You are on page 1of 956

FİMOZİS

Yrd. Doç. Dr. Habib AKBULUT


BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
FİMOZİS

Sünnet derisinin (prepisyum) glanüler sulkusun arkasına sıyrılamamasıdır.


(Glans penis ve preüsyum arasındaki yapışıklıklar + prepüsyal çemberin dar olması)

 1 yaşına kadar fizyolojik fimozis %50

 3 yaşında fizyolojik fimozis %10


FİZYOLOJİK
16-18 y %1

FİMOZİS
 Patolojik fimozis: iyatrojenik, BXO.., SÜNNET PATOLOJİK

 Fizyolojik fimozis;rekürren İYE varsa; SÜNNET


FİMOZİS
FİMOZİS

• Fimozis tedavi endikasyonları:


Tekrarlayan üriner enfeksiyonlar ve balanopostit
İdrar yaparken sünnet derisinin balonlaşması?
Patolojik (sekonder) fimozis

Medikal tedavi: Kortikosteroid kremler


Cerrahi tedavi: Sünnet
• Elektif sünnet: 2-5 yaş arası önerilmez..

• Penis kanseri riski anlamlı azalır.

• İnfant döneminde sünnet, İYE riskini 12 kat azaltır..

• Sünnet ile, CYBH riski azalır.


PARAFİMOZİS

Aşırı dar bir prepüsyumun glans penisin


arkasına glanüler sulcusa çekilmesi

Penis şaftında sıkışma ve ödem


(kanlanmada bozulma, glansta nekroz)
PARAFİMOZİS

TEDAVİ YÖNTEMLERİ:

1. Ödemli dokuya elle kompresyon ve sünnet


derisinin glansın üstüne çekilmesi
•Prepüsyuma 5 dk buz uygulaması
•1-2 saat toz şeker uygulaması

1. Dar bantın altına hiyalüronidaz enjeksiyonu

2. Dorsal insizyon

3. Sünnet
SÜNNET

 6000 yıllık geçmiş

 Prepüsyum glanstan tam olarak yapışıklıklardan sıyrılarak ayrılmalı


(Hipospadias?)

 Amaç: glansı ortaya çıkarmak için yeterince prepüsyumu çıkarmak


 Balonopostit
 Fimozis
 Balanitis kserotika obliterans Engellemek!!!
 Parafimozis
SÜNNET
 Rölatif ve Kesin Kontrendikasyonları
 Hipospadias
 Epispadias
 Penil kurvatür
 Akut balanopostit
 Gömük penis

 Sünnet Yöntemleri Lazer, elektrokoter, termokoter


 Dorsal slit
 Özel sünnet klempleri (Gomco, Mogen vs)
 Açık Cerrahi yöntemler Kanama (%0.1)
 Slit + Eksizyon Yara enfeksiyonu
Fazla deri kesilmesi (kordi, deviasyon,
 Sleeve metodu
torsiyon
Meatal stenoz
TEŞEKKÜRLER
HİPOSPADİAS - EPİSPADİAS
Yrd. Doç. Dr. Habib AKBULUT
BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
HİPOSPADİAS
• Üretranın gelişimindeki
yetersizlik sonucu üretral
açıklığın (meatus) olması
gereken yerden daha
aşağıda (proksimalde) ve
ventralde olması.
HİPOSPADİAS
• Ventral kurvatür hali
(chordee) mevcut
• Sünnet derisinin
ventralde eksikliği
izlenir
• %0.3 insidans
SINIFLAMA
HİPOSPADİAS
HİPOSPADİAS
HİPOSPADİAS
HİPOSPADİAS
HİPOSPADİAS
ETYOLOJİ
• Pek çoğunda sebep bilinmiyor
• Düşük doğum ağırlığı, erken doğum, gebelikte
hipertansiyon, annede şişmanlık, diyabet
• Gebelikte plasental yetmezliğin saptanması
• 24 yaşından önce veya 40 yaşından sonraki
gebeliklerde risk artmıştır
ETYOLOJİ
• Genetik sebepler
• Aile bireylerin de varsa risk artar

• Endokrin bozukluklar
• Androjen metabolizması bozuklukları

• Genetik sendromlar
• WAGR Sendromu, Opitz-G send, hand-foot-genital send, Smith-Lemni-Opitz Send, Wolf-Hirchhorn Send

• Çevresel faktörler (endokrin bozuculara) maruz kalma


• Doğal yada sentetik östrojen
• Antiandrojenik etki gösteren maddeler
• Endüstriyel ürün ve gıdalar
• Gebelikte progesteron kullanımı
EŞLİK EDEN ANOMALİLER
• İnmemiş testis %8-9(proksimal hipospadias da %32)
• Herni veya hidrosel %9-16
• Genişlemiş Prostatik Utrikul
• Intersex anomalileri
• Palpe edilemeyen testis + proksimal hipos : %50
• Mikst-Gonodal disgenezis
• Ovo-testiküler bozukluk
• Testiküler disgenezis

• Mikropenis
SEMPTOMLAR
• Asemptomatik
• İdrar yaparken zorlanma
• İdrar akımının ince olması
• Karşıya işeyememe
TANI
• İnspeksiyon
• Defektli prepisyum
• Glandüler tilt
• Ventral kurvatür (chordee)
• Penis cildinde rotasyon, raphede sapma

• Fizik muayene
• Eşlik eden anomalilerde ek testler
• Testislerin bilateral palpe edilemediği veya genital belirsizlik durumunun
izlendiği ağır hipospadiaslı olgularda karyotip analizi ile genetik inceleme
ve detaylı endokrinolojik değerlendirme yapılmalıdır.
TEDAVİ

• Cerrahi (6 ay-18 ay)

• 300 den fazla yöntem bildirilmiş


EPİSPADİAS
• Üretranın açılması gereken
yerden yukarıya (dorsale)
açılmasıdır.
• Erkeklerde 1/117.000
• Kızlarda 1/480.000
EPİSPADİAS
• Erkeklerde üretranın açılma yerine göre sınıflandırılır
1. Balanik veya Glandüler tip: En hafif şekli olup,en nadir görülen tipi.
İdrar kontrolü tamdır
2. Penil tip: Üretral mea, koronal sulcus ile simfizis pubis arasında. %50
sinde simfizis pubis açık, %75’inde idrar kontrolü yok
3. Penopubik tip: karın ön duvarı defektine bağlı olarak mesane
ekstrofisi ile birlikte olan tip. İdrar kontrolü yoktur.
EPİSPADİAS
EPİSPADİAS
Tanı
• Anamnez
– İdrar kontrolü? Geçirilmiş ameliyat?

• Fizik muayene
– Penisin görünümü, Üretral meanın açılma yerinin görülmesi

• Görüntüleme
– USG: birlikte olabilecek üriner anomalilerin tespiti
– DÜSG: kemik patolojileri (ayrık simfizis pubis)
– VCUG: VUR varlığı?
Eşlik edebilen anomaliler
• Renal agenezi
• Renal ektopi
• Üreterovezikal obstrüksiyon
• Vezikoüreteral reflü (VUR)
TEŞEKKÜRLER
HİDROSEL
YRD. DOÇ. DR. HABİB AKBULUT
BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
HİDROSEL
Tunika vajinalisin parietal ve viseral yaprakları arasında normalden fazla sıvı bulunmasıdır
Normalde 1-3 ml sıvı bulunur.
Hidrosel termde doğan bebeklerde % 1-3
Prematür doğanlarda 3 kat fazla görülür
Erişkinlerde görülme sıkılığı %1 dir.
Primer (konjenital ) hidrosel: Prosessus vajinalisin
normal zamanında kapanmaması sonucunda gelişir. Bebeklerde
görülen bu hidrosellere kominikan hidrosel (potent prosessus vajinalis)
denilmektedir.

Sekonder (edinsel) hidrosel: Epididimit, orşit,


travma, tümör, radyoterapi, varikoselektomi, herniorafi sonrası oluşan
hidrosel tipidir.

İdiyopatik hidrosel: Daha çok erişkinlerde görülen


nedeni bilinmeyen hidrosellerdir
Risk Faktöri
Prematürelik
Enfeksiyonlar (Epididimit, orşit gibi)
Travmalar
Testis tümörleri
Radyoterapi
Varikoselektomi ve herniorafi gibi bölgede yapılan ameliyatlar
SEMPTOMLAR
Scrotumda şişlik: Şişlik diğer skrotuma göre
hafif derecede olabildiği gibi dev boyutlara da
ulaşabiir. Özellikle bilateral olanlarda şişlik
nedeniyle penis gömük kalabilir.
Ağrı: Ağrı skrotum ve kasıklarda hissedilir.
Genelde şiddetli değildir. Bazı kişilerde hiç ağrı
olmayabilir
BULGULAR
Palpasyonda şişkinliğin boyutlarında değişiklik olmamalıdır.
Şişlik içerinde testis palpe edilmemelidir. Testis palpe ediliyorsa şişliğin nedeni (kordon kisti,
skrotal herni gibi).
Şişliğin boynu olarak tanımlanan üst kısmı incelmelidir. Bu duruma “kesenin boynuna
ulaşılabiliyor” diye tabir edilir. Fıtıklarda kesenin boynuna ulaşılamaz.
Eski bir metod olarak şişliğe el feneri yakından tutulursa, şişliğin içinin saydamsı olduğu görülür.
Bu yönteme translüminasyon ile muayene denir
Hidrosel
Tanı
Fizik muayene
◦ transillüminasyon

USG
Ayırıcı Tanısı
Kasık fıtıkları
Kordon kisti
Spermatosel ve epididim kistleri
Testis tümörü
Epididimit ve orşit
Skrotal ödem
Tedavi

CERRAHİ

ASPİRASYON ve SKLEROTERAPİ: %33-%75 Çocukta kontrendike


TEŞEKKÜRLER …
İNMEMİŞ TESTİS
Yrd. Doç. Dr. Habib AKBULUT
BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
Anatomi

 Simfizis pubisten ve penis her iki yanına uznan kese


yapısında bir organ
 Dıştan içe doğru katları:
 Cilt
 Dartos kası (skrotumun kasılıp gevşemesinden sorumlu)
 Fasya spermatika eksterna
 Kremasterik fasya
 Fasya spermatika interna
 Tunica vajinalis
 Viseral
 pariyetal
KRIPTORŞIDIZM Kryptos: gizli,saklı
Orchis: testis

 Bir yada her iki testis skrotum dışında lokalizedir

İnmemiş Testis: Testisin tek yada iki taraflı olarak skrotum dışında, normal iniş
yolu üzerinde herhangi bir yerde bulunmasıdır
Ektopik Testis: testisin tek yada iki taraflı olarak normal iniş yolu dışında
herhangi bir yerde bulunmasıdır.
İnmemiş testis:
Etyoloji

 Testisin anatomik inişi 3 basamakla


gerçekleşir
1. Testisin internal inguinal halkaya
transabdominal migrasyonu (5.hafta)
2. Porsesus vajinalis ve inguinal kanalın
gelişimi (3.ay)
3. Testisin skrotuma trans inguinal girişi (24-
28. haftalar)
Inmemiş testis: Etyoloji 2

 Gubernakulum anomalileri
 Intrensek testiküler defekt
 Gonadotropik hormon stimülasyonundaki yetersizlik
 Mekanik faktörler
 Spermatik damarların veya vas deferensin kısa oluşu
 Inguinal kanalın dar oluşu veya atrezisi
 Kremaster kasının atrofisi veya hipertrofisi
İnmemiş testis

 İnsidansı:
 Prematürlerde %30
 Termde %3.4
 1 yaşında %0.8
 Erişkinde %0.8

 Sağ %70 sol %30 bil:%10-25


Ektopik testis

 Lokalizasyonları
 Superfisyal inguinal (en sık)
 Denis-Browne poşu( scarpa fas – eks obl fas)

 Perineal
 Femoral
 Transvers
 Pelvik
İnmemiş testis

 Lokalizasyon
 Prepubik (en sık)
 İnguinal
 Abdominal
Semptom ve bulgular

 Skrotum içinde testisin bir yada iki taraflı bulunmaması


 Ipsilateral atrofik skrotum
 infertilite
Tanı

 Muayene
• Palpabl
• Non-palpabl

 USG

 MRI, BT (YERİ YOK)

 Laparoskopi (non-palpabl)
İntraabdominal Testis
Komplikasyonlar

 Kanser gelişme riski (3-14) kat fazladır

 Testis torsiyonu
 İnguinal herni: %25’inde mevcut
 İnfertilite
İnmemiş Testis

 Genitoüriner sistemin en sık Anomalisi


 Doğum sonrası ilk 3-4 ay spontan iniş görülebilir. 6 aydan sonra iniş beklenmez
 Tanısı Fizik Muayene ile konur
• Palpabl, non-palpabl, ektopik, retraktil, sliding testis
Risk faktörleri

 Prematürite
 Düşük doğum ağırlığı
 Intrauterin gelişme geriliği
 Plasental ve maternal faktörler
 Gebelikte hormonal ilaç kullanımı
 Gestasyonel Diabet
 Sigara
LABORATUVAR

 İnmemiş testise özel laboratuvar testi yoktur


 Bilateral palpe edilemeyen testisli hastalarda gonadotopin stimulasyon testi yapılmaktadır
(HCG stimülasyon testi)
Görüntüleme

 ultrasonografi
 bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans

 ¨Palpe edilemeyen testislerde günümüzdeki yaklaşım laparoskopik değerlendirmedir¨


Ayırıcı Tanısı

 ektopik testis
 retraktil testis,
 atrofik testis dikkate alınmalıdır
Tedavi

 Medikal Tedavi:
 Bilateral Kriptorşidizm
 hCG
 GnRH

 Cerrahi Tedavi:
 Unilateral kriptorşidizm
 Medikal tedaviye cevap vermeyen bilateral kriptorşidizm
 Orşiopeksi
 Orşiektomi
Laparoskopik eksplorasyon orşiopeksi
TEŞEKKÜRLER …
DOÇ DR ASLAN DEMİR
BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
12.2019
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
TANIM
Böbreğin en temel fonksiyonu; proteinden yoksun, yeterli miktarda su, elektrolit ve
homeastasis’i ( asit-baz dengesi) sürdürmek için metabolik yolakların son ürünlerini
içeren ultrafiltratı oluşturmaktır (İDRAR). Diğer fonksiyonları; Renin salgılanması, Vit
D(1,25-dihidroksi Vit D) üretimi, eritropoetin …

İşte üriner trakt boyunca, idrar akımına karşı direnç olursa, obstrüktif üropati olarak
adlandırılan durum oluşabilir.

Renal parenkimde bir hasarlanma oluştuğunda ‘’obstrüktif nefropati ‘’ terimi


kullanılır.
Obstrüktif üropati
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
HİDRONEFROSİS
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
NE ZAMAN?

Fetal gelişim sürecinde….

Çocukluk çağında……..

Erişkin çağda ……..


OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
OBSTRÜKSİYON YERİ
KALİKSLERDEN

ÜRETRAL MEATUS
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
OBSTRÜKSİYON ŞEKLİ
KONJENİTAL
NEDENLER

EDİNSEL NEDENLER
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ

OBSTRUKSİYONUN ETKİSİNİ BELİRLEYENLER

OBSTRUKSİYONUN
OBSTRUKSİYONUN BÖBREĞİN O ANKİ
KOMPLET VEYA DİĞER FAKTÖRLER
AKUT VEYA KRONİK FONKSİYONEL
PARSİYEL OLMASI (ENFEKSİYON)
OLMASI DURUMU DURUMU
DURUMU
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ

KADINLARDA ERKEKLERDE

*20 yaşına kadar cinsiyet üstünlüğü yok

*20-60 yaş kadınlarda gebelik ve jinekolojik * 60 yaşından sonra erkeklerde prostat


kanserlerden dolayı daha yaygın görülür hastalıklarından dolayı daha yaygın görülür
OBSTRUKTİF ÜROPATİ
NEDENLER !
• Renal
• Ureter
• Congenital Polycystic kidney
• Congenital Stricture Ureterocele
• Renal cyst
• Obstructing megaureter Retrocaval ureter
• Peripelvic cyst
• Prune-belly syndrome Carcinoma of ureter
• Ureteropelvic junction obstruction
• Metastatic carcinoma Inflammatory TBC
• Neoplastic Wilms tumor
• Amyloidosis Schistosomiasis
• Renal cell carcinoma
• Abscess Ureteritis cystica
• Transitional cell carcinoma of the collecting system
• Endometriosis Retroperitoneal fibrosis
• Multiple myeloma
• Pelvic lipomatosis Aortic aneurysm
• Inflammatory Tuberculosis
• Radiation therapy Lymphocele
• Echinococcus infection
• Trauma Urinoma
• Metabolic Calculi
• Pregnancy Radiofrequency ablation
• Miscellaneous Sloughed papillae
• Trauma
• Renal artery aneurysm
OBSTRUKTİF ÜROPATİ
NEDENLER !
Bladder and Urethra
Congenital Posterior urethral valve
Phimosis
Hydrocolpos
Neoplastic Bladder carcinoma
Prostate carcinoma
Carcinoma of urethra
Carcinoma of penis
Inflammatory Prostatitis
Paraurethral abscess
Miscellaneous Benign prostatic hypertrophy
Neurogenic bladder
Urethral stricture
OBSTRUKTİF ÜROPATİ
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
OBSTRUKTİF ÜROPATİ
EKSTRENSEK NEDENLER

RETROPERİTONEAL
PELVİK LİPOMATOSİS
FİBROSİS
OBSTRUKTİF ÜROPATİ
EKSTRENSEK NEDENLE

ABDOMİNAL AORT ANEVRİZMASI İLE İLİŞKİLİ RETROPERİTONEAL FİBROSİS


OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
PATOGENEZ

ÜRETRA ve MESANE DÜZEYİNDE İSE;


Orta idrar yolu
Erken - kompansasyon evresi
Mesanede duvar Orta idrar yolu
hipertrofisi-kalınlık artışı Geç - dekompansasyon
Artmış Hidrostatik basınç Submukozal ödem evresi
Üretra dilatasyonu Mesane duvarında PMR artışı
Divertikül oluşumu trabekülasyon Spontan idrar
İdrar extravazasyonu Postmixionel idrar yapamama
hacminde (PMR) artış Overflow inkontinans
Periüretral abse
Selüller (mukozal Üst üriner sistemde
cepcikler) dilatasyon
Divertiküller (kas tabakası
içermezler)
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
PATOGENEZ
ÜRETER DÜZEYİNDE İSE;
• Üreterde;
• Üst üriner sistemde basınç artışı
• Peristaltizm artışı
• Üreteral kas hipertrofisi
• Elongasyon
• Üreteral tortüozite (kıvrımlaşma)
• Fibröz doku bantları
• Üreterde incelme-kasılma gücünde azalma (dekompanse dönem)
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
PATOGENEZ

ÜRETERAL
ELONGASYON;
TORTİOSİTE
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
PATOGENEZ
• Böbrek düzeyinde ise; Tubullerde genişleme, atrofi
• İntrapelvik basınç artışı GFR ve renal plazma akımı düşer
• Pelvis ve kalikslerde genişleme
İdrar konsantrasyon gücü kaybı
• Renal pelvis kaslarında hipertrofi
Piyelointersitisyal-venöz,
• Geç dönemde atonik (dekompanse
dönem) piyeolenfatik reflü
• Papillalarda basınç artışı ile Parankimde incelme
değişikliler Fonksiyon kaybı
• Renal parankimde incelme Hayvan deneylerinde 40 gün
• Kompresyon atrofisi
İnsanlarda 56-69 gün
• İskemik atrofi (arcuat arterler***)
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
KLİNİK
• Alt ve orta üriner sistem (üretra-mesane)
• AÜSS ( İşeme zorluğu, rezidü idrar artışı, enfeksiyon, taş..)
• Hematüri
• Üst üriner sistem (üreter-böbrek)
• Ağrı
• GİS semptomları
• Ateş
• Anemi
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
LABORATUVAR
TİT- hematüri
Lökositoz
Üre/kreatinin oranı >10
Na / K / Ca / Mg / P
Anemi
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ
GÖRÜNTÜLEME
Direkt üriner sistem grafisi
Dupleks doppler USG ve renal rezistiv indeks
İVP
Retrograd sisto-üretrografi
Radyo-izotop görüntüleme
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ !!!
OBSTRÜKTİF ÜROPATİ

• TANI-TEDAVİ----ENDOSKOPİ
•Üretroskopi
•Sistoskopi
•Üreteral stent – Nefrostomi
tüpü takılması
•Gerekli girişim
TESTİS TÜMÖRÜ

DOÇ DR ASLAN DEMİR


BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
12.2019
TESTİS TÜMÖRÜ
• EPİDEMİYOLOJİ:
• Erkek kanserlerinin %1’i

• Ürolojik kanserlerin %5’i

• Endüstriyel ülkelerde artış

• Tanı anında %1-2 bilateral


Epidemiyolojik risk faktörleri
Testiküler disgenezis komponentleridir.
*Kriptorşidizm
*Hipospadias
*İnfertilite (azalmış spermatogenesis)
*Aile öyküsü
*Uzun olmak germ hücreli tm için risk (Klein-Felter Sd), kısa olmak koruyucu
*Karşı testiste tümör
*İntratübüler germ hücre neoplazisi: !!!! %50’si 5 yıl içinde GCT geliştirecektir. Testisin
CIS’su fetal gonositlerden meydana geldiğinden, bu tür malinitenin (Yüksek düzeyde
östrojene maruziyet) fetal hayatta başladığı kabul edilir. Tanı belirteci yoktur. USG
şüphelidir. Biyopsi tanıda ‘ altın standart’. Ancak zamanı tartışmalı. Germ hücreli tm’lerde
karşı testiste %5-6 CIS bulunur. RT ile kolay tedavi edilebilmesine karşın, fertilite ve
androjen yapımında oluşturduğu yan etkilerden dolayı genellikle tarama programları da
önerilmez. Cisplatin bazlı KT etkindir.
Patolojik sınıflama
Pluripotansiyel hücrelerden meydana geldiğinden, tümörün
kendisinde veya metastazında farklı elementler bulunabilir.
1-% 95 germ hücreli Yani; germ hücreli tümörlerde heterojenite, pluripotansiyel orjinin
beklenen bir sonucudur.

*Seminom---daha çok 4. dekat ve sonrası---%50 SAF SEMİNOM


*Non-seminom----daha çok 3. dekat sonrası
Embriyonal karsinom TEDAVİLERİ
Yalk sac Tümörleri FARKLI
Koryokarsinom
Teratom
Mixt tip
Patolojik sınıflama
2- Sex kord/ Stromal tümörler
*Leydig hücreli tümör
*Sertoli hücreli tümör
*Granüloza hücreli tümör
*Tekoma/Fibroma
Patolojik sınıflama

3- Extragonadal hücreli tümörler


*Benign ve malign non-spesifik stromal tümörler
*Kollektör kanal ve rete testis kökenli tümörler
Tanı
KLİNİK BULGULAR
*Skrotumda ağrısız sert kitlesel oluşumlar
Ağrı?—Tümör içi kanama, enfeksiyon?

*Jinekomasti %7—daha çok non-seminomlarda


*Metastaz kliniği: öksürük, bulantı, kusma, konvülziyon, kemik kırığı
Tanı
FİZİK MUAYENE
*Skrotum muayenesi

*Genel fizik muayene çok önemli


Lenf nodu, akciğer, batın muayenesi
Ayırıcı Tanı
• Akut epididimoorşit

• Orşit

• Hidrosel

• Varikosel

• Torsiyon
Laboratuvar Bulguları

AFP
* Alfa-fetoprotein: fetal yolk sak, karaciğer ve gastrointestinal sistem
tarafından salgılanan bir glikoproteindir.

*Non-seminomatöz tümörlerin %50-70’inde salgılanır

*Saf seminom ve koryokarsinomda SALGILANMAZ!!!

*Yarı ömrü: 5-7 gün


Laboratuvar Bulguları

B-HCG
*Sinsityotrofobastik hücrelerden salgılanır
* alfa ve beta zincirlerinden oluşur. Alfa zinciri ile LH / TSH ile çapraz
reaksiyon verdiğinden ölçümlerde beta zinciri kullanılır

*Koryokarsinomda %100 salgılanır…seminomda %10-20


*Yarı ömrü: 24-36 saattir
Laboratuvar Bulguları

LDH
*Daha çok tümör hacmini gösterir
TESTİS TÜMÖRÜ

• AFP
HEM TANI HEM DE TAKİPTE
• B-HCG TEDAVİYE YANITI
DEĞERLENDİRMEDE KULLANILIR

• LDH
RADYOLOJİK BULGULAR
*Ultrasonografi ….Duyarlılığı %100
TEDAVİ
• İngüinal orşiektomi…Neden inguinal?

• Ancak, hayatı tehdit eden yaygın hastalık durumunda, hayat kurtarıcı


kemoterapi, cerrahi için hasta stabil olana kadar verilebilir.

Organ Koruyucu cerrahi ne zaman?


*Bilateral testis TM
*Metakronus kontrlateral testis TM
*Soliter testiste TM- pre-op testosteron düzeyleri normal ise
*TM hacmi, testis hacminin %30’dan küçük ise
TEDAVİ
*Ancak karşı taraf testisde TM riski yüksek ise biyopsi önerilebilir;

- Testis hacmi <12 mL ise,


Bu durumlarda karşı taraf
- Kriptorşidizm öyküsü var ise, testisinde de tm olma
ihtimali var
- Spermatogenezis bozuk ise,

Germ cell neoplazi in situ (GCNIS); saptanırsa….lokal RT uygulanabilir ( KT çok etkili değil )…Soliter
testis !!!.... İnfertilite riski; Leydig hücre yetersizliği (testosteron..)..Bu nedenle babalık planlayan fertil
hastalarda RT ertelenebilir ve US ile takip edilebilir…..
TAKİP
*Orşiektomiden sonra; AFP / BHCG düşüşleri normal değerlere ulaşana
kadar takip edilmelidir.

DİKKAT !!!
*Orşiektomi sonrası marker yüksekliğinin devam etmesi, metastaz
varlığına işaret edebilirken, markerların normal değerlere inmesi,
metastaz varlığını ekarte ettirmez….
LENF AKIMI
*Alt extremiteler, dış genitalya, testis, böbrek ve bağırsakların lenfatik
drenajları retroperiton yerleşimlidir.

*Common iliak lenf damarları ve lumbal vertikal lenfatik kanallar


aracığılıyla gelişir.

*Lenf akımı sadece kranyale doğru değil, ayrıca laterale doğrudur. Ve


ağırlıklı olarakda sağdan sola doğrudur.
Lenfatik akım;
Embriyolojik olarak, testisler retroperitonda gelişir ve kan akımını ve
lenfatik drenajıda bu alandaki damarlarla olur
Retroperitondaki lenfatik drenajı daha iyi anlayabilmek için pratik bir
yöntem geliştirilmiştir.
Bu sistem 3 ana nodal bölge olarak tariflenir:
1.Sağ parakaval--- Sağ üreterden VCI’un ortasına kadar uzanır
2.İnter-aorto-caval--- VCI’ın ortasından aortanın ortasına doğru uzanır
3.Sol para-aortik --- Aortun ortasından sol üretere uzanır
LENFATİK AKIM
TAKİP
*Retroperitoneal ve mediastinal lenf nodları en iyi kontrastlı bilgisayarlı
tomografi ile değerlendirilir ( LAP boyutu ve şekli duyarlılığı etkiler)

*Supraklaviküler lenf nodları ise tomografiyi takiben en iyi fizik muayene ile değerlendirilir.

*MR=BT; fakat… MR daha pahalı ve ulaşılabilirliği daha az…fakat…Ne zaman tercih


edilebilir????
1-BT yeterli sonuç vermiyorsa
2- Hasta, iodin içeren kontrast maddeye alerjik ise,
3- Hasta / hekim radyasyon dozu açısından endişe taşıyorsa… sekonder TM

EVRELEME İÇİN SİSTEMİK KULLANIM ENDİKASYONU YOKTUR….


TAKİP
• Beyin / spinal BT

• Kemik taraması METASTAZ ŞÜPHESİ DURUMUNDA

• Karaciğer US
EVRELEME

Stage 1 Testise sınırlı


A T. Albuginea’ya sınırlı
B T. Vajinalis / spermatik kord / Skrotum tutlumu var
S S1-3
Stage 2 Lenf nodu tutulumu var
A N1---<2cm
B N2 –--2-5cm S1
C N3 – >5 cm S1
Stage 3 Metastaz
A M1a – S1
B M1a – S2 // M0 – S2
C M0 – S3 // M1a – S3 // M1b – S 1-2-3
EVRELEME

A-S1
A-N1
A- pT1 B-S2
B-N2
B-pT2-4 C-S3
C-N3
M1b
TAKİP / TEDAVİ

*TAKİP

*KEMOTERAPİ (CİSPLATİN BAZLI ) // RADYOTERAPİ

*RETROPERİTONEAL LENF NODU EKSİZYONU


FERTİLİTEYE ETKİSİ
• Sperm anormalliği ve leydig hücre disfonksiyonu testis TM’de sıklıkla
görülür;

• Ayrıca uygulanacak olan KT ve RT’de fertiliteyi zayıflatır, ancak uzun


süreli infertilite RT’den ve KT’den sonra nadirdir…

• Kriyoprezervasyon en önemli en önemli kost-efektif stratejidir. Tercih


edilecekse en iyi zaman orşiektomi öncesidir, ama RT veya KT
önceside uygulanabilir.
Androlojik etkisi
• Testiküler protez uygulaması boş skrotum rahatsızlığını önleyebilir!

• Bilateral orşiektomi veya düşük testosteron düzeylerine sahip GCNIS’lı


hastalarda ömür boyu testosteron replasmanı gerekebilir…
STAGE 1 GERM HÜCRELİ TM

SEMİNOM STAGE 1 NON-SEMİNOM STAGE 1


• %15 subklinik metastaz, sadece • %30 subklinik metastaz takip
orşiektomi sonrası takipte.
esnasında saptanır.
• İlave tedaviye, hasta ile ek • İlave tedaviye, hasta ile ek
tedavinin avantaj ve dezavantajları tedavinin avantaj ve
tartışılarak karar verilmelidir. dezavantajları tartışılarak karar
verilmelidir.
• Seminom hücreleri RT’e oldukça
duyarlıdır. Nüks ihtimalini %1-3’
indirger.
KEMOTERAPİ SONRASI REZİDÜEL KİTLELER
Patoloji: viable hücre +

ŞİMDİ ?

2 kür daha cisplatin bazlı geleneksel KT… Fakat prognoz !!!!


AKCİĞER METASTAZI
TESTİDE NE VARSA, DIŞINA O SIZAR
HZ MEVLANA
ÜRİNER SİSTEM
ENFEKSİYONLARI

DOÇ DR ASLAN DEMİR


BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
12.2019
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
TANIMLAR
İDRAR YOLU ENFEKSİYONU ( SİSTİT )
• Ürotelyumun bakteriyel saldırıya
karşı vermiş olduğu, genellikle
bakteriüri ve piyürinin eşlik
ettiği, enflamatuar yanıt olarak
tanımlanır
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
TANIMLAR
BAKTERİÜRİ PİYÜRİ
* Normalde bakteri bulunmayan • İdrarda lökosit bulunmasıdır ve bakteriyel
istilaya karşı oluşan, ürotelyumun
idrarda bakterinin bulunmasıdır. enflamatuar yanıtının bir göstergesidir.
ANCAK ! • Piyürisiz bakteriüri, enfeksiyondan ziyade,
bakteriyel kolonizasyonun göstergesidir.
Nadirdir.
*Bakteriüri diyebilmemiz için, cilt,
vajina, üretra ya da • Bakterisiz piyüri ise, tüberküloz, taş veya
kanser açısından değerlendirmeyi gerekli
prepusyumdan köken alan kılar
kontaminasyon olmamalıdır. • Erkekde orta idrarda, Kadında kateterle
veya suprapubik aspirasyonla alınan
*Orta akım idrarda 105 /ml koloni idrarda 5-8 lökosit anlamlıdır
bulunması
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
TANIMLAR
• ENFEKSİYONLAR GENELLİKLE KÖKEN ALDIKLARI SAHAYA GÖRE
TANIMLANIRLAR;

• Akut / Kronik piyelonefrit


• Prostatit
• Sistit
BİRBİRİYLE İLİŞKİLİDİR. ERKEKLERDE ÜRETRİT TEK BAŞINA
GÖRÜLEBİLİRKEN, KADINDA TEK BAŞINA ÜRETRİT ÇOK NADİRDİR
• Üretrit
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
TANIMLAR
KOMPLİKE OLMAYAN ( BASİT ) İYE KOMPLİKE İYE
• Yapısal ve fonksiyonel olarak • Genel durumu bozuk ve/veya idrar
yollarında enfeksiyon ihtimalini artıran
normal idrar yoluna sahip bir veya tedavinin etkinliğini azaltan
hastadaki enfeksiyonu tarifler. yapısal ya da fonksiyonel olarak
normal dışı bir idrar yoluna sahip
hastadaki enfeksiyonu tanımlar.
• Çoğunlukla kadınlarda görülür. • Enfeksiyonlar sıklıkla artmış virülansı
olan ve birçok ilaca karşı dirençli
bakteriler tarafından oluşturulur.
• Genellikle basit tedavi edilir. • Erkeklerdeki enfeksiyonların çoğu
komplikedir
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
TANIMLAR
TEKRARLAYAN ENFEKSİYONLAR
• REENFEKSİYON • BAKTERİYEL PERSİSTENS
• Farklı bakterilerle oluşur • Aynı bakteri sebat eder.
• Her enfeksiyon yeni bir • Enfeksiyon taşı veya prostat
hadisedir. gibi idrar yolu içindeki bir
kaynaktan köken alır.
• Tedavi sonrası idrar kültürü • 2 haftalık bir süre sonrası
steril olarak saptanmalıdır. olması beklenir (ABD’li
bakış).
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
TANIMLAR
HASTAHANE DIŞI İYE HASTAHANE ENFEKSİYONLARI
• Enfekte oldukları sırada • Hospitalize edilmiş hastalarda
hospitalize olmayan hastalarda görülür. Nazokomial olarak
oluşan enfeksiyonlardır. tanımlanır
• Etkenler genellikle fekal • Bakım evleri ile de ilişkilidir.
bakterilerdir ( enterobakterler, e. • Etkenler genellikle
Fekalis, staf. Epidermidis gibi) pseudomonas gibi tedaviye çoğu
zaman dirençli bakterilerdir
• Tedaviye duyarlıdırlar.
İYE’LARINI SINIFLANDIRMA
İZOLE ENFEKSİYONLAR TEDAVİ ESNASINDA REENFEKSİYONLU BAKTERYEL PERSİSTANSIN
ÇÖZÜLMEMİŞ ENFEKSİYONLAR REKÜRREN İYE NEDEN OLDUĞU REKÜRREN
ENFEKSİYONLAR

İlkinden en az 6 ay sonra 1. İlaca direnç Kadınlardaki reenfeksiyonların NEDENLERİ


oluşan enfeksiyonlardır. 2. Başlangıçta duyarlı %95’den fazlasında köken idrar 1. İnfeksiyon taşları
Erkeklerde nadirdir. bakteriye direnç gelişmesi yolu kaynaklıdır. 2. Kronik bakteriyel prostatit
Tüm antibiyotiklere 3. Duyarlılıkları farklı 3. Tek taraflı enfekte atrofik
duyarlıdırlar. bakteriler etkendir Erkeklerde reenfeksiyon, altta böbrek
4. Çabuk re-enfeksiyon yatan bir idrar yolu 4. Üreteral duplikasyon ve
5. Azotemi/Analjezik anormalliğinin olmaması ektopik üreterler
nefropati (medüller durumunda oldukça nadirdir. 5. Yabancı cisimler
konsantrasyon 6. Üretral divertiküller ve
kapasitesinde azalma Vezikointestinal ve enfekte periüretral bezler
sonucu vesikovajinal fistüller 7. Nefrektomi sonrası
6. Koraliform taş + cerrahiyle düzeltilebilir nadir bırakılan üreteral güdük
7. Hastanın kendisinin neden reenfeksiyon nedenleridir. 8. Enfekte urakal kist
olduğu enfeksiyonlar 9. Renal kalixlerle ilişkili
enfekte renal kist
10. Papiller nekroz
11. Mesaneye fistülize olan
perivesikal apse
ÜRİNER SİSTEM FEKSİYONLARI
epidemiyoloji
• Lineer olarak yaşla artar, etkenler yaşa göre farklılık gösterir.

• Gençlerde…sexüel geçişli enfeksiyonlar

• Yaşlı kadınlarda post-menopozal sebepler… östrojen azlığı


laktobasillerin kolonizasyonunu azaltır, bu da e. coli gibi bakterilerin
kolonizasyonunu kolaylaştırır

• Yaşlı erkeklerde, prostata bağlı işeme zorluğu ve rezidüel idrara bağlı


durumlar ( staz nedenli enfeksiyon veya taş oluşumu )
ÜRİNER SİSTEM FEKSİYONLARI
bakteriyel faktörler
• İYE’larının çoğuna, hem anaerobik, hem de aerobik şartlarda üreyebilen ve
genellikle barsak florasından kaynaklanan anaeroblar neden olur.

• Staf epidermidis ve kandida albikans gibi üropatojenler, vajen ve cilt florasından


kaynaklanır.

• E coli; toplum kökenli enfeksiyonların %85’inden, hastane kökenli enfeksiyonların


%50’sinden sorumlu olup, İYE’larının en sık görülen sebebidir.
• Proteus ve klepsiellayıda kapsayan enterobakteriler ve gram + olan E. Fekalis ve
Staf saprofitikus, geri kalan toplum kökenli enfeksiyonların çoğundan sorumludur.

• Diabetli hastalarda, klepsiellaya, grup B streptekoklara ve non-albikan kandidalara


bağlı İYE’nu riski artmıştır.
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
• Geleneksel olarak idrarın mililitresinde 105 koloni oluşturan ünite
(cfu/ml) saptanması üriner enfeksiyon olarak değerlendirilir.

• Sık işeme ve sıvı alımına bağlı olarak hastanın hidrasyon durumu


hastaların % 30’unda bakteri sayısını 100 000 koloninin altına
indirecektir.

• BU NEDENLE semptomatik olgularda idrar kültüründe 10000 cfu ya


da daha fazla sayıda üreme olması anlamlıdır.
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARI
İdrardaki koruyucu etkiler

•  Üre konsantrasyonu
•  Asit içeriği
•  Osmolalite
• Üromukoidler (Tomm Horsfall proteini)
• İdrar Ig A ve G varlığı
RİSK Faktörleri
1) Konak ile ilgili faktörler:
ÜS anatomik bütünlüğü
Normal işeme fonksiyonları
Normal perianal flora
İmmün sistem (gebelik, DM,KRY, Tx, steroid kullanımı......)
2) Cinsiyet : Kadında üretra daha kısa olduğundan daha sık görülür
RİSK Faktörleri
3) Yaş
4) Obstrüksiyon
5) Reflü
6) Kateterizasyon
7) Taş: Üre Üreaz(+)CO2 + Amonyak Glikozaminoglikanı zedeler
8)Mikroorganizma virülans faktörleri
(K antijeni, hemolizin, Adherens fak..)
ÜSE Patogenezi

ÜS’e bakterilerin girişi başlıca 4 yola


olmaktadır.
1. Asendan
2. Hematojen
3. Lenfojen
4. Komşuluk yolu ile doğrudan
Asendan Yol
• Üretradan kaynaklanan asendan enfeksiyon erkeklerde ürogenital,
kadınlarda üriner sistem enfeksiyonun en sık görülen nedenidir.
Risk Faktörleri
• Kısa kadın üretrası
• Rektal bakterilerin perine ve vajen vestibulumunda kolonize olma
eğilimleri
• Cinsel ilişki varlığı
• Doğum yapma gibi nedenlerle kadınlar ÜSE’na daha kolay yakalanırlar.
Hematojen Yol
• Bu yolla yayılım nadirdir.
• Tüberküloz
• Böbrek ve perinefritik apseler
• Ayrıca akut prostat ve böbrek enfeksiyonları sırasında da bakteriler kana
karışabilirler.
Risk Faktörleri
Fonksiyonel ve yapısal anormalliklerin olduğu hastalarda
bakteriyemilerin ÜSE’i komplike hale getirme olasılığı yüksektir.
Lenfojen Yol

• Lenfatikler yoluyla ÜSE olası fakat nadir görülen bir durumdur.

Risk Faktörü
• Bakteriyel patojenlerin rektal ve kolonik lenfatiklerden prostat ve
mesaneye geçişi
• Uterus ve çevresi lenfatiklerle kadın ürogenital sistemine gittiğine ait
delil çok az olmakla beraber ciddi spekülasyonlar vardır.
Komşuluk Yolu İle Doğrudan

• Enflamatuar barsak hastalıkları


• Kadınlardaki pelvik inflamatuar hastalık
• Paravezikal apseler
• Üriner yolla ilişkili fistüller
• Periton içi apseler doğrudan üriner sistemi enfekte edebilirler.
PATOGENEZ

• ÜSE’den sorumlu mo’ların temelde fekal floraya dahil olduğu bilinmekte fakat
bu mo’ların üriner sistemde nasıl çoğaldığı ve nasıl enfeksiyöz tablo
oluşturduğu tam anlamıyla bilinmemektedir.

• Kadınlarda başlangıçta rektumdan gelen patojenik bakterilerin vajinal


mukozada kolonize olduğu ve üretra yolu ile mesaneye girdiği
düşünülmektedir.
ÜRİNER SİSTEMİN SPESİFİK ENFEKSİYONLARI
• Tüberküloz • Seksüel yolla geçen hastalıklar
• Gonore *Gonokoksik üretrit
• Aktinomikozis *Sifiliz
• Kandidiazis *Nongonokoksik üretrit
• Şistozomiazis *Herpes
• Filariazis *L.venerum
• Ekinokokkozis *Şankroid
*Kondilloma akuminata
ÜRİNER SİSTEMİN NONSPESİFİK ENFEKSİYONLARI
Gram (+) koklar
Gram (-) koklar
• Staf. Aureus
• Escherichia Coli • Staf. Epidermidis
• Klebsiella sp • Staf. Saprophyticus
• Proteus mirabilis • Strep. Faecalis
• Pseudomonas aer • Strep. Bovis
• Serratia sp Diğer patojenler
• Citrobakter • Chlamydiae (trachomatis)
• Enterobakter sp • Mycoplasmas (U. Urealyt.)
• Gardnerella vag • Fungi (candida sp)
• Trichomonas vaginalis
• Neiss. Gonorrhoeae
• Virusler
• Zorunlu anaerob bakteriler
Üriner Sistem İnfeksiyonlarında Yaş Gruplarına Göre Epidemiyoloji

Kadın Erkek

Yaş Prevalans (%) Risk faktörü Prevalans Risk faktörü

<1 1 Anatomik veya fonksiyonel ürolojik 1 Anatomik veya fonksiyonel ürolojik


anomaliler anomaliler
1-5 4-5 Konjenital anomaliler, 0,5 Konjenital anomaliler,
Vezikoüreteral reflü Sünnetsizlik
6-15 4-5 Vezikoüreteral reflü 0,5 -
16-35 20 Cinsel temas, spermisid ve 0,5 Homoseksüalite
Diyafram kullanımı Sünnetsizlik, HIV
İnfeksiyonu
36-65 35 Jinekolojik ameliyatlar, 20 Prostat hipertrofisi,
Mesane prolapsusu, Obstrüksiyon, sonda
Postmenopozal östrojen Kullanımı, cerrahi girişim
eksikliği
>65 40 36-65 yaş faktörlerine ek 35 36-65 yaş faktörlerine ek
Olarak inkontinans, Olarak inkontinans uzun süreli sonda
Kronik sonda kullanımı kullanımı
ÜSE TANISI
ÜSİ’nun kesin tanısı idrar kültürü ile konur.

• İdrarın uygun şartlarda ve uygun şekilde alınması önemlidir.

• Numune idrar örnekleri 2 saat içinde bekletilmeden kültüre ekilmeli


yada buzdolabında veya uygun kimyasal katkı ile saklanmalıdır.
ÜRİNER SİSTEM ENFEKSİYONLARINDA SEMPTOMLAR

• İrritatif veya Obstrüktif işeme semptomları

• Suprapubik ağrı

• Bulantı-Kusma

• Yan ve/veya abdominal ağrı

• > 38.5 0C Ateş

• Rektal veya Perineal ağrı

• Testislerde ağrı,kızarıklık ve ödem


Depolama (irritatif) İşeme (obstrüktif) Hematüri
Pollaküri (Günlük işeme  Hesitancy (işemeye Ağrısız
sıklığı ) başlarken bekleme) Ağrılı
 Noktüri (Gece işeme  Azalmış akım Total (işeme boyunca)
sıklığı)  Projeksiyonda azalma İnisiyal (sadece işeme
Urgency/Urge inkontinans  Terminal dribbling (İşeme başlangıcında
 Suprapubik ağrı sonrası damlama) Terminal (sadece işeme
Dizüri (İşeme esnasında  İntermitancy (kesikli işeme) sonunda
üretral ağrı)  Rezidü hissi (Tam
boşalmama hissi)
 Strongüri işeme sonunda
üretral ağrı
Ürolojide Ateş
Kadınlarda ateşe neden olan Erkeklerde ateşe neden olan ürogenital
ürogenital enfeksiyonlar enfeksiyonlar
1. Akut Piyelonefrit
1. Akut Piyelonefrit
2. Ksantogranülomatöz PN 2. Ksantogranülomatöz PN

3. Amfizematöz PN 3. Amfizematöz PN
4. Perirenal/Renal abse
4. Perirenal/Renal abse
5. Pyonefroz 5. Pyonefroz
6. Akut Prostatit
7. Akut Epididimorşit
AKUT Piyelonefrit
• Böbrek parankim ve pelvis enfek.
• Tedavi edilmez ise skar ve fonks. kaybı  KBY

• ETYOLOJİ:*E.Coli (%80)
AKUT Piyelonefrit
• Klinik Bulgular:
* Ateş *Terleme-Titreme
*Yan ağrısı (KVAH) *Bulantı-kusma
*Sistitizm bulguları
*Taşikardi
*Abdominal distansiyon
AKUT PİYELONEFRİT
• LABORATUVAR

• Lökositoz
• Sedimantasyon 
• CRP 
• PY’da sola kayma
• TİT (Piyüri,bakteriüri,hematüri,silendir)
• İdrar kültürü (+)
AKUT PİYELONEFRİT
GÖRÜNTÜLEME
• Abdominal US

• CT :72 satte ateş düşmez ise

• Ga-67 Radyonüklid İnceleme


AKUT PİYELONEFRİT
Ayırıcı Tanı
• Akut Sistit
• A.Pankreatit
• A.Kolesistit
• A.Apendisit
• Divertikülit
• Bazal pnömoni
• Zona zoster
AKUT PİYELONEFRİT
Komplikasyonlar
• Skarlaşma

• Böbrek apsesi

• Sepsis ve septik şok

• Amfizamatöz piyelonefrit
AKUT PİYELONEFRİT
Hospitalizasyon Endikasyonları
• Gebelik

• Ürosepsis

• 65 yaş 

• Düşkün, oral antibiyotik alamayan hastalar

• Tedaviye CEVAP VERMEYEN hastalar


Renal ABSE
• Böbrek parankiminde pürülan madde birikimi

• Etken Gr(-) enterokoklar, stafilokoklar

• En önemli tanı aracı CT

• Tedavi : Drenaj + antibiyotik


Perinefrik APSE
• Gerota fasyasını aşmayan parankim dışındaki dokularda pürülan
madde birikimi

• Diyabet ve taş öyküsü sık

• Renal apse ve travmalar sonrası hematom veya ürinomun enfekte


olması sonrası gelişebilir
Amfizematöz PİYELONEFRİT
• Diyabet, obstüksiyon, taş, papiller nekrozda sık

• Mortalite %45

• En sık etken E.Coli

• CT’ de böbrek lok.da gaz (+)


Amfizematöz Pyelonefrit
Kronik PİYELONEFRİT
• İnterstisiyel nefrit, reflü nefropatisi, kronik atrofik piyelonefriti içerir

• Küçük skarlı atrofik böbrek

• Semptom ve FM bulguları hafif

• Bakteriyemi,HT,enfeksiyon taşı gibi komplikasyonlar


Ksantogranülomatöz PİYELONEFRİT
• Tüm böbrek enf.’larının %1’i

•%70 taş, %15 DM var


• En sık etken proteus ve E.Coli
• Mikroskopik incelemede lipit yüklü makrofajlardan oluşan ksantom
h.leri (+)
• Ateş (2/3),ağrı,kilo kayıbı,taş öyküsü ve HT(%20),anemi,lökositoz,
renal kitle
AKUT Bakteriyel Sistit
• En sık etken üropatojenler; E.Coli, Proteus, Klebs, Staf

• Vaginal akıntı ve Sistosel kolaylaştırıcı faktörler

• Komplikasyonlar
* Üst üriner sisteme asendan yayılım
* Prostatit, epididimit
AKUT BAKTERİYEL SİSTİT
Semptomlar
• Pollakiüri * Noktüri
• Dizüri *Urgency
• Hematüri
• Çocuklarda E. Nokturna
• Suprapubik ağrı
• ATEŞ genellikle yok!
KRONİK Bakteriyel Sistitler
*Devamlılık gösteren yada yılda 3 veya daha fazla tekrarlayan arada
asemptomatik bakteriüri devreleri gösteren mesane enfeksiyonu

Mesane ödemli, eritemli yer yer ülsere. İleri evrede detrüsör


etkilenirse kontrakte MESANE
KRONİK Bakteriyel Sistitler
• Etyoloji ve semptomlar akut sistitle aynı
• Komplikasyonlar;
*Taş
*Prostatit
*Epididimit
*VUR
*Kontrakte mesane
*Mallakoplaki Skuamöz hücreli ca
KRONİK BAKTERİYEL SİSTİT
AYIRICI Tanı
• Tbc Sistiti
• Radyasyon Sistiti
• İnterstistel Sistit
• Eozinofilik Sistit STERİL PYÜRİ
• Kimyasal Sisitit
• Prostatit, üretrovajinit
• Psikosomatik sendromlar
Enürezis

Yrd. Doç. Dr. Habib AKBULUT


BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
TANIM

Enürezis = Uykuda idrar kaçırma

Monosemptomatik Enürezis Nokturna

 Uykuda idrar kaçırma


– Hiçbir nörolojik ya da ürolojik patoloji yok
– Gün içinde ek semptom yok

Standardisation Committee of ICCS. J Urol 2006; 176: 314


TANIM

Enürezis Nokturna
 Yaş : 5 yaşından sonra

 Tekrarlayıcı (en az 2 kez/hafta)

 En az 3 ay boyunca

 İstem dışı yatağa ya da giysilere

idrar kaçırma
TANIM
Enürezis = Uykuda idrar kaçırma

Primer Enürezis - %80


Hiç kuru dönemin olmaması..

Sekonder Enürezis - %20


en az 6 aylık bir kuru dönemin
olması..
1. Monosemptomatik Enürezis Noktürna (M.EN)
(yalnızca enürezis) (Tek belirtili işeme) (hiç bir semptom, bulgu
yok)

2. Çok belirtili uykuda işeme (polisemptomatik E,


Komplike EN)
(enürezis + İşeme disfonksiyonu/gündüz kaçırma)
 Günlük işleme sıklığı azalmış (<3) ya da
artmış (>8)
 Sıkışma (urgency)
 Duraksama (hesitancy)
 Ikınma (straining)
 Zayıf akım (weak stream)
 Kesik kesik idrar yapma (intermittency)
 İdrar tutma manevraları (holding)
 İşeme sonrası damlatma (dripling)
 Ağrı
Epidemiyoloji

CİNSİYET
Erkeklerde kızlardan
1.5 defa sık görülür

YAŞ
 5 yaş %15-20
 7 yaş % 10
 10 yaş % 5
 15 yaş %1-2

 Her yıl % 15 spontan


düzelme var

(Moilanen I et al. A follow-up of enuresis from childhood to adolescence. BJU, 1998)


(Fergusson DM et al. Factors related to the age of attainment of nocturnal bladder
control: an 8 year longitudinal study. Pediatrics, 1986)
ETİYOLOJİ

 Organik olmayan nedenler; %97-98

 Organik nedenler; %2-3


ENÜREZİS NOKTURNA
FİZYOPATOLOJİSİ

1.Genetik faktörler

2.Hormonal faktörler (ADH) 3.Küçük mesane

kapasitesi 4.Uyku/uyanma bozukluğu

5.Poliüriye yol açan diğer nedenler


1. Genetik Faktörler
Her iki ebeveynde varsa %75

Bir ebeveynde varsa %45

Ebeveynlerde yoksa %15

•Tek yumurta ikizlerinde %68, çift yumurta ikizlerinde %36


• Otozomal Dominant
2. HORMONAL FAKTÖRLER

Gece Poliürisi
ADH Salınımının Fizyolojik Ritminin Bozulması

Normal çocuklar Enüretiklerde ise bu sirkadyen ritm


Uykuda ADH salınımı  bozulmuştur
Enüretik çocuklar
Uykuda ADH salınımında artış Ø

İdrar volümü  İdrar volümü 


İdrar ozmolalitesi  İdrar ozmolalitesi 
Gece Poliürisi

ADH düzeyinde beklenen gece artışı yok

GECE İDRAR MİKTARINDA ARTIŞ


(nokturnal poliüri)

ENÜREZİS
Monosemtomatik EN’da
%75 patogenezden sorumlu
4. Uyku - Uyanma Bozukluğu

 Enüretikler genellikle derin uykulu ve zor


uyandırılabilen çocuklardır.
(Neveus T Acta Paediatrica,1999)
(Ertan et al. Child: care,health and deve 2007 )

 Derin uyku ve uyanamama enürezisi


açıklamaz
(Hjalmas K J Urol, 2004)
Azalmış
Gece mesane
Poliürisi kapasitesi
Uyku
sırasında
Dolu
Mesane
Uyanma ?

Evet Hayır
NOKTÜRİ ENÜREZİS
5. POLİÜRİYE YOL AÇAN DİĞER NEDENLER

 Örnekler
 Diabetes insipidus
 Diabetes mellitus
 Kronik böbrek yetersizliği
 Orak Hücre Hastalığı (izostenüri)
 Psikolojik polidipsi
 Alkol, kafein, ilaç
Mehmet, 8 yaş
İşeme günlüğü

Saatler Çıkardığı Sıkışma Altını


idrar hissi ıslatma
miktarı
07.00 220 - -
10.00 210 - -
15.00 170 - -
18.00 190 - -
21.00 210 - -
01.00 ? - +
Toplam 1200 - -
Mehmet, 8 yaş
Ultrasonografi
Tanı ?

 İYE, sıkışma, gündüz kaçırma, kabızlık


yok, ailede enürezis nokturna (+)
nörolojik muayene N,
 US’da rezidü yok, mesane cidarı N
MEN’de yaklaşım
TEDAVİDE BAŞARI KRİTERİ

UYGULANAN tedavi ile 16 hafta içinde ardışık 14


gün çocuk kuru kalırsa başarılı kabul edilir.
Davranış Tedavisi

Aile bilgilendirilmeli

Çocuk cezalandırılmamalı ve suçlanmamalı

Çocuğun motive olması sağlanmalı

Takvim yöntemi önerilmelidir.


Davranış Tedavisi

Düzenli tuvalete gitmesi sağlanmalı


Yatmadan önce idrarını yapmalı
Günlük gaita yapma alışkanlığı edindirilmeli
Kronik konstipasyon varsa tedavi edilmeli
Davranış Tedavisi
Sıvı alımı,
Gündüz sıvı alımı serbest bırakılmalı (sıvının %40’ı saat
07-12 arasında, %40’ı 12-17 ve %20’side 17’den sonra
alınmalıdır)

Gece aşırı sıvı alımı kısıtlanmalı

Yeterli sıvının alınması önemlidir


YAŞ CİNS GÜNLÜK İÇİLMESİ GEREKEN SIVI

4 – 8 yaş Kız 1000 – 1400 ml


Erkek 1000 – 1400 ml

9 – 13 yaş Kız 1200 – 2100 ml


Erkek 1400 – 2300 ml

14 – 18 yş Kız 1200 – 2500 ml


Erkek 2100 – 3200 ml
Nice guidelines 2010
DAVRANIŞ TEDAVİSİNDE
BAŞARI

 Tek başına başarı şansı düşüktür


( Tam cevap %25,
kısmi cevap %70)
 Diğer tedavilerle kombine edilebilir

BAŞARI İÇİN

 Destekleyici anne-baba
 Motive çocuk
 Sabır ve Zaman gerekir (ortalama 6 ay)
AKTİF TEDAVİ

 Mental yönden uygun ve


 Durumundan rahatsız olan çocuklara
uygulanmalıdır

İlk tedavi seçiminde genel görüş


Alarm ya da
İlaç (Desmopressin)
Tedavilerinden birisi ile başlamaktır.
Tedavi
>5 Yaş
Enüretik çocuk

İlk değerlendirme
(öykü, FM, TİT)
Gece+Gündüz
İşeme günlüğü
İşeme bozukluğu
ve/veya
Komorbid faktörler var
mı?

Öncelikle bu MEN
problemlerin tedavisi tedavisi

Neveus T. Pediatr Nephrol 2011; 26: 1207-1214


1. Seçenek

MEN tedavisi

Tedavi seçeneklerinin artı-eksileri


anlatılıp tercihi istenir

ALARM DESMOPRESSİN

Neveus T. Pediatr Nephrol 2011; 26: 1207-1214


2. Seçenek

MEN tedavisi

Aileye işeme günlüğü tutması önerilir.


Tedavi seçeneklerinin artı-eksileri
anlatılıp tercihi istenir
Gece+Gündüz
İşeme günlüğü

İşeme hacimleri/NP’ye göre ALARM DESMOPRESSİN


Düşük işeme hacmi NP
Tedavi seçeneği

Neveus T. Pediatr Nephrol 2011; 26: 1207-1214


Alarm tedavisi
 Kanıta dayalı etkili bir tedavi yöntemidir

Kanıt düzeyi 1a

 Etki mekanizması

Uyanma üzerine koşullandırılmış etki

 Başarı oranı %68, Relaps oranı %20-30


Alarm tedavisi

Özellikle uyanma sorunu olan hastalarda en etkili


yöntem!
< 8 yaş

Aile ve çocuk uyumu iyi olan

Mesane Kapasitesi yeterli

Gece poliürisi olmayan hastalarda tercih edilmeli!

Uyum zor, başarı şansı yüksek, tekrarlama


riski az!
ALARM

Ayda 1-2 kez kontrole çağır

Düzelme yok Düzelme var

Yeniden klinik değerlendirme


MEN mi ? doğrulanması Alarma devam
Tedavi değişikliği

14 ardışık kuru gece 6-8 haftada düzelme yok

Tedaviyi kes
Alarm + Desmopressin
kombinasyonu yada
Aileye bilgi ver
Uzmana refere et
Tekrarlarsa
gelmesini öğütle

Neveus T. Pediatr Nephrol 2011; 26: 1207-1214


Desmopressin Tedavisi
Kanıta dayalı etkili bir tedavi
Kanıt düzeyi 1a

Sentetik vasopressin analoğu


Böbrek toplayıcı kanalında su emilimini artırır

Hızlı etki istendiğinde çok yararlıdır


YAN ETKİ:

Su intoksikasyonu (hiponatremi,konvulsiyon)

Sıvı kısıtlaması Neveus T, J Urol,2010

unutulmamalı!
Desmopresin

Başlangıç dozu : 120 - 240 µg (melt


formül)

Cevap iyi ise 120 µg ile devam (3 ay)

2 hafta içinde cevap alınamaz ise,


tedavi kesilmeli

Neveus T. Pediatr Nephrol 2011; 26: 1207-1214


HAYIR

EVET

EVET HAYIR

EVET

HAYIR

Wolfish et al. Scand J Urol Nephr 2003


DESMOPRESSİN

Ayda 1-2 kez kontrole çağır

Düzelme yok Düzelme var

Düzelme yoksa
Yeniden klinik değerlendirme
M.EN mi ? doğrulanması İlaca devam
Tedavi değişikliği

3 ay süre ile kuruluk 6-8 haftada yetersiz cevap

Tedaviyi kes
(azaltılarak da kesilebilir) Alarm + Desmopressin
kombinasyonu yada
Uzmana refere et
Aileye bilgi ver
Tekrarlarsa
gelmesini öğütle
Neveus T. Pediatr Nephrol 2011; 26: 1207-1214
Antikolinerjik tedavi

• Gündüz semptomları olan hastalar

• Gece azalmış MK ve artmış mesane aktivitesi olan


hastalarda etkin

• İlaç seçimi:
- Tolterodin (1x 1-2 mg)
- Oksibutinin (3x 2,5-5 mg)
Özetle;

Altta yatan fizyopatolojik mekanizmalara göre;


Normal MK
desmopresine iyi cevap
Gece poliürisi

Uyanma güçlüğü desmopresine zayıf


Gece idrar miktarı N cevap alarma iyi cevap

Gündüz semptomları (+)


antikolinerjiklere iyi cevap
MK küçük
TESTİS TORSİYONU
Yrd. Doç. Dr. Habib AKBULUT
BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
Testis Torsiyonu
Testis Torsiyonu
• Testis torsiyonu spermatik kordun torsiyonuna bağlı
testise olan kan akımındaki azalma ile ortaya çıkan
acil klinik tablodur.
• 25 yaş altındaki erkekler de 1/4000 oranında
görülmektedir.
• Çoğunluğu adölesan veya gec çocukluk yaş (10-14)
gruplarında pik yapar. İnmemiş testis olan tarafta ve
sağda daha sıktır.
Testis Torsiyonu

• 3 tip torsiyon görülür.


– Ekstravajinal torsiyon
(yenidoğan döneminde)
– intravajinal torsiyon (10-
14 yaşların da)
– testis eklerinin
torsiyonu.
Testis Torsiyonu
Testis Torsiyonu
O Akut başlayan hemiskrotal ağrı görülür
O Skrotal şişlik, bulantı kusma, karın ağrısı, ağrı bazen karın alt
kısmına da yayılabilir
O Bebeklerde testis torsiyonu belirtileri daha sessiz seyredebilir
O Hasta aktif, uyanık iken veya skrotuma travma sonrasında
görülebilir
O Bazen transient olup aralıklı tekrarlayan torsiyonlar görülebilir
Testis Torsiyonu
O Spermatik kordun kendi uzun ekseni etrafında
dönmesi sonucu venöz konjesyon, ödem, ve son
olarak arteriyel obstrüksiyon gelişmesi ile oluşan ve
tedavi edilmezse gonadal nekroza giden bir
durumdur
Testis Torsiyonu
O Bu patofizyolojiye bağlı olarak torsiyone skrotum
eritemli, ödemli ve şişmiş halde görülür. Şiddetli ağrı
nedeniyle torsiyone testis muayenesi yapmak
güçtür.
O Skrotum yukarı seviyededir. Kremasterik refleks
kaybolabilir. Ödeme bağlı olarak normal testis
sınırları kaybolabilir. Hidrosel gelişebilir.
Prehn belirtisi
Testis Torsiyonu

O Akut skrotumda tek laboratuvar idrar


analizi olup bakteriüri olsun veya
olmasın piyüri varlığı epididimiti
destekler
Testis Torsiyonu
O Tanıda ilk istenmesi gereken Renkli doppler
USG’dir. Torsiyonda tipik olarak arteryel kan
akımının kaybolduğu gözlenir. Kan akımının artması
ise enflamasyonu (orşit) gösterir.
Testis Torsiyonu

O Tc 99 radioizotop inceleme ile torsiyonda testis


izotop tutmazken, epididimitte ve apendiks
torsiyonunda kanlanma artmış veya normal
olduğundan Tc99 tutulumu olur
O İşlem 20-30 dk alır ve doğruluk oranı %95 tir
O İşlem öncesi testis mutlaka lokalize edilmedir aksi
halde yanlış alanda isotop tutulumu aranır.
Ayırıcı tanı
O Akut epididimit
O Kabakulak Orşiti
O Akut Orşit
O Travma
O Starngüle herni
O Testis tümörü
O Idipatik skrotal ödem
Testis Torsiyonu
• Tanı konulur konulmaz analjezikle birlikte elle detorsiyon
edilmeye çalışılır, eğer detorsiyon başarılıysa ağrının
azalması beklenir. Detorsiyon sonrası kan akımı doppler
ile kontrol edilmeli.

• Sonrasında hasta CERRAHİ için


sevk edilir.
Testis Torsiyonu
O 4-6 saat içinde teşhis edilirse elle detorsiyon
O Sağ testis saat yönünde
O Sol testis saat yününün tersine torsiyone olur
Sağ testis Sol testis

torsiyon

detorsiyon
TEŞEKKÜRLER

ERKEK İNFERTİLİTESİ
Yrd.Doç.Dr. Muzaffer AKÇAY
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi
Üroloji Anabilim Dalı
TANIM
İnfertilite son 12 aylık zaman diliminde
korunmasız cinsel birleşme olduğu halde
spontan konsepsiyonun olmaması olarak
tanımlanır.
İnfertilite geçici veya çoğu azoospermide olduğu
gibi kalıcı olabilir, bu duruma sterilite denir.
Subfertilite spontan konsepsiyon ihtimalinin
azalması ancak tamamen ortadan
kalkmamasıdır.
• Erkek infertilitesine yaklaşımda en büyük
değişim, tek başına erkeğin
değerlendirilmesinden çok problemin bir çift
problemi olarak kabul edilmeye başlanması ve
değerlendirme ve tedavinin her iki eşi de
kapsamasının gerekliliğinin genel kanı olarak
kabul görmesidir
• WHO’nun yaptığı bir çalışmada;
(Erkek: %45, Kadın: %47) fonksiyonel üreme
anormalliğine sahip olduğu ve
Erkeklerin % 6’sında azoospermi
Kadınların % 16’sında over yetmezliği gibi
fertiliteyi ciddi şekilde etkileyen tanıların
bulunduğu saptanmıştır.
Genel olarak infertilitenin %40’ınden erkekler,
%40’ınden kadınlar ve geriye kalan orandan her
iki partner birlikte sorumludur.
• Fertil çiftlerin 6 aylık korunmasız cinsel ilişki
sonrasında % 65’sinde, 12 ay sonunda ise %
90’ında gebelik rapor edilmiştir. Bu bilgiye
dayanarak infertilite açısından
değerlendirme için 12 aylık korunmasız
cinsel ilişkinin beklenmesi en yaygın
görüştür.
• İnfertiliteyle başvuran
çiftlerin incelenmesinde
başlangıç olarak erkek
partner
değerlendirilmelidir;
erkeğin öncelikli olarak
araştırılması kolay, ucuz ve
çabuk sonuçlanabilir
olduğundan avantajlıdır.
• Primer erkek infertilitesi, bir erkeğin asla bir
kadını hamile bırakamamış olması halidir.
• Sekonder erkek infertilitesi tanımı ise bir erkeğin,
partnerin aynı veya farklı olmasına yada gebeliğin
sonucuna bakılmaksızın daha önce başarılı bir
konsepsiyonun olması durumudur.
• Sekonder infertil erkeklerin gelecekteki fertilite
şansı daha fazla olup, varikosel ve aksesuar gland
enfeksiyonları bunlarda daha sıklıkla görülür.
Ayrıca öykülerinde toksik ajanlar, radyasyon ve
insektisitlere maruziyet gibi özellikler bulunabilir
İstemsiz infertilite süresi
• İstemsiz infertilite süresi, çiftlerin herhangi bir
kontrasepsiyon metodu kullanmadan seksüel ilişkide
bulundukları ay sayısı olarak tanımlanır ve prognoz
hakkında bilgi sağlar.
• Çiftlerde istemsiz infertilite süresi yaklaşık olarak 3 yıl
veya daha azsa gelecekteki spontan fertilite şansları
daha iyidir.
• Üç yıldan uzun infertilite süresi mevcutsa ciddi bir
biyolojik problem varlığı olasıdır.
• İstemsiz infertilite süresine bağlı olarak problemin
erkek veya kadında olması hakkında görüş belirtilemez.
Testis Anatomisi
Spermatogenez

• Proliferasyon fazı

• Mayotik (spermatosit)

faz

• Spermiyogenez fazı
İnfertilite
• Hamilelik olasılığı
– Bir ay; %20- 25

– 6 ay %75

– Bir yıl %90

• En az bir yılık düzenli cinsel ilişkiye rağmen hamilelik


olmaması
– %10-15

– %50 erkek faktörü


İnfertil çiftlerin değerlendirilmesi

• Jinekolojik değerlendirme
Kadın doğum uzmanı tarafından yapılmalı

• Ürolojik değerlendirme
İnfertil Erkek neden değerlendirilmeli?

• Düzeltilebilen ve düzeltilemeyen patolojileri

• Altta yatabilecek ciddi medikal patolojileri

• Genetik ve kromozomal anomalileri

ortaya koymak
Fertilite sorunları

• Coitus sorunları

İyi bir anemnez çok önemli

• Spermatozoa üretim sorunları


Erkek İnfertilitesi Etyolojisi
• Pre-testiküler (endokrin)
nedenler

• Testiküler nedenler

• Post-testiküler nedenler

• İdiopatik
Pre-testiküler nedenler
• Hipotalamo-hipofizer sistem hastalıkları
-Cerrahi, infarkt, tümör, radyasyon,infeksiyon
-İzole hipogonadotropik hipogonadizm (Kallmann send.)
-İzole LH yet. (Fertil önükoid send.)
-İzole FSH yet.
Hipogonadizm ile beraber olabilen diğer sendromlar
(Prader-Willi send., Moon-Bardet-Biedl send.)
• Androjen Fazlalığı
-KAH/Adrenal-testis tümörleri
• Östrojen Fazlalığı
-Testisin Leydig hücreli tümörü/adrenal tümörler
-Hepatik disfonksiyon/obezite
• Prolaktin fazlalığı (Hipofizer adenom)
• Tiroid hastalıkları
• Glukokortikoid fazlalığı (Cushing send.)
Testiküler Nedenler
• Genetik anomaliler
-Klinefelter send. (47, XXY)
-XYY send.
-XX Erkek send. (Y kromozomunun X üzerine translokasyonu)
-Androjen sentez/reseptör anomalileri
-Noonan send. (45, XO)
• Bilateral anorşi (Kaybolan testis send.)
• KRİPTORŞİDİZM
• VARİKOSEL
• Sertoli cell-only send.
• Miyotonik distrofi
• Gonadotoksik ajanlar/ Kemoterapi/ Radyoterapi/ Alkol/ Sigara
• Sistemik Hastalıklar: KBY, Siroz, Orak hücre anemisi
• Orşit (Bilateral kabakulak orşiti)
• İmmunolojik infertilite
• İdiopatik (%25)
Post-Testiküler Nedenler

1)Sperm İletim Bozuklukları


-Epididim düzeyinde obstrüksiyonlar
(Epididimit, cinsel temasla bulaşan hastalıklar, Pink hst.)
-Vas deferens düzeyinde obstrüksiyonlar
(Vas deferens agenezisi, kistik fibrozis, inguinal/skrotal cerrahi,
vazektomi, Young send.)
-Distal ejakülator kanal obstrüksiyonları
(Kistler, seminal vezikül hastalıkları)

2)Sperm Motilite veya Fonksiyon bozuklukları

3) Cinsel Disfonksiyon
(Retrograd ejakülasyon, Erektil disfonksiyon)
Erkek İnfertilitesinde Tanı
• Anamnez ve Fizik Muayene
• Semen analizi
• Hormonal değerlendirme
• Skrotal USG ve Doppler USG
• Testis biopsisi
• Vazografi
• İmmunolojik testler
• Genetik inceleme
Anamnez
• İnfertilite süresi, düzenli cinsel ilişki
• Sistemik hastalıklar
• Geçirilmiş operasyonlar
• Sigara
• İnfeksiyonlar (kabakulak orşiti, tbc vb)
• Gonadotoksik ajanlar, Radyasyon, Isı
• Aile hikayesi
(Kistik Fibrozis vb)
• Anozmi
• Galaktore
• Görme alanının sorgulanması
• Başağrısının sorgulanması
Fizik Muayene
• Genel görünüm (önükoid, obez-kaşektik)
• Genital muayene
-Penis (Hipospadias, Kurvatür, Fimozis)
-Skrotum ve içindekiler
-Sekonder seks karakterleri
(kıllanma, ses, jinekomasti)
• Diğer sistemler (tiroid, solunum, dolaşım)
Fizik muayene
• Testisler ayrı ayrı ve karşı tarafla
karşılaştırarak
değerlendirilmelidir.

Hacim
Prader orkidometresi
Normalde 15- 25 ml
Kıvamı
Yetişkin testisinin %95’i
seminifer tubullerden oluşur.
Seminifer tubuller puberteden
önce tahrip olduysa testisler
küçük ve sert, puberte sonrası
tahrip olduysa küçük ve
yumuşaktır.
Fizik muayene

• Kitle (??)

• Epididimler

• Vaz deferens (palpabl?)

• Varikosel (?)
Fizik muayene
• Varikosel Muayenesi: Muayene,
sıcak bir odada ayakta ve
sırtüstü pozisyonlarda, valsalva
manevrası öncesi ve sırasında
yapılmalıdır
• Grade I: Yalnız valsalva
manevrası ile palpe edilebilen
varikosel
• Grade II: Hasta ayakta iken
palpe edilebilen varikosel
• Grade III: Skrotal cilt üzerinde
görülebilen varikosel
Varikoselin Fertiliteye Etkisi
• Hidrostatik basınç artışı ve venöz staz
• Metabolik reflü (adrenal/böbrek metabolitleri)
• Skrotal hipertermi
• Hormonal yetersizlik
• Testisin arteryel kan akımındaki değişimler
• Epididimal disfonksiyon
Laboratuvar
SEMEN ANALİZİ
• En az 2 defa (1 ay arayla)
• Cinsel perhiz (3-5 gün)
Parametre Alt sınır
Semen hacmi 1.5 cc
Sperm konsantrasyonu 15 milyon/ml
total sperm sayısı 39 milyon
İleri hareketlilik %32
Toplam motilite (ileri + yerinde %40
hareketli)
Vitalite %58
Morfoloji %4
pH ≥7.2
Peroksidaz pozitif lökositler < 1 milyon
Terminoloji
• Azoospermi: Ejakülatta sperm olmaması
• Anejakülasyon: Sperm sekresyonunun olmaması
• Hipospermi: Ejakülat volümü <1.5 ml
• Hiperspermi: Ejakülat volümü >5 ml
• Oligozoospermi: < 15 milyon sperm/cc
• Astenozoospermi: <%32 motilite
• Teratozoospermi: Anormal morfoloji
• Nekrozoospermi: Tüm spermatozoalar ölü
• Polispermi: Ejakülatta >250 milyon sperm
Hormon Profili
• FSH

• Serbest testosteron

• LH

• Prolaktin

• Total testosteron

• Östradiol
Laboratuvar
Kromozom Analizi ve Karyotip Değerlendirme:

Erkek infertilitesi ile birlikte olan başlıca genetik


anomaliler;
SRY geni mutasyonları,
AZF bölge mutasyonları,
DAZ geni mutasyonları,
Klinefelter sendromu,
Mikst gonadal disgenezi,
Y kromozom mutasyonları,
Otozomal translokasyonlardır.
AZF gen delesyonu
• Y kromozom uzun kolunda mikrodelesyonlar
– AZF a, AZF b, AZF c
• Azoospermi: %8-12
• Oligozoospermi: %3-7 oranında AZF gen delesyonu görülür.
• En sık AZF c gen del. (%65-70)
• Komplet AZF a ve b gen del. Ciddi testisküler yetmezlik,sertoli cell only,
spermatojenik arrest ile ilişkilidir
• Ciddi oligozoospermi (<5 milyon /cc) ve azoospermide endikedir.
LABORATUVAR

Radyolojik Görüntüleme:
a) Skrotal Doppler Ultrasonografi
b)Vazografi : Normal spermatogenez, normal ejakülat
volümü olan azoospermiklerde obstrüksiyon seviyesini
belirlemek için
c)TRUS: Düşük semen volümlü hastalarda v.seminalisleri
ve ejakülatör kanalları değerlendirmek için kullanılır.
Erkek İnfertilitesinde Tedavi
• Genel önlemler

• Medikal

• Cerrahi

• Yardımcı üreme teknikleri


Genel Önlemler
• Diyet (şişmansa zayıflama)

• Alkolü bırakmak

• Sigarayı bırakmak

• Uyuşturucu/ gonadotoksik drogların bırakılması

• Stresten uzaklaşmak

• Düzenli cinsel birleşme ve siklusun düzenlenmesi


Medikal Tedavi
• Anti-östrojen tedavi
-Klomifen sitrat
-Tamoksifen
• Aromataz inhibitörleri
Testolakton
• Gonadotropinler
HCG, HMG, GnRH, FSH
• Androjenler
-Mesterolone, fluoxymesterone
• Testosteron rebound tedavisi
• Kallikrein, arginin, glutation, indometasin
Cerrahi Tedavi

• Varikoselektomi

– Yüksek ligasyon

– Mikrocerrahi inguinal

• Epididimovazostomi/ vazovazostomi

• TUR-ED
Mikroskopik Varikoselektomi
• Lenflerin korunması
(hidrosel riskini ↓)
• Küçük venlerin tanınması
(nüks riskini ↓)
• Arterlerin korunması
(testisküler atrofi riskini ↓)
TUR-ED
Yardımcı Üreme Teknikleri

İntra Uterin İnseminasyon (IUI)

• İn vitro fertilizasyon (IVF)

• İntra stoplazmik sperm injeksiyonu (ICSI)


Yardımcı üreme teknikleri için sperm elde etme

Obstrüktif azospermi:
Perkütan: TFNA, PESA, Perkütan biopsi,
Açık cerrahi: TESE, MESA

Nonobstrüktif azospermi:
TFNA, Standart veya perkütan biopsi,
mikro TESE
Genel Tedavi Sonuçları
Tedavi Gebelik Oranı
Hiç tedavi görmeyen %5-30
Gonadotropinler %10-30
Klomifen Sitrat %10-30
Varikoselektomi %40-60
TUR-ED %13-25
Epididimovazostomi %20-25
IUI %15-20/siklus
IVF %20-25/siklus
ICSI %20-25
Başkalarını mutlu görmek MUTLULUK’tur
BÖBREĞİN KİSTİK HASTALIKLARI
BÖBREĞİN KİSTİK HASTALIKLARI (ÖnT)

ÖnT: “Acil olmayan


durumlarda ön tanı
koyarak, gerekli işlemleri
yapıp uzmanına
yönlendirebilmeli”
Multikistik Displastik Böbrek
• 1/4000
• Non-genetik
• En sık yapısal renal kistik hastalık
• %80 tek taraflı ve sol
• Kalisiyel drenaj sistemi yoktur
• Kistler arası çok az stroma var
• Böbrek tamamen üzüm salkımı şeklinde kitleden oluşur
Multikistik Displastik Böbrek
• Kontraletaral sistemde anomali sık görülür
– VUR
– UP darlık
• Bilateral olgularda Potter send. özellikleri
– Yaşamla bağdaşmaz
Multikistik Displastik Böbrek
Multikistik Displastik Böbrek
• Patoloji
– Kistler arası çok az stroma
– Üreter atrezik
– Segmental tutulum
– Kistler kübik epitelle döşeli
– Nadiren çok az olgun glomerüller
– Kistler ince fibroseptal dokularla ayrılmıştır
Multikistik Displastik Böbrek
• Etyoloji:
– Obstruksiyon ???
– Ampulla oluşumunun erken durması
– Metanefrik blastemin oluşumunda durma

• Klinik:
– Bebeklerde en sık abdominal kitle
– Prenatal tanı
– İleri yaş – ağrı, HT ve hematüri
Multikistik Displastik Böbrek
• Tanı:
– US
• Kist arası yüzey
• Büyük kistler medialde (birbiriyle bağlantısız multiple kistler)
• Belirgin renal sinüs yokluğu
• Antenatal 28. hf sonrası

• Tedavi:
– Perinatal tanı: Takip
– Erişkinde: HT, enfeksiyon, ağrı (+)– Cerrahi
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
• 1/500-1000 canlı doğum
• Diyaliz hastalarının %10-15
• Konjenital ve herediter hastalık
• 30-50 yaş arası tanı konur
• KC, pankreas, dalak, AC’de kistler, Willis poligonuna anevrizma
• 16.kr ---PKD1 (%85-90)
• 4.kr -----PKD2 geninde defekt (%5-10)
• Bilateral---- başlangıçta tek taraflı
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
• Klinik:
– Çoğu 30-50 yaş arasında tanı alır
• Mik ve mak hematüri (%50), pıhtı koliği
• Böbrek taşı (%20-30)
• Bel ağrısı, HT ve enfeksiyon
• GİS komplikasyonları
• %10-40 hastada berry anevrizması--%9 SAK
• Renal adenom riski yüksek (%20)
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
• Etyoloji:
• Epitel hücrelerinin nefronda polaritesini kaybetmesi

• Proliferasyon, tubular sıvının toplanarak kistleşmesi

• Tanı:
– Anamnez:
• En az 3 jenerasyon aile fertleri sorgulanmalı
• Ailede HT, hemipleji, KBY sorgulanmalı
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
• Aile Öyküsü olmadığında tanı:

» Bilateral böbrek kistleri

+
» Bilateral renal boyut artışı
» 3 veya daha fazla karaciğer kisti olması
≥2+
» Serebral arter anevrizması
» Dalak , Pankreas , Araknoid ve Epifiz Kistlerinin olması
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
• Tanı
– Radyoloji
• US: Makrokistler, büyük böbrek
• İVP: kalikslerde distorsiyon, gravyer peyniri görüntüsü
• BT: Diğer organlar hakkında bilgi verir
• MRI: KBY’li hastalarda
• Tedavi:
– Komplikasyonların (HT,İYE,renal atrofi) önlenmesi
– Genetik danışmanlık
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
Otozomal Dominant Polikistik Böbrek
Otozomal Resesif (İnfantil) Polikistik Böbrek Hastalığı
• 1/40000
• Safra yolu dilatasyonu, konjenital periportal fibrozis, konj hepatik fibrozis
• Doğumdan 13 yaşına kadar ortaya çıkar
• 6. kr gen lokosu (perinatal hastalık)

• Klinik:
– Perinatal, neonatal, infantil, juvenil
– Oligohidroamnios, Potter yüzü, AC hipoplazisi
– Portal HT, özafagus varisleri, HSM
– Çoğu yaşamın ilk günlerinde ex, nadiren 1 yaşına kadar sağlam
• Neonatal yaşayanların %50 si 10 yaşında sağ
– Potter yüzü
Otozomal Resesif Polikistik Böbrek
• Tanı:
– US: Daha ekojenik büyük böbrekler
– BT
– İVP: Opak madde ile dolu kollektör tüplerin medullada ışınsal
görüntüsü (gün ışığı paterni)
• Tedavi:
– HT, KKY, RY ve KC yet ile mücadele
– Dializ, renal transplant ???
Medüller Sünger Böbrek

• 1/5000-20000
• Medüller toplayıcı kanalların dilatasyonu ve çevresinde kistlerin
eşlik ettiği görüntü
• Herediter değildir
• İVP’de çiçek buketi görüntüsü
Medüller Sünger Böbrek

• Klinik:
– Çoğu asemptomatik
– Renal kolik (taş), Hematüri, İYE
– 1/3 hastada hiperkalsemi
– Konj hemihipertrofi, Ehler-Danlos sendromu ve anodontia görülebilir
• Patoloji
– %75 bilateral
– Tek bir piramid tutulabilir
– 1-8 mm uzunluğunda kistler-sünger böbrek
– Kistler içinde taş veya yumuşak doku artıkları
Medullar Sünger Böbrek
Medüller Sünger Böbrek

• Tanı:
– İVP
• Tedavi:
– Komplikasyonların (taş ve İYE) tedavisi
Medullar Sünger Böbrek
Basit Böbrek Kistleri
• Edinsel
• En sık görülen semptomatik selim kistik hastalık
• Çocukluk çağında %0.22
• 40 yaşında %5
• 80 yaşında %36
• Otopsilerde 50 yaş üzerinde %50
• Prevalansı yaklaşık %12
• E/K: ?
Basit Böbrek Kistleri
• Klinik
– Unilateral ve soliter (genelde)
– Çoğu asemptomatik
– İnsidental olarak saptanır
– Ağrı ve kitle hissi
– Hematüri
– HT
– Obstruksiyon
Basit Böbrek Kistleri
• Tanı:
–USG:
• İnternal ekolarının olmaması
• Düzgün ve keskin belirlenmiş net duvar
• Arka duvarında akustik şiddetlenme
• Sferik veya hafif oval şekil
***Kalın duvar, septa, kalsifikasyon ve internal eko içeren sıvı varsa
 BTKontrast tutulumu

BOSNİAK SINIFLAMASI
Bosniak Sınıflaması
Kategori I Septa , kalsifikasyon , solid komponent içermez. Kontrast tutulumu yoktur.

Kategori II İnce septa , duvarda ince kalsifikasyon bulunabilir. Kontrast tutulumu yoktur.

Homojen , < 3 cm lezyonlardır.

Kategori II F Septalarda ve ince kalsifikasyonlarda artış vardır. Septa ve kist duvarında

kalınlaşma vardır. Kontrast tutmaz. > 3 cm lezyonlardır.

Kategori III Kalın irregüler duvarlı ve multiple septalı ve kalsifikasyon. Kontrast tutar.

%50 malign

Kategori IV Kistik komponent içeren solid lezyonlardır. Belirgin heterojenite. Kontrast tutar.

Neredeyse tamamına yakını malign.


Bosniak Kategori I
Bosniak Kategori II

İnce septada kalsifikasyon,kontrast tutulumu yok


Bosniak IIF
Bosniak III –non kontrast
Bosniak III – kontrast +
Bosniak Kategori
IV kistik neoplazm
Diğer Nadir Kistler
• Peripelvik-Parapelvik
– semptomatik
• Renal sinüs
– Renal parankim dışı kistler (arter, lenfatik, yağ dokusu)
• Renal higroma
• Peripelvik lenfanjiektazi
Kist Hidatik
• Avustralya, Yeni Zelanda, Afrika, Asya ve Ortadoğu
• Etken:
– Ecchinococcus granulosus larvası
– Ecchinococcus multilocularis

• Ana konak: kedi, köpek, kurt – İB’da konaklar


– Dışkıyla atılan kistler ara konak tarafından alınır
• Ara konak: Koyun, sığır, domuz, insan
– Hastalık sadece ara konakçıda ortaya çıkar
Kist Hidatik
• İnsanda en çok tutulan organ KC
• İnsanların %1-4’ünde böbrekler tutulur

• Klinik
– Asemptomatik
– Kist lokalizasyonuna göre semptomlar
– Lomber ağrı, kitle, hematüri, albuminüri
– %18 olguda hidatüri (toplayıcı sisteme açılırsa)
– Çoğu 5-10 cm arasında
Kist Hidatik
• Radyolojik
– US: Uniloküler veya multiloküler
– BT: Kalsifiye veya kalın duvarlı kist içinde multiple dişi kistler ve hidatik
membran
• Serolojik
– Lateks aglutinasyon
– İndirekt hemaglutinasyon
• evde yaşayan bireylerde tarama
– İmmuno-elektroforez
– Casoni deri testi
• riskli
Kist Hidatik
• Tedavi
– Kontamine etmeden kistin çıkarılması (açık, laparoskopik)
– Kist rüptüre olursa
• Ürtiker, pruritis ve anaflaksi
– Cerrahi öncesi sistemik antihelmintik ajan (albendazol 10 mg/kg, 2
bölünmüş dozda, 4 hafta tedavi 1 hafta aralık, 3 siklus) verilebilir
– Perkütan drenaj + alkol instillasyonu
BÖBREK TÜMÖRLERİ
ÖnT: “Acil olmayan
durumlarda ön tanı
koyarak, gerekli işlemleri
yapıp uzmanına
yönlendirebilmeli”
 H.K
 74 yaş/♂
 Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, bel ağrısı, idrardan kan gelmesi
(> 2 ay)
 DM + HT + KOAH + Koroner By-pass
 41 py/sigara
 FM: bilateral 3+ pretibial ödem + karın sağ yarıda ele gelen kitle
 Hb: 7,2 g/dl WBC: 12.300 K/mm3 Kre:1,02 mg/dl ALP:813
Ü/L
 Tüm batın USG: Sağ böbrek alt-orta zonda yaklaşık 11*7 cm
kitle
 Tüm Abd BT: Sağ böbrek orta kesimde renal sinusa uzanım
gösteren 12,5*8,2 cm postkontrast serilerde kontrast tutan kitle,
sağ renal venden VCİ’a uzanan trombüs + KC de büyüğü 4 cm 3
adet kitle (metastaz ?)
Benign Malign
• Renal Kistler • Renal hücreli kanser
• Renal Kortikal Adenom (Hipernefroma, Grawitz
• Metanefrik Adenom tümörü)
• Onkositom • Toplayıcı sistem tümörleri
(Uretelyal)
• Anjiomyolipom
(Hamartom) • Sarkomlar
• Fibrom • Wilms tümörü
• Leiyomiyom • Lenfoma
• Lipom • Lösemi
• Hemanjiom • Metastazlar
• Jukstaglomeruler tümörler
• En sık benign renal lezyon
• Erkek(?), ileri yaş, HT, böbrek yetmezliği ↑
• Asemptomatik kitlelerin %70’i
• Malignite riski, ailesel kistik hastalıklar (von Hippel-Lindau ve
tuberoskleroz) birlikteliğinde fazla
• Tanı: USG, BT veya MRI
• Bosniak Sınıflandırması
Kategori I Septa , kalsifikasyon , solid komponent içermez. Kontrast tutulumu yoktur.

Kategori II İnce septa , duvarda ince kalsifikasyon bulunabilir. Kontrast tutulumu yoktur.

Homojen , < 3 cm lezyonlardır.

Kategori II F Septalarda ve ince kalsifikasyonlarda artış vardır.Septa ve kist duvarında

kalınlaşma vardır. Kontrast tutmaz. > 3 cm lezyonlardır.

Kategori III Kalın irregüler duvarlı ve multiple septalı ve kalsifikasyon. Kontrast tutar.

%50 malign

Kategori IV Kistik komponent içeren solid lezyonlardır.Belirgin heterojenite. Kontrast tutar.

Neredeyse tamamına yakını malign.


• Asemptomatik ve rastlantısaldır.
• Renal korteksin küçük, iyi diferansiye,
glandüler tümörleridir. Otopsilerde %5-22
oranında görülür.

• Adenomun böbrek karsinomundan ayrımı için


klinik kriterler mevcut değil.
• Adenom Papiller RHK için prekürsör olabilir
• Böbrekte epitelyal kaynaklı solid kitleler potensiyel olarak
maligndir ve tedavi edilir.
• Böbrek tümörlerinin %3-
7’sini oluşturur.
• Genelde unilateral ve tektir.
• Makroskopi; bronz veya
açık kahverengi, homojen,
psödokapsülle düzgün
sınırlı ve ortasında tipik
uydu skar mevcuttur.
• Anjiografi belirtileri–düşük prediktivite:
Tümör arteriollerinin ‘bisiklet tekeri’ görüntüsü
Kapsülün ‘parlak kenar’ belirtisi
Homojen kapiller nefrogram fazı

• RHK’den klinik ve radyolojik olarak ayrılamaz.


• Şüphelenilen vakalarda preoperatif perkütan ince
iğne biyopsisi alınabilir.

• BT’ de santral skar görüntüsü


• Histolojik bileşenleri:
– Kalın duvarlı anevrizmal kan damarları
– Düz kas
– Olgun yağ hücreleri
• K/E:4/1
• AML %20-30 tuberoskleroz(TS) ile birliktedir
• Tüberoskleroz: ailevi, sebase adenom, zeka geriliği ve
epilepsi
• TS hastaların yaklaşık %50’inde; genç yaşta, çift
taraflı,daha az kadın ağırlıklı (2/1) ve semptomatik AML +
• TS ile birlikte olmayanlarda tek taraflı ve büyüktürler.
• En sık spontan perirenal hemorajiye neden olan renal kitle
(%25)

• Radyoloji ile tanı konulabilen bir benign tümör


• USG: Tipik hiperekojen lezyon (yüksek yağ içeriği)
• CT: < -20 HU patognomoniktir.
• USG – hiperekojen CT’de yağ => AML
• MRI: yüksek yağ içeriği
• Renal hücreli kanser (Hipernefroma, Grawitz tümörü)
• Toplayıcı sistem tümörleri (Uretelyal)
• Sarkomlar
• Wilms tümörü
• Lenfoma
• Lösemi
• Metastazlar
• Renal Hücreli Karsinom en sık solid lezyon
• Böbrek malignitelerinin %90’ı
• Ortalama tanı: 60-70 yaş, E/K: 3/2

• Çocukluk çağında nadir, gençlerde cerrahi tedaviye daha iyi


yanıt
• Tüm kanserlerin yaklaşık %2-3’ü
• Batı ülkelerinde sık
• Son iki dekatta dünya çapında yıllık %2
insidans artışı
• Avrupada 2012 yılında; 84.400 yeni RHK,
34,700 mortalite
• Mortalite oranları erken 90’lara kadar artmış,
daha sonra stabilize olmuş veya azalmıştır
• Sigara (1,4-2,5 kat)**
• Obezite (BMI her 1 ünit artış 1,07 kat artırır)
• Hipertansiyon
• Kurşun bileşimleri
• Çeşitli kimyasallar (aromatik hidrokarbonlar)
• Trikloroetilen maruziyeti
• Mesleksel maruziyet (metal,kimyasal,lastik, baskı
endüstrileri)
• Asbest veya Kadmiyum maruziyeti
• Radyasyon tedavisi
• Diyet (yüksek yağ/protein ve az meyve /sebze)
SENDROM GENETİK MAJOR KLİNİK

von Hippel-Lindau VHL gen (kromozom Şeffaf Hücreli RHK (multiple,


%45 bilateral)
3p25-26)
SS sistemi Hemanjioblastomu
Retinal anjiomlar
Feokromasitoma

Herediter papiller RHK c-MET protoonkogen Tip 1 papiller RHK


(kromozom 7q31)
Ailesel leimyomatozis Fumarat hidrataz Tip 2 papiller RHK
Kutanöz leimyomlar
ve RHK (kromozom 1q42)
Uterin leimyomlar
Birt-Hogg-Dube BHD1 gen (kromozom Kromofob RHK
Onkositom
17p12q11)
Nadir şeffaf hücreli RHK
Kutanöz fibrofoliküloma
Akciğer kistleri
Spontan pnömotoraks
 Proksimal kıvrımlı tubullerden kaynaklanır
 Kromofob ve toplayıcı kanal alt tipleri nefronun daha
distalinden köken alır
 Parankim itilmesine bağlı psödokapsül +
 RHK genelde unilateral ve unifokaldir (Bilateral %2-4)
 Papiller ve ailesel RHK multisentrik (%10-20)
*** Şeffaf hc’li RCC’ de (+ papiller RCC)

 2012 ISUP (International Society of Urological Pathology)


yeni derecelendirme sistemi
 2016 WHO

 Grade 1-3: Nukleol belirginliğine göre


 Grade 4: Nükleer peomorfizm, tm dev hücreleri, rabdoid veya
sarkamatöz diferansiyasyonlar
• Şeffaf hücreli RHK %80-90
• Papiller RHK %10-15
• Kromofob RHK %3-5
• Toplayıcı kanal karsinom (Bellini kanal) <%1
• Renal medüller karsinom nadir
• Sınıflandırılamayan RHK %1-3
• Xp11.2 translokasyon/TFE3 gen füzyon RHK nadir
• Post nöroblastoma RHK nadir
• Müsinöz hücreli karsinom nadir
WHO, 2004
 En sık görülen tip
 Kesilen yüzey altın sarısı, hipervasküler,
nekrotik
 En kötü prognoz (papiller&kromofob göre)
 Kromozom 3p kaybı ve VHL gen (3p25)
mutasyonları sık
 Multiloküler kistik varyant %4
• Son dönem BY ve Edinsel kistik hastalıkta sık.
 Tip 1 papiller RHK- en sık
– Herediter papiller RHK sendromu
– Psödokapsül ve psödonekrotik değişiklikler
 Tip 2 papiller RHK- daha agresif
– Ailesel leimyomatozis ve RHK
 Onkositik tip
• Kromozom 7 ve 17 trizomisi, Y kromozom kaybı
• Şeffaf hücreden daha iyi prognoz
 Toplayıcı sistemin kortikal kısmı
 Multiple kromozom kaybı 1, 2, 6, 10, 13, 17 ve 21.
 Karakteristik olarak koloidal demirle boyanır
 Prognozu en iyi
 Toplayıcı sistem karsinom(Bellini kanal)
 Tanıda %40 metastatik
 Hedef tedavilere yanıt kötü

 Renal Medüller karsinom


 Genç, orak hücreli anemili siyah ırk
 10-20 yaş arası renal tümörlerin %2’si
 Tanıda metastaz %95
 Müsinöz hücreli karsinom
 Henle kulpundan köken alır

 Sarkomatoid RHK
 Alt tip değil
 Tüm türlerde yüksek gradeli transformasyonu temsil eder
 Kötü prognoz
 Sistemik tedaviye yanıt kötü
• Çoğu böbrek kitlesi metastatik olana kadar
asemptomatiktir
• %50 insidental
• Klinik; lokal tümör büyümesi, hemoraji,
metastazlar ve paraneoplastik sendromlar bağlı
• Klasik triad (%6-10)
• Gros hematüri
• Flank ağrısı
• Palpabl kitle
• Paraneoplastik sendrom %30
• Hipertansiyon
• Kaşeksi, kilo kaybı
• Ateş
• Nöropati
• Amiloidoz
• Sedimentasyon yüksekliği
• Anemi
• Anormal hepatik fonksiyon (Stauffer sendromu)
• Hiperkalsemi
• Polistemi
• Fizik muayenin tanı değeri düşük
• Palpable abdominal kitle
• Palpable servikal LAP
• Boşalmayan veya sağ varikosel ve bilateral alt
ekstremite ödemi (venöz ilerlemeyi gösterir)
• Kreatinin, GFR !!
• Tam kan sayımı
• Eritrosit sedimentasyon hızı
• Karaciğer fonksiyon
• ALP, LDH
• Serum düzeltilmiş Ca
• Koagülasyon testi
• TİT
• İdrar sitolojisi (ureteliyal tm ayrımı)
 BT seçilmesi gereken
• IVP yöntemdir.
• USG Kontrastlanma !!!
• BT**  Sensitivite (tm<3cm)
• MRI** IVP: %67
• Anjiografi USG: %79
BT: %94
• Renal Sintigrafi
• Kontrastlı USG
• Spiral ince kesit BT
• 3-5 mm’lik kesitler
• Pre ve post kontrast görüntü
• Nefrogram fazı önemli
• IV kontrast enjeksiyonu sonrası >15 HU RHK
• <-20 HU alanları olan (yağ) AML
• MRG
• BT için kontrast madde allerjisi & gebeler tercih edilir.
• V. Cava inf tümör trombusu daha iyi bilgi

• Evreleme açısından Toraks BT ideal. En azından iyi bir AC


grafisi gerekli

• Asemptomatik hastalarda Kemik Sintigrafisi ve Kranial CT


önerilmez.
• Perkütan renal tümör biyopsi kullanımı
giderek artmakta
1) Radyolojik olarak belirsiz renal kitlelerde
histolojik tanı için (renal abse, metastatik hast.,
renal lenfoma)
2) Gözlem veya ablatif tedavi planlanan küçük renal
kitlelerin tedavi öncesi histoloji elde etmek için
3) Metastatik hastalıkta en uygun hedefe yönelik
tedavi seçiminde
• Tanı anında %30 metastatik
• Akciğer %50
• Lenf nodu %35
• Karaciğer %30
• Kemik %30
• Adrenal %5
• Karşı böbrek %1-2
T: Primer tümör
Tx: Primer tümörü saptamak için veriler yeterli değil
T0: Primer tümöre ait bulgu gözlenememiştir.
T1: Tümör böbreğe sınırlı, en geniş çapı ≤7cm
T1a: Tümör ≤4 cm
T1b: Tümör >4 cm ve ≤7cm
T2: Tümör böbreğe sınırlı , en geniş çapı >7cm
T2a: Tümör >7 cm ama ≤10cm
T2b: Tümör böbreğe sınırlı, >10 cm
T3: Tümör major venlere invazyon yapmıştır veya sürrenal bezi yada
perinefrik bölgeyi direkt invaze etmiş ancak Gerota fasiyasını
aşmamıştır.
T3a: Tümör gros olarak renal ven veya segmental dallarına
yayılmış veya perirenal ve/veya peripelvik yağa yayılmış ancak Gerota
fasiyasını aşmamış
T3b: Tümör gros olarak Vena kavayı diafragma altında tutmuştur.
T3c: Tümör vena kavayı diafragma üstünde tutmuş veya vena
kava duvarını invaze etmiştir.
T4: Tümör Gerota fasiasını aşmıştır(aynı taraf adrenal bez invazyonu)
 Cerrahi
 Parsiyel Nefrektomi
 Radikal Nefrektomi
 Sitoreduktif Nefrektomi

▪ Nefrometri Skoru / PADUA klasifikasyonu:


▪ max çap
▪ ekzo/endo
▪ top. kanal yakınlığı
▪ ant/post
▪ polar durum
 Cerrahiye alternatif tedaviler
 İzlem
 Kriyoablasyon
 Radyofrekans ablasyon
 HİFU
 Hedefe Yönelik Tedavi
 Tirozin Kinaz İnh. (Sunitinib, Sorafenib, Bevazsizumab..)
 mTOR inh. (Temsirolimus, Everolimus)
• Böbrek tümörleri insidansı artmakla birlikte,
insidantal ve erken yakalanma oranları
artmıştır.

• Sıklıkla sporadik görülse de Ailesel RHK


formları önemlidir (VHL)

• Tanı ve evrelemede kontrastlı BT veya MRI


kullanılır
• Radyolojik tetkikler basit kist ve AML dışında
kesin tanıda yetersiz kalmaktadır Cerrahi

• Perkütan biyopsi kullanımı giderek artmakta

• Genel anlamda RT ve KT direnç nedeniyle


mortal ürogenital tümörlerdendir.
TEŞEKKÜRLER
Erkeklerde Cinsel Fonksiyon
Bozuklukları
Dr. Fatih GEVHER
Bezmialem Üniversitesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İstanbul
Cinsel Fonksiyon Bozukluğu

Normal cinsel tepki döngüsünde bozulmaya yol açan cinsel


problemlerdir.
Erkekte %31
Kadında %43
Erkek Cinsel Fonksiyon Bozuklukları

• Erektil Disfonksiyon

• Ejekülasyon Bozuklukları

• Peyronie Hastalığı

• Priapizm
Erektil Disfonksiyon
Anatomi & Erektil Fonksiyonun Fizyolojisi

Erektil fonksiyon için:


1. Normal endokrin sistem
2. Korpus kavernozumun sağlam bir innervasyonu
3. Yeterli arteriyal kan akımı
4. Sinüzoidal dokunun uyumunun yeterliliği
L - Arjinin + O2 L - Sitrullin + NO
NO sentetaz (NOS)

-Nöral NOS
-Endotelyal NOS
Ereksiyon

• Vasküler

• Hormonal

• Nörojenik

• Psikojenik
Ereksiyonun evreleri
• Flask
• Latent(dolum)
• Tümesans
• Tam ereksiyon
• Rijit ereksiyon
• Detümesans
Erektil Disfonksiyon
• Başarılı bir cinsel performans için ereksiyonun sağlanılamaması ve
sürdürülememesi durumunun süreklilik kazanması olarak tanımlanmaktadır.
Erkek cinsel fonksiyon bozuklukları içinde yer alan asıl sorun
impotanstır(erektil disfonksiyon-ED).
• Hastalar ana şikayeti impotans olmasına karşın, doktora başvurduklarında
şikayetlerini ifade etmekten çekinebileceklerini unutmamak gerekir ve
mutlaka ED hekim tarafından sorgulanmalı hastanın kendini rahat ifade
edebileceği ortam sağlanmalıdır.
ED Nedenleri
• Psikojenik bozukluklar
• Nörojenik bozukluklar
• Hormonal bozukluklar
• Arteryal bozukluklar
• Kavernozal hastalıklar
• İlaçlar
• Diğer nedenler
ED Nedenleri
• Genel sağlık sorunlarındaki bozulmalar erkeklerin impotans sorunlarında da
çok önemli bir rol oynar. Yaşam tarzı, sosyal ve sosyoekonomik statü ve
cinsel deneyimlerde değişkenlikler de cinsel fonksiyon bozukluklarına yol
açabilir.
• Diabet ED oluşumundaki en önemli hastalıklardan biridir. Özellikle hem
vasküler hem de nörojenik faktörleri de içeren bir hastalık olarak diabet,
impotanslı hastaların yaklaşık %50’sindeki ana nedendir.
• Diabetiklerdeki ED nedeninin temeli nöropati ve mikroanjiopatilerdir
ED nedenleri
• ED’nin en önemli sebeplerinden biri belki de birincisi endotelial
disfonksiyondur. Damar endotelinin bozulmasına yol açacak tüm vasküler
hastalıklar ED için risk oluşturur.
• Üriner Sistem Hastalıkları da ED’yi tetikleyen etkenlerden olabilir. Kronik
renal yetmezliğin ED’ye yol açtığı bilinmektedir. Ayrıca Alt Üriner Sistem
Semptomları (LUTS) da hem ejakülasyon hem de ereksiyon üzerinde
olumsuz etkileriyle cinsel işlevi bozabilir.
ED Nedenleri
• Özellikle nörolojik kronik hastalıkların polinöropati etkisiyle ED’ye sebep
olduğu bilinmektedir. Parkinson, Guillan Barre, multipl skleroz, epilepsi gibi
durumlarda ED görülme sıklığı daha belirgindir. Tunika albuginea da kollajen
birikimiyle karakterize olan Peyronie hastalığında özellikle kronik dönemde
tunika albugineadaki subalbugineal venleri sıkıştırmadaki yetersizlik
irreversibl ED’ye yol açar.
ED Nedenleri
• Özellikle nörolojik kronik hastalıkların polinöropati etkisiyle ED’ye sebep
olduğu bilinmektedir. Parkinson, Guillan Barre, multipl skleroz, epilepsi gibi
durumlarda ED görülme sıklığı daha belirgindir.
• Tunika albuginea da kollajen birikimiyle karakterize olan Peyronie
hastalığında özellikle kronik dönemde tunika albugineadaki subalbugineal
venleri sıkıştırmadaki yetersizlik irreversibl ED’ye yol açar.
ED Nedenleri
• H-2 reseptör antagonistleri, antikolinerjikler, sitotoksik ilaçlar, antipsikotikler, bazı
hormonların ereksiyon üzerine olumsuz etkileri gösterilmiştir.
• Antihipertansiflerin de uzun süre kullanıldığında ED ye yol açtığı bilinmektedir.
Antidepresan ilaçlar özellikle de SSRI grubu ilaçlar da ED nedeni olabilirler.
• Santral sinir sisteminde sedasyon ya da depresyon yapan ilaçlar plazma prolaktin düzeyini
yükseltebilir ve ED yapabilirler. (Fenotiazinler, opiatlar, simetidin, sulpiride, haloperidol).
• Plazma testosteron düzeyini düşüren ve östrojen benzeri etki yapan ilaçlar (Spironolakton,
Ketakonazol, Digoksin) doğal olarak ED yapabilirler.
• Kronik uyuşturucu kullanımı, kronik alkolizm de özellikle periferik nöropati nedeniyle
ED’ye neden olabilirler.
ED nedenleri
• Sigara ve tütün kullanımının da özellikle ateroskleroz, kardiovasküler
hastalıklar, diabet ve inme gibi hastalıklara neden olduğu bilinmektedir.
Özellikle mikrovasküler yapıda arteriel endotelde yaptığı tahribat kesin olarak
ortaya konmuştur.
• Bu açıdan değerlendirildiğinde sigaranın dolaylı olarak cinsel işlev
bozukluğuna yol açabilecek risk faktörü olarak düşünülebilir.
ED nedenleri
• Psikolojik ve psikiyatrik sorunlar: Psikozlar, yoğun stres, depresyon gibi
sorunların da gerek ED gerekse libido ve ejakülasyon sorunlarına yol açtığı
ortaya konmuştur.
• ilişkilerdeki düzensizlikler, bozulmalar, evlilik sorunları da cinsel işlevi
olumsuz etkilemektedir.
• Performans anksiyetesi(başarısızlık kaygısı) da erkeklerde aşırı heyecana
neden olan ve ereksiyon sorunlarına yol açan önemli bir psikojenik
durumdur.
ED yaşa göre sıklığı

• < 40 ED prevalansı % 1-9

• 40-60 arasında % 9-30

• 60-70 arası da % 20-40

• 70’in üzerinde %50-75’e varmaktadır.


Tanı
Anamnez
Anamnezde ED’nin başlangıcı, her cinsel etkinlikte ortaya çıkıp çıkmadığı,
sabah ereksiyonlarının olup olmadığı, cinsel isteksizlik veya prematür
ejekulasyon gibi ek cinsel fonksiyon bozukluklarının olup olmadığı, geçirdiği
cerrahiler, alışkanlıkları, kullandığı ilaçlar, madde kullanımı, partnerle ilgili
durumlar, organik veya psikolojik rahatsızlıkların varlığı, ereksiyonun süresi,
ejekülasyon ve orgazm durumu ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Tanı
• Anamnez
ED ile gelen bir olguda öncelikle psikojenik ve organik ayrımının yapılması
önemlidir.
• Zaman içinde yavaş ortaya çıkması, süreklilik göstermesi, koit dışında da
ereksiyonun yetersiz olması organik patolojileri ön planda düşündürürken;
• Ani ortaya çıkması, her zaman olmaması, koit dışında ereksiyonun olması,
partner sorunları, anksiyete v.b.durumların olması ön planda psikolojik
impotansı düşündürebilir.
Tanı

• Kombine intrakavernöz stimülasyon (CIS) yada Sildenafil testi: CIS testinde peniste ereksiyon
oluşturan ajanlar kullanılarak penil ereksiyonun durumu değerlendirilir. Penil ereksiyon oluşuyor ise ED daha
çok organik kaynaklı olarak düşünülür,
• Penil Doppler USG: ereksiyonda penise kanı sağlayan arterlerin çapları ve kan akımları ölçülebilir. Ayrıca
venöz kaçak olup olmadığı değerlendirilebilir
• Noktürnal penil tümesans (NPT) testi: . NPT testinde ise gece uykusu sırasındaki spontan ereksiyonlar
değerlendirilir. Spontan ereksiyonlar oluşmuyorsa ED daha çok organik kaynaklı olarak düşünülebilir
• Laboratuvar: açlık kan şekeri, lipid profili değerlendirilmelidir. Total ya da serbest testosteron, seks hormon
bağlayan globülin(SHBG), albümin düzeyleri bakılmalıdır. Ek olarak FSH, LH, prolaktin düzeylerine
gereğinde bakılabilir. Yaşlı hastalarda PSA bakılması da prostat kanserini tespit açısından önem arz
etmektedir.
• Dinamik infüzyon kavernozometri/kavernozografi (DICC): özellikle venöz kaçak düşünülen arteriyel
kan akımı normal olan hastalarda kavernöz basınçlar ölçülür ve penisin venöz dönüşü görüntülenebilir
Tedavi
• Oral farmakoterapi (PDE-5 inhibitörleri; sildenafil, vardenafil)
• İntracavernosal tedavi
• İntrauretral Tedavi
• Sublingual tedavi
• Cerrahi tedavi
Ejekülasyon Bozuklukları
• Anejekülasyon
• Anorgazmi
• Geç ejekülasyon
• Retrograd ejekülasyon
• Ağrılı ejekülasyon
• Prematür ejekülasyon
Gecikmiş ejekülasyon, Anejekülasyon ve
Anorgazmi nedenleri
• Psikojenik
• Nörojenik
Radikal sistektomi prostatektomi (prostat op.)
Spinal kord yaralanması
MS, Parkinson, Otonom nöropati (dm)
• Endokrin nedenler: Hipogonadizm
Hipotiroidizm
• İlaçlar: Antihipertansifler (alfablokerler), Antipsikotikler, antidepresanlar,
• Diğer: Alkol, enfeksiyonlar, konjenital, anatomik
Gecikmiş ejekülasyon, Anejekülasyon ve
Anorgazmi de tanı
• Fizik Muayene
Genital inspeksiyon, rektal muayene,
• Laboratuvar: Tit, prostat sekresyonu, psa
• Görüntüleme: Skrotal usg, Transrektal usg, Pelvik MR
Gecikmiş ejekülasyon, Anejekülasyon ve
Anorgazmi de Tedavi
• Psikolojik tedavi
• Medikal tedavi: Neden olan ilacın kesilmesi
SSRI’lara bağlı anorgazmide; amantadin, buspiron
• Elektro ejekülasyon
Prematür Ejekülasyon

• Kişinin isteği olmaksızın vajinal girişten önce veya sırasında

ya da hemen sonrasında minial bir uyarı ile oluşan ejekülasyondur

• En sık görülen erkek cinsel fonksiyon bozukluğudur.

• Prevalansı çok yüksektir (%30-40)

• Tedavisi en zor CFB dan biridir.


Prematür
Ejekülasyon

Yaşam boyu PE benzeri


Edinilmiş PE Natürel-
PE ejekülatuar
değişken PE
disfonksiyon
PE’da Yaklaşım
• Anamnez: PE başlangıcı ve süresi
ED ile olan ilişkisi
Ejekülasyon kontrolü
Partnerler arası stres, ilişkilerdeki uyumsuzluk
ilaç kullanımı
• Intravaginal ejeculatuar latency time (IELT)
Intravaginal ejeculatuar latency time (IELT)

• IELT stop-watch yöntemi kullanılarak partnerler tarafınca ölçülür.


• IELT vaginal giriş ile intravaginal boşalma arasındaki süredir.
• IELT için eşik değer değişik zamanlardaki çalışmalarda 1-7 dk arasında
belirtilmiştir
PE’da Tedavi
• Davranış Tedavisi
• SSRI/ trisiklik Antidepresanlar
• Topikal jeller,spreyler (lokal anestezikler)
• PDE-5 inhibitörleri
• Tramadol
Davranış Tedavisi
• Start-Stop tekniği
• Sıkma tekniği
• Tedavi bitiminden 3 yıl içinde hastaların >%90 tekrarlama olur
Topikal Tedavi
• Lokal anestezikler (lidokain, prilokain)
• Yan etkiler: peniste his kaybı, irritasyon
vajinal emilim sonucu; his kaybı, anorgazmi
PDE-5 İnhibitörleri
• Tek başına PE da önerilmez, PE+ED varsa önerilir.
SSRI Antidepresanlar: Klopiramin, floksetin, paroksetin, sertralin
Dapoksetin
Topikal Anestezikler
• Lokal anestezikler (lidokain, prilokain)
• Yan etkiler: peniste his kaybı, irritasyon
vajinal emilim sonucu; his kaybı, anorgazmi
PDE-5 İnhibitörleri
• Tek başına PE da önerilmez, PE+ED varsa önerilir.
SSRI Antidepresanlar: Klopiramin, floksetin, paroksetin,
sertralin
Dapoksetin
Dapoksetin
• Aslında bir SSRI dır fakat çok hızlı emildiği için antidepresan tedavisinde
değil ama PE tedavisinde kullanılmaktadır.
• Ejekülasyon kontrolü hissinde anlamlı artma sağlayan, PE için en etkili ilaçtır.
• Hasta ve partnerde cinsel tatminde belirgin artma sağlar.
• Daha az yan etkiye sahiptir (libido azalması ve ED <%1)
Peyronie Hastalığı

• Peniste Tunika Albuginea ve çevre erektil dokunun fibrozisi ile seyreden

selim bağ dokusu hastalığıdır.

• Tüm erkeklerde %1-3

• En sık 45-65 yaş arasında (%75)


Peyronie Etyolojisi
• Barbitüratlar, betablokerler, metotreksat
• Vit E eksikliği
• Karsinoid sendrom,
• Vasküler travmaya otoimmün cevap
• İntrakavernözal girişimler, invaziv girişimler
• Üretrit, cinsel yolla bulaşan hastalıklar
• Genetik predispozisyon
Peyronie Semptomları

• Penil deformite %94

• Palpabl plak %80 bir tane

• Penil ağrı- özellikle ereksiyonda

• Erektil disfonksiyon
Peyronie Seyri
• Akut inflamatuar dönem: 12-18 ayda tamamlanır
penil ağrı
plak endürasyonu
kurvatür gelişmesi
• Stabilize Dönem: sıklıkla ağrı gerilemiştir
plak endürasyonu devam etmektedir
Ereksiyonda kurvatür stabilize olmuştur
Peyronie Tanı
• Anamnez:
Başlangıç tarihi, travma öyküsü, cerrahi girişim, ilaç kullanımı, aile öyküsü
ED varlığı, segmental flasidite, cinsel istekte azalma, psikolojik etki
• Fizik Muayene
Plak palpasyonu: yeri, boyutu, hassasiyeti
kurvatür yönü ve derecesi
• Otofotografi
• Görüntüleme: Penil dopler USG
Peyronie Tedavi
• Medikal: Vit E, kolşisin, Tamoksifen, Kortikosteroidler, verapamil, interferon
Hastalığın erken ve ağrılı döneminde (<12 ay)
ilerleyici plak ve deformite bulunması
hastanın cerrahiyi kabul etmediği durumlarda
• Rekontrüktif Cerrahiler: Konveks tarafın kısaltılması: wegde rezeksiyon (nesbit)
plikasyon
Konkav tarafın uzatılması: otolog/sentetik materyaller
Priapizm
• Düşük akımlı (iskemik) priapizm
• Yüksek akımlı (non-iskemik) priapizm
• Tekrarlayan Priapizm
DİZÜRİ (Atp)
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler

Dizüri, idrar yaparken ağrı, yanma ve rahatsızlık hissidir.


İdrar yaparken rahatsızlık yanında idrara sıkıştığında, idrarın son kısmında, idrar
yaptıktan sonra görülen ağrı ve yanma hissine de dizüri denilmektedir.
Hastalar semptomun tanımındaki gibi yakınmalarda bulunacağı gibi
acıma, batma, karıncalanma
türünde ifadelerde de bulunabilirler.
Dizüri alt idrar yolları, meatus, uretra, erkeklerde prostat, kadınlarda vagina ve
mesanedeki inflamasyon, irritasyon sonucunda meydana gelir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler

Dizüri, sistit, uretrit, uretra ve masane taşı, prostat hastalıkları, mesane


kanseri gibi alt üriner sistem hastalıklarının en belirgin semptomudur.

Dizüri en sık cinsel aktif kadınlarda ve huzurevi veya bakım evinde kalan
yaşlılarda görülür. Beş kadından biri yaşamında en az bir kez sistit olur.

Dizüri kadınlarda en sık işe gitmeme nedenlerinden biridir. Aile hekimi


ziyaretlerinin % 5- 15’inde neden dizüridir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler

Cinsel aktif kadınlarda idrar yolu enfeksiyonları prevalansı % 30- 40.


Genç erkeklerde nadirdir. Erkeklerde yaşla artar.
70 yaş üstü erkeklerin yarıdan fazlasında dizüri görülür. Yaşlı erkek ve
kadınlarda görülme sıklığı benzerdir.
Dizüri semptomu kış aylarında daha fazla görülür. Soğukta İYE riski
artmaktadır.
B-ÖZELLİKLERİNİ Semptomun/Bulgunun farklı hastalıklarda görülebilecek özelliklerini sınıflar
BELİRLER

Dizüri, idrara sıkıştığında, idrar yaparken, idrar yaptıktan sonra, sürekli olabilir.
Bazen idrara başlarken olan dizüri devamında ortadan kalkar. Bazen de idrarın son
kısmına doğru dizüri belirginleşir, idrar bittikten birkaç dakika kadar daha devam
edebilir.
Meatusun irritan maddelerle temasında (sabun, şampuan, kolonya vb), vajinal
enfeksiyonlar, perinedeki inflamatuar olaylarda dizüri görülebilir. Bu tip dizüride
rahatsızlık hissi daha çok meatustadır veya meatustaki rahatsizliğa vagina ve perine
bölgesi de eşlik eder.
Üriner sistem kaynaklı olaylar sonucu gelişen dizüriye internal dizüri, üriner sistem
dışındaki olayların etkiyle ortaya çıkan dizüriye eksternal dizüri denilmektedir.
Ancak Dizürinin özelliği ile nedeni arasında ilişki kurmak kolay değildir.
C-NEDENLERİNİ Semptoma yol açan (ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları)nedenleri sayar
BELİRLER Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

Dizüri nedenleri
a) Enfeksiyonlar
b) Taşlar
c) Kanserler
d) İdrar yolundaki darlıklar
e) Travmalar
D-EŞLİK EDEN Semtoma neden olan hastalikları temel semptom ve bulgu özelliklerini açıklar Eşlik
SEMPTOMLARINI/B edebilen tüm semptomları sayar
ULGULARINI Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik semptom paketini açıklar
BELİRLER Eşlik edebilen tüm bulguları sayar
Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik bulgu paketini açıklar

Dizüriye alt üriner sistemin diğer semptomları da eşlik edebilir. Eşlik eden semptom
ve bulgular ayırıcı tanıda yol göstericidir.
a) Hematüri
b) Pollaküri ve Noktüri
c) Urgency
d) Ateş
e) Renal kolik
f) Uretal akıntı/Vajinal akıntı
g) İdrar yapmada zorluk, idrarı tam boşaltamama, kesik kesik idrar yapma
E-LABORATUVAR Ayırıcı tanıda kullanılan tüm lab yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar
SONUÇLARINI
DEĞERLENDİRİR

a) Tam idrar tahlili: Dizüri semptomunda yapılması gereken ilk laboratuvar testi tam
idrar tahlilidir. İdrar tahlili infeksiyöz nedenleri ve hematüriyi göstermede
önemlidir.
b) İdrar kültürü: Komplike veya tekrarlayan enfeksiyonlarda idrar kültürü
istenmelidir.
c) Kan tahlilleri: Ateş varsa veya üst üriner sistem infeksiyonunu düşündüren
semptom bulgu bulgu varsa, WBC, CRP veya sedimentasyon, kreatinin
bakılmalıdır.
F-GÖRÜNTÜLEME Ayırıcı tanıda kullanılan tüm görüntüleme yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar
DEĞERLENDİRMESİ
YAPAR

Ultrasonografi: Dizüri semptomunda üriner sistem ultrasonografisi ilk aşamada


seçilmesi gereken görüntüleme yöntemidir. Erkek ve kadın genital enfeksiyon
şüphesinde jinekolojik ve skrotal ultrasonografi yapılmalıdır.

Direk üriner sistem grafisi, tomografi: Üriner sistem taş hastalığı için tomografi
gerekli olur.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

1. Üriner sistem enfeksiyonları


2. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
3. Üriner sistem taş hastalığı
4. Genital enfeksiyonlar
5. Hipospadiasis, epispadiasis:
6. Genito‐üriner sistem travması
7. Mesane kanseri:
8. Selim prostat hiperplazisin ve prostat kanseri
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

a) Üriner sistem enfeksiyonları: Üriner sistem enfeksiyonları dizürinin en sık


sebebidir. Alt üriner sistem infeksiyonlarında daha belirgin olmakla beraber, tüm
üriner infeksiyonların önemli semptomu dizüridir.

Akut pyelonefrit: Böbreğin toplayıcı yapıları ve parankiminin enfeksiyonudur.


Akut pyelonefritte belirgin semptomlar yan ağrısı, ateş ve dizüridir. Bu
hastalarda muayenede yan taraflarda, üreter noktalarında hassasiyet, idrar
tahlilinde pyüri bulgusu izlenir. Ureter gibi idrar yollarında bir tıkanma olmuş ve
tıkanmanın üst seviyesinde enfeksiyon oluşmuş ise dizüri ve idrarda enfeksiyon
bulguları görülmeyebilir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

a) Üriner sistem enfeksiyonları:

Akut sistit: Mesanenin akut enfeksiyonudur. Kadınlarda daha sık görülür. Vucüt
direncinin düşmesi, menapoz, kötü hijyen, cinsel ilişki kolaylaştırıcı faktör olsa da
komplike olmayan akut sistit vakalarının çoğunda neden belirlenemez. Akut sistitte
tipik olarak pollaküri, urgency, terminal hematüri eşlik eden tipik semptomlardır.
Terminal hematüri her zaman görülmez.
Kronik sistit: Mesanenin kronik iltihabıdır. Üretritlerde dizüri görülür. Akut olaylarda
semptomlar şidddetli, kroniklerde semptomlar daha az şiddetlidir.
Uretrit: Uretranın enfeksiyonudur. Akut veya kronik olabilir. Genelde tek başına
değil sistitle beraberdir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar: Cinsel yollla bulaşan hastalıklardan uretrite


neden olan gonore ve non gonogoksik üretritler dizüriye neden olur.

Bunlarda uretral akıntı ve uterada sürekli ve işerken yanma belirgindir. Meatus


çevresindeki genital uçuklar da dizüri yapabilir. Bunlarda muayenede uçuk
lezyonları tespit edilebilen bulgulardır.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Üriner sistem taş hastalığı:


Üriner sistem taşlarında taşın yerine ve üriner sistemde yaptığı etkiye göre dizüri
görülür.
Üst üriner sistem taşlarında künt veya kolik tarzda ağrı (rena kolik), hematüri
belirgindir.
Üreter taşlarında özellikle alt üreter taşlarında, pollaküri, dizüri gibi alt üriner sistem
semptomları taşın diğer semptomlarına eşlik eder.
Mesane taşlarında pollaküri, dizüri, kesik kesik işeme, hematüri dizüriye eşlik
edebilecek semptomlardır.
Uretra taşlarında dizüri, idrar akımında zorlanma, ince idrar yapma semptomları ile
beraberdir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Genital enfeksiyonlar:
Epididimit ve orşit: Dizüri belirgin değildir. Hastanın skrotumundaki ağrı şiddetlidir
ve bunun yanında dizüri hastalar tarafından pek ifade edilmez. Erkeklerde
epididimit ve orşit genellikle üriner infeksiyonla beraberdirler. Bu durumda dizüri,
pollaküri, urgency gibi semptomlar beraber olurlar. Erkeklerde skrotumun fizik
muayenesinde testis ve epidimlerde şişlik, hassasiyet, ağrı kolaylıkla tespit edilebilir.
Prostatın akut ve kronik enfeksiyonları: Dizüri görülebilir. Akut prostatit ateş,
rektal ağtı ve tenezmle birlikte olur. Kronik prostatitlerde ateş olmaz.
Kadınlarda vajinal enfeksiyonlar: Dizüri ikincil olarak ortaya çıkar. Vajinal akıntı,
rahatsızlık hissi belirgindir. Muayenede vajianal enfeksiyon tanınabilir.
Kadınlarda iç genital enfeksiyonlar: (salpenjit, ooforit, pelvik inflamatuvar hastalık)
dizüri görülebilir. Bu durumlarda muayenede pelvik ağrı belirgindir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Hipospadiasis, epispadiasis: Hipospadiasis, epispadiasis anomalilerinde


dizüri görülebilir. Ancak bu anomalilerdeki dizüri anormalliğe sekonder
gelişen olaylardan dolayı oluşur.

Epispadilerde uretra mukozasının açık olması nedeniyle enfeksiyon riski


ve irritasyon riski fazladır. Sekonder olarak da dizüri görülür.

Başka anormalliğin eşlik etmediği distal hipospadilerde enfeksiyon ve


dizüri normalden farklı değildir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Genito‐üriner sistem travması:

Üriner sistem travmalarında dizüri bulgusu uretraya olan travmalarda


ortaya çıkabilir. Bunlarda da anamnez belirgindir.

Travma şiddetliyse hematüri eşlik edebilir.


G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Mesane kanseri:

Mesane kanserlerinde hematüri belirgin semptomdur.

Dizüri olabilir.

Tek başına dizüri de bile mesane tümörünün ayırıcı tanısı yapılmalıdır.


G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Selim prostat hiperplazisi ve prostat kanseri:


Dizüri ikincil derecede semptomdur.
Bunlarda idrar akımını başlatmakta güçlük,
drar akım kuvvetinde ve kalibresinde azalma, kesik kesik idrar yapma,
idrarı tam boşaltamama, pollaküri,
noktüri ve urgency den oluşan alt üriner sistem semptomlarına dizüri de eşilik
edebilir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

sistem taşları
inflamatuar
Akut uretrit

Hiperplazisi
pyelonefrit

infeksiyon
Akut sistit

tümörleri
prostatit

prostatit

Mesane
hastalık
Gonore

Prostat
Benign
Vajinal
Kronik

Üriner
Pelvik
Akut

Akut
Pollaküri/ + + + + + +/- +/- +/- +/- +/- +
Noktüri
Urgency + + + + + +/- +/- +/- +/- +/- +
Hematüri + +/- +/- - - - - - +/- + -
Ateş - - + - + - +/- - - - -
Renal kolik - - +/- - - - - - + - -
Uretal akıntı/ - +/- - + - - - + - - -
Vajinal akıntı

İdrar yapmada +/- +/- - +/- +/- +/- - +/- +/- +/- +
zorluk
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Örnek olgu:
40 yaşında bayan hasta idrar yaparken yanma şikayeti ile müracat ediyor.
Hikayesinde 2 gün önce şikayetlerinin başladığını belirtiyor.
Dizüriye pollaküri, urgency ve idrarın sonunda 1-2 damla kan geldiğini sorgulamada
öğreniliyor.
Vajinal akıntısı ve ateşi olmamış. Bu hastada daha sonraki aşamalar ve ayırıcı tanı
nasıl olmalıdır?
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Semptomlar ön planda akut sistit düşündürmektedir.


Ancak ayırıcı tanıda yer alan tüm hastalıklar irdelenmelidir.
1. Üriner sistem enfeksiyonları
2. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
3. Üriner sistem taş hastalığı
4. Genital enfeksiyonlar
5. Genito‐üriner sistem travması
6. Mesane kanseri:
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Hematüri nedeniyle mesane tümörü düşünülse de hematürinin terminal olması,


dizüri ve urgency ile beraber görülmesi mesane tümöründen uzaklaştırıyor.
Ateşi olmaması üst üriner sistem enfeksiyonu, vajinal akıntı olmaması, karın ağrısı
ve hassasiyeti olmaması vajinal enfeksiyon ile jenital enfeksiyon ihtimalini ekarte
etmektedir.
Hastaya tam idrar tahlili yaptırılıyor. Sedimentte bol lökosit, dipstict testinde nitrat
pozitif bulunuyor.
Görüntüleme için ultrasonografi düşünülüyor ancak hasta idrarını tutup mesane
doluluğunu sağlayamayacağını belirttiğinden ultrasonografi kontrol muayesine
bırakılıyor. Hastaya akut sistit tanısı ile tedavi veriliyor.
GENİTAL ENFEKSİYONLAR

Dr. Abdullah İlktaç


BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
Genital Enfeksiyonlar
• Öğrenim Hedefleri
Tanımını yapmak, sıklığını söylemek, sık görülen komplikasyonları sıralamak

Nedenlerini açıklamak, risk faktörlerini belirlemek

Semptomları ve bulguları saymak

Tanıda kullanılan lab. yöntemlerini öncelik sırasına göre saymak, sonuçlarını


belirlemek

Tanıda kullanılan radyolojik yöntemleri öncelik sırasına göre saymak,


sonuçlarını belirlemek

Ayırıcı tanısını yapmak

Medikal tedaviyi planlamak

Koruyucu tedaviyi yönetmek


• Akut Epididimoorşit
Akut Epididimoorşit
• Epididimin iltihaplanmasına epididimit, testisin
iltihaplanmasına orşit, her ikisinin
iltihaplanmasına epididimorşit denir

• 15-30 yaş arası genç erişkinlerde ve 60 yaş üzeri


erkeklerde daha sık görülür

• Enfeksiyon genelde bakterilerin asendan yolla


üretra ve mesaneden epididime ulaşması sonucu
olur
Akut Epididimoorşit
• Etiyoloji:
– 35 yaş altında,cinsel aktif erkeklerde klamidya ve neisseria türleri
– 35 yaş üstünde Piyojenik enf.’lar :E.Coli, Kleb, Pseud, Staf, Strep
– Kabakulak (parotitden 3-4 gün sonra)
– Granulomatöz orşit
– Travmatik orşit
– Sistemik enf.’lar: Tbc,brucella, influenza, lepra, tifo, fungus, difteri, rubella, sifiliz,
amibiazis
Akut Epididimoorşit
• Klinik:
– Testis fikse veya yüksek pozisyonda değildir
– Epididim genişlemiş ve hassastır
– Kremasterik refleks genellikle korunmuştur
– Hastaların %20-40’ında piyüri veya bakteriüri bulunur
– Üriner anomalisi olan hastalarda epididimit riski daha yüksektir
– Postpubertal dönemde seksüel geçişli hastalıkların etken olabileceği akılda
tutulmalıdır
Akut Epididimoorşit
• FM:
– Testis büyük,sert ve duyarlı
– Skrotal kızarıklık
– Skrotal elevasyonla ağrının azalması (Phren belirtisi) epididimoorşiti testis torsiyonundan klinik
olarak ayırmada önemli

• İdrar analizi yapılmalı

• Rekürren enfeksiyon varsa enfeksiyon tedavi edilir ve araştırma derinleştirilir (üriner


usg, voiding, endoskopik inceleme vb.)
Akut Epididimoorşit
• Skrotal doppler incelemede testis ve/veya epididimde genişleme ve artmış kan akımı
gözlenebilir.

• Tunika albugineada kalınlaşma ve eşlik eden hidrosel bulunabilir.


Akut Epididimoorşit
• Ayırıcı Tanı:

– Testis torsiyonu

– Testis tm

– Travma

– Bruselloz
Akut Epididimoorşit
• Komplikasyonlar:

– Abse oluşumu

– Testiküler enfarkt

– Kronik ağrı gelişimi

– İnfertilite
Akut Epididimoorşit
• Tedavi:
– Yatak istirahati, antienflamatur tedavi ve antibiyotik tedavisidir

– Skrotal elevasyon ödemi ve ağrıyı azaltır

– Soğuk uygulama erken dönemde semptomları geriletmede faydalı olabilir


Akut Epididimoorşit
– Antibiyotik seçimi etkene göre planlanır

– 35 yaş üstünde, cinsel yolla bulaşan hastalık düşünülmeyen olgularda


Levofloksasin 500 mg 1*1, oral
Sefuroksim 500 mg 2*1, oral
Seftriakson 1 mg 2*1, ım

– 35 yaş altında, cinsel yolla bulaşan hastalığın neden olduğu


düşünülüyorsa
Seftriakson 250mg ım ve doksisiklin 100mg 2*1

– Enfeksiyonun ağır seyrettiği hastalar hospitalizasyon ve intravenöz


antibiyotik tedavisi için ürolojiye sevk edilir
PROSTATİTLER
Prostatit Epidemiyoloji

• Prostat bezinin inflamasyonu

• <50 yaş erkeklerde sık konulan ürolojik


tanılardan

• >50 yaş erkeklerde BPH ve Prostat


Ca’den sonra 3. sıklıkta

• En yüksek prevalans 20-49 yaşları


arasında, %11.5
Semptomlar

AĞRI OBSTRÜKTİF ve İRRİTATİF İşeme


• Perine Semptomları
• Suprapubik bölge • İdrar sıklığında artma
• Penis • Sıkışma
• Testisler • Noktüri
• Anüs • Mesaneyi tam boşaltamama hissi
• Arka alt bölümde • Dizüri
Semptomlar

Cinsel Fonksiyonlarda
Bozulma
• Ejekülasyon sırasında veya
sonrasında ağrı
• Erektil disfonksiyon

Sonuçta yaşam kalitesini


bozar
Etiyoloji/Enfeksiyon

• Üretrit, sistit, epididimit gibi


tekrarlayıcı İYE
• Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
• Enfeksiyon ajanları arasında en
sık etken bakteriler (%65-80
E.Coli)
ETİYOLOJİ

• Mesane boynunda ve üretrada


anatomik obstrüksiyon
• Yüksek basınçlı disfonksiyonel
işeme
• İntraprostatik duktal reflü
• Tekrarlayıcı perineal travma (at
binme, bisiklet)
• Psikososyal sebepler (stres)
İntra-Prostatik Duktal Reflü

Prostat duktusları içine


enfekte idrarın reflüsü
İntravesikal Verilen İndia Mürekkebinin Prostata Reflüsü
Prostatit Tanısı
FİZİK MUAYENE (DRE)
ANAMNEZ • Rektal tuşede prostat normalden daha
yumuşak olarak bulunur
• Hastanın hikayesi
• Ağrının şiddeti,
lokalizasyonu, süresi
• Obstrüktif ve irritatif
işeme semptomları
• Cinsel problemler
Prostatit Tanısı / 4 Kap Testi

 Üretra, mesane ve prostat


enfeksiyonları arasında ayırıcı
tanı sağlar

 Kronik prostatit sendromları


tanısında altın standarttır.

 Prostat salgısının ve idrarın


mikroskopik incelemesi ve
kültürü yapılır
4 Kap Testi

• İşenen idrarın ilk 10 ml’si


toplanır (VB-1), bu örnekte
bakteri ya da lökositoz varlığı
üretriti gösterir

• Orta akım idrarının 10 ml’si


toplanır (VB-2), bu örnekte
bakteri ya da lökositoz varlığı
primer ya da eşlik eden
sistiti gösterir
4 Kap Testi

• Hastaya etkili bir prostat masajı


yapılır
• Prostat masajı sırasında prostat
salgısı direk steril bir kaba toplanır
(EPS)
• Masajdan sonraki ilk idrarın 10 ml’si
toplanır (VB3)
• Hemen kültüre ve mikroskopik
incelemeye gönderilir
4 Kap Testi

• 1. ya da 2. idrar örneğinde
bakteri (-)
• Prostat masajı sonrası
prostat salgısı ya da masaj
sonrası idrar örneğinde
bakteri (+)
• Tanı: ‘Bakteriyel
Prostatit’
2 Kap Testi
• Prostat masajı öncesi orta akım
idrarı alınır

• Etkili prostat masajı sonrası ilk


idrar alınır

• Kültüre ve mikroskopik
incelemeye gönderilir
NIH Prostatit Sınıflandırma Sistemi

Kategori I Akut Bakteriyel Prostatit Akut prostat bezi


enfeksiyonu
Kategori II Kronik bakteriyel prostatit Kronik, rekürren prostat
bezi enfeksiyonu
Kategori III Kronik pelvik ağrı sendromu En az 3 ay süreyle kronik
(KPAS), Kronik abakteriyel genitoüriner ağrı (+)
prostatit Bakteri (-)
Kategori IIIA Enflamatuar KPAS Anlamlı Lökosit (+)
Bakteri (-)
Kategori IIIB Enflamatuar olmayan KPAS Lökosit (-)
(prostadynia) Bakteri (-)
Kategori IV Asemptomatik enflamatuar
Lökosit (+),
prostatit semptom (-)
Kategori I
(Akut Bakteriyel Prostatit)

• Prostat bezinin jeneralize enfeksiyonudur

• Perinede ve suprapubik bölgede akut başlayan şiddetli ağrı,


yüksek ateş, titreme, halsizlik

• İnflame ve şişmiş prostat bezi nedeniyle obstrüktif ve irritatif


işeme semptomları; dizüri, pollakiüri

• RT’de prostat sıcak, ağrılıdır. Kültürde bakteri (+). Prostat


masajı yapılmaz !!!!
Kategori I
(Akut Bakteriyel Prostatit)

• İdrar ve kan kültürü sonrasında hemen I.V. geniş spektrumlu


antibiyotik (ampisilin+gentamisin, seftriakson)

• Tedavi süresi 4-6 haftadır


– tedavi süresinin uzatılması kronik prostatit ya da abse oluşumu gibi
komplikasyonları önler

• Tedaviye 36-48 saat içinde yanıt vermeyen hastalarda

prostat absesi ?
Kategori II
(Kronik bakteriyel prostatit)

• Rekürren idrar yolu enfeksiyonları ile karakterizedir

• Kronik genitoüriner ağrı görülür

• Obstrüktif, irritatif işeme semptomları mevcuttur

• İYE atakları arasında asemptomatik olabilirler


Kategori II
(Kronik bakteriyel prostatit)
TEDAVİ

• 8-12 hafta süreyle florokinolon


– (ciprofloxacin, levofloxacin, moksifloxacin)

• Tedaviye yanıtı iyi olmayan hastalara, haftada 2 gün birkaç dakika prostat masajı
(antibiyotikle beraber)

• Ilık oturma banyoları


Kategori II
(Kronik bakteriyel prostatit)

• Aşağıdaki kriterlerden birisi mevcutsa tedaviye


alfa-bloker eklenir ve en az 6 ay kullanılır
– Obstrüktif idrar yakınması (+)
– Maksimum idrar akım hızı < 20cc/sn
– Rezidü idrar volümü > 50 cc
– Hasta yaşı > 50 yaş
Prostat Masajı

• Tıkanmış olan prostat kanallarının


drenajı

• Prostat kan akımında geçici


iyileşme ile prostat bezi içine
antibiyotik penetrasyonunu

• Haftada 2 defa birkaç dakika


yapılır (semptomlarda iyileşme
görülürse devam edilir)
Kategori III
(Kronik Pelvik Ağrı Sendromu)
• Kronik prostatit ile başvuran hastaların % 95’inden fazlası

• En sık görülen ve en zor tedavi edilen kategori

• Son 6 ay içinde 3 ay ya da daha uzun süreli perine, suprapubik bölge, penis veya
testislerde pelvik ağrı öyküsü (+)

• İrritatif ve obstrüktif idrar semptomları

• Ejakülasyon sırasında veya sonrasında ağrı

• Erektil disfonksiyon

• Hastaların hayat kalitesi çok düşük

• İdrar kültürleri (-)


Kategori IIIA
(Enflamatuar Kronik Pelvik Ağrı Sendromu)

• Prostat sıvısı kültüründe bakteri üremez


• Mikroskopik pürülans vardır
– prostat sıvısında anlamlı düzeyde lökosit (+)

TEDAVİ
• 6 hafta süreyle antibiyotik tedavisi (prostat masajı eklenebilir)
• Alfa-Blokerler antibiyotikle eş zamanlı başlanır ve en az 6 ay
süreyle kullanılır
• Anti-inflamatuarlar (İbuprofen)
Kategori IIIB
(Noninflamatuar Kronik Pelvik Ağrı Sendromu)

• Prostadynia (Non-inflamatuar KPAS) olarak adlandırılır


• Prostat sıvısında anlamlı düzeyde lökosit (-)

• TEDAVİ
– NSAII
– Alfa-Blokerler antibiyotikle eş zamanlı başlanır ve en az 6 ay
süreyle kullanılır
– Fizik Tedavi
– Psikolojik destek
Kategori IV
Asemptomatik Enflamatuar Prostatit

• Semptom yok

• Eşlik eden BPH, PSA yüksekliği, prostat ca nedeniyle


yapılan biyopsilerde tesadüfen prostatite rastlanır

• Tedaviye gerek yoktur


Prostatit Tedavisinde Alfa Blokerler
• Alfa blokerler çıkış obstrüksiyonunu
düzelterek idrar akımını artırır ve sonuçta
İntraprostatik Duktal Reflü’yü azaltırlar

1) Campbell Üroloji Kitabı


• Akut Prostatit acil bir durumdur ve hemen üroloji
uzmanına yönlendirilmelidir

• Kronik Prostatitlerin tedavisi de üroloji uzmanlarınca


yapılmalıdır

• Prostata enfeksiyon asendan yolla ulaştığı için cinsel


yolla bulaşan hastalıklardan korunmak, üriner sistem
enfeksiyonlarını hızlı tedavi etmek koruyucudur
Örnek Vaka 1
• 45 y, erkek hasta
• Sağ yumurtalık ağrı şikayeti 2 gündür mevcut
• Disuri hafif, akıntı yok
• Şüpheli ilişki: yok
• FM: Sağ testis kızarık,şiş, ağrılı. Epididim sert
ve ağrılı. Hasta dokundurmuyor
Lab: Tit: 1-2 rbc 8-10 wbc
crp:10 wbc:12000
Örnek Vaka 1
• Skrotal Doppler usg: Testis ve epididimde heterojenite kan
akımı artmış. Reaktif hidrosel mevcut
• Tedavi: Sefuroksim 500 mg 2*1, oral
Levofloksasin 500 mg 1*1, oral
Seftriakson 1 gr 2*1, ım 3 gün boyunca ağır olgularda
Örnek Vaka 2
• 55 y, erkek
• İdrar yaparken yanma, üşüme titreme, genital bölgede makata
vuran ağrı. 3 gündür
• Sık idrara çıkma, az az idrar yapma
• Ateş: 38
• Lab: tit: bol wbc crp: 30 wbc: 15000
• FM: KVAH -/- RT: ağrılı, prostat sıcak
Örnek Vaka 2
• İKAB istendi.

• Uriner usg: Özellik yok

• Tedavi : seftriakson 2*1 ım ile başlayıp hastanın durumu


düzelince aksef 500 mg tb 2*1 ile tedavi 4-6 haftaya
tamamlanır.
Örnek Vaka 3
• 32 y, erkek hasta

• Disuri, perinede ağrı , kesik işeme. Son 1.5


yıldır mevcut. Şikayetler birkaç ay sürüp sonra
azalıyor. Ejakülasyon sırasında yanma ağrı
mevcut. Akıntı yok. Birçok kez antibiyotik
kullanmış fayda yok.

• Lab: tıt:n usg:n Biyokimya: N Hemogram:N


Örnek Vaka 3
• 2 kap testi  Prostat masajı sıvısında bol wbc+ Sonrasındaki
TİT: 50 WBC
• Kültürler steril
• Prostatit IIIA: Siprofloksasin 500 mg tb 2*1 oral 6 hafta süreyle
+/- Prostat Masajı
+/- Alfa bloker
GENİTAL ENFEKSİYONLAR

TEŞEKKÜRLER...
HEMATÜRİ (Atsp)
Dr. Öğr.Üyesi Muzaffer AKÇAY
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
İdrarın renk değişikliği çeşitlerini ve nedenlerini açıklar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler
Semptomun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür
Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları açıklar Erken yapılan ayırıcı tanının prognoza etkisin açıklar

Hematüri idrarda kan görülmesidir.


• Makroskopik: Hematüri idrar renk değişikliği ile fark edilir
• Mikroskopik: Hematüri idrarda renk değişikliği olmadan idrar tahlili ile
anlaşılır
İdrar sedimentinde 0-3/HPF eritrosit bulunması normal kabul edilmektedir.
(400X) İdrar dipsik testi ortamdaki hem’i tespit etmektedir. Dipstik testi ile pozitiflik
varsa mutlaka idrar mikroskopisi yapılmalıdır.
Sedimentte 1-2 eritrosit/HPF düzeyinde dipstick testi pozitif olabilmektedir.
Hastalar idrarım çay gibi, kola gibi benzetmelerle veya idrarım bozuk ifadelerı ile
semptomu ifade edebilirler.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
İdrarın renk değişikliği çeşitlerini ve nedenlerini açıklar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler
Semptomun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür
Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları açıklar Erken yapılan ayırıcı tanının prognoza etkisin açıklar

İdrar’ın normal rengi saman sarısıdır (Ürokrom nedeniyle).


Günlük sıvı alımıyla renk etkilenir.
Kırmızı idrar her zaman kanama anlamına gelmez, başka sebeplerden de olabilir.
 İlaçlar, porfiri ve yiyecekler idrarı kırmızı yapabilir.
 Hemoglobinüri: Plasma hemoglobin miktarı %40 mg’ı geçince idrar’a geçer. İdrar kırmızı olur.
Hemoglobinüride idrar santrifüj edilse de renk değişmez.
 Myoglobinüri: kas yıkımı sonucu idrar rengi kırmızı-kahve rengi olur.
 Porfiria hastalığında pembe-kırmızı olur.
 Melanüri. Melanosarkom vakalarında olur. Göz ve deri muayenesi önemlidir.
 Pyramidone, Rifampin (Rifadin ) kırmızı renk yapar.
 Pancar ve bögürtlen yenirse kırmızılık olur.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
İdrarın renk değişikliği çeşitlerini ve nedenlerini açıklar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler
Semptomun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür
Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları açıklar Erken yapılan ayırıcı tanının prognoza etkisin açıklar

Hematürinin oluş mekanizması nasıldır?


Üriner sistemin her hangi bir yerinden idrara kan karışabilir. Hematüri oluş yeri
açısından glomeruler veya ekstraglomeruler kaynaklı olarak ikiye ayırabiliriz.

1.Glomeruler hematüri: Böbreğin nefrolojik hastalıklarında, sistemik hastalıkların böbrek


tutulumlarında glomerülden eritrositlerin geçirgenliği artmıştır. Kan hücreleri idrara karışır.

2.Ekstraglomeruler hematüri: Böbrek ve üriner sistemin her hangi bir yerindeki kanama idrara
karışmaktadır. Örneğin tümörlerde tümörün frajil yapısı nedeniyle tümör dokusu kanayarak kan
idrara karışır. Taş hastalarında taşın üriner sistem mukozasında yaptığı tahriş mukozanın kanamasına
neden olur. İnfeksiyonlarda mukozanın frajilitesi artmıştır ve kolaylıkla kanar. Travmalarda damar
hasarı neticesinde kan idrara karışır.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
İdrarın renk değişikliği çeşitlerini ve nedenlerini açıklar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler
Semptomun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür
Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları açıklar Erken yapılan ayırıcı tanının prognoza etkisin açıklar

• Glomeruler kaynaklı makroskopik veya mikroskopik hematüri, çocukluk çağında


erişkinlere göre daha fazla görülür.
• Erişkinlerde diyabet, hipertansiyon gibi sistemik hastalıkların böbrek
tutulumlarına bağlı mikroskobik hematüri daha sıktır.
• Dizüri ile beraber makroskopik hematüri kış aylarında ve kadınlarda daha sık
görülmektedir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
İdrarın renk değişikliği çeşitlerini ve nedenlerini açıklar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler
Semptomun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür
Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları açıklar Erken yapılan ayırıcı tanının prognoza etkisin açıklar

Hematüri nedenleri:
1.İdrar yollarındaki tümör
2.İdrar yollarındaki taşlar
3.İdrar yollarındaki enfeksiyonlar
4.Böbrek parankim hastalıkları (Nefritler)
5.Sistemik hastalıkların böbrek tutulumları (Diabet, Henoch‐Schonlein purpurası,
hipertansiyon, vs)
6.Travmalar
7.Kanama-pıhtılaşma bozuklukları, bunlarla ilgili ilaçlar
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri söyler
İdrarın renk değişikliği çeşitlerini ve nedenlerini açıklar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete göre söyler
Semptomun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür
Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları açıklar Erken yapılan ayırıcı tanının prognoza etkisin açıklar

Hematüri erişkinlerde olduğunda kanserler akla getirilmelidir. Ağrısız, makroskopik


hematüride aksi kanıtlanıncaya kadar mesane kanseri ihtimali gündemde
tutulmalıdır. Çocukluk ve gençlik çağında ilk planda glomerüler hastalıklar (nefritler)
ilk planda akla getirilmelidir.

Hematürisi olan bazı hastalar, özellikle aralıklı hematüri olduğunda, düzeldiğini


düşünerek semptomu açıklamayabilir. Bazen hastalar idrar rengindeki değişikliği az
su içtiğini, yiyeceklerden olduğunu düşünerek önemsemeyebilir. Çocuklar
değişikliğin farkında olmayabilir.

Hekimlerin semptomu sorgulamaması önemli bir eksikliktir.


B-ÖZELLİKLERİNİ BELİRLER Semptomun/Bulgunun farklı hastalıklarda görülebilecek özelliklerini sınıflar
Farklı hastalıklarda semptomun özelliğini mekanizması ile açıklar

• Makroskopik hematüri
• Mikroskopik hematüri
• Total hematüri
• İnisial hematüri
• Terminal hematüri
• Ağrılı hematüri
• Ağrısız hematüri
• Pıhtılı hematüri
• Pıhtısız hematüri
• İzole hematüri
C-EŞLİK EDEN RİSKLERİNİ BELİRLER Farklı hastalıklarda semptomun görülmesine risk oluşturan faktörleri sayar
Farklı hastalıklarda semptomun görülmesine risk oluşturan faktörleri mekanizması ile açıklar
Risk faktörlerini sorgulamayı tercih eder

Hematüri semptomu hastalığın ilk belirtisi olabileceği gibi hastalığın ilerlemiş


safhasında ortaya çıkabilir. Glomerulonefrit, hematüri ile kendini gösterir. Mesane
kanserleri kanserin büyüyüp damar hasarı yapmasından sonra ortaya çıkar.
Kan sulandırıcı tabir edilen antiagregan ve antikoagulan ilaçları kullananlarda
hematürü riski mevcuttur.
D-EŞLİK EDEN SEMPTOMLARINI Eşlik edebilen tüm semptomları sayar
BELİRLER Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik semptom paketini açıklar
Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden diğer semptomların hastalık gelişim sürecindeki ilişkilerini açıklar
Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden diğer semptomları özellikleri ile açıklar
Eşlik eden semptomları özellikleri ile sorgulamayı tercih eder
Bir olguda semptoma eşlik eden semptomları epizoda uygun belirler

1.Kolik ağrı: Kolik ağrı sıklıkla idrar yollarında tıkanmaya veya daralmaya neden olan taşların veya kan pıhtısının
etkisiyle meydana gelir.
2. Dizüri ve urgency: İdrar yollarındaki inflamasyonun, irritasyonun sonucu oluşur. Sistit ve uretritte sıklıkla
görülür. Benin prostat hiperplazisi, prostat kanserinin ileri evresinde, mesane kanserlerinde, mesane ve alt idrar
yollarındaki taşlarda da dizüri görülebilen semptomdur.
3.Pollaküri: idrar miktarının fazlalığında, idrar yollarındaki inflamasyona neden olan enfeksiyonlarda ve
mesanenin nörolojik hastalıklarında sık idrar yapma gözlenebilmektedir.
4.Ateş: Ateş enfeksiyonun belirtisidir. Uretrit, sistit gibi alt idrar yolu enfeksiyonlarında ateş görülmez. İdrar yolu
enfeksiyonlarında ateş olduğunda akut pyelonefrit veya prostat enfeksiyonları akla getirilmelidir.
6. Hipertansiyon: Hipertansiyon ilerlemiş dönemde hematüriye neden olabileceği gibi, glomeruler hastalıklarda
hipertansiyon görülebilir.
7. Ödem: Glomeruler hastalıklarda su tutulmasına bağlı ödem görülebilir.
8. Nefes darlığı: Vücuttta sıvı tutulmasına neden olan nefrolojik hastalıklarda sıvı miktarı fazla olduğunda nefes
darlığı ortaya çıkabilir.
E-EŞLİK EDEN BULGULARINI Eşlik edebilen tüm bulguları sayar
BELİRLER Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik bulgı paketini açıklar
Eşlik eden bulguların eşlik mekanizmalarını açıklar
Bir olguda semptoma eşlik eden bulguları epizoda uygun belirler

1.Kostovertebral hassasiyet
2.Glob vesica
3.Travmatik bulgular
4.Ödem
5.Hipertansiyon
6.Kitle
7.Cilt lezyonları
F-LABORATUVAR SONUÇLARINI Ayırıcı tanıda kullanılan tüm lab yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar
DEĞERLENDİRİR Ayırıcı tanıda kullanılan lab yöntemlerini semptomun özelliklerine uygun olarak seçer
Tanıda kullanılan lab yöntemlerinin tanı mekanizmalarını açıklar
Lab yöntemlerinin ön tanıda yer alan hastalığa uygun sonuçlarını açıklar

Tam idrar tahlili: Hematürili hastada, hematüriyi dökümente etmek ve hematüriye eşlik eden protenüri, pyüri,
slindir, kristaller gibi diğer idrar anormalliklerini tespit etmek için tam idrar tahlili yapılmalıdır. Dipstick testi
faydalı bilgiler verse de ayrıca idrar sedimentin mikroskobik incelenmesi şarttır. İdrar sedimentinde eritrosit
silindirlerin görülmesi glomerul kaynaklı hematüri olduğunu gösterir. Glomerul kaynaklı eritrositler dismorfik
görülür. Pyüri idrar yollarındaki enfeksiyon veya inflamasyonun bulgusu olabilir. Enfeksiyonlarda pyüri daha
fazla hematüri daha az glomerul hastalıklarında ise tersi durum söz konusudur.
Proteinüri tayini: Proteinüri 24 saatlik veya spot idrarda bakılmalıdır. Gros kanama olmaksızın Protein atılımı
>500 mg/gün olduğunda hematürinin glomerüler kaynaklı olduğu düşünülür.
Hemogram: Kandaki anormallikleri göstermek için hematürili hastalarda yapılmalıdır. Lokosit sayısında artış
enfeksiyonu düşündürür. Kanama diatezlerinde hemagram anormallikleri görülebilir. Bu durumda ilaveten
kanama, pıhtılaşma testleri, INR istenmelidir.
Sedimantasyon ve CRP: Enfeksiyonlarda, nefritlerde yükselebilmektedir.
Kreatinin: Böbrek fonksiyonunu değerlendirebilmek için bakılmalıdır.
G-GÖRÜNTÜLEME Ayırıcı tanıda kullanılan tüm görüntüleme yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar
DEĞERLENDİRMESİ YAPAR Ayırıcı tanıda kullanılan görüntüleme yöntemlerini semptomun özelliklerine uygun olarak seçer
Tanıda kullanılan görüntüleme yöntemlerinin tanı mekanizmalarını açıklar
Görüntüleme yöntemlerinin ön tanıda yer alan hastalığa uygun sonuçlarını açıklar

Üriner sistem ultrasonografisi: Böbrek boyutları, böbreğin parankim yapısı,


hidronefroz, taş, tümörlerin çoğunda ultrasonografik bulgular elde edilir. Ayrıca
mesane hastalıkları, prostat büyümeleri, taşlar tespit edilebilir.
Kontrastsız tomogtafi: idrar yolları taşlarının tespit edilmesinde en değerli
incelemedir. Tomografi istendğinde direk üriner sistem grafisi istenmesine gerek
yoktur. Direk üriner sistem grafisi tomografi çekilemediğinde opak taşların tespit
edilmesinde kullanılabilir. Kontrastlı tomografiler ilk aşamada istenmemelidir. Taş,
tümör, obtruksiyonlarda istenebilir. Ancak kontrast maddeler nefrotoksik
olduklarından böbrek yetmezliği durumlarında, nefritlerde istenmemelidir.
H-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkların semptomlarını özellikleri ile ayırt eder
Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkların bulgularını özellikleri ile ayırt eder
Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkların lab bulgularını özellikleri ile ayırt eder
Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkların görüntüleme bulgularını özellikleri ile ayırt eder
Bir olguda ayrıcı tanı yapar

Hematürinin ayırıcı tanısında yer alan hastalıklar:


1. Akut glomerulonefrit
2. Kronik glomerulonefrit
3. Tubulointerstisyel hastalıklar
4. Henoch‐Schonlein purpurası
5. Üriner sistem enfeksiyonları
6. Üriner sistem taş hastalığı
7. Genito‐üriner sistem travması
8. Mesane kanseri
9. Prostat kanseri
10. Böbrek tümörleri
11. Benign Prostat Hipertrofisi
12. Kanama diyatezi ve Hemofililer
13. Şistozomiyazis
Hastalığın epizoduna uygun tedavi protokolünü açıklar
II-TEDAVİ YÖNLENDİRMESİ YAPAR

A-SEMPTOMATİK TEDAVİ PLANI


YAPAR

Hematürinin semptomatik tedavisi çok nadiren gündeme gelir.

Hematüriye neden olan hastalıklar tedavi edilmelidir.


II-TEDAVİ YÖNLENDİRMESİ YAPAR Semptomun acil durum kriterlerini açıklar
Semptomun acil durum tedavi protokolünü açıklar
B-SEMPTOMATİK ACİL TEDAVİYİ Semptomun acil durum tedavi protokolünü uygular
UYGULAR

Hematüri ilave semptom ve bulgu yoksa acil tedaviyi gerektirmez.


Hematüri böbreğin nefrolojik hastalıklarını düşündüren semptom ve bulgularla beraberse (idrarda proteinüri,
hipertansiyon, ödem, nefes darlığı, keatinin yüksekliği) ek bulgulardan acil olanları tedavi edilmelidir. Böyle
durumlarda hipertansiyonun tedavisi genelde gündemde olur.
Hematüri, dizüri, pollaküri, ateş, lokositoz, CRP yüksekliği, yan ağrısı veya rektal ağrı ile beraberse akut
pyelonefrit veya akut prostatit ön tanısı konulabilir. Bu durumda idrar kültürü alındıktan sonra antibiyotik
başlanmalıdır.
Üriner sistem taş hastalığına bağlı hematüri genelde acil tedaviyi gerektirmez. Taşa bağlı kolik ağrı varsa tedavi
edilmelidir.
Mesane kanseri, prostat hastalıkları, kanam diyatezlerinde hematüriye bağlı idrar yapamama, idrar retansiyonu
ortaya çıkabilir. Böyle durumlarda mesaneye sonda uygulaması ve kanlı, pıhtılı idrarın boşaltılması gerekebilir.
II-TEDAVİ YÖNLENDİRMESİ YAPAR Semptomun acil durum kriterlerini açıklar
Semptomun acil durum tedavi protokolünü açıklar
B-SEMPTOMATİK ACİL TEDAVİYİ Semptomun acil durum tedavi protokolünü uygular
UYGULAR

Örnek vaka:
55 yaşında erkek hasta acil polikliniğe idrarının kanlı olması ve idrar yapamama
şikayetleri getiriliyor. Hastanın ateşi mevcut değil. 6 ay öncede 2 gün süre ile idrarı
kanlı olmuş. Bu sırada ağrısı, ateşi, idrar yapamama şikayetleri olmamış.
Muayenesinde glob vezica dışında anormal bulgu tespit edilmemiş. Hastaya üriner
sistem ultrasonografisi yapıldığında mesanenin idrar ve pıhtılarla dolu olduğu tespit
ediliyor.
Hastaya sonda takıldığında yaklaşık 1 litre koyu kırmızı içerisinde pıhtıların olduğu
idrar boşaltılıyor. Hasta mesane kanseri ön tanısı ile araştırılmak üzere üroloji
polikliniğine yönlendiriliyor.
II-TEDAVİ YÖNLENDİRMESİ YAPAR Semptomun acil ileri tedavi endikasyonlarını gerekçeleri ile açıklar
Semptomun acil tedavi komplikasyonlarının sevk kriterlerini açıklar
C-SEMPTOMATİK TEDAVİ SEVKİ Semptomun acil sevk kriterlerini açıklar
YAPAR Semptomun komorbid hastalıklar için sevk kriterlerini açıklar

Hematüri aşağıdaki semptom ve bulguların varlığında tedavi için sevki yapılmalıdır.


 Ateş, hipotansiyon veya hipertansiyon, yaygın ödem, nefes darlığı
 Lokositoz, CRP yüksekliği, anemi
 Travmaya bağlı hematüri
 Hematüriye bağlı idrar retansiyonunda sonda takılamaması veya sondaya
rağmen idrarın boşaltılamaması
II-TEDAVİ YÖNLENDİRMESİ YAPAR Tedavi edilmemiş semptomun komplikasyonlarını sayar
Semptomun özelliklerine uygun komplikasyonları açıklar
D-SEMPTOMA AİT KOMPLİKASYON
TANISI KOYAR

Hematüri yoğun olduğunda anemiye neden olur. Özellikle kanser kanamalarında,


travmatik kanamalarda hipovolemii ve şok gelişebilir.
Üriner infeksiyonlar, ateş, lokositoz, CRP yüksekliği ile birlikte olduğunda akut
pyelonefrif, prostatit ve genital enfeksiyonlar akla getirilmelidir. Bu durumlarda
septik şok komplikasyonu olabilir.
İDRAR RETANSİYONU (Atsp)
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı

İdrar Retansiyonu açıklar


Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları
açıklar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür

İdrar retansiyonu idrar yapamamaya bağlı idrarın mesanede


birikmesidir.

İşeme mekanizması:

İdrar yapabilmek için şunlar gereklidir:


1. Mesane anatomik ve fonksiyonel olarak normal olmalıdır.
2. Mesanenin sinir innervasyonu normal olmalıdır
3. Mesane çıkışı ve uretra normal olmalıdır.
B-ÖZELLİKLERİNİ Semptomun/Bulgunun farklı hastalıklarda görülebilecek
BELİRLER özelliklerini sınıflar

İdrar Retansiyonu Farklı hastalıklarda görülen özelliklerini mekanizması ile


açıklar
Farklı hastalıklarda görülen "başlangıç şekli/niteliği" (batar
tarzda, ani vs.) özelliklerini mekanizması ile açıklar

Akut ve kronik olmak üzere iki şekilde gözlenir.


Akut idrar retansiyonu,kişinin mesanesinin dolu olması ve şiddetli
idrar yapma hissine karşılık ani olarak idrarını yapamaz hale
gelmesidir.
Hastalarda şiddetli idrar hissi ile birlikte şiddeti gittikçe artan bir
suprapubik ağrı vardır.
Bazen hastalar çok az miktarda idrar yapabilirler.
C-EŞLİK EDEN Farklı hastalıklarda semptomun görülmesine risk oluşturan
RİSKLERİNİ faktörleri sayar

İdrar Retansiyonu BELİRLER Bir olguda risk faktörlerini belirler


Risk faktörlerini sorgulamayı tercih eder

En sık nedeni bening prostat hiperplazisidir.


Ayrıca üretradaki yabancı cisimler,
akut üretrit,
akut prostatit,
prostat absesi,
üretra travmaları,
nörojenik ve psikojenik hastalıklar ve
anesteziye bağlı olarak da gelişebilir.
D-EŞLİK EDEN Eşlik edebilen tüm semptomları sayar
SEMPTOMLARIN Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik semptom

İdrar Retansiyonu I BELİRLER paketini açıklar


Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden semptomları
özellikleri ile açıklar

Hastaların fizik muayenesinde subrapubik kitle(glob


vezikale) tespit edilir.
Bu hastalarda etyolojik neden saptanıp giderene kadar
öncelikle üretral ya da subrapubik yolla(perkutan
sistostomi) mesanenin drenajını sağlaması gerekir.

Kronik idrar retansiyonu, infravezikal obstrüksiyonların


ileri evresinde görülür. Hastalarda infravezikal
obstrüksiyonun giderek artması, buna karşılık
detrüsörün kompansasyon yeteneğinin ise giderek
azalması sonucu oluşur.
E-EŞLİK EDEN Eşlik edebilen tüm bulguları sayar
BULGULARINI Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik bulgı paketini

İdrar Retansiyonu BELİRLER açıklar


Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden bulguları özellikleri
ile açıklar

Mesanedeki olayın şiddetine paralel olarak rezidü idrar


vardır.
Pataloji yavaş geliştiği için hastaların ağrı yakınması
hafiftir.
İnkomplet tipinde, hasta aşırı rezidü idrara karşı idrar
yapabilir ancak hastaların idrara başlarken bekleme
süreleri oldukça uzundur.
E-EŞLİK EDEN Eşlik edebilen tüm bulguları sayar
BULGULARINI Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik bulgı paketini

İdrar Retansiyonu BELİRLER açıklar


Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden bulguları özellikleri
ile açıklar

Pollaküri, noktüri idrar akım hızı ve kalibresinde azalma


da mevcuttur.
Komplet tipinde ise infravezikal obstrüksiyon iyice
ilerlemiş detrüsör dekompanse durumu gelmiştir
(atoni). Bu hastalar istemli olarak hiç idrar yapamazlar,
yalnızca mesaneden taşma şeklinde damla damla idrar
kaçırırlar(taşma-overflow inkontinans).
E-EŞLİK EDEN Eşlik edebilen tüm bulguları sayar
BULGULARINI Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik bulgı paketini

İdrar Retansiyonu BELİRLER açıklar


Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden bulguları özellikleri
ile açıklar

Kronik idrar retansiyonlu hastalarda sıklıkla üst üriner


sistem patolojileri de(hidronefroz, kronik böbrek
yetmezliği) birlikte bulunur.
Bu nedenle retansiyonun biran önce giderilmesi ve üst
üriner sistemde pataloji olup olmadığının da mutlaka
araştırılması gerekir.
MESANE TÜMÖRLERİ

Dr Cevper ERSÖZ
BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
• 55 yaşında kadın hasta
• Ağrılı pıhtılı işeme şikayetiyle üroloji polikliniğine başvuruyor
• Alınan hikayesinde 30 yaşından itibaren günde 1 paket sigara
hikayesi var (… p/y)
• Çalışmıyor,
• Fizik muayenede özelliği bulunmayan hastanın
• Tam idrar tetkikinde makroskopik hematürisi mevcut
• Kre:2, GFR: 38,
• Üriner USG: Sol böbrek grade 2 hidroüreteronefroz, mesane
sol yan duvar ve trigona uzanan yaklaşık 6 cm lik papillo-solid
kitle, sistoskopik ileri inceleme önerilir.
• Sistoskopi: Üretrası doğal olan hastanın, mesane sol yan duvarı
komplet dolduran, solid kitle gözlendi. Sol üreter orifisi kitle
nedeniyle görülemedi. Transüretral mesane tümör rezeksiyonu
(TUR-M / TUR/T) yapıldı. Alınan parçalar patoloji gönderildi.
• Patoloji: High grade, pT2, değişici epitel hücreli karsinom, % 5
squamöz differansiasyon, yaygın karsinoma insitu (CIS)
• Hastanın patoloji sonucuyla metastaz taramasında tüm batın bt
ve toraks bt de organ metastazı görülmedi
• Total sistektomi+TAH+BSO, Neo Bladder operasyonu yapıldı.
Epidemiyoloji
• Erkek/Kadın oranı 5/1

• 100000/9-2.2 yıllık insidensi

• Erkeklerde 4.sıklıkta görülen kanser


– (akciğer,prostat,kolorektal,mesane )

• Erkeklerdeki tüm kanserlerin % 6,2

• Kadınlarda 8.sıklıkta görülen kanser

• Kadınlardaki tüm kanserlerin %2,5

• Genellikle ileri yaşların hastalığı


Etiyoloji ve Risk Faktörleri

• Sigara İçme(%50): Aromatik aminler, aromatik hidrokarbonlar

• Mesleki maruziyet (%10): Aromatik aminler, polisiklik hidrokarbonlar, klorlandırılmış hidrokarbonlar,

• Aile hikayesi, diğer risk faktörlerine göre daha az bir oranda görülmekte

• İçme alışkanlıkları belirsiz olmakla birlikte; Klorlu su, trihalometane seviyesi, arsenikli su artmış risk ile
ilişkili
Etiyoloji ve Risk Faktörleri
• İonize radyasyona (x ve gama ışınları) maruz kalmak ve siklofosfamid ve piaglitazone kullanımı

• BMI, kan basıncı, plasma glukoz seviyesi, kolesterol ve trigliserid risk faktörü açısından belirsizliğini
korumakta,

• Kronik(bakteriyel,parazitik,fungal ve viral) infeksiyonlar...Şistozomiazis=Bilarziazis


Patoloji

• Mesane tümörlerinin % 98’i epitelyal kökenli


• Epitelyal tümörler
– % 90 Değişici epitel kanseri
– % 5-7 Skuamöz hücreli kanser
– % 1-2 Adeno kanser
– Mikst tip kanser
Skuamöz Hücreli Karsinom

• Mesane tümörlerinin % 5-7 oluşturur


• Prevalansı değişiklik gösterir
• Schistosomiasis, kronik irritasyon ve
inflamasyon önemlidir
• Tanı konulduğunda genellikle ileri evredir
• Prognozu kötüdür
Adenokanser

• Mesane tümörlerinin % 1-2’sini oluşturur


• Genellikle kronik irritasyon ve inflamasyona bağlı
– metaplazik
– Urakal
– metastatik
• Tanı konulduğunda genellikle kas invazyonu vardır
• Prognoz diğer türlere göre daha kötüdür
• Genellikle mukus salgılarlar
DEĞİŞİCİ
DeğişiciEPİTEL
EpitelKANSERİ
Hücreli(PATOGENEZ)
(Patogenez)

• Mesane Tm’in %75-85’i başlangıçta yüzeyel tümörlerdir


(pTa,pT1)
• Bunların %20-30’u invazif hale gelir (pT2)
• Multisentrik olma özellikleri vardır
• Ürotelyal tümör gelişimi çok aşamalıdır
– Epitelial hiperplazi
– Metaplastik değişiklikler
– Displazi
– Kanser gelişimi
MESANE TÜMÖRLERİ
PATOLOJİ
Patoloji

• DEK gelişim paternleri:


– Papiller
– İnfiltratif
– Mikst (infiltropapiller)
– İntra epitelyal
Derecelendirme (Grade)

• WHO-2004

– Düşük malign potansiyelli papiller ürotelyal neoplazm


– Düşük dereceli ürotelyal kanser
– Yüksek dereceli ürotelyal kanser
Evreleme

PRİMER TÜMÖR
• TX: primer tümör
değerlendilemez
• T0: primer tm. yok
• Ta: Mukoza tutulumu
• Tis: Karsinoma in situ
• T1: Lamina propria tutulumu
Kasa invazif olmayan
(yüzeyel) mesane tümörü
Evreleme

• T2: Adele tutulumu


– T2a: yüzeyel adele
– T2b: derin adele
• T3: Perivezikal tutulum
– T3a: mikroskopik
– T3b: makroskopik
• T4: Çevre organ ve dokulara yayılım
– T4a: prostat, uterus veya vajen
tutulumu
– T4b: pelvik veya abdominal duvar
tutulumu

İnvazif mesane tümörü


Evreleme

LENF NODU
• NX: lenf nodları değerlendirilemez
• N0: lenf nodu tutulumu yok
• N1: gerçek pelviste, tek lenf nodu metastazı
• N2: gerçek pelviste, multipl lenf nodları metastazı
• N3: common iliak lenf nodlarında metastaz

UZAK METASTAZ
• MX: uzak metastaz değerlendirilemez
• M0: uzak metastaz yok
• M1: uzak metastaz var
Tanı Yöntemleri

Klinik bulgular
 Hematüri
 Sistitizm semptomları
 Fizik muayenede genellikle bulgu
yoktur
 Bimanuel muayenede kitle
Tanı

Laboratuvar Bulguları

1-Rutin analizler
-Tam idrar
-Tam kan
-Rutin biyokimya
2-Sitoloji ( Duyarlılık G3 % 84, G1 % 16)
3-Biyolojik Belirleyiciler
-Flow sitometri
-NMP 22
-Kromozom anomalileri
Tanı
Görüntüleme

 IVÜ
 US
 BT
 MR
 AC grafi / BT
 Kemik sintigrafisi
Kesin Tanı

• SİSTOSKOPİ
Mesane Diagramı
Tedavi Yaklaşımları

– Evre
– Grade
– CIS varlığı
– Davranış biçimine göre
• Rekürrens
• Progresyon
Kasa İnvaze Olmayan (Yüzeyel) Mesane Tümörlerinde Tedavi

3 Amaç vardır:

1-Tümörü ortadan kaldırmak


2-Rekürrensi engellemek veya geciktirmek
3-Kas invazif veya metastatik hastalığa gidişi
(progresyonu) önlemek
Mesane Tümörleri

Adele invazif olmayan • Ta %70


%70
• T1 %20

• CIS %10

%20-30 adele invazif


Kas İnvazif Olmayan Mesane Tm.Tedavi
(Tıs,Ta,T1)

• TUR Mesane Tm. (Standart Tedavi)


– Hem Evrelemeyi
– Hem tedaviyi.....sağlar...
• Tekrar TUR
• İntrakaviter ilaç tedavisi
• Radikal sistektomi
– Tm. + CIS
– Tedaviye yanıt vermeyen CIS olgularında
TUR-Mesane Tümör

• Tümöral oluşumların
rezeksiyonu

• Tümör tabanının ayrıca


rezeksiyonu

• Şüpheli alanlardan TUR-Bx


TUR-Mesane Tümör
İntrakaviter Tedavi

• Erken dönem tek instilasyon


– TUR-M sonrası ilk 6 saat içinde
– Kemoterapötik, tek doz
• 6 haftalık, haftada bir uygulama
– TUR-M’den 15 gün sonra başlar
– Kemoterapötik veya immünoterapötik kullanılır
• İdame tedaviler
– 1-3 yıl arasında değişir
• Komplikasyonları mevcut
İntrakaviter Tedavi Ajanları

• Thio-Tepa
• Mitomisin-C
• Doksorubisin

• BCG (İmmunoterapi)
– CIS varlığında
Kas İnvazif Mesane Tm.Tedavi (T2,T3,T4)

• Parsiyel sistektomi (endikasyonu kısıtlı)


• Radikal sistektomi (en ideal tedavi)
• Kemo-radyoterapi
– Radyoterapi
– Kemoterapi
-Neoadjuvan
-Adjuvan
TÜMÖR
Tümör YAYILIMI
Yayılımı

• Direkt invazyon
• Lenfatik yayılım
– Obturator
– External iliak
• Hematojen yayılım
– KC
– AC
– Kemik
– Sürrenal
Kemo-Radyoterapi

• Radyasyon Lokal kontrol


• Kemoterapi Mikrometastazlar
– Sisplatin
– Gemsitabin
• Tm. hücreleri RT’ye duyarlılaştırılıyor
• Okült mikrometastazların varlığı
Kombinasyon Tedavi

• Kombinasyon tedavisi; sistektominin uygun olmadığı,


seçilmiş, iyi bilgilendirilmiş ve uyum sağlayabilecek
hastalarda alternatif tedavi yöntemidir
» EAU Kılavuzları 2011
Metastatik Mesane Tm.Tedavisi (N1-
3,M1)

• Sistemik kemoterapi
– CMV
– M-VAC
– MVEC
– Cisplatin + Gemsitabin
• Palyatif sistektomi
• Radyoterapi
Takip

• Görüntüleme
• Sistoskopi • Sitoloji
• Tm belirteçleri
Takip
• Tek odak
• Ta
• Düşük grade tm
– 3. ay sistoskopisi normal ise 9 ay sonra kontrol
– 5 yıla kadar yılda bir kontrol
Takip

• Yüksek risk (sistoskopi+sitoloji)


-İlk iki yıl 3 ayda bir,
-5.yıla kadar 6 ayda bir,
Takip

• Üst üriner sistem görüntülemesi…


– İhmal edilmemeli
• Tümörün davranışına göre modifiye edilmeli
Sonuç

• Etyolojide sigara ve boya maddeleri önemli


• Hematüri en önemli bulgu ve intermittan
• Kesin tanı endoskopik olarak konur
• Tedavi yaklaşımını belirleyen kriterler
– Evre
– Derece
– CIS varlığı
– Davranış (rekürrens, progresyon)
• Endoskopik olarak takip edilmeli
NÖROJEN MESANE
Ön tanı koyarak gerekli ön işlemleri yapıp uzmana
yönlendirebilmeli
TANISINI GÖZ ÖNÜNE Tanımını yapar
YÖNLENDİRİR ALIR Toplum içindeki sıklığını yaş ve cinsiyete göre söyler
Tanıda hekimin rolünü açıklar
Erken tanının prognoza etkisin açıklar
Sık görülen komplikasyonlarını sürelerine göre sıralar
Sık görülen semptomu ile gelen hastada öncelikler düşünür
RİSKLERİNİ Nedenlerini mekanizması ile açıklar
BELİRLER Risk oluşturan faktörleri mekanizması ile açıklar
Riskli grupları gerekçesi ile açıklar
Bir olguda risk faktörlerini belirler
Risk faktörlerini sorgulamayı tercih eder
SEMPTOMLARINI Tüm semptomları sayar
BELİRLER Tipik semptom paketini açıklar
Semptomları mekanizmaları ile açıklar
Semptomların gelişim sürecindeki ilişkilerini açıklar
Semptomları özellikleri ile açıklar
Semptonların hastalık epizoduna göre özelliklerini açıklar
Semptomları özellikleri ile sorgulamayı tercih eder
Bir olguda semptomları epizoda uygun belirler
BULGULARINI Tüm Bulguları sayar
BELİRLER Tipik Bulgu paketini açıklar
Bulguları mekanizmaları ile açıklar
Bulguların gelişim sürecindeki ilişkilerini açıklar
Bulguları özellikleri ile açıklar
Bulguların hastalık epizoduna göre özelliklerini açıklar
Bulgulara özel muayene yapar
Bir olguda bulguları epizoda uygun belirler
LABORATUVAR Tanıda kullanılan tüm lab yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar
İSTEMLERİNİ Öncelikli Lab yöntemlerinin normal sonuçlarını açıklar
YÖNETİR
GÖRÜNTÜLEME Tanıda kullanılan tüm görüntüleme yöntemlerini öncelik sırasına
İSTEMLERİNİ göre sayar
YÖNETİR Öncelikli Görüntüleme yöntemlerinin normal sonuçlarını açıklar
TANI SEVKİ Tanı kriterlerini açıklar
YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
 İşemeyi kontrol eden , Santral Sinir Sistemindeki merkezleri
veya Periferik Sinirleri etkileyen hastalıklar ve travmalar
sonucu ortaya çıkan mesane difonsiyonu..
Nörolojik Hastalık Genel Popülasyondaki Sıklığı Nöro-Ürolojik Semptomların Tipi ve Sıklığı

Serebrovasküler Olay (SVO) 450 vaka/100.000/yıl (Avrupa) • Noktüri - aşırı aktif mesane - Urge idrar kaçırma - detrüsör aşırı aktivitesi.
%10 kardiovasküler mortalite • İnme sonrası 1 ayda nöro-ürolojik semptomların% 57-83’ü, 6. ayda% 71-80
spontan iyileşme.
• İdrar kaçırmanın kalıcılığı (UI) kötü prognozla ilişkilidir.

Demanslar: 65 yaş üstü yetişkinlerin% 6,4'ü • aşırı aktif mesane - Urge idrar kaçırma - detrüsör aşırı aktivitesi %25
Alzheimer hastalığı (% 80), • Demansı olan yaşlı popülasyonda inkontinans olmayanlara göre 3 kat fazla
Vasküler (% 10), Diğer (% 10).

Parkinson sendromu (PS) Alzheimer hastalığından sonra en • Başlangıçta İdrar semptomları % 50 hastayı etkiler, urge ve noktüri en yaygın
İdiyopatik Parkinson hastalığı yaygın ikinci nörodejeneratif hastalık. semptomlardır
(IPD): PS'nin% 75-80'i. Yaşla birlikte artan IPH prevalansı • Başvuru anında üriner semptomları olan hastalar Parkinson hastalığında daha
kötü progresyona sahiptir.

IPD olmayan: Parkinson-plus(% 18): MSA, IPD olmayan en yaygın • Enfeksiyonlar, MSA’da majör ölüm nedenidir.
- Multipl sistem atrofisi (MSA), Parkinson Sendromu.
- İlerleyici supranüklear felç, • İşeme sonrası rezidüel (PVR)> 150 mL olan bozulmuş detrusor kontraktilitesi,
- Kortikobazal dejenerasyon, MSA'yı IPD'den ayıran önemli bir bulgudur.
- Lewy cisimcikli demans.
Sekonder Parkinson (% 2)
Nörolojik Hastalık Genel Popülasyondaki Sıklığı Nöro-Ürolojik Semptomların Tipi ve Sıklığı

Beyin tümörleri Yetişkinlerde 26,8 / 100,000 / yıl (> 19 yaş) (17,9 • İnkontinans esas olarak frontal bölge tümörlerinde
Bening, 8,9 maling). meydana gelir.

Serebral palsi Serebral palsi: 3.1-3.6 / 1.000 • Serebral palsili hastaların% 46'sı UI'den
8 yaşındaki çocuklarda. muzdariptir ve hastaların% 85'i anormal
ürodinamik bulgulara sahiptir (NDO en yaygın%
59).
• Üst Üriner sistemin bozulması nadirdir (% 2,5).

Travmatik beyin hasarı 235 / 100.000 / yıl • % 44 dolum disfonksiyonu,


• % 38 boşaltım disfonksiyonu,
• % 60 ürodinamik anormallikler

Normal basınçlı hidrosefal Nüfusun % 0,5’i > 60 yaş • Triad: klasik yürüyüş, kognitif bozukluk ve
inkontinans
• İdrar kaçırma hastaların % 98-100'ünü etkiler.
Nörolojik Hastalık Genel Popülasyondaki Sıklığı Nöro-Ürolojik Semptomların Tipi ve Sıklığı

Omurilik yaralanması (SCI) Gelişmiş ülkelerde • Lezyonun seviyesine bağlı olarak;


travmatik SCI prevalansı • Nörojenik detrusor aşırı aktivitesi
280- 906 / milyon arasında (NDO) ve detrusor sfinkter disinerjisi
değişmektedir. (DSD) (% 95'e kadar)
• Detrusor yetersizliği (% 83'e kadar).
Spina bifida (SB) Spina bifida 3-4 / 10.000 • SB hastalarının% 96'sına kadar
Lomber ve lumbosakral formu mesane işlevi bozulmuştur.
en yaygın tipidir (% 60) • Hastaların% 50'sinden fazlasında
inkontinans var
• Açık ve kapalı defektleri olan hastalar
eşit derecede ciddi nörojenik alt üriner
sistem disfonksiyonuna sahip olabilir.
Periferik sinir sistemi
lezyonları ve hastalıkları

Nörolojik Hastalık Genel Popülasyondaki Sıklığı Nöro-Ürolojik Semptomların Tipi ve Sıklığı

Omurga 35 yaş üstü Erkeklerin % 5’i ve kadınların % 3’ü, disk • % 26 işeme zorluğu ve akontraktil detrusor
Dejeneratif hastalık prolapsusuna bağlı lumbosiyatik epizod geçirir • Detrusor yetersizliği (% 83'e kadar).
Disk prolapsusu
Lomber kanal darlığı • Tarlov kistleri:
• Hipersensitif mesane (% 70),
• NDAA (% 33)
• Üretral instabilite (% 33)
• Stres üriner inkontinans (SUI) (% 33).

İatrojenik pelvik sinir lezyonları Rektum kanseri • Abdomino-perineal rezeksiyon sonrası:% 50


Serviks kanseri (multimodal üriner retansiyon.
terapi, radyoterapi ve cerrahi) • Total mezorektal eksizyondan sonra:% 10-30
Endometriozis cerrahisi işeme disfonksiyonu.

Peripheral neuropathy Dünya çapında, farmakolojik olarak tedavi edilen • Urgency/sık idrar gitme +/- inkontinans
Diabetes diyabet prevalansı% 8.3. • Daha sonraki aşamada Hiposensitif ve Detrüsör
yetersiz aktivitesi görülür
• Diğer periferik nedenleri: alkol; lumbosakral zona ve
genital herpes; Guillain Barré sendromu.
Periferik sinir sistemi
lezyonları ve hastalıkları

Nörolojik Hastalık Genel Popülasyondaki Sıklığı Nöro-Ürolojik Semptomların Tipi ve Sıklığı

Yaygın merkezi hastalıklar


Multiple sclerosis (MS) Prevelans: Avrupa'da 83 / 100.000 • MS hastalarının% 10'u hastalık
başlangıcında işeme disfonksiyonu ile
başvurur
• Hastaların % 75’inde daha sonra
işeme disfonksiyonu gelişir
• DAA: %86
• DSD: %35
• Detrüsör yetersiz aktivitesi: %25
 Ayrıntılı hikaye
 Normal muayenin yanında Nöro-ürolojik muayene
 Mesane günlüğü
 TİT ve İdrar Kültürü, kreatinin
 Üroflow, Post Miksiyon Rezidü İdrar (PostVoding Rezidü)
 Üriner USG
 Ürodinamik Çalışmalar (Video-Ürodinami)
 Hastanın inspeksiyonla polikliniğe girişten başlar
 Mental durumu
 Oryantasyonu
 El fonksiyonları
 Üst ve alt Ekstremite spastisitesi
 Oturma, ayakta durma, tremor
 Alt spinal kord değerlendirme
 Anal sfinkter tonusu
 Refleksler
▪ Bulbokavernoz (S2-4)
▪ Perianal/anal (S2-5)
▪ Diz ve ayak bileği
▪ Plantar cevap
 Duyu muayenesi (pudental sinir)
 Prostat Muayenesi
 Pelvik Organ prolapsusu
 Üst Üriner sistemin korunması
 Kontinansın iyileştirilmesi
 Yaşam Kalitesini artırmak
 Alt Üriner sistem fonksiyonlarının mümkün olduğu kadar
korunmasını sağlamak
 T6 üzerindeki spinal hasar
 Mesane ve rektumun gerilmesi tetikler
 Afferent uyarı spinotalamik ve dorsal kolonlar ile Torako-lomber Sempatik
ganliona ulaşır
 Suprasipanal merkezden gelen İnhibitör yollar hasralı olduğu için
 Yoğun bir SEMPATİK DEŞARJ izlenir.
▪ Hipertansiyon---Arkus Aorta ve karotis sinüsteki resptörler uyarı --- refleks Bradikardi
--- Lezyon üstü bölgede Vazodilatasyon (kızarma ve terleme)
 Acil Müdehale
 Gerginliğin Süratle ortadan kaldırılması
 Ca kalnal blokeri verilmesi
POLLAKÜRİ/NOKTÜRİ (Atp)
YRD.DOÇ.DR MUZAFFER AKÇAY
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun tanısında yapılan sık hataları açıklar
Semptomun/Bulgunun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

• Pollaküri sık idrara gitmek, noktüri idrar yapma ihtiyacı ile uykudan uyanıp idrar
yapmaktır.
• Pollaküri tanımında sıklıktan kast edilen iki idrar arasındaki sürenin 2 saatten
daha az olmasıdır.
• Normal şartlarda gece uykudan kalkılmaz. Bir kere bile idrar için uykudan
uyanmayı noktüri kabul edenler olsa da noktüri tanı kriteri olarak birden fazla
idrar için uykudan uyanma kabul edilmektedir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun tanısında yapılan sık hataları açıklar
Semptomun/Bulgunun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

Pollaküri ve nokturinin oluşumundaki temel mekanizmalar şunlardır:


1.Üriner istem içerisinde mukozanın inflamasyonu veya irritasyonu sık idrar ihtiyacı
doğurur.
Üriner infeksiyonlar inflamasyon, üriner sistem taşları irritasyon ile idrar ihtiyacını
arttırır.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun tanısında yapılan sık hataları açıklar
Semptomun/Bulgunun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

2.Vucuttan atılması gereken sıvı fazla olduğunda pollaküri ve bunun yansıması olarak noküri ortaya
çıkar.
 Kronik böbrek yetmezliğinde terminal dönemden önce idrar atılması gereken maddeleri idrar
miktarını arttırarak başarmaya çalışmaktadır. Bu durumda pollaküri ve noktüri ortaya çıkar. Hatta
bazen sadece noktüri semptomundan yola çıkılarak kronik böbrek yetmezliği tanısı
konulabilmektedir.
 Diabetes mellitusta da idrar miktarı artmakta, pollaküri ve noktüri görülebilmektedir.
 Kalp yetmezliklerinde gündüz alt ektremitelerde biriken sıvı gece yatar pozisyonda dolaşıma
katılmakta ve idrar miktarı artmaktadır ki bu durum da noktüri olarak semptom vermektedir.
 Diabetes insipitusta ADH eksikliği nedeniyle çok idrar üretilmekte buna paralel olarak da hasta
çok su içmektedir ki netice pollaküri ve noktüridir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun tanısında yapılan sık hataları açıklar
Semptomun/Bulgunun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

3. Mesanenin anatomik ve fonksiyonel kapasitesini azaltan durumlarda pollaküri ve


noktüri ortaya çıkar
 Mesane içi basıncının yüksek olduğu nörojen mesane hastalıkları (Overaktif
mesane, spastik mesane)
 Mesane duvarının fibrosizine neden olan hastalıklarda (Uzun süre kateterize
hastalar, tüberküloz, radyoterapiye bağlı fibrosiz) mesanesane anatomik olarak
küçülmüştür ve küçük hacimlerde doluluk hissedilir.
 Prostat büyümesi, uretra darlığı gibi infravezikal obtruksiyona neden olan
durumlarda hasta idrarını tam boşaltamaz. Bir miktar idrar mesanede artık
olarak kalır. Buna rezidüel idrar adı verilir.
 Bu artık idrar üzerine gelen yeni idrar ile mesane daha çabuk kapasitesine erişir
ki sonuç pollaküri ve noktüri ile neticelenir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun tanısında yapılan sık hataları açıklar
Semptomun/Bulgunun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

4.Durumsal/geçici pollaküri ve noktüri:


Çok sıvı almak, çay ve kahve tüketmek, soğukta kalmak,
üriner sistemde bozukluk veya anormallik olmamasına rağmen pollaküri ve
noküriye enden olur.
Diüretik ilaçlar da pollaküri/noktüri sebebidir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun tanısında yapılan sık hataları açıklar
Semptomun/Bulgunun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

Semptomun tanısında yapılan hatalar nelerdir?


 Sık idrara gitmek sübjektif bir ifade olduğundan hasta idrarını 2 saatten fazla
tutabilmesine rağmen sık idrara gittiğinden yakınabilir.
 Uyku bozukluklarında hasta gece uykuya dalmadan önce veya uykudan
uyandığında idrar ihtiyacı hisseder.
 Bu hastalarda asıl sorun uykuya başlama ve uyuma sorunudur. Hastalar durumu
gece idrara çok çıkıyorum şeklinde ifade ederler.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun tanısında yapılan sık hataları açıklar
Semptomun/Bulgunun nedenlerini sayar
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

Pollaküri/Noktüri nedenleri:
Pollaküri ve noktüri oluş mekanizmasını göre nedenler şu şekilde sınıflandırılabilir.
1.İnflamasyon/irritasyona bağlı Üriner infeksiyonanlar
nedenler Mesane ve üreter taşları

2.Atılması gereken sıvı fazlalığına bağlı Kalp yetersizliği


nedenler Kronik böbrek yetersizliği
Diabetes mellitus
Diabetes insipitus
3.Mesane anatomik/fonksiyonel Nörojen mesane
bozukluğuna bağlı nedenler Mesane fibrosizi
Benign Prostat hiperplazisi, prostat kanseri, Mesane tm, uretra darlığı
(Aynı zamanda inflamasyon ve irritasyon nedenidirler)
4. Durumsal/geçici nedenler Çok sıvı, çay, kahve, alkol, diüretik etkili meyveler almak
İlaçlar (diüretikler)
Soğuk, üşütmek
C-EŞLİK EDEN SEMPTOMLARINI Eşlik edebilen tüm semptomları sayar
BELİRLER Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik semptom paketini açıklar

İlgili hastalık ve veya anormalliğin kendine has semptomları bir yana bırakılırsa
pollaküri ve noktüriye eşlik eden semptomlar şunlardır.
 Dizüri,
 Urgency,
 İdrar yapmada zorluk
 İdrarın kuvvetinde ve çapında azalma
 Kesik kesik idrar yapma
 İdrarı tam boşaltamama
 Hematüri
E-LABORATUVAR SONUÇLARINI Ayırıcı tanıda kullanılan tüm lab yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar
DEĞERLENDİRİR

 Tam idrar tahlili: Üriner infeksiyon, kronik böbrek yetmezliği ile ilgili
değerlendirmeyi sağlayabilir.
 Açlık kan şekeri. Diabet tanısı için istenmelidir.

 24 saatlik idrar miktarı tayini: Diabet insipidus tanısında anlamlıdır.

 İşeme günlüğü: 24 saat boyunca hasta tarafından işeme saatleri ve işeme


miktarları kaydedilir. Böylece pollaküri ve noktüri objektif olarak
değerlendirilebilir. Bir kerede işeme miktarı ile mesanenin kapasitesi
değerlendirilebilir.

 Kreatinin: Böbrek yetmezliğini değerlendirmek için istenebilir.


F-GÖRÜNTÜLEME DEĞERLENDİRMESİ Ayırıcı tanıda kullanılan tüm görüntüleme yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar
YAPAR

 Üriner sistem ultrasonografisi ve rezidüel idrar tayini:


Pollaküri ve noktüri nedenlerinin önemli kısmı ekarte edilebilir.

 Akciğer grafisi (Teleradyografi):


Kalp yetmezliği tanısında önemlidir
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Ayırıcı tanıda yer alan hastalıklar:


 Diabetes mellitus
 Üriner sistem enfeksiyonları
 Kronik böbrek yetmezliği
 Kalp yetersizliği
 Benign prostat hipertrofisi
 Diabetes insipitus
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

Örnek Vaka:
70 yaşında erkek hasta gece her saat uykudan uyanarak idrar yapmaya gidiyor. Bu
durumdan şikayetle müracaat ediyor. Bundan sonraki aşamalarda nasıl
davranılmalıdır?
PROSTAT KANSERİ
 Prostat mesanenin hemen alt
bölümünde yer alan
fibromüsküler ve glandüler
yapıda bir organdır

 Seminal sıvının %75’ini meydana


getirir

 Yaklaşık 20 gr’dır
 Erkeklerde en sık görülen kanser
 Tüm kanser türlerinin %32’ si
 İkinci en sık ölüm sebebi
 Otopsi çalışmaları
-50 yaş %30
-75 yaş üzeri %75
 Metastazsız 10 yıllık sağkalım
- İyi diferansiye %81
- Orta diferansiye %58
- Kötü diferansiye %26
 Genetik predispozisyon
 Hormonal faktörler
 Diet
 Çevresel faktörler
 Enfeksiyon
 Yağlı diet
 Hormonlar
 Virüslar
 Vazektomi
 Çevresel faktörler, kadmium vs.
 1. kromozomdaki bir gen vasıtası ile geçiş
 Bir çekirdek ailede 3 veya daha fazla tutulum
 3. jenerasyonda da görülmesi
 Aynı ailede 55 yaş altında 2 vaka
 Potansiyel tm supresör genleri 8p, 10q, 13q, 16q, 17p, 18q üzerindedir
 Klinik prostat kanserlerinin %70’inde 8p delesyonu
 Daha çok metastatik tm ler olmak üzere sıklıkla kromozom 16q
delesyonları
 HRPCa’ nın %50’sinde androjen reseptör mutasyonları
 Androjene duyarlılığı azalan reseptörlerin büyüme faktörlerine
yatkınlığı artmaktadır
 Prostatın asiner hücrelerinden doğan adenokarsinomdur

 Aktif glandlardan androjen stimulasyonun etkisi altında gelişir


 Periferik zon %70
 Santral zon %15-20
 Transition zon %10-15
 Makroskobik görünümde multisentrisite çok yaygındır (%85)
 Lokal invazyon
*kapsüler penetrasyon
*vezikülo-seminalis invazyonu
Uzak metastazlar :
*lenf nodları
*kemik
*akciğer
*mesane
*karaciğer
*sürrenal
 Lenf nodundan sonra en sık metastaz

 İlk tanıda tutulum %40

 %90 osteoblastik

 Sırasıyla lomber vertebralar, pelvik kemikler, torasik


vertebralar, kostalar, sternum ve kafatası vs
 Glandüler paternin değerlendirilmesi
 Sitolojik özelliklerin rolü yok
 Primer (predominant) ve sekonder (en yüksek dereceli) yapısal
paternleri değerlendirir
 Grade’leme 1-5 arası yapılır. İkisinin toplamı Gleason skorunu belirler
 En düşük skor 2 (1+1), en yüksek skor 10 (5+5)
 Glandüler diferansiyasyon ve nükleer anomaliler
 Bir alanda glandüler diferansiyasyonun major ve minör
paternlerine göre
-Grade 1(skor 2-4): iyi diferansiyasyon
-Grade 2(skor 5-7): orta “
-Grade 3 (skor 8-10): kötü “
 Tx : primer tm saptanamaz
 T0 : primer tm kanıtı yok
 T1a : rezeke edilen dokunun %5’inden az
 T1b : %5’inden fazla
 T1c : PSA yüksekliği + biopsi (+)
 T2a : palpabl, bir lobun yarısı
 T2b : palpabl, bir lobun yarısından fazlasını kaplayan tm
 T2c : palpabl, iki lobu birden tutmuş
 T3a : tek taraflı kapsül dışı yayılım
 T3b : çift taraflı kapsül dışı yayılım
 T4a : tm mesane boynunu, external sfinkter veya rektumu tutar
 T4b : tm levator kasları tutmuş veya pelvik yan duvarına fikse
 Nx : bölgesel lenf nodülleri değerlendirilmemiş
 N0 : bölgesel lenf nodüllerine metastaz yok
 N1 : tek bir lenf nodülüne metastaz (en büyük çap 2 cm)
 N2 : tek bir lenf nodülünde 2 cm’den büyük (5 cm ya da çoğul nodüller tutulmuş veya hidronefroz)
 N3 : bir lenf nodülünde en büyük çapı 5 cm’den büyük metastaz
 Mx : uzak metastazların varlığı saptanamaz
 M0 : uzak metastazlar yok
 M1a : bölgesel lenf nodlarına metastaz yok, Ac ve diğer yumuşak dokulara metastazlar
 M1b : kemik metastazları
 M1c : diğer bölgeler
 Erken evre : klinik bulgu yok
 İleri evre :
*obstruktif bulgular
*hematüri
*rektal, perineal ağrı
*hemospermi
*kemik ağrıları
*halsizlik, kilo kaybı, anemi vs.
 PRM

 PSA

 TRUS+biopsi
 PRM (+) : öngörü değeri %21-53

 PRM kanserlerin %23-45’ini kaçırabilir


 Prostat Ca’da en yüksek (+) öngörü değeri taşıyan test
PSA Kanser olasılığı
0-4 ng/ml 1/50
4-10 “ 1/ 4
10 “ ↑ 1/ 2-3
 1971’de seminal plazmada tanımlanmıştır
 1980 serumda ölçülmüş
 1988’den beri klinik kullanımda
 34 kilodalton ağırlığında glikoprotein
 Seminal plasmanın likefaksiyonu için gerekli
 Malign hücrelerde daha az üretilmesine karşın kana fazla geçiş
 PSA dansitesi : PSA / volüm -->0.15 --> biopsi
 PSA velositesi ≥0.75 ng/ml/yıl –biopsi
 Free/total PSA <0.18 –kanser riski fazla (christensson -1993)
 Yaşa bağlı PSA
*40-50 yaş 0-2.5 ng/ml
*50-60 0-3.5 “
*60-70 0-4.5 “
*70-80 0-6.5 “
 Kodlanmayan RNA
 Herhangi bir insan hücresi veya başka bir tümör tarafından üretilmez
 9q21-22
 Biyolojik fonksiyonu tam olarak bilinmemekte

 Prostat masajı sonrası alınan idrar örneklerinde ölçülür


 Normal prostat dokusuna göre prostat kanserinde 60 kat daha fazla
 PSA 4-10 aralığında spesifite %25-40 olduğu için negatif biyopsi
oranları yüksektir.
 İlk biyopsisi negatif olanlara ikinci biyopsi yapıldığında tümör yakalama
oranları %10-35
 PCA3 PSA’nın düşük özgüllüğünün (spesifisite) getirdiği
dezavantajların üstesinden gelebilir
 PSA testi duyarlılık (sensitivite) %57.4, özgüllük (spesifisite) %53.8
 PCA3 eşik değeri 35 olarak alındığında duyarlılık %82.5, özgüllük %89
 Hipoekoik lezyonlar önemli

 En iyi lokal evrelendirilme

 1 cm’den büyük nonpalpabl tm’lerin %50’si TRUS ile


gösterilemez

 Sadece hipoekoik alanlara biopsi yapılırsa kanserlerin %25-50’


si atlanır
 PSA 10 ng/ml’nin altında ve kemik ağrıları olmayan hastalara
yapılmayabilir

 PSA 20 ng/ml’nin altında ise kemik metastazı %1’den azdır


 Lenf bezi görüntülenmesi

 Evreleme
 DRM + PSA

şüphe

TRUS-biopsi

kanser

Kemik sintigrafisi
 Radikal prostatektomi altın standart (70 yaş altı ve/veya 10
yıldan daha fazla hayat beklentisi)

 Brakiterapi (Iyot 125 implantları tek seans 10 000-17 000 rad)

 Radyoterapi (200 rad/gün toplam 6800-7000 rad + pelvik lenf


nodlarına 4500-5000 rad)
 Estrojenler (DES, LH sentezini inhibe eder ve testosteron sentezini önler)
 Orşiektomi
 LHRH agonistleri
 Antiandrojenler
 Kombine antiandrojen tedavisi
 Sitotoksik kemoterapi
 Kemik metastazları için palyatif radyoterapi
BÖBREK ANOMALİLERİ
ÖnT: “Acil olmayan
durumlarda ön tanı koyarak,
gerekli işlemleri yapıp
uzmanına
yönlendirebilmeli”
 Sayı Anomalileri
 Unilateral Agenezi
 Bilateral Agenezi
 Pozisyon ve Şekil Anomalileri
 Ektopik Böbrek
 Çapraz Renal Ektopi
 Atnalı Böbrek
 Rotasyon Anomalileri
 Yapı Anomalileri
 Renal Displazi
 Hipoplazi
 Polikistik Böbrek
 Medüller kistik Böbrek
 Tek taraflı agenezide asemptomatik olduğu için görülme
sıklığı tam bilinmemekte
 (1/1100 doğum)

 Wolf kanalından üreter tomurcuğunun gelişememesi veya


gelişse bile metanefroza ulaşamaması

 Solda daha sık

 Erkek/Kız: 1.8/1 (erkeklerde wolf kanalı farklılaşması


daha erken)
 Sistoskopide hemitrigon veya asimetrik trigon ?
(Üreteral atrezi veya kısmen gelişmemiş üreter)
 Karşı böbrekte UPJ ve UVJ darlığı, VUR olabilir
 Tesadüfen saptanır
 Her iki cinste de genital anomalilerle birlikte görülme şansı fazladır.
▪ (K>E)
▪ Gerçek unikornuate uterus (uterus boynuzu ve fallop tüpü yokluğu)
▪ Bikornuate uterus (aynı taraf uterus boynuzu az gelişimi)
▪ Vaz deferens, seninal vezikül, ejekulatuar kanal yokluğu

 Adrenaller normal lokalizasyonda


 Diğer sistem anomalileri (KVS, GİS, kas-iskelet sistemi)
 Tanı
 USG
 İVP
 DMSA
 1/3000-4000
 Erkek çocuklarda daha fazla görülür.
 3/1

 Trigon varsa bile az gelişmiş


 Hipoplazik mesane
 Eğer gelişmişse (%50)
 Fetal idrarın yapacağı uyarı yokluğu

 Çoğunlukla ölü doğar veya kısa sürede ölürler


 Oligohidroamnios olmazsa olmaz bir bulgudur
 Amnion sıvısının büyük çoğunluğu fetal idrar kaynaklı !)

 Doğumda potter yüzü


 Yaşlı görünüm
▪ Her iki gözün üzerinde başlayıp iç kantusa uzanan cilt katlantısı
 Basık burun
 Kulaklar daha önde ve aşağıda başa yapışık

 Bacaklar eğik ve yumru şeklinde


 Kalça ve diz aşırı fleksiyonda
 Eller büyük ve pençe şeklinde
 Adrenaller normal
 Pulmoner hipoplazi
 Hastaların %43 ünde inmemiş testis
 Kızlarda nadir ancak daha sık GÜ anomali
 Over hipoplazisi veya over yokluğu
 Hipoplazik bikornuate uterus
 Kısa ve kör vajina

 %40 canlı doğar


 Çoğu ilk 48 saatte ex (pulmoner hipoplaziye bağlı solunum sıkıntısı)
• Çok nadir
• 2 normal böbrek mevcuttur buna ilave kendi sistemi
bulunan 3. bir küçük böbrek vardır.
• Gerçek toplayıcı sistem, kanlanması ve parankimi var
• Aynı taraf üreterlerde duplikasyon olabilir (%33)
• Genelde asemptomatik
• Şikayet;
• Ağrı, ateş, hipertansiyon, ele gelen abdominal
kitle
 Böbrek gelişimindeki yer değiştirme (asensus)
esnasındaki bozukluk

Ektopik Böbrek
(Renal fossadaki normal yer dışında)
 Böbrekler normalde arka karın duvarında
 Renal pitoz; böbrek normal yerinde ancak vücut pozisyonu ile ilgili olarak aşağı
haraket etmiştir
 Ektopi en sık pelviste görülür.
 Pelvik böbrek; 700 kişide 1 ve iliak fossada, sakrumun karşısında, aort
bifurkasyonunun altında ekstraperitoneal yerleşimli
 Abdominal böbrek; krista iliakanın üzerinde, 2. lumbar vertebranın yanında
 Toraksta veya orta hattı geçerek normal böbrekle füzyon yapan ektopiler daha
nadir
 Genellikle asemptomatik
 Hidronefroz (%55), böbrek taşı, İYE
 Karşı böbrekte %25 hidronefroz (obstruksiyon veya reflü)
 Genital anomaliler eşlik edebilir (% 15-45)
 Uterus ve vajinal anomaliler
 İnmemiş testis, hipospadias
 Bilateral oldukça nadir %10
 Adrenaller çoğu zaman normal lokalizasyonda
 USG, BT, İVP, Sintigrafi
 Böbrek üreterin mesaneye girdiği tarafta değil de karşı taraf yerleşimli

Çapraz Ektopi
 %90 karşı böbreğe yapışık (füzyon anomalisi)
 E/K:2/1
 Soldan-sağa / sağdan-sola: 3/1
 En sık inferiordan birleşik
 2. sıklıktaki füzyon anomalisi Sigmoid ya da “S” şekilli böbrek
 Superiordan birleşik en nadir formu
İntrauterin gelişim esnasında, renal pelvis başlangıçta anterior
bölgede iken böbrek rotasyone olarak 9. haftadan itibaren
mediale yer değiştirir.
 Atnalı böbrek en sık görülen füzyon
anomalisidir (1/400-500) ve sıklıkla
asemptomatiktir
 E/K: 2/1
 %95 alt kutuptan birleşik
 Normalden daha aşağı yerleşimli
 Böbrekler orta hatta bir istmus ile
aortun hemen önünde inferior
mezenterik arterin çıktığı yerin
hemen altında birleşik
 Üreterler istmusun önünden
geçerler

 Atnalı böbrek için her iki renal


pelvisin öne doğru rotasyonda
izlendiği İVP görüntüsü
karakteristiktir
 Malrotasyon nedeniyle pelvis mediale
gidememiştir

 Hidronefroz, taş ve renal tümörler


olabilecek diğer ilgili problemlerdir
 Eşlik eden ürogenital anomaliler görülebilir
 Hipospadias, inmemiş testis
 Bikornuate uterus, septalı vajina

 Trisomi 18 ve Turner sendromunda sık


 Diğer doğumsal anomalilerle sık birliktelik
 İskelet sistemi
 KVS
 MSS
▪ Nöral tüp defektli çocukların %3’ ünde atnalı böbrek
 Hastaların çoğuna VUR eşlik eder
 Yarısından fazlası semptomatik
 Hidronefroz, enfeksiyon, taşa bağlı

 Rowsing bulgusu
 karın ağrısı
Omurganın hiperektansiyonuna bağlı
 bulantı
 kusma
 Hidronefroz % 30
 İYE % 13
 Tekrarlayan taş hastalığı %18
 Hidronefroz nedenidir.
 Üreterler normal
 İnsidansı 1/1500 , E/K :3/1, Sol/Sağ : 5/2
 İntrensek nedenler:
 UP bileşkede genişleyemeyen bir segment, kas yapısındaki farklılık, fibrotik bant
 Adinamik segment varlığı, sinirsel yapıda ve innervasyonda azalma
 Valvler ve mukozal polipler
 Ekstrensek nedenler:
 Böbreğin altını besleyen bir polar arterin basısı ile ekstrensek yolla obstrüksüyona uğrayabilir

 Sekonder nedenler:
 VUR, taş, tümör.. vb

 Yan ağrısı ve idrar yolu enfeksiyonu (İYE) ile ortaya çıkabilir.


 Renal Hipolazi
 Küçük boyutta böbrek
 Nefron ve kaliks sayısı az, displazi yok
 Böbrek yetmezliğine eğimli
 Böbrek dokusunda skar görülmez
▪ Ek problemlere bağlı ilerleyen yaşlarda genellikle skarlıdır.
 Fekal-alkol sendromlu çocuklarda sık
ÜRİNER SİSTEM TAŞ HASTALIĞI

Dr. Cevper ERSÖZ


Bezmialem Vakif Üniversitesi Tıp Fakültesi
T-A-K

• T Tanı koyabilmeli ve tedavi hakkında bilgi sahibi olmalı, gerekli ön işlemleri yaparak,
uzmana yönlendirebilmeli.

• A Acil durumu tanımlayarak ilk tedavisini yapabilmeli, gerektiğinde uzmana


yönlendirebilmeli.

• K Korunma önlemlerini (birincil, ikincil ve üçüncül korunmadan uygun olan/olanları)


uygulayabilmeli

• S: Bulantı ve kusma, Dizüri, Hematüri, İdrar retansiyonu, Karın ağrısı, Kolik ağrılar,
Pelvik ağrı, Pollaküri/noktüri, Skrotal ağrı,
• 61 y, K
• Hematüri nedeniyle başvuru
• Üriner sistem USG görüntülemesi sonrası, IVP ve BT görüntülemesi yapıdı
• Bilateral Staghorn böbrek taşı saptanan hasta
• Ameliyat kararı alındı
• Preop muayenede hiperkalsemi saptandı
• Dahiliye ve endokrinoloji konsültasyonu
• Paratiroid adenomu nedeniyle operasyonu yapıldı
• Normal kalsiyum düzeylerine ulaşıldı
• Bilateral perkütan nefrolitotomi ameliyatı yapıldı
Üriner Sistem Taş Hastalığı (T-A)
• EPİDEMİYOLOJİ

• Hayat boyu prevalansı %1 – %15 arasında

• Son 20 yılda dramatik bir artış

1. Daha sedanter bir yaşam

2. Obezite ve beslenme değişikliği (karbonhidrat ve tuz ağırlıklı)

(Srivastava and Alon, 2005)


Epidemiyoloji
1. Cinsiyet

• Erkekler 2-3 kat daha fazla etkilenmektedir

• Testesteron => oksalat sentezini ve kristalizasyonu arttırır

• Östrojen => sitrat (taş oluşumunu engeller) atılımını arttırır

• Ancak son yıllarda kadın – erkek farkı kapanmaktadır

• Dünya genelinde artan obezite kadınlarda taş oluşumuna daha fazla arttırmaktadır

(sebep???)
Epidemiyoloji
2. Genetik / Irk

• Poligenik kalıtım söz konusu

• Ailesinde taş hastalığı varsa 2.5 kat artmış risk

• Bazı genetik geçiş gösteren bozukluklar (RTA, sistinüri vb) taş oluşumu ile seyreder

• Doğu Avrupa ve Batı Asya topluluklarında daha sık, Afrika ve Amerika yerlilerinde daha

nadir izlenir
Epidemiyoloji
3. Yaş

• < 18 yaş nadir (tüm taş hastalarının ~ %1)

• 4 – 6. dekadlar arasında pik yapmaktadır (hormonal nedenler)

• Kadınlarda taş hastalığının daha az olması ve postmenapozal dönemde pik yapması

östrojenin koruyucu etkisi olabileceği şeklinde yorumlanabilir

4. Coğrafya

• Sıcak ve kuru iklim koşullarında (çöller, dağlık alanlar, tropikal bölgeler vb) daha sık

• Artmış sıvı kaybı, güneş ışınlarının indüklediği D vit. sentezi


Epidemiyoloji
5. Meslek

• Sıcak ortamda çalışanlar (dehidratasyona bağlı) ile hareketsiz mesleklerde daha sık taş

izlenmektedir

6. Obezite

• VKİ artışı => insülin direnci => azalmış idrar PH => ürik asit taşı

• VKİ artışı => idrarla oksalat, ürik asit, fosfor atılımı => Ca taşları
Epidemiyoloji
7. Yaşam Tarzı ve Fizik Aktivite

• Taş kristallerinin atılımı kolaylaşır

• Obezite ve hipertansiyon gibi taş oluşumu için risk faktörü olan hastalıklardan korur
Epidemiyoloji
8. Sıvı Alımı

• Yüksek miktarda sıvı alımı ile taş oluşumu azalmaktadır

• Sıcak iklimlerde taş insidansı 2 – 8 kat fazla (dehidratasyona)

• Borghi L, et al (J Urol 1996)

• Taş tedavisi sonrası sıvı alımını arttırması önerilen hastalar ile diğerleri (prospektif

randomize)

• 5. yıl sonunda taş rekürensi %27 vs %12


Epidemiyoloji
Artmış hidrasyon ile;

1. İdrar hacmi artar

2. İdrarda taş oluşumuna neden olan maddelerin saturasyonu düşer

3. Kristalizasyon ve agregasyon oluşamaz

4. Mevcut kristallerin atılımı artar


Epidemiyoloji
9. Diyet

• Dengeli beslenme esas

• Meyve – sebze gibi posalı gıdaları tüketimi arttırılmalı

• Aşırı protein tüketimi taş oluşumunu arttırır (düşük idrar PH, hipositratüri,

hiperoksalüri, hiperürikozüri)

• Aşırı tuz tüketimi (sodyum artışı) idrarda kalsiyum kristalizasyonuna zemin hazırlar
Epidemiyoloji
9. Diyet

• Normal kalsiyum tüketimi (1 – 1.2 g/gün)

• Ca kısıtlaması ile barsakta oksalat – Ca bağlanması azalır, serbest kalan oksalatın

barsaktan emilimi artar => taş riski


Epidemiyoloji
Oksalat kısıtlaması

• Aşırı oksalat ve C vitamini tüketiminden ( < 2g/gün) kaçınılmalı (Özellikle

hiperoksalürisi olanlarda)

• C vitamini (askorbik asit) => oksalat => taş


Patofizyoloji
Taş oluşum mekanizmaları:

1. Süpersaturasyon

2. Kristalizasyon

3. Promoterler

4. İnhibitörler
Patofizyoloji
• Bazı metabolik bozukluklarda ya da sıvı tüketiminin azaldığı durumlarda

idrarda birtakım taş öncüllerinin konsantrasyonu artmaktadır

• Bu öncüllerin idrarda çözünmesinin bitip, kristalleşmesinin başladığı noktaya

"solubity product (doygunluk noktası)" denir

• Bu aşamada kristaller ve çözelti bir denge halinde bulunmaktadır

• Çünkü idrarda bulunan bazı inhibitör maddeler (sitrat, magnezyum,

glukozaminoglikanlar, nefrokalsin, Tamm-Horsfall proteini, osteopontin) taş

kristallerinin presipitasyonunu engellemektedir


Patofizyoloji
• Ancak bir noktadan sonra bu inhibitör ajanlar yetersiz kalmakta ve nükleasyon ile

agregasyon başlamaktadır (formation product)

• Bu aşamaya geçişte ise bazı predispozan faktörler etkili olmaktadır;

1. Staza yol açan anatomik bozukluklar (UP darlık, VUR, atnalı böbrek,

nörojen mesane, üreterosel, vb)

2. İdrar yolu enfeksiyonu ve idrar PH değişiklikleri

3. Bazı genetik bozukluklar (sistinüri, primer hiperoksaluri, RTA, ksantunüri)

4. Yabancı cisimler, tümörler

5. Bazı sistemik hastalıklar (sarkoidoz, hiperparatiroidizm, GIS bozuklukları vb)


• Formation product safhasına ulaşıldıktan sonra spontan nükleasyonlar gelişir,
agregasyon oranında ve nüveleşmede artış gözlenir.

• Kristaller iyonik etki ve enerji ile birbirlerine yaklaşarak kümeleşme oluştururlar.


Mineral Metabolizması
• Diyetle alınan kalsiyumun büyük bölümü ince bağırsaklardan, az bir bölümü ise
kolondan absorbe olur ve
bu absorpsiyon miktarı diyetle alınan kalsiyuma bağlıdır.

• Bağırsaklardan kalsiyum emilimi D vitaminin aktif


formu olan 1,25 (OH)2D3 (kalsitriol) tarafından regüle
edilir.

• Kalsitriol salınımı paratiroid hormonların kontrolündedir

• Diyet ile alınan fazla miktardaki sodyum hiperkalsiüriye yol açar.

• Diyette yüksek oranda hayvansal protein olması idrarda kalsiyum ve


ürik asit miktarını arttırırken sitrat düzeyinde düşmelere yol açar.
Tanı
• Semptomatik (lomber ağrı, bulantı–kusma, ateş, hematüri vb)

• Asemptomatik (insidental)

1. Anamnez

2. Fizik muayene (KVAH)

3. Laboratuar (idrar analizi, hemogram)

4. Radyolojik inceleme
Kolik Ağrı
• Obstruksiyona bağlı toplayıcı sistemde gelişen basınç artışı sonucu

oluşur

• Kıvrandırıcı tarzdadır ve şiddetinde dalgalanmalar vardır

• Hasta sakin duramaz sürekli hareket halindedir

• Birçok hasta yaşadıklarını en küçük düşürücü deneyim veya en

şiddetli ağrı olarak tanımlamaktadır

• Sıklıkla hematüri ve bulantı – kusma (çölyak ggl ortak innervasyon),

bazen ileus eşlik eder


Üriner obstruksiyon

İntraluminal basınç artışı

Prostoglandin sentezi artışı

Sinir uçlarının uyarılması

Kolik ağrı
Dersin Sonu
Görüntüleme Yöntemi

• Hangi Görüntüleme Yöntemini Seçelim ?


Ultrasonografi
• Primer tanısal görüntüleme yöntemidir (eau 2014)

1. Radyasyon maruziyeti yoktur

2. Hızlı ve kolay ulaşılabilir

3. Gerektiğinde tekrarlanabilen, ucuz bir testtir

4. Özellikle çocuk ve gebe hastalarda önemli bir tanı yöntemidir


Ultrasonografi
• Kaliks, renal pelvis, pyeloüreterik ve vezikoüreterik yerleşimli taşlar ile

hidronefrozu rahatlıkla tespit edebilir

• Hiperekoik bir görüntü ve arkasındaki akustik gölgesi


Ultrasonografi
• Renal fonksiyonlar hakkında bilgi vermez ve taşların > % 40’ı

atlanmaktadır

• Sensitivitesi % 78, spesifitesi % 31’ dir (Middleton WD, 1998)

• (Taş > 5 mm ise sensitivite % 96, spesifite % 100)

• Renkli doppler US ile üreterik jet akımların izlenmesi ve rezistif

indeks tayini (RI > 0.7 obstruksiyon lehine) özellikle çocuk ve

gebelerde fizyolojik değişikliklere bağlı hidronefrozu akut üriner

obstruksiyon ayırımda yardımcıdır


Direk Üriner Sistem Grafisi
• Taş hastalığının tanı ve takibinde kolay ulaşılabilen ekonomik bir yöntemdir

• Kemik üzerindeki taşlarda ve radyolusen taşlarda yanlış negatif, vasküler

kalsifikasyon ve flebolitlerde ise yanlış pozitif sonuç verebilmektedir

• Sensitivitesi % 44-77, spesifitesi % 80-87’ dir (Heidenreich, 2002)


Direk Üriner Sistem Grafisi ****
• Tanısal değerini arttırmak için US ile kombine kullanımı önerilmektedir,

ancak bu kombinasyonun yeterliliği tartışmalıdır (öneri B/eau 2014)

• Özellikle radyolusen ve radyopak taşların ayırımında ve hastaların

postoperatif takibinde faydalıdır


Direk Üriner Sistem Grafisi
OLGU

• 45 y ♂

• Sol flank bölgede ağrı

• DÜSG: sol üreter taşı ?

• US: Her iki böbrekte minimal

dilatasyon

• YAKLAŞIMINIZ?
Direk Üriner Sistem Grafisi

• BT: sakrumda kemik adacığı


Kontrastsız Bilgisayarlı Tomografi

• Akut flank ağrısının tanısında standart yöntem olmuştur ve yıllarca altın

standart kabul edilen IVU’ nun yerini almıştır

• IVU’ ya göre sensitivite ve spesifitesi yüksektir


Kontrastsız Bilgisayarlı Tomografi
• BT AVANTAJLARI

1. Sensitivite ve spesifitesi en yüksek yöntemdir

2. Herhangi bir hazırlık yada kontrast madde gerektirmez

3. Taş boyutu, dansitesi ve taş-cilt arası mesafe saptanabilir (SWL için

önemli)

4. Radyolusen taşlar izlenebilir (indinavir hariç)

5. Taş dışı patolojiler ve taş yoksa ağrının sebebi tespit edilebilir


Kontrastsız Bilgisayarlı Tomografi
• DEZAVANTAJLARI

• Toplayıcı sistem anatomisi hakkında yeterli bilgi edinilemez

• Yüksek radyasyon maruziyeti => artmış kanser riski

• Düşük doz BT kullanımı tavsiye edilmektedir

• Sensitivitesi (BMI < 30), < 3 mm taşlar için % 86, > 3 mm taşlar için % 100
Kontrastlı İncelemeler
• Taşa girişim planlanması durumunda renal toplayıcı sistemin mutlaka

kontrastlı incelemeler (3-D BT veya IVU) ile görüntülenmesi gereklidir

(eau 2014)

• Kontrastlı BT önerilen yöntemdir

• En önemli dezavantajı daha yüksek radyasyon maruziyetidir

• Non-iyonik kontrast ajanlar kullanılmalıdır (daha az toksik)


Kontrastlı İncelemeler
Tanı
• Hastada taşsızlık sağlandıktan sonra;

1. Taş analizi (infrared spectroscopy veya X-ray diffraction)

2. Risk gruplaması (düşük vs yüksek risk) yapılmalı


Tanı
Tedavi ***
Tedavi ***
Renal Kolik Tedavisi
1. Hidrasyon

2. Analjezik tedavi

• Ağrı hızlı bir şekilde giderilmeli

• İlk tercih NSAID (diclofenac, indhomethacin vb)

• İkinci tercih opioidler (hydromorphine, pentazocine, tramadol)

3. Antiemetikler (bulantı kusma şiddetli ise/metoklopramid)

4. Alfa-blokerler (pasajı kolaylaştırır, kolik nüksünü azaltır)

5. Antibiyotik tedavisi (enfeksiyon eşlik ediyorsa)


Renal Kolik Tedavisi
5. Acil Dekompresyon

• Tek böbrekli hastada komplet obstruksiyon

• İki böbrekte komplet obstruksiyon

• Pyonefroz

• Ürosepsis

• Perkütan drenaj veya üreteral kateterizasyon


Böbrek Taşlarının Tedavisi
Üreter Taşlarının Tedavisi
ESWL
• Amaç taş boyutunun < 4 mm olacak şekilde kırılması

• Elektrohidrolik, Elektromagnetik, Piezoelektrik

• Başarıya etki eten faktörler


• Boyut
• Sertlik
• Yeri
• Anatomik Farklılık
• Hasta uyumu
• Cihazın gücü
• Hastanın fiziki durumu
ESWL
• Kontrendikasyonları
• Gebelik
• Kanama diatezi
• Üriner sistem enfeksiyonları
• Obezite ve iskelet deformitesi
• Batın içi arteriyel anevrizma
• Taşın distalinde üriner sistem darlıkları
ESWL
• Komplikasyonları
• Kolik ağrılar
• Taş yolu oluşumu
• Rest taşlar nedeniyle nüks
• İdrar yolu enfeksiyonu ve sepsis
• Ciltte morarma, hematüri ve renal hematom
Ureterorenoskopi (URS)
• Endikasyonları

• Üst üriner sistem dolma defektleri

• Üst üriner sistem hematürilerinde

• Üreter ve böbrek taşlarının tedavisi

• Üst üriner sistem tümörlerinde


Ureterorenoskopi (URS)
• Komplikasyonları

• Üreter yaralanması
• Kanama
• Ateş
• Renal kolik
• Üreter darlığı
Perkütan Nefrolitotomi (PNL)
• Kontrendikasyonları
• Kontrol edilemeyen kanama diatezi
• Üriner sistem enfeksiyonu ( idrar steril olmalıdır)
• Atipik barsak yerleşimi
• Böbrek tümörü
• Gebelik
Perkütan Nefrolitotomi (PNL)
• Komplikasyonları
• Ateş
• Kanama
• İdrar ekstravazasyonu
• Rest taşlara bağlı komplikasyon
ÜRİNER SİSTEM
TRAVMALARI

Dr. Fatih GEVHER


Bezmialem Üniversitesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İstanbul
Epidemiyoloji
 Erişkin travmaların %2-5 ini oluşturur
 Çocuk künt abdominal travmalarının %10 ÜST içerir
 Büyük çoğunluğu künt travmadır.
 %80 ini böbrek, %10 unu mesane içerir
 Üretra yaralanmalarının çoğu erkekdir, genelde pelvik kemik
fraktürleri eşlik eder.
 Üreter yaralanmaları genellikle penetran yaralanmalarla
ilişkilidir.
BÖBREK TRAVMALARI
 Abdominal travmaların %10’u üriner sistemle
ilgilidir
 Ürogenital sistemde travmalar en sık
böbrekte
 Yalnız ürogenital travma % 2
 Böbrek yaralanmalarının %90’ı minor
yaralanmadır

İnsidans: 4.9/ 100 000 Kişi, E>>K


Dünyada yıl başına ~ 245 000
Ortalama yaş:20-30 yaş, Renal travmaların % 70-80< 44 yaş
BÖBREK TRAVMALARI
 Böbrek travması ürogenital travmaların %50’sinde
 Hastaların yarısından fazlası 30 yaşın altındadır
 Erkeklerde kadınlardan 4 kat fazla
 Çocuklar vucut gelişimini tamamlamadığı için renal
yaralanmaya daha yatkındır.
ETYOLOJİ

KÜNT (% 80-85'i) PENETRAN


 spor yaralanmaları  ateşli silah
 trafik kazaları yaralanmaları
 yüksekten düşme  delici alet
yaralanmaları
 endüstriyel kazalar
İATROJENİK
 ev kazaları
 ESWL
 PCN
Renal Yaralanma Mekanizmaları
Künt Yaralanmalar
 Çocuk ve erişkinde en sık yaralanma nedeni
 Avrupa % 97,ABD % 82-95
 Türkiye % 31
 % 4-25 önemli böbrek yaralanması
Motorlu araç kazaları
Savaş
Renal travma olgularının % 20-94’ünde birlikte başka
organ yaralanması
Delici Yaralanmalar
 % 4.6-87, ORTALAMA: % 18.4
 % 27-68 önemli böbrek yaralanması
 ASY> Kesici alet yaralanması
SINIFLAMA
Anatomopatolojik Sınıflama :

Böbrek Parankimi Toplayıcı Sistem Böbrek Pedikülü

Renal Kontüzyon Forniks Yırtılması İntimal Laserasyon


Yüzeyel Kortikal LaserasyonToplayıcı S. LaserasyonuArter-Ven Trombozu
Derin Kortikal Laserasyon Toplayıcı S. Avülsiyonu Arter-Ven Avülsiyonu
Böbrek Fragmantasyonu
SINIFLAMA
Önemine Göre Travmaların Derecesi

Minör Travma Major Travma


Renal Kontüzyon Derin Kortikal Laserasyon
Subkapsüler Hematom Böbrek Fragmantasyonu
Yüzeyel Kortikal Laserasyon Toplayıcı Sistem Avülsiyonu
Forniks Yırtığı Renal Pedikül Yaralanması
BÖBREK TRAVMALARI

MİNOR YARALANMALAR

Subkapsüler Yüzeyel kortikal Forniks


hematom laserasyon yırtığı
BÖBREK TRAVMALARI
MAJOR YARALANMALAR

Derin Kortikal Toplayıcı Sisteme Toplayıcı


Laserasyon ulaşan Derin Renal Pedikül
Sistem
Kortikal Laser. Avülsiyonu
Laserasyonu
SINIFLAMA
“Organ Ingury Comitte of the American
Association for the Surgery of Travma”

Grade 1: - Kontüzyon
- Subkapsüler hematom-laserasyonsuz, genişlemeyen
Grade 2: - Genişlemeyen perirenal hemotom
- Kortikal laserasyon-1 cm.den küçük, ekstravazasyonsuz
Grade 3: - Kortikal laserasyon-1 cm.den büyük,
ekstravazasyonsuz
Grade 4: - Kortikomedüller bileşke ve toplayıcı sis.e kadar
laseras.
- Hemoraji+Segmental renal arter ve ven yaralanması
Grade 5: - Tamamen fragmante böbrek
- Renal pedikül avülsiyonu
Grade I

 Kontüzyon
 Laserasyonsuz,
genişlemeyen
subkapsüler
hematom
Grade II

<1 cm ekstravazasyonun
Genişlemeyen perirenal hematom
olmadığı kortikal laserasyon
Grade III

 > 1 cm kortikal
laserasyon
 Üriner ekstravazyon
yok
Grade IV

Kortikomedüller bileşkeden toplayıcı Hematomun da olduğu ana renal


sisteme kadar uzanan laserasyon arter ya da ven yaralanması
Grade V

Parçalanmış böbrek Renal pedikül yaralanması ya da avulsiyonu


SINIFLAMA
“Organ Ingury Comitte of the American Association for the
Surgery of Travma”
KLİNİK, EVALÜASYON VE TANI

 Hikaye
 Fizik Muayene
 Laboratuar Bulguları
 Görüntüleme Yöntemleri
HİKAYE
 Travma hikayesi; flank, abdominal,
dorsolomber, göğüs travması
 Flank-abdominal ağrımakroskopik
hematüri Böbrek yaralanması olasılığı
yüksek
 Yüksekten düşme veya ani akselerasyon-
deselerasyon
 Künt travmada; aracın hızı ve hastanın
konumu
 Bıçak yaralanmasında bıçağın boyu ve
ASY’ında mermi kalibre ve hızı
Akselerasyon yaralanması Deselerasyon yaralanması

Penetran böbrek
yaralanmaları
A. Ateşli silah yaralanması
B. Bıçak yaralanması
FİZİK MUAYENE

 Penetran travma; bıçağın giriş yeri


merminin giriş-çıkış yaraları

 Künt travma; travma bölgesinde ekimoz,


özellikle flank ekimoz

 Palpe edilebilen bir flank veya abdominal


kitle, retroperitoneal hemotomun ilk belirtisi
olabilir.
FİZİK MUAYENE

Flank ekimoz
LABORATUAR BULGULARI
İdrar Analizi:
Hematüri renal travmanın en sık belirtisidir

Hematürinin makroskopik veya mikroskopik


oluşu özellikle künt renal travmalı hastaya
yaklaşım ve evalüasyonda önemlidir
• Künt travma+mikrohematürili asemptomatik
hastaların tedavisinde  Emniyetli Gözlem yeterlidir
• Çünkü, künt travma+mikrohematürili hastalarda
%90’dan fazlası renal kontüzyondur.
GÖRÜNTÜLEME
ENDİKASYONLARI
Mee ve McAninch :
Hasta Anstabil ise  Acil Laparatomi ve
İntraoperatif tek doz İVP
Hasta Stabil ise görüntüleme endikasyonları şunlardır:
• Penetran yaralanma,
• Künt travma ve gross hematüri,
• Künt travma+mikroskopik hematüri ve
şok (sistolik kan basıncının 90mmHg.dan düşük
olması)
 BT ve gerekirse İVP
GÖRÜNTÜLEME:
Doğru çalışmanın seçimi
 Bilgisayarlı Tomoğrafi hasta stabil ise en iyi
evalüasyon çalışmasıdır
GÖRÜNTÜLEME:
Doğru çalışmanın seçimi
GÖRÜNTÜLEME:
Doğru çalışmanın seçimi
 İVP  Anstabil hastada operasyon
esnasında, tek doz
Stabil hastada gerekli görülürse
GÖRÜNTÜLEME
 Diğer: Arteriografi, MRI, US
TEDAVİ AMACI
 Hayatı tehdit eden kanamaların
önlenmesi
 Böbrek fonksiyonlarının korunması
 Morbiditenin en aza indirilmesi
 Tedavinin olumsuz etkilerinin azaltılması
 Tedavi maliyeti
 Hastanede kalış süresi
TEDAVİ
Konservatif Tedavi Minör travmalarda uygulanır-
vakaların %90’ında uygulanır
 yatak istirahati,
 damar yolunun açık tutulması,
 analjezik ve profilaktik antibiyotik,
 saatlik idrarın miktarı, hemogram ve hematürinin
takibi.
Cerrahi tedavi (Eksplorasyon)  Major travmalarda-
%10 vakada gerekir

Künt ve Penetran travmalarda algoritm


farklıdır
Renal Travmaya Yaklaşımın Değişimi

1950s 2000s

Cerrahi > İzlem Cerrahi < İzlem

Grade 3-4 (nefrektomi)

%75 %20 %3-6


KÜNT RENAL
TRAVMADA TEDAVİ
PENETRAN RENAL
TRAVMADA TEDAVİ
 İntraabdominal yaralanmalar ile
sık birlikte olması nedeniyle
genellikle operatif girişim
gerektirir
 Hematürinin varlığı renal travmayı
ispatlamak için yeterlidir,
mikrokopik veya makroskopik
oluşunun önemi yoktur
 Stabil hastada görüntüleme (BT)
endikedir
CERRAHİ TEDAVİ

Cerrahi Tedavi üç esasa yöneliktir:


1- Hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak,
2- Travmatize böbreği korumak,
3- Travmaya bağlı retroperitoneal
bölgede gelişen hematom ve idrar
ekstravazasyonunun drenajını
sağlayarak ileri dönem komplik.
engellemek.
Böbrek Yaralanmalarında
Uygulanan Cerrahi Tedaviler

 Renorafi,
 Parsiyel Nefrektomi,
 Nefrektomi,
 Renovasküler Onarım,
 Ototransplantasyon
Renorafi
Parsiyel Nefrektomi
KOMPLİKASYONLAR
1.Ölüm ; özellikle renovasküler yaralanmalarda
2.Sekonder Kanama; Persistan veya gecikmiş
3.Üriner ekstravazasyon; Ürinoma, fistül, psödokist
4.Enfeksiyon; Apse formasyonu, pyonefroz, pyelonefrit,
sepsis
5.Renovasküler yaralanma; tromboz, anevrizma, A-V
fistül, infarktüs
6.Birlikte nonrenal yaralanmaların varlığı
7.Gereksiz eksplorasyon ve onarım
8. Hipertansiyon
Sonuç

 Renal yaralanmalı hastalarda nefrektominin en


güçlü prediktörü renal yaralanmanın şiddetidir
 Delici yaralanmalı hastalarda cerrahi girişim çok
daha sık iken cerrahi uygulanan künt yaralanmalı
hastalara neredeyse sadece nefrektomi uygulanır
 Diğer batın organlarıyla ilgili ameliyatlarda böbrek
yaralanma grade’i ne olursa olsun daha yüksek bir
nefrektomi oranı vardır
 Son çalışmalarda renal travmada konservatif
yaklaşım tercih eden kliniklerin nefrektomi oranları
yarıyarıya azalmıştır
ÜRETER TRAVMALARI
 Ateşli silah ile olan abdominal yaralanmalarının %
2.5’i
 Travmatik yaralanmalarının %95’ ASY
 İyatrojenik yaralanmalar %0.5-30 arasında
değişmektedir.
 Ürolog
 Kadındoğum
 G. Cerrahi
ÜRETER TRAVMALARI
 Loj akıntısının uzaması, fistül
 Batında kitle
 İnatçı batın/flank ağrı
 Üreter yaralanmalarında idrar mikroskopisi %37
oranında normaldir.
 Üre, kre. Yükselmesi
 İleus
ÜRETER TRAVMALARI
 iVP :
 Böbrek görüntülenememesi, geç
görüntülenmesi
 Hidronefroz
 İdrar ekstravazasyonu
 Üreterin normal olarak
görüntülenememesi
 BT
 US
 MR
ÜRETER TRAVMALARI
 ORTA, ÜST ÜRETER :
 Debridman, primer tamir
 Üreteroüreterostomi
 İleal üreter rekonstrüksiyonu
 ALT ÜRETER :
 Debridman, primer tamir
 üreteroneosistostomi
MESANE TRAVMALARI
TARİHÇE
 Mesane rüptürü ilk olarak Homer’in İliadasında
Phereclusunun ölüm nedeni

 1792’de Chopart kateter drenajını

 İyi drenaj kateterlerinin gelişmesi ve


antibiotiklerin gelişimi günümüzde mortalite ve
morbidite yok denecek kadar azalttı
(Birlikte multipl organ yaralanması ve şok
dışında)
MESANE TRAVMALARI
ETYOPATOGENEZ
Mesane doluyken:
 Künt abdominal travma: Gnl. motorlu araç
kazası, ezilme, yüksekten düşme, abdomene
yumruk
 Pelvis kırığı
 Penetran abdominal travma: Ateşli silah
yaralanması ve delici
 -kesici aletlerle yaralanma
 İatrojenik:-Endoskopik cerrahi ve
girişimler(TUR-MT)
 -Üretral müdahaleler(dilatasyon, kateter vs)
 -Açık pelvik operasyonlarda: zor obstet.-jinek.
op.,ingüinal herniorafi laparoskopik op.)
MESANE TRAVMALARI
SINIFLAMA

Etyolojiye göre:
 Künt travma
 Penetran travma
 Ekstravezikal trav
 İntravezikal travma
Peritona yayılımına göre:
 Ekstraperitoneal
İntraperitoneal
MESANE TRAVMALARI SINIFLAMA

Sandler tarafından radyolojik olarak sınıflanmıştır:


Tip 1: Mesane Kontüzyonu
Tip 2: İntraperitoneal Rüptür
Tip 3: İnterstisyel Mesane Yaralanması
Tip 4: Ekstraperitoneal Rüptür
-Basit
-Kompleks
Tip 5: Kombine Mesane Yaralanması
MESANE TRAVMALARI
Mesane Kontüzyonu:
 Künt travmayı takiben mesane mukozası
ve/veya detrüsorün inkomplet
yaralanmasıdır
 Mesane duvar bütünlüğü kaybolmamıştır(
Sistografi N )
Tanı: Abdominal künt travma sonrası
hematürisi olan fakat başka sebeplerle
açıklanamayan vakalar.
 Künt travmayla görülen mesane
yaralanmasının en sık şekli
 Tüm mesane yaralanmalarının 1/3’ünü
oluşturur.
 Minör yaralanmadır.
MESANE TRAVMALARI
İnterstisyel Mesane Yaralanması:
 Ekstravazasyon görülmeden mesane duvarının inkomplet
perforasyonu veya tam kat bir rüptürün bir kan pıhtısı-
omentumla kapatılması durumudur
 Sistografi mesane duvarında bir mural defekt ve intramural
hematomu gösterir, fakat hiç kontrast madde
ekstravazasyonu yoktur
 Nadirdir
MESANE TRAVMALARI
İntraperitoneal Rüptür:
 Dolu mesaneli bir hastada karnın alt
kısmına gelen travmayla mg.
 Intraperitoneal rüptür major mesane
yaralanmalarının %35’ini oluşturur
 Ort. %25’i pelvik fraktürü olmayan
hastalardan oluşur.
 Sistografide kontrast madde
ekstravazasyonu kolonun yanından ilerler
ve ince barsak ansları arasında dağılır.
MESANE TRAVMALARI
Ekstraperitoneal Rüptür:
 Anterior pelvik kol fraktürünün kemik uçlarının
mesane duvarını yaralamasıyla mg. Kontrast
madde ekstravaz.nu kemik uçlarına doğru
olur.
 Major mesane yaralanmalarının %60’ını
oluşturur
 Basit  ekstravazasyon pelvik
ekstraperitoneal sahada sınırlı
 Komplex  ekstravazasyon anterior
abdominal duvara, penise, skrotuma ve
perineye doğru
(pelvik fasyalarda yaralanmaya bağlı)
MESANE TRAVMALARI
Kombine Mesane Yaralanması:

 Hem intraperitoneal hem ekstraperitoneal mesane


yaralanmasıdır

 Major mesane yaralanmalarının %5’ini oluşturur


MESANE TRAVMALARI
KLİNİK
 Hematüri- %90’ından fazlasında, öz. gross hematüri
 Alt abdominal travma öyküsü
 Alt abdominal ağrı
 Anüri- kateterizasyona rağmen varsa; ya hasta henüz
idrarını yapmıştır, ya kateter mesanede değildir veyahut
hasta şoktadır
 Pelvik kemik kırıkları varsa; pubis kemiklerinde krepitasyon,
aşırı hassasiyet, hareketle oluşan kemik ağrıları, yürüme
bozuklukları, karın alt kadranında palpasyonla şiddetli ağrı,
suprapubik gerginlik
MESANE TRAVMALARI
KLİNİK
 İdrar hissi olduğu halde idrarını yapamama tipiktir
 Alt karın bölgesindeki palpapl kitle
 Rektal muayenede büyük pelvik hematomlar ve ürinomlar
palpe edilebilir, prostat muayenesi
 Özellikle rüptür intraperitoneal ise barsak sesleri yoktur
 Eğer meadan kan geliyorsa üretra yaralanması?
 Skrotal içerik değerlendirilmeli
 Vaginadan kan ve idrar gelmesi durumunda spekulum ve
uygun aydınlatma ile muayene edilmeli
MESANE TRAVMALARI
TANI Sistografi: Opak maddenin ekstravaze
olması ile
 Rüptür intraperitoneal ise opak madde karın
içinde dağılır
 Erkeklerde üretral yaralanmadan
şüpheleniyorsak, üretral kateteri
yerleştirmeden önce retrograd üretrografi
yapılmalı
 Konvansiyonel-statik sistografi
 Kompüterize tomoğrafik sistografi
 Abdominal yaralanmalardan
şüpheleniliyorsa CT-sistografi
MESANE TRAVMALARI
TEDAVİ

Mesane Kontüzyonunda sadece önemli


hematüri var ise 22
veya 24 F foley birkaç günlüğüne üretral
olarak konabilir

İnterstisyel Mesane Yaralanmasında üretral


kateterizasyon
daha uzun tutularak, mesane 10 gün kadar
istirahate alınır
MESANE TRAVMALARI
TEDAVİ

İntraperitoneal Rüptürlerin tümünde mesane


onarılmalıdır
 Rüptür mesane kubbesinde ve gnl. büyük(5-
10cm.)
Ekstraperitoneal Rüptür sıklıkla pelvik fraktürle
birlikte.
 Eğer hematürinin rengi açılırsa ve pıhtı
retansiyonu yoksa foley kateter drenajı ile 10
günde bu lezyonlar düzelebilir
Mesane boynu, proksimal üretra, prostat veya
vagina yaralandığında acil cerrahi tedavi zorunlu
MESANE TRAVMALARI
TEDAVİ

Kombine Mesane Yaralanması intraperit. ve


ekstraperit. yaralanmada bahsedilen
yöntemlerle uygun şekilde tedavi

Penetran Mesane Yaralanması abdominal


eksplorasyon yapılmalı
 Yaralanma traktı boyunca takip
 Mesane kubbeden açılarak inspeksiyon
 Devitalize dokular ve debris(kurşun, kemik
parçaları, elbise parçaları) mesane tamirinden
önce çıkarılmalı
MESANE TRAVMALARI
KOMPLİKASYONLAR
1. Tanıda yetersizlik(False negatif sistograma
bağlı)
2. Üriner Ekstravazasyon (Ürinoma, Fistül)
3. Enfeksiyonlar:
-Ekstraperitoneal ekstravazasyonda 
Ekstensif pelvik ve abdominal duvar apse
formasyonu ve nekroz, Sepsis
-İntraperitoneal ekstravazasyonda 
Peritonit ve intraabd. apseler, Sepsis)
4. Birlikte diğer organ(mesane boynu,
proksimal üretra, prostat, vagina,
intraperitoneal organlar) yaralanmaları
ÜRETRA TRAVMASI
 ANTERİOR ÜRETRA TRAVMASI
 Eyer travması
 ASY
 Bıçak
 Üretral kateterizasyon üretroraji
 Endoskopi
 Penil fraktür
 Penis cerrahisi
ÜRETRA TRAVMASI
 POSTERİOR ÜRETRA TRAVMASI
 Motorlu araç kazaları (pelvis fraktürü)
 İyatrojenik
İdrar retansiyonu
 DRM: yüksekte duran prostat
Üretra travması-Yaklaşım
 Posterior ise ; suprapubik kateter uygulanır ve geç
dönemde cerrahi

 Anteriorunda ise
Eğer parsiyel ise: Uzun süreli foley kateter ile
tedavi edilebilir
Yırtık büyükse: Cerrahi
Skrotal Travma
 Avülsiyon, künt, penetran
 Ödem, ekimoz, yara giriş/çıkışı
 Testis torsiyonu da ekarte edilmelidir (travmaya bağlı torsiyon gelişebilir)
 Skrotal USG ile değerlendirme yapılır
 Testisin kapsül bütünlüğü bozulduysa ve laserasyo varsa cerrahi onarım
yapılır
Penil Travma
 Penil fraktür (korpus kavernosum rüptürü),
amputasyonu, penetran yaralanması veya yumuşak
doku defekti oluşturan yaralanmalar cerrahi onarım
gerektirir.
ÜRETRAL AKINTI (Atp)
DR.MUZAFFER AKÇAY
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı
ÜRETRAL terimleri söyler
Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı

AKINTI açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve
cinsiyete göre söyler

Üretral akıntı, üretranın iltihaplanması sonucunda veya ilişkili olduğu


dokuların enfeksiyonlarında mukoid ya da pürülan akıntı görülmesi durumudur.
Ürolojide en sık rastlanan yakınmalardan biridir.
Hastalar bazen iltihap akıyor,cerahat geliyor,kendiliğimden boşalıyorum gibi
ifadeler kullanabilmekteler.
Üretral akıntı uretra, alt idrar yolları, meatus, erkeklerde prostat, kadınlarda vagina
ve mesanedeki inflamasyon sonucunda meydana gelir.
A-TANIR Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
ÜRETRAL Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede
kullandıkları farklı terimleri söyler

AKINTI Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel


mekanizmayı açıklar
Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim,
yaş ve cinsiyete göre söyler

Üretral akıntı, uretra ve prostat hastalıkları, üriner sistem hastalıklarının


sık görülen semptomudur.
Üretral akıntı en sık cinsel aktif erkek ve kadınlarda görülür.
Kış aylarında daha fazla görülür. Soğukta üriner sistem enfeksiyon riski artmaktadır.
B-ÖZELLİKLERİNİ BELİRLER Semptomun/Bulgunun farklı hastalıklarda
ÜRETRAL görülebilecek özelliklerini sınıflar

AKINTI
Üretral akıntı, idrar yapmadan önce daha sık olmakla beraber,idrara sıkıştığında,
idrar yaparken, idrar yaptıktan sonra da olabilir.
Üretral akıntıya inflamatuar olaylarda dizüri eşlik edebilir. Üretrada kaşıntı hissi
olabilir.
C-NEDENLERİNİ Semptoma yol açan (ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları)nedenleri sayar
ÜRETRAL BELİRLER
Mortalite/morbiditesi yüksek nedeni öncelikle düşünür
Sıklığı yüksek nedeni morbid/mortal nedenden sonra düşünür

AKINTI
Üretral akıntı nedenleri
a) Üretra enfeksiyonlar
b) Prostatın enfeksiyonları
c) Üretral kanserler
d) Prostat kanseri
e) İdrar yolundaki darlıklar
f) Üretra taşları
g) Travmalar
D-EŞLİK EDEN Semtoma neden olan hastalikları temel semptom ve bulgu
ÜRETRAL SEMPTOMLARINI/ özelliklerini açıklar Eşlik edebilen tüm semptomları sayar
Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik semptom
BULGULARINI BELİRLER
AKINTI paketini açıklar
Eşlik edebilen tüm bulguları sayar
Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik bulgu paketini
açıklar

Üretral akıntıya alt üriner sistemin diğer semptomları da eşlik edebilir. Eşlik eden
semptom ve bulgular ayırıcı tanıda yol göstericidir.
a) Ateş
b) Dizüri
c) Pollaküri ve Noktüri
d) Üretroraji
e) Üretral kaşıntı
f) İdrar yapmada zorluk, idrarı tam boşaltamama, kesik kesik idrar yapma
E-LABORATUVAR Ayırıcı tanıda kullanılan tüm lab yöntemlerini
ÜRETRAL SONUÇLARINI öncelik sırasına göre sayar
DEĞERLENDİRİR
AKINTI
a) Tam idrar tahlili: Dizüri semtomunda yapılması gereken ilk laboratuvar testi tam
idrar tahlilidir. İdrar tahlili infeksiyoz nedenleri ve hematüriyi göstermede
önemlidir.
b) İdrar kültürü: Komplike veya tekrarlayan enfeksiyonlarda idrar kültürü
istenmelidir.
c) Kan tahlilleri: Ateş varsa veya üst üriner sistem infeksiyonunu düşündüren
semtom bulgu bulgu varsa, WBC, CRP veya sedimentasyon, kreatinin
bakılmalıdır.
F-GÖRÜNTÜLEME Ayırıcı tanıda kullanılan tüm görüntüleme
ÜRETRAL DEĞERLENDİRMESİ YAPAR
yöntemlerini öncelik sırasına göre sayar

AKINTI

Ultrasonografi: Dizüri semtomunda üriner sistem ultrasonografisi ilk aşamada


seçilmesi gereken görüntüleme yöntemidir. Erkek ve kadın genital enfeksiyon
şüphesinde jinekolojik ve scrotal ultrasonografi yapılmalıdır.

Direk üriner sistem grafisi, tomografi: Üriner sistem taş hastalığı için tomografi
gerekli olur.
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
1. Üriner sistem enfeksiyonları
2. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
3. Üriner sistem taş hastalığı
4. Genital enfeksiyonlar
5. Hipospadiasis, epispadiasis:
6. Genito‐üriner sistem travması
7. Mesane kanseri:
8. Selim prostat hiperplazisin ve prostat kanseri
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
a) Üriner sistem enfeksiyonları: Üriner sistem enfeksiyonları dizürinin en sık
sebebidir. Alt üriner sistem infeksiyonlarında daha belirgin olmakla beraber, tüm
üriner infeksiyonların önemli semptom dizüridir.

Akut pyelonefrit: Böbreğin toplayıcı yapıları ve parankiminin enfeksiyonudur.


Akut pyelonefritte belirgin semptomlar yan ağrısı, ateş ve dizüridir. Bu
hastalarda muayenede yan taraflarda, üreter noktalarında hassasiyet, idrar
tahlilinde pyüri bulgusu izlenir. Ureter gibi idrar yollarında bir tıkanma olmuş ve
tıkanmanın üst seviyesinde enfeksiyon oluşmuş ise dizüri ve idrarda enfeksiyon
bulguları görülmeyebilir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
a) Üriner sistem enfeksiyonları:

Akut sistit: Mesanenin akut enfeksiyonudur. Kadınlarda daha sık görülür. Vucüt
direncinin düşmesi, menapoz, kötü hijyen, cinsel ilişki kolaylaştırıcı faktör olsa da
komplike olmayan akut sistit vakalarının çoğunda neden belirlenemez. Akut sistitte
tipik olarak pollaküri, urgency, terminal hematüri eşlik eden tipik semptomlardır.
Terminal hematüri her zaman görülmez.
Kronik sistit: Mesanenin kronik iltihabıdır. lerde, uretritlerde dizüri görülür. Akut
olaylarda semptomlar şidddetli, kroniklerde semptomlar daha az şiddetlidir.
Uretrit: Uretranın enfeksiyonudur. Akut veya kronik olabilir. Genelde tek başına
değil sistitle beraberdir.
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar: Cinsel yollla bulaşan hastalıklardan uretrite
neden olan gonore ne non gonogoksik üretritler dizüriye neden olur.

Bunlarda uretral akıntı ve uterada sürekli ve işerken yanma belirgindir. Meatus


çevresindeki genital uçuklar da dizüri yapabilir. Bunlarda muayenede uçuk
lezyonları tespit edilebilen bulgulardır.
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
Üriner sistem taş hastalığı:
Üriner sistem taşlarında taşın yerine ve üriner sistemde yaptığı etkiye göre dizüri
görülür.
Üst üriner sistem taşlarında künt veya kolik tarzda ağrı (rena kolik), hematüri
belirgindir.
Üreter taşlarında özellikle alt üreter taşlarında, pollaküri, dizüri gibi alt üriner sistem
semptomları taşın diğer semptomlarına eşlik eder.
Mesane taşlarında pollaküri, dizüri, kesik kesik işeme, hematüri dizüriye eşlik
edebilecek semptomlardır.
Uretra taşlarında dizüri, idrar akımında zorlanma, ince idrar yapma semptomları ile
beraberdir.
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
Genital enfeksiyonlar:
Epididimit ve orşit: Dizüri belirgin değildir. Hastanın scotumundaki ağrı şiddetlidir
ve bunun yanında dizüri hastalar tarafından pek ifade edilmez. Erkelerde epididimit
ve orşit genellikle üriner infeksiyonla beraberdirler. Bu durumda dizüri, pollaküri,
urgency gibi semptomlar beraber olurlar. Erkeklerde scrotumun fizik muayenesinde
testis ve epidimlerde şişlik, hassasiyet, ağrı kolaylıkla tespit edilebilir.
Prostatın akut ve kronik enfeksiyonları: Dizüri görülebilir. Akut prostatit ateş,
rektal ağtı ve tenezmle birlikte olur. Kronik prostatitlerde ateş olmaz.
Kadınlarda vajina enfeksiyonlar: Dizüri ikincil olarak ortaya çıkar. Vajinal akıntı,
rahatsızlık hissi belirgindir. Muayenede vajianal enfeksiyon tanınabilir.
Kadınlarda iç genital enfeksiyonlar: (salpenjit, ooforit, pelvik inflamatuvar hastalık)
dizüri görülebilir. Bu durumlarda muayenede pelvik ağrı belirgindir.
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
Hipospadiasis, epispadiasis: Hipospadiasis, epispadiasis anomalilerinde dizüri görülebilir. Ancak bu
anomalilerdeki dizüri anormalliğe sekonder gelişen olaylardan dolayı oluşur. Epispadilerde uretra mukozasının
açık olması nedeniyle enfeksiyon riski ve irritasyon riski fazladır. Sekonder olarak da dizüri görülür. Bşka
anormalliğin eşlik etmediği distal hipospadilerde enfeksiyon ve dizüri normalden farklı değildir.
G-AYIRICI TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
ÜRETRAL YAPAR Bir olguda ayırıcı tanı çalışması yapar

AKINTI
Genito‐üriner sistem travması: Üriner sistem travmalarında dizüri bulgusu,
uretraya olan travmalarda ortaya çıkabilir. Bunlarda da anamnez belirgindir.
Travmaa şiddetliyse hematüri eşlik edebilir.
G-AYIRICI TANISINI YAPAR Ayırıcı tanıda yer alan
ÜRETRAL hastalıkları sayar
Bir olguda ayırıcı tanı çalışması
AKINTI yapar

inflamatuar
Akut uretrit

Hiperplazisi
pyelonefrit

infeksiyon
Akut sistit

tümörleri
prostatit

prostatit

Mesane
hastalık
Gonore

Prostat
Benign
Vajinal

sistem
Kronik

Üriner

taşları
Pelvik
Akut

Akut
Pollaküri/ + + + + + +/- +/- +/- +/- +/- +
Noktüri
Urgency + + + + + +/- +/- +/- +/- +/- +
Hematüri + +/- +/- - - - - - +/- + -
Ateş - - + - + - +/- - - - -
Renal kolik - - +/- - - - - - + - -
Uretral akıntı/ - +/- - + - - - + - - -
Vajinal akıntı

İdrar yapmada +/- +/- - +/- +/- +/- - +/- +/- +/- +
zorluk
ÜRETRAL AKINTI

Dr. Abdullah İlktaç


BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
ÜRETRA
• İdrarın vücuttan dışarı atılmasını sağlayan
penis ucu ile mesane arasındaki boru
Fossa Navicularis
Penil üretra
Bulböz üretra
Membranöz üretra
Prostatik üretra
Mesane boynu
ÜRETRA
Erkek üretrası: 18-20 cm

Duktus Ejekülator

Bulboüretral Gland
(Cowper Bezleri)

Submuköz Glandlar
(Litre Bezleri)

Kadın Üretrası 4 cm

Paraüretral Glandlar
ÜRETRAL
AKINTI
Üretral akıntı; üretranın iltihaplanması veya ilişkili
olduğu dokuların enfeksiyonlarında görülen mukoid ya da
pürülan akıntı

Ürolojide en sık rastlanan yakınmalardan biridir

Fizyolojik akıntılardan ayırdedilmeli

Sünnetsiz erkeklerde prepusyum akıntısından ayırdedilmeli


ÜRETRAL
AKINTI
 Hastalara göre; “iltihap akıyor, cerahat geliyor, kendiliğimden
boşalıyorum” vs..

 Üretral akıntı üretra, alt idrar yolları, meatus, prostat, mesanedeki


inflamasyon

 En sık cinsel aktif erkek ve kadınlar !!

 Kış aylarında daha sık


ÜRETRAL
AKINTI
Üretral akıntı;
idrar yapmadan önce
idrara sıkıştığında
idrar yaparken
idrar yaptıktan sonra

Üretral akıntıya inflamatuar olaylarda dizüri eşlik edebilir.

Üretrada kaşıntı hissi olabilir


ÜRETRAL
AKINTI
Üretral akıntı nedenleri
a) Üretra enfeksiyonları (üretritler)
b) Prostatın enfeksiyonları
c) Mesane enfeksiyonları
d) Üretral kanserler
e) Prostat kanseri
f) İdrar yolundaki darlıklar
g) Üretra taşları
h) Travmalar
ÜRETRAL
AKINTI
RİSK FAKTÖRLERİ

Birden fazla sayıda cinsel partner

Korunmasız cinsel ilişki (genito-oral)

Sigara, sünnet, kafeinli veya alkollü içeceklerle veya anal ilişki


(kesin kanıt yok)
ÜRETRAL
AKINTI
Üretral akıntıya alt üriner sistemin diğer semptomları da eşlik
edebilir.
 Ateş
 Dizüri
 Pollaküri ve Noktüri
 Üretroraji
 Üretral kaşıntı
 İdrar yapmada zorluk, idrarı tam boşaltamama, kesik
kesik idrar yapma
 Meatal ödem ve kızarıklık
LABORATUVAR
Tam idrar tahlili (TİT):
Üretral akıntıda yapılması gereken ilk laboratuvar testi
infeksiyoz nedenleri ve hematüriyi göstermede önemli

Gram Boyası:
Üretritte etkeni belirleme için

İdrar kültürü, üretral akıntı kültürü:


Komplike veya tekrarlayan enfeksiyonlarda

Kan tahlilleri:
Ateş veya generalize bulgular + WBC, CRP,
sedimentasyon, kreatinin
RADYOLOJİ

Ultrasonografi:
İleri yaştaki erkek hastalarda BPH?
Geçirilmiş CYBH, üretral kateterizasyon, travma veya üretral
cerrahi hikayesi olmayan 40 yaşının üzerindeki erkeklerde
üretral akıntının en muhtemel sebebi BPH
Direk üriner sistem grafisi,pelvis grafisi:
Üretral yabancı cisim veya taş
Skr. Dopp. USG
BT
ÜRETRAL
AKINTI
AYIRICI TANI
 Üriner sistem enfeksiyonları
 Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
 Benign prostat hiperplazisi
 Prostatit
 Üriner sistem taş hastalığı
Kanlı akıntı yabancı
 Prostat kanseri
cisim, darlık, tümör
 Üretral kanserler veya
 Üretral veya mesanede yabancı cisim prostatiti akla
getirmelidir
 Üretral darlık
ÜRETRAL AKINTI
AYIRICI TANI
• Fizyolojik üretral akıntılar

Cinsel uyarılma sonucu olan üretral salgı


Defekasyondan veya idrar yaptıktan sonra olan mukoz akıntı
ÜRETRAL
AKINTI

Üretra taşlarında;
Enfeksiyon eşlik etmişse üretral akıntı, dizüri, idrar
akımında zorlanma, ince idrar yapma semptomları (+/-)

Üretritte;
Üretral akıntı ile birlikte subakut başlayan dizüri (+/-)
Sık idrara çıkma ve ani idrar hissi sistite göre daha hafif
Üşüme ve terleme (-)
İnflamatuvar hücrelerin saptandığı üretral akıntı veya
piyüri karakteristiktir
ÜRETRAL
AKINTI Eşlik eden bulgular

• Periüretrit
• Periüretral Apse
• Üretral Darlık
Kronik veya tekrarlayan
• Epididimit ve buna bağlı infertilite enfeksiyonlar

• Gonokoksik Bakteriemi
Üretritler

Gonokoksik ve gonokoksik olmayan üretritler olarak ikiye ayrılırlar.

En sık N. Gonorrhoeae ve C. Trachomatis ile gelişen


enfeksiyonlardır.

Üretral akıntının Gram yaymasında gram (-) diplokokların ve


lökositlerin görülmesi gonokoksik üretrit açısından tanı
koydurucudur.

Gonokoksik olmayan üretritler; C. Trachomatis, Üreoplazma


üreolitikum, Mikoplazma genitaliyum veya M. Hominis

Trikomanas Vajinalis (protozoal parazit) ve Herpes Simpleks Virüs


ÜRETRİT
Primer hastalıkta TEDAVİ

Tekrarlayan veya tedaviye dirençli olgularda

tanı için kültür ve seroloji gibi özel testler


(maliyet, uzun zaman)
ÜRETRİT
Gonokoksik olmayan üretrit olgularının çoğu doksisikline hemen yanıt
verir.

Cinsel partnerin de tedavisi zorunludur.

İrritatif semptomlar uzun süre devam edebilir


üretradaki nedbeleşme, kronik inflamasyon
Bu semptomlar zamanla

Postgonokoksik üretrit: Akut gonokoksik üretritin yeterli tedavisinden


sonra semptomlar devam ederse nedeni olasılıkla beraberinde
nongonokoksit üretrit?
Başlangıçta nongonokoksik + gonokoksik tedavi!!
KOMPLİKASYONLAR
• Erkeklerdeki komplikasyonlar

Üretra darlığı

İnfertilite

Epididimit veya epididimoorşit


<35 yaş klamidya (genelde CYBH)
>35 yaş E. Coli (ürolojik hastalık veya enstrümentasyon öyküsü)

Proktit: proktitli eşcinsel erkeklerin % 15’inde klamidya mevcuttur


KOMPLİKASYONLAR
 Kadınlardaki komplikasyonlar

Pelvik enflamatuvar hastalık

Kronik ağrı

İnfertilite

Ektopik gebelik
ÜRETRAL
AKINTI
Örnek olgu:

Uzakdoğu iş seyahatinden dönen 35 yaşında erkek hasta,


sabah daha fazla olan üç gündür sarı-yeşil renkte müko-
pürülan akıntı ve idrar yaparken yanma şikayeti ile müracaat
ediyor. Hikayesinde 3 gün önce şikayetlerinin başladığını
belirtiyor. Ateşi olmamış. Bu hastada daha sonraki aşamalar ve
ayırıcı tanı nasıl olmalıdır?
ÜRETRAL
AKINTI

Bulgular ön planda üretriti düşündürmektedir. Ancak ayırıcı


tanıda yer alan tüm hastalıklar irdelenmelidir.
1. Üriner sistem enfeksiyonları
2. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar
3. Üriner sistem taş hastalığı
4. Genital enfeksiyonlar
5. Bening prostat hiperplazisi
ÜRETRAL
AKINTI
Üretral akıntı ve işeme esnasında dizüri şikayetleri hastanın öyküsü
gözönünde bulundurulduğunda üretriti düşündürüyor.

Ateşi olmaması üst üriner sistem enfeksiyonunu ekarte ettiriyor

Hastaya tam idrar tahlili yaptırılıyor. Sedimentte bol lökosit görülüyor.

Üretral örnek alınıyor. Gram boyama yapılıyor gram negatif diplokoklar


görülüyor.
Tanı olarak GONOKOKSİK ÜRETRİT düşünülüyor.

Uygun tedavi
ÜRETRAL
AKINTI
Bulgular Gonokok Gonokok dışı

K.D. 2-7 gün 10-21 gün

Başlangıç Ani Dereceli

Akıntı Sarı,bol Az, açık renkli

Dizüri Orta Hafif


ÜRETRAL
AKINTI

TEŞEKKÜRLER..
CİNSEL YOLLA BULAŞAN
HASTALIKLAR

Dr. Abdullah İlktaç


BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
ÜROLOJİ ANABİLİM DALI
Öğrenim Hedefleri
• Cinsel Yolla bulaşan hastalıkların tanımını
yapmak
• Semptomlarını saymak, risk gruplarını
açıklamak
• Bulguları saymak, ayrıcı tanısını yapmak
• Tanıda Kullanılan laboratuar yöntemlerini
öncelik sırasına göre saymak
• Tedavisini yapmak, ilaçların dozajlarını ve
kullanım şekillerini açıklamak
• Koruyucu tedaviyi yönetmek
CYBH
• Bir grup patojenin cinsel temasla bulaşarak
ortaya çıkardığı klinik belirtileri içerir

• Önemli sağlık sorunlarından biridir

• Sadece sifiliz, gonore, klamidya ve trikomonas


bir yıl içinde 333 milyon insanı etkiler

• Gerçek sıklık bildirilenden çok daha fazladır


ETKENE GÖRE CYBH

Bakteriyel Viral
• Sifiliz • Genital Siğil
• Gonore • Genital herpes
• Molloscum contagiosum
• Şankroid
• HIV
• Donovanosis/Granuloma
inguinale Protozoa
• Lenfogranuloma • Trikomoniasiz
venorum • Pedikulosis pubis
• Üretritler • Sarcoptes scabies
LEZYONA GÖRE CYBH
• Genital ülser-yara oluşturan

• Akıntı ile seyreden (Üretritler)

• Sistemik etkileri olan (AİDS)


Genital Ülser Yara Oluşturan
Enfeksiyonlar

• Sifiliz (Treponema pallidum)


• Şankroid (Haemophilus ducreyi)
• Lenfogranuloma Venorum (Chlamydia trachomatis)
• Granuloma İnguinale (Klebsiella granul.)
• Genital Herpes (Herpes simpleks virus)
• Genital Siğiller (HPV)
• Molloscum Contagiosum (Molloscum contagiosum virus)
SİFİLİZ
• Etkeni Treponema Pallidum (Spiroket)
• Obliteratif endarterit, En çok vasovasorumlar tutulmakta

• Edinsel
– Primer, sekonder, tersiyer
• Konjenital (İntrauterin )

• Erken evredeki sifiliz tedavisi hastalarda morbidite ve mortaliteyi


azaltır
SİFİLİZ-Riskleri/Nedenleri
• Düşük sosyokültürel seviye

• Son 3 ayda yeni cinsel eşler, çok eşlilik, daha önce geçirilmiş
cinsel yolla bulaşıcı hastalık

• HIV enfeksiyonun varlığı, uyuşturucu kullanmak, kondom


kullanmamak
SİFİLİZ-Riskleri/Nedenleri
• Bulaşma genel olarak deri lezyonu sızıntıları, tükürük, meni,
kan, vajen salgısıyla cinsel temas veya eşyalarla direkt temas ile
olur

• Bulaş ciltteki küçük çatlaklardan veya mukozal membranlardan


gerçekleşir

• Konjenital sifilizde ise fetusun uterus içerisinde enfekte


olmasıyla ya da doğum sırasında bulaşması ile olur
SİFİLİZ-Semptomlar
• Primer Sifiliz
Temasdan 3 hafta sonra ilk enfeksiyon yerinde
tek ağrısız sert genital ülser (ŞANKR)

Lezyon bol miktarda spiroket içerir ve


bulaştırıcıdır. 3-8 hafta içinde lezyonlar iyileşir.

Son 1-5 hafta içinde ağrısız inguinal


lenfadenopati görülür
SİFİLİZ-Semptomlar
• Sekonder Sifiliz
En bulaştırıcı evre

Genital yaradan 6 ay sonra ateş, boğaz ağrısı, kas eklem ağrısı,


halsizlik, kilo kaybı, kusma görülebilir

Avuç içi, ayak tabanı ve saçlı deriyi de içeren yaygın makülopapüler


döküntü

Kondiloma Lata: Papüller büyüyüp özellikle ağız, genital bölge gibi nemli
bölgelerde ağrısız sulu ve gri beyaz siğil benzeri lezyonlar oluşur
SİFİLİZ-Semptomlar
• Latent Sifiliz
– Spesifik treponemal testler +, klinik bulgu yoktur
– Enfekte kişilerde % 60-70 latent dönem ömür boyu sürer

• Tersiyer Sifiliz (Deride GOM)


– Latent olan hastaların %35’inde gelişir, ilk enfeksiyondan 5-
30 yıl sonra
– Tip 4 aşırı duyarlılık reaksiyonu ile oluşan granulomlar
(GOM)
– Kardiyovasküler sisfilis: Aortit
– Nörosifilis: Menenjit, inme, mental durum değişiklikleri
– Tabes dorsalis: Spinal kord tutulumu
– Argyl robertson pupili: Işık refleksini kaybetmiş pupil
SİFİLİZ-Bulgular (T)
• Primer
– Ağrısız sert şankr
– Ağrısız LAP
– Endarteritis obliterans
• Sekonder
– Makülo/papüller/maküllopapüller döküntülerdir
– Toksik alopesi
– Kondiloma lata
– Endarteritis obliterans
• Tersiyer
– Gom
– Hepar lobatum
– Tabes dorsalis
– Argyl roberstson pupili
– Endarteritis obliterans
SİFİLİZ-Laboratuvar
• Kültürü yapılamamıştır, karanlık saha mikroskopisiyle tanı konur

• Non-spesifik Testler (primer ve sekonder)


– VDRL, RPR
– Primer sifiliz tedavi sonrası 1. yıl normal
– Sekonder sifiliz tedavi sonrası 2. yıl normal

• Spesifik Testler
– FTA-ABS (En spesifik), TPHA, MHATP, TPI
– Primer sifiliz döneminden yükselir (en erken)
– Ömür boyu pozitif kalır
Sifiliz-Tedavi
• Erken Sifiliz
– Benzatin Penisilin 2.4 milyon ünite, kas içine (İ.M.)
tek doz (İLK SEÇENEK)
Penisilin sonrası endotoksin salınımına bağlı Jarisch-
Herxheimer Tepkisi: Yorgunluk,bulantı, ateş
– Doksisiklin 2x100 mg / gün, oral tedavi, 14 gün veya
– Tetrasiklin 4x500 mg / gün, oral tedavi, 14 gün
• Latent Sifiliz
- Benzatin Penisilin 2.4 milyon ünite, haftada bir, 3 hafta
• Nörosifiliz
– Kristalize Penisilin 24 milyon ünite /gün, intravenöz
(İ.V.) / 14 gün
Sifiliz
• Sifilizli hastayla son 90 gün içinde ilişkiye girmiş
kişiler seronegatif olsa bile tedavi edilmelidir

• Enfekte ve tedavi edilmemiş kişiler 5 yıl süre ile


bulaştırıcı kabul edilmektedir

• Komdom kullanımı ve güvenli cinsel yaşam


koruyucudur

• Aşısı yoktur, kalıcı bağışıklık bırakmaz


Soru - Cevap
• Sifilizde en sık izlenen patolojik bulgu
– Obliteratif endarteritis
• Sifiliz primer dönem bulgusu
– Şankr, sert ağrısız lezyon
• Sekonder dönem bulgusu
– Condyloma lata
• Sifiliz tersiyer dönem bulgusu
– Gom
Soru Cevap-2
• Gom Tip ? Aşırı duyarlılık
– Tip 4
• Spesifik testler
– FTA-ABS (En spesifik), TPHA, MHATP, TPI
• Non spesifik testler
– VDRL, RPR
• Sifilizde tarama ve takip
-VDRL
Soru Cevap-3
• Primer sifilizde en erken yükselen test
– FTA-ABS, IHA, MHA
• Konjenital sifilizde kullanılan test
– FTA-ABS, IHA, MHA
• Tedavi
– Penisilin
ŞANKROİD
• Etken, Haemophilus Ducreyi

• Gram (-) ince kokobasil, ağrılı şankr

• Genelde tropikal bölgelerde görülür

• Hastalık erken tanındığında prognoz iyi

• Bubonda (inguinal lenf bezi) abse oluşmuş ise


seyir uzar, skar ve fistüllerle sonuçlanır.
ŞANKROİD-Semptomlar
• Cinsel ilişkiden 1-5 gün sonra ortaya çıkan yumuşak, ağrılı,
kanamalı, kenarları düzensiz ülseratif multipl lezyonlar
• Süpüratif inguinal lenfadenopati patognomoniktir.
ŞANKROİD-Laboratuvar

• H.ducrei spesifik kültürleri


• PCR
• Gram boyama
– Gram (- ) kokobasil

• Pek kullanılmıyor, diğer hastalıklar (sifiliz, herpes) ekarte


edilerek tanı konulur
ŞANKROİD-Tanı
• Ağrılı genital ülser ve süpüratif lenfadenopati görülmesi

• Karanlık saha incelemesinde T.pallidum görülmemesi

• Ülser ortaya çıkmasından en az 7 gün sonra yapılan sifiliz ve


Herpes serolojik testlerinin negatif olması
ŞANKROİD-Tedavi
• Azitromisin 1 gr (oral) tek doz

• Seftriakson 1 gr (İM) tek doz

• Siprofloksasin 2x 500 mg/gün, 3 gün (oral)

• Eritromisin 4x500 mg/gün , 7 gün (oral)


LENFOGRANULOMA VENORUM
• Etken Chlamydia Trachomatisin L1-2-3 serotipleri sebep olur

• Tropikal bölgelerde görülür

• Lezyonlar kısa sürede iyileşir


LENFOGRANULOMA VENORUM
Riskleri/Nedenleri
• Dış genital deri çatlaklarından girdiği düşünülmektedir

• Primer olarak lenfatik dokuyu tutar ve bunlar aracılığıyla lenf


düğümlerine ulaşır
LENFOGRANULOMA VENORUM
Semptomları
• Cinsel temastan 3-30 gün sonra peniste ortaya çıkan multipl ağrısız
papül ya da ülserler, nadiren ağrılı olabilir

• Ağrılı inguinal lenf nodu (Bubon) bu hastalığın en belirgin işaretidir


LENFOGRANULOMA VENORUM
Bulgular
• Femoral ve inguinal lenf düğümleri hastalığın ilerleyen
evrelerinde birleşme eğilimindedir

• Daha sonrada deriye fistülize olabilmektedir

• Tedavi edilmezse yaygın doku hasarı ve skar oluşumu nedeniyle


bölgesel lenfödeme sebep olur
LENFOGRANULOMA VENORUM
Laboratuvar
• Frei testi

• Chlamydia kültürü

• PCR

• Seroloji

• Pürulan lenf nodundan alınan akıntının giemsa ile boyanması


sonucu inklüzyon cisimcikleri görülebilir.
LENFOGRANULOMA VENORUM
Tedavi
• Abse içeren lenfadenopati ( bubon) için drenaj

• Doksisiklin 2x100 mg/gün, 21 gün, oral tedavi

• Eritromisin 4x500 mg/gün , 21 gün, oral tedavi

• Azitromisin 1 gr/gün, 21 gün, oral tedavi


GRANULOMA İNGUİNALE
• Etken Klebsiella (Calymmatobacterium) granulomatosis

• Güney Afrika, Hindistan, Papua Yeni Gine

• Kronik granulomatöz bir hastalık

• Donovanosis adıyla da bilinmektedir


GRANULOMA İNGUİNALE
Semptomları
• Cinsel temastan 1 ay sonra ortaya çıkan perine ve cinsel
organlarda, %20 oranında inguinal bölgede görülebilen ağrısız
veya hafif ağrılı, yüzeyden kabarık, kenarları dışa dönük ülsere
papül

• Yalancı bubon olarak adlandırılır


GRANULOMA İNGUİNALE
Bulgular
• Lezyonlar genellikle multipldır

• Hastalık ilerledikçe ülser yüzeyden kabarık duruma geçer,


vaskülerdir kolay kanar

• Genellikle lenf nodlarında ağrı, şişlik ve duyarlılık görülmez.


GRANULOMA İNGUİNALE
Laboratuvar

• Giemsa ve Wright boyamada Donovan adı verilen cisimlerin


görülmesi tanı koydurur

• Donovan Cisimleri: Makrofajların sitoplazması içinde görülen


mor renkli bakteri kalıntıları

• Kültürü yapılamamaktadır
GRANULOMA İNGUİNALE
Tedavi
• Doksisiklin 2x100 mg/gün, 21 gün, oral tedavi

• Ko-trimoksazol 4x 800/160 mg/gün, 21 gün, oral tedavi

• Azitromisin 1 gr/gün, 21 gün, oral tedavi


GENİTAL HERPES
• Etken Herpes Simpleks Virus, HSV-2 (%85)

• Akut genital ülserlerin en sık sebebidir.

• Yaygın prevalansı olan kronik viral enfeksiyondur.

• Hastalığın tekrarlama sıklığı kişiye göre değişkenlik gösterir


GENİTAL HERPES
Riskleri/Nedenleri
• Virüs cinsel ilişki sırasında, ciltten cilde temas sonucu derideki
çatlaklardan bulaşır

• Bulaşmadan sonra küçük ve ağrılı sivilce topluluğu ortaya çıkar.


Daha sonra, sivilceler birbiriyle birleşir, yaklaşık 0.5 cm çaplı bir yara
meydana gelir.

• Gebelikte çocuğa bulaşabilen virüs, erken doğuma ve çocukta


anormalliklere de sebep olabilmektedir.
GENİTAL HERPES
Semptomları
• Cinsel temastan 3 -7 gün sonra ortaya çıkar

• Aktif lezyonlar virüsü içerir bulaştırıcıdır

• Asemptomatik dönemlerde de virüs yayılımı görülebilir

• Primer enfeksiyonda ateş, baş ağrısı, miyalji ve ağrılı inguinal


lenfadenopati görülür
GENİTAL HERPES
Bulguları
• Tipik bulgu olarak genital ülser, inguinal
lenfadenopati sayılabilir.
• Akut enfeksiyon sonrası sinir hücrelerinde
uykuya geçer.
GENİTAL HERPES
Bulguları
• Lokal travma, immünsupresyon, stress ve ateş gibi durumlar
rekürrense neden olabilir

• Rekürren enfeksiyonda gruplaşmış ağrılı veziküller ve erozyon


görülür

• Rekürren enfeksiyon primere göre daha hafif seyreder


GENİTAL HERPES
Laboratuvar
• Tanı lezyonun klinik özellikleri ile konur

• Lezyondan alınan sıvı:


kültüre gönderilip virüs izolasyonu
veya
HSV-DNA için PCR testi yapılabilir.

• Asemptomatik olgularda seroloji (antikor testi)


yapılır
GENİTAL HERPES
Tedavi
• Mevcut tedavi ajanları virüsü ortadan kaldırmaz

• Amaç semptomların şiddetini azaltmak, süreyi kısaltmak ve


yeni lezyon oluşumunu önlemektir
GENİTAL HERPES
Tedavi
• ASİKLOVİR 3x400 mg/gün, 10 gün, oral tedavi

• Valasiklovir 2x 500 mg/gün, 10 gün, oral tedavi

• Famsiklovir 3x250 mg/gün, 10 gün, oral tedavi

• Asiklovir krem 6x1 uygulama/gün, 10 gün,cilt


GENİTAL HERPES
Tedavi
• Oral/topikal tedavi hem primer hem rekürren ataklarda etkilidir
• Primer atakta klinik bulgulara göre başlanır
• Rekürrenste semptomların görünmesi sonrası ilk 24 saatte
tedavi başlanırsa lezyonsuz iyileşebilir
• Sık tekrarlayan olgularda 16 haftalık oral supresif tedavi
uygulanabilir
GENİTAL HERPES
Koruyucu Tedavi
• Lezyon döneminde ilişkiden kaçınmak
• Prezervatif peniste lezyon varsa kadını korur ancak kadında
hastalık varsa perinenin diğer bölgelerini korunmaz
• Cinsel partner sayısı arttıkça HSV enfeksiyon ihtimali artar
• En etkin korunma yolu tek eşlilik
GENİTAL SİĞİLLER
• Etken HPV

• Çoğu HPV enfeksiyonu hastalarda hiçbir belirtiye neden olmaz

• Siğil, büyüklüğü toplu iğne başından bir kaç cm’ye kadar değişebilen
ve karnıbahar tarzındaki doku büyümesidir (Kondiloma accuminata)

• Genital siğiller genellikle (%90) düşük riskli HPV 6 ve 11 tipleri


tarafından oluşturulmakta ve lezyonlar genellikle benign karakterde
olmaktadır

• Tip 16-18 kadınlarda özellikle servikal displazi ve neoplazi ile


ilişkilidir. Ayrıca vulvar, vajinal, penil ve anal kanserlere de sebep
olurlar
GENİTAL SİĞİLLER
Riskleri/Nedenleri
• Bulaşma yolu genellikle genital temas veya cinsel ilişki sırasında,
ciltten cilde temas ile

• İnkübasyon süresi 3 ay ile birkaç yıl arasında değişir

• Cinsel aktiflik, cinsel yolla bulaşan hastalık hikayesi, erken yaşta


cinsel ilişki, çoklu partner ve kadınlar risk grubundadır

• İmmün yetmezliği olan kişilerde ortaya çıkabilirler


GENİTAL SİĞİLLER
Semptomlar
• Genellikle yüzeyden kabarık, ağrısız, pembe renkli, düz veya
papüller lezyon

• Temastan 2-3 ay sonra ortaya çıkan vajinal, penil yada üretral


kaşıntı
GENİTAL SİĞİLLER
Tanı/Laboratuvar
• Tanı genellikle inspeksiyon ile konulur.

• Ayrıca eksizyon biyopsi

• Servikal sürüntü ile de tanı kesinleştirilebilir.


GENİTAL SİĞİLLER-Tedavi
• Küçük lezyonlarda kriyoterapi (Sıvı nitrojen), elektrokoterizasyon

• Büyük lezyonlara ise eksizyon

• Lezyon üzerine uygulanabilen Podofilin krem, 2x1 uygulama/4


gün/hafta, 3 hafta veya Imiquimod krem, 1 uygulama/3 gece/hafta,
16 hafta şeklinde kullanılabilir.

• Tedavi siğile yöneliktir, virüsü ortadan kaldırmaz


GENİTAL SİĞİLLER-Korunma
• Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanın genel
prensipleri geçerlidir

• Aşılama: Quatrivalent ( tip 6,11,16 ve 18), Bivalent ( tip 16,18)


Aşılar cinsel temas öncesi yapılmalıdır. Kadın popülasyonda
aşının önemi artmakta ve 9-26 yaş aralığında yapılabilmektedir
MOLLOSCUM CONTAGİOSUM
• Pox virüsün neden olduğu yüzeyel bir cilt hastalığıdır

• İnkübasyon süresi genellikle 2-3 aydır

• Korunmasız cinsel temas ile bulaşır


MOLLOSCUM CONTAGİOSUM
Semptomlar/Bulgular
• Temastan 2-3 ay sonra ortaya çıkar

• Ekzamatöz kaşıntılı papüller lezyonlar

• Lezyonun ortasında beyaz


bir materyal mevcuttur
MOLLOSCUM CONTAGİOSUM
Tanı

• Tanı inspeksiyonla konur

• Biyopside asidofilik hyalin dolu Henderson-Patterson


cisimcikleri (epidermiste eisinophilic kalıntılar)
patognomoniktir
MOLLOSCUM CONTAGİOSUM
Tedavi
• Lezyonlar genellikle kendiliğinden geçer.

• Erken Tedavi için:

Kriyoterapi (Sıvı nitrojen)

Elektrokoterizasyon

Eksizyon
Akıntı ile Seyredenler
Üretritler
Gonokoksik
• Gonore Neisseria gonorrhoeae

Non-gonokoksik
• Klamidya Chlaymydia trachomatis
• Trikomoniasiz Trichomonas vaginalis
• Mycoplasma/Ureaplasma
GONORE
• Etken Neisseria Gonorrhoeae

• 2. Sıklıkta görülen cinsel yolla bulaşan hastalıktır.

• Enfekte biriyle temas sonrası 2-10 (en kısa enkübasyon süresi) gün
içinde üretrit tablosu gelişir ve bu süreç 1 gün-3 ay arasında
değişebilmektedir.

• Kadınlarda en sık servisit etkeni (gonokok, klamidya)


GONORE-Riskleri
• Erkeklerde tek bir cinsel ilişki ile bulaştırma oranı % 50-60 iken,
kadınlarda bu oran % 35 dir

• Ayrıca bu oran cinsel ilişki sıklığı ile artmaktadır


GONORE-Semptomları
• En sık semptom üretradan sarı-yeşil pürülan akıntı ve dizüri

• Ayrıca genital ödem ve kızarıklık da oluşabilir


GONORE-Bulgular
• Üretrit

• Pürülan akıntı

• Vajinit ve salpenjit

• Yenidoğanda 1-2 gün içinde konjunktivit


GONORE-Laboratuvar
• Üretral akıntıdan yapılan gram boyamada, gram negatif
diplokokların görülmesi ile tanı çoğunlukla koyulur

• Ayrıca kültür (Thayer-Martin) ve PCR da yapılabilir


GONORE-Tedavi
• Tedavi bu hastalığa eşlik etme olasılığı yüksek olan non gonokoksik
üretritler de düşünülerek genellikle kombine şekilde yapılır

• En sık olarak Seftriakson 250 mg IM/tek doz+Azitromisin 1gr oral


tedavi/tek doz veya Doksisiklin 2x100 mg /gün, 7 gün veya

• Sefiksim 400 mg oral tedavi/tek doz+ Azitromisin 1gr oral tedavi/tek doz
veya Doksisiklin 2x100 mg /gün, 7 gün

• Eş tedavisi önemlidir. Tedavi tamamlanana kadar cinsel perhiz önerilir


KLAMİDYA
• En sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyondur

• Kadınlarda pelvik inflamatuar hastalık, infertilite ve abortuslara


sebep olabilir. Belirtisiz enfeksiyonu sıktır

• Genç erkeklerde epididimitin en sık sebebidir. Ayrıca erkeklerde


prostatit ve üretrite bağlı üriner semptomlara sebep olur

• İnkubasyon periyodu 3-14 gündür


KLAMİDYA-Riskleri
• Enfeksiyon tedavi edilmez ise erkeklerde epididimit ve
sonrasında infertilite riski ortaya çıkabilmektedir

• Kadınlarda ise başlangıçta genellikle asemptomatiktir

• Tedavisiz durumlarda servisit, pelvik inflamatuar hastalık,


ektopik gebelik ve tubal obstrüksiyonlara neden olabilmektedir
KLAMİDYA-Semptomları
• Erkeklerde semptomlar genellikle sabah ilk idrarda iç
çamaşırına bulaşan akıntı, üretral kaşıntı ve dizüri

• Kadınlar da ise çoğunlukla asemptomatiktir


KLAMİDYA-Bulgular
• Üretral akıntı beyaza yakın ve berraktır

• Hastaların yarısında temastan 7-21 gün sonra ortaya çıkan


üretrit, prostatit, epididimit ve/veya temiz üretral akıntıdır

• Yenidoğanda 5-12.gün konjunktivit


KLAMİDYA-Laboratuvar
• Kadınlarda vajinal/servikal sürüntü yada idrar örneği

• Erkeklerde ise üretral sürüntü yada idrar örneği alınarak tanı


konulur

• Tanıda PCR kullanılır, klamidya antijen de bakılabilir


KLAMİDYA-Tedavi
• Antibiyotik tedavisi uygulanır

• İlk olarak Azitromisin 1gr oral tedavi/tek doz

• Doksisiklin 100 mg oral tedavi/gün, 7 gün

• Eş tedavisi önemlidir. Tedavi tamamlanana kadar cinsel perhiz


önerilir
MİKOPLAZMA/ÜREOPLAZMA
• Otonom üreyebilen en küçük prokaryotlar
• Mycoplasma Genitalium  Kronik üretrit %12-
41’ine etkendir
• Hücre duvarı yok, gram boyanmaz, kültürü çok
zor
• Ureoplasma Urealyticum, Ureoplasma Parvum
• Üretrite neden olup olmadıkları tartışmalı
• Nongonokoksik üretritlerin %24’ünü
oluşturduklarına dair yayınlar var
MİKOPLAZMA/ÜREOPLAZMA
Tedavi
• Mycoplasma/Ureaplasma tedavisinde kullanılan antibiyotikler
Tetrasiklin
Azitromisin
Levofloksasin
EKTOPARAZİTLER
• Trikomoniazis

• Pedikulosis pubis

• Sarcoptes scabies
TRİKOMONİAZİS
• Trichomonas vaginalis adlı tek hücreli haraketli bir parazit

• Trichomonas vaginalis, seks işçilerinde oldukça sıktır.

• Kadın doğum kliniklerine gelen kadınlarda % 5-15 oranında


görülmektedir.

• İnkübasyon periyodu 5-25 gündür


TRİKOMONİAZİS-Riskleri
• Erkeklerde üretrit

• Kadınlarda vajinit

• AIDS virüsünün bulaşmasında kolaylaştırıcı rol oynadığı


düşünülmektedir
TRİKOMONİAZİS-Semptomları
• Erkeklerde asemptomatik veya orta şiddetle üretral akıntı ,
dizüri ve üretral kaşıntı

• Kadınlarda ise yeşilimsi ve kötü kokulu akıntı, idrara acil sıkışma


hissi ve ağrılı ilişkiye neden olur
TRİKOMONİAZİS-Laboratuvar

• Üretral sürüntü, idrarın mikroskopik incelemesi yada kültürü ile


tanı konulur
TRİKOMONİAZİS-Tedavi
• Metronidazol 2 gr oral tedavi/tek doz

• Tinidazol 2 gr oral tedavi/tek doz

• Metronidazol 2x500 mg oral tedavi/gün, 7 gün


PEDİCULOSİS PUBİS
• Etkeni insan biti olan Phthirus pubistir

• Pubik alanda yerleşim gösterir

• Saçli deride görünenden daha kısadır

• En önemli şikayet kaşıntıdır


PEDİCULOSİS PUBİS
Laboratuvar ve Tedavi
• Yumurtaların kıl dibine yakın kısımda kılda görülmesi veya kıl
folikülüne gömülü bitin görülmesi

• Permethrin krem etkilenen bölgeye sürülür ve 10 dk sonra


yıkanır. 1 hafta içinde semptomlar kaybolmamış ise tedavi
tekrar edilir

• Eş tedavisi önemlidir
SCABİES
• Cilt teması ile geçen dermal parazitozdur

• Gezindiği bölgelerde kaşıntı ve ekzamatöz lezyon ile


karakterizedir

• İnsan vücudu dışında 1-2 günde ölür


SCABİES
Semptom ve Bulgular

• Genital bölgede kaşıntı olarak semptom verir

• Alerjik reaksiyon sonucu egzema görülebilir


SCABİES
Laboratuvar ve Tedavi
• Kesin tanı tünellerin, parazitin ve/veya yumurtalarının
saptanması ile konur

• Permethrin krem, boyun altından tüm vücuda uygulanır, 8-10


saat sonra yıkanır, 2 hafta sonra tekrarlanır

• Eş tedavisi önemlidir
AIDS
• Hastalığın etkeni HIV adı verilen bir virüstür

• Virüs ortaya çıktığından beri dünyada 47 milyon insana bulaşmış,


2.2 milyon insanın ölümüne neden olmuştur

• Vücutta bulunan virüs, lenfositleri etkileyerek, onları görev


yapamaz hale getirir

• Sonuçta vücut bağışıklık sistemi bozulur, patojenlere ve zararlı


etkenlere karşı kendini savunamaz hale gelir
AIDS
• Normalde hastalık yapmayan mikroplar hastalık oluşturulabilirler.
Bunlara fırsatçı enfeksiyonlar denir. Bu dönemde ateş, ishal, lenf
bezlerinde büyüme, vajinal kandidiasis, akciğer, barsak ve idrar yolu
enfeksiyonları gibi belirti ve hastalıklar ortaya çıkar

• Daha sonra daha ciddi enfeksiyonlar, bazı tümörler gelişir

• Hastalıklar ile mücadele kapasitesinin kaybolduğu tabloya AIDS


(kazanılmış bağışıklık yetersizliği sendromu) adı verilir. Bu aşamada
hasta kaybedilir
AIDS
• Cinsel yolla bulaşan hastalıktır

• Semen, vajinal sıvı, kontamine kan veya kan ürünleri ile bulaşır

• Perinatal dönemde enfekte anneden bebeğe geçiş görülebilir


AIDS-Semptomlar
• Akut evrede; ateş , halsizlik, kas ağrıları, lenfadenopati, farenjit ve
döküntü, 14 gün sürer

• Daha sonra yaklaşık 10 yıl süren bir latent faza girilir

• Kronik evrede ;
– erken dönemde semptomsuz yaygın lenfadenopati
– İleri evrede ateş, gece terlemesi, ishal, kilo kaybı ve minör fırsatçı
enfeksiyonlar görülür
AIDS-Bulgular
• Bütün sistemlerde bulgu verir

• Fırsatçı enfeksiyonlar: Akciğer enfeksiyonları, Pnömocystis jiroveci (carinii)

• Gastrointestinal komplikasyonlar: Candida ezofajiti, kronik ishal

• Nörolojik komplikasyonlar. Enfeksiyona bağlı nöbet, baş ağrısı ve


oryantasyon kaybı

• Maliniteler görülebilmektedir (Kaposi Sarkomu)


AIDS-Laboratuvar

• Serolojik testler : HIV-1 ve HIV-2 antikorlarını tespit eder

• Virolojik Testler: HIV antijen veya RNA tespiti

• Hastaların %95’inde enfeksiyondan 3 ay sonra HIV tespit edilir


AIDS-Tedavi
• Virüslere yönelik antiretroviral

• Nükleozid revers transkriptaz inhibitörleri

• Proteaz inhibitörleri
• Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma:
Tek eşlilik
Prezervatif kullanımı riski azaltır

• Erken tedavi komplikasyonları engeller

• Eşli tedavi

• Biri varsa diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar da araştırılmalıdır


Örnek Vaka 1
• 25 y, erkek hasta
• 1 haftadır mevcut peniste yara çıkması nedeniyle başvurdu
• Disuri yok, akıntı yok, ağrı yok
• ÖG: Bilinen bir hastalığı yok, 1 ay önce şüpheli ilişki +
• FM: Penis dorsalinde ağrısız sert ülsere lezyon
Örnek Vaka 1
• Lab:
VDRL/RPR: +
TPHA/FTA-ABS: +

Karanlık saha mikroskopisi: Spiroketler +

Tedavi: Benzatin penisilin 2.4 mil. Ünite (ım)


Örnek vaka 2
• 23 y, erkek
• Şik: Vücutta yaygın döküntü.
• FM: Tüm vücutta her iki el içinde yaygın makülopapüler
döküntüler mevcut
• Detaylı sorguladığınız yaklaşık 6 ay önce peniste yara çıktığını
ve kendiliğinden geçtiğini söylüyor
• Öncesinde şüpheli ilişki +
Örnek vaka 2
• Lab:
VDRL/RPR: +
FTA-ABS/TPHA: +
• Tedavi: Benzatin Penisilin 2.4 mil. Ünite, ım
• HIV +
TEŞEKKÜRLER
Üriner inkontinans
Semptomun/Bulgunun Tanımını yapar
Hastaların semptomu/bulguyu ifade etmede kullandıkları farklı terimleri
I-AYIRICI TANISINI YAPAR söyler
A-TANIR Semptomun/Bulgunun oluşumundaki temel mekanizmayı açıklar

• İdrar inkontinans idrar tutamama veya idrar kaçırmadır. Hastalar her iki ifadeyi de kullanırlar. İdrar
inkontinansı tanımında kaçırılan idrar miktarı önemi değildir. Ulusalararsı kontinanas derneğine göre
miktarı ne olursa olsun istemsiz her türkü idrar akıntısını inkontinans olarak tanımlamaktadır.

• İdrar kaçırılmaması için mesanenin depolama fonksiyonunun normal olması gerekir. Yanı mesane
kapasitesine kadar düşük basınçla dolar ve kapasitesine ulaştığında idrar hissi oluşur, işemenin
başlatılması ile mesane kası kasılarak idrar boşaltılır. Mesanenin bazı nörojenik hastalıklarında mesane
dolma fazında, daha tam dolmadan ani kasılmalar gösterir (overaktif mesane, detrusor hiperaktivitesi)
ve mesane basıncı hızla yükselir, idrar kaçırma meydana gelebilir. Mesane irritasonuna yol açan
enfeksiyonlarda, tümörlerde, mesane iç,ne doğru büyümüş prostat hiperplazilerinde de bu tip
kaçırmalar görülebilir.

• İdrar sifinkterlerinin ameliyatlarla zedelenmelerinde idrar kaçırma ortaya çıkabilir. Sifikterlerde anatomik
hasar olmaksızın mesane ile uretra acisinin bozulmasına neden olan pelvis organ sarkmaları, sistoselde
karın içi basıncının artmalarında idrar kaçırmaları görülebilmektedir.

Semptomun/Bulgunun toplum içindeki sıklığını mevsim, yaş ve cinsiyete
göre söyler
I-AYIRICI TANISINI YAPAR Semptomun/Bulgunun ayırıcı tanısında yapılan sık hataları açıklar
A-TANIR

• Üriner inkontinans kadınlarda erkeklere oranla 3-4 kat daha fazla görülmektedir. Kadınlarda herhangi bir
yaşta başlayabilir, aynı zamanda gebelik, doğum veya menopoz sonrası da görülebilir. Hem kadınlarda
hem erkeklerde yaş ilerledikçe görülme sıklığı da artar.

• İdrar yaptıktan sonra uretra içindeki idrar kalıntısının birkaç damla şeklinde damlaması veya akması
fizyolojik olarak kabul edilmelidir. İdrar yapılıp sfinkter kapandıktan uretra içinde kalan idrar, sıvazlama
ile veya zaman ile boşalır. Bazı kişiler bu durumu idrar kaçırıyorum veya idrarımı tutamıyorum şeklinde
ifade ederler. Belirtildiği gibi bu durum fizyolojiktir. Bazen de idrar kaçmadığı halde idrar kaçtığını
sanabilirler.
Semptomun/Bulgunun farklı hastalıklarda görülebilecek
B-ÖZELLİKLERİNİ özelliklerini sınıflar
BELİRLER Semptomun sınıflandırılmasına göre semtomun özelliklerini
belirler

• a-Stress inkontinans: Ikınma, öksürme, ağır bir şey kaldırma gibi karın içi basıncını artıran durumlarda
idrar kaçırmadır. Pelvis kaslarının zayırlaması, pelvis organ sarkmalarında sık görülür. Özellikle kadınlarda
doğumlardan sonra görülebilmektedir.
• a-Urgency inkontinans: Ani işeme ihtiyacı sonrası (urgency) idrar kaçırma durumudur. Sistitlerde,
mesanenin kaslarında nörojenik kökenli ani kasılmalarda, mesane taşlarında, tümörlerde bu tip
inkontinas görülebilir.
• c-Taşma inkontinanası (paradoksal inkontinans, overfolow inkontinans): Mesane çıkışında obstrüksiyona
neden olan darlıklarda, benin prostat hiperplazisisnde, prostat kanserinde hasta idrarını tam yapamaz.
Her idrar yaptıktan sonra idrarın bir kısmı mesanede kalır. Sonuçta mesane dolu kalır. Mesanedeki idrar
miktarı o kadar artar ki çıkışta darlık olmasına rağmen, idrarın bir kısmı darlık bölgesinden damlama
şeklinde kaçar. Yani gerçekte hasta idrarını yapamamaktadır. Kaçan idrar taşan idrardır.
Semptomun/Bulgunun farklı hastalıklarda görülebilecek
B-ÖZELLİKLERİNİ özelliklerini sınıflar
BELİRLER Semptomun sınıflandırılmasına göre semtomun özelliklerini
belirler

• d-Gerçek inkontinans: İdrar tutmaya yarayan sfikterin cerrahi müdahaleler ile zedelenmesi durumunda
hasta idrarını sürekli kaçırmaktadır. En fazla Prostat kanseri ameliyatları olmak üzere bu bölgede yapılan
ameliyatlarda bu durum görülebilmektedir.
• Seksiyo ve bazı kadın hastalıkları ile ilgili yapılan ameliyatlarda mesanenin delinmesi ile fistüller meydana
gelebilir. Vezikovajinal veya ureterovajinal fistül denen bir komplikasyonlarda idrar vajenden sürekli
kaçmaktadır. Mesane ve sfikterlerin sinirsel innervasyonunu bozan santral ve periferik sinirleri etkileyen
hastalıklarda, demans durumlarında idrar kaçırma görülebilmektedir.
Farklı hastalıklarda semptomun görülmesine risk oluşturan faktörleri
sayar
C-EŞLİK EDEN Farklı hastalıklarda semptomun görülmesine risk oluşturan faktörleri
mekanizması ile açıklar
RİSKLERİNİ BELİRLER Bir olguda risk faktörlerini belirler
Risk faktörlerini sorgulamayı tercih eder
• Stress inkontinanas dediğimiz durum en sık kadınlarda görülmekte ve pelvik kaslarının
zayıflamasına bağlıdır. Doğumlardan ve menapozdan sonra pelvis kasları zayıflamaktadır. Obezite,
hareketsizlik, riski artırmaktadır. Düzenli cimnastik, pelvis kaslarınını kuvvetlendirici hareketler
riski azaltır. İnkontinanasın diğer tiplerinde riskler sebebe göre farklılıklar arz edebilir.
D-EŞLİK EDEN Eşlik edebilen tüm semptomları sayar
SEMPTOMLARINI Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik semptom
paketini açıklar
BELİRLER
• Stress inkontinans bazen urgency inkontinanas ile beraberdir. Bu durumu mikst inkontinas
denilmektedir.
• Urgency inkontinans pollaküri, dizüri ile beraber olabilir. Sistitte, dizüri, pollaküri, urgency, bazen
terminal hematüri semptomlar beraber görülür. Buradaki urgency bazen urgency inkontinas
olarak ortaya çıkmaktadır.
• Taşma inkontinasında hasta normal idrarını yapamakatadır. Yapsa bile idrar ıkınarak ve zor idrar
yapmaktadır ve idrarın kalibresi incelmiştir.
E-EŞLİK EDEN Eşlik edebilen tüm bulguları sayar

BULGULARINI Farklı hastalıklarda semptoma eşlik eden tipik bulgu paketini


açıklar
BELİRLER
• Stres inkontinasta, hastanın mesanesi orta derecede dolu iken jinekolojik muayene sırasına hasta
ıkındırıldığında idrarın kaçtığı gözlenebilir.
• Gerçek inkontinasta hastanın uretrasından idrar kaçtığı gözlenir. Adeta bozuk musluk gibi idrar
damla damla veya sürekli kaçmaktadır.
• Overflow inkontinasta mesane muayenesinde mesanenin dolu olduğu tespit edilir.
• Nörolojik hadiselerde lezyonun durumuna göre nörolojik bulgular tespit edilebilir.
F-LABORATUVAR Ayırıcı tanıda kullanılan tüm lab yöntemlerini öncelik sırasına
SONUÇLARINI göre sayar
DEĞERLENDİRİR
• İdrar kaçırma semtomu olan hastalarda tam idrar tahlili yapılması gereken laboratuvar
incelemesidir. İdrar tahlilinde enfeksiyon bulgusu olması sistite bağlı idrar kaçırmayı düşündürür.
G-GÖRÜNTÜLEME Ayırıcı tanıda kullanılan tüm görüntüleme yöntemlerini öncelik
DEĞERLENDİRMESİ sırasına göre sayar

YAPAR
• İdrar kaçırması olan hastalarda üriner sistem ultrasonografisi yapılmalıdır. Bu sayede kaçırmanın
tipini belirlemede önemli ip uçları elde edilebilir.
H-AYIRICI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar
TANISINI YAPAR
• a.İnfeksiyonlar: Üriner sistem enfeksiyonları Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar Genital
enfeksiyonlar
• b.Nörolojik hastalıklar: İnme Nöral tüp defektleri Multiple skleroz Omurga yaralanmaları
Parkinson hastalığı
• c.Sistemik hastalıklar: Diabetes mellitus Obezite
• d.Anomaliler: Ektopik ureterosel,
• e.Alt üriner sistem hastalıklar Prostat kanseri Benign prostat hipertrofisi
• f-Kadın hastalıkları: Pelvis prolapsusları, pelvik adale zayıflıkları,
• g.Travmalar ve ameliyatlar
ÜROLOJİYE GİRİŞ
Sizler Bizlerden

Çok Daha İyi Olduğunuzda

Bizler Çok Daha Fazla

Mutlu Olacağız.
 İlk Ürolog: Dr.William Holme Van Buren
 İlk Üroloji Departmanı: New York Üniversitesi
 Dr. Van Buren
 1851’de Genito Üriner Hastalıkları Profesörü olarak atandı
 1866’da Genito Üriner Hastalıklar Departmanında Üroloji Bölüm
Başkanlığına atandı
 Ürolojik hastalıklar ilk tıbbi uygulamalar döneminden beri
bilinmektedir
 Ancak Üroloji bölüm olarak kuruluncaya kadar
 venereal hastalıklar ve cerrahi olmayan problemlerin tedavisi
yapılmış
 cerrahi vakalar ise Genel Cerrahlara gönderilmiştir
 Erkekte: Ürogenital sistem

 Kadında Üriner sistem

 Sürrenal Cerrahisi
 Genel Üroloji
 Androloji
 Çocuk Ürolojisi
 Kadın Ürolojisi
 Nöroüroloji
 Üroonkoloji
 Renal Transplantasyon
 Endoüroloji
 Ağrı
 Hematüri
 Dizüri
 Alt Üriner Sistem Semptomları
 Boşaltma (Obstrüktif)
 Depolama (İrritatif)
 Poliüri
 Noktüri
 Üriner Retansiyon
 Akut (Ani gelişen)
 Kronik (PVR)
 Boşaltma ile ilgili olanlar
 İdrara başlarken bekleme
 Kesik kesik idrar yapma
 İdrar akımında zayıflama
 Damlalar halinde idrar yapma
 Ikınarak idrar yapma
 Depolama ile ilgili Semptomlar
 Sık idrara çıkma
 Acil idrar yapma isteği
 Noktüri
 Dizüri
 Enürezis
 Sistemik
 Böbrek
 Mesane
 Skrotum
 Penis
 Rektal Tuşe
 Vaginal Muayene
 Anestezi Altında Bimanuel Muayene
 Kan biyokimyası: PSA, AFP, BHCG, LDH
 İdrar Analizi
 İdrar Kültürü
 Radyolojik Yöntemler
 Konvansiyonel Yöntemler
 Ultrasonografi
 Bilgisayarlı Tomografi
 MR, multiparametrik
 Nükleer Tıp Yöntemleri
 Renal Sintigrafiler
 Kemik Sintigrafileri
 Ga-68 PSMA PET Bilgisayarlı Tomografi
 Ürodinami
 Üroflowmetri
 Prostat Biyopsileri (US ve MR Füzyon)
 Medikal Tedaviler
 Pediatrik Hastalar
 Geriatrik Hastalar
 Gebeler
 Onkolojik medikal tedavi
 İnfertilite
 Androlojik Tedaviler
 Hormonal Tedaviler
 Alt Üriner Sistem Obstrüksiyonu ve Nöroüroloji
 MET ve taş proflaksisi
 Cerrahi Tedaviler
 Konvansiyonel açık cerrahi teknikler
 Transplantasyon Cerrahisi
 Mikrocerrahi (Vasküler anastomozlar, TESE)
 Plastik Cerrahi (Doğumsal ürolojik hastalıklar)
 Transüretral Endoskopik Cerrahi (Prostat, Mesane,
Üreterorenoskopi, Dolgu maddesi ve Botox Enjeksiyonları)
 ESWL (Taş, ED)
 Perkütan Cerrahi (Pnömatik, RF, Cryo)
 Laser Cerrahisi (Prostat, Taş, Cilt lezyonları)
 Protez Cerrahisi (Penil, AUS, Testis)
 Sakral Nöromodülasyon (Interstim)
 Laparoskopik Cerrahi
 Robotik Cerrahi
VARİKOSEL-Ön T.
Dr. Muzaffer AKÇAY
Yetkinlik: VARİKOSEL-Ön T
Yeterlilik Alt Yeterlilik
TANISINI YÖNLENDİRİR GÖZ ÖNÜNE ALIR
RİSKLERİNİ BELİRLER
SEMPTOMLARINI BELİRLER
BULGULARINI BELİRLER
LABORATUVAR İSTEMLERİNİ YÖNETİR
GÖRÜNTÜLEME İSTEMLERİNİ YÖNETİR
TANI SEVKİ YAPAR
TANISINI GÖZ ÖNÜNE ALIR Tanımını yapar

YÖNLENDİRİR Toplum içindeki sıklığını yaş ve cinsiyete


göre söyler

• Varikosel spermatik kord içindeki pleksus pampiniformisin dilatasyonudur.


• Sağlıklı erkeklerin %10-15’inde görülür.
• İnfertil erkeklerde bu oran %20-40 arasında değişmektedir.
• Erken adölesan döneminde oluşmakta,10 yaşın altında nadiren görülmektedir.
• Erkek infertilitesinin en sık görülen düzeltilebilir nedenidir.
TANISINI GÖZ ÖNÜNE ALIR Toplum içindeki sıklığını yaş ve cinsiyete

YÖNLENDİRİR göre söyler

• Sol tarafta sağa göre daha sık olup sol tarafta görülme oranı yaklaşık %90’dır.
• Sağ tarafta görülme sıklığı %2’den azdır.
• Varikoselin bilateral görülme oranı genç erkeklerde %0-1 arasında
görülürken infertil erkeklerde görülme oranı %20’i geçmektedir.
TANISINI GÖZ ÖNÜNE ALIR Tanıda hekimin rolünü açıklar
Erken tanının prognoza etkisin açıklar

YÖNLENDİRİR Sık görülen komplikasyonlarını sürelerine göre sıralar


Sık görülen semptomu ile gelen hastada öncelikler düşünür

Skrotal ağrı ve skrotumda geniş venleri tespitle


İnfertil erkeğin değerlendirmesinde varikosel olabileceği
Uzun sürede sperm parametrelerinin olumsuz
etkileneceğini düşünülür
RİSKLERİNİ BELİRLER Nedenlerini mekanizması ile açıklar

TANISINI Risk oluşturan faktörleri mekanizması ile açıklar

YÖNLENDİRİR
Sol vena spermatika interna sol renal vene dik direne olurken,

sağ v. spermatika interna vena kava inferiora oblik

Sol v.spermatika interna sağa nazaran 10 cm daha uzundur.

Nutcracker fenomeni

Proksimal (klasik):
Aort anterioru ve superior mezenterik arter arasında uzanan
sol renal venin iki arter arasındaki açı nedeniyle basıya uğraması

Distal :
sol common arterin basısına bağlı olarak sol common iliac
venin basıya uğraması nedeniyle eksternal spermatik ven P artar
RİSKLERİNİ BELİRLER Nedenlerini mekanizması ile açıklar

TANISINI Risk oluşturan faktörleri mekanizması ile açıklar

YÖNLENDİRİR
plexus papiniformise olan reflü

vena sperma internadaki valvlerin yokluğu//


yetersizliği

solda valvlarin yokluğu ya da yetersizliği sol


tarafta daha fazla olduğunu göstermiş

diğer mekanizma ise venöz kollaterallerin


mevcudiyeti gonadal venöz sisteme olan geri
akım
RİSKLERİNİ BELİRLER Riskli grupları gerekçesi ile açıklar
TANISINI Bir olguda risk faktörlerini belirler
Risk faktörlerini sorgulamayı tercih eder
YÖNLENDİRİR

Ayakta fazla kalan meslek grupları


Örnek Olgu;
berber ,
uzun süredir sol yumurtalıkta ağrı ve
çocuk olmaması şikayetleri
SEMPTOMLARINI BELİRLER Tüm semptomları sayar

TANISINI Tipik semptom paketini açıklar


Semptomları mekanizmaları ile açıklar
Semptomların gelişim sürecindeki ilişkilerini açıklar
YÖNLENDİRİR Semptomları özellikleri ile açıklar
Semptonların hastalık epizoduna göre özelliklerini açıklar
Semptomları özellikleri ile sorgulamayı tercih eder
Bir olguda semptomları epizoda uygun belirler

Varikosel genellikle asemptomatiktir

İnfertilite sebebiyle tetkik edilen erkeğin rutin muayenesi


sırasında teşhis edilir

Ayakta fazla kaldıklarında hastaların tetiste ağrı ve çekilme


hissinden yakındıkları görülebilir

Bazı hastalarda testiste şiddetli ağrı da görülebilir


BULGULARINI BELİRLER

TANISINI Bulguları özellikleri ile açıklar


Bulguların hastalık epizoduna göre özelliklerini açıklar
Bulgulara özel muayene yapar
YÖNLENDİRİR Bir olguda bulguları epizoda uygun belirler

Fizik muayene hasta sıcak bir odada ayakta ve yatar pozisyonunda yapılır.

(Valsalva manevrası).

Varikosel fizik muayene bulgularına göre

Subklinik Varikosel: fizik muayene ile saptanamayan varikosel

Grade 1: Palpasyonla tespit etmek zor, ancak ayakta valsalva manevrası ile tespit
edilir
Grade 2: Valsalva manevrası yapılmaksızın kolayca palpe edilir

Grade 3: Ven pakeleri skrotumda gözle görülür


LABORATUVAR İSTEMLERİNİ Tanıda kullanılan tüm laboratuvar yöntemlerini öncelik
TANISINI YÖNETİR sırasına göre sayar
Öncelikli laboratuvar yöntemlerinin normal sonuçlarını

YÖNLENDİRİR açıklar

Spermiogram;

Üretilen spermler üzerinde de hareketliliğin bozulması,


sperm sayısının azalması ve sperm yapısının bozulmasına sebep olur

Spermiogramda çoğunlukla sperm sayısında azalma, yapısal bozukluklar ve sperm


hareket bozukluğu gözlenir.

Testosteron hormonu salınımında rol oynayan testisteki Leydig hücrelerinin sayısal


artışına rağmen fonksiyonel olarak testosteronda azalma görülür
GÖRÜNTÜLEME İSTEMLERİNİ Tanıda kullanılan tüm görüntüleme yöntemlerini öncelik
TANISINI YÖNETİR sırasına göre sayar
Öncelikli Görüntüleme yöntemlerinin normal sonuçlarını

YÖNLENDİRİR açıklar

Varikosel tanısında;
Fizik muayene,
Skrotal ultrasonografi,
Renkli doppler ultrasonografi,
Venografi, termografi,
Sintigrafi ve
Manyetik rezonans anjiyografi ,

Varikoselin tanısı fizik muayene ile konulur


Tanı için ek görüntüleme yöntemlerine gerek yok
TANI SEVKİ YAPAR Görüntüleme yöntemlerinin normal sonuçlarını açıklar
TANISINI
YÖNLENDİRİR
USG

DOPPLER USG

VENOGRAFİ

MANYETİK REZONANS ANJİYOGRAFİ

SİNTİGRAFİ
TANI SEVKİ YAPAR Tanı kriterlerini açıklar
TANISINI Ayırıcı tanıda yer alan hastalıkları sayar

YÖNLENDİRİR
Varikoselin önemli tedavi endikasyonlarından biri İNFERTİLİTE’ dir

Varikoseli ve anormal sperm parametreleri olup çocuk sahibi


olmayı daha ileri dönemde düşünen erkekler

Ağrı ile birlikte varikoselin olması

Testis boyutunda küçülme ve testis kıvamında yumuşama ,

Adölesanlarda testis boyutunun karşı testise göre %10-20 oranında daha küçük olması

AyırıcıTanı:
-ingüinal herni
-epididimorşit
-hidrosel
TEDAVİSİ
• Varikoselin tedavisi CERRAHİ ‘dir
(Venöz ligasyon)

You might also like