You are on page 1of 75

MÜZİK TERAPİSİ

TÜRKLERDE MÜZİKLE TEDAVİ


Orta Asya Türklerinde Müzikle Tedavi
Orta Asya Türklerinde, müzik çok çeşitli amaçlar için kullanılmıştır. Kopuz veya
saz ile icra edilen müzik, yeri geldiğinde tedavi eden, yeri geldiğinde
sakinleştiren, yeri geldiğinde güç veren, yeri geldiğinde de topluluktaki birlik
duygusunu artıran bir unsur olmuştur. Kopuz, sadece tedavi eden. Ve kötü
ruhları kovan bir çalgı değildi. Aynı zamanda ululuğu, velili, maneviyatı
sembolize ediyordu.
Baksı seansları şöyle yapılırdı:
Seansı oturarak başlanır, melodi ve ritim eşliğinde kollar spiral (kıvrılarak)
şeklinde harekete geçirilir, enerjinin kollara yükseldiği düşünülürdü. Ritim ve
melodi değişir, hareket ve enerji omuzlara ulaşır, ardından başı çeşitli yönlere
çevirme şeklinden hareketlerle devam edilirdi. Daha sonra sezgiye açık, içten
geldiği şekilde dans edilirdi. Seansın en önemli yeri burasıydı. Bu bölümde
baksı, ata ruhuna ulaşmaya çalışırdı bütün geçici bilgilerden, maddi
bedeninden sıyrılıp o an için gerekli bilgilere ulaşmaya çabalardı.
Burada bir müzikle tedavi yöntemi olan improvizasyon yani doğaçlamanın
çarpıcı bir örneğini görürüz. Kırkız Türklerinde baksı bir nevi şamandır(tedavi
edici). Hastayı tedavi edebilmesi için gereken ilham hali de bir içe doğuş
(improvizasyon) olayıdır.
ORTA ASYA MÜZİĞİNİN GÜNÜMÜZ MÜZİKLE TEDAVİSİNDEKİ ÖNEMİ

Asya kökenli Türk musikisinin önemli özelliği, beş sesli siteme sahip olmasıdır.
Macar müziğinde en esaslı vasfın beş seslilik olduğunu bunun çinlilerden çok
Şimal Türklerinin müziklerinden esinlenerek oluşturulduğunu anlatır.
Halen Asya Türk illerinde, koray, sıbızgı denen üflemeli aletler, dombra ve
dutar gibi telli aletler beş seslilik özelliğini taşımaktadır. Londra Kraliyet
Müzikle tedavi okulundan, otistik çocukların adaptasyonunda tedavi edici;
Macaristan da ise, çocuk eğitiminde önemli bir unsur niteliğindedir. Ayrıca bir
çok ülkede para psikolojik çalışmalarda konsantrasyon artıcı olarak da beş
seslilikten yararlanılır. Mandalalar( barışı temsil eden bir işaret ve semboller
görme yoluyla iç dünyamızla bir bağ oluşturuyorsa, müzikte işitme yoluyla bu
bağlantıyı kurmaktadır.
Musiki biliminde, musiki icrasında, tıpta astronomide fizik biliminde engin bir
birikime sahip olan Farabi, bu bilimlerin birbiriyle ilişkisini, özellikle musikinin
diğer bölümlerle ilişkisini araştırmıştır. Ona göre makamların insan ruhuna
etkileri şöyledir:
Rast makamı; insana sefa yani neşe ve huzur duygusunu verir.
Rehavi makamı; insana beka yani sonsuzluk düşüncesi verir.
Kuçek makamı; hüsün, elem, keder duygusu verir.
Büzürk makamı; insanda korku duygusu uyandırır.
Isfahan makamı; hareket kabiliyeti ve güven hissi verir.
Neva makamı; lezzet ve ferahlık duygusu verir.
Uşşak makamı; gülme duygusu uyandırır.
Zirgüle makamı; uyku halidir.
Saba makamı; şecaat yani cesaret ve kuvvet verir.
Buselik makamı; güç kuvvet verir.
Hüseyni makamı; Barış sakinlik ve rahatlık hissi verir.
Hicaz makamı; Tevazu yani alçak gönüllülük verir.
Farabi araştırmalarında daha da ileri götürmüş ve makamların günün hangi
saatlerinde daha etkili olacağını belirlemiştir. Buna göre;
Rehavi makamı; yalancı sabah denilen, bugunün anlayışıyla imsak vakitlerinde
etkilidir.
Hüseyni makamı; sabahleyin etkilidir.
Rast makamı; güneş iki mızrak boyu yükselince etkilidir.
Buselik makamı; kuşluk vaktinde, yani güneşin doğmasından 45 dakika sonraki
zamanda etkilidir.
Zirgüle makamı; sabah ve öğle arası etkilidir.
Uşşak makamı; Öğle vaktinde etkilidir.
Hicaz makamı; ikindi vaktinde etkilidir.
Irak makamı; akşam üstü etkilidir.
İsfahan makamı; gün batarken etkilidir.
Neva makamı; akşam vakti etkilidir.
Büzürk makamı; yatsıdan sonra etkilidir.
Zirefkend makamı; uyku zamanı etkilidir.
SELÇUKLU OSMALILARDA MÜZİKTE TEDAVİ
Kanuni Sultan Süleyman zamanında saray hekimliği yapan Musa bin Hamun, diş
hastalıklarının ve çocuk hastalıklarının tedavisinde müzikten faydalandığını
nakletmiştir. Hatta o dönemde hükümdar çocuklarının beşikteyken müzikle
uyutulduğu, çocukların huylarını düzeltmek sakinleştirmek için müziğin
kullanıldığı anlatılır.

Çocuk psikiyatrisi bakımından önemli bir Türkçe eser, I. Abdülhamit ve III. Selim
zamanında hekimbaşlık (başkekimlik) yapmış olan Gevrekzade Hasan Efendi
tarafından yazılmıştır. Gevrekzade, Neticetü’l Fikriyye ve Tedbir-i Veladetü’l
Bikriyye isimli bu eserini yazarken İbni sina’dan ve kendisinden bir hasır önce
yaşamış Hasan Efendi’den çok faydalanmıştır. Bu eserin önemli özelliklerinden
biride, bölümlerden birinin musiki makamlarının hangi çocuk hastalıklarına
nasıl etki ettiğini anlatmasıdır. Bu eserde şunlardan bahsedilmektedir:
Rast makamı; felçle birlikte giden hastalıklarda etkilidir.
Irak makamı; menenjit ve hırçınlıkta etkilidir.
Isfahan makamı; zihin açıklığı veriri ve zekanın keskinliğini artırır. Kalpte ferahlık
duygusu yaratır. Ateşli hastalıklardan korur.
Zirefgend makamı; felç, ağızda felç, sırt ağrısı, eklem ağrıları ve kanburluk
durumlarında çok tesirlidir.
Rehavi makamı;baş ağrılarına, burun kanamasına, balgam oluşturan üst solunum
yolu hastalıklarına iyi gelir.
Büzürk makamı; beyin ve ensede ortaya çıkan şiddetli hastalıklardan kuvvetsizliği
ortadan kaldırmak için kullanılır. Düşüncenin seyrine ve aşk hastalığı ile tehlikelerden
korkma durumuna karşı etkilidir.
Zengüle makamı; Kalp hastalıkları, karaciğer hastalıkları, mide yanması ve beyin
hastalıklarında kullanılır.Ruhun hastalıklardan kurtulmasında etkilidir.
Hicaz makamı; İdrar zorluğunda kullanılır. Yetişkin erkeklerin cinsel sorunlarının
tedavisinde de etkin bir makamdır.
Buselik makamı;Beyindeki düşünce yoğunluğu azaltıcı etkisi vardır. Göz ve
kalça ağrılarında etkilidir.
Uşak makamı;Çok küçük çocuklara gündüz dinletilirse tüm organlarına bir
ferahlık verir yetişkinlerde ayak ağrılarına da etkilidir. Çocukların naz
uykularında dinlenmeyi sağlayıcı etkisi vardır.
Hüseyni makamı;Ferahlık duygusu veren bu makam, karaciğer ve kalp
iltihabını giderme, mide ateşini yok etme, gizli humma ve günde bir gelen
ateşli durumlarda etkilidir.
Neva makamı; ergenlik çağına gelmiş çocuklarda kalça ağrılarında etkilidir.
Ayrıca kötü ve sıkıntılı fikirleri sevinç ve sakinlik veren duygulara dönüştüren
bir makamdır.
Dönemler İtibariyle İnsanlardaki Müzikal Gelişim Süreçleri
Müzik tarih boyunca insanlara ilham kaynağı olmuş, sosyal bilincin ve dini inancın ifade
edilmesinde rol oynamıştır. Ayrıca dans ve oyun gibi etkinliklerle de bir eğlence aracı
haline gelmiştir. Örneğin ninniler, sıkıntılı çocukların yatıştırılmasında annelerin
imdadına hemen yetişmiştir.
İşlevsellik açısından bakılırsa, müziğin esas itibarıyla bir iletişim aracı olduğu görülür.
Şiirin ve sözün etkisiyle müziğin iletişim gücü daha da artar. Bu bölümde bu üstün dilin
nasıl geliştiğini kişinin bu dili öğrenirken hangi aşamalardan geçtiğini anlatmaya
çalışacağız.
Çocuklarda Müzikal Gelişim
Yürüme-konuşma becerilerinde olduğu gibi müzikal
becerilerde, çocuktan çocuğa değişebilen zaman
dilimleri içinde değişebilir. Jean Piaget isimli İsviçreli
psikolog, çocuk gelişimini başlıca dört evreye ayırır:
1-Sensory Motor Dönem:Duyusal ve hareketsel
gelişim dönemi (0-2) yaş
2-Preoperasyonel Dönem:Dil ve anlamlandırma
Gelişim Dönemi(2-7) yaş
3-Somut operasyonlar dönemi:Düşünce kabiliyetinin
gelişim dönemi (7-11) yaş
4-Formal Operasyonlar Dönemi :Soyut Düşüncenin
Gelişim Dönemi (11) yaş ergenlik arası
Ergenlerde Müzikal Gelişim
Dinledikleri yeni bir müziği akranlarıyla paylaşmak için can
atarlar. Bu paylaşım onlarda büyük bir heyecan, cosku ve
haz duygusu uyandırır. Özellikle Rock müziği, 13-19 yaşları
arasında ergenler için bir kültür, bir sembol haline
gelmiştir. Ergenlerin Rock müziğini tercih etmelerinin
sebebi, hayatlarının bu döneminin kargaşalarla dolu olması
ve Rock müziğiyle bu karmaşık duygularını iyi ifade
etmelerini düşünmeleridir. İşte bu çağdaki çocuklarda
özellikle bu tür müzikler önemli bir tedavi edici etkiye
sahiptir.
Yetişkinler Müzikal Durum
Müzik dinlemek hayata bir güzellik ve hoşnutluk getirir.
Bazı yetişkinler ,musiki dernekleri,dans toplulukları gibi
amatör müzik etkinliklerinde bulunmaktan büyük bir haz,
mutluluk ve tatmin duygusu alırlar.
Günümüzde birçok toplumda ,müziğin hayatımıza girmesi
için ,kayıt ekiplerine,kaydedilen müziği dinlemeye ve yıllık
konserlere büyük miktarda finans aktarımı
olmaktadır.Aktiv olarak müzik yapmaktan pasif olarak
müzik dinlemeye kadar bütün bu etkinlikler , kişisel
ifade,zevk ve toplumsal paylaşım hissini teşvik eder.
Çocuklarda müzikle tedavi

Zeka gerilikleri
Zeka geriliği birayin zihinsel işlevlerinde,iletişim,özbakım ve sosyal
becerilerinde anlamlı sınırlamalar görülmesi durumudur.Böyle bir durumda
öğrenme,düşünme,problem çözme,dış dünyayı algılama,dikkatte yetersizlikler
ortaya çıkar.Zeka geriliğini bir hastalık gibi algılamamak yerinde olur.Zeka
geriği olan bir çocuk öğrenebilir,ancak bunun için diğer çocuklardan daha çok
zaman harcaması ve daha çok tekrar yapması gerekir.Bilindiğ gibi,zeka düzeyi
IQ testleriyle ölçülmektedir.Bir kişinin zeka puanı 90-110 düzeyinde
olmalıdır.70’in altında kalan puanlar,zeka geriliğini düşündürür.Zeka gerilinden
şüphelenilen bir durumda şu sorulara cevap aramak yerinde olur:
-Günlük özbakım becerilerinde sorun var mı ?
-İletişim becerileri nasıl ?Söylenenleri anlayabiliyor mu ?
-Arkadaşlarıyla ilişkileri nasıl ?
-Konuşmada gecikme yada zorlanma,hatırlamada güçlük var mı ?
-Sosyal kuralları anlamada güçlük yaşıyor mu ?
-Davranışlarının sorunlarını görebiliyor mu ?
-Mantıksal öğrenme zorluğu var mı ?
Öğrenme sürecinde müzikle tedavi

Zeka geriliği olan çocuklarda öğrenme güçlüğü


olduğundan,klasik öğrenme yöntemleriyle öğrenimde
yoğun bunaltı yaşayabilmektedirler.Müzikle
tedavi,çocuklar için öğrenme ortamını eğlenceli hale
getirmekte,öğrenmeye olan ilgi ve isteklerini
arttırmaktadır.Çocuk müzikle uğraşırken çoğu zaman
başka bir öğrenme performansına ihtiyaç duymaz.Bu da
öğrenme esnasındaki bunalma duygusunu en aza
indirir.Mesela bir şarkı öğrenirken el çırparak katılırken
eşzamanlı olarak göz temasında artma,dikkat süresinde
uzama, söylenenleri takip etmede kolaylaşma,sözel taklit
yeteneğinde gelişme,bellekte kuvvetlenme,ince el
becerilerinde ve duyulan sesleri ayırt etme yeteneğinde
ilerleme görülür.
TAVSİYELER
Çocuğun hoşlandığı müzikleri seçtiğimiz için,
her aşamada iş yükümüz azalmaktadır. Eğer
çocuk bir parçayı çok sevmişse ,öğrenme
esnasında onu mutlaka kullanmalıyız. Çünkü
bu hem ortam değerini, hem de çocuğun
eğitim oranında kalma isteğini arttırmakta ve
bir ödül etkisi oluşturmaktadır. Mesela bildiği
ve katıldığı bir müzik parçasının melodisini
kullanıp sözlerini öğrenmesini istediğimiz
kavramlardan oluşturabiliriz.
Okul öncesi müzik tedavi
Öğrenmeye başlamadan önce
dikkatin süresi, söylenenlerin
takip edilmesi ve göz kontağına
girilmesi gibi gerekli bazı
davranışların kazanılmış olması
gereklidir. Müzikle tedavide
öğrenme sürecine bu becerilerin
geliştirilmesiyle başlanır.

Okul becerilerini geliştirmede


müzikle tedavi
Müzikle tedavi ,renkleri ve şekilleri
tanımlama, büyüklük ve genişlik gibi
kavramları gruplandırma,yukarı
aşağı, içeri dışarı gibi yön
kavramlarını öğrenme,
birinci,ikinci,sonuncu arasındaki
farkları anlama gibi okul becerilerini
öğretmede etkili olabilir.
Hiperaktiv Çocuklar
Gelişimsel bozukluklardan sonra, müzikle tedavinin alanına giren
bozukluklar arasında en sık rastlanılan ikinci rahatsızlık, davranış
bozukluklarıdır. Hiperaktivite; aşırı hareketlilik, dikkat eksikliğ ve
dürtü kontrolü azalmasının bir arada görüldüğü psikiyatrik bir
bozukluktur.4-5 yaşlarında belirgin hale gelir. Bu çocuklar aceleci
ve sabırsızdırlar. Çok konuşur, söz keser, dikkatsiz davranır ani
tepki gösterirler. Az uyur ve unutkandırlar. Hiperaktiv çocukların
yaşadığı en önemli problem dikkat eksikliğidir. Dikkatlerini
toplayamadıkları için zekalarını da kullanamazlar. Görsel ve işitsel
hafızaları iyidir. Hiperaktivite bozukluğunda biyolojik, psikolojik
ve sosyal etkenlerin birlikte rol oynadığı öne sürülmüştür. Anne,
baba ve öğretmenin hiperaktiv çocuğa ortak yön vermesi
önemlidir. Yanlış yaptığında ceza yerine oyundan mahrum etmek,
güzel şeyler yaptığında da aferin demek, öpmek gibi
ödüllendirme yöntemleri kullanılmalıdır.
• Çocukları aşağıdaki belirtileri gösteren ailelerin hiperaktivite
konusunda dikkatli olmaları gerekir
• Tepkisel davranışlar(nedensiz vurma, itme, çelme takma)
• Yerinde duramama, sürekli kıpır kıpır olma huzursuzluk, sürekli ayakta
gezinme
• Aşırı hareketsizlik, tehlikeli davranışlarda bulunma
• Başladığı işi bitirmemem ev ödevini yapmama
• Tırnak yeme, parmak emme vb. davranışlar
Karşılık verme
• İnatçı, ‘hep benim dediğim olsun’ gibi istekler
• Arkadaşlık kurma ve sürdürmede sorunlar
• Diğer çocuklara kabadayılık taslama
• Arkadaşlarına karşı acımasız olma
• Yalan söyleme, gerçek olmayan öyküler anlatma
• Çabuk öfkelenme
• Çabuk ağlama
• Okulda mutsuzluk
• Düşünmeden konuşma
• Bedensel yakınma
• Çabuk ve şiddetli huy değişiklikleri
Hiperaktif Çocuklarda Müzikle Tedavi Uygulaması
Hiperaktif çocuklarda müzikle tedavi konusunda yapılmış geniş araştırmalar yoktur.
Ancak müziğin etkisini inceleyen çalışmalar vardır. Hiperaktif çocuklarda özellikle üç alan
üzerinde çalışılmıştır. Bunlardan bir tanesi dikkat sorunları, diğeri davranış problemleri
ve bir diğeri de sosyal duygusal ve okul ile ilgili sorunlardır. Müzik dikkatin
odaklaştırılmasını ve sürdürülmesini sağlar beynin ön bölgesiyle(frontal) yan (pasiyetal)
bölgesindeki kan akımının artmasıyla davranış problemleri arasında ters bir ilişki
bulunmuştur. Kan akımı artınca davranış problemlerinin azaldığı, kan akımı azalınca da
problemlerin arttığı görüşmüştür. Buna göre hiperaktivite çocuklarda iki işlevsel
bozukluk saptanmıştır. Biri sağ ön beyin bölgesinde sinir gelişimiyle ilgili, diğeri ise
hareket planlaması ve anlama –kavrama –problem çözmeyle ilgili beyin alanlarının
bütün olarak çalışmasındaki aksaklıktır. Ayrıca müziğin iç sıkıntısını azaltması eğlendirme
ve gevşetme etkisinin olması da, dikkati sürdürmeyi arttıran etkenlerden birisidir.
Anne-baba, yakın çevre, okuldaki öğretmenler, okul
idaresi, psikolog, psikiyatr ve müzikle tedavi uzmanı; bir
ekip bilinci içinde hareket ederek çocuğun davranış ve
zihin problemlerini düzeltmek için programlar
yapılmalıdır. Bir müzik aleti çalma veya şarkı söyleme
gibi aktif müzikal katılımlar, sesi ve bedeni kullanmayı
gerektirir. Hiperaktif çocuklar, müziğin gücü ve müzikle
tedavi sırasında kullanılan beden dili sayesinde, yanlış
anlaşılan ve sözle ifade edemedikleri duygularını
anlatmayı, kendilerinin farkına varmayı ve özgüven
kazanmayı öğrenebilmektedirler.
Öğrenme Bozukluklarında Müzikle Tedavi
Öğrenme bozuklukları özel öğrenme
alanlarında oluşan bozukluklardır. Müzik
öğretme, bu bozuklukların düzeltilmesinde
kullanılan bir yöntemdir. Mesela vücudunun
sağ ve sol hareketlerini dengelemeyen bir
çocuk düşünelim. Bu çocuk, dinletilen müziğe
karşı kol ve bacak hareketlerini uyumlu bir
şekilde kullanma yoluyla bu kabiliyetini
karmaşık melodileri elleriyle ayrı ayrı veya
beraberce çalma da bu dengeyi sağlayabilir.
Öğrenme bozukluklarında görülen kendini
yaralama ve saldırganlık gibi davranış
problemlerinde de müzik etkili olmaktadır.
Müzikle tedavi, kızgınlık gibi sosyal uyumu
bozan duyguları azaltarak beraber çalışma
duygusunu güçlendirmektedir. Öğrenme
zorluğu olan çocukta sıklıkla kompleksli
düşünceler gelişmekte ve çocuk kendisini
istenmeyen biriymiş gibi algılanmaktadır.
Konuşma Ve İletişim Bozukluklarında Müzikle Tedavi
İletişim sorunu olan çocuklar, birkaç açıdan müzikle tedaviden faydalanırlar. Biliyoruz ki
şarkı söyleme; konuşma ve dil, daha da özgür olarak işitme hafızası ses ayarı ve ses
etkinliği gerektirir. Kekeleme gibi konuşma bozuklukları, şarkı söyleme esnasında
genellikle kaybolur. Böyle durumlarda müzikal tarzda okuma ve konuşma etkili olabilir.
Bunun için kişinin telaffuz etmede zorlandığı harfler, kelimeler tespit edilip bir müzikal
parça halinde okutulabilir. Bu esnada konuşa hızı metronom gibi ritim veren aletlerin
yardımıyla ayarlanabilir. Doğru ve takılmadan telaffuz edene kadar ritim belirlemesi
yapılır. Sonrasında, normal ritimde konuşana kadar çalışma devam ettirilir.
Otistik Çocuklara Yönelik Tedavi Ve Eğitim Hizmetleri
• Duyu- hareket terapileri (sensory-motor Therapy)
• Etkileşimsel Oyun Terapisi
• Uygulamalı Davranış Analizi
Gündük yaşam ve eğitim ortamlarında yer alan uyaranların gereğinden az yada
gereğinden fazla uyarabildiği yada uygun olmayan davranışlara yol açtığı varsayımı
yer alır. Oyun terapisinde yapılandırılmış oyun ortamında çocukla etkileşime girilir.
Etkileşimi çocuk başlatır terapist devam ettirir.
Oyun terapisi altı işlevin öncelikle olduğunu varsayar:
1- Çevrede uyaranlara ilgi duyma ve kendini sakinleştirme
2- Başkalarıyla ilişki kurabilme
3- Jestlerle iletişim kurabilme
4- Karmaşık jestler oluşturabilme
5- Düşünceler oluşturabilme
6- Düşünceler arasında köprü kurabilme
OTİSTİK ÇOCUKLARDA MÜZİKLE TEDAVİ
Otistik Çocukların Müzikal Tepkileri
Otistik çocuklarla normal çocuklar arasında
yapılan bir başka çalışmada otistik
çocukların işitsel – müzikal uyarıları (çocuk
şarkıları gibi) görüntülü uyaranlara
(hayvanlar ile ilgili görüntüler gibi) göre
daha çok tercih etkileri görülmüştür.
Normal çocuklar ise görüntülü uyarıları
daha çok tercih etmelidir. Otistik çocuklar,
normal çocuklar ve gelişimsel bozukluklu
çocuklar arasında, doğaçlama tekniği
kullanarak yapılan bir çalışmada, otistik
çocukların doğaçlama şekillerinin normal
çocuklarınkine çok yakın olduğu gelişimsel
bozukluğu olanlardan ise çok daha gelişmiş
olduğu gözlemlenmiştir.
Bütün bu çalışmaların neticesinde şu saptamaların
yapılması yerinde olur:
1- Çoğu otistik çocuk, müzikal alanda, normal çocuklardaki
kadar iyi bir performans gösterebilir.
2- Çoğu otistik, müzikal olan işitsel uyarılara, diğer işitsel
uyarılardan daha sık ve uygun tepkiler verir.
3- Otistik çocukların müzikal eğitimlerinin sebebi hakkında
çok az bilgi vardır. Bununla birlikte, otistik çocukların
beyinlerindeki işlev bozukluğunun ve algı süreçlerinin
anlaşılması için umut verici gelişmeler söz konusudur.
Otistik Çocuklarla Müzikle Tedavi Uygulaması:
1- Kaba ve ince hareket yeteneğinin geliştirilmesi
2- Dikkat süresinin arttırılması
3- Beden farkındalığının geliştirilmesi
4- Kendilik kavramının geliştirilmesi
5- Sosyal becerilerinin geliştirilmesi
6- Sözel ve sözel olmayan iletişimin geliştirilmesi
7- Okul öncesi ve temel eğitim kavramlarının
öğreniminin kolaylaştırılması
8- Törensel ve tekrarlayıcı davranışların değiştirilmesi
ve ortadan kaldırılması
9- Bunaltı, öfke davranışlarının aşırı hareketliliğin
azaltılması
10- Görme, işitme, dokunma gibi duyuların
algılanması ve bunların hareket sistemiyle irtibatının
sağlanması.
Amaçlanan bu hedeflere ulaşılması için de şu teknikler
kullanılır:
a) Seslendirme alıştırmaları
b) Şarkı söyleme, sıklıkla bedenle eşlik etme
c) Dans, ritmik alıştırmalar ve taklit teknikleri
d) Müzikal oyunlar
e) Müzik aleti çalma
f) Müzik dinleme
Otistik çocuklarda müzikle tedavi sürecindeki basamaklar
şunlardır:
1-Dil gelişimi
2-Sosyal ve Duygusal Gelişim
3- Okul öncesi kavram gelişimi
4- Duyusal ve hareketsel gelişim
ERGENLERDE MÜZİKDE TEDAVİ
Gençlerin ergenlik çağındaki psikolojileri kendi has bir özellik art eder. Kimliğin
netleştirmesi benliğin netleştirmesi ve kişiliğin oturması bu dönemde gerçekleşir. Uygun
müziğin agresif tavırları azalttığı bilinmektedir.
11-15 yaş arası özel bir okula kayıtlı 15 ergen ile kontrol grubu arasında kıyaslama
yapılmış ve müzikle tedaviye verdikleri cevaplar araştırılmıştır. Sonuçta bu ergenlerde
tedavi edici bir etki elde edilememiş ama müzikle tedavi sayesinde otonomi kazandıkları
ve yaşıtlarıyla daha uygun bir şekilde etkileşim içine girebildikleri görülmüştür.
121 lise öğrencisi üzerinde yapılan araştırmada Hatay, Edirne, Adana, Van, Yozgot metal
müziğin tercih edilmesiyle intihar eğilimi arasında bir ilişki olup olmadığı Heavy metal
hayranı erkeklerin yaşamak için güçlü sebepler ortaya koyamadıkları, kızların ise intiharı
daha çok düşündükleri tespit edilmiştir. Müzik dinlemenin büyük oranda olumlu
duyguları uyandırdığı bilinmesine rağmen bunun tam tersine, Heavy metal müzik
dinleyenlerde çok ciddi intihar eğilimi oluşmaktadır. Rock müzik seksüel davranış
arasında inceleme yapılmış, özellikle kız ergenlerde herşeye açık ölçüsüz cinsel
davranışlar gözlenmiştir. Rap, Heavy metal müzik ve ergen sorunları arasındaki ilişkiyi
araştırmak için bir grup ergen aileleriyle beraber değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Heavy metal ve Rap müziği tercih edenlerde daha çok okul davranış problemleri, seksüel
aktivite, madde ve alkol kullanımı ve tutuklanma olayları gözlenmiştir. Araştırmada
kızların %74ü pop müzik tercihinde bulunurken, erkeklerin %70.7si Rock ve metal müziği
tercih etmiştir. Rock ve metal intihar düşünceleri, ağır bir şekilde kendine zarar verme
düşünceleri depresyon, suç işleme, madde kullanımı ve aile sorunları arasında kuvvetli
bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.
Eğitim Ortamlarında Müzikle Tedavi
1-Müzik aktiviteleri eğitime destek olur. Müzik, sınıfta
akademik becerileri vurgulamak için kullanılır.
2-Müzik öğrenileni pekiştirmek için kullanılır. Verilen
ödevlerin tamamlanması ve uygun davranışlar, müzik
dinletme veya müzikal etkinliklere katılma gibi yöntemlerle
ödüllendirilebilir.
3-Müzik faaliyetleri sosyal ve duygusal alanlarda destek
sağlayabilir. Yapılandırılmış müzikal faaliyetler, uygun sosyal
davranışların uygulamasının yapılması ve duyguların ifade
edilmesi konusunda fırsat sunar.
4-Müzikle tedavi müzik eğitimine de destek olur. Öğrenme
güçlüğü olan çocuklar, müzik eğitiminde güçlük
yaşayabilirler. Müzikle tedavi uzmanı, ergenlerin müzikal
ortamlara kolaylıkla katılabilmeleri için uyum sağlayıcı
yöntemler uygular.
PSİKİYATRİK HASTALARDA MÜZİKLE TEDAVİ
Psikiyatri Kliniklerinde Müzikle Tedavinin Uygulama Aşamaları

Kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak için psikiyatri kliniklerinde uygulanan müzikle


tedavi için 3 seviye belirlenir:
1-Destekleyici ve etkinliğe yönelik müzikle tedavi
2-Eğitici, tedavi sürecinde ve iç görüye yönelik müzikle tedavi
3-Düzenleyici, rahatsız edici duyguları dışa vurmaya yönelik müzikle tedavi (Analitik
ve katarzis yönelimli müzikle tedavi)

1-Destekleyici ve etkinliğe yönelik müzikle tedavi: Bu seviye, ani gelişen bir


psikolojik rahatsızlık sonrasında önceki işlevselliklerini kaybetmiş kişiler için çok
uygundur. Bununla birlikte işlevselliği iyi olan kişiler de, bu seanslar esnasında
geliştirdikleri boş zaman becerilerinden faydalanırlar.
Etkinliğe yönelik müzikle tedavide gerçekleştirebilmek istenen hedefler şunlardır:
1-Sosyal iletişimi ve etkileşimi düzeltme ve çevredeki insanların farkına varılması sağlama
2-Zamanın, mekanın ve kişilerin farkındalığını sürdürme veya burada ve şimdi duygusunu
pekiştirme
3-Dikkati rahatsız edici ve saplantılı düşüncelerden başka yöne çekme
4-Bir grup aktivitesi içinde başarılı ve uygun ilişkide bulunma
5-Kontrolsüz davranışları önleme
6-Boş zamanı sağlıklı bir şekilde değerlendirme
2-Eğitici, Sürece ve İçgörüye Yönelik Müzikle Tedavi

Bu seviyede müzikle tedavi uzmanı ile grup üyeleri


arasındaki aktif ilişki önemini devam ettirir.
Beraberinde kişiler arası ilişkilerin ve duyguların
işlenmesi ve sözel olarak karşılık verilmesi konusuna
daha çok önem verilir. Aktiviteler şu amaçlar
doğrultusunda düzeltilir.
• Hisleri ve duyguları tanımlama ve ifade etme
• Problem çözme davranışların farkına varma
• Davranış değişikliklerini kolaylaştırma
DEPRESYON
Depresyon Tedavisi
1-İlaçla tedavi yöntemi ile
2-Psikoterapi yöntemi ile
3-Müzikle tedavi yöntemi ile ortadan
kaldırılabilir
İlaçla Tedavi: Günümüzde ‘antidepresan’ adı
verilen ve depresyon tedavisinde başarıyla
kullanılan ilaç bulunmaktadır.
Psikoterapi: Yapılan araştırmalar, ilaç artı terapi
programını depresyonda en etkili tedavi
olduğunu ortaya koymuştur terapilerde kişinin
depresyondan dolayı bozulmuş olan benlik,
gelecek, hayat ve çevre algısı üzerinde durulur
ve çarpıtılmış algıların düzeltilmesine çalışılır.
Müzikle Tedavi depresyonda şu alanlarda etkili
olmaktadır:
1-Genel bakım
2-Dikkat-konsantrasyon ve hafıza
3-Algı ve idrak
4-Düşünce bozuklukları
1-Genel Bakım için Müzikle Tedavi
Müzik hareket yeteneğini arttıran bir çok birleşene
sahiptir. Ritim ve melodi, depresyondaki kişinin
zayıflamış hayat enerjisini geçirerek motive
edebilmektedir. Gülme kaslarını harekete geçmesi
beyindeki mutluluk algısına sebep olarak ilgili süreçler
harekete geçirebilmektedir
2.Dikkat konsantrasyon azlığı ve unutkanlık
için müzikle tedavi

Depresyonda görülen bulguların temelinde,


bedendeki mekanizmaların yeterince
kullanılmaması yatmaktadır. Mutluluk
kimyasalların asalması, beynin birçok
fonksiyonunun azalmasına sebep olur.
3.Depresyondaki algı ve İdrak bozuklukları için
müzikle tedavi

Müzikle tedavi esnasında sosyal ve bireysel


etkileşimler arttırılıp uyarı açlığı giderilebilir.İşitsel
halüsinasyonları olan hastalara beyindeki
mutluluk ve güvenle ilgili alanları uyaran müzik
türlerinin dinletilmesi;bozulmuş olan işitsel
algının düzelmesine,işitilen seslerin verdiği korku
ve huzursuzluk duygularının giderilmesine katkıda
bulunabilmektedir.
4.Depresyondaki düşünce formu ve içeriğiyle ilgili
bozukluklar için müzikle tedavi

Müzikle tedavi esnasında uygun ritimler ,basit ve


anlaşılır sözlerden oluşan şarkılar ,konuşma hızını
düzenlemede etkili olabilmektedir.Basit ve nispeten
hızlı ritimlerdeki eserlerle çalışılması daha
uygundur.Bu tür ritimlerin ve şarkıların algılanması
daha kolay olduğundan,düşüncesi yavaşlamış olan
hastanın müzikle tedaviye uyumu ve cevabını
arttırmaktadır.
Bunların dışında depresyon
hastalarına tavsiyelerim:
-Dinlenen müziğin aksiyonlu,canlı
ritimlerden oluşması gerek..Yavaş ve
monoton ritimlerden
kaçınılmalıdır.Türk müziğinde
sofyan,düyek,Batı müziğinde allegro
gibi neşeli şarkılar daha uygundur.
-Dinlenen müziklerin enstrümental
olması tercih edilmekle birlikte
içeriğinde mutluluk,sevgi,bahar gibi
olumlu duyguların yer aldığı sözlü
eserler kullanılmalıdır.
-Basit,anlaşılır ve kolay akılda tutulur
olmalıdır.
Şizofreni

Şizofreni kişinin kendi iç dünyasında yaşamaya başladığı,gerçeği


değerlendirme yetisin bozulduğu bir ruhsal bozukluktur.
Şizofreni belirtilerini kısaca 3 gruba ayırabiliriz:
1.Düşünce bozuklukları
2.Duygu bozuklukları
3.Davranış bozuklukları
Şizofreninin tedavisi
Tedavide dopamin denilen ilaçlar kullanılmakta,bunun dışında
destekleyici psikoterapiler; hastalığın tanıtılması, sosyal
yönlendirme gibi terapiler uygulanabilir. Müzikle tedavi de
şizofrenide kullanılan özel bir tedavi yöntemi haline gelmiştir.
İşitilen müziğe eşlik edin güzel görüntüler etkinliği artırır. Ritmin
ve molodinin ön plan olduğu enstrümantal müzikler
kullanılabilir. Mümkünse ritim, moelodi, söz ve hareketin
kombine edildiği etkinliklerin tercih edilmesi uygun olur.
Mesela çayda çıra adı verilen ve Elazığ yöresine ait folklorik
etkinlik, bu kombinasyon için çok uygundur. Ayrıca kötü ve
hastayı rahatsız eden, yirmi dört saatini etkisi altına alan bu
işitsel uyaranların yerine hoş ve etkili bir uyaran olarak müziğin
geçmesi, hastayı rahatlamak açısından faydalı bir girişim
olabilmektedir.
Şizofreni hatalığı zekayı etkileyen bir hatalık değildir. Ancak
dikkat ve konsantrasyon gibi zihinsel bir hastalık değildir. Ancak
dikkat ve konsantrasyon gibi zihinsel beceriler zayıfladığı için
zekanın kabiliyeti bozulur.
Bir yıl boyunca haftada bir yaptığım çalışmada, müzik dinleme ve beraber
şarkı söyleme yöntemini kullanmıştım. Bu süreçte, hastaların beden
duruşlarının düzeldiğini göz temaslarının arttığını, yüz ifadelerinin
canlandığını, duygulanmalarının, motivasyonlarının, sözel cevaplarının ve
sohbete katılımlarının arttığını, kendi başlarına iş yapabilme yeteneklerinin
geliştiğini tespit etmiştir. Konser esnasında korodakilerden birisi ağlamaya
başlamış ve dayanmayıp sahneden ayrılmıştır. Konser sonunda neden
ağladığının sorduğumda ‘İşe yaradığımı hissetmek beni çok duygulandır diye
cevap vermiştir. Anladım ki hastalar dışlandıklarının, damgalandıklarının
farkındaydılar ve müzik onların salondaki bir çok insanın yanlış inançlarını
ortadan kaldırmıştı.
KAYGI BOZUKLUKLARI
Kaygı sözcüğü sıkıntı ve darlık anlamına
gelmektedir.
Kaygı bozuklukları şunlardır;
1. Panik bozukluğu
2. Kaygı bozukluğu
3. Sosyal fobi
4.Özgül fobiler
5. Takıntı hastalığı
6.Travma sonrası stres bozukluğu
PANİK BOZUKLUĞU
Panik bozukluğunda beklenmedik zamanında ortaya çıkan ve yineleyen panik ataklar
söz konusudur. Bazı hastalar uykuda atak geçirebilirler atakların sıklığı ve şiddeti
değişikliği gösterir. Hastalar kalp krizi geçirecekleri, beyinlerinde önemli bir hastalık
olduğu, felç olabilecekleri gibi kuşkularla acil servise başvurular. Sorunun psikolojik
olduğu anlaşılıp kişi bir psikiyatra yönlendirilene kadar hastaların çoğu beyin
tomokrafisi, beyin emarı, kalp anjiografisi gibi son derece pahalı zahmetli ve riskli
teknikler yaptırırlar.
YAYGIN KAYGI BOZUKLUĞU
Yaygın kaygı bozukluğu en az 6 ay süreyle, hemen her
gün bunaltı ve endişe beklentisi, huzursuzluk çabuk
yorulma gerginlik konsantrasyon güçlüğü gibi
belirtilerle seyreden toplumsal mesleki, işlevselliği
bozan bir durumdur. Toplumsal yaygınlığı % 3-8
arasında değişir.
FOBİLER
Gerçekte korku yaratmayacak bir objeye aktiviteye
veya duruma karşı korku duyma ve kaçınma davranışta
bulunmaya fobi denir. Fobi kişiler belli bir durum nesne
veya aktivite ile karşılaştıklarında aşırı kaygı duyarlar.
Örneğin kan aldırma veya enjeksiyon yaptırma fobisi
olan kişilerin ailelerinde benzer hastalığa rastlama
oranı normalden daha sıktır ancak bu yatkınlığın
genetik veya çevresel etkenlere bağlı olarak gelişip
gelişmediğini anlatacak araştırmalar henüz yetersizdir.
AĞORAFOBİ: Kişinin kolayca kaçamayacağı ortamlara ortaya çıkan şiddetli kaygı
duygusudur.
ÖZGÜR FOBİLER: Belli obje ve durumlara karşı aşırı korku duymak olarak
tanımlanabilir.
SIK GÖRÜLEN FOBİLER ŞUNLARDIR;
Hayvanlar(yılan, köpek, kuş v.)
Böcekler(örümcek, arı vb.)
Yükseklik korkusu
Asansör korkusu
Uçağa binmek ya da araba kullanmak
Kan görmek veya enjeksiyon yaptırmak vb.
SOSYAL FOBİ
Temel özelliği başka özelliği insanlarda bulunduğu ortamlarda aşırı heyecan duyma olan
bir hastalıktır. Başka kişi veya kişilerin, özellikle de yabancı kişilerin varlığı, sosyal fobi
hastasını şiddetli bir kaygı, sıkıntı, huzursuzluk ve utanma duygusuna yol açar. Sosyal
fobi genellikle ergenlik yıllarında başlayan ve tedavi edilmezse müzminneşen bir
bozukluktur 25 yaşından sonra başlayan sosyal fobi vakalarıyla nadiren karşılaşırlar
sosyal fobi, kadınlarda da erkeklerde de görülebilir. Kadınlarda 1.5-2 kat daha sık
olmakla birlikte sosyal fobi yüzünden doktora başvuranlar daha çok erkeklerdir. Yapılan
incelemeler sonucunda, sosyal fobiklerin beyinlerinde bir takım kimyasal ve elektriksel
bozukluklar olduğu anlaşılmıştır. Bazı ilaçların sosyal fobi tedavisinde oldukça etkili
olması, sosyal fobinin temelde beyin faaliyetlerinde meydana gelen bir bozukluk
olduğu tezini doğrulamaktadır.
Sosyal Fobinin Tedavisinde iki silahımız vardır:
1-İlaç tedavisi: Günümüzde sosyal fobi tedavisinde oldukça etkili olan,
bağımlılık yapmayan, uyku sersemlik gibi yan etkilere yol açmayan ve
kalıcı düzelme sağlayabilen bir takım ilaçlar vardır. Sosyal fobik kişiler ,
iyi bir ilaç tedavisiyle kimi zaman psikoterapiye dahi gerek kalmayan
dertlerinden kurtulmaktadır.
2. Psikoterapi: Psikoterapi, sosyal fobi tedavisinde oldukça etkilidir.
Sosyal fobiklerde genellikle bilişsel davranışcı terapi denilen
psikoterapi yöntemi uygulanmaktadır.
KAYGI BOZUKLUKLARINDA MÜZİKLE TEDAVİ
Kaygı bozukluklarında yapmak istediğimi hastaya stres yöntemini öğretebilmektedir.
Bilindiği gibi stres anında vücutta deri direncinin artmasına bağlı olarak uyuşma ve
karıncalanma; deri ısısının düşmesine bağlı olarak ellerde, ayaklarda üşüme ve soğuk
terleme; kaslarda kasılmaya bağlı olarak gerginlik ,kasılma,kıramp ve baş ağrıları; kalpte
hızlanmaya bağlı olarak çarpıntı ve nabızda arttırma damarlarda büzüşmeye bağlı olarak
kan basıncında yükselme gibi fiziksel değişiklikler oluşmaktadır. Neurobiofeedback beyin
dalgalarındaki ve bahsettiğimiz fiziksel değişikliklerdeki geri bildirime göre hareket eden
bir yöntemdir. Kas kasılması olduysa gevşetmeye, deri direnci arttıysa azaltmaya, deri ısısı
azaldıysa yükseltmeye kalp hızı arttıysa düşürmeye yönelik manevralar belirlemede ve
hastanın günlük hayat içindeki stresli durumlarda bunları kendi başına kullanmasını
sağlamada kullanılır.
Kaygı bozukluklarının en şiddetli bulgusu olan panik atakların,
beynin ‘lokus seruleus’ denen bölgesinin aşırı duyarlılığı
sonrasında oluşur. Bir binanın 10. katında olduğunuzu düşünün
bir arkadaşınızla otururken birisi yanlışlıkla yangın alarmına
basmış olsun. Böyle bir durumda doğal olarak tedirgin olur, bir
an önce binadan çıkmak ister, büyük bir tehlike altında
olduğunuzu hissedersiniz. İnsanlar koşuşmaya başlarlar.
Bu koşuşturma esnasında bulunan yanlış bir alarm olduğu
haberi geldiğinde koşuşturma durur. Kısa bir zaman sonra
ortalık sakinleşir. İşte panik atağı esnasında, bu lokus seruleus
bölgesi yanlışlıkla devreye girer ve bütün organlarda bir tehlike
olduğu şeklinde bir algı oluşur. Kaygı bozukluklarında en
belirgin bulgulardan birisi korkudur. Panik atakları esnasında
kalp krizi geçirme, delirme, kontrolü kaybetme korkusu; panik
bozukluğu alanlarda, bayılma, panik atağı geçirme korkusu;
yaygınlaşmış kaygı bozukluğu olanlarda her an kötü bir şey
olacak korkusu; sosyal fobide topluluk önünde yanlış yapıp rezil
olma korkusu özgür fobilerde nesnelerle karşılaşma korkusu ve
takıntı hastalığında pislik mikrop vs. ile karşılaşma korkusu
görülmektedir. Müzikle tedavi uzmanları, bu korkuların
azaltmasına önem vermelidir. Çünkü bu korkular kişinin
yaşadığı bunaltının şiddetini artırmaktadır.
Kaygı bozukluğu olan hastalar müzikle
tedavi seanslarında yüzleştirmeye tabi
tutulurken duygularını daha kolay ifade
edebilmektedirler. Mesela sosyal fobik
kişiler müzik eşliğinde bir kalabalık
önünde olduklarını hayal ederken yani
imajinasyon esnasında, daha önce
uygunluğu belirlenmiş bir müzik
sayesinde duygularını rahatça anlatma
imkanı bulurlar.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu için yeniden düzenleyici ve duyguları dışa
vurmaya yönelik müzikle tedavi programları uygundur. Travma sonrası stres
bozukluğunda oluşan yaranın tedavisi için, önce yaranın etkeninin tespit
edilmesi ve bunun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Burada müzik hem
hayalleri ortaya çıkarmadan hem de çatışmaları ortadan kaldırıp
düşünceleri yeniden düzenlemede etkili olabilmektedir.
YEME BOZUKLUKLARI
Yeme davranışında hastalık derecesinde bozulmayla karakterize
bozukluklardır. Büyük harf iki çeşidi vardır:
• Anoreksiya Nervoza
• Bulimia Nervoza
ANOREKSİYA NERVOZA
Başlangıç yaşı genellikle ergenlik dönemi olup, ortalama 17 yaşında
başladığı kabul edilir. Ergenlik öncesinde başlayan vakalarda bildirilmekle
beraber, ergenlik yaşantısının risk faktörü olduğunu ileri süren yayınlar
vardır.
40 yaşından sonra görülmediği kabul edilmektedir. Bu hastalıkların zihinleri
sürekli yeme ve kilo almayla meşguldür. Aerobik, jimnastik gibi beden
hareketleri yaparak bu sorunu uzaklaştırmaya çalışır. İdrar söktürücü ve isal
yapıcı kullanma hemen hemen vakaların %50 sinde görülebilir.
BULİMİA NERVOZA
Aşırı ölçüde adeta patlayıncaya dek krizler halinde tekrarlayan yemek yeme
nöbetlerinin olduğu bir rahatsızlıktır. Aşağıdaki deki iki belirti bu duruma
eşlik etmektedir.
1.)Belirli bir süre içinde, benzer durumdaki pek çok kişinin yiyebileceği
besin miktarının çok daha fazlası tüketilir.
2.)Yemek yeme esnasında kişide kontrol kaybı hissi olur(yemeği
sonlandıramayacağı, miktarında aşırıya kaçıp kontrol sağlayamayacağı
hissi).
Kişi kilo almamak için isteyerek kusucu, dışkılamayı artırıcı veya idrar
söktürücü ilaçlar kullanır. İlerleyen dönemlerde, bu kişilerde alkol – madde
bozuklukları ve depresif durumlar görülebilmektedir. Ayrıca daha büyük bir
oranla kişilik bozukluklarına sahip oldukları (daha çok sınırda kişilik
bozuklukları) gözlenmiştir.
TEDAVİ
1.)İlaç tedavisi: İştahı ve yeme davranışını kontrol altına alan ruhsal
bozuklukları tedavi eden ilaç tedavisi gerekmektedir.
2.)Psikoterapi: Çoğunlukla yeme davranışının altında yaran bilinç dışı
çatışmalarının çözülmesine yönelik terapilerle, yeme davranışını kontrol
etmeye yönelik bilişsel ve davranışcı psikoterapiler uygulanır.
YEME BOZUKLUKLARINDA MÜZİKLE TEDAVİ
Müzikle tedavisinden beklenen, kişinin
duygularını ifade edebilmesini sağlamak,
kendini kontrol edebilme davranışını
kazandırmak, kendilik algısını
güçlendirmesini ve savunma
mekanizmasının olgunlaştırılmasını temin
etmesidir. Yeme bozukluklarında en önemli
bulgu, davranış kontrolünün zorluğudur.
Müzikle tedavi esnasında grup içinde
davranışların edilebilmesi, grup dışında
kişinin kontrolünü sağlayan bir etkinliktir.
KİŞİLİK BOZUKLUKLARI VE MÜZİKLE TEDAVİ
Amerika da 3500 kişi yapılan çalışmada kişilere düşünmeye yöneltici ve karmaşık
müzik, şiddet ve isyan içerikli müzik, geleneksel ve hareketli müzik ve enerji müzik
dinletilmiş; Müzik tercihlerinin kişilik, politik kimlik ve zihinsel becerilerle çok yakın
ilişkili olduğu tespit edilmiştir.
ABD’ de yapılan bir başka çalışmada dışa dönüklük nörotiklik, çılgınlık isyankarlık,
yumuşak başlılık gibi kişilik özellikleriyle baş kaldırıcı tarzda rock müziği ilişkisi
incelenmiştir. Rock müziğinden hoşlananlarda çılgınlık ve isyankarlık,
hoşlanmayanlarda yumuşak başlılık eğilimi tespit edilmiştir. Dışa dönüklük ve
nöroltiklik ise rock müziğe hoşlanma durumu ile ilişkili bulunmamıştır.
MADDE BAĞIMLISI OLANLARDA MÜZİKLE TEDAVİSİ
Bağımlılık, mutlu olmak için bir nesneye düşkün olma
halidir bu nesne uyuşturucu madde olduğu zaman bu
madde bağımlılığı denir. Önceleri keyif almak
rahatlamak için anlam madde, vücudun alıştırması ile
zaman içinde alışkanlık haline gelmektedir. Kişi madde
almadan mutlu olamamaya uyuyamamaya çalışamamaya
başlar. En önemli konu tekrar madde alımının yani
nüksklerin çok sık olmalıdır. Tedavi edilebilen kişilerin ile
bir çok tekrar alım teşebbüsünden sonra maddeyi
bırakabilmişlerdir. Müzikle tedavi sayesinde beceri elde
edilmesi, destek ağı oluşturulması ve kendine güven gibi
özel konulara odaklanıp konsantrisazyon sağlaması
mümkün olmaktadır.
Müziğin bakım ihtiyacı olan hastalarda neler yapılabileceğini sıralarsak :
1.)Kol ve bacak kuvvetini, hareketliliğini artırır.
2.)Sosyal etkileşime teşvik eder.
3.)Uzun süreli hafızayı artırır.
4.)Kısa süreli hafızayı artırır.
5.)Gerçeğe yönelimi artırır.
6.)Kendine güveni artırır.
7.)Stresi azaltmaya ve gevşemeye yardımcı olur.
8.) Sözel becerileri artırır.
9.)Kişisel bakımı artırır.
10.)Duyusal çalışmayı artırır.
11.)İletişim becerilerini artırır.
12.)Adaptasyonu bozan davranışları azaltır.
13.)Anımsamayı artırır.
14.)Alzheimer hastalarındaki hareketsel ve sözel davranışları düzeltir.
15.)Alzheimer hastalarındaki katılımı sürdürür.
16.)Amaçsız davranışları azaltır.
17.)Ajtasyonu ve huzursuzluğu azaltır.
YAŞLILARDA MÜZİKAL ETKİLİKLER İLE İLGİLİ YANLIŞ
İNANÇLAR
Etkili bir müzikle tedavi programı, kişilere müzik icra
etmek ve bir şeyler üretmek için fırsat sağlar. Bazı
yazarlara göre müzikle tedavi yöntemleri, yaşlılarda
müzikal beceriyi geliştirmek için dizayn edilmez.
çünkü yaşlıların müzikal gelişim için gerekli
becerilerde ustalaşma konusunda fiziksel ve zihinsel
açıdan yeterli olmadığına inanılır. Ancak sonradan
yapılan araştırmalar, bunların geçersiz olduğunu
ortaya koymuştur. Bir diğer inanç ise, yaşla birlikte
işitilen ritmin ve melodinin ayırt edilme kabiliyetinin
yok olduğudur. Halbuki yaşlılar basit ritim ve
melodileri kolaylıkla ayırt edebilirler. Hatta bazen
yaşlıların müzik ustası haline gelebildikleri bile
gözlemlenebilmiştir.
Yaşlılarda Müzikle Tedavi Etme Yaklaşımları
1-Motive Etme: Sözel etkileşimi ve düşünmeyi uyarmak ve sosyal becerileri
arttırmak için müzikal etkinlikler düzenlenebilir çevreyle ilişkileri azalmış hastalar
bu programa uygun adaylardır. Bir konu üzerinde konuşma, fikir yürütme
şeklinde etkinlikler çok faydalıdır.
2-Dış DÜNYANIN GERÇEKLERİNİ YENİDEN TANIMA
Bazı hastaların zaman, yer ve kişileri tanıma kabiliyetinde bozulmalar
olabilmektedir. Böyle durumlarda kişide korkular, kaygılar başlayabilmekte ve
huzursuzluk oluşabilir. Bir başka çalışmada zamanı , yeri şaşıran ve hafıza
kaybından yakınan yaşlılara müzik ve dans programı uygulanmıştır. Hastaların
sosyal ve duygusal uyumları artmış, uyanıklılık düzelmiştir.
3-HATIRLAMA PROGRAMI
Geçmişle ilgili olayların hatırlatılması, konuşulması, kişilerin sosyalleşmesini
artıran, kişilerarası ilişkileri düzelten ve öz güveni artıran bir yöntemdir.
BUNAMA HASTALARINDA MÜZİKTE TEDAVİ
Bunama(Alzheimer) Hastaların Müziğe Genel
Tepkileri
Maurice Ravel isimli besteci, iki piyano
konçertosunu bitirdikten sonra 56 yaşında
yorgunluk şikayetleri yaşamaya başlamıştır.
Alzheimer hastalarının müziğe tepkileri
açısından olağanüstü bir olay olarak algılandı.
Zihinsel yıkımın özelliklerinden biri olan
konuşma bozukluğuna rağmen, Ravel’in müzikal
becerilerinde kayıp olmamıştır. Dil süreci,
beynin bir yarısında baskın olduğu halde;
müzik, her iki beyin yarısının da iletişimini
gerektirmektedir. Müzisyenlerden birisinde sol
beyin bölgesinde küçülme ve ilerleyici
konuşamama tespit edildiği halde, ritim ve
melodi gibi müzikle becerilerin korunduğu
gözlemlenmiştir. İkincisinde ise sağ beyinde
bölgesinde küçülme ve konuşmada azalma
tespit edilmiştir.
Bunama (Alzheimer) Hastalarında Müzikle Tedavilerinde Etkileri
1- Kol Ve Bacak Kuvvetini, Hareketliliğini Arttırır
Bunama hastalarında görülen en önemli durumlardan birisi de beyindeki hareket
merkezlerinin etkilenmesine bağlı kas güçsüzlükleri ve hareket kısıtlılıklarıdır. Dans
terapileriyle bir müziğe eşlik etmek; et çırparak, alkışla, ayaklarla tempo tutarak
müziğe katılmak kas gücünü arttırarak, yıkım sonrası sağlam kalan beyin
bölgelerine uyarı göndererek merkezi bir etki sağlamaktadır.
2-Hafızayı Güçlendirir
Bunama hastalığının en önemli bulgularından biri de hafıza bozukluklarıdır iki tür
hafıza etkinliği söz konusudur yeni bilgileri öğrenme ve kaydetme yakın hafızayla
ilgilidir. Uzak bellek ise önceden kaydedilmiş bilgilerin hatırlanmasını sağlar ki
bunama hastalarında bu fonksiyon da bozulmuştur. Yani seksen yaşıda bir hasta
eğer hastalığın başlarında ise ilk okulda öğrendiği şiiri takılmadan okuyabilir, ancak
sabah kahvaltıda yediği besinleri hatırlayamayabilir. Bu aşamada ilgili fotoğraflarını
eski eşyaların, giysilerin müzik eşliğinde kullanılması hatırlamayı daha da
kuvvetlendirebilir. Mesela para, kalem, defter, saat, televizyon, radyo gibi nesneleri
ve bunların fonksiyonlarını hatırlatan müzik parçaları oluşturulup kullanılabilir.
3-Sosyal Etkileşimi Teşvik Eder
Sözel etkileşimi ve düşünmeyi uyarmak ve sosyal becerileri arttırmak için müzikal
etkinlikler düzenlenebilir. Kişi durup dururken ağlayabilir, gülebilir veya kızabilir
adeta, hastalığın etkisiyle duygulanma kabiliyeti kaybolmuştur. Daha önceden
tespit edilmiş güzel olayları hatırlatan müzikler eşliğinde, hastaların güzel anılarını
grup içinde paylaşmaları teşvik edilirse unutulmuş duyguları hatırlatabilir.
4-Kendine Güveni Arttırır
Yaşlılarda yaşanan önemli sorunlardan birini kendine güven olduğunu ifade etmiştik. Dans etme,
şarkı söyleme, grup içi etkileşimlere girme kişinin özgüvenini arttırır. Güvensizliğin altında yatan
sebeplerden biri olan çevreye adaptasyon, müzikal etkinliklerle azaltılınca özgüven de yerine
gelmektedir. Müzik stresi azaltarak ve gevşeme sağlayarak hastalardaki korkunun giderilmesine
yardımcı olmaktadır.
5-Adaptasyonu Bozan Davranışları, Ajitasyonu, huzursuzluğu ve amaçsız davranışları azaltır.
Ajitasyon grubuna giren davranışlar; sözle kırıcı olma, vurma, gezinme, ağlama, yürüme ve daha
fazla uyuma gibi davranışlardır. Fiziksel ve sözel ajitasyon, depresyon, halüsinasyon görme ve
hezeyanlar ilaçla başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Gezinme şeklinde oluşan ajitasyonun
azaltılması için çeşitli girişimler denenmiştir. Mesela kişi kısıtlanmıştır. Ancak bu girişimin
ajitasyonu daha da arttırdığı gözlemlenmiştir. Bunamalı hastaların müzikle tedavide aktif müzik
icra etmeleriyle pasif olarak şarkıları arasında bir farklılık olup olmadığı konusu da araştırılmıştır.
Bunama hastalarını bakımı zorlaştıran en önemli etkenler ajitasyon, çok soru sorma ve fiziksel
saldırganlıktır. Yapılan araştırmalar sadece hastaların kendilerinin değil, bakıcılarının da müzikle
tedaviden faydalandıklarını ortaya koymuştur . Müziğin ajitasyonu azaltmasını sağlayan
mekanizmaların başında, gevşeme etkisi ve kortizol gibi stres hormonlarını azaltması
gelmektedir.
MÜZİKLE TEDAVİNİN TANIMI VE UYGULAMA SAFHALARI
Müzikle tedavi kliniklerinde psikiyatr, psikolog, meşguliyet terapistleri, fizyoterapistler, konuşma
ve dil hastalıkları uzmanları, öğretmenler, aileler, sosyal gönüllerden oluşan bir ekip çalışır.
Hastane ortamında, müzikle tedaviyi, genellikle bir hekim başlatır. Okul ortamlarında ise aileler,
okul psikologları ve bir çok branşta oluşan bir ekip tarafından müzikle tedavi programı
oluşturulur. Bir bakım evinde ise, müzikle tedavi için gerekli olan kişiler; hekim, aile üyesi veya
etkinlikleri yöneten görevlilerdir. Görüldüğü gibi, birçok alanda uygulanabilen müzikle tedavide,
alanların özelliklerine göre ihtiyaçları belirmek gerekir. Öncelik, uygulama ekibinin ve uygun
ortamın oluşturulabilmesidir. Bu aşamadan sonra artık müzikle tedavi başlamaktır.
MÜZİKLE TEDAVİ AŞAMALARI
1.)Müzikle Tedavi Sevk Edilme
2.)Birinci Seans: Raporun Yapılandırılması
3.)Değerlendirme
4.)Amaçlar, Hedefler ve Üzerinde Çalışılacak Davranışların Belirlenmesi
5.)Gözlem
6.)Müzikle Tedavi Stratejileri
7.)Tedavi Planını Uygulamaya Geçirme
8.)Sonlandırma
KİŞİLER HANGİ DURUMLARDA MÜZİKLE TEDAVİYE SEVK EDİLMELİDİR?
Müzikle tedavinin alanı, fiziksel ve ruhsal hastalıklar olduğuna göre, öncelikle
müzikle tedaviye aday kişilerin tıbbi değerlendirmeden geçirilmesi, yani bir
hekimin gözetiminde olması şarttır. Gerekli tıbbi müdahaleler yapıldıktan
sonra, kişiler müzikle tedaviye yönlendirilebilirler. Ayağımızın biri, muhakkak
biyolojik tedavi zemininde olmak zorundadır. Hekimliğin ve tıp adamı olmanın
birinci kuralı; hastaya zarar vermemektir. ,Ben hastayı sadece müzikle tedavi
ederim, ilaca gerek yok şeklindeki bir anlayış hastaya yarardan çok zarar
getirecektir. Bu yüzden müzikle tedaviyi daha çok klasik tedavi yaklaşımlarını
destekleyen, iyileşme şansını artıran, tıkanmalar olduğunda tedavi yolunu
açan bir tedavi aracı olarak kullanmak daha uygun olacaktır.
Ancak bu etik ve tıbbi kaygılar giderildikten sonra, müzikle tedavi sürecini
başlatabiliriz. Bu süreçten sonra kişinin müzikle tedaviye uygun olup olmadığı
tespit edilmelidir. Bu aşamada bazı temel kriterler kullanılmaktadır. Bu
kriterlere göre şu durumlarda müzikle tedavinin seçilmesi uygun olur:
1.Kişi İşitme Yoluyla Öğrenme Daha Yatkınsa
Görüşme esnasında hastalara görsel ve işitsel hafıza
testleri gibi testler uygulanarak güçlü olan öğrenme şekli
tespit edilir.
Bazı kişiler, yeni bilgileri okuyarak veya görerek daha iyi
öğrenmeye eğilimlidirler. Bazıları ise, dinleme yoluyla
daha etkili öğrenirler. Bu kişilere işitsel öğrenciler adı
verilir. İşitsel ve sözel direktiflerle daha başarılı olurlar. Bu
guruptaki kişiler, müzikle tedavi için iyi birer adaydırlar.
2.Kişinin Müzik ve Sese Karşı Duyarlılığı ve Yönelimi
Varsa
Bir kişinin, müzikle tedaviye alınabilmesi için müzik
kabiliyetinin olması veya bir müzik eğitiminden geçmiş
olması, zorunluluğu yoktur.
4-Zihinsel Kapasite Sınırlıysa
Bu terapiler birçok açıdan kişiyi rahatlatmakta ve faydalı olmakta ama zihinsel fonksiyonların
geliştirilmesine yetmektedir. Özellikle zihinsel fonksiyonlarda bozulmanın görüldüğü hastalıklar
için uygulanan terapilerde ‘neurobiofeedback’ ve ‘REHACOM’ gibi daha somut yöntemler
kullanılmakta elde edilen başarı daha da arttırılmaktadır.
5-Karşılıklı Konuşma Şeklindeki Tepkiler Uygun Değilse
Müzikle tedavi, kişiye araştırma ve geliştirme için güvenli bir ortam sağlar. Müdahale edici bir
yöntem değildir kişiye özgürlük ve kendi kendine üretme fırsatı verir.
6-Bir Uyum Problemi Varsa
Müzikle tedavi tekniklerinin kendine has eğlenceli bir yanı vardır. Kişinin kabiliyetine ve
tercihlerine göre yapılandırılır
7-Duyguları, Düşünceleri İfade Etme Ve İletişim Zorluğu Varsa
Müzikle tedavi özellikle kendilerini özgürce ifade edemeyen kişiler için çok uygundur. Kişilerin
ifade becerilerinin arttırmak için alternatifler sunar. İnsanlar dinledikleri müziğin yardımıyla
kendilerini keşfetmenin yollarını bulurlar.
8-Başka Kişilerle Bir Araya Gelme Zorluğu Varsa
Müzikle tedavi etkileşimi kolaylaştırılır. Bu yüzden grup ve aile terapileri içinde uygundur.
9-Kişinin Farklılığı Yeterli Değilse
Müzikle tedavi uzmanı, kişinin müzikal ve üretici doğasını çıkarmak en azından buna teşebbüs
etmek için çalışır.
10-Bilinen Tedavi Yöntemleri Yetersiz Veya Tehlikeliyse
Diğer tedaviler yeterince başarılı olmadığı zaman müzikle tedaviden faydalanmalıdır.
11-Eldeki Veriler Müzikle Tedavinin Başarılı Olacağını Ortaya Koyuyorsa
Önceleri bir yardımcı tedavi olarak görülen müzikle tedavi artık başlı başına bir tedavi yöntemi
haline gelmiştir.
En Etkili Müzik Nasıl Belirlenir
1- Tedavide kullanılmak için uygun bir repertuar ve
değişik müzik tarzları düşünülmelidir
2- Kişi Farklı Müzik Aletleriyle Müzik kayıtlarıyla
tanıştırılmalı, bunların nasıl kullanıldığı kendisine
gösterilmelidir.
3-Uygun bir şekilde müzikal kabiliyeti ölçen testler
uygulanabilir.
DEĞERLENDİRME
Değerlendirme kişinin becerilerini ihtiyaçlarını ve problemlerini bir analizidir.
Değerlendirme şu aşamalardan oluşur:
a)Genel bir işlevsellik değerlendirmesi
b)Müzikle tedavi değerlendirmesi
c)Başlangıç değerlendirmesi
d)Kapsamlı değerlendirme
e)Süreç içinde değerlendirme
MÜZİKLE TEDAVİ STRATEJİLERİ
Bir Sonuç Davranışı Olarak Müzikle Tedavi
1-Hedef davranışın oluşumu ile müzikal sonucu arasında açık bir
ilişki olmalıdır.
2-Şekillendirme diye bilinen yöntemi nihai davranışın başarısını
ödüllendiren popüler ve etkili bir yöntemdir.
3-Belirlenmiş davranışın meydana gelmesinden sonra müziğin
neticesi derhal sunulmalıdır.
4-Arzu edilen müzikal sonuç ile davranışsal değişim sırasında direkt
ve olumlu bir ilişki olmalıdır.
Müzikle Tedaviyi Sonlandırma
Tedavi başarılı olduğunda uzman ve hasta beraberce sonlandırma
kararı vermelidir.
1- Kişinin kaydettiği ilerlemenin ve tedavinin değerlendirmesi
2- Son seans için tarih belirlenmesi
3-Mümkünse sonlandırma seansları için plan yapılması
4- Sonlandırma ile ilgili hislerin tanımlanması
5- Yeniden değerlendirme ve takip programı ile ilgili plan yapılması
Sonlandırma bir başarının kutlanması havasında olmalıdır.

You might also like