı hep Yusuf
Bey tarafından ödenmiştir. Hülasa bu irfan müessesesinin kapısı,
duvarı Yusuf Bey'e şükran borçludur.
Yusuf Bey'in resmî hayatı takip edildiğinde şu sonuçlara
ulaşılır: 1284'de rütbe-yi ûla sınıf-ı sânisi ve 7500 kuruş maaş ve
tayinat-ı mahsusa ile Seraskerlik makamı müsteşarlığına ve
anılan sene içinde 15 000 kuruş maaş ve Divan-ı muhasebat
riyasetinin eklenmesiyle Maliye müsteşarlığına ve yine o sene
içinde 75 000 kuruş maaş ve tayinat-i mahsusa ile Maliye
Nezaretine tayin edilmiş ve bu nezarette birinci mecidî almıştır.
Yine aynı sene zarfında 30 000 kuruş maaşla Rüsumat
Emanetine ve 1289 tarihinde 15 000 kuruş maaşla Şura-yı Devlet
âzalığına ve bilahare Nafıa Meclisi riyasetine, müteakiben aynı
246
miktar maaş ile Orman ve Madenler Nezaretine ve 1290
senesinde 50 000 kuruş maaş ile Maliye Nezaretine tahvil-i
memuriyet etmiş ve birinci rütbeden Osmanlı nişanı ile Vezirlik
ve müşirlik rütbesine nail olmuştur. 1292 senesinde 15 000 kuruş
maaş ile Defter-i Hakanî nezaretine ve oradan 39 000 kuruş
maaşla yine Maliye nezaretine dönmüştür. Bu tarihte kavâim-i
nakdiye (kağıt para) ihracı adı geçenin zamanına tesadüf eder.
Hikaye olunduğuna göre adı geçen, Sultan Aziz merhumun
hal'i günü kayıkla Beylerbeyi'nden Çırağan'a geçmiş, orada
peynir ekmek gibi basit bir şey ile kahvaltı etmekte bulunan
Hüseyin Avni Paşa'ya rastlamıştır. Yusuf Paşa Hüseyin Avni
Paşa'yı gördüğü gibi ilk söz olarak rüyanın gerçekleşmiş
olduğundan bahsetmiştir.
Hüseyin Avni Paşa cevaben "Çıktı ama alt tarafı gelmedi"
diyerek kendi hakkında Sultan Aziz merhumun ifadesini telmih
etmek istemiştir.
Çerkes Hasan Vakası üzerine erbab-ı dikkatten bazıları
Hüseyin Avni Paşa'nın katlini işaret ederek "Rüyanın alt tarafı da
şimdi çıktı" demişlerdir.
Mevzu-i bahis rüyanın esası şudur: Sultan Aziz hal'
vakasından birkaç gün evvel bir rüya görmüş ve bunu Hüseyin
Avni Paşa'ya söylemiştir. Demişler ki sarayımın etrafını askerle
kuşatmışlar. Sonra serasker paşayı da öldürmüşler. Hüseyin Avni
Paşa rüyayı meclis-i vükelada bazı dostlarına söylemiş ve "Sultan
Aziz müzevir bir rüya söyledi. Maksadı bizi başından atmaktır"
demiştir. Hal' vakasının tacilinde bu rüyanın tesiri olduğuna
bazıları inanmaktadır.
Yine maksada dönelim: 1295 senesi Muharreminde Yusuf
Bey 20 000 kuruş maaşla Trabzon valiliğine ve 96 senesinde
istifa ederek aynı maaşla Erzurum ve Van cihetleri komiserliğine
ve 96 Muharreminde 15 000 kuruş maaşla yine Trabzon vilayeti
valiliğine memur edilmiştir. Memuriyetinin başlangıcından bu
tarihe kadar mazul kalmadığı cihetle resmî hayatı daima
faaliyetle geçmiştir.
Devr-i Hamidîde bazı garaz sahiplerinin tezvirleri ile güya
Sultan Aziz'in tahttan indirilmesi meselesine kendisinin alakadar
olduğu ileri sürülerek İstanbul'dan uzaklaştırılmış ve Trabzon'da
kalmasına sebebiyet verilmiştir. 1300 senesi Muharreminin 19
uncu günü Trabzon'da vefat eylemekle orada rahmet-i rahmana
tevdi kılınmıştır. Dârüşşafaka'ya aşırı sevgisinden dolayı
247
mektebin bahçesinde münasip bir yerde defnini emel edindiği
halde buna muvaffak olamamıştır.
Hülasa Yusuf Paşa resmî hayatı itibarıyla tetkik olunduğunda,
işini bilen, araştırmacı bir zat olup kendisine verilen her işte
yeterliliğini ve başarısını göstermiştir. Büyük bir yokluk içinde
Dârüşşafaka'nın tesisine muvaffakiyeti bunun canlı bir şahitidir.
Memleketin sosyal zaruriyetlerini takdir ederek halk arasında
maarifi yaygınlaştırma yolundaki meşkur hizmetleri
fevkaladeliklerle doludur. Dârüşşafakalılar mücerred manevi
babaları Yusuf Paşa'nın eserine teb'iyetle hâlâ Mısır Çarşısı'nın
Paçacılar Kapısı yakınındaki Taş Mektepte halkı okutmak
gayesiyle aynı yokluk içinde geceleri ders vermeye devam
etmektedirler.
Yusuf Paşa'nın bugünkü orta devre birinci sınıfların ihtiyacı
derecesinde malumatı havi bir hesap kitabı ile küçük bir cebir
risalesi basılmıştır. Hesap kitabı yakın zamanlara kadar bütün
mekteplerde okutularak Dârüşşafaka için de bir gelir oluştururdu.
Cebire dair olan kitabı cebirin ilk bilgilerinden bahseder ve
özel bir kıymeti haizdir.
Yusuf Paşa Dârüşşafaka'nın ihtiyacını temin için herkesten
ziyade yardımda bulunduğu gibi Trabzon'da bulunduğu müddet
zarfında kâime olarak her ay mektebe yüz lira gönderdiği rivayet
edilir.
[Muallimler Mecmuası, numara 24, Binbirdirek, 8 Teşrin-i
sânî 1340]
Mehmed İzzet
248
TEVFİK PAŞA
249
etmiştir. İşte mualliminin bu tavsiyesi üzerinedir ki Paşa doğruca
Maçka'ya giderek İdadi-yi askeri'ye kaydolunmuştur. Garibi şu ki
Maçka'daki mektepte yalnız resim dersi gören bir sınıf varmış.
Paşa da tabiatıyla o sınıfa devama başlamış. Fakat arası birkaç
gün geçtikten sonra iyiliksever bir dahiliye zabiti Paşa'ya hitaben
"Oğlum, sen böyle yalnız resim sınıfına mı devam edeceksin?
Yoksa diğer şeylerden de okuyacak, büyük adam mı olacaksın?"
deyince Tevfik Paşa'nın aklı başına gelmiş ve derhal idadi birinci
sınıfa devama başlayarak alelusul idadi fenlerini tahsile
koyulmuştur. Paşa hayatında bu zabiti rahmetle yad ederdi. Ve
"Eğer bu adam beni ikaz etmemiş olsaydı ben de Ressam Nuri
Paşa gibi bomboş bir adam olup kalacaktım" derdi.
Hülasa dört sene Maçka'da bulunan askeri idadideki dersleri
tamamladıktan sonra Taşkışla'daki Mekteb-i Harbiye'ye dahil
olmuştur. Burada Vidinli Tevfik Paşa hem öğrenci hem hoca
olarak gerek muallimler ve gerek öğrenciler arasında haklı olarak
şöhret kazanmıştı. Muallimleri Vidinlide riyaziyat tahsili
hususunda fevkalade bir istidat gördüklerinden Mekteb-i
Harbiye'de parmakla gösterilir olmuştu. Bir surette ki Harbiye
nazırı paşa hazretleri bile imtihan zamanlarında "Vidinli'nin
imtihan günlerinde bana malumat veriniz. Gelip dinleyeceğim"
dermiş. Paşa, Mekteb-i Harbiye'de iken Riyaziye muallimi
bulunan Tahir Paşa, Kembric (Cambridge) Dârülfünûnunda tahsil
etmiş hakiki bir matematikçi olduğundan Tevfik Paşa'nın bu
meyil ve istidadını görerek mümkün mertebe gelişmesine pek
büyük hizmet etmiştir. Mekteb-i Harbiye'de bulunduğu sırada
Tevfik Paşa daima muallimi Tahir Paşa'nın nezdinde bulunur ve
ondan program haricinde olmak üzere ders alırdı. Henüz
mektepten çıkmadan kendisine gayri resmî muavinlik ettirdiği
gibi Mekteb-i Harbiye'nin erkân-ı harp sınıfına ayrıldıktan sonra
bazı günler kendi derslerine vekalet ettirdiği bile vaki olmuştur.
Paşa merhumun kendi lisanından birçok defa "her ne bilirse Tahir
Paşa'nın himmet ve delaleti sayesinde öğrenmiş olduğu"
işitilmiştir.
1276 senesinde Erkân-ı Harbiye yüzbaşılığı ile mektepten
çıkışında Tevfik Bey, Mekteb-i Harbiye cebir muallimi ve Erkan-
ı Harbiye sınıflarında muallimine muavin tayin edildi. Birkaç
sene devam eden bu hizmette Tahir Paşa'nın Avrupa'nın tarzında
yazmış olduğu ilk cebir kitabına bir zeyil olmak üzere
muhtasaran Müştakkât ve Silsile ve Küsûr-i Mütevâliye
bahislerini ilave eylemiş ve muallimine olan hürmet ve riayetini
250
bu zeylin mukaddimesinde göstermiştir. Tahir Paşa'nın vefatı
üzerine Mekteb-i Harbiye'nin yüksek sınıflarının riyaziyat
dersleri büsbütün Tevfik Paşa'nın uhdesinde kalmıştır.
Paşa, Mekteb-i Harbiye yüksek sınıflarına cebir, yüksek cebir,
hendese-yi tahliliye (analitik geometri), hesâb-ı tefazulî ve
temamî, mekanik ve hey'et derslerini vermiştir. Hele Safvet Paşa
merhumun mektep nezareti zamanında münhasıran askerî
mekteplerde muallim olmak üzere genç zabitlerin istidatlılarından
bir sınıf teşkil edilmişti. İşte bu sınıf münhasıran Tevfik Paşa'nın
nezareti altında bulunuyordu. Paşa bu esnada hem külliyetli
tedrisatta bulunuyor, hem de lazım gelen kitapları tercüme ederek
tabettirmeye çalışıyordu. Ne fayda ki bu tercüme veya telif ettiği
kitapların Tahir Paşa'nın Cebir'ine zeylinden başkası
basılamamıştır. Hatta bu satırların yazarının da kendi yazısıyla bir
Yüksek Mekanik (Mihanik-i âlî) kitabı vardır ki mektep nazırı
Safvet Paşa'nın elyazısıyla üzerine "İkinci cildi tahrir edildikten
sonra tabedilmesi münasiptir" ibaresi yazıldığından dolayı
matbaaya kadar gidememiştir. O zamanlar vidinli Tevfik Bey
namıyla şöhret bulan Paşa, memleketin aydın fikirli olan seçkin
kişileri arasında büyük hürmet ve itibara mazhar olmuştu. Namık
Kemal Bey merhumun Tevfik Bey'e pek ziyade hürmeti vardı. İlk
defa Dârüşşafaka'ya bir menşe olmak üzere tesis olunan
Simkeşhane Çırak Mektebi'nin tesisi münasebetiyle teşekkül eden
Cemiyet-i Tedrisiyye-yi İslâmiyye'ye üye seçilmişti. Zaten o
zamanın mütefenninleri aralarında bir ilim cemiyeti teşkil ederek
"Mebâhis-i ilmiye" adında aylık bir mecmua neşrediyorlardı. İşte
Vidinli Tevfik Bey de bu mecmuanın başlıca yazarlarından
biriydi.
1276 senesinde Erkan-ı Harbiye'den neşet eden Tevfik Bey
1279 tarihinde Erkan-ı Harbiye kolağalığına ve 1283'de Erkan-ı
Harbiye binbaşılığına ve 1286'da Erkan-ı Harbiye
kaymakamlığına terfi ettirilmiştir. Fakat aynı senede kendi sınıf
arkadaşlarından Şevket Paşa'nın Mekteb-i Harbiye nazırlığına
tayini Paşanın canını sıkmıştır. Bundan dolayı mektepten istifa
eder gibi bir hal göstermesi üzerine eskiden olduğu gibi Erkan-ı
Harbiye sınıfında derslerini okutmak üzere Tophane-yi Âmire'de
açılan Tecrübe ve Muayene Komisyonuna üye tayin edilerek
biraz gönlü hoş edilmek istenilmişti. Fakat Mekteb-i Harbiye'nin
o zamanki teşkilatı Tevfik Bey'in mefkuresine muvafık
olmadığından buradan büsbütün ilgisini kesmek tasavvurunda
bulunmuş ve hatta bu sırada Mekteb-i Bahriye'yi ıslaha memur
251
olan topçu mirlivalarından Said Paşa ile aralarında kendisinin
Mekteb-i Bahriye riyaziyat muallimliğine nakli hususunda bir de
müzakere cereyan etmişti. Fakat öteden beri Vidinli'den büyük
eserler bekleyen Hüseyin Avni Paşa serasker olunca Tevfik Bey'i
birgün birdenbire Daire-yi Askeriye'ye çağırmış ve "Sana vidinli,
hiçbir işi olmayan bir memuriyet vereceğim. Paris'e gidecek,
orada balistik ile tüfek imalatı üzerine tetkikatta bulunacaksın.
Çünkü ordumuzun yeni silahlara ihtiyacı vardır. Şimdi seni
Paris'teki Mekteb-i Osmanî müdür muavini yapmaları için
Babıali'ye yazdım, hemen hazırlanmalı" demiş ve gerçekten
Tevfik Bey de Paris'te evvelce açılmış olan Mekteb-i Osmanî
müdürü Miralay Esad (Sadrazam Sakızlı Esad Paşa merhum)
Bey'in maiyyetine müdür muavini tayin edilmişti. Paşa'nın
Paris'teki asıl vazifesi balistik ve ateşli silahlardan el tüfeklerinin
inşa ve muayenesini tetkik eylemekten ibaret olduğundan
bunlarla iştigal etmiş ve hatta Sefaret-i seniyyenin delaletiyle
Fransa silah fabrikalarından birine devam eylemişti. Paşa bununla
da kalmamıştır. Adeta okuduğu ve okuttuğu riyaziyatı Sorbon
(Sorbonne) Dârülfünûnunda ve Kolej dö Frans (College de
France)'ta o zamanın ünlü müderrislerinin ağzından tekrar iktibas
eylemiştir. Filhakika Paşa Paris'te bulunduğu birkaç sene zarfında
pek büyük bir faaliyet göstermiş ve riyaziyatta cidden derin bilgi
sahibi olmuştur.
Hicrî tarihin 1291 senesinde rütbesi Erkan-ı Harbiye
mirlivalığına terfi edilmiş ve 1295 senesinde feriklik rütbesiyle
Mühendishane-yi Berrî-yi Hümayun nezaretine tayin kılındığı
cihetle Paris'ten geri dönmüştür. 1297 senesinde Tophane-yi
Âmire meclis riyasetiyle beraber Umûr-i Nâfıa Komisyonu
üyeliğine tayin olunmuştur. 1300 senesinde orta elçilikle
Vaşington sefaret-i seniyyesine ve 1303'de Teftiş-i Askerî
Komisyonu üyeliğine tayin edilmiş ve 1304'de mavzer silahlarını
muayene için Almanya'ya gönderilerek bir sene sonra Serasker
Ali Sâib Paşa'nın bir jurnali üzerine Almanya'dan İstanbul'a geri
dönmüş ve Roma sefaretine tayin olunmuş ise de gelir gelmez
istifasını vermiştir. Nihayet Ticaret ve Nâfıa nezaretinde
kaldıktan ve görevden ayrılıp bir müddet Teftiş-i Askerî
Komisyonu üyeliğinde bulunduktan sonra Divan-ı Muhasebat
riyasetine ve ikinci defa olarak Maliye nezaretine tayin edilmiştir.
Nihayet 1314'de anılan nezaretten ayrılmasıyla Teftiş-i Askerî
Konisyonu üyeliğine iade edilmiştir. İşte Teftiş-i Askerî
252
Komisyonu üyeliğinde iken hastalanarak iyileşemeyen Tevfik
Paşa 1314 senesinde vefat etmiştir.
(Kâmûs-i Riyaziyat)
Salih Zeki
253
AHMED MUHTAR PAŞA
254
Dersaadet'te orduların ihtiyat sınıfı askerlerinden tertip olunan
onaltı taburluk fırkanın öncülerini teşkil eden beş tabur ve bir
batarya top ile beş kıta idare-yi mahsusa vapurlarına binerek
seksenyedi Ramazının onikinci günü seyr,i seri ile Hadide
mahsurlarına yardıma çıkıp orayı mirlivalık rütbesiyle
kurtardıktan sonra maiyyeti askeriyle beraber Konfede'ye gelip
fırkanın bakiyesine katılarak hareket etti ve Soğa kalelerini ve
daha sonra Ride kalesini dört gün muhasara ve muharebe ile feth
ve Mehmed bin Âiz ile müdafaada bulunan üçbin kadar mahsur
kalanlardan ele geçenin İstanbul'a askerlikle gönderilmesini
müteakip binikiyüzseksensekiz senesi Saferinin yirmisekizinde
feriklik rütbesine yükseltilmiş ve harekete geçmesinden bir ay
sonra hastalanıp kumandadan aciz kalmış ve hayati tehlikede
kalan müşarünileyh Redif Paşa'nın Dersaadet'e dönmesi ve aynı
sene Cemaziyülahirinin yirmidördünde oradaki askeri kuvvetlerle
yedinci ordunun teşkil buyurulması ve Yemen kıtasının Asir ile
birlikte vilayet haline konulması üzerine Yemen valiliğinin buna
eklenmesiyle anılan ordunun müşirliği tevcih edilmiş,
seksendokuz senesi Saferinin onaltısında Aşağı ve Yukarı
Yemen'i itaat ve idare altına alarak San'a'yı vilayet merkezi
yapmış ve vilayetin mülki teşkilatını icra eylemiştir. Doksan
senesi Rebiülahiri başlarında Nafıa nezaret-i celilesine memur
olarak Dersaadet'e dönmüş ve aynı sene Cemaziyülevvelinin
onbeşinde Girit vali ve kumandanlığına nakl-i memuriyet etmiş
ise de gitmeden önce yine aynı sene Cemaziyülahirinin yedisinde
ikinci ordu müşirliği ile Şumnu'ya gitmiş, doksanbir senesi
Şabanının dördünde dördüncü ordu müşirliğinin eklenmesiyle
Erzurum vilayeti valiliğine tayin kılınmıştır. Bu defa Hersek
Bosna isyanının zuhuru üzerine doksaniki senesi Zilkadesinin
onaltısında Dersaadet'e celb ile Hassa Ordusu reis erkanlığı
inzimamıyla Hersek-Bosna başkumandanlığına tayin edilmiş ve
onüç ay isyancılar ve Karadağlılar ile edilen muharebelerde
gözlenen üstün hizmet ve cesareti yüzünden mükafatlandırılarak
padişahtan bir kabza altın kılıç ihsanıyla taltif buyurulmuştur.
Doksanüç senesi Zilhiccesinin onyedisinde Girit vali ve
kumandanlığına ve doksandört senesi Muharreminin
yirmidördünde ikinci defa olarak Dördüncü Ordu müşirliği
inzimamıyla vukû'u mahsus olan Rusya muharebesine karşı
Anadolu Harp Ordusu başkumandanlığına tahvil-i memuriyetle
gitmeden önce aynı senenin Rebiülevvelinin onbirinde
Dersaadet'te Karadağ komiserleriyle birlikte münakit Karadağ
255
Tadil-i Hudut Komisyonuna hariciye nazırı Safvet Paşa ile
beraber komiser tayin olunarak birkaç gün katılmış ise de iyi bir
sonuç alınamadığından Dersaadet'i terk ile derhal Erzurum'a
gitmiş ve müteakiben o cihetlerde Rusya ile edilen muzafferiyetli
ve şiddetli muharebelerden dolayı Ramazan-ı şerifin yirmiüçünde
Babıali'den maztaba ile vukubulan arz üzerine yüksek menşur ile
"Gazilik" ünvanı ve ikinci defa yine bir kıta altın kılıç ihsan
buyurulmuş, doksanbeş senesi Muharreminin yedisinde
Dersaadet'e gelmiş ve Çatalca hatt-ı müdafaası kumandanlığına
memur olmuş, mütareke ve barışın akabinde ve aynı senenin
Rebiülevveli ortalarında Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye riyasetine
ve Rebiülahirinin yirmibirinde mezkur riyaset yanında Tophane-
yi Âmire müşirliğine müntakil ve Recebinde müşirlikten ayrılıp
mezkur riyaset uhdesinde bulunduğu halde yine o Ramazan-ı
şerifin onikisindeGirit'in Berlin Kongresi ahitnamesi hükmünce
durumunu düzeltmek üzere gönderildi. Asât meyanından davet
edilen mebuslarla edilen müzakereler neticesinde Halepa tadilat
fermanını adanın eski nizamlarına ilave ederek asayişi iade etti.
Aynı sene Zilhiccesinin yirmisinde yine Berlin Kongresinin
ahitnamesi hükmünce tadil yoluyla tahdidi gereken Yunan
hududu için oluşturulan komisyonun başkomiseri olarak
Preveze'ye gitti ve Yunan komiserleriyle bir araya gelerek
Kongrenin Yunana bahşettiği hudut ve araziyi tamamen
vermemekten mütevellid neticesizlikle komisyonun feshinde ve
doksanaltı Rebiülahirinin üçünde Üçüncü Ordu müşirliği ile
Manastır valiliğine atandı ve Perzerin sancağına bağlı Gosine'nin
Berlin Kongresinde Karadağlı'ya terkedilmesi üzerine o havalide
zuhur eden karışıklığın yatıştırılması ve Gosiye'nin Karadağlı'ya
verilmesi göreviyle beş ay sonra oraya hareket etti. Neticede
Gosiye'nin Karadağlı'ya terki kabil olamayacağını Avrupa
devletlerinin dahi anlaması üzerine o cihette hudut değişikliği
yapılmasından sarfınazar etmelerini müteakip ve beş ay sonra
Manastıra'a dönerek doksanyedi Rebiülahirinde Erkan-ı Harbiye
riyaset-i umumisinden ve aynı sene Ramazanının yirmibirinde
mezkur ordu müşirliği ile adı geçen vilayetten ayrıldı.
Yirmidördünde Teftiş-i Askeri Komisyon-i Âlisi riyaset-i
seniyyesi vekaletine tayin edildi. Doksansekiz senesi Saferinde
Yunan hududunun o vakte değin muattal kalan tadil ve tesviyesi
için Dersaadet'te imza koyan devletlerin sefirlerinden oluşan
konferansta komiser olarak bulundu. Evvelce Preveze'de
koyduğu esasa göre arkadaşlarıyla beraber işi mümkün olabilen
256
en iyi neticeye getirmek ve üçyüz senesi Zilkadesinin yirmi
altısında Almanya imparatoru Wilhelm'in veliahdzâdelikleri
zamanında kendisiyle büyük valideleri imparatoriçeye hediye
edilen murassa Osmanlı ve Şefkat nişanlarının ve üçyüzbir senesi
Rebiülevvelinde İtalya kralı Humbert'e verilen Yüksek İmtiyaz
nişanının ulaştırılması göreviyle fevkalade sefir sıfatıyla
Hamburg'da İmparator manoresine ve daha sonra Roma'ya gidip
gidip geldi ve onu müteakip malum Mısır meselesinin tesviyesi
ve orasının ecnebi işgalinden kurtarılması sebeplerini istihsal için
Mısır'a gitti. İngiliz fevkalade komiseri Sir Diromondof ile
birleşip bir sene müzakerelere devam ettikten sonra meslektaşının
sonuç almadan Londra'ya dönmesi üzerine yirmiüç sene Mısır
fevkalade komiserliğinde kalarak binüçyüzyirmialtı Şabanında
komiserlik memuriyeti uhdesinde kalmak üzere Dersaadet'e
geldi. O aralık Meclis-i Meham-i Harbiye azalığına ve
Zilkadesinde mezkur iki görevine ek olarak Meclis-i Ayan
azalığına ve müteakiben riyaset vekaletine tayin edildi.
Binüçyüzyirmiyedi Muharreminde Mısır fevkalade
komiserliğinden ve müteakiben Meclis-i Meham-ı Harbiye'den
ayrıldı. Müşirlerin emeklilik için nizami yaş sınırları altmışsekiz
olduğundan ve zaten o da bu yaşı geçmiş bulunduğundan
binüçyüzyirmiyedi Zilkadesinin yirmisine tesadüf eden
binüçyüzyirmibeş Teşrin-i sânisinin yirmiüçünde emekli oldu.
Sultan Mehmed Han-ı Hâmis (V. Mehmed)'in cülus günü biat
etmek için kendilerini saraylarından davetle refakatlerinde
bulunarak Harbiye Nezaretine geldi ve biattan sonra dönerken
yine padişahın yanında bulundu. Müteakiben İtalya ve İngiltere
krallarıyla Fransa reisicumhuruna cülus-i şahaneyi ifade eden üç
parça mektubu 13 Cemaziyülevvel 327 tarihinde hareket eden
heyetin başında fevkalade sefir sıfatıyla Roma, Paris ve
Londra'ya gitti. Krallarla reisicumhura name-yi hümayunu verdi
ve 19 Şevval 329 tarihinde Meclis-i Ayan riyasetine tayin edildi.
Büyük küçük içinde bulunduğu kırkı aşkın muharebelerde iki
defa yaralandı ve binüçyüzotuz senesinde askerlik hizmetinin
ellialtıncı ve müşirliğinin kırkbirinci senesinde şeyhülvüzera oldu
ve 7 Şaban 1330 'da sadaret makamına tayin olundu.
İmtiyaz, Murassa Osmanî ve Mecidî nişanlarına ve Murassa
İftihar ve Rusya ve karadağ muharebeleri madalyalarını
kazanmış olduğu gibi Almanya devleti tarafından Kırmızı Kartal
ve İngiltere devleti tarafından kıladesi ile Sen Jorje Mişel ve
Fransa Cumhuriyeti tarafından Lejyondönor ve Avusturya devleti
257
tarafından Leopold ve İtalya devleti tarafından Sen Lazar Emuris
ve Yunan krallığından Sen Sur nişanlarının büyük kordonlarını
haiz ve hamildir.
258
İKİNCİ LAHİKA
259
buyurulması olbabdaki müracaat üzerine rica ve mektebin gerekli
tamiratının icrası lüzumunun Evkaf Nezareti'ne yazılmış olduğu
işar olunur efendim.
5 Kânun-i evvel 1325
İstanbul Maarif Müdürü
Ali Reşad
260
kimi de ölmeyecek kadar bir maaşla maarifi neşretmek için
vatanın en uzak yerlerine kadar gidiyor. 43
Hürriyetin ilanını müteakip bu arkadaşlar, bu kardeşler birlik
ile bir cemiyet teşkil ettiler. Fakat bunların birliği "Teavün" veya
"Temin-i menfaat" tesiriyle hasıl olmamıştır. Çünkübu
mezunların sosyal mevkileri birbirinden pek farklı değildir. Hepsi
kimsesiz, hepsi yetimdir. İçlerinde himayeye muktedir kimseler
yoktur. Fakat her biri bu milletin aciz birer ferdidir. Bunları
birliğe davet eden kuvvet, hep o irfan yuvasında besledikleri
"kardeşlik hissi"dir. Hepsinin yegane maksadı da vatanın
yükselmesine hizmettir. Bence bu çocuklara "mücahit" demek
iktiza eder. Zira bugün memleketimizde cehaleti yok etmek için
edilecek herbir hareket itikadımca hakiki bir "cihat"tır.
Bu mücahitlerin ilk nazarları müşfik anneleri üzerine matuf
oldu. Dârüşşafaka bir müddetten beri çöküş ve yok oluş
hastalığına yakalanmıştı. Hepsinin kalbi sızlıyor, fakat hiçbiri bir
şey yapamıyordu. Son bir gayretle o mukaddes binayı tesis eden
muhterem Cemiyet-i Tedrisiyye'yi ihya ettiler. Şu suretle can
çekişme haline gelmiş olan validelerinin imdadına yetiştiler. Ve
hakikaten "mücahid fî sebilillah" (Allah yolunda mücahit) olan o
hamiyetli zatların evlatları olduklarını gösterdiler.
Şimdi de onların eserlerine yenisini ekliyorlar. Evet! Bugün
Dârüşşafaka'da her hafta toplanan müstakil bir tedris meclisi ile
bir idare meclisi vardır. Bunlar olanca kuvvetleriyle ve hamiyet
sahiplerinin yardımlarıyla ve feyiz evinin terakki ve
yükselmesine çalışıyorlar. Muhterem cemiyete girerek
hamiyetlerini gösteren şefkat sahipleri emin olmalıdırlar ki bu iki
meclisin yegane emeli "Allah rızası için" çalışmaktır. Her türlü
şahsi menfaatler ve hasisçe maksatlar bunların kalplerinden
ıraktır.
Mezunlar Cemiyeti, Dârüşşafaka'yı eski konumuna
döndürmek ve idare ve tedrisatını erbabına tevdi ettikten sonra
çekildi. Şimdi haber aldım ki bu gayretli çocuklar, büyükbabaları
Yusuf Paşa merhumun eserini izliyorlar. Çiçek Pazarı'nda bir
vakitler tedrisatının intizamıyla şöhret bulan ve bilahare kömür
deposu haline getirilen Rüşdiye mektebini alarak bin güçlükle
tamir ettirmişler. Burada esnaf çocuklarına okumak, yazmak ve
261
biraz hesap yapmak ve defter tutmak gibi kendilerine lazım olan
şeyleri öğretecekler! Yakında da asıl Yusuf Paşa merhumdan
varis oldukları Simkeşhane Mektebi'ni teberrüken ihya
eyleyecekler.
Açılış töreninde hazır bulunmak üzere bu öz büyük
kardeşlerini de davet ettiler. Davetnameyi okur okumaz elimde
olmadan ağladım ve kendi kendime "Zaman, ne olursa olsun
kadirşinastır. Bir gün olur, bu bir avuç yetimin hizmetini de takdir
eder" dedim.
Nuruosmaniye, 14 Şubat 1325
Salih Zeki
262
meyanından Posta ve Telgraf Nezareti Umûr-i Merkeziye eski
müdürü Fuad Bey'in riyaseti altında Musul eski valisi Ahmed
Reşid Paşa ve Hazine-yi Hassa Muhasebe Birinci mümeyyizi
Hafid ve Rüsumat Emaneti Merkez Manifesto Kalemine memur
Ramiz ve Müessesat-ı Hayriye-yi Sıhhiye başkâtibi Osman
Beylerden mürekkep teşkil kılınan İdare Heyeti, idaremizce de
münasip görülmüş olmakla mektebin bir intizama sokulmasıyla
tedrisatın başlamasına himmet edilmesi ve daha sonra mektebe
ait hususlar için idare ile cereyan edecek muhaberatın kurucu
heyet riyaseti namına icrası temenni edilir efendim.
24 Teşrin-i sani 1327
İstanbul Maarif Müdürü
Ali Reşad
263
Senesi Talebe adedi
1328 140
1329 100
1330 80
1331 95
1332 110
1333 120
1334 87
1335 62
1336 87
1337 104
1338 79
1339 60
1340 73
1341 86
1926 75
_________________
10 sene toplam 1358
Yıllık vasatî olarak 90 talebe.
264
ÇIRAK MEKTEPLERİ CEMİYET-İ TEDRİSİYYESİ
NİZAMNAMESİ
265
olarak devamını sağlamak ve mektep müdürüyle muallimler ve
müstahdemleri tayin ve gerektiğinde azletmek ve cemiyet üyeleri
tarafından aydan aya verilmesi taahhüt olunan aylık taksitlerin
tensib olunacak vesaitle ve muhasibin nezaret ve mesuliyeti
altında tahsil ve korunmasıyla bekaya kalmamasını temin etmek
ve her ay sonunda vezneyi sayarak veznedarın ve muhasibin
defterlerini tetkik ve tasdik etmek ve bilcümle gelirler ve giderler
hakkında muhasip ile mektep müdürü tarafından verilecek evrak
ve senetleri tetkik edip gereğinin yapılmasına karar vermek ve
sene sonunda bir senelik idari, tadrisi ve mali işlemleri açıklayıcı
nitelikte müdür, muhasip ve veznedar taraflarından verilecek
raporları telhis ve mülahazalarını ilave ederek genel kurulun
bilgisine sunmak üzere kuruculara tevdi etmekten ibarettir.
Madde 9- İdare heyeti üyelerinin senelik müddetinin
tamamlanmasından evvel istifa ve vefat gibi bir hal vukûunda
yerlerine o seçim yılında azınlıkta kalmış olanlardan en çok oya
mazhar bulunan zatlar idare meclisinin kararıyla üye tayin
olunurlar. İdare heyeti üyeleri gerek sû-i istimalleri, gerek vaat
edilen hizmette kayıtsızlıkları üyelerden en az on zat tarafından
ispatlanıp umumiyetle istifaya mecbur edildikleri halde hemen
cemiyet üyeleri kurucular tarafından toplantıya davet olunarak
yeniden idare meclisi üyeleri gizli oy ile alelusül seçilir ve tayin
olunurlar.
Madde 10- Gerek kurucuların ve gerek idare meclisi
üyelerinin müddetlerinin bitiminde tekrar seçilmeleri caizdir.
Madde 11- Cemiyet ve mektebin idare heyetince üyeler
arasından seçilmiş bir muhasibi, bir veznedarı, bir kâtibi ve
mektep müdürleri bulunacaktır.
Madde 12- Muhasibin vazifesi: Cemiyet üyelerinin itasını
taahhüt ettikleri iane hissesini bildiren makbuzları her ayın
hululünden bir ay evvel doldurup imza ile idare meclisi reisiyle
veznedara da mühürlettirdikten sonra tahsil için özel memura
tevdi ve tahsilat ve sarfiyat vukûbuldukça deftere kayıt ile
tahsilatı müzakere ederek veznedara teslim etmek ve sarfiyatı
idare meclisinin kararı ve reisin verile işaretiyle ve senedatla ifa
eylemek ve her ay icmal yapmak ve sene nihayetinde cemiyetin
muhasebe yılını hazırlayarak idare meclisine takdim eylemek gibi
hususlardan ibarettir.
Madde 13- Veznedarın vazifesi: Evkaf ve Maarif
Nezaretlerinden kurucular marifetiyle her sene alınacak olan
meblağlar ile cemiyet üyelerinin aydan aya vermeyi taahhüt
266
ettikleri ianelerden tahsilat ve teslimat vukûbuldukça kabzetmek,
sarfiyattan kalan akçeyi nezdinde bulundurmayarak hesâb-ı cari
suretiyle idare heyetince tensib olunan bankaya teslim eylemek
ve idare meclisinin kararı ve reisin verile işareti ve muhasibin
sarf muamelesi üzerine ödemelerde bulunmak ve makbuzlar ve
medfuatı gösteren bir vezne defteri tutarak mezkur defteri her ay
sonunda idare meclisine göstererek tasdik ettirmekten ibarettir.
Madde 14- Mektep müdürünün vazifesi: Talebenin muntazam
kayıt defterini tutmak ve mektebin idare işleri ve tedrisatına
nezaret ve Cemiyet-i Tedrisiyye kararlarını tatbik etmek ve
muallimlerin tedrisatça vaki mesailerinin verimli olması
sebeplerini temin ve talebenin kolay tahsilleri ve celb-i rağbetleri
sebeplerini hazırlamakla mükellef olup işbu vazifelerin icra
şeklini açıklamak için her ay sonunda idare meclisine yazılı
olarak malumat beyan edecek ve sene sonunda bir senelik idari
ve tedrisi muameleleri gösteren mufassal bir rapor tanzim edip
idare meclisine takdim edecektir.
Madde 15- Cemiyet üyeleri senede bir kere toplanarak
kurucuların teklif edecekleri madde ve hususları müzakere ve
cemiyetin umumi ve mali idaresiyle bir senelik icratı hakkındaki
raporları dinlemek ve biten senenin kesin muhasebesiyle gelecek
sene bütçesini tetkik ve tasdik ve bir sene vazife ifa etmek için
idare meclisi seçimini icra eyler ve cemiyetin yükselme ve
ilerlemesi hakkında karar alır.
Madde 16- Gerek yıllık genel toplantıda gerek ihtiyaç
zamanında vukubulacak toplantılarda genel kurula kurucular reisi
tarafından riyaset olunur.
Madde 17- Genel toplantılarda müzakerelerin münazara âdabı
dairesinde cereyanını genel kurula taahhüt eder. Aksi halde üç
defa ihtara ve uyulmaması halinde müzakere salonundan
çıkarmaya reis yetkilidir.
Madde 18- Genel toplantılarda cemiyetin kuruluş maksadına
aykırı ve muhalif nutuklar iradı yasaktır. Cemiyet üyeleri
münferit olarak veya birkaçı müşterek olarak cemiyetin takip
ettiği maksat ve gayeye aykırı neşriyatta bulunamaz. Ve
kurucularla idare meclisinin izin ve kararı olmadan üyelerin hiç
birisi cemiyet adına hareket edemez.
Madde 19- Cemiyete vukubulacak teberrular ve ianelerle
hibeler kurucuların muvafakatı ve idare heyetinin kararıyla kabul
olunur.
267
Madde 20- İşbu nizamnamenin bir maddesi bile genel kurulun
üçte iki oy çoğunluğu olmadıkça tadil olunamaz.
Madde 21- Cemiyetin feshedilmesi halinde Çırak
Mekteplerinin idari işleri kuruculara rücu eder.
Madde 22- Hükümet nezdinde cemiyet namına muamelede
bulunmaya kurucular heyeti reisi yetkilidir.
268
ÇIRAK MEKTEPLERİ CEMİYET-İ TEDRİSİYYESİ
ÜYELERİ
269
19 Abdullah Safa Bey Gelenbevi İdadisi
başmubassırı
20 Ömer Halim Bey Rüsumat Merkez
Manifesto Kalemi hülefasından
21 Abdünnafi Bey Mekteb-i Hukuk
müdavimlerinden
22 Ali Bey Dârüşşafaka tahsildarı
23 Fuad Bey Telgraf ve Posta
Nezareti Telgraf genel müdürü
24 Kazım Bey Eski rüşdiye mektepleri
müfettişlerinden
25 Mehmed İzzet Bey Dârülfünûn Riyaziyat-ı
Âliye muallimi
26 Mehmed Ali Bey Telgraf Posta Nezareti
Posta Nizamat Kalemi müdürü
27 Mehmed Ali Bey İstanbul İhracat ve
Meyva Gümrükleri Manifesto
memuru
28 Mehmed Ali Bey Dârüşşafaka başkâtibi
29 Mehmed Reşad Bey Galata Paket Gümrüğü
Müdürlüğü muayene
memurlarından
30 Mehmed Enver Bey Telgraf ve Posta
Nezareti müfettişlerinden
31 Mehmed Fikri Bey Telgraf ve Posta
Nezareti Mekâtib-i Mühimme
başmemuru
32 Mustafa Şükrü Bey Telgraf ve Posta
Nezareti Şikayet Kalemi
birinci
mümeyyizi
33 Mustafa Bey Dârüşşafaka ve
Mekteb-i Sultanî muallimlerinden
34 Muhyiddin Bey Rüsumat Kontrol Kalemi
hülefasından
35 Musa Kazım Bey Rüsumat Kontrol
Kalemi hülefasından
36 Macid Bey Dârüşşafaka veznedarı
37 Nazım Bey Rüsumat Kontrol
Kalemi başkâtibi
270
38 Necati Bey Kadıköy Numûne
Rüşdiyesi Riyaziye muallimi
39 Nureddin Bey Telgraf Posta Nezareti
Muhasebe Kalemi
hülefasından
40 Vefik Bey İzmir Rüsumat müdürü
271
DÂRÜŞŞAFAKA MEZUNLARI CEMİYETİ
NİZAMNAMESİ44
CEMİYET ÜYELERİ
272
Madde 11- Her sene genel kurulun olağan toplantısında
önceki zabıt hülasasını, idare heyeti raporunu, bütçe ve bilanço
ile üyelerin isimlerini ve sair muameleleri ihtiva eden bir risale
idare heyetince üyelere dağıtılır.
Madde 12- Genel kurulun olağan toplantısına ait gündemi
sırasıyla aşağıdaki maddeler teşkil eder:
1. Genel kurul reis ve katiplerinin seçimi.
2. İdare heyetinin muamelat ve hesaplar raporu.
3. Murakıp raporu.
4. Müzakeresi icap eden diğer maddeler.
5. İdare heyeti ile hesap murakıbının seçimi.
Madde 13- İdare heyetinin raporunda aşağıdaki maddelerin
münderic bulunması şarttır:
1. Cemiyetin bir senelik muameleler ve icraatı ve hal ve
istikbali hakkındaki beyanname ile bir senelik gelir ve gideri
gösteren bilanço.
2. Gelecek sene için yapılması tasavvur edilen işler
hakkındaki program ve bütçe.
Madde 14- Genel kurul idare heyeti reisi tarafından açılır.
Üyelerin üçte biri mevcut olduğu anlaşılırsa müzakereleri idare
için bir reis ve zabıt tutmak için lüzumu kadar katip seçilir ve
daha sonra müzakerelere başlanır. Toplantı nisabı hasıl olmazsa
toplantı üç haftayı geçmemek üzere başka güne tehir ve keyfiyet
idare reisi tarafından mevcut olmayan üyelere bildirilir. İkinci
toplantıda mevcut bulunacak üyeler müzakere için yeterli sayılır.
Madde 15- Genel kurul müzakereleri evvelce tertip ve ilan
olunan gündem dairesinde cereyan eder. Bu gündem en az onbeş
üyenin yazılı müşterek teklifleri üzerine genel kurulca tadil
olunabilir. Olağanüstü toplantılarda daveti mucip olan
meselelerden evvel yeni teklifler müzakere olunamaz. İdare
heyeti üyeleri müzakerenin her safhasında söz almakta sair
üyelere takdim olunur. Müzakere usulüne dair beyanat için her
zaman söz verilir.
Madde 16- Genel kurul kararları aşağıdaki maddeler müstesna
olmak üzere ekseriyet-i nisbiye ile alınır.
1. Seçimlerde mutlak çoğunluk şarttır. Fakat oy tasnifinde
kesin çoğunluk hasıl olamadığı anlaşılırsa ikinci bir seçim yapılır
ve netice kabul olunur.
2. İdare heyeti veya üyelerden biri hakkında güvensizlik
kararı itasında genel kurulun üçte ikisi hazır bulunmak ve bunlar
arasında üçte iki çoğunluk hasıl olmak şarttır.
273
3. Nizamnamenin tadilinde nisab-ı ekseriyet kayıtlı üyelerin
en az yarısından bir fazlasının toplanmasına ve bu birleşimde
mevcut üyelerin üçte iki çoğunluk sağlamasına bağlıdır.
Madde 17- Kongre zabıtlarıyla kararları ve seçim sonuçları
genel kurul reisi ile genel katip tarafından imza ve seçimlerin
sonuçları ilan olunur.
Madde 18- İdare heyeti genel kurul kararlarını tatbik ve bunun
haricinde salahiyettar olduğu cemiyet işlerini re'sen tedvir eder.
İdare heyeti onaylı bütçe dairesinde sarfiyatta bulunur. Cemiyetin
mührünü kullanma hakkı idare heyetine aittir.
Madde 19- İdare heyeti genel kurulda seçilen ve en çok oy
alan yedi zattan teşkil olunur. Seçilen diğer kişiler namzet olarak
inhilal vukûunda kazanmış oldukları oylar sırasınca idare
heyetine alınır.
Madde 20- İdare heyeti üyeleri kendi içlerinden birini reis
seçecekleri gibi kâtib-i umumi, muhasebeci, veznedar, idare
müdürü vazifelerini ifa edecek kişileri de aynı şekilde aralarında
seçerek tayin ederler. Bu seçimin icrasında bütün idare heyeti
üyelerinin hazır bulunması şarttır. İlk birleşimde bu mümkün
olmadığı halde ikinci birleşime talik ve o zaman seçim mevcut
üyelerin çoğunluğuyla icra olunur.
Cemiyetin bütçesi müsait olduğu takdirde muhasebecilik,
veznedarlık, idare müdürlüğü vazifelerinde idare heyetine yardım
etmek üzere icab ettiği kadar muvazzaf memur istihdam
olunabilir.
Madde 21- İdare heyeti reisi cemiyetin de mümessil ve
murahhas sorumlusudur. Kâtib-i umumi idare işinde reise yazı
işlerinde yardımcı olur.
Madde 22- İdare heyetinin müddeti bir seneden ibarettir.
Üyelerin tekrar seçimi caizdir.
Madde 23- İdare heyeti en az onbeş günde bir defa toplanır ve
mutlak çoğunlukla karar alır. Oylar eşit olursa reisin bulunduğu
taraf tercih olunur. Kararların her şeyden evvel sonuçlandırılması
lazım olup, gerekçe gösterilmeksizin tehiri caiz değildir.
Madde 24- Peşpeşe üç birleşime mazeretsiz olarak iştirak
etmeyen üye müstafi sayılır.
274
müsaadesiyle vaki olacak teberruat ve tertib edilecek seyahatler
ve saireler hasılatı.
Madde 26- Cemiyetin masrafları idare işinin gerektirdiği
sarfiyattır.
Madde 27- Özel günlerde ve istek edildiği zamanlarda
tanışmak üzere cemiyetin alamet-i farikası (amblemi) olacaktır.
Madde 28- Cemiyetten istifa edenler veya ihraç olunanlar
herhangi bir istirdad ve zarar ziyan tazmini iddiasında
bulunamazlar.
Madde 29- Cemiyet fesholunursa veya kendi kendini
feshederse malları Dârüşşafaka'ya verilecektir.
275
DÂRÜŞŞAFAKA MARŞI 45
276