You are on page 1of 16

... ŞİİR BİLGİSİ ÖZET . ..

Dilin, anlamı, ses ve ritim öğelerini belli Geçip gider / koca ömrüm / yel gibi
bir düzen içinde kullanarak bir duyguyu, Ardım dönüp / baka baka / giderim
düşünceyi kendine özgü bir duyuşla ifade etme Önümdeki / gelen zaman / yol gibi
sanatına ŞİİR denir. Derdim alıp / büke büke / giderim
(4+4+3 Duraklı 11’li Hece Ölçüsü)
ŞİİR VE ZİHNİYET
Zihniyet, bir döneme ait sosyal, siyasî, dinî, Not1: Bazı şiirlerde veya dörtlüklerde tek bir
ekonomik, sanatsal ve kültürel hayatın duygu, dizenin ölçüye uymadığı görülebilir. Örneğin;
anlayış ve zevk bütünüdür. üç dize 11 heceli bir dize 10 heceli olabilir.
Not2: Ölçü gereği bazı kelimelerde hece
ŞİİRDE AHENK (SES VE RİTİM)
düşmesi olabilir.
Şiirde sözcükleri oluşturan hecelerin, heceleri
oluşturan seslerin nitelikleri ve bunların Karac’oğlan der ki yol büke büke
dizelerde uyumlu biçimde sıralanışı ahengi Yolumu döndürdüm çığırdım Hakk’a
yaratır. Ağ yarin elinden gül koka koka
Nazlı yarim yaylasına göçtü mü
Şiirde ahenk unsurları şunlardır: (Karac’oğlan= Karacaoğlan)

1. ÖLÇÜ (VEZİN) b)ARUZ ÖLÇÜSÜ:


Şiirde dizelerin hece sayısı ya da hecelerin Hecelerin uzunluk ve kısalıkları temeline
uzunluk kısalıklarının denkliğiyle ortaya çıkan dayanan ölçüye aruz ölçüsü denir.
uyuma ölçü denir.Türk edebiyatında *Arap edebiyatından İran edebiyatına oradan
kullanılan üç çeşit ölçü vardır. da Türk edebiyatına geçmiştir.
*Aruz ölçüsü Divan edebiyatında
a)HECE ÖLÇÜSÜ:
kullanılmıştır. Halk edebiyatında kısmen,
Dizelerdeki hece sayılarının eşitliğine dayanan
Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerinde de
ölçüye hece ölçüsü denir.
büyük oranda kullanılmıştır.
*Halk arasında “parmak hesabı” da denir. *Aruz ölçüsünün ilk örneği 11.yy.da Yusuf Has
* Hece ölçüsü milli ölçümüzdür ve Türkçenin Hacip tarafından yazılan Kutadgu Bilig’tir.
ses yapısına uygundur.
Aruzun Şekilsel Özellikleri
*Hece ölçüsü Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı
* Sesli (ünlü) harfle biten heceler kısa hece ya
Lügati’t-Türk adlı eserinde ilk yazılı
da açık hece olarak ifade edilir ve nokta ( . )
örnekleriyle yer almıştır.
işareti ile gösterilir.
*İslamiyet öncesi Türk edebiyatında tamamen
*Sessiz (ünsüz) harfle veya uzun ünlü ile biten
ve halk edebiyatında büyük ölçüde hece ölçüsü
heceler uzun hece ya da kapalı hece olarak
kullanılmıştır.
ifade edilir ve kısa çizgi ( - ) işareti ile
*Türk şiirinde hece ölçüsünün en çok 7’li
gösterilir.
(manilerde), 8’li (semai, varsağı ve ilahilerde),
*Aruzla yazılmış bir dizeyi veznin parçalarına
11’li (koşmalarda) kalıpları kullanılmıştır.
ayırmaya takti (durak) denir.
*Hece ölçüsünün iki temel özelliği vardır: hece
*Aruz ölçüsünde dizeler “tef’ile” denen
sayısı ve durak.
parçalara bölünür. Bu tef’ilelerin en çok
Durak: Hece ölçüsünde dizelerin okurken kullanılanları: fâ’ilâtün (-.--) mefâ’îlü (.--.)
durma yerleriyle belli bölümlere ayrılmasına mef’ûlü (--.) fe’ûlün (.--)
durak denir. * Aruz vezninde son hece açık dahi olsa kapalı
●Duraklar sözcüğü ortadan bölemez. kabul edilir.
●Bir şiirde ölçü aynı olabilir; ama değişik *Aruz vezninde her şiir için tek bir kalıp
duraklar kullanılabilir. kullanılır ve şiir bu kalıpla başlar bu kalıpla
biter.

1
NOT: Aruz vezninde kullanılan ulamalara 2)Sözcük ile yapılan redif:
vasl; vezin gereği kısa hecenin uzun
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
okunmasına imale; uzun hecenin kısa
Yemek verdi ekmek verdi et verdi verdi
okunmasına zihaf; uzun hecenin olduğundan
Kazma ile döğmeyince kıt verdi redif
daha uzun (bir buçuk hece) okunmasına med
Benim sadık yarim kara topraktır
adı verilir.
3)Sözcük grubu ile yapılan redif:
Bu gamze değil belâdır ey dost
Bu hande değil cefâdır ey dost Bir vakte erdi ki bizim günümüz
- - . /. - . - / . - - Yiğit belli değil mert belli değil belli değil
mef’ûlü / mefâ’ilün / fe’ûlün Herkes yarasına derman arıyor redif
Dava belli değil dert belli değil
c) SERBEST ÖLÇÜ:
4)Hem ek hem sözle yapılan redif:
Hece veya aruz gibi herhangi bir veznin
kullanılmadığı şiirlerin ölçüsü serbest ölçü Oklar uçup gider şahanlar gibi
olarak adlandırılır. Merd de aşıp gider aslanlar gibi -lar gibi
Kılıçlar oynaşır ceylanlar gibi redif
Nazım Hikmet’in 1920’lerde Aydınlık
Yeğin olur leşler meydan içinde
dergisinde yayınladığı serbest şiirler şiir
geleneğimizden farklı kaleme alınmış ilk 5)Dize ile yapılan redif:
modernist şiirler olarak görülmektedir. Serbest
Dağlar ile taşlar ile
ölçü edebiyatımızda özellikle Garipçilerin
Çağırayım Mevlâm seni
şiirleriyle yaygınlık kazandı.
Yuvadaki kuşlar ile
ANLATAMIYORUM Çağırayım Mevlâm seni  Redif
Ağlasam sesimi duyar mısınız
Mısralarımda
Dokunabilir misiniz 3.UYAK(KAFİYE):
Gözyaşlarıma, ellerinizle İki veya daha fazla dize arasında, dizelerin
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel sonundaki yazılışları aynı, anlamları ve
Kelimelerin de kifayetsiz olduğunu görevleri farklı olan eklerin ya da sözcüklerin
Bu derde düşmeden önce aynen tekrar edilmesine uyak(kafiye) denir.
Bir yer var, biliyorum
Redif ve Kafiye Farkı:
Her şeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum *Redif dizede kafiyeden sonra gelir ve dizelerin
Anlatamıyorum sonundadır.
(Orhan Veli) *Redifin uyaktan ayrılan temel özelliği tekrar
edilen ek ya da kelimler arasında görev ve
anlam açısından bir benzerliğin
2.REDİF:
bulunmasıdır.
İki veya daha fazla dize arasında, yazılışlarıyla
*Kafiyelerde benzerlik anlam ya da görevde
beraber anlamları da görevleri de aynı olan
değil seslerdedir.
ek, kelime ya da kelime gruplarının tekrar
edilmesine redif denir. NOT: Şiirlerde kafiye ve redif bulunurken önce
dize sonlarında aynı görevde ve anlamda ek
Redif Çeşitleri (Türleri)
veya sözcüklerin bulunup bulunmadığına
bakılır eğer varsa bunlar rediftir.
1)Ek ile yapılan redif:
Daha sonra farklı görev ve anlamdaki yazılışları
Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan aynı ek veya sözcüklerin bulunup
Şimşek gibi, Türk atlarının geçtiği yoldan bulunmadığına bakılır eğer varsa bunlarda
kafiyedir.
-dan = redif

2
UYAK (KAFİYE) TÜRLERİ UYAK DÜZENİ(KAFİYE ÖRGÜSÜ)
a)Yarım Uyak: Dize sonlarındaki sözcüklerde a)Düz Uyak: Her dizenin kendinden sonraki
tek ses benzeşmesine dayalı uyak çeşididir. dizeyle uyaklı olduğu kafiye örgüsüne düz
uyak denir.
Mehmed’im sevinin başlar yüksekte
*Uyak düzeni: 1 2 3
Ölsek de sevinin eve dönsek de
1. dize .……………….. a a a
-e = Yarım Kafiye
2. dize ……………….. a a a
b)Tam Uyak: Dize sonlarındaki sözcük ya da 3. dize ……………… a b a
eklerde bir ünlü bir ünsüzden oluşan ses 4.dize ……………… a b b
benzerliğine tam uyak denir.
Bursa’da eski bir cami avlusu a
Nasıl yapacağım ey deniz, senden uzak a Mermer şadırvanda şakırdayan su a
Yanıp sönüyor gibi gözlerimde fenerin b Orhan zamanından kalma bir duvar b
Uyuyor mu limanda her gece sallanarak a Onunla bir yaşta ihtiyar çınar b
Altundan çivilerle çakılmış gemilerin b
Kandırıp yandır ki adam olasın a
-ak = tam kafiye -in = redif Ocaklar söndür ki sen de gülesin a
. -er = tam kafiye Böyle gelmiş böyle gider bilesin a
NOT: Uzun ünlüler ( â, î, û ) iki ses Arzuhal eyledim hal oğul sana b
değerindedir. Dolayısıyla uzun ünlülerle
sağlanan uyaklar tam uyak; bir ünsüz bir uzun b)Çapraz Uyak: Her dörtlüğün birinci dize ile
ünlüden oluşan uyaklar ise üç ses değerinde üçüncü; ikinci dize ile dördüncü dizesinin
olduğu zengin uyaktır. uyaklı olmasına çapraz uyak denir.
*Uyak düzeni:
Bu gamze değil belâdır ey dost
Bu hande değil cefâdır ey dost 1. dize .……………….. a
-dır ey dost = redif -â = tam kafiye 2. dize ……………….. b
3. dize ………………. a
c) Zengin Uyak: İkiden fazla dize arasında en 4.dize ………………… b
az üç ses benzerliği esasına dayanan uyak
Aşkınla ne garip hallere düştüm. a
çeşidine zengin uyak denir.
Her şeyim tamam bir sensin noksan, b
İkbal için ahbâbı siâyet yeni çıktı Yağmur taş demeden yollara düştüm. a
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı İçim ürperiyor, ya evde yoksan. b
yeni çıktı = redif - âyet = zengin kafiye
c)Sarma Uyak: Dörtlüklerdeki birinci dize ile
d) Cinaslı Uyak: Ses bakımından aynı(sesteş) dördüncü dizenin; ikinci dizeyle üçüncü
anlam bakımından farklı sözcük ya da söz dizenin kendi aralarında uyaklı olduğu kafiye
öbekleriyle kurulan uyak çeşididir. örgüsüne sarma uyak denir.

Deli koyun *Uyak düzeni:


Deli kurt deli koyun koyun 1. dize .……………….. a
Yârinden ayrılanın cinaslı uyak 2. dize ……………….. b
Adını deli koyun 3. dize ………………. b
4.dize ………………… a
e) Tunç Uyak: Dize sonundaki bir sözcük
olduğu gibi diğer dizenin sonunda da geçiyorsa Perdemiz üstünde uçan leylekler a
tunç uyak vardır. Şimdi ay vurunca yabancı, uzak b
Mavi bir iklimden kanat çırparak b
Bursa’da eski bir cami avlusu Geçen leyleklere benzeyecekler a
Mermer şadırvanda şakırdayan su
-su = Tunç Uyak

3
d)Mani Tipi Uyak: Tek dörtlükten oluşan ŞİİR DİLİ
mani, rubai ve tuyuğ gibi nazım şekillerinde Şiir dilinin ayırıcı özelikleri
gördüğümüz bu uyak tipinde(X) ile gösterilen ✓ Şiir dilinde imge, alışılmamı bağdaştırmalar,
üçüncü dize serbest, diğer bütün dizeler kendi söz sanatları vardır.
arasında kafiyelidir. ✓ Şair yazım ve noktalama kurallarına uymak
*Uyak düzeni: zorunda değildir.
1. dize .……………….. a ✓ Şiir dili günlük dilin özelliklerini barındırır.
2. dize ……………….. a ✓ Az sözle çok şey anlatmak amaçlanır.
3. dize ………………. x ✓ Şiir dili, anlatılmak istenene göre yeni
4.dize ………………… a anlamlar yüklenmiş bir dildir.
✓ İmgenin etkisiyle soyut ifadelere fazlaca yer
Bahçelere gül gerek a verilebilir.
Güllere bülbül gerek a ✓ Sözcüklerin gerçek anlamı dışında
Senin gibi güzele x kullanılması yaygındır.
Bencileyin kul gerek a ✓ Şiir dilinde yan anlam değeri yüksek
sözcükler kullanılır.
✓ Şiir dilinde her okuyana farklı anlamlar
e) Örüşük Uyak: Terza-rima nazım biçiminde
yansıtan ifadelere yer verilir.
kullanılan uyak türüdür.
Kafiye Şeması: aba bcb cdc e İMGE
şeklindedir. İmge, dinleyici ya da okuyucunun zihninde
oluşturulan, üretilen, çizilen görüntü ve
duygulardır.
4. İÇ KAFİYE: Dize ortalarında bulunan ve
İmgenin ortaya çıkış nedeni: Şiirde imge bir
mısra sonlarındaki uyakla uyumlu ses
zorunluluktur. Çünkü bir iletişim aracı olarak
benzerlikleridir.
dış dünyaya sıkı sıkıya bağlı olan dil, sınırlıdır;
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zail her şeyi anlatmaya yetmez. Oysa insanın
Bana ta’n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı duygu, düşünce ve hayali sınırsızdır.
İmgenin oluşma aşamaları şunlardır:
5.ALİTERASYON: Şiirde aynı sessiz harflerin ✓ Şair dış dünyayı gözlemler,
tekrarıyla oluşan ahenktir. ✓ Zekâsı ve sezgi gücüyle gözlemlediği
unsurlardan kendine göre bir seçme ve eleme
Kınalı kuzum benim kırda seken kekliğim
yapar,
Bitir şu kara kışı kime kar ki ayrılık
✓ Bilincinde, şair duyarlığında bunlar arasında
değişik ilişkiler ve bağlantılar kurar,
6.ASONANS: Şiirde aynı sesli harflerin ✓ İlginç gelebilecek, anlamlı, hayret ve
tekrarıyla oluşan ahenktir. hayranlık uyandırıcı soyut bir görüntü
oluşturur,
Uzaklaşır usul usul bir vapur limandan ✓ Bu özgün görüntüyü etkili, çarpıcı bir dille
Uğuldar ufuklarda ses duman duman olur şiire döker. böylece imge oluşur.
Ben ki daha ağzı lekeli bir çocukken
7.TEKRİR(YİNELEME): Şiirde anlamı Yürürken gördüm bir gün nehirleri
güçlendirmek amacıyla kelime ya da kelime Şair burada "nehirlerin yürümesi, ağzı lekeli
öbeklerini tekrarlama sanatıdır. çocuk" gibi alışılmamış bağdaştırmalarla bir
yandan sözcüklere yeni değerler katarken, bir
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi yandan da okurun zihninde dolaylı anlattığı
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır. tasarımları canlandırmaktadır. Nehirlerin
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi yürürken görülmesi, nehirlerin hızlı akışını
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır. anlatırken "ağzı lekeli çocuk" ifadesi çok küçük
yaştaki çocuğu güçlü bir imgeyle dile
getirmektedir.
4
SÖZ SANATLARI d.Güzel Benzetme (Teşbih-i Beliğ): Sadece
1)TEŞBİH (BENZETME): benzeyen ve kendisine benzetilenin bulunduğu
Aralarında ortak yön bulunan iki şeyden zayıf benzetmelerdir.
olanın kuvvetli olana benzetilmesine teşbih Badem gözlüm beni unut
denir. Bu gemi bir karadut
1 ) Benzetmenin Temel Unsurları: Benzeyen: göz / gemi
* Benzeyen: Birbirine benzetilen şeylerden Kendisine benzetilen unsur: badem / karadut
nitelik bakımından güçsüz olandır. Benzetme yönü: --------
*Kendisine Benzetilen: Birbirine benzetilen Benzetme edatı: --------
şeylerden nitelik bakımından güçlü olandır.
2) İSTİARE(EĞRETİLEME) :
2)Benzetmenin Yardımcı Unsurları:
Benzetmenin iki temel unsurundan sadece
*Benzetme Yönü: Benzetmenin hangi açıdan
biriyle yapılan söz sanatıdır. Diğer bir ifadeyle
yapılacağını gösterir.
bir varlığa ya da kavrama asıl adını değil de
*Benzetme Edatı: Benzeyen ve kendisine
benzediği başka bir varlığın adını verme
benzetilen arasında benzetme ilgisi kuran
sanatıdır.
kelime veya ektir. Benzetme edatı olarak daha
çok ‘’gibi’’ kullanılır. Bazen bunu yerine ‘’sanki,
a. Açık istiare:
kadar, adeta, tıpkı’’ kelimeleri de kullanılır.
Benzetme öğelerinden sadece kendisine
Yolcuyum bir kuru yaprak misali benzetilenin bulunduğu benzeyenin
Rüzgârın önüne atılmışım ben bulunmadığı istiaredir.
Benzeyen: ben
Kendisine benzetilen: kuru yaprak İki kapılı bir handa
Benzetme edatı: misali Gidiyorum gündüz gece
Benzetme yönü: rüzgarın önüne atılmak Benzeyen: Dünya (söylenmemiş)
Benzetilen: Han (söylenmiş)
** Benzetme Türleri **
a.Ayrıntılı Benzetme: Dört ögesi de bulunan b. Kapalı istiare:
benzetmedir. Benzetme öğelerinden sadece benzeyenle
yapılan istiaredir. Kapalı istiarede kendisine
Bir okyanus kadar derindir aşk dediğin benzetilen yer almaz. Benzetme yönü
Sevgiliye ulaşmak da var ulaşmamak da kullanılır.
Benzeyen: Aşk
Kendisine benzetilen unsur: Okyanus Bir aslan miyav dedi
Benzetme yönü: Derinlik Minik fare kükredi
Benzetme edatı: Kadar Fareden korktu kedi
b.Kısaltılmış Benzetme: Benzetme yönü Kedi pır uçuverdi
söylenilmeden yapılan benzetmelerdir.
Dörtlükte ‘’aslan’’ , ‘’miyav’’ sözcüğüyle kediye;
Cennet gibi vatan, bize atalarımızdan kalan.
fare, kükredi sözcüğüyle aslana; ‘’kedi’’
Benzeyen: vatan
‘’uçuverdi’’ sözcüğüyle kuşa benzetilmiştir.
Kendisine benzetilen unsur: cennet
Benzetme yönü: ------ Ancak dörtlükte benzetilene yer verilmemiştir.
Benzetme edatı: gibi c.Temsili İstiare:
c.Pekiştirilmiş Benzetme: Benzetme Teşbih öğelerinden yalnız birisiyle ve birden
edatının bunmadığı benzetmelerdir. çok benzerlik (benzetme yönü) gösterilerek
yapılan istiareye temsili istiare denir.
Sevdan bir ateş oldu bende
Gönlüm bir deniz, coştu sende Sessiz Gemi (Y.Kemal), Merdiven
Benzeyen: gönül (A.Haşim), Çınar(T.Fikret) şiirleri de temsili
Kendisine benzetilen unsur: deniz istiareye örnektir.
Benzetme yönü: coştu
Benzetme edatı: -----
5
10) TENASÜP (UYGUNLUK) :
3) TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) :
Anlam yönünden birbiriyle ilgili sözcükleri bir
İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara arada kullanmaktır.
insana özgü bir özellik verme sanatına teşhis
denir. Arı gibi her çiçekten bal alırsın
Benden selam söyle gül yüzlü yâre
Güller ağlıyor, bahçelerde ne tuhaf
Yanakların olmuş gonca
Bülbüller veda etmeden ayrılmış yine
Al karanfil takmış sümbül saçına
4) İNTAK (KONUŞTURMA):
İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların 11) MECAZ-I MÜRSEL (AD AKTARMASI) :
konuşturulması sanatıdır. Konuşturma Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden
kişileştirmeden sonra gelir. başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır.
Varlıklar önce kişileştirilir sonra gerekirse  Evi gelecek hafta taşıyoruz. (Evin eşyalarını)
konuşturulur. Her intakta bir kişileştirme  Herkes başının üstünde bir çatı olmasını
vardır ama her kişileştirmede bir intak yoktur. ister. (Ev)
Fabllar bu sanata örnektir.  Düşük bir maaşla beş canı besliyor. (İnsan)
Aslan, kükreyerek seslendi tavşana  Biz Yahya Kemal’ i okuyarak yetiştik.
–Sen beni tanımıyorsun galiba (Romanını)
5) TEZAT (KARŞITLIK) : 12) KİNAYE (DEĞİNMECE) :
Anlamca zıt olan kelimelerin bir arada Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem
kullanılması sanatıdır. gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek
Var olan yokluğun ömrünü sürüyorum biçimde kullanılmasına kinaye denir.
Aşklar bomboş kuruntu, hürriyetler esaret. Kimse kimsenin kamburunu taşımaz.
6) MÜBALAĞA(ABARTMA) : Bu cümlede asıl olarak hiç kimsenin başka bir
Herhangi bir şeyi olduğundan çok ya da kişinin derdini sıkıntısını çekmeyeceği
noksan gösterme sanatıdır. anlatılmak istenmektedir.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda 13) TEVRİYE (İKİ ANLAMLILIK):
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ Birden çok gerçek anlamı olan bir sözü,
7) TELMİH (HATIRLATMA / ANIŞTIRMA) : herkesçe bilinen ( yakın ) anlamında değil de
Şiirde önemli bir tarihi olaya, efsaneye veya uzak anlamını kastederek kullanmaya denir.
hikayeye işaret etme sanatıdır.
Tevriyeli kullanılan sözlerin iki anlamı da
Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu, gerçek anlamdır. Tevriyede mecaz yoktur;
Kerem’in sazına cevap veren bu tevriye bu yönüyle kinayeden ayrılır.

8) TECAHÜL-İ ARİF (BİLMEZLİKTEN Ulusun korkma, nasıl böyle bir imanı boğar
GELME): Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe Ulusun sözcüğü yakın anlamıyla “büyüksün,
bilinen bir gerçeği bilmez görünerek anlatma yücesin” anlamında uzak anlamıyla saldırgan
sanatıdır. bir köpeğin ulumasıdır.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
14)TARİZ (TAŞLAMA / DOKUNDURMA /
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
İĞNELEME):
Söylenen sözün gerçek veya mecazi anlamı
9) HÜSN-İ TA’LİL (GÜZEL BİR NEDENE
dışında büsbütün tersini kastederek nazikçe
BAĞLAMA) :
alay etme sanatıdır. Yazıda tariz, bazen
Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini,
parantez içerisinde ünlem ( ! ) işaretiyle belli
gerçek sebebinin dışında başka, güzel bir
edilir.
nedene bağlama sanatıdır.
Neler yapmadık şu vatan için
Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına
Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik
Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgârına

6
15)TEKRİR: 23)ULAMA:
Sözün etkisi güçlendirmek için sözcük ya da Bir sözcüğün sonunda bulunan ünsüz harfin
söz grubunu yineleme sanatıdır. kendinden sonra gelen ve ünlüyle başlayan
sözcüğe, bitişik okunmasına ulama denir.
“Ey varlığı varı var eden var!
Yok yok sana yok demek ne düşvar.” Her an, yaz ortasında hayal ettiğim Boğaz
Masmavi, göz kapaklarımın arkasındadır.
16)İSTİFHAM:
Şiirde soru sorma sanatıdır. NAZIM BİRİMİ
“Bana kara diyen dilber Şiirde kendi arasında anlam bütünlüğü
Gözlerin kara değil mi ?” oluşturan en küçük bölüme nazım birimi
denir.
17) CİNAS:
Yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları ayrı a)MISRA (DİZE): Şiirin en küçük birimidir.
olan sözcükleri bir arada kullanma sanatıdır. Şiirin satırlarından her birine dize(mısra)
denir.
Bir güzel şûha dedim ki iki gözün sürmelidir
✶ Ol mâhiler ki derya içredir deryâyı bilmezler
Dedi vallahi seni Hind’e kadar sürmelidir
“Hayâlî”
18)AKİS: ✶ Hâlini bilmez perîşânın perîşân olmayan
Dizedeki kelimelerin yerleri anlam verecek “Ahmet Paşa”
şekilde değiştirilerek tekrarlanması sanatıdır. ✶ Gönüldendir şikâyet kimseden feryâdımız
yoktur. “Nev’î”
Didem ruhumu gözler, gözler ruhumu didem
Kıblem olalı başın, başın olalı kıblem
b)BEYİT: Anlam bakımından birbirine uygun
iki dizeden meydana gelen ve aynı ölçüyle
19)İRSAL-İ MESEL:
oluşturulan şiir birimidir.
Şiirde ünlü şair ya da yazarlardan örnek sözler
ile atasözleri ve deyim söyleme sanatıdır. Döktü omuzdan poşu saçağını
Kirpikleri uzundur yârun hayâle sığmaz Açtı gönüller deli bayrağını
Meşhur bir meseldür ‘’Mızrak çuvala sığmaz’’
Ay yenisi gökte ne Ülker satar
20)NİDA (SESLENME) : Değmeyicek kestiği tırnağını ... (Şeyh Galip)
Şairin duygu yoğunluğu nedeniyle varlık veya
kavramlara seslenmesi sanatıdır. “Ey, hey, c)DÖRTLÜK: Anlam bakımından birbirine
merhaba” gibi sözcüklerle sağlanır. uygun dört dizeden meydana gelen ve aynı
ölçüyle oluşturulmuş nazım birimidir.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Ne hasta bekler sabahı, 1.dize
Ne taze ölüyü mezar,  2.dize
21)LEFF Ü NEŞR:
Ne de şeytan bir günahı, 3.dize
Genellikle bir beyit içinde birinci dizede en az
Seni beklediğim kadar.  4.dize
iki şey söyleyip, ikinci dizede bunlarla ilgili
benzerlik ve karşılıkların verilmesidir.
d)BENT: Anlam bakımından birbirine uygun
Sakın bir şey söyleme, yüzüme bakma sakın ve aynı ölçüyle yazılış üç, beş ve daha fazla
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur dizenin bir araya gelmesiyle oluşan nazım
birimidir.
22)SECİ:
Düzyazıda, sözcüklerin uyaklı olacak biçimde
Monna Rosa, siyah güller, ak güller1.dize
sıralanmasıdır.
Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak 2.dize
İlahi, kabul senden, ret senden; şifa senden, Kanadı kırık kuş merhamet ister 3.dize
dert senden… Ah, senin yüzünden kana batacak 4.dize
İlahi, iman verdin, daim eyle; ihsan verdin, Monna Rosa, siyah güller, ak güller 5.dize
kaim eyle.
(ret-dert, iman-ihsan, daim-kaim)

7
NOT: Bent terimi modern edebiyatta farklı bir 4.Sav:
anlam kazanmış ve şiiri oluşturan ölçülü veya *Dönemin özlü sözleridir. Bugünkü
ölçüsüz her bir bölümü karşılamak için atasözlerimizin ilk biçimleridir.
kullanılır olmuştur. Her bendi eşit sayıda *Cümle şeklinde olanların yanında bir şiiri
mısradan oluşan şiirler yazıldığı gibi her bendi andıran biçimler de vardır:
farklı sayıda mısradan oluşan şiirlerde "Aç ne times Tok ne yimes" gibi.
yazılmıştır.
B. İslamiyet Sonrası Nazım Şekilleri
ANLATAMIYORUM (Orhan Veli KANIK)
a) Halk Edebiyatı Nazım Şekilleri
Ağlasam sesimi duyar mısınız
Mısralarımda Anonim Halk Edebiyatı Nazım Şekilleri
Dokunabilir misiniz 1.Türkü:
Gözyaşlarıma, ellerinizle *Anonim halk şiiri nazım biçimidir.
*Çeşitli ezgilerle söylenir. Ezgilerine göre
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel usullüler ve usulsüzler olarak ikiye ayrılır.
Kelimelerin de kifayetsiz olduğunu Usullüler genellikle oyun havalarıdır, ölçüsü ve
Bu derde düşmeden önce ritmi bellidir. Usulsüzler bozlak, koşma,
Bir yer var, biliyorum hayrat, kayabaşı, divan gibi adlar alır; bunlar
Her şeyi söylemek mümkün sanatkârın isteğine bağlı olarak tam bir şekil
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum göstermeyen türkülerdir.
Anlatamıyorum *Söyleyeni belli değildir, anonimdir. Ancak
söyleyeni belli olan türküler de vardır.
*Genellikle hecenin 7'li, 8'li, 11'li kalıbıyla
NAZIM ŞEKİLLERİ (NAZIM BİÇİMLERİ)
söylenir.
Şiirin nazım birimi, uyak örgüsü, ölçüsü,
*Türkü bakımından iki bölümden oluşur.
bazen de temasına göre aldığı biçime nazım
Birinci bölüm, asıl sözlerin bulunduğu
şekli denir.
bölümdür ve "bent" adını alır. İkinci bölüm ise
A) İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Nazım her bendin sonunda tekrarlanan sözlerdir. Bu
Şekilleri bölüme "bağlama" veya "kavuştak" adı verilir.
1.Koşuk: Divan edebiyatında tekrarlanan bu bölüme
●"Sığır" adı verilen sürek avları sırasında ya da "nakarat" denir.
"şölen" adı verilen ve avın bereketli geçtiğini *Türküde bentlerin dizeleri kendi aralarında,
gösteren törenlerde ya da galibiyetle biten kavuştaklar da kendi aralarında uyaklıdır.
savaşların ardından düzenlenen eğlencelerde *Türküler bentlerinin ve kavuştaklarının
söylenen şiirlerdir. kümelenişi bakımından çok değişik yapılarda
●Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve görünürler. Bentler 2-4 dizeli, kavuştaklar 1-4
yiğitliktir. dizeli olabilir.
●Nazımı birimi dörtlük, ölçü hecedir.
2. Ninni
●"Kopuz" adı verilen üç telli bir saz eşliğinde
* Annelerin bebeklerini uyutmak amacıyla belli
söylenir.
bir ezgi ile söylediği parçalardır.
●Dizelerde genel olarak yarım uyak kullanılır.
* Çocukların psikolojisi üzerinde etkilidir
2.Sagu: * Manzum özelliktedirler.
*"Yuğ" adı verilen yas törenlerinde, ölen kişinin
erdemlerini ve ölümünden duyulan hüznü dile 3.Ağıt
getiren şiirlerdir. *Ölüm ve yas törenlerinde söylenen lirik
*Nazımı birimi dörtlük, ölçü hecedir. şiirlerdir.
*Ölçü ve uyak düzeni genellikle Türkülerdeki
3.Destan: gibidir.
● Toplumu derinden etkileyen olayların *İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı
işlendiği şiirlerdir.
“sagu”, Divan edebiyatındaki karşılığı ise
● Dörtlük sayısı sınırsızdır.
“mersiye”dir.
● Olağanüstülüklere yer verilir.
●Hece ölçüsüyle söylenmiştir.
8
4.Mani: * Genellikle en az 3, en fazla 5 dörtlükten
☻Tek dörtlükten oluşur. oluşurlar.
☻aaxa şeklinde kafiyelidir. * Çoğunlukla doğa, güzellik, ayrılık, kavuşma
☻ 4+3= 7’li hece ölçüsü kullanılır. gibi duygusal ve lirik temaları işlerler.
☻İlk iki dizesi ayrık yani hazırlık özelliği * Semainin hece ölçüsünün yanında aruz
taşımaktadır. Asıl mesaj üçüncü dizede verilir. kullanılarak yazılanları da vardır.
☻ Her konuda söylenebilir. * Özel bir bestesi vardır.
☻ Düz, cinaslı ve artık mani gibi çeşitleri *8'li hece ölçüsü ile söylenir.
vardır. *Varsağıda hayattan ve talihten şikayet gibi
konular da işlenir.
Âşık Edebiyatı Nazım Şekilleri
*Şiirin sonuna doğru mahlas kullanılır.
1.Koşma:
*Yaygın olmayan bir nazım şeklidir.
* Dörtlük sayısı 2 ile 4 arasında değişir.
*Dili sade ve yalındır halkın günlük yaşantıda
*Türk Halk edebiyatının en çok sevilen, en çok kullandığı deyim ve deyişlerden yararlanılır.
kullanılan nazım şeklidir. *Dörtlüklerle *En güzel örneklerini Karacaoğlan, Erzurumlu
söylenir. Emrah vermiştir.
*Koşmalarda genellikle 8'li ve 11'li hece ölçüsü *Kafiye örgüsü koşma gibidir.
kullanılır. 4+4+3=11 ya da 6+5=11.
Not: Semailer koşmalardan hece sayısı ve özel
*Genelde yarım kafiye kullanılır.
ezgisi bakımında ayrılır.
*Koşmada genellikle; doğal güzellikler, sevgi,
aşk, özlem, kahramanlık, eleştiri, acı, yakınma, 3.Varsağı:
hayata ait görüşler konu olabilir. ☻Güney Anadolu'da yaşayan Varsak
* Koşmanın kafiye örgüsü: Türkmenlerine ait halk şairleri tarafından
● aaab, cccb, dddb … ● abab, cccb, dddb ... söylenen şiirlerdir.
● abxb, dddb, eeeb ... ● aaaa, bbba, ccca ... ☻Özel bir bestesi vardır.
şekillerinden birisi olabilir. ☻8'li hece ölçüsü ile söylenir.
*Genelde şiirin içinde özellikle de son ☻Varsağıda hayattan ve talihten şikayet gibi
dörtlükte şairin mahlası bulunur. konular da işlenir.
*Koşma halka hitap ettiği için dili sade, ☻Şiirin sonuna doğru mahlas kullanılır.
☻Yaygın olmayan bir nazım şeklidir.
anlatımı yalın ve içtendir.
☻En güzel örneklerini Karacaoğlan vermiştir.

Koşmalar konularına göre dört çeşittir: Not1: Semai ile benzerlik gösterir. Varsağının
semaiden farkı, ezgisi ve "Bre, hey" gibi
- Güzelleme : Âşık edebiyatında insan ve ünlemler kullanılarak erkekçe, yiğitçe bir
doğa güzelliklerini işleyen koşmalar. Genellikle söyleyişe sahip olmasıdır.
aşık olunan kadın, kız, gelin, dağ ağaç, hayvan,
çiçek gibi unsurlar işlenir. Not2: Koçaklama ile de benzerlik gösterir.
Birbirine karıştırmamak için şu özelliklere
- Koçaklama: Konusu savaş, yiğitlik, dikkat etmek gerekir:
kahramanlık olan halk edebiyatı şiirleri. -Koçaklama 11'li, varsağı 8'li hece ölçüsüyle
Çoşkun ve yüksek tempolu söyleyişleri vardır. söylenir.
Halk edebiyatımızda bu türün en güzel -Koçaklamada dövüş, savaş, yiğitlik gibi
örneklerini Köroğlu ile Dadaloğlu vermiştir. konular işlenirken; varsağıda yaşamdan ve
- Taşlama : Bir kimseyi yermek veya toplunun talihten şikâyet gibi konular işlenir.
bozuk yönlerini iğneleyici bir dille eleştirmek
4. Destan:
için yazılan şiir. Halk edebiyatı nazım türüdür.
☻Nazım şekli bakımından koşmaya benzer.
- Ağıt : Doğal afetler, ölüm, hastalık vb. ☻Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısı
çaresizlikler karşısında korku, heyecan, sınırlı değildir.
üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili ☻Hece ölçüsünün daha çok 11'li kalıbı
ürünlerdir. Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt kullanılır.
söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir. ☻Son dörtlükte şairin mahlası geçer.
2.Semai: ☻Destanda konu olarak toplumu ilgilendiren,
9
heyecana getiren savaş, kahramanlık, isyan, Konularına Göre Kasideler:
yangın gibi konular, ayrıca; dalkavukluk,
gülünç olaylar, parasızlık vb. işlenir. a-Tevhit ve Münacât: Allah'ın birliğini ve
☻Destan türüne en güzel örneklerden biri; yüceliğini anlatan şiirlere tevhit, Allah'a
Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman yapılan yalvarış ve yaka¬rışları anlatan şiirlere
Destanı'dır. ise münacaat denir.
b-Naat: Hz. Muhammed'i övmek için yazılan
b) Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri kasidelere denir.
Beyitlerden oluşan nazım şekilleri c-Mersiye: Bir kimsenin ölümü üzerine
1. Gazel duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için yazılan
- En az beş en fazla on beş beyitten oluşan, en şiirlerdir. (Bu türün konu bakımından Eski
yaygın lirik şiir türüdür. Türk edebiyatındaki karşılığı sagu, Halk
- Aruzun her kalıbıyla yazılabilir. edebiyatındaki karşılığı ise ağıttır.)
- Âşk, şarap, ayrılık, hasret, zamandan d- Methiye: Bir kimseyi övmek için yazılan
yakınma, felsefi-didaktik düşünceler, din ve kasidedir.
tasavvuf gibi konular bu nazım biçimiyle ele e- Hicviye: Bir kimseyi yermek için yazılan
alınır. kasidedir.
- Uyak düzeni "aa, ba, ca, da, ..."biçimindedir. f- Fahriye: Şairlerin kendilerini övmek
- İlk beyitine "matla", ikinci beyitine "hüsn-i amacıyla yazdıkları kasidelerdir.
matla"; son beyitine "makta" veya "taç beyit",
ondan bir öncekine de "hüsn-i makta" denir. NOT: Bundan ayrı olarak kasideler çoğunlukla
- En güzel beyitine "beyt-ül gazel" denir. nesib bölümlerinde ele alınan konulara göre
- Şairin adı veya mahlası son beyitte geçer. isim alır. Padişahın tahta çıkışı için
- Gazeller redifleriyle adlandırılır. yazılanlara cülûsiyye, düğün törenlerini
- Konu bakımından Halk şiirindeki koşmaya anlatanlara sûriyye, Ramazan ayının gelişini
benzer. - kutlamak ve Ramazan’ın faziletlerinden
Gazellerde genellikle her beyit farklı konudan bahsetmek için yazılanlara Ramazaniyye,
söz eder. Konu birliği yoktur. bayramı konu alanlara bayramiyye veya
- Konu birliği görülen gazellere "yek-ahenk iydiyye, Muharrem ayını anlatanlara
gazel" denir. Bütün beyitleri aynı güzellikte Muharremiyye, yeni yılı kutlayanlara sâliyye,
olan gazellere "yek-avaz gazel" denir. bahar mevsimini tasvir edenlere bahariyye
- Dize ortalarında iç uyaklı olan ve dörtlük veya rebîiyye, kış mevsimi için yazılanlara
haline getirilebilen gazellere "musammat şitâiyye, yaz eğlencelerini anlatanlara
gazel" denir. sayfiyye veya temmuziyye, yeni yapılan bir
- Divan şiirinde en ünlü gazel şairleri şunlardır: bina için yazılmış olanlara dâriyye, hamam
"Fuzuli, Nabi, Nedim, Baki, Naili" tasviri için yazılanlara hamamiyye, at
tasvirleri ihtiva edenlere rahşiyye, nevruz
2. Kaside dolayısıyla yazılanlara nevruziyye, bir ülkenin
☻En az 33, en fazla 99 beyitten oluşan kaside veya kalenin fethi dolayısıyla o yerin fatihine
din ve devlet büyüklerini övmek ya da yermek sunulanlara fethiyye, barış üzerine
amacıyla yazılan şiirlerdir. yazılanlara sulhiyye, gittiği yerden veya
☻Aruzun değişik kalıplarıyla yazılır. seferden dönen padişah veya kumandanlara
☻Uyak düzeni gazele benzer: "aa / ba / ca / takdim edilenlere kudûmiyye denir.
da /ea ..."
☻ Gazelde olduğu gibi ilk beyte "matla", son Kasidenin Bölümleri:
beyte "makta", en güzel beyte "beyt-ül * Nesib (Teşbib): Bu bölümde kasideyle ilgisi
kasid", şairin adı veya mahlasının geçtiği beyte olmayan tasvirler yapılır (yaz, taş, saray, bahar,
"taç beyit" denir.
bahçe...).
☻Kasideler adını rediflerinden, uyaklarındaki
* Girizgâh: Asıl konuya giriş bölümüdür. Bir
son ünsüzden veya nesib bölümündeki
veya birkaç beyitten oluşur.
tasvirlerden alır.
☻En ünlü kaside şairleri şunlardır: "Nefi, * Methiye: Allah'ın, peygamberin, padişahın
Nedim, Fuzuli, Baki..." veya önde gelen kişilerin övüldüğü bölümdür.
* Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür.
10
* Tegazzül: Kasidenin ölçüsüne uygun olarak - Bir şairin beş mesneviden oluşan eserler
araya sıkıştırılan gazeldir. bütününe "hamse" denir. Edebiyatımızda "Ali
* Dua: Bu bölümde kasidenin sunulduğu kişiye Şir Nevai, Taşlıcalı Yahya, Nevizade Atayi"
sağlık ve zenginlik dilenir. hamse sahibi şairlerdir.
Not: "Fahriye" ve "tegazzül" her kasidede -Edebiyatımızda ilk mesnevi Yusuf Has
bulunmayabilir. Hacip'in "Kutadgu Bilig' adlı eseridir. Eser,
aruzun kullanıldığı ilk eserdir.
3. Müstezat
*"Çoğalmış, artmış" anlamına gelen müstezat, Dörtlüklerle Kurulan Nazım Biçimleri
gazelin özel bir biçimidir. 1. Rubai
*Her beyitte uzun dizelere kısa bir dize ☻İran (Fars) edebiyatından alınmış, tek
eklenerek yazılır. Bu kısa dizelere "ziyade" adı dörtlükten oluşan bir nazım biçimidir.
verilir. ☻Kendine özgü aruz kalıplarıyla yazılır.
*Uzun ve kısa dizeler kendi aralarında
(Bunların sayısı 24 kadardır.)
uyaklanır. Kafiyelenişi gazel gibidir.
☻Düşüncelerin özlü bir biçimde anlatılması
*Genellikle aruzun tek kalıbıyla yazılır.
*Gazelde olduğu gibi aşk, şarap, güzellik gibi temeline dayalı nazım biçimidir.
konular işlenir. ☻Genellikle felsefi konular, öğüt, aşk, şarap,
din, tasavvuf konulan işlenir.
NOT: Serbest Müstezat ☻Uyak düzeni "aaxa" biçimindedir.
-Hem hece hem de aruzun değişik kalıplarıyla ☻Genellikle mahlas kullanılmaz.
yazılır. ☻En büyük ustası Ömer Hayyam'dır.
- Aynı şiirde farklı kalıplar kullanılabilir. ☻Azmîzâde Haleti, sadece rubai yazan tek şair
- Kısa ve uzun dizeler düzenli ve düzensiz olarak bilinir.
sıralanabilir. ☻Yahya Kemal Beyatlı, Arif Nihat Asya
-Uyak düzeni şairin isteğine bağlıdır. rubaileriyle tanınan şairlerimizdir.
- Fransa'da sembolizmin yaygın olduğu
dönemde gelişmiştir. 2. Tuyuğ
- Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin ve Ahmet Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım
Haşim'in sıkça kullandığı bir nazım biçimidir. biçimdir.
-Tek dörtlükten oluşur, uyak düzeni maniye
4. Kıt'a benzer.
☻Parça, bölüm anlamı taşır. -Halk şiirindeki maninin, Dîvan şiirine
☻Aruzun her kalıbıyla yazılabilir. yansımış biçimi kabul edilir.
☻En az 2 en fazla 12 beyitten oluşur. - Konu sınırlaması yoktur, rubaideki konular
☻Dört beyitten fazla olan kıt'alara "kıta-ı tuyuğda da vardır. En çok aşk, aşk acısı, şarap
kebire" denir. konu edilir.
☻Uyak düzeni xa/xa/xa/xa... şeklindedir. -Mahlas kullanılmaz. Aruzun sadece "fâilâtün
☻Genellikle "matla" ve "makta" beyti yoktur. / fâilâtün / fâilün" kalıbıyla yazılır.
5. Mesnevi -Rubaiden vezin ve cinas yönüyle ayrılır.
- Fars edebiyatından alınan bir nazım -Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı
biçimidir. Burhanettin'dir.
- Her beyit kendi arasında uyaklıdır. "aa / bb / Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri
cc / dd..." 1. Muhammes
- Divan edebiyatının en uzun nazım biçimidir. -Beş dizelik bentlerden oluşan bir nazım
Hikâye ve romanın işlevini görür. biçimidir.
- Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır. -Bent sayısı 4 ile 8 arasında değişmektedir.
- Aşk, tasavvuf, kahramanlık, savaş gibi -Muhammes nazım biçimiyle her konu ele
konuları işler. alınabilir.
- Beyitler arasında anlamca bir bütünlük -Uyak düzeni "aaaaa / bbbba / cccca..."
vardır. şeklindedir.
11
2. Murabba 5. Terci-i Bent
☻Dört dizelik bentlerden oluşur. Uyak düzeni Birçok yönüyle terkib-i bende benzer. Fark
aaaa / bbba /ccca ... şeklindedir. şudur:
☻En az üç, en fazla altı bentten oluşur. -Vasıta beyitleri her bendin sonunda aynen
☻Övgü, yergi, din, felsefi konular işlenir. kalır, değişmez.
☻Nedim ve Namık Kemal bu türün başarılı -Vasıta beyitlerinin üstündeki beyitlere "terci-
örneklerini sunan şairlerimizdir. hâne" adı verilir.
-Daha çok Allah'ın varlığı, birliği, kâinatın
Not: Bir şairin bir gazelinin her beytinin
sonsuzluğu gibi konular işlenir.
üstüne başka bir şairin ikişer dize eklemesiyle
oluşan murabbaya "terbi" denir. C.Batı Edebiyatından Alınan Nazım
Şekilleri
3. Şarkı
1. Terza-Rima
-Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım
-Üçer dizeli bentlerden oluşur. Uyak düzeni
biçimidir.
aba/ bcb/cdc/ ded ...
-Halk edebiyatındaki türkünün etkisiyle
-İtalyan şiirinden Fransız şiirine, Fransız
oluştuğu ifade edilir.
şiirinden de Türk şiirine geçmiştir.
-Biçim bakımından murabbaya benzeyen
-Türk şiirinde ilk kez Servet-i Fünun'da Tevfik
şarkılar, genel olarak bestelenmek için yazılır.
Fikret tarafından kullanılmıştır.
- Dörtlük sonlarında tekrar edilen bölüme
- Dante'nin "İlahi Komedya"sı bu nazım
nakarat adı verilir. Şarkılar bent ve nakarat
biçimiyle yazılmıştır.
bölümlerinden oluşur.
-Dörtlük sayısı üç ve beş arasında değişir. 2. Sone
-Genellikle aşk, sevgi, eğlence, kadın ve şarap -İlk defa Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin'in
konuları işlenir. şiirimizde kullandığı bu nazım biçimi, İtalyan
-Uyak düzeni genelde abab (aaaa) / cccb / edebiyatından alınmıştır.
dddb... biçimindedir. -İki dörtlük ve iki üçlükten oluşan on dört
-Lale devrinde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. dizelik bir nazım biçimidir.
Nedim ve Yahya Kemal bu türün önemli -Uyak düzeni abba / abba / ccd / ede
şairleridir. biçimindedir.
3. Triyole
4.Terkib-i Bent
-On mısralı bir nazım biçiminin adıdır.
☻Bent sayısı 5-10 arasında değişir. Bentleri
-Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı
oluşturan dizeler, genelde gazeldeki gibi
iki kısım gelir.
uyaklanır.
-Uyak düzeni AB / aaaA / bbbB şeklindedir.
☻Her bendin sonunda bir vasıta beyiti vardır.
Vasıta beyti, her bendin sonunda değişir,
4. Balad
bentten ayrı olarak kendi arasında uyaklanır.
-Batı edebiyatlarında konusunu heyecan verici
☻Vasıta beytinin üstündeki beyitlerin tümüne
ya da romantik hikâyelerden alan halk
"terkibhâne" adı verilir.
türkülerine, halk şiirlerine "balad" adı verilir.
☻Felsefi ve sosyal düşünceler, zamandan
-Baladlar bentlerden oluşur.
yakınmalar, mersiyeler bu biçimle yazılır.
-Bent sayısı ve bentlerdeki mısra sayısı
☻"Kanuni Mersiyesi" terkib-i bent biçiminde
bakımından bir sınırlama yoktur.
yazılmıştır.
-Bent ve mısra sayısı şaire ve anlattığı konuya
☻Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu nazım
göre değişebilir.
biçiminin ustalarıdır.
-Bu nazım biçimi Türk edebiyatında fazla
kullanılmamıştır.

12
ŞİİRDE TEMA “eglog” denir. Eglog, Türk edebiyatında
Şiirde yapıyı meydana getiren birimlerin hemen hemen hiç kullanılmamıştır.
kesiştiği, birleştiği anlam değerine tema denir.
Gümüş bir dumanla kapandı her yer;
Tema, şiirin ana duygusudur. Bütün
Yer ve gök bu akşam yayla dumanı!
birimler bir tema etrafında birleşir ve şiiri
Sürüler, çimenler, sarı çiçekler,
meydana getirir.
Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı!
ŞİİR(NAZIM) TÜRLERİ
5)DİDAKTİK ŞİİR:
1)LİRİK ŞİİR: Bilgi vermek, öğretmek, öğüt vermek gibi
Aşk, ayrılık, hasret, özlem, ölüm, yalnızlık gibi öğretici amaç taşıyan şiirlerdir.
konuları işleyen duygusal şiirlerdir.
*Manzum hikayeler ve fabllar didaktiktir.
Yar deyince kalem elden düşüyor, *Edebiyatımızda ilk didaktik şiir Yusuf Has
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor. Hacip’in Kutatgu Bilig adlı eseridir.
Lambamda titreyen alev üşüyor, Ne bulursan tut al, bilim, sanat
Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban. Güven, istek, cesaret, özen, umut
2) EPİK ŞİİR: Hepsi lazım bu yurda, hepsi yarar
Kahramanlık, yiğitlik gibi konuları işleyen ve Bize bol bol ışık kucakla getir
destansı özellik gösteren şiir türüdür. 6)DRAMATİK ŞİİR:
Benden selam olsun Bolu beyine Şiir biçiminde (manzum) yazılmış tiyatro
türündeki eserler dramatik şiirdir. Dramatik
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
şiirin konusu olaydır.
Ok gıcırtısından gürzün sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir *Bu tür şiirlerde konu, tiyatro gibi
canlandırılır. Eski Yunan’daki tragedyalar ile
3)SATİRİK ŞİİR: başlayan dramatik şiir, günümüzde manzum
Toplumda yaşayan insanların kusurlarının ve tiyatrolarla varlığını sürdürmektedir.
toplumdaki düzensizliklerin eleştirilerini
Mervan-Sanki tufan tufan bulutunda yıldız
yapan şiir türüdür.
Kim şu mahşerde kalan şehzade?
*Halk edebiyatında “taşlama” Divan Bütün etrafım düşman sarmış,
edebiyatında “ hiciv” modern edebiyatımızda Beni kurtar, diye haykırdı!
“yergi” adı verilir. Aziz-O silahlı kız kim oluyor öyle!
Acaba nereden koştu, geldi?
Ormanda büyüyen adam azgını
Meğer ardumda melekler varmış,
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Bana Allah için imdat etti, yetişti
Medrese kaçkını softa bozgunu (Abdülhak Hamit Tarhan, Tarık’tan)
Selam vermeğe dervişan beğenmez
4)PASTORAL ŞİİR: ŞİİRDE GERÇEKLİK VE ANLAM
Kır ve doğa sevgisini; orman, yayla, dağ, köy ve Gerçeklik, nesnel olarak var olan her şeydir.
çoban yaşamını; bunlara karşı duyulan Yaşadıklarımız, gördüklerimiz ve bütün maddi
özlemleri anlatmaktadır. evren gerçekliği oluşturur. Buna doğal
gerçeklik denir.
Pastoral şiir iki türlüdür:
Şiirlerde de anlatılanların gerçeklikle bağı
İdil: Batı edebiyatlarında doğrudan doğruya vardır. Eseri oluşturan şair, belli bir toplumsal
kır hayatının güzelliğini işleyen kısa pastoral gerçeklik içinde yaşamaktadır ve eserinde
şiirlere “idil” denir. Bu şiirlerde şair, doğa gerçekliği şöyle ya da böyle yansıtacaktır.
karşısındaki duygulanmasını anlatır. Ancak şair, doğal gerçekliği olduğu gibi değil,
Eglog: Batı edebiyatlarında birkaç çobanın kır edebiyatın kuralları içinde yeniden
hayatı, aşk gibi konular üzerinde karşılıklı şekillendirerek dönüştürerek ortaya koyar.
konuşmaları tarzında yazılan pastoral şiirlere Buna şiir gerçekliği denir.
13
ŞİİR VE GELENEK ☻Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan, Âşık
Gelenek, bir toplumda kuşaktan kuşağa Veysel, Yunus Emre bu edebiyatın başlıca
iletilen, yaptırım gücü olan kültürel miras, temsilcileridir.
alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar ☻Halk şiiri geleneğine Milli Edebiyat dönemi
bütünüdür. şairleri, Beş Hececiler bağlı kalmışlardır.
Cumhuriyet döneminde de bu anlayışla şiir
1. HALK ŞİİRİ GELENEĞİ
yazan şairler olmuştur.
Türklerin İslamiyeti kabul etmelerinden sonra,
halk arasında gelişen edebiyat geleneğidir.
Halk şiiri üç koldan gelişmiştir: Anonim,
Halk kültürünü, değerlerini, halkın duyuş ve
Âşık ve Tekke (Tasavvuf).
düşünüşünü yansıtan, halkın ruhundan
doğmuş bir edebiyattır. a. Anonim Halk Şiiri: Söyleyeni belli
olmayan, halkın ortak yaratımıyla oluşan
İslâmiyetten önceki sözlü edebiyatın devamı
ürünlerdir. Başlıca verimleri; mani, türkü,
niteliğindedir ve hâlâ varlığını sürdürmektedir. destan, bulmaca, tekerleme, ninnidir.
Bu gelenekte şiir ön plandadır.
b. Âşık Tarzı Halk Şiiri: Din dışı konuları
Halk Şiirinin Genel Özellikleri:
işleyen ve "âşık" denen saz şairleri tarafından
☻İslamiyet’ten önceki şiirin bir devamı söylenen şiirlerdir. Bu edebiyatta koşma,
niteliğindedir, bu anlamda da halk şiiri semaî, varsağı, destan, nazım biçimleri;
geleneği, bizim en eski şiir geleneğimizdir. güzelleme, koçaklama, taşlama ve ağıt gibi
☻Toplum için sanat anlayışını taşır. nazım türleri kullanılmıştır.
☻Dili sade, halk dilidir; ancak İslamiyet’in
c. Tekke (Tasavvuf) Şiiri: Tasavvuf anlayışına
etkisiyle özellikle tasavvuf şairlerinde Arapça
bağlı şairlerce söylenen, dini konuların
ve Farsça sözcüklere de yer verilmiştir. işlendiği şiirlerdir. Bu geleneğin en önemli
☻İnsanla ilgili her konu aşk, doğa, ayrılık, ürünü ilahidir. Ayrıca nefes, nutuk, şathiye,
özlem, yiğitlik, tasavvuf… bu edebiyatın da
devriye, deme adı verilen ürünleri de vardır.
konusu olmuştur.
☻Şiirlerin nazım birimi dörtlüktür.
2. DİVAN ŞİİRİ GELENEĞİ
☻Ritim hece ölçüsüyle sağlanır. Hece
X. yüzyıldan sonra Türkler arasında yayılan ve
ölçüsünün de en çok 7'li, 8'li, 11'li kalıpları
yerleşen İslâmiyet, Arap ve İranlılarla her
kullanılmıştır.
alanda bağların kurulmasını, edebiyat alanında
☻Halk şiirinde genellikle yarım uyak
da ortak bir düşünce ve zevkin doğmasını
kullanılmıştır.
sağlamıştır.
☻Gözleme dayalıdır. Benzetmeler somut
kavramlardan yapılır. Medrese kültürüyle yetişen aydın şairler, Arap
ve İran edebiyatının etkisinde kalarak ve onları
☻Söylenenler gerçek yaşamdan alınmadır. Bu örnek alarak eserler yazdılar. Böylece divan
nedenle de gerçekliğe yaslanan bir edebiyattır. edebiyatı doğmuş oldu. Divan edebiyatına
☻Biçimden çok, konu önemlidir. "yüksek zümre edebiyatı", "klasik edebiyat",
☻Şiirlerde başlık yoktur. Şiirler nazım "saray edebiyatı" gibi adlar da verilmiştir.
biçimlerine ve türlerine göre adlandırılır: Divan edebiyatında da şiir ön plandadır.
koşma, semai, varsağı, koçaklama gibi.
☻Söz sanatlarına, kalıplaşmış söyleyişlere
(mazmun) aşırıya kaçılmadan yer verilmiştir. Divan Şiirinin Genel Özellikleri:
Örneğin kalem - kaş, inci - diş, selvi - boy ♦ Dili, Arapça, Farsça, Türkçe sözcüklerin
gibi ifadeler kalıplaşmış sözlerdir. karması olan Osmanlıcadır.
☻Şiirler "bağlama" adı verilen saz eşliğinde ♦ Dil, bu nedenle oldukça ağırdır.
doğaçlama olarak söylenmiştir. ♦ Ölçü, uyak, nazım birimi, nazım şekli kesin
☻Anlatım yalın, içten, canlı ve akıcıdır. kurallara bağlanmış; biçime çok önem
☻Şiirlerin son dörtlüğünde şairin adı ya da verilmiştir. Ses akışı ve ritim son derece
mahlası geçer. Halk edebiyatında takma ada güçlüdür.
"tapşırma" denir. ♦ Aşk, kadın, şarap, din ve tasavvuf konuları
ağırlıklı olarak işlenmiştir.

14
♦ Allah'a duyulan "ilahi aşk" ve sevgiliye 3. MODERN (SERBEST) ŞİİR GELENEĞİ
duyulan "beşeri aşk" en çok işlenen konudur. Cumhuriyet döneminin ilk elli yılı, her alanda
Aşkta işlenen sevgili ise tek tiptir. Sevgili selvi olduğu gibi sanat ve edebiyat alanında da büyük
gibi uzun boylu, ince belli, siyah ve uzun saçlı, yenilik, zenginlik ve çeşitlilik gösterir.
gül yanaklı, ayva tüylü, ok kiprikli, gamzeleri Denilebilir ki "yenilik" bu dönemin başlıca
yaralayıcıdır. Âşığına eziyet, cefa çektirmek, özelliğidir.
naz yapmak, kahredici ilgisizlik ve vefasızlık
göstermek sevgilinin değişmez özellikleridir. Gelenekle ilgilerini kesen Cumhuriyet devri Türk
Divan şiirinde ayrıca gül (sevilen), bülbül şairleri, dünyadaki yeni akımları izleyerek
(seven), diken (rakip) mazmunları da çokça ülkemizde de onların benzerlerini yaratmaya
kullanılmıştır. çalışmışlardır. Bu dönemin bazı şairleri halk ve
divan edebiyatındaki bazı unsurları kullanarak
♦ Soyut bir edebiyattır. İnsan ve doğa gerçekte
yeni bir şiir tarzı yaratmıştır.
olduğundan farklı ele alınır.
♦ Günlük hayatın gerçeklerinden pek söz
Modern Şiir Geleneğinin Özellikleri:
edilmez.
►Uyak, ölçü gibi unsurları kullanmak gerekli
♦ Sevgili, doğa gibi unsurlar hep hayalidir.
görülmez.
♦ Şiirlerin başlığı yoktur. Şiirler nazım
►Ses akışı ve ritmi sağlayan unsurlar; dizelerin
biçimlerine göre adlandırılır.
sıralanışı, sözcük tekrarları, sözcüklerin dizilişi
♦ Şiirlerin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır.
ve ses tekrarlarıdır. Şiirlerde iç ahenk ön
♦ Nazım birimi ağırlıklı olarak beyittir.
plandadır.
Bentlerle yazılan nazım şekilleri de vardır.
►Birim zorunluluğu yoktur. Şiirler genelde tek
♦ Her beyit kendi içinde bir anlam bütünlüğü
birimden oluştuğu için nazım birimi dizedir.
oluşturacak biçimde yaratılır.
►Modern şiirler hem imgeye hem sese dayanır.
♦ Divan şiirinde konu değil, biçim güzelliği
►Dilin anlam yönü, imgeyle ortaya çıkar. Bu
önemlidir. Aynı konu birçok şair tarafından ele
bakımdan anlam geriye itilmiştir.
alınır.
♦ Toplumsal konulara değinilmemiş, "sanat ►Modern şiir, geleneği özümseyerek yeniden
için sanat" anlayışı benimsenmiştir. yaratma yolunu seçmiştir.
♦ Divan şiirinde sanatlı anlatım, ustalığın ►Bireysel duygular ön plandadır.
ölçüsü sayıldığından söz sanatlarına çok yer ►Sözcükler çağrışım yönünden zengindir.
verilmiş, mazmunlar da bolca kullanılmıştır. ►Somuttan çok, soyut duygu ve düşüncelere
♦ Daha çok tam ve zengin uyak kullanılmıştır. yaslanır.
♦ Arap ve İran edebiyatından alınan gazel, ►Genellikle serbest nazım kullanılır.
kaside, mesnevi, rubai, murabba, muhammes ►Dili sadedir. Alışılmamış bağdaştırmalar
gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. zaman zaman anlamayı güçleştirir.
♦ Şarkı ve tuyuğ ise Türklerin geliştirdiği ►Konu yönünden belli bir sınırlaması yoktur.
şekillerdir.
►Bazı şairler modern şiir geleneğine bağlı
♦ Şiirler işlenen konulara göre tevhit (Allah'ın
olmakla birlikte halk veya divan şiirinden de
birliği), münacat (Allah'a yakarış), naat
yararlanmayı sürdürmüşlerdir. Örneğin Ahmet
(peygambere övgü), methiye (devrin büyüklere
Kutsi Tecer, halk şiirinden; Atilla İlhan, divan
övgü), hicviye (eleştiri), mersiye (ağıt) gibi
şiirinden yararlanmıştır.
adlar alır.
►Her şiirin bir başlığı vardır.
♦ 13. yüzyılda gelişmeye başlamış, 16. ve 17.
►Şairler şiirlerinde mahlas kullanmaz.
yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 19.
►Anlam yönünden birimler arasında belli bir
yüzyılın sonlarında ise biçimsel olarak sona
akış ilişkisi vardır.
ermiştir. Mehmet Akif Ersoy, Ahmet Haşim ve
►Bu nedenle birimlerin yerleri değiştirilemez.
Yahya Kemal Beyatlı gibi ünlü şairlerimiz divan
şiiri geleneğinden beslenerek yepyeni bir şiir
tarzı yaratmışlardır.
♦ Fuzuli, Baki, Nedim, Nef'i, Nabi, Şeyh Galip
en önemli temsilcilerindendir.

15
MANZUME VE ŞİİR Manzum hikâyelerin genel özellikleri
Edebi eserlerin, nazım (şiir) ve nesir (düz yazı) şunlardır:
olmak üzere iki temel ifade biçimi vardır. ᴥ Hikâyede bulunan bütün özellikler (olay, yer,
Nazım biçiminde oluşturulmuş eserlere zaman, kişiler) manzum hikâyede de bulunur.
manzum eser, nesir yoluyla oluşturulmuş ᴥ Toplumu ilgilendiren konular ve olaylar
eserlere ise mensur eser denir. işlenir.
Bir şiir düz yazıyla oluşturulmuş edebi ᴥ Daha çok ders veren, eğitici, öğretici,
eserlerde görülen olay örgüsü, kişi, zaman etkileyici konular seçilir.
ve mekân unsurlarıyla meydana getirilmişse ᴥ Ölçü ve uyağa dikkat edilir.
buna manzume denir. Öğretici konular ve ᴥ Anlam, alttaki dizelerde de devam eder.
akılda kolay kalması istenen düşünceler ᴥ Karşılıklı konuşmalara yer verilir.
manzume biçiminde yazılır. ᴥ Dizelerin uzunlukları aynı olmayabilir.
☻ Ölçülü, uyaklı, şiir biçiminde yazılan ᴥ Manzum hikâyelerde şairler ya bir olayı
manzum hikâyeler de manzumedir. anlatırlar ya da öğüt vermek amacını güderler.
☻ Divan edebiyatında uzun hikâyeler mesnevi ᴥ Manzum hikâyeler genellikle bir çevre
türü ile yazılırdı. Tanzimatla birlikte şairler tasviriyle başlar, o çevrenin kişileri tanıtılır.
uzun anlatımlar için manzum hikâyeye Sonra olay anlatılır. Amaç okura bu bölümde
başvurdular. Manzum hikâyenin ilk adımlarını ders vermektir. Bir hikâye gibi sonlandırılır.
bu dönemde Recaizade Mahmut Ekrem atmış; ᴥ Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri hikâye ile
bu tür Servet-i Fünun döneminde benzer özellikler gösterir.
yaygınlaşmaya başlamıştır. ᴥ Manzum hikâyeler dörtlük, beyit, bent
☻ Manzum hikâyelerin öykülerden tek farkı, şeklinde de yazılabilir.
şiir biçiminde yazılmış olmalarıdır. Bu tür ᴥ En büyük iki temsilcisi Tevfik Fikret ve
hikâyelerde öğreticilik ön plandadır. Mehmet Akif Ersoy'dur.

ŞİİR MANZUME
Ölçü, uyak, nazım biçimi gibi unsurlardan yararlanılır. Ölçülü, uyaklıdır.
Dizeler halinde yazılır. Dizeler halinde yazılır.
Belli birimlerden oluşur. Belli birimlerden oluşur.
Düz yazıya çevrilemez, çevrildiğinde anlam kaybına Düz yazıya çevrilebilir.
uğrar.
Metindeki duyguyu yansıtan ses akışı vardır. Metindeki duyguyu yansıtan ses akışı vardır.
Sözcükler genellikle mecaz anlamda kullanılır. Sözcükler genelde gerçek anlamıyla
kullanılır.
Gerçeklik, yazarın duygularıyla biçimlenen, Gerçekte yaşanması mümkün olaylar üzerine
değiştirilen gerçekliktir. kurulur.
Hissettirme, sezdirme söz konusudur. Anlatma, gösterme söz konusudur.
Anlatım imgelerle, çağrışıma açık sözcüklerle ortaya İmge ve çağrışım yönü zayıftır.
konur.
Anlam çok yönlüdür, çeşitli yorumlara açıktır. Anlam tek yönlüdür.
Amacı estetik haz uyandırmaktır. Amacı doğal gerçekliği olan bir konuyu
anlatmaktır. Bu yönüyle öğreticidir.
Olay örgüsü, kişi, mekân, zaman unsurları yoktur. Olay örgüsü, kişi, mekân, zaman unsurları
vardır.
Sanatsal ürünlerdir. Öğreticilik ön planda olduğundan sanatsal
yönü zayıftır.
Kişisel duygular ön plandadır. Bireysellikten uzaktır. Toplumsal, didaktik
konular işlenir.
Edebi metindir. Edebi metindir.
Estetik kaygı taşır. Estetik kaygı taşımaz.

16

You might also like