You are on page 1of 50

TÜRKÇE

7.SINIF
DERS
NOTLARI

ADNAN BARAN
ÖNER
SÖZCÜKTE ANLAM

1. Gerçek (Temel) Anlam 2. Yan Anlam


Bir sözcüğün akla gelen ilk anlamına Bir sözcüğün gerçek anlamından tam olarak
gerçek(temel) anlam denir. Aynı kopmadan gerçek anlamıyla görev, şekil
zamanda sözlük anlamı olarak da benzerliği ilişkisi kurularak kazandığı yeni
adlandırılır. anlama yan anlam denir
Örnekler: Örnekler:
* Kıyafetlerini boş bir bir dolaba koydu. * Bu sabah kapımın kolu kırıldı.
(boş: İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir “kol” sözcüğü gerçek anlamıyla bir organı
şey bulunmayan) karşılar. vücudumuzun iki tarafında bulur
ve onu hareket ettirebiliriz. “kapı kolu” da
* Evin perdelerini geçen ay değiştirdik. kapının yapısının iki tarafında yer alır ve
(perde: pencerelerin önüne takılıp ışığın hareket ettirilebilir. “kapı kolu” biçimi ve
girmesini engellemeye yarayan örtü) işlevi açısından kolumuza benzediği için
yan anlam özelliği taşır.
* Kör bıçakla dalı kesmeye çalışıyor.
(kör: Keskinliği yeterli olmayan)
3. Mecaz Anlam
Sözcüğün gerçek anlamından tamamen
uzaklaşarak kazandığı yeni anlama mecaz
anlam denir.
Örnekler: 4. Terim Anlam
* Geç kalınca tiyatro biletimiz yandı. Bir bilim dalına, sanat koluna, spora,
mesleğe ait kavramların karşılığı olan
“yanmak” filli gerçek anlamıyla “ateş
sözcüklerin taşıdığı anlama terim
almak, tutuşmak”tır. Örnekte ise
anlam denir.
“biletimiz yandı” ifadesiyle “biletin alev
Örnekler:
alması” anlatılmamaktadır. “yanmak” fiili
Coğrafya: ekvator, izohips, boğaz…
mecaz anlam kazanmış ve “geçerliliğini
Tiyatro: perde, senaryo, rol…
yitirmek” anlamıyla kullanılmıştır.
Müzik: nota, sol anahtarı…
* Boş sözlerle beni oyalamayın.
Resim: Portre, tuval…
(boş: Bir işe yaramayan)
Futbol: gol, ofsayt, penaltı…
Geometri: açı, üçgen, yamuk…

Uyarı: Bir sözcüğün anlam özelliği cümleye


göre değişebilir.
Duruma bir de bu açıdan bakmalısın
( Mecaz anlam)
Eşkenar üçgenin tüm açıları eşittir.
( Terim anlam)
SÖZCÜKLER ARASI ANLAM

EŞ SESLİ (SESTEŞ) SÖZCÜKLER EŞ ANLAMLI (ANLAMDAŞ) SÖZCÜKLER


Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde Yazılışları farklı, anlamları aynı olan
anlamları farklı olan kelimelerdir. Eş sesli sözcüklere eş anlamlı sözcük denir. Eş anlamlı
kelimelr arasında hiç bir anlam ilişkisi yoktur.
sözcükler kalıplaşmış söz öbekleri dışında
Eş sesli kelimelerde tüm anlamlar mutlaka
genellikle birbirlerinin yerine kullanılırlar.
gerçek anlamlıdır. Mecaz ve yan anlamlılıkla eş
seslilik olmaz.
SÖZCÜK EŞ ANLAMLISI
NOT: Hem yazılışları aynı olan hem de Konuk Misafir
aralarında anlam bağı bulunan sözcüklere Ulus Millet
'' kökteş'' (ortak köklü) sözcükler denir. Bu Cahil bilgisiz
sözcükler bir anlamıyla isim, diğer anlamıyla Cesur yürekli
fiil kökünde bulunurlar. Cimri pinti
Nalburda üç kilo boya aldık. (İsim) Ek ilave
Dün akşama kadar salonu boyadım. (Fiil) Eser yapıt
Nasihat öğüt
NOT: Anlamları ve sözyleyişleri birbirinden Nesil kuşak
farklı olup yazılışları düzeltme işaretiyle (^)
yazılan sözcükler eş sesli değildir.
"hala" ve "hâlâ", "kar" ve "kâr", "adet" ve
"âdet" YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER
Anlamları aynı yani eş anlamlı görünen ancak
aralarında az da olsa anlam farkı bulunan
ZIT (KARŞIT) ANLAMLI SÖZCÜKLER
kelimelere yakın anlamlı sözcükler
Anlam bakımından birbiriyle çelişen
denilmektedir.
sözcüklerdir.
İstemek dilemek
Uzun ince bir yoldayım Usanmak sıkılmak
Gidiyorum gündüz gece Uğraşmak didinmek
Siyah-beyaz, uzun-kısa, aşağı-yukarı, ileri- Mutluluk sevinç
geri, var-yok, gelmek-gitmek, istemek dilemek
usanmak sıkılmak
NOT: Türkçede her sözcüğün zıt anlamlısı donmak üşümek
çekinmek kaçınmak
yoktur. Sözcüklerin olumlu - olumsuz biçimleri
zıt anlam taşımaz.
Sözünü onaylamadığım için bana darıldı.
Sesli sessiz olumsuz anlam Toplantıya çağrılmazsa bize gücenir.
Sevinmek sevinmemek Olumsuz anlam Neden yalan söylüyorsun.?
Bu davranışların yanlış.

SOMUT VE SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER

SOMUT ANLAMLI SÖZCÜKLER SOYUT ANLAMLI SÖZCÜKLER

Beş duyu organımızdan biri veye birkaçı ile Beş duyu organımızın hiçbirisi ile
algılayabildiğimiz kavramları karşılayan algılayamadığımız, varlıklarını akıl ve sezgi
sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir. yoluyla bildiğimiz kavramları akrşılayan
sözcüklere soyut anlamlı sözcükler denir.
"ağaç, insan, dağ, kalem, bulut, hava, ışık, ısı,
sıcaklık, rüzgar , ses..." somut sözcüklerdir. Rüya, zeka, endişe, korku, sevgi, öfke...
NOT: Bir sözcük gerçekte somut iken kullanuldığı cümleye göre soyut, soyut anlamlı bir cümle de somut
anlam kazanabilir. Çünkü cümleler kullanıldıkları cümleye göre anlam kazanırlar.

Bu yol okulun önüne çıkar. Başarının tek bir yolu vardır: Çalışmak

NOT: Soyut anlamlı bir sözcük bazen cümle içinde benzetme yoluyla somut anlamda kullanılabilir. Buna
somutlaştırma denir.
Öfke, patlayan bir volkandır.
NOT: Somut anlamlı bir sözcük bazen cümle içinde soyut anlamda kullanılabilir Buna da soyutlaşma denir.
Eğerli sanatçımız, proğramımıza renk kattılar.

GENEL VE ÖZEL ANLAMLI SÖZCÜKLER


Ortak nitelikleri olan varlıkların tümünü veya bir bölümünü anlatan sözcüklere “genel anlamlı sözcükler”
Ortak nitelikleri olan varlıkların birini anlatan sözcüklere ise “özel anlamlı sözcükler” denir.

NOT: Bir sözcüğün genel ya da özel anlamlı olması, birlikte kullanıldığı sözcüğe göre değişir.

“varlık – canlı – hayvan – sürüngen – yılan – kobra”


GENEL . . . . . . . . . ↔ . . . . . . . . ÖZEL

NİCEL VE NİTEL ANLAMLI SÖZCÜKLER


Varlıkların sayılabilen ölçülebilen özelliklerini anlatan sözcükler nicel anlamlı sözcüklerdir.
Sayılamayan özelliklerini anlatan sözcükler ise nitel anlamlıdır.

Evin geniş bir salonu vardı. (Salonun ölçülebilen özelliğini gösterir. Nicel anlam)
Eve gelince bir tabak yemek yedi. (Miktarı bellidir. Nicel anlam)
Uzun yolda araba kullanmak için sabırsızlanıyorum. ( Mesafe bildiriri. Nicel anlam)

Ekşi yoğurdu ayran yaparak değerlendirebilirsin. (Nitel anlam)


Annemin lezzetli yemekleri burnumda tütüyor. (Nitel anlam)
Güleç yüzüyle çevresine neşe saçıyordu. (Nitel anlam)

YANSIMA SÖZCÜKLER NOT: Yansıma sözcükler, sadece seslerin taklidi


Doğada bulunan canlı veya cansız varlıkların ile oluşur. Görme duyusuna ait bazı kelimeler,
çıkardığı seslerden esinlenerek ve o sesleri taklit yansıma sözcükleri andırsa da yansıma olarak
kabul edilmez.
ederek ortaya çıkan
* Güneş bugün pırıl pırıl parlıyor.
kelimelerdir.Bazen anlatımlarını güçlendirmek için
* Bugün yine ışıl ışıl bir güne merhaba diyoruz.
yansıma sözcükler kullanma ihtiyacı duyar.
NOT: Yansıma sözcükler cümle içerisinde isim,
Doğadaki bazı varlıkların çıkardıkları sesler, sıfat, zarf veya fiil gibi çeşitli görevlerde
bazen o varlıklarla ilgili bazen de benzer kullanılabilirler.
oldukları başka durumları ifade ederken Çıtır pastalarından yemek için sabırsızlanıyorum.
kullanılabilir. (sıfat)
* Dışarıdaki gürültünün nedenini biliyor musun? * Bebekler içeride mışıl mışıl uyuyor. (zarf)
* Sürekli hıçkırık tutuyor. (isim)
* Maymun elindeki çekirdekleri çıtır çıtır yedi.
* Zincirle bağlı olan köpek bize havlıyor. (fiil)
* Annemin horultusundan gece boyunca
UYARI: Eğer yansıma sözcük, gerçek anlamdan
uyuyamadım.
uzaklaşarak mecaz anlamda kullanılırsa yansıma
Örnek: Güneş bugün pırıl pırıl parlıyor. özelliğini yitirir.
* Bugün yine ışıl ışıl bir güne merhaba diyoruz. * Toplantıda ıkıntıdan patlayacaktım neredeyse.
ANLAM OLAYLARI

AD AKTARMASI (MECAZ-I MÜRSEL) DOLAYLAMA


Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün, başka bir
Tek kelimeyle belirtilecek bir kavramı birden
sözün yerine kullanılmasına ad aktarması denir.
çok kelimeyle anlatmaya dolaylama denir.
* Seni şirketten aradılar.
* Ben ortaokulda Akif’i çok okudum. Aslan ormanlar kıralı
* Öğretmen içeri girince sınıf ayağa kalktı. Balık derya kuzusu
Sinema beyaz perde
Pamuk beyaz altın
GÜZEL ADLANDIRMA Kaleci file bekçisi
Bazı sözcüklerin doğrudan söylenmesi Kömür kara elmas
insanları rahatsız eder ya da insanlar bu Pele siyah inci
sözcükleri kullanmaktan kaçınırlar. Böyle
sözcükleri daha güzel sözcüklerle ifade tmeye
güzel adlandırma denir.
Gömmek toprağa vermek
Ölüm rahmetli olmak
Özürlü engelli
Sağır işitme engelli
Cin üç harfliler

TEŞBİH (BENZETME)
Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak için aralarında değişik yönlerden ilgi bulunan iki
şeyden zayıf olanın kuvvetli olana benzetilmesine benzetme denir. Çoğunlukla benzetme yapılırken
birbirleri ile ilgi kurulan varlıklar arasındaki ilişki bi¬linmektedir.
Tam bir benzetmede dört temel unsur vardır:
* Benzeyen: Zayıf unsur.
* Benzetilen: Kuvvetli unsur.
* Benzetme yönü: İki unsur arasındaki benzet¬me sebebi.
* Benzetme edatı: Benzetmede kullanılan “gibi, kadar” edatlarıdır.

Serkan keçi gibi inatçı bir çocuktur


Benzeyen Benzetilen B. Edatı B. Yönü

KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS)
İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin verilmesine kişileştirme denir. Bu sanatta hayvanlara,
bitkilere ve diğer varlıklara insana özgü özellikler verilerek ifade daha çekici hâle getirilir, duygular
daha güzel anlatılır.
* Yaslı yollar bize derdini anlatıyordu.
* Erik ağaçları baharın gelişini kutlamaktaydı.
* Bu eski masanın bize anlatacak çok şeyi vardır.
* Elif kadının kağnısının tekerlekleri vatan toprağına kurtuluş gününü fısıldıyordu.
KONUŞTURMA (İNTAK)
İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların ağzın¬dan söz söyleme sanatına intak(konuşturma) denir.
İntak (konuşturma), genellikle teşhis (kişileştirme) sanatı ile birlikte kullanılır. Teşhis sanatı ile insan
özelliği içinde gösterilen varlıklar konuşturulduğu zaman intak sanatı yapılmış olur.

* Kurnaz tilki sesini yumuşatarak, ona


Dedi ki: ”Kardeşciğim artık dostuz;
Müjde getirdim sana in de öpüşelim;
Barış oldu hayvanlar arasında.”

* Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim, / Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.

DEYİM AKTARMASI

A. İNSANDAN DOĞAYA YAPILAN AKTARMA B. DOĞADAN İNSANA YAPILAN


İnsana ait özelliklerin doğadaki varlıklara AKTARMA
verilmesiyle olur. Doğadaki varlıklar ve kavramlara
* Gecenin serinliğinde yola çıkan köylüler, karşılayan özelliklerin, insan için
rüzgarın iri kayaların arasında yayılan hisli kullanılmasıdır.
sesini dinliyordu. * Babası Ahmet'in okula gitmediğini
( Hisli olma insana özgüdür; bu durum öğrenince esip gürledi.
rüzgara aktarılmıştır.

D. DUYULAR ARASI AKTARMA


C. DOĞADAN DOĞAYA AKTARMA
Herhangi bir duyu organı ile ilgili bir
Doğadaki farklı niteliklerin yine doğadaki
kavramın başka bir duyu organına
farklı farklı varlıklara aktarılmasıyla olur.
aktarılmasıyla yapılır.
* Bir aslan miyav dedi * Onun ağzından tatlı bir söz çıkmaz.
Minik fare kükredi
Fareden korktu kedi
Kedi pırr uçuverdi
SÖZ ÖBEKLERİNDE ANLAM

İKİLEMELER
* İki sözcüğün bir araya gelerek oluşturduğu kalıplaşmış söz öbeklerine ikileme denir.
* İkilemeler, kalıplaşmış ve bir araya gelip bir anlam kazanmış söz öbeğidir.
* İkilemeler daima ayrı yazılır ve araya herhangi bir noktalama işareti gelmez.

A. Aynı sözcüğün iki kere B. Eş anlamlı ya da yakın anlamlı sözcüklerin


kullanılmasıylaoluşabilir. kullanılmasıyla oluşabilir.

* Çocuklar, içeride güzel güzel ounuyorlar. * Doğru dürüst bir iş bulunca evlenecekmiş.
* Kadının yanına usul usul yaklaştı. * Lütfen sen de yalan yanlış konuşma.
* Sarhoş adam, masada dertli dertli * Üzerinde eski püskü bir ceket vardı.
konuşuyordu. * Çocuklar burada akıllı uslu oynadılar.

C. Zıt anlamlı sözcüklerin kullanılmasıyla D. Biri anlamlı, diğeri anlamsız olan sözcüklerle
oluşur. oluşabilir.
* Seninle iyi kötü günlerimiz oldu. * Tahtaya eğri büğrü bir şekil çizdi.
* Hayatta inişli çıkışlı yollar mutlaka olur. * Dün gece olanları yarım yamalak anlattı.
* Onunla aşağı yukarı on yıldır tanışıyoruz.

F. Yansımalı sözcüklerin tekrarıyla oluşabilir.


E. İkisi de anlamsız sözcüklerle oluşabilir. * Bu saat tıkır tıkır çalışıyor.
* Yanıma eciş bücüş bir kız yaklaştı.
* Hıçkıra hıçkıra ağlayarak sınıfa girdi.
* Çok fazla abur cubur yememelisiniz.

DEYİMLER 3. Deyimler farklı farklı söz


Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden grupları biçiminde meydana gelmişlerdir.
çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu Deyimleri oluşum şekillerine göre aşağıdaki
karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarına “deyim” gibi sınıflandırılabiliriz.
denir. * İsim Tamlaması Biçiminde Olanlar
Ateş pahası, ekmek kapısı, balık istifi, eşek
Deyimlerin Özellikleri
şakası, anasının gözü vb.
1. Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin
* Sıfat Tamlaması Biçiminde Olanlar
yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse
Kara cahil, deli fişek, yarım ağız, püsküllü bela
yerine başka bir sözcük getirilemez. Farklı bir
vb.
sözcük getirilir veya sözcüklerin yeri
* Kurallı Bileşik Sıfat Biçiminde Olanlar
değiştirilirse, ifade etmeye çalışılan düşünce
Çenesi düşük, içten pazarlıklı, eli açık, maymun
anlamlı ve cümle akşına uygun olsa bile kullanılan
iştahlı, gözü kara vb.
söz grubu deyim sayılmaz.
* Mastar Grubu Biçiminde Olanlar
* “Başını taştan taşa vurmak” deyimi “kafasını
Acemilik çekmek, ciğeri beş para etmemek,
taştan taşa vurmak” biçiminde söylenemez.
suratı bir karış asılmak, iki ayağını bir pabuca
* “Tut kelin perçeminden” deyimi” kelin
sokmak, etekleri zil çalmak, göz dikmek, aldırış
perçeminden tut” biçiminde kullanılamaz.
etmemek vb.
* Cümle Biçiminde Olanlar
2. Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz
Adet yerini bulsun. Dostlar alışverişte görsün.
gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim
Delik büyük yama küçük. Fol yok yumurta yok.
oluşturamaz.
Ayıkla pirincin taşını vb.
* Ağzını aramak * Bozuntuya vermemek
(Eksiltili cümle, ikileme vb biçiminde olan
* Fikir yürütmek * Ekmeğini taştan çıkarmak
deyimler de vardır.)
4. Ne kadar fazla sözcükten oluşursa oluşsun ATASÖZLERİ
deyimler tek bir kavramı ya da Atasözü: Deneyimlere, gözlemlere dayanılarak
durumu karşılar. Deyimleri atasözlerinden söylenmiş ve halka mal olmuş öğüt verici
ayıran en önemli özellik de budur.
nitelikteki sözlerdir.
Atasözlerinin arka planında öğüt verme, ders
Atasözlerinin Özellikleri
çıkarma gibi unsurlar varken deyimler yalnızca
1. Atasözleri, anonimdir yani söyleyeni belli
bir durumu bir kavramı belirten anlatım
olmayan sözlerdir.
kalıplarıdır.
“Yolcu yolunda gerek.” Bu sözü ilk kimin
* Çoban kulübesinde padişah rüyası
söylediği belli değildir. Artık halkın ortak malı
görmek: Hayalcilik
olmuştur.
* Üstüne tuz biber ekmek: Kusuru artıracak
harekette bulunmak 2. Atasözleri kalıplaşmış sözlerdir. Bu yüzden
* Suya götürüp susuz getirmek: Herhangi bir atasözünü oluşturan sözcüklerin yerine bu
işte diğerini alt etmek sözcüklerin eş anlamlıları ya da yakın
* Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsatı kaçırmak anlamlıları getirilemez, sözcüklerin yerleri
* Havanda su dövmek: Boşuna uğraşmak değiştirilemez.
* Deveye sormuşlar: Neden boynun eğri? Paça ıslanmadan balık tutulmaz. (Doğru)
“Nerem doğru ki” demiş: İşin her tarafının Pantolon ıslanmadan balık avlanmaz. (Yanlış)
bozuk olması durumu Balık tutulmaz paça ıslanmadan. (Yanlış)

5. Deyimlerin büyük çoğunluğu mecaz anlamlıdır, 3. Atasözleri cümle şeklindedir ve mutlaka bir
yani deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları öğüt içerir.
anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam farklıdır. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
* Küplere binmek: Sinirlenmek (Küpün üzerine Rüzgâr eken fırtına biçer
oturmak anlamında değildir.) 4. Atasözlerinden bazıları aynı anlama gelir.
* Derdini dökmek: Çekilen sıkıntıların bir bir Bir elin nesi var, iki elin sesi var. & Yalnız taş
anlatılması. duvar olmaz.
* Ayağının tozuyla: Gelir gelmez Öfkeyle kalkan zararla oturur. & Keskin sirke
* Burun kıvırmak: Beğenmemek küpüne zarar.
* Sinekten yağ çıkarmak: Olamayacak yerden
çıkar sağlamaya çalışmak 5. Atasözlerinden bazıları zıt anlamlıdır.
* Ağzı açık ayran delisi: Aptal aptal bakan Eğri oturup doğru konuşalım. & Doğru söyleyeni
avanak dokuz köyden kovarlar.
düşenin dostu olmaz. & Dost kara günde belli
6. Sayıları az da olsa gerçek anlamlı deyimler olur.
de vardır. Deyim içindeki sözcüklerin 6. Atasözleri, anlam özellikleri açısından üç
karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı bölümde ele alınır:
anlam aynıdır.
* Çoğu gitti azı kaldı: Yapılmakta olan işin en a. Gerçek Anlamlı Atasözleri: Tüm sözcüklerin
önemli, en zor bölümü bitti. gerçek anlamında kullanıldığı sözlerdir, mecazlı
* İyi gün dostu olmak: Sadece iyi günlerde bir ifadeye yer verilmez.
görünmek. Çok konuşan çok yanılır.
* Kimi kimsesi olmamak: Yakını, eşi, dostu İnsanın canı acıyan yerindedir
bulunmamak. b. Mecaz Anlamlı Atasözleri: Sözcüklerden en
* Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay az birinin gerçek anlamı dışında kullanıldığı
sözlerdir.
Acı patlıcanı kırağı çalmaz.
ÖZDEYİŞLER Rüzgâr eken fırtına biçer (Rüzgâr ve fırtına
Bir düşünceyi, bir duyguyu özlü bir şekilde mecaz anlam taşımaktadır.)
anlatan, kim tarafından söylendiği belli olan
sözlerdir. c. Hem Gerçek hem Mecaz Anlamlı Atasözleri: İki
* Fenalıkların ilki ve en büyüğü, haksızlıkların anlama da gelebilecek şekilde kullanılan
cezasız kalmasıdır. (EFLATUN) sözlerdir.
* Sanatsız kalan bir milletin hayat Hamama giren terler. Mal canın yongasıdır.
damarlarından biri kopmuş demektir. (M. Kemal Ağaç yaş iken eğilir.
ATATÜRK)
PARÇADA ANLAM

PARAGRAF
Paragraf, bir düşünceyi tam olarak anlatabilmek için bir araya getirilen cümleler topluluğudur.
Paragrafın bütün cümleleri aynı konuyu işler ve aynı düşünceyi açıklar ya da destekler.
Tek bir düşünce etrafında oluştuğundan kendi içinde bir bütünlük gösterir; kendinden önceki ya da
sonraki paragraflara bir bağlılık göstermez

PARAGRAFIN ANLAM YÖNÜ


*Ana düşünce, bazen de yazının bütününe
sindirilmiş durumdadır. Bu durumda ana düşünce
PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE (ANA FİKİR) paragraf yorumlanarak, anlatılanlardan hareketle
Yazar veya şairler bir konu aracılığı ile belirli bulunur.
bir anlatım yöntemini kullanarak okuyucuya Bu bilgiler göz önüne alınarak ana düşünce bulu-
bir mesaj ulaştırır. Parçada okuyucuya nurken parçada şu sorulara cevap aranmalıdır:
verilmek istenen asıl düşünceye ana – Yazar bu parçayı hangi amaçla yazmıştır?
düşünce denir. Bir parçanın yazılmasının amacı – Bize ne anlatmak istemektedir?
ana düşüncedir, parçanın konusu da parçanın Bu sorulara cevap aranırken karşımıza çıkacak dü-
yazımı için araç niteliğindedir. şünceleri, kendi görüşümüze göre
Ana düşüncenin bazı özellikleri: değerlendirmemeliyiz. Parçada bizim kabul
etmediğimiz, hatta tam tersini düşündüğümüz bir
* Ana düşünce bir yargı bildirir.
fikir işleniyor olabilir. Yazılanlardan hareketle ve
* Parça okunduğunda herkesin vardığı ortak yazara göre doğrular bulunmalıdır.
düşüncedir.
* Parçayı kapsar nitelikte genel bir yargıdır. NOT 1Parçanın ana düşüncesi, parçanın bütününü
kapsar. Ana düşünce bulunurken sınırlamaya ve
*Parça tek cümle ile özetlenecek olsa bu ana kapsayıcılığa dikkat edilmelidir. Ana düşünce olarak
düşünce cümlesi olur.
belirlenecek ifade parçanın tamamını kapsayıcı
Bir parçada ana düşünceyi bulmak için şu yolu
nitelikte olmalıdır. Çünkü parçanın bir kısmını
izleyebiliriz:
karşılayan düşünce ana düşünce olamaz.
*Öncelikle konu bulunmalıdır. Türk milletini şiirsiz düşünemeyiz. O, asırlar boyu

*Yazarın konuyu ele alış amacının ana şiirle düşünmüş, şiirle konuşmuştur. Kahramanlık-
larını şiirle ifade etmiş; üzüntülerini, sevinçlerini
düşünceyi oluşturduğu unutulmamalıdır.
şiirle dile getirmiştir. Analar, çocuklarını şiirle
*Parçadaki bağlayıcı kavramlar varsa avutmuş, şiirle uyutmuştur. Ölenlerin arkasından
belirlenmeli; çünkü “kısacası, sonuçta, oysa, şiirle ağlanmıştır. Sözün özü, Türk milleti şiir zevki
bence, özetle, aslında” gibi ifadelerden sonra olan ve şiire yatkın bir millettir.”
ana düşünce gelebilir.
*Örnek verilmişse örnekten önceki yargının
ana düşünceyi verebileceği hatırdan
çıkarılmamalıdır.
*İyi bir paragrafta ana düşünce bir cümle
şeklinde parçanın başında, sonunda veya
herhangi bir yerinde verilir. Paragraftaki
diğer cümleler ise ana düşünceyi açıklayıcı ya
da destekleyici nitelikte olur.
NOT 2 Ana düşünce bazen de parçanın girişinde 2. PARAGRAFTA YARDIMCI
yani ilk cümlede verilebilir.
DÜŞÜNCELER
Oyun, çocukların ruhsal eğitiminde önemli bir yer
tutar ve gelişmelerini sağlar. Oyundan ve
oyuncaklardan mahrum bazı çocukların, gelecekte Parçada ana düşünce ortaya konurken bu
asık yüzlü, somurtkan ve çekilmez kişiler düşünceyi açıklayıcı ve destekleyici nitelikte
oldukları görülmüştür. Oyunlar, aşırı olmadığı
başka düşüncelerden yararlanılır. İşte parçada
sürece, çocuklar için vazgeçilmez eğlence
ana düşünceye zemin oluşturan bu
kaynaklarıdır.”
düşüncelere yardımcı düşüncedenir.
Bu parçanın bütününde “oyun ve oyuncağın, çocu-
ğun ruhsal gelişimi için gerekli olduğu” düşüncesi
Yardımcı düşünceler;
işlenmiştir.
* Parçada sayı olarak birden fazladır.
*Parçayı tam olarak kapsamaz.
NOT 3 Ana düşünce, bazı parçalarda son *Ana düşüncenin sınırlarını çizer.
cümlede bulunabilir.
*Ana düşüncenin anlaşılmasını sağlayıcı nitelik-
tedir.
Kişilerin tek başlarına bir güçleri yoktur;
çabalarının sonucu, dünyanın genel tablosu içinde
pek fark edilmez. Hayatta işler, genel bir iş
bölümüne göre yürütülür. Bu iş bölümünde tek
adamın payı bir yağmur damlası kadardır. Gene de 3. PARAGRAFTA KONU
her damla, taşkını artırır; her el insanlığın
mutluluğuna ya da sefaletine bir şeyler katar.” Üzerinde durulan, hakkında yazı yazma gereği
hissedilen her türlü kavrama konu denir. Konu,
NOT 4 Ana düşünce bazen yazının içinde bir yazarın mesajını okuyucuya ulaştıran bir
cümle olarak geçmez. Ana düşünce parçanın araçtır. Yani yazının yazılış amacı değil, amaca
bütününde olabilir. Okuyucu, bütün parçayı götüren bir araçtır.
değerlendirerek ana düşünceye kendisi ulaşır.

El halısında desen, göz değmesin diye nazar bon- Parçanın konusu bulunurken şunlara dikkat
cuğu; serilen eve bolluk getirsin diye bereket edilmelidir:
ağacı; birlik ve beraberlik, dirlik ve düzen 1. Parçada en çok tekrar edilen sözcükler
getirsin diye zincir hâline getirilmiş halkalar üzerinde yoğunlaşılmalıdır.
şeklinde gösterilir.” 2. İlk cümlelere dikkat edilmelidir, çünkü konu
ilk cümlelerde verilebilir.
NOT 5 Bazı parçalarda asıl mesajı dolaylı olarak
3. Konu, parçanın tamamını kapsar nitelikte
verilir. Bu yapılırken karşılaştırma ve benzetme
olmalıdır. Ancak konuyu ararken genellemeye
yapılır. Bu tip parçalarda ana düşünce parçada
gidilmemelidir. Konu, mümkün olduğunca
bir cümle olarak geçmez. Ana düşünce, parçanın
parçayı da kapsayıcı şekilde daraltılmalıdır.
bütününe sindirilmiş biçimdedir ve okuyucunun
bulması amaçlanır. Herkes lider olamaz. Kitleleri peşinden
sürükleyip götürebilmek için birçok olumlu
Şimdi bir heykeltıraş düşününüz. Gevşek ve
niteliğin bir kişide toplanması gerekir. Bilgi,
çürük bir zemin üzerine güzel, mükemmel bir
çalışkanlık, disiplin, karizma, iyi hitabet, güçlü
heykel yapmaktadır. Bu heykeli bir an için herkes
sezgiler… Bu nitelikler de yetmez. Ayrıca lider
beğenebilir. Fakat zemin çürük olduğundan bu
çok okumalı, çok çalışmalıdır. Toplum için
heykel yaşayamaz. Harçlarla ne kadar kuvvetli
fedakârlıkta bulunmalıdır.”
dayanak yapılırsa yapılsın yıkılır. Çünkü zemini
gevşektir.”
4. PARAGRAFTA BAŞLIK 6. PARAGRAFTA OLAY, YER, ZAMAN,
Konuyu en iyi şekilde kapsayıp yansıtan ve ŞAHIS VE VARLIK KADROSU
birkaç sözcükten oluşan sözcük
grubuna başlık denir. Yer, zaman, şahıs öğeleri kullanılarak belirli bir
Başlık; kural çerçevesinde oluşturulan edebî metinlere
olay yazıları denir. Öykü, roman, masal, fabl gibi
* İlgi çekici ve düşündürücüdür.
türler olay yazılardır.
* Konu hakkında bilgi verir.
*Ana düşünceyi çağrıştırır. Güneşli bir nisan sabahıydı. Çoban Haydar, her
zamanki gibi koyunları ve keçileri ahırdan
* Parçanın bütünü okunduğunda daha iyi
çıkarıp köylerinin yanındaki meraya doğru yola
kavranır.
koyuldu. Amacı sürüyü otlatmak, kış boyunca iyi
“Çocuklar doğar. beslenemeyen koyunları ve keçileri taze otlarla
Dünyaya bakar, iyice doyurmaktı. Köyün hemen yanındaki bu
Sevimli mi sevimli mera, bahar gelince bereketlenir, yeşilin bin bir
Yürüdükçe, tonuyla bezenirdi.”
Yol yordam öğrenir.
Uçtukça uçar. Olay: Haydar’ın sürüyü meraya götürmesi
Koştukça bir ceylan gibi” Zaman: Nisan sabahı
Başlık: Çocuklar Mekân: Köyün yanındaki mera
Şahıs Kadrosu: Çoban Hayda

5. PARAGRAFTA ANAHTAR KELİME


7. PARAGRAFTA DUYGULAR
Bir cümlenin veya sözün yansıtmak istediği
anlam için en büyük ipucunu veren ana kavram Paragrafta yazarın iç dünyasına ait
veya kelimeye anahtar kelime denir. pişmanlık, küçümseme, beğenme, korku, sitem
vb. izlenimlere yer verilmesidir.

Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü Dışarıda çok güzel kar yağıyordu. Pencerenin
öğrenen bir kişi, öncelikle kendine olan önüne oturup kar yağışını seyrediyor, kar
güvenini artırır. Bu ise aynı zamanda düşünce tanelerinin beyaz gülücükler dağıtarak süzüle
ufkunu geliştirip geniş bir görüş açısı süzüle yere inmesini seyretmekten
sağlayarak olayları inceleme yeteneği büyük sevinç duyuyordum. Bu sırada yandaki
kazandırır. Ayrıca okuyan kişiler çok okumanın kanepede oturan dedeme heyecanla seslendim:
beraberinde getirdiği zengin kelime dağarcığı- “Dede, bak! Her yer nasıl da bembeyaz oldu!”
na sahip oldukları için, etkileyici ve güzel Dedem dışarı baktı ve bana; “Evet benim güzel
konuşarak hitap ettikleri kişilerde etki de kızım, tıpkı pamuk tarlası gibi.” dedi.
uyandırırlar.”
DUYULAR: neşe, heyecan
Anahtar Kelimeler: okumak, öğrenmek, güven,
düşünce ufku, kelime dağarcığı

8.PARAGRAFTA DUYULAR
Parçada yazar “görme, işitme, dokunma (hissetme), tatma, koklama” duyularından yararlanabilir.

Bu mahallede oturanlar yaz sabahları ağaçlara yuva yapan bülbüllerin sesleriyle ve mis gibi
kokan çiçeklerle uyanırlar. Ancak güneş, perdeleri aralayıp odalara sızdığında duyulan sadece kuş sesleri
değildir. Çocuklar uyanmış ve cıvıl cıvıl sesleriyle sokakta oynamaya başlamışlardı.
DUYULAR: görme, işitme, koklama
9. PARAGRAFTA KARAKTER
Bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkasından ayıran temel belirti ve bireyin davranış biçimlerini
belirleyen özelliklere karakter denir. “Uysal, kararlı, inatçı, sorumluluk sahibi, disiplinli” gibi kavramlar
karakterdir.
“Vatanını ve milletini çok seven Atatürk, bu uğurda canını feda etmekten kaçınmazdı. Ülkesi ve milleti
için girdiği savaşlarda hep ön safta yer alması bunun en güzel örneğidir.”
KARAKTER: vatanseverlik” dile getirilmiştir.

PARAGRAFIN YAPI YÖNÜ

1. PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ
Paragrafı oluşturan cümlelerin her birisinin kendine özgü yeri vardır. Bir paragrafın ilk cümlesi ile son
cümlesi aynı nitelikleri taşımaz. Ayrıca paragrafı oluşturan cümleler birbirleriyle hem yapı hem de anlam
bakımından bir ilişki içerisindedir. Bu cümleler bir yargıyı birbirlerine bağlı olarak anlatır.
Paragraf giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üç bölümden oluşur:

1. GİRİŞ BÖLÜMÜ 2. GELİŞME BÖLÜMÜ

Genelde tek cümleden oluşan giriş bölümünde Giriş cümlesinden sonra gelen ve onu
parçada anlatılacak konu verilir. açıklayan, girişte belirtilen konunun
Giriş cümlesi bağımsızdır. Diğer cümleler giriş ayrıntılarıyla ele alındığı bölümdür.
cümlesine biçimce ve anlamca bağlıdır. Kendinden Düşüncelerin açıklanması, anlaşılır hale gelmesi,
önce de bir cümle varmış gibi bir izlenimi yerine göre ispatlanması için betimleme,
uyandırmamalıdır. Bu yüzden giriş bölümü öyküleme, örneklendirme, tanık gösterme,
cümlesinde, sanki giriş cümlesinden önce bir karşılaştırma, açıklama gibi anlatım teknikleri
cümle varmış anlamını verebilecek olan “bu ve düşünceyi geliştirme
yüzden, bundan dolayı, kaldı ki, yine de, ama, yollarından yararlanılır.
fakat, oysa, çünkü, bunun için, ise, de …” gibi
bağlayıcı ifadeler yer almaz.

3. SONUÇ BÖLÜMÜ
Gelişme bölümünde anlatılan olay, düşünce ya da duyguların bir sonuca bağlandığı bölümdür. Bazen ana
düşünce sonuç bölümünde verilebilir.
Sonuç bölümünde “sonuç olarak, özetle, bundan dolayı, kısaca…” gibi bağlayıcı ifadeler bulunabilir.
ANLATIM BİÇİMLERİ

2. ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM
1. BETİMLEME ( TASVİR)
Tasarlanmış veya yaşanmış bir olayın
Varlıkların okuyucunun gözünde,
başkalarına sözle ya da yazıyla anlatıldığı
zihninde canlanacak şekilde ayırt edici
anlatım biçimine öyküleme (hikâye etme)
nitelikleriyle resim çizer
denir.
gibi anlatılmasına betimleme (tasvir
Çocuktum. Evimizin bahçesinin güney
etme)denir.
tarafından geçen derenin kenarında
Betimlemede gözlem esastır. Gözlemle elde dolaşıyordum. Kış mevsiminin son günleriydi.
edilen bilgiler açık, sade ve anlaşılır bir dille Bir kayanın dibinde açmış menekşeleri
okuyucunun gözünde canlanacak şekilde gördüm. Öyle güzel kokuyordu ki... Yeşil
anlatılır. Betimlemede yazar, tasvir edeceği yaprakların arasından başlarını uzatmış mor
varlığı kendi bakış açısına, kendi görüş ve menekşeler ve onların arasına karışmış
kuskus çiçekleri. Bu güzelliklere bir gün önce
değerlendiriş biçimine göre anlatır,
yağan yağmurun etkisiyle suyu oldukça
betimlemeye kendi yorumunu katabilir.
artan derenin şırıltısı eşlik ediyordu. Havada
hafif hafif esen baharın habercisi rüzgar
Bu güzel şehirde tüm yollar, merkezdeki insanın tenini okşuyordu.
dünyanın en büyük kavşağına çıkıyor. Bu
kavşak sanırım şehrin yerleşim planınıda Öyküleme ile Betimleme Arasındaki Fark
etkilemiş. Selçuklulardan kalma bu yapay Öykülemede olaylar, kişi veya kişilerin
tepe üzerinde barındırdığı tarih ile dünyanın başından belli bir yerde ve belli bir zamanda
en güzel yerlerinden birisi. Tam karşısında geçer. Betimlemede ise zaman akış içinde
İnce Minare müzesi, biraz ilerisinde İnce değildir ve kişi veya kişilerin başından
Minare ile yaşıt sayılabilecek Karatay geçen herhangi bir olay söz konusu değildir.
Medresesi şehre ayrı bir güzellik katıyor. Yani betimlemede belli bir zamanda
İce Minare Müzesi ile Karatay Medresesi durur nitelikteki eylem veya varlıklar
arasında kalan Kültür Park yaz kış yeşilliğini tanıtılır. Öykülemede ise zaman akış
koruyor. Kışın bazen donan park havuzunda halindedir ve olaylar bu akış içinde verilir
salına salına yüzen kuğular ise parkın
güzelliğini tamamlıyor.

* Betimlemeler insanı konu alabilir. Kişinin 3. AÇIKLAYICI ANLATIM


dış görünüşünün, fiziksel özelliklerinin Bilgi vermek amacı ile oluşturulan yazılarda kullanılan
(yüzü, gözü, saç rengi, kolları, bacakları, boyu anlatım tekniğidir. Bu tür yazılarda amaç okuyucuyu
vs.) yanı sıra iç dünyası ve karakter bilgilendirmek, ona bir şeyler öğretmek olduğu için
özellikleri (sevdikleri, sevmedikleri, sade ve anlaşılır bir dil kullanılır. Açıklayıcı anlatımda
düşündükleri, tepkileri, duyguları, önem yazar, duygularına yer vermez, nesnel bir anlatım
verdikleri vs.) de anlatılabilir. hakimdir.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu edebiyatımızın önde gelen
sanatçılarından biridir. Roman, hikâye, anı gibi değişik
alanlarda eserler vermiş olan sanatçı daha çok
romanları ile tanınmaktadır. Romanlarında önceleri
kişisel konuları işleyen sanatçı daha sonra toplumsal
konulara yönelmiştir. “Kiralık Konak”ta nesiller arası
duygu ve düşünce farklılıklarını işleyen sanatçı,
“Yaban” romanında Kurtuluş Savaşı yıllarında köy
yaşamını, köylü – aydın çatışmasını işlemiştir.”
4. TARTIŞMACI ANLATIM
Yazarın kendi doğrularına okuyucuyu inandırmak, onu kendi gibi düşündürmek için kullandığı anlatım
tekniğine tartışma denir.
Amaç kendi düşüncesini savunmak, varsa yanlış düşünceyi çürütmek olduğundan yazar, düşüncelerini sanki
karşısında okuyucu varmış da onunla konuşuyormuş gibi ele alır. Kendi görüşünü ortaya koyar, karşıt
görüşün dayanaksız olduğunu örnekleri ile gösterir.
Bu yöntemde önce eleştirilecek olan düşünce verilir. Yazar, kendi düşüncesinin doğruluğunu, eleştirdiği
düşüncenin ise yanlışlığını savunur.
Teknolojiye şiddetle karşı çıkan, toplumu yozlaştırdığı savunanlar da vardır. Oysaki teknoloji her
yönüyle faydalıdır. Bilim ve tekniğin gelişmesiyle sosyal hayatımızın içine çok hızlı bir şekilde giren ve ani
büyüme ve gelişmelerle karşımıza çıkan teknoloji, hayatımızı hızlandırmakta, kolaylaştırmakta ve
rahatlatmaktadır. Bir ülkeden bir ülkeye saatler içinde giderken, dakikalar içinde de neredeyse bütün
transferlerimiz gerçekleştirmekteyiz.

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

1. TANIMLAMA 2. KARŞILAŞTIRMA
Bir kavram veya varlığın ne olduğunun Birden fazla varlık ya da kavram arasındaki
açıklanmasına tanımlama denir. Genelde açıklayıcı benzerlik veya farklılıkları ortaya koymak için
ve tartışmacı anlatım tekniklerinde tanımlamadan kullanılan anlatım yoluna karşılaştırma denir.
yararlanılır. Varlık ya da kavramın okuyucunun Daha çok tartışmacı ve açıklayıcı anlatım içinde
zihninde daha belirginleşmesi amaçlanır. Tanım, kullanılan bu yöntemde, varlıkların farklı ya da
“Bu nedir?” sorusuna cevap verir. ortak yönleri ele alınır.
Destanlar, tarihten önce ve tarihin başlangıcı
sırasında bir milletin geçirdiği maceraları, Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz
yetiştirdiği kahramanları; doğa, evren ve toplum biçimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle
olayları hakkında düşündüklerini ve bunlar peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan,
karşısında aldığı vaziyetleri anlatan din ve bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha
kahramanlık hikâyeleridir.” üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu
uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek
geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya
3. ÖRNEKLENDİRME çalışmaktadır, işte insan budur.
Bir düşüncenin somut hâle getirilerek daha anlaşılır
kılınması için anlatılan konuyla ilgili örnekler ver-
ilmesine örneklendirme denir. Düşüncenin anlaşılır
ve akılda kalıcı olması amaçlanır. Bazen önce bir 4. BENZETME
örnek verilerek veya fıkra anlatılarak konuya giriş Bir kavramı ya da varlığı başka bir kavram
yapılır. Bunlardan hareketle de bir yargıya varılır. ya da varlığın özellikleriyle
anlatmaya benzetme denir.
Genç Kalemler hareketi, edebiyatımıza özellikle dil
konusunda yepyeni bir anlayışı getirmiştir. Türkçe
Birikimsiz yazarlık saman alevi gibidir.
kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye
Saman alevi çabucak tutuşup yine çabucak
başlamış;halk,aydınların yazdıklarını anlar duruma
söner. Yazmak için yeterli donanıma sahip
gelmiştir. 1911’li yıllarda yazan Ömer Seyfettin’i,
olmayan birikimsiz yazarlar da parlamış
Ziya Gökalp’i açıp okuyun, severek, anlayarak
olsalar bile elbet bir gün saman alevi gibi
okursunuz yazdıklarını. Sözcükler, tamlamalar… hep sönüp giderler.”
anlayacağınız biçimdedir.
ANLATICI TÜRLERİ
5. TANIK GÖSTERME
Yazarın, savunduğu düşüncenin
Olay anlatımına dayalı metinlerde olayları,
doğruluğuna okuyucuyu inandırabilmek için
kişileri, mekanı okurlara anlatan
tanınan ve görüşlerine itibar edilen kişilerin
sözlerinden alıntı yapılmasına tanık gösterme kişiye anlatıcı denir.
denir. Metinlerde anlatım, birinci kişili ağzından ve
üçüncü kişi ağzından anlatım olmak üzere iki
Kişinin sadece ismini yazıda kullanmak, şekilde yapılır:
tanık gösterme için yeterli değildir. Bu,
örneklendirme olur. Tanık göstermede önemli
olan, kişinin sözünü destekleyici olarak
kullanmaktır. Bu da kişinin düşüncelerinin 1. BİRİNCİ KİŞİ AĞZINDAN ANLATIM
tırnak içinde aktarılması ile olur.
Birinci kişi ağzıyla anlatımlarda yazar,
Önce yazar kendi görüşünü verir. Daha kendi başından geçen veya içinde bulunduğu
sonra bu görüşü kanıtlamak, inandırıcılığı bir olayı anlatır. Bu tür anlatımlarda çoğu zaman
artırmak için, o alanda tanınmış bir kişiden söz birinci tekil şahıs (ben) veya birinci çoğul şahıs
edip, o kişinin sözlerine yer verilir. (biz) ekleri kullanır.

Çocuğunuz bilim insanı mı olsun Yeni bir kitap çıkarıyor olmak benim için
istiyorsunuz; o halde ona mükemmel bir gurur kaynağıydı. O gün,
uyandığımı hatırlıyorum. Hızlıca matbaaya
önce edebiyatı sevdirin. Bilim insanının amacı
koştum ve ”Kitaplarım hazır mı?” diye bağırdım.
insanların yaşamını kolaylaştırmak; dünyayı
Bunun üzerine matbaacılar, acele etmememi, bir
daha güzel, daha yaşanası hal aldırmaktır. Bu
kaç saate hazır olacağını söyledi. Tam da o anda,
amaca ulaşmak için insanları sevmek; onların
aslında çok heyecanlı olduğumu ve biraz
acılarını ve sevinçlerini yüreğimizde
sakinleşmem gerektiğini fark etmiştim.
duyumsamak gerekir. Balzac: “Bilim insanı
olmak için, insanları sevmek, dolayısıyla
edebiyatsever olmak gerekir.” diyor.

2. ÜÇÜNCÜ KİŞİ AĞZINDAN ANLATIM

6. SAYISAL VERİLERDEN Üçüncü kişi ağzıyla anlatımlarda yazar,


genellikle duyduğu veya gördüğü şeyleri
YARARLANMA
anlatır. Bu tür anlatımlarda çoğu zaman
Düşüncenin kanıtlanabilmesi için istatistiksel
üçüncü tekil şahıs (o) veya üçüncü çoğul şahıs
bilgilerden, anketlerden ya da grafiklerden
(onlar) ekleri kullanır.
yararlanılmasıdır.
Akşama doğru bahçede oynayan çocuklar
Tanzimat döneminde yazar ve vardı. Hava bir anda kapanıp kar başlayınca
şairlerimizin %79.5′u İstanbul’da, %7.1′i çocukların neşesi arttı. Çünkü artık kar topu
Anadolu’da doğmuştur. Cumhuriyetten sonra oynamanın zamanı gelmişti. Çocuklar sevinç
ise bu oranlarda büyük bir değişme olmuş çığlıkları atarken ortalık aniden beyaza
İstanbul doğumluların oranı %29, Anadolu büründü. Çocuklar kardan adam yapıp
doğumluların oranı ise %67 olmuştur. Bu bize eğleniyorlardı. Kar yağışına hazırlıksız
Türk edebiyatının halkçı bir nitelik yakalanan sürücüler ise arabalarını bin bir
kazandığını göstermez mi? güçlükle sürdüğü için yolda uzun kuyruklar
oluşturdular.
FİİLLER (EYLEMLER)
FİİL (EYLEM): İş, kılış (durum) veya oluş bildiren ve -mak, -mek ekini alabilen sözcüklere fiil
(eylem) denir.
Mastar Nedir?
Fiiller niteliklerine göre üçe ayrılırlar:
Mastar, fiil kök veya gövdesinin “-mek, -mak”
1. Kılış (iş) Bildiren Eylemler
eklerini almış hâlidir
2. Durum Bildiren Eylemler
Örnek: gelmek, bakmak, yazmak, toplamak,
3. Oluş Bildiren Eylemler
tamamlamak

2. Durum Bildiren Eylemler


1. Kılış (İş) Bildiren Eylemler
İradeye bağlı olarak geliştirilen ancak
İradeye bağlı olarak gerçekleştirilen ve nesne alamayan eylemlerdir. Bu eylemler
nesne alabilen eylemlerdir. Bu eylemler nesne almadığı için Neyi? Kimi? sorularına
nesneyi bulduran '' Neyi?, Kimi? sorularından cevap vermez.
birine mutlaka cevap verir. Öğrenciler ağaçların gölgesinde dinlendiler.
* Radyodaki proğramı sonuna kadar Annemler yandaki dairede oturuyor.
dinledim.
* Bu kitabı ona arkadaşı hediye etmiş.
* Babam iş arkadaşlarını evimize davet etti. 3. Oluş Bildiren Eylemler
NOT: Kılış bildiren eylemlerin önüne ''onu'' ya İrade dışında gerçekleşen, kendiliğinden
da '' bir şeyi'' ifadeleri getirildiğinde bu olan ve nesne alamayan eylemlerdir. Bu
eylemler bu ifadelerle anlamlı bir bütünlük
eylemler nesne almadığı için Neyi? Kimi?
oluşturur.
sorularına cevap vermez.
Kitabı daha önce okudum. ( onu okudum)
Kardeşim kıyafetlerini ütüledi. ( bir şeyi * Sonbahar gelince yapraklar sarardı.
ütüledi) * Tarlaya ekilen soğanlar yeşerdi.

Çekimli Fiil Nedir?


Fiil kök ve gövdelerinin, kısaca fiillerin zaman ve şahıs ekleri alarak yargı bildirecek hâle
getirilmesine de fiil çekimi denir.
Örnek: Geliyorum. Bakacağız. Yazmışlar. Toplasanız. Tamamlamalıyız

FİİLLERDE KİP

HABER (ZAMAN- BİLDİRME) KİPLERİ DİLEK (TASARLAMA) KİPLERİ

1. GEÇMİŞ ZAMAN KİPİ: -di, -miş 1. GEREKLİLİK KİPİ: -meli, malı

2. ŞİMDİKİ ZAMAN KİPİ: -yor 2. İSTEK KİPİ: -a, -e

3. GELECEK ZAMAN KİPİ: -ecek, -acak 3. ŞART KİPİ: -sa, - se


4. GENİŞ ZAMAN KİPİ: -r, -ar, -er 4. EMİR KİPİ: yok
KİP: Fiillerin aldığı zaman ve dilek eklerine kip denir.

A. HABER (ZAMAN ) KİPLERİ B. DİLEK (TASARLAMA) KİPLERİ

Fiilin zamanını bildiren kiplere haber kipleri denir. Dilek kipleri, fiillere dilek anlamı katan kiplerdir.

1- Gereklilik Kipi: (-meli, -malı)


1. GEÇMİŞ ZAMANA
Belirtilen işin yapılması gerektiğini bildirir.
1- Görünen (Bilinen) Geçmiş Zaman:
(-di, -dı, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü) Gel-meli-y-im Gel-meli-y-iz
Öznenin bizzat gördüğü veya yaşadığı Gel-meli-sin Gel-meli-siniz
fiilleri bildirir Gel-meli Gel-meli-ler

Gel-di-m Gel-di-k
Gel-di-n Gel-di-niz 2- İstek Kipi: (-e, -a)
Gel-di Gel-di-ler Fiile istek anlamı kazandıran kiptir.

B- Duyulan (Öğrenilen) Geçmiş zaman: Gel-e-y-im Gel-e-lim


(-mış, -miş, -muş, -müş) Gel-e-sin Gel-e-siniz
Öznenin görmediği, yaşamadığı, ancak Gel-e Gel-e-ler
başkasından duyarak anlattığı fiilleri
bildirir.
3- Şart Kipi: (-se, -sa)
Gel-miş-im Gel-miş-iz Eyleme şart anlamı veren kiptir.
Gel-miş-sin Gel-miş-siniz
Gel-se-m Gel-se-k
Gel-miş Gel-miş-ler
Gel-se-n Gel-se-niz
Gel-se Gel-se-ler

2- Şimdiki Zaman: (-( )yor)


İçinde bulunulan zamandır. Fiilin, içinde
4- Emir Kipi: (Eki yoktur)
bulunulan zamanda gerçekleştiğini ya da
Eyleme “emretme” anlamı veren kiptir. Emir
gerçekleştirildiğini anlatır.
anlamı şahıs ekleriyle cümlenin anlamından
Gel-i-yor-um Gel-i-yor-uz çıkarılır. 1. şahısların çekimi yoktur.
Gel-i-yor-sun Gel-i-yor-sunuz
--
Gel-i-yor Gel-i-yor-lar
Gel
Gel-sin
3- Gelecek Zaman: (-ecek, -acak)
--
Fiilin, içinde yaşanılan zamandan sonra
Gel-in(iz)
gerçekleşeceğini, şimdilik tasarı hâlinde
Gel-sin-ler
olduğunu bildirir.

Gel-eceğ-im Gel-eceğ-iz
Gel-ecek-sin Gel-ecek-siniz
Gel-ecek Gel-ecek-ler

4- Geniş Zaman: ( -()r)


Eylemin her zaman yapıldığını bildiren kiptir.

Gel-i-r-im Gel-i-r-iz
Gel-i-r-sin Gel-i-r-siniz
Gel-i-r Gel-i-r-ler
ŞAHIS EKLERİ

Fiildeki hareketi gerçekleştiren ya da o hareketin içinde bulunan varlığa fiildeki kişi denir.

Görülen Geçmiş Duyulan geçmiş


Zaman ve Şart Zaman, Şimdiki
Kipi İçin Zaman ve İstekl Kipi İçin Emir Kipi İçin
Gereklilik kipi
İçin
1. Tekil Kişi -m -im -im ---
2. Tekil Kişi -n -sin -sin ---
3. Tekil Kişi ---- --- --- -sin
1. Çoğul Kişi -k -iz -lim ---
2. Çoğul Kişi -niz -siniz -siniz -in (iz)
3. Çoğul Kişi -ler -ler -ler -sinler

FİİLLERDE OLUMSUZLUK ANLAMI FİİLLERDE SORU ANLAMI

Fiilde bildirilen iş oluş ve hareketim Fiil çekiminde soru anlamı “mı, mi, mu, mü” soru
gerçekleşmediği ve gerçekleşmeyeceğini bildiren ekleri ile sağlanır. Soru eki, şahıs ekinden önce
fiiller olumsuz fiillerdir. Olumsuz fiiller “-me,- ya da sonra gelir.
ma” ekleriyle yapılır.
Hiç ders çalıştınız mı?
Ancak geniş zamanın 2. ve 3. kişilerinde “-mez, - Bana masal anlatmayacak mısın?
maz” ekleriyle olumsuzluk sağlanır. Arkadaşım eve gelmiş mi?
Konuyu bugün anlatıyor muyuz?
Onlar da bu çalışmaya katılacaklar. (Olumlu Fiil)
Onlar da bu çalışmaya katılmayacaklar. Fiilde Olumlu –Soru, Olumsuz - Soru
(Olumsuz Fiil) Arkadaşına haber verdin mi? (olumlu soru)
Arkadaşına haber vermedin mi?(olumsuz soru)

FİİLLERDE ANLAM KAYMASI

Cümle içinde bir fiil kipinin kendi anlamı dışında başka bir fiil kipinin yerine kullanılmasına zaman
(anlam) kayması denir.

Yarın ailecek İstanbul’a geliyoruz. (Bu cümlede gelecek zamanda yapılacak bir eylem, şimdiki zamanda
yapılıyormuş gibi söylenmiştir.) (geliyoruz değil, geleceğiz olmalıydı.)

Başarmak için azimli davranır ve sonunda başarır. (davrandı/başardı)


Hoca bir gün pazara iner. (inmiş)
Ben onun ne istediğini bilirim. (biliyorum)
Başkan Bey, evrakı isterler. (istiyor)
Babam bu habere çok sevinir. (Sevinecek)
Sabah erkenden kalkar, çantanı hazırlarsın. (kalk, hazırla)
Duyar duymaz olay yerine koşuyorum. (koştum)
Birkaç gün sonra Ankara’ya gidiyorum. (gideceğim)
Her zaman buraya uğruyor. (uğrar)
Bu kitabı bir haftada okuyacaksın! (oku)
FİİLLERDE YAPI

Fiiller yapı bakımından üçe ayrılır: Basit – Türemiş – Birleşik

1. Basit Fiil 2. Türemiş Fiil

Yapım eki almamış, başka bir kelimeyle de Fiil yada isim soylu kelimelere yapım eki
birleşmemiş olan (sadece çekim eki alan) getirilerek yapılan fiillerdir. Kip ve kişi eki
fiillere Basit Fiil denir. atıldıktan sonra yapım eki almış bir gövde
Öğretmene bunu sordum. geriye kalır.
Sor-du-m ( kip ve kişi ekleri çıkartıldıktan
Okula gelince çok rahatladım.
sonra geriye kalan kısım kök haldeyse ve yapım
Rahat-la-dı-m (rahat, isim köküdür. “–la” yapım
eki almadıysa fiil basittir)
ekini alarak fiil olmuştur.)
Öğretmene bunu sordurdum.
İsim Kökünden Fiil Kökünden
Sor-dur-du-m (kip ve kişi eki çıkartıldıktan
Türetilmiş Fiiller Türetilmiş Fiiller
sonra geriye “sordur(mak)” fiili kalır. Ancak
Yapım Türemiş Yapım Türemiş
fiilin kökü “sor(mak) fiilidir, “-dur” yapım Kök Eki Fiil Kök Eki Fiil
ekini almıştır. Bu sebeple fiilimiz türemiştir.) Kara -la karala Uyu -t Uyut
Geldim, yazacaksın, okumalılar, sevmeyeceğim, Yön -el yönel Sor -dur Sordur
kıvırdı, çeviriyor, kavuşursun... Kan -a kana Bul -un Bulun
Göz -ük gözük Piş -ir Pişir
(bu örneklerde kip ve kişi eklerini çıkardıktan
mor -ar morar Yaz -il Yazıl
sonra kök halinde basit fiiller kalır.)

3. Birleşik fiil

En az iki kelimenin birleşmesiyle oluşan fiillerdir. Üç ayrı şekilde birleşik fiil


oluşturulur.

A- Yardımcı Fiille Oluşan Birleşik Fiil


Bir isim ve bir fiilin birleşmesiyle oluşur. İsmi fiil durumuna getiren fiile yardımcı fiil denir.
Yardımcı fiiller “etmek, olmak, eylemek, kılmak” fiilleridir.

İsim Yardımcı Fiil Birleşik fiil NOT: etmek ve olmak yardımcı fiilleri
dışındaki yardımcı fiiller çok sık olarak
yardım -et Yardım etmek kullanılmazlar.
Etmek ve olmak fiilleri ile birleşen
başarılı -ol Başarılı olmak fiillerde ses olayı oluyorsa fiil ve isim
bitişik yazılır, olmuyorsa ayrı yazılır.
hapis -eyle Hapseylemek
mutlı -kıl Mutlu kılmak
Derslerimize dikkat etmeliyiz. Bu güne kadar çok sabretti.
Hayat bize zehir oldu. Son maçı da kaybettik.

Not: Olmak ve etmek yardımcı fiilleri, asıl fiil olarak da kullanılabilir.


Bu yıl kirazlar erken oldu. (asıl fiil)
İşler yetişince herkes memnun oldu. (Yrd. Fiil)
B. Kurallı Birleşik Fiiller
İki fiilin birleşmesiyle oluşan fiillerdir. Dörde ayrılır.

1- Yeterlilik Fiili 2- Tezlik Fiili


2- Tezlik Fiili Bir fiile “(i-ı-u-ü)ver-” fiilinin getirilmesiyle
3- Sürerlik Fiili oluşturulur. Bahsedilen eylemin çabucak
4- Yaklaşma Fiili gerçekleştirildiği anlamını taşır.

Bak-(ı)ver-di
1- Yeterlilik Fiili
Bir fiile “(a)bil, (e)bil” fiilinin getirilmesiyle dalıveriyoruz
oluşur. Fiile yeterlilik anlamı kazandırır. atıvermiş
kaçıveriyorlar
Sana her şeyi anlatabilirim.
Beni birazcık olsun dinleyebilirisin. Testteki tüm soruları çözüverdi.
Ne olur sanki yarın tatile çıkıversek.
“(a)bil, (e)bil” cümleye yeterlilik anlamı dışında
olasılık, ihtimal anlamı da katabilir. Olumsuzu: söyleyiverin- söyleyivermeyin /
söylemeyiverin
Yarın burada olmayabilirim.
Sınavda zor sorular çıkabilir.
4- Yaklaşma Fiili
Yeterlilik fiilinin olumsuzunda, “(a)bil, (e)bil” Fiile getirilen “-(e)yaz-” fiili ile yapılır.
fiilinin “bil-“ kısmı düşer, (a) kalır. Bahsedilen fiilin gerçekleşmediği ama
Yapabilirim(Olumlu- yeterlilik) gerçekleşmeye çok az kaldığı anlamına gelir.
Yapamam. (olumsuz – yeterlilik) Düş-eyaz-dı-m
tutabilirim (olumlu- yeterlilik) kırılayazdı
tutamam (olumsuz –yeterlilik) Küçük kız korkudan öleyazmış.
Yeterlilik fiilinin olumsuzu da birleşik fiildir. Burada soğuktan donayazdık.

Yaklaşma fiilinin olumsuzu yapılamaz


3- Sürerlik Fiili
Bir fiile “-(e)gel, -(e)kal, -(e)dur” fiillerinin
getirilmesiyle oluşur. Cümleye süreklilik ve C- Kaynaşıp Kalıplaşmış Birleşik Fiiller
devam etme anlamı katarlar. Birden fazla kelimenin anlamca kaynaşarak,
kalıplaşarak oluşturduğu, genellikle deyim
Ol-agel-mek halinde olan birleşik fiillerdir.
gidedurmak
şaşakalmak Bu şekilde davranarak ateşle oynuyorsun.
Çok ilginç fikirler ileri sürüyor.
Bu türkü böyle söylenegelir. Annesi onu dört gözle bekliyordu.
Arkadaşları gidince tek başına kalakaldı. Kimi zaman hayallere dalardı.
Sürerlik fiilinin olumsuzu yapılamaz
EK FİİLLER

EK FİİL: İsim soylu sözcüklere eklenerek onları cümle içinde yüklem yapan; basit zamanlı fiillere gelerek
de onları birleşik zamanlı olmasını sağlayan “-i (mek)”fiiline denir.
Ek fiilin iki görevi vardır.

1- İsim Soylu Kelimeleri Yüklem Yapar

Ek Fiil Güzel -dir (ek-fiilin geniş zamanı)


-dir -idi -imiş Güzel-di (ek fiilin görülen geçmiş zamanı)
-dir -tir -di -ti -mış Güzel-miş (ek fiilin duyulan geçmiş zamanı)
İsim
-dır -tır -dı -tı -miş
-dur -tur -du -tu -muş
-dür -tür -dü -tü -müş

a- Ek Fiilin Görülen Geçmiş Zamanı (-i di) b- Ek Filin Duyulan Geçmiş Zamanı (-i miş)
Bahsedilen duruma tanık olma anlamı vardır. Bahsedilen duyma, öğrenme, sonradan fark
etme anlamı vardır.
Dün çok hastaydım Eskiden burası bir parktı.
Dediklerine göre iyi bir futbolcuymuşsun.
Az önce sizi arayan kimdi. O en sevdiğim kitaptı. O gün biz çok yorgunmuşuz.
O gün onlar sınavdaydılar. Siz hafta sonu Eskidende çok güzelmişsiniz.
piknikteydiniz. Burada Ayşe Hanım diye biri varmış.
Bir varmış, bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş.

c- Ek Fiilin Geniş Zamanı (-dir)


4- Ek Fiilin Şartı (-se, -sa)
Bahsedilen durumun her zaman gerçekleştiği
Ek fiilin şartı, isim ve isim soylu kelimelere
anlamı vardır.
eklendiğinde onları yüklem yapmaz; sadece
Çoğunlukla “dir” geniş zaman eki 3.tekil şahıs cümleye şart anlamı katar.
dışında kullanılmaz, isim soylu kelimenin yüklem
olmasından kullanıldığını anlarız. Hastaysanız doktora gidiniz. (doktora
gitmenin şartı hasta olması.)
Ben öğrenciyim. Biz öğrenciyiz.
Baban zenginse bize de yardım eder.
Sen öğrencisin. Siz öğrencisiniz.
Hüzünlüyse mutlaka şiir okumuştur.
O öğrencidir. Onlar öğrenciler.
İyi bir adamsan sözlerine dikkat etmelisin.
Dikkat ederseniz “dir” ek fiilini sadece 3. tekil Hava güzelse yürüyüşe çıkalım.
şahısta görüyoruz. Gerek 3. tekil şahısta da
kullanılmayabilir. Yüklemi isim olan cümlelerde
ek fiil mutlaka vardır; ama düşmüştür.

Bu çocuğun sesi güzel. (güzeldir)


O bugün çok mutlu. (mutludur)
2- Birleşik Zamanlı Filler
Ek fiilin ikinci görevi, basit zamanlı fiillere ikinci bir kip gibi gelerek onları birleşik zamanlı
yapmaktır.

Basit zamanlı fiillere “-di, -miş, -se” ek fiilleri getirilerek, fiillerin “hikaye, rivayet ve
şart” olmak üzere üç birleşik zamanı yapılır.

KİP EKİ EK FİİL


HABER KİPİ HİKAYE -idi -dı, -di, -du, -dü
-tı, -ti, -tu, -tü
-di
-miş
FİİL TABLOSU

RİVAYET

ŞAHIS EKİ
-yor -mış, -miş
-ecek -imiş -muş, -müş
-r, -ar, -er

DİLEK KİPİ
-meli
ŞART

-sa -ise -sa, -se


-a

Ek fiilin Hikayesi (i-di) Ek fiilin Şartı (-se, -sa)


Yaptıy-dım (görülen geçmiş zamanın hikayesi) Güldü-y-se-k (görülen geçmiş zamanın şartı)
Yapmış-tım (duyulan geçmiş zamanın hikayesi) Gülmüş-se-k (duyulan geçmiş zamanın şartı)
Gülecek-se-k (gelecek zamanın şartı)
Yapıyor-dum (şimdiki zamanın hikayesi)
Gülüyor-sa-k (şimdiki zamanın şartı)
Yapacak-tım (gelecek zamanın hikayesi)
Güler-se-k (geniş zamanın şartı)
Yapar-dım (geniş zamanın hikayesi) Gülmeli-y-se-k (gereklilik kipinin şartı)
Yapmalı-y-dım (gereklilik kipinin hikayesi)
Not: İstek ve şart kipinin birleşik zaman çekimi
Yapa-y-dım (istek kipinin hikayesi)
yoktur.
Yapsa-y-dım (şart kipinin hikayesi)
Not: Birleşik zamanlı fiiller ile birleşik yapılı
fiilleri karıştırmamalıyız.
Not : Ek fiilin emir kipi çekimi yoktur.
Ek Fiilin Rivayeti (i-miş) Söylüyordum (Birleşik zamanlı fiil)
Hazırlamış-mış (duyulan geçmiş zamanın rivayeti) Söyleyebilirim (Birleşik yapılı fiil)

Hazırlıyor-muş (şimdiki zamanın rivayeti) Ek Fiilin Cümleye Kattığı Anlamlar


Hazırlayacak-mış (gelecek zamanın rivayeti)
Ek fiil cümleye “şart, küçümseme, gereklilik, terk
Hazırlar-mış (geniş zamanın rivayeti) edilmiş bir alışkanlık, kesinlik, başkasından
Hazırlamalı-y-mış (gereklilik kipinin rivayeti) duyma, ihtimal, gerçekleşmemiş niyet…” anlamları
Hazırlaya-y-mış (istek kipinin rivayeti) katar.
Hazırlasa-y-mış (şart kipinin rivayeti) Kar yağarsa yollar kapanır. (şart)
Not: Görülen geçmiş zamanın rivayeti yoktur. Sınava çok çalışmışmış. (küçümseme)

Sabah erkenden yola çıkmalıydık. (gereklilik)


Eskiden çok çay içerdim. (terk edilmiş alışkanlık)
Uygarlık yazının bulunmasıyla başlamıştır.(kesinlik)
Bakışları insanı çok etkilermiş (başkasından duyma)
Şimdi çoktan uyumuştur. (ihtimal)
Hani bayramda bize gelecektiniz. (gerçekleşmemiş niyet)
Yazım Kuralları
Yazım kuralları, bir dili kullanırken yazıda ve söyleyişte kişiden kişiye farklı anlamlar oluşmaması için
belirlenen ve herkes tarafından benimsenen kurallardır.
Dilimizi güzel kullanmak, söylemek istediklerimizi iyi anlatabilmek için yazım (imlâ) kurallarını bilmemiz
gerekmektedir. Bu, bize sadece sınavlarda değil, günlük hayatta da kolaylık sağlayacaktır. Çünkü
ömrümüz yazılarla iç içe geçmektedir.

1. BÜYÜK HARFLERİN KULLANILDIĞI YERLER

1. Cümleler büyük harfle başlar. 8. Hayvanlara verilen özel adlar büyük harfle
Elindeki kitabı bize tanıttı. başlar.
Kapıyı altmış yaşlarında bir teyze açtı. Gofret, Çomar, Zeytin, Karabaş, Sarıkız…
Yabancı birinin kendisine yaklaştığını gören
Çakır havlamaya başladı.
2. Cümle içinde başkasından aktarılan ve tırnak
içine alınan cümleler büyük harfle başlar.
Babam kardeşime seslendi: “Ayşe, gelirken 9. Akrabalık bildiren sözcükler büyük harfle
bıçakla çatal da getir! başlamaz.
Sabri Bey: “Sabah erkenden yola çıkalım.” dedi. Burcu abla, Nesrin teyze, Nilgün hala…
Osman dayım bugün bize gelecekmiş.

3. İki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle


başlar. Ancak iki noktadan sonra cümle 10. Akrabalık bildiren sözcükler başa geldiğinde
niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bu veya lakap yerine kullanıldığında büyük harfle
örnekler büyük harfle başlamaz. başlar.
Size tavsiyem şu: Her zaman düzenli çalışın. Nene Hatun, Müslüm Baba, Susuz Dede…
Rafta ne yok ki: konserveler, şekerler, Bugün Susuz Dede‘yi ziyarete gittik.
kutular…

11. Hitap kelimeleri büyük harfle başlar.


4.Dizeler genellikle büyük harfle başlar.
Sevgili Öğrenciler, Değerli Kardeşim…
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor.
Bir hilâl uğruna, ya Râb, ne güneşler batıyor!
12. Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve
makam, mevki, unvan bildiren kelimeler büyük
5. Özel adlar büyük harfle başlar.
harfle başlar.
Kişi adları ve soyadları büyük harfle başlar.
Ömer Seyfettin, Nazım Hikmet, Necip Fazıl Sayın Bakan, Değerli Öğretmenim…
Kısakürek…
Bu şiir Mehmet Akif Ersoy‘a aittir.
13. Cümle içinde özel adın yerine kullanılan
makam veya unvan sözleri büyük harfle
6. Takma adlar da büyük harfle başlar. başlar.
Avni (Fatih Sultan Mehmet), Demirtaş (Ziya Uzak Doğu’dan gelen heyeti Vali, makamında
Gökalp) kabul etti.

7. Kişi adlarından önce ve sonra gelen saygı


14. Millet, boy, oymak adları büyük harfle başlar.
sözleri, unvanlar, lakaplar, meslek ve rütbe
Türk, Alman, İngiliz, Özbek…
adları büyük harfle başlar.
Beni Türk hekimlerine emanet ediniz. (M.Kemal
Kadı Mehmet Efendi, Avukat Mustafa, Zeynep
Atatürk)
Hanım…
Dün gece Yüzbaşı Hakan, askerlere tatbikat
yaptırdı. 15. Dil ve Lehçe adları büyük harfle başlar.
Türkçe, Almanca, İngilizce…
Her cumartesi İngilizce kursuna gidiyorum.
16. Devlet adları büyük harfle başlar. NOT3: Özel ada dâhil olmayıp tamlama kuran şehir,
Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan, Amerika il, ilçe, belde, köy vb. sözler küçük harfle başlar.
Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan… Konya ili, Etimesgut ilçesi, Uzungöl beldesi, Darıca
Bu yıl ülkemize en çok turist Almanya‘dan gelmiş. köyü…

21. Yer adlarında ilk addan sonra gelen deniz,


17. Din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını
nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci adlar
bildiren sözcükler büyük harfle başlar.
büyük harfle başlar.
Müslümanlık, Müslüman; Hristiyanlık, Hristiyan;
Ağrı Dağı, Çoruh Nehri, İstanbul Boğazı, Süveyş
Musevilik, Musevi; Budizm, Budist; Hanefilik,
Kanalı, Avrupa Yakası, Van Gölü…
Hanefi…
Ünlü bir manken, evlendikten sonra din
değiştirerek Hristiyan oldu. 22. Saray, köşk, han, kale, köprü, kule, anıt vb.”
yapı adlarının bütün kelimeleri büyük harfle
başlar.
18. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle İshakpaşa Sarayı, Çankaya Köşkü, Horozlu Han,
başlar. Ankara Kalesi, Galata Köprüsü, Beyazıt Kulesi,
Tanrı, Allah, İlah, Cebrail, Zeus, Kibele… Zafer Abidesi…
İslam’a göre peygamberlere vahiy getirmek, Galata Köprüsü bir hafta boyunca trafiğe
Allah‘ın emir ve yasaklarını bildirmekle vazîfeli kapatılmış.
melek Cebrail‘dir.

NOT: “Tanrı, Allah, İlah” sözleri özel ad olarak 23. Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş
kullanılmadıklarında küçük harfle başlar. söz konusu olduğunda, yer adının ilk harfi büyük
Eski Yunan tanrıları, müzik dünyasının ilahı. yazılır.
» Hisar’dan, Boğaz’dan, Köşk’e…
19. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar. » Boğaz’ı seyretmenin keyfi bir başkadır.
Mars, Dünya, Güneş, Halley…
Güneş’in Dünya’ya uzaklığı 152.600.000 km’dir.
24. Kurum, kuruluş ve kurul adlarının her
sözcüğü büyük harfle başlar.
NOT: Dünya, güneş, ay sözcükleri gezegen anlamı
dışında kullanıldığında küçük harfle başlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Talim ve Terbiye
Güneş doğmaz oldu dünyama. Kurulu Başkanlığı, Devlet Malzeme Ofisi, Millî
Kütüphane, Çocuk Esirgeme Kurumu, Atatürk
Orman Çiftliği, Çankaya Lisesi, Mavi Köşe
20. Yer adları (kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt vb.) Bakkaliyesi, Yeşilay Derneği, Emek İnşaat, Türk
büyük harfle başlar. Dili ve Edebiyatı Bölümü…
Asya, İç Anadolu, Konya, Bahçelievler… Yapılan ihaleyi Yeşil İnşaat kazandı.
Avrupa kıtası bir yarımada şeklindedir.

25. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge


NOT1: Yer-yön bildiren (doğu ,batı,güney,
adlarının her kelimesi büyük harfle başlar.
kuzey,orta…) sözcükler, tek başına ya da özel Medeni Kanun, Türk Bayrağı Tüzüğü, Telif Hakkı
isimden sonra kullanıldıklarında küçük harfle,özel
Yayın ve Satış Yönetmeliği…
isimden önce kullanıldıklarında büyük harfle
başlar.
Siz Doğu Anadolu’yu gördünüz mü?
26. Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin
Anadolu’nun doğusuna yılın ilk karı düştü.
(tablo, heykel, beste vb.) her sözcüğü büyük
harfle başlar.
NOT2: Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak Nutuk, Safahat, Kendi Gök Kubbemiz, Sinekli
adlarında geçen “mahalle, meydan, bulvar, cadde, Bakkal, Varlık, Resmî Gazete, Hürriyet, Milliyet,
sokak” kelimeleri büyük harfle başlar. Zaman, Kaplumbağa Terbiyecisi, Leyla ile Mecnun,
Atatürk Bulvarı, Cumhuriyet Mahallesi, Kazım Saraydan Kız Kaçırma, Onuncu Yıl Marşı…
Törende Onuncu Yıl Marşı da okundu.
Karabekir Caddesi…
NOT1: Özel ada dâhil olmayan “gazete, dergi, tablo NOT3: Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümle
vb.” sözcükler büyük harfle başlamaz. içinde büyük harfle yazılmaz.
Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi, Halı Dokuyan Arkadaşımla konuşurken birden o geldi.
Kızlar tablosu
31. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük
harfle başlar.
29 Mayıs 1453 Salı günü, 29 Ekim 1923, 28 Aralık…
NOT2: Kitap, makale, tiyatro eseri, kurum adı vb.
LGS 8 Haziran’da yapılacakmış.
özel adlarda yer alan kelimelerin ilk harfleri
büyük yazıldığında “ve, ile, ya, veya, yahut, ki,
da, de” sözleriyle “mı, mi, mu, mü” soru eki küçük NOT: Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları
harfle yazılır. Özel adın tamamı büyük büyük harfle başlamaz.
yazıldığındaysa bu sözler ve ekler büyük harfle LGS haziranda yapılacakmış.
yazılır. Yangın çıkışı levhası
Mai ve Siyah, Suç ve Ceza, Leyla ile Mecnun,
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı…
TALİM VE TERBİYE KURULU BAŞKANLIĞI, 32. Tabela, levha ve levha niteliğindeki yazılarda
SAVAŞ VE BARIŞ… geçen kelimeler büyük harfle başlar.
Giriş, Çıkış, Müdür, Vezne, Otobüs Durağı, Şehirler
Arası Telefon, 3. Kat, 4. Sınıf, 1. Blok…
27. Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle
başlar.
İlk Çağ, Yükselme Devri, Millî Edebiyat Dönemi… 33. Kitap, bildiri, makale vb.nde ana başlıktaki
kelimelerin tamamı, alt başlıktaki kelimelerin ise
yalnızca ilk harfleri büyük olarak yazılır.
Kitap, dergi vb.nde bulunan resim, çizelge, tablo
28. Ulusal, resmî ve dinî bayramlarla anma ve
vb.nin altında yer alan açıklayıcı yazılar büyük
kutlama günlerinin adları büyük harfle başlar.
harfle başlar. Açıklayıcı yazı, cümle niteliğinde
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs
değilse sonuna nokta konmaz.
Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, Ramazan
Bayramı, Nevruz Bayramı, Miraç Kandili, Anneler
Günü, 14 Mart Tıp Bayramı, Hıdırellez…
2. SAYILARIN YAZIMI

29. Kurultay, bilgi şöleni, çalıştay, açık oturum vb. 1. Sayılar metin içerisinde yazıyla yazılır.
toplantıların adlarında her kelimenin ilk harfi Üç ay sonra İzmir’e gideceğim.
büyük yazılır. Bu gelenek bin yıldır sürüyor.
Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Kitle İletişim
Araçlarında Türkçenin Kullanımı Bilgi Şöleni…
2. Saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin
sayılarda rakam kullanılır.
30. Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük Bugün okula saat 11.00’de gideceğiz.
harfle başlar. Manavdan 5 kg soğan aldık.
Türklük, Türkçe, İstanbullu, Avrupalılaşmak…
Gezi boyunca Erzurumlu bir arkadaşımız bize eşlik
NOT: Saat ve dakikalar metin içinde yazıyla da
etti.
yazılabilir.
Saat dokuzu beş geçe…
NOT1 : Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam
kazanmışsa büyük harfle başlamaz. 3. Birden fazla sözcükten oluşan sayılar ayrı yazılır.
hicaz (Türk müziğinde bir makam), donkişotluk üç yüz altmış beş, bin iki yüz elli…
(gereği yokken kahramanlık göstermeye kalkışma)… Bir yıl üç yüz altmış beş gündür.

NOT2 : Para birimleri büyük harfle başlamaz. 4. Para ile ilgili işlemler ve senet, çek vb. ticarî
avro, dinar, dolar, lira, kuruş, liret… belgelerde geçen sayılar bitişik yazılır. Buradaki
amaç belgenin üzerinde sonradan değişiklik veya
ekleme yapılamasını önlemektir.
» 675,53 (altıyüzyetmişbeşTL,otuzbeşKr)
5. Dört veya daha çok basamaklı sayılar sondan 3. BİRLEŞİK KELİMELERİN YAZIMI
sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve
aralarına nokta konur.
A. BİTİŞİK YAZILAN BİRLEŞİK KELİMELER
4.567, 328.197, 49.750.812, 4.250.310.500…
Türkiye’nin nüfusu 2012 yılı sonunda 75.627.384
kişiye ulaştı. 1. Ses düşmesine uğrayan bileşik sözcükler bitişik
yazılır.
cumartesi (cuma ertesi), nasıl (ne asıl), niçin (ne
6. Dört veya daha çok basamaklı sayıların kolay için), kaynana (kayın ana), birbiri (biri biri)…
okunabilmesi amacıyla içinde geçen “bin, milyon,
milyar ve trilyon” sözleri harfle yazılabilir.
1 milyar 500 milyon kişi, 3 bin 255 kalem… 2. “Et-“ ve “ol-“ yardımcı eylemleriyle birleşirken
Türkiye’nin nüfusu 2012 yılı sonunda 75 milyon ses düşmesine veya ses türemesine uğrayan
627 bin 384 kişiye ulaştı. bileşik sözcükler bitişik yazılır.
kaybolmak (kayıp olmak), hissetmek (his etmek),
emretmek (emir etmek), halletmek (hal etmek)…
7. Sayılarda kesirler virgülle ayrılır. Bütün gün kendinden bahsetti.
4,56; 15,2

8. Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. 3. Sözcüklerden her ikisi veya ikincisi, birleşme
Rakamla gösterilmesi durumunda ya rakamdan sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine
sonra bir nokta konur ya da rakamdan sonra uğradığında bu tür birleşik sözcükler bitişik
kesme işareti konularak derece gösteren ek yazılır.
yazılır. altınbaş (kavun), çakırkanat (ördek), karagöz
15., 56., XX.; 15’inci, 56’ncı (balık), yalıçapkını (kuş), kedigözü (lamba),
aslanağzı (çiçek), kargaburnu (alet),
tavukgöğsü (tatlı), narçiçeği (renk), camgöbeği
NOT1: Sıra sayıları ekle gösterildiklerinde (renk), alinazik (yemek), kavuniçi(renk)…
rakamdan sonra sadece kesme işareti ve ek yazılır, Üzerine narçiçeği bir gömlek giymişti.
ayrıca nokta konmaz.
8.’inci (yanlış) 8’inci (doğru), 2.’nci (yanlış) 2’nci
(doğru) 4. “-a, -e, -ı, -i, -u, -ü” zarf-fiil ekleriyle
“bilmek, vermek, kalmak, durmak, gelmek,
görmek, yazmak” eylemleriyle yapılan fiiller
NOT2 : Üleştirme sayıları rakamla değil bitişik yazılır.
yazıyla belirtilir. yapabilmek, uyuyakalmak, gelivermek,
8’er (yanlış) sekizer (doğru), 2’şer (yanlış) düşmeyegör, alabildiğine, gidedurmak,
ikişer (doğru) düşeyazmak, süregelmek…
Senin için bütün zorluklara katlanabilirim.

NOT3: Romen rakamları tarihî olaylarda,


yüzyıllarda, hükümdar adlarında, tarihlerde 5. İkinci kelimesi “-an / -en, -r / -ar / -er / -ır
ayların yazılışında, kitap ve dergi ciltlerinde, / -ir, -maz / -mez, -mış / -miş” sıfat-fiil
kitapların asıl bölümlerinden önceki eklerini alarak kalıplaşan birleşik sözcükler
sayfaların numaralandırılmasında, bitişik yazılır.
maddelerin sıralandırılmasında kullanılır. ağaçkakan, dalgakıran, gökdelen, hacıyatmaz,
çokbilmiş, yurtsever, külyutmaz, hayırsever…
Boğazın kıyısına yapılan gökdelenler, Boğaz’ın
silüetini bozuyor.

6. Bir veya iki öğesi çekimli fiil olan birleşik


kelimeler bitişik yazılır.
külbastı, şıpsevdi, biçerdöver, çıtkırıldım,
imambayıldı, dedikodu, yanardöner…
Hasat mevsimi gelince biçerdöverler
çalışmaya başlar.
7. Bir veya iki öğesi emir kipiyle kurulan 14. Ev sözcüğüyle kurulan bileşik sözcükler bitişik
kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır. yazılır.
alaşağı, ateşkes, yapboz, rastgele, çekyat, aşevi, bakımevi, doğumevi, gözlemevi, orduevi,
kapkaç, sıkboğaz… huzurevi, öğretmenevi…
İri yarı adamı bir hamleyle alaşağı etti.

8. İki veya daha çok sözcükten oluşmuş Türkçe 15. Eczahane” sözcüğü yaygın kullanım sebebiyle
yer adları bitişik yazılır. “eczane” biçiminde yazılır.
Çanakkale, Pınarbaşı, Kabataş… Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik
kelimeler bitişik yazılır.
dershane, beyanname, haramzade…
9.Şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl,
ırmak, su vb. sözcüklerle kurulmuş sıfat
tamlaması ve belirtisiz ad tamlaması kalıbındaki NOT: “Eczahane, hastahane, pastahane,
yer adları bitişik yazılır. postahane” sözleri kullanımdaki yaygınlık
Akşehir, Eskişehir, Taşlıçay, Elmadağ, dolayısıyla “eczane, hastane, pastane,
Batıkent, Akdeniz, Yeşilırmak… postane” biçiminde yazılmaktadır.

10. Kişi adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle,


B. AYRI YAZILAN BİRLEŞİK KELİMELER
meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarında ise
gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır.
Kemalpaşa, Bayrampaşa… 1. “Etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak”
yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller, ilk
kelimesinde herhangi bir ses düşmesi veya
türemesine uğramazsa ayrı yazılır.
11. Ara yönleri belirten sözcükler bitişik yazılır.
alt etmek, arz etmek, azat etmek, dans etmek,
kuzeybatı, güneydoğu…
kul olmak, not etmek, terk etmek, var olmak, yok
etmek, yok olmak…
12. Somut olarak yer bildirmeyen “alt, üst,
üzeri” sözlerinin sona getirilmesiyle oluşan
birleşik sözcükler bitişik yazılır. 2. Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri
ayakaltı, bilinçaltı, gözaltı, akşamüzeri, veya ikinci kelimesi anlam değişikliğine
suçüstü… uğramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır.
Hırsız, akşamüstü suçüstü yakalanarak Hayvan türlerinden birinin adıyla
gözaltına alındı. kurulanlar: köpek balığı, uğur böceği, bal arısı,
Ankara keçisi, yaban ördeği
Bitki türlerinden birinin adıyla kurulanlar:
13. Dilimizde her iki öğesi de asıl anlamını çörek otu, lavanta çiçeği, kuş üzümü, yer
koruduğu hâlde yaygın bir biçimde elması, mantar ağacı
gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle
sözcükler de vardır. kurulan birleşik kelimeler: lüle taşı, Oltu taşı,
Baş sözcüğüyle oluşturulan sıfat duvar saati, el sabunu, İngiliz anahtarı, toplu
tamlamaları: başbakan, başkomutan, iğne, alt geçit
başöğretmen, başyazar Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden
Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki biriyle kurulan birleşik kelimeler: açık öğretim,
“başı” sözüyle oluşturulan belirtisiz isim Ay tutulması, iş birliği
tamlamaları: aşçıbaşı, binbaşı Yiyecek, içecek adlarından biriyle
“oğlu, kızı” sözleri: eloğlu, çapanoğlu, elkızı kurulan birleşik kelimeler: tulum peyniri, İzmir
Ağa, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle köftesi, çiğ köfte, kuru yemiş
kur ulan birleşik kelimeler: ağabey, Zamanla ilgili birleşik kelimeler: bağ
hanımefendi bozumu, gece yarısı, gün or­tası, hafta başı,
“Biraz, birkaç, birkaçı, birtakım, bir­çok, hafta sonu
birçoğu, hiçbir, hiçbiri, herhan­gi” belirsizlik Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik
sıfatları ve zamirleri de gelenekleşmiş kelimeler: dil bilgisi, gök bilimi
olarak bitişik yazılır.
3. “-r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en”
9.“Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış,
sıfat-fiil ekleriyle kurulan sıfat tamlaması
orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok,
yapısındaki birleşik kelimeler ayrı yazılır.
çift” sözlerinin başa getirilmesiyle oluşturulan
» bakar kör, çalar saat, döner sermaye, güler yüz,
birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır.
koşar adım, yazar kasa, çıkmaz sokak, görünmez
» alt yazı, üst kat, ana bilim dalı, ön söz, ön yargı,
kaza, tükenmez kalem, uçan daire…
art niyet, arka plan, yan etki, karşı görüş, iç
savaş, dış hat, orta oyunu, sağ açık, sağ bek, peşin
hüküm, bir hücreli, iki anlamlı, tek eşli…
4. » “Renk” sözü veya renklerden birinin adıyla
kurulmuş isim tamlaması yapısındaki renk adları 4. KISALTMALARIN YAZIMI
ayrı yazılır.
gümüş rengi, portakal rengi, ateş kırmızısı,
boncuk mavisi, limon sarısı… 1. Özel isimlerin kısaltması büyük harfle başlar
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, ve sonuna nokta konur.
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Alb. (albay), Prof. (profesör), Cad. (cadde)…
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak… NOT: Noktalı kısaltmalara ek getirilecekse
(Ahmet Haşim) kelimenin okunuşu esas alınır. Ek, noktanın yanına
yazılır.
Alb.dan, Prof.ün, yy.ın…
5. Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce
kullanılan sıfatlar ayrı yazılır.
açık mavi, açık yeşil, kirli sarı, koyu mavi, koyu
2. Birkaç sözcükten oluşan kurum, kuruluş adları,
yeşil…
her sözcüğünün ilk harfi alınarak kısaltılır ve her
harf büyük yazılır. Ayrıca bu kısaltmalar arasına
nokta konmaz.
6. Yer adlarında kullanılan “batı, doğu, güney, TRT, PTT, DSİ, TEK (doğru)
kuzey, güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, T.R.T., P.T.T., D.S.İ., T.E.K. (yanlış)
kuzeydoğu, aşağı, yukarı, orta, iç, yakın, uzak”
kelimeleri ayrı yazılır.
Batı Trakya, Doğu Anadolu, Güney Kutbu, 3. Birkaç sözcükten oluşan kurum ve kuruluş
Kuzey Amerika, Güneydoğu Anadolu, Aşağı adlarının kısaltmaları, kullanılan harflere göre
Ayrancı, Orta Asya, İç Anadolu, Yakın Doğu, Uzak okunur. Kısaltmaya ek getirildiğinde ek,
Doğu… kısaltmanın okunuşuna göre, kesme işareti ile
Türklerin ana yurdu Orta Asya‘dır. ayrılarak yazılır.
» TDK -Te De Ke şeklinde okunur.-
“TDK’da çalışıyorum.” ifadesi yanlıştır.
7. Kişi adlarından oluşmuş “mahalle, bulvar, “TDK’de çalışıyorum.” ifadesi doğrudur.
cadde, sokak, ilçe, köy vb.” yer ve kuruluş
adlarında, sondaki unvanlar hariç şahıs adları
ayrı yazılır. 4. Bazı kısaltmalar küçük harfle yazılır ve
Yunus Emre Mahallesi, Gazi Mustafa Kemal kendilerinden sonra nokta konmaz.
Bulvarı, Nene Hatun Caddesi, Fevzi Çakmak m (metre), l (litre), g (gram)…
Sokağı, Koca Mustafapaşa, Kâzım Karabekir
Eğitim Fakültesi, Sütçü İmam Üniversitesi…

5. Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen


8. “Dış, iç, sıra” sözleriyle oluşturulan birleşik eklerde sözcüğün okunuşu; büyük harflerle
kelime ve terimler ayrı yazılır. yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın
çağ dışı, sıra dışı, yasa dışı, ceviz içi, hafta içi, son harfinin okunuşu esas alınır.
yurt içi, aklı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra… » TRT’dan (yanlış) TRT’den (doğru)
THY’dan (yanlış) THY’den (doğru)
9. İyi dilek, karşılama ve uğurlama sözleri ayrı kg’den (yanlış) kg’dan (doğru)
yazılır.
hoşça kal, sağ ol, hoş geldin, güle güle, Allah’a
ısmarladık, hoş bulduk…
NOT: “Günaydın, başsağlığı” sözleri istisnadır.
5. BAZI KELİME VE EKLERİN YAZIMI

1. “DE / DA” BAĞLACININ YAZIMI 3. “Mİ” SORU EKİNİN YAZIMI


Bağlaç olan “da, de” ayrı yazılır. Soru eki olan “mi” ayrı yazılır ve
Kendisinden önceki sözcüğün son ünlüsüne kendisinden önceki sözcüğün son ünlüsüne
bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar. Cümleden bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar.
çıkarıldığında cümlenin anlamında bozulma Bana da pasta kaldı mı?
olmaz. Arkadaşlığımız bitti mi?
Durumu ona da bildirdi. Soru ekinden sonra gelen ekler, bu ekle
Kardeşi de gelecekmiş. bitişik olarak yazılır.
Bugün sinemaya gidebilir miyim?
NOT 1: “Ya” sözüyle birlikte kullanılan da Bana yardım eder misin?
mutlaka ayrı yazılır. Bu ek sorudan başka görevlerde
O ya da sen, biriniz benimle gelin. kullanıldığında da ayrı yazılır.
NOT2: Ayrı yazılan “da, de” hiçbir zaman “ta, İlginç mi ilginç bir kitap.
te” biçiminde yazılmaz. “Da, de” bağlacını Gece oldu mu eve girerim.
kendisinden önceki sözcükten kesme ile
ayırmak da yanlıştır.
Ayrılsak ta beraberiz bundan sonra. (yanlış) 4. “NE… NE…” BAĞLACININ YAZIMI
Ayrılsak da beraberiz bundan sonra. (doğru) Bu bağlacın kullanıldığı cümlelerin yüklemi
Orhan’da geldi. (yanlış) – Orhan da geldi. olumlu olmalıdır.
(doğru) Ne Almanya’da ne Fransa’da aradığı ilacı
bulamadı. (yanlış)
NOT3 : “Da, de” bağlacının bulunma durum eki Ne Almanya’da ne Fransa’da aradığı ilacı
olan “-da, -de, -ta, -te” ile hiçbir ilgisi yoktur. bulabildi. (doğru)
Bulunma durum eki getirildiği sözcüğe bitişik
yazılır. Cümleden çıkarıldığında cümlenin
anlamında bozulma olur.
5. PEKİŞTİRMELERİN YAZIMI
Eşyaları arabada unutmuş.
İlk hecenin sonuna “m,p,r,s” seslerinden
Timsahlar, karada ve suda yaşar.
birinin getirilmesiyle yapılan pekiştirmeler
daima bitişik yazılır.
masmavi, tertemiz, apaçık, yemyeşil…
2. Kİ” BAĞLACININ YAZIMI Kimi kuralsız pekiştirmeler de bitişik yazılır.
paramparça, güpegündüz, sırılsıklam…
» Bağlaç olan “ki” ayrı yazılır. Cümleden
Sözcüğün ilk hecesinden özel olarak
çıkarıldığında cümlede bozulma olmaz.
oluşturulan ikileme biçimindeki pekiştirmeler
Böyle de olmaz ki!
ayrı yazılır.
Erken çıkalım ki yemeğe yetişelim.
bas bas bağırmak, ter ter tepinmek, kasım
NOT: “Ki” bağlacı birkaç örnekte kalıplaşmış kasım kasılmak…
olduğu için bitişik yazılır. Bunları
SOMBaHÇeMİ olarak kodlayabiliriz:
Sanki – Oysaki – Mademki – Belki –a- Halbuki –
Çünkü –e- Meğerki – İllaki 6. İKİLEMELERİN YAZIMI
İkilemeler ayrı yazılır.
NOT: ki’nin olduğu kelimenin arkasına bir - Oynaya oynaya gelin çocuklar.
ler, -lar ekleriz. Eğer kelimenin anlamı Onunla baş başa görüşmelisiniz.
bozulmazsa bu ek olan -ki’dir ve bitişik İkilemeyi oluşturan sözcüklerin arasına herhangi
yazılır. Eğer kelimenin anlamı bozulursa bu bir noktalama işareti konulmaz.
bağlaç olan ki’dir ve ayrı yazılır. Aşağı – yukarı üç senedir çalışıyorum. (yanlış)
Olanları bana tek, tek anlatmalısın. (yanlış)

Sözcüğün ilk sesi yerine “m” sesi getirilerek


yapılan ikilemeler daima ayrı yazılır.
Burada kitap mitap yok. Bizde akıl makıl kalmadı.
NOKTALAMA İŞARETLERİ

NOKTA ( . ) VİRGÜL ( , )

* Cümlenin sonuna konur. * Eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına


“Çocuklar bahçede oynuyor.” konur.
“Rıfkı akıllı, çalışkan, terbiyeli bir
* Kısaltmaların sonuna konur.
öğrencidir.” (sıfatların arasına)
“Dr. Ayhan Bey tanıdığımızdır.” (doktor)
“Çantasına kitabını, defterini, kalemini özenle
* Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur. yerleştirdi.” (nesnelerin arasında)
(-ıncı, -inci anlamında)
“Yarışmada 1. olmuş.” (birinci) * Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.
* Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı “Ülkemi seviyorum, insanlarımı tanıyorum,
gösteren sayıları birbirinden ayırmak için kendimi biliyorum.”
konur.
“Yazar, 10.10.1973 tarihinde doğmuş.” * Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur.
“Arkadaşları, yarın yazılımız var!”
*Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden
ayırmak için konur. * Bir kelimenin kendisinden sonra gelen kelime
“Okulumuz sabah saat 08.30’da açılıyor. veya kelime gruplarıyla yapı ve anlam
bakımından bağlantısı olmadığını göstermek için
konur.
NOKTALI VİRGÜL (; ) “Genç, doktorlar yardım istedi.”

* Cümle içinde virgülle ayrılmış tür veya * Cümlede ara sözlerin başına ve sonuna konur.
takımları birbirinden ayırmak için konur. “Yazar, Ömer Seyfettin, sade bir Türkçe ile
“Bu bölgede genellikle erkek çocuklara Ali, yazmıştır.”
Tuğrul, Cem; kız çocuklara ise Fatma, Aynur,
* Özne ile yüklem arasına başka ögeler girmişse
Demet adları verilir.”
özneden sonra kullanılır.
* Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı “Kitap, kültürel birimi nesillerden nesillere
cümleleri birbirinden ayırmak için konur. aktarmak çok önemli bir köprü görevindedir.”
“Eşek ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır.”
* Bir durum, düşünce veya soruya kabul veya
* Virgülle ayrılmış örnekleri farklı reddetmek için kullanılan “evet, hayır” gibi
örneklerden ayırmak için konur. sözcüklerden sonra kullanılır.
“Türkiye, Almanya; Ankara, Paris.” “Evet, bu kitabı ben yazdım.”

* Kendilerinden önceki cümleyle ilgi kuran


“ancak, yalnız, fakat, lâkin, çünkü, yoksa,
bundan dolayı, sonuç olarak, bununla birlikte,
öyleyse” vb. bağlaçlarından önce konur.
“Dün seni kütüphanede çok bekledim; ama
gelmedin.”
İKİ NOKTA ( : )
SORU İŞARETİ ( ? )
* Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin
* Soru bildiren cümle veya sözlerin sonuna
sonuna konur.
konur.
“Anlatılanlardan şunu anladım: Sanat topluma
“Bu şiiri kim yazmış?”
geliştirir.”
* Bilinmeyen yer, tarih, vb. durumlar için
* Kendisinden sonra açıklama yapılacak
kullanılır.
cümlenin sonuna konur.
“Yunus Emre (? – 1320) dilimizi çok iyi
* Doğrudan yapılan aktarmalarda, aktarılan
kullanırdı.” (Doğumu bilinmiyor anlamındadır.)
söz ya da yazıdan önce konur.
Öğretmenimiz: “Planlı çalışanlar başarılı olur.” * Soru cümlesi veya ifadesi olmadığı hâlde
dedi. soru anlamını taşıyan ifadelerden sonra da
soru işareti konur.
* İki noktadan sonraki açıklama bağımsız bir
“Adınız?”
cümle ise, bu cümlenin ilk harfi büyük; iki
“Doğum yeriniz?”
noktadan sonraki açıklama tek tek
örneklerden oluşursa, ilk harf küçük olur. * Bir bilginin süpheyle karşılandığı veya kesin
“Bahçede tür tür çiçekler vardı; gül, karanfil, olmadığı durumlarda soru işareti parantez
lâle, menekşe…” (ayraç) içinde kullanılır.
Babam: “Ödevlerini yapmadan uyumayın.” dedi. “1496 (?) yılında doğan sanatçı birçok eser
vermiştir.”

ÜNLEM İŞARETİ ( ! )
* Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi KISA ÇİZGİ ( _ )
duyguları anlatan cümlelerin sonuna konur.
“Yeter, susun artık!” * Satıra sığmayan kelimeler bölünürken
“Allah Allah!” Nerede çocuk? satır sonuna konur.
* Hitapların ve seslenmelerin sonuna gelir.” “Kitap okumanın değerini bilmeyen
“Ey Türk Gençliği!” ulusların ileri gitmesi olanaksızdır.”
* Parantez içindeki ünlem (!) işareti
* Cümlede ara sözleri ve ana cümleleri
söylenilene inanılmadığı, alay edildiği
ayırmak için kullanılır.
anlamını verir.
“Bu filmi – film seyretmeyi çok severim –
“Rıfkı, sınıfın en akıllı (!) öğrencisidir.”
geçen yıl izlemiştim.”

* Fiil kök ve gövdelerini göstermek için


kullanılır.Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve
UZUN ÇİZGİ ( ― )
eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır:
* Yazıda satır başına alınan konuşmaları
gitmek - git bak – ış – ın
göstermek için kullanılır.
-den, -ki, -lık…
– Bu araba senin mi?
– Evet! * İki kelime arasında “ve, ile” anlamında ya
– Niçin buraya bıraktın? da gruplarına göreviyle kullanılır.
– Başka yer bulamadım… “Eser 1923 – 1938 arasındaki siyasal
yaşamımızı anlatıyor.”
“Türk ile Azerbaycan ilişkileri gelişiyor.”
TIRNAK İŞARETİ ( ‟ ” ) KESME İŞARETİ ( ' )

* Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi * Özel isimlere getirilen çekim eklerini
aktarılan sözler tırnak içinde yazılır. ayırmak için kullanılır.
Atatürk öğretmenlere: “Atatürk’ün Türkiye’si çok gelişti.”
“Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” dedi.
* Özel isimlere getirilen yapım ekleri kesme
* Özel olarak belirtilmek istenen (vurgulanan) işaretiyle ayrılmaz.
sözler tırnak içine alınır. “İzmirliler bu olaya çok sevinmişti.”
“Ülkemizde “çevre” konusunda yetişen duyarlı
* Kısaltmalara getirilen ekler kesme işaretiyle
olan kişi pek az.”
ayrılır.
* Tırnak içine alınan başlıklardan sonra kesme “23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı yapıldı.”
işareti kullanılmaz.
* Bir harf veya ekten sonra gelen ekleri
“Nutuk”u okudunuz mu?
ayırmada kullanılır.
“Alfabemizde u’dan önce t harfi vardır.”

YAY AYRAÇ ( PARANTEZ) ( ( ) ) * m(metre), l(litre), km(kilometre) gibi


kısaltmalardan sonra kesme işareti
* Yazının veya sözün aslında olmayıp, sonradan kullanılmaz.
eklenmiş, açıklayıcı kelimeleri, söz gruplarını, “Yüz kg. lık yükü taşıdı.”
sözün söylendiği anda olup biteni belirtmek
için kullanılır. * Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur.
“Bu kitabı (Nutuk) herkes okumalı.” “Şirketimizin 50. yılıncı kutladık.”

* Tiyatro eserlerinde konuşanın hareketlerini, * Özellikle belirtilmek ve gösterilmek istenen


durumunu açıklamak için kullanılır. harf veya kelimeden sonra kesme işareti
Adam: (Hafif gülümseyerek) Beni duymadın getirilir.
mı? “Bağlaç olan ile’nin yerine ve getirilebilir.”
Kadın: (Dikkate almıyormuş gibi davranak) Ne
dediniz?

* Alıntıların aktarıldığı eseri veya yazarı


göstermek için kullanılır.
“Cumhuriyet fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür
nesiller ister.”

DÜZELTME İŞARETİ
* Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek, inceltmek ve okunuşları uzun
olan ünlülerin üzerine düzeltme işareti konur.
adem (yokluk) , adet (sayı) , alem (bayrak)
hal (pazar yeri) ,âdem (insan) âdet (gelenek, alışkanlık) âlem
(evren)
hâl (durum)

* Yabancı dillerden Türkçe’mize giren birtakım kelime ve eklerde “g, k, l” ünsüzlerinin ince okunduğunu
göstermek için bu ünsüzlerden sonra gelen “a ve u” sesleri üzerine düzeltme işareti konur. Hangi
harfin üzerine konursa o harfi ve o harften önceki harfi ince okutur.
“hikâye, dükkân, kâğıt, kâr, ahlâk, hilâl, üslûp, istiklâl, lâle, felâket, rüzgâr…”
EĞİK ÇİZGİ ( / )
* Yan yana yazılması gereken durumlarda
mısraların arasına konur.
Memleket isterim /Yaşamak sevmek gibi gönülden
olsun; /Olursa bir şikâyet ölümden olsun. (Cahit
Sıtkı Tarancı).
– Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır, / Yağmur ya-
ğar silahları ıslanır. / Bir gün olur deli gönül
uslanır, / Yazık olsun telli doru şanına, / Eğil bir
bak mor cepkenin kanma… (Türkü)

* Adres yazarken apartman numarası ile daire


numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur.
Laleli Sokak, 5/10 Kavaklıdere/ANKARA

* Bir yazıda sözcüğün her iki anlama da


gelebileceğini vurgulamak için kullanılır.
Diyelim bazılarını da analar babalar bağırlarına
basmışlardı, ama, ortada dönen para /sızlık göz
önündeydi.
(Nezihe Meriç)

* Bir sözcüğün anlamının hangi bağlamda


kullanıldığını netleştirmek için kullanılır.
Edebiyatta/Şiirde Sembol kullanımı Öykü! Anlatı
bütünlüğü (Kemal Özmen)

* Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini


göstermek için kullanılır.
-a/-e, -an /-en, -lık /-lik, -madan /-meden.

* İngilizce-Türkçe veya başka dillerden Türkçeye


çeviri yapıldığında kullanılır.
Edebiyat Fakültesi Dergisi/Journal ofFaculty
ofLetters

* Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren


sayıları birbirinden ayırmak için konur.
18/11/1969, 15/IX/1994.

* Genel Ağ adreslerinde kullanılır.


https://www.cokbilgi.com

* Matematikte bölme işareti olarak kullanılır.


70/2=35
SÖZ SANATLARI

BENZETME
Bir durumu, bir kavramı açıklarken bilinen ve ondan daha etkin benzerinden yararlanmaya benzetme
denir.
Aralarında benzerlik olduğu düşünülen iki şeyden güçsüz olanının güçlü olana benzetilmesidir.
Benzetme edatı olarak “gibi” den başka “kadar, sanki, güya, nitekim, meğer ki, misal, andırmak… ”
sözcükler de kullanılabilir.

Benzetme Örnekleri:

İnci gibi beyaz dişler


Kendisine Benzetme Benzetme Benzeyen
Benzetilen Edatı Yönü

* Ali, tavşan gibi hızlı koşuyor. (Ali’nin koşması tavşanın hızlı koşmasına benzetilmiştir.)
* Mehmet, Ahmet gibi konuşuyor. (Mehmet’in konuşması Ahmet’in konuşmasına benzetilmiştir.)
* Yeşim’de Rabia gibi sessiz konuşuyor. (Yeşim’in konuşması Rabia’nın konuşmasına benzetilmiş.)
* Saçları altın gibi parlıyordu.
* Türküler de kilimler gibi eskidikçe değer kazanır.

KİNAYE MECAZ-I MÜRSEL(AD AKTARMASI)

Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda Benzetme amaç güdülmeden bir sözün ilgili
kullanmaktır. olduğu başka bir söz yerine kullanılmasıdır.
Uyarı:Kinayede daha çok mecaz anlam * İşe alınman için dün şirketle
kastedilir. görüştüm.(İnsan)
*Yarın sınıfı 9/H sınıfı yapacak.(Öğrenci)
* Mum dibine ışık vermez. *Toplantıya Milliyet gazetesinin güçlü
* Hamama giren terler. kalemleri de geldi.(Yazar)
* Taşıma su ile değirmen dönmez. * Nihatın golüyle tüm stat ayağa
kalktı.(Seyirci)
* Yuvarlanan taş yosun tutmaz.
* O evine çok bağlı bir insandır.(Ailesi)
* Ateş düştüğü yeri yakar. * Bu olay üzerine bütün köy ayaklandı.(Halk)
* Yaptığı hatayı anlayınca yüzü kızardı.

İNTAK(KONUŞTURMA)
TEŞHİS(KİŞİLEŞTİRME)
İnsan dışındaki varlıkları
İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan
konuşturmaktır.Her intak sanatında teşhis
özelliği kazandırmaktır.
sanatı vardır;ancak her teşhiste intaksanatı
Her teşhiste aynı zamanda
yoktur.
kapalı istiare vardır.
* Güzel gitti diye pınar ağladı. * Maymun şunu anlatmak istemişti fikrince:
* Menekşeler külahını kaldırır. Boşa gitmez kötüye bir ceza verilince.
* Bir sarmaşık uyanıyordu uykusunda * Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
Geriniyordu bir eski duvarın sıvasında. İçimde kanayan yara gibisin.
* Toros dağlarının üstüne, * Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Ay un eledi bütün gece. Minicik gövdeme yüklü Kaf dağı.
MÜBALAĞA (ABARTMA) TEZAT (KARŞITLIK)
Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi Aralarında ilgiden dolayı,birbirine zıt
olduğundan daha çok ya da olduğundan daha kavramları bir arada kullanmaktır.
az göstermektir.
* Manda yuva yapmış söğüt dalına, *Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.
Yavrusunu sinek kapmış. *Neden böyle düşman görünürsünüz,
* Alem sele gitti gözüm yaşından. Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
* Bir ah çeksem dağı taşı eritir, * İçimde kar donar,buzlar tutuşur,
Gözüm yaşı değirmeni yürütür. Yağan ateş midir,kar mıdır bilmem.
* Bir gün gökyüzüne otursam,
Evlerin tavanlarını birer birer açsam.
ZARFLAR

YÖN MİKTAR SORU


DURUM ZAMAN
ZARFLARI ZARFLARI ZARFLARI
ZARFLARI ZARFLARI

Fiillerin,sıfatların ve zarfların anlamını tamamlayan kelimelerdir.Fiillerin anlamını yer,durum ve


zaman yönünden;sıfatların anlamını azlık-çokluk yönünden;zarfların anlamını yine azlık-çokluk
yönünden tamamlar:

DURUM ZARFLARI ZAMAN ZARFI


Fiilin durumunu yani nasıl yapıldığını Fiilin yapılma zamanını bildiren
bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan sözcüklere zaman zarfı denir.
"nasıl" sorusuna cevap verir. Zaman zarfları fiile sorulan "ne zaman"
sorusuna cevap verir.
“Kardeşim, hızlı koşardı.”
"İzmir'den dün geldim."
"Mobilyalar çok yeni görünüyordu." cümlesinde "dün" sözcüğü,
– Nasıl görünüyor?
– Yeni görünüyor. "Bu konuyu akşam konuşalım."
cümlesinde "akşam" sözcüğü,
"Derdini iyi anlatırsan çözüm bulursun."
"O erken kalkar, geç yatardı." Erken ve geç
"Neden çok sessiz konuşuyorsun?" sözcükleri

YÖN ZARFI
Fiilin yöneldiği yeri bildiren sözcüklere yön zarfı denir. Yön zarfları ek almadan kullanılır ve fiile
sorulan "nereye" sorusuna cevap verir.Bunlar "aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri, öte,
beri" sözcükleri eylemin yönünü belirttiğinde yön zarfı olur.
"İsterseniz aşağı inelim." "İsterseniz aşağıya inelim." Aşağı inecek misiniz?

Öte git de rahatlayalım. Geri gelmeyi düşünüyorlar mı? Beri gel de ne ezdiğine bak.

İleri git, sonra tekrar gelirsin. Dışarı çıkarsan üşürsün. İçeri gir de, biraz konuşalım.

MİKTAR ZARFLARI SORU ZARFLARI


Fiilleri miktar bakımından sınırlandıran sözcüklerdir. Cümlelerde zarfları bulmak için
Miktar zarfları diğer zarflardan farklı olarak fiilin, kullandığımız sorular vardı.
sıfatın, zarfın miktarlarını da bildirir. Miktar zarfları "Sizi nasıl tanımam?"
fiile sorulan "ne kadar" sorusuna cevap verir. "Gittiği yerden ne zaman dönecek?"
"İstanbul'da çok gezdiniz mi?" "Ne kadar hızlı yürüyor?"
"Çok hızlı koşuyor." "Neden söz vermesine rağmen
"Ne kadar hızlı?" diye sorduğumuzda ise "çok" gelmiyor?"
cevabı gelir. "Ne konuşup duruyorsun ki?"
Zarfın derecesini bildiren bu sözcüğe de zarf diyoruz.
“O, bu derse pek çalışmadı.”
"Fazla mal göz çıkarmaz."
METİN TÜRLERİ (EDEBİ TÜRLER)

Edebiyat, duygu ve düşünceleri söz ya da yazıyla etkili bir şekilde anlatma sanatıdır.

1. Yazı (Metin) Türleri


Duygu, düşünce ve hayallerin sözlü ya da yazılı olarak, etkileyici bir şekilde anlatma isteği
edebiyatın doğmasına neden olmuştur. Edebiyatın oluşumu içerisinde yazının biçim ve içerik
özelliklerine o yazının türü denmektedir.

ANLATMAYA BAĞLI EDEBİ TÜRLER


(OLAY ETRAFINDA GELİŞEN TÜRLER)

1.Masal 2. Hikâye (Öykü)


Olağanüstü olaylarla süslü, olağanüstü kişilerin Olmuş veya olabilecek olayları belli bir plan
başından geçen, zaman ve yer kavramları çerçevesi içinde yer ve zamana bağlı olarak
belirli olmayan hayalî olayların anlatıldığı anlatan yazı türüne hikâye (öykü) denir.
yazılara masal denir. ÖZELLİKLERİ
ÖZELLİKLERİ * Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
* Masalda eğiticilik ve öğreticilik esastır. * Dar bir zaman dilimini kapsar.
* Masallardaki olaylar gerçeğe uymaz. * Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
* Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptir. * Romana göre kısa eserlerdir.
* Masalın geçtiği yer ve zaman belirsizdir. * Karakter sayısı azdır.
* Masallar tekerlemeyle başlar. * Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur.
* Masaldaki karakterler; cinler, periler, devler * Kısa soluklu eserlerdir.
ve hayvanlar olabilir. * Olay, başlangıçtan sonra doğru giden bir
* Masalların sonunda iyiler ödüllendirilir, olayın bir anlık parçasıdır.
kötüler cezalandırılır.
* Ulusal konulara yer verilmez, evrensel
konular ve mesajlar içerir.
* Hikâyede tek olay bulunmasına karşılık
romanda birbirine bağlı olaylar zinciri vardır.
Romandaki olaylardan her biri hikâyeye konu
3. Roman
olabilir.
Toplumların ve fertlerin başından geçmiş veya
* Hikâyede kahramanların tanıtımında
geçmesi mümkün olayları geniş olarak,
ayrıntıya girilmez, kahramanlar her yönüyle
ayrıntılarıyla anlatan yazı türüne roman denir.
tanıtılmaz. Romandan farklı olarak hikâyede
ÖZELLİKLERİ
kişiler sadece olayla ilgili yönleriyle anlatılır.
* Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar anlatılır.
Bu yüzden hikâyelerdeki kişiler bir karakter
* Geniş bir zaman dilimini kapsar.
olarak karşımıza çıkmaz.
* Olayla ilgili yer ve zaman bellidir.
* Öyküde, olayın geçtiği yer (çevre) sınırlıdır
* Hikâyeye göre uzun eserlerdir.
ve ayrıntılı olarak anlatılmaz. Romanlarda
* Karakter sayısı fazladır.
olaylar çok olduğu için olayların geçtiği çevre
de geniştir. Bu çevreler çok ayrıntılı olarak
Hikaye ile Roman Arasındaki Farklar:
anlatılır.
* Hikâye türü, romandan daha kısadır.
* Hikâyeler kısa olduğu için anlatım yalın,
* Hikâyede temel öğe olaydır. Romanda ise temel
anlaşılır ve özlüdür. Romanlarda ise anlatım
öğe karakter, yani kişidir. Hikâyeler olay üzerine
daha ağır ve sanatlıdır.
kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
4. Destan 5. Efsane (Söylence)
Bir ulusun kahramanlıklarını, savaşlarını, Halkın duygu, düşünce ve hayal dünyasında
büyük toplumsal olaylarını anlatan ve doğarak ağızdan ağıza dolaşan, gelenek ve
genellikle şiir (nazım) biçiminde oluşturulan göreneklerin oluşumunu etkileyen hikayelere
eserlere destan denir. efsane denir.
ÖZELLİKLERİ ÖZELLİKLERİ
* Yazı türleri içinde en uzun olanıdır. * Hayal gücünün ürünü ve bilinen en eski
* Efsaneden sonra bilinen en eski türdür. türdür.
* Sözlü edebiyat ürünüdür; ancak sonradan * Eski dönemlerde tabiat olaylarının
yazıya geçirilen destanlar da vardır. nedenlerini bilmeyen insanlar, bu olayları
* Olağanüstü olaylar ve kahramanlar vardır. açıklama gereği hissetmişlerdir. Yağmurun
* Destan kahramanları yarı tanrısal nitelikler yağması, gök gürültüsü, şimşek çakması gibi
taşıyan han, hakan ve kağan gibi kişilerdir. birçok olayı kendilerine göre yorumlamışlar,
Destanlar doğal ve yapay(suni) olmak üzere efsaneler vasıtasıyla bunlara açıklık
ikiye ayrılır: getirmişlerdir.
4.1. Doğal Destanlar * Efsanelerde kahramanlar Tanrı, ruh, melek
Halk ozanlarının büyük toplumsal olayları gibi kavramlar bazen de taş, kaya, dağ gibi
anlattıkları destanlardır. Doğal destanların doğa parçası unsurlardır. Bu kahramanlar
yazarı belli değildir, yani anonimdir. hikayelerde kişileştirilir(teşhis) ve
konuşturulur(intak).
.4.2. Yapay (Suni) Destanlar
Yazarı belli olan, daha yakın zamanda yazılan
ve olağanüstü durumlara daha az yer veren
Efsane ile Masal Arasındaki Farklar:
destan türüdür.
* Masallar tamamen olağanüstü, olağandışı
olayları anlatırken efsaneler toplumsal olaylar
ilgili insanların doğaüstü olaylara karşı verdiği
Efsane ile Destan Arasındaki Farklar: savaşı anlatır.
* Destanlardaki olayları tarih sayfalarında * Masallar her zaman mutlu sonla biterken
bulmamız mümkündür. Ama bunu efsane için her efsaneler her zaman mutlu sonla bitmez.
zaman söyleyemeyiz. * Masalın amacı eğiticilik, efsanenin amacı ise
* Destanlar genellikle şiir (manzum) biçiminde bazı olaylara açıklık getirmektir.
yazılırken, efsaneler düz yazı (nesir)
biçimindedir.
* Destanlar milletlerin yaşamış olduğu önemli 6. Tiyatro
olayları konu alır. Bu bakımdan bu önemli Dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak
olayları bir tarihi gerçeklik olarak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak adına
görebiliyoruz. Ancak bunu bütün efsaneler için tiyatro denir.
söylememiz mümkün değildir. ÖZELLİKLERİ
* Efsanelerin benzerlerini başka milletlerde de * Genellikle oynanmak için yazılır. Okunmak için
bulabiliriz. Fakat destanlar milli oldukları için yazılan tiyatro türleri de vardır.
benzerleri olamaz, sadece bir millete aittirler. * Olayları oluş hâlinde gösterir.
* Konuşma ve eyleme dayanan bir türdür.
* İnsana ders vermek, onu düşündürmek onu
yorum yapmaya yönlendirmek amacı taşır.
* Tiyatronun unsurları: “Yazar, eser, oyun ve
seyirci”dir.
* Tiyatronun temel ögeleri: “Olay, yer, zaman ve
kişiler”dir.
KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİNLER

Günlük ile Anı Arasındaki Farklar:


1. Günlük (Günce)
* Günlükte olaylar günü gününe yazılırken anı da
Düzenli bir biçimde yazılan, tarih atılan günlük
geçmişteki olaylar anlatılır. Bir bakıma günlük
notlara, bir yazarın yaşamı boyunca günü
geleceğe yönelik, anı ise geçmişe yöneliktir.
gününe yazdığı yazılara günlük denir.
ÖZELLİKLERİ
* Olaylar günü gününe, tarih belirtilerek yazılır.
2. Gezi Yazısı (Seyahatname)
* Kısa yazılardır.
Gezilip görülen yerlerin ve o yerlerle ilgili
* Kaleme alan kişinin yaşamından izler taşır.
izlenimlerin anlatıldığı yazılara gezi yazısı
* İçten ve sevecendir. Anlatımda “iç konuşma”
denir.
yöntemi kullanılır.
ÖZELLİKLERİ
* Gezilip görülen yerler edebî bir üslupla
anlatılır.
3. Anı (Hatıra) * Yazarın duygu ve düşüncelerini içerebilir.
Yaşanmış olayların, üzerinden zaman geçtikten * Gözlem gücüne dayanır.
sonra yazıldığı yazı türüne anı (hatıra) denir. * Anlatılanlar gerçektir, hayal ürünü değildir.
ÖZELLİKLERİ ÖRNEK
* Bir kişinin yaşadığı veya tanık olduğu olaylar
Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde
anlatılır.
anlattığı Amasya’yı gezmeye gidiyorduk.
* Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır
Yolculuğumuz on-on iki saat sürdü. Otobüs
* Geçmişe ışık tutar.
* Tarihsel olayların öğrenilmesine katkıda şoförü bizi şehrin göbeğinde indirdi.
bulunur. Amasya, bütün güzelliğiyle gözümüzün
önündeydi artık. Yeşilırmak, şehrin tam
ortasından geçiyor. Şehrin bir yanında
3. Anı (Hatıra) Amasya Kalesi bir yanında Ferhat Dağı
Yaşanmış olayların, üzerinden zaman geçtikten
var. Amasya Kalesi’nin eteklerinde
sonra yazıldığı yazı türüne anı (hatıra) denir.
Yeşilırmak boyunca uzanan Safranbolu
» Bir kişinin yaşadığı veya tanık olduğu olaylar
evlerine benzeyen tarihî Yalıboyu evleri
anlatılır.
var. Hemen arkasında ise Kral Kaya
ÖZELLİKLERİ
* Yazar, olayları kendi bakış açısından anlatır Mezarlıkları… Şehir, sanki açık hava
* Geçmişe ışık tutar. müzesi. Şehri kuş bakışı görmek için
* Tarihsel olayların öğrenilmesine katkıda Çakallar Tepesi’ne çıktık. Tarih kokan
bulunur. muhteşem bir şehir sanki ayaklarımızın
altındaydı.

4. Biyografi (Yaşam Öyküsü)


Tanınmış, eserler yazmış, ün bırakmış kişileri tanıtmak Örnek
amacıyla yazılan yazılara biyografi denir. Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, 18 Mayıs 1898
ÖZELLİKLERİ tarihinde İstanbul’da doğdu. Kayseri,
* Önemli şahısların hayatı başkası tarafından anlatılır. İstanbul ve Ankara’da öğretmenlik yaptı.
* Anlatılan kişinin hayatı tarih sırasına göre ele alınır. İstanbul’dan milletvekili seçildi. “Anayurt”
* Kurgusal değildir, gerçekçidir. adında bir dergi çıkardı. Türkçenin
* Üçüncü kişinin ağzıyla anlatılır. gelişmesine büyük katkıları oldu. 8 Kasım
1973’te vefat etti. Eserlerinden bazıları
şunlardır: Çoban Çeşmesi, Han Duvarları…
5. Otobiyografi (Öz Yaşam Öyküsü) Örnek
Bir insanın, kendi hayatını kendisinin yazdığı eserlere 1969’da Osmaniye ili, Düziçi ilçesinde
otobiyografi denir. Biyografilerde kişinin hayatı, doğdum. İlk okulu Tatbikat İlkokulunda
çalışmaları başkası tarafından yazılırken okuduktan sonra şimdilerde fen lisesi olan
otobiyografilerde kişi kendisini anlatır, yazar. Düziçi öğretmen Lisesi sınavlarını kazandım.
ÖZELLİKLERİ Altı yıllık öğrenimden sonra Dokuz Eylül
* Kaynak olarak kişi kendisini ve aile büyüklerinden üniversitesini Kazandım. 1993 yılında
aldığı bilgiyi kullanır. başladığım öğretmenlik mesleğine halen
* Birinci kişinin ağzıyla anlatılır. severek devam etmekteyim.

GAZETE VE DERGİ ETRAFINDA GELİŞEN METİNLER

1. Deneme Örnek
Bir yazarın herhangi bir konu üzerinde, özel Gönlümüzün güzelliği sevgi ise beynimizin
görüş ve düşüncelerini iddiasız, kesin güzelliği de düşünebilme yeteneğimizdir. O
kurallara varmaksızın anlattığı yazılara yeteneği her an, her dakika kullanmalıyız.
deneme denir. Unutmayalım ki düşünen insan, özgür insandır.
ÖZELLİKLERİ Kişi düşünebiliyorsa pek çok sorununu
* Denemede konu sınırlaması yoktur. Yazar, çözecek, pek çok şeyi bilecektir. Onun için bir
istediği konuyu ele alıp işleyebilir. karar alırken annenizin, babanızın,
* Yazarın anlattıklarını kanıtlama kaygısı çevrenizdekilerin görüşlerini alın ama o
yoktur. görüşleri de sorgulayın. Sonra da oturup
* Yazar kendisiyle konuşuyor gibi bir anlatım kararınızı kendiniz alın. Bu durumda eziyetler
kullanır. Daha doğrusu kendi içiyle yaptığı de güçlükler de size aittir artık. Karar alırken
konuşmaları yazıya geçirir. sorumluluk almayı da bilin. İşte bu, büyümek
* Anlatılanlar kesin bir sonuca bağlanmaz. ve olgunlaşmaktır. Aynı zamanda özgür olma
* Denemede alabildiğine kişisellik ve kendine yolunda atılan ilk adımdır.
özgülük vardır.
* Dünya edebiyatında Montaigne, Türk
edebiyatında ise Nurullah Ataç bu türün en
önemli temsilcisidir.

Örnek
2. Makale Kitap okumayı sevmiyoruz. Bu kitap okuma
Herhangi bir konuda bilgi vermek veya bir oranlarından da belli. Nüfusu yedi milyon
gerçeği savunmak için yazılan yazılara makale olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100.000
denir. tirajla basılırken Türkiye’de bu rakam 3000
ÖZELLİKLERİ civarında. Gelişmiş ülkelerde kişi başına
* Makalenin temel öğesi fikirdir. düşen yıllık kitaba harcanan para ortalama
* İnceleme ve araştırmaya dayanır. 100 dolar, bizde ise 10 doların altında.
* Bir tezi savunmak, desteklemek amacı taşır. Türkiye’de her yüz kişiden beşi kitap okuyor.
* Makalelerde bilimsel verilerden yararlanılır. Bütün bunlar bizim kitaba ne kadar uzak bir
* Gazete ve dergi yazısıdır toplum olduğumuzun göstergesi.
3. Eleştiri (Tenkit) 4. Söyleşi (Sohbet)
Bir sanat eserinin olumlu ya da olumsuz Yazarın, gündelik olaylarla ilgili
yanlarını somut verilere dayanarak düşüncelerini, okuyucu ile karşı karşıya
yargılayıp eserin gerçek değerini orta¬ya oturup konuşuyormuş gibi içten bir hava
koymak amacıyla yazılan yazı türüne eleştiri içinde yazdığı yazılara sohbet denir.
denir. ÖZELLİKLERİ
ÖZELLİKLERİ * Karşılıklı konuşma havası içinde yazılır.
* Eleştiri yazıları, bir eseri tanıtmayı amaçlar. * Belirli konusu yoktur. Yerine ve zamanına
* Eleştiri yapan kişiye eleştirmen denir. göre sıkıcı olmayan her şey sohbet konusu
* Değerlendirme yazılarıdır. olabilir.
* Eleştiri denince, akla eserin olumsuz * Gazete ve dergi yazılarıdır.
yanlarının belirlenip okuyucuya aktarılması * Yazarın kendi kişisel düşüncesi
gelir. Bu yanlış bir düşüncedir. Gerçek bir ağırlıktadır.
eleştiride eleştirilen eserin hem olumlu hem de * En önemli özelliği, samimi bir üslupla kaleme
olumsuz yanları bir arada verilir. alınmasıdır.
* Eleştirinin amacı, okuyucuya ve yazara * Yazarın öğretme ve kanıtlama amacı yoktur.
kılavuzluk yapmaktır

5. Fıkra (Köşe Yazısı)


Bir yazarın, herhangi bir konu üzerinde,
kişisel anlayış, görüş ve düşüncelerini güzel
bir üslupla, hiçbir kanıtlama gereği duymadan
anlattığı yazı türüne fıkra denir.
Fıkra ile Makale Arasındaki Farklar:
İki tür fıkra vardır: Gazete fıkraları, nükteli
* Makalede ispat vardır, ciddi bilimsel bir dil
hikâyecik türündeki fıkralar. Yazı türü
kullanılır; fıkra ise daha serbest ve mizahi
olarak “gazete fıkraları” kabul edilmektedir.
ögeler içerir ve ispat yoktur.
Gülmece yazılardan olan fıkraları, gazete
* Makalede yazar doğruyu, fıkrada ise kendi
yazı türü olan fıkrayla karıştırmamalıyız.
doğrusunu anlatır.
ÖZELLİKLERİ
* Gazete yazısıdır.
* Yazar düşüncelerini kanıtlama yoluna
gitmez.
* Dil doğaldır. Günlük deyimlere, yer yer
nükteli sözlere yer verilir.
* Okuyucuyla sohbet ediyormuş havası
hakimdir. Anlatım senli benlidir.
ŞİİR BİLGİSİ

ŞİİR: Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar
içinde aktarılmasına şiir denir. Şiir, bir ana duygu etrafında örgülenir. Diğer türler gibi şiir de
bir plana sahiptir. Ancak her ölçülü ve kafiyeli metin, şiir değildir. Şiirde “duygu’ temel unsurdur
ama duygunun dışında “düşünce” ve “hayal” de vardır. Şiirde “sanat” öğesi ağır basar. Bu
bakımdan şiirde sözcük seçimi öne çıkar. Aslında şiir, sözcüklerin ahenk oluşturacak şekilde bir
araya getirilmesinden oluşur.
Şiir yazana şair denir. Halk şiiri yazan ve bunu çalıp söyleyene de ozan denir. Günümüzde ise
şair yerine ozan sözü de kullanılmaktadır.
Her şiirin bir başlığı vardır. Başlığın, şiirde anlatılanlarla uyumla olması gerekir. Şiirde her bir
satıra dize (mısra) denir. Şiiri yazarken her dizenin başındaki harf büyük harfle yazılır.
Dört dizelik kümelere kıta (dörtlük) denir. İki dizeden oluşan kümelere de beyit adı verilir.
Şiiri, düz yazıdan ayıran ölçü, kafiye, uyak şeması gibi ahenk unsurları vardır.

Her şiirin belli bir konusu, üslubu vardır. Kimi aşk, ayrılık konusunu işler, kimi okura bir bilgiyi
özlü bir şekilde verir, kimi ise birini eleştirir. İşte şiirlerin bunlara göre sınıflandırılması şiir
türlerini ortaya koyar. Bunlar Yunanca’daki adlarıyla adlandırılır: Lirik, Epik, Didaktik, Pastoral,
Satirik. Tanzimat’tan sonra oluşan bu adlandırmadan önce Türk şiiri, nazım şekillerine göre
sınıflandırılırdı: Gazel, Kaside, Şarkı, Koşma, Destan, Varsağı, Mani, Ağıt vb.

ŞİİR

Lirik Şiir Epik Şiir Didaktik Şiir Pastoral Satirik Şiir Mani
(Duygusa) (Destansı) (Öğretici) Şiir (Yergi)

LİRİK ŞİİR (DUYGUSAL) EPİK ŞİİR (DESTANSI)


İçten gelen heyecanları coşkulu bir dille
Kahramanlık, yiğitlik, savaş konularını
anlatan duygusal şiirlere lirik şiir denir. Bu
işleyen ya da tarihsel bir olayı coşkulu bir
şiirlerde “sevgi, özlem, ayrılık” gibi konular
işlenir. anlatımla işleyen şiirlere epik şiir denir.

Bizdik o hücumun aşkıyla kanatlı


Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı
Ben aşkımla bahar getirdim sana;
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle
Tozlu yollarından geçtiğim uzak Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle
İklimden şarkılar getirdim sana.
Ahmet Muhip Dıranas 26 Ağustos 1922
Beni Unutma Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Bir gün gelir de unuturmuş insan Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
En sevdiği hatıraları bile Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Bari sen her gece yorgun sesiyle Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!
Saat on ikiyi vurduğu zaman Yahya Kemal Beyatlı
Beni unutma
Ümit yaşar Oğuzcan
DİDAKTİK ŞİİR (ÖĞRETİCİ) PASTORAL ŞİİR (DOĞAL)
Doğa güzelliklerini; orman, yayla, dağ,
Belli bir düşünceyi kabul ettirmek veya belli köy ve çoban yaşamını ve bu hayata
bir konuda öğüt, bilgi vermek, ahlaki bir ders duyulan özlemi ifade eden şiir
çıkarmak için yazılan öğretici şiirlere didaktik türüne pastoral şiir denir.
şiir denir.
ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Güzel dil, Türkçe bize,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
Başka dil, gece bize.
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
İstanbul konuşması
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?
En saf, en ince bize
Ziya Gökalp
Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca,
İlim ilim bilmektir
Yol almış hayatın ufuklarınca;
İlim kendin bilmektir
O hızla dağları Ferhad yarınca,
Sen kendini bilmezsen
Başlamış akmağa çoban çeşmesi
Ya nice okumaktır
Yunus Emre Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

SATİRİK ŞİİR (YERGİ / ELEŞTİREL) MANİ

Toplum hayatındaki aksayan yönlerin, Başta aşk olmak üzere hemen her konuda
düzensizliklerin; insanların çeşitli yazılabilen bir halk edebiyatı nazım
konulardaki beceriksizliklerinin ve türüdür.
zayıflıklarının anlatıldığı yergi > Anonim halk edebiyatının en yaygın
şiirlerine satirik şiir denir. Bu şiir türü, şeklidir. Söyleyeni belli değildir.
Halk edebiyatında “taşlama”; Divan > Genellikle yedi heceli bir dörtlükten
edebiyatında “hicviye”; günümüz oluşur. Ama mısra sayıları 5,6,7,8 hatta 14
edebiyatında ise “yergi” adıyla bilinir. olan maniler de vardır.
> Manilerin ilk iki dizesi uyağı
KUYRUKLU ŞİİR doldurmak ya da temel düşünceye bir
giriş yapmak için söylenir. Bunlara
Uyuşamayız, yollarımız ayrı; doldurma dizeler denir.
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; > Temel duygu ve düşünce son iki
Senin yiyeceğin kalaylı kapta; dizede ortaya çıkar.
Benimki arslan ağzında,
Sen aşk rüyası görürsün, bense kemik. A benim bahtiyarım
Gönülde tahtı yârim
Ama seninki de kolay değil kardeşim,
Yüzünde göz izi var
Kolay değil hani,
Sana kim baktı yârim
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Bağlarında üzüm var
Orhan Veli Kanık
Mor şalvarda gözüm var
Kaçma yârim uzağa
Söylersin de söz içinde şaşmazsın
Sana bir çift sözüm var
Helâli haramı yersin seçmezsin
Nasibin kesilir de sular içmezsin
Dağlarda gezer oldum
Akar çaylar senin olsa ne fayda
Okuyup yazar oldum
Ben bir güzel uğruna
Pir Sultan Abdal
Kuruyup gazel oldum
CÜMLEDE ANLAM

CÜMLE: Bir duygu, düşünce ve eylemi anlatan, yargı bildiren söz veya söz grubuna cümle denir.
Dolayısıyla cümle tek sözcükten oluşabileceği gibi bir sözcük grubundan da oluşabilir.

CÜMLEDE ANLAM VE ANLAM İLİŞKİLERİ

YAKIN ANLAMLI CÜMLELER NEDEN (SEBEP) SONUÇ CÜMLELERİ


İlettiği yargılar, anlamca birbirinin özdeşi Bir eylemin hangi gerekçeyle veya hangi
olmasa da yakın anlamlılık özelliği sebeple yapıldığını bildiren cümlelerdir. Bu
taşıyabilir. Yakın anlamlı cümleleri cümlelerin yüklemine “niçin?” ,
belirlemek, cümleleri doğru yorumlamaya ve “neden?” soruları sorulduğunda bu sorular
cümleden iletilen mesajı kavramaya bağlıdır. cevapsız kalmaz. Neden-sonuç cümleleri iki
* O ne söyleyecekse doğrudan söyler. bölümden oluşur: Birinci bölüm neden (sebep),
* Bir şey söyleyecse lafı dolandırmadan ikinci bölüm ise sonuç bildirir. Genellikle “için,
söyler. -den, -diğinden, ile” gibi ekler ve edatlar
kullanılır.
* Dalkavukluk, hiçbir zaman yüksek ruhlu * Okulların açılmasıyla masraflar arttı.
kimselerde görülmez. * Seni uyandırmayalım diye radyoyu açmadık.
* Dalkavukluk, aşağılık ruhlu kimselere * Yağmur yağınca maç iptal oldu.
özgüdür. * Malzeme yetersizliğinden inşaat yarım kaldı.

AMAÇ SONUÇ CÜMLELERİ KARŞILAŞTIRMA CÜMLELERİ


Eylemin hangi amaca bağlı olarak Birden fazla varlık, kavram ya da durumun
gerçekleştiğinin belirtildiği cümlelerdir. Bu karşılaştırıldığı cümlelerdir. Karşılaştırmada
tür cümlelerde de “için, diye, üzere” gibi benzerlik, farklılık, üstünlük gibi değişik
edatlardan yararlanılır. Amaç – sonuç durumlar ifade edilir. Karşılaştırma ilgisi
cümleleri, eyleme sorulan “hangi “gibi, kadar, en, daha, çok, göre, fazla” gibi
amaçla?” sorusuna cevap verir. sözcüklerle kurulur.

* Bildiklerini anlatmak üzere karakola * Kışın Sivas, İstanbul’dan daha soğuktur.


başvurdu. * Televizyon da sinema kadar etkilidir.
* Kilo vereyim diye spor yapıyor. * Köyün en güzel çileği bahçemizde yetişir.
* Yazar, eleştirmene şirin görünmek * Yeni şiirler eski şiirlere göre daha anlaşılır
maksadıyla iki yüzlü davranıyor. bir dille yazılıyor.
* Ona sık sık öğüt verirdi; iyi bir insan olsun
diye.

OLASILIK ( İHTİMAL ) CÜMLELERİ


VARSAYIM CÜMLESİ kesinliği olmaksızın bir olay ya da durumun
Gerçekleşmeyen bir durumu veya olayı ortaya çıkmasının beklenilmesidir. Bu tür
gerçekleşmiş gibi labul etmektir. Bu yargılar kesinlik anlamı taşımaz
cümlelerde, “farz edelim, diyelim ki, tut ki,
kabul edelim, düşünelim” gibi ifadeler * Yarın işe biraz geç gelebilirim.
kullanılır. * Şimdi bizim oralara da bahar gelmiştir.
* Sınav zamanı yaklaştı, herhalde düzenli bir
* Tutki bu işi yarına yetiştiremedik. çalışma yapıyordur.
* Diyelim ki önümüzdeki sene fabrikanı * Durumu çok iyi, bu çocuğa küçük bir
kurdun. yardımda bulunur sanıyorum.
* Yarın akşam konserin iptal edildiğini
düşünelim
KOŞUL (ŞART) CÜMLESİ
OLUMSUZ CÜMLE
Bir olayın veya durumun gerçekleşmesinin,
İş, oluş, durum veya hareketin olmadığını,
başka bir olayın veya duruma bağlı
olamayacağını anlatan cümlelerdir. Olumsuz
olduğunu belirten cümlelerdir. Bu tür
cümleler ikiye ayrılır.
cümlelerde birinci bölüm (yan yargı) koşul,
ikinci bölüm ise o koşula bağlı olarak ortaya
a. Biçimce ve Anlamca Olumsuz Cümleler:
çıkan sonuçtur (temel yargı). Türkçede
Yükleminde ''değil, yok, -sız, -ma
koşul anlamı asıl olarak “-se” şart ekiyle
olumsuzluk sözcüklerinden ya da
sağlanır. “ise”, “-ince”, “-dikçe”, “mi”,
eklerinden biri bulunan cümlelerdir.
“ama”, “üzere”, “yeter ki” ile de koşul
* Kimse konuşmacıyı dinlemiyordu.
anlamı sağlanabilir.
* Bu saatte orda kimse yoktur.
* Temiz bir dünya istiyorsan yerlere çöp
* Evleri çokta büyük değilmiş.
atma.
* Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla
b. Biçimce Olumlu Anlamca olumsuz Cümle:
açmayacaksın.
Yükleminde ''değil, yok, -sız, -ma
* Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer
olumsuzluk sözcüklerinden ya da
toprak kokardı.
eklerinden biri bulunmayan ancak anlamca
* Akşama geri vermek üzere bu kitabı
olumsuzluk bildiren cümlelerdir.
alabilirsin.
* İnsan sevdiklerine böyle davranır mı?
( davranmaz)
* Ne beni ne kardeşimi arıyor. (aramıyor)
TANIM CÜMLESİ
Varlıkların ne olduklarını tam olarak
belirtmek için kurulur. Tanım cümleleri “Bu
ELEŞTİRİ CÜMLESİ
nedir?”, “Bu kimdir?” sorularına cevap verir.
Bir yapıtın, bir insanın veya bir durumun
* Lirik şiir, duyguların çok etkili ve coşkulu
doğru ya da yanlış yönlerini belirten
bir biçimde dile getirildiği şiir türüdür.
cümlelerdir. Eleştiri, olumlu eleştiri ve
* Ünlü kişilerin kendi yaşamlarını anlattıkları
olumsuz eleştiri olmak üzere ikiye ayrılır.
yazılara otobiyografi denir.
*Konuları açık ve anlaşılır bir dille ele almış.
* Hakem, son maçı çok iyi yönetti.
Yukarıdaki cümlelerde hoşa giden yönler
OLUMLU CÜMLE
belirtildiğinden olumlu eleştiri yapılmıştır.
Yüklemde anlatılan iş, oluş, durum ya da
olayın gerçekleştiğini veya * Bu firmanın ürünleri eskisi kadar kaliteli
gerçekleşeceğini bildiren cümlelerdir. değil.
Olumlu cümleler ikiye ayrılır. * Kimi öyküleri, öykü olmaktan çok köşe
1. Biçimce ve Anlamca Olumlu Cümle: yazısıdır.
Yükleminde ''değil, yok, -sız, - ma'' gibi Yukarıdaki cümlelerde de hoşa gitmeyen,
olumsuzluk bildiren sözcük veya eklerden eksik görülen yönler belirtildiğinden
hiçbiri bulunmayan ve anlamca da olumlu olumsuz eleştiri yapılmıştır.
olan cümlelerdir.
* Öğrenciler sınıfta öğretmenlerini
bekliyordu.
* Evin önünde bir otomıobil bir de kamyonet ÖZ ELEŞTİRİ CÜMLESİ
vardı. Bir kişinin kendi davranışları veya eserleri
üzerinde yürüttüğü yargıları içeren
b. Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu cümle: cümlelerdir.
Yükleminde ''değil, yok, -sız, -ma''olumsuzluk
bildiren sözcük veya eklerden birini * Zamanı iyi kullanmadığım için sınavda
bulunduran ancak anlamca olumlu olan başarısız oldum.
cümlelerdir. * On dört yaşına geldim ama hâlâ güzel
* Beni sürekli eleştiren birini nasıl yazmayı öğrenemedim.
tanımam.(Tanırım) * Düşünmeden konuşarak arkadaşımın kalbini
* Bu kadar kolay soruları çözemeyecek kırdım.
değilim. (Çözerim)
ÖN YARGI CÜMLESİ DEĞERLENDİRME (ÇIKARIM) CÜMLELERİ
Bir kişi veya bir durumla ilgili belirli şart, Bir olay, durum veya nesne hakkında bir
olay ve görüntülere dayanarak önceden sonuca varmaya değerlendirme denir.
edinilmiş olumlu veya olumsuz yargıları Değerlendirmeye çıkarımda bulunma da denir.
belirten cümlelerdir.

* Bu işi kesinlikle başaramayacak. (Olumsuz * Eserdeki mekanlar dikkat çekici.


ön yargı) * Şiirlerinde aşk konusu ön planda.
* Bu kitap bu yılın en çok okunan kitabı
olacak. (Olumlu ön yargı)
* Ben zaten onun suçlu olduğunu baştan
biliyordum.

CÜMLEDE ANLATIM YOLLARI

NESNEL (OBJEKTİF) ANLATIM


ÖZNEL (SUBJEKTİF ) ANLATIM
Söyleyenin duygu veya düşüncesini
Söyleyenin kendi düşüncesini, duygusunu
içermeyen; doğruluğu ya da yanlışlığı
veya beğenisini içeren; doğruluğu ya da
kişiden kişiye göre değişiklik göstermeyen,
yanlışlığı kişiden kişiye göre değişen
herkesçe kabul görmüş, kanıtlanabilir
cümlelerdir.
yargıları içeren cümlelerdir.

* Ozon tabakasındaki delik her yıl büyüyor. * Roman en güzel yazı türüdür.
* Kırmızı, ana renklerden bir tanesidir. * İstanbul Boğazı’nın seyrine kimse
* Eser, dört bölüm halinde sinemaya doyamaz.
uyarlanmış. * Duygusal şarkılar herkesi etkiler.
* İstanbul 1453′te fethedildi. * Mavi elbise insanlara yakışıyor.
* Yazar, bu romanında aile bireyleri * Evde mutlu olan başarılı olur.
arasındaki sorunları anlatıyor.

DOĞRUDAN ANLATIM DOLAYLI ANLATIM


Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden Başkalarına ait bir sözün , anlatıcının kendi
aktarılmasına doğrudan anlatım denir. ifadesine dönüştürerek kendi sözcükleriyle
Olduğu gibi aktarılan söz genellikle tırnak anlatmasıdır. Sözlerini olduğu gibi değil de
işareti içerisinde yazılır. Tırnak işaretinin kendi yorumumuzla aktardığımız cümlelere
dışında virgül kullanılarak da aktarılabilir. dolaylı anlatımlı cümleler denir.
* Öğretmenimiz derslerimize zamanında
*Atalarımız, kalem kılıçtan keskindir, der. çalışmamız gerektiğini söyledi.
* Atatürk: “Hayatta en hakiki mürşit *Otobüsün yarım saat sonra hareket edeceğini
ilimdir.” diyerek bir gerçeği dile getirmiştir. belirttiler.
(Atatürk’e ait söz değiştirilmeden Atatürk hayatta en gerçek yol göstericinin
aktarılmış) ilim olduğunu söylemiştir. (Yazar kendi
anlatımıyla Atatürk’e ait sözü değiştirerek
aktarmış)
CÜMLEDE ANLAM FARKLILIKLARI

ÖNERİ (TEKLİF ) CÜMLESİ ÖN YARGI ( PEŞİN HÜKÜM ) CÜMLESİ


Bir sorunu çözmek veya daha iyiye ulaşmak için Bir kişi veya bir durumla ilgili belirli şart, olay
görüş ve düşüncelerin öne sürüldüğü cümlelerdir. ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş
olumlu veya olumsuz yargıları belirten
* Daldaki elmayı almak için merdiven cümlelerdir.
kullanmalısın.
* Bu işe sabırlı yaklaşmanız daha doğru olacak. * Bu işi kesinlikle başaramayacak. (Olumsuz ön
* Konuyu iyice anlamak istiyorsan, önce tekrar yargı)
et, sonra da bol bol soru çöz. * Ben zaten onun suçlu olduğunu baştan
biliyordum.
* Bu kitap bu yılın en çok okunan kitabı olacak.
VARSAYIM CÜMLESİ (Olumlu ön yargı)
Gerçekleşmemiş bir olayın gerçekleşmiş gibi ya
da gerçekleşmiş bir olayın hiç gerçekleşmemiş
gibi kabul edildiği cümlelerdir. Varsayım anlamı UYARI CÜMLESİ
taşıyan yargılarda genellikle “tutalım ki, diyelim Kişi ya da kişileri yanlış davranışlardan uzak
ki, farz edelim, düşün ki” gibi ifadelere yer tutmak için bir konu, sorun ya da olumsuz bir
verilir. durum ile ilgili ikaz ve hatırlatmaları içeren
cümlelerdir.
* Diyelim ki bu uçağa yetişemedin. * Kışın zincir takmadan yola çıkmayın.
* Bir an için rüyalarının gerçekleştiğini düşün. * Dilini tutmayı öğrenemezsen etrafında
* Tut ki puanın yetmedi ve üniversiteye kimsecikler kalmaz.
giremedin. * Üzerime bu kadar gelmeyin.

YAKINMA ( ŞİKAYET ) CÜMLESİ


ELEŞTİRİ CÜMLESİ
Bir kişinin sözündeki, davranışındaki veya
Bir yapıtın, bir insanın veya bir durumun doğru
çevresindeki yanlışlıklardan, eksiklerden
ya da yanlış yönlerini belirten cümlelerdir.
duyduğu rahatsızlıktan şikayetçi olmasıdır.
Eleştiri, olumlu eleştiri ve olumsuz eleştiri olmak
üzere ikiye ayrılır.
* Gittiğinden beri hiç aramadı.
* Konuları açık ve anlaşılır bir dille ele almış. * Nerede nasıl davranacağını bir öğrenebilse.
(OLUMLU) * İnsanlar hâlâ uğradıkları haksızlıklara ses
* Hakem, son maçı çok iyi yönetti. (OLUMLU)
* Bu firmanın ürünleri eskisi kadar kaliteli
değil. (OLUMSUZ) HAYIFLANMA ( PİŞMANLIK )CÜMLESİ
* Kimi öyküleri, öykü olmaktan çok köşe Bir kişinin herhangi bir olaydan, yaptığı veya
yazısıdır. (OLUMSUZ) yapmadığı bir işten dolayı duyduğu üzüntüyü
anlatan cümlelerdir.
* Öğretmenin anlattıklarını keşke defterime
yazsaydım.
ÖZ ELEŞTİRİ CÜMLESİ
* Zavallı kedi soğukta çok üşümüş.
Bir kişinin kendi davranışları üzerinde
* Gençlikte bir güzel gezip eğlenmek varmış.
yürüttüğü yargıları içeren cümlelerdir.

* Zamanı iyi kullanmadığım için sınavda başarısız


oldum. PİŞMANLIK CÜMLESİ
* On dört yaşına geldim ama hâlâ güzel yazmayı Yapılan bir hata veya yanlış sonucunda duyulan
öğrenemedim. üzüntüyü belirten cümlelerdir.
* Düşünmeden konuşarak arkadaşımın kalbini
* Keşke ona bu sözleri söylemeseydim
kırdım.
* Buzlu yolda bu kadar hızlı araba
kullanmamalıydım.
* Bu arabayı almamız bir hataydı.
SİTEM CÜMLESİ TASARI CÜMLESİ
Bir kimsenin yaptığı bir hareketten dolayı Henüz yapılmayan ancak ilerde yapılmak
duyulan üzüntünün, kırgınlığın dile getirildiği istenen şeylerin olduğunu bildiren
cümlelerdir. cümlelerdir. Tasarı planlama işidir.

* Bir yudum mutluluğu bize çok gördünüz.


* Bu yıl sağlığım için spora başlamayı
* İnsan, kendisine bunca emeği geçen insanı bir
düşünüyorum.
kere de olsa arayıp sorar.
* Önümüzdeki ay tatile çıkmayı düşünüyorum.
* Davete bir beni çağırmamışsın.
* Bu işin altından başarıyla kalkmayı
amaçlıyoruz.

KÜÇÜMSEME CÜMLESİ
Bir kişiye veya bir olaya değer vermeme, onu
küçük görme, önemsememe, hafife alma anlamı TAHMİN CÜMLESİ
taşıyan cümlelerdir. Akla, sezgilere, gözlemlere veya birtakım
verilere dayanarak, olacak bir şeyi önceden
* O da güya okuyacak da adam olacak. kestirebilme sonucunda ortaya çıkan cümlelerdir.
* Sen kim, sanatçı olmak kim!
* Bu maçı kazanıp da şampiyon olacakmış. *Annem meraktan patlıyordur şimdi.
* Şu anda öğretmen derse başlamıştır.
* Gökyüzü bulutlarla doldu, yağmur yağabilir.
AZIMSAMA CÜMLESİ
Bir şeyin miktarca az olduğunu, yetersiz
görüldüğünü ifade eden cümlelerdir. OLASILIK ( İHTİMAL ) CÜMLESİ
Gerçekleşmesi kesin olmayan bir olayın veya bir
* Günlerdir çalışıyorsun, ne kadar az iş yapmışsın.
durumun ortaya çıkmasının beklenilmesi, umut
* Bu kadarcık ücretle çalışamam.
edilmesi ile ilgili cümlelerdir.
* Bir tanecik mi ayakkabın var?
* Sanıyorum o konu anlatılmadı.
* Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.
ŞAŞIRMA CÜMLESİ * Tatilde Karabük’e gidebiliriz.
Beklenmeyen bir durum karşısında ne yapacağını,
nasıl davranacağını bilememe, hayrete düşme
anlamı taşıyan cümlelerdir. BEĞENİ CÜMLESİ
Bir varlığa veya bir olayın sonucuna yönelik
* Böyle ansızın gideceğini hiç düşünmemiştim.
beğenme, takdir etme, övme veya onaylama işini
* Ne, demek doktor oldun!
bildiren cümlelerdir.
* Sınav sonucunu çok yüksek beklerken düşük
gelmesin mi!
* Her türlü rezaletin yaşandığı bu çevrede
dürüst ve tertemiz bir insan olarak yetişti.
* Araba dediğin böyle rahat ve geniş olmalı.
BEKLENTİ CÜMLESİ * Yazar, olayları sıradanlığa düşmeden güzel bir
Gerçekleşmesi beklenen davranış ve işleri üslupla yansıtmış.
bildiren cümlelerdir. Beklentiler bazen
gerçekleşir bazen gerçekleşmez.

* Sınavdan yüksek not almayı umuyorum. ONAY CÜMLESİ


* Annem doğum günümde bana en sevdiğim Yapılan bir işin ya da davranışın yerinde ve
oyuncağı alacak. doğru olduğunun kabul edildiği cümlelerdir.
* Bizi bu sefer daha sıcak karşılayacağını
* Aferin sana, son saniyede topu potaya atman
düşünmüştük.
doğru bir hareketti.
* Öğretmenine saygı göstererek yerinde bir
AŞAMALI DURUM CÜMLESİ davranış sergiledi.
Bir durumun zaman içerisinde lumlu veya olumsuz
yönde kademe kademe değişmesini ifade eden
cümlelerdir.
*Tuz tüketimi ülkemizde her geçen yıl artıyor.
* Zeynep her geçen gün biraz daha büyüyor.
ABARTMA CÜMLESİ
Bir şeyi olduğundan çok veya az göstererek
anlatan cümlelerdir.

* Adam o kadar zayıf ki üflesek uçacak.


* Pire kadar boyuyla bana kafa tutuyor.
* Ağlamaktan gözlerinin yaşı kurumuştu.

ABARTMA CÜMLESİ
Bir şeyi olduğundan çok veya az göstererek
anlatan cümlelerdir.

* Adam o kadar zayıf ki üflesek uçacak.


* Pire kadar boyuyla bana kafa tutuyor.
* Ağlamaktan gözlerinin yaşı kurumuştu.

GERÇEKLEŞMEMİŞ BEKLENTİ CÜMLESİ


Beklenenin gerçekleşmediğinin anlatıldığı
cümleledir. Gerçekleşmemeiş beklentilerin
gerçekleşme ihtimali de yoktur.

* Bugün bize de gelir sanmıştım.


* Koşuda birinci olur diye umuyordum.

You might also like