You are on page 1of 36

NOKTALAMA İŞARETLERİ

Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama yerlerini belirlemek, okumayı ve
anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve tonlama özelliklerini belirtmek amacıyla kullanılan işaretlere noktalama
işaretleri denir.

 Noktalama işaretleri yazının anlaşılır olmasına, anlamın açıklık kazanmasına yardımcı olur.

 Yanlış anlamaların önüne geçer, yazının özüne uygun biçimde okunmasını ve anlaşılmasını sağlar.

 Noktalama işaretlerini dünyada ilk kez MÖ 450-380 yılları arasında antik Yunanlı Aristophanes tarafından
kullanıldığı sanılıyor.

 Türk edebiyatında Şinasi 1859 yılında “Şair Evlenmesi” adlı eserinde noktalama işaretlerini ilk kez kullanmıştır.

 Noktalama işaretlerinden nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru, ünlem, tırnak, ayraç ve ke sme
işaretleri ait oldukları sözcüklere bitişik olarak yazılır ve kesme dışındaki işaretlerden sonra bir harf boşluğu ara
verilir.

 Noktalama işaretleri konusunu farklı örneklerle pekiştirmek isterseniz TDK’nin noktalama i şaretl eri i l e i l gil i
sayfasını da inceleyebilirsiniz.

 Aşağıdaki noktalama işaretleri, Türk Dil Kurumunun güncel yazım kılavuzu esas alınarak hazırlanmıştır.

 Noktalama işaretlerinin başlıcaları ve kullanıldıkları yerler şunlardır:

Nokta ( . )
Virgül ( , )
Noktalı virgül ( ; )
İki nokta ( : )
Üç nokta ( … )
Ünlem işareti ( ! )
Soru işareti ( ? )
Kesme işareti ( ‘ )
Kısa çizgi ( – )
Uzun çizgi ( ― )
Eğik çizgi ( / )
Parantez (Yay Ayracı) ( )
Köşeli ayraç ( [ ] )
Denden işareti ( ” )
Tırnak işareti ( “…” )
Tek tırnak işareti ( ‘…’ )
Düzeltme İşareti ( ^ )

1
MEHMET SOYTÜRK
NOKTA ( . )

1) Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonuna konur:

Bin bilsen de bir bilene sor. Mezun olduktan sonra bir kasabaya tayin oldu.
Bir saat sonra okulun önünde buluşuruz. Bütün olanları tek tek anlattım size.
Burası dünyanın en gizemli diyarıydı. Saatler geçtikçe yollara daha mahzun bir ıssızlık çöküyordu.

UYARI: Cümle değeri taşıyan anlatımlardan sonra da kullanılır.

― Kitabımı gördün mü?


― Hayır.
― Bu evden ne zaman taşınıyorsunuz?
― Yarın.

UYARI: Anlamca tamamlanmış cümlelerden sonra başlayan cümle büyük harfle başlar.

2) Kısaltmalardan sonra konur:

Prof. Dr. (profesör doktor) Ank. (Ankara) Mah. (mahalle)


Yrd. Doç. Dr. (yardımcı doçent doktor) İst. (İstanbul) Cad. (cadde)
Dr. (doktor) İng. (İngilizce) Sok. (sokak)
Dnz. Kuv. Kom. (deniz kuvvetleri komutanlığı) Fr. (Fransızca) vb. (ve benzerleri)
Alb. (albay) Alm. (Almanca) sf. (sıfat)
Bnb. (binbaşı) Ar. (Arapça) bkz. (bakınız)
Av. (avukat) Far. (Farsça) huk. (hukuk)
Ecz. (eczane) Bulg. (Bulgarca) haz. (hazırlayan)
Gön. (gönderen) Çev. (çeviren) şb. (şube)
Ed. (edebiyat) Böl. (bölüm) s. (sayfa)
Ltd. (limitet) gr. (gramer)

UYARI: Sözcüklerin baş harflerinin alınmasıyla yapılan kısaltmalarda nokta kullanılmaz. Ayrıca “km, l, mm” gibi
ölçü bildiren kısaltmalarda da nokta kullanılmaz.

TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) T.B.M.M. (yanlış kullanım)

TDK (Türk Dil Kurumu)

DSİ (Devlet Su İşleri)

SBS (Seviye Belirleme Sınavı)

UYARI: Gelenekleşmiş olan T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe) kısaltmalarının dışında büyük harflerle yapılan
kısaltmalarda nokta kullanılmaz.

UYARI: Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla ve üs işaretli kısaltmalara gelen ekler kesme işaretiyle ayrıl maz. Bu
tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, sözcüğün veya üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır:

cm³e (santimetreküpe) m²ye (metrekareye) 64ten (altı üssü dörtten) Alm.dan İng.yi vb.leri

2
MEHMET SOYTÜRK
3) Sıra gösteren sayılardan sonra “-(i)nci” ekinin yerini tutar:

Köroğlu’nun 16. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır. IV. Murat Bağdat’a sefer düzenlemiştir.

Okuduğum kitabın 121. sayfasındayım. XXI. yüzyıl bilişim çağıdır.

Siz 10. Maddeye göre suç işliyorsunuz. Bu sene 5. sınıfa gidecek.

UYARI: Sıra bildiren noktanın yerine “-(i)nci” eki getirildiğinde, rakamlardan sonra kesme işareti kullanılır.

Doğru Yanlış Yanlış

20’nci 20’inci 20.’nci

5’inci 5’nci 5.’inci

50’nci 50’inci 50.’inci

UYARI: Sıralanan rakamların virgül ya da çizgiyle ayrılanların yalnızca sonuncu rakamına nokta konur.

Yarışmaya 9, 10, 11 ve 12. sınıftaki öğrenciler katılacak.

XV-XX. yüzyıllar arasındaki tarihi hadiseleri anlamak çaba gerektirir.

4) Rakamlarla kullanılan tarihlerin yazımında gün, ay, yıl sayılarını birbirini ayırmada kullanılır:

Öğretmenimiz 09.11.1975 tarihinde Tarsus’ta doğmuş. Ünlü şair, 27.12.1939’da yaşamını yitirdi.

17.08.1999’da Türkiye büyük bir felaketle sarsıldı.

UYARI: Tarihlerin yazılışında ay adları yazıyla yazılmışsa bu durumda nokta kullanılmaz.

Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edildi. 30 Eylül 2005 Pazartesi görevine başlayacak.

5) Saat ve dakika bildiren rakamların arasında kullanılır:

Otobüs 20.30’da kalktı. Mehmet, bizi 05.45’te Tarsus’ta karşılayacak.

08.30’da buluşacağız. Konser 14.00’te başlayacak.

Yarın uçak 10.23’te İstanbul'a hareket edecek. Bugün 06.00’da okuldaydım.


Ders 09.15’te başlayacak. Saatler 03.00’ü gösterdiğinde yaz saati uygulamasına geçilecek.

UYARI: Bu kullanımında iki noktanın kullanılması yanlıştır.

Yarışma 13:30’da başlayacak. (yanlış kullanım) Yarışma 13.30’da başlayacak. (doğru kullanım)

6) Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta
konur:

23.560.550 (yirmi üç milyon beş yüz altmış bin beş yüz elli)

Bu yıl 485.440 TL gelir elde ettik.

7) Matematikte çarpı işareti yerine kullanılır:

3.5=15 2.10=20 8.5=40 12.6=72 4.5=20

3
MEHMET SOYTÜRK
8) Bibliyografyada her künyenin sonuna konur:

Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınları, Ankara, 1960.

Kaplan, Mehmet, Oğuz Kaan Destanı, İstanbul, 1979.

Güntekin, Reşat Nuri, Çalıkuşu, İnkılâp Kitapevi, İstanbul, 2003.

9) Herhangi bir yazının konu başlıklarını gösteren rakam ve harflerden sonra konulur.
I. SIFATLAR
A. NİTELEME SIFATLARI
B. BELİRTME SIFATLARI
10. Genel ağ adreslerinde “//” işaretinden sonra gelen ilk sözcükten sonra ve devamında konur. (Web sitesi
adreslerinde, alan adını “www” ve “uzantısından” ayırmak için kullanılır.)
https://www.google.com.tr/ https://www.edebiyatokulu.org/ https://www.turkdilbilgisi.com/

UYARI: Gazete, dergi, kitap, şiir ve bölüm başlıklarından sonra nokta kullanılmaz.

VİRGÜL ( , )

1) Yazılarda sıralanan eş görevli sözcükleri ve sözcük gruplarını ayırmada kullanılır:


 Eylemleri ayırır:
Hamdım, yandım, piştim. (Mevlana)
Geldim, gördüm, yendim. (Sezar)
Umduk, bekledik, düşündük. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 Özneleri ayırır:
Kimseyi övmeyen, kimseyi kötülemeyen, kimseden yakınmayan, kimseyi suçlamayan olgun insandır.
İçimdeki ateş, kızgınlık yeterince ısıtıyordu beni.
Sabır, zaman ve metanet en güçlü savaşçılardır.
 Nesneleri ayırır:
Ne söylediğini, kime söylediğini, ne zaman söylediğini unutma.
Gülleri, karanfilleri bir demette topladı.
Akşam ders çalışmayı, biraz da kitap okumayı planladı.
Manavdan elma, üzüm, portakal, mandalina aldı.
 Dolaylı tümleçleri ayırır:
Yoksullara, yolda kalmışlara, düşkünlere yardım ederdi.
Güvenmek, başkalarının düşüncelerine, kararlarına saygılı olmaktır.
Eve gelirken insanlara, arabalara, evlere, atlara, ağaçlara onları bir daha göremeyecekmiş gibi bakıyordu.
 İsim tamlamalarını ayırır:
Perdenin rengi, duvarların boyası, halının desenleri mükemmel bir uyum sergilemişti.
Okulun bahçesi, sınıfın kapısı birer isim tamlamasıdır.

4
MEHMET SOYTÜRK
 Sıfatları ve sıfat tamlamalarını ayırır:
Zeki, çalışkan, dürüst, samimi bir öğrenciydi.
Uzun boylu, derviş görünüşlü bir genç içeri girdi.
Siyah, uzun, bakımlı ve parlak bir saça sahipti.
İlk radyomuz kahverengi, büyük, hantal bir kutuydu.
Bahçeli bir evim, masraf çıkarmayan bir arabam ve de normal bir gelirim olsun yeter.
2) İçinde başka virgül bulunmayan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için kullanılır:

Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın. Kapı açıldı, Mehmet girdi içeri önce.

Dışarıdan bir ses geldi, herkes pencereye üşüştü. Babası koruk yer, oğlunun dişi kamaşır.

Çok bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez. Gemi limana yanaştı, yolcularını indirdi.

İkinci mektubu açtım, okudum, ağladım. Bahçeyi suladı, civcivlere yem verdi.

Gelenin selamına karşılık verdi, bir çay ikram etti. Arkadaşına baktı, bir şeyler söyledi.

Geceden beri yağan yağmur dindi, hava biraz açıldı. Çok yeme, sıcak yeme, çiğ yeme.

Yolculuk boyunca hiç konuşmadı, sürekli müzik dinledi. Ali okula gitti, okulda kimse yoktu.

Yavaşça yanıma geldi, biraz konuştu, ağlamaya başladı, sonra gitti. Umduk, bekledik, düşündük.

Akşama kadar süren çalışma sonunda bitti, biz de biraz rahatladık. Düşleri bırak, gerçeklere bak.

Vurdun, kanıma girdin, itirazım var. (Atilla İlhan)

UYARI: Sıralı cümlelerde ögeler arasında virgül kullanılmışsa, cümlelerin arasına noktalı virgül getirilir.

O gün, Çankaya sırtlarına doğru yavaş yavaş yürüdüm; gecekonduları başladığı yerde durdum.

Yanılmıyorsam, rüyamda gördüğüm İzmir’deki pastaneydi; koltukları, masaları anımsıyorum.

Garsonlar, panik içinde pencerenin kenarına tutunmuşlardı; gümüş rengi tepsiler yerde yuvarlanıyordu.

3) Seslenme (hitap) bildiren sözcüklerden sonra konur:

Hey, ne duruyorsun be! Ahmet, nereye kayboldun?

Canım kardeşim, neler yapıyorsun? Usta, biri sizi soruyor!

Arkadaşlar, bu sorular yarına kadar çözülmeli!

UYARI: Hitap sözcükleri büyük harfle başlar.

Saygıdeğer Misafirler, Sayın Valim, Değerli Arkadaşım, Kıymetli Gençler,

Değerli Öğretmenler, Saygıdeğer Konuklar, Muhterem Hanımefendiler, Sevgili Kardeşim,

5
MEHMET SOYTÜRK
4) Yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için kullanılır. Cümlede özellikle belirtilmek istenen,
söylenirken biraz durularak vurgulanan öğelerden sonra kullanılır.

Çocuk, soğuk bir kış günü ayrıldığı ve uzun zaman haberini dahi alamadığı köyünü artık unutmuştu.

Korkaklar, kendilerini güvende hissedince tehdide başlar. (özneyi belirtmiş)

Kuşku, duyguların değil zekânın bir kusurudur. (özneyi belirtmiş)

Delikanlı, yavaşça yerinden kalkıp odaya sıkıntılı gözlerle baktıktan sonra lambayı söndürdü. (özneyi belirtmiş)

Babam, hep o ağır başlı haliyle gelir gözümün önüne. (özneyi belirtmiş)

Ali, sabahları aynı saatte kalkmasına rağmen dün okula geç kalmıştı. (özneyi belirtmiş)
Tavuklar, yumurtlamaya başlayınca sarf ettikleri müthiş enerjiden zayıf düşerler. (özneyi belirtmiş)
Para, insanın temel karakteristik özelliği neyse onu öne çıkarır. (özneyi belirtmiş)
Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalan şeydir. (özneyi belirtmiş)

Geçen gün, sözlerinle beni çok üzdün. (zarf tümlecini belirtmiş)

Dün, saatlerce onu düşündüğü biliyordum. (zarf tümlecini belirtmiş)

Orada, hepimiz seninle gurur duyduk. (dolaylı tümleci tümlecini belirtmiş)

Evde, hiç kimseye görünmeden yaşayabiliyordu. (dolaylı tümleci tümlecini belirtmiş)

Beni, bu konuda kimse ikna edemez. (belirtili nesneyi belirtmiş)

5) Özneyi vurgulamak, belirtmek amacıyla konur:

Ahmet, her zaman bunu yapar. Şiir, hem ozanın hem de yazıldığı çağın resmidir.
Toplum bilimciler, daima uyanık olmalıdır. En zengin adam, aklını başında taşıyandır.

6) Anlam karışıklığını önlemek amacıyla genellikle adlaşmış sıfatlardan sonra konulur. Aksi halde anlatım
bozukluğu söz konusu olur:

Köylü, kadına oturacağı yeri gösterdi. İhtiyar, adama merhamet dolu gözlerle bakıyordu.

Genç, doktora şikâyetini anlatmakta zorlandı. Yaralı, askere yardım etmeye çalışıyordu.

Küçük, ağacın arkasına saklandı. Genç, doktora bir şeyler anlatıyordu.

İhtiyar, balıkçının yanına gitti. Yaşlı, bekçiyi oyalamaya çalışıyordu.

Vatan, toprağına sahip çıkanlarını asla unutmaz. Hırsız, çocuğu bir süre kovaladı.

Vitrinin önünde duran tezgâhtar, adama bir şeyler fısıldadı. Yaramaz, arkadaşına bir şey anlatmaya çalışıyordu.

7) Cümlede özne göreviyle kullanılan ve bir isimden önce gelen “bu, şu, o” zamirlerinden sonra virgül işareti (,)
konur. Aksi halde anlatım bozukluğu olur:

O, kedinin farklı gözlerine hayran kalmıştı. Bu, okulun en iyi öğrencisidir.

O, kitabı hiç beğenmemiş. Bu, benim gibi yazarlar için hiç kolay olmaz.

O, eski defterleri çoktan kapatmış. Şu, bahçeyi satın aldı.

6
MEHMET SOYTÜRK
8) Ara söz ya da ara cümlelerin başında ve sonunda kullanılır:

Bir yerleri, dağ başlarını, gösterir gibiydi. Annesini, biricik varlığını, kaybetmişti.

Bu adam, kırmızı atkılı olan, dilimizi bilmiyor. İstanbul’da, o hatıraların şehrinde, yıllarca çalışmıştım.

İstanbul, Yedi Tepeli Şehir, sevdiğim şehirdir. Örnek olsun diye, örnek istemez ya, söylüyorum.

Ben de bir gün köyüme, doğduğum yere, döneceğim. Lisedeyken, hiç unutmam, sınıfta uzun boylu biri vardı.

Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz. Arka sıradakilerden biri, gözlüklü olanı, bir soru sordu.

Bu söz, ister inanın ister inanmayın, doğrudur. Onu dün akşama doğru, saat beş gibi, Kızılay’da gördüm.

Annesine, dünyanın en iyi insanına, dünyaları vermek istiyordu.

Bunu sana, aslında söylemeyecektim, söylemeye karar verdim.

Güneş doğmadan İstanbul’da, kültürün başkentinde, olacağız.

Şiir, edebiyatın en sevilen türü, sanki gündemimizden düşüyor artık.

Köyüm, çocukluk yıllarımın geçtiği diyar, hayatımda bir hatıra olarak yer alacak.

Zemin bu kadar koyu bir kırmızıya dönüşünce, bir an için de olsa, belirginliğini yitiriverdi sivilceleri.

9) Tırnak içine alınmayan alıntı cümlelerden sonra kullanılır:

Yarın Avanos’a gideceğim, dedi. Her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur, diyordu.

Seni seviyorum, dedi. Söyleyecek sözü olmayan yüksek sesle konuşur, diyor.

Bir daha size gelmeyeceğim, diyordu. Bize hep, doğruluktan hiçbir zaman ayrılmayın, der.

Allah’a emanet olun, diyerek yola çıktı. Aldığınız kitapları en kısa sürede getirin, diye uyarıda bulundu.

Bu sıkıntıları en kısa zamanda gidereceğiz, dedi. Hepinizi çok iyi tanıyorum, dedi.

10) Ünlem bildiren sözcüklerden sonra kullanılır:

Of of, kömür gibi yanıyorum! Ooo, bu ne güzel sürpriz!

Eyvah, gençliğim! Ah, nerede o eski günler!

11) Cümle başında onaylama bildiren “evet” ya da ret bildiren “hayır” sözcüklerinden sonra kullanılır:

Evet, düşüncelerinize katılıyorum. Hayır, içeri giremezsiniz.

Evet, birlikte başarabiliriz. Hayır, yanlışta ısrar etmeyeceğim.

12) “Yok, peki, pekâlâ, olur, hayhay, öyle, haydi, elbette, baş üstüne, tamam…” gibi cümle başında kullanılan
ret ve teşvik içeren sözcüklerden sonra konur.
Peki, söylediğiniz şekilde işi yapalım. Pekâlâ, dediğiniz gibi olsun.
Hayhay, bir saat içinde her yer hazır olur. Elbette, sizinle gelmeyi isterim.
Olur, ben de bu yıl tatili orada geçireyim. Tamam, bir daha bu davranışta bulunmayacağım.
Haydi, bu işi hemen bitirelim. Baş üstüne, salonu birazdan hazırlarız.

7
MEHMET SOYTÜRK
13) Anlama güç kazandırmak amacıyla tekrarlanan sözcükler arasına konur:

Akşam, yine akşam, yine akşam, Hüzün, yine hüzün, yine hüzün…

Göllerde bu dem bir kamış olsam! Yalnızlık, yine yalnızlık, yine yalnızlık…

Ahmet Haşim

14) İsimle soyadın yerlerinin değişip soyadın başa yazıldığı durumlarda kullanılır:

Karaosmanoğlu, Yakup Kadri

Beyatlı, Yahya Kemal

15) Ondalık sayılarda kesirleri belirtmek amacıyla kullanılır:

13,4 (13 tam, onda dört) 35,4 (Otuz beş tam, onda dört) 0,44 (sıfır tam, yüzde kırk dört)

25,33 (yirmi beş tam, yüzde otuz üç) 11,6 (On bir tam, onda altı) 35,32 (otuz beş tam, yüzde otuz iki)

16) Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basımevi, vb. maddelerden sonra kullanılır:

Falih Rıfkı Atay, Tuna Kıyıları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1933.

Mehmet Kaplan, Atatürk Şiirleri, TDK Yayınları, Ankara, 2000.


Dadaloğlu, Bütün Şiirleri, Umutbahar Yayınları, Ankara, 2004.
Türk Dil Kurumu, İmla Kılavuzu, TDK Basımevi, Ankara, 2009.
Akın Gülten, Şiiri Düzde Kuşatmak, Alan Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul, 1983.
17) Kullanılmadığında anlamın farklı bir boyut kazandığı (cümledeki anlamın değiştiği) sözcüklerden sonra
konur:
Oku; adam ol baban gibi, eşek olma.
Çabala, çalış Ali gibi, başarısız olma.
Her şeyi zamanında yap öğretmenin gibi, aptallık yapma.
18) Yazışmalarda, başvurulan makamın adından sonra konur:

Türk Tarih Kurumu Başkanlığına,

19) Yazıların sonuna düşülen notlarda yer adıyla tarih arasına konur:

Kuşadası, 7 Şubat

Virgül İşareti (,) ile İlgili Önemli Uyarılar:

1. ve, ile, veya, yahut” bağlaçlarından önce de sonra da virgül işareti kullanılmaz.
Okula Ali, ile Mehmet birlikte gelmişlerdi. (yanlış) Kitap, defter, ve kalemlerini okulda unutmuştu. (yanlış)

Okula Ali ile, Mehmet birlikte gelmişlerdi. (yanlış) Kitap, defter ve, kalemlerini okulda unutmuştu. (yanlış)

Okula Ali ile Mehmet birlikte gelmişlerdi. (doğru) Kitap, defter ve kalemlerini okulda unutmuştu. (doğru)

Bu hafta sonu İstanbul ’a, veya Ankara’ya gideceğiz. (yanlış) Ali, yahut Mehmet bize gelsin akşam. (yanlış)

Bu hafta sonu İstanbul ’a veya, Ankara’ya gideceğiz. (yanlış) Ali yahut, Mehmet bize gelsin akşam. (yanlış)

Bu hafta sonu İstanbul ’a veya Ankara’ya gideceğiz. (doğru) Ali yahut Mehmet bize gelsin akşam. (doğru)

8
MEHMET SOYTÜRK
2. “ancak, kaldı ki, oysa, gerçi, ne var ki” cümle başı bağlaçlarından sonra kullanılır.

Kaldı ki, sen o kadar çalışkan biri değilsin. Oysa, aralarını bulmak için ne kadar çok uğraşmıştık.

3. “vb.”, “vs.” gibi kısaltmalardan önce virgül işareti konulmaz.


Çarşıdan kitap, kalem, defter, vs. malzemeler almıştı. (yanlış)
Çarşıdan kitap, kalem, defter vs. malzemeler almıştı. (doğru)

4. İsim veya sıfat tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına kesinlikle virgül gelmez.

Kırmızı, gömlek ona çok yakışmıştı. (yanlış) Bahçenin, gülleri bir başka güzeldi o diyarlarda. (yanlış)
Kırmızı gömlek ona çok yakışmıştı. (doğru) Bahçenin gülleri bir başka güzeldi o diyarlarda. (doğru)

5. İkilemeler arasına virgül işareti konulmaz.


Evli, barklı insanlar bir araya gelmişlerdi. (yanlış) El, ele tutuşup kırlara açıldılar. (yanlış)

Evli barklı insanlar bir araya gelmişlerdi. (doğru) El ele tutuşup kırlara açıldılar. (doğru)

Eş, dost toplanıp onları ziyarete gittik. (yanlış) Güzele her daim deste, deste güller ile gitmek gerek. (yanlış)

Eş dost toplanıp onları ziyarete gittik. (doğru) Güzele her daim deste deste güller ile gitmek gerek. (doğru)

Eski, püskü elbiseler giyen kişi yalan, yanlış konuşunca herkesten fırça yemişti. (yanlış)

Eski püskü elbiseler giyen kişi yalan, yanlış konuşunca herkesten fırça yemişti. (doğru)

Şaka, maka Yusuf sen orada bana bir iş, miş veremezsin. (yanlış)

Şaka maka Yusuf sen orada bana bir iş miş veremezsin. (doğru)

6. “hem… hem, ya… ya, ne… ne, de… de, gerek… gerek” bağlaçlarından sonra virgül işareti kullanılmaz.
Onlar hem, nalına hem, mıhına vuruyordu. (yanlış) Şair; ne, serden ne, yardan vazgeçilir, diyordu. (yanlış)
Onlar hem nalına hem mıhına vuruyordu. (doğru) Şair ne serden ne yardan vazgeçilir, diyordu. (doğru)
Çalışanlar ya, bu deveyi gütmeli ya, bu diyardan gitmelidirler. (yanlış)
Çalışanlar ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmelidirler. (doğru)

Gelen de, giden de, bu saatte kadar olmadı. (yanlış)


Gelen de giden de bu saatte kadar olmadı. (doğru)
Olayda gerek, komşularımız gerek, akrabalarımız yanımızdan hiç ayrılmadılar. (yanlış)
Gerek komşularımız gerek akrabalarımız bu olayda yanımızdan hiç ayrılmadılar. (doğru)

7. “-sa/-se” şart kipi ekinden sonra virgül işareti kullanılmaz.


Ahmet bunu zamanında yazacaksa, bizi büyük bir sıkıntıdan kurtarmış olur. (yanlış)
Ahmet bunu zamanında yazacaksa bizi büyük bir sıkıntıdan kurtarmış olur. (doğru)
Sebebi ne olursa, olsun namaz kılmamanın mazereti olamaz. (yanlış)
Sebebi ne olursa olsun namaz kılmamanın mazereti olamaz. (doğru)

9
MEHMET SOYTÜRK
8. Zarf-fiil ekleri olan “-ıp/-ip, -erek/-arak, -ınca/-ince, -dıkça/-dikçe, -madan/-meden, -alı/-eli, -esiye/-asıya,
-a/-e, -casına/-cesine, -dığında/-diğinde, -(i)r... -mez, -ken, -meksizin/-maksızın” eklerinden sonra virgül işareti
(,) kullanılmaz.
Bu şekilde konuşarak, kendini inkâr ediyorsun. (yanlış) Babası gelince, eve doğru koştu. (yanlış)
Bu şekilde konuşarak kendini inkâr ediyorsun. (doğru) Babası gelince eve doğru koştu. (doğru)
Dereyi görmeden, paçayı sıvama. (yanlış) Buraya geleli, bir yıl oldu. (yanlış)
Dereyi görmeden paçayı sıvama. (doğru) Buraya geleli bir yıl oldu. (doğru)
Kalabalık adamı öldüresiye, dövdü. (yanlış) Güle güle, gidin arkadaşlar. (yanlış)
Kalabalık adamı öldüresiye dövdü. (doğru) Güle güle gidin arkadaşlar. (doğru)
Doğru cevabı bilmişçesine, seviniyordu. (yanlış) Eve gittiğinde, annesi onu hep öperdi. (yanlış)
Doğru cevabı bilmişçesine seviniyordu. (doğru) Eve gittiğinde annesi onu hep öperdi. (doğru)
Gelir gelmez, sofraya oturdu. (yanlış) Ders çalışırken, dünya ile irtibatını keserdi. (yanlış)
Gelir gelmez sofraya oturdu. (doğru) Ders çalışırken dünya ile irtibatını keserdi. (doğru)
Bunları yazmaksızın, öğrenemezsiniz. (yanlış) Sorul arı doğru ya ptıkça, kendine olan güveni a rtıyordu. (ya nlış)
Sorul arı doğru ya ptıkça kendine olan güveni a rtıyordu. (doğru)
Bunları yazmaksızın öğrenemezsiniz. (doğru)

UYARI: Ancak cümle içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış sözcüklerden sonra virgül konulabilir:

Buraya gelirken, bana bakıp gülümsüyordu.

Ancak yemekte bir karara varıp, arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak konuştu.

Olay yeri inceleme ekibi gelmeden, biz etrafı çevirip güvenlik önlemlerini alalım.

Zindana atılan mahkûmlar gibi titreşerek, haykırarak geri geri kaçmaya uğraşıyorduk.

9. Metinde “-ınca/-ince” anlamıyla zarf-fiil görevinde kullanılan “mı/mi” eklerinden da sonra virgül işareti
kullanılmaz.
Ben aç yattım mı, kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (yanlış) (“yatınca” anlamında)
Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. (doğru) (“yatınca” anlamında)
O eve geldim mi, kavgalar başlardı. (yanlış) (“gelince” anlamında)
O eve geldim mi kavgalar başlardı. (doğru) (“gelince” anlamında)

Çıkmış Soru (TYT 2020, 13. Soru):

Anadolu’da hangi büyücek kasabaya (I) adım atsanız tuluat tiyatrolarından birine rast gelir siniz. Hiç değilse çarşı duvarlarında
kafilenin yakın zamanda buraya konup göçtüğünü gösteren (II) solmuş ve yırtık bir ilana tesadüf edersiniz. Oyunlar kasabanın
tiyatrosunda (III) köy meydanında yahut en büyük kahvede sergilenir. Ahali için arkalıksız ka hve iskemleleri (IV) üç beş ma s a ;
oyuncular için yerden birkaç karış yüksek bir sedir (V) delik deşik iki boyalı perde yeter de artar bile.
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine virgül getirilemez?
A) I B) II C) III D) IV E) V

Cevap: A
Özgürlük, insanı insan yapan en önemli ayrıcalıktır. Canı ne isterse onu yapıp dilediği yere gitmek, dilediğini düşünmek midir?
Dünyada pek çok insan var, her birinin özgürlüğe bakışı diğerinden farklı. Bu insanlar, bunlara bizler de dâhiliz, özgürlüğü
çoğu zaman kendi çıkarlarına göre kullanıyor.
Bu parçada virgülün işlevleriyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisine uygun bir örnek yoktur? (2011-YGS)
A) Özel olarak vurgulanması gereken bir öğeyi belirtme
B) Sıralı cümleleri birbirinden ayırma
C) Art arda sıralanan eş görevli sözcük kümelerini ayırma
D) Ara sözleri ayırma
E) Tırnak içinde verilmeyen aktarma cümlelerini belirtme
10
MEHMET SOYTÜRK
NOKTALI VİRGÜL ( ; )

1) Sıralı cümlelerde ögeler arasında virgül kullanılmışsa cümlelerin arasına noktalı virgül getirilir:

O gün, Çankaya sırtlarına doğru yavaş yavaş yürüdüm; gecekonduları başladığı yerde durdum.

Öfke, delice koşan ata benzer; kendi kendini yorar.

Elim ayağıma dolaşıyor; heyecanımı, şaşkınlığımı gizleyemiyorum.

Mutluluktan, heyecandan uyuyamadı; erkenden ayağa kalktı.

Garsonlar, panik içinde pencerenin kenarına tutunmuşlardı; gümüş rengi tepsiler yerde yuvarlanıyordu.

2) Virgülün ayırdığı eş görevli sözcüklerde tür-nitelik değişimi varsa farklı türe geçmeden önce noktalı virgül
kullanılır. Kısaca aralarında nitelik farkı bulunan söz gruplarını ayırmada kullanılır:

Havuç, patates, kayısı A vitamini; kuşburnu, biber, maydanoz C vitamini bakımından zengindir.

Ahmet, Hasan, Ayşe şiirde; Cengiz, Osman ve Oğuz düşünce yazısında dereceye girdiler.

Buralarda kışları limon, portakal, mandalina; yazları şeftali, kiraz, çilek yetişir.

Uyak, ölçü, redif edebiyat; kök, özne ve yüklem dil bilgisi terimleridir.

Roman, hikâye, tiyatro olay ağırlıklı; eleştiri, makale bilgi ağırlıklı yazılardır.

Bugün yemekte çorba, pilav, fasulye; yarın çorba, makarna, kavurma varmış.

Mustafa, Yusuf, Furkan çarşıya; Ahmet, İbrahim, Hasan sinemaya gittiler.


Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş İspanya’ya; Trabzon ve Bursa İtalya’ya gidecekler.
İlçelerden en çok Sapanca, Arifiye, Salihli’yi; illerden Bolu ve Sakarya’yı seviyorum.
Erkek çocuklara Ali, Mustafa, Furkan; kız çocuklarına Tuba, Betül, Esra ismini vermişlerdi.
Türkiye’de en çok Trabzon’u, Kırşehir’i ve İstanbul’u; Avrupa’da ise Viyana, Roma ve Paris’i beğeniyorum.
Sözel puanın ile edebiyat, tarih; sayısal puanın ile de mühendislik, mimarlık bölümlerini tercih edebilirsin.
3) Öznenin diğer ögelerle karıştığı durumlarda kullanılır:

Fatih; Hasan, Oğuz ve Beşir’den daha zeki değil.

Çalıkuşu; Acımak, Yaprak Dökümü ve Damga’dan daha iyi bilinir.

Matematik; Türkçe, tarih ve coğrafyadan daha anlaşılmazdır.


İstanbul; Ankara ve İzmir’den daha az güvenlidir.
Tiyatro; roman ve masala göre daha öğreticidir.
Müdür; öğretmen, öğrenci ve çevre etkileşimini başlatır.

Suat; Mehmet, Hüseyin ve Murat’ı akşam yemeğine davet etti.

Portakal; muz, çilek ve vişneden daha faydalıymış.

Televizyon; göze, kulağa, duyguya, düşünceye hitap ettiği için sevilir.

11
MEHMET SOYTÜRK
Noktalı Virgül (;) İşareti ile İlgili Önemli Uyarılar:

1. Noktalı virgülden sonra gelen sözcük özel isim değilse büyük harfle başlamaz.

Ahmet; İsmail, Yakup ve İlhan’dan daha yaramazdır. (Özel isim olduğundan büyük harfle başlamıştır.)

Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur. (küçük harf)

Ahmet’i çok aramış; bir türlü bulamamış. (küçük harf)

Ali’yle çok sohbet ettik; onu bir türlü fikrinden vazgeçiremedik. (küçük harf)

2. “ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, çünkü…” bağlaçlarından önce kullanılan noktalı virgül kullanımı terk
edilmiştir.

Fatma çok ders çalışmış; ama verimli çalışmamış. (yanlış)


Fatma çok ders çalışmış ama verimli çalışmamış. (doğru)
Size gelmek istiyorum; ancak evinizin adresini bilmiyorum. (yanlış)
Size gelmek istiyorum ancak evinizin adresini bilmiyorum. (doğru)
Çok ders çalışıyordu; fakat bir türlü başarılı olamıyordu. (yanlış)
Çok ders çalışıyordu fakat bir türlü başarılı olamıyordu. (doğru)

Babasını dört gözle bekliyordu; çünkü onu çok seviyordu. (yanlış)


Babasını dört gözle bekliyordu çünkü onu çok seviyordu. (doğru)

Düzenli çalıştı; ama yine de başarılı olamadı. (yanlış)


Düzenli çalıştı; yine de başarılı olamadı. (doğru)

Örnek Soru: (2019 TYT, 18. Soru):

XX. yüzyılın son çeyreğinde plansız iç göçler sebebiyle kalabalıklaşan İstanbul; benzer kaderi yaşayan Ankara, İzmir, Bursa g ibi
şehirlere göre daha çok sorunla baş başa kalmıştır.
Aşağıdakilerin hangisinde noktalı virgül (;) bu cümledeki işleviyle kullanılmıştır?
A) Yazar değil, eleştirmenler; metinler değil, yorumlar yani bakış açıları değiştiği için edebiyat eserlerinin anlamı daima
zenginleşmektedir.
B) Kopuk dizelerin, anlatı parçacıklarının, çizimin sınırlarında dolaşan bu melez metin; onun yaşam haritasına göre farklılıklar
gösterir.
C) Türkiye, İran, Rusya; Ankara, Tahran, Moskova isimlerinin birbirleriyle münasebetleri açık seçik ortadadır.
D) Tokat'ta yetiştirilen ürünlerin başında domates, biber, fasulye, patates; kiraz, vişne, elma, erik gelir.
E) Lale, sümbül ve karanfil motifleriyle ebru sanatına farklı bir yorum getirmiş; bu sanatın genç kuşaklarca tanınmasına
katkıda bulunmuştur.

Cevap: B

Göreve yeni başlayan Uğur; Mehmet, Engin ve Hatice gibi üniversite mezunuydu.
Aşağıdakilerin hangisinde noktalı virgül (;) bu cümledeki işleviyle kullanılmıştır? (2013 LYS)
A) Aylar geçti, yıllar geçti; çocuklar büyüdü, insanlar değişti.
B) Genç şairimiz; özgün, samimi ve doğal bir üslupla yazdığı şiirlerinden oluşan ilk kitabını yayımladı.
C) Bugün gelecek misafirleri 11, 2 ve 3. katla ki odalara; yarın gelecek misafirleri 4, 5 ve 6. kattaki odalara yerleştirelim.
D) İzlediğim filmler, tiyatrolar, gösteriler; okuduğum romanlar, hikâyeler, denemeler bende bir iz bırakır.
E) Geçen hafta şirket yetkilileriyle uzun uzun görüştük, tartıştık; bu hafta onlarla s özleşme, ödeme, nakliye gibi işlemleri
gerçekleştireceğiz.

Cevap: B

12
MEHMET SOYTÜRK
İKİ NOKTA ( : )

1) Kendisinden sonra örnek verilen cümlelerin sonlarına konur.

Derslerin çoğundan sınıfını geçti: matematik, tarih, coğrafya…


Hint-Avrupa dil ailesinde aşağıdaki diller yer alır: Farsça, Hintçe, İngilizce…
Zamirler adların yerini tutan sözcüklerdir: ben, sen, o…
Nazlı Eray’ın öykü kitapları şunlardır: Ah Bayım Ah, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Geceyi Tanıdım…
Servetifünun döneminin bazı temsilcileri şunlardır: Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Tevfik Fikret…

Marketten alacakların olacak: un, yumurta, yoğurt, makarna…

Burada yetişen bazı ürünler: buğday, arpa, mısır...

Türkçede dört tane yuvarlak ünlü var: o, ö, u, ü.

Edebiyat denince birçok insanın aklına iki tür gelir: roman ve şiir.

Adalet Ağaoğlu, romanı “Üç Beş Kişi”de iki Alman yazarının adını anar: Thomas Mann ve Goethe.

2) Kendisinden sonra yapılacak açıklamalardan önce konur.

Çağdaşları ona şu lakabı takmıştı: Vatan şairi.

Hayatın en önemli kuralı şudur: Çok çalışıp başarılı olmaktır.

Buraya gelmemin nedeni şudur: Yıllardır görüşmediğimiz dostlarımla beraber olmak.

Yazarın ilham kaynakları şunlardır: Çocukluğu ve gençliği.

3) Kavramlar tanımlanırken ilgili kavramdan hemen sonra konur.

Zamir: İsmin yerine geçici olarak kullanılan bir sözcük türüdür.

Betimleme: Ayrıntıların ön plana çıktığı bir anlatım biçimidir.

Uyak: Dizelerin sonunda yer alan sözcüklerdeki ses uyumudur.

Şiir: Duygu ve düşüncelerin güzel ve etkili bir biçimde kullanıldığı ve estetik kavramının esas alındığı yazılara denir.
Gezi Yazısı: Bir kimsenin gezip gördüğü yerleri, bu yerlerle ilgili edindiği bilgi ve izlenimleri anlattığı yazı türüdür.
Roman: Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayları zamana ve kişiye bağlı olarak anlatan türdür.
Epizot: Trajedinin öğelerini oluşturan diyalog bölümlerinden her birine denir.
Tuluat: Yazılı metne dayanmayan, hazırlıksız olarak sahnede akla gelen sözlerle oynanan oyundur.

UYARI: İki noktadan sonra gelen ifadeler cümle niteliğindeyse büyük harfle başlar ancak cümle niteliğinde
olmayan ifadeler yani sözcük ya da sözcük grubu olan ifadeler büyük harfle başlamaz.

Yaz mevsiminin belli başlı sebzeleri şunlardır: domates, patlıcan, biber, salatalık…

Yaşlılık yavaş yavaş kendini göstermeye başlayınca bazı hastalıklar gün yüzüne çıkar: siyatik, şeker, romatizma…

Edebiyat dünyası için diyebiliriz ki: Yazmak yazarların hayatıdır.

Zavallı kadının kabullenmek istemediği bir gerçek vardı: Çocukları onu yalnız bırakmıştı.

Tam kapıdan çıkmak üzereyken sordu: Akşam erken gelecek misin?

13
MEHMET SOYTÜRK
UYARI: İki noktadan sonra gelen özel isimler her zaman büyük harfle başlar.

Tanzimat edebiyatımızın en önemli temsilcileri şunlardır: Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi…

4) Aktarma cümlelerinde tırnak işaretinden önce konur:

Mevlana, ne kadar güzel söylemiş: “Bir damla yağmurun, denize faydası vardır.”

Tolstoy: “En güçlü iki savaşçı, sabır ve zamandır.” der.


Voltaire: “Her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçudur.” diyor.
Lokman Hekim: “Hekimler ahmaklığa deva bulamazlar.” demiş.
Atalarımız: “Vakit nakittir.” demiştir.

Namık Kemal: “Edebiyatın ruhu sadeliktir.” diyerek açık bir dilden yana olduğunu vurgular.

Cenap Şehabettin şöyle diyor: “Güzel fikir ihtiyarlamaz.”

Öğretmen, öğrencilerine: “Haftaya derse gelirken kitaplarınızı da getirin.” dedi.

Dedem: “Aman dileyene vurulmaz.” derdi.

5) Matematiksel bölme işleminde bölünenle, bölen arasına konur:

100:25=4 18:6=3 50:5=10 40:20=20 88:44=2

6) Tiyatro eserlerinde karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişinin ardından sonra kullanılır:

Halide: Hamlet:

― Senin kimin kimsen yok mu? ― Eee bakalım anne, ne var?

Küçük kız: Kraliçe:

― Annem ve kardeşlerim var. ― Hamlet, babanı çok gücendirdi.

7) Genel ağ adreslerinde kullanılır:

http://www.edebiyatokulu.org https://www.google.com.tr http://www.memurlar.net

8) Kullanım alanı olmamakla birlikte dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş sözcüklerdeki uzun sesli harfi
belirtmek için “uzun harften sonra” konur:
a:ile ceva:hir di:nen ha:kim i:cat ka:tip numu:ne şa:ir

14
MEHMET SOYTÜRK
İki Nokta (:) İşareti ile İlgili Önemli Uyarılar:

1. Zamanı belirtmek için saat ve dakika arasına konulan iki nokta (:) işaretinin kullanımı terk edilmiştir.
Türkçede, saat ve dakika arasında nokta (.) işareti konur.

Sabah 15:00 sularında köye varmışlar. (yanlış) Sabah 15.00 sularında köye varmışlar. (doğru)

2. İki noktadan sonra sıralanan örnekler özel isim değilse küçük harfle; cümle ise her zaman büyük harfle başlar.

Çarşıdan birçok meyve almıştı: elma, üzüm, muz, çilek…

(Cümledeki örneklerin ilk sözcüğü özel isim olmadığı için iki noktadan sonra küçük harfle başlanmıştır.)

Toplantıya kimler gelmemişti ki: Ali, Furkan, Betül, Tuba…

(Yukarıdaki cümlede iki nokta işaretinden sonra gelen örneklerden ilki özel isim olduğu için sözcük büyük harfl e
başlamıştır.)

Babasının yanına koşarak ona şunu söyledi: Seni her zamankinden daha çok seveceğim.

(İki nokta işaretinden sonra gelen kısım bir cümle olduğundan büyük harfle başlamıştır.)

15
MEHMET SOYTÜRK
ÜÇ NOKTA ( … )

1) Herhangi bir sebeple tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur:

Ummadığımız anda karşımıza çıkan deniz… Ah o eski günlerim bir geri gelse…

Önümüzde uçsuz bucaksız Anadolu bozkırı… Yolumuzun sağ tarafında uçsuz bucaksız bozkırlar…

Okuduğum o kadar etkileyici bir eser ki… Onun için yaptıklarım bir bir aklıma geliyor da…

Önümüzde masmavi bir deniz… Bir anda karşımıza bir yabani hayvan sürüsü çıktığında…

Karşımızda bütün renkleriyle sonbahar… Muş Ovası uçsuz bucaksız güzelliğiyle önümüzde duruyordu ki …

UYARI: Üç nokta eksiltili cümlelerin sonuna konur. Eksiltili cümlelerden sonra gelen cümle büyük harfle başlar:

Önce kapı çaldı, sonra… Böyle bir haberle birlikte bayılmıştım.

2) Olaylar, nitelikler, isimler sıralandıktan sonra “buna benzer, bunun gibi, ve benzerleri” anlamını vermek için
kullanılır:

Hemen hemen herkesle konuştuk: işçilerle, memurlarla, öğrencilerle…

Kitaplığımda çok sayıda kaynak eser var: ansiklopediler, sözlükler, dergiler…

Kimi fiiller bir oluş bildirir: sararmak, büyümek, paslanmak…

Ne bulursa okurdu: gazete, dergi, roman…

Şiirlerinde birçok konuyu işledi: aşk, ayrılık, ölüm…

Okul çantasından birçok şey çıkardı: kitap, defter, cetvel…


O her alanda eser veren biriydi: roman, tiyatro, masal…
Bu yörede birçok meyve yetişir: elma, üzüm, portakal…
Toplantıya kimler katılmamıştı ki: Mustafa, Sabri, Mehmet…
Sözcük türlerini şöyle sıralayabiliriz: sıfat, zarf, zamir…
Edebiyat dünyasına adım atmadan önce birçok hikâye, deneme, şiir… yazmıştım.

3) Söz arasında söylenmeyen, söylenmek istenmeyen sözcüklerin yerine kullanılır:

Ben, … Hanım’ı tanımam, dedim. Bütün mahalle ona “… Ali” derdi.

Kılavuzu karga olanın burnu … çıkmaz. Hızlı koşan atın ... seyrek düşer. (atasözü)

Bir ağaçtan okluk da çıkar, b…luk da… Yıllarca … köyünde yaşadı. (Yıllarca Z… köyünde yaşadı.)

İftiralarını …’den öğrendim. Gizli tanık …’den bunları öğrenmişler.

4) Bir yazıda yapılan alıntılarda atlanan kısımları belirtmek için üç nokta kullanılır:

“… Romanın, edebiyat açısından önemi tartışılmaz. Ayrıca sanata yaptığı katkılardan bahsetmeye bile gerek yok.”

Nelson Mandela; “… en büyük zafer hiçbir zaman düşmemekte değil, her düştüğünde ayağa kalkmakta yatar.” der.

16
MEHMET SOYTÜRK
Üç Nokta (…) işareti ile İlgili Önemli Uyarılar:
1. Ünlem ve soru işaretinden sonra üç nokta işareti gelirse üç nokta işareti yerine iki nokta işareti konulmalıdır.
Türk Dil Kurumu iki nokta işaretini yeterli saymaktadır.

— Koca Ali... Koca Ali, be!... (yanlış)


— Koca Ali... Koca Ali, be!.. (doğru)
Gök ekini biçer gibi!... Başaklar daha dolmadan. (yanlış)
Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. (doğru)
Nasıl da akşam oldu?... Nasıl da yavrucaklar sustu?... (yanlış)
Nasıl da akşam oldu?.. Nasıl da yavrucaklar sustu?.. (doğru)

2. Üç nokta yerine dört ve daha fazla nokta kesinlikle kullanılmaz.


Okula kimler gelmemişti ki: Ahmet, Osman, Ömer.... (yanlış)
Okula kimler gelmemişti ki: Ahmet, Osman, Ömer.................. (yanlış)
Okula kimler gelmemişti ki: Ahmet, Osman, Ömer... (doğru)

SORU İŞARETİ ( ? )

1) Soru anlamı içeren cümle ya da sözcüklerden sonra kullanılır:

Niçin kaçıyorsun kendinden? Hangi kitabı okuyorsun?

Arabanızı nereye park ediyorsunuz? Hangi elbiseyi beğendiniz?

Bana karşı neden önyargılısın? Benimle alış verişe kim gelecek?

Okulunuzda öğretmen açığı var mı? Kim bu soruyu çözmek ister?

Soruları cevapladınız mı? Yeni aldığım elbiseyi nasıl buldun?

Nasıl bir kitap aramıştınız? Niçin bülbül yaslı bakışır dağlar?

Evimizi, eşyalarımızı nasıl buldunuz? Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?

UYARI: Soru bildiren sıralı cümlelerde soru işareti en sona konur.

Niçin yaptı, nasıl yaptı bunu bana? Bunları ona öğretmeni mi, arkadaşı mı söylemiş?

Siz mi konuşacaksınız, ben mi konuşacağım? Ödevimizi bugün mü vereceğiz, yarın mı vereceğiz?

UYARI: İçinde soru sözcüğü veya soru edatı olmadığı halde cümleye soru anlamı katan sözlerden sonra da soru
işareti konulur.

— İsminiz? Azmi’nin çenesi kilitlendi; yüzü kıpkırmızı kesildi.


— Hasan. — Sonra?
— Yaşınız? — Sonrası yok, para bitti!
— 25 Azmi’nin gözüne sanki bir siyah perde indi.

17
MEHMET SOYTÜRK
UYARI: İçinde soru sözcüğü veya soru edatı olduğu halde soru anlamı taşımayan cümlelere soru işareti konulmaz.
Memleketten döndü mü bana haber verin. Nasıl uygun görürseniz o şekilde yaparız efendim.
Sana neden bu kadar sinirlendiğini anlamıyorum.

2) Sözde soru cümlelerinin, yani soru anlamı taşıyan ancak cevap gerektirmeyen, cevabı kendi içinde gizli
olan cümlelerin sonuna da soru işareti konur.

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

Konuşan sadece ben miyim?

Kim istemez ki huzurlu bir yaşamı?

Bundan daha güzel bir haber mi olur?

Gerçekten soruları soran da soruların karşılıklarını veren de kendimiz değil miyiz?

3) Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen, doğruluğundan şüphe duyulan bilgileri (tarih, yer vb.) belirtmek için
parantez içinde soru işareti kullanılır:

Büyük düşünür Yunus Emre (? - ?), insan gerçeğini yansıtan şiirleriyle tanınır.

Hoca Dehhani (? - ?) Divan edebiyatının ilk şairidir.

Bu satırlar Aristo’nun Poetika MÖ 344 (?) adlı eserinden alınmıştır.

1496 (?) yılında doğan Fuzuli, edebiyatımızın en lirik şairidir.

Nasrettin Hoca (? - 1284) Sivrihisar’da doğmuş, Akşehir’de ölmüştür.

Karacaoğlan’ın Güneydoğu Anadolu’da (?) yaşadığı söylenilir.


Samsun’dan İstanbul’a uçakla iki saatte (?) varmış.
Aslı dün iki kitap (?) bitirmiş.

UYARI: Soru işareti, soru anlamı içeren başlıklardan sonra da kullanılır.

Soru İşareti (?) ile İlgili Önemli Uyarılar:


1. Soru anlamı taşıyan sıralı cümlelerde soru işareti cümlenin sonuna konur. Önceki cümlelerde soru işareti (?)
yerine virgül işareti (,) konulur.
İhsan mı çalışmadı, öğretmen mi düşük not verdi, yanlışlık mı oldu?
Ali okula geldi mi, gelmedi mi?
Üsküdar’dan mı, Hisar’dan mı, Kavaklardan mı? (Yahya Kemal Beyatlı)
Hasan geçen yaz evini mi, arabasını mı boyadı?
Her gün yanıma uğrar mısın; halimi, hatırımı sorar mısın?
2. Soru anlamı taşıyan fakat cevap gerektirmeyen cümlelerin sonuna da soru işareti (?) konur. Bu tür cümlelerin
cevabı kendi içinde gizlidir. Bunlara “sözde soru cümlesi” de denir.
Ali’den daha çalışkan öğrenci mi olur? (“olmaz” anlamında / sözde soru cümlesi)
Bu havada bahçede top mu oynanılır? (“oynanmaz” anlamında / sözde soru cümlesi)
Bu yetimlere benden başka kim bakabilecek ki? (kimse bakamayacak anlamında / sözde soru cümlesi)
Hasan’ı hiç sevmez olur muyum? (“severim” anlamında / sözde soru cümlesi)
Böyle sahnelere yürek mi dayanır? (“dayanmaz” anlamında / sözde soru cümlesi)

18
MEHMET SOYTÜRK
3. “mı/mi” eki temel cümlede zarf tümleci görevinde kullanıldığı zaman cümlenin sonuna soru işareti (?)
konmaz.
Sabah erken bize geldi mi yürüyüşe çıkarız. (“Gelince” anlamını verdiği için zarftır.)
Ders çalışmaya başladı mı dünyayla ilişkisini keser. (“Başlayınca” anlamını verdiği için zarftır.)
Her ayın sonu geldi mi şehre maaşını almaya giderdi. (“Geldiğinde” anlamında olduğu için zarftır.)
4. İçerisinde soru sözcükleri (soru zamiri, soru sıfatı, soru zarfı) ve soru eki (“mi” soru edatı) bulunan cümlelerde
soru anlamı yoksa cümlenin sonuna soru işareti konmaz.

Niçin bu kadar mecalsiz düştüğümü anlayamadım. Bizi kim arayıp sorarsa biz de onları arayıp sorarız.

Yolu bu civarlara düştü mü mutlaka bize haber verir. Kaç kişi toplantıya katılmıştı, bir türlü hatırlayamadım.

Nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak çevreyi.

5. Birden çok yargı taşıyan cümlelerde cümlenin sonuna gelecek olan noktalama işareti temel cümleye göre
konur. Yani soru ögesi yan cümlecikte bulunan bileşik cümlelerde soru işareti kullanılmaz.

Neden bana öyle bakıyorsun, dedi.

(Yukarıdaki örnekte yan yargı soru anlamı taşımasına rağmen temel cümle soru anlamı taşımadığı için cümlenin
sonuna soru işareti değil nokta konmuştur.)

Akşam yemeğinde ne var, bilmiyorum.

Bana, niçin gelmediğimi sordu.

ÜNLEM İŞARETİ ( ! )

1) Sevinç, korku, acıma, heyecan, şaşkınlık, kızgınlık gibi duyguları bildiren sözcüklerden ya da cümlelerden
sonra kullanılır. Bu sözlerin olduğu yerler vurgulanarak okunur:

Oh! Sonunda geniş ve güzel bir ev bulabildik. Hey, buraya baksana!

Yeter! Beni anlamıyorsunuz. Öf, nereden çıktı bu şimdi!

Eyvah! Yine sokakta kavga çıktı galiba. Her şey bitmiştir artık!

Aaa, yeter artık! Kazanmışım, anne kazanmışım!

Böyle yardım olmaz olsun! Tüh, sınavı geçememişim!

Burası ne kadar da güzel! Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı.

Hava ne kadar da sıcak! Aşk olsun!

Eyvah, Ali kalp krizi geçiriyor! Hay Allah, sizi çıkaramadım!

Bravo, çok güzel koştun! Eh, bu sınavı da geçtim!

Aman Allah’ım bu ne mutluluk! Yaşasın, babam gelmiş, babam!

Ah, baş ağrım yine tuttu! Hayret, ne çabuk büyümüş!

Eee! Yeter artık. Dikkat et, önüne araba çıkabilir!

Eyvah! Ben böyle olacağını biliyordum. Ah! Bu manzara da yürekler parçalıyor.

19
MEHMET SOYTÜRK
2) Seslenme, hitap, uyarı ve emir bildiren sözcüklerden hemen sonra ya da cümlenin sonunda kullanılır:

Ey bu vatan için toprağa düşmüş asker! Ey arkadaşlar! Bir gün sizde beni anlayacaksınız.

Ayşe! Odanda mısın? Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!

Sakın, sakın ha! Yaklaşmayın yanıma! Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

3) Küçümseme, alay, güvensizlik, yerme anlamı katmak için ayraç (parantez) içinde kullanılır:

Ne kibar (!) biri olduğu her halinden anlaşılıyordu.

Bütün gün çalıştığı yazılısından (!) çok yüksek not beklediğini söylüyor (!)

Senin bu şiirlerin (!) eminim, edebiyat dünyasında olay yaratacaktır.

Çok çalışkan (!) bir öğrencidir, başarılı olduğu sınav olmamıştır.

Bu ressam ne güzel (!) resimler yaparmış.

Bu muhteşem (!) romanınız kitap satış listelerini alt üst edecektir.

Onun gibi zekiler şair (!) olabilirmiş.


İsteseymiş seçkin bir sanatkâr (!) olabilirmiş.
Ahmet, zeki (!) olduğunu her yerde haykırıyor.
Bir saat emek verdiği dersten yüksek not bekliyor (!)
Köyde onun ne kadar akıllı (!) olduğunu bilmeyen yoktur.
Bu okul süper yönetiliyor; musluklar dışında okulda her şey akıyor (!)
Eh bu hızla gidersek okula belki yarın sabah varırız (!)
İyi bir esnaf olduğu beşinci iflasından sonra anlaşıldı (!)
İsteseymiş bu kitabı bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş.
Adam, akıllı (!) olduğunu söylüyor.
UYARI: Ünlem işareti, seslenme ve hitap sözlerinden hemen sonra konulabileceği gibi cümlenin sonuna da
konulabilir. Her iki kullanım da doğru kabul edilmektedir.
Eyvah! Ne yer ne yâr kaldı. Saygıdeğer arkadaşlar, iyi ki geldiniz!
Eyvah, ne yer ne yâr kaldı! Saygıdeğer arkadaşlar! İyi ki geldiniz.
Arkadaş! Biz bu yolda türküler tuttururken… Sevgili Öğrencilerim! İyi ki varsınız.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken! Sevgili öğrencilerim, iyi ki varsınız!

UYARI: Ünlem işaretinden sonra üç nokta işareti (…) konulmaz, üç nokta yerine iki nokta kullanılır.
Nasıl da akşam oldu!... Nasıl da yavrucaklar sustu!... (yanlış)

Nasıl da akşam oldu!.. Nasıl da yavrucaklar sustu!.. (doğru)

UYARI: Ünlem işareti, yazı başlıklarından sonra da kullanılabilir.

20
MEHMET SOYTÜRK
KESME İŞARETİ ( ’ )

1) Özel isimlere gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılır:

Uludağ’da kayak keyfi farklı oluyor. Edirne’den Van’a kadar her yeri gezdim.
Ali’nin Tarsus’a olan tutkusu büyüktür. Ali’nin kardeşi, Bolu’dan Ankara’ya tayin olmuş.
Konya’ya Mevlana’yı ziyarete gittik. Namık Kemal’in vatan şairi olduğunu biliriz.
Van Gölü’nde canavar varmış. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı Türk romanının dönüm noktasını oluşturur.

UYARI: Özel isimlere getirilen yapım ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz.

Ankaralı sanayicilerin toplantısı bu salonda yapılacak.

Malatyalı arkadaşım bana kayısı getirmiş.

UYARI: Özel isimden sonra yapım eki ve yapım ekinden sonra da çekim eki gelmişse, çekim ekini ayırmak için
kesme işareti kullanılmaz.

İzmirlileri yağışlı bir hafta sonu bekliyor.

Türkçülüğün ve İslamcılığın edebiyatımızda da yansımaları vardır tabii ki.

Türkçenin en güzel yanı sondan eklemeli bir dil oluşudur.

Romalılar bu topraklarda uzun yıllar hüküm sürmüştür.

UYARI: “-lar/-ler” çokluk eki sonuna geldiği özel isme gelse dahi kesme işaretiyle ayrılmaz.

Bu milletin Nazım Hikmetleri bitmez. Bu topraklar gelecekte de Yunuslar yetiştirecek.

Bu vatan nice Koca Sinanlar yetiştirir. Öğretmen Aliler ayağa kalksın, dedi.

UYARI: “-lar/-ler” çokluk eki “-gıl/-gil” yapım eki yerine kullanılmışsa da kesme işaretiyle ayrılmaz.

Akşam Aliler bize gelecek. Bizi Ömerler yemeğe götürecek.

Ahmetler bu yaz Bodrum’a gidecek.

UYARI: Aşağıdaki durumlarda da “-lar/-ler” çokluk eki kesme işaretiyle ayrılmaz.

Türk resmi Toroslarda aranmalı. Bir yıl boyunca Avrupalarda gezindi durdu.

Almanlar, teknolojide sağlamlığı önemser.

2) Kısaltmalar ek aldıklarında kesme işareti kullanılır. Ekler, kısaltmanın okunuşuna göre getirilir:

TRT’nin yarışmasında benim eser birinci olmuştu. Başbakan ABD’ye Ortadoğu hakkında bilgi vermeye gitti.
TDK’nin saygınlığına gölge düşürmemek gerekir. FB’li taraftarlar sonuçtan oldukça mutlu.
Bu akşam TV’de güzel bir film var. THY’nin uçuş filosu gittikçe genişliyor.
TÜSİAD’ın yeni başkanı toplantı düzenledi. BM’de bu konuyla alakalı birçok etkinlik yapılacak.
YÖK’ten yeni bir açıklama yapıldı. ABD’de bu yıl çok fazla denetim yapılacak.
TBMM’nin bu yıl başkanı değişecekmiş. RTÜK’ten birçok yayıncı kuruluşa ceza yağdı.
NATO’nun yeni açıklaması tartışılıyor.
21
MEHMET SOYTÜRK
3) Tarih ve saat bildiren sayılardan sonra gelen ekleri ve her türlü rakamlardan sonra gelen ekleri ayırmada
kullanılır:

Ahmet’le 18.15’te buluşacağız. Öğretmenimiz bizden 625’in karekökünü bulmamızı istedi.

1974’te Tarsus’ta doğdum. 8’inci maddenin 3’üncü fıkrası 1972’nin 18’inde kabul edildi.

1923’ten beri cumhuriyetle yönetiliyoruz. 2’nci katın 8’inci dairesinde oturuyorlar.

2000’li yıllar geçiş dönemidir. Ali 9’uncu; Mustafa 11’inci sınıfta okuyor.

UYARI: Belirli bir tarih bildirdiğinde ay ve gün adlarına gelen ekler kesme işareti ile ayrılır. Ay ve gün isimleri
kesin bir tarih bildirmediğinde, gelen ekler kesme işareti ile ayrılmaz:
08 Ocak 2014’te Afyonkarahisar Korel Otelde “Kişisel Gelişim Seminerleri” düzenlenecektir.
İnsanlar tatile genellikle hazirandan sonra çıkarlar.
4) Seslerin vezin (ölçü) dolayısıyla şiirde ve konuşma sırasında düştüğünü göstermek için kullanılır:

Bir ok attım karlı dağın ardına Karac’oğlan der ki ismim öğerler Güzelliğin on par’etmez
Düştü m’ola sevdiğimin yurduna Ağı oldu yediğimiz şekerler Bu bendeki aşk olmasa
İl yanmazken ben yanarım derdine Güzel sever diye isnat ederler Âşık Veysel
Engel aramızı açtı n’eyleyim Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var
Karacaoğlan Karacaoğlan

5) Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur:

Ali Bey’e Betül Hanım’ı Talat Paşa’ya İsmail Efendi’nin

6) Bir ek veya harften sonra gelen ekleri ayırmak için konur:


Bunu a’dan z’ye kadar yanlış yapmışsın. Dilimizde -lık’la yapılmış sözcükler çokça yer alır.
Dün sınavda taşkın’ın kökünü yanlış belirledim. “Saklambaç” sözcüğünde n’nin m’ye dönüştüğünü görüyoruz.

Kesme İşareti (’) ile İlgili Uyarılar:

1. Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz.
Türk Tarih Kurumunun, Türk Dil Kurumundan, Türk Patent Enstitüsüne, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına,
Tarih Bölümü Başkanlığına, Bakanlar Kurulunun, İstişare Kurulundan, Yargıtay Genel Kurulundan, Mavi Köşe
Bakkaliyesinden, Tarsus Anadolu Lisesi Müdürlüğüne, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığına, Hacettepe
Üniversitesi Rektörlüğüne, Yürütme Kuruluna Başbakanlığa, Hukuk Genel Kurulundan…

Türkiye Büyük Millet Meclisine Milli Eğitim Bakanlığına Sosyal Sigortalar Kurumu Müdürlüğüne

2. Belli bir kanun, tüzük, yönetmelik kastedildiğinde büyük harfle yazılan kanun, tüzük, yönetmelik sözlerinin ek
alması durumunda kesme işareti konur.
Bu Kanun’un 23. Maddesinin f bendi...
Yukarıdaki yazıda zikredilen Yönetmelik’in 8’nci maddesine göre...

22
MEHMET SOYTÜRK
3. Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz.
Türkçe, Türkçenin, Türkçü, Türkçülük, Türklük, Türklüğün, Türklerden, Türkleşmek, Türkleşmekten, Müsl ümanl ık,
Müslümanlıktan, İslamcı, Hristiyanlık, Hristiyanlıktan, Yahudilik, Yahudilikten, Amerikalı, Avrupalı, Avrupalılaşmak,
Aydınlı, Vanlım, Manisalı, İstanbullu, Ankaralı, Mustafalar, Fatihler, Aligil, Mehmetler, Reşat Nuri l er, İsve çli de n,
Atatürkçülükten, Atatürkçülüğün vb.

4. Özel adlar yerine kullanılan “o” zamiri cümlede kesinlikle büyük harfle yazılmaz ve ondan sonra gelen ekler
de kesme işaretiyle ayrılmaz.
Kurtuluş Savaşı’nda O’nun etkisini hiç kimse inkâr edemez. (yanlış)
Kurtuluş Savaşı’nda onun etkisini hiç kimse inkâr edemez. (doğru)
Bu noktaya gelmemizde O’nun etkisi büyüktür. (yanlış)
Bu noktaya gelmemizde onun etkisi büyüktür. (doğru)

5. Noktalama işaretlerinin çoğundan sonra bir harf boşluğu kadar (bir karakter) ara verilir. Kesme işareti ise ait
olduğu kelimenin sağına bitişik yazılır. Kesme işaretiyle ondan sonra gelen ek arasında boşluk bırakılmaz.
Ali’den her şeyi öğrenmişti olayla ilgili.
Ankara’nın bir gün taşı toprağı altın olacak.
6. Özel adlar için parantez içinde bir açıklama yapılırsa kesme işareti parantez işaretinden (yay ayraçtan) önce
konur.
Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)’nun (yanlış)
Yakup Kadri’nin (Karaosmanoğlu) (doğru)
7. Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğu zaman ekten önce kesme işareti konur.
Hisar’dan, Boğaz’dan…
8. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adlarına gelen eklerini ayırmak için konur. Belirli bir tarih bildirmiyorsa ek
ayrılmadığı için oraya kesme işareti konulmaz.
Okullar 18 Eylül’de açılacak bu yıl. (tarih belirli)
25 Eylül 2014 Salı’nın ilk saatlerinde de toplantı yapılacak. (tarih belirli)
Önümüzdeki haziranda birlikte geziye çıkacağız. (tarih belirli değil)
9. Akım, çağ ve dönem adlarından sonra gelen ekler kesmeyle ayrılmaz.
Yeni Çağın, Yükselme Döneminin, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatına
10. Sonunda nokta işareti yer alan kısaltmalar ile üslü kısaltma ve rakamlar kesme işaretiyle ayrılmaz. Bu tür
kısaltmalardaki ekler, noktadan ve üs işaretinden sonra kelime ve üs işaretinin okunuşuna göre yazılır.
vb.leri (ve benzerleri), m²ye (metre kareye), cm³e (santimetre küpe), 8 5ten (sekiz üssü beşten), Alm.dan
(Almanya’dan), İng.yi (İngiltere’yi), mad.si (maddesi)…
11. Satır sonuna denk gelen özel isimlerden sonra gelen çekim eklerini ayırmak için kullanılır. Buraya ayrıca kısa
çizgi (-) işareti konmaz.
......................................................................................................................................................................... Ankara’
nın
12. Ek getirildiğinde “Avrupa Birliği” kesme işareti ile kullanılır.

Avrupa Birliği’ne üye ülkeler... (kaynak Türk Dil Kurumu/tdk.gov.tr)

23
MEHMET SOYTÜRK
13. Sonunda III. tekil kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışındaki bir iyelik eki getirildiğinde kesme işareti
konmaz.
Muş Ovamızın güzelliği Hoşap Kalemizin ihtişamlığı Gökçeadamızdaki kuşlar
Boğaz Köprümüzün güzelliği Amik Ovamızın bitki örtüsü Kuşadamızdaki liman

Bu kuralı uyguladığımızda bir iyelik ekiyle biten belirtisiz ad tamlaması yapısındaki özel adlara çekim ekleri
getirdiğimizde kesme işaretiyle ayırmalıyız.
Osmanlı Devleti’nin Kurtuluş Savaşı’nı vb. verilen örneklerdeki III. teklik iyelik eki tamlanan üzerinde kalıyor,
devamında gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılıyor. Bu uygulamadan III. teklik iyelik ekinin özel ismi
oluşturan belirtisiz tamlamanın bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. (Kurtuluş Savaşı, Tanzimat Döne mi, Osmanl ı
Devleti vb.)

Ancak III. teklik iyelik ekinin öteki şahısları söz konusu olduğunda yazım kılavuzlarında şöyle bir uyarı var: Sonunda
III. teklik kişi iyelik eki olan özel ada, bu ek dışında başka bir iyelik eki getirildiğinde kesme işareti konmaz: Boğaz
Köprümüzün güzelliği, Amik Ovamızın bitki örtüsü, Kuşadamızdaki liman vb. (Yazım Kılavuzu, 2012, 39. s.). Bu
uyarıya göre yukarıda verdiğimiz örnekler Çanakkale Boğazımızda, Osmanlı Devletimizin, Kurtuluş Savaşınıza,
Süleymaniye Camimizin biçiminde yazılması gerekir. Yalnız TDK verdiği örneklerde gelen ek yüzünden tamlananın
aslında var olan III. teklik kişi eklerinin düştüğünü görmekteyiz. Haklı olarak bu durum kafaları karıştırıyor. (Boğaz
Köprüsü-Boğaz Köprümüzün güzelliği, Amik Ovası-Amik Ovamızın bitki örtüsü, Kuşadası-Kuşadamızdaki liman vb.)
TDK keşke bu örnekleri şu şekilde verseydi: Boğaz Köprümüzün, Kurban Bayramınızı, Kurtuluş Savaşımızın vb.
şeklinde.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kesme işaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A) 1915 Köprüsü, Çanakkale’mize büyük bir hareketlilik kazandıracak gibi görünüyor.
B) Bu konu Nazım Hikmet Sempozyumunun Birinci Oturumunda detaylı bir şekilde ele alındı.
C) Ferhunde Abla’mdan gelen son mektubu ailecek büyük üzüntü içinde okuduk.
D) 12 Mart’ta İstiklal Marşımızın kabulü ile ilgili kutlama ve anmalar yapılacak.
E) İstanbul Üniversitesinden 1983’te mezun olmuş.

TIRNAK İŞARETİ ( “…“ )

1) Cümle içinde başkasından olduğu gibi alınan söz ya da cümleleri aktarmak için iki noktadan sonra kullanılır:

Çok hoşuma giden bir söz var: “Dal rüzgârı affetse de kırılmıştır.”

Sokrates: “Ticaret insanı ahlaksızlaştırıyor.” diyerek insanın hırsına dikkat çekmiştir.

Cervantes’in ünlü bir sözü vardır: “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” diye.

Yaşar Kemal: “Çukurova benim gençliğimdir.” demiş.


Voltaire: “Her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur.” diyor.
Ünlü yazar Tolstoy: “Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.” demiş.
Öğretmenimiz: “Sınava geç kalmayın.” dedi

Şoför: “Bu durakta inecek var mı?” diye sordu.

24
MEHMET SOYTÜRK
2) Önemsenen, vurgulanmak istenen ya da özellikle belirtilmek istenen bir terim veya sözcük tırnak içine alınır:

Fantastik edebiyat, soyut “gerçeklik”leri anlatma yoludur bence.

“-dir” ek eylemi isim soylu sözcüklere “geniş zaman” anlamı katar.

Kimse “özveri”nin nasıl olacağını bana anlatmaya kalkmasın.

Onun şiirlerinde “musiki” her şeyden önce gelir.

Toplantıda tartışılan en önemli mesele “yozlaşma” konusuydu.

Fiillerde karşımıza en çok çıkan “kip” kavramıdır.


Sınavlarda en çok “Noktalama İşaretleri” konusunda zorlanıyorum.
Divan edebiyatında “hamse” sahibi olmak herkese nasip olmamıştır.
3) Yazı içinde geçen sanat yapıtlarının ve kitapların isimleri tırnak içinde gösterilir:

Yahya Kemal’in bazı şiirleri “Kendi Gök Kubbemiz” adı altında çıktı.

Yakup Kadri “Kiralık Konak” romanında toplumumuzun geçirdiği evreleri anlatır.

Yazarın “Mai ve Siyah”ı aslında Edebiyatıcedide Dönemindeki sürtüşmeleri yansıtır.

Tarık Buğra “Küçük Ağa”da Kurtuluş Savaşı’nı işler.

Türk edebiyatının en çok okunan eseri “Çalıkuşu” romanıdır.

Yazarın “Sergüzeşt” adlı bir romanı vardır.

Defterimize “İstanbul’u Dinliyorum” adlı şiiri yazdık.

4) Yazınsal metinlerde karşılıklı konuşmalar tırnak işareti içinde verilebilir. Bu kullanımda konuşma çizgisine
gerek kalmaz:

“Dün neredeydiniz?”

“Kadıköy Meydanı’nda”

5) Aldığı ekle bir başka sözcük ile karıştırılabilecek olan sözcük kök ya da gövdelerinden sonra kullanılır. Anlam
karışıklığına yol açabilecek sözcüklerin ayrımında kullanılır:

O hâlâ “bilgi”nin önemini anlamamış. (bilgi) “Sorun”un çözümü için bir araya geldik. (sorun)

O hâlâ “bilgin”in önemini anlayamamış. (bilgin) “Soru”nun çözümü için bir araya geldik. (soru)

Eskiden “Kadı”nın önemi çok büyüktü. “Tava”nın rengi neden böyle olmuş?

Eskiden “Kadın”ın önemi çok büyüktü. “Tavan”ın rengi neden böyle olmuş?

“Bilgi”nin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak gerekir.

Örnek Soru: (2018 TYT, 19. Soru)

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kesme işaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Pamukkale travertenleri, Denizli’mizin önde gelen turistik değerlerindendir.
B) Bu yasa tasarısı Bakanlar Kurulu’nda uzun uzun tartışıldı.
C) Ferhunde Hanım’dan gelen son mektubu ailecek sevinç içinde okuduk.
D) Üniversitemizde tek ders sınavlarının 30 Haziran’da yapılacağı açıklandı.
E) TDK’nin bir görevi de geçmişte yazılmış eserleri günümüze kazandırmaktır.

Cevap: B

25
MEHMET SOYTÜRK
Tırnak İşareti ile İlgili Önemli Uyarılar:

1. Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan noktalama işareti (nokta, soru işareti, ünlem, üç nokta vb.) tırnak
içinde kalır ve tırnak’ın dışını etkilemez. Tırnak işaretinden sonra gelen “dedi, demiş, diyor vb. sözcükler” küçük
harfle başlar.

Ali: “Babamı çok seviyorum.” Dedi. (yanlış) Şair: “Niçin bülbül yaslı bakışır dağlar” Demiş. (yanlış)

Ali: “Babamı çok seviyorum”. dedi. (yanlış) Şair: “Niçin bülbül yaslı bakışır dağlar”? demiş. (yanlış)

Ali: “Babamı çok seviyorum.” dedi. (doğru) Şair: “Niçin bülbül yaslı bakışır dağlar?” demiş. (doğru)

Yahya Kemal: “İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” Diyorlar. (yanlış)
Yahya Kemal: “İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur”! diyorlar. (yanlış)
Yahya Kemal: “İzmir üzerine dünyada bir şehir daha yoktur!” diyorlar. (doğru)

2. Bir söz tırnak içine alındığında sonrasında bir ek geldiğinde ayrıca kesme işareti (’) kullanılmaz. Tırnak
işaretinden sonra boşluk bırakılmaz.
Yahya Kemal Beyatlı’nın ünlü şiiri olan “Sessiz Gemi”’sini bir kez okumalıyız. (yanlış)
Yahya Kemal Beyatlı’nın ünlü şiiri olan “Sessiz Gemi”sini bir kez okumalıyız. (doğru)
Attila İlhan’ın “Üçüncü Şahsın Şiiri”ni bilmeyen yoktur.

Yazar, “Karabibik”te bir Anadolu köyünü anlatır.

3. Cümle içerisinde geçen ve özel olarak belirtilmek istenen sözler, kitap ve dergi adları ile başlıkları tırnak içine
alınmaksızın eğik yazıyla (italik) dizilerek de gösterilebilir.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur eseri beni çok etkilemişti.
Admin Türkçede Yönetici olarak adlandırılır.
Tanzimat ile birlikte ilk tiyatro örneğimiz Şair Evlenmesi kaleme alınır.
Höyük sözü Anadolu’da tepe olarak geçer.
Yahya Kemal Beyatlı’nın Aziz İstanbul eserinde kendimi buldum.
4. Karşılıklı konuşmalarda uzun çizgi yerine konur.
O, herkesin içinden arkadaşına: “Seninle sonra görüşürüz.” diye bağırmış. Arkadaşı da dönüp: “Görüşürüz.” demiş.
5. Tırnak içerisindeki sözler içinde yeniden tırnak işareti kullanılması gerekirse tek tırnak işareti kullanılır.
Arkadaşının gözlerinin içine bakarak “Niçin öğretmenimiz ‘beyit’ sözcüğünü anlatmadı.” deyip merak içinde
kalmıştı.
Öğretmen sınıfta öğrenciye “Niçin bu sanatçının ‘Han Duvarları’ şiirini okumadınız?” diyerek dikkatleri oraya
çekmeye çalışıyordu.
6) Tırnak içine alınan sözler cümle niteliği taşıyorsa büyük harfle başlanır ve tırnak kapatılmadan cümlenin
sonuna uygun noktalama işareti konur. Ayrıca bu durumda “iki nokta” tırnaktan önce konur.

Yalvaran bir sesle: “Ne olur sigarayı bırak!” demişti.

26
MEHMET SOYTÜRK
TEK TIRMAK ( ‘ )

1) Bir alıntının içinde başka bir alıntı varsa, ikincinin başına ve sonuna tek tırnak konur:

Edebiyat öğretmeni “Şiirler içinde ‘Han Duvarları’ gibisi var mı?” dedi.

Cemal Süreya: “Sürrealistlerin ‘Şiir karşı çıkma sanatıdır.’ sözüne katılıyorum.” der.

Çocuklarına: “Emeğinizi hiçbir şeyden, hele ‘sevdiklerinizden’ esirgemeyin.” derdi.

Hasan: “Yolda Yücel’i gördüm, ‘Yarın sizin sınıfla maç yapalım.’ dedi.”

İsmail Bey “Şairler içinde ‘Fuzuli’ başkadır.” deyip saatlerce Fuzuli’nin edebi şahsiyeti ve eserlerinden bahsetti.
“Atatürk henüz ‘Gazi Mustafa Kemal Paşa’ idi. Benden ona dair bir kitap için ön söz istemişlerdi.” (Falih Rıfkı Atay)
Teknik direktör “Kimse geriye çekilmesin, hedefiniz sürekli ‘gol atmak’ olsun.” deyip takımını ateşlemeye
çalışıyordu.
Türkçe öğretmeni “Noktalama işaretlerini işlerken sürekli ‘tek tırnak işareti’ne dikkat edin.” deyip herkese konuyu
kavratmaya çalışıyordu.
2) Tek tırnak bir de dil yazılarında örnek olarak verilen sözcüklerin anlamlarını göstermek için kullanılır:
Göktürk Anıtlarında geçen bodun ‘millet’, ‘kavim’, sab ‘söz’, tüketi ‘tamamen’ gibi sözcükler artık
kullanılmamaktadır.

KISA ÇİZGİ ( - )

1) Satır sonuna sığmayan sözcükler hecelenirken satır sonuna konur:

………………………………………………………….………………………………………………………………………………………………………………. bu-
raya hiç gelmediğini söyledi.

………………………………………………………………………..………………………………………………………………..……………. bu çocuklar yıl-


lardan beri hazırlanıyorlar.

UYARI: Özel isimlerden sonra gelen ekler satır sonuna sığmadığında kısa çizgi kullanılmadan yalnız kesme işareti (‘)
kullanılır; bu durumda kısa çizgiye gerek yoktur.

……………………………………………………..……………………………………………………….……………………………………………..…… Türkiye’
nin stratejik konumu çok önemlidir.

………………………………………………………………………….…………………………………………………………………………...… Tevfik Fikret’


ten beri gelen bir geleneğimiz var.

UYARI: Satır sonuna sığmayan bileşik sözcüğü bölmek gerektiğinde bileşiği oluşturan sözcükler ayrılamaz; bi l eşik
sözcük tek sözcük olarak düşünülür, hece bitiminden ayrılır.

…………………………………………………………..………………………………..……………………………………………..…………………………… Ke-
pezaltı durağında buluşalım.

………………………………………………………………………..…………………………………………………………..……..………………………… asla-
nağzı çok güzel bir çiçektir.

…………………………………………………………………….………………………………………………………………..……………….……………… Balı-
kesir oldukça güzel bir şehirdir.

………………………………………………………………………..……..……………………..………..…………………….…………….………………… hanı-
meli çiçeği bizim bahçede bol miktarda bulunmaktadır.
27
MEHMET SOYTÜRK
UYARI: “de” ve “ki” bağlacı ile “mi” soru ekinden önceki sözcük satır sonunda kalıyor da bu ek ve bağlaçlar alt
satıra iniyorlarsa araya (satır sonuna) kısa çizgi konmaz:

................................................................................................................................................................. önünde kitap


da yoktu .................................................................................................................... ....................................... gördüm
ki söylüyorum ............................................................................................................... .................................. geçen yıl
mı kazanmış?

UYARI: Sözcükler satır sonunda ve başında bir tek harf kalacak şekilde bölünmez. Aşağıdaki gibi kullanımlar
yanlıştır:
................................................................................................................................................................................... a-
rabayla ...................................................................................................................................................................... u-
çurtmamızın ........................................................................................................................................................ cami -
i ............................................................................................................................................................................ niha-
î ......................................................................................

Doğruları şöyle olacaktır:


................................................................................................................................................................................ ara-
bayla ....................................................................................................................... ............................................ uçurt-
mamızın ........................................................................................................................................ ............................ca-
mii ............................................................................................................................................................................ ni -
haî ...................................................................................

2) Bir olayın başlangıç ve bitiş tarihlerini gösteren tarihleri arasına konur.

2015-2016 eğitim-öğretim yılı bu yıl biraz gecikmeli başlayacak.


1914-1918 yıllarında meydana gelen I. Dünya Savaşı bizim aleyhimize sonuçlandı.
1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları ile Osmanlı kendi ana topraklarına döner.
1618-1648 yıllarındaki Otuz Yıl Savaşları tarihte iç savaş nitelikli savaşlar arasında değerlendirilir.

Sevetifünun devri 1896-1901 yılları arasında etkisini göstermiştir.

3) Aralarında ilişki bulunan iki sözcük veya iki tarih arasında kullanılır, genelde birbiriyle ilgili kavramlar
arasında “-den, ve, ile” anlamlarını vermek üzere kullanılır:
Ankara-İstanbul arası yolculuk yapanlar otobüsten teker teker aşağı indi.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Türkiye-Yunanistan ilişkileri son zamanlarda düzelme eğiliminde.
Hint-Avrupa dil ailesi en gelişmiş dillerden biridir.
Türkçe, Ural-Altay dil ailesindendir.
Öğretmen bütün öğrencilerden Türkçe-İngilizce Sözlük almalarını istiyordu.
Galatasaray-Fenerbahçe mücadelesi hiç bu kadar çetin geçmemişti.
Okulumuzda dersler 08.00-15.30 saatleri arasında yapılmaktadır.

4) Dilbilgisinde kök ya da gövdeden sonra gelen ekleri ayırmak için kullanılır:

gör-ül-en-ler-in gel-miş-ler-di kır-gın-lık-lar-ımız-ı gel-ecek-ten yap-ıl-acak-tı insan-lık-tan çocuk-lar-dan

28
MEHMET SOYTÜRK
5) Cümle içindeki arasöz ya da ara cümlelerin başında ve sonunda kullanılır. Bu görevi virgül de üstlenebilir:

Aklımda o -biricik kızım- vardı hep.

Yıllar önce -yedi yıl kadar önce- bu kitapla ilgili notlar almıştım.

Bu sorular -nedendir bilmiyorum- bir türlü çözülemiyor.

Köyün en yaşlı kişisi -Nuri Amca- bu toplantıda söz almalıydı.

Köyümü -çocukluğumun bütün hatıralarını barındıran yeri- asla unutmam.


Babamı -hiç unutmam- akşam beni hep dizlerine alıp oynardı.
Ali -o da orada doktordu- olaya zamanında müdahale etmemişti.
Bu güzel paketi anneme -ilk öğretmenime- hazırladım.
6) Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır.
Ortaokul öğrencilerine bir türlü 40-15=25 işlemini öğretemedi.

7) Sıfırdan küçük değerleri göstermek için konur.

Arabalarımızı -34 °C derecede çalıştırmaya çalışıyorduk.

Alacağımız antifriz suyunun -40 °C derecede donmaması gerekir.

Kısa Çizgi işareti (-) ile İlgili Uyarılar:

 Cümle içinde sayı adlarının yinelenmesi sırasında araya kısa çizgi işareti konmaz.

Beş-on yıl sonra bu programlar olduğu gibi değişecek. (yanlış) Üç-beş çoluk çocukla bu işler yürümez. (yanlış)

Beş on yıl sonra bu programlar olduğu gibi değişecek. (doğru) Üç beş çoluk çocukla bu işler yürümez. (doğru)

UZUN ÇİZGİ ( ― )

1) Yazıda, satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir:

― Siz onu tanıyor musunuz? Baba:

― Hayır. – Verdiğim işlerin hepsini bitirdin mi?

― Peki, onu nasıl bulacağız? Oğul:

― Bilmiyorum. – Sadece bir kısmını bitirebildim.

UYARI: Tırnak içinde verilen konuşmalarda iki nokta kullanılır, uzun çizgi kullanılmaz.

İhtiyar adam: “Bu gece yolcuyum galiba.” dedi.

Neşet Ertaş eline sazını almadan önce seyirciye dönüp: “Ayıp olmazsa ceketimi çıkarabilir miyim? diye sorunca
büyük alkış koptu.

29
MEHMET SOYTÜRK
PARANTEZ (YAY AYRAÇ) (…)

1) Cümle içinde verilen ve cümle kuruluşunda görev almayan açıklamalar parantez içinde gösterilir:

Sivrice’deki bu şirin gölü (Hazar Gölü) görmeden mi gideceksin?

Milli şairimiz (Mehmet Akif Ersoy), halka yaptığı konuşmalarla milli mücadelede etkin bir rol oynamıştır.

İlk kitabımı yayımladığımda (1965) lise öğrencisiydim.

Batılı anlamdaki ilk yapıtlarımızı (Şair Evlenmesi, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat) yayınevimiz sadeleştirerek yayımlayacak.

2) Eşanlamlı sözcükler, eş değerdeki tarihler ve rakamlar parantez (yay ayraç) içinde gösterilir:

Edat (ilgeç) cümlede çeşitli anlam ilişkileri kurar.


Fiilimsi (eylemsi) fiillerle çok karıştırılır.
Bir yazının biçem (üslup) özellikleri, o yazının içeriği kadar önemlidir.
Bu şiirde benzetme (teşbih) sanatına yer verilmiş.
Cümle anlamında tek anlamadığım yer nesnel (objektif) kavramıydı.
Edebiyat (yazın) güzel sanatların en önemli dallarındandır.
Bacasız sanayi (turizm) sayesinde ülkemiz kalkınabilir.
Kasabaya ulaşmak için daha 5 km (5000 metre) gitmeleri gerekiyordu.
3) Bir kişiden söz ederken doğum ve ölüm tarihleri parantez içinde gösterilir:

Tevfik Fikret (1867-1915) Servetifünun edebiyatı şairidir.

Yunus Emre (1240-1320)’nin birçok şiiri günümüze ulaşmıştır.

Edebiyat tarihimizde iz bırakan Fazı Hüsnü Dağlarca (1914-2008) yılları arasında yaşamıştır.

4) Tiyatro eserlerinde konuşma dışında kalan hareketler parantez içinde gösterilir:

Necip:

― (Suat’a bakarak) Sen niçin buradasın?

Suat:

― (Mahcup bir edayla) Bilmem.

İhtiyar: (öfkeyle) Bahçemdeki çiçekleri kim kopardı, diye bağırdı.

Kadın: (sakin bir şekilde) Birkaç çocuğu kaçarken gördüm, dedi.

5) Alay, küçümseme anlamı katan ünlem ve soru işareti parantez içine alınır:

Yeni başkan çok akıllı (!) olduğunu her defasında söyleyip duruyor.
Ali kadar zeki (!) birisi ancak bu sorunu çözer.
Siyasetçilerimizin adaletli (!) olduklarına inancımız tamdır.
Onun aldığı isabetli (!) kararlar neticesinde buradayız.
Ayşe Hanım da pek bakımlıdır (!)
Sen bu çalışmayla (?) kazanacaksın, öyle mi?
Bu yaşta, bu zekâ (?)
30
MEHMET SOYTÜRK
6) Şüpheli bilgilerin sonuna konan soru işareti parantez içine alınır:

Karacaoğlan’ın Güneydoğu Anadolu’da (?) yaşadığı bilinir.


Tarsus Anadolu Lisesinden 1997 (?) yılında mezun olmuş.
Fuzuli’nin 1483 (?) yılında Kerbela’da doğduğu tahmin edilir.
7) Yabancı sözcüklerin okunuşu (telaffuzu) ayraç içinde gösterilir:

Moliere (Molyer) komedileriyle tanınmış bir sanatçıdır.

Voltaire (Volter) ünlü eserleriyle edebiyat dünyamıza damgasını vurmuştur.

Shakespeare (Şekspir) İngilizcenin en büyük şairi kabul edilir.

Balzac, (Balzak) köy kökenli bir ailenin çocuğudur.

Bacon (Beykın) İngiliz edebiyatında deneme türüyle ün yapmıştır.

Rousseau (Ruso) Fransız edebiyatında romantizmin önemli temsilcilerinden biridir.


İngiltere’de Lord Byron (Lord Bayron), Shelley (Şelli) ve Shakespeare (Şekspir) romantizmin kaynağı sayılırlar.

Guy de Maupassant (Güy dö Mopasan) 1850’de Fransa’da dünyaya gelen bir romancı ve öykü yazarı olarak bilinir.

8) Özdeyiş gibi alıntı cümlelerin sonunda söyleyenin ismi ayraç içinde yazılır.

“Bir milleti bağımsızlığa kavuşturan da köleliğe düşüren de eğitimdir.” (Atatürk)

9) Bir yazının maddelerini belirten sayı veya harflerden sonra kapama ayracı konur.

Sıfatlar temelde ikiye ayrılır: İstiare sanatı ikiye ayrılır: Tamlamalarda iki unsur yer alır:

I) Belirtme Sıfatları 1) Açık İstiare A) Tamlayan

II) Niteleme Sıfatları 2) Kapalı İstiare B) Tamlanan

10) Matematikte çeşitli işlem sırasını veya büyüklüklerini belirtmek için konur.

(5x5)+8=33 işlemin sonucudur.

11) Cümlenin yapısıyla doğrudan doğruya ilgisi olmayan açıklamalar parantez (yay ayraç) içine alınır.

Ali’nin o davranışları (İstemeden bu davranışlardan bahsedeceğim.) herkesin dikkatini çekiyordu.

Bu okulun öğrencilerini (Öğrenci demek öğrenciliği inkâr demektir.) hiçbir zaman unutmayacağım.

Parantez (Yay Ayraç) İşareti ile İlgili Önemli Uyarılar:

1. Parantez işaretinden önce gelen özel ve cins isme ait ek parantezden sonra değil, önce konur.

Ahmet (doktor)’un hastaya acil müdahale etmesi gerekiyordu. (yanlış)

Ahmet’in (doktor) hastaya acil müdahale etmesi gerekiyordu. (doğru)

Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)’nın hayatı İstanbul ile özdeştir, diyebiliriz. (yanlış)
Yahya Kemal Beyatlı’nın (1884-1958) hayatı İstanbul ile özdeştir, diyebiliriz. (doğru)

31
MEHMET SOYTÜRK
KÖŞELİ PARANTEZ (AYRAÇ) ( […] )

1) Parantez içine alınmış bir açıklamada yeniden bir açıklamaya gereksinim duyulursa bu açıklama parantez
içine alınır. Asıl cümle köşeli parantez içine alınır; yani ilk parantez köşeli parantez […] olur:

Türk edebiyatının bu usta şairi [Ahmet Haşim (1885-1933)] sembolizmin temsilcisidir.

Halikarnas Balıkçısı [Cevat Şakir Kabaağaçlı (1886-1973)] en güzel eserlerini Bodrum’da yazmıştır.

Daha ortaokuldayken farklı türlerdeki dünya klasiklerini [ Suç ve Ceza (roman), İlyada (şiir), Hamlet (tiyatro)] okumuştum.

2) Bibliyografik yani kaynak olarak verilen makale ve kitapların künyeleri ile ilgili bazı ayrıntıları göstermek
amacıyla kullanılır:
Reşat Nuri [Güntekin], Çalıkuşu, Dersaadet, 1922.
3) Çevirilerde çeviriyi yapan kişi veya kişilerin eklemiş olduğu tamamlayıcı sözler için kullanılır.
“Eldem, Osmanlıda en önemli fark[ın], mezar taşının şeklinde ortaya çık[tığını] söyledikten sonra...” (Hilmi Yavuz)
4) Matematikte yay parantez içindeki işlemlerin yeniden parantez içine alınması gerektiği yerlerde kullanılır.
[(8 + 8) × (7 - 4) + 9] × 3 = ?

YATIK (EĞİK) ÇİZGİ ( / )

1) Tarihlerin yazımında gün, ay ve yıl bildiren unsurların arasına konur:

10 / 11 / 2011 tarihinde İzmir’e gezi düzenlenecek.

2) Düzyazıda kullanılan ve yan yana yazılan dizelerin arasına konur:

Şairin Anadolu gerçeğine değinen “Ömür törpüsüdür yolumuz / Acı gerçekler bizi yıldırmadı / Anadolu’m umut
doludur her yürekte” dizeleri aslında şiirsel bir söyleyişe sahip değildir.

3) Adres yazarken semt ile şehir arasına konur:

Atakent Mahallesi, Soysal Sokak, No: 31 / 18

Cebeci / ANKARA

4) Matematikte bölme işareti olarak kullanılır:


40/2=20 28/2=14

5) Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır:

-lık/-lik -madan/-meden -a/-e -ı/-i -dı/-di -daş/-deş -sız/-siz

6) Genel ağ adreslerinde kullanılır:

http://edebiyatokulu.org http://google.com.tr http://tdk.gov.tr

7) Fizik, matematik, kimya vs. alanlarda birimler arası orantılar gösterilirken kullanılır. Bu kullanımlarda araya
boşluk konulmaz. g/sn (gram/saniye):
30 m/s kaç km/h dir? 106 km/h kaç m/s dir? ft³/ saniye x 1700 = litre/dakika (l/dak)

32
MEHMET SOYTÜRK
SIRA NOKTALAR ( ….. )

Bir yazıda atlanmış bölümlerin olduğunu belirtmek için kullanılır:

“Yetkin bir insan; bilgilenme, bilinçlenme yoluyla aydınlanmanın ışığından geçmiş insandır. Soran, sorgulayan,
aydınlığı arayan bir kişiliği vardır onun….. Bu yolla bilinçlenmiş kişinin nitelikleri arasında ise okuduğunu yargıl ama
başta gelir…….”

UYARI: Bu kullanımlarda nokta sayısı beş ile yedi arasında kabul görmüştür.

DENDEN İŞARETİ ( “ )

Alt alta yazılan aynı sözcük, söz gruplarının ve sayıların tekrar yazılmasını önlemek amacıyla kullanılır. Madde
sıralamasında çok büyük bir kolaylık sağlar.
Yapım Ekleri Fiillerde Çatı
a. İsimden İsim Yapım Ekleri a. Etken Fiil
b. Fiilden İsim Yapım “ b. Edilgen “
c. İsimden Fiil Yapım “ c. Oldurgan “
d. Fiilden Fiil Yapım “ d. Ettirgen “

DÜZELTME İŞARETİ ( ^ )

1) Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan sözcükleri ayırt etmek, inceltmek ve okunuşları uzun olan
ünlülerin üzerine düzeltme işareti konur.

adem (yokluk) ↔ âdem (insan)

adet (sayı) ↔ âdet (gelenek, alışkanlık)

alem (bayrak) ↔ âlem (evren)

hal (pazar yeri) ↔ hâl (durum)

2) Yabancı dillerden Türkçemize giren birtakım sözcük ve eklerde “g, k, l” ünsüzlerinin ince okunduğunu
göstermek için bu ünsüzlerden sonra gelen “a ve u” sesleri üzerine düzeltme işareti konur. Hangi harfi n üze r ine
konursa o harfi ve o harften önceki harfi ince okutur.

hikâye, dükkân, kâğıt, kâr, ahlâk, hilâl, üslûp, istiklâl, lâle, felâket, rüzgâr...

Nokta lama i şaretleri. Her gün görüp de va rlığına alıştığımız nesneler gi bi. Yokluğunda fark ettiğimiz güzellikle r gi bi. Bazı ya zarlar bunu bi z e
ha tırl atmak i çin bilinçli olarak onları yok ediyor.

Mes ela Ja mes Joyce. Ünlü eseri Ul ysses’in s on bölümü nde s a d ece i ki ta ne n ok ta k ul l an mı ş . D emek k i k ıs a b i r b öl ü mm üş d i ye
düşünebilirsiniz ama öyle değil. Bu bölümde İngiliz dilinde yazılmış en uzun cümlelerden biri va r. Cümleye başlıyorsunuz ve 4391 k e l i m e
s onra noktayı görüyorsunuz. Böyle bir cümleyi okumak ne kadar s ürer biliyor musunuz? Ben denedim, ya klaşık 45 dakika.

Oğuz Ata y da “Tutunamayanlar”ın bir bölümünde noktalama kullanmamayı tercih eder. 76 s a yfalık bir bölüm boyunca. Burada noktalam a
i şa retlerini biz okuyucuların yerleştirmesini bekler. Seçimi bize bırakır. Ya da Rasim Özdenören “Ça rpılmışlar” öyküsünde bilin ç a k ış ı nı s u
ka dar berra k, pürüzsüz bir şekilde akıtabilmek i çin kelimelerin önüne hiç bir set koymaz. Size ya şamdan daha gerçek bir gerçeklik s u nma k
i çi n ya par bunu.

33
MEHMET SOYTÜRK
Çözümlü Örnekler Örnek 3:

Örnek 1: Bir anlatım biçimi olarak günlükte, gezi (I) deneme (II)
eleştiri ve röportaj gibi öğretici (III) roman (IV) öykü (V)
İşte karşı karşıyasın. O da senin gibi biri (I) Yüzünde şiir gibi yaratıcı türlerden yararlanılır.
küçük küçük yara izleri (II) Bak, gülüyor. Şimdi de
yemeğini yiyor (III) İşte türkü söylüyor, işte sıkılıyor (IV) Bu cümledeki numaralanmış yerlerden hangisine
Belki de dertleşecek birini arıyor (V) ötekilerden farklı bir noktalama işareti konmalıdır?

Bu parçadaki numaralı yerlerin hangisine ötekilerden A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.


farklı bir noktalama işareti konmalıdır?
(1999-İPTAL)
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Çözüm:
(2003-ÖSS)
Cümlede, önce “gezi, deneme, eleştiri” sonra “roman,
Çözüm: öykü, şiir” türleri yani eş görevli sözcükler sıralanmıştır.
Dolayısıyla, bunları ayırmada virgül kullanılır. Bu farklı
Parçada, I, III, IV ve V numaralı yerlere, cümlelerin örnekleri birbirinden ayırmak için de III numaralı yere
bittiğini göstermek için nokta konmalıdır. II numaralı noktalı virgül konmalıdır. Cevap C
yere, yüklemi yazılmamış, eksiltili cümleyi belirtmek için
üç nokta konmalıdır. Cevap B

Örnek 2: Örnek 4:

Dünyada neler olup bittiğini böylesine iyi bi len (I)(,) (I) Günlük hayatımızda hoş olmayan birtakım durumlarla
okuma (II)(,) çalışma gücü yüksek (III)(,) oldukça bilgili bu karşılaşıyor, üzülüyoruz. (II) Bu, sabah evden çıktıktan
genç (IV)(,) insanın kullandığı sözcüklere (V)(,) alışık hemen sonra başlıyor. (III) Dolmuşlar, ilgililerce
olmadığımız yeni anlamlar kattığını görüyorum. belirlenen duraklarda durmuyor. (IV) Otobüse, dolmuşa
binerken kimse sıraya girmek istemiyor. (V) Üstelik bu
Yukarıdaki cümlede, numaralanmış virgüllerden (,) durumlara herkes alışıyor, hiç kimse ses çıkartmıyor.
hangisinin yeri değiştirilirse anlam karışıklığı giderilmiş
olur? Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde
virgülün kaldırılması anlam karışıklığına yol açar?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Çözüm:
Çözüm:
Cümlede, I, II ve III numaralı virgüllerin eş görevli
sözcükleri, sözcük gruplarını birbirine bağladığını Parçanın I. cümlesinde virgül, sıralı cümleyi belirtmede;
görüyoruz. V numaralı virgül, dolaylı tümleci (kullandığı III. cümlesinde özneyi belirtmede; IV. cümlesinde dolaylı
sözcüklere) vurgulamak, onu sonraki eylemsiden (al ışık tümleçleri ayırmada; V. cümlesinde bağlacı ve sıralı
olmadığımız) ayırmak için kullanılmıştır. Cümleyi cümleyi belirtmede doğru olarak kullanılmıştır. Bu
okuduğumuzda, “genç” sözcüğünün “insan” adının sıfatı virgüllerin kaldırılması anlam karışıklığına yol açmaz. II.
olduğunu görüyoruz. Sıfat ile sıfatın nitelediği, belirtti ği cümledeki virgül ise, işaret adılı olan “bu” sözcüğü ile
ad arasına noktalama işareti konmayacağından, IV “sabah” sözcüğünü ayırmada kullanılmaktadır ve “bu”
numaralı virgül buradan kaldırılıp “insanın” sözcüğü, I. cümlede belirtilenleri karşılamaktadır. II.
sözcüğünden sonra konmalıdır. Cevap D cümlede virgül kaldırılırsa, “bu” adılı “sabah”
sözcüğünün sıfatı olur ve anlam karışıklığı ortaya çıkar.
Cevap B

34
MEHMET SOYTÜRK
Aşağıdaki cümlelerde parantezle boş bırakılan yerlere uygun noktalama işaretlerini getiriniz.

1. Sınava hazırlanan bir öğrenci özellikle şuna dikkat etmelidir ( ) Hafta içleri tarih ( ) Türkçe ( ) hafta sonları matematik ( ) fizi k
konu tekrarı yapmalıdır

2. İnandığım tek şey var ( ) o da şu ( ) Hiçbir şey bilmediğim ( )

3. Yazar iki yıl aradan sonra bir kitap daha yayımladı ( ) Nereye Gidiyor Dünya.

4. Erkek çocuklara Ali, Murat, Serhat ( ) kız çocuklarına Yeşim, Senem, Serpil adları verilir.

5. Yemeklerden güveç, haşlama, pilav () tatlılardan şekerpare, revani ve kadayıfı tercih ederim.

6. Babası, oğluna () () Çalışmadığın takdirde sınıfta kalacağını () arkadaşlarına mahcup olacağını tahmin etmen gerekmez miydi
() () dedi ()

7. Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi () Esas () Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olar a k
yaşamasıdır.

8. Doluya koydum () almaz () boşa koydum () dolmaz.

9. Şimdi, efendiler () müsaade buyurursanız () size bir sual sorayım.

10. Bahar gelince birçok çiçek açtı () gelincikler, menekşeler, çiğdemler ()

11. Romanlarının konusunu gerçek hayattan seçiyor () Konuları seçerken de çok özenli davranıyor.

12. Bilgi, sahibine dost () mal () sahibine düşman kazandırır.

13. Naim Efendi ara sıra () “Zavallı çocuklar () biz yine epeyce gün gördük fakat onlar hiç göremeyecektir ()” derdi.

14. Tamam ( ) diyelim ki anlaştık seninle( ) Peki ( ) sen bundan sonra düzenli çalışabilecek misin ( ) Eşinin ( ) çocuklarının
ihtiyaçlarını karşılayabilecek misin ( )

15. Sevgi yücedir () kutsaldır () Yağmuru ancak o indirir, rüzgârı ancak o estirir () Sevginin olmadığı yerlere kar düşer, ç i ç ekl er
solar () böğürtlenler yemyeşil kalır, morarmak bilmez.

16. Herhangi bir çalışmada daha fazla verim almak için bulunan tedbirler () insanoğlunun çok eski bir keşfidir ()

17. Çocuğun yaptığı hatalar hiç bir zaman görmemezlikten gelinmemeli () dikkate alınmalı () görmezlikten gelinen davranışl a r
çocuklarda pekişecektir.

18. Ezilmek zaten acı verici ama bunlar tarafından ezilmek, işte bu () acıyı dayanılmaz bir sıkıntıya ( ) taşınmaz bir bıkkınlığa
çeviriyor.

19. Çoğu zaman ( ) doğasındaki destansı niteliğiyle ve öne çıkan kahramanlık öyküleriyle hatırlanan Kurtuluş Savaşı ( ) bu
kitapta başından sonuna eksiksiz öyküsüyle yer alıyor ( )

20. Nasıl olur () Buna ihtimal veremiyorum () dedi. Bu () göze çarpmayacak kadar gizli kapaklı bir şey değil ki ()

Çözümler:

1. Sınava hazırlanan bir öğrenci özellikle şuna dikkat etmelidir ( : ) Hafta içleri tarih (, ) Türkçe (; ) hafta sonları matemat i k ( , )
fizik konu tekrarı yapmalıdır.

2. İnandığım tek şey var (,) o da şu (:) Hiçbir şey bilmediğim (.)

3. Yazar iki yıl aradan sonra bir kitap daha yayımladı (:) Nereye Gidiyor Dünya.

4. Erkek çocuklara Ali, Murat, Serhat (;) kız çocuklarına Yeşim, Senem, Serpil adları verilir.

5. Yemeklerden güveç, haşlama, pilav (;) tatlılardan şekerpare, revani ve kadayıfı tercih ederim.

6. Babası, oğluna (:) (“) Çalışmadığın takdirde sınıfta kalacağını (,) arkadaşlarına mahcup olacağını tahmin etmen gerekmez
miydi (?) (”) dedi (.)

7. Bu kararın istinat ettiği en kuvvetli muhakeme ve mantık şu idi (:) Esas (,) Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet
olarak yaşamasıdır.

35
MEHMET SOYTÜRK
8. Doluya koydum (,) almaz (;) boşa koydum (,) dolmaz.

9. Şimdi, efendiler (,) müsaade buyurursanız (,) size bir sual s orayım.

10. Bahar gelince birçok çiçek açtı (:) gelincikler, menekşeler, çiğdemler (...)

11. Romanlarının konusunu gerçek hayattan seçiyor (.) Konuları seçerken de çok özenli davranıyor.

12. Bilgi, sahibine dost (;) mal (,) sahibine düşman kazandırır.

13. Naim Efendi ara sıra (:) “Zavallı çocuklar (,) biz yine epeyce gün gördük fakat onlar hiç göremeyecektir (.)” derdi.

14. Tamam ( , ) diyelim ki anlaştık seninle( . ) Peki ( , ) sen bundan sonra düzenli çalışabilecek misin( ? ) Eşinin ( ; ) çocukl arının
ihtiyaçlarını karşılayabilecek misin ( ? )

15. Sevgi yücedir (,) kutsaldır (.) Yağmuru ancak o indirir, rüzgârı ancak o estirir (.) Sevginin olmadığı yerlere kar düşer, çiç ekler
solar (,) böğürtlenler yemyeşil kalır, morarmak bilmez.

16. Herhangi bir çalışmada daha fazla verim almak için bulunan tedbirler (,) insanoğlunun çok eski bir keşfidir (.)

17. Çocuğun yaptığı hatalar hiç bir zaman görmemezlikten gelinmemeli (,) dikkate alınmalı (;) görmezlikten gelinen
davranışlar çocuklarda pekişecektir.

18. Ezilmek zaten acı verici ama bunlar tarafından ezilmek, işte bu (,) acıyı dayanılmaz bir sıkıntıya (,) taşınmaz bir bıkkınlığ a
çeviriyor.

19. Çoğu zaman ( , ) doğasındaki destansı niteliğiyle ve öne çıkan kahramanlık öyküleriyle hatırlanan Kurtuluş Savaş ı ( , ) bu
kitapta başından sonuna eksiksiz öyküsüyle yer alıyor ( . )

20. Nasıl olur (?) Buna ihtimal veremiyorum (,) dedi. Bu (,) göze çarpmayacak kadar gizli kapaklı bir şey değil ki (!)

36
MEHMET SOYTÜRK

You might also like