You are on page 1of 184

TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARINDAN

X I I . S E R İ — Sa. 6

HURÛFÎLİK METİNLERİ
KATALOGU

Hazırlayan

A B D Ü L B Â K İ G Ö LPI NAR LI

TÜRK TARİH KURUMU BASIMEVİ - ANKARA

1 9 7 3
İÇİNDEKİLER
Sayfa
İçindekiler .......................................................................................................................... I
Önsöz .................................................................................................................................. 1-33
Fadl’Allah'ın hayatı ......................................................................................................... 2-12
Eserleri ................................................................................................................................ 12-14
Halîfeleri ........................................................................................................................... 14-16
Hurufîliğin kaynaklan ve Hurûfilik .......................................................................... 16-24
Hurûfîlerin ana kitapları ................................................................................................. 24-25
Hurûfî dîninin ibâdetleri ............................................................................................. 25-26
İran’ da ve Türk illerinde Hurufîlik ............................................................................ 26-33
Hurûfî Metinleri Katalogu ............................................................................................. 35
®
HURÛFÎ METİNLERİ KATALOGU
Bibliyografya ................................................................................................................... 37—41

MİLLET KÜTÜPHANESİ FARSÇA BÖLÜMÜ


I. ? : Dîvan Farsça
II. Nalmı (Fadl’Allâh) : Dîvan ”
III. : Fadl’a tarih ”
IV. ‘Ali : Dîvan ”
45 - 48
Macmü'a V. Şarif (Mîr) : İki tercî’ ”
Ali Emîrî F. N.186
VI. Kaliml : Tercî’
VII. Rahmat’Allah : Şiir
VIII. ‘Alî : Mesnevi tarzında şiir ”
IX . Şarıf (Mîr) : Şiir
4 9 -5 0
Cryât’ ad-dın Muhammad : Istivâ-Nâma ” A. E. F. N. 269
Câvîdî ‘Alî : Risâla ” 51
: Şarh-ı Pançâh Paya ” A. E. F. N. 437
5 2 -5 3
Naslml ‘Imâd’ad-dîn : Dîvan ” A. E. F. N. 438
5 3 -5 5
A. E. F. N. 439
5 5 -5 6
Fadl’Allah Mahabbat-Nâma’ A. E. F. N. 824
56
Gıyât’ ad-dîn Muhammad Mektup A. E. F. N. 825
5 6 -5 9
Fadl’Allâh Câvidân-Nâma
A. E. F. N. 920
6 0 -6 1
Na'îml (Fadl’Allâh) Dîvan
•A. E. F. N. 989
IV HURUFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Sayfa

6 1 -6 2
Fâdıli (Mir) : Risâla
. E. F. N. 990
62
Fadl vs. : Şiirler
. E. F. T. 991
6 2 -6 3
Fadl’Allah ‘Arş-Nâma
. E. F. 992
I. ? Nafâ’ is’ al-Hakâ’ık
II. Câvldî ‘Alı Risâla
III. Şarîf (Mir) İsm-u Musammâ
IV. ? Risâla
V. ? Risâla
VI. ? Risâla
VII. ? Risâla
VIII. İshâk (Sayyid) Risâla
IX . Abu’l-Hasan Zubdat’ an-Nacât
X. İshâk (?) Risâla 6 3 -7 1
Macmü'a 1
X I. ? Risâla . E. F. N. 993
X II. Fadl’Allâh ‘Arş-Nâma’ dan
X III. ” ” Câvidâu’ dan
X IV. ? Risâla
XV. Fadl’ Allâh TVaşıyyat-Nâma
X VI. ? F.ın Halîfeleri
X V II. Calâl Safir Şâh Bir mesnevi
X V III. İshâk Risâla
X IX . ? Risâla
99
XX. ?
7 1 -7 2
Fadâl’AUh Câvidân-Nâma
. E. F. N. 1000
I. Fadl’Allah : ‘Arş-Nâma 7 2 -7 3
Macmü'a { II. Rahmat’Allâh Dîvan A .. E. F. N. 1003

? 73
: Sûrelere, âyetlere
A .. E. F. 1004
7 3 -7 4
Macmü'a Şiirler v
A .. E. F. N. 1006
I. Fadl’Allâh Waşıyyat-Nâma
II. ? Risâla 7 4 -7 5
Macmü'a Mahşar-Nâma’dan .. E. F. N. 1009
III. Şarîf
IV. ? Takslm-i Çihl Şabana
I. Fadl’Allah 'Arş-Nâma
7 5 -7 7
Macmü'a II. ” ” Nawm-Nâma .. E. F. N. 1011
III. İshâk İşârat-Nâma
7 7 -7 8
MitâlI Risâla .. E. F. N. 1012
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU V

Sayfa

7 8 -7 9
Şarif Mahşar-Nâma F arşça A. E. F. N. 1019
7 9 -8 2
Şaıîf Bayan’ al-Wakı' A. E. F. N. 1027
I. Fadl’Allih Nawm-Nâma 8 2 -8 3
Macmü'a j
II. ? Risâla - } A. E. F. N. 1030
8 3 -8 5
İshâk Mahram-Nâma A. E. F. N. 1031
« ♦» 8 5 -8 6
Turâb-Nâma A. E. F. N. 1032
I. İshâk Turâb-Nâma 86-88
Macmü'a • > A. E. F. N. 1034
II. Câvîdî Şarh-ı Pançâh Bayt

»» 89
Şarif Hacc-Nâma A. E. F. N. 1035
I. İshâk : Turâb-Nâma 9*
Macmü’a -j 8 9 -9 0
II. ” Wilâyat-Nâma « } A. E. F. N. 1037
I. Fâdılî : Risâla 59
II. ? : Nasab-Nâma î»
III. ? : Kurban Risâlası 9»
9 0 -9 2
Macmü'a • IV. ? : İlk Risâlanin telhisi Türkçe A. E. F. N. 1039
V. ? : Gürgan lehçesi lügati Farsça
VI. ? : Bayram namazı Türkçe
VII. Fâdılî : Şarh-ı Taksimat Farsça
V.
I. Abu’l-Hasan : Başârat-Nâma Farsça
II. Rafî'I : Başârat-Nâma Türkçe
99 9 2 -9 6
Macmü'a III. ” : Ganc-Nâma A. E. F. N. 1041
IV. PanâhI : Mesnevi tarzında Risâla 9»
V. Mitâlî : Miftâh’ al-Gayb 99

9 6 -9 8
İshâk : Hwâb-Nâma Farsça A. E. F. N. 1042
99 98-1 0 0
İskurt Muhammad : Salât-Nâma A. E. F. N. 1043
99 100-102
Fadl’AlIâh : Câvidân-Nâma M. K. F. No. 1046
99
I. Abu’l-Hasan : mesnevi tarzında şiir
II. Kamal’ ad-dln : Risâlat’ al-Kaytâg(İtâ‘at-Nâma)”

III. ? : Risâla 102-105
Macmüa' 99
IV. 'Alî : 8 şiir A. E. F. N. 1052
99
V. ? : Salavâta dâir
VI. ? : Risâla Türkçe
105-106
Şarif : Bayân’al-Wâkı' Farsça A. E. F. N. 1053
VI HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Sayfa
I. Fadılı Risâla -j 106 - 107
Macmü'a Câvidân’m bâzı yerlerini şerh i A. E. F. N. 1054
II. ?

ÎST. MİLLET K. ŞER’İYYE

Nasîmı : Mukaddimat’ al- 111


Hakâ’ık Türkçe No. 946
99 111
‘Abd’ al-Macld b. Far iştah : £Işk-Nâma N. 1238

? 9» 112
: Risâla N. 1340
112-113
Muhiti : Kaşf-Nâma ” N. 1356
I. Mukimi : Wahdat-Nâma Türkçe-ı 113-114
Macmü'a
II. ‘Abd’al-Mâcid b. Fariştah ; ‘Işk-Nâma N. 1362
114-115
‘Abd’al-Macîd b. Fariştah : Ahırat-Nâma ” N. 1363
115
N. 1364
>» Î9 55 99 116
: ‘Işk-Nâma N. 1368

ALÎ EMÎRÎ, MANZUM ESERLER


119-121
‘ArşI Dîvan Türkçe N. 385
I. Mitâlı Miftâh’al-Ğayb ” 1
Macmü'a II. Fayd-Nâma ” 121-123
N. 390
III. Dîvan ” J
123-124
Mitâlı Dîvan ” N. 391

İST. ÜNİV. K. YAZMALAR


0 , 127-128
Şerif : Şarh-ı Kaşlda Farsça ]y_ 5q

tv „ 129-130
: Divan N> 130
130-131
N. 152
tvt. t „ 131-133
Nasıml N> 448
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU VII

Sayfa
I. ‘Aliyy’al-A'lâ Tavhîd-Nâma F arşça
II. Fırâk-Nâma
Macmü'a III. Martiyya 133-136
N. 1158
IV.
V. ? Mesnevi
136-138
‘Aliyy’al-A'lâ Ivıyâmat-Nâma N. 1195
I. ‘Abd’al-Macîd b.Fariştah: Tarcama-)iH"ab-NâmaTükçe]
138-140
Macmü'a II. ” ” : Hidâyat-Nâma ” [
T. Y. N. 9685
IHI. Ahırat-Nâma J

KONYA MEVLÂNÂ MÜZESİ K.


ABDÜLBÂKt GÖLPINARLI KİTAPLARI
143
Muhiti Dîvan Türkçe N. 11
»*
‘Arşı 143 -144
Murtadâ (Darvlş) Durr-i Y atim 144-147
Remizler (Câvidan Tere.) 149-150

Not. 1) 150
Not. 2) 150
Önsöz’ün “ Bibliyografya” sında olmayan ve ‘Katalog” un
hazırlanmasında faydalanılan kaynaklar 153
Dizin 155
Ö N S Ö Z

Şimdiye kadar Hurûfîlik ve bu mezhebin, daha doğrusu dînin


kurucusu Fad’ Allâh hakkında etraflı bir inceleme yapılmamıştır diye­
biliriz. Hurûfîlik hakkında en ciddî incelemeyi, Tehran Üniversitesi
Pehlevî dili Profesörü Dr. Sâdık Keyâ’nın “ Vâja-Nâma-i’ Gurgânî”
adlı eserinde buluyoruz (Tehran Üniv. Yayını : 133, Tehran-1330
Şemsî-Hicrî; 350 sahîfe). Ancak üstâd, bu değerli eserinde, bilhassa
Gurgân lehçesiyle farsçayı kıyaslamayı esas tutmuş, bu yüzden de
eserinde, pek değerli ve o zamâna kadar yazılan ve bilinen bilgileri
düzelten incelemelerini ancak 9-38 ve 28-313. sahîfelerde hulâsa etmiş,
diğer kısımlardaysa lehçe husûsiyetleri üzerinde durmuştur. Daha önce
intişâr eden ve sekiz Hurûfî metnini de sunan, Clement Huart’ın ve
rahmetli Rıza Tevfik’ın birer incelemesini de ihtivâ eden eseriyse, me­
tinler hâriç, bugün Fadl’ Allâh ve Hurûfîlik hakkında, hiçbir sûretle
ihticâca sâlih değildir [1]. Prof. Hellmut Ritter’in “ Die Anfânge der
Hur üfıs ette” adh makalesindeki bilgi, gerçekten de pek değerlidir
( Oriens, No. 1, Vol. 7 ; 30.6.1945 Leiden, s. 1-54). Ancak şimdiyedek
Hurûfî metinleri ayrıca incelenmemiş, bu metinlere âit bir kataloğ, bir
bibliyoğrafya yapılmamıştır. “ Islâm Ansiklopedisi” nde Cl. Huart tara­
fından yazılan “ Fadl’ Allâh” maddesinde, Fadl’ın doğum ve ölüm
yılları doğru olmakla beraber hakkında serdedilen mutâlaayla Hurufî­
liğe ve Fadl’ Allah’a âit kitaplar hakkındaki mutâlaalar yanlış ve ye­
tersiz olduğu gibi faydalandan kaynaklar da ana kaynaklar değildir
(cüz. 35, Fadl’ Allâh, İst. Millî Eğitim Basımevi-1947, s. 535-536; Hu-

1 Textes Hourufîs avec Traduction, E. Tc. Eedites par Clement Huart suivis d’une
etüde par le Dr. Rızâ Tevfiq; E. J. W. Gibb Memorial, Volüme IX . Leyden : E. J. Brill,
Imprimeie Orientale. London - 1909. 1327 H. Bu eserde Hurufîliğin te’vîl esaslarını
tesbît eden “ Hidâyat-Nâme” (s. 1-12), Sayyid İshâk’ın “ Mahram-Nâma” si (s. 13-58),
“ Nihâyat-Nâma” adlı farsça bir risâle (s. 59-65), dîğer farsça bir risale (s. 66-72),
“ Dar Ta‘rlf-i Zarra” adlı farsça bir risâle (s. 73-83), farsça bir başka risâle (s. 84-89),
Sayyid Şarlf’in (M ir Şarif) farsça iki risalesi (s. 84-89,90-98), “ Îskandar-Nâma” adh
farsça manzum bir risâle (s. 99-125) var. “ Hidâyat-Nâma” nin Tabrîz’ de yerleşen As-
tarâbâd’lı Haşan’ a âid olduğunu İst. Üniv. Farsça yaz. larında 139 No. da kayıtlı nüs­
hasından anlıyoruz. Mir Şarif’in ikinci risalesi, sunduğumuz katalogda, 993 No. daki
mecmuanın III. risâlesidir. “ Mahram-Nâma” ve tercemesi de katalogumuzda geçmek­
tedir. Bu metinler, 1138 - 1141 H. yıllarında istinsâh edilmiştir.
F. l
2 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

rûfîlik; cüz. 46, 1950, s. 598-600). El’an çıkmakta olan fransızca ve


ingilizçe “ Islâm Ansiklopedisi” ne yazdığımız “ Fadl’ Allâh-ı Hurüfî”
makalemizi de, ana kaynaklara dayanmakla beraber bugün yeterli
bulmuyoruz ( Fransızça; s. 751-754; İngilizçe; s. 733-735). Bu bakımdan
Hurûfî metinlerinin en ehemmiyetlilerinin katalogunu sunarken Fadl’m
hayâtım, Hurûfîliğin esas inançlarını ve yayılışını bir kere daha ve
yeniden yazmayı gerekli ve faydalı bulduk.

FadV Allah'ın hayâtı:


Hurûfı mezhebinin, daha doğrusu dîninin kurucusu Fadl’ Allâh
hakkında, devrine en yakın târih kitaplariyle onları kaynak ittihaz eden
muahhar kitapların verdikleri bilgi, bizzât Fadl’ Allah’la çağdaş olup
onun kurduğu dîne uyanların verdikleri bilgiye hiç uymamaktadır.
Bütün kaynaklar, onun hicri V III. yüzyılda ( X I V ) yaşadığında müt­
tefik olmakla beraber meselâ Şams’ud-dîn Muhammad b. ‘Abd’ur-Rah-
mân-ı Sahâwî’nin “ Paw>ul-Lâmi‘ li Ahli’l-Karn’it-tâsil,,inde FadPın
adının ‘Abd’ur-Rahmân olduğunu, 804 te (1401-1402) öldürüldüğünü
bildirmesi (Mısır-Kahire, Miktabat’il-Kudsi-1354; cüz. V I, s. 127-128),
979 da (1571) Dakan’ de vefât eden Takıyy’ud-din Muhammad b.
Mu'm’ud-dın’in, “ <Arafât’ul-tÂşıkIn” de Şâhruh (ölm. 850 H . 1447)
tarafından, Temürleng'in ölümünden (807 H . 1404) sonra Bavnat’ta
katledilmesini anlatması (Sâdık K eyâ : Vâja-Nâma-i Gurgânl, s. 14),
muahhar kaynaklardan Keşf el-Zunün’un “ Câvidân” ve <etArş-Nâma”
( lA rs, yahut cUrs-Nâma yazılmış) maddelerinde, adının Calâl’ud-dîn
olup 804 te öldürüldüğünü kaydetmesi ( I , s. 5 7 8 ; I I , s. 1132), hele
Rızâkuh Hân Hidâyat’in ( ölm. 1288 H . 1872) “ R ıyld’ul-'Ârifm” de,
onun Maşhad’h olduğunu söylemesi tamâmiyle yanhştır.

Fadl5Allah’ın, “ Mahdüm-zâda” adb kızmm oğlu Amir Nür’ Allah’la,


Fadl’ın öldürülmesinden sonra, Hurûfîlerden Ahmad Lor’un, 830
rabîulâhırmın yirmi üçüncü cuma günü (1427), Şâhruh’a sûikastmı
müteâkıp (Dauful-Lâmi1, V I, s. 1 7 3 ; H wând M i r : Hablb'us-Siyar,
cüz’-i sayum az cild-i sayum; Bombay-1273 H . 1858; s. 127-128) tutu­
larak uzun müddet mahpus kalan, sorgulara çekilen ve bütün bunları,
etraflı bir sûrette Fadl’m halîfelerinden Hasan’ a uzunca bir mektupla
anlatan (Şarkiyat Mecmuasi’mn I . cildindeki makalemize b. îst. 1956,
s. 37-57) Amir Gıyât’ud-dın Muhammad b. Husayn b. Muhammad’ul-
AstarâbâdPnin farsça “ Îstivâ-Nâma” siyle Fadl’m halîfelerinden Sayyid
HURÛFILİK METİNLERİ KATALOĞU 3

Ishâk-ı Astarâbâdı’nin “ Mahram-Nâma” sı, Fadl’ AHâh-ı Hurüfı’nin


hayâtım adım adım izlemek için incelenmesi gereken en mühim iki
kaynaktır. “ Îstivâ-Nâma” um başında, FadPm doğumu, hicrî 740
(1339-1340), kurduğu dîni yaymıya başlaması 788 (1386), öldürülmesi
796 (1394) târihlerinde gösterilmiştir (İst. Millet K . Ali Emîri, faTsça,
No. 269, l.a ). Ali Emîrî’nin farsçalarında 1052 No. da kayıtlı mecmua­
daki ilk risâlede de “ j j ^ e Ij#- Cjj£ jl (4^ J-Ü j j j - j
3jj j JLa j\ j Xİ jl j j C.-t ta j j
j Av» «T dU-j öjıi JjzZ* j Jii j ” kaydını gör­
mekteyiz (7.a). Fadl’ın halîfelerinin en yücesi 'Aliyy’ül-A'lâ, “ Kıyâ-
mat-Nâma” sinde.

J j v j j s öl> - «L» (jrS* j >j j j aJahIIjİ

‘C^S' j y j j ö U ji? j >-1 j j j 4S" Ij jS ”

^ J l ^ İ£ O C. I||W ‘ ■** cj li ^ { ^I
- ■

beyitleriyle Fadl’m, hicrî dokuzuncu yüzyıl tamam olmadan 796 zilka­


desinin ilk cuma günü öldürüldüğünü tesbît etmektedir (İst. Üni. K .
Farsça yaz. No. 1195, 67.a-b). Hurûfî şâirlerinden MuhitFye mensup
ve her hâlde onun halîfesi olan cArşı, dîvânında, “ » ^ jU ^-»-La o ^
................ jIU jjıjlj s J jjj öj » ^ 4)1 < i C j
sözleriyle başlıyan beş satırhk mensûr bir başlıkta, kendisinin 970 hic-
rîde doğduğunu, FadPın doğumuyla kendi doğumu arasında 230 yıl
bulunduğunu, “ jIj ” sözünün de bu 230 yılı gösterdiğini söyleyip
bu münâsebetle

-11^ J -1 Oı\*i ( 4^1

cJûiaJ j l 0 *-Ü ^j.P

matla’iyle başlıyan yedi beyitlik faısça bir gazel yazarak Fadl’m


doğumunu bildirmektedir (Bizdeki nüs. 13.a-b)[2].

2 Ali Emîrî, farsça, No. 1034 te Sayyid îshâk’m “ Turâb-Nâma” sinde, 2. a da


‘AışI’nin 970 te doğduğu, 1030 da öldüğü kaydedilmiştir.
4 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

cAliyy’ül-Aclâ, “ Tawhid-]N ama’ ’sinde,

( S J J j ' C - - o b I

beytiyle[3] Fadl’m Astrâbâd’lı olduğunu açıkça bildirdiği gibi (İst. Univ.


K . F. Y . 1158, 50.a) bizzat Fadl da “ Nawm-Nâma” sinde Astarâbâd’lı
olduğunu söyler (Vdja-Ndma-H Gurgânl, s. 29 ve 1. not). “ Îstivâ-Nâma” -
de Horasan ehlinin pîşevâsı gösterilen Sayyid İshâk, “ H wâb-Nâma” sinde
Fadl’m, 772 hicride (1370-1371) İsfahan’ da çileye girdiğini ve o zaman
otuz iki yaşında bulunduğunu söylemektedir ki (A .E .F . 1042, 25.a-b) bu
hisâba göre de doğumu 740 olmakta ve bu kayıt, evvelce arzedilen
doğum târihini teyîd etmektedir.

Adının Şihâb’iid-din Fadl’ Allâh olduğunu, gene “ Tawhîd-Nâma” -


deki
(_İİ2 j l ^ j ^ <— Si <y o Ij Ju^ââ

beytiyle (İst. Üniv. K . nüshası, 15.a) ona yazılan bir ölüm târihinin,
_ j

matlaından açıkça anlaşılmaktadır.

Fadl’ Allah’ın halîfelerinden olduğu, dîvânındaki medhiyelerden


anlaşılan Mir Şarîf’in “ Bayân’ul-Wâkıc” ında, Fadl’m seyyid olduğu
bildirilmekte ve şeceresi kaydedilmektedir (İst. Üniv. K . No. 152,
78.a-81.a). Aynı şecere, “ Şalât-Nâma-’i Işkurt Dada” de dc mevcuttur
(A .E .F . 1043, 51.a) .‘Aliyy’ü l-A lâ ’mn halîfesi Mir Fâdılî’nin bir ri-
sâlesinde de bu şecere var (Aynı, 1039, 30.b. Bu mecmuada aynca
öl_L iiUj j j ^ ^ H
a \ ,Ju Ll j* j i l ” cümlesiyle başlıyan şecere 8. b de mukayyettir).
Kaydedilen şecerelerde Fadl’la Hz. ‘Alî arasında, bâzılarında yirmi,
bâzdarmda yirmi iki kişi var. Bu aykırılık, bilhâssa babası Bahâ’üd-dın’-
le onun babası Hasan’ın, şecerede bir adam olarak BahâHid-dîn Haşan
tarzında kaydedilmesinden meydana geliyor. Her iki rivâyette de doku-

3 “ Vâja-Nâma” , bu beytin “ Kursı-Nâma” de olduğunu ve bu mesnevi ile “ Taw-


hîd-Nâma” nin, 'Aliyy’ul-A'lâ’nın olması icâb ettiğini söylüyorsa da (s. 282, not. 1,
s. 282-284) mesnevideki,

-Ulc j> j j ly (j=~) &“ lj


beytinden, adının “ Tawhîd-Nâma” olduğunu anlamaktayız. Hattâ bu beytin hizasına,
hâmije surhla ^1” kaydı da düşülmüştür (15. a).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Zuncu, yahut sekizinci atasının Muhammad’al-Yamânî oluşu, sanırız ki


dikkati çekmesi gereken bir şeydir; çünkü Yemen ülkesinin, hicri üçüncü
yüzyılın sonlarından itibaren ( I X ) Bâtmîlerin en mühim merkezlerinden
biri olduğunu biliyoruz (Muhammad b. Hasan’al-Daylamî : Kawâ‘idu
‘akâ’idi Ali Muhammad; R. Strothmann basımı; Die Geheimlehre der
Batıniten; Dogmatik des Hauses Muhammed. Bibliotheca îslamica. 11.
İst. Devlet Mat. 1938; 9-b, 24-25, 95, 96).

Fadl’ın tasavvuf yoluna nasıl sülük ettiğini, halîfesi Sayyid îshâk-ı


Astarâbâdî’nin “ Hwâb-Nâma” sinden öğrenmekteyiz. Sayyid îshâk,
Fadl’dan naklen bunu şöyle anlatıyor :

Birgün bir derviş, Mawlânâ’mn,

lâj o i j o <*>■ iij* j i

beytini okuyor. Fadl, bu beytin gerçek mânâsını, hocası Kamâl’üd-dîn’ -


den soruyor. O da, o sırada onsekiz yaşında bulunan Fadl’a, bunun,
ibâdet, rıyâzat, aşk, zevk ve cezbeyle anlaşılacağını söylüyor. Bunun
üzerine Fadl, kendisini ibâdete veriyor. Tasavvuf yoluna girip “ ne-
med-pûş” oluyor. Hacca gidiyor. Dönüşünde Hârezm’e geliyor. Sayyid
îshâk’m, Abu’l-Haşan-1 Işfahânî’den rivâyetine göre bir gece, bunda
da iş yok diyor; bu gece de bir fütuhât olmazsa vazgeçeyim bu işten.
O gece ruyâsında kendisini Astarâbâd’daki bahçesinde görüyor. Burası
“ Mak'adı Şıdk” mış (Kurbânı Karim, L IV , 55). Süleyman Peygamber
de oradaymış; yakınında da “ Makamı A 'râf” varmış ( V I I , 46). Sü­
leyman, Hüdhüd nerde diye soruyor. Derken Hüdhüd geliyor. Bir kara
karga getiriyorlar. Süleyman’ın emriyle tüylerini yolup bahçe dıva-
rından dışarıya atıyorlar. Süleyman, bu kargayı Fadl’a teslîm ediyor.
Fadl uyanınca, Süleyman Tanrı, Hüdhüd rûh, kara karga da nefis diye
ruyâsını yoruyor ve seviniyor. Bu intisâbm, Fadl, 740 ta doğduğuna
göre 758 de olması îcâb ederse de gene “ Hwâb-Nâma” de 756 da gördüğü
bir rüya ile kendisine rüya yorumunun, Hz. Muhammed tarafından
verildiği söylenmektedir (19.a). Bu takdirde intisâb târihi, belki de
onsekiz yaşından da öncedir ve söylenen yaş kaydı, tahminen söylen­
miştir. İst. Üniv. K.deki farsça yazmaların 448 No.sin.da kayıtlı ve
Mitâlı tarafından yazılmış afrsça Nasımi dîvânının 114.b-115.b sahîfe-
lerinde, onaltı beyitlik bir mesnevi var. Fadl’a âid olan bu mesnevideki,
i HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

a U j jÇ * U U jZ 'j I - - X 5 ö 4 .1 1 ( j\ AS"* mL*ij j jS *

ı j * ^ ' iİ A - 0 ^ a r j l j i (j" l _ / a S "" < J j I (_ J > - a lj j i jî> ju

i ^ öıO ölj jJ j s ^ja J -İ ^

SJ#j I I O jw (j*"5- (_$*-* L-

^ı>- J j l Jİ .İj J 0.5^ ^Jâj L-o-UfS (1)1 (_£*•* ^j-4

ûljS" J t_**«A âlJ ^ l/^ ^

l (_>>■ Jİ^'■*'^ 4J i— IJ

beyitlerinden, intisâb ettiği zâtın adının Haşan olduğunu öğreniyoruz.


Bu zâtın hakkında bilgimiz yoksa da “ kutb-ı ‘ âlem, Merd-i Ma'nâ” gibi
sözlerle övülmesine nazaran sûfiyyeden ve her hâlde Bâtıniyyeden
olduğunu ve yukarıdaki beyitlerin beşincisinden de, Hurûfîlerin tâbî-
rince Fadl’ın “ zuhûr ve burûzundan” , te’vîl bilgisine sâhib olup o bilgiyi
yayacağından haber verdiğini, doğrucası Fadl’ı bu yola sevkettiğini
anlamaktayız.
Fadl’m Hârezm ve Yezd’de bulunduğunu, oradan İsfahan’a bağlı
Tokcı ( Tohcı) denen yere gidip orada bir müddet kaldığını, sonra
Tebriz’e geldiğini, Cılayırlı Haşan oğlu Sultan Üveys’in (ölm. 775 H.
1374-1375), Fadl’ın meclisine devâm ettiğini, sohbetlerinde bulundu­
ğunu, hattâ Fadl’m ona, teberrüken bir derviş külâhı verdiğini, vezir
Zekeriyyâ ve Sâhib-sadr Şayh Hwâca’nın kendisine mûtekid olduğunu
gene “ H wâb-Nâma” den öğreniyoruz (19.a-b). 775 yılı ramazan ayında
(1374) kendisine şer’î hükümleri te’vîl bilgisi veriliyor. “ H"âb-Nâma” ,
Fadl’m bunları, “ Câvidân-Nâma, Mahabbat-Nâma” ve “ cArş-Nâma” de
bildirdiğini kaydediyor. “ Vâja-Nâma-’i Gurgânı” , “ Kursı-Nâma” hâşi-
yesinde, “ jC* j j ? j L^l |»lj? a S ^ C j I C —a J jl

4S”” ^.lîull jL*^ı öU j >-1 j J jj (j\LWI 1_>j ı_j o j*z>~

I I bili «u^l j (JUj

4İ>0 ^y> J j jC.JİV j^jîAİI <—>j 4*-;^ âJİı Jl OjjLiâil fj*

»A * j < ü ll 1j a S \ j j l < ü il j > - L « l o l S -*

û r j l ” yazıldığını bildirmekte-
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 7

dır (s. 289-290). Gene “ Vâja-Nâma” den, aynı kitapta, “ *j=tj ’j * "
bölümünde, sırrın Tebriz’den Zuhûr ettiğini, “ jUj ” bölümünde de,

ö° JJJ j ^ j i * î t 'J h jl
jljfr 2j>- o l i y jÇ i C/\ ıS ^ jr* ^

beyitleriyle zâtın, Tebriz’den zuhûr ettiğinin bildirildiğini anlıyoruz


(s. 290). Gene aynı kitapta “ ıJJI |»V İr- ” te, Azerbaycan’da kıyâmetin
aşikâr olduğunun bildirildiği (s. 291), V “” bölümünde de ayni
inancın belirtildiği görülüyor (aynı s.) ; “ Vâja-Nâma” , aym kitaptan
naklen, Fadl’ın kurduğu dîni 778 de (1376) yaymıya başladığını söy­
lemektedir (s. 492) [4].

Fadl, kurduğu jlîni, İsfahanMa yaymıya ^aşhımıştır.- Önce ruyâ


yorumuyla^ işe başlayıp bununla şöhret kazanıyor. Sonra bir mağarada
inzivâya çekiliyor. Musâfir lakabiyle tanınan bir derviş, ölüm halin­
deyken Fadl, mağaradan çıkıp onun hâlini, hatırını sormıya gidiyor.
Derviş, Fadl’a, artık Zuhûr zamânının geldiğini söylüyor ve Tebriz’ ­
deyken gördüğü rüyanın da buna delîl olduğunu haber veriyor. Sanı­
yoruz ki “ Musâfir” diye anılan bu derviş, Fadl’m bahsettiğini söyle­
diğimiz Şayh Hasan’dır. Kendisini Mahdı tanıyan ve tanıtan Fadl’ın
çevresinde, yaşlı bir zât olan Fahr’üd-dîn, Burücurd’lü Calâl, Hora-
san’lı Fadl’ Allah, Husayn, Isfahan’lı cAbdul, Nâyîn’li ve Daşt (Raşt ?)h
iki kişi ve “ Hac-Nâma” sâhibi, yâni Mir Şarîf’ten ibâret yedi kişi top­
lanıyor; bunlar Fadl’a ilk inananlardır (s. 286-288). Fadl’m 775 ten
önce ve 790 da Tohcı’da bulunduğunu biliyoruz; hattâ 772 de otuziki
yaşındadır ve gene İsfahan’dadır, orada çileye girmiştir ( H wâb-Nâma,
35.a-b. Bu târihin ve yaş kaydının, doğum yılma göre tam olduğunu da
söyliyelim). 775 te (1388) gene İsfahan’ da Tohcı’dadır. “ İstivâ-Nâma” -
de de Tohcı’dan bahsedilmekte ve Darvîş Husâm’ud-din-i Yazdcurdi’ -
den rivâyet edilerek bir vak’a nakledilmektedir (80.a-82.b). Şâh Manşür
(saltanatı, 789-795 H . 1387-1393) Şîraz’dan gelip İsfahan’ı alamadığı,
sonra tekrar gelip zaptettiği Zaman da oradadır ( IT ’âb-Nâma, 32.a).
Bir aralık Giylan ve Damgan’da da bulunmuştur (28.a-38.b).

Fadl’ın son zamanlarının, Bâküye’de geçtiği anlaşılmaktadır


(Mahram-Nâma, 47.a). Esâsen onun, bu yerle yakın bir ilgisi vardır.

4 Bu sahîfelerdeki beyitler, A. E. nin farsçalarmda, 1035 No. da kayıtlı “ Hac-


Nâma” dedir; 3. nota b.
8 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

“ Câvidân” da, •c-j UjjVI p i ,j~=~ «r c__>T Jljjl ^1


•îjji” ^c- ” sözlerinden, Sayyid Haşan adlı bir müri­
dinin, Bâküye’den kendisine bir yazı getirdiğini anladığımız gibi
(Vâja-Nâma, s. 32) gene aynı kitapta, “ c - ^ ’S'I ^-ıj ç j j <u_>TIj j j
* u <j ı>*-j j ” kaydı mevcuttur ki bu târih, ölümünden aşağı yukarı
altı ay öncesini göstermektedir (aynı s.) “ Mahabbat-Nâma” de,
JS <_£jj ‘UÜ U j i ı j j j ^"bjU -

j~ iSy. y 4"ab’ j l j .a j î (_^£ Ij a_vsjj ç I U


dörtlüğüyle Bâkûye’den mektup aldığmı bildirmekte, ‘Aliyy’ül-A'lâ da
“ Kıyâmat-Nâma” dc,
j j Lj j &- j j j ^ y? ^

j C-î j I b ÜJ (_£l^ I
beyitleriyle orasının, sevgilinin durağı olduğunu açıklamaktadır (aynı).

Fadl, “ H wâb-Nâma” de belirtildiği gibi Şamahı’da, Kadı Bâya-


zıd’in bir rüyasını yorarken, öldürüleceğini de haber vermiş (49.b), bu
zâtın evinden kalkıp hücresine giderken Astâbâd’dan gelen bir hü-
hümle tutuklanmış, Alıncak kal’asma götürülmüş (50.a), Mirânşâh’ın
emriyle hapsedilmiştir (55.a). Muhâkemesinden sonra Şayh İbrahim
adlı birisinin fetvâsiyle (Vâja-Nâma, Kursl-Nâma'den \Hac-Nâma]
naklen, s. 293), 796 yılı zilkadesinin altıncı günü öldürülmüş, ayakla­
rına ip bağlanarak cesedi çarşıda, pazarda, yerde sürünmüş, sonra
müridleri tarafından alınıp gömülmüştür.

Fadl’ın, elimizde iki tane vasiyyet-nâmesi var. Birinci vasıyyet -


nâme, A. E. farsçalarında 993 No.da kayıtlı mecmûaanm 104.-b sahî-
felerindedir ve “ Mahabbat-Nâma” nin içinde kendi elyazısiyle bulun­
duğu bildirilmektedir. Bu vasiyyet-nâmede Fadl, çoluk çocuğundan,
dostlarından ayrılmaktan başka hiçbir şeye ehemmiyet vermediğini,
bu yazısının dostlara ulaşacağını umduğunu bildirmekte, bilhâssa
gecelerinin pek elemli geçtiğini yazmakta, Şirvan’ı Kerbelâ’ya, bütün
günlerini âşûrâya, ehil olmıyanları Şimr ve Yezîd’ e, kendisini de Hz.
Huseyn’e benzetmektedir. Bu kısa vasiyyet-nâme, cüz’ î farklarla Prof.
Bro'vrae’ın “ Journal the Asiatic Society” deki makalesinden alınarak
“ Vâja-Nâma” de yayınlanmıştır (s. 30-31).

ikinci vasiyyeti uzuncadır ve bu vasıyyette “ jil ç'ıL. Sj.LP ” ı


diğer hemşirelerine vasiyye tâyin ettiğini bildirmekte, “ Mahabbat-Nâ
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

ma” içinde gönderilen ilk vasıyyetin de “ içle ü piU »ilj çjjJz ” ya


yazıldığı belirtilmektedir. Bu vasiyyet-nâme, Ali E. nin farsçalarında,
1009 No.daki mecmûamn ilk risalesidir. îst. Üniv. K . Farsçalarında
1291 No.daki mecmuanın 38.a-45.a sabîfelerinde de vardır ve tara­
fımızdan, “ Şarkiyat Mecmuası” nda yayınlanmıştır ( I I , İst. Osman
Yalçın Mat. 1958, s. 53-62).

Fadl, “ H wâb-Nâma” de yazıldığına göre Tebriz’de, Kamâl’üd-dın-i


Hâşîmı adlı halîfesinin delâletiyle -Astarâbâd’h bir kız almıştır. Soyu
hakkında, A . E. farsçalarında 1027 No.da kayıtlı, Mîr Şarîf’in “ Bayân’ul-
W â k ı°’ mın sonunda, ayrı bir yazıyla şu satırlar var (61.b) :

çj i j iJj j 4.a j S£- Cj ( J d ) l —<~Jİ ı—J ))


o j l a j j j <j l j j C j j j t > - j « i l j

jlo J j j i «û)l ç'zk** j 4)1 ç iS " j ^1 tJd lj jy j^ l


j jlST.Ajlj p - «_(J(J j O < J j l O j - Â>-

J j l <ü)lj^j 1 O j l d J jji <ö)l ı—jU-vİI ^


tlj j ' f z z - O İ J j j j î j jlS ”JjI j> - O j l el j 6İ ı—i\iSCîl ^1 £3 ^

tiljjl <ü)l C.*^ < £ j^ ^ L i i i j *—jI-SCîI 'ûıl j.*\

j i l » d b jl *5)1 J ^ LkJ d b jl «—>l^]l t- t iü


« j <*5)1 OİjL*s

F a s ’ın öldürülmesine düşürülmüş üç târih var. Bunların biri,


Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinde ( A . E . F . 1043, 3.a) ve Nasîml’-
nin farsça dîvânında kayıth (A yn ı bölüm, 438, 48.b). Şalât-Nâma’de
Nasîmı dîvânındaki târihin, târih kıt’asmdaki ikinci beyit yok. Bu
târih lafzîdir. ikinci târihin, târih beyti meşhurdur ve Ahmad R ıfat,
“ Mir’ ât’ül-makâşıd fî Daf'il-mafâsid” ine bu beyti almıştır (İst. Vezir-
hanı, İbrahim Ef. M a t; taşbasması-1293, s. 133). Bu târih, kitapçı Râif
Yelkenci’de, X V I . yüzyıla âit bir mecmûada ve A. E.nin farsçalarmda
438 No.daki Nasîmı dîvânında (48.a-b), aynı K.nin aynı bölümünde
439 No.da kayıtlı Naslmî dîvânında kıt’a ve rubâîlerden önce mukay­
yettir. Nasımî dîvanlarındaki târih kıt’ası, R. Yelkenci’nin mccmûasma
10 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

nisbetle daha doğru ve bir beyit de fazladır. Bu iki târihin, de NasimFye


âid olduğu anlaşılıyor; fakat ikisinde de mahlas yok. Her halde Fadl’ın
katlini müteâlcıb bütün Hurûfilerin tâkıybâta uğraması, mahlas kul­
lanmamasına sebeb olmuştur. Üçüncü târihi, kitap meraklısı Fahri
Bilge’ deki eski bir Nasımî dîvânının ilk yaprağında görmüş, istinsâh
etmiştik. Ali E.nin farsçalarında 186 No.da kayıtlı mecmuada 194.b de
aynı târih var; ihtimâl bu da Nasîmı’nindir. Her üç târih de Fadl’m,
elli altı yaşında, 796 yılı zilkadesinin altıncı cuma günü öldürüldüğünü
bildirmekte. Bu târihlerden birini, 439 No.daki Nasîmî Dîvânı hakkında
bilgi verirken yazdığımız için diğer ikisini buraya kaydediyoruz :

jl I jl-A-J 4S" 1—’ V * (J-vâ#

j&-\ [5] j j-s?. <'JL*

j j l - ij i j \ aS O j

wUİ tiAS-* ı S üLo J

X»jv* O - I

j « İ J J İ O İ I j j j

.sb dJu^A-oj

l^T^İ

1 û ‘^ ûL*ob

oLjIS^ j j Ai <^jI

j i j d J jj l^JLS - j \ (jL ^ j l

4_S I (J jl ıjU a L » » j l j ı____

J 4 ^ —u / ı J j j l j İJU JL j .A j* j l a ^ jI

l^ MJ J ' ^ - (- b ^ "

J-5-? «w ıi-Li ti 2j> JL-

* “ <uU” sözüne nazaran “ kİ-” olması ıcâb eder.


HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU il.

j j cJ ii

^ ıjji j\ u ;i o

t— ^ JL(~* »A**'

J > -J C —^>- Jl C -^ Jİ

ö ljl >“k*î j uO îi A^ti! I

M 0 ı

Mîr Fâdılı’nin bir risalesinde, “ >s -k*y <ikij£jJ&- öLj ,_^>-L»


L^ V İ ^ j J e*^ j ^ j'- i ı.l l osS'b iüT/v*-l <Cjl o^y j \j
Jc J »ir- ^ J J İ > 1 İ 3 j j j l J j\j* J' 'jt-l ^j\i j-l.il y j J j l »4Jİ ^ J jjJ a -
jjjy j £İji> _r Jjl j j^Lio tiiJ^u^l” kaydına rastlıyoruz ( A . E . F . 1039,
92.b). Gene Fâdıli’nin bir başka risâiesinin son yaprağında da aynı
kaydı görmekteyiz ( Aynı bölüm, 9 9 0 ; 63.a). Gerek bu kayıtlardan,
gerek Vatikan Müzesi K.deki “ Mahabbat-Nâma” sinin sonundaki
<c i İ U jI (j'l; ijL c U j jis. Çy>* 4İ*- Jİ t-J £ ÇJ*- jJ ÛLâ-İ J öl* ji < r J jIa »
. . . j j ; .Ai ” kaydından anlaşılıyor ki Fadl’a, Selçukluların husûsiyeti
olan eezır-i zemin” tarzında bir merkad yapılmış (Vâja-Nümd’y e de b.
s. 32), 'Aliyy’ül-A'lâ da sonradan onun yanma gömülmüştür. “ Şalât-
Nâma” de, mufassal bir sûrette anlatılan (35.b-36.a), daha önce “ Isti-
vâ-Nâma” de de geçen ve Almca’da yapılması törenleşen hac mera­
siminde de tavâfm, “ Maktal-gâh” da yapıldığının belirtilmesi, yalnız
Fadl’ın gömüldüğü yere bir türbe binâ edildiğini değil, öldürüldüğü
yere de bâzı şeylerin yapıldığını ve böylece Kâ'be’ye benzetildiğini
anlatmatkadır (101.a-b).

RafîTnin, 811 hicride (1408) yazdığı “ Başârat-Nâma” nin sonun­


daki nesir kısmında, Fadl’m, “ muğayyabâtı Hams” i (K ur’ân, X X X I ,
34) bildiğini, o cümleden olarak öleeeği vakti, kaatilini, kaatilinin betini
benzini, boyunu, kuşağını, adını, babasını, anasını, öldürüleceği şehri,
kendisini öldürecek kılıcın kırımın kırmızı olup kıhçta Ayat’ul-Kursı
yazılı olacağım, zilkade ayının altıncı perşembe günü ikindiden sonra
ve cuma gecesi öldürüleceğini vasıyyetinde bildirdiği yazılıyor (İst.
Üniv. K . T. Y . 77, 5O.bSl.a). Hiç şüphe yok ki bunlar, Fadl hakkında

8 Her üç târihi de “ Şarkiyat Mecmuası” nda yayınlamıştık; karşdaştınmz (V , İst.


Edebiyat Fakültesi Basımevi -1964; “ Bektaşîlik - Hurufîlik ve Fadl' Allah'ın öldürül­
mesine üç târih"; s. 15-22).
12 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

sonradan, ve ağızdan ağıza nakledilirken dallanıp budaklanan menka-


belerin izlerinden ibârettir. Yalnız burada, Faik Reşid Onat merhumun,
“ Hicrî târihleri milâdi tarihe çevirme kılavuzu” nda, 796 zilkadesi
gurresinin cuma gününe rastladığını, altmcı gününün çarşamba oldu­
ğunu, fakat hiç şüphesiz o yıl, hilâlin cumartesi görülmesi yüzünden
altmcı gününün perşembe olduğunu, örfen ikindiden sonra cuma sayıl­
dığına göre katledildiği günün cuma kabûl edildiğini bildirelim. Netekim
“ Kursî-Nâme” de de,

SjZ j j ^ *Ji ji Ijf-

ji j jJ.'AZ' ji (j'l

beyitleri bunu teyîd ediyor (Vâja-Nâma, s. 296).

Tahvil dediği yeni dîni yedi kişiyle yaymıya başlıyan Fadl’m


fikirlerinin, az zamanda birçok tarafdar bulmuş olduğunu, kendisine,
bilginlerden, sâdâttan, hattâ beylerden birçok kişinin mürîd olduğunu,
mürîdlerine “ Darvîşân-ı Halâl-hor u râst-güy” dendiğini “ H vvâb-Nâ-
ma” den öğreniyoruz (48.a).

Eserleri:
Amir Cıyât’ud-dîn’in “ İstivâ-Nâma” sinde Fadl’m, “ Câvidân-
Nâma-’i İlâhi, Mahabbat-Nâma’ -i İlâhî, ‘Arş-Nâma-i* İlâhî” adh eser­
lerinin adları geçmektedir ( 7.b) . Bunlardan başka “ Nawm-Nâma”
adh bir eseri de bu kitaba kaynak olmuştur (27.b). Câvidân, Mahabbat-
Nâma, ‘Arş-Nâma” nin adları, Sayyid İshâk’m “ H wâb-Nâma” sinde de
geçer; hattâ “ Câvidân” m, Fadl’m ölümünden sonra şöhret bulduğu
bildirilir (43.a). Fadl’a “ Câvidân-ı Sağır” adh bir kitap da atfedilmek­
tedir (Vâja-Nâma; s. 14, 24, 2 6 ) ; fakat böyle bir esere rastlıyamadık.
Yalnız, kataloğumuzda arzettiğimiz gibi, Câvidân” tercemesi “ Durr-i
Yatîm” in başındaki fihristin ser-levhası, ^ j ^ _r&”
dir. Terceme, altı “ U:; I ” sözüyle başhyan ve Gurgân lehçesiyle yazri-
mış olan ‘‘ Câvidân” dan değil, bildiğimiz farsçayla yazılmış bulunan ve
Cz JjIj li c5JJ ı1'* J'” cümlesiyle başlıyan “ Câvidân” dandır.
Bu başlığa nazaran G-urgân lehçesiyle ve her hâlde ilk olarak yazılan
“ Câvidân” a “ Câvidân-ı Kabîr” , bu nüsha esas tutularak bilinen fars­
çayla yazdana, diğerine nispetle daha muhtasar olması ve sonradan
yazılması bakımından “ Câvidân-ı Şağîr” denebilir. Fariştahoğlu’nun
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 13

‘“ Işk-Nâma” sma da “ Câvidân” ve “ Câvidân-ı Şağîr” dendiğini bili­


yoruz.

Fadl’m bir de dîvançesi vardır. Şiirde “ N alm ı” mahlasını kullanan


Fadl’ın şiirleri, teknik bakımından kusursuzdur; fakat o, Irân’m Sa'di
ve Hafız gibi üstâd ve dev şâirleriyle hiçbir vakit kıyaslanamıyacak bir
şâirdir; bu bakımdan Fadl, Irân şâirleri arasında, ancak şiir yazdığı ve bir
de telkıyn ettiği fikirler dolayısiyle anılabilir.

“ H wâb-Nâma” da Fadl’m, ‘İzz’üd-dln Şâh Şucâ' ( ölm. 786 H.


1384) adına bir de fıkıh kitabı yazdığını, sonra tekrar Sultan Uvays
Tebriz’e gelirse görülür diye onun adını sildiğini yazıyor (24.a-b) . Fakat
bu kitap henüz bulunamamıştır; belki de zâyi’ olmuştur.

“ Nawm-Nâma” nin nüshaları pek nâdir sayılamaz. Gurgân lehçe­


siyle yazılmış olan bu mensur eserde, 765’te, 786 cumâdelûlâ ve şevvâl
aylarında 786, 792 ve 793 yıllarında ve yıllan belli olmıyan zamanlarda
kendisinin gördüğü ruyâları, başkalarının ruyâlarını, bâzı kere ruyâyı
gören, gördüğünü anlatmadan keşif yoluyla söyleyip yorumlarını bildiren
bir kitaptır. Ruyâlardan bahsedilirken birçok kişilerin adlan da geçer ki
bunlar arasında Sultan Uvays, Tohtâmış Hân, Amir Tımür veya Temür,
yahut da “ Şal Temür” , yâni Temur Leng’in de adları vardır. Son târih
796 ydını belirtmektedir. Anlaşılıyor ki bu kitap, âdetâ görülen ruyâlar
ve yorumları, zaman zaman, hattâ târih sırası gözetilmeden kaydedil­
mek suretiyle Fadl’ın ölümüne kadar yazılmış, belki kendisi, belki de
sonradan halifelerinden biri tarafından kitap hâline konarak tedvin
edilmiştir.

“ Mahabbat-Nâma” de mensûrdur ve Gurgân lehçesiyle yazılmıştır.


Bu kitabın nüshaları nâdirdir. Hicrî I X . yüzyıl ( X V ) Hurûfîlerinden
‘Abd’ul-Macîd b. Fariştah 'İzz’ud-dîn’in “ Hidâyat-Nâma” sı, “ Mahab-
bat-Nâma” nin tesiri altında yazılmıştır.

“ cArş-Nâma” bildiğimiz farsçayla yazılmıştır. Mesnevi tarzında,


“ fâilâtün fâilâtün fâilât” vezninde manzum bir eserdir. Sonlarında,

j I _/ -Uİ lî i ( J > - çti ^l î j l j Js

j\ I - " A J'jjoj>- j jl -ü lj
beyitlerinde “ cArş-Nâma” ye, “ Câvidân-Nâma” de dendiği söylenmek­
tedir ki buna nazaran Fadl’a nisbet edilen “ Câvidân-ı Şağîr” m “ £Arş-
Nâma” olması ihtimâli de düşünülebilir.
14 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Fadl’m en mühim eseri “ Câvidân-Nâma” dir. Gurgân lehçesiyle


yazılan ve Fadl’m kurduğu sistemi, ana hatlariyle belirten bu mensûr
kitabın bir yerinde Brucurd’den bahsedildiğine ve 796 rebîulâhırında,
yâni öldürülmesinden aşağı yukarı altı ay önce Bâkûye’ de bulunduğunu
açıklamasına nazaran sanıyoruz ki “ Câvidân” da, uzun müddet ve
birçok yerlerde, aklına gelen ve iktizâ eden te’vîllerin kaydmdan mey­
dana gelmiş bir kitaptır. Mahdüm-zâda’nin, yâni Fadl’m kızının yazı­
sıyla yazılmış nüshadan 992 yılı ramazan ayının onyedisinde Vachl adlı
bilgin ve şâir bir zât tarafından istinsâh edilmiş olan nüsha, A. E. fars-
çalarında 920 No.da kayıtlıdır.

Halifeleri:

Fadl’m halîfelerinden Mir Şarıf, “ Bayân’ul-Wâkı‘ ” adlı kitabında,


“ hatırladığım” kaydiyle Fadl’ın halîfelerini şöyle sıralıyor :

Amir Sayyid ‘Ali, Husayn Keyâ b. Tâkıb, Mawlânâ Macd’ud-dîn,


Mawlânâ Mahmüd, Mawlânâ Kamâl’ud-dın-i Hâşimî, H"âca Hâfız
Haşan, Şayh ‘Alıyy-i Mağzâyiş, Mawlânâ Bâyazıd, Tawakkul b. Dârâ,
Mawlânâ Abu’l-Hasan, Amir Sayyid îshâk, Amir Sayyid Nasîmî, Maw-
lânâ Haşan b. Haydar, Husayn Gâzı, Sulaymân.
Mir Şarîf, halîfelerin dörtyüz seyyid olup gece gündüz Fadl’ Allah’la
beraber bulunduklarını, gittiği yere beraber gittiklerini de sözlerine
ekliyor (51.b-52.a). Bunlardan Amir Sayyid 'Alî, “ İstivâ-Nâma” de,
“ Halîfat’ Allâh, Waşıyy’ Allâh” diye anılan ve Fadl’ın en güzîde halîfesi
olduğu bildirilen ‘Aliyy’ul-A'lâ’dır (2.a, 11.a, 29.b, 37.a). Macd’ud-dîn,
Seyyid îshâk ve Nasimı’nin adları da “ Istivâ-Nâma” de geçmektedir
(29.a, 37.a). Aynı risâlede Darvîş Bahâ’ud-dîn, Darvîş ‘Alî, Muham-
mad-i Nâyını, cİsâ-yı Bitlisi, Muhammad-i Tîr-gar, Tâc’ud-dîn, Sayyid
Muzaffar ve Husâm’ud-dîn-i Yazdcurdı adları da var (12.a-b, 37.a, 40.a-b,
43.a-b, 80.a). Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinde, bunlardan ‘Aliyy’ul-
A'lâ, Nasîmı ve Sayyid îshâk’m adları geçer. Bunlardan başka “ Ba-
yân’ul-Wâkı‘ ” sâhibi Sayyid Şarîf’le Câvîdı ve 'Aliyy’ul-A'lâ’nın halîfesi
Mir FâdılI de anılmaktadır. Câvidî, 1000 şevvâlinde (1592) yazdığı bir
risâlede adının ‘Alî olduğunu açıklamaktadır (A . E. F. 437, 2.a) . Bu zât,
Dast-Burlda Muhammad Mlrzâ’dan mustahleftir, o da Mir FâdılI’nin
halîfesidir. “ Sar-çaşma-’i hulafâ-yı Câvîdı” , ‘ ‘ Câvidân” a, hâşiye tar­
zında şerhler yazan Hamza’dır. Hamza’nm halîfesi de îşkurt Dada’dir
(A . E. F. 1043, 31.a-b). Hamza, 1033 hicride vefât etmiştir (aynı bölüm,
HURÛFILİK METİNLERİ KATALOĞU İS

1034, 2.a) . “ Istivâ-Nâma” sâhibi Amir Cıyât’ud-dîn de 'Aliyy’ul-A'lâ’-


nın kızkardeşinin oğludur. “ Istivâ-Nâma” den başka bir de “ Turâb-
Nâma” adlı risâlesi vardır ve her hâlde Fadl’m, yahut ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın
halîfelerindendir. Sayyid îshâk’ın “ Mahram-Nâma” sinde, Şâhib-Ta’ -
wıTin, yâni Fadl’m mukarreblerinden olan Sayyid Tâc’ud-dın-i Kah-
nâ-yı Bayhakî (Cl. Huart: Textes Hourufis; s. 42) ile Mawlânâ Ka-
mâl’ud-dîn-i Hâşimı’nin ve evvelce Sultan Üvays’in yakmlarmdan olup
Horasan vâlîliğinde bulunan, soma Fadl’ın sohbetine mülâzemete baş-
lıyan Amir ‘Aliyy-i Dâmğânî’nin ve Pır Hasan-ı Dâmğânî’nin de adlan
geçer (aynı, s. 43). Bu kitapta ve “ Nawm-Nâma” de, bir kısmı devlet
ricali olmak üzere daha bâzı adlar anılıyor ki bunların, Fadl’ Allah’la
manevî nisbet ve râbıtalarını kesin olarak bilemiyoruz ( Vâja-Nâma,
s. 36. Metinlerden örnekler ve farsçaya çevirileri, s. 236-246). Mir Fâdılı,
bir risalesinde Fadl’ın halîfelerinden 'Aliyy’ul-A'lâ, Sayyid Abu’l-Haşan,
Kamâl’ud-dın-i Hâşimiyy-i Rûmi (Anadolulu olduğu anlaşılıyor) ve
Kamâl’ud-din-i Hâşimiyy-i Işfahânî’nin adlarını yazıp “ dkJj j
j j ajlijltr" kaydını düşüyor (A . E. 990. Son ya p .).

“ Vâja-Nâma” , “ Dânişmandân-ı Âzarbâycân” dan, Fariştahoğlı


‘Abd’ul-Macıd’in,

<— liJbl C-âS” * j s j j> - iw>b jlı Ijj\ jl>- jl-i 1j ;

beyitlerini alıp Fadl’m dokuz halîfesi içinde Macd, Mahmüd, Kamâl-i


Hâşimî ve Abu’l-Hasan’ın, Fadl’m mahrem-i esrârı olduğunu bildiriyor
(s. 26). Bu dört kişinin içinde ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın adı geçmemektedir.
Macd, “ Istivâ-Nâma” de, ajJİ ç ıS\~*r J

a-Ip «û)l j l d r J J l j îÜI U 'İj*” diye anılan zât olacak (29.b).


Mahmüd’un adı, “ Bayân’ul-Wakı‘” da geçer. Halîfelerin adlarını yazan
bütün kitaplardan, Abu’l-Hasan’ın, ‘Aliyy’ul-A'lâ’dan başka bir zât
olduğunu anlıyoruz. “ Mahram-Nâma” de Sayyid îshâk’m en birinci
râvîsi bu zâttır ve bu zâtın, bizim göremediğimiz “ Fath-Nâma” adb
bir kitabı olduğunu da aym eserden anlamaktayız (39.a). Hamâl-i
Hâşimî, “ Kursl-Nâma” de,

JLi C-jIsS ”" j i jljp JlS"" j l


j fj S-Uj j l (Jp jl ,sh-*l jl> - j (jji\
16 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

beyitlerine göre her hâlde müsvedde hâlinde olan “ Câvidân” ı yazıp


kitap hâline getiren zâttır ( Vdja-Nâma, s. 302-303) ; Fadl’ı evlendiren
de bu zâttır.

“ Mahram-Nâma’ ’ de, “ Nakîb-ı Maşhad-i Radawl ‘Abd’ul-Hayy’-


dan (25.b) , Sayyid Şâyın’ud-din-i Bayhakı’den (30.b-31.a), Sayyid
Fahr’ud-dın-i Kazvınl’den (31.a), hattâ Kâsım’ul-amvâr-ı Tabrîzî’den
de bahsedilmektedir (24,b). Şâyın’ud-dîn, “ Gulşan-ı Hâz” ı şerheden ve
ilhâdla töhmetlenen, ileride bahsedeceğimiz Ahmad Lor vak’asmda da
töhmetli sayılan Şâyın’ud-din ‘Aliyy-i Isfahanı olsa gerektir (SaHd
N aflsi: Târih-i nazırı u netr dar İran, I, s. 164, 2 74 -2 7 5,4 51 ; I I , s. 779).
Sayyid Fahr’ud-dın-i Kazvinî, V III. yüzyıl müverrihlerinden Hamd’
Allâh-ı MustawfFnin kardeşi Fahr’ud-dın olabilir (aynı, I , s. 223, I I , s.
764-765). Ahmad Lor, Kâsım’ul-anwâr’ın dergâhına da gidip gelmesi
dolayısiyle onun da aleyhine bir cereyan hâsd olmuş ve Herat’tan
Semerkand’e göçmiye memûr edilmiştir. Yalnız şunu da söylemek
lüzumunu duyuyoruz :
Biz Kâsım’ul-anwar,ın (ölm. 864 ten, 1462-1463 sonra) şiirlerinde,
FadTı takdire, Hurufîliği telkıyne dâir hiçbir şey görmüyoruz. Fakat
çok eskiden beri Bâtınîlerin, halkı kendilerine çekmek için kullandıkları
bir taktik vardır : Her şöhret kazanmış, halk tarafından büyük tanınmış
kişiyi kendilerinden gösterirler; böylece de halkta, öyle büyük bir zat
bile bu yolda olduktan sonra elbette bu yol doğrudur kanâatini uyan­
dırırlar. Kâsım’ul-anwâr’m ve belki de Fadl’ a ve Hurufîliğe inandıkları
tamâmiyle belli olmıyan şahısların bir kısmının adı, Hurûfî kaynak­
larında bu maksatla geçmektedir.
m

Hurufîliğin kaynakları ve Hurufîlik:


Bâzı sayıların mukaddes tanınması, bâzı harflere çeşitli mânâlar
verilmesi, pek eski devirlerden ve sanırız ki insanlığın ibtidâî ve sihrî
inançlarından kalmadır. Bu çeşit anlayışları “ ‘Ahd-i ‘ atik” te, bilhâssa
Hızkıyâl ve Dânyâl bölümlerinde, “ 'Ahd-i Cadıd” de de “ Yuhannâ’nm
vahyi” nde açıkça görüyoruz. Hattâ bu ikinci kitap, bize, ilk harfle son
harfin, başlangıç ve sona delâlet ettiğini de bildiriyor (Meselâ I, 8,
X X I , 6 ). Kur’anı Kerîm’in yirmi dokuz sûresinin başlarındaki harflere
de zaman zaman çeşitli mânâlar verildiği malûmdur. Husayn b. Manşûr’
al-Hallâc’ın ( ölm. 309 H . 922) gerek dîvânında (L . Massignon: Le Dîvoân
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

d’Al-Hallâj: Journal Asiatique, Janvier-Mars, 1931, meselâ b. s. 63,


83, 94), gerek “ Ki t âb al-Tawâsın” inde (L. M . basımı; Librairie Paul
Geuthmer-1913, s. 13-14, 31, 56, 60, 63) harflerle adetlere, harflerin
adetlere tekaabülüne dâir birçok kayıtlar bulunduğu gibi “ Ahbâr -al
Hallâj” da da hatta, harflere dâir sözlerinin nakledildiğini (L . M .
basımı, Paris-1936, s. 16, 25, 26, 59, 60, 71, 95-96), hattâ Fadl’m siste­
minde esas unsurlardan biri olan “ Hatt-ı Istiwâ” dan bile bahsettiğini
biliyoruz (aynı, s. 53). Bu husustaki Bâtını inanç da mâlûmumuzdur
( Meselâ Ndsır-ı Hosrav’ in “ H^ân-al ihwân” m a ; Yahya el-Khachab
basımı; Mısır-Kahire, İmprimerie de Uinstitut Français D ,archeologie.
Orientale, 1359 H . 1940, s. 66-67 ve gene onun “ Vach-ı Din” ine b. Çâp -
hâna-i Şirkat-i Gdvyâni, Barlin-1343, s. 76-77). Ibni 'Arabi’nin “ Fu-
tühâtı Makkiyya” sinde harflere büyük bir ehemmiyet verilmekte, bu
fikir üzerinde ısrarla durulmaktadır (Mısır-Bulak, 1 27 2; bab. I -V , s.
5 9 2 ; ikinci fasıl, s. 9 2-101; V. bab, s. 112-130; I I . cilt, bab. L X X I X ,
s. 135-137. Hatm,ul-Wilâya dolayısiyle Bâtınî fikirleri, tam Bâtınî sis­
temle îzâh eden kısımlar; c. IV , bab. D L V I I, s. 215). “ Şacarat’ul-Kawn” -
de, insanm İsm-i Muhammad üzerine yaratıldığını bildirdiği gibi ( Mısır-
Al-Mat. Bahiyya-1310) Ibni ‘Arabi’nin harflere dâir daha birçok risâ-
leleri bulunduğunu da burada kaydedelim (b. Osman Yahıa: Histoire
et Classification de Uoeuvvre D'Ibn '■Arabi: Enstitut Français de Damas;
Damas-1964, I -I I , 1964).

Bütün bunlardan şu sonucu çıkarabiliriz :

Fadl’ Allâh, Bâtınîlerin metodlarım benimsemişti; genç yaşında


özenip sülük ettiği yol, Bâtınî inançları telkıyn eden bir yoldu. Harflere
verilen mânâlarla, adedî tekaabüllerle o da uğraşmıştı. Hattâ o, <etAhd-ı
‘atık” ve “ Cadıd” den istidlâllerde bulunacak kadar o kitaplarla da
meşgul olmuştu (Meselâ A . E. F. 920. Câvidân, 144.b). Her hâlde İbni
‘Arabi’yi de okumuştu. Arapçayı biliyordu, İran edebiyâtına vâkıftı.
Zâten “ Ulüm-ı Garlba” ve “ ‘Ulüm-ı Hafiyya” denen ve çok defâ olacak
şeyleri, olmadan keşif ve istihrâca yaradığına inanılan bilgiler arasında
bir de “ ‘ İlm-i Hurüf” un bulunduğunu biliyoruz (718 H . de yazılmıya
başlanılan “ Manâkıb’ul-1Arifin” e b. Prof. Tahsin Yazıcı’nm hazırladığı
metin; Türk Tarih Kurumu; Seri: I I I , No. 3. c. I, Ankara, T .T .K . Ba-
sımevi-1959, s. 421).
Fadl’ Allâh, Bâtınîlerin te’vîl metodlarmın, bilhaâssa harflere
verilen ehemmiyetini ve lüzum gördükçe harflerin sayılarla münâse­
18 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

betini ele almış, bütün dînî emirleri, hükümleri, arapçadaki yirmi sekiz
ve farsçadaki otuz iki harfe irca’ yolunu tutmuş, tam ve gaayesi belli
bir metod hâlinde bulunmıyan ve arzettiğimiz gibi daha ziyade gele­
cekteki olayları istihraç için kullanılan hurûf bilgisini, devrine göre
gerçekten de orijinal bir şekle sokmuş, kendisini Mahdı, Masıh ve Tanrı
mazharı, Tanrı zuhuru tanımış ve tanıtmış, bu sûretle Hurûfîliği kur­
muştu.

Hurûfî inancım, esas bakımından şöylece hulâsa edebiliriz :

Varlığın zuhûru sesledir. Ses, gayb âleminden ayn âlemine gelen,


taayyün âleminde zuhûr eden her varhkta mevcuttur. Ancak canlılarda
bil fiil, cansızlardaysa bil kuvve mevcuttur. Cansız birşeyi, başka bir
cansıza vur sak onun cevheri olan ses zuhûr eder; canlılardaysa, irâde
ve ihtiyârla zâhir olur. Sesin kemâli, kelâm, yâni sözdür; bu da ancak
insanlarda zuhûr eder. Söz, harflerden terekküb eder; şu halde sesin ve
sözün aslı harftir. Hz. Muhammed, yirmi sekiz harfle konuşmuştur;
arapçada yirmisekiz harf vardır ve Kur’ân bu harflerden meydana gel­
miştir. Farsçadaysa otuz iki harf mevcuttur. Fadl’ın Câvidân’ı, bu otuz
iki harften terekküb etmiştir. Kur’an’da bu dört harf, yâni farsçadaki
“ ıi? j £ y ” yerine “ V ” gelmiştir; “ "il ” okunduğu gibi yazılırsa dört
harftir : “ ç I J ” . Bu dört harf, yâni farsçadaki dört harfin
kaaim-makaamıdır. İnsanın yüzünde yedi siyah hat vardır : İki kaş,
dört kirpik, bir saç. İnsan, bu yedi hatla anadan doğduğu için bunlara
“ Hutüt-ı Ümmiyya” , ana hatları derler. Bunlar hâl ve mahal, yâni
hatlar ve yerleri halamından hisaplanınca ondört olur. Erkekte, er­
genlik çağında zuhûr eden yedi hat daha vardır : Sağ ve sol yanlarda
iki bıyık, iki sakal, iki burun hatları, bir enfaka, yâni alt dudak altındaki
hat. Bunlara da “ Hutüt-ı Abiyya” , yâni baba hatları adı verilir. Bun­
lar da hâl ve mahal îtibâriyle ondört olur; mecmûu yirmi sekiz eder ve
Kur'ân1m yirmi sekiz harfine mukaabildir. Saç ve enfaka, İ6tivâ ile
ortadan ikiye ayrılırsa sekizer olur ve mecmûu onaltı eder. Hâl ve mahal
îtibâriyle otuz iki olur ki “ Câvidân” ın yazddığı otuz iki harfe tekaabül
eder. Fâtiha sûresi, Kur’ ân’ın özüdür ve yedi âyettir; yedi de adı vardır;
Sebcul-Matanî, bu adlardan biridir; bu sûre, yüzdeki yedi hatta mukaa­
bildir. Fâtiha okunduktan sonra ellerin yüze sürülmesi de buna işarettir.
“ j«T ” denirse yedi âyet sekiz olur; saç da sünnet olduğu veçhile or­
tadan aynlırsa sekiz olur. Fâtiha’ da yedi harf yoktur; “ Hawâ” nin,
yâni kadının yüzünde de baba hatları yoktur; bu yüzden de Fâtiha’ya
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 19

“ Umm’ul-Kitâb” denmiştir. Kur’ân’ın sun yirmi dokuz sûrenin başın.'


daki hurûf-ı mukatta’ âttadır. Bunlar gayr-i mükerrer ondört harftir;
“o 3 ^ e iJ j J I ” Bu harfler, bastedilirse, yâni söylendiği
gibi yazılırsa onyedi olur; çünkü “ J l ” de “ ” , “ aL» ” da “ j ” , “ o y ”
da “ j ” harfleri vardır. Bu onyedi harfe “ Muhkamât” denir. Günde,
seferi olmıyan kişi, farz olarak onyedi rik’at namaz kılar ki bu onyedi
muhkemât sayısıncadır. Seferi olansa onbir rik’at namaz kılar. Bu
onyedi harften gayrı ^ ^ j i ^ i o u " harfleri onbirdir;
bunlara “ Mutaşâbihât” denir; seferi onbir rik’at namaz da mute-
şâbihât sayısıncadır; tutariyse yirmi sekiz eder. Seferi olmıyan, her
gün onyedi, cumâ günüyse onbeş rik’at namaz kılar; çünkü iki rik’at
cuma namazı, dört rik’at öğlenin yerini tutar; mecmuu otuz iki olur.

Hurûfîlik, böylece namazı, orucu, haccı, zekâtı, bütün hükümleri


yirmi sekiz ve otuz ikiye tatbıyk edip bu harflerin de insanda olduğunu
kabûl eder. Ayrıca kıyâmeti, kıyâmetten önce Mahdî’nin, Dâbbat’ül-
Ard’m zuhûrunu, ‘ Isa’nın inişini, güneşin batıdan doğmasını, sırâtı,
mîzânı, cenneti ve cehennemi de te’vîl edip bu harflere tatbıyk eder.

Hurûfîlerce kâinatın devri, üç esas üzerindedir : Nübüvvet, İma­


met, Ulûhiyyet. Nübüvvet, Âdem Peygamber’le başlamış, kemâlini Hz.
Muhammed’de bulmuştur. Ondan sonra Hz. Ali ile İmâmet devri baş­
lamış, onbirinci İmam Hasan’ül-'Askarî ile bu devir de bitmiştir. MahdI
olan Fadl’m zuhûruyla Ulûhiyyet devri başlamıştır. Bütün, peygam­
berler, Fadl’ın şehidi, yâni tanığı ve müjdecisidir. Fadl son Zuhûrdur.
“ Tawhld-Nâma” deki

beytine göre ondan sonra gelen her kâmil, ancak onun buyruğuna uayr;
onun yolunu tutar; bir başka zuhur yoktur ve olmıyacaktır.

Harflerle ve hatlarla dînî emirleri te’vîl, bu inancı hazırlamak için


kurulmuş bir metoddur. Hurûfî inancının esası, insanı Allah’laştırmaktır.
Bu esasta Fadl’ Allah, eski dinlerden, Müslümanlıkta insana verilen
ehemmiyetten ve bilhâssa tasavvuftan fevkalâde faydalanmıştır. Kâinât,
Mutlak Varlık’m zuhûrudur; fakat bu zuhûr, kuvvet âleminden, yâni
Melekût’tan tabiatler ve unsurlar âlemine gelmiş, göklerle unsurların
birleşmesinden cansızlar, nebatlar ve canlılar doğmuştur. Bu devir,
insana gelince kemâlini bulmuştur. İnsan, kâinâtın gözbebeğidir; fakat
insanların içinde bir insan da bütün insanların gözbebeğidir. O, bütün
20 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

kâinatın âmiri, hâkimi, müdebbiri ve mutasarrıfıdır. Nasıl bütün


varlıklar isnasa tâbi’ ve münkâdsa bütün insanlar da o tek insana tâbi’
ve münkâddır. Her devirde bulunan bu tek insan, peygamber ve
imâmdır. Peygamberlik, Hz. Muhammed’de kemâliyle zuhûr etmiştir
ve bu yüzden o, son peygamberdir. Her peygamberin, sırrına mazhar
olan bir vasıysi vardır ki o, kendisinden sonra da ümmetinin imâmıdır.
İmamet de Hz. Alî’de kemâlini bulmuş, onun soyundan gelen imâm-
larda bu kemâl zâhir olmuştur. Alî ve soyundan gelen îmâmlardan 11.
imâm Hasan’ul-'Askerı’de imamet devri bitmiş, Cayba devri (İmâm’m
gizleniş devri) başlamıştır. Son İmâm olan Mahdı ile Ulühiyyat devri
başlar. Mahdî, Fadl’dır ve ondan sonra, başka bir zuhûr olmıyacağına
göre her kemâl sâhibi, ona uymakla kemâle erebilir. Mûsevîlerin bekle­
dikleri Masîh, Hrıstiyanların gökten ineceğini söyledikleri, Müslüman­
ların da kabûl ettikleri 'İsâ ve Hz. Muhammed’in müjdelediği Mahdî,
Fadl’dır. Böylece bütün peygamberlerin müjdeledikleri devir başlamış,
kıyamet kopmuş, dünyâ, âhıret olmuştur. Çok sonra Bahâîlerin de
benimsedikleri bu inançta Hurûfîlik, bir yandan Mûsevîlikten, Hıristi­
yanlıktan, bir yandan da Müslümanlıktan faydalanmış, bu üç dînin
inancını birleştirmiştir. İmameti ve bilhâssa Hz. Alî’ den onbirinci
İmâm’a kadar olanları tanımakla, Mahdi’nin gaybetine ve zuhûruna
inanmakla Şi'a’dan müteessir olan Hurûfîlik, Mahdı’nin âhır zamanda
doğacağını kabûl etmekle Sünnîlikten de faydalanmıştır. ‘ “ İsa’dan başka
Mahdî yoktur” meâlinde olan ve hadîs olarak nakledilen sözü, esas
inanç hâline getiren Hurûfîlik (bu söz, hemen bütün Hûrufî kitaplarında
vardır), Fadl’ın, aynı zamanda ‘İsâ olduğunu kabûl etmiştir. Onikinci
İmâm’ın doğduğuna, birinci kısa gaybetinden sonra gaybet-i kübrâsma
ve zamanı gelince Tanrı izniyle zuhûr edeceğine inanan Şî'a-’i İmâ-
miyya’nin, Fadl’ı Mahdî olarak kabûl etmesine imkân olmadığından
Hurûfîler, Şîca’nın aleyhinde bulundukları gibi “ Kutb” u kabûl eden
Şüfiyya’nm da aleyhinde bulunmuşlardır (Bahâîler de aynı yolu, aynı
düşüncenin bir sonucu olarak tutmuşlardır). Meselâ Sayyid İshâk,

cJj-Ş (_£j —Sı c£İ J j ^ jl


demektedir (Vâja-Nâma, s. 312). Mîr Şarîf,
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 21

ji û l^ - cJ

iijii* C -p U - j Ip j U ^ -U y b L b j i # ir
İÜjSsİj j l (,1^-b eij> < L j * j J elS"

İİj İjî (j<ı iS_yu jıt» j ı

beyitleriyle Şüfiyya’nin aleyhinde bulunmaktadır (İst. Univ. K . Dîvan,


Fars. Yaz. 130, 73.a). Rafı'I de “ Başârat-Nâma” de,
Câhil ü mahrum u ser-gerdân idüm
Her nefes bin fikr ile hayran idüm

Gerçi birkaç fenden almışdum haber


Seçmez idüm anlarunla hayr u şer

Bir yola gider iken âzâr idüm


Gâh yapardum gâh girü bozar idüm

Gâh meşâyihden virür îdüm haber


Dır idüm yokdur bulardan mucteber

Her ne dürlü ‘ilme kim kılsam nigâh


Nesne feth olmâz idî ıderdüm âh
beyitleriyle Nasımî’ye kavuşmadan önceki halini anlatır (İst. Univ.
K . T. y . 130, 113.a-b). cA_rşî de dîvânında,

Bende-î fı vu dâd u lâmam ben


Fârığam ez temâm hawf u hater

Sünniyân oldı leşker-î Y a >cüc


Kıldı ard üzre fitne-î bı mer

Şı'iyân oldı tâbi'-î Daccâl


Âdını kodı Mazhab-i Ca'far

diye her iki tâifeye çatmakta (17.b) ,


Iy tâlib-i tahkik olan erbâb-ı taşawuf
Fadl-ı Hak’a gel feth ola tâ bâb-ı taşawuf

matla’h gazelinde,

Rakş etmenün âdını komış halka-3i tawhîd


Şeyda ile dolmış kamu esbâb-ı taşawuf
22 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Seccadesi taklld iledür hırkası tezvir


Cühhâli dolandırmağa dülâb-ı taşawuf

gibi beyitlerle tasavvuf erbâbmı kınar (24.b-25.a). Ruhî-i5 Bağdadı,


“ terkîb-i bend” inde,

Şüfı ki şafâda geçinür mâlik-i dinar


Bir dirhemini alsan olur hatırı derhem

Taklld ile seccâde-nişin olmuş oturmış


Tahkikde amma har-i bigsuste-'inândur

gibi beyitlerle tasavvuf erbâbını tezyîf etmekte,

Neydügin fehmitdük esmadan ğared candur bize


Bâde-5î şâfl gerek şüfi taşawuf bertaraf

gibi beyitlerle tasavvuf ehlinin, esmâdan haberi olmadığını bildirmek­


tedir. Şî'a’yla Ehl-i Sünnet’e ve tasavvufla tasavvuf erbâbma ta’rîz,
hemen her Hurûfî kitabında rastlanan iki unsurdur.

Fadl’ın, yirmi sekiz harfe dört harf daha ilâve ederek otuz ikiye
iblâğında, daha doğrusu arapça yerine farsçayı koymasında, “ Câvidân” ı,
Kur’an gibi bir vahy eseri ve dînî kitap, hattâ bütün dinleri tamam-
lıyan kitab olarak tanımasında ve tanıtmasında sanıyoruz ki millî
şuûrun da tesîri vardır ve Fadl, farsçayı din dili yaparak Arab hâkimi­
yeti yerine Iran hâkimiyetini kuran ve bütün peygamberlerden üstün
olduğu kabûl edilen İlâhî zuhûr olmuştur. Bu inanç, Mahmüd-ı Matrüd
denen ve Fadl’a muhâlefetle Nuktawi’Iiği kuran Mahmud’da büsbütün
meydana çıkmıştır. Ona göre artık Arab devri bitmiş, Acem ( Iran) devri
başlamıştır (Sâdık K eyâ : Nuktauviyân yâ Pasihiyâniyân; trân Güde,
No. 13, Tîr-mâh 1320 Yazdgurdl, s. 11 ve devamı).

Müfredât âleminden mürekkebât âlemine gelen, feleklerden unsur­


lara, feleklerin unsurlarla birleşmesinden cansızlar, nebâtât ve hay-
vânât âlemine gelen, yenip içilen şeylerle (cansızlar, nebatlar, canlılar)
insanda nutfe ve emşâc olup insan suretinde zuhûr eden ve kelâma
mazhar olan varlık, bu varlıktaki hayat, maddenin bir hâli, insan
sûretinde kazandığı bir kaabiliyet midir, yoksa ruh, şerîat ehlinin kabûl
ettiği gibi İlâhî bir nefha mıdır ve ölümden sonra da mevcut mudur,
âhıret denen bir başka âlem var mıdır? Bu düşünce, Hurûfîleri epeyce
sarsmış görünüyor. Cıyât’ud-dın, “ İstivâ-Nâma” sinde bunu, ‘Aliyy’ul-
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 23

A'lâ’ya sorduğunu, onun, da, sormıya hacet yok, hu kadar kitap oku­
dunuz; bu bapta bilginiz vardır dediğini söylüyor. Gıyât’üd-dın, o Za-
mânın “ derviş ân-ı a'lem ve ekmel ve afdal-i asbak” ı olan Darvîş ‘Alı,
Darvış Bahâ’ ud-dîn, Amir Sayyid ‘ Îmâd’ud-dîn Nasımı, Mawlânâ Mu-
hammad-i Nâyini, Darvîş Mawlânâ Hasan-ı Yazdcurdî, Darvîş ‘Aliyy-i
Giylâni, Mawlânâ Hasan-ı Haydarî’nin ve diğer dervişlerin, âhıretin
bulunduğunu kabûl ettiklerini bildiriyor; Amir Nür’ Allah’ın, kendisini
Bitlis’e gönderdiğini, orada 826 hicride (1422-1323) taundan ölen
Hadrat-i Bibi-’i Umm’ul-Kitâb, Amîr Kalım’ Allah, Bibi-’i Fâtihat’ul-
Kitâb ve Amir Salam’ Allah’ı ruyâda, cennette olduklarını, hattâ
Halîfat’ Allah’ın, yâni 'Aliyy’ul-A'lâ’nm Ağboğa adh kölesinin de cennet
kapısmda oturduğunu gördüğünü yazıyor (25.a-40.a). Fakat Rûm
ehlinden, yâni Anadolu Hurûfîlerinden bir kısmının, ölümden sonra
başka bir hayat olmadığım, mürekkebâtın gene müfredâta döneceğini
söylediklerini, aynı zamanda insanın, bu yaşayışta otuz iki kelimeyi
ârif olunca, yâni Hurufîliği kabûl edince kendisinden teklifin kalkaca­
ğına inandıklarım, Bağdad dervişlerinden Amîr cAliyy-i Kayvân, Darvîş
Şadr-ı Dıyâ ve Darvîş Hasan’m da bu inançta bulunduğunu bildiriyor
(39.b-40.a). Hurûfîlerin bir kısmıysa, namazı da Şâhib - T aV U kıldı,
orucu da tuttu; artık bize teklif yok dediğini, Amîr İshâk’ın mürîdle-
rininse, insan beşeriyyette kaldıkça, yâni yaşadıkça teklifin kalkmıya-
cağım ve âhıretin vücûdunu kabûl ettiklerini söylüyor. Bâzılariyse
dünyâ bize cennet oldu; cennette teklif yoktur inancmı güttüklerini söy­
lüyor. Darvîş Muhammad Tîr-gar’le hapisten kurtulup Mâzandırân’dan
Amîr Nür’ Allah’la Bağdad’a gittiğini, orada Muhammad Tîr-gar’le bu
bahsi konuştuklarını, Muhammad Tîr-gar’in tenâsuhu kabûl ettiğini
yazıyor (41.a-42.b). Ulemâdan olup hikmete âit tasnifleri bulunan
Mahmüd-ı Hâşânı de, İsfahan’ da Fadl’a gelip gitmekte ve âhıreti
inkâr etmektedir; fakat Fadl, ölümden sonra insan ruhunun şuûru-
nu nefyedişi reddediyor; Mahmûd’a kerâmetler gösteriyor; gömülü
parasım bildiriyor; hatırından geçen hikmet meselesini söylüyor
(82.b-85.a).

Biz, bütün bunlardan şu sonucu çıkarmak zorunda kalıyoruz :

Âhıreti, rûhu, rûhun bakaasım inkâr eden ve teklifin kalktığını söy-


liyen Hurûfîler, galibâ biraz hazımsız, tahammülsüz olanlardır; herkese
açılmaması iktizâ eden, çünkü bir toplumun varlığını, ancak disiplinin
koruyacağını, bu disiplinin de törelerle, törenlerle, inançlarla sağlana­
24 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

cağını idrâk edemiyenlerdir. Buna karşı teklifi, rûhu, âhireti inkâr


edenleri reddedenlerse umûmî inzibâtı temine çalışanlardır ve bu red­
dediş, bu yola yeni sülük edenleri bulandırmamak için bir takıyyeden
başka birşey değildir. Meselâ Gyat’ üd-dîn, “ Sayyid-i sa'îd-i şahid,
Amir Sayyid ‘İmâd’ud-dın Nasîmı” nin, benlik dâvâsını güden şiirlerini
‘Aliyy’ul-A'Iâ’ya sorduğunu, sizden feyzaldığı halde nasıl oluyor da bu
kadar büyük dâvâlara girişiyor dediğini, ‘Aliyy’ul-A‘lâ’nın da, benim
yüce menzillerim, Kur’an’da “ s Ş "Jt t ^1\ "0UJI y , / ’ gibi âyetlerle anıl­
maktadır dediğini söylüyor ve bu sorunun üstünden otuz yıl geçti;
şimdi beni hayırla ansınlar diye yazıyorum deyip Kur’ ân-ı Karîm’de
esmâ-yı hüsnû’dan ne kadar “ J*” ismi geçen âyet varsa hepsini sıra­
lıyor (96.a-97.b). Fadl da, Kur’an’da geçen “ Fadl” ların hepsini ken­
dine mâl etmekte; sonra da vasıyyet-nâmesinde Allah’tan bahsetmekte,
Hz. Husayn’den dem vurmaktadır. Mir Şarıf, “ Bayân’ul-Wâkı‘ ” da,
Yunan filozoflarından Hukemâ’ya, müteşerriaden mutasavvıfaya kadar
hepsinin ma‘ âd hakkındaki fikirlerini telhis eylemekte, sonra da öldü­
rülen, ayağma ip takılıp yerlerde sürünen Fadl’a ulûhiyyet isnâd et­
mektedir. Böyle bir inancı güdenler, ya gerçekten bilgisiz, anlayışı kıt
kişilerdir; yahut bu yola yeni girmişlerdir, daha yoldadırlar; birgün
inkâra varacaklardır. Fakat bu inancı telkıyn ve temsil eden bilgili
kişilerin, hiçbir şeye inanmadıklarına inanıyoruz biz. Bu yüzden de
Hurûfiliği, bütün mânâsiyle tam bir Bâtınî din olarak kabul ediyor,
şeriata uymak husûsunda söylenen sözlerin bir takıyyeden ibaret oldu­
ğuna hükmeyliyoruz (Bâtmîlik için “ Simavmakadısı oğlu Şeyh Bed-
reddin’’’ aldı kitabımıza bakınız; İst. Eti Yaymevi-1966, s. 12-29).

Hurûfîlerin ana kitapları:

Hurûfîlerin esas kitabı, Fadl’ın eserleri ve bilhâssa “ Câvidân” dır.


Ondan sonra Fadl’m en ileri gelen halîfesi olup “ Halifat’ Allâh, Waşıyy’
Allâh, Halifa-’i Fadl-ı İlâh, Wâkıf-ı asrâr-ı sarâ'ir-i Kalâm’ Allâh,
cAliyy-i ‘âlı-’i A clâ” gibi sıfatlarla anılan Amir Sayyid ‘Alî, yâni cAliyy-i
A'lâ’nın “ Tavvhld-Nâma” ve “ ICıyâmat-Nâma” si, gene Fadl’ın halîfesi
Mir Şarıf’in “ Hace-Nâma, Mahşar-Nâma, îsm u Musammâ, Bayân’ul-
Wâkı‘ ” adlı kitapları, diğer halîfesi Amir tshâk’ın “ H wâb-Nâma, Işârat-
Nâma” , Mahram-Nâma, Turâb-Nâme” si, Amir Ğıyât’uddîn’in “ Istivâ-
Nâme” si, diğer halîfesi Abu’l-Hasan’ın “ Başârat-Nâma” si ve “ Zub-
dat’un-ÎSacât” ı, Çhâr yâr olarak anılan Kamâl’lerden biri, belki de
Kamâl’ud-din-i Hâşimı olduğunu sandığımız Kamâl’ul-Kaytâğ’m. “ îta ‘ -
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 25

at-Nâma” si, onlardan sonra cAliyy’ul-Aclâ’nın halîfesi Mir Fâdıli’nin


“ Risâla” si, “ Şarh-ı Taksimat” ı, Mir FâdılPnin halîfesi Dast - burida
Muhammad Mirzâ’dan müstahlef Câvîdı’nin risâleleri, Câvîdı’nin halı
fesi Hamza’nın Câvidân’a hâşıye mâhiyetindeki şerhi, Fadl’m halîfesi
Nasîmî’nin dîvân’ı, “ Mukaddimat’ul-Hakâ’ık” ı, Nasîmı’den müstahlef
RaflTnin “ Başârat-Nâma” ve “ Ganc-Nâma” adlı mesnevileri, ‘Abd’ül-
Macid b. Fariştah ‘İzz’ud-dîn’in “ 'Işk-Nâma” ve “ Âhırat-Nâma” si,
960 ta doğan Muhîtı’nin risâleleri ve dîvânı, Hamza’nın halîfesi Işkurt
Muhammad Dada’nm “ Şalât-Nâma” si, MulıîtFyc mensup olup 970 te
doğan ve 1030 da ölen 'Arşı’nin dîvânı, 966 da sağ olduğunu bildiğimiz
MitâlUnin risaleleri ve dîvânıdiT.
Azerbaycan ve İran’dan Anadolu’ya yayılan Hurûfîlik, katalogda
görüleceği veçhile hicri I X . yüzyıldan ( X V ) îtibâren farsçayı bırakıp
türkçeyi kabûl etmiş, Nasîmı, bir dîvan tertîb edilecek kadar türkçe
şiir yazmış, “ Mukaddimat’ul-Hakâ’ık” adlı risâlesini türk diliyle tedvin
etmiş, onun halîfesi Rafi'ı, iki mesnevisini, 'Abd’ül-Macîd, “ ‘Işk-Nâma”
ve “ Âhırat-Nâma” sini türkçe tasnif eylemiş, “ H wâb-Nâma” yi türk-
çeye çevirmiş, 901 hicride doğan (1495-1496), yahut o târihte Otman
Baha’ya uyanlar tarafından kutub olarak tanınan Akyazıh İbrâhım-i
tâni’ye mensûb Yamını, “ Fadîlat-Nâma” sini türkçe yazmış [7], daha
önce “ ^ılâyat-N âm a-’i Şâhî” denen Otman Baba Wilâyet-Nâması,
dervişlerinden Küçük Abdal tarafından türkçe yazdmış, aynı koldan
gelen Muhyi’d-dîn Abdal’sa Hurûfî inançlarını heceyle yazdığı mâni
tarzındaki dörtlüklerle yaymıya başlamış, Kasîmı de aynı yolu tut­
muştur [8]. X -X I . yüzyıllarda ( X V I - X V I I ) yaşayan Darvîş Murtadâ
adlı bir Bektâşî dervişi de “ Câvidân” ı, tasarruflarla türkçeye çevir­
miştir [9].

Hurûfî dîninin ibâdetleri:


Hurûfîler, Fadl’ı Tanrı zuhuru olarak kabûl ettikleri cihetle İslâm
dîninin ibâdetlerinde de değişiklikler yapmışlardır. Başta, tekbîrlerde,

7 “ Fadîlat-Nâma” , Ali Haydar ve Ahmed Hızır adlı iki zat tarafından 1325-1327
de İst. Cihan Mat. da yanlışlarla dolu olarak bastırılmıştır. Yamini, Akyazılı ve Otman
Baba’dan, bu basımın 83. s. de bahseder.
8 Muhyi’d-din Abdal ve Kasımı için “ Alevî - Bektâöşî Şâirleri” adlı kitabımıza
bakınız; İst. Remzi K. 1963 (s. 14, 16, 267-268, 270).
9 “ Durr-i Yatlm” adı verilen bu çeviri için katalogumuzda, A. Gölpınarh kitap­
larının sonuncusuna b.
26 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

şehâdetlerde, meselâ “ -il J-ü 'V' Jl V ûl -V-it ” diye Fadl’m adı eklenen e-
Zan ve kaametleri olduğu gibi abdestte, abdest uzuvları yıkanır ve mes-
hedilirken Hurûfî inancını, yirmi sekiz ve otuz iki harfi belirten farsça
beyitler okunarak alman abdestleri var. Namazda, sûreden sonra otuz iki
harfi tamamlamak için “ cArş-Nâma” den beyitler de okunuyor. Rükû’
ve sucûd teşbihleri “ «4^ j J-üJI j Jc'bll J-üJI
dir. Tahiyyâtta, teşehhüdde, selâmda Fadl’ın adı hulefâsiyle anılmakta.
Hacları Alıncak’ta yapılmakta. “ Maktal-gâh” denen Fadl’m öbüldürül-
döğü yerde ihrâma bürünüyorlar, orası yedi kere tavâf ediliyor ( Her hâlde
kıbleleri de orası) ; Mârân-Şâh dedikleri Mîrân-Şâh’ın yaptırdığı, yahut
tâmîr ettirdiği Sancariyya kal’ asma taş atarak Şeytân’ı taşhyorlar; bu
çeşit bir hac ve umre törenleri var. ibâdetleri, Ehl-i Sünnet ve Şica fık­
hının birleştirilmesinden meydana gelmiş. Bunları 846 yılından, yâni
Fadl’ın öldürülmesinden aşağı yukarı yirmi yıl geçtikten sonra yazılan
efİstivâ-Nâma” den (25.a, 38.a) öğrenmekteyiz (96.a-100.b). 1033 te
vefat eden (1623-1624) Hamza’nın halîfesi îşkurt Dada’nin “ Şalât-
Nâme” sinde de ezan, kaamet, abdest ve namazdan, cuma ve bayram
namazlarından, diğer namazlardan ve bilhassa Alıncak’taki hac töre­
ninden bahsedilmektedir; bu kitapta, Fadl’ı Allahlaştıran arapça bir de
Hurûfî evrâdı var (39.b-43.a).
Hurûfîler, bu ibâdet tarzını, bilhâssa hac törenini ne kadar ve ne
vaktedek yürütmüşlerdir? Sanıyoruz: ki bu, pek az devâm edebilmiştir.
Çünkü muahhar kaynaklarda bu hususlara dâir hiçbir kayda rastlaya-
mıyoruz; hattâ İşkurt’ un “ Şalât-Nâma” sindeki bu bilgiler, bizce,
ancak eski kitaplardan bir nakil mâhiyetini taşımaktadır. Islâm dîninin
ibâdetlerinde yapılan bu değişiklikler de, şüphe yok ki kasdîdir ve Bâ-
tınîliğin Islâm dîninde meydana getirmek istediği yeni bir ayrılığın
ifâdesidir; netekim Bahâ5 Allâh ve Bahâ’üerde de aynı şeyi görmek­
teyiz.

İran'da ve Türk illerinde Hurûfîlik:

Fadl’ Allah’ın öldürülmesiyle Hurûfîlik pek sıkı bir tâkıybe uğra­


mıştı. 830 rabîulâhırnun 23. cumâ günü (1427), Hurûfîlerden Ahmad
Lor’un, Şâhruh’a (ölüm. 850 H. 1447) sûikastından sonra (Sahâvl:
Daw'ul-Lâmıl, cüz. V I, s. 1 7 3 ; Hablb’us-Siyar, cuz-yi sayum az cild-i
sayum; s. 127-128) Ahmad Lor, derhâl öldürülmüştü. Fakat sorgu­
sundan önce öldürülmesinin bir hatâ olduğu anlaşılmış, araştırmaya
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 27

başlanmış, Ahmad’in üstünde bulunan bir anahtar, evinin bulunmasını


sağlamış, takke dikmekle geçinen bir Hurûfî olduğu anlaşılmış, dostla­
rından Mawlânâ Ma'rüf adlı bir hattat da tutulup hapsedilmiş, Fadl’m
kızkardeşinin oğlu Hwâca cAdud’ud-dın ve Ahmad Lor’la konuştukları
anlaşılan birçok Hurûfî yakalanıp öldürülmüş, cesetleri yakılmış,
Fadl’ın torunu Amir Nür’ Allah, “ Îstivâ-Nâma” sâhibi Amir Gıyat’ud-
dîn. ve diğer hurûfîler tutuklanmışlar, uzun bir muhâkeme sonunda
bırakılmışlardı. Bu arada Ahmad Lor’un, Kâsım’ul-amvâr’ın tekkesine
de gidip geldiği anlaşılmış, Herat’tan gitmesi emredilmişti. Sayyid
Kasım, bu münâsebetle,
I jU j J İ j l 4>-

IjU jJb j j JUJİji,* elSjj & 'j*

matla’Iı gazelini yazmış, Semerkand’e gitmiş, Uluğ tarafından saygıyla


muamele görmüştü (Habib’ us-Siyar, aynı c. ve s.).

Sonradan Fadl’m kızı ve Yûsuf adh bir Hurflfî, Karakoyunlu


Cihânşâh zamânında (ölm. 872 İT. 1467) Tebriz’de, Hurûfîlerle bir kı­
yam tertiplemiş, kıyam bastırılmış, Fadl’m kızı, beşyüze yakın Hurûfî
ile tutulup öldürülmüş, cesetleri yakılmıştı.

jrT J-5

C S ' j

rubâîsinin de Fadl’ın kızma âid olduğu rivâyet edilir (Dâniş-mandân-ı


Âzarbaycan'dan naklen Vâja-Nâma, s. 2 7). Sayyid îshâk, “ Mahram-
Nâma” sinde bu kızı, “ LLJİ *»1 îJS' ” diye anmakta, mesnevilerinde
ona, Fadl’m “ Kurrat’ul-cayn’ ’ ı demekte “Vaşıyyet-nâma” sinde de
onu, kendisine vasiyy tâyîn. ettiğini açıklamaktadır.

İran’da tenkile uğrıyan Hurûfîler, Anadolu ve Rumeli’yi kendi­


lerine bir sığınak görmüşler, oralara hicret etmişlerdir. H wâca İshâk
(ölm. 1310 H . 1892-1893), Fadl’m öldürülmesinden sonra halîfesi
'Aliyy’ul-A'lâ’nm Anadolu’ya geçip Hacı Bektaş tekkesinde oturdu­
ğunu, Bektâşîlere Hurûfîliği telkıyn ettiğini söyler ( K âşif’ul-asrâsr ve
28 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Dâfi( ul-aşrür; İst. 1291, s. 4 -5). “ Uss-i Zafar” i mehâz edindiğine göre
1242 den (1826) sonra yazıldığı anlaşılan müellifi meçhul “ Idâh’ul-as-
râr” da da aynı bilgi verilmektedir (îst. Üniv. K . Türkçe yaz. 4382).
Ancak bu rivâyeti daha geriye götüren ve nisbeten kesinleştiren bir
belgeye şimdilik rastlanamamıştır. ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın, Alıncak’ta Fadl’m
yamnda yattığını arzetmiştik. “ Istivâ-Nâma” de, ‘Aliyy’ul-A'lâ’mn
822 de (1419) öldüğü tasrîh ediliyor ki FaçU’ın öldürülmesinden yirmi
altı yıl sonradır. ‘Aliyy’ul-A lâ’mn bu kadar bir müddet içinde Ana­
dolu’ya geçmesi, Hacı Bektaş tekkesinde bir zaman oturması, tekrar
dönüp Alıncak’a gelmesi biraz müsteb’ad görünmektedir. 'Aliyy’ul-
A l â ’ya Nâsımi’nin iddiâlarım soran, cevaplarım kaydeden, Fadl’la mü­
nâsebeti olan birçok kişilerin adlarını, sanlarını, onlarla görüştüğü yer­
leri kaydeden, 826 da Fadl’m soyundan olup taundan ölenleri bildiren,
846 yılı ramazanından bahseden “ Îstivâ-Nâma” sâhibinin, ‘Aliyy’ul-
A'lâ’run böyle bir siyâhatı olsaydı, kaydetmemesine ihtimâl verilemez.
'Aliyy’ul-A'lâ’nın eserlerinde de böyle bir gezi intıbâına dâir birşey
yok. Fakat buna karşılık Mır Şarîf, “ Hacc-Nâma” sinde, Anadolu’ya
geldiğini, Faıjl’m kitaplarıyla Hurufîliğe âid kitapları Anadolu’ya gön­
derdiğini, getirdiğini, kardeşiyle Karadeniz kıyılarına kadar gittiğini
bildiriyor (Vâja-Nâma, s. 282-283; not. 1. Konya, Mawlâlâ Müzesi
Katalogu, I, s. 1644 No.daki risalenin îzâhna b. 224-231). Fadl’m halîfe­
lerinden Nasîmî ‘Imâd’ud-dîn’in, Ankara’ya geldiği, Hacı Bayrâm-ı
Walı ile görüşmek istediği, 1065 te (1655) vefât eden Oğlarlarşeyhi
İbrâhîm’in sözleri arasında geçer (Halîfesi Şunc Allâh ĞaybVnin “ Şııh-
bat-Nâma'’’ sinde). 811 den önce Haleb’de, derisi yüzülerek öldürülen
bu şâirin, Anadolu’da birçok yerleri gezdiği, halîfeler yetiştirdiği mu­
hakkaktır. Netekim halîfelerinden biri de, Preveze’de medfun olan
RafıTdir. Hiç şüphe yok ki Rafî'î de gezip dolaştığı yerlerde halîfeler
6 yetiştirmiştir. Biz, Hurufîliğin Anadolu’da yayılmasında, Rumeli’ye
geçmesinde, ‘Aliyy’ul-A'lâ’nın değil, Mır Şarîf’in ve Nasîml’nm tesirini
görmekteyiz; Hurûfîlik, Bektâşîlere de bu suretle ve bunlar vâsıtasiyle
tesîr etmiştir; netekim hâlâ Nasîmı, Bektâşîlerce kendilerinden sayıl­
makta, Alevîlerce de yedi büyük ve İlâhî şâirin biri tanınmaktadır ( İslâm
Ansiklopedisi1ne yazdığımız Nasimi maddesine b. cüz. 92, İst. 1962, s.
206-207).

Osmanoğulları ülkesinde Hurûfîlik, X V . yüzyılda saraya kadar


nüfûz edecek bir kudret kazanmıştı. Fahr’ud-dîn-i 'Acamı (865 H . 1460).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 29

Fâtih’in Hurûfîliğe temâyülünü Vezir Mahmud Paşa’dan (879 H . 1474)


duymuş, şeriat adına nüfuzunu kullanarak Hurûfîleri, Edirne’de, Üçşe-
refeli câmiirdn müderrisi bulunduğu sırada diri diri yaktırmıştı ( Macdi:
Şakâhk-ı Nu‘mâniyya tere. İst. Mat. Âm ire-1269; s. 81-83). Hâmidı,
bu vak’ayı, Mahmud Paşa’ya yazdığı bir kasidede,

C -pJ.; j l

I ı~ ' l ^ ^

Ut c J ^ **1 (3^ o•A-*'


Ij\^as> jJaI <_)l(— j j jjîj I jl

beyitleriyle tesbit etmektedir; bu beyitlerin kenarma, i OjLil


ı k a y d ı da düşülmüştür (İst. Âsâr-ı Atıyka Müzeleri K . 1148,
134.a. İsmail Hikmet Ertayları tarafından yayınlanan tıpkıbasım; İst.
1949; Önsöz, s. 10, metin, s. 284). Nişancı Târihi Kanunî Süleyman
devrinde de Hurûfîlerin, Osmanoğulları ülkesinden sürüldüğünü, “ Manc-i
Tâ’ifa-i’ Kalandarân-ı Râfıdıyân” başhğıyle bildirmektedir (İst. Mat.
Âmire-1279, s. 234-238). <£Wafayât-ı pür ‘ıbar li ul’il-albâb-ı man’i ‘ta-
bar” de bu hususta bilgi vermektedir (İst. Üniv. Türk. yaz. 2418;
102.b-103.a).

Bütün bu tenkil hareketlerine rağmen X -X I . ( X V I -X V I I ) yüzyıl-


larda Hurufîlik, Bektâşîliğin aslî inançlarından biri olmuş, yayılmıya
ve bir yandan Bektâşîlerden, bir yandan müstakili olarak kendisinden
mümessiller yetiştirmjye devâm etmiştir. Bektâşîlerce ikinci pîr taıunan
ve Bektâşî erkânının vâzn sayılan Balı Sultan ( Balım Sultan 922 H .
1516), bir nefesinde,

istivayı özler gözüm Sab'l-matânidir yüzüm


Ana’l-Hakk’ı söyler sözüm Mi'râcımuz dârdur bizim

Haber alduk Muhkamât’dan Seçmeyüz zâtı şıfâtdan


Balum nihân söyler Hak’dan İrşâdımuz sırdur bizüm

dörtlükleriyle Hurufîliğin esaslarından bahsetmektedir (A . Gölpmarh:


Alevi-Bektâşî Şâirleri, s. 23-24). Evvelce de arzettiğimiz gibi Otman
Baba, onun kolundan olanlarca kutub tamnan Akyazılı, aynı koldan
Muhyi’ d-din Abdal, Yamînî, Hurûfî inançlarını yaymaktadırlar. Mev­
levi Yûsuf Sîne-câk’in kardeşi ve dîvan şiirinin kudretli bir şâiri olan
Yenicevardar’lı Hayratı (941 H. 1534), Muhiti (doğumu, 960 H . 1443),
30 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

onun halîfesi ‘Arşı (970-1030 H. 1562-1621), “ Miftâh’ul-Gayb” adlı


tiirkçe manzum bir risâlesiyle dîvam olan, ayrıca mensûr bir risalesi
de bulunan ve Bektâşîlerce Gül Baba diye anılan Mitâlî, türk dîvan
edebiyâtuun en kuvvetli ve hattâ tenkidciliği bakımından orijinal bir
şâiri olan Rühı-i3 Bağdadı (1014 H. 1605-1606. Rûhî için “ Aylık Ansik­
lopedi” deki “ Rûhî-i Bağdadî” adlı makalemize b. S a yı: 47, cilt: 4. Mart-
1945, s. 1370-1373), Rûhî’nin Bağdad’da bulunduğu sırada orada def­
terdar olan ve Rûhî tarafından övülen şâir ve müverrih ‘ Alî de (1008
H . 1599) Hurûfîdir. Mır-‘alam’lik rütbesine kadar yükselen Calâl Bek
gibi (982 H . 1574-1575) gerçekten de bilgili bir zât bile Hurufîliğe kapıl­
mıştır. Kendisine Hurûfî diyenlere karşı yazdığı manzum mektubunda,

Ehl-i Hakk’a Hurüfidür dirsin Sen ki ‘ilm-i ledünde kaşırsın


W âkıf ol dm mı sen hurüfa nedür muşhafun cevher-i hurüfı ne dür
Nurdur ismi vu şıfâtı anun müfradâtı Mürekkebâtı anun
Şühbe yok oldığında Şaytânî Kadh idenler hrüf-ı Kur’ ân’ı
Hamdu lillâh akîdemizdür hüb Harf-i Kur’ân’a olmışuz mensüb
Işık olmak yiğ olmadan eşşek Hardan ebterdürür murâ’i ne şek

beyitleriyle Hurûfî ve Işık olduğunu açıkça bildirmekte, Hurûfılere


“ Işık” dendiğini de açıklamakta, Hurûfîliği savunmaktadır (b. A . Göl-
pm arlı: Hurufîlik ve M ir-Calam Calâl Bek’in bir mektubu. İst. Univ.
Türkiyat Mecmuası; S a yı: X I V , 1965, s. 93-110, bilhassa 106-108. sahî-
feler).

Bektâşîlerin X . ( X V I ) yüzyılda yaşıyanlarmda, Muhiti, ‘Arşı ve


Mitâlî’de, Kaygusuz’dan, Seyyid Ali Sultan’dan, Akyazılı’ya mensub
Yemînî’den istişhâdlarda bulunduğuna göre X . yüzyıldan ( X V I ) sonra
yaşadığı anlaşılan Risâla sahibi YlrânJ’de, silsileleri Fadl’m halîfelerine
ulaşanlarda, hattâ Hayratî, Rühı ve ‘ Alî’de Hurûfîlik ilk plandadır ve
esas inançtır. Onların Abdal, Kalenderi, yahut Bektâşî oluşları çok
geride kalmaktadır ve âdetâ Hurûfîliği örtmek için kullanılan bir per­
dedir. Son Bektâşîlerde, meselâ Melâmî-Hamzavî kutbu Sayyid ‘Abd’ul-
Kâdir-i Balhî’ye de (1341 H. 1923) intisâb etmiş olan Mihrâbî İbrahim
Baba’da (1338 H . 1919. Alevî-Bektâşî Şâirleri, s. 15-16, 175), âdetâ bir
göreneğe uyuş, bir, bu da var gibi görünüş tarzındadır. Hattâ Neyzen
Tevfıyk bile (1373 H. 1953). “ Fadl-ı Yazdan” dan, “ Câvidân” ından
ve “ Sî vu du” den bahsetmiştir ( aynı, s. 17,158-159 ve 159. s. de başlyyan
muhammesin üçüncü bendi).
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 31

Mevlevîlikte, hırkanın, deste-gülün yanlarında ve külahın orta­


sından ve üstten çekilen Istivâda Hurufîliğin tesîrı vardır sanıyoruz;
semâ’ hanede, şeyh postundan kapıya kadar çekildiği farzedilen ve semâ’
hâneyi iki dâireye bölen çizgiye de “ Hatt-ı istivâ” denmesinde bu tesir
var (b. A . Gölpmarlı: Mevlânadan sonra Mevlevilik, s. 375, 429 ; Mevlevi
âdâb ve erkânı, İst. inkılâp K . 1963, s. 78). Aga-zâda Muhammad Dada
(959 H . 1652-1653), Siyahi Dada (1192 H . 1710), hattâ Asrâr Dada
(1211 H . 1796-1797), hattâ Bahariye şeyhi şâir, ârirf, neyzen ve bes-
tegâr Husayn. Fahr’ud-dîn (Fahri) Dada gibi Mevlevi büyüklerinin
şiirlerindeki Hurufîlik temlerinin bu tesiri gösterdiği meydandadır.
Ancak Mevlevîler ve Melâmîler (Hamzavtler. b. Melâmilik ve Melâmîler,
s. 126-128), Hurufîlikten, bu da bulunsun, bunu da biliyoruz gibi bah­
setmişler, Fadl, onlarda hiçbir vakit birinci değil, hattâ geri bir plâna
bile alınmamıştır (Mevlâna’dan sonra Mevlevîlik, s. 310-317).

Kataloğunu sunduğumuz Hurûfî metinlerinin ketebelerine nazaran


Hurûfî fa’ âliyetinin merkezleri, Rumeli’de Arnavutluk ve bilhâssa
Ergirikasrı ( Argirokostro: Yanya Vilâyetinde liva merkezi; Kaamûs’ul-
A lhâm. I I , s. 836), Mısır’da İskenderiye, Anadolu’da Akçahisar ve
Osmanoğulları devletinin merkezi olan İstanbul’dur. Ergirikasn’da
'Arşî’nin bir de tekkesi bulunduğunu A. Emîrî’nin farsçalannda 824
No.da kayıtlı “ Mahabbat-Nâma’ ’ yle aynı K.nin Şer’iye kısmında
1368 No.da kayıtlı ££tIşk-Nâma” nin ketebesinden anlıyoruz. Her iki
ketebede de kitapları istinsah eden Ca'far, kendisinin, Ergirikasrı’nın
Divitdâr mahallesinden olduğunu ve 'A ışî’ye mensûb bulunduğunu
“ oj ^ u - ” diye bildirmektedir. Birincisi 1176, İkincisi 1186 da
yazıldığına ve ‘ Arşî’nin 1030 da öldüğüne nazaran bu zât, ancak cArşî’nin
tekkesinde şeyh olabilir. Ergirikasır’lı olan ve pek çok Hurûfî metni
istinsâh eden Mu’azzin ‘İsa b. Kamâl’ud-dın H wâca da 1200 ve 1212 de
istinsâh ettiği “ İstivâ-Nâma” yle “ Mahram-Nâma” ketebesinde Tekye
mahallesinden olduğunu kaydetmekte (A . E . F . 269, 1031). İhtimâl
zaman geçtikçe Divitdâr mahallesinin adı, Tekye mahallesi olmuş,
yahut şöhretine binâen Divitdâr mahallesi, bu adla da anılmıştır ve
tekke, 'ArşI’nin yattığı tekkedir, yahut onun adma yapılmıştır. “ cIşk-
Nâma” ve “ Ahırat-Nâma” adh iki eseri olan, “ H wâb-Nâma” yi türk-
çeye çeviren cAbd’ul-Macîd’in Tire’li olduğu ve orada medfûn bulun­
duğu düşünülürse, Tire’nin de X . asr-ı hicride ( X V I ) , Hurûfîlik fa’âli-
32 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

yetine sahne olduğu anlaşılır. Devlet arşivindeki kayıtlar, X -X I I . yüz­


yıllarda ( X V I - X V I I I ) Rumeli’de Filibe, Tatarpazarcığı, Varna, Ah-
yolu ve Anadolu’da Eskişehir ve Sivas bölgelerinde Hurûfîlerin bulun­
duğunu göstermektedir. Bu kayıtları burada hulâsa edelim :

980 zilhiccesinin 14. günü (1573) Filibe ve Tatarpazarcığı kadı­


larına gönderilen emirde, Filibenin Umur obası köyünde ‘fsâ ve ‘Utman
Halıfa’ler, Tatarpazarcığı’na bağlı Mendis köyünde Mustafâ Işık adlı
Hurûfîlerin tutulup gönderilmeleri, diğer Hurûfîlerin de tenkil edil­
meleri emredilmekte, 984 zilhiccesinin 4. günü (1577) aynı kadılıklara
gönderilen emirde ‘îsâ Halifa’yle Mustafâ'nın öldükleri bildirilmekte,
‘Utman Halîfa’nin tutulup Simav Şeyhi olduğu (Sımavna Kadısı
Badr’ud-dın yolundan) sâbit bulunduğu, diğer Hurûfîlerin de adlarının
tesbît edildiği kaydedilerek başkalarının da teftişi buyurulmaktadır.
Böylece hem îrân’ a bağlı Alevîlere, hem de Hurûfîlere “ Işık” dendiğini
bir kere daha anlıyoruz (Ahmed R efik: Onaltmcı asırda Rafızilik ve
Bektâşîlik; İst. Muallim Ahmed Hallt K . 1932, s. 31-32, 36-37). Eski­
şehir bölgesindeki Alevîlere Seyyid Gazi Işıkları denmekte, bayram­
larda küs çalarak şehirlerde gezmelerinin yasaklanması emrolunmakta
(s. 16-17), Varna’daki Sarı Saltık zâviyesindeki dervişlere de Işıklar
denip (s. 17-18) Ahyolu’daki Hatunili’ de Işıkların bulunduğu, Denizli’­
de Sarı Baba zâviyesindeki dervişlere de Işıklar dendiği anlaşdmak-
tadır (s. 16-18, 20-23). Bu arada Akyazıh tekkesinin Varna’da bulun­
duğunu da öğreniyoruz (s. 19).

Ahyolu’daki Işıkların teftişine dâir Başbakanbk arşivinde 7 No.lu


mühimme defterinde, 975 cumâdelûlâsının 11. günü (1567) verilen bir
hükümle (Hüküm No. 442) Sivas sancağında Sımavni tarifesinin bulun­
duğuna dâir aynı defterin 80. s.de 1022 zilhiccesinin 18. günü (1614)
verilmiş 9 No.lu bir hüküm var. Görülüyor ki Badr’ud-dın’i (820 yahut
823 H . 1417, 1420) pîr tanıyan Bedreddin Sûfîleri de, Bedreddin’de açık
bir Hurûfîlik, hattâ Alevîlik temâyülü olmadığı halde, şöhreti yüzünden
Alevîlerce seyyid tanınıp bir ocağın pûri sayılması dolayısiyle Hurûfî-
liği, tam mânâsiyle değilse bile hiç olmazsa zâhiren benimsemiş bir
duruma gelmişlerdir.
Metinlere nazaran Hurûfîlerin, Bektâşî görünerek, Rumeli’de, Mı­
sır’da ve Anadolu’nun bâzı yerlerinde X I I I . assr-ı hicriye kadar ( X I X )
inançlarını muhâfaza ettikleri muhakkaktır; görünüşte Bektâşî olan
Hurûfîler, Hacı Bektaş’m adını, ancak korunmak için anıyorlar; onlarca
HURUFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 33

pîr de, Tanrı da “ Şâhib-Ta>wîl” ve “ Şâhib-Bayân” dedikleri “ Fadl-ı


Yazdan” dır. Fakat şüphe yok ki bütün Bektâşîler, bu inançta değiller
ve onların bir kısmı Fadl’ı belki duyuyor, fakat Hurûfîlikten, Hurûfî­
lerin te’villerinden haberleri bile yok.

Bugün hâlâ bu çocukça inanç yürüyor mu? Bunu bilmiyoruz; uncak


X X . yüzyılın başlarında, biz daha çocukken, bir arnavut Bektâşîden,
Bektâşîlerin içinde müstait olanların, ihrâma büründürülerek “ mey­
dan” da [10], ibtidâî bir hac töreni yapılmak, iki mumun arasında yedi
kere gidilip gelinerek sa’y edilmek sûretiyle Hurufîliğe alındığını duy­
muştuk. Al ‘uhdatu ‘alâ’r-râwî.

Hurûfî netinleri Kataloğunda 57 kitabın tavsifi yapılmış, her kitap


hakkında, elde edilebilen ve îcâb eden bilgi verilmiştir. Mecmualardaki
risalelerle tavsif edilen kitap sayısı, mükerrerler, telhisler ve bâzı şiirler
de dâhil olmak üzere 117 dir. Bunların 28 tânesi türkçe, diğerleri fars-
çadır. Bunlardan Na'îmPnin ( Fadl) dîvânı iki, “ Câvidân” ve biri nok­
san olmak üzere “ Nawm-Nâma” , “ 'Arş-Nâma” ve Mır Şarîf’in dîvânı
üçer adettir. “ Bayân’ul-W âkı'” iki, biri eksik olmak üzere “ Turâb-
Nâma” , “ Mahşar-Nâma” , Mır FâdılFnin farsça bir risâlesi, NasımFnin
farsça dîvânı da üçer tânedir. Mitâlı ve 'Arşı dîvanları ikişer, Fariş-
tahoğlı ‘Abd’ül-Macîd’in “ cIşk-Nâma” si üç, “ Âhırat-Nâma” si iki
adettir. Mükerrerleri, nüshaların mukaayese edilebilmesi bakımından
ihmâl edemedik. Böylece ilim âlemine bir hizmette bulanabildiysek
ne mutlu bize.

Ahdülbâki GÖLPINARLI

10 “ Meydan” Bektaşî âyininin icrâ edildiği büyükçe odaya verilen addır.


H U R Û FÎ M E TİN L E R İ KATALO Ğ U
B İB L I Y O G R A F Y A

Önsözü hazırlarken, mürâcaat ettiğimiz kitaplar


Kur’ ân-ı Karım, cAhd-ı 'atik, ‘Ahd-ı Cadid

A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Rûhî-i Bağdadi (Aylık Ansiklopedi; sayı :


47, cilt : 4, mart - 1945).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Mevlâna’dan sonra Mevlevîlik (îst. İnkılâp
K . 1953).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: FadV Allah’ın oğluna âit bir mektup (İst.
Üniv. Şarkiyat Mecmuası, I, İst. Üniv. Edebiyat Fakültesi, Şar­
kiyat Enst. yayın. Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara - 1956).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Fadl’ Alldh-ı HurüfVnin JVaşıyyat-Nâma’si
veya Wasâyâ,sı (İst. Üniv. Şarkiyat Mecmuası, II, İst. Osman
Yalçın Mat. 1958).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Nesîmî (Islâm Ansiklopedisi, cüz. 92, İst.
Millî Eğitim Basımevi - 1962).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Mevlevi âdâb ve erkânı (İst. İnkılâp K . 1963).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Alevî - Bektaşi Şâirleri (İst. Remzi K . 1963).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Bektaşilik - Hurûfîlik ve FadV Allah’ın öl­
dürülmesine düşürülen Üç târih (Şarkiyat Mecmuası, Y , İst. Ede­
biyat Fakültesi Basımevi - 1964).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Hurûfîlik ve M îr-i Alem Celâl BekHn bir
mektubu (İst. Üniv. Türkiyat Mec. sayı : X I V , 1965).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin (İst.
Eti Yayınevi - 1966).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu (c. I,
Millî Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü
yayınları; Seri : III, No. 6 . Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi -
1967).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu (Henüz
yayınlanmıyan ciltler).
A b d ü lb â k i G ö lp ın a r lı: FadV Alldh-ı Hurüfi (FransıZça ve İngilizce
yayınlanmakta olan İslâm Ansiklopedisi. Fransızça, s. 751-754,
İngilizce, s. 733-734).
38 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

A b d ’ ü l-M e c îd İ z z ’ ü d -d în b. F a r iş ta h : ‘ Işk-Nâma (İst. Millet


K . Ali Emîrî, Şer’iyye, No. 1368).
: Akhbar al-Hallaj (Louis
Massıgnon basımı, Librarie Philosophicpıe J. Vrin; Paris - 1957).

A h m e d R e fik : Onaltıncı asırda Rafızîlik ve Bektaşîlik (İst. Muallim


Ahmed Halit K . 1932).
‘A l i y y ’ ü l - A ‘ lâ : Kıyâmat-Nâma (İst. Üniv. K . Farsça yaz. No. 1195).

‘A l i y y ’ ü l - A 'l â : Tatvhid-Nâma (İst. Üniv. K . F. Y . No. 1158).

‘A r ş ı: Divân (Konya, Mevlânâ Müzesi K . A . Gölpmarlı Kitapları).


C â v ld l ‘ A lî: Risale (Millet K . A. Emîrî, Fars. No. 437).

E flâ k i A h m a d (D a d a ): Manâkıb'ul-1Ârifin (2 . cilt Prof. Tahsin


Yazıcı’nın Önsözü ve notlariyle; Ankara, Türk Tarih Kurumu
Basımevi - 1952-1961).
E m in M u h a m m a d : Wafayâtı pur hbar li uVil-ablâbı man Vtabar (İst.
Üniv. K . Türkçe yaz. No. 2418).
F â d ılî (M ır): Risâla (M. A. E. F. 1039).
F â d ılî (M îr): Risâla (M. A. E . F. 990).

F a d l’ A llâ h -ı H u r û fî (N a ‘ ım i): Câvidân-Nâma (M. A . E. F. 920,


1000, 1046).
F a d l’ A llâ h -ı H u r ü fi (N a ‘ îm î): Mahabbat-Nâma (M. A. E. F.
824).
F a d l’ A llâ h -ı H u r ü fi (N a ‘ im i): ‘Aış-Nâma (M. A . E. F. 992, 1003,
1011).
F a d l’ A llâ h -ı H u r ü fi (N a 'îm î): Navum-Nâma (M. A . E. F. 1011,
1030).
F a d l’ A llâ h -ı H u r û fî (N a 'Im î): Waşıyyat-Nâma (M. A . E. F. 993,
1009).
F a d l’ A llâ h -ı H u r û fî (N a 'îm î): Divân (M. A . E. F. 186, 989).

F adP m N a s a b -N â m a ’si: Risâla (M. A. E. F. 1039).

F a r h a n g -i C o ğ r a fy a 5î - i J îr â n : Da3İra-'i Cogrâfyâ’i-i Sitâd-ı Artiş


yayını (İsfand - 1329 Şemsî Hicrî, c. IX ).

Ğ a y b î Şun’ A llâ h : Suhbat-Nâma (Konya, Mevlânâ Müzesi nüsha­


sıyla Osman Ergin nüshasından istinsâh ettiğimiz nüs.)
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 39

G ı y a t ’ u d -d in M u h a m m ad b. H u sa y n b. M u h a m m a d ’ u l-A s -
ta r â b â d ı: tstiwd-Nâma (M. A. E. F. 269).

H â m id î: İsmail Hikmet Ertaylanhn önsözüyle tıpkı-basım (İst. 1949).

R wâııd M ir: HabWus-Siyar (Cüz’ -i sayum az cild-i Sayrım, Bombay -


1273-1858).
H u sa y n b. M anşü r (-A b u ’ l-M u ğ ît ): Kitâb,ut-Tawâsîn (Louis Mas-
signon’un hazırladığı metin; Librairie Paul Geuthner -1913).

H u sa y n b. M anşü r (A b u ’ l-M u ğ ît ): Divân (L. Massignon neşri;


Journal Asiatique, 1931).
İb n i ‘A r a b i (M u h y i’ d -d ın ): Futühât-ı Makkiyya (4 cilt; Mısır - Bu­
lak - 1272).
İb n i ‘A r a b i (M u h y i’ d -d în ): Şacaraİ’ul-Kavm (Mısır - Al-Bahiyya
mat. 1310).
İsh â k (S a y y id ): Turâb-Nâma (M. A . E. F. 1034).
İsh â k (S a y y id ): H^âb-Ndma (M. A. E. F. 1042).
İs h â k (H*aca) : K â ş if ul-asrâr wa Dâfic,ul-aşrâr (İst. 1291).
İş k u r t M u h a m m a d : Şalât-Nâma (M. A. E. F. 1043).
: İdâh'ul-asrâr (İst. Üniv. K . Türk. y. 2382).
K â t ib Ç eleb i: K eşf el-Zunûn (2 cilt. İst. Maârif Mat. 1341-1342 H.
1941-1943).
C lem en t H u a r t: Textes Hourufîs avec Traduction (E. J. W . Gibb
Memorial, Volüme I X , Leyden. İ. Brill, İmprimerie Orientale;
London -1909).
C lem en t H u a r t: FadP Allah, Hurûfîlik mad. (İslâm Ansiklopedisi;
cüz. 35, 46. İst. Millî Eğitim Basımevi - 1947, 1950).
M ecd ı: Şakacık tere. (İst. Mat. Âmire -1269).

M u h a m m a d b. H a s a n ’ a d -D a y la m î: KawâHdu laka*idi Ali M u ­


hammad (R. Strothmann basımı. De Gpheimlehre der Batıniten;
Dogmatik des Hauses Muhammad. Biblioteca İslamica. 11. Devlet
Mat. 1938).
M u rta d â (B e k ta şi D a r v îş ): Durr-i Yetim (Câvidân tere. Konya,
Mevlânâ Müzesi K . Abdülbâki Gölpmarlı kitapları).

M ü k rim in H a lil Y ın a n ç : Cihanşâh (İslâm Ansiklopedisi; cüz. 23,


İst. Maârif Mat. 1944).
40 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

N â s ır -ı H o sro w : H^ân'a-l-İhıvân (Yahya el-Khachab basımı; Mısır-


Kahire. tpmrimerie de L’institut Français D ’archeologie. Orientale,
1359 H . 1940).
N â s ır -ı H o sro w : Vach-i Din (Çâp-hâna-i’ Şirkat-i Gâvyânî; Berlin-
1343).
N a sîm ı cİ m â d ’ u d -d în (S a y y id ): Divân (îst. Üniv. Fars. yaz. No.
448).
N a s lm î ‘İ m â d ’ u d -d în (S a y y id ): Divân (M. A. E. F. 438).

N a sîm ı ‘İ m â d ’ u d -d în (S a y y id ): Divân (M. A. E. F. 439).


N iş a n c ı M u h a m m a d P a şa : Nişancı Tarihi (İst. Mat. Âmire - 1279).

O sm an Y a h ıa : Histoire et Clasification de L'oeuvre D'Ibn cArabi


(2 cilt; Enstitut Français de Damas; Damas - 1966).
R a f î 'i : Başâral-Nâma (İst. Univ. K . Türkçe yaz. 77).

R ıf 'a t A h m a d : M ir’ât’ül-m.akâşıd f i DafHl-mafâsid (İst. Vezirhanı,


İbrâhim Ef. Mat. Taşbasması - 1293).
H. R it te r (P ro f.): Die Anfage der Hurüfisette (Oriens, No. 1, Vol. 7;
30.6.1945. Leiden, s. 1-54).
R ız â k u lı H â n H id â y a t : Rıyâd’ul-1Arifin (Tehran - 1305).
Şâd ık K ey â (D r.): Vâja-Nâma-V Gurgâni (Tehran Üniv. yayın. Teh­
ran - 1330 Şemsî Hicrî).
Ş â d ık K ey â (D r.): Nuktaviyâıı yâ Pasihâniyân (Irân Güde, 13 Tîr-
mâh - 1320 Yazdgurdî).
S ah i: Tazkirat,uş-Şucrâ> (İst. Âmid gazetesi sahibi Muhammad Şukrî
basımı - 1325).
Sa'ıd N a fîs l: Târih-i nazm u natr dar Irân va dar zabân-ı Fârisi tâ
pâyân-ı karn-ı dahum-ı hicri (2 cilt. Tehran - 1344 Şemsî H .).

Ş a m s’ u d -d ln M u h a m m a d b. ‘A b d ’ u r -R a h m â n ’ is-Sahâ^vı: Ad-
Daw,ul-Lâmı': li AhVil-Karn’it-tâsıl (Cüz’ . 6 ; Mısır, Kahire; Mat.
al-Kudsı -1354).
Ş a m s ’ u d -d ın S a m ı: Kâmüs'ul-a'lâm (6 cilt. c. II, İst. Mihran Mat.
1316).
Ş a r îf (M ir): Divân (İst. Üniv. Farsça yaz No. 152).
Ş a r ıf (M ir): Bayân’ul-mâkı1 (M. A . E. F. 1027).
Ş a r îf (M îr): Hac-Nâma (M. A. E. F. 1035).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 41

Y a m în î: Fadilat-Nâma (Ali Haydar ve Ahmad Hızır basım; İst. Cihan


Mat. 1325-1327).

M a cm ü 'a: (M. A. E . F. 186).


M a cm ü 'a: (M. A. E. F. 993).
M acm ü 'a: (M. A . E. F. 1052).
M acm ü 'a: Kitapçı Râif YelkencVye âit ve X V I . yüzyılda tertîb edildiği
anlaşılan mecmûa.

Başbakanlık arşivindeki hükümler.


M ÎLLE T K Ü TÜ PH AN ESİ

FARSÇALAR BÖLÜM Ü
1) Ali Emîrî, Farsça. No. 186. Mecmuâ.

Yumuşak deri üstüne ince mukavva kaplı, şîrâzeli cilt. Yazı ta’lıyk.
Sahîfe kenarları ikişer surh cetvelli. Son beyitler ortaya, nusra’lar alt
alta gelmek üzere yazılmış. 219 yap. Her s.de 17 satır, her satırda bir
beyit var. Mısra’ araları ikişer surh cetvelle ayrılmış. Ken’an Bey’in
(K ena n Rıfâı. ölm. 1950) teberruu.

Cilt eb’ âdı : 19.6 x 12


Yazı eb’âdı : 14 X 8.5
I. ?: Dîvân. Farsça.

® aŞ • ı—)U ı_j|j.ıı >■ (jL *1 oüj

(1. b)

Son ve ketebe :

(177. b)

(i1 ^•U^l ı_jj.ll -i) ı_Âj^UI ı _ Â < C - jc


J.Aİ ^ Ijjl i_ılJ dil jUp JS I jil j i (3 s J
vj c5 ‘"'i ^ ^ cüil
^_aİI ^ /* (3 c5

j J i j S ' 1S 2j j u * j-i UaJ» 4JI ı 3 j l i i l p üj>- 45"C— a (_gjlj


jUrVI aJI j j*£ jxS~ i l XÂ\Â{ \ji\y\j ^y>

(178. a)

“ I ” harfinde 90, ‘V ’ de 34, “ o ” de 57, de 1, “ E” da 7,


“ c” da 7, “ £” da 1, ‘ V ’ da 98, “ j ” da 5, “ j ” de 2, V ” da 1, “ j ” de 1,
“ 3” da 3, “ J” da 4, " f” de 33, “ ö” da 16, da 8, de 2, ‘ V ’ de 4
gazel var; 374 gazel mevcut. Gazeller 146. b de bitiyor. Sonra tercî’ler
46 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

var. Şâir, hiçbir şiirinde mahlasım anmıyor; her şiirin ve tercî’lerin her
bendinin son beytinde, överek Fadl’ı anmakta. Bütün şiirleri, Hurûfî
inancma dâir. 16.a-b, 25.a-b, 25.b-26.a da olduğu gibi bâzı şiirleri Gürgân
lehçesiyle.

II- Na'imı (FadV Allâh-ı Hurüfi. 796 H.


1394) : o l D î v a n . Farsça.
35 gazel, 7 kıt’a, 8 rubâî, 4 beyit, 2 terci’ vardır.

• lf>l jljS " j j

jU ıl ( J j j j j

(178. b)

Son : (JaI (j~^t ö ^ (jljitüa


(194. b)

(Bu dîvanda “ I” harfinde 7, “ o ” de 1, “ j ” da 7, “ j ” da 1, “ j ” de 3,


‘ V ’ ^ I , “ f” de 4, da 1, de i , ‘ V ’ de 5, cem’ cm 3İ göze/,
aynca CV ’ da I , da 1, KJ” do 1, “ ç" de 1 nâ-tamâm gazel, 4 kıfa, 10
rubâî, 4 beyit ve 2 tercî'le, 55 şiir mevcuttur. Bunların ikisi arapçadır.
Şiirler, harflere göre tertiplenmemiştir.)

III. Fadl’m öldürülmesine târih.

lilL* dJJU C o l f i j jİLp

(194. b)

S on • j t jM •Af**»'1

« jl d jljl O jj ıJLu»

(A ynı)

(Bu târîhi, “ Bektâşîlik - Hurufîlik ve Fadl Allâhhn öldürülmesine


düşürülen üç tarih” adlı makalemizde yayınladık; Şarkiyat Mecmuası, V,
İst. Univ. Edebiyat Fak. Şarkiyat Enst. İst. Edebiyat Fak. Basımevi -
1 96 4; s. 14-22. Bu tarih, 21-22. s. lerdedir.)

IV. Jc ‘Alı : Dîvftn. Farsça.

: C~wA aS ' ,J>- j - s â i j l


HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 47

ıjr J_>-j . i ı_»>US~ jjlaJ C-jJf- j

fi 94. b)

Son : jjlöj j i Jlâ j jJp 4iiS" .Lİ

h£j ölUs-l ı_j

L il JS"" (j ^
(211. a)
(Bu dîvançede “ <j” kafiyeli 2 kaside, de 1, “ o ” de i kaside,
aynı harfte 5 gazel, de 10, “ j ” da, “ j ” de 6irer, “ r” de 2, “ j ” , ve
“ ıs” de birer gazel ve 1 terci’, cem’’an 27 şiir var. cAli Fâni, FadVııı mürîd-
lerindendir (b. Dr. Sâdık K eyâ : Vâje-Nâma-i> Gurgâni; Tehran Üniv.
Yayın. 1330 Şemsî h. s. 299-300.)
V. .Ju j i Şarîf : İki terci’ . Farsça.

Baş : e l j j i C—Jfc ı3 j* <_£I


(211. a)

S°n : jUj ji£ iSj^T £***? jlSCil j OV* jJJl ı 3 j j>- J>-
(216. a)

Y I. Kallmî Tar-ccıc.

® aŞ • -Lİ j l o ^Lİ jlc "! j ı_!âjCı j (_g~JkP


(216. a)

S°n • jA j *m ojjjli ^v»N j (J 6-UjU

( a y n ı)
V II. -ûıl Rahmat’ Allâh : Bir şiir. Fars.
Baş : ıJl—OİJÜİ (jZ*^5ı\j>- *ub ül

j i ı_iaJl l-tol cJftlI


(217. a)

Son • ıT Lvâ-P'i L" AİiilJ CL*6A 41

C—<ljj ( J İ j j (jlj &- Aİaa.’ iL lj C-.âft


(2İS. a)
48 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

V III. J* ‘Alî : Mesuevî tarzında bir şiir. Fars.

®a§ • J Lİ l_2 «-jJl jl ^ j i

j^ i- ij-i t
(218. a)

S on : J & s jZ J y j' ^ jfe

(Jo J..İ j j> - jJaj j Sı I <JtjS-C^ı.

(aynı)

(1052 No.daki mecmuanın IV . No. ma b.)

I X . Ju J> Şarîf : Farsça bir şiir.

® af : : > Ij (j,-6j j l o ^

i j J j L ^ j i (j— aS”” ls^.5 i j j I

(2 i S. oj

S°n : Juf jl*P

i j-J j L (jl*.* 1_İJyvi j A j > -


(2 i 8. 6 ;

(Şarîf için “ Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu” adlı kitabımızın


I. cildine b. Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdür­
lüğü Yayınları; Seri: I I I , No. 6 ; Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi
- 1967, s. 224-226.)
*

Mecmûanın sonunda, tertipliyene ve yazana âid olan şu kıt’a var :

o ^Ü U I j A i jl *— Ij »—» U f d /l <__p-lv?

“*• c — iT ÜA
4^ (j Zj I CL— _jl <_jjJUaj 4;şJI

(2İ9. aj
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 49

2) Ali Emîrî; Farsça, No. 269.


liJİj’tn-'iM -u£■ j' ij j/'JI i L i jmI Amir Cıyât’ud-dın Muham­
mad b. Husayn b. Muhammad’al-Astarâbâdi : 4-.UI^J\ Istivâ-Nâma.
Kalın, kâğıtla ciltli. 108 yap. Her s. de 14 satır var. Yazı ta’lıyk.
Âyet ve hadîslerin, husûsî adların üstleri surh çizgiyle çizilmiş. Sahîfe
kenarları surh çizgiyle cetvelli. Ken’an Bey tarafından teberru’ edilmiş.
15 X 10.8 eb’âdında. Yazı kısmı, 12 X 6.9.

B a§ : C» I j

«Jjİj> - ^yi\ «Jj Ü jllfl J u?~J jl czJ

(1. b) ••• '

Son ve ketebe :
\j\ C -~ îL jL lij o l i 'y i 4*11

X jI ü j j v _^*-l j l j J jj l- i iu ajj >Cmh

(^jJI J l T ( j I jm *.!l jve>* ı—..^o j l ■

(y^>-\ j <üll «üsî j l < _ £ iS j^0j l (jP

(101. b) \Y\1 lfî»L>*


*

1. a da şu kayıtlar var :

\*Y« <Ap «üll c£-Uâl ti_ / ç ’l i j

Vi * VAA ^ lİ

(J tl (Jp J 5J o l J L î j J İ V ^ “\
olij lj U Jl>o j-Li d j ^ AY Y 4i**1< J p 12JIj IjJI

A* (J
104. a ya kadar türkçe Hurûfî ezanı, abdest, abdestte uzuvlar
yıkanırken okunacak üçer beyitlik farsça şiirler ve namaz, 105. b - 108. a
da duâ ve sadaka hakkında farsça izahlar var.
Amir Ğyât’ud-dîn Muhammad-ı Astarâbâdi, bu kitabı, Fadl’
Allah’ın hayatı, münâsebette bulunduğu kişiler, halîfeleri, gezdiği, git­
tiği yerler ve öldürülmesi hakkında en doğru ve çok defâ yılını, ayını
50 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

bile tasrîh ederek bilgi veren en ehemmiyetli kitaptır; bu arada Hurûfî-


lerin çeşitli inançları hakkında da bilgi edinmekteyiz (Neşredilmekte
olan fraıısızça ve İngilizce İslâm Ansiklopedisindeki “ Fadl’ Allâh Hu-
rüfV'’ makalemize b. F. s. 751-754, İ. s. 733-735). Emir Cıyât’ud-dîn’in,
Fadl’ın en ileri gelen halîfesi ‘Aliyy’al-A'Iâ’mn kızkardeşinin oğlu ol­
duğunu ve “ İstivâ-Nâma” den başka “ Turâb-Nâma” adlı bir risâlesinin
de bulunduğunu, Işkurt Dada diye andan Şayh Muhammad’in “ Şalât-
Nâma” adlı risalesinden anlıyoruz ( Emîri, Farsça, 1043, 50. a). “ İs­
tivâ-Nâma” de, Fadl’m soyundan Bibi-’i Umm’al-Kitâb, Amîr Kalâm’
Allâh, Bibi-5i Fâtihat’al-Kitâb ve Amîr Sâlâm’ Allah’ın 820 de tâundan
öldüklerini bildirmekte (38. a), 846 yılı ramazanının 15. gününü an­
makta, ‘Aliyy’al-A'lâ’nın, kendisinin bir sorusuna verdiği cevâbı ya­
zarken, aradan otuz yıl geçtiğini söylemektedir (96. a - 97. b). Bu ba­
kımdan “ İstivâ-Nâma” 825 No.daki mektubun yazılış târîhi olan 836
dan ve 846 yılından sonra kaleme alınmıştır. Ğıyat’ud-dîn Muhammad,
Fadl’m halîfelerindendir ve 830 rabîulâhırmm 23. cumua günü (1427),
Hurûfılerden Alımad Lor’un Şâhruh’a (ölm. 850 II. 1447) suikastından
sonra (b. Şams’ad-din Muhammad b. cAbd,ar-Rahmân Sahâvoi: Şaw ’ aZ-
Lâmı‘ li ahVil-Karn’at-tâsı<; Mısır, Kahire; Miktabat'al-Kudsî - 1354;
cüz. 6, s. 1 73 ; H wând Mır : Hablb'as-Siyar, Cuz’ -i sayım ez cild-i sayum;
Bombay - 1273 H . 1858; s. 127-128) Fadl’m torunu Amîr Nür’ Allah’la
tutulup uzun müddet hapısta kalmış, sorguya çekilmiş ve bütün bun­
ları Fadl’m halîfelerinden Haşan adlı birine yazdığı uzun bir mektupla
anlatmıştır (Bu mektubun metnini Şarkiyat Mecmuası'nin 1. cildinde
yayınladık; İst. Üniv. Şarkiyat Enst. Türk Tarih Kurumu Basımevi -
Ankara, 1956, s. 37-57). Millet K . Ali Emîrî’nin Fars, lan arasında
1027 No. da kayıtlı bulunan Mîr Şarîf’in “ Bayân’al-Wâkıc” mda 61. b
deki Fadl’ın. soy şeceresine nazaran Amîr Nür’ Allâh, Fadl’ın toru­
nudur ve Mahdüm-zâda’nin oğludur. İst. Univ. K . Fars, yaz.larda
1158 No.daki mecmuanın II. risalesi olan ve Fadl’m en ünlü halîfesi
'Ahyy’al-A'lâ’ya âit bulunan “ Fırâk-Nâma” nin başmda, “ LjJLc *11 j ”
dendiğine göre de “ Mahdüm-zâda” , Fadl’m kızıdır (Her iki k. a b.).
“ Vâja-Nâma” FadPdan sonra onun yerine kızının geçtiğini, 845 te
(1441), Tebriz’de bir kıyam hareketi hazırladığını ve ICarakoyunlu
hükümdârı Cihân-Şâh Muzaffa’ad-dın (872 H . 1467) tarafından beşyüz
kişiyle öldürülüp cesetlerinin yakddığmı bildiriyor (s. 10, not. 2, s. 285.
Cihân-Şâh için “ İslâm Ansiklopedisi” ne b. Cüz. 23, s. 173-189.
Bu vak*a, 175. s. de zikredilmektedir).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 51

3) Ali Emîrî, Farsça, No. 437. Mecmuâ.


Mıklaplı, sırtı ve kenarı meşin, üstü ebrî kaplı cilde kalın kâğıt
kaplanmış. 14.6 X 9.2 eb’ âdında; yazı kısmı 10.7 X 5.5. 188 yap. Her
s. de 15 satır var. Sahîfe kenarları yeşil ve tek cetvelli; yazı ta’hyk.
Ken’an Bey teberruu.
I- J6 Câvldî cA l i : Câvidân’m altı “ elif” le (îbtidâ) başlaması­
na dâir farsça risâle.

Baş : e£Jj>- lj U^l j *mj j *j (Jîjlp (_£İ j İJ>- Jl?- (J^Lp (_£İ

(1 b) ■•• jÂe- I-UjJ jlj~*\

Son . ig" jlg>- j l j ö -îj C-jSv9 jl^>- j e/l

(87. a) j j I
%

1. a da büyük iki mühür var; “ L.S'U j\ bjJı* (_cJÜI ül -UJ-I

jİI UjJ_& j l V jl ” âyetinden ( V I I , 43) sonra e£ı_iSj” sözünü ve

tuğra şeklinde, fakat iyi çıkmadığı için okunamıyan bir yazıyı ihtivâ
etmekte. 2 . a da, “ a^l <Js jlS'oJCj ^İJİİ t k S j oJUj j 2>- j j Jİİ &\

. . . . «-—-SU cümlesinde adını, j*


*jU i U o jj jL Jl^i JaJjl jly.l” sözleriyle de yazdığı
târihi (1000 H . 1592) bildiriyor. Bu K . de 1043 No.da kayıtlı “ Şalât-
-Nâma-i’ Işkurt Dada” den, CâvîdPnin, 'Aliyy’al-A'lâ’mn halîfesi Mir
FâdılI’nin halîfesi Dast-burida Muhammad Mırzâ’mn halîfesi olduğu­
nu, Câvıdi’nin halîfesinin de Hamza Bek bulunduğunu öğreniyoruz
(31.a - b). Aynı bölümde, 1034 No.da kayıtlı mecmûanın 2. a yaprağın­
da da Hamza Bek’in 1033 te (1623-1624) vefât ettiği kayıtlıdır. A. E.
Fars, da, 1052 No.da mukayyet mecmuada, 3.a da Hamza’nın, Fatiha
sûresine âit îzâhı var.
II- Câvîdî : «jU ^ ^ Şarh-ı Pançâh Paya. Fars.

Baş . j t j l J,o I 4jIj j l ıJLS'b £Î_p (Jl/ J

(87. b)

(1 8 8 . a ) ol j * jh solj l <j•j-i <ü)l UJI


52 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

4) Millet, Ali Emîrî, Farsça, No. 438.


Yumuşak, harap meşin ciltli. 19 X 10.2 eb’ âdmda. Yazı kısmı
13.8 X 8. Yazı ta’lıyk. 78 yap. Satırlar muhtelif. Başlıklar ekseriya
surhla yazılmış. Surhlar solmuş.

iUf Lf^r.i Nasîmî 'Imâd’ad-dîn : Divân.

• jji OIjIj C-ij j (j C.,..x


^ Oıîj

jji jl-> jku t l—Jfe 45”i S j f ö j j~ Jasî-


(9. a)

Sou : ^ J=T ı>“

(JÜaL*ı
(78. a)

Bu nüsha, kağıdı ve yazısı bakımından X . asr-ı hicrî başlarına


( X V I ) , belki de daha evvele âittir. Sağlam ve güzel bir nüsha olmakla
beraber ciltlenirken sahîfeler karışmıştır. Baş tarafta rubâîler, ‘Aliyy’al-
A lâ ’nm bir tercî’i, Mır Şarif’in “ 44»-j ^ ” baş­
lıklı bir terkîb-i bendi, “ J S ^ j i °.UaS” başlıkh bir kaside var
( l .a - 8 .b ). 1027 No.da kayıtlı Mır Şarîf’in Jl öL> Bayân’al-Wakı‘ ” -
ında da Fadl’m soyuna ait yazıya göre Fadl’m kızı Mahdüma Nuşrat’in
Hâtûn Bibi adlı kızma “ Hwandgâr” denmektedir (61.b) . Bu kasidede,

JİJA ÜJ>- j j ' t s A y üj jL- J

4Üfeli
jUâl j Jjjlj jlU jl j *

jl**» 4-ali jlS"

jl4>-j «
L*UjlS" i

JJS jİp { j i C-l» i

jjj -L4İ Jj'j' C ^ iS


HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 53

jlS '^ S ' o l i # (^Oj _ / U-


beyitlerinden ( 7 .a -8 .b ) , medhedilenin Fadl’la münâsebeti, hattâ onun
yerine kaaim olan birisi olduğu anlaşılmaktadır. 1. a da başkyan ve
8. b ye kadar süren bu kasidenin sonu 73. b de. 72. b de,

ülİJİ J^j-5 C-*Ij «Ij j î ^e- aS'

beytiyle başlıyan kıt’anm sonu 74. b dedir. 76. a-b deki mesnevinin
sonu, 20. a-b de. Fadl’a ait “ Na'îmî” mahlasiyle 24, Şarîf’e âit iki,
Nasımî’ye âit biri yalnız matla’ , biri de nâtamâm olmak üzere 143 şiir
var. Ayrıca 48. a-b de,
£ • •*
,sL«»j J J m O j >- <uîs j l i_j' j p - j o

IjÇ ş - jlS ' ı £ j j j \j j J <J

matla’iyle başlıyan Fadl’ın öldürülmesine dâir kıt’ a-i târîhiyye var ki


bu, 439 No.daki dîvanda da mevcut. 48. b de,
(jo ( j ) ı—Apiı j b _ / J+Âi

j i (_r“*dj * ^ j ^ ^
matla’iyle başlıyan ikinci târih kıt’ası var ( Şarkiyat Mec. daki makale­
mize b. V, İst. Edebiyat Fak. Basımevi - 1964, s. 15-22).

5) Millet K . Ali Emîrî, Farsça; No. 439.


(j-’-ül jU- Lf»î—i Naslmı 'îm âd’ad-din (811 H. 1408 den önce) : jly.ı
Dîvân. Farsça. Kenarı zeucîrekli meşin, üstü kalın kâğıt kaplı ciltli.
112 yap. Her s.de 17 satır var. ilk yaprakta Osmanlı tarzı, lâcüverd
üstüne sıırh, yeşil ve altınla yapılmış dal ve çiçek motifleriyle müzey­
yen başlık var. Sahîfe kenarları lâcüverd ve altın cetvelli. Her şiirden
sonra bir satırlık yer açık bırakılmış, bu sûretle şiirler birbirinden
ayrılmış. Kağdı kalın, aharlı, filigransız. Yazı ta’lıyk. Kağıt, yazı ve
tezhîb bakımından I X -X . asr-ı hicriye ( X V - X V I ) âit. Nesimi mahlas­
ları surhla yazılmış.

Baş : CJi f j J İ# U j l J ^ y t- I^ tfl


(1. b)
54 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Son " (jjUa ç-A C -a A Î Ij ^ J İSC'“ ı j ' ^ Öb j j>\{ fjA

(112. b )

Başta 2 mesnevi, “ Kalandar-Nâma” başlıklı bir dîğer mesnevi,


Eimme-i İ ’tnâ'aşer’i de anan Hz. 'A lî’ye bir medhiye, Necef’i de anan ve
sonlarda gene İmamları zikreden Hz. 'A lî’ye diğer bir medhiye, “ Say-
yid” mahlasım taşıyan “ Futuwat-Nâma” adlı kasîde tarzında bir şiir.
“ I” harfinde 14, ‘ V ’ de 3, “ o ” de 48, “ a” da 74, " j ” da 11, “ j ” de 1,
CV ’ de 2, ‘ V ” da 2, “ g” da, " j ” de ve “ j ” da 1 er, “ ii” de 3,
“ J” da 4, “ f ” de 23, “ û” da 31, da 8, de 43 tane olmak üzere
270 gazel, 1 tercî’ , bir müstezad, bir muhammes, Fadl’m öldürülmesine
bir târîh kıt’ası, 1 kıt’a, 64 rubâî var.
Fadl’m öldürülmesine düşürülen târîh, bizim, “ Şarkiyat Mec­
muası” mda yayınladığımız ikinci târihtir (İ s t . Ü n iv. Edebiyat Fak.
Şarkiyat Enst. yayın. İst. Edebiyat Fak. Basım evi - 1964; Bektaşîlik - H u ­
rûfîlik ve F a d F A llâ h h n öldürülmesine düşürülen üç tarih; s. 15-22. B u
tarih, 21. s. dedir). Biz de altı beyit olan târih kıt’ası, bu dîvanda yedi
beyittir ve 5. beyit, bizim neşrimizde yoktur. Burada, öldürülme yılım
gösteren beyit, son beyitten bir beyit evvel yazılmıştır. Katlin cuma günü
olduğu da bildirilmekte ve 1. târihin doğruluğu belirmektedir ( aynı
makale, s. 2 0 ). Bâzı yanlışlar da burada düzeldiği için, son beyti, bİT beyit
evvele alarak bu târihi burada bir daha kaydediyoruz :
C fr
.sLwâ -Lİ j (jj> - o i j l i_ı j f - j i3

jlS^ J l lSjj jIj j ^ 3 ti

dAU J (_AİaJ

Jj jpj Ja 3 I

C -â jj J ö <—-li? cUJ^jl d)j > -

Jj_/ Jj 4Âİ2J j l i JJ 4>ci! I j

* y .J o » j> -

julj jjİJ^/s Jj j.*# Jj jş (JL«î Jj

jl __ ^ wUp Jj 4S"~ O J İ j j j

J-û!l <_£i ^ JiJ!j > - ^


HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 55

j \j j j <J'j Sj l ' O j£ - j l AXSj

«A ta j ^ f ^ Ij ^&S ^j.s
Nasîmı’nin farsça dîvanının bir nüshası, Konya, Mevlânâ Müzesi
K. de 2416 No.da kayıtlı mecmûamn IV . kitabıdır. Ayrıca İst. Univ.
K . Farsça yaz. larında 448 No. da, o li o _ ^ Jl ^Luil >iiJI
Ij Z--* j C***< 4—-
” ketebesi baulunan (115. a ) bir başka nüshası vardır; Ali
j
Emîrî Farsça!arında 438 No. da da bir nüshası mevcuttur; bu dîva­
nın, arzedilen nüshalarla da karşılaştırılması îcâb eder (ts lâ m A n sik ­
lopedisindeki N esim i mad. sine de b. cüz. 92, İst. M . E . Basım evi -1962,
s. 206-207).
$
6) A li Emırî. Farsça. 824.
Düz meşin ciltli, üstüne kalın kâğıt kaplanmış. 119 yap. Her s. de
17 satır var. Yazı ta’hyk. 30. yap. boş; fakat 29. b deki hâşiyefe göre
noksan yok.
iıl J J2Â Fadl’ Allah : a^U cS--£- Mahabbat-Nâma.

®a§ • o-Uilj > - (_£İ j l j j > ?-j i > j js ja ...

Jp J C—»I y 1J İ ez) o aTpİ ç j Z 0 j Js j »

j< S J -* ^ eJ jl ,Jl

(1 . b ) ■■■ j j )

Son ve ketebe :

o iljlâ c h ilil aT Xi.~f , j L§\?- j jlJj&lj j


JıAİ ^Usl t_jlj <û)l J il ı_ı_İJy^l «—jV_______ xSCîl C..C

Jİ.Aİ»j l i Aİ^ /jp jJlaş*- £j\ j £j ([/I Ol <Ü)I

^*-.>-^11 ı._J _J1T^ Î_S J+& _/.** J AJ zj2 jA£’ 0 ü

(J JİJlj (J (_ÂİİJ AjU j AIU« Ai-rf

(119. a ) gH '~r~‘
56 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Müstensihin “ ^ y - diye kendisini tanıtmasına bakılırsa,


‘Arşî’ye nisbet edilen bir tekyede derviş, yahut şeyhtir. ‘Arşı, 1034
No. daki kayda nazaran 970 te (1562-1563) vefât etmiştir (b . ) . “ Ma-
habbat-Nâma” nin bâzı nüshaları için “ Vâja-Nâma-i1 Gurgânı” ye b.
(s . 4 6 -4 7 ).

7) Ali Emîrî. Farsça, 825.

t£jblI er jjJ I cİjLp Gıyât’ad-dîn


Muhammad b. Husayn b. Muhammad’al-Husaynl’al-Astarâbâdı: M e k ­
tup. Cıyât’ad-dln Muhammad, Fadl’ın halîfelerindendir ve onun öldürül­
mesinden sonra, Timur’un oğlu Şâh-ruh (ölm . 850 H . ) aleyhine vuku’
bulan sûikastı mûteâkıb Fadl’ın torunu Amîr Nür’ Allâh ve birkaç
dervişle, suikastın tertipçileri olarak töhmetlermiş ve hapsedilmiş,
sorguya çekilmiş, sonunda serbest bırakılmıştır. Mektup bu hâdiseleri
hikâye eder ve Fadl’m halîfelerinden Haşan adlı birine gönderilmiştir.
17. yap. tır.
: £Jb i j*-\

(i . b ) ••• ^s>

Son : jl ^ - J lj ajçJ ^ jlj

j JJJ j^
ıJU* A îlc lc j J Ku* C-âb j j£ - O j

r J 7 ‘ •
Bu mektubu, “ Şarkiyat Mecmuası” nda yayınladık; orada Fadl’
Allâh’ın oğluna âit göstermemiz yanlıştır. Tavsifi ve metni için b. Ş.
M. No. 1. Türk Tarih Kurumu Basımevi; Ankara - 1956, s. 37-57.
Gıyât’ad-dîn’in “ Istivâ-Nâma” si, aynı bölümde 269 No. dadır; bakınız.
®
A li Emîrî. Farsça. No. 920.
8) ( ^ . j ) ^ J-â» Fadl’ Allâh-ı Hurûfî (N a H m ı. 796 H . 1394) :
•t.U jlijU- Câvidân-Nâma. Gürgân lehçesiyle. Ken’an Bey tarafından
teberru’ edilmiş.
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 57

Kenarı altın zencîrekli düz, koyu vişne rengi meşin, ciltli, mıklâplı.
S. kenarlarında ikişer surh cetvel var. Kenarlarda aynı yazıyle ilâve ve
tashihler bulunduğuna göre bir başka nüshayla mukaabele edilmiş.
Yazısı güzel bir ta’lıyk. 17 X 9.5 eb’adında. Yazı kısmı 13 X 6.8. 437
yap. Her s. de 21 satır var.
Baş : J jljjl Ij^I 1.&I IJij I tjlzj\

L>- C— I Ij * * j ( Kenarda : b o l ) lf-1 j S\jj

'jA iiliıJ I j ç.3-J!\ 'j?'J>\ aÜI jS\i2

• • •> . o — < * j j j j C~aA aS””(jliU


(1 . b )

Son : (J j t i j Li & jj -ZÂ* 13 j(J -'■k-

o L e ı j * «-Us- j Âül j l j l j lj > - Ja

ilj 1 a^U ^dU!l <_>j <ül (j’Jj&Liül

aj L jl l-i>- «—J l»-jl 4 İ*ijj ^>li JHi\ y je -ji\ ji

İJ > - e ilj çj& İ İ J j * i>- illj ji* Ölr. * J Aj * c i ' j j '

6^ <uij ^j(~il y t je - j (_j^~il j ı£ ^ iI-jUS”"

ı_jj .L a jT ÂjI^j j j\jıi û.-Uv

İİI j aS"" C— a3 ıi-Li j lİ ^ j ^ c i ( _ £ * ^ j

jS ”I aS"” dJJ*j d? j S " d/l « j l j jJ_jIa>- o

j i ı£2 j * j &j (JLİîII O j Ââ a j C-jUp ı—>jJ jil jLâp Jwâi ^

(423. b )

<u»> j j C—4 C-*S”j j . î <j-&

(İM>-j j J C~d <u- û -«Sj

c»-c ^ -1 j jİpI JjI j û-^I ~ ^ j L j ^ - ı J n ! ! j c —I


("436. b )
58 HURÛFİLİK METİNLERİ KATALOĞU

Ketebe : JU-»! a1*sj t-J-tj«îJl *—>b$3l C-J»

^Ijlîl t_Jİ j jl 0^;S Ü^J^-

(_^ ^ L J "j jljJU^I ol;.S"y j a U - jj j«p *üil JaI

jlS "i^5" j J-V» c_-; p j l i p j j j i p ,- î £i^0

S ( J O j «la jjj jlSo

J: I 4.1I J ^_J ‘j £ Aj|_*„Jj _j ^ j| 41*^'

i—jU S n J i j l j ü j~* j 1_® r-i-4 AaJllsjr aS^ aJI öLLilff-

<öjI (J-yâs O-Jâp j O js ) jİI <dl O I ^ l » l jlj^ ^ jj

aİ a#^Isj a^U 1^ ıj* vIjIj

^^1Jo j j^^Ssj^İp f aiîj ^.«JJt!l j y + » l}Lİ2>-jS" j j j

a*jISCJ <öj l a^- L^J jlll J iîli j * j !j axJT" ^»-b«,S""

j l i *—®f^j^

(jlill J j*c

( j ü t ^ j a£~c>$J? o ljj lT L ) <1/^ ‘-j**/’ j

j l ü U - C~~vl o ~ ^ J t— <1/1 (j> -

a] I j j. . ^ - ^*>l__Sl j O jU a jl j
aj* 1 ^^aL]öJ1 ^t-,y „ loil

j*ıS*b\
(437. a )

(437. b de aynı yazıyle “ jvâill -dİJ ” başlıklı farsça bir kıt’a, 438.
a da aynı yazıyle, “ «j>= ” başlıklı ve

u â ^ jjj^ d *** c S '^ As7 j 5


j j- ^ ijl j l k U ajl5\.U olSC« j o eX^.T.A

makta’iyle biten dokuz beyitlik türkçe bir gazel ve farsça bir müfred
vardır. 992 yılı ramazan ayımn 17. günü Vechî mablaslı bir Hurûfî
HURÜFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

tarafından istinsah edilen bu nüsha, 423. b de aslî nüshanın tetimme-


sinde belirtildiği gibi ‘Alî b. Muhammad Husaynî tarafından, Bâküye’-
den, “ berâder-i ‘azîz cîsâ” adh birisinin getirdiği “ Mahdüm-zâda” nin
hattiyle yazılmış olan “ Câvidân-Nâma” den yazılmıştır. Ali Emîrî’nin
farsçaları arasında 1027 No.daki “ Risâla-iJ Ma'âdiyya” nin 61. b yap-
rağmda ayrı bir yazıyla Fadl’a soy bakımından bağlı olanlar yazılırken
Fadl’m Nuşrat adb kızının, kızı olup Hwan.dgâr diye anılan Hâtûn
Bibi’nin ve Amir Nür’ Allâlı’m oğlunun adının 'îsâ olduğunu anlıyoruz.
Bu nüsha, Gürgân lehçesiyle de yazılması bakımından, “ Câvidân” m
en eski ve sağlam nüshalarından biridir. “ Câvidân” ın, aynı K. nin aynı
bölümünde, 1000 N. da kayıtlı, 845 zilhiccesinin aşr-ı evvelinde, yâni
Fadl’m öldürülmesinden 48 kûsûr yıl sonra bildiğimiz farsçayla ( Gürgân
lehçesiyle değil) yazılmış çok güzel ve sağlam bir nüshası vardır (b . ) .
En eski bir nüshası da îst. Süleymaniye K. e mülhak Fâtih kitapları
arasında 3728 No.da kayıtlıdır. 17.5 X 12.5 eb’ âdında olan ve yazısı
14 X 10 kısmını kaplıyan, ta’lıykle yazılmış bulunan bu nüshanın
istinsah târihi yoksa da kağdı ve imlâsı bakımından bu nüshanın IX .
yüzyılın nihâyet ikinci yarısında ( X V ) yazıldığı anlaşılmaktadır. Te­
mellük edenlerden biri, ilk yap. ın a yüzüne “ jb jU -

j - J j ' '& • j J - P j 'j j S j ^


■Ajîjf jAİS’i (JAİ2» aL«U

jljl j^ zJ C j ” kaydını düşmüştür. Darvış Murtadâ,


Câvidân’ı 1048 de (1638-1639) terceme etmiştir. Kenarlardaki tashihler­
den kendi elyazısı olduğu anlaşılan nüsha, Hz. Mevlânâ Müzesi Kütüp­
hanesine vakfettiğimiz kitaplar arasındadır; “ Dürr-i Yatım ” adını ver­
diği bu tercemenin bir nüshası, gene aynı K . dedir. îst. Üniv. K. Farsç.
yaz. 1arında, 869 No.da kayıtlı Câvidân, Konya M. K . e vakfettiğimiz
nüshanın aynı yazısıyledir; Darvış Murtadâ, bu nüshayı, 1049 rabîulev-
veli evâilinde (1 6 3 9 ) yazmıştır. Mezkûr K . de 1256 No. da Câvidân’ın
yeni bir yazması vardır.
Câvidân-Nâma’nin altı “ IjdI” ile başladığını İstivâ-Nâma’den
(M ille t. F . 269, 29. b ) ve Rahmat’ Allâh adlı birisinin bir şiirinden
anlıyoruz (b . N o . 1186, V I I ) . Farsça nüshalarsa, “ «yJÇ <_slJ ,I ^ jl
. . . osjS' AjU <
j ” diye başlamaktadır. Anlaşılıyor ki Fadl, Câvidân’ını
Gürgân lehçesiyle yazmış, sonradan yayılabilmesi için kersdisi, yahut
halîfelerinden biri tarafmdan bildiğimiz farsçaya çevrilmiştir.
60 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Ali Emîrî. Farsça. No. 989.

9) ( j j j=- <ül J j ı i ) Na'ımî (F a d l ' A llâ h -ı H u rû fî, 796 H . 1394) :


Divân. Farsça.
Kâğıt üstüne ebrî kaph bir kapağı var. Üstüne kalın kâğıt kap­
lanmış. 26 yap. Her s. de 16 satır var. Şiirlerin son beyitleri, mısra’Iar
alt alta yazılmak suretiyle ortada. S. kenarlariyle mısra’ aralarında
birer surh cetvel var. Her satırda bir beyit mevcut. 5. b de başlıyor,
25. a da bitiyor. 17.6 X 12 eb’âdmda, yazı kısmı 12.8 X 7.8. K. B. te-
berru’u.

bl*X>- j l j S j j 1

Ol^Jİ ji C-ib A j j î jİp aS"


(5 . b )

Son ve ketebe :
^ ^ L . ..Al 4^ ^ ; T\S~'

j ı r (j\ (j L ı j j i (j i j l l _/JLû!I j\&>• c..^o j l ^lc

j ^ y i 41İ j 'üÇ' (J, t £ j^ j l OJj» ıjC* 4^-lj>- jJI

^Y * ^ â \j a a (j^l (j’j l ^11 (J ^11 jp

■ib XS~ (_£-UJ-b lj t-JIS" A*i .sb jb >1 ^Jp


(25. aj
®
Alfabetik tertibe tâbi’ tutulmadan yazılan bu dîvançede “ I” har­
finde 7, “ o ” de 1, “ i ” de 8, “ j ” da 1, “ j ” de 3, ‘ V ’ de 1, " f” de 5,
“ û” da, makta’ı olmıyan I, “ j ” da 1, fV ’ de I, “ j ” de 2, cem’an 31
gazel, 5 kıt’a, 25 rubâî, 7 mûfred ve beyit, 2 terci’, bu sûretle 70 şiir
mevcuttur. 1. a da Jc ili, 4. a da farsça bir beyit, “ Jl ”
ve “ -c* ^ b j j ” başlıklı iki rubâî var. Bu rubâîleri, Sayyid Ishâk’ın
hâl tercemesi bakımından ehemmiyetli gördüğümüzden yazıyoruz :

Ji*** u^*İApbj

iib jllp j l 8İS"U oibâ JL*

jUâ/ Jjlc Iwi>-ı_l9jl ^iJ^i- j.


HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 61

I Je*- ı_!î j l J jo j JL-

İJj ^1 ^ dlS"l'

^â>- a> - J L ^ % S jA (j)S '

t, , . j l i . . . ^» j

25. b - 26. a da arapça hilye ve bilyeye dâir bâzı türkçe sözler;


26. b de Muhîtî’den, ‘Arşî’den birer türkçe beyit ve “ £.Lâ” başlıklı iki
satırlık farsça bir yazı var (186 N o . da kayıtlı mec. n m I I . kitabına b .).
®

10) Ali Emîrî. Farsça. No. 990.


Kenarları ve sırtı meşin, üstü ebrî kaph, üzerine kalın kâğıt geçi­
rilmiş cilt. 15.2 X 10.8 eb’ âdında. Y a zı 11.7 X 9.1 kısmı kaplamakta;
yazı ta’lıyk. Ken’an Bey’in teberuu. 63 yap.
J-Jli j o Mir Fâdılı : J L j Risâla. 58 yap. Her s.de 17 satır var.
Hurufîliğe dâir olan bu farsça risalenin adı, metinde ve ketebede anıl-
mamaktadır.

Baş : g , ^ ^ ^

(1 b) ••• J

Son ve ketebe :
J . I T oL.il 4$”lj j XJİj > - (J>*JI j*.*\ Ij (jlslî *û)l ^ j

Jjl jl ö j »■ »Lilj 01 jLaI j l j .'z+h j liL jl j . * )

«L o b jv ) j j £/^ J <-l-*»il^ j l C — I jj
C-*<o jl ö J l j  îL j < j« o jlj 4j'U c*c jjjljj

<£s * * J* *?*** û A ı j ' ü. **icrdJJ'5


(5 8 . a )
m
Risâlede, 53. a da Şayh Abu’l-Hasan’dan, “ rıdvân’ Allâhi ‘aleyh”
denerek 6 beyit nakledilmekte. 54. b de “ iil.pl « f lj »T JJU o i- j
. . . . J iljji c—l -il *»' iL* ’ Jîl” cümlesi geçiyor. Bu K. nin
aynı bölümünde 1042 No. da kayıtlı Sayyid İshâk’ın “ H wâb-Nâma” -
62 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

sinden, Abu’l-Hasan’ın, Fadl’m halîfelerinden olduğunu anlıyoruz.


1030 No.da kayıtlı mecmûanın II. risalesinde, risale sâbibi, kendisini
“ Jjl <ûll J S ~ _jill <jjl jLk- J il ” diye anıyor (3 9 . b ). 1027
de Mır Şarîf’in “ K itâb’al-Ma'âdiyya” sindeki şecerede, Fadl’m torunu
Amîr Nür’ Allah’ın Habîb’ Allâh adlı bir oğlu olduğu bildiriliyor
(61. b ). 1043 No. daki “ Şalât-Nâma-i Işkurt Dada” den, Mîr Fâdıli’nin,
822 de ölen ve ya öldürülen cA liyy’al-Aclâ’nın halîfesi olduğunu öğren­
mekteyiz (b . A . G ölp m a rlı: Bektâşîlik - H urûfîlik ve FadV A lla h ’ın öldü­
rülmesine düşürülen üç tarih; Şarkiyat M e c . V , 1964; s. 1 5 -2 2 ). Bu ri-
sâle, 1039 No.daki mec.nm ilk risalesidir. Konya, Mevlânâ Müzesi K . e,
Hanya Mevlevî-hânesinden gelen kitaplar arasında, 6120 N. da kayıtlı
mec. nin da ilk risâlesi, bu risâledir.
58.b - 62.a da hurûfîliğe âit türkçe bazı bahisler ve cA liyy’ul-Aclâ’ -
nın “ Mahşar-Nâma” sinden nakiller var. 63. a da şu satırlar mevcut :

^V ^ (Jy - * j
jl ^1j fjj 1
j
,( ç j j mJj' j J* j jjl j j j j l j jl y j
Bu riöâle, İst. Üniv. K. Farsça yaz. larmda 162 No. da kayıth ve
J yılında (1 0 3 7 ) Darvîş cAbd’ Allâh-ı Bosnavî tarafından yazılmış
olan mec. mn I. risalesidir. 1193 te Bakir Kamuzâda ‘Abd’al-Calîl tara­
fından. yazılan nüshası da aynı K . nin aynı bölümünde 1292 No. da
mukayyettir.

11) Ali Emîrî. Farsça, No. 991. Mecmuâ.


Mıklaplı, meşin ciltli, 17.7 X 10.2 eb’ âdmda; yazı kısmının eb’âdı
muhtelif. Mawlânâ, Abû-Sacid Abü’l-Hayr, Hafız, Bakî v.s. nin şiir­
lerini, Hadîkat’as-Su'adâ’nm başmdan bir parçayı ihtivâ eden ve ta’ -
lıykle yazılmış olan bu mecmûada, 17.a, 20.b, 23.b - 24.a da Fadl’ın
(N a H m i ) 5 gazeli, 81.b - 84.b. de, Na'imi’nin bir tercî’i, 66.b de Şaıîf’in
4 rubâîsi vardır. Başı ve sonu eksik.

12) Ali Emîrî. Farsça. No. 992.


J jj>- ^ıl Fadl’ Allâh-ı Hurüfı : jt. cArş-Nâma.
Kırmızı meşin ciltli; üstü kalın kâğıt kaplı. 14.6 X 9.8 eb’âdmda.
Yazı kısmı 9.7 X 4.5. 76 yap. Her s.de 15 satır var; her satırda bir beyit
mevcut. Bâzı beyitler, mısra’lar alt alta gelmek üzere ortaya yazılmış.
Yazı ta’lıyk. Ken’an Bey’in teberru’u.
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 63

: j jo !j,\ C.— ,o '{> - ^ol ^'*d <->

(1 . b )

Son ve ketebe :
l>- 4.1/S^-ji liaj.a IJ İU.:*-j : l_b>- (js-j öj>-

jljjr' ûlS”eXj ( j 4L-i(_£Jj _/ı5>- j _/-£*

'i \ *\V jA** j'-c* l5 .ÜJİyiP^jUıs- ^“ly? ^j\

U jl b İJ.Jİ k_>J [t ^ - tfjb-lı \ j > - a T >

(7 6 . b )

76. a da,

ti?-" û’ i/ <y~ f^ ^ lA>p b tl/J ^


jl ç \ /\ »o j l > - j l »uilj ^ lj

ç»t>L. (jj>- ö l ü l p j< jI ‘ J »j£ - e j l j l j j j Ij

denmekte ve “ ‘Arş-Nâma” ye “ Câvidân-Nâma” adı da verilmektedir;


ancak mensur ve asıl “ Câvidân” bundan ayrıdır. Emir Ğıyat’ad-dın,
“ Istivâ-Nâma” de “ Câvidân-Nâma, ‘Arş-Nâma, Mahabbet-Nâma” adlı
üç kitabın Fadl’a aidiyetim söylemekte (N o . 269, 29. b ), ‘ Arş-Nâma’den
beyitlerle istişhadlarda bulunmaktadır ( aynı, 7. b. D r. Sâdık K ey a 'n ın
“ V â ja -N â m a -V GurgânVsine de b. Tehran U n iv. Y a yın . Tehran - 1330,
s. 28-29, 3 0 2 ).

13) Ali Emîrî. Farsça; No. 993. Mecmuaâ.


13) Cildinden kopmuş, üstüne kalın kâğıt geçirilmiş. Yazı ta’lıyk.
13.5 X 8.8 eb’ âdmda; yazı kısmı 10.2 X 5.7. 129 yap. Her s. de 15
satır var. Ken’an B. teberru’u.
I. ? : jjlü-l Nafâ’is’al-Hakâ’ık. Hurûfiyye inancına göre
“ hurûf-ı teheccî” y i te’vîl eden farsça mensûr bir risâle. 2. b deki
“ -U JjUJ-I u-oUi; £-*” sözünden adını anlıyoruz.

®aŞ • ü ljljljvu ^Jâ*î

ij ^ i i ; i jjj iâ>-
(1 . b )
64 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U

Son ve târih :
•AjSd 4j*JI *>*1 -CjlC A*İP

(_r o 2 jS* İJUj (J j.? - Ij_jI aS^a ^jü o JLp JÜ s -b“ ^ j o ~b-

^ *\“ i <c*> aJLuj (jıs ^A*JI j O jL iljU -Ulij


(1 9 . b )

II. Jc Câvîdı cAlı : Hurûfa dâir bir risâle.


Baş . q \jfi c—-jIp NL«

C-jaU j l ı_İİl_j j L-ll j u İjIp I a S " * Ij ^11p

. . . JLJbjS' l
(1 9 . b )

Son : (_]}j î j i j j aS' (_£jl£lil j t £ j Ijî\ 45"j A

4> -jA j j l i j<5"lj» jl jjp- A^JİJ -ULi J j l i j j l j l

JUli U^j âj j l JLjjS"


(39. b )
#
Bu risâle, 21.b - 23.a daki,

jl^alS"" C-İ4j { j J* *— J*

V * i (??*-}' * J
beytiyle başlıyan ve
ö lim ji «-l-JaL*» J j kMj

«_r»L/,l^ j lji^ : i£ y r öl

beytiyle biten medhiyeden anlaşıldığına göre bir emir adına yazılmıştır.


26. a da, “ 4>- C..JU <1/1 «uli ^ j p <Jj I j J 45"” Jjj Aİ^ j l j l

aS^ J jli

vI ^ aS'Is- ^il ^ ^'"‘î

aS~ C j u o l ^ j j « 2 jj 4*3?j î JJjL* d / ji d )j? - _/jâi ,1/1

. . . A lij i  J U j C —Jul>- j U ; j J aS' a»Lî ^ j P J jl j i ” sö zlerin d e n ,


HURÜFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

“ «jIj »l^j Şarh-ı Pançâh Paya” sahibi Câvîdl’nin olduğunu anlı­


yoruz. 38. a da, “ ^ ı>-^ ^ J'c* J'3 (J*J

j l -l*"— j L ^ j i UU- iS ' o lj^ â L j j j i i ç j İp j j

(( . . . aS" ıJL-iS" ^Jü jj-1; C-—I” sözleriyle Şaraf’ad-dîn-i Yazdi (858 H .


1454.H â l tere, ve kitapları için, SaHd N a fisV n in “ Târih -i Nazm u natr dar
Irâ n ve dar zabân-ı fâ risi tâ p â yâ n -ı karn-ı dahum-ı hicri ” adlı kitabına b.
ile de münâ­
2 cilt; Tehran -1 3 4 4 Şemsî hicri, I , s. 248-249, I I , s. 775)
sebeti bulunduğunu anlıyoruz ( Câvidi ‘A l i için 437 N o . daki mecmuanın
I . risalesinin izâhma b .).

III. j.% j û - Sayyid Şarîf : j 4JU*j Risâla-’i îsmu


Musammâ.

Baş . Ij jlii -jli - j ıj Z o li-u . . .

Is lp Ii ı -j I

("40. « j

Son * ^ İ-U AJ kAjfc^İ*J l.ıt.111^ ( r^P 1j T I

("47. aj

42. a-b de ££ .Xxilj(_£ Ij i ^ u l l s j l l> _/Ji& (j>l j

Lo—^>j 4İs-L» sözleriyle Ana­


dolu’da bulunduğunu belirttiğine ve üslûbuna göre, Fadl’m halifelerin­
den olan Sayyid Şarif’indir (M e v lâ n â M ü zesi Yazmalar Kataloğu, c. I ,
Ankara - 1967, mec. 1643, s. 224 ve devam ı). Bu risâle, İst. Üniv. K.
Farsça yaz. 1132 No. daki, 1200 H. de Darviş cA li b. Darvış Haşan
tarafmdan yazılmış olan mec. nin I I I . risâlesidir ve tetimmesinde
~L,«- j ^ul (JnJaJ fevJi aJiA tJL~£ ” kaydı mevcuttur. Şarıf’in,
İst. Üniv. K. de, fars. yaz. larda 130 No. da, 77 yap. hk ve kaafiyeye
göre tertib edilmemiş bir dîvanı vardır ve bu dîvandaki bir tercî’inde
Fadl’a ulaştığını da açıklar (7 3 . b. B u divânın baş tarafta noksanı
va rd ır; M evlânâ M . yaz. K . da bu dîvandan bahsettik; s. 225. R isâ la -i‘
Is m u M usam m â, “ Textes H ou ru fis,'> de 7. risâle olarak yayınlanmıştır.
Clement H uart basımı, Londra -1 9 0 9 ; s. 9 0 -9 8 ).
66 HURUFİLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U

IV . ? : <JLj Risâla.

Baş • (j> I ıjp 'jt " ^ ö1 . . . ^>«0

(4 7 . b )

^ orl ' j_;iU C.^'ÂS' J j J #lj ^^vAİ j J


j j * j (JL-f ^!>LJlj C— j l Aİlı».^ (j>l J l j

fJ İ ıJt

(4 8 . b )

'Arş-Nâma’ deki “ ijUSOI ^ «j;t j* jl nusra’ım şerheden bu ri­


salenin CâvîdPye âid olduğu kanâatindeyiz.

V. ? : JL-j Risâla.

Baş - j ^ j # \ j A , . . . ç**.)

. . . lj
(49. 6;

Son : İ İ ju j j (Jl_^î IJjfcj X İlJ j Jile ( J ^ î

£c-^ J-* (Jp


(5 1 . a )

V I. ? : 4JUj RisMa.

BaŞ • ... wUi } j > - jb Uâ^ <tS'\~i>\ 4*®


(5 1 . a )

S°n : ö \ > -j (j~ jlj (^ jj^ i u,A i J ’ ^


(5 2 . a )

V II. ? : -JL-j Risâla.

B aş : C-*-Jiljsr
. . . aT
(5 2 . a )
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 67

; öjS"" ^j (J^^" öL-Jİ

(6 1 . b )

V III. j& l ishâk : «JUj Bisâla.

Baş : t jiii Tj,Î.S^C^S"” aS-" e - J Ü f (_$l jl-b . . .

(6 2 . a )

Son : C—alj?- Alaojlj^- aS”

C,..«ı l j e \j j j l C**Jo C-*“l j o


f66.
#
Bu risalenin., Fadl’m hayâtı hakkında Îstivâ-Nâma kadar ehem­
miyetli olan “ Hwâb-Nâma” nin müellifi Sayyid îshâk’m olduğunu, son
beytini yazdığımız 46 beyitlik mesnevisinin sonlarındaki

j ^ <w a* ü j/Z j-ÂS” drjj lj


beytinden anlıyoruz (6 6 . a. beyit. 7. Sayyid İshâk için 1031 No.daki
tzâha b.J.

IX . jJİ Abu’l-Hasan : âUtjJl âJuj Zubdat’un-Nacât.

Baş '• « l j (_^l j isij^ s ı_JUa (_£l jİJlJ . . .

. . .

(6 7 . a )

Son . çj ,Xw^ d)\ji?j (J£j

Cîr*4
** cüj

(7 İ. a )
Şayh Abu’l-Hasan, Fadl’m halîfelerindendir. Sayyid tshâk’m
H"âb-Nâma’sinde en mühim bir râvî olarak görünür (1042 N o . y a b . )
Sacîd Nafîsi, “ Târîh-i Nazm u natr dar îrân ve dar zabân-ı fârisı tâ
pâyân-ı karn-ı dahum-ı hicri” de, 771 de onsekiz yaşmdayken Fadl’a,
İsfahan’ da ulaştığım, 802 de Câvidân’ı nazma çektiğini söylüyor ( c. I I ,
s. 771).
68 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U

X . j^ l îshâk (?) : «Jl-j Risâla.

Baş • ^ 3* *—

^llâi dAU“ jJ IjU \ S j^ * 3 i S j 3^ 4*


r?j. b )
Son : (_£j3 l <ül j s js -Ulj^lâl^j^isU j t— j j

^ jl ^ ç^h-~-< i l j j j j j s â J tû j j l jj^ - l l.xpı—«aSI


(8 1 . b )
$
78. b deki şiirde,
jl (jlajj İJ.>- (j\c- {^ 3 ^ jZ \ £ jı~ P J^l
jl$>- (j-Jj ^ A j jl; il; 4.; 4İ^
beytinde îshâk mahlası var; risâle sâhibi bu şiiri istişhâd kabilinden
almadıysa ve kendi şiiriyse, risâle, Ishâk’ındır. Y i. risalenin sonu da bu
beyitle bitmektedir.
X I. ? : Risâla.
Baş : *^i ' j £ , *j| 4 İji . . . ^ .

. . . J3l j\ ^ \ U Ü *

(8 2 . a )

Son : j c s jS ' ö\y S J c=i


f99. a )
X I I . ‘Arş-Nâma’den bir parça.

Baş : ^ 4£. ^-î*

jl JjJ ( j i^ \ j T
C-~>-JJjl wLj>-JJ 0^»»
f99. b )
S011 : J İ İ L > - jlj>- J^” iJb-j"1iS^>-
(101. a )

Sondaki beyit, ayrı vezindedir; ayrı bir kitaptan alınmış olması


gerekir.
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

X I I I . Câvidân’dan bir bahis.


®a§ : . . . _,!l (jÂ''Ji\ «üll J jl J jl J jl aİj i 6^

(101. b )

Son : d...,,İŞ iy s-C jiâ ^ a Aspj%\ - U j j S " l j j l aJ j /> jlj-^ j


(102. b )

X IV . ?
" . . . Uk j j l^fU jljiU ol . . .
(102. b )

s °n = ^*>LJl j J^-lj C * j> - J p oT^JâJl \J\


(104. a )

X V . J>jjp- jÜjî J-ü Fadl’ Allâh-ı Hurüfi : Waşıyyat-Nâma

A lijj J ^ i r A*iai_/ ı_3 ^ Jİj*« A»Ij

.5jJ (_£ A,*U Jjljj^ Öl;-4 J-2

^j 1 ( j s ^ I

jf ^J aS"*‘i " 11 Is

(Jlilal AÎjii-jl aS* c —I o ljT j'Ââ d/l JU - _/ l-Aa»

jlj5 sj aS” _U>- aİ1~^ ■* -*l eJjlc ^ .a ı_>\^\ CJjli.-' j

(j?- jS"l c-*«ı oi j$ ö\y jp j _/ jp j l ^t~î

^ 1—’j ' i '—Jj l ’i Jjblj>- Aş^lj (jb _Loj »lİIj A^»Ij>-

C-X{

(_y j i 1 j J.j_/ O^Aa İU j C J j ıy.~«>- £j*

C ı 'j y . ^ j Ijj^ Ip aJL^

^J-uU Ijj> jlj^ - s ao*“jJ

l^v**l C^ji^ ^1 e a«vaŞ\j^ Ij '■ •j**j ^

(1/1 Jl IJ _/v5İ (1/1 AS' C*~Aj j l j 1JP j l ./


70 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

J i *—-'»“I öJLÎLc ( J İ s i

û-l j (5il2>- <i/lj La a-iplS (j" I aS" j j j L « ı ^ j > j XjL>/

ı _ y ^ i j* Ai>-bJilj J.^>- (_ g jjj J.*»>_/ jL lA j C jIjI

d)lS"âjJL«Ij j» b j^ î ö ljl (1/1 _/1j

-U**ı j o U jl I^ I5 " a jj

(104. a -b )
$
Bu Waşıyyat-Nâma, İst. Üniv. K . Fars. Yaz. 1291 No. da kayıtlı
mecmûada bulunan ve tarafımızdan neşredilen Waşıyyat-Nâma’ya
nazaran çok kısadır (b . Şarkiyat M ec. I I , İst. Osman Yalçın M a t. 1958,
s. 5 3 -6 2 ). “ Vâja-Nâma-i’ Gurgâni” de, cüz’î farklarla, Prof. Browne’m
“ Journal o f the Asiatic Society” deki makalesinden alınarak (1 9 0 7 )
neşredilmiştir (s . 3 0 -3 1 ).
X V I. Fadl’m Halîfelerinin bâzılarımn adları.
Amir Sayyid ‘A lı (A l i y y ’a l-A H â ), Husayn Keyâ b. Nakîb, Mawlânâ
Macd’ad-dîn, Mawlânâ Mahmüd, Mawlânâ Kamâl’ad-dın-i Hâşimî,
Hafız Haşan, Şayb ‘A lî Mağzâyiş, Mawlânâ Bâyazîd, Tawakkul b.
Dârâ, Mawlânâ Abu’l-Hasan.
(104. b )

X V II. «U Calâl Safir Şâb : Farsça bir mesnevi.


• ojSvji j-ûIj j j jUU (_$bj 4j
(105. a )

Son : ^a ( j l 4^-li -IaIj >- Ico j î j (jI

(109. a )
m

124 beyit olan bu mesnevi, Konya, Mevlânâ Müzesi yaz. larmda


1644 No. daki çok değerli mec. da V III. risaledir (b . M evlânâ M üzesi
Yazmalar Kataloğu. I , M illi E ğitim B . E sk i Eserler ve M üzeler Genel M .
ya yın. Türk Tarih K u ru m u Bas. Ankara -1 9 6 7 , s. 229-230).

X V I I I . j * l İshâk : Risâla.

ti:®j J (_$i^ (Ji“W» »k* j j i Ol . . .


HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 71

JaI 3j a 'j ı j

. . . «ili
(109. b )

• |jj>- j\p> j l (Jj (^^l

( ? ) -CİN ^ j "MI ^ J jb
(117. b )
X IX . ? : Risâla.

® a§ : . . . j j * <ûll i » J - 2 ^ û °U p . . . <«->>
(117. b )

S°n • j 3_^>-'yi «ÜJİ Sj I

(124. b )

X X . ? : Risâla.
Baş : j J j aJjis<9 ^.c- Ji o l i L*> _/.k!l j «üj i

. . . i j f d » l j üIpy jlj j j
(İ25. a;
Son ve ketebe:

( ^) j Ij ı_ilS"" aS"* -VjVj 1-* I

<j~ i-JJ-3 ••• t--c 15**^ t>* (J^ c5^'

Çjt<-2 0 ^ * *“ _jf»5 t İ *j® t/*y^ <!/ û '* * ^ Cj'

(«JûİI j (j^rî^ j C—»“ (J c -p U j i

(129. a )
#

A li Emîrî. Farsça. N o. 1000.


14) Fadl’ AUâh-ı H u rû fî: <uU ûj_,U Câvidân-Nâma.
Mıklâplı, üstüne ebrîli kâğıt kaplanmış mukavva ciltli; cilde kalın
kâğıt kaplanmış. 17.8 X 13 eb’âdında. Yazı kısmı 13.7 X 9.7. 251 yap.
Her s. de 21 satır var. İlk iki sahîfenin kenarlan ikişer surh cetvelli.
Yazı ta’byk. Fasıllar, âyet ve hadîsler surhla yazılmış. Ken’ an Bey
teberuu.
72 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

... 5jj< ax^ > - j ^il (3^>" ^S"” (S j -j d-j-k>-


fi. b )
Son ve ketebe : ^ ^ j | j7 ^ Jj|

JUÎL JL» 1 jJ-!b (_£j-VJb (_£

JJ* J^ll ÂjJ^I ‘Uj^M Aj-LsÜI V 1 (_jb50l ^

J.vâî aJ.*; J.Âİ-1 yJUSI t_A»>cJl (_Aj*^â!l -U«]l Jj a J*Adllji

OjjF" 4ÜI JjJa (jl>- j* * (J& 0rJJJi *ÛI (JaI cs k <_^-;®

4>*.£-\ (_g.2 çinili ^iâ*ll iSjUll (J «c-liJ C-Aj j

«îU'lc j j^ l
(251. a )

Fadl’ın öldürülmesinden 49 yıl sonra yazılmış olan bu nüsha, eski


ve sağlam bir nüshadır.

15) A li Emîrî. Farsça. No. 1003. Mecmua.


Kalın meşin ciltli, mıklaplı. Üstüne kâğıt kaplanmış. 177 yap.
Her s. de 15 satır, her satırda bir beyit var. Fasıl beyitleri ortaya,
mısra’lar alt alta gelmek üzere yazılmış. 15.3 X 9 eb’ âdmda; yazı kısmı
10.1 X 5. Ken’ an Bey teberruu.
!• J~« Fadl’ Allah : l ‘A rş-Nâma.

(1 . b )

Son ve ketebe :
U- i—JÜa*.« Ij Ll>- j j \*X>~ 2 j j (J>*j O j> ~

g .J
(7 6 . b )

(9 9 2 N o . daki îzâha b .)
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 73

II. <il Rahmat’ Allâh : o!_j;j Dîvân.


Baş • (_^l ji-iJ jy & ^\zû\

(7 7 . b )
Son ve ketebe :
I I i jj aIsÂ'i I ı_j Us"

(b ö y le ) a j j f - Z (_? 4>ci I j-Uİs , . , C-£

(163. a ) tJallj t * j û ç - j o * 4^
#
163.b - 167.b de Rahmat’ Allah’ın bir şiiri, 186.a - 172.b de 'ArşP-
nin Eimme-i Itnâ'aşer’in imâmetleri, vefatları ve medfenleri hakkında
türkçe bir mesnevisi, 172.b - 177.a da namazlara ve Hurûfî inancına
göre te’villerine âit türkçe bir yazı var. Rahmat’ Allâh’m, Câvidân’ın
altı “ I-UjI ” sözüyle başlamasındaki remze âit, 186 No. da kayıtlı mec-
mûada farsça bir şiiri vardır (b . V I I . ) .
®
16) A li Emîrî. No. 1004.
Yumuşak meşin cilt. Üstüne kalın kâğıt kaplanmış. 155 yap.
Farsça. Her s. de 15 satır var. Az aharlı filigranlı kâğıda yazılmış. X -X I.
( X V I - X V I I ) asr-ı hicriye âit .Yazı ta’lıyk. 16.2 X 11 eb’ âdmda. Yazı
kısmı 10.6 X 5.2. Kur’ ân-ı Kerîm sûrelerinde kaçar âyet olduğunu,
sûreler hakkmdaki hadîsleri, okuyana verilecek sevâbı bildiren ve her
sûreyi Hurüfiyya inancına göre te’vîl eden bu kitabın adı ve müellifi
belli değil. Ketebesi yok. Ken’an B. taeberuu.

®a? : £•>-j\\ Jl® Jl* . . .

. . . Aji^J (S j ^ (3^* ^
(.1 . b )

Son . 4 J j j j i j çjj* <—»Ij î U l> h\ aİ j

(155. a ) iAfi- M <üjl J j ^ j J-U*

®
A li Emîrî. Farsça. N o. 1006. Mecmua.
17) Ortası şemseli düz siyah meşin ciltli. Üstüne kahn kâğıt kap­
lanmış. 204 yap. Her sahîfede 15 satır var. Yazı, güzel bir İran ta’lıykı.
74 HURÜFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

X . asr-ı hicriye ( X V I ) âit. 22 X 14 eb’ âdında. Yazı kısmı 15.1 X 8.3.


Ken’an B. teberruu.
Bu mecmuada Şâh DâTnin mesnevî tarzında tasavvufî bir risalesi
(H atim ede N iz a m i tahallus ettiğini ve bu mesneviyi 836 da yazdığını
bild iriyor: 22.a. V II- V III. yü zyıl şâirlerinden N iz a m i M a cd 'a d -d in
Nasîmî’nin
A b ü -N a s r olabilir; Târih-i N a zm u natr dar Ir â n , I I , s. 7 44),
bir tercî’i, Amir Sayyid Şarıf’in iki tercî’i, ‘Irâkî’nin bir, Avhad’ad-dın’in
iki tercî’i, Na'ımî’nin ( F . H ) bir tercî’i, Şâh Ni'm at’ AJlâh’m iki, ‘Irâkî’-
nin bir, Câmî’nin iki, Kâsım-ı Anwâr’m bir, Mağribî’nin dört tercî’i,
bir mesnevisi, 37 gazeli, 26 rubâîsi, Afdal’ad-dîn-i Kâşı’nin 14 rubâisi,
Şâh Ni'm at’ Allâh’ın 50 gazeli, 6 mesnevisi, gene 9 gazeli, 4 rubâîsi,
1 müstezâdı, tekrar 8 rubâîsi, Nasımî’nin 74 gazeli (120.b - 146.a),
Şayh Cunayd’in (?) şürleri, Na‘imî’nin ( F . H ) sekiz şiiri (150.b - 153.a),
SanâTnin Hadika’smdan seçmeler, Kâsım-ı Anwâr’ın bir kasidesi,
Salman ve Sa‘di’nin şiirleri, Şâh Ni'm at’ AJlâh’ın mensûr “ Risâla-i3
Kalandariyya” si, “ Risâla-iJ Cârübiyya” si, nefse ve tevhıd makam­
larına dâir bir risâle, “ Risâla-i1 Tarîka” , “ Risâlat’al-Fakriyya” , Ma-
kâlât-ı Amir Sayyid ‘A lî HamâdanI “ Risala-i1 Haşt Fâ’ida-i* Hâtam-ı
Aşamm” ve “ Hikâyat-i Şayh Hasan-ı Bışri” var.
Baş • nljj i j ! j <!l) I jJsJj . . .

( L b)
^on : j J (jb r U (J li j l i^ [ â >j s

(204. a )
İlk yap. ın b yüzünde Âzarı’nin noksan bir kasidesi, 2. a da mec.nın
fihristi var.

AJi Emîrî. Farsça. No. 1009. Mecmua.


18) Mıklaplı, yumuşak ciltli, üstü kaim kâğıt kaplı. Beyit v.s.
surhla yazılmış. Yazı ta’hyk. 15.4 X 11.5 eb’ âdında; yazı kısmı
10.8 X 5.7. Satır muhtelif.
I. d j s - al Fadl’ Allâh-ı Hurüfî : Waşıyyat-Nâma.

Baş : Ljl?- U ^ j- 'j <—■ j . . .

. . . sjbil
(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 75

s®11 • ı jlj.s" o Jjj jl


C ij jlâ ? jl OLp

üjS' Aİl'y J ^^3 (-5^


fp. « ;
Bu Vasıyyet-Nâme, îst. Üniv. K . Fars. Y . da 1291 No. da kayıtlı
mecmuada 38.a - 45.a daki nüshanın aynıdır. Metin, Şarkiyat Mec. da
tarafımızdan yayınlanmıştır ( I I , İst. Osman Y alçın M a t. 1958, s. 53 -6 2 ).
II. Hurûfîliğe dâir bir risâle.
Baş : jls " i_^ l.s

■■■ fJLP <jp İ ^ J ^ J ’—>3*r3


(9 . b )

®on • C*~xij ji (^ÜaP jL i)l ı_.>- JJ jf A*kp (j’ i


> Y^Y 4i-
f!9 . a j
I I I . Mahşar-Nlma’den bir parça.
IV . ? : ( j j j j *jLî |C
—Ü Taksim-i Çihl şabana rüzî.

• . . . jîi tijj)ji ıs ^ j j j
(1 9 . b )

Son : J x S “jjj^ s 3 j j s X » j Jjjlj J.JLâJjl I^LîjI j

(5 5 . a ) ’ f f* *
Bu risâle, İst. Üniv. K . Fars. yaz. larmda 139 No. da kayıtlı mec.-
nm V I. risalesidir.
$
A li Emîrî. Farsça. No. 1011 Mecmua.
19) Yumuşak meşin ciltli, üstü kalın kâğıt kaplı, mıklaph cilt.
136 yap. Her s. de 15 satır var. 14.3 X 10.5 eb’ âdmda. Yazı kısmı
10.2 X 6. Ken’ an B. teberruu.
I- â jj= - Fadl’ Allâh-ı Hurüfı : 4*lJ j - f cArş-Nâma.
BflŞ : c ->-) (O I fis- ,!l ,SI Jİİ g^,i (J
76 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Son. . ^ j \ (3^-3
(7 8 . a )

9 92 ve 1003 No. larda da birer nüshası var.


II. j j f - ÂLİ J-ii Fadl’ Allâh-ı Hurufi : **U_>î Nawın-Nâma.

Baş : ^ JjU j£+a CLj jp t—■ > -Vâ ji . . .

^jA Aj \.j» j Â*.a ç £■ C J L -j O j^x>- ö j> -J C-ÂU-- li

j [ ^1 d~»»lj C-**o
(8 2 . b )

Son : _j j ı j i L i ( J O İ jblJ ^aU? j J <'*6 d/'

£jîl (_y« jJp —Jl j


(120. b )
(T a m değildir; 1030 N o . y a bak.)

I I I . j^ \ îshâk : «ulJ c>jUI Işârat-Nâma.

Baş • - ) 3* I 1
— •Xj*w (j\ 1*^ . . ,

j 3 j * \j. ı S ^
(126. b )

Son ve ketebe :
jüjj > - jb j^ j j l s j Z (jls^l «_,■=* ijjU i

I J lill .AS"

(3 j î ^^2XÎ j l -L~ıj ,?-J j l J-İ 93jl>- -lûP

t_Aj»wâ)l -Up Oj jjP \ 1 \^ <_jCa j <-3 jj« J <—jhSOl C jt

ti i£ mJ a Ü. < > cJö-;>«Jl


(134. b)

Bu mesnevi, “ jL*” ve “ j j ” yılında, yâni 807 cumadelâhırasında


(1 4 0 4 ) başlanıp aynı yılın recebinin ondördünde tamamlanmıştır. İst.
Üniv. K . fars. yaz. 1172 No. da bir nüshası vardır ve “ Işârat-Nâma-i’
Sayyid îshâk” olduğu tasrîh edilmiştir. Mesnevi tarzında yazdmış olan
bu risalenin altı yerinde,
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 77

(_£İ j> - J Z I

<uU -Ujl?- jjl


beyti tekrarlanarak Câvidân’ın ele geçirilmesi, okunması tavsiye edil­
mektedir ( V â ja -N â m a -i * GurgânVye de b. s. 280-281, not. 2 ).
®
A li Emîrî. Farsça. No. 1012.
20) İkisi üstte ve altta, üstü maîn şeklinde ortada, küçük mu-
rabba’lardan meydana gelmiş şemseli, kenarları cetvelli, mıklapk meşin
ciltli. Üstüne kalın kâğıt kaplanmış. Yazı ta’Iıyk. “ t ^ “*J_*s t gibi
sözler surhla yazılmış. Dikkati çekmesi gereken yerlerin üstüne surh
çizgi çizilmiş. 214 yap. Her s. de 21 satır var. Sonu eksik. 20.5 X 14.5
eb’âdında.
Jli. Mi tâli : Risâla.
® aŞ : Ijîlî Ââ-i>- <J «—<‘Ij t j*

(j>* OU.* (Jjl 6 ^ a)_jî Aj'yi v \y& jjvf-l

. . . aSnj J
(1 . b )
Son : j.; (j jl j jl C.> jl tSjjJ

d JrT
(214. a )
#
l . a da “ i l Jt. ” diye bir kayıt var. 1034 No. da kayıtlı mec­
muanın 2. a yaprağında Hamza Bek’in 1033 te (1623-1624) vefat ettiği
kayıtlıdır. İst. Üniv. K. Farsça yaz. larmda 448 No. daki farsça Nasımî
dîvânı, 966 rabîulevveli evâsıtmda (1 5 5 8 ) Mitâlî tarafından yazıl­
mıştır. Ali Emîrî’nin manzum eserler bölümünde, 930 No. da kayıtlı
dîvânının sonunda,
ü b j îj ' il^-l ^ j i lS^Jİ ^lc ö j > -

z\ j « i JU* e ^ U (S

kıt’ası ve 985 (156 7-15 68 ) târihi var. Nüshayı istinsah eden ve “ üstâd”
dediğine göre MitâU’y e müntesib olan MahşarFnin bu kıt’ ası, istinsah
târihinden ziyâde vefat târihine benziyor. Ancak târih mısra’ı, “ jT”
kelimesinin meddi hisâba katılmazsa 991, katılırsa 992 ydını ifâde et-
78 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

- ı y
mekte. “ o U ı” sözü “ J..J şeklinde yazılırsa 985 oluyor. Her
hâlde MitâlI’nin Hamza Bek’le bir münâsebeti olsa gerektir. Bektâşîler,
Mitâlı’nin, Budun’da medfûn olan Gül Baba olduğunu kabûl ederler.
Rivâyete göre Gül Baba, 948 de (1 5 4 1 ) Budun savaşında bulunmuş
ve bu savaşta şehîd olmuş. Ali Emîrî’mn manzum kısmındaki 930
No. da kayıtlı mec. da dîvandan önceki “ Fayd-Nâma” adh mesnevi­
sinin sonunda,
jj ö jijj «ulcl

beyti, Mitâlî’nin Budun’da bulunduğunu sarahatle göstermektedir


(3 7 . a ). Dîvanda,- Eimma-’i İtnâ ‘aşar’i medheden ve mütekerrir
mısra’ı,
< ij c£İ U jl ^
olan muhammesi, Bektâşî olduğunu bildiriyor (201.b - 202.a ). Ancak
Budun fethinde şehîd olduğu doğru olamaz. Tekkesinin 950-955 te
(1543-1548) yapıldığı doğruysa bu tekke, Mitâli’nin sağlığında yapıl­
mıştır (Is lâ m Ansiklopedisinde Orhan F . K ö p rü lü ’nün “ Gül-Baba ”
makalesine bakınız ve verdiğimiz bilgiyle karşılaştırınız; Cüz. 38, İst.
M . E . Basım evi - 1948, s. 832-834).

A li Emîrî. Farsça. N o. 1019.


21) Üstü ve altı lâle, çiçek ve dal motiflerini hâvî şemseli, kenar­
ları düz cetvelli koyu kırmızı Osmanlı cildi. Yazı ta’lıyk; cümlelerin,
şiirlerin, mısra’ların, dikkati çekmesi gereken sözlerin baş ve sonlarına
surhla büyücek birer nokta konmuş. 191 yap. Her s. de 21 satır var.
16.10 X 13 eb’ âdında. Yazı kısmı 14.2 X 7.3. Ken’an B. T.
Şarîf : 4*U Mahşar-Nâma.

Baş ■ C j i ^ k •••

j l j l lj S l j t ı—

(i . b ) ... *£ ^ j j T i j > - j j^ ı
Son ve ketebe :

&} ^ a f J ç Jl
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 79

ju ' il JJİ j l ji t «1-4 j J 4İL»**

jJ U - J *â î jl jL ijl «l^ jl jj4^>


^ jîl ıj* jJp ^!>LJI j .sUlc J_»I C-^kS"" liJiJ^ı j j

j j i -^ll ol 1 * (_^^_^îl t»*9İ^p j j ^Jı^Jl

aî »- -Cb« j j <~“ (j-4 i i j U l ^ “ Ij I ^ 4*«.îM ÂJLJ d

j j İ J j j İ ^Jl^-I ^Ââ!l t_ju>dl (_j»;*«*â!l -J-*JI A) 4?\c^-~0 J tjÜÜ* J

(191. a ) • ■ • V ^ 2- * V j * l * J d J iij c 5 jö jls (_gJ

Millet K . Fars. No. 1043 te kayıtlı îşkurt Dada’ıun “ Şalât-Nâma” -


sinde “ Mahşar-Nâma” nin, Şarîf’in olduğu açıkça bildirilmektedir (1 8 .
a ). Târih-i Nazm u natr, bu kitabı ‘A liyy’ al-A'lâ’ya atfederek yanıl­
mıştır ( c. I I , s. 7 91 ). Şarîf için “ Mevlânâ Müzesi Yazmalar Katalogu” na
bakınız (c . I , N o . 1644. M e c . s. 224-231).
191.b - 195.a da Fadl’ın,
^üllf’ l j ı> »j JJ^z/L» ^JlSv^N ül^Ş-

ıS&

i l ) J a I (J!__-Jli 4J5- öjSsjâ jS" (jl^ la o j» ^nS"

bend beyitlerini hâvi iki tercî’i, 195.a - 204.a da ‘A li’nin ( ‘A liy y ’a V 'A lâ ,
37 gazeli, bir tercî’i, kenarda Naşîmî’nin bir rubâîsi var.
yahut *A l i F â n i)

Millet, A li Emîrî. Farsça. No. 1027.


22) Ortası şemseli, gömme iki cetvelle çerçeveli, kahverengi, mık-
lapb cilt. 61 yap. Her s. de 21 satır var. Yazı siyâkata çalar bir ta’lıyk.
19. yap. sonradan yeni bir yazıyle yazılıp eklenmiş. 20.4 X 13.5 eb’â-
dında. Yazı kısmı 15.5 X 8.7. K . B. T.
J t jji jy Mır Şarîf : ^1_^l ûU Bayân’al-Wâkı‘ .
Baş • I a^"\j ^y j JL?- . . .

li j L * i ij J £5jI-L» ( j > ) ü l ^ L - j ıj >j a

ı^~JJ û A C->uw j ^ 03*2^* O j y j z i ^ Ij dJÖbr

. . . J lJ b j Z
(1 . b )
80 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Son ve ketebe :
jJ İİ A ı l/ jI

I^ajiİI Lijvsâll ‘uLfSJi!! i o l * l l <2~£

{_ } ^ > vi-İJ ^ l—iî 6wl^J

Jİ g t^_AİI A^J* ^jA 1 ^ ^ ^l*X*o

jl l j Js ^ lj s.Ij] 45”” i j ) a-Lİ a^-j I a Jj-Â--*I t_.Jl?- J l

ü sJi j l Jsu^â J^lsfO


(61. a )

“ Tetimme” den de anlaşddığı gibi “ Ma'âdiyya” adiyle de anılan bu


kitabın asıl adı, “ Fâtihat’al-kitâb” bölümünde “ j i ^ ji, j j£ \

2 * 1jll jU ; aj aS ' J L jj ^1 «-Lijl ( ^ um aS "(J İ j ^ zaa j jğ .” cümlesinde


bildirildiği g ib im i j!\ oLj Bayân’al-W âkı°’ dır ve H wâca Şayh 'A lı Zayn’ -
ad-dın adlı birinin adına yazılmıştır. Sa'îd Nafîsî merhum, Şarîf’in Şîrâz’
lı olduğunu, Sayyid Şarıf-i Gurgânî’nin (816 H . 1413-1414) oğlu Amîr
Şams’ d-dîn Muhammad’in talebesinden bulunduğunu, “ Bayan’ al-V â­
ki0’ ı Zayn’ad-dîn ‘Aliyy-i Vazîr adına yazdığını kaydetmekte, fakat
Zayn’ad-dîn hakkında bir bilgi vermemektedir (T â r ih -i N a zm u ııatr,
I , s. 327. Şem s’ad-din Muham m ad'’in ölüm y ılın ı, I . c. te 8 3 6 ; 1432-1433;
s. 2 7 3 ; I I . c. te 8 3 8 ; 1434-1435; olarak bildiriyor; s. 753).

Şarîf’in, gerçekten de bilgide büyük bir ihatası olduğunu gösteren


eserde, eski Yunan filozoflarından Eflâtun ( M . önce 347, yahut 348) ve
Aristo’nun ( M . ö . 3 2 2 ), îşrâkıylerin, Ruvâkıylerin, Meşşâîlerin, Tabîiy-
yûnun, tslâm mütekellimleriyle Hukemânın, maâd, yâni ölümden sonra
diriliş ve âhıret hakkındaki fikirlerini incelemekte, bu arada Imâmiyya’-
nin büyük âlimlerinden Şayh Mufîd’in (413 H . 1022), İsmâ'Diyya’ den
Nâşır-ı Husrav’in (481 H . 1088), Hakîm Ibni Sînâ’nın (428 H . 1036-
1037), Hayyâm’in (5 1 5 H . 1121-1122), müfessir Fahr’ad-dın-i Râzî’nin
(606 I I . 1210), Afdal’ad-dîn-i Kâşî’nin (610 H . 1213), İşrâkıyler Şeyhi
Şihâb’ad-dîn’in (587 H . 1191), İbni ‘Arabi’nin (638 H . 1240), Maw-
lânâ Calâl’ad-dîn’in (672 H . 1273), Naşîr’ad-dîn-i Tüsi’nin (672 H .
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 81

1274), Şadı’ ad-dln-i Kunavi’nin (673 H . 1274), Kutb’ad-dîn-i ŞîrâzP-


nin. (710 H . 1310), Kamâl’âd-dîn-i Kâşı’nin (730 yahut 735 H . 1329
yahut 1334), Sayyid Şarîf-i Gurgânî’nin (816 H . 1413-1414), Ni'mat’'
Allâh-i W ali’nin (834 H . 1431) ve daha birçok kimselerin kitaplarından,
sözlerinden, şiirlerinden istişhadlarda bulunmaktadır. Kitabının ana-
kaynakları, Fadl’ Allah’ın Câvidân’ı, Mahabbat-Nâma’si ve diğer ki­
tapları ve şiirleridir. Eserin son kısmında, Fadl’m,
jjio j a

matla’lı 15 beyitlik gazeli şerhedilmiştir.


“ Bayân’al-Wâkı‘ ” in 1036 da yazdmış dîğer bir nüs. si, aynı bö­
lümde 1052 No. dadır. İst. Üniv. K . Fars. Y . larında, 239 No. da,
Darvîş Hidâyat b. Nâşır’ad-dîn b. 'Alî Halil’al-Bağdâdî tarafından 969
recebinde yazdmış bir nüshası vardır; 987 recebinde Muhammad b.
‘Aliyy-i Kazvlnî tarafından yazılmış bir başka nüshası, aynı bölümde
1170 No. dadır ( V â ja -N d m a -i ’ Gurgâni, 979 da yazılmış bir nüs. nin
Kitâb-hâna-i' Milli’de bulunduğunu, Fadl’m gazeline ve diğer şiir­
lerine, mensur eserlerinden evvel yazddığmdan Hurûfîler tarafından
“ K a lâ m -ı K a d im ” dendiğini bildiriyor; s. 300-301 ve aynı s. lerin notları).

61. b de ayrı bir yazıyle Fadl’ın nesli hakkında şu bilgi veriliyor :

j *.a \ O p& >-

iİİj jl Jjıll I j < S ^ ü (-2 j-sL cLİjj l jİp (J jiU dJi jl


^ML-JIj J-ÂfiJI <üjI o l jL*s> j j U
F. 6
82 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Bu yazıdan sonra Şarîf’in, Fadl’ Allah adına bir muamması ve


Fadl’m 6 beyitlik bir gazeli yazılıdır :
«UJİ ^j^j t ûj «ü^I

JL>- ç& j jjjIj Jv» j O j

Ij.^- ^lî jla j (_$j \j Cj ^ -P ^ *a*SIj

a (7 ^ jh *« Cj

( Ç ) J j . < _ jIjJ <_jIj> - j ! C s .j ^ J ^ ü _3

J?~\ u~i o l^ l
jj>- j 4jj/ Ç

Ali Emîrî. Farsça. No. 1030. Mecmua.


23) Üstü kalın kağıt kaph, sırtı meşin mukavva ciltli. Yazı ta’-
lıyk. 42 yap. Her s. de 14 satır var. 16.7 X 12 eb’ âdmda, yazı kısmı
12 x 7.5. K. B. T.
!■ S j j *- ^ Fadl’ Allâh-ı Hurüfi : <ub-ji Nawm-Nâma.
Baş : j Â*a CjJp C j j j .. .

JjU ç p dJUuj C j ö ^^* ^1 CJils- li £ İ^ j l

j } j ^ C—»Ij ı^«*»o tJ îjU jl aS"” aS””


. . . C~aU5
(1 . b )

Son ve ketebe :
j 4»® (j>I 45 ^ -î l ( Cj'y l>-) OtA>-

4^U jJ j i ij (J>_) ıd ii j jit\]â j

iİİa» Aİ-* C jjU ^ O İ j U j i Aİ^- jjp ^ l î j 3& j l ^Lİ

(J jj J j ^ i ^
(3 8 . a )
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 83

1032 de yazılmış bir nüshası, Konya, Mevlânâ Müz. K. de 1723


No. daki Mec. da I. kitaptır.

II. ? : «JL-j Risâla.

Raş : j | j | j l ^)LJI aJ,£- II Jlî . . .

. . . LU; AilaJ j

(3 8 . b )

Son : £ j* £ - > j

Jj cs- O J v—‘*"1 AÂlaj { j I J»

il J C.JtA j C— Aj J $ ÎA aS"” JjS"" 4>-j lS ^ [

f42. o j
Gurgân lehçesiyle yazdmış olan ve Fadl’ın rüyalarına âid olmakla
beraber hayâtına âit de pek değerli bilgileri muhtevi olan, sonradan
yazdan birçok Hurûfî kitaplarına kaynaklık eden “ Nawm-Nâma” de,
son anılan târih 796 dır. “ Îstivâ-Nâme ” nin de kaynaklarındandır (269
N o . y a b. N a ıvm -N d m e ’nin değeri, dili, imlâsı ve bu kitaptan alman p a r­
çalar ve farsçaya tercemeleri için “ V â ja -N â m a -i Gurgâni” y e b .).

II. risâle 993. No. daki mec. nın X IV . risalesinin tamâmıdır.

A li Emîrî. Farsça. No. 1031.


24) Üstü kağıt kaplı yumuşak ciltli. Âyet ve hadîslerle mısra’,
beyt gibi sözlerin çoğu üsrhla yazümış, yahut remizler gibi üstleri surhla
çizilmiş. Yazı ta’lıyk. 5. b den başlıyor, 57. b de bitiyor. Her s. de 16
satır var. S. kenarları tek surh cetvelli. 15.7 X 10 eb’âdında; yazı kısmı
12 x 5.7. K. B. T.
J^l Sayyid İshâk : <uU ç j£ - Mahram-Nâma. Gurghân lehçe­
siyle.
j$aş . I I aüI
C jjl*a ]lj ^a*!l j Lill Julî e lj^ U j ^JLâîl aJ (j?-^Jı3l

Ul ^cîl L» j a! I

j l İJJ (_i_jNl g l 'J ^ J C—«AJ iS" U jjV l J j wUj


84 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO G U

jl jv«l <rs j JL-

jy \ * jû » i j} ^ “ jV J->->'
jl^ lil ij^ sjtA j Oblj-' j O M üj 45«.J I 45* JLİ ü Ij
4-*4J l—4>~ t" '^1 j ^
. . . -US” C._jI:S^
rı.
Son ve ketebe :

J i\ 1 . 1; ö b j u o y r j_ ı; / ı

ı j «uîIj C-^IAa j J lsv~^ *—* -î^ j

rU Jk^âiJlji <ü)l J *-Uj 4*7Jj 4)1 J-sÂj liJJj *&

_^Âill j  > - C—o j l (3 ^>- (Js ö j* î (J^l •A-^' 4-«lJ ç j£ -

c£^Jİ 4>.lj>- j _ *x!l JlS~ j l <j~iJ _P ÜJÜ

^ Y %* 4â~* t^Jö.11j 4*^*^ . . . jİ I 4*^» 4İ^* j l ^ ^ « S '


(5 6 . b -5 7 . a )

1. b de, dîbâcede açıklandığı gibi 828 rabûulevvelinin 21. günü


yazılmıya başlanan (1 4 2 5 ), 40. b de, “ ç ^ h f dlL j j o US" ,>_! j5” j^ıTlj
......................... _>j j * j j< JL-LSjLr^” sözlerine nazaran,
herhâlde arada bir yazılmak suretiyle 832 de (1 4 2 8 ), belki de bu yılın
sonlarında biten bu mensûr risalenin adı, bâzı yazmalarda, “ j ” har­
finin üstüne bir şedde konarak Muharram-Nâma” tarzında
ise de, dîbâcedeki “ . . . 4-Jü o i j (J j jU-L£

sözlerine nazaran “ Mahram-Nâma” olmalıdır. “ JjUuj j j C«jIp ljj

(_£ <—',J l*î*“l J 4jb5" _/j! J '—■’J İ^ J İ L$j ^ l ^

4^ 4>\j2«A i— ‘ı j,j1J ^ ■'>- 4^l* ^ Ü

(JjjjJl aUIj j satırlarından da anlaşıldığı üzere “ <u'-ü* ” başhklı


yirmi bir bölümden ve bir hâtimeden meydana gelmiştir (2 . a ). Nübüv­
vet devrinden sonra vilâyet devrinin Hz. Alî ile başlayıp 11. İmâm
Hasan’al-Askarı’de tamamlandığını, Mehdî olan Fadl’la ulûhiyyet dev­
rinin başladığını bildirmekte, 19. mukaddimede, ıioVj ÖL.J ÎjcjI jl j
. . . ıj jJj j j1^sa_. .u^i® _>i £ z A f i ^1 ” satırlarmda da 771 hicride (1369
-1 3 7 0 ) doğduğunu bildirmektedir (41. a ). Fadl’m Câvidân’iyle cArş-Nâ-
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 85

ma’si aslî iki kaynağıdır. Kamâl’ad-dîn-i Hâşimî, Amir cAliyy-i Dâm-


ğânî, Pîr Hasan-ı Dâmğânî, Sayyid Tâc’ad-dîn-i Bayhaki gibi Fadl’in
adamlarmdan da rivayet ve bahisler vardır (2 8 .a, 39.a, b, 41.b, 45 b. -
50.a-b, 57.a ). Pir Hasan-ı Dâmğânî’nin, Horasan vâlîsi olduğunu, Amir
‘A li’nin de, önceleri Sultan Uvays’in (757-776 H . 1356-1374) mukar-
reblerindenken sonra Fadl’m meclisine devâma başladığını ve Uvays’e
mulâzemeti bıraktığımı bildiriyor (39. b ). 41.a-b de Sa'd’ad-dîn Ha-
müya’nin (650 H . 1253), Mahdi’nin zuhur vakti hakkında yazdığı
arapça iki beytini de Fadl’ın zâmanına tatbıyke uğraşmaktadır.
57.b - 59.a da türkçe ve farsça beyitler v.s. vardır.
®
“ Mahram-Nâma” yi Clement Huart, “ Textes Hourufîs avec Tra-
duction, E T C. Etides” de 2. risâle olarak yayınlamıştır ( E . J. W .
Gibb M em orial, Volüme I X ; L e y d e n : E . J . Brill, Im prim erie Orientale;
London -1 9 0 9 . s. 13-58. D a tifi tarafından s.7, 1141 de yazılmış nüsha,
“ o*” ıs, y â n i şevval olm a lı).


A li Emîrî. Farsça. No. 1032.
Cildi yok. Kâğıt kaplı. 45 yap. Her s. de 11 satır var. Yazı ta’Iıyk.
15.5 X 10.7 eb’ âdmda; yazı kısmı 10.9 X 6.8 K . B. T.
25) 1 Sayyid îshâk : .uli i_jI Turâb-Nâma.
®aŞ : jl^5sJ J&.j A f J jl i— Jj l JP'Ip
. . . ey i - aJI^ j A J li j> - ıjLs^l j l A ^ sjJ oJ j J j j

(1 . b )

Son . ^ C - ^ jI lI jj A f ( j U « J I

(1/ j l jJI c î jÂj&\ A f iAjli C...ml A^J^C»

jy ^ \ ja dJJj jv » j j te aÛI l-kl

cS-i^JI ^ jJ p ç % J \ j ^k*JI «üi)l j *U j a :^

apA j >- .*»i j l I aJI**^ t-"


(3 5 . a )
m

5.b - 6.a da, A f j l O l * J« £j\ j j ı^ p l» »bo L «l

Oj j ı_JUj tiX4 A f Jûf-y* A f J-Z.A AxjJJ J İ ÂîU j l c J


86 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

jU »- t-jiy > - C— ijs*- *■ ^ oys""

*(jl^>- j J ejjS"j^ 4J_^Î j J 0 £ J 4İ*2.İ JP (_£jl jS" jj^ ^ JjjS" 45”*(^J.Jİ

• • • lS ^ J 1
. 41—Ü jl-—* ” sözleriyle 814 şevvâlinde (1 4 1 2 ), Fadl’ı

ruyâsmda gördüğünü, parmağıyla toprağa bir çizgi çizip göklerin,


nübüvvete, yerin de vilâyete ve velîlere taalluk ettiğini söylediğini, bu
rüya üzerine nübüvvet ve ulûhiyyete dâir, her babında bir de hâtime
bulunan bu kitabı üç bâb üzerine yazdığını, “ Turâb-Nâma” adını ver­
diğini bildiriyor. Hz. Mevlânâ’nın,
j.s ülfi-! j l 4^Jİ &

U «jbşc^j «isli

ve
jljl{ ly j* * /

beyitlerini gûyâ Fadl için söylediğini iddiâ ediyor (1 0 . a ). 22. b - 23. a


da, ulûhiyy etten bahsederken “ XIU j jJ #Jb- jJp 4.» JjL» (j< I ^ j- İ jj> -

Jl_j d * U J ja j j 1 j jjs'j.A 4.-sb ^ 4 j i

sözleriyle bu bahs için “ Mahram-Nâma” ye bakılmasını tavsiye etmekte­


dir. “ Mahram-Nâma” y i 828 de yazmıya başladığını, 835 te bitirdiğini
bildirdiğine göre (b . N o . 1031), 814 te ruyâsını görmüş, fakat bu kita­
bı, “ Mahram-Nâma” y ı yazdıktan, yâni 835 ten sonra tedvîn etmiştir.
29.b - 30.a da, Hz. 'A lî’ye isnâd edilen “ Hutbat’al-Bayân” dan da
istişhâdda bulunmaktadır. 1034 No. da bir başka nüshası bulunduğu
gibi îst. Üniv. K. Fars. Yaz. da 139 No. da kayıtlı mec. nin IV. risâlesi
de “ Turâb-Nâma” dir (8 5 .b - 107.a ).
x.i j^ , Nişabûr yakınlarındaki x i olsa gerektir ( Farhang-i Cog-
râ fy â i-'i İra n , 1329 Ş. H . c. I X , s. 2 2 7 ).

Millet, Farsça; Mecmûa. N o. 1034.


Yumuşak meşin ciltli; üstü kalın kâğıt kaplı. 71 yap. Her s. de 17
satır var. Yazı ta’lıyk. 15.2 X 10 eb’âdında, yazı kısmı 12 X 5.7 K . B. T.
26)1. J ^ l Sayyid Îshâk : -ulj <-j \j Turâb-Nâma.

B aŞ : j l j 5\j J jl j J j\ JpU -
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 87

a!IN_j 4î LS> j p c ~*o j >- 01 SJjJ j j J l^

. . . s*
(7 . a )
Son ve ketebe :
ll— Is'A>- AS””C.ujL^l j J>- { j IJ

(jl-Oİ O j j ^ J ıjyP ^1 jİJ , Cj j ?-\ jilp j i Ij lij l

a?-^İI i l ^ J L i ! l aS"" « A j l i d . . ^ l A^î^b i j ı-.^ l ^l*ı>-

(^l!i aâp l^-s^j j I^IjI (1/jI ^1(3

-OJİJ t l i i azp'j <Jıl j ^>lâ*]ljji]l

v_»kî (jktjUîl öUaL*> ÂjLu^ll c j : (_5-^-Sl £^1 <j-* j

jJ J i j jÂ>- c » » o j l (J ^A>- ıJî j j * j *a.jwi (jvâL^-l

«u«^aî (j p (j>l ^Jp (j-l (jıiUll <—>j t_A> ^1^1 «Us _/

c_~»-j jfJı (J ı_jı!lj aJU j û ^ t^ J J (S j"*^ <£j^

\W A o
(33. o;
(1032 N o . daki nüshasının izahına b . )

II. (j-bjU- C âvıd ı: ^£-u »U^; Şarh-i pançâh bayt-i


£Arş-Nâma.

B a § : ij> - C i j* A A^U jp jl A$"lj (J İİ Jb- (J Jjf“ . . ,

^ j Ij cr^î ^â>-jl I j ( 5 ^ j A J ij > - (__f5<l)U^li£

. . . U*j
(3 9 . b )

Son : ^ â o ^ «ojI j > - ( j ı j ij a (j 5 ^ ^ 1 _j

a JIj (_Jİj^aJL ^Pİ <üll J JİJ-- lj (£<0*1 J J .ş jlijf İJ

ı_jlil
(6 8 . a )

45. b de _^ l <üll ç'^S ’ _ / l j l j - ^ l ı^jıîlj j aJI Aİ*1>-


88 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

. . . C~v*l aû t ji aÜI j j j (Jp” sözleriyle Fadl’m halîfesi 'A liyy’al-

‘Alâ’dan (2 2 8 H . 1419) bahsetmekte, 47. b de “ J j l j i aS" C-u ®l>^{

J { ApdS"* LJl*J! j » l " ~ v û *2^J ^ r !I A^li { y*tı

t j iljÇ ' (JL.jIpj I j J O L j I ül l)1.j j J c~ i J~* J jA > -U>-

jl 5 Şlî ü i j j r .A & J ljiJ j l t—jb la l j J ıJ jk J j 0 ^15^ Ja«o _/ C-l»l>-l a^JI

^Lj / I j ijjs jr o îjâ <-U,jl j i a S " i?J> aS" j j i (j-l^il j l j i l ^

j^ *A>>jIj j 1 Ü İ J - 1 ? . l; ç iAj I o r i l j***1J ^

, j ;jj:!l awIj j jj OjS^üj t *^jjl OhS"

auI

^ ^ j ll 5143i! i4 ^j^ ^d aS' ^S"

satırlarına nazaran bu s. ye kadar dîbâcenin sürdüğü ve asıl şerhin bu


s. den başladığı ve bu şerhin, takrirlerin yazılmasından meydana geldiği
anlaşılmaktadır. Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinden, Câvîdî’nin
şerhi olduğunu anlamakta ( b . N o . 1043 üıı iza h ı), 993 No. daki risale­
sinden de kendisinin, “ cArş-Nâma” evvelindeki elli beyti şerhettiğini
kendisinden öğrenmekteyiz ( I I . risalenin îzâhma b .). Ancak bu, “ Şarh-i
Pançâh Paya” değildir (N o . 437, I I . risâle).
Mec. nin diğer s. lerinde bâzı şiirler ve Hurûfîliğe dâir bahisler var.
2. a da şu yazılar mevcut :

jÇ. o lİj flü j 8i i S iV j

v r* <w*
2. a da Sayyid tshâk’m farsça iki rubâîsi ve bir kıt’a var. Bu iki
rubâî, 989 No. daki Na'imi (F a d l ) dîvânında da, 1. a da kayıtlı ( mezkûr
mec. nın îzâhma b .). Câvîdî, 1000 hicride (1 5 9 2 ) sağdır ve bir risâlesini
bu yıl yazmıştır (b . N o . 437. M ec. I . risalenin îzâ h ı).
HURUFİLİK METİNLERİ K ATALOĞU 89

Ali Emîrî. Farsça. 1035.


27) Ters taraftan muklaplı yumuşak ciltli, üstüne kâğıt kaplanmış.
89 yap. Her s. de 14 satır, her satırda bir beyit var. Yazı ta’bky. Man-
zûm, mesnevi tarzında. Sonlarda,
^Lc 4İ.*U (j>l d)

4>lî ö 'j b j '


beytiyle bac yolunda tamamlandığı için “ Hâcc-Nâma” adım verdiğini
bildiriyor (8 8 . b ). Hurûfî inançlarına dâir. Ken’an B. T. 14 X 11 eb’ â-
dmda. Yazı kısmı 11 X 7.4.
(_ju Şarıf (S a y y i d ): <UJ Hacc-Nâma.

®aŞ • İJjî- J_jl j 4^1»


(1 . b )

Son ve ketebe :
jlc C J j Jvü JJ S* j j j ö j> -
di il s

,^.1 (böyle) (j-l JL?-I jj-l JU^ (_Jaî ju ü i 1 j j o - Jj

^\ ^ O . . . öLS*j aL~*>jj
(8 9 . a )
Son beyitten sonra:
Ja>- aj ıjj > - Lxc

-3' a h i ’- r - f lj.
jji jJ j’ I üp j . mİ d)j > -

beyitleri, metnin yazısiyle yazılmış ve kenara “ c^-\j ıs-iijU- CjjJ&- ”


kaydı düşülmüş. Fadl’ Allah’ın halîfelerinden olan Şarîf için 993 No.-
daki mecmuanın III ., Câvîdî için 437 No. daki mec. nin I. ve II. risâle-
1erinin izahlarına b.

A li Emîrî. Farsça. Mecmû‘a. N o. 1037.


28) Uzunlamasına ve yarısı yırtılmış yumuşak meşin ciltli. Üstü
kalın kâğıtla kaplı. 15 X 10.5 eb’ âdında. Yazı kısmı 11.5 X 6.2. Yazı
ta’lıyk. 68 yap. Her s. de 15 satır var.
90 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

I. JL—« Sayyid İshâk : ^l! vLr Turâb-Nâma.

Baş : JU^ i!s J jl ı- - £ j J jl jlÂilp- ^bj

. . . Jj>- JlH j l j<>- jJjvaiJ »J0 Jj j


(1. b)
Son ve ketebe :
t>l^!l ^1 (j-* (Jp ^!>CJI j ^Jâ*Jl Ji-ÂâJI j i 4)1 j
j j ^ ı >iu4 ^jıxt^\ <_.k i jiJai**!

U V l -C-* f isim silinmiş) (jju& t_3


f35. a j
II. J İ~ * Sayyid İshâk : <ul! c . ı 'j j Wilâyat-Nâma.

Ba§ : j j ı a T Ij jJp ( j b Us ( J - ^ j J _/SCi

lIjIİ O l î j l ( j a l ^ j Sij I ^ İ J ^ J J (böyle) aÂjjAÎj

d ....t,S’' j l _j:J OW> j


f36. a j
Son ve ketebe :
^>L*Jlj JjN I <^jl ji C-/Vj -ti

^Uj ^ »u-l ü / j l j ' j j J j s LJ C i j

( j i j j j i !>lx* SUS"_/ d —"-2 (jp . . . <—jI^ II c ~c

(Muhammed yazdmış, silinip üstüne birisi Murtadâ yazarak istin­


sahı kendisine mal etmek istemiş. İlk risâledeki silinti de bu yüzden.
64. a-b).

Turâb-Nâma 1032 ve 1034 No. larda da var. Wilâyat-Nâma, ‘Alî


adlı birinin adına yazdmış. Nübüvvet, vilâyet ve ulûhiyyetten bahset­
mektedir; sekiz bâbdır.
$
Ali Emîrî. Farsça. No. 1039. Mecmua.
29) Yumuşak meşin ciltli, mıklaplı. Üstü kâğıt kaplı. Yazı ta’Iıyk.
Husûsî adların ve dikkati çekmesi îcâb eden sözlerin, âyetlerin üstleri
surhla çizilmiş. 14.5 X 10 eb’ âdında. Yazı kısmı 10.5 X 5.8. K. B. T.
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 91

I. J^ls Mir Fâdıli : JL-j Risâla.


®a? • ota aS" Jli"" ^ (_$ ^ AÎji . . .

. . . L il L fi j -uiT
(1 . b )

Son ve ketebe :
c l.*jJ iijl 0--4İJİ d j l Ö j ^ .Xib o \^>-j a

ol-ijlj <t\> f i " y j (1/Ij (C —*jta)

, . . c-Aİl j Aj \a {Jf j >A>-I AX** .C

^ Y\ “U*" (Jp drj


(7 0 . a )
( B u risâle 990 N o . da geçm iştir; Fâ d ıli ve risâlenin diğer nüs. lan
için b .).

II. “ ( j i j j (_£JÜI J i j UII »— ı—*—î ^ _/*>*>■ —>3

» I t_jw j^-o—.UjA j o I J j + “j ü L İj aJI*j j 4£"l j u O Aİli ” diye başlıyan


ve Fadl’i, soy bakımından Hz. ‘Ali’ye ulaştıran soy şeceresi (8 0 . b ).
( B u şecerede H z. cA l i ile arasında 22 kişi v a r.)

III. Kurban kesmiye âit te’vîili bildiren farsça bir yazı (8 1 . a ).


IV . Mır Fâdılî’nin, bu mec. daki ilk risâlesinin telbîs edilmek
suretiyle türkçeye tercemesi.

®a§ • . . . 4S”* jır o^ ^ aJj? . ..

. . . aS"” C-*j _/
(8 1 . b )

Son : Jj| IJj>- ı_j(_£j aJj Î ^/j I j ılJ_}v» (JJj I Ö-U*jj

••• f ’J ®(T ^
(86. aj
V. Gurgân lehçesinden bildiğimiz farsçaya lügat. Farsçalar
kelimelerin altlarına yazılmış.

® as • ... ö ijj I öj I ^ jj I (S j I
(8 8 . b )
92 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Son : cr*;
(9 0 . b )

( V ö ja -N â m a -P GurgânVnin 40-45., 48-209, 247 ve 314-333. s. e b .)

V I. Bayram namazını anlatan türkçe bir yazı (92. a ).


Bu s. nin sonunda, 990. No. da kayıtlı Mîr Fâdılî’nin risalesinde,
63. a daki “ . . . . o^y jÇs a 5 s L i J j jLj diye başlıyan
yazı, aynen ve aşağıya doğru mâil olarak yazılmıştır ( b . ) .
V II. J-JU Fâdılî : ^ jt Şarh-ı Taksimat (Türkçeye tercemesi).

® aŞ • jU j aS" JlS"" (S ^ e ' ‘ ' f'**'


aS"" C-âj j J

. . . y
(9 4 . b )
Son ve ketebe :
_;S JİJ (_£İJ:>-jl lLjİA J .» iS j* J j \ 6JAJ ^

-A4 ülkL» aJL^j . . «mİ

. . . ( S j ı S j Z j l <y> dr lyüll Oj ^ . . . Jvsli

4*>jl ^ (_j ,İ2«İI (jUati ( j l_!ûjl j SîU J


(111. b )
İst. Üniv. K. Fars. Yaz. 139 No. da kayıtlı mec. da 59. b-71. a da
1037 de darvîş ‘Abd’ Allâh-ı BosnavI hattiyle bu risâle var. Bu mec. nin
IV . risâlesi de aynı.
#
A li Emîrî. Farsça. No. 1041. Mecmua.
30) Mıklaplı, alelâde meşin ciltli, üstü kalın kâğıt kaplı. 140 yap.
Her s. de 15 satır. Yazı ta’hyk. 14.8 X 8.5 eb’ âdında; yazı 11.1 X 5.
K . B. T.
I. Abu’l-Hasan : **lj ojLio Başarat-Nâma.
Baş : Lı jj

(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Mesnevi tarzında yazılmış olan bu risalede, birçok yerde “ Abu’l-


Hasan” adı, ekseriyâ Hz. ‘A lî’yi hatıra getiriyorsa da,
(ju* çzZt j J* O j l i o £/l d J L «

^«^-1 ıj-*J di**» ü lji O jj ^

j l j l ı—A j L * j i c£k-P ‘- d j

x j£ oıs"

JjLL'l; j S J liT ^ (jl^p j i j^li j i j b j j

* - — 13 O-Ü^J
*■ <— *ft.
h Ij ^ ', ^

(jOkUİI ı—Jj <ül ÂX* (1/^J^ <U*^A d/j >Xİ ^Sİ

beyitlerinden (38 . b ), bilhâssa sondaki birçak beytin mensur şerhinde,


e6 j^Sw*
JjL- jl * J* ^ ^ -*
o J J-J-Ij;! i_jUS* j \ ı_^U> ” ibaresinden Abu’l-Hasan’a âidiyetini
anlamaktayız. Nazım kısmı,
j U j ' —-9-\~p i *uC~*li» üljj» <uU jljjU -

ı_»j c-jl UJp ı_J (jw 17 ^

beyitleriyle bitiyor (52 . b) ; ondan sonra mensûr şerh başlıyor (V â j a -


N âm a, K itâb-hâna -V M illV d e , baş tarafı eksik ve Sayyid İshâk’a âit
kısımları karışmış bir mecmuada bu mesnevVnin Sayyid İshâk'a atfedil­
diğini bildiriyor; s. 280, not. 2. A b u ’l-H asan için 1052 N o . daki I . risa­
lenin îzâhma b. 6. a-b de, rüyasında, H z. cA W y i gördüğünü , onun irşâ-
diyle FadVa ulaştığını da bildiriyor ki A b u ’l-H asan tahallusuyla mes-
nevfye verilen “ Başârat-Nâm a ” adının bu rüya ile münâsebeti de düşü­
nülebilir. İst. Ü n iv. K . Fars. y . da 785 N o . da da bir nüshası vardır) .

II. L^ -i j R afi‘i : 4.U;_,Uo Başârat-Nâma. Türkçe.

Baş • ***** <Jj l

(5 6 . b )

Son : Ij C-j I ı_->UtU~»

(103. b )
94 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U

96. b de,
t j ■* j** Cj Jj^ 1*^“ < - - ® J j l
JLuj «L^JÜjl «i> 'U J j j- u J^Vi-lji (3 (Jip J j\

j- o l ı—> _ j j a ] j o l i i l j el Oi'^j J_jl

^ JJ_/*■“ <J^ ^

^>CJlj oj S" <*'st‘ J_jl dJUj*t> ^lc ^jJU oU O j l i j j j

t *j c il^ l»v>- #1j


beyitleriyle Nasîmî’ye mensûb olduğunu, “ Başârat-Nâma” yi Ijl^- »Ij
811 yılı ramazan ayının (1 4 0 9 ) ilk cumua günü bitirdiğini bildirmekte
(9 6 .b - 97.a ), sonlarda,

4_!l 1j i ^ S *

oüS" j ç j > - j&- jjı


beytiyle de mahlasım tesbît eylemektedir (103. b ).
Rafı'î, 811 de bu risaleyi yazdığına göre IX . yüzyılın ( X V ) ilk
yansında vefat etmiş olması îcâb eder; aynı zamanda Nasımî’nin de
811 den önce öldürüldüğü anlaşılır (Bektaşîlik - H u rû filik ve F a d l’ A l ­
lah’ın öldürülmesine düşürülen üç tarih adlı makalemize b. Şarkiyat M e c ­
muası, V . İst. Edebiyat Fak. Şarkiyat Enst. yayın. 1964, s. 1 4 -2 2 ).

R afîTnin bu manzum risalesinin, kütüphanelerimizde ve ellerde


nüshası boldur. îst. Üniv. K . de, türkçe yaz. larda 310 No. da kayıtlı
mec. nin II. risalesi “ Başârat-Nâma” dir. Ali E. nin manzum eserler
kısmmda 943 No. da kayıtlı Başârat-Nâma, farsçalarda 920 No. da
kayıtlı olan ve hicrî 992 de istinsah edilmiş bulunan “ Câvidân” 1 yazan
Vachi’nin elyazısıyladır. Sonunda, “ ^üll «JlSj ” başlıklı bir münâ-
cât var;
jlT ij f J+âi <j\ iJU jj j

dJil—?-l J.~S aS"Ij c.jI dJû'ApI (Jp

ljb“ t£İ jlJ ^*L*o jjl 4jLiıpb


beyitleriyle bitiyor (109. b ). 110.a-114.b de de aynı yazıyla Yachı
mahlash gazeller var (920 N o . y a b .).
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 95

III . RafFı : Matnawl (^l! Ganc-N â m a ).

Baş . (J (S -İ OUj jlf- 0*^" l£^

(104. b )
Son ve ketebe :

js ip Aİji j / s j j i r j i r j j j i p

^Jp s iJ -\ ı_AİIj Ö j İİj J (£J.y-\ u U jl!

(110. a )

Bu mesnevi de İst. Üniv. K. T. Y . ında 310 No. da kayıtlı mec. nin


III . risalesidir.

IY . ^ L j Panâhî : Mesnevi tarzında türkçe bir risâle.

: lfö‘ 1 jjla iil Iju i I j j İ J i l jjl- U jl

(114. b )

®on : 0-u31 <—j^iT J > -j CJ j (_ğpL-


(126. b )
#
126. a da,

(Jî* u * j a^ J (Jî* eA?^" JS"


beytiyle mahlasını, 126. b de,

ıii~Jİ jJJ J ^ ıfJLu 41»jI £ j ' j j jJJ _^1İj

J d j^ AiUljl ^U* j j I J i <_r^~J J i j j t

«U j - i o I «J j ^ T jj j-û>- (jia>

LS*i'j j->J J » J j j ^ eijb>- s J j3

beyitleriyle de yazıldığı târihi bildiriyor. İst. Üvin. K. T. Yaz. 310 No.


daki mecmûanın IY . risalesidir. Konya ,Mevlânâ Müzesi yazmalarında
2467 No. da kayıtlı mecmuada, X V II. risâle olan ve 358 beyit bulunan
bu risale (3 7 .b - 5 9 .b), Nasîmî mahlasını taşımaktadır (Şarkiyat M ec.
V , aynı makalemiz, s. 1 8 -2 0 ). Eski talebemden Muallim İbrahim Olgun’ -
96 HURUFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

da, 1141 de İskenderiye’de yazılmış nüshası da Panâhı mahlasıyledir.


955 te (1 4 5 1 ) vefât eden ve 945 te (1441-1442) Tezkire’sini yazan
Sahi, Panâhî adlı “ hoş-tab‘, darvış-nihâd” bir şâirden bahseder (İs t .
 m id Gazetesi sahibi M u h . Şükrî basımı - 1325, s. 1 13). İhtimâl bu
şairindir; yahut da şöhreti ve mezhebi dolayısiyle NasimI mahlasını
alan birinindir.
V. Jli. Mitâlî : Miftâh’al-Gayb. Türkçe.

Baş : J (£ ^ (J i l-X>- ^

(128. b )

Son ve ketebe :

jup j j j iLİj I jJiî ju*** j j i (_£j

U&l '

Ü. (Jp C / . J ^ C./ cA^


^ \ ç \Yû*l 4*** jl ^
(140. a )

(B u risalenin bir nüshası, K onya, M evlâ n â M . K . de 2416 N o . daki


mecmuadadır; I I I . ris. M itâ lî için 1012 N o . daki îzâha b . )

A li Emîrî. Farsça. No. 1042.


31) Sırtı meşin, alelâde mukavva ciltli, kalın kağıt kaplı. Yazı kötü
bir nesih, fakat okunaklı. 69 yap. Satırlar muhtelif. Dikkati çekmesi
gereken yerlerin üstleri, yahut altları surh çizgili. 16 X 11.2 eb’ âdında.
Yazı kısmı 10.8 X 7.5. K. T. B.
(_£.îW jw ıl Sm i Sayyid İshâk-ı Işfahânî : H wâb-Nâma.

®aş : ^5 (J* d / ' & JU^-I . . . ^>-0


(JjU?- j i— jİp j l j &\ ı_JÜ? (_£İ öİJj Um Ul . . . \^-j& 4İ

(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 97

Son ve ketebe :

(j-4^ -^d aJ-Uü £jr\ JJl jj >j İ t£ j\j%" j j O

<_A S JLi (JUİj

^Iaİİ ı_>\j j uî?- jl (J jj* j J^l J.^uı


O jJ JıAİ jİJJL>- t — j j j *j ölijU - JıAİ öIS”-Uj

«OJİ^İP —T c$j ^ j ' ^ -U ö>p dr' cr^JJ-2

<tjTj (jv41 drjl tİ Jr“^ ' J

Si C jf ^
(6 9 . b )
$
Işkurt Dada’nin “ Şalât-Nâma” sinde, Fadl’ın halîfeleri arasında
adı geçen (5 1 . b -5 2 . a ), Amir Gıyât’ad-din’in “ Istivâ-Nâma” sinde,
Horasan ehlinin pîşvâsı olarak bildirilen ve “ Canâb-ı Sayyid’as-sâdât
Amîr Ishâk radıya’llâhu anlı” diye anılan (29. b) , Giylân Hurûfilerinin,
“ Şâhib-taVil” , yâni Fadl, bütün ibâdetleri yaptı, bizden teklif kalktı
demelerine karşılık, beşeriyet kaydında kalındıkça ibâdetin kalkmıya-
cağmı söylediği bildiren (4 1 . b ), Gürgân lehçesiyle Mahram-Nâma,
yahut Muharram-Nâma adh kitabı yazan (a y n ı bölüm, N o . 1031),
“ Turâb-Nâma” adh dîğer bir kitabı (N o . 1037) ve daha birçok risâle-
leri, şiirleri bulunan, Sayyid Şarîf’in “ Bayân’ul-Wâkıc” inde, halîfeler
arasında anılan (51 . b ), Amîr İshâk-ı AstarâbâdPnin bu kitabı, Gı-
yât’ad-dîn’in “ Istivâ-Nâma” si kadar ehemmiyetlidir ve Fadl’m hayâ­
tından bahsetmekte, kitaplarından nakillerde bulunmakta, bilhâssa
onun, tasavvuf yoluna nasıl ve ne vakit sülük ettiğini, 756 da kendisine
rüya tevilinin, Hz. Muhammed tarafından verildiği (1 9 . a ), 775 ramazan
ayında şer’î işlere âit tevîlâta mazhar olduğu hakkında bilgi verilmekte,
Fadl’m gördüğü rüyaları ve yorumlarım anlatmaktadır. Fadl’m öldü­
rülmesine kadar bütün hayatı adım adım ta’kıyb edilmektedir. 61. a da,
817 de (1414-1415) Sebzvâr’da bulunduğunu bildirdiğine göre “ H wâb-
Nâma” yi, bu yıldan sonra yazmıştır. Fadl’m halîfelerinden Sayh Abu’l-
Hasan, bu kitapta birinci derecede bir râvîdir. Sayyid İshâk, bu kita­
bında bâzı fıkıh mes’elelerinden de bahseder ve Imâmiyye âlimlerinden
meşhur £Alam’ al-Hüdâ Sayyid Murtadâ’nm (4 3 6 H . 1044) ve tefsir
sâhibi Fahr’ad-dîn-i Râzî’nin (606 H . 1260) fetvâlarını söyler (5 2 .a -b ).
98 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Hiç şüphe yok ki S. î., bu kitabında, Fadl’ Allah’ın “ Nawam-Nâma” sini


örnek edinmiş ve ondan mülhem olmuştur. H wâb-Nâma, IX . yüzyıl
( X V ) Hurufîlerindcn, ee‘ Işk-Nâma” sâhibi ‘Abd’al-Macld b. Fariştah
'İzz’ad-dîn’at-Tiravı tarafından türkçeye çevrilmiştir. Bu tere, nin bir
nüshası, İst. Üniv. K. Türkçe yaz. larında 9685 No. dadır.

Ali Emîrî. Farsça. No. 1043.


32) içi kâğıd kaplı âdî meşin ciltli. Üstü kâğıtlı. 55 yap. Risâlenin
kenarları surh cetvelli. Yazı ta’hyk. Her s. de 14 satır var. K . B. T.
I İslcurt Dada : Şalât-Nâma.

" o ’} -* 9" J dk** j l t —*İUs> o

j 1J ^ JA ^ J J tJ Ü (S j j Jİ & ^
. . . C-Jİj î j
(4 . b )
Son ve ketebe :
jk jjt 7~ lj JJJ J ^ 4 f ı-VOJ l ıXs^ _/

cfJLII jII Oj*.ı ı—ıh^JI C-C ^Jp

jL İp <2j j I j JU-^1 «US" j ı_jı^- t_a■»,./» C-«»Ojl <—jLa_jJI

(jp (j1 JÜI J L f I u jjll * ^

O jL j> C i j j <dLi jl$>- j j j Ojp <J ı£ j*~ f iSj T j '

(<uJlk^) c -jlif ^1 j i A f « I S " ı —JUs (_$l ^ \A l (J

«■İPi Afij> j j U y ju lj j i s ( j I ^ f

^Jp C—Jj«Â« O j p O ü l j U ' j j j ü U lt

(j-*
( 5 2 . a;
52. b de,
cS j'j ^— jj ö lr J j îj l l j (j-*>f A f ^ jL ; jA j l I
beytiyle başlıyan ve
^jlS" ^s>- j -UİÜ A f ^JİJ ‘J LSf'j 1_İj
beytiyle biten,
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 99

C i j ü jju aj j l J i r (jr ' jS* J

'-**J J^T 4J Cj\


beytinden İbni Kamâl’e, yâni risaleyi istinsâlı eden ‘İsa b. Kamâl’ad-
dîn’e âid olduğu anlaşılan 14 beyitlik bir mesnevî var.
1. b de, Fadl’ Allâh’m,
J jb j i r *>■ j l k U ü \ A jğ U T j j

jliU - ü l i j j »jjj

matla’lı beş beyitlik gazeli ( V â ja -N â m a -i3 Gurgâni'de 4 beyit, s. 1 6 ),


l.b - 2.a da türkçe, farsça beyit, müfred ve kıt'alar, 2.b - 3.a da, Bek-
tâşîlerin Ondört Ma’ sûm dedikleri ve ergenlik çağlarına gelmeden şehîd
edildiklerini kabûl ettikleri îmâm-zâda’ler ve medfûn oldukları yerler,
3. a da, “ jl j> ıj» o başlığıyle ve

•X^2.Âa _}\ 1 ^ (j-i ÂL» ÖİJj' (Jvî*

matla’iyle başlıyan yedi beyitlik vefat târihi (Bektaşîlik - H urûfîlik ve


F adV A lla h ’ın öldürülmesine düşürülen üç tarih adlı mak. e b. Şarkiyat
M e c . V , s. 20. B u mak. de 2. beyit unutulm uş), 3.b - 4.a da Şâ’ıb’den,
‘A liyy’al-A'lâ’dan, Amvarî’ den v.s den farsça beyit ve müfredler, bir de
türkçe beyit var. Risâle, 4. b de başlıyor. Işkurt Dada, 31. a-b de,
Hamza’nm halîfesi olduğunu, Hamza’nın, “ sar-çaşma-i5 hulafâ-’i Câ-
vîdı” olup Câvidı’nin, Dast-borîde Muhammad Mırzâ’dan, onun Mir
Fâdıli’den mustahlef olduğunu, onun da Fadl’m halîfesi ‘A liyy’al-A'lâ’-
nm halîfesi bulunduğunu bildiriyor. Aynı K . nin aym bölümünde 1034
No. daki mec. nin 2. a s. de Hamza’nın 1033 hicrîde vefât ettiği kayıtlı
olduğuna göre îşkurt Dada X I. yüzyılda ( X V I I ) yaşamıştır.
Risâlede Hurûfî abdestinden, abdestte, her uzuv yıkanır ve mes-
hedilirken okunacak farsça beyitlerden, kaametten, namazda, her
rik’atte, 32 harfi tamamlamak için

j* jIj ji cJ iA

beyitlerinin okunması lüzumundan, cumua ve bayram namazlarından,


sünnet, hazarî ve seferî namazlarla işraak, terâvîh, kadr namazlarından,
oruçtan, gusülden, Ahncak’ta yapılacak hac töreninden bahsedilmek
100 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

te, 39.b - 43.a da Hurûfî evrâdı, 50.b - 51.a da “ o ^ JîL« ^ LU ı_—3”


başlığıyle Fadl’ın soy şeceresi kaydedilmektedir.
“ Şalât-Nâma” , başta Fadl’ın Câvidân, Nawm-Nâma gibi eserleri
olmak üzere (b . 25. a, 19. a ), ‘A liyy’al-A'lâ’dan ( l l . a -b , 16.a-b, 3 0 .b),
Mahşar-Nâma’ den (1 8 .a -b, 37.b) , Abu’l-Hasan’ın Câvidân-ı Şağır’inden
( l O . b - l l . a ) , Sayyid îshâk’ın Turâb-Nâma’sinden (2 9 . b, 31. b, 49. b )
Mir Fâdıli’nin Risâla’sinden (1 9 . b, 20. b, 31. a ) ‘ tmâd’ ad-dın NasimF-
den (18. a ), R afîTnin Başârat-Nâma’sinden (36.b, 4 4 .a -b ), Şarh-ı
Câvldî’den (8 .b, 16.a-b, 38 .a -b) Kamâl’al-Kaytâğî’nin İtâ'at-Nâma’sin
den (2 2 .a -b ), hâsılı Hurûfîliğin ana kaynaklarından istişhadlarda bu­
lunmakta, Hamza’nm şerhinden, “ »IjL ^ yül j ”
kaydiyle bahsetmektedir (1 2 . b ). Bundan anlıyoruz ki Şalât-Nâma,
1030 dan sonra yazılmıştır. 51.b - 52.a da, Fadl’ın halîfelerinden
bâzılarını, “ ?_,b j ” kaydiyle Amîr Sayyid ‘Alî,
Husayn Keyâ b. Nâkıb (N a k i b ? ), Macd’ad-dîn, Mahmüd, Kamâl’ad-dîn
Hâşimî, H wâca Hâfız Haşan, 'Aliyy-i Mağzâyiş, Bâyazîd, Tawakkul b.
Dârâ, Abu’l-Hasan, Amir Sayyid ishâk, Amir Sayyid Nasîmı, Haşan b.
Haydar, Husayn Cazı ve Sulaymân’ı anmakta, mecmûunun dörtyüz
seyyid olduğunu bildirmektedir. 53. a da, Mirza Muhammad’in, “ Dast-
borîde” oluşunun sebebini, Câvîdi’den nakletmektedir. Bu yazının
altmda, “ «J* oJ O jjiil ^ 1 £s_>!_•” kaydı, nüshanın,
Işkurt’a ulaşmış birisinin nüshasından istinsah edildiğinde şüphe bırak­
mıyor.
Şalât-Nâma, Hurûfîlik inancı bakımından olduğu kadar Hurûfîlik
tarîhi bakımından da ehemmiyetli bir kitaptır. Konya, Mevlânâ Müzesine
Hanya Mevlevî-hânesinden gelen kitaplar arasında 6120 No. daki mec.-
da III . risale Şalât-Nâma” dir (B u mec. daki risalelerin izahlarına b .).
%

Millet, Farsça. No. 1046.


33) Kenarları basma cetvelli, koyu kırmızı ciltli. Üstü kalın kâğıt
kaplı. 322 yap. Her s. de 27 satır var. Başlıklar, bap ve fasıllar, bâzı
sözler surhla yazdmış; remizler surhla işâretli. S. kenarlarında surh
cetvel olduğu gibi cilde yakın yere de surh cetvel çekilerek hâşiye yeri
bırakılmış. Yazı ta’lıyk. 20.5 X 12.5 eb’ âdında; yazı kısmı 14.1 X 6.3.
K . B. T.
«il J-â» Fadl’ Allâh-ı Hurüfı : objU- Câvidân-Nâma.
HURÜFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 101

Baş : (3ljj| j l aî l ^ o j l C-JtU- «-İJlil IJkZjl I.AIJİ tJLZj1 I-UjI İJ&I

. . . j ^ j
(l.b)
Son ve ketebe :

L& \ *İJ ûA f -5 ^ ^ (*p ^


^jA a*LP lîl J ^Jâ*!l AJJİ ıl-w ^ _) J

(Jlc- ! ‘» S '{j\ ij\ ^ - Julî jjdUÎI u j aS) X>J-I (j>^Alltîl «jL p

(JL* ^ * İJ J-U<3 J O jJ Ö^jîŞjl “'-*■) C-»»l

““ _J ^*d ^ {j lt jS " j jljip ^-3 0JJ.J A^îJ

j*> j i j ıjı jb_jl>- c i^ ^ J -5 jl>=**l C-jtSsj _j j L^-l «U

«ÜS-aU C . J C-Jj <U*ı Jl J^ZA

^fcl o b jlî^ 4?x«J dJl

İJ çJ.alS"" (jl ^ 4 j  ^ - J (J ij1

l j c?Aj_jI>- sJ ı Li a ,/*» *!ı

(jl i j ı_j <1î_j*j »A^ I ^lJ

ıjb jl? - %Xıj\j>- ıjl J j i '~ r £ t *

<-j jjJJi ji ip iJsjS~\ t S ' c — i l i j c —i « i s ” ij jb*

<^J j^ a C-jIiS-” ^1 ^ ( j U J I o ^ iA . » j C-jUp _;lâ;j

-*jJI ( J , ~ w i - l
(322. a )
%
“ öbjU- SxJlyi- öl Ajj v_^£ ” hemze hisaplanmayınca 1195 oluyor.
Hamişteki şerhler, 1. b de ilk “ l-c?l ” sözüyle başlıyor, 273. b ye kadar
devâm ediyor; şerhi olmıyan s. hemen yok gibi. Şerhler, Gürgân leh­
çesiyle değil; bildiğimiz farsçayla. Pek azı müstesna, her şerhin so­
nunda “ »jj- s * ” , yahut “ >jj~ ” kaydı var; ekseriyetle “ ^ d y ” , yahut
e< > ^ d j} ” diye başhyor. 93. a da, şerh içinde,
102 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU


V.JI t i j a J i <ü)l ^ ıiiîL>-

< ij J'5 {£ * * {£*& £ J İ * J «-jJaJ


jji (1)3j,^-! y ji o \]oşJm

tarzında Nasîmî’den bir beyitle istişhâd edilmekte, 119. b de,

j l f * - (i/jl *AÎI c5 <u~L* (jüa^ üLLİIp- -ti j * j (jUli?

. . . JJl t i \ jij> - ” sözleriyle Câvîdî’den örnek verilmektedir.


Şerhler 1. b de, ‘ MjsjI S -LjL yu , j ç jf j f j î ç i£ J jl j j . . . ^
jj VI e*—w j^ jj c£W* ^ o.~w *i!î^ Ifj! Jljjl Jİ 4j Is^jj jj
. . . ii^-l fl^jj ■&»- Jl j j l 4S~jjl <ç£ji jljjl j^ Jl^l jj**- Jjl” diye
başlamakta, 273. a da, “ ^ J lj ılr^6 jW^ L/} ” söz
leriyle bitmektedir (H a m z a için 1034 ve 1043 N o . lordaki îzâha b .).

Ali Emîrî, Farsça; No. 1052. Mecuma.


Cilt eb’âdı : 16.2 X 11.8
Yazı ” : 11 x 7.3
34) Üstü kâğıt kaph mıklaph, kalın kağıt ciltli. Ken’an Bey tara­
fından teberru’ edilmiş. Yazı ta’lıyk. Sona kadar aynı yazı devâm
ediyor. 72 yap. Ekseri s. lerde 15 satır var.
I. ö—J-l _>j1 Abu’l-Hasan : 76 beyitlik mesnevi tarzında bir şiir.

®a§ : ,y~>~ j l (Jl ji <_Â ^ j 4S&


(1 . b )

Son : ^ > - (j-J c — "is- JaI iLcpl

ÜS» lj JoU »
(3 . a )

Fadl’m hayâtını, “ Istivâ-Nâme” gibi etraflıca anlatan ve onun


halîfelerinden Sayyid îshâk tarafından yazdmış olan “ H wâb-Nâma” de
Şayh Abu’l-Hasan-ı Isfahanı’ den birçok rivâyetler var (A l i E m îrî,
F . 1042; 19 a, 25. a, 34. a, 39. a - 42. a v .s .). Bu zatın bir de “ Fath-
Nâma” adlı kitabı bulunduğunu, gene bu eserden anlıyoruz (3 9 . a ). Bu
mesnevi, adı geçen Abu’l-Hasan’a âit olabilir.
3. a da, “ p c ii> ” kaydiyle Fatiha sûresine âit farsça bir îzâh
var. 3.b-4.a da, Hurufîliğe dâir farsça beyitler, türkçe îzâhlar, iki tâne
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALO Ğ U 103

de mevzû’ hadîs, 6.a-8.a da gene farsça şiirler mevcut. 7. a daki şu kayıt,


Hurûfîlik târihi bakımından mühim :
^ e- l-b^- O j l İJ.>- jjj JJ İs))

O-İa j l O-ilfJ j wUİ^?lj C-Â&jijl _j ü-İ ı^JiA j

j i i" .-il JaIj ûljj 1j\a tjL>o ÖJ.J1 d j*Â »j 3j j j J^<9

« j
Bütüıı bu yazılar, metne nisbetle biraz daha ince ta’lıykle, fakat
mecmuayı yazanın yazısıyledir. Millet K. Farsça 1034 te kayıtlı mec. da,
2. a da, mecmûayı yazanın yazısından ayrı bir yazıyla “ Târîh-i Hamza
Bek 1033” kaydı, Muhîtî’nin doğumu, ‘Arşî’nin doğum ve ölüm târih­
leri var. 1043 No. daki risâlede de Hamza’mn, CâvidFnin halîfesi olduğu
bildirilmekte ( b . ) .
II. ( <.U ie lU l) İIL-j Risâlat’ al-Kaytâğ ( Itâ 'a t-N â m a ) .

®a? • jl ji İJ&I & ojlj

(8 . b )

Son ve ketebe :

C-İ^î- (£\j j l j

J L f ll jJ-SO.1 Sij^piJİ 2JL*J\ JJ-b 6i j a j i

J jM l J2* » j (J <uU ^ j i l U jİ p j <UİP (_a!I

J i l »b ^ <üp <JjI ^U-âJI X«U c a l i s i ÂlUjII C~c ^

jlj ^*1 sbS'y #L* jjj JS~ SwUj [er./t]\ aUl

/ ”j l O X < jjP <ÜSİ J a I ^İJİİ i__jIj >__Jja « ^ j lî * * O

^ J p aSMj I ( Si#s ) £JU= J ^ ^ a î


(42. o j

Gurgân lehçesiyle yazılmış olan bu mensur risale, bozuk ibâreli


ketebesine göre Kemal Kaytağ ( ? ) adlı birisine aittir. Fadl’ın halifeleri
arasında Kamâl’ad-dın-i Hâşimî ve Kamâl’ ad-dın-i Rüml adh iki kişi
var ki bunlar, “ Şâhib-dawlat” in, yâni Fadl’m “ Çhâr-yâr” mdan sayıl­
104 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALO Ğ U

makta ( K . H u a r t: Textes Persans Relatifs a L a secte des H o u ro u fî;


L eyd en : E . J . B rill, Im prim erie Orientale; 1909, London “ E . F . W .
Gibb Mem orial, series; s. 4 3 ; M i r F â d ıli: R is â la ; İst. M illet K . Fars.
990. Son y a p .). Belki bu risalenin sâhibi bu K . Hâşimı-i Işfabânî’dir.

I I I . Farsça bir risale.


Baş . S>-\j j iij- ta j üj 2x.a j jJÂpIj a} jl j

J d j i n jJîIp j oj >-j j l (j& r y .

±51j i l aS”” i iîljil jJm\> l ) « A - i *AjIjZt

... t -

(4 2 . b )

Son . ^J| j .««LSI *-^1 Ijl^il

(45 . b )

IV . ‘Ali adh birinin farsça 8 şi’ri.

Bflş : ( j j ( j t t_i.ll j l sj Z I *31 ji

(_y~J J (_i jj> - J IJL-kltıj l İJ ^

(4 6 . b )

^0rl ' <—Aİ ^ j ' ı S ûlJ


ajl j - j- j ^ -«1
(54. a)
m
Fadl’m hayâtına âit en etrafh bilgi veren ve Emir G-yât’ad-dın
Muhammad b. Husayn b. Muhammad’al- Astarâbâdi tarafmdan 846
yılı ramazanının 15. gününden sonra (1 4 4 3 ) yazıldığı anlaşılan (M ille t
K . F . 269, 37. a ) “ Îstivâ-Nâma” de, ilk yap. ta A liyy’al-A'lâ’mn 822
de (1 4 1 9 ) öldüğü kayıtlıdır. Aynı kısımda 437 N o.da kayıtlı “ Şarh-ı
Pençâh-pâye-iJ Câvîdi” nin baş tarafında, bu zâtın adının da ‘ Ali olduğu
kayıtlı. Bu 8 şiir ikinci zatın Câvidi mahlasım kullandığına göre ‘A liyy’­
al-A'lâ’mn yahut bir başka ‘A li’nin olsa gerektir. “ Îstivâ-Nâma” de
Fadl’m torunu Emir Nür’ Allâh’la beraber “ Darvîş‘aziz-i mağfur mar-
hüm-ı mabrür hâdim al-Haramayn Darvış ‘A lî” adlı birisi de anılmak­
tadır (1 2 . b, 37. a ).
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 105

V. “ Şalavât” a dâir Hurûfî inancına göre yazılmış farsça bir risâle.


Baş : (J,\ . . . öj-L ^ İ j <ill öl . . .

j 45" jU J Jıftl j j 4JJİ 4^\JİJj Cj \j L^p ı l jl+a >-

••• u»î
(5 4 . a )
Son ve ketebe :
< j^ S ^ J 4Î Ijp J i Lc 4Uİ (Jj

^ jj> - j jl

> Y » r K^i ı j 4Î!>W ( İİ£ ) «JUt (J J^SÂ ıSjsJı O-U (_JaJ


(6 4 . b )
V I. Hurufîliğe dâir bir risâle. Türkçe.

B aş : C J Ij j ü .4 j l (Ij) \Aj Ia** C-aj

C ^ âlsi û i > - j jljl jj*iL


(6 5 . a )

Son : ^>*1* Aİlkjjj &jAj <—*j l j l j^lâ-4 tS'ty} ^ ^ i

OjL^J jJ j jİJ^t a i j j i " j (_£j ]jj * , <â>- 45" O (_£jJjl

^ »1 j-U IH C r f j l

,j\*l t^jJjl c £ -u J Sj l üj>- j o

İÜ * d i--jO c r ^ j l

£ j/ d ü / jl j- L H dJLoî

(O jIjL *) -U^ı ^"1 ç j

j Jj jL ijl

(70. a )
( Sona kadar gene Hurufîliğe âit bâzı yazılar v a r .)

«
Ali Emîrî. Farsça. No. 1053.
35) Üstü kalın kâğıt kaplı, kenarı zencîrekli ve cetvelli koyu kır­
mızı, mıklaplı meşin ciltli. 113 yap. Her s. de 17 satır var. Âyet ve ha-
106 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

dişler surhla yazılmış. Yazı güzel bir ta’lıyk. Hicrî X . yüzyıla ( X V I )


âittir zannındayız. 18.5 X 11.8 eb’ âdmda. Yazı kısmı 11.7 X 6.6. K.B.T.
tJuji Şarıf : oLj Bayân’al-Wâkı‘ .
• IJU/9 4S"" Ij Ju*^> öl jA X £ - j JL*"

(j I) . . . ıj>jA öl^JL»
Soıı j-UI ilîîp l i y j aJjS" (j>l j l

z js C~*»Uju» ^Jp jj iy > -

(113. b )

114. a da Şarîf’in farsça 6 beyitlik bir gazeli, 115.b - 118.a da,


“ <uU iil ti~j Jjü «U £İ_,1İI £İU» S-L^J” başbklı ve “ j ” kaafiyeli bir
istihracı var; sonunda “ * i j £ \ « T i «Juillji » v ^ H J jj j j f^r”
yazısı mevcut. Ayrı yazıyle yazılan bu istihrâcm tetimme târihinden
de anlaşılıyor ki eser, daha önce yazdmıştır ( “ B a yâ 'a l- IFâ/cı'” için
1027 N o . dalti îzâha b .).

Ali Emîrî. Farsça. No. 1054. Mecmua.


36) Yumuşak ciltli, üstü kalın kağıt kaplı. S. kenarları tek surh
cetvelli. 113 yap. Her s. de, 111. b sonunadek 13 satır var. Bâzı remiz­
lerin ve kelimelerin üstleri surhla çizilmiş. 16.2 X 11.2 eb’ âdında. Yazı
kısmı 11.4 x 6.3. K.B.T.
I. Mîr Fâdıli : J l-j Risâla.
Baş : c^ > jL j & ç 'y S ' ^ aJjÎ . . .

(1 . b ) •' • ^

Son ve ketebe :

. . . -üjIjJ J j d - i i l i i l i j\î -pl^r c/l J

(8 4 a) *^^1 d/ s â»U; ^

II. Câvidân’m bâzı yerlerini şerh mâhiyetinde bir risâle.


Baş : o jjz > - j^puLS J

(8 5 . b ) ••• ^ SC 'J
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 107

^on- • 3 J j* ı_ıllS"" 4aİ2« ( < - > • J

_J 4i*" jj-4 Âi-L<aJI Ç& Jl® L^” C -^ r

(_^-LjJI jJp- ^ L J I j o l^ -îa İI *ill Sj^JI ,_y


(111. b )
©
Birinci risâle 990 ve 1030 No. larda geçti. 990 No. daki îzâha b.
II. risalenin müstensihinin babası, 112.b - 113.a da, 1136 da doğan
ve 1160 ta tâundan ölen oğlu Munlâ Husayn olduğunu ve 1150 de is-
tinsâh ettiğini, kitabın jw ” bulunduğunu yazıyor.
Mir Fâdılı’nin bir risalesidir; fakat yazanın, son kısımdan da anlaşıldığı
gibi pek çok yanlışları var.
İS T A N B U L

M İL L E T K. Ş E R ’İ Y Y E

K İT A P L A R I
Millet; Şer’iyye. No. 946.
37) Üstü ebrî kaplı mukavva ciltli. 37 yap. Her s. de 21 satır var.
Türkçe. 21.6 X 12.8 eb’ âdmda; yazı kısmı 14.8 X 6.3. Mecnsûr bir
risâle. Yeni bir yazma.
Nasımı : JjIU-I İZ-ıI. Mukaddimat’al-Haka’ık.

Baş : O b I <—-> ÂüÎU ^ C J l <l 1p J ll . . .

(1 . b ) ••• i / j !i f~>. û r . ^
Son . j (J>C*~a j j j> - j j j jJjis- j

SjjJI t—>j jjd A İ jL J j İ rAJ î

(3 7 . b ) •••
Ü

Millet, Şer’iyye. No. 1238.


38) Yıpranmış, kitaba nazaran daba küçük ve her hâlde sonradan
bulunup dikilmiş meşin ciltli; fakat ciltten kopmuş vazıyette. 14.5 X
10.3 eb’ âdmda. Yazı kısmı 11.3 X 7. K.B.T. Başta fihrist var. Yazı
kötü bir nesih. 137 yap.

iziji ^ -usil -Le ‘Abd’al-Macîd b. Fariştah : *»lJ j i c ‘Işk-Nâma.

BaŞ : j t cÜJİİ J . . • ^**J

jİP^j A ^ A İj I

Çjjjt ^ ^

c/ t ^

Son ve tetimme:
j C-jIJa I i t a jljj C-jI^a y

(1 3 7 b) (1 1 2 0 ) _* l « j ( j

(1362 N o . ya b .)
112 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Ali Emîrî, Şer’iyye, No. 1340.


39) Kenarları ve sırtı meşin, üstü ebrî kaplı mukavva ciltli. Kâğıt
gölgelenmiş; nem görmüş ve yazılar bozulmuş. 88 yap. Her s. de 17
satır var. S. kenarları ikişer surh cetvelle çevrili. 25.5 X 16.8 eb’ âdında.
Yazı kısmı 17.6 X 10.7. Türkçe .K.T.B.

? : Hurûfîliğe dair. Adı belli değil.

Baş : JpU- j

» L ij U jl'J -l (J ^ {j J j t jf * jl

j ^ j Jİ jJ p ^jl j l

. . . j- i^ ljl
(1 . b )

Son . l_jı!| 45^(_J-Uİ i !Js i j (_£j Y j J^l

t£j'b^k\s*p I I*Âa çaj ıS ^ } J (_£:*■ J ç**

J -U lp i U ^ I J J İJ jı& j J k b C jU - J ) J J 5 *İ 4 İjjj

(8 8 . b )
#
Ketebe yok; yazıya ve kağıda nazaran X II. yüzyıla ( X V I I I ) âit
bir nüsha. Namaz, ezan, kadir gecesi, kadir namazı, terâvîh, hurûf-ı
mukattaât, kıyâmet, muharremât v.s. den bahseden ve her bahse “ <dı_* ”
diye başhyan, te’vîle dayanan bir hurûfî kitabı. Y er yer, Câvidân,
Nawm-Nâma, ‘Arş-Nâma, Mawlânâ Haşan b. Haydar’in Ism u Mu-
samnıâ v.s. gibi Hurûfîlerin anakitaplarmdan istişhâdlarda bulunmakta.
«
A li Emîrî. Şer’iyye. 1356.
40) Yumuşak meşin ciltli. Yazı ta’Iıyk. Âyetler, “ ” gibi
dikkati çekmesi gereken sözler surhla yazılmış. Remizlerin üstlerine
surh çizgi çekilmiş. 96 yap. Her s. de 15 satır var. Cilt eb’ âdı 17 X 10.7,
yazı kısmı 11.5 X 6.3. Türkçe.

Muhiti : <ulJ _ ü T Kaşf-Nâma.

B aş : ^.lâJl j i <üll j t-Lij ^ <uîJ j 40İ Jwâ*


HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 113

t_A::£S1 lÂKı j o i i ’-u**.) 4İLt“l HA û juJ-1

• • • 'j £ h j
(i . b)
Son ve ketebe :
^>LJ1 j <U'- s dwL«i I .". İj1->- j

^U- c J j (J e s çj £>1 ,y> (Jp

\ M A Ai**» -Li ^ j£ .
(9 6 . b )
#
Ali Emîrî’nin Farsça kısmında 1034 No. da kayıth “ Turâb-Nâma” yi
muhtevi mec. da, 2. a da Muhltı’nin 960 ta doğduğu, ‘Arşi’nin 1030 da
öldüğü kayıtbdır. ‘Arşı’nin, Muhîtı’ye mersiyesi bulunduğuna nazaran
(B izd ek i lA r ş İ dîvânı, 74.b - 7 6 .a ), ölümü, 1030 dan öncedir. Dîvânı,
Mevlânâ Müzesine vakfettiğimiz kitaplarda, 11 No. da kayıtlıdır ve
1178 de yazılmıştır.

A li Emîrî; Şer’iyye. No. 1362. Mecmua.
41) Türkçe. Kenarı ve sırtı meşin, üstü kalın kâğıt kaplı mu­
kavva ciltli. 179 yap. Her s. 15 satır var. K.B.T. Cilt eb’âdı,
15X9.8. Yazı kısmı 10.7X5.7.
I. Mukimi : o j ^ j Wahdat-Nâma.
®aŞ : «JjlS'j J J J ±J J j i -b -(J (j\ 5 J Js-lJ ^ )

••• ' iSi ^


(1 . b )

S01* : y >j U j l j IjJl jî j î j j î o-U*

o y ^ j y jii U j i j i mi a T j ^ U İ j I

f j
(57 . a )

1. b de « . . . jjaİiI J S - u y d” diye adım


açıklamaktadır. Konya, Mevlânâ Müzesi K . de Abdülbâki Gölpmar-
b kitaplarında, 23 No. da bir nüshası bulunduğu gibi İst. Univ. K.
Türk. Yaz. larında 6821 No. da da bir nüshası vardır. Mukîml’nin
114 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

hicrî X -X I. yüzyılda ( X V I - X V I I ) yaşadığım sanıyoruz. “ Wahdat-


Nâma” , “ Câvidân” ve “ ‘ Işk-Nâma” nin hulâsasıdır.
II . dr A-şil \e. ‘Abd’ul-Macîd b. Fariştah : ol; ji.* ‘Işk-Nâma.

®aŞ • O^S””-Uj I Jjp-

. . . 6 I 41)

(5 8 . b )

Son ve ketebe :
j jJaJu j Jdj\ ^Jl j l ^ l i_J1İ3

(J Ij j£ - . . . 0 ^ ^S"

i_i.ilj 4ÎU j Cj'st^ J‘ J (b ö y le ) jtu js .il

("179. o j

Başta, 57.a - 58.a da fihrist var. 58. b de ‘Abd’al-Macıd, “ Jup- jJ&

b-Uİj ^ j l J jjjl j j j jS w C J L "j <1j c/J

(S ^ ji 4^U J İ p (J i I diJU-j j j ÂJL-j j i eJÛJ I J l j i ” sözleriyle, Câ-

vidân’ı türkçe telhis eden bu risâlesini 833 şevvâlinde (1 4 3 0 ) yazdığını


bildiriyor. İst. Üniv. K . Türkçe yaz. 310 ve 843 No. lardaki mec. ların ilk
risalesi “ Isk-Nâm a” dir. 'Abd’al-Macıd’in hâl tere, için, Macdı’nin “ Şa-
lçâ’ık tere.” inde, “ ‘Abd’al-Latîf b. Malak” in hâl tere, e b. İst. Mat. Âmi­
re - 1269, s. 67. ‘Işk-Nâma, İst. da taşbasması olarak M. X IX . yüzyıl son­
larında basılmıştır. Millet K . nin aynı bölümünde, 1238 No. da, 1120 de
yazılmış bir nüshası daha var. H "’âca Ishâk (ölm . 1310 H . 1892-1893)
“ Kâşif’al-asrâr wa Dâfit,al-Aşrâr” ında Fariştahoğlı’nın, Bâyazîd adlı
birisine intisâb ettiğini, onun, Şams’ad-dîn’den, onun da Fadl’dan mus-
tahlef bulunduğunu, 864 hicride (1459-1460) öldüğünü yazmaktaysa
da bu bilgiyi nerden aldığını bildirmemektedir (İ s t . 1291, s. 157).

A li Emîri, Şer’iyye. N o. 1363.


42) Sırtı ve köşeleri meşin, üstü ebrî kaplı ince mukavva ciltli. 61
yap. Her s. de 13 satır var. Yazı ta’lıyk. Âyet ve hadîslerle remizler
surhla yazılmış. Muahhar bir nüsha. 18 X 12 eb’âdında. Yazı kısmı
11.2 X 5.8. Türkçe.
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 115

,> a-s=l -Lt cA b d ’al-Macıd b. Fariştah : .ulJo J - T Âhırat-Nâma.


Baş : ^ "jJ I ’y ,

ajf- 9 3 cJ^İj aJIü L^P Aîlya j aj'<ü!İ

I ( j li j ( a—^I ) Ai.^1 jj a j&-

(1 . b ) • •• '■“■'i'5^

S°n : ^p| Jâ\j j j j j d-ULıljl A j j j j l ^mî ^ j l j j j

^6i a) • . • jL*!I *—'jlv ı-jl

Ayru bölümde 1364 No. da 1192 şevvalinin sonunda ( 1 7 7 8 ) yazıl­


mış bir nüshası daha var. K onya, Mevlânâ Müzesi K . de 2467 No. da
kayıtlı mec. mn X I . risalesi, Âhırat-Nâm a’dir. İst. Üniv. K . F. Y . la-
rında 843. No. da kayıtlı mec. da I I . risale, “ Âhırat-Nâm a” dır ( 3 1 5 .b -
3 7 6 .a ) ; 1267 hicride Haşan Tahsin tarafından yazdmıştır.
®
Millet, Şer’iyye. No. 1364.
43) Yumuşak, düz ve âdî ciltli. 27 yap. Her s. de 16 satır var.
Y a z ı ta ’lıyk. K . B. T . 15.7 X 10.5 eb’ âdında. Y a z ı kısmı 12 X 7.5. Türkçe.
juşil i_c ‘Abd’al-Macıd b. Fariştah : <ul!oj ±-T Âhırat-Nâma.
Baş . j. ^ \ jvâî Jjo U . . . jjviUI *0)

3 A jL^ j ajLİ «üJİ jr-JI Jp

Jb j AÜaİJ T a ji-

. . . aS-* a-l.JjJ eJC^sJİ


(1 . b)
Son ve ketebe :

«üll 3 j i j i ( S d i^ p jJJjl O jjjl 5.-^ ® ( _ / “i

^Jİ tj* jJp ı 3 jj* J İ_jU$0I C*£ ı_jlj^a.Jb jİpI

SX; j j ç j > 3l 0*p <j>J j ? j j £- \ jvüJI * j j> - i £ ^ \

J i* ll Jlj-i i 1(j Ij j  (j tjs

(27. a j
(1 3 $ 3 N o . y a b .)
116 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

A li Emîrî; Şer’iyye. No. 1368. Türkçe.


44) Yumuşak koyu kahverengi meşin ciltli. Şemse sırta geldiğine
göre eski bir cilt koparılıp cilt yapılmış. Yazı ta’lıyk. 128 yap. 48. b so­
nuna kadar iri bir ta’Iıykle yazılmış. 49 .a da yazı değişiyor. Bıruadan
îtibâren s. kenarları tek surh cetvelli. İlk kısımda baplar, âyet ve hadisler
çizilmiş; yalnız baplar surhla. İlk kısımda satırlar muhtelif; son kısımda
her s. de 15 satır var. Başta fihrist mevcut.
iziJ ^ -LşM juc ‘Abd’al-Macıd b. Fariştah : 'Işk-Nâma.

Baş : j'Ğ p - j Ij j oJj>-I O

JLİ Jt 4$"" “Ü jl ^ J aJ

Lıwî

(2 . b)

Son ve ketebe :

• ■ • ls~- ‘j ^ ^ j'

drj' J f -

< if 'j tSjj ir }

<U>^aâ JjP ^İk>- O } 'A*^? j l C-JT

<JlJl J 4jl*j

j f d i j k f

4İ-j jl j j (j j j ıyj>

Son kısım yazanındır. 128.a - 133.a da bâzı türkçe ve gene Huru­


fîliğe dâir fevâid var. 1362 deki II. risalenin îzâhma b.
A. E.
Manzûm

ESERLER
A li Emîrî. Manzûm Eserler. No. 285.
45) Yumuşak, koyu kahverengi meşin ciltli. Üstüne kaim kâğıt
geçirilmiş. 109 yap. Her s. de 16 satır var. Yazı ta’lıyk. Makta’lar ekse­
riyetle, mısra’lar alt alta gelmek üzere ortaya yazılmış. Ortalarda ikişer,
kenarlarda birer surh cetvel var. 21.2 X 15 eb’âdmda. Yazı 16 X 10.3
kısmında. K.B.T. Başta ve sonda ekserisi Hurufîliğe dâir bâzı şiirler var.
jt. 'A r ş ı: Dîvân. Türkçe.

Ba§ : • ■ •f-i
I - U jI aJ I j p aİ A <üll *b

Ijl j ıJ îj> - ^ J İ;İ ( j l i j b j O U

(6. a)
Son ve ketebe : 4İS"" ^jJjl jjS "

S* jjt ö-ij f

J 1* ( j » * j b J l iJLj J j j ( jv Ü S ^ I iZ j j Jİ ( jl

jl O ib j ^*1 5 a*1p <üll âjt-j t ii

c>wül J l5 ” ( j 'l (jZ -u j-s (J jj> - l»- J ^ l j-£ > -

1^^5İjP J AÜİ j £>' L>jfJİ ^P

O ' * ' 4 İd O '1'* I t ! / J İ ^ ı <J


(J09.

Ketebeden sonra, altta,


ib - U f (_£-U >J-b l j ı__J l f A f ib ^ ^ 5 jb ( ^ < â î jil ^Jp

kenarda da
< _» l i f i ; I

ou" ÜJUS lll> -j j ^**0


ûl*** ^1 «AjL*
beyitleri, kâtip tarafından yazılmış.
120 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Başta, “ Fath-Nâma” den 8 beyit (1 . a ), Rahmat’ Allâh, Mitâlî,


Nasımı, Vahdatı, ‘ Izzî-’i Şirvâni, Fadl’dan, Firdawsı, Fudüll, Fathi,
Câmî, ‘Abd’ Allâh Hâtifî, Şâdık ‘A lî’den tam, noksan şiirler, “ Kursı-
Nâma” den 10 beyit var ( l . b - 6 . b ) . Sonda Tufaylî, Ahmad-i Dâ'î,
Masıhî, Guvâhî, Sakkâ-i5 Şâhib-bayân, Mawlânâ, Sayfî ( Nızâm oğlı j ’nın
birer gazeli, Nasimî’den bir kıt’ a (109.b - 111.a ), bazı mensur türkçe
yazılar, Rahmat’ Allah’tan 3, Hatâyı’den 2 , Niyâzî’den ( M ış r i) 2 şiir,
Yamınî’nin “ Fadılat-Nâma” sinden iki parça ve bâzı beyitler var
(U l . b -U 9 . b ).
W

‘Arşî dîvânında “ I” harfinde 17, de 10, “ o ” de 8 , “ i ” de 1,


“ E” da 3, “ c ” da 2, “ j-” da 3, “ S da 10, “ i” de 1, “ j ” de 56, “ j ” de
21, de 3, “ j ” de 4, da 1, V ” da 1, "J,” da 3, “ Jt” da 1,
“ t ” da 3, da 3, "u i” de 3, “ i ” da 7, “ 4” de 14, “ J” da 15,
“ f” de 34, “ ö” da 32, da 8 , de 21, V de 31 gazel var. 3
tercî’-i bend, 3 terkîb-i bend, Muhitı’ye terkîb-i bend tarzında bir mer­
siye, 6 mesnevi, 1 müstezad, 35 kıt’ a, 1 muhammes, 2 müseddes, Mu-
hltî’ye 1 tesdîs, 2 tahmis, 1 bahr-i tavîl, 28 tuyuğ, 26 rubâî mevcuttur.
Gazellerin sayısı 316 dır.
lO.a-b deki gazelde,
c *>UI (Jc- £]<ujİjO j-U.jS’" ‘i/lj J ,j eJ^-l
81. b deki tercî’de,
j!> - jlJ L ilp

dediğine göre nisbet silsilesi, Fadl’ın en ileri gelen halîfesi cA liyy’al-Atlâ’ -


ya ulaşmaktadır, a harfinde sondan üç evvelki gazelin başında farsça,
Fadl’m, hicrî 740 ta, kendisinin 970 te doğduğunu, aralarındaki ikiyiiz
otuz yılın, ebced hisâbiyle “ ” terkibine uyduğunu söyledikten
sonra
ab i£ j \j ül l j P üll

matla’iyle başlıyan yedi beyitlik farsça gazel yazılmaktadır. Bu târîh,


A. E. Fars, larındaki 1034 No. da kayıth mec. daki târihin aynıdır ( b ) .
74. b de, “ T JL.] ” redîfli gazelle hem Fadl’ı, hem Esterabâd’ı ve
oralıları övüyor (7 4 . b ). “ ” redîfli gazel Şam’ı ve şamhları zem­
metmekte (4 4 .a -b ). j ^ ı s j f j l ” redîfli gazelden (7 9 . b ) ve
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞSs

(3 ı £ * jt ı_>I
ü l j j *_j I j j j L Jş j £ t jfr

matla’lı gazelden, Ergirikasrı’yla Kerbelâ’da bulunduğunu anlıyoruz.


Bir gazelinde Mevlevîleri yerdiği ( 64.b-65.a) , diğer bir gazelinde ta­
savvuf ehlini zemmettiği hâlde (4 3 .a -b ),

j * * j-^ l üJj e>'^ '

matla’lı gazelinde Bektâşîliği övmede ve Bektâşî olduğunu açıklamada­


dır (81. a ). Muhîtî’ye (doğum u. 9 6 0 : A . E . F . 1034; 2. a ) tahmisleri
ve bir tesdîsi olduğu gibi (94.b - 96.a ) ona birde mersiyesi var (8 7 .a -
89.a ).

ö-Üa.£ j ’> 4>- I js.

ı ) i j I O— t sX j 1 y''j llg

0 -U ~ j <> \iji üMjl ı

C-JIp <_t a L. I ıJsJLs»

gazeli de, Muhıtı’ye mensûb olduğunu gösteriyor.

'AışFnin aynı bölümde 283 No. da »T Jju jl* tarafından


1189 da yazılmış bir dîvanı, 282 de, 1281 de yazılmış bir başka nüshası,
284 te, mukabele görmüş yeni bir nüshası vardır. Konya Mevlânâ Mü­
zesine vakfettiğimiz kitaplar arasındaki dîvan, bu nüshaya tamâmiyle
uymaktadır. Esrar Tezkiresinin, Arşic’yi Mevlevî göstermesi yanlıştır.
Tireli olduğu rivâyet edilen ‘Arşı’nin nerde vefât ettiğini kesin olarak
bilemiyorsak da Rumeli’de öldüğünü sanıyoruz.
©
Ali Emîrî, Manzûm Eserler. Mecmû’a. No. 390.
46) Mıklaph, kenarı altın zencîrekli kırmızı, düz Osmanlı cildi.
21 X 13 eb’ âdmda. Yazı 15.5 X 8.2. içinde MitâlI’nin iki risalesiyle
dîvanı bulunan bu mec. 221 yapraktır. Her s. de 19 satır vardır. Yazı
ta’hyktir. Başlıklar rokoko tarzında tezkiblidir. Mısra’ araları ve s.
kenarları altın cetvellidir.
122 H U RÜ FÎLİK M ETİNLER İ K A T A LO Ğ U

I. Jli. Mitâlı : ^ ill Miftâh'al-Ğayb. Türkçe, mensûr.

Baş : ^ o h * ^ ^ •“ * ° j * * " ■ ■ -

...j j j J j ^AİJ> - aS" eJl-jLAbl^ U jJi j t i j

(1 . b )

Son : wU*^ı ^Ir^u ıS j

-Uc- j j j dl*l ^ 1 ^ 1 jJ İ

(8 . a )

Mensûr kısım, “ j jjUJ tû j jl j jJ-l l.lp i_aSI «01 wU:J-l

ji j l C~c aJu^İ ^ a jL«lâil j b UlU-l ^JJI diye bitmekte, aynı


s. de f5. İ>J nıanzûm tetimme,

^ mA>u î,: (JIaİ ji_/j5f"«_j I (_gwüjl ç>lc" üj>-

beytiyle başlayıp 8 . a da sona ermektedir ( A . E . Farsça, 1041 N o . da


V . risaleye b. M itâ li için de 1012 N o . daki izaha bakınız).

II. Jli. Mitâlı : Fayd-Nâma. Türkçe, manzûm.

Ba§ : . . . . ^

j j j i <_£İ jjIjî> - j I j SI «üil

(8 . b )

Son; jll jjS jl jAJA/J ^a 4>t~j (_£-iJjI a*Ij"

âJİ2^ljl j ^Ua U ÖİS*(_Cİ jJ,j VI ^a


j>- (_£İ ®'^İİJ> ^

^ U I j j j c^ - ^Lc ^-Üj IC-aj^II

hî aLs ö-Aj 1 jL«?-l a^-1s Ic* j*»> «jj-ü lî Jl aL^>-


f37. a )

Otuz üç kere eesî vü dü” 1056 ediyor; beyitlerin sayısını gösteriyor.


HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 123

I I I . ıjti* M ita lı: Dîvân. Türkçe.


®aş • b ^s j i ^

IJUjI jvi j l (_^wUJjl j Jû aLjIj

(37 . b )

Son • û jl j-o> 0 ^^ Lite î j j l * ^

%
jUJ:> Olij î j \ ^rb ^r-Jjl ib ^ jl j j ^ jJ jl ^Uf

iT j o jjliâ «MJ:> ı j i j i c S j-^

u «
(221. oj

( a y n ı)

Son kıt’anın Mitâlî’ye Mahşari adlı bir şâir tarafından düşürülmüş


vefat târîhi olduğunu sanıyoruz. Yalnız! 985 çıkması için “ oLo ” keli-
" l 9 t T
meşinin es JL-o $ ” tarzında yazılması îcâb eder. Bu nüsha, MahşarFnin
yazdığı dîvandan istinsâh edilmiş olacak. 2 0 1 .b - 20 2 .a da, mütekerrir
mısra’ı,
Jj ,jr ^ - t?' LJjl C5" CT

olan bir muhammesinden, Mitâlî’nin Bektâşî olduğunu anlıyoruz


(201.b - 202.a ). Sondan iki beytini yazdığımız târih kıt’ası 9 beyittir.

$
A li Emîrî. Manzûm Eserler. No. 391.
47) Kenarları ve sırtı meşin kaplı, üstüne ebrî kaplanmış mukavva
ciltli. Yazı kötü bir nesih. 130. a dan sonra ayrı bir yazıyle tamam­
lanmış. 166 yap. İlk kısımda her s. de 23, son kısımda 17 satır var.
23 X 15.6 eb’ âdında. İlk kısımda yazı, 16.5 X 10.5 kısmım kaplamakta.
Son kısımda rastgele yazılmış. K.B.T. Türkçe.
Jb. Mitâlı : öl j i * Divân.
Baş : jl ^ J \ «il (_>

s* J'
(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Son ve ketebe : LJilc ^ jl ^l>-

j^llp dJUj jSw> j j l ıS ^ i

.ilita jb jS jl

jl j e jL o t £ } j î dijl ı£Jo ı j j ^ £ -

(jjjj aJI « ^ ı_!s (3 û jj C~c <c-j ^YV.®


(766. b )
( B u dîvân 390 No.daki dîvandan istinsâh edilm iştir.)
îst. Üniv. K .

YAZMALARI
İst. Üniv. K . Farsça yaz. No. 50.
48) Sırtı ve kenarlan meşin, üstü kâğıt kaplı, mıklaplı cilt. 53.2 Xİ7
eb’ âdında. Yazı kısmı 15.3 X 15 kısmını kaplamakta. 196 yap. Her s. de
25 satır var. Yazı nesih. “ t cm i ” gibi dikkati çekmesi gereken
yerler surhla yazdmış. Âyet ve hadîslerin ve bâzı sözlerin üstlerine
kırmızı çizgi çekilmiş. Kâğıt filigransız ince, az aharlı samânî renkte.
Son s. olan 196. a da ketebeyi muhtevi kısım kesilmiş. Yazıya, cilde,
kâğıda göre muahhar bir nüshadır. Ancak yer yer, kenarlara nüsha
farkları kaydedildiğine göre dîğer bir nüsha ile mukaabele edilmiştir.
Âyetlerde dahi yanlışlar olmakla beraber bu yanlışlar, düzeltilemiyecek
ve metni bozacak derecede değildir. Nüshada Hz. A lî ve dîğer Ehlibeyt
imamlarının adlarından sonra yazılan “ ^LJI <uie t t ^İ-JI ”
gibi sözler, nüshayı temellük eden birisi tarafından surhla silinmiştir.
Herhalde ketebede de Fadl hakkında, Hurûfîlerin inancına göre onu
te’lîh eden sözler bulunduğu için ketebe kesilmiş olsa gerektir.

tJojj-İ Sayyid Şarif : a-U^î t Şarh-ı Kaşıda.

Baş - jC .I Ijjfc

a ' V ‘.i J L T " . . .

Jİ 3jl>-J A^Aj A ji IvS’lJjJJ

fl.b) . . . . *£ I j

®on • ( J j -üSs,-» laJ j \Ji j i aS* jA aSv’ IJj

\j oa-mj c . ^a»I j

^ 1 fiüil frÜ-U ^

(196. a )

Bu kitap, Mir Şarîf ve Sayyid Şarîf diye andan zâtın,

jlo alÂil>-j (Ja Ij

J. 'j * y*
128 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

beytiyle başlıyan. kasidesinin, yine kendisi tarafından neşren şerhidir.


Baştaki iki yap. ta, şerhedilen kaside yazılı. Bu yap. lara numara kon­
mamış. Her beytin yanma, şerhin hangi yaprakta olduğunu gösteren
numaralar surhla yazdmış. Kasîde 77 beyit. İst. Üniv. K . de, aynı
bölümdeki 152 No. da kayıtlı dîvanındaysa 116 beyittir; 77 beytin
şerhedildiği anlaşılıyor. 1 . b de, “ ı_ jU ? ijl Jlj~« >■ j -Uj C«l

J lT , i ip j iJ ljil j i aS*

j^Â.9- <j*l <Ü_J ^ ^ Ö \j&\ j l l ^ M l J C —**l

j j jû o-U^j ^ 3 j ö lj ı (JjIâ?- lJî Li ^ îvjI j

lüll a^-j <X.*» (Jl W cJ?l.« O

ıc j ^ aSs>- dr* i^ t.

j i C-jUS"" *bîl j i »Is U C . ^ r (Jlj j ®^ c.jUS'

4$""J-S j i (£ *-• ( j I aSjJI j «ûıl _/>î aS"" jC » lj

Ö'jS'tAj L l^«« ^ ,û ı I

. . . . jJ-lJJ ı—>bjl j <—<1^ 1 •5-5^ ” sözleriyle gençliğinde,

Fadl’ın halîfesi ‘A liyy’ul-A‘lâ ile görüştüğünü bildirmekte ve bu kasideyi


yazdığını anlatmakta, ‘A liyy’ul-A'lâ’nın ölümünden, yâni 822 H. den
(1 4 -1 9 ) sonra, kasideyi, Fadl’m medfûn olduğu zaviyede şerhettiğini açık­
lamaktadır. 16. a - b de,kendisinin Âmül’lü olduğunu, Herat’a gittiğini,
Horasan’da Amîr Ishâk-ı Sugandi ile görüştüğünü, 28.b - 29.a da Amîr
Sayyid ‘A lî’nin, Muhammad Şîrîn-ı Mağribî (8 0 7 yahut 819, yahut 809 H .
1407) ile görüştüğünü bildirmekte, Fadl’ın, ‘A liy y’ul-A'lâ’nın kitapların­
dan ve birçok sûfî ve hakimin eserlerinden istinbâtlarda, bu arada
“ Bayân’ul-W âkı'” den nakillerde bulunmaktadır ki bu suretle şerhini,
“ Bayân’ul-Wâkı‘” den sonra yazdığını da anlamaktayız.

Hurûfîlik târihi için “ Bayân’ul-Wâkı‘” kadar ehemmiyetli bir


kitaptır ( A l i E . Farsçalarında 186, 992,1019,1027,1035,1053 N o . lorda
kayıtlı mec. ve kitaplarla İst. Üniv. Fars. yaz. larında 130 ve 152 N o . klor­
daki divanların izahlarına b .).
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 129

îst. Univ. K . Farsça yaz. N o. 130.


49) Ortası basit şemseli, kenarları zencîrekli ve cetvelli siyah meşin
cilt. Yazı kötü bir ta’lıyk. 77 yap. Satırlar muhtelif. Başı eksik. Şiirler,
kaafiyeye göre tertîb edilmemiş. 17.7 X 13 eb’ âdmda. Yazı kısmı 12 X
9.5.
ıJijj-î Mır Şarîf : ö 'jo Dîvân.
B aş = i^ S " J j l js

jJiSO ( y ) i S j j *j ta j ^ y *"

(1 . b )
Son i l - —S J İ I.» J

(77. o;

Şarîf’in,

ÖI i t— ^ J ^J
(6. a-b)

iJjSCi J.Aİ ^LL* j i ^1 si j j iljL M jy -M jlg ,? - jiJ ^

iîjJLL» C- p I^ j Ip j Ij ^jlp ^a Lİs j i »IS"

j^ s ji «IS"
jl ç\ «ijj

lljL î (i/l iljL* J ll» j< J s i* dîl^S"lj

_Jİ ti e*£>- j l (Jîjlp ^>1 4iiS"


iJjSvi (JaI »U^aî j aS” I
(73. o-6J.

F. S
130 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

gibi beyitlerine nazaran Fadl’a, yahut onun halîfesi Bâyazîd-i GiylânT-


ye ulaştığı muhakkaktır (K o n y a , M evlânâ M ü zesi Yazmalar Kataloğu’na
b. c. I , s. 224-226).

Şarif de bütün Hurûfîler gibi Şüfiyya’yi şiddetle kınamaktadır.


Meselâ,
İİj> h j\ J jl (J M Xs>- ^ç,\

j l lj

beytiyle başlıyan gazeli bu cümledendir (5 . b ).


68 .b - 72.a ve 72.a - 74.a da iki tercî’i var. Bunların birincisi, 186
No. daki mec. ada da var (b . V . İstanbul Ü n iv. K . Fars. yaz. N o . 152 ye
de b .).

#
İst. Üniv. K . Fars. Yaz. No. 152.
50) Kalın kağıt üstüne deri yapıştırılmış, mıklaph, yumuşak âdî
ciltli. Sahîfe kenarları ve mısra’ ortaları iki surh cetvelle çerçeveli. 94
yap. Her s. de 16 satır var. Yazı ta’lıyk. Başlardaki “ Lûl «Jj ” gibi
yazılar, bâzı tercî’lerdeki mükerrer ve yâ bent beyitleri surhla.

'-H s* -£* Mır Ş a rif: ö l D î v â n .


Baş : j (J,Uj j 4j (£jb

« -I jp j a J Ijj

oUîlS"” ji ^-1j tj\

S1 j j
(1 . b )

Son ve ketebe : j~ J l-X>-jl^-^l

t J j j > - j> - j ej j J U

a*»v9.Sl JUf- Jb cjvjalll i l i l <üll üj*J ı_jlJ j«îJI d)l^jj-\]I C~C

a j ç jA jjJ (b ö y le ) j

«_jü!iUj j j ^^'yı ^
(9 4 . a )
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 131

Tahmîd, Na’t, Hz. 'A lî’yi medhi mutazamman terkîb-i bend,

beytiyle başlıyan 116 beyitlik şiir, “ jl S j CjLîl j I


o J «xS oj l . - J -^ Ş s , ” başlıklı bir kaside, 2 tercî’ , “ » ^ J.j'La o_ra*- ^-u j i ”
başlıklı 52 beyitlik ve Fadl hayatteyken yazılmış medhiye, bir kısmı
kaside olmak üzere 180 şiir, bir kıt’a ve bir târih, 19 rubâî mevcuttur.
Târih, 843 te vefat eden ‘Alâ’ad-din adlı birinedir (9 2 .a -b) . Kasidelerden
biri, “ c - j ^ j ” başlığım taşımaktadır ve kasîde<ft Fadl’ın Mahdî ol­
duğu telkıyn edilmektedir (7 8 .a -b ). Bir şiir de Sacd’ad-dîn Hamüya’nin
(650 H . 1253), Mahdî’nin zuhuru zamamna dâir arapça bir kıt’asmı
şerh ve Fadl’m zamânma tatbıyk mahiyetindedir (7 9 .a -8 1 .a ). Dîğeı- bir
şı rı, o ." ■ I __1j .uta ı_*j,j ,*%
ıI
Ooj A l ( Sj j jl jjİjlpA-» -3J il~~ıj \ (jUJ
. . . ûu-I »J-5 -tıiT c.j.j jv* oLj! ,jl ü j j _p JLî'^l Jp j ” başlığını taşımak­
tadır ( 81.a-b) . Bu şiirden, Nür-bahşiyya tarîkatinin pîri Sayyid Muham­
mad Nür-bahş’in de (869 H . 1464) Mehdîlik dâvâsma, yahut Mahdî’nin
nâibliği iddiâsına kalkıştığını, hiç değilse yakınları tarafından böyle bir
iddiânın yürütüldüğünü anlıyoruz ( P i r T â c-ı Giylâni, Fadlhn yakınları
arasında anılan zât olacak; V â ja -N â m a ; s. 36, not. 2, s. 237, 311-313.
Muham m ad N ür-bahş için b. Rayhdna, I V , Ç âp-hâna-i ’ Şirkat-i Sa-
h d m i-i* tabc-ı kitâb, 1371 H . 1331 Ş. H . s. 243-244). Mîr Şarıf, bu dâvâ-
nm üzerinde durmakta, 81.1-83.b de de dört şiirle bunun butlânım
ve kendi inancı bakımından Mahdi’nin Fadl olduğunu ısbâta çalış­
maktadır (İ s t . Ü n iv. K . Fars. yaz. N o . 130 a da b .).

îst. Üniv. K . Faşça yaz. No. 448.


51) Sırtı meşin, üstü bez kaplı mukavva âdî ciltli. 115 yap. Her s. de
12 satır var. Yazı güzel bir ta’lıyk. 15 X 10.5 eb’ âdmda. Yazı kısmı
10.3 X 6.3. Makta’ ve tercî’ beyitleriyle başlıklar surhla yazılmış; surh-
lar solmuş. Katebe de surhla.
^/jJl (j-*;—j Nasimî ‘Imâd’ad-dîn : <jljo Divân.
Ba§ : U p dil
132 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Son ve ketebe : ^îlSjLı ^1 ^ lJ

£İl>- j Jî û b O jjJ s \ 4-ıS~

ı_ i j* ^ l £ î î J J a * » ljl j j j ıj <üll

j J l.**-—' 4**M
(11 5. a )
#
Souli, Yanya’ya yakın bir kasabadır (K â m ü s'a l-A H â m , I V , İst.
M ih ra n M a t. 1311, s. 2691). burası olsa gerektir.
Dîvân 110. a da bitiyor. Başta birkasîde, e<l” harfinde 3, “ j ” de 7,
“ a” de 13, “ ıs” de 9 şiir var. Ondan sonra gene kaafiye tertibine uygun
olarak “ I” te 2, de 3, “ o ” de, biri muhammes olmak üzere 38,
" j ” de biri,
j \j j jU » j J li 3 ji jl 4âj

-L^-İ JLİ ûljj> 4İİİJ ^*5" J.î

târih beytini hâvi ve Fadl’m öldürülmesine târîh olmak üzere 54 (târih


66.b - 67.a d a ), “ j ” da 6 , ” de 1, “ J>” da 2, da 1, " d ” te 1,
” J” da 4, “ f ” de 22, “ ö ” da 15, “ 15” de 10 gazel, bunlardan sonra biri
tek beyit olarak 43 rubâî ve 1 kıt’a, böylece 192 kasîde ve gazel, 43
rubâî, 1 kıt’a, cem’an 236 şiir var. Nasımı’nin şiirlerinin son beyti,
^A o l i j- 5

^ I J j Ij & <~*.a l^>

dır (H O . a ). HO.b - 115.a da “ . . . ^ / ” başhğıyle Na'îmTnin


(F a d l ),
j y > - Jjsıl ı_ r^ l ü c 3 l _ / İ 2 a J » Ao6 {j S '

terci’ beytini havî tercî’i,


-ti Ij? - (j> (J\ a } j a ^ I j j I

J ji \ > £ " j l j l Ij 4^-l^>> t5İ

ı_ y > -j jl 1 jI>cj- Ij ö I j j a JS\

matla’lı gazelleriyle
HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

i j l i j l 5"” a>- oUâJL» <1)IjI.aS" ^JS”"j ^


jjta jlS”" a>- OliU- ö L ijj » J j j iU »4 li

matla’lı gazelinin dört beyti, pirinin Şayh Haşan olduğunu bildiren 16


beyitlik bir mesnevisi var. 115.b - 117.a da Nasıml’nin, ayrı bir yazıyle

4 aJj^ ^•AİS* ^\j j i


mesnevisi yazılı fyİ. E .n in Farsçalarmda 438 ve 439 N o .la rd a kayıtlı
dîvanlara da b .).

«
İst. Üniv. K . Farsça yaz. 1158 Mecmûa.
52) Kenarı zencîrekli koyu kahverengi yumuşak ciltli. 71 yap.
Her s. de 17 satır var. Mısra’lar iki surh hatla ayrılmış. S. kenarları tek
surh cetvelli. Yazı ta’lıyk. 16 X 9.2 eb’ âdında. Yazı kısmı 10.3 X 5.5.
I. “J* cA liy y’al-A'lâ : <uU Tavhıd-Nâma. Farsça.

Baş . 3 ^ ji

(2 . b )

Son ve ketebe : ^>lc Iİ..JIj Ij İJ^ jj> -

^ A İ J lj ç i j f al’jS '

j ^-,Qı««*1.1 I^^JI ji*- ^jp ^ I j J.İ

.X?>3 Jj ^jp İJ5Î. l_]î 4X»İ>- ^\pl ^Jp J'.^ 1 4^l_J

<C_-J ^Jâ*ll ıl)L*_.i ^ <-5 t S & jA (Jl^l £/

sjftil J 4jl«J ijçiî _j £ }jl


(36. a )

C ^ -U i l j j l Ij jlıîS" ^ 1 aSvJİ

IjİJ ji 2j > - j l öl4S’

J j I I j if\ aS""jA

•Aîlİ £ i j )\ j ( j j *m

j jl lIj #-^J
.
134 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

beyitlerinde kitabın adını bildirmektedir. “ <uü ” sözünün geç­


tiği beytin yanma, hâşiye mahallinde, surhla “ ^ 1 ” yazılmış (1 5 . a ).
Ayrıca,
b j Şs C i i j s 4&I Lvl üLj (j'l

Ijj- j * » j j i jj -Zj j İJ ûU/»ji

j iiJj ö j > - i j i Ç., ç ^

beyitlerinde de gene kitabın adını açıklıyor (32. 6J. Kitabın sonlarında,


Şîraz’lı ‘Alış âh adlı bir gencin dileği üzerine yazdığım, Fadl’ın elyazı-
siyle yazılmış olan “ Câvidân-Nâma” den ilhâm aldığını bildirmektedir
(34. b ). 27. b de,

jU < j jl J L * aJ j jb ( 3 U l> -

beytine nazaran 805 ten sonra yazılmıştır. 30. a da,


jl jlg.iysl j i Ij Ij > - ^i J i jS-

beytiyle İsfahan’da, gördüğü bir rüyayı Fadl’a söylediğini bildiriyor.

II . JeVİ "J* ‘A liyy’al-A'lâ : <t*U Jly Fırâk-Nâma.

Baş * ^ j (1/ jl ol

c r i^ - ûl>-
(4 1 . b )

Son : &-> ^
^ * jj j Jm jlj? -jU ^ j aS”” i j j

(57. a )
®
Bu mesnevinin başhğı şudur : “ jl a-U â»I olJUs •jUl Jc ^ Î.Îy. jl
«i? üıl is*j ol j | » ( j l y ” Bu yazıya nazaran “ Mahdhüm-zâda”
diye anılan, Fadl’ın kızıdır. 1027 No. da kayıtlı “ Bayân’al-Wâkıc” m
sonundaki soy şeceresinde “ Mahdüm-zâda” , 269 No. daki “ Istivâ-
Nâma” de, “ Sarvar-i Şuhadâ Amir Nür’ Allâh” diye anılan (3 3 . a )
zâtın anası olması îcâb eder (b . 825. N o . y a ve Şarkiyat M ecm uasındaki
makalemize b. I . 1956, s. 37-57).

I I I . JcVİ “Jc ‘A liy y ’al-A'Iâ : -tfl » • > ûl j S *j> Vy ^


(K ardeşine m ersiyye).
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 135

Baş : j l j IjO ^ j İTJ^j jlJ j> - «J.o


(5 7 . b )
Son . çj-jl .X*J Lj SJs ij j i ; Ji 1 01^^- ı-bjl*X>- jyı
(6 1 . b )

IY . (JpV! jJp ‘AIiyy’al-A'Iâ : t - Ş j * Marsiyya (S a y y id Kam âVad-


din H u sa yn ’in öldürülmesine d â ir).

Baş : ı^ > \ j l c l j ^*>L*>1 a*1î jb


(6 1 . b )

Son : ç '$ £ ‘ {j j _Ui ^*>L« < £ } j l-k>- j l

(6 4 . a)

Bu mersiyenin,

(JlS"" (j ’ijiA

C' j Ö/”“ ^J «—Â^va.^ ü j i

beyitlerinden, Sayyid Kamâl’ad-dîn Husayn için yazıldığı (62. a ), b u


zâtın Hozistan’da öldürüldüğü anldşdmaktadır (a y n ı y a p .).

^ j •îU ^ jtİ j^

jıjj i L (2/ b U

beytiyle de Fadl’m öldürülmesinden, bir “ badr-i tamâm” geçtikten,


yâni ondört yıl sonra öldürüldüğü açıklanmaktadır (6 2 . b ).

Üf-J f ^ £ jJ ^

beyti, mersiyenin ‘ A liyy’al-A'lâ’ya âid olduğunu ve Sayyid Husayn’in,


A. A 'lâ tarafından çok sevildiğini anlatıyor (6 3 . a ). Aynı yap. ta Şayh
Ibrâhîm-i Şirvâni’nin fetvâsiyle katledildiği, öldürülmesinden, sonra
beş gün, çölde kaldığı, sonra başmın, ellerinin kesilip dâra çekildiği,
sonunda Hozistan’ da Turk-ı Şahân (yahut Tark-ı Şâhân) denilen yere
gömüldüğü, Jf>_i adh birisinin de savaşta öldürüldüğü anlatılmakta
(6 2 b - 63. a ).
136 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

V. Aynı vezinde bir mesnevi.

y*- U l ji aSvI

d.wX$şj j c J [k ^

(6 5 . a )

Son ve ketebe : :>y ? dİJ uJ-i j * j l tl^-1 u->-lj

J ( i *&>- * i£ \jt jl

<Jf_ & & j A ^ ; - J j_jî-lJ juuJI (J * £_J

îîU j j ı j ■*^' Jr4

(«Js^lîJl j j*îl aI ^ lj£ ^ ı_ i)lJ


(69. aj
Bu kısmın, bundan önceki mersiyyeye âid olması, mersiyyeden
sonra Hurûfîliğe dâir olan bu kısmın gelmesi de muhtemeldir. Sayyid
Kamâl’ad'din Husayn, “ Şalât-Nâma” de halîfeler arasında anılan.
Kamâl’ad-dln Hâşimî olabilir (N o . 1043).

Başta, l.b - 2.a da,


jlSCiT y lS j j 'z i jy 4i£5^(_£İ

JISJJJ C— j 4İ y A İ^ J ( J j

beytiyle başlıyan ve Fadl’a yazıldığı anlaşılan, fakat kimin olduğu tasrîh


edilmiyen 28 beyitlik bir kasîde var.

İst. Üniv. K . Farsça yaz. No. 1195.
53) Üstü bez kaplı mukavva ciltli. Sonu eksik. Kenarlardaki hâşiye
yerinde nüsha farkları, terceme ve şerhler var. Bazı beyitler surhla
ortaya yazılmış. 90 yap. Yazı ta’hyk. Her s. de 15 satır var. 15.7 X
10.2 eb’âdmda. Yazı kısmı 10.7 X 6 .
'Jp ‘A liyy’ al-A'lâ : *.1; c~.LJ Kıyâmat-Nâma.

BaŞ : « I j £ p U I aS ' *^l ‘-Âj u * * jl^ l


(1 . b )
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Son . j ıSjfâ"

( K â ş ife ) Jyjl
(90. b)

Fadl’m öldürülmesini,

ıl)l>- el» A^li û '^ -Lİjj j j j j > - «*\*Jî!lji { j S

J j* j Ij j j i î l j j j-u (>" -t i j J j d/j o ljj t

i j j-' dX~>- z j ^ j t (JZ j\ ij y (^ j^ r olijls

ju > _>>-1 j j j A r ı^ r

^ j ^1J>- oL* ^ < C . aJÎ.~wJ

t—**^3 j I ^J)'*- ^ "* L


'^^

j j l ^lc ju w î J i j C-^ûIÂSj

beyitleriyle tesbît etmektedir ( 67.a-b. Son beytin hizâsm a, haşiye olarak


“ Âul J-L^. <u_ke î-i-^c "^1 v ! 3 p’ı ^ Ç p ” y a s ılm ış ). 70. b de,

^,A ^>15sj ^Jp C —/İİJ i—3 j l j O Ü _/

jl^5vj Iji ji jİ J ji ^7 ^S”l ^Jp ^ î " lS -^

beyitleriyle de adını açıklamaktadır.


91. a da “ |> diUJLT Gul-bang-i ğazâ” başlığı altında şu gul-bâng var :

o li i—*«p ^çl.A>- jl Ol-LS""^p* ib

>1 ^p lil^ 1-^*^ ^ j j 5" iN jI

jvil—p (_gl_b»- ^3 '(_$*•* d/i — tjliülp ıjilj

aj>- ^Ul o i jl j i j l j f jJs.*- j * * -'-»“■IjlS'aJ S ı_i ^yr 4j

<J)I ç J i ı_Jlis (_jl j ^ P ( j o j l l jv«l XzM)JS ' sSÛA iib

jljjl^ <1)1^iLw« ^ Cj j ^ j İİxâa jl-U ^ i a^>-j

ju-Ja d/^-l 0^j\ » l i i b c J j i ü\j jVp c~^>ji jU>-l>-tiJj i


138 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

ütajr' <_i ölj* p l>- oI j* i ^-•v» j l - l j j j i j> c i ( j j A lls

Jui-I j İ j yiS^I <ü)I ^ S H jjiIj jİI MI aJIM j Ş I JjI jjT I Jil

/c \ aS 1 .-0^9İS"*" ! s^ l.» öİj^jIp

Ayrı bir ta’bykle yazılan bu gül-bankte, Oniki Imâm’dan ayrı


Ondört ma’sûm’un anılması ve Onyedi Kemer-beste’nin adınm geçmesi,
Bektâşîliğin tesîrini açıkça göstermektedir.
$
İst. Üniv. K . Türkçe yaz. No. 9685. Mecmûa.
54) Alel’ âde, üstü bez, sırtı meşin kaplı düz ciltli. Aharlı fligransız
kağda ince ve güzel bir ta’lıykle yazılmış. 93. yajj. Her s. de 21 satır var.
IX . nihayet X . yüzyılda ( X V - X V I ) yazıldığı kağıt ve yazıdan anlaşıl­
maktadır. Doğru ve güzel bir nüsha olup 21.7 X 13.5 eb’âdındadır.
Yazı kısmı 10.6 X 5.4 kısmım kaplar. Mecmûadaki risaleler şunlardır :
I. "js- izi.j* ^ a~AI JLt 'Abd’al-Macıd b. Fariştah ‘ İzz’addın:
if-.j Tarcama-i* H wâb-Nâma.

Baş . ±Jljil Xs- (*vv^


^ilall j]s>\j.$\ j İ_»ljb-Ml jIjjM I (3İyiI (J . . . *-J_yJL2)l

ö - ^ o l J,?* A l î ( J . U J <5)1 L<l . . . oU i>-

aS”"4JU j aS"*<üj l o < c j J j —<j j o

•Aü I ö^**^

kâğıt yapışmış, ayırmışlar, . (_jülj yahut ü - jljj ^ )

silinmiş, tam okunamıyor) jj JU.:*,»

j L iJUjI ^ # 1 j b: aİjj-İ (gene öyle ö \) j>-l U(â*J (^4^1

« , » j j aS""<_£j j ’ j I ö -Jj I ö j ^ l (Jİ>j I ( . . . . ) <15” o ’ LJ

aÜI Ju£- ^JjJuI jlSOl jjJLlî ( olacak jh i* j)

^ I j ^

Lû^-I v\1j (^/l iX*p j ^jss aS"** aJ^I

4*Jllâ^ A$^ İJ (»«JjJbl AJ;^ A*S"j< A^l» 1—'l_j>- j j ( i . 6) UftıÂ*


HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 139

aûI 1İ İ 4 Üİ JaI j\ o jIp j «JLJ-I ( j _,1j‘ JjI

t î J İ j j l j (— O j '^ - l- U jl J jl ^ > -jh ( j Jİ

.... (_JJ J j I j U ^ - l İ İ j L u <-Jj\j\ 4 ş * J J 4 » t.J ı^ jb *

(2 . a )

Son : j j j i i ,ji J j / a2>- 1j j j ji > - j j j l J j **j O j - J » - j

& ( j ^ L j î j l fij5v£>-j JwUS"j jJ J jj 0 ^ 1 _,!jJjl ^ - X ^ m

^ û° ( * * ^ ' j _A-U-> ^ 'U -j Jjj y

C İ c£JL$il
(53. a )
jffib
W
“ H wâb-Nâma” nin metni, Millet K. A. Emîrî, Fars. 1042 No. dadır
(b . ).Harfiyyen ve çok muvaffak olunmuş bir tercemedir; ancak son
kısımlarda Fariştahoğlı’nın bâzı tasarrufları vardır.

II. ofjll'*j» ‘ai j ü1


. -V 'Abd’al-Macîd b. Fariştah 'Izz’addln
4-U c-jIja Hidâyat-Nâma. Türkçe.

® aŞ • (j> jjl Jj  j J JL_*I.« ^İP J Jl j ^1-—i . . .

o.XiP C}* 3 J , IJa^s* «ü)Ij j T J 5

I j l Ij Jp ^ j J^- (jı i_jL_i ^]I ^p

. . . Ij j i2j\Îj\i£ O liv ? jUiJül j ı^ b

j l j l j ûl aS" j j j (jl j j 2 j ( j ’l (_x^uj _/ (>l ».l^pb Jjo Ul

jliiL - y îj j o^bL^» ö U L ls ç j£ -

jp ,jrl Ju^l -Up j b j (Js c-Uj jy*İ (1/j l (_ğ^i

î jj aJL^j dL aS”” S > $ ^j-ÜI 4jLİ <ûıl ^lygl Jjl

. . . t_jljjVl «— ’j C- î j O l< v ? J ob
(5 3 . b )

Son . jp >- aIjj —^ jijl ( j ’ *1^ (İİ jI j

jjj 41^15"
140 HURÜFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

j j b j\ j (j\ ^ I p ^«A>- l*A>- 4 > -j

^Lâ,4 ^c* ^^ ^Lc ^

4j|<lS\J V-Lpj U-Uö iİİJJ 0^15”ıL S j

^.JâJI J ^ â Ü ljİ 4)1 j «-U.J ^ ^ ‘V. <^J jeJUİI

(7 2 . b - 7 3 .«;
®
Hidâyat-Nâma’nin dîbâcesi farsça, metni tiirkçedir; adını ve “ d
4ÎU OU* j ü lt £jlS J çctj ” ibâresiyle 838 rabîulevvelinde
(1 4 3 4 ) yazdığını bildirmektedir (5 4 . a ). Clement Huart tarafından
yayınlanan farsça ££Hidâyat-Nâma” den ayrıdır (Textes H ourufis avec
Traduction; E . J . W . Gibb M e m o r ia l; Volüm e I X ; L e y d e n : E . J . Brill,
Fariştahoğlı’nın bu ki­
Im prim erie Orientale, London - 1 9 0 9 ; s. 1 -1 2 ).
tabı, bahis başları ££<jJ-u ” sözüyle başladığından “ Hidâyat-Nâma”
adiyle anılmıştır. Fadl’ın, “ Mahabbat-Nâma” sinin tercemesi mahiye­
tindedir.
III. 1/ jJI "y. •oiJ jj, JıJ:l J-t- ‘Abd’al-Macîd b. Fariştah ‘Izz’ad-dın
: C jji- T Âhırat-Nâma. Türkçe.

Baş . ^ ^ t j ciU

fiüil ^1— «aJI k J *Jb .A*^l j^p j j \ ûb

4Âİ2İ> I ü j î P ' * Aj*1


—^ \JF- AjIsöj

...a S " ( j l c " ! j (Jl-jj

(7 3 . b )

Son : ^ j| a_j 4_j ^s~ ^ 4_s ^ .0

C .S ^pI .üll j (_$

^Jİ ^ jJ p j >—>Iaj i—s j j * j

("93. aj
Millet K . A. Emîrî, Şer’iyye, 1363 ve 1364 No. larda da birer nüshası
var ( b . ) .
Konya, Mevlânâ Müzesi K.

Abdülbâki Gölpmarlı Kitapları


Konya, Mevlânâ Müzesi K . Âbdülbâki Gölpınarlı K . No. 11.
55) Üstü bez kaplı mukavva ciltli. 64 yap. Her s. de 15 satır var.
Kâğdı filigransız, aharlı, samânî renkte. Yazı güzel bir ta’lıyk. Kaafiye
üzerine mürettep. Tercî’, tuyuğ ve kıt’alarla beraber 368 şiiri muhtevi.
M uhiti: Oljıj> Dîvân.
* j j J j I J O İi J -Â i ^

(1 . b )
Son ve târîlı : liiü U
J 4-^JûJ ItaVP

‘C_M>

c L i
Ahcad harfleriyle atılan tarîh 1178 yılını göstermektedir. ‘ArşFnin
Muhîtî’ye merrsiyesi bulunduğuna ve ‘ Arşı’nin 1030 da öldüğüne göre
Muhiti, 1030 dan önce vefât etmiştir.

Konya, Hz. Mevlânâ Müzesi, Âbdülbâki Gölpınarîı Kitapları.


56) Sırtı ve kenarları meşin, üstü kağıt kaplı mukavva ciltli 21 X 16
eb’ âdmda. Yazı 15.8 X 10.7. Yazı nesih. Şiirlerin makta’ları, tercî’ be­
yitleri, mısra’lar alt alta gelmek üzere ortaya yazılmıştır. 95 yapr. Her
s. de 19 satır, her satırda bir beyit var. Remizler, harfler, ‘Arşı mah­
lasları, kaafiyeleri gösteren başlıklar surhla yazılmış.
cArşî : ül_*o Divân. Türkçe.
Baş : (JpNI 'j* Jİ bb üljJi

U il <b\ji aJjI <ül! e-\j

lil («3j > - b j tJîli


(1 . b )
Son ve ketebe : aJS" «.^1

J j i 6 ij f
144 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

J J*!l <Ü tjA C j j ^ - ı j * (jrv'U J 4_X*g

^ 6 j ^ û \ cPl?: ci
(95. a )

Nüshada imlâ ve vezin yanlışları olmakla beraber tam bir nüshadır


ve yanlışlar düzeltilebilmektedir. Millet K . Manzûm Eserler kısmında,
285 No.lu dîvâna tamamiyle uymakta olduğuna göre o dîvandan istinsâh
edildiğine hükmedilebilir ( (A r ş î için A . E . M a n zû m Eserler bölümünde
285. N o . daki kayıtlı nüshanın îzâhma b .).

®
Konya, Hz. Mevlânâ Müzesi, Abdülbâki Gölpınarb Kitapları.
57) Ortası, üstü ve altı lâle motifli gömme ve kabartma çiçek ve dal
motifli, şemseli, mıklaplı, mıklabında da şemse bulunan koyu kırmızı
Osmanlı tarzı ciltli; kenarları deri kaplanarak tâmir görmüş. Yazı harekeli
nesih. Âyet ve hadîslerle remizler ve baplar surhla yazılı. Kâğıdı az
aharlı, koyu samânî renkte, filigransız. Bâzı yerleri lekelenmiş. 329 yap.
Her s. de 21 satır var. 1-18., 20-23. ve 347-349. yapraklar f ilig r a n lı, açık
renkli ve iyi aharlı bir kâğıda, harekesiz nesihle ve nüshanın yazısına nis-
betle kötü bir yazıyla yazılarak noksan nüsha tamamlanmış. Bu kısımlar­
daki surhları, iyi hazırlanmamış ve asıl nüshaya nazaran daha açık renkte
olduğundan solmuş. Tamamlanan kısım, kâğıt ve yazıya nazaran X II.
asr-ı hicrîye ( X V I I I ) âid olsa gerek.
ıs**S l/İjj-5 Darviş Murtadâ : ûIjjU- Câvidân.
• çl j tİJİj-»_«Jl dJİU a! -İÜ J^i-1 ...
. . . ItoÜj

( L b)
Son * 3 ^ j (_^L-^11

i—>j -uJ-l j jll3 Ij


(349. a )

Başta 10 yaprakhk ve surhla “ jta jU - <_jijjN I ”

başhğını hâvî fihrist var. Sonradan birisi, “ jta jl?-” i silmiş, üstü­
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U 145

ne ta’lıykle “ 2UU ^^Jl” yazmış. Dîbâceden sonra metin, “ j l Jjo

(_gl j j l I a»Lİ j p o « - b î j -U-

^Jp e^pâ;*- ^Jp j l j jİp ^ jl* * aLjj Ij

. . . j i ^ e û j ^ ” diye başlıyor ( 1 . b ); “ Jjfl j j jU -

«Aa Ij >-j jJb (_£j "-Lİb öj^* ü jl J

ll^S” A*Jjl dJuj j 3 j - i J -1 J j-iJ-i (_ğ*J JLİb ” cümlesiyle bi­

tiyor (348. b ). Mütercim, j j i ^iJ-l yuÜ

^ jlJ (J ^^LJlj SljJUajl 4*1p (Jj-^j Cjj ^ > - C j j l wl*j i-i^r O

ü lijlp J.s£ j jliilp jÜUa ı_jjUa« j U j J l j j (_^-j ij\p

jj j {j j 4-Jjjj^ tS-/ ^ j j Ajlp dil

. . . 4$"”ı£Jj j ^vul j O ” cümleleriyle adını, ter çemenin ismini ve


terceme târîhi olan 1048 hicrî yılını bildiriyor. Bu sahîfede, bu cümle­
de, baştaki 4Uİ ı^ 3 7^ ^—-I22 ı j

e/“i JJ-1 _/iâ ^^Jp J,Uî ” sözlerindeki

“ c i L - > l J j ^İbSC ^ ü -l U jN l 4-Jaî” ve ‘V - h & ^İJ j j i ”


sözleri, siyah mürekkeple üstlerine küçük ve yukarıya doğru yaprak
tarzında çizgiler çekilerek bozulmuş; fakat gene de okunabiliyor, Bu
işi yapan, kenara “ C j İ S Y V M A cM ^ cS J ' U lM Y ^ <3

<Zj » J J I C j I *\ J ^<o

^ Y j* (_Aij jyU-1 ^ ^

(Jj Y' ü « I <_,S £ • • j ^ A *1 I Y " J ^ t>* l5 V* • ♦ ^ yaz­


mış; yâni aynı sözlerdeki harflerin bir kısmını harf, bir kısmını ebceddeki
karşıhkları olan sayılarla kaydetmiş (2 . a ). Biz bu yaprağın kenarına
ebcetle yazılan târîhi 1 ‘ a tarzında rakamla, rakam v e harflerle yazılan
yazıyı da “ . . . ^Ü -l »IJ jV l <■__U5” tarzında yazıyla ve siyah türk mürek­
kebiyle yazmışız (2 . a ). 28. b, 31. a, 31. b de olduğu gibi bâzı yaprak­
larda, bazı cümleler surhla silinmiş, yahut silinip düzeltilmiş, 27. b de
olduğu gibi bir kelime unutulup üste yazılmış, 34. a, 36. b, 39. a da
F . 10
146 HURUFÎLİK METİNLERİ K ATALO Ğ U

olduğu gibi yeri belirtilip kenara, yahut satırın üstüne ilâveten kelime,
hattâ cümleler yazılmış sahîfeleri pek çoktur. 40. b de olduğu gibi yazılan
sözün surhla silinip aynı satırda başka tarzda yazılanları da vardır.
Bütün bu, metinde, yahut hâşiyede vâki’ düzeltmelerde “ nüsha” gibi
bir mukabele kaydı da yok; hattâ 42. a da olduğu gibi satıra, kenara
yazılan ilâve cümleleri ve kaydını ihtivâ edenleri de var. Dil,
e Ofi fi O ~ O fi m
tamâmiyle devrinin dili. Meselâ, A-5 j J j j t_Jİj_>- A_*J ı j
O fi —^ O ^o ° " ° ° ® *.* . " ® "
tiJLiJ C- j U_3- j ö J-UÜsJ j-J -A-î C j 4-?- <Uj I j
o o - I " ı" o_- • - ~ ' o" * >* ~ - O
j.S I _^Ja Jj I jj O A_S A-j A-JlJ I
.'i - " ■’ı 0 . ■* 0'V-'l ■" ° l-ı® 'ı 0t * ° f "•T*
I ( J - 9 1 1J iİAJLj r J A-J I _^-9
» - O . 'T '® <* • I ’* . - ' ! ° " 6 I
• _A«*_J 0 I ti* ^ ^
"* V , O"* ® O S* ° ° ~m ° "■ " #
o j-2 1 I I o ı^ 1- ^ 0j j - * * <£ ^ ı j
» ^ O ^ J «■» .-O ^ <-

~ fi^ fi 0 — 0 9 t fi fi 0 ** 0 .- » 0t 9 t fi. 0 -* e#

O 0 ^ - 5 ^ I ds-J I Ö j I J J U a -sO I ÜJ i J <^-+-x . S j

o 1 0^_£-*->■ i 4_S^ I ûLS^j -&> ^ ^ .........


pf* o ^ 9 «•»O »» - «• S . «"O <• O ^ 9 *'

^»p ^-Aİ^-J I I )) (35. b ), « A_S JJU^.İÎ ^-.-P J

4-S”"(_g JLj I jjS " a J_jIj_>- a^" A-Lj j .J* a Jj I ül-J j -S A.S^J S ji w>'

.......... a J.j I ö C j J I a_j.j_*1S^ aJC>- I ))


(5 6 . b ) gibi cümleler, zamânmdaki cümle kuruluşunu, imlâ tarzını ta­
mâmiyle göstermektedir. Bütün bu hususiyetler, nüshanın, mütercimin
elyazısı olduğunu göstermektedir. İst. Univ. K. Fars. yaz. 1arında 869
No. da kayıtlı “ Câvidân” nüshası, aynı yazıyladır ve “ ^ N l v t£ll f

^ *M <y» J jV i Çşi'j j - f t J jIjI (J J-^âiîl ” tetimme ve târihini

ihtiva etmektedir (2 3 0 . b ). Bu da, bu “ nüshasının mütercimin

elyazısı olduğunu gösteren dîğer bir delildir.

Tercemede “ Dîbâce” , 6. a ya kadar devâm etmekte, 6. a da 1. bab,


j l j* « \ <—-Jüs Jj® j . . . <5ıl o

. . . liJLJijl 4jA-.*S” j j j ( 1 ) diye başlamaktadır.


HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALO ĞU 147

Bu terceme, altı “ IjîjI” sözüyle başlıyan ve Gürgân lehçesiyle ya­


zılmış olan, nüshadan değil (920 ve 1046 N o . daki nüshalar), “ j l l p J l
ü-îjS”" Jub (_£ (S Jj ” diye başhyan ve bildiğimiz farsçayla ya­

zılmış olan nüshadan ter cemedir (920 N o . daki nüshanın izâhma ve


1000 N o . daki nüshaya bakınız. K on ya H z. M evlâ n â M üzesi'nde yen i bir
yazması da va rd ır).
Metinde geçen ve Hurûfîler tarafından
kullandan remizler.
.
TAllah t
Hudâ

.
IAllâh >
Hilkat

Allâhu teâlâ Halak’ Allahu Âdama ‘ alâ ŞÜ-


ö 1 o **-
ratihl
'Aleyhissalâm Hak
t J
e ‘Aleyhissalâm
J Hak
'Aleyhissalâm Hak ta'âlâ
c
‘Arş-Nâma-i’ İlâhi
Kıyâmat
‘Arş-Nâma-i’ İlâhi
t
a^- Bist u haşt Rik'at

‘ n Calla ismuh (1009 No.da, bu csJ Risâlat


Temizden sonra “
' amma naıvâ-
‘Alayh’is-salâm
luhû’' dendiğine göre Calla ca- r
lâluhû) Panzdah
Cumu'a
r: Panzdah
<££ Câvidân-Nâma-i’ İlâhî
Şalât
c
L-
t
O Çhârdah O*
JjLrf, Şâhib-ta’ wîl (F a d l)
Çhârdah
Şürat
i Âdem
Şali’ Âllâhu ‘alayhi wa ÂlihI wa
r 1- ’
C
İ9 Fadl sallam

Fadl
/ SI vü du

Ta'âlâ
a | Fadl’ Allah, Fadl-ı İlâh c?
j, Hat
c
L
<= i: Fadl-ı Hudâ Hutüt

Wach
-
C9 Haftdah ■o

Wa’s-salâm
<0 Haftdah <7
Wa’ s-salâm
»• ■ Hadrat r’ j
*-> Yâzddah
c Hadrat .r*
—-

o Hadrat Yâzdah

ı
SC:Hadrat-ı İlâhi (Fa d l) i Zât
HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU 149

Katalogunu yaptığımız kitaplarda bulunmıyan, fakat diğer Hurûfî kitaplarında


rastlanabilecek remizleri de, Millet K . nin manzum eserler kısmında 785 No. da kayıtlı
mecmûadan buraya almayı faydalı bulduk.

: ‘İlm “h* Ka'ba


t
‘Ali 'A n d
t
fi
: ‘Anâsır ‘ İlm
O*-* : cAşâ Kalam
*7
£** : Sâ'at ÜJ Lavh-ı Mahfüz
Leb e Hz. Muhammad
Be ‘ adad-i Mahdı
ö r
Belıışt Mi'râc
lTİ E*
Daraca Mushaf
Cabrâ’Il 44 MahdI
jU- Çunân ki U Mahâsin
Âdem Mlkâ’H
Jr*
Düzah j* Amrad
ili Falak JaS.* Mukatta'a
Falak’ al-Burüc ü Nokta
İsrafil o* İnsan, İnsânI
te
Gılmân lstiwâ
i ü*
0 Allâh p-r- Sabc’ al-Matânl
Harf jJU- Sidrat’ al-Muntahâ
c
Hür cS" KursI
c
£*»>- • Hilkat s* Surat
A>- » Had Sıratı Müstakim
jJI İlâ âhırihî îsm-i A'zam
‘ İzrâ’îl & ‘Arş
Ji* : ü-
'» S : Kalima Şârib

4J : Kıbla 0 Şanzdah
Şeb-i Mi'râc
O5 : K ur’ ân
cuî : Kıyâmat Şaytân

cSı R ik'at o lj Kitâbat


•J ! Dakika Hatt-ı Istiwâ

S - KursI Tab‘
d"
J : Lavh U* W a‘ allama Adam’ al-asmâ
J l : Malak Ij Hawâ (6. b)
150 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Not 1) 124. Sahifede adı geçen Halil RavnakI Bâbâ, İstanbul’ da, SilivTİkapısı
dışında, Sayyid Nızâm’ ad-dln Dergâhının karşısında, caddeye nazır olarak yatmak­
tadır. Baş taşında, Edhemî, yâni dört terkli (Tarak), dolama destarlı Bektâşî tacı
vardır. Kitâhesini aynen yazıyoruz :

<Ü)I (^1 ûİS” I jA

t— [ *& (j I

Jdp- wL*w)l UJ-1 j

a ır j ıı fjijj

dJjlcI jJaI

aİjI d)1-u>- i l i j JjLi

m v

•O—-*

i t (j

Bu ketebeye nazaran Halil RavnakI Bâbâ, hicrî 1267 yılı z’il-ka’ desinin 5. günü
vefat etmiştir.
Elif. Rıfkı, “ Bektaşi Sırrı” adlı eserinde, Halil RavnakI Bâbâ’nın, Yeniçeriliğin
ilgasından sonra Bektaşilik hakkındaki tenkil hareketini müteâkıb, İst.da, Merdiven-
köyü’ndeki Şahkulu Sultan dergâhını uyandırdığını yazıyorsa da bu zâtın hakkında
başka bir bilgi vermiyor (İst. Asır K . Yezirhan, Bekir Efendi Mat. — 1325; s. 147-148).

N ot 2) 47. Sahifede 13. satırdaki L İtjA j l J i (_£İ tarzında dizilen

mısra’ın doğrusu, j İ I m a ıÇ,\ tur. Düzeltilmesini dileriz.


K A T A L O G ’D A K t K İT A P L A R I İS T İN S A H E D E N L E R İN
A L F A B E T İK A D L A R I, İS T İN S Â H E T T İK L E R İ
Y E R L E R , T A R İH L E R İ VE K .D A K İ S.LERİ

1) Abü-Bakr b. Ca'far (1180 H. Ergirikasrı): 116.


2) ‘AH b. Muhammad (1180 H. Ergirikasıı): 92.
3) ‘Alî b. Muhammad (1124 H. İskenderiyye): 130.
4) ‘A lî b. Müsâ (1119 H. İskenderiyye): 76.
5) ‘AE b. Mustafâ (1031 H .): 95.
6) ‘AJİ Sarhânî (845 H .): 72.
7) Almaş b. Husayn b. İlyâs-ı Karabaç (1216, 1214 H .): 71, 97.
8) Bâyazîd b. Mamî Halîfa (1148 H. Ergirikasrı): 61.
9) Ca'fı.r b. Abü-Bakr b. Câ‘far (1176, 1186 H. Ergirikasrı): 55,
56, 116.
10) Husayn b. Ahmad: 106.
11) İbrahim b. Muhtar b. ‘ Alî b. Muhammad H wâca (1256 H.
Ergirikasrı): 96.
12) ‘İsâ b. KamâPad-dîn H wâca (1209, 1200, 1186, ?, Ergirikasrı):
60, 64, 98, 119.
13) Kamâl (1307 H .): 45.
14) Kasım (15 mart 1207): 82.
15) Kasım H wâca: 85.
16) Kutb Muhammad b. Kâzım b. ‘Alî (1215, 1213, 1203 H. Ergiri-
kasn): 89, 103, 105.
17) Muhammad Darvîş (1166 H .): 72.
18) Muhammad b. ‘A lî (1121 H .): 91.
19) Muhammad b. ‘Alı b. Mustafâ (1178 H. Ergirikasrı): 87.
20) Muhammad Kalandar Akçahişarh (1106 H .): 73.
21) Muhammad Darvîş b. Sâlih-ı Akçahişarh (1167. H. Bu zat,
hem adı, hem istinsah târihi bakımından 17 No.daki zattır): 63.
22) Murtadâ-yı Baktâşî (1048 H. Hacıbektaş karyesi): 145.
152 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

23) Murtadâ b. D a 'ıfî Murtadâ (1145): 136.


24) Mustafâ b. Abdâl-i İlâhî Murtadâ (1134 H .): 133.
25) Molla ‘Aloş b. Darvış İbrahim b. Muhtar b. 'A lî b. Muhammad
H wâca (1256 H. Ergirikasrı): 69.
26) Munlâ Darvış: 90.
27) Nabiyy-i FılormavI (986 H .): 79.
28) Ravnakî (1275 H .): 124.
29) Ricâlı Muşâhib Muhammad Bek (1000 H .): 80.
30) Şükrî Muhammad Hâfız (1266 H .): 144.
31) ‘ Umar b. ‘Abd’al-Karım-i Berber (1192 H .): 115.
32) Vachî (992 H.): 58.
33) Zakariyyâ b. Husayn (1195 H .): 101.
ÖNSÖZ’ ÜN “ B İB L İY O G R A F Y A S IN D A O LM A Y A N Y E
“ K A T A L O G ” Ü N H A Z IR L A N M A S IN D A F A Y D A L A N IL A N
KAYNAKLAR

Fadl’Allâh Câvidân-Nâma (İst. Üniv. Farsça Yaz. No. 869).


Fâdılî (Mır) Macmü'a (Konya, Mevlânâ Müzesi, Hanya Mev-
levîhânesi K . No. 612).
99 99
Risâla (İst. Übiv. K .F .Y . No. 1292).
İshâk (Sayyid) Başârat-Nâma (İst. Üniv. K .F .Y . No. 1172).
99 59
Başârat-Nâma (İst. Millet K . A li Emîrî, Manzum
Eserleri No. 943).
Macmü'a İst. Üniv. K .F .Y . No.139.
No. 162.
No. 1132.
No. 1170.
Konya, Mevlânâ Müzesi, 2467.
Şarîf (Mir) Bayan’al-Wâkı' (İst. Üni. K .F .Y . No. 239).
Orhan F. Köprülü Gül Baba (İslâm Ansiklopedisi, c. IY , s. 832-834).
DİZİN

A AnvarI: 99.
Arab: 22.
Abdal: 30.
Aristo: 80.
‘Abd’al-Kâdir-i Balhı (Sayyid): 30.
‘ArşI: 3, 21, 30, 31, 55, 56, 88, 91, 103,
‘Abd’Allâh-ı Bosnavi: 62, 92.
113, 116, 117, 121, 143.
‘Abd’al-Latlf b. Malak: 114.
Asrâr Dada: 30, 121.
‘Abd’al-Macld b. Fariştah ‘ Izz’ addln: 12,
Vvhad’ad-din: 74.
13, 15, 25, 31, 33, 98, 111, 114, 115,
116, 138, 139.
B
‘Abd’ar-Rahmân (Fadl’ a takılan uydur­
ma ad): 2. Badr’ ad-din (Şımavna Kadısı oğlu): 32.
‘Abdul (Isfahan!): 7. Badr’ ad-dîn Sûfıleri: 32.
Abu’I-Hasan (Sayyid): 5, 14, 15, 24, 62, Bahâ’ ad-din: 14, 23.
70, 92, 93, 94, 97, 100, 102, 138. Bahâ’ ad-dın (Fadl’ın babası): 4.
Abu’I-Hayy: 16. Bahâ’Allâh: 26.
Abü-Muslim: 86. Bahâ’Üer: 26.
Abü-Sa'id Abu’I-Hayr: 62. BâkI: 62.
Adam (Peygamber): 19. Bakir Kamü-zâda ‘Abd’al-Calil: 62.
Afdal’ ad-dîn-i Kaşı: 74, 80. Baktâş (Hâcl): 27, 28, 32, 78, 121, 123,145.
Agboga ( ‘A liyy’al-A'Iâ’nm kölesi): 23. BaktâşI, Baktâşiler: 27, 28, 29, 30, 32,
Adud’ad-dîn (Fadl’m kızkardeşinin oğlu): 33, 99.
27.
Bâlî Sultân (Balım): 29.
Ahmad Dâ‘ı: 120.
BarkI: 29.
Ahmad Hıdır: 25.
Bâyazld: 14, 100, 114, 130.
Ahmad Lor: 2, 16, 26, 27, 50.
Bâyazid (KâdI): 8.
Alımad Muhtar (Hz. Peygamber): 13'7.
Bâtmiyya, Bâtmıler, BâtınDik: 5, 6, 16,
Akyazılı îbrâhlm-i tâni: 25, 30, 32.
17, 24.
‘Alavîlik, ‘Alavıler: 28, 32.
Bibi-’i Fâtihat’al-Kitâb 23, 50.
‘A li (b. Abü-Tâlib): 4, 19, 20, 52, 54,
Bibi-’i ‘ Îlm’ al-Kitâb: 9, 81.
64, 84, 86, 93, 119, 121, 131, 137.
Bibi-’ i Umm’ al-Kitâb: 9, 23, 50, 81.
‘Ali: 120.
Bibi-’i Ümm’al-Kurâ: 9, 81.
‘Ali: 90.
‘A li (Darvîş): 14, 23, 104. Browne: 8.
‘A li (Sayyid Sultân): 30.
C -Ç
‘A li (Zayn’ ad-din-i Vazır. Şayh): 80.
‘A li b. Muhammad Husayn: 59. Ca'far: 31.
‘A lî Fânî: 47, 79. Ca'far (Mazhab-i Ca'far): 21.
‘A liyy-i Dâmagânl: 15, 85. Calâl (Burücurd’lü): 7.
‘A liyy-i GiylânI: 23. Calâl’addln (Fadl’a takılan uydurma ad): 2
‘A liyy-i HamadânI (Sayyid): 74. Calâl Bek (MIr-i ‘Alam): 30.
‘A liyy-i Kayvân (Amir): 23. CâmI: 74, 120.
156 HURÛFÎLİK METİNLERİ KATALOĞU

Câvîdı ‘Alî: 14, 25, 51, 65, 66, 87, 88, 89, G
99, 100, 103, 104.
Gıyât’ ad-dîn Muhammad b. Husayn b.
Clement Huart: 1, 140.
Muhammad’ al-Astarâbâdı: 2, 12, 15,
Cihân-Şâh (Karalcoyunlu): 27, 50.
22, 23, 24, 27, 50, 56, 97, 104.
Çhârdah Ma'şüm-ı Pâk: 137.
Çhâr Yâr (Fadl’ ın dört halifesi): 103. Gül Bâbâ (Mitâli’ye bk.).
Guvâhî: 120.

D
H
Danyâl: 16.
Darvîşân-ı Halâl-hor-o Râst-gü (Hurü- Habîb’AIlâh (Amîr): 9, 62, 81.
filer): 12. Haftâd-o do tan (Şahıdân): 137.
Haftdah ICamar-basta: 137.
Daşt’li (Raşt ?) biri: 7.
Haşan’ al-'Askarı (îmâm): 19, 20, 84.
Din-i İtnâ-'Aşarî: 104.
Hâfız-ı Şlrâzı: 13, 62.
Dizgi: 135.
Hamd’Allâh-ı Mustavfı: 16.
Duvâzdah İmâm: 58.
Hâmidı: 29.
H wandgâr (Hâtûn Bibi): 9, 52, 59, 81.
E Hamza bek: 14, 25, 51, 77, 88, 99, 100, 101,
102, 103.
Eflâtün: 80.
Haşan (Astarâbâd’lı): 1.
Ehl-i Sunnat: 22, 26.
Haşan (Fadl’ın atası): 4.
E lif Rıfkı: 150.
Haşan (IJwâca Hafız): 14, 70, 100.
E ’imma-i İtnâ-'Aşar: 78.
Haşan (Musâfir? Fadl’ın şeyhi): 6.
Haşan (Sayyid): 8.
F
Haşan (Şayh): 133.
Haşan b. Haydar: 14, 100, 112.
Fahr’ ad-din: 7.
Hasan-ı Bışri: 70.
Fahr’ad-dm-i ‘Acami: 28.
Hasan-ı Dâmgânî: 15, 85.
Fahr’ ad-dm-i Kazvlnı: 28.
Hasan-ı Haydarı: 23.
Fahr’ad-din-i Râzî: 80, 97.
Hasan-ı Yazdcurdl: 23.
Fahri Bilge: 10.
Hawâ: 18.
Fahrî (Husayn Fahr’ ad-dm Dada): 31.
Haşan Tahsin: 115.
Fadl’AHâh-ı Hurüfı: (Birçok yerde).
H âtifî ‘Abd’Allâh: 120.
Fadl’Allah (Horasâıı’h): 7.
HatâyI: 120.
Fâdılî (Mir): 4, 11, 14, 15, 25, 33, 91, 92,
Hızkıyâl: 16.
99, 100, 107.
Hristiyanlar: 20.
Fâ’ık Raşîd Onat: 12.
Hidâyat b. Nâşır’ ad-dln ‘A li Ilalll’al-
Fariştah oğlı ‘İzz’ ad-dın ( ‘Abd’al-Macld
Bagdâdı: 81.
b. Fariştah ‘İzz’ad-dm’ e bk.). Hukamâ: 24, 80.
Fâtıma (Mahdüma-’ i Bozorg. Fadl’ın kızı): HurüfDik, HurûfHer: Birçok yerde.
9, 81. Husâm’ad-dîn-i Yazdcurdl: 7, 14.
Fathi: 120. Husayn: 7.
Fâtih (II. Sullân Muhammad): 29. Husayn (îmâm. b. ‘A lı): 8, 69.
FirdavsI: 120. Husayn (Sayyid): 135.
Fudülî: 120. Husayn b. Manşür’il-Hallâc: 16.
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 157

Husayn Kcyâ b. Tâkıb: 14, 70, 100. Kaygusuz: 30.


Husayn Ğâzî: 14, 100. Kutb’ad-dîn-i Şlrâzl: 81.
Küçük Abdal: 25.
I-İ
M
Işık, Işıklar (Hurüfllere verilen ad): 30, 32.
İbn ‘Arabi: 17. Macd’ad-dîn: 14, 15, 70, 100.
İbn Sînâ: 80. Mağribi: 74, 128.
İbrahim (Oğlanlarşayhi): 28. MahdI: 7, 18, 19, 20, 84, 85, 131.
İbrâhîm-i Şirvânî (Şayh): 8, 135. Mahdüm-zâda (Fadl’m kızı): 2, 9, 14,
imamlar: 54. 27, 57, 59, 81, 134.
İmâmiyya: 80, 97. Mahmüd: 14, 15, 70.
‘Irâkl: 74. Malımüd(-ı Matrüd): 22.
‘İsâ (Peygamber): 19, 20. Mahmüd Pâşâ (Vezir): 29.
‘İsa’Allâh: 9, 57, 59, 81. Mahmüd-ı Râşânî: 23.
‘ İsa b. Kamâl’ad-dm H wâca: 31, 99. Mahşarî: 77, 123.
‘ İsâ Hallfa: 32. Manşür (Şah): 7.
‘Isâ-yı Bitlisi: 14. Mârânşâh (Mîrauşâh’a bk.).
İshâk (Mır. Astarâbâdı): 1, 3, 4, 5, 12, 14, Ma’rüf: 27.
15, 20, 23, 24, 27, 60, 61, 67, 68, 70, Maslh ( ‘İsâ P.): 18, 20.
83, 86, 90, 93, 96, 97, 98, 99, 100. Masih’Allâh: 9, 81.
Ismâ'Uiyya: 80. Masîhî: 120.
Işkurt Muhammad Dada: 4, 9, 14, 25, 26, Mawlânâ (Calâl’ ad-dln): 5, 62, 80, 83, 86,
50, 62, 79, 88, 97. 113, 120.
İşrâkller: 80. Melâmi-HamzavI: 30, 31.
‘ İzzî: 120. Mevlevi, Mevlevîlik, Mevlevîler: 29, 31,
121.
Muhiti: 3, 25, 88, 103, 112, 113, 120.
K
Mihrâbı (İbrahim Bâbâ): 30.
KalandarI: 30. Mlranşâh: 8, 26.
Kalîm’Allâh (Kalâm’Allâh): 9, 23, 50, 81. Mitâli: 5, 25, 30, 77, 78, 96, 120, 122, 123.
ICamâl’ad-dln: 5. Muhammad (Hz. P. S. M): 5, 7, 20, 83, 97.
Kamâl’ad-dın-i HâşimI: 9, 14, 15, 24, 85, Muhammad’al-YamânI (Fadl’ın ecdâdın­
103. dan): 5.
Kamâl’ad-dln-i Hâşimiyy-i IşfahânI: 15, Muhammad b. ‘Aliyy-i Kazvlnl: 81.
70, 81, 100, 104, 136. Muhammad Dada (Agâ-zâda): 31.
Muhammad Mîrzâ (Dast-Borlda): 14, 25,
Kamâl’ad-dın-i Rûmî: 103.
51, 99, 100.
Kamâl’al-Kaytâg (Kamâl’ ad-dln-i HâşimI
Muhammad-i Nâyınl: 14, 23.
?): 24, 100, 103.
Muhammad-i Tlr-gar: 14, 23.
Kan'ân Bey (K an‘ân-ı R ıfâ'î): 45, 49, 51, Muhyî’d-dln Abdâl: 25, 29.
56, 62, 71, 73, 74, 75, 79, 82, 83, 85, Mukîmi: 113.
89, 90, 98, 100, 106, 111, 112, 123. Murtadâ ( ‘A lî): 94.
Karakoyunlular: 50. Murtadâ ( ‘Alam’ al-Hüdâ): 97.
Kâsım’al-Anvâr-ı Tabrizı: 16, 27, 74. Murtadâ (Darvîş): 25, 59, 144, 145.
Kasiml: 25. Müsâ P.: 83.
158 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

Musâfir (Darvîş): 7. Rıza Tevfık Dr.: 1.


Müsaviler: 20. Rüh’Allâh: 9, 81.
Mustafâ Işık: 32. Rühl-’ i BagdâdI: 22, 30.
Muzaffar (Sayyid): 14. Ruvâküer: 80.
Müfid (Şayh): 80.
S
N Sa'd’ad-dîn Hamüya: 85, 131.
Na'im î (Fadl’ın mahlası): 13, 62, 74, 88. Sâdık Keyâ Dr.: 1.
Nâşır-ı Hosrav: 80. Sa'dı(-i Şırâzî): 13, 74.
Nayınlı biri: 7. Sâdık: 120.
Nasıml ‘ Imâd’ad-dln: 5, 9, 10, 14, 21, Sadr’ ad-din-i KunavI: 81.
23, 24, 25, 28, 33, 53, 55, 74, 94, 96, Sadr-ı Dıyâ: 23.
100, 111, 120, 131, 132. Sahi: 86.
Nizami (Şâh Dâ‘ı): 74. Sâ’ ib: 99.
Nizami Macd’ ad-dîn Abu’n-Naşr: 74. Sakkâ-yı Sâhib-Bayân: 120.
N i‘mat’Allâh-ı Yalı (Şâh): 74, 81. Salâm’Allah (Am ir): 9, 23.
Niyâzi: 120. Salâm’ Allâh (Fadl’m büyük kız kardeşi):
Nızâm’ ad-dın: 150. 8, 50, 81.
NukavHik: 22. Salmân: 74.
Nür’Allah (Mır. Fadl’m kızının oğlu): 2, Sarı Bâbâ (San Saltuk?): 32.
9, 23, 27, 50, 56, 59, 62, 81, 104, 134. Sarı Saltuk: 32.
Nür-Bahş (Muhammad): 131. Sayfı (Nizâm oğlı): 120.
Nür-Bahşiyya: 131. Sayyid (Nasîml): 102.
Nuşrat (Fadl’ın kızı): 9, 59, 81. Sayyid Şarif-i Gurgâm: 8.
Sâyın’ ad-dîn 'A liyy-i IşfahânI: 16.
O Selçuklular: 11.
SımâvI Tâ’ifası: 32.
Ondört Ma'şüm: 99, 138. Simav şeyhi (Badr’ ad-dîn): 32.
Onıki tmâm: 138. Siyâhî Dada: 31.
Onyedi Kemer-beste: 38. Sulaymân: 14, 100.
Otman Bâbâ: 25, 29. Sulaymân (Kânünı): 29.
Otman Hallfa: 32. Sulaymân P.: 5.
Osmanoğullan: 28, 29, 31. Sünnilik: 20.
Otmân Hallfa: 32.
ş
P
Şâh-ı Nacaf (Hz. ‘A li): 145.
Panâhı: 95, 96. Şahkulu Sultan: 150.
Şâhruh: 2, 50, 56.
R Şâh Şucâ‘ ( ‘İzz’ ad-dîn): 13.
R a fH : 11, 21, 25, 28, 93 95, 100, 105. Şams’ ad-dln: 114.
Rahmat’ Allâh: 59, 73, 120. Şams’ ad-dîn ‘Abd’ar-Rahmân’ as-Sahâvl: 2
Râ’if Yelkenci: 9, 12. Şaraf’ ad-dln-i Yazdî: 65.
RavnakI: 124, 150. Şarîf (Mir. Sayyid): 1, 4, 7, 9, 14, 20, 24,
Rıdâkulı Han Hidâyat: 2. 28, 33, 62, 65, 74, 78, 79, 106, 127,
Ritter H. Prof.: 1. 129, 131.
HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU 159

Şayh I l wâca (Şâhib-Şadr): 6.


Şı‘a: 20, 22, 26.
Şihâb’ ad-din Fadl’Allâh (Fadl’m adı): 4, Vach’Allâh: 9, 81.
10, 52, 53. Vachı: 14, 58, 94.
Şihâb’ ad-dln-i Maktul: 80.
Vahdati: 120.
Şimr: 8, 54, 69.
VîrânI: 30.
Şirvânı: 120.

Tâc-ı Giylânî (Pir): 131.


Tâc’ad-dln BayhakI: 14, 15, 85. Yamlnl: 25, 29.
Takıyy’ ad-din Muhammad b. Mu'în’ ad­ Yazld: 8, 54, 69.
dın: 2.
Yuhannâ: 16.
Tavfîk (Ney-zen): 30.
Yünân Filozofları: 24, 80.
Temürleng: 2, 13, 54, 56.
Tavakkul b. Dârâ: 14, 70, 100. Yûsuf: 27.
Tohtamış Hân: 13. Yûsuf: 121.
TufaylI: 120. Yüsuf-ı Sına-çâk: 29.
U-Ü
Ulug Bik: 27.
Üvays (Cılayırh Haşan oğlu. Sultan): 6..
13, 15, 85. Zakariyyâ (Vezir): 6.

M EKÂN A D LA R I

A D
Ahyolu: 32.
Dâkân: 2.
Akçahışâr: 31, 63. Damgan: 7.
Alınca, Alıncak: 8, 10, 11, 26, 62, 99.
Denizli: 32.
Âmul: 128.
Anadolu: 19, 25, 27, 28, 31.
Ankara: 28. E
Astarâbâd: 1, 4, 5, 8, 9, 11, 62, 120.
Edirne: 29.
B Ergirikasn: 31, 49, 60, 61, 84, 87, 92, 96,
97, 98, 103, 105, 119, 120, 121.
Bağdâd: 23, 30, 80.
Eskişehir: 32.
Bâküya (Bâkü): 7, 8, 14, 59.
Bavnöt: 2.
Bitlis: 23. F
Burûcurd: 14.
Budun: 78. Filibe: 32.
160 HURÛFÎLİK METİNLERİ K ATALOĞU

G S

Giylân: 7, 97. Sebzvâr: 97.


Gürgân: 1, 12, 13, 14, 56, 59, 97, 101, 103. Senceriyye kal’ası: 26.
Seyyidgazi: 32.
H Sivas: 32.
Haleb: 28. Sofya: 20, 21.
Hwâıezm: 5, 6. Sogand: 85.
Hatun ili: 32. Soulı: 132.
Harât: 16, 27, 128.
Horasan: 4, 15, 85, 97.
Ş
Hozistân: 135.
Şamahı: 8.
I.t Şiraz: 7.
Şirvan: 8, 54, 69.
Isfahan: 4, 6, 7, 23.
İran: 13, 17, 22, 25, 26, 27, 32.
T
İskenderiye: 31, 76, 96, 130.
İstanbul: 31. Tatarpazarcığı: 32.
Tabrız: 1, 6, 7, 9, 13, 50.
K Tehrân: 1.
Karadeniz kıyılan: 28. Tire: 31, 121.
Karbalâ: 8, 69, 121. Tokcı (Tohcı): 6, 7.
Türk illeri: 26.
M Türk-i Şâhân: 135.

Mâzandarân: 23.
Mandis köyü: 32. U
Maşhad: 2.
Umur obası köyü: 32.
Mışır: 31, 32.

N V
Nacaf: 54.
Varna: 32.
Nişâbür: 86.
Vatikan: 11.
P
Y
Preveze: 28, 105.
Yanya: 132.
R
Yenicevardar: 29.
Rüm ehli (Anadollular): 23. Yemen: 5.
Rumeli: 27, 28, 31, 32. Yezd: 6.
I

k,
İ s tiv a - N âm e. A li E m îrî K . F a rsç a, N o. 269. 1. a ıluki k a y ıt
(H u rû fîlik M etin leri K a ta lo g u ; s. 49 - 50).
II

C â v id â n -N â m e . Ali Emîrî K. Farsça, No. 920. İlk iki y a p rağ ı


(Hurufilik Metinleri K atalogu; s. 56 - 59).
III

Son s a y fa la n
i
IV

F a d l’ın D îvânı. \. I.. |. \„ Sull B a )ljıarjl


(Hurufîlik M etinleri K atalogu; s. 60 - 61).
Mîr Ş e rîf’in “ B e y â n ’ül -Y â k ı’,,ımn son sayfası, A. E. K. F. No. 1027
(H. M. K. s. 79 - 82).
1

“ B e y ân ’ü l - V â k i’,,d a 61. b d e k i şecere


(H . M. K . s. 81 - 82).
VIII

? T - ! —

i • 4 i.
*» :
•s V
. - i . ' k ■. t ..» ■
. î m
- « r.

V .; , ! < > -■ ; ■ f :
t
, V . V V . • $ . y

— v-' .V -’î >1 cf- -i ^ . İ ‘5 - ?

den iki sayfa, A. E. K. F. No. 1043


- * " * .

V J

(H. M. K. s. 98 - 100).
V *

V. 4
"i* i *# ■î \ * - 5 ■ ■*-! ■1 '*
J l .* ■" i . U *. t î-
;J * A ' ■ f 4 * \.
S 4 v ^ .] ■" ..*■, 1 î - .V - V j
^ " w - f \ ->< - »' *■ * • 'i
“ Salât - N âm e,,

. j V * --» ‘ e< A -■ H ■*- ^


■*.*2 .J: *-a*
» ..j
1 X V 2
İ.-1
- r>
î i -* *â ^ Jr 'A
İ İ ^ * ? ’* ^ ^ ^
' ■
’-
y ■? .■ *4 r
•* 1 : '1

.* ■ ‘ l y
; ^ s '

■ ? -
- - i

ı . ?
- 4

? ?
X

ı
*

\ î
**, ■’A
i- Ö *> ^ ■* ' > V J ■ ' . v . 1 . ' 3

■ -y > ) ■ ■ * * r ; 2

*î . s
* *■ A * ■■* , J
~ *

*.
S

« * < . î
! f - %

r
■ v
I t „ *■. j ‘ K i j - *
N esim i D ivanı* son sayfası, İs t. Ü n iv . K , Farsça Y a z .
(H . M. K . s. 131 - 133).
Câvidân tercemesi Dürr-i Y etîm . Mütercimin elyazısı 33. b - 34. a; K o n y a ,
Mevlânâ Müzesi, A bdûlbâki Gölpınarlı K. (H. M. K. s. 144 - 147)
XI

Aynı Eser; 41. b - 42.


XII

-J '
i ;V . i ' - ; ' -sv;-
A ^ :

\ . ■: 'i • *ı " y ' * ' *


U v l. ' >> b j y j - .'- • ■s • ; . -•;■
;..-3 l V. ' . " *° ■*•; ' ’- ' h ' i
■? •> - -J
V *VJr *)■ 4
W ^ V - V
M
-S ■■■ î
■ f ı.
1. ! ■'<

*3 :

İH
5 ' , -“3 *
- \-r
■<ıy,

Ayni; 43. b - 44.


-:r

• ^
;■ ’ v N* - a V S 4.'’ -
*v, ■ H T?
J
• V ’
3 Â ■’ *ı -s' ' yS - V ;; "i ■■>' ■ *i ; ■!
o j.'
^ î > <r * •«)
.4 - \ ^V* S :■,] \ " ■ î -l : :
S i l i l i 4
*t'
' «<*
■■ . *» s ^iU ı% A*'v« .
'MğMsğSii ■* 1
• * 1 -' •n
-A
<
1$ ' ■ 1
"4* »İh
>■• s ■^i
u . :
A ’- 'j :4
* ?- *
of,] 'S-
XIII
XIV

t.îjfc V~* -T T- ' İ A u ' ‘ 'İ : V ’ İ


-h :e ■■;. M =îir- V;- -f
"i'ıİt ı i ' ' ’<■ ''ı ...i .-1 - w
î i ^ î . V " ; V ' - • • *V ’}

■ ; ? n ' '' 41

; - u

"•X
w ‘
'i! V

- ■ t W ■’ - j y i ' v o
- 4 - * 1: ■ / j.

.'•.-•■i.

Ayni; 103. a - 104.


v -v '« ^ .
i . V 3
■ <,
—•o - - J v .
** < v * : : 5 ' î
■n’ * ) . •: -Ş. < ••■*■\ -4 - -J ■-*>
• ^ ı -1 ■*•■■ <■» .
J V *1 ■c ^

m\
>Cı '
1 V
*\ g H'■ M-f* N- H' İ ■.-A •’%
: ' X , *.

^ ^ m 9 İS m l9

' $A' ^ î i
, .• • " '- 'O ■
V V l ■■», -J ■
- ı : ’■ ; i
' f ; ; ' '

■ v « •* Â - ; ;
i t o f c i î
V . t- ■r 5K<
1
.,o . y \ İTİ '' K -o
■ 1 * *' ■<• - o '4 ^ ^ ^ Jr9S>
•i 3A- _) ** *> w * \ i
■W :M
V
i- -i * 1
V -' : S
• - A /\ '
j
1 1 1 1 Ş '> <

;
i
XV

Câvidân, Türkçeye çeviren Devriş M u rta zâ ’nın elyazısı Câvîdân metninin ilk ik i
sayfası, İst. Üniv. K. Y, No. 869 (H. M. K. s. 146).
XVI

'■ ' v . \ .

İ İ İ M H B I N

Sori sayfası

You might also like