Professional Documents
Culture Documents
Kitap Tanıtımı
Atik Aydın
Dr. İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
320 ● Atik AYDIN
Molla Sadra burada da bir ayırıma gidiyor ve Hz. Muhammed (s) ile bir-
kaç peygamberin dışında peygamberlerin çoğuna nazil olanın, kelam değil kitab
olduğunu söylüyor. Kur'an ise hem Allah'ın kitabı hem de kelamıdır. Müellif,
kelam ile kitab arasındaki ilişkiyi çekirdek ile ağaç arasındaki ilişkiye benzetiyor.
Kur'an ile diğer semâvî kitaplar arasındaki başka bir fark ise şudur: Kur'an Hz.
Peygamber'in kalbine, diğer kitaplar ise peygamberlerin göğüslerine indirilmiş-
tir. Bu, şu anlama gelir: Diğer peygamberlerin kendilerine indirilen kitapları
öğrenme biçimi ders alma şeklinde iken, Hz. Muhammed'inki Kur'an'la
ahlaklanma şeklinde olmuştur. (s.21)
Müellif, Allah'ın emrinin ve hitabının hem tekvinî anlamda hem de hitap
manasında devam ettiğini söylüyor. Zira tekellüm, Allah'ın sıfatlarındandır.
Onun sıfatları ise vahdet âleminden olduğu için adem ve zevale maruz kalmaz-
lar. Binaenaleyh, Sadrâ'ya göre Allah'ın hitabı kün emri ile tekvin alanında de-
vam ettiği gibi insanlık âleminde de ilham boyutuyla devam etmektedir. Hz.
Muhammed'le birlikte teşriî anlamda hitap son bulmuş olsa bile ilham ve bildi-
rimler manasında devam etmektedir. Zaten hakiki tekellüm için harflere ve
lafızlara ihtiyaç yoktur. Manânın kalbe ilka edilmesi yeterlidir. (s. 56)
Müellif, gaybî sayılan kimi konulara rivayetlere dayalı bazı açıklamalar
getirdikten sonra aklî açıklamalarda da bulunur. Mesela levh ve kalem konusun-
da bazı rivayetler aktardıktan sonra şöyle der: "Kalemden kasıt akıl âleminin
tümü, levhten kasıt ise nefs âleminin tümüdür." Müellif bu izahı, daha önce ak-
tarmış olduğu menkul bilgilerden daha ikna edici bir aklî izah olark takdim
eder. Müellifin bu tarz açıklamalarını onun el-hikmetu'l-müteâliye diye adlandır-
dığı düşünce sisteminin çerçevesinde anlamak gerekir. Yoksa yanlış anlama ve
haksızlık etme riski her zaman için söz konusu olabilir.
Esrâru'l-Âyât kitabında genel olarak güçlü bir mantıkî örgü ve felsefî ar-
ka plan müşahede edilirken kimi zaman mukni olmayan ve itiraza açık görüşler
de mevcuttur. Mesela Hakikat-i Muhammediyye konusunda müellif şöyle di-
yor: "Allah her peygambere bir burhan / mucize vermiştir. Peygamberlere veri-
len mucize, kendi vücutlarının dışında gerçekleşmiştir. Mesela Hz. Musa'nın
mucizesi âsâda gerçekleşmiştir. Oysa Hz. Muhammed'in bizzat kendisi ve bü-
tün vücudu kendisine mucize olmuştur." Bu görüşünü kanıtlamak için müellif,
Hz. Peygamber'in vücudundan tek tek deliller getirir. Mesela eli için "Sen attı-
ğında; sen değil Allah attı." (Enfal, 17) ayetini, dili için "O, hevasından konuş-
maz, onun konuştuğu vahiydir." (Necm, 3-4) ayetini, dokunuşu için "Allah elini
iki omzumun arasına bıraktı, öyle ki elinin soğukluğunu hissettim." hadisini,
tükürüğü için Hayber savaşında Hz. Ali'nin gözünün Hz. Peygamber'in tükü-
rüğü ile iyileşmesini delil olarak gösteriyor. Müellif, bu minval üzere giderek
Hz. Peygamber'in bütün vücudundan örnekler ve deliller sıralıyor. (s.110)
322 ● Atik AYDIN