Professional Documents
Culture Documents
Türkçe sözcüklerde yan yana bulunan ünsüz seslerin (harflerin) yumuşaklık veya sertlik
bakımından birbirlerine uymasıdır. Ünsüz uyumu daha çok sözcüklerin kök-ek ilişkisinde görülür.
Sonu ünsüzle biten bir sözcüğe, ünsüzle başlayan bir ek getirileceği zaman ikisi arasında bir uyum
olmasına dikkat edilir. Sözcük yumuşak ünsüzle bitiyorsa ekin yumuşak ünsüzle başlayanı, sert
ünsüzle (p, ç, t, k, f, h, s, ş) bitiyorsa ekin sert ünsüzle başlayan şekli getirilir.
Yani FıSTıKÇı ŞaHaP’tan sonra FıSTıKÇı ŞaHaP gelir.
Açtı, aşçı, atkı, ayakta, coşkun, çocukça, geçtim, sesteş, sınıfta, sütçü, Türkçe, yurttan…
1. Not: Bu prensip, sayıların rakamla yazılışlarında da geçerlidir. Buna göre rakamların okunuşu
“p, ç, t, k, f, h, s, ş” harflerinden biriyle biterse ekler de sertleşir. Buna uyulmazsa yazım yanlışı
yapılmış olur.
4. Not: de, da bağlacı, başlı başına bir kelime olduğu için “p, ç, t, k, f, h, s, ş” harfleriyle biten
kelimelerden sonra gelse de sertleşme kuralına uymaz. Zaten “de”, “da” bağlacını “-de,
-da; -te, -ta” bulunma hâl ekinden ayıran özelliklerden biri de budur.
5. Not: Alıntı sözcüklerde ünsüz benzeşmesi aranmaz (istikbal, işgal, mahdut, makbul, meşgul…)
ama kök içerisindeki bir hece ünsüz harfle bitiyorsa ve kendinden sonraki hecenin ilk harfi de
ünsüz ise bu harflerde de ünsüz benzeşmesi olabilir:
Aptal (aslı abdal), nispet (aslı nisbet), tespit (aslı tesbit), tespih (aslı tesbih).
ÜNSÜZ DÜŞMESİ
Dilimizdeki kimi sözcükler türetilirken ünsüzlerinden birini yitirir, bu ses olayına ünsüz düşmesi
denir. Başlıcaları şunlardır:
Gülüş-cük→gülücük Öpüş-cük→öpücük
Yumuşak → Yumuşacık
Sıcak → Sıcacık
Küçük → Küçücük
Çabuk → Çabucak
Büyük → Büyücek
Alçak → Alçacık
“Ufalmak, yükselmek, alçalmak, küçülmek” gibi fiillerden “-k” fiilden isim yapım ekiyle isim
türetilirken sonlarındaki -l’ler düşer.
Alçalmak → Alçak
Küçülmek → Küçük
Ufalmak → Ufak
Yükselmek → Yüksek
Küçük → Küçümsemek
“Arslan→Aslan” sözcüğünde her iki biçim de kullanılmaktadır. Ama sözcüğün “aslan” kullanımında
“r” ünsüzü düşmüştür.
Aç, aşk, at, bak, ek, et, geç, iç, ip, kat, kırk, küp, ok, ot, saç, sap, sat, set, tok, üç, yat…
Not: “Atmak” fiili “bir atımlık barut” örneğinde yumuşamamış, “adım” sözcüğünde ise
yumuşamaya uğramıştır.
Tek heceli kelimelerin bazısında yumuşama olur:
Ad (isim) at (hayvan)
Od (ateş) ot (bitki)
Öd (safra) öt (ötmek)
Sac (kap) saç (tüy)
Hac (Kâbe’yi ziyaret) haç (Hristiyanlığın sembolü)
ÜNSÜZ TÜREMESİ
Arapçadan dilimize geçen ve aslında ikiz ünsüz bulunduran sözcüklerin son sesleri tek ünsüze
dönüşmüştür. İşte bu sözcükler ünlüyle başlayan ek almaları veya “etmek, olmak” yardımcı
fiilleriyle birleşmeleri durumunda yapılarında var olan çift ünsüzler yeniden ortaya çıkar.
altı-ş-ar, kapı-s-ı…
“Ana” kelimesi zaman içerisinde hem ünlü uyumu dışına çıkmış hem de sözcük bünyesinde ünsüz
ikizleşmesi olmuştur: Ana → anne.
Türkçede kullanılan bazı kelimelerdeki “b” ünsüzünden önce gelen “”n ünsüzü “m”ye dönüşür
Anbar → Ambar
Anber → Amber
Canbaz → Cambaz
Çenber → Çember
Dolanbaç → Dolambaç
Gunbed → Kümbet
Kanbur → Kambur
Menba → Memba
Munbit → Mümbit
Saklanbaç → Saklambaç
ULAMA
Ünsüz harf ile biten bir sözcüğü, ünlü ile başlayan bir sözcük izlediğinde, birinci sözcüğün son
sesinin (harfinin) ikinci kelimenin ilk sesine bağlanarak söylenmesine ulama denir.
Aralarında noktalama işareti (nokta, virgül vb.) bulunan sözcüklerde ulama olmaz. Ulamanın
etkisiyle anlam farklılığı oluyorsa ulama yapılmaz.
Ulama, söyleyiş ve okuyuşla ilgili bir ses olayıdır. Yazımda ulama uygulanmaz.
Ulama, bir sözcüğün sonundaki ünsüz ile daha sonraki sözcüğün söz başındaki ünlünün aynı
hecede söylenmesidir. Sözcükler, yazının aksine konuşmada ayrı ayrı değildir. Konuşma
esnasında, sürekli ulamalar yapılır. Ulama söyleyiş kolaylığının yol açtığı bir ses olayıdır ve anlamla
doğrudan ilişkili değildir.
---------- ----------
2007 ÖSS. Aşağıdakilerin hangisinde hem ünsüz yumuşaması hem de ses düşmesi
vardır?
2011 YGS. Bir uğultu başlıyor söz dağarcığımda, sözcükler üşüşüyor zihnime; acılı (I), ezik,
buruk (II), yorgun (III), çekingen, kırgın (IV), suçlayıcı, küskün (V)…
2012 YGS. Verdiği her uzun aranın ardından yeni albümüyle gönlümüzü fethetmeyi başaran pop
müziği sanatçısı, bu kez eski şarkılarını yeniden yorumlayarak geçmişe bugünün penceresinden
bakıyor ve dinleyiciyi yine oldukça etkiliyor.
2013 YGS. Eskiden ülkelerin zenginliğinin ölçütü, sahip olunan toprak ve doğal kaynakların
miktarıydı; zenginleşmenin yolu, daha geniş topraklara hükmetmekten geçiyordu. 20. yüzyılın
ikinci yarısında bilimsel araştırmalara ağırlık verilmesiyle bu anlayış değişti, bilgi üretimi önem
kazandı.
2015 YGS. Edebiyat tarihi; edebi eserlerin kronolojik bir sıra içinde oluşturdukları (I) ve
birbirleriyle ilgisi olmayan eserler yığını değil, edebi olarak şimdiki zamanda yaşayan (II) sanat
eserlerinin oluşturduğu organik bir bütünün sonucudur (III). Bu organik bütün içinde yer alan
sanat eserleri, birbirine benzeyen (IV) nitelikleriyle belli bir kültürün ve o kültürün ait olduğu
medeniyetin oluşturduğu bir edebiyat geleneği (V) meydana getirir.
2017 YGS. Öğretmen olmanın, o küçücük çocukların hayatlarına dokunmanın benliğinde bıraktığı
derin iz, zaman ilerledikçe onu daha mutlu eder olmuştu. Öğrencilerine yeni şeyler öğretme hazzı,
geçmişine olan özlemini çoktan alıp götürmüştü.
A) I B) II C) III D) IV E) V
2019 MSÜ. Bir limonlukta hapsedildiği için uzaklarda kalan diğer hemcinsleri gibi, öğle
güneşlerinde sıcacık toprağa gölge salamayan, yağmurlarda ıslanamayan, fırtınalarda
sarsılmayan; semayı, yıldızları, ayı görmeye görmeye unutan şu ağaç, bulunduğu köşede mesut
muydu?
2019 TYT. Tüm hayvanların vücudu dokulardan ve dokuların birleşmesiyle meydana gelen
organlardan oluşur. Dokular vücudun çeşitli kısımlarını ve organlarını oluştururken küçücük,
kıvrımlı ve karmaşık yapılara dönüşür. Epitel hücreler bu yapıların oluşmasında temel bir işleve
sahiptir. Bu hücreler sıkı bir şekilde istiflenerek derinin, kan damarlarının ve organların dış
tabakalarını meydana getirir.
2020 MSÜ. Yeşil alanlardan uzakta olmak, stresli bir yaşamı beraberinde getiriyor. Çünkü doğayı
yok eden karmaşık düzendeki yapılar, algılarımızı etkiliyor ve zihinsel yorgunluğu yoğun şekilde
hissetmemize neden oluyor.