You are on page 1of 16

KUYUMCU SÖZLÜĞÜ

Türkçe Kuyumculuk Terimleri Sözlüğü


 

-A-

Ag: Gümüşün kimyasal simgesi

Agat Taşı: Koyu renkli sert bir taş.

Ağartma: Altın gümüş eşyaların sulandırılmış sülfirik asit (Zaç Yağı) içerisinde


temizlenip oksitlerinden arındırılması.

Ajur: Altın veya gümüş levhaların üzerine yapılan motiflerde kıl testere ile lüzumsuz
yerlerin boşaltılarak kafeslerin açılması işlemidir.

Akışkanlık: Erimiş alaşımın kalıba iyi akabilme ve kalıbın tam şeklini alabilme


özelliğini gösteren karmaşık özellik. Genellikle, aşırı ısıyla ve oksitlenme olmadığında
artar. Çok çeşitli deneysel döküm test parçaları tarafından değerlendirilir.

Alafranga: Mıhlamacılıkta altı açık çeşitli yuvalara taş takma tekniği.

Alametifarika: Ürün üstünde ürünü yapan veya satan kişi veya kurumun kimliğini
belirten işaret patent.

Alaşım, Alaşım Yapmak: İki ya da daha fazla sayıda metalin, bileşen metallerin ayrı
ayrı olduğundan daha iyi ya da daha dengeli özelliklere sahip olacak şekilde
genellikle bir arada eritilerek oluşturulmuş bileşimi.

Alaturka: Mıhlama işlmelerinde, taşın foyalı kabara içine sıvama tekniği ile


yerleştirilmesi.

Alçı: Erimiş altın alaşım elde edilmesi ve modelin tam ayrıntılı olarak kopyalanması
için, hızlı-çöken silis cürufu ve bağlayıcının (etil silisat ya da asit fosfat), form elde
etmek için plastik ya da mum model tarafına dökülüp yakıldığı refrakter kalıp.
Alefi: Elmasın pırlanta kesiminde tabla üzerinde oluşan fasetlere verilen isim.

Alman Gümüşü: Bakır, birinç ve %20-25 oranında çinko alaşımı.

Amalgam: Metallerin cıva ile yaptığı alaşım.

Amyant: Altın-gümüş objelerin üzerine konularak kaynak işlemlerinin yapıldığı


yanmaz kağıt.

Amonyak: Azot ve hidrojen bileşimi, keskin kokulu bir gaz. Kir ve yağ sökücü olarak
kullanılır.

Ana Metal: Altın, gümüş ve platin grubu metaller dışındaki hemen tüm metaller
(örneğin; bakır, nikel, çinko). Ancak, alaşım bir araya getirme ya da kaplama yapılan
değerli metallerle de ilişkilidir.

Anot: Elektro kaplama,elektroformlama, elektroliz  işleminde metal temin eden


pozitif elektrot.

Anti-Eritken Madde: Bir takım alanlarının kaplanması için kullanılan ve kaynağın


ıslanmasını ve akmasını önleyen bir bileşik.

Astar: Külçe altın veya metal levhalarının silindirde inceltilerek işlenmeye hazır hale
gelmiş hali

Aşırı Isı: Döküm sırasında akışkanlık kazanması için bir metalin ya da sıvılaşmış bir
alaşımın erime noktasının üzerindeki ekstra sıcaklık marjıdır ve erimiş metalin
vaktinden önce donmaksızın kalıbı doldurmasını mümkün kılar.

Au: Altının kimyasal simgesi

Ayar (Karat): Metalin kendi cinsinden saflık derecesinin matematiksel ifadesi.


Ayrıca, değerli taşların ağırlık birimidir.

Ayar Damgalama: Altın, gümüş ve platin parçalarının saflığının belirtilmesi için,


İngiltere Ayar Damgalama Yasasına tabi UK altın ayarlama (analiz) dairesi tarafından
damgalanması, ancak diğer ülkelerde genellikle gayri-resmi ayar damgalamaya
başvurulmaktadır.
Ayar Kontrolü: Değerli metal karışımlarının saflığının belirlenmesi için değerli metal
alaşımının, külçe, ingot, döküm ürünlerinin ve özellikle altın takıların analizi.

Ayar Taşı Suyu: Küçük işlemden doğan çizik, sıyrık, eğe izleri ve ateş lekelerinin
giderilmesi için kullanılan doğal, yumuşak kayağantaşı. 2 mm ile 25 mm arasında
değişen küçük çubuklar halinde tedarik edilebilir. Suya batırılarak el eğesi gibi,
genellikle pomzadan sonra ve cilalamadan önce kullanılır.

-B-

Baget: Değerli taşların dikdörtgen prizma halinde kesilmiş şekli.

Bağlantı Kaynağı (Yada Sızdırmaz Kaynak): Elektronik bir kontrol aygıtıyla


sıralanan nokta kaynakların üst üste bindirilmesiyle kesintisiz sızdırmaz kaynak
oluşturan art arda gerçekleştirilen nokta kaynak uygulaması; tek nokta kaynakta
olduğu gibi, elektrotlar çubuk değil, disk olabilir.

Başlık/Uç (Şalümoyla Kaynatma): Alev çapını kontrol eden gaz/oksijen karışımı


çıkışının türünü (başlık-karışık ya da enjeksiyon-karışık) ve büyüklüğünü açıklar. Gaz
hızı, alev uzunluğunu kontrol eder.

Başlık: Başa konulan süs eşyası, tepelik.

Besleme: Döküm katılaştıkça meydana gelen büzülmenin telafi edilmesi için, döküm


yolu, döküm ağızlarından erimiş durgun metalin döküm kalıplarına beslenmesi için
gereken işlem. Ağırlıktan kaynaklanabilir, aksi takdirde basınçlı olabilir. Beslemenin
yetersiz olması, poroziteye ve çekilme boşluğu kusurlarına yol açar.

Beşibiryerde: Sarrafiye ürünü. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait, beş altın lira


gramına eşit altın paranın halk arasındaki ismi.

Beyaz Radyasyon: Tayfın görülebilir ışık aralığında bulunan, dalgaboyu karışık


radyasyon (sözgelimi 400-750 nm). Bu radyasyon bazı dalga boyu tepe değerlerini
(renk şeritleri) içerebilir, ayrıca kızılötesi ve morötesi radyasyonla da ilişkilidir.

Bezel: Elmasın pırlanta kesiminde tabla üzerinde oluşturulan en büyük yüzeyli sekiz


fasetin adı.
Bezeme: Süsleme, dekore etme.

Bileği Taşı: Çelik kalemlerin ağzının keskinleştirildiği dikdörtgen prizma şeklinde sert


taş.

Bileşim Çubukları: Eriyebilir çubuklar, cilalama tekerlerine, cilalama derilerine


uygulanır; mum ya da sabun bağlı ince öğütülmüş oksitlerden yapılır. Renkler, olası
oksit ve kesme gücünü göstermektedir.

Bor Nitrit: Pırlantaya yakın sertlikte ve 1900 °C üzerinde kararlı, son derece yüksek
basınç ve sıcaklıklarda üretilen kızıl kara küp taneleri. Özellikle, elmas ile reaksiyon
sorun olduğunda kaplanmış yapışkan madde olarak kullanılır.

Boraks: Teneker diye bilinen boraks, kimyada sodyum tetraborat diye geçer.


Kuyumcular kaynak yaparken alevin hararetini arttırmak ve kaynaklanacak kısmın
yağ ve oksitlerden arınması için temizleyici özelliklerinden yararlanırlar. Kaynak
işleminin vazgeçilmez malzemesidir.

Boşaltma: Mıhlama işleminde kullanılan yarım yuvarlak uçlu çelik kalem.

Bronz: Bakır ve çinko alaşımıdır. Bakır, pirinç, çinko alaşımına da aynı ad verilir.

Brose: Takılarda matlaştırma amaçlı aşındırıcı sert keçe.

Broş: Süs iğnesi olarak kullanılan takı.

Buharla Lehimleme: Kuyumculukta kaynak oluşturmada kullanılan katkı maddesi.

-C-

Cd: Kadmiyumun simgesi

Cevahir: Arapça’da cevherin çoğul hali. Elmas yakut gibi değerli taşlardan üretilmiş
mücevher.

Cilalama: Genellikle zımparadan sonra, perdah tozu cilalayıcı bileşenleriyle dolu


fırça ya da döner tekerler kullanılarak metale parlaklığın kazandırıldığı son bitirme
aşaması.
Cimar: Yüksek ayarla üretilmiş takılara antik görüntü ve mat has rengi kazandıran
kaplama tekniği. Güherçile, sodyum klorürlü su ile karıştırılır. Kaplama yapılacak bu
obje bu eriğiye batırılarak işlem tamamlanmış olur.

Cu: Bakır’ın kimyasal simgesi.

Cüruf: Eritilen maddenin boraks, karbonat ve nişadırla temizlenmesinden sonra


kalan ramatlık artığı. Kal sistemiyle geri dönüşüm sonrası oluşan posa.

-Ç-

Çapak: Santrifüj veya kum döküm esnasında taşan ve dökülen parçaların ek


yerlerindeki fazlalıklara denir.

Çapla: Mıhlayıcılıkta kullanılan düz ağızlı çelik kalem.

Çekme: Zımbanın levhayı bir kalıptan iterek geçirdiği, ancak, levhanın çevresinin


radyal çekmenin engelleneceği şekilde sınırlandırıldığı bir levha presleme işlemi.
Oluşan şekil, zımbanın çevresine çekilir.

Çentik: Testerenin açtığı gerçek yarık ya da kanal; ayrıca, malzemenin kesme


genişliği ve hacmi de maden talaşı haline getirilir.

Çırak: Sanata meraklı, aydınlatılması gereken kabiliyeti keşfedilmiş çocuk.

Çift: Küçük maşa görünümünde tezgah ve kaynak işlemlerinde kullanılan kuyumcu


aleti. 

Çörüşme: Isıl işlem ve kaynak işlemlerinde, maddenin fiziki görünümünün bozularak


pürüzlü hale gelmesi.

-D-

Daldırma: Duvarın kendi kalınlığını doldurmasına izin verilen boru-çekme türü


(mandrel çekmenin aksine). Genellikle, gerçek duvar kalınlığı artar.

Derece: Pimlerle birbirine bağlanan dişi erkek çerçeve.


Derin Çekme: Derin presleme işlemi; zımba, levhayı kalıptan iter ve levhanın
kenarının yarıçaptan kontrollü basınç altında çekilmesine neden olur; böylece
nispeten derin şekiller oluşturur. Boru oluşturma işleminin başlatılması için
kullanılabilir.

Derin Kalem: Kafkas kalemi de denilen bu stil, zemini oyularak motifleri kabartılan


bir mücevher bezeme tekniği.

Dekupaj: Dökümden, işlemeden ya da genellikle kaynaklamadan sonra, seyreltik asit


ya da dekapaj banyosuna daldırılma yoluyla, yüzeydeki oksitlerin ve eritken
maddelerin metalden çözülerek atılması işlemi.

Diamantin: Elmas tozundan değil, kireçlenmiş alüminyumdan yapılmış cilalama


tozu.

Divanhane: Osmanlı döneminin yüzük modası. Ortası tektaş, kenarları elmaslarla


çevrili büyük boy yüzüklere verilen isim.

Dolap: Takının cila öncesi bilye ve iğnelerle parlatılması işlemi.

Domlama (Kertme):Kubbeli bir çukur oluşturmak için blok halinde eş küresel oyuk
içerisine küre uçlu keskiyle levha ya da dairenin çekiçlenmesi. Kırpma sonrası, iki eş
kubbe içi boş bir küre oluşturacak şekilde lehimlenebilir.

Döküm Tanesi: Küçük parçalar ya da taneler oluşturmak için, erimiş maddenin


yavaş yavaş suya dökülerek küçük çakıl taşı büyüklüğünde parçalara bölünerek
eritme ve alaşım yapıını kolaylaştıracak şekilde hazırlanan metal ya da alaşımlar.
Kesilmiş hurda levhaları, yeniden-eritmenin daha kolaylaştırılması için tane haline
getirilebilir.

Döküme elverişlilik: Bir alaşımın eriyebilme, kalıba dökülebilme, yeterli akışkanlığı


sağlayabilme, kalıp boşluğunun tam şeklini alabilme ve çatlamadan kalıptan
çıkarılabilme özelliği. Tek, basit bir testle ölçülebilmesi zordur.

Döner Döküm: Erimiş madenin, döner kolun ortaya yakın kısmından çevredeki


kalıbın içerisine enjekte edilmesi için merkezkaç gücünden yararlanılan döküm
yöntemi. Kollar, helezoni yay biçiminde ya da elektrikli olabilir, genellikle, erimiş
madde sıcaklığıyla tetiklenen döküme hazır sinyal ayarının alınmasıyla çalışır.

Dövme/Dövme Blok: Çeşitli genişlik ve derinlikte D-Bölme olukların kesildiği çelik


bloklar. Boru bölme yapımına başlandığında şeritlerin sivri oluk şeklinde
çekiçlenmesi ya da bölme ya da çubuk bölmelerin ayarlanması için kullanılır.

Dövülebilirlik: Aşırı işlem sertleşmesi ve çatlama olmaksızın, yoğun olarak


çekiçlenebilme ya da haddelenebilme (yuvarlanabilme) özelliği. Dövülebilirlik,
genellikle sıcaklıkla birlikte artar.

Dürtme: Mıhlama işlemlerinde kullanılan yuvarlak uçlu çelik kalem.

-E-

Elektroformlama: Özel olarak formüle edilen elektro-kaplama çözeltileri


kullanılarak elektrikle iletilen biçimle alt damarlar (katod) üzerindeki metal tortu
(çökelme). Parça duvarı, alt damarın çıkarılmasına izin verecek kalınlıktadır. Bu parça,
daha sonra, altın takı bileşeni olarak kullanılabilir.

Elektrolit: Suda elektrik akımını ileten çözeltiler oluşturan madde.

Elektroliz: Elektrik enerjisinin kimyasal enerjiye dönüşmesi esnasında meydana


gelen işlem. Maddelerinin elektrik yardımıyla ayrıştırılması.

Engele: Mıhlama işleminde kullanılan, üçgen ağızlı çelik kalem.

-F-

Faset: Pırlantanın yüzeylerine verilen isim.

Filigran (Telkari): Altın- gümüş metal üzerine yine ince yassı metal tellerden belli
süs ve bezeklerin yapılmasıdır. Bu teller düz, zikzak burmalı, spiral ve örgülü olabilir.
Telkari diye bilinen bu teknikle vav, kake diye isimler alırlar.

Fire: İşlenme anında meydana gelen metal kayıpları.


Füsur: Genellikle yuvarlak ve küre biçiminde, metale taş yuvası açma ve pürüz
temizleme işleminde kullanılan freze uçları.

-G-

Gemoloji: Değerli taş bilimi.

Gemolojist: Değerli taş bilimiyle uğraşan uzman kişi.

Gısbit: Mıhlama işlemi sırasında oluşan maden talaşı.

Grafit: Ametal, toz karbon.

Granülasyon: Altın ve gümüşten yapılmış çok küçük küreciklerin dekoratif tarzda


dizilmelerinden meydana gelen işlem.

Grippe: Değerli taşlarda “eski kesim” olarak bilinen taş kesim şekli.

Gursun: Altın-gümüş zemin üstüne vurma işlemiyle halkalar oluşturularak yapılan


kumlama tekniğinde, tığ kalınlığında ucu oyuk çelik zımba.

Güherçile: Barut.

Güverse: Altın ve gümüşten yapılan minyatür kürecik.

-H-

Hadde: Büyükten küçüğe delikleri numara numara küçülen teli çekerek inceltmede


kullanılan çelik alet.

Hakkak: Çelik kalemlerle metal üzerine yazı yazan kalemkar.

Halhal: Ayakbileğine takılan zilli süs eşyası. Ayak bileziği.

Hamlaç: Üfleme borusu. Şalümonun L şeklinde alev çıkaran ayarlı boru kısmı.

Hanut: İşyeri dışındaki kişilere, getirdikleri müşterilerin alışverişlerinden verilen


yüzde. Komisyon.

Hap: Altın ve gümüş içi boş top ve bu toplardan oluşan süzme tekdüze takı.
Heştek: Metal parçalarla yarım yuvarlak, küre ve taş yuvası yapımında kullanılan
çeşitli boylarda yarım yuvarlak oyukları olan demir alet.

Hurda: Üertim sırasında işlemdışı kalmış toz, parça ve madenler ve kullanım


değerini yitirmiş, eritilerek işleme sokulacak takılar.

-I-

In: Indiyum’un kimyasal simgesi.

Ir: İridyum’un kimyasal simgesi.

Isıl işlem/tavlama: Madenlerin genişleme özelliklerini yitirmeleri halinde ısıtılarak


yumuşatılması işlemi.

Işıl işlem: Madenin parlatılması işlemi. Üretimin son aşaması. Cila.

-İ-

İfraz: Ramat ve bozuk alaşımlı maddenin tekrar kullanılabilir hale getirilmesi işlemi.


Maden arıtma tekniği.

İzabe: Eritme. Metallerin pota içerisinde ateşte ısıtılarak sıvı hale getirilmesi işlemi

-K-

Kabara: Altı kapalı, yarım yuvarlak, foyalı, elmas taş yuvası.

Kabaşon: Alt kısmı düz, üst yüzeyi bombe ve traşsız taş.

Kafkas Kalemi: Desenlere kabartma görünüm kazandırmak amacıyla zemini çelik


kalemlerle oyma tekniği.

Kakma: Çelik kalem yardımıyla çökertme tekniği.

Kal: Toprak ve kilden hazırlanan çukurda kömür ateş yardımıyla metal külçelerin


eritme işlemi.
Kalemkar: Altın ve gümüş metal üzerine, çeşitli çelik kalemlerle yazı ve desen çizen
kimse.

Kalfa: Çırak ve usta arasında üretim elemanı. Usta adayı.

Katmer: Metal üzerinde eritme veya alaşım hatası sonucunda oluşan hava boşluğu.
Metal kabuğu.

Katot: Elektroliz işleminde (-) kutup.

Kaynak: 2 ayrı parça metalin birleştirilmesi. İşlem yapılacak metalin kendi cins ve
ayarında yumuşatılmış hali.

Kitlekleme: İnci, mercan,kehribar gibi ürünleri ipek düğümlü iplere dizme işlemi.

Klips: Zincir, kolye,inci, mercan gibi kol ve boyunda kullanılan takıların sabitlenmesini


sağlayan özel anahtar.

Kontür: Mücevherlerin üst kısmı olan montürü alttan destekleyen işlenmiş kafesli


parçanın ismi.

Kostik: Sodyum hipo sülfat.

Körük: Yakıt olarak genellikle benzinin kullanıldığı, ayakla basılan bir körüğün


sağladığı hava ile çalışan klasik şalümo.

Kral Suyu: Selenyum asidi. Altın ve diğer bütün kimyasal bileşiklerini etkileyen 1 litre
nitrik asit ve 3 litre hidroklorik asit bileşimi.

Kubbe: Kal sistemiyle elde edilen altın ve gümüşe verilen isim.

Kumlama: Klasik ve modern yöntemlerle takıya mat görünüm veya kalem


işlemlerinde görünüme belirginlik vermek amacıyla zemine verilen ince kum vurma
işlemi.

Külçe: 24 ayar som altın.

Küpe: Kulağa takılan süs eşyası.


-L-

Lahit: Kafkas Kalem ustalarının çelik üzerine altın kakma tekniği. Demir üzerine
açılan kanalların ağızları dar, dipleri geniş tutularak hazırlanır. Bu kanallara saf altın
çekiçle çakılır. Altınlar iyice yerleştiktan ve çapaklar alındıktan sonra demir harlı
alevde ısıtılır. Lav zamanı yağa sokularak su verilir.

Lal: Kırmızı renkte süstaşı, alüminyum oksit.

Lamba: Küçük bir gaz deposunun ucundaki alevin ince bir çubukla işleme sokulduğu
klasik şalümo.

Lehim: Düşük ısıda eriyebilen, düşük dirençli, kalay ve kurşun karışımı bir çeşit
kaynatıcı

Lonca: Osmanlı döneminde, günümüz odalarının işlerini üstlenmiş, manevi


değerlere bağlı esnaf birlikleri.

Lup: Mercek. Başta taşların değerlendirmesi olmak üzere metaller üzerinde


damgalama ve ince ayrıntıların incelenmesine yardımcı alet.

Lüle Taşı: Kolayca yontulup işlenen, beyaz renkli magnezyum silikat. Eskişehir taşı.
Deniz köpüğü.

-M-

Malafa: Yüzük ve bilezik yapımında kullanılan, demir bakır alaşımları veya ahşaptan


üretilmiş, konik cisim.

Malgama: Altın, gümüş gibi metallerin cıva ile yaptığı alaşım. Cıva yaldızı, tombak.

Markiz: Mekik şeklinde traşlanmış taşlara verilen ad.

Martela: Geniş astar yüzeyleri kalemle düzeltme işlemi.

Maskala: Metal yüzeylerin parlatılmasında kullanılan çelik çubuk.

Mengeç: Metal yüzeylein parlatılmasında kullanılan çelik çubuk.


Mihengir: Nesnelere istenilen ölçüde paralel çizgiler çizmeye ve uzunluk süresini
kontrole yarayan ölçme aracı.

Mihenk: Altın ayar tespitinde kullanılan denek taşı. Kalsedon taşı.

Mikron: Kalınlık ölçü birimi. 1mm=100 mikrondur.

Milyem: 24 ayar altının 1000 milyem olduğu düşünülerek altın alaşımlarının bu


değerlere göre tespiti.

Mine: Dövülmüş renkli cam kırıklarının metal üzerinde hazırlanmış yuvalara


fırınlanarak doldurma tekniği.

Miskal: Kuyumculukta özellikle inci gibi ürünlerde kullanılan 4,8 gr’lık ağırlıkölçüsü


birimi. Birbuçuk dirhem değerinde eski ağırlık ölçüsü birimi.

Montür: Taşların monte edildiği mücevherin üst kısmı.

Montür: Dar anlamda taşların konduğu, mücevherlerin üst kısmı. Geniş anlamında


ise takı, sade işleminin bitmiş hali.

Mücevher: Değerli taşlarla bezenmiş süs eşyası.

-N-

Nakkaş: Nakşeden, nakış yapan, bezeyen usta.

Necef: Dağ kristali, mühür yapımında kullanılır.

Ni: Nikel’in kimyasal simgesi.

Nişadır: Amonyak tuzu- Amonyum Klorür.

Nitrik Asit: Kezzap.

-O-

Oksit: Hava neminin metal yüzeyinde oluşturduğu katman.

Ons: 31,1 gramlık ağırlık ölçüsü.


-P-

Pafta: Kuyumcuların küçük boy vida yaptıkları alet.

Pafta: Metal çubuk ve borularla diş açan alet.

Palmer: Mikrometre. Metallerde kalınlık ölçü aleti.

Pandantif: Genellikle sarkıntılı gerdanlıklar için kullanılan ad. Kolye ucu.

Patina: Bakır çalığı. Bakırın hava nemi, oksijeni ile reaksiyonu sonucu oluşan, yeşil
renkteki bakır karbonat.

Pb: Kurşun’un kimyasal simgesi.

Pd: Paladyum’un kimyasal simgesi.

Perçin: İki veya daha fazla levhayı birbirine bağlamak için çivinin ezilerek baş
durumuna getirilen ucu. Kuyumculukta takının oynak bölümlerinde kaynağın
sakıncalı veya gereksiz görülmesi halinde, metalin kendi cinsinden bir telle
sabitlenerek, telin her iki ucunun şişirilmesi işlemi.

Perdah: Metal üzerindeki pürüzlerin eğelerle, rendelerle düzeltilmesi.

Pertavsız: Büyüteç.

Pevla: Mühür mumu, bir birim gomalak, iki birim reçine ve bir birim üstübeç karışımı
olan, mıhlama ve kalemkarlıkta kullanılanan yapıştırıcı.

Pırlanta: Elmasın traşlanarak prizmatik özelliği kazandırılmış hali.

Pirinç: Bakır ve % 45 çinko ile yapılan alaşım.

Pomza: Isıl işlemler yapılırken mücevherin çabuk ve kolay parlamasını sağlayan yağlı


pomad.

Pota: İçinde metal eritilen grifit özel kap.

Prototip: Anakalıp. Dökümhanede kauçuğa alınarak seri üretime geçilecek ürünün


sadekar tarafından üretilmiş orijinal hali.
Pt: Platinin kimyasal simgesi.

-R-

Ramat: Üretim sırasında engellenemeyen maden kayıplarının atölyenin çöp ve


atıklarından geri dönüşümünü sağlama amaç ve tekniği.

Raspa: Özellikle taş yuvası ve metal üzerindeki pürüzlerin giderilmesi işlemlerinde


kullanılan, sivri uçlu, keskin kenarlı oluklu üçgen alet.

Rastlama: Yaslama tekniği ile mıhlama işlemi.

Rodaj: Rodyum kaplama.

Rond: Yuvarlak.

Roza: Foyasız olarak traşlanmış elmas. Felemenk. Bir tür elmas yontum şekli.

Rubi: Yakut.

-S-

Sarrafiye: Yeni,eski altın ya da para alım satımı 

Savat: Niello. Gümüş üzerine özel bir teknikle, kurşun kullanılarak yapılan nakış.
Kara nakış.

Sedimantasyon: Çökeltme.

Sıvama: Mıhlamacılıkta, taşın tüm çevresinin metalle kapatılarak gerçekleştirildiği


mıhlama   tekniği.

Sn: Kalay.

Süblime: Siyanür.

-Ş-

Şaloma (Şalümo): Kaynaklama ve ısıl işlemlerde kullanılan, değişik tekniklerle alev


üretici alet. Isıtıcı Hamlaç
Şarnel: Kuyumculukta tek başına veya çeşitli ürünlerde eklenti olarak, geniş bir
kullanım alanına sahip, madenin kendi cinsinden oluşturulmuş boru.

-T-

Takoz: Kuyumcu tezgahında testere ve tesviye işlemlerinin gerçekleştirildiği ahşap


çıkıntı.        Mecaz anlamda “külçe” halindeki maden.

Talaz: Dalga bezeme. Kıvrık bezeme şeklindeki motiflere verilen ad.

Tav: Altın- gümüş metallerin ısınma kıvamı. İşlenecek metalde bulunması gereken ısı
ve nemin yeterli olması, işlemler sırasında sertleşmiş madene tekrar işlenebilir
özellik kazandırma.

Telkari: Çok ince tellerle oluşturulan desenler ve  bu desenlerden takı oluşturmak


için kullanılan geleneksel üretim tekniği. Filigre.

Teneker: Sodyum Tetra Borat. Boraks.

Tezyinat: Bezeme, süsleme.

Tire: Fırçalarla parlatılmayan takıların parlatılması amacıyla, bir ucu sabitlenmiş


pamuk ipliği için kullanılan terim. İp üzerine sürülen parlatıcılarla yapılan işleme
tirelemek denir.

Tombak: Bakır üzerine altın, civa malgamasıyla yapılan kaplama işlemi cıva yaldızı.

Tor: Şalümo alevinin metalin alt ve yanlarına etkisini arttıran, amyant ve ürün


arasında kullanılan örgülü demir tel.

Tunç: Kalay, bakır karışımı.

-U-

Usta: Zanaatta yüksek becerisi olan.

-V-
Vakum: Santrifüj döküm yapılacak alçı derecelerinin içinde hava kalmaması için
havanın emilmesi işlemi.

Varak: Altın gümüş gibi madenleri, döverek oluşturulan ince metal yaprak.

-Y-

Yaldız: İnce kaplama . Elektroliz tekniği ile metalleri değerli metallerle kaplama


işlemi.
Yüksek ayar, parlak görünüm kazandırılma işlemi.

Yarıbitmiş Ürün: Bitmiş parçalar arasında yer alan ürünlerdir, genellikle, levha,


yaprak, sarılı şerit, daire, çubuk, bar, bölme halindedirler. Çoğunlukla tavlanmışlardır
ancak yarı-sert olabilirler.

-Z-

Zaç yağı: Sülfirik asit. Madenler üzerindeki oksit, yağ ve kirden arındırılması


işleminde kullanılan temizleyici alet.

Zebercet: Sarı yeşilimsi krizolit.

Zer:Altın.

Zerger: Kuyumcu.

Zergeran: Savat yapan usta.

Zernişani: Kakma ustası.

Zift: Reçine, horasan, asfalt ve yağ karışımından oluşan, kuyumcuların üzerinde altın


gümüş levhaları yapıştırarak işledikleri pomad.

Ziynet: Altın gümüş ve değerli taşlarla yapılan süs eşyası.

Zn: Çinko’nun kimyasal simgesi.

Zümrüt: Yeşil renkli berilyum silikat değerli kristal cevher.

You might also like