You are on page 1of 2

I.

Süleyman
I. Süleyman divan edebiyatındaki mahlasıyla Muhibbi[2] (Osmanlı Türkçesi: ‫سلطان سليمان اول‬, Sultân Süleymân-ı Evvel; 6
Kasım 1494, Trabzon - 7 Eylül 1566, Zigetvar), Osmanlı İmparatorluğu'nun onuncu padişahı ve
89. İslam halifesi. Batı'da Muhteşem Süleyman,[3][4] Doğu'da ise adaletli yönetimine atfen Kanûnî Sultan
Süleyman (Osmanlı Türkçesi ile ‫ )قانونى سلطان سليمان‬olarak da bilinmektedir. 1520'den 1566'daki ölümüne kadar, yaklaşık
46 yıl boyunca padişahlık yapan ve 13 kez sefere çıkan I. Süleyman, saltanatının toplam 10 yıl 1 ayını seferlerde
geçirmiştir.[5] Süleyman böylece imparatorluğun hem en uzun süre görev yapan hem en çok sefere çıkan ve en uzun süre
sefer yapan Osmanlı Sultanı olmuştur.
I. Süleyman 1520 yılında, babası I. Selim'in ölümünün ardından tahta çıktı.
Batıda Belgrad, Rodos, Boğdan ve Macaristan'ın büyük kısmını imparatorluk topraklarına kattı. 1529
yılında Viyana'yı kuşatsa da çeşitli sebeplerden ötürü bu kuşatma başarısızlıkla sonuçlandı. Doğuda, Safevîlerle yapılan
savaşlar sonrasında Irak'ı ele geçirdi ve Osmanlı sınırlarını İran'ın içlerine kadar genişletti. Mağrip'te imparatorluğun
sınırları Fas'a kadar uzanırken; Osmanlı Donanması ise Akdeniz'den Kızıldeniz'e kadar olan sularda hakimiyet
kurmuştu.[6] Zigetvar Kuşatması'nın sonlanmasından bir gün önce, 7 Eylül 1566 tarihinde 71 yaşında hayatını kaybetti ve
yerine oğlu II. Selim geçti

6 Kasım 1494 tarihinde, Trabzon'da doğdu.[7] Babası, Süleyman doğduğu zaman Trabzon valisi olan ve 1512 yılında
padişah olarak tahta çıkan I. Selim, annesi ise Ayşe Hafsa Valide Sultan’dı.[8] Çocukluk yıllarını, süt kardeşi Yahya
Efendi ile birlikte Trabzon'da geçirdi.[9] 7 yaşındayken; bilim, tarih, edebiyat, din ve askeriye alanlarında eğitim almak
için İstanbul'a, Topkapı Sarayı'ndaki Enderûn'a gönderildi.
1508 yılında Şarkî Karahisar Sancak Beyi olarak atandı ancak babası Selim'in kardeşi, Amasya Sancak Beyi Ahmed'in
itirazı sonrasında Bolu'ya atandı.[9][10] Ahmed'in buna da itiraz etmesi sebebiyle atandığı Kefe sancağına 1509
Temmuz'unda çıktı.[10][11] Babası I. Selim'in 1512'de tahta çıkmasından sonra İstanbul ve Edirne'de oturdu.[11] 1513
yılında Saruhan sancak beyliğine atandı.[12] Burada, sonraları başdanışmanlarından biri olacak olan Pargalı İbrahim ile
yakın bir arkadaşlık kurdu.[11][13] Yaklaşık yedi yıllık Saruhan sancak beyliğinin ardından, 1520 yılının 21 Eylül'ü 22 Eylül'e
bağlayan gecesi babası I. Selim'in ölümü üzerine İstanbul'a hareket etti ve tahtta hak iddia edecek başka biri
olmadığından herhangi bir mücadele vermeden 30 Eylül 1520 tarihinde onuncu Osmanlı padişahı olarak tahta çıktı.[11]
[14]
 Tahta geçişinden birkaç hafta sonra Venedik Elçisi Bartolomeo Contarini, Süleyman'ı "Yirmi altı yaşında, uzun fakat
sırım gibi ve kibar görünüşlü. Boynu biraz fazla uzun, yüzü zayıf, burnu kartal gagası gibi kıvrık. Gölge gibi bıyığı ve
küçük bir sakalı var. Cildi biraz soluk olsa da yüzü oldukça hoş. Derisi solgunluğa meyilli. Akıllı bir hükümdar olduğu
söyleniyor ve herkes onun saltanatının hayırlı olacağını umuyor." şeklinde tanımlamıştır.

I. Süleyman'ın tahta geçmesinden kısa bir süre sonra Şam Beylerbeyi Canberdi Gazali, Süleyman'ın padişahlığını
tanımadı ve kendi hükümdarlığını ilan ederek isyan başlattı. Merkezden gönderilen Ferhad Paşa komutasındaki
birlikler, Zülkadriye Eyaleti'nde bulunan kuvvetler ve Şam'daki kuvvetlerin etkinlikleri sonucunda Şam yakınlarında 27
Ocak 1521 tarihinde yapılan Mastaba Muharebesi sonucunda Gazali'nin yenilmesi ve öldürülmesiyle isyan bastırıldı.[16]
[17]
 Gazali'nin yerine Şam Beylerbeliği'ne Ayas Mehmed Paşa atandı.[18] Aynı yılın sonunda ise doğu cephesinin merkezi
halinde bulunan Diyarbakır Beylerbeyi Bıyıklı Mehmed Paşa’nın vefatı üzerine yerine Divane Hüsrev Paşa tayin edildi.
Süleyman ilk seferini 18 Mayıs 1521'de, Macaristan Krallığı'nın yönetimindeki Belgrad (o dönemdeki adı
Nándorfehérvár) üzerine yaptı.[19][20] Çevresindeki Böğürdelen, Zemun ve Salankamen şehirlerinin alınmasının ardından 1
Ağustos günü kuşatılan şehir,[21] 29 Ağustos 1521 tarihinde teslim oldu.[11][22] Avrupa'da gerçekleştirilebilecek fetih ve
seferler için önemli bir merkez olan Belgrad'ın fethi hakkında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun İstanbul elçisi
"Belgrad'ın ele geçirilmesi, Macaristan Krallığı'nın çöküşüne sebep olan olayların başlangıcıydı. II. Lajos'un
ölümü, Budin'in ele geçirilişi ve Erdel'in işgaliyle devam eden süreçte Macaristan İmparatorluğu yıkılmış ve diğer ülkeleri
de benzer sonu yaşayacağına dair bir korku sarmıştı." ifadelerini kullanmıştı

Ertesi yıl Süleyman, Hospitalier Şövalyeleri'nin bulunduğu Akdeniz'deki Rodos adasına karadan sefer düzenledi.


Kuşatmaya katılacak olan Osmanlı Donanması ise Haziran 1522'de adanın "Cem Bahçesi" körfezine demir attı.
[11]
 Süleyman'ın da arasında olduğu kara kuvvetleri, Marmaris'ten gemi yoluyla 28 Temmuz günü adaya geçti.[11]
[24]
 Yaklaşık 100.000 kişi ve 400 gemiden oluşan Osmanlı ordusu,[25] 6 aydan fazla süren kuşatma, 26 Aralık 1522'de
şövalyelerin başı Philippe Villiers de L'Isle-Adam'ın teslim koşullarını kabul etmesi ve adanın hakimiyetinin Osmanlı
İmparatorluğu'nun eline geçmesiyle sona erdi.[24] Adada Hristiyan kimliğiyle yaşayan Cem Sultan'ın oğlu Murad ve
Murad'ın oğulları boğduruldu, eşi ve iki kızı İstanbul'a gönderildi.[11] Rodos'un alınmasının ardından şövalyelerin elinde
bulunan Bodrum, Tahtalı ve Aydos kaleleri ile İstanköy ve Sömbeki adaları da alındı.

Şubat 1523'te İstanbul'a dönüşünün ardından Süleyman,[24] saltanatının ilk üç yılında görev yapan Sadrazam Pîrî
Mehmed Paşa'yı emekliye ayırdı.[28] 27 Haziran 1523 günü ise daha önce görülmemiş bir biçimde has odabaşısı İbrahim
Ağa'yı sadrazam olarak atadı. Sadrazamlığa ek olarak kendisine Rumeli Eyaleti'nin yönetimini de verdi.[26] Sadrazamlık
yetkisinin kendisine verilmesini bekleyen ikinci vezir Ahmed Paşa, vali olarak atandığı Mısır'da 1524 yılı başlarında isyan
çıkararak bağımsızlığını ilan etti.[26] Ahmed Paşa'nın öldürülmesiyle isyan bastırıldı ve Sadrazam İbrahim Paşa, Mısır'ı
düzene sokmakla görevlendirildi.[26][29]

I. Süleyman Mohaç Seferi'nde

Mart 1525'te, Süleyman Kâğıthane'de avlandığı sırada yeniçeriler şehirde ayaklanma başlattılar.[26] Kısa sürede bastırılan


ayaklanma sonrasında Yeniçeri Ağası Mustafa Ağa, kâhyası Kıran Bali ile reis-ül küttab Haydar idam edildi.[26][30] Mısır'ı
düzene koyan İbrahim Paşa ise 6 Eylül 1525 günü İstanbul'a döndü.[26] Bu dönemde İstanbul'a gelen Fransa elçisi Jean
Frangipani, 24 Şubat 1525'teki Pavia Muharebesi sonrası Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na esir düşen Kral I.
François için, kralın annesi Louise de Savoie'un ricası üzerine Süleyman'dan yardım istedi.[26] Yazdığı mektupla yardım
sözü veren Süleyman, iki devlet arasında anlaşma sağlanıp François serbest bırakılsa da Macaristan üzerine sefer
gerçekleştirme kararı aldı.[31] Macaristan üzerine önce Sadrazam İbrahim Paşa'yı gönderdi, 23 Nisan 1526'da ise
Süleyman'ın önderliğindeki ordu Macaristan'a hareket etti.[26][32] İbrahim Paşa komutasındaki
kuvvetler, Petrovaradin ve İyluk şehirleriyle on bir kale ele geçirdikten sonra, Özek kalesini de aldı.[32] Bosna beyleri
de Sirem bölgesindeki bazı kaleleri ele geçirmişti.[32] Macaristan Kralı II. Lajos'un liderliğindeki ordu
ile Tuna kıyısındaki Mohaç düzlüğünde karşılaşan Osmanlı ordusu, 29 Ağustos 1526 günü
yapılan muharebeyi kazanarak Doğu Avrupa'daki Macar direncini kırdı.[26][33] Lajos ise muharebeden kaçan bazı askerlerle
birlikte bataklıkta boğularak öldü.[26][34] Osmanlı ordusu yürüyüşüne devam ederek, 20 Eylül günü Budin'e girdi.[35] Şehrin
anahtarını alan ve yaklaşık on dört gün boyunca kral sarayında kalan Süleyman, dönüşte Segedin ve bazı şehirleri de
alarak[35] 21 Eylül'de Peşte'ye geçti ve Macaristan'ın başına Erdel Voyvodası János Zápolya'yı getirdi.[36] Macaristan'ın
Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanması ve Fransa-Osmanlı ittifakıyla 5 Ekim 1526 tarihinde sona eren[37] yedi aylık sefer
sonrasında, 13 Kasım 1526 tarihinde İstanbul'da zafer alayı düzenlendi.[36] Osmanlı ordusunun Macaristan'da olduğu
1526 Ağustos'unda, Safevîlerin desteğiyle Bozok'ta Baba Zünnun İsyanı baş gösterdi.[38][39] Çevredeki bölgelere
yayılmasının ardından 1527'de Diyarbekir Beylerbeyi Hüsrev Paşa ve Adana Sancak Beyi Pîrî Bey tarafından bastırıldı.
[39]
 1527'de orta Anadolu'da yine Safevîlerin desteğiyle Kalender Çelebi İsyanı çıktı. Çevresindeki sancak beyleri ile eyalet
beylerini mağlup etmesinin ardından isyanı bastırmak için Sadrazam İbrahim Paşa görevlendirildi.
1527'de Elbistan civarında yenilgiye uğratılan Kalender Çelebi, başı kesilerek idam edildi.[36][38][40] Birkaç ay sonra İranlı
Molla Kabız, vaazlarında İsa peygamberin bütün peygamberlerden üstün olduğu fikrini dile
getirdiğinden Sünni ulemanın tepkisini çekti ve bu sebeple Kasım 1527'de dîvânda yargılandı.[36] Ancak fikirlerinden
vazgeçmeyen Molla Kabız idam edildi.[

Kutsal Roma İmparatoru V. Karl'ın kardeşi Avusturya Arşidükü Ferdinand, János Zápolya'nın krallığını tanımayarak
kendini Macaristan kralı ilan etti.[42] János Zápolya'nın kuvvetlerini yenilgiye uğratmasının ardından 20 Ağustos 1527
günü Budin'e girerken,[43][44] Osmanlı İmparatorluğu'na vergi ödemesi karşılığında kendisinin Macaristan Kralı olarak
tanınmasını istedi.[42] Ancak bunu reddeden Süleyman 10 Mayıs 1529'da yeni bir sefere çıkarken, Sadrazam İbrahim
Paşa'ya da serasker unvanı verdi.[36] 3 Eylül 1529'da Budin'e varan Osmanlı kuvvetleri şehri kuşattı.[43] 7 Eylül günü Budin
teslim oldu ve yönetimi tekrar János Zápolya'ya verildi.[43][45] Hemen ardından Estergon'u almayı başaran Osmanlı ordusu,
23 Eylül 1529'da Avusturya topraklarına girmesinin ardından 27 Eylül günü Viyana'yı kuşattı.[43] Ancak hava şartlarının
elverişsizliği ve mühimmat bakımından kuşatma için hazırlıksız olunması sebepleriyle 16 Ekim günü kuşatma kaldırıldı
ve ordu, 16 Aralık 1529'da İstanbul'a döndü

You might also like